Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 87

AY GÜNLÜKLERİ

Adem TO

GENEL YAYIN YÖNETMENİ


Önder Birol BIYIK

KAPAK RESMİ
P....

KAPAK ve SAYFA TASARIMI


Sertaç ALTUNTEPE

ISBN
978-605-71474-4-8

1. Baskı HAZİRAN 2023

Bahariye Mh. Şehit İbrahim Er Sk. No.98/15 Karşıyaka-İZMİR


Sertifika No: 58395
Tel: +90533 434 7493
E-mail: seykitapyayinlari@gmail.com
Web: www.seykitap.com

BASKI ve CİLT
Eğiten Kitap Yayıncılık
Organizasyon Ltd. Şti.
Sertifika No: 47083

© Copyright 2023 | Şey Kitap


Eserin baskı, dağıtım, pazarlama vb. hakkı anlaşmalı olarak Şey Kitap’a aittir.
Yazılı olarak izin alınmaksızın yayınlanamaz veya kopya yapılamaz.
Bu kitabın yasal hakları ve mesuliyeti Adem To’ya aittir.
AY GÜNLÜKLERİ
Adem TO

ş iir

Ay Günlükleri 5

bir taşınma günü

sakalıma dolanan şu buluta dokunmadım


kalsın
merdiven altında unutulmuş tahta bir at kişnemesi
kalsın

silivri otobüsü
yandaki çocuklu kadın
indiğim müsait yer

ben bana görücüye geldim sofra kurdum


az kuru az pilav az keder
masada su
kalsın

şu yarım akıllı tren


elinde bavul bekleyen

mavi gömleğe gri ceket


kundura
tüm unuttuklarımız
kalsın

Ay Günlükleri 7

rakı

kaç yazar sulasan rakıyı


sarhoşluk mu öldürecek bu baharı
yağmura tutulmuş bir fare tanıdım
yalnız okyanusları kemiren
yalnız düşleri
yalnız siyah beyaz rüyaları

kaç yazar sulasan rakıyı


kelimeler mi yetecek anlatmaya
örümcek ağında saplanıp kalan yıldızları
topal karıncayı
8 Adem To

kaç yazar sulasan rakıyı


ilk kadehte gencebay şarkısında yakışıklı bir dumansın
beşiktaş-taksim hattında şoför nebahat

kaç yazar sulasan rakıyı


madem sarhoşsun
madenci lamban
kirpiklerimde bir masala denk gelse ya
niyetçi tavşanların dağ taş dolaştığı

Ay Günlükleri 9

bir bahçeden manzaralar

iki küçük güz kedisi


biri boz
biri bıyıklı
her sabah yumurtlayan dört tavuk
- hafta sonu hariç-
ikisi kederli
ikisi neşeli
yarım bir horoz
eksik bir horoz
saçma bir horoz
iki elin parmağı kadar ve bir o kadar daha cennet meyvesi
yarısı hülyalı
yarısı bizim buralı
bir etek papatya gibi küçük bir kız
yarım kavanoz gül reçeli
az biraz akşam
10 Adem To

istanbul'da iki gün

derin bir nefes çektim içime


akşama dirsek attım
kediye korna çaldım
yağmurla bir ben ıslandım

annemin küçük kuzusu

derin bir nefes çektim içime


birayı gazeteye sardım
bahçe kapısı ile vedalaştım
buluttan bir makas aldım

annemin küçük kedisi

derin bir nefes çektim içime


çaya şeker kattım
balkondan atladım
koşarken aklımı sakatladım

annemin küçük eşeği


12 Adem To

gitmek

birazdan savurur rüzgâr anıları


kalkıp gideriz
- bir bilemedin iki şarkılık mesafededir şehir-
damdan düşer gibi düşeriz yola
sonra sen şu sokaktan gidersin
şu sokaktan şu caddeden geçersin
şurada bir sigara yakarsın
bir sigara söndürsün şurada kalbimin tam ortasında

