Professional Documents
Culture Documents
Deleuze - N Felsefesi Ve - Tarih - (#478754) - 567680
Deleuze - N Felsefesi Ve - Tarih - (#478754) - 567680
Deleuze - N Felsefesi Ve - Tarih - (#478754) - 567680
Gülçin AYITGU*
Özet
Deleuze yaşamı yakalayabilen yeni bir tarih okumasının işaretlerini vermeye çalışırken
“tarih”i dışlayan bir yaklaşım sergilemiştir. Bir arşiv olarak gördüğü “tarih”in ve aşkınsallığa işa-
ret ettiğini belirttiği “tarihsellik”in karşısına -yaşamın ritmini yakalamak için- zamansallığı yer-
leştirmiştir. Ona göre her daim farklı süreler biçimine bürünen zaman, uzamsal değildir ve ayrı
birimlerin bir araya gelmesiyle de oluşmaz. Zaman yeğinleştiricidir ve farklı dünyalar, süreler
üretmektedir. Zamana atfettiği bu özellikleri tarihsel olandan ayrı tutan Deleuze, tarihselliği ve
tarihi, resmi tarih yazımına indirgeyerek, ontolojik bağlamda “tarih”in zeminini ve bu zemine iç-
kin olan zamansallığı yeterince göz önünde bulundurmamıştır. Bu çalışmada öncelikle Deleuze’ün
felsefesindeki yaratma etkinliği ve “kavram” arasındaki bağlam incelenecektir. Sonrasında da ya-
şam, zaman ve tarihsellik kavramları arasında kurduğu ilişki ortaya konmaya çalışılacaktır ve
Deleuze’ün tarih anlayışı tarihsellik lehine eleştirilecektir.
Anahtar kelimeler: Deleuze, tarih, zaman, tarihsellik.
Abstract
Deleuze posits an approach that excluded “history” while he is trying to provide a new his-
tory reading that can catch life. He prefers “temporality” rather than history and historicity since
temporality catches the rhythm of life while history is merely an archive, for him. According to
him, time folds forms of different durations, and it has no extensions; besides it does not merely
consist of sequence of different units. Time is intensifying and different worlds produce durations.
Deleuze does not attribute these properties of time to history, and reduces historicity and history to
133
8134
ve Madalya
the writing (1319-1320),
of official 10heHanedân-ı
history; thus, ignores the Osmâni Nişân
temporality ve İmtiyâz
underlying Madalyası
the history which(1311-
is also
ontologically implicit to this ground. In this study, first, the context between
1334), 17 Teba-yı Şâhâne Mecîdî Esâmî (1321-1332), 30 Altın İmtiyâz Madalyası the creation activity
and the “concept” in the
(1309-1320), 40 philosophy
Madalya of Deleuze
Esâmî is examined.Defterleri.
(1899-1902) Then, the relation, which he establishes
among life, time and historicity, will be revealed and his approach to history is criticized in favour
İngiliz Ulusal Arşivi: FO 195/1720; FO 195/1883; FO 195/1477; FO 195/1368; FO 195/
of historicity.
1932; FO 195/1976; FO 195/1305, FO 195/1369; FO 195/ 1448; FO 195/1306;
Keywords:
FO 195/ 1545.Deleuze, history, time, historicity.
Amerikan Misyoner Arşivi: 640, 641, 642, 643,644, 645, 646, 647, 648, 651, 652, 653, 654,
655,
Giriş660, 661, 66 2, 663. Reeller.
Sâlnameler: Salname-i Vilâyet-i Haleb: 1320.
Deleuze’e göre felsefe -bir değilleme ile başlayacak olursak- refleksiyon,
Şer’îyye
seyretmeSicili:
ya da23iletişim
Recep 1293- 25 Şaban
halinde olmak1296 tarihli Bunun
değildir. Urfa Şer’îyye Sicili Deleuze, felse-
karşısında
fe adına çok
Şanlıurfa, netTelfidan
Yukarı ve bazıKöyü
noktalarda da çok sıradan görünen bir tanım yapmıştır:
saha araştırması.
Felsefe H.
Adıvar, kavramlar yaratmaktır.
