23) 07.03.2022 14.20 Pankreas Bezi Hormonlarının İşlevi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 19

PANKREAS BEZİ HORMONLARININ İŞLEVLERİ / ATİLLA USLU

DİLİM: Endokrin

DERS: Fizyoloji

DERS TARİHİ VE SAATİ: 07.03.2022 14.20-14.50

KAYIT TARİHİ VE SAATİ: 23.02.2021 13.00 (13.45’te başlıyor)- 25.02.2021 10.00

GÖREVLİ NOTÇU: İlknur KAYABAŞI

GÖREVLİ DENETİMCİ: Enes EKİZ

Pankreasın fizyolojik anatomisi: 12-15 cm uzunluğunda 60-80 gr ağırlığında, hem iç salgı


(Endokrin) hem de dış salgı (Ekzokrin) işlevini yerine getiren yaşamsal öneme sahip bir bez olan
pankreas, sindirim işlevine ek olarak glikoz, lipid ve protein metabolizmalarının düzenlenmesinde çok
önemli olan insülin ve glukagon gibi iki hormon salgılar.(Bu iki hormona ek amilin, somatostatin ve
pankreatik polipeptid gibi diğer hormonları da salgılamakla birlikte, bu hormonların fonksiyonları tam
olarak bilinmemektedir.) Baş (head), boyun (neck), gövde (body) ve kuyruk (tail) olmak üzere dört
bölümden oluşur.

Pankreasın içinde, bu organı


kuyruktan başa kadar, kat eden
“duktus pankreatikus” denen bir
kanal bulunmaktadır. Duktus
pankreatikus, biraz ileride "safra
kanalı" ile birleşerek
“hepatopankreatik ampula”yı
oluşturur ve duodenumun inen
bölümünün arka duvarına açılır. Bu
kanal Hepatopankreatik (Oddi)
Sfinkter tarafından kontrol edilir

• Histolojik olarak incelendiğinde, büyük bölümünün dış salgı işlevini yürüten hücre ve
öğelerden oluştuğu, iç salgı öğelerinin ise dış salgı öğelerinin içinde dağılmış olarak
bulunduğu görülür.
• Pankreas başlıca 2 tip dokudan meydana gelmiştir. Bunlar: duodenuma sindirim sıvılarını
salgılayan Asinüsler ve insülin ve glukagonu doğrudan kana salgılayan Langerhans
Adacıkları'dır.
• Enzimler kanalın pankreatik ucundaki asinar hücrelerindeki zimojen granüllerinden
salgılanırken bikarbonat iyonu kanal epitel hücresinden salgılanır.
Pankreasın Fonksiyonları:
• Sindirim fonksiyonu

-Sindirim enzimleri üretim ve sekresyonu

• Koruma fonksiyonu

- Asidik kimusun nötralizasyonu ile bağırsak mukozasını asit hasarından korur. Eğer optimum

koşullar sağlanamaz ise peptik ülser oluşur.

• Pankreasın ekzokrin fonksiyonu

Sindirim enzimlerini aktif veya ön enzim olarak bulundurur.Duktal hücrelerden günlük 1200-1500 ml
pankreas sıvısı salgılanır.Bu sıvı duodenuma boşalır ve büyük kısmı geri emilir.

Sindirim Enzimleri:Proteazlar,Pankreatik alfa amilaz,Lipaz,Fosfolipaz A2, Esteraz,Lesitinaz..

!! Bikarbonat mide asidini nötralize eder ve enzimlerin optimal ph’ını sağlar.

• Pankreasın endokrin fonksiyonu

İç salgı bölümü başlıca insülin hormonu salgılar.Kanda glikoz çok artınca insülin sekresyonu olur ve
insülin glikozun hücre içine girmesini sağlar. Kan hipo veya hiperglisemiye göre hipotalamusa akar ve
açlık-tokluk merkezi uyarılır.İnsülinin varlığı veya yokluğu hücre içine glikoz akımını sağlar veya
önler.Eğer kanda hiperglisemi var ise bu hipotalamusta algılanır ve insülin reseptörlere bağlanıp
GLUT-2 kanallarını açar yani hücre içine glikoz girer.

Langerhans Adacıkları

Pankreasın %1’ini oluşturur.İnsan


pankreası her biri 0.3 mm çapında 1-
2 milyon Langerhans adacığına
sahiptir.Bu adacıklar yuvarlak,sıkı
şekildedir.Bağ dokusu az ve kapiller
damarlanması fazladır.
Damarlanmanın fazla olmasının
sebebi kanın sürekli takip edilip
değişiminin izlenmesidir.
Langerhans Adacıklarında Bulunan Hücreler

-Alfa Hücreleri(%20)

-Alfa 1:Serotonin ve pancreatik gastrin hormonu salgıladıkları düşünülür.(görevleri tam bilinmiyor.)

-Alfa 2:Glukagon(kan glikoz düzeyini artırır) salgılar.

-Beta Hücreleri (%68):Adacığın ortasına yerleşiktir,insülin ve amilin salgılar.İnsülin kan glikoz düzeyini
azaltır ve glukagon salgılanmasını inhibe eder.Amilin ise beta hücrelerine toksik etki yapar,insülin
yapımını azaltır.Tip 2 diyabet oluşumunda rol oynar.Pankreas harabiyetini anlamak için β-Amilin
bakılır ve yüksekliği harabiyet göstergesidir.(Enfeksiyon,kanser...)

