William Brandon(İngilizce) William Brandon(Türkçe)
Bayan Hackett onu yatak odasında ağlıyorken Mrs. Hackett found her in her bedroom crying. buldu. She Kadın kapı aralığında durdu ve ciddi bir şekilde stood in doorway and said seriously, “ I came in “Sylvia, to biraz şeker ödünç almak için gelmiştim. Kapı borrow some sugar, Sylvia. The door was open açıktı ben de içeri so I just walk in. girdim. Şimdi Allah aşkına neyin var yine?” Now what’s on earth ‘s wrong with you? Sylvia dik oturdu ve gözlerini sildi. Eteği Sylvia sat up and dried her eyes. Her skirt was buruşmuştu ve wrinkled siyah saçları alnının üzerine dağınık şekilde and her black hair hung in disorder over her sarkmıştı. Taklit forehead. A pin had dantele benzeyen yakasından bir iğne dışarı come out of her imitation lace collar and it had çıkmıştı ve fallen down to bluzundaki küçük kırmızı kopçayı tutturmak catch in the little red buckle at her waist. She için aşağı doğru said shakily, “Hello, uzanıyordu. Sesi titreyerek “Merhaba Bayan Mrs. Hackett. Nothing.” Hackett, bir şey Mrs. Hackett drew down the corners of her yok” dedi. mouth. Bayan Hackett çenesinin kenarlarını ovarak “hiç “Nothing, indeed. It’s because of Chip wanting bir şey yok, leave here and go gerçekten. Chip’in buradan ayrılıp Canton’a to Canton. Isn’t it? Of course it is.” gitmek istemesinden Sylvia pushed her hair aside out of her eyes. “ I dolayı, değil mi. Elbetteki öyle.” won’t do Sylvia saçlarını gözlerini önünden yanaklarına it,” she said angrily. “I won’t.” doğru itti. “Mm,” Mrs. Hackett said sourly. “A boy’s will Sinirli şekilde “Bunu yapmayacağım” dedi . is the wind’s “Yapmayacağım.” will. ’That’s a poem. It’s the truest thing in the Karamsar bir şekilde “hımm” dedi Bayan world. It doesn’t do Hackett. “’Genç any good to fight against it. Remember that and bir erkeğin arzuları rüzğarınki gibidir.’ Bu bir you’ll have it şiirdir. Dünyadaki en easier’’ doğru şey. Buna karşı savaşmanın hiç bir “I won’t do it. I won’t move around to one mill faydası yoktur. Bunu after another hatırla ve böylece daha kolay kabulleneceksin” all my life, and never have anything, no home, “Bunu yapmayacağım . Hayatım boyunca bir and no-nothing! I değirmenden won’t!” ötekine dolaşmayacağım, ve asla bir şeyin “Well it’s his job if he wants to give it up.” olmayacak, evin “It isn’t! It’s just as much mine as it is his. I olmayacak, hiç bir şeyin olmayacak; bunu don’t believe in yapmayacağım.” that old idea that a woman’s just a-a slave, to “Bu onun işi isterse bırakabilir.” follow a man “Öyle değil . Onun olduğu kadar benim de işim. around whatever he happens to want to do!” Şu eski “ O h, you don’t,” Mrs. Hackett said. “And just fikre,- Kadını her istediğini yapmak isteyen bir what can erkeğin peşinden you do about it?” koşan bir köle gibi gören – fikre inanmıyorum!” S ylvia bowed her head and dried her cheeks “Ooo , inanmıyor musun?” “Peki, sen onunla ne with her yapabilirsin?” dedi Bayan Hackett. handkerchief. “I don’t know,” she said. Sylvia başını öne eğdi ve yanaklarını mendiliyle kuruladı. “Bilmiyorum” dedi. “ O f course you don’t. You’re nothing but a “Elbette bilmezsin. Henüz daha bir çocuksun.” child,” dedi Bayan Mrs. Hackett said.” You’ll be twenty years Hackett. “Ne yapacağını öğrenene kadar yirmi finding out what to do yaşına and by that time it’ll be too late to do you any basacaksın ve ve o zaman da kendin için bir good. Unless şeyler yapmak için there’s somebody around to tell you to begin çok geç olacak. Tabii etrafında bulunanlardan with. Somebody biri sana nereden who knows.” başlayacağını söylemediği sürece. Birisi kim Sylvia was not impressed. “What could you tell bilir.” me Mrs. Sylvia etkilenmemişti. “Bana ne Hackett? What could anyone do? I’ve argued söyleyebilirsiniz ki , Bayan with him until I’m Hackett? Kim ne yapabilir ki? Onunla deli almost crazy but he – doesn’t even listen any oluncaya kadar more. He’s got his tartıştım fakat beni dinlemedi bile. Gitmeyi mind set on moving on, to something different kafasına koymuş, that won’t be any sonunda hiç bir farklılık yaratmıyacak farklı bir different at all, and he’ll want to go again, and— şeye ve tekrar “ gitmek isteyecek ve…” “A boy’s will is the wind’s will, “ said Mrs. “Genç bir