E. (2005). Kavram
Mehmet Kalpaklı G.dediğimiz
T. (Haz..), şey
MorDeleuze’e göre
Salkımlı Ev. durmaksızın
İstanbul: Özgür
yinelenen düşünce
Yayınları. eylemidir: “Kavramlar ‘mutlak yüzeyler veya oylumlar’dır, farklı
değişimlerin ayrılabilmezliğinden başkaca nesnesi olmayan formlardır” (Deleuze
Bayraktar, H. (2007). Tanzimattan Cumhuriyet’e Urfa Elazığ: Fırat Üniversitesi Ortadoğu
ve Guattari, 1993: 28). Kavram bu bağlamda bir mutlaklığa gönderme yaparken
Araştırmaları Merkezi.
aslında bir taraftan da göreceliliği işaret eder. Şöyle ki: “Kendi öz bileştiricilerine,
Bingöl, S. (2005). Osmanlı Mahkemelerinde Reform ve Cerîde-yi Mehâkim’deki Üst
öteki kavramlara, üzerinde kendisini sınırladığı düzleme, çözmek zorunda olduğu
Mahkeme Kararları. Tarih Incelemeleri Dergisi, XX (19), 19-38.
sorunlara kıyasla göreceli, ama gerçekleştirdiği yoğunlaşmayla, düzlem üzerinde
Çadırcı, M. yerle,
işgal ettiği (1997).soruna
Tanzimat Döneminde
biçtiği Anadolu
koşullarla Kentleri’nin
mutlak” Sosyal ve
tır (Deleuze ve Guattari,
Ekonomik 1993:
Yapısı.
Ankara: TTK.
28). Burada Deleuze “mutlak” olanla genel geçer ve değişmez olanı değil, değişken
olan düzlemler
Deringil, üzerinde,
S. (2002). İktidarınkavramın yerİdeoloji
Sembolleri ve aldığıII.
noktayı göstermeye
Abdülhamit Dönemi (çalışır. Kavramın
1876-1909) (Çev.
“mutlak”
G. Ç.olan yanı,
Güven). problemlerin
İstanbul: YKY. oluşum şekillerinin değişebilirliğini yadsımaz.
Bu durum
Fatma Aliye Deleuze tarafından
Hanım. (1995). Ahmedçokluğun olumlanması
Cevdet Paşa olarak görünen
ve zamanı. İstanbul: Bedir. zar atımı-
na benzetilir: “Bir kez atılan zarlar rastlantının olumlanmasıdır, düşerken oluş-
Foucault, M. (2006). Deliliğin Tarihi ( Çev. M. A. Kılıçbay). Ankara: İmge.
turdukları kombinasyon ise zorunluluğun olumlanmasıdır” (Deleuze, 2011: 43).
Ginzburg,
Buradaki C. (2011). Peynirrastlantıyı
zorunluluğun ve kurtlar ortadan
(Çev. A. Gür). İstanbul: Metis.
kaldırmaması gibi, kavramın mutlak ve
Kenanoğlu,
bir anlamda zorunlu olan yanı da, kavramların çeşitli “göreli” XXXIII,
M. M. (2007). Nizâmiye mahkemeleri. Islâm Ansiklopedisi, 185-188.
yanlarını ortadan
kaldırmaz.B.Kavramlar
Kodaman, bu bağlamda
(1987). II. Abdülhamid Devrionları
Doğu ve onlardan
Anadolu başkalarını
Politikası. Ankara: yaratan felsefe
Türk Kültürünü
olduğundan doğrudan
Araştırma Enstitüsü. felsefeye aittirler ve her zaman bir probleme işaret etmekle
birlikte aynıC.zamanda
Kürkçüoğlu, bilgidirler.
(2008). Şanlıurfa Bu bilgi
1850-1950. kendisinin
Şanlıurfa: bilgisidir ve “onun bildiği,
ŞURKAV.
içlerinde bedenleştiği şeylerin durumuyla karışmayan, saf olaydır” (Deleuze ve Gu-
Nicault, C. (2001). Kudüs 1850-1948 (Çev. E. S. Vali). İstanbul: İletişim.
attari, 1993: 37).
Ortaylı, İ. (1983). Osmanlı imparatorluğu’nun En Uzun Yüzyılı. İstanbul: Hil.
Olay Deleuze’de, çokluk içindeki bir duruma işaret eder, ama bu durum hiç-
Seyitdanlıoğlu, M. (1996). Tanzimat Devri’nde Meclis-i vâlâ. Ankara: TTK.
bir zaman başat bir belirleyen haline getirilmez. Bu anlamda “olay, kaosun içinde,
Tanpınar,
kaotik birH.çokluk
(2001).içinde,
XIX. Asırda Türk
bir tür Edebiyatı
eleğin arayaTarihi. İstanbul:
girmesi Çağlayan
koşuluyla Kitabevi.
üretilir” (Deleuze,
2006:(1984).
