Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 31

TÜRK DİLİ BAHAR DÖNEMİ / 2023

TÜRK DĠLĠ-2
1.HAFTA
2023

ĠÇĠNDEKĠLER
SÖZLÜ VE YAZILI ANLATIM

1. SÖZLÜ ANLATIM
1.1.Konferans
1.2. Açık Oturum
1.3. Sempozyum (Bilgi Şöleni)
1.4. Panel
1.5.Forum
1.6.Münazara
1.7. Söylev (Nutuk, Hitabet)

HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra,
Etkili bir sunum yapabilecek,
Tartışma türleri arasındaki farkları öğrenebilecek,
Tartışmalar arasındaki farkları kavrayabilecek,
Dilini etkili kullanan bireyler olabileceksiniz.

ÖNERĠLER
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumadan önce;
İletişimde dilin işlevi konularını gözden geçiriniz.
Bir tartışma programını izleyiniz
Tartışma çeşitleri ile ilgili alıştırmalar yapınız.
TÜRK DİLİ BAHAR DÖNEMİ / 2023
A. SÖZLÜ ANLATIM

İnsanların duygu ve düşüncelerini sözle veya yazıyla anlatmasına anlatım denir. Duygu
ve düşünceler yazının bulunmasından önce sözlerle anlatılıyordu. İnsanların daima iletişime
ihtiyaç duymaları anlatımın gerekliliği ortaya çıkarmıştır. Duygu ve düşüncenin, bir konunun,
bir isteğin, ihtiyaçların ifade edilirken konuşma dilinin kullanılmasına sözlü anlatım denir.
Sözlü anlatım ihtiyaçların karşılanmasının haricinde karşılıklı iletişimi ve bir topluluk
karşısında duygu ve düşüncelerin ifade edilmesini sağlamaktadır. Sözlü anlatımın etkili
olabilmesi için aşağıdaki durumlara dikkat edilmelidir.

 Dili doğru ve yerinde kullanmalıdır.


 Konuşmalar yapıcı ve inandırıcı olmalıdır.
 Dinleyicinin seviyesini dikkate almalıdır.
 Jest ve mimikleri etkili kullanmalıdır.
 Sesinin tonunu yerine göre yükseltip alçaltarak konuşmalarını etkili hale
getirmelidir.

Hayatımızın büyük bir bölümünü idame edebilmek için konuşma dilini kullanmaktayız.
Sabah kalktıktan sonra ev içinde, sokakta, alışveriş noktalarında hep bu dili kullanırız. Genelde
yukarda ifade ettiğimiz durumlarda dil bir kural doğrultusunda kullanılmazken konferans,
tartışma, nutuk gibi konuşmalarda ise bir kural ve düzen doğrultusunda iletişim sağlanmaktadır.

Sözlü anlatım her ne kadar kulağa hitap etse de esasen göze de hitap etmektedir.
Konuşmacı bu doğrultuda ses tonuna dikkat edebileceği gibi kılık kıyafetine de dikkat etmek
zorundadır. Bu durumların tümünü gerçekleştirebilmek için konuşmacının aşağıdaki şu
kurallara riayet etmesi gerekmektedir.

 Sunumda ulaşılmak istenen hedefler doğrultusunda öncelikle sunumun amaçları


belirlenmelidir.
 Konun kapsamının iyi belirlenmesi gerekmektedir.
 Dil etkili bir şekilde kullanılmalıdır.
 Anlaşılır, açık, yalın, duru bir dil kullanılmalıdır.
 Kılık kıyafete dikkat edilmeli, ciddi bir görünüm sergilenmelidir.
 Ses tonuna, jest ve mimiklere dikkat edilmelidir.
TÜRK DİLİ BAHAR DÖNEMİ / 2023
 Konuşmanın inandırıcılığını arttırmak için konuyla ilgili slayt ve grafikler
kullanılmalıdır.
 Konuşma yapılacak olan alanda önceden bir kontrol yapılmalı, kullanılacak olan
materyallerin (mikrofon, slayt makinesi, bilgisayar vb.) çalışıp çalışmadığına
bakılmalıdır.
 Kullanılması gereken süre etkili bir şekilde kullanılmalı ve zaman aşımının olmamasına
dikkat edilmelidir.
 Konuşma anında sert ve kırıcı üsluptan uzak durulmalıdır.
 Konuşmacı dinleyicinin dikkatini sürekli yüksek tutmalıdır. Anlaşılmayan veya
unutulan durumlar tekrarlanarak dikkat ve anlaşılırlık en üst düzeye çıkarılmalıdır.
 Nezaket kuralları doğrultusunda konuşma yapılmalıdır.
 Sunum bittikten sonra dinleyicilerden gelecek sorulara yer verilmelidir. Cevaplar
tartışmaya mahal vermeyecek şekilde açık ve net olmalıdır.

Sözlü anlatım türlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

1) KONFERANS
2) AÇIK OTURUM
3) SEMPOZYUM (Bilgi şöleni)
4) PANEL
5) FORUM
6) MÜNAZARA
7) SÖYLEV (Nutuk, Hitabet)

1. KONFERANS

Belli bir hazırlık ve plan yapılarak sunumun yapılmasına dayanan konuşma çeşididir. Bilimsel
bir konuyla ilgili alanında uzman bir kişinin topluluk karşısında yaptığı konuşmalara
“konferans” denir. Konferanslar daha çok bilimsel konularda verilmekle birlikte güncel
konularda da verilebilir. Konferanstan amaç dinleyenleri coşturmak veya onlara bir fikir
aşılamak değil, dinleyicileri belli bir konuda bilgilendirmektir. Konferansta konuşmacı
kelimelerin telaffuzuna ve dil bilgisi kurallarına dikkat etmelidir. Anlatılmak istenen
düşünceler; açık, anlaşılır ve orijinal olmalıdır. Konferansta konuşmacı kâğıdı okuyarak
TÜRK DİLİ BAHAR DÖNEMİ / 2023
sunumunu yapmamalıdır. Bir konuşma havasındaymış gibi sunmalıdır. Gerek görüldüğü
takdirde kâğıt takip edilmelidir. Konuşmacı dinleyicilerle göz teması kurarak dinleyicilerin
dikkatini sürekli açık tutmalıdır. Ayrıca, konuşmacı; temiz giyinmeli, ciddî olmalı, kibar
davranmalı, güzel konuşmalıdır. Gerekli gördüğü terde sesini yükseltip alçaltmalıdır.
Böylelikle vurguyu etkili bir şekilde yapmalıdır. Konferans verilmeden önce, bir başkası
konferansçıyı bütün özellikleriyle dinleyicilere tanıtmalıdır. Sunuyu yapan kişi dinleyicileri
sıkmayan bir dil ve üslup kullanmalıdır. Bunu beden diliyle yani jest ve mimiklerle
tamamlamalıdır.

Konferansta dikkat edilecek bir diğer özellik de zamanın dışına taşmamak ve zamanı etkili
kullanmaktır. Zaman olarak bir saati geçkin konferanslarda dinleyicinin dikkati dağılmaktadır.
Daha kısa konferans sunulmalıdır. Konuşmacı dinleyicileri rahatsız edici hal ve hareketlerden
uzak durmalıdır.

Konferans hazırlanırken ilk olarak yapılması gereken iş, konferansın sunulacağı konuda geniş
bir kaynak taraması yapmaktır. Konuşmacı elde ettiği bilgileri güzel bir şekilde derledikten
sonra kendi yorum ve düşüncelerini de ekleyerek sunumu yapmalıdır. Konuşmacı, bayağı ve
argo sözler kullanmaktan kaçınmalıdır.

Konferans aşağıdaki şu plan doğrultusunda sunulmalıdır:

a. Hitap cümlesiyle başlanmalıdır.


b. Konunun sunuluşu yapılmalıdır.
c. Konferansın amacı belirtilmelidir.
d. Konunun açılması ve anlatılması sağlanmalıdır.
e. Sonuç ortaya koyulmalıdır.
f. Sorular ve cevaplar ele alınmalıdır.

