Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 501

İlkçağlardan Osmanlıya

DİYARBAKIR
ENSAR NEŞRİYAT TİC. A.Ş.
ISBN : 978-605-2174-86-9
Sertifika No : 17576

Kitabın Adı
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Yayın Yönetmeni
Hüseyin KADER
Adem SAYDAN

Editörler
İbrahim ÖZCOŞAR
Ali KARAKAŞ
Mustafa ÖZTÜRK
Ziya POLAT

Yayına Hazırlayan
Hüseyin KAHRAMAN

Kapak Tasarım
Halil YILMAZ

Baskı - Cilt:
Matsis Matbaa Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.
Tevfikbey Mah. Dr. Ali Demir Cad. No: 51 Sefaköy-İstanbul
Tel: 0212 624 21 11 pbx Faks: 0212 624 21 17
Sertifika No: 40421

1. Basım
2018 / 1000 adet basılmıştır.

İletişim Adresi:
Ensar Neşriyat Tic. A.Ş.
Düğmeciler Mah. Karasüleyman Tekke Sk.
No: 7 Eyüp Sultan / İstanbul
Tel: (0212) 577 66 67
www.ensarnesriyat.com.tr
İlkçağlardan Osmanlıya
DİYARBAKIR

Editörler
İbrahim ÖZCOŞAR
Ali KARAKAŞ
Mustafa ÖZTÜRK
Ziya POLAT

İstanbul 2018
İÇİNDEKİLER

Takdim ..................................................................................................................... IX

Önsöz ....................................................................................................................... XI

NEOLİTİK DÖNEM ANADOLU’DA KUTSAL MEKÂN: DİYARBAKIR


ÖRNEĞİ ..................................................................................................................... 1
Muammer Özdemir

HALAF KÜLTÜRÜNÜN YUKARI DİCLE BÖLGESİ'NDEKİ DAĞILIMI ......... 29


Bahattin İpek

HALAF KÜLTÜRÜNDEN BÜYÜK İSKENDER’İN ASYA SEFERİNE


KADAR DİYARBAKIR .......................................................................................... 53
Özlem Toğrul Kılıç

GEÇ ANTİKÇAĞDA AMİDA’NIN DİNİ HAYATI VE MANASTIRLARI ......... 71


Dirk Krausmüller

CHALCEDON KONSİLİ’NDE (451) AMİDA KİLİSESİ ...................................... 89


Bahattin Bayram

İSLAM’IN İLK DÖNEMİNDE (H.18-138) DİYARBAKIR'DA İKTİSADİ


DURUM ................................................................................................................. 125
Ararat Ahmed Ali
ERKEN VE ORTA ÇAĞ MÜSLÜMAN COĞRAFİ KAYNAKLARDA
AMİD VE DİYARBAKIR...................................................................................... 149
Khalid El-Awaisi

NASRÜ’D-DEVLE AHMED B. MERVÂN DÖNEMİ İLİM ADAMLARI .......... 189


Arafat Yaz

EMİR AHMED BİN MERVAN’IN AMİD’DE KÜLTÜREL, BİLİMSEL VE


İNSANİ Hareketin Gelişmesinde Oynadığı Rol .................................................. 231
Ajgou Al-Dridi Wafa

DİYARBAKIR’DA MERVANİLER KARŞISINDA BÜVEYHİLERIN


İZLEDİKLERİ POLİTİKALAR ............................................................................ 271
Qader M. Hassan

DİYARBEKİR’İN SELAHADDİN EYYUBİ’NİN HÂKİMİYETİNE


GİRMESİ ................................................................................................................ 291
Ziya Polat

MOĞOLLARIN DİYARBAKIR VE EL-CEZİRE BÖLGESİNDE


YAPTIKLARI ZULÜMLER ÜZERİNE BİR İNCELEME .................................... 313
Abdulkerim Öner

ORIENS CHRISTIANUS’A GÖRE DİYARBAKIR SÜRYANİ KİLİSESİ


PATRİKLERİ ......................................................................................................... 331
Selahattin Özkan

İBN EBÛ USAYBİA’NIN ‘UYÛNÜ’L-ENBÂ’ FÎ TABAKÂTİ’L-ETİBBÂ’


ADLI ESERİNE GÖRE AMİD VE MEYYÂFÂRİKÎN’DE ÇALIŞAN
TABİPLER ............................................................................................................. 345
Bedrettin Basuğuy
İBNİ ŞEDDÂD’IN EL A’LAKU’L-HATÎRE ADLI ESERİNDE
DİYARBAKIR (1286/684) .................................................................................... 369
Darwash Yousf Hasean

İLHANLILAR DÖNEMİNDE (656-694/1258-1295) DİYARBEKİR


BÖLGESİNDE SİYASİ DURUM .......................................................................... 395
Rabîe Fetah Şêx Mıhemed

HİCRİ 4-7. / MİLADİ 10-14. ASIRLAR ARASINDA YAZILMIŞ


SEYAHAT VE COĞRAFİ KİTAPLARDA DİYARBAKIR'A MEDENİYET
REFERANSLARI ................................................................................................... 443
Hakeem Ahmed Mambakr

11. VE 13. YÜZYILLAR BOYUNCA DİYARBAKIR BÖLGESİNDE


ÖĞRETİM MERKEZLERİ “TARİHİ BİR ARAŞTIRMA” .................................. 467
Hilbeen Mohammad Ahmad
TAKDİM

Peygamberler yurdu, sahabeler şehri, evliyalar durağı bir şehir; ilim, irfân ve
edebiyatta sayısız âlim, ârif ve edîp yetiştirmiş emsâlsiz bir uygarlık merkezi;
sultanların gözdesi, seyyâhların uğrağı, sanatkârların ilhâm kaynağı Diyarbakır …

Diyarbakır, tarihi süreçte sayısız kültür ve medeniyetin hafızasını benliğinde


özümserken nice milleti kucaklayıp, sayısız topluluğu da bağrına bastı. İslâm
öncesinde Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonyalılar,  IX
Selevkoslar, Partlar, Büyük Tigran İdaresi, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar. 639
yılında Hz. Ömer döneminde fethedilen Diyarbakır, İslâmî idârelerle tanışarak
sırasıyla Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Hamdâniler, Mervaniler, Selçuklular,
İnaloğulları, Nisânoğulları, Artuklular, Eyyubîler, Akkoyunlular, Safevîler ve
Osmanlıların egemenliğinde nakış nakış işlenip, ilmek ilmek dokundu.

Tüm bu süreçte coğrafyanın kader olduğu sözünü doğrulayan bir kanıt olarak
Karacadağ’dan Dicle’ye uzanan geniş kara bazalt platonun doğusunda, kayalık
kütlenin (Fis Kaya) üstünde gelişen Diyarbakır, tarih boyunca geniş bir hinterlandın
merkezi olarak ön plana çıktı. Şehir Anadolu ile Mezopotamya arasında bir köprü
olarak yüzyıllar boyunca coğrafyalar arası ekonomik ve kültürel akışın da merkezi
oldu. Kuşkusuz şehrin bu özelliklerinde Dicle Nehri’nin büyük payı vardır. Şehri bir
kemer gibi kuşatan Dicle, şehrin sadece coğrafyasını, iklimini, ticaretini değil
ufkunu, efsanelerini, hikâyelerini yani ruhunu da şekillendirdi.

Ve insan… Ali Emirî’den Sezai Karakoç’a uzanan güzide şahsiyetler. Farklı


zaman, dil ve mekânlarda eser üretmiş olsalar da bütün bu şahsiyetlerin ortak noktası
Diyarbakır’ın ilim ve irfanından beslenerek yine bu şehrin birikimine değerli
katkılar sunmuş olmalarıdır. Şehrin âlimi, arifi ve edibi olarak tanımladığımız bu
şahsiyetlerin beslendikleri toplumsal yapıyı derinlikleriyle incelemek, farklı dinden
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

toplumsal grupların katkılarını, küçe küçe mekânın şekillenmesi ve şekillendirmesini


anlaşılır kılmak önemliydi.

“Diyarbakır: Tarih, Toplum, Ekonomi Kongresi” de bu amaçla düzenlendi.


Diyarbakır’ın bilimin evrensellik, derinlik, tahammül ve irfan gibi, aslında şehirde
tecessüm bulmuş değerlerle ele alındığı kongre, şehrin eski ve yeni ilişki biçimlerini
anlama amacı taşıyordu. Ayrıca kongre, Diyarbakır’ı Diyarbakır yapan noktaların
ontolojik, tarihi ve mekânsal kodlarını çözümlemek ve şehre gelecek projeksiyonları
tutmak gibi bir amaca matuftu.

Elinizdeki kitap, 8 ülkeden ve Türkiye’nin farklı üniversitelerinden mümtaz


şahsiyetlerin bu kongrede sundukları bilimsel çalışmalardan oluşuyor. Kitapta geniş
bir yelpazede hazırlanan makaleler, şehrin çok farklı yönlerine ışık tutuyor. Bu
çalışma ve benzerleriyle ortaya çıkan ufkun şehrin bugününü anlamaya ve
X geleceğini inşa etmeye katkı sunacağını ümit ediyorum. Bu çalışmanın yapılmasında
emeği geçen Diyarbakır İYC Başkanı Dr. Ali Karakaş’a, Kadim Akademi Başkanı
Prof. Dr. İbrahim Özcoşar’a ve Kayapınar Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa
Çelik ile ekibine teşekkür ederim. Bu çalışmaya makaleleriyle katkı sunan tüm bilim
insanlarına teşekkür ediyorum. Ayrıca Dr. M. Mehdi Eker ve Doç. Dr. İbrahim
Kalın’a da değerli katkıları için teşekkürlerimi sunuyorum.

Dr. Ozan Balcı


Kayapınar Kaymakamı
ÖNSÖZ
Varlıkların isimlendirilmesi zihinsel tasavvurların dışavurumudur aynı
zamanda. Amid’den Diyarbekir’e oradan Diyarbakır’a varana dek, şehre izâfe edilen
pek çok isim, tarih boyunca onda bulunanların ve onda yaşayanların zihinsel
tasavvurlarını dışa vurmuştur.

Başlangıçtan günümüze otuz üç ayrı medeniyete ev sahipliği yaptığı belirtilen


Diyarbakır, tarih öncesi çağlardan itibaren bu şehre her gelenin kültür ve birikimleri
üzerinde yükselirken Yesrib’i Medine’ye dönüştüren dokunuşla yeni bir medeniyet
dâiresinde yeni bir kimliğe kanat açmıştır. Buna şehrin “karyeden medineye
dönüşümü” olarak bakmak da mümkündür. Böylece, şehir tasavvurunun medeniyet
tasavvurundan ayrı düşünülemeyeceği bir işleyişte Diyarbakır, risâletten sonra İslâm  XI
şehir anlayışının somut bulduğu ilk şehirler olan Mekke ve Medine’nin bir izdüşümü
olarak yeni bir şehir ve medenî kimliğin başka bir örneği olarak çıkar karşımıza.

Tüm bu tarihi süreçte şehrin geçirdiği dönüşümleri, süreklilikler ve kopuşlar


bağlamında değerlendirmenin ortaya çıkaracağı tablo şehrin bugünkü kimliğini
anlamanın yollarından biri olarak kabul edilebilir. Tarih üzerinden şehri anlama
çabası, kronolojik olarak uzun bir zaman dilimi ve coğrafi olarak geniş alanı
kapsayan bir hinterlandı da dikkate almak gibi bir zorunlulukla bizleri baş başa
bırakıyor. Bu yatay ve dikey genişliğin zorunlu kıldığı tasnif, sınırları iç içe girmiş
araştırmalarla şehre dair çok şey söyleyebilirdi. Farklı araştırmacıların; disiplin,
yaklaşım, metodoloji ve hammadde çeşitliliği ile şehre dair araştırmaları şehri
tanıma imkânına sunacakları katkıların yanında daha derin araştırmaların da yolunu
açabilirdi. Bu düşünceden hareketle girişilen akademik arayış sonrası Diyarbakır’da
26-28 Ekim 2018 tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Diyarbakır Tarih,
Toplum, Ekonomi Kongresi’nde sunulan bildiriler hatırı sayılır bir birikim ortaya
çıkardı.

Bu birikimde, doğrudan tarihle ilişkili olan 50’yi aşkın araştırma kronolojik bir
tasnifle iki kitap olarak yayınlanıyor: “İlkçağlardan Osmanlı’ya Diyarbakır” ve
“Osmanlıdan Günümüze Diyarbakır”. Neolotik dönemden günümüze kadar uzanan
sürecin farklı dönem ve konularına yoğunlaşan makalelerin kitaplararası dağılımı ve
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

sıralamasında kronolojinin yanı sıra editörlerin yaklaşımlarının da etkili olduğunu


belirtmekte fayda var. İlk kitapta; Neolotik dönem, Halaf kültürü, Geç Antikçağ,
İslâm hâkimiyetiyle ilgili farklı makaleler yer alıyor. İkinci kitapta; Osmanlı
döneminde şehrin sosyo-ekonomik ve idarî açıdan farklı yönleriyle ilgili
çalışmaların ardından Cumhuriyet dönemi, 1980 sonrasına değin yine farklı makale
ve yaklaşımların araştırma konusu oluyor.

Bu çalışmanın ortaya çıkmasında emeklerinden bahsetmeden geçemeyeceğimiz


isimleri burada anmak gerekir. Kongre sürecinin düzenleme kurulunda katkı sunan
Doç. Dr. Oktay Bozan, Dr. Ahmet Kayaoğlu, Dr. Caner Yelbaşı, Dr. Evindar
Yeşilbaş, Dr. Fikret Özçelik, Dr. M. Rıda Tür ve Dr. Tahsin Kula’nın akademik
katkıları her türlü takdirin üstündedir. Kayapınar Belediyesi başkan yardımcısı Sayın
Mustafa Çelik’e hem düzenleme kurulundaki rolü hem de kongrenin

XII  gerçekleşmesindeki emekleri için teşekkür ediyoruz. Sürecin mutfağındaki gizli


kahramanlarımız Sabri Mengirkaon, Dr. Hakan Asan ve Abdusselam Ertekin’e
gayretleri için teşekkür ediyoruz. Kayapınar Kaymakamı Dr. Ozan Balcı’nın desteği
ve pratik yaklaşımı olmasaydı ne kongre ne de bu çalışma ortaya çıkmayacaktı.
Kendisi en çok teşekkürü hak eden isimlerin başında geliyor. Kongre sürecinde
desteklerini esirgemeyen Dr. M. Mehdi Eker ve katılımıyla kongreye anlam katan
Doç. Dr. İbrahim Kalın’a teşekkür ediyoruz. Son olarak; bu çalışmanın asıl
emekçileri olan ve makaleleriyle bu kitabın ortaya çıkmasını sağlayan yazarlarımıza
da şükranlarımızı sunuyoruz.

Editör Kurulu
NEOLİTİK DÖNEM ANADOLU’DA KUTSAL
MEKAN: DİYARBAKIR ÖRNEĞİ

Muammer Özdemir
Muş Alparslan Üniversitesi,
Fen Edebiyat Fakültesi

Özet

İnsan, zaman, mekan. Yüce Yaratıcı tarafından sorumluluklarını yerine


getirmek için dünyaya gönderilen insan, yaratılış gereği ona verilen fıtrat ve şuur ile
inanmış, ibadet yapmış ve ibadetlerini Yaratıcı’ya yakışır şekilde yapmak amacıyla 1
mekanlar inşa etmiştir. Her inanışta sabit bir olgu olan kutsal mekan kavramı,
Neolitik dönemde de elbette vardır. Dünya’nın farklı bölgelerinde, farklı şekillerde
karşımıza çıkan kutsal mekan, Anadolu’da Çatal Höyük ile başlayan süreç, yeni
kazılar sonucunda Göbekli Tepe ile zirve yapmıştır. Diyarbakır’a yakın mesafede
bulunan Şanlıurfa bölgesinin dini merkez olarak kabul edilebilir olmasının elbette ki
Diyarbakır’a da etkisi olacaktır. Neolitik dönem insanı kolektif dini yaşantısıyla ve
uyarıcıların yönlendirmesiyle beraber, yaşadıkları dönemde inanç yoğunluğunu
günlük hayata yansıtmayı becerebilmiş, oluşturdukları kamusal ve kült yapılarla
birlikte kazılarda elde edilen bulgular dönem hakkında bilgiler vermektedir.
Çalışmanın çerçevesi içerisinde, Anadolu’da elde edilen bulgular ışığında Neolitik
dönemi kapsayan bilgiler verilmekle birlikte ‘’Verimli Hilal” in yayı içerisinde
bulunan Diyarbakır coğrafyasındaki Çayönü, Körtik Tepe, Hakemi Use gibi Neolitik
yerleşmelerde inanca dair izler kutsal mekan kapsamında değerlendirilecektir. Yine
mağara resimlerinden faydalanılarak kutsal metinlerde geçen ilk inşalardan
bahsedilecek, Diyarbakır çevresinde yer alan mekanlardan örnekler verilecektir.
Çayönü ve Körtik Tepe’nin kazıları devam etmekte olup elde edilecek bulgular ile
ilgilileri şaşırtmaya devam edecektir. Bu çalışma ile, Diyarbakır’ın zengin kültürel
tarihi birikimine katkıda bulunma hedeflenmektedir. Neolitik dönem Anadolu inanç
dünyasında Diyarbakır coğrafyasının da etkileri tartışılmazdır.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

THE HOLY PLACE AT ANATOLIA IN THE


NEOLITHIC PERIOD: EXAMPLE OF DİYARBAKIR

Abstract

People, time, space. People sent to the world by the Supreme Creator to fulfill
their responsibilities, according to the nature and consciousness given to him by
nature and belief in the creation of worship and construction of places in order to
make their worship worthy of the Creator. The concept of Sacred space, which is a
constant phenomenon in every belief, is of course in the Neolithic period. The sacred
place, which was encountered in different parts of the world in different ways, was
2 culminated with Göbekli Tepe as a result of the new excavations in Anatolia with
the process that started with the Çatal Höyük. The fact that the Sanliurfa region,
which is close to Diyarbakir, can be regarded as a religious center, will of course
have an effect on Diyarbakir. Neolithic peoples have been able to reflect the daily
life of the faith intensity during the period when they live together with the
collective religious experience and the stimulation of the stimuli, and they give
information about the findings of the excavations together with the public and cult
structures they formed. In the framework of the study, the findings of the Neolithic
period were given in the light of Anatolia, while the “Fertile Crescent” in the spring
of Diyarbakir in the geography of the Çayönü, the Körtik Tepe, Hakemi Use, such as
the Neolithic The traces of belief in the settlements will be evaluated within the
scope of the holy space. Examples of cave paintings will be mentioned in the first
construction of the holy texts, and examples of places in the vicinity of Diyarbakır
are given. The excavations of Çayönü and Körtik Tepe are ongoing and will
continue to amaze the findings of the results. Diyarbakir's rich cultural history is
aimed at contributing to the accumulation of this work. The effects of Diyarbakır
geography in the Neolithic Anatolian religious world were indisputable.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

Giriş

Yaratıldığı zamandan günümüze kadar olan serüveninin baş aktörü olan insan;
inanma dürtüsü, iç güdüsü, yaratıcıyı arama süreci, uyarıcıların tavsiyeleri ve kutsal
emirler dahilinde hayatını devam ettirmiş, uhrevi kurumlar veya oluşumlar meydana
getirerek ibadet ve şükrünü dile getirmiştir. Son derece gelişmiş bir akıl yapısına ve
zihin faaliyetlerine sahip olan insan, yaratılış gereği ona verilen bu muazzam
yeteneği kendi ihtiyaçları çerçevesinde kullanmıştır. Paleolitik dönemlerden itibaren
mekan ve inanma şekilleri değişse de sonuç olarak istikamet sabittir. Tarih öncesi
insanları Yüce Yaratıcı’ya ulaşma aşamasında daha temiz ve kutsal olduğuna
inanılan her türlü mekanı ibadet alanı olarak kullanmıştır. Bu mekanları kutsal
3
yapan, din fenomenidir. Din, insanoğlu ile beraber ortaya çıkan ve insanların
yaşamlarını idame ettirmek ve düzene sokmak için çeşitli ayinler, ibadetler, ritüeller
ve tabular sunan bireysel ve toplumsal boyutu olan bir fenomendir. İnsan dinin
sunduğu ritüeller, ayinler vb. ile dinin öğretilerinin güdümünde farklı zaman ve
mekanlarda kutsal anlayışının farklı olmasına yol açarken fenomenolojik anlamda
asla çatışmaz. Kutsal , kutsal zaman ve mekan kavramları fenomenolojik bakış
açısıyla tüm dinlerin ortak noktasıdır1.

Modern dönemler öncesi insanlar yaşamlarını tapınak ya da kutsal mekan


etrafında şekillendirmişler ve hayatlarının merkezine dini yerleştirmişlerdir.
Kurdukları şehirlerde veya yaşadıkları mekanlara daima inançlarını yansıtmışlar,
oluşturdukları dini kurumlar vasıtasıyla hayatlarına yön vermişlerdir. Önce
tapınaklarını inşa etmişler, ardından da yaşayacakları alanları oluşturmuşlardır.
Paleolitik dönemden itibaren sıklıkla görülen ibadet mekanlarının neolitik dönem ile
beraber daha da kurumsal bir kimlikle inşa edildiği düşünülmektedir. Kimi zaman
bu kutsal mekanlar, moderniteden uzak toplumlarda bir çalı veya taş önü, kimi
zaman bir mağaranın en seçkin yeri, kimi zaman kutsal bir dağın zirvesi, kimi zaman
ilahi dinler açısından önemli kabul edilen bir şehirdeki kutsal merkez olmuştur. Asıl
olan, toplumların kutsal mekanları nasıl algıladığıyla ilgilidir. Mircea Eliade Dinler

1 İbrahim Hakkı Kaynak, ‘’Dinlerde Kutsal Zaman ve Mekanın Tarihsel Yapısının Fenomenolojik
Algısı”, SUTAD, Bahar; (39), Konya, 2016, s. 443-455.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Tarihine Giriş adlı eserinde, Levy-Bruhl’dan şu sözleri iktibas etmiştir. ‘’Bu


yerlilere göre, kutsal bir nokta hiçbir zaman ayrık olarak düşünülemez. Daima belirli
mevsimlerde burada serpilen bitki veya hayvan türlerinden, burada yaşamış,
dolaşmış, bir şeyler yapmış ve sık sık da toprakta vücut bulmuş mitsel
kahramanlardan, düzenli olarak burada kutlanan törenlerden ve tüm bunların
doğurduğu güçlü duygulardan oluşan karmaşık bir bütünün parçasıdır.2“

Kutsal kelimesinin din ve inanış ile bağlantısı muhakkaktır. İnsanların kutsala


olan duygu ve yönelimleri, tutum ve davranışları onların dine olan yaklaşımlarıyla
ilgilidir. Toplumların ve şehirlerin kuruluşlarında dini komplekslerin varlığı
toplumun ait oldukları dine verdiği değerle ilişkilidir. ‘’Kutsal, aynı zamanda
tarihsel bir fenomen olarak da algılanmıştır. Böylece bir fenomen olarak kutsal,
kendisini daha çok doğal ve tabu olarak gerçeklerden tamamen farklı bir gerçek

4 şeklinde sunmuştur. Bu da kutsalın din ile olan ilişkisini yakinen ortaya koyan bir
durum olarak karşımıza çıkmaktadır.”3

Tapınakların veya kutsal mekanların inşa edildiği tüm yerleşimler, aslında


dünyanın yaradılışını temsil ve tekrar etmektedir. Yeni bir şehrin ya da merkezin
kurulması eski kutsal olmayanın devre dışı bırakılıp kutsal mekan ve zamanın
devreye girmesiyle dönüşebilir. Kutsanarak evrenin merkezine yerleştirilen mekân,
kutsal olmayandan tamamen farklı bir hale gelmekte, merkezin çoğalmasına imkân
vermektedir.4 ‘’Kutsal mekanlar, çoğunlukla hierofonik (tabiat üstü bir gücün
herhangi bir yerde görünüşüyle ilgili) gerekçelere bağlı olarak bazı coğrafyalar tabu
çerçevesinde korunmuş kutsal mekanlar olup onlarla temas özel ritüelleri gerektirir.
Bu mekanlarda bulunmak kişiye dünyevi veya uhrevi imtiyazlar kazandırır. Hac
mekanları, tapınaklar bu türe klasik örneklerdir.”5

Kutsalın temsil ettiği değerlerden söz ederken kutsalın yaşanması ve


değerlenmesi açısından mabet kavramından da bahsetmek gerekir. Mabet ya da
kutsal mekan bir başka deyişle yaratıcıya ulaşma açısından en elverişli ortam, içinde

2 Mircea Eliade, Dinler Tarihine Giriş, Alfa Yayınları, İstanbul, 2017, s. 395.
3 Münir Yıldırım, ‘’Mircea Eliade'de "Kutsal ve Kutsal Zaman" Kavramı”, Dini Araştırmalar,
10(28), Ankara, 2007, s. 59-82.
4 Münir Yıldırım, “Kutsal Mekan Algısı Bağlamında Şehir Kimliği ve Din”, Ç.Ü. Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, 23 (1), 2014, s. 133-142.
5 Kürşat Demirci, ‘’Kutsiyet”, TDV, İslam Ansiklopedisi (DİA), C. 26, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, Ankara, 2002, s. 496.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

misterlerin (gizemlerin) simgelerle korunduğu ve inisiyelerin ritüel yoluyla bu


simgeleri canlandırıp arkasındaki gizemlerin yüzünü açtığı bir yerdir. Mabet, tinsel
bir yapıdır. Mabet; “Dünya’nın simgesel merkezidir.” Dünyanın aşkınlaştırıldığı
ideal noktadır. Mabedi herhangi bir yapıdan ayıran temel özellik, onun baştan sona
simgesel bir donanımda olmasıdır. Diğer tüm yapılar yaşam gereksinimlerini
karşılamak üzere belirli bir işlev amacıyla yapılırken mabet yapımında kullanılan
her nesne ve simge, kendi nesne ve özdeksel yapısından başka bir değeri
göstermekle birer simgedir. Mabedin 3 boyutundan bahsedilir: Birincisi evren,
ikincisi toplum, üçüncüsü de bireyin psikolojik boyutudur6.

Neolitik Dönem Öncesi Kutsal Mekan Tezahürü

Paleolitik dönemden itibaren zamanın ve mekanın şartlarına göre değişiklik


göstermiş olan kutsal mekan anlayışı, ilk dönemlerde eldeki veriler ışığında mağara
resimlerinde çok net görülebilmektedir. Avrupa, Asya, Afrika ve yaşamın olduğu 5
çoğu merkezde aynı veya farklı ama ortak amaç için yapılan binlerce mağara resmi
tespit edilmiştir. Bu resimlerin amaçları ibadet, ritüel, ayin gerçekleştirip yaratıcıya
olan şükürlerini iletip yaratıcıdan yardım dilemek, belalardan ve tuzaklardan, salgın
hastalıklardan ve kıtlıktan korunup hayatlarını idame ettirebilmektir. Paleolitik
dönem insanı, son derece gelişkin bir zekânın ürünü olan bu resimleri mağaranın en
derin yerlerine ya da girişe, ışığın yansımalarını ve duvarların girintilerini göz önüne
alarak genelde hayvan ve insan tasvirleri ekseninde Yaratıcı’dan isteklerini ve
anlatmak istediklerini bu şekilde tasvir ederek, tarihe not düşmüşlerdir. Bu resimleri
yaparken günümüz teknolojik aletlerle dahi yapılması zor olan son derece ince
işçilikli ve detaycı çizimleri taş aletler kullanarak dikkatle işlemişlerdir.
Kullandıkları boyaların kalitesini on binlerce yıl dayanabilecek özellikte
ayarlamışlardır. Özellikle kullandıkları boya renkleri siyah ve kırmızıdır. Siyah rengi
oluşturmak için manganez dioksit veya kömürü kullanmışlar, coğrafyanın yapısına
göre özel karışımlar elde etmişlerdir. Roger Lewin; “Boya yapılması için dönemin
şartlarına göre hazırlanan maddeler, Üst Paleolitik insanı tarafından dikkatlice
hazırlanarak özel bir karışım yapılır ve 5-10 mikrona kadar inceltilirdi. Siyah boya
da kullanılan maden kömür ve maganezdioksittir. Dolgu maddeleri dönem insanı
için daha da önemlidir ve boyayı kalınlaştırmaya yarar. Dört değişik türü olduğu

6 Metin Bobaroğlu, Simgesel Düşünme, Anadolu Aydınlanma Vakfı, İstanbul, 2012, s. 22-25.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

bilinen bu madenler talk, barit, potasyum feldispat ve biyotit (mika) ağırlıklı


feldispat potasyumdur. Clottes ve arkadaşları bu dolgu maddelerini kendileri de
denemişler ve bunların çok etkili olduğunu görmüşlerdir.”7 Boyaları yapmak için
kullanılan hammaddeler organik ve inorganik kökenli olmak üzere çeşitlenir. Bitki
ve hayvanların atıkları da boya yapımında kullanılmıştır. Organik kökenli boyalar
köklerden, ağaç dallarından, yapraklarından, kabuklarından meyvelerinden ve
tohumlarından böcek ve çeşitli hayvanlardan elde edilmiştir.8 Bu resimleri yapmak
için hazırlanan boyaların, son derece gelişmiş bir zihnin ürünü olduğu bir gerçektir.
Bu resimleri yapmak için ileri derecede kimya bilgisine sahip olmak zorunluluğu ile
birlikte bu resimleri ibadet alanına yaptıran gücün ve içgüdünün de iyi anlaşılması
gerekir. Kutsal mekanlarını en güzel ve kalıcı şekilde, zihinlerinin bir ürünü olarak
tasarlayan Paleolitik dönem insanının inanç yönünden ve kurumsal anlamda dinin
yaşayışı ve sonraki nesillere aktarılması açısından gelişmiş ve zeki olduğu artık bir
6
varsayım bile değildir. Çizdikleri hayvanların konumları, renkleri, ayrıntıları ve
zaman zaman görülen büyücü ya da din adamı tasvirleri, bu mekanların sanat için
yapılmadığı, kutsiyet atfedilerek bilinçli bir şekilde dizayn edildiği söylenebilir. O
halde ilk dönemlerden beri var olagelen insan-mekan ve insan- kutsal mekan
birleşiminin ilk dönem Paleolitik’ten başlayarak günümüze kadar geldiğini
söylemek zor değildir. İnsanlar her daim ibadetlerini daha nezih ve kutsal olarak
gördükleri mekanlarda yapmışlardır. İbadetlerini yaparken elbette bir yol göstericiye
de ihtiyaç duymuş olmalılar. Her toplumda olduğu gibi tarihöncesi toplumlarda da
bir uyarıcı ya da din adamı elbette vardır. Bu kişi, kutsal bir kişilik olarak
algılanmış, ayinleri yönetmiş, yaratıcı ile irtibatı sağlayarak topluluğun isteklerini
çeşitli vasıtalarla yaratıcıya iletmiştir. Ritüeller, kurbanlar, ayinler, çeşitli müzik
aletleri, resim ya da kabartma marifetiyle toplumun ibadetlerini yönlendirmiş,
yaratıcıdan aldığı emirleri ya da atalarından miras kalan öğretileri topluluğa iletip
onları kötülükten korumak ve avlarının bereketli geçmesini temin etmek amacıyla
çalışmalar yürütmüştür. Bu kişilerin toplum statüsü içerisinde dokunulmazlığı
olduğu tahmin edilmektedir.

7 Harun Yahya, Tarihi Bir Yalan: Kabataş Devri, İstanbul, 2005, s. 65.
8 Sema Yavuz Çakalgöz-Sumru Eltez, “Ceroplastes Ruscı L. (Hemiptera: Coccıdae) Dişi Bireylerinin
Kabuklarından Antik Dönemde Kullanılan Boya Çıkarma Yöntemleri ile Boya Eldesi”, Pamukkale
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 17, Pamukkale, 2014, s. 39-44.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

Tarih öncesi mağara resimlerinde çok sayıda hayvan betimlemeleri, karışık


semboller, doğayı da içine alan motifler işlenmekle beraber dans eden büyücü
benzeri insan-hayvan ya da hayali mitolojik figürler de nakşedilmiştir. Bu figürlerin
bir kısmının kutsal sayılan av ya da güncel herhangi bir olay anında veya öncesinde
yapıldığı ve bu şekilde görünmeyenlerle irtibata geçildiği düşünülmektedir.
Ritüeller, bir din adamı vasıtasıyla organize edilmekte ve yürütülmektedir. Din
adamını ya da mitolojik bir kahramanı simgelemek amacıyla yapılan "Danseden
Büyücü" tasviri, Ariege'de Trois Freres Mağarası’nda görülmüştür. Görünüşte insan
figürüne benzeyen fakat kurt kulakları, bir aslanın tırnakları, bir atın kuyruğu, bir
geyiğin boynuzlarını taşıyan bir din adamı veya sihirbaza ait olduğu düşünülen
tasvir bilim dünyası tarafından çokça konuşulmuştur9.

Münih Üniversitesinden araştırmacı Dr. Micheal Rappenglueck, Lascaux


Mağarası’nda yaptığı incelemede bu resimlerin astronomik anlamlar taşıyor 7
olabileceğini ortaya koymuştur. Mağara duvarlarında yer alan figürler fotogrametri
yöntemi kullanılarak bilgisayar ortamında yapılan hesaplamalarda gök cisimlerinin
hareketleri ve çap ölçümleri ile Ay’ın belirli hareketlerinin izlenip çizildiği
görülmüştür.10

Kutsalın mekana yansıması ile zaman dahilinde mekanlarda farklılıkların


gösterebildiği açıktır. İnancın merkezi konumunda yer alan tapınak anlayışının,
insanların ibadetlerini ve yaratıcıya yakınlığını daha da içselleştirmesi adına yapılan
mekanlar olduğu gerçeği tüm dinlerde paydaştır. Paleolitik dönemlerden itibaren
kaya önü ve mağara içlerinde yapılan çizim ve resimlerin yegane amacı, yaratıcıya
olan yakınlığı sağlamak ve mekandan güç alarak trans halinde görünmeyen ve
bilinmeyene ulaşmaktır. Dünyanın değişik yerlerinde ortak figürlerin on binlerce yıl
etkinliğini ve kalıcılığını yitirmeden farklı coğrafyalarda aynı üslupla yapılması,
inancın ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır. İlk uyarıcılardan aldıkları dini ve
kültürel mirası sonraki nesillere aktaran Paleolitik insanı, Neolitik dönem muazzam
kült yapılarının da temellerini atmıştır.

Günümüz dünyasında modernizmin her alanda olduğu gibi tarih alanında da


sirayetleri, dolaylı ya da doğrudan bu konuları anlamlandırmada etkili olmaktadır.

9 Ninian Smart, “Tarih Öncesine Ait İlkel Dinler”, (Çev: Günay Tümer), Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, 25(1), Ankara, 1952, s. 312.
10 Yahya, Tarihi Bir Yalan: Kabataş Devri, s. 65.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Öyle ki, batı eksenli arkeolojik, antropolojik, tarihsel, teolojik ve ilgili diğer
alanlarında yansımalar, mağara resimlerinin inanç üzerine yapıldığını idrak etmekte
yanlı davranmaktadırlar. İnsanın bilişsel dünyasında uygulama olarak son derece
basit bir o kadar da bazıları için şaşırtıcı olan bu konular, tarafsız bakıldığında
merkeze oturabilecek kıymettedir.

Neolitik Dönem Başlıca Tapınak Örnekleri

Neolitik dönem, insanoğlunun yaşayış biçimlerini çağın şartlarına ve


ihtiyaçlarına uygun olarak belirlediği, tapınak komplekslerinin ve sosyal
organizasyonlu karmaşık toplum düzenlerinin daha belirgin gözlemlendiği çağa
verilen isimdir. Noelitik dönem, aslında yüz binlerce yıldır devam eden bir mirasın
devamıdır. Neolitik dönem mimarisinin; tapınak anlayışları, ölü gömme tarzları, ölü
hediyeleri, duvar resimleri, süs eşyaları, çanak çömlekler, hayvanın evcilleştirilmesi
8 ve tapınak kompleksleriyle bir bütün olarak düşünüldüğünde son derece kolektif ve
sistematik bir yapısı vardır. Anadolu coğrafyasında Verimli Hilal olarak adlandırılan
bölgede çok sayıda neolitik merkez tespit edilmiş, bir kısmında kazılara
başlanmıştır. Neolitik yerleşmeler, elde edilen kapsamlı ve şaşırtıcı bulgular ışığında
bilim dünyasının haklı olarak ilgisini çekmiştir. Mezopotamya bölgesinde Verimli
Hilal olarak adlandırılan kısımda, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
ulaşılan veriler tarihin akışını değiştirmiş ve Anadolu’nun Neolitik dönem açısından
önemli bir pozisyonda olduğunu göstermiştir.

Neolitik dönem insanı, günlük hayattaki inanca olan yaklaşımlarından ve


fedakarlıklarından dolayı dini yaşamlarıyla ilgili çok sayıda delil bırakmıştır.
Anadolu’nun özellikle Göbekli Tepe eksenli inanışları ve elde edilen detaylı
bulgular, neolitik dönem inanç dünyasını anlamlandırmaya ışık tutmaktadır. İnsanlar
ait oldukları dinlerini ve o dinin temsilci ya da temsilcilerini sahiplenip uyarıcının
Yüce Yaratıcı’dan aldığı emirleri hayatlarına uygulama noktasında aktif olmuşlardır.

Kutsal mekanların büyük çoğunluğunda, çoğu neolitik yerleşmede tespit edilen


anıtsal heykeller, dönem açısından iç mekanların zengin buluntularıdır. Orta Fırat’ta
Jerf el Ahmar ve Tell Abr’da mekanı çevreleyen sekinin ön yüzünde anıtsal
plakaların bulunması, Nevali Çori’de bulunan insan heykeli, Şanlıurfa Balıklı Göl
kazılarında ele geçen ‘’Urfa Adamı” diye tabir edilen heykel, neredeyse dönemi
ilgilendiren her kazı alanında bulunan ‘’Ana Tanrıça” tasvirleri, Göbekli Tepe başta
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

olmak üzere dikilitaşlara kazınan hayvan betimlemeleri, çeşitli totemler, kutsal


mekanlarda kullanıldığı tahmin edilen özellikle hayvan baş bölgesi kemikleri, çok
fazla görülmese de duvar ve kaya resimleri dönemin anıtsal veya kamusal kült
binalarında görülmektedir11.

Neolitik dönem dini yapısında belirleyici bir rol üstlenen ‘’Ana Tanrıça
Tasvirleri” neolitik yerleşmelerinde sıklıkla görülmektedir. Ana Tanrıça bereketi,
cinselliği, doğumu, dişil özelliklerin niteliklerini taşıyan bir güç olarak dünyanın pek
çok yerinde ortak bir dille kullanılmıştır.12 Bu kadın figürleri çoğunlukla oturur
vaziyette, yüz hatları belirsiz, doğurgan yapıda, dişilik organı belirgin şekilde tasvir
edilmiştir. İnsanlar, ana tanrıça heykelciklerini doğa ile ilintili şekilde algılamış
olabilirler. Bu heykelciklerin Paleolitik dönemden itibaren kullanıldığı ve Neolitik
dönemden binlerce yıl sonra da kullanılmaya devam ettiği bilinmektedir.
Anadolu’da çok sayıda neolitik merkezde farklı şekilde ve tarzlarda ama aynı 9
amaçla yapılan Ana Tanrıça heykelcikleri ya da Venüsler bulunmuştur. Bahsi edilen
heykelciklerin ritüel esnasında aracılık yapması, yanlarında taşındığında kişiyi
koruyacağına inanılması, evlerin içerisinde veya ortamlarında bulundurulduğunda
kötü ruhlardan arındıracağına olan inanışlara sahip olmaları muhtemeldir. Marshack,
bu heykelciklerin ilkbahar-yaz aylarında doğanın yeniden canlanmasını diğer bir
deyişle yeniden doğuşunu simgelediğini düşünmektedir. Bu heykelciklerin daha çok
kadının hamile kalmasını sağlayabilmesi için bereket törenlerinde yapılan heykeller
olduğu savunulur.13 Anadolu coğrafyasında Göbekli Tepe kaya kazımasında görülen
kadın ya da doğuran ana figürü başta olmak üzere Çatal Höyük, Köşk Höyük,
Hacılar, Kuruçay, Hoca Çeşme, Çayönü, Gritille, Çukur Kent, Suberde vb. pek çok
yerleşimde aynı tarzlarda figürinler görülmektedir.14 Dönem insanının inanç
dünyasında somutlaştırma ve sembolleştirmenin yoğun olarak görülmesinden
mütevellit karmaşık bir inanç yoğunluğundan söz etmek zor değildir. Ağırlıklı
olarak ana tanrıça heykelleri olmakla beraber erkek ve cinsiyeti belli olmayan
heykeller de bulunmuştur. Özellikle Urfa Adamı heykeli ve Göbekli Tepe’deki

11 Aslı Özdoğan, “Çayönü”, 12.000 Yıl Öce Anadolu İnsanlığın En Eski Anıtları, Badisches
Landesmuseum, C. Lichter Yayınları, Karlsruhe, 2007, s. 436.
12 Işın Yalçınkaya, “Paleolitik Devirlerde Kadın Figürleri”, Antropoloji, S. 6, Ankara, 1973, s. 203-
208.
13 Neyir Kolonkaya-Bostancı, “Paleolitik Çağ Kadınları”, Armizzi-Engin Özgen’e Armağan, T.T.K.
Yayınları, Ankara, 2014, s. 193.
14 Gülnur Sümer, “Anadolu’da Neolitik Dönemde Tanrı ve Tanrıça”, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2007, s. 2-6.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

erkek figürinleri, Çatal Höyük, Mezra Telailat, Nevali Çori, Cafer Höyük, Kilisik
erkek figürinleri dönemin inanç dünyasında erkek sembollerinin de yer bulduğunu
gösterir. Bu simgelerin din adamı veya bir atayı temsilen yapıldığı, gücü ya da
erkliği simgelediği tahmin edilmektedir.

Neolitik dönem dini yaşamında idoller ve amuletler ayrı bir yer tutmaktadır.15
Bunlar kesinlikle birbirinin yerine geçmemekle beraber toplumda kutsiyet atfedici
özelliklere sahiptir. İdollerin yapılış amacı korunma ve tapınma aleti olmalıdır.
İnsanlar Tanrı veya Tanrıça motifli çeşitli hammaddelerden yapılmış ve yanlarında
taşımaya müsait taşları günlük hayatta aktif kullanmışlardır. Amuletler, çeşitli
maddelerden ve şekillerden oluşan, günümüz tabiriyle muska görevi gören bir tür
koruyucudur. Kolye olarak da kullanılabilen bu eşyanın tılsım görevini üstlendiğine
inanılmaktadır. Son yapılan kazılarda Kahramanmaraş Domuztepe’de Göbekli Tepe

10  T biçimi insan figürünün benzeri 5 cm‘lik amulet bulunmuştur.16 Bu durum, her ne


kadar aralarında 1500 yıl fark olsa da inançların benzer hatta aynı olduğunun
işaretidir.

Dönemin inanç yaşamında çarpıcı yansımaları olan ölü gömme biçimleri ve


mezar hediyeleri de Anadolu başta olmak üzere pek çok Neolitik yerleşmede dikkat
çekmektedir. Aslında insanlığın var olduğu günden itibaren uygulandığı düşünülen
ölü gömme ritüellerine, insanların yerleşik hayata geçip merkezlerde toplanmasıyla
birlikte daha kolay ulaşılır olmuştur. Ölü gömme uygulamalarında dönem insanı
doğumu ya da sonsuzluğu simgelemesi açısından ölüleri ‘’hocker” ya da “yarı
hocker”17’ şeklinde gömmüşler, mezarlarına hediyeler koyarak onları ölümden
sonraki yaşama adapte etmek veya en güzel şekilde ölülerini uğurlamak için ritüeller
düzenlemişlerdir. Bu konu aslında çok geniş olduğundan ayrı bir çalışmada ele
alınmalıdır. Eldeki bulgularda Çayönü başta olmak üzere, Körtik Tepe, Çatalhöyük,
Göbekli Tepe, Demirköy, Hallan Çemi, Köşk Höyük, Aşıklı Höyük vb. neolitik
merkezlerin büyük kısmında aynı uygulamaların görülmesi insanlar arasındaki
etkileşimin son derece iyi olduğunu ve ortak bir dine ya da inanışa sahip olunduğunu

15 Tahsin Özgüç, “Ön Tarihte Anadolu İdollerinin Anlamı”, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya
Fakültesi Dergisi, 2(1), Ankara, 1943, s. 65-72.
16 https://www.trthaber.com/haber/kultur-sanat/kahramanmarasta-gobeklitepe-izleri-
381385.html
17 Ekrem Sarıkçıoğlu, “Anadolu’nun Tarih Öncesi İnançları”, Atatürk Üniversitesi İlâhiyât Tetkikleri
Dergisi, S.6, Erzurum,1986, s. 15.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

göstermektedir. Özellikle Göbekli Tepe’de son bulunan kafatasları üzerinde yapılan


incelemeler,18 Çayönü’nde kafatası delgi operasyonları ile birlikte kafataslarının
vücutlardan ayırıp bir arada toplanması,19 bebeklerin ve çocukların ev içi gömü
uygulamaları marifetiyle evin eşiğine ya da en güzel köşesine gömülmesi, sedir
altlarına ölülerin yerleştirilmesi, “Ölülerini akbabalara yem etme anlayışının
olabilme ihtimali.20” son derece işçilikli çömlek ve boncuklardan yapılmış mezar
hediyeleri, ahiret inancının olması dönemin inanç dünyasında ölü gömme
uygulamalarının ne denli etkili olduğunu bilim dünyasına sunmuştur. “Verimli
Hilal” bölgesinin dinin ya da dinlerin gelişimindeki yeri tartışılamaz bir gerçektir.
Bu durum on binlerce yıl öteden süregelmiştir. Dönem insanının inanç dünyasının
bu kadar karışık ve yoğun olduğu göz önüne alındığında, eldeki veriler ışığında
bulunan envanterlerin çeşitliliği, kült binaların varlığı, tapınakların görülmesi,
mezarların pek çok coğrafyada bulunanlardan daha kapsamlı ve korunabilmiş olması
 11
konuya ilgi duyanları şaşırtmamalıdır. Bölge peygamberlere veya uyarıcılara ev
sahipliği yapmış bir üs konumundadır. Veriler ise dönemi araştıranlar tarafından
başat pozisyonunda değerlendirilmektedir.

Neolitik Dönemde Diyarbakır’ın Kutsal Mekan Örnekleri

Çayönü

Çayönü, Diyarbakır sınırları içinde, Ergani ilçesinin 7 km kadar güneybatısında


bulunan bir yerleşme yeridir. Dicle Nehri’nin bir kolu olan Boğaz Çay’ın kuzey
kesimindedir. Denizden yüksekliği 832 m, dolgu kalınlığı 4. 5 m. ile 6. 5 m. arasında
değişip Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Neolitik dönem eserlerinin en güzel
örneklerindendir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bir dağ eşiği ovasında yer alan
Çayönü; Anadolu, Mezopotamya ve Zagros Bölgeleri içinde en geniş kazılmış çanak
çömleksiz neolitik dönem yerleşimidir.21

18 Julia Gresky, Juliane Haelm and Lee Clare, “Modified human crania from Göbekli Tepe provide
evidence for a new form of Neolithic skull cult”, Science Advances, 3(6), 2017.
19 Metin Özbek, “Çayönün’nde Kafatası Delgi Operasyonu”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Dergisi Cumhuriyetimizin 75. Yılı Özel Sayısı, C. 15, Ankara,1998, s. 109-126.
20 ’Göbeklitepe’de Ölüler Güneşe Gömülüyordu” A. Cihat Kürkçüoğlu ile Röportaj, Mayıs,
2012.http://www.ntv.com.tr/sanat/gobeklitepede-oluler-
gunesegomuluyordu,El211RvGL0Kv4XFlub0B6A
21 Nazmiye Mutluay, Anadolu Neolitik Çağ Uygarlığı, Alter Yayınları, Ankara, 2010, s. 24-26.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Hem mimari mekanların yoğunluğu hem de kamusal ve kült binaların çok


olması, dini ritüel izlerinin bulunması, inanç dünyalarının gelişmiş ve sağlam
olmasından dolayı Yakındoğu neolitik yerleşmeleri içerisinde seçkin bir konuma
sahiptir. ‘’Dönem insanının inanç dünyasının genişliği, yaşamlarına olduğu kadar
mimarilerine de yansımıştır. Özellikle Şanlıurfa bölgesi yerleşim ve tapınak
merkezlerinin (Göbeklitepe, Nevali Çori, vb.), Batman’daki (Hallan Çemi),
Diyarbakır’daki (Körtik Tepe) ve dönemin özelliklerini taşıyan pek çok yerleşim
yerine yakınlığı sebebiyle Çayönü insanının diğer insanlarla etkileşimini artmıştır.
Bu etkenleri de göz önünde tutarak Çayönü’nün sivil ve dini mimarisinin kentleşme
sürecinde önemini vurgulamak gerekir.22“

Çayönü insanları dini hayatlarını, uyarıcıların yönlendirmesiyle yaratıcıdan


aldıkları direktifler doğrultusunda çok ciddi algılamışlar. Bu doğrultuda çok sayıda

12  mimari yapı içerisinde kült binalarına ayrı bir değer vermişlerdir. Dönem insanı,
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde farklı formlarda fakat aynı amaçla yapılmış kült
binalarının en güzel örneklerini vermekle yetinmemiş, kült bina sistemlerinin süreç
içerisinde nasıl geliştiğini ortaya çıkarmıştır.23 Çayönü yerleşimi, eldeki veriler
ışığında Neolitik dönem Anadolu yerleşim yerleri arasında en belirgin ve güzel
yapılar arasında kabul edilmektedir.

Çayönü insanı, yaşam şartlarının değişmesiyle beraber yerleşik hayata


adaptasyonu sağlamış, coğrafi olarak elverişli olan bölgeyi kendilerine yaşam alanı
seçmişlerdir. Bu alanda mimari açıdan gelişmiş yapılar inşa etmişlerdir. Çayönü
katmanlarına göre neolitik dönem mimari yapılaşmasında ender görülen ızgara
planlı yapılar, kanallı yapılar, taş döşeli yapılar, hücre planlı yapılar, geniş odalı
yapılar, özel yapılar (kafataslı yapı ve saltaşlı yapı, terrazzo yapısı) ve kült binaları
ile bölge yerleşmeleri açısından dikkat çekmektedir.24

Çayönü kült binalarının özel yapılarını anlamak için bazı özelliklerin iyi
bilinmesi gerekir. Aslı Erim Özdoğan doktora tezinde şöyle demektedir:
“Yerleşmenin doğu bölgesinde belli özelliklerde olması, özenli yapılmış olmaları

22 Muammer Özdemir, “Neolitik Dönem Anadolu Mimarisinden Bir Kesit: Çayönü”, Journal of
History and Future, 3(1), Muş, 2017, s. 251.
23 Mehmet Özdoğan, Aslı Özdoğan, Buildings of Cult and and the Cult of Buildngs, Light on Top of
The Black Hill-Studies Presented to Halet Çambel, Ege Yayınları, İstanbul, 1998, s. 583.
24 Antonıo Sagona-Paul Zımansky, Arkeolojik Veriler Işığında Türkiye’nin En Eski Kültürleri
M.Ö.1.000.000-550, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2015, s. 47.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

her birinin kendine özgü birer özellik taşımaları, kafataslı yapı dışında tek büyük bir
mekandan oluşmaları, terrazzo yapısı dışında yamaca kesilerek oturtulmuş olmaları,
kafataslı yapı dışında içlerinde işlevlerini belirtecek hiçbir buluntunun bulunma-
ması…”25

Çayönü kült binalarından olduğu düşünülen Saltaşlı yapı, ilk etapta konut
olduğu iddia edilse de yere döşenmiş yassı taşlardan dolayı kült bina olarak kabul
edilmiştir. Saltaşlı yapı, ızgara planlı yapılar evresinin sonuna, kanallı yapılar
evresinin başına denk gelmektedir. Yapının dibi kireç benzeri bir kille
sıvandığından26 dolayı suya dayanıklı, sulu ya da kanlı ritüellere uygun olarak
tasarlanmıştır. Duvar ile tabanın birleştiği noktada yassı taşların dik
yerleştirilmesinden dolayı süpürgeliği çağrıştıran bir alan bulunmaktadır. Mekanın
tam ortasında payelerin hizasına gelecek şekilde tasarlanmış, arka duvara doğru 2
tane dikilitaş yerleştirilmiştir. Diğer dikilitaş doğu duvarına doğru yerleştirilmiş olup  13
bu dikilitaşlar Çayönü’nün en eski dikilitaşlarıdır27. Dikilitaşların çatı benzeri bir
örtüye imkan vereceği düşünülse de özel alan olarak tanımlanan saltaşlı yapının
içerisinde dikilitaş önünde ibadet yapmaları muhtemeldir. Fakat yapı içerisinde
buluntular çok azdır.