Urfa. 115). Yurt
Buradaki elek, yaşamın
Ansiklopedisi, ya da kaosun içinden “olay”ı çekip çıkaraca-
X, 7367-7389.
ğımız tekE.bir
Zürcher, alet değildir
(1999). -ki Türkiye’nin
Modernleşen kaosun kendisi
Tarihizaten
(Çev. bir soyutlamaya
Y. S. işaret eder
Gönen). İstanbul: ve
İletişim
kaostan çıkan şey bir elekten ayrılamaz. Kaosun ve eleğin bu birlikteliğine dair
Yayınları.
Deleuze şöyle bir bağlaşım kurar: “Kozmolojik bir yaklaşık tarife göre, kaos ola-
naklıların, yani her biri kendi adına varolma eğilimi gösteren bütün bireysel özlerin
(Deleuze ve Guattari,
ve Madalya 1993: 10
(1319-1320), 100). GeleceğiOsmâni
Hanedân-ı şimdiden öngörerek
Nişân ve İmtiyâzkurmaktan
Madalyası ziyade,
(1311-
gelmekte olanın
1334), işaret Şâhâne
17 Teba-yı edildiğiMecîdî
yer, Deleuze’ün tarihsellikten
Esâmî (1321-1332), temizlediği
30 Altın İmtiyâzbir hareket
Madalyası
alanı (1309-1320),
olan “toprak”tır. Toprak onun
40 Madalya Esâmîiçin, birçok farklı
(1899-1902) düzleme işaret eden dağılımla-
Defterleri.
rın ve düzlemlerin
İngiliz Ulusal Arşivi:tek
FObir195/1720;
bütünlükleFOaçıklanamayacağını gösterir.
195/1883; FO 195/1477; Kaçış çizgilerinin
FO 195/1368; FO 195/
varolduğu
1932; bir
FOdüzlem olanFO
195/1976; toprakta bütünlükten
195/1305, söz edemeyiz.
FO 195/1369; Bu yüzden
FO 195/ 1448; toprak,
FO 195/1306;
yaşamdaki tüm
FO 195/ karışık ilişkilerin geçtiği hareketli düzlemdir. Tarihin bütün serüven-
1545.
lerini de bu kaçışla beraber toprakla kurulan ilişkiler dolayımında okuyabiliriz.
Amerikan Misyoner Arşivi: 640, 641, 642, 643,644, 645, 646, 647, 648, 651, 652, 653, 654,
“Henüz
655, 660,varolmayan birReeller.
661, 66 2, 663. halka” ve bir bağlamda “gelecek formuna” göndermede
bulunan kavramların yaratılma sürecinde
Sâlnameler: Salname-i Vilâyet-i Haleb: felsefenin yaptığı şey, genel felsefe eğilimi-
1320.
nin tersine sadece “düşünmek” değildir, zaten felsefenin kendisine ait bir içeriğinin
Şer’îyye Sicili: 23 Recep 1293- 25 Şaban 1296 tarihli Urfa Şer’îyye Sicili
olmasından dolayı bizim düşünmek için felsefeye ihtiyacımız olmadığı gibi, düşün-
Şanlıurfa, Yukarı Telfidan Köyü saha araştırması.
menin kendisini doğrudan felsefenin temel işlevi olarak da sayamayız. Felsefeyi haki-
Adıvar, H.gerçeği
kati ya da E. (2005). Mehmet
arama arayışıKalpaklı G. T. (Haz..),
olarak gören anlayışınMor SalkımlıDeleuze,
karşısında Ev. İstanbul: Özgür
felsefedeki
Yayınları.
gerçekliği, felsefenin ulaşabildiği nokta olarak görür. Felsefe bu noktaya ulaşırken bir
taraftan edebiyata,
Bayraktar, H. (2007).bir taraftan coğrafyaya,
Tanzimattan Cumhuriyet’matematiğe çağrılandır
e Urfa Elazığ: da. Bu bağlamda
Fırat Üniversitesi Ortadoğu
yaşamın karşısındaMerkezi.