Konferans, anlatılanlarınkısaca özetlenmesi, maksadın verilmesi ve dinleyicilere saygı ve


iltifat eden sözlerle bitirilmelidir. Sorulacak sorular da kısaca ve soranı incitmeden
cevaplanmalıdır.
TÜRK DİLİ BAHAR DÖNEMİ / 2023
2. AÇIK OTURUM

Alanında uzman olan kişilerin bir masa etrafında toparlanarak tartışmasına “açık oturum” denir.
Bu tartışma bir salonda izleyicilerin önünde uygulanabileceği gibi bir televizyon programında
veya radyo programında uygulanabilir. Açık oturumda ele alınacak konu toplumu ilgilendiren
bir konu olmalıdır. Konu toplumun tamamını veya bir kısmını ilgilendiriyor olmalıdır. Açık
oturumda amaç konuya, probleme farklı bakış açıları ortaya koymaktır. Açık oturumda
konuşmacı sayısı 3-5 kişidir. Başkan bunlara sırasıyla söz hakkı vererek tartışmayı yürütür.
Başkan her konuşmacıya tekrar söz hakkı verebilmek için 2-3 tur konuşma yaptırılır.

Açık oturum bir yarışma havası içinde yapılmamaktadır. Başkan, açık oturumun konusunu
belirtir, ardından konuşmacıları tanıtır. Tartışmanın konusuyla ilgili bilgiler verir. Başkan
konuşmacılara sorular yöneltir, konuşmacılar da sorularla ilgili görüşlerini ortaya koyarlar.
Burada her konuşmacıya dengeli davranmaya başka dikkat etmelidir. Süreyi eşit vermelidir.
Bir konuşmacı konuşurken diğer konuşmacılar da dikkatli bir şekilde konuşmayı takip ederler
ve gerekli notları tutarlar. Konuşmacının ortaya koyduğu fikirlere katılmıyorsa söz alarak
bunları gerekçeleriyle birlikte ortaya koyar. Burada diğer konuşmacıların hem konuşmayı
yapan kişiye hem de seyirciye karşı saygı çerçevesini korumaları çok önemlidir.

Not: Açık oturum sonunda dinleyicilerin veya izleyicilerin açık oturuma katılarak konuyla ilgili
sorular sorması ve bu soruların cevaplandırılması açık oturumu “forum”a dönüştürür.

Açık oturuma katılacak kişilerin konularına iyi hazırlanmış olmaları, sunularını etkili yapmaları
açık oturumun kalitesini artırır.

Uyarı: Açık oturum ile panel benzer özellikler göstermektedir. Aralarındaki en belirgin
farklılık üsluptur. Açık oturumlar panellere göre daha hararetli tartışmalardır. Açık oturumda
konun farklı yönleri tartışılırken panelde farklı yönleri ortaya koyulmaktadır.

3. SEMPOZYUM

Belli bir konuyu aydınlatmak için, bilim adamlarının veya araştırmacıların bir araya geldikleri
ve konuşmacıların konunun belirli bölümlerini sundukları, tartışmalı toplantılardır. Burada
konuşmacılar ortaya konan konuyu farklı açılardan açıklayarak yaptıkları tartışma türüdür.
Sempozyumda konuşmacılara verilen süre oldukça kısadır. Süre 5 dakikadan az 20 dakikadan
fazla olamaz. Konuşmacı bu süre zarfında yaklaşık 1500 ile 2000 kelime kullanabilmektedir.
TÜRK DİLİ BAHAR DÖNEMİ / 2023
Bu da konuşmacının bildirisinin 3-4 sayfayı geçmemesine neden olmaktadır. Sempozyumlar
konunun önem derecesine göre aynı salonda bir iki gün sürebilir. Konuşmacıların sayısı 3-6
arasında değişebilir. Sempozyumda her oturumda başkan değişebilir.

Sempozyum, diğer konuşma türlerine nazaran daha ilmi ve ciddi bir sohbet havası içinde geçer.
Konuşmacı anlaşılır bir dil kullanmalıdır. Hazırladığı bildiri de yayımlanmaya uygun olmalıdır.
Konuşmasına başlamadan önce ana başlıkları öncelikle ifade etmelidir.

Sempozyumda her konuşma birbirinden farklıdır; ancak her konuşma birbirinin tamamlayıcısı
niteliğindedir. Sempozyumda konuşmacılar konuşmalarını tamamladıktan sonra birbirlerine
sorular yöneltebilirler. Böylelikle sempozyumdan “panel”e geçilmiş olunur. Şayet seyircilerin
de soruları alınırsa “forum”a geçilmiş olunur. Ancak sempozyumda dinleyicilerin sayısı fazla
değildir. Çünkü konuşmaların niteliği soru soracak kişilerin de sınırlanmasına neden
olmaktadır.

Amaç: Sempozyumda amaç, konuyu tartışmak değil, konunun uzmanları tarafından olumlu ve
olumsuz yönleriyle değerlendirerek konuya ilgili yeni bakış açısı sağlamaktır. Konuyla ilgili
sorunlar varsa çözüm yolları bulmaktır.

Sempozyumun sonunda başkan ortaya çıkan sonuçları özetleyip dinleyicilere aktarır. Bilimsel
nitelik taşıdığı için elde edilen veriler basılarak herkese duyurulabilir.

4. PANEL

Bir konuşmacı grubunun dinleyiciler önünde, bilimsel, sosyal ya da siyasî bir konuyu tartıştığı
konuşmalara panel denir. Panel bir söyleşi havası içerisinde yapılamaktadır. Panellerde ortaya
atılan düşüncelerin, bilgilerin, verilen örneklerin gerçek, doğru ve bilimsel geçerliği olmak
zorundadır. Terim olarak panel yapılan toplantının konuşmacılar ve dinleyiciler olarak iki
bölümden oluştuğu göstermektedir. Panel bir başkan tarafından yürütülür. Başkan
konuşmacıların ortasında yer alırken konuşmacılar da masanın etrafında bulunmaktadır.
Panelde en az 3 en fazla 6 konuşmacı bulunur.

Panel katılımcının az bulunduğu küçük bir salonda yapılıyorsa mikrofon kullanılmamaktadır.


Konuşmacılar genellikle 10-15 dakika konuşmaktadırlar ve uzmanı oldukları alanların ayrı bir
yönünü vermektedirler. Konuşmacılar kurallar doğrultusunda ve başkanın söz hakkı vermesiyle
birbirlerine sorular yöneltebilirler.
TÜRK DİLİ BAHAR DÖNEMİ / 2023
Panelde başkanın görevleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

• Konuyu ortaya koymak


• Konuşmacılara sırayla söz hakkı vermek
• Panelin sonunda konuyu derleyip toparlamak
• Şartlar uygunsa dinleyenlere söz hakkı vermek
• Konuşmacılara rahat bir ortam hazırlamak

Panelin yapılış planı ise aşağıdaki gibi verilebilir:

• Öncelikle panelin yapılış nedeni belirlenmelidir.


• Panelin konusu doğrultusunda olayların ve gelişmelerin anlatılması
• Konuşmacılara sorulacak soruların belirlenmesi
• Konuşmaların özetlenmesi
• Panelin bir sonuca bağlanması

Konuşmacıların ardından, dinleyiciler soru yöneltebilirler. Konunun bazı yönleri hakkında


kendi düşüncelerini açıklayabilirler. Panelde karar değil, açıklama amaçlanır.

5. FORUM

Bir başkan yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan
dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları çerçevesinde yaptıkları tartışmalara “forum”
denir.

Forum panelin aynı özelliklerine sahiptir. Panelden farklı olarak dinleyiciler konuşmanın
sonunda kendi görüşlerini ifade etmektedirler. Forumda başkan konunun olumlu ve olumsuz
yönlerini ortaya koyar. Daha sonra dinleyiciler kendi düşüncelerini söz alarak ortaya koyarlar.
Burada dinleyicilerin düşüncelerindeki fikir ayrılığı kargaşaya mahal vermemelidir. Görev
başkana düşmektedir. Başkan uzlaştırıcı toparlayıcı tavır sergilemelidir.

Forum panelin ardından yapılacaksa başkan süre sınırlamasını koymalıdır.

Panel için bir saat, forum için de yarım saat kullanılabilir.


