Ayşe Arslan Şirketler Hukuku 2022

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 42

ŞİRKETLER

HUKUKU
2022
AYŞE
ARSLAN
TTK 124: Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir. Bu
Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirket sermaye şirketi sayılır.
Ticaret Şirketleri: (2021’de Türkiye’deki yoğunluk sırasına göre)
1- Limited (918 bin)
2- Anonim (150 bin)
3- Kooperatif (31 bin)
4- Kollektif (10 bin)
5- Komandit (1900) (Adi Komandit – Sermayesi Payla Bölünmüş Komandit)
 NOT: Anonim ve Limited şirketler Temmuz 2012’den beri tek kişi ile kurulabiliyor.
Esnaf ve Sanatkârlar: TTK’ya tabii değiller. Sebebi: Tacirlere yüklenen sorumluluklar, esnafların ayakta
kalmasını zorlaştıracaktır dolayısıyla onları korumak için kanunla yükümlülük yüklenmemiştir.

NOT: Kişiler gerçek kişi tacirliği yaparken bu işletmeyi velev ki bir limited şirkete yani tüzel kişi tacirine
çevirme yani bir şirket kurma işlemini ne sebeple gerçekleştirirler? Gerçek kişi tacirliğindense tüzel kişi
tacirliğinin tercih sebebi nedir?
Çünkü gerçek kişi tacirlerin kendisine özgü özel bir mal varlığı yoktur. Ticari işletmenin tüm
malvarlığı, onu işleten tacirin tüm malvarlığı içerisinde yer alır. Dolayısıyla ticari işletmenin borçlarından
dolayı alacaklı takip gerçekleştirdiği zaman yalnızca ticari işletmenin malvarlığına değil, tacirin tüm
malvarlığına gidebilir. Dolayısıyla gerçek kişi taciri ticari işletmesinden kaynaklanan borçları için
alacaklılara karşı sınırsız sorumludur.

ŞİRKETLER HUKUKUNDA ÖNEMLİ KAVRAMLAR


Şirket = Ortaklık aynı anlamda kullanılır.
Pay senedi: Anonim şirketlerin sermayesinin en küçük birimi
Limited şirket: Ortak – Şirket Sözleşmesi
Anonim Şirket: Pay Sahibi – Esas Sözleşme
DÜZENLENDİKLERİ KANUNA GÖRE ŞİRKETLER
Borçlar Kanunu
 Adi Şirket
Özel Kanunlar
 Bankalar (TC. Merkez Bankası Kanunu)

NOT: Tüm bankalar Anonim Şirket olarak kurulmak zorundadır. !!!


NOT: Bankalar hem anonim şirket oldukları için TTK’ya hem de Bankacılık Kanunu’na tabiidir.
(Türkiye’deki Bankalar: Mevduat Bankaları, Kalkınma ve Yatırım Bankaları, Katılım Bankaları olmak
üzere 3 tür banka vardır.)

 Sigorta Şirketleri

NOT: Tüm Sigorta Şirketleri Anonim Şirket olmak zorundadır. (Aracı, acente şirketleri konusu sigorta
olsa dahi anonim şirket olmak zorunda değil.)
NOT: Sigortacılık Şirketleri anonim şirket oldukları için TTK’ya ve Sigortacılık Kanunu’na tabiidir.

 Yatırım Ortaklıklar, Finansal Kiralama, Faktöring vs.

NOT: Bu şirketler de A.Ş. olmak zorundadır.


NOT: Bu şirketler de anonim şirket oldukları için TTK’ya ve “Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman
ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’na” tabiidir.
NOT: Lisanslı depoculuk şirketleri de A.Ş. olmak zorundadır. TTK ve Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Kanunu’na tab (Genellikle tarımsal faaliyet alanında üreticiden satın ya da teslim alınan
ürünlerin iç ya da dış pazara çıkana kadar korunması işini yapan meslektir.

 Kooperatifler Kanunu

NOT: Anonim Şirketler halka açılarak borsada hisse senetlerinin işlem görmesini sağlayabilir. Bu durumda
şirket halka açıldığında: “Sermaye Piyasası Kanunu” hükümlerine ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun
denetimine tabii olur.
*** Bir banka halka açılıyorsa: TTK, Bankacılık Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunlarına tabii olur.

Ticaret Kanunu
 Anonim
 Limited
 Kollektif
 Komandit
TÜZEL KİŞİLİK AÇISINDAN ŞİRKETLER
1- Tüzel Kişiliğe Sahip
- Kollektif
- Komandit
- Anonim Limited
- Kooperatif

2- Tüzel Kişiliği Olmayan


- Adi Şirket
BASKIN UNSUR AÇISINDAN ŞİRKETLER
A- Şahıs Şirketleri
- Adi Şirket
- Kollektif Şirket
- Adi Komandit Şirket

B- Sermaye Şirketleri
- Anonim Şirket
- Limited Şirket
- Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket

NOT: Kamu alacakları haricinde sermaye şirketlerinde ortakların alacaklılara karşı sorumluluğu yoktur.
ŞİRKET ORTAKLARININ SORUMLULUK DERECESİNE GÖRE ŞİRKETLER

NOT: Rehin durumu taşınmazlarda “ipotek” taşınırlarda “taşınır rehni” olarak karşımıza çıkar. Birden fazla
kişiye aynı taşınmaz rehin olarak verilebilir. Ancak bu durumda öncelik sorunu ortaya çıkar. Derece sistemi
yapıldıysa 1. dereceden diğer derecelere doğru gider.
NOT: Kefalet hususu söz konusu ise kefaletin türüne bakmamız gerekir. Adi Kefalet ve Müteselsil Kefalet
olarak iki tür karşımıza çıkar.
Adi kefalet ise: Banka önce borçluya başvurur, alamazsa bu durumda kefile başvurabilir. Bu durumda kefil
2. Dereceden sorumludur.
Müteselsil kefalette ise banka kefile ve borçluya aynı anda başvurabilir. Bu durumda kefil 1. Dereceden
sorumludur.

A- Ortakları 1. Derecede Sorumlu Olanlar


- Adi Şirket (Tüzel kişiliği yok.)

B- Ortakları 2. Derecede Sorumlu Olanlar


- Tüm Ticaret Şirketleri (Şahıs Şirketleri ve kamu alacakları için bu husus doğru ancak sermaye
şirketlerinde, ortak olan kişi sermaye borcunun tamamını ödediyse sorumluluğu oluşmaz ancak
sermaye borcunun tamamı ödenmediyse ödenecek kısımdan bahsi geçen borç karşılanabilir.
- Sermaye borcunu tamamıyla yerine getirmeyen bir ortağın sorumluluğu alacaklıya karşı değil şirkete
karşıdır.
- Sonuç olarak Ortakları 2. Derecede Sorumlu olanlara Şahıs Şirketlerinin yanında istisnai şekilde
Sermaye Şirketlerini ekleyebiliriz.
*** Ticaret Şirketlerinde alacaklı öncelikle şirkete başvurur, şirketten alamazsa bu takdirde ortağa
başvurabilir.

NOT: Kamu alacakları haricinde sermaye şirketlerinde ortakların alacaklılara karşı sorumluluğu yoktur.

ŞİRKET ORTAKLARININ SORUMLULUK KAPSAMINA GÖRE ŞİRKETLER


A- Sınırsız Sorumluluk – Ortakları Sınırsız Sorumlu Olan Şirketler
- Adi Şirket
- Kollektif Şirket (Ortakları yalnızca gerçek kişiler olabilir, tüzel kişiler kollektif şirket ortağı
olamazlar.)
- Komandit Şirkette Komandite Ortak (Bu ortak yalnızca gerçek kişi olabilir.)

(Komandit Şirketlerde 2 tür ortak vardır: Komandite ve Komanditer.


- Komandite sınırsız sorumlu olan ortaktır.
- Komanditer sınırlı sorumlu olan ortaktır. Komanditer ortak şirkete karşı sadece getirmeyi taahhüt
ettiği sermayeyi getirmekle sorumludur onun dışındaki şirket alacaklılarına karşı sorumluluğu
yoktur.
Komandite ortak = Kollektif ortak  hukuki statüleri eşittir. Şirket borçlarından dolayı şirket
alacaklılarına karşı tüm malvarlığı ile sınırsız sorumlulardır. Bu ortakların gerçek kişi olmaları
zorunludur. Tüzel kişiler komandite ortak ve kollektif ortak olamazlar.

B- Sınırlı Sorumluluk – Ortakları Sınırlı Sorumlu Olan Şirketler


- Komandit Şirkette Komanditer Ortak
- Anonim Şirket (Şirketteki ortağa “pay sahibi” denir.)
- Limited Şirket (Şirketteki ortağa “ortak” denir.)
Bu şirket ortakları şirket alacaklılarına karşı sorumludurlar ancak bu sorumluluk, koymayı taahhüt edip
de yerine getirmedikleri sermaye miktarı ile sınırlıdır.

Örneğin Adi Kefalette bir kişi yalnızca 30 bin TL’lik kefil olmuş ise 100 bin TL’lik borcun yalnızca 30 bin
TL’sinden sorumlu/kefil tutulabilir. 30 bin TL’lik kısım için de müteselsil sorumlu olmaz, adi sorumluluk
vardır.
Bu sorumluluk: Adi, 2. Derece, Sınırlı Sorumluluktur.

SERMAYE TÜRLERİ
A- Nakdi Sermaye
Nakit veya nakit yerine geçen şeyler nakdi sermayeyi oluşturur.
B- Ayni Sermaye (TTK 127)
Her türlü taşınır ve taşınmaz maddi ve maddi olmayan mallar ayni sermayeyi oluşturur. (Maddi olmayan
mallar: rehin, irtifa hakkı, fikri haklar, kiracılık hakkı (şahsi haktır ancak tapuya şerh edilirse ayni hak olmaz
ancak niteliği taşır), marka, patent, telif, beste, proje, tasarı, edebi eser vb. mallar.)
C- Emek Sermayesi (sadece şahıs şirketlerinde)
Nakdi ya da ayni sermaye verilmeden yalnızca emek verilmesi ile kurulabilecek ortaklıktaki sermayedir.
Emek: 1- Fiili Çalışma, 2- Hizmet Edimleri, 3- Ticari İtibar

SERMAYE SİSTEMLERİ
(Şirket Sermayesindeki Değişimin Şirket Sözleşmesine Etkisine Göre)
1- Değişir Sermaye (Kooperatif)
Kooperatiflerde üye ve ortak ayrımı vardır. Örneğin bir yerde bakkallar ile ilgili bir kooperatif kursak ve
her üye veya ortağın kooperatife katılımında 10 bin TL getirmesini şart düşersek, ortakların girip
çıkması ile sermayede değişiklik olacağı için buna değişir sermayeli şirket deriz.
2- Esas Belirli (Sabit) Sermaye
Kanun bazı şirketlerin en az kaç TL sermayeyle kurulabileceğini belirlemiştir.
Örnek: Limited Şirket kurulması için en az 10 bin TL’lik, Niteliksiz Anonim Şirket kurulabilmesi için en
az 50 bin TL’lik bir sermaye olması şarttır.
3- Kayıtlı Sermaye (Başlangıç-Çıkarılmış-Tavan)
Örneğin kanunun öngördüğü asgari alt sınır olan 50 bin TL’lik bir sermaye ile bir anonim şirket kurduk,
sonrasında işlerin iyi gittiğini yeni yatırımlar yapmak istediğimizi öne sürerek şirket genel kurulu ile
birlikte sermayenin arttırılmasına yönelik bir karar aldık. 50 bin TL’lik sermayeyi 500 bin TL olarak
değiştirdik. Bu işlem, esas sözleşme değişikliğidir. Anonim şirketlerde sermayenin azaltılmasına ya da
arttırılmasına yönelik kararlar esas sözleşme değişikliği teşkil ederler ve bu değişiklik kararı için yeterli
çoğunluk ile genel kurulun toplanmasına ihtiyaç vardır. Bu şart bazı şirketlerde ortakların
toplanamamasından dolayı sağlanamadığı için yeni bir sistem geliştirilmiştir. Bu sistem de kayıtlı
sermaye sistemidir.
Bir anonim şirket kurulduktan belirli bir süre sonra kayıtlı sermaye sistemine geçebilir. Ancak kayıtlı
sermaye sistemini benimseyen anonim şirketler en az 100 bin TL ile kurulmak zorundadır. Başlangıç
sermayesi 100 bin TL olmalı, bunun yanında bir de tavan sermaye belirtilmek zorundadır. Örneğin bu
tavan sermaye 10 milyon TL olarak belirlenirse, genel kurulun toplanmasına ve sözleşmeyi
değiştirmesine gerek kalmaksızın şirket yönetim kurulu karar alarak bu sermayeyi 10 milyon TL’ye
kadar çıkartabilir.
100 bin TL olan başlangıç sermayesi 1 milyon 200 bin TL’ye çıkartılırsa aradaki fark olan 1 milyon
100 bin TL “çıkarılmış sermaye”dir.
Başlangıç sermayesi üzerinde yapılacak her türlü değişiklikte başlangıç sermayesi ve Yönetim Kurulu
tarafından belirlenen yeni sermaye arasındaki farka “çıkarılmış sermaye” deriz.
4- Değişken Sermayeli Yatırım Ortakları
Kendi sermayesi ile değil yatırım yapan kişilerin sermayesini kullanarak genellikle bankaların kurduğu,
fon yöneten şirketlerdir. Finansal Kiralama, Faktöring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri
Kanununda bu husus düzenlenmiştir. Bu şirketler kanunla belirlenmiş sınırlı sayıda şirkettir. Her şirket
bu işi yapamaz. Yalnızca yatırım ortakları ve bankaların kurduğu yatırım fonları bu işi
gerçekleştirebilirler.
SERMAYE SİSTEMLERİ
(Şirket Sermayesinin Korunmasının Gerekli Olup Olmamasına Göre)
1- Basit Sermayeli
- Adi
- Kollektif
- Komandit
Bu şirketlerin sözleşmesinde şirket sermayesinin ne kadar olduğunun yazılması şart değildir.
2- Esas Sermayeli
- Anonim
- Limited
Kanun bu şirketlerin kuruluşunda nakit olarak TL cinsinden sermaye aradığı için bunlar esas sermayeli
şirketlerdir.
 Esas sermayeli şirketlerde pay sahiplerinin ya da ortakların genel kurulda oy kullanırken eşit oy
sistemi yoktur, paylarına göre oy kullanılır.
ORTAKLARIN VE ŞİRKETİN ALACAKLILARA KARŞI SORUMLULUĞU
Anonim ve Limited şirket, borçlarından dolayı alacaklılara karşı şirketin malvarlığıyla sorumludur.
Ortakların alacaklılara karşı kişisel sorumlulukları yoktur.
Kollektif şirkette ise alacaklı alacağını alması için öncelikle şirkete müracaat eder sonra alacağını
alamazsa şirket ortaklarına başvurur. Ortaklar şirketin borcundan dolayı sınırsız sorumludur. Dolayısıyla
şirketin borçlarından dolayı kollektif şirketlerde ortaklar şirket dışındaki kişisel malvarlığı ile de
sorumludur.
(Piyasa ve alacaklı açısından en güvenilir şirket kollektif şirkettir. Ancak ortaklar açısından en riskli
olandır.)
Komandit şirketlerde alacaklılar alacağını öncelikle şirkete başvurup talep eder. Alamazlarsa “komandite”
ortak sınırsız sorumlu olduğundan ona müracaat ederler.
ANONİM ŞİRKET (A.Ş.)
En az 1 ya da daha fazla kişiyle kurulabilir. Ortaklarına “pay sahibi” denir.
Gerçek veya tüzel kişiler pay sahibi olabilir.
Sermayesi belirli ve paylara ayrılmış olan, her bir payın değerinin belli olduğu bir şirket türüdür. Her
payın değeri esas sözleşmede yazılmalıdır. Bu değer nominal değerdir.
Pay Adedi * Payın Nominal Değeri = Şirketteki Sermaye Payı

Nominal (itibari) Değer: Sadece sözleşmede ya da hisse/pay senedi üzerinde yazılı kayıtlı değere denir.
Şirketin hisseleri değerlendiyse gerçek hayattaki değer nominal değerden yüksektir ya da şirket zarar ettiyse
altında da olabilir.

Şirket, borçlarından dolayı sadece şirketin malvarlığı ile sorumludur. Pay sahipleri şirket alacaklılara karşı
kural olarak sorumlu değildir.
Anonim şirketlerdeki sözleşmeye “esas sözleşme” denir.
Tüzel kişiliği haizdir.
Anonim şirketlerin esas sermayesinin en az 50 bin TL olması şarttır. Kayıtlı sermaye sistemini
benimseyen anonim şirketler en az 100 bin TL ile kurulmak zorundadır.
Anonim şirkette her payın değeri 1 kuruş ve katları şeklinde olabilir, yarım kuruş olamaz. Şirket
sözleşmesinde kaç pay olduğu ve payların değeri yazılmalıdır.
Anonim Şirketi yönetim kurulu yönetir. Karar organı genel kuruldur. 2012 öncesinde denetim kurulu
zorunlu organdı ancak şu an zorunlu organ değil. Şu an, belirli niteliklere sahip anonim şirketlerde bağımsız
denetim zorunluluğu var. İhtiyari olarak kendisi bir denetim kurulu da oluşturabilir.
Nakdi sermayenin en az ¼’i şirket kurulmadan yani tescilinden önce şirket adına açılmış bir banka
hesabına pay sahipleri tarafından yatırılmış olma zorunluluğu var. Geri kalanı en geç 24 ay içerisinde şirkete
ödenmesi gerekir.
Anonim Şirketlerde paylarla ilgili olarak “emre yazılı senet” çıkarılamaz. Ya hamiline ya da nama yazılı
şekilde çıkarılabilir. Hangi şekilde çıkarılacağı esas sözleşmede mutlaka belirtilmiş olmalıdır.
Eğer anonim şirket payları hamiline ya da nama yazılı pay senedine dönüştürülmediyse o paylar “çıplak
paydır” onlar da devredilebilir. Senede dönüştürülsün ya da dönüştürülmesin her türlü payın devri
mümkündür.
- Hamiline yazılı senetler teslim ile devredilir.
- Nama yazılı senetler ciro ile devredilir.
- Çıplak payların da devri devir sözleşmesi ile mümkündür.

