Professional Documents
Culture Documents
Reiki1 hg9383
Reiki1 hg9383
AŞAMA BİLGİLERİ
REIKI MASTER
T. KÜÇÜKAKSU
İÇİNDEKİLER
TARİHÇE……………………………………………………………………………………...3
BEDENİMİZ ......................................................................................................... 13
Reiki I ........................................................................................................... 24
Reiki II .……………………………………………………………………………24
İleri Reiki Eğitimi (Advanced Reiki Training-ART)………………………………24
Reiki III: öğretmenlik (Reiki Master)………………………………………… .…25
2
REİKİ İDEALLERİ……………………………………………………………….…..26
EK1:ÇAKRALAR .......................................................................................... 46
3
Tarihçe
Reiki, Dr. Mikao Usui (1865 - 1926) ile başlayan bir şifa ve ruhsal gelişme enerjisi
sistemine verilen isimdir.
Yakın zamana kadar Mikao Usui ve bu sistemin ortaya
çıkmasıyla ilgili çok az şey biliniyordu. Son bir kaç yıldır
Japonya'da yapılan araştırmalar sonucunda Usui'nin orijinal
Reiki uygulamaları hakkında daha kesin bilgiler elde edilmiş
ve böylece batıda öğretilen sistemi daha geniş bir
perspektiften görme olanağı doğmuştur. Usui'nin ölümünden
sonra onu izleyenlerce dikilen anıtta yazılanlara göre, Reiki
sisteminin temelini oluşturan enerji, Mikao Usui'ye Kurama
Dağında 21 günlüğüne inzivaya çekildiğinde gelmiştir.
Bunun gerçekleştiği kesin tarih verilmiyor. Usui, 1922'de bu
Mikao Usui
enerjiyle
işleyen şifa tekniklerini uygulamak üzere Tokyo'da bir klinik açmıştır. Bu şifa
yöntemlerini Usui yalnızca uygulamakla kalmamış, birçok kişiye de öğretmiştir.
Yazılanlara göre Usui, 1923'te Tokyo'ya büyük zarar veren Kanto depremi sırasında
insanlara yardım amacıyla çok yoğun çalışmıştır. Yeni klinikler kurmuş, ülkesinin
diğer bölgelerine giderek Reiki sistemini tanıtmış ve uygulamıştır. Usui, bu
seyahatlerinden biri esnasında, 62 yaşında yaşama veda etmiştir.
Usui, Reiki şifa yöntemlerini uygulamak üzere kurduğu
organizasyona Usui Reiki Ryoho Gakkai adını vermiştir,
ölümünden sonra bu organizasyonun liderliği devam
ettirilmiştir ve halen Japonya'da işlevini sürdürmektedir.
Bununla birlikte çağdaş araştırmacılar, Japon kültürünün
kapalı gelenekleri nedeniyle, bu topluluğun günümüzdeki
öğretileri ve uygulamaları hakkında bilgi edinmekte büyük
güçlük çekmektedirler.
Usui'nin öğrencilerinden biri, Fizik Profesörü Chujiro
Chujiro Hayashi
Hayashi,1938 yılında bu sistemi Hawai'ye götürerek
buradaki öğrencisi Havvayo Takatayı öğretmenliğe inisiye
4
etmiştir. Takata, Reiki'nin batıda yayılmasına neden olan kişidir. 1970'li yıllardan
itibaren yirmi iki kişiyi öğretmen olarak yetiştirdikten sonra, 1980'de aramızdan
ayrılmıştır. Batı’daki Reiki pratisyenlerinin büyük çoğunluğu bu yirmi iki kişinin
öğrencileridir ve hepsi Takata’ya, Hayashi’ye ve Usui'ye
bağlanırlar.
Mikao Usui tarafından geliştirilen Reiki’ye dayanan sistemler, isimlerinde "Usui Reiki"
veya "Geleneksel Japon Reiki" deyimlerini kullanırlar. Usui Reiki verdiğini
söyleyen herkesin Usui'ye kadar uzanan tüm Öğretmenlerini sırayla yazılı olarak
gösterebilmesi gerekir.
Usui Reiki'ye katı bir tarih yaklaşımının yanısıra, bu enerji sisteminin tarihi ve kültüre!
bağlantıları ile ilgili birçok spekülasyon da yapılmaktadır. Genellikle bunlar ikiye
ayrılıyor. Birincisi, Usui Reiki yaklaşımı ile Budizm, Şintoizm, Şamanik teknikler ve
diğer şifa ve doğunun savaş sanatlarında uygulanan tekniklerin benzeştiği ve kıyas
kabul edebildiği, Reiki'nin bu sistemler içinde var olduğu savı. İkincisi ise, Reiki'nin
hakkında medyumlar aracılığı ile alınan bilgiler. Bu ikinci yolla alınan bilgiler Reiki'nin
çok eskiden beri dünyada olduğunu, Usui'nin de bu onbinlerce yıllık sistemi yeniden
keşfeden kişi olduğunu söylüyorlar.
Başarılı bir şekilde Reiki uygulamak için, araştırma konusu olarak ilginç bulsak da,
enerjinin işlerliği ve etkinliği üzerinde bu tür bilgilerin hiçbir etkisi olmadığını biliyoruz.
Bizler, geleneksel Usui Reiki 'ye dayalı bir sistem öğrenmiş ve öğretiyor olsak da,
Reiki'nin tüm diğer kollarını da tanıyor ve bu sistemleri uygulayan ve öğreten tüm
insanlara saygı duyuyoruz. Bireylere, haklarına ve onurlarına saygı duymaya ve tüm
varlıklara şefkat göstermeye dayalı ilkelerde çalışan tüm sistemlere; ruhsal gelişim ve
olgunlaşma yolunda yürüyen herkese saygı duyuyoruz.
5
Reiki'nin Anlamı
Ruhsal Bilgelik Rehberliğinde Yaşam Gücü Enerjisi.
6
Ki - Yaşam Gücü
Ki, Çince’deki chi, Sanskritçe'deki prana ve Hawai dilindeki mana ile aynı anlamdadır.
Ayrıca odik güç, orgone ve biyoplazma da denmektedir. Onun farkında olan çeşitli
kültürler tarafından başka bir sürü isimler takılmıştır.
Ki yaşam enerjisi, yaşam gücüdür. Bu, tüm canlılara hayat veren ve fiziksel olmayan
bir enerjidir. Bir şey canlı olduğu sürece, içinden ve çevresinden yaşam enerjisi ya da
gücü akar. Öldüğü zaman yaşam enerjisi de onu terk eder. Yaşam enerjiniz düşükse
ya da akmasını engelleyen bir şey varsa, hastalıklara karşı daha açık olursunuz.
Yüksek olduğu ve serbestçe aktığı zaman, daha az hastalanma olasılığı vardır.
Yaptığımız herşeyde yaşam enerjisi çok önemli bir rol oynar. Bedeni canlandırır. Aynı
zamanda duygularımızın, düşüncelerimizin ve ruhsal yaşamımızın en önemli
enerjilerinden birisidir.
Çinliler yaşam enerjisine ya da chi adını verdikleri şeye çok önem verirler. Binlerce yıl
boyunca bunu araştırmışlar ve çok değişik türde chi olduğunu keşfetmişler.
"San İmparatorun Dâhiliye Tıbbı Klasiği" 4,000 yıldan daha eskidir ve 32 çeşit chi
olduğundan söz eder.
Ki, dövüş ustaları tarafından beden eğitimi ve zihinsel gelişme için kullanılır.
Pranayama adı verilen meditatif nefes alıp verme egzersizlerinde ve Tanrısal olana
ulaşmak, ruhsal farkındalık, tezahür etmek ve sağaltmak için tüm şaman kültürlerinde
kullanılır. Ki, şifa verenlerin kullandığı fiziksel olmayan bir enerjidir. Ki, tüm çevremizde
vardır ve zihin tarafından biriktirilip, yönlendirilebilir.
7
Reiki Bir Din midir?
Reiki'nin spiritüel (ruhsal) bir doğası vardır ama bir din değildir. Dogmaları yoktur.
Reiki öğrenmek ve uygulamak için hiçbir şeye inanmanız gerekmez. Hatta Reiki hiçbir
şekilde inanca dayalı değildir ve ona inansanız da inanmasanız da etkisini gösterir.
Reiki Tanrı'dan geldiği için, birçok insan Reiki ' nin onları kendi dinlerini entellektüel
olarak kavramak yerine onu deneyimlemek üzere temasa geçirdiğini belirtir.
Gerekli olan tek şey seminer sırasında bir Reiki Mastır’nın inisiyasyondur.
Bu enerjinin kullanılması bireysel zekâya ya da ruhsal tekâmül seviyesine bağlı
olmadığından, her yaştan ve geçmişten binlerce insana transfer edilmiştir.