TÜRK DİLİ BAHAR DÖNEMİ / 2023
Forum genel anlamda bir tartışma çeşidi sayılmaz. Daha çok dinleyicilerin farklı bakış açıları
kazanmalarını sağlar. Dinleyiciler burada konunun dışına çıkmadan düşüncelerini ifade
etmelidir. Konu dışında farklı sorunlara değinmemelidir.

Dinleyiciler sorularını kısa ve net tutmalıdır.

6. MÜNAZARA

Herhangi bir konuda zıt düşüncelerin savunulmasına dayanan tartışma türüne “münazara”
denir. Münazarada bir konunun tez anti tez şeklinde bir jürinin önünde tartışılmasıdır.
Münazarada amaç fikrin savunulmasıdır. Ortaya konan fikrin doğruluğu veya yanlışlığı
değildir. Bir fikrin iyi bir şekilde savunularak nasıl benimsetilebileceğinin ortaya koyulmasıdır.

Münazarada daha çok üçer veya dörder kişilik gruplar oluşturulmaktadır. Her grup kendi
sözcüsünü, başkanını önceden seçmelidir. Bu gruplardan biri konunun olumlu yönünü
dinleyiciye kabullendirmek isterken diğeri ise olumsuz yönünü savunarak kabullendirmek
istemektedir.

Münazarada tartışmaya olumlu durumu savunan grup ile başlanmaktadır. Yani doğruluğu
bilinen ile tartışma başlamaktadır. Çünkü bu durumu savunmak kolaydır.

Örneğin karın beyaz olduğunu savunmak gibi.

Münazaranın uygulanıĢı: Tartışma konusunun hazırlanabilmesi için gruplara en az 2-3 hafta


zaman tanınmalıdır. Münazaradaki her kişi konuşmaya katılmak zorundadır. Her bir konuşmacı
konuyu farklı açıdan ele almalıdır. Aynı konuyu birden fazla kişi ele alamaz ve sunumu
yaparken de yazılı metne bakarak sunum olamaz. Münazarada herkese tanınan süre aynı
olmalıdır. Her konuşmacıya yaklaşık olarak 5- 15 dakika arasında zaman tanınmalıdır.
Münazara grup sözcüsünün yapacağı savunma ile bitirilir.

Münazarada izleyicilerin de tartışmayı büyük bir sessizlikle dinlemesi gerekmektedir. Ortaya


konan yanlış bir ifadeye hemen tepki göstermemelidirler.

Böylece jüriyi yanıltacak davranışlardan uzak kalmış olurlar.

Değerlendirme yapılırken jüri aşağıdaki özelliklere dikkat etmedir:


TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

a. Konuşmacının dilini etkili kullanma gücü


b. Jest ve mimiklerin yerli yerinde kullanılması
c. Savunmanın inandırıcılığını sağlama
d. Konuşmacıların dış görünüşü

Münazaralar birer fikir ve söz yarışmasıdır. Münazarada amaç inandırıcı olmaya çalışılarak
jüriyi ikna etmektir. Tartışmacılar bunu karşı tarafın ortaya attığı fikirleri iyi bir şekilde dinleyip
iyi bir savunma yaparak sağlayabilirler.

Münazara, öğrencilere araştırma, düşünme, yaratma, eleştirme yeteneği ve güzel konuşma


becerisi kazandırması yanında; konuşmacılara güven duygusu vermesi ve kişiliklerini
güçlendirmesi bakımından oldukça yararlı bir uygulamadır.

7. SÖYLEV (Nutuk, Hitabet)

Bir konuşmacının bir topluluk karşısında coşkulu bir şekilde konuşmasına “Söylev” denir.
Dinleyenleri coşturmak ve belli bir amaca yöneltmek; onlara bir duyguyu, bir düşünceyi, bir
isteği, bir ülküyü aşılamak için yapılan etkili, coşkulu konuşmalardır.

Söylev hazırlanırken dinleyicilerin beklentileri, ihtiyaçları, seviyeleri dikkate alınmalıdır.


Konuşmayı yapacak kişi acele etmeden konuşmalıdır. Dinleyicileri yanılgıya düşürebilecek
ifadelerden kaçınmalıdır. Konuşmacı samimi ve dürüst davranmalıdır. Türk edebiyatının en
güçlü nutuk örneği Atatürk' ün "Büyük Nutku"dur.

Hitabeti yapacak kişi gür sesli, özgür yaradılışlı olmalıdır.

Hitabetin dört temel amacı vardır:

a. Ortaya koyulan düşünceyi açık bir şekilde ifade etmek


b. Dinleyicileri etkileyerek onları bir düşüncede ikna etmek
c. Dinleyicileri harekete geçirmek
d. Dinleyicileri coşturmak

9
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

TÜRK DĠLĠ - 2

2. HAFTA

2023

YAZILI ANLATIM
2.1.Hikâye (Öykü)
2.2.Roman
2.3.Deneme
2.4.Fıkra
2.5.Makale
2.6.Tenkit

Yararlanılan ve baĢvurulabilecek kaynaklar.


Muharrem Ergin Üniversiteler İçin Türk Dili, Üniversiteler İçin Türk Dili El Kitabı

HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra,
Etkili bir sunum yapabilecek,
Tartışma türleri arasındaki farkları öğrenebilecek,
Tartışmalar arasındaki farkları kavrayabilecek,
Dilini etkili kullanan bireyler olabileceksiniz.

ÖNERĠLER

Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumadan önce;


İletişimde dilin işlevi konularını gözden geçiriniz.
Bir tartışma programını izleyiniz
Tartışma çeşitleri ile ilgili alıştırmalar yapınız.

10
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

1. YAZILI ANLATIM

İnsanların yüz yüze yaptıkları iletişim zamanla yetmediği için çeşitli arayışlar içine
girmişlerdir. Çünkü sözle yapılan iletişimler kalıcı değildir. Kalıcılığı sağlayabilmek için farklı
çalışmalar yapmışlardır. Oluşturdukları bazı figürleri mağara duvarlarına çizerek bilgilerin
kalıcılığını sağlamaya çalışmışlardır. Amaç kendinden sonraki kuşaklara bazı bilgileri
aktarabilmektir. Bu düşünce git gide gelişerek bugün kullandığımız yazının oluşmasını
sağlamıştır. Konuşma dilinde çabukluk ve hareketlilik ön plandayken yazılı anlatımda durağanlık
hâkimdir. Yazılı anlatım daha ağır bir yapıya sahiptir ama sözlü anlatıma nazaran daha kalıcıdır.
Yazılı ve sözlü anlatım arasındaki farkları şöyle sıralayabiliriz:
 Sözlü anlatım sesliyken yazılı anlatım sessizdir. Sözlü anlatımda ifadeler sözle sağlanırken
yazılı anlatımda bunların yerini harfler almıştır.
 Sözlü anlatımda ağız farklılığı olmasına rağmen yazılı anlatımda bu farklılıklar ortadan
kalkmaktadır.
 Sözlü anlatımda anlatım kuralsız gerçekleştirilirken yazılı anlatımda bağlı kalınan krallar
yer almaktadır.
 Sözlü anlatımda yüz yüzelik hakim olduğu için anlatım birçok unsurla desteklenebilirken
(jest ve mimikler) yazılı anlatımda sadece dilin kuralları ile bu sağlanabilmektedir.
 Sözlü anlatımda kalıcılık söz konusu değilken yazılı anlatımda kalıcılık yüzyıllarca
sağlanmaktadır.

Yazılı anlatım türlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:


1.1.Hikâye (Öykü)
1.2. Roman
1.3. Deneme
1.4. Fıkra
1.5. Makale
1.6. Tenkit

1.1.Hikâye (Öykü)

Hikâye, gerçek ya da gerçekleşmesi mümkün olan olayların yer ve zamana bağlı kalınarak
anlatıldığı bir yazı türüne “hikâye” denir. Hikâye yazı türü olarak roman ile karıştırılmaktadır.
Ancak ikisi arasında belirgin farklılıklar vardır. Hikâyede zaman daha kısadır ve daha az karaktere
yer verilir. Hikâyenin kısa olması okunurluğunu da arttırmıştır. Hikâye, romancılığa geçişte büyük
bir yere sahiptir.

Hikâye türünde verilen ilk eser İtalyan yazar Boccacio 'nun Decameron adlı eseridir.