Ay Günlükleri 13

birazdan savurur rüzgâr anıları


kalkıp gideriz
-bir bilemedin iki sigara içimlik mesafededir şehir-
birkaç kuruş biraz kül bırakırız masaya
söylenmemiş birkaç söz
sonra sen şu nehirden şu ırmaktan şu masaldan geçersin
şu ölümlerde konaklar şu yaşamlarda soluklanırsın

birazdan savurur rüzgâr anıları


kalkıp gideriz
14 Adem To

gelecek uzun sürer*

giyotinle tarıyor saçlarını


devrimin yitik kuşakları
- lakin gelecek uzun sürer-

sen!
nehir ağzıyla öp şükür teknemi
su alsın
saçlarına takılan pullar ganimettir

sen!
toplar örselerken kale duvarlarını
hangi çocuktun?
iple mektup salmak isterken göğüne
akşamlardan kuyruk yaptığım

sen!
eşrefgillerden bir saattin
o zamanlar daha olric yoktu
belki de çocuktu

* louise althusser, l’avenir dure longtemps



Ay Günlükleri 15

telefon görüşmesi

kalbime ince ipten çiçekler işledim anne


kuru fasulye kaynarken bir sigara yaktım
mutfağın penceresi açık artık
kuşlar girer kediler girer akşamlar girer

kalbime yünden döşekler serdim anne


ikindi düşleri yok artık
sardunyalar sarhoş
yağmur dinmiş
çay soğumuş kime ne
16 Adem To

gezgin

biliyorum nar gibi patlayacak kalbin


dağılacak geceye
şu yarım geceye
gri bulutlara yaslanan şehirlerden geliyorsun
temmuzu mu bekliyorsun
oysa gölgesinde hâlâ salıncaklar kurulu çocuksun

biliyorum kafanda bit niyetine dolanıyor anılar


günlerin kuş kanadı şu ülkeden şu ülkeye
ama sen
yüzümü yüzünle sev
ben dizine baş olurum
biliyorum ıslıklar doldurdun ciğerine
şu evden şu eve
-bir tabak daha koy masaya bu akşam ben yokum-
ama sen yüzümü yüzünle sev
ben yüzünü göz olurum
18 Adem To

istanbul

yaşadığın şehirse istanbul


hüzne kıyıdır deniz
yüzecek
yüzüleceksin

Ay Günlükleri 19

yedi

kısaydı gün
adımlarımız köpek
sen daldaki uçurtma
ben saksıya gömülü sarnıç

yedi adımda çıktım


alnındaki tümseğe
kendi kuytusunda yusuf 'tum
seslendin
sesin üzüm bozuğu
20 Adem To

haziran

dün sütten kesilmiş bir oğlağı vurdular


ölüm dedim -rüzgârın ayak izi-
yaşam -kelebeğin tarihi-

dün sütten kesilmiş bir oğlağı vurdular yine


o vakitsiz öten horoz şahidim
saksıya hapis bir avuç papatya gibi sallandı boynu şahidim
artık korkmam geceden
artık korkmam dedim geceden
geceden korkmam
22 Adem To

haberler

düşsün bakalım zaman saksı gibi pencerelerden


-gazeteler yazdı güneşe ateş etmiş adanalı-
şu tren bir geçsin hele görürüm dağın ardını
-gazeteler yazdı erzurum'da bir kadın kurda kazak örmüş-
köşede duran adam yeşermiş beklemekten ben yeşermem
- gazeteler yazdı çorum’da bir kadın
sevdiği adamı öpe öpe bitirememiş sokağın ortasında-
ikidir kapıyı çaldı biri açtım yağmur
dinsin hele sererim kendimi ağacın dibine
- gazeteler yazdı bal sürdüm yanaklarıma
bayram yaklaşırken bol dumanlı bir istanbul vapuruyla-