Tedavi sırasında sanki içinizden geçen ve sizi saran olağanüstü bir ısının sıcaklığını
hissedersiniz. Reiki kişinin sadece fiziksel bedenini iyileştirmekle kalmaz, aynı
zamanda duygularına, zihnine ve ruhuna da etki ederek, rahatlama, barış, güvenlik ve iyi-
hissetme gibi birçok olumlu duygunun da hissedilmesine yardımcı olur. Bu
olağanüstü sonuçların birçoğu kayıtlara da geçmiştir.
Reiki,
herkesin kullanabileceği, basit, doğal ve güvenli
bir ruhsal iyileşme ve kişisel gelişim metodudur.
8
İnisiyasyon
İnisiyasyon bir bilinç durumundan ya da bir varoluş durumundan, başka bir duruma
geçişin işaretidir.
Reiki, diğer şifa tekniklerinin öğretildiği gibi öğretilmez. Reiki Mastır'ı tarafından,
inisiyasyon işlemi esnasında öğrenciye transfer edilir. Bu işlem, taç, kalp, 3. göz ve avuç
içi çakralarını açar ve öğrenciyle Reiki'nin kaynağı arasında özel bir bağlantı kurar.
İnisiyasyon enerjileri öğrenciye Reiki Mastır'ı tarafından kanalize edilir. Bu işleme Rei ya
da Tanrı Bilinci rehberlik eder ve her öğrencinin ihtiyacına bağlı olarak işlem sırasında
bazı ayarlar yapar, İnisiyasyona Reiki Rehberleri de katılır. Birçok kişi, kişisel mesajlar,
arınmalar, görüntüler ve geçmiş yaşamlarıyla ilgili mistik deneyimler yaşadıklarını
söylediler.
İnisiyasyon ruhsal duyarlılığı da arttırır, öğrenciler, Reiki inisiyasyonundan sonra üçüncü
gözün açılması, sezgisel farkındalığın artması ve başka ruhsal yeteneklerin gelişmesinden
söz ederler.
Reiki inisiyasyonları bir radyoyu istediğiniz kanala ayarlamaya benzer. Alacağınız
inisiyasyonlar sizi, yaşamınız boyunca, istediğiniz zaman kendinizi ve başkalarını kanal
durumuna getirmek için Reiki enerjisine ayarlar.
Bir kez Reiki inisiyasyonu aldıktan sonra, yaşamınız boyunca Reiki size hatırlatmalar
yapacaktır. Zamanla yok olmaz ve onu asla kaybetmezsiniz. Her seviye için bir
inisiyasyon gerekliyken, ek olarak yapılan inisiyasyonların da çok yararı vardır.
Yapılan deneylerde, belli bir seviyeye, yine o seviyeye ait ek inisiyasyonlar yapıldığı
takdirde, o seviyenin değerlerinin daha da yükseldiği anlaşılmıştır. Bu yararlar,
aktarılan Reiki enerjisinin daha rafine olması, kişisel sorunların giderilmesi, zihin açıklığı,
ruhsal duyarlılıkta artış ve bilinç seviyesinin yükselmesi şeklindedir.
Reiki inisiyasyonu, fiziksel bedeni, zihin ve duyguları etkileyen bir temizleme işlemi
başlatır. Bedende depolanmış olan toksinler, artık gereksiz olan duygu ve düşünce
biçimleriyle birlikte atılırlar.
9
REİKİ VERMEK
Siz Reiki'ye kanal vazifesi görürsünüz. Evrensel yaşam enerjisi sizden akmaz, sizin
içinizden akar. Dolayısıyla, ne zaman Reiki uygulasanız, onun enerjisiyle kendinizi
huzurlu ve şifalı hissedersiniz. Reiki verirken siz de alırsınız. Birçok şeyde olduğu gibi,
kendinize ve başkalarına ne kadar çok Reiki uygularsanız, içinizden o kadar çok enerji
akar ve kanallarınız da o kadar çok açılmaya başlar.
inisiyasyondan sonra, Reiki'yi uygulayan kişinin tek yapması gereken şey, ellerini şifa
vereceği kişinin üzerine şifa vermek niyetiyle koymasıdır. Reiki enerjileri otomatik
olarak akmaya başlar. Reiki'nin kendisine ait bir zekâsı vardır ve tam nereye
akacağını ve ne yapması gerektiğini çok iyi bilir. Uygulayıcının Reiki'yi
yönlendirmesine gerek yoktur. Uygulanan kişinin Üst Benliğiyle iletişim kura r ve bu
bilgiyi, nereye gideceğine ve ne yapacağına karar vermek için kullanır. En iyi sonuçlar,
sakin ve gevşemiş bir halde kalıp, Reiki'nin akmasına izin vermekle alınır.
Reiki çok saf bir şifa biçimidir. Kişisel yetenekler ya da sonradan kazanılan
yeteneklere ihtiyaç yoktur. Bu yüzden, uygulayıcının kişiliği, deneyimin önemini
gölgelemez. Tanrının şifa veren sevgisine ve korumasına direkt olarak bağlanıyo r
olma duygusu çok açık olarak yaşanır.
10
Asla Zarar Vermez
Reiki'ye Tanrı Bilinci rehberlik ettiği için, asla zararı yoktur. Bir insanın neye
gereksinimi olduğunu her zaman bilir ve ona gerekli olan etkiyi yaratmak için kendisini
ayarlar. Reiki'yi verip verememe konusunda asla endişe duymaya gerek yoktur. O her
zaman yararlıdır.
11
Eterik Beden
Einstein'ın rölativite teorisi herşeyin enerji olduğunu kanıtlama olanağını vermiştir. Bu
keşif, materyalist kavramların ve evrenle ilgili açıklamaların ölüm fermanı olarak
yorumlandı. Çünkü evrenin kendisini gösterdiği - güneş, gezegenler ya da doğanın
çeşitli âlemlerinde - herşey bir enerji formudur. Sübtildir, elle tutulamaz ama
sağlamdır. Şimdi enerjiye "varolan herşey" olarak bakılıyor. Dünyamız enerji
denizlerinden tezahür etmiştir. Bazıları form biçiminde kendisini gösterir, diğerleri bu
formların yaşadığı, hareket ettiği ve varolduğu ortamı meydana getirirler. Bütün formlar
canlı enerjilerden oluşmuşlardır, birbirleriyle ilişki halinde titreşirler. Ancak hepsinin
kendisine özgü nitelikleri ve nicelikleri vardır. Aynı zamanda, bir formun içinde başka
bir formun varolduğunu da görebiliriz, içinde bulunduğumuz oda bir evin içindedir. Bu
ev de, daha büyük evler topluluğunun içinde bulunan evler gurubunun içindedir.
Peşpeşe gelen her form, daha büyük bir bütünün parçasıdır.
Her ne kadar, her zaman bunun bilincinde olmasakta, biz bir enerji okyanusunun
içinde yaşıyoruz. Biz kendimiz enerjilerden meydana geliyoruz ve tüm bu enerjiler
birbirleriyle bağlantı içindeler ve gezegenimizin enerjiden oluşan yapısının
sentezidirler.
12
Bu enerji yapısına "eterik" adı verilir. Her insanın eterik ya da enerji bedeni (aura),
gezegenimizin eterik yapısının bir parçası, dolayısıyla da güneş sisteminin bir
parçasıdır. Bu ortam aracılığıyla, her insan temelde tanrısal yaşamın küçük ya da
büyük olarak ifade bulduğu her şeyle ilişkilidir. Aslında, doğada varolan her formun
enerji bedeni, tek bir evrensel yaşam formunun bir parçasından ibarettir - Tanrının
kendisi. Eterik beden aslında enerjiden başka bir şey değildir. Görevi değişik tür ve
derecelerdeki enerji dürtülerini almak, yaymak ve bu güç dürtüleri ve dalgaları
sayesinde harekete geçmektir. Aslında her seviyedeki ve türdeki telepatik
etkileşimlerin, hem insanlar hem de guruplar arasındaki ilişkilerin ve her formdaki
öznel çalışmanın temelini oluşturur. Eterik beden, aynı zamanda, zihinsel ve duygusal
dürtülerle, fiziksel formun dışındaki dünyanın bağlantı kurmalarını sağlar. Eterik
bedenin ağı aracılığıyla, enerjiler her tür yaşam biçiminin faaliyetlerini ve özelliklerini
dışa vurmak üzere sürekli hareket ederler, dolaşırlar ve onları belirlerler. Bu tek bir
birey, bütün insanoğlu, gezegenimiz ve ötesi için varolan bir gerçektir.
Kirlian Fotoğrafçılığı
Kirlian Fotoğrafçılığı, tüm canlıların etrafında varolan eterik enerji biçimlerinin
fotoğrafını çekmeye yarayan bir tekniktir. Bu işlemin öncülüğünü, 1940'larda Rus
araştırmacı Semyon Kirlian yaptı. Bunun temelinde korona deşarjı denilen bir olay
vardır. Bir nesne yüksek frekanslı bir elektrik alanı içindeyken topraklandığı zaman,
nesneyle elektrod arasında bir kıvılcım deşarj olur. Nesne ile elektrod arasına küçük
bir film parçası yerleştirilir ve deşarj biçimi filme çekilir. Nesne olarak canlı bir varlık
kullanıldığı zaman, harika renkler ve şekiller ortaya çıkar. Bu deşarj biçimi tüm
canlıların etrafını saran bir enerji alanı olan eterik auranın şeklini izler gibi görünür.
