ANNEMARIE SCHIMMEL'İN Tasavvuf Anlayışı

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 140

T.C.

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ
TASAVVUF ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ
TASAVVUF KÜLTÜRÜ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

ANNEMARIE SCHIMMEL’İN
TASAVVUF ANLAYIŞINDA TÜRKİYE’DE
GEÇİRDİĞİ DÖNEMİN ROLÜ

Semanur BAL

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman
Dr. H. Dilek GÜLDÜTUNA

İstanbul 2019
İÇİNDEKİLER

Tez Savunma Sınav Tutanağı................................................................................iii


Özet .......................................................................................................................iv
Summary................................................................................................................vi
Yemin Metni........................................................................................................viii
Kısaltmalar............................................................................................................ ix
Teşekkür..................................................................................................................x

1. GİRİŞ................................................................................................................1

2. HER YOLU ŞARKA VE İSLÂM’A ÇIKAN ÇOCUKLUK VE GENÇLİK


DÖNEMİ
2.1. Çocukluk Dönemi....................................................................................5
2.2. Eğitim ve Öğretim Süreci..........................................................................8
2.3. Savaş Yılları.............................................................................................11

3. TÜRKİYE GÜNLERİ
3.1. Türkiye ile Tanışıklığı..............................................................................15
3.2. Sâmiha Ayverdi ile Dostluğu...................................................................20
3.3. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’ndeki Görevi...............................27
3.4. Hz. Mevlânâ ve Konya Seyahatleri..........................................................36
3.5. Anadolu Kültürüne Yolculuk...................................................................43

4. BATILI – DOĞULU HAYATI


4.1. Türkiye’den Sonra ‘Garb Gurbeti’...........................................................49
4.2. Vefâtı........................................................................................................53
4.3. Doğu ve Batı Arasındaki Köprü Vazifesi................................................57
4.4. Schimmel’in Ardından Gelenler..............................................................64
4.4.1. Prof. Dr. Carl W. Ernst.......................................................................65
4.4.2. Prof. Dr. William Chittick..................................................................70
4.4.3. Prof. Dr. Bruce Lawrence...................................................................74

5. SONUÇ..........................................................................................................78

i
Kaynaklar............................................................................................................87
Ekler....................................................................................................................93
Özgeçmiş............................................................................................................129

ii
iii
(BAL, Semanur, Yüksek Lisans, İstanbul, 2018)
Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Anlayışında Türkiye’de Geçirdiği Dönemin
Rolü

Özet:

Annemarie Schimmel son yüzyılın en dikkat çekici Din Bilimleri


uzmanlarından olup, vermiş olduğu eserler çeviri ve kapsam bakımından tasavvuf
tarihî literatürünün temel kaynakları arasındadır. Bu tez çalışmasının çıkış
noktası; tasavvuf literatürüne eserleri ve talebeleriyle yön veren kıymetli
âlime’nin 1952 senesinde Türkiye’ye yaptığı ilk ziyaretten başlayarak 1954-1959
yılları arasında Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde görev yaptığı dönem
boyunca, Türkiye ile arasında meydana gelen etkileşime yönelik bir çalışmanın
eksikliğinin tespit edilmesidir.

Çalışmada bütünlüğü sağlamak ve Schimmel’in Türkiye’ye gelmeden


önce hazırlık babında yaşadıklarını görebilmek gayesiyle ilk olarak çocukluk
dönemi ve eğitim hayatının onu nasıl Şark’a yönlendirdiğinden bahsedilmiştir. Bu
dönem Schimmel için âdeta ilme’l-yakîn hali olarak adlandırılabilecek bilgi
toplama süreci olmuştur. Bundan sonraki bölümde Ankara Üniversitesi’nde
yaptığı mühim vazife, yetiştirdiği yüzlerce talebe ve bu sürecin O’nun İslâm
hakkındaki düşüncelerine tesiri üzerinedir ki Schimmel’in sahip olduğu ilmî
yaşayarak hakikatine vasıl olması sebebiyle ayne’l-yakîn haline geçişi olarak
adlandırılabilir. Türkiye’de yaşadıklarının ömrünün kalanına tesirini görebilmek
için çalışmanın son bölümünde Türkiye’den sonra vefâtına kadar yaşadığı olaylar
incelenmiş, ömrünü nezrettiği Doğu ve Batı arasında altından köprüler kurma
gayesinin anlayış ve doğru bilgi sahibi olmakla tesis edilebileceği açıklanmıştır.
Schimmel’in vefâtından sonra akademik mânâda soyunun devamlılığını sağlayan
talebelerinden, Türkiye ile bağlantısı tespit edilen üç isim seçilmiş ve
Schimmel’in izinde yaptıkları çalışmalar anlatılmıştır.

Çalışmada birincil kaynak olarak Schimmel’in yazdığı otobiyografik eseri


‘Doğudan Batıya’ ve Sâmiha Ayverdi ile mektuplarının bulunduğu ‘Mektuplar 2’
eseri kullanılmıştır. Bunların yanı sıra Schimmel’in yazmış olduğu kapsamlı

iv
eserleri ve makalelerindeki ilgili bölümler ve kendisi ile yapılan röportajlar
çalışmaya dahil edilmiştir. İkincil kaynak olarak ise Schimmel hakkında
hazırlanan yüksek lisans /doktora tezleri, makaleler, gazete yazıları ve kitaplar
kullanılmış, yeri geldikçe İslâm Ansiklopedisi’nin ilgili maddelerinden
faydalanılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Annemarie Schimmel, Cemile Kıratlı, Sâmiha Ayverdi,


Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi, Dinler Tarihi Kürsüsü, Tasavvuf.

v
(BAL, Semanur, Master of Arts, İstanbul, 2018)
The role of the period Annemarie Schimmel spent in Turkey in regard to
her understanding of Tasavvuf
Summary:

Annemarie Schimmel is one of the most remarkable authorities in the field


of Religious Sciences, in the last century. Her studies are among the basic sources
in the history of sufi literature in terms of translation and content. The starting
point of this thesis is the ascertainment of the absence of a study about the
interaction between the esteemed scholar who guided Sufi literature with her
works and her students, and Turkey, following her first visit in 1952 and during
the period she worked at the Faculty of Theology at Ankara University between
the years 1954-1959.

In order to assure integrity in the study and to see what Schimmel went
through in terms of getting prepared before coming to Turkey, we first mentioned
how her childhood era and her education directed her to Orient. This period was
data collecting time which can merely be called as the state of ilme’l yakin
(knowledge of certainity) for Schimmel. The second part of the study consists of
her important duty at Ankara University, hundreds of students she educated and
the impact of this period on her ideas about Islam. This part can be called a shift
to the state of ayne-l yakin (eye of certainity) which is attained by perceiving the
reality through living what she already knew. In the last part of the study, the
incidents she lived after leaving Turkey until she passed away were examined to
see how her experience in Turkey affected the rest of her life. In this part, it is also
explained that building golden bridges between East and West which was the
purpose Schimmel dedicated her life to, can be achieved by having the right
knowledge and understanding. Three of her students who not only continued her
lineage in academic sense after she passed but who also had relationships with
Turkey were chosen and their work following Schimmel’s footsteps were
explained.

The primary sources of this study is the autobiographical work of


Schimmel “From East to West” and the book named “Letters 2” which covers the

vi
letters written between Sâmiha Ayverdi and herself. In addition to these, the
relevant parts in the comprehensive works and papers written by Schimmel and
the interviews with her were included. As a secondary source, masters and
doctorate thesis about Schimmel, articles, newspaper articles, books and the
relevant items of the “Encyclopedia of Islam” were used as needed.

Key Words: Annemarie Schimmel, Cemile Kıratlı, Sâmiha Ayverdi, Ankara


University Faculty of Theology, Department of History of Religions, Mysticism.

vii
YEMİN METNİ

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum “Annemarie Schimmel’in Tasavvuf


Anlayışında Türkiye’de Geçirdiği Dönemin Rolü” adlı çalışmanın, tarafımdan,
bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın
yazıldığını ve yararlandığım eserlerin kaynakçada gösterilenlerden oluştuğunu,
bunlara atıf yapılarak yararlanılmış̧ olduğunu belirtir ve bunu onurumla
doğrularım.

Tarih: 29/12/2018

Adı SOYADI: Semanur BAL

İmza:

viii
KISALTMALAR

A.Ş. : Anonim Şirket


age. : Adı geçen eser
agm. : Adı geçen makale
agy. : Adı geçen yayın
AÜİF : Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi
ay. : Aynı yer
bk. : Bakınız
bs. : Baskı, basım
C : Cilt
çev. : Çeviren
Dr. : Doktor
drl. : Derleyen
dzl. : Düzenleyen
et. : Erişim Tarihi
haz. : Hazırlayan
Hz. : Hazret-i
IRCICA: İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi
İBB : İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Krş. : Karşılaştır(ınız)
Prof. : Profesör
S. : Sayı
s. : Sayfa
TÖMER: Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezi
TÜRKKAD: Türk Kadınları Kültür Derneği
Yay. : Yayını, Yayınları

ix
Teşekkür

Çalışma konusunu seçmemde beni yönlendiren ve çalışmaya verdiği


ehemmiyetten dolayı, İstanbul şubesi başkanlığını yaptığı TÜRKKAD’ın dört
şubesinde çalışmanın kısaltılmış tebliğini sunmama vesile olan kıymetli hocam
Cemâlnur Sargut Hanımefendi’ye şükranlarımı sunarım. Çalışma süresince
kıymetli bilgilerini cömertçe paylaşan, kullandığı her kelime ile çalışmamı daha
değerli kılan danışman hocam Dr. H. Dilek Güldütuna’ya minnetlerimi sunarım.

Eğitimim süresince maddî ve mânevî desteklerini esirgemeyen bütün


hocalarım, arkadaşlarım ve ailemin yanı sıra değerli vaktini ayırıp benimle
röportaj yapan Prof. Dr. Bruce Lawrence’a da verdiği kişisel bilgiler için ayrıca
teşekkür ederim.

Semanur BAL
İstanbul 2018

x
1. GİRİŞ

XIX. yy’dan itibaren Doğu’ya gelip İslâm Dini’ne dair araştırma yapan
birçok Batılı araştırmacı olmuştur. Annemarie Schimmel ise hem yaptığı
çalışmalarda birincil kaynakların özüne sadık kalmış, hem de İslâm’a ait konulara
materyalist bir yaklaşım göstermek yerine konunun ruhaniyetine duyduğu saygı
ve sevgi sebebiyle diğer araştırmacılar arasından kolaylıkla sıyrılmıştır. Tasavvuf
tarihine kıymetli eserleriyle derin izler bırakan Schimmel ömrünün 5 yılını (1954-
1959) Türkiye’de geçirmiş ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde Dinler
Tarihi dersi vermiştir. Çocukluğundan itibaren Doğu ve İslâm kültürüne büyük
ilgi duyan Annemarie Schimmel’in bu kadar uzun süre kaldığı ilk Müslüman ülke
Türkiye olmuştur. Tasavvuf literatürünün temel kaynaklarından biri haline gelen
çalışmalarıyla Doğu ve Batı’da bulunan sayısız insana tesir eden Schimmel’in,
Türkiye’de bulunduğu dönem ve yaşadığı etkileşim ile ilgili bir araştırmanın
eksikliği görülmüş ve bu konunun incelenmesinin fayda sağlayacağı
düşünülmüştür. Bu çalışma Annemarie Schimmel’in Türkiye’de kaldığı dönem
merkez alınarak yapılmış ilk akademik çalışmadır.

Çalışmanın Girişten sonra ilk bölümü olan “Her Yolu Şark’a ve İslâm’a
Çıkan Çocukluk ve Gençlik Dönemi” başlığı altında Schimmel’in Türkiye’ye
gelmeden önce nasıl bir tedrîsâttan geçtiğini ve yaşadıklarının onu nasıl Şark’a
yönelttiğini görmek maksadıyla çocukluk dönemi ve eğitim hayatından
bahsedilmiştir.

Bu dönemi hazırlarken ilk olarak Schimmel’in yazmış olduğu eserler


incelenmiştir. Birincil kaynak olarak kullanılan, Schimmel’in vefâtından önce
yazmış olduğu Doğudan Batıya1 isimli otobiyografisi bize doğumundan vefâtına
kadar en sağlıklı ve kapsamlı bilgiyi sunmuştur. Bu kaynağın yanı sıra
Schimmel’i ve hayatında ehemmiyeti olan şahsiyetleri yakından tanımak amacıyla
İslâm Ansiklopedisi’nden ve bu şahıslar hakkında bilgi veren makalelerden
1 Doğudan Batıya, Annemarie Schimmel’in Orient and Occident: My Life in East and West isimli
otobiyografi kitabının 2017 Kasım ayında neşredilen Türkçe çevirisidir. Çeviri Ömer Enis Akbulut
tarafından yapılmıştır. 2001-2002 yıllarında Schimmel tarafından kaleme alınan Morgenland und
Abendland: Mein West- Östliches Leben adlı eser, Karin Mittmannand tarafından İngilizce’ye
çevrilmiş, 2007’de Iqbal Academy tarafından neşredilmiştir.

1
faydalanılmıştır. Schimmel hakkında Türkiye’de yapılmış tezler incelenmiş, Prof.
Dr. Mustafa Kara danışmanlığında, (Annemarie Schimmel, hakkında yapılan bu
çalışmadan haberdar edilmiş fakat çalışma henüz tamamlanmadan vefât etmiştir)
Şule Bilman’ın yaptığı yüksek lisans tezi2 oldukça kapsamlı olmakla beraber ana
konunun Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki konumu olması sebebiyle Türkiye
dönemi kısa tutulmuştur. Bir diğer yüksek lisans tezi ise Harran Üniversitesi’nde
Prof. Dr. İbrahim Düzen danışmanlığında Fatma Padak tarafından hazırlanmıştır.3
Bu çalışmada hayatı hakkında kısa bilgi verildikten Türkiye’de bulunduğu dönem
birkaç paragraf ile özetlenmiş, akabinde Schimmel’in eserleri incelenerek
Tasavvuf ve Mutasavvıflar hakkındaki değerli görüşlerine yer verilmiştir. Bir
diğer çalışma da Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu danışmanlığında Musa Kaval
tarafından yapılmış olup, “Schimmel’in Mevlânâ’ya Bakışı”4 başlığını
taşımaktadır. Akademik platformlarda hakkında sayısız makale ve tez bulunan
Schimmel’in çocukluk ve eğitim dönemine ait bilgi edinmek için Jstor ve Index
Islamicus veri tabanlarında araştırma yapılmış ve özellikle Stefan Wild’in “In
Memoriam Annemarie Schimmel” başlıklı makalesinden faydalanılmıştır.

Çalışmanın ana bölümünü oluşturan “Türkiye Günleri” başlığı altında


Schimmel’in 1952’de el yazmaları üzerine çalışmak maksadıyla yaptığı İstanbul
seyahatinden başlayarak 1959 tarihinde Almanya’ya dönmesine kadar geçirdiği
dönem incelenmiştir. Bu sürecin incelenmesinden maksat, Schimmel’in Anadolu
topraklarında yaşanan İslâm irfanına dair ilme’l-yakîn halinin ayne’l-yakîn haline
geçmesindeki ehemmiyetli roldür. Bu dönemde Schimmel, Türkiye’de tanışıp,
vefâtına kadar ilişkide olduğu şahsiyetlerden özellikle Sâmiha Ayverdi ile yakın
münasebet kurmuştur. Schimmel ve Sâmiha Ayverdi’nin kırk yıl boyunca
birbirlerine yazdıkları mektupların derlendiği Mektuplar 25 isimli kitap,

2
bk. Bilman, Şule, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, Uludağ Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Bursa, 2004.
3
bk. Padak, Fatma, Annemarı̇ e Schı̇ mmel’ı̇ n Hayatı, Eserlerı̇ , Tasavvuf ve Mutasavvıflar
Hakkındakı̇ Görüşlerı̇ , Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi,
Şanlıurfa, 2007.
4
bk. Kaval, Musa, “Schimmel’in Mevlânâ’ya Bakışı”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006.
5 Kubbealtı Vakfında bulunan Ayverdi arşivleri Didem Havlioğlu ve Sâmiha Uluant Ataman

tarafından, Almanya’da bulunan Schimmel arşivleri ise Gudrun Schubert tarafından taranarak
Ayverdi ve Schimmel arasında yazılan mektuplar bir araya getirilmiştir. Havlioğlu ve Ataman
mektupları çözümlemiş ve kronolojik sıralamayla baskıya hazır hale getirmiş ve Kubbealtı
Akademisi Yayınları tarafından Aralık 2015’te neşredilmiştir.

2
aralarındaki yakin ilişkiyi ve dostluğu görmek maksadıyla birincil kaynak olarak
tez çalışmasına dahil edilmiştir. 2015 yılınde ilk kez yayınlanan bu kaynak, şahsı
ve hissiyatı hakkında oldukça ketum olan Annemarie Schimmel’in halet-i
ruhiyesini daha yakından takip etmede büyük bir öneme haizdir. Yine birincil
kaynak olarak Doğudan Batıya isimli otobiyografisi’nden ve Türkiye’de geçirdiği
günlerden ve dostluklarından bahsettiği Mein Bruder İsmail (Kardeşim İsmail)
adlı eserinden de faydalanılmıştır. Bunların yanı sıra Türkiye’de bulunduğu süre
zarfında Schimmel’i tanıyanların, talebelerinin ve meslektaşlarının onun hakkında
yazdıkları gazete yazıları ve makaleler, kendisiyle yapılan röportajlar,
Schimmel’in bu döneme dair hadiselerden bahsettiği eserlerinden faydalanılmıştır.
Özellikle İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi Tasavvuf’un 2003 senesinde
yayınlanan sayısında Schimmel’in vefâtına binaen hazırlanan “Dosya: Annemarie
Schimmel” bölümünde bulunan dokuz makaleden6 çok mühim bilgiler elde
edilmiştir.

Çalışmanın “Batılı-Doğulu Hayatı” bölümünde hem konunun bütünlüğünü


sağlamak hem de Schimmel’in Türkiye’de bulunduğu dönemin çalışmalarına olan
etkisini görmek maksadıyla 1959’da Türkiye’den ayrılmasından vefâtına kadar
süren hayatı hakkında kısaca bilgi verilmiş ve bu dönemde yaptığı çalışmalardan
bahsedilmiştir. Akabinde ömrünü İslâm irfanını tedkike hasretmiş olan kıymetli
âlime Schimmel’in vefâtı ve buna binaen dostlarının onu nasıl andıkları çalışmaya
dahil edilmiştir. Bir diğer alt başlık olarak “Doğu ve Batı Arasındaki Köprü
Vazifesi” incelenmiş ve Doğu ile Batı arasında anlayışı tesis etmeye gayret eden
bu şahsiyetin çalışmalarını nasıl bir motivasyonla yaptığına bakılmıştır. Son
olarak Schimmel ile akademik olarak aynı yolda ilerleyen ve onun Doğu-Batı

6Bk. Kara, Mustafa, “Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya Bakan Bir Alim Prof. Dr. Annemarie
Schimmel”, Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:487-498; Bilman, Şule, “Ukbaya Kayan Yıldız:
Annemarie Schimmel”, Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:499-510; Özkan, Senail, “Sufi Arayan Sufi:
Annemarie Schimmel”, Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:511-518; Derin, Süleyman, “Annemarie
Schimmel’in Tasavvufun Kökenlerine Dair Görüşleri”, Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:519-526;
Muslu, Ramazan, “Annemarie Schimmel’in “İslâm’ın Mistik Boyutarı” Adlı Eseri Üzerine”,
Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:527-552; Schimmel, Annemarie, “İslâm’a Hak Ettiği Değeri
Vermeliyiz” (Adelbert Reif’in Annemarie Schimmel ie Mülâkatı), çev. Recai Doğan; İhsan
Çapcıoğlu, Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:553-560; “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”,
Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:561-576.
Cebecioğlu, Ethem, “Bir Akademisyen Modeli Olarak Annemarie Schimmel, Tasavvuf Dergisi,
2003, 11:583-586.

3
arasındaki köprü vazifesinin devamı için öğrenci ve meslektaşlarının neler
yaptığına bakılmıştır.

Bu bölümde birincil kaynağımız Schimmel’in yazmış olduğu Doğudan


Batıya isimli otobiyografisi olmuştur. Yine Schimmel’in yazmış olduğu
eserlerden özellikle İslâmın Mistik Boyutları, Ve Muhammed O’nun Elçisidir ve
Ruhum Bir Kadındır isimli eserlerinde Türkiye ile bağlantısı bulunan
ifadelerinden faydalanılmıştır. İkincil kaynak olarak vefâtına binaen Türkiye ve
Harvard’daki meslektaşlarının yazdıkları yazılar incelenmiş, Harvard
Gazete’sindeki yazılardan alıntılar yapılmıştır. Schimmel’in akademik mânâda
ardından gelenlerin incelendiği bölümde ise, bahsi geçen bilim insanlarının görev
yaptıkları üniversitelerin web sitelerinden faydalanılmış, güncel biyografileri
incelenmiştir. Daha sonra konuyla alâkalı makale ve eserlerinden gerekli bilgiler
alınmıştır. Schimmel hakkında yazdıkları yazılar ve yaptıkları röportajlar
araştırılmış, Prof. Dr. Bruce Lawrence ile röportaj yapılmıştır. Son olarak İslâm’ı
tanıtmak uğruna yaptıkları çalışmalar esnasında kurdukları ilişki ve iş birlikleri
hakkında bilgi vermek maksadıyla ilgili kurumların web sayfaları ve konferans
videoları incelenmiştir.

Tasavvuf Tarihine ve İslâm alemine çok mühim katkıları bulunan kıymetli


âlime Schimmel’in, Türkiye’de bulunduğu dönemin yaşamında önemli bir
devreye tekabül ettiğini yazmış olduğu otobiyografiden çok net görmek
mümkündür. Schimmel’in Türkiye’de geçirmiş olduğu 5 senenin incelenmesinin
hem Schimmel’in Türkiye’ye olan faydasını, hem de Türkiye’nin Schimmel’e
etkisini görmede anlamlı ve önemli olduğu inancıyla bu çalışma hazırlanmıştır.
Tez çalışmasının son bölümünde Schimmel’in akademik mânâda soyunu devam
ettirdiğini düşündüğümüz ve Türkiye ile iş birliği içinde olan bilim insanlarından
bahsederek Dünya’da İslâm yararına yapılan mühim ve umut verici çalışmalardan
kısaca haberdar olunması amaçlanmıştır.

4
2. HER YOLU ŞARK’A VE İSLÂM’A ÇIKAN
ÇOCUKLUK VE GENÇLİK DÖNEMİ

2.1. Çocukluk Dönemi

Çalışmanın bu bölümünde Schimmel’in yetiştiği çevreyi tanımak amacıyla


çocukluk yıllarından başlayarak, eğitim hayatına ve sonrasında bizzat şahit olduğu
İkinci Dünya Savaşı günlerine dair kısaca bilgi verilecektir. Bu bölümden maksat,
Türkiye’ye gelmeden önce başından geçen hadiseler ve bu hadiselerin onu Şark
ve İslâm’a adım adım nasıl yaklaştırdığını daha net bir biçimde görmektir. Bu
bilgiler için öncelikle; birincil kaynak addettiğimiz Doğudan Batıya isimli
otobiyografisinden faydalanılmıştır. Yine birincil kaynağımız olan Schimmel ve
Sâmiha Ayverdi arasındaki mektupların derlendiği Mektuplar 2 isimli kitapta
Schimmel’in vermiş olduğu kişisel bilgiler de bu bölüme yeri geldikçe ilave
edilmiştir. Bu iki ana kaynağın yanı sıra konuyla ilgili tez ve makalelerden
faydalanılmış ve etraflıca bilgi verilmeye çalışılmıştır.

Annemarie Schimmel 7 Nisan 1922'de Almanya'nın Erfurt şehrinde


dünyaya gelir. Posta memuru olan babası Paul Schimmel7 (1889-1945), kızına
göre “bir insanın görebileceği en merhametli babadır.”8 Schimmel, hatıratında
babasına olan hayranlığını “dört dörtlük bir üslupçuydu ve usta bir stenograftı,9
yazdığı her şey kaligrafik bir harikaydı” sözleri ile dışa vurur; onun her dem neşe
dolu muhteşem bir oyun arkadaşı olduğunu belirtir.10

Denizci bir ailenin kızı olan annesi Anna Schimmel11 (1887-1978) ise çok
okuyan, eviyle meşgul ve çalışkan bir kadındır. Yoğun sevgisini kızında teksif
etmesinin yanı sıra terbiyesini ihmâl etmeyen bir disiplin anlayışı vardır. Kadın

7 Ek Resim.1’de Paul Schimmel’in fotoğrafı bulunmaktadır.


8 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.17.
9 İşitilen veya okunan sözleri konuşma süratinde yazmaya elverişli işâretler ve basit çizgilerden

meydana gelen bir yazı metodu, steno. (http://lugatim.com/s/STENOGRAF–İSTENOGRAF) et.


10 Aralık 2018
10 Schimmel, ay.
11 Ek Resim.1’de Anna Schimmel’in fotoğrafı bulunmaktadır.

5
günlerinden ve dedikodudan nefret eder, “Ben Musa gibiyim benim dilim ağırdır”
diyerek bu görüşmelerden uzak durur.12

Vazife şuuru ve mutlak dakikliğin âdet olduğu tipik bir Alman ailesinde
büyüyen Schimmel’in düzenli bir çocukluk hayatı bulunur. Anne-babasının
politika sohbetlerinden uzak tutulmak için, akşamları erkenden yatağına
gönderilir. Cumartesi günleri babası annesine küçük bir hediye getirir, öğleden
sonraları kızına Klasik Alman Edebiyatı’ndan bölümler okur, pazar günleri ise
Steigerwald13 ormanına gezi yaparlar. Memur maaşıyla geçindirilen evde
harcamalar büyük bir titizlikle planlanır, borca girilmez.14

Hatıratında kreş öğretmenlerinin kendisinden daha fazla şey biliyor


olmasına hayret ettiğini belirten Schimmel, bu dönemde kelimeleri alfabetik
sıralama oyununun en keyif aldığı işlerden olduğunu yazar. Bu vesile ile ileride
yazacağı kitaplarının fihristini hazırlama işinin talimini yaptığını belirtir. Merakı,
öğrenme hevesi, çalışkanlığı görülmemiş düzeyde yüksek olan Schimmel, küçük
yaşına rağmen “Mimaride Üslup” konulu kitaplara ilgi duyduğunu ifade eder.
1929 senesinde kışın çok sert geçmesi sonucu böbrek iltihabı geçiren Schimmel,
eğitimine bir süre ara verir. Eline geçen masal kitaplarındaki imlâ hatalarını
düzeltmekten zevk alan Schimmel, bunu da ileride yapacağı tashih okumaları için
bir talim addedecektir.15

Schimmel, Şark ile ilk tanışıklığının bu süreçte dinlediği bir Şark masalı
olan Padmanaba ve Hasan ile vuku bulduğunu şu sözlerle anlatır: “Masalı
okurken âdeta kendimden geçmiştim. O derviş tıpkı masaldaki çocuk gibi beni
aldı, bilmediğim, asla tahayyül etmediğim alemlere götürdü. Şark’la ilk temasım,
ona ilk aşkım, hasret ve iştiyakım bu masalla başlar.”16 Daha sonra bu masalı
anımsarken “yıldırım gibi çarpıldığını” belirterek, “Şark hedefimdi artık” der.
Şark memleketlerine duyduğu merakla bu memleketlerin haritalarını alıp, tetkik

12 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.17-18.


13 Steigerward ormanları Almanya Erfurt şehrinin güneyinde bulunur.
14 Krş. Schimmel, age., s.19.
15 Krş. Schimmel, age., s.20-21.
16 Araz, “Muradına Nail Olan Dilber”, 1955.

6
eder ve lisânlarını öğrenmek ister.17

Schimmel okuduğu bu Şark masalında “İnsanlar uykudadır, ölünce


uyanırlar” hadisini öğrenir. Bu hadise binaen İslamın Mistik Boyutları adlı
eserinde “… inanan, her an Allah’ın huzurunda bulunduğunu hissetmeli, mehabet
ve heybet ile hareket etmeli ve asla gaflet uykusuna dalmamalı, her şeyi
kucaklayan ilahi bakiliği hiç ama hiç aklından çıkarmamalıdır.”18 açıklamasını
yapar. Bir diğer eserinde ise bu hadis ile alakalı olarak; “Bu rivayet, aynı anlama
gelen ‘Alem uyuyanın gördüğü bir düş gibidir’ sözüyle birlikte, gerçeğin ortaya
çıkacağı sonsuzluğun aydınlık sabahında dünya hayatlarıyla ilgili rüyalarının
tabirini sabırsızlıkla bekleyen sufilerin pek sevdiği bir cümledir.”19 ifadesini
kullanır. Otobiyografisini bu hadis ile noktalayan Schimmel son paragrafta,
hayatına yön verdiğini gördüğümüz şu sözleri yazar:

Yarın öleceksem,
Çalıştığım yeter.
Yok, bir on yıl daha yaşayacaksam, Yapılacak iş bana yeter. (Friedrich
Rückert20)
Sonra çocukluğumun şu kelâmı aklıma gelir: "İnsanlar uykudadır ölünce
uyanırlar" Ve tasvirinden aciz olduğumuz, tahayyülü muhal bir uyanışa
inanırım.21

Batı edebiyatına ve müziğine hâkim olan, özellikle Alman şâirleri anne ve


babasıyla mütâlaa ederek okuyan Schimmel, Hz. Peygamber’e duyduğu ilgi ve
sahip olduğu idrak seviyesi sebebiyle Alman şâir Rilke22’ye hususi bir muhabbet

17 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.219.


18 Schimmel, İslamın Mistik Boyutları, 1999, s.48.
19 Schimmel, Tanrı’nın Yeryüzündeki İşaretleri, 2004, s.166
20 Friedrich Rückert (1788–1866) şâir, Doğu bilimci, filolog ve bir Alman şâiridir. Ünlü Osmanlı

tarihçisi Hammer-Purgstall’dan Arapça, Farsça ve Türkçe öğrenmiştir. Rückert’in şarkiyat alanını


ilgilendiren en önemli çalışmaları çeşitli Doğu dillerinden yaptığı çevirilerdir. Onun Mevlânâ
Celâleddîn-i Rûmî’nin Dîvân-ı Kebîr’inden yaptığı yeniden şiirleştirmeler orijinallerinin ruhunu
mükemmel bir şekilde yansıtır. Arapçadaki en önemli çalışması ise Kur’ân-ı Kerîm’in şiirsel
bulduğu bölümlerinden yaptığı manzum çevirilerdir. (Seufert, “Rückert, Friedrich” (DIA), 2008,
s.283.) Schimmel, 1965 yılında Alman ‘Friedrich-Ruckert-Preis’ ödülü aldı. Schimmel’in “Nimm
eine Rose und nene sie lieder” adıyla Arapça, Türkçe, Urduca ve Farsça şiirleri nazmen
Almancaya çevirdiği eser için verilmiş bir ödüldür. (Bilman, 2004, s.19.)
21 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.450.
22 Rainer Maria Rilke (1875-1926), Alman lirik şiirinin en önemli temsilcilerindendir. Rilke'nin

yapıtlarından Türkçede yapılmış derlemeler arasında Seçilmiş Şiirler, Rilke'nin Mektupları ve


Seçme Mektuplar yer alır. (https://www.turkedebiyati.org/rainer-maria-rilke.html) et. 10 Aralık
2018

7
besler.23 Schimmel’e tesir eden bir diğer isim; şâir ve doğu bilimci Friedrich
Rückert’dir. Yaptığı tercümelerle bir bakıma doğu klasiklerini Alman dilinde
yeniden üretmiş olan Rückert, bugüne kadar yapılan en üstün ve Arapça
bilmeyenlere Kur’ân’ın şiirden daha üstün didaktik lirizmini hissettirmesi
bakımından eşsiz bir Kur’ân tercümesi hazırlayan Mevlânâ âşığı bir Alman
şâiridir.24 Onu Alman/Batı dünyasına tanıtmak amacıyla Divân’ından
ve Mesnevî’sinden çeviriler yapmış, ömrünü bu aktarım faaliyetiyle
25
anlamlandırmıştır. Rückert’in Şark’a olan ilgi ve anlayışının yanı sıra verdiği
eserler de Schimmel’i derinden etkiler. Zaman zaman eserlerinde “Bu şiirin nefis
bir Almanca versiyonu Friedrich Rückert tarafından 1830’da yayınlanmıştır”26
diyerek Rückert’i anar. Schimmel ile Rückert arasında, Schimmel’in çok değer
verdiği zihnî ve fikrî bir akrabalık bağı vardır.27

2.2. Eğitim ve Öğretim Süreci

1930 senesinde Schimmel ve ailesi Erfurt şehrinde Goethe Lisesi’ne yakın


yeni inşa edilmiş bir eve taşınırlar. Hatıratında belirttiği üzere bu yıllarda da en
zevk aldığı meşgalesi okumak olan Schimmel, bilhassa hayvanlar ve Şark
hakkında kitaplar okur. Okuduğu romanlarda en çok Yahudi şarkiyatçı
Bernhardt’ı beğendiğini, sebebinin ise Bernhardt’ın sadece Şarkın el yazmalarını
kendisine hayat gayesi edinmesinden ileri geldiğini söyler.28 Lise yıllarında
yazdığı ilk kompozisyon ile sınıf öğretmenini şaşırtmakta zorlanmayan Schimmel,
sınıfta okutman öğrenci seçilir ve sınıf arkadaşlarına gramer ile kelime hazinesi
çalıştırmayı vazife addeder.29

Çok kitap okumasıyla içinde oluşan coşkusuyla baş edebilmek amacıyla


bir kitap yazmaya karar verdiğinde Schimmel henüz on üç yaşındadır. Sevdiği

23https://www.dunyabizim.com/kitap/annemarie-schimmelin-hayatini-degistiren-2-soz-

h29447.html et. 10 Aralık 2018.


24 Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.164.
25 Akay, “Rückert’in Mevlânâ’yı Anlama Tarzı Üzerine Bir Yorumlama”, 2007, s.2.

26 Schimmel, Ve Muhammed O’Nun Elçisidir, 2011, s.227.


27 Akın, “Annemarie Schimmel Örneği Özelinde Alman Romantik Akımında Mevlânâ”, 2006,

s.640.
28 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.25.
29 Ek Resim.2’de sınıf arkadaşları ile fotoğrafı bulunmaktadır.

8
eserlerden alıntılar yapmak kaydıyla tertip ettiği, renkli, neşeli ve bilgi yüklü olan
bu kitaba Nur Diyârı ismini verir.30 Türkiye’ye ait çok bilginin bulunduğu bu
kitabı yıllar sonra Nezihe Araz’a gösterdiğinde Araz büyük bir şaşkınlıkla
gazetedeki köşesinde bundan şu sözlerle bahseder:

On üç yaşında bir genç kızın süslü püslü defterinde ne göreceğinizi


umarsınız? Henüz şekil bulmamış, acemi, çocukça hatta çoğu defa gülünç
bir aşk denemesi değil mi? Annemarie’nin defteri de böyle. O da defterin
her sahifesinde müptela olduğu aşkı dile getirmiş, ama bu aşk öyle insanın
kolay kolay aklına gelir cinsten değil. Defterin ilk yaprağını açın, önünüze
elle çizilmiş bir Türkiye haritası çıkıyor ve insanın ister istemez gözleri
yaşarıyor. Sonra her sahifede Türkiye’ye ait bir not, ya bir resim, ya bir
harita, rüzgârlar, nüfus dağılışı, iklimler, mevsimler, Türkiye’den çıkan
mahsuller velhasıl bu memleket için akla gelebilecek her şey tesbit edilmiş.
Sonra muhayyel İstanbul sokakları, camiler, minareler, Süleymaniye,
Sultanahmet, birkaç padişah portresi, birkaç minyatür ve tezhip. Demek ki
on üç yaşındaki Annemarie bunları biliyor. Demek ki sadece bunlarla
meşgul.31

Schimmel politikadan uzak durması için evdeki gazetelerin kendisinden


titizlikle saklandığını yazdığı hatıratında, anne ve babasının hangi partiye oy
verdiklerini dahi bilmediğini belirtir. İlk siyasi hatırasının ise dışarıda gördüğü bir
gazetedeki olağanüstü hâl îlâmı olduğunu yazar. 1933 yılında Hitler’in başbakan
olmasıyla beraber Schimmel’in hayatındaki savaşın etkisiyle şekillenecek zorlu
günler başlar.32

Okul yıllarında Fransızca ve Latince öğrenen Schimmel, 15 yaşına


geldiğinde büyük bir iştiyakla Arapça öğrenmek ister ve “Bir Şark lisânı
konuşabilmek için neler verirdim?” diye yakındığı arkadaşı vesilesiyle iyi bir
filolog olan Dr. Hans Ellenberg33 ile tanışır.34 Arapça derslerini aldığı Dr.
Ellenberg Doğu’yu seven ve İslâm kültürüne ilgi duyan bir akademisyendir.
Schimmel Arap lisânından büyülenir.35 Bu dili öğretmenin yanı sıra tarih,

30 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.30.


31 Araz, “Muradına Nail Olan Dilber”, 1955. Yazının tamamı Ek Resim.10’da bulunmaktadır.
32 Krş. Schimmel, age., s.26.
33 Schimmel hatıratında hocasından şöyle bahsediyor: “Georg Jacobs okulunda hocalık yapıyordu.

Şarkı bilir ve severdi. Kültürüne de hayrandı. Her hafta sadece gramer dersi değil, İslâm kültürüne
ve tarihine giriş mahiyetinde de dersler verirdi.” (Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.29.)
34 Krş. Schimmel, age., s.28.
35 Krş. Wild, “In Memoriam Annemarie Schimmel”, 2003, s.131.