11
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

Rönesans’ın etkisiyle XIX. Yüzyıl edebiyatının en yaygın türü hikâye olmuştur. Boccacio, İtalyan
klasik nesrinin önemli yazarlarından biridir.

Türk edebiyatında bu tür, XIV. ve XV. yüzyılda “Dede Korkut Hikâyeleri” ile çağdaş hikâye
tekniğine yaklaşmıştır. XIX. yüzyılda Tanzimat’la gelen yeniliklerle birlikte batılı anlamda ilk
örneğini Ahmet Mithat Efendi “Letaif-i Rivayet” (Söylenegelen Güzel Şeyler) adlı eserini yazarak
vermiştir. Sami Paşazade Sezai “Küçük Şeyler” adlı eseriyle modern hikâyeyi oluşturmuştur.
Hikaye bağımsız bir tür olma özelliğini ise Milli Edebiyat döneminde Ömer Seyfettin’le
kazanmıştır.

Hikâyenin beş temel unsuru vardır.

Olay: Hikâyede üzerinde durulan yaşantılardır.


Kişi: Olayın gerçekleşmesinde etkili olan veya olayı yaşayanlardır.
Yer: Olayın gerçekleştiği mekândır.
Zaman: Olayın gerçekleştiği mevsim veya gündür.
Dil ve Anlatım: Hikâyenin anlatım şeklidir. Günlük konuşma dilinden daha da gelişmiş
olmalıdır. Deyim, atasözü ve tamlamalarla zenginleştirilmelidir.

Hikâyede Plan:
Hikâyede plan üç ana bölümden oluşur.
1.Serim: Hikâyenin giriş bölümünün adıdır. Bu bölümde yer ve kişiler tanıtılarak olaya giriş
yapılmaya çalışılır.
2.Düğüm: Hikâyenin olayının anlatıldığı bölümdür.
3.Çözüm: Hikâyenin olayının bir sonuca bağlandığı bölümdür.
Bazı hikâyelerde bu bölümler yer almamaktadır. Giriş ve sonuç bölümüne yer
verilmemektedir. Bu bölümler okuyucu tarafından tamamlanır.

Hikâye ÇeĢitleri

1.Olay Hikâyesi: Bir olayı serim, düğüm ve çözüm planıyla anlatan hikâyelerdir. Yer ve
şahıslar tasvir edilir. Bu hikâyede okuyucuda merak uyandırılarak merak uyandırmaya çalışılır. Bu
türün temsilcisi Fransız yazar Maupassant’tır. Bu yüzden bu hikâye türüne “Maupassant Tarzı
Hikâye” denir.

2.Durum Hikayesi: Bir olayı değil de hayatın bir kesitini ele alıp anlatan Hikâyelere

12
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

durum hikâyeleri denir. Bu hikâye türünde serim, düğüm ve çözüm planına uyulmamaktadır.
Merak ve heyecandan çok duygu ve hayallere yer verilir, fikre önem verilmez. Olayların ve
durumların akışı okuyucunun hayal gücüne bırakılır.

3.Modern Hikâye: İnsanların her gün karşılaştıkları durumların arka palanında yatan
görünmeyen yüzünü hayallerle veya olağanüstü durumlarla anlatan hikayelere “Modern Hikaye”
denir.
1920’lerde Batıda ilk defa görülen bu türün en önemli temsilcisi Fransız yazar Kafka’dır.
Bu türün bizdeki ilk temsilcisi ise Haldun Taner’dir. Daha çok büyük şehirlerdeki yozlaşmış
tipleri, sosyal ve toplumsal bozuklukları, felsefi bir yaklaşımla, ince bir yergi ve yer yer alay
katarak, irdeler biçimde gözler önüne seren yazı türü olarak karşımıza çıkmaktadır.

2.2. Roman
Yaşanmış veya yaşanabilir olayların yer, zaman, çevre ve insan unsurlarına dayandırılarak
uzun uzadıya anlatıldığı yazı türüne “Roman” denir. Roman olmuş ya da olabilecek olayların
tasarlanıp belli bir sanat düzeni içinde sunulmasıdır.
Roman her ulusun içinde bulunduğu yapıya, ekonomiye göre farklı bir kimlik kazanmaktadır.
Romanlar ilk olarak doğaüstü güçlere dayandırılırken sonradan sıradan insanların bile anlatıldığı
bir yapı kazanmıştır.
Edebiyatımızda roman türünün ilk örnekleri Tanzimat döneminde görülür. Bu dönemde
oluşturulan eserlerde eski ile yeni arasındaki mukayeseler söz konusudur.
Roman türünün ilk örneğini XVI. yüzyılda İspanyol yazar Miguel de Cervontes (Mişel dö
Servantes) “Don Kişot” adlı esriyle vermiştir.
Türk edebiyatında bu türün yerini “Mesneviler” almaktaydı. Edebiyatımızdaki romanlar ilk
olarak Fransız yazarlardan yapılan çevirilerle başlamıştır. Yusuf Kamil Paşa'nın Fransız yazar
Fenelon 'dan yaptığı “Telemak” ilk çeviri romanımızdır. Bu romanı daha sonra Wictor Hugo’dan
“Sefiller”, Daniel Defo’dan “Robinsun Crosoe” ve Alexandre Dumas’dan “Monte Criesto” takip
etmiştir. Türk Edebiyatı’nda ilk roman Şemsettin Sami’nin 1872’de yayınladığı Ta’aşşuk-ı Talat
ve Fıtnat adlı eseridir. Daha sonra Namık Kemal “İntibah” adlı eseriyle ilk edebi roman örneğini
Halit Ziya Uşaklıgil “Mai ve Siyah”la ilk modern roman örneğini vermişlerdir. Milli Mücadele
döneminde Halide Edip “Ateşten Gömlek”, Yakup Kadri Karaosmanoğlu “Yaban”, Reşat Nuri
Güntekin “Çalıkuşu” romanlarıyla bu türü mükemmele ulaştırmışlardır.

Romanın Özellikleri:
a. İnsan ve dünyayı kendisine konu olarak seçmiştir.
b. Olaylar gerçek yaşamı yansıtmaya çalışmaktadır.
c. Kişi ve çevre gerçek yaşamı yansıtmaktadır.

13
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

d. Çok sayıda kişiye yer verilmesi, olayların uzun uzadıya anlatılması romanın hikâyeden
ayrılan yönleridir.

Roman ile Hikâye Arasındaki Farklar:

a. Romanlar uzun uzadıya yazılırken hikâyeler daha kısa yazılardır.


b. Romanlarda çok sayıda karakter yer alırken hikâyede azdır.
c. Romanda zaman çok geniş olmasına rağmen hikâyede dardır.
d. Romanlarda karakterler çok yönlü iken hikâyelerde tek yönlüdür.

Roman ÇeĢitleri:

A- Konularına Göre
1. Tarihi Roman: Tarihteki olayların yazarın kendi hayal gücüyle anlatıldığı romanlardır.
İlk örneğini Valter Scolt “Vaverley” adlı eseriyle vermiş. Türk edebiyatında ilk örneği Namık
Kemal’in “Cezmi” adlı romanıdır.
2. Macera Romanı: Günlük hayatta pek fazla rastlanmayan esrarengiz, sürükleyici
olayların anlatıldığı romanlardır. Dünya edebiyatında R. L. Stevensın’ın “Hazine Adası”, Türk
edebiyatında A. Mithat Efendinin “Hasan Mellah” bu türün önemli eserlerindendir.
3. Sosyal Roman: İnsanı derinden etkileyen toplumsal olaylar, siyasi olaylar, inançlar,
gelenek ve görenekleri bazen eleştirisel, bazen de bilimsel açıdan ele alıp anlatan
romanlara “Sosyal Roman” denir.

Dünya edebiyatında W. Hugo’nun “Sefiller”, Tolstoy’un “Suç ve Ceza” adlı eserleri; Türk
edebiyatında Namık Kemal’in “İntibah”, Recaizade Mahmut Ekrem’in “Araba Sevdası” bu türün
önemli eserlerindendir.
4. Psikolojik Roman: Karakterlerin iç dünyasını, ruh hallerini ele alarak anlatan romanlardır.
İlk örneği Madame de La Fayette’nin “Prencesse de Clevs” adlı romandır. Türk edebiyatında ilk
örneği Mehmet Rauf’un “Eylül” adlı eseridir.
5. Otobiyografik Roman: Yazarın kendi hayatını anlattığı romanlardır.
6. Nehir Roman: Bir kişinin, bir toplumun hayatındaki gelişmeleri ya da tarihi olayları
birden fazla cilt halinde anlattığı romanlara “Nehir Roman” denir.
Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa” bu türün eserlerindendir.