Kirlian fotoğrafçılığı hakkında http://www.svnerqy-co.com/kirlian.html Internet
adresinden bilgi alabilir, şifa veren kişilerin ellerine ait fotoğrafları renkli olarak
görebilirsiniz.
13
Bedenimiz
Bedenimiz Eterik Beden bölümünde de ifade ettiğimiz gibi enerji ve fizik formda olmak
üzere iki bölümden oluşur ve uyum içinde görev yapar.
14
Fonksiyonların, çakralar ve nadiler seviyesinde kötü kullanılması, sinir sistemi ve
endokrin sisteminde patolojik bozukluklara yol açar. Bunun sonucundan, tüm b eden
ve zihin etkilenir.
Bedenin fiziksel, zihinsel ve ruhsal kısımları birlikte hareket ederler ve birbirleriyle
bağlantı halindedirler. Bu yüzden, fizyolojik seviyedeki herhangi bir bozukluğun her
zaman, daha sübtil seviyelerde yansıyacağını unutmamak çok önemlidir.
Aşağıda vereceğimiz bilgiler, duygusal, zihinsel, fizyolojik ve ruhsal açıdan, çakraların
dinamikleri hakkında kısa bir özet olacaktır. Bu açıklama, Reiki'nin ellerde faaliyete
geçirilmesi ve Reiki inisiyasyon işleminin önemini anlamanızı kolaylaştıracaktır.
Yedi temel çakranın birbirleriyle çok fazla ilişkisi vardır. Bunlardan en önemli olanı
endokrin bezleriyle olan bağlantıdır. Endokrin sistemi, kan dolaşımına karışan
hormonal salgıları etkiler Bu salgılar, büyüme hızını, cinsel gelişmeyi ve sayısız
fizyolojik aktıviteyi belirler.
Çakraların ayrıca, bağlantılı oldukları organlar, duygular, renkler ve elementler vardır.
15
.
16
Değerli Taş Hormon içerik
Çakra ve Yeri Renk Bezi
7. çakra Beyaz,Altın, Elmas Hipofiz Gerçek,
başın tepesindedir. Koyu Mor Kozmik Bilinç
6. çakra iki kaşın Indigo Aleksandirit Epifiz Esin, ilham,
arasındaki noktanın Mavi,Mor İlahi Olan
hemen üzerinde bulunur.
5. çakra boğazın altında Mavi Lapis, safir Tiroid İfade, iletişim
bulunur.
4. çakra göğsün arasında, Yeşil, Zümrüt Timüs Duygusallık,
kalbin üzerindedir. Pembe Koşulsuz Sevgi
3. çakra karındaki sinir Sarı Topaz Pankreas Düşünce, Kimlik
düğümünde, göğüs
kafesinin hemen
altındadır.
2. çakra kasık kemiğinin Turuncu Akuamarin Lenf Duygular,
biraz üstündedir. Bezleri Yaratıclık
1. çakra kuyruk Kırmızı Yakut Adrenal Dünyevi olan
sokumunun uç kısmına Güven
yakındır.
17
Fizik Bedenimiz
Organlarımız
Kalp: Kalbimiz vasküler sistemin kastan meydana gelmiş olan pompasıdır. Dört
kısımdan oluşmuştur. Sağda bulunan ikisi ciğerlerle bağlantılıdır. Soldaki ikisi ise
vücudun geri kalan kısmıyla bağlantılıdır. Kalbimiz oksijensiz kanı sağ tarafına alır,
ciğerlere pompalar ve oksijen alarak kanı sol tarafa ve vücudun geri kalan kısmına
geri getirir.
Ciğerler: Ciğerlerimiz, havayı, kanımızın emebileceği bir yere taşır ve istenmeyen
gazları kanımızdan alarak dışarıya bırakır.
Mide: Midemiz sindirilmemiş yiyecekleri depolar ve sindirim işlemini başlatarak, ince
bağırsaklarda işlem görmesi için hazırlar.
İnce Bağırsak: İnce bağırsaklar mide boşluğunu doldurur. Kalın bağırsaklarla
çevrelenmiştir. Mideden gelen yarı sindirilmiş besinleri alır ve pankreasla
karaciğerdeki salgıları safra kesesinin yardımıyla kullanarak besinleri biraz daha
öğütür. Besinlerin ve vitaminlerin sindiriminden sorumludur.
Kalın Bağırsak: Kalın bağırsaklar suyu, vitaminleri ve mineralleri emer. Vücudumuzun
sağ alt kısmında bulunan apandisitte dahil olmak üzere, sağ taraftan yukarıya doğru
çıkar, belimize yakın bir yerden dolanarak sol taraftan aşağıya iner.
Karaciğer: Karaciğer en büyük organımızdır. Kimyasal maddelerden ve
değişimlerden sorumludur. Besinler kan yoluyla karaciğere gelir. Karbonhidratları
yağ ve proteine çevirir. Kolesterol üretir, A, D, B12 vitaminleriyle demiri depolar,
kanı zehirli maddelerden arındırır.
Safra Kesesi: Safra kesesi karaciğerin tam altında bulunur. İnce bağırsağın
başlangıcına salgılanan safrayı depolar. Safra, yağların sindirilmesine yardımcı olarak
onları suda eriyecek hale getirir. Böylece enzimler onlar üzerinde işlem yapabilir.
Pankreas: Pankreas, ince bağırsağa giren enzimleri salgılar ve protein, yağ ve
karbonhidratların parçalanmasına yardım eder. Pankreas insülin üretir. İnsülin bir salgı
bezidir ve hormonlar tarafından yönetilir.
Dalak: Dalak lenfatik bir organdır. Kanı filtre eder ve bağışıklık sisteminde faaliyet
gösterir.
Böbrekler: Böbrekler, vücuttaki suyun elektriksel, kimyasal, yoğunluk dengesi ve
bunların tamamlanması için çalışır. Vücuttaki suyun miktarını ayarlar, kandaki
plazmayı işlemden geçirir ve yine vücudumuzdaki asit - baz dengesini korur.
18
19
Endokrin Bezleri
Epifiz: Epifiz ve hipofiz bezleri, vücudun metabolizmasıyla bağlantılıdırlar, vücudun
başka bölgelerinde başka salgılar üreten hormonları salgılarlar.
Hipofiz: (Hipotalamus) Hipofiz bezi, estrogen. progesteron ve testosteron üreten
hormonları salgılar. Ayrıca tiroid, kemik, deri, adrenalin, annelerde süt salgılama ve
vücuttaki suyun korunması gibi işlevleri yerine getirir.
Tiroid: Tİroid dokularımızın oksijen tüketimini arttırır. Böylece metabolik faaliyetleri
çalıştırır ve korur.
Timüs: Tİmüs lemfatik sistemin bir parçasıdır. Tümörlü hücrelerdeki proteinlere
saldıran "T" lenfositlerini üretir. Yaşlandıkça körelmeye başlar.
Adrena: (Böbrek üstü bezi): Böbrek üstü bezleri nişasta ve yağ asitlerini çözen
hormonları salgılar ve metabolizmayı stimüle eder. Bu bezler yaşam içindeki
mücadelemizde bizi harekete geçiren komutlardan sorumludurlar. Bu tepkiler göz
bebeklerinin büyümesi, kalp atışlarının hızlanması, sinirsel faaliyetler ve nefes almak
şeklinde ortaya çıkabilir.
Yumurtalıklar ve testisler: Yumurtalıklar, dişi tohum hücrelerini (yumurtaları) ve
dişilik hormonları olan estrogen ve progesteron üretirler. Testisler sperm ve erkek
hormonu olan testosteron üretirler.
20
21
Reiki Nasıl Şifa Verir?
Yaşıyoruz çünkü yaşam enerjisi içimizden akıyor. Yaşam enerjisi, fiziksel
bedenimizden çakralar, meridyenler ve nadiler kanalıyla akar. Ayrıca çevremizde
bulunan bir enerji alanı olan auradan da akar. Yaşam enerjisi bedendeki organları ve
hücreleri besler, onlara yaşamsal görevlerinde destek verir. Yaşam enerjisinin akışı
kesildiği zaman, fiziksel bedende bulunan organların ve dokuların işlevlerinde azalma
olur.
Yaşam enerjisi düşüncelere ve duygulara karşı duyarlıdır. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak
kendimiz hakkında negatif düşünceler ve duygular hissettiğimiz zaman, yaşam enerjisi
kesintiye uğrar. Bu negatif düşünce ve duygular, enerji alanımıza takılarak, yaşam
enerjisinin kesintiye uğramasına neden olurlar. Bu durum, organların ve hücrelerin
fiziksel bedendeki yaşamsal işlevlerini daha az yerine getirmesine neden olur.
Reiki, bu şekilde etkilenmiş olan enerji alanına akarak, onları pozitif enerjiyle şarj eder.