ŞİRKETLERDEKİ SÖZLEŞMELERİN İSİMLERİ


Anonim Şirketlerde: “esas sözleşme”
Kooperatiflerde: “ana sözleşme”
Adi, Limited, Komandit, Kollektif şirketlerde: “şirket sözleşmesi”
Vakıf: Vakıf Senedi
Dernek: Tüzük
ŞİRKETLERDEKİ YÖNETİM ORGANI
Anonim Şirket: Yönetim Kurulu (Pay sahibi olması şart değil.)
Limited Şirket: Müdür veya müdürler kurulu (Ortak olması şart değil.)
Kooperatifler: Yönetim Kurulu
Diğer Şirketler: Yönetici(ler) (Ortak olması şart değil.) (Aksi kararlaştırılmadıkça Adi, Kollektif, Komandit
ortakların hepsinin yönetim hakkı, yetkisi ve görevi vardır.)

ŞİRKETLERDEKİ KARAR ORGANI


Anonim Şirket: Genel Kurul (Tüm pay sahipleri genel kurulu oluşturur. Her bir pay, kural olarak sahibine
bir adet oy hakkı verir.)
Limited Şirket: Genel Kurul (Ortaklar Kurulu)
Diğer Şirketler: Genel Kurul (emin değilim)

NOT: Esas sermayeli şirketlerde (anonim ve limited) pay sahiplerinin ya da ortakların genel kurulda oy
kullanırken eşit oy sistemi yoktur, paylarına göre oy kullanılır.

KISA MEDENİ HUKUK HATIRLATMASI

- Haklara ve borçlara ehil olabilen gerçek veya farazi varlıklara “kişi” denir.
- Tüzel: Yasal Kişi demektir. Hükmi, varsayımsal kişiye denir.
- Gerçek kişilik, tam ve sağ doğma ile kazanılır, ölüm ile ya da gaiplik kararı ile kişilik sona erer.
- Sağ doğmak koşulu ile ana rahmine düşme itibariyle hak ehliyeti kazanılır. Kişilik doğum anında
kazanılır.
- Fiil ehliyeti ise kişinin hak ve borçları üzerinde tasarruf yetkisidir; ergin olmak, ayırt etme gücüne
sahip olmak ve kısıtlı olmamak şartlarıyla kazanılır.
- Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar, bizzat hak sahibi tarafından kullanılması gereken, devrin konusu
olamayan kişilik hakkıdır. (Gerçek kişinin ismi gibi Ticari İşletmelerin de unvanları devredilemez.)

NORMATİF SİSTEM İLE ŞİRKETLERİN KURULMASI


Kural olarak şirketler kanunda belirlenen şekle uyun olarak şirket sözleşmesi ya da esas sözleşme hazırlar ve
sözleşmeyi Ticaret Sicil Müdürlüğüne sunarlar. TSM kanuni olarak zorunlu unsurların sözleşmede yer alıp
almadığını inceler, bir sakınca yoksa tescil eder ve şirket kurulur.
Bazı anonim şirketlerin kuruluşu ve esas sözleşme değişiklikleri Ticaret Bakanlığı’nın iznine tabiidir.
Bazı özellikli/nitelikli şirketlerin kurulmasında öncelikle Ticaret Bakanlığı olmak üzere ilgili bakanlık ve
kuruluşlardan izin alınması gerekebilir, denetime tabii olabilirler.

LİMİTED ŞİRKET (LTD. ŞTİ.)


En az 1, en fazla 50 kişi ile kurulabilirler.
Esas sermaye payına sahip olanlara “ortak” denir.
Sözleşmesine “Şirket sözleşmesi” denir.
Esas sermayesi en az 10 bin TL’dir. Nakdi olarak getirilen sermayenin tamamının şirketin tescilinden
sonraki 24 ay içinde ödenmesi gerekir.
Paylarına “esas sermaye payı” denir. Sermayesi belirli ve esas sermaye paylarına ayrılmıştır. Limited
şirketlerde esas sermaye payları 25 TL ve katları şeklinde olabilir.
Aksi düzenlenmemişse her bir esas sermaye payı genel kurulda bir oy anlamına gelir.
Borçlarından dolayı şirketin malvarlığı ile sorumludur. Kural olarak esas sermaye payı sahipleri yani
ortaklar şirket alacaklılarına karşı sorumlu değildir. Yalnızca taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ve
şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.
Ortaklar, şirketten tahsil edilemeyen kamu borçlarından dolayı sermaye payları oranında sorumludur.
Tüzel kişiliği haizdir.
Limited şirketler halka arz olunamaz.

Organlar
Yönetim Organı: Müdür veya müdürler kurulu (Ortak olması şart değil.)
Karar Organı: Genel Kurul (Ortaklar Kurulu)
Denetim Kurulu: yok

 Limited şirketi tek ortaklı olsa dahi genel kurulun almış olduğu kararın yazılı şekilde olması ve
gerekiyorsa tescil edilmesi geçerlilik şartıdır.

1- ŞAHIS ŞİRKETLERİ
a- ADİ ORTAKLIK
Adi ortaklık, ticaret şirketi değildir.
Sözleşme: En az iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanı ile oluşturulan, karşılıklı hak ve borçlar
yükleyen yazılı veya sözlü anlaşmadır.
TBK Madde 620: Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir
amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların
ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.

Adi Ortaklık Unsurları:

1- Sözleşme unsuru
2- Kişi unsuru
3- Sermaye Unsuru
4- Ortak amaç unsuru (Kazanç sağlama ve ortak ve üyelerine bu kazancı paylaştırma amacı) (vakıf ve
derneklerin kazanç amacı olamaz)
5- Affectio Societatis unsuru (Eşit derecede özen, çaba, aktif ya da pasif iş birliği)

Bu unsur; sermaye şirketlerinde çoğunlukla pasif iş birliği, şahıs şirketlerinde aktif iş birliği şeklinde ortaya
çıkar.
ŞİRKET SÖZLEŞMESİ NİTELİĞİ
Ortakların birbirine karşı hak ve borçları yoktur, şirketin kendisine karşı vardır. Şirket sözleşmeleri yuvarlak
sözleşmelerdir, herkesin edimi karşılıklı değil ortaya yani şirkete doğrudur.
SERMAYE KOYMA BORCU
Sermaye Türleri: Ayni, Nakdi, Emek Sermayesi

TTK MADDE 127- (1) Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;
a) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,
b) Fikrî mülkiyet hakları,
c) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
d) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,
e) Kişisel emek,
f) Ticari itibar,
g) Ticari işletmeler,
h) Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
i) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,
j) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer,
k) Sınai Mülkiyet hakları konabilir.

Adi ortaklık TBK’da düzenlenmiş ancak TTK 127’deki sermaye olabilecek her şey adi ortaklık için de
sermaye olabilir.
İstisnası: TTK 342: Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar A.Ş.’ye
sermaye olamaz.
TTK 307: Bir komanditer kişisel emeğini ve ticari itibarını sermaye olarak koyamaz.
TTK 581: Limited şirketlerde hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar
sermaye olamaz.

ADİ ŞİRKET KURULMASI


 Bir sözleşmenin gerçekleştirilmesi gerekir. Sözleşme şekle tabi değildir. Açık veya zımmi olabilir.
Bunun istisnası: Sözleşmede geçerliliği kanunen şekle bağlı bir taahhüdün (katılma payı-sermaye)
yer alması halinde sözleşmenin yazılı yapılması şartı eklenebilir. Örnek:
 Taşınmaz Mülkiyeti (MK m. 706)
 Alacağın Temliki (TBK 183/I)
 Marka (6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu)
 HMK gereği yazılı delille ispat (m. 200) kuralı geçerlidir.
ADİ ORTAKLIĞIN TEMEL ÖZELLİKLERİ
ADİ ŞİRKETE EGEMEN OLAN İLKELER
A- Tüzel Kişiliği Yoktur
- Hak ve borçlara adi şirket ehil değildir, ortaklar bunlara sahip olur.
- Davada taraf olamaz, taraf ehliyeti yok.
- Haksız fiilden o fiili işleyen ortak sorumlu olur. (Anonim şirket olsaydı şirket sorumluydu.)
- Şirketin yerleşim yeri (merkezi-ikametgahı) yoktur. Faaliyet merkezi ya da faaliyet adresi olabilir.
- Adi şirketin ticaret unvanı yoktur. Çünkü tüzel kişiliği yok. Tacir sıfatı ve unvan ortaklara aittir.
- Adi ortaklıkta her bir ortak ortaklığın tümünü temsil eder.
B- Temel Hak Sahipliği (İştirak halinde mülkiyettir.)
C- Temel Sorumluluk Düzeni (Müteselsil sorumluluktur.)
TÜZEL KİŞİLİĞİN BULUNMAMASININ YANSIMALARI
 Üçüncü kişilerle yapılan işlemlerin tarafı şirket değil, ortaklardır.
 Üstlenilen borçlardan ortaklar birinci dereceden müteselsilen ve sınırsız sorumludurlar.
 Katılma payları + faaliyetler sonucu elde edilen değerler üzerinde iştirak halinde mülkiyet vardır.
(TBK m. 621/I) Bu nedenle katılma payı olarak getirilen taşınmaz mülkiyeti, tüm ortaklar adına
tescil edilir. (Tapu Tüzüğü m. 25/son fıkra)
ADİ ORTAKLIKLARDA HAKSIZ FİİLLERDEN SORUMLULUK
 Her ortak kendi haksız fiilinden sorumludur. (Diğer ortaklıklarda tüzel kişilik olduğu için haksız fiil
halinde zarar gören 3. Kişi zararını ortaktan ya da kişiden değil şirketten yani tüzel kişiden talep
edebilir.)
TBK 637-638 uyarınca bir ortağın yaptığı hukuki işlem ve fiillerden diğer ortaklar da sorumlu
tutulur. Ancak bu kapsamdan haksız fiiller çıkartılmıştır.
- Tüzel kişilerde organlar, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleri ile tüzel kişiyi borç altına sokarlar.
- Tüzel kişiler, kanunen kurulmuş sayılmalarını gerektiren hukuki işlem gerçekleştiğinde hak
ehliyetine sahip olmuş sayılır. Fiil ehliyetini organları vasıtasıyla kazanır, organları yoksa da
oluşmuş olması gerekir. Organlar seçilememiş ya da var olan herhangi bir organ görevi bırakmış ise
mahkemeye başvurulmalı ve kayyım atanmasını talep ederiz. Eğer bu da yapılamazsa şirket fesih
sürecine girer.
 Haksız fiili ika eden ortağın şirketin idareci ve/veya temsilci olmasının bir önemi yoktur. TBK m.
637 ve 638 hukuki işlemlere ilişkindir, haksız fiil söz konusu olduğunda uygulanmaz.
 TMK m. 50/II: «Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına
sokarlar». Bu hüküm de kıyasen uygulanamaz. Çünkü adi şirketin tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle
idareci ortak «organ» olarak nitelenemez.
 TBK m. 66: Adam çalıştıranın sorumluluğu yoluna da gidilemez. Zira idareci ortak ile diğer ortaklar
arasında «bağımlı çalışma» ilişkisi yoktur. Bu durumda diğer ortaklar «adam çalıştıran» sıfatıyla
sorumlu tutulamaz.
 “TTK m. 216/2: (1) Tescil yükümlülüğü yerine getirilmeksizin şirket adına işlere başlanmışsa,
ortaklar giriştikleri işlerden dolayı üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumludur.
(2) Bir kollektif şirket sözleşmesi yapılmaksızın (sözleşme yoksa kurulmamış, tüzel kişilik
oluşmamıştır), şirketin türünü gösterir bir kaydı içermese bile, ortak bir unvan altında, üçüncü
kişilerle işlem yapılması veya onlara karşı haksız bir fiil işlenmesi hâlinde de aynı hüküm
geçerlidir”. Bu tartışılabilir. Ancak adi ortaklıkta ortak bir unvan altında haksız fiil işlenmesi söz
konusu olamadığından bu hüküm de uygulanmamalıdır.

ADİ ORTAKLIKTA İFA YERİ – YETKİLİ MAHKEME BELİRLENMESİ


 Adi şirketin ikametgahı yoktur. Merkezi ve faaliyet adresi vardır. Merkezin belirlenme usulü: Yargı
çevresine göre belirlenir. Bir yerde asliye hukuk mahkemesi varsa orda kurulabilir.
 Adi şirketin tüzel kişiliği olmadığı için merkezi yoktur. Şirket sözleşmesinde merkez ya da faaliyet
adresi belirlenmiş ise o adresi, belirlenmemişse işletmenin bulunduğu yer belirlenir.

1- Öncelikle adi ortaklık sözleşmesine bakarız.


2- Sözleşmede yer belirtilmediyse işletmenin bulunduğu yere bakarız.
3- İşletme yoksa ortakların ikametgâh adresleri ya da tüzel kişi ise faaliyet adresi esas alınır.
ADİ ORTAKLIĞIN TİCARET UNVANI YOKTUR
 Adi ortaklıkta ortak bir ticaret unvanı olmadığı için bütün ortaklar tacir sıfatına haizdirler. Ve bütün
ortakların kendi ticaret unvanı vardır.
 Ortaklar ticaret unvanlarını ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır.
 Ortaklığa ait iş ve işlemlerde ortakların ticaret unvanları kullanılır. (Esas işler ile ilgilendiren pilot
ortak bu adi ortaklık için bu ismi kullanabilir: Ayşe Arslan ve Ortakları)
ADİ ORTAKLIKTA AKTİF VE PASİF DAVA
Aktif Dava Ehliyeti: Dava açma/davacı olma ehliyeti
Pasif Dava Ehliyeti: Davaya taraf olma/davalı olma ehliyeti
 Adi şirketin tüzel kişiliği olmadığı için gerek yargılama gerek takip hukuku bakımından aktif ve
pasif dava ehliyetleri de yoktur.
Aktif dava ehliyeti söz konusu olduğunda:
 Üçüncü kişilere yöneltilecek bütün taleplerde dava bütün ortaklar tarafından birlikte açılır. (Zorunlu
dava arkadaşlığı)
Pasif dava ehliyeti-Adi şirkete karşı açılacak davalar söz konusu olduğunda:
 1. Görüş: Zorunlu dava arkadaşlığı (Ortakların tamamına dava açmalıyız.)
 2. Görüş: İhtiyari dava arkadaşlığı: Çünkü ortaklar arasında müteselsil sorumluluk vardır, alacaklı
ortaklardan dilediği bir veya birkaçını ya da tümünü dava edebilmelidir. (Yargıtay aksi görüştedir)
(Ortaklar zaten müteselsil sorumlu olduğu için birine de açsak tamamı sorumlu olacağından birine ya
da tamamına açabiliriz.)

Birlikte temsil durumu söz konusu olduğunda dahi 3. Kişilere karşı tebligat, dava, işlem yapılacağı zaman
birlikte temsil yetkisinin bulunduğu kişilerin birlikte imza atmaları zorunludur. Ancak kendilerine karşı bir
ihtarname çekildiğinde tebligat yapılacağı zaman birinin teslim alması yeterlidir. Buna “pasif temsil” deriz.

