Professional Documents
Culture Documents
Tartari̇ca Ki̇tap Düzenlendi̇
Tartari̇ca Ki̇tap Düzenlendi̇
tari
A t l a s
ca
та rs а
та т n
а
т t
tаs
r а n
T A T A R L A R V E
A V R A S Y A
H A L K L A R I N I N
T A R İ H İ
T A T A R İ S T A N
C U M H U R İ Y E T İ :
D Ü N Ü V E B U G Ü N Ü
Tataristan Cumhuriyeti Ş. Mercanî Tarih Enstitüsü
Tataristan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanlığı
Tar
tari
A t l a s
ca
Projenin Bilimsel Yöneticisi:
Rafail Hakimov
Türkçe’ye çeviri:
İlyas Kemaloğlu
Y a y ı n e v i
F e o r i y a
Yazı İşleri Üyeleri: R. S. Hakimov (kurul başkanı, proje yöneticisi), R. R. Salihov, R. U. Amirhanov, N. M. Valeev,
A. G. Gallyamova, İ. A. Gilyazov, V. N. Gorlov, L. V. Gorohova, İ. K. Zagidullin, İ. V. Zaytsev, R. Z. Zakirov, İ. L. İzmaylov,
D. M. İshakov, O. A. Klüs, S. G. Klyaştornıy , R. Z. Mahmutov, R. N. Musina, D. M. Mustafin,
R. M. Muhametşin, H. G. Nadırova, L. N. Nugumanova, Yu. P. Perevedentsev, V. Yü. Selin, A. G. Sitdikov,
F. M. Sultanov, R. K. Urazmanova, Yu. S. Hudyakov, F. Ş. Huzin, D. R. Şarafutdinov
Giriş 9
Tarih
E s k i D e v i r l e r d e Ta t a r i s t a n To p r a k l a r ı İdil Bulgar Devleti
Taş Devri (İ. Yü. Strikalov) 14 Bulgar Öncesi Dönem (İ. Yu. Strikalov) 158
Mamut Avcılarının İç Dünyası (İ. Yü. Strikalov) 18 ProtoSlavlar İdil Bölgesinde (S. G. Klyaştornıy) 161
Erken Maden Taş Çağı (İ. Yü. Strikalov) 26 Eski Macarlar (V. S. Petruhin) 162
Hayvancılığın Doğuşu (İ. Yü. Strikalov) 30 Eski Macar Kadın Kıyafeti (M. V. Gorelik) 163
Arilerin Ülkesi (S. G. Klyaştornıy) 40 Macar Ağır Süvari Birliği (M. V. Gorelik) 163
Erken Demir Çağı (İ. Yü. Strikalov) 42 Bulgar Devleti 164
Orta İdil’deki FinUgorların Askerî Faaliyetlerinde Orman İdil Bulgar Devleti’nde İslâmiyet
ve Bozkırın Yeri (M. V. Gorelik) 50 (Ş. F. Muhammedyarov) 170
Bulgar Şehirleri 174
XIXIII. Yüzyıllarda Kazan (İ. L. İzmaylov) 176
Av r a s y a B o z k ı r l a r ı n ı n E r k e n G ö ç e b e l e r i Bulgar Hükümdarlarının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 180
Bulgarların Silahları (M. V. Gorelik) 181
İskit Çağı (S. G. Klyaştornıy) 52 Büyük İdil Yolu (İ. Yü. Strikalov) 182
Kimmerlerin Süvarî Birliği (M. V. Gorelik) 57
İskitSibir Hayvan Üslubu 58
İskitler (D. S. Raevskiy) 60 M o ğ o l - Ta t a r D ö n e m i
İskitlerin Silahları (M. V. Gorelik) 63
Sakalar (S. G. Klyaştornıy) 64 Moğol İmparatorluğu 186
Dağlık Altay’daki Kurganlar 67 XXIII. Yüzyıllarda Merkezî Asya Tatarları
Sarmat Devri (S. G. Klyaştornıy) 68 (S. G. Klyaştornıy, M. V. Gorelik) 188
Sarmat Ordusu (M. V. Gorelik) 70 Moğol Soyluları (M. V. Gorelik) 200
Hun Devleti (S. G. Klyaştornıy) 72 MoğolTatar Ordusu (M. V. Gorelik) 204
Hunların Silahları (M. V. Gorelik) 74 Altın Orda 206
Hun Hükümdarının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 75 Büyük Batı Seferi, 1236–1242 (A. A. Astaykin) 208
Avrupa’daki Hunların Kıyafeti (M. V. Gorelik) 75 Altın Orda Hanları (M. V. Gorelik) 218
Altın Orda Ordusu (M. V. Gorelik) 224
Bozkır İmparatorluklarının Çağı Altın Orda’da İslâmiyet (Ş. F. Muhammedyarov) 226
Altın Orda Seramiği 227
Göktürk İmparatorluğu (S. G. Klyaştornıy) 92 Altın Orda Döneminde Kazan (İ. L. İzmaylov,
Türk Ordusu (M. V. Gorelik) 106 S. G. Klyaştornıy, F. Ş. Huzin, A. G. Sitdikov) 228
Soylu Türk Hükümdarının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 107 Altın Orda Altını 229
Soylu Türk Kadınının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 107 Altın Orda Edebiyatı (R. R. Buharaev) 230
İpek Yolu (İ. Yü. Strikalov) 108 Cucioğullarının Şeceresi (A. A. Astaykin) 234
Budizm ve Türklerin Manevî Kültürü
(Ts. B. Badmajapov) 110 Altın Orda’nın Mirasçıları
Göçebe Türklerin Dünyası 112
Uygur Kağanlığı (Yu. S. Hudyakov) 114 Tatar Devletleri (D. M. İshakov) 242
Kırgız Kağanlığı (Yu. S. Hudyakov) 120 Kırım Hanlığı (İ. V. Zaytsev) 246
Büyük Bulgar Devleti 124 Astarhan Hanlığı (İ. V. Zaytsev) 258
Bulgar Ordusu (M. V. Gorelik) 128 Sibir Hanlığı
Kubrat Han (M. V. Gorelik) 128 (İ. Yu. Strikalov, Ş. F. Muhammedyarov) 262
Hazar Kağanlığı (V. S. Petruhin) 130 Nogay Ordası
Hazar Kağanlığı’nda Alanlar (M. V. Gorelik) 137 (İ. Yu. Strikalov, Ş. F. Muhammedyarov) 270
Hazar Ordusu (M. V. Gorelik) 138 Kazan Hanlığı (Ş. F. Muhammedyarov) 276
Kağanın Resmî Kıyafeti (M. V. Gorelik) 139 Moskova Rusyası’nın Süvarî Birliği (M. V. Gorelik) 283
Büyük Bozkırın Göçebeleri Kazan Ordusu (M. V. Gorelik) 288
Kimekler ve Kıpçaklar (S. G. Klyaştornıy) 140 Kazan Hanının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 289
Kimeklerin Askerî Kültürü (M. V. Gorelik) 143 Soylu Tatar Kadınının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 289
Avrasya’nın Batısındaki Oğuzlar (M. V. Gorelik) 148 Muhammedyar’ın Edebî Eserleri (A. D. Vasilyev) 295
Oğuz Askerinin Teçhizatı (M. V. Gorelik) 148 Edigey Destanı (A. D. Vasilyev) 296
Selçuklu Ordusu (M. V. Gorelik) 149 Hanlığın Başkenti Kazan (1438–1552) (İ. L. İzmaylov,
Kıpçaklar Doğu Avrupa’da (M. V. Gorelik) 152 F. Ş. Huzin, A. G. Sitdikov) 298
Kıpçak Kadınının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 153 XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Kazan (İ. L. İzmaylov) 302
Kıpçaklar ve Ruslar: 200 Yıllık Savaş ve Barış
(A. A. Astaykin) 154
Rus Hâkimiyeti Dönemi Ta t a r i s t a n H a l k l a r ı n ı n E t n o g r a f y a s ı
Hizmetli Tatarlar (A. V. Belyakov) 304 Halklar ve Kültürler (G. R. Stolyarova) 562
Kasım Hanlığı Ruslar (G. R. Stolyarova) 564
(Ş. F. Muhammedyarov, S. Yu. Şokarev) 308 Çuvaşlar 572
PolonyaLitvanya Tatarları (İ. V. Zaytsev) 318 Mari Halkı (T. B. Nikitina, G. A. Arhipov, G. A. Sepeev)
XVII. Yüzyılda Kazan İli (A. İ. Gilyazov) 326 576
XVII. Yüzyılda Kazan (H. G. Nadırova) 331 Mordvalar (N. F. Mokşin) 580
XVIII. Yüzyılda Kazan İli (A. İ. Gilyazov) 336 Udmurtlar (V. E. Vladıkin, L. S. Hristolübova) 586
XVIII. Yüzyılda Kazan (H. G. Nadırova) 362
XIX. Yüzyılda Kazan Vilayeti
XIX. Yüzyılın İlk Yarısı (G. M. Mustafina, Ta t a r D i a s p o r a s ı
L. M. Sverdlova) 366
1812 Borası... (G. M. Mustafina, L. M. Sverdlova) 376 Eski Sovyet Coğrafyası (R. B. Gaynetdinov) 590
Toplumsal Hareketler. Yurt Dışındaki Tatarlar (R. B. Gaynetdinov) 602
XIX. Yüzyılın İlk Yarısı
(G. M. Mustafina, L. M. Sverdlova) 378
Kazan Bölgesinin Kültürü (G. M. Mustafina, Dinî Hayat
L. M. Sverdlova) 384
Büyük Reformlar (İ. K. Zagidullin, G. M. Mustafina, Tataristan’da İslâmiyet (Ş. F. Muhammedyarov) 610
L. M. Sverdlova) 394 İslâm Tarihi ve Akideleri (Ş. F. Muhammedyarov) 611
Vilayet Ekonomisi XIX. Müslümanların Günlük İbadetleri (R. R. Buharaev) 614
Yüzyılın İkinci Yarısı 404 İslâm ve Günümüz (R. S. Hakimov) 616
Toplumsal Hareketler Şemail (R. İ. Şamsutov) 618
XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı 416 Tataristan’da Hristiyanlık 620
XIX. Yüzyılda Kazan (H. G. Nadırova) 418 Raifa Manastırı 624
Kültür Sviyajesk 626
XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı 422
Tataristan Halkları
Politika
Nüfus
Tataristan Cumhuriyeti’nin Dış Münasebetleri 668
Nüfusun İçeriği KASTAMONU ŞİRKETİ 674
Etnoslar ve Dinler KARARLAŞTIRILAN İŞARETLER 676
(S. G. Safronov) 494
Nüfus Dağılımı. Demografi
(A. G. Mahrova, A. A. Sidorenko) 504
Ta t a r H a l k ı n ı n E t n o g r a f y a s ı
Genel Bilgiler (D. M. İshakov, İ. L. İzmaylov) 508
Türk Dilleri (A. D. Vasilyev) 518
Sosyal Yapı (R. M. Muhametşin, R. R. Salihov,
R. R. Hayrutdinov) 524
Sabantuy 534
Geleneksel Ekonomi (N. A. Halikov, N. H. Halitov) 538
Deri Mozaiği (L. İ. Sattarova) 548
Manevî Kültür (R. N. Musina, R. K. Murazmanova) 550
Avrasya’nın Türk Halklarının
Algısında Mekân ve Zaman (R. R. Buharaev) 560
T ü r k i y e C u m h u r i y e t i K a z a n
B a ş k o n s o l o s l u ğ u v e b i z z a t T ü r k i y e
C u m h u r i y e t i K a z a n B a ş k o n s o l o s u
T u r h a n D i l m a ç ' a v e r d i k l e r i d e s t e k
d o l a y ı s ı y l a t e ş e k k ü r b o r ç l u y u z .
K i t a b ı n T ü r k ç e ’ y e ç e v i r i v e b a s ı m ı ,
K A S T A M O N U Ş i r k e t i v e b i z z a t H a y a t
H o l d i n g Y ö n e t i m K u r u l u B a ş k a n ı Y a h y a
K i ğ ı l ı ' n ı n m a d d î d e s t e ğ i s a y e s i n d e
g e r ç e k l e ş t i .
Giriş
Atlas Tartarica, Tataristan Cumhuriyeti ve Tatar halkı farklı özellikleri dahi onu lehçe olarak nitelendirmeye
nın historiyografisinde bölgenin tarihini, coğrafyasını yeterli oldu. Dil ve etnografya farklılıklarının temelin
ve tarihî kaderini gerek zaman gerekse de coğrafya de günümüzde her biri bağımsız bir millet olmaya
açısından bu kadar geniş ve bütün olarak ele alan ilk aday ayrı gruplar oluşturulmaya çalışıldı. Şüphesiz
yayındır. Mişer, Astarhan ve Sibirya Tatarlarının dili, Kazan
Umumî Tatar tarihini yazan bilim adamları, Tatar tari Tatarlarının dilinden ayırt edilmektedir. Ancak ne
hinin araştırılmasının metodolojik sorunları olursa olsun burada, bölgesel özelliklere sahip olan
üzerinde de durmuşlardır. Şehabeddin tek Tatar edebî dilinin kullanımı ve ortak Tatar kültü
Mercanî Mustafadü’lAhbar fi Ahvali Kazan rünün nüansları söz konusudur. Bu şartlarda da dilin
ve Bulgar adlı eserinde şöyle yazmıştır: lehçelerini ayırmak ve özellikle de bağımsız halklar
“İslâm dünyasının tarihçileri çeşitli dan (Sibirya Tatarları vs) bahsetmek ihtiyatsızca bir
dönemlerle ilgili bilgi vermek ve adımdır. Bazı tarihçilerin anlayışını kabul edecek olur
insan toplumunu anlamak için sak Lehçe konuşan Litvanya Tatarlarını da Tatar halkı
başkentler, halifeler, hükümdarlar, na dâhil etmek mümkün değildir.
bilim adamları, Sufiler, farklı sos Bir halkın tarihini etnonim değişikliğine indirgemek
yal tabakalar, eski âlimlerin doğru değildir. Çin, Arap ve diğer kaynaklarda geçen
düşünceleri, eski doğa ve günlük “Tatar” etnonimi ile günümüz Tatarları arasındaki
hayat, bilim ve zanaatlar, savaş bağlantıyı takip etmek çok zordur. Günümüz Tatarları
ve isyanlar hakkında geniş ile Eski ve Ortaçağ kabileleri arasında doğrudan
malumatlar topladılar… antropolojik ve kültürel bağlar kurmak ise hiç doğru
Tarih bilimi; bütün millet değildir. Bazı uzmanlar, gerçek Tatarların Moğol
ve kabilelerin kaderini kap kökenli olduğunu ileri sürmektedirler. Bununla birlik
samakta, ilmî yönlendirme te başka görüşler de mevcuttur. Gerçekten de bir
lerle tartışmaları kontrol zamanlar “Tatar” etnonimi, Moğol kabilelerinden biri
etmektedir.” Bunları söy için kullanılıyordu. Reşidüddin konuyla ilgili şunları
lerken Mercanî, Tatar yazmıştır: “Onların gücü ve şöhretleri dolayısıyla diğer
tarihini araştırma Türk kavimleri, farklı isimlere ve diğer farklılıklara rağ
metotlarını ön plana men onların adlarıyla meşhur oldular ve herkes “Tatar”
çıkarmasa da eserinde olarak adlandırıldı. Bu farklı kavimler de “Tatar” olduk
Tatarların etnik kökenleri larını ileri sürerek kendilerini güçlü ve onurlu hissettiler.
ni, onların devletçiliğini, hüküm Bu durum günümüzde de aynen yaşanmaktadır. Çengiz
darlarını, ekonomi, kültür ve dinlerini, Tatar halkı Han ve onun soyunun refahı dolayısıyla Celairiler,
nın Rusya İmparatorluğu içerisindeki durumunu ele Tatarlar, Ongutlar, Kereitler, Naymanlar, Tangutlar gibi
aldı. çeşitli Türk kabileleri kendilerini Moğol olarak adlandır
Tarih araştırmalarında etnik faktör, önemli konular maktadırlar. Hâlbuki her birinin ayrı adı ve lakabı vardı
dan biridir. Kendi devletlerine sahip olmadan önce ve eskiden bu ismi kabul etmiyorlardı. Onların şimdiki
Tatarların tarihi daha çok etnogeneze dayanıyordu. torunları bundan dolayı eskiden beri Moğol adıyla bilin
Aynı şekilde devletin kaybedilmesi de etnik süreçlerin diklerini düşünmektedirler. Ama bu böyle değildir.
araştırılmasını ilk plana çıkartmaktadır. Devletin var Eskiden Moğollar, bozkırdaki Türk kavimlerinden yal
oluşu, etnik faktörü ikinci plana itse de bu faktör, tari nızca biriydiler.”
hî araştırmaların bir meselesi olarak onun bağımsızlı Tarihin çeşitli dönemlerinde “Tatar” adı, çok farklı
ğını korumaktadır. Hatta bazen etnos, devleti oluştu halklar için kullanıldı. Bu husus sıkça kaynakların
ran faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bu da doğrudan müelliflerinin etnik aidiyetine bağlıydı. Örneğin
tarihin akışına yansımaktadır. Tatar halkının tek bir Macar Kralı IV. Bela’nın XIII. yüzyılda Kıpçakların yanı
etnik kökeni yoktur. Tatarların ataları arasında Hunlar, na elçi olarak gönderdiği Keşiş Yulian, “Tatar” adını,
Bulgarlar, Kıpçaklar, Nogaylar ve bu eserden de anla Yunanca’daki “cehennem” anlamındaki “tartaros”
şılacağı üzere farklı halk ve kabilelerin temelinde eski terimine bağlamıştır. Bazı Avrupalı tarihçiler ise
dönemlerde oluşan başka halklar yer almaktadır. “Tatar” etnonimini Yunanlıların “barbar” terimini kul
Günümüz Tatarlarının oluşumuna FinUgorlarla landıkları anlamda kullanıyorlardı. Örneğin
Slavlar da etki ettiler. Tatarların ataları olarak yalnız Avrupalıların bazı haritalarında Moskova Rusyası,
ca İdil Bulgarlarını göstermek ya da Tatar adlı eski bir “Moskova Tartarya’sı” veya “Avrupa Tartarya’sı” ola
halkın arayışına girmek, bilimsellikten uzaktır. rak gösterilmiştir.
Günümüz Tatarlarının ataları hiçbir zaman izole ola XVIXIX. yüzyıllarda da “Tatar” etnoniminin tarihi çok
rak yaşamadılar, tam tersine daima hareket hâlinde karışıktı. Damir İshakov bu süreci şöyle özetlemekte
olup Türk ve Türk olmayan halklarla etkileşim içeri dir: “Altın Orda’nın parçalanma sürecinde ortaya çıkan
sinde oldular. Aynı zamanda bütün devlet yapıları, Tatar hanlıklarında “Tatar” terimi daha çok askerî hiz
resmî dil ve kültürü düzenleyerek halk ve kabilelerin metli sınıfın temsilcileri için kullanıldı… Bunlar, eski
karışımını sağlıyorlardı. Devletin her zaman etniği Altın Orda coğrafyasında “Tatar” adının yayılmasında
oluşturan en önemli faktör olduğu göz önünde bulun büyük rol oynadılar. Hanlıkların yıkılmasından sonra bu
durulduğunda bu görüş daha da gerçekçi olmaktadır. terim, sıradan halk için de kullanılmaya başlandı.
Kaldı ki İdil Bulgar Devleti, Altın Orda, Kazan, Bununla birlikte halk arasında çok sayıda bölgesel isim
Astarhan ve diğer hanlıklar uzun süre tarih sahnesin ile İslâmiyet’e mensubiyete işaret eden “Müslüman”
de kaldılar. Bu süre, yeni etnik unsurların oluşumu için terimi de etnik isim olarak kullanılıyordu. Bu isimlerin
yeterliydi. Etnosların karışımında din de güçlü bir fak terk edilip “Tatar” etnoniminin ulus adı olarak yaygın
tördü. Ortodoksluk Rusya’da vaftiz edilen halkların laşması, mill î birliğin kurulması ile bağlantılıydı.”
çoğunu Ruslaştırırken, Ortaçağ’da İslâmiyet de aynı Bütün bu görüşlerde şüphesiz çok doğru tespitler var
şekilde birçok kimseyi Tatar Türkü’ne dönüştürdü. dır. Ancak yine de “Tatar” teriminin sınırını mutlak bir
Son yıllarda bilim adamları arasında Tatar halkının şekilde çizmek mümkün değildir. Dolayısıyla “Tatar”
içerisinde farklı dil, etnografya ve diğer özellikleri etnonimi, ilmî tartışma konusu olarak kalmaya
arama eğiliminin olduğu görülmektedir. Dilin küçük devam etti ve etmektedir. Kesin olarak bilinen husus
ise 1917 Devrimi’ne kadar İdil, Kırım ve Litvanya XVI. yüzyıldan itibaren başlayan Tatarlara baskı yılla
Tatarlarının yanı sıra Azerbaycan Türkleri ile Kuzey rında ise kendi aralarında sıkı bağlara sahip olmayan
Kafkasya ve Güney Sibirya’daki bazı Türk halklarının ayrı gruplar, kültürel geleneklerin muhafızı oldular.
da “Tatar” olarak adlandırılmasıydı. Ancak nihayetin Dinî topluluk her zaman tarihî gelişimde önemli rol
de yalnızca İdil ve Kırım Tatarları, “Tatar” adını muha oynamakta, toplumun hangi medeniyetlere dâhil
faza ettiler. olması gerektiği konusunda kriter olmaktadır.
“MoğolTatar” terimindeki iki etnik ismin yanyana Camilerle medreseler, X. yüzyıldan başlayıp 1920’li
neden kullanıldığı sorusunun cevabını bulmak için bu yıllara kadar Tatar dünyasını birleştiren önemli mües
terimin ayrıntılı bir şekilde analiz edilmesi gerekmek seselerdi. Bunların hepsi — devlet, etnos ve dinî top
tedir. Moğollar askerî seferlerinde Türk boylarına luluk — Tatar kültürünün muhafazasını ve tarihin
dayanıyorlardı. Türk kültürü, Çengiz Han kesintisiz olarak gelişimini sağladılar.
İmparatorluğu’nun ve özellikle de Cuci Ulusu’nun “Kültür” terimi çok geniş bir anlama sahip olup toplu
kuruluşunda büyük rol oynadı. Historiyografi öyle bir mun bütün normları ile başarılarını, ekonomiyi (örne
şekilde gelişti ki, Moğollar da Türkler de sıkça “Tatar” ğin tarım), devlet yönetim sanatını, askerî sistemi,
olarak adlandırıldı. Bu hem doğruydu hem de yanlıştı. yazıyı, edebiyatı, sosyal normları vs. kapsamaktadır.
Doğruydu; çünkü Moğolların sayısı fazla değildi ve Kültürü bir bütün olarak araştırmak tarihî gelişim
Türk kültürü (dil, yazı, askerî yapı vs.) zamanla birçok mantığını anlamamıza ve en geniş anlamda bu toplu
halk için ortak kültür hâline geldi. Yanlıştı; çünkü mun yerini tespit etmemize imkân tanımaktadır.
Tatarlar ile Moğollar iki ayrı halktı. Kaldı ki günümüz Kültürü koruma ve gelişimindeki süreklilik, Tatar tari
Tatarları yalnızca Moğollarla değil Ortaçağ’daki hinin sürekliliği ve özellikleri hakkında fikir sahibi
Merkezî Asya Tatarları ile bile özdeşleştirilemezler. olmamızı sağlamaktadır.
Bununla birlikte günümüz Tatarları, VIIXII. yüzyıllar Çalışmamızda halkın tarihindeki önemli evreler ön
da İdilUral’da yaşayan halklarla Altın Orda, Kazan plana çıkarılırken temel kriter olarak kültürel gelişim
Hanlığı ve bu devletlerdeki halkın kültürlerinin varisi mantığı kabul edildi. Kültür, en önemli sosyal düzen
dirler. Dolayısıyla onların Doğu Türkistan ile leyicidir. Bir devletin kuruluşu ve yıkılışını da bir
Moğolistan’da yaşayan Tatarlarla hiçbir bağlantıları medeniyetin ortaya çıkış ve yıkılışını da “kültür” teri
nın olmadığını söylemek de mümkün değildir. Tatar mi üzerinden izah etmek mümkündür. Kültür, top
kültüründe asgarî seviyede mevcut olan Moğol unsu lumsal değerleri belirlemekte, farklı halklar için avan
ru bile Tatar tarihinin oluşumuna etki etti. Nitekim tajlar sağlamakta, çalışmak için dürtücü etkenlerle
Kazan Kremlini’nde mezarları olan hanlar, Çengizo kişiliğin şahsî özelliklerini oluşturmakta, toplumun
ğulları’dır. Bu husus da gözden kaçırılamaz. Tarih açıklığını ve halkların iletişimi için imkânları belirle
sade ve düz çizgili olamıyor. mektedir. Kültür aracılığıyla toplumun dünya tarihin
Tatar tarihi aktarılırken bu tarihi ortak (genel) Türk deki yerini de anlamak mümkündür.
tarihinden ayırmak çok zordur. Ortak Türk tarihi araş Tatar tarihini kaderinin keskin dönüşleri ile birlikte
tırılırken birtakım terminoloji sorunlarıyla karşılaşıl bütün bir resim olarak görmek mümkün değildir.
maktadır. Büyük Türk Kağanlığı, ortak Türk mirası Çünkü zirve dönemlerinin yerini, var olma mücadelesi
olarak kabul edilirken, Büyük Moğol İmparatorluğu ile dil ve kültürün temel unsurlarının korunması için
ve özellikle de Altın Orda Devleti, etnik açıdan daha çaba sarfedildiği dönemler alıyordu.
karmaşık yapılardır. Aslında Cuci Ulusu, Tatar devleti Tatar veya daha doğrusu TürkTatar medeniyetinin
olarak kabul edilmektedir. Buradaki “Tatar” adı da oluşumunun çıkış noktası, Eskiçağ’dan Erken
devlette yaşayan bütün halkları, yani Tatar Türklerini Ortaçağ’a kadar Avrasya’nın karakterini belirleyen
ifade etmektedir. Ancak oluşum süreçleri Altın bozkır kültürüdür. Hayvancılık ile at, ekonominin ana
Orda’da tamamlanan Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler ve özelliğini, hayat tarzını, meskeni, kıyafeti belirledi,
diğer halklar, Tatarları ataları olarak kabul edecekler askerî zaferler sağladı. Eyer, eğri kılıç, güçlü yay,
midir? Tabii ki de hayır. Çünkü kimse bu etnonimin savaş taktikleri ve Tengricilik gibi ideolojinin keşfi ile
Ortaçağ ve günümüz kullanımındaki farklılıkları üze diğer başarılar, dünya kültürüne büyük etkide bulun
rinde durmamaktadır. Günümüz toplumunun algısın dular. Bozkır medeniyeti olmaksızın Avrasya’nın
da “Tatar” etnonimi, Kazan ve Kırım Tatarları ile bağ muazzam coğrafyasının meskûn kılınması mümkün
daştırılmaktadır. Dolayısıyla Zeki Velid î Togan gibi olmazdı. Bu, aynı zamanda bozkır medeniyetinin en
“Türk Tatar Tarihi” terimini kullanmak metodolojik önemli tarihî hizmetidir.
açıdan daha doğru olacaktır. Bu da günümüz 922’de İslâmiyet’in kabulü ve Büyük İpek Yolu, Tatar
Tatarlarının tarihini gerektiğinde diğer Türk halkları tarihinin dönüm noktaları oldu. İslâmiyet sayesinde
nın tarihinden ayrı izleyebilmemize imkân vermekte Tatarlar, o dönemin en ileri medeniyeti olan İslâm
dir. Ancak bu durumda başka bir sorun ortaya çık Dünyası’na dâhil oldular. Bu gelişme, halkın geleceği
maktadır. Bu sorun da ortak Türk tarihi ile Tatar mill î ni ve onun medeniyet özelliklerini belirledi. İslâm
tarihini ilişkilendirme meselesidir. Bazı dönemlerde dünyası ise İdil Bulgarları sayesinde en kuzey sınırına
(örneğin Göktürkler zamanında) ortak tarihten ayrı ulaşmış oldu.
kısımları ayırmak mümkün değildir. Altın Orda döne Göçebe hayattan yerleşik hayata ve şehir medeniye
minde genel tarihin yanı sıra daha sonra bağımsız tine geçiş yapan Tatarların ataları, diğer halklarla ile
hanlıklara dönüşen bölgelerin tarihi ayrı da ele alına tişim kurmak için yeni yollar aramaya başladılar.
bilmektedir. Şüphesiz Tatarlar; Uygurlar, Anadolu, Bozkır, biraz daha güneyde kalmıştı ve yerleşik hayat
Mısır Memlükleri ile de yakın temas içindeydiler. şartlarında at, artık evrensel fonksiyonları yerine geti
Ancak bu bağlantılar Merkezî Asya ile olduğu kadar remiyordu. At, yeni ekonomide yardımcı unsur hâline
organik değildi. Dolayısıyla ortak Türk tarihi ile Tatar geldi. Bu tarihte Bulgar Devleti ile diğer devletler ve
tarihinin nispetine ortak yaklaşım bulmak güçtür. halklar arasında birleştirici unsur rolünü İdil ile Kama
Farklı dönemlerde farklı ülkelerle bu nispet farklıydı. nehirleri oynamaya başladı. Daha geç bir tarihte
Tarihçinin en genel anlamda incelediği konulardan Kırım üzerinden Karadeniz’e çıkış da sağlandı. Bu da
biri de kendisinden önceki kültürü miras alan ve son Altın Orda’nın inkişafının en önemli faktörlerinden
raki nesillere miras bırakan toplumdur. Bu arada top biri oldu. İdil Yolu, Kazan Hanlığı’nda da önemli rol
lum, devlet veya etnos olarak da hareket edebilir. oynadı. Moskova’nın Doğu’ya doğru yayılmasının
Nijegorod Panayırı’nın kurulmasıyla başlaması da sonuçlandı. Bu yapı, “İdil Ural Devleti” formülünden
tesadüfî değildir. Nitekim bu panayır, Kazan’ın eko çok uzak olmakla birlikte yine de şüphesiz olumlu bir
nomisini zayıflattı. Ulaşım aracı olarak İdilKama adımdı. Bu adım olmadan, 1990’da Tataristan
Havzası’nın rolü göz önünde bulundurulmadan Cumhuriyeti’nin devlet egemenliğinin deklarasyonu
Ortaçağ’da Avrasya coğrafyasının gelişimini anlamak mümkün olmayacaktı.
mümkün değildir. İdil Nehri günümüzde de Rusya Tataristan’ın yeni statüsü, cumhuriyetin gelişim ilke
Federasyonu’nun Avrupa kısmının ekonomik ve kültü leri ile Tataristan’ın Rusya Federasyonu, Türk ve İslâm
rel temel fonksiyonunu üstlenmektedir. dünyasındaki yerini belirleme konularını gündeme
Cuci Ulusu’nun başta Büyük Moğol getirdi.
İmparatorluğu’nun bir parçası, ardından da bağımsız Rusya ve Tataristan tarihçileri ciddi bir sınavla karşı
bir devlet olarak ortaya çıkması, Tatar tarihinin karşıyalardır. XX. yüzyıl, başta Çarlık Rusyası’nın
önemli evre ve başarılarından biridir. Çengizoğulları ardından da Sovyetler Birliği’nin yıkıldığı ve dünyanın
döneminde Tatar tarihi dünya çapında gelişip Doğu siyasî haritasının sıkça değiştiği bir asır oldu. Rusya
ve Avrupa’nın çıkarlarını etkiledi. Tatarların askerî Federasyonu da bambaşka bir ülke oldu ve bundan
sanata yaptıkları katkı tartışmasız olup bunun en dolayı geride bırakılan yola da başka türlü bakmalıdır.
büyük göstergesi de üretilen mükemmel silahlarla Rusya, yeni yüzyılda fikrî dayanak noktaları bulma
geliştirilen askerî taktiklerdir. Altın Orda’nın devlet zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Ülkede gerçekleşen
yapısı, Rusya’nın da miras olarak benimsediği posta süreçler ve Rus olmayan halkların “Rusya” algısının
(yam) teşkilatı, finans sistemi, şehircilik ve edebiyat (olumlu ya da olumsuz) oluşumu büyük ölçüde tarih
en yüksek seviyeye ulaştı. Ortaçağ’da başkent Saray çilere bağlıdır.
ile yüzölçümü ve ticaret hacmi açısından kıyaslana Rusya’daki ilmî çevreler, güncel meselelerle ilgili
cak pek az şehir vardı. Avrupa ile yaptığı ticaret saye kendi görüşlerini bildirecek çok sayıda bağımsız araş
sinde Altın Orda, Avrupa kültürü ile tanıştı. Tatar kül tırma merkezinin ortaya çıkacağı olgusunu hesaba
türünün üretim potansiyelinin temeli Altın Orda katmak zorundadırlar. Bundan dolayı Rusya tarihini
döneminde atıldı. Kazan Hanlığı’nda da bu süreç yalnızca Moskova’dan yazmak zor olacaktır. Rusya
kesilmeden devam etti. tarihi, bu ülkenin bütün yerli halklarının tarihi gözeti
Kazan’ın 1552’de Ruslar tarafından ele geçirilmesin lerek bilim adamlarından oluşan heyetler tarafından
den sonra Tatar tarihinin kültürel mirası İslâmiyet kaleme alınmalıdır.
sayesinde korundu. Kültürün hayatta kalmasını sağla Atlas Tartarica, Tataristan Bilimler Akademisi Tarih
yan İslâm, aynı zamanda Tatarların Hristiyanlaştırma Enstitüsü’nün grifiyle basılsa da bu eser Tataristan,
ve asimilasyona karşı verdikleri mücadelenin de bay Rusya ve yabancı ülkelerin araştırmacılarının katkısıy
rağı konumundaydı. la ortaya çıkan bir eserdir. Bu kolektif çalışma, Kazan,
Tatar tarihinde İslâmiyet ile bağlantılı üç dönüm nok Moskova, St. Petersburg’da yapılan ilmî konferans
tası vardı. Bu dönüm noktaları aşağıdaki olayları etki serilerine dayanmaktadır. Atlas Tartarica, Tatar halkı
lemiştir: 1) 922’de İdil Bulgar Devleti’nin İslâmiyet’i nın etnogenezinin, ortak Tatar milleti ve kültürünün
resmî din olarak kabul etmesi. Böylece Bağdad gerçekleştiği coğrafyanın çok sayıda harita ile yansı
Halifesi, Hazar Kağanlığı’ndan bağımsız olan genç tıldığı ilk eserdir. Bu çalışmadaki pek çok konu tartış
devleti tanımış oldu. 2) Özbek Han’ın İslâm “devri malı olup bunların araştırılmasına devam edilmelidir.
mi”ni gerçekleştirmesi. Özbek Han, bütün dinlerin Bu eser, bilinen bilgilerin aktarıldığı bir ansiklopedi
eşitliğini savunan Çengiz Han’ın Yasası’na rağmen değildir. Bizim için önemli olan bu alandaki bilgilerin
dinlerden birini resmî din olarak kabul etti. Bu da mevcut seviyesini kaydetmek, dünyadaki süreçler
toplumun birleşmesini ve TürkTatar (Altın Orda) hal çerçevesinde Tatarların tarihini gösterecek yeni
kının oluşmasını sağladı. 3) XIX. yüzyılın ikinci yarısın metodolojik yaklaşımlar ileri sürmek, yalnızca
da ceditçilik adını alan dinî reformların gerçekleştiril Tatarların değil onlarla aynı coğrafyada yaşayan bir
mesi. çok halkın kaderini ele almak, sorunlu meseleler üze
Yeni dönemde Tatar halkının yeniden canlanma süre rine dikkatleri çekerek ilmî düşüncelerin gelişmesini
ci, işte söz konusu bu reformlarla başlamaktadır. sağlamaktır.
Ceditçilik birkaç önemli hususu ön plana çıkardı: 1) Bu eser için yapılan özel haritaların yanı sıra Atlas
Tatar kültürünün zorla Hristiyanlaştırma sürecine Tartarica çok sayıda eski harita, resim ve kronolojik
karşı koyacak güçte olması; 2) Tatarların İslâm bilgi de içermektedir.
Dünyası’na aidiyetleri ve burada öncü role talip olma
ları; 3) İslâmiyet’in Hristiyan bir devletin içerisinde
Ortodoksluk ile rekabete girmesi. Ceditçilik,
Tatarların çağdaş dünya kültürüne yaptıkları önemli
bir katkı ve İslâmiyet’in modernleşmeye ayak uydura
bilmesinin bir göstergesiydi.
XX. yüzyılın başında Tatarlar, birçok sosyal yapıyı
eğitim sistemi, süreli basın, siyasî partiler, Devlet
Duması’nda temsil edilen Müslüman grubu, ticarî ser
maye başta olmak üzere ekonomik yapılar vs. — oluş
turmayı başardılar.
1917 Devrimi öncesinde Tatarlar arasında devletlerini
canlandırmaya yönelik fikirler yeterince yayılmıştı.
Bu bağlamda Tatarlar ilk denemeyi İdil Ural Devleti’ni
ilan ederek 1918’de yaptılar. Ancak Bolşevikler, bu
muazzam projenin gerçekleşmesini engellediler.
Buna rağmen söz konusu siyasî adımın sonucunda
TatarBaşkurt Cumhuriyeti’nin kuruluşuna dair karar
alındı. Siyasî ve ideolojik mücadele, 1920’de Tatar
Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ilânıyla
та rs
та т
таt
sта n
Tarih
аtаrstа n
Ta r i h
Eski Devirlerde Tataristan Toprakları
Ta ş D e v r i 14–15
Tataristan Toprakları
Eski Devirlerde
Taş Devri
Paleolitik Çağ (Taş Devri’nin İlk Dönemleri)
İdil Nehri
“dördüncü zaman” olarak adlandırılan devirde antro
pogenez, yani insan evrimi ile aynı anda modern rölyef
ile bitki ve hayvan dünyasının oluşumu da sürmüştür.
ma
Dördüncü zamanın başlangıç dönemi olan pleistose
Poy
nin en karakteristik özelliği, periyodik buz tutmanın
neticesinde yaşanan ani iklim değişikliği idi. Bu
dönemde buzla kaplı alanın yüzölçümü günümüzde
Antarktika’nın dışında kalan buzlu alandan yaklaşık 13
kat daha fazlaydı. Buzul dönemleri sırasıyla buzullar
arası dönemler izlemiştir ki, bu süreçte nispeten ılıman
bölgelerin büyük bölümleri buzdan kurtuluyor, iklim
ise daha yumuşak bir hâl alıyordu. İç Asya bölgelerinde
soğuk ve ılık çağların yıllık ortalama derecelerindeki
farkın 10 dereceye vardığı kabul edilmektedir.
Buzul dönemlerin sert iklimi, insanların Avrasya coğ
rafyasında hızlı bir şekilde yerleşiminin önündeki en
büyük engeldi. Ancak 700–400 bin yıl önce Erken
(Aşağı) Paleolitik kültürlerin Aşölyen (el baltası ve kesi
Kadim kolektiflerin ilim dünyasında arkeolojik kültür olarak adlandırılan herhangi mi buluntu yeri, İdil Nehri’nin sağ kıyısında, Kama
bir birliğe mensubiyetinin önemli kaynağını, iş araçlarının keşfi ve en önemlisi de Nehri ağzından Tetüşi şehrine kadarki 30 kilometrelik
onların üretim metotları oluşturuyordu. İnsanın keşfettiği ilk materyal olan taş, özel bir kısmında yer almaktadır. Muhtemelen bunların
işleme kabiliyeti gerektiriyordu. En başta nucleus (nukleus), yani taştan aletlerin hepsi büyük çakmak taşı yataklarının yakınlarında
hazırlanması için gereken taş parçası hazırlanmalıydı. Daha sonra bu taş parçasın- bulunan çakmak taşının işlendiği imalathanelerden
dan iş araçlarının yapımında kullanılan parçaları — çakmak taşlı kırıkları ayırmak ibaretti. İnsanlar bu taşı, Bronz Çağı’na kadar işlemiş
gerekiyordu. Söz konusu parçalar çok farklı şekillerde olabiliyorlardı. Geç Paleolitik lerdir. Bu tür yerlerin ihtisas alanına, buluntuların içeri
Devirde parçalama tekniği, mükemmeliyete erişmiştir: Usta tek bir vuruş ile nukleus- ği ve buralarda barınak, ocak ve eski insanların avladık
tan bıçağa benzer ince ve uzun bir şerit koparabiliyordu. Bu parçayı ayrı bir iş aleti ları hayvan kemiklerinin olmaması da işaret etmekte
olarak kullanmak mümkündü. Özel fonksiyonlar için taş parça ve şeritlerin ucuna dir. Ancak Rus ovasının başka bölgelerinde ve bilhassa
mızrak, kesici diş, delik açma aletinin şekilleri veriliyordu. Ek işlemler ise retuş (rötuş) da Don’da ortaya çıkarılan benzer buluntu yerlerinden
adını almıştır. Rötuş tekniğinin mükemmel olması, iş araçlarının başlıklarının kusur- Orta İdil Bölgesi’nin ilk sakinlerinin hayat tarzları hak
suz olmasını sağlıyordu. kında fikir edinmek mümkündür. En yaygın mesken
olarak karşımıza fazla büyük olmayan yuvarlak ya da
lıyordu. Neandertal insanlar, ateş oval kulübeler çıkmaktadır. Bununla birlikte toprak
temin etmeyi ve elbise dikmeyi damlar, uzun evler ve mağara evleri de mevcuttu. Geç
biliyorlardı. Bütün bunlar onlara Paleolitik Çağ’a ait Doğu Avrupa’daki en meşhur mağa
yalnızca Buzul Çağı’nın sert şartla Taştan yapılan ra buluntu yeri, Güney Ural’daki ŞulganTaş (Kapova)
rında ayakta kalmayı sağlamakla aletler Mağarası’dır.
kalmıyor, onların yeni toprak keşfe Paleolitik Çağ
derek kuzeye doğru ilerlemelerine
de yardımcı oluyordu.
Sonraki çağlarda, sıradaki soğu
ma dönemi başladığında, insanlar
yeniden güneye çekiliyorlardı.
Ancak modern şeklindeki insan tipi
ortaya çıktığında, yani yaklaşık
40.000 yıl önce, Geç Paleolitik
Devirde Orta İdil Bölgesi, kesin ola
rak insanlar tarafından iskân edil
mişti.
Bununla birlikte Üst Paleolitik
avcılarının Kama Boyu ile Orta İdil
bölgelerindeki iskânı, Valday buz
lanma dönemine denk gelmektedir
Taş parçalarının ki, bu dönemin son yılları aslında Bölgede bu dönemde insanlar mamut gibi büyük
yapımı için Avrupa’daki en soğuk çağlardandı. Bu dönemde yıllık hayvanlar avlıyorlardı. Mamutların kemiklerine Kama
kullanılan sıcaklık ortalaması, 11.5–12.5 derece azalarak –7 … –8 Nehri’nin orta akımında bulunan Paleolitik Çağ’dan
nukleusları dereceye ulaşmıştır. Buna rağmen insanlar, Musteriyen kalan Deukovskaya Buluntu Yeri’nde rastlanmaktadır.
hazırlama süreci Çağı ile kıyasla daha çok geniş kuzey enlemlerini açıp Buzul Çağı bozkırlarının hâkimi olan bu hayvan, insan
meskûn kılmışlardır. Günümüzde Doğu Avrupa’daki en ların yalnızca iaşesini değil, kıyafet ihtiyacı ile silah üre
kuzey buluntu yeri olarak Kutup Dairesi’nin 175 kilo Taş parçası. timi için lazım olan ham madde ihtiyacını da karşılıyor
metre güneyinde kalan Peçora’daki Bızovaya Buluntu Paleolitik Çağ. du. Hatta mamutların büyük kemikleri, kulübelerin kar
Yeri kabul edilmektedir. Musteriyen kaslarının yapımında da kullanılıyordu.
Bu dönemde buzların dışındaki alanda tundralarla Dönemi. Geç Paleolitik dönemde farklı bölgelerin insanları
soğuk bozkırlar yayılmıştı. Buralarda büyük otçul hay M. Ö. 100.000 — arasında kültürel farklılıklar daha belirgin bir şekilde
vanlar — mamutlar, altı bacaklı gergedanlar, bizonlar, 35.000. Krasnaya ortaya çıkmaya başlamıştır. Rus Ovası ve Güney
ren geyikleri, uzun boynuzlu dağ keçileri, atlar, Moğol Glinka. Sibirya’da Geç Paleolitik Çağ’a ait çeşitli arkeolojik kül
ceylanları, antiloplar — yaşıyordu. türler tespit edilmiştir. Kama Nehri ağzında bulunan
İşte bu hayvanlar, Üst Paleolitik eserler, İdil Nehri’nin yukarı akımına kadar bulunan
insan topluluklarını buraya çeki coğrafya (Altınovo ve Ugliç yakınlarındaki Zolotoruçye
yordu. buluntu yerleri) ile Perm Uralları’ndaki buluntu yerle
Tataristan topraklarında da bili rindekilere benzemektedirler. Tek bir kültüre ait eserle
nen yerleşim yerlerinin sayısı art rin bu şekildeki dağılımı son derece doğaldır.
mıştır. Bir grup Geç Paleolitik döne Avrasya’nın soğuk bozkırlarının doğa ve iklim koşulları
Paleolitik ve Mezolitik Dönem Eserleri
Kilden heykelcik
Maininskaya
Buluntu Yeri
At tasviri
Kapova
Mağarası.
Başkurdistan
Bizon tasviri
Lyasko Mağarası.
Fransa
takip eden dinî merasimler, arkeolojinin az sayıdaki olup iş aletleri yapıyor, ateş elde edebiliyor ve birbirle
verilerine o kadar fazla benzemektedirler ki, bunlar riyle iletişim kurabiliyorlardı.
uzmanların görüşüne göre eski avcıların günlük ve ikti Neandertal insanlar onlarca defin yeri bırakmışlardır.
sad î hayatlarıyla doğrudan bağlantılı değillerdir. Bu tür Birçok arkeolog bunların ortaya çıkışını Neandertal
dinî eserler, insanlık tarihinin en erken dönemlerinde insanların, ruhun öbür dünyadaki varlığına inandıkları
ortaya çıkmıştır. nın kanıtı olarak kabul etmiştir. Bazı bilim adamları ise
Her ne kadar bilim adamları Alt Paleolitik Çağ’ın Musteriyen Çağ’da dinî inançların mevcudiyetinin ikna
temsilcileri olan Pitekantroplarla Sinantroplarda dinî edici kanıtı olarak kasten toplanan hayvan kemiklerinin
inançların mevcudiyetine dair bilgilere sahip olmasalar kalıntılarını kabul etmektedirler. Alp mağaralarında
da antropologlar bu varlıkların ilkel olmadıklarını ve mağara insanının kemiklerinin yığıntısı bulunmuştur.
son derece gelişmiş dünya algılarının olduğunu gittik Bu sıradışı yerleri, ilk kutsal mekânlar olarak da kabul
çe daha sık dile getirmektedirler. Onlar, usta avcılar etmek mümkündür. Arkeologlar ise bu buluntuları, ya
ayı kültünün izleri, ya av büyüsü ya da insanların hay
vanlarla doğaüstü akrabalığına inancın — totemizm —
tezahürü olarak kabul etmektedirler.
40 bin yıl önce Avrupa’da ortaya çıkan CroMagnon
son derece karmaşık dinî tasavvurlara sahipti. Üst
Paleolitik Çağ’ın definlerinde özel merasimlerin izleri
artık açıkça görülmektedir.
Bu çağın kült eserlerine ilkel ressamların faaliyetleri
nin izlerinin bulunduğu mağaraları dâhil etmek müm
kündür. Her ne kadar “mağara galerileri” yalnızca
Pireneler’den Ural ve Altaylar’daki dağlık bölgelerde
bulunsa da bunlar Atlantik’ten Moğolistan’a kadarki
bölgelerde yaşayan mamut avcılarının manevî dünyası
hakkında bilgi vermektedirler. Buna benzer resimler
muhtemelen Tataristan topraklarında yaşayanlar da
dâhil olmak üzere Rus ovasının sakinleri tarafından da
yapılmıştır. Ancak zaman yalnızca dağ mağaralarında
Fil Tasviri güvenilir bir şekilde saklananları korumuştur.
Hayt-Uenker Orta İdil Bölgesi’ne en yakın ilkel kaya resimler,
Mağarası. Ural’ın meşhur mağaralarında — Belaya (Ak) Nehri
Moğolistan yakınlarındaki Şul’gan Taş (Kapova) Mağarası ile Sim
Nehri yakınlarındaki Yamazı Taş (İgnatyevskaya)
Mağarası’nda — bulunmaktadır. Buralar, daimi yaşam
yerleri olmayıp muhtemelen çevredeki toplulukların
kutsal yeri hizmeti görüyordu. Bu toplulukların kültür
leri, Tataristan topraklarındaki Geç Paleolitik eserler ile
çok sayıda paralellik içermektedir. Bu kutsal yerleri
bırakan ilkel topluluklar, Orta İdil Boyu’nda yaşayan
eski avcılarla akrabalık bağlarına sahiptiler.
Gerek Ural’daki mağaralar ile Fransa ve İspanya’nın
sınır bölgelerindeki dağlık yerlerde bulunan Fransa
Kantabria grubu olarak adlandırabileceğimiz mağara
lardaki gerekse de bu kuşağın en kuzey noktasındaki
HoytTsenker Moğol Mağarası’ndaki resim kompozis
yonlarının en önemli konusunu mamut ve bizon, at,
geyik, gergedan gibi diğer av hayvanları oluşturuyor
du. Bu hayvanların tasvirine Kapova Mağarası’nın
duvarlarında rastlanmaktadır. Günümüzde 30 kompo
zisyonun mevcudiyeti bilinmektedir. Pireneler ve Kemikten kadın
Ural’daki resimlerin stilistik benzerliğine dikkat çeken heykelcikler
bilim adamları, Ural’daki ressamların tekniklerinin Mal’ta Buluntu
daha mükemmel olduğu kanısındadırlar. Yeri
Mamut tasviri
Kapova
Mağarası.
Başkurdistan
Ta r i h
Eski Devirlerde Tataristan Toprakları
Ta ş D e v r i 20–21
Mezolitik Dönem
Neolitik Devrim
Neolitik Çağ’ın en önemli olayı şüphesiz tarım ve hayvancılığın ortaya çıkışı olmuştur. Yumuşak iklim
ve bitki ile hayvan dünyalarının çeşitliliği, ilkel avcılarla toplamacılara yeni imkânlar yarattı. Onlar
bitki ve hayvanlarla ilgili çeşitli denemelerde bulundular. Artık sadece bitki toplamıyor, onları yetiştir-
meye başlıyorlardı; sadece avlanmıyor, avladıkları hayvanların yavrularını evcilleştirmeye çalışıyor-
lardı. Şunu da unutmamak gerekir: aslında bütün bunlar denemeden ziyade mecburî bir faaliyetti.
Bunun sebebi de nüfus fazlalığı ve av ekonomisindeki krizdi. İlk zamanlarda da yeni iaşe kaynakları
yalnızca av ganimetine yapılan destek konumundaydı. Zamanla bunların rolü arttı ve nihayetinde
iaşenin temel kaynağı hâline geldi. Gıda temininde bu gelişme, gerçek bir devrimdi. Doğanın sundu-
ğu kaynakların kullanımından iaşe ve diğer ihtiyaçların üretimine başlanmıştı. Yeni ekonomik hayata
geçiş, hayatın her alanında — iaşe ve eşyadan ideolojiye kadar — değişikliğe yol açtı. Mezolitik Çağ
avcılarının geçici obalarının yerini tarımla uğraşanların sağlam daimi meskenleri aldı. Topluluklar
büyüdü. Kırlar, sınırlı potansiyele sahip av alanlarından daha kalabalık kitleleri doyuracak güce
sahipti. Bitkisel ipliklerden dikilen elbise kullanılmaya başlandı. Yeni gıda ve bunların yeni hazırlan-
ma metotları, çamurdan kapkacakların ortaya çıkışını sağladı. Yerleşik yaşam, günlük hayatı baştan
sona değiştirmiş oldu. Bu değişiklikler insanın önceki hayatı ile kıyasla o kadar hayret edici ve muaz-
zam büyüklükteki alanda o kadar kısa zamanda gerçekleşmiştir ki, bu sürece “Neolitik Devrim” adı
verilmiştir.
Birinci
İvanovskaya
Buluntu
Yeri’nden Taştan
Ürünler.
Neolitik Çağ
Hvalınskaya
Eneolitik Kültüre
ait taştan yapılan
baltalar
Bayrak bezekli M. Ö. III. binyılda Orta İdil Boyu’nda hissedilen çeşitli kül-
kilden yapılan bir türlerin etkileri, en başta birkaç unsurdan (kısımdan) olu-
kap modeli. şan seramiğin şekline yansıdı. R. S. Gabyaşev’e göre bu
Rekonstrüksiyon seramiğin temelini yerli Kama Neolitik unsuru oluşturmuş,
bezeklerin bir kısmı ise kuzey ve güneybatı bozkır etkisinin
altında kalmıştır. Dekorun diğer unsurları, kapların değiş-
miş ölçüleri, kısılmış dipli kapların ortaya çıkması, bütün
bunlar artık Doğu Avrupa etkisi değil de Batı Sibirya etkisi-
nin sonuçlarıydı.
Balanovskaya
Kültürü’ne ait
kilden yapılan
kaplar. M. Ö. II.
binyılın başı
Balanovskaya tadırlar. Aynı dönemde Orta İdil’e Doğu’dan bir göç dal
Kültürü’ne ait gası daha gerçekleşti. Bunlar, SeyminskoTurbinskaya
kilden yapılan Kültürü’nün temsilcileriydi. Bu kültür, Bronz Çağı
kaplar. M. Ö. II. Galiç Hazinesi. Avrasyası’nın en gizemli topluluklarından biriydi.
binyılın başı M. Ö. II. binyılın Arkeologlar onların yerleşim yerlerini bilmiyorlar. Bu
ikinci yarısı kültürün yayıldığı Seyminskiy Mezarlığı’ndan
M. Ö. II. binyılın ikinci yarısında soydaşlarına göre daha zengindiler. Kabile aristokrasi
ise Orta İdil Boyu’nda yeni halklarla sinin soydaşlarından farklılaşmaya başlamasının
kabileler ortaya çıktı. Bu dönemde önemli göstergelerinden biri de muntazam büyüklükte
İdil Nehri’nin kıyısı boyunca yer alan kurganların inşa edilmesidir. Bu kurganlardan biri,
ormanbozkır ve bozkır bölgelerin Stepnoy şehri yakınlarındaki Tri Brata (Üç Kardeş) Köyü
de çoban hayvan yetiştiriciler kültü yakınlarında yer almaktadır. İnşasında yüzlerce kişinin
rü oluştu. Baltadan kesme tabutlar çalıştığı kurganın 15 metrelik yüksekliği, bu kurganın
Pepkinskiy da gömüldüklerinden dolayı bunlar bu isimle altında yatan kimsenin özel konumuna işaret etmekte
Kurganı’nda (“Baltadan Geçirme” Kültürü) adlandırıldılar. Çok kısa dir. “Baltadan Geçirme” Kültürü, Tataristan toprakla
bulunan süre içerisinde araştırmacıların Hintİran dil grubuna rında (İdil Önü ve Kama Ötesi) Bronz Çağı’na ait en
eşyaların örnek dâhil ettiği bu kabileler, Orta İdil Boyu’ndan İdil’den fazla eser bulunduran kültürdür.
çizimleri Dinyeper’e kadarki geniş coğrafyaya dağıldılar, onlara Kama Ötesi ile Ural Yanı’nın Doğu kısımlarında o
akraba olan Andronovo kabileleri ise Ural’dan Altay’a dönemde SuskanskoLugovskaya ve Çerkaskulskaya
kadarki bozkırları kapladılar.
Bu kabileler, son derece karmaşık bir ekonomik yapı
ya sahipti. Bir taraftan onlar arasında hayvancılık geli
şirken diğer taraftan “Baltadan Geçirme” ve Andronovo
kültürlerini kuran kabileler kendilerinden önceki kabi
lelerle kıyasla daha geniş ölçüde tarım ile de uğraştılar.
Her iki kültürün de temsilcileri kapalı topluluklar olarak
hayatlarını sürdürüyor ve bütün ihtiyaçlarını kendileri
karşılıyorlardı. Nitekim yün kumaşlar dikiyor, şapkalar “Baltadan
örüyor, deri ve kürk işliyor, kıyafet ve ayakkabı dikiyor Geçirme”
lardı. Bütün alet ve silahları da kendileri taş, kemik, Kültürü’ne ait
ağaç ve madenden yapıyorlardı. orak. M. Ö.
Bronz işleme konusunda büyük ilerleme kaydettiler. XV–XIV. yüzyıllar
“Baltadan Geçirme” Kültürü’nün daha ilk dönemlerin
kültürlerine mensup kabileler yaşıyordu. Boyu’ndaki FinUgor halklarının soyu da işte bu kültüre
Araştırmacıların çoğu onları Andronoid kültür çemberi dayanmaktadır.
ne dâhil etmektedir. Diğer bir deyişle bu kabileler, Böylece M. Ö. II. binyıl boyunca, Bronz Çağı döne
Andronovo Kültürü’nün tesirinde kalmışlardır. minde Orta İdil Boyu, buraya dünyanın dört bir tarafın
Gerçekten de özellikle Çerkaskulskaya kabilelerinin dan akın eden çeşitli halkların kesiştiği bir bölge oldu.
kültürlerinin birçok unsuru, Andronovo ve “Baltadan Farklı dillerde konuşan bu halklar ayrıca farklı hayat
Geçirme” kültürlerinin gelenekleriyle benzerlik göster tarzı, ekonomi ve geleneklere sahiptiler. Neticede
mektedir. Onlar yerleşik hayat süren, hayvancılıkla böyle bir ortamda eskiden beri bu coğrafyada hâkim
uğraşan ve ölülerini kurganların altına gömen kabile konumda olan FinUgor temelini koruyan halklar orta
lerdi. Onların seramiği de Andronovo kabilelerinin ya çıktı. Çeşitli halkların başarılarını benimseyen bu
eserlerine benziyordu. Ancak Taktalaçukskiy halkların kültürü M. Ö. I. binyılda — Erken Demir
Mezarlığı’ndaki araştırmalardan nüfuslarının karışık, Çağı’nda — yükseliş dönemini yaşadı.
Karmaşık
geometrik bezek-
lerle süslü kap.
M. Ö. II. binyılın
ilk yarısı
“Baltadan
Geçirme”
Kültürü’nde
ölüyü gömme
planı. Severskiy
Donets’ta V. A.
Gorodtsov’un
yaptığı kazı “Baltadan Geçirme”
sonucu yapılan Kültürü’ne ait evin
plan rekonstrüksiyonu
(N. Ya. Merpert’in
çizimi)
Erken Bronz Çağı Eserleri Geç Bronz Çağı Eserleri Staropobedilovskaya buluntu 124. Rjavetskoe Eski Mezarlığı
1. Vasükovskiy kurganları 1. Sviyajskaya Buluntu Yeri yerleri 125. II–III. Rjavetskoe yerleşim yerleri
2. Karaşamskiy kurganları 2. I. İsakovskaya Buluntu Yeri 62. I–V. Bolşeotatarskaya buluntu 126. I–VI. Şerbetskiy yerleşim yerleri
3. I. Pobedinskaya kurganlar grubu 3. III. İsakovskaya Buluntu Yeri yerleri 127. II–VIII., X. ŞerbetskoOstrovnoy
4. II. Pobedinskaya kurganlar grubu 4. Şumihinskaya Buluntu Yeri 63. I–II. Matüşinskaya buluntu yerleri yerleşim yerleri, I–II. eski
5. ŞamBulıhçinskiy Eski Mezarlığı 5. Muratovskaya Buluntu Yeri 64. Derçaçinskaya Buluntu Yeri mezarlıklar
6. BikUteevskiy kurganları 6. Bakrçinskaya Buluntu Yeri 65. I., III–VII. Berezovogrivskaya bulun 128. I., III, IV. Novomordovskiy buluntu
7. Buinskoİvaşevskiy kurganları 7. TatarskoAzeleyskaya Buluntu Yeri tu yerleri yerleri
8. I. Kozlovskiy Eski Mezarlığı 8. I. Çuteevskoe Yerleşim Yeri 66. I., III–VI. Ambarskaya buluntu yerleri 129. I–VI., VIII. Novomordovskiy eski
9. II. Nijneuslonskoe Yerleşim Yeri 9. II. Çuteevskoe Yerleşim Yeri 67. I–III. Teteevskaya buluntu yerleri mezarlıkları
10. Yulduzskiy kurganları 10. Bolşetyaberdinskoe Yerleşim Yeri 68. I–VI. Kartaşihinskaya 130. II. Starokuybışevskaya Buluntu
11. Krasnovidovskiy Eski Mezarlığı 11. I. Turminskoe Yerleşim Yeri 69. Nadlugovaya, I–II. Yeri, I–V. yerleşim yerleri, I–III. eski
12. I. Lyaşevskaya Buluntu Yeri 12. II. Turminskoe Yerleşim Yeri Srednekordonskaya, I., II., IV–VIII. mezarlıklar, I–II. “Staroe Ozero”
13. XIII. Lebedinskaya Buluntu Yeri 13. Kornouhovskoe Yerleşim Yeri Biostantsiya yerleşim yerleri, I–II. Novoslavskiy
14. I. ve II. Urmanaevskiy buluntu yerleri 14. I. Devlikeevskoe Yerleşim Yeri 70. I–VIII. Atabaevskaya yerleşim yerleri
15. Çekanskaya Buluntu Yeri 15. Çeremşanskoe Yerleşim Yeri 71. I–II. Epançinskaya buluntu yerleri 131. I–II. Kuralovskiy yerleşim yerleri
16. I. Novobiksenteevskaya Buluntu Yeri 16. Tutaevskoe Yerleşim Yeri 72. I–VIII.Makarovskaya buluntu yerleri 132. Saksonskoe Yerleşim Yeri
17. I. Yurtovskaya Buluntu Yeri 17. II. Deuşevskaya Buluntu Yeri 73. I–V.,VII.,VIII. Taşkirmenskaya bulun 133. I. Kuralovskiy, I–II. Kosyakovskiy
18. Derbeşkinskiy Eski Mezarlığı 18. II. Kulganskaya Buluntu Yeri tu yerleri eski mezarlıkları
19. I. ve II. Bulyakskiy buluntu yerleri 19. Runginskoe Yerleşim Yeri 74. Taneevskaya Buluntu Yeri 134. Embulatihinskoe Yerleşim Yeri, III.
20. II. Starosemiostrovskaya Buluntu 20. I. Meşeryakovskoe Yerleşim Yeri 75. I. Rojdestvenskiy Eski Mezarlığı Yerleşim Yeri, I–III., V. buluntu
Yeri 21. II. Meşeryakovskoe Yerleşim Yeri 76. V. Rojdetsvenskiy Eski Mezarlığı yerleri
21. I. Çişminskiy kurganları 22. I. ve III. Kozlovskiy yerleşim yerleri 77. Panovskaya Buluntu Yeri 135. I. Malinovskoe Yerleşim Yeri, III.
22. I. Berezovogrivskaya Buluntu Yeri 23. I. Staroburundukovskoe Yerleşim Yeri 78. Nurminskaya Buluntu Yeri Buluntu Yeri, I–II. eski mezarlıklar
23. II. Kuzkinskaya Buluntu Yeri 24. II. Staroburundukovskoe Yerleşim 79. Çitinskaya Buluntu Yeri 136. Sokolovskaya Buluntu Yeri, II.
24. III. Urussinskaya Buluntu Yeri Yeri 80. I–III. Kurmanakovskaya buluntu Yerleşim Yeri, I–III. mezarlıklar
25. İmanleyskaya Buluntu Yeri 25. Starotinçalinskoe Yerleşim Yeri yerleri 137. I–III. Semenovskaya buluntu yerleri,
26. Alşeevskoe Yerleşim Yeri 81. I. Laişevskaya Buluntu Yeri IV–VI. eski mezarlıklar, I–II.
27. Novozadorovskoe Yerleşim Yeri 82. Serebryaçihinskaya Buluntu Yeri KerpiçnoOstrovnoe Yerleşim Yeri
28. VIII. Kilninskaya Buluntu Yeri 83. İmenkovskaya Buluntu Yeri 138. III–X. İzmerskaya buluntu yerleri, I.,
29. V–VII. Kilninskaya buluntu yerleri 84. I–VI. İmenkovskaya buluntu yerleri III. yerleşim yerleri, IV., VI. eski
30. Hulaşskoe Yerleşim Yeri 85. I–II. Polyanskaya buluntu yerleri mezarlıklar
31. I–IV. Kilninskaya buluntu yerleri 86. Şuranskaya Buluntu Yeri 139. III–IV. “Deviçiy Gorodok” eski
32. II. Kozlovskoe Yerleşim Yeri 87. I. Soroçyegorskoe Yerleşim Yeri mezarlıkları
33. I. Malokuzinskaya Buluntu Yeri 88. I., II., IV., V. Maslovskaya buluntu 140. II–III. Kominternovskaya buluntu
34. Gavrilkovskoe Yerleşim Yeri, yerleri yerleri
Sostrinskaya ve I–II. 89. RusskoOşnyakskaya I–III Buluntu 141. Kominternovskaya kurganları
Medvedkovskoe buluntu yerleri Yerleri 142. Guryevskaya Buluntu Yeri
35. Medvedkovskoe Yerleşim Yeri, I–II 90. Rıbnoslobodskaya Buluntu Yeri 143. I–VIII., XI., XII. Nijnemaryanskiy
VvedenskoSlobodkinskoe buluntu 91. I–IV. Gremyaçkinskaya buluntu yer buluntu yerleri
yerleri, Sviyajeskoe ve I. Pusto leri 144. I. Nijnemaryanskiy, I., III.
Morkvaşinskoe yerleşim yerleri, I. 92. UraçhinskoNikolaevskaya Buluntu Bazyakovskiy, I., III–V.
PustoMorkvaşinskiy Eski Mezarlığı Yeri Berezovogrivskiy eski mezarlıkları
36. TatarskoBurnaşevskoe Yerleşim Yeri 93. Uraçhinskaya Buluntu Yeri 145. I–V., VII., IX., X. Bazyakovskaya
37. Kazılyarskoe Yerleşim Yeri 94. I.–IV. Nikolaevskaya buluntu yerleri buluntu yerleri
38. Labışkinskaya Buluntu Yeri 95. Otarninskaya Buluntu Yeri 146. I–VII. Berezıvogrivskiy buluntu
39. Krasnovidovskoe Yerleşim Yeri 96. I. Vandovskaya Buluntu Yeri yerleri, I–III. yerleşim yerleri
40. I. KamskoUstyinskaya, Zaovrajsko 97. Berezovogrivskaya Buluntu Yeri ve 147. I–VIII., X., XI. Pervomayskiy bulun
Karataevskaya, Krasno Eski Mezarlığı tu yerleri
Karataevskaya buluntu yerleri 98. NovoKumazanskaya Buluntu Yeri 148. I, III–IX., XI–XIII. Lebedinskaya
41. MordovskoKarataevskoe Yerleşim 99. Novoanzirskaya Buluntu Yeri buluntu yerleri, I–III. Lebedinskie
Yeri 100. Starozanzirskaya Buluntu Yeri Beregovıye buluntu yerleri, I–III.,
42. I. Tetüşskiy Eski Mezarlığı 101. Mamılovskaya Buluntu Yeri VII–IX. İvanovskiy buluntu yerleri
43. ProleyKaşinskaya Buluntu Yeri 102. Svinogorskaya Buluntu Yeri 149. “Çuvaşskaya Kultura” Yerleşim Yeri,
44. I–III. “İdel” buluntu yerleri 103. II. Elabujskaya Buluntu Yeri I. Solontsovskaya, I–II. Kurman
45. I–VI. Mantovskoe buluntu yerleri 104. I–II. Maltsevskaya buluntu yerleri Kasinskaya, I–III. Şablinskaya,
46. Mantovskoe Yerleşim Yeri 105. I. Elabujskaya Buluntu Yeri I–VII., XII–XXIII. Kuzkinskaya bulun
47. “Bessonovskaya Pristany” Buluntu 106. I–IV. Lugovskaya buluntu yerleri tu yerleri
Yeri 107. Lugovskaya kurganları 150. Kuzkinskaya eski mezarlıkları
48. I–II. Sumskaya buluntu yerleri 108. Otarninskaya Buluntu Yeri 151. I–II. Mokrokurnalinskaya yerleşim
49. I–IV. Observatorskaya buluntu yer 109. Kumısskiy Eski Mezarlığı yerleri
leri 110. Maklaşeevskaya Buluntu Yeri 152. III. Butlerovskoe Yerleşim Yeri
50. Vasilyevskaya Buluntu Yeri 111. I–III. Maklaşeevskaya yerleşim 153. I–II. Starofedorovskoe buluntu yer
51. I–IV. Zaymişenskaya buluntu yerleri yerleri leri
52. I–II. “Dubki” buluntu yerleri 112. Maklaşeevskaya kurganları 154. II, III, VI. “Gorodok” buluntu yerleri,
53. Kazanskaya Buluntu Yeri 113. I. Polyanskiy Eski Mezarlığı I–VI., VIII–X. Balahçinskoe buluntu
54. II., IV–VI. Savinovskaya buluntu yer 114. I–II. Polyanskiy yerleşim yerleri yerleri
leri 115. I. Balımerskaya Buluntu Yeri 155. II–IV. Murzihinskiy buluntu yerleri
55. I–II. “Troitskiy Les” buluntu yerleri 116. I–IV. Urnyakskiy buluntu yerleri 156. II. Murzihinskiy Eski Mezarlığı
56. I. II. “Kazanka” 117. IVa–VII., XI., XII. Tetüşskiy, II–III. 157. I–XI., XIII., XIIIa., XVa. Alekseevskiy
57. I–IV. Bakaldinskaya buluntu yerleri Kamarovskiy yerleşim yerleri
58. I–III. Kukuşkinskaya buluntu yerleri 118. I–II. Krasnoyarskiy yerleşim yerleri 158. V–VI. Berezovogrivsko
59. “Bolşoy Bugor” Malotatarskaya 119. I–III. Podıvanovskiy yerleşim yerleri Alekseevskiy yerleşim yerleri
Buluntu Yeri 120. I–II. “Stepnoe Ozero” buluntu yer 159. II. Lebyajskaya Ostrovnaya
60. “Bolşoy Bugor” Eski Mezarlığı leri Buluntu Yeri
61. I. Malotatarskaya, I–II. 121. UstyVihlyanskiy Kompleks 160. II–IV., VI., VII. Sakonskaya buluntu
Novopodeilovskaya, I–IV. 122. I. Rjavetskoe Yerleşim Yeri yerleri
123. I–II. Rjavetskoe buluntu yerleri 161. I. Saksonskaya Buluntu Yeri
162. I. Ostolopovskaya Buluntu Yeri 228. I–II. Novohutorskaya buluntu yer 289. Gaytankinskoe Yerleşim Yeri 347. Şaminskoe Yerleşim Yeri
163. I–III. Bayteryakovskaya buluntu leri 290. I–II. Krivozerskoe yerleşim yerleri 348. Çeremuşkinskaya kurganlar grubu
yerleri 229. II. GremyaçoPosadskaya Buluntu 291. I. Egorkinskoe Yerleşim Yeri 349. Tahtalinskaya kurganlar grubu
164. II. Bahtinskoe Yerleşim Yeri Yeri 292. II. Erepkinskiy Kurganı 350. I. Novotatamdamkoe Yerleşim Yeri
165. I–III. Zmeevskaya yerleşim yerleri 230. I. Kalmurzinskaya Buluntu Yeri 293. I. Erepkinskiy Kurganı 351. I. Vasilyevskoe Yerleşim Yeri
166. IV–V. Zmeevskaya yerleşim yerleri 231. II. Novomazinskaya Buluntu Yeri 294. Mihaykovskaya kurganlar grubu 352. Atlaşkinskoe Yerleşim Yeri
167. II. Buldırskoe Yerleşim Yeri 232. Tamyanskaya Yerleşim Yeri ve II. 295. III. Kurmanaevskoe Yerleşim Yeri 353. Savgaçevskaya kurganlar grubu
168. Bolşetolkişkoe Yerleşim Yeri Buluntu Yeri 296. I. Burmetyevskoe Yerleşim Yeri 354. Savgaçevskoe Yerleşim Yeri
169. I–II. Sosnovskoe buluntu yerleri 233. II. Tamyanskiy Eski Mezarlığı 297. I. Nijneçegodayskoe Yerleşim Yeri 355. Atlaşkinskaya kurganlar grubu
170. I. Petropavlovskoe Yerleşim Yeri 234. III., V., VI. Mellyatamakskiy 298. İskrinskoe Yerleşim Yeri 356. SidulovoErıklinskoe Yerleşim Yeri
171. Averyanovskoe Yerleşim Yeri buluntu yerleri 299. III. Kazankinskoe Yerleşim Yeri 357. RusskoEltanskoe Yerleşim Yeri
172. KzılKeç Yerleşim Yeri 235. IV–VI. RusskoŞuganskiy buluntu 300. V. Sotnikovskoe Yerleşim Yeri 358. I–II. Tatelstanskaya buluntu yerleri
173. Yultemirovskiy Kurgan Mezarlığı yerleri, II. Yerleşim Yeri 301. Kominternovskoe Yerleşim Yeri 359. I–II. Vasilyevskaya buluntu yerleri
174. Şugurovskiy Eski Mezarlığı 236. TatarskoŞuganskiy Hazinesi 302. Starouzeevskoe Yerleşim Yeri 360. Kreşeltanskaya Buluntu Yeri
175. Bakirovskaya kurganlar grubu 237. I–VI. Ursaevskiy buluntu yerleri 303. I–II. Starotimoşkinskoe buluntu 361. I–III. Nijnekondratinskaya buluntu
176. II. Andreevskoe Yerleşim Yeri 238. Tumutukskaya Buluntu Yeri yerleri yerleri
177. III–IV. Sosnovkinskoe yerleşim yer 239. KukTyakinskaya Buluntu Yeri 304. Starokutuşskaya Buluntu Yeri 362. Akbulatovskaya Buluntu Yeri
leri 240. SasıKulskaya buluntu yerleri 305. I. Novokutuşskoe Yerleşim Yeri 363. I. Nijnetatmaynskaya Buluntu Yeri
178. I. Arhangelskaya Buluntu Yeri 241. I. RusskoŞuganskoe Yerleşim Yeri 306. Starotimoşkinskoe Yerleşim Yeri 364. I. Gorkinskaya Buluntu Yeri
179. Utyaşkinskaya Buluntu Yeri 242. Sarlinskaya Buluntu Yeri 307. I–III. Novouzeevskiy buluntu yerleri 365. Gorkinskiy kurganları
180. Derbedenevskiy Hazinesi 243. UrazaevskoAznakaevskaya 308. Starouzeevskaya kurganlar grubu 366. Balınguzskiy (Toretskiy) kurganları
181. KamskoPolyanskaya kurganlar Buluntu Yeri 309. I–III. Pokrovskaya buluntu yerleri 367. “Svyatoy Klüç” üstündeki kurganlar
grubu 244. UrazaevskoAznakaevskiy Kurgan 310. Starotimoşkinskaya Buluntu Yeri, I. 368. KrasnoBaranskoe Yerleşim Yeri
182. II. Popovskaya Buluntu Yeri 245. Pobeda Köyü civarındaki kurgan Yerleşim Yeri 369. Erıklinskiy Hazinesi
183. I–II. SvetloKlüçinskaya buluntu 246. NijneStyarlinskiy Eski Mezarlığı 311. Nijnebaldinskaya Buluntu Yeri 370. Erıklinskoe Yerleşim Yeri
yerleri 247. VerhneStyarlinskaya, I–II. Nijne 312. İlderyakovskiy Hazinesi 371. I. Urakçinskoe, I. Staroçelninskoe
184. I–III. Smılovskaya buluntu yerleri Styarlinskaya buluntu yerleri 313. Aksubaevskoe Yerleşim Yeri yerleşim yerleri
185. V–VII. Smılovskaya buluntu yerleri 248. I–II. Konstantinovskiy buluntu yer 314. Aksubaesvkaya kurganlar grubu 372. Novoalparovskoe Yerleşme Yeri
186. III. Çernogrivskaya Buluntu Yeri leri 315. I. Sadikovskoe Yerleşim Yeri 373. Starokamkinskiy kurganları
187. I. Berezovogrivskaya Buluntu Yeri 249. I–III. Novokarazerikskiy buluntu 316. I.–II. Boriskinskoe yerleşim yerleri 374. Srednealkeevskiy kurganları
188. II. Novomilkinskoe Yerleşim Yeri yerleri 317. I. Staroyamkinskaya kurganlar 375. I–II. Nijnealkeevskoe yerleşim
189. I–II. Baygulovskaya buluntu yerleri 250. I–II. Vyatskiy buluntu yerleri grubu yerleri
190. II. Turbinskoe Yerleşim Yeri, I. 251. Urrusinskaya I–V Buluntu Yerleri 318. RusskoStudenetskaya Buluntu Yeri 376. Sihterminskoe Yerleşim Yeri
Maloatınskaya Buluntu Yeri 252. Absalyamovskaya Buluntu Yeri 319. II. Staroyamkinskaya kurganlar 377. III. Nijnealkeevskoe Yerleşim Yeri
191. Samartsevskaya Buluntu Yeri 253. DımTamakskaya Buluntu Yeri grubu 378. Şibaşskaya kurganlar grubu
192. II. İmyalenbaşskoe Buluntu Yeri, III. 254. İşmuratovskaya Buluntu Yeri 320. I–III. Staroyamkinskaya yerleşim 379. I. Verhnealmurzinskiy Kurganı
Yerleşim Yeri 255. Naratlinskiy kurganları yerleri 380. III. Verhnealmurzinskoe Yerleşim
193. Staropalçikovskaya Buluntu Yeri 256. Murtazinskiy kurganları 321. I. Novoalparovskoe Yerleşim Yeri Yeri
194. Aksarinskaya Buluntu Yeri 257. Sulskaya Buluntu Yeri 322. Staroalparovskoe Yerleşim Yeri 381. I–II. Çuvbrodkoe yerleşim yerleri
195. Pervobuguldinskaya Buluntu Yeri 258. Sulskaya kurganları 323. I. Marasinskoe Yerleşim Yeri 382. Karakuliyskoe Yerleşim Yeri
196. Almetyevskaya Buluntu Yeri 259. SuıkÇişmiskiy kurganları 324. I–II. Marasinskaya kurganlar grubu
197. Nijnemaktaminskaya Buluntu Yeri 260. Staroçutinskaya Buluntu Yeri 325. KzılUrakçinskoe Yerleşim Yeri
198. I–III. Karabaşskiy buluntu yerleri 261. Kzılyarskaya Buluntu Yeri 326. I–II. Gogolihinskoe yerleşim yerleri
199. Karabaşskiy Kurgan 262. I–II. Bakalinskiy buluntu yerleri 327. Krasnokustarihinskoe Yerleşim Yeri
200. I–II. Vozdvijenskiy buluntu yerleri 263. I–IV. Bavlinskiy, I. Sovhoz 328. Krasnokustarihinskaya kurganlar
201. Pisymaynskaya Buluntu Yeri Bavlinskaya buluntu yerleri grubu
202. Kuzembetyevskiy Kurgan 264. SovhozBavlinskiy kurganları 329. I–II. KulbaevoMarasinskaya
203. Dmitrievskiy Kurgan 265. I–II. Şaltınskiy buluntu yerleri yerleşim yerleri
204. Karabaşskiy kurganlar grubu 266. III. SovhozBavlinskiy Kurganı 330. KulbaevoMarasinskaya kurganlar
205. Taysuganovskaya Buluntu Yeri 267. I–VII. Hansverkinskiy kurganları grubu ve kurgan
206. Karmanovskaya Buluntu Yeri 268. İmanleyskaya Buluntu Yeri 331. Starotatalmetyevskaya kurganlar
207. Şingalçinskaya Buluntu Yeri 269. Adaevskaya Buluntu Yeri grubu ve kurganlar
208. II. Krasnoklüçinskaya Buluntu Yeri 270. Kiçenaratskaya, II–III. 332. I–IV. Abalduvskaya yerleşim yerleri
209. I–II. Betkinskaya buluntu yerleri Novobikseneevskiy buluntu yerleri 333. II–V. Narimanovskaya yerleşim yer
210. Betkinskiy Eski Mezarlığı 271. II. İgimskiy Eski Mezarlığı, II. leri
211. NaberejnoÇelninskiy Eski İgimskaya Buluntu Yeri 334. I–II. Kuçkalninskaya yerleşim yer
Mezarlığı 272. II. “Zolotaya Pady” Buluntu Yeri leri
212. Kzıltausskaya Buluntu Yeri 273. IV. Kuryinskoe Yerleşim Yeri, II., III., 335. I–V. Novoalmetyevskaya yerleşim
213. İlyiçevskiy Eski Mezarlığı V. Yurtovskoe buluntu yerleri yerleri
214. I–V. Dubogrivskaya, 274. Starokrasnoborskaya I Buluntu Yeri 336. I–II. Novoalmetyevskaya kurganlar
Batrakovskaya buluntu yerleri 275. “Kermençuk” Buluntu Yeri grubu
215. II–V., VII–IX. Kırnışskiy buluntu 276. II–III. TatarskoAzibeyskiy buluntu 337. I–VI. Novoamzinskaya yerleşim
yerleri, II. Eski Mezarlığı yerleri, III. Yerleşim Yeri, I., IV. yerleri
216. Gulükovskaya Buluntu Yeri RuskkoAzibeyskiy buluntu yerleri 338. I–II. Novoamzinskaya kurganlar
217. I. Deukovskaya Buluntu Yeri 277. I. Starosemiostrovskaya Buluntu grubu ve kurganlar
218. I. Deukovskiy Eski Mezarlığı Yeri 339. I., IV. Starorusskoamzinskaya
219. PodgornoBaylarskaya kurganlar 278. I. Barsukovskoe Yerleşim Yeri yerleşim yerleri
grubu 279. Taktalaçukskoe Yerleşim Yeri 340. II–III. Çerebatırovskaya yerleşim
220. PodgronoBaylarskoe Yerleşim Yeri 280. I., VI. Aktanışskiy buluntu yerleri yerleri
221. I. Menzelinskaya Buluntu Yeri 281. I., II. Minnyarovskiy yerleşim yerleri 341. Starotatamzinskaya kurganlar
222. Belopahotnaya Buluntu Yeri 282. I. Çişminskiy kurganları grubu ve kurganlar
223. NaratlıKiçinskaya Buluntu Yeri 283. II. Çişminskiy Kurganı 342. III. Starotatamzinskoe Yerleşim Yeri
224. I., III. Novotakermanskaya buluntu 284. Çiyalekskaya Buluntu Yeri 343. I–III. KurnaliAmzinskoe Yerleşim
yerleri 285. Urazmetyevskaya Buluntu Yeri Yeri
225. KaraşaySaklovskaya Buluntu Yeri 286. Staroalmetyevskaya Buluntu Yeri 344. KurnaliAmzinskiy Kurgan
226. Sarmanovskaya Buluntu Yeri 287. Taktalaçukskiy Eski Mezarlığı 345. I., III., V., VII. Bilyarskiy yerleşim
227. Yamakovskaya Buluntu Yeri 288. Bolşeçulpanovskoe, yerleri
Maloçulpanovskoe yerleşim yerleri 346. I. Gorkinskoe Yerleşim Yeri
Ta r i h
Eski Devirlerde Tataristan Toprakları
E r ke n M a d e n Ta ş Ç a ğ ı 40–41
Arilerin Ülkesi
Seramik
Erken Demir Çağı’nda Doğu Avrupa’nın ormanlık bölge-
sindeki kavimlerin kültürel özelliklerinin en önemli göster-
gesi seramiktir. Bu seramiğin ayırtedici özelliği ise ürünler-
deki izler, damgalar, bağlar ve iplerin olmasıdır. Hatta bun-
dan dolayı buna “tekstil” seramiği denilmiştir.
Araştırmacılara göre orman halkları-
nın kilden yapılan kapkacaklarının bu birleştirici özelliği, Kilden yapılmış
seramik üretimindeki özel bir geleneğe sahip olunmasıyla kaplar. Ananin
açıklanmaktadır. Yerli kavimler çömlekçi çarkını daha bil- Kültürü, M. Ö. VI.
mediklerinden dolayı düz ve güzel bir şekil yapma metodu- yüzyıl
nu buldular. Onlar çanakları özgün kumaş çuvallarda yapı-
yorlardı. Bu çuvalları da içeriden kilden şeritlerle bağlıyor
ve daha sonra korumaları için asıyorlardı. Kil kuruduğunda
kumaşı çıkartıyor ve düz bir çömlek elde ediyorlardı. Çömle-
ğin üzerinde çuvalın ipleri vs.nin izi kalıyordu.
Mordovya’da
bulunan
Andreevskiy
Kurganı’ndaki
eşyalar, I–II.
yüzyıllar
Ananin Kültürü / Dönemi 70. II. Berezovogrivskiy Buluntu Yeri, III. 37. “İkskiy Most” I, III Tarihî Yerleşim 10. UstyBrıskinskiy Eski Mezarlığı
1. Karamışihinskoe Eski Kenti Berezovogrivskoe Yerleşim Yeri Yerleri 11. İmenkovskoe Eski Kenti
2. Makaryevskoe Eski Kenti 71. II. Berezovogrivskiy Eski Mezarlığı 38. I. UstyMenzelskoe Eski Köyü 12. II. İmenkovskiy Eski Mezarlığı
3. II. PustoMorkvaşinskiy Eski 72. XIV. Lebedibskaya Buluntu Yeri 39. III–VI. Kuryinskoe Eski Köyü 13. Gremyaçeklüçinskoe Eski Kenti
Mezarlığı 73. X. Kuzkinskaya Buluntu Yeri 40. I–III. Yurtovskoe eski köyleri 14. Gremyaçkinskiy Eski Mezarlığı
4. II. PustoMorkvaşinskoe Yerleşim 74. XI. Kuzkinskaya Buluntu Yeri 41. II. Zolotaya Pady Buluntu Yeri 15. Çerepaşye Eski Kenti
Yeri 75. III. Murzihinskaya Buluntu Yeri 42. I–II. Starokrasnoborskoe eski köyleri 16. “Tarasova Pristany” Eski Kenti
5. NaberejnoMorkvaşinskoe Yerleşim 76. I–II. Murzihinskiy eski mezarlıkları 43. IV., VI. İgimskoe eski köyleri, I. 17. Kamaevskoe Eski Köyü
Yeri 77. Saharovskoe Yerleşim Yeri İgimskoe Buluntu Yeri 18. Nijnekotelniçeskoe Eski Kenti
6. Studenetskoe Eski Köyü 78. “Jmyak” Oşinskoe Eski Kenti 44. Novobiksenteevskaya Buluntu Yeri 19. Nijnekotelniçeskoe Eski Köyü
7. IV. Nijneuslonskoe Yerleşim Yeri 79. Belyahçinskoe Eski Kenti 45. Lagernoe Eski Köyü 20. II. Bolşevarzinskoe Eski Köyü
8. Taşevkinskoe Eski Kenti 80. SvetloKlüçinskoe Eski Kenti 46. UstyMenzelinskoe Eski Kenti 21. IV. Varzinskoe Eski Köyü
9. Narimanovskoe Eski Köyü 81. SvetloKlüçinskoe Yerleşim Yeri 47. II. Novohutorskoe, II–III. Usty 22. II. VarziOmginskoe Eski Köyü
10. Labışkinskoe Eski Kenti 82. Smılovskoe Eski Kenti Menzelinskoe eski köyleri 23. I. VarziOmginskoe Eski Köyü
11. Nijnebarışevskoe Yerleşim Yeri 83. III. Dubogrivskoe Eski Köyü 48. I–II. Novomelkenskoe eski köyleri, 24. Malinovskoe Maloe Eski Kenti
12. Antonovskoe Eski Kenti 84. II. Dubogrivskaya Buluntu Yeri eski kenti 25. I. Munovskoe Eski Kenti
13. III. Sükeevskoe Eski Köyü 85. III. Kırnışskoe Eski Köyü 49. DusayKiçuyskoe ve Sarsaz 26. Verhnemalinovskoe Eski Kenti
14. I. Tetüşskiy Eski Mezarlığı 86. I–III, V–VII. PodgornoBaylarskoe Gorskoe eski köyleri 27. Objuyskoe Eski Köyü
15. Kaşkinskoe Eski Köyü eski köyleri 50. Kalmurzinskoe Eski Köyü 28. “Babiy Bugor” Eski Kenti
16. Borisoglebskoe Yerleşim Yeri 87. PodgornoBaylarskiy Eski Mezarlığı 51. Bikbulovskoe Eski Kenti 29. “Borki” Eski Köyü
17. “I. Kazanka” Eski Kenti 88. I. Kuryinskoe Eski Köyü 52. I. Bikbulovskoe Eski Köyü 30. “Deviçiy Gorodok” Eski Kenti
18. “II. Kazanka” Eski Köyü 89. II. Adevskoe Eski Köyü 53. İllarionovskoe Eski Köyü 31. I. Kuzkinskoe Eski Köyü
19. Taneevskiy Eski Mezarlığı 90. MariSuksinkoe Eski Köyü 54. Tamyanskiy Eski Mezarlığı 32. I. Bazyakovskaya Buluntu Yeri
20. Gremyaçeklüçinskoe Eski Kenti 91. I. Bulyakskoe Eski Köyü 55. II. Tamyanskoe Eski Köyü 33. I. Kuluşevskoe Eski Köyü
21. “Kirüşkin Gorodok” Eski Kenti 92. I. TataroAzibeyskoe Eski Köyü 56. VIII–IX. Mellyatamakskoe eski köy 34. IV. Masadınskoe Eski Köyü
22. Soroçyegorskoe Eski Kenti 93. III. Masadınskoe Eski Köyü leri 35. II, III, V. İgimskoe eski köyleri
23. I.–II. Soroçyegorskoe Eski Köyü 94. Nijnegareevskoe Eski Köyü 57. V. Mellyatamakskiy Eski Mezarlığı 36. II. TatarskoAzibeyskoe Eski Köyü
24. I.–II. Kamskaya Eski Köyü 95. İrmyaşevskoe Eski Kenti 58. II. RusskoŞuganskoe Yerleşim Yeri 37. VI. Bulyakskoe Eski Köyü
25. I. TroitskoUrayskoe Eski Kenti 96. Çiyalekskoe Eski ki Kenti 59. RusskoŞuganskoe Eski Kenti 38. I., III. Nijnekaraçaevskoe, I–III.
(Şirokaya Gora) 97. I. “İkskiy Most” Eski Köyü (Akaykina Gora) Verhnekaraçaevskoe eski köyleri
26. I. Nikolaevskoe Eski Kenti 98. Karakulskaya Buluntu Yeri 60. I–II. Staroçekmanskoe eski köyleri 39. III. TatarskoYamalişinskoe Eski
27. Urahçinskiy Eski Mezarlığı 99. Çinnikovskoe Eski Köyü 61. I. Staroçekmanskiy Eski Mezarlığı Köyü
28. “Suhoy Bersut” Eski Köyü 100.Bilyarskie buluntuları 62. II. Staroçekmanskiy Eski Mezarlığı 40. Masadınskoe Eski Kenti
29. Çerepaşye Eski Kenti 101.Staroilderyakovskie buluntuları 63. Salauzmuhanskoe Eski Köyü 41. I. Azmetyevskoe Eski Köyü
30. II. Sekinenskoe Eski Kenti 64. IV. Mellyatamakskoe 42. Azmetyevskoe Eski Kenti
31. I. Sekinenskoe Eski Kenti Pyanoborskaya Çağı (Nartastınskoe) Eski Köyü 43. II. Azmetyevskoe Eski Köyü
32. “Krasnıy İstok” Eski Kenti 1. Starotyaberdinskoe Tarihî Yerleşim 65. I. Mellyatamakskiy Eski Mezarlığı 44. İlçebaevskoe Eski Kenti
33. Grahanskoe Eski Kenti Yeri 66. Naratastınskoe Eski Köyü 45. I. İrmyaşevskoe Eski Köyü
34. Mamadışskoe Eski Kenti 2. Krasnoborskoe Eski Köyü 67. KryaşŞuranskoe Eski Kenti 46. I–III. Aktanışskoe eski köyleri
35. Svinogorskoe Eski Kenti 3. Srednebiyabaşskoe Eski Kenti 68. Priütşanskiy Eski Mezarlığı 47. Tatsunçeleevskie buluntuları
36. I. Svinogorskoe Eski Köyü 4. I. Nijnebaltaevskoe Eski Köyü 69. Novoirkenyaşskoe Eski Köyü
37. Kotlovskiy (Dmitrievskiy) Eski 5. I. Srednebaltaevskoe Eski Köyü 70. I–II. İmanleyskoe eski köyleri
Mezarlığı 6. II. Srednebaltaevskoe Eski Köyü 71. I. Adaevskoe Eski Köyü
38. II. Kotlovskoe Eski Köyü 7. I. Srednebaltaevskoe Eski Kenti 72. Derbeşkinskoe Eski Kenti
39. IV. Tanayskoe Eski Köyü 8. II. Srednebaltaevskoe Eski Kenti 73. II. Derbeşkinskoe, I.–II.
40. V. Tanayskoe Eski Köyü 9. Malobakırçinskoe Eski Köyü “Kermençuk” eski köyleri
41. III. Tanayskoe Eski Köyü 10. III. Çeremşanskoe Yerleşim Yeri 74. III. TatarskoAzibeyskoe “Kulyagaş”
42. II. Tanayskoe Eski Köyü 11. Kommunarskoe Eski Köyü Eski Köyü, III. TatarskoAzibeyskoe
43. I. Tanayskoe Eski Köyü 12. V. İkskoe Eski Köyü “Kulyagaş” Buluntu Yeri, Russko
44. Tanayskoe Eski Kenti 13. İkskiy Eski Mezarlığı Azibeyskoe Eski Köyü
45. Elabujskoe (Çertovo) Eski Kenti 14. Ahtilyaskiy Hazinesi 75. III. Nijnekaraçaevskoe Eski Köyü
46. Ananyinskiy Eski Mezarlığı 15. III. Varzinskoe Eski Köyü 76. Çinnikovskoe Eski Köyü
47. I. Lugovskoy Eski Mezarlığı 16. VarziPelginskoe Eski Kenti 77. Starosemiostrovskoe Eski Köyü
48. Tihogorkoe Eski Kenti 17. Munovskiy (II. Pyanoborskiy) Eski 78. I–II. “Baskul” eski köyleri
49. Setyakovskoe Eski Köyü Mezarlığı 79. I–II. TatarskoYamalinskoe Eski
50. Bizyakinskoe Eski Köyü 18. I. Pyanoborskiy Eski Mezarlığı Kenti
51. III. İkskoe Eski Köyü 19. Pyanoborskoe Eski Köyü 80. I–II. TatarskoYamalinskoe, Mari
52. V. İkskoe Eski Köyü 20. Konovalovskiy Eski Mezarlığı Yamal inskoe eski köyleri
53. I. İkskoe Eski Köyü 21. Kamennoklüçinskiy Hazinesi 81. I–III. Masadınskoe eski köyleri
54. Malinovskoe Bolşoe Eski Kenti 22. Munovskoe (Çertovo) Eski Kenti 82. I–VI. Bulyaksoe eski köyleri
55. Munovskoe Eski Köyü 23. Verhnemalinovskoe Eski Kenti 83. I–II. Barsukovskoe eski köyleri
56. I. Munovskoe Eski Kenti 24. Objuyskoe Eski Köyü 84. II–VI. Aktanışskoe eski köyleri
57. Verhnemalinovskoe Eski Kenti 25. Madıkskiy Hazinesi 85. I–II. Tolmonosovskoe eski köyleri
58. “Relka” Munovskiy Eski Mezarlığı 26. İsenbaevskiy Hazinesi 86. Minnyarovskoe Eski Kenti
59. II. Maklaşeevskoe Eski Kenti 27. III. İmyanlebaşskoe Yerleşim Yeri 87. Çiyalekskiy Eski Mezarlığı
60. II. Poluanskiy Eski Mezarlığı 28. I.–II. Toyguzinskoe eski kentleri 88. II. Çiyalekskoe Eski Köyü
61. “Şolom” Balımerskoe Eski Kenti 29. I–III. Toyguzinskoe, Tuirovskoe eski 89. Staroilderyakovski buluntuları
62. Rjavetskoe Eski Kenti köyleri
63. I, VII, VIIa Novomordovskiy eski 30. Kırnışskoe Eski Kenti Hun Çağı
mezarlıkları 31. I–II. Kırnışskoe eski köyleri 1. Sükeevskiy Eski Mezarlığı
64. IV. Semenovskoe Eski Köyü 32. II–III. Kuluşevskoe eski köyleri 2. II. Tetüşskiy Eski Mezarlığı
65. VI. Semenovskiy Eski Mezarlığı 33. Gulkovskoe Eski Köyü 3. Aşiyazovskoe Eski Kenti
66. “Kurgan” (Hristoforovskoe) Eski 34. II–III. Deukovskoe eski mezarlıkları 4. I. Kazanskiy Eski Mezarlığı
Kenti 35. I–IV. Deukovskoe eski köyleri 5. “I. Kazanka” Eski Kenti
67. I. Nijnemaryanskoe Eski Köyü 36. PodgornoBaylarskoe Yerleşim Yeri, 6. Solovtsovskoe Eski Kenti
68. III. Nijnemaryanskiy Eski Mezarlığı II. 36. PodgornoBaylarskoe Eski 7. Ayşinskiy Eski Mezarlığı
69. II., III. Bazyakovskiy eski Köyü 8. Rojdestvenskiy Eski Mezarlığı
mezarlıkları 9. Narmonkinskiy Eski Mezarlığı
Mus kafası
şeklinde kemikten
yapılan kabza,
tutak. Pijemskoe
Eski Kenti, M. S. I.
binyıl
Kurdun üzerinde
Orman Tanrısı
heykelciği.
Glyadenovskoe Eski
Kenti, M. S. I.
binyılın ilk yarısı
Ta r i h
Eski Devirlerde Tataristan Toprakları
Erken Demir Çağı 50–51
Orta İdil’deki Fin-Ugorların Askerî
Faaliyetlerinde Orman ve Bozkırın Yeri
Taş baltalar.
Ananin Kültürü,
M. Ö. VIII–vI.
yüzyıllar
orijinal ve çok daha karmaşık bir Estamp. Ananin topluluklarında savunma mahiyetindeki
yapıya sahiptiler. Bronzdan olan Ananin Kültürü, silahların başında ise kalkan ile kılıç kemerleri gelmek
sapları ise çeşitli tasvirlerle süslüy M. Ö. VI. yüzyıl tedir. İranî dilleri konuşan göçebelerde olduğu gibi
dü. Ananin kalkanları da dik açılı ve fazla büyük olmayan
Askerî teçhizatın diğer parçala ölçüdeydiler. Bunlar deri ile kaplı ve altı kenarlı demirle
rı — oklu yaylar, demir ay baltalar, döşeli ve ortasında süs olan levhadan ibarettiler. Orta
hançerler, mızrakların demir uçları, Asya’dan Mançurya’ya kadar hâkim olan Doğu bozkır
kılıç kemerleri — doğrudan İran ve geleneğine göre kemerler, bronzdan yapılan figürlerle
Kafkasya bozkır geleneği ile bağlan süslüydü. Bir Ananin asker tasvirindeki kıyafeti ile
tılıydı. Ananin Kültürü’nün bir par silahları, İskitli okçunun kıyafet ve sihlarıyla birebir
çası olan söz konusu “bozkırlık aynıydı.
kısmı”, o tarihlerde bozkırda mev
cut olan gelişim aşamaları ile birebir
uyumludur. Örneğin M. Ö.VIII–VI.
yüzyıllarda bu tür eşyalardaki “bozkır” unsuru Kimmer
Kültürü’nün özelliklerini, M. Ö. VI–IV. yüzyıllarda ise
İskit Kültürü’nün özelliklerini taşıyordu. Ananin toplu
lukları genel olarak İskit silahlarının genel hatlarını da
İskit hayvan üslubunu da kendilerince yorumlayarak
geliştiriyor, yeni şekillerdeki bu eşyalarda geleneksel
geometrik bezeklerini de kullanıyorlardı.
1 2 4 1–6
“Kimmer” Dönemi Silahları
7 1.
Bronz mızrak. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
10
2.
Bronz saplı demir hançer. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
9 8
3.
Demir mızrak. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
4.
3 Bronz saplı demir hançer. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
5.
Bronz saplı demir kılıç. Bilyarsk Eski Kenti
6.
Bronz saplı demir hançer. Navki Eski Kenti
7–13
“İskit” Dönemi Silahları
7.
Demir balta. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
5 8.
Bronz uçlu demir hançer. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
9.
Demir hançer. Akozinskiy Eski Mezarlığı
10.
Demir mızrak. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
11 11.
Okların bronz ve demir uçları. Starşiy Ahmılovskiy Eski
Mezarlığı
15 12 12.
6 Bronz hançer. Kotlı Eski Kenti
14 13.
13
Bronz saplı demir hançer. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
14.
Bronz saplı demir savaş bıçağı. Bolşaya Tovba Eski Kenti
8а 15.
Bronz saplı demir savaş bıçağı. Starşiy Ahmılovskiy Eski
Mezarlığı
Ananin Kültürü
dönemindeki
silahlar
1
2
1.
Savaş baltası. Bilyarsk Eski Kenti
2.
Bronz topuz. Birsk yakınlarındaki bir kurgan 7 5
3–4.
Bronz mızraklar. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
5–6.
Bronz baltalar. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
7.
Kemerin bronz ucu. Starşiy Ahmılovskiy Eski Mezarlığı
8.
Kalkanın ortasındaki bronz süs. Starşiy Ahmılovskiy Eski
Mezarlığı
6
4
3 7
Ananin Kültürü
askerinin
silahları
8
Ta r i h
Avrasya Bozkırlarının Erken Göçebeleri
İskit Çağı 52–53
Avrasya Bozkırlarının
Erken Göçebeleri
İskit Çağı
Erken Demir Çağı dönemi, Avrasya bozkırlarında
“İskit Çağı” olarak da adlandırılmaktadır. Diğer bir
deyişle bütün göçebe dünyası, Karadeniz’in göçebe
kabilelerinden birinin adıyla zikredilmeye başlandı.
Herodot’a göre “onları İskit olarak Yunanlılar adlandır
dılar…” Arkeolojik çalışmaların gösterdiği gibi İskitlere
has silahlar, koşum takımları, kıyafetler, sanattaki hay
van üslubu Sarı Irmak’tan Tuna’ya kadarki geniş bir
coğrafyada yayılmıştı. Bu da M. Ö. IX–VIII. yüzyıllardan
önce oluşan ve M. S. III. yüzyıla kadar ayakta kalan kül
tür topluluğuna bu ismin verilmesine yol açtı.
İskit dünyası Orta İdil’deki FinUgorlar da dâhil olmak
üzere komşularına ve Kavimler Göçü sırasında ve Erken
Ortaçağ’da Büyük Bozkır’ın yeni hâkimi olan halklara
büyük kültürel etkide bulundu. Ayrıca Sarmatlar,
Hunlar, Göktürkler ve onların mirasçıları gibi sonraki
asırların göçebelerinin kültürü, ekonomileri, dünya
görüşleri, günlük hayatlarının temel karakterleri İskit
döneminde ortaya atılmış, gözden geçirilmiş ve gelişti
rilmiştir.
Gümüş at başlığı
süsleri,
M. Ö. IV. yüzyıl
Kastroma
ve içen ilginç halklar” olarak tasvir eden eski tarihçiler Kurganı’ndaki vancılık da yaygındı (Göçebe hayvancılığı değil, çoban
den alıntı yapmıştır. Diğer yiyeceklerle zanaat ürünleri soylu İskit’in hayvancılığı). Kışları hayvanlar yerleşim yerlerinin ahır
ni göçebe İskitler, ganimet ya da vergi olarak orman mezarının bölmelerinde kalıyor, geriye kalan zamanlarda ise
bölgelerinde yaşayan komşularından alıyorlardı. rekonstrüksiyonu. yakın yerlerde otlatılıyordu. Göçebelerden farklı olarak
Göçebe ekonominin oluşumu, toplumun ve doğanın Soylu İskit en bu kavimlerde ineklerin sayısı daha fazlaydı. Koyun ve
değişimine, Bronz Çağı’nın sonunda nüfusun hızla artı altta, onun atların sayısı ise daha azdı. Yerleşik İskitlerde madenci
şına ve gittikçe artan askerî tehdide verdiği en rasyonel üstünde yakınları, lik, kemik ve deri ürünleri üretimi ve dokumacılık da
cevaptı. Askerî tehdidin artması ise süvari ve atlı okçu en üstte de atlar çok yaygındı. Doğu Avrupa’nın ormanbozkır bölgele
birliklerin ortaya çıkmasıyla ilgiliydi. Bu askerler uzun gömülüdür rindeki İskitlerle komşularının ekonomik gelişimleri
mesafeleri çok kısa sürede katedebiliyordu ve silah kul açısından Kuzey Karadeniz Yanı’ndaki şehir kolonileriy
lanımında usta kimselerdi. le ticarî münasebetlerin geliştirilmesi büyük önem arz
Hayvan sürülerinin artması ve ekonomideki ihtisas ediyordu. İskit coğrafyasından Yunanistan’a ekmek,
laşma ile birlikte bozkır halkının doğaya, iklime ve bal, balık, hayvan ve köle götürülüyordu. Bunun karşılı
otlak yerlerine olan bağlılığı da arttı. Doğadaki küçük ğında ise İskitler zanaatçı ve kuyumcuların ürünlerini
bir anormallik dahi krize yol açabiliyordu. Göçebeler de alıyorlardı. Yunan menşeli eşyaları, arkeologlar sıkça
bunun farkındaydılar. İskit Dünyası’nın bazı kavimleri İskit yerleşim yerleri ile kurganlarda buluyorlardı.
nin geçici olarak da olsa yerleşik ve yarıyerleşik hayata, Yerleşme sürecini tetikleyen bir başka unsur da insan
hatta sulamalı tarım sistemine dönüşü de bu hususla ların sahip oldukları zenginliğe (sürü büyüklüğüne)
açıklanmaktadır. Buna örnek olarak Aşağı Seyhun’daki göre kabile içerisinde sınıf sisteminin ortaya çıkmasıdır
Dahlarla Massagetleri örnek verebiliriz. İskit (En fakir kimseler kaçınılmaz olarak yerleşik hayata
Dünyası’nın en doğusunda yer alan Minusink Çuku geçiyorlardı).
ru’ndaki Tagar Kültürü kabilelerinde de tarım büyük rol
Deriden yapılan oynuyordu. Yine Karadeniz Yanı İskit coğrafyasındaki İskit Toplumu
ağaç ve bronz bazı kavimlerde de tarım, ekonominin en önemli dalını
gemli at başlığı. oluşturuyordu. Onlar buğday, arpa, nohut, mercimek Tüm İskit Dünyası coğrafyasında bulunan kurganlar
Altay, V. yüzyıl yetiştiriyorlardı. Tarımın yanı sıra eskisi gibi hâlâ hay daki materyaller, İskit toplumunun sosyal açıdan
homojen olmadığını göstermektedir.
Sıradan halk toprak mezarlara gömülüyor ve yanları
na da kişisel silahları ile yiyecek ve içecekle dolu bir iki
kap koyuluyordu. Mezarın üstüne fazla büyük olmayan
bir kurgan yapılıyordu.
İskit hükümdarları ile soyluların mezarları ise
bambaşka yapılardı. Üzerine bal mumu ile çeşitli
aromalı otlar sürülen ölen hükümdarın naaşı, hâki
miyet altında bulunan bütün kabilelerin toprakla
rında gezdiriliyor ve söz konusu kabileler de
hükümdar ile vedalaşıyorlardı. Bundan sonra
hükümdarın naaşı, gömülecek yere götürülüyordu.
Mezarlık sıkça dört köşeli çukur olarak kazılıyor,
çukurun üstüne ya da içinde naaşın hemen üstüne
kütükler koyuluyordu. Ardından da taş ve toprak
atılarak yüksek kurganlar oluşturuluyordu.
Hükümdarla birlikte sıkça yakınları ile binek atları
da gömülüyordu. Zengin İskit kurganlarında öldürü
len cariyelerle hizmetçilerin iskeletlerine de rastlan
maktadır. Bu insanlar hükümdara öbür dünyaya
gidişinde refakat ediyordu. Herodot’a göre, hüküm
Av sahnesinin İran’daki Kürt Bölgesinde İskit Mezarı
resmedildiği Sanattaki hayvan üslubunun oluşum sürecine şahitlik eden Ön Asya’daki eserler
gümüş ve altın arasında Sakkız (Zivie) Hazinesi’nin ayrı bir yeri vardır. Hazinenin bulunduğu
kaplamalı bir kap. İran’ın Saggız şehri eskiden Manna Ülkesi’nin sınırları içerisinde yer almıştır.
M. Ö. 400–375 Doğu kaynaklarına göre burası Kimmerlerin de İskitlerin de akın ettikleri bir
bölgeydi. Öyle anlaşılıyor ki bu hazine, aslında arkeolojik anlamda bir hazineden
ziyade eski zengin bir definin kalıntılarıydı. Bu hazinenin içerisinde Ön Asya’nın
çeşitli kültürlerine ait eşyalar yer almaktadır. Muhtemelen bu mezar, askerleri Ön
Asya’nın farklı bölgelerine seferler düzenleyen bir hükümdara aittir. Çeşitli
kültürler temelinde spesifik İskit sanatının oluşması için bütün şartlar işte bu
bölgede mevcuttu.
Koşum darın mezarının etrafına saman doldurulmuş at gagaları ve gözleri) — geyiklerin boynuzları ile yırtıcı
takımının altın postları dikiliyor ve üzerlerine de öldürülen genç hayvanların pençelerinde de görmek mümkündür.
süsü. M. Ö. erkekleri oturtuyorlardı. Soyluların büyük mezarları ile sıradan insanlarınkile
VII–VI. yüzyıllar Cenaze için özel kıyafet dikiliyor; özel silahlar, süsler, rin arasındaki farklılıklar gözle görülebilir derecede
koşum takımları ve ritüel kapkacaklar üretiliyordu. olup toplumun derin bir farklılaşma içerisinde olduğu
Mezardaki eşyalar, rastgele koyulan eşyalar değil nu göstermektedir.
di. Efsaneler bu eşyaları, “önemli, Tanrısal” olarak İskitSaka kabileleri içerisinde sınıfsal ayrımın oldu
nitelendirmektedirler. Herodot’un İskitlerin ortaya ğuna dair elimizde bilgi olmasa da söz konusu ayrımın
çıkışına dair aktardığı efsanelerden birine göre İskit olduğu görüşüne varmamızı sağlayan bazı ipuçları var
Ülkesi’nin ilk hükümdarı Targitay döneminde gökten dır. Massagetlerde yaya birliklerinin olması, Saka top
yeryüzüne altından kutsal eşyalar yağmıştır. Bunların lumu içerisinde atsız kimselerin olduğu anlamına gele
arasında ay balta ile kâse de vardı. Bir başka efsane bilir. Karadeniz Yanı Bölgesi’ndeki İskitlerle ilgili bilgi
ye göre ise Heraclius yay ile kemerini, İskit’te yaşa veren Yunanlı müellifler, kabilenin önde gelen soyluları
yan yarım kadın yarım yılandan doğan oğullarına ve sıradan halktan bahsetmektedirler.
hediye etmiştir. Agafirs, Helon ve İskit adlı üç kardeş Hâkimiyet tek bir soyun elinde bulunuyor ve miras
babalarının hediyelerine sahip olmak için aralarında yoluyla nesilden nesile devrediliyordu. Arrianus, ölen
müsabakalar düzenlediler. Başta iki büyük kardeş İskit hükümdarının yerine tahta kardeşinin çıktığını
yarıştı, ancak ikisi de başarısız oldu. Müsabakaları belirtmektedir. Kadın hükümdarların tahta çıkışlarıyla
İskit adlı küçük kardeş kazandı. İskit hükümdarları ilgili bilgiler ise daha belirsizdir. Savaş sırasında ordu
nın soyunun da ona dayandığı düşünülmektedir. nun başında bizzat hükümdar bulunuyordu. Barış
Silah ve ritüel kapkacaklarının zamanında ise hükümdar, baş yargıç ve başrahipti.
özel değeri, eşyaların süsüne de Birlik kurulu ile aynı zamanda hükümdarın ordusunu
yansımıştır. Bu eşyalara doğada oluşturan halk kurultayının da etkisi büyüktü.
gerçekten yaşayan hayvan ve Antik tarihçiler İskit hükümdarı Ateya’dan bahset
kuşların yanı sıra fantastik hayvan mektedirler. Tuna’dan Don’a kadarki bütün İskit kabi
ve kuşlar da resmedilmişt ir. lelerini kendi hâkimiyeti altına alan Ateya, gerçekten
Hayvanlar, İskit hayvan üslubu de meşhur tarihî bir kişilikti. Ateya, kendi adına para
nun temel konusu olmuştur. Bu bastırmış, Büyük İskender’in babası II. Philip ile savaş
üslup da İskit Dünyası’nın bütün mıştır.
kültürlerinin ayırtedici özelliği Antik kaynaklarda geçen Saka hükümdarları da
hâline gelmişt ir. İskitler sanat büyük yetkiye sahiptiler. Onlar savaş ve barış kararı
eserlerine en fazla kuşları, toy veriyor, çeşitli ülkelere elçiler gönderiyor, düşmanla
naklı hayvanları (geyik, karaca, rıyla barış tesis esiyor, ordulara komutanlık ediyorlar
dağ keçisi, at, yabanî domuz), dı. Ktesiy döneminde (M. Ö. V — IV. yüzyıllar) Saka
kedigiller familyasında yırtıcı Ülkesi, Ahameniş illerinden hiçbirine dâhil olmayıp
hayvanları resmetmişlerdir. Sakaların hükümdarı da Pers kralının tebaası değil,
Bronzdan yapılan Kuşlar Göğü, yırtıcı hayvanlarla toynaklı hayvanlar müttefiki idi. Ancak onların hâkimiyetlerinin sınırı
at heykelciği. yeryüzünü sembolize ediyordu. Bazen hayvanlar kabile içerisinde belli değildi. Halk kurultayının rolü,
M. Ö. VII–III. ancak izafi olarak tasvir edilse de karakteristik özel Sakalar açısından başarısız olan Tanais’teki karşılaşma
yüzyıllar likleri dolayısıyla çok kolay tanınıyordu. Bu özellik dan sonra, İskender’in İskitlerin hükümdarı ile yaptığı
ler kuşlarda gaga ile büyük göz, geyiklerle keçilerde görüşme hakkındaki tek bir haberde belirtilmektedir.
muhteşem boynuzlar, yırtıcı hayvanlarda ise duyarlı İskit hükümdarı, bu karşılaşmayı savaş olarak kabul
kulaklar, keskin dişler ve tırnaklardır. Toynaklı ve yır Arjan etmemişti, çünkü İskender’e saldıranlar Sakalardı,
tıcı hayvanlar sıkça savaş sahnesi çerçevesinde res Kurganı’nda İskitler ise İskender’e savaş ilanında bulunmamışlardı.
medilmiş ve iyilikle kötülüğün mücadelesinin sembo bulunan altınla Belki de bu olay, halk kurultayının, yani kabilenin
lü olarak yansıtılmıştır. Ancak bu mücadele, Gök’ün süslü akinak bütün yetişkin erkeklerinin kararı ve yetkisiyle hüküm
gölgesinde yapılmaktadır. Gök’ün sembollerini — darların iktidarının sınırlandırılabileceğine işaret eden
çok göreceli bir şekilde resmedilen kuşlar (yalnızca bir örnektir.