Araştırmaları yaratacağımız kavramlar, bizi birçok farklı alana çağırır ve karşı-
mıza aslında
Bingöl, pek de
S. (2005). alışık olmadığımız
Osmanlı MahkemelerindemelezReform
bir yapısı
ve olan felsefeMehâkim’
Cerîde-yi çıkar. deki Üst
Mahkeme Kararları. Tarih
Yaratma eyleminin Incelemeleri
önemli Dergisi,
bir parçası XX (19), 19-38.
da problemler oluşturmaktır. Probleme
ilişkin olan
Çadırcı, doğruluk
M. (1997). ve yanlışlık,
Tanzimat problemin
Döneminde Anadolu kendisine
Kentleri’ninbakarak
Sosyal ve bulabileceğimiz
Ekonomik Yapısı.
bir şeydir. Biz
Ankara: bir problemin yanlışlığını, geçersizliğini gösterebiliriz, bu bağlam-
TTK.
da doğruluk
Deringil, ve yanlışlık
S. (2002). İktidarıngenel kanının
Sembolleri aksineII.sadece
ve İdeoloji çözümlere
Abdülhamit Dönemiilişkin okunamaz,
( 1876-1909) (Çev.
onlarG.
problemler
Ç. Güven).düzeyinde gerçekleşirler. Deleuze’e göre sistem, bize belirlenmiş
İstanbul: YKY.
problemler ve çözümler verir, bu problemler karşısında da bize sınırlı bir özgürlük
Fatma Aliye Hanım. (1995). Ahmed Cevdet Paşa ve zamanı. İstanbul: Bedir.
alanı bırakır. Deleuze bu durumu bir tür kölelik ilişkisi olarak görür. Oysaki bunun
Foucault,
karşısındaM.insan,
(2006). Deliliğin Tarihi
problemlerin ( Çev.
neler M. A. Kılıçbay).
olduğuna Ankara: İmge.
karar verebilme gücüne sahiptir. Bu
Ginzburg, C. (2011). Peynir ve kurtlar (Çev. A. Gür). İstanbul: Metis.
güç, problemlerin yaratıcı bir biçimde ortaya konulmasını sağladığı gibi, yanlış ku-
rulan problemleri
Kenanoğlu, de ortadan
M. M. (2007). kaldırır
Nizâmiye (Deleuze,Islâm
mahkemeleri. 2009b: 55).
Ansiklopedisi, XXXIII, 185-188.
Kodaman, B. (1987).
Deleuze’e göreII.kapsamı
Abdülhamid Devri Doğu
doğrudan Anadolu Politikası.
belirlenemeyen Ankara:
felsefe, Türkiçeriğinde-
kendi Kültürünü
Araştırma
ki ritmi, Enstitüsü.
bir ırmağın akışında, bir edebiyat metninde de yakalayabilir. Bu yakala-
ma işlemi, bir
Kürkçüoğlu, keşiftenŞanlıurfa
C. (2008). çok yaratmadır,
1850-1950.icattır. Çünkü
Şanlıurfa: “keşif, edimsel ya da virtüel
ŞURKAV.
olarak zaten
Nicault, varolana
C. (2001). Kudüsilişkindir;
1850-1948bu yüzden
(Çev. er yaİstanbul:
E. S. Vali). da geç gerçekleşecektir.
İletişim. İcat ise
varolmayana varlık verir, bu yüzden asla gerçekleşmemesi de mümkündür” (De-
Ortaylı, İ. (1983). Osmanlı imparatorluğu’nun En Uzun Yüzyılı. İstanbul: Hil.
leuze, 2009b: 56). Yaratma etkinliği içerisinde insan, aslında ihtiyaç duyduğu şeyi
Seyitdanlıoğlu, M. (1996).
gerçekleştiriyordur. Tanzimat
Buradaki Devri’nde
ihtiyacın Meclis-i vâlâ.
oluşturduğu Ankara: ilişkisi
zorunluluk TTK. oldukça kar-
maşıktır. H.
Tanpınar, Ancak yine
(2001). de Asırda
XIX. karmaşık
Türkzorunluluk ilişkisi
Edebiyatı Tarihi. içindeki
İstanbul: insanın,
Çağlayan yaratma et-
Kitabevi.
kinliğiyle
Urfa. birYurt
(1984). anlamda kendisini
Ansiklopedisi, açtığını söyleyebiliriz. Bu yüzden “felsefe yapmak
X, 7367-7389.
için içselliğin bütün kaynaklarına ve yol göstericiliğine, kaygıya, iniltilere, suçluluk
Zürcher, E. (1999). Modernleşen Türkiye’nin Tarihi (Çev. Y. S. Gönen). İstanbul: İletişim
duygusuna ve memnuniyetsizliğin bütün biçimlerine ihtiyaçları vardır” (Deleuze,
Yayınları.