ÖRNEK YARGITAY KARARI


Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Medeni haklardan yararlanma ehliyeti
bulunan her gerçek ve tüzel kişinin taraf ehliyeti mevcuttur. Davada tarafların, taraf ehliyetine sahip olmaları
dava şartlarındandır. Bu nedenle, davanın taraflarından birinin taraf ehliyetine sahip olup olmadığı
mahkemece kendiliğinden gözetilmelidir. Somut olayda dava, Haydar Kalyoncu ve ortakları adına açılmış,
hüküm de Haydar Kalyoncu ve ortakları adına tesis edilmiştir. Dosyaya ibraz edilen vekaletname ise,
Haydar Kalyoncu adına düzenlenmiştir. Mahkemece, taraf ehliyeti üzerinde durulmadığı gibi, bu yönüyle
dava dilekçesi de açıklattırılmamıştır. O halde, mahkemece ortaklığın niteliği tespit edilip, tüzel kişiliğe
sahip olup olmadığı, tüzel kişiliğe sahipse davanın tüzel kişilik adına yetkili temsilcisi kanalıyla açılması
gerektiği, adi ortaklık niteliğinde ise, adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmadığı, taraf ehliyetinin olmadığı,
iştirak kuralları gereğince adi ortaklık adına açılacak davaların tüm ortaklar tarafından açılmasının zorunlu
bulunduğu, ancak tek ortak tarafından dava açılması halinde iştirak kurallarından yararlanılarak, davacıya
diğer ortakların davaya katılması veya muvafakatlarının alınıp kendisine temsil yetkisini vermelerini
sağlamak üzere mehil verilmesi ve sonucuna göre gerekli tespitin yapılarak hüküm kurulması gerekirken
yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
ÖRNEK OLAY
 Sungurlar Isı Sanayi A.Ş. ile Mimag Kollektif Şirketi "Sungurlar- Mimag Müşterek Teşebbüs
Ortaklığı “’nı kurmuşlardır. Ortak teşebbüste işçi olarak çalışan (A), bir iş kazası sonucu
ölmüş, SSK işçinin tazminatını ödedikten sonra "Sungurlar- Mimag Müşterek Teşebbüs
Ortaklığı “’na karşı rücu davası açmış ve Mahkemece adı geçen ortaklığın tüzel kişiliği
olmaması dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmadığından dava reddedilmiştir.
Davada husumet işveren sıfatıyla "Sungurlar-Mimag Müşterek Teşebbüs Ortaklığı"na yöneltilmiştir.
Adi ortaklığın kendisine ait bir tüzel kişiliği mevcut olmadığından davada taraf olma ehliyeti yoktur. Bir
başka ifade ile adi ortaklığın dava ve takip ehliyeti olmadığı gibi, ona karşı da dava açılamaz.
Bu bağlamda adi ortaklığa karşı açılacak davalar adi ortaklığın kendisine karşı değil dava konusunun:
- Paradan başka bir şey olması halinde ortaklığı oluşturan ortakların tamamına, (zorunlu dava
arkadaşlığı)
- Dava konusunun para olması halinde ise ortaklar arasında müteselsil sorumluluk esası geçerli
olduğundan ortaklardan biri ya da birkaçı aleyhine yöneltilmelidir.
Somut olayda; dava dilekçesinde davalı olarak adi ortaklığı oluşturan Sungurlar Isı Sanayi A.Ş. ile Mimag
Kollektif Şirketinin şirket nev'ileri belirtilmeksizin sadece adı geçen şirketlerin kendi ticari unvanları
yazılmak suretiyle "Sungurlar- Mimag Müşterek Teşebbüs Ortaklığı" gösterilmiştir. Adi ortaklığın tüzel
kişiliğinin giderek tacir sıfatının bulunmaması itibariyle bir ticaret unvanı almasının mümkün olup olmadığı
konusu doktrinde tartışmalı olduğu gibi, somut olayda işveren adi ortaklığın müşterek unvanının "Sungurlar-
Mimag Müşterek Teşebbüs Ortaklığı" olduğu da dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Hal böyle olunca;
davanın adi ortaklığı oluşturan Sungurlar Isı San. A.Ş. ile Mimag Koll.Şirketi aleyhine yöneltildiğinin
kabulü gerekir. Kaldı ki davacı Kurum vekili 25.6.2001 tarihli dilekçe ile dava dilekçesinde adi ortaklığı
oluşturan ortak şirketlerin adlarının yazımındaki eksikliği gidererek davalı olarak adi ortaklığı oluşturan
şirketlerin ticari unvanları yanında şirket nev'ilerini de göstermek suretiyle dava dilekçesine açıklık
getirmiştir. Bu bağlamda davalı ortaklardan Mimag Kollektif Şirketi yargılama aşamasında vekili tarafından
temsil edilmiştir. Diğer davalı ortak Sungurlar Isı Sanayi A.Ş. yönünden ise, şirketin iflasına karar verildiği
iddia edildiğinden bu husus araştırılarak sonucuna göre adı geçen davalı bakımından taraf teşkilinin
sağlanmasından sonra işin esasına girilerek tarafların göstereceği deliller de toplanarak sonucuna göre karar
verilmelidir. (Yargıtay 10.H.D., E. 2002/452
ÖRNEK ÇALIŞMA
A, bir restoran işletmektedir. İçine düştüğü ekonomik sıkıntı nedeniyle arkadaşı B’den kendisine 50.000 TL
yardımda bulunmasını istemiştir. B de, A’nın restoran işletmesinden elde edeceği kârdan %10’unu kendisine
vermesi iki yıl sonra 50.000 TL’sinin kendisine iade edilmesi şartı ile bu parayı verebileceğini söylemiştir.
2. yılın sonunda A, B ile aralarında bir ortaklık kurulmuş olduğu gerekçesiyle 50.000 TL’yi ödemeyeceğini
ifade etmiştir. A, bu iddiasında haklı mıdır, değil midir? Burada bir ortaklık ilişkisi var mıdır?
Cevap: Ortaklığın unsurlarından: 1-Kişi unsuru, 2-Sermaye unsuru, 3-Ortak amaç unsuru, 4-Sözleşme
unsuru, 5-Affectio Societatis’ları incelemeliyiz. En başta yapılan anlaşmada ortaklık oluşmamıştır çünkü
ortaklık sadece kara değil zarara da ortak olarak yapılır. Bu yapılan ortaklık değil “kara katılmalı ödünç
sözleşmesidir”. Sözleşme unsuru da ortak amaç unsuru da sakattır. A, iddiasında haklı değildir, ortaklık
ilişkisi yoktur.

ADİ ORTAKLIKTA ORTAKLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ


Katılım payı
TBK 621: Her ortak, para, alacak veya başka bir mal ya da emek olarak, ortaklığa bir katılım payı koymakla
yükümlüdür.
Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa katılım payları, ortaklığın amacının gerektirdiği önem ve nitelikte ve
birbirine eşit olmak zorundadır.
Bir ortağın katılım payı, bir şeyin kullandırılmasından oluşuyorsa kira sözleşmesindeki; bir şeyin
mülkiyetinden oluşuyorsa satış sözleşmesindeki hasara, ayıptan ve zapttan sorumluluğa ilişkin hükümler
kıyas yoluyla uygulanır.
TBK 90- İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her
borç, doğumu anında muaccel olur. (Ortaklık sözleşmesi yapıldığı anda borç doğmuş sayılır.)
 Ortaklardan biri katılım payı borcunu yerine getirmez ise borcu ihtarla temerrüt durumuna düşer ve
ortaklık sözleşmesi karşılıklı borç doğuran değil ortaya borç doğuran, yuvarlak bir sözleşme olduğu
için bu durumda diğer sözleşmelerde (satım) olduğu gibi seçimlik haklar, kullanılmaz.
Ortaklık Davası - Ortak Davası (actio pro socio)
(Adi ortaklık sözleşmesi karşılıklı borçlar yükleyen bir sözleşme olmadığından TBK m. 123-126
uygulanmaz).
ADİ ORTAKLIKTA KAZANÇ VE ZARAR
II. Kazanç ve zarar
1. Kazancın paylaşılması
TBK 622- Ortaklar, niteliği gereği ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında paylaşmakla yükümlüdürler.
2. Kazanç ve zarara katılma
TBK 623- Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının
değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. (Şahıs şirketlerinde ortakların getirdiği katılım payı büyüklüğü
ne kadar olursa olsun, aksi belirlenmemişse kural olarak kazanca ve zarara katılım eşittir. Bunun sebebi
borçlardan dolayı 3. Kişilere karşı her ortağın ayrı ayrı sınırsız sorumlu olmasıdır.)
Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki
payı da ifade eder.
Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak
yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir. (Yalnızca “emek sermayesi” ortaya koymuş biri için
zarara katılmayacağına ilişkin sözleşme hükmü geçerlidir. Nakdi ya da ayni sermaye durumlarında bu
husus geçerli değildir. Ancak bu iç ilişkide geçerlidir, adi ortaklar sınırsız ve müteselsilen sorumlulukları
olduğu için zarara ilişkin herhangi bir talep olduğunda 3. Kişilere karşı bu sorumsuzluklarını ileri
süremezler!!! Sonradan iç ilişkide rücu söz konusu olabilir.)

ORTAKLIĞIN KARARLARI
TBK 624- Ortaklığın kararları, bütün ortakların oybirliğiyle alınır. Sözleşmede kararların oy çokluğuyla
alınacağı belirtilmişse çoğunluk, ortak sayısına göre belirlenir.

NOT: Adi ortaklıkta olağan işlerin tamamını ortaklar kendi başlarına yapabilir ancak ortaklığın kararları
kapsamına girecek temel nitelikli içişler ve olağanüstü nitelikli işler için (Yönetim, temsilci, yönetici seçimi,
kazanç ve zararı paylaştırma, yeni işletme açılması, yeni ortak alınması gibi kararlar ya da olağanüstü
nitelikli işler) OYBİRLİĞİ aranır. Ancak bu sözleşme ile değiştirilerek OYÇOKLUĞU istenebilir.

NOT:
Kafa – Oy Prensibi: Adi ortaklıkta (Şahıs şirketlerinde) katılım payı oranı ne olursa olsun oylar eşittir.
(Çünkü katılım payı oranı kaç olursa olsun sınırsız sorumluluk vardır.)
Sermaye Şirketlerinde: Oransallık ilkesi: Ne kadar pay varsa o kadar oy var demektir.

ADİ ORTAKLIĞIN YÖNETİMİ


IV. Ortaklığın yönetimi
TBK 625- Yönetim, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye
bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir.
Ortaklık, ortakların tümü veya birkaçı tarafından yönetilmekte ise, bunlardan her biri, diğerleri katılmaksızın
işlem yapabilir; ancak ortaklığı yönetmeye yetkili olan her ortak, tamamlanmasından önce işleme itiraz
etmek suretiyle, bu işlemin yapılmasını engelleyebilir.
Ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olağan dışı işlerinin yürütülmesi için, bütün
ortakların oybirliği gereklidir. Ancak, gecikmesinde sakınca olan hâllerde, bu konuda yönetici ortaklardan
her biri yetkilidir.

Kural: Adi ortaklıkta / Şahıs Şirketlerinde tüm ortakların yönetim hak ve görevi vardır. Kural olarak her bir
ortak şirketin işlerinin görülmesi bakımından yöneticidir.
Yönetim görevi ortaklık sözleşmesi veya ortaklar arasında alınacak bir kararla ortaklardan biri ya da
birkaçına veya oy birliği ile alınacak karar ile dışardan birine devredilebilir. Bu kararın oy birliği ile
alınmasının hukuki sebebi, şahıs şirketlerinde yapılan işlemlerde ortakların her birinin sınırsız sorumlu
olmasıdır.
- Şahıs şirketlerinde (adi şirketler) özden yönetim ilkesi geçerlidir,
- Sermaye şirketlerinde toplantıya katılanların oy çokluğu ile dışarıdan bir yönetici seçilebilir kural olarak
pay sahiplerinin yönetme zorunluluğu yoktur.

OLAĞAN – OLAĞANÜSTÜ – TEMEL İŞLER


 Olağan işler: Tüm yönetici ortaklar olağan işleri tek başına yapabilir. Olağan işler şirketin mutad
(günlük, rutin) işlerdir. [Yönetici ortakların her birinin diğerinin yaptığı iş için işlem gerçekleşmeden
önce yapmak şartı ile itiraz hakkı mevcuttur. Yönetici olmayan ortakların itiraz hakkı yoktur. Bunun
sebebi şirketin rutin faaliyetlerini yürütmesinin zorlaşması ihtimalinden ve ticari hayattaki hızın
öneminden kaynaklanır.]
Olağan iş: Şirketin faaliyet amacına uygun işler, kredi çekmek, kambiyo taahhüdünde bulunmak, vs
 Olağanüstü işlerinin görülmesinde ise yönetici olsun ya da olmasın tüm ortakların katılımı gerekir.
Gecikmesinde sakınca olan hallerde olağanüstü bir iş söz konusu ise, daha sonradan şirkete bilgi
vermek ve onay almak koşulu ile yöneticilerden biri yetkili sayılır. (TBK 625/3)
Olağanüstü iş: Genel yetkili temsilci atamak, şirketin türünü faaliyet konusunu değiştirmek, şirketin iflasına
karar vermek (konkordato talebinde bulunmak), şirketin yurtdışına taşınmasına karar vermek, şirkete ait
taşınmaz malları satmak (Yalnızca faaliyet alanı dışında ise bu geçerlidir şirket zaten faaliyet alanı taşınmaz
mal satımı ise bu olağan iş kabul edilir),
 Temel işler, şirketin düzeni ve iç işleyişi ile ilgili, 3. Kişileri alakadar etmeyen işlerdir. (Ortak alımı,
çıkarımı, faaliyet adresinin değişmesi vb.

KURAL: Temel nitelikli ve olağanüstü işlerde her bir yönetici tek başına yetkili olamaz yalnızca olağan
işlerde tek başlarına yetkilidirler. Temel ve olağan üstü işlerde yönetici olsun veya olmasın tüm ortaklar
yetkilidir ve oybirliği gerekir. Ancak bu oy birliği şirket sözleşmesi ile ya da daha sonradan ortakların
oybirliği ile alınacak karar ile değiştirilebilir ve oy çokluğu yapılabilir.
Olağan üstü işler ile ilgili temsil yetkisi verilecekse bu yetkinin yazılı şekilde verilmesi gerekir.

ADİ ORTAKLIĞIN YÖNETİMİNDE YÖNETİCİ ORTAĞIN İTİRAZ YETKİSİ VE KAPSAMI


Ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep olmaksızın, diğer
ortaklarca kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz. Oybirliği kullanılsa dahi haklı sebep olması gerekmektedir.
Çünkü adi ortaklıkta ortakların yönetimi hak ve görevdir, sınırsız sorumludur. Yönetici ortak kendi
yöneticiliğinden feragat ederse ve diğer ortaklar da bu doğrultuda oy verirse kaldırılabilir. Diğer şekilde
haklı bir sebep olması şarttır.
(Haklı sebep: Basiretsiz, savurgan davranışlar, yaşam tarzı işi takip etmeye elverişli değilse ya da yönetim
yeteneğini büyük ölçüde kaybetmesine neden olacak ağır bir hastalığa yakalanmış ise, ayırt etme gücünü
kaybetmişse, şirkete ihanet ederse bunlar haklı sebep sayılabilir. Hukuki ilişkinin taraflardan birisi açısından
çekilmez hale getiren bir neden ortaya çıktıysa o sebep haklı sebeptir.)
Adi şirkette yönetici ortağın diğer yönetici ortağın yaptığı işleme itiraz hakkı vardır. Yönetici olmayan
ortakların itiraz hakkı yoktur. İtiraz hakkının kullanılmasıyla birlikte itiraz eden, diğer yönetici ortak ya da
ortakların yapacağı işlemleri engelleyebilir. (TBK 625/2)
İTİRAZIN İÇ İLİŞKİDE VE ÜÇÜNCÜ KİŞİLERLE İLİŞKİLERDE ETKİSİ
İtiraza rağmen ortak, işlemi gerçekleştirdiyse bu durumda iç ilişkide diğer ortaklara karşı sorumlu hale gelir.
İşlemin tarafı olan üçüncü kişi iyiniyeti ile yapılan işlem geçerli olur ve diğer ortakları da bağlar. Ancak bu
işlemden dolayı bir zarar doğarsa diğer ortaklar itiraz ettiği için, işlemi yapan ortak bu zararı tazmin ile
sorumludur. Geçerli olmaması için üçüncü kişinin kötüniyetinin ispat edilmesi gerekir. Kötü niyet ispat
edilirse diğer yönetici ortakları işlem bağlamaz ancak geçerli olur.
YÖNETİCİNİN ÜCRET ALIP ALMAMASI
Yönetici ortaklar şirket işlerini görürken dikkatli ve özenli olmak, sadakat yükümlülüğünü yerine getirmek
zorundadırlar. Gösterilecek özenin ölçüsü şirket işlerini görmede bir ücret alınıp alınmadığına göre
değişmektedir. (TBK 628)
Yönetici ortak ve diğer ortaklar arasında bir vekalet ilişkisi vardır. Yönetici ortak, yönetim işinden dolayı
ayrıca bir ücret alıyorsa bu halde özen yükümlülüğü sınırları ve diğer ortaklarla ilişkisi belirlenir.
 Subjektif Özen Yükümlülüğü: Ücret alınmıyorsa.
 Objektif Özen Yükümlülüğü: Ücret alınıyorsa buna dikkat etmelidir. Kişiye özgü değil herkesin
davranması gerektiği gibi bir davranış beklenir.
ADİ ORTAKLIKTA ORTAKLIĞA İLİŞKİN KARARLAR
Ortaklık ile ilgili kararların nasıl alınacağı, yani toplantı ve karar yeter sayıları şirket sözleşmesinde
belirlenir. Eğer sözleşmede bu konuda herhangi bir hüküm yoksa kural olarak alınacak tüm kararlar oybirliği
ile alınır. (TBK 624/1)
Olağan işler: Yönetici ortaklar
Temel işler ve olağanüstü işler: Oybirliği ile karar alınır.
ORTAKLARIN BORÇLARI
 SERMAYE KOYMA BORCU
Adi şirkette her bir ortak belli bir sermaye getirmek zorundadır. Parayla ifade edilebilen ve
devredilebilen her şey adi şirkette sermaye olarak konulabilir. (ayni, nakdi, emek sermayesi) Aksine
sözleşme hükmü bulunmuyorsa, sermaye payları şirketin amacını gerektirdiği önem ve nitelikte ve
birbirine eşit olmalıdır.
 SERMAYE TAAHHÜT BORCU İFA EDİLMEZSE
TBK 90: Borç, doğduğu anda muaccel olur. Şirkete sermaye koyma borcu, şirket sözleşmesi kurulduğu
anda doğar.
Belli bir sermaye koyma bakımından önemli olan her bir ortağın bunu taahhüt etmesidir. Sermaye
koyma borcu zamanında ifa edilmezse, diğer ortaklar haklı sebeple şirketin feshini ve ortağın ihracını
istemeye yetkilidir.
 GETİRİLEN SERMAYE ÜZERİNDE MÜLKİYET REJİMİ
Kural olarak ortaklar getirdiği mal veya haklar üzerinde ELBİRLİĞİ şeklinde mülkiyet hakkına
sahiptirler. Ancak, sözleşme ile aksi (paylı mülkiyet) kararlaştırılabilir.
 KAR PAYI HAKKI VE ZARARA KATILMA BORCU
Adi şirkette kural olarak tüm ortaklar kar ve zarara katılırlar. (TBK 622) Karın belli ortaklar arasında
dağıtılacağı ya da yalnızca belli ortakların zarara katlanacağına ilişkin kararlar geçersizdir.
Hiçbir oran belirlenmemişse kural olarak kara ve zarara katılım eşittir. Birinin oranı belirlenmişse öteki
de ona göre belirlenir.
Emeğini sermaye olarak getiren ortağın zarardan etkilenmeyeceğine ilişkin karar geçerlidir ancak iç
ilişkide geçerlidir, üçüncü kişilere (alacaklılara) karşı ileri sürülemez. (TBK 623)
 REKABET YASAĞI
TBK 626: Ortaklar, kendilerinin veya üçüncü kişilerin menfaatine olarak, ortaklığın amacını engelleyici
veya zarar verici işleri yapamazlar.
Emredici bir hüküm değildir!!! (sözleşme ile veya alınacak bir kararla rekabet etme hakkı verilebilir)
İşçi-işveren, ortakların şirkete ve ortakların birbirine karşı rekabet yasağı vardır.
- Adi, komandit, kollektif ortaklar, şirketle aynı alanda faaliyet gösteren bir şirkette sınırsız sorumlu
olamaz. Sermaye şirketlerinde ise ortak olabilir ancak yönetici olamaz. Emredici hüküm değil, aksi
kararlaştırılabilir.

TTK m. 230 (Kollektif Ortaklık) (1) Bir ortak, ortağı olduğu şirketin yaptığı ticari işler türünden bir işi,
diğer ortakların izni olmaksızın kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür ticari işlerle
uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak olarak giremez.
(2) Yeni kurulan bir şirkete giren ortağın, daha önce kurulmuş diğer bir şirketin de sorumluluğu
sınırlandırılmamış ortaklarından olduğunu diğer ortaklar bildikleri hâlde önceki şirketten ilişiğinin
kesilmesini aralarında açıkça kararlaştırmamışlarsa, bu durumu kabul ettikleri varsayılır.