9
edebiyat ve dinler hakkında da okuma fırsatı bulur. Aynı dönemde, beraber ders
aldığı Arap kökenli iki Müslüman genç ile tanışan Schimmel, Fâtiha Suresi’ni bu
dersler esnasında ezberlediğinden keyifle bahseder.36 Ve Muhammed O’nun
Elçisidir isimli kitabının önsözünde “Tasavvufî Muhammed” kavramıyla ilk kez
Dr. Ellenberg’in rehberliğinde tanışmış ve derinden etkilenmiş olduğunu yazarak
hocasını anar.37

Bütün bunları lise tahsiline ilaveten yapan Schimmel, 16 yaşında lise


eğitimini tamamlar ve üniversiteye başlayabilmek için 6 ay mecbûrî hizmetini
yapması gerekir. Bu sebeple mahkumlar ve çingenelerin iskânı için kurulan
Moordorf38’da ev hizmetlerinde çalışmak üzere görevlendirilir. Bir saman yatak
ve dolaptan müteşekkil olan odasında her biri diğerinden farklı yapıda olan
kızlarla beraber kalır. Burada kurduğu dostlukların birkaçı kampın yegâne kazancı
olur ve ömrünün sonuna kadar devam eder. Schimmel hatıratında; kamp süresince
okumak için yanına bir Arapça gramer kitabı aldığını ve bu kitabın “bir Alman
kızın Arapça öğrenmemesi” gerekçesiyle dolabından alındığını yazar. Akabinde
annesinden yeni bir kitap isteyen Schimmel, o an duyduğu çaresizlik ile Berlin
Camii imamına da bir mektup yazar ve Lahor’da Müslüman bir ailenin yanında
bir yıl kalmak suretiyle Arapçasını ilerletmeyi talep eder. Mektubuna müspet bir
cevap alamadığını anladığımız Schimmel, imam için şu ifadeyi kullanır;
“Garibime bu kadarı fazla gelmişti. Zira ne o ne de ben yıllar sonra Lahor’daki
yollardan birisine Hıyaban-ı Annemarie Schimmel39 adı verileceğini bilmezdik.”40

1939'da Berlin'de Friedrich Wilhelm Üniversitesi'nin Kimya ve Fizik


Bölümü'ne kaydolur; bir süre sonra Fen Bilimlerinden vazgeçerek Şarkiyat
Bölümü'ne girer. İslâm Sanatları profesörü olan Ernst Kühnel41'den İslâm sanat

36 Krş. Akın, “Annemarie Schimmel Örneği Özelinde Alman Romantik Akımında Mevlânâ”,
2006, s.639.
37 Krş. Schimmel, Ve Muhammed O’nun Elçisidir, 2011, s.9.
38 Doğu Frizya’da Büyük Friedrich tarafından mahkumlar ve çingenelerin iskanı için kurulan yer.
39 Pakistan’ın medâr-ı iftiharı, büyük düşünürü Muhammed İkbal’e yaklaşımı ve onu dünyaya

tanıtan eserlerinden dolayı, 1982 yılında başkent Lahor’un büyük caddesine “Hıyaban-ı
Annemarie Schimmel” adı verilmiştir. (Bilman, 2003, “Ukbaya Kayan Yıldız: Annemarie
Schimmel”, s.504.) Ek Resim.3’te Schimmel’in bu caddede fotoğrafı bulunmaktadır.
40 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.60.
41 Schimmel otobiyografisinde hocası hakkında şöyle söylüyor: “Ernst Kühnel ise bambaşkaydı,

capcanlıydı ve insanları kazanmaya bakardı. Ortadoğu İslâm alemine dair yıllar yılı tecrübe

10
tarihî, mimari ve hat sanatı, filolog Walther Björkman'dan42 Arapça, Alman
Türkoloğu Annemarie von Gabain43'dan Türkoloji dersleri alır. Yaz tatilinde yine
bir mecbûrî hizmet görevi vardır ki bu sefer haftada 6 gün ve günde 10 saat
süreyle parmakları kanayana kadar çalışır. Buradan alacağı ilk maaş ile
Mevlânâ’nın Mesnevî’sini satın alan Schimmel’e arkadaşları da Yakup Kadri’nin
Yaban adlı kitabının Almanca tercümesini hediye ederler.44

Schimmel’in dikkatini Türkiye'ye yönelten hocası oryantalist Richard


Hartmann45'ın yanında hazırladığı “Geç Orta çağ Mısır’ında Halife ve Kadı”
konulu teziyle Arap filolojisi ve İslam ilimleri alanında doktor unvânı
kazandığında 19 yaşındadır.46

2.3. Savaş Yılları

Üniversite yıllarına denk gelen ve Schimmel’in hatıratındaki ifadesiyle


“basık ve nemli” 1941 senesi Rusya ile olan savaşın başlamasıyla tarihte yerini
alır. Schimmel ise mezuniyetinin ardından Alman Dışişleri Bakanlığı’nda Türkçe
telgrafların çevirisi işine başlar. Hatıratında mesaisinin çok yoğun olmadığını
belirten Schimmel’in asıl zevki; mesai sonrası hazırlamaya çalıştığı 3 ciltten
müteşekkil olan İbn-i İlyas’ın kroniğinin fihristidir. Çalışmayı tamamlayıp
İstanbul’a gönderdiğinde ise; muhteşem olduğu kadar zor bir âlim olarak bilinen
Alman şarkiyatçı Helmut Ritter47 tarafından beraber çalışmak üzere İstanbul’a

kazanmıştı; bize İslâm sanatının güzelliğini ve cazibesini intikal ettirmeye çalışırdı. Halıları,
çinilerin dünyasını, kasırları, camileri ve benim bilhassa meftun olduğum hat sanatını anlatırdı.”
(Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.68-69.)
42 Schimmel otobiyografisinde hocası hakkında şöyle bahsediyor: “15 yıl sonra Ankara’da

meslektaşım olacak Björkman, mutlak mânâda güvenilir ve mükemmel bir filologdu.” (Schimmel,
Doğudan Batıya, 2017, s.63)
43 Schimmel otobiyografisinde von Gabain hakkında şöyle söylüyor: “Almanya’da bilhassa yirmili

yıllardan beri Türki halkların zenginliği araştırılmaktaydı, hocamız da Türkî halkların dünyasına
açılmıştı. Sabırlı bir hocaydı. Muhtelif renklerdeki Türkçemi büyük oranda ona borçluyum.”
(Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.69)
44 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.65.
45 Türkiye’yi ve özellikle de Anadolu ve Konya’yı çok güzel bir şekilde anlatan Hartmann

Türkiye’ye ilk gelen oryantalistlerden biridir. (Padak, Annemarı̇ e Schı̇ mmel’ı̇ n Hayatı, Eserlerı̇ ,
2007, s.9)
46 Krş. Özkan, “Annemarie Schimmel” (DIA), 2009, s.229.
47 Türkiye’de Batılı anlamda Doğu dilleri filolojisinin ve Türkoloji’nin kurucusu Alman bilim

adamı. Özellikle Türkçe, Arapça ve Farsça eserler üzerinde yaptığı çalışmalarla dikkat çeken

11
davet edilir. Henüz İstanbul ile tanışma vakti gelmediğinden olsa gerek,
Schimmel çeşitli bahanelerle bu çalışmayı göze alamadığını belirtir.48

Savaşın trajedisi gün geçtikçe artar ve Berlin’e yönelik saldırılar baş


gösterir. Schimmel hatıratında, bir gece evinin çatısına düşen yangın bombalarını
söndürebildikleri için şükrettiklerini yazar. Akabindeki günlerde mesai
arkadaşlarının ya canından ya malından olduklarını belirtir. Taarruzlar düzenli bir
hal alır. Bu karmaşanın içinde 1 Nisan 1945’te Die Struktur der Militärschicht
unter den späten Mamluken (Geç Dönem Memlüklerinde Asker Sınıfının Yapısı)
isimli doçentlik tezini teslim eder, ertesi günü İkinci Dünya Harbi Amerikalıların
zaferiyle neticelenince, görev yeri olan Sachsen’da gözaltına alınıp Marburg’da
Mein Kampı’na götürülür.49 Beş buçuk ay tutuklu kaldığı Marburg’da, günde bir
defa karneyle çorba alabilir. Zorlukları fırsata çevirme yaklaşımı ile bu kampta
bulunanlar ile birlikte küçük bir kamp üniversitesi kurarlar ve Schimmel İslâm
dersleri vermeye başlar. İlk konferanslarını çift katlı bir ranzanın üst katında veren
Schimmel50, Saksonya ve Turingya Sovyet kontrolüne geçince kampta
bulunanlarla beraber Marburg’da bir öğrenci yurduna nakledilir. Artık başlarının
üstünde bir çatı ve düzenli yiyecekleri vardır.51

Annesinden çok sonraları haber alan ve babasının savaşta öldüğünü


öğrenen Schimmel, savaş günleriyle ilgili anılarını zikrederken, savaşın acı
günlerinde Mesnevî ile teselli bulduğunu şu sözlerle ifade eder: "Her müşkil
anımda, her karar verme sırasında Mevlânâ’yı içimde, kendimde hissederim, beni
darda bırakmaz, bana doğru yolu gösterir."52 Bu süreçte Schimmel’in bavulunda
iki kıyafetinin dışında; tamamlamakta olduğu doçentlik tezi, Mevlânâ’nın
Mesnevî’sinin üç cildi, Serrac’ın Arapça Kitâbü’l-Luma’sı ve Goethe’ye ait Doğu-
Batı Divânı’nı bulunması, Schimmel’in fiziken savaşın ortasına olmasına aldırış

Hellmut Ritter Türkiye’de çağdaş Doğu dilleri ve bilimi araştırmalarını başlatan kişidir. (Krş.
Taşçı, “Ritter, Helmut” (DIA), 2008, s.133.) Schimmel bir makalesinde Ritter’den şöyle bahseder:
“Büyük âlim Helmut Ritter himmetini Mevlânâ ile meşgul olmaya adamıştı.” (Schimmel,
Mevlânâ’nın Şark ve Garbtaki Tesirleri, 2007, s.278.)
48 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.74.
49 Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.155.
50 Ek Resim.4’te Schimmel’in bu anısını çizdiği resmi bulunmaktadır.
51 Krş.Schimmel, age., s.77-82.
52 Bilman, “Ukbaya Kayan Yıldız”, 2003, s.500.

12
etmeden mânen ve rûhen içinde bulunduğu hali görmemiz açısından ayrıca
önemlidir.

Din bilimci Prof. Dr. Friedrich Heiler53 bir konferans vermek üzere
Marburg’daki öğrenci yurdunu ziyarete gider.54 Bu ziyaret vesilesi ile Schimmel
ile tanışan Heiler doçentlik tezini Marburg Üniversitesi’nde bitirmesine yardımcı
olmayı teklif ettiğinde Schimmel tezini hocasının ellerine bırakır. Schimmel,
Ocak 1946’da Marburg Üniversitesine geçerek Die Struktur der Militärschicht
unter den späten Mamluken (Geç Dönem Memlüklerinde Asker Sınıfının Yapısı)
isimli doçentlik tezini tamamlar.55 Hatıratında anlattığına göre, bu esnada kalacak
yeri olmadığı için kömür yüklü vagonların üstünde Essen’de ikamet eden
teyzesine gitmeyi başarır. Bir süre burada kalan Schimmel daha sonra Aurich’teki
diğer teyzesinin yanına gider. Burada da bir süre ikamet ettikten sonra aldığı bir
telgraf ile doçentlik imtihanına çağırılmanın sevincini yaşar. Savaş sonrası seyahat
için gerekli tüm evrakları büyük bir zorlukla tamamlar ve Essen’e gider, geceyi
garın merdivenlerinde geçirir ve teyzesinin hediye ettiği “doğru düzgün bir siyah
elbise” ile imtihan mahalline ulaşır. Çok iyi geçen imtihanın ardında takdim dersi
yapmak üzere çağırılır. Prof. Heiler çok katılımcı olması sebebiyle onu büyük
salona çağırır. Schimmel’in ifadesiyle, “23 yaşında bir kadın tarafından takdim
edilen, savaş sonrası ilk doçentlik takriri” Marburg’dakilerin çok hoşuna gider.56

Schimmel doçent olduktan sonra üniversitenin Teoloji Fakültesi’nde


çalışmaya başlar. Burada “Erken Dönem İslâm Tasavvufunda Mistik Sevgi”57
konulu ikinci bir doktora tezi hazırlar ve Teoloji Fakültesi’nin henüz yeni açılan

53 Ünlü din bilimcisi ve dönemin Marburg Üniversitesi Teoloji Fakültesi Dekanı. Schimmel’in
Ankara’da görev yaptığı dönemde Türkiye’ye gelmiş, Schimmel’in fakültede verdiği derslerinden
birisine misafir hoca olarak katılmış ve Dinler Tarihi anlatmıştır. (AİF’nden öğrencisi Rami Ayaz
ile yapılan röportaj; Ocak 2018) Konya’da İsmail Mıhoğlu’nun evinde misafir olmuştur. (Krş.
Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.184.) Schimmel Tanrı’nın Yeryüzündeki İşaretleri kitabının
önsözünde Heiler’e şöyle teşekkür eder; “...fakat en büyük katkı, bana dinler tarihi dünyasının
kapısını açan F. Heiler ile olan beraberliğime aittir; bu seminerler, F. Heiler'in anısına ithaf
edilmiştir.” (Schimmel, Tanrı’nın Yeryüzündeki İşaretleri, 2004, s.7)
54 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.84.
55 Krş. Padak, Annemarı̇ e Schı̇ mmel’ı̇ n Hayatı, Eserlerı̇ , 2007, s.8; Wild, “In Memoriam

Annemarie Schimmel”, 2003, s.133.


56 Krş. Schimmel, age., s.86.
57 Orijinal ismi “Studien zum Begriff der mystischen Liebe in der frühislamischen Mystik“

13
Dinler Tarihi Bölümü’nde dinler tarihi doktoru unvânı alan ilk kişi olur.58 23
yaşındaki Schimmel, oryantalizm ve İslâmî ilimler alanındaki dersleri yalnız
başına üstlenmek zorunda kalır. Burada bir taraftan Arapça, Türkçe, Farsça, İslâm
sanatları, İslâm edebiyat tarihi konularında dersler verirken, diğer taraftan bilgi
hazinesini genişletmek amacıyla diğer meslektaşlarının verdiği derslere katılır,
kalan zamanlarda ise savaş sonrası maddî yokluk günlerine karşı koyabilmek
amacıyla Eski Türkçe’ye giriş dersleri verir.59

Bu dönemde, Klasik felsefenin Avrupa'ya ilk defa İslam'la girdiğini


savunan Schaeder'in tavsiyesi üzerine Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî'nin Rumi
Divânı adlı eserini okur60 ve eser hakkında şunları söyler:

Divân elime geçince yıldırım çarpmışa döndüm. Şiirlerin o sedası ve o


sedanın rengi beni mahvetti. Fars şiirinin vezni ve akıcılığı bana yabancı
olduğu halde, metinleri neredeyse ilk okuyuşta, yardıma gerek kalmaksızın
anlıyordum. O kadar ki birçoğunu, adeta benim hiç dahlim olmaksızın
derhal Almanca mısralara dökebiliyorum. Nicholson’un kitabını, bütün
dipnotları ile birlikte istinsah ettim; zira o zamanlar daha fotokopi yoktu.61

Schimmel burada bulunduğu sürece ilmî çalışma ve çevirilerine aralıksız


devam eder. 1947 yılında Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Nur Baba adlı
romanını Flamme und Falter adıyla Almanca'ya çevirir.62 İlim adamları ile
görüşmeler yapar ve kendi ifadesi ile “Dünya bize, biz dünyaya açılıyorduk” der.
Almanya dışından misafirler ve öğrenciler Marburg’a gelmeye başlar. Kimi
zaman yiyecek yemek bulamadığı, kimi zaman yatacak yer bulamadığı savaş
günlerinin ardından, meslektaşları arasında Nazizm’den arınma sürecine şahitlik
eden Schimmel’in bu zorlukların bertaraf olarak ilmî bakımdan Şark ile fiilen
hemhâl olma vaktinin gelmesi ile Marburg onun dünyaya açılan penceresi olur.

58 Krş. Özkan, “Annemarie Schimmel” (DIA), 2009, s.229.


59 Krş. Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.155; Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.88.
60 Krş. Özkan, “Annemarie Schimmel” (DIA), 2009, s.229.
61 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.70-71.
62 Özkan, “Annemarie Schimmel” (DIA), 2009, s.229.

14
3. TÜRKİYE GÜNLERİ

Bu bölümde ana kaynak olarak Schimmel’in vefâtından önce yazdığı ve


yedi bölümden müteşekkil olan otobiyografisi kullanılmıştır. Doğudan Batıya
isimli bu otobiyografinin üçüncü bölümünü Türkiye’de geçirdiği dönem
oluşturmaktadır. Schimmel bu bölüme hayranlık duyduğu şâir Yahya Kemal’in
şiiri ile başlayıp yine çok sevdiği şâir Orhan Veli’nin şiirleri ile devam ediyor.
Başta İstanbul olmak üzere, Türkiye’de gezdiği, gördüğü, yaşadığı, ziyaret ettiği
tüm Anadolu şehirlerinden, burada tanıştığı, kahve içtiği, sohbet ettiği, ders
verdiği, kadîm atasözlerini öğrendiği ve hep sevip saydığı insanlardan söz ediyor.
Schimmel, Türkiye’de tanışıp, vefâtına kadar ilişkide olduğu şahsiyetlerden
özellikle Sâmiha Ayverdi ile yakın münasebet kuruyor. Aralarındaki ilişkinin
belgesi olarak Mektuplar 2 kitabı da bu bölümdeki ana kaynaklarımızdan
olacaktır. Bunun yanında Türkiye’de bulunduğu süre zarfında yaptığı gazete ve
dergi röportajları ile hakkında yazılan makaleler kullanılarak konu
detaylandırılacaktır.

3.1.Türkiye ile Tanışıklığı

Schimmel, Arapça ve Farsça el yazmaları üzerine çalışmak gayesiyle 30


yaşında, hep hayalinde canlandırdığı o mistik “Orient”e doğru ilk seferine çıkar ve
1952’de vapur ile Napoli’den İstanbul’a gelir.63 İki ay boyunca İstanbul
kütüphanelerindeki Arapça ve Farsça el yazması eserler üzerine çalışır. Schimmel
hatıratında, Ayasofya’da arşivlenen el yazmalarını çalışırken kimi zaman genç
Müdürün arşivden minyatürlerle süslenmiş Farsça şiirlerden, eski resimli tıbbî
metinlerden ya da tezhipli dua kitaplarından müteşekkil olan nâdide hazineleri
getirdiğini belirtir. Hazine diye tasvir etme sebebi ise burada arşivlenen el
yazmalarını bir faninin okuyup incelemeye ömrünün vefa etmeyeceğini
düşünmesidir.

63 Krş. Kılıç, Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar, 2016, s.228.

15
Schimmel için İstanbul, özellikle tasavvuf ve edebiyat kültürüyle iç içe
bulunan “eşsiz şehir” olma özelliği taşır.64 Schimmel’in şiir tercümelerindeki
ustalığından da görüldüğü üzere şiire olan düşkünlüğü sayesinde İstanbul’un her
köşesini tanımaya gayret ederken hayranı olduğu Türk şâirlerinin şiirleri eşliğinde
bu şehri gezdiğini belirtir. Şâir ruhlu Schimmel hatıratındaki İstanbul bölümüne
“büyük ve kadîm şiir geleneğinin mümessili” diye adlandırdığı Yahya Kemal’in
şu şiiri ile başlar:

Gelmek’çün ikinci bir hayata


Bir gün dönüş olsa ahiretten
Her ruh açılıp da kâinatta,
Keyfince semada bulsa mesken;
Talih bana dönse nazikâne;
Bir yıldız verse malikâne;
Bigâne kalır o iltifata,
İstanbul’a dönmek isterim ben.65

Şehre ilk geldiğinde kendisini bir müddettir mektuplaştığı ve şâirler refiki


olarak adlandırdığı Behçet Necatigil ve eşi karşılar. Daha sonra Marburg’tan
tanıdığı dostu Mustafa İnan ve eşi Jale Hanım’ın evine yerleşir. Hatıratında Türk
kültürü ve yaşayış biçimini öğrenmesine yardımcı olan bu aileye daima minnet
duyduğunu belirtir.66 Schimmel burada ikamet ettiği iki ay süresince
kütüphanelerde bulunan el yazmalarını okur, akabinde yürüyerek şehri dolaşır,
akşamları ise ev halkı ile uzun sohbetlere dalar. Kısa süren bu seyahat süresince
Türkiye’de hiç yabancılık çekmediğini, daha önceden buralarda bulunduğuna dair
bir hissiyata sahip olduğunu, sokaklarda dolaşırken bir kere bile kaybolmadığını
belirtir ve otobiyografisinde İstanbul’u şu şekilde tasvir eder:

İstanbul'u şiirlerle tanıdım, onu baştanbaşa dolandım, cadde ve


sokaklarında, o dik yokuşlarında bir aşağı bir yukarı salındım. Katran ve
kebabın, balığın ve kabristanlarda solmuş çiçeklerin kokusunu teneffüs
ettim. Farkına varmadan da olsa, şehrin tarihî semtlerinden geçerken her
bir köşede radyolardan yükselen Türk şarkılarını ve ezgilerini hafızama
nakşettim. Camilerinin seyrine daldım. Boğaz, gümüş ve erguvan renginde
aheste aheste ışıldarken; güneş, dalgaların üzerinde alev alev parıldayan

64 Krş. Bilman, “Ukbaya Kayan Yıldız”, 2003, s.501.


65 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.119.
66 Krş. Schimmel, age., s.120.

16
ışıktan köprüler inşa ederken, her defasında yeniden, gurubun ve gün
doğumunun temaşasında kayboldum.67

İstanbul'un şâirlerinin ve mistiklerinin cömert misafirperverliğine ve


dostluğuna âşık olan Schimmel68, çalışmasına ara vererek bir yıl sonra tekrar
gelmek üzere Almanya’ya gider. 1953 sonbaharında çalışmalarına devam etmek
için yeniden Türkiye’ye geldiğinde bu sefer ikamet yeri belli olan Schimmel,
doğruca İnan ailesinin evine gider, artık aileden biri sayılır.

Salı günleri Maçka Kahvesi’nde Behçet Necatigil, Salâh Birsel, Cahit


Külebi, Haldun Taner, Samim Kocagöz gibi dönemin önde gelen edebiyatçılarıyla
buluşur ve şiire olan muazzam ilgisinin etkisiyle burada yapılan şiir hakkındaki
tartışmaları bulunmaz bir fırsat olarak görür.69

Modern şiirin öncülerinin “Meşakkate katlanıp dürüst formlar bulmalıyız.


Fildişi kulede oturup her yanımızda insanlar acı çekerken, aç ve sefil bir halde
adalet diye haykırırken, gurubtan, gül ve bülbülden bahsedemeyiz!”70
dediklerinde onları dinler, bazen ise Yahya Kemal’in mısralarından alıntılarla
kadîm geleneği savunur. İslâm aleminin büyük şâirlerinin bulunduğu çağlarda da
bu gibi meselelerin mevcut olduğunu ama onların büyük bir maharet ve zarâfetle
bunu üslubun içine şifrelediklerini belirtir. Schimmel’e göre modern hatta
terakkiperver fikirleri bugün dahi şiirlerde bulmak mümkündür lâkin Türkiye’deki
genç nesiller Arap alfabesinin yerini Latin alfabesinin alması ile birlikte
mazisinden kopartılarak bu şifrelerin anahtarlarını kaybetmiştir.71

Schimmel, çok geçmeden hayranı olduğu Yahya Kemal ile karşılaşır ve


“Nefesimi tutarak dinledim, Divân edebiyatından, Osmanlı tarihinden ve
problemlerinden bahsederken”72 der. Bu görüşmede Yahya Kemal’e Almanca’ya
tercümesini yaptığı “Endülüs’te Raks” şiirini takdim eder.

67 Schimmel, age., s.120.


68 https://iis.ac.uk/news/memoriam-annemarie-schimmel-1922-2003 et. 10 Aralık 2018
69 Krş. Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.156.
70 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.122-123.
71 Krş. Schimmel, age., s.123.
72 Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.156.

17
Hikâyeci Samim Kocagöz, 1952 yılında Yeditepe dergisindeki köşesinde
“Schimmel’le Konuşma” başlıklı bir yazı yazar.73 Bu yazıda Schimmel’i
Almanya’nın hatırı sayılır şâirlerinden diye tanımlarken, onun “(Türk) halk
edebiyatına tutkunum” dediğini ve Bayburtlu Zihni’yi ezberinden okuduğunu,
Karacaoğlan’ı gözleri parlayarak mırıldandığını büyük bir sevgi ve hayranlıkla
belirtir.74 Kocagöz, Schimmel’e; Türk şiirine, edebiyatına olan bu sevgisinin
nereden geldiğini, Türkleri neden bu kadar sevdiğini sorduğunda ise şu cevabı
alır;

Daha 8 yaşındayken İstanbul camilerini çizerdim. Daha sonra Avrupalı


müelliflerin Türkiye’ye ait mektuplarını, hatıralarını okudum. Bütün
yıllarımı Türkiye’ye gelmek ümidi ile geçirdim. Nihayet işte gelebildim.
Bundan sonra Türk edebiyatından tercümelerimi daha anlayışla
yapabileceğimi zannediyorum.75

Kocagöz’e göre “Schimmel’in kahve içerken bile ‘bir orta şekerli’ deyişi
biz Türklerden farksız. Memleketimize gelen diğer ecnebilere benzemiyor. Bizim
görünüşümüzü değil, içimizi, kalbimizi, kısaca mânevî varlığımızı tanıyor.”76
Schimmel ise hatıratında Kocagöz ile Maçka kahvesindeki buluşmalarından ve
Karşıyaka’daki evine çok gitmişliğinin olduğundan söz ederek karşılıklı
muhabbetlerini gösterir.

Schimmel, Türkiye’de kaldığı dönem itibariyle “Cemile” ismini ve


“Kıratlı” soy ismini kullanmaya başlar ve bunun hikâyesini şöyle anlatır: Alman
Dış İşleri Bakanlığı’nda memur olarak çalışırken onu “Şimele” diye çağıran bir
mesai arkadaşı, bir gün Cemile der… Schimmel, bunun Arapça “güzel” anlamına
geldiğini bildiği için çok hoşuna gider.77 “Kır at” ise Schimmel kelimesinin
Türkçesidir. Schimmel Türkiye’de görüştüğü dostlarının teşvikiyle, İstanbul,
Yeditepe, Tercüme ve Hayat dergilerinde yazmaya başlayınca da mahlas olarak

73 Ek Resim.6’da yazının tamamı bulunmaktadır.


74 Krş. Kocagöz, “Schimmel’le Konuşma”, 1952, s.7.
75 Kocagöz, agy., s.7.
76 Kocagöz, agy., s.7.
77 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.75. Bu sebeple olsa gerek, 1992 de Annemarie

Schimmel’in şerefine, 70. yaşgünü münasebeti ile talebeleri, meslektaşları ve dostları tarafından
hazırlanan ve ilmî makalelerden oluşan hâtıra kitabına “Allah güzeldir ve güzeli sever” hadisi isim
olarak seçilmiştir; bk. Gott ist schön und Er liebt die Schönheit, Festschrift für Annemarie
Schimmel, ed. Alma Giese & Christoph Bürgel, Bern: Peter Lang, 1994.

18
bu ismi kullanmaya karar verir. Sonraları kendisine Annemarie diyenlere cevaben
“İsmim Cemile’dir, bana Annemarie diye hitap etmeyin”78 der.

Schimmel’in Tercüme dergisinin Mayıs-Temmuz 1953 tarihli sayısında


Selahattin Batu tarafından tercüme edilmiş iki gazeli vardır.79 1953 tarihli Ankara
Üniversitesi İlâhiyat Fakülte dergisinde yayınlanan ilk makalesinin başlığı
şöyledir: “Müslümanlıkta Mutasavvıfâne Dua ve Niyazın Bazı Safhaları”. Aynı
derginin dördüncü cildinde ise “XIII. Asırda İslâm Dini ve Hristiyanlık
Arasındaki Münasebetler” başlıklı makalesi yayınlanır. 1954 yılı itibarıyla
İstanbul dergisinde “Almanya Mektupları” başlığıyla yazı yazmaya başlar.80
Schimmel’in 1953 tarihli Tercüme dergisinde yayınlanan rubaisi örnek teşkil
etmesi bakımından aşağıda yazılmıştır:

Sen bir denizsin, ben dalga ucunda köpük


Bir tomurcuğum ben dalında ey ağaç!
Sen ışıksın, ben ayna, karşında
Sen yüce gerçeksin, bense bir düş.81

Schimmel, “Türkiye ve Türkler’i candan seven bir kadın yazar” olarak


tanınır. Bu sevgiyi, kendisiyle yapılan bir röportajdaki ifadelerinde görmek de
mümkündür: “Ben Türkleri sıcakkanlı, misafirperver, samimi ve ciddi insanlar
olarak tanıdım. O güzel hasletlerini muhafaza ederek Türkiye’yi mazbut bir ülke
olarak devam ettirsinler! ...”82

Schimmel, İstanbul’a her gelişinde muhakkak Mihrimah Camii’ni83 ve


Rüstem Paşa Camii’ni84 ziyaret eder. Bunun sebebi ise bu camilerin tüm
ihtişamıyla İslâm sanatını terennüm ettiğini düşünmesidir. Schimmel, Mihrimah
Sultan Camii’nde madde ile mânânın bir insicam ve harmoni içerisinde eriyerek iç
içe geçtiğine inanır ve caminin ince ve zarif minaresi, onun nazarında ideal olanın

78 Araz, “Muradına Nail Olan Dilber”, 1955.


79 Krş. Kara, “Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya Bakan Bir Alim”, 2003, s.487.
80 Krş. Kara, agm., s.487-489.
81 Ayvazoğlu, Defterimde 40 Suret, 1996, s.205.
82 Bilman, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, 2004, s.68
83 Kanuni Sultan Süleyman’ın, kızı Cemile Mihrimah için inşa ettirdiği Edirnekapı’daki camiidir.
84 Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı Rüstem Paşa’nın inşa ettirdiği, Yenicami yakınlarındaki

camiidir.

19
hükümrân olduğunu gösteren harikulade bir delildir.85 Nezihe Araz, Mihrimah
Sultana olan sevgisini bildiği Schimmel’in bir gün Topkapı Sarayında düzenlenen
bir resim sergisinden büyük bir heyecan ve mutluluk içinde geldiğini ve sergide
Mihrimah Sultan’ın resmini gördüğünü belirtir. Schimmel’i asıl mutlu edenin ise
resmin altında “Cemile Mihrimah Sultan” yazmasından dolayı duyduğu mutluluk
olduğu anlaşılmaktadır.86

Rüstem Paşa Camii’ni ise bir gün arkadaşı ile ziyaret ettiğinde, ona
Türklerin neden lâleyi sevdikleri anlatılır. Lâlenin Arapça sayı değeri ile Allah
lafzının ve hilâl kelimesinin sayı değerinin aynı87 olduğunu fark eden Schimmel
hayranlığını şu sözlerle ifade etmektedir; “Hangi çiçek Türkler için bundan daha
güzel olabilir? Lâle Allah’ın birliğine işaret eder, aynı zamanda da İslâm’ın
sembolü olan Hilâl’e!”88

Schimmel, Ankara’ya da ilk defa bu ikinci Türkiye seyahatinde gidiyor.


Burada kaldığı zaman zarfında asıl mesleği veteriner hekim olan, fakat
Schimmel’in şair kimliği ile tanıdığı Selahattin Batu’nun Bahçelievler semtindeki
evinde misafir oluyor. Bu evde edindiği dostlukların arasında Ankara İlâhiyat
Fakültesi’nde Türk İslâm Sanatları tarihi okutan Suut Kemal Yetkin de bulunur.89

Schimmel burada kaldığı süre boyunca “İslâm’da ibadet” ve ayrıca “Sûfî


İbn Hafif”90 üzerine çalışır ve 1953’te Marburg’a dönerek profesör unvânını alır.91

3.2. Sâmiha Ayverdi ile Dostluğu

Schimmel 1952 ve 1953 yılında yaptığı kısa süreli Türkiye ziyaretlerinde


“İstanbul’un her taşının altında bir şâir yatar” sözü icabınca birçok şâir, ressam,

85 Krş. Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.157.


86 Krş. Araz, “Muradına Nail Olan Dilber”, Haziran 1955.
87 Her birinin ebced hesabına göre değeri altmış altıdır.
88 Krş. Özkan, agm., s.158.

89 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.140-141.


90 "Zur Biographie des Abü Abdallah Ibn Chafif as-Sîrâzî", Die Welt des Orients 2:1, Stuttgart,

1954, s.193-199. Aralık 1955’te İbn-i Hafif hakkındaki kitabı Fakülte yayınları arasında basılınca
bunu kutlamak için evinde mevlüd okutur. (Krş. Schimmel, 2017, Doğudan Batıya, s. 156.)
91 Krş. Akın, “Annemarie Schimmel”, 2004, s.173.

20
müzisyen ile tanışmış, yakın dostluklar tesis etmiştir. Tanburî Cemil Bey’in
oğlunun sunduğu bir radyo programında Yunus’un “Niçin Ağlarsın Ey Bülbül”
şiirini okumuş, Pera’da Adile Ayda’nın galerisini gezmiş, Bedri Rahmi
Eyüboğlu’nun resimlerine hayranlıkla bakmış, dostum dediği Asaf Halet
Çelebi’nin mısralarında bahsettiği Türkiye tarihini anlattığı efsanelerle mest
olmuştur.92 Türkiye’de bulunduğu yıllarda edebiyat çevresiyle sıcak ilişkiler
kuran, tasavvufî şahsiyet ve mahfillerle tanışan, bu cemaatlerin çıkardığı dergileri
takip eden Schimmel bilahare Ruhum Bir Kadındır isimli kitabını kendisine
atfedeceği yazar ve mütefekkir Sâmiha Ayverdi93 ile tanışır.94

Schimmel Marburg Üniversitesi’nde görev yaparken bir gün odasına


Sûfîzm’e olan ilgisini bilen bir Türk öğrenci gelir ve ona Ankara’da bulunan
mistik teyzesinden bahseder ve Türkiye’ye gittiğinde onunla tanışmasını diler.
Schimmel öğrencisine söz verir ve Ankara’ya gittiğinde onunla tanışır.95
Schimmel hatıratında bu buluşmadan “Tümüyle geleneksel hayat tarzı süren bir
aile ile tanıştım. Bu aile daha sonra, Sâmiha Ayverdi’yi tanımama vesile oldu”96
ifadesiyle bahseder. Sâmiha Ayverdi hakkında “Kenan Rifâî’nin97 mânevî
geleneğini yaşatan bir mutasavvıftı ve etrafında okumuş gençlerden bir hâle
teşekkül etmişti”98 demesiyle başlayan bu ebedî dostluğun netîcesi olarak Ruhum
Bir Kadındır isimli kitabını Ayverdi’ye ithaf eder. Kitabın önsözünde şu ithaf
bulunur;

92 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.124.


93 Romancı, yazar ve mutasavvıf olan Sâmiha Ayverdi’nin (1905-1993) hayatında asıl yetiştirici
rol oynayan kişi, annesi vasıtasıyla intisap ettiği Hırkaişerif Ümmü Kenan Dergâhı postnişini
Kenan Rifâî (Büyükaksoy) oldu. Kuzeni rûhiyat muallimi ve yazar Semiha Cemâl’in genç yaşta
ölümü üzerine Kenan Rifâî, “Onun yerine sen yazacaksın” diyerek Sâmiha Ayverdi’yi teşvik etti,
böylece Ayverdi’nin dünya görüşünün gelişmesinde ve birçok eserin yazılmasında önemli rol
oynadı. (Uluant, “Ayverdi, Sâmiha”, (DIA), 2016, s.151-152).
94 Krş. Kara, “Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya Bakan Bir Alim”, 2003, s.493: Krş. Kılıç,

Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar, 2016, s.228.


95 Krş. Schimmel, “Woman in Mystical Islam”, 1982, s.145. Schimmel, Tasavvufta kadının rolünü

ilk olarak ele aldığı bu makalesine Sâmiha Ayverdi ile tanışmasını anlatarak başlamaktadır.
96 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.99.
97 Mutasavvıf-şâir Kenan Rifâî (1867-1950). Ahmed er-Rifâî neslinden Seyyid Hamza er-

Rifâî’den icazet ve hilâfet almıştır. 1908 yılında Hırkaişerif’te inşa ettirdiği Ümmü Kenan
Dergahı’nda postnişin olarak irşad faaliyetine başlamıştır. Tasavvufî görüşlerini tevhid, güzel
ahlak, aşk ve irfan etrafında örmüş; ilim, fikir ve sanat dünyasına birçok insan kazandırmıştır.
(Krş. Tahralı, “Rifâî, Kenan”, (DIA), 2002, s.254) Vefâtından sonra mânevî mirasını Sâmiha
Ayverdi devam ettirmiştir.
98 Schimmel, agm., s.145.

21
(…) “Tasavvufunda kadın” mevzuu, beni her zaman için cezbetmiştir-
sadece edebî ehemmiyetine binaen değil, aynı zamanda İslâm dünyasındaki
veliyullah mertebesinde ve mistik önder mevkiindeki kadınlar ile
tanışıklığıma ve Türkiye, Hindistan ve Pakistan’da, bu gibi umumiyetle
efsanevi kadınların kabirlerini ziyaret etmişliğime istinaden de, bu mevzu
beni cezbetmiştir. Bu kitap bunlardan bir tanesine, Türk mistik
yazarlarından Sâmiha Ayverdi’ye (1906-1993) minnettarlığımın ifadesi
olarak ithaf edilmiştir; onun şahsına değerli çok şey borçluyum.99

Schimmel 1982 yılında Harvard Üniversitesi’nde görev yaparken yazdığı


“Women in Mystical Islam” makalesinde özellikle fikirleri ve öngörüleri ile
kendisine yol gösteren, üzerindeki emeklerini ödeyemeyeceğini belirttiği100
Ayverdi hakkında şunları yazar:

Sâmiha Ayverdi, başta kendi memleketi olan İstanbul'un ve Osmanlı


İmparatorluğunun eski görkemiyle ilgili romanlar, kısa öyküler ve
otobiyografik kitapların yazarlığında ustalaşmıştır. İstanbul Geceleri adlı
eseri, hoş bir anı örgüsü ve 20. yüzyıl İstanbul'unun farklı semtlerinin
şiirsel tasvirleri ile doludur. Diğer eserleri gibi, bu kitap ta duygu ve
Tasavvufî düşünceler ile bezenmiştir. Kendisinin ve müridlerinin
korumaya çalıştığı kadîm Türk İslâm Tasavvuf geleneği hakkındaki
insanın ruhunu okşayan uzun cümlelerini dinlemeyi çok severdim.101

Çalışmanın Sâmiha Ayverdi ile ilişkisine ayrılan bu bölümünde Mektuplar


2 adlı eseri birincil kaynak olarak kullanacağız. Bu eserde bulunan mektuplar
geçmişleriyle maddî ve manevî bağ kurmayı sevdiğini düşündüğümüz iki
şahsiyetin arşivciliklerinin başarısını da bize göstermektedir. Mektupları
derleyenlerin vermiş olduğu bilgiye göre ikisinin de arşivi bir araya getirildiğinde
neredeyse eksik mektup kalmadığı tespit ediliyor ve bu vesile ile aralarındaki
muhabbeti kesintisiz olarak görebilmek mümkün oluyor. Mektuplaşmalar 1953102
yılında başlayıp Ayverdi’nin vefât ettiği 1993 yılına kadar 40 sene boyunca
devam etmektedir. Osmanlı Türkçesi ile yazılan mektuplar her iki tarafın da
Osmanlı kültürüne olan derin sevgisini göstermektedir.

99 Schimmel, Ruhum Bir Kadındır, 2004, s.14.


100 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.31.
101 Schimmel, “Woman in Mystical Islam”, 1982, s.145.
102 Ek Resim.8’de 1953 senesinde Schimmel’in Ayverdi’ye yazdığı mektubun orijinali

bulunmaktadır.

22
İlk yazılan mektuplar içerik olarak samimi ama dil olarak “Pek Kıymetli
Dostum Sâmiha Hanım” ve “Aziz ve Sevgili Dostum Cemile Hanım” gibi resmî
hitaplarla başlarken birkaç mektup sonra hitaplarda da aralarındaki samimiyeti
görmek mümkün olmakta ve “Benim Candan Sevdiğim Sâmiha Ablacığım” ve
“Benim Güzel Cemileciğim” hitapları yer almaktadır. Tanışmanın ardından gelen
mekânsal ayrılıkla yazmaya başladıkları mektuplar ilk başta özlem duygusu
içerirken, bu duyguyu tasavvufî boyuta taşımaları vakit almaz. İlerleyen
mektuplarda Schimmel’in Türkiye’ye taşınması gündeme gelince mektupların
içeriği gündelik konuları da kapsamaya başlar.

Schimmel, Ayverdi’den gelen mektuplar için: “Kuşların kanatları gibi


yazılmış mektupları, yüce bir ruhun önemli belgeleridir”103 demektedir. Dönem
dönem mekân boyutunda birbirlerinden ayrı kalsalar da Ayverdi’nin “hissen ve
manen ne kadar içimde ve bizimle ne derece iştirak halindesin”104 diyerek
Schimmel’i hiç yalnız bırakmadığını telkin etmesi ve Schimmel’in Ayverdi’den
gelen mektupları defalarca okuyup, “gözlerimi kapattım, sizi o kadar canlı, o
kadar yakın gördüm ki hemen bütün gece sizinle beraberdim”105 diye belirtmesi
bu duyguların karşılıklı olduğuna işaret etmektedir.