-Delta Hücreleri(%10):Somatostatin (insülin ve glukagon salınımını baskılar) üretir.

-D1 hücreleri:Vazoaktif intestinal polipeptit(VIP) üretir.

-Pankreatik Polipeptit (F) Hücreleri-PP (%2): Pankreatik polipeptit salgılar.PP:Gastrik ve intestinal


enzim salınımını artırır,intestinal motiliteyi azaltır.Bu yüzden konstipasyona neden olabilir.CCK ve
sekretine zıt etki gösterir.

DİYABETİN TARİHÇESİ

M.ö 2000 yıllarından beri bazı yazıtlarda diyabetten bahsedilmektedir. Mısır'da Ebers Papirüsülerinde çok
idrara çıkma (poliüri) olarak bahsedilmektedir. Hindular Ayurvedik Tıpta şeker hastalarının idrarının tatlı olduğu
ve bu nedenle karıncaların sineklerin ve böceklerin bu idrara üşüştüğünden bahsedilmektedir. M.s 2 yüzyılda
Kapadokyalı Arateus bu hastalığın etin kolların ve bacakların eriyerek kana geçmesine yol açtığını belirterek
akıp boşalma anlamına gelen ‘diabetes’ kelimesini kullanmıştır. İbni Sina ilk kez ayaklarda görülen diyabetik
gangreni tanımlayarak şeker hastalığının sinirleri bozabileceğini ilk kez açıklamaktadır. Paracellus diyabetli
hastalara açlık kürleri uygulamış sonraki yıllarda da diyabet hastalığı ve tedavisi üzerine çeşitli araştırmalar
yapılmıştır.

Claude Bernard 1813-1878 yılları arasında hastalarda şeker yapımının arttığını ve merkezi sinir sisteminin
bozulduğunu göstermiştir. Pankreas üzerinde yaptığı mikroskobik çalışmalar sırasında bugün Langerhans
adacıkları olarak bilinen hücre toplulukların keşfetti. Oscar Mincowski ve Joseph von Mering sindirimdeki
etkisini gözlemlemek için 1889 yılında sağlıklı bir köpeğin pankreasını çıkardılar. Birkaç gün sonra köpeğin idrarı
üzerinde sineklerin olduğunu fark edince ilk kez şeker hastalığı ile pankreas ilişkisi ortaya konuldu.Eugene Opie
1901 yılında adacık hücreleri ile şeker hastalığı arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koydu.’’ Şeker hastalığı
pankreastaki langerhans adacıkları kısmi veya tamamen yıkımı sonucu meydana gelmektedir.’’

Kanada Toronto Üniversitesi araştırmacılarından Frederick Grant Banting ve Charles Herbert Best insülin
saflaştırmayı başarmışlardır. Saflaştırılan ilk özüt 14 yaşındaki diyabet hastası Leonard Thompson'a verildi. Bu
tarihi buluşu ile ağır diyabet hastalığının bir gecede ölüme mahkum olmaktan çıkarıp hemen hemen normal bir
yaşama döndürmüştür. İnsülin 1921 yılından itibaren diyabet tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Frederik
Grant Banting insülin keşfi nedeniyle 1923 Nobel Tıp fizyoloji ödülünü kazanmıştır.
İnsülinin Metabolik Etkileri
İnsülin başlıca karbonhidrat,yağ ve protein metabolizmalarına etki eder.Hiperglisemide pankreastaki
beta hücreleri uyarılıp insülin sekresyonu artınca dokuların çoğunda glikoz alımı artar(beyin,karaciğer
ve egzersizdeki kas dışında).Aminoasit alımı ve protein sentezi artar.Protein yıkımı azalır.Yağ
dokusunda yağ asidi ve trigliserit sentezi artar,lipoliz azalır.Karaciğer ve kasta glikojen sentezi
artar,glukojenoliz azalır.Karaciğerde ayrıca yağ asidi ve trigliserit sentezi artar ve glukoneojenez azalır.
İnsülin enerji bolluğuna eşlik eden bir hormondur. Yani başta karbonhidrat olmak üzere diyette enerji
verici gıdaların bol miktarda bulunması durumunda fazlaca insülin salgılanır.İnsülin gereksinim fazlası
enerji maddelerinin depolanmasında önemli rol oynar.Glikojen şeklinde depo edilemeyen
karbonhidrat fazlası insülin etkisiyle yağlara çevrilip yağ dokusunda depo edilir.Bu durum Tip 2
diyabette çok sık gözlenir.İnsülin aa alınımını ve aa’lerin proteine çevrimini artırır,hücre içi protein
yıkımını baskılar.

İnsülinin Kimyası ve Sentezi


İnsülin küçük bir proteindir, insan insülininin molekül ağırlığı 5808’dir. İnsülin, birbirine disülfit (-S-S-)
köprüleri ile bağlanmış iki amino asit zincirinden oluşmuştur. Bu iki amino asit zinciri birbirinden
ayrıldığı zaman insülin molekülünün işlevsel etkinliği ortadan kalkar.
-Nükleusta insülin kodlayan
genlerden mRNA transkripsiyonu

-ER’a bağlı polizomlar ile insülin


RNA’sının translasyonu sonucu
Preproinsülin oluşur.