Arjan–1 Kurganı
Arjan-2 İskit-Sibir topluluğunun oluşum dönemindeki en önemli kurgan örneğini, Tuva’da Uyük Kültürü
Kurganı’nda topraklarında bulunan Arjan Kurganı oluşturmaktadır. Burası, 4 metre yüksekliğindeki ve 120 metre
bulunan altın çapındaki taş yığıntısı altında gömülü olan çok sayıda insanın ve atın ortak mezarıdır. Bu taşların
toplu iğnenin bazıları 20–50, bazıları ise 100 kilogram ağırlığındaydı. Taş yığıntısı altında kütüklerden yapılan
süsü yaklaşık 100 dört köşeli hücre tespit edilmiştir. Bunlardan 70’i 4 kütük yüksekliğinde hücrelerdi. 13
hücrede 17 insan ve yaklaşık 160 atın mezarı açıldı. Ortada iki kütük tabut içerisinde hükümdar ve
eşinin mezarları vardı. Bunlar ayrıca kütükten duvarlarla çevrili daha büyük bir tabutun içerisinde
koyulmuştur. Söz konusu iki tabut arasında da 8 hizmetçi ile 6 binek atı yatıyordu. Diğer mezarlar
biraz daha uzakta bulunuyordu.
Bütün hücreler 2.5–3 metre yükseklikteki ağaç tabanla kaplıydı. Dışarıdan yine kütüklerden bir duvar
yapılmıştır. Dolayısıyla başlangıçta bu yapı, dış duvarı olan dairevî şekle sahipti. Kurgandaki eşyalar,
İskit Kültür çevresine ait eşyalar olmakla birlikte buradaki silahlar, dizginler ve hayvan üslubunda
yapılan eşyalar çok eski olup M. Ö. VIII–VII. yüzyıllara aittir.
Arjan-2
Kurganı’nda
bulunan altın
gerdanlık
Ta r i h
Avrasya Bozkırlarının Erken Göçebeleri
İskit Çağı 56–57
Saka Zırhlı Atlı Askeri
1950’li yıllarda S. P. Tolstov başkanlığındaki Harezm araştırma grubu Seyhun’un
sol kıyısında, kurumuş kolu olan Janadarya’nın üst kısmında yer alan Aral
Bölgesi’ndeki Sakaların başkenti olan Çirik-Rabat’ta kazı çalışmalarında bulundu.
M. Ö. IV. yüzyıla ait kurganlardan birinde demir silah ve zırh takımı bulundu. Bu
tür savunma silahları, sonraki asırlarda Sakaların akrabası olan Parfyanlarda da
mevcut olup başka kavimlerde yoktu. M. Ö. II. yüzyılda yaşayan Yunanlı tarihçi
Arrianus, Sakaların silahlarının çok farklı olduğunu, Sakaların (İskitlerin) kendi-
lerinin ve atlarının zırh takımı ile korunduklarını yazmaktadır. Herodot ise bundan
önce böyle bir uygulamanın yalnızca Massagetlerde olduğunu yazmaktadır. Zırhlı
atlı askerlerin ortaya çıkışı, Saka aristokrasi sınıfının mevcudiyetinin en belirgin
kanıtlarından biridir.
İskitlere ait Arrianus hükümdarın hâkimiyetini korumakla Kazı çalışmaları Başlıkları her iki cinsten de soylu kimseler takıyordu.
kemikten yapılan görevli olan “satraplar”dan bahsetmektedir. Bunlar yapılmadan önce Yunanlıların İskit soylularını “başlıklılar” olarak adlan
kulaklı hayvan hükümdarın ele geçirdiği bölgelerde veya kabilelerde Büyük Salbık dırması da bu husus ile açıklanmaktadır. Herodot,
başlı iş ve savaş bıraktığı bir nevi valiydi. Yine önde gelen yetkililer ara Kurganı “Sivri Şapkalı Sakalar”ı da zikretmektedir. Sıradan halk
aletleri. sında “İskit topraklarının güçlü askerleri”, yani askerî ise kafalarına deri sargı bağlıyordu. İskitlerin ritüel baş
M. Ö. VI. yüzyıl kabile aristokrasisi de zikredilmektedir. lıkları ise çok çeşitli olup birbirinden yalnızca şekil iti
barıyla değil süslerdeki ayrıntılarla da ayırtediliyordu.
Göçebe İskitlerin Günlük Hayatı Kadın ritüel başlıkları arasında ise altın bezekli şapka
İnsan figürü larla taçlar dikkat çekiyordu.
Arkeolojik materyaller ile yazılı kaynaklardaki sınırlı şeklinde bir İskitlerin tören yaptıkları kutsal mekânları vardı. Issık
bilgiler, İskit kavimlerinin yaşam tarzlarını sınırlı da alınlık, Göl kıyısı ile Altay’daki Çu (Çuy) Nehri Vadisi’nde bu tür
olsa ortaya koymamızı sağlamaktadır. Başlangıçta M. Ö. IV. yüzyılın kutsal yerlerin izlerine rastlanmaktadır. Herodot ise
İskitlerin temel barınakları, seyyah arabalardı. Pseudo ikinci yarısı
Hipokrat konuyla ilgili şunları yazmıştır: “Onların evleri
yoktur, arabalarda yaşamaktadırlar. Bu arabalar her
tarafından örtülü olup ev tarzında yapılmıştır. Bazıları
iki, bazıları ise üç odalı olup ne su ne ışık ne de rüzgâr
geçirirler.” Bu arabalara yalnızca öküzler koşulurdu.
Atlar ise çok değerli olup ancak binek hayvanı olarak
kullanılıyordu. İskit coğrafyasının Avrupa kısmında
kalan kavimler yerleşik hayata geçmiş ve müstahkem
yerleşim yerlerinde yaşamaya başlamışlardır. Bugskiy Hayvan
Limanı yakınlarındaki yerleşim yeri ile Nemirovskoe, üslubunda
Kamenskoe, Belskoe eski kentleri en fazla bilinen yer yapılan at
leşim yerleridir. Nüfusun büyük bir kısmı ağaç veya dizgininin
yanmamış kerpiçten yapılan evlerle toprak damlarda süsleri.
yaşıyordu. Yerlerle soba kilden, tavan saman ya da M. Ö. V. yüzyıl
kabuktan yapılıyordu.
İskitler günlük hayatlarında büyük bronz kazanlar
kullanıyorlardı. Bunlar yuvarlak ya da oval şeklinde
olup yüksek ayaklarda duruyor, üst kısımlarında kolla
rı oluyordu. İskitler bu kazanları özellikle kurban kes
tikleri hayvanların etini pişirmek için kullanıyorlardı.
Herodot’a göre İskitler kurban kestikleri hayvanın deri
sini yüzdükten sonra et ile kemiklerini ayırıyor ve daha
Kilden yapılan sonra yerli kazanlarda pişiriyorlardı. Avrupa’daki İskitlere ait açık hava
İskit askeri. İskitlerin günlük kıyafetleri çok sadeydi. Kıyafetleri, daki Savaş Tanrısı ile ilgili kutsal yer
M. Ö. VII–vI. yakasız kruvaze mont, dar pantolon, sivri uçlu ayakka lerden bahsetmektedir: “… Düz dört
yüzyıllar bılardan oluşuyordu. İskitler bunları barış zamanında köşeli bir alanda demir bir kılıç yer
da savaş zamanında da giyiyorlardı. İskitlerin başlıkları almaktadır. Bu kılıca her sene küçük
ise sivri uçlu ve yumuşak olmak üzere iki tip oluyordu. baş hayvanla atlar kurban edilmek
tedir…”
Genel olarak yazılı kaynakların bil
gileri ile arkeolojik materyaller,
farklı akraba halkların yaşadığı bir
dünyayı önümüze sermektedir.
Şüphesiz onlar, akraba Hintİran dil
lerini konuşuyorlardı. Antik tarihçi
ler de onların akrabalığından bah
setmektedirler. Ancak onların kökeni, bazı kabile ve
halklarının kaderi de dâhil olmak üzere tarihlerinin bir
çok meselesi hâlâ tamamen çözülmüş değildir.
Sakalara
ait kurgan.
Rekonstrüksiyon
Kimmerlerin Süvarî Birliği Soylu Kimmer
atlısı. M. Ö. VIII.
yüzyılın ikinci
yarısı — VII.
yüzyılın ilk yarısı.
Rekonstrüksiyon:
M. V. Gorelik
Kimmerler ateş eden gerçek bir süvarî birliği kura
rak Doğu’da askerî alanda âdeta gerçek bir devrim
gerçekleştirdiler. Harp süvarî birliği, Doğu’da M. Ö. I.
binyılın başından itibaren mevcuttu. Ancak bunlar,
yakın muharebelerde mızrak, kısa saplı atma mızrağı
ya da kılıçla savaşan birliklerdi. Şunu da söylemek
gerekir ki, askere atın üstüne güvenli bir şekilde otu
rarak onu sürmeyi ve elleri de silah kullanmak için
boş bırakmayı sağlayan sağlam temelli eyer ile üzen
ginin keşfine daha yaklaşık 1.200 yıl vardı.
M. Ö. IX. yüzyıldaki Asurluların okçu atlı askerleri,
aynı anda ata binerek hedef vurmayı başaramıyorlar
dı. Bundan dolayı ikinci atlı asker, ok atanın atının
Bronz hançerler,
M. Ö. VIII–III.
yüzyıllar
Eski göçebelerin kültürü, benzeri olmayan hız ve edilmiştir. Büyük ve dallı boynuzlu
ölçü bakımından dâhiyane bir projenin canlandırılması geyikler, kedigiller familyasından
dır. Binlerce kilometrelerle bölünen bu kültürün farklı yırtıcı hayvanlar ve büyük gaga,
ocaklarında aniden birbirine çok benzer, sıkça da özdeş göz, kanat ve pençeye sahip olan
ve askerî göçebe faaliyetlere uygun eşyalar ortaya çık kuşlar, bu sanatın âdeta sembolü
maya başladı. Bu eşyaların başında koşum takımları, hâline gelmişlerdir.
silahlar, bronz kazanlar, bozkır kahramanlarının balbal Eski göçebelerin sanatındaki
Hayvan ları gelmektedir. üslup birliği, kendisini hayvanların
üslubunda Eski göçebe döneminin en dikkat çeken özelliklerin tasvirlerinde kullanılan ve kolay
yapılan haç den biri sanattır. Bronz Çağı’nın bozkır kültürlerinin tanınan sanat üslubunda göster
şeklindeki bronz çoğunun sanatı, genel itibarıyla geometrik motifler mektedir. En başta hayvanlar çeşitli
süs. Olviya sanatı olup yalnızca kayalar üzerindeki tasvirlerde pozlarda — kedigiller halkanın içe
insan, Tanrı ve hayvanlar resmediliyordu. İskit Çağı’nın risinde, geyikler ayaklarını bükmüş,
boyunlarını ise uzatmış şekillerde —
resmediliyorlardı. Hayvan ve kuş
vücutlarının bazı kısımları diğer
kısımlarına göre mübalağalı bir
şekilde tasvir ediliyorlardı. Sanat
eserlerinde sıkça büyük boynuzlara,
gagalara, tırnaklara, patlak gözlere,
geniş açılan ağızlarla büyük dişlere
Bronzdan Bronzdan rastlanıyordu. Figürlerin bütününe
yapılan kemer yapılan bir süs, değil de onların ayrı ayrı parçalarına
tokası. M. Ö. M. Ö. IV. yüzyıl yer veriliyordu. Temel figürün üstü
VII–VI. yüzyıllar ne başka tasvirler de ekleniyordu.
Hayvan tasvirlerinin bütünü de
onların parçaları da sıradan eğri
figürlerin içerisinde yer alıyorlardı.
Helezon veya sinüzoitlerin eğriliklerine uygun olarak
da hayvanların vücutları kıvrılıyordu.
Eski göçebe sanatının karakterleri, genellikle kolay
tanınmaktadırlar. Çünkü bunlar, gerçek bozkır, orman
ve dağların faunasını temsil eden hayvan ve kuşlardı.
Bütün tasvirler, çok manidardı. Bundan dolayı İskit
İskit Atları
Atlar, zamanının büyük bir kısmını atın üzerinde geçiren göçebe İskitlerin hayatla-
rının temelini oluşturuyordu. At sürüleri aynı zamanda zenginliğin de en belirgin
göstergesiydi. At tasviri ise İskit sanatının en sevilen motifiydi. Atlar, İskitlere ölüm-
lerinden sonra da refakat ediyordu. Kuban Yanı, Kazakistan ve Altay kurganlarında
soylu İskitlerle birlikte at sürüleri de gömülmüştür. Kurganlardaki at iskeletlerinin
sayısı birkaç yüzü bulmaktadır.
Günümüz ölçütlerine göre İskit atları çok uzun değillerdi (cıdağın ölçüsü 130–140
santimetreye ulaşıyordu). Ancak görünüş itibarıyla çok uzun ve alımsız olan bu
atlar, çok dayanıklı ve hızlıydılar. İskitlerin komşuları da onların bu özelliklerini
farketmişti. Romalı tarihçi Arrianus, İskitlerin atlarını şöyle tasvir etmiştir: “Başta
bu atlar hızlı koşamıyorlar. Ve Teselya, Sicilya ve Mora Yarımadası atlarıyla karşı-
laştırıldığına şahit olursanız onlardan nefret etmeniz mümkündür. Ancak bu atlar,
her türlü zorluklara karşı dayanaklıdırlar. Böyle bir durumda da uzun boylu, yel
gibi hızlı atın gücünü kaybettiğine, kısa boylu uyuz atın ise bu atı başta geçtiğine,
Tolstaya Mogila gibi meşhur kurganlar, asırlar geçme ardından da çok gerilerde bıraktığına şahit olursunuz.” Büyük İskender’in babası
sine rağmen İskit Ülkesi’nin zirve döneminin ihtişamını II. Filip de bu atların kıymetini bilmiştir. M. Ö. 339’da o, İskit hükümdarı Ateya’yı
korumayı başarmıştır. mağlup ettikten sonra 20.000 İskit atını ganimet olarak memleketine götürdü.
M. Ö. III. yüzyılın ilk yarısında — ortasında Kuzey
Karadeniz Yanı bölgesine Doğu’dan yeni bir tehdit yak
laştı. Bu tehdidi de İskitlerin akraba kavmi olan
Sarmatlar oluşturdu. Batı’dan Keltlerin bastırması,
İskitlerin durumunu daha da zorlaştırdı. Neticede İskit ve yerli kavimlerle kaynaşarak onların hayat tarzına
Ülkesi’nin toprakları, bozkır Kırımı ile Dinyeper’in aşağı İskit özellikleri katan İskitlerin kendileri de belirli katkı
vadisi ile sınırlı kaldı. M. Ö. III. yüzyılın sonundan itiba da bulundular. Daha sonraki tarihlerde bütün bu bölge
ren Sarmat ve Yunan kolonileriyle sürekli mücadele lerin kültürel açıdan bölünmeleri ve gerek İskit coğraf
dönemi başladı. İskit Ülkesi’nin başkenti olan Neapolis yasından gerekse de birbirlerinden siyasî olarak ayrıl
harabelerindeki arkeolojik materyaller, “Geç” İskitlerin maları gerçekleşti.
hayatına dair bazı ipuçları vermektedir. Herodot’a göre İskit Ülkesi’nin en doğu komşuları ise
M. Ö. III. yüzyılda, Kuzey Karadeniz Yanı bölgesi adı geçen Sarmatların yayıldığı coğrafyaya bitişik yaşa
boyunca kuzeyden gelen Gotlar geçtiler. İskitlere son yan Budiniler (Boudinoiler) idi. Herodot’a göre bunlar,
darbeyi ise Merkezî Asya’dan gelen Hunlar vurdu. Bu güçlü ve kalabalık bir halktı. Müellife göre onlarla karı
tarihten sonra Avrupa’daki İskitler yeni kabileler arasın şık bir şekilde Helonlar (Hellenler) yaşıyordu. Kısmen
da eriyerek tarih sahnesinden çekildiler. İskit kısmen de Hellen dilini konuşan bu halk, deniz
kıyısındaki şehirlerden Budinilerin topraklarına gelip
İskit Kabileleri ve Onların Komşuları İskit soylularının yerleşmiştir. Bunlar, Budinilerden görünüşleri, hayat
çarpışma tarzları ve ekonomileri açısından ayırt ediliyorlardı.
İskit Çağı’ndaki Doğu Avrupa’nın etnografyası hak sahnesini içeren Daha batıda yaşayan İskitlerin diğer kuzey komşuları
kındaki bilgiler, antik kaynaklarda saklanmıştır. Başta altın tarak. (Androfaglar, Nevrlar, Agafirsler) ise bizim ele aldığı
Herodot olmak üzere antik müellifler en çok bizzat Soloha Kurganı, mız coğrafyanın çok uzağında yaşıyorlardı.
İskitlere ve İskit Ülkesi’nde yaşayan farklı kabilelere yer M. Ö. IV. yüzyıl Herodot İskit Ülkesi’nin kuzeydeki komşularını
ayırmışlardır. Bu kabilelerin başında Hipanis (Güney zikretmekle kalmamakta, onlarla
Bug) Nehri’nin aşağısından yukarısına doğru yayılmış ilgili birtakım bilgiler de vermekte
olan Kallipidler, Alazonlar, çiftçi İskitler, Aşağı dir. Adı geçen bütün halkları “özel”
Dinyeper’de yaşayan tarımla uğraşan İskitler, onların ve “İskit olmayan” olarak belirtme
doğusunda kalan göçebe İskitler ve nihayet İskit Ülke sine rağmen birçoğunun kültürel
si’nin doğu sınırında kalan hükümdarın İskitleri geliyor açıdan İskitlere yakın olduğunu da
du. Sonuncu kabile, en güçlüleri olup Herodot’a göre kaydetmektedir. Örneğin müellif,
bunlar bütün diğer İskitleri “köleleri” olarak kabul edi Nevrların İskit geleneklerine sahip
yordu. Şüphesiz İskit halkının söz konusu “bölünmüş olduklarını, Androfagların ayrı dille
hâlleri”, ayrı ayrı kabilelerden ziyade daha büyük etnik rinin (İskit dili olmayan) olduğunu,
birimlerden ibarettiler. Ancak kaynaklarda bunlar, ancak onların da göçebe hayatı
Herodot’un eserindeki isimlerle adlandırılmaktadırlar. yaşadıkları ve kıyafetlerinin de
Herodot’a göre adı geçen İskit gruplarının yaşadığı İskitlerinkine benzediğini yazmak
coğrafyanın en doğu sınırını, Don Nehri oluşturuyordu. tadır. Dile getirilen hususlar, Doğu
Bu bilgi, antik müellifin Don ile Tuna arasında yer alan Avrupa’nın orman bozkır İskitvarî
İskit Ülkesi’ne dair görüşlerine de uymaktadır. kültürlerinin bu halklara ait olduğu
Diodoros ise önceki dönemde İskitlerin daha doğuda, tahminini doğrulamaktadır.
Kafkasya Önü’nde yaşadıklarını belirtmektedir. Öyle
görünüyor ki Herodot, kendi dönemindeki İskit Ülke
si’nin etnik sınırlarını, nispeten doğru bir şekilde çiz
miştir. Don’un sol kıyısı da Kafkasya Önü de İskit Ülke
İskitlerin Silahları İskit okçu
süvarisi.
M. Ö. VII — IV.
yüzyıllar.
Rekonstrüksiyon:
M. V. Gorelik
M. Ö. 141–128
Sakalar, Seyhun’u
geçip, Grek-
Baktriya’yı ele
geçirdiler.
Dağlık Altay’daki
Kurganlar
Altay Saka
kadınlarının
başlığı (parik).
Ak-Alaha İskit dünyasının en doğu kısımlarından biri olan Keçeden halıda M. Ö. V–IV.
Kurganı’nda Dağlık Altay bölgesindeki Pazırık ve AkAlaha kurgan tasvir edilen Saka yüzyıllar.
bulunan erkek ları, göçebe Sakaların hayatlarının birçok tarafının ve süvarisi. Rekonstrüksiyon:
başlığı, M. Ö. bakışlarının ortaya konmasını sağlamaktadırlar. Ukok Pazırık, E. V. Şumakova.
V–IV. yüzyıllar. Yaylası ile Pazırık bölgesinde M. Ö. V–IV. yüzyıllara ait M. Ö. V–IV. Ressam: D. V.
Rekonstrüksiyon: kabile veya soy reislerinin mezarları bulundu. Bunlar yüzyıllar Pozdnyakov
E. V. Şumakova. taş yığıntısı olup altlarında 4 metre derinliğinde ve yak
Ressam: laşık 50 m2 yüzölçümünde dikdörtgen çukurlar açıldı.
D. V. Pozdnyakov Bu çukurlarda yüksekliği 2 metre olan kütüklerden
yapılan, çift duvarı, tavanı ve döşemesi olan cenaze
odaları yer alıyordu.
İklim özellikleri ve kurganların yapısı dolayısıyla
bunların inşasından hemen sonra altlarında toprağın
donuk hâlinin adesesi oluştu. Bu
sayede de mezarlara koyulan her
şey korundu. Buz katmanlarında
kütükten sandukalarda gömülen
tahnit edilmiş bedenler, ağaç,
kumaş, kalın keçe, kürk ve deriden
yapılan ev eşyaları, kıyafet, taşıt
araçları ve birçok eşya daha günü
müze kadar ulaştı.
Buluntular, gömülenlerin fizikî
özellikleri hakkında bilgi sahibi
olmamızı sağlamaktadır. Dağlık
Altay ve bitişik bozkır bölgelerin
deki nüfus arasında Avrupaî tipi
hâkim konumda olup Mongoloid
özellikler de yeterli ölçüde mev
cuttu. Erkekler başın etrafını derin
olarak traş ediyor, arkadan orta
uzunlukta kuyruk bırakıyorlardı.
Kadınlar ise saçlarını örüyorlardı.
AkAlaha 1 mezarlığında bulunan
“Ukok Prensesi” olarak tanınan
Altay Sakalarının kadın cesedi, kadınların peruk taktıklarını, kozmetik
(erkek ve erkek ürünler kullandıklarını göstermektedir. Erkek ve kadın Ak-Alaha
çocuğu) kıyafeti. ların vücutlarında İskitlerin üç katmanlı dünya yapısına Kurganı’nda
M. Ö. V–IV. dair düşüncelerini yansıtan dövmeler vardı. Ayaklara bulunan kadın
yüzyıllar. balıklarla yer altı dünyasının sembolleri, el ve vücuda keçe çorapları. M.
Rekonstrüksiyon: yeryüzününde yaşayan yırtıcı ve tırnaklı hayvanların Ö. V–IV. yüzyıllar
E. V. Şumakova. mücadele sahnesi, kolların üst kısmına ise kuş ve başka
Ressam: resimler dövme olarak yapılıyordu. Ölülerin vücutları Ak-Alaha
D. V. Pozdnyakov başta zencifre olmak üzere civa bileşikleri ile tahnit Kurganı’nda
ediliyor, yüzler ise kilden maskelerle kaplanıyordu. bulunan erkek
Paha biçilmez eşyaların başında muhteşem sanat yünlü pantolon.
eserleri olan ve bilinen en eski tüylü halı, ince işçilik M. Ö. V–IV.
örnekleri olan Ön Asya menşeli yün kumaşlar, Çin ipek yüzyıllar
Pazırık, Ak- ürünleri gelmektedir. Bu buluntular, Altay’ın eski nüfu
Alaha ve Verh- sunun geniş kültürel münasebetlere sahip olduğunu
Kulcin göstermekte ve göçebeler dünyasını bütün güzelliğiy
kurganlarındaki le önümüze sermektedir.
Sakaların
dövmeleri. M. Ö.
V–IV. yüzyıllar
Ak-Alaha
Kurganı’nda
bulunan eyerin
keçeden yapılan
örtüsü. M. Ö.
V–IV. yüzyıllar
Ak-Alaha Ak-Alaha
Kurganı’nda Kurganı’nda
bulunan kadın bulunan at
ipek elbisesi. başlığının süsleri.
M. Ö. V–IV. M. Ö. V–IV.
yüzyıllar yüzyıllar
Ta r i h
Avrasya Bozkırlarının Erken Göçebeleri
Sarmat Devri 68–69
Sarmat Devri
M. Ö. III. yüzyılda Doğu hayvan, kurda benzer üç köşeli dişli yırtıcı bir hayvan
Avrupa’nın bozkırlarına yeni göçe dı. Yine yerli (Ural Yanı) motiflerden biri de iki kam
be kabileleri — Sarmatlar — hâkim burlu deve idi.
oldu. Onların baskısıyla Kuzey Bununla birlikte Don ile İdil arasında göçebe hayatı
Karadeniz bölgesindeki İskit Ülke süren bu kabilelerin yalnızca Batı kolu, antik tarihçile
si, Kırım’ın bozkır bölgesi ve bitişik rin Savromatlarıyla özdeşleştirilebilir. Sarmatların
olan Dinyeper’in aşağısındaki top İdil’in sağ kıyısında ortaya çıkması ise M. Ö. III–II. yüz
raklarla sınırlı kaldı. Sarmatlar, Savromatlara ait yıllarda Güney Ural’daki Prohorov Kültürü’nün temsil
Karadeniz’deki Yunan kolonilerini, bronzdan yapılan cilerinin Batı’ya doğru yayılmasıyla aynı döneme denk
Roma’nın kuzeydoğu eyaletlerini at takımının geldi. Bu kültürün Ural Önü’nün bozkırlarında görül
ve Bosfor Krallığı’nı tehdit eder süsü. Güney Ural mesini, araştırmacılar M. Ö. VI. yüzyılda Aral Yanı
hâle geldiler. Sarmatlar, antik yer Yanı bölgesi, M. göçebelerinin bir kısmının kuzeye doğru geçmesine
leşim yerlerinin nüfusuyla da karış Ö. V–IV. yüzyıllar bağlamaktadırlar. Bunun sebebi ise Ahameniş
tılar ve onların en önemli askerî
Altın, firuze, unsuru hâline geldiler. Antik kaynaklar İdil ve Don
mercan ve bozkırlarından sırasıyla geçen çeşitli Sarmat kabilele
camdan yapılan rinin adlarını zikretmektedir. Bunların hepsi şüphesiz
hayvan figürlü Farsça konuşuyordu. Kökenleri ise İskit dünyası kabi
kollu bir kazan. leleri ile bağlantılıydı.
M. Ö. I. yüzyıl
Sarmatların Kökeni
Amazonların Torunları
Herodot’a göre Savromatların dillerinin “bozukluğu”nun sebebi, Savromatların
İskit erkekleri ile Amazon kadınların soyundan gelmeleridir. Bu tür efsanevî bil-
gileri etnik tarihin diline tercüme ederken Savromatlarını dilini İskit dilinin
lehçelerinden biri, halkın kendisini ise İskitlere akraba olan, onların çevresinden
çıkıp kendi etnogenezine ek bir unsur katan bir halk olarak kabul etmek gerek-
mektedir. Diodorus ve Plinius ise Savromatların, Med İmparatorluğu’ndan
çıktıklarını yazmaktadırlar. Bunu da adı geçen halkın oluşum sürecinin İranı’nın Orta Asya’da izledikleri fetih siyasetidir.
İskitlerin Ön Asya’daki seferlerden dönüşlerinden sonra tamamlandığı şeklinde Burada yerli nüfusla aktif temaslar ve daha yüksek
yorumlamak gerekmektedir. Bunların kültürlerinin ortak İskit kültüründen sosyal gelişim seviyesinde olan Doğu Avrupa bozkırla
kopması da muhtemelen bu tarihte gerçekleşti. rındaki göçebelerle ticarî ve kültürel münasebetlerin
artışı neticesinde iki büyük göçebe birliği ortaya çıktı.
Bunlardan ilki, İlek merkezli Güney Ural Yanı bölgesin
de, ikincisi ise Güney Ural Ötesi’ndeydi. Bu ikinci coğ
karıştırılmasına sebep oldu. Bununla birlikte arkeoloji rafyanın merkezi ise şimdiki Çelyabinsk İli’nin güney
ilminde başka bir görüş de vardır. Karşıt görüşü ilk ileri ilçeleri ile Orenburg’un kuzeydoğu bölgeleriydi. Bu iki
süren de XX. yüzyılın ilk yarısında yaşayan Rus bilim grup birbiriyle işbirliği içinde olan muhtemelen de tek
adamı M. İ. Rostovtsev oldu. Rus bilim adamı, bir kabile birliğini oluşturuyordu. Bazı araştırmacılar
Sarmatlarla Savromatların aynı halk olmadığını ileri bu birliği, antik eserlerdeki İssedonlarla özdeşleştir
sürdü. mektedirler.
Orta Asya’da DahiMassaget birliğinin güçlenmesi
Savromatlara ait ve M. Ö. IV–III. yüzyıllarda bozkırların Arileşmesi neti
bir kısmı altından cesinde bu göçebe kabileler, başta Aşağı İdil bölgesi
yapılan kâse. olmak üzere batıya yöneldiler. Bu hareketin etkisini
M. Ö. IV. yüzyıl Kama Yanı bölgesindeki kabileler de hissettiler. Bu
dönemde Ananin Kültürü’nün yerini Pyanoborskaya
Kültürü aldı. Bu kültürde göçebelik özellikleri daha
belirgindi. Aşağı İdil bölgesinde Doğu göçebeleri, yerli
Savromatlara ait “Savromat” kabilelerini kısmen asimile ettiler, kısmen
kemikten yapılan de onları Azak Yanı ile Kafkasya Önü’ne kovdular.
kaşık. M. Ö. Daha sonra ise Sarmatların kendileri de buralara gel
V–IV. yüzyıllar diler ve kısa süre içerisinde batıda Tuna’dan başlayıp
doğuda Aral Yanı bölgesine kadarki toprakların hâkimi
konumuna geldiler.
Sarmatlara ait
altın bilezik.
Krasnodar İli, M.
Ö. III–I. yüzyıllar
Altın kaplama
Sarmat kılıcı.
M. Ö. I. yüzyıl —
M. S. I. yüzyıl
Sarmatlara ait
bronzdan yapılan
su kabı.
I–II. yüzyıllar
Sarmatlara ait
altın basma süs.
I. yüzyılın sonu —
II. yüzyıl
Sarmatlara ait
ritüel asanın
demir ucu.
M. Ö. I yüzyıl
Sarmatlara ait
altın bilezik,
M. Ö. III–I.
yüzyıllar
M. Ö. I. binyıl ile M. S. I. binyılın ilk yarısında Orta İdil Sima Qian’ın tasvirine göre Hunlar, “… hayvanlarıyla birlikte ot ile su
ile Altay bozkır ve dağları arasındaki yerleşik ve göçebe imkânlarına dikkat ederek bir yerden başka bir yere göç etmektedirler. Daimî
Bronz hançerler. halklar, genellikle HintAvrupa dillerini konuşuyorlar yaşam yerleri yoktur. Bunlar, kapısı doğuya bakan yuvarlak yurtlarda yaşa-
M. Ö. I. binyılın dı. Ancak Avrasya bozkırlarındaki göçler neticesinde maktadırlar. Et yemekte, kımız içmekte, elbiselerini farklı renklerdeki yün
başı. Proto-Hun günümüz Kazakistan ve Orta Asya topraklarına Batı kumaştan dikmektedirler… Cesur, güçlü ve tartışmalı meseleleri çözme yete-
dönemi Sibirya ile Ural Önü bölgelerinden Protougor kavimleri neğine sahip kimseleri aksakal yapmaktadırlar. Veraset sistemi onlarda yok-
ile Doğu Sibirya ve Orta Asya’nın tur. Her obanın ayrı bir lideri vardır… Başkanın kendisi de itaatindekiler de
Doğu kısımlarından Altay kavimleri herkes kendi hayvanını kendisi otlatmakta, mülkiyetini kendisi korumakta ve
de gelmeye başladı. kimse kimseye hizmet etmemektedir… Her işte kadının fikrine uymaktadırlar.
Bu kavimler “Altay kavimleri” Yalnızca askerî işleri kendileri halletmektedirler… Savaş, onlarda önemli bir
olarak yalnızca şartlı olarak iştir.”
adlandırılmıştır. Bunlar, Altay’ın
doğusunda, Yenisey Nehri ile
Büyük Okyanus arasındaki muaz
zam coğrafyada, Moğolistan’da, Altından yapılmış
Mançurya’da ve günümüz Kuzey kirpi
Çini’nin eyaletlerinde oluştular. heykelcikleri.
M. Ö. II–I. binyıllarda “Altay” M. Ö. IV–III.
kavimleri arasında Ön Türkçe yüzyıllar. İç
Moğolca ve Ön TunguzMançurya Moğolistan
dil toplulukları meydana geldi. İlk
grubun içerisinde M. Ö. I. binyılın
ortalarında ProtoTürk ve Proto
Moğol dilleri oluşmaya başladı.
Birçok yerde ProtoTürk ve Proto
Moğol kabileleri birlikte yaşıyor
du. Batı ve Merkezî Moğolistan
topraklarında ProtoTürk boyları,
İranî dilli Yüeçilerle komşuydular.
Savaş arabası ve
av sahnesi. Proto-
Hun mezarından
çıkan bir basma
resim. M. Ö. I.
binyılın başı.
İç Moğolistan
Hunlarda kılıç
kılıfında kılıç
kemerinin
sağlamlaştırılması
için kullanılan ve
altın, almadin ve
çimentodan
yapılan alet.
V. yüzyılın ortası
Hun Hükümdarının Avrupa’daki Hunların
Kıyafeti Kıyafeti
Altın kaplamalı
Hun eyeri.
V. Yüzyılın ilk
yarısı. Alsas
(Fransa)
Ta r i h
Avrasya Bozkırlarının Erken Göçebeleri
Hun Devlet i 76–77
Sima Qian’ın tasvirine göre Hun toplumunun ekonomisi çok ilkeldi: “Barış
döneminde onlar (Hunlar)hayvanlarının peşinden gitmekte ve aynı zamanda
Hun prensesinin hayvanlarla kuşları avlamaktadırlar. Böylece onlar ayakta kalmayı başarmak-
altından şakak tadırlar. Tehlikeli dönemde ise herkes saldırıda bulunabilmek için askerî işleri
süsleri. öğrenmektedir. Hükümdar da dâhil olmak üzere herkes et yemekte, hayvan
Yeşim taşı — Çin postu ve kalın keçeden kürkler giymektedirler.
işçiliği; çerçeve — Hun şan-yülerinden birinin ise Çin’e yönelik siyaseti ile ilgili şöyle planı
Hun işçiliği. M. Ö. vardı: “Han Hanedanlığı ile ticaret yapmak için büyük gümrük kapıları
IV–II. yüzyıllar. İç açmak, Han hanedanlığı kızlarından birini eş olarak almak istiyorum. Ayrıca
Moğolistan bana her sene 10 bin pirinç şarabı, 10 bin farklı ipek kumaş parçası ve diğer
şeyleri vergi olarak göndersin. Bunları yaparsa sınırda karşılıklı soygunlar
olmaz.”
imparatorluğunu kurdu. Tek bir hükümdarın hükmetti retini başlatmak, Hunlar için çok önemliydi. Ancak
ği bu imparatorluğun büyük bir ordusu vardı. imparator hükümeti buna müsaade etmiyordu.
Sima Qian’ın yazdığı gibi, “Eski dönemde Yüeçiler, Sınırda pazarların açılmasını isteyen şanyü M. Ö.
çok güçlü olup Hunlar’dan nefret ediyorlardı.” Hunlar, 158’de yeni seferlerde bulundu ve birkaç kuzey eyaleti
siyasî olarak Yüeçilere bağlıydılar. Yüeçiler de onların ni yakıp yıktı. Bundan sonra imparator, Hunlarla yine
oğullarını rehin olarak kendi saraylarına göndermeleri akrabalık bağlarını güçlendirerek onlarla barış yaptı.
ni istiyorlardı. Son rehin, Mete idi. Şanyü olduktan Bunun dışında imparator, sınırdaki gümrük noktaların
sonra ise Mete, Yüeçileri ilk kez mağlup etti ve onların da pazarlar açtı, göçebelere hediyeler gönderdi ve
Doğu Türkistan’daki topraklarına saldırdı. M. Ö. 165’ten prensesini gönderdi.
itibaren Yüeçilerin büyük bir kısmı, Batı’ya doğru göç Hun toplumunun tamamen göçebe olduğuna dair
etmeye başladı. görüşleri, Hun topraklarının içerisinde şehirlerin mev
Sima Qian, Hunlardan onların Chao Devleti’ne (M. Ö. cut olduğuna ve tohumların oralarda saklandığına dair
403–222) yaptıkları saldırılar dolayısıyla da bahsetmek kayıtlar çürütmektedir. Hun şehirlerinden biri Baykal
tedir. Bu devlet, günümüz Hebei eyaletinin güney böl
gesi, Şansi eyaletinin doğu kısmı ve Sarı Irmak’tan Yüeçilere ait
kuzeye doğru Henan’a kadarki topraklarda kurulmuş altın ve firuzeden
tu. Ordos’un kuzeyindeki toprakları da kontrol eden yapılmış başlığın
Chao Devleti’nin kuzeydeki en büyük düşmanı ise üst kısmı.
Hunlar’dı. M. Ö. III. yüzyılda Chao’nun askerleri, şan M. Ö.
yüyü bozguna uğrattılar. IV–III. yüzyıllar.
Bundan çok daha önce İç Moğolistan topraklarında, İç Moğolistan
Ordos yakınlarında Yüeçiler ortaya çıkmıştı. Onlar yal
nızca Altaylar’ın batısında değil, Büyük Bozkır’ın doğu
sunda da aktif askerî faaliyetlerde bulunuyorlardı.
Buralarda Yüeçiler, kendilerinden dış görünüş olarak
çok farklı olan kabilelerle karşılaştılar.
Hunlar, Mongoloid miydiler? Moğolistan’daki Hun
mezarlarındaki materyaller antropolojik olarak bunu
ispatlamıştır. Ancak ne Hunların ne Dunhuların resmi
ve tasviri yoktur. Gerçi Hunlarla ilgili tam olarak bunu
söylemek mümkün değildir. Çinli komutan HoTsun
Bin’in (M. Ö. II. yüzyıl) mezarının mermerinde yapılan
kendisiyle savaşan Hunların tasviri, Hunların
Mongoloid özelliklerine işaret etmektedir: büyük
Hunlara ait altın
kemer tokası.
M. Ö. IV–III.
yüzyıllar. İç
Moğolistan
Hunlara ait
almandin taşlı
Hunlara ait altın bilezikler.
bronz dizgin. V. yüzyıl.
III–V. yüzyıllar. Macaristan
Kuzey Osetya
Altından yapılmış
cenaze maskesi.
Şamşi Mezarı.
IV–V. yüzyıllar.
Çu Vadisi
Değerli taşlarla
süslü altın
hançer.
III.–IV. yüzyıllar.
Kuzey Osetya
Gerdanlık ucu.
IV–V. yüzyıllar
Keçi heykelcikli
bronz kazan.
M. S. I–II.
yüzyıllar
Ta r i h
Avrasya Bozkırlarının Erken Göçebeleri
86–87
Avrasya. Kavimler Göçü’nün Başlangıcı. II. Yüzyıl
Ta r i h
Avrasya Bozkırlarının Erken Göçebeleri
88–89
Avrasya. Kavimler Göçü Dönemi. IV. Yüzyıl
Ta r i h
Avrasya Bozkırlarının Erken Göçebeleri
90–91
Avrasya. Kavimler Göçü’nün Son Devresi. V–VI. Yüzyıllar
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
Göktürk İmparatorluğu 92–93
Bozkır İmparatorlukları
Göktürk İmparatorluğu
Çağı M. S. I. binyılda Avrasya bozkırlarında etnik durum
yavaş yavaş değişti ve burada Türk kavimleri üstün
Mezarda bulunan
ağaçtan yapılmış
olmaya başladılar. I. binyılın ikinci yarısında onlar, ve boyanmış at
Güney Sibirya, Merkezî ve Orta Asya, Aşağı İdil ve heykeli ve Türk
Kuzey Kafkasya’da birkaç büyük devlet kurdular: I. eyeri. VII. yüzyıl.
Göktürk Devleti, Doğu Göktürk Devleti, Batı Göktürk Doğu Türkistan
Devleti, Türgiş ve Uygur kağanlıkları, Büyük Kırgız
Devleti, Karluk, Kimek ve Aral Oğuzları (Uz) devletleri.
Bu dönem, “Eski Türk Çağı” olarak adlandırılmaktadır.
Yine I. binyılın ikinci yarısında etnopolitik oluşumlar
ortaya çıkmıştır ki, bunlar günümüz Türk halklarının
selefleri konumundaydılar. Aynı dönemde bozkır kül
türünün manevî kültürü de yeni bir seviyeye çıktı: Türk
yazısı ve kağıda dökülen Türk edebiyatı ortaya çıktı.
Türk kavimleri ilk kez dönemin büyük dinlerini —
Budizm, Maniheizm, Hristiyanlık, İslâmiyet — kabul
ettiler. Göçebe ve yarı göçebe hayat şartlarında, bazen
de yerleşik ve şehir hayatına geçildikten sonra (Yedisu
ve Doğu Türkistan’da olduğu gibi) yeni özgün bir kültür
meydana geldi.
Soylu bir Türkün Bütün bu süreçleri, Büyük Bozkır’ın halk ve kavimle Türk efsanesi de Çin kaynakları da Aşina soyunun
heykeli. VII–VIII. rinin birbirinden bağımsız tarihlerine ayırmak ve günü Doğu Türkistan’da yaşadığı sürede buranın yerli halkıy
yüzyıllar. Tuva müz milletlerinin yalnızca birisinin geçmişine bağla la karıştığını belirtmektedirler. III. yüzyılın sonundan
mak mümkün değildir. Avrasya’nın Türk kökenli halk 460 yılına kadar Aşina boyunun yaşadığı topraklarda
ları, aynen selefleri gibi, uzun asırlar boyunca ortak bir İran (Soğd) ve Tohar (HintAvrupa) kökenli halklar
tarihe ve köken itibarıyla ortak kültüre sahiptiler. hâkim durumdaydılar. Bunlar Aşina soyunun dil ve kül
Daha sonra bu kültür, onların ortak mirası hâline geldi. türel geleneklerini etkilemişlerdir. Sıkı TürkSoğd
münasebetleri de işte burada gelişmeye başlamıştır ki
bu bağlantılar Eski Türklerin devlet sistemi ve kültürle
rine büyük etki yapmıştır.
Altaylar’da Aşina soyu burada yaşayan kabileleri
kendi etrafında birleştirmeyi başardı. Yukarıda da
belirtildiği gibi yeni kabile birliği, “Türk” adını aldı.
“Aşina” kelimesi, İran kökenlidir ve “mavi”, “koyu-mavi” anlamına gelmektedir. “Büyük Yabgu” unvanını taşıyan Bumin, onların kağa
Çarlık dönemindeki Doğu Türkistan özel isim biliminde yönler, renklerle ifade edil- nıydı. Resmiyette o, JuanJuan hükümdarının vassalı
miştir. Örneğin Kuça şehrinin hükümdar soyu, “beyaz”; Hotan’ın hükümdar soyu olup onun karargâhına Altay yataklarındaki demiri
“altın”, “altın sarısı” renklerle ifade edilmiştir. Daha sonra, 732-735 tarihli Orhun vergi olarak gönderiyordu. Fiiliyatta ise Bumin, met
yazıtlarında, birinci kağanlardan bahsedildiği yerde yeni kurulan imparatorlukta busuna hesap vermeyi kesmiş ve Türklerin topraklarını
yaşayan halk, “Gök Türk” olarak adlandırılmıştır. Bu terim genellikle “Gök mavisi Doğu’ya doğru çok uzak bir coğrafyaya kadar geniş
(mavi) Türk” olarak tercüme edilmektedir. Ancak buradaki ilk kelime yalnızca letmiştir. Böylece Türkler, Sarı Irmak’ın yanında
başka bir dilden kelimesi kelimesine alınan bir sözdür. Diğer bir deyişle, buradaki Göçebelerin göründüler ve başlangıçta barışçıl davrandılar.
“Gök”, Türk hanedanlığının soyunun adının Türkçe çevirisidir. Dolayısıyla bu bir- ağaçtan Sınırdaki Çin pazarlarında at karşılığında ipek ve tahıl
leşmeyi şu şekilde tercüme etmek gerekmektedir: “kökler ve Türkler”, yani “Aşina yaptıkları boyalı almaya başladılar. Ancak sınırdaki memurlar kendileri
ve Türkler.” ok kılıfı. VII–IX. nin devre dışarı bırakılarak yapılan ticareti teşvik
yüzyıllar. Doğu etmiyor ve buna engel oluyorlardı. Bunun üzerine
Türkistan askerî seferler başladı.
Dökme bronz
kazan.
VII–VIII.
yüzyıllar. Altay
Kafatasına göre
çizilen Türk tipi.
VIII. yüzyıl. Kokel
Kurgan. Tuva. M.
M. Gerasimov
rekonstrüksiyonu
Ancak daha 569’da onların ordusu tacını taktı ve öz kızı Prenses Evdokia’yı kendisiyle
Soğd’a döndü. Daha sonra İstemi evlendirme sözü verdi.
Kağan, askerî faaliyetlerini İdil Eskiden vergi ödemekle yetinen neredeyse bağım
boyuna taşıdı, 571’de Kuzey sız olan Orta Asya devletlerinde Tong Yabgu Kağan
Kafkasya’yı ele geçirdi ve Alanlarla daha sıkı siyasî kontrol sağladı. İsficab’dan kuzeyde
Utrugurları hâkimiyeti altına alarak Çaça (Taşkent), Güney Afganistan ve KuzeyBatı
Bosporos’a (Kerç) çıktı. Pakistan’a kadar hâkimiyeti altındaki bölgelere kağa
Türklerin İran’a ikinci seferi nın yetkili adamları olan tudunlar gönderildi. Onların
588–589’da yapıldı. “Türklerin en önemli görevi, verginin toplanıp hükümdarın karar
hükümdarı” Save (veya Şapa) baş gâhına gönderilmesidir. Yerli yöneticilere Türkçe
kanlığındaki ordu Horasan’a girdi. unvanlar verildi. Bu unvanlar aynı zamanda onları
Herat yakınlarında onları meşhur kağanlığın idarî hiyerarşisine de dâhil etmiş oluyordu.
komutan Bahram Çobin başkanlı Tong Yabgu’nun iktidarının despotik karakteri,
ğındaki İran ordusu karşıladı. başarılı seferler sırasında zenginleşen kabile aristokra
Komutan, Türk ordusunu bozguna sisinin ayrılma cereyanı ile çelişkiye düştü. İç savaşı
uğratıp, hükümdarlarını öldürdü ve engellemeye çalışırken Tong Yabgu’nun amcası Kül
bundan sonra taraflar barış yaptılar. Bahadır, yeğenini öldürdü ve kendisini Kül İlBilge
Arapların Sasanileri mağlup edin Kağan ilan etti. Ancak kabilelerin bir kısmı, başka bir
ceye kadar Orta Asya’daki Türk top adayı destekledi ve kabileler arasında savaş çıktı. Daha
rakları ile İran arasındaki sınır, 630–634 yıllarında kağanlık, Seyhun’un batısında
değişmeden kaldı. Bütün bu yıllar kalan Orta Asya’daki bütün topraklarını kaybetti.
boyunca ipek ve diğer eşyalar kervanlarla İran, Harezm Devlet, uzun bir siyasî kriz dönemine girdi. Bu krizin en
ve İdil üzerinden Batı’ya taşındı. büyük sebebi de Batı Türk kabileler birliğini oluşturan
iki konfederasyonun — Dulu ve Nuşibi — iktidar müca
Batı Türk Kağanlığı. Yedisu’daki Soğd Kolonileri delesi vermeleriydi.
634’te iktidara Nuşibilere dayanan İşbara İlteriş Şir
Türk Kağanlığı’ndaki iç savaş, 20 yıldan fazla sürdü Kağan geldi. O, “on ok” askerîidarî sistemini yeniden
ve 603’te kağanlığın ikiye bölünmesiyle sona erdi. Bu canlandırmaya çalıştı. Yeni reformlar, kabile reislerini
bölünmenin neticesinde Orta Asya ve Cungarya ile (erkin ve çorlar) kağanlar tarafından atanan ve bizzat
Doğu Türkistan’ın bir kısmında Batı Türk Kağanlığı; kendisine bağlı olan yöneticilere dönüştürdü.
Moğolistan’da ise Doğu Türk Kağanlığı kuruldu. Batı Kontrolün sağlanması için her bir “ok”a kabile aristok
Türk Kağanlığı’nın kısa süreli yükselişi, Şekuei Kağan rasi sınıfı ile bağlantısı olmayan kağan soyuna mensup
(618–619) ve Tong Yabgu Kağan (618–630) dönemle bir üye — şad — gönderildi. Yerli yöneticilerin siyasî ini
rinde devam etti. Kabileleri kağanlık iktidarı altında siyatifi keskin bir şekilde sınırlandırıldı. Ancak yine de
birleştiren asilzadeler, kesintisiz başarılı seferler sıra kağan, kabileleri kontrolü altında tutamadı. Daha
sında hızlı bir şekilde zenginleşti ve kendi etkisini art 638’de Dulu’lar, kendilerine gönderilen şadlardan birini
tırdı. kağan ilan ettiler. Dulularla Nuşibiler arasındaki kanlı
Şekuei zamanında Altay, kağanlığın doğu sınırı oldu. savaştan sonra kağanlık iki ayrı devlete parçalandı. İki
Kağanın hâkimiyeti, Tarım havzasının tamamına ve yeni devlet arasındaki sınırı İli Nehri oluşturdu. İşbara
Doğu Pamir Yanı’na kadar yayıldı. Tong Yabgu ise kışlık İlteriş Şir Kağan tahttan indirildi ve Fergana’ya kaçtı.
karargâhını Çu vadisindeki büyük ticarî merkez olan 640–657 yılları arasındaki kabileler arasındaki savaş
Suyab’a (günümüzde Tokmak şehri yakınlarındaki ve hanedan kavgası, Çinlilerin Yedisu’ya saldırmalarına
Akbeşim şehri), yazlık merkezini de İsficab yakınların yol açtı. “On ok” kuvvetleri mağlup oldu, onların son
daki MingBulak’a (günümüz Türkistan şehrinin yakın bağımsız hükümdarı Nivar İşbara Yabgu Kağan esir
ları) taşıdı. Yeni seferler, kağanlığın sınırlarını edildi ve 659’da öldü.
Ceyhun’un yukarı kısmı ve Hindukuş’a kadar genişletti. Tang Hanedanlığı, kağan soyundaki himayecilerine
Tong Yabgu, güneyin (Toharistan) yönetimini karargâ dayanarak Batı Türk kabilelerini hâkimiyet altına alma
hı Kunduz’da bulunan oğlu Tardu Şad’a verdi. ya çalıştı. Ancak Türklerin bağımsızlık mücadelesi, VII.
Bizans’ın müttefiki olarak Tong Yabgu Kağan, yüzyılın sonunda netice verdi. Türgiş kabilesinin reisi
İmparator Heraclius’un Kafkasya Ötesi’ne gerçekleştir Uçele Türgiş Kağanlığı’nı kurarak Batı Türk
diği üçüncü seferine (627–628) katıldı. Türkler, büyük Kağanlığı’nı yeniden canlandırmış oldu. Bu tarihte
ganimet elde ettiler. Tong Yabgu Kağan’ın başarılarının Merkezî ve Orta Asya’da yeni siyasî durum oluştu
en yüksek noktası ise İmparator Heraclius ile Tiflis (Doğu Türk Kağanlığı’nın yeniden kuruluşu ve Arapların
duvarlarının altında görüşmesi oldu. Görüşme sırasın Orta Asya’daki başarılı seferleri).
da Bizans imparatoru, Türk hükümdarının başına kendi
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
98–99
Batı Türk ve Doğu Türk Kağanlıkları. VII. Yüzyılın İlk Yarısı
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
Göktürk İmparatorluğu 100–101
Kronoloji
534 691-716
Bumin, Türklerin Kapgan Kağan’ın
hükümdarı oldu hâkimiyet dönemi;
İkinci Türk
551 Kağanlığı’nın
Bumin, Türk zirvede bulunduğu
İli’nin kağanı ilan dönem
edildi
699
553–572 Türgişlerin
Mugan Kağan’ın hükümdarı U-çe-
hâkimiyet dönemi le, Türgiş
Kağanlığı’nı
551–630 kurarak Batı Türk
Büyük Türk Kağanlığı’nı
Kağanlığı yeniden kurmuş
oldu.
582–603
Büyük Türk 711
Kağanlığı, Batı ve Doğu Türk
Doğu Kağanlığı ordusu,
kağanlıklara Türgişleri mağlup
ayrıldı. etti.
640–657
Batı Türk
Kağanlığı’nda
kabileler arasında
savaş yapıldı.
Yaklaşık 657
Çin birlikleri
Yedisu’ya saldırdı
(Batı Türk
Kağanlığı).
679–689
Doğu Türk
Kağanlığı yeniden
tesis edildi.
Batı Türk Kağanlığı (On Ok İli), Doğu Türk
II. Türk Kağanlığı, 682–744 Kağanlığı’ndan farklı bir yapıydı. Doğuda göçebe hayat
hâkimken Batı’da nüfusun büyük bir kısmı yerleşik olup
tarım, zanaat ve ticaretle meşguldü. Batı Türk
Kağanlığı’nın sosyal yapısı, Doğu Türk Kağanlığı ile
kıyasla daha karmaşıktı ve bu kağanlığı, feodal müna
sebetleri nispeten gelişmiş devlet olarak nitelendirmek
mümkündür.
Batı Türk Kağanlığı’nın Ortaçağ şehir ve tarım kül
türü, İpek Yolu boyunca — Yedisu, Cungarya, Doğu
Türkistan, Kuzey Çin — çoktan beri ticarî koloniler
kurmaya başlayan Soğdluların yardımıyla oluştu. Çu
Vadisi’nde VI–VIII. yüzyıllarda Soğdlular, Türkler,
Asurlulular ve Perslerin yaşadığı en az 18 büyük şehir
ve çok sayıda küçük yerleşim yeri mevcuttu. Bu
dönemin yerleşim yerleri, büyük şehirler olup merke
zî kesimleri kale ve şehristandan oluşuyordu. Şehris
tana rabad (şehrin zanaatticaret bölgesi) ve duvarla
çevrilen malikâne yapıları (bahçe ve üzümlüklerle
çevrili ve birbirinden 50–100 metre mesafede duran
679–689 yıllarında Doğu Türkleri Çin’e karşı verdikle Türklere ait taş
ri çetin bağımsızlık mücadelesi neticesinde kendi dev sanduka.
letlerini yeniden tesis etmiş oldular. İlk kağan, İlteriş VI–VII. yüzyıllar.
Kağan unvanını alan Kutluğ oldu. Onun en yakın yar Şatar-Guluu,
dımcısı ve danışmanı ise faaliyetlerini eski Türk Runik Moğolistan
yazısıyla taşa yazan Tonyukuk idi. Kağanlığın merkezi,
VI–VIII. yüzyıllar Türk ordusunun öncü gücü, zırhlı Atlı Türk askeri.
süvari birliklerdi. Silah ve teçhizatları, Moğol bozkırla VII.–VIII.
rında, I. binyılın ortalarında, JuanJuanların hâkimiyeti yüzyıllar.
döneminde oluşmuştur. Türkler bu silahları geliştirdi M. V. Gorelik'in
ler, geleneği de devam ettirdiler. rekonstrüksiyonu
Her Türk askerinin en önemli silahı, oklarla uzun bile
şik yaydı. Okların özelliği ise üç yanlı temrenleridir.
Türk kağanlıkları devrinde yay yapısı ve okların tem
renlerinin şekilleri belli değişikliklere uğradı, bu silahla
rın çeşitleri arttı. VI. yüzyılda Türkler, yay ve okları bir
likte yerleştirdikleri kılıfı kullanmayı bıraktılar. Türkler
ok kılıfı ile yay kılıfını ayırdılar ve kılıç kemerinin farklı
taraflarına yerleştirdiler. Huş ağacı kabuğundan yapı
lan kılıf, diyagonal şekilde sağdan asılıyordu. Bu kılıf
oval kesitte, dar, aşağı doğru genişleyen kalem kutusu
şeklini almıştır. Oklar bu kılıfa yelekleri aşağı şekilde
koyulurdu. Okların temrenlerinin görüldüğü kılıfın ağzı
ise ileri ve yukarıya doğru bakıyordu. Sola takılan yay
kılıfı ise deri veya tüylü posttan yapılan yarı sert eğri bir
kılıftır. Bu kılıfa dirseği çıkartılan bir veya iki yay koyu
lurdu. Bezden, keçeden ve deriden
yapılan bir başka kılıf da yay kılıfın
dan dışarı çıkan yayın üst uzun boy
nuzunu kötü havalarda koruyordu.
Ateşsiz silahlar tokaya geçirilen
özel silah kayışına bağlanıyordu.
Teçhizatın esas unsuru da işte bu
kayıştı. Bunu ok kılıfından farklı ola
rak askerler hiç çıkartmıyorlardı.
Ateşsiz silahlar grubuna ise kılıç, her
geçen gün daha popüler hâle gelen
süvari kılıcı, saplı savaş bıçakları
dâhildi. Mızrak (süvari darbesinin ilk
ve en önemli silahı) ve ay baltalar,
saldırı silahlarını tamamlıyordu.
Savunma silahları ise zırh, miğfer
ve kalkandan oluşuyordu. Zırh nere
deyse her zaman lamellar yapıday
dı. Merkezî Asya zırhlarının önemli İran ipek kumaşı.
özelliklerinden biri de kenarının V–VI. yüzyıllar.
oyma ve uzun olmasıdır. Bu her ne Doğu Türkistan
kadar ustanın işini arttırıp zırhı daha
pahalı hâle getirse de zırhı hem
hafifletiyor hem de süslüyordu.
Zırhın kenarlarına bazen deri veya
desenli kumaş yapıştırılırdı. Bu da
zırhı daha süslü hâle getiriyordu.
Zırhlı dik yakalı deri pelerin de zırhı
kuvvetlendiriyor ve süslüyordu.
Yumurta formundaki başlığı metal
den yapılıyor ve başlığın alın kısmı
daha da sağlamlaştırılıyordu.
Başlıkta göz kısmı oyuluyor, burun
için küçük bir koruma parçası ekle
niyordu. Boyun ile enseyi koruyan
parçalar da başlığa ekleniyordu.
Türk kağanlıkları döneminde
göçebe süvari teçhizatında gerçek
bir devrim yaşandı. Çok iyi süvari
sayılmayan Çinliler, III. yüzyılda
ağaçtan sert eyer ve üzengi kemiği
yaptılar. Bu yenilikler, tecrübesiz
binicilere dahi eyerde sağlam otur
Atlı askerlerin ma imkânı veriyordu.
tasviri. V. yüzyıl. Türkler ve diğer göçebe at yetiştiricileri gibi mükem
Har-Had Dağı, mel binicilerin Çinlilerin bu yeniliklerine pek ihtiyaçları
Moğolistan olmasa da şüphesiz bunlar, onların da hayatını kolay
laştırmıştır. Hatta özellikle Türkler bu yeniliklerin
üstünlüğünü iyi kavramışlardır. Arkadaki eyer kaşı ve
üzengi kemiklerine dayanarak mızrak atmak daha
güvenli ve rahattı. Darbe daha isabetli ve en önemlisi
de daha güçlü oluyordu. Üzengi kemikleri sayesinde
Türkler, uzun kılıçla güçlü bir şekilde vurma imkânı elde
etmişlerdir. Türkler sayesinde üzengi kemikli sert eyer,
VI. yüzyıldan itibaren Batı’da yayılmaya başladı.
Soylu Türk Soylu Türk Kadınının
Hükümdarının Kıyafeti Kıyafeti
Tuva’daki Uygur
Kaleleri. Şago-
narskoe III
Eski Kent
Kalıntılarının
Planı ve
Rekonstrüksiyonu,
VIII. Yüzyıl Uygurların Tuva’daki Kaleleri
Kendilerini huzursuz eden kuzey komşuları Kırgızlar’dan korumak için
Uygurlar Tuva’da 17 kale ile nehir boyunca inşa edilen taş ve kerpiç duvarlar-
dan oluşan savunma yapıları kompleksini inşa ettiler. Bunlar arasında en iyi
incelenmiş olanı, Şagonar kalesidir. 126 x 119 metre ölçüsündeki dikdörtgen
kalenin duvarları, tuğladan olup kale 10 kule, 2 kapı ve iç hisara sahipti.
Kalenin içerisinde Uygur kağanının valisinin sarayı bulunuyordu. İnşaat ve tek-
nik özellikler, kalenin inşaatına Orta Asyalı ustaların da davet edilmiş olduğuna
işaret etmektedir. Savunma hattı, uzun yıllar boyunca Kırgızların saldırılarına
başarıyla karşı koymayı sağlamıştır. Ancak 820’de başlayıp 840’ta sona eren
uzun savaş, Uygurların mağlubiyetiyle sonuçlanmıştır. Bu tarihten sonra da
kaleler yıkılmıştır.
Maniheizm’in
kurucusu Mani.
VIII–IX. yüzyıllar.
Doğu Türkistan
Uygur Kalesi. İletmiş Bilge Kağan adını aldı. Hâkimiyeti altındaki böl baren Kırgız hükümdarı, kendisine
VII. yüzyıl. Doğu gelerin valileri, kağanlığın içerisinde yer alan ve onu yeni bir unvan — “tegin” unvanı —
Türkistan kağan olarak kabul eden göçebe kabilelerin reisleri, almak zorunda kaldı. Böylece onun
kağanın hizmetinde bulunan komutanlarla sivil Uygur kağanına olan bağlılığı da
memurlar onun idaresindeydiler. Uygur kağanları ifade edilmiş oluyordu. IX. yüzyılda
Doğu Türklerini, Basmilleri, Karlukları, Yenisey ise o, “ajo” unvanını aldı.
Kırgızlarını hâkimiyet altına aldılar ve çok güçlü bir İletmiş Bilge Kağan Uygurların
konuma geldiler. Yenisey Kırgızları, Orta Asya’daki fay başkenti Orhun Nehri kıyısında
dalı zahire ambarı olan Minusinsk Çukuru topraklarında OrduBalık’ı kurdu. Devletlerinin
yaşıyorlardı. Bu coğrafya aynı zamanda Erken Ortaçağ sınırları içerisinde Uygurlar, Soğdlu
dönemi için son derece gelişmiş metalurji ve silah uzmanların yardımıyla duvarlarla
zanaatı merkeziydi. çevrili birkaç kale inşa ettiler. Bunlar
750751’de Uygurlar, Tuva’yı ele geçirdiler ve idarî, askerî, ticarî ve zanaat mer
Karluklarla ittifak kuran Kırgızlara karşı savunma tipi kezleriydiler. Ülke nüfusu Selenge
“Maniheist kaleler inşa ettiler. 751’de Kırgızlar Karluklarla birlikte ve Orhun nehirlerinin vadilerinde tarımla uğraşıyordu.
ayini”. yetenekli komutan olan Uygur Kağanı Moyen Çor’a Uygurlar, 755’te Tang İmparatorluğu’nda vuku bulan
Kitaptaki (Bayan Çor) karşı harekete geçtiler. Sırasıyla bütün An Luşan isyanını bastırmaya yardımcı oldular. 762770
minyatür. VIII–IX. düşmanlarını bozguna uğratan Uygur kağanı, Kırgız yıllarında Uygur Kağanı İdigan (Böğü Kağan), 14 bin
yüzyıllar. Doğu hükümdarını kendisine tâbiliği kabul etmeye zorladı ve askerden oluşan ordunun başında Çin’deki iç savaşa
Türkistan onu kağan unvanından mahrum bıraktı. Bu tarihten iti katıldı ve Tang Hanedanlığı’nı yok olmaktan kurtardı.
Maniheizm’in Kabulü
Karabalgasun
saray
harabelerinin
planı
Uygur prensesi.
Duvar resmi.
IX. yüzyıl.
Bezeklik
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
Uygur Kağanlığı 116–117
bir fani gibi küçülüyordu. Kağan iktidarının ilahî kökeni Tibetli komutan Şan Şatzan Uygur Kağanlığı’ndan olumsuz bahsetmiştir:
ile yenilmezliğine inanç sarsıldı. “Uygur Kağanlığı, küçük bir devlettir. Bir zamanlar ben bu ülkeyle savaştım
Gyegyangyas iktidara geldikten sonra düşmanlarını, ve başkentine kadar geldim. Ancak hükümdarımın ölümü, memleketime
rakiplerini ve memnun olmayanları idam etmeye baş dönmeyi gerektirdi. Askerî açıdan ise bu devlet, bizim rakibimiz dahi sayıla-
ladı. Kırgızlara karşı savaşan Uygur ordusunun komuta maz.”
nı Güylu Mohe de yeni hanın hedefindeydi. Kendi
hayatı ile yakınlarını kurtarmak için komutan Uygur
Devleti’ne ihanet ederek askerleriyle birlikte Kırgız
kağanının tarafına geçti. Böylece o, kendi devlet ve
halkını ölüme sürükledi. Uygur askerlerinin de katıldığı
ordusunun başında Kırgız kağanı, Tuva topraklarından
Uygurların Merkezî Moğolistan’da, Orhun Nehri vadi
sinde bulunan başkentleri OrduBalık’a doğru saldırıya
geçti.
Kırgızların Zaferi
Savaşın Başlaması
Dinlino- Kırgız Kağanı, Uygur Kağanı’na tehditkâr üslupta kaleme alınan bir mektup
Gyangunskiy köyün- göndermiştir: “Senin sonun gelmiştir. Çok geçmeden senin altın ordanı ele geçi-
deki kaya üzerindeki receğim ve oraya atımı çıkartacağım, bayrağımı dikeceğim! Eğer bana karşı
resim. Malaya koyabileceksen çabuk gel, yok koyamıyorsan çabuk git!” Bu sözlerle onun zafer
(Küçük) Boyarskaya isteği ve inancı ile düşmanı son çarpışmaya davet etme isteği yansıtılmıştır.
petroglifi
Kalkanın
ortasında yer alan
ve eli koruyan
kalkanın bir
kısmı.
VI. yüzyıl. Kerç
Geleneksel göçebe
ağaç kabının altın Altın kaplamalı
kaplamalı hâli. kılıfın üst kısmı.
Pereşepinsk Pereşepinsk
hazinesi. VII. hazinesi, VII.
yüzyıl yüzyıl
Sasanilere ait
altın kap.
Pereşepinsk
hazinesi, V–VII.
yüzyılın başı
Hazar süvarileri.
Kuzey Karadeniz bozkırlarındaki göçebe halklar listesi Taş üzerinde
ni tamamlamaktadırlar. Yukarıda adı geçen kabileler yapılan resim.
ise şunlardı: Sebir — Sabirler; Burgar — Bulgarlar; VIII–IX. yüzyıllar
Alan — Alanlar; Kurtagar — Kutrigurlar; Avar —
Avarlar; Hasar — Hazarlar.
VI. yüzyılda, Hunların Avrasya bozkırlarında hâkimi
yeti sona erdikten sonra Merkezî Asya’da Aşina soyuna
mensup kağanın başkanlığındaki Türklerin kurdukları
yeni bir devlet — Türk Kağanlığı — kuruldu.
Kağanlığın sınırları Merkezî Asya’dan Karadeniz boz
kırlarına kadar yayılmış ve çok sayıda halkı içerisinde
barındırmıştır. Bu tarihten itibaren bozkırlarda İranî
halkların, Sarmatların, Alanların
yerini Türk kökenli halklar almıştır.
VII. yüzyılda Türk Kağanlığı, birbi
riyle mücadele içerisinde olan Türk
gruplarına ayrıldı. VI. yüzyılda Orta
Avrupa’ya göç eden Türk Avarlar ve
onların müttefikleri Slavlar, 626’da
İstanbul’u kuşattıklarında Hazarlar,
iki büyük devletin mücadelesine Kemer takımının
çoktan dâhil olmuşlar ve Kafkasya süsleri. Gümüş,
Ötesi’nde Bizans’ın tarafında yer altın kaplama,
almışlardı. Ermeni kaynaklarında savat. IX–X.
Hazarların hükümdarı, “cebu yüzyılın başı
hakan” olarak adlandırılmakta ve
Türk Kağanlığı’nın iktidardaki züm
Hazarlara ait
gümüş ayna.
VIII–IX. yüzyıllar
Hazar Kağanlığı. IX. Yüzyıl
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
Hazar Kağanlığı 132–133
reler hiyerarşisinde ikinci sırada bulunmaktaydı. Altın kaplar.
Meşhur Dulo soyunun başkanlığındaki Bulgar kabileler Nad-
birliği, kağanlıkta mücadele veren Türk gruplardan biri Sentmikloşskiy
ni desteklerken Hazarlar bambaşka bir zümrenin tara Hazinesi. IX.
fındaydılar. VII. yüzyılın ortalarında Türk Kağanlığı’nın yüzyılın ikinci
yıkılmasından sonra Aşina soyuna mensup prenslerden yarısı
birinin Hazarların yanına kaçtığı, bu hususun da Hazar
hükümdarlarına “kağan” unvanını alma hakkını verdiği
düşünülmektedir. Dulo soyuna mensup Kubrat baş
kanlığında Onogurlarla Kutrigurların bir kısmı, Büyük
Bulgar Devleti’ni kurdular. Başkenti Fanagorya olan
devletin sınırları, Don ile Kuban arasındaki toprakları
içerdi ve Batı’da Orta Dinyeper’e kadar yayıldı.
Hazarların Sembolleri
Metal nazarlık, seramik üzerindeki damgalar ve bazı süs
eşyalardaki sembollerin karşılaştırılması, Hazar
Kağanlığı’nda sağlam mitoloji sisteminin olduğunu ortaya
koymuştur. Bu sistemin ana unsurları şunlardı: zaman ve
alanın dörde bölünmüş olması; havada uçan kuş ve koşan
at şeklindeki güneş sureti; güneş gemilerinin iki kutuplu
hareketi; kozmik su dolusu kâse; Tanrıça’nın güneşi doğur-
ma anı; gripenin (başları kartal gagalı, çok güçlü kanatlara
sahip, aslan gövdeli mitolojik kuş) korumasında gece dün-
yasında dolaşan güneş; ilkbahar kahramanının yaz kahra-
manı ile güneş ve suyu kurtarmak için verdikleri mücadele.
Don civarındaki metal nazarlıkların büyük bir kısmında kuş
tasvirleri yer almaktadır. Yırtıcı hayvanlar güneş, gök ve
güneşin sembolü olan daire ile su kuşları da Büyük Tanrıça suretine çıkan bir kompozisyon (muhte- Gümüş kase
melen Tanrıça’nın güneşi doğurduğu anın tasviri) ile bağlanmıştır. üzerindeki tasvir.
Muhalefet sistemi: sağ-sol, yukarı-aşağı, gündüz-gece vs. yazılı kaynakların Hazar Devleti’ndeki idarî VIII. yüzyıl
yapısı — kağan ve bey muhalefeti- hakkında verdikleri bilgilerde karşılık bulmaktadır. Törenlerde
bey, kağanın sağına otururdu. O, devlet işlerine aktif olarak katılır, orduya başkanlık ederdi. Kağanın
yeri ise soldaydı. O, altından yapılmış kubbe şeklindeki bir yapıda yapının içerisinde tahtta oturuyor-
du. Gizli bir hayatı vardı: saraydan çıkmıyor, atına binmiyordu. Çok nadiren sarayın dışına çıkardı ve
bu da çok düzenli bir şekilde olurdu. Örneğin savaş gibi durumlarda dört ayda bir kere bunu yapardı.
Refakatindekiler onu belirli bir mesafe uzaktan takip ederdi. Kimsenin ona bakma hakkı yoktu. Tebaa
onu görür görmez yere kapılıp o geçinceye kadar yatardı. Kuraklık ve başka afetler meydana geldi-
ğinde ya da hâkimiyet süresi sona erdiğinde kağanı öldürüyorlardı. Onun hâkimiyetinin başlangıcı,
ölüm taklidinin yapıldığı bir boğma töreni ile başlardı.
Bey, üst dünyayı, aydın başlangıcı, bitkilerin vejetasyon sürecini, günü, parlayan güneş ışığını, yanan
ateşi, hayatî faaliyetleri canlandırmaktadır. Kağan ise aşağıyı, solu, karanlığı, gözlerden gizlenmiş
dünyayı, kışı, geceyi, sükuneti sembolize etmektedir. Altın güğüm
Kış veya yaz uykusuna dalan doğanın durumuna genellikle mahsulün oluşma sürecinde büyük önem üzerindeki
verilmektedir. Kuraklık döneminde az ürünün alınması dolayısıyla kağanın sorumlu tutulması olayı mitolojik sahneler.
da bundan kaynaklanmaktadır. Nad-
Sentmikloşskiy
Hazinesi
ile Kafkasya Ötesi’nde de hâkim konuma gelmek iste kağanının hâkimiyetini kabul etti. Ormanbozkırlarda
diler. Yeni bir imparatorluk — Hazar Kağanlığı — ortaya ise Dinyeper Önü’nden Oka ve Don’a kadarki topraklara
çıktı. Hazarların hükümdarı kağana birçok halk ve yerleşen Slavlar, Hazarlara vergi ödemeye başladılar.
geniş topraklar itaat etti. İskitlerle Sarmatların İran
kökenli ahfatları Alanlar, Kuzey Kafkasya’da Hazarların Arap Fatihleri İle Mücadele
müttefik ve vassalı oldular.
Hazar Yanı bozkırları ile Kuzey Kafkasya’ya yerleşen Alanları, Bulgarları ve Doğu Avrupa’nın diğer halkla
Hazarlar, VII. yüzyılın ikinci yarısında Azak Yanı’na sal rını hâkimiyet altına aldıktan sonra Hazarlar, Bizans ile
dırarak Bulgarları bozguna uğrattılar. Yerleşik ve yarı bu devletin Kuzey Karadeniz bölgesinde karşı karşıya
yerleşik hayata geçenler dâhil olmak üzere geldiler. VII. yüzyılın sonu — VIII. yüzyılda Hazarlar,
Bulgarların bir kısmı Hazar Kağanlığı’nın hâkimiyeti Kerç ve Doğu Kırım’ı ele geçirdiler, hatta GüneyBatı
altında kaldılar, Asparuh Han başkanlığındaki Kırım’daki en önemli Yunan şehri Chersonesos’a da göz
Bulgarların bir kısmı da Balkanlar’a Bizans’a göç ettiler diktiler. Ancak çok geçmeden Hazarlarla Bizans’ın
(681). Burada bunlar Balkan Slavları ortak düşmanı ortaya çıktı. Bu düşman, Arap fatihleri
ile birlikte Tuna Bulgar Devleti’ni idi. Araplar, Orta Asya’ya hâkim olmuş, Hazarları
kurdular. Bulgarların bir kısmı da İdil Kafkasya Ötesi’nden çıkartmış ve 735’te Hazar Yanı
ile Kama nehirleri arasındaki bölgeye bozkırlarına girmişlerdir. Hazar hükümdarı, Belencer
geçtiler. Burada IX. yüzyıla gelindi ile Semender şehirlerini terk etti ve İdil’in zor ulaşılabi
ğinde İdil Bulgar Devleti kurulmuştu. len deltasında yeni başkentini kurdu. Başkente nehir
Bu devlet, nominal olarak Hazar ile aynı isim verildi: İdil (İtil) veya Atil.
Ancak Araplar bozkırlarda tutunamadılar ve
Yüzüklerdeki kuş Kafkasya Ötesi’ne çekildiler. Kağan da Kuzey Kafkasya
Hazarlara ait tasvirleri ve diğer bölgelerde yeniden hâkimiyetini sağladı.
kırmızı kilden Bu hâkimiyeti pekiştirmek gerekiyordu. Bundan
yapılan yayık. dolayı kağanlığın Kuzey Kafkasya toprakları ile kağan
VIII. yüzyılın lığın ana su yolu olan Don havzasında kaleler inşa edil
ikinci yarısı meye başlandı. İran ve Bizans tahkimat gelenekleri kul
lanıldı. Yaklaşık 840’ta Bizanslı mühendis Petrona Don Yahudiliğin Kabulü
kıyısında Sarkel kalesini inşa etti. Don’un diğer kıyısın
da ise nehir geçişini korumak için istihkâmlar yapıldı. Hazar Kağanlığı özellikle büyük devletler tarafından
Humara’daki sağlam kale ise Kuban havzasını kontrol tanınmalıydı. Müslüman Araplarla savaş sırasında
etti. kağan, dinî sorunla karşı karşıya kaldı. Hazarlar putpe
rest olup Türk tanrılarına tapıyorlardı. Ancak gerek
Hazarların Kültürü ve Yaşam Biçimi Ortodoks İslâm açısından gerek Bizans’ın resmî dini
olan Hristiyanlık açısından putperestlerle normal barış
Hazarların ekonomisi çok çeşitlilik arz etmekle birlik münasebetleri mümkün değildi.
te kağanlığa bağlı halkların geleneklerine bağlıydı. Kağanın kendisine Araplar tarafından zorla kabul
Sadece Kuzey Kafkasya’da değil, Don ve Donets havza ettirilen İslâmiyet’e mensubiyetin ne kadar uzun ve
sına da yerleşen Alanlar, tarım konusunda tecrübe sahi ciddi süreceğini de bilmiyordu. Nihayetinde Yahudiliği
bi oldukları gibi taştan kaleler inşa etmeyi de biliyorlar kabul etmeye karar verdi.
Yusuf’un söz konusu mektubunun geniş nüshasında
gelişme dönemindeki kağanlığın tasviri verilmektedir.
Yusuf, kendisinin Gurgan Denizi yakınlarındaki İdil
Nehri kıyısında yaşadığını, burada kağanlığın başkenti
nin ve kağanın kışlağının olduğunu yazmaktadır. Kağan
buradan göçebe soyluların geleneklerine uygun olarak
yazları İdil ile Don arasındaki topraklara giderdi. Daha
Din Seçimi
Tarih, Hazarların dini hakkında şaşırtıcı yazılı kaynakları — Hazar — Musevi
mektuplaşmalarını — günümüze kadar korumayı başarmıştır. Söz konusu birkaç
mektup, 960’lı yıllarda İbrani yazısıyla kaleme alınmıştır.
Mektuplaşmayı Cordoba (Kurtuba) halifesinin veziri Yahudi kökenli Hasday İbn
Şaprut başlattı. O, tüccarlardan dünyanın iskân edilmiş kısmının ucunda
(Ortaçağ’da Kuzey Kafkasya, iskân edilmiş coğrafyanın ucu sayılıyordu) hüküm-
darının Yahudi olduğu bir devletin olduğunu öğrendi. Hasday, kağana mektup sonra Yusuf, İdil Nehri yakınlarındaki hâkimiyeti altın
yazarak ondan kendi devleti ile ilgili bilgi vermesini rica etti. Hazar Kağanı, yaz- daki halkları saymakta ve onların adını eski
dığı cevapta ülkesinin yayıldığı geniş coğrafya, hâkimiyeti altındaki halklar ve İbranice’deki şekilleriyle vermektedir: Burts, Bulgr,
Hazarların nasıl Yahudi olduklarını anlattı. Yusuf’un uzak dedelerinden Bulan SVar, Arisu, Tsrmis, Vnntit, Svr, Slviün. Yusuf,
adlı biri, rüyasında kendisini gerçek bir dine davet eden bir melek gördü. Melek devletinin sınırlarının buradan Aral Önü’ndeki Harezm
onun düşmanlarına karşı zafer kazanmasını sağladı ve Bulan halkıyla birlikte devletine doğru yayıldığını, güneyde Semender’i de
Yahudiliği kabul etti. Bunun üzerine kağanın yanına Müslümanların yanından içine alarak Hazar kapılarına (Babü’lEbvab) ve dağlara
ve Hristiyan Bizans’tan aklını başına alması için elçiler geldiler. Zira Bulan, yanaştığını yazmaktadır. Daha sonra Hazar Devleti’nin
zulüm gören halkın dinini seçmişti. Kağan da Müslümanlarla Hristiyanlar ara- sınırlarının İstanbul Denizi’ne, yani Karadeniz’e doğru
sında münakaşa başlattı. O, Müslüman kadısına hangi dini, Yahudiliği mi yoksa uzandığını, burada da Sarkel, Tmatarakan, Kerç gibi
Hristiyanlığı mı gerçek din olarak gördüğünü sordu. Ahdi Atik peygamberlere yerlerin kendilerine ait olduğunu belirtmiştir. Sınır, bu
hürmet eden kadı, tabii ki de “Yahudilik” şeklinde cevap verdi. Bulan, aynı soru- bölgeden kuzeye, Btsra kabilesine doğru dönmekte
yu Yahudilik ile İslâm hakkında Hristiyan rahibe de sordu. O da Ahdi Atik dini- ve Hgriim ilinin sınırına kadar uzanmaktaydı.
nin gerçek olduğunu söyledi. Böylece Bulan, doğru bir seçim yaptığına karar Yusuf’un Hazarlara vergi ödeyen halklarının adları,
verdi. diğer kaynaklarda da karşılık bulmaktadırlar.
Cambridge belgesi olarak adlandırılan anonim bir Yahudi’nin eserinde ise Bunlardan ilki, Burtaslar (Burts), bazen İordan’ın
kağanlığın tarihi ve Yahudiliği kabülü başka şekilde anlatılmaktadır. Buna göre zikrettiği “mordens” (Mordva) etnonimi ile karşılaştırıl
Hazar kağanını bu yola sevk eden, Ermenistan’daki baskılardan kaçan Yahudi maktadır. Bununla birlikte eski Rus hikâyesi olan Slovo
ailesine mensup dindar eşi olmuştur. o Pogibeli Russkoy Zemli (Rus Topraklarının Sonu
Hakkındaki Hikâye) adlı eserde Yusuf’un verdiği listeye
yakın bir liste yer almaktadır. Ancak bu eserde artık bu
coğrafyada iki tip üzengi kemiği (sekiz şekilli ve kub halklar Rusların hâkimiyetinde sayılmaktadır. Bu eser
belli), yüzükler, bronz kemer ve koşum tokaları, metal de Burtaslar, Mordvalar ile birlikte zikredilmektedirler:
parçalar, çömlek ürünler, eyer kaşının bezekli kaplama “Rusya’nın sınırı, denizden Bulgarlara kadar,
ları, yaylar, Bizans altın paraları bulunmuştur. Bulgarlardan Burtaslara, Burtaslardan Çeremislere,
Hazarların yıllıkları günümüze ulaşmamış, Türk Runik Çeremislerden Mordvalara kadar yayılmaktadır.”
harfleriyle yazılan metinler çok az sayıda olduğu gibi Yusuf’un mektubu çerçevesinde bu halk, İdil coğrafya
hâlâ okunamamıştır. Hazarların tarihini daha çok sında gösterilmekte, Burtaslardan sonra Bulgarlar zik
Bizans İmparatoru VII. Konstantin’in eseri ile Arap coğ redilmekte ve daha sonra Suvar adı geçmektedir. Bu
rafyacı elMesud î’nin anlattıklarından öğrenmekteyiz. da İdil Bulgar Devleti’ndeki Suvar şehrinin adına
uymaktadır. Bir sonraki halk “Arisu”, Mordva etnogra
fik grubu “Erze”lerle karşılaştırılmaktadır. Dolayısıyla
bazen Burtaslarda Mordvaların başka bir grubu olan
Mokşaları da görmektedirler. “Tsrms” adı ise eski
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
Hazar Kağanlığı 134–135
Rus kaynağındaki “Çeremis” ile benzerlik arz etmekte Kemer takımı
dir. Bu Çeremisler, Orta İdil’in FinUgor halkı olan parçaları, VIII.
Marilerin Ortaçağ’daki adıdır. yüzyılın ikinci
“Vnntit” adıyla ise muhtemelen Vyatiçler / yarısı–IX. yüzyıl
Ventiçler belirtilmişlerdir. Rus yıllıklarına göre bunlar,
Oka boyunca yaşamış ve Knez Svyatoslav’ın 964–965
seferine kadar Hazarlara vergi ödemişlerdir. Sonraki
etnik isim “Svr” ise Desna Nehri kıyısında yaşayan
Severyanelerdi. Onlar daha Knez Oleg zamanında Rus
knezlerinin Orta Dinyeper’e yerleştiklerinde Hazarlara
vergi ödemeyi bırakmışlardır. Vergi ödeyen halkların
listesindeki son terim ise “Slviün” şeklinde olup
Slavların genel adı olarak açıklanmaktadır. Bunlara
Povest Vremennıh Let (Geçmiş Yılların Hikâyesi)’e göre
860’ta Orta Dinyeper’de Rus Devleti ortaya çıkıncaya Hristiyan ve Müslümanların kutsal kitaplarını da kabul
kadar Hazarlara vergi ödeyen Radimiçler ile Polyaneler eden tarafsız bir din seçti.
de dâhildi. Bundan dolayı vergi ödeyenlerin listesi IX. Modern tarih biliminde Yahudiliğin seçiminin zararı
yüzyılın ikinci yarısından daha geç bir döneme ait değil nın altı çizilmektedir: Yahudiliği yalnızca kağan ile
dir ve muhtemelen de IX. yüzyılın ortalarına aittir. Hazarlar kabul ettiler. Kağanlıktaki diğer halklar ise
kendi putperest inançlarını korudular. Tarihçilere göre
Kiev Knezi
Svyatoslav
İgoreviç.
X. yüzyıl. M. V.
Gorelik'in rekon-
strüksiyonu
Povest Vremennıh Let adlı hikâyede Hazarların Kiev halkı olan Polyanelerin yanına nasıl geldikleri ve Akıllı Oleg Orta Dinyeper bölgesinde Hazarların ver
onlardan vergi istedikleri anlatılmaktadır. Polyaneler de onlara kılıç ile vergi ödediler. Hazar aksakalları gisini kendisine alınca kağanlık buna cevaben Rus tica
da bunda kötü bir alamet gördüler. Çünkü Hazarlar birçok yeri tek bir taraftan bilenen kılıçlarla ele retini engelleyerek cevap verdi. IX. yüzyılın son çeyre
geçirdiler. Ele geçirilen kılıçlar ise çift taraftan bilenmişti. Böyle de oldu. Hazarların vergisi hakkındaki ğinde Doğu gümüşünün Doğu ve Kuzey Avrupa’ya
hikâyesini Nestor böyle sonlandırmaktadır. Rus knezleri, Hazar topraklarını ele geçirdiler. ihracatı kesildi. Oleg, uluslararası pazarlara çıkmak için
Hazar aksakalları şöyle demişlerdi: “Bu vergi, hayır değildir. Biz tek taraflı kılıçlarla savaştık. Bu kılıç başka yol bulmak zorundaydı. Bu sebeple 907’de meş
ise çift taraflıdır. Onlar bizden ve başka ülkelerden vergi alacaklar. Bütün bunlar da Tanrı’nın isteği hur İstanbul seferini gerçekleştirdi. Bu tarihten itiba
üzerine oldu. Mısır kralı firavun döneminde de böyle oldu. Musa’yı firavunun yanına getirdiler ve fira- ren Rus Devleti’nin en önemli ticaret yolu, Varyag —
vunun aksakalları şöyle dediler: “Bu adam, Mısır’ı ele geçirmek istiyor. Böyle de olacaktır.”Musa, Bizans Yolu oldu. Ancak aynı tarihlerde bir başka
Mısırlıları yok etti, başta ise Musa onlara çalışıyordu. Burda da durum aynıdır. Onlar hâkimdiler, sonra güzergâh daha oluştu. Doğu paraları Rus topraklarına
ise yönetilen oldular…” Samanî Devleti ve İdil Bulgar Devleti üzerinden gelme
ye başladı. Böylece Knez Svyatoslav Hazar
Kağanlığı’nın arkasına, İdil’deki Bulgar topraklarına
çıkışı çok iyi biliyordu.
Hazar kemer Oğuzlar, Kafkasya Ötesi’nin bir kısmına sahip oldular
takımları. Gümüş (ve Azerilerin etnik temelini oluşturdular).
ve altın kaplama. Svyatoslav’ın Rusları ise Kiev’den Balkanlar’a hareket
IX–X. yüzyıllar. ettiler, Bulgaristan’ı ele geçirdiler ve Bizans’ı tehdit
etmeye başladılar. Böylece Rus Devleti, Doğu
Avrupa’da hâkim konuma gelmiş oldu.
Svyatoslav Hazar Kağanlığı’nı mağlup ettikten sonra
Hazarlar, XI. yüzyılın sonundaki Rus kaynakları ile
Bizans, Arap ve Batı Avrupa belgelerinde zikredilmeye
devam edilmektedirler. Ama Doğu Avrupa’nın güne
yinde üç asır boyunca hüküm süren halkın kendisi,
kağanlığın içerisinde yer alan çok sayıdaki halk ve etnik
grubun içerisinde eriyip gitmiştir. Hazarlar, Avrasya’da
imparatorluk kuran selefleri Hunlarla Türklerin kaderini
paylaştılar, devletin yıkılmasıyla hâkim olan halk da
yok oluyordu. Bununla birlikte Hazar dönemi,
Avrupa’da iz bıraktı. Hazarların başlattıkları devletin
etnik ve dinî gelişiminin temelleri, günümüze kadar
korunmuştur.
Hazar Kağanlığı’nda Alanlar
mış hâlde deri kılıfında saklanırdı. Söz konusu kılıf, Koşum takımı, hafif olup zengin ve güzel bir şekil
yarım yay şeklindeydi. Kılıfın dış cephesi, deri beze de süslenmişti. Eyer kaşını, oymalı ve resimli altın
me, küçük bronz rozetlerle süslenir, ek dirsekler için kaplamalı bronzla kaplıyorlardı. Eyerin iki tarafındaki
bir kese eklenirdi. dingilleri altın ve renkli ipler, altın kaplamalı küçük
Hazar tipi çeşitli şekillerdeki demir uçlu okları da süslerle işlenir, koşum takımı ve at başlığının kemer
deriden ve bronz şeritlerle süslenen kılıfa koyarlardı. leri tamamen altın kaplamalı bronz şeritlerle süsle
Her iki kılıf da ok kemerine bağlanır, kılıç kemerinde nirdi. Atın başında, şapka tüyü ve
ise kılıç, savaş bıçağı ve hançer yer alırdı. Kemerlerle insan figürü ile süslenen başlığın
adı geçen silahlar, gümüş üstüne işlenen kara nakış bir kısmı yükseliyordu.
lar veya oyma ve resimleri olan altın kaplamalı bron
zla süslenirdi. Dar zırh delici uçları olan mızraklar ve
çeşitli şekillerdeki kazmalı savaş baltaları, saldırı
silah takımını tamamlıyordu.
Hakkında daha az bilgi sahibi
olduğumuz savunma silahları ise
Hazar silahlarından çok geride kal
mış ve daha az kullanılıyordu.
Savunma silah takımının en önem
li parçası, yelme idi. Bazen onun
yerine ya da onunla birlikte lamel
lar zırh kullanılırdı. Miğferler alçak
koni biçimindeydi. Bazen miğfer
yerine Alan şapkabaşlıkları kulla
nılırdı. Onların üst kısmını ve kuşa
ğını kalın demirden süslü bir şeritle
sarıyorlardı. Deriyle kaplanan
ağaçtan yapılan yuvarlak kalkanın
ortasında Hazar tipi derin yarıkü
Miğferin en üst resel bir parça yer alıyordu. Hazarlara ait
kısmına koyulan Kıyafetin önemli bir parçasını gömlek ile üstüne demirden miğfer.
insan figürlü süs. giyilen ve dizlere kadar sarkan geniş reverli kaftan IX. yüzyıl. Adıge
Bronz, altın oluşturuyordu. Soyluların kaftanları, altın süslemeli Cumhuriyeti
kaplama. Alanlar, deriden örülmüş, altın şeritle çerçevelenmiş, reverle
XI. yüzyıl rin kenarları da şeritle ve altın kaplamalı bronz çıngı
raklarla süslenmiştir. Geniş pantolonların kısa, diz
den biraz sarkan paçaları vardı. Paçalar, çorabın içine
sokulurdu. Süvariler, figüratif dikişlerle süslü olan
çizmeler giyerdi. Bunların özelliği, çizme konçlarının
yüksek olması ve diz ile ayağın ucundaki aplikasyon
ların mevcudiyetidir.
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
Hazar Kağanlığı 138–139
Hazar Ordusu
Hazar Kağanı.
IX. yüzyılın ikinci
yarısı — X.
yüzyılın birinci
yarısı. M. V.
Gorelik’in rekon-
strüksiyonu
Altın kaplar.
Nad-Sent
Mikloşskiy
Hazinesi. IX.
yüzyılın ikinci
yarısı
Korsetin aşağı kısmına kalça ve dizleri kapatan dik açılı IX. yüzyılın ikinci yarısında — X. yüzyılın ilk yarısında
lamellar kalçalıklar ekleniyordu. KağanBek (genel Türkçe: “şad”; Farsça: “ihşid”;
Hazar Kağanlığı’nda silah ve zırh takımı çok yaygın Arapça: “melik”) resmiyette devlette ikinci kişi olsa da
dı: yelme üstüne lamellar korse giyerlerdi. Hazar zırhlı uygulamada kağanı yönetimden tamamen uzaklaştır
süvarisinin bacak ve dirsekleri, demirden kesilen parça Hazarlara ait mıştır. Hazar Devleti’nde kağan kutsal şahsa, yüksek
larla korunuyordu. Söz konusu parçalar da büyük kepçeden bir manevî otoriteye, yüksek hâkime dönüştü.
dövme şeritlerin menteşelerinden ya da dar dikey parça. Eski kağan Hazar ve Orta Asya tasvirlerine, yazılı kaynaklara ve
şeritlerden yapılıyordu. ile yeni taht adayı arkeolojik buluntulara göre Hazar Kağanı'nın resmî
Yuvarlak Hazar kalkanları, deriyle veya kalın sert arasındaki taht kıyafetini şu şekilde tasvir etmek mümkündür. Asıl
deriyle kaplanan tahta parçalarından yapılırdı. kavgası tasviri. üst kıyafeti, geniş reverli ve dizlere kadar uzanan kaf
Kalkanın merkezine savunmayı arttıran ve küre biçi Gümüş, altın tan oluşturuyordu. Kaftan Orta Asya, İran veya Bizans
minde olan demir bir parça yapıştırıyorlardı. kaplama. ipeği ile kaplanır, altın süslerle süslenir ve kenarı
VIII–IX. yüzyıllar pahalı kürk ile çevrilirdi. Üst kaftanın üstüne kağan
çizgili Arap kumaşından dikilen daha uzun bir kaftan
giyerdi.
Resmî kemeri, ihtişamlı altın bezemelerle süslüydü.
Kemere kılıç, savaş bıçağı ve cüzdan — çanta asılırdı.
Renkli deriden dikilen ve altın süsler içeren çizmenin
yandan kesmece figüratif bir dikişi vardı. Kağanın boy
nunda büyük zümrütlerden yapılan gerdanlık vardı. Bu,
aynı zamanda Doğu’da iktidar belir
tisiydi. Kulaklarında halka şeklinde
küpeler vardı. Halkaya üç dikey
boncuk veya değerli taşlar lehim
lenmişti.
Kağanın başında, o dönemin Orta
Asya ve Doğu Türkistanı’na has üç
parçadan oluşan “kanatlı” taç vardı.
Hazar zırhlı askerinin atının da zırh takımı vardı. Bu Taça arkaya sarkan ve ipek ya da
takım, deri ya da demir lamellar çuldan (eyer belleme simli kumaştan yapılan kurdele
si) oluşuyordu. Bunun içinde ise kayış ya da kemerle ekleniyordu. Kurdele altın ve inci
bağlanan omuz, göğüs, yan taraflar, arkayı koruyan lerle süslenirdi. Kağanın saç traşı da
koruma parçaları yer alıyordu. Sıkça atların zırh takımı, Orta Asya ve Doğu Türkistan moda
içine yün, pamuk koyulan birkaç kumaş, keçe ve yumu sına uygundu: uzun saçların büyük
şak deri tabakasından üretilirdi. Yelme çul da Hazar bir kısmı örülmüş olup örgü arkaya
zırhlı askerlerinin sahip oldukları teçhizatlardandı. Atın sarkıyordu. Öndeki saçlar kesilmişti, ama kakül vardı.
başına demirden yapılan ve alın üzerine takılan miğfe Şakaklarda da iki uzun demet saç vardı.
rin bir parçası takılıyordu.
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
Büyük Bozkırın Göçebeleri 140–141
Büyük Bozkırın Göçebeleri
Kimekler ve Kıpçaklar
846–847’de Fars coğrafyacı ve üst düzey devlet
adamı İbn Hurdadbeh, Arapça olarak Kitâbü’lMesâlik
ve’lMemâlik adlı kitap kaleme aldı. Bu eserde şehirler,
yerleşim yerleri, yol güzergâhları ve diğer bilgilerin
yanı sıra Abbasî Halifeliği’nin komşuları hakkında bilgi
verilmektedir. Örneğin VIII. yüzyıl belgelerini kullanan
İbn Hurdadbeh, kendi eserinde Türk halklarının ve en
önemli Türk devletlerinin listesini vermektedir. Soylu Kıpçağın
Bunların arasında Kimek Ülkesi ile Kıpçaklar da yer kafa heykeli.
almaktadır. Müslüman kaynaklarında böylece iki büyük XII–XIII. yüzyılın
kabile birliği hakkında bilgi verilmektedir ki, bunlar başı
Avrasya bozkırında bundan sonraki süreçte önemli rol
oynayan önde gelen iki boydu.
VIII–X. yüzyıllarda Kimeklerle Kıpçakların başta
Altay, İrtiş, Doğu Kazakistan’da daha sonra da Ural ve
Merkezî Kazakistan’da üstün konumda olmaları, bu
Büyük Bozkır bölgesinde belirleyici faktör hâline geldi.
X. yüzyılın ikinci yarısında — XI. yüzyılın ilk yarısında
Kimek Devleti yıkılırken Kıpçaklar Batı’ya, Aral ve İdil
coğrafyasına göç ettiler. XI. yüzyılın ortasında — XII.
yüzyılın başında Kıpçak göçlerinin son devresinde,
Moğol öncesi dönemde, 5 ana Kıpçak ve onlara yakın
Kimeklere ait ve Kuman kabilesi oluşumunu tamamlamıştır. Bunlar şun
Runik yazı lardı: 1) AltaySibirya; 2) KazakistanUral Yanı; 3) Don
içeren bronz Üstü (Kafkasya Önü alt grubu dâhil); 4) Dinyeper (Kırım
aynanın arka alt grubu dâhil); 5) Tuna (Balkan alt grubu).
tarafı
Kıpçakların Kökeni
Kimeklere ait
uzun ve düz
kılıçlar, IX–X.
yüzyıllar
Kimek silahları,
IX–X. yüzyıllar
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
144–145
Avrasya Bozkırları, XI. Yüzyıl
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
Büyük Bozkırın Göçebeleri 146–147
Türk Kabilelerinin Batı’ya Göçü. Kıpçak Hâkimiyeti
Kıpçaklara ait
kolye. Gümüş.
XI–XII. yüzyıllar
Demir miğfer.
XII. yüzyılın
sonu — XIII.
yüzyılın başı
KıpçakRus Münasebetlerinin İlk Dönemi (1060–1102) yılındaki saldırı dışında hepsi geri püskürtüldü. 1093
Savaşı ise barış anlaşması ile sonuçlandı. Ayrıca Kiev
İki asırlık KıpçakRus münasebetlerinin tarihi, 1055’te Knezi Svyatopolk İzyaslaviç, Kıpçak Hanı Tugorkam’ın
başlamaktadır. Bu tarihte Bluş (Boluş) Han’ın ordusu, kızıyla evlendi. Daha bu dönemde Rus knezleri, Kıpçak
Rus Devleti’nin güney sınırında göründü. Yıllıkta bu birliklerini iç savaşlarında ve komşularına yaptıkları
konu şöyle aktarılmaktadır: “… ve (Pereyaslavl Knezi) seferlere davet etmeye başlamışlardı. Örnek olarak
Vsevolod (Yaroslaviç) onlarla barış tesis etti ve memle
ketine döndü.” Bundan sonra birkaç yıl boyunca
Rusların bu komşularından haber çıkmadı. Ancak daha
1060’ta KıpçakRus sıkı münasebetlerinin ilk dönemi
başlamaktadır. Bu dönem “Kıpçak Hücumu” olarak da
adlandırılmaktadır. Dönemin en önemli özelliği, bozkır
süvarilerinin aktif saldırı siyaseti izlemesidir. Gerek bu
dönemde gerekse de sonraki dönemde göçebeler asıl
Kıpçaklara ait darbeyi Dinyeper’in sol, yani aşağı tarafına, Pereyslavl
mezardan sınırına vurdular. Ancak seferler bununla da sınırlı kal
bulunan demir madı. 1068’de Alta Nehri’nde Rus ordusunu mağlup
miğfer, maske ve ettikten sonra Kıpçaklar Çernigov’a, 1071’de Ros
yelme. XI–XIII. Nehri’nin üst kısmına, sekiz yıl sonra Novgorod
yüzyıllar Seversk şehrine, 1093 ve 1095’te Kiev’e saldırdılar. 1093
KıpçakRus Münasebetlerinin
Üçüncü Dönemi (1126–1160)
Soylu Kıpçak
kadınının heykeli.
XII–XIII. yüzyıllar.
Kayala Nehri
kıyısında Knez
İgor’un Kıpçaklar
tarafından esir
edilişi.
Rodzivillovskaya
Yıllığı. XV. yüzyıl
Ta r i h
Bozkır İmparatorlukları Çağı
156–157
Kıpçak Baskınları. 1060–1102
Vladimir Monomah’ın Karşı Atağı. 1103–1125
Ta r i h
İdil Bulgar Devleti
Bulgar Öncesi Dönem 158–159
İdil Bulgar
Bulgar Öncesi Dönem
Devleti Ortaçağ’ın “karanlık çağlarının” başlamasının işareti
olan Kavimler Göçü dönemi, Orta İdil bölgesi de dâhil
Azelinskaya
kültürüne ait ses
olmak üzere geniş Avrasya bölgesinin bütün alanlarını çıkartan salkım.
kapsadı. Kıtanın doğusunda başlayan bu hareket, tarih V. yüzyıl
alanına yeni Türk, Slav ve diğer halkların — çıkmasını
sağladı. Bunlar asırlarca geçerli olan Avrasya’nın etno
politik haritasını oluşturmuş oldular. Domino prensibi
çerçevesinde Büyük Bozkır’ın doğu kısmındaki göçebe
kabilelerinin göçleri, geleceğin Macarları olan Ugor
kabilelerini Ural’dan alıp Kama civarına getirdi.
Hunların Batı’ya hareketi, bozkırdaki Sarmat kabileleri
ni silip süpürdü, birçok ProtoTürk kabilesini kendisiyle
birlikte götürdü. Bunların arasında Bulgarların ataları
da vardı. Başlangıçta bunlar, Azak
Yanı bozkırlarına, daha sonra ise de at yetiştiriciliği önemli rol oynuyordu. Bulunan
Avrupa’nın iki büyük nehri İdil ile kemik parçaları ile eşyalar, yerli FinUgor halkları ara
Tuna’nın kıyılarına yerleştiler. sında at kültünün gelişmiş olduğunu göstermektedir.
Hunlar, Got Birliği’nde yer alan Slav Kürk hayvanı avı başta olmak üzere avcılık ile balıkçılık
kabilelerini de harekete geçirdiler. da gelişmişti. Azelinskaya kültürü döneminde sanayi
Söz konusu birlik, Avrupa’nın üçün üretimi büyük ilerleme gösterdi. Demir, bölge halkının
cü büyük nehri Dinyeper’in her iki hayatına işte bu asırlarda girdi. Demircilik saygı duyu
tarafındaki kıyıların geniş arazileri lan bir meslekti. Azelinskaya kültürünün bazı bölgele
ne yerleşmişti. Bu hamle, Slavların rinde demircilerin mezarları bulunmuştur. Onlarla bir
İdil kıyısına kadar Merkezî, Güney likte mezara iş aletleri ve hazır ürünlerini koyuyorlardı.
ve Doğu Avrupa’ya yerleşmelerini Kadın döküm işçilerini ayrı bir kategoride ele almak
sağladı. gerekmektedir. Onların mezarları, defin malzemeleri
İdil coğrafyasında yeni nüfusun nin çeşitliliği ile ayırt edilmektedir.
ortaya çıkması, yerli Fin Ugor Azelinlerin Doğu komşuları, Mazunisnkaya arkeolo
kavimlerinin yerlerinden oynaması jik kültürünün temsilcileriydi. Bunlar, Urallar’ın önün
na ve onların kısmen de olsa yeni de, Belaya Nehri’nin vadisinde ve Orta Kama bölgele
gelenlerle kaynaşmasına neden rinde yerleşiktiler. Buradaki kabileler, Pyanoborsk ve
oldu. Kama Yanı ve Orta İdil Boyu, I. KaraAbız’daki yerli halkların karışımından meydana
binyılın ortalarında kuzey, doğu, geldiler.
güney ve batının gelenek ve dilleri Aynen Batı komşuları gibi Mazuninskaya kültürünün
nin kaynaştığı halklar kazanı hâline temsilcileri de bir veya dört set ile çevrili şehirler inşa
geldi. Kültürel sentezin sonuçların ediyorlardı. Bozkır ile sınırdaki hayat, hiç sakin değildi.
dan biri, Ortaçağ Doğu Avrupası’nın Mazuninskaya kültürüne mensup kabilelerin yerleştiği
en büyük devletlerinden biri olan toprakların sınırı boyunca arkeologlar fazla büyük
İdil Bulgar Devleti’ni kuran İdil olmayan ölçülerde müstahkem yapılar tespit etmişler
Bulgarları adlı etnosun doğuşu dir. Bunlar bir nevi güvenlik kaleleri olarak kullanılıyor
oldu. du. İnsanlar, yer üstündeki kütükten evlerde yaşıyorlar
dı. Evin merkezinde ocak yer alıyordu. Bazı evlerin yüz
Yüksek destekli III–V. Yüzyıllarda Orta İdil Boyu’ndaki FinUgorlar ölçümü, 120 metrekareyi buluyordu. Uzun duvar
kazan. IV. yüzyılın boyunca ocağın yatmaya elverişli çıkıntısı vardı.
sonu — V. yüzyılın Birinci binyılın ilk yarısında, Avrasya haritasındaki Mazuninsk kültürünün ekonomisi çok yönlü olup
ilk yarısı küresel değişikliklerin arifesinde, Kama ile İdil kıyıların orman içinde tarla olarak kullanılan yerlerde yapılan
da yaşayan nüfus, FinUgor dillerini konuşuyordu. tarım ve hayvancılık gelişmişti. Büyük ve küçükbaş
Bunun izlerini Kama ve İdil boylarında yayılan hayvanın yanı sıra domuz yetiştiriliyordu.
Azelinskaya arkeolojik kültürünün eserlerinde görmek IV–V. yüzyılların sonunda Doğu’dan gelen göçebe
mümkündür. Azelinlerin yerleşim yerlerinin İdil’in sol dalgalarının baskısıyla Mazuninsk kültürünün taşıyıcı
kıyısı ile Kama Ötesi’nde de olduğu bilinmektedir. ları ikiye ayrıldılar. Bunlardan ilki, günümüz
Ancak söz konusu ormanbozkır alanına Ural Önü’nde Başkurdistan topraklarına göç ederek Bahmutinskaya
ki kabilelerin hareketiyle yerlerinden oynayan ve Aşağı kültürünü başlattılar. Bu kültürün ekonomisinin teme
Kama’ya KamaVyatsk nehirleri arasındaki bölgeden linde ise çoban hayvancılığı yatıyordu.
gelen kabileler tam olarak yerleşememişti. Kama Yanı bölgesindeki FinUgor halklarının kaderi
Çeganda — 1 şehrindeki katliamın izleri bu gelişme ise tam olarak bilinmemektedir.
ler hakkında ip uçları vermektedir. Buradaki önceki
kompleksler, Kavimler Göçü döneminin tabakaların Kavimler Göçü ve V–VIII. yüzyıllarda Kama Yanı
Azelinskaya dan yangın tabakası ile ayrılmaktadır. Halk, kıyımdan Bölgesi’nde Etnik Süreçler
kültürüne ait bir kaçarken yalnızca ihtiyaç duyduklarını götürmüştür.
toka. Örneğin döküm ustaları yanlarına yalnızca iş aletlerini V. yüzyılda Aşağı Kama Yanı bölgesine gerek
M. Ö. IV. yüzyıl almış, hazır ürünleri ise toprağa gömmüşlerdir. O Doğu’dan gerekse Batı’dan yeni nüfus geldi. Arkeolojik
döneme ait çok sayıda bronz eşya materyaller kalabalık yeni kabilelerin günümüz
nın bulunmasını işte bu hususla Tataristan topraklarına gelişini ayrıntılı olarak ortaya
açıklamak mümkündür. Karakulinsk koymaya imkân vermemektedir. Ancak IV–V. yüzyıllar
hazinesinin eşyaları, dökmeci kalı sınırında başlayan akınlar daha sonraki tarihte birkaç
bından çıkartıldıktan sonra hiçbir kez daha tekrarlandı. Etnik açıdan gelen kavimler çok
işleme dahi tâbi tutulmadan topra çeşitliydiler. Doğu’dan buraya Ugor, Türk, Samoyed,
ğa gömülmüştür. Sibirya kökenli kavimler geldiler. Yazılı kaynaklar V–VII.
III. yüzyılda Aşağı Kama’da görün yüzyıllarda bozkırdan Sarıoğur, Sabir, Avar ve diğer
dükten sonra Azelinler, kendilerin kabilelerin geçtiğini belirtmektedirler. Bunların bir
den önce yapılan yerleşim yerlerini kısmı muhtemelen Ural Yanı bölgesine, Kama Ötesi’ne
kullandılar. Onlar ağaçtan evler kadarki topraklara yerleştiler. Gelenler çok renkli yapı
yapıyor ve orman içindeki yerleri ya sahip ve yerli Mazuninsk kabilelerine kıyasla çok
tarla olarak kullanıyorlardı. Onların daha kalabalıktılar.
hayatında hayvancılık ve özellikle
Kama Yanı bölgesine yeni nüfusun gelişinin kanıtı,
Kama Nehri’nin sağ tarafında, Elabuga ilçesinin
Turaevo köyü yakınlarında V. F. Gening tarafından araş
tırılmış olan IV.–V. yüzyıllara ait kurganın ortaya çıkma
sıdır. Derin mezarlarda erkek cesetleri bulunmuştur.
Mezarların içinde demir zırh, miğfer, kılıç, balta, mız
rak, koşum takımı parçaları yer almaktadır.
Araştırmacıların tahminine göre mezarda askerî komu Soylu Mordva
tanlar veya soylu askerler gömülüydü. atlısı.
Büyük etnik grupların toplu göç şartlarında askeriye X–XI. yüzyıllar.
nin hayattaki önemi arttı. Bundan dolayı mezarlarda M. V. Gorelik’in
askerî teçhizatların sayısı artarak gerek savunma (miğ rekonstrüksiyonu
fer, zırh yelme, çeşitli silah takımları) gerekse saldırı
(kılıç, balta, hançer, oklar vs.) silah
ları gelişmeye başladı. Örneğin
Azelinsk ve Suvorovsk mezarlarında
12 balta, 3 yelme, 4 kılıç, 3 miğfer, 6
mızrak ucu bulundu.
Batı Kama Ötesi, Kama Önü ve
İdil’in sağ kıyısında bu dönemde
İmenkovskaya kültürünün kabileleri
yaşıyordu.
IV–VIII. yüzyıllardaki İmenkovskaya
kültürü, sürülü toprak işleyen kabile
ler tarafından kurulmuştu. Bu tarım
türü Orta İdil bölgesinde mevcut
değildi. Bu kadar hububat çeşidi de
bu döneme kadar bilinmiyordu. İlk
Gögüs plakası. kez Samaralı arkeolog G. İ. Matveeva’nın ortaya koyduğu
IX–X. yüzyıllar gibi İmenkovskaya kültürü, genetik olarak Yukarı ve Aşağı
Dinyester Yanı ProtoSlav Zarubinetskaya kültürü (M. Ö. I.
binyılın sonu — M. Ö. I. binyılın başı) ile bağlantılıydı. Buna
madd î kültür, hayat tarzı ve defin merasimlerindeki ben
zerlikler işaret etmektedir. İmenkovskaya kültürünün
taşıyıcıları ile birlikte Orta İdil’e ölülerin kıyafetleriyle bir
likte kremasyon ve külü küçük çukurlara gömme merasi
mi geldi. İmenkovskaya kültürüne mensup olanlar küçük
yarım toprak damlar inşa etmiş ve nehirler boyunca kur
dukları korumasız yerleşim yerlerinde yaşamışlardır. Bu
tür köyler birbirine yakın beşer altışar şekilde yer almış ve
tek bir soya ait bir yuva meydana getirmişlerdir. Bu kültü
re ait şehirler de büyük değillerdi. Bu da bunları daha çok
barınak şehir olarak ele almamıza neden olmaktadır. Soylu Mordva Atlısı
İmenkovskaya kültürüne mensup kimselerin komşu Bulgar Öncesi ve Erken Bulgar dönemlerinde Orta İdil boyundaki Fin-Ugor
larıyla münasebetleri çok farklı şekillerde gelişti. halklarının silahlarının nelerden ibaret olduğu sorusunu İdil Bulgarlarının
Onlardan önceki halk olan Azelinler onların baskısıyla Batı komşuları Mordvaların silahlarını inceleyerek cevaplandırmak mümkün-
kuzeydeki kara orman bölgelerine gitmek zorunda kal dür.
mışlardı. Doğu komşuları, yani Orta Kama ve Ural Yanı I–II. binyıl sınırındaki Mordva ordusu, her soydan toplanan savaşabilen asker-
bölgesi halklarla ise barış içerisinde yaşadılar. Özellikle lerden oluşan gönüllü millis kuvvetlerinden ibaretti. Kalabalık düşmanın saldı-
Turbaslinskaya kültürünün kabileleri ile yakın tesmasta rısına karşı koyabilmek için kabileleler milis kuvvetleri oluşturuyordu.
bulundular. Turbaslinskaya kültürünün temel eserleri, Saldırılar için ise küçük birlikler yeterliydi. Söz konusu saldırı birliklerinde
Belaya Nehri’nin orta akımında bulundu. Ancak onlara soyun genç, en cesur ve becerikli askerleri yer alırdı. Güç ve zenginliği ile ayırt
ait bazı yerleşim yerleri ile kurganlar, daha Batı’da, edilmeye başlayan Mordva soylularının ise küçük ama daimi birlikleri vardı.
İmenkovslaya kültürünün asıl topraklarında da mev Bunlar seçilmiş yerli ve yabancı askerlerden oluşuyordu. Mordva askerlerinin
cuttur. Turbaslinskaya ve İmenkovskaya kültürlerine çoğu yaya olarak savaşırdı. Ancak soylular ve onların yakınları, göçebelerden
atın üzerinde savaşmayı ve bu savaşın bütün avantajlarını öğrendiler. Zırh ve
Demirden mızrak miğfer gibi teçhizatları pek kullanmasalar da Mordva askerleri iyi teçhizatlan-
uçları. mıştı. İşin ilginç tarafı silahların büyük kısmını da kendileri üretiyorlardı.
V. yüzyılın ikinci Soylu Mordva atlısının silahları ise Doğu Avrupa’dan alınan saldırı silahların-
yarısı — VI. dan oluşuyordu. Bu silahların başında göçebe tipi oklarla bileşik yay gelmekte-
yüzyılın başı dir. Bununla birlikte muhtemelen bu yay, Mordvaların en önemli silahı değildi.