2011: 57). Yaratma etkinliğini “sınırlayan” sadece zaman ve mekândır ve bunlar da
içseldir, dolayısıyla bunları dışarıdan gelen sınır, belirlenim olarak göremeyiz.
le olanağın birbirine
ve Madalya karıştırılması
(1319-1320), anlamına
10 Hanedân-ı gelir.Nişân
Osmâni Oysaki Deleuze’e
ve İmtiyâz göre bir(1311-
Madalyası şeyin
gerçekleşmesinden
1334), 17 Teba-yı değil oluşundan
Şâhâne Mecîdîsöz edebileceğimiz
Esâmî (1321-1332),için çokluk,
30 Altın olanaklı
İmtiyâz olanın
Madalyası
gerçekleşmesi
(1309-1320),değildir. Bu bağlamda
40 Madalya çokluk birçok
Esâmî (1899-1902) çizgiye karşılık gelir diyebiliriz.
Defterleri.
Bu çizgiler, bireyselleşmenin kendisini özne merkezli
İngiliz Ulusal Arşivi: FO 195/1720; FO 195/1883; FO 195/1477; olmaktan çıkarmaya
FO 195/1368; FO çalı-
195/
şırlar.1932;
Deleuze’ün bahsettiği
FO 195/1976; FO “çizgiler,
195/1305,sadece birliktenFO
FO 195/1369; değil
195/aynı
1448;zamanda içinde
FO 195/1306;
geliştikleri
FO 195/tarihten
1545. de ayrılan gerçek oluşlardır. Çokluklar tarihsiz oluşlar, öznesiz
bireyleşmeler (bir iklimin, bir ırmağın, bir olayın, bir günün, günün bir saatinin
Amerikan Misyoner Arşivi: 640, 641, 642, 643,644, 645, 646, 647, 648, 651, 652, 653, 654,
bireyleşme biçemi) tarafından yapılırlar” (Deleuze, 2009b: 316). Böyle bir durum-
655, 660, 661, 66 2, 663. Reeller.
da tek tek insanlara karşılık gelen “birey” kavramının Deleuze’deki yeri sorulabi-
Sâlnameler: Salname-i Vilâyet-i Haleb: 1320.
lir, ancak Deleuze kendi başına bir birey ve onun niteliklerinden, olanaklarından
Şer’îyye
bahsetmez.Sicili: 23 Recep
Birey 1293- 25
de sürekli Şaban 1296
değişen tarihli
yaşamın birUrfa Şer’îyye Sicili
bileşenidir, dolayısıyla yaşamın
belirli bir Yukarı
Şanlıurfa, noktasından
Telfidanbakarak
Köyü sahaonun mutlak anlamda “açıklama” gücünü kendinde
araştırması.
taşıdığını
Adıvar, H. söyleyemeyiz.
E. (2005). Mehmet Kalpaklı G. T. (Haz..), Mor Salkımlı Ev. İstanbul: Özgür
Yayınları.
Deleuze için tarih ve zaman ilişkisi yerine çeşitliliği yakaladığı mekân ve za-
man ilişkisi
Bayraktar, H. önemlidir. Çünkü mekân
(2007). Tanzimattan ve zamanda
Cumhuriyet’ ona Fırat
e Urfa Elazığ: göreÜniversitesi
belirişleri bir birlik
Ortadoğu
halineAraştırmaları
getirme sözMerkezi.
konusu değildir, “belirenler hep çeşit çeşit şeylerdir; beliriş her
zaman bir
Bingöl, çeşitliliğin
S. (2005). belirişidir:
Osmanlı Kırmızı gül,
Mahkemelerinde bir koku,
Reform bir renk vesaire”
ve Cerîde-yi Mehâkim’ (Deleuze,
deki Üst
2009a: 41). Bu Kararları.
Mahkeme durumu Deleuze zaman Dergisi,
Tarih Incelemeleri ile mekânın indirgenemezliği
XX (19), 19-38. olarak okur:
“Sağ, sol.
Çadırcı, M.Burada, şimdi. Önce,
(1997). Tanzimat sonra. Anadolu
Döneminde KavramıKentleri’nin
kesin olarak
Sosyalaynı olan iki nesne
ve Ekonomik Yapısı.
kavrayabilirsiniz,
Ankara: TTK. nesneler yine iki olarak kalırlar, çünkü biri buradadır, öteki orada.
Biri sağda, öteki soldadır. Biri önde, öteki sondadır. Kavramsal düzene indirgene-
Deringil, S. (2002). İktidarın Sembolleri ve İdeoloji II. Abdülhamit Dönemi ( 1876-1909) (Çev.
meyecek mekânsal-zamansal bir düzen vardır” (Deleuze, 2009a: 39). Burada aslın-
G. Ç. Güven). İstanbul: YKY.
da Deleuze kavramsal olana indirgenemeyecek bir “yaşam”ı işaret etmeye çalışır.