-Preproinsülin ER’da sisternada sinyal


proteini ayrılınca proinsüline
dönüşür.(A,B ve C peptitlerinden
oluşur) !! Proinsülinin fizyolojik
etkinliği hemen hiç yoktur.

-Proinsülin golgiye taşınır,proteaz


etkisiyle C segmentini kaybeder ve
insüline dönüşür.

-İnsülin yapabilme yeteneği olmayan Tip1 diyabet hastalarında C peptit seviyesi genelde çok
azalmıştır.

-İnsülin dolaşımda neredeyse tümüyle serbest formdadır.

-Hedef hücrelerdeki reseptörlerine bağlanmış bölümleri dışındaki insülinin tamamı başlıca KC’de
bulunan(daha sonra böbrek,kas ve diğer dokular) insülinaz enzimi ile yıkılır.İnsülinin kontrol
işlevlerinin sona erdirilmesi açısından plazmadan hızla temizlenmesi önemlidir.(Plazmadaki ortalama
yarı ömrü 6 dk kadardır ve plazmadan 10-15 dk içinde temizlenir.)

Hedef Hücre Reseptörlerinin İnsülin Tarafından Aktive Edilmesi


• İnsülin reseptörü 2 alfa 2 beta olmak üzere 4 alt birimden oluşur.Bu birimler birbirlerine
disülfit köprüsüyle bağlanır.Alfa alt birime insülin,beta alt birime ise tirozin kinaz
bağlanır.Alfa alt birim hücre zarında konumlanır,beta alt birim ise sitoplazmaya doğru
uzanmıştır.
• İnsülin alfa alt birime bağlanmasına rağmen ancak alfa ve beta alt birimler arasındaki
kurulu köprüler sayesinde otofosforilasyona uğrar. İnsülin reseptörü bu özelliğinden
dolayı bir enzime kenetli reseptör örneğidir.
• Reseptörün beta alt biriminin otofosforilasyonuyla yerel bir tirozin kinaz aktive
edilir.Daha sonra IRS (insülin reseptör substratı) dahil birçok hücre içi enzim fosforile
olur.IRS’nin farklı tipleri farklı dokularda ifade edilir. Bazı enzimler etkinleşir,bazıları
etkinliğini yitirir.
• Sonuç olarak insülin reseptörü metabolizmada istenen etkiyi sağlamak için hücre içi
metabolik mekanizmayı yönetir.
İnsülin uyarısı ile oluşan etkiler

-Vücuttaki hücrelerin yaklaşık %80 inin zarlarında glikoz geçirgenliği artar. (özellikle kas ve yağ hücreleri
için geçerli;beyindeki nöronların büyük kısmı için geçerli değil.)

-Hücre zarında potasyum ve fosfat geçirgenliği artar,bu iyonlar hücre içine taşınır.

-Yavaş etki olarak hücre içi metabolik enzim etkinlikleri değişir.(fosforilasyon sonucu oluşan değişimlerle)

-Çok yavaş etki olarak m-RNA translasyon ve hücre çekirdeğindeki DNA’nın transkripsiyon hızının
değişmesiyle insülin metabolik amaçlarına ulaşmak için enzim makinesini yeniden biçimlendirir.
İnsülinin Karbonhidrat Metabolizmasına

Etkisi
Fazla miktarda karbonhidrat içeren bir besinin alınmasından hemen sonra kana geçen glikoz,
hızla insülin salgılanmasına neden olur. İnsülin, daha sonra glikozun vücuttaki hemen bütün
dokular ve özellikle kaslar, yağ dokusu ve karaciğer tarafından hızla yakalanması,
depolanması ve kullanılmasına neden olur. Günün büyük bölümünde kas dokusu enerji
ihtiyacını glikoz yerine yağ asidinden sağlar.Çünkü kas lifi insülinle uyarılmadığı sürece glikoza
çok az geçirgendir.

Kasın glikoz kullanımı iki özel durumda ciddi artış gösterir:

1- Orta şiddette veya ağır egzersiz.Bu durumda glikozun kullanılması insülin gerektirmez.

2- Bir öğünü izleyen birkaç saatlik zaman dilimi.Bu sürede kan glikozu artar ve pankreastan
büyük miktarda insülin salgılanır.

Kasta Glikojen Depolanması

Öğün sonrası dinlenim durumunda kas dokusuna ihtiyaçtan fazla glikoz girer ve hepsi enerji
üretmek amacıyla kullanılamayacağı için konsantrasyonun %2-3’ü kas glikojeni halinde
depolanır.Glikojen daha sonra kas hücresi tarafından enerji elde etmek amaçlı
kullanılabilir.Bu depo kaslarda kısa sürede büyük enerji üretiminde kullanılır.Oksijen
yokluğunda glikojen glikolitik yol ile laktik asite yıkılır.Anaerobik solunumla laktat oluşması ve
birikimi asidoza neden olur.Bu ağrı reseptörlerini uyarır.Dinlenince laktit asit KC’e geçer,Ph
normale döner ve ağrı geçer.
Şekil’deki deneysel sonuçlarla
gösterilmektedir. "Kontrol" olarak işaretlenmiş
alttaki eğri, hücre içindeki serbest glikoz
konsantrasyonunu göstermektedir. Hücre dışı
glikoz konsantrasyonunun "750 mg/dL"ye
kadar yükselmesine karşılık, hücre içi glikoz
düzeyi hemen hemen sıfır olarak kalmaktadır.
Bunun aksine, "İnsülin” olarak işaretlenmiş
eğri, ortama insülin eklendiğinde hücre içi
glikoz konsantrasyonunun 400 mg/dl’ye kadar
yükseldiğini göstermektedir. Sonuç olarak
insülinin, istirahat kas hücresi içine glikozun
İnsülin-KC ilişkisi taşınma hızını en azından 15 kat artırabildiği
a)Hiperglisemi-İnsülin varlığı görülmektedir.

