Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 12

[Belge başlığ ını yazın] [Yıl

AHMED ATEŞ’İN "METİN TENKİDİ HAKKINDA (1942)" ADLI MAKALESİNİN

UZUN ÖZETİ1

Rabia ŞAFAK2

Ahmed Ateş’in Metin Tenkidi Hakkında adlı makalesi, "Dasitân-ı tevârîh-i

mülûk-i âl-i Osman münasebeti ile" alt başlığını taşımaktadır. Daha sonra, Nihad

Sami Banarlı’nın Dasitân-ı Mülûk-i Al-i Osman Cemşîd ve Hurşîd Mesnevisi adlı

eserinin künyesine yer verilmiştir. Banarlı’nın mesnevisinin, fasıllarına da

değinilmiştir. Bu eser hakkında yapılan tenkitler, eserin önemini gözler önüne

sermektedir. Burada metnin "kritik baskısı (èdition critique)" esâs alınmış, çünkü on

üç nüshanın karşılaştırılması ile meydâna gelmiş olan anlaşılmazlığının ve şüpheli

yerlerinin bulunmaktadır. Ayrıca sözü edilen tenkitlerde, bu neşrin ayrıntısına ve

incelemesine girilmemiştir.

Memleketimizdeki her ilim, Batılı usûller çerçevesinde çalıştığı hâlde, filoloji

ve onun usûlleri hakkında herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bunun nedeni ise,

Batıda filolojinin usûlleri, Kitâb-ı Mukâddes tercümesinin asıl şeklini tespit etmek ve

Yunan-Latin klâsiklerini tetkik etmek üzere kuruludur.

Ahmed Ateş, tarihimizdeki ve edebiyat tarihimizdeki metinleri tespit ederken

incelenecek yolun ne olması gerektiği hakkında bilgilere de yer vermiştir. Bunun için

izlenecek olan şudur: Avrupa’daki metin tenkidi üzerine belirlenmiş olan usûlleri

iyice incelememiz gerekmektedir. Bununla birlikte incelemediğimiz usûlleri,

metinler üzerine uygulamalıyız. Böylece kendi yazmalarımız hakkında şimdilik bazı

usûlleri takip etmemize yardımcı olabilecektir.

1
Ateş,A.(1942). Metin Tenkidi Hakkında. Türkiyat Mecmuası. 7-8 (1), 253-267.
2
Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans
Öğrencisi, Kayseri/TÜRKİYE https://orcid.org/0009-0008-5322-6640.

1
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

Ateş, klâsik filolojini metin tenkidi ve tenkitli neşrin esâslarını kabul ettikten

sonra Nihad Sami Banarlı’nın neşri üzerine bazı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bununla

birlikte P.Collomp’un 1931’de kaleme aldığı La critique des textes (Metin Eleştirisi) adlı

eseri de tetkik noktasında Ahmed Ateş’in yararlandı bir kaynak olmuştur. Bunları

maddeler hâlinde açıklamamız gerekirse:

1. Bu maddede filolojin Batı’daki anlamına ve günümüzde kazandığı anlama

değinilmiştir. Batı’da filoloji, dilbilim olarak bilinmektedir. Filoloji teriminin

kazandığı bir diğer anlam ise antiquite bilgisi (eski zamanlara âit, eski devirlerden

kalma, antika)’dir. Eşyayı esâs alıyorsa arkeoloji, metni esâs alıyorsa filolojinin

alışma alanına girmektedir. Günümüzde filoloji terimin kazandığı anlam ve içerdiği

konu ise, bir tarih kurmanın malzemesi olan metinlerin gerçek olup olmadığı,

kaynağının ne olduğu ve metinlerin doğru tespit edilemediğidir.

2. Metni doğru tespit etmenin ve yayımlanmasındaki amaç, okuyucuya, yazarın

kaleminden çıkan metne en yakın olanı vermektir. Metin tenkidinin amacı ise,

orijinal olanı bulma ve ona ulaşmak adına kullanılan araçları ve takip edin yolun

bütünüdür. Kısaca burada yapılması gereken şey, yazarın kaleminden çıkan metne

en yakın metni oluşturmak, en sanatsal ya da en güzel metni oluşturmak değildir.