Schimmel, Ayverdi’nin Fatih’te bulunan evine birçok defa gider ve “tam


mânâsıyla bir müzeydi” ifadesini kullandığı ev onun için bir eğitim müessesesi
olur.106 Schimmel, Şeyh Hamdullah ve Hafız Osman gibi büyük hattatları ve
geleneksel Osmanlı hat sanatının önde gelen eserlerini Ayverdi’nin evinde tanıma
fırsatı bulur.107 İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet devri gibi geçmişte kalan
muhteşem yıllarını tekrar bulduğunu hisseder. Ayverdi’nin ağabeyi mimar Ekrem
Hakkı Ayverdi’nin yazı ve kitapları sayesinde Osmanlı mimarisi ve hat sanatı

103 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.31.


104 U. Ataman; Havlioğlu, age., 2015, s.35.
105 U. Ataman; Havlioğlu, age., 2015, s.36.
106 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.133. Sâmiha Ayverdi 1936-1959 yılları arasında

ağabeyi Ekrem Hakkı Ayverdi’nin evinde yaşamıştır (krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2,
2015, s. 15). Mimar olan Ekrem Hakki Ayverdi, ömrü boyunca çeşitli san'at eserlerini, güzel yazı
ve tezhip, kur'an-ı kerimler, cildler, nâdîde kumaş ve çiniler, muhtelif cins evânî, cam eşya, yazı
san'atına âit malzemeleri toplamış ve önemli bir koleksiyon olusturmuştur (krş.
http://www.kubbealti.org.tr/VakifDetay.aspx?id=6, et. 10 Aralık 2018).
107 Krş. Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.157.

23
hakkında daha çok düşünmeye başlar.108 Burada Osmanlı geleneğini seven ve
sürdüren dostlar edindiğini belirten Schimmel, hatıratında özellikle Süheyl Ünver
ve Nihat Sami Banarlı’yı anmadan geçmez.

Schimmel’e göre, Ayverdi kalbinde yer etmiş kadîm Osmanlı


geleneklerini romanlarında ve kısa hikâyelerinde yaşatmaktadır. Onun eski
İstanbul’u uzun ve melodik sesi ile anlatışını dinlemeyi çok sever. (Geçmişin) en
güzel parçalarını okurlarıyla paylaştığı İstanbul Geceleri kitabını her seferinde
büyülenerek okuduğunu belirtir.109 Bir bölümünü tercüme edip yayımladığı –ve
fakat tercümeyi bitirmeye ömrünün vefa etmediği- İstanbul Geceleri kitabına olan
sevgisini şahsî sohbetlerinde her vesileyle ifade eder. Mektuplarında Ayverdi’ye
Marburg’daki talebeleriyle İstanbul Geceleri adlı eseri okuduğunu ve kitabın
onlara zor gelmesiyle beraber çok sevdiklerini yazmaktadır. Onlara her bölümde
uzun uzun açıklama yapmanın gerektiğini ve bu durumdan aldığı zevki
belirtmekle beraber bu vesile ile Ayverdi’yle öbür planda konuştuğunu söyler.110

Schimmel’in Ayverdi’ye mektubunda yazdığına göre; Marburg’a


döndüğünde bir gün değerli meslektaşı Alman şarkiyatçı Franz Taeschner111 onu
ziyarete gelir. Schimmel uzun uzun Türkiye’den bahseder ve Ayverdi’nin yazdığı
İstanbul Geceleri adlı eserini gösterir. Taeschner kitaptan çok etkilenerek
Schimmel’i kısmen ya da tamamını tercümeye teşvik eder. Schimmel bu vazifenin
cümlelerin ahengini korumak sebebiyle hayli zor olduğunu bilerek Ayverdi’den
müsaade ister ve bu vesile ile onunla konuşup, sesini duyabileceğine inanır.
Taeschner aynı gün Ekrem Hakkı Ayverdi’nin hazırlamış olduğu Fatih dönemi
mimarisi hakkındaki eseri de inceler ve Schimmel’in bu kitap hakkında bir
makale yazmasını nasihat eder. Günün sonunda ise Kenan Rifâî hakkında
teferruatlı bilgi sahibi olur.112

108 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, age., s.21.


109 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.22.
110 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, age., s.36.
1111888 Almanya doğumlu olan Taeschner, Bonn, Berlin, Münih, Erlangen ve Kiel

üniversitelerinde Doğu bilimi okumuş ve Arapça, Farsça, Türkçe öğrenmiştir. Öncülük ettiği ilmî
alanlar özellikle Anadolu’nun tarihi coğrafyası, Osmanlı coğrafi edebiyatı, kültür tarihi ve fütvvet
tarihini kapsar. (Reindl, “Taeschner, Franz”, (DIA), 2010, s. 368-369.)
112 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, age., s.41.

24
Schimmel ile Ayverdi’nin tesis ettiği yakınlık ailelerine de sirayet etmiştir.
Birbirlerine ufak hediyeler göndermelerinin yanı sıra mektuplarında hane halkı
hakkında da sohbet edip selamlarını iletirler. Öyle ki Schimmel’in mektuplarından
birinde annesi Anna Schimmel Almanca olarak Ayverdi’ye, kendisine gönderdiği
hediyeler için teşekkür eder ve “Annemarie sizden o kadar çok söz etti ki, benim
için hiç yabancı değilsiniz”113 diyerek Ayverdi’nin gösterdiği ilgi ve yakınlıktan
duyduğu memnuniyeti belirtir. Buna cevaben Ayverdi; “Annenize söyleyiniz ki;
kızı bizim de kızımızdır. Binaenaleyh bir yabancı değil pek eski bir aşinaya olan
bu alâkamız, fazla değil belki azdır bile”114 sözleriyle Schimmel’e olan sevgi ve
mânevî yakınlığını belirtir.

1954 yılında Schimmel’in Ankara Üniversitesi’nde görev yapması


gündeme gelince Ayverdi bu vazifeden hem Türkiye’nin hem de Schimmel’in ne
kadar kârlı çıkacağını öngörerek sevinmesinin yanı sıra, Alman bir kadın
profesörün Ankara’da karşılaşabileceği zorlukları düşünüp endişelenir. Her zaman
yaptığı gibi kalemine sarılarak özellikle Ankara’daki dostlarına mektuplar yazar
ve Schimmel hakkında malumat verir, gıyabî hürmetkarlarını artırır. Schimmel’e
bunu “Hülâsâ Türkiye bir ikinci vatan olarak sizi özlüyor ve bekliyor vesselam”115
sözleri ile aktarır. Ayverdi Schimmel’i memleketin bağrında uyandırılmış,
beşeriyete ışık saçıcı bir Mevlevî çerağı olarak görerek büyük bahtiyarlık hisseder
ve bu şevkin de günden güne parlamasını niyaz eder.116

Ayverdi’nin yazdığı mektuplardan yukarıda bahsi geçen konuyla alâkalı


bir bölüm örneği, aralarındaki muhabbeti göstermek amacıyla çalışmaya ilave
edilmiştir:

İstanbul’da sizi seven ve tanıyan bir zümre var ki onlara Cemile Kıratlı’dan
bir sırdaş, bir haldaş olarak bahsetmek hoşuma gidiyor. Fakat bir başka
zümre de var ki bunlara asla Cemile Hanım’dan bahsetmiyorum, sadece
Prof. Annemarie Schimmel’i söylüyorum. Zira insanların bir kısmı
hüsnüniyet ve ihlas sahiplerini istismar etmeyi âdeta vazife biliyorlar.117

113 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.38.


114 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.43.
115 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.40.
116 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, age., s.39.
117 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.57.

25
Schimmel’in Ankara Üniversitesi’ne gelmesinden sonraki mektupları
“Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’ndeki Görevi” bölümünde ilgili olan
yerlerde belirtmeyi uygun gördük. Buradan sonraki bahisler aralarındaki tasavvufî
mânâda gelişen yakınlığı ele alır niteliktedir.

Schimmel, mektuplarında kendi iç dünyasından bahsetmeye ve kimi


zaman yolunu şaşırıp senelerce aradığı şeyleri baktığı yerlerde bulmak için bir
hayli gayret sarf ettiğini fakat bulamadığını söyledikten sonra “sayenizde
kaybettiğim yola kavuştum”118 sözleriyle Ayverdi’nin kendisine âdeta mürşitlik
yaptığını ve yine Schimmel’in “senin iyi bir müridin miyim?”119 suali ile de bu
mürşide olan teslimiyetini görmek mümkündür. Meşguliyetinden dolayı vakit
bulduğu zamanlarda parça parça yazabildiği bir mektubun sonunda, “halbuki size
karşı sevginin yarısı yoktur. O kemal-i sıhhat ve tamamdır”120 sözleriyle de bu
bağlılığını ve sevgisini dile getirir.

İlerleyen mektuplarda Schimmel, kimi zaman verdiği sert hükümlerden ve


varılmak istenen noktadaki gibi mütevazi, merhametli, şefkatli olamadığından
yakınmaktadır.121 Ayverdi ise, kendisine iftirada bulunduğunu belirterek,
“Müsamaha, sabır, tevazu, bizim Almanya’da çarpan kalbimizin içinde bol bol,
boy boy mevcut. Biz ne kadar derviş isek o da öyledir.”122 yanıtıyla
memnuniyetini dile getirir.

Schimmel 1954 senesinde Profesör Heiler’in yerine Hollanda Kraliçesi123


tarafından tesis edilen bir konferansa katılır. Konferans dönüşü Ayverdi’ye
mektup yazarak ihtişamlı bir sarayda tasavvuf hakkında birşeyler söylediği için ne
kadar heyecanlı olduğundan bahsettikten sonra, katılımcıların bir Fransız kont, bir
İngiliz lord, Hollandalı bir profesör, Hint mistisizmi ile meşgul İngiliz bir hanım
ve bir de “ben zavallı” diye tanımladığı kendisinin bulunduğu belirtir. Schimmel
orada yaptığı konuşmasının kendisine bir vahiy gibi geldiğini, insanların çok

118 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.65.


119 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.158.
120 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.75.
121 Ek Resim.9’da mektubun orjinali bulunmaktadır.
122 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.46-48.
123 Juliana Wilhelmina, (1948-1980) yılları arasında Hollanda kraliçesi olmuştur.

26
etkilenerek, “senelerce aradığımız şeyi siz anlattınız” diyerek teşekkür ettiklerini
belirtirken kendisinin bir şey yapmadığını, Merkez Efendi hikâyesini anlatıp,
tasavvuftan, aşktan ve tevekkülden bahsettiğini yazar. Hepsinin İslâm dinini çok
sevdiklerini belirttiği mektubunda, konuşma yaptığı sürede kendisini Ayverdi’ye
çok yakın hissettiğini belirtir ve insanların sunduğu teşekkürleri Ayverdi’ye
ileterek mektubunu tamamlar.124

Schimmel 1990 Temmuz ayında Ayverdi’ye yazdığı son mektuplardan


birisinde gördüğü bir rüyasını anlatır. Ayverdi ile birlikte Mekke’yi ziyaret
ettiklerini, çevresindeki arkadaşlarının onlara gülden taç taktıklarını ve güzel bir
kapının ardından Kâbe’nin görünmesiyle hayretler içinde uyandığını belirtir.
Uyandığında o günün Kurban Bayramı olduğunu fark eder ve hemen Ayverdi’ye
mektup yazarak bayramlaşır.125 Daha sonra Türkiye’de verdiği bir konferans
vesilesi ile Mart 1993’te İstanbul’da Ayverdi’yi son kez ziyaret etme fırsatı bulur.
Madde planındaki bu son görüşmeden sonra “öteki tarafta” buluşmak üzere
ayrılırlar. Bu buluşmadan 3 gün sonra Ayverdi Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Schimmel dünyanın farklı yerlerinde verdiği konferanslarda sık sık Ayverdi’nin
talebeleri ile karşılaşır ve “Biz Sâmiha Anne’nin evlatlarıyız’ diye yanına
geldiklerinde onlara mutlulukla “Dünyanın neresine gitsem Sâmiha Abla’nın
talebelerine rastlıyorum” cevabını verir.126

3.3. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’ndeki Görevi

Schimmel, Türkiye’ye ikinci gelişinden haberdar olan Ankara Üniversitesi


ve İstanbul Üniversitesi’nin daveti üzerine “13.yüzyılda İslâm ve Hristiyanlık
Arasındaki Münasebetler” konulu konferans verir. Konferans sonrası yaptığı bir
röportaj “Türkçe’yi Hatasız Konuşan Alman Profesör”127 başlığıyla gazetelerde
yerini alır. Röportajı yapan gazeteci, karşısında oturan sarı saçlı, uzun boylu,
geniş alınlı, daima gülümseyen zeki görünüşlü bu profesörün tevazuu karşısında
mahcup olur ve “Az bildiği Türkçesi bu kadar iyi ise, ya öteki lisânlara kim bilir

124 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.59-60.


125 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, age., s.210.
126 Krş. Önsöz, “Annemarie Schimmel”, 2008, s.62.
127 Ek Resim:7’de röportajın tamamı bulunmaktadır.

27
nasıl vakıf?”128 sorusunu sormaktan kendini alamaz. Schimmel, 1953’te
Almanya’ya döndükten sonra Türkiye’deki dergilere yazılar göndermeye devam
eder. Artık Türkiye’de kendisini tanıyan ve seven, sanat, edebiyat ve tasavvuf ehli
birçok entelektüel vardır ve bunlar Schimmel’i kendi ülkelerinde görmek
istemektedirler.

Ankara’da İlâhiyat Fakültesi henüz yeni kurulmuştur129 ve bu fakültede


dinler tarihi okutacak bir hoca ve hatta dinler tarihi kitabı dahi bulunmamaktadır.
Schimmel ise çalışkanlığı, ilmî araştırmalardaki titizliği, Doğu ve Batı'nın klasik
bilim dillerine hakimiyeti ile üniversite çevrelerinin dikkatini çeker. Ankara
Üniversitesi bu vazife için Schimmel ile irtibata geçer ve bir süre yazışmalar ve
bürokratik işlemler devam eder. Schimmel bu talebi “İki doktora yapmış ve
Marburg Üniversitesinde dinler tarihi dersleri vermiş biri, halen boş olan bir kürsü
için ideal bir adaydı. Müslüman olmamış bir bayan olmam ise burada önemli bir
rol oynamıyordu.”130 sözleriyle dile getirir.

Almanya’da derslerine devam ederken Ankara’dan gelecek tayin haberini


bekleyen Schimmel’in, bu süreçte Ayverdi’ye yazdığı mektuplardan bir an önce
Ankara’ya gelmek istediği anlaşılmaktadır. Ayverdi bir yandan Ankara’daki
dostlarına Schimmel’in gelişine müspet bir zemin oluşturmak amacıyla mektuplar
yazar, Schimmel’in gelişinin Türk milleti için çok faydalı olacağını ve müstesna
bir köprü vazifesi göreceğini belirtir. Bir yandan da Schimmel’i, ilmî ve insâni
güzelliğinden dolayı bir grup insanın hasedini tahrik edebileceği konusunda
uyarır. Schimmel buna binaen meslektaşlarının haset ve kıskançlıklarına
Almanya’da da bilhassa İlâhiyatçılar arasında da sık sık rastladığını belirtir.131

Schimmel, 1 Temmuz 1954 tarihinde, Hilmi Ziya Ülken başkanlığında,


Bedi Ziya Egemen, Şakir Sabri Ansay, Suut Kemal Yetkin ve Tayyip Okiç’ten
meydana gelen fakülte kurulunun onayıyla, Ankara Üniversitesi İlâhiyat

128 Üstündağ, “Türkçe’yi Hatasız Konuşan Alman Profesör”, 1953.


129 Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi 1949 senesinde kurulmuştur.
130 Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.159.
131 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.62 ve 65.

28
Fakültesi’nde Dinler Tarihi derslerini okutmak üzere profesörlük kadrosuna
alınır.132 Kurul müracaat dosyasını tetkik eder ve şu kararı verir:

Yukarıda tahlilleri yapılan eser ve makaleler Prof. Dr. Annemarie


Schimmel’in Mukayeseli Dinler Tarihi profesörlüğünü ehliyetle ifa etmiş
bulunduğu ve aynı ehliyetle devam edebileceği kanaatini jürimize
vermiştir.133

Schimmel gayrimüslim genç bir kadın olarak Dinler Tarihi Kürsüsü


Profesörlüğü görevine başlar ve fakültede bu kürsünün kurulmasına öncülük eder.
Müslüman bir ülkede gayrimüslim bir kadın hoca olarak hiçbir tepkiyle
karşılaşmadığını, bunun sebebinin de gelenekten kaynaklanan derin hoşgörünün
tezahürü olduğunu söyleyen Schimmel, Almanya’da Müslüman bir bilim
adamının Protestan ve Katolik bir üniversitede, hem de Dinler Tarihi Bölümü’nde
başkan olabileceğini tahayyül bile edemediğini belirtir. Bu da bize hem
Schimmel’in önyargılardan ne kadar uzak ve özeleştiri yapabilen bir aydın
olduğunu, hem de dönemin Türkiye’sinde liyakate verilen önemi
göstermektedir.134 Bu dönemde Ankara Üniversitesi'nde ve diğer Orta Doğu
üniversitelerinde bulunan (kadın) profesörlerin ve öğretim elemanlarının yüzdesi,
21. yüzyılın başlarında Bonn Üniversitesi'nden çok daha yüksektir.135 Schimmel,
Alman bir bilim insanı olarak Türkiye’de profesör unvânı ile Dinler Tarihi
Kürsüsünün başına geçirilmesi ile, İslâm ülkelerinde kadınların bastırılmaları
hakkındaki iddiaların ne kadar gerçek dışı olduğunu kendi deneyimiyle
göstermektedir.

Schimmel Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde 5 yıl boyunca Dinler


Tarihi dersi verir ve bu ders notlarının derlenmesi ile 1955 yılında “Dinler
Tarihine Giriş” adlı bir ders kitabı neşreder. Bu neşri mukayeseli dinler tarihi
alanında Türkçe yazılmış ilk eser olur.136

Nezihe Araz bu vazifenin başlaması ile ilgili olarak: “Cemile, bir insanın

132 Krş. Bilman, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, 2004, s.16.
133 Hatipoğlu, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, 2003, s. 570.
134 Krş. Kılıç, Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar, 2016, 229.
135 Krş. Wild, “In Memoriam Annemarie Schimmel”, 2003, s.131.
136 Krş. Akın, “Annemarie Schimmel”, 2004, s.173.

29
arzulayabilme kudretinin bütünü ile bir tek şey arzuluyordu: Türk
üniversitelerinden birinde vazife almak! Böyle bir vazife almasaydı bile, onun
arzusunun şiddeti bu vazifeyi icat ve ihdas edebilirdi.”137 diyerek Schimmel’in
Türkiye’ye ve burada yapacağı vazifeye olan iştiyakını belirtir.

Ankara’ya taşındığı gün hemen Ayverdi’ye mektup yazar ve o günü “tarihî


bir an” olarak niteler. Etraflıca taşınma sürecini anlatır ve evinin tam fakültenin
karşısında olmasından mutlulukla bahseder. Schimmel vazifeye başladıktan sonra
üç ay maaşını alamaz. Çevresindeki dostları onu bu süreçte maddî-mânevî
destekleyerek evini kurmasına yardımcı olur. Schimmel, Ayverdi’ye “Burada
inşallah mutasavvıfâne bir hayat sürmeye muvaffak olacağım” sözleriyle
tasavvufu hayatına geçirme arzusunu dile getirir ve nefsani isteklerinden
vazgeçmeye çalıştığını yazar.138

Anna Schimmel kızı ile beraber Ankara’ya gelir ve burada bulunduğu


sürece Anadolu’ya yapacağı seyahatlerin çoğunda kızına eşlik eder. Schimmel’i
bu süreçte yalnız bırakmayan annesi, bir editör dikkatiyle kızının kitaplarını okur
ve “Ben halkın sesiyim” diyerek mantık silsilesi hatalı, muğlak cümlelerde kızını
uyarır.139

Schimmel fakültedeki iş arkadaşları pek çalışmadıkları ve bol bol toplantı


yapıp konuştukları için onlarla pek anlaşamaz. Bir yandan derslerini en
mükemmel derecede verebilmek için uğraşırken, diğer yandan aralıksız olarak
çeviri yapar ve makaleler yazar. “Çocuklarım” veya “biraderler” dedikleri
makalelerini Ayverdi’ye göndermeyi ihmal etmez. Schimmel burada görev
yaptığı dönemde fakültede Sanat Tarihi dersi veren hocanın Avrupa’ya
gitmesinden dolayı iki dönem boyunca Sanat Tarihi derslerini de verir.140 Ders
vermek ya da yazı yazmak dışında, Osmanlı edebiyatı ve kültürü hakkında Kemal
Edip’le sohbetler ederken Ali Alparslan ile hat çalışır. Bu çabalarına Ayverdi

137 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.221.


138 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.102.
139 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.29.
140 Prof. Dr. Rami Ayaz ile yapılan röportaj

30
sevinç içinde destek verir. Bir yıl içinde Schimmel’in sadece Türkçesi değil, hattı
da çok gelişir.141

Schimmel bu dönemde Türk adetlerini büyük bir keyifle uygular. İbn-i


Hafif ile ilgili çalışmasını “her şeyi ihata eden tavrına hayran olduğu”142 Kani
Karaca’nın İbni Hafif’in ruhu için okuduğu mevlidle tamamlar. Sonrasında
Karaca’dan aldığı kudüm dersleri ile dostluklarını devam ettirir. Schimmel bu
dönemde Türklerle vakit geçirmeyi, Alman dostlarıyla143 görüşmeye tercih eder,
en sıkıcı Türk buluşmalarında bile yeni bir deyim, an’ane ve âdetler hakkında
mâlumat öğrenmenin heyecanını yaşar. Özellikle sade, okuma-yazma bilmeyen
köy kadınlarının sahip olduğu kadîm hikmetli söz hazinesi onu etkiler ve onlardan
birinden Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın şu mısralarını öğrendiğini ifade eder:144

Görelim Mevlâm ne eyler,


Ne eylerse güzel eyler.

Schimmel’in bu dönemdeki düşüncelerini daha yakından görmek için


Alman gazeteci Renate Beyer145 ile 2000 yılında yaptığı makaleden
faydalanacağız. Beyer, Schimmel’e Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde
görev yaptığı günlerdeki deneyimini sorduğunda Schimmel, bu vazifeyi ifa ettiği
için çok şanslı olduğunu söyleyerek söze başlar ve bu dönemde İslâm hakkında
çok şey öğrendiğini, derslerini Türkçe vermesinin de kendisi için heyecan verici
ve öğretici olduğunu belirtir. Bu dönemde genç̧ dindar Türklerin diğer dinlere
karşı ne kadar açık ve toleranslı olduklarını gözlemlediğini ifade eder ve pek çok
ilâhiyatçı yetiştirmesinin yanı sıra öğrencileri ile arasında oluşan karşılıklı verim
ortamının en mühim şey olduğunu söyler.146

141 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.26.


142 Krş. Schimmel, age., s.156.
143 Naziler döneminde Walter Björkmann’ın da aralarında bulunduğu birçok Alman profesöre

Türkiye’nin farklı üniversitelerinde kürsüler tevdi edilir. Bu sebeple 1950’li yıllarda Schimmel’in
tanıdığı Alman hocaların bir kısmı Türkiye’de bulunur. (Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.147-
148.)
144 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, 153.
145 Almanya’da İlâhiyat ve Eğitim Bilimleri tahsili yapmış gazeteci ve film yapımcısıdır.
146 Krş. Beyer, “Annemarie Schimmel ile Röportaj”, 2006, s.351-352.

31
Schimmel’in bahsettiği bu karşılıklı verimli ortamı öğrencileri tarafından
da doğrulanmaktadır. Schimmel’in vefâtının ardından yazdıkları makaleler
incelendiğinde hiçbir talebesinin onun hakkında menfi konuşmamasının yanı sıra
ondan öğrendikleri hasletleri anlatmaları şayan-ı dikkattir. Bu dönemde
Schimmel’in öğrencisi olan Prof. Dr. Rami Ayaz ile yaptığımız görüşmede
kendisine “Anne Maria” veya “Anne” diye hitap ettiklerini belirtiyor.
Talebelerinden bir diğeri olan İlâhiyat profesörü Mehmet Said Hatipoğlu147 ilk
başta bir Alman hanımın kendilerine ders vermesinden duyduğu hayreti
belirttikten sonra, hocasının çok cana yakın, sakin ve soğukkanlı bir hanım
olduğunu ve hayran hayran onu dinlediklerini belirtir. Hatipoğlu, derslerini ve
talebelerini çok seven bu hocanın hiç talebelerine bakmadan, gözlerini kapatarak
ve içinden duyarak ders anlattığını söylerken onun daima bir tefekkür hayatı
içinde olduğunu belirtir.148 Hocasına nasıl bu kadar yoğun çalışmaya vakit
bulduğunu sorduğunda ise “Müslümanlar gibi yapıyorum. Akşam erken yatıyor,
ertesi gün de çok erken kalkıyorum."149 Cevabını alır. Cebecioğlu’nun
makalesinde ilmî çalışmalarına vakit ayırabilmek üzere, günde ancak üç-beş saat
uyuyabildiğini öğreniyoruz.150

Schimmel, sürekli öğrenen ve araştıran bir öğrenci vasfıyla temayüz etmiş


bir öğretmen olmayı başarır.151 Marburg Üniversitesi’nde bulunduğu sürede de
yaptığı gibi, ders verdiği dönemlerde ilgi duyduğu meslektaşlarının derslerine
katılmakta bir beis görmeyen Schimmel, Ankara Üniversitesi’nde de aynı
merakını devam ettirmiştir. Hatipoğlu’nun makalesinden Hafız Sabri Özdil’in
Schimmel ile aynı dönemde fakültede Kuran ve kıraat dersleri verdiğini
öğreniyoruz. Hatipoğlu, Schimmel’in de bu derslere katıldığını hatta bir gün onun
yanına oturduğunu belirtir. Dayanamayarak hocasına neden bu derslere katıldığını
sorduğunda ise “Kur’ân-ı Kerîm’imi düzeltmek için geliyorum Mehmet” cevabını
alır.152 Mektuplarından da takip edebildiğimiz bu olayı Schimmel şu sözlerle
Ayverdi’ye anlatmaktadır:

147 1958 yılında Ankara İlâhiyat Fakültesi’nden mezun olmuş İlâhiyat profesörüdür.
148 Krş. Hatipoğlu, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, 2003, s. 571.
149 Krş. Cebecioğlu, “Bir Akademisyen Modeli Olarak Annemarie Schimmel”, 2003, s.583.
150 Krş. Cebecioğlu, agm., s.583.
151 Krş. Cebecioğlu, agm., s.584.
152 Hatipoğlu, agm., s. 573.

32
Yarın tekrar Sabri Bey’in dersine gideceğim. Günlerce dinlemek istiyorum.
Onun sesini ilk defa duyunca artık eski mutasavvıfların anlattıkları
hikâyeleri anladım. İnsan güzel sesli bir insanın Kur’ân okumasını
dinleyince kendinden geçer, bunu şimdi anladım. Çok acayip ki, burada
yalnız Şark ahenklerini, Şark musikisini, Şark sanatını duymak istiyorum.
Garb musikisini Almanya’da ilkin çok sevdim ama burada yabancı, garip
geliyor bana.153

Schimmel’in çevresindekiler onun her daim kitap okuduğunu, fiş


tuttuğunu veya makale yazdığını söylemektedirler.154 Yakın dostum dediği
Mehmet Önder155 Schimmel’in on binlerce fişi olduğunu, hiç boş bir anına
rastlamadığını ya bir kitap ya da daktilo başında olduğunu belirtir.156

Ayverdi ile olan mektuplarından da takip ettiğimiz üzere, Schimmel


verimli çalışabilmek için derslerini tamamlayınca derhal evine gitmekte ve ilmî
çalışmalarına aralıksız devam etmektedir. Bu çalışmaların yanı sıra tiyatro,
sinema veya herhangi bir gösteriye gitmek hiç aklına gelmez. Dinlenmesi için
Mallorca sahillerine gitmenin kendisi için hapiste yatmaktan daha korkunç
olduğunu esprili bir dille ifade eder. Hatıratında ise Ankara’daki dostlarıyla
buluşup yemeğe gitmeyi zaman kaybı olarak değil bilhassa öğrendiği bir kelime,
bir deyim ile ufku açıldığı için bir kazanç addettiğini ifade eder.157

İlâhiyat profesörü Ethem Cebecioğlu Schimmel’in akademik özelliklerini


ortaya koyan “Bir Akademisyen Modeli Olarak Annemarie Schimmel” başlıklı
makalesinde Schimmel’in Tasavvuf Tarihi Literatürü’nde neden temel kaynak
sayıldığını anlamamızı sağlamaktadır. Cebecioğlu’nun verdiği bilgiye göre
Schimmel edindiği orijinal bilgileri paylaşmaktan büyük zevk almakta ve bunun
ilim insanını geliştirdiğine inanmaktadır.158 Schimmel bildiği 18 dil sayesinde
karşılaştığı yeni bilgilerde daima ilk kaynağa inmeyi ve orjinal eseri tahlil etmeyi

153 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.118.


154 Krş. Cebecioğlu, “Bir Akademisyen Modeli Olarak Annemarie Schimmel”, 2003, s.583.
155 Halkbilimci, şâir ve yazar Mehmet Önder, 1954-1963 yılları arasında Mevlânâ Müzesi

Müdürlüğü yapmıştır. 1977-1983 yılları arasında Bonn Büyükelçiliği Kültür Müşaviri olarak
görev yapmıştır. (Bu süreçte Schimmel ile komşu olmuştur.) Emekliliğinden sonra Türkiye İş
Bankası Kültür Müşaviri olmuştur (http://www.biyografya.com/biyografi/6898 et. 10 Aralık
2018).
156 Krş. Önder, “Tanıdıklarının Gözünden Annemarie Schimmel”, 2003, s.568.
157 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.148.
158 Krş. Cebecioğlu, agm., s.584.

33
şiar edinmiştir. Önder, Schimmel’in evinde mikrofilm makinesi olduğunu ve
orijinal metin üzerinde çalışmayı çok sevdiğini belirtir.159 Arapça ve Farsça en
çetrefilli metinleri, mesela İbn Arabî’yi incelerken, aslından inceler, başkasının
araştırmasına itibar etmez.160 Çevirilerinin ne derece başarılı olduğuna dair
kendisine yöneltilen bir soruya cevaben “Tercüme, belki de akıntıya kürek
çekmektir, ama aynı zamanda bir aşk işidir. Diğer taraf biliniyorsa ve orada
insanın sevdiği şeyler varsa, onları kendi dünyasına aktarmaya güç yetirebilir. Ve
bana göre bu, benim en önemli görevim.”161 diyerek çalışmalarına verdiği
ihtimamı anlamamızı sağlar.

Schimmel’i birçok bilim insanından ayıran temel özelliklerden birisi de


İslâmî araştırmalarını bütüncül bir epistemolojik çerçeve içinde ele almasıdır. Bu
amacı doğrultusunda İslâm felsefesi, tasavvuf, şiir, hat, çini, minyatür ve bunları
içinde barındıran kültürleri, tarihi, folkloru, bireyleri ve o bireylerin günlük
yaşamlarıyla bütünleşmiş öğeleri bir bütün olarak ele alır.162

Schimmel ile 1950’li yıllarda tanışan ve o dönemlerde bir gazetenin hem


sahibi hem de yazı işleri müdürü olan Gökhan Evliyaoğlu, Schimmel’in ara sıra
üniversite çıkışlarında yazar Abdülbaki Gölpınarlı’nın da bulunduğu edebiyat
çevresinden isimlerle yaptığı derin sohbetlere katıldığını ve bunun katılımcılar
açısından bir akademi gibi olduğunu belirtmektedir. Bir sohbet esnasında da
Gölpınarlı’nın Schimmel için şöyle dediğini yazar: “Hayret ediyorum! Nasıl
kavramış bu işleri, sadece Türk olmak, Türkçe’yi bilmek yetmez, İslâm’ı bu kadar
derinden tetkik etmek, hele de tasavvufun bu kadar özüne girebilmek çok büyük
hüner.”163 Daha sonraları Almanya’da ataşelik yapmaya başlayan Evliyaoğlu,
Schimmel’i daha yakından tanımaya fırsat bulduğunu belirterek, onda gördüğü en
önemli hususiyetin, “dehanın o sınır ve tarih tanımayan evrenselliğini dünya
kültürleri içerisinden süzüp çıkarabilmesi” olduğunu belirtir. Schimmel,
Halife’nin Rüyası adlı eserinde Evliyaoğlu’nun bir şiirini kullanır ve
Evliyaoğlu’ndan kısaca bahsettiği kitabı ona takdim ederken imzasını “Bende-i

159 Krş. Önder, agm., s. 569.


160 Krş. Önder, agm., s. 566.
161 Bilman, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, 2004, s.64.
162 Krş. Sezer, “İslam Araştırmaları Bilgini Annemarie Schimmel’in Ardından”, 2003, s.145.
163 Evliyaoğlu, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, 2003, s. 575.

34
Bendegân-ı Mevlânâ”164 ifadesiyle atarak Hz. Mevlânâ’ya olan derin bağlılığını
ve tevazuunu gösterir.165

Çalışmanın ana bölümünü Schimmel’in Türkiye’de geçirdiği günlerin


oluşturması sebebiyle, incelediğimiz kaynaklarda Schimmel’in bu dönem
boyunca iletişimde olduğu, özellikle hatıratında ismini andığı şahıslar hakkında
mümkün olduğunca bilgi vermeye çalıştık. Çalışmanın düzeni açısından kısaca
burada bulunduğu dönemde yaptığı evlilikten de bahsetmeyi uygun gördük.
Hatıratında özel hayatının mahremiyetini paylaşmaktan hoşlanmadığını,
gözyaşları, hayal kırıklıkları ve insani problemler hakkında konuşulmaması
gerektiğini belirten Schimmel, Ankara’da yaptığı evlilikten ne dostları arasında ne
de hatıratında hiç bahsetmiyor, bahsedilmesinden de hoşlanmıyor. Bu resmî süreci
kısaca özetlemek gerekirse Schimmel ilk olarak, Ayverdi ile olan mektuplarında
Türkiye’de kaldığı dönem boyunca birçok evlilik teklifi aldığından, ama yoğun
mesaisinde bunların mânâsız göründüğünden dolayı evlenmek istemediğinden
bahseder.166 Daha sonra tanıştığı Ziraat Vekâleti Devlet Çiftlikleri Umumu
Müdürlüğü Yapı İşleri Uzmanı Baş Mühendis Osman Tarı ile 18 Mayıs 1955
tarihinde, aralarında o dönemin Diyanet İşleri Başkanı Eyüp Sabri Hayırlıoğlu,
pek çok bürokrat ve akademisyenin de bulunduğu bir nikâh merasimiyle evlenir
ve Türk tâbiiyetine geçer.167

Ayverdi’ye mektubunda bahsettiğine göre balayında Konya ile başlayan,


Afyon, Kütahya, Manisa, Edremit, Bursa ziyaretleriyle devam eden bir seyahat
gerçekleştirir. Evliliğinden dolayı Türkiye ve Almanya’daki dostlarının tebrik
mesajları onu memnun ederken, gazete ve dergilerde çıkan birkaç mânâsız ve
yanlış yazıdan müteessir olduğunu belirtmektedir.168 İlerleyen günlerde yazdığı
bir mektupta kayınvalidesinin evinde olduğunu ve yemeklerle meşgul olması
gerektiğini belirtirken, “Ey benim mutasavvıf Cemile, nerede şiir yazdığın
günler?”169 sözlerinden çok da tercih etmediği bir süreçte olduğunu anlıyoruz.

164 Mevlânâ’nın kölelerinin kölesi


165 Krş. Evliyaoğlu, agm., s. 575.
166 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.132.
167 Krş. Bilman, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, 2004, s.16.
168 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, age., s.136.
169 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.144.

35
Yazar Beşir Ayvazoğlu, onun bir Türk hanımı gibi bütün görevlerini yerine
getirmek için çırpınmasına rağmen, gelip gidenlerin çokluğu yüzünden ilmî
çalışmalarının aksadığını belirtirken170, yakın dostu Mehmet Hatipoğlu da bunu
“onun nazarında ilim kadınlığı evlilikle kabil-i te’lif değil”171 sözleriyle
desteklemektedir.

Ayverdi’ye yazdığı şu mektupta Schimmel’in kaleminden de evliliğinin


üçüncü yılın sonunda boşanmayla sonuçlanmasının tamamen ilmî çalışmalarının
önceliğinden kaynaklandığını anlayabiliriz:

Bana derin bir istirahat veya rahat güzel bir çalışma imkânı lazım. Kömür
taşımadan, çamaşırları düşünmeden, çarşıya çıkmadan. Bütün bu ufacık ve
galiba zikre şayan olmayan şeyler beni zihnen ve bedenen o kadar
yoruyorlar ki, aynı emekle koskoca bir eser yazabilirdim. İnsanları
sevmekle beraber onların bu bitmeyen sohbetleri beni müthiş yoruyor
(…)172

3.4. Hz. Mevlânâ ve Konya Seyahatleri

Annemarie Schimmel, çocukluğundan itibaren okuduğu masal


kitaplarındaki derviş tipleriyle tanışmak için âdeta bir ömür boyu seyahat etmiştir.
O “tip”i kimi zaman okuduğu kitaplarda, kimi zaman Lahor sokaklarında kimi
zaman ise Anadolu’nun okuma yazma bilmeyen arif ve arifelerinin söz ve
sohbetlerinde bulur, görür ve tanır.173

Çalışma konumuzun Schimmel’in Türkiye’de kaldığı dönem olması


sebebiyle, onun Anadolu topraklarında ziyaret ettiği yerlere ve kurduğu ilişkilere
değineceğiz. İlk olarak bahsetmek istediğimiz, Schimmel’in Mevlânâ Hazretlerine
olan bağlılığından kaynaklanan Konya ziyaretleridir. 1950’li yıllarda İstanbul’dan
Konya’ya seyahat etmek fiziken hiç de kolay değildir. Schimmel 1952 yılında bu
seyahati gerçekleştirebilmek maksadıyla İstanbul’daki Alman arkadaşlarından ve
Türk dostlarından ona eşlik etmelerini rica eder fakat bir netice alamaz. Seyahatin

170 Ayvazoğlu, Defterimde 40 Suret, 1996, s.206.


171 Hatipoğlu, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, 2003, s. 572.
172 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.155
173 Krş. https://www.yenisafak.com/hayat/elli-yil-hicyoruldumdemedi-2993753 et. 10 Aralık 2018.

36
gerçekleşmesine dâir ümidini kaybeden Schimmel, İstanbul Üniversitesi
yakınlarında oturan bir gönül ehline durumunu anlattığında bu gönül ehli
kendisine; bunun sebebinin aşikâr olduğunu, Hz. Mevlânâ’nın Schimmel’in
arkadaşlarını değil, sadece onu görmek istediğini söyler. Bu uyarıyı dikkate alan
Schimmel tüm parası ve cesaretini toplayıp bir uçak bileti alır ve Konya’da Yeşil
Türbe’nin karşısında bir otele yerleşir. Bundan sonraki kısmı vecd halinde
geçireceği ziyaretler oluşturur. İlk olarak “hayatımın mânâsı” dediği Mevlânâ’nın
mânevî huzuruna kapanıp hürmetle eğilir. Sonra Alâeddin Camii’ne, Alâeddin
Tepesindeki Karatay Medresesi’ne, şehrin merkezindeki Aziziye Camii’ne ve
oradan Mevlânâ’nın gezindiği Meram Bağları’na gider.174 Tüm bunları bir
rüyadaymış gibi yaşayan Schimmel, Mevlânâ’nın beyitlerini anlayabilmek için bu
istihalenin yaşanmış olması gerekliliğine inanır.