Kafataslı yapı, neolitik dönem genelinde aslında çok yaygın olmayan farklı bir
mezar geleneğini yansıtmaktadır. Bu yapıya “ölüler evi” ismi de verilmektedir.
Burada farklı özellikte ve evrelerde mimari kalıntılara rastlanılmıştır. Çayönü’nde
kafatası kültüne dair izler mevcuttur. ‘’Kafatası kültü, başın iskelet üzerinden ve
yumuşak dokular yoklamadan kadavra alınması, bazı durumlarda sıvanması tek veya
toplu halde yeniden gömülmesiyle sonuçlanan ve Yakındoğu neolitiğinde yaygın
olan bir ikincil gömü geleneğidir. Karışık yapı gösteren bu gelenek aynı zamanda
Neolitik dönem topluluklarının sosyal ve dinsel uygulamalarının bir yansıması
olarak da kabul edilmektedir.”28’ Mezarların çoğunluğu kafataslı yapı içerisinde
bulunmakta olup kafataslı yapının haricinde diğer yerlerde de bebek, çocuk ve

25 Aslı Özdoğan, Çayönü Yerleşmesinin Çanak Çömleksiz Neolitikteki Yeri, İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Prehistorya Anabilim Dalı Yayınlanmış Doktora Tezi, İstanbul, 1994, s.
45.
26 Ali Umut Türkcan, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem Yukarı Mezopotamya Anıtsal Kült Binaları
ve Gelişimi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı
Yayınlanmış Doktora Tezi, Ankara, 2006, s. 44.
27 Özdoğan, Çayönü Yerleşmesinin Çanak Çömleksiz Neolitikteki Yeri, s. 45.
28 Ergül Kodaş, “Jerf El-Ahmar EA 30 Binası ve Yakındoğu’da PPNA-PPNB’ye Geçiş Dönemine Ait
Kamu Binaları”, TÜBA-AR, S. 16, Ankara, 2013, s. 10-19.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

dağınık insan kemikleri görülmektedir. Çayönü kafataslı yapı içerisinde sekiler


üzerine yerleştirilmiş kafatasları ile birlikte aralarına serpiştirilmiş çeşitli hediyeler,
bakır boncuklar, taş ve malahitten yapılmış eşyalar ile birlikte gömülmüştür. Sözü
geçen mezar hediyelerinin dağılımındaki seçicilik yaş ve cinsiyet ile
29
ilişkilendirilememiştir. Büyük olasılıkla bunlar sosyal statüyü yansıtır. Yapıda pek
çok oda görülüp odaların dizilişi batıdan doğuya doğrudur. Kafataslı yapıda çok
sayıda yanmış kafatasları, hayvan kemikleri, sekiler üzerine konulmuş kafatasları
bulunmuştur. Özellikle yeni bir evre ya da oda açıldığında ölülerin kemiklerini oraya
taşımak suretiyle onlara saygılarını devam ettirmişlerdir. Ayrıca kafataslı yapıda
görülen ölü gömme törenleri ve çeşitli ritüeller için altar30 benzeri platform, sunak
ya musalla taşları bu yapının kült amaçlı kullanıldığının göstergesi olmalıdır. Bu
platformların pembe ve kahverengi kireç taşından yapıldığı bilinmektedir.
Platformlarda ölülerin kafataslarını bedenlerinden ayırmadan önce birtakım çürütme
14 
işlemlerine tabi tutulduğu düşünülmektedir. Sunak ya da platformlarda kan izleri ve
kemik parçacıklarının bulunması, insan kurbanı geleneğine yahut ölüm sonrası
parçalama işlemlerinin varlığına delil olabilir. Atalar kültü ve boğa kültüyle
bağlantılı olarak bulunan boğa başı ve kemikler, kafataslı yapının görkemli şölenlere
sahne olduğunu göstermektedir.31 Kafataslarının çoğu genç kadın ve erkeklere aittir.
Az miktarda çocuk kafatası görülür.32 Kafataslı yapının yaklaşık 2000 yıl boyunca
aktif kullanıldığı varsayılırsa içinde bulunan ortalama 450 bireye ait kafatası ve
iskelet parçaları sayıca çok azdır. Bu durum gömülenlerin ayrıcalıklı kişiler
olduğunu kanıtlar. Çayönü insanının ‘’ölüm kültü” uygulamasını hayata geçirdiği ve
nitelikli gömütler uyguladığı düşünülür.33 Ayrıcalıklı bir sınıfın olduğu ve sosyal
organizasyon içerisinde din adamları, kabile reisleri, toprak sahipleri ve zenginlerin
ya da özel hastalığı olan ve kutsanan kişilerin yerleşim içi ve kült binaları içerisine
gömüldüğünü gösterebilir.

29 Aslı Erim Özdoğan “Çayönü”, Anadolu’da Uygarlığın Doğuşu ve Avrupa’ya Yayılımı: Türkiye’de
Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2007, s. 77-
78.
30 Türkcan, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem Yukarı Mezopotamya Anıtsal Kült Binaları ve
Gelişimi, s. 44.
31 Aslı Erim Özdoğan, “Çayönü”, M. Özdoğan ve N. Başgelen (Edt.), Neolithic in Turkey, The Cradle
of Civilization, New Discoveries, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, s. 77-78.
32 Marc Desti, Anadolu Uygarlıkları, Dost Yayınları, Ankara, 2013, s. 17.
33 Özdoğan, Çayönü Yerleşmesinin Çanak Çömleksiz Neolitikteki Yeri, 1994, s. 53.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

Çayönü kafataslı yapıda görülen 450 civarında kafataslarından bazıları düzenli


yerleştirilmiş, bazıları da dağınık bırakılmıştır. Bazı kafatasları ise alçı veya kille
sıvanmıştır.34 Bu uygulamanın tüm kafataslarına yapılmaması, özelliğe işaret eder.
Dönemin inanç dünyasında bedenden koparılan kafataslarının ayrı bir anlamı olduğu
gerçektir. ‘’Günümüzde bazı toplumlarda da Sir Ghost olarak adlandırılan bu tür bir
yaklaşım örneği görülmektedir. Örneğin Manus yerlileri atalarının kafataslarını
evlerinde tutarak onlarla bütünleştiğine inanmakta ve kafatasının sahibinin evde
olduğundan şüphe duymamaktadır. Böylece özellikle ölüye her istediğini yaptırma
düşüncesi toplumu canlı tutmuştur. Bazı Bantu aşiretlerinde, din adamlarının nasıl
ve nereye gömüldüğü belli değildir. İnanışlarına göre din adamının kafatası
başkasının eline geçerse kaderleri de onların eline geçmiş olur.35 Bazı kafataslarında
ameliyat benzeri işlemlerin yapıldığı görülür. Düzenli aralıklarla açıldığı bilinen
delikler, 8 mm çapındadır. Bu işlemlerin ya kafatası sahibi hayattayken ya da
 15
öldükten sonra bilinçli bir şekilde açıldığı düşünülmektedir.36

Özel yapılar alanında ortalama büyüklüğü 20 m² civarında bir yapı ile


karşılaşılmıştır. Bu yapının tabanı pembe taşlarla döşenmiştir ve taşların, mozaik
görünümünden dolayı, dünyanın bilinen en eski mozaiği olduğu belirtilir.37 Zemin
üzerinde insan yüzünün kabartmalı olduğuna ve büyük taş blok üzerinde kan izlerine
rastlanılmıştır. Bu izlerin insan ya da hayvan kurbanlarına ait kan izleri olması
muhtemeldir. Yapının, ilk ortak dinsel törenlere adanmış kamusal bina olduğu
ortaya çıkmıştır38. Bu özel yapının, terrazzo yapı olarak adlandırılan bölümde
olduğu bilinmekle beraber ayrıcalıklı yer kapsamında seçkin kişiye ait olabileceği de
düşünülmektedir39. Göbekli Tepe ve Nevali Çori’de olduğu gibi, stilize insan yüzü
betimlemeleri benzer nitelik taşır. Dönemin şartları açısından bu betimlemelerin
neyi ifade ettiğini bilmek zordur. Ancak yine de bu betimlemelerin, toplumda ileri
gelen bir ata ya da kabileye güç getirecek bir kişilik ya da onlara dinlerini öğreten ve

34 Harald Hauptmann, Mehmet Özdoğan, “Anadolu’da Neolitik Devrim”, 12.000 Yıl Önce Anadolu,
İnsanlığın En Eski Anıtları, Badisches Landesmuseum, C. Lichter Yayınları, Karlsruhe,
2007,s.408.
35 Lucien Levy-Bruhl, İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler, Doğu-Batı Yayınları,
Ankara,2016, s.168.
36 Metin Özbek, “Çayönün’nde Kafatası Delgi Operasyonu”, s. 109-126.
37 Halet Çambel, R. J. Braidwood, Mehmet Özdoğan, “Çayönü Kazısı 1981 Çalışmaları”, 4. Kazı
Sonuçları, Ankara, 1982, s. 12.
38 Desti, Anadolu Uygarlıkları, s. 18.
39 Aslı Özdoğan, Mehmet Özdoğan, ‘’Çayönü”, A Conspectus of Recent Work. In: Paléorient, 15(1),
s. 65-74.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

dini lider pozisyonunda olan bir uyarıcıyı da temsil ettiği söylenebilir. Stilize insan
betimlemelerinin neolitik yerleşmelerin ibadet mekanı gibi yerleşmenin kamusal
alanında bulunması ortaya atılan teorileri desteklemektedir.

Kamusal mekanlar içerisinde gösterilen sekili yapı ise kutsallık atfedilen


mekanlar arasında en küçüğüdür. Duvarlarında bulunan seki benzeri platformlardan
dolayı bu ismi almıştır. Tam olarak ne amaçla kullanıldığı bilinmemekle beraber
Göbekli Tepe’de bulunan sekilerin işlevi benzeri bir amaçla kullanılmış olabilir.
Sekilerin, ibadet veya çeşitli ritüelleri izlemek amacıyla oturak görevi gördüğü
yorumu yapılabilir. Sekili yapının temizliği sırasında bulunan iki kemik açkı aleti,
bir bilezik, kil yuvarlak nesne ve çeşitli çakmaktaşlarının bu yapıya ait olup
olmadığı bilinmemekle beraber40 günlük işlerde mi kullanıldığı yoksa ritüellerin bir
parçası mı olduğu, net değildir.

16  Çayönü, kutsal mekan ve ölü gömme açısından çok önemlidir. Kutsal mekan
amaçlı kullanılabileceği düşünülen alanlar çeşitlilik gösterirken insanların kamusal
alan diye de tabir edilen kült binalarını ibadet, ritüel amaçlı kullandığı kesindir.
Ayrıca Çayönü’nün bölgedeki neolitik dönem yerleşmeleri ile sürekli etkileşim
halinde olması, inanç yoğunluğunu arttırmıştır. Ölü gömme şekillerinin farklı
olması, yerleşim içi gömme uygulamasının varlığı, yaklaşık 450 kafatasının
toplandığı kafataslı yapı, ölü hediyeleri, kutsal alanlardaki özel işlemler, sosyal
organizasyon dahilinde statünün varlığı ile birlikte düşünüldüğünde, Çayönü neolitik
yerleşim merkezleri arasında seçkin bir konumdadır.

Körtik Tepe

Körtik Tepe, Diyarbakır’ın doğusunda; Bismil İlçesi, Ağıl Köyü sınırları


içerisinde Pınarbaşı bölgesinde yer alır. Dicle ve Batman Çayı’nın birleştiği noktaya
yakındır.41 Neolitik dönem yerleşmelerinde coğrafi konum ve coğrafyanın
medeniyete olan tesirleri incelendiğinde Körtik Tepe, yaşam koşulları açısından
elverişli konumdadır. Neolitik dönem açısından önemli yerleşmelere yakınlığı ve
çıkarılan buluntular ile benzerlikleri, Göbekli Tepe eksenli inanç sistemine hakim

40 Özdoğan, Çayönü Yerleşmesinin Çanak Çömleksiz Neolitikteki Yeri,1994, s. 208.


41 Vecihi Özkaya, Oya San, “Körtik Tepe: Bulgular Işığında Kültürel Doku Üzerine İlk Gözlemler”,
Anadolu’da Uygarlığın Doğuşu ve Avrupa’ya Yayılımı: Türkiye’de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar,
Yeni Bulgular, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2007, s. 21.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

olabilecek pozisyonda olması, Batman Havzası, Bereketli Hilal diye adlandırılan


bölgede yer alması nedeniyle pek çok yeniliğe ev sahipliği yapmıştır.

Prof. Vecihi Özkaya ve ekibinin özverili çalışmalarıyla çeşitli dönemlere ait


30.000 civarında esere ulaşılmıştır. Körtik Tepe, buluntularıyla birlikte
incelendiğinde, buradaki toplumun üretici bir toplum olmadığı görülür. Yerleşik
hayatı tüm yönleriyle yaşayan fakat hayvanın evcilleştirilmediği ve tarımın
yapılmadığı ya da bu yönde kalıntılara ulaşılmadığı bir dönemi kapsamaktadır.
Gordon Childe’nin ‘’Şehircilik Devrimi”42 ilkelerinin bazılarını bünyesinde
barındırmakla beraber, elde edilen bulgulara bakarak, üretici toplum eksenli bir
bakıştan inanç eksenli bir bakışa doğru gelişim gösterdiği görülmektedir.

Körtik Tepe ölü gömme biçimleri ve mezar armağanları, Neolitik dönemin en


iyi ve en güzel örneklerindendir. Her dönemde olduğu gibi Neolitik dönem insanı da
ölülerini öteki dünyaya hazırlamak ve ölülerine saygılarını göstermek amacıyla  17
ritüeller, dualar yaparak, çalgı aletleri çalarak bir lider önderliğinde ve belirli
usullerle gömmüşler, yanlarına anlam yüklü olan mezar armağanları bırakmışlardır.
Ölü gömme uygulamaları süreç içerisinde farklılıklar gösterse de esas itibariyle
bunların benzer yönleri fazladır.

Bir yerde kutsal mekanların olabilmesi için inanç yoğunluğunun olması


zorunludur. Körtik Tepe’de Çayönü kadar kapsamlı ve görkemli yapılar
saptanamamakla beraber, bölgenin bilinen en eski yerleşim yerlerinden olması ve
burada çıkarılan çanak çömlek eşyaları, ölü gömme biçimleri ve mezarları, hayvan
türlerinin varlığına dair işaretler, bu yerleşim yerini önemli kılmaktadır. Üzerinde
uzun yıllar tarım yapılması ve sürekli yerleşim yeri olmasından dolayı bütünü
kavrama yönünde verilere ulaşılamamakla beraber kazılarda yuvarlak planlı, taş
örgülü, taban altı gömütlü konutlar ile taş döşeli oval tasarımlı yapılara
rastlanılmaktadır.43 Körtik Tepe yerleşiminde kutsal alan olarak tanımlanacak
alanlar, gömütlerin olduğu ve dönemin şartlarına göre daha işçilikli, nitelikli ve
gösterişli çanak çömleklerin bulunduğu yerlerdir. Doğrudan toprak derinliğine ya da
sıkıştırılmış taban altına gömülmüş iskeletlerin büyük çoğunluğu, mimari dokusu
tam anlamıyla bilinmeyen konutlarla ilintilidir. Yerleşim içi gömü uygulamasının

42 Clive Gamble, Arkeolojinin Temelleri, Aktüel Arkeoloji Yayınları, İstanbul, 2014, s. 33-34.
43 Özkaya, San, “Körtik Tepe: Bulgular Işığında Kültürel Doku Üzerine İlk Gözlemler”, s. 23.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

yaygın olmasıyla beraber Demirköy’e de koşut olarak bu tip ölü gömme uygulaması
tercih edilmiştir.44 Yerleşim içi gömü uygulamasında iskeletlerin yönü ve derinliği
farklılıklar göstermektedir. Bu uygulama türünde, tüm ölülerin aynı uygulamaya tabi
tutulmadığı, özel kişilerin ya da bu kişilerin yakınlarının bu mekanlara defin edildiği
düşünülmektedir. Çok yönlü olarak düşünüldüğünde, yerleşim içi gömütlerin
işlevinin ölen kişinin ruhani gücünden faydalanma45 ya da onlara kutsiyet atfetme
olarak da yorumlanabilir. Esasen Neolitik dönemde Göbekli Tepe gibi tapınak
amaçlı yapılan mekanlar hariç ana anlayış kutsal evdir. İbadet mekanı olarak özel
binalar ve kült yapılar inşa etseler dahi kendi evlerini de ibadet mekanına
çevirmişler, evlerinin içine ölüler ile beraber eşyalarını gömmüşler, ritüellerini
bireysel olarak da yapmış olmalılar. Neolitik dönem inanç dünyasında ortaya atılan
teze binaen Göbekli Tepe, bir hac ya da yılın belirli dönemlerinde toplanma mekanı
olarak düşünüldüğünde, insanların günlük ibadetlerini bireysel çaba ya da atanmış
18 
bir din adamı önderliğinde yapıp asıl ibadetlerini yıllık veyahut dönemlik olarak
Göbekli Tepe ya da benzeri bir toplanma merkezinde gerçekleştirmiş olmaları
mümkün görünmektedir. Diyarbakır coğrafyasında, hem Batman hem de Urfa ve
Mardin’e yakınlığı neolitik dönem yerleşmelerinin etkileşimini kolaylaştırdığı gibi
inançlarını da ortak yaşayabileceğini düşündürmektedir.

Neolitik dönem inanç dünyasında Kafatası46 uygulaması Körtik Tepe’de de


görülmektedir. Kafataslarında Çayönü ve Göbekli Tepe benzeri çeşitli işlemler
uygulanmıştır. Körtik Tepe kutsal mekanları içerisinde değerlendirilebilecek mezar
ya da ölü evleri içerisinde yerleşim içi gömme uygulaması dahilinde mezarlardaki
kafataslarında kesici alet izleri bulunmuştur. Bu izlerin obsidyen ile yapıldığı
düşünülmektedir.47 Ayrıca Körtik Tepe’de saf alçı ile kaplanmış kafatasları ve çeşitli
iskeletlere de rastlanılmıştır. Bu durum Körtik Tepe insanının ölülerine ayrı işlemler
uyguladığını gösterir.48 Bununla beraber bulunan mezarlar genelde hocker ya da yarı

44 Özkaya, San, “Körtik Tepe: Bulgular Işığında Kültürel Doku Üzerine İlk Gözlemler”, s.23.
45 Günay Tümer, “Atalar Kültü”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
S.4, Ankara,1991, s. 42-43.
46 Michelle Bonogofsky, “Neolitik Kafatası Kültü”, Aktüel Arkeoloji, Sayı 63, İstanbul, 2018, s. 28-
35.
47 Metin Özbek, “Körtik Tepe‘de İnsan Sağlığı”, 20. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Konya, 2004, s.
42.
48 Metin Özbek, “Neolitik Toplumlarda Baş veya Tüm Bedeni Alçılama Geleneği: Anadolu ve
Yakındoğu’dan Bazı Örnekler”, TÜBA-AR, S. 8, Ankara, 2005, s. 127-136.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

hocker şeklindedir. Ölüm sonrası hemen büküldüğü tahmin edilen iskeletin karınları
belirli bir mesafeye kadar içe çekilmiş ve bu şekilde mezara yerleştirilmiştir49.

Neolitik dönem kutsal mekanları arasında görülebilecek pozisyonda olan


konutlarda kutsallığı sağlayan en önemli şey yerleşim içi gömüler olduğundan
Körtik Tepe mezarları ayrı bir önem arz etmektedir. Körtik Tepe’de insanlar
ölülerini en güzel şekilde uğurlamayı seçmişler ve dönemin teknolojisiyle yapılması
son derece meşakkatli olan mezar hediyeleri ile beraber defnetmişlerdir.
Çakmaktaşından ve obsidyenden yapılan süs eşyalarını ve üzeri bezeli çeşitli
renklerle süslenmiş çanak çömlekleri mezarlara hediye olarak bırakmışlar, ölülerini
sonraki hayata adapte etmişlerdir. Ölü armağanlarının bazı mezarlarda görülüp
bazılarında görülmemesinin sebebi; sosyal statü farklılıkları, zenginlik veya çeşitli
nitelikler olmalıdır. Tüm kafatasları ya da iskeletlerde işlem olmadığı gibi mezar
armağanlarında da konuma göre sayısal ve nitelik açısından farklılıklar vardır.  19
Kutsal mekan tezahüründe insanların yerleşim içerisindeki ölülerin huzurunda ibadet
edip etmediği bilinmemekle beraber birtakım ritüelleri bu mekanlarda
gerçekleştirmiş olma ihtimalleri yüksektir.

Körtik Tepe’de bulunan ve dönemin en güzel örneklerinden olan mezar


armağanlarının bir kısmında, özellikle kazıma yüzeyli bezemeli taş kaplarda çeşitli
hayvan tasvirleri ve soyut sembollerin oluşturduğu motifler bulunmaktadır.
Motiflerin içerisinde tanımlanamayan bazı tasvirler, yaratıklar, yılan, akrep, çeşitli
kuşlar, yabani keçiler sistematik şekilde belirli bir kombinasyon çerçevesinde
işlenmiştir. Bazı kapların üzerinde insan motifleri bulunmuştur. Bu motiflerin
süsleme amacıyla değil ritüel amacıyla yapıldığı açıktır.50 Neolitik dönem insanı,
inançlarını sembollerle anlatarak somutlaştırma düşüncesindedir. Uygulamada tıpkı
paleolitik dönem insanı gibi hayvan ve çeşitli sembollerle isteklerini anlatma yolunu
seçmiştir. Sembollerin tam olarak anlamları bilinmese de bazı dinlere bakarak çeşitli
yorumlamalar yapılmaktadır. Malinowski, ilk etapta atalar kültünün hakim din
olduğunu, daha sonra her şeyi içine işleyen mana anlayışının yumuşak akışını
kapsadığını, totemizmin devreye girmesiyle adeta Nuh’un gemisi misali hayvanlar,
bitkiler nesnelerin hatta insan eliyle yapılmış eşyaları da katarak kolektif ruhun dev

49 Ahmet Uhri, Anadolu’da Ölümün Tarihöncesi-Bir Geleneğin Oluşum Süreçleri-, Ege Yayınları,
İstanbul, 2014, s. 55.
50 Vecihi Özkaya, Aytaç Coşkun, Nevin Soyukaya, Körtik Tepe - Uygarlığın Diyarbakır’daki İlk
Adımları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2013, s. 14.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

hayalinin eklendiğinden bahseder51. O halde dönemin inanç dünyasını bugünün


penceresinden yorumlamak son derece hatalı olur. Ne amaçla yapıldığı konusunda
farklı yaklaşımlar olsa da dönem insanının sağlam bir inanç dünyası olduğu
tartışılmaz bir hakikattir.

Bereketli Hilal diye adlandırılan bölgede tarihin her dönemine şahitlik eden bir
coğrafyada yer alan Körtik Tepe, Neolitik dönemde, dönemden beklenilen
pozisyonun çok üstünde olanak sağlamıştır. Kültürel birikimler ve medeniyet
aktarımlarıyla yerleşik yapı karakteri sunmakla birlikte, burada dönemin inanç
geleneklerini algılama olanağı elde edilmiştir. Elde edilen tüm veriler Körtik Tepe
yerleşimini, neolitik merkezler arasında önemli bir konuma yerleştirmiştir.52.

Hakemi Use

Hakemi Use Tepesi, Diyarbakır Bismil ilçesine 12 km uzaklıkta son Neolitik


20 
döneme ait bir yerleşim alanıdır. Burası Hassuna Samarra dönemine ait çanak-
çömlek parçaları bulunması hasebiyle önemlidir. Yaklaşık 30.000’den fazla çanak-
çömlek parçaları bulunmuştur. Bunların 25.000 kadarı son neolitik döneme aittir.53
Kutsal mekan açısından kazılarda ele geçen somut verilerin çok olmamasının sebebi,
yerleşmenin üzerinde uzun yıllar tarım yapılması ve yol geçmesi olarak gösterilir.
Evlerinin altına ölülerini gömme alışkanlığı Hakemi Use’de, yaygın olmamakla
beraber, görülmektedir. Genelde yerleşim içi gömüt uygulamasında çocukları
defnetmişlerdir.54

Hakemi Use halkının tahminlere göre, çok kalabalık olmadığı, yaklaşık 100-
150 kişilik eşitlikçi statüye sahip gruptan oluştuğu düşünülmektedir. Kazılarda elde
edilen verilere göre; çok sayıda astarlı çanak-çömlek parçaları ile beraber delici
aletlere ve günlük hayatta kullanılan eşyalara rastlanılmıştır. Hakemi Use, Hassuna
Samarra dönemine ait boyalı çanak-çömlek örneklerine rastlanılan önemli bir
merkezdir. Boyalı çanak çömlek parçalarının hangi amaçla kullanıldığı
bilinmemekle beraber mezar armağanı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bundan

51 Bronislaw Malinowski, Büyü, Bilim Din (Çev. Saadet Önkal), Kabalcı Yayınları, İstanbul, 1990,
s.14.
52 http://www.diyarbakirmuzesi.gov.tr/kazilar.aspx?hid=21
53 Halil Tekin, “Hakemi Use”, Anadolu’da Uygarlığın Doğuşu ve Avrupa’ya Yayılımı: Türkiye’de
Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2007, s. 47.
54 https://www.haberturk.com/yasam/haber/556873-kadinin-8-bin-yil-onceki-statusunu-anlatan-
heykelcik
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

dolayı Hakemi Use’de elde edilen nitelikli taş eserler ve çanak-çömlek parçalarının
ritüelin parçası olarak ve kutsal alanlarda kullanıldığı tahmin edilmektedir. Neolitik
dönemin sosyal yaşantısının genelinde bu durum hakimdir. Yerleşim içi gömülerde,
ölülerini genellikle hocker şeklinde defnetmişler, baş ve ayak uçlarına mezar
armağanları yerleştirmişlerdir. Kilden yapılmış sehpa da Hakemi Use’ye özgü
durmaktadır.55

Neolitik dönemin inanç dünyasında belirgin bir yeri olan Ana Tanrıça tasvirinin
ya da Bereket Tanrıçası olarak atfedilen figürlerin Hakemi Use’de de görülmesi,
dönem insanının ibadetlerinde diğer merkezlerde bahsedildiği üzere aynı üslubu
kullandığının kanıtıdır. Hakemi Use’de mermerden yapılmış kadın figürininin
kadının toplumdaki yerinin artmasından kaynaklı yapılmış olabileceği
56
düşünülmektedir. Kazı alanında kil figürin de bulunmuştur. Figürinleri ustalıkla
işlemiş olan dönem insanı, bunları çeşitli maddeler kullanarak imal etmiştir. Bu  21
figürinin Ana Tanrıça’yı temsil edip etmediği bilinmemektedir. Bulunduğu yerin
çöp alanı olmasından dolayı figürinin konumu net değildir.57

55 Halil Tekin, “Hakemi Use”, s. 54.


56 https://www.haberturk.com/yasam/haber/556873-kadinin-8-bin-yil-onceki-statusunu-anlatan-
heykelcik
57 Halil Tekin, “Hakemi Use Kazısında Ele Geçen Kilden Bir Hassuna Figürini”, Hayat Erkanal’a
Armağan- Kültürlerin Yansıması, Homer Kitapevi, İstanbul, 2006, s. 717-719.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Sonuç

Neolitik dönem Anadolu’da Güneydoğu eksenli kazı çalışmalarında (Ilısu


Barajı Kurtarma Kazıları) pek çok önemli sonuç elde edilmiştir. Özellikle son 50
yıllık süreçte, gerek yüzey araştırmaları gerekse höyük kazı alanları vasıtasıyla
tarihin akışını değiştiren birçok yeniliğe ev sahipliği yapmış Anadolu’da çok sayıda
merkez gün yüzüne çıkarılmıştır. Yukarı Dicle Vadisi olarak geçen, Verimli Hilal
olarak da adlandırılan bölgede çıkarılan eserlerin inanç ve kutsiyet açısından
benzerliği dikkat çekmektedir. Konu itibariyle bakıldığında mezarlar, kutsal
mekanlar, ritüel alanları, özel tapınak alanları, kamusal alanlar, yerleşim içi gömüt
ve çeşitli nitelikli eşyalardan dolayı meskenler, Neolitik inanç dünyası açısından
önem arz etmektedir. Mezopotamya kazılarında neolitik dönemi kapsayan zaman
22  diliminde ortak ifadeler çıkması insanların kültürel, sosyal açıdan etkileşime açık
olduğu gibi dinsel açıdan da benzerliklere sahip olduğunu gösterir. Dönem insanının
aynı kökten gelen ve geçmişi bilinmeyen çok uzun yıllara dayanan inanç sisteminde
atalarından kalan ya da uyarıcılardan aldıkları direktifler doğrultusunda inanç
dünyasını daha da zenginleştirdiği düşünülmektedir.

Bu bağlamda bakıldığında, Diyarbakır coğrafyasının da hem Verimli Hilal


çemberinde yer alması hem de çevre yerleşimler ile etkileşimde olması, onların
medeniyet olarak gelişmişlikler seviyelerini daha da ileri götürmelerini sağlamıştır.
Batman, Şanlıurfa, Mardin gibi neolitik yerleşim yerlerindeki kazı alanlarında ritüele
ve inanca dair pek çok kanıt bulunmuştur. Bu durum Diyarbakır coğrafyasında
aslında kökenleri eskiye dayalı olan medeniyetin daha da dikkat çekmesini
sağlamıştır.

Kutsal mekan tezahürü olarak neolitik dönem Diyarbakır yerleşim yerlerinde


yapılan kazılarda ele geçen veriler çalışmada aktarılmıştır. Bununla birlikte neolitik
dönem yerleşim yeri olup kazılarda dönem ile ilgili verilere net ulaşılamayan
yerleşim yerleri ve eldeki buluntular açısından kutsal mekan ile bağlantılı olmayan
kazı yerleri çalışmaya aktarılmamıştır. Çevre yerleşim yerlerinden biri olan Batman
Hallan Çemi Neolitik yerleşmesi Diyarbakır’a çok yakın olmasına rağmen il bazlı
bir çalışma olduğu için bu kazı yerinden detaylı olarak bahsedilmemiştir.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

Göbekli Tepe ve Nevali Çori’nin ortaya çıkmasından sonra bilim dünyası


tarafından kabul edilen bir olgu olan Neolitik dönem inanç kavramı, artık daha da
dikkat çekmektedir. Çayönü, Körtik Tepe kazılarında uzun yıllar boyunca çıkan bazı
nitelikli eşyalar ve mekanlar, Göbekli Tepe kazı alanındaki verilerin artmasıyla daha
da anlam kazanmış, kazanmaya devam edecektir. Ülkemizde ne yazık ki kazılar çok
yavaş ilerlediğinden ve yeni yerleşim yerlerinin ortaya çıkması çok zaman
almasından dolayı toprak altında kazılmayı bekleyen ve tarihin akışını
değiştirebilecek çok sayıda yerleşim yeri bulunmaktadır.

 23
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Kaynaklar
Bobaroğlu, Metin, Simgesel Düşünme, Anadolu Aydınlanma Vakfı, İstanbul, 2012.

Bonogofsky, Michelle, “Neolitik Kafatası Kültü”, Aktüel Arkeoloji, S. 63, İstanbul,


2018.

Çambel, Halet, Braidwood, R. J. , Özdoğan, Mehmet, “Çayönü Kazısı 1981


Çalışmaları”, 4. Kazı Sonuçları Toplantısı, Ankara, 1982.

Demirci Kürşat, “Kutsiyet”, TDV İslam Ansiklopedisi (DİA), Türkiye Diyanet


Vakfı Yayınları, S. 16, Ankara, 2002, s. 495-496.

Eliade, Mircea, Dinler Tarihine Giriş, Alfa Yayınları, İstanbul, 2017.

Gamble, Clive, Arkeolojinin Temelleri, Aktüel Arkeoloji Yayınları, İstanbul, 2014.

24  Gresky Julia, Haelm, Juliane and Clare Lee, “Modified human crania from Göbekli
Tepe provide evidence for a new form of Neolithic skull cult”, Science
Advances, 3(6), 2017.

Hauptmann, Harald, Özdoğan Mehmet, “Anadolu’da Neolitik Devrim”, 12.000 Yıl


Önce Anadolu, İnsanlığın En Eski Anıtları, Badisches Landesmuseum, C.
Lichter Yayınları, Karlsruhe, 2007.

Kaynak, İbrahim Hakkı, “Dinlerde Kutsal Zaman ve Mekanın Tarihsel Yapısının


Fenomenolojik Algısı”, SUTAD, Bahar; (39), Konya, 2016.

Kodaş, Ergül, “Jerf El-Ahmar EA 30 Binası ve Yakındoğu’da PPNA-PPNB’ye


Geçiş Dönemine Ait Kamu Binaları”, TÜBA-AR, S. 16, Ankara, 2013.

Kolonkaya- Bostancı, Neyir, “Paleolitik Çağ Kadınları”, Armizzi-Engin Özgen’e


Armağan, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2014.

Lucien Levy-Bruhl, İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler, Doğu-Batı


Yayınları, Ankara, 2016.

Malinowski, Bronislaw, Büyü, Bilim Din, (Çev. Saadet Önkal), Kabalcı Yayınları,
İstanbul, 1990.

Marc Desti, Anadolu Uygarlıkları, Dost Yayınları, Ankara, 2013.

Mutluay, Nazmiye, Anadolu Neolitik Çağ Uygarlığı, Alter Yayınları, Ankara, 2010.
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

Özbek, Metin, “Neolitik Toplumlarda Baş veya Tüm Bedeni Alçılama Geleneği:
Anadolu ve Yakındoğu’dan Bazı Örnekler”, TÜBA-AR, S. 8, Ankara, 2005.

Özbek, Metin, “Çayönün’nde Kafatası Delgi Operasyonu”, Hacettepe Üniversitesi


Edebiyat Fakültesi Dergisi Cumhuriyetimizin 75. Yılı Özel Sayısı, C.15,
Ankara, 1998.

Özbek, Metin, “Körtik Tepe‘de İnsan Sağlığı”, 20. Arkeometri Sonuçları Toplantısı,
Konya, 2004.

Özdemir, Muammer, “Neolitik Dönem Anadolu Mimarisinden Bir Kesit: Çayönü”,


Journal of History and Future, 3(1), Muş, 2017.

Özdoğan, Aslı, Özdoğan, Mehmet, “Çayönü”, A Conspectus of Recent Work. In:


Paléorient, 15(1), 1989.

Özdoğan, Mehmet, Özdoğan Aslı, Buildings of Cult and and the Cult of Buildngs,  25

Light on Top of The Black Hill-Studies Presented to Halet Çambel, Ege


Yayınları, İstanbul, 1998.

Özdoğan, Aslı Erim, “Çayönü”, Anadolu’da Uygarlığın Doğuşu ve Avrupa’ya


Yayılımı: Türkiye’de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, Arkeoloji
ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2007.

Özdoğan, Aslı, “Çayönü”, 12.000 Yıl Öce Anadolu İnsanlığın En Eski Anıtları,
Badisches Landesmuseum, C. Lichter Yayınları, Karlsruhe, 2007.

Özdoğan, Aslı, Çayönü Yerleşmesinin Çanak Çömleksiz Neolitikteki Yeri, İstanbul


Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Prehistorya Anabilim Dalı Yayınlanmış
Doktora Tezi, İstanbul, 1994.

Özgüç, Tahsin, “Ön Tarihte Anadolu İdollerinin Anlamı”, Ankara Üniversitesi Dil
Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2(1), Ankara, 1943.

Özkaya Vecihi, Coşkun, Aytaç, Soyukaya, Nevin, Körtik Tepe-Uygarlığın


Diyarbakır’daki İlk Adımları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2013.

Özkaya Vecihi, San, Oya, “Körtik Tepe: Bulgular Işığında Kültürel Doku Üzerine
İlk Gözlemler”, Anadolu’da Uygarlığın Doğuşu ve Avrupa’ya Yayılımı:
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Türkiye’de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, Arkeoloji ve Sanat


Yayınları, İstanbul, 2007.

Sagona, Antonıo-Zımansky, Paul, Arkeolojik Veriler Işığında Türkiye’nin En Eski


Kültürleri M.Ö.1.000.000-550, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2015.

Sarıkçıoğlu, Ekrem, “Anadolu’nun Tarih Öncesi İnançları”, Atatürk Üniversitesi


İlâhiyât Tetkikleri Dergisi, S.6, Erzurum, 1986.

Smart, Ninian, “Tarih Öncesine Ait İlkel Dinler”, (Çev: Günay Tümer), Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 25(1), Ankara, 1952.

Sümer, Gülnur, “Anadolu’da Neolitik Dönemde Tanrı ve Tanrıça”, Ege Üniversitesi


Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı Yayınlanmış Yüksek Lisans
Tezi, İzmir, 2007.
26  Tekin, Halil, “Hakemi Use”, Anadolu’da Uygarlığın Doğuşu ve Avrupa’ya
Yayılımı: Türkiye’de Neolitik Dönem, Yeni Kazılar, Yeni Bulgular, Arkeoloji
ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2007.

Tekin, Halil, “Hakemi Use Kazısında Ele Geçen Kilden Bir Hassuna Figürini”,
Hayat Erkanal’a Armağan-Kültürlerin Yansıması, Homer Kitapevi, İstanbul,
2006.

Tümer, Günay, “Atalar Kültü”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları, S. 4, Ankara, 1991, s. 42-43.

Türkcan, Ali Umut, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem Yukarı Mezopotamya


Anıtsal Kült Binaları ve Gelişimi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı Yayınlanmış Doktora Tezi, Ankara, 2006.

Uhri, Ahmet, Anadolu’da Ölümün Tarihöncesi -Bir Geleneğin Oluşum Süreçleri-


Ege Yayınları, İstanbul, 2014.

Yahya, Harun, Tarihi Bir Yalan: Kabataş Devri, İstanbul, 2005.

Yalçınkaya, Işın, “Paleolitik Devirlerde Kadın Figürleri”, Antropoloji, S. 6, Ankara,


1973.

Yavuz Çakalgöz, Sema-Eltez, Sumru, “Ceroplastes Ruscı L. (Hemiptera: Coccıdae)


Dişi Bireylerinin Kabuklarından Antik Dönemde Kullanılan Boya Çıkarma
Neolitik Dönem Anadolu’da Kutsal Mekan: Diyarbakır Örneği

Yöntemleri ile Boya Eldesi”, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü


Dergisi, 17, Pamukkale, 2014.

Yıldırım, Münir, “Mircea Eliade’de Kutsal ve Kutsal Zaman Kavramı”, Dini


Araştırmalar, 10(28), Ankara, 2007.

Yıldırım, Münir, “Kutsal Mekan Algısı Bağlamında Şehir Kimliği ve Din”, Ç. Ü.


Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 23 (1), 2014.

İnternet Alıntıları

Göbeklitepe’de Ölüler Güneşe Gömülüyordu” A. Cihat Kürkçüoğlu ile Röportaj


Mayıs, 2012, http://www.ntv.com.tr/sanat/gobeklitepede-oluler-gunesego
muluyordu,El211RvGL0Kv4XFlub0B6A,
 27
http://www.diyarbakirmuzesi.gov.tr/kazilar.aspx?hid=21

https://www.haberturk.com/yasam/haber/556873-kadinin-8-bin-yil-onceki-
statusunu-anlatan-heykelcik

https://www.trthaber.com/haber/kultur-sanat/kahramanmarasta-gobeklitepe-
izleri-381385.html
HALAF KÜLTÜRÜNÜN YUKARI DİCLE
BÖLGESİ'NDEKİ DAĞILIMI

Bahattin İpek
Mardin Artuklu Üniversitesi,
Edebiyat Fakültesi

Özet
 29

Halaf kültürü yaklaşık olarak M.Ö. 6100-5300/5100 tarihleri arasında Kuzey


Irak, Kuzey Suriye, İran’ın Batısı ve Güneydoğu Anadolu’ya (Mardin’den,
Diyarbakır, Siirt ve Van bölgesindeki Tilki Tepe yerleşimine; Şanlıurfa’dan
Kahramanmaraş’taki Domuztepe’ye kadar) kadar geniş bir bölgeye yayılan önemli
bir Geç Neolitik Dönem kültürüdür. Halaf kültürünün en önemli özelliği çok kaliteli
ve değişik desenleri içeren çanak-çömlek üretim geleneğidir. Söz konusu kaplar
üzerinde yüzlerce farklı desen gözlemlenmekle birlikte iki veya üç katlı yapıları
betimleyen sahneler, başları gövdelerinden ayrık olan insanları içeren tasvirler, dans
eden insan motifleri, boğa başları, bitki motifleri ön plana çıkmaktadır. Halaf
Kültürünün önemli bir parçası olan Yukarı Dicle Havzasında bulunan Halaf
yerleşimleri (örneğin Boztepe-Bismil, Karavelyan-Bismil, Girikihaciyan-Ergani)
bizlere Geç Neolitik Dönem kültürlerinin içerisinde bulunduğu sosyo-kültürel ve
ekonomik yapısı hakkında bilgiler vermektedir.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

SPREAD OF HALAF CULTURE IN THE UPPER


TIGRIS REGION

Abstract

Halaf culture is one of the important Late Neolithic Period cultures that spread
on a large area from Northern Iraq, Northern Syria, the West of Iran to the South
Eastern Anatolia (from Mardin, Diyarbakır, Siirt provinces to Tilki Tepe site in Van
province; from Şanlıurfa province to Domuztepe in Kahramanmaraş province)
approximately in between the dates 6100-5300/5100 B.C. The most outstanding
feature of Halaf culture is its tradition of producing high quality pottery with various
30  motifs. Although hundreds of different patterns could be observed on these vessels,
scenes depicting two-or three-storey structures, depictions containing people with
heads shut off, dancing human motifs, bull heads and plant motifs come to the fore.
The Halaf settlements in the Upper Tigris Basin, which are an important part of
Halaf Culture (e.g. Boztepe-Bismil, Karavelyan-Bismil, Girikihaciyan-Ergani) tells
us about the socio-cultural and economic structure of the Late Neolithic cultures not
only about the Upper Tigris region but also about Halaf culture.
Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

Giriş

Yakındoğu'da Neolitik dönem genel olarak kendi içinde Erken, Orta ve Geç
Neolitik olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat Mezopotamya'da Neolitik ve
Kalkolitik dönemler veya bu bölgenin kronolojisi 1900-1950'li yıllarda yapılan
kazılar sonucunda ilk ortaya çıkış yerlerinden yola çıkılarak Irak'taki Hassuna ve
Sammarra yerleşimleri ile Kuzey Suriye'de Tell Halaf kazılarından gelmektedir1. Bu
Neolitik kültürlerinden bir tanesi olan Halaf kültürü Yukarı Mezopotamya kültürleri
arasında önemli bir yere sahiptir. 1900'lı yılların başlarında ilk kez Halaf dönemine
ait çok renkli ve kaliteli çanak-çömleklerin ve bilgilerin Anadolu'daki
Sakçegözü/Coba Höyük (1908), Tell Yunus (1913) ve Kuzey Suriye'deki Tell
 31
Halaf'taki (1911-1913 ve 1927-1929)2 kazılarında ortaya çıkmasıyla günümüze
kadar Halaf kültürüne ait yüzlerce kazı, yüzey araştırması ve bilimsel çalışma
yapılmıştır. Halaf kültürünün ismi (her ne kadar 1900'lu yılların başlarında yapılan
kazılarda bu kültüre ait buluntular ortaya çıksa da) Kuzey Suriye'de yapılan Tell
Halaf kazıları sonucunda 1930'lardan önce arkeoloji dünyasında 'Halaf Kültürü'
olarak yer almaya başlamıştır3.

Halaf kültürü yaklaşık olarak M.Ö. 6100-5300/5100 tarihlerinde doğuda Zagros


Dağları'nda4, batıda Akdeniz'den5 Toros Dağları'nın güneyine6, kuzeyde

1 Stuart Campbell, "Rethinking Halaf Chronology", Paléorient 33 (1), 2007, 104.


2 David Frankel, Archaeologists at Work Studies on Halaf Pottery, British Museum Publications Ltd,
London, 1979, 2-3; Gabriela Castro Gessner, "A Brief overview of the Halaf Tradition", S.R.
Steadman ve G. McMahon (eds.), The Oxford Handbook of Ancient Anatolia 10,000-323 B.C.E,
Oxford University Press, Oxford, 2011, 780-781; Halil Tekin, "Yukarı Mezopotamya Geç
Neolitiğinde (Hassuna, Samarra, Halaf) Terminoloji ve Kronoloji Sorunları", APAD (Anadolu
Prehistorya Araştırmaları Dergisi/Journal of Anatolian Prehistoric Research), 1, 2015, 96.
3 Peter M.M.G. Akkermans ve Glenn M. Schwartz, The Archaeology of Syria: From Complex
Hunter-Gatherers to Early Urban Societies (ca.16,000-300 BC), Cambridge University Press,
2003, 115; Campbell, Rethinking Halaf Chronology, 105; Frankel, Archaeologists at Work Studies
on Halaf Pottery, 2; Gessner, A Brief overview of the Halaf Tradition, 777.
4 Jörg Becker, "Tell Halaf: New Results on the Late Neolithic Period in Northeastern Syria," O.P.
Nieuwenhuyse, R. Bernbeck, P.M.M.G. Akkermans ve J. Rogasch (eds.), Interpreting the Late
Neolithic of Upper Mesopotamia, Brepols Publisher, Turnhout, 2013, 455; Gessner, A Brief
overview of the Halaf Tradition, 778; İsmail Hijjara, The Halaf Period in Northern Mesopotamia.
Nabu Publications, London, 1997, 91; Savaş Sarıaltun, "A Halaf Settlement at Kerküşti Höyük",
O.P. Nieuwenhuyse, R. Bernbeck, P.M.M.G. Akkermans ve J. Rogasch (eds.), Interpreting the Late
Neolithic of Upper Mesopotamia, Brepols Publisher, Turnhout, 2013, 504.
5 Becker, Tell Halaf: New Results on the Late Neolithic Period in Northeastern Syria, 455.
6 Gessner, A Brief overview of the Halaf Tradition, 778.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Güneydoğu'dan7 Van Gölü'ne8 ve Muş-Elazığ'a ovasına9, güneyde ise Irak'ın doğu


merkezine10 ve Kuzey Suriye'ye11 kadar yayılan Geç Neolitik kültürüdür. Halaf
kültürü kendi içinde Erken, Orta ve Geç Halaf olmak üzere üç evreye ayrılmıştır.
Fakat son dönemlerde yapılan kazılar, yüzey araştırmaları ve bilimsel çalışmalar bu
kültürün sadece üç evreden oluşmadığını ve bu kültürün daha erken (Proto-
Halaf/Halaf-Transitional) ve geç evreleri (Halaf-Ubaid Geçiş Evresi) olduğu
arkeoloji dünyasında yer almaya başlamıştır. Halaf dönemine ait topluluklar genel
olarak kültüre alınmış tahıl/hububat ve yabanı bitki türleri ile evcilleştirilmiş ve
yabani hayvan türlerini tüketmektedir12. Temel ekonomisi tarım olan bu kültürde
ayrıca avcılık ve hayvancılık ile uğraşan küçük gruplardan oluşan Halaf toplulukları
bulunmaktadır13. Yuvarlak planlı bazen dikdörtgen ekleme ile yapılan evler diğer
adıyla 'Tholos' yapılar Halaf döneminde bilinen en yaygın yapı türüdür14 (Resim 1-
2). Ölü gömme geleneklerine baktığımızda tekli ve çoklu basit çukur gömüler,
32 
kafatası gömü türü, tekli ve çoklu kremasyon gömüler Halaf kültüründe görülen ölü
gömme gelenekleri arasında yer almaktadır15.

7 Peter M.M.G. Akkermans, "Northern Syria in the Late Neolithic, ca. 6800–5300 BC", W.
Orthmann, P. Matthiae ve M. al-Maqdissi (eds.), Archéologie et Histoire de la Syrie I: La Syrie de
l’époque néolithique à l’âge du fer, Harrassowitz Verlag, Wiesbaden, 2013, 22; Mehmet Özdoğan,
"Reconsidering the Late Neolithic Period in Southeastern Turkey: A Regional Perspective" O.P.
Nieuwenhuyse, R. Bernbeck, P.M.M.G. Akkermans ve J. Rogasch (eds.), Interpreting the Late
Neolithic of Upper Mesopotamia, Brepols Publisher, Turnhout, 2013, 380.
8 Gessner, A Brief overview of the Halaf Tradition, 778; Sarıaltun, A Halaf Settlement at Kerküşti
Höyük, 504.
9 Özdoğan, Reconsidering the Late Neolithic Period in Southeastern Turkey: A Regional Perspective,
380; Sarıaltun, A Halaf Settlement at Kerküşti Höyük, 504.
10 Gessner, A Brief overview of the Halaf Tradition, 777.
11 Patty Jo Watson, "The Halafian Culture: A Review and Synthesis", T.C. Young, P.E.L. Smith ve P.
Mortensen (eds.), The Hilly Flanks and Beyond: Essay on the Prehistory of Southwestern Asia.
Present to Robert J. Braidwood, The Oriental Institute of the University of Chicago, Chicago,
1983, 232.
12 Gessner, A Brief overview of the Halaf Tradition; Hijjara, The Halaf Period in Northern
Mesopotamia, Nabu Publications, London, 1997; Jak Yakar, Prehistoric Anatolia: The Neolithic
Transformation and the Early Chalcolithic Period, Institute of Archaeology of Tel Aviv
University, Publications Section, 1991.
13 Hijjara, The Halaf Period in Northern Mesopotamia, 93.
14 Marcella Frangipane, "Different Types of Egalitarian Societies and the Development of Inequality
in Early Mesopotamia", World Archaeology, 39 (2), 2007, 155.
15 Peter M.M.G. Akkermans, "Halaf Mortuary Practices: A Survey", O.M.C. Haex, H.H. Curvers, &
P.M.M.G. Akkermans (eds.), To the Euphrates and Beyond: Archaeological Studies in Honour of
Maurits N.van Loon, A.A. Balkema, Rotterdam, 1989, 83; Peter M.M.G. Akkermans ve Glenn M.
Schwartz, The Archaeology of Syria: From Complex Hunter-Gatherers to Early Urban Societies
(ca.16,000-300 BC), 145; Stuart Campbell, "The Dead and the Living in Late Neolithic
Mesopotamia", Scienze dell' Antichità: Storia Archeologia Antropologia, 14 (1), 2008, 134; Stuart
Campbell, Sarah Whitcher, Rachel Bichener, ve Hannah Lau, "Burying Things; Practices of
Cultural Disposal at Late Neolithic Domuztepe,
Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

Halaf kültürünü kendinden önceki ve sonraki diğer kültürlerden ayıran en


önemli özelliği oldukça çok kaliteli şekilde fırınlanmış ve yüzlerce deseni barındıran
renkli çanak-çömlekleridir. Bu kültüre ait çanak-çömlekler el yapımıdır16. Tek renk
kapların yanında iki renkli ve üç renkli kaplar Halaf kültüründe ön plana
çıkmaktadır17 (Resim 3.a-b). Yüzlerce farklı geometrik desenlerin yanında boğa başı
(bucrania)18, insan, değişik türlerdeki kanatlı, dört ayaklı ve sürüngen hayvan ve
yapı tasvirleri Halaf kültürünün yayıldığı yerlerde görülen motifler arasında yer
almaktadır.