3. Ateş, yazarın kaleminden çıkan metnin târifini şu şekilde vermiştir: "İstinsâh

hatâsı sebepleri mâlum olduğuna göre, bugün bütün yazmalarda görülen şekilleri

izâh eden metindir." (Ateş; 1942; 256).

Nüshaları kopya eden kimsenin (müstensih) başı yanlışları:

 Müstensihin dalgınlığıyla kelimeyi değiştirebilir.

 Müstensihin yanlış okuması ve yazı sistemlerinin değişmesidir.

 Okuyucu, bilmediği veyâ anlayamadığı bir kelimenin anlamını sayfanın kenarına

yazabilir. Ancak bazen müstensih, onu, metnin bir parçası sanıp metne ekleyebilir.

2
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

4. Diğer husûs ise, yazarın kaleminden çıkmış olan metnin neler olabileceğini ve

neler olamayacağını bilmektir. Bunun anlayabileceği olan metin tenkitçilerinin sâhip

olması gereken özellikleri şunlardır:

 Mantık çevresinde olmak: Yazarın, söylediği fikirlerin tezat olmasını lazımdır.

 Dilbilgisi kurallarına uygun olmak: Yazar, dilbilgisi hatâsı yapmaz. Bu nedenle

neşredilen eserin, yazıldığı tarihi ve grameri bilinmelidir.

 Düşünceleriyle ters düşmemek: Yazar, inandığı, düşündüğü fikirlere ters bir fikir

ileri sürmez.

5. Metin tenkidi husûsunda yapılacak iki iş vardır: a. Recensio (gözden geçirmek);

eserin doğrudan ve dolaylı rivâyetlerini toplayıp gözden geçirmek; b. Emendation

(düzletme, değişiklik yapma); yazmaların asıl metni bulunmadığında en orijinal

metni bulup, onun üzerinde çalışmak yapmaktır.

6. Yazmalar toplandıktan sonra, yazmanın aslına ve orijinal esere en yakın olanı

belirlendikten sonra, mâhiyetlerine ve geldikleri yere göre işâret vermek

gerekmektedir.

7. Burada yukarıdaki maddelerde değinilmiş olan belirli yanılma sebeplerini göz

önüne aldıktan sonra, yazarın sözlerini bulmak işi gelir. Bunun iki yolu vardır:

a. Her müstensih, örneğini en doğru şekilde istinsâh etmek ister, ama bir yanlış

varsa aslında olmayıp sonradan eklenmiş olabilir.

b. Asılan en yakın tarihli olan yazma esâs alınır, çok zorunlu olduğu yerlerde, diğer

yazmalara göre, düzletme yapılır ve nüsha farkları kaydedilir.

3
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

8. Yedinci maddede bahsedilen iki unsurun sakıncalarına ortadan kaldırmak adına

şema sistemi uygulanabilir. Bu sistem, yazmaları, tarih ve akrabalıklarına göre, bir

şecere hâlinde ifâde etmektir.

a. Şema sistemi sâyesinde en iyi yazmayı anlama işi

kolaylaşacaktır. Şekilde de görüldüğü üzere, B1

yazması C2’den daha iyidir.

b. Şemada sayıca üstün olan yazmalarda ortak hatâların

görülmesi ve kolaylıkla anlaşması mümkün hâle gelir.

c. Sayıca üstün yazmaları bu şekilde şemada


görmek mümkün hâle gelmektedir.

9. Şema sistemi için tâkip edilmesi gereken noktalara da değinilmiştir. Hâdiselerin

aksî istikâmetindedir. Evvelâ yeni nüshaların münasebetleri tâyîn edilir, oradan

nüshaların teşkil edeceği gruplar, sonra bu grupların müşterek esâsları tespit edilir

(Ateş;1942;259).