Fatma Aliye Hanım. (1995). Ahmed Cevdet Paşa ve zamanı. İstanbul: Bedir.
Mekândaki çeşitlilik mümkün olan bir “oluş”u, zamandaki çeşitlilik ise mümkün
Foucault,
bir “an”ı M. (2006).Bu
gösterir. Deliliğin Tarihive( Çev.
her “an” M. A. Kılıçbay).
“buradalık” Ankara:
ilişkisinde İmge.sonda ayrımla-
zaman,
şan, akıp C.
Ginzburg, giden, ilerleyen
(2011). Peynir vehomojen bir A.
kurtlar (Çev. madde değildir. Metis.
Gür). İstanbul: O, tekillikler bütünüdür
ama tekilliklerin
Kenanoğlu, bir araya
M. M. (2007). gelmesimahkemeleri.
Nizâmiye değildir çünküIslâmher tekillik kendi
Ansiklopedisi, içerisinde
XXXIII, 185-188.bir
“bütün”ü temsil eder. Hayattaki her nokta da kendi nakaratını üreterek bir ritim
Kodaman, B. (1987). II. Abdülhamid Devri Doğu Anadolu Politikası. Ankara: Türk Kültürünü
tutturur. Bu nakaratın ritmini yakalamak için öncelikle yaşamda bir erek arayan
Araştırma Enstitüsü.
düşüncelerden sıyrılmak gerekir. Çünkü yaşam, duyguların, etkileşimlerin olduğu
Kürkçüoğlu, C. (2008). Şanlıurfa 1850-1950. Şanlıurfa: ŞURKAV.
bir yığındır. Bu yüzden “yaşam bilginin ona çizdiği sınırlarını aşar, ama düşünce de
Nicault,
yaşamınC.ona (2001). Kudüs
çizdiği 1850-1948
sınırları aşar. (Çev. E. S. bir
Düşünce Vali). İstanbul:
ratio (akıl)İletişim.
olmaktan, yaşam da bir
tepki olmaktan çıkar” (Deleuze, 2011: 133). Böylece elimizde yaşamı
Ortaylı, İ. (1983). Osmanlı imparatorluğu’nun En Uzun Yüzyılı. İstanbul: Hil. olumlayan ve
onu etkin haleM.
Seyitdanlıoğlu, getiren düşünce
(1996). TanzimatveDevri’nde
düşüncenin kendisini
Meclis-i etkin kılan
vâlâ. Ankara: TTK.bir yaşam kalır.
Deleuze’ün
Tanpınar, felsefesinde
H. (2001). XIX. Asırda “yaşam”ı merkeze
Türk Edebiyatı aldığını
Tarihi. söyleyebiliriz
İstanbul: peki, bu ya-
Çağlayan Kitabevi.
şama(1984).
Urfa. yönelirken bir yöntemiX,
Yurt Ansiklopedisi, olduğunu iddia edebilir miyiz? Ona göre “hiçbir şey,
7367-7389.
hatta yöntem de, ortada değil. Yöntemin sonucu ortada olmadığı gibi, yöntemin
Zürcher, E. (1999). Modernleşen Türkiye’nin Tarihi (Çev. Y. S. Gönen). İstanbul: İletişim
kendisi de ortada değil” (Deleuze 2009b: 55). Yöntemin kendisi ortaya konmak-
Yayınları.
tan ziyade, bir yerlerde işlemektedir. Parçalı bir şekilde elimizde yer alan yönte-
min lokal bir şekilde işleyişinden ve sonucundan bahseder Deleuze. Buna göre
“yöntemin iyi olması değil, iyi işlemiş olması önemli. Fakat yöntem evrensel değil.
Dolayısıyla, iyi bir yöntemdi dememek gerekiyor; bu yapıtın üretilebilmesi için
işleyebilecek tek yöntemdi demek gerekiyor (Deleuze, 2009b: 55). Yöntemin lokal
kuruluşunun ve buna bağlı olarak sürekli değişiminin Deleuze’ü bir yöntemsizliğe
götürdüğünü söyleyemeyiz çünkü yönelimlerinin sonucunda ulaşmak istediği yer
için kendisine belirlediği bir parolası vardır: “Parola ise: algılanamaz hale gelmek,
köksaplar oluşturmak ve kökleşmemektir” (Deleuze, 2009b: 72). Deleuze’ün bütün
yapıtlarındaki tanımlardan ve karşıtlıklardan kaçma çabasında bu “yöntem” inin
izlerini görebiliriz. O her zaman olayların olası olmayan izini yakalamaya çalışır.