Schimmel hatıratında bu ilk ve unutulmaz seyahatini anlattıktan sonra bir


sonraki seyahatini 1953 yılında Ankara’dan karayolu ile yapar. Akabindeki
yıllarda o kadar çok ziyarette bulunur ki, hatıratında bu yola olan aşinalığını tasvir
etmek için yol üzerinde bulunan ağaçları, Cihanbeyli’yi, Horozlu Han’ı, kerpiç
evleri, tuz taşıyan deve kervanlarını tüm detayı ile anlatır. Schimmel bu
seyahatlerin her birinin diğerinden heyecanlı ve maceralı olduğunu, değişmeyen
tek şeyin yolcuların yanlarına aldıkları azıklarını yabancı misafirler ile paylaşması
olduğunu belirtir. Seyahat esnasında kimi zaman otobüsün motoru ansızın durur
ve arkadan gelen yolcu dolu otobüse bir otobüs dolusu insan daha bindirilir,
veyahut otobüs çamur dolu bir balçığa saplanır ya da rekor denemesi yaparak çok
kısa sürede Konya’ya ulaşır.175 İslâmın Mistik Boyutları176 adlı eserinde ise bu
yolculuklara dair şöyle bir anısından bahsetmektedir: 1958 yılında Ankara ile
Konya arasında yaptığı bir yolculukta, dışarıdaki hava eksi üç derece iken araçta
kalorifer olmadığı için neredeyse donmak üzere oldukları esnada türkü söyleyen

174 Krş. Özkan, “Vefeyat”, 2003, s.158.


175 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.164-166.
176 1975’de Chapel Hill’de ilk basımı yapılan kitap 1982 yılında Türkçe’ye, 1985’de Almanca’ya

ve birçok dile çevirilmiştir. İlâhiyat Profesörü Mustafa Aşkar bu çalışmayı ‘tasavvufu hem derinlik
hem de akademik açıdan detaylı bir şekilde ele alan batıda yapılmış en mühim çalışmalardan biri’
kabul eder. (Krş. Aşkar, Tasavvuf Tarihi Literatürü, 2015, s.406.) Almanca baskısında Schimmel,
bu kitabin oluşmasında rol oynayan özellikle Türkiye ve Pakistan’daki pek çok dostuna teşekkür
eder (Krş. Schimmel, Mystische Dimensionen des Islam, 1985, s. 8).

37
mutasavvıfın iç ısısı arabayı öylesine ısıtır ki, pencereler buğulanır;
yolculuklarının son bir saatinde soğuktan şikâyet etmeyi bırakırlar.177

Sonuç ne olursa olsun, Schimmel vuslat yolunda her dem mutlu olur ve şu
mısraları terennüm eder:

Çöllerimizin ne hududu vardır ne de kenarı


Kalbimizin ne sükûnu var ne de huzuru178

Annemarie Schimmel daha gençlik yıllarında Mevlânâ’nın eserlerini,


fikirlerini tanımış, kendi ifadesi ile hayatını sadece İslâm tasavvufunun değil
genel olarak mistisizmin de bu en büyük şâirine hasretmiştir.179 Rûmî hakkında
derin araştırmalar yapan ve bunları Doğu ve Batıda birçok insana duyurmak için
muazzam çaba sarf etmiş olan Schimmel’in Mevlânâ hakkındaki ilk çalışması
1949’da Marburg’da yayınlanan Die Bildersprache Dschelaladdin Rumis başlıklı
küçük hacimli eserdir. 1978 de yayınlanan The Triumphal Sun: A Study of the
Works of Jalāloddīn Rūmī isimli çalışması, bu ilk eserin genişletilmiş halidir. Bu
eserin aynı sene basılan Almanca versiyonu Rumi: ich bin Wind und du bist
Feuer; Leben und Werk des großen Mystikers başlığını taşımaktadır. Son eserin
1999 yılında Senail Özkan tarafından Ben Rüzgarım Sen Ateş ismiyle Türkçe
çevirisi yapılır.180

Schimmel 1963 yılında verdiği “Mevlânâ’nın Şark ve Garbtaki Tesirleri”


adlı konferansında dinleyicilere Türkiye’de bulunduğu dönemden bahsederken,
öğrencilerinin ekserisinde olduğu gibi maddî olarak kısıtlı imkanları olduğunu
ancak son feniklerini saklayarak Konya’ya gidebildiğini anlatır. Hatıratında
1940’ların başında tanıştığı Rûmî Divânı ile yıldırım çarpmışa döndüğünü
söyleyen Schimmel, “Rûmî’yi basbayağı anlıyor gibiydim ve o gün bu gün ona
sadık kaldım.” dedikten sonra Konya'daki kabrini Kâbe misali ziyaret ettiğini,
şarkta ve garptaki izlerinin peşinde koşup her seferinde ona geri döndüğünü

177 Krş. Schimmel, İslâmın Mistik Boyutları, 1999, s.353.


178 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.167.
179 Krş. Önsöz, “Annemarie Schimmel”, 2008, s.62.
180 Krş. Özkan, “Schimmel, Annemarie” (DIA), 2009, s.230.

38
yazar.181

Evliyaoğlu, Schimmel hakkında yazdığı makalesinde Schimmel’in 17


Aralık’ta Konya’ya her gelişinde gecenin en sessiz saatinde Kubbe-i Hadra’nın
etrafında kimselerin kalmadığı saatlerde bir sütuna dayanmış, ellerini Mevlevî
selamı şeklinde omuzlarında birleştirmiş, boynu bükük bir vaziyette Kubbe-i
Hadra’yı seyre daldığına şahitlik ettiğini söyler.182 Schimmel bu dönemdeki
Konya tasvirini ise şu şekilde yapar:

Eğer insan baharın yağmur ve yıldırımlarını Konya’da görme imkânı


yakalarsa, bir gece ağaçların birden yeşile büründüğü ve şehrin ıtır
kokusuyla dolduğu o an, ansızın Mevlânâ’nın manzûm eserlerinde niçin
daima bahar şiirlerinin defalarca göze çarptığını anlar. Bilindiği gibi o,
baharı uyanmanın sembolü olarak görür. Ben, bir kişinin bir kere böyle bir
günü Konya’da müşahede ettiğinde, o an rahatlıkla Mevlânâ tarafından
resmedilen tasavvurları idrak edeceğine inanıyorum.183

Schimmel hayatı boyunca Mevlânâ hakkında birçok konferans verir ve bu


konferanslara katılmak için müsait olup olmadığı sorulduğunda, Mevlânâ
hakkında bir konuşmayı sadece arzulayabileceğini, bunun zahmet olması bir yana
mükafat olacağını belirtir. Hatıratında bahsettiğine göre bir gün rüyasında sema
yapan dervişleri görür ve kendi kendine acaba tarihteki seyyahların görüp
anlattıkları bu derviş sema’ını görmek bana da nasip olur mu? diye düşündüğü bir
dönemde eve bir mektup gelir ve Konya’da yapılacak anma töreninde konuşma
yapması istenir. Schimmel annesi ile birlikte Aralık 1954’te Konya’ya gider ve
anma töreninden önce büyük bir eve götürülür. Burada bulunan birçok yaşlı
beyefendi ellerindeki paketlerden, neyler, kudümler ve Mevlevî sikkeleri çıkarıp
musiki icra etmeye başlar.184 Akabinde başlayan derviş semaı ile Schimmel buna
şahitlik ettiğine âdeta inanamaz ve gördüklerinin rüya mı gerçek mi olduğunu
sorgulamaktan kendini alamaz.185 Yaşadığı bu tecrübeyi şu sözlerle ifade eder:

181 Schimmel, age., s.71.


182 Krş. Evliyaoğlu, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, 2003, s. 575
183 Schimmel, “Mevlânâ’nın Şark Ve Garptakı̇ Tesı̇ rlerı̇ ”, 2007, s.276
184 Ek Resim.13’te musiki icrasında çektiği fotoğraf bulunmaktadır.
185 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.173-174.

39
Sema esnasında dînî geleneklerin köklerine nasıl avdet ettiğini; musikiye,
neyin hasretle inleyişine ve Mevlânâ’nın beyitlerini terennüm eden
hanendelerin sesine nasıl gark olduğunu seyretmek ne müthiş bir
tecrübeydi. Rüya mı görüyorduk, yoksa hakikat mıydı?186

Şiire olan muazzam ilgisi ile şiirler yazdığını bildiğimiz Schimmel


hatıratında Şark’a gelmesiyle birlikte İslâm dinî musikisine karşı derin bir bağlılık
ve hayranlık duymaya başladığını yazar. Mevlevî ayininde dinlediği “Niyaz
ilâhîsi” ile cezbeye gark olduğunu ve Türk ilâhîlerinin o basit melodilerinden
aldığı hazzı “o ilâhîler ki her zaman Allah'ın zikrinde zirveye çıkarlar” sözleriyle
ifade eder.187

Schimmel’in bu dönemde Konya’da kurduğu dostlukların başında


Türkiye’deki sığınağı ve kazancı olan Mevlânâ Müzesi Müdürü Mehmet Önder
gelir.188 Mehmet Önder ile olan dostluğu Schimmel’in Marburg Üniversitesi’nde
görev yaptığı dönemde gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretlerine dayanır. O dönemde
Mevlânâ Müzesi müdürü olan Önder, müzeyi ziyaret eden birçok oryantalist gibi
Schimmel ile de ilgilenir. Vefâtının ardından, “tam elli senemiz birlikte geçti,
ardından çok yanıp yakınanlar oldu ama herhalde kimse benim kadar
üzülmemiştir” diyen Önder ile Schimmel yakın bir dostluk kurarlar.189

Önder, her sene Mevlânâ ihtifallerini Schimmel’in konuşması ile


başlattıklarını ve Schimmel’in bu konuşmalara çok özenli hazırlık yaptığını
belirtir. Önder’in naklettiğine göre Schimmel’i seven hanımlar, öğrenciler,
yaşlılar her yerde büyük bir sevgi ve saygı içinde elini tutar, öper, kucaklar, O da
lazım gelen saygıyı gösterir. Konya’yı çok sever ve “Konya benim hakiki
vatanımın üstünde” der. Konya’ya gelir gelmez türbeye gider, önce gümüş eşiği
öper, sonra başını örter ve ziyaretini yapar. Önder ile çoğunlukla Mevlânâ üzerine
sohbet eden Schimmel, “Kuru kuruya ilim olmaz. Bu aşk ilmîni okumak, oradan
bir kadeh almak lazım” der. Önder, Schimmel’in evinde Mevlânâ’nın “Aşk
yaratılmasaydı, dünya donardı” sözünün asılı olduğunu belirtir.190

186 Schimmel, age., s.174.


187 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.43.
188 Krş. Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.158.
189 Krş. Önder, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, 2003, s. 561.
190 Krş. Önder, agm., s. 567-568.

40
Schimmel’in müthiş dehasını, lisân öğrenme yeteneğini başka kimsede
görmediğini belirten Önder, Yunus’tan ezbere okumadığı hiçbir şiirin kalmadığını
söyler. Schimmel ise ona “Ben Yunus’um, Yunus benim içimden kıpırdıyor, ben
onu söylüyorum” sırrını açıklar.191

Bir kadir gecesi Schimmel, Önder’in eşine Alâeddin Camii’ne gitmeyi


teklif eder. Konya şalvarı giyen Schimmel, camide huşu içinde mevlüd192 dinler.
Ve Muhammed O’nun Elçisi kitabında da bu camide bir vesileyle nefis bir cam
şişede saklanan kutsal saçı (Sakal-ı Şerif) görme izni verildiğini de belirtir.193

1970’lerin sonuna doğru vazife icabı Almanya’da Schimmel’in evinin


yakınına taşınan Önder, 5 yıl boyunca hemen her gün görüştüklerini belirtir.
Schimmel de Ayverdi’ye yazdığı mektuplarda Afganistan, Pakistan ve
Hindistan’a gidip orada Muhammed İkbal hakkında konferanslar verdiği çok
yoğun bir dönem geçirdiğini ve bu arada da Önder’in Almanya’ya taşınmasına
çok memnun olduğunu yazar.194 Önder, bacımız dediği Schimmel’in günlük
hayatına dair bize şu bilgileri verir:

Schimmel evine misafir geldiği zaman yeşil çay yapar, eliyle ikram ederdi.
Gayet normal giyinirdi, uzun eteği severdi, çok zayıf bedenliydi. Oturuşu
kalkışı konuşması hep edepliydi. Çok nazik, hep iltifat ederdi. Konyalılar
onu misafir etmeyi çok severdi, yer yatağında yatsın, yer sofrasında Konya
yemekleri yesin, çok hoşuna giderdi. Evi baştan başa Türk hatlarıyla,
levhalarla süslüydü. Kendisi de kûfî yazardı. Kültür ve Sanat dergisinde
yayınlanan kûfî yazıları bulunmaktadır. Bilime katkısı olan güzel bir metin
bulduğu zaman, o gün çok sevinçli olur bunu dostlarıyla paylaşırdı.195

Bir diğer Konyalı dostu ise Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi’nin

191 Krş. Önder, agm., s. 562-563.


192 Schimmel Ve Muhammed O’Nun Elçisidir kitabında şu bilgiyi verir: “Berlin Üniversitesindeki
öğrencilik günlerimde Süleyman Çelebi’nin mevlid-i şerif’ini, Muhammed’in doğumundaki
sıradışı olayları popüler Hristiyan Noel ilâhîlerine oldukça benzeyen imgelerle anlatan basit,
dokunaklı şiirini okumaktan hoşlanırdım, fakat Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesinde
Mukayeseli Dinler Tarihi profesörü olarak geçirdiğim beş yıl içinde öğreneceğim birçok mevlide
göre bildiklerim pek azdı. Bu süreçte Müslüman Türkler arasındaki popüler peygamber saygısı
hakkında birçok şey öğrendim. (Schimmel, Ve Muhammed O’nun Elçisidir, 2011, s.4)
193 Krş. Schimmel, Ve Muhammed O’Nun Elçisidir, 2011, s.52.
194 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.187.
195 Önder, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, 2003, s. 565- 566.

41
kurucusu olan İzzet Koyunoğlu olur. İzzet Bey’in evi Schimmel’e göre bir cazibe
merkezidir. Hatıratında kapıyı açan koyu mavi şalvarlı hizmetçi kızdan başlayarak
bu virane evde serili olan tüm halıları desenleri ve renkleri ile tasvir eder. İzzet
Bey’in evinde birçok hat ve el yazması eser inceleyen Schimmel, müsaade
edildiği zamanlarda altın sırmalı cepken ve kadife kaftanları giymeyi ihmal etmez.
İzzet Bey tüm bu eserleri senelerce meşakkatli bir şekilde Anadolu’nun dört bir
yanından toplamış ve vefâtından sonra kendi ismiyle kurulacak olan İzzet
Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi’ne hibe etmiştir.196

Schimmel “şahsında derviş tasavvurunun mükemmel bir şekilde tecessüm


ettiği bir insandı” diye tanımladığı ve Kardeşim İsmail kitabını ithaf ettiği Konyalı
marangoz İsmail Mıhoğlu ile de 1954 yılının 17 Aralık gününde Konya’da
tanışır.197 İsmail, Schimmel’in yaptığı konuşma sonrası teşekkür etmek için
yoluna çıkar ve ona 1810 tarihli bir Farsça levha hediye eder. Hatıratında bu
hediyeyi kabul etmekte tereddüt ettiğini söyleyen Schimmel, onun gönül alıcı
hasbîliği ve samimi tebessümü karşısında reddetmesinin mümkün olmadığını
belirtir. İsmail levhayı çerçeveletip Schimmel’in Ankara’daki evine götürür ve bu
tablo daima Schimmel’in odasında asılı kalır. Schimmel bu vesile ile başlayan
dostluklarının akabinde yaptığı Konya seyahatlerinde İsmail’in evinde kalır, geç
saatlere kadar duvar boyunca uzanan alçak divânda din ve sanat hakkında sohbet
eder, gelen bir misafirden ney dinler ve gecenin sonunda yüklükten çıkan
yatağında huzurla uyur. İsmail’in çocukları ona “Cemile Hala” diye hitap edecek
derecede yakınlık kurarlar. Yıllar içinde Schimmel’in Konya’ya yolu düşen
Avrupalı misafirleri, öğrencileri, Türk-Alman profesörler, şâirler, sanatçılar bu
yuvada tevazu ile misafir edilir. Misafirler buradan ayrılırken kendisine
Schimmel’in dediği gibi “Kardeşim İsmail” diyerek dönerler.198

Schimmel İsmail’in hatırasına 1959 yılında kaleme aldığı Kardeşim İsmail


adlı eserinde aralarındaki ilişkiden, Konya’da bulunduğu dönemde
yaşadıklarından, ailesinden, evindeki detaylardan bahsetmektedir. Schimmel’in bu
kitapta yazdığına göre; İsmail tanıştıkları yıllarda Almanya’ya gitmek, bu ülkeyi

196 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.177-178.


197 Ek Resim.11’de İsmail Mıhoğlu’nun resmi bulunmaktadır.
198 Krş. Schimmel, age., s.180-184.

42
tanımak ve mesleği ile ilgili olarak mobilya imalatının yeni usullerini öğrenmek
ister. İsmail bu vesile ile Alman lisânını öğrenmeye gayret eder, Schimmel’in
annesinden tutun da evinde ağırladığı Avrupalı misafirlere kadar Almanca kartlar
gönderir. Almanya’ya olan iştiyaki her geçen gün artan İsmail 1958 senesinde
Lengerich’te bir mobilya fabrikasında çalışmak üzere yola çıkar. Mobilya
fabrikasında çalışmaya başlar ve Schimmel’e yazdığı bir mektubunda “Çok
mutluyum, çok memnunum” diye belirtir. Schimmel’in vesilesiyle kazandığı
dostları Paskalya sebebi ile İsmail’i Berlin’e davet ederler. İsmail burada 4 gün
kalır ve geri dönüş yolunda hafif ateşlenir ve akabinde vefât eder. O gün Kadir
gecesidir ve İsmail 42 yaşındadır. Dostları onu Berlin’deki Müslüman
Mezarlığı’na defnederler.199 Schimmel bu acı haberi onuncu ve sonuncu evladını
kaybeden annesine nasıl söyleyeceğini düşünürken annesi Schimmel’e “Üzülme,
Almanya toprağı onu kendine çağırdı. O hep oraya gitmek istiyordu, şimdi
ebediyen sizin misafiriniz oldu” sözleriyle teselli eder.200 Bu süreçten çok
etkilenen Schimmel çok sevdiği kardeşini Kardeşim İsmail kitabında uzun uzun
bahsederek yad eder.

3.5. Anadolu Kültürüne Yolculuk

İncelediğimiz hemen her kaynakta Schimmel’in bilimsel çalışmalarındaki


bütüncül yaklaşımından bahsedilir ve onun bir konuyu ele alırken, konuyla ilgili
sanat, tarih, kültür, gelenek gibi çevresel etkenleri de göz ardı etmeyip bilakis aynı
titizlikle incelediğini fark ederiz. Ona göre din ulvîdir ama dînî inanç dünyevî bir
ortamda yaşanır ve ifade edilir.201 Schimmel’in çalışmalarında çarpıcı bir biçimde
ortaya çıkan öğe İslâm sanat ve kültürü içinde bireyin konumu olur. Schimmel
için birey geleneksel anlayışta olduğu gibi sıradan bir kul olmaktan ziyade dini
yaşatan, ilerleten, zenginleştiren yaratıcı bir zihindir. İslâm âleminde de din,
günlük yaşam, dil, edebiyat ve görsel sanatlar, felsefî ve kültürel bir bütün
oluşturur. Schimmel’i birçok akademisyenden ve özellikle oryantalistlerden ayrı

199Ek Resim.12’de Almanya’da bulunan kabrinin resmi bulunmaktadır.


200Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.186.
201Krş. Sezer, “İslam Araştırmaları Bilgini Annemarie Schimmel’in Ardından”, 2003, s.147.

43
ve üstün kılan ise bu kültür dünyasını ilmî olarak çalışmanın yanı sıra içinden
tanımaya ve tanıtmaya çalışmasıdır.202

Türkiye’de bulunduğu yıllarda yaptığı çalışmalarda da bu ilkeyi uygulayan


Schimmel, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ders verdiği yıllarda
Müslüman Türk Kültürünü, bu toprağın yetiştirdiği evrensel değerleri, tasavvuf
şâirlerini, düşünür ve mistiklerini ve bu büyük ruhları yetiştiren geleneği anlamak
için olağanüstü bir gayret sarf eder.203 Seyyahlara olan ilgisini bildiğimiz
Schimmel hatıratında yaptığı seyahatlerden bahsederken, seyahat etmenin,
dünyanın her tarafında yeni insanlarla tanışma ve görüşmenin, hayatını dolduran
ve şekillendiren bir uğraş olduğunu söyler. Bu seyahatleri esnasında devlet
başkanlarından okuma yazma bilmeyen ihtiyar Anadolu kadınlarına, Müslüman
İlâhiyatçılardan Cizvitlere kadar her kesimden insanla görüşüp konuştuğunu, bu
buluşmanın ise en ilgi çekici romanlardan bile daha heyecan dolu olduğunu
belirtir.204

Bu bölümde Schimmel’in Türkiye’de bulunduğu dönemde İstanbul, Ankara ve


Konya dışındaki Anadolu şehirlerine yaptığı seyahatleri ve karşılaştığı olayları,
bunların Schimmel’in hayatına olan etkisini görmeye çalışacağız. Hatıratında
Anadolu’da Seyahat başlığıyla oluşturduğu ayrı bölüm, bu seyahatleri için ilk
kaynak özelliğindedir. Yanı sıra yazmış olduğu eserlerde Türkiye hakkındaki
bahisler de çalışmaya eklenmiştir.

Schimmel hatıratında belirttiği üzere bu seyahatlerin büyük kısmını annesi


Anna Schimmel ile beraber ve otobüs veya Hillman marka, takatten düşmüş diye
tanımladığı ve Hz. Ali’nin katırının adını verdiği “Düldül” isimli arabasıyla
gerçekleştirir. O yıllarda yolların bozuk oluşu ve yollarda bulunan benzinci ve
tamirci sayısının azlığı düşünüldüğünde iki yabancı hanımın tanımadıkları bir
coğrafyada nasıl bir maceraya atıldıkları daha iyi anlaşılır. Schimmel bu
seyahatlerde kimi zaman bir benzin bidonunu kucağında taşır, kimi zaman
patlayan lastiğini tamir eder, kimi zaman da ansızın beliren birkaç adamın yardımı

202 Krş. Sezer, agm., s.147.


203 Krş. Özkan, “Schimmel, Annemarie” (DIA), 2009, s.229.
204 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.12.

44
ile yoluna devam eder.205 Schimmel bu keyifli olduğu kadar zorlu olan
seyahatlerinde, Anadolu’ya gönül vermiş biri olarak Yunus’un ve Mevlânâ’nın
kendisini yanıltmayacaklarını ve onların mânevî ruhlarının kendilerini birtakım
ham ervahtan koruyacaklarını bilir.206

Schimmel, hatıratında Kurban Bayramı’nı geçirmek için yaptığı Kilis


seyahatini anlatırken yolculuk esnasında gördüğü her bölge hakkında tafsilat
vermeyi ihmal etmez. Bunların arasında Tuz Gölü’nün doğusundaki Ermeni
köyünde katıldığı düğünü, Adana’da geçirdiği rutubet dolu geceyi, Maraş’tan
geçerken görülen eski ve muhteşem kaleyi ve Gaziantep’teki kadınların ve
kızların dualarla işlediği nakış işlerinden ne kadar çok satın aldığını yazar. Kilis
anısına şehrin kısa tasvirini yaparak başlayan Schimmel, Kurban Bayramı olması
sebebiyle kaldıkları hana komşu olan camii avlusundaki kurbanlıkların tüm gece
âdeta nöbetleşerek melemelerinden ise esprili bir şekilde bahseder. Bu handaki
misafirlikleri belediye başkanının bu kıymetli misafiri kendi evinde ağırlamak
istemesiyle son bulur. Sonrasında ise elinde Farsça el yazmaları olduğunu
duyduğu bir şeyhi ziyaret eder. Burada Farsça el yazması bir Hafız Divânı teşhis
edince şeyhin takdirine mazhar olduğunu söyler. Daha sonra çıktığı bir evin
damından Mercidabık Muharebesinin yapıldığı düzlüğü görür ve doktora tezinde
bahsi geçen bu hadise ile doktora günlerini hatırlar. Dolu dolu geçen Kilis
seyahatinin ardından ev sahibinin yanlarına koyduğu bol miktardaki erzak ile
Gaziantep, Malatya ve Elazığ istikametine doğru yol alırlar. Schimmel Elazığ’dan
bahsederken aklına gelen bir şeyhe hâlâ kızar. Sebebi ise sözde şeyhin
Schimmel’e müridi olması için yalvarması ve ona keşfi öğretip istikbali görmeyi
vaad etmesidir. Sivas’a doğru devam ettiklerinde ise kekik örtülü çayırlarda
gördüğü koyunlar yâdına dörtyüz yıl önce buralarda yaşayan ve Sivas’ta idam
edilen Pir Sultan Abdal’ın şu beyitlerini getirir:207

Ben de şu dünyaya geldim geleli,


Emanetten bir don giymişe döndüm.
Sahibi çıktı da elimden aldı,
Koru yerde koyun yaymışa döndüm.208

205 Krş. Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.153-166.


206 Krş. Özkan, agm., s.160.
207 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.200-201.
208 Krş. Schimmel, age., s.201.

45
Schimmel bu keyifli ve maceralı seyahatten canlı olarak geri
dönebilmesine şükreder ve bu anılarını öğrencileri ile paylaşmaktan zevk alır.209
Schimmel’i derinden etkileyen bir diğer şehir ise Osmanlı’nın ilk başkenti olan
Bursa’dır. Devâsâ hat örneklerinin bulunduğu Ulu Cami’den, turkuaz çinili Yeşil
Camii’ye kadar gezdiği ve sihirli bir mimarisi olduğunu düşündüğü Bursa’yı, tam
da o dönemde tercüme ettiği Tanpınar’ın şu şiiri ile terennüm eder:

Bursa’da bir eski cami avlusu,


Küçük şadırvanda şakırdıyan su;
Orhan zamanından kalma bir duvar…
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar210

Schimmel’in bu seyahatlerinden unutamadığı bir anısı ise Bursa dönüşü


otogarda beklerken yanına gelen orta yaşlarda bir adamın “Kimsin nesin?” sorusu
olur. “İlâhiyat Fakültesi’nde hocayım” cevabına karşılık: “Bilirsiniz, İslâm beş
temel sütun üzerine kurulmuştur: Allah’ın birliğine ve Muhammed’in (s.a.v.)
Resulullah olduğuna şehadet etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek, Hacc’a
gitmek ve oruç tutmak” dedikten sonra “Ama şehadet bir sütun değil ki, o her şeyi
taşıyan zemin ve temel” diye ilave eder. Schimmel hatıratında bu olaydan
bahsederken adamın aslında haklı olduğunu, ona tutarlı bir cevap veremediğini
belirtir.211

Schimmel için unutulmaz şehirlerden bir diğeri Mimar Sinan’ın mucizevi


eserlerinin bulunduğu Edirne’dir. Selimiye’yi tasvir ederken “kusursuz bir küpü
çevreleyen iğne ucu sivriliğindeki dört minaresi ile unutulacak gibi değildir”
ifadesini kullanırken, “çini tezyinatı ve hastaların musiki ile tedavi edildikleri
şifahanesi ile Muradiye de unutulmamalı” der.212 Böyle bir camiyi 1980’li yıllarda
dostlarıyla ziyaret ettiği Sivas’ın kuzeyindeki, “Anadolu’nun beni en çok
etkileyen yeri” dediği Divriği’de de gördüğünü anlatır. Ona göre Divriği “insana
açılan bir alemdir ve şuurun en derin katmanlarını harekete geçirir, bir rüya gibi
dimağa kazınır ve hatta ruhun mütemmim bir cüzü mahiyetini kazanır.”213

209 Krş.Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.153-166.


210 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.203.
211 Krş. Schimmel, age., s.204-205.
212 Krş. Schimmel, age., s.206.
213 Schimmel, age., s.206.

46
Anadolu’da Kastamonu, Edirne, Sivas, Kapadokya, Ereğli ve Beyşehir’i
de gezmesinin yanı sıra 1957 senesinde annesinin 70. Doğum günü vesilesi ile
ona güney sahilini gemi ile dolaşacakları bir Akdeniz seyahati tertip eder. İlk
olarak tren ile Adana’ya ulaşırlar. Yine tanıdığı dostlar onu yalnız bırakmaz ve bir
velinin evine götürür, orada İslâm Tasavvufu meselelerini izah edeceği kısa bir
konuşma gerçekleştirir. Ertesi sabah onlar için hazırlanan kusursuz kahvaltının
ardından İskenderun’a geçerler. Binmek istedikleri geminin bir önceki gün
kalktığını ve diğer geminin ne zaman yanaşacağının belirsizliği üzerine
Antakya’daki Roma mozaiklerini ve mermer lahitleri görüp Mersin’e geçerler.
Nihayet bekledikleri 1892 yapımı olan posta gemisi “Nejat” gelir ve Schimmel’in
tabiriyle “bu kara canavar” pek de güven telkin etmemesine rağmen çok güzel bir
yolculuk geçirirler. İstikametleri üzerinde Alanya Kalesi ve Damlataş Mağarası’nı
gezerler. Her küçük limanda yük indirip bindiren Nejat’ın güvertesi, bir süre sonra
insan, hayvan ve emtia sergisine döner.214

Bu seyahatte Fethiye, Marmaris, Bodrum ve İzmir’in tarihi güzelliklerini


Âkif’in şiirleriyle temaşa eden Shimmel hatıratında tafsilatlı bir şekilde
gördüklerini anlatır. İzmir’de dostlarıyla buluşan Schimmel, vaktini edebiyat ve
din sohbetleriyle doldurur ve vefâtından önce yazdığı hatıratında gacur gucur sesi
eşliğinde seyahat ettikleri Nejat’ı hâlâ özlediğini belirtir.215

Schimmel neredeyse baştan başa gezdiği Anadolu seyahati sırasında


birçok yer görür ve Goethe’nin “İnsan kendini yalnızca insanda tanır” şeklinde
ifade ettiği üzere yüzlerce insanla temas eder. Çok yüksek derecede gözlem
yeteneği olan Schimmel bu seyahatlerinde insanları ve yaşayışlarının inceliklerini
tanır, çalıştığı konular hakkında daha tafsilatlı bilgi alabileceği insanlarla
karşılaşır.216 Bu bilgileri de daha sonra yazacağı eserlerin içine ilmek ilmek işler,
anlatmaya çalıştığı derin ilmî bilgiyi, anlattığı yaşam öyküleri ve hatıraları ile
bezeyerek dinleyenler için anlaşılır kılar. Tanrı’nın Yeryüzündeki İşaretleri adlı
eserinde otuz yerde “Türkiye” den bahseder, yanı sıra gördüğü yerlerden örnekler

214 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.187-191.


215 Krş. Schimmel, age., s.194.
216 Krş. Çeliktaban, “Ölüm Bir Uykudan Uyanmaktır”, 13 Nisan 2009, s.16.

47
verir, isimleri ve hatta veriliş sebeplerini217 zikreder, adetlerini ve deyimlerini
açıklar. Kitabın bir bölümü de “şu gözlemimi anlatmadan geçemeyeceğim” diye
başlar ve “kutsal bir metinin asla satılmaması gerektiğinden Kuran’ın satış
fiyatına Türkiye’de hediye denilir ve böylece nefis basılmış Kur’ân nüshaları
“Hediyesi (şu kadar) lira” gibi fiyatlarla edilinir” açıklamasını yapar. Başka bir
makalesinde Anadolu’daki köylülerin, tıpkı Peygamber’in rahmeten lil-âlemîn
(âlemler için rahmet) olduğu gibi, yağmura rahmet dediklerinden bahseder.218 Bu
ve benzeri birçok açıklamaya hem kitaplarında hem de yazdığı makalelerde yer
verilen Schimmel’in Türkiye’de görüp edindiği bilgilerinin incelenip bulunması
ayrı bir çalışma konusu olabilecek kadar çok olduğu için bu çalışmada birkaç
örnek vermekle yetiniyoruz.

217 Türkiye’de Mehmet telaffuzu kişisel kullanım için genel kabul görmüştür ve kurala uygun
“Muhammed” özellikle Peygambere ayrılmıştır. (Schimmel, Ve Muhammed O’nun Elçisidir,
2011, s.139)
218 Krş. Schimmel, “Müslüman Hayatının ve Düşüncesinin Bir Merkezi Olarak Hz. Muhammed”,

2002, s.400.

48
4. BATILI – DOĞULU HAYATI

Çalışmanın bu bölümünde Schimmel’in Türkiye’de kaldığı dönemden


sonra yaptıklarından; otobiyografisi, eserleri ve mektupları birincil kaynak olacak
şekilde kısaca bahsedilecek, daha sonra 2003 senesinde ebediyete intikali ile
ardından yazılan yazılar incelenecektir. Akabinde ise Schimmel’in hayat gayesi
olan ve tevazu ile “Şark ile Garp arasında altın köprüler kurmak (ve bir tek taştan
fazla yapmamışsam) güzel bir vazifedir.”219 dediği bu görevi nasıl başardığını
hem kendi yazdıklarından hem de onun görüş açısının yansıtıldığı makalelerden
inceleyeceğiz. Bölümün sonunda ise Schimmel’in yetiştirdiği/etkilediği,
“Schimmel’in ardından gelenler” olarak anılabilecek ve Batı kaynaklı İslâm
araştırmaları konusunda otorite kabul edilen talebeleri ve onların özellikle aynı
hizmetin, aynı görüşün devamı addedilebilecek çalışmaları hakkında kısaca bilgi
verilecektir.

4.1. Türkiye’den Sonra ‘Garb Gurbeti’

Schimmel, Muhammed İkbal’in Cavidname220’sini önce Almanca’ya


ardından 1958 yılında açıklamalı olarak Türkçe’ye çevirdikten sonra, tanışıp
dostluk kurduğu Pakistan’ın Türkiye büyükelçisi tarafından 1958 senesinde
Karaçi’ye davet edilir.221 Hatıratında hâlâ bir rüya misali olan bu ilk ziyaretinin
1998 senesinde 40. yıldönümünü kutladığını ve bu vesile ile İslamabad’ın fahri
hemşerisi olduğunu yazar.222 Türkiye’den sonraki yolu Pakistan’a yönelir.
Pakistan’ı ilk defa görme fırsatını elde eden Schimmel, Sind kültürünü kendi
dilinden okumak için 6 aylık bir sürede kendi sözlüğünü oluşturur ve Sind dilini
öğrenir.223

219 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.93.


220 Schimmel 1957’de Farsça’dan Almanca’ya çevirdiği bu eseri 1958’de Farsça’dan Türkçe’ye
çevirerek şerh etmiş ve Türkiye İş Bankası Yayınları tarafından basılmıştır. (Kara, 2003, s.492);
bk. İkbal, Muhammed, Câvidnâme, çev. ve şerh: Annemarie Schimmel, Ankara: Türkiye İş
Bankası Yayınları, 1958.
221 Ek Resim.15’te Schimmel’in yaptığı Karaçi ziyaretinden bir fotoğrafı bulunmaktadır.
222Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.369.
223 Krş. Akın, “Annemarie Schimmel”, 2004, s.173.

49
1959 yılının sonbaharında Marburg’a dönen Schimmel, üniversitedeki bir
kısım meslektaşlarının husumetleri sebebiyle yaydıkları şâyialar yüzünden
dönünce başlaması gereken işine başlayamaz ve kadro verilmediği için 1 yıl
açıkta kalır.224 Bu süre içerisinde 1960 yılında Marburg’ta yapılacak Dinler Tarihi
Kongresi’nin organizasyonu için Friedrich Heiler’e yardımcı olur. Akabinde kısa
süreli olarak Bonn’da profesörlük ve Bilimsel Danışmanlar Kurulu üyeliği yapar
ve 1961 yılında Marburg’taki vazifesinin başına geçer. Üniversiteye yakın
kiraladıkları evi, Schimmel için, çalışmak ve dünyanın her bir tarafından gelen
misafirlerini ağırlamak için çok uygundur. Burada bulunduğu sürece ilişkide
olduğu Fas, Pakistan, Tükiye, İran, Suriye ve Mısır gibi ülkelerin sefaretlerindeki
kabullere katılır, dostluklarını pekiştirir.225

1962 yılında ise Dışişleri Bakanlığı’nın Arapça kültür dergisi neşretme


talebi üzerine Şark ve Garb arasındaki kültürel münasebetleri vurgulayan Fikrun
wa Fann (Fikir ve Sanat) dergisinin uzman şarkiyatçı kadrosuna katılır ve
editörlük vazifesini üstlenir. Bu derginin birçok Müslümanın evine girmesinden
dolayı memnuniyet duyan Schimmel, yaklaşık 10 yıl boyunca ciddi emek verdiği
dergiden, Harvard’daki vazifesinin yoğunluğu sebebiyle ayrılır.226

Schimmel 1965 senesinde Kaliforniya’da düzenlenecek bir kongre


organizayonu için ilk defa Kuzey Amerika’ya seyahat eder. Kongre esnasında
Schimmel’e Harvard’da Ozai-Durrani kürsüsünde Hint-Müslüman kültürü üzerine
bir vazife teklif edilir ve 1966’da bütün ders ve seminerlerini bir dönemde
toplamak, güz döneminde ise kendi araştırmalarını, incelemelerini ve seyahatlerini
yapmak üzere mutabakata varırlar.227 Schimmel burada çalıştığı döneme denk
gelen Nisan 1978’de ; İslâmın Mistik Boyutları isimli kitabının önsözünde; “yıllar
boyunca, özellikle de daktiloya çekilirken gerçek sûfîlere has bir sabır ve sevgi
gösterdi; çalışmalarım sırasında desteğini asla eksik etmedi.”228 diye bahsettiği
annesini ebediyete uğurlar. Ayverdi’ye gönderdiği matem zarfında annesi için

224 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.215.


225 Krş. Schimmel, age., s.215-221.
226 Krş. Schimmel, age., s.222-225.
227 Krş. Schimmel, age., s.231-240.
228 Schimmel, İslâmın Mistik Boyutları, 1999, s. 16.