10. Şema sistemi için tâkip edilmesi gereken üç yol vardır:

4
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

a. Nüshaları, aslına uygunluk durumuna göre değerlendirmek: Sıra ile aynı iki

yazmanının metinleri, birbirinden veyâ bir nüshadan istinsah edilmiş olabilir. Bu

sebeple, yazmaları istinsâh edildikleri şehre göre ayırmak mümkündür.

b. Hem metne hem de nüshanın aslına uygunluk durumunu değerlendirmek: Bu

madde, kesin sonuçlar vermektedir. Bir eserin birkaç nüshasında aynı yerde aynı

boşluk var ise, bu nüshalar birbirinden istinsâh edilmiş olabilir; tarihi daha eski olan

bir nüshada aynı yerde bir leke varsa, bu yazmaların o nüshadan geldiği kesin olarak

anlaşılabilir.

c. Yalnız metne göre değerlendirmek: Buna göre, şema ortak hatâlara göre

yapılmalıdır. Bunu yaparken, ihtimâl/olasılık üzerine bir yol izlenmelidir.

11. Şema sisteminin oluşturulmasında izlenilen yollar, Batı’da bazı eleştirilere

mârûz kalmıştır. Ancak nüshalardan asıl esere ulaşmak adına kullanılan en faydalı

yol ortak hatâ sistemidir. Bu sistem, daha kesin sonuçlar vermektedir.

12. Yukarıda değinilen maddelere göre oluşturulan eserler neşrolunurken, bâzı

teknik unsurlar kullanılmalıdır. Bunlar:

a. Aparatta, yâni nüsha farklarının gösterildiği hâşiyede, istinsah hatası ve müellifin

ihmâl veya yanlışından şüphe edilecek bütün yerler gösterilecektir. Bundan başka

tezatlar, gayr-i muhtemel olan şekiller, tarih yanlışları, müphem yerler ve vezin

hataları kaydedilecektir.

b. Neşre esâs olarak bir nüsha alınmış ise, o nüshanın kabul edilmemiş bütün

rivâyetleri (leçon) gösterilecektir. Esâs bir nüsha grubu ise, archetype 'ten ileri gelmiş

ve kabul edilmemiş olan bütün rivayetler kaydedilir.

c. Eğer rivâyetler çok farklı ve pek fazla ise, en mühimleri aparata alınır, diğerleri

metnin sonuna ilâve edilir.

5
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

d. Numara ile kaydedilmiş iki rivayet arasında || işareti bulunur. Hiç olmazsa, daha

yayılmış bir usûle göre, bu numaralar kere içine âlınır. Numarasız farklar | işareti ile

ayrılır.

e. Kabul edilmiş rivâyet başa alınır ve diğerlerinden iki nokta ile ayrılır. Rivâyet

grubunun sonuna hiç bir tenkit işareti konulmaz. Bir nüshada bulunmayan kelime ve

cümleler — işareti ile fazla olanlar ise, + işareti ile gösterilir (Ateş; 1942;261).

13. Bu teknik unsurlara uygun Doğu’da pek az esere rastlanır. Örnek olarak şu üç

esere bakılabilir: H.Ritter ‘in İlâhî-nâme, J.Rypka’nın Heft Peiker ve L. Massignon et

P. Kraus’un Akhbâr al-Hallâj.

Buraya kadar sıralanmış olan on üç madde, Batı’da metin tenkidi ve onun

usûllerinin genel hatlarından ibarettir. Bizde, bu usûller henüz tam olarak

belirlenememiş, bu yüzden var olan örneklerde birçok hatâ yapılmıştır. Bu

bakımdan, yukarıda verilen Batı’daki tenkit usûlleri bağlamında Nihad Sami

Banarlı’nın Dasitân-ı Mülûk-i Al-i Osman Cemşîd ve Hurşîd Mesnevisi adlı eserinin

değerlendirilmiştir. Bunlara göre, Banarlı’nın neşri, müellifin kaleminden çıkmış

metni bulmak amacı üzerine kurulmuştur. Filologlar, asıl metni bulmak ister, bunu

da bir nüsha veya birkaç nüsha grubunu esâs alarak yapar. Fakat Banarlı’da bu

durum söz konusu değildir.

