Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 8

İNORGANİK BİLEŞİKLER 1

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞİKLER

A. İnorganik bileşikler

-Canlıların kendi vücudunda sentezleyemediği ve dışarıdan hazır olarak aldığı


maddelere inorganik bileşikler denir.

Genel olarak bir besinin yapısında C, H ve O atomları bulunursa organiktir. Bunlardan en az biri
bulunmaz ise inorganiktir. [ Hidrokarbonlar hariç. Bunlar oksijen içermedikleri halde organiktir.
Örneğin metan (CH4). ]

İnorganik Bileşiklerin Genel Özellikleri ve Görevleri


1. Canlı hücrelerin yapısına katılır.
2. Metabolik faaliyetlerde düzenleyicidir.
3. Yıpranan dokuların onarılmasında görev alır.
4. Vücutta sentezlenemez, dışarıdan hazır alınır.
5. Sindirime uğramadan (hidrolize uğramazlar) hücre zarından kolaylıkla geçebilir.
(Sindirilmeden kana karışırlar.)
6. Hücresel solunumda enerji elde etmek için kullanılamazlar.
7. Kanın ozmotik basıncını ayarlar.
8. Mineraller enzimlerin yapısına kofaktör olarak katılırlar.

Kemosentez olayında , amonyak (NH3), demir (Fe2+), nitrit (NO-2), hidrojen gazı (H2), hidrojen
sülfür (H2S) ve sülfür (S2) gibi bazı inorganik maddeler kimyasal enerji elde etmek
için kullanılmaktadır.

1. Suyun Özellikleri ve Canlılar için Önemi


-Bir su molekülü (H2O) bir oksijen, iki hidrojen atomundan oluşur.
-Hidrojen atomları oksijene birer kovalent bağ ile bağlıdır.
İNORGANİK BİLEŞİKLER 2

Bir su molekülünün yapısı


-Bu bağlanma sırasında elektronlar eşit olarak paylaşılmamaktadır.
-Oksijen tarafında elektron yoğunluğu fazla olup negatif yük (-) durumundadır. Benzer şekilde
hidrojen tarafında ise elektron dağılımı görece düşüktür ve pozitif yük (+) durumundadır.

Eşit olmayan yük dağılımı nedeniyle, bir kutbu pozitif, bir kutbu negatif yük taşıyan moleküle polar
molekül denir. Dolayısı ile su, polar özellik gösterir.

Polar yapıya sahip olması suyun iyi bir düzenleyici olmasını belirler.

-Suyun polaritesi komşu su molekülleri arasında zayıf elektriksel çekimler yaratır. Zıt yükler birbirini
çektiği için, su molekülleri hidrojen bağları ile birbirlerine bağlanırlar.
-Hidrojen bağları ile su moleküllerinin birbirini çekmesine kohezyon kuvveti denir.
-Suyun bulunduğu yüzeye tutunma kuvvetine adhezyon denir.

Şekil: Su molekülleri arasındaki hidrojen bağları.


Her su molekülü maksimum dört adet komşu su molekülü ile hidrojen bağları kurar.

-Su olmadan hayat olmaz. Çünkü hücredeki yaşamsal faaliyetler ancak yeterli suyun bulunduğu
ortamda gerçekleşir. Bir insan, yiyeceksiz haftalarca yaşayabilir. Ancak, susuz sadece birkaç gün
yaşayabilir. Günde ortalama 1,5 -2.5 lt su almamız gerekir.

1. Suyun kohezyonu ve yüzey gerilimi:

-Su moleküllerinin komşu su molekülleri ile hidrojen bağlarıyla bir arada bulunmasına kohezyon
denir.
-İki farklı bileşiğin birbirine tutunmasına adezyon denir.
İNORGANİK BİLEŞİKLER 3

-Suyun iç kısmındaki moleküller onu çevreleyen diğer su molekülleri tarafında eşit kuvvetle
çekildiğinden su molekülü üzerindeki net kuvvet sıfırdır. Su yüzeyinde bir yüzey gerilimi oluşturur.
Bazı böceklerin su üzerinde yürümesi bu sayede olur.

-Bitkilerde suyun yükseklere taşınması sağlanır.


2. Suyun taşıyıcı özelliği:
-Besinler ve atıklar vücut içinde gerekli yerlere taşınmasını sağlar.
-Bitkilerde topraktan alınan minerallerin taşınmasını sağlar.