50
düzenlediği “yas ayini töreni”229 davetiyesini de iletir. Mektuplar 2 adlı eserde
resmi bulunan karta baktığımızda en üst satırda “Cennet anaların ayakları
altındadır” hadisi bulunur. Alt metinde ise; “Benim her şeyden çok sevgili annem,
herkesin saygıdeğer mama teyzesi ahiretin kıyısına kavuştu” yazmaktadır.
Ayverdi bu mektuba cevaben; “Her mevlûd için bir hâtime mukadder olduğuna
göre, ne mutlu o insana ki senin gibi bir evladın kolu kanadı altında yaşamış ve
böyle kıymetli bir insana ana olmuş” diyerek başsağlığı diler.230

Schimmel, Ruhumun Gurbetü’l-Garbiyesi231 diye andığı Harvard’da


çalışmalarına aralıksız devam eder. 1970 senesinde ilk defa İslâm mistiği
hakkında ders vermeye başlar ve bu ders notları ile İslâmın Mistik Boyutları
kitabının temeli oluşur. Mevlânâ hakkında verdiği derslerde bazen zamanı
unuttuğunu, bazen ise derslerin, öğrencilerinin vecd ile terennüm edilen aşk
musikisine karşı hissiyat geliştiremediklerinden dolayı hüsran ile sonuçlandığını
yazar. 25 sene süren Harvard hocalığı boyunca birçok dilde, dinde, ırkta
öğrencileri olur. Kimi zaman bir Doğu Afrikalı İsmailî öğrenci, kimi zaman
Baroda prensesi kimi zaman ise derviş mizaçlı Anadolu çocuğu olan Mehmet ile
münasebeti olur.232 Schimmel burada ders verdiği süre zarfında dünyayı dolaşır,
Türkiye, İran, Afganistan, Hindistan, Pakistan, Almanya, İngiltere, Belçika,
İtalya, İsveç, Danimarka, ABD, Kanada, Japonya, İspanya, İran, Fas, Mısır,
Kuveyt, Yemen, Suriye, Endonezya, Bangladeş, Özbekistan ve Ürdün’de
konferanslarına aralıksız devam eder.233 Ayverdi bu yoğun döneminde
Schimmel’i “İnsan oğlu ne kadar çalışıp yorulsa da bu yorgunluk tatlı ve güzel…
Hatta dinlendirici ve huzur verici. Bence bir yorgunluğu bir başka yorgunlukla
ifna etmek en iyi çare” sözleriyle destekler. Schimmel bu dönemde yazdığı
İslâmın Mistik Boyutları adlı eserine Ayverdi’nin İstanbul Geceleri kitabında
bulunan “Üsküdar’daki derviş tekkeleri”234 bölümünden çeviriler koyar. Bunu
mektubunda Ayverdi’ye iletirken, bölümü neredeyse ezberlediğini ve buradaki
mânâya şimdi daha iyi hâiz olabildiğini söyler. 1982 yılında Ayverdi’ye yazdığı

229 Ek Resim.17’de bu davetiye’nin orjinali bulunmaktadır.


230 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.188-189.
231 Garb Gurbeti
232 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.246-248.
233 Krş. Bilman, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, 2004, s.18
234 Schimmel, İslâmın Mistik Boyutları, 1999, s.251.

51
bir diğer mektubunda New York’ta hattatlıktan235 bahsedeceği bir konferansı
hazırlarken Ayverdi’nin evindeki (hat) koleksiyonunun hatırına geldiğini yazar ve
Ayverdi’yi yanında hissettiğini söyleyip ona teşekkürlerini sunarken, kanatlarını
açıp İstanbul’a varmayı diler.236

1982 senesinde New York Metropolitan Müzesi’nde İslâm sanatları özel


danışmanlığı yapmaya başlayan Schimmel aynı zamanda 1980-1990 yılları
arasında Milletlerarası Dinler Tarihi Cemiyeti’nin de başkanlığını yürütür.
Londra’da bulunan İsmailî Enstitüsü’nde misafir profesör sıfatıyla dersler verir.
1992 yılında 70 yaşını tamamlayan Schimmel Harvard Üniversitesi’nden emekli
olur ve hatıratında garb-ı gureba’daki otağını söktüğünü, dönülmez bir yola
girdiğini yazar. Harvard’ın Schimmel’e kazandırdığı muhteşem dostluklar ve
“hayal bile edemeyeceğim” dediği büyük başarılara rağmen Amerika’yı hiçbir
zaman vatanı kabul etmediğini belirtir. Bunun sorumlusu olarak ise; “Gurbetü’l
Garbiye’de iken, şarktaki vatanını özleyen egzotik kuşun olmasın?” kinayesiyle
aklının ve gönlünün bağlı olduğu Şark memleketlerini işaret eder.237 Akabinde
Bonn’a döner ve Bonn Üniversitesi’nde Şarkiyat Bölümü’nde dersler vermeye
devam eder.238 1993 senesinde arkadaşı Gudrun Schubert ile tebliğ vermek
maksadıyla Türkiye’ye gelir, “sevdiceğim” dediği İstanbul’u dolaşır ve
Ayverdi’yi ziyaret etmeyi ihmal etmez. Bu ziyaretten 3 gün sonra 22 Mart 1993’te
Ayverdi ebediyete irtihal eder.

Verdiği eserlerin mükemmelliği ve güvenilirliği sayesinde dinler tarihi ve


İslâm meseleleri konusunda dünya çapında nam salan Schimmel, bir süre sonra
İslâm meseleleri hakkında müspet bir şeyler yazılmış olan herkesin kitabına âdeta
bir ön söz yazarı memur edilir. Schimmel tarafından okunmuş ve önsöz yazılmış
bir kitap rüştünü ispatlamış ve okunmaya değer kabul edilmektedir.

Arapça, Farsça, Türkçe, Urduca, Peştuca, Sintçe, Gucerati, Marathi,


Keşmiri, Bengali, Sanskritçe, Çekçe, İbranice, eski Yunanca, Latince, İtalyanca,

235 Schimmel’in hattatlık hakkında yazdığı eserinin künyesi şu şekildedir: Schimmel, Annemarie,
Calligraphy and Islamic Culture, New York: New York University, 1984.
236 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.198.
237 Schimmel, İslâmın Mistik Boyutları, 1999, s.272-283.
238 Özkan, “Schimmel, Annemarie” (DIA), 2009, s.229.

52
Rusça, İspanyolca, İsveççe, Hollandaca, Fransızca, İngilizce bilen; Arapça,
Farsça, Türkçe, Fransızca, İngilizce, Urduca, Peştuca ve Sintçe'den tercümeler
yapan Schimmel239, İslâm dinini sanatından mimarisine, hattından minyatürüne,
atasözünden deyimlerine, dervişinden âlimine bir bütün olarak ele almış, kadîm
tasavvuf düşüncesiyle harmanlayarak Avrupa’ya ve dünyaya tüm gerçekleriyle
yansıtmak için çaba sarf etmiştir. Sind, İslamabad, Peşaver, Upsala, Selçuk240 ve
Tahran üniversiteleri tarafından fahrî doktora unvânı verilen Schimmel, çeşitli
ülke ve kurumlar tarafından madalya ve ödüllere layık görülür.241 Bunların
arasında 1990 senesinde IRCICA madalyası,242 Türkiye Yazarlar Birliği
tarafından 1995 senesinde verilen Üstün Hizmet Ödülü, TÖMER çeviri ödülü
bulunmaktadır. Ayrıca 1996’da Türkiye Cumhuriyeti Liyakat Nişanı ödülünü
dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in düzenlediği bir resepsiyon ile
almıştır.243 Annemarie Schimmel Ve Muhammed O’nun Elçisidir isimli eseriyle
Kerim Vakfı ve TÜRKKAD tarafından 2008 yılında "DOST İslâm'a Hizmet
Ödülü" ne layık görülmüştür. Yapılan törende Schimmel’in yerine ödülünü yakın
dostu Gudrun Schubert, yine yakın dostu olan İsmail Mıhoğlu’nun oğlu Mehmet
Emin Mıhoğlu’nun elinden teslim almıştır.244

4.2. Vefâtı

Hayatta, şu an itibari ile bulunduğum hal üzerine sadece ve sadece


minnettar olabilirim; evet nâmütenâhi müteşekkirim. Zira sekreter ve
asistan olmaksızın, bilgisayarsız, arabasız, tatil yapmadan, spor ile iştigal
etmeden gönlümce bu kadar çok ve yoğun çalışabilmiş̧ olmam, güzel
dostlar, beni sürura sevk eden insanî münasebetler tesis edebilmiş̧ olmam
ve dünya sathında muvaffak olmuş̧ talebelerimin olması ve nihayet bugüne

239 Özkan, agm., s.229-230.


240 Selçuk Üniversitesi Schimmel’e doktora ünvanı verdiği zaman, Mehmet Önder de kendisine
altın bir Mevlânâ sikkesi hediye etmiştir. Ek Resim.16’da Schimmel’in bu hediye ile fotoğrafı
bulunmaktadır.
241 Krş. Bilman, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, 2004, s.18-19.
242 Türkiye’de bulunan, “Uluslararası İslâm Tarihi, Sanatı ve Kültürü Merkezi’nin vermiş olduğu

bir ödüldür. Schimmel’e bu ödül 1990 yılında 1.IRCICA Araştırmaları Ödülleri kapsamında İslâm
kültürü, tasavvufu ve edebiyatı sahasındaki önemli katkılarından dolayı verilmiştir. (Bilman, 2003,
s.19)
243 Krş. Özkan, agm., s.229-230.
244http://www.turkkad.org/default.asp?PG=YTR_020101&NWS00_CODE=DOSTODL&NWS01

_ID=162&tPARAM= et. 26 Aralık 2018.

53
kadar -birkaç̧ damar tıkanması ve kan zehirlenmesi haricinde- ağır
hastalıklardan mâsun kalabilmiş̧ olmam bu şükranımın birer vesilesidir.245

Yukarıdaki sözlerle hatıratını tamamlayan Schimmel 26 Ocak 2003


tarihinde Almanya’nın Bonn kentinde vefât eder. Hayatını dinler ve kültürler
arasındaki uzlaşma ve yakınlaşmaya adayan Schimmel’in bu çabasının tezahürleri
cenaze merasiminde de görülür.246 Vefâtından sonra da çok sayıda arkadaş,
meslektaş, öğrenci ve çok sayıda Müslüman tarafından sevgi ve hayranlıkla
hatırlanacak olan Schimmel’in Bonn’da yapılan cenaze merasimine farklı dil ve
dine mensup sevenleri katılır. Türk dernek temsilcilerinin de bulunduğu
merasimde, Schimmel’in Alman yurttaşları dışında Diyanet İşleri Türk İslâm
Birliği, İslâm Toplumu Millî Görüş, Avrupa Türk İslâm Birliği, İslâm Kültür
Merkezleri Birliği, Almanya’da yaşayan Arap kökenli Müslümanlar ile Afrikalı
Müslüman kuruluş temsilcileri yer alır.247

Yakın dostu olan tasavvuf tarihçisi Prof. Dr. Mustafa Kara, Schimmel’in
çocukluk/gençlik yıllarında okuduğu “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar,”
sözünü hayatı boyunca hiç unutmadığını belirtir.248 Vasiyetinde dostlarını
yakından ilgilendiren iki madde vardır: Biri cenaze töreninde Müslüman bir kişi
tarafından Fatiha suresinin okunması ve tercüme edilmesi, diğeri ise mezar taşına
bu cümlenin Arapça harflerle yazılmasıdır.249 Merasimde Müslümanları temsilen
kürsüye gelen Ahmed Zeki Yamani Schimmel’in bu vasiyeti üzerine Fatiha
Suresini okur, bu da Schimmel’in yıllarca yapmaya çalıştığı dinler arası diyaloğun
en güzel örneği olarak gösterilir.250

Hayatını İslâm irfanını tedkike hasretmiş ve ruh dünyasını bu irfan


yolculuğunun bereketleriyle müzeyyen kılmak çabasında olmuş kıymetli bir
âlime251 olarak anılan Schimmel’in vefâtına binaen Kara aşağıdaki şiir ile tarih
düşmüştür:

245 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, 448.


246 Krş. Bilman, “Ukbaya Kayan Yıldız”, 2003, s.503.
247 Krş. Bilman, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, 2004, s.22.
248 Ek Resim.23’te Schimmel ile Mustafa Kara’nın beraber fotoğrafları bulunmaktadır.
249 https://www.yenisafak.com/hayat/elli-yil-hicyoruldumdemedi-2993753 et. 26 Aralık 2018.
250 Krş. Bilman, agm., 2004, s.22. Ek Resim 24’te mezar taşının resmi bulunmaktadır.
251 Krş. https://www.yenisafak.com/arsiv/2003/subat/01/dcundioglu.html et. 26 Aralık 2018.

54
Suretlere takılma sîrete bak dediler
Âlim ve Âriflere dervişler, er dediler
Gelen doksan dokuz er, gıyaben can u dilden
Schimmel için “Er kişi niyetine” dediler.252

Vefâtının Doğu’da Batıdan daha derin yasa sebep olduğunu belirten


Wild, dinler ve kültürler arasında özel bağ kuran, Batı ile Doğu arasında
arabulucu bir köprü görevi gören âlimenin önyargı ve nefrete karşı, bilgi yoluyla
diyaloğu ve uzlaşmayı sağladığını belirtir.253 Tasavvuf çalışmaları ile bilinen
İlâhiyat profesörü Mahmud Erol Kılıç tasavvuf tarihçiliğinin son duayenlerinden
olarak nitelediği Schimmel’in bir ömür üzerlerinde bilimsel olarak çalıştığı
dervişlerin hallerinin kendi üzerine sinmemiş olmasının düşünülemez olacağını
belirtir. Kılıç Schimmel için “tasavvuf sahasında pozitivist tarihçiliğin soğuk
yollarında yürümek yerine, ikinci yolu tercih etmiş, katılmış, tecrübe etmiş,
zaman zaman kendi duyuş ve hislerini de katarak bu eserleri meydana getirmiş bir
bilim adamıdır” diyerek kendisinin hizmetlerini her dem takdir etmiştir.254

Araştırmacı yazar ve Schimmel’in birçok eserinin çevirisini yapan dostu


Senail Özkan,255 hayatının son yıllarına kadar hareket halinde olan Schimmel’in,
İkbal’den öğrendiği “yürüdüğüm müddetçe varım, durursam yokum” düsturuna
inandığını belirtir ve seyahatlerinin hep bir arayışın gereği olduğunu ve dünyanın
çeşitli ülkelerinde, şehirlerinde verdiği yüzlerce konferansı ilâhî bir vazife olarak
gördüğünü dile getirir.256 Özkan’ın bu tespitini, Schimmel’in Ayverdi’ye yazdığı
şu mektupla birleştirirsek, onun aradığı hazineye ulaştığını düşünebiliriz:

Sevmek, sevmekle yanmak, vermek… Allah’ı ne cehennemden korkarak


ne cenneti ümit ederek sevmek… Rabia’nın büyük sözünü yavaş yavaş
anlamaya başladım. Fakat ben değil siz, siz dostlarım teşekküre, sevgiye
layıksınız. Çünkü sizde aradığımı buldum… her biriniz bana mânevî bir
hediye takdim etmiştir.257

252 Kılıç, Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar, 2016, s.234.


253 Krş. Wild, “In Memoriam Annemarie Schimmel”, 2003, s.140.
254 Krş. Kılıç, age., s.225-233.
255 Ek Resim 19’da Senail Özkan ile Annemarie Schimmel’in fotoğrafları bulunmaktadır.
256 Özkan, “Sufi Arayan Sufi”, 2003, s.516.
257 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.64.

55
Schimmel Türkiye’ye ilk geldiği yıllardan itibaren birçok Türk edebiyatçı,
yazar ve bilim adamı tarafından “bizden biri” kabul edilir ve kurduğu dostlukların
yanı sıra bu şahsiyetlerin yazılarına da konu olur. Ayvazoğlu’nun Defterimde Kırk
Suret isimli eserinin son bölümünde “Onlar da bizden” başlığı altında yer verilen
Annemarie Schimmel, Türkler’in sevgili Cemile bacısı olur. Naif bir şekilde
Türkiye’de derin izler bırakıp geçen Schimmel, vefâtından sonra da aynı ilgi ve
sevgi ile anılmaya ve eserleri olan talebeleri ile bilim dünyasını aydınlatmaya
devam eder.

Vefât haberi ile Doğu’da olduğu kadar Batı’da da üzüntü duyan


meslektaşlarının Harvard Gazetesi’nde yayınlanan yazılarından birkaç örnek ile
bu bahsi tamamlayacağız. Schimmel’in vefâtı gazetinin haber ve duyurular
kısmında şu şekilde yer almıştır:

Hem Batı'da hem de Müslüman dünyasında saygın ve seçkin bir İslâm


âlimi olan Schimmel, dilleri, İslâm edebiyatı ve kültürü ile ilgili derin
bilgisi ve onun olağanüstü hafızasıyla öğrencileri ve meslektaşlarını
şaşkına çevirdi. O çalışmalarının yanı sıra nezaketi, insanlığı ve dürüstlüğü
ile de ünlüydü.258

Orta Doğu Çalışmaları Profesörü William Graham “Annemarie gerçekten


olağanüstü bir insandı, bir daha asla göremeyeceğiniz türden çok iyi bir
bireydi.”259 sözleri ile onu anarken, Schimmel’in “Harvard’daki meslektaşım ve
halefim”260 dediği öğrencisi Hint-Müslüman dilleri ve kültürleri profesörü Ali
Asani “Profesör Schimmel'in vefâtı ile dünya seçkin bir bilgini ve olağanüstü bir
insanı yitirdi.” diyerek Harvard'daki lisans ve lisansüstü okul günlerinde akıl
hocası olan Schimmel’in her zaman, herkese karşı çok nazik ve şefkatli olduğunu
ve dünyadaki pek çok arkadaşına karşı daima sadık ve cömert davrandığını
belirterek üzüntüsünü dile getirir.261

258 https://news.harvard.edu/gazette/story/2003/01/prolific-islamic-scholar-schimmel-dies/ et. 26


Aralık 2018.
259 https://news.harvard.edu/gazette/story/2003/01/prolific-islamic-scholar-schimmel-dies/ et. 26

Aralık 2018.
260 Schimmel, Ruhum Bir Kadındır, 2004, s.19.
261 https://news.harvard.edu/gazette/story/2003/01/prolific-islamic-scholar-schimmel-dies/ et. 26

Aralık 2018.

56
Bir diğer öğrencisi olan Luis M. Giron-Negron ise akademisyen olarak
sahip olduğu efsanevi statüsünün yanı sıra onun sevgi ve bağlılığından ilham alan
minnettar öğrencilerinin mevcut olmasının şayan-ı dikkat olduğunu belirtiyor.
Negron, dürüstlüğü ve bilgeliği ile akıl hocaları olan Schimmel’in kendilerine
İslâm'ın mânevî hazinelerine olan büyük sevgisini aşıladığını belirterek şükran
borcunu ifade etmektedir.”262

4.3. Doğu ve Batı Arasındaki Köprü Vazifesi

“Sevmediğim bir şey üzerinde çalışamıyorum”263 diyen Schimmel


verdiği bir röportajda kendi misyonunu Doğu ve Batı arasında bilgi ve anlayışa
dayalı bir köprü oluşturmak olarak ifade etmiştir.264 Bu vazifenin peşinden
yorulmadan istikrarla koşmuş, bilgisizliklerinden dolayı düşmanlık yapanları
bilgilendirerek dostluk tohumları ekmeyi hedeflemiştir. Yaptığı muazzam
çalışmalar ile yüzün üzerinde kitap ve makale yazmış, binlerce talebe yetiştirmiş
ve konferanslar vermiştir. Bu bölümde Schimmel’in hedefine ulaşmak ve Doğu
ile Batı arasındaki anlayışı temin etmek için izlediği yol ve onu diğer birçok
şarkiyatçıdan ayrı kılan düşünce yapısı üzerine durulacaktır.

Schimmel çocuk yaşlarından itibaren aile yapısının da etkisi ile oluşan


kişiliği ve karşısına çıkan hocalarının etkisiyle mistik konulara ilgi duyar. Bu
ilgiyi üstün dil kabiliyeti ile çoğu Doğu’ya ait olmak üzere öğrendiği onsekiz dil
ile pekiştirir. Onun Doğu dillerini öğrenmesi ve Doğu edebiyatına yönelmesi,
linguistik bir bilgi veya filolojik bir meraktan ziyade, onu bir enstrüman olarak
kullanmak suretiyle İslâm kültür coğrafyasını mistik bir sezgiyle temaşa etmesine
yardım eder.265 Schimmel bu diller vasıtasıyla kadîm tasavvuf tarihinin henüz
keşfedilmemiş metinlerine vakıf olur. Birincil kaynağı oluşturan bu metinler onun
“Tasavvuf tarihçiliğinin duayeni”266 olarak anılmasına zemin hazırlar.

262 https://news.harvard.edu/gazette/story/2003/01/prolific-islamic-scholar-schimmel-dies/ et. 26


Aralık 2018.
263 Wild, “In Memoriam Annemarie Schimmel”, 2003, s.136.
264 Krş. Çeliktaban, “Ölüm Bir Uykudan Uyanmaktır”, 2009, s.131.
265 Krş. Özkan, “Vefeyât”, 2003, s.165.
266 Erol, Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar-1, 2016, s.225.

57
Ömrünü İslâm araştırmalarına adayan Schimmel, çalışmalarını yaparken
dillerini bildiği, bilmiyorsa da orada yaşayarak kısa sürede öğrendiği Müslüman
ülkeleri gezer, halklarıyla kaynaşır ve bütüncül bir şekilde tarihî zenginliklerini
müşahede eder. Bu çalışmaları, tarihî seyri ve gelişimi içerisinde tasavvuf, klasik
dönem metin ve şiirleri ve İslâm dini olmak üzere üç ana başlık altında toplamak
mümkündür.267 Bu çalışmaların meyvesi ise Doğu ve Batı kültürünün fark ve
benzerliklerini teşhis etmek, bu milletler arasında temel kaynaklardan elde edilen
bilgiyi aracısız olarak aktararak ilmî bir köprü kurmak gayretidir. Schimmel
hayatını vakfettiği bu vazifede yüzlerce konferans verir, tercümeler yapar,
makaleler ve kitaplar yazar, talebeler yetiştirir. İslâm kültürünü yansıtan değerli
hazineleri gün yüzüne çıkararak ve tercüme ederek Batı’ya ulaşmasını sağlayan
Schimmel’in eserleri sayesinde özellikle Batı dünyasında sayısız insan, İslam’ı ve
onun sevgiye dönük yüzünü tanıma fırsatı bulur.268

Müsteşriklerin, özellikle XIX. yüzyıldan itibaren, dünya dinlerini ciddi


olarak incelemeye başladığı görülür. Bunun neticesinde gerek telif gerek tahkik ve
gerekse tercüme olsun birçok kıymetli eserler verilmiştir.269 Bu süreçte birçok
araştırmacı “oryantalist” kimliği ile çalışmalar yapar. Schimmel de bir kısım
çalışmalarda “oryantalist” veya “şarkiyatçı” kategorisinde zikredilmektedir. Onu
sadece “oryantalist” veya “şarkiyatçı” kavramlarıyla tanımlamak çok yetersiz
kalacaktır. Çünkü Schimmel, bu tanımlamaların ötesinde bir kimliğe sahip olup,
konulara derinlemesine nüfuz edebilen geniş ufku ve zengin gönül dünyasıyla, bu
farklılığı eserlerinde açık bir şekilde ortaya koyabilmiş bir bilim insanıdır.
Ayvazoğlu bir köşe yazısında Schimmel’in klasik oryantalist kalıpları aşarak
peşin hükümlerden kendini mümkün olduğunca arındırmış, hatta sûfîyane şiirler
yazmış, çok büyük bir bilgin olduğunu belirtir ve eserlerinde Mevlânâ’ya ruhsuz
bir oryantalist gibi değil, ona bütün kalbiyle bağlı bir muhib veya mürid gibi
sevgiyle yaklaştığını yazarak tanımlamadaki sınırlandırmanın yetersizliğini
anlatır.270

267 Krş. Özkan, “Schimmel, Annemarie” (DIA), 2009, s.229.


268 Krş. Akın, “Annemarie Schimmel”, 2004, s.175.
269 Krş. Derin, “Müsteşriklerin Tasavvufa Bakış Açısı”, 2003, s.469.
270 Krş. Bilman, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, 2004, s.94.

58
Schimmel İslâmın Mistik Boyutları isimli eserinde yazdığı önsözde,
tasavvufun engin ve çok yönlü bir olgu olduğunu ve basılı ve yazma eserlerin
tamamını okumaya bir kişinin ömrünün vefa etmeyeceği için hiç kimsenin onu
bütünüyle tanımlamayı göze alamadığını şu sözlerle ifade eder:

Tasavvuf veya İslâm gizemciliği (mistisizm) hakkında yazmak, neredeyse


olanaksız bir iştir. Daha ilk adımda yüksek sıradağlar çıkıyor insanın
karşısına; daha sonra da hiçbir hedefe ulaşamayacakmış gibi görünen daha
zorlu bir yola koyuluyor araştırıcı. İran tasavvuf şiirinin gül bahçelerinde
durup orada kalabilir veya devam edip teozofik kurguların buzlu tepelerine
erişmeye çalışabilirsiniz… Her halükârda yalnızca birkaç seçkin kişi,
efsanevi kuş Simurg’un yaşadığı Kafdağı’na ulaşacak ve onun zaten kendi
içlerinde olduğunu anlayacaklar.271

Schimmel, müsteşriklerin tasavvufun temellerini ortaya koyarken çoğu


zaman birbirine zıt fikirler ortaya sürmelerine dikkat çekerek onların tasavvufu
eksik anladıklarını söyler.272 Bahsi geçen müsteşrikler Schimmel’e göre
Mevlânâ’nın fil hikâyesinde karanlıkta kalan insanlar gibidir. Bu hikâyeye göre
hiç fil görmemiş insanlar karanlıkta file dokunur ve hortumunu tutan kişi filin
boruya benzediğini düşünür, kulağını tutan kişi filin yelpazeye benzediğini
düşünür, bacağını tutan ise filin boruya benzediğini düşünür. Halbuki güneş
doğup fil görünür olunca, hepsi de zan ve hükümlerinden dolayı hayrete düşer.
Ayverdi’nin hocası Kenan Rifâî bu hikâyeyi “Ama aslına bakılacak olursa,
bunların zannı da büsbütün yanlış değildir. Çünkü onlar filde ne gördülerse ancak
onu dile getirebildiler. Halbuki fil, yalnız bu vasıflardan mı ibarettir?”273
sorusuyla anlatır. Kısacası tasavvufun anlaşılması ve aktarılması meselesi kişinin
zannınca şekil bulmaktadır.

Schimmel müsteşriklerin bu konuda düştükleri hatayı gözler önüne serer


ve onların tasavvufa bir bütün olarak yaklaşamadıklarını ve onu parçalara ayırarak
başka felsefe ve dinlere irca etmeye çalıştıklarını yukarıdaki benzetme ile açıkça
ortaya koyar.274 Ayverdi’ye yazdığı bir mektupta bu konu ile ilgili olarak Alman
meslektaşlarının vaziyetinin kendisinden bambaşka olduğunu, onların Türkiye’yi

271 Schimmel, İslâmın Mistik Boyutları, 2012, s.15.


272 Krş. Derin, “Annemarie Schimmel’in Tasavvufun Kökenine Dair Görüşleri”, 2003.s.520
273 Rifâî, Sohbetler, 2009, s.96.
274 Derin, agm., s.520.

59
ne kadar severlerse sevsinler, sadece bir misafir olup, yabancı gözüyle
gördüklerini, kendisinin ise bir nevi Türkiye’nin ikizi275 olduğunu söylemesine
binaen Ayverdi şu satırları yazar:

Sen bu dünyanın malısın. Garblı olmaklığın da yine bu dünyayı müdafaa


ve izah ederken mücehhez olman icap eden silaha bizatihi malik olman için
tabiatın tensib ettiği bir keyfiyettir. Hele ilim alemine mensubiyetin, zekâ
ve kabiliyetin, şu görünüşte biçare, hakikatte dünyanın efendisi olan
Şark’ın lehine bir imtiyazdır.276

Schimmel’i meslektaşlarından ayıran en temel özellik, tasavvufu


araştırırken ve anlatırken gözlem yapmak yerine yaşamayı tercih etmesi ve sûfîleri
sûfîlerin diliyle anlatmasıdır. Katıldığı bir konferanstan sonra Ayverdi’ye
gönderdiği bir mektupta “İslâm’ın ve Türkiye’nin kısmen fahrî mümessili
oldum”277 yazar. Bütün bunlarla birlikte yeri geldiğinde de İslâmî metinlerin
güvenilirliğini sorgulamaktan geri durmaz, ilmî objektifliğinden de taviz
vermez.278 Bir röportajda “İslâm’la ilgili herhangi bir konuda, medyada ve hatta
oryantalistler arasında bile yanlış anlamalara yol açan ifadeler, çoğu zaman eksik
bilgi veya bilgisizlikten kaynaklanmaktadır.”279 diyen Schimmel, İslâm dini ve
Doğu’yla ilgili Batı’da ortaya çıkan yanlış ve eksik kanaate karşı, Batılı bir bilim
adamı olarak, ilk kaynaklardan edindiği muhkem bilgisiyle Batı’yı bilgilendirir ve
olumlu bir bakış açısı kazandırmada önemli rol oynar.280 Bu hususta Ayverdi’ye
“Garplı âlim gözü ile, Şarklı aşık gözü ile bakıyorum. Belki bu gerginlik, gayet
büyük bir bahtiyarlık olmakla beraber beni biraz yoruyor. Halbuki yalnız böyle bir
görüşle bir şeyi yaratabilirim.”281 diyen Schimmel, Türk milleti için sadece
çalışma alanları sebebiyle değil, vukufiyeti, derin idraki ve bilhassa muhabbeti
sebebiyle önemlidir.282

275 Krş. Uluant S., Havlioğlu D., Mektuplar 2, 2015.s. 116


276 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.120-121
277 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.73.
278 Krş. Derin, agm., 526.
279 Schimmel, “İslâm’a Hak Ettiği Değeri Vermeliyiz”, 2003, s. 556.
280 Krş. Bilman, “Ukbaya Kayan Yıldız”, 2003, s. 499.
281 Uluant S., Havlioğlu D., age., s. 116.
282https://www.dunyabizim.com/kitap/annemarie-schimmelin-hayatini-degistiren-2-soz-

h29447.html et. 26 Aralık 2018.

60
Hatıratında kendisinin hayatı boyunca İslâm’a fazlaca romantik bir
zaviyeden yaklaştığını söyleyenlere karşı Aziz Augustin’in “İnsan sadece
muhabbet ettiği kadar fehmeder.” cümlesi ile cevap veren Schimmel,
müsteşriklerin çoğunun bu muhabbetten yoksun olarak sûfîleri ve tasavvufu
tanımlarken kendi görüşlerini ön plana çıkardıklarını ve değerlendirmenin aslını
teşkil eden sûfîlerin kendi sözlerini belli oranda göz ardı ettiklerini söyler.283
Meslektaşı İngiliz şarkiyatçı Arberry de İslâm ve Batıdaki İslâm algısı hakkında
şunları söyler:

Doğu ve Doğu halkı hakkındaki gerçek, Batılı’nın zihnine yerleştirilmeden


önce, bir yığın saçmalıklar, yanlış anlamalar ve kasıtlı yalanların ortadan
kaldırılması gerekir. Bu temize çıkarma işlemini yerine getirmek vicdan
sahibi bir şarkiyatçının vazifesinin bir parçasıdır. Ancak bu araştırmacı
hiçbir zaman bunun kolay ve mükâfatı bol bir iş olduğunu
zannetmemelidir.284

Schimmel tasavvufun kâl ilmî olmaktan ziyade hâl ilmî olduğunu ve fakat
bu hâl’in de yine kâl ile aktarılması gerekliliğini bilir. Hocası Friedrich
Heiler’den, dinleri ve dinî fenomenleri incelerken dinin duygusal boyutunu ihmal
etmemeyi bir temel ilke olarak tevarüs eder.285 Hatıratında ise “Dînî metinlerde
ilâhî haşyetin ehemmiyetine işaret etmeyi vazife bilecek kadar eski kafalıyımdır.
Hangi mebde ve menşeden olursa olsun bir dînî metin, gazete veya tren
tarifesinden farklı bir şeydir.”286 diyerek aktarmaya gayret ettiği metinlere gereken
ihtimamı gösterdiğini aşikâr eder. Schimmel, benzer bir hassasiyeti büyük
hayranlık duyduğu meslektaşı Fransız şarkiyatçı Massignon’da da görür.
Hatıratında, 1957 senesinde, Münih'te şarkiyatçılar kongresinde Münihli
şarkiyatçı Franz Babinger'in takriri esnasında Massignon ile yan yana oturduğunu
ve Babinger, "Yedi Uyurlar" ile ilgili Anadolu'daki kutsal mekanlardan
bahsederken, Massignon’un her defasında bir ah u vah çekip, "Cet homme ne
croit pas, il ne croit rien!" ("Bu adam inanmıyor, bu adam hiçbir şeye
inanmıyor!") deyip durduğunu, zira Massignon için çok kıymetli olan "Yedi

283 Krş. Kara, “Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya Bakan Bir Alim”, 2003.s.519.
284 Topuzoğlu, “Arberry, Arthur John”, (DIA), 1991, III: 348.
285 Krş. Tarakçı, “Kitap Değerlendirmesi”, 2018, s.733-742.
286 Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.40.

61
Uyurlar" konusunu, yalnız tarihî ve eleştirel bir açıdan ele alarak hadisenin
kudsiyetini yok ettiğini belirtir.287

Kara, “Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya bakan bir âlim” olarak


tanımladığı Schimmel’in kültürler ve medeniyetler arası diyaloğun bir görünümü
olduğunu belirtir. Ona göre Schimmel, Alman kültür ve aktif düşüncesinin
içinden İslâm kültür ve medeniyetini araştırmaya yönelir, kendi araştırma alanında
hiçbir zaman “başka görme” veya “başkalaştırmaya” gitmez. Bunun sonucu
olarak da kültürel diyalogda verimli bir alan tesis eder.288 Schimmel’e göre Doğu
ve Batı arasındaki diyalog, bir takım sömürge propagandacılarının “Doğu,
doğudur ve Batı, batıdır” sözünün aksine Goethe’nin Hafız’dan etkilenerek
yazdığı Doğu-Batı Divânı’nda belirttiği gibi “Doğu Tanrı’nındır ve Batı
Tanrı’nındır”.

Schimmel, gazeteci Renate Beyer ile yaptığı röportajda tasavvufun dinler


arası diyalog tesis edilmesinde bir köprü olması gerekliliğinden bahseder.
Schimmel açısından her birimiz yekdiğerini daha fazla anlarsa bu meseleyi
çözmek gayet basittir. Oysa Hristiyanların tasavvufun ne demek olduğunu
bilmediklerini zira kendi mânevî şahsiyetleri olan Aziz Teresa veya Franziskus’un
hayatı hakkında da bilgi sahibi olmadıklarını söyler. Schimmel’e göre
Hristiyanlıktaki mistik olgu daha ziyade Kilisenin şekillendirdiği biçimde ölü bir
hal, ya da arka planı henüz anlaşılmayan zor bir kavram olarak açıklanmaktadır.
Tasavvufun köprü olabileceğini iddia edenlerin de harflere takılı kalmayıp, onu
dinin bir versiyonu şeklinde algılamak zorunda olduğunu belirten Schimmel,
sûfilerin bunu başardığını belirtir.289 İlmi objektifliği ile konuyu burada
bırakmayan Schimmel, tasavvufun da zaman içinde asliyetini yitirerek bâtınî
boyuta indirgendiğini, rûhî bir iksirden ibaret görüldüğünü belirtir. Schimmel’e
göre Amerikalılar XIII. yüzyılda yaşamış Celâleddin Rumî’nin şiirlerini tercüme
etmekle bu işin bittiğini zannetmekte ve tasavvufu yaşamanın ne kadar çetin bir
yol olduğunu, hakikate ulaşmak için mürşid eşliğinde uzun bir yolculuk yapılması

287 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.106


288 Krş. Kara, “Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya Bakan Bir Alim”, 2003, s.496-497.
289 Krş. Beyer, “Annemarie Schimmel ile Röportaj”, 2006, s.354-355.

62
gerektiğini bilmemektedirler.290 Ayverdi’ye yazdığı bir mektupta insanların en
büyük kısmının sûfî hareketinde asıl tasavvufu değil, güzel ve biraz romantik Şark
ruhunu, bir nevi binbir gece efsaneleri ile tatlı bir ruhaniyeti aradıklarını söyler.
Tasavvufun hakiki zatını bilmediklerini, tasavvuftaki katı terk, mûtu kable ente
mûtu291’yu bilseler, bir daha tasavvuftan bahis açmayacaklarını yazar.292

Schimmel Doğu ve Batı arasında yaşanan bir diğer kopukluğun sebebini


ise aslından uzak ve hatalı yapılan tercümelerde bulur. Ona göre Goethe’nin
dediği gibi kelimelerin çok büyük rol oynadığı Arapça ve Farsça şiirleri tercüme
etmeyerek olduğu gibi bırakmak gerekir.293 Aksi takdirde şiirin ruhu kaybolur.
Schimmel buna çözüm olarak Arapça ve Farsça şiirleri mümkün mertebe şiir
formunda ele alır ve bu sebeple kınandığı ya da çağdaş görülmediği olur.294
Schimmel sahip olduğu bütüncül yaklaşım ve bildiği dillerdeki iklimleri görme-
yaşama ve içine girme ile mutasavvıf şâirlerin ne dediğini anlamadan çeviri yapan
kişilerden ayrılmayı başarır. Kara, Schimmel’in tercümelerini yaptığı dillerin
kültürleri içinde yaşamasının altını çizerek bu âlimenin hal üzere, tabir yerindeyse
ilim ve marifeti bilmiş, kaynaştırmış birisi olduğunu belirtir. "Hâl içre iken bilme"
olarak tanımladığı bu durumun, epistemolojiye insan sıcaklığını, insan gönlünü
katabilme olduğunu söyler.295

Hayatını Müslüman dünyasını daha iyi anlamaya ve anlatmaya adayan


Schimmel, dinlerarası ve kültürlerarası diyalog için önemli bir köprü görevi
görmesiyle kamuoyunda çok tanınır hale gelir. 1992 yılında Tübingen
Üniversitesi tarafından Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar arasında daha iyi
bir anlayış yaratmak için çaba gösteren kişilere verilen Leopold Lucas Ödülü'nü
alır. Bu ödülü alan ilk kadın Schimmel’dir.296

290 Krş. Beyer, agm., s.353.


291 Hz. Peygamber’in “Ölmeden evvel ölünüz.” anlamındaki hadisi.
292 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, 95.
293 Krş. Beyer, “Annemarie Schimmel ile Röportaj”, 2006, s.354-355.
294 Krş. Beyer, agy., s.354.
295 Krş. Bilman, “Ukbaya Kayan Yıldız”, 2003, s.503.
296 https://news.harvard.edu/gazette/story/2003/01/prolific-islamic-scholar-schimmel-dies/ et. 26

Aralık 2018.