Onun için yaşam aralarında herhangi bir hiyerarşik düzeni olmayan genetik, kim-
yasal, jeolojik ve kültürel katmanlar çokluğudur. Tarihsel olan da bu katmanlardan
meydana gelen oluşumlardır; ancak burada önemli olan bu katmanlar arasındaki
boşlukları yakalamaktır.
3. Sonuç
Karmaşıklaşan ilişkileri daha görünür ve açıklanabilir kılma çabasında “tarih”e
ihtiyaç duyulmasının sebebi, parçalama ve yeniden inşa etmeyle sürekli değişen
ilişkilerin birbirleriyle olan zorunlu bağına ve “bütün” e ulaşma isteğidir. Burada
dağıtımsal bütünselliğin bir parçası olarak yaşamın dinamiği, yarattığı gerilimle
birlikte yakalanmaya çalışılır. Bu gerilimdeki süreklilik ilişkisi, sürekli akıp giden
ve yönü belirlenemeyen bir çizgiselliği değil, şeylerin birbirleriyle olan çatışma ve
bütünleşme şekillerinin unsurlarını açığa çıkarır. Unsurların ortaya çıkarılması ise
hem soyutlanan parçayı hem de parçanın ait olduğu fonksiyonel ilişkileri kapsar.
Bu bağlamda parçası olduğumuz tarihsel düzlemdeki içkinliği kavramak adına ya-
pacağımız soyutlamada insanın neliğinden değil, içsel-zorunlu ilişkilerinden ve bu
ilişkilerin bizi götürdüğü sürekli ama eşitsiz bir gelişime karşılık gelen “tarih”ten
bahsedebiliriz. Bir yanıyla da “tarih, insan hayatının nispeten yüzeyine yakın bir
seviyede bulunuyorsa da, insan varlığının esrarlı taraflarını çözmeye, kendi çapında
gayret etmektedir” (Toynbee, 1962: 37-8). Bu noktada tarihe ilişkin her varsayım
aynı zamanda insanın neliğine dair de bir belirlenim içermektedir.
Yukarıda da belirtildiği gibi yaşamın değişen ritmini yakalamak adına De-
leuze “tarih”i, felsefenin varlık bulduğu içkinlik düzleminden kovmuştur. Çünkü
ona göre tarih ve diyalektik dikey varlığa dolayısıyla da devlete ve dine tekabül
eder. Aşkınsallığın hâkim olduğunu iddia ettiği bu “dar” tarihselci bakış açısından
kurtulabilmek için ise “zamansal” olana yüzümüzü dönmemiz gerektiğini belirtir
Bu bağlamda yoğunlaştırıcı ordinatlarla dolu olan içkinlik düzlemi tarihsellikten
çok stratigrafik yani birçok formasyonun, bileşimin, korelasyonun içinde yer aldığı
bir “zaman”a göndermede bulunur.
Tarihsellik ve zamansallığı ayrı kategorilermişçesine belirleyip, tarihi olmuş
bitmiş kabul edilen olayların art arda gelişi olarak sıralamak -Deleuze’de de gör-
ve Madalya
düşüncesi mutlak(1319-1320), 10 Hanedân-ı
bir soyutlamayı, Osmâni
tek düze Nişân ve İmtiyâz
bir ilerlemeyi Madalyası
varsaymaz. (1311-
Sürekliliğin
1334), 17 Teba-yı
gerçekleşebilmesi için Şâhâne Mecîdîyarattığı
çatışmaların Esâmî (1321-1332),
hareketlere 30 Altın vardır
ihtiyaç İmtiyâzveMadalyası
tarih de
(1309-1320),
yaşamdaki 40 Madalya doğan
bu çatışmalardan Esâmî bir
(1899-1902)
alandır. Defterleri.
İngiliz Ulusal Arşivi: FO 195/1720; FO 195/1883; FO 195/1477; FO 195/1368; FO 195/
Kaynakça
1932; FO 195/1976; FO 195/1305, FO 195/1369; FO 195/ 1448; FO 195/1306;
Akarsu,
FOB.195/
(1975). Nietzsche’nin Tarih Karşısında Tutumu. Felsefe Arkivi. 19, 1-10.
1545.
Burke, Peter.
Amerikan (2000). Fransız
Misyoner Arşivi: Tarih Devrimi:
640, 641, Annales Okulu,
642, 643,644, (çev.