erkeğin arzuları rüzğarın isteğidir” Hackett, “That’s dedi Bayan what the poem says. It’s just as true of a man or Hackett. Şiirin söylediği bu. Bu konu genç bir an old man, for erkek için ne kadar that matter. The older they get the truer it gets, I doğruysa yaşlı bir adam için de öyledir. guess. Only Yaşlandıkça daha doğru they give up trying to do anything about it after olur, tahminimce. Sadece çok uzun bir zaman so long a time.” sonra bu konu She pushed up her lower lip and looked down hakkında bir şeyler yapmayı bırakırlar.” Alt her nose at Sylvia. dudağını yukarı “Like Mr. Hackett.” doğru büktü ve burnundan aşağıya Sylvia’ya Sylvia looked up, surprised. “You mean Mr. baktı. “Bay Hackett Hackett used gibi” dedi. to – want to—“ Sylvia kafasını kaldırdı, şaşırmıştı. “Yani Bay “He was the hardest man to hold down in this Hackett da town. He gitmek isterdi….?” got tired of everything, that was his trouble. It’s “Bu kasabada tutulması en zor adamdı. Onun sort of laziness, sıkıntısı that’s all it is. But he stuck here. He stuck, all herşeyden bıkmasıydı. Bir çeşit tembellikti, right.” hepsi bu kadar. Fakat “Why?” Sylvia asked. “What did you do?” burada kaldı. Burada kaldı, tamam mı?” “Well,” Mrs. Hackett said, “you can take it for “Niye , ne yaptınız ki?” diye sordu Sylvia. what it’s “Şey, değeri ne ise o kadarıyla alabilirsin, Sylvia. worth, Sylvia. It worked with Mrs. Hackett, I Bay know that.” Hackett’ta işe yaradı, bunu biliyorum.” “But what was it?” “Fakat o neydi?” “Whenever he got all excited about leaving here “Ne zaman burayı terk edip ve daha iyi olduğunu and going düşündüğü birşeyler bulacağı başka yerlere away some place to look for something he gitmekle ilgilendiyse; thought was better, ben açıkça ona yolu gösterdim. Hiç bir şekilde I simply gave him his way. I didn’t oppose him ona engel in the least.” olmadım.” Sylvia looked disappointed and confused. “Oh.” Sylvia şaşırmış ve hayal kırıklığına uğramış bir “But,“ Mrs. Hackett said profoundly, “he didn’t şekilde baktı know it. “ “Yaa! ” dedi. “Fakat “ dedi Bayan Hackett “O bunu bilmiyordu.” “I always took him on a trip. Just a week or so. “Her zaman onu bir geziye çıkardım. Sadece bir And I kept hafta veya him on the jump every minute of it. I always biraz fazla . Gezinin her dakikasında onu meşgul liked little trips ettim. Neyse around, anyway. Well, bye the time that man küçük gezilerden her zaman hoşlanmışımdır. would get home Yani , tekrar eve again he’d be so tired of jumping around that he geldiği zaman o etrafta dolaşmaktan çok yorgun wouldn’t have düşmüş olurdu left for a thousand dollars. “That,“ Mrs. Hackett ki bin dolar verseydiniz bile tekrar gitmezdi.” said, “is “Bu” dedi Bayan something you find about men, Sylvia. They like Hackett “senin erkekler hakkında öğrendiğin bir to start but they şey, Sylvia. like to get back home a whole lot more.” Onlar başlamaktan hoşlanır ama en sonunda eve Sylvia said doubtfully. “It doesn’t seem that dönmekten Chip would—“ çok daha fazla hoşlanırlar.” “Maybe he wouldn’t. I’m the last person in the Sylvia tereddütle “Chip vazgeçecek gibi world to try to give gözükmüyor” other people advice, Sylvia. Nobody wants it “Belki vazgeçmeyecek. Dünyada diğer insanlara and I guess öğüt everyone has to live his own life, anyway. But verecek son kişiyim, Sylvia . Kimse tavsiye Mr. Hackett says istemez ve bence that they’re shutting down the mill for a week, herkes yine de kendi hayatını yaşamak and if Chip was to zorundadır. Fakat Bay spend that week in a car traveling along fast Hackett değirmeni bir haftalığına kapatacağını from one place to söylüyor, ve eğer another, without even a chance to catch his Chip bu haftayı bir şehirden diğerine hızlıca, breath….Well, a hatta nefes boy’s will is the wind’s will’—the idea of that is almasına bile fırsat vermeden arabayla yolculuk that the wind can yaparak change in a minute.” geçirirse….. genç bir adamın isteği, rüzğarın “But what if he wouldn’t want to go?” isteğidir. Bu “Mm. You tell him you want a little vacation rüzğarın bir dakika içinde değişebileceği before you fikridir.” move to Canton. If he thinks that you‘ve given “Fakat; ya gitmek istemezse?” in to him about “Hımm, sen ona Canton’a gitmeden önce ufak moving to Canton, he’ll