63
Schimmel, 1995 senesinde de Alman Yayıncılar Birliği tarafından Barış
Ödülü alır. Bu ödül Almanya’da birçok tartışmalara sebep olur. Nedeni ise
Schimmel’in Selman Rüşdi’nin yazmış olduğu Şeytan Ayetleri isimli eserinde Hz.
Muhammed’in okuduğu Kuran’a şeytan tarafından putlara övgüler karıştırıldığı
iftirasını içermesinden dolayı sansasyon oluşturarak milyonlarca insanın
duygularına ve inançlarına hakaret ettiğini söylemesidir. Bu görüşleri yüzünden
bazı Alman aydınları tarafından karalama kampanyasıyla yıpratılmak istenir.
Öğrencilerinden birisinin de aleyhine yazdığı gazete yazısı durumun vehametini
artırır. Hatıratında bu olayı anlattığı bölümde, manipülasyonları yapanların onun
eserlerini hiç okumamış, hakiki şahsiyetini bilmeyen kişilerden oluştuğunu
belirten Schimmel bir iki cümlesinin çarpıtılarak yorumlandığını belirtir.297
Schimmel Tanrı’nın Yer Yüzündeki İşaretleri kitabında 18. yy. Alman düşünürü
Reimarus’tan alıntıladığı “Eminim ki, Türkler’in dinini şu ya da bu kusurlar
yüzünden suçlayanların yalnızca küçük bir kısmı Kur’ân’ı okumuştur.
Okuyanların da pek azı sözcüklere doğru anlamı verme niyetindedir.” sözleri ile
bu manipülasyonları yapan kişilerin her devirde mevcut olduğunu tesbit
etmiştir.298 Bu karalama kampanyası sürecinde Alman Cumhurbaşkanı Roman
Herzog299 “Ben geçmişte ve günümüzde İslâmî hareketlerin bu kadar çeşitli
olduğunu Schimmel’in eserlerinden öğrendim”300 diyerek Schimmel’in yanında
olmuştur. Batıda İslâm hakkındaki peşin hükümlere karşı yüzlerce eseri ile ilmî
gerçekleri ortaya koyan Schimmel hayatını bu batı bağnazları ile mücadele ederek
tamamlamıştır.301

4.4. Schimmel’in Ardından Gelenler

Schimmel 1967-1992 yılları arasında Harvard’da hocalık yaptığı 25 yıl


boyunca Cizvit papazından Budist rahibine, Ortodoks Yahudi’den Metodist
Hristiyan’a, Pakistanlı Vehhabi’den Amerikalı Sûfî’ye ve derviş mizaçlı
Müslüman çocuklara kadar birbirinden farklı anlayışta sayısız öğrenciye ders

297 Krş. Kara, “Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya Bakan Bir Alim”, 2017, s.433, 434.
298 Krş. Schimmel, Tanrı’nın Yeryüzündeki İşaretleri, 2004, s.10.
299Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrası 7. Cumhurbaşkanı olan Herzog 1994-1999 yılları

arasında görev yapmıştır.


300 Akın, “Annemarie Schimmel”, 2004, s.173.
301 Krş. Önsöz, “Annemarie Schimmel”, 2008, s.64.

64
verir. Bu dersleri esnasında kimi zaman anlattıkları karşı tarafa tesir ederken kimi
zaman mânâsız bakışlara maruz kalır. Schimmel bu süreçte binlerce öğrencisini
sınırların ötesinde düşünmeye yöneltir ve yüksek lisans öğrencilerine de sahaya
önemli katkıları olan mükemmel araştırma projelerinde önderlik eder.302

Çalışmanın bu bölümünde örnek teşkil etmesi bakımından Schimmel ile


akademik çalışmaları bakımıdan aynı metodla ilerleyen ve bunu hayatının gayesi
edinerek aynı zevki taşıyan üç bilim insanından bahsedilecektir. Bu üç isimin
örnek olarak çalışmaya dahil edilme sebebi ise; Schimmel’in hocalığını temsilen
bir öğrencisi, akademik dünyadaki doldurulamaz yerini temsilen bir meslektaşı ve
özel hayatını temsilen “mânevî oğlum” dediği yakın dostu olmalarıdır. Bu üç
isimde İslâm’a karşı özel ilgi ile kapsamlı çalışmalar yapmakta ve Batı’da İslâm
hakkında yanlış bilinenleri düzeltmeye gayret etmekte, bu süreçte başta Türkiye
olmak üzere Müslüman ülkelere birçok seyahatler düzenlemekte, dersler ve
konferanslar vermektedir. İlk olarak hocasının ardından Batı’da İslâm uğruna
yapılan çalışmalarda otorite kabul edilen ve akademik olarak Schimmel’den aldığı
eğitimi, kendi talebelerine aktarmayı şiar edinmiş olan Carl Ernst’ten
bahsedilecektir. Bir diğer kıymetli isim ise doktorasını Tahran Üniversitesi’nde
Seyyid Hüseyin Nasr’ın talebesi olarak tamamlayan ve çalışmalarında
Schimmel’in eserlerini temel kaynakları arasına alan William Chittick olacaktır.
Son olarak çalışmalarını İslâm Tarihi üzerine yoğunlaştıran ve Schimmel’in
mânevî oğlu303 olduğunu belirten Bruce Lawrence hakkında kısaca bilgi verilecek
ve yaptıkları çalışmalarla Schimmel’in hayatı boyunca yaptığı çalışmaları nasıl
devam ettirmeye çalıştıkları incelenecek, ana konumuzla ilişkilendirmek
maksadıyla Türkiye ile sürdürdükleri bağlarına bakılacaktır.

4.4.1. Prof. Dr. Carl W. Ernst

1950 yılında Los Angeles’ta dünyaya gelen Carl Ernst, 1973’te Stanford
Üniversitesi’nde dinlerin karşılaştırılması üzerine çalışır. Doktorasını 1981’de
Harvard Üniversitesi’nde Annemarie Schimmel danışmanlığında alan Ernst, şu an

302Krş. Huda, “Annemarie Schimmel”, 2004, s.191-192.


303Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü tarafından Temmuz 2018’de yapılan
uluslararası yaz okulunda verdiği derste kendisi ifade etmiştir.

65
Chapel Hill North Carolina Üniversitesi William R. Kenan, Jr. Kürsüsünde
profesörlük, Carolina Ortadoğu ve Müslüman Medeniyetleri Araştırmaları
Merkezi Direktörlüğü ve İslâm Medeniyeti ve Müslüman Ağları Dizisi'nin
editörlüğü görevlerini yürütmektedir.304

Çalışmalarında Batı ve Güney Asya’ya odaklanan Ernst’in Arapça, Farsça


ve Urduca araştırmaları temel alan yayınları başlıca şu üç alanda toplanmaktadır:
İslâmî etütlerde genel ve kritik meseleler, modernite öncesi ve günümüz
tasavvufu, Hint-Müslüman kültürü.305 Ernst 2005 yılında Hz. Muhammed’in
Yolunda adlı kitabı ile “DOST” İslâm’a Hizmet Ödülü306ne lâyık görülür ve eseri
Türkçeye çevrilir. Ernst İslâmî çalışmalardaki en son projelerinin İslamofobi ile
ilgili olarak halk bilgisine, Kuran'ı okuma sorununa, İslâmî çalışmaları
eleştirmeye ve İslâm'ı anlamada yaşanan sorunlara değinmek olduğunu belirtir.307
Hindistan, Pakistan ve Türkiye'de genişletilmiş araştırma turları yapan İslâm âlimi
Ernst bu dönemde birçok konferans verir, makaleler ve kitaplar yazar ve Batı
kaynaklı İslâm araştırmalarının önde gelen otoritelerinden kabul edilir.

Ernst 1992 yılında hocası Schimmel’in yazdığı Islam: An Introduction


kitabının arka kapağı için “Bu araştırma, İslâm geleneğine adanmış irfan dolu bir
hayatı göstermekte ve önemli noktalarına ışık tutmaktadır.” yazmış ve
Müslümanların kendi dinlerini nasıl algıladığını daha iyi gösterecek bir kitap
hayal etmenin zor olduğundan bahsettikten sonra bu kitabın Müslümanların
okuyup alıntı yapabilecekleri bir bakış açısı sunduğunu belirtmiştir.308

Schimmel Ernst’ün 1992’de yayınlanan Eternal Garden isimli eserine


dört sayfalık bir önsöz yazmış ve Ernst ile yaptığı Hindistan – Khulalabad’a
yaptığı ziyaretten detaylıca bahsettikten sonra talebesinin burada yaptığı

304 Krş. https://religion.unc.edu/_people/full-time-faculty/ernst/ et. 26 Aralık 2018.


305 https://religion.unc.edu/_people/full-time-faculty/ernst/ et. 26 Aralık 2018.
306 TÜRKKAD Türk Kadınları Kültür Derneği ve Kerim Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından,

Hakîkat-i Muhammedî'yi ve o hakîkati idrak eden Hz. Muhammed dostlarına vefâ göstermek
amacıyla, İslâm’a hizmet eden kişilere verilmek üzere "Dost" İslâm’a Hizmet Ödülü ihdas
edilmiştir. (http://turkkad.org/default.asp?PG=YTR_0206) et. 26 Aralık 2018.
307 https://religion.unc.edu/_people/full-time-faculty/ernst/ et. 26 Aralık 2018.
308 Bk. Schimmel, Annemarie, Islam: An Introduction, Albany: State Universty of New York

Press, 1992.

66
çalışmanın çok mühim bilgiler içerdiğinden bahsederek, Güney Hindistan'daki
Tasavvuf tarihi ile ilgili bir dizi çalışmayı tetikleyeceğinden emin olduğunu
belirtmiştir. Schimmel aynı zamanda kitabın, (tıpkı Schimmel’in çalışmalarında
olduğu gibi) materyalini insanî yönleri ile empati kurmadan araştıran müstakil bir
tarihçi bakışı ile yazılmamış olduğunu, Ernst’ün Khuldabad’ta yaşamış ve hâlâ
yaşamakta olanlara karşı hissettiği sıcak duyguları ve kişisel alâkasını gösterdiğini
belirtir. Schimmel’in önsözde yazdığına göre Ernst’ün Burhanuddin Garib’e ve
onun geleneğine duyduğu sevgi ve saygı olmasaydı bu çalışma istenilen çalışma
olamazdı, zira Schimmel’e göre “İnsan sadece muhabbet ettiği kadar
fehmeder.”309

Ernst Schimmel’in vefâtının ardından Orta Doğu Çalışmaları Derneğinin


yayınladığı bültendeki makalesinde Schimmel’in Türkçe ve Hint alt kıtasına ait
birçok dilde olduğu gibi Arapça ve Farsça ustası olduğunu yazar. Ernst’e göre
hocasının karşılaştırmalı dinlere olan bağlılığı, Milletlerarası Dinler Tarihi
Cemiyetinin başkanı seçilmesini sağlar. Hocası Schimmel hem bir şâirdir hem de
Rûmî’nin ve İkbal’in şiirlerini tercümede büyük ustadır. Makalesinde belirttiğine
göre Schimmel’in uzmanlığı geniş bir tarihi perspektife, dil ve üslupla ilgili çok
dikkatli bir çalışmaya dayanmaktadır. Hocasının çalışmalarında dikkat çekici bir
vurgu ise bildiği çok çeşitli İslâmî diller aracılığıyla bu kültürlerin içindeki
metafor ve motifleri izlemesidir. Ernst’e göre Schimmel bölgesel ifadelerin
çeşitliliğini incelemekle birlikte bunu İslâm kültürünün bütünlüğü içinde
aktarmayı başarmıştır.310

Ernst, hocası Schimmel’in hayatını Avrupalıların ve Amerikalıların


Müslüman kültürlerin mânevî ve estetik değerlerini takdir edebilecekleri bir
kavrayış köprüsünü yaratmaya adadığını belirtir. Bu vazifede emeği çok olan
Schimmel aynı zamanda dünya üzerindeki birçok Müslümana, Müslüman
olmadan da İslâm'ın tercümanı haline gelinebileceğinin bir örneği olmuştur. Ernst
hocasının, birçok öğrencisi ve meslektaşı ile paylaştığı olağanüstü bilgi ve
cömertliği ile tanındığını ve herkeste unutulmaz izlenimler bıraktığını belirtir ve

309 Krş. Ernst, Eternal Garden, 1992, s.xx-xxii.


310 Krş. Ernst, “Annemarie Schimmel” 2003, s. 310-312.

67
son olarak hocasının İslâmî çalışmalar yararına yaptığı muazzam katkılarının bu
alandaki çalışmalar için kalıcı bir miras olduğunu söyler.311

Carl Ernst’ün, hocası Schimmel gibi Doğu ve Batı arasında İslâm


araştırmalarına verdiği ehemmiyeti görmek ve konumuz olan Türkiye ile
ilişkilerini değerlendirmek için Sâmiha Ayverdi’nin talebesi olan mutasavvıf
yazar Cemâlnur Sargut312 ile olan ilişkisini çalışmaya dahil edeceğiz.

Sargut, Ernst ile olan tanışıklığının 2000’li yıllarda North Caroline


Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşması esnasında Annemarie Schimmel’den
okuduğu bir şiire binaen Ernst’ün yanına yanaşarak “Siz bu şiiri nereden
biliyorsunuz?” demesiyle başladığını söylüyor. Sargut bu sorusuya cevaben şiiri
hocasına atfedilmiş bir kitaptan313 okuduğunu söyleyince Ernst ile olan dostluğun
ötesindeki kardeşlikleri başlıyor ve zaman içinde beraber yaptıkları çalışmalar ile
ilişkilerini pekiştiriyorlar.314 Tanışmalarının ardından, Sargut tarafından
TÜRKKAD çatısı altında yapılan uluslararası konferanslara davet edilen Ernst ilk
olarak 2005 senesinde düzenlenen “Kadın ve Tasavvuf” başlıklı sempozyumda
tebliğini sunmuş, akabindeki yıllarda; Hz. Mevlânâ ve Kadın (06.05.2007),
Modern Çağ ve İbn-i Arabî (23-26.05.2008), Güneşle Aydınlananlar- Hz. Şems
(11-16.12.2009), Sırrın Sırrı- Sultan Veled (10-16.12.2011), Hacı Bayram-ı Veli
(14-16.12.2012), Uzaktaki Yakin – Hz. Üftade (18-20.04.2014), Rahmet Kapısı-
Kenan Rifai Uluslararası sempozyumunda (29-31.05.2015) tebliğ sunmuş ve

311 Krş. Ernst, agm., s. 310-312.


312 Üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak
görev yapan Sargut, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı
görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü
çalışmalar yapmaktadır. TÜRKKAD çatısı altında birçok uluslararası sempozyum, Dost İslâm’a
Hizmet Ödülleri ve İslâm araştırmalarına yönelik girişime öncülük etmiştir. North Carolina
Üniversitesi Dînî Etütler Bölümünde (2009) ve Pekin Üniversitesi İleri Beşeri Bilimler
Enstitüsünde (2011) “Kenan Rifai Distinguished Professorship on Islamic Studies” kürsülerinin ve
2015 yılında Kyoto Üniversitesi’nde Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezinin kurulmasını
sağlamıştır. Cemâlnur Sargut tasavvuf alanına yönelik çalışmaları desteklemek ve üniversitelerde
tasavvufun çalışma zeminini artırmak amacıyla 2013 yılında Kerim Eğitim Kültür ve Sağlık
Vakfını kurmuştur. Bu girişimle birlikte Üsküdar Üniversitesi kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat
Tarhan’la güç birliği yaparak, 2014 yılında Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları
Enstitüsünü kurmuşlardır. (http://www.Cemâlnur.org/contents/detail/Cemâlnur-sargut-kimdir/12)
et. 26 Aralık 2018.
313 Schimmel’in Sâmiha Ayverdi’ye ithaf ettiği Ruhum Bir Kadındır isimli eserinden bahsediliyor.
314 Krş. Sargut, “Rahmet Kapısı” Uluslararası Kenan Rifai Sempozyum Bildirileri, 2017, s.290.

68
oturum başkanlıkları yapmıştır. 2017’de Kyoto Üniversitesi ve Kerim Vakfı’nın
öncülük ettiği ve İslâm araştırmaları, tasavvuf alanı, Ortadoğu ve Kuzey Afrika,
Güney ve Orta Asya ve Uzak Doğu konularında uzman 14 bilim adamının
katıldığı 1. Uluslararası Kyoto Üniversitesi Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları
Merkezi Sempozyumunda Carl Ernst, “Orientalist Legacies and the Academic
Construction of Sufism” başlıklı tebliğini sunmuş, Tasavvuf çalışmalarına yöntem
arayışına dair yapılan kapanış oturumunda değerli görüşlerini paylaşmıştır.315

Bu sempozyumun akabinde 7 Ekim 2017 University of North Carolina-


Chapel Hill'de akademik hayatını İslâmı anlamaya ve anlatmaya adayan Prof.Carl
Ernst onuruna “Translating Islam: A Conference in Honor of Carl Ernst” isimli
bir sempozyum düzenlenir ve Sargut yakın dostu hakkında konuşmak üzere davet
edilir. Sargut sempozyumda Ernst’e ithafen şu konuşmayı yapar:

İnsanda iki kısım vardır: Ruh ve nefs. Nefsi ön planda olan insanda ruh
sessiz kalır. Ruhunu tercih edip ona hizmet eden insan ise nefsini susturur.
Bu makamda olan kişide Rabbiyet (öğretmenlik) tecelli eder. Bu aynı
zamanda peygamber makamıdır. Peygamber belirli kişileri bu makam için
seçer. İşte ben kardeşim Carl Ernst'ü bu mertebeye bağlıyorum ve Allah'a
başarısının artması için dua ediyorum.316

Cemalnur Sargut’un girişimleriyle kurulan Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf


Araştırmaları Enstitüsü tarafından Temmuz 2018’de yapılan uluslararası tasavvuf
araştırmaları yaz okulunda yoğun içerikli ve kapsamlı dersler veren Prof. Ernst,
hocası Annemarie Schimmel’in ardından talebelerini akademik anlamda derinden
etkilemeye ve İslâm üzerine yapılan çalışmaların, Din Araştırmaları Bölümleri
altında etkin şekilde konumlandırılmasında mühim katkılar sağlamaya devam
etmektedir.317

315 Krş. www.turkkad.org et. 26 Aralık 2018.


316 TÜRKKAD Video Arşivi
317https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/3091/prof-dr-carl-w-ernst-tasavvuf-arastirmalari-yaz-okulunda-

ders-verecek et. 26 Aralık 2018.

69
4.4.2. Prof. Dr. William Chittick

Milford, Connecticut’ta doğan ve büyüyen Prof. Chittick lisansını Ohio


Wooster Koleji’nde tarih alanında yapmıştır. Mezuniyetinin hemen ardından
1966’da Sûfîzm ve İslâm Felsefesini incelemek için İran’a giden Chittick 1974’te
Tahran Üniversitesi Fars Edebiyatı’nda Seyyid Hüseyin Nasr yönetiminde
doktorasını tamamlamıştır. Tahran Aryamehr Teknik Üniversitesi, Beşerî Bilimler
Bölümünde Karşılaştırmalı Dinler alanında çalışmış ve İran İslâm Devriminden
önce İran Kraliyet Felsefe Akademisinde öğretim üyeliği görevlerinde
bulunmuştur. 1979’da Amerika Birleşik Devletleri’ne dönerek Dînî Araştırmalar
alanında çalışmalarını sürdürmüştür.318 2012’de Pekin Üniversitesi Ken’ân Rifâî
İslâm Araştırmaları Kürsüsü profesörü olarak bir sene görev yapmış ve bu
kürsüde İslâm düşüncesinin temel meseleleri ile İbn-i Sinâ, İbn-i Arabî ve
Abdurrahman Câmî gibi büyük mutasavvıfların bakışlarının incelendiği dersler
vermiştir.319 20. yy’ın İslâm için bir felaket etkisi yarattığını söyleyen Chittick,
kürsüde görev yaptığı süre boyunca ilk vazifesinin Çin’deki Müslümanlara
yeniden kendi entelektüel gelenekleri ile bağlarını kurma konusunda yardımcı
olmaya çalışmaları olduğunu belirtir.320

Kitapları çok sayıda dile çevrilmiş olup, yirmi beş kadar çeviri eseri ve
İslâm düşüncesi, Tasavvuf, Şiîlik ve Fars Edebiyatı alanında çok sayıda makalesi
bulunmaktadır. Özellikle İslâm Medeniyetinin büyük âlimleri Muhyiddin İbnü’l
Arabî ve Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin yazılarını İngilizceye tercüme edip
yorumladığı eserlerle tanınan Prof. Chittick, Stony Brook Üniversitesi, Asya ve
Asya-Amerikan Araştırmaları Bölümü’nde halen tasavvuf ve İslâm felsefesi
alanında dersler vermeye devam etmektedir.321

318Krş.https://www.stonybrook.edu/commcms/asianamerican/facultystaff/WilliamChittick.php
319https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/3036/prof-dr-c-william-chittick-tasavvuf-yaz-okulunda-ders-

verecek et. 26 Aralık 2018.


320Sempozyumda yaptığı konuşmadan alıntıdır. Konuşmanın tamamı linkte bulunmaktadır.
https://akademi.nefesyayinevi.com/video/rahmet-kapisi-uluslararasi-kenan-rifai-sempozyumu-
oturum-9-prof-dr-william-chittick-prof-dr-sachiko-murata/ et. 26 Aralık 2018.
321 https://nefesyayinevi.com/yazarlar/william-chittick/ et. 26 Aralık 2018.

70
Batıda yaklaşık 40 yıldır tasavvuf alanında çalışmalar yapan Chittick
Mevlânâ üzerine ilk kitabını 1973’te yayınlar ve İslâm dünyasını o zamanda
anlamaya başladığını belirtir. Verdiği bir röportajda da İslâmî geleneğin
zenginliğini tevafuken bu çalışma esnasında keşfettiğini ve bunun kendisini
konunun tarihî ve mânevî bağlamını araştırmaya sevk ettiğini belirtir. Akabinde
İslâm uğruna verdiği çabasının arkasında entelektüel bir meraktan ziyade hakikate
duyduğu susuzluk ve klasik İslâmî metinlerin hakikatine ve hikmetine ulaşmada
varoluşsal bir karar olduğunu söyler. 1979 yılında “en çok sevdiğim şehirlerden
biri” diye tanımladığı İstanbul’da 6 ay kalır, Süleymaniye Kütüphanesi’nde
Farsça ve Arapça el yazmaları üzerine çalışır.322

Harvard’da Orta Doğu Çalışmalarında yüksek lisansını yapmış olan


Katherine Schimmel Baki, Chittick ile yakın dostu ve meslektaşı Annemarie
Schimmel hakkında bir röportaj yapıyor ve Schimmel ile olan muhabbetini
görmemizde büyük fayda sağlıyor. Chittick’in bu röportajda belirttiğine göre
Schimmel’in eserleri ile ilk olarak Fars edebiyatında doktora yaptığı dönemde
kaynak olarak okuduğu çalışmaları sayesinde tanışıyor. Daha sonra Rûmîile
yoğun meşguliyet içinde olduğu dönemde Schimmel’in The Triumphal Sun
eserini okuyor. 1980’lerin başında yazmış olduğu bir makalenin kopyasını
Schimmel’e gönderiyor ve Schimmel’i mütevazi evinde öğle yemeğine davet
etmesiyle vefâtına kadar sürecek dostlukları başlıyor.323

Chittick bu röportajda Schimmel’in hayatını harikalar diyarına benzetiyor


ve onun Allah vergisi muazzam bir yeteneği olan mübarek bir insan olduğunu
söylüyor. Chittick’e göre Schimmel sevgiye ve güzelliğe giden yolda arayış içinde
olan sayısız insana yol göstermektedir. Schimmel’in yıllarca süren çalışmalarında
odağını kaybetmeden birbirinden kıymetli sayısız eser vermesinin inanılmaz bir
başarı olduğunu dile getirir. Chittick 2002’de, Mevlânâ’ya kendini adamış ve
hakkında yaptığı seçkin çalışmaları bu konuya merak duyan herkes tarafından
bilinen Schimmel ile görüştüğünde, Şems hakkında beraber bir çalışma yapmak

322 Krş. Çağlar, “William Chittick ile Gelenekselcilik, Modernite ve Tasavvuf Üzerine Söyleşi”,
2013, 36:40-49. Koç, Arzın Merkezinde Buluşmalar, 2007, s.170.
323https://www.academia.edu/7371799/The_Mystic_Pen_William_Chittick_Remembers_Annemar

ie_Schimmel_interview_with_Katherine_Schimmel_Baki_ et. 26 Aralık 2018.

71
üzere sözleştiklerini fakat ömrünün buna vefa etmediğini söyler. Schimmel’in
vefâtından önce birtakım sağlık problemleri dolayısıyla yazamadığı zamanlar bir
arkadaşını çağırdığını ve yazılarını dikte ettirmeye başladığını belirten Chittick,
Schimmel’in çevirisini yaptığı şâirlerin kültürel bağlamını sağlamak için çok
çalıştığını ve bu sayede insanları sevgi dolu ve hoşgörülü olma yönünde
yönlendirebilen, açık fikirli, özgür düşünen bir meslektaşı olduğunu ifade eder.324

İslâmın Batılı bilim çevrelerinde önyargıyla muamele görmesine karşın


mücadele eden ve İslâm’ın çekirdeğine inerek bilgi veren Schimmel gibi Chittick
de İslâm’a dair Batı’da mevcut olan yanlış algıların uzunca bir tarihe sahip
olduğunu ve İslâm’ın Batı’daki insanların bir parçası olduğunun anlaşılmasıyla
çok şeyin değişeceğini belirtir.325

Chittick İlâhiyat Profesörü Turan Koç ile yaptığı bir röportajda İslâmî
metinleri araştırırken, özellikle eski metinleri incelerken en önemli şeyin İslâm
vizyonu ve Tecelli’yi açıklamak olduğunu belirtir.326 Koç ise bu röportajda
Chittck’e hitaben İslâm’ın geleneksel anlamda, birincil kaynakların anlam
bakımından bozulmaya uğramadıklarını belirtmek maksadıyla, Farsça Arapça ve
Türkçe olmak üzere üç dilinin olduğunu fakat Chittick gibi kıymetli şarkiyatçılar
sayesinde -Birincil kaynaktaki metinlerin aslına uygun olarak çevirilip, anlam
kaybına uğramadan Batı’da binlerce insana ışık tutmasından dolayı- buna
dördüncü bir dil olarak İngilizce’nin de eklenebileceğini söylemektedir. Schimmel
için de defaaten söylendiği gibi Chittick’in de kitaplarında kullandığı dil ve
yaptığı atıfların yerlerine tam oturmakta olduğunu, dil ve anlam bakımından mânâ
kaybı olmadığını belirterek İslâm’ın sesinin içeriden dışavurumunun
İngilizce’deki ifadesi bakımından son derece önem arz ettiğini dile getirir.327
Röportajın sonunda ise Chittick, yakın dostu olan Schimmel’in de belirttiği gibi328
Türklerin Osmanlıca ile bağlarının kopması ile kendi entelektüel miraslarıyle

324 Krş. ay.


325Krş.https://www.academia.edu/7371799/The_Mystic_Pen_William_Chittick_Remembers_Ann

emarie_Schimmel_interview_with_Katherine_Schimmel_Baki_ et. 26 Aralık 2018.


326 Krş. Koç, Arzın Merkezinde Buluşmalar, 2007, s.170.
327 Koç, agm., s.166.
328 Bu konu hakkında Schimmel: “Türkiye’deki genç nesiller Arap alfabesinin yerini Latin

alfabesinin alması ile birlikte kültüründen ve mazisinden kopartılarak bu şifrelerin anahtarlarını


kaybetmiştir” diyor.

72
irtibat kuramadıklarını belirterek geleneğin kalbinden koptuklarını üzülerek
belirtiyor.329

Chittick’in, Schimmel’in izinde İslâmî irfan ve gelenekle irtibatını görmek


maksadıyla çalışmalarının Türkiye ayağı ile olan ilişkisine kısaca değineceğiz.
William Chittick 2007’de TÜRKKAD’ın düzenlemiş olduğu Hz. Mevlânâ ve
Kadın isimli uluslararası sempozyumda tebliğ sunan eşi Sachico Murata’ya eşlik
etmek için sevdiği şehir İstanbul’a gelir. Chittick ve eşinin bu sempozyum’da
tanıştıkları Sargut ile başlayan dostlukları akademik iş birlikleri ile devam eder.
Akabindeki yıllarda Sargut’un daveti ile Türkiye’de katıldıkları uluslararası
sempozyumların yanı sıra yine Sargut’un teklifi ile Chittick ve eşi Murata 2012
yılında Pekin Üniversitesi Ken’ân Rifâî İslâm Araştırmaları Kürsüsünde profesör
olarak ders verirler. Sargut yakın dostları Chittick ve eşi Murata’yı İslâm’ı çok iyi
anlayan, çok iyi bilen ve İbn Arabî teknesinden Dünya’ya sunan büyük âlimler
olarak tanımlar. Onların İslâm uğruna verdikleri mücadeledeki üstün çabalarının
özellikle Çin’de bulundukları dönemdeki etkilerinden bahsederek, Pekin
Üniversitesi’ndeki bir öğrencinin Sargut’a gelip şunları söylediğini belirtir:

Ne kadar mühim bir iş yapıldığını tahmin dahi edemezsiniz, Çin İslâm’ı sadece
namaz kılmak, oruç tutmaktan ibaret sanıyordu ve maalesef Vahhabî İslâm
burada gelişiyordu. Ama biz şu anda Chittick ve eşinin başlattığı dersler
sayesinde asıl dinin mânâsını öğrenmeye başladık. Çin Müslümanları dini bu
kürsüde öğrenmeye başladılar. Bu şekilde de bize öyle bir gelecek çizildi ki biz
gidip Chittick ile çalışıp Çin’in her yerine dağılıp İslâm’ı anlatmak istiyoruz.330

Prof. Chittick eşi Prof. Murata ile 2015 senesinde İstanbul’da düzenlenen
Rahmet Kapısı- Kenan Rifai Uluslararsı sempozyumunda “The Importance of
Sufism in Chinese Islam” başlıklı tebliğini sunar. Türkiye’de bulunduğu dönemde
gelişinden haberdar olan kişilerle röportajlar yapar, konferanslar verir. 2017’de
Kyoto Üniversitesi ve Kerim Vakfı’nın öncülük ettiği 1. Uluslararası Kyoto
Üniversitesi Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi Sempozyumuna dünya
çapında otorite kabul edilen 14 bilim adamından birisi olarak katılan William
Chittick, “Moses in the Religion of Love” başlıklı tebliğini sunar, Tasavvuf

329 Krş. Çağlar, “William Chittick İle Söyleşi”, 2013, s.49.


330 “Rahmet Kapısı” Uluslararası Kenan Rifai Sempozyum Bildirileri, 2017, s.291.

73
araştırmalarının akademik açıdan ele alınış yöntemleri üzerinde yapılan kapanış
oturumunda kıymetli görüşlerini bildirir.331

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü tarafından


Temmuz 2018’de yapılan uluslararası yaz okulunda ders veren Prof. Chittick,
şahsından önce akademik çalışmalarıyla tanıştığı ve bu yolda derin araştırmalar
yapmasına vesile olan meslektaşı Annemarie Schimmel’in ardından hakikatine
ermeye çalıştığı mânâyı talebeleriyle paylaşmaya devam etmektedir.

4.4.3. Prof. Dr. Bruce Lawrence

1941 yılında New Jersey’de doğan Lawrence, lisans eğitimini Princeton


Üniversitesi’nde, yüksek lisansını Episcopal İlâhiyat Fakültesi’nde, doktorasını
ise Yale Üniversitesi Dinler Tarihi bölümünde yapmıştır. 17 yaşından itibaren
Arapça öğrenmeye başlayan Lawrence, o günden bugüne İslâm tarihi üzerine
araştırmalar yaparak birçok esere imza atmıştır. Prof. Lawrence, özellikle Batıda,
İslâm’ın ve Müslümanlığın doğru anlaşılması için yaptığı Kur’ân-ı Kerîm
çalışmaları ile tanınmaktadır. Şiddetin “dînî maskeleri” olarak nitelediği çeşitli
hareketleri, dînî, tarihî ve politik açıdan konu aldığı çok sayıda kitap ve makale
yayınlamıştır. Arapça, Urduca, Farsça ve Fransızca bilen Prof. Lawrence, Duke
Üniversitesinde 40 yılı aşkın süredir İslâm Tarihî konularında ders vermekte, aynı
zamanda Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü’nde yarı zamanlı
Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.332

Genç yaşlarında Schimmel ile tanışan Lawrence, Üsküdar Üniversitesi’nde


yapılan yaz okulu esnasında verdiği derslerde Schimmel’in ismini sık sık zikreder
ve O’nu “hangi dili konuşursa ana dili gibi konuşurdu” sözleri ile tarif eder.
Derslerinde, Batı’da yapılan en sağlıklı ve doğru Kur’an çalışmalarından
bahsederken Schimmel’in en çok Arthur Arberry’nin tercümelerini beğendiğini
belirtir. Çalışma kapsamında Schimmel hakkında kısa bir röportaj yaptığımız
Lawrence genç yaşlarında tanıştığı Schimmel’in adeta manevî oğlu olduğunu ve

331Krş. www.turkkad.org et. 26 Aralık 2018.


332https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/2864/prof-dr-bruce-lawrence-uskudar-universitesinde-konferans-
verdi et. 26 Aralık 2018.

74
akademik olarak çok faydalandığını belirtir. Ayrıca burada verdiği bir konferansta
Schimmel gibi o da tasavvufu anlatmak için fil333 metaforunu kullanır ve
Tasavvufun fil gibi büyük olduğunu belirterek, herkesin bir parçasıyla müktefi
olmak zorunda kaldığını ve İslâm’ın özünün Tasavvufta olduğunu belirtir.

Yaptığımız röportajda Schimmel ile beraber yaptıkları bir Pakistan


seyahatinden bahsederken yaşadığı heyacanı yüzünde müşahede etmek
mümkündü. Bu seyahatte Lawrence ve Schimmel bir öğleden sonra mübarek bir
zatın türbesini ziyarete gidiyorlar ve Schimmel kadınlar için ayrılan bölüme
geçiyor. Bir süre sonra Lawrence dışarıya çıkıyor ve beklemeye başlıyor, aradan
epey zaman geçmesine rağmen Schimmel’in dışarıya çıkmaması üzerine çevreden
yardım alarak Schimmel’i çağırmalarını istiyor. Yine bir süre bekledikten sonra
Schimmel büyülenmiş bir şekilde dışarı çıkıyor ve “O’nu gördüm” diyerek,
fotoğrafını çektiğini söylüyor. Amerika’ya döndükten sonra Schimmel
fotoğrafları tab ettiriyor, Lawrence’a simsiyah bir fotoğraf gösteriyor ve “sana
gördüğümü söylemiştim” diye ilave ediyor.

Schimmel’in yazmış olduğu Islam in India and Pakistan isimli eserinin


arka kapağında Lawrence’ın kısa bir değerlendirme yazısı bulunuyor. Lawrence
bu yazıda ilk olarak kitapta bulunan fotoğrafların Schimmel’in olağanüstü estetik
hassasiyetinden kaynaklandığını belirtiyor. Akabinde de Schimmel’in eserinin
yaşanılandan uzak bir gözlemcinin, yerler ve kişiler hakkındaki analizinden
ziyade içeriden bir katılımcının duygusunu ileten bilinçli bir çalışma olduğunu
yazıyor.334

Yakın dostu Annemarie Schimmel’in yaptığı gibi Lawrence da Batı'daki


Müslüman düşmanlığına karşı İslâm'ın doğru anlaşılması için önemli çalışmalarda
bulunmaktadır. Türkçe de dahil olmak üzere 18 dilde tercümesi yapılan The
Qur’an: A Biography isimli eseriyle Kerim Vakfı ve TÜRKKAD tarafından 2012
yılında "DOST İslâm'a Hizmet Ödülü" almıştır.335

333 bk. s.58.


334 Schimmel, Islam in India and Pakistan, Cambridge University Press, 1984, s.169-170.
335 https://www.haberler.com/tasavvuf-eserlerinin-iyi-filtrelenmesi-gerekiyor-10721290-haberi/ et.

26 Aralık 2018.

75
Türkiye’de katıldığı bir konferansın ardından kendisi ile yapılan bir
röportajda Tasavvuf hakkındaki temel bilgilerin erken dönemdeki sûfîlere
odaklandığını belirten Lawrence, 19.yy da bu geleneği devam ettiren kişilerden
birisinin Kenan Rifâi olduğunu ve onun Türkiye ve hatta tasavvuf için özel bir rol
oynamakta olduğunu düşünüyor. Kenan Rifai’yi devrindeki birçok isimden ayrı
kılan şeyin tasavvuf öğretisini akademik kurumlar vasıtası ile devam ettirme
düşüncesi olduğunu belirtiyor. 2002 yılında North Caroline’da Kenan Rifâi’nin
öğrencilerinden Cemâlnur Sargut ile tanıştığını dile getiren Lawrence, Sargut
2009 yılında UNC’de tasavvufî çalışmalarla ilgili Kenan Rifai İslâm Araştırmaları
Kürsüsünü kurduğunda bu çalışmadan çok etkilendiğini belirtiyor. Amerika’da
İslâmî çalışmaların olduğu tüm kurumlara bakıldığında tasavvuf araştırmalarına
özgü tek kurumun UNC’de kurulan bu kürsü olduğunu ve burada İslâm tarihine
odaklananların tasavvufî çalışmalara adanmış derunî dînî çalışmalar
yapılabildiğini belirtiyor. Amerika’da yapılan akademik çalışmalar açısından da
mühim olan bu kürsü sayesinde son yıllarda İslâm tasavvufu ve Kenan Rifai
geleneği hakkında bilgi sahibi olan kişi sayısının oldukça arttığını ve bu sayede
insanların tasavvufî anlayışları gördükçe daha iyi ve farklı bir İslâm anlayışına
sahip oluklarını belirtiyor.336

UNC’de kurulan kürsünün akabinde 2011 senesinde Çin’de kurulan


Kenan Rifai İslâm Araştırmaları Kürsüsü için bir kez daha hayretlerini dile getiren
Lawrence, kendisinin bir dönem Çin’de bulunduğunu ve bürokrasiyi düşündüğü
zaman bunun Allah’ın bir bereketi ve himmeti ile kurulabildiğine inandığını
belirtiyor. Çin’in başkenti Pekin’de gerçek hayatta İslâm’ı ve tasavvufu temsil
edecek bir kurumun oluşmasına kendi namına minnettarlığını dile getiriyor.
Lawrence, Chittick ile Murata’nın Pekin Üniversitesi’nde verdikleri bu dersler
vesilesi ile orada okuyan gençlere İslâm’ın herkesi kabul eden, kapsayıcı bir din
olarak tanıtılmasının da olağanüstü bir durum olduğunu belirtiyor.337

2017’de Kyoto Üniversitesi Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi


Sempozyumuna katılan Prof. Lawrence, “Is adab axial or incremental to madhab-i

336 Krş. https://www.youtube.com/watch?v=LKUiNl268H0 et. 26 Aralık 2018.


337 ay.

76
‘ishq (Sufism)?” başlıklı tebliğini sunmuştur.338 Ertesi yıl Üsküdar Üniversitesi
Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü tarafından yapılan uluslararası tasavvuf
araştırmaları yaz okulunda Dinler Tarihi dersi veren Prof. Lawrence, derslerinde
meslektaşı ve yakın dostu Annemarie Schimmel’i sıkça anmış, eserlerinden her
fırsatta bahsetmiştir.

338 www.turkkad.org et. 26 Aralık 2018.

77
5. SONUÇ

Bu tez çalışması Annemarie Schimmel’in Türkiye’de kaldığı dönem


merkez alınarak yapılmış ilk akademik çalışmadır. Schimmel hakkında yüzlerce
makale ve tez bulunmakla beraber Türkiye’de kaldığı dönem hakkında,
makalelerin ana konusuna giriş mahiyetinde en fazla bir başlık altında bilgi
verilmiştir. Bu nedenle çalışmaları ile Doğu ve Batı’da sayısız insana tesir eden
Annemarie Schimmel’in Türkiye’de geçirdiği dönemin hayatına ve eserlerine olan
etkilerinin incelenmesinin akademik olarak faydalı olacağı ve bu konuda bir açığı
kapatacağı kanaatine varılmıştır.