Yemekten sonra emilen glikozun büyük bölümü insülinin etkisiyle karaciğerde glikojen olarak
depolanır.İnsülin KC glikojenini glikoz fosfata parçalayan ana enzim olan karaciğer fosforilazı
inaktive eder.İnsülin KC hücrelerinin kandan glikoz almasını artırır.Bunu glikokinaz enzim
aktivitesini artırarak sağlar.İnsülin glikojen sentaz başta olmak üzere glikojen sentezini artıran
enzimlerin etkinliğini artırır.

b)Öğün arası-Hipoglisemi

Karaciğerden öğünler arasında glikoz salınır.

-Kan glikozunda azalma insülin salgısında azalmaya neden olur.Glukagon salınımı artar.

-İnsülin yokluğunda hiperglisemide olan tüm etkiler tersine döner,özellikle KC’de glikojen
sentezi durur ve KC’in kandan daha fazla glikoz alması engellenir.

-İnsülin yokluğunda fosforilaz aktive olur.

!! İstirahat halindeki kas hücresine insülin eklenince glikozun hücre içine taşınma hızı en az 15
kat artabilir.

-İnsülin varlığında baskılanan glikoz fosfataz enzimi aktif hale geçer,glikoz fosfattan serbest
glikoz oluşturur ve serbest glikozun kana geri diffüze olmasını sağlar.

!! İnsülin KC’de aşırı miktardaki glikozun yağ asidine dönüşmesini artırır,glukoneojenezi


inhibe eder.Oluşan yağ asitleri VLDL içine trigliserit halinde paketlenir ve kan yoluyla yağ
dokusuna geçip depolanır.

İnsülin glikoneojenez için gerekli KC enzimlerinin miktar ve aktivitesini azaltarak


glikoneojenezi baskılar.Aynı zamanda kas ve KC dışı dokulardan aa salınmasını baskılayıp
glikoneojenez için gerekli öncül maddelerin miktarını azaltır.

!! İnsülinin beyin glikoz alımı ve kullanımında etkisi yoktur.Eğer beynin glikoz kullanımı
insüline bağlı olsaydı her hipoglisemi durumunda beyin bundan olumsuz etkilenirdi.Beyindeki
hücreler glikozu insüline ihtiyaç olmadan glikoz taşıyıcı proteinler ile alır. Kan glikoz düzeyi
20-50 mg/dl üzerinde olmalıdır,bu düzeyin altına düşerse hipoglisemik şok semptomları
gelişir.

İnsülinin diğer hücrelerde karbonhidrat


metabolizması üzerine etkisi

İnsülin kas hücresinde glikoz taşınma ve


kullanılmasını etkilediği şekilde, diğer
hücrelerin büyük çoğunluğunda glikozun
taşınmasını ve kullanımını artırır. Glikozun yağ
hücreleri içine taşınması temel olarak yağ
molekülünün gliserol kısmını sağlar. Böylece,
insülin bu hücrelerde yağ depolanmasını bu
dolaylı yolla artırır.

İNSÜLİNİN YAĞ METABOLİZMASINA ETKİSİ


Bu etkiler insülinin karbonhidrat metabolizması üzerine olan akut etkiler kadar belirgin
değildir fakat uzun dönemdeki etkileri karbonhidrat metabolizmasına olan etkileri kadar
önemlidir.İnsülin yokluğu uzun dönemde şiddetli ateroskleroza yol açar.

-İnsülin yağ sentezi ve depolanmasını hızlandırır.Vücut dokularında karbonhidrat kullanımını


artırdığı için yağ tüketimini azaltır ve KC’de yağ asidi sentezini artırır.

-İnsülin glikozun KC’e taşınmasını artırıyordu.KC’de glikojen konsantrasyonu %5-6’ya ulaşınca


KC’e giren glikoz yağ asidi oluşumunda kullanılır.

-Aşırı miktarda glikoz enerji amaçlı kullanılırsa sitrik asit döngüsünde fazlaca sitrat ve izositrat
oluşur.Bu iyonlar asetil-KoA karboksilazı doğrudan aktive eder.

Yağ Hücrelerinde Yağ Depolanması-İnsülin

-İnsülin trigliseriti yağ asidine parçalayan lipoprotein lipazı aktive eder.Oluşan yağ asitleri yağ

hücreleri içine emilip tekrar trigliserite dönüştürülüp depolanır.

-İnsülin hormona duyarlı lipaz etkisini baskılar.(Bu enzim yağ hücrelerinde depolanmış

trigliseritlerin hidrolizini sağlar ve baskılanması sonucu yağ asitleri yağ dokusundan kana

serbestlenemez.)