Uzun ve düz kılıç ile normal kılıç, uzun savaş bıçağı ve göçebe formlardaki
savaş baltası, saldırı silahlarının başlıcalarıdır. Yine bu silahları, zırhsız askeri
vurmak için kullanılan mızraklar tamamlıyordu.
Hazar ve Bulgarlardan benimsenen kesici silahlar ve yaylar, yine göçebe gele-
nekleri taklit edilerek kılıç ve ok kemerlerine takılırdı. Mordvaların kemerleri,
aynen bozkırdakilerin kemerleri gibi çok zengin bir şekilde süslenmişti. Yine
savaş bıçaklarının sapları da çok süslüydü.
Savunma silahları çok nadiren ithal yelme, lamellar zırh ve miğfer içeriyordu.
Mordvaların aynen bozkırdakiler gibi ağaçtan yapılmış yuvarlak kalkan kul-
landıkları tahmin edilebilir. Koşum takımı da ne içerik ne de metal süsler açı-
sından bozkırdakilerden ayırt edilmiyordu.
Mordva askerinin kıyafeti, doğal şartlara ve askerî amaçlara çok uygundu. Söz
konusu kıyafet, keten gömlek ve pantolondan, çuha kaftan ve huş kabuğun-
dan, ipten örülmüş pabuçlardan oluşuyordu.
Cesaretleri ve kendi ürettikleri silahların çok çeşitli olması, Mordva askerleri-
nin çok güçlü komşularına karşı dahi bağımsız kalmalarını sağladı.
Ta r i h
İdil Bulgar Devleti
Bulgar Öncesi Dönem 160–161
hareketine katılan göçebe kabilelerle ortak kültürel
kökenlere sahip oldukları imkân dâhilindedir.
Aşağı ve Orta Kama bölgesinin nüfus yapısında yeni
değişiklikler, Türk Kağanlığı döneminde (551–603) baş
ladı. Bu kağanlık, Mançurya’dan Kuzey Karadeniz’e,
Kilden yapılmış Gümüş ziynet ğunu tespit etmişlerdir. Bu dönemde Orta İdil bölge
kapkacak. eşyası. sinde ileri tarım çeşitleri ile başta çavdar olmak üzere
İmenkovskaya X–XI. yüzyıllar yeni hububat çeşitlerinin yayılması da İmenkovskaya
Kültürü. V–VIII. kültürü ile bağlantılıdır. Böylece İmenkovskaya kültü
yüzyıllar rünün kurucularının Protoslav dili (dillerinde) konuş
tuklarını ileri sürmek mümkündür.
X. yüzyılın başında İbn Fadlan Bulgar Hükümdarı
Almış’ın (Adı, eski Türkçedir) ne tür bir unvan taşıdığını
ayrıntılı yazmaktadır. İbn Fadlan’da bu unvan şöyle
geçmektedir: “Iltıvar (yani ilteber — önder, kabile birli
ğinin başkanı), Bulgar meliği ve Slavların emiri.” X. yüz
yılda “Slavların emiri” unvanı şüphesiz çağa uymazlık
tan (anakronizmden) başka bir şey olmasa da lejitimist
iktidarın siyasî değeri hakkında fikir sahibi olmamızı
di. Elçi, görüşmeler sırasında Arapların öldürdüğü veya sağlamaktadır.
ele geçirdiği Hazarlarla Slavlardan da bahsetti. Bağdad’daki geçmiş olayları ayrıntılı bir şekilde ele
Hazar şehirlerini çevreleyen dağlar hakkındaki bilgi alan XII. yüzyıl Bağdadlı tarihçi ve din adamı İbnü’l
leri ise anonim Hududü’lAlem (X. yüzyıl) ile elİdrisî’nin Cevzî, 1042’de Bulgar’dan Mekke’ye giden bir yüksek
(XII. yüzyıl) haritasından öğrenmek mümkündür. memurun 50 yoldaşın refakatinde Bağdad’a uğradığı
Hududü’lAlem’e göre dağlar, Hazar Ülkesi’ni Azak Yanı nı yazmaktadır. Halife sarayı onu çok iyi bir şekilde
bölgesinde göçebe hayatı süren Hazar Peçeneklerinin karşılamış ve kendisine tüm yemekler saray mutfa
topraklarından kuşatıyordu. Hazar Peçenekleri hakkın ğından verilmişt ir. Ona refakat edenler arasında
daki bölümde bu dağlar, “Hazar dağları” olarak adlan Harezmli İyala Bin İshak da vardı. Kadının huzurunda
dırılmış, günümüz haritasında ise Ergeni Dağı olarak İshak, sorguya tutulmuş ve kendisine Bulgarların nasıl
belirlenmiştir. Elİdrisî’nin haritasına göre “Hazarların bir halk olduğu sorulmuştur. Harezmli de şöyle cevap
toprağı”, Doğu’dan İdil, güney, batı ve kuzeybatıdan vermiştir: “Bu halk, etnik açıdan Türklerle Slavlar ara
Hazar Denizi ile yarım halka şeklindeki dağlarla sında yer almakta (Yani Türklerle Slavlar arasında doğ
(Kafkasya, Stavropol tepesi, Ergeni, İdil Yanı tepesi) muşlardır) ve onların ülkesi, Türk ülkelerinin ucunda yer
sınırdı. almaktadır.”
Araştırmacılara göre İbn Hurdâzbih, “Slavların Bu bilgi, İdil kıyısında eski TürkSlav birliğine dair son
Nehri”nden İdil’i kastetmiştir. Eserinin bir başka yerin belli belirsiz hatıraydı.
de yazdığı gibi bu nehir, “Slavların toprakları”ndan baş
lamaktadır. “Hazar toprakları”ndaki dağların nehre
yakınlaştığı yer, İdil’in kuzey menderes bölgesidir. El
Ta r i h
İdil Bulgar Devleti
Eski Macarlar 162–163
Eski Macarlar
Bizans İmparatoru VII. Konstantin Doğu Avrupa’nın Gümüş ve altın
etnografik tasvirini yapmıştır: “Peçeneklerin toprakları, kaplamadan
UzOğuzların ve Hazarların topraklarından beş günlük, yapılmış koşum
Alanya’dan altı günlük, Mordva’dan on günlük, Türk top takımının süs
raklarından (Macaristan) dört günlük, Bulgarlardan parçaları.
yarım günlük mesafede bulunmaktadır. Herson’a yakın, X. yüzyıl
Boğaz’a ise daha da yakındır.”
Macarlara ait Macarlar, VIII–IX. yüzyıllarda Doğu Avrupa bozkırla Atelkuzu (Etelkuzu) olarak adlandırılan bir yere, diğer
koşum takımının rında Türklerle birlikte yaşayan Ugor dilli bir halktır. bir kısmı da Doğu’ya, Fars topraklarına doğru göç
süs parçası. Muhtemelen kökleri, Ural Ötesi’ndeki ProtoUgor böl etmek zorunda kaldı. Araştırmacıların çoğu
Gümüş ve altın gelerine dayanmaktadır. Ortaçağ Macar efsaneleri, ana Atelkuzu’yu Dinyeper ile Dinyester arasına yerleştir
kaplama. vatanları — Büyük Macaristan — hakkındaki hatıraları mektedir. Kiev yakınlarında Ugorskoe adlı eski kentin
IX–X. yüzyıllar saklamaktadır. Söz konusu Büyük Macaristan, tahmi kalıntıları mevcuttur. Yıllıklara göre burada Ugor
Macarlar yaşıyordu. Atelkuzu’dan kağan, yanına
Levediya’yı çağırdı ve ona Arpad adını verdi. Arpad,
Macar krallarının mensup olduğu hanedanlığın kurucu
su oldu. IX. yüzyıl Fars tarihçisi Gerdizî, daha önceki
kayıtlara dayanarak Doğu Avrupa’da Macarların yaşa
dığını, onların Oğuz, Slav ve Rusların yanına gittiklerini
ve oradan insanları esir edip Bizans’a sattıklarını yaz
maktadır. Ancak Macarlar, Atelkuzu’da Peçeneklerin
saldırısına uğradılar ve IX. yüzyılın sonlarında
Pannonia’ya göç ederek burada yeni vatan elde etmiş
oldular.
Macar Devleti’nin tarihi işte bu olayla başlamaktadır.
Rus yıllığına göre “Ugrlar Ugor dağları olarak adlandırı
lan dağları geçerek orada yaşayan Voloh ve Slavlarla
savaştılar… Macarlar, Volohları kovdular ve buraya yer
Gümüş ve altın leştiler. Slavlarla birlikte yaşamaktadırlar. Burası artık
kaplamalı maske Ugor toprağı olarak adlandırılmaktadır.” Macar Devleti
çok hızlı bir şekilde tarım ve hayvancılığa dayalı sağlam
bir ekonomiye sahip oldu. Göçebe geçmişi ile onları
sadece artık hayatlarına geniş ölçüde giren “süvari”
Soylu Macar
kadınının gümüş
ve altın kaplamalı
kolyesi.
IX–X. yüzyıllar
Bulgar şehrinin
planı
15
1. 8. 14.
Ermeni Mahallesi Siyah Bina (Han Güney kapılar
2. Mahkemesi) 15.
Batı kapıları 9. Küçük şehir
3. Ak Bina (Hamam) 16.
Britankino Köyü 10. Doğu kapıları
4. Han Hamamı 17.
Cami 11. Kaptan kuyusu
5. Han anıtkabiri 18.
Kuzey anıtkabiri 12. Rabiga Gölü
6. Küçük Minare 19.
Doğu anıtkabiri 13. Ağa pazarı
7. Anıtkabirler Kompleksi
Kızıl Bina (Hamam)
Ziynet eşyaların
preslenmesi için
bronz kalıplar.
XII–XIII. yüzyılın
başı
Şehir iyi bir şekilde tahkim edilmiş Lavrentyevskaya Yıllığı’nda Moğolların İdil Bulgar Devleti’nde saldırıları
ti. Moğolların küçük bir birliği bu şöyle anlatılmaktadır: “1236 sonbaharında Tanrısız Tatarlar Doğu ülkelerin-
şehri alamadı ve geri döndü. den Bulgar topraklarına geldiler ve büyük ve meşhur Bulgar şehrini ele geçir-
1235’te Moğolistan’ın başkenti diler. Küçükten büyüğe herkesi öldürdüler, büyük ganimetler elde ettiler,
Karakurum’da büyük bir kurultay şehirleri yaktılar, bütün topraklarını ele geçirdiler.”
toplandı ve Avrupa’ya sefer düzen
leme konusu görüşüldü. Bu seferin
amacı, daha ele geçirilmeyen
Bulgar ve Rus topraklarına sahip
olmaktı. Moğol birliklerinin başında
Çengiz Han’ın torunu Batu vardı.
1236’daki it inalı hazırlıktan
sonra 100 bin askerden oluşan
Moğol ordusu, Batı’ya hareket
etti. Yazın başlarında bu ordunun Kırbacın kemikten
öncü birlikleri İdil Bulgar ucu. İdil Bulgar
Devleti’nin güney sınırlarına yak Devleti. XII. yüzyıl
laştılar. Sonbahara kadar asıl güç
lerin gelişini bekleyen Moğollar
casuslar aracılığıyla Bulgar şehirle
rinin savunmasını incelediler, keşif
Kırbacın bronz amaçlı çarpışmalar yaptılar. rak hayatını kurtardı. Kaçanların bir kısmı, Rus toprak
ucu. İdil Bulgar Bulgarlar saldırıyı püskürtmeye hazırlanıyorlardı. larına sığındı.
Devleti. XII. yüzyıl Şehirlerini sağlamlaştırdılar, şehirlere ek güçler yerleş Bulgar Devleti böylece bağımsızlığını kaybetti.
tirdiler. Bu dönemde Bulgarların başkentinde 10–20 Bununla birlikte ülke ancak çok sert ve uzun mukave
bin asker bulunuyordu. Ancak güç dengesi Bulgarların metten sonra ele geçirildi.
lehine değildi. İç savaşla uğraşan Rus knezleri
Bulgarlara yardım etmediler.
1236 sonbaharında İdil Bulgar Devleti topraklarında
acımasız savaşlar yapıldı. Bu olayların şahidi mücadele
yi şöyle aktardı: “Bulgar topraklarında oğlanlar bir
araya geldiler. Orduların kalabalık oluşundan yeryüzü
titriyor ve gürültü çıkartıyordu. Gürültüden dolayı
yabani hayvanlarla yırtıcı kuşlar donup kaldılar.
Moğollar başta zorla ve kuşatarak Bulgar (Bilyar) şehri
Kemikten yapılan
hayvan tasvirli
asma kilit çıtası.
XIV. yüzyıl
Arapça yazılı
kilit. 1146–1147
1103–1220 Yıllarındaki Bulgar-Rus Savaşları
Bulgar-Rus Savaşları
Daha XI. yüzyıldan itibaren İdil Bulgar Devleti, Beloozero
ve Priladojye de dâhil olmak üzere Orta İdil bölgesini eko-
Tek kollu güğüm. nomik olarak kontrol altında tutuyordu. Kiev Rusya
IX–X. yüzyıllar Slavlarının buraya aktif olarak sızmaya başlaması, iki ülke-
sınırı nin ekonomik çıkarlarının çatışmasına yol açtı. 1107’de
Bulgar birliği, Suzdal’a sefer düzenledi. Bir sonraki sene
Knez Vladimir Monomah, muhtemel yeni sefer yolları
boyunca iki kale — Vladimir ile Yaropol — inşa ettirdi.
1120 ve 1152’de taraflar karşılıklı darbelerde bulundular.
Yuriy Dolgorukiy Bulgar sınırında çok sayıda esir elde etti.
Bulgarlar ise buna karşılık olarak Yaroslavl civarını soydu-
lar. 1164’te Andrey Bogolübskiy müttefikleri ile birlikte
Bulgar knezinin ordusunu bozguna uğrattı, Kama Nehri
üzerindeki Bryahimov şehrini ele geçirdi ve üç şehri ateşe
verdi. 20 yıl sonra Vsevolod Bolsoe Gnezdo 10 Rus knezini
bir araya getirerek Bulgarların başkenti Bilyar’a sefer
düzenledi (1183). Sonraki saldırı seferleri (1185, 1205,
1220), barış anlaşmasının imzalanmasına yol açtı. Buna
göre Orta İdil’deki ve Batı Mordva topraklarındaki ticarî
yollar Vladimir-Suzdal knezlerine geçti. Bulgarlarla Ruslar
arasında iyileşmeye başlayan münasebetler, Batu Han’ın
seferi dolayısıyla kesildi.
Bronzdan
yapılmış erkek ve
kadın süvari
figürlü kilitler.
XII. yüzyıl
Ta r i h
İdil Bulgar Devleti
İd il Bulgar Devlet i’nde İslâmiyet 170–171
İdil Bulgar Devleti’nde İslâmiyet
İdil Bulgar Devleti’nde İslâmiyet’in yayılmaya baş
ladığı meselesi ele alınırken X. yüzyıldan bahsedil
mekte ve mesele öyle ya da böyle Bağdad Halifesi
Muktedir (908–932)’in Bulgar Emiri Almış’ın yanına
921–922 yıllarında gönderdiği meşhur elçilik heyeti
ile bağdaştırılmaktadır.
Günümüz Rusya Federasyonu’nda
en kalabalık Müslüman halkın Bulgar’daki
(Tatarlar) yaşadığı İdilUral bölgesin Belaya Palata
de İslâmiyet’in yayılması, İdil Bulgar (Ak Bina /
Devleti’nin kuruluşu ve gelişimi ile Hamam). Resim
doğrudan bağlantılıdır. Bununla bir 1832 tarihli
likte İdil Bulgarları İslâmiyet’i çok Arhitekturnıe
daha erken tarihte kabul ettiler ve Çerteji Razvalin
bu süreç uzun yıllar devam etti. Bu Drevnih Bulgar.
süreç daha VII. yüzyılın ikinci yarısın Snyatı s Naturı v
da — VIII. yüzyılın başlarında Araplar 1827 Godu
tarafından ele geçirilen Orta Asyalı Arhitektorom A.
misyonerlerin etkisiyle gerçekleşti. Şmitom (1827’de
Bulgarların bir kısmının (Berenceler Mühendis A. Şmit
vs.) İslâmiyet ile tanışmaları ve Tarafından
Müslüman Arap dünyası ile ilk Yapılan Eski
temasları, daha VII–VIII. yüzyıllarda Bulgar
gerçekleşti. Bu tarihte Bulgarlar Harabelerinin
henüz Büyük Bulgar Devleti sınırları Arkeolojik
içerisinde Azak Önü bozkırlarında Çizimleri) adlı
yaşıyorlardı. Daha sonra ise Hazar eserden alınmıştır.
Kağanlığı’nın hâkimiyetine geçmiş
lerdi. Orta İdil ve Aşağı Kama Yanı Hazar kağanı 737’de hemen İslâmiyet’i kabul etmedi.
bölgelerinde ilk Bulgar kabileleri, O, bilgili insanların yardımıyla dinin esaslarını öğren
VIII. yüzyılın ortasında ortaya çıktı mek istedi. Muhtemelen de o ibadetin dili konusu
lar. Burada onlardan önce güneyden başta olmak üzere Arapların bazı tavizler vermesini
gelen Sabirlerle diğer halklar yaşı istedi. Hâkimiyet altındaki halkın ve özellikle de düş
yorlardı. manca hareket eden göçebe Türk kabilelerinin
İslâmiyet’i kabul etmelerini isteyen Araplar, Türklerin
Bulgar şehrindeki dil konusundaki isteklerini kabul ettiler. En azından
büyük ve küçük Orta Asyalı bilim adamı elBirunî Âsâru’lBâkiye adlı
minareler. Resim eserinde Bulgarların hutbeyi kendi dillerinde okuduk
1832 tarihli larını, bu dilin Türkçe ve Hazarların diline benzediğini
Arhitekturnıe yazmaktadır.
Çerteji Razvalin
Drevnih Bulgar.
Snyatı s Naturı v İdil Bulgarlarında Yatsı Namazı
1827 Godu Bağdad Halifesi’nin elçi heyetinin İdil Bulgar Devleti’ni
Arhitektorom A. ziyaretini kaleme alan İbn Fadlan, Bulgar’a geliş günü,
Şmitom (1827’de yani 12 Mayıs 922’de, ezan sesini duyduğunu ve müezzine
Mühendis A. Şmit hangi namaz vaktinin geldiğini sorduğunu yazmaktadır.
Tarafından Müezzin, bu ezanın, sabah namazı ezanı olduğunu söyle-
Yapılan Eski miştir. Bunun üzerine de İbn Fadlan müezzinin neden
Bulgar okuması gerektiği yatsı ezanını okumadığını sormuştur.
Harabelerinin Müezzin de onların ülkesinde insanların yatsı namazını
Arkeolojik kılmaya yetişemediklerini ve yatsıyı da sabah namazı ile
Çizimleri) adlı birlikte kıldıklarını belirtmiştir.
eserden alınmıştır. İbn Fadlan, müezzinin kameti de iki kez söylediğini farke-
der. Hâlbuki Abbasî Halifeliği’nin başkenti Bağdad’da
kamet sadece bir kez getiriliyordu. Kametin iki kez getiril-
Arapça kaleme mesi, Hanefilere has bir uygulamadır. Muhtemelen İdil Bulgar Devleti’nde
alınan İslâmiyet’in yayılmasında Bağdad Halifesi’nin heyetinden çok daha önce
Sibeveyh’in buraya gelen Orta Asya’nın önemli Müslüman merkezlerindeki din adamları
kitabı. belirleyici rol oynadılar. Hanefi mezhebini de buraya bunlar getirmişti. İdil
VIII. yüzyıl. Bulgarlarında yatsı namazı, akşam namazı ile birleştiriliyordu. Hâlbuki böyle
XII. yüzyılın bir uygulama Sünni İslâm kanunlarına ters geliyordu. İstisnayı ancak kutsal
sonu — XIII. şehirler olan Mekke ile Medine’ye giden hacılar için yapıyorlardı.
yüzyılın başına ait Kaynaklarda İbn Fadlan’ın seyahatinden 100 yıl sonra bir fetva çıkartılarak
parşömen nüsha gecelerin kısa olduğu yaz aylarında İdil Bulgarları’nda yatsı namazının çıkar-
tılmasına dair fetvanın verildiği yazılmaktadır. İdil Bulgarlarından miras alan
bu uygulamayla İdil Tatarları, XVIII–XIX. yüzyılların sınırına kadar yatsı
namazını kılmıyorlardı. Ancak XIX. yüzyılın ikinci yarısında kesin olarak
Tatarlar bu uygulamadan vazgeçmiş ve beş vakit namaz uygulamasına geç-
mişlerdir.
Küçük Minare ile
Han Türbesi.
Bulgar, XIV. yüzyıl
Siyah Bina
(Han
Mahkemesi).
Bulgar. XIV. yüzyıl
Bilyar’daki kerpiç
binanın (“Feodal
Evi”) temeli.
XI–XII. yüzyıllar
Yuvarlak dipli
seramik kaplar.
IX. yüzyıl sonu
Savaş baltası.
XI–XIII. yüzyıllar
Bulgarların Silahları
Soylu Bulgar
askeri.
XII- XIII. yüzyılın
ilk yarısı.
M. V. Gorelik’in
rekonstrüksiyonu
Savaş maskesi —
tolga siperliği.
XIII. yüzyıl
İdil Bulgar Devleti’nin hızlı gelişmesinin temel ren ise Doğu müelliflerinin eserle
nedenlerinden biri, Büyük İdil Yolu idi. Ekonomik ve rinde İtil şeklindeki yeni adı ortaya
siyasî etkisi sayesinde Büyük İdil Yolu, Batı ile Doğu çıkıyor.
arasında aktif ticaretin yapılmasında önemli rol oyna İdil ve onun kolu Kama, uzun sey
dı. İdil Yolu Hazar Denizi’nden Orta ve Ön Asya’nın rüsefer amacıyla daha VII. yüzyıldan
Arap ülkelerine, Don’un aşağısından ise Karadeniz ile itibaren kullanılmaya başlandı.
Bizans’a götürüyordu. Bu bağlantılar o kadar sıkıydı ki VIII–IX. yüzyıllarda İdil’in önemi o
bazı Arap coğrafyacıları Baltık Denizi ile Karadeniz’in kadar arttı ki nehir, Avrupa ile Asya’yı birbirine bağla
boğazla birleştiklerini düşünmeye başlamışlardı. XIX. Kilden yapılan yan başlıca yol hâline geldi. İskandinav (Viking) asker
yüzyıl sonu meşhur nümismatlarından P. S. Savelyev, İran tabağı. leri ile tüccarları bunda önemli rol oynadılar. Yine
İdil’in rolünü fasih bir biçimde ele almıştır: “Baltık ve IX–X. yüzyıllar Batı’dan Doğu’ya akan paralarla gümüşe olan ihtiyacın
Hazar denizleri arasındaki büyük kara parçasında yaşa da bunda etkisi büyüktür.
yan halklar, Hazar ile Baltık arasındaki ticarette ihtiyaç Ladoga kıyılarında VIII. yüzyılda ortaya çıkan
İskandinavlar, daha IX. yüzyılın başlarında merkezî böl
Oval şeklindeki gelerin topraklarında (Sarskoe arkeolojik şehri,
asma kilit çıtası. Timerevo), IX. yüzyılın ortalarında ise Beloe Gölü böl
Renkli metal. gesinde (Krutik arkeolojik şehri) görünüyorlar. İdil Yolu
IX. yüzyılın sonu boyunca İskandinavlar’a kadar X. yüzyılın sonuna kadar
gittikçe artan Arap dirhemleri hazineleri bulunmuştur.
VIII–X. yüzyıllarda halifeliğin gümüş Kufi paraları
(dirhemleri) İdil — Ural bölgesine büyük miktarlarda
gelmeye başladı. Bu dönemde bu paralar Bulgar
Devleti’nde temel para birimlerinden biriydi. Aynı şeyi
Eski Rus toprakları için de söylemek mümkündür.
Burada dirhemler, muhtemelen Hazarlar aracılığıyla
“şelyag” olarak adlandırılmıştır (şelyag — “beyaz”,
“gümüş”). Son derece karmaşık para sisteminde Rus
Devleti’nde “nogata” şeklindeki Arap kelimesi de kul
duyulan bir halka, Müslüman Doğu ile Avrupa Batısı ara lanılmıştır (Arapçada “nagd” — “nakit para” anlamın
sında aracıydı. Kâr, İdil’in kıyısında esmer Arabı, kuzeyin dadır).
sarışın insanını, halifelikte yaşayanları, putperest XI. yüzyılın başlarında Doğu’da yaşanan gümüş krizi
Normanları, Slavları bir araya getiriyordu.” de dâhil olmak üzere farklı sebeplerin etkisiyle Arap
İngiltere ile Hollanda’dan İran ve Irak’a kadar uzanan paralarının alımı hızlı ve ani bir şekilde azaldı. Çok geç
ortak ticaret güzergâhı, birkaç kısma ayrılıyordu. meden Avrupa’ya Kufî paraların gelişi tamamen kesil
Güzergâhın kuzey kısmı, Kuzey ve Baltık denizlerini, di. XI. yüzyılın sonuna ait az sayıdaki dirhem hazinele
Fin Körfezi’ni, Neva Nehri’ni, Ladoga Gölü’nü, Volhov rinden ikisi (KreşenoBaranovskiy ve Bilyar hazineleri),
Nehri’ni, İlmen Gölü’nü kapsıyordu. Buranın ilerisinde, günümüz Tataristan topraklarında bulundu. XI–XII.
“Seligerskiy Yolu” (Novgorod’u VladimiroSuzdal yüzyıllarda İdil Bulgar Devleti ile Rus Devleti’nde
Knezliği’ne bağlayan yol) boyunca İdil’e iniliyordu. Asıl “parasız dönem” başladı. Ticarî işlemlerde ise para
güzergâh, İdil boyunca Hazar Denizi’ne uzanıyordu. yerine gümüş külçeler, onların parçaları, Kufi dirhemle
Güzergâhın güney kısmını ise Hazar Denizi ve onun rin parçaları kullanıldı. Batı Avrupa paraları da kullanıl
güney kıyıları (Gürgan ili) oluşturuyordu. Bundan sonra dı. XI–XII. yüzyıllara ait az sayıdaki Batı Avrupa denari
güzergâhı, Rey ve Bağdad’a kadar uzanan kara yolu uslarına da İdil Bulgar Devleti topraklarında rastlan
devam ettiriyordu. maktadır.
Baltık sahillerinden Hazar’a kadar gemilerin kervan Viking kılıcı. Arap gümüşünün Doğu Avrupa’ya gelişinin kesilme
yolculuğu, yaklaşık iki ay sürüyordu. Dönüş yolu da bir İdil Bulgar si, İdil Yolu’nun önemini azaltsa da bu yol hâlâ uluslar
kaç ay sürüyordu. Böylece bir yaz sezonunda bir ticaret toprakları. X–XI. arası ticarette önemli rol oynamaya devam etti. İdil
filosu, İdil’e bir seyahat düzenleyebiliyordu. yüzyılın başı Ticaret Yolu’nun ortasında, Doğu Avrupa’nın en büyük
Büyük İdil Yolu ve bağlantılı bölgelerde VIII–IX. yüz iki nehrinin kesiştiği noktada bulunan İdil Bulgar
yıllarla X. yüzyılda büyük ticaret şehirleri ortaya çıktı: Devleti, bu tarihten itibaren İdil ticaretinde önemli bir
Frisia’da Dorestad; İngiltere’de York; Danimarka’da yer teşkil etti. Bulgar Devleti sadece transit ticaret
Ribe ve Hedeby; Norveç’te Nidaros ve Kaupang; merkezi değil, aynı zamanda kendi ürünlerini ihraç
İsveç’te Ahus ve Birka; Rügen adasında Starigard eden bir ülke konumuna geldi.
(Oldenburg), Rerik (Miklenburg), Ralswiek, Arkona; X. yüzyılda İdil Yolu ile Bulgar’dan Harezm’e giden
Batı Slav topraklarında Mentslin, Szszecin, Volin, eşyaların listesi, X. yüzyılın ikinci yarısının Arap coğraf
Kolbjeg; Gotland adasındaki Povikan; Letonya’da yacısı elMakdisî’nin eserinde yer almaktadır:
Grobin; Volhovo’da Ladoga ve Rurikovo (Novgorod’un “Bulgar’dan samur, kakım, kokarca, gelincik, zerdeva,
selefi); daha ileride İdil boyunca Timerevo ve tilki, kunduz, tavşan, keçi kürkü, mum, ok, akkavak
Mihaylovskoe arkeolojik şehirleri. Yine Sarkskoe kabuğu, yüksek şapka, balık tutkalı, balık dişi, Hint yağı,
(Rostov’un selefi) eski şehri, Suzdal, Kleşin amber, işlenmiş at derisi, bal, soyulmuş ceviz, doğan,
(Pereyaslavl Zalesskiy’in selefi); Oka’daki Murom da kılıç, zırh takımı, akağaç kabuğu, Slav köleleri, koyun,
İdil ile bağlantılılar. Orta İdil’de Kazan, Bulgar, Oşel, inek alınıyordu.” Bu listeden de anlaşılacağı üzere bu
Bilyar ve diğer ticaret noktaları yer alıyordu. İdil’in aşa ticaret, başta kürk olmak üzere lüks eşyadan ibaret
ğısında İtil şehri ve Hazar Devleti’ne indirilen darbeden değildi. Visu, Viru ve Yura kabilelerinin yaşadığı
sonra Saksin şehri yer alıyordu. Hazar kıyılarında İdil “Karanlık Ülkesi”nden Bulgar’a getirilen kürk karşılı
ticareti, Derbent ile Bakü’nün ve Gurgan’ın Fars şehir ğında Kafkasya’dan metal eşyalar getiriliyordu. XI. yüz
lerinin gelişimini sağlıyordu. yıl seyyahlarından elGırnatî ayrıca Azerbaycan kılıç
Büyük İdil Yolu’nun en büyük önemi, genel olarak namlularından bahsetmektedir. Üretim yerlerinde dört
Avrasya toplumunun oluşum ve gelişimine muazzam kılıcın fiyatı bir dinardı.
ölçüde etkide bulunan medeniyetin eşi benzeri olma Bulgar ve İtil pazarından İran, Orta Asya ve diğer
yan olaylarından birini teşkil etmesidir. Doğu ülkelerine giden köle ticareti de önem arz edi
Arkeolojik buluntular, İdil boyunca ticaret yolunun yordu. Neredeyse Arap coğrafyacıların tamamı, köle
Ananin Kültürü döneminde mevcut olduğunu ortaya ticaretinin İdil Yolu ticaretinde önemli rol oynadığının
koymaktadır. Antik kaynaklarda İdil Nehri ise daha M. altını çizmektedir. Örneğin İbn Rust (X. yüzyıl) ve el
Ö. II. yüzyılda Ra adıyla zikrediliyor, IV. yüzyıldan itiba Gerdizî (XI. yüzyıl) İdil Boyu’nda yaşayan insanların bir
birini avladıklarını, düşmanlarını esir ettiklerini ve belir
Büyük İdil Yolu
tilen pazarlarda sattıklarını, bu pazarlarda da asıl müş Kama ve Belaya nehirlerinin kesim
terilerin Doğu köle tüccarlarının olduğunu yazmakta lerini ifade ediyordu. Aşağı Kama
dırlar. Köleler arasında Ortaçağ müellifleri Slav, Rus, Nehri’nin Belaya ağzına kadarki
Bulgar, Burtas, Peçenek ve Doğu Avrupa’nın yerleşik ve kısmı Kara İdil; Belaya Nehri — Ak
göçebe diğer halklarından esirleri, köle olarak zikret İdil olarak adlandırılmıştı. İdil’in
mektedirler. Kama ağızından yukarı kısmı — Yül
XII–XIII. yüzyıllarda İdil Yolu’nun büyük bir kısmı, ile Yülga, Yukarı Kama ise Çulman
Kıpçakların elindeydi. Bunlar, IX–X. yüzyıllarda olarak geçiyordu.
Hazarların yaptıkları gibi ticarî gemilerden vergi toplu Dönemin ticaret münasebetler
yorlardı. Bu da Kıpçak hanlarına büyük gelir getiriyor sisteminde, İdil Yolu’nun İdil’den
du. Bu dönemde Bulgar’dan ticaret devam etti. Kırım ve Trabzon’a ayrılan kolları da
Ticaretin içeriği de mekânlar da aynıydı. Bu dönemde önemli rol oynuyordu. Trabzon üze
İdil Boyu’nun Doğu ile ticarî ve kültürel münasebetleri rinden ticaret İstanbul, Hamedan,
o kadar çok gelişmişti ki, Kıpçak ordusunda Orta Asya, Tebriz, Doğu ve Akdeniz’in başka
İran, Kafkasya’daki feodal devletler tarafından genişçe İnce ziynet şehirleri ile yapılıyordu.
kullanılan uzaktan atılan savaş aletleri mevcuttu. eşyası. X. yüzyıl İdil Yolu, tarihinin sonraki dönemlerinde de önemini
İpatyevskaya Yıllığı, 1184 yılı olaylarını anlatırken kaybetmedi. Altın Orda döneminde İdil ve İdil Yolu’nun
Kıpçak ordusunda bu tür silahları yapan Müslüman önemi yeniden uluslararası önem kazandı. Saray hanla
ustaların olduğunu kaydetmektedir: “Tanrısız ve lanetl i rının tüccarları koruma siyaseti, para reformu ve ticarî
Konçak kalabalık Kıpçak ordusuyla Rus topraklarına yürü imtiyazlar sayesinde Altın Orda’nın İdil Boyu’ndaki
dü. Rus şehirlerini ele geçirmek ve ateşe vermek istiyordu. şehirleri, XIV. yüzyılın ilk yarısında çok gelişti ve bütün
Ordusunda da öyle Müslüman vardı ki, uzaktan atmalı İpek Yolu ülkeleri ile Asya ve Avrupa ürünlerinin satıldı
ateşl i savaş aletleri yapıyordu. Bunlar o kadar büyüktü ki ğı önemli ticaret merkezleri konumuna geldiler.
ancak 50 erkek birden tuttuğunda atabiliyordu.”
İdil Bulgar Devleti bu dönemde, İdil Yolu’nun orta
kısmını ve bu kısımdan Kama, Belaya, Vyatka nehirleri
boyunca uzanan kollarını kontrol ediyordu. İşte bu
nehirler üzerinden İdil’e, İdil ticaretinin asıl ürünü olan
kürkler getiriliyordu. Bunlar Bulgarların çok sayıdaki
ticaret noktalarında toplanırdı. İdil ticaretindeki Kama
ile Belaya nehirlerinin önemi, Bulgar dönemi nehir ve
göl isimlerinden de anlaşılmaktadır. İtil Nehri’nin adı
dahi, bu dönemde İdil’in bütün akıntısı için kullanılmı
yor, ancak onun orta (Kama’dan) ve aşağı kısımları ile
Ta r i h
İdil Bulgar Devleti
184–185
İdrisî’nin 1154 tarihli haritasının bir parçası. 1928’de neş-
redilen bu haritadaki Arapça isimler, Latince harflerle
verilmiştir. Harita güneye doğru ayarlanmıştır. Dolayısıyla
İdil Bulgar Devleti, burada verilen harita parçasının aşağı
sol köşesinde yer almaktadır. Kaybedilen orijinal harita,
kaybolmadan önce gümüş bir tabağa resmedilmişti.
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Moğol İmparatorluğu 186–187
Moğol-Tatar
Moğol İmparatorluğu
Dönemi XII. yüzyılda günümüz Moğol toprakları ile
Sibirya’nın güney bozkır kısmında tarihe ortak “Moğol”
Temuçin, Moğol kabileleri arasında
etkili olan kandaşı Camuka ile bir
adıyla adlarını yazdıran göçebe halklar yaşıyorlardı. araya geldi. Başta bu birliktelik,
Fiiliyatta ise yalnızca bir kabile bu adı taşıyordu. Çin Temuçin’in güçlenmesini sağlasa da
Seddi ile komşu topraklarda yaşayan halkları Çinliler, daha sonra Camuka, onun en güçlü
Ak Tatar veya Ongutlar, daha kuzeyde kalanları ise rakiplerinden biri oldu.
Kara Tatar olarak adlandırmışlardır. Onların batısında Moğollar arasında bütün kabilele
Kereitlerin toprakları yer alıyordu. Kuzeyde, Onon ri birleştirecek, düşmanlardan öç
Nehri boyunca Moğollar yaşıyordu. Daha da ileride alacak ve Moğolları yükseltecek
Baykal’a kadar yayılan Merkitlerin toprakları başlıyor büyük bir kahramanın ortaya çıka
du. Cungarya’da ise Türk kökenli Uygurlar vardı. cağına dair öngörüler çok popüler
XII. yüzyılın başlarında günümüz Mançurya ve Kuzey di. Temuçin kendisinin böyle bir
Çin topraklarında Kin Devleti kuruldu. Bu devletin misyon için seçilmiş olduğunu düşü
nüfusunu Çinliler ile Türk Karahıtaylar oluşturuyordu. nüyordu. Birkaç kez düşmanın elin
Bu devlet, devamlı göçebe kabilelerin saldırılarına Çengiz Han den kurtulmuş olması da ona böyle bir hisse kapılması
uğruyordu. Tarım ile uğraşmayan Moğolların en önem portresi. Yuan nı sağladı.
li zenginlikleri ise hayvanlarıydı. Sayısız at, deve, koyu dönemi Çin resmi. Bu tür kurtuluşlardan biri şöyleydi: Moğolların güçlü
ve keçi sürülerinin arkalarından bir yerden başka bir XIII. yüzyılın bir düşmanları daha vardı: Taiçiutlar. Taiçiutların
yere göç ediyorlardı. Çok hızlı kurulup sökülen keçe ikinci yarısı hükümdarı Turgutay, 30 bin süvarinin başında
yurtlarda yaşayan Moğolların hayatı neredeyse hep Temuçin’in halkına, kış karargâhına göç ettikleri sırada
atın üstünde geçiyordu. Onların çağdaşları, Moğol
çocuklarının ata binmeyi yürümekten daha erken
öğrendiklerini söylüyorlardı. Çengiz Han ve onun
mirasçıları tarafından Orta Asya ve Doğu Avrupa’nın
geniş topraklarında imparatorlukların kuruluşu, Moğol
bozkırlarında doğan ve medenî dünyanın büyük bir kıs
mından kasırga gibi geçen büyük sosyal patlamanın bir
sonucuydu. Bunun sebebi ise göçebe çevrelerde feoda
lizmin gelişimi ve bunun neticesinde kendi aralarında Moğol eyerinin ön
en iyi otlak yerler ve komşu halklardan vergi toplama kaşının
hakkı için mücadele veren, her biri kendi birliğine sahip kaplaması.
askerî liderlerin ortaya çıkmasıydı. Daimî askerî tehdit, Gümüş, altın
asker sayısının arttırılmasını gerektiriyor ve onların kaplama. XIII.
kabilelerin siyasetinde etkisini artırıyordu. Söz konusu yüzyılın ilk yarısı
asker nökerlerin büyük kısmı, geleneksel kabile yapısı
Moğol askeri. ile bağlantıyı koparan insanlardı. Çağdaşları onları
XVII. yüzyıl Çin “uzun iradenin insanları” olarak adlandırıyordu.
resmi
Çengiz Han
1201’de Çengiz Han’a düşman bir koalisyon kuruldu topladı ve bu kurultayda Moğollarla savaşılmamasına
ve Camuka, “gürhan” (mill î han) ilan edildi. Merkitlerin ve yaklaşan tehditten Çengiz Han’ın haberdar edilme
lideri ile birlikte o, 1202’de Çengiz Han’a karşı hareket sine karar verildi. 1204’te Moğollar, Dayan’ın ülkesine
etti, ancak mağlup oldu ve kaçtı. Ancak çok geçmeden saldırdılar ve onu bozguna uğrattılar. Camuka’yı
Camuka, Kereit hükümdarı Van Han’ı Çengiz’e karşı Temuçin’e teslim ettiler. Çengiz Han eski kardeşini
yeni bir savaş açmaya ikna etti. affetmek istese de Camuka kendisini idam etmesini
Van Han’ın bu hareketi, Çengiz Han için çok ani oldu istedi. Naymanlarla Merkitlerin bir kısmı, Çengiz
ve mucize eseri mağlup olmaktan kurtuldu. Galip gel Han’ın itaatine girerken bir kısmı İrtiş’i geçerek günü
mek için daha büyük bir ordu toplamalıydı. Vakit müz Kazakistan topraklarına yerleşti. 1204–1205 sefer
kazanmak için Çengiz Han, geri çekildi ve düşman ile leri neticesinde Temuçin, Moğolistan’ın büyük kabile
görüşmelere başladı. Bu arada ordusunu güçlendirdi lerini kendi etrafında birleştirme sürecini tamamladı.
ve Van Han’ın karargâhına aniden saldırarak onu boz Altay’dan Argun’a, Sibirya ormanlarından Çin Seddi’ne
guna uğrattı. Van Han yanında küçük bir grupla kadarki topraklar artık ona aitti.
Naymanların yanına kaçtı ve çok geçmeden orada
öldürüldü. Camuka da onlara sığındı. Doğu Devlet Yönetiminin Merkezîleştirilmesi
Moğolistan, Çengiz Han’ın eline geçmiş oldu.
Altay’da yaşayan Naymanlarla savaşmak için gerek Her ne kadar Temuçin birkaç yıldır kendi taraftarları
çeyi, onların hükümdarı Dayan Han verdi. Dayan Han, tarafından verilen kağan unvanını taşısa da onun,
Camuka’nın tavsiyeleriyle Moğollara karşı Ak Tatarlara bütün halk tarafından tanınmaya ihtiyacı vardı. O,
ittifak teklifi yaptı. Ak Tatarların Hanı Alakuş, kurultay 1206’nın ilkbaharında Onon Nehri’nin üst kısmında
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Moğol İmparatorluğu 188–189
X–XIII. Yüzyıllarda Tatar kış
kıyafetine
Doğanla Tatar
askeri.
XI–XIV. yüzyıllar
Çin resmi
Merkezî Asya Tatarları ise bir gizem olarak kalmaya Tatar zırhlı askeri.
devam etmektedirler. Yazılı kaynaklar Tatarların kabile XII–XIII. yüzyılın
yapısı, yaşadıkları topraklar, siyasî sistemleri ve tarihle başı. M. V.
rindeki bazı olaylar hakkında sınırlı da olsa bilgi verir Gorelik’in rekon-
ken arkeolojik buluntulardan madd î kültürleri hakkın strüksiyonu
da bugüne kadar pek bir şey çıkartılmamıştır. Çünkü
Tatar mezarlarında kazılar yapılsa dahi bunlar kaynak
lara geniş ölçüde yansıtılmamıştır. Ancak yine de XII. Cüppe ve montun üstüne lamel
yüzyıl Tatarının ve özellikle de hâkim sınıfa ait birinin lar zırh takımı giyerlerdi. Zırh takı
görünümünü ayrıntısına kadar ortaya koymak müm mının omuz, bel ve kasığı koruyan
kündür. Çünkü günümüze kadar çok realist ve ayrıntılı parçaları da vardı. Askerin kafasını
bir şekilde çizilen Çin resimleri ulaşmıştır. Çinliler, Çin miğfer koruyordu. Boyun ile yanak
Seddi boyunca göç edip gezen Tatarları çok iyi tanıyor ları da miğferin metal parçaları
lardı. Tatarlar da Büyük Bozkır’ın Çin’e en yakın komşu koruyordu.
suydular. Göğüs ve sırtın üstü ile omuzları,
metal kayışları olan kalın deriden
Tatarların Kıyafeti yapılan bir çeşit pelerin kaplıyordu.
Zırhın üstüne kolsuz kısa kaftan
Çin tasvirlerine göre Tatar soyluları aynen Çinlilerle giyilirdi. Bu kaftan sıcak ve yağmur
Moğollarınki gibi önü soldan sağa kapatılan cüppeler dan koruyan açık renkteki ince
giyiyorlardı. Cüppeyi tekrarlanan motifli ipekten diki kumaştan yapılıyordu. Onun da
yorlardı. Kışları cüppenin üzerine dize kadar uzanan, üstüne Tatar beldeği giyilirdi. Metal,
ancak kolları kısa ve geniş olan kürkten kaftan giyerler boynuz ve kemikten yapılan süslerle
di. Kaftan da soldan sağa kapatılırdı. Keçeden yapılan donatılmış ok kemerine yay ve Tatar
bel kıyafeti olan beldek çok yaygındı. Tatarlarda bel ok kılıfı asılırdı. Kılıf, okun yarısı
dek, yumuşak kumaştan yapılırdı. Beldeğin ince kayış uzunluğundan olup oklar da yelek
ları önden bağlanırdı. Beldeğin üzerine kılıç kemeri leri yukarı şekilde yerleştiriliyordu.
takılırdı. Bayramlık kemer olarak ise Okların kılıftan dışarı çıkan kısımları
metal süslerle dolu ok kemeri kulla ise arkaya ve yukarıya bakacak şekilde yer alıyordu.
nılırdı. Tatarlar, oklarını yağlı keçe, kumaş veya derinin içinde
Kıyafetin üzerine dört yapraklı saklıyor ve böylece onları rutubetten koruyorlardı.
gülbezek şeklindeki omuzluk takı Kılıfı kemikten süsler ve metal kayışlarla süslüyorlar
lırdı. Omuzluk, çeşitli desenli dı. Kılıfın ağzına da kedi ailesinden yırtıcı bir hayvanın
kumaşlar, deri parçaları, metal süs uzun kuyruğunu eklerlerdi. Söz konusu kuyruk sadece
ler vs. ile süslenmişti. Ayakkabı ola
rak ise yüksek, koncu genişleyen
çizme giyerlerdi.
Tatar soylularının şapkalarının
kürevîkonik tepesi vardı. Yine şap
kanın parçaları ense ile kulakları
kapatıyor, ama genellikle söz konu
su kısımları yukarı kaldırılmış bulu
nuyordu. Kışın giyilen şapkalarda
söz konusu ayrıntıları, pahalı yumu
şak kürk ile kaplıyorlardı.
Tatar erkeklerinin saç stili şöyley
di: kafanın tepesi traş edilmiş,
önünde uzun kakül. Kakül, şakaklar
dan traş edilmiş kısımlarla ayrılıyor
du. Saçların geri kalan kısmı, uzun Kaplumbağa
olup bele kadar uzanan iki örgüyle heykeli. Kidanlar
örülürdü. dönemi. Amur
Genel olarak Tatar kıyafeti, Moğol Nehri kıyısı. IX.
kıyafeti ile aynıydı. Ancak ayrıntıda yüzyıl
ki farklılıklar Moğollarınkinden ayırt
ediliyor ve onu son derece orijinal
ve kendine özgü yapıyordu. bir tür süs olmayıp aynı zamanda
Maalesef günümüze Merkezî çeşitli amaçlarla kullanılan okların
Asya Tatar zırhlı askerlerinin tasvir sınıflandırılmasında kullanılırdı.
leri ile Tatar silahları ulaşmamıştır. Metal, boynuz ve kemik parçala
Ancak Çin tasvirleri ve Büyük Bozkır rıyla süslü olan kılıç kemerine ise
ile Curcanların hâkimiyeti altında kılıç, uzun ve düz kılıç, yalın kılıç,
bulunan Kuzey Çin sınırındaki siyasî savaş bıçağı ve cüzdan asılırdı.
Çin zırh ve kültürel durum (Cürcanların kültürü, Tatarlarınkine
takımları. benzerdi) XII. yüzyıl Tatar zırhlı askeri hakkında bilgi
XI–XII. yüzyıl. sahibi olmamızı sağlamaktadır.
Rekonstrüksiyon Zırhlı askerin kıyafeti sağa kapatılan uzun bir cüppe
den, beyaz keçeden yapılmış yuvarlak dizlikli geniş
pantolondan, geniş konçlu siyah deri çizmeden oluşu
yordu.
Tatar Erkeği.
Çin resmi.
XI–XIV. yüzyıllar
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Moğol İmparatorluğu 190–191
kol, merkez. Her bölge tümenlere (bir tümen = 10.000
kişi), tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onluk bir
liklere ayrılıyordu. Ordunun başında bizzat han,
tümenle binliklerin başında ise yüksek sınıf temsilcileri
bulunuyordu. Askerler arasında sert bir disiplin sağlan
mıştı. Savaş alanından on kişi kaçtığında yüz kişi idam
ediliyordu. Esir düşen bir asker dolayısıyla on asker
Simli kumaştan öldürülürdü. Moğol aristokratlarının askerî ganimet ile
kaftan. haraç sayesinde zenginleşmek ve büyük topraklara
İç Moğolistan. sahip olmak istemesi ve halk kitleleri üzerindeki hâki
XIII. yüzyıl miyeti sağlamlaştırma ihtiyacı, Moğol toplumunu
muntazam büyüklükte bir askerî yapıya dönüştürdü ve
ları arasında Çinlileşmiş Tangut Devleti’ni ele geçirdi. yi muhasara etmeye cesaret edemedi ve ordusunu
Bu sefer, Moğollara büyük ganimetler getirdiği gibi Çin duvarın arkasına çekti. Çin’e seferler 1214 yılına kadar
askerî yapısını tanıma fırsatı da verdi. Aynı dönemde devam etti. Bu tarihte Cürcenler barış istediler ve
Moğol komutanları Cebe ile Subedey, Nayman Beyi Moğollara büyük haraç ödediler. Bu aradan istifade
Kuşluk başkanlığındaki Nayman ve Merkit birliğini boz eden Kin imparatoru, başkentini güneye taşıdı ve
guna uğratarak Moğol Devleti’nin batı ve kuzey sınırını Pekin’de kendi valisini bıraktı. Vali şehirde bulunan
güvence altına aldılar. Kuşluk kaçtı ve Doğu Türkistan Moğolları kılıçtan geçirdi ve Lyaodun’a sefere çıktı.
topraklarına sahip olan Karahıtay gürhanının yanına Çengiz Han kışı Çin Seddi’nin yakınında geçirdi,
sığındı. Subedey’i ise isyanın bastırılması için gönderdi.
Çengiz Han, Kin Devleti’nin vassalı Lyaodun ile aske Subedey, durumu düzeltti ve Pekin’i teslim aldı. Bütün
rî anlaşma yaptı ve taraflar Cürcenlere karşı birlikte bunlar, 1215 yılının yazında gerçekleşti.
hareket etmeye karar verdiler. Çin seferi 1211 yılının Askerî başarılara rağmen Çengiz Han Kuzey Çin’i
ilkbaharında başladı. Çengiz Han oyalama manevrası tamamen ele geçiremedi. Bu ancak 1234’te gerçek
yaptı ve küçük bir birliğini Pekin tarafına gönderdi. leşti.
Kendisi ise asıl kuvvetlerin başında Çin Seddi’ni daha
batıdan geçerek Kin komutanı Daşi’yi bozguna uğrattı. Yedisu’nun Ele Geçirilmesi
Çin Seddi’ni geçtikten sonra Moğollar ayrı kollara ayrıl
dılar ve Çinlilerin de güçlerini bölmelerine neden oldu Çin seferinden sonra Çengiz Han Cebe ile Subedey’i
lar. Birkaç muharebede Kin ordusunu mağlup ettikten Batı’ya gönderdi. 1216’da Subedey, Altay ile Ural ara
sonra Çengiz Han, Pekin’e yaklaştıysa da bu güçlü kale sındaki toprakları ele geçirdi. Cebe ise Moğol
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Moğol İmparatorluğu 192–193
Bronz payza.
XIII. yüzyıl
Kemere takılan ordusu 230 bin askerden oluşuyordu. Bunun yanı sıra
gümüş kap. vassal devletlerin gönderdiği askerlerden yardımcı bir
XIII. yüzyıl likler oluşturuldu. Moğol ordusu Yedisu’dan geçti ve
Otrar’a yaklaştığında birliklere ayrıldı. Çağatay ile Öge
dey, şehri kuşattılar. Cuci bir birlik ile Seyhun’un aşağı
sına gitti. Üçüncü bir grup ise nehrin üst kısmını ele
geçirmeye gitti. Çengiz Han ise Buhara’ya gitti.
Otrar, yedi aylık kuşatmadan sonra düştü ve tama
men harap oldu. Bundan sonra Çağatay ile Ögedey’in
ordusu Buhara’dan Semerkand’a giden Çengiz Han ile
birleştiler. Otrar valisi GayrHan, Çengiz Han’ın yanına
getirildi ve “çirkin ve iğrenç hareketi” yüzünden kulağı
ile gözüne eritilmiş gümüş akıtıldı.
Cuci acımasız saldırı ve kuşatmadan sonra Sığınak
Kemere takılan şehrini ele geçirdi. Nüfusun tamamı itaatsizlik yüzün
altın kap. den kılıçtan geçirildi. Ayrıca Özçent, Barçanlıkent ve
XIII–XIV. Aşnas şehirlerine hâkim oldu. Cuci ele geçirdiği bütün
yüzyıllar şehirlere Moğollara sadık Müslüman soylularını vali
olarak atadı. 1220 yılının tamamını Cuci, Aral Yanı böl
gesinde geçirdi, buradan da Harezm’e hareket etti.
Çengizoğullarının Doğu Asya’daki Savaşları. 1228–1294
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Moğol İmparatorluğu 194–195
Orta Doğu
elyazmasındaki
savaş sahnesi.
XIV. yüzyılın sonu
Moğol şehzade ve
eşini tahta
çıkarma töreni.
İran minyatürü,
XIV. yüzyılın başı
Moğol hanının Kemere takılan
eşi. XIII–XIV. kepçe. Altın
yüzyılın ilk yarısı. Orda. XIII. yüzyıl
M. V. Gorelik’in
rekonstrüksiyonu
Tahtta oturan
Moğol çifti. 1341
tarihli İran miny-
atürü
Moğol askeri.
XVII. yüzyıl Çin
resmi
1219’da Çengiz Han Harezmşahlara karşı savaş başlat ve kahramanlık faaliyetlerinde bulun
tı. Semerkand’ın düşüşünden (17 Mart 1220) sonra Han, du, yani sokak savaşlarına katıldı.
Cebe Bahadır ile Subedey Bahadır başkanlığında özel bir Daha sonra Batu, ordusunu birkaç bir
birlik kurdu. 30 bin askerden oluşan bu birlikten, “nereye liğe bölerek kaçan Büyük Knez Yuriy
kaçarsa kaçsın” Harezmşah Muhammed’i takip etmesi Vsevolodoviç’i yakalamak için farklı
ve Moğolların ezeli düşmanları olan Merkitlere misafir taraflara gönderdi. Şubat 1238’e
perver davranan Kıpçakları cezalandırması istendi. gelindiğinde 14 Rus şehri daha
Birliğin güzergâhı şöyleydi: Semerkand — Belh — Moğollar tarafından ele geçirilmişti.
Nişapur (MayısHaziran 1220) — İran ve Irak — Hemedan Bu şehirler şunlardı: Pereyaslavl,
(Eylül 1220) — Erdebil — Mugan’da kışlama — Irak — IV. Rostov, Ugliç, Yaroslavl, Kostroma,
Georgiy’in ordusunu bozguna uğratma (Ocak 1222) — Kaşin, Ksnyatin, Gorodets, Galiç,
Şemahı — Derbent — Kafkasya Önü’nde Alan ve Kıpçak Yuryev, Dmitrov, Volok, Starodub,
ordusuyla karşılaşma ve ayrı ayrı onları mağlup etme — Tver. 28 Şubat ya da 1 Mart’ta Moğol
Kırım (Ocak 1223). komutanı Burunday, Siti Nehri kıyı
Moğollar, Kıpçaklara onların bozkı sında Büyük Knez Yuriy’in birliğine
rında darbe üstüne darbe vururken aniden saldırıp onu bozguna uğrattı.
hayatta kalmayı başaran Kıpçak Hanı Büyük Knez öldü. 20 Şubat ile 5 Mart
Kotyan, Rus knezlerinin desteğini arasında Torjok şehri kuşatıldı. Şehir
elde etti. Müttefikler, Nisan ayının ele geçirildi ve ateşe verildi. Şehirden
sonunda Dinyeper’de, Kiev’in biraz çıkıp kaçmayı başaran birliği ise
aşağısında toplanmayı kararlaştırdı Moğollar takip ettiler. İgnaçKrest’e
lar. Moğol elçilik heyeti de barış tekli kadar ilerleyip yol üzerindeki herkesi
fi ile buraya geldi. Elçiler kılıçtan geçi otmuşçasına biçtiler. Novgorod’a 100
rildi ve müttefikler hareket ettiler. kilometre kalmıştı. Batu buradan
Subedey ile Cebe 17 gün boyunca güneydoğuya hareket etti. Karşılarına
Dinyeper boyunca aşağı doğru geri çıkan Kozelsk şehri onları çok uğraştır
çekildiler, düşmanı nehrin diğer kıyı dı. Mart ayının sonundan 1238
sına çektiler, 8 gün daha onları susuz Mayısı’nın ortalarına kadar Moğollar
yerden geçirip Kalka Nehri’ne (günü Kıpçak hanının bu şehrin duvarları altında kaldılar ve nihayetinde bu şehri
müz Kalçik ve Malıy Kalçik) çıkarttı miğferi. XIII. ancak ortak çabalarıyla ele geçirmeyi başardılar. Moğollar
lar. 28 Mayıs akşamı da Moğollar ani yüzyılın ortası — şehre Mobalık (“fena, kötü şehir”) adını verdiler ve temeli
den saldırıp düşmanı bozguna uğrat ikinci yarısı ne kadar harap ettiler. Buradan Deşti Kıpçak’a kadar hiçbir
tılar. Kaçanlar iki hafta boyunca takip mukavemetle karşılaşmadan ilerlediler.
edilerek imha edildi. Daha sonra Bozkırlarda Moğollar Çerkeslerin üzerine sefer düzen
Moğollar İdil Bulgar Devleti tarafları lediler (1238 sonbaharı — 1239 kışı), 3 Mart 1239’da
na gittiler, ancak burada büyük bir Batu’nun birliklerinden biri PereyaslavlYüjnıy’ı aldı, aynı
yenilgi aldılar. Moğol birliğinden sağ yılın Ekim ayında ise Çernigov düştü. Kıpçaklarla müca
kalanlar 1223 yazında Çengiz Han’ın dele de devam etti. Baş eğmeyen Kıpçak Hanı Kotyan,
ordusu ile birleştiler. ordusunu Macaristan’a götürdü (1239 sonu). Aralık ayın
1235’te Moğol Kağanı Ögedey, da Mordva toprakları ile Rusların Murom ve Gorohovets
kurultay topladı. Kurultayda hâlâ ele şehirlerini ele geçirdiler.
5 Eylül 1240’ta Batu Han asıl birliklerle Kiev’i kuşatma
Moğol ve Leh ya başladı ve 19 Kasım’da veya 6 Aralık’ta ele geçirdi.
birliklerinin 1241 Galitsk ve Volın knezliklerinin ele geçrilmesi için de dört
tarihindeki ay harcadı.
karşılaşması. Macaristan’a saldırı, 1241 Martı’nda başladı. Güney kola
Duvar resmi. Orda, Kadan ve Subedey komutanlık etti. Bunlar
Polonya, XV. Transilvanya’yı geçtiler; Rodna, Bestertse, Varadin, Sibiu
yüzyıl ve diğer şehirleri ele geçirdiler. Baydar ve Kaydu’nun baş
kanlığındaki kuzey kol ise Sandomir’i ele geçirdi, Hmelnik
yakınlarında birleşik PolonyaKrakov birliğini bozguna
uğrattı (18 Mart 1241), 28 Mart’ta ise Krakov’u ele geçirdi.
9 Nisan’da Legnitsa yakınlarında Baydar, AlmanLeh şöval
yelerinin birliğini mağlup etti. Batu başkanlığındaki mer
kezî birlik ise Veretsk geçidini geçerek 11 Nisan’da Sajo
Nehri yakınlarında Kral IV. Bela’nın birliğini mağlup etti,
geçirilemeyen ve bağımsızlıklarıyla övünen Bulgar, As ve Ok kılıfı. XIII. kral ise kaçtı. 16 Nisan’da Peşt (Budapeşte) düştü. Ocak
Rusları hâkimiyet altına alma kararı verildi. Batu Han’ın yüzyılın sonu — 1242’de Estergon ele geçirildi. Kral Bela’yı bulmak müm
başkanlığındaki sefere 10 Çengizoğlu (Mönge, Buçek, XIV. yüzyılın başı kün olmadı. Ayrıca Batu, Büyük Kağan Ögedey’in ölüm (11
Güyük, Kadan, Buri, Baydar, Kulkan, Orda, Şeyban, Kasım 1241) haberini aldı ve bundan dolayı ordusunu
Tangut) ile “demir köpek” Subedey’in katılımı da karar Bosna, Sırbistan ve Bulgaristan’dan geçirerek İdil’e çekti.
laştırıldı. Büyük sefer, ilkbahar 1236’da başladı. Büyük Batı Seferi, 1242 sonbaharında böylece sona erdi.
Sonbaharda bütün güçler İdil Bulgar sınırında bir araya
geldiler. “Ordunun kalabalık olmasından yeryüzü inliyor
ve homurtu çıkarıyor, yabani hayvanlarla yırtıcı hayvanlar
donup kalıyorlardı.” Devletin başkenti Bilyar, ateşe veril Zırh takımının
di. 1236 kışı ile 1237 yazı arasında ülke, büyük bir tahriba demir parçaları.
ta uğradı. XIV. yüzyıl
1237 sonbaharının sonunda Batu, Rus knezliği
Ryazan’ın sınırında görüldü. Rus birliği mağlup edildikten
sonra Moğollar, Pronsk, Belgorod ve İjeslavets şehirlerini
soydular, daha sonra (16–21 Aralık) beş gün içinde
Ryazan’ı kuşatıp ele geçirdiler. Ocak 1238’de Kolomna ile
Moskova’yı tahrip ettiler. 5 Şubat’ta Suzdal’ı, 7 Şubat’ta
Vladimir’i ele geçirdiler. Vladimir halkı çok büyük bir
mukavemet gösterdi ve Mönge Kağan bizzat bahadırlık
Kalka Muharebesi. 28–31 Mayıs 1223
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Altın Orda 210–211
ölümünden sonra tahta çıkan Batu’nun torunu Mengü Lacivert mineli
Timur döneminde (1266–1282) elde edildi. Bu hüküm yarım sütun
dar, paraların kendi adına darp edilmesini ve Kubilay parçası.
Kağan tamgasının yerine kendi ailesinin tamgasının XIV. yüzyıl
kullanılmasını emretti. 16 yıllık Mengü Timur hâkimi
yeti döneminde önemli gelişmeler yaşandı. 1270’te
Altın Orda birlikleri, İlhanlıların müttefiki İstanbul’a
yürüdüler. Haçlıların saldırısından sonra zar zor topar
lanan Bizans, imparatorun hanın ordusuna zengin
hediyeler vermesi ve tam itaat bildirmesi sayesinde
kurtuldu. 1277’de Rus knezlerinin de içerisinde bulun
duğu Mengü Timur’un ordusu Kuzey Kafkasya dağlıla
rının son mukavemet ocağı olan Alanların Dedyakov
Gümüş, firuze, Mengü Timur’un ölümünden sonra Altın Orda’da Kilden kandiller.
inci, altın hanedan krizi başladı. Batu soyundan gelen Çengizo XIV. yüzyıl
kaplama ğulları taht kavgasına tutuştular. Ancak devlette ger
düğmeler. çek hâkimiyet, Mengü Timur döneminde beylerbeyi
XIV–XV. görevinde bulunan Nogay Mirza’nın elindeydi. O, Don
yüzyılın başı. bozkırları ile Karadeniz bölgesinde göçebe hayatı yaşı
yor, bağımsız olarak mücadele veriyor; Polonya,
Macaristan, Trakya, Makedonya ve Bulgaristan’a sefer
ler düzenliyordu. Bulgar ve Sırp hükümdarları,
Nogay’ın hâkimiyetini kabul ettiler. Rus knezleri ara
sında iki grup oluştu. Bunlardan ilki Nogay’ın hâkimiye
tini, ikinci grup ise 1291–1312 yılları arasında Saray tah
tında oturan Tokta Han’ın hâkimiyetini kabul ediyordu.
Tinibek’i öldüren Canibek çıktı. Canibek, önceki hanla Bilim Merkezi
rın siyasetini devam ettirerek Moskova Hanlığı’nı Altın Orda’nın kültür merkezi, başkent Saray idi. Bu şehir
Litvanya’ya karşı destekledi ve bundan dolayı Rus yıl özellikle Berke Han zamanında “bilim merkezi ve bereket
lıklarında “iyi hükümdar” olarak tasvir edildi. ocağı olup çok kısa zamanda buraya çok sayıda bilim
Müslüman kaynakları da buna benzer yaklaşım göster adamı ile meşhur insanlar, filologlarla hüner sahibi kim-
mişlerdir: “Adaleti, alicenaplığı ve kutsallığı ile meş seler ve saygıdeğer kimseler toplandı.”(İbn Arabşah).
hurdu. Deşti Kıpçak Ülkesi’nde onun gibi adil, dindar Sadece Saray’da değil ülkenin diğer şehirlernde de çeşitli
ve güçlü bir hükümdar yoktu.” eğitim müesseseleri kuruldu. Burada meşhur din adamla-
rı, bilim adamları, yazarlar ders veriyorlardı. Bunların
Büyük Fetret Devri arasında Müslüman Doğu’nun meşhur merkezlerinden
bilim adamları da vardı. Örneğin meşhur din adamları
Canibek’ten sonra tahta Berdibek çıktı. Ancak Genceli Hoca Hasan İbn Ömer el-Bulgarî, İranlı Ebu
1359’da öldürüldü ve 20 yıl süren iç savaş başladı. Muhtar İbn Mahmud el-Kazvinî, Ferganalı Hüsam İbn
1360’lı yıllarda devletin başkenti Saray’da yılda dörder Melik el-Margiani bir süre Bulgar’da yaşadılar.
han değişiyordu. Söz konusu karışıklık döneminde Bilim adamı ile şairlerin çoğu birçok dil biliyor ve eserle-
Altın Orda bağımsız birkaç bölgeye parçalandı. rini Türkçe, Arapça ve Farsça yazıyordu. Ancak yazı kül-
Bunların başında Saray’da oturan hanlarla aynı zaman türü, daha çok günümüz Tatarcasına çok yakın olan
da hüküm süren hükümdarlar bulunuyordu. Kıpçak Türkçesiyle gelişiyordu. Hanın yarlıkları ile Altın
Orda edebiyatının şaheserleri olan Kutb’un Husrev ve
Şirin’i (1342), Mahmud el-Bulgarî’nin Nahcu’l-Faradis’i
(1358), Hisam Katib’in Cümcüme Sultan’ı (1369) ve Seyfi
Gümüş ve altın Saraî’nin Gülistan bi’t-Türki Kıpçak Türkçesiyle kaleme
kaplamalı alınmıştı.
güğümün üst Yazıda Arap alfabesi kullanıldı. Sosyal yapıların en görü-
kısmı. XIV. yüzyıl nür yerlerinde — kubbe, yüksek methal, kapı — Kur’an-ı
Kerim’den ayetler ve Şark şairlerinin şiirlerinden Arap
harfleriyle güzel yazılar yer alıyordu. Kağıda, kapkacağa,
süs eşyaları ve günlük eşyalara metal tüylerle yazıyorlardı.
Halk arasında da okuma yazma oranı yüksekti.
Ağaç kâse.
Fetret devrinde Çengiz soyundan gelmediği için XIII. yüzyılın
tahta çıkma hakkı olmayan Mamay Mirza, kendisinin sonu — XIV.
tahta çıkarttığı kukla hanlar vasıtasıyla İdil’in batısında yüzyılın başı
ki toprakları yönetti. Altın Orda’daki fetret döneminde
Moskova Knezliği çok güçlendi ve Mamay Mirza da
Büyük Moskova Knezi Dmitriy İvanoviç’in itaatini sağ
lamak için Rus topraklarına büyük bir sefer düzenledi. hametli davrandı, onlara kıyafet ile
Kulikovskaya düzlüğünde yapılan muharebede Mamay para vererek serbest bıraktı.
bozguna uğratıldı ve kaçtı. Bu arada Orta Asya emiri Karşılaşmanın kaçınılmaz olduğunu
Timur, Saray tahtına Cuci soyundan gelen Toktamış’ı anlayan Toktamış, toprakları Timur
çıkarttı. Toktamış Timur’dan destek alarak Mamay’a gulamlarının seferlerinden zarar
karşı harekete geçti. Mamay, ona Kalka kıyısında karşı gören Doğu Çağatay Hanlığı
hükümdarı Kemaleddin ile ittifak
kurdu.
1387’de Toktamış’ın “yağmur
damlaları gibi sayısız” ordusu hiçbir
yerde mukavemet görmeden
Ceyhun ve Tirmiz’e ulaştı. Aniden
Semerkand’da ortaya çıkan Timur,
Hocend’e doğru çekilmekte olan
Toktamış’ı mağlup etti. Toktamış
Yayık’ın arkasına çekilirken 1388’de
Timur Harezm’i ele geçirdi ve külle
re arpa ekti. Sıra, Doğu Çağatay
Hanlığı’na gelmişti. Buraya da
Timur seçkin birliklerini gönderdi.
Ordu, İli Nehri’ni geçti ve
Oyma bitki desenli koymaya karar verdi. Ancak askerleri, Toktamış’ın Tarbagatay’a ulaştı. Bundan sonra
ve epigrafik ordusunu görünce atlarından inip gerçek bir Çengizoğ Timur’un ordusu ikiye ayrıldı.
bezekli kırmızı lu hanına biat ettiler. Mamay, Kırım’a kaçtı ve burada Birliklerden biri, Doğu’ya hareket
kilden friz, Cenovalılar tarafından öldürüldü. Toktamış, Cuci etti ve Turfan vahasına ulaştı. İkinci
XIV. yüzyıl Ulusu’nu eski sınırlarında canlandırmaya karar verdi ve
kendisini tahta çıkaran Timur’a karşı çıkarak 1383’te
onun ele geçirdiği Harezm'i geri almak istedi. Bundan
sonra onun ordusu, Kafkasya’ya saldırdı. Askerlerin Timur Kutluğ
camilerle medreseleri yok etmesi, bu savaşın, İslâm Han’ın 1397
karşıtı bir sefer olduğunun en büyük göstergesidir. tarihli yarlığının
Kafkasya Ötesi’ne gerçekleştirilen sonraki sefer, bu kopyası
kadar başarılı olmadı. Timur’un birlikleri göçebeleri
kovdu, birçoğunu da esir etti. Timur esirlere çok mer
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Altın Orda 212–213
Ejderha süslü
eyer kaşının
süsü. XIII.
yüzyılın sonu
Gümüş ve altın
kaplamadan
yapılan Moğol
kupası. XIII.
yüzyılın sonu —
XIV.yüzyılın ilk
yarısı
Edigey Mirza.
M. V. Gorelik’in
rekonstrüksiyonu
Kadın gümüş Gümüş ve altın En büyük değişiklikler şapkalarda oldu. Bunların tepeleri-
ziynet eşyası. kaplamadan nin boyutu büyüdü. Bu hususu hem yerel (Türk ve İran)
XIV–XV. yüzyılın yapılan tarak ve geleneklerin etkisi hem de Müslüman Ordalıların her
başı kutusu. XIII. zaman şapka takmak zorunda kalmalarıyla izah etmek
yüzyılın ikinci mümkündür. Büyük Moğol şapkalarını daima taşımak zor
yarısı — XIV. olduğundan onların altına gece dahi çıkartmadıkları takke-
yüzyılın başı ler takmaya başladılar. En çok da kesitleri olan şapkalar
tercih edilirdi. Aristokratların şapkalarının tepeleri, değerli
taş ve incilerle süslü, kenarları ise altın ve renkli iplerle
dikiliydi.
Altından yapılan Asıl kıyafet ise bütün süsleriyle birlikte Moğol elbisesi (cüp-
kemer süsleri. pesi) idi. Artık yalnızca elbisenin kolları daha kısaydı.
XIV. yüzyıl Bunun sebebi de alt kıyafetin kollarının gösterilmek isten-
mesiydi. Bu kıyafeti asıl kıyafetin ton ve rengine uygun bir
kumaştan dikerlerdi.
Asıl elbisenin üzerine metal çerçeveli kemer takılırdı.
Kemere de cüzdan, yemek bıçağı ve mendil asılırdı. Bunun
da üstüne kürk giyerlerdi. Kürkün düz eksen kesiti, dar
yakası ve uzun kolları vardı. Asıl elbise ile kemerin görün-
mesi için söz konusu kürkün önü kabul sırasında kapatıl-
mazdı.
“İki Saray” Sorunu Değişiklikler ayakkabılarda da oldu. Artık çizmeler, konç ve
Altın (Ak) Orda tarihi araştırmalarında devletin iki başkenti- ayağın üst kısmından oluşuyordu. Bunları da ince deri, fötr
nin olduğuna dair görüş hâkimdir. Bunlardan ilki, XIII. yüz- ya da kalın deri parçalardan aşındırıyorlardı. Aynı dönemde
yılın ortalarında kurulan Saray-Batu şehri iken, ikincisi çizmeler, yapı malzemelerine göre evde ve dışarıda giyilen-
1320–1330’lu yıllarda kurulan Saray-Berke (Saray el-Cedid) ler olmak üzere ikiye ayrıldı.
şehridir. Bunlardan ilkinin kalıntılarının günümüz Volgograd
yakınlarındaki Tsarevo eski kenti, ikincisinin kalıntılarının ise
İdil’in daha aşağısındaki Selitrennoe eski kentinin olduğu
düşünülmektedir. 1999’da “iki Saray” hakkındaki tartışmalar
yeniden alevlendi. Bu atlasta şöyle bir görüş kabul görmüştür:
Saray-Batu, Saray-Berke, Saray el-Cedid, Saray el-Mahrusa
ve diğer şehirler, Saray adlı tek bir şehir olarak kabul görmek-
tedir (Selitrennoe eski kentinin toprakları olarak kabul edil-
mektedir). Tsarevo eski kenti ise Gülistan şehri ile bağdaştırıl-
maktadır.
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
214–215
Cenova Düzlem
Küresi. 1321
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
216–217
Batlamyus’un En
Erken Basılı
(1482)
Haritalarından
Biri
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Altın Orda 218–219
Altın Orda Hanları
Özbek Han.
M. V. Gorelik’in
rekonstrüksiyonu
Çin ve İran tasvirleri ile arkeologlar tarafından bulu 1330’lu yıllardaki Cuci Ulusu’nun hanının kıyafeti,
nan kıyafet, silah ve koşum takımı, Batu Han’ın başta Moğol olmak üzere Merkezî Asya geleneklerinin
1236–1237 yıllarında İdil Bulgar Devlet i ile Rus karmaşık bileşiminden ibaretti. Çin ve Müslüman Doğu
Devleti’ni ele geçirdiği dönemde XIII. yüzyıl Moğol kültürlerinin parçalarını da bu kıyafette görmek müm
hanının askerî teçhizatı konusunda fikir sahibi olma kündü.
mızı sağlamaktadır. Özbek Han’ın tacı, Rus çarlarının da tacı olan Altın
XIII. yüzyıl Moğol hanının kıyafeti çok rahat ve zarif Orda menşeli Monomah Şapkası’na benziyordu.
ti. İçlik gömlek, yün kumaştan yapılan sıcak uzun elbi Muhtemelen bu şapkayı daha sonra Özbek Han,
se, kapitone montun üstüne lamellar ya da birleşik zırh Moskova Knezi İvan Kalita’ya 1327’deki Tver ayaklan
gömleği giyerlerdi. Zırhın omuzlukları olmadığı için masını bastırması dolayısıyla hediye etmişti.
çok hafif oluyordu. Kollar, zengince süslenen dirseklik Moskova’da birkaç asırdır saklanma sürecinde dişli taç
le korunuyordu. Zırhın üstüne kısa geniş kollu süslü bir kısmını kaybetmiştir. Alman diplomat ve seyyah
kaftan giyilirdi. Kaftan, pahalı bir kumaş ile kaplıydı. Herberstein’in tasvirlerine bakıldığında, XVI. yüzyılın
Kürkle kaplanmış ve çevrelenmiş kaftanın göğüs kısmı başlarında şapkanın bu parçası da vardı. İlhanlı devri
na kare bir alan işlenmişti. Hanın başında miğfer şek İran minyatürlerinde de hanların şapkalarının bu parça
linde ve tepesi olan Tatar tipi şapka vardı. Şapkanın sı resmedilmiştir.
siperi, kulaklık ve ense kısımları pars kürkünden yapıl Hanın alta giydiği elbise, Moğol biçiminde olup sol
mıştı. Şapkanın ucuna puhu kuşu, sülün, balıkçıl kuşu dan sağa kapatılıyordu. Elbisenin kolları dar ve uzun
nun tüyleri koyulurdu. Geniş konçlu şık çizmeler ise ren olup yanlardan bele kadar kesmeleri vardı. Bu elbise,
kli bitki motifleriyle süslüydü. Han yalnızca tek bir Müslüman Doğusu’na has tipik çizgili kumaştan dikili
kemer — ok ya da kılıç kemeri — takıyordu. Her iki yordu. Bundan yalnızca kollarının kısa olmasıyla ayırt
kemer de aynen bunlara asılan silah ve cüzdanlar gibi edilen ve onun üstüne giyilen üst elbise ise nakışlarla
çok gösterişliydi. Kamçı ise kemik oyması ve desenli süslüydü. Cürcen bitki motifleri, göğüs kısmında kare
altınla süslenmişti. Koşum takımının ler, omuz kısımlarında da daireler oluşturuyordu.
Hanın atının koşum takımı da daha mütevazı değildi. gümüş ve altın Göğüs kısmındaki kare motifi, Moğol kıyafetinin tipik
Eyer kaşı, dizgin ve koşum takımının kemerleri ve diğer kaplamalı süsleri. motifiydi. Daha sonra bu ayrıntı, Çin’de ayrım işareti
süs parçaları altın oymayla kaplanırdı. Giyimi sayesinde XIV. yüzyıl (bufan) olarak kullanıldı. XVII. yüzyılda ise askerî veya
han, askerleri tarafından uzaktan sivil memuriyetlerin göstergesi hâline geldi.
Batu Han. farkediliyordu; düşman için ise o, Metal süslerle donatılmış kemer ile kemerde asılı
Çin resmi Moğolların güç ve zenginliğini sem çantacüzdan, aynı işlemeli çizmeler gibi tamamen
bolize ediyordu. Moğol tarzında yapılmıştı. Ancak kemer, çanta ve
ayakkabının derisi bakır oksit rengine boyanmış ve
Bulgar ustaları tarafından işlenmişti.
İran minyatürlerine göre taht, Çin tahtları örnek alı
narak yapılmış ve sıkça da ejderha kafası gibi parçalara
sahip olmuştur. Tahtın yüzü resimde de görüldüğü gibi
Çin ve Moğol bezekleriyle kaplıydı.
Toktamış Han.
M. V. Gorelik’in
rekonstrüksiyonu
Monomah
Şapkası. Moskova
knezleriyle Rus
çarlarının en
önemli taçları.
XIV. yüzyılın ilk
yarısı
Bilezik.
Altın Orda. XIV.
yüzyıl
Kemer takımının
altın ve savat
süsleri. XIV.
yüzyılın ikinci
yarısı — XV.
yüzyılın başı
Süvari tasvirli
kalın bir küp
parçası. XIII.
yüzyılın ikinci
yarısı — XIV.
yüzyıl
Kılıç kemerinin
parçaları.
XIV. yüzyıl
Savaş baltası.
Prusya. XIII.
yüzyıl Moğol
askerinin
ganimeti
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Al tın Orda’d a İslâmiyet 226–227
Altın Orda’da İslâmiyet
Çeşitli Türk halklarının yaşadığı Çin ile Batı Avrupa Rahle üstünde
arasındaki Avrasya’nın geniş coğrafyası daha VIII–IX. Kuran-ı Kerim.
yüzyıllarda ArapMüslüman medeniyetinin güçlü etki XIV. yüzyıl
Mezar taşı. sini hissetmeye başlamıştı. XI. yüzyılda Divanı Lügat’it
Solhat şehri, Türk’ün müellifi Kaşgarlı Mahmud, gâvur Türklerden
Kırım. XIV. yüzyıl şikâyetçi olmasına rağmen çok geçmeden İslâmiyet,
Avrasya coğrafyasındaki Türk halk
larının etnik bilinç ile sosyokültürel
hayatlarının ana unsuru hâline
geldi. Avrasya yavaş yavaş Ortaçağ
Müslüman Doğusu’nun özgün bir
parçası oldu. Türk halkları arasında
İslâmiyet’in hızlı bir şekilde gelişme
si konusunda meşhur Şarkiyatçı V. V.
Barthold şöyle yazmıştır: “Türk Altın Orda’da İslâm ve Ortodoksluk
unsurunun galibiyetine, İslâmiyet Altın Orda örneğinde Avrasya Müslüman bölgesi devlet, etnik ve dinî alanlarda
ve Müslüman kültürünün galibiyeti İslâm-Hristiyan siyasî diyaloğunun eşi benzeri olmayan örneğini teşkil etmekte-
refakat etti.” dir. 1261’de Berke Han döneminde Saray’da Ortodoksluk Piskoposluğu kuruldu
X. yüzyılın ikinci yarısı ile XI. yüz (Altın Orda dağıldıktan sonra Moskova’daki Krutiçkoe Manastırı’na taşınmış-
yılın ilk yarısı, Avrasya Türk tarihinin tır). 1276’da Saray Piskoposu Feognost, Hristiyanlığı kabul etmek isteyen Türk-
önemli bir devresi oldu. Arap fetih Tatarların meselesinin görüşüldüğü İstanbul’daki Patrikler Konseyi’ne katıldı.
lerinin neticesinde etnik Fars Yine Özbek Han gibi koyu dindar bir hükümdar, Rus Metropoliti Petro’ya din
kökenli hanedanlıkların başında adamlarına büyük imtiyazlar tanıyan yarlık verdi.
bulunduğu Müslüman ülkelerin
yerini Türk hanedanlıkları aldı. Dinî
inanç ve ayinler, siyasî kültür ve
Müslümanlara has hayat tarzı
Altın Orda’yı ziyaret eden Mısırlı el-Ömerî şöyle yazmıştır: Özbek Han Saray’da mensup olmayıp dinler arasında ayrım yapmamakta ve
medrese inşa ettirdi. Çünkü o bilimi çok seviyordu ve halka sadıktı… O, gerçek herhangi birine öncelik tanımamaktaydı.
bir Müslümandı ve Müslüman olduğunu her hâliyle belli ediyor, İslâmiyet’in Bilindiği gibi ilk Çengizoğulları, farklı dinlere men
bütün şartlarını yerine getiriyordu.” Altın ve firuzeden suptular. Batu Han (1227–1256) Şaman, Sartak Han (öl.
yapılan amulet. 1255) ise Hristiyan iken Berke Han (1256–1266) ile bir
XIV. yüzyıl likte İslâmiyet ön plana çıktı. Altın Orda’nın İslâm tari
hindeki muazzam dinîsiyasî rolü,
Büyük Bozkır, İdil Yanı, Kama Yanı, Hazar Yanı ve çağdaşları tarafından da takdir edil
Kırım’daki Türk halk ve kabilelerini birleştirdi. İdil di. Özbek Han döneminde
Bulgar Devleti’nin ardından burada Ortaçağ’da kurulan (1313–1342) İslâmiyet, resmî din
Altın Orda (1242–1502), Kazan Hanlığı (1437–1552), olarak kabul edildi. Bu da Altın Orda
Kırım Hanlığı (1443–1783), Astarhan Hanlığı Devleti’nin İslâmî karakterini kesin
(1459–1556), Sibir Hanlığı (1429–1598), Kasım Hanlığı olarak belirlemiş oldu.
(1445–1681) ve Nogay Ordası gibi Müslüman devletler, Avrasya tarihinde de Altın
İslâm dünyası ile sıkı temas içindeydiler. Aynen İdil Orda’nın ayrı bir yeri var. Burada eşi
Bulgar Devleti’ne olduğu gibi buradaki bütün benzeri olmayan şehir medeniyeti
Müslüman devlet oluşumlarına da İslâmiyet’i barış kuruldu. Bu medeniyet, dönemin
yoluyla yayma usulü hastı. Batı Avrupa medeniyetinin çok ileri
Yükselişte olduğu sırada Avrasya’nın en büyük ve en sindeydi. Altın Orda’nın İslâm
iyi yapılandırılmış devleti olan Altın Orda, İslâmiyet’i medeniyeti, Tatar etnosunun öncü
lüğünde oluşsa da Doğu Avrupa,
en-Nuveyrî Berke Han hakkında şöyle yazmıştır: “O, dinin Batı Avrupa ve diğer bölgelerde yaşayan bütün halklar
fenerini dikti ve Müslüman kanunlarını ilan etti. Kadılara bu medeniyete katkıda bulundular. Altın Orda’nın etnik
saygı gösterdi…, devletinin sınırları içerisinde cami ve med- temelini, Tatarlarla birlikte Kıpçaklar, Oğuzlar,
reseler inşa etti… Kendisi de Müslüman olduktan sonra hal- Macarlar, İdil Bulgarları ve diğerleri oluşturdu.
kının büyük bir kısmı da Müslüman oldu.” Altın Orda’nın İslâm dünyasına yakınlığı yalnızca
Avrasya’nın göçebe ve tarım topluluklarının ortak yaşa
mı ve İdil Bölgesi ile diğer bölgelerdeki geleneksel
kendi isteğiyle resmî din olarak ilan etti. Günümüzde Müslüman merkezlerinin devlete katılımında değil,
Rusya Federasyonu’nda yaşayan Müslümanların atala aynı zamanda Orta Doğu’daki Müslüman merkezleriyle
rı, Altın Orda’nın nüfusunu oluşturuyorlardı. Altın Orda, sıkı diplomatik ve dinî bağlantıların kurulmasında da
Çengiz Han’dan kalma dinî hoşgörü ile Avrupa devlet kendisini gösterdi. Altın Orda Devleti, Abbasi Halifeliği
lerinden ayırt edilmekteydi. XII. yüzyıl din adamların ve Bizans İmparatorluğu gibi Ortaçağ’ın büyük devlet
dan Cuveynî’ye göre Çengiz Han herhangi bir dine leri ile hakkıyla aynı sırada yer almaktadır.
İslâmiyet’in yayılması ve pekişmesi, yerli halkın kül
Gümüş, altın Muskalar için tür ve hayatı ile toplumun sosyoekonomik ve siyasî
kaplama ve gümüşten yapısını da derinden etkiledi. Asırlar boyunca burada
savattan yapılan yapılan kılıf. oluşan İslâm devletçiliği, Avrasya Müslüman halkları
amulet. XIV. XIV–XV. yüzyılın nın siyasî ve sosyokültürel birliğinin Müslüman dünya
yüzyıl başı sının ayrılmaz bir parçası (darü’lİslâm) olarak gelişme
sinde olağanüstü bir rol oynadı.
Altın Orda Seramiği
Yeşil mine ve
bitkisel bezekli
kâse. XIV. yüzyıl
Yarım çini kâse.
Saray el-Cedid,
XIV. yüzyıl
Kırmızı kilden
yapılan
kapkacaklar.
XIV. yüzyıl.
Rekonstrüksiyon
Firuze mineli
güğüm.
XIV. yüzyıl
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Altın Orda Döneminde Kazan 228–229
Altın Orda Döneminde
Kazan
Soru işareti
şeklindeki küpe.
XIV–XV. yüzılın
başı
Zincirin ucuna
takılan altın süs.
XIV. yüzyıl
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
Altın Orda Edebiyatı 230–231
Altın Orda Edebiyatı
XIV. yüzyılın ilk yarısında gelişen şehir hayatı, Altın Orda’nın en ince ve zarif
Ortaçağ Müslüman kültürünün yansıması olmakla bir şairlerinden Saif Saraî (yaklaşık
likte birtakım yerli özelliklere de sahipti. En önemli 1321–1396), veba ve Timur’un sefer
özelliklerinden biri de bir taraftan tek devlet diline lerinden kaçarak Memlük Mısırı’na
sahip Altın Orda topraklarının birliği söz konusuyken sığındı. Ancak o burada kendisini
diğer taraftan da devleti oluşturan, belli özerkliğe sanatının ana topraklardan ayrılma
sahip çok sayıda bölgenin olmasıdır. Bunların arasında dığı bir ortamda buldu. Aynen XIV.
Harezm ve İdil Bulgar Devleti gibi eski devletlerle yüzyılın diğer Altın Ordalı şairleri
Hazar Kağanlığı döneminden kalan kültürün izlerini hakkında olduğu gibi onun hakkın
barındıran Kırım ve Aşağı İdil bölgesinin şehirleri yer da da fazla bilgi sahibi değiliz: O,
almaktadır. Yine bunlara İdil’in sağ kıyısında yer alan İdil’in kıyısında, Kamışlı şehrinde
Ukek, Kamışlı ve diğer yeni şehirleri dâhil etmek gerek (bugünkü Kamışin) doğdu, ancak
mektedir. Gelişmiş ekonomiye sahip bu şehirlerde dinî Saray şehrinde yaşadı ve eserlerini
ve dünyevî içerikte edebî eserler yaratıldı. Bunların bir burada kaleme aldı. Altın Orda top
kısmı Tatar ve diğer Türk halklarının klâsik mirası olarak raklarını dolaştı ve daha sonra Mısır’a yerleşti. Aşk hak
günümüze ulaştı. Altın Orda edebiyatı, Cuci Ulusu’nun kındaki muhteşem gazelleri, kısa ama ibret verici şiirle
bütün kültür alanı içindeki tek edebiyat olarak kabul ri ve Süheyil ile Güldürsün adlı trajik eserinden başka o,
edilmektedir. Çünkü şairler, yazarlar, felsefeciler ve Sâd î’nin Gülistan’ını Türkçeye tercüme etti. Bu eser,
bilim adamları çalışmalarını Farsça ve Arapçanın yanı ahlâk, etik, sosyal ve dinî meselelere dair bilmece ve
sıra dil biliminin ayrıntısına girmeden OğuzKıpçakça felsefî düşüncelerin toplandığı bir nevi özgün antoloji
kitabıydı. Saif Saraî’nin eserlerine örnek olarak aşağı
Ortaçağ Müslüman gelenekleri çerçevesinde Altın Orda şairleri, yazarları ve fel- daki dörtlüğü verebiliriz:
sefecileri eserlerini bilim ve sanatın koruyucusu görevini üstlenen yerli hüküm-
darlara ithaf etmişlerdir. Örneğin Kutb, Hüsrev ve Şirin’de şöyle yazmaktadır: Gerçeğe acele ederek mutluluğun bilimini öğrenmeyi
“Destanını hükümdar ile eşine ithaf et ki, onların merhameti üzerinde olsun.” düşünüyorsan
Harezmî ise eserini doğrudan Muhammed Hoca’ya ithaf etmiştir. Nazım ve nesir Dünyevî sevinçlerden uzaklaş, alçak gönüllülüğü
eserleri, Altın Orda halkı arasında çok popülerdi. Kitapçılık, sözlü müzik gelene- öğren.
ğinin ve hattatlığın gelişmiş olmasının da bunda etkisi büyüktür. Anlaşıldığı
kadarıyla Altın Orda şehirlerinde aynen Müslüman dünyasının diğer büyük Altın Orda resmî edebiyatının en önemli örneklerini hanların elçi heyetlerine, yerli
şehirlerinde olduğu gibi yeni kitapların nüshalarının satıldığı kitapçı dükkanları hükümdarlara ve tüccarlara verdikleri yarlıklar oluşturmuştur. Arşivlerde bu yarlık-
vardı. lardan birkaçı korunmuştur ve bu örneklerden bu tür belgelerin içeriği ve üslubu
hakkında bilgi edinmek mümkündür. Örnek olarak Özbek Han ile Canibek Han’ın
eşi Taydula’nın Rus din adamları ile Azak’taki Venedikli tüccarlara verdikleri yarlık-
ları gösterebiliriz. Bunlarda şöyle satırlara rastlanılmaktadır: “Onların (Rusların)
dinine kim zarar verirse o affedilmeyecek ve kötü ölümle ölecektir” (Mengü Timur
olarak nitelendirilebilecek tek bir Han’ın Yarlığı); “Metropolitliğin hiçbir kilisesine dokunulmasın, kimse onlara zarar
Türk lehçesiyle kaleme aldılar. Bu vermesin. Onların kiliseleri, manastırları, dua yerleri hiçbir şekilde zarar görmesin.”
dil, arkeologların günümüzde dahi (Özbek Han’ın Yarlığı). Bu yarlıkların üslubu ile şekli Altın Orda’dan miras olarak
İdil ve Ural bölgelerindeki Tatar köy Kazan ile Kırım hanlıklarına da kaldı.
lerinde bulmaya devam ettikleri
eski elyazmalarının dili olan eski
Tatarca’ya çok yakındı. Yusuf
Balasagun (XI. yüzyıl), Hoca Ahmed Fakirin dayanıklılığının, zenginlerin mutluluğundan
Yesevî (XII. yüzyıl) ve Moğolların daha zengin olduğuna dair
1236’daki Bilyar kuşatması sırasında Konuşmaların gerçek olduğuna hayatımda yüzlerce
hayatını kaybeden Kul Gali gibi daha kez şahit oldum.
erken tarihteki yazar ve şairlerin (Bu ve bundan sonraki şiirlerin Rusçaya çevirisi: R.
eserlerinin devamı olan Altın Buharaev)
Orda’nın yazılı şiir ve nesrine XIII. ve
XIV. yüzyıllarda Müslüman dünyası Saraî’nin eserinin orijinalinde “saadet kimyası” tabiri
nın diğer bölgelerinin meşhur şair yer almaktadır. Bu tabir, Gazal î’nin meşhur Sufi çalış
lerinin de etki ettikleri görülmekte Hoca Ahmed ması Kimyayı Saadet’e gönderme yapmaktadır. Ancak
dir. Emir Husrev (1235–1325), Yesevî’nin Saraî özellikle iki aşığın trajik kaderini işlediği Süheyil
Celaleddin Rumî (1207–1273 / Türbesi. ile Güldürsün gibi büyük eserleriyle ün kazandı:
Mesnevi), Şirazlı Sâd î (Bostan ve XIV. yüzyıl
Gülistan, 1256–1258) gibi şairlerin Çöl, altın kumun içinde
mirası, Altın Orda’nın yazar ve şair Onların ölümünün büyük gizemini
leri için ilham kaynağı oldu. sakladı:
Maalesef XIII. yüzyılda yaşayan Onurlarını kaybetmeden daha
Altın Orda’nın İdil boyundaki şairle dürüst ölmek
ri hakkında neredeyse hiçbir şey bil Başka bir sonu korkarak bekle
miyoruz. mekten daha iyidir.
Altın Orda ile Mısır Memlükleri Sana bir kez daha söylüyorum:
arasındaki temaslar arttıkça Bulgar Gencin hayatını aşk uğruna kay
Kıpçak eserlerinin çoğu, Kahire ile betmekten
İskenderiye’de de görülmeye baş Daha büyük yiğitlik yoktur!
landı. Örneğin XIII. yüzyılda Türk Ey dinleyici, kadınını koru
lehçesiyle Tercümanı Türkî ve Arabî O, her zaman zor anlarında yanın
adlı ArapçaTürkçe Sözlük (1245) dadır.
gibi eserler oluşturuldu. Ebu Hayam Onun sadık arkadaşı ol, onu sev ve
Nizamî’nin Hüsrev etTürkî (1265–1344) ve Cemaleddin Ebu Muhammed kızdırma
ve Şirin adlı Abdullah etTürkî, Mısır’da Kitabu’lBulgat elMiştak Onun sözlerinin denizinde inciyi
eserindeki miny- fi’lLugatu’tTürk ve’lKıpçak adlı sözlüğü kaleme aldı bul!
atür. 1431 Tarihli lar. Yaklaşık aynı tarihlerde BulgarKıpçak lehçesine
elyazma Firdevsî’nin ŞahNâmesi de tercüme edildi. XIV. yüzyılda Altın Orda’nın en
meşhur şairleri olarak Nizamî’nin
Hüsrev ve Şirin’ini Farsçadan Türkçeye aktaran (Ey, şah! dolayı dağ kayasında ilmikli kapana sıkışır. Ancak Yüce
Ruhunla gerçeği kıskanarak Nizamî’nin balından helva Tanrı, onu kaya ile birlikte peygamberin yanına taşır:
yaptım) Kutb (yaklaşık 1297 XIV. yüzyılın ortası) ile
Muhabbetnâme’nin müellifi Harezmî (XIV. yüzyıl) kabul Allah’ın nefesi gibi en büyük melek yükseldi,
edilmektedir. Azrail kanatlarında kaya ile alageyiği yüceltti.
Harezmî şöyle yazmaktadır: O, hiç güç harcamadan kayayı taşıdı,
Peygamberi görünce alageyik istekte bulundu.
Dünyayı gördükten sonra kendi aklıma şunu sordum: Hainler anlayınca yere kadar eğildiler,
“Dünyanın yaratılışının gizemi nedir?” Tek olana yemin ettiler.
Şunu duydum: “Bütün dünya, asırlardır aşktan hare Binlerce cahil, bunu uzaktan öğrenip
ket etmekte; O zaman Tanrı’ya itaat ettiler.
“Aşktadır insanın ruhu.”
Altın Orda Müslümanları, İslâmiyet’e sadakatlerine
Harezmî hakkında aynen Ordalı diğer şairler gibi yal rağmen semavi dinlerin manevi olarak ne kadar birbiri
nızca eserlerinden bilgi ediniyoruz. Canibek Han’ın ne yakın olduklarını biliyorlardı. Kuranı Kerim’e göre
akrabalarından Muhammed Hoca Bek’e ithaf ettiği ve bu dinler yakınlara sevgiyi öngören öğretiyi kabul edi
muhtemelen Harezm’in başkenti Ürgeç’te kaleme aldı yorlardı. Nitekim Ortaçağ Müslüman eserlerinin bir kıs
ğı eserinde Harezmî, şiirlerinde Ordalı beylerin gerçek mında Hz. İsa’nın başkahraman olması da tesadüf
ziyafeti tasvir ederken yaşam biçimini son derece ilginç değildir. Örnek olarak eşsiz Celaleddin Rumî’nin
bir şekilde anlatmaktadır. Onun eserinde kâse, aklın (1207–1273) şiirleri ile Altın Orda’nın bir başka muhte
sembolüdür ve bundan dolayı şair bu kâseyi meşhur şem şairi Hisam Kâtip’in (XIV. yüzyıl) KafatasKral adlı
hükümdar Cemşid’in kâsesi olarak adlandırmaktadır: sürrealist eserini örnek gösterebiliriz:
Fra Maoro
Tarafından
Yapılmış Dünya
Haritası (1459).
XIX. Yüzyıl
Tıpkıbasımı
Ta r i h
MoğolTatar Dönemi
240–241
“Tartaria veya
Ulu Han’ın
Devleti”.
Abraham
Orteliya’nın
“Yerkürenin
Görünüşü”
Atlası’ndan Bir
Sayfa, 1570
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
Ta t a r D e v l e t l e r i 242–243
Altın Orda’nın
Tatar Devletleri
Mirasçıları Altın Orda Devleti XV. yüzyılın ilk yarısında parçalan
ma sürecine girdi. Cuci Ulusu’nun topraklarında Kazan,
hüküm süren Halil, İbrahim ve Muhammed Emin de
Nogay beylerinin kızlarıyla evliydiler.
Kırım, Şeybani (Özbek), Astarhan, Kasım ve Tümen Altın Orda’nın mirasçı hanlıkları arasındaki münase
(Sibir) hanlıkları ile Büyük Orda ve Nogay Orda’sı gibi betlerde; önde gelen feodal klanların birlikleri, onların
TürkTatar devletleri kuruldu. Bu devletlerin kuruluşu Altın Orda’nın eski siyasî alanının sınırları içerisinde
bir anda gerçekleşen olaylar değildi. Ayrıca Altın askerî birlikleriyle birlikte bir Tatar yurdundan başka bir
Orda’nın mirasçı devletleri arasında çok yönlü ve sıkı yurda göç etme hakkına hâlâ sahip olmaları, ayrı dinle
münasebetler devam etti, hatta bundan dolayı bazen rin dinî müesseselerinin başında olan en yüksek din
bunların bağımsızlık seviyesini tespit etmek çok zor adamları arasında akrabalık bağlarının olması, lokal
oluyordu. Şunu da belirtmek gerekir ki, Cuci Ulusu’nun TürkTatar toplulukları arasında devam eden etnokül
topraklarında hâkimiyet mücadelesi veren devletler türel yakınlık gibi hususlar da önemli rol oynuyordu.
arasında her geçen gün güçlenen Moskova Büyük XV–XVI. yüzyıllarda en aktif temaslar, üç Batı hanlı
Knezliği de vardı. Bu knezliğin Altın Orda sonrası kuru ğı — Kırım, Kasım, Kazan — arasında gelişti. Bu husus,
sadece söz konusu hanlıkların hükümdarları arasındaki
yakın akrabalık münasebetleri ile değil, aynı zamanda
bu hanlıklardaki hâkim feodal klanların benzerliği ile de
açıklanmaktadır. Bu hanlıklarda Şirin, Barın, Argun ve
Kıpçak kabileleri hâkim konumdaydı. İlmî literatürde
“karaçibey sistemi” adını alan söz konusu yurt sistemi,
XV. yüzyılın sonlarından itibaren komşu Nogay Ordası
ve muhtemelen de daha önce Büyük Orda’da da uygu
lanmaya başlandı. Şunu da belirtmek gerekir ki, Altın
Orda sonrası oluşan bir etnopolitik oluşumdan diğeri
ne geçiş hakkını yalnızca üst feodal sınıfın temsilcileri
ellerinde bulunduruyorlardı. Sıradan halk ise yaşadığı
toprakları terk edemiyordu. Dolayısıyla Altın Orda
Tatarları karaçibey sistemiyle XV–XVI. yüzyıllarda Türk
Tatar devletleri arasındaki bağlantıları sağlıyorlardı.
Sahip olduğumuz sınırlı bilgilerden anlaşılacağı üzere
TürkTatar devletleri arasındaki bu tür geçişler, en yük
sek din adamları olan ve soyunu Hz. Muhammed’e
bağlayan seyitler için de geçerlidir.
XV–XVI. yüzyıllarda Tatar hanlıklarında Cuci
Ulusu’nun Ak Orda ve Gök Orda’ya ayrımı dolayısıyla
önde gelen feodal klanların içeriği açısından bölgesel
farklılıklar olsa da bunlarda hâkim sınıf, Altın Orda
dönemi Tatar askerîfeodal sınıfına dayanıyordu. XVI.
yüzyıl müellifi Ötemiş Hacı’nın ÇengizNâme adlı ese
rinde Şirin, Barın, Argun ve Kıpçak’ın atalarından itiba
ren Toktamış’ın (hüküm sürdüğü yıllar: 1375–1378,
1379–1397; öl. 1406) kavimleri olduğu yazılmaktadır.
İlgi çeken hususlardan biri de Altın Orda’nın bütün
lan hanlıklar arasındaki münasebetlerde aktif olarak “Kazan Hanlığı mirasçılarının “esas çekirdeği” olan Büyük Orda’nın
yer alması ise yalnızca onun da Altın Orda’nın mirasçı Döneminde XVI. yüzyılın başına kadar varlığını devam ettirmesidir.
larından biri olması değil, knezliğin toprakları içerisin Kremlin” resmi. Tahminen 1504’teki yıkılışından sonra Tatar birliğinin
de Tatar yurtlarından biri olan Kasım Hanlığı’nın yer Ressam: merkezi fonksiyonunu sırasıyla Kırım Hanlığı ile Nogay
almasıdır. F. H. Halikov, Ordası yerine getirdi.
XV–XVI. yüzyıllarda TürkTatar hanlıkları arasındaki 2002 XV–XVI. yüzyıllardaki Tatar hanlıklarının İslâmî
münasebetler, birtakım uygulamalar üzerinden inşa karakteri şüphe uyandırmasa da buradaki bazı Türk
edildi. Bunlardan en önemlisi ise birçoğunda mevcut Tatar topluluklarının İslâmlaşma seviyesi hakkında aynı
olan ancak Çengiz soyundan gelen kimselerin tahta şey söylenemez. Ancak yine de XV–XVI. yüzyıllarda
çıkma hakkı uygulamasıdır ki Çengizoğulları arasında TürkTatar devletlerinin İslâm dünyasının bir parçası
yakın akrabalık münasebetleri hep devam etmiştir. olduğu, bu devletlerin hükümdarları tarafından kabul
Örneğin Kırım Hanlığı’nda Giray hanedanlığının kuru ediliyordu. Örneğin Kazan Hanlığı’nın muhtemelen
cusu olan Hacı Giray ve bağımsız Kazan hanlarının son seyiti Kul Şerif’in kaleme aldığı Zafernamei
hanedanlık kurucusu olan Uluğ Muhammed, kuzendi
ler. Kasım Hanlığı’nda gerek Giraylar gerekse de Uluğ Kırım Hanı Adil
Muhammed’in evlatları hüküm sürdüler. Ayrıca Kırım Giray’ın oğlu
Hanı Mengli Giray, Kazan Hanı İbrahim’in (öl. 1479) Şahin Giray’ın
dul eşi Nursultan ile evlendi. Bundan dolayı Giraylar, miğferi,
Uluğ Muhammed hanedanlığının sona ermesinden 1666–1671
sonra haklı olarak Kazan tahtına çıktılar. Tümen
Hanlığı’nda hüküm süren Şeybanîler, XV. yüzyılın
sonunda bir süre Kazan tahtında bulundular ve daha
erken tarihteki olaylar dolayısıyla bu hakkı ellerinde
bulundurdular. Astarhan Hanlığı’ndaki Aştarhanid
hanedanlığının temsilcileri de yine gerek Kasım
gerekse de Kazan hanlıklarında hüküm sürdüler. Altın
Orda’nın mirasçı hanlıkları arasındaki siyasî temaslar
da evlilik faktörünün yerini bize Giray hanedanlığına
mensup Kazan Hanı Safa Giray (yaklaşık 1510–1549)
örneği açıkça göstermektedir. Onun ilk eşlerinden
biri, Kırım Hanlığı’ndaki Şirin soyundan gelen beyler
beyinin kızı iken, dördüncü eşi, Rus knezinin kızı, son
raki eşi ise Nogay beyinin kızı Süyümbike idi. Yine XV.
yüzyılın ikinci yarısı ile XVI. yüzyılın başında sırasıyla
“Tartaria ve
Asya’daki
Sarmat
Dünyası”.
Sebastian
Munster’in
Atlası’ndan bir
sayfa. 1544
Vilayeti Kazan adlı eserde (1550) Kazan’ın Müslüman Böylece siyasî tercihlerine, tarihî kaderlerine ve ara
dünyasından uzakta ve kâfirlere komşu bir yerde eski larında sıkça meydana gelen çatışmalara rağmen Altın
den beri Müslüman bir şehir olduğu yazılmaktadır. Yine Orda coğrafyasında kurulan hanlıkları, kültürel alanda
Tümen Hanı İbrahim (Said İbrahim)’in Moskova Büyük ki birçok faktör birleştirmekte ve bu durum Altın Orda
Knezi İvan Vasilyeviç’e 1489’da gönderdiği mektupta sonrası tek bir TürkTatar dünyası algısını sağlamakta
şöyle yazılmaktadır: “Ben Müslüman, sen ise Hristiyan dır. Bu dünya aynı zamanda Tatar etnosunun çekirdeği
hükümdarsın.” Aynı şeyi Nogay Ordası’nın beyi Yusuf konumunda olup etnosun oluşum süreci daha geç bir
da 1551’de IV. İvan’a gönderdiği mektubunda yazmış tarihte, Rus Devleti içerisinde tamamlanmıştır.
tır: “Biz Müslümanız, sen Hristiyansın.”
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
244–245
Göçebe
halklarının
yerleşimlerinin
bozkır bölgeleri
Fin-Ugor ve Komşu Halkların Yerleşimi, XV–XVI. Yüzyıllar
leri (yıllık 540 bin akçe) içeriyordu. Perekop beyi göre Kırım kılıcı, Merkezleri Solhat şehriydi. XVI. yüzyılın ortalarında
vine de han ailesinin temsilcisi atanıyordu. XVII. yüzyıl Nogayların Mangıt kabilesi, dört meşhur ve etkili kabi
Kırım Hanlığı’nda soylu sınıf, sultanlar (Giray hane leden biri hâline geldi. Başta Mengli Giray 1480’lerde
danlığının şehzadeleri), oğlanlar (ulanlar), beyler (kabi güçlenen Şirinleri dengelemek için onlara destek verdi
le reisleri) ve mirzalardan oluşuyordu. Karaçibeyler de ve onlar da daha 80’li yılların ortalarında Barın klanını
ayrı bir öneme sahipti. Kırım’daki baş kabile, Şirinlerdi. ikincilikten üçüncü sıraya ittiler. Onların dışında hanlık
ta Argun, Kıpçak, Seceut, Kongırat, Kıyat, Yaşlav ve
diğer kabileler de yaşıyordu. Hanlığın hâkim eliti,
XV–XVI. yüzyıllardaki Altın Orda’nın diğer mirasçı dev
letlerinde olduğu gibi dört hâkim kabileden
(Bunlardaki kabileler değişebiliyordu) oluşuyordu.
Daha sonra bunlara bir kabile — Mangıt — eklendi.
Kırım Hanlığı’nın devlet mekanizmasında vezir, def
terdar, ağa, kâtip gibi memuriyetler mevcuttu.
Kazaskerlerin de katıldığı hanın divanı, en yüksek adl î
merciydi. Dış politika ile ilgili önemli kararlar, hanın
başkanlığında toplanan aristokratların toplantısında
alınırdı. İktidardaki hanı kontrol mekanizmasının
önemli uygulamalarından biri de hanın yakınlarından
birinin İstanbul’da yaşamasıdır. Bazen burada eğitilen
hanın bu yakınları, hanın yönetilebilirliğinin de garan
tisi ve bazen de hanlığın muhtemel taht adayı idiler.
Kırım Hanlığı’ndaki ruhban sınıfına ise müftüler,
seyitler, şeyhler, mollalar, hafızlar, Sufi tarikatlarının
temsilcileri dâhildi.
Ekonomi
Kırım Hanları I.İslâm Giray Canibek Giray Selim Giray el- II. Selamet Giray
(Hâkimiyet Muhammed Mübarek Giray’ın Hac Selim Giray’ın
Yılları) Giray’ın oğlu oğlu I.Bahadır oğlu
Mayıs-Eylül 1532 1627–1635 Giray’ın oğlu 1739–1743
Hacı Giray Melek Ekim 1692 —
Gıyaseddin’in I.Sahip Giray İnayet Giray Şubat 1699 II. Selim Giray
oğlu Mengli Giray’ın II.Gazi Giray’ın I.Kaplan Giray’ın
1430 (?) — 1456 oğlu oğlu II. Devlet Giray oğlu
Eylül 1532 — Nisan 1635- Selim Giray’ın 1743–1748
Aydar 1551 sonu Haziran 1637 oğlu
Hacı Giray’ın Şubat 1699 — Arslan Giray
oğlu Devlet Giray I.Bahadır Giray Aralık 1702 II. Devlet
1456 (Tahtı Alan) Selamet Giray’ın Giray’ın oğlu
Mübarek Giray’ın oğlu Selim Giray el- 1748–1756
Hacı Giray Melek oğlu Haziran 1637 — Hac Kırım Hanlarının Evlilik İttifakları
Gıyaseddin’in 1551 sonbaharı — Ekim 1641 I.Bahadır Halim Giray Hanlar, soy aristokrasisi ile çok sıkı bir şekilde bağlıydılar.
oğlu 25 (29) Haziran Giray’ın oğlu III. Saadet Han soyundan gelenler, bey soylarının temsilcileriyle evleni-
1430 (?) — 1456 1577 IV. Muhammed 1702–1704 Giray’ın oğlu yorlardı. Bunun dışında birkaç hanın Kafkasya kökenli aris-
Giray 1756–1758 tokratların kızlarını aldıkları da bilinmektedir. Örneğin Sahib
Nurdevlet II. Muhammed Selamet Giray’ın III. Gazi Giray Giray 1533 yazında Çerkes kızıyla evlenmek için Kerç’e gitti.
Hacı Giray’ın Giray (Semiz) oğlu Selim Giray’ın Kırım Giray Deli Giraylarla Osmanlılar arasında da evlilikler yapıldı. Mengli
oğlu Devlet Giray’ın 1642–1644 oğlu Han Giray’ın kızı Ayşe, başta Sultan Mehmed (Kefe valisi) ile evliy-
1467–1468 oğlu 1704–1707 II. Devlet di, daha sonra ise kardeşi I. Selim’in eşi oldu. Saadet Giray
1577–1584 III.İslâm Giray Giray’ın oğlu kendisi de I. Selim’in kızlarından biriyle evliydi.
I.Mengli Giray Selamet Giray’ın I.Kaplan Giray 1758–1764 XVI. yüzyılın sonunda hanedanlığın özel bir kolu — Çobano-
Hacı Giray’ın II.İslâm Giray oğlu Selim Giray’ın ğulları (Fetih Giray ile esir bir Leh kadınından doğan Çoban
oğlu Derviş Haziran 1644 — oğlu III. Selim Giray Mustafa’dan adını alan sülale) — kuruldu. Fetih Giray, oğlu-
1466–1467 ve Devlet Giray’ın Temmuz 1654 Nisan 1707 — II. Fetih Giray’ın nu kabul etmedi ve onu çobanlığa verdiler. Daha sonra ise
1469 başı — 1475 oğlu Aralık 1708 oğlu Devlet Giray adıyla geri getirdiler. Onun oğlu Adil Giray, bu
ilkbaharı 1584–1588 IV. Muhammed 1764–1767 soya mensup tahta çıkan yegâne hükümdardı.
Giray II. Devlet Giray
Nurdevlet ve II. Gazi Giray Selamet Giray’ın Selim Giray’ın Arslan Giray
Haydar Bora (Gazayi) oğlu oğlu II. Devlet
Hacı Giray’ın Devlet Giray’in 1654–1665 Aralık 1708 — Giray’ın oğlu
oğlu oğlu Mart 1713 1767
1475–1476 Mayıs 1588 — Adil Giray
Haziran’ı 1594 1665–1670 I.Kaplan Giray Maksud Giray
Selim Giray’ın II. Selamet
Canibek Fetih Giray Selim Giray el- oğlu Giray’ın oğlu
Altın Orda Hanı Devlet Giray’ın Hac Remzi Mart 1713 — 1768
Mahmud veya oğlu I.Bahadır Aralık 1716
Seyid Ahmed’in 1594 Giray’ın oğlu Kırım Giray
oğlu Mayıs 1671 — Kara Devlet Giray 1768–1769 Bakırdan yapılan
1476 sonbaharı — II. Gazi Giray Aralık 1677 Adil Giray’ın oğlu su kabı. XIX.