Yukarı Dicle Bölgesindeki Halaf Yerleşimleri

Halaf kültürü Kuzey Suriye'de, Kuzey Irak'ta, Türkiye'nin Güneydoğu’sunda


oldukça geniş bir alana yayılan bir kültür olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kültürün
yayılımı arasında Yukarı Dicle Havzası19 da bulunmaktadır (Resim 4). Şimdiki
verilere dayanılarak Yukarı Dicle vadisinde yaklaşık 22 tane Halaf yerleşimi tespit  33
edilmiştir20 (Resim 5). Kazılar, yüzey araştırmaları ve araştırmalar sonucunda
Yukarı Dicle’deki Halaf dönemine ait buluntular Çayönü, Yayvantepe,
Girikihaciyan, Zengetil, Diyarbakır Merkez Höyük, Till Elek, Demirhan, İmam
Akil, S 58-3, S 58-4, Sıhratepe, Aktepe, Harem, Hücceti, Üçtepe, Doruç, Boztepe,
Gricano, Ziyeret Tepe, Karavelyan, Salat Tepe ve Abdullah’ın Düzü Tarlası’ndan
gelmektedir21. Şimdiki verilere göre Diyarbakır bölgesi için Halaf kültürüne ait en

16 Southeast Turkey", B. W. Porter ve A.T. Boutin (eds.), Remembering the Death in the Ancient Near
East: Recent Contributions from Bioarchaeology and Mortuary Archaeology, University of
Colorado Press, Boulder, 2014, 30.
17 Arthur Steinberg ve Diana C. Kamilli, "Paint and Paste Studies of Selected Halaf Sherds from
Mesopotamia", In P. M. Rice (ed.), Pots and Potters Current Approaches in Ceramic Archaeology,
Institute of Archaeology University of California (Monograph XXIV), Los Angeles, 1990, 187.
18 Gessner, A Brief overview of the Halaf Tradition, 780; Olivier Nieuwenhuyse, "Halaf Settlement
in the Khabur Headwaters", B. Lyonnet (ed.), Prospection Archéologique Haut-Khabur Occidental
(Syrie du N.E.), Institut Français d'Archéologie du Proche-Orient [IFAPO], Beirut, 2000, 163; Rana
Özbal ve Fokke Gerritsen, "Burnishing, Painting and Fenestrating: Social Uses of Pottery at Tell
Kurdu", O . P. Nieuwenhuyse, R. Bernbeck, P.M.M.G. Akkermans ve J. Rogasch (eds.),
Interpreting the Late Neolithic of Upper Mesopotamia, Brepols Publisher, Turnhout, 2013, 109.
19 "Yukarı Dicle Havzası, Diyarbakır'ın birkaç kilometre güneyinden başlayarak Dicle Nehri ile
Batman Suyun birleşme noktasının 5 km doğusunda yer alan Dicle Boğazı’na kadar devam eden
yaklaşık 60 kilometrelik bir alanı ifade etmektedir." (Mücella Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine
Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi, (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ege
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı, İzmir,
168.
20 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
216, 235.
21 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
215.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

belirgin bilgilerimiz Bismil ilçesinde bulunan Boztepe ile Karavelyan kazıları ve


Hücceti köyü yüzey araştırması ve Ergani'de bulunan Girikihaciyan ve Yayvantepe
kazısından gelmektedir. Ayrıca Girikihaciyan, Yayvantepe, Boztepe, Karavelyan,
Hücceti, Harem, Doruç, S 58-3 ve S 58-4 yerleşimlerinin Halaf dönemine ait çanak
çömlekleri Erdalkıran doktora tezinde çalışmalarda bulunmuştur22. Bu makalede
Yukarı Dicle bölgesi için Halaf dönemine ait en iyi bilgileri ve kazısı yapılan
Boztepe, Karavelyan, Girikihaciyan ve Yayvantepe yerleşim yerlerine kısaca
baktığımızda:

Boztepe

Boztepe yaklaşık olarak Bismil'in 8 km doğusunda yer almaktadır23 (Resim 6).


Yerleşim yeri ilk olarak 1980 tarihinde Algaze'nin yaptığı yüzey araştırması
sırasında bulunmuş ve 1999 yılında Bradley Parker tarafından kazısı yapılmıştır24.
34  Yerleşim yeri küçük olup yaklaşık 4 m kültürel dolguya sahiptir25. Kazılarda dönem
olarak Hellenistik, Demir Çağ ve Halaf kültürü tabakaları ortaya çıkarılmıştır26.
1999 yılında A,B,C ve D olarak adlandırılan27 alanlarda onbir açma ve iki sondaj
çalışması yapılmıştır28 (Resim 7). Halaf dönemi höyüğün tepe noktasında bulunan A
Alanı’nda, höyüğün güneydoğusundaki B Alanı’nda ve güneyindeki C Alanı’nda
tespit edilmiştir29. A alnında Halaf dönemine ait 4 adet mezar kazılmış olup ölü
hediyesi olarak boyalı ve boyasız çanak-çömlekler ve bir adet baskı mühür

22 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi.
23 Bradley J. Parker , Andrew Creekmore, Chiara Cavallo, Rik Maliepaard, "The Upper Tigris
Archaeological Research Project: A Final Report from the 1999 Field Season", Anatolian
Studies, 52, 2002, 21.
24 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
189; Parker ,v.d. , 2002: 21
25 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
189; Parker ,v.d. , 2002: 21.
26 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
190; Parker, v.d. , 2002
27 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
189.
28 Bradley J. Parker, Andrew Creekmore, ve Charles Easton, "Yukarı Dicle Arkeolojik Araştırma
Projesi (UTARP) Boztepe Yüzey Araştırması ve Kazıları, Talavaş Tepe Yöntemli Yüzey
Araştırması, 1999 Ön Rapor/The Upper Tigris Archaeological Research Project (UTARP)
Excavations and Survey at Boztepe and Intensive Survey at Talavaş Tepe, 1999", J. Velibeyoğlu, J.
Öztürk ve N. Tuna (eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür
Varlıklarını Koruma Projesi 1999 Yılı Çalışmaları/Salvage Project of the Archaeological Heritage
of the Ilısı and Carchamish Dam Reservoirs Activities in 1999, TAÇDAM, Ankara, 2001, 565.
29 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
190.
Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

bulunmuştur30 (Resim 8.a-b). Yapılan kazı ve sondaj çalışmalarında her ne kadar


Halaf dönemine ait dolgu tabakaları ortaya çıkartılmış olsa da bu döneme ait sağlam
mimari tabakalara rastlanılmamıştır31. Eldalkıran'a göre Boztepe çanak-çömlek
verileri Erken ve Orta Halaf dönemine denk gelmektedir32.

Girikihaciyan

Girikihaciyan Ergani ilçesinin 20 km güneydoğusunda yer alır33. Höyük


yaklaşık olarak 175 m çapında34 ve 3.5 yüksekliğindedir35. Yerleşim yeri 1963
yılında yapılan “Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları” projesi kapsamında
bulunmuştur36. İlk kazılar 1968 yılında Redman ve Watson tarafından yapılmıştır37.
Daha sonra yerleşim yerinde 1970'te Watson başkanlığında 3 haftalık kazı çalışması
yapılmıştır38. Kazılar sonucunda iki tabaka tespit edilmiştir39. Bu tabakalar Watson
ve Leblanc'a göre Halaf sonrası (post-/epi-Halaf) ve Geç Halaf dönemleri olarak
tanımlanmıştır40. Fakat son çalışmalar yerleşim yerinin Orta Halaf dönemine ait  35
olduğunu göstermektedir41. Halaf dönemine ait bulunan gömülerde ölü gömme
geleneğine ait mezar buluntularına rastlanılmamıştır42. Halaf dönemine ait boyları

30 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
189; Parker, Creekmore, ve Easton, Yukarı Dicle Arkeolojik Araştırma Projesi (UTARP) Boztepe
Yüzey Araştırması ve Kazıları, Talavaş Tepe Yöntemli Yüzey Araştırması, 1999 Ön Rapor/The
Upper Tigris Archaeological Research Project (UTARP) Excavations and Survey at Boztepe and
Intensive Survey at Talavaş Tepe, 1999, 566.
31 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi;
Parker, Creekmore, ve Easton, Yukarı Dicle Arkeolojik Araştırma Projesi (UTARP) Boztepe
Yüzey Araştırması ve Kazıları, Talavaş Tepe Yöntemli Yüzey Araştırması, 1999 Ön Rapor/The
Upper Tigris Archaeological Research Project (UTARP) Excavations and Survey at Boztepe and
Intensive Survey at Talavaş Tepe, 1999, 2001.
32 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
251-252.
33 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
168.
34 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
168; Patty Jo Watson ve Steven A. LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey,
Institute of Archaeology University of California, 1990.
35 Patty Jo Watson ve Steven A. LeBlanc, "A Comparative Statistical Analysis of Painted Pottery
from Seven Halafian Sites", Paléorient 1(1), 1973, 119.
36 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
169; Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey, 5.
37 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
169; Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey, 5.
38 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
169; Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey, 19.
39 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
169; Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey, 31.
40 Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey, 31.
41 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi.
42 Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey, 121.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

2.25-4.5 m arasında değişen taş temel üstü çamur veya piséden toloslar ve dromos
eklentiye sahip yapılar ortaya çıkarılmıştır43 (Resim 9). Yerleşim yerinin nüfusu
yaklaşık olarak 200-300 arasında olduğu tahmin edilmektedir44. Buluntular arasında
tipik Halaf kültürüne ait boyalı ve boyasız çanak-çömlekler45, obsidyenden yapılmış
aletler, kadın figürleri sayılabilir46. Evcilleştirilmiş (koyun, keçi, domuz vb.) ve
yabani hayvan (yabani koyun, keçi, geyik, balık, kuş vb.) ile kültüre alınmış tahıllar
(buğday, arpa) ve yabani bitkiler tükettikleri besin kaynakları olarak karşımıza
çıkmaktadır47.

Karavelyan

Karavelyan yerleşimi Bismil İlçesi, Tepe Beldesi, Merdan Köyü sınırları


içerisinde yer almaktadır48 (Resim 10). 1980’lerin sonunda Amerikalı bir ekip
tarafından bulunan yerleşim yerinde49 Hacettepe Üniversitesi'nden Halil Tekin
36  başkanlığında 2009-2012 yılları arasında kazı yapılmıştır50. Kazı başkanı Tekin'e
göre yerleşim yeri sadece Erken Halaf dönemine ait 1 m kültürel dolguna sahip51 ve
iki tabakalı evreden oluşan bir höyüktür52. Erdalkıran’a göre Karavelyan’da Erken
ve Orta Halaf dönemine ait çanak-çömlekler bulunmaktadır53. Buluntular arasında
Halaf dönemine ait kaba, boyasız ve boyalı sermikler, taş aletler, obsidyenden
yapılmış aletler, damga mühür vb. yer almaktadır54. Özellikle bazı kapların
üzerindeki insan ile birlikte yapıları, dans eden figürleri ve hayvan motifleri Halaf

43 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
171; Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey, 39.
44 Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey, 134.
45 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
174; Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey.
46 Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey.
47 Watson ve LeBlanc, Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern Turkey, 134.
48 Halil Tekin, "Diyarbakır’da Yeni Bir Halaf Yerleşimi: Karavelyan (Hınçıka) 2009 Yılı Kazıları",
Kazı Sonuçları Toplantısı, 32 (2), 2011a, 350; Halil Tekin, "Karavelyan Kazılarından İnsan ve Yapı
Betimli Bir Halaf Kabının Tanıtımı/A Halaf Vessel Recovered at Karavelyan Excavations
Depicting a Human and a Building", TÜBA-AR, 14, 2011b, 309-310.
49 Tekin, "Diyarbakır’da Yeni Bir Halaf Yerleşimi: Karavelyan (Hınçıka) 2009 Yılı Kazıları, 350.
50 Halil Tekin, "Karavelyan'dan Bir Halaf Mezarı/A Half Tomb from Karavelyan", A. Engin, B.
Helwing ve B. Uysal (eds.), Engin Özgen'e Armağan/Studies in Honor of Engin Özgen, Asitan
Kitap, Ankara, 2014, 247.
51 Halil Tekin, "Karavelyan Diyarbakır'da Bir Halaf Yerleşimi", M. Bezdan (ed.), Aktüel Arkeoloji 26,
Pasifik Ofset, İstanbul, 2012, 42-43; Halil Tekin, "Hakemi Use/Diyarbakır: Çiftçilerin Mührü", N.
Karul (ed.), Bereketli Hilal: Dicle'nin Kurtarma Kazıları. ArkeoAtlas 8, Apa Uniprint, İstanbul,
2013, 68.
52 Tekin, "Hakemi Use/Diyarbakır: Çiftçilerin Mührü, 68.
53 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi.
54 Tekin, Diyarbakır’da Yeni Bir Halaf Yerleşimi: Karavelyan (Hınçıka) 2009 Yılı Kazıları, 353-354.
Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

dönemine ait çanak-çömlekler üzerinde tasvir edilen sahnelere güzel birer örnektir
(Resim 11.a-d). Tarımsal faaliyetlerden dolayı Halaf dönemine ait mimariye
rastlanmasa da (sadece iki sağlam ocak kalıntısı bulunmuştur) Tekin’e göre
Karvelyan’daki yapıların taş temel üzerinde yapıldığı tahmin edilmektedir55.

Yayvantepe

Yayvantepe (Til Huzur) Ergani ilçesinin 6 km güneyinde yer alan ve yaklaşık


olarak 9 m yüksekliğinde bir höyüktür56 (Resim 12). "Güneydoğu Anadolu
Tarihöncesi Araştırmaları" sırasında tespit edilen höyük “R 56-1” koduyla
tanımlanmıştır57. Üzerindeki modern köy höyüğü oldukça tahrip etmiştir58. 1991
yılında Isabella Caneva bilimsel danışmanlığında ve Diyarbakır Müzesi ile ortak
kurtarma kazısı olarak kazı ve sondaj çalışmaları yapılmıştır59. 1991 yılında yapılan
kazı, sondaj ve yüzey araştırması sonucunda Demir Çağ, Tunç Çağı, Halaf dönemi60
ve çanak-çömleksiz Neolitik döneme ait buluntular tespit edilmiştir61. İlk etapta  37
höyükte yapılan sondaj ve açma çalışmalarında Halaf dönemine ait çanak-
çömleklere rastlanmasına rağmen Halaf dönemine ait mimariye rastlanmaması,
Caneva tarafından Halaf kültürüne ait malzemelerin başka bir höyükten buraya
taşındığı fikrine yöneltmiştir62. Erdalkıran tarafından incelenen Halaf dönemine ait
çanak-çömlek çalışmaları yerleşim yerinde bulunan Halaf buluntuların Erken, Orta
Halaf ve Halaf-Ubaid geçiş dönemine ait olduğu anlaşılmıştır63.

55 Tekin, Diyarbakır’da Yeni Bir Halaf Yerleşimi: Karavelyan (Hınçıka) 2009 Yılı Kazıları, 354.
56 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
186, 245.
57 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
186.
58 Isabella Caneva, "Salvage Excavations at Yayvantepe-Til Huzur", Kazı Sonuçları Toplantısı 14 (1),
1993, 107; Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin
Gelişimi, 186.
59 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
186; Mehmet Özdoğan, Aslı Özdoğan, Daniella Bar-Yosef, ve Willem Van Zeist, "Çayönü Kazısı
ve Güneydoğu Anadolu Karma Projesi 30 Yıllık Genel Bir Değerlendirme", Kazı Sonuçları
Toplantısı 15 (1), 1994, 105.
60 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
186.
61 Caneva, Salvage Excavations at Yayvantepe-Til Huzur, 109.
62 Caneva, Salvage Excavations at Yayvantepe-Til Huzur, 109; Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine
Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi, 186-187.
63 Erdalkıran, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki Halaf Döneminin Gelişimi,
245.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Sonuç

1900'lı yılların başlarında ilk kez Halaf dönemine ait çok kaliteli ve renkli
çanak-çömleklerin ve bilgilerin Yukarı Mezopotamya'daki kazılarda ortaya
çıkmasıyla günümüze kadar Halaf kültürüne ait yüzlerce kazı, yüzey araştırması ve
bilimsel çalışma yapılmıştır. Bu kültürün kökenine ait birçok teoride bulunulsa da bu
kültürün Kuzey Suriye, Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu'da Halaf kültüründen
önce var olan kültür/kültürler ve yerel kültürlerin ortak birleşimiyle gelişen
topluluklar tarafından oluştuğu günümüzdeki kazılar, çalışmalar ve sempozyumlar
sonucunda anlaşılmıştır. Yukarı Dicle Vadisine baktığımızda yaklaşık olarak Halaf
dönemine ait 22 yerleşim olduğu görülmektedir. Fakat sadece Bismil'deki Boztepe,
Doruç, Harem, Hücetti, Karavelyan, Salat Tepe ve Ergani'deki Girikihaciyan ve
38  Yayvantepe yerleşimlerinden Halaf kültürünün evreleri anlaşılmıştır. Bu yerleşim
verilerine baktığımızda Halaf kültürünün tüm evrelerinin "Geçiş Evresi/Proto-
Halaf, Erken Halaf, Orta Halaf, Geç Halaf ve Halaf-Ubaid Geçiş Evreleri" Yuları
Dicle Havzasında var olduğu görülmektedir (Tablo 1). Biraz bölgesel farklılıklar
mimari ve çanak-çömlek geleneklerinde görülmesine rağmen Yukarı Dicle
Vadisi'nde görülen tüm Halaf yerleşimlerinin oldukça geniş bir alana yayılan diğer
Halaf topluluklarından faklı olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu da bizlere Kuzey
Suriye, Kuzey Irak ve Güneydoğu'da oldukça geniş bir alana yayılan Halaf
kültürüne ait yerleşimlerde fazla bir farklılık olmadığını göstermektedir. Ayrıca
oldukça geniş bir alana yayılmasına rağmen mimari, günlük yaşama ait kullanılan
malzemeler veya ölü gömmek geleneklerinde farklılıkların olmadığını ve bu
yerleşimler arasında oldukça yakın ilişkilerin olduğunu görmekteyiz. Halaf
kültürüne ait tüm evreler sadece Yukarı Dicle Havzasında değil, Dicle Nehri'nin
geçtiği tüm alanlarda karşımıza çıkmaktadır (Resim 13). Her ne kadar bu bölgede
şimdiki verilere dayanılarak en az 22 yerleşimde Halaf izlerine rastlanılsa da
kazıların Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde az olmasından dolayı sadece Halaf
dönemine ait bilgiler değil Halaf öncesi ve sonrası dönemler hakkında bilgilerim az
olmaktadır. Yapılacak yeni kazılar ve araştırmalar bizlere bu coğrafyanın tarihi
hakkında daha fazla bilgi verecektir.
Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

Kaynaklar
Akkermans, Peter M.M.G., "Halaf Mortuary Practices: A Survey", O.M.C. Haex,
H.H. Curvers, & P.M.M.G. Akkermans (eds.), To the Euphrates and Beyond:
Archaeological Studies in Honour of Maurits N.van Loon, A.A. Balkema,
Rotterdam, 1989, 75-88.

Akkermans, Peter M.M.G., Villages in the Steppe: Late Neolithic Settlement and
Subsistence in the Balikh Valley, Northern Syria, International Monographs in
Prehistory, USA, 1994.

Akkermans, Peter M. M. G. ve Schwartz, Glenn M., The Archaeology of Syria:


From Complex Hunter-Gatherers to Early Urban Societies (ca.16,000-300
BC), Cambridge University Press, 2003.

Akkermans, Peter M.M.G., "Late Neolithic Architectural Renewal: The Emergence  39


of Round Houses in the Northern Levant, C. 6500-6000 BC.", D. Bolger ve L.
C. Maguire (eds.), The Development of Pre-State Communities in the Ancient
Near East: Studies in Honour of Edgar Peltenburg, Oxbow Books, Oxford,
2010, 22-28.

Akkermans, Peter M.M.G., "Northern Syria in the Late Neolithic, ca. 6800–5300
BC", W. Orthmann, P. Matthiae ve M. al-Maqdissi (eds.), Archéologie et
Histoire de la Syrie I: La Syrie de l’époque néolithique à l’âge du fer,
Harrassowitz Verlag, Wiesbaden, 2013, 17-31.

Becker, Jörg, "Tell Halaf: New Results on the Late Neolithic Period in Northeastern
Syria", O.P. Nieuwenhuyse, R. Bernbeck, P.M.M.G. Akkermans ve J. Rogasch
(eds.), Interpreting the Late Neolithic of Upper Mesopotamia, Brepols
Publisher, Turnhout, 2013, 455-466.

Campbell, Stuart, "Rethinking Halaf Chronology", Paléorient 33 (1), 2007, 103-136.

Campbell, Stuart, "The Dead and the Living in Late Neolithic Mesopotamia",
Scienze dell' Antichità: Storia Archeologia Antropologia, 14 (1), 2008, 125-
140.

Campbell, Stuart, Kansa, Sarah Whitcher, Bichener, Rachel, ve Lau, Hannah,


"Burying Things; Practices of Cultural Disposal at Late Neolithic Domuztepe,
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Southeast Turkey", B. W. Porter ve A.T. Boutin (eds.), Remembering the Death


in the Ancient Near East: Recent Contributions from Bioarchaeology and
Mortuary Archaeology, University of Colorado Press, Boulder, 2014, 27-60.

Caneva, Isabella, "Salvage Excavations at Yayvantepe-Til Huzur", Kazı Sonuçları


Toplantısı 14 (1), 1993, 107-115.

Erdalkıran, Mücella, "Halaf Kapları Üzerinde Görülen Hayvan Motifleri", H.


Sağlamtimur, v.d. (eds.), Altan Çilingiroğlu'na Armağan. Yukarı Denizin
Kıyısında Urartu Krallığı'na Adanmış Bir Hayat/Studies in Honour of Altan
Çilingiroğlu. A Life Dedicated to Urartu on the Shores of the Upper Sea,
Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2009, 275- 298.

Erdalkıran, Mücella, Çanak Çömlek Verilerine Dayanarak Dicle Havzasındaki


Halaf Döneminin Gelişimi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ege Üniversitesi
40 
Sosyal Bilimler Enstitüsü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı,
İzmir, 2010.

Frangipane, Marcella, "Different Types of Egalitarian Societies and the


Development of Inequality in Early Mesopotamia", World Archaeology, 39 (2),
2007, 151-176.

Frangipane, Marcella, "Societies without Boundaries: Interpreting Late Neolithic


Patterns of wide Interaction and Sharing of Cultural Traits: The Case of the
Halaf Communities" O.P. Nieuwenhuyse, R. Bernbeck, P.M.M.G. Akkermans,
and J. Rogasch, eds., Interpreting the Late Neolithic of Upper Mesopotamia,
Brepols Publisher, Turnhout, 2013, 89-99.

Frankel, David, Archaeologists at Work Studies on Halaf Pottery, British Museum


Publications Ltd, London, 1979.

Gessner, Gabriela Castro, "A Brief overview of the Halaf Tradition", S.R. Steadman
ve G. McMahon (eds.), The Oxford Handbook of Ancient Anatolia 10,000-323
B.C.E, Oxford University Press, Oxford, 2011, 777-795.

Hijjara, Ismail, The Halaf Period in Northern Mesopotamia. Nabu Publications,


London, 1997.
Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

Mallowan, Max Edgar Lucien, ve Rose, John Cruikshank, Prehistoric Assyria:


Excavations at Tall Arpachiyah, 1933, Oxford University Press, London, 1935.

Nieuwenhuyse, Olivier, "Halaf Settlement in the Khabur Headwaters," B. Lyonnet


(ed.), Prospection Archéologique Haut-Khabur Occidental (Syrie du N.E.),
Institut Français d'Archéologie du Proche-Orient [IFAPO], Beirut, 2000, 151-
260.

Özbal, Rana, ve Gerritsen, Fokke, "Burnishing, Painting and Fenestrating: Social


Uses of Pottery at Tell Kurdu", O.P. Nieuwenhuyse, R. Bernbeck, P.M.M.G.
Akkermans ve J. Rogasch (eds.), Interpreting the Late Neolithic of Upper
Mesopotamia, Brepols Publisher, Turnhout, 2013, 107-115.

Özdoğan, Mehmet, Özdoğan, Aslı, Bar-Yosef, Daniella, ve Zeist, Van Willem,


"Çayönü Kazısı ve Güneydoğu Anadolu Karma Projesi 30 Yıllık Genel Bir
 41
Değerlendirme", Kazı Sonuçları Toplantısı 15 (1), 1994, 103-122.

Özdoğan, Mehmet, "Reconsidering the Late Neolithic Period in Southeastern


Turkey: A Regional Perspective", O.P. Nieuwenhuyse, R. Bernbeck, P.M.M.G.
Akkermans ve J. Rogasch (eds.), Interpreting the Late Neolithic of Upper
Mesopotamia, Brepols Publisher, 2013, Turnhout, 377- 386.

Parker, Bradley J., Creekmore, Andrew, ve Easton, Charles, "Yukarı Dicle


Arkeolojik Araştırma Projesi (UTARP) Boztepe Yüzey Araştırması ve Kazıları,
Talavaş Tepe Yöntemli Yüzey Araştırması, 1999 Ön Rapor/The Upper Tigris
Archaeological Research Project (UTARP) Excavations and Survey at Boztepe
and Intensive Survey at Talavaş Tepe, 1999", J. Velibeyoğlu, J. Öztürk ve N.
Tuna (eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve
Kültür Varlıklarını Koruma Projesi 1999 Yılı Çalışmaları/Salvage Project of
the Archaeological Heritage of the Ilısı and Carchamish Dam Reservoirs
Activities in 1999, TAÇDAM, Ankara, 2001, 565-591.

Parker, Bradley J., Creekmore, Andrew, Cavallo, Chiara, Maliepaard, Rik ve Paine,
R., "The Upper Tigris Archaeological Research Project: A Final Report from
the 1999 Field Season", Anatolian Studies, 52, 2002, 19-74.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Sarıaltun, Savaş, "A Halaf Settlement at Kerküşti Höyük", O.P. Nieuwenhuyse, R.


Bernbeck, P.M.M.G. Akkermans ve J. Rogasch (eds.), Interpreting the Late
Neolithic of Upper Mesopotamia, Brepols Publisher, Turnhout, 2013, 503-512.

Schmidt, Hubert, Tell Halaf I: Die prahistorischen Funde, Walter de Gruyter,


Berlin, 1943.

Steinberg, Arthur, ve Kamilli, Diana C., "Paint and Paste Studies of Selected Halaf
Sherds from Mesopotamia", In P. M. Rice (ed.), Pots and Potters Current
Approaches in Ceramic Archaeology, Institute of Archaeology University of
California (Monograph XXIV), Los Angeles, 1990, 187-208.

Tekin, Halil, "Diyarbakır’da Yeni Bir Halaf Yerleşimi: Karavelyan (Hınçıka) 2009
Yılı Kazıları", Kazı Sonuçları Toplantısı, 32 (2), 2011a, 350-363.

42  Tekin, Halil, "Karavelyan Kazılarından İnsan ve Yapı Betimli Bir Halaf Kabının
Tanıtımı/A Halaf Vessel Recovered at Karavelyan Excavations Depicting a
Human and a Building", TÜBA-AR, 14, 2011b, 309-312.

Tekin, Halil, "Karavelyan Diyarbakır'da Bir Halaf Yerleşimi", M. Bezdan (ed.),


Aktüel Arkeoloji 26, Pasifik Ofset, İstanbul, 2012, 42-44.

Tekin, Halil, "Hakemi Use/Diyarbakır: Çiftçilerin Mührü", N. Karul (ed.), Bereketli


Hilal: Dicle'nin Kurtarma Kazıları. ArkeoAtlas 8, Apa Uniprint, İstanbul, 2013,
62-69.

Tekin, Halil, "Karavelyan'dan Bir Halaf Mezarı/A Half Tomb from Karavelyan", A.
Engin, B. Helwing ve B. Uysal (eds.), Engin Özgen'e Armağan/Studies in
Honor of Engin Özgen, Asitan Kitap, Ankara, 2014, 247-252.

Tekin, Halil, "Yukarı Mezopotamya Geç Neolitiğinde (Hassuna, Samarra, Halaf)


Terminoloji ve Kronoloji Sorunları", APAD (Anadolu Prehistorya
Araştırmaları Dergisi/Journal of Anatolian Prehistoric Research), 1, 2015, 89-
112.

Watson, Patty Jo, ve Leblanc, Steven A., "A Comparative Statistical Analysis of
Painted Pottery from Seven Halafian Sites", Paléorient 1(1), 1973, 117-133.

Watson, Patty Jo, ve Leblanc, Steven A., Girikihaciyan a Halaf Site in Southeastern
Turkey. Institute of Archaeology University of California, 1990.
Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

Watson, Patty Jo, "The Halafian Culture: A Review and Synthesis", T.C. Young,
P.E.L. Smith & P. Mortensen (eds.), The Hilly Flanks and Beyond: Essay on
the Prehistory of Southwestern Asia. Present to Robert J. Braidwood, The
Oriental Institute of the University of Chicago, Chicago, 1983, 231-249.

van As, Abraham. ve Jacobs, Loe, "Technological Aspects of the Prehistoric


Pottery", P.M.M.G. Akkermans (ed.), Excavations at Tell Sabi Abyad
Prehistoric investigations in the Balikh Valley, Northern Syria, Balikh Valley
Archaeological Projects Monograph 1, 1989, 215-232.

Yakar, Jak, Prehistoric Anatolia: The Neolithic Transformation and the Early
Chalcolithic Period. Institute of Archaeology of Tel Aviv University,
Publications Section, 1991.

http://www.gateofturkey.com/section/de/243/4/reisearten-pilgerreisen-sanliurfa
 43
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Resimler

a b

Resim 1 Halaf dönemine ait yuvarlak planlı 'Tolos' mimari örnekler. Resim a
Kuzey Suriye'de Tell Sabi Abyad'ta Halaf dönemine ait mimari örneği (Akkermans,
44 
2010: fig. 3.6); Resim b (Frangipane, 2013: fig. 6.7)

Resim 2 Günümüz Harran evleri http://www.gateofturkey.com/section/de


/243/4/reisearten-pilgerreisen-sanliurfa#prettyPhoto
Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

 45
a b

Resim 3 Halaf dönemine ait kaliteli kap örnekler. Resim a Tell Halaf, Kuzey
Suriye (Eldalkıran, 2009: Res. 2.57; Schmidt, 1943); Resim b Tell Arpachiyah,
Kuzey Irak (Mallowan ve Rose, 1935: Plate XIX.1. A748)

Resim 4 Dicle Nehir Havzası ve Bölümleri (Erdalkıran, 2010: Şekil 43)


İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

46 

Resim 5 Yukarı Dicle Vadisi’nde Halaf Dönemi tespit edilen yerleşimler


(Erdalkıran, 2010: Şekil 76)

Resim 6 Boztepe'nin bulunduğu konum (Parker, v.d. 2002: Figure 2).


Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

 47

Resim 7 Boztepe’nin topografik planı, araştırılan ve kazılan alanlar (Erdalkıran,


2010: Şekil 63).

a b

Resim 8 Boztepe’de bulunan Halaf dönemine ait üzerinde sıralı kuş motifi olan
kap. Resim a (Parker, Creekmore, ve Easton, 2001: Şekil 12); Resim b (Eldalkıran,
2010: Şekil 66.4; Parker, Creekmore, Cavallo, Maliepaard, ve Paine, 2002: fig. 8.D)
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

48 

Resim 9 Girikihaciyan’daki Tolos 1, 6 ve 7’nin planı (Erdalkıran 2010: Şekil


46; Watson ve LeBlanc 1990: Figure 2.15)

Resim 10 Karavelyan'ın bulunduğu konum (Tekin, 2011a: Resim 2)


Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

a b

c d
 49
Resim 11. Karvelyan kazısında bulunan figürlü sahneler. a Yapı ile tasvir
edilen insan betimlemesi (Tekin, 2011b: Resim 2-4; Tekin, 2012; Tekin, 2013); b
İnsan tasvirleri (Tekin, 2012); c Dans eden figürler 'Dancing Ladies' (Tekin, 2012);
d Tilki tasviri (Tekin, 2012; Tekin, 2013);

Resim 12 Yayvantepe kazısı (Caneva, 1993: Fig. 1b ; Erdalkıran, 2010: Şekil


61)
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Halaf Yerleşim Halaf Geçiş Halaf-


Yerleri Evresi/Proto- Erken Halaf Orta Halaf Geç Halaf Ubaid Geçiş
Halaf Evresi
Boztepe (Bismil)

Doruç (Bismil)

Girikihaciyan
(Ergani)
Harem (Bismil)

Hücetti (Bismil)

Karavelyan
(Bismil)
Salat Tepe
(Bismil)
Yayvantepe
(Ergani)

Tablo 1 Yukarı Dicle Havzası'ndaki Halaf yerleşim yerleri ve Halaf evreleri


50 
Dicle Halaf Dönemi’nin Halaf’a
Nehri Evreleri/Tarihleri Geçiş Erken Orta Geç Halaf-
Havzası Halaf Dönemi MÖ yak. Halaf Halaf Halaf Ubaid
Yerleşimleri 6100 5950 5700 5500 Geçiş
5300
Girikihaciyan
Yayvantepe
Boztepe
Hakemi Use
Yukarı Karavelyan
Dicle
Salat Tepe
Nehri
Havzası Hücetti
Harem
Doruç
S 58-3*
S 58-4*
Arisk Tepe**
Garzan S 62-3
Suyu S 62-6
Havzası S 63-12
S 63-23**
Türbe Höyük
Botan Başur Höyük
Suyu Güney Mahalle
Havzası
Basorin
Nervan
Grike Keşe
Dicle- Gre Tehali
Halaf Kültürünün Yukarı Dicle Bölgesi'ndeki Dağılımı

Doğu Girişirin
Habur Kortik
Havzası Silopi Höyük
Takyan
Takyan Yakını 1

*Bu yerleşimlerden yeterince malzeme görülmemiş olup araştırmacıları sadece


Halaf Dönemi’ne tarihlendirildiğini söylemiştir (Benedict 1980: 147; Watson-
LeBlanc 1990: Table 2.1).

**Bu yerleşimlerin yeterince malzemesi görülmediği için araştırmacılarının


önerisi kabul edilmiştir (Benedict 1980: 143; Watson-LeBlanc 1990: Table 2.1).

Tablo 2 Dicle Vadisi'ndeki Halaf yerleşimleri (Erdalkıran, 2010: Tablo 9)

 51
HALAF KÜLTÜRÜNDEN BÜYÜK İSKENDER’İN
ASYA SEFERİNE KADAR DİYARBAKIR

Özlem Toğrul Kılıç


Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü

Özet
 53

Diyarbakır, Kalkolitik dönemden itibaren tarihe tanıklık etmeye başlar. Halaf


döneminin ilk örneklerinden ve önemli merkezlerinden biri olan Griki
Haciyan/Ekinciler yerleşim tabakası Diyarbakır sınırları içerisinde yer almaktadır.
Bu çalışmanın amacı modern Diyarbakır sınırları içinde Diyarbakır’ın ilkçağda
geçirdiği tarihsel evreleri ve siyasal görünümü ele almaktır.

Çalışmada ilin coğrafi tespiti yapılmış, yerleşim merkezleri ile ilgili yazılı
kaynak taraması yapıldıktan sonra kronolojik bir sıralama izlenmiştir. Şehrin
bulunduğu bölgede M.Ö. 3000’lü yıllarda Subartular’ın var olmasıyla siyasi bir
süreç başlamış bu süreci M.Ö. 3000’de Hurriler, Mitanniler, Asurlular, Urartular,
Persler ve Büyük İskender devam ettirmiştir. Araştırmada bu dönemler ayrıntılarıyla
ele alınmıştır.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

DİYARBAKIR: FROM HALAFIAN CULTURE TO


ASIAN VOYAGE OF ALEXANDER THE GREAT

Abstract

In Diyarbakır, Witnessing history starts from the age of chalcolithic.


Girikhaciyan/Ekinciler, one of the earliest examples of settlement the Halafian
period, is located within the borders of Diyarbakır. The purpose of this fundamental
study is to examine the historical stages and political appearance of Diyarbakır in the
early ages within the boundaries of modern Diyarbakır.

In this study, the geographical location of the city was determined and a
54  chronological sequence was followed after the survey of the written sources about
the settlements. In this path, settlement layers from Chalcolithic Age, Copper Age
and Bronze Age were found. In BC 3000 years, a political process has begun with
the existence of Subartu in the region where the city is located. This process
continued by Hurrians, Assyrians, Mitannis, Urartians, Persians and Alexander the
Great. These periods will be studied in detail in the research.
Halaf Kültüründen Büyük İskender’in Asya Seferine Kadar Diyarbakır

Giriş

Halaf Kültürü, MÖ 6000 sonu ve 5000 olarak tarihlendirilen yayılım alanı


Zagros Dağları ile Akdeniz arasındaki bütün Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve
Güneydoğu Anadolu’ya uzanan kültüre verilen addır.1 İlk defa Habur bölgesinde ki
Tell Halaf Bölgesinde rastlandığı için bu almıştır. Bu kültürün en belirgin özelliği,
üzerinde nakışlar bulunan, ağızları huni şeklinde açılmış tabaklar, geniş gövdeli
küpler ve küplerdir.2

Halaf kültürünün gelişmesinde halaf anavatanına yakın olan Diyarbakır yöresi


erken dönem bakır işçiliği önemlidir ve James Mellart’a göre araştırılması gereken
bir konudur.3 Halaf kültür kökeninin Kuzey Mezopotamya, Musul yöresi, Hassuna,  55
4
Samarra ya da Diyarbakır-Mardin çevresi olabileceği tahmin edilmektedir. Bu
dönemin markası sayılabilecek tholos tipi evler5, Kuzey Irak, Suriye ve Güneydoğu
Anadolu’da görülen yuvarlak planlı, kubbeli, zengin boya bezemeli çanak çömleği
ile tanınan halaf kültürüne Ergani-Griki Haciyan, Gelişkin Köy Evresi, ilk tarımcı
köy topluluklarına örnek teşkil etmektedir.6 Diyarbakır’ da ki halaf kültür merkezleri
ise Grik haciyan Höyük, Salat Tepe Höyük, Çayönü Höyük, Boztepe Höyük,
Yayvantepe Til Huzur Höyük’tür.7

M.Ö. 3000’de Kuzey Mezopotamya Subaru halklarıyla akraba olan Hurriler,


Doğu’da Zagros dağlarından batıda Akdeniz’e, güneybatı’da Kenan iline kadar
yayılmışlardır.8 M.Ö. 2350-2150’ de Mezopotamya’da Kuzey Suriye, Güneydoğu
Anadolu ve Kilikya bölgesini hakimiyet altına alan Akkadlılar, Akkad kralı I.

1 James Mellart, Yakındoğu’nun En Eski Uygarlıkları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 1988,
s.114.
2 Meydan Larousse, Cilt:2, “Tel Halaf “ Maddesi, İstanbul 1973, s.40.
3 James Mellart, Yakındoğu’nun En Eski Uygarlıkları, s.114.
4 Engin Akdeniz, Halaf ve Obeyd Kültürleri Üzerine Bazı Gözlemler ve Pirot Höyüğün Halaf-Obeyd
Boyalı Çanak Çömleği, Anadolu Araştırmaları, Sayı:17/2, S:1-48,S.5.
5 Köroğlu, Eski Mezopotamya Tarihi Başlangıcından Perslere Kadar, s.43.
6 Oktay Başak, “Maden Sanatının Doğduğu Kent Diyarbakır”, Uluslar Arası Diyarbakır
Sempozyumu, Diyarbakır Valiliği Kültür Sanat Yayınları:18-2017, s.293.
7 Umut Parıltı, Mezopotamya’da Halaf Seramikleri Ve Önasya’da Yayılım Alanlarının İncelenmesi,
Türkiye Cumhuriyeti Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı,
Adana 2011, s.182.
8 Şemseddin Günaltay, Yakın Şark II, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1987, s.266-267., Şevket
Beysanoğlu, 1999, s.41
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Sargon’dan sonra torunu Naram-sin Subartu bölgesini bölgesini çeşitli düşman


saldırılarına karşı korumuş, Diyarbakır’ın Pir Hüseyin köyünde Naram-sin’in
kitabeli bir bazalt zafer steli bulunmuştur.9

Transkafkasya ve Anadolu’nun doğusunda M.Ö. 3. binyılın sonlarına dek


bulundukları ileri sürülebilen Hurriler, 3. binyılın ortalarından itibaren de güneye
doğru yayılım göstermişler ve Önasya’nın birçok yerinde M.Ö. 2. binyıldan
varlıklarına dair izleri günümüze ulaştırmışlardır. M.Ö. 2. binyılın ilk dönemlerine
ait tarihleri hakkında daha geçerli olduğunun kabul edilmesi gerekirken, aynı
binyılın ortalarına doğru Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye bölgesindeki bazı
beyliklerde etkin olduğu gözlenen Hurri unsuru Önasya’daki en belirgin siyasal
varlıkları olarak tanımlanabilecek Mitanni Devleti’nin içinde yer almıştır. Hurrilerin
siyasal anlamda varlıklarının M.Ö. 2. binyılın sonlarına doğru gözden kaybolduğu

56  izlenirken uygarlıktaki etkileri devam etmiştir.10 Uzun zaman Hurri adında yaşayan
boylar, II. binyılın ilk yarısında Hurri ve Mitanni olarak iki konfederasyona
ayrılmışlardır.11 Güneydoğu Anadolu’nun en eksi halkı kabul edilen Hurri’ler ve
ikinci bin ortalarında onların içinden çıkan Mitanni’ler onaltıncı yüzyıldan
ondördüncü yüzyıl ortalarına kadar, merkezleri Osroen olmak üzere Kuzey
Mezopotamya’ dan Toroslar, Diyarbakır’ın güneyinden Hums güneyine kadar
alanda yüksek mimari özellikli önemli bir kültür alanı yaratmışlardır.12

Kendilerine Maiteni, Asur vesikalarının ise Hanigalbat ve Hititlerin Mitanni ve


Hurri dedikleri bu devlet hakkında, bir taraftan Kerkük civarındaki Nuzi de
keşfedilen bir Hurri ailesinin özel arşivi sayesinde, diğer taraftan Hatay’da ki
Alalahta bulunan çivi yazılı Akkadca vesikalarla bilgi elde edilebilmektedir.
Mitanni, ortasında Habur kollarının meydana getirdiği üçgen olmak üzere, Fırat
kavsi ve Dicle’nin üst kesimleri arasında yer almakta ve toprakları Urfa, Mardin,
Diyarbakır ve Siirt illerini kapsamakta, kuzeyinde Elazığ ilindeki İšuwa ve Alše ile
komşuydu.13 Bölgede maden sanatına ışık tutan, Erken Kalkolitik’ten Roma
İmparatorluk dönemine kadar sürekli yerleşim alanı olan Üçtepe Höyüğü

9 Kenan Haspolat, “Kısa Diyarbakır Tarihi”, Uzman Matbaacılık, İstanbul 2013,s.18.


10 Tuncer Balkaya, Hurri - Mitanni Devleti, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih
Bölümü Eskiçağ Tarihi Ana Bilim Dalı, Ankara 2009, s.36.
11 Şemseddin Günaltay, Yakın Şark II, s.266-267.
12 Şemseddin Günaltay, Yakın Şark II, , s.278.
13 Tuncer Balkaya, Hurri - Mitanni Devleti, s.50.
Halaf Kültüründen Büyük İskender’in Asya Seferine Kadar Diyarbakır

mevcuttur.14 I.Adad-nirari (M.Ö. 1307-1275) dönemine ait Asur vesikalarından


Üçtepe ve yakın çevresinin Mitanni devletinin merkezi olduğu öğrenilmektedir.15
Schachner, kentlerin lokalizasyonunda seramiğe dayalı bir ayrım yaparak Üçtepe’de
Nuzi seramiğine rastlanması, Ziyaret tepe’de ise rastlanılmaması, Üçtepe’nin
Mitanni’nin başkenti olan Tidu ile eşleştirilmesi gerektiğini belirtmektedir.16

MÖ. 14. Yüzyıl başlarında Mitanni krallığında taht mücadeleleri başladı. O


dönemde Hitit tahtına geçen Şupiluliuma, Mitanni krallığını Hititlerin vassalı hale
getirdi.17 I. Salmanasar( MÖ 1274-1245) zayıflamış olan Hurri-Mitanni devletini
yenerek kendisine bağlı bir devlet haline getirmiştir.18Mitanilerin Asur ve Hitit
arasındaki tampon bölge haline gelmesi Asurluları güçlenmesine neden oldu.19
Mitanni krallığının son hükümdarı II. Sattuara olup Asur kralı I. Salmanasar’ın
çağdaşıdır.(M.Ö.1274-1245)20 Mitannilerden sonra bölgeye Asurlular hakim oldu.
Tunç Çağı’nın sonunda(1950-1850) Asur’dan yola çıkan tüccarlar, Dicle Irmağı’nın  57
veya Habur Çayı’nın tersine ilerleyip öncelikle Diyarbakır’a ardından Malatya’ya,
Malatya’dan da Orta Anadolu’ya ulaşarak büyük kentlerin yakınlarına karumlar21
kuruyorlardı.22 Asur hükümdarı Adad Nirari’den (M.Ö. 1310-1281) kalma bir kılıç
kabzasından, M.Ö. 800, 762, 705 yıllarındaki Asur valilerinin isimlerini ve
Diyarbakır’a Amidi veya Amedi denildiği öğrenilmektedir.23

Diyarbakır-Bismil’ de, Güneydoğu Anadolu’nun en büyük höyüklerinden biri


olan Üçtepe, iki önemli stelle tarihte önemli bir değere sahiptir. Asur

14 Oktay Başak, “Maden Sanatının Doğduğu Kent Diyarbakır”, s.293.


15 Nevin Soyukaya, “Arkeolojik Araştırmalar Işığında Diyarbakır ve Çevresi”, Diyarbakır: Müze
Şehir, YKY, İstanbul 1999, s.34.
16 Atakan Akçay - Serdar Özbilen, Yeni Asur Dönemi’nde Yukarı Dicle Bölgesi Ve Tarihi Coğrafya
İçin Bazı Öneriler, Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 8, Cilt: 8, Sayı: 15
Bahar 2018, s.554.
17 Cahit Günbattı, Sümerler, Gutlar, Hattiler, Huriler, Urartular Kökenleri Tarihleri, Dilleri ve
Kültürleri, Genelkurmay Askeri Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları Genelkurmay
Basımevi, Ankara 2007, s.38.
18 Ekrem Memiş, Eskiçağ’da Mezopotamya En Eskiçağlardan Asur İmparatorluğunun Yıkılışına
Kadar, Ekin yayınevi, 2007, s.190.
19 Nazmi Özçelik, İlk Çağ Tarihi ve Uygarlığı Nobel Yayın-Dağıtım, Ankara,2002, s.98-99., Ekrem
Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi En Eski Devirlerden Pers İstilasına Kadar, Çizgi Kitabevi, 9. Baskı,
Konya 2009, s.42.
20 Kenan Haspolat, “Kısa Diyarbakır Tarihi”, Uzman Matbaacılık, İstanbul 2013,s.21.
21 Marc Desti, Anadolu Uygarlıkları, Dost Yayınevi, 2. Baskı, Ankara 2009, s.44.
22 Aynur Özfırat, Üçtepe II Tunç Çağları (Kazı ve Yüzey Araştırmaları Işığında), Ege Yayınları,
İstanbul 2005, s.3.
23 Şevket Beysanoğlu, 1999, s.41; .Şevket Beysanoğlu, Kültürümüzde Diyarbakır, Son matbaası,
Ankara 1992, s.3.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

imparatorlarından II. Aşşur-nasir-apli (M.Ö. 883-859) ve oğlu III. Şulmanuaşerid’e


(M.Ö. 858-824) ait stellerde24, Asur ülkesinin kuzey sınırında yer alan bu bölgenin
Asurlular için önemli olduğu ve Urartular’a komşu sınır eyaleti oluşturduğu, bir
saray inşa ettirdiği öğrenilmektedir.25

M.Ö. 2. binyılın en önemli siyasal ve kültürel merkezlerini Mezopotamya,


Mısır ve Anadolu oluşturuyordu. Bu üç bölgenin arasında yer alıyor olması
dolayısıyla Güneydoğu Anadolu ve Suriye, Anadolu'daki güçlerin Mezopotamya ve
Mısır'la olan ilişkilerinde geçmek zorunda oldukları, güçlü oldukları26 bu bölgedeki
beylikler ya da şehirlerin Anadolu dışındaki güçlerin elinde bulunması, Anadolu'da
olup bulunduğu topraklar ve civarını kontrol etmek isteyen bir güç için tehlike
oluşturuyordu. Yine bölgenin yoğun Hurri varlığı dolayısıyla Hurri nüfuzu altında
olması Hititlerle Hurriler arasında mücadelelere neden olmuştur.27 Anadolu’nun

58  tarihi devirlerine girdiği Asur Ticaret Kolonileri zamanında da (M.Ö. 2000–1750)


Anadolu’da Hurriler vardır. M.Ö. 2. Binyılın başlarına ait olan Kayseri
yakınlarındaki Kültepe’de Kaniš Karumu arşivlerindeki belgelerde çok sayıda Hurri
şahıs adları ve Hurri diline ilişkin sözcüklerin bulunması Anadolu’da ki Hurri
etkisini göstermektedir. M.Ö. 17. yüzyılda Hitit Krallığı’nın kurulması ile birlikte
başlayan Hititçe Hurriler varlıklarını gösterirler. Hitit Krallığı kurulduktan sonra dış
politikada ağırlık Anadolu’nun güneydoğusu ve Kuzey Suriye’ye verilmiş ve bu
durum tüm Hitit Tarihi boyunca devam etmiştir.28

Hititler, I. Hattusili'nin Yılıkları’ndan açıkça ve başka belgelerden de dolaylı


olarak öğrendiğimize göre, batıda Arzawa seferine başlamadan önce Anadolu içinde
siyasal birliği sağlamışlar ve arkasından da Anadolu'nun güneydoğusuna ve Kuzey
Suriye'ye yönelmişlerdir. Geleneksel Hitit dış politikasında büyük bir ağırlık teşkil
eden güneydoğu ve Suriye politikalarının temellerinin de atıldığı bu seferler
önemlidir. Bu seferlerle güneydoğu yönünde Hurrilere karşı ülkesinin güvenliğini
sağladığına inanan Hattusili, Anadolu'nun batısına yönelmiş olmalıydı. Ancak
bahsedilen istiladan sonra, yıllıklarda anlatılanlara göre Hititler tekrar Anadolu'nun

24 Aynur Özfırat, Üçtepe II Tunç Çağları (Kazı ve Yüzey Araştırmaları Işığında), s.3.
25 Nevin Soyukaya, “Arkeolojik Araştırmalar Işığında Diyarbakır ve Çevresi”, s.34.
26 Turgut Yiğit, “Hurrilere İlişkin Hititçe Çivi Yazılı Belgelerdeki İlk Kayıtlar”, Tarih Araştırmaları
Dergisi, Sayı:38, 2005, s.66
27 Turgut Yiğit, “Hurrilere İlişkin Hititçe Çivi Yazılı Belgelerdeki İlk Kayıtlar, s.67.
28 Tuncer Balkaya, Hurri - Mitanni Devleti, s.34.
Halaf Kültüründen Büyük İskender’in Asya Seferine Kadar Diyarbakır

güneydoğusuna ve Kuzey Suriye'ye yönelmişler, bu bölge üzerinde etkili


olmuşlardır. 29

MÖ 1190-1116 arasında bölgede Kummukh hakimiyeti mevcuttu. I.


Tiglatpileser (MÖ 1116-1090) başa geçince Kummukh iline saldırdı. Kral Kiliteşup
ailesi ve hazineleriyle esir düşünce Kummukh’ların bir kısmı Şirişa (bugünkü Lice
çevresi), bir kısmı da Şaditeşup’un öncülüğünde Urhan(Ergani) kalesine çekildiler.
Böylece Diyarbakır ikinci kez Asurluların egemenliğe girdi. I. Tiglatpileser’ den
sonra Asur tekrar gerileme dönemine girdi. MÖ 1050 yıllarında Asur’un
zayıflamasını fırsat bilen Arami kolları küçük Arami beyliklerini kurdular.30 Ege
göçlerinden sonra Asur Devleti yeni bir göç dalgası ile karşılaştı. Bu göç Arami
göçleri idi. Özellikle M.Ö. XI ve X. asırlar tam manasıyla bir Arami asrı olmuş; Bit-
Adini kabilesi Fırat Nehri’nin büyük kıvrımı içerisine, Bit-Agusi kabilesi Fırat ile
Karasu arasına, Bit-Gabbar kabilesi Gaziantep civarına, Bit-Brutaş kabilesi ise  59
Kayseri civarına,31 Amedi’yi kendine başkent yapan Bit-zamani Diyarbakır
coğrafyasında hüküm sürmüştür. Bu krallık 900-825 yılları arasında Diyarbakır’da
varlığı devam ettirdi.32 Amedi, Bit-zamani adlı Arami kentinin kralı iken III.
Şulmanu-aşared (858-854) tarafından alınmış, III. Adad-nerari (810-783)döneminde
ilk eyalet valisi atanmıştır.33 III. Salmanassar’ın yıllıklarında da, Bit-Zamani ile ilgili
kayıtlara rastlamaktayız. Bu kayıtlara göre kral, Anadolu’ya düzenlediği ilk
seferinde Bīt-Zamāni’yi ele geçirmiştir. III. Salmanasar, 3. Seferinde Bit Adini,
Enzite(Ergani), Suhme, Daiaeni güzergâhlarını hâkimiyet altına almıştır.34 III.
Salmanasar’ın 844’de Dicle kaynaklarında bulunan yazıtları ve kabartmaları,
Diyarbakır’ın kuzeydoğusundaki Birklin çayının çıktığı yerde yer almaktadır. Aynı
yerde I. Tiglatpileser’ e ait kabartma ve yazıt da bulunmaktadır.35 Üçtepe’de ki
Monolith’lerde, III. Salmanasar’ın saltanatının ilk altı yılındaki olayları yani Qarqar
Savaşı’na kadar olan askeri faaliyetleri detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Yazıtta

29 Turgut Yiğit, “Hurrilere İlişkin Hititçe Çivi Yazılı Belgelerdeki İlk Kayıtlar”, Tarih Araştırmaları
Dergisi, Sayı:38, 2005,s.60
30 Şevket Beysanoğlu, Bütün Yönleriyle Diyarbakır, Şehir Matbaası, İstanbul 1963, s.70-71.
31 Hacı Çoban, Arami Göçleri, Türklük Bilimi Araştırmaları, sayı:29, 2011, s.95.
32 Şevket Beysanoğlu, Kuruluşundan Günümüze Kadar Diyarbakır Tarihi, s.41.
33 Kemallettin Köroğlu, Üçtepe I, s.91.
34 Mirjo Salvini, Urartu Tarihi ve Kültürü, (çev. Belgin Aksoy), Arkeoloji ve Sanat Yayınları,
İstanbul 2006,s.39.
35 Mirjo Salvini, Urartu Tarihi ve Kültürü, s.40-41.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Urartular üzerine yaptığı sefer hakkında da bilgi edinilmektedir.36 III.