Negatif duygu ve düşüncelerin takılmış olduğu ener|i alanının içinde ve etrafındaki
titreşim seviyesini yükseltir. Bu da negatif enerjinin çözülerek, yok olmasını sağlar.
Böyle yaparken, Reiki enerji kanallarını temizler, düzeltir ve şifa verir. Böylece yaşam
enerjisinin sağlıklı ve doğal bir biçimde akmasına izin verir
Hastalık Nedir?
Acı ve hastalıkların kaynağının ne olduğunu tekrar tekrar kendimize sorarız. Bazı
insanlar hastalığın tesadüfen oluştuğuna ya da kaderin belirlediğine inanırlar.
Bazıları da daha yüksek bir gücün kendilerine verdiği bir ceza olarak görürler.
Bu yüzden sağlığa, hastalığa ve şifaya holistik (holos Yunancada "bütün" anlamına
gelir) bakış açısı, çok farklı formlarda ortaya çıktığı halde, temelde yaşamın tam bir
birlik olduğu esasına dayanır.
Fiziksel, zihinsel ve psikolojik olsun her semptom, yaşam yolculuğumuzda ulaştığımız
bir noktanın kesin bir göstergesinden başka bir şey değildir. Bize daha neler
öğrenmemiz gerektiği, nelerle uzlaştığımızı, kendimizde tek taraflı olarak
düşündüğümüz ve bir kenara ittiğimiz ve artık barışmamız gereken yanlarımızı
gösterir.
22
Peki, nasıl oluyor da bizimkilere benzer hatalar yapan bazı insanlar, aynı olumsuz
sonuçları yaşayarak acı çekmiyorlar. Gelişme yolunda ne kadar çok ilerlersek,
bütünleşme konusunda ne kadar eksik olduğumuzu o kadar açık biçimde fark ederiz.
Hastalıklarımız, kişisel gelişimimizin bir sonraki aşamasında hangi adımları atmamız
gerektiğini gösterir. Başka insanlarınkiyle aynı olması gerekmez. Her semptomun
tanımlanması gereken belli mesajları vardır. Tekrar iyileşmemiz için bunların kabul
edilmesi ve yaşantımıza entegre edilmeleri ve aynı zamanda gelişmemiz için bir adım
öne atılmaları gerekir. Hastalık gelişmemiz için verilen bir fırsatın ve gereksinimin
simgesi olarak algılanmalıdır.
23
Sadece direnç göstermeyen insan, yaşamın bütünlüğünü ve onun aslında karşıt
kutuplar arasında oynanan harika bîr oyun olduğunu anlayabilir. Gerçekten de,
yaradılış karşıt güçlerin karşılıklı İlişkilerinin sonucudur ve içi bu bütünlükle birleşmiş
olan bir insanın iyi bir doğası vardır, sevgi, bilgelik, neşe ve yaratıcı enerjiyle doludur.
Bastırmak, insanı yaşamın bütünlüğünden ayıran duygudur.
Reiki sizi bütünlük yoluna geri döndürmek üzere varolan bir şifa yöntemidir.
Başlangıçta, onunla birlikte, gerginlik, savunma ve ayrı kalmışlık duygularını bırakıp,
bir rahatlama hissedeceksiniz. Ancak bu, bastırılmış duyguların ve konuların tedavi
sırasında bilince çıkacağı anlamına gelir. Böyle bir durumda, onları kabul edin ve
çıkmalarına izin verin. Fiziksel hastalık, daima psikolojik ve ruhsal bir yanlış davranışın
ifade edilişi olduğundan, semptomlar hasta kişinin sorununun ne olduğunu, onda neyin
eksik olduğunu ve neleri bastırıp, bütünleştiremediğini bize anlatabileceklerdir. Zihinsel
yöntemin yardımıyla, onda "eksik" olan şeyi tedavi edip, onun tekrar holistik, bütün ve
sağlıklı biri olmasını sağlayabiliriz.
Hastalıkları zamanında tedavi etmek çok önemlidir. Reiki formunda akan evrensel şifa
enerjisinin direkt olarak uygulanmasından daha iyi bir tedavi yöntemi var mıdır? Reiki
yoluyla, gizli kalmış ya da kendisini daha göstermemiş hastalıklar bile, hasta farkına
varmadan hedeflenebilir. Böylece, kişi daha hastalığın teşhisini koymamış bile olsa,
düzenli dozlarda alınan Reiki enerjisi koruyucu ve engelleyici bir işlev görür.
24
Reiki Eğitimi
Reiki ile çalışma üç aşamada öğrenilir ve bunlar birbirlerini tamamlayıcı düzeylerdir,
hep birlikte tam bir şifa ve ruhsal gelişim sistemi oluştururlar. Herkes her düzeyin
eğitimine açıktır. Herkes kendini uygun gördüğü düzeyde öğrenimi bırakabilir ya da
öğretmen olabilir. Dereceler insanların birbirine üstünlük sağlaması için değildir.
Reiki I
Reiki birinci derece inisiyasyonu kişiyi evrensel yaşam gücü enerjisine açar. Ellerdeki
çakralar açılarak, ellerin şifa niyetiyle bir varlığa dokunulması ile yüksek bir enerjinin o
varlığa aktarılması sağlanır.
Reiki I temelde fiziksel düzeyde şifa uygulamaları içindir. Öğrenciler kendilerine,
başkalarına, hayvan ve bitkilere enerji vermeyi öğrenirler. Sorunlu olabilecek bölgeleri
hissedebilmek için bedeni tarama yöntemi öğrenilir.
Reiki I ilerideki tüm seviyelerin temelidir ve en sıklıkla kullanılan el koyarak şifanın
öğrenildiği düzeydir.
Reiki II
Reiki II inisiyasyonu kişinin şifa için aktardığı enerjiyi artırır ve öğrenciler uzaktan şifa
gönderme ile zihinsel ve duygusal şifa yöntemlerini öğrenirler. Ek yöntemlerin
kullanımı bu düzeyin inisiyasyonu sırasında öğrencinin açıldığı Reiki sembollerinin
çizilmesiyle mümkün olur. Reiki ikinci derecede üç sembol ve bunların kullanımı
öğrenilir.
25
Reiki III: Öğretmenlik (Reiki Master)
Bir Reiki Master olmak ve sistemi öğretmeye başlamak büyük bir adım ve
sorumluluktur. Biz bu yola açılmak isteyen öğrencilerin kendilerinin temizlenip şifa
bulmaları için her gün kendilerine Reiki uygulamaları gerektiğine inanıyoruz. Önceki
tüm seviyelerde yeterli deneyime sahip olmaları ve şifaya gerçekten güçlü bir duygu
ve sebatla bağlanmaları gerekir. Zor vakalar ya da beklenmedik tepkiler karşısında
tecrübe kazanmalıdırlar. Bu süreç, Reiki Master olmadan önce normalde iki ya da üç
sene uygulama gerektirir. Reiki Master/Öğretmenlik eğitimi, Reiki terapistinin diğer
kişileri tüm Reiki derecelerine inisiye etmesine hazırlar ve sınıf yönetme, yazılı
malzemeyi öğretme ve öğretmen-öğrenci ilişkileri konularında yol gösterir.
26
Reiki İdealleri
Meiji imparatoru'nun (1868-1912) yaşam rehberi olsun diye geliştirip önerdiği öğütler
Mikao Usui tarafından Reiki ilkeleri olarak kabul edilmiştir. Usui bu ideallerin ruhsal
gelişim için yararlı olduklarını hissetmiş ve Reiki uygulayanlarca benimsenmesini
önermiştir.
27
Bütün bunları durup bir düşünmeliyiz ve her gün, yeni güne bu idealle başlamayı
denemeliyiz. En azından niyet etmeliyiz.
Endişe olabilecek aksilikleri düşünüp onlar için korkmaktır. Bizler hayatımız boyunca
korku enerjisini sürekli taşırız. Evrendeki iki gerçek duygu sevgi ve korkudur.
Her ikiside yaratıcıdır ama korku tarafımızdan daha çok üretildiği için daha hızlı büyür
ve enerji sistemlerimizde baskı yaratır. Korktuklarımızın başımıza geldiğine,
endişelendiğimiz konuların daha da çıkmaza girdiğine şahit oluruz. Düşünmemiz
gerekir ki endişelerimiz ne kadar gerçekçi ve bu huyumuzdan nasıl vazgeçip, hayata
nasıl daha çok güven duyarız...
Yalnızca bugünlük müteşekkir ol...
Bizler hayatımızın çoğunlukla olumsuz yönlerini, aksilikleri, kusurlarımızı,
pişmanlıklarımızı ve sahip olamadıklarımızı düşünür üzülürüz. Bu şekilde düşünmek
bizim yaşamımızı kolayca sürdürmemize engel olur. Yaşadığımız güzel anları da
hatırlayıp bu günün değerini anlamaya çalışmalıyız. Ve hangi koşulda olursak olalım
mutlaka sahip olduğumuz nimetleri de farkedip hayata, bize bu sundukları için
teşekkür etmeliyiz.