1477 sonbaharı Bora (Gazayi) 1716–1717 III. Devlet Giray yüzyıl
Devlet Giray’in Murad Giray Arslan Giray’ın
Nurdevlet oğlu Mübarek Giray’ın III. Saadet Giray oğlu
Hacı Giray’ın 1594–1608 oğlu Selim Giray’ın 1769 — Şubat
oğlu 1677–1683 oğlu 1770
1477 sonbaharı — Toktamış Giray 1717–1724
1479 başı II.Gazi Giray’ın II. Hacı Giray II. Kaplan Giray
oğlu Kırım Giray’ın II. Mengli Giray II. Selim Giray’ın
I.Mengli Giray 1608 oğlu Selim Giray’ın oğlu
Hacı Giray’ın 1683–1684 oğlu Şubat-Kasım 1770
oğlu Selamet Giray 1724 — Ekim
1479 başı — Devlet Giray’ın Selim Giray el- 1730 III. Selim Giray
Nisan 1515 oğlu Hac II. Fetih Giray’ın
1608–1610 I.Bahadır I.Kaplan Giray oğlu Şahin Giray
I.Muhammed Giray’ın oğlu Selim Giray’ın Kasım 1770 — Ahmed Giray’ın Gümüşten
Giray (Uluğ) Canibek Giray Haziran 1684 — oğlu 1771 oğlu yapılan kahve
Mengli Giray’ın Mübarek Giray’ın Mart 1691 Ekim 1730 — 1777–1782 takımı. XIX.
oğlu oğlu Temmuz 1736 Maksud Giray yüzyıl
1515 Şubat — Haziran 1610 — II. Saadet Giray II. Selamet II. Bahadır Giray
1523 ilkbaharı ilkbahar 1623 ve Kırım Giray’ın II. Fetih Giray Giray’ın oğlu Ahmed Giray’ın
1624 yazı oğlu II. Devlet 1771–1772 oğlu
I.Gazi Giray 1691 Giray’ın oğlu 1782–1783
Muhammed III. Muhammed Temmuz 1736 — II. Sahip Giray
Giray’ın oğlu Giray Safa Giray 1737 Ahmed Giray’ın Şahin Giray
1523 ilkbaharı — Saadet Giray’ın Selamet Giray’ın oğlu Ahmed Giray’ın
Haziran ayı oğlu torunu, Safa II. Mengli Giray 1772–1775 oğlu
(II. Muhammed Giray’ın oğlu Selim Giray’ın 1783
I.Saadet Giray Giray’ın torunu) 1691–1692 oğlu III. Devlet Giray
Mengli Giray’ın 1623 sonbahar, 1737 — Ekim Arslan Giray’ın
oğlu yazı — 1624 yazı 1739 oğlu
Haziran 1523 — ve yaz 1624 — 1775–1777
Mayıs 1532 Temmuz 1628
güney sahillerinin limanları, köle ticaretinin transit Kadife, gümüş ve
noktalarıydı. paralarla süslü
Kırım Hanlığı’ndaki toprak sistemi, kendisine has fes. XIX. yüzyıl
özellikler taşıyordu. Hanın, daha doğrusu devletin top
rakları (arazii miriye), tam olarak hanın mülkü olmayıp
devlet mülkiyetiydi. Hanların nispeten büyük toprakla
ra sahip olduklarına dair kayıtlar yoktur. Kalgayın kendi
tımarı vardı. Kalgaylık ona yalnızca kullanım için verilir
di. Devlet mülkü sayılan bu toprak, miras bırakılamı
yordu. Bununla birlikte kalgay, satın alma ya da evlilik
yoluyla başka topraklara sahip olabiliyordu.
Kalgaylığın topraklarında yaşayan köylüler, aynen han
Kırım’da han, kalgay ve nureddin “uluğ hazine”den, yani toplanan haraç vergi- yarımadada kitapların kopya edilmesiyle de zenginleşi
sinden pay alıyorlardı. Bunların arasında değerli kürklerle nakit para vardı. yordu. Kırım, Osmanlı Devleti’nin kültürel etkisi altında
Han için 4.000 Ruble, kalgay için 500 Ruble, nureddin için 100–200 Ruble ayrı- kaldı ve bu husus kendisini yalnızca edebiyatta değil,
lıyordu. Örneğin 1633’te kürk ve para olarak toplamda hanın payına 4935, kal- örneğin kançılarya geleneğinde de gösterdi. 1520’li yıl
gayın payına 903, nureddinin payına 115.5 Ruble düşmüştür. lardan itibaren bu alanda Osmanlılaşma süreci başladı.
Kırım Nüfusu
Kutsal Tora
kitabı için çanta.
XVIII–XIX.
yüzyıllar
Kadifeden dikilen
kolluk.
Desenler altın
iple işlenmiştir.
XIX. yüzyıl
Karadeniz ve
İstanbul Boğazı
Haritası.
N. Fisher.
Amsterdam,
XVIII. Yüzyılın
Başı
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
256–257
Tatarlar Seferde
Tatar ordusu, 1630–1648 yılları arasında Lehistan’da hiz-
mette bulunan Fransız askerî mühendisi G. De Boplan ve
1727–1742 yılları arasında Rusya’nın hizmetinde bulunan
Cristof Manstein tarafından tasvir edilmiştir. Tatarlar sefe-
re çıkarken yanlarına bir şey almazlardı. Ne araba ne de
ağır toplar taşırlardı. Atlı arabalara ise evlerinde dahi
tahammül etmezlerdi. Kırım Tatarları ihtiyaç duydukların-
da ise öküz veya deve kullanıyorlardı. Her Tatar sefere
giderken yanına 3–5 at alıyordu. Askerler yorulmuş atları
sıkça değiştiriyor ve böylece mesafeleri çok hızlı bir şekilde
katediyorlardı. Ayrıca atlar, Tatarların iaşesini de karşılı-
yordu.
Tatarların ateşli silahları yoktu. Bunların yerine yaylarla
okları tercih ediyorlardı. Okları da o kadar ustaca kullanı-
yorlardı ki, görgü şahitlerine göre onlar atın üzerindeyken
60, hatta 100 adım uzaklıktan hedefi vurabiliyorlardı.
Bunun dışında yanlarına kılıç, kamçı ve geçici çadırlar
kurmak için ağaç sırıklar alıyorlardı. Kemerlerine bıçak,
ateş bulmada kullanılan alet, ip ve kayışlar asarlar, yanla-
rında esirleri bağlamada kullanılan 10–12 metre uzunlu-
ğundaki işlenmemiş deriden yapılan ipler bulundururlardı.
Ayrıca pusula yerine kullanılan astronomi aletini de yanla-
rından ayırmazlardı. Yine herkesin kavalı vardı. Bununla
ihtiyaç duyduklarında arkadaşlarını yanlarına çağırıyorlar-
dı. Kendisinin ve atın su ihtiyacını karşılamak için ağaçtan
veya deriden, geniş ama alçak bir kova da hep yanlarında
bulunurdu.
İaşe ihtiyacını karşılamak için her Tatar, atında deri bir
çuvalın içinde arpa ve darıdan yapılan yulaf unu taşırdı.
Bu una tuz ve su ekleyerek peksimet yaparlardı. Ayrıca her-
kes yanında yağda biraz kızartılmış ve ateşte kurutulmuş
ekmek de bulundururdu. Ancak sefer sırasında Tatarların
asıl yiyeceği, at etiydi. Sefer sırasında yorulmuş atları kesip
yedikleri gibi bazen ölen atların etlerini de tüketiyorlardı.
Tatarlar at etinden çeşitli yemekler pişiriyorlardı. Atın
kanını un ile karıştırıyor ve kazanda pişiriyorlardı. Yine
atın sırtında, eyerin altında iki üç saat boyunca bekletilen
ince kesilen et parçaları tüketime hazır hâle geliyordu.
Biraz tuz eklenerek kazanda suyun içinde pişen et, köpüğü
ile birlikte tüketilirdi.
Tatar atları nallanmazdı. Sadece soylu kimseler, atlarına
nal yerine kalın kayışlarla inek boynuzları bağlarlardı.
Atlar genellikle bodur, zayıf ve hantal olsalar da çok hızlı
ve dayanıklıydılar. Bir günde dinlenmeden ve yorulmadan
85–130 kilometrelik bir mesafeyi katedebiliyorlardı.
Tatarlar, atlarına fazla yük yüklememeye çalışırlardı. Bu
amaçla en hafif eyeri kullanırlardı. Bu eyeri asker yolda
çok amaçlı kullanabilirdi: eyerin aşağı kısmı (yünden yapı-
lan keçe) — halı olarak, eyerin temeli — yatağın baş ucu,
kapıcı veya tabuncu olarak adlandırılan keçe gocuk — yere
çakılan sırıklara çekildiğinde çadır olarak da kullanılırdı.
Tatarların karşısına nehir çıktığında askerler kamıştan sal
yapar ve herşeyi koydukları bu salları atın kuyruğuna bağ-
layarak nehirleri aşarlardı. Kendileri ise soyunarak bir
elleriyle atın yelelerine tutunur ve nehri bir an önce geç-
mesi için atı acele ettirirlerdi. Diğer elleriyle kürek çekiyor
ve hızlı bir şekilde bir kıyıdan başka kıyıya geçerlerdi.
Seferler kış ve yaz seferi olmak üzere ikiye ayrılırdı. Kış
seferleri, su engellerini daha kolay geçebilmek ve nallan-
mamış atların daha yumuşak karla kaplı vadilerden geçme-
lerini sağlamak için yapılıyordu. Bu tür seferler Ocak ayın-
da ya da hemen öncesinde yapılırdı. Bu tarihte bozkırlar
karla kaplanmış olur ve atlar için yolların buz tutma tehli- hareketlerinin izini silmek için yaparlardı. Bunun için
kesi olmazdı. Bunun dışında Tatarlar seferleri, aşırı soğuk- önden tecrübeli ve becerikli askerler gönderilir ve insanlar
lara da denk getirmemeye çalışırlardı. Nitekim bu tür esir edilirdi. Yine aynı gerekçeyle geceleri ateş yakmaz, ses
soğuklarda yüzlerce ve binlerce kayıp verirlerdi. Soğuğa çıkarmamaları için atların ağızlarını bağlarlardı.
yakalandıklarında atların karnını keserek içerisine girip Uyumaya yatarken de atlarını kementle ellerine bağlarlar
ısınırlardı. ve herhangi bir tehdit durumunda da atı hemen yakalayıp
Bütün ordu ayrı birlikler hâlinde değil de uzun ve dar bir düşmandan kaçabilirlerdi.
sıra ile ilerlerdi. Böylece ordudaki askerler, 4–10 mil (1
mil: 1853 metre) kadar yayılırdı. Cephede 100 süvari ve
300 at, merkez ve artçı birlikte 800 süvari ve 1000 at bulu-
nurdu.
Sefer sırasında Tatarlar bütün güvenlik önlemlerini alırlar-
dı. Bunu da kendilerini bekleyen Kozakları kandırmak ve
XVI. Yüzyılda Tatarlar ve Rus Devleti
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
Astarhan Hanlığı 258–259
Astarhan Hanlığı
Astarhan Hanlığı, Cuci Ulusu (Altın Orda)’nun parça
lanması neticesinde ortaya çıkan devletlerden biridir.
Hanlığın başkenti, Hacı Tarhan’dır.
sınır nehri, Mius Nehri idi). Ancak neticesinde hanlar sıkça değişiyor
büyük ihtimalle Astarhan toprakla lardı. Elimizdeki bazı bilgilerden
rı, İdil’in sağ kıyısındaki dar kıyı Küçük Muhammed’in oğlu
şeritle sınırlıydı. Hanlığın doğu sını Ahmed’in evlatlarının Kabardalar,
rı ise Buzan Nehri boyunca İdil onun kardeşi Mahmud’un evlatları
Nehri’nin deltasından geçiyordu. nın ise Nogaylar tarafından destek
Astarhan Hanlığı, neredeyse hep lendiği anlaşılmaktadır.
başka hanlıklara bağlı kaldı. Nogay Hanedanlığın iki kolu, farklı etno
Hanlığı, Kuzey Kafkasya knezlikleri politik güçlere dayanırdı ve onlarla
ve Kırım Hanlığı, farklı dönemlerde yakın akrabalık bağlarına sahipti.
Astarhan Hanlığı’nın süzereni oldu Hanlığa en fazla zarar veren
lar. Dış güçlerin de katılımıyla ger seferler ise 1523’teki Muhammed
çekleşen devrim ve kanlı çatışmalar Giray ile 1546’daki Sahib Giray’ın
seferleriydi. 1549 yılının sonunda
Astarhan’ın Şehir İstihkâmları veya 1550 yılının başında şehir bir
Moskovalı Leontiy Mansurov’un Astarhan’da bulunduğu dönemle ilgili süreliğine Moskova Kozakları tarafından ele geçirildi.
1550–1636 yıllarındaki resmî kayıtlar ilginç satırlar içermektedir. Buna göre 1550 yılına kadar Moskova Büyük Knezliği ile münase
“Hükümdarın valileri Astarhan’a geldiklerinde toprakla kaplı kamıştan yapılmış betler, dostluk niteliği taşıyordu. Bunun sebeplerinden
çitlerden oluşan iki istihkâm noktası ile karşılaştılar. Moskova askerleri gittikten biri de ortak düşmana sahip olmalarıydı. Bu düşman ise
sonra kalelerden birinde Derviş Han ve Tatarlar, diğerinde ise Leontiy Mansurov Kırım Hanlığı olup bu düşmanlık, Astarhan’a Büyük
ve adamları yaşadı. Bu bilgi aslında Ruslar gelmeden önceki dönemin şehrinin Orda’dan miras kalmıştı.
(XV–XVI. yüzyıllar Astarhanı) kalıntıları ile ilgili birkaç meseleyi çözmeye yar- 1552’de Kazan’ı ele geçirdikten sonra Moskova,
dımcı olmaktadır. Bu tür istihkâmların günümüze kadar ulaşması imkânsızdı. bütün İdil Boyu Ticaret Yolu’na hâkim olmak istedi.
Astarhan kolay bir şekilde Nogaylar, Kırımlılar, Kozaklar ve Ruslar tarafından 1554’te başlatılan Astarhan Hanlığı ile mücadelenin
kuşatılıyordu. Herhangi bir mukavemet de gösterilmiyordu. Halk kaçıyor, kuşa- sebebini ise IV. İvan, Yamgurçı Han’ın yapılan anlaşma
tanlar ise ele geçirdikleri ganimetlerle yetiniyor ve büyük nehir kıyısındaki şeh- lara uymaması ve Rus elçilerine kötü davranmasını
rin konumundan da son derece memnun kalıyorlardı. gösterdi. “Tmutarakan efsanesi” de taraflar arasında
XVI. yüzyılın ilk yarısında Astarhan’ın bir şehirden ziyade taş duvar ve hendek- tartışmalı meselelerden biriydi (Kiev Knezi Vladimir’in,
lerle çevrili bir kale olduğunu söyleyebiliriz. Muhtemelen burası, kışları hanın oğlu Mstislav’a verdiği Tmutarakan, Astarhan ile
karargâhı, yazları ise pazar yeri olarak kullanılıyordu. Taştan Rus kalesi olan özdeşleştiriliyordu).
Astarhan Kremlini’nden önce ise İdil deltasında aynı ölçüde başka bir kale Nisan 1554’te vali Knez Yu. İ. PronskiyŞemyakin
yoktu. başkanlığındaki askerî birlik Moskova’dan Astarhan’a
İpekten yapılan
Türk elbisesi.
XVI. yüzyıl
A. Jenkinson’un
Moskova
Haritası’ndan bir
parça. XVI.
yüzyılın ortası
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
Astarhan Hanlığı 260–261
yola çıktı. Valinin birliği, yaklaşık dılar ve vergi ödemekle yükümlü kılındılar. Onlara
30.000 askerden oluşuyordu. 2 “yurt”lu dediler. Knezin hâkimiyeti altında bozkırda
Temmuz’da Hacı Tarhan, savaşsız yaşamaya devam edenlere ise “göçebe” denildi. Çok
ele geçirildi (“O tarihte şehirde pek geçmeden bunlar tamamen tarih sahnesinden çekildi
fazla insan yoktu.”). Dağıstan’daki ler. Hanlıklar döneminde muhtemelen evlerde köleler
Kumuk hâkiminin kızıyla evli olan çalıştırılıyordu. Bu köleler de genellikle Slav ve
Yamgurçı Han, Kuzey Kafkasya’daki Kafkasya kökenliydiler. Kaynaklarda Astarhan dinî sınıf
Astarhan Hanları Tümen’e kaçtı. Moskova valisi, temsilcileri (mollalar, ahunlar, seyitler, abızlar) de zik
Astarhan tahtına o tarihe kadar redilmektedir. 1554’te bunların sayısı yaklaşık 3000 idi.
Abdu’l-Kerim Moskova’da yaşayan Derviş Ali
Mahmud’un oğlu Han’ı çıkarttı. Hanın yanında vali P. Kültürel ve Dinî Hayat
1502 (1508) — D. Turgenev ve küçük bir askerî bir
1514 lik kaldı. Astarhan Hanlığı; Orta Asya, İran, Osmanlı
Çok geçmeden Derviş Ali, Kırım İmparatorluğu ve Deşti Kıpçak toprakları ile yakın kül
Canibek ile ittifaka yanaşmaya başladı ve türel münasebetlere sahipti. Bu temaslar yalnızca tica
Mahmud’un oğlu Turgenev’i şehirden uzaklaştırdı. rî çıkarlarla değil dinî birlik ile de açıklanıyordu. Hacı
1514 — 1521 yazı 1555 yılının yazında Moskova’dan Tarhan, Orta Asyalı hacıların geleneksel Mekke güzer
(15 Ağustos gönderilen askerî vali G. Kaftırev ve gâhlarından birinin üzerinde bulunuyordu.
öncesi) Kozakların başkanı F. Pavlov han ve Astarhanlılar kendileri de Hac’a gidiyorlardı. Şehrin
halkın terk ettiği Astarhan’ı yeniden Moskova Devleti’ne dâhil edilmesinin ilk yıllarında da
Hüseyin ele geçirdiler. Derviş geri getirildi, Astarhanlılar Hac’a gitmeye devam ettiler.
Canibek’in oğlu hatta bir yıllık vergisi affedildi. Hanlıkta Moskova’nın Bakırdan yapılan Öyle anlaşılıyor ki hanlığın bağımsız olduğu dönem
1521-? temsilcisi olarak L. Mansurov bırakıldı. Hanlıkta ikili miğfer. XVI. yüzyıl de din adamları, Astarhan’ın doğusunda da aktif mis
iktidar oluşmuş oldu. Çok geçmeden Derviş, Nogay yonerlik faaliyetlerinde bulunuyor ve Kazaklar arasın
Şeyh Ahmed Mirzası Yusuf’un çocuklarıyla ittifak içinde da İslâm ve Müslüman kültürünü yayıp sağlamlaştırı
Ahmed’in oğlu Mansurov’un karargâhını kuşatsa da Mansurov kaçma yorlardı. VI. yüzyılın başında Hacı Tarhanlı ulema, put
1525–1528 yı başardı. perestliğin kökünü kazıdı. Genel olarak Astarhan
Hanlığı’nda Altın Orda’nın ilk yıllarındaki durum geçer
Kasım Avrupa’da Astarhan’ın ele geçirilişi neredeyse hiç farkedilmedi bile. Başka bir liydi: Şehrin kendisi devlette İslâmiyet’in dayanağı iken
Seyid Ahmed’in şekilde de olamazdı: Çünkü Astarhan’ın varlığından Avrupa’nın pek haberi bozkır ve şehirlerin civarında ise İslâmiyet’in konumu
oğlu de yoktu. Avrupalılar hâlâ Çin sınırında hüküm süren, hatta belki de zayıftı.
? — 1532 yazı Hristiyan olan Büyük Han ya da Tatar İmparatoru ile ilgili masallarla yaşı- Astarhan’da İslâm fıkhına dair klasik eserleri ve özel
(aralıklarla) yorlardı. Örneğin 1554’te İtalyan diplomat Domenico Trevizan Osmanlı likle de Hafızaddin Nesefî’yi (öl. 1310 veya 1320) iyi bili
İmparatorluğu ile ilgili yazdığı eserinde Tatar imparatoru hakkında da bilgi yorlardı. Aşağı İdil boyundaki nüfusun büyük bir kısmı,
İslâm Giray vermektedir. Buna göre bu imparator, Hazar Denizi’nden daha kuzeyde olan Sünni Müslüman’dı. Yakınlarda Safevî İran’ı bulundu
Muhammed ve kısmen de Kefe ile sınır olan bir devletin hükümdarıydı. Gerçi Moskova ğundan dolayı muhtemelen az da olsa Şii de mevcuttu.
Giray’ın oğlu Rusyası’nda da Astarhan’ın ele geçirilişi, herhangi bir yankı uyandırmadı. Hacı Tarhan’da Sufizm de biliniyordu. Kazan’da olduğu
1531 (Mayıs’tan 1552’de Kazan’ın ele geçirilişinden sonra sanki bu çok doğal bir olaydı. gibi muhtemelen burada da en yaygın tarikat,
geç değil) — 1532 Kubreviye olarak da bilinen Nakşibendi tarikatıydı.
(Ocak’tan önce) Orta Asya, Kırım ve Kazan’da olduğu gibi burada da
şeyhlerle işânlar vardı.
Akkubek
Murtaza’nın oğlu
1532 yazı — 1533 Mart 1556’da İ. Çeremesinov’un başkanlığındaki
nizamiye birliği ile M. Kolupaev başkanlığındaki Kozak
Abdurrahman birliği yeniden Astarhan’a gönderildiler. Yine Kozak
Abdu’l-Kerim’in komutanlarından L. Filimonov onlardan da önce gön
oğlu derilmişti. Yazın şehre gelen Rus komutanlar yine
1533 — 1537 şehirde kimseyi bulamadılar. “Han, Astarhan’dan kaç
(Ekim’in sonundan mış, şehri de ateşe vermiştir.” Astarhan aristokrasisinin
önce) bir kısmı, Kırım ve Osmanlı’ya göç etti. Derviş Ali’nin
oğlu Muhammed, 1570’li yılların başında Osmanlı’da
Derviş Ali yaşıyor ve sultandan harçlık alıyordu. Kırım’da ise daha
Şeyh Aydar’ın uzun bir süre Kazan ile Astarhan’ın Ruslar tarafından
oğlu ele geçirilişi kabul edilmek istenmedi. Moskova
Ekim 1537 — İdil’deki hanlıkların kendi hâkimiyetine geçmesinin
1539 yazı karşılığında Kırım’a ödediği vergide artırıma gitti. Uzun Çinko, altın
süren görüşmelerden sonra Kırım tarafı bunu kabul kaplama, zümrüt,
Abdurrahman etmek zorunda kaldı. yakuttan yapılan
Abdu’l-Kerim’in içecek güğümü.
oğlu Sosyal Yapı Türk işçiliği, XVI.
1539 yazı — 1543 yüzyıl
(?) Astarhan Hanlığı’nda da aynen Kazan ve Kırım han
lıklarında olduğu gibi Çengiz Han’ın büyük oğlu Astarhanlıların Hayatında Putperest Ayinler
Akkubek Cuci’nin soyundan gelenler hüküm sürdüler. Böylece Astarhan’da İslâmiyet’in yayılmasıyla birlikte putperestliğin kalıntıları şehirde
Murtaza’nın oğlu hanlıkta Cuci’nin soyundan gelen Altın Orda Hanı tamamen kaybolmadı. XVI–XVIII. yüzyıl seyyahları, Astarhanlı Müslümanların
1545–1546 Timur Kutluğ hanedanlığı kurulmuş oldu. ilk çocuklarını yerli kutsallara ithaf etme töreninden bahsetmektedirler:
Diğer Cucioğulları hanlıklarında olduğu gibi “Ailedeki ilk çocukların aynen ebeveylerin daha annelerinin karnındayken
Yamgurçı Astarhan’da da handan sonra kalgay geliyordu. Kalgay, Tanrı’ya, imama ya da herhangi bir kutsala ithaf ettikleri kızları gibi, köle
Berdibek’in oğlu hanın oğlu, kardeşi ya da yeğeni olup hanın veliahtıydı. olduklarını ve onlara sadık olduklarını göstermek için burnun sağ deliğine firu-
1546–1550 / Soylu sınıfına sultanlar, oğlanlar, bey ve mirzalar dâhil ze, yakut ya da mercan taşlı halka takıyorlardı.
1551–1554 di. Rus kaynaklarına göre 1554’te bunların sayısı, en az Burada muhtemelen nezir olayı söz konusuydu. Buna göre de doğan çocuk belli
(aralıklarla) 500 idi. Bunların çoğu toprak sahibiydi. Astarhan’da bir yaşa geldiğinde (örneğin 8–9 yaşındayken) herhangi bir şeyhin idaresine
karaçibeylerin mevcudiyeti de şüphe uyandırmamak giriyordu. Genellikle uzun süreden beri çocuk bekleyen aileler veya hastalıktan
Derviş Ali tadır. Muhtemelen hanlıkta hâkim kabile, Kongırat idi. dolayı kaybedilmekten korkulan ve iyileşen çocukların aileleri böyle bir “ithaf”ta
Şeyh Aydar’ın Onların dışında hanlıkta Mangıt ve Alçın kabileleri mev bulunuyorlardı. Böyle bir nezirin işareti (göstergesi) ise belirlenen tarihte (genel-
oğlu cuttu. Hanlığın hâkim eliti de öyle görülüyor ki yine likle sünnetle aynı tarihte ) kesilen saç örgüsü olabiliyordu. Bu saç örgüsü de
1554–1556 XV–XVI. yüzyıllardaki diğer Cucioğullarına has özellik genellikle mezarlıkta ya da ebeveylerin evinde saklanıyordu. Anne-babalar bu
teydi. Yani hanlıkta dört hâkim kabile vardı. Daha çocukların hayatından endişelendiklerinden dolayı ona sıkça çeşitli nazarlıklar
sonra onlara Mangıt kabilesi de eklendi. ve boncuklardan bilezikler takıyorlardı. Değerli taşlar bu süreçte koruyucu rolü
Vergi ödemekle yükümlü nüfus ise “kara kişilerdi”. oynuyordu.
Astarhan Hanlığı, Moskova Devleti’ne dâhil edildikten
sonra şehirde kalan “mirza ve kara Tatarlar” kayda alın
Astarhan Bolluğu Astarhan üzerinden Doğu’dan yapılan (en başta
Moskova Devleti’nde 8 yıl (1601–1609) geçiren Hollandalı İ. Massa, Astarhan’ın Hindistan’dan Şımahı ve Bakü üzerinden olmak üzere)
her zaman büyük ve kalabalık bir ticaret merkezi olduğunu, buraya her zaman baharat ticareti, hâlâ önem arz ediyordu.
İran, Arabistan, Hindistan, Ermenistan, Şımahı ve Osmanlı’dan tüccarların gel- Rusların ele geçirmesine kadarki dönemde Astarhan,
diğini yazmaktadır. Massa’ya göre buraya Ermenistan’dan inci, firuze ve pahalı köle ticaretinin de önemli bir merkeziydi. Köleler
deri; Şımahı, İran ve Osmanlı’dan pahalı halılar, çeşitli ipek ve değerli taşlar, Kazan, Kırım, Orta Asya ve İran’a satılıyordu. Şehir
Arabistan’dan baharatlar, Moskova’dan deri, çuha, yün kumaşlar, kağıt, diğer Moskova Devleti’ne bağlandıktan sonra Rus köleler
benzer ham maddeler ve havyar geliyordu… Buradan havyarı Türkler az az uzun bir süre boyunca vatanlarına dönmeye devam
satın alıp İstanbul’a gönderiyorlardı. Bu havyar, İdil Nehri’nde fazlasıyla olan ettiler.
mersin balığı havyarıydı. Türkler bu havyarı çok seviyorlar. Bu aralar İtalyanlar Hanlığın ekonomisinin en önemli boyutunu transit
da onu çok beğeniyorlar. ticaret ile yerli malların ihracatı oluşturuyordu.
Astarhan’ın ihraç ettiği yerli malların başında balık ve
tuz gelmektedir. Bu ürünleri Astarhanlılar İdil’deki
şehirler ile Hazar havzasındaki ülkelere satıyorlardı.
Şehirde edebiyat ve tarih eserleri yazılıyordu. Tuzu, şehrin yakınlarındaki göllerden çıkartıyorlardı.
Astarhanlı yazar ve şair olan Şerif Hacıtarhanî, Rusların Tuz, küreklerle sudan çıkarılır, güneşte kurutulur ve
1550’de gerçekleştirdikleri başarısız Kazan kuşatmasını ulaşım araçlarına yüklenirdi.
konu alan Zafernamei Vilayeti Kazan adlı bir eser Hacı Tarhan’da balıkçılık da eskiden beri çok geliş
kaleme aldı. Hacı Tarhan’da başta Firdevsî’nin Şahnâ mişti. Mersin balığını yılda üç ay boyunca, Mayıs’ın
me’si olmak üzere Arap ve Fars edebiyatının eserleri, sonundan Ağustos’un başına kadar tutuyorlardı. Balığı
matematik, coğrafya ve astronomiye dair eserler çok aynı yerde tuzlayıp gemilere yüklüyor ve İdil’in yukarı
iyi biliniyordu. sına doğru taşıyorlardı. İhraç edilen balıklar sınırlı çeşit
Astarhan hanlarının sarayında kâtipler (bakşılar) teydi. Rus kaynaklarında daha çok mersin balığı, büyük
görev yapıyordu. Kançılarya işleri, diplomatik yazış mersin balığı ve başka bir tür mersin balığının adı geç
malar ve muhtemelen de kitapların istinsahı onların mektedir. Balığı tuzlamanın yanı sıra bir de kurutuyor
sorumluluğundaydı. Rus yıllıklarında, Moskova’ya lardı. Bazen kuru balık, yemekte ekmek yerine kullanı
1540’ta gönderilen elçilik heyetinde yer alan lıyordu. XVI. yüzyılın ilk yarısında balık tutulan yerler
Abdurrahman Han’ın kâtiplerinin birinden bahsedil büyük ihtimalle Hacı Tarhanlı aristokratlara aitti. İdil
mektedir. deltasındaki bazı yerler ise bizzat hanın mülkiyetin
Astarhan’da tarih yazıcılığı geleneği de vardı. Orta deydi.
Asyalı tarihçi Ötemiş Hacı’nın bilgilerine başvurduğu Ekmek ise Astarhan’a dışarıdan getiriliyordu.
Astarhanlı Baba Ali ile Hacı Niyas, eğitimli kimselerdi. Muhtemelen şehir her zaman buğday yetersizliğinden
Muhtemelen tüccar olan ve zenginliğiyle ün kazanan dolayı sorun yaşıyordu. Bu şartlarda yerli halk arasında
sıkça açlık ve veba olayları oluyordu.
Ağaç ve kemikten İdil’in aşağısında balıkçılık ile ilgili terminolojinin neredeyse tamamı, Türk
yapılan taht. kökenliydi. Bu husus, Rus balıkçılarının söz konusu terminolojiyi yerli halktan
Türk işçiliği. benimsediklerinin bir göstergesiydi. Mersin türündeki balıklar XIV. yüzyılda
XVI. yüzyıl Hacı Tarhan’da basılan bazı paralarda da tasvir edilmiştir.
Sibir Tatarlarının Şehirleri Ermak’ın kendi yurduna gönder.” III. İvan’ın İbrahim’in bu mek
Eski şehir kalıntıları ile Başkurtların ve komşu Ostyakların Sibirya’yı Ele tubuna gönderdiği cevaptan Tümen Hanı’nın yanında
(Hantıların) kendilerine verdikleri Turalı (şehirli) adı, Sibir Geçirişi. gerçekten de Kazanlıların yaşadığı anlaşılmaktadır: “…
Tatarlarının şehir inşa etmeyi bildiklerini göstermektedir. V. Surikov’un resmi. Elgazi, Tevekkel, Kasım, Begiş, Ötemiş ve onların arka
İsker ve Çimga-Tura’nın yanı sıra yıllıklarda 15’ten fazla 1895 daşları, bütün bunları İbak Han yanında tutmaktadır…”
şehrin adı geçmektedir. Sibir (İsker) şehrinin adı, 1240’ta Şeybanî İbrahim Han’ın Nogay Ordası ile Kazan
tamamlanan Moğolların Gizli Tarihi’nde de mevcuttur. Hanlığı’na ortaklaşa düzenledikleri seferlerden (1490
Tatar şehirleri genellikle İrtiş ve Tobol nehirlerine dökülen ve 1491) sonra da yakın temasta olduğu görülmektedir.
nehirlerin ağızlarında, yüksek kıyılarda kurulurdu. Nadiren Nihayetinde Nogayların desteğiyle 1496’da Kazan
de derelerin oluşturduğu yüksek kerempelerde oluşurdu. tahtına Tümen Hanı İbrahim’in kardeşi Şeybanî Mamuk
Bazen şehir, iki ya da üç sıra hendeklerle koruma altına alı- çıktı. Mamuk, burada fazla uzun süre hüküm süremedi
nırdı. Hendeklerin üzerine köprüler inşa edilir ve şehir ve Kazan Hanlığı topraklarından ayrılmak zorunda
boyunca hendeğin içinde kütüklerden oluşan kapılı çit yapı- kaldı. Ancak tek başına gitmedi, Kazan Hanı
lırdı. Şehrin yüzölçümü, 500 — 7000 metrekareydi. Böyle Abdüllatif’in mektubundan (1499)
küçük bir şehirde çok fazla insan yaşayamazdı. Görüldüğü anlaşılacağı kadarıyla Kazan soylu
kadarıyla burada yerli feodaller, onların yakınları ve koru- larıyla birlikte ayrıldı. Abdüllatif,
maları vardı. Tehlike arz ettiğinde ise askerî birlikler de Mamuk’un kardeşi Agalık ile Kazan
şehirde kalıyordu. beylerinin beyi olan Urak’ın kendi
üzerine yürüdüğünü belirtmiştir.
Muhtemelen 1499 yılındaki sefer de
Nogaylıların katılımıyla yapıldı.
sürdüğünü yazmaktadır. Bu bilgi, diğer kaynaklarca Çünkü bir yıl sonrası için Rus yıllıkla
da doğrulanmaktadır. ÇimgaTura vilayetini de hâki rı şöyle yazmaktadır: “Nogay
miyeti altına alan göçebe Özbek Devleti’nin hüküm Tatarları, kalabalık birlikleriyle
darı Ebu’lHayr’ın hâkimiyetinin (1428–1468) ilk yılla Kazan’a yaklaştılar…” Birkaç yıl
rında, Bulgar’dan Derbent’e kadar İdil’in doğu kıyıları sonra, 1505 veya 1506’da Mamuk
da ona aitti. Han’ın oğlu Külük Sultan’ın birliği,
1480’li yıllardan itibaren Tümen Hanlığı ile Kazan Çerdıni şehri yakınlarında savaştı ve
Hanlığı arasındaki işbirliği arttı. Rus yıllıklarına göre iki Sılvı bölgesini (Burası Kazan
hanlık arasında ticarî münasebetler gelişti. İlginçtir ki Hanlığı’na aitti) ele geçirdi.
Kazan Hanlığı döneminde Kazan şehrinin kapılarından Yukarıda aktarılan olaylardan
birinin adı, Tümen Kapısı adını taşıyordu. Bu husus tek Tümen Hanlığı halklarındaki hikâ
başına iki etnopolitik oluşum arasındaki bağlantıya işa yelerde “Kazan Hanı Upak’ın” nasıl
ret etmektedir. zikredilmeye başladığı anlaşılmak
İki devlet arasındaki siyasî münasebetler ise daha tadır. XV. yüzyılın son on yılında
karışıktı. Bulgar vilayeti geçici olarak Şeybanilerin Sibirya'yı ele soylu Tatarlardan iki grubun kendi adamlarıyla Tümen
hâkimiyetinde olduğundan bu husus daha sonra Şey geçiren Don Hanlığı’na gitmelerinden dolayı Kazan Hanı Upak’ın
banîlerin Kazan tahtına talip olmalarına sebep oldu. Kozağı Ermak yanında birçok Kazan Tatarının bulunduğuna dair bilgi
Örneğin Sibir Yıllığı’nda Taybugid Mar’ı öldüren ve Timofeeviç ler temelsizdi.
Çimga’yı ele geçiren Kazan Hanı Upak’tan bahsedil XV. yüzyılın son çeyreğinde tam tersine, Tümen
mektedir. Sibir yıllıklarına bu bilgi, muhtemelen ger Hanlığı’ndan Kazan Hanlığı’na da göç yaşandı. O
çek olaylara dayanan Sibir Tatarlarının tarihî hikâyele dönemde KuzeyBatı Ural bölgesine, oradan da Kazan
rinden alındı. Hanlığı’nın merkezî bölgelerine Tabın kabilesinin tem
“Upak Han” şüphesiz yukarıda adı geçen Tümen silcilerinden oluşan büyük bir grup gelip yerleşti.
Hanlığı’nın hükümdarı Şeybanî İbrahim (Seyid İbrahim Göçten sonra bunlara İrektsinliler denildi. Eskiden
Han), yani İbak Han’dı. Peki, bu han neden “Kazan Tobol ile İrtiş havzalarında yaşayan bu insanlar, daha
hanı” olarak adlandırılmıştır? Gerçekten de 1480’li — sonra Kazan Tatarları ile Başkurtların içerisinde yer
1490’lı yılların başında Şeybanî İbrahim Han, İdil aldılar.
Boyu’nda Kazan Hanlığı’na da karşı olmak üzere aktif
askerî faaliyetlerde bulunuyordu. İbak Han, 1481’de Sibirya Tatarlarının Sosyal ve Etnopolitik Yapısı
Büyük Orda’nın bozguna uğratılmasına da katıldı. Şey
banilerin İdil Boyu’ndaki faaliyetlerinin artması, 1487 XV–XVI. yüzyıllardaki Sibirya Tatarlarının kabile yapı
yılındaki olaylarla ilgilidir. Bu tarihte Rus birliklerinin sı ile Altın Orda’nın mirasçı devletlerinin yapısı arasın
de yardımıyla Kazan tahtına Muhammed Emin çıktı. daki benzerliği bir efsane ortaya çıkarmaktadır. Bu
Eski han İbrahim’in taraftarları ise Nogay Ordası’na efsane, Tobol Tatarlarına aittir. Bu hikâyede Küçüm
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
Sibir Hanlığı 264–265
Sibir
Hanlığı
Ermak birliğinin
Sibirya’daki
nehirler boyunca
ilerleyişi
Küçüm Han Zamanında Kazan Tatarlarının Sibirya’ya Göçü grup da vardı. Muhtemelen Atalı’nın “birliği”nde Sibir
Remezovskaya Yıllığı’nda Küçüm Han’ın (Sibir’e gelişinden iki yıl beyinin Salciut kabilesinden halkı da bulunuyordu.
sonra)Kazan’ı ziyaret ettiği, burada Kazan Hanı Murat’ın kızıyla evlendiği ve Adı geçen bütün kabile oluşumlarını Sibir Tatar etno
eşiyle birlikte dönüşte çok sayıda Rus ve Çuvaş esirini getirdiği yazılmaktadır. politik toplumunun Tatar tabakası olarak ele almak
Aynı kaynakta Küçüm’ün Sibir’e Kazan’dan çok sayıda din adamını getirdiği de gerekmektedir. Bu tabakaya han, sultanlar, beyler,
belirtilmektedir. karaçibeyleri, mirzalar, din adamları (seyitler, şeyhler,
Küçüm Han döneminde Kazan’dan Sibir Hanlığı’na din adamları da dâhil mollalar, abızlar, sufiler ve belki de müftü ile müderris
olmak üzere insanların gelişi, imkân dâhilindedir. Tatar yıllıklarından birinde de ler) ve sıradan askerler dâhildi. Söz konusu Tatar gru
1552’den sonra Kazan Tatarlarının Kazakistan taraflarına göç ettikleri yazılmak- bunun XVI. yüzyılda dahi göçebe ya da yarı göçebe
tadır: “…Ruslardan kurtulmak için farklı taraflara kaçtılar. Birçoğu Cim ile hayat tarzı sürmesi ihtimal dâhilindedir.
Kuan Nehri kıyılarına yerleşti. Kırgızlarla karıştılar.”(Burada Kazaklar kastedil- Söz konusu Tatar tabakası çok kalabalık değildi.
mektedir) Tatarların bu yöndeki göçleri ile ilgili IV. İvan’ın Nogay Ordası’nın Örneğin Tümen Hanı İbrahim (İbak)’in 1481 tarihindeki
Beyi İsmail’e gönderdiği mektupta (1556) dolaylı da olsa bilgi mevcuttur: seferi sırasında, ordusunda kendisine ait Kozak birli
“Kazan Tatarlarından size gelip yerleşenler ya da gelip bir şey isteyenler olursa, ğinde yalnızca 1.000 kişi bulunuyordu. XVI. yüzyılın
onları öldürünüz, sağ bırakmayınız.” Küçüm Tümen Ordası’na Kazak sonunda — XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde eski hanlığın
Ordası’ndan geldiğinden dolayı Kazan Hanlığı’ndaki kaçakların bir kısmının merkezî bölgelerinde hizmetli Tatarların sayısı
daha Sibir’e gelmeden önce onun idaresine geçmiş olması ihtimal dâhilindedir. 2.000’nin çok az üstündeydi. Aynı zamanda XVI. yüzyı
lın ilk yarısında Sibir Tatarlarının toplam sayısı bazen
10.000, yasaklıların hepsi ise 30.000–40.000 olarak
hesaplanmaktadır (Bu sayı, net değildir. Çünkü yasaklı
Sibirya Tatarlarının yaşadıkları nahiyeler. XVII. yüzyıl
Taybuga Yurdu ve Mangıtlar ların arasına Tatar olmayan yasaklılar da dâhil edilmiş
“Taybuga Yurdu”nu diğer Tatar hanlıklara has olan Mangıt yurtlarından biri olarak ele almak müm- tir). XVI. yüzyılın sonunda — XVII. yüzyılın başlarında
kün mü? Bu tahmin ilgi çekicidir. Çünkü Nogayların başta Tümen, ardından da Sibir Hanlığı’nda Sibir Tatarlarının toplam sayısı 12.000–13.000 civarın
önemli rol oynadıkları, birçok araştırmacı tarafından kabul edilmektedir. Ötemiş Hacı da bu hususun daydı. XVI. yüzyılda Sibirya Tatarlarının feodal sınıf
altını çizmiştir. Ona göre Tura, yani Çimga Tura vilayetini, yerleşik Mangıtların (Nogayların) Yurdu temsilcileri ile yasaklı halk arasındaki oran, 1/5 civarın
olarak kabul etmek gerekiyordu. daydı. Buna rağmen nüfusun “kara kişi” sınıfı, Sibirya
Bununla birlikte Nogay Ordası’nda taybuga memuriyeti ancak 1584’te ortaya çıktı. Bu tarihte Tatarlarının etnopolitik birliğinin gelişiminde önemli
Ermak'ın seferleri yüzünden Sibir Hanlığı’nın uluslarının bir kısmı (daha önce Taybugidlerin idare- rol oynadı.
sinde olanlar) Nogay Ordası’nın himayesi altına girdi. Bunların başına Mangıt soylularının temsilci-
lerinden biri getirildi. Şunu da belirtelim ki, Sibir Hanı Yadker’in babası Nogay Ordası’nın hüküm-
darı İsmail’in kardeşiyle evliydi. Yine İsmail’in kızı da ya Yadker ile ya da onun oğluyla evliydi.
Nogay Ordası’nın hâkim Mangıt soyundan gelen kadınlarının yakın akrabalarıyla evlenmeleri pek
mümkün değildi. Dolayısıyla büyük ihtimalle Sibir hanları, Mangıt değillerdi.
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
268–269
S. Remezov’un
Sibirya Çizim
Kitabı, 1697
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
Nogay Ordası 270–271
Nogay Ordası
Yayık’ın doğusunda yaşıyordu. Gelişme çağında
Nogayların toprakları, batıda İdil’den doğuda günümüz
Kazakistan’ının merkezine kadar, kuzeyde Kama ve
Başkurt topraklarından güneyde Hazar ve Mangışlak’a
kadarki topraklara yayılmıştı.
XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Büyük
Nogaylar olarak adlandırılan asıl Nogay Ordası’nın
dışında, İdil’in ötesinde de yarı bağımsız Nogay yurtla
rı oluşmaya başladılar. XVI. yüzyılın ortasında Gazi
Mirza Ulusu’nun Nogayları (Küçük Orda veya Gazi
Ulusu) Kafkasya bozkırlarında yaşamaya başladılar.
Azak ve Karadeniz bozkırlarına, Perekop’un kuzeyinde
ki topraklara Diveev Ulusu yerleşti. XVI–XVIII. yüzyıl
larda bu bozkır, Nogay Bozkırı olarak adlandırıldı.
Bütün bunlardan daha önce, Nogay Orda tarihinin
şafağında Edigey’in oğlu Mansur, Kırım’a göç etti.
Onun torunları daha sonra Kırım Hanlığı’nın elit sınıfına
dâhil oldular.
Her şeye rağmen Nogay Ordası, bütün göçebe olu
şumlarda olduğu gibi, kabile birliklerinin konferderas
yonu olarak kaldı. Her bir kabilenin kendi yönetim eliti
Tatar (Nogay) vardı. Bütün önemli meseleler, ordaların başında bulu
askeri. XVII. nan mirzaların toplantılarında görüşülüyordu. Mirzalar,
yüzyıl Alman beyi “büyük kardeş” olarak kabul ediyor ve ona itaat
gravürü edeceklerine dair yemin ediyorlardı. Ancak her mirza
kendi ilinde sınırsız iktidara sahipti. V.V. Trepavlov’un
hesaplamalarına göre Nogay Ordası’nın içinde 66 il
bulunuyordu. Bunların dışındaki dört ilin mevcudiyeti
Altın Orda mirasçıları arasında Nogay Ordası özel bir ne ise dolaylı bilgiler işaret etmektedir. Bunların alt
yere sahiptir. Kalabalık nüfusa ve süvarî birliklerine gruplarıyla birlikte XVI–XVII. yüzyıllarda toplam 139
sahip Nogay Ordası XV. yüzyılın sonu — XVI. yüzyıllar idarî birimin adı geçmektedir. Bu husus, Avrasya’nın
da Avrasya’nın en önemli siyasî güçlerinden biri olup bozkırlarında asırlarca göçebe hayatı yaşayan ve daha
İdil’de ticarî yolları kontrol altında tutuyordu. önce Cuci Ulusu’nun göçebe nüfusunun temelini oluş
Bozkırları yönetimde ve vergi toplamada da kendisini turan kavimleri bünyesinde barındıran Nogay devlet ve
Saray’ın baş mirasçısı olarak görüyordu. Nogay soylu etnosunun oluşum tarihinin çok karmaşık olduğunu bir
ları, Altın Orda topraklarında kurulan bütün devletlerin kez daha ortaya koymaktadır.
yönetim sınıfında yer alıyordu. Nogaylar ise yalnızca
Nogaylarla İdil, Kırım ve Sibir Tatarlarının değil; Kazak, Nogay Yurdu’nun Kuruluşu
Özbek ve Karakalpakların oluşumunda da temel etno
politik unsurlardan biri oldular. “Nogay”, bu devlette yaşayan halkın kendi ismi
Diğer taraftan Nogay Yurdu, hâkimiyet lejitimistliği değildir. Komşularının Nogay dedikleri halk, kendisine
açısından hiçbir zaman Cuci Ulusu’nun diğer mirasçı Mangıt, devletlerine de Mangıt Yurdu demekteydi.
hanlıklarıyla aynı safta yer alamadı. Başlangıçta Mangıtlar, Çağatay’ın evlatlarının top
Edigey soyundan gelen Nogay Ordası’nın hâkimleri, raklarında göçebe hayatı yaşadılar. XIV. yüzyılın ortala
devletlerinin tarihi boyunca han unvanını kullanmayıp rından itibaren Çağatay Ulusu uzun süren bir krize girdi
“bey” unvanıyla hüküm sürdüler. Çünkü onlar, Çengiz Bıçak ile uzun ve ve Kıpçak kabileleri kitleler hâlinde Altın Orda’nın doğu
Han soyundan gelmiyorlardı. Formalite icabı Nogay düz kılıç. Orta bölgelerine göç ettiler. Bunlar arasında Mangıtlar da
beyleri Özbek, Sibir, Kazak hanlıklarında hüküm süren Asya, XVII. yüzyıl vardı. Bu husus, Cuci Ulusu’nun doğu kesimlerindeki
Çengizoğullarından birinin hâkimi yerli yöneticileri, göçebeleri göçebe kampları sistemi
yetini kabul ediyorlardı. Sıkça da ne dâhil etmeye ve onların hareketlerini dış faaliyetle
kendileri onları tahta çıkartıyorlar re doğru yöneltmeye zorladı. 1360’lı yıllarda Cuci
dı. Nogayların en güçlü oldukları Ulusu’nun doğu kanadı Gök Orda’nın kabileleri, İdil’e
dönemde ise söz konusu prosedür doğru yöneldiler. Saray tahtı için verilen mücadele
(Çengizoğullarından birinin hâkimi sürecinde merkez ile bölgeler arasındaki mevcut sis
yetini kabul etmesi) daha da for tem bozuldu. Bu da Yayık ötesi göçebe kamplarının
malite bir hâl almıştır. merkezden ayrılmasına ve göçebe halkların hareketine
Her şeye rağmen Nogay Ordası yol açtı. Bu krizin yol açtığı gelişmelerin neticesinde
Türk imparatorlukları zamanındaki Mangıtlar, kendilerini beylerbeyi Mamay’ın diğer kabi
göçebe devletin bütün özelliklerine leleri ile birlikte Karadeniz’in bozkırlarında buldular.
sahipti. Devlet yönetim sistemi son Mamay’ın 1380’de Toktamış Han tarafından bozguna
hâlini, XVI. yüzyılın ilk yarısında uğratılması Mamay illerinin dağılmasına sebep oldu.
aldı. Devletin başında “biy” ve onun Mangıtlar kendilerine yeni bir yer aramak zorunda kal
da etrafında çeşitli memurlar vardı. dılar. Bazı kaynaklardan anlaşılacağı üzere 1380 bozgu
Ülke, kanatlara bölünmüştü. Bu da nundan sonra onlar başta Kuban’da, daha sonra ise
devletin bağımsızlığının en önemli Terek’te yaşadılar. Ancak burada da Mangıtlar uzun
göstergelerinden biridir. Sol, yani süre kalamadılar.
doğu kanat, keykubatın idaresinde; Mangıtların tarihinin bu döneminde kabilenin başına
sağ, yani batı kanat ise nureddinin Edigey geçti. Her ne kadar Edigey ile ilgili çok sayıda
idaresinde bulunuyordu. Kırım, destan, şarkı, tarihî eser mevcut olsa da onun kökeni,
Kazan ve Astarhan hanlıklarının da gizemini korumaya devam etmektedir. Onun kariyeri
yönetim sistemine giren bu unvan ne 1370’li yıllarda Gök Orda Hanı Urus’un sarayında
lar Nogay Ordası’nda ortaya çıktı ve başladığı bilinmektedir. Ancak çok geçmeden o, kendi
Edigey’in iki oğlunun adından ni Urus’un düşmanı olan Toktamış ile Timur’un cephe
geldi. Babası Nureddin’e İdil Boyu sinde buldu. Timur ile Toktamış arasında yaşanan reka
topraklarını vermişti. Keykubad ise bet ise Timur’un Toktamış üzerine gerçekleştirdiği iki
iki kanat arasında sınır teşkil eden sefer (1391; 1395–1396) ile son buldu. Bu süreçte de
Nogay Ordası’nın
Kuruluşu Edigey, Timur’un tarafında yer aldı. Edigey, Timur’un
(XIV–XVI. ilk seferine katıldı, ancak daha sonra Deşti Kıpçak’a,
Yüzyılın Başı) Mangıtların yanına geri döndü. V. V. Trepavlov’un da
belirttiği gibi muhtemelen Edigey, Toktamış’ın üzerine
ikinci seferi Kuzey Kafkasya bozkırları üzerinden
düzenleyen Timur’un sonraki planlarından haberdar
olmuştu. İşte bundan dolayı kendi ilinin güvenliğini
sağlamak için Edigey Mangıtları Kuban ve Terek’ten
ulaşılması zor bölgeye götürdü. Edigey’in
Mangıtlarının yeni toprakları, Yayık ile Emba arasında
ki bozkırlar oldu. Edigey’in siyasî hesaplamaları tama
men doğru çıktı. Toktamış’ın Timur tarafından mağlup
edilmesinden sonra Mangıt Yurdu, Cuci Ulusu’nda en
önemli özerk yapılardan biri oldu. Edigey, Altın Orda
hanının sarayında ön plana çıktı. O, sadece tarhan
unvanı ile beylerbeyi makamını almakla kalmadı, ülke
nin İdil’e kadar yayılan sol kanadının da fiili hükümdarı
oldu. Onun ölümünden sonra evlatları, başkent
Saray’da konumlarını korumayı başardılar. Mangıtların
gücünün zirvede olduğu tarih ise, Toktamış’ın kesin
olarak mağlup edilme tarihiydi (1401).
Daha Edigey zamanında Mangıtların toprakları,
Batı’ya doğru, İdil’e kadar genişlemişti. Yayık ile İdil
arasındaki topraklar, Edigey’in oğlu Nureddin’in yöne
timindeydi. Onun soyundan gelenler, Mangıt
Yurdu’nda hüküm sürmeye başladılar. Yurdun doğu
sınırlarında ise onun kardeşi Keykubad hâkimdi.
Kırım’a ise Edigey’in bir başka oğlu — Mansur — yer
leşti. Daha sonra bunlar, Kırım elitinin önemli bir kolu
hâline geldiler.
XV. yüzyılın tamamı ve XVI. yüzyılın başı, Mangıt
Yurdu’nun yavaş yavaş geliştiği bir dönemdi. Ayrıca
artık Nogay Yurdu olarak adlandırılmaya başlanmıştı.
Cuci Ulusu’nun doğu kanadına, yani Gök Orda’ya bağlı
lık, formalite de olsa devam etti. Bu bağlılık, Özbek
Hanı Ebulhayır’ın hâkimiyeti döneminde (1428–1468)
daha hissedilir bir hâl alırken, XV. yüzyılın sonlarında,
Nogayların yeni süzerenlerinin Sibir hanları İbak ile kar
deşi Mamuk’un olduğu dönemlerde en aşağı seviyede
olmuştur. Bu dönemde Nogaylar ayrıca Başkurt göçe
be kamplarını hâkimiyetleri altına aldılar ve bu
Başkurtlar, onların yurdunun bir parçası oldular.
Nogayların başkenti, Yayık’ın aşağı kısımlarında yer
alan Sarayçik şehri oldu. Sarayçik, Doğu Deşti
Kıpçak’ın en büyük şehirlerinden biriydi. Orta Asya,
İdil, Sibirya ve Hazar bölgelerinden gelen kervanlar
burada buluşuyorlardı. Bundan dolayıdır ki, Nogay
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
Nogay Ordası 272–273
Yükselme Döneminde Nogay Ordası (1530–1580) Ordası’nın siyasetinde Orta Asya’ya önemli yer atfedil
mişti. Nogaylar, Aral Denizi’nin güneyindeki hanlıklar
la çok yakın temas içerisindeydiler.
Edigey’in evlatları, Saray tahtının ana varisi Büyük
Orda’nın siyasî hayatında önemli rol oynamaya devam
ettiler. Nihayetinde Nogay süvarisi, Büyük Orda’nın
1502’de bozguna uğratılmasına da katıldı.
Altın Orda’nın parçalanmasından ve Özbek hane
danlığının kurucusu Ebulhayır’ın ölümünden sonra İdil
bozkırlarında Nogayların en önemli rakipleri, Kazaklar
oldu. Hatta 1460'lı yıllarda Sarayçik, Kazak Hanı
Canibek’in karargâhlarından biri oldu. Daha sonra
Kazaklar, Yedisu bölgesine göç ettiler. Nogaylarla
mücadelelerindeki yeni dönem 1520’li yıllara denk gel
mektedir.
XVI. yüzyılın başlarından itibaren Nogay mirzaları
arasında bey unvanı ve taht için mücadeleler başladı.
Nogay Ordası’nın zayıflamasında Kırım Hanlığı ile
askerî mücadele de etkili oldu. Büyük Orda’nın bozgu
na uğratılmasından sonra Kırımlılar İdil’in doğu kıyısın
daki bozkırlara yerleşitiler. Kazaklar da bu durumdan
istifade ettiler. 1519’da Kazaklar, Nogayları yenilgiye
uğrattılar. Bu da Nogayların İdil’in öbür tarafına, Kırım
tarafına göç etmelerine neden oldu. Ancak Kazaklar,
İdil Ötesi bozkırlarındaki göçebe kampların ev sahibi
olarak uzun süre kalamadılar. Daha 1521’de V. V.
Trepavlov’un deyimiyle Nogayların kendi topraklarına
dönüşü başladı. Nogayların 1523’te Astarhan duvarları
nın yakınlarında Kırımlıları mağlup etmesinin de bunda
etkisi büyüktür. Aynı sene Nogaylar, Tahir Han’ın
Kazaklarını da mağlup ettiler.
Nogayların galibiyetleri ile eski güçlerine kavuşmala
rı, Nogay Yurdu’nun kesin olarak bağımsız bir devlete
dönüşmesini de sağladı. 1537’deki birkaç çatışmadan
Süyümbike ve
hükümet üyeleri.
Ressam:
F. Halikov, 1999
Kazan Kama), Galitsk (Kazan Yanı’nın kuzeybatısı ve muhte
Hanlığı’nın melen dağlık tarafı) ve Alatsk (Kazan Önü’nün kuzeyi).
Kuruluşu Daha sonra Nogay darugası kuruldu. Burası Kama’nın
Hakkındaki Önü ve Kazan’ın Yanı’nın güneyi, kısmen dağlık tarafla
Hikâye. rına denk geliyordu. Yine Belaya (Ak) Nehri kıyısındaki
XVI. yüzyıl Belovoljsk, Kamsk, Başkurt, Sıplinsk ve Votyak bölge
elyazmasının leri de hanlığın sınırları içerisinde
tıpkıbasımı yer alıyordu.
Darugaların başında karaçibeyleri
ya da soylu emirler vardı. Darugalar,
birkaç yerleşim yerini birleştiren
uluslara bölünmüştü. Genellikle
bunlar, bölgesel cemaatlere (ciyen
lara) tekabül ediyordu. Ulusların
1467’de Büyük Knez III. İvan, Kazan’a Kasım Hanlığı Altın Orda başında ulus ve yüzlük emirler
hükümdarı Kasım başkanlığında büyük bir ordu gön paraları. (hâkimler), mirzalar, aksakallar ve
derdi. Sefer başarısız oldu. Kazanlıların çoğu, İbrahim’i Hacı Tarhan, diğer memurlar bulunuyordu.
destekliyordu. Bu olaydan sonra III. İvan, Kazanlıları XIV. yüzyıl Bunlar vergi topluyor, mahkeme
rahat bırakmadı ve İdil boyundaki şehirlere sefer ve sal işlerine bakıyor, askerî birlikler oluş
dırılarda bulundu. III. İvan, Kazan’da aktif faaliyetlerde turuyor ve bu birliklere komutanlık
bulunuyordu. İbrahim Han, Vyatsk toprakları sayesinde ediyorlardı.
hanlığın sınırlarını genişletti. Buna cevaben Rus ordusu Kazan Hanlığı’nın başkenti,
1469’da Kazan’a yeni bir sefer düzenledi. 1478’de bir Kazan’dır. Burası güçlü bir kale ve
askerî operasyon daha düzenlendi. Bu tarihte Moskova İdil ile Ural’ın büyük ekonomik, dinî,
birlikleri, İdil boyunca Kazan yerleşim yerlerine saldır siyasî ve ticarî merkeziydi. XV. yüz
dılar ve hanlığın başkentine yaklaştılar. yılda nüfusu, 30.000–40.000 kişiydi.
Farklı kaynakların verdiği bilgilere
göre, Kazan Hanlığı topraklarında
Patriarşaya (Nikonovskaya) Yıllığı’nda 1541 olayları anlatılırken şöyle yazıl- 700’den fazla yerleşim yeri mevcut Kuran-ı Kerim
maktadır: “(Safa Giray) Han’ın siyaseti Kazanlıları zor durumda bırakmakta- tu. Büyük şehirlerin başında ise Rahlesi. Osmanlı
dır. Han, birçok kimsenin yasağını aldı ve Kırımlılara verdi. Ayrıca hazineyi Arça, Teteş (Tetüşi), Laeş (Laişevo), Devleti, XVI.
de Kırım’a göndermektedir.” Kaşan, Bulgar, Çallı, Eski Kazan, yüzyılın ortası
Aynı yıllıkta 1546 yılı için şunlar kaydedilmiştir: “Kazanlılar Safa Giray Hanı Alat vs. gelmektedir. Bütün bunlar,
Kazan’dan kovdular, Kırımlıların çoğunu ise öldürdüler.” Ancak Safa Giray daruga ve bölgelerin merkezi olma
aynı sene Kazan tahtını geri almaya başardığında çok sayıda Kırımlı yine nın yanı sıra idarî yönetim, ticaret,
hanlığa gelip yerleşti. Bu tarihte ayrıca Rus yıllıklarında hanın Kazanlı soylu- zanaat ve dinî hayatın da merkeziydiler. Şehirlerin
ların büyük bir kısmını öldürdüğü ve Kazan’ı Kırımlı beylerle birlikte yönet- yönetimi ise emirlerin elindeydi.
meye başladığı yazılmaktadır.
Kuran-ı Kerim
için yapılan firuze
taşlı altın kap.
XVI–XVIII.
yüzyıllar
Rus tımar
süvarileri.
XVI. yüzyıl.
M. V. Gorelik’in
rekonstrüksiyonu
Yüşman,
XVI–XVII.
yüzyıllar
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
284–285
İngiliz seyyah ve
tüccar Anthony
Jenkinson’un
1562’de
Londra’da
yayımlanan “Rus,
Moskova ve Tatar
Devletlerinin
Tasviri” adlı
eserinde yer alan
Moskova Devleti
haritası. Bu harita,
o dönemde
coğrafya açısından
en güvenilir harita
olarak kabul
ediliyordu. Kazan
Hanlığı haritada
hâlâ bağımsız bir
devlet olarak gös-
terilmektedir.
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
286–287
Kazan Hanlığı’na ait neredeyse hiçbir kaynak günü En üst soylu sınıfın giydiği Tatar kadın kıyafeti, olu
müze ulaşmadığından dolayı XVI. yüzyılın ilk yarısında şum sürecini XVI. yüzyılda tamamladı. Bu kıyafetin
Kazan hanının nasıl göründüğünü az sayıdaki güzel daha sade ve mütevazı şeklini sıradan Tatar kadınları
sanat eseri ile bunların analoglarından öğrenmekteyiz. bayramlarda giyiyorlardı.
Kazan kuşatmasından, yangınlardan, yıkım ve soygun Tatar kadınının kıyafetinin temelini, geniş ve uzun
lardan sonra hanın hazinesinden geriye kalan az sayıda kolları olan tunik şeklinde bir elbise oluşturuyordu. Bu
eşya da galiplerin eline geçti. elbiseyi pahalı, motifli ipek kumaş
Bilindiği gibi IV. İvan, kendi hazine tan dikiyorlardı. Kolları ve etekleri,
sine sadece hanların silahlarının en sırma ve incilerden şerit hâlinde
iyilerinin alınmasını emretti. Yarım dikişlerle süsleniyordu. Elbisenin
asır sonra, Rusya’da yaşanan fetret üstüne bel civarında darlaşan kısa
devrinde kendi aralarında mücadele kollu ya da tamamen kolsuz kaftan
eden çeşitli güçler Moskova giyilirdi. Bu kaftanlar, çuha ya da
Kremlini’ni ele geçirdiklerinde, kadife gibi sıkı kumaştan dikilirdi.
çarın hazinesinin kaderi de Kazan Kaftanın rengi genellikle elbisenin
hanının hazinesininkiyle aynı oldu. kine uymuyordu. Kaftan da elbise
Netice itibarıyla Kazan’da ele geçi gibi sırma ile süsleniyordu. Kaftan,
rilen silahlar böylece kayboldu. değerli taşlardan yapılan düğme ya
Hanların kıyafetlerinin rekons da kopçalarla kapatılırdı. Düğme ve
trüksiyonu ise İran şahinşahlarının kopçaların içine ayrıca inci ya da
vassalları olan — esir edilen düşman renkli taşlar koyulurdu.
ya da müttefiklerinin — Türk Elbisenin üzerine ipek ve altın
hükümdarlarının İranlı ustaları tara ipten dikilen özel bir kemer bağlanır
fından yapılan tasvirlerine dayan dı. Kemerin kendisi değerli metal ve
maktadır. taşlardan yapılan rozetlerle süslüy
Genellikle XVI. yüzyıl en üst Türk dü. XVIII. yüzyılda yeni Türk modası
soylusunun (Çengizoğulları dönemi na uygun olarak söz konusu rozetler
Moğol soylularının ahvadları) kıya daha büyük yapılmaya ve bunları
feti, sağa doğru kapatılan Moğol daha fazla süslemeye başladılar.
tipi kaftan, deri ya da süetten yapı İdilKama bölgesinde Moğolların
lan yüksek çizme ile kılıç ve bıçağın şapkası olan “bohtog”, yüksek koni
asıldığı kemerden oluşuyordu. biçiminde şapkaya dönüşmüştür.
Kemerin iç kısmına ise bayramlık Şapkanın kulakları kapatan kısmı
hançer asılıyordu. Genellikle bu fazla uzun olmayıp, arkası enseye
kıyafete ayrı bir kemer eklenerek doğru tam tersine uzundu. Şapka
Bayram sadak da asılıyordu. Neredeyse her zaman iktidarın Soylu Tatar baştan sona değerli taşlardan oluşuyordu. İnci, renkli
kıyafetini giymiş temel süsü olan kalın ve kısa sopayı han yanından ayır kadını. taşlar, paralar, şekilli şeritler bunların başlıcalarıydı.
Kazan hanı. mıyordu. XVI. yüzyıl. Şakaktan şakağa, çenenin altından inci veya diğer
XVI. yüzyılın ilk Kazan hanlarının İslâm dünyasının halifeleri olan M. V. Gorelik’in değerli taşlarla renkli taşlardan yapılan bir dizme yer
yarısı. Türk sultanları ile münasebetleri ve sultan sarayındaki rekonstrüksiyonu alıyordu. Şapkadan sırta ise altın işleme, sırma ve
M. V. Gorelik’in modanın Doğu ve Merkezî Avrupa kıyafetlerini nasıl saçakla süslü ipek duvak sarkıyordu.
rekonstrüksiyonu etkilediğini göz önünde bulundurursak, Kazan hanları Elbisenin altında kaldığından
nın özellikle bayramlık kıyafetlerinin Türk unsurlarını dolayı neredeyse hiç görünmeyen
içermesi gerektiği sonucuna da varmak mümkündür. ayakkabılar çok güzeldi. Evde ayak
Bunlarla ilgili kesin bir şey söyleyemesek de bayramlık kabı (iskarpin) veya içik, dışarıda ise
kıyafet dikiminde Osmanlı ve Türk kumaşlarının kulla çizme veya içiğin üzerine giyilen
nıldığı kesindir. Çünkü gerek Kazan’da gerekse yakın galoşlar kullanılırdı. Bütün ayakkabı
komşularında pahalı kumaş üretimi yoktu. çeşitleri; deri işlemeler, mozaik,
Eğri bir şekilde kapatılan ve motifli ipekten dikilen renkli metal parçalar ile süslenir,
alt kaftan altınla işleniyordu. Bu kaftanın önü kapatılır evde giyilen ayakkabılara ise altın
ken, üstüne giyilen üst kaftanın önü iliklenmiyordu. iplerle işlemeler eklenirdi.
Kaftanın kolları ya kısa ya da yırtmaçlı uzun olup kenar Kıyafeti ise gerdanlık, küpe, bile
ları da kürk ile süslüydü. Bunun üstüne tek ton kadife zik, örgü süsleri (çulpa), göğüs üze
atılıyor ve altın ipli işleme veya değerli taşlarla, özellik rinden bağlanan nazarlıklı bandajlar
le de incilerle süsleniyordu. Farklı renklerdeki deriler (hasite) tamamlıyordu. Bütün bun
den işleme metoduyla dikilen çizmeleri de oyayla süs lar bayram kıyafetinin temel unsuru
lüyorlardı. Alt kaftanın kemeri ise tam bir sanat eseriy olup, sosyal seviye ile sahip olunan
di. Bu kemer, han da dâhil olmak üzere soylu erkeğin mal düzeyinin, yani statünün gös
en önemli süsüydü. Geniş ve kalın örgüt şeklinde ipek tergesiydi. Kuyumcu eşyaları ile
ten dokunan bu kemer, büyük altın parçaları, değerli ayakkabılar genellikle yerli ustala
taşlar ve usta kuyumcu işi olan incilerle süsleniyordu. rın ürünü olup Kazanlı zanaatçıların
Hanların bayramlık silahları da aynı seviyedeki sanat yüksek ustalık seviyesini de ortaya
ustalığı ve değerli taşları içeriyordu. Bunlar genellikle koymaktadır.
Osmanlı sultanları ile Orta Asya ve İran hükümdarları Bronz ve
nın hediyeleri oluyordu. spinelden yapılan
Yüksek derece ve cesaretin önemli göstergelerinden küpe.
biri de pahalı av kuşlarıydı. Bunların başında doğan ile Kazan, XV–XVI.
akdoğanlar gelmektedir. Kuyumcu ustaları doğanın yüzyıllar
kafasına değerli malzemelerden küçük şapkacıklar ve
hanın koluna kuşun oturması için kolluklar yapıyordu.
Resimde deri ya da süet parçasından yapılan kolluk, Gümüşten
Orta Doğu tipi tozluk (getr) şeklindedir. Bunlar eldiven yapılan kıyafet
şeklindeki Avrupa tipindekilerden çok farklıydı. kopçası. Kazan,
XV–XVI. yüzyıllar
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
290–291
“Anthony
Jenkinson ve
Sigismund
Herbersteyn’ın
seyahatnamelerinden
Moskova’nın Kuzey
Bölgelerinin,
Rusların,
Tatarların, Onların
Ordalarının
Tasviri.”
1572 Gravürü
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
Kazan Hanlığı 292–293
ortalarında sona erdi. Kazan Hanlığı’nı, Kazan
Tatarlarının ilk mill î devleti olarak da kabul etmek
mümkündür. Tatar halkının etnopolitik tarihinde
Kazan Hanlığı’nın müstesnai tarihî ve toplumsal önemi
ise bu devletin şimdi var olan Tatar halkı tarafından
kurulmuş olmasındadır.
Yaklaşık 30.000 asker bir araya gelmişti. Bunun dışında Ruslar dört bir taraftan saldırıya geçtiler. Sokak
Yüksek Dağ’da düşmana cepheden saldıran çatışmaları başladı. Toplar atılıyor, oklar havada uçuşu
Yapançi’nin süvari birliği karargâh kurmuştu. Nogay yordu. Son çatışmalar Kul Şerif Camisi’nin yanında,
süvari birliği (2.000 asker) de önemli bir güçtü. Ancak kalenin tam merkezinde gerçekleşti. Ellerine ne geç
topla ağır tüfek yetmiyordu. tiyse onunla silahlanan imamlarla mollalar saldıranlara
IV. İvan’ın emri üzerine Kazan’ın etrafına kuşatma karşı koydu ve her biri ölünceye kadar mücadele etti.
tesisleri yapıldı. Atalık ve Tümen kapıları arasına hen Han Sarayı’nda Yadker Han’ın özel ordusu da çok
cesurca savaştı. Yadker kendisi de çok cesur ve başarılı
bir şehir savunucusu çıktı.
Kazan düştü. Sağ kalan bütün erkekler öldürüldü,
kadın ve çocuklar esir edilerek götürüldü. Şehir, asker
lere soyulmak üzere verildi. Han Sarayı’na giden kale
deki sokaklardan biri cesetlerden üç gün içinde zor
temizlendi. Korkunç İvan kaleye girdi ve
Blagoveşenskaya Kilisesi’nin temellerini attı.
Kazan Hanlığı’nın varlığı böylece sona erdi. Hanlığın
toprakları, Rus Devleti’nin içerisine dâhil edilirken
Korkunç İvan unvanına “Kazan Hanı” tabirini de ekle
miş oldu. Bölge nüfusu daha birkaç yıl mücadeleye
devam etti. Ancak güçler eşit değildi ve bu mukave
met, bağımsızlığın yeniden ele geçirilmesi için yeterli
Kült ayinlerinin olmadı.
yapılması için
kandil. XVI. yüzyıl
Muhammedyar’ın Edebî Eserleri
Meşhur Tatar yazar ve fikir adamı Muhammedyar Kader, haince ve aldatıcı olup birile
(1496/97–1552) Kazan Hanlığı’nda taht adayı olan rine bolluk ve lüks hayat vermekte,
çeşitli gruplar arasında verilen iktidar mücadelesi sıra başkalarını hayat ve bir çatıdan dahi
sında yaşadı ve eserlerini de bu dönemde kaleme aldı. mahrum bırakmaktadır.
Batı hattı taraftarları ticarî münasebetlerin gelişimine Tuhfei Mardan’da şair adalet,
olanak sağlayacak Rus Devleti ile iyi münasebetler içe halka hizmet ve sıradan insana sev
risinde olmak istiyordu. Doğucular ise Kırım Hanlığı ile giyi övmektedir. İlk planda adil
ittifaktan yanaydılar. hükümdar idealidir. Cömert Kız ve
Muhammedyar’ın biyografisi hâlâ az araştırılmış Onun Kötü Babası, Çıkrıkçı Kadın ve
konulardan biridir. Onun hayatı hakkındaki belgeler Onun Kocası, Zahide Hakkında adlı
neredeyse hiç günümüze ulaşmadı. Onun IV. İvan’ın hikâyelerinde acıma, saygı, sevgi ve
birliklerinin son Kazan kuşatması sırasında öldüğü merhamet konusu işlenmektedir.
bilinmektedir. Bununla birlikte eserlerinden kendisiyle Hikâyelerden birinde fakir bir nine
ilgili bazı bilgilere ulaşmak mümkündür. Bu eserlerin ile dededen bahsedilmektedir.
başında Tuhfei Mardan, Nuru Sudur ve Nasihat adlı Bunlar kendileri de aç olmalarına
şiiri gelmektedir. Adı geçen her iki eserinde de rağmen son paralarını daha fazla
Muhammedyar adını belirtmekte, eserini kaleme aldı ihtiyacı olanlara vermişlerdir.
ğı yer ile tarih hakkında bilgi vermektedir. Örneğin Muhammedyar’ın Nuru Sudur
Tuhfei Mardan’da şunları yazmaktadır: adlı hikâyesi, öğretici niteliktedir.
Bu hikâyede hükümdarın sahip
Ey hâkim, eğer benim adımı soracak olursan,
Ben Mahmud Hoca’nın oğlu fakir Muhammedyar. Şair
Nuru Sudur’da ise şunları yazmaktadır: Muhammedyar.
Usta binici benim adımı sorarsa Resim: K. Nafikov
Babam — Mahmud, dua eden;
Benim adım ise Muhammedyar’dır.
9
11
3 4 7
2 10
12
13
1 14
XVI. yüzyılın ilk Necmi Sokağı ile Kazan Üniversitesi Fizik Fakültesi Kul Şerif Camisi
yarısında Kazan binasının bulunduğu yerlerde tespit edilmiştir. Kazan’ın en efsanevî arkeolojik eserlerinden biri, Kul
1. Bulak Nehri Şehrin etrafında banliyölerle köyler vardı. Bunlardan Şerif Camisi idi. 2 Ekim 1552’de şehrin kuşatmasının son
2. Kazan Nehri biri olan Kuraişevo banliyösü, Bulak Nehri’nin sol tara devresinde IV. İvan’ın ordusu ile Tatar ordusu arasında
3. Nur Ali Kapısı fında bulunuyordu. Yerli mezarlığın kalıntıları günümüz caminin duvarlarının altında sert çatışmalar yaşandı.
4. Han Sarayı Merkezî Pazar’ın yakınlarında bulundu. Gemi inşaatçı Cami, Han Sarayı ile Tezitskiy deresi arasında bulunuyor-
5. Kuzey-Doğu ları ile dülgerlerin banliyösü olan Beşbalta da daha az du. 1565–1568 kayıtlarında Tezitskiy deresi yakınlarında,
Kulesi meşhur bir yer değildi. Aynı yerde, Kazanka Nehri’nin metropolit sarayının içerisinde taş binaların tasviri yer
6. Cuma Camisi ağzında Kazanlıların askerî ve ticarî gemilerinin limanı almamaktadır.
7. Tezitskiy deresi bulunuyordu. Şehrin güneyinde, tepelerle kaplı bölge Tatar bilim adamı Ş. Mercanî, eserlerinden birinde o
8. Mezarlık de (şimdiki Kalinin sokağı) Ermeni mahallesi ve özel dönemin iki camisinin dış görünüşü ile ilgili bilgi ver-
9. Büyük giriş mezarlığı (mezar taşları XIV–XVI. yüzyıllara aitti) bulu mektedir. Bunlardan ilki, sekiz kubbeli cami, diğeri ise
kapıları nuyordu. Tezitskiy deresi yakınlarındaki cami ve medresedir. İkinci
10. Hendek Kazan’ın etrafında beylerle mirzaların sarayları da caminin yönetimi önemli dinî ve toplum adamı Kul
11. Banliyö vardı. Bunların bir kısmının adları, günümüz şehir topo Şerif’in elindeydi.
12. Atalık Kapısı nimisinde hâlâ mevcuttur: KulmMehmetovo (Kul Söz konusu iki caminin yeri ile ilgili araştırmacılar farklı
13. Tümen Kapısı Muhammed), Ametyevo (Ahmetovo) vs. Geç tarihli görüşler ileri sürdüler. Örneğin M. G. Hudyakov sekiz
14. Dairov Kulesi kaynaklara göre Orta Kaban Gölü yakınlarında Kazan kubbeli Kul Şerif Camisi’nin günümüz Spaso-
hanlarının konakları ve Süyümbike’nin bahçeleri bulu Preobrajenskiy Manastırı’nın topraklarında, ilk caminin
nuyordu. Şehrin dışında, Gostinıy Ostrov (Tüccar / ise Süyümbike Minaresi ile Blagoveşenskiy Katedrali ara-
Misafir Adası), Arça kırı, Taşayak’ta panayırlar gerçek sında yer aldığını ileri sürmektedir. N. F. Kalinin ise Kul
leştiriliyordu. Şerif Camisi’nin yerinin Metropolit Sarayı’nın yeri oldu-
Şehir, Kazan Hanlığı ve bütün İdil boyunun önemli ğunu, sekiz kubbeli Cuma Camisi’nin ise Blagoveşenskiy
siyasî, ekonomik ve dinî merkeziydi. MoskovaKazan Katedrali’nin bulunduğu yerde yer aldığını yazmaktadır.
savaşları döneminde şehir, birçok kez Rus ordusu tara Bu görüş, günümüzde de birçok araştırmacı tarafından
fından kuşatıldı (1467, 1469, 1487, 1505, 1530, 1546, kabul görmektedir.
1551 vs.). 1552’de IV. İvan’ın ordusu şehre yaklaştı ve Son yıllarda yapılan arkeolojik kazılar sırasında
Blagoveşenskiy Katedrali ile Sağlık
Bakanlığı binası arasındaki yerde
Kazan Hanlığı dönemine ait birkaç
taş yapıtın mevcut olduğu tespit edil-
di. Bu binaların temelleri XIX. yüzyı-
lın başında sonuna kadar sökülmüş-
tür (Yalnızca kazıkların izi tespit edi-
lebilmiştir). Günümüzde Şeynkman
Sokağı’nda bulunan bir yapı, daha iyi
korunmuştur. Burada duvar parçaları
ile mimarî ayrıntılar tespit edilmiştir.
Yapının üst kısmı korunmamıştır.
Muhtemelen bu yapı, kerpiç ve taştan
yapılan bir yapıydı.
Bu binaların tarihi, XV. yüzyılın sonu
— XVI. yüzyılın başı olarak belirlen-
miştir. Bununla birlikte bu binaların
işlevini ortaya koyan yapısal ayrıntı-
lar daha bulunmadı. Yapılan mevkii
ve arkeolojik materyaller, bunların
Kul Şerif Camisi ve Medresesi’ne ait
yapılar olduğunu tahmin etmemize
imkân vermektedir. Arşivlerde 1820’li
yıllara ait burada bulunan yapıyla
ilgili çizimler mevcuttur. Bunlar, kazı
sırasında bulunan temellerle neredey-
se birebir uyuşmaktadır. Bu çizimler-
de iki katlı bir yapının ölçüleri de
verilmiştir. Muhtemelen bunlar, meş-
yedi haftalık kuşatmadan sonra Kazan ele geçirildi. Göz alıcı Kazan. hur caminin kalıntılarının çizimleridir. Kazan Hanlığı
Yangın tabakasında arkeologlar insan kemikleri ile top Ressam: Müslümanlarının dinî yapılarının daha sonra Kazan met-
parçaları buldular. Şehir neredeyse tamamen yıkılmış, F. Halikov, 1996 ropolitinin rezidansı olarak seçilmiş olması son derece
halkı ise öldürülmüş ya da esir alıp götürülmüştür. mantıklı gelmektedir.
Yadigar (Yadker) Han da esir edildi.
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
300–301
Gerardus
Mercator’un
“Moskova
Rüyası”nın
Haritası
Ta r i h
Altın Orda’nın Mirasçıları
Kazan Hanlığı 302–303
XVI. Yüzyılın İkinci
Yarısında Kazan
Kronoloji 1552’de Kazan’ın Ruslar tarafından ele geçirilmesin XVI. Yüzyılın XVI. yüzyılın ikinci yarısında kaleme alınan Kazanskaya
den ve Kazan Hanlığı’nın Rus Devleti’ne ilhakından ortasında Kazan. İstoriya (Kazan Tarihi)’ya göre Kazan’ın yeri çok güzel
1552 Sonrası sonra Kazan tarihinde yeni bir dönem başladı. Ressam: Halikov, olup hayvancılığa, arıcılığa uygundur. Burada bütün yeşil-
Tatar nüfusu Müslüman Tatar şehri, Rus Ortodoks Hristiyan gele 1996 likler ve sebzeler yetişmektedir. Hayvancılık ile balıkçılık da
Kazan’ın dışına, nekleri çerçevesinde yeniden yapılandırılmaya başlan çok yaygındır. Her türlü toprak mevcuttur. Bütün Rus top-
Tatar kasabasına dı. Kazan’ın sınırları dışında Tatar kasabası kuruldu. Bu rağında güzellik, kaleler, toprak, bolluk açısından Kazan
çıkartıldı. Bu kasaba, Kazan’dan yalnızca Kaban Gölü ve Bulak Nehri gibi verimli başka bir yer yoktur. Yabancı topraklarda ise
kasaba, ile değil, ağaç duvar ve hendek ile de ayrıldı. Eski Han böyle bir yerin olup olmadığını bilmiyorum.
Kazan’dan duvar Kalesi’nin içine ise Rus idaresi yerleşti.
ve hendekle Bu dönemde şehrin durumu ile ilgili 1565–1568 kayıt
ayrıldı. kitaplarında bilgi mevcuttur. Bu kayıtları kullanan
tarihçi N. F. Kalinin, o dönemin Kazan Kremlini’nin
1552 şekl î rekonstrüksiyonunu yapmıştır. Yabancı seyyahla
Kazan’da rın gravürleri de farklı derecelerde gerçeğe yakın şekil
Blagoveşenskiy lerde XVI–XVIII. yüzyıllardaki Kazan’ın görünümünü alıyordu. 1565–1568 defter kayıtlarına göre Kazanka
Katedrali inşa içermektedir. 1555’te Kazan’a Kazan Kremlini’nin taş Nehri’nin sol kıyısında Rus askerlerinin mezarlığı bulu
edildi. duvarlarının inşaatı için 200 duvarcı, taş kırıcı, taşçı nuyordu. Rus askerî valilerinin karargâhları da burday
gönderildi. 1556–1564 yılları arasında kalenin kuzey ve dı. Tezitskiy hendeği korundu. Ancak hendeğin kuzey
1556 güney kesimlerinde beyaz taştan duvarlar yapıldı, han tarafındaki taş duvar yeniden yapılamadı. Tezitskiy
Kazan Kremlini kalesinin kuleleri yeniden inşa edildi. Rus geleneklerine kale hendeğinin yanı sıra Kremlin’de Sergievskiy
içerisinde Spaso- göre bazı Tatar kulelerinin yerine kiliseler yapıldı, kule (Preobrajenskiy) Kapısı’nın yakınlarında hanlık dönemi
Preobrajenskiy lerin adları değiştirildi. Nur Ali Kulesi — Nikolskaya iç savunma sisteminden yalnızca eski hendek kaldı.
Manastırı inşa (Nikolaevskaya, daha sonra Taynitskaya); Elabuga Kazansko- Spaskie Kapısı’nın önünde de çok derin bir hendek
edildi. Kulesi — Voskresenskaya (İsa’nın Göğe Yükselişi Bogoroditskiy vardı.
Kilisesi ile birlikte); Sboylivaya Kulesi — Dmitrievskaya Kadın Manastırı. XVI. yüzyılın ikinci yarısında Kremlin topraklarında
XVI. yüzyılın (Dmitriy Solunskiy Kilisesi ile birlikte); Tümen Kulesi — Gravür. XVI. Bolşaya (Büyük) ve Sergievskaya gibi sokaklar ile çok
ikinci yarısı Sergievskaya (Preobrajenskiy Kilisesi ile birlikte) ; Han yüzyılın sonu sayıda ara sokak vardı. 1566’da SpasoPreobrajenskiy
Kazan’ın eski
banliyösü Taş ve kilden
genişletildi, ağaç yapılan gülleler,
duvar ve kulelerle 1552
çevrildi ve buraya
Ruslar
yerleştirildi.
1579
Kazan’daki
yangından sonra
Mucizeler Yaratan
Kazan İkonu elde
edildi.
Spasskaya Kulesi IV. İvan ve
Güneybatı kulesi Metropolit Makariy
Preobrajenskaya geçiş kulesi tarafından
Çok taraflı kule piskoposluğun
İsimsiz yuvarlak kule tesisi. XVI. yüzyıl
Kuzeybatı yuvarlak kule kroniği
Taynitskaya geçiş kulesi
Kuzey yuvarlak kule
Voskresenskaya geçiş kulesi
Doğu yuvarlak kule
Dmitrievskaya geçiş kulesi
Konsistorskaya yuvarlak kule
Güneydoğu köşe kule
Askerî depo
Ziyaret yerleri
Kilise meclisi
Piskoposluk Sarayı
Blagoveşenskiy Kilisesi
İktisadî hizmetler
Süyümbike Minaresi
Saray Kilisesi
Hükümdar Sarayı
Hapishane
Topçular Sarayı
Kışlalar
Kiliseye ait bina
Kipriyan ve Ustin Kilisesi
Spaso-Preobrajenskiy Manastırı’nın
ibadethanesi
Papazların kaldığı bina
Zvenigorod Ulusu
XV–XVI. yüzyıllarda Moskova’nın Tatar hanlıklarıyla olan münasebetleri tari-
hinde Kasım kadar Moskova yakınlarındaki bir başka yurt daha önemli rol
oynadı. Bu yurt, Zvenigorod Yurdu idi. 1446’da Uluğ Muhammed’in oğlu Kasım
ilk başta buraya yerleşti. 1452’de ise o, Kasım Hanlığı’nı kurdu. 1492’de Türk
Sultanı ile ticaret anlaşması yaptıktan sonra III. İvan, Zvenigorod şehrini Kırım
hanının oğlu Abdullatif’e verdi. O da şehri 1497’ye kadar elinde bulundurdu.
Kazan ve Astarhan hanlıkları ele geçirilirken Zvenigorod, han tahtlarına çıkartı- Boynuz, gümüş,
labilecek Moskova yanlısı adayların karargâhı ile tahttan indirilen hanların bakır ve altın
“sürgün yeri” olarak kullanıldı. 1552’de Zvenigorod, Astarhan Hanı Derviş kaplamadan
Ali’nin (1537–1540) eline geçti. 1554’te o, Moskova tarafından Astarhan tahtın- yapılan barutluk.
dan uzaklaştırılan Kırım yanlısı Yamgurçı’nın yerine çıkartıldı. Aynı sene XVII. yüzyıl
Zvenigorod’da yeni bir hâkim ortaya çıkıyor. Bu da 1552’de IV. İvan tarafından
kağanlık tahtından indirilen Yadkar’dan başkası değildir. O, Simeon Kasaeviç
adıyla vaftiz edildi ve Zvenigorod şehrini ölümüne (1565) kadar elinde bulundur-
du. 1569’da Astarhan hanının oğlu Murtaza Ali geldi. Mihail Kaybuloviç adıyla
vaftiz edilen Murtaza Ali’yi Moskova, Kırım ile Astarhan için verdiği mücadelede
kullanmak istiyordu. Hanın bundan sonraki süreçteki kaderi belli değildir.
“Zvenigorod Ulusu”nun tarihi onunla sona ermektedir.
XVI. yüzyılda
Zvenigorod.
Rekonstrüksiyon:
D. P. Suhov
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
H i z m e t l i Ta t a r l a r 306–307
Rus ve Tatar
Tatar kıyafeti tipleri.
giyen Knez Batı Avrupa
V. N. Yusupov. gravürü, XVII.
Ressam: A. J. Gro, yüzyıl
1809
Ali’nin babası Şeyh Avliyar’ın Büyük Ordalı Tatarları ne dair büyük ölçüde temelsiz görüşler hâkimdi.
olduğunu tahmin edebiliriz. Şigaleevler (Şigaleyler) ise Tatarlardan daha çok cephedeki çevirme harekâtı,
daha çok Kazan Tatarları idi. Kaybuloviçlerin (Budali, keşif ve köy hizmetlerinde istifade ettiler. Yine onları
Mustafa Ali, Arslan Ali ve Sayın Bulat) birliği ise göçebe ve Kazanlıların doğu ve güney yönlerinde soy
Kasım’da kalmadı. Bunun sebebi belki de son kardeş gun seferlerine karşı set birlikleri olarak kullandılar. Bu
Arslan Ali’nin Ruza şehrine sahip olması ve Tatarların tür birlikler, başta mahkeme ve çarın gönderdiği maa
burada karargâh kurmasıdır. şın dağıtımı gibi konularda belirli bir özerkliğe sahipti.
Şehzadelerin çoğu Rusya’ya Nogay Ordası üzerinden Ancak zamanla Tatarlar, bu imtiyazlarını kaybetmeye
ulaştı. Bundan dolayı hizmetli Tatarların arasında başladılar ve devlet, onların hepsini herkesin uyduğu
Nogayların sayısı fazladır. Nogay mirzaları 1560’lı yıl kanunlara tâbi tuttu.
lardan itibaren Rusya’ya gelmeye başladılar (1561’de
Moskova Çarı’nın hizmetine girmek üzere Tahtar İbn Kazan’ın Ele Geçirilişinden Sonra
Urazlı Mirza 70 adamıyla birlikte Nogay Ordası’ndan Hizmetli Kazan Tatarları
ayrıldı).
KuguşevEnikeevTeneşev (Tenişev) knezlerinin de IV. İvan’ın birlikleri Kazan Hanlığı’nı ele geçirdikten
yerli Mordva knezlerinin soyuna dayandıkları tahmin ve topraklarını da Rus Devleti’nin sınırları içerisine
edilebilir. Moskova, onların unvanını yok etti, yerli dâhil ettikten sonra yeni iktidar, zapt edilen bölgede
halktan toplanan yasağı onların kullanımına verdi. güvenli bir dayanağa sahip olmak istedi. Bu husus,
Daha sonraki tarihlerde Temnikov şehrindeki meyha Moskova’nın eski hanlığın üst sınıf feodallerine karşı
nenin gelirleri de bu aileye verildi, ancak karşılığında izlediği siyaseti belirledi. Eski bir tecrübeden yararla
nılmaya çalışıldı. Birçok Tatar feodali daha XV–XVI.
Tatar kıyafeti yüzyılın ilk yarısında Moskova’ya gelip yerleşmiş ve
giyen atlı asker. Rus Hükümeti’ne 1552 seferi de dâhil olmak üzere
XIX. yüzyıl Kazan’a karşı düzenlenen seferlerde organizasyon işle
gravürü rinde yardım etmişlerdi.
Bu Tatarların bir kısmı, Kazan Hanlığı ele geçirildik
ten hemen sonra toprakla ödüllendirildi. İsyancıların
muhalefetini bastırma sürecine katılan Tatar feodalle
rine de malikâneler verildi. Bölgede hizmetli insanlar
sınıfı oluşmaya başladı. Kazan topraklarındaki hizmetli
Tatarlar tercüman, kâtip, elçi olarak görev yaptılar.
Livonya Savaşı da dâhil olmak üzere askerî seferlere
katıldılar, Rus Devleti’nin sınırını korudular. Hizmetleri
karşılığında da malikânelerin yanı sıra nakit para ve
ekmek ile ödüllendirildiler. Bunun dışında onlara tica Rus süvari.
ret ve zanaat alanlarında birtakım imtiyazlar tanındı. Batı Avrupa
Yeni iktidara sadakatini ispatlayan hizmetli Kazan gravürü. XVI.
Tatarlarının küçük bir kısmı, Korkunç İvan’dan Kazan yüzyıl
yakınlarında bir mahalle kurma izni aldılar. Bu mahalle
Tatar Mahallesi ya da Eski Tatar Mahallesi olarak bilin
mektedir. Burası, şehirden Kaban Gölü ile ayrılan
bataklık bir yer olup şehir duvarının hemen arkasında
bulunuyordu. 1560 yılı kayıtlarında göre Tatar
Mahallesi’nde yaklaşık 150 hane mevcuttu. Bunlar,
Kazan’ın bir zamanlar kalabalık nüfusundan geriye
kalanlardı. Ancak bu mahallede bile Tatarlar, kendi
yönetimlerine sahip olamıyorlardı. Mahallenin idaresi
buraya özel olarak görevlendirilen Rus memurlarının
elindeydi.
1602–1603 kayıtlarına göre dönemin hizmetli
Tatarları arasında sahip oldukları toprakların büyüklü
ğüne göre birkaç feodal grup mevcuttu. Bunlar arasın
da 100’den fazla çeyrek sürülü toprağı (yaklaşık 50 hek
tar) elinde bulunduran büyük toprak sahipleri de vardı.
Çoğu ise küçük toprak sahipleriydi. Hizmetli Tatarlar
genel olarak Rus iktidarının Kazan bölgesinde güvenilir güvenilmiyordu. Tatar silahlı birliklerinin yanında her
dayanağı konumundaydı. zaman Rus hizmetlilerinden birileri bulunuyordu.
Askerî hizmetin yanı sıra hizmetli Tatarlar, XVII. yüz
XVII. Yüzyılda Hizmetli Tatarların Durumunda yılda idarî ve diğer işlerde de görev yapmaya başladı
Değişiklikler lar. Bunların birçoğu eskiden olduğu gibi farklı müesse
selerde tercüman ve kâtip olarak çalıştılar. Bazıları ise
Eski Kazan Hanlığı topraklarında hizmetli Tatarlar diplomatik misyonlarla yurt dışına gönderildiler. XVII.
grubu büyük oranda yasaklı insanlardan oluştu. yüzyılda Tatarca, Rusya’nın Doğu devletleriyle diplo
Yukarıda belirtildiği gibi yeni iktidarın hizmetinde olan matik münasebetlerinde resmî dil olarak kullanıldı.
Tatarlar, kanunların koruması altında olup gerek nakit Rus çarları İran, Hindistan ve Orta Asya ülkeleriyle
gerekse de iaşe ve toprakla ödüllendiriliyorlardı. yazışmaları neredeyse yalnızca Tatarca yapıyorlardı.
Hizmetli insanların malikâneleri, şartlı topraklardı. Tatarları devlet hizmetine alarak ve onlara topraklar
Bunlar satılmaz, değiştirilemez ve miras bırakılamazdı. vererek Çarlık Hükümeti, yalnızca diplomatik ve aske
rîstratejik amaçlar gütmüyordu. Hükümet ayrıca
Fakirleşen hizmetli Tatarlar eskisi gibi mirza ve bey olarak başta Osmanlı ve Kırım Hanlığı olmak üzere komşu
adlandırılabiliyorlardı. Ancak ekonomik durumları itibarıy- Müslüman devletlerle de arasını bozmak istemiyordu.
la sıradan çiftçiydiler. Halk arasında fakirleşen hizmetlilere, Ayrıca hizmetli Tatarlar, askerî açıdan çok iyi eğitilmiş
“çabatalı mirzalar” (çabata: huş kabuğundan yapılma ipten hazır askerî güçtü. Onlardan ordu içerisinde istifade
örülü pabuçlar) deniliyordu. edilmesi de devlete pahalıya mal olmuyordu.
Sosyopolitik düşünceler de bu süreçte önemli rol
oynadı. İktidar, Tatarların bir kısmını kullanarak onları
Hizmetli Tatar, sefer sırasında öldüğünde onun malikâ kendi taraftarı hâline getirdi. Bu da Tatar toplumunu
nesinin illa da mirasçısına kalacağı şartı yoktu. Bu top zayıflattı ve aralarına nifak soktu. Ayrıca devlet bu asır
rakların kaderini yalnızca iktidar belirliyordu. da bolca yaşanan halk hareketlerini bastırmak için de
Hizmetli Tatarların büyük bir kısmı, tımar birlikleri ek bir imkâna sahip oldu.
içerisinde yer alıyordu. Bu insanlar kendi evlerinde XVII. yüzyılın ilk yarısında hizmetli Tatar sınıfı çok
yaşıyorlardı. Ancak ihtiyaç duyulduğunda bunların der kalabalık ve ekonomik olarak zengindi. Şüphesiz her
kesin zenginlik seviyesi çok farklıydı. Kaynaklardan
anlaşılacağı üzere yüzyılın başında hizmetli Tatarlar
arasında 500 hektardan fazla toprağa sahip onlarca
aile vardı. Ancak çoğu, 50–100 hektar toprağa sahip
kimselerdi.
Bununla birlikte hizmetli Tatarların ekonomik duru
mu gittikçe kötüleşti. Onlar artık malikânelerini değiş
tirmek, satmak, miras bırakmak hakkına sahiptiler.
Tatar askeri. Hizmetli Tatarlar bu toprakların tam anlamıyla sahibi
Ressam: olmak isteseler de sıkça bunları işleyecek güce dahi
A. Orlovskiy sahip değillerdi. Çünkü Tatar halkı arasında malikâne
lere bağlı köylülerin sayısı fazla değildi. Rus köylülerini
satın alma hakkına ise sahip değillerdi. Bundan dolayı
onlar toprakları sürmek ve diğer işler için sıklıkla yasak
lı (vergiye tâbi) insanları kiralıyorlardı. XVII. yüzyılın
ortasına gelindiğinde de Tatarlar arasında büyük top
rak sahiplerinin sayısı iki kat azalmıştı.
Hizmetli Tatarlar yavaş yavaş topraklarını kaybettiler
ve fakirleştiler. Şüphesiz onlar arasında da zengin top
rak sahipleri kaldı. Ancak bunların sayısı çok azdı. XVIII.
yüzyılın başında Tatarlar arasında ortak çıkarlara sahip
olan tek hizmetli sınıf neredeyse tamamen parçalandı.
hal iyi teçhizatlandırılmış askerleriyle sefere çıkmaları Bunun sebepleri nelerdi? Rusya’da mutlak monarşi
gerekiyordu (Rus büyük çiftlik sahiplerinin de atları, oluşup devlet sağlamlaştıkça ve devletin sınırları
silahları ve askerleriyle birlikte hazır bulunmaları gere Doğu’ya doğru genişledikçe hizmetli Tatarların orduya
kiyordu). Sefer boyunca ihtiyaç duyulacak iaşe ile at katılmalarına olan ihtiyaç gittikçe azaldı. Bu durumda
yemini de yanlarına almak zorundaydılar. hükümet, bu sınıfa malikânelerinin yönetimini yasak
Tatar süvari birliği, devleti göçebelerin saldırıların layarak topraklarının küçülmesini de sağlamış oldu.
dan korumak için devletin sınırına yerleştiriliyordu. Neticede hizmetli Tatarların çoğu, topraktan kopup
XVII. yüzyılda hizmetli Kazan Tatarları, Rus ordularının ticaretle uğraşmaya başladı, din adamı ve sıradan
Lehistan ve Kırım Tatarlarına karşı düzenledikleri yasaklı toprak işçisi oldu.
bütün seferlere katıldılar. 1651’de onlar, Rus ordusun
daki askerlerin % 6.5’ini oluşturuyorlardı. Sayıları ise
9.113 atlı askerdi. Ancak yine de kendilerine tam olarak
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Kasım Hanlığı 308–309
Kasım Hanlığı
Hanlığın Kuruluşu ve Statüsü Kasım şehrinin
planı
Kasım Hanlığı, XV. yüzyılın ortasında Altın Orda içeri
sinde Meşerskiy Ulusu’nun temelinde kuruldu. Bu han
lık, aşama aşama dönüşüme uğrayarak XVI. yüzyılın
ortasına kadar (resmiyette 1680 yılına kadar) varlığını
sürdürdü. İşte bu tarihte hanlığın Rus Devleti’nin idarî
bölgesel yapısı içerisinde “eriyip yok olma” süreci baş
ladı. Kasım Hanlığı veya Meşerskiy Yurdu’nun statüsü Oka Nehri
meselesi ise hâlâ tartışılan konulardandır.
Bu etnopolitik yapının özgünlüğüne rağmen bu
hanlığı, başta Kazan Hanlığı olmak üzere Altın
Orda’nın diğer mirasçılarıyla aynı safa koymak müm
Wilhelm
Blau’nun Asya
Haritası. 1617
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
316–317
Flaman Haritacı
N. Hondius’un
Sibirya (Tatar
Diyarı) Haritası.
Amsterdan, 1606
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Po l o n y a L i t v a n y a Ta t a r l a r ı 318–319
Polonya-Litvanya Tatarları
Litvanya’ya Tatar Göçünün Tarihi
Varşova
Muharebesi.
Lipkaların
İsveçlilerle savaşı,
29 Temmuz 1656.
Ressam:
İ. F. Lempke, 1684
Litvanya Lipka
Tatarı,
XVII. yüzyıl.
Rekonstrüksiyon:
M. V. Gorelik
Bezekle süslü
kitap kabı. XVIII.
yüzyılın ilk yarısı Falda kullanılan
koyunun kürek
kemiği
Hollandalı
Meşhur Haritacı
Joan Blaeu’nun
Sibirya, “Tatar
Diyarı veya
Büyük Han’ın
İmparatorlu-
ğu”nun Haritası,
1650. Amsterdam
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
324–325
Carolum
Allard’ın Asya
Haritası. Yaklaşık
1696, Amsterdam
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XVII. Yüzyılda Kazan İli 326–327
XVII. Yüzyılda Kazan İli
XVII. yüzyıl, Rus Devleti’nin tarihinde “İsyanlar Asrı” mesi, mülklerinin soyulması ve köylerinin yakılması
olarak kabul edilmektedir. Asrın başındaki fetret devri, emredildi.
yüzyılın ortasındaki şehir ayaklanmaları ve 1670’teki Ocak 1609’da etnik açıdan çok renkli yapıya sahip
Köylü İsyanı, bu asrın önemli dönemeçleriydi. Bütün bu isyancılar birliği, Sviyajesk’daki çatışmayı kaybetti.
olaylarda Kazan İli de önemli rol oynadı. İsyanın merkezi, bir süreliğine Vyatsk bölgesindeki
Yaransk şehri oldu. İsyancılar yeniden Sviyajesk’a yürü
XVII. Yüzyılın Başında Bölgedeki Köylü Hareketi meye hazırlandılar. İsyancıların liderlerinden biri de
Tatar kökenli Can Ali (Enaley Şugurov) idi. Mart
Köylülerin hareketi daha yüzyılın başında vuku 1609’da F. İ. Şeremetev’in birlikleri Sviyajesk yakınla
buldu. Bunların Kazan ilindeki sebepleri ve özellikleri rındaki Burundukovo köyü yakınlarında isyancıları bir
nelerdi? Feodallerin artan baskısının yanı sıra bölgede kez daha mağlup ettiler. Bundan dolayı hareket, belli
gayri Rus halka karşı (Kazan ilinde farklı milletler yaşı bir süreliğine etkisini kaybetti.
yordu) Hristiyanlaştırma siyaseti uygulanıyordu. Kaldı 1609 yılının sonbaharında ise köylü hareketi yeniden
canlandı. Eskiden olduğu gibi şimdi
Yalancı Dmitriy. Marina Mnişek. de isyanın merkezi Vyatsk ili ile
F. Snyadetskiy’in F. Snyadetskiy’in İdil’in sağ kıyısındaki ilçelerdi.
gravürü. XVII. gravürü. XVII. Kotelniç şehri ele geçirildi,
yüzyılın başı yüzyılın başı Sviyajesk yeniden kuşatıldı.
Hükümet uzun bir süre isyanı bastı
ramadı, çünkü ülkenin merkezinde
de Karışıklık Dönemi (Smutnoe
Vremya) dolayısıyla siyasî durum
çok karmaşıktı. Nitekim 1609 yılının
sonbaharında Lehistan Kralı
Rusya’ya savaş ilân etti, II.
Ljedmitriy (II. Yalancı Dmitriy), Çar
Çar Aleksey Vasiliy Şuyskiy’e karşı mücadelesini
Mihayloviç’in
Kazan Valisi ki Tatarlar arasında bağımsız devletlerine yeniden
Knez A. A. kavuşma fikri de hâlâ mevcuttu. Burada yaşayan Rus
Golitsin’e köylülerinin (Bunların çoğu Rusya’nın merkezî bölgele
gönderdiği mekt- rindeki feodallerden buraya kaçmıştı) sosyal çıkarları,
up. Mektupta bölgenin yerli halkının istekleriyle uyuşuyordu.
validen Kazan ve XVII. yüzyılın başında Tatar halkının mücadelesi,
çevresinde ilaç mill îbağımsızlık karakteri de taşıyor ve böylece en
üretimi için başta mill î ve dinî baskıya karşı çıkılmaya çalışılıyordu.
karahardal Harekete yalnızca bölgenin işçi sınıfı (Tatarlar ve diğer
otunun milletlerin temsilcileri) değil topraklarına el konulan ve
toplanması onları geri almak isteyen feodallerin bir kısmı da katıldı.
isteniyordu. 17 Ancak XVII. yüzyıl başındaki harekette mill î birlik
Mayıs 1672 yoktu ve hükümet, halkları sosyal göstergelere göre
ayırmayı başardı. Bundan dolayı bir
çok hizmetli Tatarla yasaklı insanlar,
köylü isyanların bastırılmasına katıl
dı. Bunun karşılığında da topraklar
da dâhil olmak üzere büyük hediye
ler aldılar.
Orta İdil Boyu’nda toplu hareket
ler, 1606 yılının ortasında başladı.
Özellikle İdil’in sağ kıyısındaki böl A. Oleariy'e göre devam ettirdi, çok geçmeden ise Leh birlikleri
gelerin köy halkı aktif hareketlerde İdil boyundaki Moskova’yı kuşatıp ele geçirdiler. Ancak yine de Orta
bulundu. Çuvaş, Rus, Tatar ve Mari şehirlerin İdil bölgesindeki isyanlar, sonbahar 1610’a gelindiğin
köylülerinin birlikleri Sviyajesk, görünümü: de bastırılmıştı.
Alatır, Arzamas, Çeboksarı, Kurmış Samara 1615 yılının sonbaharında Kazan bölgesinde yeni
ve diğer şehirleri kuşattılar. Bu hareketlenmeler oldu. Çok geçmeden de bunlar gerçek
şehirlerin halkı da zaman zaman
isyancıların tarafında yer aldı. 1606 Karışıklık Döneminde “Kazan Devleti”
yılının sonunda sıra, Vyatsk bölgesi Yaklaşık 1610’da Kazan’da iktidarı, siyasî maceracı kâtip Nikanor Şulgin ele
ne geldi. geçirdi. Rus kökenli Kazanlı feodallerin bir kısmının çıkarlarını savunan Şulgin,
Çarlık Hükümeti ancak 1608 yılı Orta İdil’de Moskova’dan bağımsız bir Hristiyan devletinin kuruluş fikrini orta-
na gelindiğinde söz konusu toplu ya attı. N. Şulgin’in faaliyetleri neticesinde Kazanlılar, Leh işgalcilerle mücadele
isyanları bastırabildi. Kazan bölge için Moskova’ya giden halk birliklerine katılmadılar.
sine, boyar F. İ. Şeremetyev başkan Şulgin’in “Kazan Devleti’ni kurma projesi, Tatarlar da dâhil olmak üzere bölge
lığında büyük bir ordu gönderildi. halkı arasında destek görmedi. Hatta tam tersine Tatar birliklerinin komutanla-
Ancak bu ordu dahi uzun süre isyan rından biri olan Lukyan Myasnoy ile onunla birlikte yaklaşık 20 knez ile mirza
cılarla baş edemedi. Ordu bir yerde Şulgin’e itaat etmeyi kabul etmedi ve Lehlilere karşı mücadele veren Kuzma
galip geldiğinde isyan bir başka Minin ile Dmitriy Pojarskiy’in ordusuna katıldılar. 1613’te Moskova’da Zemskiy
yerde daha patlak veriyordu. Sobor (Kurultay)’da Mihail Fedoroviç Romanov, Rus çarı olarak seçildi
F. İ. Şeremetyev yerli valilere (İlginçtir ki, Romanov’un çar seçildiğine dair onay belgesini İşek Bey ile Aükay
bütün köylerde Tatarlarla Çeremis Mirza da dâhil olmak üzere sekiz Tatar hizmetlisi de imzaladı.) Nikanor Şulgin,
lerin çara biatlarının ve ömür yeni çara biat etmeyi reddetti, ancak çok geçmeden ihanet suçundan dolayı yaka-
boyunca çara itaatlerini sağlama lanarak Sibirya’ya gönderildi.
larını istedi. Biat etmeyen yerlere
ise asker gönderilmesi, Çeremis
lerle Tatarların öldürülmesi, onla
rın eşleriyle çocuklarının esir edil
isyana dönüştü. Bu isyanın başında Tihvinskaya
Can Ali vardı. Ayaklanmanın sebebi Bogomater ikonu,
ise devletin “1/5 para” adlı vergiyi XVII. yüzyılın ilk
toplamaya başlamasıdır. Bölge çeyreği
halkı, taşınmaz mal ve gelirlerinin
1/5’ini vergi olarak devlete verme
liydi. Birçok itiraz dilekçesine rağ
men bu vergi toplanmaya devam bağlıydı. Zamanla yasaklı köylüler
edildi ve 1616 yılının başına gelindi arasında madd î farklılıklar ve sınıflar
ğinde isyan, bütün Kazan iline yayıl oluşmaya başladı. Evlerin bir kısmı,
mıştı. İsyancılar Sarapul, Arzamas, daha iyi ve daha fazla toprak, hay
Murom, Sviyajesk, Kazan çevresini van ve iş aletlerine sahipken, köylü
kuşattılar. Harekete hizmetli ve lerin bir kısmı da tam tersine fakir
yasaklı Tatarlar, Çuvaşlar, Mariler, leşmeye, daha şanslı ve zengin köy
Altın, gümüş, Udmurtlar ve Başkurtlar katıldı. Ancak hükümet güçle deşlerinin kölesi olmaya başladı.
renkli taşlardan rinin üstünlüğü ve hizmetli Tatarların bir kısmının hükü XVII. yüzyılda yasaklı insanların
yapılan düğmeler. metin tarafında yer alması sebebiyle isyan, kanlı bir topraklarına Rus feodalleri, kilise ile
XVII–XVIII. şekilde bastırıldı. Çağdaşların ifadesine göre “savaştan manastırlar, hizmetli insanlar gibi
yüzyıllar dolayı evler boşaldı”, “ekilebilir topraklar ormana dönüş grupların “saldırısı” devam etti. Bu
tü.” Can Ali yakalandı ve Kazan’da idam edildi. da büyük ölçüde devam eden böl
Karışıklık Dönemi’nin bir parçası hâline gelen köylü genin kolonileştirilmesi süreci ile
hareketi, böylece bastırılmış oldu. 1613’te Zemskiy açıklanmaktadır. XVII. yüzyılda
Sobor’da Mihail Romanov’un çar seçilmesiyle birlikte burada büyük topraklara sahip 20
“Karışıklık Dönemi” sona erdi. Ancak köylülerin tepkisi manastır kuruldu. Bunun dışında
ne ve aktif faaliyetlerine yol açan sebepler, yok olmadı. kilise, saray, feodal, tımar toprakla
Daha sonra “İsyanlar Asrı” dönemi başlayacak ve 70’li rı uygulaması gelişmeye devam
yılların başında İdil Boyu, yeniden büyük halk ayaklan etti. Bu da sürülmüş tarla ve diğer
masının yaşandığı bir coğrafya olacaktır.
A. Oleariy’in İdil
Haritası.
1630’lu yıllar
XVII. Yüzyılda Kazan Kazan Kremlini.
Ressam:
K. Çebotarev,
1920
Eski Topraklar.
Ressam:
F. Halikov, 2004
Kremlin’de de rekonstrüksiyon işleri yapıldı. menfezi olan üçer beşer askerî balkonu vardı.
Kremlin’in ağaçtan duvarlarının yerini kırmızı kerpiçler Blagoveşenskiy Katedrali’nin yanına çan kulesi dikildi.
aldı. Boşluklara ve kerpiç aralarına ise kireç sütüyle XVII. yüzyılda Kazan’da kerpiçten devlet binaları
beyaz taşlar yerleştirildi. Beyaz taşlı kuzey ve güney yapılmaya başlandı. 1695’te avlusunda Aleksey Çelo
kulelerin arasını birleştiren bu duvar, Kazan Kremlini’ni vek Bojiy Kilisesi olan kapalı çarşı inşa edildi. Bu kilise,
güçlü bir kaleye dönüştürdü. Kalenin duvarlarının peri 1634’te inşa edilen Kapalı Çarşı Kilisesi’nin yerine yapıl
metresi, yaklaşık 1.500 metre, kalınlığı 4–6 metre, yük dı. Yine Çestnıe Dreva Kresta Gospodnya Kilisesi de bu
sekliği 6–8 metre idi. Duvarların üstünden ve 0.7–1.2 tarihlerde inşa edildi. XVII. yüzyılın ikinci yarısında
metre kalınlığı olan parapet duvarının arkasından Sredniy Kaban Nehri Gölü’nün batı kıyısında Kazan pis
genişliği 3–5 metre olan korunaklı bir yol yapıldı. Söz koposlarının şehrin dışında bulunan konağı (daha sonra
konusu yolun üstündeki iki tarafa meyilli çatı, ağaç Voskresenskiy Manastırı) kuruldu.
direklerle destekleniyordu. Duvarlarla aynı zamanda
ağaç kuleler de taş kulelerle değiştirildi. Dört kenarlı
kulelerden beşinden (Spasskaya, Preobrajenskaya,
Nikolskaya, Voskresenskaya, Dmitrievskaya) geçişler
mümkündü. Diğerlerinden (YugoZapadnaya, Yugo
Vostoçnaya, Bezımyannaya, Severnaya, Severo
Vostoçnaya, Konsistorskaya, Mnogogrannaya) ise
geçişler mümkün değildi. Bu kulelerin her birinin ateş
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
332–333
Fransız Kralının
Sıradan
Coğrafyacısı Olan
S. Sanson’un
1692 Tarihli
Atlası’ndaki
“Büyük Moskova
Knezliği ve Beyaz
Rus Çarının
Devleti”nin
Haritası
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
334–335
F. de Vitt’ın XVIII.
Yüzyılın Başında
Amsterdam’da
Basılan “Büyük
Tatar Diyarı,
Büyük Moğol
İmparatorluğu,
Japonya ve Çin
Haritası”
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XVIII. Yüzyılda Kazan İli 336–337
XVIII. Yüzyılda Kazan İli
XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Rusya’da (1721’den iti
baren Rusya İmparatorluğu) I. Petro’nun faaliyetleri ile
bağlantılı olarak reformlar gerçekleştirildi. Reformlar
devlet yönetimi, askeriye, sanayi, ticaret, eğitim ve
hayatın sosyal alanını kapsadı. Bu reformlar, ülke tari
hinde ilk modernleşme denemesiydi. Petro’nun bütün
reformları, Kazan İli’ni ve bölgenin çok uluslu nüfusu
nun hayatını da etkiledi. I. Petro döne-
XVIII. yüzyılda ülke ekonomisinde de büyük değişik mindeki 10
likler yaşandı. Sanayi gelişimi hızlandı. XVIII. yüzyılın Ruble. 1716
ikinci yarısında Kapitalist düzen oluşmaya başladı. İç ve
dış ticaret de çok gelişti. Feodalserflik düzen yavaş
yavaş bozulmaya başladı. Köy ekonomisinde büyük
değişiklikler yaşanmasa da sanayi ve ticarette aynen
ülke genelinde olduğu gibi kökten değişiklikler meyda 1724’te devlet köylüleri sınıfına Kazan Vilayeti’nin
na geldi. yasaklı insanları da dâhil oldu. Bu tarihten itibaren
onlar, yasaklı olarak adlandırılamıyorlardı. Ancak
Kazan Vilayeti’nin Kuruluşu adlandırma daha uzun süre kullanılmaya devam etti.