Ortağın rekabet yasağını ihlal etmesi halinde şu üç yola başvurulabilir:


- Bu davranıştan kaynaklanan zararın karşılanmasının talep edilmesi,
- İşin şirket hesabına yapılmış sayılması veya elde edilen menfaatin şirkete verilmesinin istenmesi,
- Haklı sebep oluşturabilecek düzeye ulaşmış ise mahkemeden şirketin feshinin talep edilmesi.
ORTAKLARIN YAPTIKLARI GİDERLER VE İŞLER
TBK 627: Ortaklardan birinin ortaklık işleri için yaptığı giderlerden veya üstlendiği borçlardan dolayı
diğer ortaklar, ona karşı sorumlu olurlar; bu ortağın, yönetim işleri yüzünden doğrudan doğruya uğradığı
zararlar ile ortaklığın yönetiminden kaynaklanan tehlikeler sonucunda doğan zararları, diğer ortaklar
gidermekle yükümlüdürler.
Ortaklığa avans olarak para veren ortak, verdiği günden başlamak üzere faiz isteyebilir.
- İş avansı: İş bitmeden iş sonu alınacak ücretin belirli bir kısmının ödenmesi.
- Katılım payı avansı: Birkaç yıl sonra getirmeyi taahhüt ettiği sermayenin belirli bir kısmını başka
ortakların iş sıkıntısından dolayı o an -borç muaccel olmadan- talep etmesi.
- Kar payı avansı: Sene sonunda yapılacak kardan pay avansı talep edilmesi.
Yükümlü olmadığı hâlde ortaklık işleri için emek sarf etmiş olan bir ortak, hakkaniyetin gerektirdiği bir
karşılık ödenmesini isteyebilir.
Hesap yılı: 1 Ocak – 31 Aralık arasıdır. Daha az belirlenebilir ancak bu süre 1 yıldan daha fazla olamaz.
Bir yıldan daha fazla sürede örneğin 2 yılda bir hesap verileceğine ilişkin hüküm geçersizdir. Yönetici
ortaklar her yıl şirket hesaplarını çıkartmak ve tüm ortaklara hesaplarını vermek zorundadırlar.
ORTAKLIK MALVARLIĞI - KATILIM PAYI - YAPILAN MASRAFLAR = KAR
BİLANÇO ÖRNEĞİ:
Aktif (Şirketin Varlıkları) Pasif
(En çok likitten en az likite doğru suralanır. Öz Sermaye
En zor nakde dönüştürülen en az likittir ve Yabancı Kaynak
en alta yazılır.) Borçlar
Türk Lirası 2021 yılı karı
Dolar
Altın
Gümüş Her zaman aktif ve pasifin eşit olması
Hisse Senedi gerekir. Her varlığın bir karşılığı olmalıdır
Taşınmaz

Dönen Malvarlığı:
Şirketin kasasındaki para
Bankadaki para
Müşteriden alınmış çek
Raftaki mallar
Duran Malvarlığı:
Taşınır ve taşınmazlar
Makineler ve araç gereçler
AKTİF – BORÇLAR = MALVARLIĞI – SERMAYE – GİDERLER = KAR

 Şahıs şirketlerinde sermaye ve malvarlığının korunması ilkesi asli bir unsur değildir ancak
sermaye şirketlerinde (özellikle aş ve ltd) sermaye ve malvarlığının korunması ilkesi esastır.!!!
Çünkü şahıs şirketlerinde ortaklar şirket borçlarından dolayı sınırsız sorumludur dolayısıyla
alacaklıların bir güvencesi vardır. Sermaye şirketlerinde alacaklıların güvencesi olmadığı için
“alacaklıların korunması, sermayenin korunması, malvarlığının korunması ilkeleri” vardır.
TBK 620- Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca
erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm
hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.

Gerçek Kişilerde Ehliyet:


Ana rahmine düşüş---------------Doğum---------------Fiil ehliyeti
Şirketin Fiil Ehliyeti:
Kuruluş görüşmeleri
TESCİL ANINDA şirket doğar, hak ehliyeti kazanır ve bunlar kazanılır: Şirket, tüzel kişilik, varlık, tacir
sıfatı
Organlar oluştuğunda şirket fiil ehliyeti kazanmış olur

 KURULUŞ ORTAKLIĞI: ÖN ŞİRKET:


Şirket (sağ ve tam doğmak koşulu ile) tescil edilmek koşulu ile tescilden önce kurulacak şirket adına
yapılan iş ve işlemler tescil ile birlikte şirketin alanına girer. Tescil yapılmazsa bu bir “ön şirket”
olur. Tasfiyesiz bir şekilde ortaklık son bulmuş olur. Adi ortaklık tasfiye hükümlerine göre tasfiye
edilir. Henüz kurulmamış bir şirket için yapılan işlemlerden dolayı (hammadde alımı, işçi alımı,
fabrika alımı vs.) kurulmak istenen şirket anonim ya da limited vs. olsa bile adi ortaklık hükümlerine
gideriz.
 İÇ ORTAKLIK:
Alt Katılım Ortaklığı: Ortaklardan birinin kendi payı üzerinde bir başkasıyla ortaklık ilişkisi
kurmasına denir. Üçüncü kişilere karşı yalnızca en baştaki ortaklar sorumludur.
Gizli Ortaklık: Ticaret yapması yasaklı kişilerin genelde yaptıkları işlemdir. (Avukatların ticari
işletme ortağı olması) Bir kişinin sahibi olarak göründüğü bir işletmenin başka bir ortağının da
olması halidir. Üçüncü kişilere karşı gizli ortak sorumlu değildir. Yasal bir durumdur, yasak değildir.
Alelade İç Ortaklık:

 KARTEL
- Aynı ticari alanda faaliyet gösteren rakip şirketlerin belirli konularda bir araya gelmek suretiyle ortak
hareket etmesidir.
- Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’a göre bu durum yasaktır. Ancak Rekabet Kurulu, buna
rağmen bazı istisnai durumlarda kartelin yapılmasına izin verebilir. İzin verilirse bu durumda yasal
olarak bir adi ortaklık oluşur. (Turkcell + Türk Telekom + Vodafone)
- Kartel içerisinde bulunan şirketler hukuken ve ekonomik olarak bağımsızdırlar.

HOLDİNG – ŞİRKETLER TOPLULUĞU FARKI


Holding: Birden çok şirkete ortak olup o şirketleri finansal yönetimi altında birleştiren şirkettir.
Faaliyet konusu olmayan ancak parası çok olan şirketler diğer şirketlerden hisse alarak bu yöntemi
izleyebilir.
Şirketler Topluluğu (KONZERN): Bir teşebbüs veya şirket ile bunlara belirli hakimiyet araçları ile
doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan ticaret şirketlerinden oluşan hukuki yapıdır.
-Şirketler topluluğu içerisinde bulunan şirketler hukuken bağımsız ancak ekonomik olarak
bağımsızlık yoktur.
-Şirketler topluluğundaki şirketlerin birbiri arasındaki ilişki “sui generis” kendine özgü bir ortaklık
ilişkisidir.

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun madde 7: Türkiye’de aynı ticari alan ve sektörde faaliyet
gösteren iki şirket birleşmek isterlerse ciroları toplamı 100 milyon TL’yi aşıyorsa, birleşebilmeleri
için Rekabet Kurulu’ndan izin almaları gerekir.

 JOİN VENTURE
-Birden fazla kişi belli bir işin/işlerin gerçekleştirilmesi amacıyla bir araya gelir.
-Uygulamada genellikle süreli bir ortaklık ilişkisi olarak karşımıza çıkar.
-Ancak bu kişilerden her biri, işin tamamından sorumludur.
(PİLOT ORTAK)

 KONSORSİYUM
-Birden fazla kişi belli bir işin/işlerin gerçekleştirilmesi amacıyla bir araya gelir.
-Ancak bu kişilerden her biri, işin sadece kendi üstlendiği bölümünden (uzmanlık alanından)
sorumludur.
(KONSORSİYUM LİDERİ)

 GİZLİ ORTAK/ İÇ-GİZLİ ŞİRKET


-Ortaklardan biri (aktif ortak) 3. kişilerle kendi ad ve hesabına hukuki işlem yapar.
-Ancak bu işlemin daha sonra iç ilişkide diğer ortaklar (pasif ortaklar) hakkında da hüküm ifade
etmesi sağlanır. (Dolaylı temsil)
ADİ ORTAKLIK – JOİNT VENTURE (Ortak Girişim)
 Sermayeye Katılmalı (equity) Joint Venture
 Sözleşmesel (contractual) Joint Venture
A LTD ŞTİ + B A.Ş. + C A.Ş. + D. KOLL. ŞTİ. = Yavuz Sultan Selim köprüsü inşaatı için bu 4
ortak “bu işin tümünden” iş sahibine karşı sorumlu olur.
ADİ ORTAKLIK – KONSORSİYUM
ABC konsorsiyumu: A A.Ş. + B A.Ş. + C A.Ş. şirketleri İstanbul havalimanı inşaatı için adi bir ortaklık
kurmuş. Uzmanlık alanlarına göre iş bölümünü bu şekilde gerçekleştirmişler:
A A.Ş.: Terminal Binası İnşaatı
B A.Ş.: Pist ve Kara Ulaşım Yolları İnşaatları
C A.Ş.: Sinyalizasyon ve Elektronik İşler
 Bu durumda her birinin iş sahibine karşı sorumluluk alanı belirlenmiştir.
TBK 638/3: Adi ortaklıkta ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık
ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar. (Aksi
konsorsiyum ile kararlaştırılmış.)
Bu konsorsiyumda iş sahibi (devlet ya da özel tüzel kişi olabilir) ile yüklenici arasında bir “eser sözleşmesi”
söz konusudur. Yüklenici bunu diğer şirketlerle anlaşarak konsorsiyum sözleşmesi gerçekleştirip yapmayı
tercih edebilir. Ancak iş sahibi bunu kabul etmeyebilir.
KONSORSİYUM TÜRLERİ
 Emisyon Konsorsiyumları
- Saf tedavül konsorsiyumları
- Üstlenme Konsorsiyumları
 Kredi Konsorsiyumları
 Oy Konsorsiyumları
 Alacağın Tahsili İçin Harekete Geçmeme Konsorsiyumları
 İyileştirme Konsorsiyumları
 Yapı Konsorsiyumları
KAMU İHALESİ KANUNUNDA ADİ ORTAKLIK İÇİN ÖZEL DÜZENLEME
Bir “kamu ihalesine” iş ortaklığı şeklinde girilecekse ve bu ortaklık adi ortaklık temelli olacaksa, bu
ortaklık sözleşmesinin yazılı ve noterde yapılmış olması gerekir. (Normalde kural olarak adi ortaklık
sözleşmesi şekle tabii değildir.)
Yönetici ortağın (pilot ortak) kim olduğunun belirlenmesi gerekir. (Normalde kural olarak adi ortaklıkta tüm
ortakların yönetim hak ve görevi vardır.)
ORTAKLARIN ÖZEN BORCU
TBK 628- Her ortak, (yönetici olsun veya olmasın) ortaklık işlerinde kendi işlerinde olduğu ölçüde çaba ve
özen göstermekle yükümlüdür (sübjektif özen yükümlülüğü).
Her ortak, diğerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiği zararları, başka işlerde ortaklığa sağladığı menfaatlerle
mahsup ettirme hakkı olmaksızın gidermekle yükümlüdür.
Ortaklık işlerini ücret karşılığı yürüten ortak, vekâlet hükümlerine göre sorumlu olur.
YÖNETİM YETKİSİNİN KALDIRILMASI VE SINIRLANMASI
TBK 629- Ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep olmaksızın,
diğer ortaklarca kaldırılamaz ve sınırlanamaz. (Adi ortaklıkta her ortağın yönetim hak ve görevi vardır. Her
ortak alacaklılara karşı sınırsız sorumludur.)
Ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile, haklı bir sebep varsa,
diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir. (Haklı sebebin olup olmadığı belirlenemiyorsa bu
duruma mahkeme karar verir.)
Haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli
olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır.
YÖNETİCİ ORTAKLAR İLE DİĞER ORTAKLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ
TBK 630- Kanunun bu bölümünde veya ortaklık sözleşmesinde aksine hüküm bulunmadıkça, yönetici
ortaklar ile diğer ortaklar arasındaki ilişkiler, vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümlere tabidir.
Ortaklığı yönetme yetkisi bulunmayan bir ortağın, ortaklığın işlerini görmesi veya bu yetkiye sahip ortağın
yetkisini aşması hâllerinde, “vekâletsiz işgörmeye ilişkin hükümler” uygulanır. (Vekalet veren ile vekil
arasında olan sadece vekalet verilen işlemlerin ya da sonradan vekilin onay verdiği işlemlerin geçerli
sayılabileceği işlemler)
Yönetici ortaklar, yılda en az bir defa hesap vermek ve kazanç paylarını ortaklara ödemekle yükümlüdürler.
Hesap döneminin uzatılmasına ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Ortaklığı yönetenin ortaklardan
birisi olmaması durumunda da aynı kural uygulanır. (Hesap dönemi kural olarak 1 yıldır, daha kısa bir süre
belirlenebilir ancak daha uzun olamaz. Dışarıdan bir yönetici seçilebilir ancak bu ortakların oybirliği ile
seçilebilir -sınırsız sorumluluktan dolayı-)
DENETİM HAKKI
Ortaklık İşlerini İnceleme
TBK 631- Yönetim yetkisi olmasa bile, her ortağın, ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve
kayıtlarını inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma hakkı vardır. Aksine
sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
(Yönetici ortaklar arasında, yapılan işlemler için işlem gerçekleşmeden önce itiraz hakkı vardır.
Yönetici olmayan ortakların itiraz hakkı yoktur.)
 Yönetici olmayan ortakların kural olarak sınırsız denetim hakkı vardır.
DENETİM HAKKININ KAPSAMI
 Ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma,
 Defter ve kayıtlarını inceleme, ----> (Sermaye şirketlerinde ortakların bu yetkisi yoktur.)
 Bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma
 Denetim hakkından ileriye yönelik olarak önceden feragat geçersizdir, sonradan feragat zımnen
mümkün olabilir! (TMK 23- Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez.)
(Sonradan feragat geçmiş dönemdeki işlemler için denetimden vazgeçmek)
NOT: Sermaye şirketlerinde tüm ortakların sınırsız denetim hakkı yoktur.
Ancak şahıs şirketlerinde tüm ortaklar sınırsız sorumlu olduğu için sınırsız denetim hakkı vardır.
TMK 2/2’ye göre: Bu sınırsız denetim hakkı kötüye kullanılamaz. (Şirket sırlarının dışarıya ifşa edilmesi,
işleyişi aksatacak, zarara sebep olacak şekilde denetim vs.)
ORTAKLAR ARASINDAKİ VE ORTAKLIK YAPISINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
YENİ ORTAK ALIMI VE ALT KATILIM
TBK 632- Ortaklığa, yeni bir ortak alınması, bütün ortakların rızasına bağlıdır. (Temel yapı ile ilgili alınacak
her karar: OYBİRLİĞİ ile)
Ortaklardan biri tek taraflı olarak bir üçüncü kişiyi ortaklıktaki payına ortak eder veya payını ona
devrederse, bu üçüncü kişi ortak sıfatını kazanamaz.
 Adi ortaklıkta bu kapsamda ortağın payını (tamamen ve temelli) devretmesi için ortak veya üçüncü
kişi ile sözleşme yapması halinde, bu sözleşmeye kalan ortakların da onay vermesi gerekir. Aksi
halde devir diğer ortaklar hakkında geçerli olmaz. Bu durumda devralan, şirkete karşı ortaklık
sıfatını kazanamaz. Devir sadece devreden ve devralan arasında geçerli olur.
 Sermaye şirketlerinde (anonim, limited…) payların serbestçe devredilebilirliği ilkesi vardır.
Ortakların onayı gerekmeksizin paylar üçüncü bir kişiye devredilebilir.
ORTAKLIKTAN ÇIKMA VE ÇIKARILMA
TBK 633- Bir ortağın fesih bildiriminde bulunması, kısıtlanması, iflası, tasfiyedeki payının cebrî icra
yoluyla paraya çevrilmesi veya ölmesi hâlinde, sözleşmede ortaklığın diğer ortaklarla devam edeceğine
ilişkin bir hüküm varsa, bu durumlardan biri gerçekleştiğinde, o ortak veya temsilcisi ya da ölen ortağın
mirasçısı ortaklıktan çıkabilir veya diğer ortaklar tarafından yazılı olarak yapılacak bir bildirimle ortaklıktan
çıkarılabilir.
• Buna göre; sözleşmede şirketin diğer ortaklarla devam edeceğine ilişkin bir hüküm bulunması koşuluyla,
aşağıdaki durumlardan biri gerçekleştiği takdirde ilgili ortağın veya temsilcisinin ya da ölen ortağın
mirasçısının şirketten çıkabileceği veya diğer ortaklar tarafından, yazılı olarak yapılacak bir bildirimle ortak,
şirketten çıkarılabilecektir.
- Bir ortağın fesih bildiriminde bulunması,
- Kısıtlanması,
- İflâsı,
- Tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi,
- Ölmesi.
 Tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi: Adi ortak ortaklarından birinin kişisel
alacaklısının cebri icra yoluna gitmesi ancak ortak kişinin kişisel malvarlığından alacağını temin edememesi
halinde ortağı olduğu adi şirkete başvurursa bu alacağı alamaz. Çünkü adi ortaklıkta elbirliği ile mülkiyet
vardır. Bu durumda tasfiye payından alacağını alabilir. Şirketin gerçek ya da farazi tasfiye yapması gerekir.
Sonuç olarak: Alacaklı, adi ortaklıktaki ortağın payına haciz koyamaz ancak tasfiye payına haciz koyabilir.
Ortaklarından birinin iflas ettiği bir şirketin diğer ortakları ticarete devam etmek istiyorlarsa, şirketin
sonlanması ya da ortağın çıkartılması gerekir. Ortak çıkarıldıktan sonra onun payının iflas masasına
ödenmesi gerekir. Bunun için de şirketin tasfiye edilmesi (son bulması) gerekir. Bu durumda kanun “farazi
tasfiye” yolunu açmıştır. Şirket gerçekten tasfiye edilmeden yalnızca iflas eden ortağın payını vermek için
bu yola başvururuz.
Gerçekte olan 1 milyon TL’lik tasfiye payını iflas eden ortağa ve mahkemeye 10 bin TL olarak söylemek:
Nisbi Muvaaza (muvazaalı işlem): Bir hukuki ilişkinin taraflarının, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla
gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak
konusunda yaptıkları gizli anlaşma.
 Bir ortağın ölmesi halinde (eğer sözleşmede ortaklardan birinin ölmesi halinde payına mirasçılarının
sahip olacağına ilişkin bir hüküm yazılmışsa) mirasçılarının ortak olmasını diğer ortaklar kabul etmek
zorundadır ancak mirasçılar pay sahibi olmak istemek zorunda değillerdir. Mirasçılar ölenin yerine şirkette
ortak olarak devam etmek istemezlerse, diğer ortakların ticarete devam etme kararı olması halinde,
mirasçıları “farazi tasfiye” yolu ile şirketten çıkartmaları gerekir.
Mirasçılar ölen ortak yerine ticarete devam etmek ister ancak sağ kalan ortaklar o mirasçılarla ortak olmak
istemezse: oybirliği ile şirketi sona erdirebilirler.
ORTAKLAR ARASINDAKİ DEĞİŞİKLİĞİN SONUÇLARI
TBK 634- Bir ortağın ortaklıktan çıkması veya çıkarılması durumunda payı, diğer ortaklara payları oranında
kendiliğinden geçer.
Diğer ortaklar, ortaklıktan çıkan veya çıkarılan ortağa, kullanımını ortaklığa bıraktığı eşyayı geri vermekle
yükümlü oldukları gibi, kendisini ortaklığın muaccel borçlarından doğan müteselsil sorumluluktan
kurtararak, ortak sıfatının sona erdiği tarihte ortaklık tasfiye edilmiş olsaydı ödenmesi gereken tasfiye payını
ödemekle yükümlüdürler. Ortaklığın henüz muaccel olmayan borçları için (ayrılan ortak, olduğu dönemde
oluşan borçlardan hala sorumlu olacağı için) diğer ortaklar, çıkan veya çıkarılan ortağı borçtan kurtarmak
yerine, kendisine bir güvence verebilirler. (Ortak, alacaklılara karşı sınırsız sorumlu olduğu için.)
Şirketten ayrılan ortak, ayrıldığı için henüz muaccel olmayan borçları diğer ortaklara devretmek isteyebilir.
Borcun devredilmesi (dış üstlenme) ancak alacaklıların rızası ile mümkün olabilir.
Alacağın devri ve borcun üstlenilmesi sözleşmeleri yazılı şekilde yapılmalıdır.
Veya alacaklılar, diğer ortaklardan herhangi bir güvence alarak yani teminat isteyerek (isteğe bağlı) ayrılan
ortağı borçlarından kurtarabilir.
Çıkan veya çıkarılan ortağın tasfiye payı, ortaklık sıfatının sona erdiği tarih itibarıyla, mali işlerde uzman bir
kişiye hesaplattırılır. Tarafların uzman kişi üzerinde anlaşamamaları durumunda bu kişi, hâkim tarafından
atanır.
Bir ortak katılım payı olarak bir şeyin kullanım hakkını getiriyorsa: kira sözleşmesi,
mülkiyetini getiriyorsa: satım sözleşmesindeki ayıp ve zapttan sorumluluk hükümleri uygulanır.
Kullanım hakkı getirdiyse ortaklık bittiğinde geri verilir. Mülkiyetini getirdiyse çıkma ya da çıkarılma
olduysa o şeyi olduğu gibi geri isteyemez. (Arsa, bina vs.) Bu durumda elbirliği mülkiyet olduğu için tasfiye
edilerek elde edilen para paylaştırılır.
Malvarlığının Yetersiz Olması Halinde
TBK 635- Ortaklık sıfatının sona erdiği tarihte, ortaklığın malvarlığı, borçlarını karşılamaya yetmezse, çıkan
veya çıkarılan ortak, payına düşen borç tutarını, zarara katılmaya ilişkin düzenlemeler çerçevesinde diğer
ortaklara ödemekle yükümlüdür.
Tamamlanmamış İşler Bakımından
TBK 636- Çıkan veya çıkarılan ortak, ortak olduğu dönemde henüz sonuçlanmamış işlerden doğan kâra
veya zarara katılır. Ortaklık sıfatı sona eren kişi, o hesap yılı sonu itibarıyla, tamamlanmış olan işler
sebebiyle varsa ortaklıktan kendisine düşecek kâr payını; devam eden işler hakkında da gerekli bilgiyi
isteyebilir.
ADİ ORTAKLIKTA TEMSİL
Ortakların Üçüncü Kişilerle İlişkisi
TBK 637- Kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortak, bu kişiye karşı bizzat
kendisi alacaklı ve borçlu olur. (Dolaylı Temsil hükümleri: hesabına işlem yapılan kişi onay vermezse
temsilci yani işlemi yapan kişi sorumlu olur.)
Ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortaklar ancak
temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı veya borçlusu olurlar. (Doğrudan temsil hükümleri)
Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme
yetkisi var sayılır. (Şirket sözleşmesinde aksi kararlaştırılabilir. Birine yönetim birine temsil yetkisi
verilebilir.) (Yönetim: iç ilişki- temsil: dış ilişkiyi ilgilendirir.) Ancak, temsil yetkisine sahip yönetici ortağın
yapacağı önemli tasarruf işlemlerine (olağanüstü işler) ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş
olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır.
TEMSİL: TBK 40: Doğrudan Temsil-Dolaylı Temsil
TEMSİLİN SONUÇLARI
TBK 638- Ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık
sözleşmesi çerçevesinde elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olur.
Ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir ortağın alacaklıları, haklarını ancak o ortağın
tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler.
Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde
üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.
 Adi şirketin tüzel kişiliği olmadığından organları yoluyla temsili söz konusu olamaz. Şirketi üçüncü
kişilere karşı ortakları temsil eder ve kural olarak tüm ortaklar tek başına temsile yetkilidir.
Sözleşmeyle temsil yetkisi ortaklardan bir ya da birkaçına bırakılabilir.
 Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, şirketi veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil
etme yetkisi var sayılır.
 Kural olarak temsilci sadece olağan işler bakımından tek başına temsile yetkilidir. Olağanüstü işlerde
tasarruf işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliği ile verilmiş olması ve yetki belgesinde
bu hususun açıkça belirtilmiş olması icap eder.
ORTAKLIĞIN SONA ERMESİ
Sona Erme Sebepleri
Adi şirkette sona erme nedenleri iradi (fesih) ve iradi olmayan (infisah) olmak üzere iki gruba ayrılır.
TBK 639- Ortaklık, aşağıdaki durumlarda sona erer:
1. Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız duruma
gelmesiyle.
2. Sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin
ölmesiyle.
3. Sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın kısıtlanması, iflası veya
tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle.
4. Bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle.
5. Ortaklık için kararlaştırılmış olan sürenin bitmesiyle.
6. Ortaklık sözleşmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuş veya ortaklık belirsiz bir süre için ya da
ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuşsa, bir ortağın fesih bildiriminde bulunmasıyla.
7. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine
mahkeme kararıyla.

