Professional Documents
Culture Documents
Ay Bi̇li̇nci̇
Ay Bi̇li̇nci̇
Ay Bi̇li̇nci̇
Yani eylemleri GAD belirlerken eylem esnasında hissedilen duyguları depolar. Zaten bu
yaşamdaki ay burcu, geçmiş yaşamda güneş burcumuz olarak geçiyor.
Ay insanın duygu dünyasını, bilinçaltını, hislerini, yaşamda duyguları ile nasıl var olduğunu
anlattığı için aynı zamanda duygusal depo karmamızı da gösterir. Karmada da çok önemli bir
yeri vardır. Çocukken anneyi nasıl algıladığını, nasıl bir anne ile büyüdüğünü, duygusal
koşulları anlatır. Ay bir haritada en önemli etkendir.
Ayın konumu ve orada yaşananlar kişinin şimdiki yaşamında sorunların alt tabanı ile ilgili
önemli ipuçları verir. Duygusal kökleri, travmaları anlatır.
Ay, kalp çakramızı temsil eder. Ve bedenin alt ve üst bölgesinin ortasında yer alarak enerji
geçişini sağlar. Ay problemli ise çocukluk döneminden anne ile duygusal çatışmalar vardır.
Annenin sevgisini hissedemez. Farkında olmadan içindeki tamamlanmayan beslenme
ihtiyacını yaşamda başkalarını beslerken tamamlamaya çalışır. Ama özde kendi kalbine
dokunan duygulara sıra gelince duvar örer. Tepki verir, kolay tetiklenebilir.
Bir başka düzeyde ise annem gibi olmak istemiyorum iç güdüsüyle aşırı kontrolcü, baskıcı ve
koruyuculuk kavramı altında çevresini kendisine bağımlı kılabilir.
SORU (ÖDEV)
Örneğin birisi bir cümle söyler, 10 kişi o cümleyle ilgili farklı hisseder. Bazısı sert söyledi der,
bazısı soğuk der, bazısı yok ya gayet normaldi der…
Kısacası bizim hayattaki her söylenene verdiğimiz tepki, ay burcumuzun karakteriyle ilgilidir.
Duygusal algılama şeklimizdir.
Güneş burcu özelliklerimiz içgüdüsel değildir. Ama güneşimizin asıl özünü yaşam kaynağına
dönüştürmek ay ile gerçekleşir. Yaşamı kendimize göre algılarken aynı zamanda yaşama
verdiğimiz duygusal tepkilerdir.
Bunları hatırlamak, tanımlamak, ifade etmek, bilinçli olmak zor ama hafızaya
kaydedilmişlerdir. Ben böyleyim diyerek, savunmaya geçtiğimiz her şey iç dünyamızda
açılmasını istemediğimiz bir yara veya davranış kalıbıdır, savunma biçimidir. Bu duyguların
analiz edilmesi, açığa çıkarılması, yüzleşilmesi, kabul edilmesi çok önemlidir. Yoksa arayış
bitmez, güvende hissedemeyiz. Er veya geç X bir olayda kriz şeklinde ortaya çıkar. Bunları bir
kenara itip beklediğimizde hayatta sürekli hata yaparız. Yanlış seçimler yaparız, hayattan keyif
almayız. Depresyona gireriz. Ama sorun şu ki bunu fark etmez, normal halimiz sanarız.
Sevme ve sevilme ihtiyacımız, şefkat yönümüzdür. Aynı zamanda bizim derin bilge yönümüz
ve dişil enerjimizdir. Alır, büyütür, besler ve bize geri verir. Doğa ana gibidir. Yaşamda nasıl
bağ kurduğumuzu bize anlatır. Bilinçaltı düzleminde en önemli unsurdur.
Ayın olduğu burç ev ve alan köklü arzularımızı temsil eder. Geçmiş yaşam, atalar vb. tüm
bilinçdışı kalıpları getirdiğimiz alandır.
SORU
KALP ÇAKRASI
Kalp çakrası en önemli çakradır. Bedenin tüm enerji merkezlerinin ortasıdır. Bağlantı
merkezidir. Bizim kalp çakramız tıkalı ise diğer çakralarla olan bağlantı zayıftır. Geçiş olmaz.
Akış sağlanmaz. Zihinde kaldığımız sürece bedenimizi unutur ve bilinç halinden uzaklaşırız.
Düşüncelerimize eşlik eden bir hafiflik hali kalp çakramızdaki akışı kolaylaştırır.
SORU
mu?