Eski yasaklılar da kişi başına toplanan vergiyi ödemeye
XVII. yüzyılın sonlarına gelindiğinde eski merkezî ve başladılar. Devlet köylülerinin büyük bir kısmını Tatar,
yerel yönetim sisteminin artık köh Çuvaş, Mari, Mordva ve Udmurtlar ile kısmen Ruslar
neleştiği anlaşıldı. I. Petro, ülkenin oluşturdu. Bunların hepsinin omuzlarındaki yük böyle
devlet yönetim sistemini yenileme ce artmış oldu.
ye çalıştı. 1708–1710 yıllarındaki Kişi başına toplanan verginin yanı sıra Kazan
idarî reformlar çerçevesinde ülke Vilayeti’nin köylüleri yerli vergiler de ödüyordu.
sekiz vilayete bölündü ve her birinin Sulama kanalı, demirhâne, değirmen, hamam ve geçit
başına vali (gubernator) getirildi. lerden de önemli miktarda vergi toplanıyordu.
Kazan idarî birimi de dâhil olmak Tatarlardan ayrıca evlilik vergisi (25 kopeyk) alınıyordu.
üzere bu güne kadar mevcut olan Bunun dışında köylülerin çok sayıda yükümlülüğü
bütün idarî birimler kaldırıldı. vardı. Bunlar inşaatta çalışmak, birliklerin mola için
Yeni idarî sistem çerçevesinde yerleştirilmesini sağlamak, askerî hizmetlerini yerine
1708’de Kazan Vilayeti kuruldu. Eski getirmek vs. zorundaydılar. Kazan Vilayeti’nin binlerce
Kazan, Astarhan ve Sibirya hanlıkla köylüsü, şehir, liman ve kale inşaatında çalıştırıldı.
rın topraklarının büyük bir kısmı, bu XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Kazan Vilayeti’ndeki ver
vilayetin sınırları içerisinde yer aldı. giye tâbi halkın durumu kötüleşti. Bunun neticesinde
Çok geçmeden vilayetin sınırları, çok sayıda köylü bulundukları yeri terk ederek Başkurt
Astarhan (1717) ve Nijegorodsk topraklarına, Orenburg iline ve Kama Ötesi’ndeki istih
(1719) vilayetlerinin oluşturulmasıy kâm hattına göç ettiler. 1716’da yasaklı köylülerin
la küçüldü. Kazan Vilayeti önce voy 47.000 hanesinden yaklaşık 20.000’i boştu.
vodalıklara (il valiliklerine), 1719’dan
itibaren ise illere bölündü. XVIII. Fabrikaların Açılması
yüzyılın başlarında vilayetin toplam
Kazan nüfusu, yaklaşık 590.000’di. Petro reformları döneminde ülkedeki fabrikaların
Vilayeti’nin Kazan Vilayeti diğer vilayetlerin de yaptığı gibi ordu, sayısı hızla arttı. Çeyrek asır içerisinde onların sayısı 6.5
Arması, 1913 filo ve diplomatik bakanlıkların masraflarının karşılan kat arttı. Fabrikaları genellikle devlet inşa ediyor ve
ması için kendi bütçesinden pay ayırmalıydı. Kazan böylece ordu ve filonun gittikçe artan ihtiyacını karşı
valisi ve diğer valiler sınırsız idarî, adl î ve mal î yetkiye lamaya çalışıyordu. XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Kazan
sahip olup çok karmaşık bir bürokrasi sistemini uygulu Vilayeti’nde ağır sanayi de gelişmeye başladı. Ağır
yorlardı. Vergilerin toplanması, mahkeme, askere alın sanayi de devletin kontrolündeydi.
malar da valinin görevleri arasındaydı. Başkomutan Tatar kadını. 1714’te I. Petro’nun yün fabrikalarının kuruluşuna
olarak vilayetin sınırları içerisinde yer alan askerî birlik Kornel de dair emri çerçevesinde Kazan Yün Fabrikası kuruldu. Bu
ler de ona itaat ediyorlardı. Bruin’in fabrika ordu için çuha üretti. “Çuha işinin başlatılması”
resminden kopya, için Moskova’dan Kazan’a Yarbay Afanasiy Gruzintsev
Vergi Reformu. Devlet Köylüleri XVIII. yüzyılın gönderildi. 1719’da fabrikada artık 200’den fazla kişi
başı çalışıyordu. Ancak üretilen ürünün kalitesi pek iyi değil
I.Petro döneminde başlatılan muazzam inşaat faali di. Fabrikanın yerel yönetimin kont
yetleri, daimî ordu ve filonun bulundurulması ile sana rolüne devredilmesi de işleri düzelt
yinin gelişimi, hazinenin daima dolu olmasını gerektiri medi. 1722’de Kazan’ı ziyaret eden
yordu. Bu amaçla dolaylı vergilerle birtakım devlet Petro buna bizzat şahit oldu. İki yıl
tekeli yürürlüğe girdi. Ancak yine de hazine yetersiz sonra fabrika Kazanlı tüccar ve iş
kalıyordu. 1718–1724 yıllarında hükümet, nüfus sayımı adamı İ. Mihlyaev ile B. Puşnikov, O.
gerçekleştirdi ve bu sayımdan sonra hane başına top Tverdışev, M. İvanov ve V.
lanan vergi, kişi başına toplanmaya başlandı. İzdeberskiy adlı tüccarlara devredil
Aynı tarihlerde devlet köylüleri sınıfı oluşturuldu. Bu di. 1725’te fabrikada artık 600’dan
sınıfa, feodallere ait olmayan topraklarda yaşayan fazla kişi çalışıyordu.
büyük köylüler dâhil edildi. Devlet köylüleri, Petro’nun 1718 tarihli emriyle
“hazine”ye aitti ve bundan dolayı bunlar, “hazine köy Kazan Amiralliği kuruldu.
lüleri” olarak da adlandırılıyordu. Amiralliğin en önemli görevi ise
Vergi reformu neticesinde toplanan vergi miktarı nehir ve deniz gemilerinin yapımı,
neredeyse iki kat arttı. Yeni vergi, vergiye tâbi bütün tamiri ve uzun süre boyunca saklan
sınıfların (köylüler, sanayi bölgelerinde çalışan işçiler) masıydı. Kazan, Astarhan ve
erkeklerinden (yaşlarına bakılmaksızın) alınıyordu. Yeni Nijegorod tersanelerini içeren ami
sayım yapılıncaya kadar ölenin yerine vergiyi akrabala rallikte Baltık ve Hazar filoları için
rı ya da köydaşları ödemeliydi. Devlet köylüsü ile sana bombardıman gemisi, firkateyn,
yi ve diğer işçilerden 1 Ruble 14 kopeyk, feodallere ait gulet, galyot ve hafif kürek teknesi
köylülerden ise 74 kopeyk alınıyordu. yapılıyordu. Kazanka Nehri kıyısın
Apanaevskaya I. Petro’nun 18
(Apanay) Camisi, Aralık 1708
1768–1771 tarihli fermanıyla
kurulan Kazan
Vilayeti
yanların omuzlarına yüklediler. Bunların büyük bir 3 Kasım 1713 tarihli Petro’nun fermanında şöyle denili-
kısmı, amiralliğe kaydedildiler. yordu: “Büyük Hükümdar Kazan ve Azak vilayetlerindeki
Gemi yapımının ihtiyaçlarını karşılamak için 1719’da Müslümanlara şunu emretti: Müslümanların çiftliklerin-
Kazan’da deri fabrikası kuruldu. Başta bu fabrika de Hristiyan dinine ait köylüler ve diğer çalışanlar varsa
Sukonnaya (Çuha) mahallesinde bulunuyordu. Burada bu çiftlik sahipleri yarım yıl içerisinde vaftiz olmalıdırlar.
gemi pompaları için deri, taban derisi ve ordu için tela Bunu kabul etmeyenelerin bu çiftlikleri bütün köylüleri
tin üretildi. Pompa derileri sadece Kazan ve mallarıyla birlikte ellerinden alınacak ve devlete devre-
Amiralliği’nde değil, Petersburg, Astarhan ve dilecektir.”
Arhangelsk’teki tersanelerde de kullanıldı.
Haritacı
Christoph Vogel
Tarafından
Çizilen
“Moskova
İmparatorluğu”
Haritası,
Nürnberg, 1720
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XVIII. Yüzyılda Kazan İli 340–341
emir aldılar. Hristiyanlıktan vazgeçen yeni vaftiz inşaatını yasaklayan ve valilerle diğer görevlilere yeni
olanları ise “düzelmeleri” için manastırlara gönderi vaftiz olanlardan geri İslâmiyet’e dönenlerin takip
yorlardı. Müslümanlarla yeni vaftiz olanlar da artık etmelerini” öngören yeni bir ferman çıkartıldı.
ayrı yerlere yerleştiriliyorlardı. Hristiyanlaştırma siya Fermana göre Kazan Vilayeti’nde mevcut olan cami
seti özellikle 1740–1750’li yıllarda geniş ölçüde tatbik ler yıkılacak, yenileri de inşa edilmeyecekti. Sonraki
edilmeye çalışıldı. iki yılda birkaç yeni vaftizin yaşadığı köylerde dahi
Daha 1731’de Sviyajesk’te Kazan ve Nijegorod kiliselerin inşaatını öngören yeni
Müslümanları ile diğer dinlere mensup halkları fermanlar çıkartıldı. 1749 ferma
Hristiyanlaştırmak için komisyon kuruldu. 8 yıl içeri nında ise Hristiyanlığı kabul eden
sinde bu komisyon, yaklaşık 2.000 kişiyi vaftiz etmeyi kimselerin vergileri, vaftiz olma
başardı. 1740’ta İmparatoriçe Anna İvanovna’nın yanlara yüklendi.
emriyle söz konusu misyoner müessesenin yerine İki yıl içerisinde Kazan Vilayeti’nde
Kazan, Nijegorod, Astarhan ve Voronej vilayetlerinde 418 cami yıkıldı. 1749 yangınından
ki Müslüman ve paganların sonra L. Konaşeviç, Tatar mahalle
Hristiyanlaştırılması ve yeni vaftiz sindeki nüfusun bir kısmını yeni yere,
olanların işleri ile uğraşacak bir Popovka Köyü yakınlarına göç ettir
komite oluşturuldu. Rus imparato di. Burada Yeni Tatar Mahallesi
riçenin fermanı, Hristiyanlaştırma kuruldu (Eskisi Eski Tatar Mahallesi
ve Ruslaştırmayı öngören geniş olarak adlandırılmaya başlandı).
program içeriyordu. Bu program 1752’de piskoposun raporu gereğin
hem Ortodoksluğa geçişleri hem ce “Kazan Tatarlarının izin almadan
de geçenlerin Htistiyanlık’ta kal inşa ettikleri camilerin yıkımına” dair
malarını sağlayacak önlemleri kap yeni bir ferman çıkartıldı.
sıyordu. Rusya İmparatorluğu’nun baş
Rus imparatoriçenin fermanına kentine hiç durmadan L. Konaşeviç
göre vaftiz olanlara çeşitli hediyeler başkanlığındaki komitenin gerçek
ile 50 Kopeyk’ten 1.5 Ruble’ye kadar leştirdiği zorla Hristiyanlaştırma ve
Müslümanlara uygulanan baskı ile
Elizaveta Rusya Müslümanları Dinî Nezareti İmparatoriçe ilgili şikâyetler gitti. Bu da bir sonuç verdi. 1750’de din
Petrovna adına Dinî Nezaret kurulduktan sonra ilk müftü olarak Elizaveta adamlarının toplantısında “başka dinlere mensup kim
basılan altın 50 Muhammedcan Husainov atandı. Hükümet ona o tarihte Petrovna selerin zorla Hristiyanlaştırılmaması” kararı alındı. Beş
kopeyk, 1756 çok büyük sayılabilecek yıllık 1.500 Ruble maaş ödedi. portresi. Ressam: yıl sonra L. Konaşeviç Belgorod Piskoposluğu’na gön
Müftünün yardımcıları ile Kazan Tatar mollalarına da dev- İ. P. Argunova, derildi ve 1758’de burada öldü.
let maaş ödemek zorundaydı. Dinî Nezaret’in faaliyet alanı 1780’lı yıllar Hristiyanlaştırma sürecinde başka metotlara da baş
da çok genişti. Müslüman din adamlarının tayini, onların vuruldu. Örneğin 1750’li yıllarda yeni vaftiz olanlar için
bilgi ve faaliyetlerinin kontrolü, cami inşaatı ve tamiri, birkaç okul açıldı. Daha sonra bunları Kazan’a, Eski
nikâh işleri, mülkî tartışmaların çözümü vs. nezaretin başlı- Tatar Mahallesi’ne taşıdılar. 1758’de bu okullarda oku
ca görevlerindendi. yan Çuvaş, Tatar, Mari, Mordva, Udmurt çocuklarının
sayısı 205 idi. Zamanla hükümet başka dinden olanlara
karşı uyguladığı baskıyı azalttı. 1755’te vaftiz olmayan
Tatarların göç ettirilmesi yasaklandı. 1756’da ise
İmparatoriçe Elizaveta Petrovna
para ödülü verilecekti. Vaftiz olduk Tatarlara yeniden cami inşa izni
tan sonra yasaklı Müslüman verdi.
Tatarlara bakır haç, gömlek, panto Bu alanda önemli değişiklikler II.
lon, çuhadan kaftan, şapka, eldiven, Katerina’nın hâkimiyet döneminde
çorap; Tatar mirzalarına ise gümüş (1762–1796) gerçekleşti. 1764’te
haç ile daha değerli kıyafet ve eşya çıkartılan fermana göre, yeni vaftiz
veriliyordu. Ayrıca yine yeni vaftiz olanlardan artık herkesten alınan
olanların üç yıllığına vergi ve diğer vergiler alınmayacak, onların işle
yükümlülüklerden muaf tutulacağı riyle ilgilenen komite kapatılacak ve
da ileri sürüldü. Yeni vaftiz olanlar bu kişilerin idarî yapılandırmaları
için Ortodoks dinini öğretecek kurs yeniden yapılacaktı. Buna göre vaf
ların düzenlenmesi ve Ruslarla tiz olmayan Tatarlar, vaftiz olanlar
evlenmelerin teşvik edilmesi tavsi için ödedikleri ek vergiden kurtulu
ye edildi. yordu (Bununla birlikte yeni vaftiz
Fermana göre “vaftiz işleri zorla olanların yine de vergi ödeme ve
yapılmamalı, başka dinlerde olanlar askere gitme konulardaki imtiyazla
tehdit edilmemeli, havariler gibi rı üç yıl devam etti). Bütün yeni vaf
davranılmalı, tevazu, sükûnet ve tiz olanlar haklar konusunda devlet
kibarlık ile yaklaşılmalı, böbürlenme köylülerine eşitlendi, yeni vaftiz
ve korkutma olmadan hareket edil olanlarla ilgilenen komite kapatıldı.
meli, onların başka şekilde anlama Ortodoks olmayan nüfusa uygula
Kazan Tatar larına yol gösterilmeliydi.” Kazan Tatarı. nan misyonerlik faaliyetleri ise yerli piskoposluklara
kadını. Maalesef fiiliyatta olaylar farklı şekilde gelişti ve Ressam: devredildi.
Ressam: Hristiyanlaştırma sürecinde zorlama metotlara başvu İ. G. Georgi 1773’te II. Katerina Rusya’da dinî hoşgörüye dair bir
İ. G. Georgi ruldu. Kazan ve Sviyajesk Başpiskoposu Luka kanun çıkarttı. Ülkede bütün dinler var olma hakkı elde
Konaşeviç’in, komitenin başına geçmesiyle birlikte ettiler, zorla Hristiyanlaştırmadan vazgeçildi.
Müslümanlar zorla vaftiz edilmeye ve takip edilmeye Müslümanlara camilerinin yanına okul inşa etme izni
başlandılar. verildi.
Misyonerler askerlerle birlikte gayri Rusların yaşa Rusya Müslümanlarının tarihinde 1789 yılı âdeta bir
dıkları köylere giderek köy halkını zorla nehre götürüp dönüm noktası oldu. Bu tarihte Ufa’da Rusya
vaftiz ediyorlardı. İnsanları sokaklarda yakalayarak Müslümanları Merkezî Dinî Nezareti kuruldu (1796’dan
kiliselere götürüyor, üzerilerine soğuk su boşaltıyor ve itibaren Orenburg). Nezaretin kurulmasını öngören
onları Hristiyan ilân ediyorlardı. Hristiyan ayinlerini ferman, aslında daha 22 Eylül 1788’de imzalanmıştı.
yerine getirmeyenler ise hapse atılıyor, onlara fizikî Dinî hayatlarıyla ilgili meselelerinin Müslümanların
cezalar veriliyordu. Müslümanların dinî bayram günle kendilerine verilmesi, baskı siyasetine kıyasla hüküme
rinde Ortodoks din adamları Tatar köylerinde haçlı tin daha fazla işine yaradı. Bununla birlikte dinî baskı
yürüyüşleri düzenliyorlardı. Eski Müslüman mezarlıkla ların azalması, Hristiyanlaştırmanın sona erdiği anla
rı da yıkılıyor ve buralar her türlü aşağılayıcı harekete mına gelmiyordu. Bölgedeki Tatar nüfusunun büyük bir
maruz bırakılıyordu. kısmı, hâlâ İslâm dinine mensuptu.
Saldırgan misyoner Luka’nın etkisiyle 1742’de
Rusya’nın başkentinde, “Kazan Vilayeti’nde camilerin
Kazan Vilayeti’nde Tarım sahiptiler. Aynı köyden çiftlik işçilerini de buralara işe
alıyorlardı.
Karabinalı Bölge nüfusunun büyük bir kısmı (özellikle de Rus Devlet köylüleri, vilayetin köy nüfusunun % 80’ini
askerin uzun ve olmayan halklar) köylerde yaşıyor ve eskiden olduğu oluşturuyorlardı. Bu köylülerin kişi başına düşen ortala
düz kılıcı, 1763 gibi tarımla uğraşıyorlardı. En fazla çavdar yetiştiriyor ma toprağı, 7–15 hektarı geçmiyordu. XVIII. yüzyılın
örneği lardı. Zamanla buğday, nohut, karabuğday, darı, sonunda bazı ilçelerde bu sınıfa ait toprak azlığı sorunu
Arnavut darısının yetiştirildiği alanlar da genişlemeye görülmeye başlandı. Asilzadelere ait topraklarda yaşa
başladı. Köylüler keten, kenevir ve diğer endüstriyel yan köylüler için kişi başına düşen toprak miktarı ise
bitkiler de ekmeye başladılar. Toprak, üçlü sisteme 5–7 hektar civarındaydı. En az topraklara sahip kesim
göre işleniyordu (O dönemde en yaygın ve en fazla tat ise malikâne sahiplerinin topraklarında yaşayan köylü
bik edilen sistemdi). lerdi.
XVIII. yüzyılda bütün köylülerin durumunda gerileme
yaşandı. Devlet savaş, reformlar, devlet fabrikalarının
inşası vb. masrafları köylülerin omuzlarına yükledi.
Kazan Vilayeti’nde Kilise Toprakları 1760’lı–1780’li yıllarda toprak kira vergisi neredeyse üç
1764 yılına kadar bölgede en büyük toprak ve en fazla köy- kat arttırıldı.
lüye sahip güçlerden biri de Kilise idi. Yalnızca Kazan 1760’lı yılların sonunda nüfusları yaklaşık 46.000 olan
Piskoposluğu, toplam 8.600 köylü kölenin yaşadığı yaklaşık malikâne köylüleri, bütün haklarını kaybettiler.
50 köye sahipti. XVIII. yüzyılın ilk yarısında manastır köy- Malikâne sahipleri köylülere ait toprakları gittikçe
lülerinin toplam sayısı, 80.000’i geçmişti. 1764’teki lâikleş- azalttı, onların kendilerine (malikâne sahiplerine) çalış
tirme siyaseti neticesinde manastır ve kiliselere ait malikâ-
neler, Ekonomi Bakanlığı’nın sorumluluğuna verildi.
Manastırdaki köylüler, hazinenin yönetimine geçtiler ve
“ekonomik köylüler” olarak adlandırılmaya başlandılar.
Tatar Fabrikaları sı, dülgeri vardı. Birçok köyün halkı kızak, at arabası,
XVIII. yüzyılın ikinci yarısında vilayette, sahipleri Tatar olan 39 deri fabrikası ekip biçme işlerinde kullanılan iş aletleri, kıyafet üreti
vardı. Bunların 18’i Kazan’da bulunuyordu. Köylerde bu tür müesseseler mi alanlarında ihtisaslaşmıştır. Bu ürünler yalnızca
genellikle Kazan Ötesi’nde ve Kazan İli’ne bağlı Vereski, Menger, Karaduvan, sipariş üzerine değil, pazar ve panayırlarda satılmak
Novıy Kişit köylerinde faaliyet gösteriyordu. Her birinde ortalama 15–20 kişi için de üretiliyordu.”
çalışan bu fabrikalarda cilalı deri, telatin, sahtiyan üretiliyordu. En fazla üre- XVIII. yüzyıl boyunca bölgede yeni deri, sabun, mum
tim yapan fabrikalardan biri, Kazanlı tüccar N. Bayazitov’un sahip olduğu (Mum üreten fabrikaların sahibi genellikle Rus ve Tatar
Novıy Kişit Köyü’ndeki deri fabrikasıydı. Bu fabrikanın yıllık geliri yaklaşık tüccarlardı), keten, kumaş (Dokuma fabrikaların nere
12.000 Ruble idi. deyse hepsinin sahibi Tatarlardı) fabrikaları kuruldu.
Tatarların sahip olduğu sabun fabrikalarının çoğu Kazan’ın Tatar kasabalarında Ağaç, tarım ve hayvancılık ürünlerinin işlenmesi ile
kurulmuştu. Petersburg Bilimler Akademisi üyesi ve İdil Boyu’na düzenlenen meşgul olan müesseselere, neredeyse vilayetteki
ilmî gezi heyetinin başkanı olan etnograf İ. İ. Lepehin, 1773’te bu tür fabrikala- bütün halkların temsilcileri sahipti.
rın sayısının 25 olduğunu yazmıştır. Bunlar yıllık 120.000–150.000’e kadar Tatar sanayi müesseselerin çoğu, Tatarların yoğun
sabun üretiyor ve bunları çok uzak coğrafyalara satıyorlardı. olarak yaşadıkları köylerde kuruldu. Bu tür müessese
Tatar iş adamları 14 keten, kumaş ve örtü fabrikasına sahiptiler. Tüccar İ. lerin sahipleri ücretli iş gücü çalıştırıyorlardı. Çünkü
Yusupov’un sahip olduğu bu fabrikalardan biri, Kazan’da bulunuyordu. Diğer malikâne sahibi Tatarların sayısı fazla değildi, vaftiz
fabrikalar ise Kazan ve Tsarevokokşayskiy ilçelerindeki Vereski, Urnaşbaş, Novıy olmayan Tatarlara da Ortodoks kölelere sahip olmak
Kişit, Slujilaya Ura köylerindeydi. Bu fabrikalar pazara çok sayıda ürün gönde- yasaktı.
riyordu. XVIII. yüzyılda bölgede çok sayıda bakır atölyesi de
bulunuyordu. Hükümet, gayri Ruslara metal işletmeci
I.Petro’nun
jeodezi
uzmanlarının
yarım asırlık
çalışmalarının
neticesi olan
“Rusya Atlası”
adlı ilk millî
atlastan alınan
“Bölgeleri ve İdil
Nehri’nin bir
kısmı ile Kazan
Vilayeti” haritası,
1745
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
346–347
Umumî Rusya
İmparatorluğu
Haritası,
1750–1761
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
348–349
Rusya
İmparatorluğu
Posta Yolları
Haritası (Posta
yolları,
istasyonlar, kale
ve manastırlar
gösterilmiştir),
1757–1772
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XVIII. Yüzyılda Kazan İli 350–351
Kazan’da en önemli ticaret faaliyeti, panayırlardı. II. Katerina’nın hâkimiyetinin ilk on yılında feodal
Bunlar şehir merkezlerinde, ilçe merkezlerinde, bazı kölelik düzenin sağlamlaştırılmasına yönelik birtakım
büyük köylerde düzenleniyordu. Her yılın 5–8 Temmuz önlemler alındı. Büyük çiftlik sahipleri köylüleri
tarihlerinde Tetüşi’de, 9–11 Temmuz günlerinde de Sibirya’ya çok ağır işlere gönderme hakkını elde ettiler.
Bulgar’da panayırlar olurdu. Birçok köyde ise haftada Kölelerin yükümlülükleri arttırıldı. Bütün bunlar şüphe
bir pazar kurulurdu. Panayırlara bütün bölgenin tüccar siz Orta İdil halkını da doğrudan etkiledi. Malikâne
ları ile köylüleri katılır, buralarda onlar çeşitli köy ürün sahiplerinin çalışma günü 4–5’e çıkartıldı. Onbinlerce
lerini satarlardı. Bölge tüccarları ayrıca Nijniy kayıtlı köylü, Kazan Amiralliği ile maden fabrikalarında
Novgorod’daki Makaryevskaya Panayırı’na, Ural’daki çalıştırıldı. Ayrıca devam eden Hristiyanlaştırma siya
İrbitskaya Panayırı’na, ayrıca Semipalatinsk, seti de Rus olmayan halkların tepkisine yol açıyordu.
Petropavlovsk (günümüzde Kazakistan toprakları) ve İsyan 17 Eylül 1773’te Yayık Kozakları arasında başla
Troitsk’teki organizasyonlara katılıyorlardı. dı. E. İ. Pugaçöv, kendisini güya öldüğü zannedilen Çar
En girişimci Tatar tüccarlar ise kendi mallarını izinleri Petr Fedoroviç ilân ederek Yayık Kozaklarına “nehir,
olmamasına rağmen Rusya’nın farklı bölgeleri ile yurt
dışına dahi götürüyorlardı. Moskova, Tula, Tver ve
Merkezî Rusya’nın diğer şehirlerindeki Rus tüccarlar,
Tatarları “satıcı ve tezgâhtar” olarak işe alıyor ve onları
Orta Asya, Hindistan, İran ve Afganistan’a gönderiyor
lardı.
XVIII. yüzyıl kaynaklarında belirtildiği gibi “Tatarların
çoğu ticaret yapıyor, Rus tüccarları için satıcı ya da ter
cüman olarak çalışıyor, bazıları ise diğer ticarî faaliyet II. Katerina
lerde yer alıyorlar.” portresinin
Tatar tüccarlar ile Tatar köylü tezgâhtarlar, Rusya’nın üstüne çizilen
dış ticaretinde ve özellikle de ülkenin Doğu ülkeleriyle Pugaçöv portresi.
münasebetlerinde önemli rol oynadılar. Tatar tüccarlar Anonim, XVIII.
arasında Kazan çevresindeki kasabalarla Seitovo kasa yüzyıl
Kazan alayında
bir subay. Boyalı
gravür. Ressam:
H. Geysler,
1780’li yıllar
İdili’nde görününce isyan havasının mevcudiyeti bura İmparatoru III. Petro’ya”, koruma eşliğinde Kazan
da da kendisini gösterdi. II. Katerina’nın sokaklarında gezip mahpuslar için dilenme izni veril
Aynı sırada Pugaçöv’ün asıl birlikleri Orenburg’u Kazan ve mişti.
kuşatıyordu. İdil’in farklı bölgelerinde yerli silahlı grup Bulgar’ı ziyaret Kazan’daki daimî birlik, yalnızca 1.500 askerden olu
lar ortaya çıktı. Bu gruplar, Pugaçöv’e itaat etmesine ve ettiği “Tver” şuyordu. Yerli yönetim ayrıca amirallik, polis ve itfaiye
onu imparator olarak kabul etmesine rağmen fiiliyatta galyotu de çalışan görevlilerden (toplam 500kişi) bir birlik daha
onun asıl ordusu içerisinde yer kurdu. Kazan Erkek Gimnazyumu
almadılar. Savaşın ilk aylarında M. Müdürü Yu. İ. Von Kanits de 74
Mustafin (Bugulma’nın güneyinde), öğretmen ve öğrencilerden oluşan
O. Engalıçev (Kazan Vilayeti’nin küçük bir birlik oluşturdu. Kazan
güney ilçeleri), K. Muratov Çuha Fabrikası’nın Müdürü İ. F.
(Menzelinsk yakınları) başkanlığın Dryablov ise Çuhacılardan bir birlik
daki birlikler aktif faaliyetlerde çıkartmaya çalıştı. Tatar mahallesini
bulundular. Ş. Yakubov ile N. ise halk kendisi savunacaktı.
Alekseev’in birleşik alayları Ocak Kazan kuşatması, 12 Temmuz’da
1774’te Elabuga’yı kuşattılar. sabahın erken saatlerinde başladı.
Mart 1774’te inisiyatif, hükümet Pugaçöv’ün ordusu dörde bölündü:
birliklerine geçti. Pugaçöv’ün asıl Birliklerden biri Arça Kırı tarafından,
birliği de dâhil olmak üzere isyancı ikincisi Kazan Nehri boyunca, üçün
lar birkaç kez mağlup edildi. Ancak cüsü (Pugaçöv başkanlığındaki bir
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XVIII. Yüzyılda Kazan İli 352–353
lik) Çuhacılar Mahallesi tarafından ve sonuncusu da Kalmıklar
Bulak Nehri, yani Tatar Mahallesi tarafından saldırıya
geçti. Birkaç saat sonra isyancılar neredeyse tamamen
şehre hâkim oldular.
Şehir birkaç yerden ateşe verildi. Kapalı Çarşı ile çok
sayıda kilise, devlet dairesi ve ev kül oldu. Yangın, yalnız
ca Pugaçöv’e destek veren halkın yaşadığı Çuhacılar, Eski
Tatar ve Yeni Tatar mahallelerini etkilemedi. Hükümet
birliklerinde görev yapan 115 asker hayatını kaybetti.
Sivil halk arasındaki kayıplar ise çok daha fazlaydı.
Devlet birliklerindeki askerlerin bir kısmı, tüccarlar
ve memurlar Kremlin’e kapandılar. Kale de üç yerden
kuşatıldı ve düşmek üzereydi. Ancak isyancıları uzun
İ. G. Georgi’nin
albümündeki
Kazan Tatar
kadını
Etnograf İ. G. Georgi, “Rus Devleti’nde Yaşayan Bütün Halkların, Onların leri ele alındı. Ortaçağ edebiyatının araştırılmasında G.
Günlük Hayatlarının, Törenlerinin, Kıyafetlerinin, Evlerinin, Süslerinin Tasviri” Utız İmyani de önemli katkıda bulundu. Onun inceledi
(1777) adlı kitabında Tatarların her köyünde küçük de olsa bir cami ile okulları- ği önemli eserlerden biri de XIII. yüzyıl meşhur İdil
nın olduğunu yazmaktadır. Georgi’ye göre Kazan mahalleleri ile büyük köylerde Bulgar şairi Kul Ali’nin Kıssai Yusuf adlı eseridir. Utız
kızlar için de okullar vardı. İmyani, felsefe ve ilahiyata dair de çok sayıda yazı kale
me aldı.
İslâm hukukuna dü. 1774’teki Pugaçöv kuşatması sırasında gimnazyu Kazan Gimnazyumu’nun hocaları ile öğrencileri
dair bir kitap. mun binası tamamen yandı. Moskova Üniversitesi’nin Bulgar şehrindeki eserlerin araştırılmasına da büyük
Hattat: Muradım gimnazyum için ayırdığı bütçe yeterli değildi. Bundan önem verdiler (Bu tür çalışmalara geleceğin şairi G. R.
İbn İbrahim, dolayı Mart 1790’da gimnazyum kapandı ve ancak Derjavin de katıldı). Gimnazyum Müdürü Yü. İ. Von
XVIII. yüzyıl İmparator I. Pavel’in 29 Mayıs 1798 tarihli emriyle yeni Kanits, 1730 tarihine ait Kazan planı ile 1552’de IV.
den açıldı. Yine onun emriyle G. A. Potemkin’in kütüp İvan’ın askerlerinin Kazan kuşatmasının planına ayrıntı
hanesi ile onun değerli sanat eserleri de gimnazyuma
verildi.
Ekim 1769’da gimnazyumda Tatar dili okutulmaya
başlandı. Bundan önce ise II. Katerina Tatar sınıfının
açılmasına dair şöyle bir emir çıkarmıştı: “… Kazan
Gimnazyumu’nda Tatarca sınıfı açılsın ve buraya öğret
men olarak da Kazan’daki Amirall ik Dairesi’nin tercüma
nı Sait Halfin atansın…” Tatarca hocası olarak gimnaz
yumda çalışanlar arasında şair N. İbragimov Kazan Tatar Kızı.
(1778–1818) da vardı. Ressam:
Kazan Gimnazyumu’nun birçok öğrencisi daha son A. Martınov, 1808
raki tarihte Rusya’nın ilim ve kültürünün önde gelen
isimleri oldular. Bunların başında yazar S. T. Aksakov,
meşhur matematikçi N. İ. Lobaçevskiy, kimyacı A. M.
Butlerov, astronom İ. M. Simonov gelmektedir. Alfabe
ve Tatar dili öğrenimi kitaplarının yazarı A. A. Vagapov
ile pedagog ve tercüman S. B. Kuklyaşev de burada
eğitim gördüler.
1786’da Kazan Halk Okulu açılırken vilayetin diğer
ilçelerinde iki yıllık halk okulları kuruldu. Kazan Halk
Okulu’nda eğitim süresi dört yıldı ve okutulan dersler
arasında Tatar dili de vardı. Her sınıftan çocuğun kabul
edildiği bu okulun mezunları kâtip olarak çalışma fırsa
tı buluyorlardı.
Tarih, felsefe ve diğer alanlarda da ilerleme oldu.
XVIII. yüzyılın sonunda H. Muslimi ile T. Yalçıgul, İdil
Bulgar tarihine dair eserler kaleme aldılar. Yalçıgul’un
eserlerinde edebiyat, halk tıbbı, İslâm hukuku mesele
Kazanka Nehri lı açıklamalar yaptı. Yazar D. N. Zinovyev şehir sanayi ayrılmaya cesaret eden ilk isimdir. Biz, Rus romantikler,
tarafından si, ticaret, binalar ve nüfus ile ilgili önemli bilgiler içe onun hatırına saygı sunmalıyız.” Böylece Kazan doğum
Kazan’ın ren Kazan ve Vilayetinin Topografik Tasviri adlı bir kitap lu G. P. Kamenev, erken Rus romantizminin ilk temsilci
görünümü. yayımladı. lerinden biri oldu.
Ressam: N. F. Çel- XVIII. yüzyılda vilayetin edebiyat tarihinde Moskova Kazan Vilayeti’ne bağlı Laişev ilçesindeki Sokura
nokov, 1769 Üniversitesi memuru ve Kazan Gimnazyumu’nun ilk Köyü’nde doğan G. R. Derjavin (1743–1816), “Rus şairleri
nin babası” kabul edilmektedir. Kazan Gimnazyumu’nda
okuyan Derjavin, meşhur bir şair olduktan sonra da bir
kaç kez Kazan’a geldi. Gençliğini geçirdiği şehre Derjavin
birçok şiirini de ithaf etmiştir:
Jeodezi Uzmanı
Födor Çörnıy’ın
1779’da Yeni
Bilgiler Işığında
Yaptığı Kazan
Vilayeti’nin
Umumî Haritası
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
360–361
Rusya
İmparatorluğu
Atlası’ndan
Alınan 13 İlçeye
Bölünen Kazan
Genel
Valiliği’nin
Haritası
(Valiliklerin
kurulmasını
öngören II.
Katerina’nın
1781 tarihindeki
idarî reformların
sonuçlarını
yansıtmaktadır),
1796
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XVIII. Yüzyılda Kazan İli 362–363
XVIII. Yüzyılda Kazan
Kazanka Nehri Petro’nun emriyle 1708’de Kazan Vilayeti kuruldu ve sokak ve ara sokak, 10 meydan ve pazar yeri vardı.
tarafından Kazan, vilayet merkezi oldu. Bu tarihten itibaren kale, Kaban Nehri civarında balık pazarı ile Balık Meydanı
Kazan’ın köklü değişikliklere uğradı. En başta tepenin yüzeyi vardı. Günümüzde bu meydanın yerinde Abdullah
görünümü, 1764 rölyefin düzlemesine göre planlandı. Valinin karargâhı, Tukay Meydanı bulunmaktadır.
eski Han Sarayı’nda yer aldı. Buraya geçmek için kırmı XVIII. yüzyılın ortasında Rusya’da büyük şehirler
zı kerpiçten yedi katlı geçiş kulesi yapıldı. Bu kule yal yeniden yapılandırılmaya başlandı. 1763’te II. Katerina
nızca Kremlin’in değil bütün şehrin
en göze çarpan eseri oldu. XX. yüz
yılın başından itibaren bu kule,
Süyümbike Kulesi olarak adlandırıl
maya başlandı. Tophanenin yerini
Topçu Mühimmat Deposu aldı.
1714’te Kazan’da Çuha Fabrikası,
1718’de ise askerî gemiler inşa eden
devlet kurumu olan Amirallik
Dairesi kuruldu. Geniş dikdörtgen
avlu, üretim yapan ağaçtan inşa
edilen yapılarla çeviriliydi. Avlu
uzunlamasına İdil Nehri’ne bakıyor
du. Amirallik Dairesi’nin yakınların
da daireye bağlı işçilerin çalıştığı
Amirallik Köyü kuruldu.
XVIII. yüzyılın ilk 30 yılında Kazan
yakınlarındaki köylerde (1717’de
Gavrilovo ile Kerpiçnaya köyleri sını
rında Cefakeş Georgi Kilisesi,
1722’de Yamskaya Köyü’nde
Hayatın Başlangıcı Kilisesi, 1731’de
Tihvinskaya Köyü’nde Bakire
Meryem Ana Kilisesi, 1734’te
Kazanka Nehri kıyısındaki
Zasıpkinskaya Köyü’nde Cefakeş
Evdokiya Kilisesi, 1735’te Çuhacılar
Köyü’nde Kutsal Ruh Kilisesi) ker
piçten kiliseler yapıldı.
Yaroslavlı Şehirde katedrallerle tapınaklar da yapıldı.
Mucizeler 1722–1726 yılları arasında Büyük Spasskaya Sokağı
Yaratanların yakınlarında Kutsal Havariler Petro ve Pavel Katedrali,
Kilisesi, 1796 1731’de Bogoyavlenskaya Mahallesi’ndeki Prolomnaya
Sokağı’nda Tanrı’nın Zuhuru Kilisesi, 1734’te Büyük
Voskresenskaya Sokağı’nda İsa’nın Dirilmesi Yortusu
Katedrali, 1737’de Kremlin’in batı taraflarında da
Yaroslavl’li Mucize Yaratanlar Katedrali yapıldı. Bütün Kazan şehrinin
bunlar aynı adı taşıyan ağaç kiliselerin yerine yapıldı. planı, 1768
1729’da Vali A. P. Volınskiy zamanında şehrin civarının
ağaç duvarları yıkıldı. Şehrin civarının yeniden yapılan
dırılması, çevre köylerdeki inşaatlarla aynı döneme
denk geldi. 1739’da şehirde 10 büyük mahalle, 170
Süyümbike Kulesi önemli yapılara dikey şekilde olmalarına dikkat edildi.
Kiliselerin yer aldığı meydanlar, kendilerine farklı şekil
ler verilerek önemlerine göre ayırt ediliyorlardı. Örne
ğin Tatar mahallesindeki sokaklar şehrin genel plan
yapısından mahallenin kare taksimatlı şebekesinin 45
derece dönüşüyle farklılık yaratıyorlardı. A. V.
Kvasov’un ikinci planı ile birlikte Kazan’a “örnek ev”
projeleri de gönderildi. Şehirdeki ev inşaatları için bod
rumları taştan olan ağaç evlerle tamamı taştan olan
evlerin inşaatı öngörüldü. A. V. Kvasov’un hazırladığı
ikinci tip evlerin projeleri, Tver’de hayata geçirilmeye
çalışıldı. Kazan’a dair düzenli planın çizilmesi konusun
daki başarısızlık dolayısıyla komplike topografik planın
Mercanî Camisi, mak için onların açık planlarına sahip olmak gerekiyor
1767. du. Bunun için de mevcut planın topografik ve jeodezik
Rekonstrüksiyon: çekimleri yapılmalıydı. Yeniden yapılandırılması planla
N. Halit nan şehirler arasında Kazan da vardı. 1760’lı yılların
ortalarında Kazan’ın topografik çekimini gerçekleştir
diler ve 1767’de Petersburglu mimar A. V. Kvasov şehrin
yeniden yapılandırılma planını bunu temel alarak hazır
ladı. Ancak o, Kazan’ın topografik özelliklerini yeterin
ce göz önünde bulundurmadığından dolayı onun planı
da kabul edilmedi.
İkinci daimi planlama teşebbüsü sürecinde hazırla
nan plan, dönemin Kazan şehrinin neredeyse tamamı
nı kapsadı. Sokakların yönü belirlenirken bunların
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XVIII. Yüzyılda Kazan İli 364–365
planlarından biridir. Bu planda şehir civarındaki duvar
lar yer almamaktadır.
Onların yerini 30–40 metre genişliğindeki sokaklar
aldı. Eski sokakların genişliği ise ancak 10–12 metre idi.
Bu dönemin Kazanı’ndaki 102 kiliseden 93’ü kerpiç ve
taştan, 9’u ise ağaçtandı. 1764 nüfus sayımına göre
İ. A. Mihlyaev’in
bağışı ile yapılan
Pyatnitskaya
Kilisesi,
1730’lu yıllar
Petropavlovskiy
Katedrali,
1722–1726
Evdokiinskaya Petropavlovskiy
Kilisesi, 1734 Katedrali,
1722–1726
Kazan, maarif fikirlere yabancı olmayan gittikçe büyük
bir şehre dönüştü. 1758’de Kazan’da Gruzinskaya
(Gürcü) Sokağı’ndaki bir apartmanın içerisinde gim
nazyum açıldı (Moskova ve Petersburg dışında
Rusya’nın ilk gimnazyumu). 1760’ta ise ilk tiyatro
oyunları sergilenmeye başlandı. 1770’li yılların başında
şehirdeki ağaç yapılar arasında taştan yapılan Ruhban
Tihvinskaya Okulu, Kağalı Çarşı, Çuha Fabrikası’nın binaları ile 17
Kilisesi, müstakil ev dikkat çekmekteydi. 1774’te ise Kazan’da
XVIII. yüzyıl artık kerpiçten inşa edilen 56 ev vardı.
XVIII. yüzyılın sonlarında II. Katerina döneminde dinî
siyasetin genel olarak liberalleştirilmesi ve Tatarların
Rus idaresine birçok kez başvurması neticesinde 200
yıllık aradan sonra Kazan’ın Tatar Mahallesi’nde Rus
mimarisine uygun kerpiçtaştan camilerin inşaatı yeni
den başladı. Bunlar 1760’lı yıllarda inşa edilen Mercanî
ve Apakaevskaya (Apakay) camileridir. Geleneksel
Tatar camilerinin kompozisyon ve hacimplan şemala
rını kullanarak söz konusu camileri o dönemde popüler
olan Barok tarzında yaptılar. Müslümanlara uygulanan
Pokrovskaya
XVIII. yüzyılın ilk yarısında Kazan ve Kazan Kilisesi, XVII.
Vilayeti’nde Tatarları yeniden zorla Hristiyanlaştırma yüzyılın sonu —
süreci başladı. Bunun sonucunda Kazan’da Yeni Vaftiz XVIII. yüzyılın
Olanlar Mahallesi kuruldu (Tatar Mahallesi’nin bir kısmı başı
buraya dâhil edildi). Yeni kurulan mahallede iki kilise —
Ekaterininskaya ve Borisoglebskaya kiliseleri — inşa
edildi. 1742’de Senato, Kazan Vilayeti’nde cami inşaa
tını yasaklayan özel bir karar aldı. Bu emrin yerine geti
rilmesi için Kazan’daki bütün ağaç camiler yok edildi.
1746’da misyonerlik faaliyetlerinde bulunan ve yeni
vaftiz olanların işleriyle uğraşan komisyon kaldırıldı,
1756’da ise cami ile medreselerin inşaatına izin verildi.
Kazan’daki bölge
mahkemesi
Kazan Vilayeti
haritası.
1815 Rusya
İmparatorluğu
Posta Atlası
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XIX. Yüzyılda Kazan Vilayet i 368–369
merkezinde onun sözü geçmiyordu. O, vilayet yöne
timinin emirlerini yerine getiriyor, ilçedeki ticareti
kontrol altında tutuyor, bulaşıcı hastalıkların yayıl
masını önlemek için tedbirler alıyor, yol, köprü inşa
ve tamir çalışmalarını yürütüyor, çeşitli suçlarla ilgili
soruşturmalarla ilgileniyordu.
Sınıfsal mahkemeler ilçelerde de mevcut olup bun
ların her biri vilayetteki ilgili mahkemeye bağlıydı.
İlçe merkezinde ise idare, kent başkanı veya kuman
danın elindeydi.
İlçelerdeki nüfusun artması ve köylü ayaklanmaları,
ilçelerin daha küçük idarî birimlere bölünmesi ihtiya
cını ortaya çıkarttı. 1837’de stanlar (bir nevi nahiye)
kuruluyor. Nahiye başkanlarını valiler atıyordu.
Nahiyelerin merkezi ise küçük şehirlerdi.
Büyük malikânelere sahip kimseler (Bu tür malikânelerde 500 ve daha fazla Kazan di. Hristiyanlaştırma ve Ruslaştırma siyasetine karşı
köle vardı) XIX. yüzyılın başında vilayetteki soyluların ancak % 3.5’ini Vilayeti’nin İdarî gösterilen tepkilerden biri de vaftiz edilenlerin tekrar
oluşturuyordu. Soylu ailelerin başında Barataev, Gerken, Saharov, Panaev, Yapısı İslâmiyet’e ya da putperestliğe dönüşü oldu. Resmî
Zubov, Bulıgin, Bolhov, Jeltuhinler geliyordu. Kazanlı tarihçi A. H. Halikov, verilere göre 1829’da Kazan Vilayeti’nde vaftiz edilen
Kazan’ın önde gelen bazı Rus soylularının, Bulgar-Tatar kökenli olduklarını 383.920 kişiden 249.501’i (% 65) eski dinlerine dön
yazmaktadır. Halikov, bunların arasına Musin-Puşkin, Molostvov, Narışkin, meye hazırdılar. 1830’lu yıllarda hükümet,
Zagoskin, Yuşkov ve Tenişevleri dâhil etmektedir. Ortodoksluk’tan ayrılan köylülere karşı daha sert
1784’te Tatar kökenli bey ve mirzalara soylu sınıfın hakları tanındı. Bu tür önlemler almaya başladı. Eskiden bu tür insanlara yal
ailelerin başında Zamanov, Kolçurin, Yauşevler geldi. Ancak bu aileler nızca nasihatlerde bulunulurken artık eski dinlerine
kendilerine tanınan imtiyazlardan yararlanamadılar, çünkü uğraşları, tüccar dönenler zorunlu göçe tâbi tutuluyorlardı.
sınıfı ile bağlantılıydı.
Soylu (asilzade) sınıf, diğer sınıf temsilcilerinin hizmetleri karşılığında devlet İmtiyazlı Sınıflar
hiyerarşisinde yükselmeleri sayesinde sayıca arttı. Ayrıca Çar da istediği kişileri
bu sınıfa yükseltebiliyordu. Rütbe (Derece) Listesi’ne göre 8. sınıf memurları, 1762 tarihli soylulara özgürlük tanıyan manifesto ile
nesilden nesile geçen soyluluk hakkını elde ediyorlardı. 9–14. sınıf memurlara 1785 tarihli soylulara imtiyazların verilmesini öngören
ise yalnızca bir nesil geçerli olmak üzere soyluluk unvanı veriliyordu. Kazanlı fermanın ilânından itibaren Rusya’da sınıf ayrımı
tüccarlar ile Sanayici Osokinler, soylu sınıfa dâhil edildiler. ortaya çıkmış oldu. Soylularla (asilzadeler) din adam
Kazan Tatarları, ları, imtiyazlı sınıflardı.
XIX. yüzyılın 1861 reformu öncesinde Kazan Vilayeti’nde 5745
ortası asilzade mevcuttu. Bunlar da “nesilden nesile geçen
Köy Ekonomisi
Köylüler di. Bunlar köylülerin mevsimlik uğraşları ile ilgiliydi.
Kazan Vilayeti’nin toprakları doğal özellikleri ile çalışırken Kozmodemyansk, Tsarevokokşaysk ve kısmen de
toprak türleri açısından üç gruba ayrılmaktadır: Çeboksarı gibi vilayetin ormanlarla zengin olan ilçele
1.Kara toprak bölgesi (Kazan, Sviyajesk, Tsivilsk, rinde köylüler ağaç kesiyor, kese ve çadır bezi yapıyor,
Yadrino, Laişev, Spassk, Çistopol ilçeleri). reçine ve katran damıtıyor, kömür üret iyorlardı.
2.Değişken toprak bölgesi (Mamadış ve Çistopol) Toplamacılık, taşımacılık ve gündelik işler de köylüle
3.Kara toprak olmayan, ormanlık bölge rin ek uğraşlarıydı. Zanaat daha çok Kazan ile
(Tsarevokokşaysk, Kozmodemyansk, Çeboksarı). Kazan Mamadış ve kısmen de Laişev ile Çistopol ilçelerinde
Ilık kara iklimi, kara ve boz toprak, nehir ve çok Vilayeti’nde gelişmişti. Ticaret gittikçe gelişti ve köylüler de daha
sayıda küçük gölün mevcudiyeti köy ekonomisinin Malikâne Sahibi aktif olan bu ticarete katıldılar. Fakir köylüler çalış
gelişimi için müsait şartları oluşturuyordu. Nitekim ile Onların Sahip maya şehirlere gitmeye başladılar. Serbest iş gücü
Kazan Vilayeti halkının en önemli uğraşı, tarım ve Oldukları Köylü pazarı oluştu.
hayvancılık idi. Sayısı (1861)
En fazla sürülüp ekilebilir toprak, İdil Nehri’nin (Kazan Vilayeti Toprakların Dağılımı
doğu kısmında, vilayetin güneybatı kısımlarında yer İstatistik
alan Sviyajesk, Tetüşi, Yadrino ve Tsivilsk ilçelerinde Komitesi’nin 1864 1858’de köylüler, Kazan Vilayeti’nin toplam nüfusu
bulunuyordu. En az sürülen toprak ise Laişev, Çebok Yılı Raporu’nun nun % 90.7’sini oluşturuyordu. Bunların büyük bir
sarı, Mamadış, Kozmodemyansk ve Tsarevokokşaysk Verileri) kısmı, devlete ait köylülerdi. Onlar vilayet toprakları
ilçelerinin payına düşüyordu. Bu ilçelerde tarla olarak
toprakların üçte birinden daha az bir kısmı kullanılı Köylüye sahip Toplam sahip oldukları
yordu. Bu vilayetler, orman bölgeleriydi. Örneğin olan malikâne sahibi köylü sayısı
Kozmodemyansk ve Tsarevokokşaysk ilçelerinde
ormanlar, toplam alanın % 75’ini kaplıyordu. Kazan 1–21 189 1998
Vilayeti’nin genelinde ise ormanların kapladığı alan, 21–100 399 21 982
toplam yüzölçümün % 52’si idi. Verimsiz ve kullanışsız 101–500 235 50 699
toprakların oranı ise % 5 idi. 501–1000 22 14 821
1000’den fazla 9 13 453
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XIX. Yüzyılda Kazan Vilayet i 372–373
nın % 74’üne tekabül eden devlete ait toprakları kul içerisinde olmasıdır. Bu tarihlerde malikâne sahipleri
lanıyordu. Bu köylü sınıfında kişi başına düşen toprak, nin devlete borcu 4.5 milyon Ruble’ye ulaştı. Yüzyılın
yaklaşık 5.2 desyatina (1 desyatina = 1.09 hektar) idi. ortalarında asilzadelerin toprakları büyük bir kriz için
1837’de devlete ait köylülerin % 20’si az topraklı kim deydi. Zenginleşen köylüler ile tüccarlar, onların top
selerdi. Kişi başına düşen toprak yüzölçümü azalma raklarını satın alma hakkını elde ettiler. Başirov,
sına rağmen toplanan vergilerin miktarı arttı. Valitov, Yunusov, Bayazitov, Apanaev gibi Tatar tüc
carları büyük çiftlik sahibi oldular.
Krizi atlatmak için bazı çiftlik sahipleri yeni tarımsal
tekniğe başvurdular. Yeni elit tohum çeşitleri ile hay
van cinsleri satın aldılar, yeni teknolojiler kullandılar,
hatta bazı çiftlik sahipleri mahsulleri toplarken mev
simlik işçi kiralama uygulaması dahi başlattılar.
Vilayette inek, koyun ve at çiftlikleri ile votka, potas,
çuha ve keten fabrikalarının sayısı arttı.
1839’da vilayette kurulan Bağımsız Ekonomik
Topluluğu’nun Kazan Şubesi de ekonomik ve agro
teknik bilgilerin artmasında önemli rol oynadı.
Ancak bütün gelişmelere rağmen büyük toprak
sahipleri bile büyük sonuçlar elde edemedi. Bunun
nedenlerinden biri de köylü kölelerin yeni metot ve
uygulamalara hazır olmamasıydı. Kölelik sistemi, XIX.
yüzyılın ortalarında zaten büyük kriz geçiren köy eko
nomisinde üretim güçlerinin gelişimini engeleyen bir
sistem olarak kalmaya devam etti.
Kiselev Reformu
1819’da vilayetin başkentinde 206 çalışan ve 26 faaliyet dışı sanayi müessesesi Derbışki ile Çernopenya köylerinin el işi ustaları
mevcuttu. Eskiden olduğu gibi sayısı en fazla olan deri ve sabun fabrikalarıydı. Kazan’daki atölyelere ağaç parçaları gönderirken Ak
Bunların dışında mum, yağ ve hububat fabrikaları mevcuttu. Kazan sabunu, ve Çebaks köylerinin demircileri köy arabası, şık ara
Rusya’daki en iyi sabunlardan biriydi. Deri fabrikalarında eskiden de olduğu gibi balar, dört tekerlekli at arabası ve kızaklar üretiyordu.
telatin, sahtiyan, keçi derisi üretilip işleniyordu. Üretilen taban derisi ise sadece iç XVIII. yüzyılın sonunda ortaya çıkan ve ücretli işçi
pazarlarda değil dış pazarlarda da ilgi görüyordu. 1830’lu yıllarda Kazan’daki 52 çalıştıran atölyelerin sayısı da arttı. Belgelerde bu tür
fabrikada yılda 1.100.000 Ruble’den daha fazla değerde toplam yaklaşık 370.000 atölyeler, artık “fabrika” olarak adlandırılmaktadır. Bu
deri işlendi. XIX. yüzyılın başındaki büyük sanayicilerden biri de Zamanov-Aitov dönemde yalnızca Kazan şehrinin içerisinde böyle 87
ailesiydi. Bunlar, Ait Bakieviç Zamanov Mirza’nın torunlarıydılar. İki büyük oğulları “fabrika” mevcuttu. Bunların büyük bir kısmı deri ve
Zamanov soyadı ile, diğer altısı Aitov soyadı ile tanınıyorlardı. Kardeşlerin iki mum sabun fabrikasıydı. Teçhizat bakımından en iyi sabun
ve sabun, beş de deri fabrikası vardı. Bunlarda kiralık işçi çalıştırıyorlardı. En büyük ve yağ fabrikası, hizmetli Tatar tüccar Murtaza
fabrikalarından birinde, 26 kiralık işçi yıllık 18.000 deri işliyordu. Davıdov’a aitti. Yine tüccar Leontiy Krupenikov’un
fabrikası da “birinci sınıf” fabrika olarak geçmektedir.
Kazan Vilayeti’nde normal kumaş üreten fabrikala
rın yanı sıra genellikle mavi ya da kırmızı renkte
pamuklu kumaş üreten fabrikalar da kuruldu. Bu
kumaşa “Kitayka” (“Çinli”) denildi. Çünkü Kazanlı
Tatarların da aktif olarak katıldıkları Çin ile ticarette
bu kumaş büyük ilgi görüyordu. Bu tür kumaşı vila
yette ilk (1813) üretmeye başlayan ise A. İ. Şogin oldu.
Kazan’da üretilen “Kitayka” çok geçmeden ülkedeki
Demirden birçok panayırda satılmaya başlandı ve çok popüler
dövülerek oldu. 1830’lu yıllarda yalnızca Kazan’da bu tür kumaş
yapılmış tartı. üreten fabrika sayısı 13 idi. Bunlar hem Rus hem Tatar
Kazan iş adamlarına aitti.
Vilayeti’ndeki Temelinde kapitalist mahiyette olan atölyeler, iş
Çebaks Köyü, gücü sorununun yaşanmadığı köylerde de kuruldu.
XIX. yüzyıl Tatarların sahip oldukları bu atölyelerde genellikle
deri işleniyor ve sabun üretiliyordu. Malikâne sahiple
rine ait manifaktürler de faaliyetlerine devam etse de
bunlar gittikçe büyük krizlerle karşı karşıya kaldılar.
Çünkü ücretli işgücünün kullanıldığı müesseselerle
rekabet etmeleri mümkün değildi. Bu tür fabrikaların
başında sanayici Oskokinlerin çuha ve bakır fabrikala
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
XIX. Yüzyılda Kazan Vilayet i 374–375
rı ile Saharov ve Ozerov gibi sanayicilerin çuha ve bez teşkil eden Moskova Büyük Yolu, Rus başkentini
fabrikaları gelmektedir. 1840’lı yıllarda malikâne Kazan Vilayeti’nin Sviyajesk ve Çeboksarı gibi ilçele
sahiplerinin bir kısmı, manifaktürlerinde ücretli işçi riyle ve bunların hepsini Nijniy Novgorod ile bağlıyor
kullanmaya başladı. du. Rusya’nın iç bölgelerinden Orenburg iline, oradan
XIX. yüzyılın ortalarında bölgede büyük sanayi da Taşkent, Semerkant, Hive ve Buhara’ya giden
müesseseleri ortaya çıktı. Bunların başında neredeyse yegâne kara yolu Orenburg Yolu idi. Bu
yol, Kazan’ın dışında vilayetin Laişev ve Çistopol gibi
İstearin ilçelerinden de geçiyordu. Tsarevokokşaysk Yolu ise
fabrikasının kuru- Vyatsk Vilayeti’nin şehirlerine uzanıyordu. Kazan
cusu K. K. Vilayeti, bu şehirlerle ticarî münasebetler geliştiri
Krestovnikov yordu. Simbirsk ve SpasskoSimbirsk yolları ise İdil’de
seyrüsefer sona erdiğinde İdil’in aşağı bölgelerindeki
şehirlerle ticarette kullanılıyordu. 5 ana yolun dışında
Doğu İle Ticarî Münasebetler Dükkân, 18 küçük ve ticarî yol daha vilayetin içinden geçiyor
Yerli zanaat ve sanayi ürünlerinin Avrupa pazarlarında rekabet etmeleri müm- XIX. yüzyıl ve ilçeleri birbirine bağlıyordu.
kün olmasa da Asya’da bu ürünlere ilgi büyüktü. Bu hususu iyi anlayan İyi yolların olmaması, büyük bir felaketti. Toprak
Kazanlılar, Doğu ile münasebetlerini arttırmak ve Orta Asya hanlıklarının şehir- yollar çok kötü durumdaydı. Köylü kesimin önemli bir
lerine ulaşmak istiyorlardı. Bununla birlikte buralarda da ancak Müslümanlar iş kısmı hayvanların çektiği ya da kızakla yapılan taşı
yapabildi. Kazan Tatarları en yakın bağı Buhara ile kurdular. Burası, Rusya’da macılıkla uğraşıyordu. Köylülerin durumu kötü olduğu
üretilen ürünler için Orta Asya’ya açılan kapıydı. Buhara yöneticileri Tatarlara için taşımacılık çok ucuzdu. Köylüler kendilerini ve
kolaylık sağlıyorlardı. Emîr, Tatarlardan Ortodokslardan alınan vergi miktarın- atlarını doyuracak ücrete razı oluyorlardı.
dan iki üç kat daha az vergi alınmasını emretti. Ancak 1859’da Ruslarla Taşımacıların büyük bir kısmı, Tatar köylüleriydi.
Tatarlardan aynı miktarda vergi alınmaya başlandı. Vilayetin iç su yolları 6–7 ay boyunca rahat ve ucuz
XIX. yüzyılın başında Orenburg panayırının önemi arttı. Burada Rus tüccarlar yük taşımacılığı için imkân veriyordu. 1812’de Kama,
Orta Asya, Hindistan, İran, Batı Çin ve Tibet’teki tüccarlarla bir araya geliyor- 1820’de ise İdil gemicilik şirketleri kuruldu. Toprak
lardı. Kazan Tatarları burada da saygın konumdaydılar. Onlar burada Kazan ve köleliği hukukunun iptal edilişinin arifesinde İdil ile
Rus şehirlerine götürmek üzere İran kumaş, şal ve halılarını, Hive ve Buharalı
tüccarlardan da yerli fabrikalarda işlemek üzere en iyi kürkler ile pamuk ipliği
alıyorlardı. Daha sonra bu ip Kazan’daki fabrikalarda İngiliz ipliği ile karıştırılı-
yordu. Tatarlar Kırgızlardan ise toptan sığır ve koyun eti ile yağı, deri ve hayvan
satın alıyorlardı.
Çin ile sınırda yer alan Kyahta’da ticaretin en önemli ürünü çay idi. Çayın kar-
şılığında (Hükümet, çayın parayla satışını engelliyordu) işlenmiş deri, kürk,
pamuklu kumaş veriyorlardı. 1811’de Tatar tüccar Yu. B. Kitaev, Kyahta’dan
80.000 Ruble değerinde çay aldı. L. F. Krupenikov ise bu rakamı 2.000.000
Ruble’ye kadar çıkardı. 40’lı yıllarda Kazan’ı Kyahta’da Apanaev kardeşler,
Kotelovlar, Krupenikovlar ve G. M. Yunusovlar temsil ettiler.
Kazan’da kurulan
birliklerdeki er ve
subay.
Ressam:
O. Parhaev
Başkurt süvarisi.
Ressam: Dresden’den 7 kilometre uzaklıktaydı. Dresden bu
O. Parhaev tarihlerde Fransız generali SenSir başkanlığındaki
30.000 askerin koruduğu çok sağlam bir kaleydi.
Milis kuvvetleri askerleri Dresden kuşatmasını baş
lattılar. Fransızların kuşatmadan kurtulma çabaları
bir sonuç vermedi. 25 Ekim 1813’te Dresden yakınla
rında büyük bir çatışma vuku buldu. Yaya birliğin 1812 Savaşı’na katılan Kazanlılar arasında “efsanevî süvari
komutanı N. İ. Çiçagov’un anlattıklarına göre Kazanlı kadın” Nadejda Durova da yer almaktadır.
milis kuvvetleri askerleri hep ön safta savaştılar: Nadejda Andreevna Durova (1783–1866), emekli hüsarın
“Bazen tüfeği bile olmayan askerler, Fransızlarla göğüs kızı olup çocukluk yaşından itibaren askerî işleri seviyordu.
göğse çarpışıyor, onları tüfeklerinin d ipçiği ile öldürü Bu sevgiyi Durova, babasının emir eri Astahov’a borçludur.
yor, süngülüyorlardı. Askerler bütün mermilerini harca 1806’da Nadejda Durova gizlice evinden ayrılarak Kozak
dılar, ancak yine de konumlarını kaybettiler.” 38 asker birliğine katıldı. Daha sonra Aleksandr Sokolov adıyla Atlı
öldü, 170 yaralandı. Leh Birliği’ne girdi. Bu birliğin içerisinde o, Batı
Bu çatışmanın çok önemli sonuçları oldu. 27 Prusya’daki Guttstadt’ta ve Fridland’daki çatışmalara katıl-
Ekim’de SenSir, ordusuyla birlikte teslim oldu. dı ve her yerde cesaret ve kahramanlıklarıyla dikkat çekti.
Ganimet olarak muzafferler 200 top, 20.000 tüfek ve Erkek kıyafeti giyerek cesurca savaşan bir kızın kahraman-
başka birçok eşya ele geçirdiler. Dresden muzafferi lıkları, Çar I. Aleksandr’ın kulağına kadar gitti. I.
olan Kazanlıların büyük bir kısmı, madalyalarla ödül Aleksandr onun bulunup yanına getirilmesini emretti. 31
lendirildi. Birlik başkanı Çiçagov, “Cesareti İçin” yazı Aralık 1807’de Durova, Çar’a takdim edildi. Durova, I.
sının yer aldığı altın kılıca, Selivanov ve Rostovtsev Aleksandr’dan orduda hizmet etmeye devam etme konusun- N. A. Durova.
adlı komutanlar ise II. Derece Kutsal Anna Nişanı’na da izin almayı başardı. Çar, kendisine ayrıca Aleksandrov Resssam:
layık görüldüler. Teğmen İvanov ile Teğmen Neelov soyadını verdi. V. Gau, 1837
ise III. Derece Kutsal Anna Nişanı ile ödüllendirildiler. 1812 Savaşı başladığında Durova, Litvanya Süvari
Birçok kimseye de çeşitli rütbeler verildi. Vergiye tâbi Birliği’nde subaydı. Smolensk yakınlarındaki muharebede kahramanca savaştı,
tutulan sınıfa mensup Kazan Ruhban Akademisi Borodino Muharebesi’nde ise ayağından ağır bir şekilde yaralandı. M. İ.
öğrencisi Pifiev’e 14. sınıf vatandaşlık rütbesi (kayıt Kutuzov onu kendisinin emir eri yaptı, daha sonra ise tam olarak iyileşmesi için
memuru) verilirken Tatar köylüsü Agiev’e subaylık evine gönderdi. 1813 ilkbaharında Durova orduya döndü. 1816’da kendi isteği
rütbesi ve gösterdiği cesaret dolayısıyla madalya üzerine süvari-yüzbaşı rütbesiyle emekliye ayrıldı. Yaptığı kahramanlıklar dolayı-
verildi. sıyla Georgievskiy Haç madalyasıyla ödüllendirildi. Durova, Rus ordusu içerisin-
Dresden ele geçirildikten sonra Kazan milis kuv deki ilk kadın subaydı. N. A. Durova hayatının son yıllarını Elabuga’da geçirdi.
vetlerinin yaya birliği şehre girdi ve askerî çatışmalar O, ayrıca ilk Rus kadın yazarlardan biriydi. 10’dan fazla roman, hikâye ve öykü
sona erinceye kadar şehirde kaldılar. Atlı birlikler ise kaleme aldı. Onun en önemli eseri ise “Kadın Süvarinin Notları” adlı eseridir.
Kont P. A. Tolstoy’un ordusu içerisinde Mazerburg Bu çalışmasında Durova hem kendi hayatını anlatmakta, hem de 1812
1812 Vatan kuşatmasına katıldılar, daha sonra ise Hamburg’a Savaşı’nın önde gelen kahramanları ile arkadaşlarından bahsetmektedir. Halk
Savaşı’nın hareket ett iler. Fransız General Marbo, Tatar ve kahramanı 83 yaşında hayatını kaybetti ve Elabuga’daki Troitsk Mezarlığı’nda
hatırasına yapılan Başkurt süvarilerinin kahramanca savaştıklarını şöyle askerî törenle toprağa verildi.
madalyalar. kaydetmiştir: “Onlar, arı sürüsü gibi birliklerimizin
Ressam: etrafında dolaşıyor, her yere girmeyi başarıyor ve onla
F. P. Tolstoy rı yakalamak mümkün olmuyordu.”
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Toplumsal Hareketler 378–379
Toplumsal Hareketler
XIX. Yüzyılın İlk Yarısı
Gizli Cemiyetlerdeki Kazanlılar “ilginç, ancak hayata geçirilemez” olarak buldu. Daha
sonra Dekabristler davasına bakan mahkeme,
14 Aralık 1825’te Petersburg’da mutlakiyet, kölelik ve Zavalişin tarafından ortaya atılan projeyi, “Rusya’da
sınıfsal eşitsizliğe karşı Kuzey Cemiyeti’nin çıkarttığı çarlık yönetimine son vermek için kullanılmak istenilen
isyan bastırıldı. Dekabristlerin hareketi (Çar’a karşı 14 bir araç” olarak nitelendirdi. Kasım 1825’te Zavalişin
Aralık 1825’te yapılan isyan), Kazan Vilayeti'nde de izne çıktı ve cemiyetinin üye sayısını arttırmak için İdil
ile Kiev’e gitti. Kazan’a 14 Aralık 1825 günü —
Dekabristlerin isyan ettiği gün — geldi. Onun gelişiyle
birlikte şehirde edebiyat geceleri yeniden canlandı.
Kaldı ki kendisiyle birlikte A. S. Griboedov’un Akıldan
Bela adlı komedya romanının yazarın düzeltmeler yap
tığı tam nüshasını getirmişti. Hükümet tarafından
yasaklanan eserin edebiyat gecelerinde okunması,
Kazan’ın şehir hayatında önemli bir gelişmeydi.
Griboedov’un komedisi, toplumun ileri kesimlerine
büyük etki etti. Zavalişin’in Kuzey Cemiyeti’nin de
üyesi olduğu düşünülmektedir. Petersburg’daki geliş
melerden o, 28 Aralık’ta Simbirsk’teyken haberdar
oldu. Bu arada da kendi cemiyeti ile ilgili olmak üzere
önemli belgeleri yok etmeyi başardı. 2 Ocak 1826’da
Zavalişin, Simbirsk’te tutuklandı. Tutuklanmadan
önce o, Moskova’ya giderken yolda tutuklanan İvaşev
ile görüştü. Birinci derece suçlu olarak Zavalişin, 20
yıllığına kürek mahkûmlarının konulduğu hapishane
ye atıldı.
V. P. İvaşev, gizli cemiyete hassa süvari birliğinde
subayken üye oldu. 1821’de o, Kont P. H.
Virgeynşteyn’in II. Ordusu’nda emir subayı oldu. Süvari
yüzbaşısı İvaşev, cumhuriyet taraftarıydı ve “tahtın kal
dırılması konusunda devrim metotlarını savunuyordu.”
Ancak yine de herhangi bir faaliyette bulunmadı. Buna
rağmen o da ikinci derece suçlu ilan edilerek kürek
cezasına çarptırıldı.
Yaroslavl,
Kostroma,
Nijegorod,
Kazan, Simbirsk
ve Penza
vilayetlerden
oluşan İdil
Coğrafyası.
1841’de yeni
veriler
kullanılarak
hazırlanan
Ayrıntılı Rusya
İmparatorluğu
Okul Atlası’ndan
bir sayfa
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
382–383
Voronej, Saratov,
Astarhan,
Karadeniz
Kazaklarının
Topraklarının da
dâhil olduğu
Kafkasya Bölgesi,
Don
Kazaklarının
topraklarından
oluşan Bozkır
Coğrafyası.
1841’de yeni
veriler
kullanılarak
hazırlanan
Ayrıntılı Rusya
İmparatorluğu
Okul Atlası’ndan
bir sayfa
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Kazan Bölgesinin Kültürü 384–385
Kazan Bölgesinin Kültürü
Üniversitenin Açılışı
Kazan
Üniversitesi kurulan üniversitede sınıf ve laboratuvar ile teçhizat
yetersizdi. Profesör ihtiyacı da ortaya çıktı. Bundan
dolayı yurt dışından hocalar davet edildi. Bunların
hepsi istenilen kalitede olmasa da aralarında meşhur
bilim adamları da vardı: matematikçi M. F. Bartels,
tıpçı K. F. Fuks, astronom İ. A. Littrov, şarkiyatçı H. D.
Kazan Fren. 1820’li yılların başında profesör kadrolarına
Üniversitesi’nin gimnazyumun ilk mezunları atandı: P. S. Kondırev, N.
kuruluşunu onay- İ. Lobaçevskiy, V. M. Perevoşikov, İ. M. Simonov ve
layan belge, 1804 diğer genç yetenekler.
Muhteşem Kimyacı
H. D. Fren A. K. Kazımbek
Sabantuy
Fars edebiyatı hocası olarak işe aldı. Burada İlk kez 1844’te yayımlanan İstatistikî ve Etnografik Açıdan Kazan Tatarları adlı
Kazımbek, dünyaca meşhur şarkiyatçılardan biri hâli meşhur kitabında Profesör Karl Fuks, Kazan Tatarlarının 1840’lı yıllarda saban-
ne geldi. Doğu ülkeleri tarihi, İslâm tarihi, Türk ve tuyu nasıl kutladıklarını anlatmaktadır: “Tatarların bu eski millî bayramı her
Fars dillerine dair çok sayıda eser kaleme alan ilkbaharda kutlanmakta ve bu bayrama bütün Tatarlar katılmaktadırlar…
Kazımbek, Rusya İlimler Akademisi de dâhil olmak Sabantuy, Cuma günü başlamakta ve bir sonraki Cuma’ya kadar, yani bir hafta
üzere Rusya ve Avrupa’daki birçok ilmî kuruluşun üye boyunca devam etmektedir.
liğine seçildi. Bilim adamının önemli özelliklerinden Genç ve yaşlılar olmak üzere bütün Tatarlar öğlene doğru toplanmakta ve bir
biri de çok sayıda öğrenci yetiştirmesiydi. çember oluşturacak şekilde oturmaktadırlar. Genç ve sağlıklı iki güreşçi meyda-
Daha sonraki tarihte Şarkiyat Fakültesi, hocalarıyla na çıkıp kuşak kuşanıyor ve birbirlerini yere yatırmak için güreşmeye başlıyor-
birlikte Petersburg Üniversitesi’ne taşındı. lar. Biri diğerini yendiğinde de izleyiciler gülmeye başlıyorlar. Galip gelen güreş-
Günümüzde Kazan Üniversitesi bünyesinde Şarkiyat çi ise güreş alanını terk ediyor ve hediyesini alıyor. Hediye yerine 10–20 kopeyk
Enstitüsü faaliyet göstermektedir. Enstitünün en para alma hakkı da vardı.
Bu bayram sırasında düzenin sağlanması için Tatarların çoğu ahlak kurallarını
gözetenler olarak uzun sopalarla geziyorlar. Bu sopalar aslında onların görevle-
rini de belli ediyordu.
Güreşin yanı sıra sabantuyda at yarışları ve koşu gibi eğlenceler de düzenleni-
yordu. Galip gelene hediye olarak mendil hediye ediliyordu. Bunların atları çok
küçük, neredeyse görünmez ve çok zayıflardı. Ancak çok iyi koşarlardı. Ata
binenler genellikle erkek çocuklardı, küçük yaşlarına rağmen bu işte çok ustay-
dılar.
Çok nadiren de olsa oynanan bir başka oyun da şöyleydi: Dört veya daha fazla
erkek, karınlarının üstüne yere birbirine yapışık şekilde yatıyor ve üstleri geniş
ve kalın bir deriyle örtülüyordu. Ataman olarak adlandırılan erkeklerden biri,
yerde yatan erkekleri onlara ip, kuşak vb. şeylerle acımasız bir şekilde vurmaya
çalışanlardan koruyor ve bu saldırganlardan birini vurmanın yollarını arıyordu.
Ayrıca o, yerde yatanların üzerlerinden atlıyor ve saldıranlara ayağıyla değmeye
çalışıyordu. Bunu başardığı takdirde de yere yatanlara vuruyor ve onlar oradan
kalkmak zorunda kalıyorlardı. Saldıranlar ise onların yerine yatıyordu.
Sabantuydaki ilgi çeken bir başka oyun da şöyleydi: Bir çember oluşturacak
şekilde 12, 15 veya 20 kişi otururdu ve aralarındaki mesafe 2 adımdan fazla
değildi. Çemberin dışında duran biri elinde farklı Tatar kıyafetlerinin birbirine
bağlanmasından oluşan bir düğüm tutardı. Bu adam bu düğümü çemberi oluştu-
ran adamlardan birine verip kendisi ise üç adım arkaya giderdi. Bu arada düğü-
mü elinde bulunduran adam, onu başkasına, o da üçüncü kişiye verir ve böyle
Kazan önemli amacı ise Kazan Şarkiyat Okulu’nun ilmî ve devam ederdi. Arkada duran kimse de bu düğümü yakalamak için koşardı. Bunu
Üniversitesi pedagojik geleneklerini yeniden canlandırmaktır. başardığında da düğümü elinden aldığı kişinin yerine otururdu.
tarafından Sabantuy bayramına yaşlılar da geliyordu. Bunlar sayıca fazla toplandıkları
yayımlanan Herkesin Tanıdığı Doktor vakit güneş indiğinde akşam namazını kılıyorlardı. Bu da eğlenceye devam eden
Uçenıe Zapiski halk ile garip bir çelişki yaratıyordu.”
(Bilimsel Notlar) K. F. Fuks (1776–1846), Kazan Üniversitesi’nde doğa
adlı derginin tarihi ve botanik profesörlüğüne atandı. Genç profe
birinci sayısı sörün enteresan anlatımları, öğrencileri hayran bırak
(Üniversite tı. 1878 tarihli Kazan Edebiyat Mecmuası’nda şöyle
Basımevi, Kazan satırlar mevcuttur: “… O, öğrencilerin sevd iği ve onları
1837) eğlend iren ilk profesördü. O kend i hayatını örnek vere
rek öğrencilere yaşlanıncaya kadar kend i işine sadık
kalan bir bilim adamının nasıl büyüleyici olabileceğini
K. F. Fuks Kazan tarihine
dair Rusça kita-
plar
Kazanlı Tarihçiler
Bölge Mimarisi
Reform Arifesinde
Toprak Kölelik
Diğer bölgelerde olduğu gibi Hukukunun
Kazan Vilayeti’nde de feodalköle Kaldırılmasına
lik rejim krizi, başta köylüler olmak Dair Manifesto
üzere halk kitlelerinin durumunun
kötüleşmesine yol açtı.
Köy nüfusunun büyük bir kısmını
oluşturan devlete ait köylüler, ken
dilerine yüklenen büyük vergiler ve
memurların keyfî hareketleriyle
son derece zor durumdaydılar.
Saraya ait köylülerin durumu da
bundan farklı değildi. Özellikle
büyük çiftlik sahiplerinin toprakla
İmparator rındaki köylülerin durumu çok ağırdı. Daha fazla gelir
II. Aleksandr elde etmek için onlar, köylüleri kendi tarlalarında haf
tada 4–5 gün çalıştırıyorlardı. Diğer taraftan para
piyasası ilişkilerinin gelişmesi, köylülerin de kendi
aralarında sınıflara ayrılmasına neden oldu.
Manifaktürler batmaya başladı, sanayi ve köy eko
nomisinde ücretli işçi yüzdesi arttı. Ancak toprak
köleliği bu süreci yavaşlattı ki, malikânelerdeki köylü (Halk bunları “kedi payı” olarak adlandırmış) uygula
lerin çoğu hep malikâne sahiplerine çalışıyordu. ması mevcuttu. Bedava dağıtılan söz konusu her top
Kölelere uygulanan baskı, köylülerin çiftlik sahiple rak parçası, 1 desyatinayı geçmiyordu. Bu uygulama
riyle mücadelesine yol açtı. Köylüler sıkça malikâne şüphesiz köylüleri topraksızlaştırmaya yönelik bir
sahiplerinin tarlalarında çalışmayı ve diğer yükümlü siyasetti. Kölelikten kurtulan köylüler, verilen toprak
Astarhan 5 417 706 25,2 49 801 2,3 13 681 051 63,4 707 697 3,2 1 278 140 5,9 21 582 635
Kazan 3 397 417 59,5 767 316 13,5 – – 1 474 122 26,0 57 210 1,0 5 696 065
Samara 7 444 698 54,3 3 590 631 26,2 – – 2 559 499 18,6 124 380 0,4 13 719 208
Saratov 3 793 896 51,3 2 750 734 37,2 – – 259 684 7,4 300 554 4,1 7 401 868
Simbirsk 1 735 121 40,2 1 418 215 32,9 – – 1 089 268 25,3 70 130 1,6 4 312 734
Vilayette toplam 21 788 838 41,3 9 024 937 17,1 13 681 051 26,0 6 390 270 12,1 1 830 414 3,5 52 715 510
lüklerini yerine getirmeyi reddediyordu. 1855–1861 lar karşısında devlete 49 yıl boyunca belli miktarda
yılları arasında vilayette 14 büyük köylü isyanı meyda ödeme yapmak zorundaydı. Bu ödeme de köylüye
na geldi. Bazı çiftlik sahiplerinin malikâneleri yakıldı ağır geliyordu.
ğı gibi özellikle menfur malikâne sahiplerinin öldürül 1863’te hükümdara ait topraklar ve buradaki köylü
düğü de oluyordu. lerle ilgili de değişiklikler oldu.
Mücadele yöntemlerinden biri de devlete ve çiftlik Kazan Vilayeti’nde köylülere kişi başına dağıtılan
sahiplerine ait ormanların kesilmesiydi. Toprak köleli toprakların yüzölçümü, Rusya geneline kıyasla daha
ği hukukunun kaldırılma arifesinde vilayetteki durum, düşük olup ortalama 4–5 desyatina idi. Köylüler,
işte bu kadar istikrarsız ve tehlikeliydi. orman topraklarından mahrum kaldılar. Ayrıca köylü
lerden kendilerine verilen toprak karşılığında isteni
Reformun Şartları len kira parası, reform öncesi döneme kıyasla çok
daha büyük miktardaydı. Bütün bunlar, köylülerin
Reformlar yaparken vilayet yönet icileri, II. tepkisine yol açıyordu.
Aleksandr’ın 19 Şubat 1861’de imzaladığı “Köle Böylece köylülere özgürlük tanıyan ve onları toprak
Bağlılığından Çıkan Köylülerin Genel Durumlarına sahibi yapan reform, kapitalist gelişimi hızlandırdı.
Dair İmparatorun Fermanı”, “Yerli Kanunnâme” ve Ancak bu reform, toprak sorununu çözmedi. Çiftlik
diğer belgeleri esas aldılar. Toprak köleliği hukukunun sahiplerinin toprak mülkiyet i uygulaması devam
lağvı ile ilgili bütün işlemleri Kazan Vilayeti Köylü ederken köylüler bir taraftan topraksızlık sorunu
İşleri Kurulu yürüttü. yaşadı. Diğer taraftan birçok vatandaşlık hakkından
da mahrumdular. Ayrıca köylüler hâlâ bedensel ceza
Rusya İmparatorluğu’nun Avrupa Kısmının İdarî Yapısı, 1906
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
396–397
19 Şubat 1861’de
Hürriyetlerine
Kavuşan
Köylülerin
Durumuna Göre
Genelkurmay
Başkanlığı
Teğmeni
İ. Strelbitskiy
Tarafından
1862’de
Hazırlanan
Avrupa Rusyası
Haritası
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Büyük Reformlar 398–399
lete ait köylerdeki köylülerin yerleşt irilmesinin
hukukî çerçevesi belirlendi. Kazan Vilayeti’nin ilçe
leri, “az topraklı” ilçeler grubuna dâhil edildi.
Buradaki köylülere kişi başına düşen toprak miktarı
8 hektarı geçmiyordu.
Devlete ait köylülerin topraklarının revizyon sonuç
ları, özel defterlere kaydediliyordu. Bu belge, genel
Orta ve Aşağı İdil likle valiliğin Devlet Mülkiyeti Kurumu’ndaki memur
ile İdil Ötesi’nin tarafından hazırlanıyor, köylü cemiyeti ve arabulucu
Bitki Dünyası lar tarafından imzalanıyordu. Bu kayıtlarda köy cemi
Haritası. yetlerine mensup köylülerin sayısı, elverişli ve elveriş
Hazırlayan: siz toprakların miktarı, cemiyet in payına düşen
N. Gavrilov ormanlık bölgenin yüzölçümü, ödenen vergi miktarı,
gelir getiren kalemler (ticaret ve pazar yerleri, değir
menler, dükkânlar, balıkçılık) vb. bilgiler yer alıyordu.
Genellikle köy cemiyetleri söz konusu kayıtların
içeriğinden önceden haberdar ediliyordu. Bu da yerli
yönetimlere köylülere ayrılan toprak yüzölçümlerinin
değiştirilmesini isteyen dilekçileri görüşüp bu süreç
leri hızlandırma imkânı veriyordu. En önemlisi de
sorunlar daha hızlı çözülüyor ve köylü isyanlarının çık
ması önlenmiş oluyordu.
Bu defterlerin hazırlanma ve sahiplerine dağıtılma
süreci ancak 1870’te tamamlandı.
Defterlerin çoğunda yalnızca ormanlık alanlar belir
tiliyordu. Daha sonra bu alandan belirli kısımlar cemi
yetin yakıt ve inşaat malzemesi ihtiyacının karşılan
ması için kendilerine veriliyordu. Köylülere bu tür top
raklar, 70’li yıllarda verildi. Bunlar da yukarıda bahse
dilen defterlere vilayetteki orman kurumlarının
memurları tarafından kaydediliyordu.
24 Kasım 1866 tarihli yasa ile her ne kadar devlete
ait eski köylülere toprak sahibi köylülerle aynı haklar
verildiği açıklansa da devlet onları 20 yıl boyunca ken
dilerine verilen toprağın kirasını ödemeye mecbur
etti. Söz konusu ödemeleri Maliye Bakanlığı bizzat
takip etti.
Kazan Vilayeti’nde söz konusu kira miktarı, reform
öncesindeki kira ücretleri ile aynı idi. Devlet
Mülkiyetleri Odası köylülerden alacağı kira parasını
toplu olarak vilayetlerden alıyordu. Vilayetler ise bu
lara çarptırılıyor (1903 yılına kadar) ve “en alt sınıf” Bezdna’daki Olaylar
olarak kalmaya devam ediyorlardı. 1861 Reformu, büyük çiftlik sahiplerine ait köylüler arasında memnuniyetsiz-
liğe yol açtı. Onların arasında çarin kendilerine verdiği gerçek hürriyetlerinin
1866 Reformu sahipleri tarafından “çalındığı” dedikodusu yayıldı.
Birçok çiftlikte karışıklık çıktı. En büyük isyan, yaklaşık 800 kişinin yaşadığı
Kazan Vilayeti’nin önemli özelliklerinden biri de Spassk ilçesindeki Bezdna Köyü’nde meydana geldi. Köylüler arasında A.
çok fazla devlet toprağına sahip olmasıdır. Bu da ver Petrov, özel bir otoriteye sahipti. 31 yaşındaki Petrov, köyün tek eğitimli
giye tâbi köylü nüfus arasında devlete ait köylülerin vatandaşı olduğundan dolayı köylüler kendisine saygı duyuyorlardı. Nitekim
sayısının fazla olmasına yol açıyordu. 10 teftiş raporu köylüler yayımlanan çarın fermanında ondan “gerçek hürriyetlerini” arayıp
na (1858) göre bölgede Devlet Mülkiyeti Bakanlığı’na bulmasını istediler. O, köylülerin arzularını iyi anlıyordu. Belgeleri de onları
bağlı 1.136.758 köylü vardı. Bu rakam, köylü nüfusun memnun edecek şekilde yorumladı. Daha sonra mahkemede şunları söylemiş-
% 81.1’ine tekabül ediyordu. tir: “Benim yanıma gelen herkese köylülerin hür olduklarını söyledim, çiftlik
sahipleri ile yetkililere uymamalarını tavsiye ettim. Köylülere vergi ödememe-
lerini ve çiftlik sahiplerine artık çalışmamalarını da söyledim. Bütün toprakla-
Köylülere verilen topraklar karşılığında onların 20 yıl rın artık köylülere ait olduğunu, çiftlik sahibine ise toprağın ancak 1/3’ünün
boyunca toprağın kirasını devlete ödeme uygulamasının kaldığını belirttim.”
devlete ait eski köylülerin işine yaramadığını zaman açıkça Bezdna’da “gerçek hürriyetin” bulunduğuna dair söylenti, bütün bölgede yıl-
ortaya koydu. Bunlar elverişli 1 hektar toprak için 20 yıl dırım hızıyla yayıldı. Bölgenin her köşesinden köylüler buraya akın ettiler. 12
boyunca yıllık 77 Kopeyk kira ödediler. Toplam 15 Ruble 40 Nisan’da 4.000’den fazla köylü burada toplandı. Köylüler çiftlik sahiplerinin
Kopeyk ödemiş oldular. Yani malikâne sahiplerine ait işlerinde çalışmayı reddettiler, bazı yerlerde onlara ait topraklara el koydular.
köylülerin kurtuluş akçesi olarak ödedikleri miktarın Çiftlik sahipleri paniğe kapıldılar, çiftliklerini terk etmeye ve Kazan’a gidip
2/3’ünü ödediler, ancak toprağın sahibi olamadılar. vilayet yönetiminden yardım istemeye başladılar.
1858’de Kazan Vilayeti’nde bir köylünün ödediği toplam İsyanın boyutu vilayet yönetimini de tedirgin etti ve isyanın askerî güç kulla-
vergi miktarı, 2 Ruble 86 Kopeyk idi. 1867’de bu miktar, 3 narak bastırılmasına karar verildi. Çarın maiyetinde çalışan Tuğgeneral Kont
Ruble 73 Kopeyk’e kadar çıkartıldı. 1866 reformundan Apraksin başkanlığında bir birlik, Bezdna’ya gönderildi. 12 Nisan 1861 saba-
sonra bir köylünün ödediği orman vergisi ise 27 Kopeyk idi. hı köye gelen Apraksin, Petrov’un iade edilmesini istedi. Köylülerden evlerine
Özel defterlerin dağıtımından sonraki ilk üç yıl boyunca köy dağılmaları istense de köylüler bunu reddettiler. Ancak Apraksin’in ateş etme
cemiyeti, kendilerine verilen toprağın satışı ile ilgili hiçbir emre verdiği zaman köylüler kaçmaya başladılar. II. Aleksdandr’a gönderdiği
işlem yapamıyordu. raporunda tuğgeneral “ciddi önlemler almasaydık, Kazan Vilayeti’nde büyük
bir isyan çıkabilirdi” şeklinde satırlar kaleme almıştır.
A.Petrov tutuklandı ve mahkemeye gönderildi. 19 Nisan günü doğduğu köyde
kurşuna dizildi.
Bezdna konusunu ilk ele alan süreli basın organı, Londra’da yayımlanan
Kolokol (Çan) gazetesi oldu. Daha 15 Mayıs 1861’de bu gazetede “Rus kanı
akmaktadır” başlığında Kazan Vilayeti’nde gerçekleşen olaylar hakkında
18 Ocak 1866 Kanunnâmesi’ne göre devlete ait köy mektuplar yayımlanmaya başlandı.
lüler, idarî açıdan vilayet, ilçe, ve yerel köylü yönetim
kurumlarına bağlandılar. 19 Şubat 1861 tarihli ferma
nın bütün maddeleri de bu köylüleri ilgilendiriyordu.
“36 vilayette devlete ait köylülere toprak verilme
si” ile ilgili 24 Kasım 1866 tarihli kanunnâme ile dev
0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 100 Ormanlık bölgelerin köy cemiyeti veya köylüler
tarafından satın alınma ihtimali hiç yoktu.
Kazan Vilayeti (28,6 %) Böylece devlete ait köylülerin mülkiyet edinme
hakkı, 20 yıl sonrasına ertelendi. Devlet hazinesi, hâlâ
en büyük feodal konumundaydı. Devlet, toprağı belir
Simbirsk Vilayeti (34,7 %) li bir bedel karşılığında köylülere kiraya veriyordu.
Adl î Reform
giyi % 45 oranında arttırınca farklı köylü sınıfların sta Birinci Rusya Nüfus Sayımı sonuçları (1897), vilayet
tülerinin eşitlenmesi yönünde büyük bir adım atılmış ve ilçe idarî organlarında Tatarların oranının % 13,
olundu. Devlete ait köylüler, diğer köylü sınıflarına Rusların ise % 74.1 olduğunu göstermektedir. Ayrıca
kıyasla daha imtiyazlı konumlarını kaybederek eko yönetim, Tatarlar için Rus sınıflarının açılmasına,
nomik olarak onlara çok yaklaştılar. Ortodoks misyonerlere primlerin verilmesine, kilise
Köylülerin ödedikleri toplam vergilerin vergi çeşidi nezdindeki okullara yardımlar yapılmasına karşı çıkan
ne göre oranı şöyleydi: eskiden kiraladığı toprağı Tatar üyelerin tutumlarından memnun değildi.
mülk edinme karşılığında yapılan ödeme (vergi) — % Tatar köylülerinin hakklarının sınırlandırıldığının bir
61.7; mahallî masraflar — % 14.1; toprak vergisi — % başka göstergesi de kendilerine yüklenen askerî
4.8; nahiye vergisi — % 19.4. Köylülerin geliri, aileleri yükümlülüktür. 1832’de kabul edilen Askerlik
ni geçindirmeye zor yetiyordu. Köylülerin nakit öde Kanunu’na göre Tatarların yaşadığı bölgelerde onların
dikleri vergiler ise köylünün gelirinin % 52’sine denk sayısına bakılmaksızın özel askerlik şubeleri oluşturu
geliyordu.
1874 yılına kadar ayrımcılık siyaseti de söz konusuy
du. Buna göre Hristiyanlığı kabul edenler ve onların
Hristiyanlığı kabul etmeden önce doğan çocukları,
askerlikten muaf tutuluyordu.
Mektep ve medrese bitiren Tatar gençleri okuma
yazma bilmelerine rağmen eğitimli kesime tanınan
imtiyazlardan yararlanamıyordu. Ancak bu kişilerin,
Rus dilini ve yazısını bildiklerine dair belge getirdikle
ri takdirde askerlik süreleri iki yıllığına azaltılıyordu.
Bununla imtiyaz elde etme şartı olarak tahsil düzeyi
getirilmiş oluyordu. Hükümet böylece Tatarları da
Ruslaştırma siyaseti izlemeye çalışıyordu. 31 Mayıs
1880 tarihli İçişleri Bakanlığı kaydında imtiyaz alabil
Şirketler ve İş Adamları
Sanayinin Gelişimi
Kazan Vilayeti
Haritası,
80’li–90’lı Yıllar.
(A. İlyin’in
Kartografi
Matbaası, St.
Petersburg)
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Vilayet Ekonomisi 410–411
kabul ediliyordu. Büyük Knez Nikolay Nikolaeviç’in
Vilayetler Fabrika Sayısı Üretim, Ruble Vilayetteki toplam Fabrikalardaki içtiği şaraplar bu fabrikada üretiliyordu. Varaksin
üretim içerisindeki işçi sayısı Votkası da gerek ulusal gerekse uluslararası panayır
payı % larda birçok kez ödül almıştır.
dumansız barut üretimi için sülfürik asit ile zaç yağı Uşkovlara ait
üretti. seramik
A.N. Sveşnikov’un DemirEritme Kazan Fabrikası fabrikasının
1890 yılından itibaren 45.000 Ruble sermayesi olan ürünleri
“A. N. Sveşnikov’un Mirasçıları” adlı şirkete aitti. Bu
fabrika Rusya’nın en büyük fabrikalarından biri olma
sa da vilayette kendi alanında önde gelen şirketler
den biri hâline geldi. Fabrikada işçiler gemi tamiratı
ile uğraşıyorlardı. XX. yüzyılın başında bu şirkette 100
işçi çalışıyor, yıllık sermayesi 66.000 Ruble’den oluşu
yordu.
“D. İ. Varaksin’in Mirasçıları” adlı ispirto fabrikası
ise Rusya ölçülerine göre büyük bir müessese olarak
Köylülerin Durumu maaşla geçindiler. Aileleri de onlarla birlikte şehirle
İdil-Kama gazetesinin haberine göre Alafuzov’un fabrikasındaki işçilerin duru- re yerleşti. Bu aileler genellikle ya ev kiralıyordu ya
mu çok kötüydü. Şehir belediyesi, işçilerin şikâyetlerini dikkate almadığından da bazılarının şehirde kendi evleri vardı. Böylece bu
dolayı işçiler en yüksek makamlara başvurdular ve hükümet de Ekim 1873’te işçiler, şehir kültürünün taşıyıcıları hâline geldiler.
işçilerin çalıştıkları yer ve iaşelerini yerinde inceleyecek bir komisyonun kurul- Bununla birlikte fabrikalarda çalışan işçilerin çoğu
masını emretti. Ancak komisyon üyeleri gelmeden önce binanın her yeri temiz- proletarya ile köylüler arasında ara bir sınıf oluştur
lendi, boyandı, 70 pud inek eti ise fabrikadan çıkartılarak Kazanka Nehri’ne dular. Bunlar belki artık tam köylü niteliği taşımasa
atıldı. 1886’da hükümet, maaş olarak üretilen ürünler veren fabrikaların kapa- lar da işçi de değillerdi. Onlardan ağır ve okuma
tılmasına dair kanun çıkarttı. Ancak Alafuzov’un fabrikasında bu uygulama yazma gerektirmeyen işlerde istifade ediliyordu.
1893 yılına kadar devam etti. Nitekim bu işçilerin çoğu okumayazma bilmiyordu.
1891 yılında A. Ya. Saydaşev’e ait Cam Fabrikası’ndaki işçiler birkaç yıldır bu Bu grubun işçileri barakalarda yaşıyor, aileleri ise
fabrikada çalıştıklarını, ancak bir kez bile daha maaş olarak nakit para almadık- köylerde kalmaya devam ediyordu. A. M. Gorki bu
larını bildirdiler. Fabrika sahibi, işçilere maaşlarını fabrikanın bünyesindeki tür barakalarla ilgili şunları yazmıştı: “Bunlarda yatak
dükkândan çay ve şeker ile ödediği gibi bunları da işçilere çok yüksek fiyattan odası da vardır ve işçiler de buralarda gerçekten de
sayıyordu. İşçilerin şikâyeti incelendikten sonra fabrika sahibine de ceza kesildi. uyumaktadırlar. Uyumakta ve havasızlıktan boğul
1893’te ise o yeniden maaşları eski usule göre ödemeye başladı. Yalnızca bu sefer mamaktadırlar. Hâlbuki boğulmaları için de bütün
işçilere votka dağıttı. Kazanskiy Telegraf (Kazan Telegrafı) adlı gazete bu konuyu şartlar müsaitti. Yatak odası çeşitli asit, çürüyen yağ,
aşağıdaki şiir ile gündeme taşıdı: ısınmış petrol, sabun ve amonyak kokuyordu.” İşte
Her zaman pisler, elbiseleri yırtık bulunduğu sınıftan ayrılmış ve fakir ve evsizler gibi
Ekmeksiz açlar ve fakirler kimseler bu grubun içerisinden çıkıyordu.
Ama işçi hergün sarhoş Fabrika proletaryasının hızlı bir şekilde büyümesi
İçki veriyor onlara Ahmetzyan. ve bu sınıfın verdiği mücadele, hükümet i İş
Saydaşev’e bir kez daha ceza verdiler. Ama bu sefer fabrika kanununu ihlal etti- Kanunu’nu düzenlemeye zorladı. İş Kanunu’nun ilk
ğinden dolayı değil, tüketim vergisini ödemediğinden dolayı para cezasına çarptı- maddeleri (1882, 1885), 12 yaştan küçük çocukları
rıldı. fabrikalarda çalıştırmayı yasaklıyordu. Bununla bir
likte 1890’da 10–12 yaş arasındaki çocuklar, Maliye
Bakanlığı’nın özel izni ile çalıştırılabiliyordu. Taşrada
iş adamları bu kanunu sıkça çiğniyorlardı. Örneğin
Kazan’daki Tihomirnovların bez fabrikası ile
Sanayi Devrimi Saydaşev’in Petrovskoe Köyü’ndeki cam fabrikasında
çocukların çalıştırıldığı tespit edilmiş ve sahipleri
Reform döneminin özelliklerinden biri de ücretli para cezasına çarptırılmıştır.
işçi sayısının hızla artmasıdır. 1897 yılına gelindiğinde Önemli sorunlardan biri de işçilere ödenen düşük
vilayetteki ücretli işçi sayısı 140.000 idi. Proletarya maaşlardı. Çeşitli para cezaları, maaşları iyice azaltı
sınıfının temelini, hürriyetlerini kazanan köylüler ile
iflas eden ve kendi iş gücünü pazarlayarak geçimini Kazan Borsa Komitesi’nin verilerine göre 1868’de şehir
sağlayan şehir ve köylerdeki zanaatçılar oluşturdu. limanlarından nehir yoluyla 33.000.000 pud hububat olmak
Orta ve Aşağı Sanayi devriminin sosyal neticelerinden biri de üzere 41.000.000 pud yük taşındı. Geriye kalan kısmı
İdil’de Su yeni tip ücretli işçi grubunun — büyük işletmelerde ise yağ, yün, deri, bal mumu, sabun, mum, balık, koyun
Yollarının çalışan irsî proletarya sınıfının — oluşması oldu. postu, kürk vs. oluşturuyordu. Yaklaşık 1.000.000 gümüş
Uzunluğu değerinde çam sakızı, katran, ağaç kabuğu, ağaç liflerinden
yapılan bir çeşit sicim ya da kumaş, kese ile Perm’den
Vilayetler Yolların Uzunluğu (verst; 1 verst = 1.06 kilometre) çıkartılan 5.000.000 pud tuz bu rakamlara dâhil değildi.
80’li yılların başında İdil aracılığıyla Kazan ve Nijniy
Yüzdürülür Her İki Yönde de Toplam Vapur Yolu Novgorod arasında 320.000.000 pud yük taşınıyordu. Demir
Gemilerin İşlemesine yolları inşa edildikten sonra dahi nehir taşımacılığı, bu öne-
Elverişli mini korudu.
Bankacılık Sektörü
at tramvay yolu yapıldı ve 7 verstlik yol daha rahat İç ve dış pazarların sınırlarının genişlemesi, ticarî
hâle geldi. Ustye (Nehir Ağzı) Limanı, ilkbahardaki münasebetlerin gelişmesi Rusya’da ticarî borsaların
suların inmesinden sonra açılıyor ve gemileri yılda kurulmasına yol açtı. Bunlardan ilki, 1703’te I.
yaklaşık 5–6 ay boyunca seyrüseferin sonuna kadar Petro’nun emriyle kurulan Petersburg Borsası oldu.
kabul ediyordu. Ancak ülke çapında borsaların yaygınlaşması, XIX.
yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşti. Kazan, borsa açı
lan Rusya’nın sekizinci şehri oldu. Şüphesiz ticarî söz ketlerin kurulması ile birlikte ticarî borsaların önemi
leşmeler eskiden de yapılıyordu, ancak artık tüccarlara azaldı. Artık üreticilerle tüccarlar arasındaki münase
işleri “medenî” bir şekilde yürütmeyi öğretiyorlardı. betlerde toptan satış şirketleri önemli rol oynamaya
Tüccar ve sanayicilerin çıkarlarını savunan ve sözleş başladı.
melerin doğru yapılmasına dair bilgiler içeren
Kazanskiy Birjevoy Listok (Kazan Borsa Gazetesi) adlı Burjuvazi
gazete yayımlanmaya başlandı. 1882’de borsanın ser
mayesi, 8.000.000 Ruble’yi geçti. Reform dönemi Rusyası’nda ekonomik açıdan en
Borsanın yönetimi, seçimle oluşturulan borsa komi güçlü sınıf, “tüccar sınıfı” şeklindeki geleneksel adını
tesinin elindeydi. Yönetimin başında K. İ. Romanov, İ. da hâlâ koruyan burjuvazi idi. Kölelik rejiminin sona
N. Sobolev, İ. N. Juravlev, M. L. Sveşnikov, A. A. ermesiyle birlikte şehirlerde içine kapanık bir tüccar
Lebedev gibi büyük sermaye sahipleri bulunuyordu. sınıfının mevcudiyeti için ihtiyaç duyulan şartlar yok
Komite başkanı olarak farklı dönemlerde N. K. ve İ. K. oldu. Ancak yine de tüccarlar, Ekim Devrimi’ne kadar
Krestovnikovlar, İ. O. Tihomirnov, Ya. F. Şamov ve baş birçok sınıfsal hakkını elinde bulundurmaya devam
kaları seçildi. Borsa komitesinin başkanlığı, tüccarlara etti.
“onurlu vatandaş” unvanı ile çeşitli madalyalar kazan Ticarî burjuva sınıfının en kalabalık grubunu daha çok
dırıyordu. perakende ticaret ile uğraşan ve ticarî çıkarları da vilaye
Sözleşmeler yapılırken aracı rolünü simsarlar oynu tin hatta sermayelerinin kayıtlı olduğu bölgenin dışına
yordu. 1870’te üç simsardan biri G. Ahtyamov idi. çıkmayan ikinci ve üçüncü sınıf tüccarlar oluşturuyordu.
Ahtyamov, Tatar iş adamlarına Rus tüccar ve sanayici Buna paralel olarak bazı eski tüccar aileleri iflas etti.
lerle bağlantı kurmalarında yardımcı oluyor, onları Kitaev, Kobelev, Kvasnikov, Bayazitov, Ryazanov ve
pazardaki gelişmelerden haberdar ediyor, sözleşme diğer aileler tüccar sınıfından çıktılar. 1863’te üçüncü
ler yapılırken onlara yardım ediyorlardı. Ancak sınıf tüccar uygulaması kaldırıldı ve isteyen ticaretle
Tatarların çoğu, borsaya pek önem vermiyor, üye uğraşma hakkı elde etti. Ancak tüccarların sayısı art
olmuyor, toplantılarına katılmıyordu. Tatarları rahatsız madı. 1850’de Kazan’da tüccar birliğine mensup 644
eden husus ise borsanın hububat ticaretine yönelmiş tüccar varken, 1895’te bu sayı 691 idi. Birliğe üyelik yal
olmasıdır. Etkili Tatar tüccarlar ise bu alanda faaliyet nızca sınıfsal haklar elde etmeyi amaçlayanlara cazip
geliyordu. Tüccarların bir kısmı asilzade sınıfına geçişi
hedefledi, ancak Kazan’da bunu başaranların sayısı
fazla değildir. Osokinler, Krestovnikovlar, İ. İ. Alafuzov,
P. V. Şetinkin asilzade sınıfına geçmeyi başardılar.
XIX. yüzyılın sonunda birçok aile şirketi anonim şir
ketlere dönüştü. 1892’de Kazan Vilayeti’nde toplam
20 ticaret şirketi mevcuttu. Ticaret şirketi sayısı açı
sından vilayet bütün ülkede 10., toplam sermaye
büyüklüğü açısından 8. sırada yer alıyordu.
Vilayetteki en büyük ticarîsanayi şirketleri şunlardı:
Alafuzov Fabrikaları Şirketi, Krestovnikov Kardeşler
Şirketi, Staheev’in Oğulları Şirketi, P. K. Uşkov Şirketi,
D. İ. Varaksin’in Mirasçıları Şirketi, “P. İ. Şetinkin
Kazan’da” Şirketi, İ. A. Aleksandrov’un Mirasçıları Şir
keti. Bu fabrikaların sahipleri daha çok sanayiciler eli
Zengin bir tine mensup olup tüccardan ziyade fabrika sahibi kim
Kazanlı tüccar seler olarak tanınıyorlardı.
ailesi, 1910 Şirket sahiplerinin büyük bir kısmı ticarîsanayi çevre
nin içerisinde yer alıyordu. Bunlar her ne kadar milyon
luk sermayelere sahip olsalar da faaliyetlerini yalnızca
üretimle ve kendi ürettikleri ürünleri satmakla sınırlan
dırmıyor, geleneksel ticaret ile de
göstermiyordu. Kaldı ki borsada bütün yazışma ve uğraşıyorlardı. Burjuvanın bu kısmı
kayıtlar yalnızca Rusça yapılıyordu. Tatar tüccarlar ise na Yunusovlar, Aitovlar, M. İ. Galeev,
işleri herhangi bir kayıt tutmadan, “dine” dayanarak S. S. Gubaydullin, G. Sabitov,
yürütüyorlardı. Bundan dolayı Tatar tüccarlar sözleş Azmetyevler, A. Ya. Saydaşev,
meleri kendi aralarında Saman Pazarı’ndaki hotel lobi Arslanovlar, Utyamışevler gibi Tatar
leri ile çayhanelerde yapıyorlardı. iş adamları da dâhildi. Ancak ortak
1868'de Kazan Borsası’nın bünyesinde burjuva sınıfı şirketlere sahip olan Tatar iş adamla
nın bir organı daha faaliyete geçti. Bu yapı, başta S. E. rının sayısı fazla değildi. Tatarlar ser
Aleksandrov’un daha sonra ise N. K. Krestovnikov’un mayelerini genellikle aile şirketleri
başkanlığını yaptığı Rus Sanayi ve Ticaretine Yardım kurarak değerlendiriyorlardı.
Voskresenskaya Cemiyeti idi. Reform dönemi Rusyası’nda
Sokağı’ndaki Demir yolları ağının genişlemesi, sanayi üretiminin büyük sermayeyi elinde bulunduran
Uşkovalara ait ev profesyonelleştirilmesi, toptan satışla meşgul olan şir burjuvazi sınıfı devlet işlerine katıl
ma şansından mahrumdu. Burjuva
sınıfının çok arzu ettiği devlet yöne
timi organları, kendileri için kapalıy
dı. Vilayet ve vilayet merkezindeki
idarî makamlar, yalnızca asilzadeler
ve Çarlık rejimi ile bağlantılı olan
bürokrasi sınıfının temsilcilerine
açıktı. 1870’li yıllara kadar Kazan
Zengin Tatar şehir meclisinin başkanlığını hep tüccarlar üstlendiler,
kadınları, ancak K. İ. Romanov (1871–1873)’dan sonra tüccarlar bu
XIX. yüzyıl göreve bir daha seçilmediler. Ancak toplum hayatından
şüphesiz tamamen çekilmediler ve şehir meclisleri ile
sınıfsal kuruluşların (tüccarlar kuruluşu, borsa komitesi
vs.) faaliyetlerine aktif olarak katıldılar, yerel gazete
lerde ekonomi ve sosyal konulara dair makaleler
yayımladılar. Kazan Belediyesi’nin kapatılmasından
sonra ve millî yayın organlarının olmadığı bir dönemde
Tatar tüccarlar toplumsal heveslerini yalnızca şehir
meclisinde hayata geçirebildiler. Bunun dışında tüccar
lar hayır işleri ile de uğraştılar.
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
414–415
Kazan Vilayeti
Çeboksarı
İlçesi’nin Haritası
(Kazan Vilayet
Yönetimi İstatistik
Bürosu tarafından
yapılan bu harita,
1912’de St.
Petersburg’da
D. Rudnev’in
Harita
Matbaası’nda
basılmıştır.)
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Toplumsal Hareketler 416–417
Toplumsal Hareketler XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı
İdil Boyu Halklarını Ruslaştırma ve Açlık yılı, 1891
Hristiyanlaştırma Siyaseti
SosyalDemokrat Dernekler
Kazan manzaralı
kartpostallar,
XIX. yüzyıl
Sultan (Ziganşa,
Usmanov,
Sekizinci, Kırmızı)
Camisi.
Mimar:
P. E. Anikin, 1868
Azimovskaya
(Azim) Camisi,
1890
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
420–421
Kazan Planı,
1913
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Kültür 422–423
Kültür
XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı
Okul İşleri ve Basın Gittikçe artan okullardaki öğret
men iht iyacını karşılamak için
1850–1870 yıllarındaki kanunlar, ilk ve ortaöğretim imt ihanlar yapılıyordu. İlkokul
de değişikliklere yol açtı. Bu alandaki reformların öğretmenliği için sınavlar gimnaz
amacı, okumayazmayı öğretmek, ekonominin farklı yumlarda, ilçe okullarında öğret
alanları için uzman yet işt irmekt i. Bunun dışında men olarak çalışmak için ise Kazan
hayat, umumî ve özel eğitim kuruluş ağının genişletil Eğit im Bölgesi’ndeki öğretmen
mesini gerektiriyordu. Bu da ilk ve ortaöğretim kapı komitesi tarafından yapılıyordu.
larının daha geniş kitlelere açılmasını zorunlu kıldı. 1874’te ilçe okulları, 4 yıllık şehir
İlkokulların sayısı arttı. Bunlarda artık dinî mensubi okullarına dönüştürüldü. Öğret
yetlerine bakılmaksızın her sınıftan vatandaşın çocuk men yetiştirmek için ise 1876’da
ları okuyabiliyordu. 1864 yılındaki halk ilkokullarına Kazan Öğretmen Enstitüsü açıldı.
dair kanun, devlet okullarının yanı sıra şehir ve köyler Bu enstitüye dinî kanunlar, Rusça,
aritmetik, geometri, tarih ve coğ
K. Nasırî rafya sınavlarını başarıyla veren 16 yaş üstü her sınıf
tarafından tan gençler kabul ediliyordu. Enstitüde eğitim süresi
yapılan yerküre, üç yıldı. Mezunlar, şehir okullarında öğretmenlik
XIX. yüzyılın yapma hakkı kazanıyorlardı.
sonu Vilayetteki okulların kontrolü ve düzenlenmesi için
halk okulları müdürlüğü gibi yeni bir oluşum kuruldu.
Bundan önce bu görevi, İkinci Kazan
Gimnazyumu’nun müdürü yürütüyordu. Müdür ve
yardımcıları yalnızca devlet değil özel okulları da tef
tiş ediyorlardı.
1871–1891 yılları arasında 20 yıl boyunca müdürlük
görevini meşhur pedagog İ. A. İznoskov yaptı. O, vila
yetteki eğitim kurumları ve Hristiyanlaştırmaya dair
birkaç eser de kaleme aldı.
Sanayi Okulu, 1864’te kağıt üzerinde de olsa bütün sınıf ve etnik
Kazan gruplara eşitlik tanıyan Gimnazyumlar Tüzüğü kabul
edildi. Dört yıllık okullar açıldı. Bunlar yedi yıllık gim
nazyumların ilk dört sınıfı ile eşit düzeyde kabul edili
yordu.
Vilayette gimnazyumlar yalnızca Kazan’da vardı.
1874’te Üçüncü Erkek Gimnazyumu açıldı. İki yıl sonra
deki farklı cemiyetlerle özel şahıslara da ilkokul açma ise mevcut Mariinka Kız Gimnazyumu’na bir kız gim
hakkı tanıdı. İlkokul müfredatında okuma, yazma, arit nazyumu — Kseninskaya Gimnazyumu — daha eklen
metik, din bilgisi, bazı yerlerde kilise müziği gibi ders di. 1880’de özel ortaokullar da açılmaya başlandı. İlk
ler vardı. Bu okullarda eğitim, ücretsiz ya da ücretli ola açılan özel gimnazyum ise Manuylov Erkek
biliyordu. Eğitim işleri, vilayet ve ilçedeki okul komite Gimnazyumu idi.
lerinin kontrolü altında yürütülüyordu.