Banarlı’nın değerlendirmeye aldığı nüshalar hakkında ayrıntılı ve niteliklerini

gösteren bir açıklama yapması gerekirken, nüshaların birbiriyle ilişkisi hakkında

hiçbir açıklama yapılamamıştır. Nâşir, gâliba, kendi gördüğü İstanbul’da bulunan

nüshaları, tarih sırasına göre dizmiştir. Bu noktada herhangi bir bilgi

verilmediğinden, sıralamadaki amacının da ne olduğunu kavrayamıyoruz.

Nüshaların karşılıklı kıymetleri ve şecerenin tespiti üzerinde hiç

durulmamıştır. Eserde, rivâyetlerin çoğu kaydedilmemiştir. Bundan dolayı aparata

bakarak, nüshalar hakkında hüküm vermek imkânsızdır. Karşılaştırılan A, B, C ve F

nüshalarında iki önemli hatâ vardır: 1. A ve C’de yazımı aynı olan kelimler hakkında

6
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

hiçbir anlam karşılığı verilmemiştir. 2. A ve C olan sulhidi kelimesi, B ve F

nüshalarında mulhid kelimesi vardır.

Karşılaştırılan dört nüshaya göre, metin ve aparat noksanlığı söz konusudur.

Nâşirin, bu işin tekniğini henüz kavrayamadığı âşikârdır. Neşirde, seçilmiş olan

başlıklarda hangi nüshanın esâs alındığı anlaşılmamaktadır. Müellifler, çoğunlukla

eserlerine başlıklar koymamaktadır. Başlıkları sonradan müstensihler eklemekte,

böyle olmasa da, bu başlıklar çoğunlukla büyük değişmelere uğramış olur.

Nâşir, neşirlerinde aynı yazımda olan kelimeleri farklı şekilde okuyarak, farklı

anlamlar kazanmasına sebep olmuştur. Meselâ, lutf kelimesi yerine mihr kelimesi

alınmıştır. Bunu, nüshalara bakarak tercih etmesi gerekirdi.

Bu inceleme sonucunda, Banarlı’nın neşri, ilmî usûllere uygun olarak

yapılmamıştır. Memleketimizde metin tenkidi usûlleri hakkında bir şey yazılmış

olmaması, göz önünde iyi nümûnelerin bulunmaması sebebi ile bunları mâzûr

görmek lâzımdır. Fakat mukâbelenin ciddiyetle ve tam olarak yapılmamış olması,

tarihî dile ve onun husûsiyetlerine ehemmiyet verilmemesi ve bilhâssa rivâyetlerin

intihâbında evvelden vazolunmuş veya metnin tetkikinden meydana çıkmış bir

kâideye riâyet edilmemiş olması bu neşrin belli başlı kusurlarındandır (Ateş; 1942;

267).

7
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

AHMED ATEŞ’İN "METİN TENKİDİ HAKKINDA" ADLI MAKALESİNİN KISA

ÖZETİ3

Rabia ŞAFAK4

Ahmed Ateş, Metin Tenkidi Hakkında adlı makalesinde, Batı’daki tenkit

usûllerini on üç maddede sıralamış, ardından Nihad Sami Banarlı’nın Dasitân-ı

Mülûk-i Al-i Osman Cemşîd ve Hurşîd Mesnevisi adlı eserini bu maddeler

bağlamında değerlendirmiştir. Bunu yaparken de, P. Collomp’un 1931’de

yayımladığı La critique des textes (Metin Eleştirisi) adlı eserinden de tetkik noktasında

yararlanmıştır. Bu bağlamda sıraladığı on üç madde şu şekildedir:

1. Filoloji, Batı’da dilbilim olarak bilinmekle birlikte, antiquite bilgisi olarak da

bilinmektedir. İnceleme alanı eşya üzerindeyse arkeolojinin, metin esâsına

dayanıyorsa filolojinin inceleme alanına girmektedir. Filolojinin konu alanına giren

bir konu ise, tarih üzerine yapılan çalışmaların malzemesini oluşturan metnin gerçek

olup olmadığı, kaynağının ne olduğu ve metinlerin doğru tespit edilmesidir.