take you. You try it and bir tatile see.” çıkmak istediğini söyle. Eğer senin Canton’a They went up into Michigan, west to Wisconsin, gitme fikri hakkında down ona boyun eğdiğini düşünürse, seni tatile through Minnesota and Iowa and St. Louis to götürür. Dene ve gör.” Memphis, east to Michigan’ın kuzeyine, doğuya Winconsin’e, Knoxville and up through Louisville to come to aşağı doğru home. They were Minnesota ve Iowa ve St. Louis’den Memphis’e, gone six days. Each day Sylvia arranged it so batıya that they got up Knoxville’ne ve eve gelmek için yukarıya very early and were on the highway by daylight Louisville’ye gittiler. Altı and she kept on günlüğüne gitmişlerdi. Her gün Sylvia geziyi the job, planning the things to visit at the next düzenledi stop, until late at dolayısiyle çok erken kalktılar ve gündüzleri night. She called upon Chip to stop often at otoyoldaydılar ve bir roadside stands and dahaki duracakları yerde neleri ziyaret she filled him with hot dogs, soft drinks and bad edeceklerini planlama işini coffee. She was Sylvia gece geç saatlere kadar sürdürdü. Sylvia surprised and delighted at the dull look that Chip’ten sık sık appeared in his eyes yol kenarındaki büfelerde durmasını istedi ve on the third day. ona sosisli Mrs. Hackett came over the day after they sandöviç , alkolsüz içecekler ve kötü kahve returned to yedirip içirtti. Üçüncü bring back the cup of sugar she had borrowed. gün Chip’in gözlerinde görünen donuk bakışlara şaşırıp ve sevindi. Döndüklerinin ertesi günü Bayan Hackett ödünç almış olduğu bir kase şekeri geri vermek için çıka geldi. She said, “Well !” and paused expectantly, holding the cup of sugar in both hands. “Eee!?!” dedi ve her iki eliyle şeker kabını “He went back to work today,” Sylvia said. There tutarak umutla was a bekledi. tired note in her voice. “He hasn’t said a thing “Bugün işe geri döndü” dedi Sylvia. Sesinde about going to yorgun bir Canton for several days.” ifade vardı. “Bir kaç gündür Canton’a gitmeyle “Mm! And what did he say when he got home?” ilgili bir şey She söylemedi!” asked. “That he never thought home would look “Hımmm ! Peki eve geldiğinde ne söyledi ?” diye so good to him?” sordu. Sylvia nodded. She sat down on a kitchen chair “Evin ona hiç bu kadar güzel göründüğünü asla and for a düşünmediğini.” moment seemed lost in thought. “He said exactly söyledi. Sylvia başını salladı. Mutfak that,” she said sandalyesinin birine oturdu at last. ve bir an için düşüncelere dalmış gözüktü. “ You won’t even be able to get him to move out “Aynen öyle söyledi!” of the dedi en sonunda. house to go to a movie for a month. I told you. “Bir ay boyunca onu sinemaya gitmek için bile “Wind’s will,” evin dışına that’s the poem. They’re all alike, all men.” She çıkaramayacaksın. Sana söylemiştim.”Rüzgarın put the cup of arzuları” işte şiir sugar on the kitchen cabinet and looked at Sylvia. bu. “ Onların hepsi aynı ,bütün erkekler”. Şeker “But I wouldn’t kasesini mutfak say that you look so happy about it, Sylvia. dolabına koydu ve Sylvia’ya baktı. “Ama senin You’re tired.” bu konudan çok Sylvia rested her chin on her hand. She sighed mutlu göründüğünü söyleyemem. Çok and said, yorgunsun.” “I’m a little tired of this town, I guess. I was just Sylvia çenesini ellerinin üzerine dayadı. İçini thinking, when we çekti ve came back yesterday, and it looked so …so old “Sanırım bu kasabadan bir parça sıkıldım. Sadece and so dirty and dün geri dull and tiresome…and I thought that we’ll spend geldiğimizde düşündüm ve bu kasaba çok eski, all our lives kirli, sıkıcı, here, with nothing to do except the same old … bunaltıcı göründü ve düşündüm de bütün oh, I was just ömrümüzü burada thinking.” geçireceğiz, yapacak bir şey olmadan sadece aynı Mrs. Hackett drew back and looked at Sylvia eski ….Aman, seriously and Sadece düşünüyordum!” then said. “You’re just tired, Sylvia. My Bayan Hackett geri çekildi ve ciddi bir şekilde goodness. That long Sylvia’ya ya trip—“ baktı ve “Sadece yorgunsun, Sylvia. Aman Sylvia looked up and her eyes were shining. “But Allahım, şu uzun gezi I’m not …..”dedi. tired,” she said. “I had a wonderful time.” Sylvia başını kaldırıp baktı, gözleri parlıyordu. “Fakat ben yorulmadım ki” dedi. Harika bir zaman geçirdim.