1865 yılından itibaren Kazan Vilayeti’nde ve özel
likle de Rus köylerinde üç yıllık yerel idarî organlarının
okulları açılmaya başlandı.
En fazla şüphesiz Halk Eğitimi Bakanlığı’nın okulu
vardı. Bunlara “bakanlık” okulları denilmektedir.
Bunlar 1 veya 2 yıllık okullar ile yine devlete ait üç yıl
lık (erkek, kız, karışık) okullardı. Bu okullarda tarih,
coğrafya, resim gibi dersler de okutuluyordu.
Ortodoks Kilisesi’nin kontrolünde ise 1880’den iti
baren sayıları artan kilise bünyelerindeki okullar bulu
nuyordu. Bu okullarda eğitim süresi 2 yıl idi.
Nihayet özel ilkokullar da mevcuttu. Bunlar aynı
zamanda bir nevi ortaokullara hazırlık sınıfı mahiye
tindeydiler.
Kazan medresesi
öğrencisi,
XIX. yüzyıl
Ş. Tagirov
Tatar Öğretmen Okulu’nun ilk mezunlarından olan Ş. Tagirov’un (1858–1918) Tatar Öğretmen Okulu
hayatı çok ilginçtir. Yeni açılan öğretmen okuluna o, Mercanî Medresesi’nden
geçti ve 1880’de bu okuldan üstün başarıyla mezun oldu. O dönemde okulda Tatar Öğretmen Okulu, aynen Eğitim Enstitüsü gibi
güzel yazı ve resim derslerini Moskova Resim, Heykelcilik ve Mimarlık 1876’da açıldı. Okulun amacı, RusTatar ilkokullarında
Okulu’nun mezunu ve İkinci Kazan Gimnazyumu’nun hocası G. Yu. Filippus Rusça ve aritmetik dersleri okutacak öğretmen yetiş
veriyordu. Onun Yazı Öğrenme Rehberi, Rusya’da en iyi el yazı öğrenme kitabı tirmekti. Bu okula sınavları başarıyla veren Tatar
olarak kabul ediliyordu. G. Yu. Filippus’un yanında çalışırken Tagirov, öyle bir gençleri kabul ediliyordu. Okul, 13 Eylül günü açıldı.
yetenek ve ilgi göstermiştir ki V. V. Radlov, onu özel ders alması için ressam H. Birinci sınıfta yalnızca 10 öğrenci vardı.
G. Paşkovskiy’in yanına gönderdi. 1883’te Ş. Tagirov resimlerini Petersburg’daki Okulda eğitim süresi 4 yıldı. Hukukî olarak bunlar 4
Sanat Akademisi’ne gönderdi ve Tatarlar arasında okullarda resim dersi vermeye yıllık gimnazyum benzeri okullara eşittiler. Ancak bu
hak tanıyan diplomaya sahip oldu. Daha sonra o, Kazan Tatar Öğretmen okulların mezunları, eğitimlerini daha yükseköğretim
Okulu’na güzel yazı ve resim hocası olarak tayin edildi. Ölümüne kadar da sev- kurumlarında devam ettiremiyorlardı.
diği bu işle uğraştı. Tatar Öğretmen Okulu’na yetkililer Ekaterininskaya
Ş. Tagirov, eğitimli her Tatarın Rusça bilmesi gerektiğini düşünüyor ve kendisi (şimdiki Tukay Sokağı, No. 73) Sokağı’ndaki üç katlı
de Kazan’daki medreselerdeki Rusça sınıflarda Rusça dersleri veriyordu. Ancak ve üç yan yapılı bir binayı tahsis etti. Bina fizik ve
çocuklar başta ana dilde okuyup yazmayı öğrenmeliydiler. Çocuklara Rus yazısı- doğa tarihi sınıfları ile kimya laboratuvarı ve spor
nı öğreten ilk kitabı hazırladı. Rus harflerinin kelimeler içerisinde birbirlerine salonu ile donatıldı. Okulun kütüphanesi için
bağlantı şekillerini gösteren tablosu ise yalnızca Rus-Tatar okullarında değil, Petersburg’dan kitaplar, haritalar, yerküreler, sınıflar
Rus okullarında bile kullanıldı. için ihtiyaç duyulan diğer malzemeler gönderildi.
Ş. Tagirov’un 14 çocuğu vardı. Bunların bazıları önde gelen kültür ve eğitim Bunun dışında Almanya’dan 3.000 Ruble değerinde
adamları oldular. Kendi çocuklarını eğitmesi, onu fonetik metotla eğitimi öngö- teleskop ile diğer benzer aletler getirildi.
ren ilk Tatar alfabesini hazırlamaya itti. 1893’te ilk baskısı yapılan bu kitap, Tatar Öğretmen Okulu’nun ilk müdürü, üniversite
daha sonra 15 kez daha basıldı. Yine hazırladığı resimli Tatar alfabesinin yanı ve gimnazyumlarda 27 yıl çalışma tecrübesine sahip
sıra Arap dilinin morfolojisi ve söz dizimine dair de eserler kaleme aldı. A. Mahmudov idi. Öğretmen olarak bu okulda Kazan
Üniversitesi’nin hocaları ile öğrencileri görev yaptı.
Örneğin Rusça derslerini o dönemde kendisi de Tarih
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Kültür 424–425
Filoloji Fakültesi’nde öğrenci olan ve yalnızca Rusça mücadelesine Tatarların kendileri de katıldılar. Örne
ile Tatarcayı değil Farsçayı da mükemmel bir şekilde ğin K. Nasırî bu yönde birkaç yıl boyunca uğraş verdi.
bilen Ş. Ahmerov veriyordu. Beş yıl sonra o, A. Nasırî özellikle Tan Yıldızı adlı gazeteyi çıkartabilmek
Mahmudov’un yerine atandı. Din derslerine ise Ş. için büyük çaba sarfetti. H. Faizhanov’un da Tatarca
Mercanî giriyordu. Zamanla okul mezunları da bu gazete çıkartma çabası bir sonuç vermedi. Tatarca
okulda öğretmen olarak çalışmaya başladılar. gazete çıkartmak isteyenler arasında Kazan Vilayeti
Spassk İlçesi köylüsü S. Ahmerov’un da bulunması
XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Kazan Basını ilginç bir husustur.
XIX. yüzyıl boyunca idarî makamlara Tatarca gazete
Bütün ülkede olduğu gibi Kazan’da da bu dönemde çıkartma izni alabilmek için yapılan başvuru sayısı
farklı siyasî içerikte gazeteler çıkmaya başladı. Basın 20’den fazlaydı. Ancak bunların hepsi, çeşitli gerekçe
kanununun nispeten demokratikleşmesi ve Rusya’nın ler ileri sürülerek reddedildi. Yetkililerin en büyük kor
taşralarında da ilerici toplumsal düşüncenin uyanışı kusu ise basın yayın organlarında millî bilincin gelişi
nın bunda etkisi büyüktü. mi, Tatarlar arasında aydınlanma
Kazanskie Gubernskie Vedomost i (Kazan Vilayet ve ilerici görüşlerin ortaya çıkma
Haberleri) adlı resmî gazete çıkmaya devam etti. sıydı.
Borsanın kuruluşu ve ticarîsanayi faaliyetlerin art Ancak nihayetinde hükümet, bu
ması ile birlikte Kazanskiy Birjevıy Listok (Kazan Borsa meselenin çözümünü yalnızca
Gazetesi) yayın hayatına başladı. ertelemiş oldu. 1905 yılındaki dev
Rusya’nın taşrasında basının demokratikleşmesin rim, hükümet in bu konuda geri
de önemli rol oynayan ilk gazetelerden biri de 1870’li adım atmasını sağladı.
yılların başında çıkmaya başlayan KamskoVoljskaya
Gazeta (Kamaİdil Gazetesi) idi. Gazeteyi çıkaran ve Aydınlanma Hareketi
aynı zamanda da editörü olan meşhur edebiyatçı ve
yurt bilgisiyle meşgul olan N. Ya. Agafonov idi. Reform dönemi Rusyası’nda ger
Kamaİdil Gazetesi’nde başta yerel yönetim sorun çekleşen sosyoekonomik süreçler,
ları ile halk eğitimi gibi toplumsal sorunlar ele alını bağımsızlık hareketlerinin artışı,
yordu. Okurların dikkatleri işçilerin içerisinde oldukla eğitim, bilim ve sanat alanlarındaki
rı ağır şartlar ve köylülerin sorunlarına da çekiliyordu. demokratikleşme Tatarların haya
Kamaİdil Gazetesi’ne ilçe merkezlerinden de yazılar tında ve kültüründe de değişiklikle
gönderiliyor, gazetenin Sibirya, Nijniy Novgorod ve re yol açtı. Bu dönemde Tatar hal
Saratov’da kendi muhabirleri bulunuyordu. Nitekim kının hayatındaki en önemli deği
V. G. Korolenko, bu gazeteyi, “Rusya’nın bütün şiklik, mill î bilincin artması ve
Doğusu’nun yayın organı” olarak adlandırdı. Günlük aydınların aktif faaliyetleridir. Bu
değişiklikler aynı zamanda Tatar
Haritonov K. Nasırî halkının feodaliteye karşı tutumu ile dinî fanatizm ve
Matbaası toplum düşüncesindeki durgunluğu geride bırakma
çabasını yansıtıyordu.
Yeni aydın sınıfının fikir babası olan Kaüm
(Abdülkaüm) Nasırî (1825–1902) Rus kültür ve demo
kratik toplum düşüncesi tecrübesini kullanarak halkı
aydınlatma ve bilim dallarıyla tanıştırma çağrılarında
bulunuyordu.
Kaüm Nasırî, Kazan Vilayet i’nin Sviyajesk
İlçesi’ndeki köylerden birinde (günümüzde
Zelenodolsk İlçesi’ndeki Malıe Şirdanı Köyü) doğdu.
Nasırî ilk eğitimini babasının mektebinde aldı, 16
yaşındayken ise Kazan’a geldi ve eğitimini
Muhammediye Medresesi’nde devam ettirdi. Burada o
yazı ve resimler de yayımlayan gazete yönetiminin Türkçe, Arapça ve Farsça öğrenmeye başladı, ana dilini
amaçlarından biri de bölgeyi ekonomik ve etnografik ve Rusçayı ise kendisi çalıştı. Başta Kaüm Nasırî baba
açıdan araştırmaktı. sının izninden gitmeye karar vermişti, ancak zamanla
Gazetenin bu yöndeki çalışmaları, yetkilileri rahat bu fikrinden vazgeçerek bilimle uğraşmaya başladı.
sız ediyordu. Nitekim Basın Yönet imi tarafından
“zararlı ve tarafgir” bulunduğundan dolayı 1874’te
kapatıldı.
1884’te Kazan’da yine toplum içerisinde büyük bir Dönemin en aydın kimselerinden biri olan K. Nasırî yazar, tercüman, tarihçi, etno-
ilgi gören bir başka gazete — Voljskiy Vestnik (İdil graf ve dilci olarak büyük bir miras bıraktı. Daha hayattayken Nasırî’nin 40’tan
Habercisi) — çıkmaya başladı. Bu gazetenin kurucusu fazla çalışması yayımlanmıştı. Plodı Besed (Sohbetlerin Meyveleri) adlı eserinde
daha sonra rektör (1906–1909) olacak Kazan Üniver Doğu’nun önde gelen bilim adamlarının görüşleri ile müellifin çeşitli alanlarda ken-
sitesi profesörü N. P. Zagoskin idi. Rus hukuk tarihi disine ait fikirleri yer almaktadır. Kitapta ek olarak ise ibret verici hikâyelerle
uzmanı olan Zagoskin hukuk dışında da birçok alana fıkralar verilmiştir. Kitabın son, 40. bölümü ise şarkı beyit ve atasözü gibi halk
ilgi duyuyordu. Üniversitenin 100. yılının anısına edebiyatının örneklerini içermektedir.
İstoriya Kazanskogo Universiteta (Kazan Üniversite Fatih Amirhan 1907’de, K. Nasırî’nin Tatarların kendi ana dillerine sahip
si’nin Tarihi) adlı dört ciltlik bir eser kaleme aldı. olduklarını ilk gösteren ve eserlerini herkesin anlayabileceği dille Tatarca yazan ilk
1895’te ise 700 sayfalık Sputnik Po Kazani (Kazan aydın olduğunu yazmaktadır. Kaleme aldığı çok sayıda ilmî ve edebî eserin yanı sıra
Rehberi) adlı kitabı çıktı. K. Nasırî Tatarlar için aritmetik, geometri, fizik, coğrafya, ziraat, nebatat ilmine dair
İdil Habercisi daha ılımlı nitelikte bir gazeteydi. de okul kitapları yazdı. Tatarların hayatı ve kültürüne dair bazı etnografik
Ancak yine de toplumsal, siyasî ve edebî bir gazete çalışmalarını ise Rusça yazdı.
olarak gerek Rusya’nın genelinde gerekse de İdil böl 1890’da çıkarttığı Kratkaya İstoriya Rossii (Kısa Rusya Tarihi) adlı eseri de Rus
gesinde yaşanan gelişme ve süreçlere ışık tutuyordu. tarihine dair Tatarca kaleme alınan ilk kitaptı. Bunun dışında K. Nasırî Rusça-
V. G. Korolenko ile G. İ. Uspenskiy gibi aydınlar bu Tatarca Sözlük ve Tatarlar İçin Rusça Grameri de çıkarttı. Hayatı boyunca Rus
gazetede yazdılar, A. M. Gorki ilk eserlerini burada kültürünün araştırılması gerektiğini savundu ve bundan dolayı kendisine “Rus
yayımladı. Kaüm” lakabı verildi.
Reform döneminde Tatarca gazete ve dergi yayım 1871’den itibaren 20 yıldan fazla bir süre K. Nasırî Tatarca takvim çıkardı. Bu
lama denemeleri de oldu. 1864’te İçişleri takvimde ilmî ve edebî bilgilerle tavsiyeler veriliyordu. Hayallerinden biri de ana
Bakanlığı’nda Tatarca tercüman olarak çalışan P. İ. dilde gazete çıkarmaktı.
Paşino Petersburg’un meşhur bilim adamlarının des
teğini de arkasına alarak Fayda adlı bir derginin
yayımlanması için izin almaya çalıştıysa da bunu
başaramadı. Bir sonraki sene aynı isimle bir gazete
çıkartılmaya çalışıldı, ancak gazete için de gerekli
izinler alınamadı. Artık Tatarca gazete çıkartma
Bunun için de kayıtsız öğrenci statüsünde de olsa eği Tatarların kökeni meselesini ele alan ilk Tatar bilim
timine Kazan Üniversitesi’nde devam etti. adamlarından biri Mercanî idi. Tarih alanındaki
K. Nasırî, öğretmenliğe Rus okulunda başladı. 1855’te araştırmaları için Bulgar’ı ve birçok Tatar köyünü ziyaret
medreseden mezun olduktan sonra Kazan Ruhban etti, çalışmaları için materyal topladı. Mercanî aynı zamanda
Okulu’nda Tatarca dersleri vermeye başladı. Bu yıllarda Bütün Rusya İlmî Forumu’nda konuşan ilk Tatar idi.
Tatar çocukları için bir okul açıp onlara Rusça okuma 1877’de Kazan’da gerçekleşen IV. Rusya Arkeologlar
yazma öğretmek istedi. Bu planlarını hayata geçirirken Toplantısı’nda o, Bulgar ve Kazan’ın tarihine dair bir
de çok engelle karşılaştı. Nasırî kendi parasıyla okul mas konuşma yaptı. 1885’te ise en önemli eseri olan Müstefadü’l-
raflarını karşılamakla kalmadı, fakir ailelerin çocuklarına Ahbar Fi Ahvali-l Kazan ve Bulgar’ı yayımladı. Bu eserini
da maddî destekte bulundu. Ayakkabısı olmadığı için yazarken müellif, yazılı kaynaklarla arkeolojik ve etnografik
okula gelemeyen çocuklara ayakkabı aldı. Sokakta küçük verilerden istifade etti.
ticaretle uğraşmaya başladığından dolayı eğitimini bıra
kan bir çocuğa ise okula devam etmesi karşılığında onun
günlük kazancını karşıladı. Beş yıl
sonra Nasırî, okuldan ayrıldı ve ilimle nı söylüyordu. Dinî Nezaret’in tutucu üyeleri, onun
uğraşmaya başladı. Ayrılışının en din dersleri verdiği Tatar Öğretmen Okulu’nda çalış
önemli sebebi ise vilayetteki bütün masına da karşı çıkıyordu.
okullardan sorumlu müdür V. V. Eğitimcilik, Mercanî’nin en önemli uğraşı oldu. Bu
Radlov ile anlaşamamasıdır. Hayatını alandaki görüşleri, onun dinîreformcu programıyla
da özel dersler, dilekçe hazırlama ve yakından ilgiliydi. K. Nasırî gibi Mercanî de lâik eğiti
Tatarcadan Rusçaya belge tercüme mi savunuyordu. Mercanî, Rus ve
lerinden para kazanarak devam ettir Batı Avrupa kültürü de dâhil olmak
di. Nasırî kitap basmakla da kalmadı, üzere geçmiş ve geleceğin ilerici
kendi kitaplarının dağıtımını da yaptı. mirasının araştırılmasını istiyordu.
Nasırî’nin kitaplarının yayımlan Ona göre yalnızca eğitimin yayıl
masına tutucu din adamları ile ması ve Ortaçağ eğitim metotla
onların etkisi altında kalan Kazan rından vazgeçilmesi, millî bilincin
toplumunun bir kısmı karşı çıktı. gelişimini sağlayacaktı.
Ş. Mercanî’nin Ancak Tatar halkının ilerici fikirlere sahip kısmı, Mercanî, 30’dan fazla felsefe ve
yüzüğü. öğrenciler, başta şarkiyatçılar olmak üzere meslek tarihe dair eserin müellifidir.
XIX. yüzyılın taşları onun çalışmalarının değerini anlıyordu. İlmî Bunlar arasında 6.000’den fazla
ikinci yarısı hizmetleri dolayısıyla Nasırî, 60 yaşındayken Kazan Doğu’nun bilim adamları ve yazar
Üniversitesi bünyesindeki Tarih, Arkeoloji ve larının hayat hikâyelerini içeren
Etnografya Cemiyeti’ne üye seçildi. biyografik eserinin ayrı bir yeri var
Tatar halkının bir başka aydını ise Şehabeddin dır. Çalışmalarının çoğunu Arapça
Mercanî (1818–1889)’dir. Meşhur bilim adamı ve düşü kaleme alsa da Mercanî, Tatar
nür, günümüz Atninskiy İlçesi’ndeki Yabınçi Köyü’nde edebî dilinin geliştirilmesi gerekti
doğdu. Babası, bölgenin meşhur dinî okulu olan ğini dile getiriyordu.
Taşkiçu Köyü’ndeki medresede hoca idi. 17 yaşına bas 1880’de Mercanî Hac’a gitt i.
tığında mezun olduğu medresede hocalığa başladı. 20 Odessa’dan gemiyle Yakın ve Orta
yaşındayken ise o dönemde Tatar toplumunda yaygın Doğu ülkelerine gitti. Ancak onun
uygulamaya göre eğitimine devam etmek üzere başta güzergâhı ve genel olarak bütün
Buhara’ya, ardından da Semerkand’a gönderildi. Şehabeddin Hac süreci, çok farklı oldu. O, Müslüman kültürünün
Memleketinden uzakta geçirdiği 11 yılı, Doğu’nun Mercanî, bütün merkezlerine uğradı ve burada devlet adamları
tarih ve felsefesini öğrenmekle geçirdi. Orta Asya’nın XIX. yüzyıl ve meslektaşlarıyla görüşüp onlarla sohbet ett i,
Türk halklarının tarihi, genç bilim adamının ilk çalış kütüphanelerde çalıştı. Onun bu yolculuğu,
malarının konusunu teşkil etti. Mercanî’nin kitaplarının Doğu’daki bilim adamları
Dönemin önde gelen ilerici bilim adamlarıyla da tarafından okunduğu ve takdir gördüğünü de ortaya
görüşen Mercanî, İslâm tarihi ve koymuş oldu.
dinî okullardaki eğitim sistemi üze Mercanî’nin fikirlerinin sonraki nesil Tatar bilim
rine kafa yorarak Müslümanlar ara adamları ile yazarlar üzerinde büyük etkisi oldu.
sındaki eğitim sisteminin değişmesi Medresedeki eğitim reformları onun tecrübesiyle bir
gerektiği sonucuna vardı. leşt iğinde bu fikirler, onu ceditçilik hareket inin
Memleketine döndükten sonra o, habercisi olarak görmemizi sağlamaktadır.
Merkezî Cami’nin imamı ve müder
risliğine getirildi. 1860’ta ise Kadimciler ve Ceditçiler
Kazan’a ahun ve muhtesip olarak
seçildi. Bu yıllarda İslâmiyet’in esas Tatarların manevî hayatındaki aşamalı kırılma,
kaynaklarına yönelmeye ve İslâm zamanın ihtiyaçlarına göre hayatın yeniden yapılan
kanunlarının sonraki eklemelerden dırılma ve Avrupa kültürü ile yakınlaşılma çabası,
temizlenmesi, dinin “yenilenme” ve ceditçilik olarak adlandırılan toplumsalkültürel bir
yeni dönemin hayat şartlarına göre harekete yansıdı.
düzenlenmesi gerektiğine inanma Bu hareket, 1880’li yıllarda okul reformu ve yeni tip
ya başladı. medreselerin açılmasını savunan bir hareket olarak
Mercanî’nin dinî ve reformcu ortaya çıktı. Ceditçiler, karşılarında kadimcileri buldu
görüşlerini kaleme aldığı Hakikatin lar. Onların prensipleri ise şöyleydi: hayatın
İcmal i adlı eseri, müellife şöhret Avrupalılaştırılmasına izin vermemek, atalardan
kazandırdı. kalan hayat tarzını devam ettirmek, kadınlar arasında
Mercanî’nin özellikle eski eğitim eğitimin yayılmasını engellemek, Rusçayı öğrenme
metotlarını savunan din adamları mek. Zamanında bu prensipler, Tatar dünyasını Rus
K. Nasırî’nin arasında çok sayıda düşmanı vardı. Medresesinde manevî ve kültürel etkisinden koruyan araçlar olarak
Rusça-Tatarca Mercanî, öğrencilere tarih, edebiyat ve astronomiye görülüyordu.
Sözlüğü, 1891 dair de bilgi veriyordu. Yapılan şikâyetler üzerine o iki K. Nasırî ile Ş. Mercanî gibi aydınlar medreselerde
kez dinî unvanını kaybetti, ders vermesi yasaklandı. reform ihtiyacı fikirlerini ortaya atarken ve bu yönde
1871’de mahalle sakinleri tarafından toplanan para çalışırken Rusya çapında Türk halkları arasında cedit
larla bir bina satın alındı ve Mercanî Medresesi adını çilerin fikir babası ve teşkilatçısı İsmail Gaspıralı idi.
alan medrese bu binaya yerleştirildi. Yeni medresenin İsmail Gaspıralı (1851–1914), orta halli bir Kırım
yöneticileri, Dinî Nezaret tarafından onaylandıktan Tatar ailesinin çocuğuydu. Moskova’daki Milütinskiy
sonra Mercanî yeniden görevine döndü. Tatarların Askerî Okulu’nda okurken meşhur gazeteci M. N.
medreselerde Rusça öğrenmelerini öngören 1870 Katkov’un ailesinde kaldı. Katkov’un evinde İ. S.
tarihindeki kanun, birçok imam ile Kazan halkının
tepkisine yol açtı. Mercanî ise Rusça öğrenmenin yeni
bilgilere yol açtığını ve bunun şeriata aykırı olmadığı
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Kültür 426–427
Turgenev ile tanıştı, daha sonra Paris’te yeniden kar Küçük yaştan itibaren Rus dili ve edebiyatına merak
şılaştıklarında onun özel sekreteri oldu. sardı; Balzak, Hugo ve Zola’nın eserlerini Rusça çeviri
Gaspıralı, “Türkçülüğün Babası” olarak adlandırıl lerinden okudu.
maktadır. Doğu ülkelerinde gezerken Gaspıralı, bütün 16 yaşındayken Binlercesi veya Güzel Kız Hatice adlı
Türk halklarının birleşmesi ve ortak Türk edebî dilinin ilk romanını yazmaya başladı. Romanını yayımlatabil
oluşması gerektiği fikrine kapıldı. Büyük zoruklarla mek için Bigiev, Kazan’a geldi ve burada bir medrese
da olsa sloganı “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” olan ye girdi. Nihayet 1887’de 17 yaşındaki Bigiev’in ilk
Tercüman gazetesi çıkartılmaya başlandı. romanı yayımlandı.
Medresede çalışırken o, Müslüman okullarının yeni Kazan’daki hayat ile ilgili izlenimlerini ve
den yapılandırılması gerektiğini anladı. Öğrencilere Kazan’daki medreselerdeki düzenden duyduğu rahat
Rusça öğretirken eski heceleme metodunu değil de sızlığı 1890’da yayımladığı Büyük Günahlar adlı roma
yeni fonet ik metodu kullandı. Yeni metodun nında ele aldı.
Arapçadaki karşılığı, “usulu cedid” şeklinde idi. Rostov na Donu’ya döndükten sonra Z. Bigiev, cami
Ceditçilik adı da buradan gelmektedir. imamı oldu. Onun son kitabı ise,
Kadimcilerin prensiplerine karşı olarak Gaspıralı ölümünden sonra yayımlanan
ceditçilerin prensiplerini ortaya koydu. Bu prensipler Nehirler Arasına Yolculuk adlı çalış
de şöyleydi: Müslüman okullarında reformlar gerçek masıdır. Seyahatnâme tarzında
leştirmek; kadınların eğitimine önem vermek; din, olan bu eser, Tatar edebiyatında bu
millî fikirlerin en önemli temeli olduğundan dolayı üslupla kaleme alınan en önemli
dinî yönetimi de reformdan geçirmek; Rusça öğren çalışmalardan biri olarak kabul
mek. edilmektedir. Seyahat ile ilgili izle
Tercüman’ın etkisiyle Rusya’nın farklı köşelerinde nimleriyle yazarın düşünceleri, böl
yeni okullar ve Müslüman hayırsever kurumları ortaya genin tarihi, coğrafyası ve ekono
çıktı. misine dair bilgilerle zenginleştiril
Zamanla “kadimcilik” ile “ceditçilik” terimleri, mektedir. Buhara ile Semerkand’a
pedagojik arayışın çok ötesinde daha geniş anlamlar giderken Bigiev eğitimini devam
da kullanılmaya başlandı. Tutucular, hatta gericiler, ettirmeyi düşünüyordu. Ancak bu
“kadimci” olarak adlandırıldı. “Ceditçilik” ise yeninin şehirlerdeki medreseleri görüp
anlamdaşı ve Tatar burjuva ve aydınlarının mücadele Musa Akyiğit tanıması ve din adamları ile sohbet etmesinden sonra
sinin sloganı oldu. tam bir hayal kırıklığına uğradı.
Bigiev’in eserlerindeki kahramanlar, onun yaşadığı
Tatar Edebiyatı dönemdeki Tatar toplumunun temsilcileriydi. Onun
romanlarının kompozisyonu ve tasvir araç ve şekilleri,
Aydınlanma fikirlerinin XIX. yüzyılın ikinci yarısının bu romanların yeni Tatar edebiyatına büyük bir katkı
edebiyatına etkisinin önemli gös olarak değerlendirilmesini sağladı.
tergelerinin başında edebî eserle
rin konusu ve yeni tip kahramanla XIX. Yüzyılın İkinci Yarısındaki Tatar Şiiri
rı gelmektedir. Bu dönemin eserle
rinin kahramanları gericilik ve Şiirde de modern hayata ve vatandaşlık haklarına
fanat izm ile mücadele etmenin daha çok önem verilmeye başlandı. Bununla birlikte
yanı sıra kendi halkının kaderini Doğu’nun poetik geleneklerine olan ilgi de devam
düşünen, halkın eğitimi için müca ettirildi. Tür açısından çok daha çeşitli bir hâle geldiği
dele veren, Tatar halkının gelişmiş gibi şiirin değerini bilenlerin sayısı da gittikçe arttı.
ve kültürlü milletlerden biri hâline Şüphesiz poetik eserlerin merkezinde hâlâ aşk,
gelmesi için çaba sarfeden kimse kaygı, halkın geçmiş ve geleceğini düşünen insan yer
lerdi. Yeni edebiyatın olumlu kah almaktadır. Yeni lirik kahraman etraftaki hayatı eleş
ramanı, eğitimli ve ahlaklı kimse tirmekte, satılan memurları ve cahil mollaları rezil
lerdi. etmektedir.
Bu dönemin realist ik nesrinin Bu dönemin önde gelen Tatar şairlerinin başında Ali
temsilcileri, Zakir Bigiev ile Musa Çokrıy, Yakov Emelyanov, Akmolla gelmektedir.
Akyiğit idi. Miftaheddin Akmolla (1831–1895), çok zor bir hayat
Musa Akyiğit (1864–1923), Tatar yaşadı. Çok genç yaşta yetim kalması, yoksulluk,
toplumunun modern hayatının daha sonraki yıllarda karşılaştığı adaletsizlikten sonra
kaynaklarına dayanılarak kaleme bütün bunları şair kendi şiirlerine de yansıttı.
alınan ilk romanın yazarı olarak Ufa Vilayeti’ndeki köylerden birinde doğan şair, ilk
Tatar edebiyatına adını yazdırdı. eğit imini köy medresesinde aldıktan sonra
İsmail Gaspıralı İlkokulu ana dilinde okuduktan sonra Akyiğit, 4 yıllık Troitsk’teki medresede okudu. Hayatı boyunca çok
Rus sınıfına kaydoldu. 14 yaşındayken ise Penza’daki seyahat etti; Kazak bozkırları, Ural, Batı Sibirya’da
Rus Gimnazyumu’na girdi. Gimnazyumu başarıyla bulundu. Kendisi için yaptırdığı dört tekerlikli araba
tamamladıktan sonra eğitimine Moskova Üniversite üç bölümden oluşuyordu. İlk bölümde kendisi oturu
si’nde devam etmek için üniversite yönetimine baş yor, ikincisinde kitaplarını saklıyor, üçüncüsünde ise
vuruda bulunsa da başvurusu kabul edilmedi. Kazan alet edevatlarını bulunduruyordu. Çünkü hayatını
Üniversitesi’ne girme çabası da başarısız oldu. idame ettirebilmek için dülger ya da demirci olarak
Daha gimnazyumdayken M. Akyiğit edebiyat ile çalışmak zorunda kalıyordu.
ilgilenmeye başladı. Genç yazarın “Hisameddin Şairliğinin yanı sıra Akmolla’nın sesi güzel ve çok
Menla” adlı romanı, 1886’da Kazan Üniversitesi usta bir öykücüydü. Uzun yıllarını Kazak çocuklarını
Matbaası’nda basıldı. Bundan sonra Kırım’a gitti ve eğitmeye adadı ve bundan dolayı kendisine “ak
bir süre Bahçesaray’da Tercüman gazetesinde çalıştı. molla” anlamında Akmolla adı verildi. Onun ilmi ve
Ancak üniversite okuma kararlılığı devam ettiğinden dürüstlüğü de böyle kabul edilmiş oldu. Ancak onun
dolayı 1888’de Osmanlı Devleti’ne gitti. İstanbul’da açık yürekliliği ve iğneli dili, herkesin hoşuna gitmi
devlet memuru yet işt iren üniversiteden mezun yordu. İftira yüzünden şair hayatının birkaç yılını
olduktan sonra aynı üniversitede Rusça dersleri ver hapiste geçirmek zorunda kaldı. Burada o, sosyal ada
meye başladı, gazete çıkarttı. 1914’ten ölümüne letsizliğe karşı protesto dolu şiirler yazdı.
kadar ise İstanbul Kütüphanesi’nde çalıştı. Akmolla’nın ilk şiir kitabı, 1892’de Kazan’da çıktı.
M. Akyiğit’in eserleri, modern toplum hayatının Sonraki şiir kitabı ise onun ölümünden sonra yayım
edebiyata yansıtılmasının ilk denemesi ve önemli landı. Eserlerinin bir kısmı, onun felsefî düşüncelerini,
toplumsal olayların sebeplerini kavrama çabasıydı. ahlak meselelerine yaklaşımlarını ve kendi kaderini
Zakir Bigiev (1870–1902) çok genç yaşta ölmesine yansıtmaktadır. Akmolla insanların iyi davranışlarına
rağmen onun eserleri Tatar edebiyatında roman ve ve emeğe önem veriyordu. Zenginliğe tapanlarla
seyahatnâme gibi edebî türlerin gelişiminde önemli kibirden nefret ediyor, cahil din adamlarına karşı çıkı
rol oynadı. O, Rostov na Donu şehrinde, ahun ailesin yordu:
de doğdu. Akyiğit gibi Bigiev de Doğu’nun kültürel
mirasını ve iyi derecede Arapça ve Farsça biliyordu.
Önemli olmayı seviyoruz Bilimin Gelişimi
Yüksek sarıkla gezmeyi insanlar
arasında unutmuyoruz. Kazan Üniversitesi’nin faaliyetleri de aynen diğer
Ne kadar da sık biz insanları büyük ilim ve eğitim müesseselerinin faaliyetleri gibi
Sarıkları, kıyafetleri ve unvanları ile çok zor şartlarda gerçekleşiyordu.
değerlend iriyoruz. Toplumsal hareketlerin radikal şekillerinin etkisiyle
ve özellikle de 4 Nisan 1866’da D. Karakozov’un II.
Akmolla şiirlerinde aydınlığa önemli yer ayırdı, Aleksandr’a suikastta bulunmasından sonra hükümet,
Mercanî’den hayranlıkla bahsett i. Böylece onun eğitim müesseselerine karşı izlediği baskıcı siyasetini
görüşlerinin yayılmasına da önemli katkıda bulundu. daha da arttırdı. Zaman zaman bu siyaset, gerici bir
Şairin eserleri halkın ruhuyla doludur. Akmolla yalnız nitelik kazandı. Bunu özellikle 1884 Üniversite
ca Tatarların değil Başkurtlarla Kazakların hayatını da Tüzüğü’nde görmek mümkündür. Bu tüzük, üniversi
ele aldı. telerin özerklik kalıntılarını da yok etti, üniversiteleri
Eğitim Bakanı ile eğitim bölgelerinin idarecilerinin
Dramaturji sıkı kontrolüne soktu. Kazan Eğitim Bölgesi’nde bu
Tatarların Kazan’da Rus tiyatrosuna gittiklerini yazı görevi yerine getiren idareciler P. D. Şestakov ile P. N.
yordu. Ancak Tatarlar arasında özellikle İslâmî kanun Mıslennikov idi. Üniversitelerdeki öğrenci harcı 5 kat
lar ile bağlantılı olan düşünceler, millî tiyatronun arttırıldı, bütün öğrenci kulüpleri yasaklandı. Bununla
ortaya çıkmasını uzun süre engelledi. Tatar tiyatrosu birlikte Kazan Üniversitesi, İdil bölgesinin en önemli
nun kuruluş tarihi olarak XX. yüzyılın başı kabul edilse ilmî merkezi olarak kalmaya devam etti. İlmî okullar
de ilk oyunlar daha 1880’lerin sonunda Abdurrahman ile çeşitli orijinal ilim dalları burada gelişti. Bazı alan
İlyasî (1856–1895) ve Fatih Halidî (1850–1923) tarafın larda üniversite, Batı’daki üniversitelerden çok daha
dan yazıldı. ilerideydi.
İlyasî ile Halid î eğitimli ve meraklı kimselerdi.
İlyasî, Nasırî’ye çok yakındı ve Kazan Üniversitesi bün Kimya Okulu
yesindeki Arkeoloji, Tarih ve Etnografya Cemiyeti’nin
toplantılarında konuşmalar yaptı. Hayatını geçindir Kazanlı kimyacılar dünya çapında başarılar elde
mek için kâtip ya da muhasebeci olarak çalışsa da ettiler. Organik kimyanın gelişiminde N. N. Zinin’in
hayatını bilim ve edebiyata adadı. Edebiyat F. öğrencisi A. M. Butlerov (1828–1886) önemli rol oyna
Halidî’nin de hayatını değiştirdi. O, babası gibi imam dı. Çocukluk yaştan itibaren kimyaya merak saran
olmadı. Küçük bir ticarî şirket kursa da bu işi de bırak Butlerov, daha gimnazyum öğrencisiyken gerçekleş
tı ve 1917 yılına kadar kitap dükkânında tezgâhtar ola tirdiği bağımsız deney sırasında patlamaya sebep
rak çalıştı. oldu. Ceza olarak gimnazyum müdürü, Butlerov’un
İlk yayımlanan dram, A. İlyasî’nin Nesçastnaya boynuna “büyük kimyacı” yazısının yer aldığı bir levha
Devuşka (Mutsuz Kız) idi. Bundan bir yıl sonra ise F. asılmasını emretti. Müdürün bu orijinal cezası aslında
Halidî’nin V Otvet Nescastnoy Devuşke (Mutsuz Kıza âdeta bir kehanetti.
Cevap Olarak) dramı yayımlandı. Her iki eserin de Bilim adamının en önemli keşfi, Vvedenie k İzuçeniü
merkezinde bir kızın kaderi yer almaktadır. Her ne Organiçeskoy Himii (Organik Kimyanın Araştırılmasına
kadar planları farklı olsa da her iki eser de eski düzene Giriş) adlı eserinde izah ettiği organik maddelerin
karşı yönlendirilen hümanist fikirlerle doludur. yapısal teorisidir. Bu teori, moleküllerin iç yapılarını
1895’te ilk Tatar komedisi yayımlandı. Komedinin incelemeye imkân tanıdı ve organik kimyada arz etti
konusu, iki gencin kendilerine eş bulmak amacıyla ği önem, inorganik kimyada Mendeleev’in periyodik
Kazan’dan Çistopol’e gitmeleridir. Komed iya Çis tablosunun arz ettiği önem ile aynı idi. Butlerov’un
tay’da (Çistopol’de Komed i) adlı bu eser, toplumun teorisi, kimya alanında yeni bir eğilim yarattı. Daha
aile ve evlilikle ilgili düşüncelerini yansıtmaktadır. sonra A. M. Butlerov, akademiye üye seçildi ve
Tatarca sahnelenen ilk oyun ise 1898’de Kasımov’da Mendeleev’in inisiyatifi ile o, Petersburg Üniversite
gösterilen Nesçastnaya Devuşka (Mutsuz Kız) idi. si’ne davet edildi.
Butlerov, kimyanın dışında doğa biliminin farklı
alanları ile de ilgileniyordu. Bunların en önemlilerin
Ta r i h
Rus Hâkimiyeti Dönemi
Kültür 428–429
den biri de arıcılık idi. Bilim adamın tecrübesi ile
yayınları, Rusya’daki arıcılığı yeni bir seviyeye çıkarttı.
Butlerov’un fikirlerini öğrencileri başarılı bir şekilde
devam ettirdiler. Öğrencileri arasında birkaç kimya
profesörü olduğu gibi büyük sanayi şirketlerinin kuru
cuları da vardı. Öğrencisi V. V. Markovnikov
(1838–1907), atomların karşılıklı etkisine dair teoriyi
geliştirdi. St. Petersburg
Markovnikov, doktora tezini de Butlerov’a ithaf Üniversitesi pro-
ett i. Daha üniversite üçüncü sınıf öğrencisiyken fesörü A. M.
Markovnikov, organik kimyaya dair bir çalışma olma Mihayloviç
dığından dolayı Butlerov’un da izniyle onun ders not Butlerov’a Kazan
larını yayımladı. Bu notlar, Kazan Üniversitesi’nde taş Üniversitesi
baskı basılan ilk ders notlarıydı. Butlerov’dan sonra tarafından verilen
başkanlığını Markovnikov’un yaptığı kimya laboratu Kazan
varının başına daha sonra A.M. Zaytsev (1841–1910) Üniversitesi şeref
geçti. Zaytsev, yeni organik birleşimlerin sentezini üyesi seçildiğine
sağladı. dair verilen belge,
16 Nisan 1869
Kazanlı Tıpçılar ve Fizyologlar
ilçe yönetimindeki küçük bir memuriyette çalıştı. Şalyapin’in Kazan Şehir Tiyatrosu’nda izlediği ilk oyun, III. Aleksandr’ın taç
Geleceğin şarkıcısı Şalyapin, daha 14 yaşına basma giymesinin onuruna 1883’te sahnelenen P. P. Suhonin’in Russkaya Svadba v
mışken ayda 10 Ruble maaşla daktilocu olarak çalış İshode XVI Veka (XVI. yüzyılın Sonundaki Rus Düğünü) adlı eseridir. Müzik,
maya başladı. koro ve danslarla dolu oyunu izledikten sonra Şalyapin oyunla ilgili şunları
Ailenin bulunduğu maddî şartlar dolayısıyla Şalya yazdı: “İzlediklerime hayran kaldım. Hiçbir şey düşünmeden bu harika şeyi
pin çok sık ev değiştirdi. Fedor beş yaşındayken aile, izledim. Perde kapandı, ben ise hâlâ ayaktaydım. Âdeta daha önce hiç
Sukonnaya (Çuhacılar) Mahallesi’nin arkasındaki görmediğim bir rüyadaydım. Ancak tekrarlaması için hâlâ hep bekliyorum.
Ometyevo Köyü’ne yerleşti. Burada o, halka oluştu İnsanlar bağırıyor, beni itiyor, gidip geliyorlardı. Ben ise hâlâ ayaktaydım. Oyun
rulup oynanan dansı izleme ve bu dansın şarkısını din bittiğinde ışıkları kapatmaya başladıklarında da çok üzüldüm. Bu hayatın sona
leme şansı buldu. Sekiz yaşındayken Varlaamovskaya erdiğine inanmak istemiyordum… Yeniden tiyatroya döndüm ve akşam oyununa
Kilisesi’nde duyduğu kilise korosundan sonra ise ken bilet aldım.”
disi de şarkı söylemek istedi. Bir sonraki sene, Altıncı
Şehir Okulu’nda okurken kilisedeki koroya kaydoldu.
lenmektedir. İ. N. Kramskoy ressam ile ilgili şunları
yazmıştır: “Şişkin, Rus peyzajının gelişmesinde kilo
metre taşıdır. O, bir okuldur.”
Şişkin, meşhur olduktan sonra da devamlı
Elabuga’ya geldi. Burada çok sayıda doğa resmi yaptı.
Doğduğu şehri, son kez ölümünden bir yıl önce,
1897’de ziyaret etti.
Şehir Tiyatrosu ve
Derjavin Anıtı Eğlence Türleri ve Yerleri
Sanat Hayatı
Tataristan
XX. Yüzyılda Çağların Değişim Dönemi
XX. Yüzyılın Başında Sanayi
Karamel için
teneke kutusu.
Kazan, XX.
yüzyılın başı
Fabrikalar sahibi
Alafuzov ailesi,
XX. yüzyılın başı
bölgede 157 sanayi kuruluşu varken (Bunlarda 14.000
kişi çalışıyordu), 1913’te bu sayı 212’ye çıktı (20.106
işçi). İşçilerin % 10–12’si Tatar’dı.
Vilayetin önemli özelliklerinden biri de teknolojik
üretim düzeyinin düşük olmasıydı. Daha çok düşük
maaşlı kalifiye olmayan işçi gücü tercih ediliyordu. Bu
tür işlerde de genellikle Rus olmayan işçiler çalıştırılı
yordu.
En yüksek teknolojilerin kullanıldığı sanayi alanı ise
kimya sanayisi idi. Bu alanın en büyük işletmeleri
Krestovnikov Kardeşler Fabrikası (şimdi “Nefis” A.Ş.),
Bondüjskiy ve Kokşanskiy fabrikalarıdır. Buralarda
Rusya’ya A. M. Butlerov ve N. N. Zinin’i kazandıran
Kazan kimya okulunun yeni keşifleri denendi. Bu aynı
zamanda Kazan sanayisi ile bilimin ilk işbirliği tecrübe
siydi. D. İ. Mendeleev’in tavsiyesi üzerine Bondüjskiy
Fabrikası’nda birkaç yeni atölye açıldı. Kazan
Vilayeti’nin kimya sanayisi kuruluşları çıkarttıkları ürün
çeşidi, üretim oranı vs. açısından Rusya’nın önde gelen
müesseseleriydi. Krestovnikov Kardeşler Fabrikası’nda
mum, sabun, katran, istearin üretildi. Bu fabrikada her
sene 8.000.000 Ruble değerinde istearin mumla sabun Alafuzovlara ait Sovyet liderleri kendi aralarında değil, 1918’de Kızıl
üretiliyordu. “Rus İsviçre”si Ordu ile Beyaz Rus birlikleri arasında da askerî çatış
Vilayette fazla gelişmemiş olan maden sanayi ala pavyonu malar gerçekleşti.
nında dahi XX. yüzyılın başlarında ve özellikle de Tatar burjuvazisi, Kazan bölgesindeki sanayi potan
Stolıpin’in tarım reformu sırasında olumlu gelişmeler siyelinin büyük bir kısmını ele geçirdi. XX. yüzyılın
yaşandı. Tarım makineleri ile dökme demir üreten başında gıda sanayisinde et tedarik ve satışı, bağırsak
işleme ve satışı ile un değirmenleri tamamen Tatarların
kontrolünde idi. Tekstil ve sabun üretiminde de Kazan
Tatarları çok başarılı idiler. Bununla birlikte Kazan’daki
büyük Tatar fabrikalarındaki (Bunların sayısı yaklaşık
200 idi) Tatar işçi sayısı, Rus fabrikalarındaki Tatar işçi
sayısına kıyasla çok az olup toplam Tatar işçi sayısının
(1915’te — 150.000) ancak küçük bir kısmını oluşturu
yordu. XX. yüzyılın başında Tatar iş adamlarının sayısı,
Kazan’da ev sahibi sayısına — 1281 — eşitti.
En büyük sermayeye Kerimov kardeşler, M.
Kazakov, G. Mukminov, Ötemişevler, A. Sagdeev, S.
Gubaydullin, A. İşmuratov, Yunusovlar sahipti. 1914’e
gelindiğinde Tatar iş adamları 154 ticarethane kur
muşlardı. A. Saydaşev, B. Subaev, İ. Arslanova anonim
şirketleri ile Ötemişev Kazan Şirketi, Timerbulat
Akçurin TicarîSanayi Şirketi gibi kuruluşlar faaliyet
gösteriyordu.
Bütün bunların dışında Kazan, Rusya Müslümanlarının
en büyük matbaacılık merkezi hâline geldi.
Kerimov küçük fabrikalarla atölyeler açılmaya başlandı. 1912’de Kazan Vilayeti’nin köy nüfusunun % 73.1’ini
kardeşlerin Kazan’ın Zareçye (Kazanka Nehri’nin sağ kıyısı) kısmın yoksul köylü, % 24.1’ini orta sınıf, % 2.2’sini de zengin
matbaası, da tekstil ve deri üretimini birleştiren Alafuzovlar’a ait köylüler oluşturuyordu. Stolıpin’in tarım reformları
Kazan, Tukay fabrikalar kompleksi ortaya çıktı. sırasında 27.800 kişi yerini değiştirdi. Köylülerin %
Sokağı, No. 37 XIX. yüzyılın sonu — XX. yüzyılın başında bütün 8.6’sı müşterek toprak sahipliği uygulamasından ayrı
Rusya’da olduğu gibi Kazan bölgesinde de üretim ve larak toprakların % 5’ine sahip oldular. Bunların % 56’sı
sermayenin toplanma süreci hız kazandı. Özel kişi ve Rus köylülerdi. Camilerden uzaklaşmak istemeyen
ailelere ait kuruluşlar, yerlerini devlet bankası da dâhil Müslümanlar köylerinden ayrılmak istemiyorlardı.
olmak üzere bankaların sermayesi ve Rusya çapındaki Genel olarak Stolıpin’in reformu başarılı olmadı.
sanayi yapılarıyla yakın bağlantısı olan ticarethanelere 1907–1914 yılları arasında köylülere ait özel toprak
bırakmaya başladı. 1892–1914 yılları arasında Tatarlara oranı % 2.18’den % 1.3’e kadar azalırken, asilzadelere
ait ticarethane sayısı 15 kat artarak 154’e ulaştı. Yeni ait toprak oranı % 8’den % 9.3’e çıktı. Müşterek toprak
anonim şirketler ortaya çıktı. Bunlardan en büyüğü mülkiyeti çerçevesinde köylülerin sahip olduğu toprak
Kazan’da kurulan İ. Araslanov Sabun ve Gliserin Şirketi oranı % 60.3’ten % 58.3’e düştü. Ülkenin toprak rezer
idi. 1912’de 2.500.000 Ruble ana sermayesi olan İvan vinin ¼’ü devlete aitti. Müşterek toprak mülkiyetinin
Staheev Şirketi kuruldu. 1916’da İ. İ. Staheev, Rusya geçici bir süreliğine kapatılması dolayısıyla vilayette
Asya Bankası Müdürü A. İ. Putilov ve P. P. Batolin ile köylü nüfus fazlalığı oluştu. Vilayetteki köylü nüfus
birlikte Staheev Konsorsiyumu’nu kurdu. Bu şirket, yoğunluğu, ortalama Rusya göstergelerinden iki kat
Rusya’nın en büyük tekel kuruluşu oldu. daha yüksekti.
İdil ve Kama nehir trafiğinin gelişmesiyle birlikte Kooperatif alanında birtakım başarılar elde edildi.
tarım, petrol ve diğer ürünlerin taşımacılığı için 1911’de vilayette 71.209 üyeyi birleştiren 209 ortak
Kazan’dan Arhangelsk’a, Bugulma’dan Menzelinsk’e kredi şirketi mevcuttu. Bu şirketler toplam 3.544.176
kadar demir yollarının inşaatı ve bu ana yolu demir hat Rublelik kredi açtı ve 3.127.943 Ruble değerinde borç
larının KazanEkaterinburg yolu bölgesinde birleştiril imkânı sağladı. Bununla birlikte köy kooperatifleri ve
mesi planlandı. Sonuncu madde dışında bunların hiçbi üç alan sistemli toprak işletme uygulaması yayılmadı.
ri gerçekleştirilemedi. Bunun en büyük sebebi de I. Vilayette toprak sahibi köylü sınıfı oluşmadı. Bu husus,
Dünya Savaşı ile İç Savaş idi. başta Sosyalist devrimcilerin, ardından da 1917’de
Kazan, savunma sanayi merkezi ile önemli cephe Bolşeviklerin toprak, hayvan ve tarım envanterlerini
merkezi olarak ün kazandı. Bu bağlamda Kazan, I. ele geçirmelerini kolaylaştırdı.
Dünya Savaşı sırasında İmparatorluk Kumandanlığı, İç
Savaş ve II. Dünya Savaşı döneminde de Sovyet yöne
timi tarafından aktif olarak kullanıldı. Rusya
İmparatorluğu’nun altın rezervi de buraya taşındı. Söz
konusu rezervlere sahip olmak için yalnızca vilayetteki
Ta r i h
XX. Yüzyılda Tataristan
Çağların Değişim Dönemi 438–439
Tatar Halkının Kendi Kaderini Tayin Etmesi: “Türk kikler (Bu durumda asıl amaç, tarihin tespiti, milletin
mü Tatar mı?” geçmiş zamanlarda oynadığı rolün belirlenmesi, mille
ti gelecekte nelerin beklediğinin öngörülmesi ve buna
1912 yılından itibaren Tatar basınında “Türk mü Tatar yönelik önlemlerin alınması, diğer halklar arasında
mı?” olarak adlandırılan Tatar halkının kökeni ile ilgili kaybolunmaması ve bağımsızlığın korunması için mil
bir tartışma başlatıldı. 1905–1907 Devrimi’nden önce letin araştırılmasıdır. Yani genel amaç, millî tarih kon
yetişen neslin büyük bir kısmı ve devrim sürecinde top septinin oluşturulmasıdır.)
lumsal faaliyetlerde bulunan neslin bir kısmı, Tatarları
Türk millî birliğinin bir parçası olarak görüyordu. Eğitim
1905–1907 Devrimi’nin başarısızlığından sonra toplum
sal hareketlere dâhil olanlarla Ceditçi medreseler ve İsmail Gaspıralı’nın reformları neticesinde XX. yüzyı
laik eğitim müesseselerinde eğitim görenlerin nere lın başına gelindiğinde ortak Türkçe ve eğitim progra
deyse tamamı ise Tatar birliği taraftarıydılar. mı modeline göre yapılan eğitim sistemi oluşmuştu.
İmparatorluğun Müslüman elitinin eğitim ve kültür
1913’te Ang (Şuur) dergisi “Yeni yılda ne istiyoruz?” anketini yayımladı. Kazan’ın seviyesi önemli ölçüde arttı. Klasik Müslüman eğitimi
eski “İttifak” üyeleri H. Maksudî, S. Maksudî, S. G. Alkin gençlerin İsmail ile ceditçilerin teorilerini öğrenme özelliği Rusya
Gaspıralı tarafından temelleri atılan modernleşme, aydınlanma, millî birlik gelenek- Müslümanlarına ve özellikle de Tatarlara hastı.
lerini devam ettirmelerini istiyordu. 1913 yılının sonlarında Ang (Şuur) dergisi, 1899’da ruhban, aydın ve burjuvazi sınıflarının tem
gençler için Tatar milletinin gelişiminin perspektiflerine dair bir anket yayımladı. silcileri toplanarak edebî Tatar dilinin ve eğitim reform
Ortaokul (klasik olmayan lise) öğrencisi Alimcan Şeref anketinde şunları yazmıştır: larının temellerini attılar. Heyet Türk dili, okullar ve
“Biz — Tatarlar, Biz — Kuzey Türkleriyiz, Biz — Türküz. İslâmiyet’i kabul ettik, Tatarlar arasında eğitimin yaygınlaştırılması konuların
Rusya’nın hâkimiyetinde yaşıyoruz… Miliyetçilik en başta Tatar olmamızı, ancak da reform kararı aldı. Milletin dili, Türkçe ve Kazan dili
daha sonra insan olmamızı zorunlu kılmalıdır.” olarak adlandırılıyordu. Okul alanındaki reformlara dair
Gerçek gelişme için yönlerinin olmaması yeni nesile hastı. Aziz Gubaydullin açıkça ise şöyle deniliyordu: “Bize din ve diğer bilimler lazım.
şöyle yazıyordu: “Milletin geleceği en iyi şekilde Derdmend’in “Gemiler” adlı şii- Okullar imkân dâhilinde tekdüze hâle getirilmelidir.”
rinde tasvir edilmiştir: Hangi yollar, hangi girdap hayatımızı isteyerek bizi çekmek- İlkokullarda okumayazma, din, tecvidli Kuranı Kerim,
tedir?” Gubaydullin’in tutumu, o dönemin eğitimli Tatar gençlerinin görüşünü de hesap işlemleri, dikte, imla, Türk dili grameri gibi ders
yansıtmaktadır. Bütün Rusya Müslüman Hareketi’nin dağıl- lerin okutulması öngörülüyordu.
ması, Rusya’da sağ ve aşırı gerici güçlerin kuvvetlenmesi, İhtiyaç duyulan okul kitaplarının
dünya savaşı beklentisi, toplumsal havayı baskı altına almıştı. hazırlanma işi ise daha çok Kazanlı
bilim adamları olan A. Barudî, H.
Maksudî, Ş. Tagirov, H. G.
Gabyaşi’ye verildi.
1904’te Kazan’da 103 eğitim
kurumu vardı: 4 yüksek okul, 25 orta
ve 74 ilkokul. Bunların tamamında
15 Aralık 1912’den itibaren Tatarcılar, hem liberalleri 1.400 öğrenci eğitim görüyordu.
hem de radikalleri destekleyen Ang (Şuur) dergisi çer Kazan’ın yüksek okulları şunlardı:
çevesinde birleştiler. 1914’te İsmail Gaspıralı’nın ölü Kazan İmparatorluk Üniversitesi,
münden sonra, savaş arifesinde, onun Rusya Ruhban Akademisi, Veteriner
Türklerinin birlik beraberliği hakkındaki fikirlerini en Enstitüsü, Yüksek Kız Kursları.
başta Maksudî kardeşler savunmaya devam ettiler. 1911’den itibaren bütün Türk dün
Ölümünden önce İsmail Gaspıralı, yanına H. Maksudî’yi Tatar Millî yası değil de yalnızca Tatar edebiyatı ve dil bilgisine
çağırarak ona İttifak’ın bütün evraklarını teslim etti. Hareketi’nin dair araştırmalar yapılmaya başlandı. Özellikle
Gaspıralı’nın vasiyetinin en önemli maddelerinden biri liderlerinden ve Alimcan İbragimov’un Tatar grameri ve morfolojisine
ise eğitimin yayılmasıydı. Tatar edebiyatı dair çalışması ile Cemaleddin Validî’nin Tatar edebiya
klasiklerinden tına dair kitabını zikretmek gerekmektedir. Genç nesil
Tatar Tarihinin Anlatımında Yeni Yönelimler Ayaz İshakî. bilim adamlarının sloganı, nüfusun bütün sınıflarının
1930’lu yıllar anlayabileceği dilde bir edebiyatın oluşturulmasıydı.
XX. yüzyılın ilk yıllarında Kazan’da TürkTatar tarihi Eğitim alanı, toplumsal faaliyetlere açık yegâne alan
ne dair çok sayıda eser yayımlandı. Ayneddin olduğundan dolayı genç nesil, medreselerdeki faaliyet
Ahmarov’un Bulgar Tarihi ile Kazan Tarihi, HasanGatı ler ile okul kitaplarının basımı konularına yoğunlaştı.
Gabyaşi’nin Mufassal Tarihi Kavni Türk’ü, Ahmed Zeki 1913’te Tatarcı akım, tarih biliminde de teorik kanıt
Velid î’nin Türk ve Tatar Tarihi, Abdülbarî Battal’ın Türk lara sahip oldu. Abdülbari Battal “Opredelenii Natsii”
Tatar Tarihi, bu çalışmaların başlıcalarıydı. Hunlardan (Milletin Belirlenmesi) adlı makalesinde Tatarların, İdil
başlayıp Kazan Hanlığı da dâhil olmak üzere Türk dev Bulgarları ile Asya’dan gelen Tatarların karışımından
letlerinin gücünden överek bahseden bu kitaplarda gelen ayrı bir halk olduğunu ileri sürdü. Tatar geleneği
artık dikkatler dinden tarihe çekilmektedir. Tarihçilerin nin kurucusu olarak da tarihte Ş. Mercanî’yi, dil bili
büyük bir kısmı göreceli olarak rejime bağlılık konusu minde ise K. Nasırî’yi kabul etti. Aynı zamanda Battal,
nu da işliyordu. H. G. Gabyaşi, Tatar milletini “Rusya İ. Gaspıralı ile H. Maksudî’nin ortak Türk dili hakkındaki
Türkleri” olarak adlandırmaktadır. Bu anlamda tarih, görüşlerini eleştirdi.
laik bir nitelik kazanmaktadır. Ceditçi okullarda ders
kitabı olarak Tatar tarihine dair ilk kitap ise Ş.
Tatar Millî Mercanî’nin Müstefadü’lAhbarı’dır. Türk Tarihi dersini Tatarlarda ceditçiliğin merkezi, Kazan’daki Muhammediye ile Apanay
Hareketi’nin lid- ilk okutmaya başlayan ise Yusuf Akçura oldu. O, (Kasımiye), Ufa’daki Aliye ve Osmaniye, Orenburg’daki Hüseyniye,
erlerinden Duma 1904–1905’te Muhammediye Medresesi’nde bu dersi Troitsk’teki Rasuliye, İj-Bubi’deki Bubi medreseleri oldu. Bu medreselerde
milletvekili Sadri verdi. 1909–1910’da Kasımiye (Apanay) Medresesi’nde eğitim müfredatı, Kuran-ı Kerim ve sünnete dayalı din dersleri, İslâm tarihi,
Maksudî. XX. ise Ahmed Zeki Velidi, Türk Tarihi dersini vermeye baş Arapça, Rusça ve Tatarca dilleri, Türk-Tatar tarihi ve çeşitli bilim dalları
yüzyılın başı ladı. Daha sonra bu dersin notları, onun TürkTatar derslerini içeriyordu. Kazan’daki Muhammediye Medresesi’nde öğrenciler 14
Tarihi’nin temelini oluşturdu. yıl eğitim görüyor ve burada Arapça, Türk dili, Rus dili, matematik, geometri,
1912’de N. F. Katanov, Tatarların doğru ve tarafsız fizik, coğrafya, psikoloji, pedagoji, tıp ve sağlık bilgisi, hukuk, Rusya ve Türk
kaynaklara dayalı ve şimdilik yalnızca Batı Avrupa’da halklarının tarihi gibi dersler görüyorlardı. XX. yüzyılın başında
gördüğümüz yeni bir tarih yazmaları gerektiğini kay Muhammediye’de 500 öğrenci ve 20 hoca vardı. Burada meşhur ulemadan
detmiştir. Ya. D. Koblov ise yakın zamana kadar Kaşşaf Tercümanî, Muhammed Necip Tünterî, Şeher Şeref gibi hocalar ders
Tatarların mitolojik eserlerle idare ettiklerini yazmıştır. verdi. Orenburg’daki Dinî Nezaret müftüsü Muhammed Safa Bayazitov, Aziz
1905’ten itibaren ise Tatarlar; Rus Devleti, genel dünya Gubaydullin, Ali Rahim, Alimcan Şeref gibi bilim adamları; Hüseyin
tarihi, Kazan Tatarlarının (Kazan ve Bulgar devletleri Yamaşev, Kamil Yakup gibi devrimciler; Fatih Amirhan, Mecid Gafurî, Kerim
nin) millî tarihi hakkında eserler yazmaya ve tercüme Tinçurin, Aliaskar Kamal, Naki İsanbet gibi yazarlar; besteci Salih Saydaşev,
ler yapmaya başladılar. Özellikle bölge tarihi, Tatar ressam Baki Urmançe bu medresede okudular. Bundan dolayıdır ki
milliyeti, Bulgar ve Kazan devletleri hakkında eserler Muhammediye Medresesi, “Tatar Üniversitesi” olarak adlandırılmaktadır.
kaleme alındı. Ya. D. Koblov, millî tarihin gelişiminde
iki temel eğilimden bahsetmektedir: 1) Bağımsız ilmî
inceleme; 2) Millî duyguların artırılmasına yönelik tet
1897–1926 Yılları XX. yüzyılın başında (I. Dünyas Savaşı’na kadar) Kazan Vilayeti’nin nüfusu,
Arasında Nüfus 2.850.000 idi. Bölgenin nüfus açısından ikinci büyük milleti olan Tatarlar, Rusya’nın
Değişimi da en büyük Türk soylu halkıydı. Vilayetteki nüfus dağılımı şöyleydi: Ruslar
1.100.000; Tatarlar 898.600; Çuvaşlar 649.900; Mariler 145.500; Mordvalar 32.700;
Udmurtlar 11.700.
Ta r i h
XX. Yüzyılda Tataristan
Çağların Değişim Dönemi 440–441
Tatar burjuvazisi, Rusya’da ekonomik durumun iyi latılmasını Kazan’dan beklemektedirler.” Matbuat İşleri
leşmesine bağlı olarak artan gelirlerin bir kısmını millî Yönetimi’nin “1910’da Rusya’da Müslüman Matbuatı”
okulların geliştirilmesi ve öğretmen yetiştirilmesi için adlı raporunda devrim sonrası baskı sürecinde millî
harcadı. Kazan Tatar Öğretmen Okulu’nun mezunları harekette eğitim ve kültür alanlarının baskın gücünün
nın birçoğu ceditçi medreselerde kurs gördü. ön plana çıktığı yazılmaktadır. Tatar dili derslerinin tek
1914’teki eğitim reformu neticesinde hükümete, tip hâle getirilmesi ve okullarda okutulmaya başlatıl
şehir ve mahallî idarelere bağlı olan okulların sayısı ması için birtakım adımlar atıldı. Sadeleştirilmiş Türk
arttı. Kazan Vilayeti’nde 69 RusTatar okulu ve medre dili, aşamalı olarak ilkokullarda okutulmaya başlandı,
seler bünyesinde Rusça sınıflar mevcuttu. Bunlardan bazı ders kitaplarında bu dil, “ana dil” olarak adlandırıl
37’si mahallî idarelere bağlı okullardı. Ceditçi medrese dı. 1910’da matbuatta yapısal bir devrim gerçekleşti.
lerin kuruluşuna kadar, 1894’te neredeyse bütün İdil Basılan kitaplar arasında dinî olmayan kitapların sayısı
Ural bölgesini içeren Kazan Eğitim Bölgesi’nin tama % 50’nin üzerine çıktı.
mında Müslümanlar için 30 devlet okulu mevcuttu. XX. yüzyılın başı, Kazan Tatar lehçesinin kullanıldığı
Tatar edebiyatının zirvede bulunduğu bir dönemdir. Bu
lehçe gittikçe edebî bir dil özellikleri kazandı. Eskiden
Ortaçağ edebiyatı, dinî eğitim, efsanevî ve mitolojik
içerik taşırken artık kurgu, drama, gazetecilik, akade
mik ve eğitim alanlarında yayınlar yapılıyordu. Bütün
bu alanların gelişimi için dünya tarihi ve edebiyatı ile
tanışmanın faydalı olacağı düşüncesiyle Tatar yazarları
Rus klasiklerini tercüme ettiler. A. S. Puşkin, M. Yu.
Kerimov Lermontov, N. V. Gogol, L. N. Tolstoy gibi Rus şair ve
kardeşlerin yazarların eserleri Tatarca yayımlandı. S. Maksudî
matbaasının Avrupa’ya gitmeden önce hayat yolunu seçme konu
reklamı sunda tavsiyeler almak üzere Yasnaya Polyana’ya, Lev
Nikolaeviç Tolstoy’un yanına gitti. 1900’de Fatih
Kerimî, Rusya Müslümanlarının Platon, Aristoteles,
Fahru’rRazî, Gazali, İbn Sina, İbn Rüşd, Voltaire, J.
Rousseau, L. N. Tolstoy’un eserlerini bilmeleri, Çengiz
Han, İskender, Hannibal, I. Petro, Napoleon ve diğer
devlet adamlarının hayatlarının araştırmaları gerekti
ğini yazdı. 1899’da Kerimov kardeşler Kazan’da çok
düşük fiyata çeşitli kitaplar basan büyük bir matbaa
kurdular.
1910’da basılan Yeni Kıraat adlı okuma kitabında
Özellikle ceditçiliğin köylerdeki ikinci devresinin Abdullah Tukay “Kazan Şehri” adlı metinde bu şehrin
başarıları mühimdi. 1914’te mahallî Müslüman okulla 3.5 asır önce hanlığın başkentliğini yaptığını yazmakta
rının sayısı 37’ye ulaştı (1904’te yalnızca üç okul vardı). dır. Şimdi ise Kazan, bilim, kitap, matbaacılık merke
Müslümanlar İslâm dinine dair tahsil sahibi olmayan ziydi. A. Tukay, bütün Rusya Müslümanlarının büyük
kimselerin hoca olmasına müsaade etmezken, hükü işlere başlamak için Kazanlıların girişimini bekledikleri
met de öğretmenlerden iyi düzeyde Rusça bilmelerini ni yazmaktadır. Gerçek Kazan, Tatar halkının ebedî
istiyordu. 1912’de Kazan Vilayeti’ndeki medrese ve başkenti olduğuna dair mitolojik bir özellik kazandı.
mektep sayısı 1.088 idi. Eskiden mekteplerde kız Abdullah Tukay, Tatarlar için tarihî vatan ile ilgili yeni
öğrencilere sadece okuma öğretilirken Kazan’daki bir konsept teklif etti ve ilk olarak Bulgar veya Saray’ın
Aitov Kız Mektebi, bazı dersler konusunda Kız yerine Kazan’ın kutsal yer sayılması gerektiğini ilan
Gimnazyumu seviyesine çıktı. 1916’da bu husus resmî etti. 1911’de Tukay, Mektepte Millî Edebiyat Dersleri
olarak onaylandı. adlı bir kitap hazırladı. Şair, çocukları dünya edebiyatı
Kazan’da Müslüman eğitim kurumlarına yardım, nın incileri ile tanıştırarak onlara güzel şeylerin küçük
şehir dumasının okul komisyonunun faaliyetleri çerçe yaştan öğretilmesi gerektiğini savundu. Kitap, Jivoe
vesinde yapılıyordu. 1914–1917 yıllarında bu komisyon Slovo (Canlı Söz) adlı Rusça bir kitap örnek alınarak
da 12 Rus (A. Boratınskiy ve İ. V. Godnev dâhildi) ve 6 hazırlandı. Tukay’ın hazırlayıp yayımladığı kitap K.
Tatar (H. Maksudî ve A. Apanay dâhildi) üye vardı. Nasırî, Derdmend, S. Ramiev, F. Kerimî, A. İshakî, F.
1914’te şehir bütçesinden 7 medrese ile Aitov Kız Amirhan, M. Gafurî gibi Tatar edebiyatının klasikleri ile
Mektebi’ne 600 ile 1000’er Ruble arasında yardım A. Barudî, R. Fahreddin, A. İbrahim gibi ilahiyat âlimle
yapıldı. rinin eserlerini içerdi. Kazanlı genç yazarlar, geri kal
Müslümanların eğitim kurumları daha çok özel kişi masından dolayı Tatar toplumunu ancak eleştiri hedefi
lerin yardımları sayesinde ayakta kaldı. Bu alandaki olarak gördüler. I. Dünya Savaşı sırasında onlar
projelerin çoğu da yapılan bağışlar sayesinde hayata Rusya’nın gerçeklerine daha eleştirisel bakmaya başla
geçirildi. 1915’te Kazan’ın Müslüman Hayırsever dılar ve bundan dolayı monarşiye son verme fikrini
Kuruluşu, 80.589 Ruble’ye sahip olup, Rusya’daki 87 benimsediler.
Müslüman cemiyeti arasında en varlıklısı idi.
Kazan’daki Müslüman Fakirlere Yardım Cemiyeti, Mill î Tiyatro’nun Doğuşu
Müslümanlar arasında eğitim faaliyetlerini finanse
etme hakkını resmî olarak elde etti. Elde edilen gelir Tatar tiyatrosu, genç öğrencilerin oyunlarıyla geliş
ler, özellikle Rusya’nın orta ve yüksek dinî okullarında meye başladı. Kurucularından biri olan Galiaskar
okuyan fakir öğrencilerle cemiyete bağlı RusTatar ilk Kamal, A. N. Ostrovskiy’i örnek alarak Kazanlı tutucu
okullarının kuruluşuna harcandı. 1 Kasım 1909’da ların hayatlarını açığa çıkaran oyunlar yazdı. 22 Aralık
Müslüman mahallesinde erkekler için RusTatar orta 1906’da Kazan’da ilk açık tiyatro oyunu sergilendi. Bu
okulu ile kızlar için RusTatar ortaokulu faaliyete geçti. tarih ve bu oyun, Tatar profesyonel tiyatrosunun baş
1917’ye gelindiğinde Tatarlar arasında Müslüman langıcı kabul edilmektedir. Dönem dönem yarı aç dola
Tatar eğitimi ile AvrupaRus eğitimini birleştiren şan tiyatro ekipleri, Rusya’nın geniş coğrafyasında
(İsmail Gaspıralı’nın ifadesiyle) “iki kanatlı” millî elit yaşayan Tatar yerleşimlerini ziyaret edip oyunlarını ser
oluştu. gilediler. Tiyatro sahnesinde genç aydınlar, ideal kah
ramanlarla hayatlarını açığa çıkardıkları hedef örnekle
Edebiyat ve Kitap Basımı rini sergilediler.
Tatar
tiyatrosunun
kurucularından
biri olan
N. Arapova
(1902–1943)
“Nur” tiyatro
grubunun
sanatçısı İ.
Almaşev,
XX. yüzyılın başı
“Sayar” tiyatro kalyapuş (tekke), kadınlar ise kalfak (kalpak) takıyor “Sayar” adlı
ekibinin üyeleri: lardı. tiyatro grubunun
soldan sağa Farklı dönemlerde kulübün faaliyetlerine A. Tukay, F. sanatçıları:
Z. Ahmarova, Amirhan, G. Kamal, S. Ramiev, G. Kulahmetov, S. grubun başkanı
N. Arapova, Rahmankulov, N. Yuşkov gibi edebiyatçılar; G. Kariev, ve sanatçı
G. Kariev, S. GizatullinaVoljskaya, V. Murtazinİmanskiy gibi G. Kariev (otu-
G. Bolgarskaya, ruyor);
A. Sinyaeva K. Tinçurin,
Z. Sultanov,
G. Manguşev
(ayaktalar), 1916
Ta r i h
XX. Yüzyılda Tataristan
Çağların Değişim Dönemi 442–443
Abdullah Tukay
Abdullah Tukay 27 yıl (26 Nisan 1886 — 14 Nisan Kazan’da geçirdiği yıllar Tukay’ın
1913) gibi kısa bir süre yaşasa da Tatar edebiyatının yeteneğinin geliştiği, kendisinin
hazinesi sayılan büyük bir edebî miras bıraktı. Tukay’ın olgunlaştığı ve meşhur olduğu
Tatarların manevî hayatlarına etkisi o kadar çok yönlü dönemdir. Tukay’ın Kazan’a gelme
ve derindir ki, şairin şahsiyeti ve eserlerine olan ilgi git si ve ilk şiirlerini yayımlaması,
tikçe artmaktadır. demokratik aydın kesim tarafından
Abdullah Tukay (Abdullah Muhammedgarif oğlu heyecanla karşılandı. Kazan’da şair
Tukaev) 14 (26) Nisan 1886’da Kazan Vilayeti’nin Abdullah hayatını tamamen edebiyata adadı. Bağımsız millî
Kuşlauç Köyü’nde (şimdiki Tataristan Özerk Tukay’ın babası matbuat geleneklerini devam ettirme fikri hiçbir
Cumhuriyeti’nin Arça İlçesi) mahalle imamının ailesin Muhammed- zaman onu terketmedi. Önce Yaşen (Yıldırım), ardından
de doğdu. Çok küçük yaşta yetim kaldığından dolayı garif'in Kuşlauç da YaltYolt (Gök Parıltısı) gibi hiciv dergileri çıkartarak
sıkça aile değiştirdi. 9 yaşındayken Uralsk şehrindeki Köyü’ndeki evi aslında bu hedefine kısmen de olsa ulaştı. Şiir ve maka
kuzeninin yanında yaşamaya başladı, çok geçmeden lelerini başka yerlerde de yayımladı. 1908’de Tukay,
de buradaki Mutıgiya Medresesi’ne Sennoy Bazar İli Novıy Kisekbaş (Saman Pazarı ya da
verildi. Diğer öğrenciler gibi edebi Yeni Kesikbaş) adlı satirik bir eser kaleme aldı. Daha
yat ve şiirle ilgilendi. Medresenin sonra bu eserini Tüccarlar Meclisi’nin sahnesinde
yanı sıra Abdullah üç yıllık Rusça okudu. Tukay zirvedeydi. Bunun dışında şair, Tatar pro
sınıfına da devam etti. Arapça, fesyonel tiyatrosunun oluşumunda da önemli rol oyna
Farsça ve Türkçe dillerini öğrenerek dı. Tukay provalara katıldı, eleştiriler yazdı, şeriat
kendisi için dünya edebiyatının kanunlarına uymayarak tiyatro sahnesine çıkan ilk
kapılarını açtı; Puşkin, Lermontov, Tatar kadın oyuncu olan S. GizzatullinaVoljskaya’ya
Tolstoy’un eserleri ile Doğu müellif şiirler yazdı. Tukay’a göre tiyatronun amacı, “insanların
lerinin kitaplarını okuma fırsatı kalplerini uyandırmaktı.”
buldu. Abdullah Tukay coşkun bir maarifçiydi. O, İ. A.
1905–1907 yılları arasında A. Krılov’un masalları ile G. Byron, J. Goethe, H. Heine,
Tukay şehirde yapılan 1 Mayıs top F. Schiller, A. S. Puşkin, M. Yü. Lermontov’un şiirleri
lantısı, miting, gösterilere katıldı, ne nazireler yazdı. Diğer yazar ve gazetecilerle birlik
Fikir gazetesinde bu konuları kaleme te edebiyat geceleri, konserler, konferanslar organi
alarak da Rusya İmparatorluğu’nun ze etti.
önde gelen aydınlarını bunlardan Onun Tugan Tel (Ana Dil) adlı şiiri, nesilden nesile
haberdar etti. Uralsk’ta Tukay şair ve aktarılmaktadır:
gazeteci olarak yetişti. Daha Eylül
1905’te onun ilk şiirleri yayımlandı, Ey ana d il, ey güzel d il
aynı tarihte editör olarak çalışmaya Atam, anamın d il i
başladı. 1907’de gerici bakanlar, Dünyada çok şey öğrend im
Abdullah Tukay, Duma tribününden Müslümanlara yönelik “Rusya hoşu Sen ana d il vasıtasıyla…
1912 na gitmiyorsa, Türkiye’ye defolunuz!” şeklinde slogan
attıklarında Tukay “Ne Uydöm” (“Gitmeyeceğiz”) adlı Tukay, Tatar edebiyatı araştırmalarını başlattı, onun
şiirini yazdı: propagandasını yaptı, çocuk edebiyatının gelişmeye
başlamasını sağladı. Okul çağı çocukları için 13 kitap,
Doğuştan ölüme kadar biz ana
yurdumuzda yaşadıktan sonra
Kutsal vatanımızla ebed iyete kadar
bedenimizle birleştik
Rusya hür bir ülked ir, bizim de
sonuna kadar amacımız:
İki yüzlü kalpler boşuna çağırmayın: gitmeyeceğiz!
TÖSSC’nin ilan
edilmesi
dolayısıyla
verilen ziyafet
için hazırlanan
Rusça ve Tatarca
davetiyeler, 1920
Kızıl Yıldız
Kolhozu’ndan
atlı araba katarı,
13 Eylül 1930
Ekonominin Modernleştirilmesi
Arça
Kantonu’ndaki
Ryasi Köyü
Tatarları
Tatar SSC’nin
Etnografik
Haritasi, 1922
Tatar SSC’nin
İdarî Haritası,
1930
Tatar Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Ekonomi Haritası
Ta r i h
XX. Yüzyılda Tataristan
1920’li–1930’lu Yıllar 464–465
Enerji Sisteminin
Gelişimi
S. P. Gorbunov
Kazan Uçak
Fabrikası’nda
üretilen Tu-214
Tataristan Özerk
Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti,
1954
Ta r i h
XX. Yüzyılda Tataristan
1950–1980’li Yıllar 478–479
Dördüncü beş yıllık ekonomik dönemde yılda orta yıl içerisinde de yaklaşık 1.000 köy kapatılıp köylüler
lama olarak bir hektardan 5.3 kental mahsul alınıyor başka yerlere göç ettirildi.
du. Gayri safi tahıl ürünü, 65.000.000 pudu geçmiyor
du. Yapılan planlara kıyasla bu rakam iki kat daha Sosyal Gelişim
düşüktü.
1950 yılında cumhuriyetteki kolhozların büyük bir Cumhuriyette sanayinin gelişimi ve köylülerin köy
kısmı (% 80), tarım mahsulleri ile ilgili devlet planla leri terk etmeleri dolayısıyla şehirlerdeki nüfusun
rını yerine getiremedi. Yine kolhozların çoğu kendi hızlı artışı (Şehirli nüfusun özgül ağırlığı neredeyse %
tohum ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyordu. 50’li yılla 50’ye ulaştı), şehirlerde konut sorunun yaşanmasına
rın başında kolhozlar, kendi güçleriyle ekilebilir alan sebep oldu. Şehirlilerin büyük bir kısmı hayat stan
ların ancak % 36–38’ini ekebiliyorlardı. Yerli parti teş dartlarının düşük olduğu evlerde yaşıyordu.
kilat temcilcileri devletin planlı tahıl üretimini yerine Ancak 1950’li yılların ortalarından it ibaren üre
getirmek için kolhozları devlete tohumları dahi tes t imle ilgisi olmayan yapıların inşaatına hız verildi.
Bu dönemdeki bu alanın en büyük gelişmelerinden
biri de şüphesiz Hruşöv döneminde inşa edilen
“Hruşövka” (Hruşöv evleri) idi. Bu yıl larda
Karavaevo ile Derbışki’de ve Sibirya Büyük Yolu
üzerinde yeni konutlar yapıldı. Kuybışev, Lenin
(şimdiki Kremlevskaya), Puşkin, Mayakovskiy,
Levobulaçnaya sokaklarında da çok daireli büyük
evler inşa edildi. Konut inşaatı büyük şirketler tara
fından gerçekleşt irildi. Bu da söz konusu şirketlerin
(sanayi müesseselerinin) etrafında konutların art
Eski binaları masına ve şehir içerisinde insanların yeni bir yerle
yıkma ve şime tâbi tutulmasına neden oldu. Sanayi işletme
yenilerini inşa leri, şehir uçlarında olduğundan dolayı Kazan’ın
etme programı merkezindeki insan yoğunluğu azaldı, şehrin kenar
A. Tukay Ödülü
sahibi şair
H. Tufan
Tataristan Halk
Yazarı
A. Gilyazov, 1991
Tataristan Cumhuriyeti
R. Nureev
Festivali
Kazan Panayırı,
1909
Aleksandrov İmparator II. Ancak II. Dünya Savaşı bu planların da hayata geçiril
Pasajı Aleksandr Müze mesini engelledi.
ve Anıtı Savaş yıllarında işgal altında kalan bölgelerdeki
büyük fabrikalar sökülüp Kazan’a getirildi. Daha sonra
Kuybışev Hidroelektrik Santrali’nin inşasına başlandı.
Bundan dolayı Leningrad’daki Şehir Planlama
Enstitüsü savaştan hemen sonra Kazan’ın yeni planı ve
yapılacak inşaatların çizimi (1948–1952, mimar: İ. S.
Nosov) üzerinde çalışmaya başladı. Genel plan ana yol,
meydan ve su basmalarına karşı savunma sisteminin
yapımını öngörüyordu.
Daha 30’lu yılların ortasından itibaren Kazan mimari
sinde Klasisizm motifleri ortaya çıktı. Bu dönemin
Sovyet mimarisinde sanatsal arayışlar değişmeye baş
salon ve stadyumları inşa edildi. Mimar P. T. ladı. Konstrüktivizm (yapıcılık) prensipleri terk edilerek
Speranskiy’in projesine göre 1934’te tek yön tribünlü kültürel mirasın keşfine önem verildi. Mimarlar bazen
Dinamo Stadyumu yapıldı. Tribünlerin altında idarî ve hazırlanmış planı klasik kompozisyon üslubu ve tarihî
başka amaçlı odalar mevcuttu. Yine aynı mimarın pro mimarî stillerle birleştirirken bazen de eski mimarî
jesine ve aynı şemaya göre 1932–1934’te Trudovıe şekilleri (Rus Klasisizmi, Roma ve Venedik Rönesansı,
Rezervı (İş Rezervleri) Stadyumu inşa edildi. barok) doğrudan modern mimariye aktardılar.
Stadyumun yanında ayrı olarak kapalı spor salonu da
yapıldı. Bu dönemin yapılarının dış görünümü sadelik
ve lakoniklik ile dikkat çekiyordu. Konstrüktivizmin
birçok fikri geliştirmeye devam edildi ve bu akım hâlâ
da güncelliğini korumaktadır.
30’lu yıllarda Kazan’da modern mimarinin rasyona
list çizgisi de geliştirilmeye devam edildi.
XX. yüzyılın başında Kazan’da 11 cami bulunuyordu.
Sovyet döneminde yeni cami inşa edilmediği gibi bir
çok cami başka amaçlarla kullanıldı. Bundan dolayı da
camilerin minareleri yıkıldı, iç planları ise değiştirildi.
Yalnızca Mercanî Camisi, bu tür değişimlerin dışında
kaldı.
1920–1930’lu yıllarda Kazan planı üzerindeki çalış
malar devam ettirildi. F. P. Gavrilov’dan sonra mimar P.
G. Danilov da 1926–1927’de şehrin genel planını yaptı İslâmiyet’in 1.000 Tarihî mirası ortaya çıkarmaya çalışan şehir mimari
(Onun planı günümüze ulaşmadı). 1933–1934’te şehrin Yılı Camisi, 1926. sinde 1930’lu yılların ikinci yarısı ile 1950’li yılların orta
genel planını yapma görevi, Moskova’daki Şehir Ressam: N. Halit sında iki temel akım mevcuttu. Bunlardan ilki, “zengin
Planlama Enstitüsü’ne verildi. Mimar V. N. Dmitriev leştirilmiş Konstrüktivizm’e” yakın olup planın rasyonel
başkanlığındaki proje komisyonu, iki ayrı şehrin — Eski organizasyonunu Klasisizm’in kompozisyon üsluplarıy
Kazan ile Kazanka Nehri’nin sağ kıyısında, Moskova la birleştirmeye çalışıyordu.
Ta r i h
XX. Yüzyılda Tataristan
Yeniden Yapılandırılma Dönemi 490–491
Ancak Kazan’da ikinci akım daha yaygındı. Bu akım,
planın fonksiyonel organizasyonunun önceden belirle
nen kompozisyona uyumu ve dekorasyon gibi
Klasisizm şekillerinin çözümünü öngörüyordu. Bu akı
mın yapılarına örnek olarak Kazan Devlet Üniversitesi
Kimya Fakültesi’nin (Başlangıçta SSCB Bilimler
Akademisi Tataristan Şubesiydi; mimar: M. K. İglamov,
1957) binası, Derbışki Köyü’ndeki Kültür Evi, Kazan
Ekonomi Enstitüsü’nün binası (mimar: Yu. Yu.
Savitskiy, 1938–1951) verilebilir. Yine Moskovalı mimar
N. A. Skvortsov’un projesine göre temelleri 1933’te atı
lan Opera ve Bale Tiyatrosu’nun binası da bu akımın
önemli yapılarındandı.
Bununla birlikte dönemin mimarisinin bazı eksiklik
leri de vardı. Bu eksikliklerin başında dekorasyonun
fazla olması, sanat bireşiminin (sentezinin) yüzeysel
tasviri, modern yapıların tektonik kamuflajı (Bu husus
sanayi inşaatının gelişimini engelliyordu) gelmektedir.
Asırlar boyunca oluşan mimarî araçlara başvurulması
de özel projeler çerçevesinde çok sayıda yapı inşa edil Kazan’a gece yapıldı. Kazanka Nehri’nin sağ kıyısında ise İslâm Üni
di. Bunların en önemlileri şunlardı: 2.400 kişilik sirk bakışı versitesi binası inşa edildi (mimar: R. V. Bilyalov).
binası (mimar: G. M. Piçuev, mühendisler: O. İ. Berim, 90’lı yılların sonunda Tataristan’da şehirciliğin gelişi
E. Yü. Brudnıy, 1967), Tataristan Hoteli (mimar: M. H. mini yönlendiren Şehircilik Yasası ile Şehircilik Tüzüğü
Agişev, mühendisler: O. İ. Berim, M. D. Nadırşin, 1970), gibi resmî mevzuatlar kabul edildi. 1997’de eski binala
Çehos Mahallesi’ndeki kapalı pazar (mimar: F. H. rın yıkılması programının kabulü dolayısıyla şehrin eski
Seletskiy, mühendis: V. V.Tsitoviç, 1971), Kazan Devlet semtlerinde yaşayan aileler toplu olarak Zakazanye ve
Üniversitesi Fizik Fakültesi (mimar: O. A. Kaşintseva). Azino–2 gibi yeni semtlere yerleştirildi. Kazan’ın mer
80’li yılların sonunda ülkedeki sosyoekonomik şart kezinde de şehrin 1.000 yılı dolayısıyla restorasyon
ların değişmesi ve pazar ekonomisine geçilmesi netice çalışmaları yapıldı. Eski yapıların yerini modern ofis
sinde Kazan’daki inşaat süreci ile mimaride de değişim binaları ile yüksek konforlu az katlı apartmanlar aldı.
başladı. Gorki ve Azino gibi yeni bölgelerde konut inşa 2002 yılında ise Kazan’ın bundan sonraki gelişimini de
sına devam edildi. Kazanka’nın sağ kıyısındaki mahal belirleyen şehrin yeni genel planı üzerinde çalışmalar
leler (Bolşie Klıki vs.) şehrin sınırlarını genişlettiler. başlatıldı.
“Yeniden yapılandırma” siyaseti çerçevesinde,
1988’de Tataristan’da cami inşasına yeniden başlandı.
Şehrin farklı semtlerinde İslâm mimarisini yansıtan 13
cami yapıldı. Kazan’ın Eski Tatar ve Yeni Tatar mahalle
lerinde daha XIX. yüzyılın sonunda inşa edilen dinî
yapılar da vardı. Artık bunlar yeni kurulan ya da yapı
та рс
та т
таt
ста н
Tataristan Halkları
аtаrstа n
Ta t a r i s t a n
Halkları
Nüfus
Nüfusun İçeriği 494–495
Nüfus
Nüfusun İçeriği
Etnoslar ve Dinler
Etnik Yapı
Not: işaretin
boyutu, nüfus
sayısına eşittir
teki artışı ancak birkaç kez kesint iye uğradı.
Bunlardan ilki, cumhuriyetten Doğu’ya toplu göçlerin
yaşandığı yıllardı. İkinci dönem ise cumhuriyette
büyük sanayi projelerinin gerçekleştirildiği (savaş
sonrasında İdil Boyu’nda petrol ve gaz yataklarının
keşfinin yapıldığı ve 1960’lı–1970’li yıllarda
Nijnekamsk sanayi kompleksinin kurulduğu) yıllardı.
Günümüzde Tatarlar, cumhuriyetin şehirleri ile ilçe
lerin büyük bir kısmında çoğunluğu oluşturmakta,
güneybatı ve kuzeydoğudaki ilçelerin dışında da
neredeyse cumhuriyetin tamamında onların oranı
artmaktadır. 1989–2002 yılları arasında bunun sebe
bi, devam eden doğal nüfus artışı ve göçtü. Eski
Sovyet cumhuriyetlerinden Rusya Federasyonu’na
göç eden Tatarların büyük kısmı Tataristan’a yerleşti.
İdilUral Tatarları arasında XVI–XVIII. yüzyıllarda
Hristiyanlığı kabul eden ve Kreşen (Vaftiz edilmiş)
olarak adlandırılan yerli halkın torunları da yer
almaktadır. Bazı araştırmacılara göre bunlar arasında
daha 1552’den önce Hristiyanlığı kabul eden Kazan
Hanlığı’nın Müslüman olmayan nüfusu da yer alıyor
du. Her ne kadar XX. yüzyılın başında Kreşenlerin Birinci sınıf bugünkü Tataristan topraklarında Rusların nüfus ora
yaklaşık yarısı Hristiyanlık’tan çıksa da 1897’deki öğrencileri, Kazan nının azalmasına yol açtı. XX. yüzyılın bazı dönemle
nüfus sayım sonuçlarına göre günümüz Tataristan rinde Rusların oranlarının artışı, 50’li ve 60’lı–70’li yıl
topraklarında yaklaşık 81.000 Hristiyan Tatar yaşıyor lardaki işçi göçleriyle ilgilidir.
du. Kreşenlerin sayısının en fazla olduğu dönem ise Her yerde oranları gittikçe azalan Ruslar, cumhuri
1920 yılıydı. Bu tarihte Kreşenlerin sayısı 120.000 iken yetin İdil Yanı ile Kama Yanı bölgelerinde yaşamakta
Bütün nüfus 3779,3 100,0 73,8 39,6 18,3 16,7 10,4 8,7 6,3
Yahudiler 3,5 0,1 99,1 86,0 6,9 4,2 1,9 0,5 0,4
Ukrainler 24,0 0,6 92,3 28,6 40,2 14,5 9,2 4,5 3,0
Başkurtlar 14,9 0,4 88,8 11,1 52,5 18,0 8,7 5,3 4,4
Ruslar 1492,6 39,5 86,2 42,0 17,9 16,9 12,4 6,0 4,8
Mordvalar 23,7 0,6 68,3 8,0 15,5 20,2 40,0 8,0 8,2
Tatarlar 2000,1 52,9 66,5 39,3 17,5 16,6 8,1 10,9 7,7
Mariler 18,8 0,5 56,2 31,1 33,2 13,2 6,6 12,3 3,5
Çuvaşlar 126,5 3,3 43,5 16,7 19,8 18,1 14,3 21,4 9,8
Udmurtlar 24,2 0,6 37,8 11,9 25,5 8,5 7,5 27,7 18,8
2002 Nüfus
Sayımına Göre 2010’de yalnızca 34.800 kişi, kendisinin Kreşen oldu dırlar. Rusların sayıca fazla oldukla
Tataristan’ın ğunu ileri sürdü. Bunların çoğu Tataristan vatandaşı rı ilçeler şunlardır: Zelenodolsk,
Nüfusu dır. Kreşenlerin aralıksız yerleştikleri bir coğrafya Çistopol, Elabuga, Verhneuslon,
yoktur. Kaldı ki nüfuslarının % 63’ü şehirlerde yaşa Laişev, Alekseev, Spassk, Elabuga,
maktadır. Günümüzde Kreşenlerin yoğun olarak Nijnekamsk, Leninogorsk,
yaşadığı iki ana coğrafya vardır. Bunlardan ilki Bugulma, Novoşeşminsk.
Nijnekamsk, Mamadış, Elabuga, Tukaev ve İdil Boyu’ndaki etnoslar —
Mendeleev ilçeleridir. İkinci bölge ise Naberejnıe Çel Çuvaşlar, Mordvalar, Mariler,
nı’dır. Kreşen Tatarlarının % 75’i buralarda yaşamakta Udmurtlar — daha XV.–XVI. yüzyıl
dır. Kazan ve civarındaki Kreşenlerin oranı ise % larda Kazan Hanlığı’nın etki alanı
12’dir. nın içerisindeydiler. Onların günü
Eski Kazan Hanlığı topraklarındaki Rus nüfusunun müz Tataristan topraklarına toplu
hızlı artışı, 1552’den hemen sonra başladı. Merkezî ve ca yerleşt irilmesi, doğrudan
ardından da kara topraklardan köylülerin Orta İdil Rusların bölgeyi keşfi, zorla başla
bölgesine göç ettirilmesi ile Ruslar, bölgenin en kala tılan Hrist iyanlaştırma siyaset i,
balık etnosu hâline geldiler. 1719’da onların nüfus yerli nüfusu köleleştirme çabası ve
oranı % 47’ye çıktı. 1850’ye gelindiğinde de bu rakam XVIII–XIX. yüzyıllarda yaşanan top
neredeyse hiç değişmemişti (% 48). Göçlerin yönleri rak kıtlığı gibi gelişme ve sorunlar
nin değiştirilmesi ve doğal nüfus artışının kesilmesi, la ilgiliydi. Sovyet döneminde
özellikle sanayi merkezlerine yapı
Gülsüm Teyze, lan işçi göçleri Orta İdil’in etnik coğrafyasını daha da
Urazbahtino karmaşık hâle getirdi.
Köyü, 1971 Tataristan’da yaşayan Çuvaşlarla Mordvaların
büyük bir kısmı, güneybatı ve güney ilçelerinde yer
leşiktir. Bu etnosların yerleştikleri iki bölge ön plana
çıkmaktadır. Çuvaşların % 20’si Çuvaşistan’a yakın
Drojjanoe, Buinsk, Tetüşi ilçelerinde yaşamaktadır.
Mordvaların % 10’undan fazlası, İdil’in sağ kıyısında
yaşamaktadır. KamskoUstyinskiy ilçesinin bazı köy
lerinde ise MordvaKaratay etnik grubu oluştu.
Ta t a r i s t a n
Halkları
Nüfus
Nüfusun İçeriği 496–497
Tataristan’daki Çuvaş ve Mordvaların yarısından
fazlası ZavoljskoZakamskiy (İdil Ötesi — Kama
Ötesi) adlı bölgede yaşamaktadır. Tataristan’da
Çuvaşlar nüfus bakımından Aksubay ilçesinde birinci,
Nurlat, Çeremşansk, Alkeev ilçelerinde de Tatarlardan
sonra ikinci sırada bulunmaktadırlar. Mordvalar ise
Leninogorsk, Almetyevsk, Çeremşan, Bugulma ilçele
rindeki şehir ve köylere dağılmışlardır. Kazan Müftüsü
XVII–XVIII. yüzyıllarda doğu ve güneydoğuya göç Gusman (Osman)
eden Marilerle Udmurtlar ağırlıklı olarak cumhuriye Gumeroviç
tin kuzeydoğu kısmında yaşamaktadırlar. Burada İshakov ve
Marilerin yaklaşık % 70’inden fazlası, Udmurtların da Tataristan ve
% 80’inden fazlası yerleşmiştir. Vytaka Nehri havza Kazan Piskoposu
sında yaşayan Baltaç ve Kukmora Anastasiy.
Udmurtlarının yanı sıra cumhuriye İslam ve
t in güneydoğusunda Buali Hristiyanlık —
Udmurtları da mevcuttur. Tataristan’daki en
Cumhuriyette yaşayan halkların büyük dinler
şehirleşme oranı büyük farklılıklar
arz etmektedir. Cumhuriyette
şehirleşme bakımından en yüksek
orana Yahudiler, Ukrainler,
Başkurtlar ve Ruslar sahiptir. Göç
dolayısıyla Yahudilerin nüfusu
1989’dan itibaren iki kat azaldı.
Daha XVIII. yüzyılın ortalarında
Orta İdil bölgesine yerleşen
Ukrainlerle Tatarların doğu ilçele
rinde yaşayan Başkurtların en
büyük cemaatleri, 1960’lı–1970’li yüzyıl boyunca Tatarların oranı gittikçe arttı. Ancak
yıllardaki işçi göçleri sırasında oluş bu sürecin gecikerek gerçekleşt iğini görüyoruz.
tu. Cumhuriyetteki Ukrainlerin % 1990’lı yılların sonuna kadar Kazan’da Rus nüfusu
40’ı, Başkurtların da % 55’i hâkim konumdaydı. 1897’de Kazan’ın nüfusunun
Naberejnıe Çelnı ile Nijnekamsk’ta ancak % 22’si Tatar iken, 1970’de bu oran % 36’ya,
yaşamaktadır. 1989’da ise % 40.5’e yükseldi. 90’lı yıllarda ise
Şehirli nüfus oranı açısından Tatarlar, adı geçen etnik durum değişti ve Tatarların nüfusu artarak neredey
grupların gerisindedirler. Bununla birlikte bu bağlamda se Rus nüfusun oranıyla eşitlendi. 2010’da Kazan
1970’li yıllardan itibaren Ruslarla fark, % 32’den % nüfusunun % 47.6’sı Tatar, % 48.6’sı Rus’tu.
Azankaevo 20’ye kadar azaldı. 1970’li yıllarda şehirlerde yaşayan
ilçesinde folklor Tatarların oranı yalnızca % 39 idi. 80’li yılların başında Tataristan’da Dinî Durum
bayramı bu oran yaklaşık % 50’ye, 2002’de ise % 66.5’e kadar
Tataristan Cumhuriyeti, Rusya’nın iki dinîkültürel
geleneğinin — İslâmiyet ve Ortodoksluk — etki alan
larının sınırında bulunmakta ve bu iki dinin yan yana
yaşamasına dair iyi bir örnek teşkil etmektedir.
Daha X. yüzyılda İdil Bulgar Devleti, aynen Kiev
Rusyası gibi iki genç devlet için en gelişmiş dünya
medeniyetlerine mensubiyeti de sağlayan dinleri
kabul ettiler. İdil Bulgar Devleti’nde İslâmiyet, Gök
Tengri dininin yerini aldı. VIII–X. yüzyıllarda Orta Asya
ile geliştirilen sıkı ticarî münasebetlerin de hızlandır
dığı İslâmlaşma süreci, Bulgarların devletleşme süreci
ile paralel bir şekilde gerçekleşti. Mayıs 922’de Bulgar
beyleri, Orta İdil bölgesine beraberinde din adamları
da getiren Bağdad Halifesi’nin elçilerinin gelişi dola
yısıyla düzenledikleri kurultayda İslâmiyet’i devletin
resmî dini olarak kabul ettiler. Bu husus, İdil Bulgar
Devleti’nin komşusu Hazar Kağanlığı ile münasebet
lerinde konumunu güçlendirmekle kalmadı, o
dönemde dinamik bir şekilde gelişen İslâm dünyası
ile kültürel ve dinî işbirliğini de arttırdı. Orta İdil
Boyu’nda Sünni İslâm’ın en hoşgörülü mezhebi
Hanefilik yayıldı. Yerli halkın âdet ve gelenekleri de
yeni dine organik bir şekilde dâhil oldu. X. yüzyılın
sonunda ise İdil Bulgarları Kiev Knezi Vladimir’e
İslâmiyet’i kabul etmesi teklifinde bulundular.
1236’da vuku bulan Moğol seferleri, İslâmiyet’in
bütün sosyal sınıflar içerisinde yayılmasını ve günü
müz Tatarlarının ataları olan Bulgar halkının etnik ola
rak pekişmesini hızlandırdı. Resmî din adamlarının
yükseldi. 1990’lı yıllarda da cumhuriyette şehirli nüfu ideolojik tutumlarının zayıflaması, başta Yesevi tari
su en hızlı artan halk Tatarlardı. Şehirlerde yaşayan katının, ardından XVI–XVIII. yüzyıllarda Nakşibendi
Tatarların sayısı ve oranı köylerde yaşayanlardan daha tarikatının yayılmasına yol açtı.
fazladır. Bunun sebebi ise köylerden şehirlere göçlerin XIII. yüzyılın ikinci yarısı — XIV. yüzyılda Altın Orda
devam etmesi ve cumhuriyet dışından Tataristan’a göç Devleti’nde İslâmlaşma süreci devam etti, Özbek Han
edenlerin daha çok şehirlere yerleşmesidir. döneminde (1313–1342) ise İslâmiyet bu devletin de
Oran olarak şehirlerde yaşayan en az nüfusa resmî dini oldu. Kazan Hanlığı döneminde
Udmurtlar, Çuvaşlar ve Mariler sahiptir. Mordvaların (1438–1552) ise Tatarların yerleşim alanı genişledi,
üçte ikisi şehirde yaşasa da bunlar orta ya da küçük onlarla birlikte İslâmiyet’in etkisi de İdil ve Oka nehir
ölçekteki şehirlerdir. lerinin üst kısımlarına doğru yayıldı.
Cumhuriyetteki Rusların üçte birinden fazlası, OrtodoksMüslüman temas alanının oluşumu,
Tatarların da dörtte biri Kazan’da yaşamaktadır. 1552’de Kazan Hanlığı topraklarının Ruslar tarafından
Başkentte, Tataristan’ın genelinde olduğu gibi, XX. ele geçirilmesinden sonra hız kazandı. Ortodoksluğun
“Allah” şemaili. edilmekte ve bazı kiliselerde dualar Tatarca ve
Ressam: Çuvaşça yapılmaktadır.
R. Şamsutdinov, Ortodoksluk XVI. yüzyılın ortalarından itibaren yal
1992 nızca “aşağıdan” — köy cemiyet ağlarının genişletil
mesi üzerinden — yayılmadı. 1555’te kurulan Kazan
Piskoposluğu, cumhuriyetin kuzeybatısında yer alan
Ortodoks mukaddes yerleri ile de meşhurdur. İdil ve
kolları ile kesişen ormanlık bölgenin güney kısımların
da XVI–XVII. yüzyıllarda meşhur manastırlar kuruldu:
Raifskaya (Raifa), Sedmiozernaya (Yedi Göl),
Makariev ve Sviyajesk’taki Uspenskiy (Meryem
Ana’nın Göğe Kabulü) manastırları. Yine Kazan ve
yakın çevresinde SpasoPreobrajenskiy, İoanno
Predteçenskiy, Zilantov ve Kiziçevskiy manastırları
inşa edildi. Kazan Piskoposluğu, Ortodoks Rus
Kilisesi’ne Guriy, Varsonofiy, German ve Germogen
gibi kutsal piskoposlar kazandırdı. Germogen, daha
sonra patriklik seviyesine kadar yükseldi ve 1612’de
Rus halkını Leh istilâsına karşı koyma konusunda
TÖSSC’nin İlk
Etnografik
Haritası, 1922
Ta t a r i s t a n
Halkları
Nüfus
500–501
Tataristan’daki Dinî Cemiyetler
Ta t a r i s t a n
Halkları
Nüfus
Nüfusun İçeriği 502–503
lerin Avrupa medeniyetinin başarı Kazan Kremlini Sovyetler döneminde Ortodoksluk ile başlayan din
larıyla birleştirilmesini savunuyor içerisindeki lere karşı baskı siyaset i, 1920’li yılların sonunda
lardı. Bu süreçte ilk adımın dinî Bogoveşenskiy İslâmiyet ve diğer dinleri de hedef aldı. Bütün dinî
eğitim alanında gerçekleştirilmesi Katedrali ve Kul okullar kapatıldı. Ortodoks Kilisesi’nin faaliyetleri,
(yeni eğitim metotlarının uygulan Şerif Camisi ayakta kalmayı başlayan birkaç kilisedeki ayinlerle
ması, ders programına yeni dersle sınırlanırken, İslâmiyet daha da kötü durumdaydı.
rin koyulması) planlandı. 1980’li yıllara gelindiğinde Tataristan’da ayakta kalan
Ceditçiliğin merkezleri ise Kazan, Ufa ve Orenburg cami sayısı 20’yi geçmiyordu. Bundan dolayı Sovyet
gibi büyük şehirlerdeki yeni usule göre eğitim veren döneminde İslâmî geleneklerin korunmasında aile
medreseler oldu. Kadimcilerin kaleleri ise eski usul önemli rol oynadı.
eğitim veren köy medreseleri idi. 1990’lı yılların başında devlet ile din arasındaki
XVIII–XIX. yüzyıllarda Tataristan sınırları içerisinde münasebetlerin normalleşmesi, dinî kurumların sayı
Batı Hristiyan ve Yahudi cemiyetlerinin oluşumu ise sını hızla arttırdı. En büyük artış İslâmî birlik ve
etnik ve her zaman da gönüllülük esasına göre yapıl kurumlarda oldu. Onları ise Rus Ortodoks Kilisesi’nin
mayan göçlerle ilgiliydi. Her ne kadar ilk Protestanlar kurumları takip etti. Zor ve çelişkili bir şekilde ger
Kazan’da, daha XVI. yüzyılın ikinci yarısında, Livonya çekleşen dinî uyanışın önemli neticelerinden biri de
Savaşı sırasında esir edilen Almanların buraya yerleş 1998’de cumhuriyetteki neredeyse bütün Müslüman
mesi ile birlikte görünseler de Luteryen cemaati cemiyetlerin Tataristan Cumhuriyeti Dinî Yönetimi
ancak 1767’de oluştu. Polonya İsyanı’na katılanların iç (Müftülüğü) altında birleşmesiydi.
vilayetlere gönderilmesi dolayısıyla Katoliklerin sayı
Dinî kurumların sayısı halkın dine olan ilgisini ancak Rusya İslâm
tahminî olarak yansıtabilir. Günümüzde cumhuriyet Üniversitesi
teki her iki dinin de en önemli sorunu şüphesiz cema
atlerinin dindarlık seviyesinin düşük olmasıdır. Gerek
Ortodokslar gerekse de Müslümanlar, bu seviyenin
açılan cami ve kilise sayısı ile şimdilik uyuşmadığını
kabul etmektedirler. Bundan dolayı Tataristan’da dinî
eğitimin geliştirilmesine büyük önem verilmektedir.
Müslümanlar arasında dinî eğit im dört seviyeye
bölünmüştür. En üst seviye, 1998’de açılan Rusya
İslâm Üniversitesi ile temsil edilmektedir. Kazan’da
ayrıca iki büyük medrese ile Mercanî Camisi’nin bün
yesindeki İslâm Lisesi dinî eğit im vermektedir.
Cumhuriyetin büyük şehirlerinde ayrıca 5 medrese
daha mevcuttur. Müslüman pazar okulları ağı da
genişlemektedir.
Ortodoks din adamı yetiştiren en yüksek seviyede
ki eğitim kurumları ise 1997’de açılan Kazan Ruhban
Okulu ile Naberejnıe Çelnı’da açılan Moskova Kutsal
Tihon Din Üniversitesi’nin şubesidir. Kiliselerin dörtte
Göç
Tataristan
Nüfusunun Yaş
Grupları
Doğal Nüfus Göç Dolayısıyla
Artışı Nüfus Artışı
ci sırada gelmektedir. Bu coğrafyalardan yapılan göç, nüfus kaybettiğini görüyoruz. Ancak bu sayı fazla
aynı zamanda yurt dışından yapılan göçün neredeyse değildir (yıllık 200–300 kişi). En çok Almanya, ABD ve
tamamını oluşturmaktadır. En fazla Özbekistan, İsrail tercih edilmektedir.
Tacikistan ve Ukrayna'dan göç oldu. Bu ülkelerden Yeni yüzyılda Tataristan Cumhuriyeti, azalan nüfus
özellikle Özbekistan, kalabalık Tatar nüfusuna sahip şartlarında gelişimini sürdürmektedir. Nüfus kaybet
t ir. Bu cumhuriyetleri Kırgızistan, Kazakistan ve mesine rağmen daha yüksek doğum, daha düşük
Azerbaycan takip etmektedir. ölüm oranı ve dışarıdan yapılan göç dolayısıyla Rusya
Göç kapsamında BDT ve Baltık ülkeleri dışındaki geneline kıyasla daha iyi durumdadır.
yabancı ülkeler açısından baktığımızda Tataristan’ın
Göç Coğrafyası
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
Ge n e l B i l g i l e r 508–509
Tatar Halkının
Etnografyası
Genel Bilgiler
Nüfus heterojenlik, muhtemelen onların ırkî menşeleri ile
etnogenetik bağlantılarını da yansıtmaktadır. İdil
Tatarlar, Rusya Federasyonu’nun nüfus açısından Ural Tatarları arasında dört temel antropolojik tip ön
ikinci, Tataristan Cumhuriyeti’nin de asıl nüfusunu plana çıkmaktadır.
oluşturan halktır. Sibirya’daki Türk dilli halklarla 1. Akdeniz ırkı içerisinde yer alan Pont ic
(Sibirya Tatarları) Kırım Türkleri (Kırım Tatarları) de (Pontiyskiy) Tip: Koyu renk saç ve gözler veya karışık
Tatar olarak adlandırılmaktadır. 2010 Nüfus sayımına pigmantasyon, büyük burun kemiği, burnun çıkıntılı
göre Tatarların Rusya Federasyonu içerisindeki top sırtı, sarkık burun ucu, yoğun sakal, uzamaya eğilimi
lam nüfusları 5.310.000’dir. Bu rakam, Rusya nüfusu olan orta boy.
nun % 3.87’sine denk gelmektedir. Tatarların bütün 2. Açık Avrupaî Tip: Açık renk saç ve gözler, büyük
dünyadaki nüfusları ise yaklaşık 7.000.000’dur. veya orta boy burun kemiği, burnun düz sırtı, orta
XVIII. yüzyılın başında Rusya’da yaşayan ya da yoğunlukta sakal ile orta boy. Morfolojik özelliklerin
daha sonra Rusya’ya dâhil edilen Tatarların sayısı büyük bir kısmı (burun yapısı, yüz ölçüsü, vs.) bu tipi,
Pontic Tip ile yakınlaştırmaktadır.
Bayram kıyafeti 3. İdilKama Tipi: Karışık saç ve göz pigmantasyo
ile Elabugalı nu, geniş ve alçak burun kemiği, sakalın fazla çıkma
Geleneksel Kreşen Tatarı. ması, orta genişlikteki yüz, zayıf gelişmiş epikantus.
kıyafeti ile Ressam: D. M. 4. Mongoloid (Güney Sibirya) Tip: Koyu renk saç ve
Astarhan Tatarı, Zalyaletdinov, gözler, geniş yüz, küçük burun kemiği, sıkça karşıla
XIX. yüzyıl XIX. yüzyıl şılan epikantus, sakalın az çıkması. Boy, Avrupaî tip
teki gibi orta uzunluktadır.
İdilUral Tatarları 261,1 327,1 396,8 509,3 617,3 1019,5 1416,1 2249,5 2936,0
Sibirya Tatarları 23,0 – 29,0 32,3 35,0 41,8 45,2 69,4 75,8
Astarhan Tatarları 5,2 5,4 9,2 10,9 13,0 22,9 25,7 38,8 48,4
– Bilgi yoktur
1
— 1750 nüfus sayımı
2
— Tahminî bilgiler
Tatar Etnik Yapısı Tatar Etnik
Birliği’nin
Etnoslar Etnik Gruplar Yapısı
Bayramlık
kıyafetiyle Kazan
Tatarı. Ressam:
M. E. Korneev,
XIX. yüzyılın başı
Etnopolitik Tarih
Mişer kızlarının
kıyafeti. Bu ideoloji o kadar güçlüydü ki, önceki dönemlerin
Ressam: D. N. daha zayıf ve daha az uygun olan mitlerini âdeta
Zalyaletdinov, yuttu ve Avrasya’nın Geç Ortaçağ Türk devlet ve
XIX. yüzyılın halklarının tarihîsiyasî düşüncesinin bundan sonraki
ortası gelişimini belirlemiş oldu. Tatar tarih geleneği çok
güçlü idi ve Cuci Ulusu’nun yıkılışından sonra
XV–XVII. yüzyıllardaki çeşitli Tatar devletlerinin böl
gesel tarihî gelenekleri içerisinde temel taşlardan
biri olarak yer aldı.
“Tatar” teriminin kullanımının birkaç devresi var
dır. Moğol öncesi dönemde (XII. Yüzyıl) bu terim
daha çok Merkezî Asya bölgelerinde güçlü Tatar
kabilelerinin birliği ile bir şekilde temasta bulunan
ve onların siyasetlerinin hedefinde olan farklı etnos
lar için kullanıldı. Tatarlar, Moğol Devleti içerisine
dâhil edildikten sonra etnonim, Moğolların ele
geçirdiği diğer halklar arasında da yayıldı. XIV–XV.
Yüzyıllarda ise bu terim, hakim elit sınıf ve genel
olarak göçebe halk anlamında Cuci Ulusu’nun
Kazan Tatarı.
A. Martınov’un
resminden yapılan
kopya. Ressam:
D. N.
Zalyaletdinov,
XIX. yüzyıl
yüzyıllarda, yaşanan Tatar göçleri dolayısıyla İdil
Ural bölgesindeki Tatarların çeşitli gruplara ayrılma
uygulaması terk edildi ve bunun da neticesinde XVII.
yüzyılın sonlarına doğru İdilUral Tatarları ortak bir
etnos (halk) etrafında birleştiler. İdilUral bölgesin
deki Tatarların etnik gelişim süreci, yavaş yavaş
“Tatar” kimliğini ortaya çıkaracak şekilde gelişti.
Başlangıçta bu süreç subetnos ve lokal gruplar çerçe
vesinde gerçekleştiği için ortak etnonimin yanı sıra
çeşitli sınıf ve bölgesel adlar da kullanıldı. Ancak İdil
Ural Tatar birliğinin pekişmesini sağlayan birtakım
dış faktörler de vardı.
Söz konusu dış faktörlerden biri İslâmiyet idi.
Tatarların çoğu atalarının dininde (İslâm) kalmaya
devam ettiler. Nogaylar ve daha sonra Başkurtların
dışında dört bir tarafın Hristiyan ve paganlarla çeviri
li olması, Tatarların İdil ve Ural sınırlarında birleşme
sini sağladı. Daha Altın Orda döneminden miras
kalan bir başka ortak değer de Eski Tatarca edebî
diliydi (İdil Türkçesi).