37
Salmanassar’ın sefer kayıtlarında KURAr-qa-ni-a olarak “Ergani Dağı”, KURA-
ma-da-an (Maden Dağı) olarak açıkça geçmiş, yol güzergahları ve etimolojik
incelemeler de bu eşleştirmeyi doğrulamıştır. 38

MÖ. 856’da Bit-zamani Arami beyliğinin başkenti olan Diyarbakır’ın fethi ve


bir eyalet haline getirilmesiyle Asurlular Yukarı Dicle havzasındaki egemenliğini
yeniden kurmuştur. Bölge Doğu Anadolu’ya giden ticaret yollarının kontrolü
açısından büyük öneme sahiptir.39 Yeni Asur kralı M.Ö. 10. yüzyılın sonlarına doğru
Diyarbakır ovasını, II. Tukulti-Ninurta da Bit-Zamani krallığını fethetmiştir. II.
Asurnasirpal Kurh stelinde MÖ. 9 yüzyılın ilk çeyreğinde Nairi ülkeleri ile birlikte
Bit-Zamani, Subria, Nirdun ve Urumu ülkelerini de saymıştır.40 Tarihi kaynaklarda
Bit-Zamani kralları Ammeba-ili ve kardeşi İlani’nin kral kenti olarak Amid adından

60  bahsedilmekte, eyalet valileri olarak Ninurta Kisbi-usur, Bur-ramman, Marduk-


işmeani, Aplania, Tab-bel, Marduk-bela-usur’un adları söz edilmektedir.41

Üçtepe’nin maden kaynaklarına yakın olması yolların kavşak noktasında


olması Asur devleti için Diyarbakır mevkisini önemli kılıyordu. Asur yönetimi, 13.
Yüzyıl başlarından 7. Yüzyıl sonlarına doğru Asur yönetimi altında kalırken, II.
Binyılın İkinci yarısında Hurri- Mitanni Devleti’nin I. Şulmanu-aşared tarafından
yıkılmasından sonra Orta Asur krallığı hakimiyetine girmektedir.42 Orta Asur
krallığı M.Ö.13-12. Yüzyıllarda Asur dönemine ait, Tuşhan olarak yeniden inşa
edilen Ziyaretepe’ de Orta Asur dönemine tarihlendirilen mimari katmanlar ortaya
çıkarılmıştır. Kurh Monoliti, Yukarı Dicle Bölgesi’ndeki Orta Asur varlığı Ziyaret
Tepe(Tušhan), Üçtepe (Tīdu) ve Grê Dimsê gibi sit alanlarında yapılan arkeolojik
kazılar ve bölgede yapılan yüzey araştırmalarıyla belgelenmiştir. Üç kent Tušhan,
Tīdu ve Sinābu Asur sınır bölgesini koruyan birlik noktaları olmuştur.43

36 Mehmet Kurt, M.Ö. I. Binyılda Mezopotamya-Anadolu İlişkileri, Murat Yayınevi, 1.Basım,


Ankara 2007, s.35.
37 Nurgül Yıldırım Yeni Asurca Belgelerde Geçen Amēdi Şehri, s.4.
38 Nurgül Yıldırım Yeni Asurca Belgelerde Geçen Amēdi Şehri, s.5.
39 Mehmet Kurt, M.Ö. I. Binyılda Mezopotamya Anadolu- İlişkileri, s.146.
40 Tuba Köse, Akkad Döneminden Pers Dönemine Kadar Yukarı Dicle Havzası Yerleşim Sisteminde
Diyarbakır Kentinin Konumu, Uluslar Arası Diyarbakır Sempozyumu, s.173.
41 Tuba Köse, Akkad Döneminden Pers Dönemine Kadar Yukarı Dicle Havzası Yerleşim Sisteminde
Diyarbakır Kentinin Konumu, s.174
42 Kemalletin Köroğlu, Üçtepe I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1998, s.99.
43 Ömür Harmanşah, Eski Yakındoğu’da Kent, Bellek, Anıt, s.113.
Halaf Kültüründen Büyük İskender’in Asya Seferine Kadar Diyarbakır

Yeni Asur döneminde büyük kente dönüşen Üçtepe’ de 10.-9. Yapı katlarında
Asur hakimiyeti ortaya çıkmıştır.44 Yeni Asur döneminde tarihlendirilen bir mezarda
üstün işçilik örneği olan porselen kaplar, altın hızma ve küpeler, boncuk dizisi
kolyeler, bronzdan yüzük ve bileziklerin bulunması maden sanatının yüksek
düzeyde olduğunu kanıtlar niteliktedir.45 I.Tukulti-ninurta zamanında Ergani’ nin
zengin bakır yatakları Asurluların kontrolüne geçti.46 II. Tukulti-ninurta (891-884)
babasının politikasını devam ettirerek, Van Gölü çevresine yaptığı bir sefer sonrası
Mardin ve Diyarbakır’ı Asur topraklarına dahil etti.47II. Assurnasirpal( 884-858)
Nairi’ye girmek için Dicle ve kuzeyinde kalan bölgedeki Kasiari dağlarını aşmıştır.
Kuzeye yaptığı bir seferde Diyarbakır’ın 30 km güneyindeki Tuşhan kentini
hakimiyet altına alarak kentin yanında yeni bir yerleşim alanı kurmuştur. Üç yıl
sonra Tur Abdin dağını aşarak Nairi-Urartu ülkesini kendisine bağlı hale getirdi. II.
Aşşur-nasirpal, aldığı yerlere askeri birlikler bırakıyordu.48
 61
Yeni Asur döneminin ilk dönemlerinde Üçtepe ve çevresine 3 kez saldıran II.
Aşşur-nasir-apli’nin 879 yılında yaptığı ikinci seferi bu geçitle ilgili olduğu tahmin
edilmektedir.49 Madara’dan yola çıkan Asur ordusu Üçtepe’ye, Dicle’yi geçtikten
sonrada Pitura kentine ulaşmışlardır. Üçtepe Yeni Asur döneminde, Dicle üzerinde
önemli geçit noktalarından biri olmakla birlikte çeşitli inşa faaliyetleriyle
güçlendirilen bir merkezdi.50 Üçtepe’de yapılan saray Hurrilere karşı ileri bir üs
olarak kullanılmıştır. Bu sarayı Asur kralı Banipal’ın yaptığı tahmin edilmektedir.51
Nirbu, Nirdun, Bit-zamani ve Şubria, II. Aşşur-nasir-apli’ e kurduğu sarayda haraç
vererek, Asur’a bağlılığını bildirmişlerdir.52 II. Asurnasirpal’in krallığının 1, 5 ve 18.
yıllarının sefer kayıtlarını içine alan Kalhu Yazıtı ve 879. sefer yılının anlatıldığı
Kuruh (Kurkh) Monoliti, incelenen yöre açısından önemli bilgiler içermektedir.
Özellikle yol güzergahlarının açıkça ifade edilmesi, bilinen merkezlerin
lokalizasyonunu kolaylaşmıştır. Bunun en güzel örneklerinden biri Ergani-Maden

44 Tuba Köse, Akkad Döneminden Pers Dönemine Kadar Yukarı Dicle Havzası Yerleşim Sisteminde
Diyarbakır Kentinin Konumu, s.173
45 Oktay Başak, “ Maden Sanatının Doğduğu Kent Diyarbakır”, s.293.
46 Erol Sever, Asur Tarihi, Kaynak Yayınları, 3. Basım, İstanbul 2008, s.66.
47 Erol Sever, Asur Tarihi, s.80.
48 Erol Sever, Asur Tarihi, s.83.
49 Kemallettin Köroğlu, Üçtepe I, s.76.
50 Kemallettin Köroğlu, Üçtepe I, s.78.
51 Kenan Haspolat, Kısa Diyarbakır Tarihi, s.26.
52 Kemallettin Köroğlu, Üçtepe I, s.80.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Geçidi’nin sefer kayıtlarınca netleştirilmesidir. Aynı bilgiler III. Salmanassar’ın


(M.Ö. 858-824) yıllıklarında da dikkat çekmektedir.53 III. Salmanassar’ın sefer
kayıtlarında KURAr-qa-ni-a olarak “Ergani Dağı”,54 KURA-ma-da-an (Maden
Dağı) olarak açıkça geçmiş, yol güzergahları ve etimolojik incelemeler de bu
eşleştirmeyi doğrulamıştır. 55

I. Tiglatpilesar’a ait Diyarbakır’ın Lice yakınlarında ki Dicle kaynağında yazıt


bulunmaktadır. Bu yazıtta I. Tiglatpilesar 3 defa Nairi ülkesine sefere çıktığını
bildirmektedir.56 Şamsi-Adad(823-811) döneminde merkezi yönetime 27 kent isyan
etmiş ve bu kentler arasında bulunan Amedi şehri bu dönemden sonra Eponym
listelerinde mevcuttur.57

Ege Göçleri’yle Anadolu’ya gelen Hurrilerin akrabası olan Urartular, M.Ö.


3’üncü bin yıldan itibaren bölgede söz sahibi olmaya başladılar.58 M.Ö.13.yüzyılın
62  başlarına doğru Urartu boylarının adı ilke kez I.Salmanasar’ın yazıtında geçer.59
M.Ö. 9. Yüzyılda Van Gölü ve çevresinde kurulmuş olan Urartu Krallığı, sınırları
kuzeyde Kafkas, doğuda kuzeybatı İran içlerine, batı da Malatya çevresine, güneyde
ise Urfa-Halfeti yakınlarına kadar geniş alana hâkim idi.60 I.Argiştis, Doğu
Anadolu’daki ticaret yollarını Asurlulardan alarak, krallığın sınırlarını doğu’da
Azerbaycan, batıda Fırat ırmağı, kuzeyde Ermenistan ve güneyde Toroslara kadar
genişletti.61 M.Ö. 825-810 Kral İspuinis Urartu devlet sınırlarını genişleterek,
içlerinde Diyarbakır’ın da bulunduğu toprakları himayesi altına aldı. Böylece
Diyarbakır M.Ö. 775’de üçünçü kez Asur hakimiyetinden çıkıp, Urartu hakimiyetine
girdi.62

53 Nurgül Yıldırım Yeni Asurca Belgelerde Geçen Amēdi Şehri, s.4


54 Nurgül Yıldırım Yeni Asurca Belgelerde Geçen Amēdi Şehri, s.4.
55 Nurgül Yıldırım Yeni Asurca Belgelerde Geçen Amēdi Şehri, s.5.
56 Mirjo Salvini, Urartu Tarihi ve Kültürü, (çev. Belgin Aksoy), Arkeoloji ve Sanat Yayınları,
İstanbul 2006, s.31.
57 Kemalettin Köroğlu, Üçtepe I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1998, s.23.
58 Mehmet Ali Kaya, İlkçağ Tarihi Ve Uygarlığı, Pegem Akademi, 2.baskı, Ankara 2016, s.133.
Nazmi Özçelik, İlk çağ Tarihi ve Uygarlığı, Nobel yayın-dağıtım, Ankara 2002, s.96-97.
59 Işık, 2017, s.25., V. Diakov- S. Kovalev, İlkçağ Tarihi, C:1, Yordam Kitap, 2.Basım, İstanbul 2008,
s. 1 8 5 .
60 Bülent İplikçioğlu, Eskiçağ Tarihinin Ana Hatları, Bilim Teknik Yayınevi, 2. Baskı, İstanbul 1994,
s.82.
61 Mehmet Ali Kaya, İlkçağ Tarihi Ve Uygarlığı, Pegem Akademi, 2.baskı, Ankara 2016, s.133.
Nazmi Özçelik, İlk çağ Tarihi ve Uygarlığı, Nobel yayın-dağıtım, Ankara 2002, s.96-97.
62 Haspolat, Kısa Diyarbakır Tarihi, s.40.
Halaf Kültüründen Büyük İskender’in Asya Seferine Kadar Diyarbakır

Urartu Kralı Menuas’ın oğlu ve halefi I. Argistis (785-760) zamanı, Asurluların


zayıfladığı IV. Salmanasar dönemi Urartu için bölgedeki tek güç olma dönemidir.
Bu hükümdarın, 775 tarihinden önce yazdırmış olduğu bir kitabede Diyarbakır
havalisinde olan Kummuh ve Malatya’nın batısında yer alan Tabal krallıklarının da
kendisine tabi oldukları yer almaktadır.63 III. Tiglatpileser (745-727) başa geçer
geçmez öncelikle Urartuları yenerek Diyarbakır mevkisine hakim oldu. Ardından
Halep’i, Arami krallığını ve Dımışk şehrini yıkarak Suriye’yi Asur imparatorluğu
topraklarına dahil etti.64 Yukarı Dicle Havzası, M.Ö. II. binyıl sonu ve I. binyıl
başında Suriye ve Hitit devletleriyle birlikte Asur, Šubria ve Urartu arasında stratejik
bir noktada yer almaktaydı. 65 Urartuların başkentlerinden biri sayılan Alzi Ülkesi,
MÖ II. bin yıldan Orta Çağ’a kadar oldukça uzun bir süre yazılı belge ve
kaynaklarda, Doğu Anadolu coğrafyası ve daha çok da Diyarbakır’ın batı kısmı ile
ilgili olarak kabul edilen bir ülke ve kent ismidir. Yazıtlarda özellikle İşuwa ve
 63
Arzania ile olan yakın ilişkisi, Kurh steli’nde geçen Enzite’den hemen önceki
Namdanu Dağı’nın Maden Dağı ile özdeş tutulmasından dolayı Alzi geçidinin
Ergani Maden geçidi olabileceği tahmin edilmektedir.66

M.Ö. 600 dolaylarında Urartular Medlere boyun eğerek tarih sahnesinden


çekilince bölge Pers egemenliği tabi olmuştur.67 Medler Asur imparatorluğunun
yıkılışını, Pers imparatorluğunun kuruluşunu hızlandırdıkları için önemlidir.68 M.Ö.
550’de Med Devleti’ni yıkıp Pers İmparatorluğunu kuran, II. Kuraş’ın başa
geçmesiyle Diyarbakır, M.Ö. 331’e kadar Pers hakimiyetine girdi.69

M.Ö. 331-323 İskender Pers Körfezin’nde Eulaeus ve Dicle arasındaki kıyı


şeridi boyunca yol aldı ve sonradan Dicle’den yukarıya doğru Hefaestion’un ordu ile
kamp kurmuş olduğu yere doğru ilerledi.70, İlkçağ tarihinin en tanınmış
şahıslarından olan ve tahta yirmi yaşında iken çıkan Makedonyalı İskender, Ege
Denizinden İndus Vadisi’ne Libya çölünden Hazar Denizi’ne yayılan bir alana

63 Şemseddin Günaltay, Yakın Şark II, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1987, s.319.
64 Şemseddin Günaltay, Türk Tarihinin İlk Devirlerinden Yakın Şark Elam ve Mezopotamya, Türk
Tarih Kurumu, Ankara 1987, s.557.
65 Ömür Harmanşah, Eski Yakındoğu’da Kent, Bellek, Anıt, Koç Üniversitesi Yayınları, İstanbul
2015, s.112.
66 Pınar Pınarcık, “Urartu Krallığı’nın Tarihi Coğrafyası Hakkında Yeni Öneriler” Tarih İncelemeleri
Dergisi Cilt: XXVII, Sayı: 2, Aralık 2012, s.472-473.
67 Fahri Işık, “Perslerden önce Anadolu” YKY Yayınları, İstanbul 2017, s.24.
68 Marc Van De Mieroop, Antik Yakındoğu’nun Tarihi, Dost Kitabevi, Ankara 2006,314.
69 Beysanoğlu, Bütün Yönleriyle Diyarbakır, s.78.
70 İdea Arrian, (Çev: Meriç Mete )İskender’in Seferleri, İdea Yayınevi, İstanbul 2005, s.206.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

hakim olmuştur.71 MÖ. 331’de Pers kralı III. Darius’un üzerine sefer düzenleyen
İskender, sonbaharda yapılan savaşta Darius’u yenerek Asya’nın Kralı ilan
edilmiştir. Bu sefer sonucunda Diyarbakır İskender’in hakimiyetine girmiş oldu.

64 

71 V. Diakov- S. Kovalev, İlkçağ Tarihi, s.375.


Halaf Kültüründen Büyük İskender’in Asya Seferine Kadar Diyarbakır

Sonuç

Tarih öncesinden günümüze dek savaş ve istilaların temel nedenleri arasında


sayılabilecek lokalizasyon hakimiyeti büyük devlet olmak için önemlidir.
Diyarbakır’ın lokalizasyon yönünden Güneydoğu, Kuzey Mezopotamya ve
Kafkaslar için stratejik bir noktada yer alması ve dünyanın en eski maden
ocaklarından olan Ergani bakır yataklarının var olması bölgede söz sahibi olmak
isteyen güçler için yeterli sebepler arasındaydı. İlk olarak I. Salmanasar yıllıklarında
karşımıza çıkan Diyarbakır’ın tarihi M.Ö. 10.000 yıllara dayanır. M.Ö. 6000’lerde
Halaf Kültürünü’ de tanıklık eden kent kaynaklara göre siyasi hayatı M.Ö. 3000’ ler
de Subaruların buraya yerleşmesiyle başlar. Subarularan sonra, Anadolu ve
Mezopotamya uygarlıklarını etkileyen ve yüksek kültür seviyesine sahip Huriler
bölgeye hakim olmuştur. Kent, Asurluların Anadolu’ya gelmesiyle Asurluların ilgi  65
odağı noktası haline gelmişti. Anadolu ’ya ticaret amacıyla gelip karumlar kuran
tüccarlar Diyarbakır’da ki maden yataklarına sahip olmak için birçok sayıda Asur
istilasına uğramıştır.

Kent’te Kral İspuinis başa geçtikten sonra Urartu hakimiyeti etkin olmuştur.
Böylece Diyarbakır’ da üçünçü kez Asur egemenliğine son verilmiş oldu.
Urartulardan sonra bölgede Pers hakimiyeti etkili oldu ve Pers imparatorluğuna
Büyük İskender tarafından son verilmesiyle Diyarbakır’da Büyük İskender dönemi
başlamış oldu.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Kaynaklar

Akçay Atakan - Özbilen Serdar, “Yeni Asur Dönemi’nde Yukarı Dicle Bölgesi Ve
Tarihi Coğrafya İçin Bazı Öneriler”, Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, http://busbed.bingol.edu.tr, Yıl: 8, Cilt: 8, Sayı: 15, Bahar
2018, S:537-563.

Akdeniz Engin, “Halaf ve Obeyd Kültürleri Üzerine Bazı Gözlemler ve Pirot


Höyüğün Halaf-Obeyd Boyalı Çanak Çömleği”, Anadolu Araştırmaları,
Sayı:17/2, S:1-48

Arrian İdea, (Çev: Meriç Mete )İskender’in Seferleri, İdea Yayınevi, İstanbul 2005

Balkaya Tuncer, Hurri - Mitanni Devleti, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler


66  Enstitüsü Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Ana Bilim Dal(Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi), Ankara 2009

Başak Oktay, “Maden Sanatının Doğduğu Kent Diyarbakır”, Uluslar Arası


Diyarbakır Sempozyumu, 02-05 Kasım 2016, Diyarbakır Valiliği Kültür Sanat
Yayınları:18-2017 S: 289-301

Beysanoğlu Şevket, Bütün Yönleriyle Diyarbakır, Şehir Matbaası, İstanbul 1963

Beysanoğlu Şevket, Kuruluşundan Günümüze Kadar Diyarbakır Tarihi,


Diyarbakır:Müze Şehir, İstanbul, 1999

Çoban Hacı, “Arami Göçleri”, Türklük Bilimi Araştırmaları, Sayı:29, 2011, s:91-
112

Desti Marc, Anadolu Uygarlıkları, Dost Yayınevi, 2. Baskı, Ankara 2009

Diakov V. - Kovalev S., İlkçağ Tarihi, C:1, Yordam Kitap, 2.Basım, İstanbul 2008

Diyarbakır: Müze Şehir, Hazırlayan: Şevket Beysanoğlu, M. Sabri Öz, Emin Nedret
İşli, YKY, İstanbul 1999

Günaltay Şemseddin, Türk Tarihinin İlk Devirlerinden Yakın Şark Elam ve


Mezopotamya, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1987

Günaltay Şemseddin, Yakın Şark II, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1987
Halaf Kültüründen Büyük İskender’in Asya Seferine Kadar Diyarbakır

Günbattı Cahit, Sümerler, Gutlar, Hattiler, Hurriler, Urartular Kökenleri Tarihleri,


Dilleri ve Kültürleri, Genelkurmay Askeri Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı
Yayınları Genelkurmay Basımevi, Ankara 2007

Harmanşah Ömür, Eski Yakındoğu’da Kent, Bellek, Anıt, Koç Üniversitesi


Yayınları, İstanbul 2015

Haspolat Kenan, “Kısa Diyarbakır Tarihi”, T.C. Dicle Üniversitesi, Diyarbakır


Ekonomi Tarihi 1,Koordinatör: Yusuf Kenan Haspolat, Uzman Matbaacılık,
İstanbul 2013, S:4-47.

Işık Fahri, “Perslerden önce Anadolu”, Persler Anadolu’da Kudret ve Görkem, YKY
Yayınları, İstanbul 2017, S:24-48.

İplikçioğlu Bülent, Eskiçağ Tarihinin Ana Hatları, Bilim Teknik Yayınevi, 2. Baskı,
İstanbul 1994  67

Kaya Mehmet Ali, İlkçağ Tarihi Ve Uygarlığı, Pegem Akademi, 2.baskı, Ankara
2016

Köroğlu Kemalettin, Eski Mezopotamya Tarihi Başlangıcından Perslere Kadar,


İletişim Yayınları, 5. Baskı, İstanbul 2010

Köroğlu Kemalettin, Üçtepe I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1998

Köse Tuba, Akkad Döneminden Pers Dönemine Kadar Yukarı Dicle Havzası
Yerleşim Sisteminde Diyarbakır Kentinin Konumu, Uluslar Arası Diyarbakır
Sempozyumu, S:165-183.

Kurt Mehmet, M.Ö. I. Binyılda Mezopotamya Anadolu- İlişkileri, Murat Yayınevi,


1.basım, Ankara 2007

Mellart James, Yakındoğu’nun En Eski Uygarlıkları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları,


İstanbul 1988

Memiş Ekrem, Eskiçağ Türkiye Tarihi En Eski Devirlerden Pers İstilasına Kadar,
Çizgi Kitabevi, 9. Baskı, Konya 2009

Memiş Ekrem, Eskiçağ’da Mezopotamya En Eskiçağlardan Asur İmparatorluğunun


Yıkılışına Kadar, Ekin yayınevi, 2007

Meydan Larousse, Cilt:2, “Tel Halaf “ Maddesi, İstanbul 1973


İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Mieroop Marc Van De, Antik Yakındoğu’nun Tarihi, Dost Kitabevi, Ankara 2006

Özçelik Nazmi, İlk Çağ Tarihi ve Uygarlığı, Nobel Yayın-Dağıtım, Ankara 2002

Özfırat Aynur, Üçtepe II Tunç Çağları (Kazı ve Yüzey Araştırmaları Işığında), Ege
Yayınları, İstanbul 2005

Parıltı Umut, Mezopotamya’da Halaf Seramikleri Ve Önasya’da Yayılım


Alanlarının İncelenmesi Türkiye Cumhuriyeti Çukurova Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı(Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi), Adana 2011

Pınarcık Pınar, “Urartu Krallığı’nın Tarihi Coğrafyası Hakkında Yeni Öneriler”


Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt: XXVII, Sayı: 2 Aralık 2012,459-482.

Salvini Mirjo, Urartu Tarihi ve Kültürü, (Çev. Belgin Aksoy), Arkeoloji ve Sanat
68  Yayınları, İstanbul 2006

Sever Erol, Asur Tarihi, Kaynak Yayınları, 3. Basım, İstanbul 2008

Soyukaya Nevin, “Arkeolojik Araştırmalar Işığında Diyarbakır ve Çevresi”,


Diyarbakır: Müze Şehir, Hazırlayan: Şevket Beysanoğlu, M. Sabri Öz, Emin
Nedret İşli, YKY, İstanbul 1999, S:27-37

Ünal Ahmet, “Hurrıler Hurri Tarihi, Kültürü Ve Arkeolojisiyle İlgili Yeni


Buluntular Ve Gelişmeler”, 1996 Anadolu medeniyetleri müzesi konferansları,
T.C. Kültür Bakanlığı Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara 1997, s.11-29.

Yıldırım Nurgül, “Yeni Asurca Belgelerde Geçen Amēdi Şehri”, Ankara


Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt:52, Sayı:2, 2012

Yiğit Turgut, “Hurrilere İlişkin Hititçe Çivi Yazılı Belgelerdeki İlk Kayıtlar”, Tarih
Araştırmaları Dergisi, sayı:38, 2005,s. 55-69.
GEÇ ANTİKÇAĞDAKİ AMİDA’NIN DİNİ HAYATI
VE MANASTIRLARI

Dirk Krausmüller
Viyana Üniversitesi

Özet
 71

Bu makale Amida şehrinin ve etrafının Geç Antikçağdaki dini tarihine


odaklanmaktadır. Hıristiyanlığın bölgede nasıl kabul edildiğini, çeşitli yorumlarının
nasıl ortaya çıktığını ve Amida halkının bu olgulara nasıl tepki gösterdiğini
açıklamaktadır. Geç Antik Çağda, Amida'nın gelişimi diğer şehirlerinkiyle aynı
süreci takip etti. Şehir meclisinin çökmesiyle birlikte piskoposluk o zamana kadarki
en büyük gücü elde etti. Amida bölgenin başkenti olduğunda şehirdeki piskoposluk
makamı da doğal bir şekilde bölgedeki diğer kiliseleri kontrol eden metropolitan
haline geldi. Bu şekilde hem şehrin valisi hem de piskopos şehri birlikte yönetmeye
başladılar. Genç antik çağ aynı zamanda dini tartışmaların yapıldığ bir dönemdi.
Arius ve öğretilerinin tartışıldığı dönemde Amida hakkında çok az şey bilinmesine
rağmen Kristolojik ihtilaf esnasında şehirde neler olduğu hakkında ayrıntılı bilgilere
sahibiz. Altıncı yüzyılın başlarından itibaren İmparator Anastasius Monofizitleri
destekleyerek tarikatın lideri Severus’u Antakya’ya patrik olarak atadı. Bunun
üzerine Severus kendi kontrolü altındaki metropolitlerin monofizit olmasını sağladı.
Bu durum Monofizit mezhebi etkin olduğu için Amida örneğinde problem
oluşturmadı. Fakat 518 yılında şartlar değişti. Anastasius’un halefleri olan I. Justinus
ve yeğeni Justinianus dönemlerinde herkesin Kadıköy Konsilinde alınan karaları
kabul etmesinde ısrar edilmesiyle değişti. Antakya’nın sonraki partikleri yeni dini
politikayı uygulamakla suçlandılar. Amida da bunun dışında kalmadı. Amida’nın
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

yerlisi olan Patrik Ephraem döneminde din adamlarından Abraham Bar Kaili
metropolitan olarak atandı. Mezhepleri güç ve ikna yoluyla birleştirme sürecinde
metropolitan, Amida halkının, Kadıköy Konsilinde alınan kararları uygulayan
mezheplerin kiliselerinde ibadet ettiklerini gördü. Bu şartlar altında Monofizitlerin
haklarını keşişler savundu. Keşişler halkı isyana teşvik edince yöneticiler tarafından
sürgüne gönderildiler.

72 
Geç Antikçağdaki Amida’nın Dini Hayatı Ve Manastırları

THE RELIGIOUS LIFE OF AMIDA AND ITS


MONASTERIES IN THE LATE ANTIQUE PERIOD

Abstract

This article focuses on the religious history of city of Amida and its
surroundings in the Late Antique period. It chronicles the spread of Christianity, the
emergence of rival interpretations of the Christian faith, and analyses the responses
of the people of Amida to these developments. In Late Antiquity the development of
Amida followed the same trajectory as that of other cities. With the decline of the
city council the bishop gained ever greater powers. When Amida became the capital
of a province its bishop automatically became a metropolitan, with the power to  73
control the other bishoprics in the region. Both governor and bishop were involved
in the administration of the city. Late Antiquity was a period of religious debates.
While little is known about Amida during the Arian controversy we have detailed
information about what happened in the city during the Christological controversy.
At the beginning of the sixth century Emperor Anastasius favoured the Monophysite
cause. He appointed the leader of the Monophysite sect, Severus, as patriarch of
Antioch. Severus then saw to it that the metropolitan sees under his control received
Monophysite incumbents. This did not cause problems in the case of Amida since
there the Monophysite sect seems to have been predominant. The situation changed
in the year 518 when Anastasius’ successor Justin I and Justin’s nephew Justinian
came to power and insisted that everybody accept the creed of the Council of
Chalcedon. The next patriarchs of Antioch were charged with implementing the new
religious policy. Amida was no exception. During the time of Patriarch Ephraem, a
native of Amida, the cleric Abraham Bar Kaili was appointed metropolitan. Through
a combination of force and persuasion he saw to it that the population of Amida
worshipped in the churches of the Chalcedonian sect. Under these circumstances it
was the monks that held up the Monophysite cause. They instigated riots and were
then sent into exile.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Introduction

In Late Antiquity the city of Amida played an important role in the defence of
the Roman Empire against the Sasanians. Its impressive walls are a testimony to
that. Yet this is not Amida’s only claim to fame. It was also an important Christian
centre. Its Christian community was led by a bishopric and later by a metropolitan.
Besides, there existed many monasteries in its hinterland. For the fourth and the fifth
centuries the sources are not plentiful enough for a detailed reconstruction of the
religious landscape of Amida. By contrast, we possess a great number of source
texts dating to the sixth century, which owe their existence to the Christological
74  controversies. Amida appears to have been a Monophysite stronghold. As a
consequence, it suffered oppression during the reigns of the emperors Justin I and
Justinian.

Amida as a Late Antique City

In order to understand the situation of Amida in the Late Roman Empire it is


necessary to say a few words about how the city was organised. The information that
we possess comes not from sources that were produced locally but from imperial
legislation. Since the laws are of a general character we can say nothing specific
about Amida itself. We can, however, assume that it was not an exception and that
the laws applied there as well. Roman cities were conceptualised as communities of
citizens, that is, of individuals who were registered in official lists. There were two
groups, the elite and the people. The heads of elite families served in so-called
councils, which looked after the needs of the population. They took turns in
shouldering the different administrative tasks that were necessary for the upkeep of
the urban fabric, the provisioning of the people, and the good order of communal
life. Moreover, they collected taxes for the state and passed them on to the
governors. Originally they had been elected by the people but these democratic
elements were gradually disappearing so that elections were just a formality. Until
the third century council membership was voluntary. Rich citizens vied with each
Geç Antikçağdaki Amida’nın Dini Hayatı Ve Manastırları

other to take up posts. They were not paid for their duties but instead had to use their
own money in order to fulfil their duties. This was so because the resources of the
cities, rents from land and shops, were usually not sufficient to finance routine tasks.
Moreover, the holders of posts used their personal wealth for the organisation of
festivities and for the construction and upkeep of communal buildings. Such
activities were voluntary but they were nevertheless taken seriously. By organising
them a council member could increase the reputation of his family.

Until the third century council membership was voluntary. Then, however, a
change took place. From the fourth century onwards emperors issued decrees, which
made the function hereditary and compulsory. If someone’s father had been a
councillor he himself would also forced to be a councillor. If a councillor died
childless the greater part of his property would be given over to the council. Scholars
 75
are not agreed on what caused this change. Some point to the indisputable fact that
service as magistrate was financially quite draining. They argue that in the fourth
century the leading families of the cities had become impoverished and were
therefore no longer able to shoulder the burden. Yet it is difficult to find clear
evidence for such impoverishment. Therefore other scholars are of the opinion that
the mentality had changed, with the effect that leading families became more selfish
and less community-minded.1

The city councils disappeared in the late fifth century. Even before, however,
their role had been curtailed. From the fourth century onwards the bishops gained
ever more powers. This became possible after the spread of Christianity. Until the
fourth century paganism had been predominant in all regions of the empire,
including Mesopotamia. One city, Harran, was a stronghold of paganism until the
end of Late Antiquity and beyond.2 The cults mentioned in the sources were strongly
influenced by Babylonian traditions. Worshipped were the sun, the moon and the
planets. Yet Christianity was making inroads in the region from an early period
onwards. All cities had their own bishops who organised the liturgical life of the

1 M. Whittow, ‘Ruling the Late Roman and Early Byzantine City: A Continuous History’, Past and
Present, 129 (1990), 3-29.
2 H. J. W Drijvers, Cults and Beliefs and Edessa (Leiden, 1980).
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

communities and also saw to it that destitute members of the community were
provisioned with food and clothing. Originally the bishops only concerned
themselves with the affairs of the Christians. Yet from the later fourth century
onwards the situation changed radically. Now bishops saw to it that public buildings
and spaces were in good repair, oversaw the collection of revenue, and at time even
concerned themselves with the fortifications of their cities.3 The situation in Amida
was somewhat different since it was the headquarters of a governor. We know that
governors also took an interest in the cities in which they were based. Unfortunately,
we do not know how bishops and governors related to each other. Amida, which had
originally been a mere bishopric, became a metropolis in the fifth century. This had
nothing to do with genuinely religious concerns. It was simply an administrative act.
The organisation of the church followed that of the state. Each capital of a province
76  had an archbishop who had authority over the bishops of the other cities of the
province. After Amida had become the capital of a province its bishop also rose in
rank, becoming one of the senior clerics in the Patriarchate of Antioch. Yet it never
had a religious status that could be compared with Edessa, the true cradle of
Christianity in the region.4

The Arian Controversy

Matters would have been quite sedate if it had not been for theological strife. In
the fourth century the church was rocked by the Arian controversy. At stake was the
status of the Word, that is, the entity that had become incarnate and lived on earth as
Jesus Christ. Several passages in the Bible stated that the Word had been with God
from the beginning of time and that God was his Father. Unfortunately, this
information could be interpreted in different ways. The so-called Arians were of the
opinion that the Word was created by God at the beginning of time and that he was
“Son of God” only in a metaphorical sense, just as angels or human beings could be
called sons of God. Their opponents rejected this point of view. They argued that the
Word was the Son of God in the true sense of the Word and that he was therefore
equally God. What was at stake was the status of Christianity as a Monotheist

3 J. H. W. G. Liebeschuetz, Decline and Fall of the Roman City (Oxford, 2001).


4 J. B. Segal, Edessa the Blessed City (Oxford, 1970).
Geç Antikçağdaki Amida’nın Dini Hayatı Ve Manastırları

religion. The Arians declared that if the Son were really God the Christians would
worship two gods and therefore be little better than the polytheists. Their enemies
defended themselves by proposing a new understanding of God. Until this point the
Christian God had been equated with the “Father”, that is, the God of the Jews, and
the Son or Word had somehow been added to it. In such a framework it was
impossible not to speak of two gods. Now it was declared that the Father, the Son,
and also the Spirit together constituted one God, that is, constituted a Trinity. The
controversy lasted for more than half a century. What made matters worse was the
role of the emperors who sometimes supported one party and sometimes another.
We can assume that Amida was affected by this controversy. It is likely that during
the times when an emperor championed the Arian cause the bishop of Amida was an
Arian. On the whole, however, it seems that Arianism was not very strong in
Mesopotamia. Indeed, all the sources we have speak of anti-Arians.  77

The Christological Controversy

The controversy ended only in the late fourth century when the emperors
permanently took the side of the anti-Arians. This meant that peace had been
restored in the church.5 Unfortunately, this state of affairs did not last very long.
Already in the last years of the fourth century a new debate began. All parties
accepted that the Word was Son of God in the true sense of the word but disagreed
on the mechanisms of the incarnation, that is, the process by which he became a
human being. In this case, too, the Bible was no help since it did not use technical
language. It only stated that the Word became a human being but did not explain
how this could be the case. In the Gospels Jesus Christ spoke and acted sometimes
as if he were a human being and sometimes as if he were God. In one episode he
could confess his ignorance or his pain and in another he could declare that he had
been with the Father from the beginning of time. This raised the question: how could
this discrepancy be explained? Two groups faced each other. One of them, the
Monophysites, insisted that the incarnated Word was one nature, that is, one single
entity. They claimed that the divine Word had taken the qualities of a man into its

5 L Ayres, Nicaea and Its Legacy: An Approach to Fourth-Century Trinitarian Theology (New York,
2004).
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

own being and had thus personally acted and suffered on earth. The reason for this
focus on the oneness of the incarnated Word was soteriological concerns. It was
believed that after the fall of Adam the human race had become so mired in sin that
it could not effect its own salvation. Therefore it was necessary that the sinless God
himself assumed the sinful humanity and restored it to its original state, not just in
one individual but in all human beings. The other group, the Diphysites, made a
clear distinction between the divine Word and the human being Jesus Christ and
only accepted a loose connection between the two. They could hold this opinion
because they believed that human beings could contribute to their own salvation.
Therefore they considered it entirely possible that Jesus Christ as a human being
could bring about the restoration of mankind and only needed some support from the
Word. They accused their opponents of destroying the Christian faith, arguing that if
78  God had turned into a human being he would have lost his status as God, with the
result that the order of the cosmos would collapse.6

This latter view was widespread in Syria where it was expounded by the
theologians Diodore of Tarsus and Theodore of Mopsuestia and their disciples. This
does, however, not mean that there were no exceptions. The bishop of Laodicea,
Apollinaris, put great emphasis on the oneness of the incarnated Word. He was
condemned as an extremist but this does not mean that his views simply
disappeared. A modified version found followers in Egypt where it merged with
local traditions. In the second quarter of the fifth century the two schools clashed. At
that time a Syrian named Nestorius who belonged to the same circle as Theodore of
Mopsuestia became patriarch of Constantinople. Once in office he sought to
implement a strictly Diphysite position. In sermons and treatises he objected to the
view that Mary had given birth to God, which was encapsulated in the term
Theotokos (literally: God-bearer). Instead he insisted that Mary had only given birth
to a human being because the divine Word existed from eternity. This position was
rejected by Cyril, the patriarch of Alexandria. Cyril claimed that while the divine
Word was indeed eternal one could nevertheless call Mary Theotokos since the
Word had united itself with the humanity to such an extent that it was no longer

6 W. H. C. Frend, The Rise of the Monophysite Movement (Cambridge, 1972).


Geç Antikçağdaki Amida’nın Dini Hayatı Ve Manastırları

possible to keep the two elements apart. The controversy became so fierce that in
431 the emperor decided to convene a council in the city of Ephesus where the
matter was meant to be settled once and for all. At this council Cyril emerged as
victor. Nestorius’ theological position was declared heretical. Yet twenty years later
the pendulum swung in the other direction. In 451 a synod that had been convened
by the emperor in the city of Chalcedon rejected extreme forms of Monophysitism
that did not give the humanity its due. At the instigation of the pope a creed was
formulated, which integrated aspects of the Monophysite and the Diophysite
positions. In order to achieve this aim a new conceptual framework was created.
Nestorius and Cyril had used the two terms “nature” and “hypostasis”
interchangeably in the sense of concrete independent being. Cyril had insisted that
there was just one, divine, nature and hypostasis of the incarnated Word whereas
Nestorius had spoken of two natures and two hypostases. By contrast, the creed of  79
Chalcedon distinguished between the two terms. It declared that the incarnated
Word was two, human and divine, natures but that these two natures existed in only
one hypostasis, which was defined as discrete being. This distinction was meant to
safeguard the reality of the humanity while at the same time excluding that the
humanity was an independent being. This formula could be accepted by the disciples
of Theodore of Mopsuestia, such as Theodoret of Cyrus, because they saw reflected
in it their concern about the distinction of the divine and human parts in the
incarnated Word. By contrast, it was rejected outright by the Monophysites who
came to the conclusion that it was a revindication of the position of Nestorius. For a
few years the emperors sought to implement the “Chalcedonian” position in all
regions, including Mesopotamia. Yet resistance was so fierce that their successors
decided to quell all theological discussion.

During these years the diocese of Antioch underwent important changes. The
Western parts, corresponding to the modern state of Syria, accepted the creed of
Chalcedon. By contrast, in the Eastern parts, which now belong to Turkey, the
alternative view became entrenched. Preachers told the people that Jesus Christ was
just one divine nature, and that the belief in two, divine and human, natures was
heretical. Unfortunately, we do not know exactly why this change took place. In
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Edessa it was the Bishop Rabbula who sought to implement the Monophysite
position. As a consequence, the famous theological school of Edessa was forced to
migrate to the city of Nisibis, which at that time was in the hands of the Persians. A
similar development is likely to have taken place in Amida.

At the end of the fifth and the beginning of the sixth century the Monophysite
cause even enjoyed the support of the emperor of the time, Anastasius. Although
Anastasius upheld the position of his predecessors that religious matters should not
be discussed he chose as Patriarch of Antioch the foremost Monophysite theologian,
Severus (512-518). Severus saw to it that all metropolitan bishoprics in his diocese
were staunch Monophysites. These metropolitans could then appoint bishops in their
provinces who shared their views. In the Western parts of his diocese this resulted in
great unrest since there the Chalcedonian position was predominant. By contrast, he
80 
does not seem to have encountered difficulties in the East. Indeed, we know that he
appointed a man named Thomas as metropolitan of Amida who shared his views.

The situation changed radically in 518 when Emperor Anastasius died. His
successor, Justin I, and Justin’s nephew inaugurated a new religious policy. They
declared that the creed of Chalcedon was to be the official position of the church and
reestablished relations with the pope who had until then refused to recognise the
legitimacy of the Eastern prelates. In Antioch Patriarch Severus was deposed and
replaced by Paul the Jew (518-521) who was charged with implementing the new
doctrine. All bishops and metropolitans were expected to sign an official document
that had been formulated by the pope. Those who did not follow suit were to be
expelled from their sees.7 Yet things were not so straightforward. In Amida Thomas
refused to sign the papal document but died before the emissaries of Paul had come
to the city. His successor was Nonnus who had once been governor of Mesopotamia.
Yet Nonnus died after three month in office. The next metropolitan, Mara bar
Kustant, was again a Monophysite. He had been monk in the monastery of St
Thomas in Antioch, a Monophysite powerhouse under the leadership of John bar

7 V. Menze, Justinian and the Making of the Syrian Orthodox Church (Oxford, 2008), 49.
Geç Antikçağdaki Amida’nın Dini Hayatı Ve Manastırları

Aphtonia.8 He was ordained by three bishops of the province of Amida who defied
the will of the patriarch. This was possible because the population of the province
was in all likelihood overwhelmingly Monophysite.9 In the end Paul the Jew
resorted to violence in order to assert his authority. This did, however, lead to great
tensions. For example, the metropolitan of Edessa was forcibly removed from his
church and the ensuing riot was quelled by the army. In the end Justin I decided to
withdraw his support from Paul. Paul’s successor, Euphrasius, was much more
careful. The situation changed only after Justinian had become emperor. Justinian
appointed as patriarch of Antioch a former state official, Ephraem (527-545), and
charged him with implementing the new orthodoxy. This does not mean that
Ephraem followed in all things the practice of the capital. For example, he permitted
a use of the so-called “Trishagion” with the theopaschite addition “crucified for us”,
which was rejected in Constantinople. Yet he did everything to stamp out the  81
Monophysite faction. He toured his diocese, chased away bishops who did not agree
with him, and appointed instead new bishops who would toe the line of the
emperors. He did, however, not rely exclusively on force but also used persuasion.
Amida was no exception. There Ephraem chose a cleric by the name of Abraham bar
Kaili, a native of Tella, who had once been a member of the clergy of the bishopric
of Dara.10 Bar Kaili remained metropolitan for the next thirty years. In the writings
of Monophysite authors we read that he was so violent that the people drove him out
but that he was brought back by a state official who executed some of his opponents.
Bar Kaili is said to have registered all women of the city and saw to it that they had
their children baptised in his church. This was an essential step because through
baptism people showed their allegence to one group or another. This measure was
greatly resented by Monophysites who believed that it was sinful to participate in the
services of their enemies. When a priest named Cyrus opposed Bar Kaili he met with
a swift fate. Of course, these are partisan reports. One must be careful not to give
them too much credence. It is likely that in Amida there had been Chalcedonians

8 Menze, Justinian, 139.


9 Menze, Justinian, 54.
10 Menze, Justinian, 141.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

even before and that the Christians in the city were quite a mixed group.11 Moreover,
Bar Kaili could be quite conciliatory. When his Monophysite predecessor Mara bar
Qustant died in exile he gave his followers the permission to bring the body back
and to bury it in Amida. It seems that Empress Theodora had a hand in this. Unlike
her husband Justinian, she favoured the Monophysite course, because she had grown
up in Egypt. Accordingly, she protected Monophysite clergymen. Some scholars
have argued that this was a deliberate policy by Justinian who would have
encouraged his wife to care for those who did not agree with the official line.12

After Ephraem had become patriarch the Monophysites were in shock. At first
their leaders hoped that the emperors would change their minds. When this did not
happen they were in a difficult position. New metropolitans could only be ordained
by the patriarch but the patriarch was now a Chalcedonian. In the long run the
82 
Monophysites had no choice. They had to create a rival hierarchy outside the
traditional ecclesiastical structures. This task was shouldered by a priest called Jacob
Baradai. In this way Amida, too, received a new Monophysite metropolitan. As a
consequence, there existed two sects side by side, with their own bishops and church
organisations.13 The Monophysites exist to this day, calling themselves Syrian
Orthodox. Yet one has to be careful not to read an ethnic dimension into the
controversy during the Late Antique period. In Mesopotamia the people spoke
Syriac, and Greek was only used by the upper classes since it was the language of
the emperors. This does not, however, necessarily mean that Monophysites were
Syriac and Chalcedonians were Greek. Such an ethnic dimension only developed
after the Arab conquest of the region when Greek died out as a spoken language.

The Monks of Amida

In these difficult years it was the monasteries that held up the Monophysite
cause. In Mesopotamia monasticism had a long tradition. Already in the third
century there had existed two groups, the Sons and Daughters of the Covenant, who
had vowed celibacy. They had an important role in the church, especially in the

11 Menze, Justinian, 118.


12 Menze, Justinian, 214.
13 A. Van Roey and P. Allen, Monophysite Texts of the Sixth Century (Leuven, 1994).
Geç Antikçağdaki Amida’nın Dini Hayatı Ve Manastırları

liturgy. Yet they continued to live with their families.14 This changed in the fourth
century when the influence of Egypt made itself felt. In Egypt new forms of
monastic organisation had come into existence. Individuals left towns and villages to
live a life apart, either alone, or in small groups, or in sizable communities. This new
social phenomenon was highly successful. It was exported into all other regions of
the Roman Empire, including Mesopotamia. Thus it is not surprising that
monasteries were founded in the vicinity of Amida. At first these communities did
not produce writings so that we do not know much about them. This only changed in
the middle of the sixth century with the literary activity of John of Ephesus. John
was one of the bishops of the rival hierarchy that had been created after the measures
of Justin I and Justinian. Although he came from Mesopotamia he was metropolitan
of Ephesus in Western Asia Minor where he was charged with looking after the
needs to the Monophysites. Yet he never severed his connections with his homeland.  83
In order to prove the superiority of his sect he wrote a book that now goes under the
title “Lives of the Eastern Saints”.15

In this book he writes about different monastic environments, detailing how


they remained steadfast in the face of oppression. During the reign of Justin I the
monks of the province of Mesopotamia sought to organise the resistance against the
papal document by asking all people to sign a declaration that anathematised it.16
While bar Kaili was metropolitan of Amida they organised a riot, which had to be
put down by the governor of the province of Mesopotamia.17 As a result the monks
of Amida were sent into exile. The fullest account of the events and what was
leading up to them is found in the last chapter. There John describes the history of
his own house, the monastery of John Urtaya outside the walls of Amida.18
According to John of Ephesus the monastery had been founded in the late fourth
century by a monk called John in place of a less formal setting of hermitages. At

14 A. Vööbus, ‘The Institution of the Benai Qeiama and Benat Qeiama in the Ancient Syrian Church’,
Church History, 30 (1961), 19-27.
15 S. Ashbrook Harvey, Asceticism and Society in Crisis. John of Ephesus and “The Lives of the
Eastern Saints” (Berkeley, 1990).
16 Menze, Justinian, 115.
17 Menze, Justinian, 117.
18 E. W. Brooks, John of Ephesus. Lives of the Eastern Saints. Syriac Text Edited and Translated, vol.
II (Paris, 1926), 552-573.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

first John only built another hut for himself. From there he did missionary work in
Northeastern Anatolia. When his fame had increased two other men came to live
with him. One of them, named Jonathan, was an excellent administrator. He turned
the informal setting into a proper monastery and became its abbot. His successor,
Job, continued this work. Even more successful was the third abbot, Abraham.
During his tenure the new monastery became a place of learning and religious
instruction. An impressive range of buildings rose up, which testified to the wealth
of the monastery, which is said to have numbered four hundred members. The abbot
Abraham was so renowned that he was appointed bishop. This does not mean that
everything was plain sailing. Abraham had been accused of using the funds of the
community in order to support his family in Amida, and Abraham’s sucessor was
considered by some members of the community to be too rustic for the job. The
84  community suffered a temporary set-back when a Persian army devastated the
monastery and killed many monks. A turning point came when the patriarchate of
Antioch fell into Chalcedonian hands. During the reign of Justin I, in 521, the monks
had to leave their home and go into exile, moving from one place to the next. They
were allowed to come back in 527 when Justinian became emperor but they found
their monastery in ruins. Only three years later they had to leave again. Despite this
hardship the community remained together, which is a testimony to the skill of the
abbot and to the cohesion of the group.
Geç Antikçağdaki Amida’nın Dini Hayatı Ve Manastırları

Conclusion

Despite its great importance as a fortress against the Persians, Amida was not a
great Christian centre, in the way that Edessa was. Nevertheless, we can see that
there, too, the same historical developments took place there. In the sixth century the
population of Amida appears to have been overwhelmingly Monophysite and thus in
opposition to the religion of the state. This meant that it had to suffer from bishops
who were appointed to implement imperial policy. In this situation the monasteries
played an important role. They upheld the Monophysite position even though it
meant that the communities had to leave their homes and wander through the
countryside. This situation only changed in the seventh century after the Arab
conquest when no Christian sect could rely on the help of the state any longer.  85
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Bibliography

L Ayres, Nicaea and Its Legacy: An Approach to Fourth-Century Trinitarian


Theology (New York, 2004).

E. W. Brooks, John of Ephesus. Lives of the Eastern Saints. Syriac Text Edited and
Translated, vol. II (Paris, 1926), 552-573.