 İRADİ OLMAYAN SONA ERME (İNFİSAH)


1- Amacın Gerçekleşmesi veya İmkansızlaşması
(amaç kazanç sağlamaktır, buradaki amaç: faaliyet konusu)
[İmkansızlık objektif olmalı, şirket kurulduktan sonra gerçekleşmeli]
- Maden çıkartma ile ilgili bir şirketin maden bitince kapanması
- Köprü, baraj gibi süreli işler için kurulan şirketin inşaat bitince kapanması
- Doğal afet sebebiyle meyve sebze bahçelerinin harap olması sebebiyle gıda işletmesinin kapanması
- Teknolojinin ilerlemesi sebebiyle gaz yağı lambası ya da daktilo fabrikalarının kapanması
- Yasal nedenlerle imkansızlaşma (Rusya’da savaş olduğu için ithalatın yasaklanması, kenevir üretim
ve satışının yasaklanması)

2- Bir Ortağın Ölümü


Şirket sözleşmesinde aksi yazmıyorsa, ortağın ölümü şirket infisahı nedenidir.
3- Bir Ortağın Kısıtlanması
Adi şirket ortağı kısıtlanarak ehliyetsiz hale gelmişse adi şirket ilişkisi son bulacaktır. Çünkü ortağın
hukuki işlem ehliyeti duruma göre ya hiç yoktur ya da sınırlı bir şekilde vardır. Ancak vesayet makamı
şirketin devamına karar verir ve diğer ortaklar buna rıza gösterirse adi şirket son bulmaz.
4- Bir Ortağın İflası
5- Ortağın Tasfiye Payının Cebri İcra Yoluyla Paraya Çevrilmesi
Şirketin infisah nedenidir ancak diğer ortaklar, o ortağı çıkarım devam kararı alabilirler.
İRADİ SONA ERME (FESİH)
1- Fesih
- Oybirliği
- Adi Ortaklığın süresinin dolması (Sözleşmede değiştirilebilir. Süre bitmesine rağmen devam ederlerse süresiz olur.)
Adi şirket belirli bir süreyle kurulmuşsa, ortaklardan birisinin feshi ihbar edebilmesi için
şirket sözleşmesinde bu konuda açık bir hüküm bulunması gerekir. Aksi halde feshi ihbar
hakkı yoktur ve bu yolla adi şirketin sona erdirilmesi mümkün değildir.
- Bir Ortağın Feshi İhbarı
o Belirsiz Süre veya Bir Ortağın Ömrüne Bağlanmışsa
o Ortaklık Sözleşmesinde Hak Tanınmışsa
(6 ay sonra hüküm doğurmak üzere ihbar edilmesi gerekir. Her halükârda 6 ayın dolduğu yılın hesap
yılının son günü hüküm doğurur yani kural olarak hesap yılı bir yıl olduğu için 31 Aralık gününde.
Daha kısa bir süre belirlenmişse ona göre ihbarın hüküm doğuracağı tarih belirlenir.)
2- Mahkeme Kararı ile Fesih
Dava açılmış olması gerekir.
Bu davanın bir haklı nedene dayanmış olması gerekir.
- Karşılıklı güveni sarsacak hallerin ortaya çıkması,
- Ortakların borç ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi,
- Ortaklardan birisinin şirket varlıklarını zimmetine geçirmesi,
- Ortak amacın gerçekleşemeyecek olmasının anlaşılması gibi haller haklı sebep teşkil edebilecektir.
• Dayanılan nedenin haklı sebep teşkil edip etmediğine mahkeme karar verecektir.

Şirketlerde sona erme = Hangi şekilde sonra ererse ersin sona erme kararı alınması ya da şirketin sona
ermesi + Tasfiye işlemlerinin başlanıp tamamlanması

TASFİYE
Tasfiye Durumunda Katılım Payı İçin Yapılacak İşlem
TBK 642- Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak
tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o
değeri isteyebilir.
Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden
yapılır.
Kazanç ve Zararın Paylaşımı
TBK 643- Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık
için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar
arasında paylaşılır.
Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım
paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.

x – (borçlar+ avanslar+ ortakların yaptığı giderler+ katılım payları)= +y = artı bakiye


(borçlar+ avanslar+ ortakların yaptığı giderler)- katılım payı< x = zarar = (-y) = eksi bakiye
[x= varlık, tasfiye anındaki şirketin aktif ve pasiflerinin tümü] [y= artı bakiye/eksi bakiye]

Sona Ermenin Sonucu=Tasfiye


 Sona erme nedenlerinin ortaya çıkması halinde adi şirket hemen kesin ve nihai bir şekilde sona
ermez, tasfiyeye girer. Tasfiye, şirket mevcutlarının paraya çevrilerek borçların ödenmesi ve geriye
kalan değerlerin ortaklar arasında paylaştırılması işlemleri ve sürecidir.
 Tasfiyenin yapılabilmesi için ilk önce tasfiye memurlarının belirlenmesi lazımdır. Tasfiye memurları
bir ya da birden fazla kişi olabilir.
 Tasfiye halindeki şirketler tasfiye ile ilgili iş ve işlemler ve başlamış ve zorunlu devam eden işlemler
haricinde faaliyet alanına giren yeni işlemler yapamazlar. Adi ortaklıkta ticaret şirketinin tüzel
kişiliği ve tacir sıfatı olmadığı ve her ortak tacir sıfatına haiz olduğu için şirketin tasfiye halinde
olduğunu ticaret siciline bildirmek zorundadırlar. Sermaye şirketleri tasfiye halinde ise şirket
unvanının başına “Tasfiye Halinde” ibaresinin getirilmesi gerekir.
Tasfiye Memurlarının Belirlenmesi
 Şirket sözleşmesiyle kimin tasfiye memuru olacağı belirtilmişse buna göre hareket edilir.
 Şirket sözleşmesinde bu konuda bir hüküm bulunmasa bile ortaklar aralarında oybirliğiyle alacakları
bir kararla tasfiye memurlarını belirleyebilirler.
 Ortaklar tasfiye memurlarının atanması konusunda anlaşamazlarsa mahkemeye müracaat ederek
tasfiye memurlarının mahkemece atanması yoluna da gidilebilir. Yargıtay bu durumda tasfiyenin
mahkeme tarafından gerçekleştirileceğini kabul etmektedir.
 Şirket sözleşmesi ya da ortaklar kurulu kararıyla belirlenmiş olmasa dahi esasen kanun gereği bütün
ortaklar tasfiye memuru sıfatını haizdirler (TBK 644). Böyle bir durumda şirketin tasfiyesi hep
birlikte ortaklarca yürütülür.
Tasfiye İşlemleri
 Bundan sonra şirketin üçüncü kişilere olan borçları ödenir. Borçlar tamamıyla ödenemezse (açık
ortaya çıkarsa) veya şirket mevcutları borçları karşılamaya yetmiyorsa şirket zarar etmiş demektir.
 Bu durumda zarar ortakların kendi aralarındaki sözleşmeye göre paylaştırılacaktır. Ancak bu
aşamada alacaklıların tüm ortaklara alacaklarının tamamı için başvurmaları mümkündür Zararın
paylaşılması, ortaklar arasındaki iç ilişkide etki gösterir. Kendine düşen zarar payından fazla ödeme
yapan ortak diğer ortaklara rücu edebilir.
 Şirket mevcudu borçları karşılamaya yeterse sermayenin iadesi kuralları çerçevesinde ortakların
koydukları sermayeleri (katılım payları) geri verilir. Sermayenin iadesinden sonra geriye kalan tutar
(bakiye) net karı oluşturur ve bu miktar, kar dağıtım kuralları çerçevesinde ortaklara dağıtılır.
Zamanaşımı
 TBK 147/4’e göre adi şirketin ortaklarla ya da ortakların birbirleri arasındaki uyuşmazlıklarında
talep ve dava hakları beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir.

b- KOLLEKTİF ŞİRKET (TTK 211)


Tanım
TTK 211: Kollektif şirket ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla, gerçek kişiler
arasında kurulan ve ortaklarından hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan
şirkettir.
- Ticari işletme işletmek zorunda.
- Tüzel kişiliği haizdir.
- Şahıs şirketidir.
- Ortakları şirket borçlarından ikinci derecede ancak sınırsız sorumluluk taşırlar.
Unsurları
- Kollektif şirket, adi şirketlerde açıklanan unsurlara bağlı olarak kurulurlar ancak unsurların içeriği
farklılaşabilir.
- Sermaye Unsuru: Kollektif şirkete sermaye olarak her şey getirilebilir. Devredilebilir olması ve
parasal değer taşıması koşulu ile her şey sermaye olabilir. Nakdi, ayni (maddi ve maddi olmayan
mallar -maddi olmayan: fikri sınai haklar-), emek sermayesi (ticari itibar, hizmet edimleri, emeğin
kendisi, müşteri çevresi vb.)
Minimum sermaye miktarı kanunda belirtilmemiş.
- Kişi unsuru: En az iki gerçek kişi olmak üzere üst sınırı belirlenmemiştir. Ortaklar gerçek kişi olmak
zorundadır. Tüzel kişiler kollektif şirket ortağı olamazlar.
- Ortakların Sorumluluğu: Şirketin borçlarından dolayı ortaklar sınırsız ve zincirleme sorumludur.
- Affectio Societatis unsuru: Şahıs şirketlerinde kural olarak aktif iş birliği vardır.
- Amaç Unsuru: Kazanç sağlamaktır. Ticari işletme işletmek amacıyla kurulurlar, esnaf işletmesi
işletmek için kollektif şirket kurulamaz.
- Sözleşme Unsuru: Şirket sözleşmesinin geçerlilik koşulu yazılı olmasıdır. (TTK 212)
UNVAN
 Kollektif şirket bir ticari işletme işlettiği için tacirdir. Bu nedenle şirketin bir ticaret unvanı vardır.
Kollektif şirkette unvan, en az ortaklardan birisinin adı ve soyadı ile şirket türünü gösteren bir
ibareden oluşturulur.
 Şirketin bu unvanını işletmesiyle ilgili olarak kullandığı her türlü kâğıt ve belgede, ticaret sicil
numarası, merkezi ile birlikte kullanılması gerekmektedir. (TTK 39/2)
KOLLEKTİF ŞİRKETİN KURULUŞU
 Şirket sözleşmesi yazılı şekle tabiidir. (Ağırlıklı görüş: Noterde imzaların atılması gerekir.)
 Sözleşme yazılı şekle uymamışsa bu şirket kollektif değil adi şirket olarak nitelendirilir. (TTK 214)
 Sözleşme yapıldıktan sonra şirket, ticaret şirketine tescil edilerek varlık ve tüzel kişilik kazanır.
Şirket Sözleşmesindeki Zorunlu Unsurlar
TTK 213: (1) Kollektif şirket sözleşmesine aşağıdaki kayıtların yazılması zorunludur:
a) Ortakların ad ve soyadlarıyla yerleşim yerleri ve vatandaşlıkları.
b) Şirketin kollektif olduğu.
c) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi. (Kollektif şirketin ticaret unvanı: Ortaklardan en az birinin adı ve
soyadı ile şirketin türü yazılmalıdır. Merkezi: Açık adres yazılır. Adres değişirse sözleşmenin değiştirilmesi
ve yeni adresin ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerekir. Edilmezse, bu şirket için bir fesih sebebidir.)
d) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu.
e) Her ortağın sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği para miktarı; para niteliğinde olmayan sermayenin
değeri ve bu değerin ne suretle biçilmiş olduğu; sermaye olarak kişisel emek konulmuşsa bu emeğin niteliği,
kapsamı ve değeri.
f) Şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, bunların yalnız başına mı, yoksa birlikte mi imza
koymaya yetkili oldukları. (Temsil ve ilzam. Birlikte: müştereken, tek bir kişi: münferiden)
 Müştereken imza atılacağına dair sözleşmede bir hüküm olmasına rağmen tek bir kişi imza atarak
örneğin bankada bir kredi işlemi gerçekleştirirse bu işlem imza atan kişi ve banka arasında yapılmış
sayılır, şirketi bağlamaz.
 Şahıs şirketlerinde kural olarak “özden yönetim ilkesi” geçerlidir ve bütün ortaklar yönetim hak ve
görevine haizdir. Dolayısıyla şirket sözleşmesine yöneticilerin yazılması kanunda zorunlu
tutulmamıştır.
 Yönetim: İç ilişki - Temsil: Dış ilişki
 Ticaret sicili alenidir.
(2) Ortaklar, emredici hükümlere aykırı olmamak şartıyla, şirket sözleşmesine diledikleri kayıtları
koyabilirler.