2. Metin doğru tespit edilmesi ve bu doğrultuda yayımlanmasında ki amaç,

okuyucunun, yazarın kaleminden çıkan metne en yakın olanı görmesidir. Metin

tenkidinin amacı ise, orijinal olanı bulma ve ona ulaşmak adına kullanılan araçları ve

takip edin yolun bütünüdür.

3. İstinsâh hatâlarının yapıldığı kesin olarak bilindiğine göre, bugünkü yazmalarda

o hatâları göster şekillerdir. Bu bağlamda müstensihin bazı yanlışları vardır. Bunlar;

müstensih, dalgınlıkla kelimeyi farklı bir şekilde yazabilir; müstensihin bir kelimeyi

yanlış okumasıyla veyâ yazı sistemin değişmesinden doğan yanlışlıklar söz konusu

3
Ateş,A.(1942). Metin Tenkidi Hakkında. Türkiyat Mecmuası. 7-8 (1), 253-267.
4
Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans
Öğrencisi, Kayseri/TÜRKİYE https://orcid.org/0009-0008-5322-6640.

8
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

olabilir; müstensihten önce, herhangi bir okuyucunun bildiği veyâ okuyamadığı bir

kelimeyi sayfanın bir kenarına yazmasıyla, müstensihin bunu metnin bir parçası

olarak görüp metne eklemesinden doğan yanlışlar da mümkündür.

4. Metin tenkitçisinin sâhip olması gereken özelliklerden biri de, yazarın

kaleminden çıkan metnin neler olup, neler olmayacağını bilmesidir. Dolayısıyla

metin tenkitçisi, mantık çevresinde, yazarın kullandığı dilbilgisi şekline göre ve

yazarın, düşüncelerine ters düşecek ifâdelere yer vermeyeceğini hesaba katarak bir

değerlendirmeye tâbi tutması gerekmektedir.

5. Metin tenkidi meselesinde yapılması gereken iki husûs vardır: Birincisi, eserin

doğrudan ve dolaylı rivâyetlerini toplayıp gözden geçirmek; ikincisi ise, yazmaların

asıl metni bulunmadığı durumlarda orijinal metne en yakın olanı esâs almaktır.

6. Beşinci maddedeki durumları gerçekleştirdikten sonra, yazmalara, mâhiyetlerine

ve geldikleri yere göre işâret vermektir.

7. Müellifin sözlerini doğru şekilde bulabilmek için, asılan en yakın tarihli olan

yazma esâs alınır, çok zorunlu olduğu yerlerde, diğer yazmalara göre, düzletme

yapılır ve nüsha farkları kaydedilir.

8. En doğru yazmayı bulmak için şema sistemi yapılmalıdır. Bu sistem, yazmaları,

tarih ve akrabalıklarına göre, bir şecere hâlinde ifâde etmektir.

9. Şema sisteminde, önce yeni nüshaların münasebetleri belirlenir, oradan nüshaların

teşkil edeceği gruplar, sonra bu grupların müşterek esâsları tespit edilir.

9
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

10. Şema sistemin tâkip edinilen üç yol vardır: 1. Nüshaları, aslına uygunluk

durumuna göre değerlendirmek, 2. Hem metne hem de nüshanın aslına uygunluk

durumunu değerlendirmek, 3. Yalnız metne göre değerlendirmek.

11. Nüshalarda en doğru esere ulaşmak adına kullanılan en doğru yöntem, hatâlar

sistemidir.

12. Eserler neşredilirken kullanılan bâzı teknik unsurlar şunlardır:

a. Aparatta, yâni nüsha farklarının gösterildiği hâşiyede, istinsah hatası ve müellifin

ihmâl veya yanlışından şüphe edilecek bütün yerler gösterilecektir. Bundan başka

tezatlar, gayr-i muhtemel olan şekiller, tarih yanlışları, müphem yerler ve vezin

hataları kaydedilecektir.

b. Neşre esâs olarak bir nüsha alınmış ise, o nüshanın kabul edilmemiş bütün

rivâyetleri (leçon) gösterilecektir. Esâs bir nüsha grubu ise, archetype 'ten ileri gelmiş

ve kabul edilmemiş olan bütün rivayetler kaydedilir.