Hepimiz ilk doğduğumuz andan itibaren kalp ile iletişim kurarız. İlk anne ve baba ile,
büyüdükçe çevre ile bağ kurarız. Duygusallığı paylaşırız. Ay alanımızı paylaşırız aslında. Ay
bizim kendi odamız, kişisel alanımız ve duygusal irademizin geliştiği noktadır. Çocukluktan
bastırılmak, destek görememek, duyguları hissedememek, sürekli olumsuz ortamlar, anne
baba arasındaki olumsuz ilişki ve karakter farkından gelen kimlik krizi ve duygu krizleri bizim
ay bölgemizde çatışma yaratır. Ve ileri zamanda bu çatışma daha bitmeden yeni yaşam
krizlerle kaosa döner. Sonuç kalp çakrası tıkanır. Ve duygusal alanımızdaki karmaşayı belli
etmemek için ilişkilerde egosal ve zihinsel yaklaşırız. Maalesef bunu duygu yerine koyarız.
Bu duygularımızı saklama şeklidir. Sorunun sorun olduğunu fark edene kadar normalimiz gibi
devam eder.
Bir başka konu ise ay anneyi temsil ettiği için anneden kalan duygusal tatmizsizlik, iyi şeylere
layık olmadığımızı hissetmek, güzel olmadığımızı hissetmek gibi hisler besleriz. Anne sorunlu
bir evlilik içindeyse kendi evliliğindeki eksikliği bize kodlar. Ya da enerji açısından aktarır.
Çocuğuma belli etmiyorum demeniz bir işe yaramaz, sizin enerji alanınızdan aktarılır. Aura
üzerinden öğrenir. Çocukları olan arkadaşlar bu konuyu lütfen düzenlesin.
Kendimize dürüst olursak bu duyguların üzerine gidersek kalp çakrası düzenlenir. En önce
annenin kendinden özgürleşmek, duygularımızın sorumluluğunu almak ve bunu
yapılandırmak. Biz bu inançla yaşamaya devam edersek karşımıza çıkan insanlar bize bu
değersizliği deneyimletir. Sürekli neden aynı döngüdeyim diyorsanız inanç kodlarımızı
bulmalıyız. İnsan neden sorusunu sorar. Sistem, evren ve Tanrı ise sonuç odaklıdır. Sana
cevap vermek için çabalamaz. Ta ki sen cevap arayana kadar. Sistem nasıl mücadele ettiğinle
ilgilenir. Yaşadıklarınla ilgilenmez. Yaşamdaki duygusal ve manevi tatmin kalp çakrası ile
ilgilidir.
ÖDEV
Kalp çakramız beslendiğimiz insanları ortaya döker. Bunlar yaşamın içindeki bizzat
deneyimleriz. Biz inançların bizi emmesine izin verdiğimiz sürece haritamızdaki Neptün (göz
perdesi) çalışır. Ne zaman Satürn geçer, göz perdesi kalkar. Gerçekler ile yüzleşiriz. Satürn
acıtarak gösterir. Aslında acı sandığımız her şey kendi içimizdeki yüzleşmek, inanç
kalıplarımızdır. Sevgi evrenseldir. Bireysel bazdaki sevgi alanımızda kıskançlık, kin, öfke vb.
gibi duygular varsa bu sevgi değildir. Kendi duygularımızın gölge yönüdür. İlişkilerde genelde
bu yön çalışır. Ve bu yüzden ilişkiler krizlidir.
Ülkemizin ayı sıkıntılı bir yerleşimdedir. Bu yüzden ülkenin kalp çakrası bozuk, sevgi anlayışı
yanlıştır. Kalp bedenin güneşidir. Kalpten yayılan ışık bedeni canlı tutar. Kalp çakrası bağışıklık
sisteminin güçlü olmasında büyük rol oynar. T hücrelerinin üretimi gerçekleşir. Timus ile
bağlantılıdır.
Kalp çakrasının açılmasına yönelik eylemlerde ilk önce kalbinin kenarındaki duvarları
inceltmeli, diğer insanlarla bağ kurmalı, onları anlamalı, hassasiyetlerini hissedebilmelidir. Ve
ilk önce kendini suçlamayı bırakmalıdır, kabule geçmelidir, her şeyi serbest bırakmalıdır.
Şükran ve sevgi duygusunu yüceltmelidir. Annelerimiz de bize gördüğünü verdi.
Ama bizler bu öğretileri değiştirebiliriz. Aksi olsaydı burada olmazdık. Bu sistemin bize
tanıdığı bir şanstır. Yargılamayı bırakarak herkesin evrensel sistemde bir görevinin olduğunu
kabul ederek anlamaya yönelmek önemlidir. Yaşama nezaketle yaklaşmayı benimsemeliyiz.
Her şeyden önce nazik enerjiyi kendimize aktarmalıyız. Kendimize nazik ve sakin şekilde
sormalıyız. Sevilmek istiyorum ama ben sevgiyi biliyor muyum?