3. Suyun çözücü özelliği:


-Su bilenen en iyi çözücüdür.Polar molekülleri çözer.
-Kimyasal tepkimelerin gerçekleşmesini sağlar.
-Zehirli atıkların seyreltilmesi ile vücuda etkisi azaltılır.
-Bitkiler tarafından topraktan minerallerin alınmasını sağlar.

4. Suyun öz ısısının yüksek olma özelliği:


-Su belirli miktarda ısıyı soğurduğu ya da kaybettiği zaman, sıcaklığındaki değişiklik diğerlerine
göre daha az olur.
-Canlılarda vücut ısısının kolay kolay değişmemesi sağlanmış olur.
-Hidrojen bağları kırılırken ısı soğurur.Hidrojen bağları kurulurken ısı açığa çıkar.
- Ayrıca suyun yavaş soğuması ortamın ısınmasına neden olur. Bu durum kıyı bölgelerin ılıman
olmasını; deniz, göl ve okyanuslarda canlıların yaşaması için ortam sıcaklığının dengede kalmasını
sağlar.

5. Suyun buharlaşma ve yoğunlaşma özelliği:


-Su sıvı halden gaz hale geçerken soğurulan ısı sayesinde hidrojen bağları kırılır ve su buharlaşır.
-Su buharı soğuk hava ile karşılaşınca yoğuşma ile yağmur oluşturur.Yoğuşma sırasında yeni
hidrojen bağları kurulduğundan tutulan enerji ısı olarak ortama verilir .(yagmurda hava
ısınır,buharlaşmada hava soğur.)
-Su döngüsünün gerçekleşmesini sağlar.
-Soğuk havalarda buzun su yüzeyinde kalması sayesinde buz yalıtım yaparak alttaki suyun
donmasını engeller.
İNORGANİK BİLEŞİKLER 4

-Terleme ile metabolik atıkların atılmasını ve vücut ısısının düzenlenmesini sağlar. Suyun
buharlaşma ısı yüksektir ve bu yüzden ani sıcaklık değişimlerinde gaz haline geçerek vücut ısısının
ayarlanmasında etkili olur.(terleme ile vücut sıcaklığı ayarlanır.)

6. Buzun su üstünde yüzme özelliği(donma özelliği):


- Su molekülleri yeteri kadar soğuduğunda, birbirlerinden uzaklaşarak buz oluşur. Buz sudan hafif
olduğu için su üstünde yüzer. Buzun su üzerinde yüzmesi sudaki canlılar için oldukça önemlidir.
Oluşan buz tabakası yalıtım vazifesi görerek alttaki suda canlıların hayatta kalma şansını artırır.

-Ayrıca;
-Suyun fotosentezde kullanılması sonucunda besin ve oksijen oluşur.
-Besinlerin sindirimi su ile olur.
-Su canlılarda hareket yeteneğini arttırır.
-Enzimatik reaksiyonların gerçekleşmesi için ortamda en az %15 oranında su bulunmalıdır.
-Su, otsu bitkilerin dik durmasını sağlar.
-Bitkilede nasti hareketinde etkilidir.

2. Mineraller

-İnsan vücudunda belli başlı Ca, Fe, P, Mg, Na, K, I, F gibi mineraller bulunur. 70 kg’lık bir insanda
ortalama 3 kg mineral bulunur. Suda çözünmüş olarak veya yiyeceklerle vücudumuza alınırlar.

Minerallerin başlıca özellikleri ve görevleri:

-Hücresel solunumda enerji elde etmek için kullanılamazlar.


Kemosentez olayında, demir (Fe2+) kimyasal enerji elde etmek için kullanılabilmektedir.

-Enzimlerin yapısına kofaktör olarak katılıp düzenleyici işlev görürler.


-Minerallerin görevleri kendilerine özgüdür. Bir mineralin eksikliği bir başka mineral ile giderilemez.
-Vücuda fazla alınmasının zararları vardır. (Mesela zehirlenme)
-Ter ,idrar ve dışkı ile dışarı atarız,bu nedenle mineral kaybımız olur. Düzenli olarak alınması
gerekir.
-İnsan vücudunda en fazla bulunan mineral kalsiyumdur.

İnsan vücudu en çok kalsiyum, sodyum, potasyum ve magnezyum tuzlarına ihtiyaç duyar. Mineraller
hücrede protein, karbonhidrat, yağ gibi organik maddelere bağlı olarak bulundukları gibi hücrede tuz
halinde de bulunabilirler.