H. J. W Drijvers, Cults and Beliefs and Edessa (Leiden, 1980).

W. H. C. Frend, The Rise of the Monophysite Movement (Cambridge, 1972).

J. H. W. G. Liebeschuetz, Decline and Fall of the Roman City (Oxford, 2001).


86 
V. Menze, Justinian and the Making of the Syrian Orthodox Church (Oxford, 2008),
49.

J. B. Segal, Edessa the Blessed City (Oxford, 1970).

M. Whittow, ‘Ruling the Late Roman and Early Byzantine City: A Continuous
History’, Past and Present, 129 (1990), 3-29.
CHALCEDON KONSİLİ’NDE AMİDA KİLİSESİ

Bahattin Bayram
Akdeniz Üniversitesi,
Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü

Özet

Hıristiyanlık İsa’nın havarisi Addai / Thaddaeus ve Mārī’nin gayretleriyle 1.  89


yüzyılın başlarında Amida (Diyarbakır) metropolitine ulaşmıştır. 2. yüzyılda pagan
yazarlar tarafından Yahudilik içerisindeki bir grup ya da ya da doğu kökenli batıl bir
inanç (superstitio) olarak anılan Hıristiyanlık, 313 Milano Fermanına değin
kovuşturmalara maruz kalmıştır. I. Constantinus’un iktidarıyla birlikte artık geçen
yüzyılların aksine Roma İmparatorları, Hıristiyanları paganizm karşısında
desteklemiştir. Amida’da 4. yüzyıla tarihlendirilen Zuqnin, Mar Yuhanna Durtoye,
Vaftizci Mar Yuhanna, Mar İstefanos ve Mar Gevaris Süryani kilise ve manastırları
imparatorluğun Hıristiyanlara karşı ılımlı tutumunun bir sonucu olmalıdır. Aynı
yüzyılda I. Constantinus’un kilise birliği ideali konsiller sürecini başlatmıştır. Amida
Kilisesi, Nicea (İznik) Konsili’nde Simeon, 381 I. Constantinopolis (İstanbul)
Konsili’nde Maras, 431 Ephesus (Efes) Konsili’nde Asterius ve 451 Chalcedon
(Kadıköy) Konsili’nde II. Simeon tarafından temsil edilmiştir. Bu konsiller arasında
Chalcedon Konsili özel bir yere sahiptir. Konsil sonrasında doğu-batı kiliseleri
arasında derin çatlaklar meydana gelmiştir. Bu çatlaklar Ortaçağ boyunca
derinleşmiş, kimi zaman askeri ve siyasi sonuçlar doğurduğu tezi üzerinde
durulmuştur. Amida Kilisesinin Chalcedon itikad metnini imzalamasıyla kristolojik
sınırlarını Roma piskoposu Leo ve İmparator Marcianus’un çizdiği ortodoks çizgide
kalmıştır. Bu bildiri, Amida Kilisesinin Chalcedon Konsili’ndeki tutumu ve bu
tutumun sonuçlarıyla ilgilenmektedir.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

THE CHURCH OF AMIDA IN THE COUNCIL OF


CHALCEDON

Abstract

Christianity reached the metropolis of Amida (Diyarbakır) at the start of the 1st
century, as a result of the endeavours of Addai / Thaddaeus and Mari, the apostles of
Jesus. Christianity, which was referred to as a group within Judaism or a superstition
which originated from the East, by pagan authors in the 2nd century, was subjected
to prosecutions until the Edict of Milan in 313. In contrast to the previous centuries,
the Roman Emperors began to support Christians against paganism, from the reign
90  of Constantinus I. The Zuqnin, Mar Yuhanna Durtoye, Mar Yuhanna the Baptist,
Mar Istefanos and Mar Gevaris Assyrian churches and monasteries, which are dated
from the 4th century in Amida, must have been the result of the hospitable attitude
of the empire towards Christians. The ideal of the unity of churches of Constantinus
I, in the same century, began the process of the councils. The Church of Amida was
represented by Simeon in the Council of Nicea (Iznik), Maras in the 1st Council of
Constantinopolis (Istanbul) in 381, Asterius in the Council of Ephesus (Efes) in 431
and Simeon II in the Council of Chalcedon (Kadıköy) in 451. The Council of
Chalcedon holds a special place among these councils. Deep cracks began to form
between the churches of the east and west following the council. These cracks
became even deeper during the middle ages, and the thesis that they gave rise to
military and political consequences was cited from time to time. On signing the
Chalcedon text on faith, the Church of Amida maintained its Christological
boundaries on the orthodox line drawn by Leo, the Bishop of Rome and Emperor
Marcianus. This paper is related to the attitude of the Church of Amida at the
Council of Chalcedon and the consequences of this attitude.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Giriş

Roma İmparatorluğunun doğu sınırında (Limes Orientis) bulunan Amida1,


Trajan (98-117) saltanatı sırasında metropolit yapılmıştır.2 4. yüzyılda Sâsânî
hanedanlığının kendinden emin şekilde yükselmesiyle birlikte Roma-Sâsânî
çatışmaları arasında kalan Amida metropoliti iki güç arasında sıkışmıştır. Buna
rağmen II. Šāpūr (309-379) iktidarına değin sulh devri devam etmiştir. 4. yüzyılın
ilk on yılı içerisinde barış dönemini bozacak tek Sâsânî kampanyası II. Hormizd
(302-309) devrinde gerçekleşmiştir. 6. veyahut 7. yüzyıllara tarihlendirilen bir
Nesturi kroniğine göre II. Hormizd’in Roma karşıtlığının sebebi Diocletianus (284-
305) ve Galerius’un (305-311) Hıristiyanlara karşı yürüttüğü kovuşturmalar
 91
gösterilmektedir.3 Bunun dışında II. Hormizd’in halefi Adnarsē (309) etkin bir batı
siyaseti takip edememiştir.4 Ancak II. Šāpūr saltanatı hem Roma-Sâsânî savaşları
hem de Amida metropolitinin kaderi açısından belirleyici etkiye sahip olmuştur. 309
yılında Sâsânî tahtına geçen II. Šāpūr, Amida’yı da içerisine alan tüm Mezopotamya
bölgesinde Sâsânî hâkimiyet kurmak istemiştir. Fakat tahta geçtiğinde henüz çocuk
yaşta olması planlarını 338 yılına değin ertelemesine sebep olmuştur. 325 yılında
Hıristiyanlığın I. Constantinus (306-337) tarafından yasal din (Religio licita) olarak
kabul edilmesi Doğu Hıristiyanları için yeni bir devrin habercisidir. I.
Constantinus’un, Roma iktidarını ele geçirmesi ve kilise teşkilatını içtimai olarak
devlet çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanma arzusu Sâsânî topraklarındaki
Hıristiyanları, Sâsânî bürokrasisinin hedefi haline getirmiştir.5 Nitekim I.
Constantinus’un 337 yılında ölümüyle II. Šāpūr, 4. yüzyıla kadar bir takım misyon
hareketleri ile Hıristiyanlaşan Ermeni havalisine girmeye çalışmıştır. Bölgedeki
kalabalık Zerdüşt nüfusu göz önüne alındığında bu atağın yalnızca Hıristiyanlar ile
alakalı olmadığı anlaşılacaktır. II. Šāpūr’un saldırgan politikası 7. yüzyıla kadar

1 Kent tarih boyunca çeşitli şekillerde isimlendirilmiştir. Bunlardan birkaçı Amidi, Amedi, Amida,
Augusta Amida, Âmid, Diyâr Bekr, Diyâr-ı Bekr ve Omid’dir. Metin içerisinde kentin Geç
Antikçağ sınırları dikkate alınarak Amida ismi kullanılacaktır.
2 John Malalas, 11.7.
3 Beate Dignas-Engelbert Winter, Roma and Persia in Late Antiquity, Cambridge University Press,
NY, 2007, 32.
4 Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, çev. Ömer Rıza Doğrul, I, TTK, Ankara, 1987, 132.
5 Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 134.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

aralıklar ile devam edecek çatışmaların başlangıcı olmuştur.6 Çatışmalar 300-333


yılları arasında doğuda meydana gelen büyük kıtlık ve salgın hastalıkların
sonrasında meydana yaşanmıştır.7 I. Constantinus’un ölümünden sonra oğulları
arasındaki mücadeleyi kazanan II. Constantius (337-361) devrinde Süryani bir
yazarın naklettiğine göre Amida metropolitine Augusta unvanı verilmiş ve nüfuz
alanı genişletilerek Sâsânîler’e karşı kullanılacak bir sınır garnizon kenti haline
getirilmiştir.8 359 yılında Sâsânîler Amida’yı kuşatması kent içerisinde bulunan
Ammianus Marcellinus tarafından detayları ile aktarılmıştır.9 Yetmiş iki gün süren
kuşatmada kentte salgın hastalık baş göstermiştir.10

360 yılında Augustus ilan edilen Julian’ın (360-363) başarısız doğu seferi
Amida metropolitini de etkilemiştir. Julian’ın ölümünden sonra 363 yılında alelacele
tahta geçen Jovian (363-364), II. Šāpūr ile hızlı bir anlaşma yapmak zorunda

92  kalmıştır.11 Böylece Julian’ın doğu’ya taşıdığı Roma ordusunu güveli şekilde batıya,
imparatorluğun merkezine nakletmeyi başarmıştır.12 Ancak 363 yılında II. Šāpūr’un
arzularına göre hazırlanan barış şartları neticesinde Amida, Sâsânî tesiri altına
girmiştir.13 Buna rağmen 367-375 yılları arasında geniş çaplı imar faaliyetlerinde
bulunulduğu düşünülen Amida metropolitinin14 4. yüzyılda hayli yorulduğunu
anlıyoruz. Zachariah’ın anlatımına göre II. Theodosius (408-450) saltanatının hemen
başında Amida halkı açlık ve sefaletten yorgun düşmüştür. Bu sebeple Amida’nın
ileri gelenleri saygın bir Hıristiyan ve doktor olan Dodo isimli bir kişiyi imparatora
elçi olarak göndermiştir.15 Buna rağmen Amida metropoliti gerçek sınavını 5.

6 Dignas-Winter, Roma and Persia in Late Antiquity, 33; Ernest Honigmann, Bizans Devletinin Doğu
Sınırı, çev. Fikret Işıltan, İÜEF Yayınları, İstanbul 1970, 2-3.
7 Bu kıtlıktan Amida’nın etkilendiğine dair elimizde bir kayıt bulunmaktadır. Ancak Theophanes’in
“doğu” tabiri ile muhtemelen Amida’nın da içerisinde bulunduğu Oriens dioceses’luğunu
kastetmektedir. Bk. Theophanes, The Chronicle of Theophanes Confessor, trans. Cyril Mango-
Roger Scott vd., Claredon Press, Oxford, 1997, 47-48.
8 John Malalas, 13.27; Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 136; Ammianus Marcellinus,
18.9.1; Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, 2-3.
9 Ammianus Marcellinus, 19.1.1-3.
10 Ammianus Marcellinus, 19.4.1-8.
11 Frank R. Trombley-John W. Watt, The Chronicle of Pseudo-Joshua the Stylite, Liverpool
University Press, Liverpool, 2000, 8; Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 137.
12 Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 138.
13 Anlaşmaya göre Amida surlarının hemen dışında kalan bazı bölgeler ve Nisibis dâhil olmak üzere
kuzey Mezopotamya’nın doğu yarısını ve aynı zamanda Dicle’nin ötesinde kalan bir takım araziler
Sâsânîlere bırakılmıştır. Bk. Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, 3.
14 Frank R. Trombley-John W. Watt, The Chronicle of Pseudo-Joshua the Stylite, 120.
15 Zachariah bu olayın Arcadius ya da Thedosius zamanında yaşandığını kaydetmiştir. Bk. Zachariah,
1.9; Hıristiyan martyrology II. Thedosius saltanatı sırasında yine Amida kentinde Hıristiyan
kilisesinin gücünü vurgulamaktadır. Buna göre Bahrām V Gōr (420-439) saltanatı esnasında Sâsânî
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

yüzyılın durgun geçen dört çeyrek asrından sonra (bu dönemde yalnızca 422 yılında
kent surları küçük hasarlar görmüştür fakat Anastasius’un hem kenti hem de burada
bulunan bir kiliseyi onarttığını biliyoruz) 6. yüzyılda vermiştir. Önce 502/3 yılında I.
Kavādh tarafından uzun bir kuşatmanın neticesinde tüm kent ele geçirilmiştir.16
Sâsânî kuvvetlerinin uzun süre Amida’da kalamamasına rağmen 5. yüzyılın
sonlarından itibaren başlayan ve 504/5 yıllarına kadar devam eden doğal afetler
Amida için Sâsânî ordusundan daha yıkıcı olmuştur. Kısa sürede baş gösteren kıtlık
ve hastalık sonucunda 80.000 kişi hayatını kaybetmiştir.17 Amida metropoliti böylesi
bir felaketi bir daha 557/8 yılında yaşamıştır. 6. yüzyılın ortalarında patlak veren bu
veba salgınında 35.000 kişi hayatını kaybetmiştir.18 Kısa süre sonra Roma
İmparatorluğu karşısında üstünlüğünü kaybeden Xusrō, Amida’dan çekilmiştir.
Ancak aradan yarım asır geçmeden Roma İmparatoru Maurice’in (582-602)
intikamcısı olarak ortaya çıkan Xusrō II. Parvēz (590-628), 602 yılında
 93
imparatorluğun doğu sınırını aşmış, 607 yılında Amida yakınlarından geçerek19
Constantinopolis’e ilerlemiştir.20 Heraclius’un (610-641) 623 yılında Sâsânîler
üzerine yürümesi ise Amida’nın kaderini baştan tayin etmiştir. Özgüvenlerinin
zirvesinde olan Sâsânîlere karşı kazanılan Roma zaferi, Arap fetihlerinin önünü
açmış ve Amida metropoliti 639 yılında el-Cezîre bölgesinin fethiyle görevlendirilen
İyâz b. Ganm’ın ordusunun sol kanadını yöneten Hālid b. Velīd tarafından zapt
edilmiştir.

Amida Metropoliti’nde Hıristiyanlığın Kökenleri

Amida metropolitinde Hıristiyanların kökenlerine dair iki yaklaşım izlenebilir.


Birinci yöntem olarak Hıristiyan mitolojisinin ürettiği kanonik olmayan metinler

kovuşturmalarından kaçan Hıristiyanlar Amida kentine sığınmıştır. Amida kilisesi piskoposu St.
Acacius (?-425) ise sığınmacı Hıristiyanları fidye karşılığında kurtarmıştır. Bk. Socrates, 7.21;
Michaelis Le Quien, Oriens Christianus, II, Akademische Druck- U. Verlagsanstalt, Graz, 1958,
989-990.
16 Procopius, 7. 2-8; Amir Harrak, The Chronicle of Zuqnīn, Pontifical Institute of Mediaeval Studies,
Canada, 1999, 40; Frank R. Trombley-John W. Watt, The Chronicle of Pseudo-Joshua the Stylite,
53.
17 Frank R. Trombley-John W. Watt, The Chronicle of Pseudo-Joshua the Stylite, 93; Zachariah, 7.2;
Amir Harrak, The Chronicle of Zuqnīn, 115.
18 Amir Harrak, The Chronicle of Zuqnīn, 119.
19 Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, çev. Fikret Işıltan, TTK, Ankara, 2011, 78; Dignas-
Winter, Roma and Persia in Late Antiquity, 44-45.
20 Ayrıntılı bilgi için bk. Turhan Kaçar, “Üsküdar’da Sâsâniler, M.S. 615-626”, içinde: Uluslararası
Üsküdar Sempozyumu 21-23 Kasım 2014, I, ed. Çoşkun Yılmaz, Cengiz Tomar, Uğur Demir,
Üsküdar Belediyesi, İstanbul, 2015, 99-107.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

yoluyla Hıristiyanlığın Amida kentindeki kökenleri hakkında doğrudan efsaneleri


aktarmaktır. İkinci bir yol olarak ise modern tarihsel çalışmalar göz önüne alınarak
Amida Hıristiyanlığının tarihsel sınırları çizmektir. Peşinen belirtilmelidir ki Amida
kentinin Hıristiyanlık ile tanışmasına ilişkin 1. yüzyıla ait kaynak mevcut değildir.
Keza ilk kilise anlatısı olarak kabul edilen Elçilerin İşleri’nde de bilindiği gibi
Amida’dan bahsedilmez.21 Kaynakların yetersizliği ve Amida kentinin doğrudan
Kudüs ve Roma gibi Hıristiyanlığın etkin olduğu ana kentler ile iletişimimin
olmaması bu anlamda işleri zorlaştırmaktadır. Ancak bu demek değildir ki kanıtın
yokluğu, yokluğun kanıtıdır. Bu nedenle bildiri içerisinde her iki yöntemin üzerinde
de durulacaktır.

Kanonik olmayan metinler içerisinde Mezopotamya ve Ermenistan bölgesi için


İsa ve Abgar’ın Mektupları son derece önemli bir kaynaktır. Bu metne göre

94  Hıristiyanlık 1. yüzyılın erken tarihlerinde Edessa (Urfa) kentinden tüm


Mezopotamya ve Ermenistan bölgesine yayılmıştır.22 Eusebius bu anlatının kısa bir
bölümünü vermektedir.23 Yine İsa ve Abgar arasında geçen mektuplaşma
mitolojisinin 13. yüzyılda da Doğu Hıristiyanlığı içerisinde kullanıldığını Abû’l-
Farac’ın Tarih eserinden anlıyoruz. İsa ve Abgar efsanesine göre:

“Tiberius’un saltanatının 19’uncu yılında Urhai kralı Abgar, ismi John olan
mektup taşıyan bir adam gönderdi, o da Rabbimiz İsa’nın tasvirini bir levha üzerine
yaptı ve Abgar’a götürdü. Abgar, Hananya eli ile Rabbimiz bir mektup göndererek
şunları söyledi: “Sizden büyük işler sâdır olduğunu, ilaç kullanmadan insanları
kurtardığınızı haber aldım. Onun için siz ya gökyüzünden inen Allah’sınız, yahut
Allahın oğlusunuz. Bu yüzden bizim tarafımıza gelmek zahmetine katlanmanızı ve
uğradığımız hastalığı tedavi etmenizi rica için bu mektubu yazıyorum. Bundan başka
Yahudilerin size hasedettiklerini, sizden şikâyette bulunduklarını ve size fenalık

21 Amida kentinin Hıristiyanlığı belirteceğimiz gibi Mezopotamya ve Ermenistan bölgelerinin


Hıristiyanlığı arasında büyümüştür. Bu konuda en erken kayıtlardan birisi olan ve takribi 540
dolaylarına kadar Edessa kentinin tarihine yer veren Urhoy Kroniği’de somut bilgi vermemekle
birlikte Addai ve Mārī isimlerinden de bahsetmemektedir. Bk. Zafer Duygu, Süryani Tarih
Yazılıcığında Geç Antikçağ, Divan Kitap, Ankara, 2016; Ancak Uhoy Kroniği ile kısmen aynı
zamanlarda kaleme alınmış Erbil Vakayinamesi‘nde bazı izler mevcuttur. Buna göre Adiyabenos
coğrafyasının ilk piskopos Malfono Hobël’in dediği gibi Mar Pkiḏa havari Addai’nin bizzat takdis
ettiği bir piskopos olarak anılmaktadır. Bk. Mşiha Zha, Erbil Vakayinamesi, çev. Erol Sever, Yaba
Yayınları, İstanbul, 2014, 70.
22 J. Keith Elliott, The Apocryphal New Testament: A Collection of Apocryphal Christian Literature
in an English Translation, Oxford University Press, NY, 2005, 538.
23 Eusebius, HE, 1.13.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

etmek istediklerini haber aldım. Benim küçük ve güzel bir şehrim vardır ve burası
bizim ikimize de kâfi gelir.”

Rabbimiz ona cevaben dedi ki: “Beni görmeden bana inananlara ne mutlu!
Sizin tarafınıza gelmeme dair yazdıklarınıza gelince, ben bir hayat ve hareket yolu
tutmaktayım ve ben burada bu vazifeyi ifa ile mükellefim. Ondan sonra beni
gönderen zatın nezdine götürüleceğim. Fakat size hastalığınızı tedavi etmek üzere
müritlerimden birini hemen gönderiyorum. Bu müridim size ve sizinle beraber
olanlara hayat verecektir.”

Tiberius devrinin 19’uncu yılında Kurtarıcımız ıstırap çekti, öldü, gömüldü,


tekrar kalktı ve gökyüzüne yükseldi. Hamsin yortusu günü Yahudilerin kâhinleri
şiddetli bir sarsıntıya uğradılar ve bunlar mâbedin içinde bir sesin şu sözleri
söylediğini işittiler: “Biz buradan ayrılmalıyız.” Edessalı Abgar Yahudilerin Mesih’e
yaptıkları her şeye dair Tiberius’a yazılar yazdı ve imparator şu cevabı verdi: “Ben  95
bu yüzden Pilate’yi zillet içinde azlettim ve Yahudilerden intikam alacağım.”24

Hellen yönetiminin 343. yılında Kral Abgar, kurmayları Mariẖad, Šamśagram


ve arşiv memuru H̱ ananya’yı, Osroene Krallığı’nın bir takım işlerinden haberdar
etmek için Sabinus’a elçi olarak göndermiştir. Sabinus’un yanından yirmi beş gün
kaldıktan sonra Edessa’ya dönmek için yola çıkan heyet Kudüs yakınlarında İsa’nın
mucizelerine tanık olan insanlar ile karşılaşmışlardır. Mucizelerin merakı ile
Kudüs’te on gün kadar oyalanan heyet bizzat insanların bahsettiği olağanüstü
olaylara tanık olmuş ve H̱ ananya bu olayları kaydetmiştir. Edessa’ya geldiklerinde
Sabinus’un sözleri ile birlikte Kudüs’te bulunan İsa adlı kişinin mucizeleri Abgar’a
anlatılınca, Abgar onu görmek için Filistin’e, İsa’nın yanına gitmek istemiştir.
Ancak muhtelif sebeplerden dolayı bu isteğini askıya alarak İsa’ya bir mektup
yazmış ve bu mektubu H̱ ananya ile göndermiştir.25

Bu kısma kadar Abû’l-Farac’ın anlatısı doğrudur. Ancak bazı eksiklikler


bulunmaktadır. H̱ ananya mektup ile birlikte Edessa’ya döndüğü zaman İsa’nın da
bir resmini getirmiştir. Bu olayın bir anlatısı 10. yüzyılda Sinai Manastırı’nı mozaik
olarak süsleyecektir. Nitekim hikâye bununla da sonlanmamaktadır. İsa’nın
ölümünden sonra havari Thomas, Addai’yi hem bir kurtarıcı hem de bir misyoner

24 Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 120-121.


25 Gorgis David Malik, Süryanilerin Tarihi, çev. Vedii İlmen, Yaba Yayınları, İstanbul, 2012, 64-65.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

olarak Edessa kentine göndermiştir. Addai, Edessa’ya vardığında burada


Tobiyas’ın oğlu Tobiyas adlı bir Yahudi’nin yanında kalmıştır. Kısa süre sonra
Addai’den haberdar olan Abgar onu huzuruna çıkartmıştır. İlk andan itibaren
Addai’nin tesiri Kral Abgar üzerinde hissedilmeye başlanmıştır. Öncelikle Abgar’ın
hastalığını tedavi ettikten sonra yanındaki birkaç kişi üzerinde de İsa’nın adı ile
mucizeler göstermesi bu hikâyeye göre Hıristiyanlığın Mezopotamya bölgesinde
inşasının temeli oluşturmuştur. Aradan çok zaman geçmeden Abgar’ın annesi
Awgustina, karısı Meherdaṯ ve kızı Šalmaṯ Hıristiyan olmuştur.26

Rousat Al-Safa adlı Arap kaynağına göre ise Nisibis Kralı Narsay, İsa’yı
topraklarına davet etmiştir. İsa yanında Thomas, Şam’un ve Yakub ile birlikte
Nisibis’e gitmiştir. Burada Narsay’ın atası olarak inandığı ancak uzun zaman önce
ölmüş Sam’ı dirilterek bir mucize göstermiştir. İsa’dan sonra Addai ve onun

96  öğrencileri Aggay ve Mārī Hıristiyanlığı Edessa kentinden başlayarak Mezopotamya


ve Hindistan’a varıncaya değin yaymışlardır. Hindistan misyonundan sonra tekrar
Edessa’ya döndüklerinde mitolojiye göre Hıristiyanlığı kabul eden Kral Abgar
ölmüştür ve oğlu Hıristiyanlardan hoşlanmamaktadır. Addai’nin ölümüyle birlikte
Mezopotamya bölgesindeki Hıristiyanların başı olarak görevi devralan Aggay ise
zalim krala hizmet etmek istemediği için önce doğuya iltica etmiştir sonra ise
cezalandırılarak öldürülmüştür.27

Bu olaylar 54-121 yılları arasında meydana gelmiştir. Biz biliyoruz ki Addai


54-65, Aggay 65-87, Mārī 88-121 yıllarında Amida’yı da içerisine alan tüm Doğu
Hıristiyanlığının “çobanlığını” yapmıştır.28 Onları 121 yılından sonra Arbiyas takip
etmiştir.29

Eusebius, Edessa’ya ulaşan elçinin ismini Thaddaeus olarak vermektedir.30 Bu


kişinin Matta ve Markos İncillerinde ismi geçen Taday adlı kişi olduğu öne

26 Malik, Süryanilerin Tarihi, 67-70.


27 Malik, Süryanilerin Tarihi, 81-82.
28 Malik, Süryanilerin Tarihi, 59.
29 Hellence Ambrose. Kendisi, Addai’nin öğrencisi ve aynı zamanda İsa’nın ve Havari Yakub’un
babası Yusuf’un akrabası ve Mārī’nin öğrencisidir. Bk. Malik, Süryanilerin Tarihi, 94.
30 Eusebius, HE, 1.13.1-2; Bu konuda ayrıca bk. Labubnā bar Sennāk, The Teaching of Addai, tran.
George Howard, Scholars Press, Chicago, California, 1981; Sidney H. Griffifth, “The Doctirina
Addai as a Paradigm of Christian Thought in Edessa in the Fifth Centruy”, Hugoye, 6 (2), 2003,
269-292; Amir Harrak, The Acts of Mār Mārī the Apostle, Society of Biblical Literature, Atlanta,
2005, xix-xxi.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

sürülmektedir. Her iki İncil metininde de birbirine yakın hadiselerden


bahsedilmektedir. Matta’ya göre:

“İsa on iki öğrencisini çağırıp onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi. Böylece
kötü ruhları kovacak, her hastalığı, her illeti iyileştireceklerdi. Bu on iki elçinin adı
şöyledir: Birincisi Petrus adıyla bilinen Simun, onun kardeşi Andreas, Zebedi’nin
oğulları Yakup ve Yuhanna, Filipus ve Bartalmay, Tomas ve vergi görevlisi Matta,
Alfay oğlu Yakup ve Taday, Yurtsever Simun ve İsa’ya ihanet eden Yahuda
İskariot.”31

Markos İnciline göre ise:

“İsa, dağa çıkarmak istediği kişileri yanına çağırdı. Onlar da yanına gittiler. İsa
bunlardan on iki kişiyi yanında bulundurmak, Tanrı sözünü duyurmaya göndermek
ve cinleri kovmaya yetkili kılmak üzere seçti. Seçtiği bu on iki kişi şunlardır: Petrus
 97
adını verdiği Simun, Beni-Regeş, yani Gökgürültüsü Oğulları adını verdiği
Zebedi’nin oğulları Yakup ve Yuhanna, Andreas, Filipus, Bartalmay, Matta, Tomas,
Alfay oğlu Yakup, Taday, Yurtsever Simun ve İsa’ya ihanet eden Yahuda
İskariot.”32

İncil metinlerinin Hıristiyan mitolojiyi destekler yönde olması Addai,


Thaddaeus ve Taday isimlerinin bir kişiye ait olduğunu düşündürmüştür. Esasen
Addai bir Yahudi ismidir ve Adonia’nın kısaltmasıdır. Buna göre Addai Yahudi
kökenlidir.33 Peki, Osroene Kralı34 Ukkâmâ Abgar (M.Ö. 4-M.S. 7 / 13-50) ile İsa
arasındaki mitoloji ne kadar olasıdır? Kuşkusuz bu konuya ilişkin somut çelişkiler
bulunmaktadır. Bu çelişkilerden ilki mucizevî anlatılardır ikincisi ise H̱ ananya’nın
İsa tasvirine ilişkindir. Biz Hıristiyanların ve Hıristiyan literatürünü oluşturan kilise
tarihçilerinin İsa’nın resmedilmesine karşı ön yargılı olduğunu biliyoruz. Bir
keresinde Constantinus’un kız kardeşi Constantina piskoposa bir mektup yazarak
İsa’nın bir resmini göndermesini istemiştir. Eusebius, İsa’nın neden resmedilmemesi

31 Matta, 10. 1-4.


32 Markos, 3. 13-19; Ayrıca bk. Luka, 6. 16; Yuhanna, 14. 22.
33 M. Hans Lietzmann, Eski Kilise Tarihi, çev. Mehmet Aydın, II, Literatürk Academia Yayınları,
Konya, 2016, 516; Burada belirtilmelidir ki Addai adlı bir Hıristiyan misyonerin varlığı kesindir.
Ancak Addai’nin kim olduğu tartışma meselesidir. Addai’nin kimliğinin bilimsel temellere
oturtulamaması ve her kilisenin olduğu gibi Doğu Kiliseleri’nin de kökenlerini havariler çağına
dayandırma arzusu üzerinde durulmaktadır.
34 MÖ 132-242 yılları arasında hüküm sürmüş, başkenti Edessa olan Arap Krallığıdır.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

gerektiğinin dinsel sebeplerini ortaya koyduğu, günümüze ulaşan bir mektubuyla


iletmiştir. Kısacası, oyma putlara tapınılması yasaklanmıştı ve Tanrı gibi, İsa da bir
resim içerisine hapsedilemezdi:

“Benden ayrıca İsa’nın olduğu varsayılan bir resmi istemişsiniz, hangi resmi
göndermemi istiyorsunuz? İsa’nın resmi dediğiniz nasıl bir şeydir? Sizi yüce
efendimizin resminin tasvir edilmesi gerektiği düşüncesine sevk eden nedir,
bilmiyorum. Ne tür bir İsa resmi arıyorsunuz? O’nun gerçek ve değişmez
özelliklerini gösteren bir resim mi, yoksa bizi kurtarmak için yeniden dirildiğindeki
hali mi? O’nun iki hali var, ancak sizin istediğinizin onun kutsal hali olduğunu
sanmıyorum… Siz elbette O’nun bizler için ete kemiğe bürünmüş halini istiyorsunuz.
Ancak bize onun bile, O’nun tanrısal yüceliğiyle karıştığı, faniliğinin yok olduğu
öğretilmişti… Öyleyse kim o ölü renklerle ve cansız tasvirlerle (skiagrafiai) o

98  parıldayan ilahi ışığı ve kudreti resmedebilir, İnsanüstü müritleri bile bu görüşünde


ona bakamayarak yüzüstü düşerken ve bu manzaraya dayanamadıklarını kabul
ederken? Ancak eğer benden istediğiniz onun Tanrı’ya dönüşmemiş sıradan ölümlü
hali ise, Tanrı’nın yerde ya da göklerde olan herhangi bir şeyin benzerinin
yapılmasını yasakladığını pasajını unutmuş olabilir misiniz? Daha önce siz bir
kilisede kendinden ya da başka birinden böyle bir şey işittiniz mi? Bu tür şeyler
dünyadaki bütün kiliselerde yasaklanmış ve dışlanmış değil midir, bu tür
uygulamaların bizlere yasak olduğu yaygın bir bilgi değil midir? Nasıl oldu
bilmiyorum ama bir keresinde bir kadın elinde iki filozofun resmiyle gelmiş ve
onların Paulus ile Kurtarıcı olduklarını söylemişti bana; bunu nasıl bildiğini ve
nereden bulduğuna anlam veremedim. Onun elinden aldım resmi ve evimde
sakladım; bunu başkalarına göstermenin, puta tapanlar gibi Tanrımızı bir resimde
taşımamızın uygun olmayacağını düşündüm. Paulus’un bize bu tür maddi şeylere
bağlanmamamızı söylediğini anımsadım; çünkü onun dediği gibi İsa’yı ete kemiğe
bürünmüş olarak tanımış olsak da, bundan böyle onu bilmemiz söz konusu
değildir.”35

Öte yandan belirtilmelidir ki Addai’nin, Edessa misyonunun tüm Mezopotamya


ve Ermenistan için ciddi sonuçlar doğurduğuna inanılmaktadır. Addai, Osroene
Kralı Ukkâmâ Abgar’ı iyileştirdikten sonra Kral Abgar, maiyeti ve onun halkı

35 Cyril Mango, The Art of Byzantine Empire, 312-1453: Sources and Documents, University of
Toronto Press, Toronto, 1968, 16-18.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Hıristiyanlığı kabul etmiştir. Bunun bir sonucu olarak tebaasının da Hıristiyan


olduğunu düşünmek için elimizde yeteri kadar karşılaştırabileceğimiz veri
bulunmaktadır. Tarih yazımı kimi zaman ulusların inanç sistemlerindeki değişiklileri
efsanevi anlatılara süslemiştir. Abgar ve İsa’nın ilişkilerine benzer rivayetler 4.
yüzyılın başında Ermeni halkının Hıristiyanlığı kabulü üzerine de inşa edilmiştir.36
Nitekim Addai, bölgede Hıristiyanlığı ihtida eden tek kişi değildir. Takipçileri de
bulunmaktadır. Addai’nin en yakını olarak bilinen kişi Mārī isimli bir Hıristiyandır.
Mār Mārī’nin İşleri’ne göre Addai ve Mārī, Hıristiyanlığı Amida metropolitini de
içine alan tüm Mezopotamya ve Ermenistan bölgesinde duyurmuştur.37 Bu hikâyede
kronolojik olarak atlanmaması gereken hadise bir öğretmen Addai ve iki
öğrencisinin Hıristiyanlığı Mezopotamya’nın verimli topraklarından Hindistan’a
kadar yayması ve Doğu Kilisesi’nin temellerini inşa etmesidir.

Buna karşın Abgar’ın saltanat yıllarında Hıristiyanlığın, Osroene Krallığı’nda  99


yasal statüsüne dair sikke, anıt, mozaik gibi somut deliller bulunmaması
araştırmacılar tarafından Abgar’ın bir Hıristiyan olsa dahi dini eğilimlerini gizlediği
yönünde yorumlanmıştır.38

Gerçekten de, 2. yüzyılda Abgar efsanesinin Doğu Hıristiyanlığına dair


kaynaklar tarafından desteklenememesi Hıristiyan mitolojinin güvenirliği
sarsmaktadır. Fakat 2. yüzyıldan sonra konuya ilişkin veriler daha somuttur. Bu
anlamda Edessalı Bardaisan önemli bir isimdir. Bardaisan ile birlikte Hıristiyanlık
İmparatorluğun doğu sınırında milli bir kimliğe bürünmüştür. Osroene Kralı IX.
Abgar (177-212) saltanatı altında yaşayan Bardaisan pagan bir ailenin zengin bir
çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Hıristiyan olduktan sonra Osroene Sarayına
yerleşmiştir ve IX. Abgar tarafından korunmuştur. Ancak 216 yılında Caracalla’nın
(211-217) Osroene Krallığını ilhak etmesiyle birlikte Edessa’dan sürülmüştür.39

36 Eusebius, HE, 6.46.1-3; Ermenilerin Hıristiyanlaşma süreçleri bugün modern argümanlarca her ne
kadar daha evvel bir tarihe dayandırılmışsa da popüler bir inanç olarak 4. yüzyılların erken tarihleri
hala Ermeni Kilisesi’nin inşasında önemli bir tarih olarak kendisini korumaktadır. Bu konuda
Türkçe bir tartışma için bk. Turhan Kaçar, “Ermeniler Nasıl ve Ne Zaman Hıristiyan Oldu?”,
içinde: XVI. Türk Tarih Kongresi 20-24 Eylül 2010, TTK Yayınları, Ankara, 2015, 245-254.
37 Amir Harrak, The Acts of Mār Mārī the Apostle, xi.
38 William Adler, “The Kingdom of Edessa and the Creation of a Christian Aristocracy”, in: Jews,
Christians and the Roman Empire, ed. Natalie B. Dorhmann-Annette Yoshiko Reed, University of
Pennsylvania Press, Philadelphia, 2013, 44.
39 Lietzmann, Eski Kilise Tarihi, 511.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Osroene Krallığının yıkılışından sonra bölgede bir takım cemaatler meydana


gelmiştir. 550 yılına doğru yazılmış olan Erbil Vakayinamesi Dicle’nin sol
yakasında bulunan on yedi adet piskoposluk merkezinden bahsetmektedir. Bu
merkezi piskoposlukların teşekkülü Sâsânî Hanedanlığının kuruluşu ile eş
zamanlıdır. Bu seri Amida’dan başlayarak Basra Körfezine kadar uzanmaktadır.40
Bugün Dicle’nin Batı’sında, Amida surlarının içerisinde yer alan St. George
Kilisesi’nin 3. yüzyıla tarihlendirildiğini dikkate alacak olursak Erbil
Vakayiname’sinin bahsettiği kilisesinin St. George ya da yöre halkının adlandırması
ile “Kara Papaz” Kilisesi olduğunu söyleyebiliriz. Buna ilaveten Edessa Kapısı
yakınlarındaki Meryem Ana Kilisesi’nin 282 yılında Amida’ya yerleşen Nisibisli
Mor Afram’ın 300 yılında vaftiz edildiğini bilgisine dayanarak en azından 3.
yüzyılın ortalarından sonra kurulduğu sonucuna ulaşabiliriz.

100  Peki, kanonik olmayan metinleri bir kenara koyacak olursak Amida’da
Hıristiyanlığın ihtidası ne şekilde mümkündür? Öncelikle belirtilmesi gerekir ki
Hıristiyanlığın 1. yüzyılda iki taşıyıcı unsurunun bulunmaktadır. Bu unsurlardan ilki
Doğu Akdeniz ticareti iken diğeri Yahudi diasporasıdır. Rodney Stark’ın istatiksel
verilerini değerlendiren Paul Stephenson’a göre Hıristiyanlığın kentlerde
41
yükselişindeki ana etken etkileşimdir. Roma ve Kudüs ile günlük iletişim ağları
bulunan kentler Hıristiyanlığı daha hızlı biçimde benimsemiştir. Bu ise ticaret ile
mümkün olmuştur. Biz Amida metropolitinin Doğu Akdeniz’de etkin bir yeri
olmadığını biliyoruz dahası bu şartları taşıyan bazı kentlerde dahi Hıristiyanlığın
teşkilatlanması 2. ve 3. yüzyıllara tarihlendirilmektedir.42

İkinci unsur olarak değerlendirebileceğimiz Yahudi diasporasına İncil’in pek


çok yerinde atıf yapılmaktadır.43 Keza Amida kentinde de Yahudilerin varlığına
ilişkin somut veriler bulunmaktadır. Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi’nin “Evsâf-ı
imâret-i cevâmi’hâ-yı şehr-i kâdim Diyârbekir, hafazahullahu min âfati’l-mekr”
başlığı altında Amida’nın ilk camilerinden bahsederken şehrin tam ortasında yer

40 Mşiha Zha, Erbil Vakayinamesi, 31.


41 Paul Stephenson, Büyük Konstantin, çev. Gürkan Ergin, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,
İstanbul, 2016, 43.
42 Bu konuda Likya Eyaleti özel bir örnektir. Araştırmacılar Likya Hıristiyanlığını 2. veyahut 3.
yüzyıla tarihlendirmektedir. Likya Hıristiyanlığı tarafımızca yüksek lisans tezi olarak
çalışılmaktadır.
43 Elçilerin İşleri, 2.9-11.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

alan Ulu Camii’nin sütunlarından birinin üzerinde İbranice bir tarih olduğunu
kaydetmiştir.44

Bu veriler göz önüne alındığında Hıristiyanlığın Amida’ya 1. yüzyıl içerisinde


ulaşmış olması bir seçenektir. Ancak 3. yüzyıla değin kilise teşkilatından ve
organizasyonundan yoksun olan azınlıklar olduğu da barizdir. Buna karşın
Amida’da kilise teşkilatını 3. yüzyıldan itibaren takip edilebilmek mümkündür.

Hıristiyanlığın Yükselişinden Chalcedon Konsiline Amida Kilisesi

Hıristiyanlık doğduğu andan 313 Mediolanum (Milano) Fermanına değin Roma


hükümeti tarafından belirli aralıklar ve istisnalar olmak kaydıyla kovuşturmalara
maruz kalmıştır. Bu kovuşturmaların ne kadar başarılı şekilde yürütüldüğü ayrı bir
tartışma konusudur. Amida metropoliti bu süre zarfında çeşitli bölgelerde zulüm
Hıristiyanların surları içerisinde barınmasına izin vermiştir. Ancak Mediolanum
 101
Fermanı’ndan sonra Roma İmparatorluğu ve Hıristiyanlık arasında karşılıklı işbirliği
tesis edilmiştir.45 Böylece I. Constantinus kiliselere mali, siyasi ve hukuki imtiyazlar
tanıyarak kilise organizasyonunu imparatorluğun yönetim kademeleri ile
bütünleştirmeye çalışmıştır. Roma İmparatorluğundaki bu yapılanmanın “basit
düzeyde” iki sonucu olmuştur.

Birincisi Hıristiyanlık daha hızlı serpilmeye başlamıştır. 313 yılından sonra


Amida metropolitinde de Hıristiyan nüfuzunun genişlemesi açık şekilde
görülmektedir. Amida’da 4. yüzyıla tarihlendirilen Zuqnin, Mar Yuhanna Durtoye,
Vaftizci Mar Yuhanna, Mar İstefanos ve Mar Gevaris manastır ve kiliseler
imparatorluğun Hıristiyanlığa karşı hoşgörülü tavrının bir sonucu olmalıdır.

İkinci olarak ise I. Constantinus’un Hıristiyan politikası kiliseler arasında


birliğin tesis edilmesi problemini meydana getirmiştir. Bunun sebebi Hıristiyanlığın
kendi içerisinde henüz İsa öldükten sonra teolojik problemler ile boğuşmaya
başlamasıdır. 1. yüzyıl meselelerinin çözüme kavuşturulamaması gelecek iki asır
içerisinde sorunların büyümesine ve ayrılıklara sebep olmuştur. Hıristiyanlık

44 Evliyâ Çelebi, Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, haz. Y. Dağlı - S.A. Kahraman, 4, Yapı Kredi
Yayınları, İstanbul, 25.
45 Mediolanum Fermanının metni için bk. Lactantius, De Mortibus Persecutorum, 48.1-10.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

içerisinde ayrılıkları ortadan kaldırmak ve kilise birliğini tesis etmek isteyen I.


Constantinus bu amaçla Nicea’da evrensel bir konsil toplamak istemiştir.46

Nicea konsili, I. Constantinus’un tahta çıkışının yirminci yıl dönümünde


(vicennalia), 325 yılının Haziran-Temmuz aylarında ortalama iki yüz elli
piskoposun katılımıyla gerçeklemiştir.47 Konsilin başlıca problemlerinden birisi
Ariusçuluk meselesidir. Bu mesele 4. yüzyıl Hıristiyanlığının temel
sorunlarındandır. Ariusçuluk doktrinin önderi Arius’un 260’lı yıllarda Libya’da
doğduğu düşünülmektedir. İsmi Hıristiyan çevrelerde ilk defa Diocletianus’un
başlattığı büyük zulüm döneminde Kilise içerisinde yaşanan tartışmalar ile
anılmıştır. Ariusçu tartışmanın ilk kez patlak verdiği 318-323 yıllarında Arius,
Alexandria’da (İskenderiye) kent limanına yakın bir bölgede Baukalis Kilisesi’ni
yönetmektedir. Arius’un ortaya attığı İsa ile Tanrı arasındaki ilişkiye dair temel

102  problemler bulunmaktadır. Arius’a göre Baba yani Tanrı’nın başlangıcı yoktur.
Fakat Oğul yani İsa bir başlangıca sahiptir. Baba doğmamış ve doğrulmamıştır
(agennetos). Ancak Oğul, Baba’ya tabi olmak ile birlikte çağlar öncesinde onun
tarafından yaratılmıştır. Nitekim Arius kristolojisindeki bu kısa tanım İsa’nın yani
Oğul’un sıradan bir varlık olduğu anlamını taşımamaktadır. Arius’a göre Oğul,
Baba’nın yarattığı varlıklar arasında en mükemmel olanıdır. Bu manada Oğul
varlığını Baba’ya borçludur. Oğul beşer (ktisma) olduğu için bir başlangıca sahiptir.
Hâlbuki Baba sonsuzdur. Oğul, Baba ile doğrudan ilişki içerisinde değildir. Çünkü
dolaysız olarak Baba’nın bilgisine sahip değildir. Oğul, Söz ve Hikmet olmasına
karşın, Baba’nın Kelamı’ndan ve Hikmeti’nden farklıdır. Bunun sebebi Oğul’un
mükemmel bir varlık olmasına rağmen diğer yaratılmışlar gibi Baba’nın özünden
farklı olmasıdır. Arius’un kristolojisi dönemin yaygın inancı teslisi reddetmemiştir.
Ancak teslis unsurları arasında bir sınıflandırma yapmıştır. Arius’un hiyerarşisine
göre teslis inancında İsa, Tanrı’dan sonra gelmektedir.

4. yüzyılın ilk çeyreği içerisinde Arius’un bu görüşü Hıristiyanlık arasında


büyük bir tartışma yaratmıştır. Tartışmanın ortaya çıkışıyla birlikle önce Alexandria

46 Burada “kilise birliği” teriminden kasıt yalnızca Hıristiyanlar arasındaki teolojik problemlerde
uzlaşma sağlanması anlamı taşımamaktadır. Konsil dokümanları incelendiği zaman Ariusçuluk
dışında çeşitli başlıklarında olduğu anlaşılacaktır. Ancak bildirinin kapsamı nedeniyle burada
yalnızca kristolojik problemlere ve Amida Kilisesi’nin bu problemler karşısındaki tavrına yer
verilecektir.
47 Turhan Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2015, 69.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Kilisesi’nde gruplaşmalar yaşanmıştır. Daha sonra ise Arius ve takipçileri aforoz


edilerek Alexandria’dan sürülmüştür. Buradaki aktif rol tabi ki Alexandria
piskoposu Alexander’a aittir. Artık bir sapkın olarak nitelendirilen Arius önce kilise
tarihçisi Eusebius’un yanına gitmiştir. Eusebius bu sıralarda Filistin’deki Caesareia
kenti piskoposudur. Buradan ise Nicomedia’ya giderek Nicomedia piskoposu
Eusebius’un himayesi altına girmiştir.48

Kiliseler arasındaki bu tartışmaya I. Constantinus sonradan dâhil olmuştur ve


ilk önce Alexandria piskoposu Alexander ile Arius arasında ortak bir yol bulma
girişiminde bulunmuştur.49 Bu sırada Alexandria piskoposuna elçi olarak Cordoba
piskoposu Ossius’u göndererek barışı temin etmeye çalışmıştır.50 Ancak Ossius’un,
Alexandria yanlısı tutumu olumlu bir sonuç vermemiş ve önce Ancyra’da daha sonra
Nicea’da evrensel bir konsil toplanması kararlaştırılmıştır.51

Nicea Konsili’nde üç farklı itikad (credo) metni sunulmuştur. Bunlardan ilki  103
kilise tarihçisi Eusebius’un metnidir. I. Constantinus bu metni kabul etmiştir.
Böylece Eusebius için Antiochea’da oldubitti şeklinde alınan aforoz kararı
kaldırılmıştır. İkinci bir metin Ariusçu grup tarafından öne sürülmüştür. Ancak bu
görüş ağır bir muhalefet ile karşılaşmıştır.52 Konsilde, Alexandria Kilisesi tarafından
sunulan üçüncü metin ise Nicea İtikadı olarak kabul edilmiştir. İznik İtikadına göre
İsa, yaratılmış değildir. Baba tarafından Oğul edinilmiştir. Böylece Arius’un İsa’nın
kristolojik değerinin düşürülmesi reddedilmiş ve İsa’nın “Tanrı kadar Tanrı” yani
Baba kadar Tanrı diğer bir deyişle tam Tanrılığı vurgulanmıştır. Bu itikad metni ile
Arius taraftarları sapkın olarak ilan edilmiştir.53

48 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 53-62.


49 Eusebius, VC, 2.64.
50 Alexandria dönüşünde Ossius, I. Constantinus’un verdiği yetkileri kullanarak Antiochea’da bir
konsil toplamıştır. Bu konsilde hem Antiochea Kilisesinin başına anti-Ariusçu bir isim olarak
Suriyeli piskopos Eustathius getirilmiş hem de aynı görüşte bir itikad metni benimsemiştir.
Antiochea Konsili’nde Arius’a yakınlığı tespit edilen üç piskopos kiliseden geçici olarak
uzaklaştırılmıştır. Bu piskoposların geçici olarak uzaklaştırılmasındaki gaye toplanacak olan
Ancyra –daha sonra Nicea- Konsili’nde tövbe etmelerine fırsat vermektir. Kaçar, Geç Antikçağ’da
Hıristiyanlık, 73; Ayrıca bu konsil dokümanları 1905 yılına kadar yayınlanmamıştır. 1905 yılında
Eduard Schwartz tarafından “Nachrichten von der kgl Gesellschaft der Wissennchaften zu
Göttingen” başlığı ile akademi dünyasına sunulmuştur.
51 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 62.
52 Theodoretus, HE, 1.7.
53 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 82-83; Daha evvel belirttiğimiz gibi Nicea Konsili yalnızca
Ariusçuluk meselesi için toplanmamıştır. Bu mesele ile birlikte yirmi adet kanon katılımcı
piskoposlar tarafından onaylanmıştır. Bu kanon metinleri için bk. William Bright, The Canons of
the First Four General Councils of Nicæ, Constantinople, Ephesus and Chalcedon, Second Edition,
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Amida Kilisesi Nicea Konsili’nde piskopos Simeon (Symeones) tarafından


temsil edilmiştir ve tabi ki itikad metni onaylanmıştır.54 Esasen bu metnin belirli
istisnalar dışında piskoposlar tarafından onaylanmama gibi bir şansı yoktur.
Hıristiyanlık geçirdiği üç asır içerisinde defalarca yok olma tehlikesi ile karşı karşıya
kalmıştır. I. Constantinus öncesi Roma İmparatorları Hıristiyanlığın ismini bir suç
addetmişlerdir. Dolayısı ile şimdi Hıristiyanlığın kahramanı ve kurtarıcıları olarak
gördükleri I. Constantinus huzurunda politik kararların da bulunduğu bir metni
reddetme şansları yoktur.55 Öyle ki bizzat imparator tarafından ortaya atılan
homoousios terimi dahi kabul edilmiştir. Bu terim bir yüzyıl evvel Antiochea
piskoposluğu (260-268) yapmış Samosatalı Paulos (?-275) tarafından kullanmış ve
aforoz edilmesine sebep olmuştur.56

Nicea Konsili, bir Roma İmparatoru tarafından Ortodoks olarak kabul edilen

104  Hıristiyanlığa ait ilk metindir. Ancak bu Ariusçuluk hareketinin son bulması
anlamını taşımamaktadır. Nitekim 325 sonrasında kristolojik tartışmaların hızlı
şekilde büyüdüğü anlaşılmaktadır. Bunun sebebi ise Nicea Konsili’nin galip ve
mağlup taraflar yaratmasıdır.57 Böylece I. Constantinus’un sağlamaya çalıştığı kilise
birliği artık imparatorluk tarafından onaylanan bir metin ile resmen tarafların ortaya
çıkmasına sebep olmuştur. Bu durumun farkında olan I. Contantinus, Nicea
kararlarında bazı güncellemelere gitmiştir. Ancak istenilen sonuçlar kazanılamamış
ve tartışmalar halefleri çağında da devam etmiştir.