-İnsülin glikozun kas hücrelerine taşınmasını sağlayan yolun benzeri bir yolla glikozun
h.zarından yağ hücreleri içine alınımını artırır.Glikozun az bir miktarı yağ asidi yapımında
kullanılır,kalanı ise α-gliserol fosfatı oluşturur.

İnsülin Eksikliği-Yağ Metabolizması


!! İnsülin yokluğunda enerji sağlamak amacıyla yağların yıkılımı ve kullanımı artar.Bu öğün
arası dönemde(insülin salınımı azalır) görülür.

-Depo yağ lipolizi,serbest yağ asidi serbestleşmesi.(insülin yokluğunda hormona duyarlı


lipazın aktifleşmesiyle)

-Plazma fosfolipit ve kolesterol konsantasyonları artar.(İnsülin eksikliğinde yağ asitlerinin


plazmada fazlaca bulunması KC’de yağ asitlerinin kolesterol ve fosfolipite dönüşümünü
hızlandırır.)

-Yağların aşırı kullanımı ketozis ve asidoza sebep olur.KC’de yağ asidi varlığının çok olduğu
insülinin ise olmadığı durumda yağ asitlerinin mitokondriye taşınımından sorumlu karnitin
taşıma mekanizması aktivitesi artar.Yağ asitlerinin mt’de β-oksidasyonunun hızlanması
sonucu fazlaca asetil-KoA oluşur ve bunlar daha sonra asetoasetik asiti oluşturur.Asetoasetik
asit de dolaşıma verilir.

İnsülin yokluğunda periferik dokuların asetoasetik asit kullanımı inhibe olur.Bu KC’den
metabolize edilebilecek miktardan daha fazla asetoasetik asit serbestleşecek olması
demektir.Sonuç olarak vücut sıvılarında ciddi bir asidoz gözlenir(ciddi diyabetik olgularda
ölüme yol açabilir.).Asetoasetik asitin bir kısmı aseton ve β-hidroksibütirik aside çevrilir.Bu
üçüne keton cisimleri denir ve fazla birikmeleri sonucu ketozis oluşur(diyabete bağlı ağız
kokusunun sebebi).

İnsülinin Protein Metabolizması ve Büyüme Hormonu Üzerine Etkisi


İnsülin protein sentezini ve depolanmasını hızlandırır.

Bu konuda saptanan bazı bilimsel bulgular şöyledir:

1. İnsülin amino asitlerden birçoğunun hücreler içine taşınmasını uyarır. En fazla taşınan
amino asitler arasında Valin, Lösin, İzolösin, Tirozin ve Fenilalanin bulunmaktadır. Böylece,
insülin büyüme hormonu ile birlikte amino asitlerin hücreler tarafından alınmasını artırır.
Ancak, bu olaydan etkilenen amino asitler aynı değildir.

2. İnsülinin haberci (messenger) mRNA’nın translasyonunu (protein sentezi) artırır İnsülin


bilinmeyen bir yolla ribozomların düğmesini açma-kapama yapmaktadır. İnsülin varlığında
ribozomların düğmesini açar ve protein sentezi başlar. Yokluğunda ise ribozomların
düğmesini kapatır ve çalışmaya son verirler.

3. İnsülin hücre çekirdeklerinde seçilmiş DNA genetik dizgilerinin transkripsiyon hızlarını da


artırır.Uzun bir süre içinde, insülin RNA miktarını ve dolayısıyla protein sentezini (özellikle
karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerin depolanması için gerekli olan enzimleri uyararak)
artırır.

4. İnsülin, proteinlerin katabolizmasmı da inhibe eder Özellikle kas hücrelerinden amino asit
salgılanma hızını azaltır. Bunun olası nedeni, insülinin hücresel lizozomlar aracılığı ile
proteinlerin normal yıkımını azaltma yeteneğine sahip olmasıdır.
5. İnsülin karaciğerde glikoneojenez hızını inhibe eder Bu etkisini glikoneojenezi artıran
enzimlerin aktivitesini azaltarak gerçekleştirir. Glikoneojenezde glikoz yapımı için en fazla
kullanılan substratlar plazma amino asitleridir. Glikoneojenezin baskılanması amino asitleri
protein depolarında korur. Özetle: İnsülin protein oluşumunu artırır ve proteinlerin yıkımını
önler.

İnsülin Eksikliği-Protein Metabolizması

İnsülin yokluğunda, protein sentezi ve depolanması hemen hemen durur, katabolizması artar.
Plazma amino asit konsantrasyonu önemli ölçüde artar ve bunun önemli bir bölümü doğru
dan enerji üretiminde veya glikoneogenez için kullanılır. Amino asitlerin yıkımı idrarda üre
atılımını artmasına yol açar. Şiddetli diyabette artan protein tüketimi ileri derecede kas
zayıflığına ve organ bozukluklarına neden olur.

