Modal Verbs

www.ingilizcebankasi.com
© 2016

www.ingilizcebankasi.com 1
 Modal verbs list

• Modal verbs dediğimiz kip belirten yardımcı

fiiller şunlardır:
• Can, could, may, might, will, would, must,
shall, should, ought to, need, dare

www.ingilizcebankasi.com 2
• Bunlar, fiillere olasılık, zorunluluk, yapabilirlik,
tavsiye gibi anlamlar yüklerler. Herbirinin farklı
anlamları da olabilir.
• I can swim.
• (Yüzebilirim.-Yapabilirlik)
• Can I use your pen, please?
• (Kalemini kullanabilir miyim? – İzin)

www.ingilizcebankasi.com 3
 Form
Modal yardımcı fiiller, olumlu cümlelerde özneden sonra gelirler. Fiil hiç
takı almaz; hep yalın olmalıdır. (be, go, study, have, swim, do gibi)
I must study lesson.
He can swim very well.

Olumsuz cümleler modal’lardan sonra not (Kısaltma: n’t) getirilerek

yapılır.
I must not go out tonight. It’s very cold.
He can’t speak English.

Soru yapmak için, modal’lar özneden önce gelir.

Can you swim?
Must I clean the car?
www.ingilizcebankasi.com 4
 modal verb + be + V-ing
• There’s no light in his room. He must be
sleeping.
• ( Odasında ışık yok. Uyuyor olmalı.)

• I’m not sure, but he may be sleeping.

• ( Emin değilim fakat o uyuyor olabilir.)

www.ingilizcebankasi.com 5
 modal verb + have + V3

• You should have gone to bed earlier last night.

• (Dün gece daha erken uyumalıydın.)

• Tom was not at the party. He must have

forgotten about the party.
• ( Partiyi unutmuş olmalı.)

www.ingilizcebankasi.com 6
 modal verb + have been + V-ing

• You look tired. You must have been working

for hours.
• (Yorgun görünüyorsun. Saatlerdir çalışmakta
olmalısın)

• He had an accident. He shouldn’t have been

driving at 120 km/h.
• (O kaza yaptı. 120 km/s’de sürmemesi
gerekirdi)
www.ingilizcebankasi.com 7
 Modal verb’ler gibi anlam veren
kalıplar:
• be able to (yapabilmek, edebilmek, -ebilmek)
• be allowed to (izin verilmek)
• have to / have got to (-mek zorunda olmak, gerekmek)
• be supposed to (gerekmek)
• be to (-meli, zorunda olmak; -ecek, -acak)
• had better (yapsan iyi olur)
• would rather (tercih etmek)
• would prefer (tercih etmek)
• used to (eskiden yapardım, ederdim)
• be used to (alışık olmak)
• get used to (alışmak)

www.ingilizcebankasi.com 8
 need ve dare
• need ve dare hem modal verb, hem de normal
bir fiil gibi kullanımı vardır.

• I’m OK. I needn’t have a rest. (Modal verb)

• I’m OK. I don’t need to have a rest. (normal
verb)
• (Dinlenmeye gerek duymuyorum)

www.ingilizcebankasi.com 9
General functions of modals

www.ingilizcebankasi.com 10
 Ability (Yapabilirlik)

• I can/am able to swim. (Yüzebilirim)

• You will be able to speak French after the
course next year. (Gelecek yıl kurstan sonra
Fransızca konuşabileceğim)
• When I was 7, I could/was able to write and
read. (7 yaşındayken, yazıp okuyabilirdim)
• The policeman was able to /managed to
climb the tree and saved the cat.
• (Polis ağaca tırmanabildi ve kediyi kurtardı)
www.ingilizcebankasi.com 11
 Lack of Ability (Yapamazlık)
• Sue can’t/isn’t able to dance.
• (Sue dans edemez)
• You won’t be able to play football when you get
older.
• (Yaşlanınca futbol oynayamayacaksın)
• My grandmother couldn’t/wasn’t able to swim.
(Ninem yüzemezdi)
• He couldn’t/wasn’t able to finish the book.
(Kitabı bitiremedim)

www.ingilizcebankasi.com 12
 Obligation / duty / necessity
(Zorunluluk, görev, gereklilik)
• You must come home before 11.
• (11’den önce eve gelmelisin)
• I have to stay in bed.
• (Yatakta kalmak zorundayım)
• You should/ought to clean your room.
• (Odanı temizlemelisin)
• Need I show my identity card?
• (Kimlik kartımı göstermem gerekir mi?)

www.ingilizcebankasi.com 13
 Lack of necessity (Gereksizlik)
• We needn’t/don’t need to/ don’t have to hurry.
We’ve got a lot of time.
• (Acele etmemize gerek yok. Fazlasıyla zamanımız var)

• She didn’t need to/ didn’t have to wash the T-shirt

because it wasn’t dirty.
• (Tişörtü yıkamaya gerek duymadım çünkü temizdi.)

• Thanks for coming but you needn’t have come here.