B- Konuların ĠĢleniĢine Göre Romanlar:

14
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

1. Romantik Roman: Duygu ve hayallerin ön planda olduğu romanlardır. (İntibah,

2. Realist Roman: Gözlem ve deneyimin duygu ve hayalden daha ön plânda olduğu


romanlardır. İlk örneğini de Recaizade Mahmut Ekrem’in “Araba Sevdası” adlı eseridir.
3. Natüralist Roman: Bilimsel araştırmalara bağlı kalarak kahramanlarını gözlemlerle seçen
romanlardır. İlk natüralist roman Ahmet Mithat Efendi'nin Müşahedat isimli eseridir.

2.3. Deneme

Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, kesin kurallara varmadan, kanıtlamaya


kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlattığı yazı türüne “Deneme” denir. Bir insanın
bir konuda içini dökmek amacıyla kesin hükümlere varmadan samimi bir üslupla yazdığı yazılara
deneme denir. Deneme pek çok türe benzerlik gösterdiğinden deneme yazmak zordur.

Denemede aşağıdaki durumlar karşımıza çıkmaktadır.

 Yazar, kendisiyle konuşuyormuş gibi bir hava oluşturur.


 Yazarken samimi bir dil kullanır.
 Düşüncelerin kanıtlanma gayesi yoktur.
 Düşüncelerinden kesin bir sonuç çıkarmak zorunda değildir.
 Yazar istediği konuda deneme yazabilir.
Bu türün en büyük ustası Fransız yazar Montaigne’dir. Denemeler iddialı olmayan, ispat
kaygısı taşımayan; temel anlamda insan doğallığına dayanan eserlerdir. Denemeler toplumsal
konulara nazaran daha çok kişisel konulara, soyut dünyalara ve iç hesaplaşmalara daha yakındır.
Bu yönüyle fıkra türünden ayrılır. Fıkralar toplumsal konulara kişisel yaklaşımlar getirmektedir.

Bu türün önde gelen yazarları Ahmet Haşim, Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin, Ahmet
Hamdi Tanpınar ve Selahattin Eyyüboğlu’dur.

15
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

TÜRK DĠLĠ - 2

3. HAFTA
2023

ĠÇĠNDEKĠLER

YAZILI ANLATIM

1.Fıkra
2.Makale
3.Tenkit

Yararlanılan ve baĢvurulabilecek kaynaklar.

Muharrem Ergin Üniversiteler İçin Türk Dili, Üniversiteler İçin Türk Dili El Kitabı

HEDEFLER

Bu üniteyi çalıştıktan sonra,


Etkili bir sunum yapabilecek,

Tartışma türleri arasındaki farkları öğrenebilecek,

Tartışmalar arasındaki farkları kavrayabilecek,

Dilini etkili kullanan bireyler olabileceksiniz.

ÖNERĠLER

Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumadan önce;

• İletişimde dilin işlevi konularını gözden geçiriniz.


• Bir tartışma programını izleyiniz
• Tartışma çeşitleri ile ilgili alıştırmalar yapınız.

16
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

1. Fıkra
Yazarın günlük olayları güzel bir üslupla kanıtlama gereği duymadan yazdığı günübirlik
yazılara “Fıkra” denir. Daha çok sosyal, siyasal ve kültürel olayların yazarın penceresinden
anlatıldığı yazılardır. Fıkralar yazarın bakış açısıyla şekillenir. Dili sadedir. Fıkra denildiğinde
akla güldürmeye yönelik yazılmış nükteli yazılar değil, yazarın görüşlerinin ele alındığı günlük
gazete yazıları aklımıza gelmelidir.
Bu türün önemli temsilcileri; Ahmet Rasim, Falih Rıfkı, Ahmet Haşim, Hüseyin Cahit
Yalçın ve Peyami Safa’dır.

Fıkranın BaĢlıca Özellikleri:


 Ele alınan konu hemen her konuda olabileceği gibi daha çok toplumu yakından ilgilendiren
konular seçilmektedir.
 Konu işlenirken derinlemesine ele alınmaz. Konunun can alıcı noktalarına parmak basılır.
 Fıkrada amaç bilgi vermek değil o konuda okuyucu düşünmeye itmektir.
 Fıkra ve makale düşünce yazılarıdır. Fıkrada yazar kendi görüş açısını ortaya koymaktadır.
Kanıtlama, bilgi verme gayesi olmadığından bu yönüyle makaleden ayrılır.
 Yazar taraf tutar şekilde fıkra yazmamalıdır.
 Dil olarak herkesin anlayabileceği yalın bir dil kullanılmalıdır ve inandırıcı ve etkileyici
bir anlatıma sahip olmalıdır. Bu yönüyle de fıkra makaleden ayrılmaktadır.
 Fıkralar da giriş, gelişme ve sonuç bölümüne göre yazılır.

Fıkra ile Makale Arasındaki Ortak Noktalar:


 Gazete ve dergi yazılarıdır.
 Her ikisi de fikir yazılarıdır.
 Konu zenginliği aynıdır. Özellikle de toplumu yakından ilgilendiren yazıları fazlasıyla
barındırmaları gibi.
 Yazı planı aynıdır.

17
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

2. Makale

Bir gerçeği açıklamak, bir konuda görüş ve düşünceler öne sürmek ya da bir tezi savunmak,
desteklemek için yazılan yazılara makale denir. Makaleler daha çok bilimsel içerikli dergilerde
yayınlanmaktadır. Makaleler bir konuya bilimsel açıdan bakan ve kanıtlamaya çalışan yazı
türleridir. Makaleler öğretici yazı türlerinin ve düşünce yazılarının en önemlisi olarak karşımıza
çıkar. Makale yazabilmek için iyi bir şekilde bilgi toparlanmış olunmalıdır. Makaleler de giriş
gelişme ve sonuç bölümü mantığına göre yazılmaktadır.

Makalenin Özellikleri

 Anlatım yalın ve yoğundur, nesnel bir nitelik taşır.


 Öne sürülen konu kanıtlanmaya çalışılır.
 Söz oyunlarına yer verilmez, süslü bir anlatım yoktur.
 Daha çok gazete ve dergi yazılarıdır.

3. Tenkit (EleĢtiri)
Sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz hem yapı yönünden açıklayan, başarılı ve
başarısız ya da değerli ve değersiz yönlerini gösteren, bunları örneklerle somutlayıp belirten yazı
türüne “Eleştiri” denir. Eleştiri yapan kişiye de eleştirmen denir. Eleştirmen eleştirdiği her tür
hakkında bilgi sahibi olmak zorundadır. Eleştiri objektif olmak zorundadır. Eleştiri yapılmasında
amaç okura ve yazara yol göstermektir.

EleĢtiri ÇeĢitleri:

Öznel Eleştiri: Eleştirmenin kişisel duygularını kattığı eleştirilere denir.


Nesnel Eleştiri: Eleştirmenin kişisel duygularını katmadığı objektif olduğu eleştirilere
denir.
Tarihi Eleştiri: Yazarın yetişme şartlarına ve devrin özelliklerine göre eserin eleştirildiği
yazılardır. Eser yazara göre eleştirilir.
Sosyolojik Eleştiri: Eleştirmenin, eseri ve okuyucuyu sosyal koşullardan soyutlamadan
değerlendirdiği eleştiri yazılarıdır.
İzafi Eleştiri: Eleştirinin sınır koyulmadan yapılmasıdır. Herkes kişisel zevkine ve
düşüncesine göre eseri değerlendirir.
İzlenimci Eleştiri: Eseri okurken alınan zevk, eserin eleştirilmesinde tek ölçü olarak
karşımıza çıkmaktadır.

18
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

Yapısal Eleştiri: Eserin ancak kendi yapısıyla eleştirilebileceğini, açıklanabileceğini


belirtir.