Ay Günlükleri 23

pencere

işte akşam yanaştı rıhtıma


yağmurun yüzü göründü
salata soyuldu
karpuz dilimlendi
saçını taradı biri
tanrıya şükretti biri
biri küfretti
işte akşam yanaştı rıhtıma
yağmurun yüzü göründü
güzel bir bacağa dolandı kedi
24 Adem To

biri ah çekti
daldı biri
biri yeni uyandı
beşinci kattan yaşlı dul sepeti aşağıya saldı
biri küle bastı
birinin harlandı ateşi
güldü biri
biri ağladı
işte akşam yanaştı rıhtıma
yağmurun yüzü göründü
biri öldü
doğdu biri
26 Adem To

yusuf

sevdiler seni yusuf kuyunun dibinde melun


öptüler gözlerini kırlangıç sürüleri gibi
yılan gibi sokuldu avuçlarına avuçları

sevdiler seni yusuf kuyunun ağzında küfür gibi


karanlığa sardılar kundağa sarar gibi sütlü bebeği

sevdiler seni yusuf şiir gibi ördüler saçlarını kuyunun dibinde


melun
her köşede beklediler her kaldırımda oturdular gözlerin
avuçlarında

sevdiler seni yusuf kuyunun dibinde melun


uykularına diz çöküp oturdular düşlerinde gezindiler
her yanakta ellerini aradılar öpülmemiş her dudakta

sevdiler seni yusuf


kuyunun dibinde melun

Ay Günlükleri 27

yine haziran

yeşilçam'da kötü adamım


döv beni
cümlenin ortasında ansızın bir parantez
karala
iş çıkışı köprü kalabalığıyım
bul
28 Adem To

buçuk

evlerimiz buçuklu artık


yarısını havaya yarısını toprağa verdik canımızın
bu gece durmaz çıkar kedi dişlerim
uzar köpek tırnaklarım
30 Adem To

terzi çırağı

yok kalbimin astarı


söküp dikeceğim
beni terk etme ceketim kunduram
yok insafı yaprağın
düşecek
ama balon gibi de şişirecek dünyayı çocuklar
bak o zaman maviye yeşile
bak şehre
nasılda açacak kucağını ele güne

Ay Günlükleri 31

ocak

bu gece çok karasın ellerim


aç radyoyu kırılsın soğuk
32 Adem To

nisan

dudağımda hangi şehrin ıslığı


dolanıp durduğum
hangi ateşi söndürür şu yağmur
tepemde kılıç artığı şu bahar
- mayısa kalmaz ölürüz -
34 Adem To

yine nisan

kalbimin yarım küresi


ve en kara ellerim
anneleri uyanmadan çiçeklenen çocuklar
dünden kalma yağmur artıkları ve sabahlar
neyse ki kimsenin bulutu değilim

kalbimin yarım küresi


ve en kara ellerim
kefen söküğü bir ülke
tepesinde akbaba ve hayalet

kalbimin yarım küresi


ve en kara ellerim
yamalı abim ve ben
kuşlara teğet geçtik küçük istanbul'da

Ay Günlükleri 35

nisan'ın ikisi

bir kuşa verdim yüzümü


konsun diye beni
36 Adem To

mayıs

kuş sesleri konarken sabahın koynuna


gelincik tarlaları kandı
kelebeğe düş gördüren şu çocuk sesi
şu dağ şu ağaç insan boyu şu ekinler
şu dere şu şehir boynum gibi kırılan şu kalem
altı çizilen şu satır
göğüs kafesime yuvalanan şu tavşan ödü
tahta kılıçlarıyla göğe kalkan
şu deniz
hüseyin
yusuf

Ay Günlükleri 37

yine mayıs

bu mayıs ayında da sizi seviyorum


üşüyüp üşüyüp çoğalan sakallarım
bir çift beyazınız
sol yanımda
ama onlar da güzelleşecek güneşle
haziranda
38 Adem To

yine de mayıs

ben kendimi kör


ben kendimi sağır sandım
açtım penceremi

ben kendimi kör


ben kendimi sağır sevdim
kapadım penceremi
40 Adem To

aralık

aralık buzdan bir sevgili koynumda soğuk


denizin ortasında durmuşuz el ediyoruz gemilere
belki bir istasyon bir kara parçası
seni öptüğüm yerlere bayrak asıyorum
göndere çekiyorum sonra
bir bilsen gökyüzü ne mavi kuşlar