NOT: TTK 213/1/e: Limited ve anonim şirketlerde para dışında koyulan sermayenin değeri ortaklar
tarafından belirlenemez. Ticaret mahkemesi tarafından atanan bilirkişilerce belirlenmesi gerekir. (Objektif
Değerlendirme) Aksi halde ticaret sicil müdürü şirket sözleşmesini tescil etmez. Kollektif ve komandit
şirketlerde ise böyle bir şart yoktur. Değer objektif değil sübjektif olarak ortaklarca da belirlenebilir.
Çünkü şahıs şirketlerinde ortakların şirket alacaklılarına karşı sınırsız sorumlulukları vardır dolayısıyla
alacaklıların güvencesi mevcuttur. Ancak sermaye şirketlerinde, sermayenin, malvarlığının, alacaklıların
korunması ilkeleri vardır. Şahıs şirketlerinde ise ortaklar zaten sınırsız sorumlu olduğu için bu ilkelere
ihtiyaç yoktur dolayısıyla sermayenin korunmasının sermaye şirketlerinde olduğu gibi bir önemi olmadığı
için para dışında koyulan sermayenin değeri için bir bilirkişiye ihtiyaç duyulmamış, ortaklara da bunu
yapma yetkisi verilmiştir.

Görüşme

Sözleşmenin Yazılması ve İmzalama

Tescil

İlan

Tescil ile şirket varlık ve tüzel kişilik


kazanır.
İlan, aleniliği sağlar.
TTSG: Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi

 Şirket kurulmazsa, adi ortaklık var kabul edilir ve o hükümler


uygulanır. Ancak sözleşme imzalanmış fakat tescil henüz edilmemişse, ön şirket aşamasındadır. O
dönemdeki işlemler için hangi şirket sözleşmesi imzalandıysa iç ilişkide o şirket hükümleri, dış ilişkide adi
ortaklık hükümleri uygulanır.
Şirket kurulursa: Tescil edilmek şartıyla bir şirket adına yapılan işlemlerden şirket tescil edilir edilmez
sorumlu olur.
YÖNETİCİLERİN BELİRLENMESİ
 Sözleşme ile belirlenebilir.
 Şirket kurulduktan sonra ortaklar kurulu oybirliği ile belirleyebilir.
 Şahıs şirketlerinde ortaklar sınırsız sorumlu ve yönetim hak ve görevi haizdir dolayısıyla tüm
ortaklar yöneticidir.
YÖNETİM YETKİSİNİN KAPSAMI VE İÇERİĞİ
 Yönetici ortakların kural olarak yalnızca olağan işleri yapma yetkisi vardır. Olağanüstü ve temel
nitelikli işlerde yetkileri yoktur. Bu işlerde tüm ortakların oybirliği aranır.
 Yönetim yetkisi birden fazla ortaktaysa diğer yönetici ortakların yapılan bir işleme itiraz hakları
vardır. Yönetici olmayan ortakların itiraz hakkı yoktur. Her ortağın sınırsız denetim hakkı vardır.
YÖNETİM YETKİSİNİN SONA ERMESİ
 Yönetici ortak hangi yöntemle atanmışsa yönetim görevinin sona ermesi ve kısıtlanmasında aynı
yöntem geçerli olur.
 Yönetici ya da yöneticiler şirket sözleşmesiyle belirlenmişse yönetici ancak şirket sözleşmesi
değiştirilerek görevden alınabilir. Şirket sözleşmesini değiştirmek için ortakların oybirliğine ihtiyaç
vardır. (TTK 216/2) Bu yönetici ortağın onayı alınmaksızın sözleşmenin değiştirilmesi mümkün
değildir. Bu durumda tek çözüm haklı bir sebep varsa mahkemeden bu ortağın azlinin kararını almak
olur.
 Yönetici ortak, ortaklar kurulu kararına istinaden atanmışsa yine ortaklar kurulunun oy çokluğu ile
alacağı karar ile görevden uzaklaştırılabilir ya da yetkileri sınırlandırılabilir.
SERMAYE KOYMA BORCU
KARA VE ZARARA KATILMA BORCU
- Kar ve zararın ne şekilde dağıtılacağı şirket sözleşmesiyle belirlenmişse ona göre hareket edilir.
Birinin oranı belirlenmişse diğeri de ona göre belirlenir. Emeğini kollektif şirkete sermaye olarak
getiren ortak hakkında zarara ortak olmayacağına ilişkin hüküm geçerlidir.
REKABET YASAĞI
Ortaklar şirketin faaliyet konusuna giren bir işi kendi adına veya başkası hesabına yapamazlar; aynı işle
uğraşan bir başka şirkete “sınırsız sorumlu ortak” olarak giremez.
Anonim ve limited şirketlerde ortak olabilirler ancak yönetici olamazlar.
Rekabet yasağı kapsamında kollektif şirket sözleşmesindeki yazılı faaliyet konuları değil, şirketin fiilen
yürüttüğü faaliyet konuları girer.
Rekabet koşulu: Faaliyet alanı ve etki alanının örtüşmesi ile sağlanır. (İstanbul’daki bir turşucuyla Sivas’taki
turşucu rakip sayılmaz.)
DENETLEME HAKKI
 Şahıs şirketlerinde her ortağın sınırsız denetim hakkı vardır.
 Sermaye şirketlerinde ise sınırlı denetim hakkı vardır. (Anonim, limited, komandite)
Sınırlı denetim hakkı: Şirketin ticari belge ve defterlerini inceleme hakkı vermez. Yalnızca hesap dönemi
sonunda faaliyet raporu ve bilançonun üzerinde denetim hakkı vardır.
Denetim hakkından önceden feragat hakkı yoktur ancak sonradan feragat mümkündür.
PRATİK ÇALIŞMA
2021-2022 BAHAR DÖNEMİ- ŞİRKETLER HUKUKU DERSİ
PRATİK ÇALIŞMALARI – 1 (23.03.2022)
I. ADİ ORTAKLIK
A. PRATİK I
Pandemi sürecinde sağlık ve hijyen ürünlerine gösterilen ilginin arttığını fark eden üç kardeş, bu alandaki ürünlerin
satışını sağlamak amacıyla birlikte bu ürünlerin ihracatını yapıp satmaya karar vermişlerdir. Bu işletmenin otobüs
durakları ve iskeleye yakın işlek bir cadde üzerinde bulunan Ayşe’ye ait taşınmazda kurulması kararlaştırılmıştır.
Diğer kardeş Burhan ise 1.200.000 TL sermaye getirmeyi ve işletmenin yönetiminin ise Cemal tarafından üstlenilmesi
konusunda sözlü olarak mutabakata varmışlardır. Taraflar ayrıca Cemal’in zarara katılmamasını da uygun
görmüşlerdir.
Hemen işe koyulan Ayşe, derhal taşınmazdaki dükkânın tadilatı konusunda, ortaklık adına ve hesabına işletme konusu
inşaat ve mimarlık olan bir şirket ile anlaşmıştır. Anlaşmada tadilat bedeli 800.000 TL olarak kararlaştırılmış, bu arada
Burhan ise bedelin fahiş olduğunu iddia ederek bu işleme itiraz etmiştir.
İşletme faaliyete geçtikten sonra, ilk yıl için bilançoyu düzenleyen Cemal, elde edilen 1.500.000 TL’lik net kârı
ortaklara eşit olarak paylaştırmıştır. Bu dağıtım üzerine Ayşe, iktisadi değer olarak en büyük sermayeyi kendisinin
getirdiğini gerekçe göstererek, kâr paylarının, “her ortağın getirdiği sermayenin parasal tutarının, toplam sermayeye
oranı” ölçüsünde dağıtılması gerektiğini ileri sürmüştür.
İşletmenin faaliyete geçişinin ikinci yılında Cemal, Covid 19’a bağlı organ yetmezliğinden vefat etmiştir. Kızı Deniz
ise, Ayşe ve Burhan’a bundan sonra ortaklık ilişkisinde babasının yerini alacağını bildirmiştir.
Bu sektördeki potansiyelin çok yüksek olduğunu fark eden Deniz’in yatırımcı arkadaşı Engin, henüz yeteri kadar aşina
olmadığı bu pazara tek başına girmek istememesi nedeniyle, Deniz’den ortaklıklarına kendisinin de alınması için Ayşe
ve Burhan’ı ikna etmesini istemiş; ülkedeki ekonomik kriz döneminde sermaye sıkıntısı yaşayabileceklerini düşünen
Ayşe ve Burhan da Engin’in bu teklifini kabul etmiş ve böylece Engin ortaklığa dâhil edilmiştir.
İlerleyen günlerde Engin’in asıl amacının sektörü tanıdıktan ve yeterli çevre edindikten sonra kendi sağlık ve hijyen
markasını yaratmak ve yeni bir işletme açmak olduğunu öğrenen diğer ortaklar, bu duruma sinirlenerek Engin’in
ortaklıktan çıkartılmasına karar vermişlerdir.
1. Ayşe, Burhan ve Cemal arasındaki anlaşma şeklen geçerli midir? Geçerli ise kurulan hukuki ilişkiyi nitelendiriniz.
Geçerlidir, adi ortaklıktır. TBK 620: “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını
ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.”
Adi ortaklığın unsurları: 1-Kişi unsuru, 2-Sermaye unsuru, 3-Ortak amaç unsuru, 4-Sözleşme unsuru, 5-Affectio
Societatis hepsi vardır dolayısıyla adi ortaklık kurulmuştur. Kanunda adi ortaklık sözleşmesinin şekil şartı yoktur.
(Ispat hukuku açısından yazılı olmasında fayda var)
Sermaye unsuru için taşınmazın ortaklığa devri olacaksa bunun tapuda yapılması gerekir; marka hakkı getirecekse
sınai mülkiyet sicilinde tescil edilmesi gerekir.

2. Ayşe’nin sermaye olarak, sahibi olduğu taşınmazın –mülkiyetini devretmeksizin- kullanımını ortaklığa getirmesi
mümkün müdür?
TBK 621/3: Bir ortağın katılım payı, bir şeyin kullandırılmasından oluşuyorsa kira sözleşmesindeki; bir şeyin
mülkiyetinden oluşuyorsa satış sözleşmesindeki hasara, ayıptan ve zapttan sorumluluğa ilişkin hükümler kıyas yoluyla
uygulanır.
3. Cemal’in zarara katılmaması yolundaki sözleşme hükmü geçerli midir?
Emek sadece şahıs şirketlerinde sermaye olarak getirilebilir. Sermaye şirketlerinde emek sermaye sayılmaz.
TBK 623/3: Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak
yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.
Dolayısıyla Cemal’in zarara katılmamasına ilişkin hüküm geçerlidir.
4. Devlet memuru olduğu için başlangıçta bu işte yer almayı düşünmeyen kardeş Ümit, daha sonra birikimi nakdi
sermaye olarak kurdukları ortaklıkta değerlendirmek isterse, taraflar arasındaki hukuki ilişkide bir değişiklik olacak
mıdır?
Yeni ortak alımı ve alt katılım
TBK 632- Ortaklığa, yeni bir ortak alınması, bütün ortakların rızasına bağlıdır. Ortaklardan biri tek taraflı olarak bir
üçüncü kişiyi ortaklıktaki payına ortak eder veya payını ona devrederse, bu üçüncü kişi ortak sıfatını kazanamaz.
Oybirliği gerekir. Devlet memuru hususu: Ticari işletme olsaydı tacir olacaktı ve TTK 14 uyarınca Devlet Memurları
Kanunu’nda sorumluluğu olacaktır ancak
5. Ayşe’nin ortaklığı temsil yetkisinin bulunup bulunmadığını ve dolayısıyla taşınmazın tadilatı amacıyla yaptığı
anlaşmanın geçerli olup olmadığını, bu anlaşmadan kimin veya kimlerin sorumlu olacağını açıklayınız.

 TBK 637/3: Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı
temsil etme yetkisi var sayılır. Ancak, temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf
işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun
açıkça belirtilmiş olması şarttır.
Sözleşmede temsilci ayrıca belirtilmemiş ancak yönetim yetkisiyle birlikte bu hüküm uyarınca temsil yetkisi de
verilmiş sayılır. “Önemli tasarruf işlemi” hususu önemlidir.
Temsil yetkisi yalnızca Cemal’e aittir. Ayşe’nin temsil yetkisi yoktur. (Yetkisiz temsil)
Cemal de bu “önemli tasarruf işlemi”ni tek başına yapamaz, oybirliği aranır.

 Dış ilişkide bu anlaşma geçerlidir çünkü üçüncü kişiyi iyi niyetli kabul ediyoruz, yetkisi olmadığını bilmiyor.
Ancak iç ilişkide anlaşma geçersizdir. “TBK 637/2: Ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir
üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortaklar ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı
veya borçlusu olurlar.” TBK 47, yetkisiz temsile atıf yapılmış. Onay verilirse iç ilişkide de geçerli olur,
verilmezse Ayşe’den rücu edebilirler ancak başta söylediğim gibi dış ilişkide anlaşma geçerlidir.
- Kendi ad ve ortaklık hesabına yapsaydı 637/1’e giderdik.
6. Olayda Ayşe’nin yaptığı işe/işleme, Burhan’ın itiraz hakkı var mıdır? Bu itirazın bir sonuç doğurup
doğurmayacağını tartışınız.
TBK 625/2: “Ortaklık, ortakların tümü veya birkaçı tarafından yönetilmekte ise, bunlardan her biri, diğerleri
katılmaksızın işlem yapabilir; ancak ortaklığı yönetmeye yetkili olan her ortak, tamamlanmasından önce işleme itiraz
etmek suretiyle, bu işlemin yapılmasını engelleyebilir.”
Yönetici ortakların itiraz hakkı vardır. Yönetici sıfatına haiz olmayan ortakların itiraz değil denetim hakları var.
Olaydaki geçerli bir itiraz değildir, yalnızca Cemal itiraz edebilir.

 Burhan ise bu işlemi “olağanüstü işlem” kabul ederek oybirliğine gidilmesini savunabilir,
 İkinci seçenek olarak: Bilgi alma ve inceleme hakkı TBK 631- “Yönetim yetkisi olmasa bile, her ortağın,
ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durumu
hakkında özet çıkarma hakkı vardır. Aksine sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.”
Bu hükme dayanarak haklı sebep olduğunu kabul eder ve TBK 639/7 uyarınca ortaklığın feshini talep edebilir.