-Bazı minerallerin canlılardaki görevleri:


Minerall Görevleri Eksikliği/Fazlalığı
er
Kemik ve dişlerin yapısına Eksikliğinde kemiklerde yumuşama ve eğilmeler
Kalsiyu
katılır, sinir ve kas görülür. Kalsiyum, vücuda fazla alındığında böbrek taşı
m
fonksiyonları için gereklidir. oluşumuna ve kireçlenmeye neden
İNORGANİK BİLEŞİKLER 5

Aktif taşımada, kanın olur.Osteoporoz,raşitizm


pıhtılaşmasında görev alır.
Fosfor; nükleik asitler, ATP ve
Eksikliğinde kemik ve diş gelişiminde problemler
hücre zarının yapısına katılır.
Fosfor görülür. Fazlalığı kemiklerde kalsiyumun azalmasına
Kemik ve diş oluşumunda
neden olur.
görev alır.
Kalp ritmini düzenler, asit-baz Eksikliğinde kaslarda kramp, kalp ritminde bozukluk,
Potasyu ve su dengesini ayarlar. Sinir yorgunluk, hâlsizlik ayrıca sindirim bozuklukları görülür.
m hücrelerinde uyartı iletimi için Potasyum fazla alındığında ise böbrek ve kalp sorunları
gereklidir. ile el ve ayakta karıncalanma meydana gelir.
Alyuvarlarda bulunan Eksikliğinde anemi (kansızlık), tırnaklarda çökme, bitki
hemoglobinin ve çizgili yapraklarında sararma gözlenir. Fazla miktarda
kaslarda oksijen depo eden alınması zehirlenmelerin yanı sıra hücrelerin erken
Demir
miyoglobinin yapısına katılır. yaşlanmasına ve damar sertliğine neden olur.
ETS elemanlarının yapısına
katılır.
Tiroit bezinden salınan tiroksin Eksikliğinde basit guatr hastalığı gözlenir. Çocukluk
İyot hormonunun yapısına katılır. döneminde iyot az alındığında büyüme ve zekâ geriliği
görülür.
Diş sağlığının korunması için Florun az alınması diş ve kemik gelişimini aksatırken
Flor
önemlidir. fazla alınması dişlerde kalıcı sararmaya neden olur.
İnsanlarda kemik ve dişlerin,
bitkilerde ise klorofilin yapısına
Magnezy katılır, birçok enzimin yardımcı
Eksikliğinde sinir sistemi bozuklukları görülür.
um kısmıdır (kofaktör). Kas ve
sinir sisteminin çalışması için
gereklidir.
Asit-baz ve su dengesinin
ayarlanmasında görev alır,
Sodyum kas kasılması ve sinir Eksikliğinde iştah azalması ve kas krampları görülür.
hücrelerinde uyartı iletimi için
gereklidir.
Nükleik asitler, ATP ve hücre Eksikliğinde kemik ve diş gelişiminde problemler
zarının yapısına katılır. Kemik görülür. Fazlalığı kemiklerde kalsiyumun azalmasına
Fosfor
ve diş oluşumunda görev alır. neden olur.

Mide özsuyu oluşumunda,


asit-baz dengesinin
Klor sağlanmasında, hücre içi ve Klor eksikliğinde sindirim sorunları ortaya çıkar.
dışı su dengesinin
ayarlanmasında görev alır.
Bazı amino asitlerin sentezi Eksikliğinde deride solgunluk, fazlalığında ise alerjik
Kükürt
için gereklidir. rahatsızlıklar oluşur.
Bazı enzimlerin yapısına Eksikliğinde; tırnaklarda beyaz lekeler, ciltte akne
Çinko katılır. Ayrıca bağışıklık oluşumu, saç dökülmesi ve bağışıklıkta zayıflama
sistemini güçlendirir. görülür. Çinkonun fazla alınması; gözlerde ve ciltte
İNORGANİK BİLEŞİKLER 6

sararmaya, baş dönmesine ayrıca yüksek ateşe neden


olur.
Selenyu E vitamini ile güçlü bir antioksidandır,hücre koruyucusudur .Bazı enzimlerin yapısında yer
m alır.Dokuların oksijen nedeniyle zarar görmesini engeller.Erken yaşlanmayı önler.Sperm
üretimine canlılığına katkısı vardır.Protein sentezine ,büyüme ve gelişmeye katkı sağlar.

3. Asit
-Suda çözündüğünde hidrojen iyonu H+ veren bileşiklerdir.
-Tatları ekşidir. (Limonun ekşiliği)
-Mavi turnusol kağıdını kırmızıya çevirir.
-pH aralığı 0-7 arasıdır.
-Ayrıca asitler ayıraç olarak kullanılır. (Nitrik asit protein ayıracı olarak kullanılır.)