Ay Günlükleri 41

eylül

eylül ıslak bir sevgili koynumda yağmur


yüzünün orta yerine panayır kurulmuş
eteğinde savur beni
bir kedim vardı göz niyetine suratında iki avuç deniz
bir saksıya çiçek oldu sonra
şimdi ne zaman bir çiçek koklasam bir sokak kedi

eylül ıslak bir sevgili koyumda ve yağmur


42 Adem To

yine eylül

leyla kafamda bir bitkiymiş


eylülün sonunda anladım
yaprakları tüy gibi düşerken gölgeme

Ay Günlükleri 43

yine de eylül

eylülün yedisi
zürafanın boynunda aşk izi
44 Adem To

ağustos

otopside çıktı şehrin tüm sokakları


gül yanakları karanfil yanıkları
el izleri kara kömür gözleri
46 Adem To

yine ağustos

ağustos balon ağzı çocuk ellerinde


şişir kalbini koşacağız

Ay Günlükleri 47

şubat

elime ip tutuşturdu annem


ikindi sonraları yağmur yağarsa diye
ben de kendimi astım beyazların yanına
renklilerin yanına siyahların yanına

Ay Günlükleri 49

kot farkı

lahmacunu alışık dudaklarım


acılı bir cümle kurar
sev beni kabilse
50 Adem To

kedi

kedi yorgun insanın durağıdır


çay sonradan gelir

avluyu süpürür anne kişi


kedi bahçenin gülüdür

yaz sokulur akşamları


karpuz dilimlenir kedi okşanır
52 Adem To

kayıp kedi ilanı

dizimin gibi bir kedi


sabah güneşe çıktı
akşam dönmedi
54 Adem To

belli ki

çay tabağına bırakılan kuruş kadar terbiyeliyim


altı çizilmiş cümleler gibi havalı
belli ki bir yerlerde tekrar okunacağım
belli ki yazar burada yalnızlığa gönderme yapmış
belli ki yazar burada kuş derken büyük bir kenti
belli yazar burada aşk derken tencerede kaynayan fasulyeyi
belli ki yazar burada yol derken avuç içini anlatmış

Ay Günlükleri 55

anne cuntası

doğumdan kalma bir izim


anne cuntası -saçlarımın arasında dolanan el-
zeytin ve çay varsa ben de varım sabah uyanmaya
uyandığımda kapıda gölgesi hâlâ anne cuntası
merak etme kalabalığa karışıp dönerim
çaya limon sıkarım
ilk öptüğüm çiçektir fesleğen dün gibi hatırlarım
kapıdadır sesi hâlâ anne cuntası
kedim dokuz canlı uzanır balkon bir de güneş
ne ağaca bıçak sapladım ne de bir isim yazdım
ama hep yakamda kırmızı bir anne cuntası
56 Adem To

blues

annem çarşafa girdi


babam öldüğünden beri yetimim

Ay Günlükleri 57

istanbul'un bir afrikası

kar yağarmış camlara


istanbul'un bir afrika'sında
balkon suyu açarmış çiçekler
-karanfil çiçek değil ama-
terli terli su içmememi öğütlerdi annem
şimdi kırlangıç sürüleri girer kapılardan
ama siz
bir pazar beni mutlaka kahvaltıya çağırın
zeytinle zeytin çayla çay olurum söz
koltuğumun altında iki ekmek
kırmızıya bulanmış duvarlar örgütler insanı
gece yarısı çakan şimşek gibi
kahrolsun söz
ve ölümsüzdür duvarlara adı
yazılanlar istanbul’un bir afrika’sında
58 Adem To

gurbet

kimsenin vapuru yok


uykusunda karabulut salan
sanki bir ben giderim

Ay Günlükleri 59

belki

papatya memeli bir kadın


3 heceli bir istanbul şehri
tanımadım kanatlı belki
belki 2 ayaklı
ela gözlü
2 dağın arası akan bir ırmak
dağda eşkıya belki
silahlı
şehirde bayram yeri
çok çocuklu

papatya memeli bir kadın


dino'nun resminde çıplak bir ayak belki
günal'ın kocaman elleri
kulaksız'ın sarısı
60 Adem To

papatya memeli bir kadın


mi den sonra fa belki
belki yarım bir ses sabahları
akşamları kocaman ay kocaman mavi

papatya memeli bir kadın


bin sabah belki
yanakta bir iz
ocakta kül -ki çok yazıldı çizildi-
düşük bir cümle belki dizleri kan
papatya memeli bir kadın
3 heceli bir istanbul şehri