Yalnızca bugünlük insanlara nazik davran…
Nazik olmak, sevgi dolu olmak yüreğimizden kaynağını alır. Birisini üzmek, canını
yakmak, kırıcı sözler bulup sarfetmek çok kolaydır. Kırılan kalbi onarmak ise çok
zordur. Biz birisinin kalbini kırdığımızda belki o ana için kendimizi tatmin etmiş oluruz
ama sonrasında bizde mutsuz oluruz. Gün boyunca hangi anlarda nazik olmuyoruz ve
bu durumu değiştirmek için ne yaparız konusunda düşünmeliyiz... Herkesi olduğu gibi
kabul edebiliyormuyuz, sabırlı olabiliyormuyuz? Unutmamak gerekir ki hem başkasını
hem de kendimizi üzmeden olayları yönlendirmek için nazik olmak, gülümseyebilmek
önemli ve etkilidir. Herşeyden önce kendimizi geliştirmemiz için önemlidir.
28
Yalnızca bugünlük kendini işine ada...
İşimiz kendimizi en hızlı biçimde geliştirdiğimiz ortamlardan birisidir. Her gün tanıdık,
tanımadık pek çok yeni insanla, yeni ruhsal varlıkla karşılaşır onlarla yaşam
deneyimleri paylaşırız. Onlarla ilişkilerimiz içinde onları daima insan olarak sevgiyle
ve yargısızca algılamaya çalışmalıyız.
Kendimizi yalnız para kazanmaya değil aynı zamanda kendimiz ve başkaları için yeni
değerler yaratmaya da yönlendirmemiz bizi mutlu eder.
İşimizi severek yapmamız hem aldığımız hazzı hem de verimi artıracaktır, ancak
yaşam koşulları içinde bu her zaman mümkün olmayabilir. Böyle durumlarda da
üzülüp mutsuz olmak yerine işimizi sevmeye ve kendimiz için daha mutlu olacağımız
bir işi hayal edip yaratmaya çalışırken içinde bulunduğumuz anın da huzurlu
geçmesine çalışmalıyız.
Bizler bugünün yaşam koşullarında oldukça uzun bir zamanı işimizde geçiriyoruz ve
kendimizi burada üretmeye, güzellikler yaratmaya adadığımızda bu bize mutluluk
olarak dönecektir.
Üretmek insanı mutlu eder. Meditasyon ve Reiki her türlü sıkıntılı durumumuza şifa
verdiğine göre işimizle ilgili mutsuzluklarımıza da şifa verip bize ayna tutan ortam ve
insanlardan öğrenebileceğimiz ve en yüksek hayrımıza olan dersleri öğrenmeliyiz.
Kendi kendimize sormalıyız neyi değiştirmek beni mutlu eder ve ben bunun için ne
yapabilirim diye.. Unutmayın her sorunun çaresi yine bizdedir..
29
Reiki Uygulaması
Reiki bizim ve uyguladığımız kişilerin fiziksel ve enerji bedenimizi dengelememize
yardımcı olur. Reiki'de el pozisyonlarının, enerjiyi bütün organlarımıza, salgı bezlerine
ve ilgili çakralara bir kanal gibi akıtmak üzere tasarlanmış olduğunu göreceksiniz.
Reiki şifa tedavisi, enerjinin akması amacıyla uygulayıcının ellerini uyguladığı kişinin
bedenine yerleştirmesiyle gerçekleşir. Uygulanması gereken karmaşık ritüeller yoktur.
Sadece iki ya da daha fazla insan arasında olan bir enerji alışverişidir. Amaç sadece
tedaviyi paylaşmaktır. Sadece bir başkasının sıkıntılarını hafifletmek ve enerjiyi alma
isteğinden ibarettir.
Standart el pozisyonlarını kullanarak, bedenden 2,5 ile 10 cm. uzaklıktan tam bir
tedavi uygulanabilir. Eller aurada olduğu için, Reiki bedene girmeden önce auraya şifa
verir. Hastalık, fiziksel bedende ortaya çıkmadan önce aurada başlar. Önce auranın
tedavi edilmesi, fiziksel hastalığın ilerlemesini engeller.
Reiki’yi uygulayan kişinin onu kullanmak için enerjiyi yönlendirmesi gerekmez. Amacı
Reiki enerjisinin akmasını sağlamak ve yönetmektir. Uygulayıcının yapacağı en iyi
şey, hiçbir şey yapmamak, enerjinin yolundan çekilerek, ona kendi işini kendisinin
yapmasına izin vermektir.
Reiki uygulayıcılarına öğretilen ve bir dizi el pozisyonundan oluşan geleneksel bir
tedavi protokolü vardır. Bu pozisyonlarla eller, alıcının bedenine uygun bir biçimde
yerleştirilir ve alıcının tüm bedenini kapsayacak bir imkân sağlarlar. Bedenin tümünü
kapsayacak şekilde yerleştirilen eller sayesinde, alıcı mümkün olan en iyi tedaviyi alır.
Deneyim kazandıkça, o an gereken yerlere ellerini yerleştirmekte kendisini özgür
hissetmelidir.
Çoğu kez, uygulayıcı ellerini, mahrem sayılan yerlere ya da onun yakınlarına koymak
durumundadır. Her uygulayıcı bu durumu kendisine göre halleder. Ellerini hassas
bölgelere koymadan önce izin alınması gerekir. Uygulayıcı, söz konusu bölgeye şifa
verirken ellerini o bölgenin üzerinde tutarak, enerjiyi kısa bir mesafe uzaktan ve hiç
dokunmadan ışınlayabilir.
Reiki çalışması yaparken, uygulayıcının rahat olması çok önemlidir. Masaj masaları
Reiki için çok uygundur çünkü ayarlanabilirler, rahattırlar ve alıcının tam olarak
gevşemesine imkân verirler.
30
Uygulama için Öneriler
1. Önerilen uygulamalar gerek kendimize, gerekse başkalarına Reiki verirken
geçerlidir. Reiki verirken giysiler çıkartılmaz ancak bol ve rahat olması önerilir. Bir
masaj yatağı uygulama için size rahatlık sağlayacaktır.
2. Özel hayata saygı açısından eğer gerekiyorsa kişiye hiç dokunmadan da Reiki
yapabilirsiniz.
3. Reiki uygulamak için kişinin onayı gerekmektedir. Kişi istemiyorsa ısrar edilmemelidir.
Unutulmamalıdır ki Reiki rtuhsal amaçlı bir enerjidir.
4. Reiki enerjisi kullanırken hayatın her alanında olduğu gibi niyet ve güven
çok önemlidir. Bu nedenle Reiki uygulamasına başlarken;
31
10. Elleriniz bacaklarınızda olduğu halde sessizce oturun ve birkaç dakika kendinize
Reiki verin.
11. Standart tedaviye başlayın.
12. Ellerinizi alıcının bedenine bastırmadan, beden şekline uygun bir biçimde koyun.
13. Parmaklarınızı yan yana kapalı bir şekilde tutun.
14. Beden üzerinde enerji akışını hissettiğiniz, soğuk ya da sıcak bölgeye
geldiğinizde enerji akışı normale gelinceye kadar orada durunuz.
15. Yaşlı kişilere çok uzun olmayan seans uygulayın, bebeklere ise 20 dakika kadar.
16. Reiki hamilelikte de hem anne hemde bebek için güvenlidir.
3. Uygulamadan sonra kişinin enerji alanı ile bağınızı kesmek için mutlaka
ellerinizi hemen soğuk su ile yıkayın.
4. Uygulama için mutlaka bir karşılık alın. Bu durum hastanın da kendisini daha rahat
hissetmesini sağlayacaktır.
6. Yüksek tansiyon veya şeker hastası olan kişilerin tansiyon ve şeker düzeyleri
kontrol edilmelidir. 'Çünkü beden dengeye geldikçe uygulanan ilaçların dozlarını
yeniden ayarlanması gerekebilir.
32
Acil durumlarda Reiki uygulaması
1. Acil durumlarda biliniyorsa tüm ilkyardım bilgileri uygulanır ve ihtiyaca göre hemen
Yardım istenir. Reiki hastanın yakınları yoksa kişinin en yüksek hayrına olacak
şekilde verilir.
33
Kendimize Reiki Uygulaması
• Reiki bilgisi ve enerjisi karşınıza herşeyden önce kendi ihtiyacınız olduğu için çıkar.
Şakaklar
Kulaklar
34
Baş arkası.
Ellerinizi başınızın arkasına yerleştirin.
Bu pozisyon baş ağrıları, göz problemleri, ateş,
sinüsler, sindirim bozuklukları, korkular, fobiler, şok
durumları ve depresyon içindir.
35
Karın çakrası. (2. Çakra)
Ellerinizi göbek deliğinizin üstüne gelecek şekilde
yerleştiriniz. Ellerinizi altlı üstlü olarakta
yerleştirebilirsiniz.
Mide, bağırsaklar, karaciğer, dalak, sindirim sistemi,
lenfler, şok, duygular, depresyonlar üzerinde etkilidir.
Bacaklar.
Dizler.