-Yapılarında karbon bulunan asitlerin çoğu organiktir. Ör: Laktik asit, limonda bulunan sitrik asit
gibi.
-Bazıları ise inorganik asitlerdir.Ör: Hidroklorik asit (HCl), Sülfürik asit (H2SO4) gibi.

4. Bazlar
-Suda çözündüğünde hidroksit iyonu (OH-) veren bileşiklerdir.
-Tatları acıdır.
-Elde kayganlık duygusu uyandırır. (Sabunun kayganlığı)
-Kırmızı turnusol kağıdını maviye çevirir.
-pH aralığı 7-14’dür.
-Ba(OH)2, KOH, Ca(OH)2, NaOH gibi bazlar solunum ve fermantasyon deneylerinde CO2 tutucu
özelliklerinden dolayı ayıraç olarak kullanılır. Bunlar aynı zamanda nem tutucu olarak da kullanılır.

-Yapılarında karbon ve azot bulunduranların çoğu organik bazlardır. Nükleik asitlerin yapısına
katılan; adenin, guanin, sitozin, timin ve urasil organik baza örnek olarak verilebilir.

-Bazıları ise inorganiktir.Ör: NaOH (Sodyum hidroksit), Potasyum hidroksit (KOH)

pH cetveli özellikleri
-Bir çözeltinin ne kadar asidik ya da bazik olduğunu içeriğindeki serbest H+ iyon derişimi belirler.
-Bir çözeltinin H+ iyon derişimi pH değeri ile ifade edilir.
- pH’ı 7 olan bir çözelti nötr olup H+ ve OH- iyonlarının yoğunluğu birbirine eşittir.
- pH’ı 7’den küçük olan çözelti asidik, pH’ı 7’den büyük olan çözelti baziktir.

Asitlik arttıkça hidrojen iyonu, bazlık arttıkça hidroksit iyonu çözeltide artar. Her pH birimi
H+ konsantrasyonundaki on misli farkı temsil eder. Örneğin pH'sı 2 olan normal mide asidi pH'sı 4
olan aynı miktardaki portakal suyundan 100 misli daha asidiktir.
İNORGANİK BİLEŞİKLER 7

- pH değerlerindeki küçük değişiklikler bile canlılar için oldukça tehlikelidir. İnsan kanının pH değeri
ortalama 7.4 civarındadır. Kanın pH’sı 7’ ye düşer ya da 7.8’e yükselirse canlı birkaç dakika
içerisinde yaşamını yitirir.

*Kanın pH'sı 7,4’ün üzerine çıkarsa;


Karbonik asit (H2CO3) → H+ + HCO3- reaksiyonu gerçekleşir ve H+ iyonu arttığı için kanın pH’sı
düşer.

* Kanın pH'sı 7,4’ün altına düşerse;


H+ + HCO3- → H2CO3 reaksiyonu gerçekleşir ve H+ iyonu azalacağı için kanın pH’sı yükselir.
İNORGANİK BİLEŞİKLER 8

-İnsanda depresyon, sinirsel ağrılar, diş çürümesi, kalp krizi, saç dökülmesi, konsantrasyon
eksikliği, kronik yorgunluk, gibi metabolik rahatsızlıkların nedenlerinden birisi de asit-baz
dengesinin bozulmasıdır.

-Toprağın asidik ya da bazik özellik göstermesi de bitkileri etkiler. Çam ağacı asidik toprakta,
akasya ağacı ise bazik toprakta daha iyi yetişir. Hatta ortanca bitkisi topraktaki “pH” değerine göre
renklenir. Toprak ne kadar kireçliyse pembe-beyaz; bunun tam zıttı, ne kadar asitliyse o kadar
mavi-mor olur.

5. Tuz
Asitlerle bazların tepkimeye girmesi sonucu oluşur. Yan ürün olarak su oluşur.

Asitlerle bazlar karşılaştığında asidin H+ iyonu ile bazın OH- iyonu birleşir. Bir molekül su açığa
çıkar, diğer iyonların birleşmesi ile tuz oluşur.

-Sofra tuzunun içeriğinde yer alan sodyum ve klorun en önemli görevi vücut sıvılarının osmotik
basıncını düzenlemektir. Tuzların fazla miktarda tüketilmesi, kalp ve böbrek rahatsızlıklarına ayrıca
kan basıncının yükselmesine neden olabilir.

-Tuzlar ortam pH’sını değiştirmez.

You might also like