Bende sevgi var ise bana gelen sevgiyi karşılayabilirim. Gerçekte var mı? Ya da var olduğunu
sandığım bu duygular gerçek sevgi mi? Ben bu denklemin neresindeyim?
Kalp çakrasının en temel duygusunu sevgidir. Sevgi enerjisi kalbin besinidir. Kalbi besliyor
muyuz?
Kalp çakrasındaki sevgi, ırk, cinsiyet, milliyetçilik, din, sosyal statü ve tüm diğer farklılıkları
ortadan kaldırır. Bu durumda tanrının birliğidir, evrensel sevgidir. Kalp çakrası güçlü olan
insanlar akıl ve nasihat vermeden sadece hisseder. Bazen dinlemek ve hissetmek en büyük
destektir. Bencil olmadan verebilmek aynı zamanda alabilmek önemlidir.
Kendini kabul etmek için önce gölgemizi sevmeliyiz. Sevgiyle gölgemizi iyileştirmeliyiz. Ve bu
enerji açıldıktan sonra kişi kendine ait sırları, olayları paylaşabilir. Hatta bu yaşadıkları ile
başkalarına öncü olur. Bu açılım ise ay ile birlikte diğer gezegenlerin şifalanmasında ilk adım
atılmış olur. Çünkü insan güçlü ve gölge yönlerini bilirse ve paylaşırsa güven verir, cesaret
verir. Doğal bağ kurmayı besler.
Kalp çakrası kapalı ise kişi duygusal değil bedensel bağ kurar. İlk günden cinsellik yaşamak,
cinselliği haz olarak kullanmak, partnerleri bununla baskılamak, baştan çıkartan cinsel ve
duygusal manipüle etmek vb. davranışlarda bulunurlar. Sevgiye ve ilişkiye dönüşmez. Ve bu
olayın özeti görüyoruz ki adam ertesi gün yok olduya döner. Zaten seninle ilk günden cinsel
ilişki kuran adam yok olmak için gelmiştir.
Birçok insan kendi içindeki ihtiyaçlarını karşılamak için ilişki kurar. Korku, yalnızlık, şefkat vb.
hisleri paylaşmak, güvende olmak, korunma ve sahip çıkılma arzusu için partner arar. Ve
aslında seni seviyorum derken gerçek olan sana ihtiyacım var demektir. Ve bunu hisseden
adam kaçar. Kimse acil servis hizmeti vermek istemez. Sevgi ihtiyaca yönelik değildir. Sevgi
doğal oluşur. İçinde hiçbir negatifi barındırmaz. Ben aradım, sen aradın vb. egosal kavramları
reddeder. Sevgi var olanı çoğaltır. Bizler kendimizdeki eksiklikleri tamamladığımızda sevginin
doğal enerjisine geçtiğimizde işte o zaman karşımıza sevgiyi çoğaltan insanlar gelir. Zaten aksi
olması sadece zarar verir.
Kalp çakrası zarar gördüğünde kişi kendisiyle bağ kuramaz. Ciddi mesafe girer. Kendini incitir,
reddeder. Ve bunu başkasına yapar.
Su burçlarındaki gezegenler bu anlamda zorlanır. Kırıldıklarında iyileşmeleri zaman alır. Ama
hızlandırmak kendi ellerindedir. Kalp çakrası düzelmeye başladıktan sonra yaşamımız
neşelenir, evren ve tabiat bizi desteklemeye başlar. Kendimizi tanır, bizi mutlu eden yöne
doğru adım atarız. Bu kalp çakrası kadar karmaya yüklendiğimiz her olayın aslında kendimiz
kaynaklı olduğunu gösterir. Ve biz suçlamayı, tepki vermeyi bırakırız. Kaderimizi ele alırız.
Karmayı suçlamayı bırakırız.
Kalp çakrası en önemli çakradır. Bedenin tüm enerji merkezlerinin ortasıdır. Bağlantı
merkezidir. Bizim kalp çakramız tıkalı ise diğer çakralarla olan bağlantı zayıftır. Geçiş olmaz.
Akış sağlanmaz. Zihinde kaldığımız sürece bedenimizi unutur ve bilinç halinden uzaklaşırız.
Düşüncelerimize eşlik eden bir hafiflik hali kalp çakramızdaki akışı kolaylaştırır.
21 GÜN YAPILACAKLAR
1-Duş suyumuza yasemin yağı
koyuyoruz. 2-Kendinize bir oyuncak alın.
3-Çimlere yalın ayak basın. (5 dakika)
4- Kalpli bir obje alın.
5- Etrafınıza seni seviyorum cümlesini söyleyin.
6- Güne her sabah kendimi her halimle seviyorum diyerek başlayın.
7- Ağaçlara sarılın.
8- Bir çocuğa küçük bir hediye alın.
9-Kendinize masal kitabı alın.