İnsülin ve Büyüme Hormonunun Büyümeyi Hızlandırıcı Sinerjistik Etkileri

Proteinlerin sentezi için insülin


gerektiğinden, bir hayvanda büyüme için
büyüme hormonu kadar insülin de büyük
önem taşır. Şekil’de pankreası ve hipofizi
çıkartılmış bir sıçanın tedavi yapılmadığı
sürece hiç büyüyemediği görülmektedir.
Ayrıca herhangi bir anda büyüme
hormonu veya insülinin tek başına
kullanılması hemen hiç büyüme
sağlamaz. Oysa bu iki hormonun birlikte
uygulanması hayvanda dramatik bir
• Daha önceleri insülin sekresyonunun, hemen -hemen büyümeye yol açar. Görüldüğü kadarıyla
bu iki hormon büyümenin hızlanmasında
tümüyle kan glikoz konsantrasyonu tarafından denetlen- sinerjistik etki yapmakta ve her hormon
diğerinin etkisinden farklı spesifik bir
diğine inanılmaktaydı. Ancak insülinin protein ve yağ
işlev gerçekleştirmektedir.
metabolizması ile ilgili işlevleri konusundaki bilgilerimizin

giderek artmasıyla birlikte insülin salgılanmasının kontrolünde

kandaki amino asitlerin ve diğer faktörlerin de önemli roller oynadığı anlaşılmıştır.

(Konunun devamı pankreas bezi hormonlarının işlevleri 2 dersinde anlatılmaktadır.)


Çıkmış Sorular

5) İnsülin artışından aşağıdakilerden hangisi gerçekleşir ?

1- Yemek sonrası glikozun büyük bir bölümü karaciğerde glikojen halinde depolanır

2- Karaciğerde glikojeni glikoza yıkan karaciğer fosfarilaz enzimi inaktive edilir.

3-Yemek sonrası glikozun büyük bir bölümü beyinde depo edilir

4-Glikojenin sentezni sağlayan enzimlerin aktivitesini arttırır.

5-Protein yıkımı artar

C-) 1,2,4

AÇIKLAMA:

İnsülin karaciğer, kas ve yağ dokusu olmak üzere üç hedef dokuya etki eder.

Yemekten sonra salınan insülin:

-Karaciğer ve kas dokusunda glikojenezi uyarır yani 1 ve 4 doğru

-Yağ dokusunda lipojenezi uyarır

-Çeşitli dokularda ise protein sentezini uyararak anabolik etki yapar 5 yanlış

-Yemekten sonra glikozun büyük bir bölümü karaciğerde depolanır 3 yanlış

Karaciğer fosfarilaz enzimi glukagon tarafından aktiflenirken ters etkili olduğu

insülin tarafından da inaktive edilir 2 doğru

6. Çeşitli uyaranlanın insülin salgsi üzerine etkileri ile ilgili aşağıda verilen bilgileri

Doğru (D) veya Yanlış (Y) olarak değerlendiriniz.

(D) Leptin insülin salgısını azaltır.

(D)B-Adrenerjik uyarı insülin salgisini artır.

(D)Büyüme hormonu insülin salgısini artırır.

(Y) Kortizol insülin salgısını azaltır.

16. İnsülin eksikliği (glukagon fazlalığı) ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden doğru

olanları (D), yanlış olanları (Y) olarak işaretleyiniz.

(Y) Osmotik diürez artar.

(D) Ketojenez artar.

(Y) Lipojenez artar.


(D) Protein katabolizması artar.

9- Aşağıdakilerden hangisi insülinin etkilerinden biri değildir?

C) Yağ dokusunda glikoz transportunu inhibe eder

10- Kalp, iskelet kası ve yağ dokusuna insülin etkisi altında glikoz girişini

kolaylaştıran glikoz taşıyıcısı ******** hangisidir?

C) GLUT4

13- Aşağıdaki hormonlardan hangisinin reseptörü "enzime-kenetli reseptör"

özelliğindedir?

C)- İnsülin hormonu

20- Aşağıdakilerden hangisi insülinin doku ve organlardaki metabolik etkilerinden

biri değildir?

C)- Beyinde: Glikoz alımını artırır.

1. Aşağıdaki hormonlardan hangisi/hangileri reseptöründeki tirozin kalıntılarının

fosforillenmesi ile etkisini gösterir?

I. Katekolaminler

II. Tiroid hormonları

III. İnsülin

IV. Büyüme hormonu

C) III, IV

4. İnsülin hangi metabolik yolu aktive eder?

C) Glikoliz
14. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin reseptörü 2 alfa ve 2 beta alt birimden

oluşmuştur?

C) İnsülin Hormonu

20. Tip 2 diyabette insülin direnci; kas ve yağ dokusu hücrelerinde bulunan hangi

insülin hormon reseptörü arasındaki sinyal yolağı defekti sonucu ortaya çıkar?

C) GLUT-4

12- Insülin hangi enzimleri aktive eder ?

(I) Hormona duyarlı lipaz

(II) Glikojen sentaz

(III) Glikoz 6-fosfataz

(IV) Lipoprotein lipaz

Cevap: II,IV

17- İnsülin hedef hücre reseptörüne bağlandıktan sonra, hangi hücre içi sinyal

yolağını kullanır ?

Cevap: Tirozin Kinaz

17- Aşağıdakilerden hangisi insülinin metabolik etkilerinden biri değildir ?

Cevap: Glukoneogenezisi artırır.

Çözüm: Insülinin karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmalarına önemli etkileri

vardır.

insülinin Karbonhidrat Metabolizmasına Etkisi

• insülin kasta glikozun tutulmasını ve metabolizmasını artırır.