• (Gelmen için teşekürler fakat gelmene gerek yoktu)

www.ingilizcebankasi.com 14
 Certainty (Kesinlik, Emin olma)
• The lights are on. He must be at home.
• (Işıklar açık. O evde olmalı)
• He can’t / couldn’t be at school. Today is holiday.
• (Okulda olamaz. Bugün tatil.)
• Tom is late. He must have missed the bus.
• (Tom geç kaldı. Otobüsü kaçırmış olmalı)
• You can’t/couldn’t have seen a ghost.
• (Bir hayalet görmüş olamazsın.)
www.ingilizcebankasi.com 15
 Probability / Expectation (Büyük olasılıkla /
Beklenti)
•
• It’s 5:30. He should/ought to be at home.
• (Saat 5:30. Onun evde olması lazım)

www.ingilizcebankasi.com 16
Asking for possibility (Olasılık sorma)
• Someone is knocking the door. Who
can/might/could it be?
• (Birisi kapıyı çalıyor. Kim olabilir?)
• Jack is very late. What can/could have
happened to him?
• (Jack çok geç kaldı. Ona ne olmuş olabilir?)

www.ingilizcebankasi.com 17
 Possibility (Olasılık, ihtimal)
• It may/might/could rain tomorrow.
• (Yarın yağmur yağabilir)
• He may not/ mightn’t find the address.
• (Adresi bulmayabilir)
• He hasn’t come. He may/might/could have
forgotten the conference.
• ( O gelmedi. Konferansı unutmuş olmalı)
• Why did you climb the tree? You might/could
have broken your bone.
• (Ağaca niye tırmandın? Kemiğini kırabilirdin)
www.ingilizcebankasi.com 18
 theoretical possibility (olabilirlik)
• Anyone can make mistakes.
• (Herkes hata yapabilir)

• Dinosaurs could be very big.

• (Dinazorlar çok büyük olabilirdi)

www.ingilizcebankasi.com 19
Asking for permission (izin isteme)
• Can I ask you a personal question, please?
(informal)
• Could I ask you a personal question, please?
(more polite)
• May I ask you a personal question, please?
(formal)
• Might I ask you a personal question, please?
(very formal)
• (Kişisel bir soru sorabilir miyim?)

www.ingilizcebankasi.com 20
 Giving / Refusing permission
(İzin verme ve reddetme)
• You can park here. (informal)
• (Buraya park edebilirsiniz)
• You may park here. (formal – usually written)
• (Buraya park edebilirsiniz)
• You can’t /mustn’t take photo here. (informal)
• (Burada fotoğraf çekemezsiniz)
• You may not take photo here.(formal- usually
written) (Burada fotoğraf çekemezsiniz)

www.ingilizcebankasi.com 21
 Permission (İzin)
You can/are allowed to marry when you are 17.
(17 yaşında evlenebilirsin-izin var)
I could/was allowed to wear make-up when I
was a kid.
(Çocukken makyaj yapabilirdim- izin verilirdi)
I was allowed to drive the car yesterday. It was
terrific!
(Dün araba sürebildim (izin verildi ve yaptım))
www.ingilizcebankasi.com 22
 Prohibition (Yasaklama)
• You mustn’t/can’t/aren’t allowed to smoke
on the bus.
• (Otobüste sigara içemezsin-yasak)

www.ingilizcebankasi.com 23
 Making requests (Rica)
• Can you / Will you explain this, please? (informal)
• Could you / Would you explain this, please? (more
polite)
• (Bunu açıklayabilir misiniz)
• Can I have a glass of water, please? (informal)
• Could I / May I have a glass of water, please? (more
polite)
• Might I have a glass of water, please? (very formal)
• (Bir bardak su alabilir miyim?)

www.ingilizcebankasi.com 24
 Making offers (Teklifte bulunma)
• I’ll help you. Your suitcase is heavy.
• (Sana yardım edeyim. Bavulun ağır)
• Shall I open the door for you?
• (Kapıyı açayım mı?)
• Can I / Could I carry your books?
• (Kitaplarını taşıyabilir miyim?)

www.ingilizcebankasi.com 25
 Making suggestions (Öneri)
• Where shall we go?
• (Nereye gidelim?)
• Shall we stay at home?
• (Evde kalalım mı)
• What / How about watching TV?
• (Televizyon seyretmeye ne dersin)
• Let’s go to the cinema.
• (Hadi sinemaya gidelim)
• Why don’t we go out?
• (Neden dışarı çıkmıyoruz)
• We can / could have tea at the cafe.
• (Kafede çay içebiliriz)
www.ingilizcebankasi.com 26
 Giving Advice (tavsiye)

• You should / ought to eat fresh vegetable.

• (Taze sebze yemelisin)
• You must take some aspirin.
• (Aspirin almalısın)
• I have an important exam tomorrow. I’d better
study hard, or I will fail.
• (Yarın önemli bir sınavım var. Sıkı çalışsam iyi
olur, yoksa kalacağım)
www.ingilizcebankasi.com 27
 Criticism (Geçmişe yönelik olması
gereken eylemler (fakat olmamış ))
• You should / (ought to) have finished the
report yesterday. Why didn’t you?
• (Dün raporu bitirmen gerekirdi. N,ye
bitirmedin?
• You could have informed us that you wouldn’t
come.
• (Gelmeyeceğini bize bildirebilirdin)

www.ingilizcebankasi.com 28
 ☺ thank you ☺
• İçerik, «General English Grammar, Hüseyin Uraz, 2004» kitabından
alınmıştır.
• prepared by
• HÜSEYİN URAZ
• for
• www.ingilizcebankasi.com
• © 2016

www.ingilizcebankasi.com 29