İdil Ural Tatar birliği oluşurken Kazan Tatarları ile
Mişerler (onların komşusu Kasım Tatarları ile de) ve
yeni etnonimler de ortaya çıktı. Bunların neredeyse Ural Yanı Tatarları arasındaki kültürel ve dil farklılık
tamamı Cuci Ulusu tarihi ile bağlantılı olduğu gibi Sibirya ları daha mevcuttu. Ancak iç etnik ayrımlara ve XVI.
bünyelerinde de Mangıt, Barın, Kıpçak, Argın, Şirin Vilayeti’ndeki yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kreşen Tatarlarının
Erkek atkısı. Ev ve askerî elitin ortak adı olan “Tatar” gibi kabile Mişer Tatarları, Müslüman Tatarlardan ayrılmasına rağmen Uralların
işi, XIX. yüzyıl (etnopolitik) gruplarını bulundurmaktadırlar. XIX. yüzyılın sonu kuzeybatısındaki etnik sınırların belirli olmaması ve
Her ne kadar XV–XVI. yüzyıllar
da ve bazen de daha sonra (Kırım
Tatarları vs.) etnik birlikler bu dev
letler çerçevesinde feodal halklara
dönüşüm süreçleri yaşasalar da fii
liyatta kendi aralarında geniş bağ
lara sahip oldular. Belirli dinî klan
farklılıklarına rağmen onların en
yüksek feodal sınıfları (“Tatar”)
ortaktı. Bunun dışında Büyük
Orda, uzun bir süre daha (1502’ye
kadar) bütün Tatar birliklerinin
etnik ve siyasî çekirdeği olarak kal
maya devam etti.
Bundan dolayı Tatar hanlıkları
nın dönemi, Altın OrdaTatar etno
polit ik birliğinin, yani Ortaçağ
Tatarlarının etnik tarihinin devamı
niteliğinde oldu. Günümüzdeki
farklı etnik Tatar grupları da
XV–XVI. yüzyıllarda mevcut olan
farklı Tatar devletlerindeki etno
polit ik oluşumların (halkların)
mirasçısıdırlar.
XVI. yüzyılın ikinci yarısında İdil,
Ural ve ardından da Batı
Sibirya’nın Ruslar tarafından ele
geçirilmesinden sonra, XVI–XVII.
İdil Ural ortak etnonimin yayılması, İdil Ural bölgesindeki
Tatarlarının Tatar gruplarının etnik yakınlaşmasını sağladı. XVII.
Etnokültürel yüzyılın sonlarında İdil Ural Tatarları’nın etnos olma
Birliği, XIX. süreci artık tamamlanmıştı.
Yüzyılın Sonu — Yalnızca Sibirya ile Astarhan Tatarları bunların
XX. Yüzyılın Başı dışında kaldılar. Astarhan Tatarları, Altın Orda grup
larının (ve belki de Hazar ve Kıpçak kökenli unsurla
rın da) evlatlarıydılar. Astarhan Hanlığı, kısmen
Nogay Ordası ve diğer Nogay ordalarında yaşayan
bu nüfus, Nogayların güçlü etkisi altındaydı.
Astarhan Tatarlarının bazı grupları — Yurt Tatarları
ve Karagaşlar — içerisinde Nogay ve Altın Orda Türk
etnosları gibi farklı alt grupları ayırt ediliyordu.
Sibirya Tatarlarının temelini ise Kıpçak ve Nogay
Kıpçak kökenli gruplar oluşturdu. Asimile edilen
Ugorlar da Sibirya Tatarlarının oluşumunda önemli
rol oynadılar.
1783 yılına kadar kendi devletlerine sahip olan
Kırım Tatarları bağımsız geliştiler. Bucak Tatarları ile
Etnografik Gruplar
Seviyesinde İdil Ural
Tatarlarının
Etnokültürel Birlikleri,
XIX. Yüzyılın Sonu —
XX. Yüzyılın Başı
Etnografik Alt
Gruplar
Seviyesinde İdil
Ural Tatarlarının
Etnokültürel
Birlikleri, XIX.
Yüzyılın Sonu —
XX. Yüzyılın Başı Entelektüellerin Tatar mill î kimliğini oluşturma
sürecinde iki dönem ön plana çıkmaktadır.
Bunlardan ilki, XVIII–XIX. yüzyılın ortasını kapsayan
İslâmiyet temelli “Müslüman” kimliğin gelişim döne
miyken; ikincisi de XIX. yüzyılın ikinci yarısı ile XX.
yüzyılın ilk on yılını içeren etnomillî kimliğe dayanan
millî şuurun oluşum dönemiydi.
Kadife tekke, Etnokültürel ve demografik süreçlerin (daha önce
sı da değişti. Neticede gerçekle XX. yüzyılın başı ki tarihte Rus Devleti’nin bir parçası olunması, etnik
şen kökten değişiklikler sonucun alanların yakınlığı, İdil Ural Tatarlarının Astarhan ve
da İdil Ural Tatarları “etnik (etno Batı Sibirya’ya göçü, etnik karışım dolayısıyla dil ve
kültürel) millete” dönüştüler. kültür alanlarında yakınlaşma) neticesinde XIX. yüz
“Siyasî millet” dönemi. “Siyasî yılın ikinci yarısı — XX. yüzyılın başlarında İdil Ural,
millet in” oluşum süreci Sibirya ve Astarhan Tatarlarının tek bir etnos çerçeve
1905–1907’de başladı. Bu tarihte sinde birleşmeleri gerçekleşti. Lokal isimlerin korun
kültüreldinî özerkliğin temel ması ise bu sürecin tamamlanmamış olduğunun bir
içeriği belirlendi. 1917’deki Şubat göstergesidir. “Tatar” etnonimi, entelektüellerin de
Devrimi’nden sonra Kazan’da ger etkisiyle temel ve ortak millî isim olarak kullanmaya
çekleşt irilen II. Bütün Rusya başlandı. XX. yüzyılın ilk on yılında da bu isim hâkim
Müslümanları Kongresi’nin 22 konuma geldi. Netice itibarıyla tarihî kökleşme ve
Temmuz 1917 tarihindeki oturu sahip olduğu özel entegrasyon
Mişer munda “İç Rusya Müslümanlarının Mill îKültürel Kızların özellikleri sayesinde “Tatar” adı,
Tatarlarının Özerkliklerinin Esasları” adlı belge kabul edildi. kullandığı kemer. ortak millî etnonim hâline geldi.
kıyafeti. Rusça’nın yanı sıra Türkçe de devlet dini olarak kabul XX. yüzyılın başı
Ressam: edildi. Tataristan Özerk Sovyet Sosyalist
D. N. Cumhuriyeti’nin kuruluşundan (27 Mayıs 1920) sonra
Zalyaletdinov. “siyasî milletin” oluşum süreci Sovyet versiyonunda
XIX. yüzyılın da olsa devam etti. Ancak bu süreç daha 1920’li yıl
ortası ların ilk yarısında sınırlandırılmaya başlandı.
Daha sonraki tarihte iki resmî dili öngören 1925
Anayasa projesinin onaylanmasından vazgeçildi ve
Latin alfabesine geçiş hızlandırıldı. 1920’li–1930’lu
yıllardaki baskı siyasetinin neticesinde Tatarların
“siyasî millet” sürecine son verildi.
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
Ge n e l B i l g i l e r 518–519
Türk Dilleri
Türk dilinin yayıldığı alan, Sibirya’daki Lena yüzyılda Kazak kabilelerinin birleşme ve kaynaşması
Nehri’nin havzasından güneybatıya doğru, Akdeniz’in gerçekleşti. XVI. yüzyılın başlarında KıpçakÖzbek
doğu kıyılarına kadar uzanan bir coğrafyadır. kabileleri vs. KarlukÇağatay kabileleri ile yakın
Türk dilli halklar Litvanya, Belarus, Ukrayna, temasa geçtiler. XIV. yüzyıldan itibaren Karakalpak,
Kırım, Karadeniz, Moldova’nın güneyi ile Romanya Nogay ve Kazak dillerini de içeren Nogay Ordası
(Gagavuzlar, Kırım Tatarları, Karaimler, Kırımçaklar, oluşmaya başladı.
Dobruca Tatarları), Kafkasya (Azerbaycan Türkleri, X–XV. yüzyıllarda Türk halklarının daha küçük
Kumuklar, Karaçaylar, Balkarlar, Nogaylar, Stavropol kabile gruplarına bölünme süreci — a) Batı’da
Türkmenleri), İdil ile Urallar (Tatarlar, Başkurtlar, Kıpçaklar (KıpçakBulgar kabileleri, KıpçakKuman
Çuvaşlar), Orta Asya ile Kazakistan (Özbekler, kabileleri, KıpçakNogay birliği), Oğuzlar (Oğuz
Türk Runik Uygurlar, Kazaklar, Karakalpaklar, Türkmenler, Bulgar, OğuzTürkmen, OğuzSelçuk kabileleri),
Yazısı. Tonyukuk Kırgızlar, Tatarlar, Ahıska Türkleri), Sibirya (Batı Karluklar (KarlukHârezm ve KarlukUygur kabilele
Anıtı, VII. yüzyıl Sibirya Tatarları, Yakutlar, Dolganlar, Tuvalılar, ri); b) Doğu’da KırgızKıpçak, Hakas, Yakut, Tuba
Tofalar, Hakaslar, Şorlar, Çulımlar, (TuvaKaragas) ve Altay kabileleri — gerçekleşti.
Kumandinler, Barabin ve Lebedin İlk Türk devletlerinin kuruluşu ve gelişimine dair en
Tatarları, Altaylar ve bazı başka önemli kaynakların başında Runik yazıyla kaleme alı
küçük etnik gruplar) ve Doğu nan yazıtlar gelmektedir. Bunların arasından özellik
Türkistan’da yaşamaktadırlar. le Moğolistan’daki anıtlar ön plana çıkmaktadır.
Eski SSCB sınırlarının dışında Bunlar hacim olarak büyük, içerik olarak da ortak ve
Türk soylu halklar arasında en düzenli metinlere sahip anıtlardı. Bunlar, VIII–X. yüz
kalabalık nüfusa Türkiye Türkleri yıllardaki bazı Türk kabilelerin kullandığı ve şekil iti
sahipken ikinci sırada Çin’e bağlı Orta İdil’deki
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin Ternovki
esas nüfusunu teşkil eden Köyü’nde
Uygurlar gelmektedir. bulunan bir
Bunların dışında önemli Türk mezardaki huş
nüfusu İran (Azerbaycan Türkleri, kabuğuna
Türkmenler, Kaşkaylar, Afşarlar, yazılan yazı
Halaçlar), Irak (Türkmenler), fragmanı. Metin,
Afganistan (Türkmenler, Uygur harfleriyle
Karakalpaklar, Kazaklar, Özbekler, Moğolca kaleme
Uygurlar), Çin (Uygurlar, Kazaklar, alınmıştır.
Kırgızlar, Özbekler, Tatarlar, XIV. yüzyılın başı
Salarlar, Sarı Uygurlar),
Moğolistan (Kazaklar, Tuvalılar) ve
Avrupa’da (Tatarlar, Gagavuzlar)
yaşamaktadır.
Farklı bilim adamlarının Türk dil
lerinin sınıflandırılmasına dair tek
lif ettikleri çok sayıda şema mev
cuttur. Günümüzde herkesin
mutabık kaldığı bir şema mevcut
değildir. Bunların arasında etnik barıyla Cermen runlarına benzer Eski Türk Runik
kabile bölünme prensibini temel yazısıyla yazılmıştı.
alan N. A. Baskakov’un sınıflandır Merkezî Asya ve Sibirya’daki OrhunYenisey yazıt
ması ile fonetik benzerlik, dil akra ları, Soğd yazısının temelinde oluşturulan alfabeyle
balığı ve coğrafya prensibine göre (Bazı bilim adamlarının görüşüne göre VI–VII. yüzyıl
oluşturulan A. N. Samoyloviç’in lardan önce değildi) kaleme alındı. Bölgesel ve kro
sistemi, en popüler olanlarıdır. nolojik versiyonların tamamını içerecek şekilde alfa
Antropolojik verilerle madd î be 40 harften (işaretten) oluşuyordu. Eski Türk Runik
kültür eşyalarına dayanarak eski yazısı, 1893’te Danimarkalı bilim adamı V. Thomsen
Türk konuşma dilinin Güney tarafından çözümlendi. Orhun yazıtlarının metinleri
Sibirya ile Merkezî Asya’da, ilk kez 1894’te V.V. Radlov tarafından yayımlandı.
Altay’dan Baykal’a kadarki geniş Zamanla Eski Türk Runik alfabesinin yerini Eski
coğrafyada oluştuğu tahmin edile Uygur alfabesi aldı. İlk başta bu alfabe, Doğu
bilir. B. Ya. Vladimirtsov, N. A. Türkistan’da yayıldı; daha sonra ise geliştirilerek
Baskakov, E. Kajibekov ve diğerle Çengiz Han İmparatorluğu ve mirasçı devletlerinde
ri çeşitli Türk lehçelerinin Moğol de resmî statü kazandı. Merkezî Asya’daki Türklerin
lehçelerinden ve yine her ikisinin Müslümanlaşması ile birlikte X.–XI. yüzyıllardan iti
de TungusMançurya lehçelerin Altın Orda baren Arap yazısı yayılmaya başladı. Bu alfabe, uzun
den daha pek ayrılmadığı “Altay dönemine ait bir tarihî dönem boyunca Doğu Türkistan, Yedisu,
dönemi”nin varlığına dair tahmin altın paralar Orta Asya, Deşti Kıpçak, Kafkasya ve İdil Boyu halk
lerde bulunmaktadırlar.
Bilindiği gibi V. yüzyıldan itiba
ren Türk dilli halklar (daha sonra
Bulgarlar) Asya’dan Kama Yanı’na
doğru göç etmeye başladılar. X–XI.
yüzyıllarda Asya’nın merkezinden
hareket eden ve Töles
Konfederasyonu içerisinde yer
alan Türk kabilelerinin yerleştikleri alan, Orta Asya’yı
da içerdi (Karluklar, Çiğiller, Yağmalar). Tuvalı,
Hakas, Altaylar’ın atalarının mensup olduğu kabileler
birleşmeye ve böylece büyümeye başladı. Bu tarihte
Kırgız kabileleri, Yenisey Nehri havzasından çıkarak
günümüz Kırgızistan topraklarına göç ettiler. XV.
Mezar taşı,
XIII — XIV.
yüzyılın başı
Mezar taşı,
1288
alfabeler oluşturuldu. XX. yüzyıl mill î alfabelerin ortasına, yani Rus Devleti’nin Kazan Hanlığı’nı ele
oluşturulduğu bir dönem oldu. Bunun neticesinde geçirdiği döneme kadar devam etti. Bu dönemde
Tataristan’da Kiril alfabesi temelinde oluşturulan Tatar ve Başkurtların atalarının dillerinin ana hatla
Tatar alfabesi kullanılmaya başlandı. rı oluştu. Tarihçilerin görüşüne göre XI. yüzyıldan
itibaren İdil Bulgarları’nın arasına Kıpçaklar karıştı
Tatar Dili ve Kıpçak Türkçesi (başta Bulgar Devleti’nde, daha
sonra Kazan Hanlığı’nda) Kazanlıların dilinin etki
Kıpçak dil grubuna mensup olan Tatarca’nın halk sinde kaldı. Araştırmacıların çoğuna göre daha İdil
konuşma dilinin gelişiminde üç temel dönemden Bulgar Devleti’nde Kıpçak ve Bulgar kabile lehçele
bahsetmek mümkündür. Bunlardan ilki, İdilBulgar rinin karışımı neticesinde Tatar sözlü edebî dilinin
ve Kıpçak dillerinin nispeten bağımsız gelişt iği de temelini oluşturacak ortak bir dil yaratıldı. Bu
dönemdir. Bu dönemin başlangıç tarihini tespit dilin oluşum süreci, XV–XVI. yüzyıllarda tamamlan
etmek güç olmakla birlikte dönem XVI. yüzyılın dı. Bulgar döneminde KarahanlıUygur edebî dilinin
yazılı geleneklerinin etkisinin de hissedildiği bir
yazı dili ortaya çıktı.
XIII. yüzyılın önemli eserlerinden Kıssai Yusuf’tan
başlayarak Eski Tatar edebiyatının yazılı kaynakları
nın analizi, konuşma dilinin unsurlarının adı geçen
eserlere girmeye başladığını gösterdi. Bu da İdilUral
coğrafyasında bölgesel bir Türk dilinin — daha sonra
bazı araştırmacıların “İdil Türkçesi” olarak adlandıra
cağı eski Tatar edebî dilinin — oluşmasını sağladı.
İkinci dönemin (XVI. yüzyıldan XX. yüzyılın ortası
na kadar) en önemli özelliği ise Kazan Hanlığı’nın
Ruslar tarafından ele geçirilmesi net icesinde
Kazanlılarla Kıpçakların karışmasıydı. Böylece
Tatarca ortak konuşma dili ortaya çıktı. XIX. yüzyılın
sonları — XX. yüzyılın başlarında bütün Tatarların
Mezar taşı, anlayabileceği Tatar millî edebî dili oluştu.
1308 XX. yüzyılın ortasında başlayan üçüncü dönemde
ise Tatar halkkonuşma dili, edebî normla Tatarca
Rusça iki dilliliğinin güçlü etkisinde kaldı.
TungusMançurya TürkMoğol
dilleri dilleri
Yeni Türk Dönemi Çuvaş dili Özbek dili, Yeni Tatar dili, Nogay dili, Karaim dili, Gagavuz dili, Azerbaycan
(XV–XIX. Uygur dili Başkurt dili Karakalpak dili, Kumuk dili, Balkan Türkçesi, Türk
yüzyıllar) Kazak dili, KaraçayBalkar Türklerinin çeşitli dili, Kırım
Özbekçe’nin dili, Kırım Tatar lehçeleri Tatarcasının
lehçeleri dili güney lehçesi
Türkmen dili,
Truhmen dili
Yeni Türk Dönemi Kırgız dili Altay dilinin Hakas dili, Yakut dili Tuva dili,
(XV–XIX. yüzyıllar) güney lehçeleri Kamasin dili, Şor Karagas dili
dili, Çulım
Tatarlarının dili,
Altay dilinin
kuzey lehçeleri,
Sarı Uygur dili
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
522–523
Avrasya’nın Türk Halkları
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
Sosyal Yapı 524–525
Sosyal Yapı
Özellikle İdil ve İdilUral’dakiler olmak üzere Doğu Kama
Tatarlar eskiden beri daimî ve sabit yerleşim yerleri Ötesi’ndeki
ne ve ev inşa etme geleneğine sahip bir halktı. Tatarlar, XX.
Ortaçağ’da Tatar toprakları, yalnızca köylerle değil yüzyılın başı
burada bulunan şehirlerle de dikkat çekiyordu. XVI.
yüzyılda Tatar hanlıklarının Ruslar tarafından ele
geçirilmesi ve Tatarların şehirlerden çıkartılması
Saratov neticesinde Tatarlar daha çok köylerde yaşamaya
Vilayeti’ndeki başladılar. XIX. yüzyılın ikinci yarısında ise hızlı şehir
Mişer Tatarları. leşme süreci başladı, şehirli sayısı arttı. XX. yüzyılda
XX. yüzyılın bu süreçler hız kazandı. Astarhan Hanlığı’nın bazı
başına ait bir grupları (etnik açıdan Nogaylarla bağlantılı olan
fotoğraf Karagaslar) XX. yüzyılın başına kadar yarı göçebe
yapılarını devam ettirdiler.
Köylerde Kazan Tatarlarının
toplumsal örgütlenme yapıların
dan biri de ciyen müessesesi idi.
Aslında bu yapı, ciyen adlı yaz
halk bayramının kutlanması için
oluşmuştu. Neredeyse her köy,
4–15 arasında (Bazen de bu sayı
40’a kadar çıkıyordu), ciyen böl
gesine dâhildi. Birbirlerinin
hemen ardından bayram kutla
maları yapan birkaç (3–20) ciyen
bölgesi, bir nevi konfederasyon
oluşturuyorlardı. Ciyen konfede
Köylerin planı, kuş yuvası ve küme şeklinde idi. Sokaklar Tatar Köyü. Köy cemiyet hayatı çok iyi düzenlenmişti ve birey
çok eğri ve karmaşıktı. Bütün bunlar köylere “Doğu” havası Ressam: K. Gun, ciliğe hiç imkân tanımıyordu. Köylerde yavaş yavaş
veriyordu. Bunun sebebi, köylerin birkaç akraba aile 1862 ortaya çıkmaya başlayan zengin insanlar dahi öyle
tarafından kurulması ve onların çiftliklerini yuva ya da böyle cemiyet düzenine ayak uydurmak zorun
oluşturacak şekilde yan yana inşa etmeleridir. Köyler da kalıyorlardı.
büyüdükçe çiftlikler arasındaki boşluklar arasına evler XX. yüzyılın sonlarında Tataristan’da hemşehri yar
yapılıyordu. Ancak yine de köylerin planı daha uzun bir süre dımlaşma dernekleri yayılmaya başladı. Örneğin
düzensiz olarak kalmaya devam etti. Aznakaevo, Buinsk, Tülyaçi, Çistopol vs. ilçe dernek
XX. yüzyılın başlarında Tatar köylerinin çoğu nispeten leri kuruldu. Bu derneklerin asıl amacı hemşehrileri
düzenli sıra ve radyal sokak yapısına sahip oldu. Göl ya da bir araya getirmek, aralarındaki temasları ve yardım
derelerin olduğu köylerde ise sokaklar dairevî plana da laşmayı arttırmaktır. Hemşehri yardımlaşma dernek
sahip olabiliyordu. lerinin kuruluşunu, etnomillî şuurun artmasının bir
göstergesi olarak kabul etmek mümkündür.
Alınlık ile
pencerenin
pervaz ve
çerçevesini
boyama örneği,
Kazan Ötesi,
XX. yüzyılın
ortası
“Rus Kapısı”.
“Tatar Kapısı”. Kozyakovı Çelnı
Srednyaya Köyü
Elüzan Köyü
Çiftlikler
Astarhan İli’ne
bağlı Privoljskiy
İlçesi’ndeki Tri
Protoka (Üç
Irmak Kolu)
Köyü, 2004
Urazbahtino
Köyü’ndeki 101
yaşındaki yaşlı
kadın, 1971
Tatar Köyü
Tatar medeniyetinin tarihî özelliklerinden biri de daha çok şehirli kültüre sahip
olmalarına rağmen 1552’den itibaren yaklaşık 200 yıl boyunca Tatarların köylerde
yaşamak zorunda kalmalarıydı. Bu şartlarda Tatar köyleri aynı zamanda şehir
fonksiyonlarına da sahipti. Diğer bir deyişle köyler, Tatar kültürünün eğitim, ilmî
ve bazen de siyasî merkeziydi.
Şehir ve köy hayatlarının bu şekilde karışması, Tatar kültüründe şehirlerle
köylerin daha birbirinden ayrı olduğu dönemde ortaya çıkan konsept ve
düşüncelerin de sentezine yol açtı. XIX. yüzyıl Kazan Üniversitesi Profesörü K.
Fuks, Kazanskie Tatarı v Statistiçeskom i Etnografiçeskom Otnoşeniyah (İstatistik
ve Etnografya Açısından Kazan Tatarları) adlı eserinde bu konuda şunları
yazmıştır: “Doğu eğitiminin şehirlerin yanı sıra köylerde de yayılmış olduğunu
Tatar köyüne girer girmez görmek mümkündür. Genellikle harabe küçük evlerin
arasında birkaç çok güzel ev görür ve bunlara girmek isterseniz. Eve girdiğinizde
sizi patiska beyaz gömlek ve Buhara yeleği giyen ev sahibi karşılıyor. Eşi de çok
düzgün kıyafetler giymiş ve şehirli Tatar kadını gibi yüzünü kapatmıştır. Onun çok ormanlık bölgelerde ise iki odalı, hatta bazen iki
sayıda gümüş ve firuze süs taktığını da görürsünüz. Evin içi de çok temizdir. katlı da olurdu.
Semaver ve çay takımı, dolabın içinde saklanıyor. Geniş kanepenin üzerinde kuş Bu durumlarda odalardan biri “kara oda” olarak
tüyünden döşekler ile yastıklar dizilmiş, kullanılmış Fars halıları serilmiştir. Rus adlandırılır ve eşyaların muhafazası için kullanılırdı.
erkeklerinin hayatıyla kıyaslarsanız bu evin erkeğinin zengin olduğu kanısına “Ak oda” adlı ikinci kısım ise yazları normal ev olarak
varır ve yanılırsınız. Çünkü bu ev, Rus komşusundan ancak biraz daha zengin kullanılırdı.
olan bir köylünün evidir. Ancak o, artık hayat tarzı açısından hiçbir şekilde Özellikle Mişer Tatarları arasında yer altı mahzen
komşusuna benzemiyor. O her gün ailesiyle birlikte dinî kitaplar okuyor, akşama leri mevcuttu. Bunlar da ambarlarla aynı işlevi görü
doğru kıyafetini değiştirip camiye gidiyor. Burada molla, yaşlı Tatarlarla oturup yordu. Et ve süt ürünlerini saklamak için ise buzul
önemli meseleleri konuşuyor… Zengin Tatar kadınları bir yana, köydeki zengin mahzenler yapılırdı.
olmayan kadınlar da okuma yazma biliyorlar. Onların en sevdiği uğraşları, Kuran- Neredeyse her evin bünyesinde çalışma aletlerinin,
ı Kerim’den sure okumaktır. Bütün Tatar kızları, İslâmiyet’in bütün şartlarını at arabalarının, sapanların, odunun saklandığı ayrı
yerine getirmektedirler.” ambarlar (odunluklar, arabalıklar) vardı. Yazları bu
İlginçtir ki, Tatar köylerinde hayata dair İslâmiyet öncesi halk düşünceleri de tür ambarlarda ev ile ilgili tamir vs. işleri de yapılırdı.
korunmuştur. Bunlar Eski Türk (Bulgar Öncesi) efsaneleri, mitleri ve Kolhozlar kurulmadan önce çiftlikte demet, saman
masallarıdır. Köy hayatının gelenekselliği ve tutuculuğu dolayısıyla Tatarların ve başak kalıntılarının saklandığı harman yeri de
zaman ve yer hakkındaki düşünceleri, ilkbahar-yaz ve sonbahar-kış bayramlarına önemli yer tutuyordu.
yansıyordu. Diğer Türk halklarında olduğu gibi Tatarlarda da Müslüman takvimin Harman yerleri bahçelerin batı kısımlarında, yer
yanı sıra Eski Türk “Hayvan” Takvimi ve ayların Zodyak isimleri de yetmediği takdirde ise çiftliğin çitlerinin yanında yer
kullanılmıştır. Bu tür bayramlardan biri de çok eskiden İran halklarından benim- alırdı. Bunlarda deste kurutma ambarları bulunurdu.
senen Nevruz’dur. Söz konusu ambarlar kütükten ya da şişten yapılmış
Neredeyse her Tatar köyünde cami ve okul vardı. 1552’de şehir kültürü köy tır. Daha çok ormanlık bölgelerde yapılan kütükten
şartlarına “sürgün edilince” köylerin çoğu, bütün Müslüman dünyası, Çin ve ambarlar iki kısımdan oluşuyordu. Bozkır alanlarda
Avrupa ile temas içerisinde olan sanayi, eğitim ve ticaret merkezlerine dönüştü. ise daha basit, ancak yangın açısından daha tehlikeli
Bütün bunlar Tatarların dünya hakkındaki düşüncelerini arttırıyor, Tatar yapılar inşa ediliyordu. Bu tür deste kurutma ambarı
köylerine felsefe de dâhil olmak üzere çok yönlü bilgilerin akışını sağlıyordu. yer çukuru şeklinde olup üstüne perimetre boyunca
Cenaze ve anma törenleri, bütün Müslüman Tatar gruplarında ortak olup sırıklar koyuluyor ve bu sırıklar kendi aralarında bir
bunlarda yalnızca bölgesel bazı farklılıklar (dualar, ikonlar, mumlar, tabut, ölüyü leştiriliyorlardı. Sırıkların üstüne de başakları aşağı
yıkama şekli vs.) mevcuttur. Diğer taraftan özellikle anma ayinlerinde eski Türk sarkacak şekilde demetleri yerleştiriyorlardı. Ateş ise
gelenekleri devam ettirilmiştir. Örneğin anma törenlerinde ölünün adına koç, ölen çukurun içinde yakılırdı.
akrabaların adına tavuk, genel olarak bütün ölenlerin adına da balık kurban
olarak sunulurdu.
Bazı özelliklerinden anlaşılacağı üzere kütükten Astarhan İli’nin
yapılan deste kurutma ambarı muhtemelen komşu Kilinçi
lardan benimsenmiş, şişten yapılanlar ise Tatar kül Köyü’ndeki Tatar
türüne has ambarlardır. Nitekim bunlara “Tatar dili öğretmeni
ambarı” deniliyordu. Nailya İslâmovna
Esenbaeva, 2004
Ev
Yaşlı Sergaç farklı olarak kız, topraktan pay almayan ailenin geçi
Tatar çifti, ci bir üyesiydi. Yine “Oğul doğur, rahat yaşa” şeklin
XX. yüzyılın başı deki atasözü de doğan çocuklarda gözetilen cinsiyet
ayrımına işaret etmektedir.
Etiket
Bira kepçeleri,
XVIII. yüzyılın
başı
Havlu desenleri,
1978
ma gönderirlerdi. Hamamdan
damat, gelinin diktiği yeni kıyafet
le dönüyordu, kendisi de eşine
değerli hediyeler veriyordu.
Düğün
İslâmiyet’te cenaze töreninin yalnızca bazı âdetlerine dair kesin kanunlar vardır. Ölünün yıkan-
ması, kefene sarılması, mezarın kazılması, ölünün gömülmesi bu işin eğitimini alan kimselerin
yönetiminde gerçekleşir. Her bir âdetin ritüeli de kesin hatlarla bellidir. Ölüyü mümkün olduğu
kadar hızlı bir şekilde toprağa vermeye çalışırlar. Merhum gece ya da sabahın erken saatinde
vefat ettiyse ve beklenmesi gereken başka bir yerden gelecek akraba yoksa naaş, aynı gün, öğle
namazından sonra toprağa verilir. Ancak yine de genellikle bir sonraki gün gömülürler. Kreşen
Tatarlar da aynı şekilde hareket ederler.
Tarım
İdil sabanı,
XVIII–XIX.
yüzyıllar
Tırmık, XX.
yüzyılın başı taş” adı verilen ağaç veya taştan bir silindir kullanıl
maya başlandı. Ağaç kürek, ardından da elek yardı
mıyla mahsul çöpten temizleniyordu.
Unun elde edilmesi için su ve rüzgâr değirmenleri
kullanılıyordu. Neredeyse her köylünün çiftliğinde el
değirmeni ve havan vardı. Tohum, un, yarmayı evin
Tatarların yetiştirdiği asıl tarım ürünlerinin başında kışlık çavdar ve yazlık yulaf, sayvanı altında ya da özel yapı ile ambarlarda ıhla
arpa, buğday, darı, karabuğday, Arnavut darısı, nohut, mercimek, keten ve ken- murdan yapılan büyük fıçılarda saklıyorlardı.
dir gelmektedir. Karabuğday, Kazan Tatarlarının dinî tören yemeklerinden biriy-
di. Mişer Tatarları için aynı anlamı darı ifade ediyordu (Darı, Mişerlerin oluşu- Hayvancılık
munda önemli rol oynayan Kıpçak-Nogaylar gibi yarı göçebe halkların yetiştirdi-
ği sıradan hububat türüydü.) Hayvancılık, tarıma bağlı olsa da yine de köy eko
nomisinin önemli alanlarından biriydi. Küçük ve
ne sahiptiler. Toprak, tek at koşulan saban ile işleni büyükbaş hayvanlar, halkın iaşe ihtiyacını (et, süt vs)
yordu. Ormanbozkır ve bozkır bölgelerindeki kara karşıladığı gibi ev zanaatı ve el sanayisi için ham
topraklarda (birkaç at ya da öküz koşularak) ağır ağaç madde (deri, yün, kemik) ve tarlalar için gübre sağlı
pulluk kullanılıyordu. O tarihlerde buna “Tatar pullu yordu. Atlar ve bazen de öküzler, tarla sürme ile taşı
ğu” deniliyordu. Arkeolojik materyallerden anlaşıldığı macılıkta (araba ve kızak) da kullanılıyordu.
üzere Tatarların ataları bu aleti daha Moğol seferleri
başlamadan önce kullanıyorlardı. XX. yüzyılın başla
rında artık “kungurka” ve “kiramişka” adı verilen daha Köylüler at, inek, koyun ve keçi; Kreşen Tatarlar ise ayrıca domuz yetiştiriyorlar-
gelişmiş kara sabanlar vardı. Bu tarihlerde artık çelik dı. Hayvanlar o dönemin deyimiyle “yerli cinsten olup gösterişsiz, orta büyüklük-
pulluklar da biliniyordu. te ve düşük verimliydiler.” Bunun sebebi de yemin az olmasıydı. Yeterince çayır
Ekim işleri elle, tohumlar hasır sepetten alınarak olmadığından dolayı kışları hayvanları ancak saman ile besliyorlardı. Ancak
gerçekleşiyordu. Ekinlerin olgunlaşmasından sonra buna rağmen çağdaşlarının görüşüne göre hayvancılık en fazla Tatarlar arasın-
ekin biçme, kurutma, harman dövme, harman savur da gelişmişti.
ma, hububat ve yarmaya dönüştürme işlemlerini ger
çekleştiriyorlardı. Yazları hayvanlar çobanın gözetiminde otlak yere,
Mahsulleri orakla topluyorlardı, güney bölgelerinde mahsul toplandıktan sonra ise kır ve tarlalara götürü
tırnaklı tırpan da kullanılıyordu. Biçilen ekinden lüyordu. Akşam ise hayvanlar ahırlara kapatılıyordu.
demetler yapılıyor ve kuruması için tarlaya seriliyor Sonbahardan ilkbahara kadar atlar at ahırında,
veya iyice olgunlaşması için dokurcun yapılıyordu. büyükbaş hayvanlar ise ahırlarda tutuluyordu.
Bunlar yağmurların sık yağdığı kuzey ormanlık bölge Bölgenin güneydoğu bölgelerinde (Orenburg Vilayeti
lerde sivri tepeli “bebke”, “soslan”; daha güneyde ve Ufa Vilayeti’nin güneyi) XX. yüzyılın başına kadar
kalan ormanbozkır ve bozkır ilçelerinde ise “zurat”, zengin köylülerde hayvancılık, yarıgöçebe karakterini
“çümele” adı verilen yatay yatırılmış demet yığınla devam ettiriyordu: Kalabalık sürüler bütün yazı yazlık
rıydı. Mişer Tatarları ise sıkça haç şeklini kullanıyorlar otlaklarda geçiriyor, karın altında da yem bulabilen
dı. Kurutulmuş ve harman yerine taşınmış ekinin sak atlarla koyunlar ise kışları meralarda kalıyordu.
lanması için yuvarlak dokurcun şeklinde sehpanın İdil Tatarlarında komşu halklardan farklı olarak
üstüne koyuyorlardı. kümes hayvanı yet işt iriciliği de çok gelişmişt i.
Demetleri harman yerinde zincir yardımıyla har Tatarlar kaz, ördek ve tavuk yetiştiriyorlardı.
manlıyorlardı. Ancak Tatar köylüleri bozkır halklarının
tarım kültüründe olan eski ve çok yaygın metodu da Avcılık ve Balıkçılık
kullanıyorlardı: çember boyunca serilmiş demetler
üzerinde inekler, bazen de öküzler gezdirilir ve onlar XX. yüzyılın başlarında Tatarlarda avcılık, eski öne
da tohumları toynaklarıyla çıkarırlardı. XIX. yüzyılın mini kaybetti. Hâlbuki kaynaklarda bahsedilen av
sonlarında bu iş için güney bölgelerde “aşlık bastıran topraklarından, örneğin kunduz avlama yerlerinden
Kovanlık, XIX.
yüzyılın sonu —
XX. yüzyılın başı
Hasır yapmak
için kullanılan
alet
Yün eğirme
aleti, Kazan
Ötesi, XX.
yüzyılın başı
Tatarların en eski uğraşlarından biri de arıcılıktı. Nitekim bal, Tatarların millî yiyecekleri (yağ ile bal)
arasında yer alıyordu. Özellikle Kazan ile Ufa vilayetlerinde arıcılık çok gelişmişti. Başta yabanî arı-
ların balını kullanıyorlardı. Daha sonra büyük eski ağaçların gövdesine suni arı kovanları yerleştir-
meye başladılar. XIX. yüzyılda kovanlık ve bostanlarda arı kovanı görmek, sıradan bir olaydı. XX.
yüzyılın başlarında artık modern kovan tipleri yayılmaya başladı.
Kuş kapanı — Tatar kadınları her yerde kendi ihtiyaçları için keten ya da
“yapma”, kenevir bezi ile yün çuhası imal ediyorlardı. Keten ve ken-
Pallas, 1786 evir saplarının kırılıp ufaltılması için farklı şekil ve yapıda-
ki filariz (tokmak) kullanıyorlardı.
Keten dövüldükten sonra lifi didiyor, sonra daha ince işleme
(fırçalarla tarama) tâbi tutuyorlardı. Bu fırçalar, üzerinde
satranç tahtası sırasına göre demir iğnelerle iki tarağın
olduğu ağaç tahtadan ibaretti. Koyun yününü iplik bükme-
den önce çöpten temizliyorlardı. Yün eğirme işi için “kaba”
ya da “çığır” adı verilen çıkrıklar kullanılıyordu.
Geleneksel çıkrıklar arasında yapıları itibarıyla bazı küçük
farklılıklar mevcuttu. Yün eğirme aletleri arasında “orçık”
adı verilen ve İdil-Ural’ın bütün halklarına has olan eğir-
men de vardı.
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
Ge l e n e k s e l E k o n o m i 540–541
Yıllıklarda XVI. yüzyıl Ortaçağ
Kazanı’nda kuyumculuk işinin geliş-
miş olduğu, profesyonel gümüş ustala-
rının faaliyet gösterdiği, bunların Han
Sarayı ile çevresinin gümüş ve altın
ürünler ihtiyacını karşıladığı yazılmak-
tadır: “Han, kendisine çok pahalı taç-
lar, altın ve gümüş kapkacaklar ve
pahalı han kıyafeti yaptırdı.”
(Kazanskaya İstoriya / Kazan Tarihi).
Kuyumculuk Sanatı
Halıcılık
Dikiş sanatında halk sanatının en eski uygulamalar Üzerine nakış Kıyafetin temel öğeleri, bütün Tatar grupları için
dan biri olan altın iple dikiş önemli yer tutmaktadır. işlenmiş keten ortak olup erken (ataerkil) dönemdeki temel özelliği
Özellikle millî kıyafetlerin dekoratif ayrıntıları altın peçeteler, de muazzam üslubu idi.
ve gümüş iplerle dikiliyor ya da süsleniyordu. Millî XIX. yüzyıl Geleneksel erkek ve kadın kıyafetlerinin temelini,
kıyafetlerden özellikle başlıklarla Kazan Tatarlarının ince kumaştan dikilen gömlek ve pantolon oluştur
meşhur kalpaklarındaki çiçek demedi, altın kalem ve maktadır. XIX. yüzyılın ortalarına kadar Tatarlar ara
“mutluluk kuşu” altın işlemeliydi. sında eski tunik şeklindeki gömlek (düz, enine bükül
XIX. yüzyılın sonunda altınla dikiş, müş kumaştan dikilmiş, omuzlarda dikiş olmayan,
Kazan ve Kazan Ötesi’nin en geliş geniş eklemeli yan peşleri olan gömlek) çok yaygın
miş el sanatı dallarından biriydi. bir şekilde kullanılıyordu. Kolları geniş ve uzun olan
Tatar ustalar kağıt veya iplikten ve dize kadar uzanan bu gömleğin üzerine kemer
temele sarılan metal ipler, ince bağlanmıyordu (“Tatar gibi haçsız ve kemersiz”).
altın veya gümüş tel, mişura adı Evde dokunan beyaz gömlekler nakışla süslenirdi.
Tunik şeklindeki kadın elbisesi erkek gömleğine
benziyordu. Bu da genel olarak eski kıyafet tarzlarına
uygun bir özellikti. Kadın elbiseleri neredeyse ayak
bileğine kadar uzanacak şekilde dikilirdi.
Eski kadın elbisesinin ayrılmaz bir parçası da dekol
teli elbisenin altına giyilen alt göğüslüktür.
Kadifeden
dikilmiş ve altınla
nakşedilmiş
kalpak. XIX.
yüzyılın ikinci
yarısı
İpek havlunun
altınla işlenmiş verilen altın ya da gümüş kaplamalı bakır ve ek dekor
kenarı, XIX. malzemesi olarak da pul, boncuk, inci, borazan,
yüzyıl saçak, sırma, püskül, metal spiraller, el işi mücevhe
rat vs. kullanıyorlardı.
Halk sanatının en eski dallarından biri de deri
mozaiği kullanılarak desenli ayakkabı üretimi idi.
Meşhur Kazanlı ayakkabıcılar, Rusya’nın diğer halkla Kadınlara ait kış
rı arasında da ün kazanmışlardı. kıyafeti,
XX. yüzyıl
Geleneksel Kıyafet
Ayakkabılar Kadın kıyafeti, yuvarlak kol deliği olan gömlek, bel kısmı
hafifçe yükselitlmiş kuyruklu ve süslü elbise, sırma, kuğu
Geleneksel erkek ve kadın ayakkabıları, ancak tüyü, püskül ile süslü kısa kolsuz ceket, orta boy kalpak,
küçük ayrıntılarla (desen özellikleri, konç ölçüsü, kalpağın üzerine atılan ipek örtü ve atkı benzeri örtüden
topuk yüksekliği) ayırt ediliyordu. oluşuyordu. Mozaik deri ayakkabı, bu kıyafeti tamamlıyor-
du. Yine küpe, salkım, sırma göğüslükler, yarım ay şeklin-
deki sargılar, süs iğnesi, gerdanlık da kadın kıyafetinin
tamamlayıcı birer parçalarıydı. Tatar erkek millî kıyafeti ise
dikilmiş kollu gömlek, kısa ceket, Avrupaî pantolon, siyah
kadife başlık ve fabrika yapımı ayakkabıdan oluşuyordu.
Deri üzerindeki
Kazan arması
(oyma süsleme)
Ziynet Eşyaları
Kadın çizmeleri
Zambak çiçeği
içiklerin
koncunda sık
rastlanan bir
motif değildir
E. O. Voloşina’ya
ait tipik Kazan
çizmeleri,
XX. yüzyılın başı
Mavimsi-mor
renkteki
sahtiyandan içik-
ler
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
Manevî Kültür 550–551
Manevî Kültür
Millet oluşum sürecindeki Tatar kültürü, “gelenek Ağaçtan yapılan
sel” (halk) ve “yüksek” olmak üzere iki katmandan "Şurale" adlı
oluşuyordu. İkisi arasında son derece karmaşık bir oyma süsleme.
işbirliği vardı. Millî konsolidasyon süreçlerinde bölge A. Fathutdinov,
sel özellikler korunarak etnosların kültürlerinin teca 1974
nüsü artmaktadır. Milletlerin oluşum süreçlerinde
gerçekleşen göçler, etnokültürel açıdan karışık alan
larla bölgesel geleneklerin alaşımını oluşturdu.
Kültürün bazı unsurlarına ulusal seviyede önem veril
mesinden sonra “yüksek” kültürün bir parçası hâline
gelecek genel şekiller ortaya çıktı.
“Yüksek” kültür hâkim konuma gelmeden önce
etnosun etnokültürel üretiminde geleneksel kültür
Hayvanın
üstünde duran Tengricilik, İslâmiyet’e karşı koyabilen tek ideolojik
Tanrı’nın tasvir sistem oldu. Ancak bu iki din arasında o kadar çok
edildiği gümüş ortak nokta vardı ki, söz konusu dinler, bir anlamda
süs birbirini tamamlar oldular. Nitekim Türk dünyasında
ArapMüslüman bir adlandırma olan “Allah”ın yanı
sıra “Tengri” de uzun bir süre kullanıldı ve kullanılma
ya da devam etmektedir. Bununla birlikte X. yüzyıl
dan itibaren “Tengri”, “Allah” için kullanılmaya baş
landı.
X. yüzyılda dinî durum son derece karmaşıktı: İdil
Bulgar Devleti’nde İslâm, resmî din olarak kabul edi
lirken, Rusya’da ve Kafkasya’nın dağ eteklerinde
öncül rol oynadı. “Yüksek” kültürün önemi ancak XX. İslâmiyet’in asırlar boyunca bir taraftan yerli şart ve gele-
yüzyılda arttı, çünkü bu kültür, “mill î” katmanın neklere uyum sağlaması, diğer taraftan da taraftarlarının
çekirdeğini oluşturuyordu. hayatlarının bütün alanlarının aydınlatılması ve nizama
koyulması neticesinde kültür, hayat tarzı ve din iç içe
İnançlar ve Dinler geçti. Bugün çok sayıda insan, bunları birbirinden ayrıl-
maz görmektedir. İslâmî bayramlar, gelenekler, törenler
Türk halklarının ilk inançları Totemizm, Animizim etnik kültürün organik bir parçası olarak kabul edilmek-
(dünyayı yöneten ruhların mevcudiyetine inanç) ve tedir. İslâmiyet, manevî kültürün temel yönlerinin oluşu-
Şamanizm idi. İdil Bulgar Devleti’nde Güneş ve Ay’a munda önemli rol oynadı ve onların en önemli özellikleri-
tapılıyordu. Bu gelenek, kabul gören görüşe göre, ni belirledi.
İskit ve Hunların mitolojisine (M. Ö. I. binyıl — M. S. V.
yüzyıl) dayanıyordu.
III. yüzyılda İran’da Maniheizm ortaya çıktı ve daha
sonra bu din İtalya’dan Çin’e kadar yayıldı.
Zerdüştlüğün bazı geleneklerini de içeren Ortodoksluk yayıldı. İki büyük din arasında ise çok
Maniheizm, VIII–X. yüzyıllarda Türk halkları ile kabile sayıda pagan din ve inancı yayılmıştı. Cuci Ulusu’nun
leri arasında çok popüler oldu ve Türk Tengriciliğine kuruluşu ise bölgedeki durumu değişt irdi.
de etkide bulundu. Bu husus X. yüzyıla ait Fal Cucioğullarının bir kısmı İslâmiyet’i, bir kısmı ise
Kitabı’na da yansımıştır. Nasturiliği kabul etti. XIII. yüzyılın sonlarından itiba
ren ise İslâmiyet’in konumu güçlendi.
XIV. yüzyılın başlarından itibaren Özbek Han döne
Kemikten yapılan minde İslâm, Altın Orda Devleti’nin resmî dini ve
iki başlı hayvanlı imparatorluk ideolojisinin temeli oldu. İslâmiyet,
salkım. M. Ö. III. resmî din olarak kabul edilmesine rağmen Altın
binyılın ortası Orda’da dinî hoşgörülülük devam etti. İdil Boyu şehir
lerinde camilerin yanı sıra kiliseler ile sinagoglar da
inşa edildi. Zamanla bölgede Sünni mezhep hâkim
oldu. Bunun yanı sıra Sufizm de yayıldı. Günümüz
Tatarlarının büyük bir kısmı (Kreşen Tatarların dışın
da) Sünni Müslümandırlar.
Mitler
Genel olarak Tatar mitolojisinde her çeşit ruh temsil edilmektedir. Bu ruhlar
Tatarca’da “iye” terimi ile adlandırılan çeşitli doğal afetlerin efendileriydi.
Bunların başında Su İye’si (Suyun Efendisi), Su Anası, Su Kızı, Yurt İyesi
kendi evine götürdüğü ve ondan (Yurdun Efendisi) vs. gelmektedir. Sıkça bunlar efendi veya ait oldukları doğal
oğullarının doğduğu anlatılmakta afet, yapı, bina vs.lerin hâkimleri olarak yansıtılıyordu.
dır. Fakir Yiğit İle Yılan Yüha adlı
masalda ise yiğidin su almaya git
tiğinde nehrin kıyısında güzel bir Mitolojik masallara göre Kainat, üç dünyadan —
kızla karşılaşıp onunla evlendiği yer altı (su altı), yeryüzü ve gökyüzü (bazen güneş,
konusu işlenmektedir. Onun Yılan hatta kuş dünyası — Kuşlar Hükümdarlığı) — oluşu
Yuha ile evlendiği anlaşıldığında yordu.
ise yiğit, Yuha’dan kurtulmak için
onu hamamda yakmaktadır. Putperest Mitoloji
Tatar halkının mitolojisinin kaynaklarından birini de özellikle doğmakta olan Daha kötü karakter ise genetik olarak İran mitoloji
güneşe saygı duyan Eski Türklerin mitolojik düşünceleri oluşturuyordu. X. yüz- sindeki Dahhak ile bağlantısı olan Şeytan(Ajdaha)’dır.
yıla ait Fal Kitabı’nda gökyüzü, yeryüzü ve yeraltı olmak üzere üç dünyadan Aslında Ajdaha, bir zamanlar su afetinin Tanrısı olup
bahsedilmektedir. En büyük Tanrı olan Tengri, Gökyüzü’nü canlılaştırıyordu. daha sonra kötü bir canavara dönüştü. Muhtemelen
İnsanların kaderi ona bağlıydı ve hükümdarlara iktidarı o veriyordu. Onun eşi Sasanîler döneminde (224–651) bu karakter Türk
Umay ise dünyadaki kadın başlangıcını canlılaştırıyor ve askerleri himaye edi- halklarının mitolojisine de girdi. Tatar efsanelerinde
yordu. Yeryüzü Dünyası’nın baş Tanrısı ise “Kutsal Toprak — Su” idi. Yeraltı Ajdaha, bahadırın tehlikeli ve kötü bir düşmanı ve
dünyasının Tanrısı ise insanları ayıran ve Tengri’ye düşmanlık yapan Erlik’tir. herhangi bir olumlu özelliğe sahip olmayan bir kahra
Bunun dışında, alt mitoloji seviyesinde kötü huylu ruhlar, koruyan ruhlar, ayrı man olarak resmediliyordu.
yerlerin sahipleri olan ruhlar vs.ye inanılıyordu. Tatar mitolojisinde Dev, Ajdaha ve Yılan birbirine
yakın durmakta ve benzer fonksiyonlara sahiptiler.
Meşhur atasözü de bunu doğrulamaktadır: “Yüzüncü
yılına basan Yılan, Ajdaha’ya dönüşmekte, bininci yılı
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
Manevî Kültür 552–553
na basan Yuha’ya dönüşmektedir.” Yılanlar, siyah ve
beyazlara bölünmektedir. Siyah yılan insanın düşma
nı, beyaz yılan ise onun hamisiydi.
Bunların dışında çok sayıda alt ruh vardı. Bunların
en meşhuru, ormanda yaşayan ve ormanın hâkimi
olan Şurale idi. Dış görünüş itibarıyla insana benze
yen Şurale; kıllı bir vücuda, bir boynuza ve insanları
öldürünceye kadar gıdıklayacak uzun parmaklara Süyümbike,
sahipti. Ressam:
Ölen büyücü ya da müntehir ruhu olan Ubır ise R. Tuhvatullin,
daha tehlikeli bir ruhtu. Bazen bu ruh, kan içici Ubırlı 1992
Karçık (Kadın) şeklini de alıyordu. Bu varlık, insanın
vücuduna sızıyor ve onun ruhunun yerini alıyordu.
Eski başlıklı küçük kadın olan Biçura ise evde ya da
hamamda yaşamakta, gürültü yapmakta, insanları
korkutmakta, eşyaları saklamakta, ama bazen de
para getirmektedir.
Kazan Hanlığı dönemindeki epik masalların başında Cik Mergen Destanı gel-
mektedir. Çura Batır adlı destanın ise çok sayıda uyarlaması mevcuttur. Bu des-
tanın başkahramanı olan Kazanlı Narık Mirza’nın oğlu Çura, Kazan
Hanlığı’nın bağımsızlığını savunan bir kahramandır. Nitekim Kazan savunması
sırasında hayatını kaybetmiştir. Kazan Hanlığı tarihinin en önemli olaylarını
konu eden beyitler — Kazan Beyiti, Süyümbike Beyiti — de Tatar edebiyatının
önemli yapıtları arasında yer almaktadırlar.
“Ev Bekçisi”. Tataristan Halk mayan Aksak Timur, şehri ele geçirdiği gibi vatandaş
Ressam: Folklor Sanatçısı, besteci ları da acımasız bir şekilde cezalandırdı.
A. Fathutdinov, ve Tatar müzik İçerik itibarıyla beyitler de bu hikâyelere çok yakın
1991 Günümüze kadar ulaşan eserlerle üslup sistemle folklor eserleri dırlar. Arapça bir kelime olan beyit, iki satırlı kıta anla
rinden Bulgar Öncesi (X. yüzyıla kadar) Tatar folkloru derleyicisi Şamil mına gelmektedir. Daha geç tarihlerde Tatar halk
nun özellikleri hakkında fikir sahibi olmak mümkün Şarifullin, edebiyatının bazı eserleri, hatta ayrı türleri, bu isimle
dür. TürkTatar folkloru, erkin putperest tasavvurları 2005’te Abdullah adlandırılmaya başlandılar. Bazı bilim adamlarının
nın güçlü etkisi altında gelişti. I.–II. binyılların sınırın Tukay Devlet görüşüne göre beyitler, edebî tür olarak İdil Bulgar
da ise bir başka güçlü ideolojik sistemin — İslâm’ın — Ödülü’ne layık Devlet i döneminde ortaya çıktı. Bulgar Şehrinin
etkisi altında kaldı. Bu bağlamda Bulgar şehrinin inşa görüldü Beyitleri adlı birkaç eser mevcuttur. Bunlarda Bulgar
sı hakkındaki halk destanları ile efsaneler önemli yer şehrinin büyüklüğü ve ihtişamı, bütün Avrupa’daki
tutmaktadır. Bazıları bu olayı, Kuranı Kerim’de ünü, ülke ve şehirdeki güzel saray ve camileri, Bulgar
Zülkarneyn olarak geçen İskender’e, bazıları ise pey kültürü vs. anlatılmaktadır. Ancak Aksak Timur’un
gamberlere bağlamaktadır. Bazı efsanelere göre seferlerinden sonra herşey yerle bir edildi.
Bulgar’da İslâmiyet, Hz. Muhammed döneminde İslâmiyet’in İdil Boyu’nda yayılmasından önce orta
Müslüman Arapların faaliyeti neticesinde yayılmıştır. ya çıkan ve gelişen folklor türleri (tören/ayin eserleri,
Bulgar dönemi destanı, tam olarak günümüze atasözleri, bulmacalar, masallar, mitolojik hikâyeler,
kadar ulaşmamıştır. Bu destanın içeriği ve zenginliği halk destanlarının birçok arkaik örneği), yazılı edebi
hakkında ancak başka kaynaklardaki alıntlardan fikir yata kıyasla IX–X. yüzyıllarda daha az İslâmiyet’in
sahibi olabiliyoruz. Örneğin İbn Fadlan kendi seya etkisi altında kaldılar.
Dört münacat grubu mevcuttur. Bunlar ana topraklar
(“Vatanımdan Ayrıldım”, “Vatanıma Dönerdim”); çocuklar
ile onlardan uzakta olan yaşlı kadın arasındaki zor ilişkiler;
dinî ve felsefî içerikli ölüm ve ölümsüzlük (“Yalnız Ağaç”,
“Mutluluk — Yağmur Değildir”); Allah ve özellikle Hz.
Muhammed olmak üzere peygamberler (“Yaradana
Hamdolsun”, “O Allah Diye Tekrarlarken”, “Bizim
Peygamberimiz”) hakkındaki münacatlardır.
Altın Orda döneminde Tatar halk edebiyatının ana Tatar Destanı Ak maktadır. İdil Boyu Tatarlarının zorla vaftiz edilmele
türlerinden biri olan masaldestanlar çok gelişti ve Kurt. rine dair hikâyelerde bu siyasetin acımasız metotla
yayıldı. Bu eserlerin bazıları şunlardır: 1) Tulyak ve Ressam: rından bahsedilmektedir. Özellikle Piskopos Luka
Susılu, Yirtüşlük, Altayın Sain Sume adlı erken kahra F. Halikov, 2004 Kanaşeviç (Tatarcası: Aksak Karatun) acımasız bir
manlık destanları ya da masalsıdestanlar; 2) Ak şekilde tasvir edilmektedir. Hikâyeye göre o,
Kubek, İdegey gibi kahramanlık masalları; 3) Kuzı Sviyajesk Manastırı’na gönderilmiş ve burada “kafası
Kurpyaç ve Bayansılu gibi aşk hakkındaki hikâyeler; ters yöne döndüğünden dolayı” büyük acılar içerisin
4) Tahir ve Zuhra, Seyfü’lMülk, Yusuf Kitabı gibi eser de ölmüştür.
ler vs. XVIII–XIX. yüzyıllar Tatar folklorunda beyit ve tarih
Kazan Hanlığı dönemi Tatar folkloru, trajik konuları sel türküler de önemli yer tutmaktadır. Bunların
ele almaktadır. Zira hanlığın kısa tarihi (115 yıl) çok hepsi, millî ve dinî bağımsızlık için verilen mücadeleyi
gergin geçti. Kazan Hanlığı, Rus Devleti’nin yayılma konu etmektedir (Orta Tiganali Beyiti). XIX. yüzyıl
cılık siyasetine karşı koymaya çalıştı, ancak ilk Rus Mişer Tatarlarının folklorunda kaçaklarla ilgili birta
kım tarihsel türküler (Kaçak Şaruk, Kaçak Akim) popü
Eski Tatar ler oldu. Bunlarda kötü hayat şartları ve Çarlık ordu
türküsü “Allüki” sundaki dayanılmaz durumları dolayısıyla kaçak
hayatı yaşayanların trajik kaderleri ele alınmaktadır.
Kahramanların derin iç coşkularını yansıtan lirik
şarkılar da Tatar folklorunda önemli bir yere sahiptir
ler. Bunlar da birkaç gruba ayrılmaktadır. En önemli
leri ise vatan (Altın Elma, Dema’nın Güzel Kıyıları) ve
hayatın ağır şartları (Çiftl ik İşçisinin Şarkısı, Fakir Yiğit)
hakkındaki şarkı gruplarıdır.
XX. yüzyıl, savaş ve devrimler asrıdır. Folklor da hal
kın manevî hayatında önemli rol oynamaya devam
etti. Folklor ile yazılı edebiyat sınırında bulunan yeni
türler ortaya çıktı. 1870’li yıllarda profesyonel dev
rimciler, amatör devrim şarkıları (Enternasyonel,
Tatarca Marselyeza, Tatarca Varşavyanka) besteledi
ler. İç Savaş ve ardından da kolhozların inşası ile sana
yileşme sürecine dair de beyitler ortaya çıktı.
Ülke tarihinin ve halkının en büyük trajedilerinden
biri olan II. Dünya Savaşı döneminde (1941–1945)
folklor, başlangıçtaki ruhuna döndü; vatan sevgisi,
bağımsızlık ve hürriyet mücadelesine dair eski şarkı
Çarı olan IV. İvan tarafından ele geçirildi. Bu yıllarda lar yeniden popüler oldu. Özellikle sevilen erkeğin
çok sayıda efsane ve menkıbe, destan ve beyit oluştu cesareti ile kahramanlığı, kadınların ise sadakati ve
ruldu. Bunların hepsi Kazan şehrinin inşası, tarihî şah mütevazılığını konu eden aşk hakkındaki eski şarkı
siyetlerin hayatı ve kaderi gibi konuları işledi. Örneğin lar yeniden söylenmeye başlandı. Oğlum Sal ih ve
Süyümbike menkıbesi, meşhur epik konuyu ele Babamı Unutmayacağım gibi lirik beyitler yazıldı.
almaktadır: Moskova Çarı IV. İvan Süyümbike’nin Bunlarda oğlunu kaybeden annenin derin üzüntüsü,
portresini görünce ona aşık olmuş ve elçilerini
Kazan’a, hanbikenin yanına göndererek ona evlenme Türk Aruzu
teklifinde bulunmuştur. Süyümbüke bunu kabul İdil-Kama Müslümanlarının kitabî şarkılarının üslup sisteminin özelliği,
etmeyince IV. İvan, Kazan’ı 7 yıl boyunca kuşattıktan belirgin ritmik formüllerin olmasıdır. Bunlar, aruz sanatının iki metrik siste-
sonra şehri ele geçirmiştir. Yabancı ülkenin hükümda minin — Arap-Fars aruzu (uzun ve kısa hecelerin sıralaması) ve Türk par-
rının kendisini zorla götüreceğinden korkan mak hesabı (hece ölçüsü) — birleşmesi neticesinde oluştu. Neticede uzman-
Süyümbike, Han Camisi’nin minaresine çıkarak ora ların “Türk aruzu” olarak adlandırdıkları bir sistem oluştu. Bu aruz türü,
dan atlamış ve hayatını kaybetmiştir. kısa ve uzun hecelerin doğal olarak kısa ve uzun sürelerle kaydedilen metro-
XVI. yüzyılın ikinci yarısı — XIX. yüzyıllarda Tatar ritmik formüllerinde kullanılmış ve üç heceli, dört heceli, beş heceli şarkı tip-
edebiyatı, sömürge rejimi şartlarında gelişti. Bundan lerini ortaya çıkartmıştır.
dolayı bu dönemin edebî eserlerinin çoğu da trajikti.
Her ne kadar folklorda şahsiyetler ön plana çıkmaya
başlasa da tarihî olaylar da edebî eserlerdeki yerlerini
korumaya devam etmektedir. Bunlarda sömürgecilik
siyaset inin devamından bahsedilmektedir. Dede
İşembay ve Onun Oğulları adlı hikâyede çocukların babasız kalan kızın hüznü, askerin coşkusu konu
babalarının dostluk içerisinde yaşama nasihatlerini edildi.
unuttuklarından toprakları Korkunç İvan tarafından XX. yüzyılın ikinci yarısı, halk sanatının gerilemeye
ele geçirilmiştir. Sibirya Hanlığı’nın ele geçirilmesine yüz tuttuğu bir dönem oldu. Ancak 80’li yıllardan iti
dair hikâyelerde de aynı konu işlenmektedir. Yalnızca baren Nevruz, Burdoğan gibi geleneksel bayramlar
hikâyenin merkezinde Küçüm Han ile Ermak bulun Kuray yeniden kutlanmaya başlandı. Bazı geleneksel tarih
sel beyitler bambaşka bir şekilde söylendi, Tatar
edebî ve halk sanatının geleneksel türü olan müna
catlar yeniden popüler oldu.
Tatar halk destanları da canlandı. Bu alanın klasik
örneği olan Edigey Destanı, araştırmacılar tarafından
incelendi; Tatarca, Türkçe, Rusça olmak üzere birçok
dilde defalarca basıldı. Bu destan, Tatar toplumunun
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
Manevî Kültür 554–555
manevî hayatında büyük rol oynadı ve oynamaya Zamanla Kazan Tatarları arasında uzun hava türü
devam etmektedir. gelişti. Bu müzik türünde melodi, “yürek acısı”ndan
Çocuk folkloru, halk şarkıları, atasözleri ve özellikle bahsetmekte ve lirik bir hâl almaktadır. Müziğin
halk şakaları (mezeki) gibi halk sanatının geleneksel ahengi, esnekliği, melodi hatlarının uyumu sanatçının
türleri de Tatar folklorunda önemli bir yere sahiptir. beceri ve yaratıcılığından kaynaklanmaktadır. Bu da
“mon” (özlem, üzüntü) adı verilen şaşırtıcı icracılık
fenomenini ortaya çıkarttı. Ancak “mon” terimi şarkı
nın içeriğini değil, melodiyi zengin hava ile doyurma
becerisidir.
XVI. yüzyılın ortasında din adamları tarafından
İslâm kültürünün dogmatikleştirilmesi, manevî kültür
alanındaki eski başarıların devam ettirilmesini, dola
Müzik
Akordeon Müzik sanatı özellikle Altın Orda ile Kazan Hanlığı aletleri ortadan kalktı, uzun hava metinlerinin içeriği
dönemlerinde gelişme gösterdi. Rus yıllıklarından değişti. Bu janrın sonraki gelişiminin neticesi, yeni bir
Altın Orda elçileriyle birlikte Moskova’ya sıkça şarkıcı şarkı türünün ortaya çıkmasıdır. Bu tür şarkıların bir
ve müzisyenlerin de geldiğini öğrenmekteyiz. kıtasında st il tezatı göze çarpmaktadır.
Şadi Gudi başta olmak üzere Doğu’nun en meşhur Hrist iyanlaştırma süreci ile birlikte ortaya çıkan
müzisyenlerinin Kazan’ı ziyaret ettiğine dair kayıtlar Kreşen Tatarları grubu, köylü atalarının müzik gele
günümüze ulaşmıştır. Muhtemelen o, Kazan’da genç neklerini devam ettirdiler. Bunların müzik folklorun
müzisyenlere vokal müziği, müzik aletleri çalma ve daki en önemli ve dikkat çekici özelliklerinden biri de
doğaçlama söyleme dersleri verdi. Müslüman tarım takvimi ile ilgili melodileri korumaları ve toplu
Doğu’nun müzik kültürüne benzer bir şekilde ca şarkı söyleme geleneğini devam ettirmeleridir.
Kazan’da müziğin halk ve profesyonel janrlarına ayrı XVIII. yüzyıldan it ibaren ve özellikle de II.
mı gerçekleşti. Katerina’nın “dinsel hoşgörü”yü ilan etmesinden
sonra, Tatarlar yeniden Kazan’a yerleşmeye başladı
Yıllık Geleneksel Yıllık geleneksel bayram ve dinî törenler, bütün Tatarlarda aynı değildi. Bu da olarak bunlarda artık anonimlik söz konusu değildi.
Bayram ve Dinî farklı Tatar gruplarının eski kökenlerindeki farklılıklar ve yabancı coğrafyada Çünkü şarkılar hazır şiirlerden uyarlanıyordu. Basit
Törenler Haritası, yerleşme özellikleriyle ilgilidir. Diğer taraftan geleneklerdeki varyasyonlar, böl- ritmik, nispeten sade müzik bu şarkıları popüler hâle
XIX. Yüzyılın gesel şartlarla da ilgiliydi. İdil ve Ural Tatarlarının bayram kültüründe, ön plan- getirdi.
Sonu — XX. da iki kompleks (grup) mevcuttur. Kazan Tatar Kompleksi’nin özelliği sabantuy Dönemin şarkı kültürünü Abdullah Tukay’ın eserleri
Yüzyılın Başı ile ciyen gibi iki önemli bayramı kapsamasıdır. Bu adı taşımasının sebebi ise de zenginleştirdi. Onun şiirleri halk arasında o kadar
kompleksin Tatar etnosunun ana grubu olan Kazan Tatarlarının yaşadığı coğraf- popülerdi ki, halk bu şiirleri isimleri ve sözleri unutu
yada hâkim olmasıydı. Bununla birlikte bu iki bayram ve kompleksin tamamı lan eski melodiler eşliğinde söylüyordu.
Kazan Tatarları ile yan yana yaşayan Tatarların diğer grupları arasında da yay- Şehirli Tatarların kültür hayatının “uluslararası hâle
gındı. Söz konusu birinci kompleksin içerisinde Kreşen Tatarların bayram ve gelmesi”, kendisini yeni folklor tabakasının müzik
dinî törenleri de yer almaktadır. dilinde, profesyonel Tatar müziğinin de önemli bir
İkinci kompleks ise Mişer kompleksi olarak adlandırıldı. Bununla birlikte Kasım boyutunu oluşturacak yeni ses oluşumlarında göster
Tatarları arasında aynı kompleks hâkim konumdaydı. Bu kompleksin özelliği ise di. Metroritmik temeli ise eski Türk takmağı oluştur
yukarıda adı geçen bayramların olmaması, adı da dâhil olmak üzere Ruslardan du. Takmak artık dans eşliğinde değil; akordeon,
benimsenen Noel bayramı (Ruslarda Rojdestvo; Tatarlarda Raştva) ve namaz mandolin, piyano eşliğinde söyleniyordu. Söz konusu
eşliğinde kurban kesme âdetinin olmasıydı. enstrümanlar ise artık günlük hayatta ve sahnede
solo ve orkestra olarak çalınıyordu. Bütün bunlar
özellikle kısa havalar için geçerliydi.
XX. yüzyılın başında Tatarların yaşadığı Kazan’ın
farklı bölgelerinde açılan işçi kulüplerinde Tatarca
“Güreşçiler”.
Resim ve gravür:
M. E. Kornev,
1809
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
Manevî Kültür 556–557
eski Rus devrim şarkıları seslendiriliyordu. Ancak de de belli etmektedir. Ramazan ve Kurban bayram
artık bunlar, devrim içerikli yeni metinlerdi. Her larının ilk günlerini Tatarlar, “gayet” olarak adlandır
yerde kulüplerde koro toplulukları kuruldu. Sanatın maktadırlar. Halk bayramlarına (“ilkbahar güzelliği”,
siyasîleştirilmesi köy müziğini de etkiledi. Bunu da en “ilkbahar bayramı”) ise yalnızca bayram diyorlardı.
fazla geleneksel janrlardaki metinlerin yenilenmesin “Gayet”, kutsal bir gün olarak kabul ediliyor ve bun
de görmek mümkündür. dan dolayı ritüelin bütün unsurları, dinî ve ahlakî ola
Bu dönemde profesyonel müzik kültürü de oluştu. rak kabul ediliyor ve hepsinin yerine getirilmesi için
A. Tukay Filarmonisi, Dans ve Şarkı Topluluğu, Opera özen gösteriliyordu.
ve Bale Tiyatrosu kuruldu. “Gayet” bayramı her yerde aynı şekilde düzenleni
XX. yüzyılın ikinci yarısındaki karakteristik özellik yordu. Sabahleyin köyün bütün erkeklerinin katılımıy
lerden biri de vals ve marş gibi yeni janrların ortaya la bayram namazı kılındıktan sonra mezarlığa gidili
çıkmasıdır. Opera sanatı ile senfonik müzik gelişti. yor ve herkes kendi akrabasının mezarının yanında
dua ediyor, namaz kılıyordu. Bu arada kadınlar evde
ikramları hazırlıyorlardı. Kahvaltı ancak erkekler
Kazan mezarlıktan döndükten sonra yapılıyordu.
Tatarlarının At Her biri üç gün süren dinî bayramlarda akrabalarla
Yarışı. komşular karşılıklı olarak ziyaret ediliyor, anne —
M. E. Korneev’in baba evine mutlaka gidiliyordu. İmkânlar dâhilinde
resminden akrabalar hediyeleşiyor, birbirlerine ikramlarda bulu
K. Hess’in nuyorlardı.
gravürü, 1812 Kurban bayramında ise İslâmî kurallara uygun ola
rak kurban kesiliyordu. Kurban eti mümkün olduğun
ca fazla kişiye ikram edilmeye çalışılıyordu.
Dinî bayramlardan farklı olarak diğer bayramlar ve
bu bayramların düzeni farklılıklar arz ediyordu. Bu
türde en önemli bayramlardan biri de sabantuy idi.
Sabantuy, asırlardan beri tarım ile uğraşan Kazan
Tatarları arasında ortaya çıktı ve gelişti. İlkbaharı ve
aynı zamanda yeni yılı karşılamak amacıyla Tatarlar
ekim işleri başlamadan önce bu bayramı kutluyorlar
dı. Sabantuy (saban düğünü) adı da bundan gelmek
tedir. Sabantuy, “yazlık tahıllar düğünü” anlamına da
gelebilir. Çünkü “saban”ın anlamlarından biri “yazlık
tahıllar”dır. Bu bayramın kutlandığı ayın belli bir günü
Eğitim
El-Asru’l-Cedid
dergisi ile Fikir
gazetesinin
kapakları
Yeni Eğilimler
1905–1907’de Rusya İmparatorluğu’ndaki valilere dağıtılan
genelgede aşağıdaki satırlar yer almıştır: “… Son yıllarda
Tatar edebiyatında ortaya çıkan yeni akımlar görülmektedir
ki bunlar Rusya’daki 14 milyonlık nüfusun asırlardan beri
devam eden hayat düzenini yıkma tehlikesi taşımakta ve
Müslüman halkın hayatında önemli değişikliklerin yaşana-
cağını göstermektedir.”
genellikle iyi dinî eğitim alan müderris bulunuyordu. sında Ortodoksluğu ana dilde yaymayı öngörüyordu.
Medreselerin madd î durumu iyi değildi, çünkü bağış Panaev Bu amaçla Rus alfabesi temelinde öğrencilerin ana
lar yegâne gelir kaynağını oluşturuyordu. Tiyatrosu’nun dilinde okul kitabı ile dinî kitaplar basıldı. Misyoner
XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren toplumsal binası, XX. okulları için öğretmenlerle papaz yetiştirmek ama
hayatta önemli değişiklikler başladı. Buhara tipi eği yüzyılın başındaki cıyla Kazan’da 1863’te Merkezî Kreşen Tatar Okulu,
tim müesseseleri artık toplumu tatmin etmiyordu. fotoğraf 1872’de ise gayri Ruslar için Pedagoji Okulu açıldı.
Bunları Rusya’nın gerçeklerine ve Tatar halkının ve
özellikle de doğmakta olan burjuvazi sınıfının ideolo
jik gereksinimlerine adapte etmek gerekiyordu. Yeni
neslin eğitimli olarak yetiştirilmesi için çeşitli bilim
dallarının ciddi bir şekilde araştırılmasına ihtiyaç
vardı. Bu sorunun çözümü, halk eğitim sistemindeki
reformların temel amaçlarından biri oldu. Yeni metot
la eğitim veren (ceditçi) medreselerdeki eğitim laik
leşti. Dinî eğitim müesseselerinin % 95’nin ait olduğu
Tatar köy cemiyetleri, geleneksel Müslüman toplu
mun temel dayanağı olarak kalmaya devam etti.
Eğitim müesseseleri, yetişmekte olan yeni nesil için
verilen son derece sert ideolojik mücadelenin merke
zi oldu. Çünkü okullar, toplumu etkileyebilecek en
önemli (XX. yüzylın başına kadar neredeyse tek) araç
tılar. 1910 yılına geldiğinde Kazan Vilayet i’ndeki
medrese ve mekteplerin % 90’ı sesli yönteme geçtiler
ve böylece yalnızca yeni eğitim sistemine geçmekle
kalmadılar, toplumun mill î açıdan yenileşmesinin
ideolojisini de benimsediler. Tatarların yoğun olarak
yaşadıkları neredeyse bütün bölgelerde Tatar kültürü
Sonradan vaftiz olan halkların çocukları için açılan nin bütün ayrıntılarını aktardı ve böylece toplumsal
misyoner okullarının yanı sıra Müslüman Tatarlar için bilincin oluşumunda önemli bir araç oldu.
de RusTatar okulları kuruldu. İlk eğitimi veren bu Geçmişin mirası ile millî, manevî ve dinîetik gele
okulların masrafları hazineden karşılanırken bu okul neklere de büyük ilgi duyulmaya başlandı. Özellikle
larda Rus dilinin yanı sıra diğer bütün dersler de toplumun siyasî organizasyon meseleleri büyük önem
Rusça anlatılıyordu. Bu okullarda çalışacak öğretmen arz etti. Halkın yaşam standartlarından memnun
yet işt irmek amacıyla 1876’da Kazan’da ilk Tatar olmaması, Tatar aydınlarını ikt idar meseleleri ile
Pedagoji Okulu açıldı. Ancak bu okullar pek başarılı bağımsızlık, anayasa ve parlamento teorileri gibi
olmadı ve bunların sayısı da çok azdı. konulara yöneltti. Aydın sınıf siyasî, ekonomik, sosyal
XIX. yüzyılın sonu — XX. yüzyılın başında kadınlar ve kültürel hayatın güncel meselelerini çözüm arayı
arasında eğitim hızla yayılmaya başladı. Bu da Tatar şında Batı düşünce ve değerlerine, millî kimlik arayı
toplumunda kadın meselesinin çözümü sürecinde şında da geçmiş geleneklere başvuruyordu.
önemli adımların atıldığının bir göstergesiydi. Genel 1905–1907 Devrimi’nden sonra Tatarların manevî
olarak bu dönemde toplumsal arenaya yeni güçlerin hayatındaki en önemli gelişmelerden biri Tatar pro
çıktığı, toplumsal bilincin olumlu yönde değiştiği fesyonel t iyatrosunun kuruluşu oldu. Bu aynı
görülmektedir. Kazan’daki Şark zamanda yeni iletişim araçlarına ihtiyaç duyan top
Dinî reformlar, aydınlanma ve liberal fikirlerin Kulübü’nün lum içerisindeki radikal değişikliklerin göstergelerin
temelinde toplumsal düşüncenin ana yönleri oluştu. bünyesinde den biriydi.
Bunlar daha sonra millî hareketin hızlı gelişmesinin oluşturulan Tiyatronun gelişimi sert tartışmalara yol açtı.
teorik temelini biçimlendirdi. Geleneksel dünya görü müzik topluluğu Toplumun bir kısmı, bunu manevî kültürün gelişimi
şünün prensipleri ciddi bir şekilde sarsıldı, toplumsal
düşüncenin laikleşmesinin temeli atıldı. Bu eğilimler
özellikle 1905–1907 Devrimi’nden sonra görülmeye
başlandı. Çünkü bu dönemde yayın faaliyetleri arttı,
laik eğitime başlandı, modern bilim ve teknolojilere
ilgi duyuldu, siyasî parti ve oluşumlar kurma ve nispe
ten bağımsız bir şekilde siyasî düşünceleri ifade etme
imkânı doğdu. Bu dönemde Tatar halkı için büyük
önem arz eden teori ve fikirlerin edinilmesinde mat
buat büyük rol oynadı. Bu dönemde Tatarca 21 gaze
te ile 12 dergi yayımlanıyordu. 1906’dan sonra
Rusya’da her sene yaklaşık 8.000 kitap (toplam tiraj:
5.600.000) basılıyordu.
XX. yüzyılın başlarında modern içerikli eserlerin
oranı % 83–85’e kadar yükseldi. Neredeyse bütün
büyük Tatar kitapçıları, kitapların yanı sıra dergi ile
gazete de çıkarmaya çalışıyor ve Tatar okuyucularını
felsefe ve sosyal düşünce akımları ile Batı ve Rusya’da
edebiyat alanındaki yeniliklerle tanıştırmak istiyordu.
Basın okuyuculara eski ile yeni arasındaki mücadele
Şark Kulübü’nün nin yeni bir aşaması olarak algılarken bir başka kısmı
eski binası İslâmiyet’in temellerini yıkan yabancı bir olay olarak
görüyordu. Ancak yine de Tatar din adamları ile toplu
mun radikal kısmının mukavemetine rağmen tiyatro,
yavaş yavaş Tatar toplumunun manevî hayatının
ayrılmaz bir parçası hâline geldi.
XX. yüzyılın başında eğitimli Müslüman gençliği,
aydınlar, şehir burjuvazisi arasında Rus ve Batı Avrupa
klasik edebiyatı, tiyatrosu ve müziğine olan ilgi arttı.
Örneğin 1903’te Kazan’da özel dairelerde genç
Müslüman erkek ve kızların katılımıyla “Cumartesi”
edebiyat geceleri organize edildi. Gençler şahsi çaba
larıyla Tatarca oyunlar sahneye koydular, hatta bu
amaçla Muhammediye Medresesi'ni bile kullandılar.
Zamanla bütün büyük şehirlerdeki Müslüman cemi
yetler kültür geceleri, konserler, oyunlar vs. organize
etmeye başladılar.
Millî bağımsızlık fikrinin oluşumu; millî kültüre
yönelme, ana dile ilginin artması, Tatar halkının “altın
asrı”na dair hatıraların canlanması, millî bilincin olu
şumu ile başladı.
Millî Kültürün Gelişimi Rusya Federasyonu Anayasası’na göre Tataristan,
Millî kültürün gelişimine katkıda bulunmak için kurulan bir başka devletin içerisinde yer alan bir devlettir ve
ilk kuruluş Şark Kulübü’dür (1906). Şark Kulübü’nün bundan dolayı buradaki etnik süreçler, gerek cumhu
amacı, üye ve ailelerin boş vakitlerini fayda, konfor, hoşluk riyet gerek Rusya çapında çok farklı etkiye sahiptir.
içerisinde geçirmelerini sağlamaktı. Bu amacına ulaşmak Moskova ile 15 Şubat 1994’te imzalanan anlaşma, nis
için de kulüp, üye ve misafirleri için müzik ve edebiyat peten bağımsız kültür alanı oluşturdu.
akşamları, drama oyunları, çeşitli oyun ve eğlenceler orga- Dönemin Tataristan Devlet Başkanı Mintimer Şay
nize etti, kitap ve gazete okuma fırsatı sundu, konuşma ve miev Şubat 1996’da Devlet Şûrası’nda yaptığı konuş
konferanslar organize etti. Kulübü kurma inisiyatifi, büyük masında Tataristan Cumhuriyeti Anayasası doğrultu
sanayici Abdullah Apanaev’e (1873–1937) aitti. O, ayrıca sunda çok uluslu ve çok kültürlü bir topluluk kurmaya
Kazan şehrinin eski Tatar ailelerinin elinde bulunan elyaz- çalıştıklarını ve önceliğin etnik aidiyete değil de
maları, kitaplar ve diğer eski eşyaların yer alacağı millî vatandaşlığa verildiğini belirtti. Bundan dolayı çok
müze fikrini ortaya attı. Yine onun teklifiyle 1906’da Şark uluslu topluluğun kurulması öyle görülüyor ki cumhu
Kulübü, Kazan Müslümanları Cemiyeti’ne dönüştü. riyetin egemenliğinin gelişiminde belirleyici faktör
olacaktır.
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Halkının Etnografyası
Manevî Kültür 560–561
Avrasya’nın Türk Halklarının
Algısında Mekân Ve Zaman
Tatarların ataları olan İdil Bulgarlarının evrenin Yıldız ve takımyıldızların isimleri de bu halkların
nasıl oluştuğuna dair görüşleri, bir taraftan Eski temel kozmogonik anlayışlarını yansıtmaktadır.
Türklerin düşünceleri ile uyuşurken diğer taraftan da Atların bağlandıkları Altın Sütun (Kutup Yıldızı),
komşu medeniyetlerin dinî, kültürel ve felsefî etkisi Yabanî Kazların Yolu (Samanyolu) gibi isimler
altında kalmıştı. Avrasya’nın Eski Türk halklarının Türklerin mekân ve zamanın hareket içerisinde
mekân ve zamana dair anlayışlarının etnik temelini olduklarını düşündüklerini göstermektedir. Eski
belirlemek kolay değildir. Bu algı şüphesiz Türklerin Türklere göre evrenin dönüşü tekrarlanan, mevsimler
anlayışı ile Fin Ugor ve Sibirya halklarının düşüncele ve buna bağlı olarak doğa olayları ise hem değişken
rinin sentezi olarak gelişmiştir. hem de dönüşme özelliklere sahipti. Bundan dolayı
Dünyanın oluşumuna dair Bulgarların görüşleri ile onların mekân anlayışı her ne kadar çok büyük bir
Uzak Doğu’nun küçük halklarının görüşleri birbirine alanı kaplasa da yine de “öbür dünya”ya kıyasla koz
benzemektedir. Buna göre de dünya, yalnızca sudan molojik olarak “bu dünya” ile sınırlıydı.
oluşuyordu. Suda yüzen ördek veya başka yüzen bir Yuvarlak kurganlar, bize Eski Türklerin “öbür
dünya” ile ilgili anlayışlarına dair
fikir vermektedir. Ölen insanla bir
likte günlük hayatta kullanılan
eşyalar, lüks eşyalar ve en önemlisi
de atlar gömülüyordu. Bu husus,
Eski Türklerin öbür dünyadaki
hayatın bu dünyadaki hayatın
devamı olduğuna, yani mekân ve
hareketliliğin mevcudiyetine dair
bir görüşe sahip olduklarını göster
mektedir.
Hareket, göçebe hayat tarzının
da özünü oluşturuyordu. Nitekim
göçebe kabileler için dairenin etra
fında dönülmediği takdirde hayat,
idame ettirilmesini sağlayan ihti
yaçların karşılanmaması dolayısıy
la sona erecektir. Bu şekilde gün ve
gece ile mevsimlerin değişimine de
yol açan ebed î hareket, bizzat
insanın göçebe medeniyetindeki
hareketi ile sıkı sıkıya bağlıydı.
Eski Türklerin düşünce sistemin
de ve özellikle de başlangıçta
mekân ile zaman birbirinden ayrıl
mıyor, tek bir kategori oluşturu
yorlardı. Söz konusu kategoriler
ancak kesin olarak ölçülmeye baş
landığında birbirinden ayrıldılar.
Bununla birlikte göçebe Türk’ün
yolu da mesafe ile değil bu yolu
katett iği süreyle ölçülüyordu.
Böylece mekân ile zaman tek bir
anlayış içerisinde birleşiyor ve yal
Henry Bünting’in kuş suyun altına dalarak gagasıyla kil parçası çıkarttı. Türklerin evrensel mekân ile ilgili tasavvuru, Türk çadırı-
1581’de Daha sonra bu parça genişleyerek Dünya’yı oluşturdu nın geleneksel yapısına da yansıtılmaktadır. Çadır, dünya-
Hannover’de (Bu husus Bulgar süs eşyalarının bezeklerine de yansı nın kapladığı gök kubbe şeklindeki evrenin bir nevi mekân
çizdiği Pegasus tıldı). Yine Eski Türklerle Macarların kozmogonik yapısıydı. Kutup Yıldızı’na yönelmiş olan bu kubbenin ekse-
(kanatlı at) görüşleri arasında da benzerlikler mevcuttur. Macar ni (dünya ekseni), çadırın merkezî ekseni ile uyuşmaktadır.
şeklindeki Asya mitolojisinde dünya, hayat ağacı olarak tasvir edil Böylece kutsal ve güvenli yaşam alanı (mekân), bu eksenin
haritası. mektedir. Ağacın alt kısmı yeryüzünü, üst kısmı ise etrafında daireler şeklinde kurulmuş bulunuyordu. Bu
Pegasus’un gökyüzünü temsil ediyordu. eksen de yeryüzü ile gökyüzünü, ocağı da Kutup Yıldızı
başı — Küçük İlk dönemde Eski Türklerin tabiat felsefesini Çin (Türklerde bu yıldız, Atların Bağlandıkları Altın Sütun ola-
Asya; gövdesi — medeniyeti de etkiledi. Söz konusu medeniyette bir rak adlandırılıyordu) ile birbirine bağlıyordu.
Büyük Asya; bütün lik, değişiklik ve karşılıklı bağlılık anlayışları, yalnızca
Asya’yı havaya mitoloji ve din alanlarında değil, Tao felsefe sistemin
kaldıran kanatları de de mevcuttu. Avrasya coğrafyasında İslâmiyet’in
ise Tartariya idi. yayılışından sonra da asırlarca devam eden Maniheist
ve Zerdüşt felsefîdinî sisteminin etkisini de unutma nızca mesafeyi yaya ya da atla katetme hızı açısından
mak gerekmektedir. ayırt ediliyordu.
Eski Türklerin inancına göre evren, Gökyüzü ile Mekân anlayışının oluşması koordinat sistemi
ToprakSu gibi birbirine bağlı iki kısımdan oluşuyor düşüncesi olmadan mümkün değildi. Bu koordinat
du. Daha sonra yeraltı dünyası da söz konusu kozmo sistemlerinden biri de dünya ekseni etrafında oluşan
gonik anlayışın bir parçası hâline geldi. Bunun netice yıldızlar sistemi idi. Bu sistem başlangıçta hem
sinde Türk Evreni, üç kısımdan oluşan bir evren oldu. zaman hem mekân sistemi olup aynı zamanda insan
Türklerin algısında doğanın içerisinde çok sayıda ruh lara zaman akışı ile bulundukları mekânı algılama
ve ilah vardı. Bununla birlikte Türk halkları başta imkânı da tanıyordu. Dünyanın bütün hissedilir özel
evrenin hiyerarşik bir yapıya sahip olduğunu düşünü liklerine rağmen mekân ve zaman kategorileri aynı
yordu. Evrenin en üstünde Tengri, yani Son Deniz’in zamanda dinî anlayışlardı. Bu bağlamda Avrasyalı
çevrelediği yeryüzünü kucaklayan Gök bulunuyordu. Türk göçebesinin algılamasında dünya, devamlı hare
ket etmekteydi ve yalnızca kendisine has manevi
koordinatlar sistemine sahipti. Bu sistem son derece geçen mektupta dokuzuncu ayın onuncu gününden
karmaşıktı. Çünkü insan yalnızca kendisine değil, bahsedilmektedir. Bu husus, VI. yüzyıldan önce de
etrafı ve onun dışındaki mekân ile zamana da sahipti. Türklerin takvim kullandıklarını göstermektedir.
Türkün mevsimsel göç yerlerinin hareket yolu Avrasya Türklerinde zaman hesaplaması ile hesap
boyunca en önemli yönlendirici noktaları ise ocak ile lamacılarla astrologlar uğraşıyordu. Zaman hesapla
yol idi. masının temelinde güneş günü ile güneş yılı anlayışla
rı yatıyordu. Türkler güneş takvimi kullanıyorlardı.
Arap tarihçi ve Güneş günü, aynen güneş yılında olduğu gibi güneşin
coğrafyacı el- gökyüzündeki bir noktadan ikinci kez geçmesiyle
İstahrî’nin (öl. ölçülüyordu.
957) Yollar ve Gece yarısında başlayan güneş günü 12 bölüme
Ülkeler ayrılıyordu. Her bir bölüm “çağ” olarak adlandırıl
Kitabı’ndan mış, her “çağ” sekiz kısma (“keh”) ayrılmış, her
alınan Farsça “keh” çeyrek saate ayrılmıştır. “Çağ”ların adları,
dünya haritası. ayların adları ile aynıydı. Aylar hayvanların — sıçan,
Güneyin yukarıda öküz, pars (kaplan), tavşan, ejderha, yılan, at,
gösterildiği koyun, maymun, tavuk (horoz), köpek ve domuz
haritada yalnızca adıyla adlandırılmıştı.
İslâm ülkeleri Dünya ve evrenin başlangıcı, Türklerin algısında
işaretlenmiştir. “Sıçan Çağı”nın başlangıcı olarak kabul ediliyordu.
Türkler, evrenin dairevî harekette bulunduğunu düşü
nüyor ve yaratılışından itibarenki zamanı 10.000 fasla
bölüyorlardı. Söz konusu her bir fasla da “fen” ya da
“feng” diyorlardı. Bazı yazılı kaynaklarda söz konusu
fasıllardan her biri ayrıca 100’e bölünüyor ve “miyav”
olarak adlandırılıyordu. Her bir “miyav”, 1000 yıldan
ibaretti.
Tataristan Halklarının
Etnografyası
Halklar Ve Kültürler
XVIII. yüzyılın ikinci yarısında kurulan Kazan İdil-Ural halkları arasındaki münasebetleri ilk araştıranların başında 1770’li yıl-
Vilayeti, İdil vilayetleri arasında bünyesinde en fazla larda İdil’i ziyaret eden akademi üyesi İ. P. Falk gelmektedir. Ona göre çeşitli
etnik grup barındıran vilayetti. Karmaşık mill î yapı, halklar arasındaki uyum şaşırtıcı derecededir. Etnik gruplar sınır, baskı
halkların karışık ve ortak idarî birimler içerisinde yer ve başka sebeplerden dolayı aralarında kavga etmiyorlardı. Yine A. N. Radişev,
leşmesi, halkların birlikte çeşitli işlerde çalışması ve Ruslarla Udmurtlar arasındaki münasebetlerin de çok dostça olduğunu, hatta
birlikte sosyal baskılara karşı koymaları, burada Udmurtların büyük bir kısmının Rus kadınlarıyla evli olduğunu yazmıştır.
yaşayan halkların sıkı iletişim içerisinde olmalarını Çuvaşların etnografyasına dair çalışmalar kaleme alan N. V. Nikolskiy ise şunla-
sağladı. Bu gelenekler günümüzde de devam etmek rı belirtmiştir: “Gençler, Ruslar gibi giyinmeye başladılar… En güzel erkek kıya-
tedir. Bu husus, bölgenin istikrarlı ve etnik gruplar feti olarak Rus elbisesi kabul edilmektedir… Özellikle kültür merkezlerine ya da
arasındaki işbirliği açısından uyumlu olmasını sağla şehirlere yakın coğrafyada yaşayan Çuvaşlar, Rus kıyafetlerini tercih etmektedir-
maktadır. ler. Kadınları ise Rus kıyafeti içerisinde görmek pek mümkün değildir. Rus sara-
Günümüz Tataristan Cumhuriyeti çok uluslu bir fanını (kolsuz elbise)ancak 200 Çuvaş kadınından biri giyiyordu.”
cumhuriyettir. 2010 Nüfus sayımına göre cumhuriye Mordvalara dair tasvirlerde ise şöyle satırlara rastlanılmaktadır: “Mordvaların
t in nüfusunun % 53.24’ünü Tatarlar, % 39.7’sini evleri, Rusların evlerinden neredeyse hiç ayırt edilmiyor… Yakınlarda başka
Ruslar, % 3–7’sini Çuvaşlar, % 0.62’sini Udmurtlar, etnik grup yoktur ve bundan dolayıdır ki Mordvaların kıyafetleri hiç değişme-
% 0.51’ini Mordvalar, % 0.5’ini Mariler, % 0.36’ını miştir… Sohbet ederken Mordvalar kendilerini yalnızca Rus isimleriyle adlan-
Başkurtlar, %. 0.48’ini Ukrainler. Geriye kalan etnik dırmaktadırlar. Düğünleri ile cenaze törenlerininde de Ruslarınkinden pek farkı
grupların nüfusunun toplamı, cumhuriyetin toplam yoktur.”
nüfusunun ancak % 1.2’sini oluşturmaktadır. Tatar etnografyasına dair tasvirler ise şöyledir: “… Tatar çiftlikleri ölçü itibarıy-
Cumhuriyetin etnik yapısı aslında karmaşık tarihî, la Ruslarınkiyle aynıdır… Çiftlik içerisindeki yapıların yerleşimi, Tatarlara has
demograf ik, sosyoekonomik ve sosyokültürel bir yerleşimdir. Ancak özellikle ticaretin canlı olduğu büyük köylerde bu düzene
süreçlerin bir neticesiydi. Etnik çoğunluğu oluşturan uyulmamakta ve yapılar Ruslarınkiyle aynı şekilde inşa edilmektedir… Tatarlar
Tatarlarla Ruslar, İdil bölgesinin diğer halklarıyla bir kazakini (bir tür erkek pelirini) muhtemelen Ruslardan aldılar. Hizmetli
likte yaşamaktadırlar. Bunlar, Tataristan’ın şehirleri Tatarların kıyafeti olan kazakin, Rus Kozaklarınınkisiyle aynı şekilde dikiliyor-
ne dağınık bir şekilde ya da yoğun olarak köylere yer du. Köylüler genellikle Tatar tarzı lapti (huş kabuğundan, ipten örülmüş pabuç-
leşmişlerdir. Çuvaşlar daha çok İdil Önü ile Kama lar) giyiyorlardı. Ancak yapılış tarzı ve tekniği itibarıyla bunlar Çuvaşların lapti-
Ötesi’nin ilçelerinde, Mari ile Udmurtlar Kama lerine de çok benziyordu. Bir Tatar ailesinin çiftliği ve düzeni de bölgedeki diğer
halkların sistemiyle neredeyse aynı şekilde tanzim edilmişti. Toprak kullanımı
sisteminde aynı metotlara başvuruluyor, aynı teknoloji ve tahıllar kullanılıyor,
aynı hayvan cinsleri yetiştiriliyordu…”
Nüfus Oran Nüfus Oran Nüfus Oran Nüfus Oran Nüfus Oran Nüfus Oran
Ruslar 1252413 43,9 1328738 42,4 1516023 44,0 1575361 43,2 1492602 39,5 1501369 39,7
Tatarlar 1345195 47,1 1536430 49,1 1641603 47,6 1765404 48,5 2000116 52,9 2012571 53,15
rakların doğu ve güney sınırlarını etkiledi. Buralarda XVI. yüzyıldan itibaren Ruslar, şehir ve şehir civarla
savunma hattı ile kaleler inşa edildi. rına, nehir kenarlarına, büyük yollar boyunca yerleş
2.1555’te Kazan’da piskoposluğun kurulması ve meye başladılar ve böylece başta Tatarlar olmak
yerli halkların zorla Hristiyanlaştırılması ile bağlantılı üzere yerli nüfusu kara orman ve orman bozkır bölge
olan manastırların yürüttüğü sömürgecilik: lerine doğru ittiler.
Manastırlar çok büyük topraklara sahipt i ve bu Rusların bugünkü Tataristan toprakları da dâhil
olmak üzere Orta İdil Boyu’nun topraklarına yerleş
Bilezik, yüzük, mesi, çok uzun bir süreçte (XVI. yüzyıldan başlayıp
rozet ve diğer XIX. yüzyıla kadar) gerçekleşti. XVI. yüzyılın ikinci
süsler. XX. yarısında tahminen Kama’nın ağzına kadar, bölgenin
yüzyılın başı kuzeybatı ilçelerine yerleşimler gerçekleşti. İdil’in sağ
kıyısında, Kazan civarında da belli miktarda Rus yer
leşim yeri kuruldu. XVI. yüzyılın ilk yarısında Rusların
yerleşmeleri, İdil’in aşağısına doğru devam etti. XVII.
yüzyılın ikinci yarısında savunma hatlarının inşası
dolayısıyla İdil’den Sura Nehri’ne kadarki sağ kıyılara
da Ruslar yerleşti. Sol tarafta, Kama Ötesi bölgelerin
de ise bu dönemde fazla kalabalık olmayan yerleşim
yerleri ortaya çıktı. Bunlar savunma amaçlı kuruldu
lar. XVIII. yüzyılda bağımsız göçmenler ile göç ettiri
len köylüler, İdil Ötesi’nin bozkır bölgelerine gelip
yerleştiler. Nihayet XIX. yüzyılda Orta İdil Boyu’nun
doğu ilçelerine iskânlar yapıldı.
Rus göçmenler çok farklı bölgelerden Yukarı İdil,
Büyük Rusya’nın kuzey vilayetleri, merkezî ilçeler,
Güney Rus toprakları ve Vyatsk ile Perm illerinden —
getirilip / gelip yerleştiler. Her bir grup kendisiyle bir
likte çeşitli kültürel veya günlük hayattan unsurlarla 394.351 kişi (cumhuriyetin köy nüfusunun % 26’sı)
dil özelliklerini get irdiler. Farklı dönemlerde İdil yaşarken, 2002’de bu sayı 205.577’ye (% 20.8) indi.
Boyu’na yapılan söz konusu göçler neticesinde gelen Ruslar, Tataristan Cumhuriyeti’nin 43 idarî biriminin
gruplar yalnızca kendi aralarında değil yerli halklarla tamamında temsil edilmekte, ancak birçoğunda çok
da karıştılar. dağılmış ve küçük gruplar hâlinde yaşamaktadırlar.
Bütün bunların neticesinde özel etnobölgesel bir Verhneuslon, Alekseev, Bugulma, Elabuga, Laişev,
Rus grubu oluştu. Etnografya kay Novoşeşminsk ve Spassk ilçlerinde Ruslar nüfusun
naklarında bu gruba “İdil Boyu çoğunluğunu; Zelenodolsk, KamskoUstyinsk,
Rusları” denildi. Nijnekamsk, Pestreçinskoe, Çistopol ilçelerinde ise
nüfusun üçte birinden daha büyük bir kısmını oluştur
Etnodemografik Süreçler maktadır. Bütün bu ilçelerdeki Ruslar, bölgeye ilk yer
leşmelerle birlikte gelip yerleşenlerin ve uzun süredir
Kazan Vilayeti’nde Ruslar gerek burada yaşayanların torunlarıdır. Bu tür yerleşimler
sayıca gerekse de oran açısından başka ilçelerde de mevcut olmasına rağmen bu köyle
çoğunluğu oluşturuyorlardı. 1897 rin etnik yapısı hızlı bir şekilde değişmektedir.
Nüfus Sayımı’na göre Rusların sayı Rusların sayısı azalırken Tatarlarla Çuvaşların sayısı
sı 833.300 (% 38.4), Tatarların sayısı artmaktadır. Bu sebepten ve küçük yerleşim yerleri
ise 675.400 (% 31.1) idi. Ancak daha nin yok olmasından dolayı Rus yerleşim yerlerinin
1920’de Tataristan’da Ruslar, nüfus sayısı azalmaktadır. 1966’da bunların cumhuriyetteki
bakımından Tatarların gerisinde sayısı 1.373 iken, 1986’da 962, 1997’de ise 602’ye
kaldılar ve zamanla da bu fark kadar düştü. Aynı tarihlerde Tatar yerleşim yerlerinin
(1970 ile 1979 yıllarındaki nüfus sayısı 1770, 1649, 1695 idi.
sayımları arasındaki dönem dışın Cumhuriyetteki Ruslara has özelliklerden biri de
da) arttı. karma evlilik oranının yüksek olmasıdır.
Sovyet sonrasında Tataristan’daki Cumhuriyetteki karma evliliklerin oranı % 30’u geç
demografik süreçlerin önemli özel mektedir. Bu oran içerisindeki Rusların yaptığı karma
liklerinden biri de nüfus azalması ile evliliklerin oranı ise % 90’a yaklaşmaktadır. Ruslar
nüfus yaşlanmasıydı. Her ne kadar bölgedeki bütün yerli halklarla izdivaç yapmakta,
Rusya geneli ile kıyaslandığında söz konusu negatif Köylü kadın. ancak yine de en fazla Tatarları tercih etmektedirler.
durum daha yavaş gelişse de 1990’lı yılların başından Ressam: Örneğin 1999’da Kazan’da RusTatar ve TatarRus
itibaren Tataristan da aynı sorunla karşılaştı. J. B. Leprens. evliliklerinin oranı, toplam karma evliliklerin % 68’ini
Tataristan’daki Rus nüfusunun azalması daha belirgin XVIII. yüzyıl oluşturuyordu. Etnik açıdan karma ailelerde karşılıklı
dir. 1998’de Rusların doğal nüfus artışı ( 4.5) iken, güçlü etkileşim süreçleri (iki dillilik, marijinal etnik
Tatarlarınki ( — 0.6) idi. Tatarlar arasındaki doğum bilinç, etnokültürel birliktelik) gelişmektedir.
Aile Âdetleri
Din ve İnançlar
Soyun Tanrıçesi
XVIII. yüzyılın ortasına kadar Çuvaşlarda halk (putpe
rest) dinî varlığını sürdürdü. Bu dinde eski İran kabile
ri yer almaktadır. Bütün bunlar nakış, boncuk, gümüş lerinin Zerdüştlüğü, Hazarların Yahudiliği ve
para, örgülü şerit, kumaş parçaları vs. ile süsleniyordu. İslâmiyet’ten benimsenen bazı hususlar mevcuttu.
Deri çizmeler sıradan ayakkabı sayılıyordu. En yay Çuvaşlar, insan ruhunun bağımsız olarak var oluşuna
gın ayakkabı türü ise valenki (bir tür keçe çizme) idi. inanıyorlardı. Atalarının ruhu soyun üyelerini koruyor,
saygısız davranış dolayısıyla da onları cezalandırabili
yordu.
Çuvaşlar ağaç üzerine oymalarla mutfak ve ev eşyaları Çuvaşların putperestliği için düalizm (ikicilik) felse
(fincan, bira kepçesi, tuzluk, çamaşir varilleri, yiyeceklerin fesi hastı. Bu özellik Zerdüştlük’ten benimsenmişti.
saklandığı ağaç kaplar vs), mobilya, kapı direği, ev, kuyu ve Dolayısıyla Çuvaşlar da iyi Tanrı ve ruhlarla kötü Tanrı
çiftliklerindeki diğer ağaç yapılarını süslüyorlardı. ve ruhların varlığına inanıyorlardı. Üst Dünya’nın Tanrı
Oymaların bezeği genellikle geometrik olup farklı tiplerde ve ruhları iyi; Alt Dünya’nın Tanrı ve ruhları ise kötüy
dörtgenler oluşturan ayrı çizgilerden oluşuyordu. Bezekler düler.
arasında yine dairelerle gülbezeklere de rastlanmaktadır. Çuvaşlar güneş, toprak, gök gürültüsü ile yıldırım,
XIX. yüzyılın sonlarından itibaren Çuvaşlarda görünmeye ışık, rüzgâr gibi Tanrılara da hürmet ediyorlardı. Ancak
başlanan “Rus” kapıları, rölyefli bezeklerle süsleniyordu. birçok Çuvaş Tanrısı, gökyüzünde değil de yeryüzünde
Yine bu tarihten itibaren Rus etkisi neticesinde Çuvaşlar bulunuyordu.
arasında bitki bezekli ağaç oymacılığı ile çentikli oymacılık Kötü Tanrı ve ruhlar, Yüksek Tanrı ve diğer
da gelişmeye başladı. Bereket Tanrısı: Tanrılardan bağımsızdılar ve onlarla düşman konu
Anamaş mundaydılar. Kötülük ve karanlığın Tanrısı, “Şuytan”
(Şeytan) olup uçurumda, kaosun içerisinde varlığını
sürdürüyordu. Diğer kötü Tanrılar da doğrudan Şuy
XIX. yüzyılın ortasından itibaren Çuvaş erkekleri Rus tan’dan çıkıyordu. En zararlı ve kötüleri, her yerleşim
tipi ceketler, yarım kürkler, kısa yakalı gömlekler, çiz yerinde olan ve insanlara hastalık, çocuksuzluk, yan
meler giymeye ve kasketler takmaya başladılar. Kadın gın, kuraklık, soygun, zengin ve memurların baskısı
kıyafetinde ise nakışlarla süslü beyaz keten kıyafetin gibi kötülükler getiren “keremeti” (kiremeti) adlı
yerini fabrika kumaşı ve değişik renkli ipliklerden yapıl Tanrılar idi. Cani ve zalimlerin ölümünden sonra güya
mış ve genelde evde dokunmuş kaba keten yer aldı. onların ruhları keremetilere dönüşüyordu. “Keremeti”
Başörtülere de aynı şekilde fabrika üretimi örtüler adı ise Müslümanlardaki “keramet”ten gelmektedir.
eklendi. Her yerleşim yerinin bir keremetisi vardı. Bununla
birlikte birkaç yerleşim yerinin de ortak keremetisi
Çuvaş Mutfağı ve Ev Eşyaları vardı. Keremetilere kurban kesilen yerler çit ile çevrili
Evin koruyu- yor, içerisine üç duvarlı küçük bir bina yapılıyordu.
cusu: Yereh Çuvaş mutfağı çok zengin değildi. Yiyeceklerin Binanın açık tarafı, Doğu’ya bakıyordu. Bu tür yapıların
temelini çavdar ekmeği oluşturuyordu.
Çuvaşların en meşhur çorbaları ise yarma çorbası, Keremetiye
yağlı hamur lokma çorbası ve şalgamlı borş çorbasıy tapınma.
dı. XIX. yüzyılın başından itibaren patates çorbası çok Ressam: V. Ageev
popüler oldu. İlkbaharda ısırgan otu ve diğer otlardan
“şi” çorbası pişiriyorlardı.
Çorbaların dışında arpa, yulaf ve darı lapası ile
nohut, yulaf ve çavdar unundan yapılan kisel (bir tür
nişastalı tatlı içecek) yaygındı. XIX. yüzyıldan itibaren
patatesten farklı yemekler yapmaya başladılar.
Yemeğin yanında ayran, ekşi süt ve kenevir tohumla
rından yapılan içecek içiyorlardı. Başkurdistan ve
Orenburg Çuvaşları, kımız da içiyorlardı.
inşası için tek başına çok yaşlı bir ağacın durduğu yer
seçiliyordu. Bu ağaç (meşe, aksöğüt, akağaç) genellik
le kurumuş oluyordu.
Çuvaşların eski inancına göre orman, nehir ve özel
likle de longozlarla küçük göllerde çeşitli Tanrılar yaşı
yordu.
Aile ve çiftlik içerisindeki refahı dişi ruhlar sağlıyor
du. Ahırlarda ise hayvanları koruyan çok sayıda ruh Millî enstrüman
bulunuyordu. çalan Çuvaş
Aynı şekilde çiftlik bünyesinde bulunan bütün yapı
ların (eşyaların saklandığı küçük odalar, bodrum,
Doğa, orman ve ambarlar) da koruyucu ruhları vardı.
derelerin Tanrısı
Halk Sanatı
Kurban kesimi ve Neredeyse her Çuvaş kadını ve kızı, işleme ile uğra
duası. şırdı. Erkek ve kadınların gömlekleri, başörtüler ve
Ressam: önlükler işlenirdi. Çuvaş bezeğinde en fazla kullanılan
A. Alimasov renkler ise kırmızı, yeşil ve maviydi. Çuvaş işlemesinin
kompozisyonu, motifleri ve tekniği ise tek bir etnik
Mitler ve Folklor
Dinler ve İnançlar
Hristiyanlaştırma
Hristiyanlık öncesindeki Tanrılarının adıyla Mordvalar, Orta İdil Boyu halkları arasından
Hristiyanlık’taki Tanrılarını ifade etmeye başladılar. Hristiyanlığı en erken kabul etmeye başlayan halktır.
Mordvaların geleneksel inanç ve ayinlerinde ozkslar Bunların vaftiz olmaya başlamalarına dair ilk kayıtlar,
(dua etmek anlamındaki “oznoms” kelimesinden türe daha XVI. yüzyılın başlarına aittir. 1508 tarihli Rus
yen isim), yani dualar önemli bir yer tutuyordu. Bu dua Devleti’nin resmî belgelerinden birinde, yeni vaftiz
ların amacı, dua edilen Tanrı’yı yumuşatmak, sürdürü olan ve Nogay elçilerine Kolomna’dan Ukrayna’ya
len çalışmalar (hayvan otlatma, tarım işleri, ekim işleri, kadarki topraklarda refakat etmesi istenilen Fedor adlı
mahsul toplama vs.) sırasında onun himayesini kazan bir Mordva’dan bahsedilmektedir. 1740’ta Kazan’da
maktı. Bu tür umumî dualar, köyün arka taraflarında, Yeni Vaftiz Olanlar Bürosu oluşturuldu. Bu müessese
dere ya da çeşmelerin yanında yapılıyordu. Yine eski nin amacı ise Kazan, Nijegorod, Voronej ve Astarhan
den ormanlar köylere yakın yerlerde bulunduğundan vilayetlerinde Hristiyanlaştırma süreçlerini hızlandır
dolayı ozkslar, yani dualar orman kenarında, karaağaç, maktı.
meşe ağacı, ıhlamur, akağaç veya çam ağacının altında Daha XVIII. yüzyılın sonunda Rus Ortodoks
gerçekleşiyordu. Titrek kavak ile akçam ağacından Kilisesi’nin en ileri görüşlü din adamları Hristiyanlığın
Mordvalar çekiniyor ve kaçıyorlardı. Bazı dualar sıra gayri Rus halklar arasında başarılı bir şekilde yayılması
sında yalnızca kadınlar ya da yalnızca erkekler, bazıla nı sağlamak için onların ana dillerini kullanmaya başla
rında ise hem erkekler hem de kadınlar bulunuyordu. dılar. Rusya’nın Rus olmayan halklarını
Dinî ayinler gerçekleştiren profesyonel din adamları Hristiyanlaştırma fikrinin önemli aşamalarından biri de
yoktu. Aile içerisindeki ayin ve dualar, evin büyükleri ve 26 Mart 1870’te Halk Eğitimi Bakanlar Kurulu’nun
genellikle de ev sahibinin eşi tarafından yapılıyordu. “Rusya’da Yaşayan Yabancıların Eğitimine Dair Önlem
Umumî ayinlerin yönetimi için ise köy toplantılarında
aksakallar seçiliyordu. Çok eskilerden Mordvalar’da 1844’te Kazan Ruhban Okulu’nun Rektörü Arşimandrit Kliment şöyle yazmıştır:
Tanrılarla insanlar arasında arabuluculuk yapan, “Hristiyanlığa geçirilen halklar arasında Ortodoksluk en sağlam bir şekilde
Tanrıların iradesini önceden saptayıp onların merha Mordvalara kabul ettirildi. Sayı açısından ise en çok Çuvaşlar vaftiz edildi…
metini kazanmasını, öfkelerini de söndürmesini bilen Çuvaşlar Ruslar arasında yerleşmiş olsalardı onlardan da Mordvalarda olduğu
şamanlarının olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda gibi aynı başarıyı beklemek mümkün olurdu.”
Samara İli’nde bulunan Barbaşinskiy Mezarlığı’ndaki
Udmurt Mutfağı
Tatar Diasporası
Eski Sovyet Coğrafyası
BDT ülkeleri ile Baltık ülkelerinde yaşayan Tatarlar,
SSCB’nin yıkılmasıyla birlikte diaspora statüsünü
elde ettiler. Tatarlar, eski Sovyet coğrafyasındaki
cumhuriyetlerde titüler halkların hayatın bütün alan
larında hâkim oldukları bir ortamda entegrasyon
sorunu ile karşı karşıya kaldılar. 1990’lı yıllarda siyasî
ve sosyoekonomik alanlardaki sorunlar, eski Sovyet
cumhuriyetlerindeki titüler olmayan halkların toplu
ca göçüne ve onlar arasında doğum oranının azalma
sına sebep oldu. Bundan dolayı bu cumhuriyetlerde
ki Tatar nüfusu azaldı ve azalmaya devam etmekte
dir. Bu süreç özellikle Orta Asya ülkelerinde hızlı iler
lemektedir. Tatarların çoğu başta Tataristan
Cumhuriyeti olmak üzere Rusya Federasyonu’na göç
etti. “Vatanım” adlı Azerbaycan ile Tataristan Arasındaki Kültürel Bağlantılar
STK Başkanı ve XX. yüzyılın başında Bakü’de Tatar Tiyatrosu kuruldu.
Bağımsız Devletler Topluluğu Rusya Bilimler 1920’den itibaren burada meşhur sanatçı Marziya Davıdova
Azerbaycan’daki Tatar Diasporası Akademisi Üyesi çalıştı. 1910’da Bestujev Kursları’nı tamamlayan
R. S. Akçurin, Aynelhayat Baişeva matematik dersleri vermek için Bakü’ye
Azerbaycan’daki Tatar diasporasının tarihi çok Rusya geldi. O, Azerbaycan’daki ilk kadın matematikçiydi ve uzun
eskiye dayanmaktadır. XIX. yüzyıldan it ibaren Federasyonu’nun bir süre Bakü Devlet Üniversitesi’nde çalıştı. Onun kardeşi
Tatarların Kafkasya Ötesi’ne gelip yerleşmelerinin ilk Devlet Başkanı Gulyandam ise Kazan Üniversitesi’nden mezun olduktan
merkezi Bakü oldu. Petrol yataklarındaki iş imkânla Boris Yeltsin’i sonra Bakü’deki hastanelerden birinde doktor olarak çalış-
rı, yumuşak iklim, iyi iaşe imkânı Tatar göçmenlerini ameliyat etmişti. tı, daha sonra ise Tıp Enstitüsü’nde profesörlüğe kadar
buraya çeken önemli faktörlerdi. Tatarca ile yükselerek 1980’e dek bölüm başkanlığı yaptı.
Azerbaycan Türkçesi arasındaki yakınlık, ortak din ve
Azerbaycan toplumunun müsamahalı yaklaşımı da
buraya yapılan Tatar göçlerinde önemli rol oynadı.