Ay Günlükleri 61

birkaç soru

kimdir mucidi şu kâğıt geminin


şu gidip gelmelerin
ilk kim düşündü üzümden keder dermeyi
ıslak ayakları
bağ bozumunu
kader mandal tutuştur ellerime
tüy gibi usulca indi yağmur şehre

Ay Günlükleri 63

film karesi

beşten yediye cleo


damda bir kuşum gerdanımda mavi
ayaklarım derya

beşten yediye cleo


otobüs camı canımı yakan
gözler buğulu
bir elin bir ele ettikleri

beşten yediye cleo


annem ekin boyundu bir çocuk
babam iki koyun bir avuç dedi
yanaklarım al al
“şu karşıki dağlar”
64 Adem To

beşten yediye cleo


ayna kuyruk bir güvercin
boynumda bir ağrı gökyüzünden armağan
sevgilim daha doğmamış
ceketimin sol cebi kalbime sökük
tırnaklarım toprak

beşten yediye cleo


bir damdan bir dama beş karış saydım
cetvelle ölçtüm yüzünü insansın anladım

Ay Günlükleri 65

balkon

iki gömlek iki pantolon astım ipe


iki de ayrılık

Ay Günlükleri 67

çocukluğuma

unut kendini
yıkıntılar içindeki eski zaman fotoğraflarını
istanbul hatırasını
geçmişini
bir antikacı gibi anılarını da sat eski pazarlarda
bir kâğıt gibi
ve yırtıp at her şeyi
kendini
çakıl taşlarında
çocukluğunu
arama boşuna
sapanını ve kırılan camları
eski aşklarından kalma
cam kırıklarını
yıkılmıştır ne varsa eski günlere dair
bir bardak çay
akşam gezmeleri
saklanmalar
istopla kızarmalar
yıkılmıştır yaptığın son kumdan kale
eylülü beklemişsindir ağlamak için
okuduğun kitapları yırtıp atmışsındır
yatılıdan kalma
ve söndürmüşsündür
gecenin son lambasını
dönmek için alaaddin'in sihirli lambasına
dönmek için çocukluğuna
68 Adem To

1.üçlük

izin ver yakayım kandillerini


atlasında uzanan üçüncü köprünün
-istanbul çatlasın hırsından-

Ay Günlükleri 69

2.üçlük

politik imalar arama


bir martı tutuklanırken
- anımsattığı için seni-
70 Adem To

3.üçlük

sümük bıyıklı kara adamlar dolanıyor


geceye
-topla saçlarını-
72 Adem To

4.üçlük

uyurken insanın üzerine kar yağar


üstünü ört rimbo
-üşüteceksin-

Ay Günlükleri 73

bu sabah

bu sabah altı çeyrek


kapımın altından şarkı attı postacı
çiçekler yağmur suyu açtı
kediler dokuz doğurdu

bu sabah yedi çeyrek


geceye havlamış köpek gibi yorgun
noktanın etrafına üşüşmüş virgüller gibi telaşlı
son söze ikna olmayan kalp gibi ağır

bu sabah sekiz çeyrek


biraz istanbul
bileğinden kavranmış bir tokat
öksüz başı gibi uzanmış iki yanak
bu sabah
geç kalkılan bir hayat

Ay Günlükleri 75

yeni sözlük

insan:
ayakları yere basan terbiyeli mutsuz.

kedi:
altı çizilmiş büyük söz.

akşam:
yakasız gömlek.

aşk:
çaresi yurt dışında amansız hastalık.

tren:
dayayıp başımı camına hayaller kurduğum kırkayak.
76 Adem To

insana dair iki soru

insan tek başına kaç mavi sayar?


-bir bilemedin iki-
o halde keder toplumsaldır canım annem
sen çiçekleri sula ben pazar ederim

kendini vurmadığın yol dönüp dolaşıp sana gelmez mi?