Çalışma, onu Şarka nasıl hazırladığını ve yönelttiğini müşahede etmek


amacıyla Schimmel’in çocukluk yılları ve aile yapısının anlatılmasıyla
başlamıştır. Schimmel küçük yaşlarından itibaren Şark medeniyetlerine ve
dillerine duyduğu yoğun ilgi, sevgi ve üstün kabiliyeti sayesinde 15 yaşında
Arapça öğrenmiş, 16 yaşında liseyi bitirmiş, 19 yaşında ilk doktorasını ve 23
yaşında ise ikinci doktorasını yaparak profesör unvânı almıştır. Çocukluk
yıllarından itibaren okuduğu eserlerdeki Şark’a ait bilgiler onu daima kendisine
çekmiş ve daha derin bilgi sahibi olmaya teşvik etmiştir. Bu sebeple Şark’a ait
dillere vakıf olmaya başladığını gördüğümüz Schimmel, çalışmalarında daima
metinlerdeki bilginin en saf haline ulaşmayı şiar edinmiş ve bu şekilde herhangi
bir çeviri hatasına, mânâ/bilgi kaybına uğramaktan kendini alıkoymuştur.
Özellikle Arap lisânından büyülendiğini belirten Schimmel, gençlik yıllarında
aldığı Arapça derslerinin perşembe gününe denk gelmesinden dolayı haftanın
günlerini perşembeden önce ve sonra olarak tayin etmiştir. Bu da bize Şark
lisânlarına olan merakını hayatının ne derece merkezine koyduğunu
göstermektedir. Sonuç olarak hayatının her bölümünü Şark’a giden yoldaki ara
sokaklar olarak gördüğümüz Schimmel, hedefini hiçbir zaman kaybetmeden,
girdiği her ara yoldan kimi zaman bilgisiyle, kimi zaman hisleriyle ana yola
bağlanmayı başarmıştır.

II. Dünya savaşının başlamasıyla birlikte, çocukluk günlerinde


siyasetten uzak tutulmak sebebiyle anne babasının gazeteleri sakladığı Schimmel,

78
savaşın trajik yüzüyle burun buruna gelmiş ve Nazizm’in yükselişini izlemek
zorunda kalmıştır. Neticede Schimmel, dünya büyük bir kargaşa içindeyken "Her
müşkil anımda, her karar verme sırasında Mevlânâ’yı içimde, kendimde
hissederim, beni darda bırakmaz, bana doğru yolu gösterir."339 diyerek sahip
olduğunu gördüğümüz mânevîyat zırhı ile bu süreci çok yara almadan atlatmayı
başarmıştır.

Schimmel, 1952 yılında Arapça ve Farsça el yazmaları üzerinde


çalışmak maksadıyla İstanbul’a gelmiştir. İslâm geleneğinin tozlu arşivlerde
bulunan el yazması eserlerden geçtiğini ve fakat bundan çok daha fazlası
olduğunu bilen bu bilim insanı, insanın önemini hiçbir zaman unutmamış ve bu
geleneği yaşamış ve yaşayan toplumlarla kaynaşmayı şiar edinmiştir. Bu uğurda
İslâmî geleneği yaşayanları ve yaşama şekillerini de teşhis etmek ve o kültürle
hemhâl olmak maksadıyla Türkiye’de birçok dostluk tesis etmiştir. Bu dönemde
kimi zaman bir köylü ile, kimi zaman bir şâir ile kurduğu yakınlık sebebiyle İslâm
geleneğine dair kitaplarda bulunmayan bilgilere haiz olmuştur. Velhasıl
eserlerinden görüyoruz ki, Schimmel kazandığı bu yaşanmışlıkları, İslâm
geleneğine dair derin bilgiler aktardığı eserlerinde kullanarak, bu geleneğin
yaşanabilir olduğunu göstermiştir.

Schimmel Türkiye’ye ilk gelişinden başlayarak sahip olduğu engin


bilgisi ve mütevaziliği ile farklı kesimlerden sayısız dost edinmiştir. İslâm
geleneğine duyduğu saygı ve vefâsının yanı sıra kendini âdeta bu geleneğe ait
hissederek bize karşı bizi, yani bu vatanda yetişen modern şiirin öncülerine karşı
bu vatanda yetişmiş geleneğin geçmişte kullandığı formu müdafaa etmiştir. Arap
alfabesinin yerini Latin alfabesinin alması ile birlikte Türkiye’deki genç nesillerin
kültüründen ve mazisinden kopartılarak bu şifrelerin anahtarlarını kaybettiğini
söylemiş, ancak Arap alfabesi ile ifade edilebilen mânânın artık anlaşılamadığını
belirtmiş340 ve büyüklerimizden sıkça duyduğumuz; “bir şeyin kelimesi yoksa
mefhumu da yoktur” anlayışını unutmamamız gerektiğini bize hatırlatmıştır.

339 Bilman, “Ukbaya Kayan Yıldız”, 2003, s.500.


340 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.123.

79
Schimmel’in İstanbul’da tanışıp ülfet ettiği Sâmiha Ayverdi ile olan
ilişkisine baktığımızda ise Ayverdi’nin Schimmel’e pek çok hususta yol
göstermesi bakımından çok kıymetli bir konuma haiz olduğunu görüyoruz.
Birbirlerine yazdıkları mektupların derlendiği kitabı Schimmel’in hayatı ile eş
zamanlı olarak incelediğimizde görülmektedir ki tanıştıkları günden Ayverdi’nin
vefâtına kadar geçen sürede irtibatı hiç koparmamışlardır. Bu süre boyunca
Schimmel’in akademik anlamda yaptığı çalışmaları Ayverdi’ye göndermesi ve
Ayverdi’nin bu yazılarla ilgili geri dönüşünü takip etmesi, sevinçlerini ve
üzüntülerini paylaşması, mutasavvıfâne bir hayat yaşama talebi, kimi zaman
kendisinin mânevî anlamda yetersiz ve istenilen derviş kıvamına gelmediğini dile
getirmesinden anlaşılmaktadır ki Ayverdi Schimmel için âdeta bir mânevî yol
gösterici olmuştur.

Tasavvufun, insanın yaradılış gayesini kendi hakikatine erişmesi olarak


belirlemesinden yola çıkarak, Schimmel’in o zamana dek sahip olduğu ilmî
Türkiye’de yaşama ve zevk etme fırsatı bulduğunu ve mektuplarından hareketle
Ayverdi ile âdeta bir mürid-mürşid yakın ilişkisi içinde bu ilmîn hakikatine
müdrik olduğunu görmek mümkün olmaktadır. Kur’ân sesi ile kendinden geçme
isteğini, Şark ahenklerine, musikisine, sanatına gark olma arzusunu ve Garb’a ait
şeylerin kendisine garip geldiğini341 belirtmesi üzerine Ayverdi’nin; “Senin için
tefrih (kuluçka) devresi artık bitti. İnkişaf (aşikâr olma) ve kemal çağı başladı.”342
demesinden, kendisinin içinde bulunduğu seyr-i sülûk’u izleyebilmekteyiz.
Schimmel’in mektubundaki “Senin iyi bir müridin miyim?”343 sorusu ile bu
yolculuktaki teslimiyetini ve “durmadan hayalen sizinle konuşur, sizinle
susuyordum”344 sözleri ile aradaki rabıtayı gözlemlemek mümkündür.

Schimmel, 1954 yılında Alman bir şarkiyatçının Türkiye’de profesör


unvânı ile Dinler Tarihi Kürsüsünün başına geçirilmesi ile özelde Türkiye’de
liyakate verilen önemi ve genelde İslâm ülkelerinde kadınların arka planda
tutulmaları hakkındaki asılsız iddiaların ne kadar gerçek dışı olduğunu kendi

341 Krş. U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.118.


342 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.120.
343 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.158.
344 U. Ataman; Havlioğlu, age., s.41.

80
deneyimiyle gösterir. Neticede görülüyor ki, burada kaldığı dönem boyunca
karşılaştığı zorluklar olmuştur, fakat bunlar Schimmel’in kadın olmasından ziyade
dönemin maddî yetersizliklerinden, O’nun mükemmeliyetçi akademik
yaklaşımından ve boşa geçirecek bir anının bile olmamasından
kaynaklanmaktadır. Bunları da bertaraf etmek amacıyla Fakültede yapılan uzun
toplantılarda tefekkür etmeyi ve derslerinin hemen akabinde çalışmak için evine
gitmeyi veya eksikliğini hissettiği bir alanda başka bir meslektaşının verdiği
derslere katılmayı uygun bulmuştur. Schimmel burada 5 yıl boyunca sayısız
talebeye “Dinler Tarihine Giriş” dersleri vermiş ve bu ders notlarından müteşekkil
bir kitap hazırlamıştır. Bu çalışmada Schimmel’in göreve başladığı ilk üç ay
boyunca maaş alamadığını ve yakın dostlarının maddî ve mânevî destekleri ile bu
süreci atlattığını belirtmiştik. Araştırmamız sonucunda ulaşamadığımız bir bilgi
ise neden 3 ay boyunca maaş alamadığıdır.

Schimmel’in Mevlânâ’nın Konya'daki kabrini Kâbe misali ziyaret


etmesinden, Şarkta ve Garptaki izlerinin peşinden koşup her seferinde ona geri
dönmesinden345 ona olan muhabbetinin kutsiyetini ve istikrarını görüyoruz.
Schimmel Türkiye’de kaldığı dönem boyunca Mevlânâ’ya olan iştiyakını
Konya’ya yaptığı sayısız ziyaret ile gidermeye çalışmıştır. Schimmel hasretini
söndürmek uğruna o kadar sık ziyarette bulunur ki, hatıratında Konya yolu
üstündeki taşların yerlerini bile ezberlediğini belirtir. Buradan görülüyor ki
Schimmel eserleri üzerine çalışmalar yaptığı ve hakkında pek çok çalışma
yayınladığı Hazrete maddî olarak da yakın olma ihtiyacı hissetmiştir.

Çalışmamızda değindiğimiz üzere Schimmel, metod olarak hakkında


çalışma yaptığı konuları bir bütün olarak ele almış, çalışma konusunun lisânına
hâkim olmuş, yaşayanlarla ve yaşandığı yer ile hemhâl olarak -Hz. Mevlânâ
örneğinde görüldüğü üzere- konunun her noktasına temas etmeye gayret etmiştir.
Bu noktada Mustafa Kara’nın şu tespitini belirtmek isteriz ki Schimmel’in
hakkında kitap yazdığı halde şehrini ve türbesini ziyaret edemediği dünyada tek
kişi vardır: Son peygamber.346 1980’de Almanca kaleme aldığı Ve Muhammed

345 Krş. Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.71.


346 Can, “Mustafa Kara ile Röportaj ‘Elli Yıl Hiç Yoruldum Demedi’”, 2018.

81
O’nun Elçisi isimli eserine Haydarabad Dekkan Eyaleti Hindu Başbakanı
Prasad’ın şu mısraları ile başlamıştır:

Ancak Allah bilir ne olduğumu:


İnançlı da, inançsız da olabilirim.
Benliğimi sâdık bir hizmetkâr gibi
Medine’nin ulu Hakanı’na vermek isterim!347

Schimmel annesi ile beraber geldiği Türkiye’de ayrım yapmaksızın her


çevreden sayısız dost edinmiştir. Bu dostluk hâlesi onun mevcut müktesebatıyla
yetinmeyip, herkesten alabileceği kıymetli bir bilgi olduğuna inanmasından
kaynaklanmıştır. Bu inanç onu Anadolu’nun birçok şehrine götürmüş ve
seyahatleri boyunca bilgi dağarcığına yeni tecrübeler eklemiştir. Ve görülmüştür
ki Schimmel seyahatinde kullandığı arabasına bile Hz. Ali’nin katırının ismini
koyacak kadar İslâm tarihi ile ünsiyet kurmuştur. Bunun yanı sıra dönem
itibarıyla güvenlik tedbirlerinin zayıf olduğu yıllarda yaptığı uzun yolculuklar
esnasında kendisini korumak amacıyla aldığı tek önlem; Yunus’un ve
Mevlânâ’nın mânevî ruhlarının kendilerini birtakım ham ervahtan koruyacaklarını
bilmesi ile hissettiği mânevî kalkanı olmuştur.

Tanrı’nın Yer Yüzündeki İşaretleri isimli eserinin önsözünde yaşayarak


edindiği bilgileri temin etmede en ufak faydası olanları dahi atlamama gayreti ile
şu teşekkürü yapmıştır:

Bu konferanslar, İslâmın değerleri ve dilleriyle bir ömür süren uğraşmanın


ve gerek İslâm ülkelerinde ve dünyanın başka yerlerinde derin ve kültürlü
bilginlerden, gerekse Pakistan, Hindistan ve Türkiye’deki okuma yazma
bilmeyen köylüler, özellikle de kadınlardan oluşan Müslüman dostlarla
yapılan sayısız görüşmenin sonucunda ortaya çıkmıştır.348

Sonuç olarak görülüyor ki; “İnsan muhabbet ettiği kadar fehmeder”


sözünü şiar edinen Schimmel 1952 senesinde sevdiği bir ülkeye geliyor, bu
ülkedeki insanları, mekânları, şiirleri, musikiyi, hattı ve hatta kedileri seviyor,
dost, kardeş, abla ve bacı oluyor, muhabbetini her dem diri tutuyor ve ömrünün
kalanında da bu sevgiyi vefâsı ile taçlandırıyor.

347 Schimmel, Ve Muhammed O’nun Elçisidir, 2011, s.7.


348 Schimmel, Tanrı’nın Yer Yüzündeki İşaretleri, 2004, s.7

82
Türkiye’de birçok eserin yanı sıra Muhammed İkbal’in Cavidnamesini de
Türkçe’ye açıklamalı olarak çeviren Schimmel, daha sonra İkbal’in yaşadığı
Pakistan’ı ziyaret etmiştir. Bu çalışma ve ziyaretleri sonuç olarak onu 1967
yılında Harvard’da Hint Müslüman kültürü üzerine kurulan bir kürsünün başına
getirmiştir. Schimmel burada bulunduğu yıllarda iki dönemlik ders yükünü bir
ders dönemine sığdırmış ve boş bıraktığı dönemlerde Pakistan başta olmak üzere
Şark ülkelerine seyahat etmiş, sayısız eser ve konferans vermiştir. Türkiye’de
bulunduğu dönemde Ayverdi’ye yazdığı bir mektubunda Şark ahenklerine,
musikisine, sanatına gark olma arzusunu ve Garb’a ait şeylerin kendisine garip
geldiğini belirten Schimmel, hatıratında Harvard’da geçirdiği dönemi “ruhunun
Gurbetü’l Garbiyesi” olarak tanımlamış ve Doğu’da geçirdiği günlerin aksine bu
memleket ile bir türlü ünsiyet kuramadığını belirtmiştir. Buradan anlaşılıyor ki
insan ezel tanışıklığı olan bir vatan ile 5 yıl gibi kısa bir sürede yakınlık kurup
âdeta Türkiye’nin ikizi olduğunu belirtirken, 25 yıl kaldığı Harvard’ta bir gurbet
hayatı yaşayabiliyor.

Schimmel bu dönemde annesini ebediyete uğurlar. Ayverdi’nin 1954’de


Schimmel’in annesine yazdığı bir mektupta “kızınız bizim de kızımızdır.
Binaenaleyh bir yabancı değil pek eski bir aşinaya olan bu alâkamız, fazla değil
belki azdır bile”349 dediğini hatırlayarak mânevî anlamda annelik yaptığını
gördüğümüz Ayverdi’nin, vefât haberi üzerine yazdığı mektup350 ile teselli
bulduğunu düşünebiliriz.

Ömrünün 25 yılını Harvard Üniversitesinde birbirinden kıymetli bilgiler


ve eserler vererek geçiren Schimmel 1992 senesinde emekli olmuş, Bonn’a
dönmüş ve vefât ettiği 2003 senesine kadar da çalışmalarına aralıksız devam
etmiştir. Ömrünü “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” hadisini idrak etmeye
gayret ederek yaşayan Schimmel’in vefâtının ardından birçok meslektaşı,
öğrencisi, dostu ve her kesimden insan üzüntüye gark olmuştur. Üzüntülerinin
ortak sebebi ise İslâm’a dair muazzam bilgisinin yanı sıra İslâmî değerlerin
hakikatini anlamaya ve anlatmaya derin bağlılığı ve liyakati olan Schimmel’in

349 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, s.43.


350 bk. s.50.

83
madde aleminden gidişidir. Schimmel’i tanıyan sayısız insan onun merhameti,
cömertliği ve insan sevgisi ile İslâm’a bakış açısını olumlu yönde değiştirmiştir.

Mustafa Kara’nın Schimmel hakkında, O’nun sahip olduğu nitelikleri


vurgulayan şu açıklamasını sonuç bölümüne eklemeyi uygun bulduk:

Son iki yüz yılda birçok Batılı oryantalist yetişti. Fakat onun kadar İslâmî
konulara ilgi ve hatta sempati ile bakan başka birini bilmiyorum. Son iki
asırda birçok Şarkiyatçı ilim dünyasına yâdigârlar sundu. Onun kadar
İslâm’ın ve Kur’ân’ın değerlerine özellikle Hz. Peygamber’e tarafsız bir
gözle bakabilen ikinci bir kişi tanımıyorum. Son iki yüz yıldır birçok Batılı
akademisyen Doğu’yu araştırmak için sahaya indi. Tasavvufî konulara
onun kadar yakından bakabilen, Hindistan alt kıtasında yaşayan bir
dervişin tavrıyla Şiraz, Ankara ve Kurtuba’da yaşayan bir ehl-i tarîkin
nüktesini aynı paragrafta bir araya getiren bir başka araştırmacıyla
karşılaşmadım. Eserlerinde Türk Edebiyatı, Türk Folkloru, Türk Tasavvuf
Tarihi numûnelerini bu kadar bol ve hoş bir şekilde kullanan başka bir
Batılı ile de henüz karşılaşmadım.351

Doğu ile Batı arasında altın köprüler kurmayı şiar edinen Schimmel,
çalışmalarında ilk olarak Batı’da İslâm hakkında eksik bilgiden kaynaklanan
yanlış bilgileri düzeltmeye gayret eder. Bu yanlış bilgilere vesile olan
oryantalistlerin yaptıkları hataları göz önüne serer ve bu çalışmaların aslının nasıl
olması gerektiğine dair bilgi verir. Bu süreçte Schimmel’in bildiği çoğu Şark’a ait
18 dil çok mühim bir önem arz eder. İncelediği eserleri aslına mutabık kalarak,
kudsiyetini bozmadan ve yazanın anlatmak istediği şekilde aktarır. Bu vazifesi ile
çok takdir edilen Schimmel birçok ödülün yanı sıra 1995 senesinde Alman
Yayıncılar Birliği tarafından Barış Ödülü alır. Batı’da İslâm’a karşı bağnazlık
besleyenler tarafından medya yoluyla karalama kampanyaları başlatılsa da başta
Alman Cumhurbaşkanı olmak üzere Schimmel’in arkası ona güvenen ve inanan
insanlarla doludur.

Hakkında yazılan bir makalede; İslâmın bağımsız bilgisine sahip olup,


felsefe, teoloji, şiir, mistisizm, tarih ve edebiyat alanında bütünsel bir anlayışa
sahip olan akademisyenlerin nadir olduğundan ve Schimmel’in bir Rönesans
sanatçısı gibi sayısız tuvale aynı anda fırçasını vurup, her birini nefes kesici ve

351 Kara, “Annemarie Schimmel ve Allah’ın Âyetleri”, 2005, 14:25-27.

84
tarihsel derinliği olan bir sanat eserine dönüştüren âlim olduğundan
bahsedilmektedir.352 Doğu veya Batı’da İslâmî çalışma yapanların yolları
muhakkak Schimmel’in bilgi dolu çalışmaları ile kesişmektedir. Son bölümde
Schimmel’in çalışmalarının kalıcılığını göstermek, sayısız insana İslâm’ı anlamak
gayesiyle ışık tuttuğunu aşikâr etmek ve deyim yerindeyse “kanının son
damlasına kadar” verdiği mücadelenin devam ettiğini belirtmek için taşıdığı
bayrağı devrettiği meslektaşlarından ve vazifelerinden bahsetmeyi uygun bulduk.

“Schimmel’in Ardından Gelenler” başlığı altında ilk olarak Schimmel’in


Harvard’da ders verdiği dönem öğrencisi olan Prof. Dr. Carl W. Ernst’ten, daha
sonra akademik çalışmaları esnasında Schimmel’in eserleri ile karşılaşıp zaman
içinde kendisiyle yakın dostluk kuran meslektaşı Prof. Dr. William Chittick’ten,
son olarak da “mânevî oğlum” dediği, dostu ve meslektaşı Prof. Dr. Bruce
Lawrence’dan bahsedilmiştir. Bu isimlerin çalışmaya dahil edilmesinin sebebi ise
yollarının Schimmel ile kesişmiş olması, O’nun hem şahsından hem de
eserlerinden büyük ölçüde etkilenmeleri, Türkiye ile olan ilişkileri ve İslâm
hakkında Batı’da hâkim olan yanlış ve eksik bilgiye karşı mücadele veriyor
olmalarıdır. Bu mücadelede Schimmel’in yaptığı gibi araştırdıkları bilgide kısıtlı
bir alanda kapalı kalmak yerine bütüncül bir bakış açısına sahip olmaları, İslâm’ı
Kur’ân ve Hz. Muhammed temelli incelemeleri, İslâmî olgulara konunun haiz
olduğu kutsiyeti de dahil etmeleri ve en önemlisi Schimmel’in şiar edindiği “İnsan
sadece muhabbet ettiği kadar fehmeder” sözünün peşinden gitmeleridir.

Tez çalışmasının neticesinde görülüyor ki; Schimmel, tabiri yerindeyse


nefes almadan İslâm uğruna çalışmalar yaparak Batı’da İslâm tasavvufunun
tanıtılması için tüm muhabbeti ve akademik donanımıyla cihat yapmış bir
mücahittir. Ayverdi bu vazifesi için; “Zira sen ne yalnız Almanya’nın ne de
Türkiye’nin malısın. Sen insanlığa mal olmuş anonim bir irfan abidesisin.”353
demiştir. Araştırmamız boyunca gördüğümüz üzere bu konuda da birçok insanı
İslâm’ın sevgi dolu yüzü ile tanıştırmaya muvaffak olmuş, yaptığı çalışmalarda
Türkiye’de bulunduğu dönem içinde gördükleri ve yaşadıkları dikkate değer bir
önem arz etmiştir. Sonunda ise verdiği eserler ile insanlık alemine yüklü bir miras
352 Krş. Huda, “Annemarie Schimmel”, 2004, 43:1, 191-192.
353 U. Ataman; Havlioğlu, Mektuplar 2, 2015, 62.

85
bırakmış ve cenazesinde okunmasını vasiyet ettiği Fatiha Suresi mânâsınca Hamd
ederek, inandığı alemlerin Rabbine kavuşmuştur.
Son söz olarak Schimmel’in verdiği bir röportajda Goethe’nin şu sözünün
sık sık hatırlanmasını istediğini belirtmek istiyoruz:

Şayet İslâm, Tanrı’nın iradesine kayıtsız şartsız teslim olmaksa;


o zaman hepimiz İslâm olarak yaşıyor ve ölüyoruz.354

354 Schimmel, “İslâm’a Hak Ettiği Değeri Vermeliyiz”, 2003, 11:558.

86
KAYNAKLAR

Akay, Hasan, “Öztürk, İlyas, Şiirin Dayanılmaz Davetine Katılmak: Rückert’in


Mevlânâ’yı Anlama Tarzı Üzerine Bir Yorumlama”, Mevlânâ Araştırmaları
Dergisi, 2007, 1:1-20.

Akın, Nimetullah, “Annemarie Schimmel Örneği Özelinde Alman Romantik


Akımında Mevlânâ”, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi
Yay., 2006, 634-647.

…, “Annemarie Schimmel”, İslâmîyat Dergisi, 2004, VII:171-186.

Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Yayınları Bibliyografyası (1949-1975)


(Haz. Ahmet Koca, Reşat Çelik, Latif Köksal), Ankara: Ankara Üniversitesi
Basımevi, 1978.

Araz, Nezihe, “Muradına Nail Olan Dilber”, Resimli Hayat Mecmuası, Haziran
1955.

Aşkar, Mustafa, Tasavvuf Tarihi Literatürü, II, İstanbul: İz Yayıncılık, 2015.

Ayvazoğlu, Beşir, Defterimde 40 Suret, İstanbul: Ötüken Yayınları, 1996.

Beyer, Renate, “Annemarie Schimmel ile Röportaj”, çev. Ömer Yılmaz, Tasavvuf
Dergisi, 2006, 17:351-360.

Bilman, Şule, “Ukbaya Kayan Yıldız: Annemarie Schimmel”, Tasavvuf Dergisi,


2003, 11:499-510.

…, Annemarie Schimmel’in Tasavvuf Kültüründeki Yeri, Uludağ Üniversitesi


Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Bursa, 2004.

Can, Büşra, Mustafa Kara ile Röportaj “Elli Yıl Hiç Yoruldum Demedi”, Yeni
Şafak Gazetesi, 14 Ocak 2018.

Cebecioğlu, Ethem, “Bir Akademisyen Modeli Olarak Annemarie Schimmel,


Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:583-586.

87
Cündioğlu, Dücane, “Annemarie Schimmel’in Vefâtının Ardından”, Yenişafak
Gazetesi, 1 Şubat 2003.

…, “Asıl Kimin İçin İlginçtir Bir Kadının Gösterisi?”, Yenişafak Gazetesi, 25


Ekim 2002.

Çağlar, Ahmet Murat, “William Chittick İle Gelenekselcilik, Modernite Ve


Tasavvuf Üzerine Söyleşi”, Sabah Ülkesi, 2013 36:40-49.

Çeliktaban, Damla, “Ölüm Bir Uykudan Uyanmaktır”, K Dergisi, 2009, 131:12-


17.

Derin, Süleyman, “Annemarie Schimmel’in Tasavvufun Kökenlerine Dair


Görüşleri”, Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:519-526.

…, “Müsteşriklerin Tasavvufa Bakış Açısı ve Bu Sahada Yaptıkları


Araştırmalar”, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2003, 469-488.

Ernst, Carl, “Annemarie Schimmel” Middle East Studies Association Bulletin,


2003, 37:2, 310-312.

…, Eternal Garden, Albany: State University of New York Press, 1992.

Evliyaoğlu, Gökhan, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, Tasavvuf


Dergisi, 2003, 11:574-576.

Hatipoğlu, Mehmet, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, Tasavvuf


Dergisi, 2003, 11:570-573.

Huda, Qamar-ul, “Annemarie Schimmel”, Islamic Studies, 2004, 43:1, 191-192.

Kara, Mustafa, “Annemarie Schimmel ve Allah’ın Âyetleri”, Tasavvuf Dergisi,


2005, 14: 25-27.

…, “Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya Bakan Bir Alim Prof. Dr. Annemarie
Schimmel”, Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:487-498.

…, “Tasavvuf Kültürünün Uluslararası Maden İşçisi Prof. Dr. Annemarie


Schimmel”, Yeni Dünya Dergisi, 2003, 14-15.

88
Kılıç, M. Erol, Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar, İstanbul: Sufi Yayınevi, 2016.

Kiel, Hedda Reindl, “Franz Taeschner”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam


Ansiklopedisi, 39, 2010, 368-369.

Kocagöz, Samim, “Schimmel’le Konuşma”, Yeditepe Dergisi, 1 Haziran 1952,


14:7.

Koç, Turan, Arzın Merkezinde Buluşmalar, İBB Kültür A.Ş., İstanbul: 2007,
s.162-180.

Muslu, Ramazan, “Annemarie Schimmel’in “İslâm’ın Mistik Boyutarı” Adlı Eseri


Üzerine”, Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:527-552.

Önder, Mehmet, “Tanıdıklarının Gözüyle Annemarie Schimmel”, Tasavvuf


Dergisi, 2003, 11:561-569.

Önsöz, Zeki, “Annemarie Schimmel” Kubbealtı Akademı̇ Mecmuası, 2008,


145:61-64.

Özkan, Senail, “Annemarie Schimmel” Türkiye Diyanet Vakfı İslam


Ansiklopedisi, 36, 2009, 229-231.

…, “Sufi Arayan Sufi: Annemarie Schimmel”, Tasavvuf Dergisi, 2003, 11:511-


518.

…, “Vefeyât”, İslâm Araştırmaları Dergisi, 2003, 9:153-166.

Padak, Fatma, Annemarı̇ e Schı̇ mmel’ı̇ n Hayatı, Eserlerı̇ , Tasavvuf Ve


Mutasavvıflar Hakkındakı̇ Görüşlerı̇ , Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Şanlıurfa, 2007.

“Rahmet Kapısı” Uluslararası Kenan Rifai Sempozyum Bildirileri, Nefes


Yayınevi, İstanbul:2017.

Rifâî, Ken’ân, Sohbetler, III, İstanbul: Kubbealtı Neşriyatı, 2009.

89
Schimmel, Annemarie, “İslâm’a Hak Ettiği Değeri Vermeliyiz” (Adelbert Reif’in
Annemarie Schimmel ie Mülâkatı), çev. Recai Doğan; İhsan Çapcıoğlu, Tasavvuf
Dergisi, 2003, 11:553-560.

…, “Mevlânâ’nın Şark Ve Garptakı̇ Tesı̇ rleri”, çev. Ali Ertuğrul, İstem, 2007,
5:10, 271-279.

…, “Müslüman Hayatının ve Düşüncesinin Merkezi Olarak Hz. Muhammed”,


çev. Zülfikar Durmuş, Tasavvuf Dergisi, 2002, 9: 395-415.

…, Doğudan Batıya, çev. Akbulut, Ömer Enis, İstanbul: Sufi Yayınları, 2017.

…, Islam: An Introduction, Albany: State Universty of New York Press, 1992.

…, “The Role of Music in Islamic Mysticism”, (Ed. Anders Hammarlund, Tord


Olsson, Elisabeth Özdalga), Swedish Research Institute in İstanbul Transactions
Vol.10, 27-29 Nov.1997.

…, İslamın Mistik Boyutları, çev. Ergun Kocabıyık, İstanbul: Kabalcı Yayınları,


1999.

…, Islam in India and Pakistan, Cambridge University Press, 1984.

…, Ruhum Bir Kadındır, çev: Ömer Enis Akbulut, II, İstanbul: İz Yayıncılık,
2004.

…, Tanrı’nın Yeryüzündeki İşaretleri, çev: Ekrem Demirli, İstanbul, Kabalcı


Yayınevi, 2004.

…, Ve Muhammed O’nun Elçisidir, çev. Ekrem Demirli, İstanbul, Kabalcı


Yayınevi, 2011.

…, Woman in Mystical Islam, Cambridge: Pergamon Press, 1982.

…, Mein Bruder İsmail, Köln: Önel Verlag, 1990.

Seufert, Günter “Rückert, Friedrich” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,


35, 2008, 283-284.

90
Sezer, Engin, “İslâm Araştırmaları Bilgini Annemarie Schimmel’in Ardından”,
Kanat Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyat Merkezi Haber Bülteni, 2003, 12.

Tahralı, Mustafa, “Kenan Rifâî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 25,
2002, 254-255.

Tarakçı, Muhammet, “Kitap Değerlendirmesi”, Cumhuriyet İlâhiyat Dergisi,


2018, 22:1, 733-742.

Taşçı, Özcan, “Ritter, Helmut” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 35,
2008, 133-134.

Topuzoğlu, Tevfik Rüştü, “Arberry, Arthur John”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, 3, 1991, 348-349.

U. Ataman, Sâmiha; Havlioğlu, Didem, Sâmiha Ayverdi, Annemarie Schimmel


Mektuplar 2, İstanbul: Kubbealtı Neşriyatı, 2015.

Uluant, Sâmiha, “Ayverdi, Sâmiha”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,


Ek:1, 2016, 151-152.

Üstündağ, Recep, “Türkçe’yi Hatasız Konuşan Alman (Kadın) Profesör”, İstanbul


Ekspres Gazetesi, 5 Aralık 1953.

Wild, Stefan, “In Memoriam Annemarie Schimmel” , Die Welt des Islams, 2003,
43:2, 131-142.

Online Kaynaklar

Yabul, Dilara, “Annemarie Schimmel’in Hayatını Değiştiren 2 Söz”, Dünya


Bizim, https://www.dunyabizim.com/kitap/annemarie-schimmel-in-hayatini-
degistiren-2-soz-h29447.html et. 10 Aralık 2018.

Prolific Islamic Scholar Schimmel Dies,


https://news.harvard.edu/gazette/story/2003/01/prolific-islamic-scholar-schimmel-
dies/ et. 10 Aralık 2018.

91
Carl Ernst Biyografi, https://religion.unc.edu/_people/full-time-faculty/ernst/ et.
10 Aralık 2018.

Cemâlnur Sargut Biyografi, http://www.Cemâlnur.org/contents/detail/Cemâlnur-


sargut-kimdir/12) et. 10 Aralık 2018.

Prof. Dr. Carl W. Ernst, Tasavvuf Araştırmaları Yaz Okulunda Ders Verecek,
https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/3091/prof-dr-carl-w-ernst-tasavvuf-
arastirmalari-yaz-okulunda-ders-verecek et. 10 Aralık 2018.

William Chittick Biyografi, https://nefesyayinevi.com/yazarlar/william-chittick/


et. 10 Aralık 2018.

William Chittick Biyografi,


https://www.stonybrook.edu/commcms/asianamerican/facultystaff/WilliamChittic
k.php et. 10 Aralık 2018.

“Interview With Dr. William Chittick by Katherine Schimmel Baki”, The Mystic
Pen,http://themysticpen.org/interviews/william_chittick_interview_01/mystic_pe
n_chittick_01.htm et. 23 Aralık 2018.

Mehmet Önder Biyografi, http://www.biyografya.com/biyografi/6898 et. 10


Aralık 2018.

“In Memoriam: Annemarie Schimmel”, The Institute of Ismaili Studies,


https://iis.ac.uk/news/memoriam-annemarie-schimmel-1922-2003 et. 10 Aralık
2018.

Rainer Maria Rilke Biyografi https://www.turkedebiyati.org/rainer-maria-


rilke.html et. 10 Aralık 2018.

TÜRKKAD, Uluslararası Sempozyumlar, www.turkkad.org et. 10 Aralık 2018.

http://lugatim.com/s/STENOGRAF–İSTENOGRAF) et. 10 Aralık 2018.

92
EKLER

Ek Liste.1: Annemarie Schimmel’in Türkiye’de bulunduğu dönemde verdiği


çeviri ve eserler listesi.355
Schimmel, Annemarie, “Müslümanlıkta Mutasavvıfâne Dua ve Niyazın Bazı
Safhaları”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1953, C.II, S.2-3, 209-
217.
Schimmel, Annemarie, “XIII. Asırda İslam Dini ile Hıristiyanlık Arasındaki
Münasebetler”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1953, C.II, S.4,
71-82.
Schimmel, Annemarie, “Alman Gözüyle Divân Edebiyatı”, Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1953, C.XI, 2-3.
Schimmel, Annemarie, “Dinde Sembolün Fonksiyonu Nedir?”, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1954, C: II, S. 3-4, 67-73.
Schimmel, Annemarie: “Garbın Mevlânâ Görüşü”, Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, 1954, C.III, S.3-4, 27-29.
Schimmel, Annemarie: “Semâ-i Semâvî”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, 1954, C.III, S.3-4, 19-25.
Schimmel, Annemarie, Bertholet, Alfred, "Wörterbuch der Religionen” Stuttgart
1952, (Bibliyografya), Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1954, C.
III, S. 3-4.
Schimmel, Annemarie, “Numen, ‘International Review for the History of
Religions’” Issued by the International Association for the History of Religions,
Vol. I, fasc. 1-2 (Bibliyografya). Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
1954, C. III, Sayı: 3-4, 19-22.
Schimmel, Tarı, Annemarie, Abu'l-Hasan ad-Dailami, Sīrat aš-Šayh al-Kabīr Abū
Abdallah Ibn al-Hafıf aš-Šīrāzī, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1955.
Heiler, Friedrich, “Mistisizmde Tanrı Mefhumu”, çev. Annemarie Schimmel –
Tarı, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1955, C. IV, S. 1-2, 58-72.
Schimmel, Annemarie: “Roma'daki Beynelmilel Din Bilginleri Kongresi”, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1955, C.IV, S. 1-2, 16-22.

Krş. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Yayınları Bibliyografyası (1949-1975) (Haz. Ahmet
355

Koca, Reşat Çelik, Latif Köksal), Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1978.

93
Schimmel, Annemarie, Dinler Tarihine Giriş, Ankara: Güven Matbaası, 1958.
Ikbal, Muhammed, Câvidnâme, çev. ve şerh: Annemarie Schimmel, Ankara:
Türkiye İş Bankası Yayınları, 1958.
Schimmel, Annemarie, Zur Erinnerung an Yahya Kemâl Beyatlı, İstanbul: Osman
Yalçın Matbaası, 1959.

94
Ek Resim.1: Annemarie Schimmel’in babası Paul Schimmel’in 1940’lı yıllarda ve annesi
Anna Schimmel’in 1919’lu yıllarda çekilmiş fotoğrafları. (Schimmel, Doğudan Batıya,
2017)

Ek Resim.2: Annemarie Schimmel, Ocak 1938, Erfurt’ta lise son sınıfta iken.
(Schimmel, birinci sırada, sağdan üçüncü) (Schimmel, Doğudan Batıya, 2017)

95
Ek Resim.3: Lahor’daki Annemarie Schimmel Bulvarı’nda, 1982. (Schimmel, Doğudan
Batıya, 2017)

Ek Resim.4: 1945, Marburg, Schimmel’in Westfalenhaus’daki mecbûrî ikametgâhı


esnasında ranzasının üst katında verdiği ilk İslâm derslerinde kendisini çizdiği bir resmi.
Resmin altında ““Muhammed hayata veda etti o sene…” Ve huşu içinde dinledi hazirun.”
ifadesi bulunuyor. (Schimmel, Doğudan Batıya, 2017, s.83.)

96
Ek Resim.5: Annemarie Schimmel’in Türkiye’ye gelmeden önce 1951 senesinde
Yeditepe Gazetesi’nde çeviri yapılarak yayınlanan yazısı. (Yeditepe Dergisi, S:7, 1 Aralık
1951)

97
Ek Resim.6: Samim Kocagöz’ün Annemarie Schimmel ile yaptığı röportaj. (1 Haziran
1952, Yeditepe Gazetesi)

98
Ek Resim.7: Recep Üstündağ’ın Schimmel ile yaptığı röportaj. (5 Aralık 1953, İstanbul
Ekspres Gazetesi)

99
Ek Resim.8: Annemarie Schimmel’in Sâmiha Ayverdi’ye 10 Aralık 1953 tarihinde
yazdığı iki sayfalık mektup. (Kubbealtı Vakfı Arşivi)

100
101
Ek Resim.9: Annemarie Schimmel’in Sâmiha Ayverdi’ye 6 Şubat 1954 tarihinde yazdığı
iki sayfalık mektup. (Kubbealtı Vakfı Arşivi).

102
103
Ek Resim.10: Nezihe Araz’ın Resimli Hayat Mecmuasında yazdığı yazı. (Haziran 1955,
Resimli Hayat Mecmuası)

104
Ek Resim.11: İsmail Mıhoğlu’nun resmi (İsmail Mıhoğlu’nun oğlu Mehmet Emin
Mıhoğlu’nun kişisel arşivinden alınmıştır).

Ek Resim.12: İsmail Mıhoğlu’nun Almanya’da bulunan kabri (Mehmet Emin


Mıhoğlu’nun kişisel arşivinden alınmıştır).

105
Ek Resim.13: Aralık 1954, Konya’da katıldığı Sema Ayin-i Şerifi (Sağda Neyzen Halil
Can) (Schimmel, “The Role of Music in Islamic Mysticism”, 1997)

Ek Resim.14: Konya’da yapılan törenin ve Schimmel’in yaptığı konuşmanın haberi.