Clarendon Press, Oxford, 1892, v-xix; Nicea İtikad metni için bk. Kaçar, Geç Antikçağ’da
Hıristiyanlık, 82-83; Zafer Duygu, Hıristiyanlık ve İmparatorluk, Divan Kitap, İstanbul, 2017, 247-
248.
54 Le Quien, Oriens Christianus, 989-990; Ernest Honingmann, “The Original List of the Members of
The Council of Nicaea, The Robber-Synod and The Council of Chalcedon”, Byzantion, 16 (1),
1942-1943, 72.
55 Buna rağmen konsil sırasında Arius ve kristolojisini hararetle destekleyen piskoposlar mevcuttur.
Bunların başında Nicomedia piskoposu Eusebius, Nicea piskoposu Theognis ve Chalcedon
piskoposu Maris bulunmaktadır. Bu piskoposlar Theonas ve Secundus adlı iki piskopos ile birlikte
önce Nicea İtikadına karşı çıkmışlardır. Ancak sonra Eusebius, Theognis ve Maris imparatora ve
çizdiği Ortodoks çizgiye boyun eğmiştir. Buna rağmen gösterdikleri aşırılıklar sonunda –kısa
süreliğine de olsa- sürgün edilmişlerdir. Bk. Sokrates, HE, 1.8; Sozomenus, HE, 1.17-21;
Philostorgius, HE, 1.10.
56 Bu konuda görüş ayrılıklarının mevcut olduğunu belirtmemiz gerekir. Zafer Duygu, Paulos’un ve I.
Contantinus’un homoousios terimiyle farklı yorumlarda bulunulduğuna dikkat çeken akademisyen
grubunun Türk temsilcileri arasında yer almaktadır. Bk. Duygu, Hıristiyanlık ve İmparatorluk, 228.
Bu konuda ayrıca bk. Mark Edwards, “Alexander of Alexandria and Homoousion”, Vigiliae
Christianae, 66, 2012, 482-502; Pier Franco Beatrice, “The Word “Homoousios” from Hellenism to
Christianity”, Church History, 71 (2), 2002, 243-272.
57 Duygu, Hıristiyanlık ve İmparatorluk, 250.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

I. Constantinus’tan sonra İmparatorluğun doğusunda yönetimi elinde


bulunduran II. Constantius babasının aksine Arius yanlısı bir politika izlemiştir.58
Onun devrinde Nicea itikadına alternatif metinler hazırlanmıştır.59 341 Antiochea,
343 Serdica (Sofya), Philippopolis (Bulgaristan) ve tekrar 344 Antiochea konsilleri
kilise birliği üzerine arayışlarında sonuçsuz kalmıştır. Bu sebeple yerel konsiller terk
edilerek 359 yılında batılı piskoposlar İtalya Arminium’da (Rimini) doğulular ise
kısa bir yer arayışından sonra Seleucea’da (Silifke) toplanması kararı alınmıştır.60

Seleucea Konsili, 359 yılı Eylül ayında yüz altmış piskoposun katılımı ile
başlamıştır.61 Eğer İmparatorluğun batı yakasındaki Arminum konsilini dikkate
alacak olursak Seleucea Konsilindeki katılımcı sayısı azdır. Bununla birlikte
Michaelis Le Quien de bu konsilde Amida metropolitine ait herhangi bir
katılımcıdan bahsetmemektedir.62 Bu açıdan bakıldığında 359 yılında Amida
metropolitine ait bir izin olmaması Amida Kilisesi’nin Nicea İtikadına sadık kaldığı  105
şeklinde yorumlanabilir. Zaten doğu sınırında bulunan yerel kiliselerin Suriye ile
iletişimi oldukça kuvvetliydi ve Suriye’nin kimi kesimlerinde Arius sapkın olarak
tanınıyordu. Mşiha Zha, Nicea Konsili öncesinde Arius’tan şöyle bahsetmektedir:

“O tarihlerde Hıristiyan krallar dünyayı yönetirken ve kilisenin çalışmaları


çiçek açarken, şeytan boynuzlarını kaldırdı, pis kokulu ağzını açtı ve ağzından
hemen pis sözler akmaya başladı; bu sözler Ortodoks inancına karşı düşmanlık
yayıyordu; öğretilerini yaymak için yalancı bir ameleyi, kıskanç ve küstah Arius’u
buldu…”63

Büyük bir hararet ile geçen Arminum ve Seleucea konsilleri sonrasında 360 yılı
başlarında Constantinopolis’te toplanan başka bir konsil ile 358-359 kararları küçük
değişiklikler yapılarak kabul edilmiştir. Bu kararlar 380 yılına kadar geçerliliğini
korumuştur.64

58 Sozomenus, HE, 3.18; John Malalas, 13.17, Theodoretus, HE, 2.2-3.


59 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 96.
60 337-359 yılları arasında esen kristoloji rüzgârı için bk. Sozomenus, HE, 4.16-22; Kaçar, Geç
Antikçağ’da Hıristiyanlık, 91-104.
61 Sozomenus, HE, 4.22; Arminium Konsili için bk. Murat Özyıldırım, “Arminum ve Seleucea Ad
Calycadnum Konsilleri 359 İkiz Konsiller Yılı”, Olba, 15, 2007, 12-15.
62 Le Quien, Oriens Christianus, 989-990.
63 Mşiha Zha, Erbil Vakayinamesi, 120.
64 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 105-106.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Ancak 379 yılında I. Theodosius Roma tahtına çıktığında hala kilise birliği
sağlanabilmiş değildir.65 Bu nedenle I. Theodosius’un da ilk hedefi imparatorluk
içindeki ayrılıkçı unsurları temizlemektir. Hedefi doğrultusunda I. Theodosius tahta
çıkar çıkmaz bir Ortodoksluk kavramı inşa etmiştir. 27 Şubat 380 yılında yayınladığı
Cunctos Populos fermanı ile birlikte Ortodoksluğun tanımını yapmıştır. Fermanın
bir kısmı şöyledir:

“…Havarisel öğretiye ve İncil doktrinine uygun olarak Baba, Oğul ve Kutsal


Ruh’taki yegâne Tanrılığa, bunların eşit yücelik taşıdıklarına ve Kutsal Teslis’e
iman edelim. Sadece sözü geçen bu kabulleri benimseyenlere Hıristiyan unvanını
taşıyabilme izni vermekteyiz. Diğerlerine gelince bunlar aptallıkları içinde azmış
kimseler olduklarından, sapkınlıkların yüz kızartıcı adı ile yaftalanacaklardır ve dini
amaçlı toplanma yerleri kilise adını taşımayacaktır...”66

106  Bu metne göre Hıristiyanlık artık kesinlikle Ortodoksluk demektir. Yani


imparatorun benimsediği sınırların dışarısına çıkan her kim olursa olsun; bu bir
Arius yanlısı ya da pagan olabilir, kesinlikle Hıristiyan olarak tanımlanamazdı.
Böylece Büyük Constantinus devrinde boy gösteren ve II. Constantius saltanatı
sırasında zirveye ulaşan Ariusçuluk düşüncesi kesinlikle reddedilmiştir.
Theodosius’un bu fermanında açık şekilde Baba ve Oğul’un kristolojik değerleri
birbirine denk görmüştür ve yayınladığı metni reddeden her bireyi ise sapkın olarak
nitelendirmiştir.

Theodosius’un 380 yılında yayınladığı fermanını 10 Ocak 381’de Nulis


haereticis metni izlemiştir. Her iki metnin de tasdiki için 381 yılında
Constantinopolis Konsilini toplamıştır. 381 Constantinopolis İtikadına göre İsa
yaratılmamış, Tanrı tarafından evlat edinilmiştir. O, Tanrı’dan Tanrı, nurdan nur ve
Tanrı’nın biricik Oğludur. İsa, insanların kurtuluşu için göklerden gelmiştir ve

65 361-379 yılları arasındaki Amida kentini etkileyen siyasal olaylar aktarıldığı için burada tekrar
verilmemektedir. Bahsi geçen tarihler arasında Roma İmparatorlarının politikaları için bk. Duygu,
Hıristiyanlık ve İmparatorluk, 268-282; James J. O’Donnell, “The Demise of Paganism”, Traditio,
35, 1979, 45-88; David F. Buck, “Sozomen on Julian The Apostate”, Byzantion, 76, 2006, 53-73;
Noel Lenski, “Valens and Monks: Cudgeling and Conscription as a Means of Social Control”,
Dumbarton Oaks Papers, 58, 2004, 93-117.
66 Duygu, Hıristiyanlık ve İmparatorluk, 287.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Kutsal Ruh ile Bakire Meryem’den boyut kazanmıştır. İnsanların günahlarının bir
kefareti olarak İsa ölmüş ve tekrar dirilerek göğe yükselmiştir.67

Amida Metropoliti 381 Constantinopolis Konsili’nde piskopos Maras


tarafından temsil edilmiştir ve Constantinopolis İtikadını onaylamıştır.68 Böylece
Amida Kilisesi bir kez daha Ortodoksluk çizgileri içerisinde yer almıştır.

381 tarihi Hıristiyanlığın siyasallaştığı bir dönüm noktası olarak görülmektedir.


Aynı konsil içerisinde kabul edilen ikinci ve üçüncü kanonlar ile birlikte
Constantinopolis Kilisesinin konumu Kudüs, Roma, Antiochea ve Alexandria
kiliseleri karşısında yükseltilmiştir. Böyle bir düzenleme ise Roma İmparatorlarının
kilise merkezleri ile çatışmasına sebep olmuştur. İlk tepki bugüne değin belirli
aralıklar ile imparatorluğun dini düzenlemelerinde söz sahibi olmaya çalışan
Alexandria Kilisesi’nden gelmiştir.
 107
Constantinopolis ve Alexandria kiliseleri arasında gerilimin tırmanması
Constantinopolis piskoposluğuna Ioannes Chrysostomus’un getirilmesiyle
başlamıştır. Alexandria Kilisesi piskoposu Theophilus bu yeni atamayı gönülsüz
şekilde tanımıştır. Nitekim Ioannes Chrysostomos görevinde uzun süre kalamamış
ve saray entrikaları sonucunda önce 403 daha sonra 404 yılında da iki defa sürgün
edildikten sonra 407’de ölmüştür.69 Ioannes Chrysostomus’un azledilip sürgüne
gönderilmesinden sonra Consantatinopolis piskoposluğu görevine getirilen
Nestorius devrinde de Alexandria Kilisesi’nin muhalefeti devam etmiştir. Hatta
Alexandria Kilisesi alttan alta yürüttüğü bu muhalefeti bir adım öteye taşıyarak
politik çatışmaya dönüştürmüştür. Öte yandan Nestorius’un bu göreve getirilmesi
tesadüf olarak görülmemektedir. Biraz sonra belirteceğimiz gibi 5. yüzyılın
başlarında Sâsânî kral I. Yazgard Hıristiyanlara karşı yürütülen baskı politikalarını
terk etmiştir. Bu ise doğu sınırında bulunan yerel kiliselerin Sâsânî İmparatorluğu ile
teması riskini doğurmuştur. Nitekim bu olasılık dışı bir risk unsuru değildir. Sâsânî
halkının Mezopotamya Hıristiyanlığı ile daha yakın bağları bulunmaktadır. Böylece

67 Bright, The Canons of the First Four General Councils of Nicæ, Constantinople, Ephesus and
Chalcedon, xix-xxv; metnin Türkçe versiyonun bir kısmı için bk. Duygu, Hıristiyanlık ve
İmparatorluk, 290; Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 121.
68 Le Quien, Oriens Christianus, 989-990.
69 Ioannes Chrysostomus için bk. Turhan Kaçar, “Ioannes Chrysostomus’un Düşüşü: Doğu Roma
Başkentinde Din ve Politika”, Belleten, 67 (250), 745-770; Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık,
125-131.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

imparatorluk Nestorius gibi doğu kökenli bir din adamını Constantinopolis


piskoposluğuna getirerek Doğu Hıristiyanlığı ile arasında organik bir bağ kurmak
istemiş olması muhtemel bir seçenek olarak yorumlanmıştır.70

Nestorius’un Constantinopolis piskoposluğunu yürüttüğü devirde en önemli


tartışma 428 yılı sonlarından itibaren başlayan ve kısa sürede politik bir görünüm
kazanan theotokos-christokos tartışmasıdır. Nestorius’un Antiochea’dan yanında
getirdiği vaiz Anastasius’un İsa’nın annesi Meryem’in Tanrı doğuran ya da
Tanrı’nın annesi olarak anılmaması gerektiği yönündeki vaazları, Proclus’un sert
muhalefeti ile karşılaşmış ve kısa sürede Constantinopolis’te karşıt gruplar ortaya
çıkmıştır. Konunun Nestorius’a taşınmasıyla birlikte Alexandria piskoposu Cyrillus
–Theophilus’un yeğeni- için Constantinopolis Kilisesi’nin statüsünü düşürecek yeni
bir fırsat doğmuştur. Kısa süre içerisinde Nestorius’u teolojik tartışmaların içine

108  çekerek sanki iki farklı Hıristiyanlık görüşü varmış gibi lanse eden Cyrillus, Roma
ve Kudüs kiliselerini arkasına alarak Nestorius’a karşı bir cephe oluşturmuştur. Bu
sırada yalnızca Antiochea Kilisesi’nin desteğini alabilen Nestorius tam da
Cyrillus’un istediği gibi imparatordan genel bir konsil toplaması yönünde talepte
bulunmuştur. Böylece imparator II. Theodosius 19 Kasım 430 yılında yayınladığı bir
ferman ile Ephesus’ta genel bir konsilin yapılacağını duyurmuştur.71

Ephesus Konsili temelde dört kilisenin mücadelelerine sahne olmuştur.


Alexandria ve Constantinopolis kiliseleri Ephesus’a, Roma ve Antiochea
kiliselerinden önce varmıştır. Nitekim tüm katılımcıları beklenmeden Alexandria
piskoposu Cyrillus oturumu başlatmıştır. Nestorius bu oturuma katılmamıştır. Ancak
Cyrillus buna rağmen Nestorius’u önce aforoz etmiş daha sonrada Constantinopolis
piskoposluğundan azletmiştir. Böylece siyasal olarak Doğu Hıristiyanlığının lideri
olduğunu vurgulamıştır. Bu karar aynı zamanda Antiochea başta olmak üzere tüm
Doğu Hıristiyanlığına karşı yaptırım anlamına da taşımaktadır. Antiochea piskoposu
Yuhanna ise Ephesus’a vardığında Nestorius nezdinde Antiochea teolojisinin aforoz
kararını bozmuş ve hemen arkasından Cyrillus’u aforoz etmiştir. Nitekim Roma
Kilisesi’nin Ephesus’a ulaşmasından sonra dengeler bir kez daha değişmiştir. Şimdi
bir tarafta Nestorius’u destekleyen Antiochea kilisesi diğer yanda Alexandria ve

70 Guisto Traina, 428 AD: An Ordinary Year at the End of the Roman Empire, trans. Allan Cameron,
Princeton University Press, Princeton and Oxford, 2009, 7-8.
71 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 131-136.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Roma kiliseleri karşılıklı aforoz kararları alıyorlardı. Tüm bu kargaşa içerisinde II.
Thedosius ne yapacağını şaşırmış ve Nestorius ile Cyrillus’u tutuklatmıştır.
Diplomatik tecrübesizliğinin bir sonucu olarak bu işten zararlı çıkan yine Nestorius
olmuştur çünkü Cyrillus bir süre sonra serbest kalmıştır. Nestorius ise ömrünün geri
kalan kısmını sürgünde geçirmiştir.72

Alexandria Kilisesi’nin tam bir galibiyeti ile tamamlanan Ephesus Konsili’nde


teolojik tartışmalar her ne kadar ikinci planda kalmış olsa da üzerinde durulması
gereken önemli bir konudur. Nestorius’un Meryem’in Tanrı’nın annesi sıfatını
reddetmesi İsa’nın tanrısal yönünün bütünlüğüne darbe vuran bir görüş olarak
yorumlanmaktadır. Kendisi bizzat Arius karşıtı olmasına rağmen, Alexandria ve
Roma Kilise’lerinin gözünde söylemleriyle İsa’nın ezeli Tanrılığını eleştirmiş olarak
gözüküyordu. Hakikaten bu düşünce Arius’un kristolojine yakın olarak
gözükmektedir. Öte yandan Alexandria Kilisesi İsa’nın doğduğunda Tanrı olarak  109
dünyaya geldiğini savunmaktadır. Dolayısıyla Meryem’in Tanrı doğuran olarak
isimlendirilmesi yanlış değildir. Nestorius ise bu duruma muhalefet olarak
kundaktan bir Tanrı’nın tasavvur edilemeyeceğini savunmuştur.73

Nitekim bunların hepsi politik oyunların arkasındaki bahaneler dizisidir. Amida


Kilisesi Ephesus Konsili’nde piskopos Asterius tarafından temsil edilmiştir.74 5.
yüzyılda Sâsânîler ve Romalılara arasındaki süregelen savaşlardan oldukça yorgun
düşmüş olan kent içerisinde Amid Kilisesi’nin Ephesus Konsili’nden birkaç yıl
önceki durumu hakkında bilgi sahibiyiz. Bahrām V Gōr’un saltanatı sırasında
Hıristiyanlara karşı takibat politikaları Sâsânî topraklarındaki Hıristiyanların batıya,
Roma İmparatorluğuna iltica etmesine sebep olmuştur. Bahrām V Gōr, Hıristiyanları
bir suçlu olarak addettiği için II. Theodosius’tan Sâsânî otoritelerine teslim edilmesi
yönünde kesin bir uyarıda bulunmuştur. Ancak Hıristiyanları iade etmek istemeyen
II. Theodosius ile uzlaşma sağlanamaması neticesinde bölgede küçük çaplı
çatışmalar yaşanmıştır. Savaşın şiddetinden kaçan bir grup Hıristiyan ise Amida
Kilisesi’ne sığınmıştır. Kilise piskoposluğunu yürüten St. Acacius (?-425)

72 Duygu, Hıristiyanlık ve İmparatorluk, 331-334; Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 145;


Nestorius’un sürgünü ve ölümü için ayrıca bk. J.F. Bethune-Baker, “The Date of Death of
Nestorius: Schenute, Zacharias, Evagrius”, The Journal of Theological Studies, 9 (36), 1908, 601-
605.
73 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 145; Bright, The Canons of the First Four General Councils
of Nicæ, Constantinople, Ephesus and Chalcedon, xxv-xxxi.
74 Le Quien, Oriens Christianus, 989-990.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

sığınmacıları fidye ile karşılığında kurtarmıştır.75 Olayın 5. yüzyılın ilk çeyreğinde


yaşandığına şüphe yoktur. Bu tarih ise en geç olarak Ephesus Konsili’nden altı yıl
öncesine tekabül ederken Amida Kilisesi’ne dair ipucu vermektedir. Sınırların ve
tehlikelerin her an değişkenlik gösterdiği bölgede Amida Metropoliti tek otorite
olarak Roma İmparatorluğunu tanımaktadır. Bunun sebebi bölgede çatısı altında
sığınabileceği ikinci bir güç olmamasının76 yanı sıra Roma İmparatorlarının da
Amida Kilisesine duyduğu güvendir. Zira Sâsânî topraklarında 410 ve 420 yılında
toplanan iki konsilde St. Acacius, II. Theodosius tarafından bizzat
77
görevlendirilmiştir. St. Acacius Mor-Yab Aloho konsillerinde kilise anayasasını ve
Nicea Konsili’nden bu yana kayda geçirilen tüm kaide ve kuralları ve Anadolu’da
toplanan yerel konsillerin kararlarını aktarmıştır.78 Bu konsiller Roma
Hıristiyanlarının Sâsânî İmparatorluğu içerisinde kalan Hıristiyanlar ile iletişimi ve
Doğu Kilisesi’nin organizasyonundaki payı kati derecede önemlidir. II.
110 
Theodosius’un güvenebileceği bir isim olarak St. Acacius’u seçmesi ise hem Roma
ve Sâsânî topraklarındaki Hıristiyanların yönetimi açısından Amida Kilisesi’nin
önemini hem de İmparatorluk ve Amida Metropoliti arasındaki güveni ortaya
koyması bakımından kıymetlidir.

Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Bu bölünmelerin sonucunda, Chalcedon’dan itibaren, imparatorluğun


doğusundaki pek çok kentte biri imparatora ve konseyin öğretilerine bağlı, diğeri
monofizit iki piskopos bulunmak ile birlikte süreç içerisinde Marunî, Keldani,
Katolik, Melkit ve Protestan gibi gruplar ortaya çıkmıştır. Bu bölünme üzerinde
etkili olan iki konsil bulunmaktadır. Bunlardan ilki biraz evvel bahsettiğimiz 431

75 Socrates, HE, 7.21; Le Quien, Oriens Christianus, 989-990.


76 Gerçektende 4. yüzyılın yoğun savaş yıllarından sonra 5. yüzyıl Roma-Sâsânî ilişkileri normal
düzeyde başlamıştır. I. Yazgard’ın saltanatının ilk yıllarında Hıristiyanlara karşı hoşgörülü bir
politika izlenmiştir. 408-409 yıllarında yapılan Roma-Sâsânî anlaşmasıyla da doğu-batı ticaret akışı
düzenlenmiştir. Ancak Sâsânî iç dengeleri Roma ve Hıristiyanlara karşı ılımlı tavırlarını bir noktaya
kadar kaldırabilmiştir. Bahrām V Gōr’un batı siyaseti de birazda içerdeki bürokratik ve dini
baskıyı azaltabilmeyi amaçlamak olarak görülmektedir. Bk. Dignas-Winter, Roma and Persia in
Late Antiquity, 35.
77 Jean-Baptiste Chabot, Synodicon Orientale ou Recueil de Synodes Nestoriens, Imprimerie
Nationale, Paris, 1902, 276-277.
78 Doğu Kilisesi’nin inşa sürecinde önemli bir yeri olan 410 Mor İshak Konsili ve 420 Mor Yab-
Aloho Konsilleri Hıristiyanlığın doğu-batı iletişimi açısından da önemlidir. Bu konsillerde Çin,
Hindistan, Sâsânî, Şam, Maruzaya, Razkiye, Maro ve Semerkant topraklarından katılımcılar
olmakla birlikle Amida ve Nisibis gibi imparatorluğun doğu kentlerinden de piskoposlar iştirak
etmiştir. Bk. Malik, Süryanilerin Tarihi, 156-164.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Ephesus Konsilidir. Kesin kopuşların yaşandığı diğer konsil ise 451 Chalcedon
Konsilidir.

Chalcedon Konsili’nin toplanmasındaki esas etken 431 Ephesus Konsili’nin


sonuçlarıdır. Her ne kadar Ephesus Konsili sonrasında Alexandria piskoposu
Cyrillus kaotik durumu sonlandırmak amacıyla Antiochea piskoposu Ioannes’e bir
mektup göndermiş olsa da bu uzlaşma uzun sürmemiş ve Cyrillus’un ölümüyle
birlikte dengeler bir kez daha değişmiştir. Alexandria cephesinde güçlü bir rakip
olan Cyrillus’un yerinin onun kadar yetenekli ruhbanlar tarafından doldurulamaması
Antiochea cephesindeki seslerin yükselmesine sebep olmuştur. Antiochea kilisesinin
sözcülüğünü yürüten Theodoretus ve Edessalı İbas çifte tabiatlı İsa anlayışını ve
Nestorius’un suçsuzluğu konusunda söylemlere başlamışlardır. Bu söylemler en çok
Suriye bölgesinde manastır hayatı yaşayan keşişler tarafından muhalefet edilmiştir
çünkü onlar adanmışlıkları gereği olarak İsa’nın çifte tabiatına karşı çıkıyorlardı.  111
448 yılı ortalarında Theodoretus ve İbas’ın gündeme taşıdığı çifte tabiat düşüncesi
sonunda Constantinopolisli keşiş lideri Eutyches’in başkentte toplanan bir konsil
sonrasında Constantinopolis piskoposu Flavianus tarafından aforoz edilmesi gerilimi
tırmandırmıştır.79 Sorunun çözümü için devreye giren II. Thedosius 449 yılında
Ephesus’ta Alexandria piskoposu Dioscorus’un başkanlığında bir konsil toplamıştır.
Bu konsil ile Constantinopolis piskoposu Flavianus, İbas ve Theodoretus aforoz
edilmiştir. Üstüne Roma piskoposu Leo’nun elçileri Dioscorus tarafından
azarlanarak kovulmuştur. Bu durumdan hoşnut olmayan Leo, imparatora ikinci bir
konsil çağrısında bulunsa da istekleri sonuçsuz kalmıştır.80

II. Theodosius’un 450 yılında ölümünden sonra tahta geçen Marcianus’un da


hedefi seleflerinden farklı değildir. Marcianus da kilise birliğini sağlamaya teşebbüs
etmiştir. Bu amaçla dördüncü bir genel konsil 8 Ekim 451’de Chalcedon’da Azize
Euphemia Kilisesi’nde toplanmıştır. Konsile katılımcıların sayısı muhtelif olmakla
beraber Amida Kilisesi’nden II. Simeon’un bulunduğu kesindir.81

79 Richard Price-Michael Gaddis, The Acts of the Council of Chalcedon, I, Liverpool University Press,
2005, 25-30.
80 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 146-147; Price-Gaddis, The Acts of the Council of
Chalcedon, 31-37.
81 Le Quien, Oriens Christianus, 989-990; Price-Gaddis, The Acts of the Council of Chalcedon, II, 6,
38 vd.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Chalcedon Konsili’nin birinci oturumu II. Ephesus Konsili’nin tutanaklarının


okunması ve değerlendirilmesi ile başlamıştır. Birinci oturumun henüz başlarında
Roma temsilcileri Dioscorus’un konsil içerisinde bulunmasından büyük rahatsızlık
duymuşlardır. Hoşnutsuzluğun sebebi II. Ephesus Konsili’nde Dioscorus’un Roma
delegelerine karşı tutumunun bir sonucudur. En az bu talep kadar şaşırtıcı olan bir
diğer şey daha vardır ki o da birinci oturum içerisinde II. Ephesus Konsili’nde
aforoz edilen Theoderetus’un varlığıdır. Theoderetus henüz içeriye girer girmez
Alexandria Kilisesi büyük bir kargaşa çıkarmıştır. Ancak yeteri kadar ciddiye
alınmamışlardır. Birinci oturum sonunda daha evvel aforoz edilen Constantinopolis
piskoposu Flavianus affedilirken Euthyces sürgün edilmiştir.82

Chalcedon Konsili’nin Dioscorus’un suçlanması ve azledilmesi talepleriyle


geçen ikinci oturumundan sonra üçüncü kısımda yeni bir itikad metinin oluşturulup

112  oluşturulmaması tartışması gündemin ana maddesidir. Konsilde bulunan


piskoposların bir bölümü yeni bir itikad metni için oldukça çekimser
davranmışlardır. Amida piskoposu ise kendisini şu sözlerle ifade etmiştir:

“Ben de eskiden Alexandria gibi büyük bir kentin piskoposu olan ancak şimdi
piskoposluk haysiyetinden ve hizmetinden yoksun olan Dioscorus hakkındaki
suçlamalarda Tanrı’nın kutsal ve sevgili Yeni Roma Başpiskoposu Anatolius ve bu
kutsal konsilde toplanan yüce piskoposlar ile aynı fikirdeyim.”83

Üçüncü oturumun sonunda her ne kadar bazı piskoposlar tarafından


Dioscorus’un affı için taleplerde bulunulmuş ise de böyle bir şey gerçekleşmemiştir.
Kuşkusuz bu durumda Roma delegelerinin büyük payı vardır. Öte yandan dördüncü
oturum da yine Roma Kilisesi temsilcilerinin teolojik yönlendirmeleri ile geçmiş
olarak görülmektedir. Roma piskoposu Leo’nun hazırladığı metni (tome) konsile
sunulmuştur. Ancak üçüncü oturumdaki çekimserlik hala devam etmektedir. Esasen
piskoposların yeni itikad metni üzerinde sorguladıkları en ciddi problem Nicea
İtikadı’na yakın olup olmamasıdır. Keza direniş uzun sürmemiştir ve oturum
sonrasında yeni itikadın sınırları Roma piskoposu Leo’nun görüşleri doğrultusunda
belirlenmiştir. Chalcedon itikad metni ile İsa’nın bir ve aynı Oğul, kusursuz insan,
kusursuz Tanrı, Tanrısallık bakımından Baba ile aynı özden, beşer olarak da insanlar

82 Price-Gaddis, The Acts of the Council of Chalcedon, I, 118-122; Bright, The Canons of the First
Four General Councils of Nicæ, Constantinople, Ephesus and Chalcedon, xxxi-245.
83 Price-Gaddis, The Acts of the Council of Chalcedon, II, 76-77.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

ile aynı özden (consubstantalis), günah dışında beşer ile aynı, çağlar öncesinde
Baba’dan Oğul edinilmiş ve insanlığın kurtuluşu için Meryem’den Oğul edinilen
(theotokos), bir İsa’nın iti tabiatı ile bilinen, değişmez, bölünmez, şaşırmaz ve
ayrılmaz beşer ve Tanrı olduğu ilan edilmiştir.84 II. Simeon ise bu itikad metnini şu
sözler ile desteklemiştir:

“Roma piskoposu Leo’nun mektubu Nicea’da tanımlanan inanç ve Ephesus’ta


Cyrillus’un altında belirlenen mübarek hatıra ile uyum içindedir ve ben bu metni
onaylayarak imzalıyorum.”85

Chalcedon Konsili siyasi ve kristolojik kararları açısından oldukça önemlidir.


Constantinopolis kilisesinin hızlı şekilde ön plana çıkarılması çabaları Roma
Kilisesi’nin desteği sayesinde gerçekleşebilmiştir. Bu açıdan konsilin teolojik
kanadını bir bakıma Roma Kilisesi, siyasi yanı ise bizzat imparatorun yetkilendirdiği
kişiler tarafından yönlendirmiştir. Böylece Constantinopolis Hıristiyanlığın başat  113
kentlerinden birisi olarak kabul edilmiştir. Alexandira Kilisesi’nin konsilden hoşnut
ayrılmaması için pek çok sebebi vardı. Ancak en önemlisi Hıristiyan dünyasındaki
üstünlüğünü Constantinopolis ve Roma kilisesine kaptırmasıdır. Kudüs Kilisesi’nin
de durumu Alexandria’dan farklı değildir. Buna karşın Antiochea Kilisesi her
şeyden memnun olarak görülmektedir. Çünkü Antiochea Kilisesine göre Roma
Kilisesi’nin baştan yorumladığı inanç metni Nestorius kristolojisinin bir zaferidir.
Buna rağmen Suriye bölgesinde bulunan tüm kiliselerin hoşnut olduğunu söylemek
zordur.86

Öte yandan Chalcedon Konsili Doğu Hıristiyanlığını parçaladığı ve kimi zaman


imparatorluk idaresinde geri dönüşü olmayan kırılmalara yol açtığı şeklinde
yorumlanmıştır. Benzer bir durumu Peter Brown muazzam bir örnek ile
açıklamaktadır:

“Her şeyden önce imparatorluk idaresi birleşik bir devlet yaratmıştı: İnsanlar
dini düşünceleri ne kadar farklı olursa olsun vergilerini ödediler ve imparatorun
başarısı için dua ettiler. Alexandria’lı bir tüccar çekini Constantinopolis’te bir

84 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 148.


85 Price-Gaddis, The Acts of the Council of Chalcedon, II, 129.
86 Peter Brown, Geç Antikçağ Dünyası, çev. Turhan Kaçar, Alfa Yayınları, İstanbul, 2017, 167;
Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 150.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

bankada nakde çevirebiliyordu. Böyle bir hizmeti 13. yüzyıl Çin’ine kadar hiçbir
ortaçağ devleti sunmadı.”87

Gerçekten de, Roma İmparatorluğunda bulunan kentlerin güvenlik ve


ekonomik kaygılarının dini gerekçelerinden önce geldiğini Geç Antikçağ’da çeşitli
bölgelerde görmekteyiz. Bu bakımdan Amida metropolitinin kristolojik çizgilerini
değerlendirirken tarihsel ve coğrafi birikimini ikinci plana atamayız. Başta I.
Constantinus olmak üzere Roma İmparatorları tarafından oluşturulan Ortodoks
çizgide yer alan Amida Kilisesi’nin bu anlamda politik davrandığı sonucuna
ulaşabiliriz. Böylece 5. yüzyıl içerisinde Roma hükümeti ile süregelen iyi ilişkilerini
muhafaza etmiştir. Buna karşın kent içerisinde arî bir Ortodoks yapılanmasından söz
etmek mümkün değildir. Daha evvel belirttiğimiz gibi Chalcedon Konsili’nin Doğu
Hıristiyanlığı içerisinde tartışılmaz bir etkisi olmuştur. Bu anlamda kimi

114  Hıristiyanlar imparatorluk sınırlarını terk ederek İran, Arabistan, Orta Asya,
Hindistan ve hatta Çin’e göç ederken kimileri Suriye bölgesinde Yakup Bardaeus
önderliğinde monofizit inancı yaşamaya devam etmiştir.

87 Brown, Geç Antikçağ Dünyası, 170.


Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Sonuç

Amida Hıristiyanlığının ve Kilisesi’nin kökenleri tartışmalıdır. Kaynakların


konu hakkında doğrudan bilgi vermemesi kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir
şeklinde şüpheci bir yaklaşım ile bildiri içerisinde değerlendirilmiştir. Bu yönde
bulunduğumuz araştırmalar sonucunda ise Amida metropolitinde Hıristiyanlığın
kökenlerine dair iki farklı metodun izlenebileceği tespit edilmiştir. Bunlardan ilk
olarak anlattığımız Hıristiyan mitolojik kaynaklarının referans alındığı yöntemin
somut tarihsel veriler ile desteklenememesi neticesinde, bu kaynakların tamamen
reddedilmese dahi bugün tarihsel olarak kullanımının şüpheli olduğuna dikkat
çekilmiştir. Öte yandan ikinci bir yöntem olarak kullandığımız araştırma tekniği,
modern çalışmaların ortaya koyduğu tarihsel veriler aracılığıyla gerçekleştirilmiştir.
 115
Bununla beraber Amida metropolitinde 3. ve 4. yüzyıla tarihlendirilen manastır
ve kiliselerin olması Hıristiyanlığın 3. yüzyıl içerisinde kentte teşkilatlanmaya
başladığının bir delili olarak sunulabilir. Keza 4. yüzyıldan itibaren Roma
dünyasında vuku bulan kristolojik tartışmaların içerisinde yer alan Amida
Kilisesi’nin daima imparatorluk ile iyi ilişkiler kurma yönünde bir politika
benimsediğini göstermektedir. Bu anlamda bildirinin ikinci problemi olarak (kimi)
kentlerin kristolojik görüşlerini belirlerken sosyal yaşantının bir parçası olan
ekonomik ve güvenlik problemlerini göz önünde tuttuğunu söyleyebiliriz.

Roma-Sâsânî savaşları arasında bir çatışma alanı olarak değerlendirebilece-


ğimiz Amida, Nicea Konsili’nde I. Constantinus’un sunduğu metni koşulsuz olarak
kabul etmiştir. 4. yüzyılın ilk çeyreği içerisinde başlayan Arius tartışmalarına ise ne
kadar katıldığını bilmiyoruz. Ancak 359 Seleucea Konsil kayıtlarında ismine
rastlanmamaktadır. 381 Constantinopolis Konsili’nde ise yine muhalif bir tavır
sergilememiştir. 451 Chalcedon Konsili’nde siyasi sınırlarını Roma İmparatoru
Marcianus’un, kristolojik sınırlarını ise Roma piskoposu Leo’nun çizdiği inanç
sistemi içerisinde yer almıştır.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Kaynaklar

Adler, William, “The Kingdom of Edessa and the Creation of a Christian


Aristocracy”, in: Jews, Christians and the Roman Empire, ed. N. B. Dorhmann-
A.Y. Reed, University of Pennsylvania Press, Philadelphia, 2013, 43-63.

Ammianus Marcellinus, Roman History, trans. J.C. Rolfe, (LCL), I-III, William
Heinemann, London, 1950.

Beartrice P. Franco, “The Word “Homoousios” from Hellenism to Christianity”,


Church History, 71 (2), 2002, 243-272.

Bethune-Baker, J. Franklin, “The Date of Death of Nestorius: Schenute, Zacharias,


Evagrius”, The Journal of Theological Studies, 9 (36), 1908, 601-605.
116 
Bright, William, The Canons of the First Four General Councils of Nicæ,
Constantinople, Ephesus and Chalcedon, Second Edition, Clarendon Press,
Oxford, 1892.

Brown, Peter, Geç Antikçağ Dünyası, çev. T. Kaçar, Alfa Yayınları, İstanbul, 2017.

Chabot, J. Baptiste, Synodicon Orientale ou Recueil de Synodes Nestoriens,


Imprimerie Nationale, Paris, 1902.

Dignas, Beate – Winter, Engelbert, Roma and Persia in Late Antiquity, Cambridge
University Press, NY, 2007.

Duygu, Zafer, Süryani Tarih Yazıcılığında Geç Antikçağ, Divan Kitap, Ankara,
2016.

Duygu, Zafer, Hıristiyanlık ve İmparatorluk, Divan Kitap, İstanbul, 2017.

Edwards, Mark, “Alexander of Alexandria and Homoousion”, Vigiliae Christianae,


66, 2012, 482-502.

Elliot, J. Keith, The Apocryphal New Testament: A Collection of Apocryphal


Christian Literature in an English Translation, Oxford University Press, NY,
2005.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Evliyâ Çelebi, Evliyâ Çelebi Seyehatnâmesi, haz. Y. Dağlı-S.A. Kahraman, 4, Yapı


Kredi Yayınları, İstanbul, 2001.

Eusebius, Life of Constantine, trans. A. Cameron – S.G. Hall, Clarendon Press,


Oxford, 1999.

Eusebius, The Ecclesiastical History, trans. K. Lake, (LCL), I-II, William


Heinemann, London, 1926-1932.

F. Buck, David, “Sozomen on Julian The Apostate”, Byzantion, 76, 2006, 53-73.

Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, çev. Ö.R. Doğrul, I-II, TTK, Ankara,
1987.

Griffifth, H. Sidney, “The Doctirina Addai as a Paradigm of Christian Thought in


Edessa in the Fifth Centruy”, Hugoye, 6 (2), 2003, 269-292.
 117
Honigmann, Ernest, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, çev. F. Işıltan, İÜEF Yayınları,
İstanbul, 1970.

Honingmann, Ernest, “The Original List of the Members of The Council of Nicaea,
The Robber-Synod and The Council of Chalcedon”, Byzantion, 16 (1), 1942-
1943, 20-80.

J. O’Donnell, James, “The Demise of Paganism”, Traditio, 35, 1979, 45-88.

John Malalas, The Chronicle of John Malalas, trans. E. Jeffreys - M. Jeffreys vd.,
Australian Association, Melbourne, 1986.

Joshua the Stylite, The Chronicle of Pseudo-Joshua the Stylite, trans. F.R. Trombley
–J.W. Watt, Liverpool University Press, Liverpool, 2000.

Kaçar, Turhan, “Ermeniler Nasıl ve Ne Zaman Hıristiyan Oldu?”, içinde: XVI. Türk
Tarih Kongresi 20-24 Eylül 2010, TTK Yayınları, Ankara, 2015, 245-254.

Kaçar, Turhan, “Ioannes Chrysostomus’un Düşüşü: Doğu Roma Başkentinde Din ve


Politika”, Belleten, 67 (250), 745-770.

Kaçar, Turhan, “Üsküdar’da Sâsâniler, M.S. 615-626”, içinde: Uluslararası Üsküdar


Sempozyumu 21-23 Kasım 2014, I, ed. Ç. Yılmaz, C. Tomar vd., Üsküdar
Belediyesi, İstanbul, 2015, 99-107.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Kaçar, Turhan, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, Arkeoloji ve Sanat Yayınları,


İstanbul, 2015.

Labubnā bar Sennāk, The Teaching of Addai, trans. G. Howard, Scholars Press,
Chicago, California, 1981.

Lactantius, De Mortibus Persecutorum, übers. A. Städele, Brepols Publishers,


Turnhout, 2003.

Le Quien, Michaelis, Oriens Christianus, I-II, Akademische Druck – U.


Verlagsanstalt, Graz, 1968.

Lenski, Noel, “Valens and Monks: Cudgeling and Conscription as a Means of


Social Control”, Dumbarton Oaks Papers, 58, 2004, 93-117.

Lietzmann, M. Hans, Eski Kilise Tarihi, çev. M. Aydın, I-II, Literatürk Academia
118  Yayınları, Konya, 2016.

Mango, C. The Art of Byzantine Empire, 312-1453: Sources and Documents,


University of Toronto, Toronto, 1968.

Malik, G. David, Süryanilerin Tarihi, çev. V. İlmen, Yaba Yayınları, İstanbul, 2012.

Mşiha Zha, Erbil Vakayinamesi, çev. E. Sever, Yaba Yayınları, İstanbul, 2014.

Ostrogorsky, Georg, Bizans Devleti Tarihi, çev. F. Işıltan, TTK, Ankara, 2011.

Özyıldırım, Murat, “Arminum ve Seleucea Ad Calycadnum Konsilleri 359 İkiz


Konsiller Yılı”, Olba, 15, 2007, 1-42.

Philostorgius, Historia Ecclesiastica, trans. E. Walford, Henry G. Bohn, London,


1855.

Price, Richard – Gaddis, Michael, The Acts of the Council of Chalcedon, I-II,
Liverpool University Press, Liverpool, 2005.

Procopius, History of the Wars, trans. H.B. Dewig, (LCL), I-V, William Heinemann,
London, 1964.

Socrates Scholasticus, Historia Ecclesiastica, ed. P. Schaff, NPNF2, (CCEL), X,


T&T Clark, Edinburgh, 1992.
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

Sozomenus, Historia Ecclesiastica, trans. E. Walford, Henry G. Bohn, London,


1855.

Stephenson, Paul, Büyük Konstantin, çev. G. Ergin, Türkiye İş Bankası Kültür


Yayınları, İstanbul, 2016.

The Acts of Mār Mārī the Apostle, trans. A. Harrak, Society of Biblical Literature,
Atlanta, 2005.

The Chronicle of Zuqnīn, trans. A. Harrak, Pontifical Institute of Mediaeval Studies,


Canada, 1999.

Theodoretus, Historia Ecclesiastica, trans. B. Jackson, NPNF2, (CCEL), III, T&T


Clark Edinburgh, 1996.

Traina, Guisto, 428 AD: An Ordinary Year at the End of the Roman Empire, trans.
Allan Cameron, Princeton University Press, Princeton and Oxford, 2009.  119

Zachariah of Mitylene, The Syriac Chronicle, trans. F.J. Hamilton – E.W. Brooks,
Methuen & Co., London, 1899.

Theophanes, The Chronicle of Theophanes Confessor, trans. C.Mango-R.Scott vd.,


Claredon Press, Oxford, 1997.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

EKLER

120 
Chalcedon Konsili’nde Amida Kilisesi

 121

İsa’nın tasvirini alırken resmedilen Osroene Kralı Ukkâmâ Abgar. St. Catherine
Manastırı. (https://www.wikizero.com/tr/Dosya:Abgarwithimageofedessa10thcentury.jpg),
(erişim tarihi: 31.8.18).

Osroene Krallığına ait madeni sikke. Ön yüzünde Roma İmparatoru Caracalla


ve arka yüzde Osroene’nin ilk Hıristiyan kralı olduğu düşünülen IX. Abgar’ın
diadem giyerek tasvir edilmiş. (Bristih Museum, BNK, G.885),
(http://www.britishmuseum.org/research/collection_online/collection_object_details.
aspx?objectId=1127350&partId=1&searchText=Abgar+IX&page=1), (erişim tarihi:
31.8.18).
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

122 

Evliyâ Çelebi’nin Seyahatnâmesi’nde aktardığı Ulu Camii’nin sütunları.


(Fotoğraf: Bahattin Bayram).

Mşiha Zha’nın Erbil Vakayinamesi içerisinde bahsettiği on yedi adet


piskoposluk merkezinden ilki. Bugün Amida Surları içerisinde yer alan St.
George/Kara Papaz Kilisesi. (Fotoğraf: Bahattin Bayram).
SADRU’L-İSLAM DÖNEMİNDE
DİYARBAKIR’DAKİ EKONOMİK DURUM

Ararat Ahmet Ali


Soran Üniversitesi,
Edebiyat Fakültesi

Özet

 125
Bu makale, tarım, zanaat ve mevcut endüstriler dahil olmak üzere Diyarbakır’ın
ekonomik statüsünü inceler, ticaret pazarlar ve ulaşımın yanı sıra bölgenin önemli
finansal kaynakları tahsilat ve ödeme yöntemleri üzerine bir çalışma da
içermektedir. Diyarbakır çeşitlendirilmiş ve bol miktarda ekonomik kaynağa
sahiptir. Ve bizde, Diyarbakır’ın ekonomik hayatın özelliklerini incelerken
ekonomik durumun özetleyebiliriz. Bölge, eski çağlardan beri yaygın tarım için bilir
ve istikrarın gerektirdiği özelliklerin çoğuna sahiptir. Geniş meralar da önemli bir
ekonomik kaynak olarak kabul edilen Diyarbakır’da bulunmaktadır. Çok sayıda
farklı hayvan yetiştirmek için.

Diyarbakır, üretimdeki temel hammaddelerin sağlanmasına dayalı olarak, bu


alanda önemini incelediğimiz bir dizi sanayinin kurulması ile karakterize
edilmektedir. Hammaddelerin mevcut olmadıkça bu endüstriler mevcut değildir. Ve
daha sonra bu malzemelerin sömürülmesini geliştiren ve bunların ürünlere
dönüştüren teknik insan gücü sağlar. Doğu ve Diyarbakır bölgesinin batı arasındaki
eski ticaret geçerken o bölgedeki çeşitli mallar transfer ediliyordu. Antik dünyanın,
ticaret operasyonlarında önemli bir rol oynamaktadır. Diyarbakır’ın dışarıya ihraç
ettiği pek çok malzeme var. Ancak araştırmacı çok sayıda Diyarbakır ilinin kendi
mallarının ihracatı konusunda uzmanlaşmıştır.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

THE ECONOMIC SITUATION IN DIYARBAKIR IN


THE CHEST OF ISLAM (18 E / 132 E)

Abstract

This research deals with the study of the economic situation of Diyarbakir,
including agriculture, crafts and existing industries, as well as trade, markets and
transport methods. It also includes a study of the region's important financial
resources, methods of collection and disbursement.

Diyarbakir has a rich and varied economic resources. We can summarize the
economic situation of the Diyarbakir by studying the aspects of economic life. The
126  region is known for its extensive agriculture since ancient times and enjoys most of
the advantages required by agricultural life. The large rangeland is also available in
Diyarbakir, where it is considered an important economic resource, in order to raise
large numbers of diverse animals.

Diyarbakir is characterized by the establishment of a number of industries in it.


It relies on the supply of basic raw materials in manufacturing, which we consider
important in research, and these industries do not exist if raw materials are available
and thus provide the technical manpower that improves the exploitation of these
materials and transforming them into products.