Eleştiri en çok makaleye benzer. Her ikisinde de inceleme ve araştırmaya dayalı olarak
değerlendirme yapılır. Makalede yazar bir fikri, bir görüşü açıklarken eleştirmen bir eseri veya
sanatçıyı inceler, tanıtır, onlar hakkında okuyucuları bilgilendirir. Eleştiri ve makale türlerinin
dilleri resmi ve bilimseldir.
İlk eleştiri örneklerimiz Tanzimat döneminde verilmiştir. Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa
bu türde eser1er vermişlerdir. Servet-i Fünûn döneminde de eleştiri türünde eserler verilmiştir.
Hüseyin Cahit, Cenap Şahabettin ve Ahmet Şuayip özellikle dikkat çeken isimlerdir. Millî
Edebiyat döneminde Fuat Köprülü ve Ali Canip önemli isimlerdendir. Cumhuriyet döneminde
Ahmet Hamdi Tanpınar, Nurullah Ataç, Mehmet Kaplan önde gelen yazarlardandır.

19
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

TÜRK DĠLĠ - 2

4. HAFTA
2023

ĠÇĠNDEKĠLER
ANA KONU BAġLIĞI

1. ġĠĠR
1.1. Şiir Dili
1.2. Şiir Türleri
2. TĠYATRO
2.1. Tiyatroda Amaç
2.2. Tiyatro Türleri
3. HATIRA
4. FABL

HEDEFLER

Bu üniteyi çalıştıktan sonra,



Şiir, tiyatro, hatıra ve fabl türlerinin tanımlarını yapabilecek,

Şiir ve tiyatronun türlerini öğrenebilecek,

Şiir türleri ve tiyatro türleri arasındaki farkları kavrayabileceksiniz.

ÖNERĠLER

Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumadan önce;

 Yazılı Anlatım 1-2-3 konularını gözden geçiriniz.


 Türk edebiyatında şiir, tiyatro, hatıra ve fabllar hakkında araştırma yapınız.

20
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

1. ġĠĠR:

Dili ve nazmı; şahsî, üstün bir zevkle kullanarak ortaya konulan, duygu, hayal ve
heyecanı anlatan, estetik değeri yüksek sanat eserine “Ģiir” denir.

Geçmişten günümüze kadar birçok şiir tanımı yapılmıştır. Şiirin çeşitli


özelliklerini yansıtan bazı tanımları şunlardır:

Cahit Sıtkı Tarancı’ya göre: Şiir, kelimelerle güzel şekiller kurmak sanatıdır.
Orhan Veli Kanık’a göre: Şiirin bir mânâ sanatı olması, hiç de fikir sanatı olmasını
gerektirmez. Şiirdeki mânâ; resimdeki renk, musîkideki ses gibi bir şeydir.
Suut Kemal Yetkin’e göre: Şiir, esrarlı bir âhenk ve mânâ sanatıdır.

1.1.Şiir Dili:

Şiir dili, konuşma ve yazı dilinden farklıdır. Bu farklılık kelimelerin ahenginden


ve gücünden gelir.Şiirde musîki, şekil malzemesinin yerinde ve doğru
kullanılmasıyla sağlanır. Ölçü, kafiye, mısralar arası geçişler, kelimelerdeki seslerin
uyuşması doğru ve bilinçli yapılmalıdır. İç âhenk dediğimiz kelimelerin birbiri ile
uyumu göz önünde bulundurulmalıdır. Şiirde az kelime ile çok şey anlatma esastır.
Şiirde mânâ bazen yalın, bazen de sembollerle verilebilir. Şairin, tecrübesi, yeteneği
ve kelimelere hâkimiyeti burada öne çıkar.Şiir, çeşitli dillerde insanoğlunun dil
vasıtasıyla erişebildiği yüce, ince, derin, ulvî, âhenkli, mânâlı, duygulu, tesirli ve
güzel ifade şekilleridir.

1.2.Şiir Türleri:

Genel olarak konularına göre şiir; lirik, epik, pastoral, didaktik, dramatik ve
satirik diye türlere ayrılır.

a. Lirik Şiir: Şairin ruhunda uyanan ve kabaran heyecanları içli bir dille anlatan duygu yüklü
şiirlere “lirik şiir” denir.Lirik şiirde toplumun hemen her kesimini ilgilendiren sevinç veya
acı gibi ortak duygular veya aşk, ayrılık, özlem gibi bireysel duygular coşkulu bir tarzda
işlenir.

Örnek 1:

Bütün sevgileri atıp içimden,


Varlığımı yalnız ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden
Tâ derinden bir gün bana “Gel!” desin.
(Ahmet Kutsi Tecer)

21
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

Örnek 2:

Dağda dolaşırken yakma kandili


Fersiz gözlerimi dağlama gurbet.
Ne söylemez, akan suların dili
Sessizlik içinde çağlama gurbet.
(Necip Fazıl Kısakürek)

Örnek 3:

Yeni mektup aldım gül yüzlü yârdan


Gözletme yolları gel deyi yazmış
Sivr’alan Köyü’nden bizim diyardan
Dağlar mor menevşe gül deyi yazmış
(Âşık Veysel)

b. Epik Şiir: Konusu savaş, yiğitlik, kahramanlık ve vatan sevgisi olan bir olayı veya tarihi
bir hadiseyi coşkulu bir şekilde anlatan şiirlere “epik şiir” denir.Epik şiir; okuyanda coşku,
yiğitlik duygusu ve savaşma arzusu uyandırır.

Örnek 1:

Tarihin dilinden düşmez bu destan


Nehirler gazidir, dağlar kahraman
Her taşı bir yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir.
(Orhan Şaik Gökyay)

Örnek 2:

Dadaloğlu’m bir gün kavga kurulur,


Öter tüfek davlumbazlar vurulur.
Nice koç yiğitler yere serilir,
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.
(Dadaloğlu)

Örnek 3:

Ak gömlekle gözyaşımı silerim


Kara taşla bıçağımı bilerim
Vatanımçün yücelikler dilerim
Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.
(Mehmet Emin Yurdakul)

22
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

c. Pastoral Şiir: Çoban, kır, orman, yayla, köy hayatını, doğal güzellikleri,
manzaraları ve bunlara duyulan özlemleri anlatan şiirlere “pastoral şiir” denir.
Cumhuriyet döneminde köye, Anadolu’ya yönelen, kır yaşamının
güzelliklerini işleyen şiirlere de pastoral şiir denmiştir

Örnek 1:

Dağlar orman, tepeler bağ, ovalar hep tarla


Koca mera dolu, baştan başa sağmallarla
Köylünün kırları tutmuş yayılırken davarı
Sökemezsin, sarar âfâkını yün dalgaları
(Mehmet Akif Ersoy)

Örnek 2:

Havalar güzel gidiyor


Sen de çiçek açtın erkenden
Küçük zerdali ağacım,
Aklın ermeden.
(Cahit Külebi)

d. Didaktik Şiir: Belli bir konuda öğüt ve bilgi veren, bilimin metot ve prensiplerini, sanat
eserlerinin güzel yönlerini öğreten, ahlâkî, kültürel dersler veren şiirlere “didaktik
(öğretici) şiir” denir. Didaktik şiirlerde şairin temel amacı sanat yapmaktan ziyade öğüt
vermektir.
Örnek 1:

Kul Mustafa’m kemlik namert işidir


Kâmil kişi etrafını ışıtır
Karın yeri yüce dağlar başıdır
Engine yağıp da kürülmeyesin
(Kul Mustafa)

Örnek 2:

Tüfekle oynama yavrum


Şakacığı bile çirkin
Bir canlıyı
Öldürmenin
(Tahsin Saraç)

23
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

e. Dramatik Şiir: Dramatik şiir, eski tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların
sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum, dram tiyatro türünün
ortaya çıkışına kadar sürmüştür. Daha sonra ise tiyatro metinleri düzyazıyla yazılmaya başlanmıştır.

f. Satirik Şiir: Kişilerin ve çevredeki nesnelerin gülünç taraflarını ele alarak onları yeren,
kötüleyen şiirlere “satirik şiir” denir. Satirik şiirlerin eleştirici bir anlatımı vardır. Bir kişi, olay
ya da durum iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir.