(Aralık 1954, Yeditepe Gazetesi)

106
Ek Resim.15: Şubat 1958’de Karaçi’de, soldan sağa; S.A. Vahid, Mr. Ali, Annemarie
Schimmel, Pir Hussamuddin Rashdi, Abdul Hayy Habibi. (Schimmel, Doğudan Batıya,
2017)

Ek Resim.16: Selçuk Üniversitesi Schimmel’e doktora verdiği zaman, Mehmet Önder de


altın bir Mevlânâ sikkesi hediye ediyor. (Önder, “Tanıdıklarının Gözünden Annemarie
Schimmel”, 2003, s.567)

107
Ek Resim.17: Annesinin vefatına binaen hazırlanan yas ayini tören davetiyesi. (Uluant
S., Havlioğlu D., Mektuplar 2, 2015)

Ek Resim.18: Annemarie Schimmel’in Sâmiha Ayverdi’ye gönderdiği fotoğraf ve


arkasındaki dörtlük (Aşk bunun sözleri / Efgan eder bülbülleri / Dost bahçesinde gülleri /
Kokagelir kokagider) (Kubbealtı Arşivi).

108
Ek Resim.19: Schimmel, 1984 yılında yakın dostu Senail Özkan ile beraber. (Senail
Özkan’ın kişisel arşivinden alınmıştır)

Ek Resim.20: Schimmel Ankara’daki evinde çalışma odasında, 1984. (Senail Özkan’ın


kişisel arşivi)

109
Ek Resim.21: Schimmel Ankara’daki evinin salonunda. (Senail Özkan’ın kişisel arşivi)

Ek Resim.22. Schimmel çalışma odasında. (Senail Özkan’ın kişisel arşivi)

110
Ek Resim.23: Schimmel’in Prof. Dr. Mustafa Kara ile beraber fotoğrafı. (14 Ocak 2018,
Yeni Şafak Gazetesi)

Ek Resim.24: Schimmel’in kabri, Almanya.

111
Ek Liste.2: Annemarie Schimmel’in yazmış olduğu kitap ve makalelerinden
oluşan liste yayın tarihine göre sıralanmıştır. 356
1942
• Die Stellung des Kalifen und Qādīs am Ausgang der Mamlukenzeit, (Doktora
tezi), Berlin, 1942.
• “Kalif und Qâdî im spätmittelalterlichen Ägypten”, Die Welt des Islams,
Leiden, 1942, s.1-128.
1945
• Index zur Chronik des Ibn Ijas, İstanbul, 1945.
1947
• Yakup Kadri, Flammen und Falter, Ein Derwischroman, Übersetzung aus dem
Türkischen, Gummersbach: Florestan, 1947.
- Köln, 1986.
• “Zur Geschichte der mystischen Liebe im Islam”, Die Welt des Orients,
Stuttgart, 1947, s.495-499.
1948
• Lied der Rohrflöte, Ghaselen, Hameln: Seifert, 1948.
1949
• Die Bildersprache Dschelaladdin Rumis, Walldorf-Hessen: Verlag für
Orientkunde, 1949.
• “Einsetzungsurkunden mamlukischer Emire”, Die Welt des Orients, Stuttgart,
1949, s.302-306.
• Das Geisterhaus, Türkische und ägyptische Novellen, (Annemarie
Schimmel/Otto Spies/Hans Joachim Kissling), Kevelaer, 1949.

356
Bu liste büyük ölçüde Nimetullah Akın’ın “Annemarie Schimmel” makalesinden alınmıştır.
Nimetullah Akın Schimmel’in kitap ve makalelerinden oluşan bu listeyi, Harvard Üniversitesi’nin
Web sayfası, Berlin, Bonn ve Marburg üniversitelerinin kütüphane katalogları, Fuat Sezgin’in
Bibliographie der deutschsprachigen Arabistik und Islamkunde isimli bibliyografya çalışması,
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergileri ve Milli Kütüphane gibi değişik birçok kaynaktan
istifade ederek oluşturmuştur.. Akın, bu konuda derli toplu bir kaynağın olmaması nedeniyle, bazı
makalelerin tespit edilememiş olmasının muhtemel olduğunu ifade etmektedir. Liste, okuyucunun
eserleri kronolojik bir bakış açısyla takip edebilmesi için kitap ve makalelerin yayın tarihi sırasına
göre listelenmiştir. Bu listede Schimmel’in önsöz ya da giriş yazdığı veya düzenleyip yayına
hazırladığı eserler de yer almaktadır; bk. Akın, Nimetullah, “Annemarie Schimmel”, İslâmîyat
Dergisi, 2004, VII:176-186.

112
1951
• “Eine arabische Version der Transitus-Legende”, Ökumenische Einheit,
München: Basel, 1951, s.45-48.
• “‘Ich folge der Religion der Liebe’ Gedanken zur Toleranzidee in der
Islamischen Mystik”, Ökumenische Einheit, München: Basel, 1951, s.46-53.
• Ibn Chaldun, Ausgewählte Abschnitte aus der muqaddima. Aus dem Arabischen,
Tübingen: Mohr, 1951.
• Die Religionen der Erde, Religionsgeschichte im Abriss, Wiesbaden:
Harrassowitz, 1951.
1952
• Lyrik des Ostens, Gedichte der Völker Asiens vom Nahen bis zum Fernen Osten,
(haz. Wilhelm Gundert/Annemarie Schimmel/Walter Schubring), München:
Hanser, 1952.
• Pakistan Miscellany, (Annemarie Schimmel/Ahmed Chagla/William
Banks/R.E. Mortimer Wheeler/Leslie Alcock/M.A. Shakur/M. Shamsuddin
Ahmed/M. Arshad Husain/Prof. A.S. Bokhari), Karachi, 1952.
1953
• Alman Gözüyle Divan Edebiyatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1953.
• “XIII. Asırda İslam Dini ile Hıristiyanlık Arasındaki Münasebetler”, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara, 1953, II/IV, s.71-82.
• “Müslümanlıkta Mutasavvıfâne Dua ve Niyazın Bazı Safhaları”, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara, 1953, II/II-III, s.209-217.
• “Raymundus Lullus und seine Auseinandersetzung mit dem Islam”, Eine heilige
Kirche, München, 1953/54, s.64-76.
1954
• “Dinde Sembolün Fonksiyonu Nedir?”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, Ankara, 1954, III/III-IV, s.67-73.
• “Garbın Mevlânâ Görüşü”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
Ankara, 1954, III/III-IV, s.27-29.
• “‘Numen’ Internationel Review for the History of Religions”, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara, 1954, III/III-IV, s.119-122.
• “Semâ-i Semâvî”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara,
1954, III/III-IV, s.19-25.

113
• Studien zum Begriff der mystischen Liebe in der frühislamischen Mystik,
(Marburg Üniversitesinde Yaptığı Doktora Tezi), Heidelberg, 1954.
• “Wörterbuch der Religionen”, (Annemarie Schimmel/Alfred Bertholet), Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara, 1954, III/III-IV, s.122.
• “Zur Erinnerung an Yahya Kemâl Beyatlı”, Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi İslam İlimleri Enstitüsü Dergisi, Ankara, 1954, I, s.145-158.
• “Zur Biographie des Abu Abdallah Ibn Chafif aş-Šīrāzī”, Die Welt des Orients,
Stuttgart,1954-59, 2, s.193-199.
1955
• Abu'l-Hasan ad-Dailami, Sīrat aš-Šayh al-Kabīr Abū Abdallah Ibn al-Hafıf aš-
Šīrāzī, Ankara: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, 1955.
- Tahran, 1992.
• “Roma’daki Beynelmilel Din Bilginleri Kongresi”’, Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara, 1955, IV/I-II, s.16-22.
• “Zur Anthropologie des Islam”, Anthropologie religieuse, Suppl. zu Numen
Leiden, 1955, 2, s.140-154.
• Heiler, Friedrich, “Mistisizmde Tanrı Mefhumu”, çev. Annemarie Schimmel
Tarı, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1955, C. IV, S. 1-2, 58-72.
1957
• “Der Beitrag der Islamischen Mystik zur Einheit der Religionen”, Gemeinschaft
und Politik, Bad Godesberg, 1957, 5, s.47-52.
• “Der Beitrag der Islamischen Mystik zur Einheit der Religionen”, Zeitschrift für
Politik und Geopolitik, Heidelberg, 1957, 28/12, s.47-52.
• Muhammad Ikbal, Das Buch der Ewigkeit. Übersetzung aus dem Persischen,
München: Hueber, 1957.
1958
• Dinler Tarihine Giriş, Ankara: Güven Matbaası, 1958.
- İstanbul: Kırkambar Yayınları, 1999.
• Muhammad Iqbal, Cavidname, tercüme ve şerh: Annemarie Schimmel, Ankara:
Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1958.
- Cavidname. Muhammed İkbal. (Farsçadan çev. Annemarie Schimmel),
Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1989/2000.
- İstanbul: Kırkambar Yayınları, 1999.

114
1959
• Kleine Schriften Marburgischer Dozentin. Das Gelübde im Türkischen
Volksglauben, Marburg: Universitatbibliothek Marburg, 1959.
• Die Religionen der Menschheit in Vergangenheit und Gegenwart, (Friedrich
Heiler/Kurt Goldammer/Franz Hesse/Günter Lanczkowski/Käthe
Neumann/Annemarie Schimmel), Stuttgart, 1959.
• “Schriftsymbolik im Islam”, Aus der Welt der Islamischen Kunst. Festschrift
Ernst Kühnel, Berlin, 1959, s.244-254.
• Zur Erinnerung an Yahya Kemâl Beyatlı, İstanbul: Osman Yalçın Matbaası,
1959.
1960
• Aspetti spirituali dell’ Islam, Roma: Istituto Per La Collaborazione Culturale,
1960.
1961
• Ernest Trumpp. A Brief Account of his Life and Work, Karachi: The Pakistan-
German Forum, 1961.
- Ernest Trumpp. 1828–1885. Ein kurzer Abriss seines Lebens und Werks,
Karatschi: Pakistan-Deutsches Forum, 1998.
• “Islam und Katholizismus”, Materialdienst des Konfessionskundlichen Instituts,
Bensheim, 1961, 12, s.1-6.
1962
• “Zum christlich-muslimischen Dialog”, Kairos, Salzburg, 1962, 4, s.56-57.
1963
• Die Kulturen der asiatischen Grossreiche und Russlands, haz. Albert Schaefer,
(Yazılar: Ernst Waldschmidt [Indien]/Walter Donat [Japan]/Hans O. H. Stange
[China]/Annemarie Schimmel [Islam]/Werner Markert [Russland]), Stuttgart,
1963.
• Mevlânâ Celalettin Rumi’nin Şark ve Garpta Tesirleri, Ankara: Gutenberg
Matbaası, 1963.
• Gabriel's Wing, A Study into the Religious Ideas of Sir Muhammad Iqbal,
Leiden: Leiden, 1963.
• “Die Islamische Kultur”, Die Kulturen der asiatischen Grossreiche und
Russlands, Stuttgart, 1963, s.69-94.

115
• Muhammad Iqbal, Botschaft des Ostens, (Als Antwort auf Goethes West-
Östliche Divan), Übersetzung aus dem Persischen, Wiesbaden: Harrassowitz,
1963.
- Botschaft des Ostens: Ausgewählte Werke / Muhammad Iqbal, haz.
Annemarie Schimmel, Tübingen: Basel, 1977.
1964
• Maulana Dschelaladdin Rumi, Aus dem Diwan, Übersetzung aus dem
Persischen, Stuttgart: Reclam, 1964.
1965
• “Some Glimpses of the Religious Life in Egypt During the Later Mamluk
Period”, Islamic Studies, Oxford,1965, 4, s.353-392.
• “Der Islam in unserer Zeit”, Die Herausforderung des Islam, haz. R. Italiaander,
Göttingen, 1965, s.11-39.
• “Übersetzungen orientalischer Poesie”, Übersetzen, Vorträge und Beitrag zum
Internationalen Kongress literarischer Übersetzer in Hamburg 1965, haz. Rolf
Italiaander, Frankfurt, 1965, s.90-99.
• Pakistan: Ein Schloss mit Tausend Toren, Zürich, 1965.
1966
• “Der Islam und sein Verhältnis zu anderen Religionen” Die Gefährdung der
Religionen, haz. Rolf Italiaander, Kassel, 1966, s.102-115.
• Friedrich Rückert: Übersetzungen persischer Poesie, Ausgewählt und
eingeleitet von Annemarie Schimmel, Wiesbaden, 1966.
• Hariri, Die Verwandlungen des Abu-Seid von Serug: 24 Makamen. (Arapçadan
çev. Friedrich Rückert, haz. Annemarie Schimmel), Stuttgart, 1966.
1967
• Iranische Kunst in deutschen Museen. (Önsöz: Annemarie Schimmel, haz.
Hanna Erdmann), Wiesbaden, 1967.
• Mohan Singh, Mystik und Yoga der Sikh-Meister, (Giriş: Annemarie Schimmel),
Zürich, 1967.
• Weltpoesie ist Weltversöhnung, Schweinfurt, 1967.
- Würzburg, 1996.
1968
• Arabische Sprachlehre, 2.Bde, Heidelberg, 1968.

116
- Modern Arapça Grameri, çev. Ekrem Sarıkçıoğlu, İstanbul, 1982.
- 15. unveränderte Auflage, Heidelberg, 1983.
• Al-Halladsch: Märtyrer der Gottesliebe. Leben und Legende, Übersetzungen
aus dem Arabischen, Persischen, Türkischen, Sindhi, Siraiki und Urdu, Köln:
Hegner, 1968.
- Sind Halk Şiirinde Hallac-ı Mansur, çev. Sofi Huri, İstanbul: Redhouse
Yayınevi, 1969.
• Persischer Psalter / Muhammed İqbal, Übersetzungen aus dem Persischen,
Urdu und Englischen, Köln: Hegner, 1968.
• “Sufismus und Heiligenverehrung im Spätmittelalterlichen Ägypten”,
Festschrift für Werner Caskel zum siebzigsten Geburtstag am 5. März 1966, haz.
Erwin Graf. Gewidmet von Freunden und Schülern, Leiden, 1968, s.274-289.
1969
• “Ibn Chaldun”, Zeitschrift für Kulturaustausch, Stuttgart, 1969, 19, s.113-117.
• John Donne, Nacktes denkendes Herz., (İngilizceden tercüme: Annemarie
Schimmel), KöIn: Hegner, 1969.
1970
• Islamic Calligraphy, Leiden: Brill, 1970.
• Pakistan, Das Land und seine Menschen, Geschichte, Kultur, Staat und
Wirtschaft, Tübingen, 1970.
1971
• “Islam”, Historia Religiorum, Leiden, 1971, s.125-210.
• Mirza Asadullah Ghalib, Woge der Rose - Woge des Weins, , Farsça ve Urduca
Dîvandan tercüme, Zürich: Verlag der Arche, 1971.
1972
• “Nur ein stärrisches Pferd”, Ex Orbe religionum Studia Geo Widengren oblata
2, Leiden, 1972, s.98-107.
1973
• Aus dem goldenen Becher, Türkischer Lyrik vom Mittelalter bis heute, İstanbul:
Milli Eğitim Basımevi, 1973.
• Aus dem goldenen Becher: Türkische Gedichte aus sieben Jahrhunderten, çev.
Annemarie Schimmel, Köln / İstanbul 1993.

117
• Islamic Literatures of India, Reihe: A History of Indian Literatüre, Wiesbaden:
Harrassowitz, 1973.
• “Die neue tschechische Koranübersetzung. (Mit einem Überblick über die
neuesten tschechischen orientalistischen Arbeiten.)”, Die Welt des Orients,
1973/74, 7, s.154-162.
1974
• “Die Aneigung arabische Literatur in der deutschen Klassik und Romantik”,
Araber und Deutsche, Begegnungen in einem Jahrtausend, haz. Friedrich H.
Kochwasser/Hans Roemer, Tübingen: Erdmann, 1974, s.133-158.
• “Ein unbekanntes Werk Joseph von Hammer Purgstalls”, Die Welt des Islam,
Leiden, 1974, 15, s.129-145.
• Der Koran, übertragen von Max Henning, (Giriş ve açıklamalar: Annemarie
Schimmel), Stuttgart: verbesserte Auflagen 1980, 1982, 1990, 1991.
• “The Ornament of the Saints, The Religious Stiuationen in Iran in the Pre-
Safavid Times”, Studies on Isfahan, Chestnut Hill/Philadelphia, 1974, s.88-111.
• Sindhi literatüre, Reihe: A history of Indian Literatüre, Wiesbaden:
Harrassowitz, 1974.
• Josef Hammer-Purgstall: Zwei Abhandlungen zur Mystik und Magie des Islams:
Önsöz ve açıklamalar: Annemarie Schimmel, Wien, 1974.
1975
• “A Spring Day in Konya, According to Jalâl al-Dīn Rumī”, The Scholar and the
Saint, New York, 1975, s.255-273.
• Classical Urdu Literature from the Beginning to Iqbal, Reihe: A History of
Indian Literatüre, vol. 8, Wiesbaden: Harrassowitz, 1975.
• “Ein Osten, der nie alt wird, Rilke aus der Sicht einer Orientalistin”, Rilke heute,
Beziehungen und Wirkungen, 1.H. Solbrig / J.W. Strock (Hrsg.), Frankfurt, 1975,
s.183-206.
• Mystical Dimensions of Islam, Chapel Hill, 1975.
—Mystische Dimensionen des Islam, Aalen, 1979.
—Tasavvufun Boyutları, (çev. Ender Gürol), İstanbul: Adam Yayıncılık,
1982.
—Mystische Dimensionen des Islam, Die Geschichle des Sufismus, Köln,
1985.

118
—İslamın Mistik Boyutları, (çev. Ergun Kocabıyık), İstanbul: Kabalcı
Yayınları, 2001.
• “Der Prophet Muhammad als Zentrum der religiösen Lebens im Islam”,
Glauben an einen Gott, haz. Walter Strolz und Abdoljavad Falaturi, Freiburg,
1975, s.7-84.
• “Schöpfungsglaube und Gerichtsgedanke im Koran und in mystisch-poetischer
Deutung”, Glauben an einen Gott, haz. Walter Strolz ve Abduljavad Falaturi,
Freiburg, 1975, s.203-237.
• Spiegel der Wolke, Zeitgenössische arabische Lyrik. (Seçim, Giriş ve tercüme:
Annemarie Schimmel), Tübingen: Basel, 1975.
• Sufi Literature, New York, 1975.
1976
• “Der Islam im Rahmen der monotheistischen Weltreligionen”, Islam und
Abendland, haz. André Mercer, Bern, Frankfurt, 1976, s.9-29.
• “Islamische Kalligraphie und ihr Einfluss auf die moderne Malerei in Pakistan”
Pakistan, Das Land und seine Menschen, haz. M. Usman Malik ve Annemarie
Schimmel, Tübingen, 1976.
• “Mystische Motive in der modernen Islamischen Dichtung”, Wege in die
Zukunft, Festschrift für Anton Antweiler, Leiden, 1976, s.216-228.
• Pain and Grace, A Study of Two Mystical Writers of 18. Century Muslim India,
Leiden: Brill, 1976.
1977
• From Sanai to Maulana and Iqbal, Kabul, 1977.
• “Zur Verwendung des Halladj-Motivs in der indo-persischen Poesie”, Mélanges
Henry Corbin, Teheran, 1977, s.425-447.
1978
• Denn Dein ist das Reich: Gebete aus dem Islam. Seçim ve tercüme: Annemarie
Schimmel, Freiburg: Herder, 1978.
• lch bin Wind und Du bist Feuer, Leben und Werk des grossen Mystikers, Köln,
Düssel-dorf: Diederichs, 1978.
- I Am Wind, You Are Fire, The Life and Work of Rumi, Boston, 1992.
- Ben Rüzgârım Sen Ateş, Mevlâna Celâleddîn Rumî’nin Hayatı ve
Eserleri, çev. Senail Özkan, İstanbul: Ötüken Yayınları, 1999.

119
• Triumphal Sun, A Study of the Works of Jalaloddin Rumî, London, 1978.
- Al-Shams al-muntaşirah, dirāsāt āthār al-shā'ir al-Islāmī al-kabīr Jalal
al- Dīn al-Rūmī, çev. 'Isa 'Ali 'Âkûb, Tahran, 2000-2001.
1979
• A Dance of Sparks: Imagery of Fire in Ghalib's Ppoetry, Neu Dehli: Ghalib
Academy, 1979.
• “Ritual of Rebirth”, Parabola Magazin, New York, 1979, 4/2, s.88-90.
• We Believe in One God: The Eexperience of God in Christianity and Islam, New
York, 1979.
1980
• Die Religionen der Menschheit: Islam, I-III. (Band 3: Annemarie Schimmel u.
a.: Islamische Kultur; Zeitgenössische Strömungen/Volksfrömmigkeit),
Stuttgart/Berlin/ Köln/Mainz, 1980-1990.
• Islam in the Indian Subcontinent, Handbuch der Orientalistik: Abt. 2, Indien:
Bd. 4, Religionen, Abschnitt 3, Leiden, 1980.
• Märchen aus Pakistan, Übersetzung aus dem Sindhi, Düsseldorf/Köln:
Diederichs, 1980.
1981
• German Contributions to the Study of Pakistani Linguistics, Hamburg, 1981.
• Und Muhammad ist Sein Prophet, Die Verehrung des Propheten in der
Islamischen Frömmigkeit, Düsseldorf/Köln: Diederichs, 1981.
- And Muhammad is His Messenger, The Veneration of the Prophet in
Islamic Piety, Chapel Hill / London: The Universty of North Carolina
Press, 1985.
• Aspects of Mevlâna, Ankara, 1981.
• Türkische Gedichte vom 13.Jahrhundert bis in unsere Zeit, çev. Annemarie
Schimmel, Ankara, 1981.
1982
• "As Through a Veil: Mystical Poetry in Islam, Lectures on the History of
Religions", American Council of Leamed Societies, New York, 1982, 12.
- As Through aVeil, Mystical Poetry in Islam, New York: Columbia
University Press, 1982.

120
• Garten der Erkenntnis, Texte aus der Islamischen Mystik, Übersetzung aus dem
Arabischen, Persischen, Türkischen, Urdu und Sindhi, Düsseldorf: Diederichs
Gelbe Reihe 37 Islam, 1982.
- Garten der Erkenntnis, Das Buch der vierzig Sufi Meister, München,
1991.
• Islam in India and Pakistan, Leiden: Brill, 1982.
• “Die Schriftarten und ihr kalligraphischer Gebrauch”, Grundriss der arabischen
Philologie 1, W. Fischer (Hrsg.), Wiesbaden 1982, 198-209.
• “Women in Mystical Islam”, Women Studies International Forum, Oxford,
1982, 5/2, s.145-151.
1983
• Anvari's Divan: A Pocket Book for Akbar; a Divan of Auhaduddin Anvari, New
York: Metropolitan Museum of Art, 1983.
• Der Islam im indischen Subkontinent, Darmstadt 1983; 1992, 1995.
• “Der Islam. 1. Muhammed und die Botschaft Allah’s”, Indo-Asia, Tübingen,
1983, 25/1, s.57-64.
• Makli Hill: A Center of Islamic Culture in Sindh, Karachi, 1983.
• Unendliche Suche, Geschichten des Schah ‘Abdul Latif von Sind, München:
New-Age-Verlag, 1983.
• Die orientalische Katze, Köln: Diederichs, 1983.
- Die orientalische Katze, Geschichten, Gedichte, Sprüche, Lieder und
Weisheiten, Köln 1989.
1984
• Calligraphy and Islamic Culture, New York: New York University Press, 1984.
• Sterne und Blume. Die Bilderwelt der persischen Poesie, Wiesbaden:
Harrassowitz, 1984.
• Das Mysterium der Zahl, Zahlensymbolik im Kulturvergleich, (Franz Carl
Endres’in ilk telifinin revizyonu), Köln: Diederichs, 1984.
- The Mystery of Numbers, Oxford, 1993.
- Sayıların Esrarı, çev. Mehmed Temelli, İstanbul: Mitos Yayınları, 1997.
- Sayıların Gizemi, çev. Mustafa Küpüşoğlu, İstanbul: Kabalcı Yayınevi,
1998.

121
1985
• Al-Halladsch - Oh Leute, rettet mich vor Gott, Übersetzung aus dem
Arabischen, Persischen, Türkischen, Urdu und Sindhi, Freiburg: Herder, 1985.
- Freiburg: Herder, 1995.
• “Das Hallaj-Motiv in der modernen Islamischen Literatur”, Der Islam im
Spiegel zeitgenössischer Literatur der Islamischen Welt, haz. J. C. Bürgel, Leiden,
1985, s.165-181.
• “Islamische Heilige”, Nahe der Nabe des Rades. Die Heiligen in den
Weltreligionen, haz. Martin Kämpchen/Gertrud, Sartory, Freiburg 1985, s.274-
289.
• Muhammad ibn Ahmad ibn Iyâs: Alltagsnotizen eines ägyptischen Bürgers,
(Arapçadan tercüme), Stuttgart: Thienemann, 1985.
• Robert Irving, Der arabische Nachtmahr oder die Geschichte der 1002. Nacht,
(İngilizceden çev. Annemarie Schimmel), Köln: Diederichs, 1985.
• Rückert zu Ehren, Zwischen Orient und Okzident, (Annemarie Schimmel /
Johann Christoph Bürgel / Erich Mende), Schweinfurt 1985.
• Texte zum Nachdenken. Al-Halladsch, Freiburg 1985.
1986
• Dschelaladdin Rumi: Aus dem Diwan, Unesco-Sammlung Repräsentativer
Werke, Asiatische Reihe, (Giriş ve Farsçadan tercüme: Annemarie Schimmel),
Stuttgart: Philipp Reclam, 1986.
• “Islamische Mystik und religiöse Identität”, Zeitschrift für
Missionswissenschaften und Religionswissenschaften, Münster 1986, 70, s.232-
239.
• “Karbala and the Imam Husayn in Persian and Indo-Muslim literature”, Al-
Serat, London 1986, 12.
• Pearls from the Indus. Studies in Sindhi Culture, Jamshoro: Sindhi Adabi Board,
1986.
• Liebe zu dem Einen, Texte aus der mystischen Tradition des indischen Islam,
Ausgewählt aus dem Persischen, Arabischen, Urdu und Sindhi, (Giriş ve tercüme:
Annemarie Schimmel), Einsiedeln / Zürich 1986.

122
1987
• Friedrich Rückert, Lebensbild und Einführung in sein Werk, Freiburg: Herder,
1987.
• İbn Ata_Allah: Bedrängnisse sind Teppiche voller Gnaden, (Giriş ve tercüme:
Annemarie Schimmel), Freiburg: Herder, 1987.
• Lahore, The City Within, Singapour 1987.
• Nimm eine Rose und nenne sie Lieder, Poesie der Islamischen Völker, Köln /
London / New York 1987.
- Frankfurt / Frankfurt: Insel, 1995.
• “Sufismus”, Grundriss der arabischen Philologie 2, haz. Helmut Gätje,
Wiesbaden, 1987, s.338-357.
1988
• Friedrich Rückert, (Seçilmiş Eserler, haz. Annemarie Schimmel, 2 Bände),
Frankfurt am Main: Insel, 1988.
• Maulana Dschelaladdin Rumi, Von Allem und von Einem (Fihi ma fih’in
Almanca çevirisi), çev. Annemarie Schimmel), München, 1988.
• “Mystical Poetry in Islam, The Case of Rumi, Maulana Jalaladdin”, Religion
and Literature, Univ. Notre Dame, 1988, 20/1, s.67-80.
1989
• Islamic Names, Edinburgh, 1989.
- Von Ali bis Zahra: Namen und Namengebung in der Islamischen Welt,
München, 1989.
• “Man of Light or Superman, A Problem of Islamic Mystical Anthropology”,
Diagones (Providence), 1989, 146, s.124-140.
• Mesnevi, Özgün Litografi Dizgisi, haz. Ergin İnan, (Metin Annemarie
Schimmel), Ankara 1989.
• Muhammad Iqbal: Prophetischer Poet und Philosoph, München: Diederichs,
1989.
• Die smaragdene Vision, Der Licht-Mensch in persischen Sufismus, (Henry
Corbin’in Fransızca eserinden tercüme: L’homme de lumiére dans le soufisme
Iranien), München: Diederichs, 1989.
• Wanderungen mit Junus Emre, Köln: Önel, 1989.

123
- Yunus Emre ile Yollarda, çev. Senail Özkan, İstanbul: Ötüken Yayınları,
1999.
1990
• Was hat ein Auge und einen Kopf? 300 Türkische Volksrätsel, Köln: Önel, 1990.
• Die Religion des Islam, Eine Einführung, Stuttgart: Reclam, 1990.
• Mein Bruder Ismail, Erinnerungen an die Türkei, Köln: Önel, 1990.

1991
• Yunus Emre, Ausgewählte Gedichte, Köln: Önel, 1991.
• Die Rose, Bad Neuheim-Steinfurth, Rosenmuseum Steinfurth 1991.
• Look! This Is Love: Poems of Rumi, Boston: Shambala, 1991.
1992
• “Alman Gözüyle Divan Edebiyatı”, Polemik, İstanbul, 1992, 5, s.27-30.
• “Islamic Calligraphy, Rivolta, B.”, Metropolitan Museum of Art Bulletin, New
York, 1992, 50/1, s.3-56.
• Mishkin Qalam: XIX Century Artist and Calligrapher (1826-1912), haz. Muqin
Aman Allah / Annemarie Schimmel, Landegg 1992.
• A Two-Coloured Brocade: The Imagery of Persian Poetry, New York 1992.
• Deine Wille geschehe, Kandern 1992.
• Herr Demirci heisst Schmidt: Türkische Namen und ihre Bedeutung, Köln:
Önel, 1992.
• Islam: An Introduction, New York 1992.
• Rumi's World: The Life and Work of the Great Sufı Poet, Boston: Shambhala,
1992.
1993
• Gewänder Gottes, Tübingen: Mohr, 1993.
• A Life of Learning, Waschington DC: American Council of Learned Societies,
1993.
• Make a Shield from Wisdom: Selected Verses from Nasir-i Khusraw's Divan
(Farsçadan tercüme), London/New York: Kegan Paul International, 1993.
• Rumi: Sieh! Das ist Liebe - Gedichte, Basel: Sphinx, 1993.

124
1994
• Berge, Wüsten, Heiligtümer, Meine Reisen in Pakistan und Indien, München:
C.H- Beck, 1994.
• Charles Le Gai Eaton, Der Islam und die Bestimmung des Menschen,
(Annemarie Schimmel’in önsözü ile), İngilizceden çev. Eva-Liselotte Schmid,
München, 1994.
• Deciphering the Signs of God, A Phenomenological Approach to Islam,
Edinburgh: Edinburgh Universty Press, 1994.
- Die Zeichen Gottes. Die religiöse Welt des Islams, München: C.H. Beck,
1995.
- Tanrı’nın Yeryüzündeki İşaretleri, çev. Ekrem Demirli, İstanbul: Kabalcı
yay., 2004.
• Gott ist schön und Er liebt die Schönheit, God is Beautiful and He loves Beauty,
(Annamarie Schimmel için hazırlanan hâtıra kitabı), haz. Alma Giese ve
Christoph Bürgel, Bern 1994.
• John Renard, All the King’s Falcons, Rumi on Prophets and Revelation, (Önsöz:
Annemarie Schimmel), State University of New York 1994.
• “Meine Barmherzigkeit ist grösser als Mein Zorn, Gedanken zum Islamischen
Gottesbild” Lebendiges Zeugnis, Padeborn 1994, 49, s.110-119.
• Das Mathnavi: ausgewählte Geschichten von Dschelaluddin Rumi, (Farsçadan
çev. Annemarie Schimmel), Basel 1994.
• Nightingales Under the Snow, Poems, London: Khaniqahi Nimetullahi
Publication,1994.
• Margaret Smith, Rabi’a the Mystic & her Fellow-Saints in Islam: Being the Life
and Teachings of Rabi’a al- Adawiyya Al-Qaysiyya of Basra Together with Some
Account of the Place of the Women Saints in Islam, (Önsöz: Annemarie
Schimmel), Felinfach/Llancerch: Faksimile Druck, 1994.
• “Sun at Midnight, Despair and Trust in the Islamic Mystical Tradition”,
Diagones: Providence, 1994, 165, s.1-25.
• Terres d’Islam - Aux sources de I’Orient musulman, Paris: Maisonneuve &
Larose, 1994.
- Die Welt des Islam, Zu den Quellen des muslimischen Orients, Eine
Reise nach Innen, Düsseldorf / Solothurn 1995.

125
• Das Thema des Weges und der Reise im Islam, Opladen 1994.
• “Die Transzendenzerfahrung in der Islamischen Mystik”, Christentum in der
Begegnung, der Islam als Anfrage an christliche Theologie und Philosophie,
Studien zur Religionstheologie 1, haz. Andreas Bsteh, St. Gabriel: Mödling, 1994,
s.211-222.
• Weisheit des Islam, Suttgart: Reclam, 1994.
• “Der Weg des Menschen vor Gott. Irdisches Glück und paradiesische
Vollendung”, Christentum in der Begegnung, Der Islam als Anfrage an
christliche Theologie und Philosophie, Studien zur Religionstheologie 1, haz.
Andreas Bsteh, St. Gabriel: Mödling, 1994, s.401-412.
1995
• Meine Seele ist eine Frau: Das Weibliche im Islam, München: Kösel, 1995.
- My Soul is a Women, çev. Susan H. Ray, New York 1997.
- Ruhum Bir Kadındır, çev. Ömer Enis Akbulut, İstanbul: İz Yayıncılık,
2001.
• Die Märchen der Weltliteratur, Märchen aus Pakistan, Sindhi dilinden çev. ve
haz. Annemarie Schimmel, München 1995.
• Vom Duft der Heiligkeit, Bad Nauheim-Steinfurth, Rosenmuseum Steinfurth,
1995.
• West-östliche Annäherungen - Europa in der Begegnung mit der Islamischen
Welt, Stuttgart / Berlin / Köln 1995.
1996
• Das Buch der Welt: Wirklichkeit und Metapher im Islam, Würzburg, 1996.
• Die schönsten Gedichte aus Pakistan und Indien: Islamische Lyrik aus tausend
Jahren, München: C.H. Beck, 1996.
• Im Namen Allahs, des Allbarmherzigen: der Islam, Düsseldorf 1996.
• Islam, A Need for Understanding, Birmingham: Centre for the Study of Islam
and Christian-Muslim Reflections, 1996.
• Jesus und Maria in der Islamischen Mystik, München: Kösel, 1996.
• Rosenduft und Säbelglanz, Islamische Kunst und Kultur der Moghulzeit, (Sergi
Kataloğu-Münih Devlet Etnoloji Müzesi, haz. Jürgen W. Frembgen, (Annemarie
Schimmel’in tasavvuf şiiri üzerine katkısı ile), München 1996.

126
1997
• Die drei Versprechen des Sperlings, Die schönsten Tierlegenden aus der
Islamischen Welt, München: C.H. Beck, 1997.
• Muhammad Iqbal - zwischen Poesie, Philosophie und Politik, (Hamburg- Haus
der Patriotischen Gesellschaft’ta 29 Ocak 1997 tarihli konferansa ait yayın),
Hamburg: Der Übersee-Club e.V., 1997.
1998
• Asrār al-ishq al-Mubdi‛ fī Kitābāt Muhammad Iqbāl: Secrets of Creative Love
in the Work of Muhammad Iqbal, Arabisch/English, London 1998.
• Die Träume des Kalifen: Träume und ihre Deutung in der Islamischen Kultur,
München: C.H. Beck, 1998.
• Kompass Islam, Hannover 1998.
• L'incendie de l’ame: l’aventure spirituelle de Rumî, İngilizceden çev. Sylvie
Carteron, Paris: Albin Michel, 1998.
• Hagar Spohr, Die Reise nach Mekka, Eine deutsche Frau erzählt von ihrer
Pilgrfahrt ins Herz des Islam (Önsöz: Annemarie Schimmel), Bendorf, 1998.
• Panorama of India, Photographs by Jaroslav Poncar, (Metinler: Annemarie
Schimmel), Neu Dehli, 1998.
• Sufi Heirs of the Prophet: The Indian Naqshbandiyya and the Rise of the
Meditating Sufi Shaykh, Studies in Comparative Religion, Chapel Hill, 1998.
• The Secrets of Creative Love: the Work of Muhammad Iqbal, Wimbledon: Al
Furqan Islamic Heritage Foundation, 1998.
• “Über die Mystik im Zeitalter der Kreuzzüge” Die Kreuzzüge. Ihre Zeit und
Folgen, haz. Marc-Edouard Enay, Verlag im Orient-Antiquariat, Hamburg 1998.
• Wiederholte Spiegelungen. Gedichte, Köln: Önel, 1998.
1999
• Gesang und Ekstase: Sufı-Texte des indischen Islam, München 1999.
• “In memoriam Fritz Meier”, Die Welt des Islam, Leiden: Brill, 1999, 39/2,
s.144-148.
• Im Namen Allahs, des Allbarmherzigen: Der Islam, München 1999.
• Farid-ad-Din ‘Attar, Vogelgespräche und andere klassische Texte, (Farsçadan
tercüme: Annemarie Schimmel), München 1999.

127
2000
• The Poets’ Geography, London 2000.
• Çağın Mevlanası Muhammed İkbal, çev. Senail Özkan, İstanbul: Kırkambar
Yayınları, 2000.
• Im Reich der Grossmoguln, Geschichte, Kunst, Kultur, München 2000.
• Sufismus. Eine Einführung in die Islamische Mystik, München 2000.
2001
• Das Islamische Jahr. Zeiten und Feste, München: C.H.Beck, 2001.
• The Family of Earth, Northword Press, 2001.
• Kleine Paradiese. Blumen und Gärten im Islam, Reihe: Herder-Spektrum, Bd.
5192, Freiburg / Basel / Wien: Herder, 2001.
• Rumi. Meister der Spiritualität, (Reihe: Herder-Spektrum 5093), Freiburg:
Herder, 2001.
2002
• Islam und Europa: Kulturelle Brücken, Reihe: Schriften des Collegium
Europaeum Jenense 26, Jena und Erlangen, 2002.
• Spiegelungen des Islam, (Felizitas von Schönborn ile Söyleşi), Edition Q, Berlin
2002.
• Auf den Spuren der Muslime, Mein Leben zvvischen den Kulturen, Freiburg:
Herder, 2002.
• Vielfat der Religionen, Lutherisches Verlagshaus, 2002.
• Morgenland und Abendland. Mein West-östliches Leben, München: C.H.Beck,
2002.
• Aşk, Mevlânâ ve Mistisizm, çev. Senail Özkan, İstanbul: Kırkambar Yayınları,
2000.
• Tasavvuf Notları, çev. Dilara Yabul, İstanbul: Sufi Yayınları, 2018.

128
ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler:

1983 Isparta doğumlu. Evli ve iki çocuk annesi.

Eğitim Durumu:

Lise Eğitimi: Gazi Lisesi (Konya)


Lisans Eğitimi: Konya Selçuk Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü (2001-
2005)
Yüksek Lisans Eğitimi: T.C Üsküdar Üniversitesi, Tasavvuf Kültürü ve Edebiyatı
(2016-Hâlen devam etmekte)

Yabancı Dil (ler) ve Düzeyi:

Türkçe (Ana Dili), İngilizce (Orta), Arapça (Temel).

İş Deneyimi:

2011- 2016: Nefes Yayınevi’nde İçerik ve Tasarım Bölümü’ne bağlı olarak Proje
bazlı çalışılmıştır.
2010-2011: Pusula Eğitim ve Danışmanlık Şirketi’nde Asistan Eğitim Danışmanı
olarak çalışılmıştır.
2009-2010: Kardeşler Uçanyağlar A.Ş.’de Fresh’n Soft markasına yönelik Ürün
Geliştirme Mühendisi olarak çalışılmıştır.
2006-2009: Trexta Deri Mamulleri A.Ş.’de Ürün Yöneticisi olarak çalışılmıştır.

129

You might also like