The ancient East-West trade route passes through the Diyarbakir region, which
has had a significant role in trade in the ancient world where the various goods were
transported across the region. The Diyarbakir area has many materials exported to it,
but the researcher can find a large number of Diyarbakir cities have specialized in
the export of their own goods.
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫الوضع األقتصادي في دياربكر في الصدر اإلسالم )‪١٨‬ھـ‪١٣٢/‬ھـ(‬

‫ارارات احمد علي‬


‫جامعة سوران‬
‫كلية األداب‬

‫ملخص‬

‫ھذا البحث يتنأول دراسة لوضع دياربكر اإلقتصادي بما في ذلك الزراعة والحرف‬
‫والصناعات القائمة آنذاك‪ ،‬وكذلك التجارة وإألسواق وطرق الموأصالت‪ ،‬ويتضمن كذلك‬
‫‪ 127‬‬
‫دراسة لموارد المنطقة المالية المھمة وطرق جبايتھا وأوجه صرفھا‪ .‬إذ تتمتع دياربكر‬
‫بموارد اقتصادية متنوعة ووفيرة‪ ،‬ونستطيع تلخيص الوضع اإلقتصادي لديابكر بدراسة‬
‫مظاھر الحياة اإلقتصادية‪ ،‬حيث اشتھرت المنطقة بالزراعة الواسعة منذ القدم‪ ،‬وتتمتع بمعظم‬
‫الميزات التي تتطلبھا حياة االستقرار الزراعي‪ .‬أيضا تتوفر المراعي الواسعة في دياربكر‬
‫حيث تعتبر موردا اقتصاديا مھما فيھا‪ ،‬وذلك لتربية أعداد ضخمة من الحيوانات المتنوعة‪.‬‬
‫وتتميز دياربكر بقيام عدد من الصناعات فيھا‪ ،‬اعتمدت على توفير المواد األولية‬
‫إألساسية في التصنيع التي نستعرض أھميتھا في البحث‪ ،‬وھذه الصناعات ال تقوم إال إذا‬
‫توفرت المواد األولية األزمة ومن ثم توفر األيدي العاملة ألفنية التي تحسن استغالل ھذه‬
‫المواد والعمل على تحويلھا إلى منتجات‪.‬‬
‫ويمر طريق التجارة القديم بين الشرق والغرب من المنطقة دياربكر وقد كان لذلك أثره‬
‫في أن تلعب دورا ملحوظا في عمليات التبادل التجاري في العالم القديم حيث كان يجري نقل‬
‫مختلف البضائع عبر المنطقة‪ .‬ودياربكر تتوفر فيه كثير من المواد التي تصدر إلى خارجه‬
‫بل بإمكان الباحث أن يجد عددا كبيرا من مدن دياربكر قد تخصصت بتصدير بضائع خاصة‬
‫بھا‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المقدمة‬

‫يمتع إقليم دياربكر بموارد اقتصادية متنوعة ووفيرة‪ ،‬وقد أدت وفرة ھذه الموارد‬
‫اإلقتصادية إلى جعل دياربكر مركزاً من المراكز المھمة في إدارة الدولة اإلسالمية حيث‬
‫احتل موقعا ً استراتيجيا ً مھماً‪ ،‬فھو متاخم للحدود الدولة البيزنطية العدو الدائم ومصدر الخطر‬
‫المستمر للدولة اإلسالمية‪ ،‬فضالً عن كونه حلقة وصل بين شرق الدولة اإلسالمية وغربھا‪،‬‬
‫مع أھميته اإلقتصادية من حيث اإلنتاج ومن حيث وقعھا على طريق التجارة الرئيسي القديم‪.‬‬
‫وقد لعب السكان المحليون دوراً بارزاً في انتعاش وتقدم المنطقة في كافة المجاالت‪ ،‬فقد برز‬
‫بينھم من تمكن من الوصول إلى دار الخالفة وتقلد المناصب المختلفة‪ ،‬فضالً عن بروز‬
‫آخرين في المجاالت اإلقتصادية والسيما في مجال الصيرفة‪.‬‬

‫‪128 ‬‬ ‫إن منطقة دياربكر في ھذه الحقبة الزمنية أصيلة وعريقة في العالم اإلسالمي‪ ،‬حيث‬
‫كانت في السابق من المناطق المتنازع عليھا وبشكل مستمر بين اإلمبراطوريتين البيزنطية‬
‫والساسانية خالل حقبة طويلة من الزمن من أجل االستحوإذ على المنطقة حيث كان نفوذھما‬
‫فيه في مد وجزر تبعا ً لقوتھما العسكرية واستقرار أوضاع ھما الداخلية‪ ،‬ويبدو أن من‬
‫العوامل فتحت آفاقا جديدة الزدھار االقتصاد في دياربكر قيام اإلمبراطورية اإلسالمية‬
‫وتوحيد الشرق تحت راية اإلسالم ونشر األمن في ربوعه‪.‬‬
‫كانت ھذه جملة الدوافع التي دفعتني الختيار الموضوع حيث أخذت بنظر االعتبار‬
‫أھمية الموضوع وجدوى البحث فيه‪ ،‬ومدى توفر المصادر التاريخية التي تزودنا‬
‫بالمعلومات‪ ،‬ولم يكن ھذا البحث ليخلو من المصاعب‪ ،‬وفي مقدمتھا ندرة المادة العلمية‪ ،‬إذ‬
‫أن المادة المستنتجة قليلة ومتناثرة في بطون المصادر على اختالف أنواعھا‪ ،‬ومادة التاريخ‬
‫البد ان تقرأ بعين حذرة في محأولة للوقوف على الحقيقة التاريخية المجردة‪ ،‬وفي دراسة ھذا‬
‫الموضوع ان النصوص التي أوردتھا المصادر كانت تھتم بحياة علية القوم المشھورين في‬
‫المجتمع‪ ،‬لكنھا ال تذكر ماكان يفعله الرجل العادي في حياته اليومية‪ ،‬األمر الذي كان يؤدي‬
‫إلى بعض التعميميات التي ال غنى عنھا‪.‬‬
‫تضمن البحث على مقدمة ونبذة مختصرة ومبحثين‪ ،‬المبحث األول بعنوان األوضاع‬
‫الزراعية والثروة الحيوانية والصناعية في منطقة دياربكر في العصر اإلسالمي‬
‫)‪١٨‬ھـ‪١٣٢/‬ھـ(‪ ،‬يتنأول ھذا المبحث الحياة الزراعية والثروة الحيوانية والصناعية المتوفرة‬
‫في منطقة دياربكر‪ ،‬أما المبحث الثاني المعنون التجارة وطرق التجارية وصادرات وواردات‬
‫دياربكر‪ ،‬فقد خصص لتحدث عن التجارة وطرق التجارية وصادرات وواردات المنطقة‬
‫اإلقتصادية‪.‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫أما الخاتمة فقد تضمنت أھم ما توصل إليه البحث من استنتاجات وقضايا مھمة‪.‬‬
‫ھذا ھو موضوع البحث ودوافعه ومنھجه‪ ،‬وكلي أمل بأنني قد أحطت بمتطلبات عملي‪،‬‬
‫فإن كان فبعون ﷲ وتوفيقه‪ ،‬وإن لم يكن فعسى أن يكتب لي أجر المجتھدين‪.‬‬
‫وختأما أشكر ﷲ فھو صاحب ألفضل األول والمنة الكبرى من قبل ومن بعد‪ .‬والحمد ۦ‬
‫رب العالمين‪.‬‬
‫تحليل المصادر والمراجع‬
‫المصادر‪:‬ـ‬
‫إن البحث اعتمد على مصادر متنوعة منھا‪:‬‬
‫أوالً ‪/‬كتب التاريخ العام‪:‬ـ‬
‫كتاب )فتوح البلدان( للـبالذري )ت ‪٢٧٩‬ھـ‪٨٩٢ /‬م( فيتصف رواياته بالموضوعية‬
‫‪  129‬والحياد وتكمن أھميته في أنه يعطي تفاصيل دقيقة ومعلومات كاملة عن عملية ألفتوحات‬
‫ومن ضمنھا دياربكر‪ .‬إذ يذكر بنوع من التفصيل فتح المدن والقرى ويعطى معلومات وافية‬
‫عن تلك العھود و المواثيق التي عقدھا القادة المسلمون معأھالي تلك المنطقة‪ ،‬فضالً عن‬
‫اإلشارة إلى الحرف وإألعمال التي زأولھاأھالي المناطق المفتوحة‪ ،‬وقد أغنت البحث بتلك‬
‫المعلومات‪.‬‬
‫ثانياَ ‪/‬الكتب الجغرافية و الرحالت‪:‬ـ‬
‫لقد استفاد البحث كثيراً من الكتب البلدانية سواء كان الحديث و التعريف بالمواقع‬
‫والمدن واألمكنة التي وردت أسماؤھا في ثنايا البحث‪ ،‬ومن أھمھا كتاب )معجم البلدان(‬
‫لياقوت الحموي )ت ‪٦٢٦‬ھـ‪١٢٢٨ /‬م( فقد آمد البحث بمعلومات جغرافية وتاريخية عن‬
‫المنطقة وعن مدنھا وقراھا ورساتيقھا إذ أنه زار وشاھد المنطقة وقدم معلومات عن أحوالھا‬
‫اإلقتصادية و اإلجتماعية والدينية واالدارية فيھا استفاد منھا البحث أثناء الحديث عن أوضاع‬
‫ھم اإلقتصادية‪.‬‬
‫ويعد كتاب )صورة األرض( البن حوقل )ت ‪٣٦٧‬ھـ‪٩٧٧/‬م( من المصادر الجغرافية‬
‫المھمة‪ ،‬التي أغنت البحث كثيراً إذ أنه يحتوي على أخبار و روايات قيمة عن مشاھدات ِه‬
‫للبالد وأحوال السكان وتحديده لمواقع المدن وذكر المسافات والمعلومات اإلقتصادية القيمة‪،‬‬
‫وتضمن الكتاب أيضامعلومات عن جغرافية المنطقة وفيما يتعلق بشكل خاص بالمبحث‬
‫اإلقتصادي كالزراعة والموارد المعدنية والحرف المتواجدة فيھا‪ .‬ومن الكتب الجغرافية‬
‫اآلخرى التي استفاد منه البحث كثيراً كتاب )أحسن التقاسيم لمعرفة األقاليم( للمقدسي )ت‬
‫‪٣٧٥‬ھـ‪٩٨٥/‬م( إذ أغنت البحث بالمعلومات التاريخية والجغرافية عن بعض مدن المنطقة‪،‬‬
‫إذ أن الكتاب يمدنا بمعلومات عن األحوال اإلقتصادية للمنطقة‪ ،‬فقد استفاد البحث منه كثيرا‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ثالثا َ ‪ /‬مصادر أخرى‪:‬ـ‬


‫وفضالً عما ذكرناه فقد تم اإلعتماد على مصادر متنوعة أخرى ومن أھمھا كتاب‬
‫)الديارات( لشابشتي )ت ‪٣٨٨‬ھـ‪٩٩٨/‬م( وھو من المصادر المھمة بالنسبة للبحث وفيه‬
‫معلومات وافية عن انتشار األديرة في المنطقة وقد استفاد منھا البحث كثيرا أثناء الكالم عن‬
‫األديرة واألوضاع اإلقتصادية لألديرة‪.‬‬
‫واستفاد البحث أيضا من عدد آخر من المصادر والمراجع أوردت أسماؤھا في ثبت‬
‫المصادر والمراجع‪.‬‬
‫الباحثة‬
‫ارارات احمد علي‬
‫نبذة مختصرة عن أوضاع منطقة دياربكر قبل مجيء الدين اإلسالمي‬
‫من المعروف أن منطقة دياربكر‪ ١‬قد خضعت سياسيا ً لسيطرة اإلمبراطورية البيزنطية‬
‫‪130 ‬‬
‫وخضع قسم منھا لسيطرة اإلمبراطورية الساسانية‪ ،٢‬وكانت المنطقة ساحة حرب بين‬
‫اإلمبراطوريتين لمدة من الزمن وقد عانٮأھالي المنطقة كثيراً من سياسة كال‬
‫اإلمبراطوريتين‪ ،‬وعاشوا حياة متدنية في النواحي السياسية و اإلجتماعية واإلقتصادية‪ ،‬ولقد‬
‫كان للموقع الجغرافى للمنطقة أثر كبير في حياة سكانھا‪ ،‬إذ أصبح مطمع أنظار القوى‬
‫المتصارعة من أجل السيطرة عليھا‪ ،‬وكان مسرحا ً للحروب التى دارت بين الساسانيين‬
‫والبيزنطيين‪ ،‬قبيل ظھور اإلسالم بقرن‪.٣‬‬
‫إن ھذه األوضاع تركت أثراً سلبيا ً على الشعوب الساكنة بين الدولتين‪ ،‬وخلقت شعبا ً‬
‫متذمراً ومنطقة مضطربة ال تعرف االستقرار لذلك أعطى مجيء المسلمين إلى المنطقة نوعا‬
‫من األمان واالستقرار الذي كان سكان المنطقة محرومون منه ويطمحون إليه‪ .‬وقد تمكنت‬
‫القوات اإلسالمية من فتح عدد كبير من المدن التي كانت تحت لواء اإلمبراطور ھرقل إذ أن‬
‫أغلب مدن المنطقة قبل مجيء الدين اإلسالمي الحنيف قد خضعت للسيطرة البيزنطية‪.٤‬‬

‫دياربكر‪ :‬ھي بالد كبيرة واسعة‪ ،‬وحدھا ما غرب من دجلة إلى بالد الجبل المطل على نصيبين إلى دجلة‬ ‫‪١‬‬
‫ومنه حصن كيفا وآمد وميافارقين وقد يتجأوز دجلة إلى سعرت و حيزان وحيني‪ .‬ياقوت الحموي‪ ،‬معجم‬
‫البلدان‪ ،‬طبعة جديدة مصححة ومنقحة قدم لھا محمد عبد الرحمن المرعشلي‪ ،‬طبع دار أحياء التراث‬
‫العربي‪ ،‬مؤسسة التاريخ العربي‪ ،‬لبنان‪ ،‬د‪ .‬ت‪ ،‬مج‪ ،٢‬ص‪.٣٣٠‬‬
‫ابو يوسف‪ ,‬الخراج‪ ,‬تحقيق طه عبدالرؤوف سعد وسعد حسن محمد‪) ,‬د‪.‬م(‪١٩٩٩ ,‬م‪ ,‬ص‪ ,٥٠‬محمد‬ ‫‪٢‬‬
‫ضيف ﷲ بطانية‪ ,‬في تاريخ الحضارة العربية اإلسالمية‪ ,‬إالردن‪١٩٨٧ ,‬م‪ ,‬ج‪ ,٢‬ص‪.٧٩‬‬
‫صبحي صالح‪ ,‬النظم اإلسالمية نشاءتھا وتطورھا‪ ,‬بيروت‪١٩٦٥ ,‬م‪ ,‬ص‪.٢١‬‬ ‫‪٣‬‬
‫الطبري‪ ،‬تاريخ إالمم والملوك‪ ،‬تحقيق نواف جراح‪ ،‬بيروت‪٢٠٠٥ ،‬م‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪ ،٦٥٧‬ابن إالثير‪،‬‬ ‫‪٤‬‬
‫الكامل في التاريخ‪ ،‬تحقيق ابي ألفداء عبدﷲ القاضي‪ ،‬بيروت‪٢٠٠٦ ،‬م‪ ،‬مج‪ ،٢‬ص‪.٣٧٠‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫وقد مارس سكان المنطقة حياتھم اإلقتصادية على ضوء ما توافر لھم من الموارد‪ ،‬حيث‬
‫مارسوا الزراعة و الصناعة والتجارة‪ ،‬وقد تمتعت دياربكر بمعظم المميزات التى تتطلبھا‬
‫الحياة الزراعية‪ ،‬فتوفرت األراضي الخصبة‪ ،‬كما توفرت فيھا مياه الري‪ ،٥‬وھكذا انتشرت‬
‫الزراعة في مختلف مناطقھا‪ ،‬وتمتعت بإنتاج زراعي واسع توزع على مختلف مناطقھا‪ ،‬في‬
‫حين لعبت الجوانب اإلقتصادية اآلخرى أدواراً أقل أھمية من منطقة إلى أخرى‪.‬‬
‫وقد عرفت المنطقة أيضاعدداً من الصناعات المعتمدة باألساس على المنتجات‬
‫الزراعية‪ ،‬وعدداً من الصناعات المعدنية‪ ،‬وذلك لوفرتھا في المنطقة‪ ، ٦‬فضالً عن انتشار‬
‫بعض الصناعات الحيوانية‪ ،‬لوفرة المواد األولية التي تنتجھا الحيوانات‪ ٧‬في المنطقة‪.‬‬
‫وفيما يخص التجارة فمن المعروف أن طرق التجارة القديمة بين الشرق والغرب كانت‬
‫تمر بمنطقة دياربكر‪ ،‬وأن ھذا األمر قد لعب دوراً ملحوظا ً في عمليات التبادل التجاري‪،‬‬
‫ونرى تعرض أھالي المنطقة إلى ضغوط اقتصادية تمثلت في الضرائب الباھظة التي‬
‫فرضتھا السلطات الحاكمة‪ ،‬فقد فرضت الدولة البيزنطية أنواعا ً من الضرائب منھا على‬
‫األراضي الزراعية وعلى األفراد والمواشي‪ ،‬وأخرى على البيع والتجارة وكانت نسبتھا‬
‫‪ ،(%١٠)  131‬وكذلك على القرابين في الكنائس بنسبة )‪ .٨(%٤‬واتبعت الدولة الساسانية نفس‬
‫أسلوب الدولة البيزنطية في فرض الضرائب الباھضة على الزراع و ألفالحين‪.٩‬‬
‫وقد عرفت المنطقة ديانات متعددة قبل ظھور اإلسالم‪ ،‬منھا الديانة الزرادشتية التي‬
‫تواجد في بعض مدنھا مثل )ارزن( و )ماردين( ‪ ...‬إلخ‪ ،‬ويبدو ھذا األمر طبيعيا ً ألن قسما ً‬
‫من المنطقة كان تابعا ً لحكم اإلمبراطورية الساسانية‪ ،‬لذلك كان البد أن تنشر ديانة الدولة‬
‫المسيطرة في المنطقة التي تخضع لھا‪ ،‬ومما يؤيد صحة ھذا الرأي قول الشھرستاني‬
‫))وجميع من كانوا في زمان كل واحد منھم من الرعايا في البالد على أديان ملوكھم((‪، ١٠‬‬
‫ويعلل ھذا لنا اعتناق أھالي المنطقة للديانة النصـرانية أيضا‪ ،‬ألن المـنطقة خضعت لحـكم‬
‫اإلمبراطورية البيزنطية ردحـا ً مـن الزمن‪ ،‬ومن المدن التي عرفت بأن أكثر أھلھا نصارى‪،‬‬
‫مدن دارا‪ ١١،‬زوزان‪ ١٢،‬سعرت‪ ،١٣‬آمد‪ ,١٤‬ثمانين‪ ....١٥‬الخ‪ ،‬ھذا والننسى تواجدت الديانة‬

‫احمد ابراھيم الشريف‪ ,‬الموقع الجغرافي للعراق‪ ،‬بغداد ‪) ,‬د‪.‬ت(‪ ,‬ج‪ ,٢‬ص‪.٥٩‬‬ ‫‪٥‬‬
‫ينظر محور الصناعات والحرف اآلخرى من البحث‪.‬‬ ‫‪٦‬‬
‫ينظر المقدسي‪ ,‬احسن التقاسيم في معرفة األقاليم‪ ،‬مط بريل ‪ ،‬ليدن ‪١٩٠٩ ،‬م ‪ ,.‬ص‪.١٤٥‬‬ ‫‪٧‬‬
‫صبحي صالح‪ ,‬النظم اإلسالمية‪ ،‬ص‪.٢٦‬‬ ‫‪٨‬‬
‫عبدالعزيز الدوري‪ ،‬مقدمة في تاريخ صدر اإلسالم‪ ،‬بغداد‪) ،‬د‪.‬ت(‪ ،‬ص‪.٨٣‬‬ ‫‪٩‬‬
‫الملل والنحل‪ ،‬تحقيق صالح الدين الھواري‪ ،‬بيروت‪١٩٨٨ ،‬م‪ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.٢٥٤‬‬ ‫‪١٠‬‬
‫المصدر نفسه‪ ,‬ص ‪.١٠٢‬‬ ‫‪١١‬‬
‫الواقدي‪ ,‬فتوح الشام‪ ,‬مط مصطفى البابـي الحلبي وأوالده بمصر‪ ،‬ط‪ ،٣‬القاھرة‪١٣٧٣ ،‬ھـ ‪١٩٥٤/‬م‪ .‬ص‬ ‫‪١٢‬‬
‫‪.١٠٢‬‬
‫الشابشتي‪ ،‬الديارات‪ ،‬تحقيق كوركيس عواد‪ ،‬دار الرائد العربي‪ ،‬ط‪ ،٣‬بيروت‪١٩٨٦ ،‬م‪ .‬ص ص‪-١٩٨‬‬ ‫‪١٣‬‬
‫‪.٣٨٣‬‬
‫الواقدي‪ ،‬فتوح الشام‪ ،‬ص‪.١٠٥ -١٠٣‬‬ ‫‪١٤‬‬
‫الشابشتي‪ ،‬الديارات‪ ،‬ص‪.٣٠٩‬‬ ‫‪١٥‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫اليھودية في دياربكر أيضا‪ ،‬وقد أشار المقدسي‪ ١٦‬بھذا الصدد إلى أن اليھود كانوا يسكنون في‬
‫جزيرة ابن عمر‪ ،‬ميافارقين‪ ....١٧‬الخ‪.‬‬
‫المبحث األول‪ :‬األوضاع الزراعية والثروة الحيوانية والصناعية في منطقة دياربكر‬
‫في العصر اإلسالمي )‪١٨‬ھـ‪١٣٢/‬ھـ(‪:‬‬
‫لعب العامل الجغرافي دوراً كبيراً في تحديد مسار الحياة اإلقتصادية في منطقة‬
‫دياربكر‪ ,‬إذ تمتعت المنطقة بموارد اقتصادية متنوعة وأدت وفرة ھذه الموارد إلى تنوع‬
‫مظاھر الحياة اإلقتصادية فيھا كالزراعة والصناعة والتجارة وغيرھا‪ ،‬ولقد مارس أھالي‬
‫دياربكر حياتھم اإلقتصادية مستغلين الطبيعة الجغرافية والمناخية للمنطقة ووقوعھا في موقع‬
‫استراتيجي جيد يقع على نھري دجلة وأن ھذا الموقع ساعد أھلھا في ممارسة حرفة الزراعة‬
‫والصناعة والتجارة وسنقوم بدراستھا كما ياتي‪:‬ـ‬
‫أوالً‪ /‬الزراعة‪:‬‬

‫‪132 ‬‬ ‫لقد اشتھر منطقة دياربكر بالزراعة الواسعة منذ أقدم العصور‪ ،‬يعود سبب ذلك إلى‬
‫تمتع المنطقة بالمميزات التي تتطلبھا حياة االستقرار الزراعي‪ ,‬حيث أن المنطقة تتوفر فيھا‬
‫األراضي الخصبة‪ ,‬فضالً عن توفر مياه الري‪ ١٨‬والمناخ المعتدل الممطر لذا اھتم سكان‬
‫دياربكر اھتمأما كبيراً بالزراعة ھذا بإإلضافة إلى اھتمام الحكام ألفرس اھتمأما فائقا ً‬
‫بالزراعة وتعاليم زرادشت التي انتشرت في بعض مدن دياربكر مثل مدينة ميافارقين ومدن‬
‫أخرى في العھد الساساني كانت تعد أن أشرف أعمال اإلنسان ھي الزراعة وتربية الماشية‬
‫لذا حبب زرادشت إلى الناس أن يزرعوا ويعيشوا مع ماشيتھم وأن يعملوا‪.١٩‬‬
‫إذن فسكان المنطقة مارسوا حرفة الزراعة بشكل كبير ‪ ..‬وفي ظل الدولة اإلسالمية‬
‫ازداد اھتمام أھالي المنطقة بالزراعة ويرجع سبب ذلك إلى سياسة ألفاتحين مع األراضي‬
‫المفتوحة‪ ،‬إذ أن الخليفة )عمر بن الخطاب ‪١٣‬ھـ‪٢٣/‬ھـ( )رضي ﷲ عنه( أبقى األراضي‬
‫التي فتحت عنوة بيد أصحاب ھا مقابل اخذ ضريبة الخراج منھم‪ ،‬وبما أن معظم أراضي‬
‫دياربكر فتحت عنوة لذا فقد أبقى الخليفة )عمر‪١٣‬ھـ‪٢٣/‬ھـ( )رضي ﷲ عنه( أراضيھا بيد‬
‫أصحاب ھا وأن ھذا اإلجراء الذي اتسم بالروح اإلنسانية والعدالة اإلجتماعية كان عامالً‬
‫مھما ً في حل المشكالت اإلقتصادية التي عاشھا أھالي المنطقة في ظل سيطرة الدولة‬

‫احسن التقاسيم في معرفة األقاليم‪ ،‬ص‪.١٢٣-١٢١‬‬ ‫‪١٦‬‬


‫رحلة بنيامين‪ ،‬ترجمھا عن إألصل العبري وعلق حواشيھا وكتب ملحقاتھا عزرا حداد‪ ،‬ط‪ ،‬مط الشرقية‪،‬‬ ‫‪١٧‬‬
‫بغداد‪١٣٦٤ ،‬ھـ ‪١٩٤٥ /‬م‪ ،‬ص‪.١٢٦‬‬
‫ابراھيم شريف‪ ،‬العامل الجغرافي‪ ,‬ج‪ ,٢‬ص‪.٥٩‬‬ ‫‪١٨‬‬
‫ينظر احمد امين‪ ,‬فجر اإلسالم‪ ,‬دار الكتاب العربي‪ ،‬ط‪ ،١٠‬بيروت‪١٩٦٩ ،‬م‪ ،‬ص‪ ،١٠٢ -١٠١‬فيلسيان‬ ‫‪١٩‬‬
‫شالي‪ ،‬موجز تأريخ إالديان‪ ،‬ترجمة حافظ الجمالي‪ ،‬دار طالس للدراسات والترجمة والنشر‪ ،‬ط‪،١‬‬
‫دمشق‪١٩٩١ ،‬م‪ ،‬ص‪.١٣٤ -١٣٣‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫الساسانية والبيزنطية‪ .‬ونتج عن ھذه السياسة زيادة الروابط بين المسلمين العرب وأھالي‬
‫دياربكر ألن اإلسالم ضمن ألھالي المناطق المفتوحة حرمة ممتلكاتھم وأموالھم وحرية‬
‫نشاطھم اإلقتصادي‪.٢٠‬‬
‫ولقد انتشرت الزراعة في مختلف مناطق دياربكر والشيء الجدير بالذكر أن معظم مدن‬
‫وقرى دياربكر اھتمت بزراعة أنواع ألفواكه كمدينة ميافارقين حيث ))اشتھرت بكثرة‬
‫ألفواكه واألشجار((‪ ، ٢١‬وكذلك مدينة آمد التي اشتھرت بأشجارھا واثمارھا وزروعھا‪،٢٢‬‬
‫كـما تتحـدث المعـاجم الجغرافية عن اشتھار جزيرة ابن عمر ووحـيزان ودارا بسعة‬
‫مزارعھا وكثرة بساتينھا‪ ،٢٣‬فضالً عن أن مدينة ماردين عرفت بزراعة أشجار ألفاكھة‬
‫والكروم‪.٢٤‬‬
‫ولقد لعبت الرساتيق دوراً كبيراً في اإلنتاج الزراعي في دياربكر فقد اشتھرت مدنھا‬
‫بكثرة رساتيقھا كمدينة آمد‪ ٢٥‬فيھا الكثير من الضياع العامرة الواسعة الوفيرة اإلنتاج‪.٢٦‬‬
‫وفضالً عما سبق فقد لعبت األديرة دوراً في إنتاج بعض المحاصيل الزراعية في منطقة‬
‫‪ 133‬‬
‫دياربكر كدير ابون واحويشا واكمن وديرالزرنوق حيث تكثر فيھا البساتين واألشجار وكانت‬
‫مزراعھا واسعة وكبيرة حيث خصص لھا النصارى فالحون لرعايتھا واإلشراف عليھا‪.٢٧‬‬
‫ومن خالل استقراء الروايات التاريخية يتبين لنا بأن أكثر حأصالت تلك البساتين‬
‫والرساتيق واألديرة عبارة عن الزيت والخل والخمر بالدرجة األولى ألن أكثر أشجار‬
‫المنطقة ھي شجرة الزيتون إذ أنتجوا منھا الزيت‪ ،‬والرمان والكروم‪ ،‬أنتجوا منھا الخل‪،‬‬
‫ونظراً لوفرة ھذه الحأصالت الزراعية في ھذا المنطقة يالحظ أن أھل الذمة كانوا يعطون‬
‫قسما ً من الجزية المفروضة عليھم من تلك الحأصالت‪ ،‬وكذلك اشتھرت المنطقة بأشجار‬
‫ألفاكھة كالتين والرمان والكروم والنارنج والبندق‪.٢٨‬‬

‫توفيق سلطان اليوزبكي‪ ,‬تاريخ أھل الذمة في العراق ‪١٢‬ـ ‪٢٤٧‬ھـ‪ ،‬دار العلوم للطباعة والنشر‪ ،‬ط‪،١‬‬ ‫‪٢٠‬‬
‫الرياض‪١٤٠٣ ،‬ھـ‪١٩٨٣ /‬م‪ ،‬ص‪.٤٣٦‬‬
‫ابن حوقل‪ ,‬صورة األرض‪ ,‬دار مكتبة الحياة للطباعة والنشر‪ ،‬بيروت‪١٩٩٢ ،‬م‪ ،‬ص‪.٢٠٢‬‬ ‫‪٢١‬‬
‫المصدر نفسه‪ ,‬ص‪.٢٠١‬‬ ‫‪٢٢‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص ص‪.٢٠٢ -١٩٩‬‬ ‫‪٢٣‬‬
‫المصدر نفسه‪ ,‬ص‪.٢٠١‬‬ ‫‪٢٤‬‬
‫المصدر نفسه‪ ,‬ص‪.٢٠٣‬‬ ‫‪٢٥‬‬
‫المصدر نفسه‪ ,‬ص‪.١٩٦‬‬ ‫‪٢٦‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ,‬مج‪ ,٢‬ص‪.٣٣٤‬‬ ‫‪٢٧‬‬
‫ابو ألفداء‪ ,‬تقويم البلدان‪ ,‬دار الطباعة السلطانية‪ ،‬باريس‪١٨٤٠ ،‬م‪ ،‬ص‪ ،٢٨٩ -٢٨٣‬ابن بطوطة‪ ،‬رحلة‬ ‫‪٢٨‬‬
‫ابن بطوطة‪ ،‬دار صادر للطباعة والنشر‪ ،‬بيروت ‪١٩٦٤ ،‬م‪ ،‬ص‪.٢٣٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫وفضالً عن ذلك فقد اھتم أھالي المنطقة بزراعة الحبوب في منطقة دياربكر كزراعة‬
‫القمح والشعير التي امتازت بسعة غالتھا من الحبوب والقمح والشعير‪.٢٩‬‬
‫وخالصة القول إن أھل دياربكر اشتغلوا في حرفة الزراعة على نطاق واسع فقد كانت‬
‫ألشجار البساتين والرساتيق المنتشرة بشكل واسع في المنطقة دور في إغناء المنطقة‬
‫بالمحاصيل الزراعية‪ ,‬فضالً عن زراعة الحبوب التي كانت الحرفة الرئيسية التي اعتمد‬
‫عليھا أھالي في حياتھم المعيشية فضالً عن أن المنطقة اشتھرت بوفرة وتنوع حيواناتھا‪،‬‬
‫حيث ـن اإلنتاج الحيواني لعب ھو إآلخر دوراً في سد حاجيات أھالي المنطقة‪.‬‬
‫ثانيا ً‪ /‬الثروة الحيوانية‪:‬‬
‫اشتغل عدد كبير من أھل دياربكر في تربية المواشي من األغنام والبقر‪ ٣٠‬والحمير‬
‫والماعز‪ ٣١‬وأشار ابن قدامة إلى وجود الخنازير في منطقة دياربكر‪ ،٣٢‬فضالً عن اشتھار‬
‫المنطقة بمزارع تربية النحل‪ ٣٣‬حيث كانت المنطقة ذات شھرة واسعة في إنتاج العسل وبھذا‬
‫نالحظ بأن أھل الذمة أعطوا العسل أيضا كجزية على رؤوسھم‪ ،٣٤‬ويالحظ ان أھالي المنطقة‬
‫‪134 ‬‬
‫استغلوا موقعھم على نھر دجلة في صيد السمك‪.٣٥‬‬
‫إن توفر المراعي الواسعة في المنطقة جعلھا مورداَ اقتصاديا َ مھما َ فيھا‪ ،‬وذلك لتربية‬
‫أعداد ضخمة من الحيوانات المتنوعة‪ ،‬حيث أنھا منطقة سھوب وھضاب ووديان غزيرة‬
‫األمطار‪ ،‬وما زالت من أغنى المناطق في تربية األغنام والمواشي‪ ،٣٦‬وتسمى المراعي التي‬
‫تنتشر بدياربكر باسم المروج‪.٣٧‬‬
‫ولعل أھم ما اشتھرت به دياربكر في ھذا المجال ھو تربية األغنام بصفة خاصة‪ ،‬فيما‬
‫تؤكده المصادر من اشتھارھا بإنتاج األصواف على نطاق واسع‪ ،‬واختصاصھا بصناعة‬

‫ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص‪.١٩١‬‬ ‫‪٢٩‬‬


‫البالذري‪ ,‬فتوح البلدان‪ ,‬وضع حواشيه عبد القادر محمد علي‪ ،‬منشورات محمد علي بيضون‪ ،‬دار الكتب‬ ‫‪٣٠‬‬
‫العلمية‪ ،‬ط‪ ،١‬لبنان‪١٤٢٠ ،‬ھـ ‪٢٠٠٠/‬م‪ ،‬ص‪.١١٠‬‬
‫ابن حوقل‪ ,‬صورة األرض‪ ,‬ص‪.١٩٣‬‬ ‫‪٣١‬‬
‫الخراج‪ ،‬حقق اصوله ووثق نصوصه طه عبدالرؤوف سعد وسعد حسن محمد‪ ،‬الناشر المكتبة إالزھرية‬ ‫‪٣٢‬‬
‫للتراث‪) ،‬د‪.‬م(‪١٤٢٠ ،‬ھـ‪١٩٩٩ /‬م‪ ،‬ص‪.٣٨٢‬‬
‫الثعالبي‪ ،‬ثمار القلوب في المضاف والمنسوب‪ ،‬تحقيق محمد ابو ألفضل ابراھيم‪ ،‬دار النھضة المصرية‬ ‫‪٣٣‬‬
‫للطبع والنشر‪ ،‬القاھرة‪١٩٦٥ ،‬م‪ ،‬ص‪.٥٣٨‬‬
‫البالذري‪ ،‬فتوح البلدان‪ ،‬ص‪.١٠٨‬‬ ‫‪٣٤‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٢٠٨‬‬ ‫‪٣٥‬‬
‫فيصل السامر‪ ،‬الدولة الحمدانية في الموصل والحلب‪ ،‬مطبعة إاليمان‪ ،‬بغداد‪١٩٧٠ ،‬م‪ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.١٩٩‬‬ ‫‪٣٦‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬مج‪ ،٤‬ص‪.٤٨٧‬‬ ‫‪٣٧‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫النسيج الصوفي الذي غالبا َ ما كان يصدر منھا‪ ،‬وكذلك اشتھارھا بصناعة الجبن واللبن‬
‫واللحم المجفف‪ ،‬حيث كانت ھذه المنتوجات تصدر إلى خارج دياربكر لوفرتھا وزيادتھا‪.٣٨‬‬
‫ومن الحيوانات التي اشتھرت بھا المنطقة عامة‪ ،‬الغنم والماعز والبقر والحمير‪.٣٩‬‬
‫وخالصة ماتقدم‪ ،‬فإن دياربكر قد اشتھرت بوفرة وتنوع حيواناتھا وخاصة األغنام‪،‬‬
‫حيث وضح بشكل بارز إنتاجھا الذي كان فائضا منه يصدر إلى خارج دياربكر‪ ،‬وكانت‬
‫تجارة األصواف وما ينسج منھا رائجة‪ ،‬إضافة إلى ماتوفره السوائم من منتوجات غذائية‪.٤٠‬‬
‫ثالثا‪/‬الصناعة والحرف اآلخرى‪:‬‬
‫إن وفرة المنتوجات الزراعية والثروة الحيوانية والمعادن أدت إلى قيام حرف صناعية‬
‫غذائية فيھا‪ ,‬لذا تميزت دياربكر بقيام عدد من الصناعات التي تعتمد على المعادن فإن وجود‬
‫خبرة فنية من الحرفيين قد لعبت دورھا في ظھور الصناعات المعدنية األولية وغيرھا‪.٤١‬‬
‫ولما كانت الصناعات الغدائية تعتمد في قيامھا على المنتوجات الزراعية وھي عديدة‬
‫‪  135‬ومتنوعة ومن أھمھا صناعة الزيت وھي أكثر الصناعات المنتشرة في المنطقة وذلك لكثرة‬
‫‪٤٢‬‬
‫أشجار الزيتون فيھا‬
‫ولقد تميز أھل دياربكر في صناعة الخل لتوفر أشجار الرمان والكروم بنسبة كبيرة‬
‫وكان المسلمون يأخذون من أھل الذمة الخل كجزية على رؤوسھم ويكون أرزاقا للجند‪ ،‬ومن‬
‫أبرز ما اشتھرت به دياربكر صناعة الخمور حيث توارثه النصارى منذ القدم واستمروا في‬
‫تصنيعه حتى بعد ألفتح اإلسالمي للمنطقة ووقوعه ضمن إطار الدولة اإلسالمية‪ ،‬فقد أباحت‬
‫الشريعة اإلسالمية للذمي صنع األنبذة والخمور وأن وجود الحانات في عدد من القرى ومدن‬
‫دياربكر دليل قاطع على ذلك‪ ,‬لكنھم أخذوا بالمقابل الضريبة التي عرفت بضريبة‬
‫)اللطف(‪.٤٣‬‬
‫ولقد اشتھرت مدن أخرى في دياربكر في صناعة الثياب والمالبس حيث أن مدينة آمد‬
‫كانت تشتھر بصنع ثياب الكتان‪.٤٤‬‬

‫محمد جاسم حمادي‪ ,‬الجزيرة ألفراتية والموصل‪ ,‬دار الرسالة للطباعة ‪ ،‬بغداد ‪١٣٩٧ ،‬ھـ ‪١٩٧٧ /‬م‪.‬‬ ‫‪٣٨‬‬
‫ص‪.٢١٥-٢١٤‬‬
‫المرجع نفسه‪ ،‬ص‪.٢١٦‬‬ ‫‪٣٩‬‬
‫المرجع نفسه‪ ،‬ص‪.٢١٧-٢١٦‬‬ ‫‪٤٠‬‬
‫عبدالماجود احمد سلمان‪ ,‬الموصل في العھدين الراشدي و األموي‪ ,‬الموصل‪) ,‬د‪.‬ت(‪ ,‬ص‪.١١٠‬‬ ‫‪٤١‬‬
‫ابو يوسف‪ ,‬الخراج‪ ,‬ص‪ ,٥٢‬البالذري‪ ,‬فتوح البلدان‪ ,‬ص‪.١٠٨‬‬ ‫‪٤٢‬‬
‫ابن حوقل‪ ,‬صورة األرض‪ ,‬ص‪.١٩٦‬‬ ‫‪٤٣‬‬
‫ابن بطوطة‪ ,‬رحلة ابن بطوطة‪ ،‬ص‪.٢٣٨‬‬ ‫‪٤٤‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫أما الصناعات الحيوانية التي تعتمد على ما يتوفر من المواد األولية التي تنتجھا‬
‫الحيوانات فھي متوفرة في المنطقة إذ اشتھرت مدينة ماردين بصنع الثياب المنسوجة من‬
‫شعر الماعز المعروفة بالمرعز‪ ،‬ولقد برع النصارى في فن الحياكة فنسجوا الخز والكتان‬
‫والصـوف وحاكـوا البرود المصبغة‪ ٤٥‬واشتھرت الجزيرة ألفراتية عامة بصناعة الجلود‬
‫ومنضمنھا منطقة دياربكر‪.٤٦‬‬
‫أما بالنسبة للحرف والصناعات المعدنية التي تقوم على وجود المواد األولية لقيامھا‬
‫ومع توفر األيدي العاملة ألفنية التي تحسن إالستغالل‪ ،‬فقد اشتھرت المنطقة بوجود الحرفيين‬
‫برعوا في ھذا المجال وعرفوا أنواعا ً من الصناعات كصناعة الحدادة واتقنوا صناعة‬
‫األبواب الحديدية والسيوف والدروع والخوذ ونصل الرماح‪ ٤٧‬نظراً لوفرة الحديد في‬
‫دياربكر‪ ٤٨‬وكذلك برع النصارى في صناعة الصياغة حيث تفننوا في صياغة الحلي الذھبية‬
‫وألفضية المرصعة بالجواھر‪ ٤٩‬والننسى شھرة اليھود بصناعة الزجاج‪ ٥٠‬والتي تقوم بالدرجة‬
‫األولى في ماردين‪ ,‬إذ تتوفر خاماته بدرجة كبيرة في جبالھا ويحمل قسم منھا إلى مختلف‬
‫ً‬ ‫‪٥١‬‬
‫مناطق الجزيرة ألفراتية‪ ,‬والعراق‪ ,‬وبالد الروم‪ ,‬ويفضل على ماسواه لرقته ‪ .‬وفضال عما ‪136 ‬‬
‫ذكرنا فقد برز أھل دياربكر في مھن مختلفة منھا‪ ,‬كان اليھود يقومون بأعمال الخياطة‪,‬‬
‫والصياغة‪ ,‬واإلسكافة‪ ,٥٢‬والحجامة‪ ,‬والقصارة‪ ,‬والقصابة‪ .٥٣‬وامتھن النصارى مھن متعددة‬
‫أيضا منھا الخياطة‪ ,‬والصياغة وقد برعوا وتفننوا في زخارفھا ونقوشھا‪ ,‬والنجارة‪ ,‬فنتج‬
‫نجاروھم المقابر‪ ,‬والمقاصير لكنائسھم‪ ,‬وديارھم‪ ،٥٤‬كما زأولوا مھنة التعليم‪ ,‬وأتقنوا فن‬
‫ھندسة البناء‪ ,‬وتتجلى مھارتھم في بناء البيع واألديرة والكنائس‪ ،٥٥‬فمن أھل دياربكر من كان‬
‫طبيبا ً وخياطا ً وصباغا ً وإسكافيا ً وخرازاً وتاجراً وصرافا ً وبزازا‪.٥٦‬‬

‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٤٥‬‬ ‫‪٤٥‬‬


‫ابن خلدون‪ ,‬العبر وديوان المبتدا والخبر في ايام العرب والعجم والبربر ومن عاصروھم من ذوي‬ ‫‪٤٦‬‬
‫السلطان إالكبر‪ ،‬مط دار الكتاب اللبناني‪ ،‬بيروت‪١٩٦٠ ،‬م‪ ,‬ج‪ ,٢‬ص‪.٧٣٥ -٧٢٠‬‬
‫ابن خلدون‪ ،‬العبر‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.٧٢٥-٧٢٠‬‬ ‫‪٤٧‬‬
‫حمادي‪ ،‬الجزيرة ألفراتية‪ ،‬ص‪.٢٢١‬‬ ‫‪٤٨‬‬
‫ابن خلدون‪ ,‬العبر‪ ,‬ص‪.٧٣٥ -٧٢٠‬‬ ‫‪٤٩‬‬
‫توماس ارنولد‪ ،‬الدعوة إلى اإلسالم‪ ،‬ترجمة حسن أبراھيم حسن وأخرون‪ ،‬مط مكتبة النھضة‪ ،‬القاھرة‪،‬‬ ‫‪٥٠‬‬
‫‪١٩٤٧‬م‪ ،‬ص‪ ،٢‬ترتون‪ ،‬أھل الذمة في اإلسالم‪ ،‬ترجمة‪ ،‬حسن حبشي‪ ،‬مط دار المعارف‪ ،‬مصر‪،‬‬
‫‪١٩٦٧‬م ص‪.٢٢١‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص‪.١٩٤‬‬ ‫‪٥١‬‬
‫ادم متز‪ ،‬الحضارة اإلسالمية الحضارة اإلسالمية في القرن الرابع الھجري‪ ،‬ترجمة محمد عبد الھادي‬ ‫‪٥٢‬‬
‫أسوريد‪ ،‬دار الكتاب العربي‪ ،‬ط‪ ،٤‬بيروت‪١٣٨٧ ،‬ھـ ‪١٩٦٧ ،‬م‪ ،‬مج‪ ،١‬ص‪.٨٧-٨٦‬‬
‫ابو يوسف‪ ،‬الخراج‪ ،‬ص‪ ،١٣٧‬ابن خلدون‪ ،‬العبر‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.٧٣٣-٧٢٤‬‬ ‫‪٥٣‬‬
‫ابو يوسف‪ ،‬الخراج‪ ،‬ص‪ ،١٣٧‬سليمان الصائغ الموصلي‪ ،‬تاريخ الموصل‪ ،‬مط السلفية ‪ ،‬مصر ‪،‬‬ ‫‪٥٤‬‬
‫‪١٩٢٣‬م ‪.‬ج‪ ،٢‬ص‪.٨‬‬
‫الموصلي‪ ،‬تاريخ الموصل‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.٨‬‬ ‫‪٥٥‬‬
‫ابو يوسف‪ ،‬الخراج‪ ،‬ص‪١٣٧‬‬ ‫‪٥٦‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫المبحث الثاني‪ :‬التجارة والطرق التجارية وصادرات وواردات دياربكر‪:‬‬


‫أوالَ‪ /‬التجارة وطرق التجارية‪:‬‬
‫لقد لعب تنوع الثروة الزراعية والمعدنية والحيوانية دوره في إنتاج أنواع متنوعة من‬
‫السلع الجاھزة للعمليات التجارية إذ شھدت منطقة دياربكر نوعين من التجارة الداخلية‬
‫والخارجية في إطار الدولة اإلسالمية فلم يكن اإلسالم عائقا ً أمام العمليات التجارية التي كان‬
‫يزأولھاأھالي المناطق المفتوحة قبل اإلسالم بل على العكس زادھا قوة وانتعاشا ً وازدھاراً فقد‬
‫أتاح اإلسالم ألھالي المناطق المفتوحة حرية مزأولة التجارة‪.٥٧‬‬
‫وفضالً عن ذلك لعب الموقع االستراتيجي المتميز للمنطقة دوراً في ازدھار التجارة‬
‫حيث كانت المنطقة جسراً تمر بھا القوافل التجارية من الشرق إلى الغرب‪ ,‬ومما زادھا قوة‬
‫وازدھاراً وفتحت آفاقا جديدة للتجارة‪ ,‬ما حققه اإلسالم من توحيد الشرق والغرب تحت راية‬
‫اإلسالم ونشر األمن والسالم في ربوعھا‪ ،٥٨‬وكذلك تميزت دياربكر بخصوبة أراضيھا التي‬
‫كانت تغري بعض التجار أو أصحاب القوافل باالستقرار فيھا‪.٥٩‬‬
‫‪ 137‬‬
‫ولقد كثرت وتعددت الطرق التجارية في دياربكر وعرف أھلھا نوعين من الطرق‬
‫البرية والنھرية‪ ,‬فبالنسبة للطرق البرية فقد كان في دياربكر طرق رئيسية بالنظر لموقعه‬
‫كونه ممراً تجاريا ً يربط بين الشرق والغرب منذ القدم‪ ,‬بإإلضافة إلى ذلك كان في المنطقة‬
‫طرق فرعية تربط بين مدنھا من أھمھا طريق‪:‬‬
‫‪) -١‬الموصل‪ -‬آمد( يمر ببلد‪ ،‬جزيرة ابن عمر‪ ،‬جبل بدوان‪ ،‬ثم موقع نھر الرزم‪ ،‬ثم‬
‫مدينة التل تجاه نھر بارما شرقي دجلة ثم إلى مدينة بطرا غربي دجلة ثم آمد‪.‬‬
‫‪) -٢‬طريق نصيبين ـ آمد( يسلك ھذا الطريق إلى دارا‪ ،‬كفر توثا‪ ،‬قصر بني نازع‪ ،‬ثم‬
‫آمد‪.‬‬
‫‪) -٣‬طرق آمد( ومن آمد ينطلق طريقان إحداھما إلى الشمال إلى ارزن حيث يسلك‬
‫ميافارقين ومنھا إلى ارزن‪ .‬والطريق الثاني من آمد إلى الرقة ويمر بشمشاط‪ ،‬تل جوفر‪،‬‬
‫بامقدار‪ ،‬جالب‪ ،‬الرھا‪ ،‬حران‪ ،‬تل محرا‪ ،‬باجروان‪ ،‬الرقة‪.٦٠‬‬
‫أما بالنسبة للطرق النھرية فقد ھيأ مرور نھر دجلة في دياربكر ظروفا ً مالئمة تربط بين‬
‫مدنھا والمناطق الجنوبية لإلقليمالجزيرة ألفراتية والعراق مما شجع على سعة وتنوع النشاط‬
‫التجاري البحري فيھا‪ ,‬ولكن الجدير بالذكر أن استعمال نھر دجلة كان أكثر من استعمال نھر‬

‫اليوزبكي‪ ،‬تاريخ أھل الذمة‪ ،‬ص‪.٤٣٨‬‬ ‫‪٥٧‬‬


‫صالح احمد العلي‪ ,‬التنظيمات اإلجتماعية واإلقتصادية في البصرة في القرن األول الھجري‪ ،‬دار الطليعة‬ ‫‪٥٨‬‬
‫‪ ،‬ط‪ ،٢‬بيروت‪١٩٦٩ ،‬م‪ ،‬ص‪ ,٢٥٧‬فتحي عثمان‪ ,‬الحدود اإلسالمية البزنطية‪ ،‬القاھرة‪) ،‬د ‪ .‬ت(‪ ,‬ج‪,١‬‬
‫ص‪.١٤٤‬‬
‫حمادي‪ ,‬الجزيرة ألفراتية‪ ,‬ص‪.٢٢٧‬‬ ‫‪٥٩‬‬
‫المرجع نفسه‪ ،‬ص‪.٢٣٤ -٢٢٩‬‬ ‫‪٦٠‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ألفرات في إقليم الجزيرة ألفراتية وذلك الرتفاع مياه دجلة ووضوح مجراه وقلة تعرجاته‬
‫ماجعله مفضالً في النقل التجاري البحري‪ ،‬أما مجرى ألفرات فبسبب كثرة تعرجاته فلم يكن‬
‫صالحا ً الستعمالھا كطريق تجاري بحري في المنطقة‪.٦١‬‬
‫وكان غالبية التجار في المنطقة من أھل الذمة والسيما اليھود والنصارى‪ ،‬ألن المسلمين‬
‫بسبب انشغالھم بالرياسة وإدارة شؤون الدولة لم يھتموا بالصنائع والمھن وما يجري إليھا‬
‫و))دفعوا ذلك إلى من قام به من العجم((‪ ،٦٢‬فضـالً عن أن اإلسالم سمـح لھـم حرية عقـد‬
‫العھـود التجارية والصناعية ومـزاولتھا‪ ٦٣‬ولھـذا احتفـظوا بتنـظيماتھــم ومؤسساتھم التجارية‬
‫في ظل الدولة اإلسالمية‪ ٦٤‬وألن دياربكر تميزت بتنوع ووفرة المواد األولية والصناعات‬
‫نرى قيام أھالي المنطقة بتصدير المواد ألفائضة عن حاجتھم إلى الخارج‪ ،‬وقد ساھم ذلك في‬
‫تنشيط التجارة في المنطقة‪.‬‬
‫يتبين لنا من كل ما تقدم أن النشاط التجاري في دياربكر كان كبيراً ونتيجة لذلك فقد‬
‫انتشرت األسواق بشكل عام في مدن دياربكر إذ أصبح لكل حرفة سوقھا وصناعتھا الخاصة‬
‫بھا وعرف السوق باسم الصنف أو المھنة الخاصة بھا‪ ،٦٥‬فكان ھناك سوق الطعام وسوق ‪138 ‬‬
‫الحشيش‪ ٦٦‬وسوق البزازين‪ ٦٧‬وسوق الثمانين‪ ٦٨‬وسـوق اإلساكفة وسوق ألفحم‪.٦٩‬‬
‫وكان ھناك أسواق تعقد مرة في كل أسبوع‪ ،‬كسوق األحد في ميافارفين‪ ،٧٠‬حيث يجتمع‬
‫فيه المتاع وسائر التجار والحمالون‪ ،٧١‬وكان لمدن دياربكر بصورة عامة أسواقا ً لتصريف‬
‫منتجاتھا‪ ,‬حيث عرفت تلك األسواق بكثرة خيراتھا ورخص أسعارھا‪ ،‬ان ھذا التخصص في‬
‫الصناعة والتجارة أدى إلى نشأة نظام النقابات فقد كانت كل طائفة من التجار وأصحاب‬
‫الحرف تتجمع في مكان واحد تتسمى به وكان من نتيجة ذلك إيجاد تدرج مھني في الجماعة‬

‫احمد ابراھيم شريف‪ ،‬الموقع الجغرافي‪ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.١٣٠-١٢٦‬‬ ‫‪٦١‬‬


‫العبر‪ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.٧٢٠‬‬ ‫‪٦٢‬‬
‫اليوزبكي‪ ،‬تاريخ أھل الذمة‪ ،‬ص‪.٤٣٨‬‬ ‫‪٦٣‬‬
‫العلي‪ ،‬التنظيمات إالجتماعية‪ ،‬ص‪.٢٥٧‬‬ ‫‪٦٤‬‬
‫إالزدي‪ ،‬تاريخ الموصل‪ ،‬تحقيق علي حبيبة‪ ،‬مؤسسة دار التحرير للطبع والنشر‪ ،‬القاھرة‪١٣٨٧ ،‬ھـ‪/‬‬ ‫‪٦٥‬‬
‫‪١٩٦٧‬م‪ ،‬ص‪ ،٣٦٣‬الدوري‪ ,‬تاريخ العراق‪ ,‬ص‪.٦٧‬‬
‫إالزدي‪ ,‬تاريخ الموصل‪ ,‬ص‪.٣٦٣‬‬ ‫‪٦٦‬‬
‫الثعالبي‪ ,‬يتيمة الدھر في محاسن أھل العصر‪ ،‬تحقيق محمد محي الدين عبدالحميد‪ ،‬القاھرة‪١٩٥٦ ،‬م‪,‬‬ ‫‪٦٧‬‬
‫ج‪ ,٢‬ص‪.١١٧‬‬
‫ابن قتيبة‪ ،‬المعارف‪ ،‬حققه وقدم له ثروت عكاشة‪ ،‬مط دار الكتب‪) ،‬د‪.‬م(‪١٩٦٠ ،‬م‪ ،‬ص‪ ،٢٤‬ابن إالثير‪,‬‬ ‫‪٦٨‬‬
‫الكامل‪ ,‬ج‪ ,١‬ص‪.٥٨‬‬
‫الدوري‪ ,‬تاريخ العراق‪ ,‬ص‪ ،١٣٢ -١٣١‬حسين علي المسري‪ ،‬تجارة العراق في العصر العباسي‪،‬‬ ‫‪٦٩‬‬
‫الكويت‪١٩٨٢ ،‬م‪ ،‬ص‪.١٠٥‬‬
‫ابن حوقل‪ ,‬صورة األرض‪ ,‬ص‪.٢٠٢ -١٩٦‬‬ ‫‪٧٠‬‬
‫حمادي‪ ،‬الجزيرة ألفراتية‪ ،‬ص‪.٢٣٧‬‬ ‫‪٧١‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫الواحدة من شيخ ومعلم وصانع وصبيان كما وجدت تقاليد معينة لكل صناعة وتجارة‪ ٧٢‬كما‬
‫كان لكل حرفة زيھا ولھا رئيس يمثلھا في قصور الخالفة في االحتفاالت والمناسبات‬
‫الرسمية‪ ,‬وكانت الحرف مفتوحة للناس من الديانات المختلفة‪ ,‬وتعد المھنة الرابطة إألساسية‬
‫تجمع بين أصحابھا‪.٧٣‬‬
‫ولعبت األديرة أيضا دور األسواق حيث كانت بمثابة أسواق التجارة فقد اعتاد‬
‫المسافرون أن يجدوا فيھا حاجاتھم من الطعام‪ ,‬إلى جانب المأوى‪.٧٤‬‬
‫ولقد شھدت أسواق المنطقة عملية الصيرفة‪ ,‬وذلك لتسھيل مھمة نقل األموال من بلد إلى‬
‫بلد دون تعرضھا لخطر السرقة‪ ،‬وأصبحت سوقا ً لتبادل النقود‪ ،‬وأيضا اقراض التجار‬
‫األموال والتي ساعدت على تسھيل العمليات التجارية‪ ,‬وقد توسعت ھذه العملية بمرور الزمن‬
‫فساعد ذلك على نشوء المصارف والمؤسسات المالية‪ ,‬وأطلق عليھا في العصر األموي‬
‫)حوانيت الصيارفة( ولقد برع النصارى في عملية الصيرفة إذ كانوا الواسطة الوحيدة بين‬
‫فضة ألفرس وذھب البيزنطي ولھم فضل كبير على تقدم فن الصيرفة‪ ،‬وظلوا يعملون في‬
‫‪  139‬الصيرفة حتى أواخر القرن الثالث الھجري‪ ،‬التاسع الميالدي‪ ,‬وبدأ اليھود بمشاركتھم في‬
‫مزاولة ھذه المھنة‪.٧٥‬‬
‫وفضالً عما سبق فقد قام المجوس بعملية إقراض الناس بإألموال أيضا ‪ ،‬وھناك إشارة‬
‫إلى أن الدھاقين إالعاجم من المجوس الذين يتقبلون الضرائب التي تجمع من فالحي‬
‫المقاطعات‪ ,‬حيث كانوا يقومون بإقراض الناس حتى بعد ألفتح اإلسالمي‪.٧٦‬‬
‫ويبدو مما سبق أن تحريم الشريعة اإلسالمية على المسلم التعامل بالربا من العوامل‬
‫التي فسحت المجال لليھود والنصارى والمجوس على ممارسة مھنة الصيرفة‪ ،٧٧‬والريب أن‬
‫مثل ھذه التجارة الواسعة النطاق كانت تتطلب إجراءات مالية واسعة‪ ٧٨‬فضالً عن ما سبق فقد‬
‫سك من العملة بأسماء الخلفاء والسيما حينما تعددت دويالت واإلمارات اإلسالمية‪ ،٧٩‬لھذا‬
‫ظھر في العصر العباسي نظام مصرفي حيث استعمل الصيارفة اليھود الحواالت والصكوك‬