36
Ayaklar
Ellerinizi ayak bilekleriniz ve ayak tabanınızın orta
bölümüne gelecek şekilde yerleştirin.
Bu pozisyon ayak sorunları, yorgunluk, varis, romatizma
ağrıları ve eklem rahatsızlıkları içindir.
37
Kök Çakra ( 1. Çakra )
38
Başkasına Reiki Uygulaması
Uzun terapidir ve resimdeki gibi yatarak uygulanması önerilir.
Gözler ( 6. çakra )
Şakaklar
Ellerinizi şakaklara yerleştiriniz. Bu pozisyon
bedenin ve beynin sağ ve sol yönlerini dengeler.
Göz sinirlen ve kasları için faydalıdır. Zihni
sakinleştirir. Kendinizi gergin, yorgun, kırık
hissettiğiniz zamanlarda kullanabilirsiniz.
Kulaklar.
39
Başın arkası
40
Karın Çakrası.(2. Çakra )
Ellerinizi karın çakrasına alt alta gelecek şekilde
veya karaciğer ve pankreası da içine alacak
şekilde uzunlamasına yerleştiriniz.
Bu pozisyon tüm sindirim sorunlarında
kullanılır. Stres, korku, şok duygularında da
mutlaka uygulanmalıdır.
Uyluklar
Dizler
41
Sırt bölgesi ( 4. çakra )
Ellerinizi bedenin arkasında sırt bölgesine
yerleştiriniz. Bu pozisyon sırt ağrıları, kalp,
akciğer, stres, duygu blokajları, depresyon
sorunlarında etkilidir. Güven duygusunun
gelişmesinde de etkilidir.
Bel ( 2. Çakra )
Ellerinizi karın çakrasının arkasında bel bölgesine
gelecek şekilde yerleştiriniz.
Bu pozisyon tüm bel ağrılarında, gelecek ve
kariyer kaygılarına bağlı duygusal sorunlarda
etkilidir.
42
Ayaklar
Uygulamayı ayaklarda biter. Tüm ayak
ağrılarında, yorgunluk ve ödem sorunlarında
etkilidir.
NOT: Ayaklardan sonra tüm aurayı taç
çakrasından başlayarak ayaklara doğru yavaşça
süpürünüz ve enerjiyi kesiniz.
43
Başkasına Kısa Reiki Uygulaması
44
Enerji Toplama Pozisyonu
Solar Pleksus çakrası kendinizi enerjisiz hissettiğiniz
her durumda kullanabileceğiniz bir çakradır. Yorgun,
sinirli, heyecanlı olduğunuz zamanlarda yatarak veya
otururken elleriniz bu çakraya koyunuz. Tedirgin
olduğunuz zamanlarda ellerinizi yine bu çakraya
koyarak korunduğunuzu düşünün.
Çakra Dengelemesi
Önerilen uygulama biçimleri için zamanınız yoksa eğer hiç olmazsa çakra
dengelemesi yapabilirsiniz. Bu konuda önerilen bilgiler bazen değişebilir ama tüm yollar
doğrudur.
Önerilen sıra ile eller aynı anda iki çakra üzerine yerleştirilir ve her iki elde de
45
Nelere şifa verilebilir?
Reiki hem güçlü hem de yumuşaktır. Bilinen çok uzun tarihi boyunca, MS (maltipil
sklerosis), kalp hastalıkları ve kanser; deri problemleri, kesikler, yaralar, kırık
kemikler, baş ağrıları, soğuk algınlığı, grip, boğaz ağrısı, güneş yanığı, yorgunluk,
uykusuzluk, iktidarsızlık, bellek zayıflığı, güvensizlik vs. gibi bilinen tüm hastalıkları
iyileştirilmesine yardımcı olmuştur. Her zaman yararı vardır ve her tür diğer terapi
yöntemlerinin etkisini arttırmak için çalışır. Uygulama harika bir şekilde parlayan bir
ışık duygusunu verir ve hem uygulayan hem de uygulanan kişi bundan yarar sağlar.
Hatta farklı bilinç durumları ve ruhsal deneyimler yaşatır.
Eğer bir hastanın sağlık sorunu varsa ve Reiki ile tedavi olmak istiyorsa, uygulamanın
aydınlanmış bir tıp doktoru ya da başka bir sağlık uzmanının gözetiminde yapılması
tavsiye edilir. Reiki her türlü tıbbi tedavinin sonuçlarını geliştirir, negatif yön etkilen
azaltarak etkisini gösterir, tedavi süresini kısaltır. Acıyı azaltır ya da tamamen yok
eder, stresi hafifletir ve iyimser bir duygu yaratır.
46
EK 1 : ÇAKRALAR
47
ÇAKRALAR
Her çakranın titreşim hızı değişiktir. Aynı zamanda çakraların simgeledikleri organlar,
fiziksel ve duygusal karşılıkları da vardır. 1.Çakra yani kök çakra en ağır hızda dönen
çakradır. Tepe çakrası yani taç çakra ise en hızlı dönendir. Her çakra kendi rengiyle
anlamlandırılır. Çakra şifasında kristallerin, müziğin, aroma terapinin ve renklerin önemi
büyüktür. Her çakranın bir rengi vardır, bir notası ve mantrası vardır. Çakra renkleri aynı
gök kuşağının renkleri sırasında dizilir. Enerji blokajları, çakraların dengesiz çalışmasına
neden olur. Bu nedenle kişi kendini yorgun, depresif, sinirli hissedebilir, zihinsel ve
bedensel olumsuz davranışlar, korkular, şüpheler geliştirebilir. Çakra dengesinde sorun
yaşayan kişi başına gelen olumsuz olaylara karşı doğal enerji akışını bloke ederek veya
durdurarak tepki verme eğilimine girebilir. İşte bu noktada kullanacağımız kristaller,
müzik notaları, kokular ve renkler çakralarımızı uyumlayarak korku, endişe ve kaygı
hisleriyle baş etmemizi kolaylaştırır. Her çakranın belirli bir sayıda ve hızda dönme
tablosu vardır. Bunların altında ya da üstünde olduğu durumlarda ‘Çakra dengesizliği’
nden’ bahsedebiliriz. Çakra dengesizliği önce psikolojik seviyede başlar, çakraların bu
duruma rağmen uzun süreli dengelenmediği durumlarda ise fiziki rahatsızlıklara kadar
gidebilir. Çakraların dengelenmesinde hayatımızın her yerinde bu çakranın rengini
kullanabilir, aynı renkte yiyecekler yiyip, giysilerimizi bu renkte seçebiliriz.
48
1.Çakra; Muladhara Çakra (Kök Çakra )
Cinsel organla anüs arasındadır. Rengi kırmızıdır. Dünyevi olanı simgeler. İlk çakra
olduğu için bir ila sekiz yaşlarımız arasında gelişir ve kendi başına ayakta kalabilmeyi
simgeler. Kök çakra fiziksel dünyayı ve ona duyduğumuz ihtiyaçlarla bağlantılıdır. Bu
yüzden yerçekimiyle yakınen ilgisi vardır. Kök çakra bizi maddesel özümüze doğru
çeken bir güce sahiptir. Hayatta kalabilmemiz ve devam ettirebilmemiz için gerekli
enerjiyi sağlar. Blokaj durumunda korku, güvensizlik, tedirginlik yaşanır. İskelet yapısı,
kemikler ve omurgayla bağlantılıdır. Vücut sıvılarımızdaki tuz dengesinden ve vücut
metabolizmasını dengeleyen proteinler, yağlar ve karbonhidratları etkileyen hormonları
salgılayan bölgeyle, böbrekler ve böbreküstü bezleriyle bağlantılıdır. Eski zamanlardan
bu yana, hayatta kalma içgüdümüzün kaynağı olan kaçma, saldırma dürtülerini
salgılayan adrenalinin salgılandığı bezler de kök çakrayla bağlantılıdır. Yetersiz
çalışması ağrılara sebep olur ilgili organlarda aktivite kaybı olur. Bu çakra
varoluşumuzun temelini teşkil eder. Fiziğe ve yerküreye bağlar. Fiziksel faaliyetlerimiz
bu çakranın nasıl çalıştığına bağlıdır. Yorgun isteksiz ve bitkin olmamız bu çakranın
çalışmamasından kaynaklanır ya da enerji çekimi ile meşguldür. Bu çakra ile ilgili günlük
meditasyonlar ve şifalandırmalar yapmak gerekir. Kök çakra sağlığımızı canlılığımızı
kazanmamızı sağlayan merkezimizdir. Bu çakra aynı zamanda geçmiş hayatlarımızın da
kilitlerini açarak bize gizli kalmış yeteneklerimizi ve bilgeliğimizi geri kazandırır. Ayrıca
bu hayatımızı gölgeleyen geçmiş hayatların olumsuz motiflerini ve acılarını silmemizi
sağlar. Bu çakrayı iyileştirdiğimizde ve pozitif şifa enerjisi ile çalışmasını sağladığımızda
geçmişi şifalandırır daha canlı ve dinamik oluruz. Sevgi enerjisi kalp çakrası bölgesinden
tüm bedene akar ve aura vasıtasıyla dışarıya yayılır. Başkalarının bize nasıl
davranacağı ve bizi nasıl algılayacağı auralarımız yoluyla yaydığımız enerjiye bağlıdır.