 Üçüncü bir seçenek olarak da Cemal’in yönetim yetkisinin kaldırılması için haklı bir sebep varsa TBK
629/2’ye gidebilir: “Ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile, haklı
bir sebep varsa, diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir. Haklı sebepler, özellikle yönetici
ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi
durumlarında vardır.”
 Dördüncü seçenek olarak da yapılan işlem “önemli tasarruf işlemi” kabul edilir ve TBK 637/3 uyarınca bunu
haklı sebep sayarak ortaklığın feshini talep edebilir.
7. Kâr dağıtımına ilişkin kurallar açısından, Cemal’in dağıttığı kâr payları hukuka uygun mudur?
TBK 622- “Ortaklar, niteliği gereği ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında paylaşmakla yükümlüdürler.”
TBK 623- “Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve
niteliğine bakılmaksızın eşittir. (Bunun sınırı aslan payıdır. %80-90+) Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara
katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.”
Olaydaki kar dağıtımına ilişkin kurallar hukuka uygundur.
8. Deniz’in babasının yerine ortaklık ilişkisine dâhil olması mümkün müdür?
TBK 639/2 uyarınca adi ortaklıkta (sözleşmede aksine hüküm yani ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesine ilişkin bir
hüküm yoksa) ortaklardan birinin ölmesi ile adi ortaklık sona erer.
Sözleşmede hüküm yoksa adi ortaklık sona erer. Bu durumda eski sözleşme feshedilerek yeniden bir sözleşme ile
mirasçılar ve sağ kalan ortaklar anlaşırsa tekrar yapılacak bir sözleşme ile adi şirket kurulabilir. Sağ kalan ortakların
oy birliği aranır.
Sözleşmede hüküm varsa da mirasçının ortak olmasını kalan ortaklar oy birliği ile karar vermelidir.
9. Engin hakkında verilen ortaklıktan çıkartma kararı hukuken yerinde midir? Cevabınız olumsuz ise, diğer ortaklara
ne yapmalarını tavsiye edersiniz?
Adi ortaklıkta çıkartma ve çıkarılmada haklı sebep yoktur ancak kollektif ortaklıkta vardır. Bu halde 4 seçenek vardır:
1- Özen borcu: Zararı tazmini isteyebiliriz. TBK 628/2
2- Kollektif şirketin rekabet yasağına ve haklı sebeple çıkarmaya ilişkin hükümleri uygulayabiliriz.
3- Kıyas yolu uygulanmaz (2.seçenek), adi şirketin haklı nedenle feshine gidebiliriz. TBK 639/7
4- Şirket sözleşmesine en baştan sorun yaratması öngörülen hususlara ilişkin hükümler yazılabilir. (Örnek: Haklı
sebebin vuku bulduğu ortak dışındaki kişilerin oybirliği aranır.)
B. PRATİK II
Ulaştırma ve Turizm Bakanlığı, Çanakkale’de inşa ettirmek istediği asma köprü için ihale açmıştır. Avukat Fatih
Finike, Hun İnşaat ve Mühendislik Anonim Şirketi ve Ilgaz Mimarlık ve Tasarım Limited Şirketi bir araya gelerek,
inşaat işini üstlenmek için Bakanlığa teklifte bulunurlar ve ihaleyi kazanırlar. Aralarında yaptıkları adi şirket
sözleşmesine göre, Avukat Fatih Finike gerekli hukuki işlemleri yapmayı; Hun İnşaat ve Mühendislik Anonim Şirketi
köprü yapımındaki malzemeleri tedarik etmeyi ve köprünün inşasını; Ilgaz Mimarlık ve Tasarım Limited Şirketi ise
köprünün tasarımını yapmayı üstlenmektedir. Sözleşmeye göre Avukat Fatih Finike ve Hun İnşaat ve Mühendislik
Anonim Şirketi yönetici olacaktır. Yöneticiler, üçüncü kişilerle tek başına hukuki işlem yapmaya yetkilidir. Ayrıca,
Avukat Fatih Finike zarara katılmayacak, sadece kazanca katılacaktır.
1. Adi şirketin alacaklıları, şirket borçlarından dolayı Avukat Fatih Finike’ye başvurabilir mi? Açıklayınız.
Adi ortaklık gerçek ya da tüzel kişilerden oluşabilir. Olayda Joint Venture vardır, herkes kendi sorumluluğunda değil
dış ilişkide ortak bir sorumluluk söz konusu.
TBK 623/3: “Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak
yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.”
TBK 638/3: “Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde
üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.”
Dolayısıyla Avukat Fatih Finike şirketin borçlarından dolayı sorumludur.
2. Avukat Fatih Finike beş ay sonra trafik kazası geçirip ölmüştür. Bu olay, adi şirketi nasıl etkiler?
TBK 639/2: Ortaklık sona erer. Mirasçılarla ilgili hüküm varsa adi otaklık devam eder, hüküm yoksa sona erer.
3. Hun İnşaat ve Mühendislik Anonim Şirketi, köprünün yapımında kullanılmak üzere çimentoları İsa Çimento
Anonim Şirketi’nden almayı planlamaktadır. Hun İnşaat ve Mühendislik Anonim Şirketi’nin İsa Çimento Anonim
Şirketi’nden piyasanın çok üstünde fiyatla çimento alacağını öğrenen diğer ortakların başvuracakları bir yol var mıdır?
TBK 625/2: “Ortaklık, ortakların tümü veya birkaçı tarafından yönetilmekte ise, bunlardan her biri, diğerleri
katılmaksızın işlem yapabilir; ancak ortaklığı yönetmeye yetkili olan her ortak, tamamlanmasından önce işleme itiraz
etmek suretiyle, bu işlemin yapılmasını engelleyebilir.”
Yönetici ortaklar itiraz edebilir. Yönetici olmayan ortakların itiraz hakkı yoktur.

 Yönetici olmayan ortaklar: “olağanüstü işlem” kabul ederek oybirliğine gidilmesini savunabilir,

 İkinci seçenek olarak: Bilgi alma ve inceleme hakkı TBK 631- “Yönetim yetkisi olmasa bile, her ortağın,
ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durumu
hakkında özet çıkarma hakkı vardır. Aksine sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.”
Bu hükme dayanarak haklı sebep olduğunu kabul eder ve TBK 639/7 uyarınca ortaklığın feshini talep edebilir.

 Üçüncü bir seçenek olarak da yönetim yetkisinin kaldırılması için haklı bir sebep varsa TBK 629/2’ye
gidebilir: “Ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile, haklı bir sebep
varsa, diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir. Haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın
görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında
vardır.”

 Dördüncü seçenek olarak da yapılan işlem “önemli tasarruf işlemi” kabul edilir ve TBK 637/3 uyarınca bunu
haklı sebep sayarak ortaklığın feshini talep edebilir.

Hun İnşaat ve Mühendislik Anonim Şirketi yönetici olduğu için diğer ortaklar haklı sebeple yöneticiyi görevden
alabilirler. TBK 629/2
II. KOLLEKTİF ORTAKLIK
A. PRATİK I
Janset, Kemal ve Leyla ürün paketleme sistemleri makinelerinin üretim ve satışını konu edinen bir ticari işletme
işletmek amacıyla kollektif şirket kurmuşlardır. Şirket sözleşmesiyle ortak Janset, şirketin yöneticisi ve temsilcisi
olarak atanmıştır. Ayrıca sözleşmeyle oy hakkında imtiyazlar tanınmıştır. Buna göre Janset üç oy, Kemal iki oy, Leyla
ise bir oy hakkını haizdir.
1. Kollektif şirket sözleşmesini Janset’in yönetici ve temsilci atanması yönünden inceleyiniz.
TTK 217: Ortakların birbirleriyle olan ilişkilerinin düzenlenmesinde sözleşme serbestisi geçerlidir.
TTK 218: Ortaklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yönetme hakkını ve görevini haizdir. Ancak, şirket sözleşmesiyle veya
ortakların çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan birine, birkaçına veya tümüne verilebilir.
TTK 213/1: Kollektif şirket sözleşmesine aşağıdaki kayıtların yazılması zorunludur:
a) Ortakların ad ve soyadlarıyla yerleşim yerleri ve vatandaşlıkları.
b) Şirketin kollektif olduğu.
c) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
d) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu.
e) Her ortağın sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği para miktarı; para niteliğinde olmayan sermayenin değeri ve bu
değerin ne suretle biçilmiş olduğu; sermaye olarak kişisel emek konulmuşsa bu emeğin niteliği, kapsamı ve değeri.
f) Şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, bunların yalnız başına mı, yoksa birlikte mi imza koymaya yetkili
oldukları”
Bu maddeler uyarınca hukuka uygundur.
2. Kollektif şirket sözleşmesini, oy hakkında imtiyaz yönünden inceleyiniz.
TTK 226: “Her ortak bir oy hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme geçersizdir.”
Şahıs şirketlerinde “kafa oy prensibi” vardır, oy hakkında imtiyaz tanınamaz. Bu sözleşmedeki hüküm geçersizdir.
3. Ortaklar arasındaki vuku bulan anlaşmazlıklar nedeniyle Janset tarafından iki faaliyet döneminde kâr dağıtımı
yapılmamıştır. Diğer ortaklar, ofisinize geldiler avukat olarak onlara önerebileceğiniz herhangi bir yol var mıdır? Ne
yapmalarını tavsiye edersiniz?
TTK 228: “Her ortak, şirketten faaliyet dönemi sonunda gerçekleşen kârdan kendisine düşen payı, şirkete ödünç
olarak verdiği paranın ve kararlaştırılmışsa koyduğu sermayenin faizlerini, şirket sözleşmesi gereğince hak ettiği
ücreti; kanuna veya şirket sözleşmesine göre yılsonu bilançosu çıkarılmamışsa çıkarılmasını, bilançoda kâr payı
saptanmamışsa saptanmasını ve alacaklarını istemek hakkına sahiptir.
Bu madde ile ortağa tanınmış olan hakları kaldırma veya daraltma sonucunu doğuran sözleşme şartları geçersizdir.”
Bu madde gereğince ortakların isteyebilecekleri bellidir:
1- Ortaklar, alacak hakkı sebebiyle şirkete dava açabilir.
2- Yönetici, şirket sözleşmesinden sonra belirlenmişse, yöneticiyi haklı sebep öne sürerek görevden alabilirler.
(TTK 220: Yönetim işleri, şirket sözleşmesi yapıldıktan sonra alınan bir kararla bir ortağa verilmişse o ortak,
ortakların çoğunluğunun kararıyla görevden alınabilir. Çoğunluk elde edilemediği takdirde, yönetim işlerine bakan
ortağın şirket sözleşmesini ihlal ettiği veya olayda haklı sebep bulunduğu iddiasıyla, her ortak ilgili yönetici ortağın
görevden alınması için mahkemeye başvurabilir.)
3- Yönetici, şirket sözleşmesiyle atandıysa, ortakların her biri mahkemeye başvurarak haklı sebebin varlığını ve
yöneticinin azlini talep edebilir.
(TTK 219: Yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim hak ve görevi diğer ortaklar
tarafından sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan
birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine
getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi hâller, haklı sebep sayılır.) BU OLAY İÇİN
4- Kollektif ortaklığın haklı sebeple feshi istenebilir. TTK 243/1’in atfı ile TBK 639/7 haklı sebep ile feshe gidebiliriz.
5- Adi şirkette haklı sebeple çıkarma yok ancak kollektif şirkette var. Dolayısıyla TTK 255: “Bir ortağın kendisinden
kaynaklanan sebeplerden dolayı şirketin feshinin istenebileceği durumlarda, diğer ortakların tümü o ortağın şirketten
çıkarılmasına ve şirketin devamına karar verebilir. Şirket sözleşmesinde bu kararın çoğunlukla alınması
öngörülebilir.”
4. Janset, ürün paketleme makinelerinin üretiminde kullanılacak demiri, kardeşi Melih’ten piyasanın çok üstünde bir
fiyatla satın almak istemektedir. Bunu öğrenen diğer ortakların başvurabilecekleri herhangi bir yol var mıdır?
Avukatları olarak ne önerirsiniz?
TTK 221’de yönetici ortaklara itiraz hakkı tanınmış. Yönetici olmayan ortaklar için istisna:

TTK 222/1: “Yönetim şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmişse, bu ortak, diğer ortaklar itiraz etseler ve karşı çıksalar
bile, hileye dayalı olmamak şartıyla, şirketin yönetimi için gereken işlemleri yapabilir.”
Olayda hile değil yönetim yetkisinin kötüye kullanılması var. Dolayısıyla diğer ortakların itiraz hakkı yok.
1- Yönetim yetkisinin haklı sebeple feshi
2- Yönetici ortağın görevden alınması TTK 219’a gidilebilir.
5. Kemal, işlerin kötü gitmesi üzerine, spor malzemeleri üretimine ilişkin başka bir ticari işletmeyi işleten “Nilüfer
Narin ve Ortakları Kollektif Şirketi”ne ortak olarak girmiştir. Bu durumu hukuki açıdan değerlendiriniz.
Rekabet yasağı söz konusu. TTK 230: Bir ortak, ortağı olduğu şirketin yaptığı ticari işler türünden bir işi, diğer
ortakların izni olmaksızın kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete
sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak (KOLLEKTİF & KOMANDİTE ORTAK) olarak giremez.
6. Janset, Kemal ve Leyla şirketin işletme konusunu değiştirebilirler mi? Değiştirebilirlerse nasıl yapabileceklerini
avukatları olarak anlatınız.
Temel nitelikli iştir. TTK 226/2: Şirket sözleşmesinin değiştirilmesi için oy birliği gereklidir.
7. Leyla, Orhan’dan kripto para piyasasında değerlendirmek üzere borç almış, ancak kripto para madenciliğin
yapıldığı ülkelerde öngörülmeyen bir iç karışıklık çıkması nedeniyle yatırım yaptığı kripto para birimlerinin değerleri
düşmüştür, bu nedenle borcunu ödeyememiştir.
Orhan, bu borç sebebiyle kollektif şirkete başvurabilir mi? Orhan’ın avukatı siz olsaydınız ne yapardınız?
TTK 249: Bir ortağın kişisel alacaklısı, borçlunun kişisel mallarından ve 133’üncü madde gereğince şirketteki kâr
payından alacağını alamazsa, tasfiye sonunda borçlu ortağa düşecek paya haciz koydurmaya ve altı ay önce ihbarda
bulunmak ve hesap yılı sonu için hüküm ifade etmek üzere, şirketin feshini istemeye yetkilidir.
(2) Mahkemece feshe karar verilmezden önce, şirket veya diğer ortaklar borcu öderlerse, fesih davası düşer.
B. PRATİK II
Özge, Peyami, Rüya ve Selami’den oluşan ve işletme konusu ekmek üretim ve ticareti olan “Özge ve Ortakları Ekmek
Üretim ve Ticaret Kollektif Şirketi”nde şirket sözleşmesi ile Özge, Peyami ve Rüya temsilci olarak atanmıştır.
Temsilci olan ortaklar aynı zamanda yönetici pozisyonunda görev almaktadırlar. Yönetim ve temsil yetkisi ile ilgili
olarak Özge’nin mali işlerde, Peyami’nin teknik işlerde bu yetkilerini kullanacağı; Rüya’nın ise 100.000 TL’ye
kadarki işlemleri yapabileceği kararlaştırılmış, söz konusu kararlar ticaret sicilinde tescil ve ilân edilmiştir. Özge, süt
ve süt ürünlerinin üretim ve satışının kârlı olduğunu düşünerek Şeyda ile bir sözleşme yapmış ve Şeyda’ya ait, bir
mandırası da bulunan süt ve süt ürünlerinin üretildiği tesisi satın almıştır. Rüya ise 200.000 TL değerindeki unları
“Uncu Üretim, Hizmet ve Ticaret A.Ş”den satın almıştır.
1. Şirket sözleşmesinde Özge, Peyami ve Rüya’nın temsil yetkisine getirilen sınırlamalar hukuken geçerli midir?
Açıklayınız.
Ticari temsilci yalnızca şube ile ve birlikte temsil ile sınırlandırılabilir. Konu ve miktar ile sınırlandırılamaz. Ancak bu
kişiler şahıs şirketinin ortakları dolayısıyla sınırsız sorumluluk söz konusu. Un alımı gibi işler bu şirketin “olağan işi”
olduğu için her yönetici tek başına bu işlemi yapmaya yetkilidir.
TTK 233/1: Şirketi temsile yetkili olan kimse, şirketin işletme konusuna giren her türlü işi ve hukuki işlemleri şirket
adına yapmak ve şirketin unvanını kullanmak yetkisine sahiptir. Bu yetkiyi sınırlayan her şart, iyiniyetli üçüncü
kişilere karşı ileri sürülemez.
Dolayısıyla hukuken geçersizdir.
2. Özge ile Şeyda arasında yapılan süt ve süt ürünleri üretim tesisi satım sözleşmesi şirketi bağlar mı? Açıklayınız.
Eski kanundaki ultra vires ilkesi: Ultra vires, şirketin ehliyetinin, şirket sözleşmede yazılı olan işletme konusu ile
sınırlı olması demektir. Buna göre, şirket sözleşmesinde yazılı olan işletme konusu dahilindeki işlemler intra vires, bu
konu dışındaki işlemler ise ultra vires kabul edilir.
Yeni kanunda işletme konusu sınırlandırılmamış. Ultra vires ilkesi yoktur dolayısıyla bu satım sözleşmesi şirketi
bağlar.
3. Rüya ile Uncu Üretim, Hizmet ve Ticaret A.Ş. arasında yapılan un alımına ilişkin sözleşme şirketi bağlar mı?
Konu ve miktar bakımından yapılan sınırlamalar geçerli değildir. Üçüncü kişinin iyi niyetli olduğunu kabul edersek
şirketi bağlar ancak iç ilişkide Rüya’ya rücu edilebileceğini söyleyebiliriz.
TTK 233/1: Şirketi temsile yetkili olan kimse, şirketin işletme konusuna giren her türlü işi ve hukuki işlemleri şirket
adına yapmak ve şirketin unvanını kullanmak yetkisine sahiptir. Bu yetkiyi sınırlayan her şart, iyiniyetli üçüncü
kişilere karşı ileri sürülemez.
4. Şirket sözleşmesinde Özge, Peyami ve Rüya’nın temsil yetkisinin birlikte kullanılacağı öngörüldüğünü varsayarsak;
bu olasılıkta Rüya’nın 200.000 TL’lik satım sözleşmesi şirketi bağlar mı?
Temsil yetkisi “birlikte temsil” ile sınırlandırılmış. Bu geçerlidir. Tescil ve ilan edildiği için herkesi bağlar, üçüncü
kişilerin iyi niyetinden söz edilemez. Dolayısıyla sözleşme geçersizdir, şirketi bağlamaz.
TTK 233/2: Ancak, şirket sözleşmesinin tescil ve ilanı gerekli hükümlerine göre şirketin bağlanabilmesi için birlikte
imza şart kılınmışsa, bu şart, üçüncü kişilere karşı da geçerlidir.
5. Stoklarda yeterince un bulunduğu gerekçesiyle 3 ay yeni un alınmayacağına dair ortaklık kararı alınmasına rağmen,
Rüya bu işlemi yapmışsa, Uncu Üretim, Hizmet ve Ticaret A.Ş. şirkete başvuru hakkına yine de sahip midir?
Sahiptir çünkü iyi niyetlidir. Şirketin iç ilişkide aldığı bir karardır. Tescil ve ilan edilen bir karar olmadığı için Uncu
A.Ş.’yi bağlamaz, başvuru hakkına sahiptir.