645, 646, Mehmet
647, Küçük),
648, 651, Ankara:
652, 653, 654,
Doğu Batı Yayınları.
655, 660, 661, 66 2, 663. Reeller.
Deleuze, G. & Guattari, F. (1993). Felsefe Nedir? (çev. Turhan Ilgaz), İstanbul: Yapı Kredi
Sâlnameler: Salname-i Vilâyet-i Haleb: 1320.
Yayınları.
Şer’îyye
Deleuze,Sicili: 23 Recep
G. (2006). 1293-Leibniz
Kıvrım 25 Şaban
Ve 1296
Baroktarihli
(çev.Urfa Şer’îyye
Hakan Sicili Ankara: Bağlam
Yücefer),
Yayıncılık.
Şanlıurfa, Yukarı Telfidan Köyü saha araştırması.
Deleuze, G. (2007). Kritik Ve Klinik (çev. İnci Uysal), İstanbul: Norgunk Yayıncılık.
Adıvar, H. E. (2005). Mehmet Kalpaklı G. T. (Haz..), Mor Salkımlı Ev. İstanbul: Özgür
Deleuze, G. (2009a). Issız Ada Ve Diğer Metinler, Metinler Ve Söyleşiler 1953-1974,
Yayınları.
(çev. Ferhat Taylan, Hakan Yücefer), Ankara: Bağlam Yayıncılık.
Bayraktar, H. (2007). Tanzimattan Cumhuriyet’e Urfa Elazığ: Fırat Üniversitesi Ortadoğu
Deleuze, G. (2009b). İki Delilik Rejimi, (çev. Mahir Ender Keskin), İstanbul: Bağlam Ya-
Araştırmaları
yıncılık. Merkezi.
Bingöl,
Deleuze,S.G.(2005).
(2011).Osmanlı Mahkemelerinde
Nietzsche Ve Reform
Felsefe (çev. Ferhat ve İstanbul:
Taylan), Cerîde-yiNorgunk
Mehâkim’ deki Üst
Yayıncılık.
Mahkeme
Hobsbawn, Eric Kararları.
J. (2009). Tarih Incelemeleri
Üzerine (çev.Dergisi,
OsmanXX (19), 19-38.
Akınbay), İstanbul: Agora Kitaplığı,
Kibar, S.M.
Çadırcı, (2016). Sokal’ın
(1997). Şakasının
Tanzimat Ardından:
Döneminde Bilim,
Anadolu Sol ve Gerçeklik
Kentleri’nin Sosyal ve Üzerine.
EkonomikEğitim,
Yapısı.
Bilim Toplum,
Ankara: TTK. 14 (54), 50-61.
Toynbee, S.
Deringil, A.(2002).
(1962).İktidarın
Tarih Üzerine İki Konferans
Sembolleri (çev.
ve İdeoloji II. Özcan Başkan),
Abdülhamit Dönemiİstanbul: Fakülteler
( 1876-1909) (Çev.
Matbaası.
G. Ç. Güven). İstanbul: YKY.
Fatma Aliye Hanım. (1995). Ahmed Cevdet Paşa ve zamanı. İstanbul: Bedir.
Foucault, M. (2006). Deliliğin Tarihi ( Çev. M. A. Kılıçbay). Ankara: İmge.
Ginzburg, C. (2011). Peynir ve kurtlar (Çev. A. Gür). İstanbul: Metis.
Kenanoğlu, M. M. (2007). Nizâmiye mahkemeleri. Islâm Ansiklopedisi, XXXIII, 185-188.
Kodaman, B. (1987). II. Abdülhamid Devri Doğu Anadolu Politikası. Ankara: Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü.
Kürkçüoğlu, C. (2008). Şanlıurfa 1850-1950. Şanlıurfa: ŞURKAV.
Nicault, C. (2001). Kudüs 1850-1948 (Çev. E. S. Vali). İstanbul: İletişim.
Ortaylı, İ. (1983). Osmanlı imparatorluğu’nun En Uzun Yüzyılı. İstanbul: Hil.
Seyitdanlıoğlu, M. (1996). Tanzimat Devri’nde Meclis-i vâlâ. Ankara: TTK.
Tanpınar, H. (2001). XIX. Asırda Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Çağlayan Kitabevi.
Urfa. (1984). Yurt Ansiklopedisi, X, 7367-7389.
Zürcher, E. (1999). Modernleşen Türkiye’nin Tarihi (Çev. Y. S. Gönen). İstanbul: İletişim
Yayınları.