Sevgi enerjisi, hastalıkları iyileştiren içimizdeki korku ve duygusal stresleri yok eden bir
enerjidir. Kök çakranın düzensiz çalışması fiziksel seviyede sırt ve bacak ağrılarına, aşırı
kilo veya aşırı zayıflığa, kansızlığa ve kemik erimesine sebep olur. Bu problemler
duygusal yüklerimizin sırt omurga ve bacaklarda ağrılar şeklinde ortaya çıkması
demektir. Bu çakranın dengelenmesi için gıda olarak protein alımına özen
gösterilmelidir.
Rengi: Kırmızı
Aroması: Sedir ağacı, patçuli, myrrh ve karanfil
Taşı: Kedigözü, yakut, kırmızı mercan, akik, hematit ve kantaşı
Mantrası: LANG
Notası: Do
Etkilediği Burç: Oğlak
Etkin gezegeni ve elementi: Satürn ve toprak
Bağlantılı Duyu: Koku alma
Uyumlu hali: 30 saniyede 4 vuruş
Uyumsuz Hali:30 saniyede 4′ten fazla vuruş
Yetersiz Hali: 30 saniyede 4′ten az vuruş.
Uygun Müzik: Ritmik melodiler, davul ve perküsyonlu enstrümantal müzik.
49
2. Çakra; Svadisthana (Cinsel, sakral çakra)
Göbek deliğimizin iki parmak altında yer alır. Duygularımızı ve cinselliğimizi bu çakra
kontrol eder. Fiziksel seviyede bağırsaklar, mesane, dalak, rahim ve seks organlarını
kontrol eder. Fizik seviyede yaratıcılığın merkezidir. Pozitif çalıştığında, kendimizi iyi
hissederiz. Bu çakra canlı ve dengeli ise duygularımız dengeli ve başkalarıyla
ilişkilerimiz olumlu olur. Gerçek duygularımızı korkusuz ve abartısız ifade edebiliriz.
Düzgün çalıştığında açık, etkileyici, yaratıcı ve akıcı oluruz. Yeterince çalışmıyorsa
kendine güvensiz, çirkin ve değersiz hissederiz. Seksüel gücü zayıf, karşı cinsle ve
hemcinsleriyle iletişim kurmakta güçlük çekeriz. Bu kişiler zevkleri inkâr eder ve
kendilerini bundan mahrum ederler. Aşırı ya da yetersiz çalışması durumunda,
cinsellikte saplantılı davranışlar, hatta sapkınlığa varan eğilimlere ya da tersi frijidite yani
sekse karşı ilgisizlik ve soğukluk görülebilir. Sakral çakrası sekiz ila on dört yaşlar
arasında gelişir. Dolayısıyla gelişim çağında ikinci çakra dengesizliği yaşanır. Eğer bu
dönemde takılıp kalırsa kişi hayata hüzünle bakan ve özgüven eksikliğine sahip olabilir.
Cinsel çakrası üreme hormonu bezleriyle bağlantılı olduğu için vücut tüyleri ve ses
rengini de etkiler. Çocukluk döneminde aile ve çevreden gelen anlayış çerçevesinde
duygular ifade edilir ya da bastırılır. Duyguların özgür ve rahat akmaması durumunda
göbek çakrasında dengesizlikle başlar. Blokaj durumunda duygusal olarak kişi kendini
patlamaya hazır hisseder, diğer kişilere karışan, kontrolü bırakmak istemeyen, otoriter
ve manipulatif bir kişilik ortaya çıkabilir. Duygusal iniş çıkışlar ve dengesizlik hali ortaya
çıkar. İzolasyon isteği gelebilir. Fiziki rahatsızlıklar kalın bağırsak sorunları, mesane
taşları, sırt ağrıları, kadınlarda üreme organları, rahim ve yumurtalık hastalıkları, kas
spazmları, kabızlıktır. Bu çakranın dengelenmesinde sıvı alımı önemlidir. Dengeli
haldeyken kişi neşeli, dışa dönük, kendine saygılı, etkileyicidir.
Rengi: turuncu
Aroması: Yasemin, gül ve sandal
Taşı: Quartz, sarı sitrin ve aventurin
Mantrası: Vam
Notası: Re
Etkilediği gezegen ve elementi: Pluton ve su.
Etkilediği Burç: Akrep, terazi ve yengeç.
Bağlantılı duyu: Tat alma.
Uyumlu Hali: 30 saniyede saat yönü tersi 6 dönüş
Uyumsuz hali: 30 saniyede saat yönü tersi veya saat yönü 6′dan fazla dönüş.
Yetersiz Hali: Saat yönü tersi 6′dan az dönüş.
Uygun müzik: Akıcı, ritmik ve kıvrak melodiler. örn. halk müziği.
50
3.Çakra; Manipura-Solar Pleksus (Güneş sinir ağı)
Göbek deliğimizle göğüs kafesimiz arasında yer alır. Solar plexususun sanksritçe anlamı
‘Şehvetli Taş’demektir. Titreşim rengi sarıdır. Güneş gibi yani En temel özelliği güç ve
iradedir. Bütünlüğe giden yolu birleştirir. Sosyal anlamda solar pleksus başkalarıyla olan
iletişimimizi ifade eder. Değişim ve hareket bu çakrayla ilgilidir. Aynı zamanda kişinin
benliğini güçlendirmesinde yardımcı olan çakradır. Bu güç kontrol edilerek ya da agresif
metotlarla elde edilen bir güç değildir. Çakranın dengesizliği durumunda reddedilme
korkusu, aşırı eleştirel tutum, kalabalıklar içinde bile yalnız hissetme yetenekleri bu
çakradan gelir. Astral seyahat, psişik gelişme medyomik algılama bu merkezin tesirleri
ile olur. Uyumsuz çalışmasında eleştiriye aşırı tepki verme, kontrol etme ihtiyacı, düşük
benlik değeri, özgüven eksikliği. Fiziksel rahatsızlık olarak kendini gösterdiği yerler;
Sindirim problemleri, diyabet, sinir yorgunluğu, mide ülserleri, sindirim sorunları, alerjiler,
şeker hastalığı, karaciğer, pankreas, ince bağırsak sorunları. Uyumlu çalışması halinde
neşeli, dışa dönük, kendine saygılı, etkileyici bir kişilik oluşur. Bu çakranın gelişimi on
dört yirmi bir yaşları arasındadır. Bu çağda gençte kendine güven ve benlik değerinin
geliştiği yaştır. Bu çakranın dengeleyici besini karbonhidratlardır.
Rengi: Sarı
Aroması: Ylang-ylang, vetiver, bergamot
Taşı: Sarı sitrin, aventurin, quartz, amber, topaz
Mantrası: RAM
Notası: Mi
Etkilediği Burç: Koç, Aslan
Etkin gezegeni ve elementi: Güneş, Mars ve ateş
Bağlantılı Duyu: Görme
Uyumlu hali: 30 saniyede saat yönünde 8 dönüş
Uyumsuz Hali:30 saniyede saat yönünde 8′den fazla vuruş
Yetersiz Hali: 30 saniyede saat yönünde 8′den az vuruş.
Uygun Müzik: Ritmik enstrümantal müzik, ilahiler ve dualı müzikler.
51
4. Çakra: Anahata; (Kalp Çakrası)
52
5. Çakra: Vishuddhi, (Boğaz çakrası)
Beşinci çakra kendini mavi ile ifade eder. Boğazımızın üstünde köprücük kemiği ile
gırtlak arasında yer alır. İletişimin çakrasıdır. İletişimden kastımız kişinin kendisi ve
içinde yaşadığı tüm ortamla olan ilişkisi ve iletişimidir. İletişim, ses kendini ifade etme,
konuşma ve yazma yeteneği bu çakranın etkilediği özelliklerdir. Boğaz çakrasının
vereceği hayat dersi; kişisel ifade ve seçim yapabilme gücüdür. Boğaz çakrası yirmi
sekiz ila otuz beş yaşları arasında gelişir. Bu noktada çevrenizde otuzlu yaşlarında
kariyerlerinde radikal değişime giden ne kadar çok insan olduğuna dikkatinizi çekmek
isterim. Etkisiyle değişimin ve dönüşümün mümkün olduğu çakra merkezidir. Uyumsuz
çalıştığında kendini ifade etme sorunları yaşar kişi bunun sonucunda da öfkenin
biriktirildiği bölge olabilir. Uzun süreli ses kısıklıkları, konuşurken ses çatallaşması,
boğaz enfeksiyonu kendini ifade etmede yetersizliğin belirtileridir. Gene uyumsuz
çalıştığında kişi yalancılığa ya da tam tersi aşırı ağzı sıkılığa meyilli olabilir. Boğaz
çakrasının uyumsuz çalıştığı durumlarda; tüm durumlara engel olma isteği, çekingenlik,
aşırı mükemmeliyetçilik, yaratıcılıkta kapalılık, utangaçlık, güçsüz hissetme veya
düşüncelerini ifade edememe durumları ortaya çıkar. Boğaz çakrasının etkilediği fiziksel
bölgeler ve hastalıklar: Ses telleri, akciğerler, yemek borusu, Ses sorunları çatallı ve
kısık ses, Tiroid rahatsızlıkları, boyun ağrıları ve problemleri, astım krizleri, guatr,
hipertiroid, deri döküntüleri, kulak enfeksiyonu, boğaz ağrısı, ileri durumlar da larenks (
gırtlak kanseri). Boğaz çakrasını uyumlu çalıştığı durumlarda: kuvvetli ilhamlara sahip
sanatçılar, güzel sesli başarılı konuşmacılar, halkla ilişkiler ve reklamcılığa yatkınlık.