• Kaslar yemek sonrası egzersiz yapmayacak olsa bile glikoz kaslarda (% 2-3) "kas

glikojeni" halinde depo edilir.

• Insülin KC'de glikoz tutulmasını, depolanmasını ve kullanılmasını arttırır:

» insülinin en büyük etkisi yemekten sonra emilen glikozun büyük bir bölümünü

hemen KC'de glikojen şeklinde depo ettirmesidir.


»Glikojen KC'de hemen hemen 100 gr "depo glikojen" olacak ve toplam KC

kütlesinin yaklaşık % 5-6'sına ulaşacak şekilde artabilir.

»Bu depo glikojen daha sonra öğünler arasında kişi besin almadığı ve kan glikoz

düzeyi düştüğünde KC glikojeni parçalayarak glikoz elde eder.

»Hipoglisemi sırasında glikojenin depolanması için kullanılan reaksiyonlar tersine

döner: İnsülin salınımı azalır, glukagon salınımı artar. Glikojenin, glikoz fosfata

parçalayan "fosforilaz" enzimi aktive olur. İnsülin tarafından baskılanan glikoz

"fosfataz" enzimi insülin eksikliğinde aktive olur.

Insülin KC'de aşırı miktardaki glikozun yağ asitlerine dönüşümünü arttırır ve

glikoneogenezi baskılar:

►Hepatositlerin veya depo edilebileceğinden fazla glikojen yağ asidine dönüştürür.

► Bu yağ asitleri çok düşük yoğunlukta lipoproteinler - very low density

lipoproteins (VLDL) içinde trigliseritler halinde paketlenir ve kan yolu ile yağ

dokusun taşınarak depolanır.

► insülin, glikoneogenez için gerekli olan KC enzimlerinin miktarını ve aktivitelerini

azaltarak glikoneogenezi baskılar.

► Bununla birlikte, bu etki kısmen insülinin kas ve KC diş dokularda amino asitlerin

serbestlenmesini azaltıcı etkisine bağlıdır.

Yani görüldüğü gibi insülin glukoneogenezi arttırmaz, tam tersi baskılar.

Cevap yanlıştır.

•Glikozun beyine taşınmasında ve kullanılmasında insülinin belirgin bir etkisi

yoktur.

3- İnsülin hangi enzimleri aktive etmez?

Hormona duyarlı lipaz

Lipoprotein lipaz

Hekzokinaz

Glikoz-6-fosfataz

Glikojen sentaz

Cevap: I, IV
Çözüm: İnsülin; karaciğer, kas ve yağ dokusu olmak üzere üç ana hedef dokuya etki

İnsülinin etkisinde birinci basamak iki α iki ß dört alt birimden oluşmuş reseptöre

reseptörün otofosforilasyonla tirozin kinaz aktivitesini başlatmaktır.

Karbonhidrat metabolizması:

Kan glikoz düzeyini azaltıcı etkiye sahiptir. Glikozun hücre içinde kullanımını arttırır.

Glikozun kalp, iskelet kası, yağ dokusu gibi dokulara taşıyıcılarla girişini arttırır.

Glikokinaz enziminin sentezini uyararak glikoz girişini indirekt yoldan kolaylaştırır.

Glikolizi uyarır. Kas ve karaciğerde glikojenezi uyarır. Glikoz 6-fosfatazı inhibe

ederek kana glikoz çıkışını önler, girişini arttırır.

Yağ metabolizması:

Karaciğerde;

Lipolizi baskılar. Ketojenezi baskılar. Uzun zincirli yağ asitleri sentezini uyarır

Yağ dokusunda;

Triacilgliserol sentezini aktifler. Lipojenezi uyarır. Lipolizi baskılar

Protein metabolizması;

Dokulara amino asit girişini arttırarak başta karaciğer olmak üzere birçok dokuda

protein sentezini uyarır. Protein yıkımını baskılar.

I.madde: Hormona duyarlı lipaz, insanlarda LIPE geni tarafından kodlanan bir

enzimdir. LIPE kalp ve adipoz dokuda başlıca trigliseritleri yağ asitlerine hidroliz

eder. Steroidojenik dokularda ise steroid hormon üretimi için kolesteril esterleri

kolesterole dönüştürür. Triaçilgliserol molekülünden ilk yağ asidinin hidrolizini

katalizler. Vücut enerji depolarını kullanma gereğini duyduğu zaman, glikojen

fosforilaz gibi, LIPE geni de aktive olur. LIPE, glukagon, katekolaminler, ACTH

tarafından etkinleştirilir; insülin etkisiyle fosfat grubunu kaybederek etkinsizleşir.

II.madde: Lipoprotein lipaz, şilomikron ve VLDL lipoproteinlerindeki trigliseritleri bir

monoaçilgliserol molekülü ve serbest yağ asitlerine hidrolizleyen, lipaz türü bir

enzimdir. Reaksiyon ürünleri dokunun kullanımına yarar. LPL'nin farklı dokularda

farklı izozimleri vardır. Adipositlerdeki biçimi insülin tarafından aktive olur ama kas

ve miyokarddaki biçimi olmaz. İyi beslenme halinde yağ dokunun neden yağ

biriktiği böyle açıklanabilir.