İTİCÜ HUKUK FAKÜLTESİ 2019-2020 ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ


TİCARET İŞLETME HUKUKU DERSİ PRATİK ÇALIŞMA SORULARI
OLAY I
(A), (B), (C) ve (D) mobilya imalatı yapmak üzere bir kollektif şirket kurmak için bir araya gelmiştir.
Sermaye payı olarak (A) bir taşınmazı, (B) bir adet hızar makinesini, (C) 200.000 TL nakdini, (D) ise
marangoz olduğundan emeğini koymuştur. Taraflar ortaklığın yönetiminden ve temsilinden (C)’nin sorumlu
olacağını kararlaştırmışlardır. Daha sonra taraflar taahhütlerini içeren bir şirket sözleşmesi hazırlayıp (C)’nin
bürosunda imzalamışlardır. İşlerin yoğunluğu nedeniyle bir araya gelemedikleri için tescil işlemleri
yapılamamıştır.
Hemen işe koyulan (A) taşınmazdaki binanın tadilatı için ortaklık adına ve hesabına 250.000 TL tadilat
bedeli ile bir şirketle anlaşmıştır. (B) ise bedelin fahiş olduğunu belirterek işleme itiraz etmiştir.
(C) ilerleyen günlerde ortaklığın mobilya imalatının yanında tekstil ürünleri üretimi de yapması konusunda
karar almıştır. (B) ise bu karara mali güçlerinin yetmeyeceğinden bahisle itiraz etmiştir.
Mobilya imalatına başlanıp bir yıl faaliyette bulunduktan sonra hazırlanan bilançoda 600.000 TL’lik net kara
ulaşılmış ve (C) karı ortaklar arasında eşit olarak paylaştırmıştır. Ancak (A) iktisadi değer olarak en büyük
sermayeyi kendisinin koyduğunu gerekçe göstererek her ortağın getirdiği sermayenin parasal tutarının
toplam sermayeye oranı ölçüsünde dağıtım talep etmiştir. İkinci yıl bilançoda ise 200.000 TL’lik zarar
oluşmuş ve tüm ortakların eşit miktarda zarardan sorumlu tutulacağını (C)’nin bildirmesi üzerine (D)
emeğini koymasından bahisle zarardan sorumlu olmayacağı itirazında bulunmuştur.
Ortaklığın devamında (A) ortaklığın işleyişi hakkında bilgi almak istemiştir ve (C)’den defter kayıtlarını
göstermesini talep etmiştir. Ancak (C) defter kayıtlarını göstermesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.
Devamında (C)’nin bazı kayıtları, ortaklık iş ve işlemlerini olduğundan farklı gösterecek şekilde tuttuğu
öğrenilmiştir.
Ortaklığın 4. yılında (B) vefat etmiştir oğlu (E) de ortaklıkta babasının yerini alacağını ortaklara bildirmiştir.
Daha sonra diğer ortaklar (E)’nin ortaklıkta kalmak istemesinin amacının işleri öğrendikten sonra kendi
başına bir şirket kurmak olduğunu öğrenmişlerdir.
SORULAR
1. (A), (B), (C) ve (D) arasında kurulan ilişkiyi nitelendiriniz. Bu ilişkiyi unsurlarıyla açıklayınız.
Taraflar her ne kadar kollektif şirket kurmak iradesiyle toplanıp sözleşme akdetmiş olsa dahi imzalar notere
onaylatılmadığı, ticaret sicili müdürü veya yardımcısı huzurunda imzalanmadığı ve noterlikçe onaylı bir
suretini onay tarihinden itibaren onbeş gün içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline
vererek şirketin tescilini istemedikleri (TTK m. 215)için taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulmuştur.
Ancak ticaret şirketlerine ilişkin sözleşmeler adi yazılı şekilde yapılacağından taraflar arasında iç ilişkide
kollektif şirket hükümleri uygulanabilecek, üçüncü kişilerle ilişkilerde adi ortaklık hükümleri
uygulanacaktır. Noter ya da ticaret sicil müdürünün huzurunda imzalanan bir sözleşme olmadığı için bu
ilişki kollektif değil adi ortaklık ilişkisidir.
 Noterde imza atılmış olsa ancak tescil yapılmasa: İç ilişkide kollektif dış ilişkide adi ortaklık
 Hem noterde imzalanmış hem de tescil edilmiş olsaydı hem iç hem dış ilişkide kollektif ortaklık
olurdu.
Dayanak: TBK m. 620/2: Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa,
bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır. TTK m.214/1: Sözleşmesi kanuni şekilde yapılmamış veya
sözleşmeye konması zorunlu olan kayıtlardan biri veya bazıları eksik yahut geçersiz olan bir kollektif şirket,
adi şirket hükmünde olup, hakkında 216’ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla, Türk Borçlar Kanunu’nun
adi şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır.
Adi ortaklığın 5 unsuru bulunmaktadır. 1. Kişi unsuru 2. Sermaye unsuru 3. Sözleşme unsuru 4. Ortak amaç
unsuru 5. Aktif/pasif iş birliği/çaba unsuru (affectio societatis). TBK m.620/1: Adi ortaklık sözleşmesi, iki
ya da daha fazla kişinin (1) emeklerini ve mallarını (2) ortak bir amaca erişmek üzere (4) birleştirmeyi
üstlendikleri sözleşmedir. (3)
 Limited şirketlerde ortak, anonim şirkette pay sahibi, komandit şirketlerde komanditer ortaklar:
Sınırlı şekilde, yalnızca şirkete karşı ve getirmeyi taahhüt ettiği sermaye bakımından sorumludur.
Alacaklılara karşı ayrıca bir sorumlulukları yoktur.
Emek sermaye olamaz.
Sınırlı denetim hakkı var. Yıl sonunda faaliyet raporu ve bilançolara bakabilir.
 Kollektif ortak, komandite ortak, adi ortak:
Sınırsız şekilde hem şirkete hem de alacaklılara karşı sorumludur.
Emeği sermaye olarak koyabilirler.
Ortakların yönetici olmasalar bile sınırsız denetim hakları var.
 Şahıs şirketlerinde: Özden yönetim ilkesi: Aktif işbirliği
 Sermaye Şirketlerinde: Dışardan da yönetici alınabilir: Pasif İşbirliği
2. (B)’nin sermaye olarak hızar makinesinin mülkiyetini devretmeksizin kullanımını ortaklığa getirmesi
mümkün müdür?
Adi ortaklığa parasal olarak değerlendirilmek ve devredilebilmek şartı ile her şey sermaye olarak konabilir.
Bu değerler TBK m.621/1’de emek ve mal olarak belirtilmiştir. Adi ortaklığa sermaye olarak para, taşınır
veya taşınmaz malların mülkiyet yahut kullanma veya yararlanma hakkı, 3. Kişiler nezdindeki alacak hakkı,
fikri ve sınai haklar, kişisel bilgi ve beceri, know-how, müşteri çevresi, emek, kişisel itibar getirilebilir.
Ortağın malın mülkiyetini kendisinde tutmak suretiyle sadece maldan yararlanma veya malı kullanma
hakkını katılım payı olarak getirmesini engelleyen bir hüküm yoktur. Bu nedenle hızar makinesinin kullanım
hakkını katılım payı olarak koyabilir. Ortaklığa malın mülkiyetinin mi yoksa kullanma/yararlanma hakkının
mı katılım payı olarak getirildiği açıkça sözleşmede yazmıyorsa taraf iradeleri somut şartlar çerçevesinde
değerlendirilir. Değerlendirme sonucunda da karara varılamıyorsa malın mülkiyetinin getirildiği kabul edilir.
 Şahıs şirketlerinde: Sermaye olarak getirilen malın değerini ortaklar kendi aralarında belirleyebilir.
Anlaşmazlık çıkarsa isteğe bağlı şekilde mahkemeye başvurulabilir.
 Sermaye şirketlerinde ise sermayeye koyulacak malın değerini mahkemenin atadığı bilirkişi
tarafından belirlenmek zorundadır.
3. (A)’nın gerçekleştirdiği işlem geçerli midir? Geçerliyse bu işlemden kimler sorumludur?
Taraflar aralarındaki sözleşmede yönetim ve temsil yetkisinin (C)’de olacağını kararlaştırmışlardır. O halde
(A)’nın bu işlemi gerçekleştirmesi yetkisiz temsil sonucunu doğurur. Adi ortaklığın tüzel kişiliğinin
bulunmaması sebebiyle ortakların diğer ortaklar adına yaptıkları işlemin sonucu TBK’nın temsil hükümleri
kapsamında çözüme kavuşturulacaktır. TBK m.637/2: “Ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına
bir üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortaklar ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı
veya borçlusu olurlar.” Bu yollama bizi TBK m.46’ya gönderir. TBK m.46: “Bir kimse yetkisi olmadığı
hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.
Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki
işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer
taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur.” Bu hüküm doktrinde iki farklı şekilde yorumlanmaktadır. Bir
görüşe göre bazı ortakların işleme icazet vermesi halinde işlemden icazet veren ortaklar sorumludur. Bir
görüşe göre ise işleme tüm ortakların icazet vermesi gerekir aksi halde işlem geçersizdir. İlk yorum
benimsenirse (B) işleme itiraz ettiğinden işlemden sorumlu olmayacaktır. Ancak (C) ve (D) işleme icazet
verirse işlemden (A), (C) ve (D) sorumlu olacaktır. İkinci yorum benimsenirse işleme (B) icazet
vermediğinden tüm ortakların icazet vermesi koşulu gerçekleşmemiş bulunacağından işlem geçersiz
olacaktır ve üçüncü kişinin işlemin geçersiz olmasından doğan zararlarından (A) sorumlu olacaktır.
4. (C)’nin ortalığın tekstil alanında da çalışması konusunda karar alması mümkün müdür? (B)’nin itirazının
sonucunu değerlendiriniz.
Adi ortaklıkta özden yönetim ilkesi geçerlidir. Buna göre taraflar yönetim yetkisini belirli bir ortağa
vermedikleri müddetçe tüm ortaklar adi ortaklığın yönetiminden sorumludur. TBK m.625: “Yönetim,
sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça,
bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir. Ortaklık, ortakların tümü veya birkaçı tarafından
yönetilmekte ise, bunlardan her biri, diğerleri katılmaksızın işlem yapabilir; ancak ortaklığı yönetmeye
yetkili olan her ortak, tamamlanmasından önce işleme itiraz etmek suretiyle, bu işlemin yapılmasını
engelleyebilir. Ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olağan dışı işlerinin yürütülmesi
için, bütün ortakların oybirliği gereklidir. Ancak, gecikmesinde sakınca olan hâllerde, bu konuda yönetici
ortaklardan her biri yetkilidir.” Madde incelendiğinde görülecektir ki adi ortaklıkta yönetim ancak olağan
işler bakımından bir veya birden çok ortağa devredilebilir. Olağanüstü işlemler bakımından kural olarak tüm
ortakların oybirliğiyle karar alması gerekmektedir. Olağan işler bakımından yönetimin devredildiği
ortaklardan her biri tek başına karar alabilecektir. Ancak diğer “yönetici ortakların” işlem tamamlanana
kadar itiraz etme yetkisi bulunmaktadır. Yönetici olmayan ortağın itiraz yetkisi bulunmamaktadır. O halde
yapılan işlemin olağan işlem olması halinde (B)’nin itirazı yönetici ortak olmadığından sonuç
doğurmayacaktı ve işlem geçerli olacaktı. Ancak (C)’nin aldığı karar ortaklığın çalışma konusunu
genişletmeye ilişkin bir karar olup temel iş mahiyetindedir. Bu durumda tüm ortakların oybirliğiyle karar
vermesi gerekir. Bu nedenle işlem geçersizdir.
5. Kar ve zararın paylaşılmasına ilişkin itirazların yerindeliğini tartışınız.
Adi ortaklıkta kar ve zarardan sorumluluk TBK m.623’te düzenlenmiştir. Buna göre “Sözleşmede aksi
kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine
bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu
belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin
anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.” Taraflar arasındaki
sözleşmede kara ve zarara katılım konusunda herhangi bir belirleme yapılmadığı görünmektedir. O halde
ortakların kara ve zarara katılımı eşit ölçüde olacaktır. Dolayısıyla (A)’nın daha değerli katılım payı
koymasından bahisle yaptığı itiraz yerinde değildir. Yine sadece emeğini katılım payı olarak koyan ortağın
zarardan sorumlu tutulmaması mümkünse de bunun için sözleşmede hüküm bulunması gerekmektedir.
Ancak sözleşmede buna ilişkin düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla ortağın emeğini koyduğundan bahisle
zarara katılmayacağına ilişkin itiraz yerinde değildir. Katılım payı olarak emeğini koyan ortak ortaklığın
zarar ettiği durumda zaten emeği zayi olmuş olacağından zarara uğradığı için bir de ortaklığın zararından
sorumlu tutularak ikinci kez sorumluluğuna gidilmiş olmasın mantığıyla bu düzenleme yapılmıştır. Emeğini
koyan ortağın zarardan sorumlu tutulmayacağı kararlaştırılmış olsa dahi bu iç ilişkide geçerli bir düzenleme
olacaktı. Dışa karşı ortağın bunu ileri sürmesi mümkün olmayacaktı. Zira ortaklar ortaklığın zararlarından
birinci derecede tüm malvarlıkları ile ve müteselsilen sorumludurlar. O halde alacaklılar alacağının
tamamını emeğini katılım payı olarak koyan ortaktan da talep edebileceklerdir. Daha sonra ödeme yapan
ortak diğer ortaklardan yaptığı ödemeyi talep edecektir.
6. (C)’nin defter kayıtlarının incelenmesine itiraz etmesi mümkün müdür? (C)’nin defter kayıtlarını
olduğundan farklı tutması karşısında ortakların başvurabileceği yollar nelerdir?
Adi ortaklıkta ortakların sorumluluğu birinci dereceden, tüm malvarlığıyla ve müteselsilen olduğundan
ortakların ortaklık hakkında bilgi alma ve inceleme yapma hakkı kısıtlanamaz. TBK m.631: “Yönetim
yetkisi olmasa bile, her ortağın, ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme,
bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma hakkı vardır. Aksine sözleşmeler kesin olarak
hükümsüzdür.” Bu anlamda (C)’nin itirazı yerinde değildir.
(C)’nin kayıtları olduğundan farklı tutması hali ortaktan yönetim yetkisinin alınması için haklı sebep teşkil
etmektedir. TBK m.629: “Ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep
olmaksızın, diğer ortaklarca kaldırılamaz ve sınırlanamaz. Ortaklık sözleşmesinde yetkinin
kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile, haklı bir sebep varsa, diğer ortaklardan her biri yönetim
yetkisini kaldırabilir. Haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi
yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır.” Adi ortaklıkta yönetici ortakların
yapılan işlemlere veto hakkı bulunduğundan haklı sebep olmadıkça yönetici ortağın yönetimden alınması
engellenmek istenmiştir. Zira yeterli koruma veto (itiraz) hakkı ile tanınmıştır. Ancak haklı sebep olması
halinde her ortağa yönetici ortağı yönetimden alma yetkisi tanınmıştır. Bu nedenle (C)’nin kayıtları
olduğundan farklı tutması haklı sebep teşkil ediyor olup her ortağın (C)’yi yönetimden alması mümkündür.
7. (B)’nin ölümü üzerine (E)’nin ortaklığa girmesi mümkün müdür?
Adi ortalık kişi ortaklığı olup güven esastır. Bu nedenle ortaklıktan çıkma/çıkarılma ve ortaklığa yeni
ortağın girmesi kanunda sıkı şartlara bağlı olarak düzenlenmiştir. TBK m. 633: “Bir ortağın fesih
bildiriminde bulunması, kısıtlanması, iflası, tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi veya
ölmesi hâlinde, sözleşmede ortaklığın diğer ortaklarla devam edeceğine ilişkin bir hüküm varsa, bu
durumlardan biri gerçekleştiğinde, o ortak veya temsilcisi ya da ölen ortağın mirasçısı ortaklıktan çıkabilir
veya diğer ortaklar tarafından yazılı olarak yapılacak bir bildirimle ortaklıktan çıkarılabilir.”
TBK 639: “2. Sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan
birinin ölmesiyle” TBK 633 ve 639 birlikte okunmalıdır. Buna göre bir ortağın ölmesi halinde ortaklığın
devam edeceğine ilişkin sözleşmede hüküm bulunmadıkça ortağın ölmesi adi ortaklığın infisahı sonucunu
doğuracaktır. Taraflar arasındaki sözleşmede ortağın ölmesi halinde ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir
belirleme yapılmamıştır veya olayda bu yönde bir bilgi yoktur. O halde (B)’nin ölümü ile adi ortaklık infisah
edecek olup (E)’nin ortaklığa girmesi mümkün olmayacaktır. Ancak ölümün gerçekleşmesinden sonra kalan
ortakların devam kararı alması da mümkün olabilmektedir. Eğer bu yönde bir karar alınır ve ortaklar (E)’nin
çıkarılacağına ilişkin bildirimde de bulunmazsa (E)’nin zımnen ortaklığa girmesine onay verdikleri
düşünülecektir.
8. (E)’nin ortaklığa girmesinin mümkün olması varsayımında (E)’nin amacını öğrenen ortakların
başvurabileceği yolları belirtiniz.
(E)’nin ortaklığa işleri öğrenip daha sonra kendisinin bu alanda tek başına faaliyet gösterebilme amacıyla
girmesi TBK m.633’te sayılan çıkarılma sebeplerinden değildir. Ancak güven esasına dayalı olarak kurulan
ve bu nedenle sadakat yükümünü de gerektiren adi ortaklık bakımından bu niyet sadakat yükümüne aykırılık
olup ortaklıktan çıkarma için haklı sebep teşkil edebilir, haklı sebep boyutuna ulaştığına hükmedebilmek
için soyut amaca bakmak yeterli olmayıp bu amaca yönelik somut kanıtlar ortaya konmalıdır.
Bu halde TTK’nın kollektif şirkete ilişkin düzenlemesinin kıyasen uygulanabileceği savunulmaktadır.
TTK 255: “(1) Bir ortağın kendisinden kaynaklanan sebeplerden dolayı şirketin feshinin istenebileceği
durumlarda, diğer ortakların tümü o ortağın şirketten çıkarılmasına ve şirketin devamına karar verebilir.
Şirket sözleşmesinde bu kararın çoğunlukla alınması öngörülebilir.
(2) Çıkarılan ortak, bu kararın noter aracılığıyla tebliğinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde
şirkete karşı çıkarılmanın iptali davasını açabilir.
(3) Birinci fıkra uyarınca çıkarma kararı alınamadığı takdirde, her ortak, şirket merkezinin bulunduğu
yerdeki asliye ticaret mahkemesinden söz konusu ortağın şirketten çıkarılmasını ve ayrılma payının
belirlenmesini isteyebilir.”
Ortağın sadakat yüküme aykırı davranışı adi ortaklığın feshinin istenebileceği haklı sebep teşkil ettiğinden
m.255 kıyasen uygulanabilecektir. Taraflar sözleşmede bu kararın çoğunlukla alınacağını
kararlaştırmadığından diğer tüm ortaklar (E)’nin ortaklıktan çıkması yönünde oy kullanmalıdır. Bu mümkün
olmazsa her ortak mahkemeden ortağın çıkarılmasını talep edebilecektir.

You might also like