Professional Documents
Culture Documents
Ömürden Uzun İstekler - Tûl-I Emel
Ömürden Uzun İstekler - Tûl-I Emel
Emel
Dünya, !k! kapılı b!r han g!b!d!r. Hz. Adem a.s.’dan bu yana kaç kere
dolmuş boşalmıştır, b!l!nmez. Ama b!r hak!kat var: Herkes, kend!s! !ç!n
takd!r ed!len süre kadar dünyada kalır. Ne b!raz eks!k ne b!raz fazla...
Ayet-! ker!men!n beyanıyla:
Dünya !se hem kalıcı değ!ld!r hem de Yüce Mevlâ’nın tar!f!yle oyun ve
eğlenceden !barett!r. Dünyanın oyun ve eğlence olması önems!z
olduğu anlamına gelmez. Dünya öneml!d!r; fakat önem! ah!ret
saadet!n! kazanmaya ves!le olmasındandır. Oyun ve eğlence yönünün
vurgulanması, dünya hayatının geç!c!l!ğ!ne, asıl olanın !se ah!ret hayatı
olduğuna !şaret etmek !ç!nd!r.
“El!f, Lâm, Râ. Bunlar Kur’an’ın apaçık ayetler!d!r. Zaman olacak, !nkâr
edenler, ‘keşke b!z de müslüman olsaydık’ d!ye hayıflanacaklar. Bırak
onları; yes!nler, yararlansınlar! Emeller! onları oyalayadursun. Elbet
yakında b!lecekler.” (H!cr 1-3)
Dünya sevg!s! ve tûl-! emel her ne kadar kâf!rler!n bar!z vasfı olsa da
müm!nler de bu halden sakındırılmış ve bu temayülün fıtrî b!r özell!k
olduğuna vurgu yapılmıştır. Bu !ncel!ğe !şaret eden Allah Rasulü s.a.v.
şöyle buyurmaktadır: “Ademoğlu !ht!yarlarken onda !k! şey gençleş!r
(kuvvetlen!r): Mal tutkusu ve tûl-! emel.” (Müsl!m, Zekât, 115)
– “Ben!m dünya !le !lg!m ne kadar k!? Ben bu dünyada b!r ağacın
altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp yoluna devam eden b!r
yolcu g!b!y!m.” buyurdu. (T!rm!zî, Zühd, 44)
B!r defasında Allah Rasulü s.a.v. el!ne üç tane sopa aldı. B!r!n! önüne,
d!ğer!n! yan tarafına, üçüncüsünü de uzak b!r yere d!kt!. Sonra
ashabına h!taben:
– Allah ve Rasulü daha !y! b!l!r, ded!ler. Bunun üzer!ne Rasulullah s.a.v.
meseley! şöyle !zah ett!:
Tûl-! emel!, bütün hayır ve taatler! yok eden, bütün şer ve fesadı
davet eden, !nsanları bela ve kötülüklere sürükleyen b!r afet olarak
tanımlayan İmam Gazalî rh.a., şu tesp!tlerde bulunur:
“B!l k!, tûl-! emel sah!b! olduğun zaman sende dört tehl!ke meydana
gel!r:
Uzun emel sah!b! k!ş! şöyle düşünür: ‘Daha genc!m, tevbe etmeye
zamanım çok. Ş!md! çalışıp kazanayım, şu dünyanın tadını çıkarayım.
Sonra tevbe ed!p sâl!h amel !şler!m.’ Böylece kend!n! tamamen dünya
!şler!ne ver!r, derken ecel gel!r. Tevbe etmeden ve umduklarından
mahrum olarak ölür g!der.
• Hırsla mal toplamaya, dünya !le meşgul!yete sebep olur, ah!ret!
unutturur.
Ebu Zer el-Gıfârî r.a. der k!: “Yet!şmed!ğ!m günler!n elem ve keder!
ben! öldürdü.” Sebeb! sorulduğunda şu cevabı verd!: “Emel!m
ecel!m!n ötes!ndek! günler! de aştı, !şte ondan...”
Ah!ret end!şes!
Öncek!ler!n ardından
Tûl-! emel; k!b!r g!b!, haset g!b! kalbî b!r hastalıktır. Şayet kalp bu
hastalıktan kurtarılmazsa sah!b!n! b!tmek tükenmek b!lmeyen
telaşların, !ht!raslarının peş!nden sürükler durur. Tûl-! emel!n çares! de
“kasr-ı emel”, yan! emeller! kısa tutmak, ah!ret! yakın görerek
yaşamaktır. Emeller!n kısalması !ç!n ölümün çok yakın olduğunu
yakînen, yan! şüphe ve tereddütten uzak şek!lde b!lmek gerek!r.
Yakîn!n elde ed!leb!lmes! y!ne kalb!n uyanıklığına bağlıdır. Çünkü kalp
ancak uyanık olduğu zaman ayet-! ker!melerden, had!s-! şer!flerden,
nas!hatlerden !bret alır, tefekkür ve tezekküre geçer.
İşte bu tefekkür ve tezekkür hal!n!n elde ed!lmes! !ç!n !şe b!r noktadan
başlamak gerek!r. O başlangıç noktası tevbed!r. Tevbeyle kalpler
mas!vadan Yüce Allah’a döner. Günahla katılaşan kalpler yumuşar.
Tevbe sayes!nde yumuşayan kalp ölümden !bret alır. Ölümden !bret
alan kalb!n !se uzun emeller! kısalır. Ölümün ne zaman geleceğ! bell!
olmadığı !ç!n tevbede acele ed!lmel!d!r:
Tevbey! hayat tarzı hal!ne get!ren sâl!h kullar !le yol almak hedefe
varmayı daha da kolay kılar. Hedef, emel Yüce Mevlâ’nın rızasıdır.
Z!krullah !le kalb! devamlı d!r! kılan, ölümü tefekkür !le emeller!n!
kısaltan baht!yar kullardan olab!lmek n!yazıyla...