III.madde: Hekzokinaz glikoliz yolunda bir enzim olduğundan ve insülin de glikolizi

uyardığından insülin hekzokinazı aktive eder.

IV.madde: insülin glikoz 6-fosfatazı inhibe ederek kana glikoz çıkışını önler, girişini

arttırır. V.madde: İnsülin glikojenezi hızlandırırken glikojenolizi yavaşlatır. Bu

nedenle glikojen sentaz da insülin tarafından aktiflenir.

19- İnsülin sentezleyen beta hücrelerinde glikoz sensörü olarak görev yapan hangi

tip glikoz taşıyıcısı bulunur?

Cevap: GLUT-2

12- Aşağıdaki hormonlardan hangisi etkisini reseptör tirozin kinaz aktivitesi ile

gösterir?

Cevap: insülin
Çözüm: İnsülin reseptörleri 2 alfa 2 beta alt birimden oluşmuştur, insülin

ekstraselüler ortamdaki alfa alt birimine bağlanır, beta alt birim intraselüler

ortamda bulunur. Otofosforilasyona uğrar bu da tirozin kinazi aktifler, tirozin kinaz

aktivasyonu insülin reseptör uyarıcı sistemiyle birçok etkiye yol açar.

13- İnsülin artışında aşağıdaki hangi olaylar gerçekleşir?

1. Yemek sonrası glikozun önemli bir bölümü karaciğerde glikojen halinde depo

edilir.

2.Karaciğerde glikojeni glikoza yıkan karaciğer fosforilaz enzimi inaktive edilir.

3.Yemek sonrası glikozun önemli bir miktarı beyinde depo edilir.

4.Glikojen sentezini sağlayan enzimlerin aktivitesi artırılır.

5.Hormon duyarlı lipaz enzimi aktiflenir.

C)-1,2,4

Çözüm: Yemek sonrasında kanda glikoz düzeyi arttığı önemli bir bölümü

karaciğerde glikojen olarak depo edilir. Yemek sonrası dönemde genel tepkime

glikozdan glikojen yapımı şeklinde olduğu için glikojeni glikoza yıkan enzim inaktive

edilir. Beyinde glikoz depo edilemez bu yüzden dolaşım bozukluğunda çabuk

etkilenir. Yemek sonrası dönemde genel tepkime glikozdan glikojen yapımı şeklinde

olduğu için glikojen sentezinde etkili olan enzimlerin aktivitesi artırılır. Hormon

duyarlı lipaz enzimi glukagon etkinliğinde aktive olur yani insülin artışında

inaktivedir.

20. Aşağıdakilerden hangisi pankreas bezinin işlevsiz hale gelmesi sonucu

görülmez?

Çözüm:

-Pankreas organ olarak gıdaların sindirilmesi ile alakalı olan amilaz,

karboksipeptidaz, ekzokrin, lipaz, elastaz, kimotripsin ve tripsin tarzında enzimler

üretmektedir.

-Pankreasın salgıladığı hormonlar:


İnsülin:

Karaciğerde glikon ismi verilen şekerinin yapılmasını ve depolanmasını arttırır.

Glikojen yıkımının azaltılmasına olanak sağlamaktadır.

Karaciğerdeki belli yağların yapımını arttırmaya da yarayan insülin yağ asitlerinin ve

aminoasitin şeker yapmasının da önüne geçer.

Kas dokusunda var olan aminoasitlerin yapımını ve hücrenin içine alınmasını da

arttırmaktadır. K alımını ve keton kullanımını arttırır.

Hücre büyümesini arttırmaktadır.

Böbreklerdeki su ve sodyumun tutulmasını arttırır.

İnsanları tok kalmasına etki eder.

Enerjinin en üst seviyelerde depolanmasını sağlar.

Yağ dokusunda bulunan yağın depolanmasını artırmaktadır

Yağ hücresinde var olan lipazın oluşmasını önlemektedir.

Amilin: β hücrelerinin emiliminden kaynakli insülin ile salgılanaktır. Görevi tam

olarak bilinmemektedir.

Glukagon: Etkileri ise insülinin etkilerinin tam tersi olarak orta

Somatostanin:

Midenin boşalması işlemlerinin gecikmesini sağlar.

Gastrit salgılanmasının önüne geçer.

Pankreasın enzimleri sonucu oluşan salgısını azaltır.

Midenin asit yapım işlemini önler.

Organlara gidecek olan kan akımının azalmasını sağlar.

Pankreatik Polipeptit (PP): Bu hormon ile alakalı olarak tıp dünyası da fazla bir şey

bilmemektedir. Hakkında araştırma yapılmaktadır.

Cevap: kan sodyum ve k düzeylerinde artış

-Bez işlevsiz hale geldiğinde böyle bir etki gösteremez.


11- Karbonhidrattan zengin bir kahvaltı sonrası insülin hormonu glikozu başlıca

hangi organlara gönderir?

C)- (1) Yağ dokusu

(II) Kas dokusu

(III) Karaciğer

12- Pankreas bezinin çıkarılması aşağıdakilerden hangilerine sebeb olur?

C)- (1) Kanda glikoz miktarında artış

(II) Kanda yağ asitlerinin artışı

(III) Kanda asetoasetik asit artışı

You might also like