Yardım Edin

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 3

Yardım edin

Karakterler:

Dilara (küçük kız)


6-7 yaşlarında, kısa boylu, siyah saçlı, utangaç bir kızdır.

Hüma (Dilara’nın ablası)


11-12 yaşlarında, uzun boylu, kahverengi saçlı, aynı Dilara
gibi sessiz bir kızdır.

Meryem (Hüma’nın ikizi)


Hüma’yla aynı yaşta, kahverengi saçlı, hareketli bir kızdır.

Anne (İrem Hanım)


25-26 yaşlarında, çocuklarına çok düşkün bir kadındır.

Baba (Yusuf Bey)


30-35 yaşlarında, siyah saçlı, eğlenceli bir adamdır.

Doktor (İnci Hanım)


20 yaşlarında, sarışın, kibar bir kadındır.

Bakkal çırağı (Beyza)


10 yaşlarında, sarışın, tatlı bir çocuktur.

Bakkal (Esma Hanım)


40 yaşlarında, sinirli, fakir çocukları sevmeyen bir kadındır.

****
Hikaye:

Güzel bir gündü. Hava gayet sıcaktı. Annemle ve


ablamlarla alışveriş merkezine gittik. Güzel kıyafetler
aldık. Yolda aç, susuz, fakir insanlar vardı. Bir an içimizi
üzüntü sardı. Eve döndüğümüzde ikindi olmuştu bile. Eve
daha yeni girmiştik ki annem misafirliğe gideceğimizi
söyledi. Çok şaşırdım. Yeni kıyafetlerimizi giyip, hemen
çıktık. Eve geldiğimizde saat 11.30 olmuştu bile. Hemen
yattım ve derin bir uykuya daldım…

Gece yarısı uyandım. Dışardan bomba sesleri geliyordu.


Çok korkuyordum. Hemen annemin ve ablamların yanına
gittim. Annem hemen bize sarıldı. Babamın savaşa gittiğini
öğrendik. Ağlıyorduk. Çünkü korkuyorduk. Ne yapacağımızı
bilmiyorduk. Dünkü gibi değildi her yer. Kirlenmiş, her yer
toprak içindeydi. Bir gece de nasıl her şey değişmişti.
Evden hızlıca çıktık. Her taraf yabancı askerlerle doluydu.
Savaş ortamından kaçmaya çalışıyorduk. Birden annemin
bize bağırarak seslendiğini duyduk. “Nerde siniz?” diye
bağırıyordu. Etrafa bakındık. Korkumuz bin kat artmıştı.
Bağırıyorduk, ağlıyorduk. El ele tutuşmuş annemizi
arıyorduk. Rast gele her yere koşuyorduk. Ama yoktu.
Yalnız kalmıştık. Hayatımda yaşadığım en kötü olaydı.
Aylarca belki de yıllarca yürüdük… Ne paramız, ne de
yemeğimiz vardı. İstanbul’a varmıştık. Annemizi ve
babamızı çok özlemiştik. Daha önce gördüğüm dilenciler
aklıma geldi bir an. Biz de onlar gibi dilenmek
istemiyorduk. Fakat açtık ve susuzduk. İstemeden elimi
açtım. Bir süre sonra avucum bir liralarla dolmuştu. Hemen
bakkala gittik. Fakat bakkalda çalışan kadın çok kızgındı.
Bizi geri kovdu. O anda kendimizi çok kötü hissettik. Niye
bizi kovuyordu? Niye? Aç olduğumuzu bilmiyor muydu? O
an da çok üzüldüğümüzü gören (benden büyük bakkal
çırağı) hemen cebimize simit soku verdi. Keşke bütün
dünya böyle iyiliksever olsa… Aylar geçmişti. Artık
dayanamıyorduk. Yerlerde sürünüyorduk. Gözlerimiz artık
kapanıyordu. Ölmek istemiyordum. Yaşamak istiyorduk.
Niye bu dünya bu kadar bencil? Gözlerimizden damla
damla yaşlar geldi ve gözlerimiz artık kapanmıştı…

Birden kendimi yatakta çırpınırken buldum. Hiç kimsenin


bana dokunmasını istemiyordum. Sanki her şey bana zarar
verecekmiş gibi hissediyordum. Annem ve babam,
ablalarım ağlamaklı gözle beni izliyorlardı. Doktor gelmişti.
Beni sakince yatırdı. İlaç falan verdi. Sonra da hastaneye
gittik. Eve gelince havale denilen şeyi geçirdiğimi
öğrendim. Sonra da babam yanıma geldi ve “çok cesurdun”
dedi ve beni öpüp gitti. İyi ki durumumuz kötü değil. İyi ki
rüya gerçek değilmiş. Halimize çok şükretmeliyiz...

SON...

Süeda Duran & Film Ekibi

You might also like