-gelir-
o halde yol kendisinden başkasına bölünemeyen asil bir sayıdır
sen sahanda iki yumurta kır ben gurbet ederim
78 Adem To

üç tespit

insan dünyaya kedi sevmeye gelir şüphesiz, yoksa akşamlar niye


misal güneş doğar kediler üzerine, yüzükoyun deryalar uzanır
nedensiz

üç rüya görür bilge, üç kıssadan tek hisse, insan dünyanın


hırsızıdır
ben misal dolanırım yakamda karanfil

insan dünyaya söze düşmeye gelir şüphesiz, yoksa şiir niye


misal bacağı kırılan at rüya görmez olur

Ay Günlükleri 79

masal

peter pan’a

annem anlatırdı
büyümesin diye çocuklar
gözlerinden öpermiş kediler
80 Adem To

aşk hakkında

aşk
geniş zamanlı
bir pazar kahvaltısı
değildir
sevgilim
bizden öncekiler
vuruşarak öldüler
vuruşarak ölmeliyiz
82 Adem To

kendime nasihatler

kendine çalan radyodan merhamet bekleme


şarkının son dizesine yetişen bir ömür

insan şiir yazarken niye yorulur ahmet abi?

şarap yalnız içilmez ayıp!


yalnızlık bir ömre ancak bu kadar yakışır

mevsiminde tüket kederi sebzeyi bol suyla yıka


akşamlardan birde kızartmadan uzak dur

insan yaşadıkça niye eksilir ahmet abi?

bir şiir bitmez, lafı uzatma!


papatyanın kaşları çatık
sardunya asabi
ters dönmüş bir kaplumbağa

tek gökyüzüyle nasıl yaşanır ahmet abi?


84 Adem To

gece

zaman saksı gibi düştü pencereden


gece uzun, gece kara, gecede martı sesleri

yok mu aramızda akordeon çalan biri?

kaldırımda kediler örgütlenmiş, halk uyuyor


karşı komşum sabaha karşı ölecek yalnızlıktan
üstümde ev sahibi bir tanrı

yok mu aranızda akordeon çalan biri?



Ay Günlükleri 85

yakışıklı bir keder, tatlı bir sızı, sevecen bir ağrı


var mı yalnızlıktan ölen biri?
yeryüzü öp beni!

açtım televizyonu, açtım radyoyu, açtım pencereyi


“senin annen bir melekti yavrum”
meleğimin kanadı kırık, kedimin dili lal

sevgilim gizli bir örgüt, telefonlara çıkmıyor


aşkın defterini dürdünüz helal olsun size

sahi yok mu aramızda akordeon çalan biri?


gece uzun, gece kara, gecede martı sesleri
içindekiler

bir taşınma günü/ 5


rakı/ 7
bir bahçeden manzaralar/ 9
istanbul’da iki gün/ 10
gitmek/ 12
gelecek uzun sürer/ 14
telefon görüşmesi/ 15
gezgin/ 16
istanbul/ 18
yedi/ 19
haziran/ 20
haberler/ 22
pencere/ 23
yusuf/ 26
yine haziran/ 27
buçuk/ 28
terzi çırağı/ 30
ocak/ 31
nisan/ 32
yine nisan/ 34
nisan’ın ikisi/ 35
mayıs/ 36
yine mayıs/ 37
yine de mayıs/ 38
aralık/ 40
eylül/ 41
yine eylül/ 42
yine de eylül/ 43
ağustos/ 44
yine ağustos/ 46
şubat/ 47
kot farkı/ 49
kedi/ 50
kayıp kedi ilanı/ 52
belli ki/ 54
anne cuntası/ 55
blues/ 56
istanbul’un bir afrikası/ 57
gurbet/ 58
belki/ 59
birkaç soru/ 61
film karesi/ 63
balkon/ 65
çocukluğuma/ 67
1.üçlük/ 68
2.üçlük/ 69
3.üçlük/ 70
4.üçlük/ 72
bu sabah/ 73
yeni sözlük/ 75
insana dair iki soru/ 76
üç tespit/ 78
masal/ 79
aşk hakkında/ 80
kendime nasihatler/ 82
gece/ 84

You might also like