c. Eğer rivâyetler çok farklı ve pek fazla ise, en mühimleri aparata alınır, diğerleri

metnin sonuna ilâve edilir.

d. Numara ile kaydedilmiş iki rivayet arasında || işareti bulunur. Hiç olmazsa, daha

yayılmış bir usûle göre, bu numaralar kere içine âlınır. Numarasız farklar | işareti ile

ayrılır.

e. Kabul edilmiş rivâyet başa alınır ve diğerlerinden iki nokta ile ayrılır. Rivâyet

grubunun sonuna hiç bir tenkit işareti konulmaz. Bir nüshada bulunmayan kelime ve

cümleler — işareti ile fazla olanlar ise, + işareti ile gösterilir (Ateş; 1942;261).

13. Teknik unsurlardan bahseden üç kaynak vardır: H.Ritter ‘in İlâhî-nâme,

J.Rypka’nın Heft Peiker ve L. Massignon et P. Kraus’un Akhbâr al-Hallâj.

10
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

Bu on üç tenkit usûlleri bağlamında Nihad Sami Banarlı’nın mesnevisini

değerlendirdiğimizde, nâşirin zikrediği üzere on üç nüsha kullanılmış, buradaki

amaç, müellifin kaleminden çıkmış metni bulmak adınadır. Ancak filologlara göre,

asıl metni bulmak için bütün nüshaları değil, bir veyâ birkaç nüsha esâs alınmalıdır.

Banarlı, esâs aldığı on üç nüsha için ayrıntılı ve niteliklerine göre değerlendirme

yapması gerekirken, nüshalar hakkında hiçbir değerlendirme yapmamıştır.

Nüshaların tarih sıralaması yapmıştır, ancak bu konuda da bilgi verilmediğinden,

sıralamadaki amacının ne olduğu hakkında bilgi sâhibi değiliz. Nüshaların karşılıklı

kıymetleri ve şecerenin tespiti üzerinde hiç durulmamıştır. Eserde, rivâyetlerin çoğu

kaydedilmemiştir. Bundan dolayı aparata bakarak, nüshalar hakkında hüküm

vermek imkânsızdır.

Karşılaştırmaya aldığı dört nüshanın, metin ve aparat noksanlığı söz konusudur.

Nâşirin, bu işin tekniğini henüz kavrayamadığı âşikârdır. Neşirde, seçilmiş olan

başlıklarda hangi nüshanın esâs alındığı anlaşılmamaktadır.

Değerlendirme sonucunda, Banarlı’nın neşri, ilmî usûllere uygun olarak

yapılmamıştır.

11
[Belge başlığ ını yazın] [Yıl
]

AHMED ATEŞ’İN "METİN TENKİDİ HAKKINDA" ADLI MAKALESİNİN

KELİME ÖZETİ5

Rabia ŞAFAK6

Bu makaleye âit kelime özet:

Nihad Sami Banarlı, mesnevi, fasıl, edition critique (kritik baskı), Kitâb-ı

Mukâddes, Yunan-Lâtin klâsikleri, filoloji, lisâniyât (dilbilim), antiquite (eski

zamanlara âit, eski devirlerden kalma, antika), arkeoloji, metnin doğru tespiti,

orijinal, istinsah hatâsı, müstensih yanlışları, dalgınlık, yanlış okuma, yazı sisteminin

değişmesi, mantık, dilbilgisi, recensio (göden geçirmek), bilâvasıta, bilvasıta, tasnif,

tenkit, emendatio(dolaylı), geldikler yer, mahiyet, muayyen, nüsha farkları

(variante), mahzur, şema sistemi, takip edilecek yol, kat’î netice, teknik şartlar,

aparatta, H. Ritter, J. Rypka, L. Massignın et P. Kraus, nâşir, mufassal, tavsif,

mütekabil, noksanlık, başlık, tenkid usûlleri.

5
Ateş,A.(1942). Metin Tenkidi Hakkında. Türkiyat Mecmuası. 7-8 (1), 253-267.
6
Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans
Öğrencisi, Kayseri/TÜRKİYE https://orcid.org/0009-0008-5322-6640.

12

You might also like