Yazarlığa ve sunuculuğa uygun olurlar. Boğaz çakrasının etkilediği organlar; Boğaz,
ağız bölgesi, boyun ve omuzlar, ense, dişler, kulaklar, tiroid salgı bezi. Boğaz çakrasını
dengelemek için bol bol meyve tüketilmelidir. Mavi gökyüzü, sakin göl ya da durgun su
manzaraları boğaz çakrasını dengelemek için faydalı doğa deneyimleridir.
Rengi: Mavi
Aroması: Adaçayı, okaliptüs, papatya ve myrrh
Taşı: Lapis lazuli, turkuaz ve aqua marin
Mantrası: HANG
Notası: Sol
Etkilediği Burç: İkizler, başak
Etkin gezegeni ve elementi: Merkür ve eter
Bağlantılı Duyu: Ses- duyma
Uyumlu hali: 30 saniyede saat yönü tersine 16 dönüş
Uyumsuz Hali:30 saniyede saat yönü tersine 16′dan fazla vuruş
Yetersiz Hali: 30 saniyede saat yönü tersine 16′dan az vuruş.
Uygun Müzik: New age ve yankılı sesler
53
6. Çakra Ajna, (3.Göz Çakrası)
İki gözün arasında kaşların ve alnın ortasında yer alır. Üçüncü göz çakrası sezgiyi
simgeler. Sanskritçe ‘Ajna’ bilmek demektir. Bu çakranın kuvvetli olduğu kişilerin
yüzyıllardır medyum, fal ile uğraşması tesadüf olmasa gerek. Üçüncü göz çakrasının
etkilediği sistem hipofizdir. ( Hipofizin beynimizdeki önemli işlevlerden biri dışardan
aldığı tüm mesajları toplayarak yönetici hipotalamus’a göndermektir.) Dolayısıyla en alt
çakranın etkilediği salgı sisteminden başlayarak yukarıya kadar gelen tüm mesajları
hipofiz toplar ve gönderir. Üçüncü göz çakrasının uyumlu çalıştığı durumlarda kişi
geçirgendir. Ne demektir geçirgen olmak; dışarıda meydan gelen olaylar veya
durumlardan etkilenmeden merkezinde durabilmektir, aynı zamanda ortamlardaki tüm
olumsuzlukları olumluya çevirebilme, her şeyin üstüne çıkıp dışarıdan bakabilme yetisi
vardır. Kişi oluşun bilgisine sahiptir, sezgi yetenekleri sayesinde analiz yapabilir ve
bundan şüphe etmez. Bu durumda kişi iradesinde tamdır. Yani sezgilerine güvenerek
geliştirdiği iç duygularıyla yıkılmaz bir kale gibi geçirgendir. Gözlerin görebildiğinin
ötesini görür. Duygusal zekâsı çok kuvvetlidir. Telepatik yetenekleri çok gelişmiştir bu
yüzden yükselmiş varlıklarla bağlantı kurabilir ve onlardan ruhsal yardım alabilir. Üçüncü
göz çakrasının uyumlu çalışmadığı durumlarda; kâbuslar, öğrenme zorlukları ve
halüsinasyonlar görülebilir, başarısızlık korkusu, hiç bir şeyden emin olamamak, her
şeyin zıddına hareket etme dürtüsü. Üçüncü göz çakrasının etkilediği fiziksel organlar:
Yüz, baş, sinir sistemi, hipofiz bezi, gözler, beyin ve beyincik. Rahatsızlıklar: Migren,
şiddetli baş ağrıları, körlük ya da görme bozuklukları, sinirsel rahatsızlıklar. Psikolojik
olarak etkilediği yerler, bağnazlık ya da aşırı tutuculuk, duygusallığa asla yer vermeyen
katı mantıkçı tutum, yalnızlık duygusu. Yetersiz çalıştığında kişi; maddesel olana aşırı
bağımlıdır, ruhsallığı reddeden aşırı akılcı yaklaşımlara gider. Süper egosu çok
kuvvetlidir yani toplum kurallarına aşırı önem verir, unutkandır, duygusal rollerde
zorlanır.( örn: baba, eş, sevgili, dost rolleri) Gelişim yaşı yoktur doğuştan ya da
sonradan gelişir. Beslenme metodu yoktur. Yükselme ruhsal boyutta gerçekleşmeye
başladıktan sonra kişinin maddesel besinlere çok fazla ihtiyacı kalmaz.
54
7. Çakra:Sahasrara; (Taç Çakra)
Tepe Çakrası da denir. Başımızın tepesinde en orta noktada yer alır. Beyaz, altın ya da
koyu mor renkle belirtilir. Diğer çakraların dengesiz ya da yetersiz çalışması durumu
tepe çakra için geçerli değildir. İhtiyacımız olan hayat gücünün geldiğine inanılan
bağlantı noktasıdır. Aura bedenlerini evrene ve ilahi olana bağlayan gümüş kordon taç
çakradan çıkar. Benliğin ve bedenin çok ötesindedir. Ruhsallığı, her şeyle birlik olma
duygusunu simgeler. Aynı zamanda yuva ve evi de simgeler. Hindu geleneğindeki
çizimlerde ’sahasrara’ yani binyapraklı lotus, yapraklarını sonsuza doğru, kendi içinde
sürekli açan bir lotus olarak resmedilir. Sanskritçe kelime karşılığı da Bin katlı demektir.
İnanılan odur ki aydınlanmaya, kendi farkında lığına ya da bütünlüğe giden yolda,
aşağıdan yukarıya kadar bize tek tek yardım eden çakralar birliğe tepe çakrada varırlar.
Yani aslında tepe çakra bir nevi ruhsal merkezdir. Aydınlanma, kozmik bilince ulaşmaya
ve erdem’in akışına olanak sağlar. Fizik bedende etkilediği yerler beyin, kafatası, beyin
zarı, cilt ve epifiz bezidir. Çakranın uyumlu olduğu durumlarda; Kişi bireysel egosunu
bırakır ve evrensel egoyu kabullenerek her şeyle birlik olma duygusunu deneyimler.
Bolluk ve sonsuz mutluluğun saf bilincinde yaşar. Kendini ruhsallığa açarak bilinçaltına
tam hâkimiyet kurar. Hayattaki mucizeleri deneyimler. Çakranın uyumsuz olduğu
durumlarda kişi paranoyaya yakın ölüm korkusu, ruhsallığı inkar etmeye ve kaçmaya
eğilim gösterir, akıl ve mantıkla evrendeki her şeyi açıklamaya çalışarak psikolojiye
sırtını dönebilir, aşırı egosantrik bir kişiliğe sahip olabilir, sorular içinde boğuşur ve hiç
birine cevap bulamaz, manik depresif bir ruh halinde olabilir, cinselliğini ifade etmede
sapkın davranışlar sergileyebilir, Yetersizse; birileri tarafından engellenme korkusu
yaşar, sevinç, memnuniyet eksikliği, yıkıcı hisler, panik ve tükenmişlik duygusu, ait
olamama hissi, depresyon ve migren görülür. Fiziksel olarak uyumsuz olma halinde
çevre kirliliğine aşırı hassasiyet, kronik yorgunluk, Alzheimer, sara görülebilir. Bu
çakranın etkilediği kişiler giderek toplumdan soyutlanır, yüksek ve ücra köşelere gitme
ihtiyacı duyarlar. Dünyanın ruhsallıkta en kadim ve yükselmiş tüm uygarlıklarının (bkz.
Tibet, Peru vs.) dağlık bölgeler yerleşmiş olması tesadüf olmasa gerek.
55
Ellerimiz
Ellerimiz de birçok çakra bulunmaktadır. Avuç içindeki belli başlı çakralar Reiki
inisiyasyonu sırasında aktive edilirler ve Reiki enerjisine kanal oluşturmak üzere
açılırlar. El çakrasınm dönüş yönüyle ve eklem noktalarındaki daha küçük çakraların
dönüş yönünün aynı olduğuna dikkat edin.
Her parmağın karşılığı olan bir element vardır. (Kutbiyet terapisinde olduğu gibi) Şöyle
ki:
• Başparmak: Eter elementi, nötr şarj, saf sevgiyle bağlantılıdır, evrensel özdür.
56