Daha devrim öncesinde Bakü’de önemli bir Tatar için de olumsuz sonuçlara yol açtı. Zira cumhuriyeti
aydın sınıfı oluştu. Burada Tatar dilinde gazete ve terk edenler kalifiye elemanlardı. Tatarların göçünü
kitaplar basılmaya başlandı, toplumsal düşünce azaltmak ve millî kültürlerinin korunması için ihtiyaç
gelişti, Tatar tiyatrosu faaliyet gösterdi. duyulan şartları oluşturmak amacıyla 90’lı yıllarda
Azerbaycan’daki Tatarlar petrol yatakları, inşaat ve cumhuriyette Tatar millîkültür merkezleri kurulma
maden ocaklarında çalıştılar. Sovyet yıllarında bura ya başlandı.
daki Tatar diasporası, 1920’li yıllarda İdil Boyu’ndaki Azerbaycan’da 25.900 Tatar yaşamaktadır (2009).
açlıktan kaçıp gelenlerle petrol endüstrisinde çalış En büyük Tatar cemiyeti Bakü’de bulunmaktadır.
mak üzere gelen uzmanlar sayesinde arttı. Bütün millîkültürel dernek ve oluşumlar da Bakü’de
Sovyet döneminde Azerbaycan ile Tataristan’daki faaliyet göstermektedir.
petrol ve petrokimya kompleksleri birbirlerine bağ Azerbaycan’daki “Tugan Tel” (Ana Dil) adlı Tatar
lıydı. İdil Boyu’nda “İkinci Bakü”nün keşf inden Kültür Derneği 1990’da kuruldu. Dernek Abdullah
sonra Azerbaycanlı petrolcüler, Tatar meslektaşları Tukay ve Musa Celil günleri, Tataristan Cumhuriyeti
na yeni yatakları keşfetme konusunda yardım etti Günü, Kurban Bayramı, Sabantuy ve diğer kültürel,
ler, bunun için ihtiyaç duyulan teknolojiler gönder sosyal, ilmî ve dinî gün ve bayramları kutlamakta, bu
diler. Tataristan’ın petrol sanayisinde çalışan yüzler günlerle ilgili çeşitli faaliyetler gerçekleştirmektedir.
ce kişi, Hazar’daki petrol yataklarında eğitim ve staj 1996’dan it ibaren derneğin başkanlığını Gülcan
gördüler. Myasoutova yapmaktadır. Bu derneğin inisiyatifi ile
Bağımsız Azerbaycan’ın kuruluşuyla Tatarlar ülke 1997’de “Yaşlek” (Gençlik) adlı Tatar Gençleri Merkezi
den ayrılmaya başladılar. Bu göç süreci, cumhuriyet (2004’ten itibaren başkanlığını Diyaz Ahmecanov
yapmaktadır), “Yaratıgız” (Seviniz) adlı müzik toplu
luğu ve “Sandugaç” adlı çocuk müzik grubu kuruldu.
Dönemin Tataristan Devlet Başkanı Mintimer Şay
miev’in 1996’da Azerbaycan’a resmî bir ziyaret ger
çekleştirmesi de Tatar diasporasının toplumsal haya
tının canlanmasını sağladı. Aynı sene
Azerbaycan’daki Tataristan Yetkili Temsilciliği’nin
bünyesinde Tatar cemiyet inin kuruluş toplantısı
yapıldı. Bu cemiyet in yönet im kurulunda
Azerbaycan Millî Kahramanı Mazahir Rustamov adlı
2 No’lu Okul’un müdürü ve Pedagoji Bilimleri
Doktoru Şevket Veliahmedov, Ş. Mercanî Fonu
Başkanı ve Yetkili Temsilcik bünyesinde faaliyet gös
teren Kadınlar Kulübü Başkanı Profesör Elvira
İlyazova, Pedagoji Bilimleri Doktoru, Profesör Reis
Siyasî ve sosyo-ekonomik sebeplerden dolayı yapılan göçler neticesinde Tatarlar, Azerbaycan’daki Azimov yer aldılar. Cemiyet in en önemli amacı,
Rusya Federasyonu, eski Sovyet coğrafyası ve yurt dışına dağıldılar. 1999–2002 Sabantuy, 2004 Azerbaycan topraklarında yaşayan bütün Tatarları
yıllarında BDT ve Baltık ülkelerinde yapılan nüfus sayımları ile yurt dışındaki bir araya getirmek, Azerbaycan ve Tatar halkları ara
Tatar millî kültür merkezlerinin verdiği istatistiklere dayanarak Bütün Dünya sındaki dostluğu pekiştirmekti.
Tatarları Kongresi’nin İcra Komitesi, Rusya Federasyonu dışında yaşayan Ş. Mercanî Fonu da önemli faaliyetlerde bulun
Tatarların toplam sayısının yaklaşık 884.000 olduğunu, bunlardan 820.800’ünün maktadır. Fon, resmî ve dinî bayramlarda ihtiyaç
eski Sovyet coğrafyasında, 63.500’ünün yurt dışında yaşadığını belirtmektedir. duyan kimselere — harp malûlü, eski muharip, emek
Tatar halkının önemli özelliklerinden biri de örgütlenme geleneğine sahip olması li, Buzovna şehrindeki huzurevi ve yetimhaneye —
ve toplumsal hayata aktif katılımdır. Bundan dolayı Tatarlar yurt dışında toplu yardım etmektedir. Ş. Veliahmedov’un Rusya’ya
bir şekilde yaşamakta ve çeşitli kültür merkezleri ve dernekler etrafında örgüt- dönmesinden sonra cemiyetin başında Tataristan’ın
lenmektedirler. Azerbaycan’daki Yetkili Temsilciği’nin Başkanı Rafael
İlyazov’un eşi Elmira İlyazova bulunmaktadır.
Azerbaycan verildi. Onlara yükümlülükler verildi, vergiye tâbi
Tatarları millî tutuldular. Temel uğraşları ise bahçecilik, hayvancı
bayramlarını kut- lık, dericilikti.
luyorlar, 2004 1917 Devrimi ve İç Savaş’tan sonra Belarus
Tatarlarının büyük bir kısmı (6.000), kendilerini
1918–1939’da Polonya’nın hâkimiyeti altında kalan
Batı Belarus’ta buldu. Ancak burada da kendi etnik
kimliklerini korumayı başardılar.
LehistanLitvanya Birliği Tatarlarının dinî birlik
ve kültürel merkezleri vardı. Rocznik Tatarski (Tatar
Yıllığı), Zycie Tatarskie (Tatar Hayatı), Przeglad
İslâmski (İslâm Bakışı) gibi dergiler yayımlandı.
Müslüman Tatarların yoğun olarak yaşadığı yerler
Tatarlar günümüzde Azerbaycan’da çeşitli sanayi Tatarlar, Pronvaldskaya Savaşı’na (1410) aktif olarak
dallarında (petrol üretimi ve yatakların işletilmesi, katıldılar. Bu tarihte Toktamış Han’ın oğlu Celaleddin’in
doğal gaz çıkartılması, inşaat) çalışmaktadırlar. süvari birliği, Töton Şövalyelerini bozguna uğrattı.
Azerbaycan’ın önde gelen sporcuları olan Zemfira Bunun karşılığında Büyük Knez Vitovt, birçok Tatara
Meftahetdinova (atıcılıkta 2000 ve 2004’te Olimpiyat toprak ve asilzade unvanı verdi. Asançukoviç, Barınskiy,
şampiyonu, iki kez dünya şampiyonu) ile Rafiga Kadıçeviç, Koritskiy, Kriçinskiy, Lovçitskiy, Smolskiy,
Şabanova (hentbolda 1976 Olimpiyat Şampiyonu ve Talkov, Yuşinskiy gibi aileler daha bu tarihte knez unva-
Avrupa Kupası şampiyonu), Tatar kökenlidirler. nına sahip oldular.
Tatar mezarlığı, Bu ülkedeki Tatar diasporasının durumu pek iyi kökenli Muhammedbilal Hisamutdinov’du. 1920’li
XIX. yüzyıl değildir. Son yıllarda ülkede yaşanan olaylar, hayat yıllarda Petropavlovsk, Kustanay, Atbasar,
standartlarının düşük olması, ülkenin Kafkasya’daki Pavlodar, Uralsk’ta t iyatro toplulukları kuruldu,
çatışma alanlarına yakınlığı, Gürcistan Hükümeti’nin Almatı’da ise Tatar İşçi Gençleri Tiyatrosu faaliyet
Tatarların da dâhil olduğu etnik azınlıkların sorunla gösterdi. Daha sonra Kazak Tiyatrosu’nun profes
rıyla uğraşmasına imkân tanımamaktadır. Buradaki yonel oyuncuları olacak isimler, kariyerlerine bu
Tatarların ana dillerini öğrenmelerine imkân yoktur. tiyatrolarda başladılar.
Sınırlardaki gerginlikten dolayı da Gürcistan İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Orta Asya’nın
Tatarları, ana vatanlarındaki soydaşları ile bağlantıla bütün cumhuriyetlerinde sanayi müesseseleri kurul
rını devam ettirmekte zorlanmaktadırlar. Ülkede tek maya başladı. Bu da aynen diğer milletleri olduğu
Tatar derneği mevcuttur. 2002’de “Bulgar” adlı gibi Tatarları da buraya çekti. Tatarlar, Karaganda ve
Gürcistan Tatarları Kültür ve İlim Derneği kuruldu. UstKamenogorsk’taki maden ocaklarına Temirtau,
Başkanlığını Kemaleddin Tairov’un yaptığı dernek, Cezkazgan, Çimkent, Cambul (şimdiki Taraz)’daki
Gürcistan’daki Rusya Federasyonu Büyükelçiliği ile işletmelere çalışmaya gittiler. Ülkenin merkezî böl
yakın temas içerisinde çalışmaktadır. gelerinden Tatarların Kazakistan’a topluca göçü,
buradaki işlenmemiş toprakların işlenmeye başlan
Kazakistan’daki Tatar Diasporası masıyla gerçekleşti. Bozkırda ayrı Tatar kolhozları
dahi kuruldu.
İkinci en büyük Tatar diasporası Kazakistan’da Kazakistan’daki Tatarlar, günümüz Kazakistanı’nın elitini oluştur
bulunmaktadır. 2009 verilerine göre Kazakistan’da sabantuy, 2004 maktadırlar. Cumhuriyette köy ve yol inşaatı yöneti
toplam 204.000 Tatar yaşamaktadır. Ülke halkları
arasında nüfus açısından Tatarlar, Kazakistan’da
altıncı sırada bulunmaktadırlar. Burada Kazan, Ufa
ve Kasım Tatarlarının torunları ile eski Nijegorod ve
Saratov vilayetlerindeki Mişer Tatarlarının torunları
yaşamaktadır. Yine 1950’li yıllarda Sincan Uygur
Özerk Bölgesi’nden sürgün edilen İli Tatarlarının
torunları da vardır.
Tatarların günümüz Kazakistan topraklarına toplu
göçlerine dair ilk bilgiler XVIII. yüzyıla aittir. Yerli hal
kın misafirperverliği, ortak din, dil, sosyal ve millî
çıkarların benzer olması vatanlarını terk etmek
zorunda kalan Tatarları buraya çeken özelliklerdi.
Başlangıçta, XVIII. yüzyılın ikinci yarısında, Tatarlar
Uralsk’a (1775’e kadar Yaitsk) gelip yerleşiyorlardı.
1760’tan itibaren Rus Hükümeti, İrtiş Hattı’na yerleş
melere müsaade edince Tatarlar, burada inşa edilen
Petropavlovsk ve Semipalatinsk kalelerine de yerleş
meye başladı. XIX. yüzyılın sonlarında bu şehirlerde
Tatar mahalleleri, cami, medrese, mektepler vardı.
XIX. yüzyılda Kokçetau, Akmola (1961’den sonra
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Diasporası
Eski Sovyet Coğrafyası 594–595
minin başında Farid Galimov (şimdi milletvekili), kuruldu. Kazakistan’daki Tatar dernekleri, Tatar hal
Mahmut Muslimov ve Şamil Bikbulatov bulunuyor kının dili, kültürü ve geleneklerinin saklanması ve
du. Tatar kökenli bir başka milletvekili ise Reşid gelişimi için çalışmaktadır.
Ahmetov’du. Kazakistan Tatarlarının en büyük millî kuruluşu,
Kazak profesyonel müziğin kurucularından biri, “İdil” adlı Kazakistan Tatar ve TatarBaşkurt Toplum
Kazakistan millî marşının bestesini yazan meşhur ve Kültür Merkezlerinin Birliği’dir. Bu birliğin içerisin
Tatar besteci Latıyf Hamidî idi. Kazakistan opera de 18 millîkültür merkezi ve 15 il kültür derneği yer
sanatında Rişad ve Muslim Abdulinler, Şamil Şagali almaktadır. Birlik aynı zamanda Kazakistan Halkları
mov büyük başarılara imza attılar. Kazak toprakları, Meclisi’nin kurucularından biridir. Meclis başkanı ise
Tataristan müzik sanatının önemli isimleri olan Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbaev’dir.
Nazib Jiganov ve Celal Sadrijiganov’un memleketi “İdil” Birliği, Tatar kültürünün korunması meseleleri
dir. Yine Tataristan Cumhuriyet i Devlet Senfoni ne dair ilmî konferanslar, Sabantuy ve her sene
Orkestrası’nın baş şef i ve Moskova’daki Bolşoy Semipalatinsk ile UstKamenogorsk’ta yapılan İrtiş
Melodileri Müzik Fest ivali’ni düzenlemektedir.
Kazakistan’ın kuzeybatısındaki Uralsk şehrinde Abdullah Birliğin başkanı, Kazakistan Parlamentosu’nun alt
Tukay Merkezi kuruldu. Merkezin en önemli amacı, meşhur kanadı olan Meclis’in üyesi Prof. Dr. Murad
şairin hayatı ve eserlerinin araştırılması ve tanıtılmasıydı. Kerimov’dur.
Bu işin başında uzun yıllardan beri Razak Abuzyarov Semipalatinsk’teki Tatar Kültür Merkezi’nin baş
bulunmaktadır. Tataristan Cumhuriyeti’nin de desteğiyle kanlığını ise İrtiş Melodileri Müzik Festivali’nin kuru
Uralsk’ta Abdullah Tukay Müzesi kurulmaktadır. cularından Abdullah Ahunzyanov yapmaktadır.
Semipalat insk İli’nin lağvedilmesinden sonra o,
Kazakistan’ın Kazakistan’daki yabancılara ait yegâne sanat okulu
Ust- nun yeniden kaydını yaptırmayı başardı. Bu okul,
Kamenogorsk Tatarca eğitim vermektedir. Petropavlovsk, Almatı,
şehrinde yaşayan Pavlodar, UstKamenogorsk ve Astana’nın millî mer
Tatarlar kezlerinde Tatar dili dersleri verilmekte, Pazar okul
ları açılmaktadır. Bu faaliyetler, Kazakistan’ın
“Uyanış Çağı” adlı devlet programı çerçevesinde
yapılmaktadır.
Almatı’daki Tatar dernekleri ise Tatar halkının
müzik gelenekleri ve diğer kültür mirasının korunma
sı ile ilgilenmektedir. Almatı’da Kazakistan
Tatarlarının tarihi ve kültürüne dair kitaplar ve Tatar
şarkıları da yayımlandı. 90 yıllarda “İdil” Birliği, “Fikir
— Umet” adlı bir gazete çıkardı. Yine Kazakistan’daki
Kazakça bazı gazetelerin Tatarca ekleri yayımlanı
yordu. Günümüzde ise yalnızca “Yaşlek” (Gençlik)
gazetesi çıkmaktadır. Bu gazete, Astana’da bulunan
“Tan” TatarBaşkurt Mill îKültür Merkezi Başkanı
Ravil Manaşov tarafından çıkartılmaktadır.
2003’te Rusya’da Kazakistan Yılı’nın, 2004’te de
Kazakistan’da Rusya Yılı’nın gerçekleşt irilmesi
Tiyatrosu’nun şefi Fuat Mansurov ilk olarak burada Kazakistan’daki Tatarların toplumsal hayatının can
tanınmaya başlandı. lanmasını sağladı. Bu süreçte Kazan’da, Kazakistan
Kazakistan’da bilim ve teknolojinin gelişiminde Tatarlarından olan meşhur ressamlar Baht iyar
Kazakistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Başkan Tabiev ile Kamil Mulaşev’in resim sergileri yapıldı.
Yardımcısı ve Nükleer Fizik Enstitüsü Müdürü Şevket Bu sergiler, Tataristan’ın kültür hayatındaki önemli
İbragimov, Mikrobiyoloji ve Viroloji Enst itüsü gelişmelerdi. Zira onların resimleri günümüzde
Müdürü Alfarid İlyaletdinov, Oftalmoloji Paris, Moskova, Almatı ve
Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Galim Uldanov ve Kazakistan Tatarları her sene Kazan’daki resim salonlarında ser
uzay bilimi çalışmalarına katılan biyolog Rauf Gareev Sabantuy bayramını kutlamaktadırlar. gilenmektedir.
gibi isimler önemli rol oynadılar. 2004’te Sabantuy, Kazakistan’ın 13 Kazakistan’da Rusya Günleri,
Kazakistan’da 26 Tatar ve TatarBaşkurt millîkül ilinde kutlandı. “Tataristan Günleri” ile sona erdi.
tür derneği bulunmaktadır. Bunların hepsi, 28 Ekim 2004’te ise dönemin
Kazakistan’ın bağımsızlığını elde etmesinden sonra Tataristan Devlet Başkanı
Mint imer Şaymiyev, Astana’da
Musin Adlı Tatar Kökenli Tüccar Ailesi Kazakistan’daki Tatar diasporası ile görüştü.
Ailenin ilk temsilcisi Kazanlı Tatar Musa Musin, deri işle- Görüşme sırasında mill îkültür gelişiminin çeşitli
meciliği ile uğraştı. 1832’de 92 yaşındayken öldüğünde oğlu meseleleri görüşüldü. Bunların arasında Sabantuy’un
Sadık’a büyük bir miras bıraktı. Sadık Musin, bu parayla Kazakistan’ın resmî bayramları arasına dâhil edilme
Semipalatinsk, Ayaguz ve Zaysan’da mağazalar açtı ve un si; Almatı, Çimkent, Karaganda ve Petropavlovsk’ta
fabrikası inşa etmeye başladı. Fabrika ancak oğulları zama- Tatar dilinin derinlemesine öğrenilmesini sağlayacak
nında faaliyete geçti. Sadık’ın oğulları Latif, Fatih ve Selim okulların açılması vb. konular yer aldı. Bu meselele
ailenin zenginliğini arttırdılar. Latif Musin 50 vapur ve rin bir kısmı, başarılı bir şekilde çözüldü.
mavna satın alarak tüm İrtiş Nehri boyunca yük ve yolcu Kazakistan’daki bütün Tatar dernekleri, bu cumhu
seyrüseferi başlattı. Ayrıca o, Altay ve Doğu Kazakistan riyetteki Tataristan Yetkili Temsilciliği ile sıkı işbirliği
yataklarından altın çıkartmaya başladı. Çok geçmeden içerisinde bulunmaktadırlar. Kazakistan’ın demokra
Semipalatinsk ile Ust-Kamenogorsk’ta kendisine ait kuyum- tik kanunları, Kazak toplumunun müsamahalı gele
cu dükkânları açtı. Latif Musin Rusya’ya ekmek satılması nekleri, iki dilli yapısı (Kazakça ve Rusça) ve
işiyle de uğraştı. Kazakistan ile Tataristan’ın liderleri arasındaki sami
Musinlerin özelliklerinden biri de hayır işleriyle uğraşmala- mî dostluk sayesinde Tatarlar, bu devlette kendilerini
rıdır. 1880’li yıllarda Semipalatinsk’te 5.000’den fazla fakir huzur içerisinde hissetmektedirler. Bu ülkeden Tatar
yaşıyordu. Musinler yılda bir kez böyle her bir aileye iki göçünün fazla olmaması da bunun en önemli göster
çuval un, 40 kilogram şeker, çay ve tuz, 50 kilogram et dağı- gesidir.
tıyorlardı. Ayrıca Musinler cami, okul, spor salonlarının
inşası, öğretmen maaşlarının ödenmesi, fakir aile çocukla- Kırgızistan’daki Tatar Diasporası
rının eğitim almak için Rusya, İngiltere ve ABD’ye gönde-
rilmesi gibi işler için de büyük paralar ayırdılar. Kırgızistan Cumhuriyet i’nde 31.491 Tatar yaşa
Musinler, Rusya İmparatorluğu’nun en zengin 150 ailesi maktadır. Tatarlar; Ruslar, Kazaklar ve Özbeklerle
içerisinde yer aldılar. 1917’den sonra onların bütün mal birlikte günümüz Kırgızistan topraklarının yerli halk
varlıklarına el konuldu. Musinlerin un fabrikası ile gemile- larından biri sayılmaktadır. Tatarlar Kırgız bozkırları
ri uzun bir süre boyunca yeni iktidara hizmet etti. na daha XVIII. yüzyılda, Rus Devlet i’nin güneye
doğru yayılmaya başlaması sürecinde yerleşmeye
Kazakistan’daki rinde temsil edildiler, doktor ve mühendis olarak
Sabantuy’da çalıştılar.
ikram edilen Bağımsız Kırgızistan Devlet i’nin kurulmasıyla
Tatar millî Tatarlar, ülkeden ayrılmaya başladılar. 15 yıl içinde
yemekleri (1989–1994) Tatarların sayısı yaklaşık 25.000’e düştü.
Günümüzde Tatarların Kırgızistan’dan göçleri nere
deyse tamamen durdu. Kırgız toplum yapısı içerisin
de Tatar nüfusunun sosyoekonomik durumunun
belirli ölçüde iyileşmesinin de bunda etkisi büyüktür.
Tatarlar Kırgızistan’da sosyal bilimler alanında
günümüzde de hâkim konumdadırlar. Birçok peda
gog, tıpçı, sanatçı, gazeteci vs. Tatar kökenlidir. Yine
KırgızRus Slav Üniversitesi ile Bişkek’in diğer önem
li eğitim müesseselerinde çok sayıda Tatar, öğretim
üyesi olarak çalışmaktadır. Yine Kırgızistan’da çok
sayıda Tatar işadamı vardır. Yatırım yaptıkları alanlar
ise daha çok ticaret ile hizmet alanıdır.
Cumhuriyetteki en büyük Tatar derneği ise 1989’da
kurulan “Tugan Tel” (Ana Dil) adlı TatarBaşkurt
Kültür Birliği’dir. Bu dernek, 1994’te dönemin
Kırgızistan Devlet Başkanı Askar Akaev’in inisiyatifi
1921’de Kırgızistan’da okuma yazma bilmeyenlere okuma yazma öğreten 142 ile kurulan Kırgızistan Halkları Meclisi’nin kurucu
öğretmenden 25’i Tatar’dı. 1928 yılındaki Kırgızistan yönetim organlarındaki üyesidir. Günümüzde bu meclisin içerisinde
Tatarların sayısı ile ilgili veriler de çok enteresandır. Örneğin köy Kırgızistan’daki 30 etnik grubun 31 millîkültür mer
yönetimlerinde — 17, nahiye yönetimlerinde — 6, şehir yönetimlerinde — 24 kezi yer almaktadır).
Tatar vardı. Bu rakamlar, Tatarların Kırgız toplumundaki siyasî ağırlığını ortaya “Tugan Tel” Birliği, Kırgızistan Cumhuriyeti ve baş
koymaktadır. kent Bişkek’te Tatar kültürünün merkezi olarak kabul
görmektedir. Kırgızistan devlet organlarıyla da sıkı
başladılar. Girişken Tatar tüccarları buralarda ticaret temaslar içerisinde olan birlik, Tatar diasporasının
yaparak Sincan Bölgesi ve Orta Doğu’ya doğru yayıl sorunlarıyla ilgilenmekte, kültürel faaliyetlerde
maya çalıştılar. bulunmaktadır. Son yıllarda ise birlik Kırgızistan,
1912’de 16.000 nüfusa sahip Bişkek’te yaklaşık 600 Rusya Federasyonu ve Tataristan Cumhuriyeti ara
Tatar yaşıyordu. 1917’de ise bu sayı 2.000’e çıktı. sında kültür ve ekonomi alanlarında işbirliğinin geliş
Kalabalık olmamasına rağmen Tatar diasporası, etnik t irilmesi için çaba sarfetmektedir. “Tugan Tel”
açıdan çok renkli bir yapıya sahip Kırgızistan’da dik
kat çeken topluluklardan biridir. Buradaki Tatarlar Devlet Başkanı Mintimir Şaymiyev, Kazakistan’daki Tatar
yüksek kültür ve sosyoekonomik statüye sahip olup diasporasının temsilcileri ile görüştüğü sırada (Ekim 2004)
tarihî ana vatanlarıyla da geleneksel bağlarını hep diasporanın önde gelen temsilcileri, Tataristan Devleti’nin
devam ettirdiler. en yüksek ödülleriyle ödüllendirildiler. Ödül alanların ara-
Tatar tüccar ailelerin başında Bişkek, Prjevalsk sında “Dostluk” adlı Tatar-Başkurt Merkezi’nin Başkanı
(şimdiki Karakol), Oş ve Tokmak’ta başarılı ticarî faa Raisa Bikmuhametova da yer almaktadır. Bu enerjik ve
aktif kadın, Kırgızistan yetkilileriyle görüşerek onları
Bişkek’teki Petropavlovsk-Moskova tren güzergâhının Kazan’dan geç-
Sabantuy mesi konusunda ikna etti ve böylece soydaşlarının hayalini
gerçekleştirmiş oldu.
mediler. Bundan dolayı hâlâ Tatarların % 45.1’i ana Riga’daki Tatar Dünyada Tatarlar” adlı bu foruma 20 mill î kurum
dillerinde kitap okuma imkânına sahip değildir ve diasporasının katıldı. Bu toplantı, çok önemli bir tarihî gelişme
ancak % 58.3’ü âdet ve geleneklerini yerine getirebil temsilcileri olarak nitelendirildi.
mektedir.
Tatar halkının temsilcileri, millî kültürün canlan Letonya’daki Tatar Diasporası
masını sağlayacak programların devlet tarafından
desteklenmesi, gençlerin millî kültür ve din konula Letonya’da 2.739 Tatar yaşamaktadır (2009).
rında eğitilmesi, Tatar eğitim müesseselerinin açıl Buradaki diaspora II. Dünya Savaşı’ndan sonra oluş
ması vb. önlemlerin alındığı takdirde bu sorunun tu. Bölgenin sanayileştirilmesi sürecinde bölgede
çözüleceği görüşündedirler. uzman ve işçi iht iyacı ortaya çıktı. Tatarlar
Letonya’ya genellikle Rusya’nın merkezî bölgelerin
den geldiler. Letonya’daki Tatarların bir kısmı,
1960’lı–1970’li yıllarda buradaki Sovyet askerî üsle
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Diasporası
Eski Sovyet Coğrafyası 600–601
rinde görevlerini tamamladıktan sonra burada kalan 1997’de Litvanya Tatarları, atalarının Büyük Litvanya
kimselerdi. Sovyet yıllarında da Letonya’da fazla Knezliği topraklarına yerleşmelerinin 600. Yıl dönümünü
Tatar yoktu (5.000). resmî olarak kutladılar. Kutlamalara Tataristan
Letonya bağımsızlığını kazandıktan sonra burada Cumhuriyeti’nden çok sayıda devlet adamı ile sanatçı da
ki Tatarların % 40’ı ülkeyi terk etti. Çünkü Letonya katıldı. Litvanya Tatarları diasporasının en aktif beş temsil-
yönetimi, vatandaşlık hakkını ancak burada 1940’tan cisi, Litvanya devlet nişanına layık görüldü.
önce yaşayanlara ve onların çocuklarına tanıdı.
Günümüzde Tatarlar yoğun olarak Riga, Daugavpils, Burada Tatarlar cemiyetlerinin üyeleri bir araya
Ventspils, Elgava ilçelerinde yaşamaktadırlar. Bu gelerek çeşitli faaliyetler yürütmekte; sergi, radyo
şehirlerde Tatar dernekleri faaliyet göstermektedir. programı ve diğer sanat ve kültür organizasyonları
gerçekleştirmektedirler.
Ventspils ve Daugavpils’te Letonya TatarBaşkurt
Kültür Derneği’nin şubeleri mevcuttu. Şubelerin baş
kanlığını ise Klim Suleymanov ve Alim Aşirov yap
maktadır. Ventspils’teki şube, işadamı Rim Salahov
tarafından kurulan “Ak İdil” Derneği’nin temelinde
oluştu.
Letonya’daki Tatar derneklerinin faaliyetleri
2003’ten itibaren Letonya Kültür Bakanlığı tarafın
dan denetlenmekte ve desteklenmektedir.
Bakanlık, Letonya’daki Tatar derneklerinin faaliyet
lerine yurt dışından katılan kimselerin vize işlemle
rini ücretsiz yapmakta, ayrıca madd î destekte de
bulunmaktadır. Yine Tatar cemiyetlerinin üyelerine
ücretsiz Letonya dili ve tarihi dersleri verilmekte
dir. Bu da Letonya vatandaşlığını alma prosedürünü
kolaylaştırmaktadır.
Litvanya
Tatarlarının
yaşadığı
şehirlerden biri
olan Trakay
Ta t a r i s t a n
Halkları
Tatar Diasporası
Y u r t D ı ş ı n d a k i Ta t a r l a r 602–603
Yurt Dışındaki Tatarlar
Yurt dışındaki Tatar diasporasının tarihi bundan Bu oluşumun başkanlığını Sofya Orman Sanayisi Üni
500 yıl öncesine dayanmaktadır. Altın Orda ve Kırım versitesi’nde görev yapan Filoloji Doktoru, Doçent
Hanlığı’nın bir parçası olan Dobruca Tatarları daha Tatyana Yarullina yaptı. Bu fona Bulgaristan’da oku
XV. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Tuna Boyu’ndaki yan ve çalışan Tatarlar da üyeydi. Günümüzde bu
vilayetlerine (şimdiki Bulgaristan ve Romanya) yer temaslar kesilmiş durumdadır.
leştiler. Çin, Türkiye ve Finlandiya topraklarına ise
Tatarlar XIX. yüzyılda göç etmeye Macaristan’daki Tatar Diasporası
başladılar. Bazı ülkelerde Tatar
diasporası, XX. yüzyılda meydana Macaristan’da yaklaşık 200 Tatar yaşamaktadır.
gelen devrim, savaş ve insanların Bunların çoğu buraya eğitim amacıyla gelen ve staj
güvenliğini tehdit eden diğer için kalan gençlerdi. Son dönemde Macaristan’a
sebeplerden ötürü ana vatanlarını Rusya’dan çok sayıda Tatar iş adamı da gelmeye baş
terk etmeleri neticesinde oluştu. ladı. Burada kayıtlı herhangi bir Tatar derneği yoktur.
XX. yüzyılın sonunda, küreselleş
me çağında, eskiden Türk İngiltere, İtalya ve Fransa’daki Tatar Diasporası
Tatarların yaşamadığı ülkelerde
(Çekya, Macaristan, Kanada vs.) İngiltere, İtalya ve Fransa’da da, az da olsa Tatar
de Tatar diasporaları oluşmaya yaşamaktadır. Bunlar çoğunlukla BDT coğrafyasın
başladı. dan bu ülkelere eğitim için gelen Tatar öğrencilerle
Tarihî olaylar dolayısıyla dünya bu ülkelerin vatandaşlarıyla evlenen Tatar kadınları
nın çeşitli bölgelerinde yaşayan dır. Avrupa ülkelerindeki Tatar gençleri kendi arala
Tatarlar uluslararası hukuku çok iyi rında internet üzerinden iletişim içerisindedirler.
bilmekte, yaşadıkları ülkelerin İngiltere’nin meşhur CoventGarden Balesi’nde
devlet ve toplumsal yapısına saygı Tataristan doğumlu dünyaca meşhur İrek
duymakta, bu ülkelerin iyi birer Muhamedov dans etmektedir. Giselle, Bayaderka,
vatandaşı olarak hayatlarını Don Kişot gibi oyunlarda başrol oynadı.
devam ett irmektedirler. 1981–1990’da İrek Muhamedov, Moskova’daki
Yaşadıkları ülkelerin ekonomik ve Bolşoy Tiyatrosu’nda çalıştı, 1990’dan itibaren ise
Berlin’deki Tatar- kültür hayatına önemli katkıda bulunan Tatarlar, bu Londra’da yaşamaktadır.
Başkurt Kültür ülkelerde kendi milletlerini en iyi şekilde temsil Kazanlı şair Ravil Buharaev, uzun bir süre BBC’de
Merkezi’nin etmektedirler. Onlar, yaşadıkları ülkelerde barış ve çalıştı. Onun burada basılan Antologiya Tatarskoy
Başkan istikrarın hâkim olmasını ve bu ülkelerin Tatar mille Poezii (Tatar Şiir Antolojisi) adlı kitabı, Avrupa’da çok
Yardımcısı Venera tinin tarihî vatanıyla çok yönlü işbirliği geliştirmesini büyük ilgi görmektedir. Bu eser Ortaçağ, devrim
Gerasimova- istemektedirler. Yaşadıkları yer ve dinlerine bakıl öncesi ve günümüz Tatar edebiyatının en iyi örnekle
Vagizova maksızın Tatarlar; ortak tarih, kültür, dil ve bilinç rinin İngilizceye tercümesinden oluşmaktadır.
temelinde bütünlük gösteren bir halktır. Günümüzde Buharaev, Londra yakınlarında ikamet
etmektedir.
Avrupa’daki Tatarlar
Avusturya’daki Tatar Diasporası Almanya’daki Tatar Diasporası
Avusturya’da yaklaşık 30 Tatar yaşamaktadır. Tatar Tatarlar Almanya’da XX. yüzyılın başında göründü
diasporası arasında önemli sanatçılar da vardır. ler. Bunlar, Rus ordusunda görev yapan ve esir düşen
Bunlar arasında bale sanatçısı Vakil Usmanov ile Tatarlardı. Esir Tatarlar, Berlin’den 60 kilometre
onun eşi meşhur koreograf Çulpan Usmanova da yer uzaklıktaki Wünsdorf’ta Türk esirleri için kurulan
almaktadır. Çulpanovlar Viyana yakınlarındaki Sankt kampta tutuldular. Bazı verilere göre burada aynı
Pelten’deki Bale Okulu’na genç balerin ve baletler anda yaklaşık 40.000 Türk kökenli esir asker tutulu
yetiştirmektedirler. Yine Avusturya’daki Tatarlar ara yordu. Bunlar Almanların Çarlık Rusyası ile yaptıkları
sında Azatlık Radyosu’nun eski müdürü Riva savaşlarda esir düşen askerlerdi. Yaklaşık 1.000 Tatar
Rüdisser (Viena) ile ressam Nail Edelsburg’un adları bu kampta çeşitli hastalıklardan hayatını kaybetti ve
nı zikretmek gerekmektedir. kamptaki mezarlığa gömüldü. 1920’li yılların sonuna
kadar açık kalan bu mezarlığın bakımını Berlin’deki
Bulgaristan’daki Tatar Diasporası Müslüman Derneği yapıyordu. Yine 1920’li yıllarda
yeni rejimden kaçan Tatarların bir kısmı Berlin’de
Bulgaristan’daki Tatarlar (yaklaşık 5.000 Tatar) yaşıyordu.
Romanya’ya komşu olan Dobruca İli’nde yaşamakta Almanya’daki Tatarların kaderinde II. Dünya Savaşı
dırlar. Aynı Romanya’dakiler gibi onlar, Dobruca önemli rol oynadı. Almanya’nın Moskova yakınların
Tatar etnik grubunun temsilcileridir. da Sovyetlere yenilmesinden sonra asker ihtiyacı
Dobruca Tatarlarının temelini, XV. yüzyılın başla arttı. Savaşın da uzaması üzerine işgal edilen bölge
rında Altın Orda’nın Hazar ve Don Yanı bölgelerinden lerden sorumlu Alman komutan Alfred Rozenberg,
Balkanlar’a gelen Nogaylar oluşturdu. XVIII. yüzyılda ele geçirilen farklı milletlere mensup Sovyet askerle
Kırım Hanlığı’nın yıkılışından sonra Balkanlar’a rini Sovyetlere karşı kullanma fikrini Hitler’e sundu.
Kırım’daki Tatarlar da geldiler. Böylece Nogaylarla Böylece İdil Ural, Türkistan, Kırım Tatar millî komite
Kırım Tatarları “Dobruca Tatarları” adı verilen etnik leri kuruldu. Bu komitelerin de en önemli amacı,
grubu oluşturdular. Sovyet ordusuna karşı savaşacak millî lejyonlar kur
Sosyalizm döneminde Bulgaristan’daki Dobruca maktı. 1942–1943 yıllarında İdil Ural Lejyonu’na bağlı
Tatarları büyük zorluklarla karşılaştılar. Yetkililerin yedi tabur kuruldu. Bunlarda toplam 8.000 — 10.000
eski Türk hâkimiyetini hatırlatacak küçük bir hatıra asker kayıtlıydı.
ya dahi tahammülleri yoktu. Türklere karşı hissedilen Bu taburlar arasında en meşhuru, 825. Tabur’du. 23
nefret, diğer Türk halklarına da yöneltildi. Şubat 1943’te bu tabur, Alman komutanları öldüre
Günümüzde bile Bulgaristan’da Türk düşmanlığı rek Vitebşina’daki Belarus partizanlarının tarafına
devam etmektedir. Örneğin günümüz Bulgar yöneti geçt i. Bundan sonra Almanların lejyonlara olan
mi, bütün Türkçe şehir ve köy adlarını değiştirdi. güveni sarsıldı. Almanlar, lejyon birliklerini işgal
Bundan dolayı ülkede Tatar millî kurumlarının faali ettikleri Doğu topraklarına göndermekten çekinme
yet göstermesi kolay değildir. Birkaç yıl önce Bütün ye başladılar. Diğer İdil Ural taburlarının hepsi, Batı
Dünya Tatarları Kongresi, “Bolgarskaya Vselennaya” cephesine gönderilse de bunların hiçbiri savaşa katıl
(Bulgar Dünyası) Fonu ile aktif iletişim içerisindeydi. madı. 826., 827. ve 828. taburlardaki askerlerin de
Tatar-Başkurt Kültür Merkezi’nin üyeleri, Almanya’daki
Tatarlar için aktif faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Merkez,
Tatarca ve Arapça kurslar organize etmekte, müzik geceleri
ve sergiler düzenlemekte, Kurban Bayram ve Nevruz gibi
geleneksel bayramlar kutlamaktadır. Tatar-Başkurt Kültür
Merkezi, Almanya’daki Rusya Federasyonu Büyükelçiliği
ile iş temaslarında bulunmaktadır. Merkezin en önemli
hedeflerinden biri de Wünsdorf’taki mezarlığın bakımı ve
idaresini üzerine almaktı. Almanya’nın batısında Nijegorod
şehrinden buraya gelip yerleşen Bari Dianov başkanlığında
Tatar gençleri grubu da aktif faaliyetlerde bulunmaktadır.
Resmî yetkililerin Müslümanlara baskı uyguladıkları gibi haklara sahip olmadıkları gibi ayrı imtiyazlı bir sınıf
dönemde abızlar, her ne kadar dinî akidelere dair minimum olarak da kabul edilmiyordu.
bilgiye sahip olsalar da Tatar dünyasında İslâmî gelenekleri XIX. yüzyılın ikinci yarısında Dinî Nezaret’e karşı iki
devam ettirdiler. muhalif grup vardı. Bunlardan ilkini A. Kursavî ve Ş.
Mercanî gibi rasyonalist ilahiyatçılardan oluşan sistem
içi muhalifler grubu, ikincisini ise sistem dışı olan abız
lar oluşturuyordu. Kursavî ile Mercanî yalnızca Tatarlar
Kul Şerif topraklarında yaşayanların dışında bütün Rusya için değil bütün Türk Müslüman Doğusu için dinî
Camisi’nin Müslümanları dâhildi. reformculuğun temelini attılar.
minaresinde yer XVIII. yüzyılın ikinci yarısında oluşmakta olan Rusya Reformcular, geleneksel İslâm dünya görüşünü
alan İslâm sem- Müslüman eliti, merkezî dinî özerkliği amaçlamaya dönemin ihtiyaçlarına uygun hâle getirmeye çalışıyor
bolü ay başladı. Bu elit, izole edilen Müslüman toplulukların lardı. Onlar Müslümanların dünyayı rasyonel açıdan
varlığından rahatsız oluyordu. Bununla birlikte tanımlamalarını, daha aktif hayat sürmelerini, her yeni
Müslüman devletin canlandırılması, gerçekçi bir proje şeyin herkese açık olmasını istiyorlardı. İnsanı dinî sis
olarak görülmüyordu. Çin stilinde temin merkezine koyan reformcular böylece dini, Tatar
Rusya’nın Avrupa kısmı ve Sibirya’daki Müslüman yapılan cami toplumunun siyasî, kültürel ve ideolojik hayatının
Tatar cemaati, Rus Devleti tarafından millet sistemine lambası. Türk önemli unsuru ve maneviyatlarının temeli olarak koru
yakın Dinî Nezaret’in sorumluluğuna verildi. Orenburg işçiliği, XVI. mayı başardılar.
Dinî Nezareti’nin yetki sınırlarının içerisinde kalan yüzyılın başı 1905–1907 Devrimi sırasında Tatar milletinin dinî
Müslümanların dinî birliğinin sağlanması, cami ve özerklik ve eğitim özerkliği fikri ağır basmaya başladı.
okulların inşası, Tatar dilinin Dinî Millî, laik ve dinî eğitim sisteminin kurulması, önemli
Nezaret’in resmî dili olarak kabul Millet sistemi, özellikle evlilik, boşan- amaçlardan biri hâline geldi. Rusya Müslümanları
edilmesi, millet sisteminin üyeleri ma ve miras gibi konularda örfî hukuk Toplumsal Hareketi, Müslüman Birliği sloganıyla hare
nin temelinde Tatar etnik birliğinin kurallarının geçerli olduğu dinî özerk- ket etti. 1906’da Nijniy Novgorod’da toplanan III.
oluşumu için uygun ortamı hazırladı. liktir. Bütün Rusya Müslümanları Kongresi’nde alınan karar
Bununla birlikte din adamları lar, mevcut devlet çerçevesinde dinî özerklik yapıları
vakıf, mal î sistem, zekat toplama nın oluşturulmasına ve ayrı etnik gruplarla yerel dinî
İslâmiyet, VII. yüzyılda Arap yarımadasında, günü yarattığı ve yalnızca kendisinin seçtiği peygamberler
müz Suudi Arabistan topraklarında ortaya çıktı. aracılığıyla iradesini açıkladığı inancının olmasıdır.
İslâm Peygamberi Hz. Muhammed, Kuranı Kerim’de Geniş anlamda İslâmiyet, Müslümanın hayat düze
Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa ile bir tutulmuştur. nini belirleyen ve Allah’a inanmayı, inancı ve fazileti
O, Allahu Teâlâ’nın daha önce de gönderdiği mesaj öngören Allahu Teala’nın kanunları olarak algılan
larını tekrarlamak ve onları yazıya geçirerek ve son maktadır. İslâm’ın her Müslümanın yerine getirmesi
hâli verilmiş bir şekilde inananlara iletmekle görev gerektiği beş şartı vardır: 1) Allah’tan başka bir
lendirilmişti. İlah’ın olmadığı ve Hz. Muhammed’in de onun pey
Kuranı Kerim, 610–632 yılları arasında indirildi. gamberi olduğuna dair kelimei şehadet getirmek; 2)
Hz. Muhammed ve taraftarlarının 622’de Mekke’den Günde beş vakit namaz kılmak; 3) Ramazan ayında
Medine’ye hicretleri, Hicri takvimin başlangıcı ve bir ay boyunca oruç tutmak; 4) Zekat vermek; 5)
İslâm Devleti’nin kuruluş tarihi olarak kabul edilmek Madd î imkânlar mevcut olduğu durumda Hac’a git
tedir. Hz. Muhammed Medine’de ümmetin başına mek.
İslâmiyet’in temel mezhepleri Sünnilik ile Şiilik’tir.
Rusya Federasyonu içerisinde yaşayan
Müslümanların büyük bir kısmı Sünnidir. Dünyadaki
Müslümanların da çoğu Sünnidir. En önemli
İslamiyet mezhebi olarak Sünni mezhebinin oluşu
mu, VII. yüzyılın ilk çeyreğinde gerçekleşti. Kurucusu
olarak da bizzat Hz. Muhammed kabul edilmektedir.
Sünni mezhebine mensup olanlar, Hz. Muhammed’in
Müslümanların
en kutsal yeri:
Mekke’deki Kâbe
Kuran’ı-
Kerim’den bir
sayfa
İslâmiyet’in canlanmasında dinî basın yayın organla fından geliştirilen her iki akım da İslâmî değerlerin ön
rı da önemli rol oynamaktadır. Rusya’da ilk Müslüman plana çıkarılması gerektiği konusunda hemfikirdirler.
periyodik yayın organları 1990’lı yılların başında ortaya Son yıllarda Tataristan Cumhuriyeti’nin devlet milli
çıktı. Günümüz Tataristanı’nın bu alandaki önemli yetçiliğinin ideolojisi, Rafael Hakimov tarafından
yayın organlarının başında Kazan’da çıkan İman gaze ayrıntısına kadar incelendi ve geliştirildi. Bu fikirlerini
tesi ile İman Nuru dergisi, Naberejnıe Çelnı’da çıkan bilim adamı “Rossiya i Tatarstan: U İstoriçeskogo
Allah’ın isimleri.
Ressam:
M. H. Hocasaitov.
1902
Kazanlı Kutsallar
Birinci kat, dört köşeli olup ikinci kat ise sekiz köşelidir.
Kilisenin içi son derece sade olup yalnızca Latince yazı
lar içeren ve menşesi daha tam olarak tespit edileme
yen ikonostas dikkat çekmektedir.
Manastır topraklarının tam ortasında Sergievskaya
Kilisesi yer almaktadır. Kilisenin kalın duvarları, yontul
muş beyaz taştan yapılmıştır. Yapı iki katlı olup alt
katta keşişler kalıyor, üst kat ise kilise olarak kullanılı
yordu. Kilisenin yanında ayrıca yemekhane de bulunu
yordu. Büyük bayramlar sırasında uzaktan gelen hacı
lar burada kalabiliyordu. Başlangıçta kilise ağaçtan bir
yapıydı, XVII. yüzyılın başında ise yeniden taştan yapıl
dı. Bu kilise, XVI–XVII. yüzyılın başındaki Rus kilise
Sviyajesk şehrinin inşası hakkında birçok efsane mevcuttur. Bunlardan biri şöyledir: “Sviyajesk üç kısımdan oluşan sütunsuz bir yapıdır. Taştan yapılan
yakınlarında yaşayan Dağlık Çeremislerin yüzbaşıları ve aksakalları Çar ve valilerimize çok iyi kilisenin baştacında Vladimirskaya İkonu yer alıyordu.
bildikleri şeyleri ayrıntılı olarak anlattılar: “Bu şehir inşa edilmeden beş yıl önce… biz burada Kilise, 1920’lerde kapatıldı, 80’li–90’lı yıllarda da
Rus âdetine uygun olarak çalınan kilise çan sesini sıkça duyuyorduk. Bizi korku sardı, hiçbir şey sergi salonu olarak kullanıldı. Yapı ancak 1994’te yeni
anlamıyor ve şaşırıyorduk. Hızlı koşan gençleri de o yere gönderiyor ve bu sesin neden ve nereden den kiliseye dönüştürüldü.
geldiğini öğrenmelerini istiyorduk. Kilise ayinindeki sesleri duyuyor, ancak söyleyenlerin kendile- Tataristan Cumhuriyeti Güzel Sanatlar Devlet
rini görmüyorlardı. Ancak tek bir yaşlı aksakal vardı. Bu adam o yerde elinde haç ile dolaşıyor ve Müzesi’nde Sviyajesk’teki kiliselere ait eski Rus resim
dört bir tarafı kutsal su ile takdis ediyordu. Sanki şehri nerede inşa edeceğini düşünüyor ve ölçü- sanatına ait eserler saklanmaktadır. Özellikle günümü
ler alıyordu. Bütün o yeri güzel bir koku sardı. Birçok kez bizim gençlerimiz cesurca davranarak ze bir bütün olarak ulaşan Uspenskiy (Meryem Ana’nın
onun bu yere nereden geldiğini öğrenmek için Kazan’a götürmek isteseler de onu yakalayamadı- Göğe Kabulü) ve Troitskiy kiliselerindeki XVI. yüzyıla
lar. Ona ok da attılar, ancak öyle durumlarda görünmez oluyordu. Oklar ise ona kadar ulaşmıyor, ait ikonostaslar büyük önem arz etmektedir.
yukarı doğru uçuyor, aşağı inerken de daha havadayken ikiye bölünüyordu. Gençler de korkuya Önemli eserlerden biri de XVI. yüzyılın başına ait
kapılarak oradan kaçıyorlardı.” Smolensk’li Odigitriy İkonu’dur. Bu ikonun orijinalliği
(Kazanskaya İstoriya, Bölüm: 29, 1564–1565). ise Odigitriy’in resminin simetrisinin bozulmasıdır.
Sergiy Radonejskiy figürü ise ikonun sağ tarafında res
medilmiştir. Ender bir kompozisyon, üsluptaki incelik
gibi hususlar da XVI. yüzyılın ortasına ait bu ikonun
sanatsal değerini arttırmaktadır.
Troitskaya Kilisesi’nde XVI. yüzyıla ait Ahdi Atik
Üçlüsü İkonu saklanıyordu. Uspenskiy (Meryem
Ana’nın Göğe Kabulü) Kilisesi’nin ikonostası ise 12’si
mimarisinin klasik örneğidir. Batı duvarındaki dış fresk bayram, 7’si peygamber, 13’ü Hz. İsa ve 5’i yerli motifli
resimleri günümüze ulaşmıştır. Ahdi Atik Üçlüsü kom ikondan oluşmaktadır. Söz konusu yerli ikonların baş
pozisyonu ve Sergiy ile Nikon’un tasvirleri (XVII. yüzyı lıkları şöyledir: “Meryem Ana’nın Göğe Kabulü”, “Senin
lın başı) bu resimlerin başlıcalarıdır. İçin Sevinmektedir”, “Kutsal Cefakeş Antipa”, “Nikola
Sergievskaya Kilisesi’nde Sviyajesk’in en kutsal ema Zarayskiy”, “Makariy Unjenskiy Hayattayken”.
neti olan şehrin hamisi Sergiy Radonejskiy’in ikonu Yunanca metinler içeren “Spas Nerukotvornıy”
saklanıyordu. Anlatılanlara göre Aziz Sergiy’in ikonu, (XVII. yüzyıl) ve “Proskinitariy” (1842) adlı ikonlar da
1551’de şehir tepenin üzerinde inşa edilmeden önce ayrı bir öneme sahiptir.
TroitseSergiev Manastırı’ndan getirilmişti.
Sviyajesk’teki en genç kilise ise Bütün Üzüntü
Çekenlerin Sevinci adlı Meryem Ana İkonu Kilisesi’dir.
1898–1906 tarihleri arasında İvanoPredteçenskiy
Manastırı’nın topraklarında inşa edilen bu kilisenin
та rs
Ta t a r i s t a n
Cumhuriye
Ekonomi
та т
628–628
таt
sта n
Günümüz
Tataristan
Cumhuriyeti
аtаrstа n
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
XXI. Yüzyılın Başında Tataristan
SiyasîToplumsal Gelişim 630–631
Siyasî-Toplumsal
XXI. Yüzyılın Başında Tataristan Gelişim
XXI. yüzyılın başı, gerek Tataristan’da gerekse de
Rusya’nın genelinde köklü değişiklikler oldu. Siyasî
ve sosyoekonomik alanlarda yaşanan yeni gelişme
lerin en büyük sebebi, ülke yönetimindeki değişiklik
lerdi. Rusya Federasyonu devlet başkanı olduktan
sonra Vladimir Putin, ülkede reformlar başlattı. Bu
reformlar, devletin siyasetindeki güç ve öncelikleri,
merkez ile bölgeler arasındaki dengeleri, etnopolitik
durumu değiştirdi. Yapılan değişiklikler, birçok alanı
kapsadı ve devlet yönet iminin yeniden tesisini
hedefledi. Örneğin merkez ile bölgeler arasındaki
yetki paylaşımı üç seviyeli sisteme göre gerçekleşti
rildi, Federal Konsey reforma tâbi tutuldu, partiler
sisteminde değişiklikler yapıldı. Ancak bu şartlarda
dahi Tataristan, özel konumunu ve Moskova ile özel
ilişkilerini korumayı başardı. Günümüzde Tataristan
Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu’nun en hızlı gelişen
bölgelerden biri olup yüksek modernizasyon potansi
yele sahip ve çeşitli alanlarda yeniliklerin onanması
için uygun bir alan oluşturmaktadır. Şartların değiş
t iği ortamda dahi Tataristan ile Federal merkez Tataristan kanına büyük destek de verdi. Tataristan, Vladimir
(Moskova) arasındaki münasebetler, Rus Devleti’nin Cumhuriyeti Putin’in en fazla oy (% 69) aldığı bölgeler arasında
durumunun ve bölgesel ile millî politikaların gelişi Parlamentosu’nun yer aldı. Vladimir Putin’in cumhuriyette bu kadar
minin bir nevi göstergesi olarak kalmaya devam yeni dönemdeki yüksek oy almasının sebeplerinden biri de Tataristan
etmektedir. ilk oturumu Devlet Başkanı M. Ş. Şaymiev’in tutumu oldu. Şaymi
ev yaptığı açıklamalarda Putin’e büyük destek verdi.
Seçimlerin sonuçlarını değerlendirirken Şaymiev, bu
seçimlerin ve bu zaferin Putin’in Moskova ile Kazan
arasındaki anlaşmaların yürürlükte kalmasını destek
lemesi sayesinde gerçekleştiğini belirtti.
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin
ise Mart 2000’deki seçimlerden sonra birkaç kez
Tataristan’ı ziyaret etti ve bu cumhuriyete büyük
önem verdiğini gösterdi. Haziran 2000’de Vladimir
Put in Kazan’a Tatarların millî bayramı olan
Sabantuy’a katılmak için geldi. Bu ziyareti sırasında
Rus lider, cumhuriyetin sosyoekonomik ve kültür
alanlarındaki başarılı çalışmaları dolayısıyla cumhuri
yet yönetimini tebrik etti. 2002’de ise Putin Kazan’a
gelerek burada yapılan III. Bütün Dünya Tatar
Kazan Belediye dır. Kazan eskiden beri Tatar ve Rus gelenekleri ile
Başkanı Müslüman ve Hristiyan din ve kültürlerinin karşılıklı
İ. R. Metşin etkileşim ve zenginleşme merkezidir.
Kazan şehri, Kazanka Nehri’nin sol kıyısında, nehrin
İdil’e döküldüğü yerde kuruldu. Genel olarak şehir,
İslâm dünyasının en kuzey şehri olarak kabul edilmek
tedir. Bu özelliği Kazan, XV. yüzyılda Bulgar şehrinden
devraldı. IV. İvan’ın Kazan’ı ele geçirmesinden ve Rus
Devleti’ne ilhak etmesinden sonra şehir, kendine has
özelliklerini korusa da yavaş yavaş Avrupaî bir şehre
dönüşmeye başladı. Sovyetler döneminde ülkenin en
büyük şehirlerinden biri olan Kazan’da tarihî merkez
yeniden tesis edildi. Ancak Kuybışev Barajı’nın inşası
sırasında şehrin bir kısmı su altında kaldı.
Gelişme ihtiyacı dolayısıyla şehir gerek sınırını
gerekse de etki alanını genişletti. Yalnızca son 20 yıl
boyunca şehrin sınırı iki kez genişletildi. Bunun da
sonucunda küçük şehirciklerle etraftaki köyler başken
tle birleşti ve şehrin ilçeleri (Derbışki, Azino, Gorki,
Boriskovo, Davlikeevo vs.) oldular.
Günümüzde Kazan şehrinin yüzölçümü 425.2
km2’dir (belediye bölgesinin alanı ise 614.16 km2’dir).
Rusya’nın en büyük şehirleri arasında sekizinci sırada
dır. Şehrin fonksiyonel ve plan yapısının radyalyarım
daire şeklinde olması, bazı kısımlar arasındaki iletişimi
zorlaştırmaktadır.
Modern Kazan, sosyoekonomik açıdan hızla gelişen
ülkenin en büyük şehirlerinden biridir. 2002 yılı nüfus
sayımına göre şehrin nüfusu 1.105.300’dir (1 Ocak
2004’te bu sayı, 1.106.900’e çıktı).
1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla Kazan, nüfus açısından
Rusya Federasyonu’ndaki 1.112 şehir arasında 6. sırada
bulunmaktadır.
2010 Nüfus sayımına göre Kazan’daki nüfusun %
48.6’sını Ruslar (554.500 kişi) ve % 47.6’sını Tatarlar
Kazan’ın Fonksiyonel (542.200) oluşturmaktadır. Ayrıca başkentte Çuvaşlar
Bölgeleri (% 0.8 veya 9.000 kişi), Ukrainler (% 0.4 veya 4.800) ve
Mariler (% 0.3 veya 3.700) yaşamaktadır.
Kazan, İdil Bölgesi’ndeki en büyük aglomerasyon
olan Kazan aglomerasyonunun merkezidir. Bu aglome
rasyon, merkezî bir hüviyete sahip olup, Kazan ile
Zelenodolsk gibi şehirleri ve altı ilçeyi kapsamaktadır.
Bu bölgede makine, kimya, petrokimya, hafif ve gıda
sanayi ile elektroenerji gibi sanayi dalları gelişmiştir.
Yine bölgede savunma sanayi kompleksinin büyük şir
ketleri de yer almaktadır.
Ekonomi alanında yapılan reform net icesinde
Kazan’ın ekonomik yapısı değişti. Günümüzde şehir
ekonomisinin en önemli kalemi, ticarettir. Brüt istih
salin % 44’ü bu sektöre aittir. Bu alanı, yapım sanayi
(% 24), ulaşım ve komünikasyon (% 9), inşaat (% 7),
elektroenerji, gaz ve su üretim ve dağıtımı (% 7),
taşınmaz mallarla ilgili hizmet (% 6). Modern alışveriş
merkezler açısından Kazan, Rusya’nın en gelişmiş
şehirlerinden biridir. Kazan, kendi bankalarının ser
XXI. Yüzyılda 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
Kazan Nüfusunun 1 101 000 1 090 200 1 105 289 1 105 300 1 106 900 1 110 000 1 112 700 1 116 000 1 120 238
Artışı
2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016
1 130 717 1 143 535 1 145 424 1 161 308 1 176 187 1 190 850 1 205 651 1 216 965
mayesi bakımından Moskova ve St. Petersburg’dan Kazan’da çok sayıda müze (bunlardan 34’ü devlet
sonra Rusya’da üçüncü sırada bulunmaktadır. Yüksek müzesi), 9 tiyatro ile A. Tukay Tatar Devlet Filarmonisi,
teknolojiler alanındaki Rusya’nın en büyük teknoparkı S. Saydaşev Tataristan Devlet Konser Salonu, N.
Kazan’da bulunmaktadır (İTPtark). Yine Kazan’daki Jiganov Kazan Devlet Konservatuarı faaliyet göster
“İdil” Teknoparkı da Avrupa’nın en büyük teknopark mektedir.
larından biridir. Kazan, aynı zamanda Tataristan’ın eğitimöğretim
Yapısal değişime rağmen şehir üretim potansiyelini merkezidir. Başkentte 44 üniversite eğitim vermek
de korumayı başardı. Şehirdeki her üç çalışandan biri tedir. Kazan, federal mahiyetteki üniversite ile iki
sanayi çalışanıdır. En önemli sanayi dalları ise makine mill î araştırma enst itüsüne sahip tek şehirdir.
yapımı, kimya, petrokimya, hafif ve gıda sanayisidir. Tataristan’ın en büyük üniversiteleri şunlardır: Kazan
Kazan’daki büyük ve orta ölçekli şirketlerin sayısı, (Privoljskiy) Federal Üniversitesi, A. N. Tupolev
151’dir. Bunlardan 98’i anonim şirkettir. Kazan’ın en Kazan Devlet Teknik Üniversitesi, Teknoloji Üniversi
büyük şirketleri şunlardır: kimya
sanayinin önemli devlerinden
Kazanorgsintez, Rusya’nın en eski
fabrikalarından Kazan Kurşun
Fabrikası ve uçak sanayinin üç
devi — Kazan Uçak Fabrikası, Kazan
Helikopter Fabrikası ve Kazan
Motor Fabrikası. Kazan’da ayrıca
54.800 küçük ölçekli şirket kayıtlı
dır. Söz konusu küçük işletmelerin
brüt istihsali, % 27.5’tir. Küçük ve
orta ölçekli müesseselerde şehrin
çalışan nüfusunun 1/3’ü istihdam
edilmektedir.
İş imkânı açısından Tataristan’ın
başkentindeki durum pozitiftir.
Kazan’da ortalama maaş, cumhuri
yetteki ortalama maaştan daha
yüksek seviyededir. İş imkânı, işsiz
sayısından daha fazla olup işsizlik
sorunu da yapısal bir karakter taşı
maktadır.
Kazan’ın nüfusu, yüksek eğitim ve entelektüel sevi Tataristan tesi, Kazan Devlet Enerji Üniversitesi, Kazan Devlet
yeye sahiptir. Şehirde eğitim, kültür ve tıp alanları çok Cumhuriyeti Pedagoji Üniversitesi’dir.
gelişmiş olup tıp alanında modern teknolojiler kullanıl Tarım ve Gıda Kazan’da Tataristan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi,
maktadır. Yine sosyal destek sistemi çok gelişmiştir. Bakanlığı’nın onun ayrı bölümleri ve çeşitli bağımsız araştırma ensti
Kazan, aynı zamanda Rusya’nın en önemli kültür mer binası tüleri faaliyet göstermektedir.
kezlerinden biri olup bir taraftan klasik başarıları korur Kazan’da yaşam ortamı ve hayat şartlarının iyileşti
ken diğer taraftan da kültürün birçok alanında modern rilmesi yönünde de önemli çalışmalar yapılmaktadır.
yaklaşımların gelişimini desteklemektedir. Yeniden yapılandırma programı çerçevesinde
Tataristan’ın başkenti “multikültürel şehir” olarak 30.000’den fazla aile yeni eve taşındı. Bu program
adlandırılmaktadır. Zira bu şehir, Rus ve Tatar kültürle sayesinde eski apartmanların sayısı iki kat azaldı.
rinin yan yana yaşadığı ve birbirlerini zenginleştirdiği Konut inşaatı gerek şehir merkezinde gerekse de kenar
bir şehirdir. UNESCO’nun yardımıyla Kazan’da dünya ilçelerde devam etmektedir. Konut inşaatı konusunda
daki ilk Dünya Kültürü Enstitüsü kuruldu. Kazan, Rusya’nın en büyük şehirleri arasında lider
konumundadır. Şehrin tarihî bölgesinde restorasyon
Kazan Kremlin’in çalışmaları yapıldı. Tarihî anıt, cami ve kiliselerin resto
panoraması rasyonu devam ederken yeni inşaatlar da yapılmakta
dır. Kul Şerif Camisi, BasketHoll, Piramida son yıllarda
yapılan inşaatların en büyükleridir. Ulaşım alanında da
önemli projeler hayata geçirildi. Şehirde hayata geçiri
len metro hattı, gerek ulaşım gerekse de ekolojik sis
temlerin gelişimini sağlamaktadır.
Kazan, önemli spor merkezlerinden biridir. 2011’de
Kazan, Avrupa Halter Şampiyonası’na ev sahipliği
yaptı. 2013’te şehirde XXVII. Yaz Üniversite Oyunları,
2014’te ise Dünya Eskrim Şampiyonası yapıldı. Yine
2015 Dünya Su Sporları Şampiyonası Kazan’da yapıl
dı. 20172018’de ise Konfederasyon Kupası ile Dünya
Futbol Şampiyonası’nın maçları Kazan’da da yapıla
caktır.
2015’te Kazan, yılbaşında en çok ilgi gören üç şehir
den biri oldu. Rusya’nın da dördüncü büyük turizm
merkezidir. 2015’te şehri 2.100.000 turist ziyaret etti.
Modern Kazan şehri, bininci yıl dönümünü tarihî geç
mişinin ve Avrasya kültürünün merkezi olma özellikle
rini koruyarak, hatta sosyoekonomik gelişiminde elde
ettiği yeni başarılar sayesinde bunları katbekat arttıra
rak kutladı.
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
Ekonomi
İ k t i s a d î Ge l i ş i m 638–639
İktisadî Gelişim
İkt isad î gelişim açısından Tataristan, Rusya
Federasyonu içerisindeki en büyük cumhuriyettir.
Cumhuriyet ekonomisinin temelinde güçlü ve çeşitli
sanayi dalları, gelişmiş tarım ve hayvancılık ile geliş
miş ulaşım ağı yatmaktadır. Tataristan’da temel ve
tatbiki bilimler ile yükseköğretim sistemi en üst sevi
yede gelişmektedir. Cumhuriyet federal seviyede kül
türel değerlere sahiptir.
Tataristan, temel makroekonomik göstergeler açı
sından Rusya Federasyonu’nun önde gelen cumhuri
yetlerinden biridir. Gayri safi hasıla açısından 7., yatı
rım ve temel sermaye açısından 3., tarım ürünleri üre
timi açısından 4., sanayi üretimi ve inşaat açısından 5.
sırada yer almaktadır. 2015’te gayri safi bölgesel hası İktisadî Bölgeler
lanın miktarı, 2014 ile kıyasla değişmeden kaldı ve 1.8
trilyon Ruble seviyesinde seyretti.
Gayri safi bölgesel hasılanın içerisinde yer altı kay
naklarının payı % 20.2, yapım sanayinin % 18.7, inşaa
tın % 15.2, toptan ve perakende satışın % 9.3, ulaşım
Nijnekamsk
Hidroelektrik
Santrali
Elektrik Enerji
Kullanımı
Elektrik Enerjisi
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
Ekonomi
İ k t i s a d î Ge l i ş i m 640–641
Cumhuriyet, son derece gelişmiş
bir ulaşım ağına sahiptir. Bu ağın
temelini otomobil yolları, demir yol
ları, gemilerin işlemesine elverişli
dört nehir (İdil, Kama, Vyatka ve
Belaya (Ak)), hava yolları, petrol ve
gaz boru hatları oluşturmaktadır.
Urengoy ve Yamburg’daki gaz yatak
larından gazı Batı’ya ulaştıran doğal
gaz boru hatları ile BDT’nin Avrupa
kısmındaki şehirlerin petrol ihtiyaçla
rını karşılayan petrol boru hatları
Tataristan topraklarından geçmekte
dir. Yine Ural ile Sibirya’yı Rusya’nın Cumhuriyet ZelenodolskKazanKukmorAgrızEkaterinburg;
merkezî bölgeleri ve Avrupa ülkele Nüfusunun KazanZelenodolskBuaUlyanovsk; Agrız
riyle bağlayan demir yolları ve Çalıştığı Alanlar MendeleevskNaberejnıe ÇelnıNijnekamskZainsk
MoskovaKazanUfa, Kazan AlmetyevskBugulmaUrussuUfa; Ulyanovsk
Orenburg, KazanUlyanovsk, Kazan NurlatBugulmaUrussuUfa demir yolları Tataristan
Perm otomobil yolları da Tataristan topraklarından geçmektedir. Kazan, Bugulma ve
topraklarından Agrız, büyük demiryolu kavşakla
“Kazanorgsintez” geçmektedir. Hava yolları ise Kazan’ı, rıdır. Gorkov Demir Yolu’nun
Şirketi. Şirket, poli- Tataristan Cumhuriyeti’nin 20 şehri Kazan Şubesi (ZelenodolskBua,
etilen, polietilen ve Rusya Federasyonu ve BDT’deki Z e l e n o d o l s k K a z a n K u k m o r
boru, kablo, plastik birçok şehirle bağlamaktadır. Vyatskie Polyanı), Gorkov Demir
madde üretimi 1992’de Kazan Havalaanı’ndan Yolu’nun İjevsk Şubesi (Agrız
yapan birkaç yurt dışına da uçuşlar başladı. Mendeleevsk), Kuybışev Demir
fabrikayı Kazan’dan Türkiye, Birleşik Arap Yolu’nun Ulyanovsk Şubesi
birleştirmektedir Emirlikleri, Yunanistan, Suriye, (Naberejnıe ÇelnıKrugloe Pole
Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Bugulma, NurlatBugulma
Slovakya, Macaristan ve Hindistan’a Urussu) demiryolu ağlarında hiz
uçak seferleri yapılmaktadır. met vermektedirler.
Tataristan’daki demir yollarının KazanSviyajeskBua, Kazan
uzunluğu 876,8 kilometredir. Kanaş, KazanArskKukmorVyatske
En büyük
polimer üreticisi
“Kazanorgsintez”
Petrol Çıkartma
ve İşletme
Haritası
Tataristan’ın
Tarım Bölgeleri
Tataristan’ın en
büyük
şirketlerinden biri
olan
“Nijnekamsknefte-
him” Şirketi,
uluslararası
değerlendirmelere
göre yüksek üre-
tim-teknolojik
potansiyele sahip-
tir.
du. Bu kompleksin kendisine ait enerji ve mühendislik Petrol yataklarıyla tanınan şehirler arasında
alt yapısı da mevcuttur. Pazar ekonomisine geçiş döne Almetyevsk ön plana çıkmaktadır. Bu eski şehir,
minde üretim azaldı, fabrikalar sıkça el değiştirdi. Romaşkinskoe petrol yatağının keşfinden sonra âdeta
Bununla birlikte fabrika hisselerinin büyük kısmı, yeniden kurulmuş oldu. Bu şehirde birkaç önemli pet
Tataristan Hükümeti’nin kontrolünde kalmaktadır. Bu rol boru hattı inşa edildi. Bunların en önemlisi şüphesiz
husus üretimi devam ettirmeye, hatta artırmaya Drujba Boru Hattı’dır. Şehirde İ. M. Gubkin Petrol ve
imkân vermektedir. Gaz Akademisi faaliyet göstermekte ve bu alan için
Bölge sanayisinde önemli gelişmelerden biri de profesyonel kadrolar yetiştirmektedir.
Nijnekamsk Petrol İşleme Fabrikası’nın açılışı oldu. Bu
fabrika, hem cumhuriyetin petrol ürünleri ihtiyacını
karşılamakta hem de bu ürünlerin ihracatının yapılma
sını sağlamaktadır. Son yıllarda düşük tonajlı petrokim
ya ürünlerinin üretimi de artmaktadır.
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
Ekonomi
Ekoloji 644–645
Ekoloji
Tataristan Cumhuriyeti’ndeki Ekolojik Sorunlar
Tataristan
Cumhuriyeti
Ekoloji ve Doğal
Kaynaklar
Bakanlığı’nda
yapılan bir
toplantı
“Aşağı Kama”
Millî Parkı
Su Kaynaklarının
Koruma ve
Kullanımını
Gösteren Temel
Göstergeler
(milyon m3)
Geleceğin Ekoloji milyon ton CO2 değerinden fazla gaz atmosfere atıl
uzmanları İdil- maktadır.
Kama Millî İdil, Kama, Stepnoy Zay nehir derelerinin tanzimi,
Parkı’ndaki su havzalarının topraklarında hidrolojik rejimin deği
çalışmalara şimine yol açtı. Su ve yer üstü ekolojik sistemlerine
katıldılar yönelik artan kimyasal yük şartlarında bu sistemlerin
yapı ve fonksiyonları da değişti. Nehir havzalarındaki
ekolojik sistemlerin deformasyonu, su kaynaklarının
kirlenmesine ve su ekolojik sistemlerinin fonksiyonel
yapılarının bozulmasına yol açmaktadır. Ormanların
azalması ise küçük nehirlerin kurumasına, toprak
erozyonuna neden olmaktadır. Su kaynaklarının
koruma altında olduğu bölgelerde tarımın yapılması
ve suların akıp gitmesinin engellenmesine yönelik
faaliyetler de göl ve başka su birikintilerini kirlet
mektedir. Temel su kaynaklarındaki su kalitesi, pek
iyi değildir. Bu da su arıtma teknolojilerinin geliştiril
mesi ve kullanılmasını, olağanüstü hâllerde koruma
altında olan yeraltı kaynaklarına başvurulmasını
gerektirmektedir.
Sanayi müesseselerinde kullanılmış suyun tekrar
kullanma uygulamasının başlatılması, petrol çıkartıl Atmosfer hava durumunu komşu bölgelerden kirliliklerin cumhuri
masında, elektrik enerjisinin üretiminde ve tarım durumunun yete taşınması da etkilemektedir. Yer altı suları hal
işlerinde kullanılan su miktar sayısının azaltılması ölçümü, 2016 kın içme suyu ihtiyacının büyük kısmını karşılamak
sayesinde su kaynaklarının kullanımı 175 milyon m3 tadır. Teknolojilerin jeolojik çevreye etkisinin artışı
Tataristan (% 19 oranında) azaldı. Ancak olumlu gelişmelerin yer altı suların içerik ve kalitesi de dâhil olmak üzere
Cumhuriyetin- yanında olumsuz yönde bazı gelişmelerin olduğu da bu çevrenin temel unsurlarında değişikliklere yol
deki Su
Kaynaklarına
Lağım Sularıyla
Birlikte Akan
Kirletici Maddeler
2018 Dünya
Futbol
Şampiyonası ve
ekolojik
sorunlarla ilgili
Kazan’da yapılan
toplantının
katılımcıları, 2016
alanlarının üçte birlik kısmı için geçerli olan su eroz rin ortadan kaldırılması sürecinde oluşan sanayi atık
yonunun da bunda etkisi vardır. lar büyük tehdit oluşturmaktadır.
Ormanlık alanlarının hızlı bir şekilde yerleşmeye
açılması, orman bölgelerinin bölünmesine, iğne yap Ekoloji Güvenlik Konsepti
raklı ve geniş yapraklı ağaçların yerini küçük yapraklı
ağaçların yer almasına sebep oldu. Bölgedeki doğal kaynakların sanayi ve tarım işleri
Ormanların kesilmesi, su kaynakları ile atmosferin için aktif bir şekilde kullanılması, cumhuriyet yöneti
kirlenmesi, orman yangınları, yer altı kaynaklarının mini ekoloji alanındaki siyaset ini gelişt irmeye
çıkartılması, rekreasyon süreçlerinin artması vs. biyo devam etmesini ve bölgesel ekoloji güvenlik sistemi
lojik çeşitliliği olumsuz etkilemektedir. Ormanların nin kurulmasını gerekt irmektedir. Gelişt irilecek
kapladığı alan (1.225.700 hektar), buradaki doğa program aşağıdaki maddeleri içerebilir: devlet ekolo
koşulları için gerekli olan alandan neredeyse iki kat ji sisteminin ve ekoloji güvenlik sisteminin geliştiril
daha azdır. Özel korunan doğal alanlar, biyolojik mesi; ekoloji monitoring sisteminin oluşturulması;
teknolojiler kullanılmalı, şehir ve köylerde trafik
düzenlemesi yapılmalı, transit ve yük araçlar ikame
te ayrılmış alanlardan çıkartılmalıdır.
Atık suların su kaynaklarını kirletmesi de büyük
ekoloji sorunlarından biridir. Bu sorunun çözümü açı
sından su tasarrufu yapan teknolojiler kullanılmalı,
kapalı su dağıtma sistemleri geliştirilmeli, modern
biyolojik arıtma sistemleri inşa edilmeli, şehir ve köy
lerde çöp toplama işleri daha iyi organize edilmelidir.
Bunun dışında lağım sularının arıtılma işlemleri geliş
tirilmeli, çeşitli boru hatlarının ve toksik atık su içe
ren göllerin güvenli kullanımı sağlanmalı, toprak ve
su kirliliğinin yol açtığı muhtemel sorunların önüne
geçilmelidir.
Toprağın ekoloji açıdan zarar görmesi ise tarım bit
kilerindeki asalak yaşayan canlılara karşı kullanılan
öldürücü maddelerin kullanımının azaltılmasına, bit
kileri biyolojik koruma metodu ile korumaya alınma
sına, kimyasal metodların yerine biyolojik metodla
rın tatbikine bağlıdır.
Yer altı sularının kalitesinin artışı açısından ise eski
petrol ve hidrojeolojik yatakların kapatılması büyük
önem arz etmektedir. Bunlar günümüzde yer altı
suları açısından büyük tehdit oluşturmaktadırlar. Üre
tim ve tüketim atıklarının oluşumunun azaltılması ve
çok tehlikeli atıkların güvenli bir şekilde gömülmesi
için uygun şartların oluşturulması açısından sanayi
müesseselerinde hammaddenin yerinde kullanılması
Yapılan sanayi ve doğayı koruma müesseselerin, teknolojile ve az atıklı teknolojilerin geliştirilmesi büyük önem
modernizasyon rin, ulaşım araçlarının, sanayi süreçlerinin ekoloji arz etmektedir. Cumhuriyette atık türüne göre çöple
çalışmaları ve güvenliğinin arttırılması; ekoloji güvenliğin sağlan rin ayrı toplanmasını öngören projenin hayata geçiril
arttırılan kontrol ması için kontrol faaliyetlerinin düzenlenmesi; ekolo mesi de ekolojik kirlenmeyi azaltacaktır.
sayesinde İdil ji güvenliğinin sağlanmasını öngören faaliyetlerin Petrol üretimi ve tıbbî prosedürlerdeki radyasyon
Nehri’ndeki ilmî araştırma çalışmalar desteğiyle yapılması; halkın Atıklarla çalışma tehlikesinin azaltılması, su kaynakları ile hidroteknik
suyun kalitesi ekoloji alanında bilinçlendirilmesi. sürecinde yapılardaki tehditlerin bertaraf edilmesi, orman yan
artmaktadır Çevre düzeninin sağlanması ve olumsuz etkilerin işadamlarının gınlarının engellenmesi de cumhuriyet yetkililerinin
azaltılmasına yönelik faaliyet plânı yapılmalıdır. karşılaştıkları ekoloji durumunu iyileştirmek için üzerinde durduğu
Buna göre havanın kirlenmesini sağlayan uygulama sorunlara dair meselelerdir. Çevre kalitesini arttırmayı öngören
lardan kaçınılmalı, çevre kirlenmesine yol açan kim Ekoloji uygulamalar özellikle ekoloji sorunlarından halkın da
yasal ve başka maddelerin lağım sularıyla birlikte su Bakanlığı’nda etkilendiği, durumun en krit ik olduğu illerde
kaynaklarına akmaları engellenmeli, halkın içme yapılan toplantı (Nijnekamsk, Kazan, Naberejnıe Çelnı, Zainsk,
suyu ihtiyacı karşılanmalı, egzojen
jeolojik süreçlerin ortaya çıkma
riskleri azaltılmalı, atık miktarları
azaltılmalı ve bunların yeniden
kullanılmasına yönelik çalışmalar
yapılmalı, radyasyon kirliliğinin
azaltılmasına özen gösterilmelidir.
Havanın kirlenmesine yol açan
atık miktarının azaltılması; sanayi
de kullanılan teknolojilerin yeni
lenmesi, sanayi müesseselerinin
modernleştirilmesi, enerji tasarru
funu sağlayan teknolojilerin kulla
nılması, toz ve gaz arıtımını sağla
yacak yüksek teknolojilerden isti
fade edilmesi sayesinde gerçek
leşt irilmelidir. Özellikle ulaşım
araçlarının çevreye verdiği zararın
azaltılmasına önem verilmelidir.
Bunun için ekoloji açıdan daha az
zararlı olan yakıt ve gaz arındırıcı
Kazan
(Privoljskiy)
Federal Üniver-
sitesi
özelliklere sahip olup moleküllerin incelenmesinde fazla ilmî araştırma laboratuvarı faaliyet göstermek
kullanılmaktadır. Benzeri aygıtlardan en önemli farkı tedir. Üniversite bünyesinde sosyal bilimler, teknik ve
ise manyetik alandaki yüksek değişim ölçüsüne (560 doğal bilimler alanlarında 22 ilmî dalda çok yönlü
tesla/m) sahip olmasıdır. Karşılaştırma için örnek araştırmalar yapılmaktadır.
verecek olursak, benzer en iyi yabancı aygıt olan Son yıllarda üniversitede gaz çıkarma istasyonları
Bruker marka diffüzometrenin manyetik alanının yapıldı ve bunlar Permtransgaz, Volgotransgaz,
yüksek değişim ölçüsü 10 tesla/m’dir. Nadımgazprom gibi ülkenin önemli enerji şirketlerine
Mineraloji ve Petrografi Bölümü’nde Kazan Optik teslim edildi. Bunun dışında yaklaşık 150 adet gaz ve
Mekanik Fabrikası tarafından geniş diyapazonlu mik sıvı hidrokarbon yakıtlarla çalışan hava ısıtma aygıtı
rospektrofotometre adı verilen ve 200 — 1.500 rad yapıldı. Bunlar gerek teknolojik gerekse de ekolojik
yasyon diyapazonda çalışma imkânı yaratan bir aygıt açılardan Avrupa standartlarında teknolojilerdir.
üretildi. Bu aygıt, 0.001’den 4.000 değişim birimine Üniversitenin bilim adamları ile uzmanları Kazan
kadarki optik yoğunluğu ölçme imkânı vermektedir. Helikopter Fabrikası ile birlikte “Ansat” adlı çok amaç
Yeraltı Kaynaklarının Keşfinin
Jeofizik Metotları Bölümü’nde ise
dip tortul kütleleri ayıklama aygıtı
yapıldı. Çeşitli derinliklerdeki göl
lerin incelenmesinde kullanılan bu
aygıtlar, önceden ulaşılması müm
kün olmayan derinlikteki (7 metre
ye kadar) dip tortul kütleleri ayıkla
ma imkânı tanımaktadır. Yine
bölümde dağlık kayaların manye
tik özelliklerinin incelenmesi için
spektrometre adlı aygıt yapıldı. Bu
aygıt ekoloji, paleojeofizik, strati
grafi (katbilimi) gibi alanlardaki
çalışmalarda kullanılmaktadır.
Mikrobiyoloji Bölümü’nde Prof.
Dr. T. V. Bagaeva hidrokarbonların
sülfat bakterileriyle sentezine dair
önemli çalışmalar yaptı. İnsanlığın
ihtiyaç duyduğu petrol ürünlerini
hava basıncı ve oda sıcaklığında
elde etme gibi önemli bir sorunun
çözümü bulundu.
Aynı bölümün bir başka profesö
rü R. P. Naumova ise meslektaşla
rıyla birlikte biyoteknoloji alanında
dünya çapında bir keşif çalışması
yaptı. Kimya sanayisi müessesele
rinin lağım sularını arıtmaya ve
petrol ürünleriyle kirlet ilen toprağı temizlemeye Kazan lı hafif helikopterin yapımına katıldılar. Bu helikopter,
yönelik biyoteknolojiler üretildi. (Privoljskiy) kendi sınıfında dünyadaki en iyi helikopterlerden biri
Günümüzde Kazan Devlet Üniversitesi’nin rek Federal Üniver- dir.
törlüğünü Tataristan Cumhuriyet i Rektörler Birliği sitesi’nin Tataristan Bilimler Akademisi üyesi, Rusya
Başkanı, Ekononi Profesörü İ. R. Gafurov yapmak Rasathanesi Federasyonu ve Tataristan Cumhuriyet i Emektar
tadır. Bilim ve Kültür Adamı, Akademi’nin H. M. Muştari
Ödülü ve Tataristan Devlet Ödülü sahibi, fizikmate
A.N. Tupolev Kazan Devlet Teknik Üniversitesi matik doktoru, Profesör V. N. Paymuşin başkanlığın
daki heyet, Kama ve Kazanka nehirlerindeki köprüler
A.N. Tupolev Kazan Devlet Teknik Üniversitesi, le Kazan’daki tünel ve metro istasyonlarının projeleri
Rusya Federasyonu’nun İdil bölgesinin en büyük ilmî nin çizimini ve bu projelerin hayata geçirilmesini ger
müesseselerinden biridir. Üniversitenin bünyesinde 5 çekleştirdi.
ilmî araştırma merkezi, 12 ilmî teknik merkez, 50’den
F. S. Yunusov ve A. N. Lunev gibi profesörlerin baş
kanlığında ise aşındırıcı enstümanlarla karışık fazlı
yüzeyleri şekillendirme alanında büyük ilmî araştırma
ve deneyler yapılmaktadır. Tataristan Bilimler
Akademisi’nin üyeleri olan T. K. Serazetdinov ve G. L.
Degtyarev başkanlığındaki heyet ise hareketin opti
mum yönetim ve sabitliği teorisi üzerinde başarılı
araştırmalarda bulundular. Rusya Bilimler Akademisi
üyesi V. E. Alemasov ve Tataristan Bilimler Akademisi
üyesi A. F. Dregalin’in başkanlığını yaptığı bilim
adamları grubu ise termik motor ve enerji tesisatla
rındaki fizikteknik sorunlar konusunda çalışmalar
yürütmektedir.
Üniversite profesörleri, hastaların diagnozunun
takibine ve sindirim aygıtı ameliyatı sonrasındaki
kontrol süreçlerine dair bilgisayar sistemi geliştirdi
ler. Rusya Federasyonu Emektar Mucidi ve teknik
bilimler doktoru, Profesör V. M. Soldatkin başkanlı
ğındaki grubun çalışmaları neticesinde konut ve iş
yerlerinde havanın iyonizasyonunu sağlayan orijinal
aygıtlar üretildi.
“Açık Hava” lı eğitim vermektedir. Çok basamaklı öğrenci yetiştir
Kazan Devlet Ekonomi Üniversitesi programı için me sistemi, üniversitedeki temel 4 yıllık eğitimden
A. N. Tupolev sonra, eğitimin bir süre daha devamını (uzmanlaşma,
Üniversitenin bünyesinde 6 fakülte ve 21 bölüm Fabrikası’nda özgün eğitim) öngörmektedir.
faaliyet göstermektedir. 1992 yılından itibaren üni üretilen TU- Kazan Devlet Ekonomi Üniversitesi’nde 4.000’den
versite, örgün ve açık öğretim şeklinde çok basamak 214ON uçağı fazla öğrenci eğitim görmektedir. Üniversitede ders
veren 308 bilim adamından 195’i ilmî unvana sahip
kimselerdir. Bunların da 25’i ekonomi doktorudur.
Günümüzde üniversitede çeşitli bilim dallarında 90
öğrenci yüksek lisans yapmaktadır. 2007’den beri üni
versitenin rektörü, Prof. Dr. Şamil Mahmutoviç
Valitov’dur.
A.N. Tupolev
Kazan Devlet
Teknik Üniversitesi
Kazan Devlet
Tarım
Üniversitesi’nin
rektörü D. İ.
Fayzrahmanov
öğrencileriyle bir-
likte
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
İlmî ve Kültürel Potansiyel
Bilim 654–655
re ek İngilizce eğit imi verilmektedir. Rektörlük, Kazan Devlet Tarım Üniversitesi’nde 18 dalda eği
Tataristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı ile birlikte üni tim verilmektedir. Bunların başında ekonomi ve tarım
versite mezunlarını yerleştirme konusunda işbirliği sanayi kompleksinin yönetimi, muhasebe, tarım ve
yapmaktadır. Bu alanda % 100 oranında bir sonuç bitki yetiştiriciliği, hayvancılık, köy ekonomisinde
alınmaktadır. Üniversitede 6.000’den fazla öğrenci makine kullanımı, teknik servis, orman ekonomisi ve
okumaktadır. Bunlardan yaklaşık 200’ü, üstün başarı ekoloji, sosyal bilimler vs. gelmektedir. Üniversitede
ödülü (notların hepsi 5 üzerinden 5) alarak mezun Kazan Devlet 22 bilim okulu faaliyet göstermektedir. 22 anabilim
olmaktadır. Tarım Üniversitesi dalında yüksek lisans eğitimi verilmektedir.
Üniversitede pedagoji, teorik fizik, fizyoloji, karşı Üniversitede görev yapan bilim adamları ilmî pro
laştırmalı dil bilimi, millî okullarda Rus Dili ve jeleri ile şehir, cuhuriyet, bölgesel ve uluslararası
Edebiyatı derslerinin okutulma metodolojisi, Tatar çaptaki sergilere katılmaktadırlar. Son beş yılda
edebiyatı tarihi, matematik analiz, sosyoloji alanla Kazan Devlet Tarım Üniversitesi’ndeki bilim adamla
rında ilmî okullar (ekoller) gelişti. rının çalışmaları Rusya ve uluslararası çapta 35 ödüle
Üniversitenin öğretim üyeleri her sene 810’u kitap, layık görüldü. Modern laboratuvar, sanayi müessese
50’den fazlası okul kitabı ve yardımcı kitap olmak ve ortak projeler aracılığıyla tarım sanayi kompleksi
üzere yaklaşık 800 yayın yapmaktadırlar. nin önde gelen temcilci şirketleri ile işbirliği yapıl
maktadır.
Kazan Devlet Tarım Üniversitesi Kazan Devlet Tarım Üniversitesi’nde tarım ürünleri
nin toplanma ve işletilmesinde kullanılan tasarruflu
Günümüzde cumhuriyetin büyük eğitim ve ilmî teknolojilerin üretimine ve bunların aktif olarak kulla
merkezi olan Kazan Devlet Tarım Üniversitesi’nin nılmasına büyük önem verilmektedir. Üniversite, böl
bünyesinde Ekonomi Enstitüsü, Mekanik ve Teknik genin diğer önde gelen ilmî müesseseleriyle de yakın
Servis Enstitüsü, Tarım Fakültesi ile Ormancılık ve işbirliği içerisindedir. Üniversitenin bünyesinde tarım
Ekoloji Fakültesi faaliyet göstermektedir. sanayi inovasyon merkezi, tarım alanında kullanılan
Adı geçen enstitü ve fakültelerin 12 bölümünde, 5 tasarruflu makine üretim merkezi, danışma, ihtisas
anabilim dalında, 22 yüksek lisans anabilim dalında, 2 yükseltme merkezi, tarım ve orman kaynaklarının
doktora anabilim dalında eğitim verilmektedir. Ayrıca aerokozmik araştırmaları merkezi faaliyet göster
iht isas yükseltme kursları, profesyonel mesleği mektedir. Yine üniversite, Rusya Bilimler Akademisi,
mükemmelleştirme, ek ve üniversite öncesi kursları Tataristan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi, Ekoloji ve
vermektedir. Üniversitede 5.000’den fazla öğrenci Doğal Sistemleri Enstitüsü, Tataristan Cumhuriyeti
eğitim görmektedir. Kuruluşundan beri (92 yıl boyun Tarım Bakanlığı’na bağlı İnovasyon Merkezi ile işbirli
ca) tarım ve orman ekonomisi için 36.000’den fazla ği geliştirmektedir.
uzman – ziraat mühendisi, orman işleri mühendisi,
makine mühendisi, ekonomist, muhasebeci — yetiş Kazan Devlet Teknoloji Üniversitesi
tirildi. Üniversiteye giriş puanı çok yüksek olmasına
rağmen üniversite büyük ilgi görmektedir. Kazan Devlet Teknoloji Üniversitesi, günümüzde
Üniversitenin birçok profesörü Rusya Federasyonu kimyateknoloji alanındaki Rusya Federasyonu’nun
ve Tataristan Cumhuriyeti’nin en büyük devlet ödülle en büyük eğitim merkezlerinden biridir. Üniversite,
ri ile ödüllendirilmiştir. “Kimya Teknolojileri” alanında mühendis yetiştirme
konusunda lider konumundadır. Burada profesyonel
cını karşılayan oksitlemeli fosforitleştirmeyi keşfetti.
1961’de Prof. Dr. D. M. Zubairov insan ve hayvan
organizmalarında kesintisiz kan pıhtılaşmasını tespit
etti. Bu keşfi dolayısıyla Zubairov, 1991’de bilim ve
teknoloji alanında Rusya Federasyonu Devlet Ödü
lü’ne layık görüldü.
Kazan Sağlık Okulu. Profilaksi (hastalığı önleme
tedbirleri) alanında çok yönlü araştırmaların yapılma
sı, Kazan Devlet Tıp Üniversitesi’nin bünyesinde profi
laksi ile ilgili dört ayrı bölümün açılmasına yol açtı.
Rusya Tıp Bilimleri Akademisi üyesi Prof. Dr. N. H.
Amirov’un başkanlığında yapılan ilmî araştırma çalış
maları, Rusya ve tüm dünyada kabul gören sanayi hıf
zıssıhhası ve iş sağlığı gibi bağımsız tıp alanlarının
oluşmasını sağladı.
Kazan Nörofizyoloji Okulu. Prof. Dr. İ. N. Volkov,
Prof. Dr. H. S. Hamitov ve Rusya Tıp Bilimleri
Akademisi üyesi A. L. Zefirov bu alanda yapılan araş
tırmaları yönlendiren başlıca bilim adamlarıdır. Bu
alandaki önemli çalışmalardan biri de periferik sinir
kas sinaptik aygıtının çalışma ve regülatör mekaniz
maları ile ilgiliydi. Bu konu üzerinde E. E. Nikolskiy, R.
A. Giniatullin, A. H. Urazaev gibi profesörlerin baş
kanlığında birkaç grup çalışmaktadır. Bilim adamları
nın üzerinde çalıştığı son konulardan biri de kalp
damar sistemi fizyolojisidir. Çalışmaların başında R.
R. Nigmatullina bulunmaktadır.
Kazan Devlet orta eğitim, lisans, lisansüstü ve ek eğitim olmak Kazan Pediatri Okulu. Pediatri tıp alanında çok yönlü
Teknoloji Üniver- üzere 378 program hayata geçirilmektedir. Üniversi çalışmaların yürütülmesi, bu alanda birkaç temel anabi
sitesi tede Rusya ve yurtdışından 24.000 lisans ve yüksek lim dalının oluşup gelişmesini sağladı. Bu anabilim dalla
lisans öğrencisi eğitim görmektedir. 330 doktora ve rının bazıları şunlardır: Patogenez Meselelerinin
1.189 yüksek lisans unvanına sahip bilim adamı 51 Araştırılması ve Bakteriyel Enfeksiyonların Tedavisi (Prof.
dalda eğitim vermektedirler. Ayrıca 9 bölümde dok Dr. O. İ. Pikuza), Hepatobiliyer Sistemin Fonksiyonel
tora programı mevcuttur.
Üniversite, ilk, orta, yüksek, ek profesyonel eğitim
ile Tataristan Cumhuriyeti’nin inovasyon faaliyetlerini
birleştirerek petrolgaz kimya eğitim alanındaki en
önemli eğitim müesseselerinden biridir. Üniversite
nin bünyesinde 14 eğitim ve bilimsel araştırma ensti
tüsü, üniversitenin Bugulma, Nijnekamsk ve Kant
(Kırgızistan) şehirlerindeki üç şubesi, Kazan Teknoloji
Koleji, kimya derslerinin ağırlıklı okutulduğu ve özel
sınavla zeki öğrencilerın alındığı bir lise faaliyet gös
termektedir. 2014’te üniversite, Vietnam’ın Vyetçi
şehrinde şube açtı.
Uluslararası üne sahip üniversite, bilim ve teknolo
jinin gelişimi için çok yönlü araştırmalar yürütmekte
dir. Bu alanlarda kaliteli üretimin yapılması, teknolo
jilerin geliştirilmesi, yapılan üretimin başarılı bir şekil
de pazarlanması için inovasyon merkezleri ile tekno
loji transfer merkezleri kuruldu. Günümüzde üniversi
tenin inovasyon yapısı, küçük ölçekte 38 şirket ile 26
eğitim ve araştırma merkezine sahiptir. Üniversitenin
ortakları arasında bölgesel ve federasyon seviyesin
deki şirketler yer almaktadır. Bunların arasında
Gazprom, Sibur, Aeroflot, Tatneft, Nijnekamskneft,
Kazanorgsintez gibi Rus ekonomisinin liderleri de yer
almaktadır. Bu ve benzeri şirketler için Kazan Devlet
Teknoloji Üniversitesi, uzman yetiştirmekte, öğrenci
stajları sağlamakta, projeler hazırlamaktadır.
Tataristan Devlet
Başkanı
R. N. Minnihanov,
Devlet Danışmanı
M. Ş. Şaymiev ve
Tataristan
Cumhuriyeti
devlet ödülleri
alan enstitü
çalışanları
Ş. Mercanî Tarih Enstitüsü, Rusya’nın en önemli böl Tataristan Devlet Medeniyeti çerçevesinde Yeni Çağ’ın başlangıcından
gesel ilmî müesseselerinden ve Tatar araştırmaları ala Başkanı günümüze kadarki tarihini ele alan ilk çalışmadır.
nında uluslararası akademik işbirliğinin önemli halka R. N. Minnihanov, Rusya ve uluslararası bilim çevrelerinde “Tartarica”
larından biridir. Tarih Enstitüsü’nde görev yapan bilim Ş. Mercanî Tarih adlı atlasların yayımlanması da büyük ses getirdi. Bu
adamları Rusya’nın farklı bölgeleri (Moskova, St. Enstitüsü’nün eserler, Tatar ve Avrasya’nın diğer halklarının asırlara
Petersburg, Ufa) ve yurt dışındaki (İngiltere, Almanya, kuruluşunun 20. dayalı tarihinin en önemli evrelerini ve madd î ve kültür
Bulgaristan, Macaristan, ABD, Türkiye, Ukrayna, yıldönümü alanlarındaki başarılarını ele almaktadırlar. Bu seriden
Fransa, Baltık ve İskandinav ülkeleri) meslektaşlarıyla dolayısıyla aşağıdaki kitaplar yayımlandı: Atlas Tartarica. Tatar ve
sıkı işbirliği içerisindedirler. Adı geçen ülkelerle işbirli yapılan sergiyi Avrasya Halklarının Tarihi. Tataristan Cumhuriyeti: Dün
ği, gerek bilim adamlarının şahsi çabaları gerekse de ziyaret etti ve Bugün (2006); Atlas Tartarica. Eski Haritalarda
ilmî müesseselerin çatısı altında gelişmektedir. İRSİCA Avrasya (2006); Tartarica. Etnografya; Bulgarica. Bulgar
ve UNESCO gibi uluslararası kurumlarla da aktif Medeniyeti.
temaslar kurulmaktadır. Tarih Enstitüsü çok sayıda dergi çıkartmaktadır:
Tataristan Cumhuriyeti Ş. Mercanî Tarih Enstitüsü, Altın Orda Araştırmaları, Kırım Araştırmaları, Altın Orda
Tatar halkının tarihi ve kültürüne dair önemli çalışma Medeniyeti, Altın Orda Numizmatiği, Tataristan’daki
lar yapmaktadır. 2015’te İstoriya Tatar S Drevneyşih Etnoloji Araştırmaları vs.
Vremen (Eski Zamanlardan Günümüze Tatar Tarhi) adlı Enstitü her sene büyük çapta birkaç ilmî konferans
yedi ciltli eserin basımı tamamlandı. Bu eser, Ş. düzenlemektedir. Bunlardan biri Uluslararası Bulgar
Mercanî Tarih Enstitüsü’nün yönetiminde Rusya Forumu’dur. 2010’dan itibaren düzenlenen bu forumun
Federasyonu Bilimler Akademisi’nin önde gelen ilmî amaçlarından biri, Türk ve Slav halklarının atalarının
Avrasya medeniyetini oluşturdukları Çin Seddi’nden
Tuna’ya kadarki coğrafyada gerçekleşen olayların araş
tırılmasıdır. Her sene gerçekleştirilen Uluslararası Altın
Orda Forumu da cumhuriyetteki önemli ilmî faaliyet
lerden biridir.
Enstitünün “TürkTatar Dünyası” (www.tataroved.ru)
adlı internet sitesi de Tatarların tarihi, kültürü ve sosyo
politik hayatları hakkında makaleler ve haberler yayım
Tatar Tarihi adlı lamaktadır. 2015’te “Tataristan Cumhuriyeti Yerleşim
yedi ciltlik bilim- Yerleri Tarihi” adlı internet sitesi faaliyete geçti.
sel bir eser Enstitü, Kazan ve Elabuga şehirlerinin 1.000 yıl
dönümlerinin ilmî olarak ıspatlanmasına yönelik çalış
malar yürüttü. 2010’dan itibaren enstitü, Bulgar şehri
nin restorasyonu ve Sviyajesk ada şehrinin restorasyon
çalışmalarına destek vermekte ve bu süreçte Tataristan
Cumhuriyeti Tarih ve Kültür Abidelerini Canlandırma
Fonu ile işbirliği yapmaktadır.
Tataristan Devlet
Başkanı R. N. Ortaöğretim
Minnihanov
üniversite 1. sınıf 20132014 eğit im yılında Tataristan
öğrencileri için Cumhuriyeti’nde 1.515 eğitim müessesesi eğitim
yapılan törende. verdi. Bunlardan 1.431’i genel eğitim veren okul, 51’i
Kazan, 01.09.2016 engelli çocukların gittiği okul, 3’ü sanatoryumokul,
1’i davranış bozukluğu olan çocukların gittiği okul,
17’si akşam eğitimi veren okul, 10’u özel okul, 2’si
başka bakanlıklara bağlı okuldu. Bütün bunlarda
372.716 öğrenci eğitim görmektedir.
20132014 eğitim yılında faaliyet gösteren okulla
rın % 8.9’u (133 okul) ilkokuldu. Bunlarda toplam
Millî Eğitim
Tataristan Devlet Okul Öncesi Eğitim Tataristan’da millî eğitim sisteminin oluşturulma
Başkanı R. N. sına yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Minnihanov ile Tataristan Cumhuriyet i’nde eğit im sisteminde Günümüzde cumhuriyette 853 okulda eğitim Tatar
Kazan Belediye önem verilen konulardan biri de vatandaşların okul dilinde verilmektedir. 205 okulda Rus dili ve edebiya
Başkanı İ. R. öncesi eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. tı dersi yoğun olarak okutulan derstir. Yine 96 okulda
Metşin “Umka” Son 5 yıl içerisinde Tataristan Cumhuriyeti’nde Çuvaş, 18 okulda Mari, 34 okulda Udmurt, 4 okulda
Çocuk okul öncesi eğit im veren müesseselerin sayısı Mordva, 1 okulda Başkurt, 1 okulda Yahudi halkları
Bahçesi’nin 1.926’dan (2011), 1.974’e (2014) çıktı. İlkokul öğret nın etnokültürel tarihine dair dersler okutulmaktadır.
açılışına katıldılar. men sayısı da aynı dönemde 13.000 kişiye arttı ve 2011’de Tataristan’ın Aktanış ilçesinde Tatar dilinde
Bu çocuk bahçesi, 193.900’e ulaştı (2016). eğitim veren üstün zekaya sahip öğrenciler için sos
patinaj pistine Cumhuriyette okul öncesi eğitim ağının geliştiril yal bilimler ginmazyumu kuruldu. Bu okulda
sahip şehirdeki tek mesi için önemli çalışmalar yapılmaktadır. Rusya’nın dört bir tarafından toplam 176 öğrenci
çocuk bahçesidir. Cumhuriyet bütçesi ve federal destek sayesinde son okumaktadır.
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
İlmî ve Kültürel Potansiyel
Eğitim 660–661
Tataristan’daki
Okul Öncesi
Eğitim Kurumları
Orta Profesyonel
Eğitim
Yükseköğretim
“İnnopolis” Tataristan
Üniversitesi Cumhuriyeti
“Genç
Profesyoneller”
Bölge
Şampiyonası,
7–9 Nisan 2016
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
İlmî ve Kültürel Potansiyel
Kültür 664–665
Kültür
Tataristan’daki
Kütüphaneler
Tataristan
Cumhuriyeti
Müzeleri
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
İlmî ve Kültürel Potansiyel
Kültür 666–667
Sanat toplulukları da cumhuriyette başarılı bir
şekilde çalışmalarını sürdürmektedirler. 1939’da
kurulan Tataristan Cumhuriyet i Besteciler Birliği
günümüzde 58 üyeden oluşmaktadır. Birliğin baş
kanlığını Rusya Federasyonu ve Tataristan
Cumhuriyeti Halk Sanatçısı, Emektar Sanat Adamı,
Rusya Hükümeti Ödülü ve A. Tukay Tataristan Devlet
Ödülü sahibi besteci Raşid Fagimoviç Kalimullin yap
maktadır.
1934 yılında kurulan Tataristan Cumhuriyet i
Yazarlar Birliği’nin günümüzde 321 üyesi vardır.
Birliğin başkanı ise Tataristan Cumhuriyeti Emektar
Sanat Adamı, A. Tukay Tataristan Devlet Ödülü sahi
bi İlfak Mirzaeviç İbragimov’dur.
1938’de kurulan Tataristan Cumhuriyet i
Tiyatrocular Birliği’nin ise 471 üyesi vardır. Birliğin
başkanlığını Rusya Federasyonu ve Tataristan
Cumhuriyet i Emektar Sanat Adamı, A. Tukay
Tataristan Devlet Ödülü sahibi, A. Kamal Tatar Devlet
Akademik Tiyatrosu’nun baş yönetmeni Farid
Rafkatoviç Bikçantaev yapmaktadır.
1981’de kurulan Tataristan Cuhuriyeti Sinemacılar
Birliği’nin başkanı ise yönetmen İldar Zagiroviç
Maturov’dur.
1936’da kurulan Tataristan Cumhuriyeti Ressamlar
Birliği’nin günümüzde 314 üyesi mevcuttur. Birliğin
başkanlığını Tataristan Cumhuriyeti Emektar Sanat
Kazan Müzeleri
Tataristan
Cumhuriyeti
Devlet Başkanı
R. N. Minnihanov
Arsk’taki
sabantuya katıldı,
2016
Adamı, B. Urmançe ve A. Tukay Tataristan
Cumhuriyet i Devlet Ödülü sahibi Zufar Faatoviç
Gimaev yapmaktadır.
Cumhuriyette 1550 kütüphane faaliyet göstermek
tedir. Bunlardan 4’ü devlet (Tataristan Cumhuriyeti
Millî Kütüphanesi, Gençlik Kütüphanesi, Çocuk
Kütüphanesi, Görme Engelliler İçin Özel Kütüphane),
1546’sı ise belediye kütüphaneleridir.
“Tataristan Cumhuriyeti Millî Elektronik Kütüphane”
Bulgar şehrindeki adlı ortak internet sitesi (http://kitap.tatar.ru) gelişme
cami, cami ye devam etmektedir. Buradan yalnızca kitaplara değil
yönetimi binası ve arşiv belgeleri ile nadir eserlere de ulaşmak mümkün
medrese dür. Bu internet sitesinin önemli özelliklerinden biri de
Tataristan Devlet
Başkanı Rustem
Minnihanov Boston
ziyareti sırasında
“Rusya İnovasyon
Haftası”nın
organizasyonlarına
katıldı
Tataristan Devlet
Başkanı R. N.
Minnihanov’un
Lyon (Fransa)
ziyareti
Tataristan
Cumhuriyeti’nin Bölgeye, zengin tarihi ve kültürüne olan ilgi arttı. Bu
Yabancı husus, Tataristan’ın dış dünya ile münasebetlerini geliş
Ülkelerdeki tirmesi için iyi bir fırsat olduğu gibi Rusya’nın da
Temsilcilikleri modern demokratik federasyon olduğu görüşünün
pekişmesini sağlamaktadır.
Tataristan Cumhuriyeti, Doğu ile Batı arasında bir
denge gözetmeye gayret etmektedir. Cumhuriyetin
tarihî ve kültürel bağlantıları, Doğu ülkelerle istikrarlı
ve karşılıklı güvene dayalı münasebetlerin geliştirmesi
için müsait zemini hazırlamaktadır. Diğer taraftan
sanayinin teknolojik açıdan yenilenmesi ve modern bil
Tataristan Devlet
Başkanı R. N.
Minnihanov
başkanlığındaki
Tataristan
Cumhuriyeti dele-
gasyonunun
Almanya ziyareti
Nisan 2015’te Kazan’ı Cemil Çiçek başkanlığında ticaret hacmi, her sene 20 milyar Dolar’ı geçmektedir.
TBMM heyeti ziyaret etti. Heyet, gerek Devlet Başkanı 2014’te Tataristan’ın dış ticareti, 22.6 milyar Dolar sevi
Rustem Minnihanov gerekse de Başbakan F. H. yesindeydi. 2015’te ise bu rakam 12.2 milyar Dolar’a
Muhametşin ile görüştü. Bu ziyaret sırasında parla kadar düştü. Bunun da sebebi, Rusya Federasyonu’nun
mentolar arasında işbirliği protokolü imzalandı. genelinde yaşanan ekonomik krizdir. Son beş yılda
9 Ağustos 2016’da St. Petersburg’da gerçekleşen Tataristan’a yaklaşık 7 milyar Dolar değerinde yatırım
Vladimir Putin — Recep Tayyip
Erdoğan görüşmesine Rustem
Minnihanov da katıldı. Bu görüşme,
uçak krizi sonrasında RusTürk
münasebetlerinin iyileştirilmesi açı
sından büyük önem arz ediyordu.
Tataristan yönetimi, bu süreçte
önemli rol oynadı.
Avrupa’da başarıyla tatbik edilen
federalizm tecrübesi, Tataristan
Cumhuriyeti için büyük önem arz
etmektedir. Tataristan; UNESCO,
BM, Avrupa Konseyi, İKÖ gibi ulus
lararası kuruluşlarla da işbirliği
geliştirmektedir. Kazan’da
Uluslararası İpek Yolu konferansları
yapılmaktadır.
Tataristan Cumhuriyeti, bölge ve
yabancı ülkelerle münasebetleri
Rusya Federasyonu’nun dış politi
kası çerçevesinde merkezî iktidar
organları ile sıkı işbirliği içerisinde
geliştirmektedir.
Kazan Tataristan ekonomisi, dünya eko
İnnopolis’teki nomi ağına entegre olmuş bulun
A. S. Popov maktadır. Sanayi üretiminin yakla
Teknoparkı’nın şık yarısı ihraç edilmektedir. 2011
binası yılından itibaren cumhuriyetin dış
Kazan
İnnopolis’teki
spor salonu
Tataristan Devlet
Başkanı R. N.
Minnihanov,
Birleşik Arap
Emirlikleri’ndeki
Dubai Dünya
Ticaret Merkezi
Başkanı Helal
Said el Marî ile
birlikte
başkanlarıyla bir araya gelmektedir. Bu husus, dünya bilim, teknoloji ve kültür alanlarında işbirliği anlaşma
da Tataristan’a büyük ilginin olduğunu, cumhuriyet ile ları imzaladı.
ekonomik işbirliğinin geliştirilmesinin istendiğini gös Yurtdışındaki ve Rusya’nın başka bölgelerindeki
termektedir. Tatarlar ve Tatar cemiyetleri ile bağlantıların kurulması
Tataristan, Avrasya’daki entegrasyon süreçlerde de ve onlara çok yönlü desteğin verilmesi de cumhuriye
yer almakta, BDT, BRİCS, ŞİÖ ülkeleriyle strateji ortak tin önemli amaçlarından biridir. Tataristan’da millî kül
lık kurmaktadır. tür ve ana dili destekleyen büyük projeler hayata geçi
Tataristan’ın İslam Konferansı Örgütü ile uzun yıllar rilmektedir. Bu çerçevede cumhuriyet dışında yaşayan
dan beri geliştirdiği işbirliği artarak devam etmektedir. iş adamları, gençler ve bilim adamlarıyla görüşmeler
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yapılmaktadır.
talimatıyla Tataristan Devlet Başkanı Rustem Tataristan’ın başka bölge ve ülkelerle münasebetle
Minnihanov’un başkanlığında 2015’te “Rusyaİslam rini geliştirmesinde cumhuriyetin yetkili ticaret temsil
Dünyası” adlı stratejik mahiyetteki çalışma grubunun cilikleri önemli katkıda bulunmaktadır. Tataristan’ın
çalışmaları yeniden başlatıldı. Bu grubun amacı, yurtdışında 15, Rusya içerisinde 8 yetkili ticarî temsilcili
İslam’ın temel öğretilerinin tahrip edilmesine dayalı ği bulunmaktadır. Yine temsilciliklerin yanı sıra “ticaret
uluslararası güvenliği tehdit eden çeşitli tehlikelere evleri” uygulaması da mevcuttur. Rusya’nın farklı böl
karşı üye ülkelerin çabalarını birleştirmek, Rusya’nın gelerinde 25, yurtdışında ise 6 Tataristan Ticaret Evi
İslam ülkeleriyle münasebetlerinin geliştirilmesini sağ faaliyet göstermektedir.
lamaktır. Tataristan’ın başkenti Kazan’da bulunan Türkiye,
Tataristan özellikle son yıllarda uluslararası çapta İran, Kazakisan ve Belarus konsoloslukları da
spor organizasyonlarına evsahipliği yapmaktadır. Tataristan’ın diplomatik ve dış münasebetlerinin geliş
2013’te Kazan’da 160 ülkeden 12.000 sporcunun katıl mesinde önemli katkıda bulunmaktadırlar. Nisan
dığı Yaz Üniversite Oyunları yapıldı. Oyunlar sayesinde 2015’te Kazan’da Macaristan Konsolosluğu açıldı.
Tataristan’da profesyonel sporun gelişmesini sağlaya Yabancı ülkelerle ikili münasebetlerin arttırılması için
cak alt yapı kuruldu. Bu alt yapı, günümüzde uluslar fahri konsolosluklar uygulamasından da istifade edil
arası spor müsabakalarının en üst seviyede düzenlen mektedir. Kazan’da Fransa, İspanya, Belarus ve
mesine imkan tanımaktadır. Makedonya fahri konsolosları bulunmaktadır.
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
Politika
672–673
Tataristan Cumhuriyeti’nin İdarî Yapısı
Günümüz
Ta t a r i s t a n
Cumhuriyet i
Ekonomi
Kastamonu Şirket i 674–675
KASTAMONU ŞİRKETİ
1969’da kurulan Kastamonu Şirketi, 1937’den itiba
ren faaliyet gösteren HAYAT Holding bünyesinde yer
almaktadır. Avrupa’nın en büyük 5 ahşap işleme şir
keti arasında yer alan Kastamonu, 93 ülkeye ürün
ihraç etmekte, 5.500 kişiye istihdam sağlamaktadır.
Şirket, ağaç MDF ve DSP levha, laminat parke, ahşap
kapıpanel ve ahşap tezgah üretimi yapmaktadır.
2015’te şirkete ait fabrikaların yıllık üretimi şöyleydi:
MDF — 2.45 milyon m³, DSP — 2,55 milyon m³, lami
nat — 70 milyon m², ahşapkapı panel — 19,5 milyon
(tane). Diğer bir deyişle toplamda 5 milyon m³ ahşap
levha üretimi yapıldı. Şirketin 2015 cirosu, 1 milyar
Avro’dur.
Elabuga’daki
Kastamonu
Fabrikası
Kitabın Rusça baskısının yayımlanmasında aktif katkıları dolayısıyla Tatneft Şirketi’ne müteşekkiriz.
Yayınevi ve proje grubu, danışmanlık hizmetinde bulunan ve kitabın basımında her türlü desteği gösteren adı geçen isimlere teşekkürünü
bildirmektedir:
A. A. Zabegaeva, R. G. Fahrutdinov, V. V. Malyavin, İ. V. Mamaladze, E. A. Savelyeva,
A. İ. Taskaev, S. D. Namsaraev, B. B. Jamsuev, E. S. Holmogorov, A. V. Medvedev,
Ts. — B. B. Badmajapov , N. L. Jukovskiy
Dizgi: A. P. Okatov
Tiraj 2.000
Kitap formatı 240х335 mm.
İntergrup Yayınevi
105275. Moskova, Sokolinaya Gora 3. Sokak, No. 12 a
Tel.: 8 (495) 5856742
email: intergroup@bk.ru, intergroupatlas@bk.ru
Matbaa:
Seçil Ofset
100. Yıl Mah. Matbaacılar Sitesi, 4. Cadde
No: 77 Bağcılar ISTANBUL
Tel: (0 212) 629 06 15 (pbx)
www.secilofset.com
та rs а
та т n
а
т t
tаs
r а n