Örnek 1:

Köyümün malı ganimet


Çalan diyor velinimet
Han hırsızlara emanet
Bak şu işe muhtar emmi
(Aşık Akçay)

Örnek 2:

Tahir Efendi bana kelb demiş


İltifatı bu sözde zahirdir
Malikî mezhebim benim zira
İtikadımca kelbtahirdir
(Nef’î)

2. TĠYATRO

Oluşumu ve kişileriyle gerçeğe benzer ve sahnede oynanmak için yazılmış edebî


türdür. Piyes adı da verilir. Tiyatroda olaylar, seyircinin gözü önünde geçer. Tasvir,
açıklama, tahkiye kişilerin konuşmalarından anlaşılır. Tiyatro; olay, kişi ve yer temeli
üzerinde kurulur. Tiyatronun erkek oyuncularına aktör, kadın oyuncusuna aktris; bunların
el, kol ve vücut hareketlerine jest; yüz, göz hareketlerine mimik; sahneye girip
çıkmalarına sahne veya meclis; tiyatronun perde açılıp kapanmasıyla ayrılan bölümlerine
perde denir. Tiyatroda perde, diğer türlerde yer alan; giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinin
görevini üstlenir. Tiyatroda her türlü konu ele alınır. Sahnelemede diyalog, uyumlu; olay,
sürükleyici olmalıdır.

Tiyatroda Amaç:
İnsanı eğlendirirken eğitme, izleyicilere mutluluk, iyilik, sevgi, adalet gibi
güzel duyguları aşılamak tiyatronun amacıdır.

Tiyatro Türleri:
1.Trajedi
2.Dram
3.Komedi
24
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

1.Trajedi:

Önemli ve tarihî kişiliğe sahip kimselerin başlarına gelen acıklı, dehşet verici
durumları manzum biçimde işleyen tiyatro türüdür. En eski türdür. Tek olay, bir gün, aynı
çevre üç birlik kuralı içinde sunulur. Trajedi, seyircide korku, acıma hisleri uyandırarak
onu kötü duygulardan arındırmayı, iyi davranışlara yönlendirmeyi yani ona ders vermeyi
amaçlar. Trajedilerde işlenen trajik olay, iki yüksek değer arasındaki çelişkiyi yaşayan
insanın durumundan doğar. Trajedi, olayları acıklı yönleriyle verir. Seyircide endişe ve
merak uyandırır. İnsanların ruhsal zayıflıklarını, kin, nefret, intikam, ihtiras ve kuvvetli
yönlerini karşı karşıya getirir. Toplumun aristokrat kesimine hitap eder.

2.Dram:

Dramlarda, acıklı ve mutlu olaylar bir arada verilir. Dram, modern tiyatronun
doğuşuna etki eden bir türdür. Önceleri manzum olarak yazılan bu tür, daha sonra nesir
halinde ortaya konulmuştur. Dram, trajedinin sıkı kurallarını yıkmak amacıyla trajediye
bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Komediler hayatın yalnız gülünç, trajediler ise yalnız
acıklı yönlerini konu edinmiştir. Oysa hayat; acılarıyla, sevinçleriyle bir bütündür. Dram
türünün ilk örneklerini Rönesans’ın yetiştirdiği büyük İngiliz sanatçı Shakespeare 16.
Yüzyılda vermiştir.

3.Komedi:

Hayatın gülünç yanlarının alaylı bir tutumla sahnede canlandırılmasıdır.


Güldürürken düşündürmek; toplumun, kişilerin yanlışlıklarını ince mizahla eleştirmek
amacını taşır.Trajedi üç perdeden oluşurken, dram ve komedi tek ve daha fazla perde ile
verilebilir. Üç birlik kuralı benimsenmiştir. Karakter, töre, yergi, entrika komedyaları gibi
çeşitleri vardır.Bunlar yanında epik tiyatro, müzikli tiyatro ( opera, operet, vodvil, bale)
türleri günümüzde tiyatro türü olarak canlılığını sürdürmektedir.Türk Edebiyatında
ortaoyunu, meddahlık, karagöz tiyatro yerine geçen örneklerdir. Tanzimat edebiyatıyla ilk
tiyatro örnekleri verilmeye başlanmıştır: Şair Evlenmesi, Zavallı Çocuk, Vatan Yahut
Silistre, batılı anlamdaki ilk tiyatro eserlerimizdir.

25
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

HATIRA (ANI)

Toplum hayatında önemli görevler üstlenmiş, toplumu ilgilendiren önemli olayları


bizzat yaşamış veya bu olaylara şahit olmuş kişilerin bu olayları duyurmak için sanat
değeri taşıyan bir üslûpla yazdıkları yazılara “anı” denir. Anı yazıları yaşanmakta olanı
değil, yaşanmışı konu alır. Anılarda gözlem esastır. Anılar kişinin kendi özel tarihidir.
Anılar tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar. Ancak bunlar, olaylara kişisel bakış
açısıyla kaleme alınmış olduklarından kesin ve bilimsel bir doğru gibi kabul edilemez ve
nesnel bir bilgi niteliği taşımaz.Bâburnâme (Bâbur Şah) Magosa Hâtıraları (Namık
Kemal), Kırk Yıl (Halit Ziya Uşaklıgil), Çankaya ( Falih Rıfkı Atay), Ben de Yazdım (
Celal Bayar), Nutuk (Atatürk), bu türün önemli eserleridir.

3. FABL

İnsan dışındaki bitki, hayvan gibi canlı varlıklar ile eşya gibi cansız varlıklara insan
kişiliği vererek ve onları konuşturarak, başlarından geçen olayları bir ibret dersi verecek
biçimde anlatan kısa hikâyelere “fabl” denir. Fabl aracılığıyla kişilerin veya toplumun
aksayan yönleri düzeltilmeye çalışılır. Hayalî varlıklar ve olaylar gerçeğe ne kadar yakın
olursa fabl o derecede etkili ve başarılı olur.
Fabllarda abartma ve benzetme sanatından çokça yararlanılır. Nükte ve yergiye sıkça
yer verilir. İnsanlar arasında geçen iyi-kötü, cesur-korkak, dürüst-ikiyüzlü, tokgözlü-
açgözlü... vb. çatışmalar; bu niteliklerin yakıştırıldığı hayvan kahramanlar arasında
geçmiş gibi gösterilir. Fablın da dört öğesi vardır: Kişiler, olay, zaman, yer.

1. Kişi: Fablın konusu olan olay, kişileştirilmiş en az iki hayvanın başından geçer. Bunlardan biri
iyi ahlâklı bir tipi, diğeri ise kötü ahlâklı bir tipi canlandırır. Fablda ikinci dereceden kişiler çok
azdır.

2. Olay: Fablın konusu insan başına gelebilecek herhangi bir olaydır. Olay, kahramanın eyleme
dönüşmüş beğenme, istek, özlem, öfke, korku... gibi tutkuya dönüşmüş duygularından doğar.
Fablın gövdesini bir olay oluşturur, asıl önemli olan fablın anlatılış nedenidir. Buna "ders"
denir.
3. Yer: Tasvir yapılmaz fakat çevre çok iyi verilmelidir: Orman, göl kenarı, yol... gibi. Olayın
geçtiği yer olayla birlikte değişebilir.

4. Zaman: Her olay gibi fabldaki olay da bir zaman diliminde geçer. Fabllarda kronolojik zaman
kullanılır.

Önemli Fabl Yazarları:

Dünyanın en ünlü fabl yazarları Ezop, Beydeba ve La Fontaine'dir.

26
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

TÜRK DĠLĠ - 2

5. HAFTA
2023

ĠÇĠNDEKĠLER

1. Günlük
1.1. Günlük Özellikleri
1.2. Günlük Örneği
1.3. Günlük ile Anı Arasındaki Farklar
2. Gezi Yazısı
3. Sohbet (SöyleĢi)
4. Mülakat
5. Biyografi
6. Otobiyografi

HEDEFLER

Bu üniteyi çalıştıktan sonra,



Günlük, gezi yazısı, sohbet, mülakat, biyografi ve otobiyografi
türlerinin tanımını yapabilecek,

Yazılı anlatım türlerinin özelliklerini öğrenebileceksiniz.

ÖNERĠLER

Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumadan önce;

 Yazılı Anlatım konularını gözden geçiriniz.

27
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

1. Günlük:
Yazarların kendi kendileriyle dertleşme, hesaplaşma, konuşma isteklerini kâğıt üzerinde
yapmalarından doğmuş yazılardır. Bu nedenle yayımlanmak amacı güdülmez, fakat yazarın
ilerlemiş yaşlarında ya da yazar öldükten sonra bir şekilde yayımlanır. Günümüzde kimi
yazarlar günlüklerini yayımlamak için de yazarlar.

Günlük Özellikleri:

a. Yaşan olayların, izlenimlerin günün gününe yazılması ile oluşurlar.

b. Birinci kişi ağzından yazılmış kısa ve özlü yazılardır.

c. İnandırıcı, içten ve samimidirler.

d. Yazarın kişiliğini, görüşlerini ve ruhsal yapısını yansıtırlar.

e. Tarih, biyografi, anı için birer belge değeri taşırlar.

Günlük Örneği:

NECĠP FAZIL’DAN

Cuma, 9 Ocak

Bugün hava yağmurlu ve puslu… Saat 2’ye 5 var… Bu âna kadar defterimi
açamadım. Halim bir tuhaf…Bugün anladım ki, beni delikten çağırdıkları, meydancı gelip
“Bir isteğin var mı?” diye sorduğu, berberin tıraşa geldiği, hasılı insanlarla temas ettiğim an,
üstüme acayip bir uyuşukluk, sinsi bir donukluk, anlatılmaz bir garipseme hissi çöküyor.
Hayret! Bir aylık yalnızlığın tesirine bakın!
Hayırdır inşallah; nereye gidiyorum?

Günlük ile Anı Farkı:

Anı ile günlük çoğu zaman karıştırılmaktadır. Günlük, adından anlaşılacağı üzere
yaşanırken, günü gününe yazılır. Anı ise aradan zaman geçtikten sonra yazılır. Örneğin kişi
günlüklerinden yararlanarak ileride bir anı kitabı kaleme anılabilir.

Günlük yazarı sadece kendisini ya da kendisini merkeze alarak çevresindekileri


anlattığı halde; anı yazarları başkalarını anlatabilir.

28
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

2. Gezi Yazısı:

Bir yazarın yurt içinde ve yurt dışında gezip gördüğü yerlerin ilgi çekici özelliklerini
anlattığı yazı türüdür.

Gezi yazıları gezip görmenin, iyi bir gözlemin ürünüdürler. Gezi yazılarının tarihi çok
eskidir. İnsanlar hep uzak ülkeleri, uzak ülkelerin doğasını, insanlarını, bu insanların yaşayış
biçimlerini ve yarattıkları kültür eserlerini merak etmişlerdir.

Gezi yazılarının çok yönlü anlatım olanakları vardır. Uzunluğu çoğu zaman kitap olacak
kadardır.
Gazetenin iç sayfalarından birinde dizi halinde günlerce yayınlandığı da olur.
Okuyucunun sıkılmadan, merakla okuduğu bir yazı türüdür.

Gezi yazısı yazarken ilgiyi uyanık tutmak, okuyucuda okuduğu yerleri görme isteği
uyandırmak çok önemlidir. Gezi yazarlığı ayrı bir ustalığı gerektirir. Yazar gezdiği yerlerin
ilginç özelliklerini hemen fark edecek kıvrak bir zekâya ve kültür birikimine sahip olmalıdır.

Gezi yazılarında da kendinden önceki söylenmişlerden, yazılmışlardan ayrı olmak önemlidir.


Aynı yerler daha önce de başkaları tarafından görülmüş, yazılmış olabilir. İkinci gidişte
görülenlerle, ilk gidişte görülenler arasındaki farklara bile değinmek gerekir.

3. Sohbet (SöyleĢi):

Bir yazarın, kişisel görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden, muhatabıyla


konuşuyormuş hissini verecek bir üslûpla makale plânında yazdığı fikir yazısına sohbet (söyleşi)
denir.

Sohbet, makaleden üslûp yönüyle ayrılır. Çoğunlukla, günlük konuların işlendiği sohbet
yazılarında senli benli bir anlatım yolu seçilir, hatıralardan, halk fıkralarından, nüktelerden, özlü
sözlerden yararlanılır.

Makaleye benzer bir yazı türüdür. Konusu daha çok genel ya da günlük sanat olaylarıdır.
Fakat konu, tez ve savunma amacı güdülmeden ve karşılıklı konuşma havası içinde, sıcak bir
dille yazılır.

İnsanlar karşılıklı konuşmayı sevdiklerinden, söyleşi türündeki yazıları okumayı severler. İyi
bildiği ve herkesin ilgilendiği bir konuda çoğu kişi söyleşi yazabilir. Bunun için bir konuda, ne
söyleneceğini bilmenin yanı sıra, nasıl söyleneceğini de bilmek gerekir.

29
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

Sohbet Türünün Temsilcileri:

Ahmet Rasim - Ramazan Sohbetleri,


Suut Kemal Yetkin - Edebiyat
Söyleşileri, Şevket Rado - Eşref Saati,
Melih Cevdet Anday - Dilimiz Üzerine
Söyleşiler, Nurullah Ataç – Karalama Defteri

4. Mülakat:
Herhangi bir sosyal konu ya da sorun üzerinde, uzman kişi ya da kişilerle yapılmış
konuşmaları yansıtan yazı türüne denir.

Toplumun tamamını ya da bir kısmını ilgilendiren her alanda "görüşme" yapılabilir. Bu tür
yazılar, genellikle gazete ve dergilerde yayımlanmak için hazırlanmaktadır.

Mülakatın Özellikleri:
a. Görüşmenin konusu ilgi çekici ve toplumsal açıdan önemli olmalıdır.

b. Hangi alanda ya da konuda görüşme yapılacaksa, o alanın ya da


konunun uzmanları seçilmelidir.

c. Görüşmeye katılacak kişi ya da kişilerle ön görüşme yapılmalıdır. Bu ön


görüşmede (telefon ya da mektupla da olabilir.) görüşmenin amacı ve
özellikleri belirtilmelidir.

d. Görüşmeyi düzenleyen kişi, görüşme başında nazik bir ifadeyle konuya giriş yapmalıdır.

e. Görüşmeyi düzenleyen kişi, soracağı soruları önceden plânlamalıdır.


Konunun ya da olayın bütün boyutlarını yansıtacak şekilde sorularını
özenle seçmelidir.

f. Görüşmeye katılan kişi ya da kişilerin duygu ve düşünceleri olduğu gibi yazıya


geçirilmelidir.

30
TÜRK DĠLĠ BAHAR DÖNEMĠ / 2023

5. Biyografi:

Ünlü sanatçıların, ülkesine ve insanlığa yararı dokunmuş kişilerin yaşam öyküsünü anlatan
eserlere denir. Bazen bir makale kadar kısa, bazen bir kitap olacak kadar uzun çalışmalardır.

Biyografiler sayesinde o kişinin sanatı, düşünceleri, yaptığı işler hakkında bilgileniriz.


Biyografiler aynı zamanda iyi bir belgeseldirler. Bu alanda çalışacaklara ve yaşadığı dönemin
özelliklerine kaynaklık eder.

Biyografileri okumak, kendi deneyimlerimize bir yaşam deneyimi daha katmak demektir.
Onların başarılarının nedenlerini çözeriz; düşünceleri uğruna, bilgi uğruna, sanat uğruna, nelere
göğüs gerdiklerine tanık oluruz.

Kendi düşüncelerimiz, bilgimiz, sanatımız için nasıl mücadele edeceğimize karar veririz.
Biyografide yapılmış yanlışları görürsek, aynı yanlışları tekrarlamamış oluruz.

6. Otobiyografi:

Bir düşünürün, bir sanatçının kendi yaşam öyküsünü anlattığı eserdir. Kaynak olarak kişi
kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır.
Otobiyografi yazmak çok güçtür, çünkü insanın kendinden söz ederken objektif olması
zordur.
Otobiyografiler sayesinde o kişinin sanatı, düşünceleri, yaptığı işler hakkında bilgileniriz.

Biyografiler aynı zamanda iyi bir belgeseldirler. Bu alanda çalışacaklara ve yazarın


yaşadığı dönemin özelliklerine kaynaklık eder.

31

You might also like