‫عبد المنعم ماجد‪ ،‬التاريخ السياسي للدولة العربية‪ ،‬طبع ونشر مكتبة إالنجلو المصرية‪ ،‬ط‪،٢‬‬ ‫‪٧٢‬‬
‫)د‪.‬م(‪١٩٦٠،‬م‪ ،‬ص‪.٨٦‬‬
‫الدوري‪ ,‬تاريخ العراق‪ ,‬ص‪ ,٦٧‬اليوزبكي‪ ,‬تاريخ أھل الذمة‪ ,‬ص‪.٤٤٥‬‬ ‫‪٧٣‬‬
‫إالصفھاني‪ ,‬الديارات‪ ,‬تحقيق جليل العطية‪ ،‬رياض الريس للكتب والنشر‪ ،‬ط‪ ،١‬لندن‪ ،‬قبرص‪١٩٩١ ،‬م‪.‬‬ ‫‪٧٤‬‬
‫ص‪ ,١٦‬خودا بخش‪ ,‬حضارة اإلسالم‪ ,‬ترجمة وتعليق علي الخربوطلي‪ ،‬القاھرة‪) ،‬د‪.‬ت(‪ ،‬ص‪.١٧٤‬‬
‫علي حسن الخربوطلي‪ ,‬تاريخ العراق في ظل الحكم األموي‪ ،‬دار المعارف‪ ،‬القاھرة‪١٩٥٩ ،‬م‪,‬‬ ‫‪٧٥‬‬
‫ص‪ ،٣٦٢‬احمد امين‪ ،‬ظھر اإلسالم‪ ،‬بيروت‪١٩٦٩ ،‬م‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.٢٤٢‬‬
‫ابن سالم‪ ,‬إالموال‪ ,‬تحقيق خليل ھراس محمد‪ ،‬نشر مكتبة الكليات إالزھرية‪) ،‬د‪.‬م(‪) ،‬د‪.‬ت(‪ ،‬ص‪.٧٨‬‬ ‫‪٧٦‬‬
‫محمود اسماعيل‪ ،‬تاريخ الحضارة العربية اإلسالمية‪ ،‬الكويت‪١٩٩٠،‬م‪ ،‬ص‪ ،١٣٨‬اليوزبكي‪ ,‬تاريخ أھل‬ ‫‪٧٧‬‬
‫الذمة‪ ,‬ص‪.٤٤٣‬‬
‫جون جلوب‪ ,‬امبراطورية العرب‪ ,‬بيروت‪١٩٦٦ ,‬م‪ ,‬ص‪.٦١٣‬‬ ‫‪٧٨‬‬
‫عبد منعم ماجد‪ ,‬تاريخ الحضارة اإلسالمية‪ ,‬ص‪.٤٤‬‬ ‫‪٧٩‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫التي سھلت التبادل التجاري بين المدن البعيدة وخففت من صعوبة نقل النقود بين البلدان‪,‬‬
‫وتعرضھا إلى خطر السرقة والنھب‪.٨٠‬‬
‫وھكذا كان ألصحاب الديانات اآلخرى الساكنة في دياربكر دورا فعاال في الحياة‬
‫اإلقتصادية في المنطقة حيث مارسوا أنواع المھن والحرف مثل الزراعة وتربية الحيوانات‬
‫وبرعوا في الصناعات كما كان لھم دور فعال في ازدھار التجارة والصيرفة في إطار الدولة‬
‫اإلسالمية حيث فسح اإلسالم لھم المجال في ممارسة ھذه العمليات وذلك ألن قادة المسلمين‬
‫لم يميلوا إليھا النشغالھم بالرياسة واإلمارة والقيادة‪ ,‬فتركوا ألھل الذمة مجال العمل في ھذه‬
‫الميادين‪.‬‬
‫ثانيا َ‪ /‬صادرات وواردات دياربكر وأساليب جبايتھا‪:‬‬
‫دياربكر تتوفر فيھا كثير من المواد التي تصدر إلى خارجھا بل إن بإمكان الباحث أن‬
‫يجد عددا كبيرا من مدن دياربكر قد تخصصت بتصدير البضائع الخاصة بھا‪ ,‬حيث اشتھرت‬
‫آمد بتصدير الثياب الموشاة والمناديل والطيالس المصنوعة من نسيج الصوف‪ ٨١‬واحتلت‬
‫‪140 ‬‬
‫ماردين المركز األول في تصدير الزجاج الجيد إلى سائر بلدان الجزيرة ألفراتية والعراق‬
‫وبالد الروم‪ ،٨٢‬والشئ الجدير بالذكر أن اليھود احتكروا تجارة األصباغ‪ ،٨٣‬واتصلوا بالملوك‬
‫الحتكارھم تجارة المجوھرات‪ .٨٤‬ولھذا نجد أن غنى دياربكر بالمواد األولية وبراعة أھلھا‬
‫في الحرف والمھن والصناعات كان كافيا ً لسد الحاجات المحلية ألھاليھا وأن ھذا يعزو إلى‬
‫قلة إشارة المصادر إلى السلع الواردة إلى المنطقة‪ ,‬ومع ھذا فإن التجار اليھود كانوا يعودون‬
‫من بالد الشرق األقصى بالمسك والند والكافور والتوابل والمنسوجات الحريرية‪ ،٨٥‬ونظراً‬
‫الحتياجاتھم لھذه المواد في المعابد والبيع والكنائس‪.‬‬
‫يتبين من كل ما تقدم أن النشاط التجاري في المنطقة‪ ،‬كان كبيرا‪ ،‬غير أن طبيعة‬
‫اإلجراءات المتخذة لفرض الضرائب وما يتعرض له التجار من حين إلى آلخر أحيانا من‬
‫قبل عمال الجباية‪ ،‬كان من عوامل التذمر بسبب التعسف في طريقة الجباية ولعل ذلك مادفع‬
‫التجار بغض النظر عن عقائدھم إلى الشكوى‪.٨٦‬‬

‫العلي‪ ,‬التنظيمات إالجتماعية‪ ,‬ص‪ ٢٩٠‬ومابعدھا‪.‬‬ ‫‪٨٠‬‬


‫الجاحظ‪ ،‬التبصر بالتجارة في وصف ما يستظرف في البلدان من إالمتعة الرفيعة‪ ،‬القاھرة‪١٩٣٥ ،‬م‪،‬‬ ‫‪٨١‬‬
‫ص‪.٣٠‬‬
‫ابن حوقل‪ ,‬صورة األرض‪ ,‬ص‪.٢٩٤‬‬ ‫‪٨٢‬‬
‫التطيلي‪ ,‬رحلة بنيامين‪ ،‬ص‪.٩٩‬‬ ‫‪٨٣‬‬
‫ابن القيم‪ ,‬احكام أھل الذمة‪ ,‬تحقيق طه عبد الرؤوف سعد‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬ط‪ ،٢‬بيروت‪١٤٢٣ ،‬ھـ ‪/‬‬ ‫‪٨٤‬‬
‫‪٢٠٠٢‬م‪ ،‬ص‪.١٠٠‬‬
‫ابن خرداذبة‪ ,‬المسالك والممالك‪ ,‬وضع مقدمته وھوامشه وفھارسه محمد مخزوم‪ ,‬بيروت‪١٩٨٨ ،‬م‪,‬‬ ‫‪٨٥‬‬
‫ص‪.١٣١‬‬
‫حمادي‪ ،‬الحجزيرة ألفراتية‪ ،‬ص‪.٢٣٦‬‬ ‫‪٨٦‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫أما عن موارد الدولة اإلسالمية في دياربكر فنجد أن خراجھا يشكل مورداَ مالياَ مھما َ‬
‫لبيت المال المركزي خالل فترة البحث وذلك لما تتمتع به المنطقة من ثروة زراعية كبيرة‬
‫كما مر بنا‪.٨٧‬‬
‫إن أبرز ما يمكن مالحظته خالل فترة البحث ھذا ھو عملية األصالح الجذري التي‬
‫باشرھا الخليفة عبدالملك بن مروان )‪٦٥‬ھـ‪٨٦ /‬ھـ( في جعله الضريبة الزراعية موحدة‬
‫وتحسب على أساس القيمة المتوسطة إلنتاج األرض بعد أن أدخل الموضوع مدى امكانية‬
‫استغاللھا بنظر االعتبار ثم أصالحه نظام جباية الجزية وتوحيد الضريبة أيضا‪ ،‬فقد بعث‬
‫الخليفة عبدالملك بن مروان )‪٦٥‬ھـ‪٨٦ /‬ھـ( الوالي الضحاك بن عبدالرحمن األشعري‪،‬‬
‫فاستغل ما يؤخذ منھم من الضرائب فأحصى الجماجم واعتبر أھل الذمة جميعاَ عمإال يعملون‬
‫بأيديھم وقام بتخمين صافي مجموع واردات العام منھم بعد حذف النفقات‪ ،‬فوجد الصافي بيد‬
‫كل منھم في حدود ‪ ٤‬دنانير‪ ،‬وقد اعتبر ھذا المبلغ ضريبة إذ ألزمھم جميعاَ بدفعھا وجعلھم‬
‫طبقة واحدة‪ .‬ويشير ابويسف إلى أصالحات عبدالملك بن مروان )‪٦٥‬ھـ‪٨٦ /‬ھـ( ھذه فيذكر‬
‫‪٨٨‬‬
‫‪  141‬إنه إدخل في االعتبار قرب اإلنتاج الزراعي أو بعده عن إألسواق‪ ،‬فجعل على كل جريب‬
‫)‪٣١٤٫٨٦‬م‪ ٨٩(٢‬زرع مما قرب دينار‪ ،‬وعلى كل ألف أصل كرم مما قرب ديناراَ أيضا‬
‫وعلى كل ألف أصل مما بعد ديناراَ وعلى الزيتون على كل مائة شجرة مما قرب ديناراَ‪،‬‬
‫وعلى مائتي شجرة مما بعد ديناراَ‪ ،‬وكان غاية البعد عنده مسيرة يوم أو يومين أو أكثر من‬
‫ذلك وما دون اليوم فھو قريب وحملت األمصار اإلسالمية على ذلك‪ ٩٠‬ويبدو أن منطقة‬
‫دياربكر حملت على ذلك أيضا‪ ،‬لذلك فقد سأوى ھذا النظام بين سكان األرياف‪ ،٩١‬ولم تذكر‬
‫المصادر أية ردود فعل ضد ھذه اإلجراءات وإن كان المرجح أنھا قد القت قبوال وارتياحا َ‬
‫لما حققته من نتائج‪.٩٢‬‬

‫‪ ٨٧‬الجھشياري‪ ،‬الوزراء والكتاب‪ ،‬حققه ووضع فھارسه مصطفى السقا واخرون‪ ،‬مط مصطفى البابي‬
‫الحلبي وأوالده‪ ،‬القاھرة‪١٤٠١ ،‬ھـ‪١٩٨١ /‬م‪ ،‬ص‪.٢٧٧‬‬
‫‪ ٨٨‬الخراج‪ ،‬ص‪.٤١‬‬
‫‪ ٨٩‬محمد ضياء الدين الريس‪ ،‬الخراج في الدولة اإلسالمية حتى منتصف القرن الثالث الھجري‪ ،‬مكتبة نھضة‬
‫مصر ومطبعتھا‪ ،‬ط‪ ،١‬مصر‪١٩٥٧ ،‬م‪ ،‬ص ‪٢٦٢‬ـ ‪.٢٦٤‬‬
‫‪ ٩٠‬ابو يوسف‪ ،‬الخراج‪ ،‬ص‪.٤١‬‬
‫‪٩١‬حمادي‪ ،‬الجزيرة ألفراتية‪ ،‬ص‪.٢٤٠‬‬
‫‪ ٩٢‬المرجع نفسه‪ ،‬ص‪.٢٤١‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الخاتمة‬

‫تبين لنا من خالل البحث أن الموقع الجغرافي لبالد دياربكرالواقع على طريق التجاري‬
‫الرئيسي بين الشرق والغرب قد أسھم في ازدھار الحياة اإلقتصادية وأدى إلى وجود تعاون‬
‫اقتصادي بين دياربكر واألقاليم المجاورة مثل العراق والشام‪ ،‬والسيما الدولة البيزنطية‪.‬‬
‫وقد ساعد موقع دياربكر وخصوبة أراضيھا ووفرة مياھھاا في ازدھار الحياة‬
‫الزراعية‪ ،‬فأصبحت دياربكر تنتج كميات كبيرة من المحاصيل الزراعية‪ ،‬وأن خصوبة‬
‫أراضي بالد دياربكر واتساع مروجھا‪ ،‬وكثرة عشبھا أدى إلى زيادة إنتاجھا الحيواني‪ ،‬فأقبل‬
‫سكان دياربكر على تربية الماشية‪.‬‬
‫ومن أشھر الصناعات التي تميزت بھا دياربكر صناعة المنسوجات والطراز‪ ،‬إضافة‬
‫إلى الصناعات الغذائية‪،‬‬
‫‪142 ‬‬ ‫ويتضح لنا من خالل البحث حرص الدولة األموية على زيادة موارد بيت المال وذلك‬
‫عن طريق جعل الضريبة موحدة في جميع األمصار اإلسالمية‪ ،‬وكانت منطقة دياربكر من‬
‫أكبر المساھمين في بيت المال المسلمين وذلك لوفرة موارد دياربكر اإلقتصادية‪ ،‬ومن خالل‬
‫ھذا البحث نالحظ أن جھود الخليفة عبدالملك بن مروان )‪٦٥‬ھـ‪٨٦/‬ھـ( اإلقتصادية قد‬
‫أسھمت في إظھار تفوق الدولة اإلقتصادية‪ ،‬وخلق متغيرات اقتصادية جديدة سھلت عملية‬
‫النمو اإلقتصادي للدولة اإلسالمية‪.‬‬
‫وكانت اليھود والنصارى والمجوس ھم أصحاب المھن والحرف في دياربكر في فترة‬
‫البحث‪ ،‬إذ أن انشغال المسلمين بالرياسة وإدارة الدولة فسح المجال أمام أھالي منطقة‬
‫دياربكر الذين كانوا على ديانات مختلفة الغير اإلسالمية أن يساھموا بشكل كبير في العميلة‬
‫اإلقتصادية‪ ،‬وشكلوا نواة للنشاط اإلقتصادي في المنطقة‪.‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫قائمه أسماء المصادر والمراجع‬

‫أوالّ‪ /‬المصادر‬
‫ابن األثير‪ ،‬أبو الحسن علي بن الكرم محمد بن عبد الكريم المعروف بابن األثير الجزري‬
‫الملقب بعزالدين )ت‪٦٣٠‬ھـ‪١٢٣٢ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -١‬الكامل في التأريخ(‪ ،‬تحقيق أبي الفداء عبدﷲ القاضي‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬ط‪،٤‬‬
‫بيروت‪٢٠٠٦ ،‬م‪.‬‬
‫األزدي‪ ،‬أبو زكريا يزيد بن محمد بن اياس بن القاسم األزدي )ت‪٣٣٤‬ھـ‪٩٤٥ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -٢‬تاريخ الموصل( تحقيق علي حبيبة‪ ،‬مؤسسة دار التحرير للطبع والنشر‪ ،‬القاھرة‪،‬‬
‫‪١٣٨٧‬ھـ‪١٩٦٧ /‬م‪.‬‬
‫‪  143‬األصفھاني‪ ،‬ابو ألفرج علي بن الحسين بن محمد القرشي األموي )ت‪٣٥٦‬ھـ‪٩٦٦ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -٣‬الديارات(‪ ،‬تحقيق جليل العطية‪ ،‬رياض الريس للكتب والنشر‪ ،‬ط‪ ،١‬لندن‪ ،‬قبرص‪،‬‬
‫‪١٩٩١‬م‪.‬‬
‫ابن بطوطة‪ ،‬شرف الدين أبو عبدﷲ الصنعي الشرقأوي )ت‪٧٧٧‬ھـ‪١٣٧٥ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -٤‬تحفة النظار في غرائب األمصار وعجائب األسفار(‪ ،‬المسمى برحلة ابن بطوطة‪ ،‬دار‬
‫صادر للطباعة والنشر‪ ،‬بيروت‪١٩٦٤ ،‬م‪.‬‬
‫البالذري‪ ،‬األمام أبو الحسن أحمد بن يحيى بن جابر )ت‪٢٧٩‬ھـ‪٨٩٢/‬م(‪:‬‬
‫‪) -٥‬فتوح البلدان(‪ ،‬وضع حواشيه عبد القادر محمد علي‪ ،‬منشورات محمد علي بيضون‪،‬‬
‫دار الكتب العلمية‪ ،‬ط‪ ،١‬لبنان‪١٤٢٠ ،‬ھـ ‪٢٠٠٠/‬م‪.‬‬
‫التطيلي‪ ،‬بنيامين بن بونه )ت‪٥٦٩‬ھـ‪١١٧٣/‬م(‪:‬‬
‫‪) -٦‬رحلة بنيامين(‪ ،‬ترجمھا عن إألصل العبري وعلق حواشيھا وكتب ملحقاتھا عزرا‬
‫حداد‪ ،‬ط‪ ،١‬مط الشرقية‪ ،‬بغداد‪١٣٦٤ ،‬ھـ ‪١٩٤٥ /‬م‪.‬‬
‫الثعالبي‪ ،‬أبو منصور عبدالملك بن محمد بن إسماعيل )ت‪٤٢٩‬ھـ‪١٠٣٧ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -٧‬ثمار القلوب في المضاف والمنسوب(‪ ،‬تحقيق محمد أبو ألفضل إبراھيم‪ ،‬دار النھضة‬
‫المصرية للطبع والنشر‪ ،‬القاھرة‪١٩٦٥ ،‬م‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪) -٨‬يتيمة الدھر في محاسن أھل العصر(‪ ،‬تحقيق محي الدين عبدالحميد مط السعادة‪ ،‬ط‪،٢‬‬
‫القاھرة‪١٩٦٥ ،‬م ‪.‬‬
‫الجاحظ‪ ،‬أبو عثمان عمرو بن بجر )ت‪٢٥٥‬ھـ‪٨٦٨ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -٩‬التبصر بالتجارة في وصف ما يستظرف في البلدان من األمتعة الرفيعة واألعالق‬
‫النفيسة والجواھر الثمينة(‪ ،‬مط الرحمانية‪ ،‬ط‪ ،٢‬القاھرة‪١٣٥٤ ،‬ھـ ‪١٩٣٥ /‬م‪.‬‬
‫الجھشياري‪ ،‬ابي عبدﷲ محمد بن عبدو )ت‪٣٣١‬ھـ‪٩٤٢/‬م(‪:‬‬
‫‪) -١٠‬الوزراء والكتاب( حققه ووضع فھارسه مصطفى السقا وآخرون‪ ،‬مط مصطفى البابي‬
‫الحلبي وأوالده‪ ،‬القاھرة‪١٤٠١ ،‬ھـ ‪١٩٨١ /‬م‪.‬‬
‫الحموي‪ ،‬شھاب الدين أبو عبد ﷲ ياقوت بن عبدﷲ الرومي البغدادي )ت‪٦٢٦‬ھـ‪١٢٢٨ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -١١‬معجم البلدان( طبعة جديدة مصححة ومنقحة قدم لھا محمد عبد الرحمن المرعشلي‪،‬‬
‫طبع دار إحياء التراث العربي‪ ،‬مؤسسة التاريخ العربي‪ ،‬لبنان‪ ،‬د‪ .‬ت‪.‬‬
‫‪144 ‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬منصور بن القاسم )ت‪٣٦٧‬ھـ‪٩٧٧/‬م(‪:‬‬
‫‪) -١٢‬صورة األرض(‪ ،‬دار مكتبة الحياة للطباعة والنشر‪ ،‬بيروت‪١٩٩٢ ،‬م‪.‬‬
‫ابن خرداذبة‪ ،‬ابو القاسم عبيد ﷲ بن عبدﷲ )ت‪٣٠٠‬ھـ‪٩١٢ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -١٣‬المسالك والممالك(‪ ،‬وضع مقدمته وحواشيه وفھارسه محمد مخزوم‪ ،‬دار إحياء التراث‬
‫العربي‪ ،‬بيروت‪١٤٠٨ ،‬ھـ ‪١٩٨٨ /‬م‪.‬‬
‫ابن خلدون‪ ،‬عبد الرحمن بن محمد )ت‪٨٠٨‬ھـ‪١٤٠٥ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -١٤‬العبر وديوان المبتدأ والخبر في أيام العرب والعجم والبربر ومن عاصروھم من ذوي‬
‫السلطان األكبر(‪ ،‬مط دار الكتاب اللبناني‪ ،‬بيروت‪١٩٦٠ ،‬م‪.‬‬
‫الشابشتي‪ ،‬أبو الحسن علي بن محمد )ت‪٣٨٨‬ھـ‪٩٩٨ /‬م(‪:‬‬
‫‪) -١٥‬الديارات( ‪ ،‬تحقيق كوركيس عواد‪ ،‬دار الرائد العربي‪ ،‬ط‪ ،٣‬بيروت‪١٩٨٦ ،‬م‪.‬‬
‫الشھرستاني‪ ،‬أبو الفتح محمد بن عبد الكريم بن أبي بكر أحمد )ت‪٥٤٨‬ھـ‪١١٥٣/‬م(‪:‬‬
‫‪) -١٦‬الملل والنحل(‪ ،‬قدم له وعلق حواشيه صالح الدين الھواري‪ ،‬دار مكتبة الھالل‪ ،‬ط‪،١‬‬
‫بيروت‪١٩٩٨ ،‬م‪.‬‬
‫الطبري‪ ،‬أبو جعفر محمد بن جرير )ت‪٣١٠‬ھـ‪٩٢٢/‬م(‪:‬‬
‫‪) -١٧‬تاريخ األمم والملوك(‪ ،‬راجعه وقدم له واعد فھارسه نواف الجراح‪ ،‬دار صادر‪ ،‬ط‪،٢‬‬
‫بيروت‪١٤٢٦ ،‬ھـ ‪٢٠٠٥ /‬م ‪.‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫أبو ألفداء‪ ،‬عماد الدين إسماعيل بن محمد بن عمر )ت‪٧٣٢‬ھـ‪١٣٣١/‬م(‪:‬‬


‫‪) -١٨‬تقويم البلدان(‪ ،‬دار الطباعة السلطانية‪ ،‬باريس‪١٨٤٠ ،‬م‪.‬‬
‫ابن قتيبة‪ ،‬أبو محمد عبدﷲ بن مسلم الدينوري )ت‪٢٧٦‬ھـ‪٨٨٩/‬م(‪:‬‬
‫‪) -١٩‬المعارف( حققه وقدم له ثروت عكاشة‪ ،‬مط دار الكتب‪) ،‬د‪.‬م(‪١٩٦٠ ،‬م‪.‬‬
‫ابن قيم الجوزية‪ ،‬شمس الدين ابي عبد ﷲ محمد بن أبي بكر )ت‪٧٥١‬ھـ‪١٣٥٠/‬م(‪:‬‬
‫‪) -٢٠‬احكام أھل الذمة(‪ ،‬تحقيق طه عبد الرؤوف سعد‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬ط‪ ،٢‬بيروت‪،‬‬
‫‪١٤٢٣‬ھـ‪٢٠٠٢/‬م‪.‬‬
‫المقدسي‪ ،‬شمس الدين ابو عبدﷲ محمد بن أحمد المعروف بالبشاري )ت‪٣٧٥‬ھـ ‪٩٨٥/‬م (‪:‬‬
‫‪) -٢١‬أحسن التقاسيم في معرفة األقاليم(‪ ،‬مط بريل‪ ،‬ليدن‪١٩٠٩ ،‬م‪.‬‬
‫لواقدي‪ ،‬أبو عبدﷲ محمد بن واقد المدني )ت‪٢٠٧‬ھـ‪٨٢٢/‬م(‪:‬‬
‫‪ 145‬‬
‫‪) -٢٢‬فتوح الشام(‪ ،‬مط مصطفى البابـي الحلبي وأوالده بمصر‪ ،‬ط‪ ،٣‬القاھرة‪١٣٧٣ ،‬ھـ‬
‫‪١٩٥٤/‬م‪.‬‬
‫أبو يوسف‪ ،‬القاضي يعقوب بن إبراھيم األنصاري )ت‪١٨٢‬ھـ‪٧٩٨/‬م(‪:‬‬
‫‪) -٢٣‬الخراج(‪ ،‬حقق أصوله ووثق نصوصه طه عبدالرؤوف سعد وسعد حسن محمد‪،‬‬
‫الناشر المكتبة األزھرية للتراث‪) ،‬د‪.‬م(‪١٤٢٠ ،‬ھـ‪١٩٩٩ /‬م‪.‬‬
‫ثانيا ‪ /‬المراجع ‪:‬‬
‫أرنولد‪ ،‬توماس‪:‬‬
‫‪ ) -١‬الدعوة إلى اإلسالم (‪ ،‬ترجمة حسن إبراھيم حسن وآخرون‪ ،‬مط مكتبة النھضة‪،‬‬
‫القاھرة‪١٩٤٧ ،‬م‪.‬‬
‫إسماعيل‪ ،‬محمود‪:‬‬
‫‪ ) -٢‬تاريخ الحضارة العربية اإلسالمية (‪ ،‬مكتبة الفالح للنشر والتوزيع‪ ،‬ط‪ ،٢‬الكويت‪،‬‬
‫‪١٤١٠‬ھـ‪١٩٩٠/‬م‪.‬‬
‫أمين‪ ،‬أحمد‪:‬‬
‫‪ ) -٣‬فجر اإلسالم (‪ ،‬دار الكتاب العربي‪ ،‬ط‪ ،١٠‬بيروت‪١٩٦٩ ،‬م‪.‬‬
‫‪ ) -٤‬ظھر اإلسالم (‪ ،‬دار الكتاب العربي للنشر‪ ،‬بيروت‪١٣٨٨ ،‬ھـ‪١٩٦٩/‬م‪.‬‬
‫بخش‪ ،‬خودا‪:‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪ ) -٥‬الحضارة اإلسالمية (‪ ،‬ترجمة وتعليق علي حسن الخربوطلي‪ ،‬دار الكتب الحديثة‬
‫للنشر‪ ،‬القاھرة‪) ،‬د‪.‬ت(‪.‬‬
‫ترتون‪ ،‬ا‪ .‬س‪:‬‬
‫‪ ) -٦‬أھل الذ مة في اإلسالم (‪ ،‬ترجمة‪ ،‬حسن حبشي‪ ،‬مط دار المعارف‪ ،‬مصر‪١٩٦٧ ،‬م‪.‬‬
‫جلوب‪ ،‬جون‪:‬‬
‫‪ ) -٧‬إمبراطورية العرب (‪ ،‬ترجمة وتعليق خيري حماد‪ ،‬دار الكتاب العربي‪ ،‬بيروت‪،‬‬
‫‪١٩٦٦‬م‪.‬‬
‫حمادي‪ ،‬محمد جاسم‪:‬‬
‫‪ ) -٨‬الجزيرة الفراتية والموصل (‪ ،‬دار الرسالة للطباعة‪ ،‬بغداد‪١٣٩٧ ،‬ھـ‪١٩٧٧/‬م‪.‬‬
‫الخربوطلي‪ ،‬علي حسن‪:‬‬
‫‪146 ‬‬
‫‪ ) -٩‬تاريخ العراق في ظل الحكم األموي (‪ ،‬دار المعارف‪ ،‬القاھرة‪١٩٥٩ ،‬م‪.‬‬
‫الدوري‪ ،‬عبد العزيز‪:‬‬
‫‪ ) -١٠‬تاريخ العراق اإلقتصادي في القرن الرابع الھجري (‪ ،‬مط المعارف‪ ،‬بغداد‪١٩٤٨ ،‬م‪.‬‬
‫الريس‪ ،‬محمد ضياء الدين‪:‬‬
‫‪ ) -١١‬الخراج في الدولة اإلسالمية حتى منتصف القرن الثالث الھجري (‪ ،‬مكتبة نھضة‬
‫مصر ومطبعتھا‪ ،‬ط‪ ،١‬مصر‪١٩٥٧ ،‬م‪.‬‬
‫السامر‪ ،‬فيصل‪:‬‬
‫‪) -١٢‬الدولة الحمدانية في الموصل والحلب(‪ ،‬مطبعة اإليمان‪ ،‬بغداد‪١٩٧٠ ،‬م‪.‬‬
‫السلمان‪ ،‬عبد الماجود أحمد‪:‬‬
‫‪ ) -١٣‬الموصل في العھدين الراشدي و األموي (‪ ،‬جامعة الموصل‪ ،‬مديرية مطبعة الجامعة‪،‬‬
‫الموصل‪) ،‬د‪.‬ت(‪.‬‬
‫شالي‪ ،‬فيلسيان‪:‬‬
‫‪) -١٤‬موجز تاريخ األديان(‪ ،‬ترجمة حافظ الجمالي‪ ،‬دار طالس للدراسات والترجمة‬
‫والنشر‪ ،‬ط‪ ،١‬دمشق‪١٩٩١ ،‬م‪.‬‬
‫الشريف‪ ،‬أحمد إبراھيم‪:‬‬
‫‪ ) -١٥‬الموقع الجغرافي للعراق (‪ ،‬مط الشفيق‪ ،‬بغداد‪) ،‬د‪.‬ت(‪.‬‬
‫‪Sadru’l-İslam Döneminde Diyarbakır’daki Ekonomik Durum‬‬

‫صالح‪ ،‬صبحي‪:‬‬
‫‪) -١٦‬النظم اإلسالمية نشأتھا وتطورھا (‪ ،‬دار العلم للماليين‪ ،‬بيروت‪١٩٦٥ ،‬م‪.‬‬
‫عثمان‪ ،‬فتحي‪:‬‬
‫‪ ) -١٧‬الحدود اإلسالمية البزنطية (‪ ،‬القاھرة‪) ،‬د‪.‬ت(‪.‬‬
‫العلي‪ ،‬صالح أحمد‪:‬‬
‫‪ ) -١٨‬التنظيمات اإلجتماعية واإلقتصادية في البصرة في القرن األول الھجري (‪ ،‬دار‬
‫الطليعة‪ ،‬ط‪ ،٢‬بيروت‪١٩٦٩ ،‬م‪.‬‬
‫ماجد‪ ،‬عبدالمنعم‪:‬‬
‫‪ ) -١٩‬التاريخ السياسي للدولة العربية (‪ ،‬طبع ونشر مكتبة إالنجلو المصرية‪ ،‬ط‪١٩٦٠ ،٢‬م‪.‬‬
‫متز‪ ،‬آدم‪:‬‬
‫‪ 147‬‬
‫‪ ) -٢٠‬الحضارة اإلسالمية في القرن الرابع الھجري (‪ ،‬ترجمة محمد عبد الھادي أسوريد‪،‬‬
‫دار الكتاب العربي‪ ،‬ط‪ ،٤‬بيروت‪١٣٨٧ ،‬ھـ‪١٩٦٧/‬م‪.‬‬
‫المسري‪ ،‬حسين علي‪:‬‬
‫‪ ) -٢١‬تجارة العراق في العصر العباسي (‪ ،‬ذات السالسل‪ ،‬جامعة الكويت‪،‬‬
‫‪١٤٠٢‬ھـ‪١٩٨٢/‬م‪.‬‬
‫الموصلي‪ ،‬سليمان الصائغ‪:‬‬
‫‪ ) -٢٢‬تاريخ الموصل (‪ ،‬مط السلفية‪ ،‬مصر‪١٩٢٣ ،‬م‪.‬‬
‫اليوزبكي‪ ،‬توفيق سلطان‪:‬‬
‫‪ ) -٢٣‬تاريخ أھل الذمة في العراق ‪١٢‬ـ ‪٢٤٧‬ھـ (‪ ،‬دار العلوم للطباعة والنشر‪ ،‬ط‪،١‬‬
‫الرياض‪١٤٠٣ ،‬ھـ‪١٩٨٣/‬م‪.‬‬
ERKEN VE ORTA ÇAĞ MÜSLÜMAN COĞRAFİ
KAYNAKLARDA AMİD VE DİYARBAKIR

Khalid El-Awaisi
Mardin Artuklu Üniversitesi,
Edebiyat Fakültesi

Özet

Amid, Meyyâfârikîn gibi diğer köklü şehirlerle birlikte Diyar-ı Bekir


 149
bölgesindeki en önemli şehirlerinden biri olarak kabul edilir. Coğrafyacılar,
tarihçiler ve Müslüman seyyahlar bu köklü şehirden Diyar-ı Bekir bölgesinin bir
parçası olarak bahsederler; -İslami fetihlerden önce Fırat Cezire’sinde yaşayan Arap
bir kabileydi-. Diyar-ı Bekir, Diyar-ı Rebia ve Diyar-ı Mudar ile birlikte bölgenin en
küçük parçasını oluşturmaktaydı. Bazıları orayı Diyar-ı Rebia ile bir olarak görür.
Bu şehrin ve coğrafi bölgenin önemi İslam tarihinin ilk döneminde Hz. Ömer’in
halifeliği esnasında Cezire’deki diğer yerlerle beraber fethedildikten sonra anlaşıldı.
Amid şehri Diyar-ı Bekir şehirlerinin en büyüğü, en korunaklı ve dayanıklı şehri
olarak biliniyordu. Bölgede ona en yakın şehrin Meyyâfârikîn olduğu ifade
edilmiştir. Amid’in Müslüman topraklara yönelik dış saldırıları engellemede önemli
bir rolü olduğu gibi İslam orduları burayı cihad üssü olarak da kullanmıştır.
Seyyahlar ve coğrafyacılar şehirden, demir ve ateşin zarar vermediği taşlardan
yapılmış surlarından övgüyle bahsederler. Korunaklı surları şehrin alınmasını
zorlaştıran bir unsurdu. Diğer yandan Amid medreseleri ve camileriyle medeniyet
merkeziydi. Suyun bolluğu ekonomik gelişimini, sanayisini ve zirai üretimini
zirveye taşımıştı. Dicle'ye yakın olması şehrin topraklarının veriminin bol ve
bereketli olmasını ve yüksek miktarda vergi toplanmasını sağlamıştı. Bu araştırmada
erken coğrafi ve tarihi kaynaklar üzerinden Amid ve Diyar-ı Bekir bölgesinin
karakteristik özellikleri ayrıntılı bir şekilde tasvir edilecektir.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

AMID AND DIYARBAKIR IN EARLY AND


MEDIEVAL MUSLIM GEOGRAPHICAL SOURCES

Abstract

Diyarbakir or the abode/land of Bakir is the Arabic name for the northern
province of Al-Jazeera (upper Mesopotamia) and its capital city being Amid, known
today as Diyarbakır. The city of Amid is one of the most important cities in the
province of Diyarbakir with other ancient cities like Mayafarqin. Muslim
geographers, historians and travellers referred to it as part of the larger region of Al-
Jazeera constituted from three provinces; Diyar Mudar, Diyar Rabi’a and Diyar
150  Bakir. Where Diyar Bakir is the smallest province out of the three, sometimes it is
included to Diyar Rabi‘a, as the tribe of Bakir is a branch of the tribe of Rabi’a. The
city, province together with the rest of Mesopotamia was conquered during the reign
of the second Caliph Umar ibn al-Khattab. Muslim geographers have taken an
interest in this ancient city and many accounts mention it as the capital city of
Diyarbakir as well as referring to its strong fortification and the use of black stones
in its buildings, only equalled by that of Mayafarqin’s fortification. Its strong
fortification and walls were admired by those geographers who visited the city;
deliberating on how its strong stones, neither fire nor iron rams can harm it. Thus,
making this city impenetrable to invaders. Its strategic location on the borders of
Muslim territory gave it an important role in dealing with attacks on Muslim lands
as well as becoming a base for Jihad where Muslim armies would launch some of
their campaigns. Accordingly, it has become an abode for scholars and a flourishing
centre of knowledge with its colleges (madrasas) and mosques. On the other hand,
its economic development was linked to its proximity to the Tigris and the
abundance of water in the city making its land very fertile. This paper will be based
on a number of early Arabic geographical sources that have detailed the
characteristics of Amid and Diyarbakir besides several geographical references in
historical sources.
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫آمد وديار بكر في المصادر الجغرافية المبكرة والوسيطة عند المسلمين‬

‫خالد العويسي‬
‫قسم التاريخ‬

‫ملخص‬

‫تُعتبر آمد إحدى أھم المدن في إقليم ديار بكر مع غيرھا من المدن العريقة كميافارقين‪،‬‬
‫وقد أشار المؤرخون والجغرافيون والرحالة المسلمون الى ھذه المدينة العريقة كجزء من‬
‫‪  151‬ديار بكر –احدى القبائل العربية التي استقرت في الجزيرة الفراتية قبل الفتح االسالمي‪.-‬‬
‫وتعتبر ديار بكر أصغر أقاليم الجزيرة الفراتية بجانب ديار ربيعة وديار مضر‪ ،‬بل وبعضھم‬
‫ألحقھا بديار ربيعة‪ .‬وتبرز أھمية ھذه المدينة واالقليم جغرافيا في صدر االسالم بعد فتحھا‬
‫مع باقي بالد الجزيرة في عھد الخليفة الثاني عمر بن الخطاب ومن ثم تداول الحكم عليھا في‬
‫الحقب المتعاقبة‪ .‬وقد عُرفت مدينة آمد بأنھا أكبر مدن ديار بكر ومن أكثر المدن حصانة‬
‫ومنعة‪ ،‬وكانت تضاھيھا ميافارقين في ذلك‪ .‬فموقعھا المتميز على أطراف بالد المسلمين‬
‫وعلى ثغورھا جعل منھا قاعدة للجھاد النطالق الجيوش اإلسالمية لما حولھا من البالد وكان‬
‫لھا دور ھام للتصدي للھجمات الخارجية على بالد المسلمين‪ .‬كما واشتھرت ھذه المدينة‬
‫بسورھا األسود العتيد‪ ،‬الذي ال يفتأ جغرافي أو رحالة إال وتحدث عنه وعن حجارته التي ال‬
‫يضرھا ِمعول وال َوقد‪ .‬فكانت ھذه المدينة عصية على الغزاة ومركزا حضاريا علميا‬
‫بمساجدھا ومدارسھا‪ .‬كما وارتبط تطورھا االقتصادي بإنتاجھا الصناعي والزراعي وكثرة‬
‫الماء في المدينة وقربھا من دجلة جعلھا أرضا خصبة كثيرة الخراج‪ .‬وسيعتمد ھذا البحث‬
‫على عدد من المصادر الجغرافية المبكرة التي أسھبت بجغرافية وتاريخ آمد وديار بكر‬
‫باإلضافة الى االشارات الجغرافية في كتب التاريخ وغيرھا‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المقدمة‬

‫أشار الجغرافيون المسلمون إلى آمد كجزء من ديار بكر‪ ،‬وإلى ديار بكر كجزء مھم من‬
‫بالد الجزيرة الفراتية ويستخدم مصطلح الجزيرة‪ ١‬لإلشارة الى الجزء الشمالي من بالد ما‬
‫بين النھرين )دجلة والفرات(‪ ٢،‬فيقول صاحب كتاب حدود العالم من المشرق إلى المغرب أن‬
‫"بالد الجزيرة‪ :‬بالد يحيط بھا من جھاتھا األربع نھران ھما دجلة والفرات‪ ،‬ولھذا السبب‬
‫دعيت الجزيرة‪ ٣".‬وبعضھم نسبھا للفرات فأسماھا بالجزيرة الفراتية‪ ٤،‬أو جزيرة‬
‫آقور‪/‬آثور‪ ٥.‬وقبل الفتح االسالمي كان العرب قد ھاجروا واستقروا في ھذه المنطقة بين‬
‫‪٦‬‬
‫النھرين وأطلقوا عليھا اسماء القبائل التي استقرت بھا؛ ديار مضر وديار ربيعة وديار بكر‪.‬‬
‫ومنھم من اقتصر على ديار مضر وديار ربيعة وألحق ديار بكر بديار ربيعة بما ان قبيلة بكر‬
‫بن وائل جزء من قبيلة ربيعة‪ ٧.‬وبھذا تكون ديار بكر أصغر ھذه الديار مساحة وتقع في‬
‫‪152 ‬‬

‫البكري‪ ،‬معجم ما استعجم‪ ،‬ج‪" :٣٨٢-٣٨١/٢‬وس ّميت الجزيرة ألنھا بين الفرات ودجلة مثل الجزيرة‪.‬‬ ‫‪١‬‬
‫قال أبو جعفر‪ :‬وك ّل بقعة في وسط البحر ال يعلوھا البحر‪ ،‬فھي جزيرة‪ ،‬أي قد جزرت‪ :‬قطعت وفصلت‬
‫عن تخوم األرض‪ ،‬فصارت منقطعة‪ ،‬ولھذا قيل لديار ربيعة ومضر جزيرة‪ ،‬ألنھا بين دجلة والفرات‪،‬‬
‫فقد انقطعت عن األرض"‪.‬‬
‫ابن الفقيه‪ ،‬أحمد بن محمد ‪ :١٩٩٦‬البلدان )بيروت‪ :‬عالم الكتب( ص‪١٧٦‬؛ ينقل قوله عن أبن األعرابي‬ ‫‪٢‬‬
‫أن الجزيرة س ّميت بھذا االسم ألنھا "تقطع الفرات ودجلة وقد تقطع في الب ّر"‪ .‬ينطر القزويني‪ ،‬زكريا بن‬
‫محمد ‪ ،١٩٦٠‬آثار البالد واخبار العباد )بيروت‪ :‬دار صادر( ص‪" :٣٥١‬وإنما سميت جزيرة ألنھا بين‬
‫دجلة والفرات"‪ .‬ابن عبد الحق‪ ،‬عبد المؤمن ‪ ،١٩٩٢‬مراصد االطالع على اسماء االمكنة والبقاع‬
‫)بيروت‪ :‬دار الجيل( ج‪ .٣٣١/١‬أبو الفداء‪ ،‬إسماعيل ‪ ،١٨٤٠‬تقويم البلدان‪) ،‬باريس‪ :‬دار الطباعة‬
‫السلطانية( ص‪ .٢٧٣‬انظر ايضا الكعبي‪ ،‬عبد الحكيم‪ :٢٠٠٩ ،‬الجزيرة الفراتية وديارھا العربية )ديار‬
‫بكر‪ ،‬ديار ربيعة‪ ،‬ديار مضر( دراسة في التاريخ الديني والسياسي واالجتماعي قبل اإلسالم )دمشق‪ :‬دار‬
‫صفحات للدراسات والنشر( ص‪.٣٠‬‬
‫المؤلف مجھول )توفي بعد ‪٣٧٢‬ھـ( ‪ :٢٠٠٢‬حدود العالم من المشرق إلى المغرب )القاھرة‪ :‬الدار الثقافية‬ ‫‪٣‬‬
‫للنشر( ص‪ .١٦٢‬ويذكر مثل ذلك ابن الوردي‪ ،‬سراج الدين ‪ :٢٠٠٨‬خريده العجائب وفريده الغرائب‬
‫)القاھرة‪ :‬مكتبة الثقافة اإلسالمية( ص‪ " :١١٢‬أرض الجزيرة‪ :‬تشتمل على ديار ربيعة ومضر‪ ،‬وتسمى‬
‫ديار بكر‪ ،‬وھي ما بين دجلة والفرات وكلھا تسمى بالجزيرة‪ ،‬وبھا مدن وقرى عامرة‪".‬‬
‫ابن سعيد‪ ،‬علي بن موسى‪ ،‬نشوة الطرب في تاريخ جاھلية العرب )عمان‪ :‬مكتبة األقصى( ص‪.٦٠٤‬‬ ‫‪٤‬‬
‫القلقشندي‪ ،‬أحمد بن علي ‪ :١٩٨٩‬صبح األعشى في صناعة اإلنشاء )بيروت‪ :‬دار الكتب العلمية(‬
‫ج‪ .٣٩٥/١‬ابن خلكان‪ ،‬أحمد بن محمد ‪ :١٩٩٤‬وفيات األعيان وأنباء أبناء الزمان )بيروت‪ :‬دار صادر(‬
‫ج‪ .١٤٧/٥‬ابن خلدون‪ ،‬تاريخ ابن خلدون‪ ،‬ج‪ ،٣٧٢ ،٣٧١ ،٣٦٠/٢‬ج‪.١٥/٦‬‬
‫ابن عبد الحق‪ ،‬مراصد االطالع‪ ،‬ج‪ .٣٣١/١‬المقدسي‪ ،‬محمد بن أحمد ‪ ،١٩٩١‬أحسن التقاسيم في معرفة‬ ‫‪٥‬‬
‫األقاليم )بيروت‪ :‬دار صادر(‪ ،‬ص‪ .١٣٦ ،٢٩‬انظر أيضا الكرملي‪ ،‬بطرس بن جبرائيل‪ ،‬مجلة لغة‬
‫العرب العراقية )بغداد‪ :‬مطبعة اآلداب( ج‪٦٠/٨‬؛ "ان تسمية جزيرة أقور ھي ديار أشور باألعجمية وأن‬
‫القاف لغة في الثاء‪ ،‬وذكرھا الھمداني باسم أثور وأثوريا"‪.‬‬
‫المقدسي‪ ،‬أحسن التقاسيم‪ ،‬ص‪ .١٣٧‬الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ .٤٩٤/٢‬االصطخري‪ ،‬المسالك والممالك‪،‬‬ ‫‪٦‬‬
‫ص‪.١٤‬‬
‫انظر الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٤٩٤/٢‬والكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪.٣٣‬‬ ‫‪٧‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫الجانب الشمالي لديار ربيعة‪ .‬ويبدو واضحا أن ھذا الوجود في المنطقة قديم كما يذكر‬
‫الحموي وغيره وقد ذكرت المصادر السريانية والفارسية والرومانية أسماء عربية على ھذه‬
‫المنطقة قبل الفتح االسالمي والذي يدل على أنھم كانوا يشكلون أكثرية سكانية وأن وجودھم‬
‫فيھا قديم يعود إلى قرون قبل الميالد‪ ٨،‬بل وبعضھم يعيد ھذا الوجود إلى األلف الثالث قبل‬
‫الميالد‪ ٩.‬واشتھر من شعراء ھذه المنطقة في العصر الجاھلي ُجدَي القُضاعي في القرن‬
‫الثالث الميالدي‪ ١٠‬وكان ألھل الجزيرة نتاجھم األدبي كمعلقة عمرو بن كلثوم الذي كان من‬
‫‪١١‬‬
‫ديار ربيعة في الجزيرة‪.‬‬

‫‪ 153‬‬

‫‪ ٨‬تذكر المصادر السريانية بيث عرباي للمنطقة الممتدة من نصيبين‪-‬ماردين إلى بازبدي‪-‬وادي دجلة‪.‬‬
‫وذكرت المصادر الفارسية اسم عربستان على منطقة نصيبين وما حولھا‪ ،‬كما أطلقت بعض المصادر‬
‫الرومانية كاسطرابون‪ /‬سترابو اسم بالد العرب على مناطق الجزيرة جنوب المناطق الكردية‪ .‬واالسماء‬
‫التي كانت متداولة بين العرب تدل على أن العرب كانوا أكثرية فسميت البالد في الجزيرة بأسمائھم‪ .‬وقد‬
‫أقامت بعض ھذه القبائل امارات مستقلة قبل الميالد منھا امارة الحضر وتشير بعض النقوش الى القاب كـ‬
‫"ملك العرب" ألقوام من قضاعة‪) .‬انظر الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص ‪ (٥٠-٤٩‬ويذكر الكعبي ان‬
‫اآلراميون وھم من القبائل العربية القديمة التي كانت تسكن اقليم الجزيرة )‪ ١٢٠٠-١٥٠٠‬ق‪.‬م( قبل‬
‫ھجرة القبائل العربية الحجازية واليمنية‪ ،‬وكانت لھم دويالت في الجزيرة مثل مملكة الرھا وتل أحمر‬
‫وتل خلف )الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص ‪(١٣٣ ،٥٣-٥١‬‬
‫‪ ٩‬الخالدي‪ ،‬أحمد ‪ :٢٠٠٩‬المدن واآلثار اإلسالمية في العالم )عمان‪ :‬دار المعتز للنشر( ص‪.١٣٦‬‬
‫‪ ١٠‬عبود‪ ،‬خازن ‪ ،٢٠٠٩‬معجم الشعراء العرب‪) ،‬بيروت‪ :‬رشاد برس من موقع الموسوعة الشعرية(‬
‫ص‪.١٠٥٣‬‬
‫‪ ١١‬األعلم الشنتمري‪ ،‬يوسف بن سليمان ‪ ،١٩٦٣‬أشعار الشعراء الستة الجاھليين )القاھرة‪ :‬عبد الحميد أحمد‬
‫حنفي( ج‪ .١٦٩/٢‬الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪ .٤٩‬كما ويذكر الكعبي ص‪.١١٠‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫واألسماء الموجودة من قبل الفتح اإلسالمي لھذه األقاليم تعود إلى القبائل العدنانية التي‬
‫استقرت في مناطقھا من الجزيرة الفراتية‪ ١٢.‬وتعود ھذه القبائل كما يذكر علماء األنساب إلى‬
‫‪١٥‬‬
‫عدنان‪ ١٣‬وابنه معد وحفيده نزار‪ ١٤‬الذي كان له أربع أوالد من زوجتين منھم‪ :‬مضر‬
‫وربيعة‪ ١٦.‬ومن احفاد ربيعة وائل بن القاسط ومنه بكر‪ .‬ويذكر البكري‪ ،‬صاحب معجم ما‬
‫استعجم‪ ،‬أن ولد مع ّد بن عدنان اقتسموا أرض جزيرة العرب على سبعة أقسام وكانت قبائل‬
‫ربيعة ومضر تقيم في منازلھا من بالد العرب إلى تُخوم بيت المقدس في وئام كأنھم قبيلة‬
‫واحدة إلى ان نشبت بينھم الفرقة والحروب‪ ١٧.‬فاضطروا الى توسيع رقعة منازلھم ونزلت‬
‫بعض قبائل ربيعة ھضاب نجد والحجاز وتخوم تھامة‪ ،‬ومن ثم تفرقت مرة أخرى نتيجة‬
‫لحروب نشبت بينھم فانطلقوا نحو الشمال واستقروا بالجزيرة الفراتية فسميت بھم )ديار‬
‫ربيعة‪ ١٨‬وديار بكر‪ ٢٠.(١٩‬أما قبائل مضر فبقيت بادئ األمر بعد خروج ربيعة في تھامة حتى‬
‫كثرت قبائلھا واقتتلت في ما بينھا وتتبعوا الماء والكأل والمتسع من المكان‪ ٢١‬حتى ھاجر‬
‫بعضھم إلى الجزيرة‪ .‬وقد حدثت ھذه االحداث في القرون األولى قبل الميالد والقرون األولى‬
‫بعد الميالد بالتدريج كما يرجح الكعبي‪ ٢٢.‬ويذكر الحموي أن "الديار في بالد العرب كثيرة‪،‬‬
‫‪154 ‬‬
‫ولكل قبيلة ديار تنزلھا وتقيم فيھا‪ ،‬فتسمى باسمھا‪ .‬لكن الذي يعرف باسمھم من تلك الديار‬

‫ابن خلدون‪ ،‬تاريخ ابن خلدون‪ ،‬ج‪" :١٨/٢‬واعلم أنّ جيل العرب بعد الطوفان وعصر نوح عليه السالم‬ ‫‪١٢‬‬
‫كان في عا ٍد األولى وثمود والعمالقة وطسم وجديس وأميم وجرھم وحضرموت‪ ،‬ومن ينتمي إليھم من‬
‫العرب العاربة من أبناء سام بن نوح‪ .‬لما انقرضت تلك العصور‪ ...‬ثم كان بناء البيت كما قصه القرآن‪،‬‬
‫ثم بعثه ﷲ )اسماعيل( إلى جرھم والعمالقة الذين كانوا بالحجاز‪ ،‬فآمن كثير منھم واتبعوه‪ .‬ثم عظم نسله‬
‫وكثر‪ ،‬وصار بالجيل آخر من ربيعة ومضر ومن إليھم من إياد وعك وشعوب نزار وعدنان وسائر ولد‬
‫إسماعيل‪ ،‬وھم العرب التابعة للعرب"‪.‬‬
‫قد تم ذكر عدنان بما ارتبط بغزو نبوخدنصر لجزيرة العرب وكيف تم انقاذ ساللته عن طريق ابنه معد‬ ‫‪١٣‬‬
‫الذي تم انقاذه على يد بعض انبياء ﷲ وأودعوه حران‪.‬‬
‫ابن خلدون‪ ،‬تاريخ ابن خلدون‪ ،‬ج‪" ٣٥٩/٢‬وأما نزار فمنه البطنان العظيمان ربيعة ومضر‪ ،‬ويقال‪ّ :‬‬
‫إن‬ ‫‪١٤‬‬
‫إيادا يرجعون إلى نزار‪ ،‬وكذلك أنمار‪ ،‬فأما ربيعة فديارھم ما بين الجزيرة والعراق‪ ،‬وھم ضبيعة وأسد‬
‫ابنا ربيعة"‪.‬‬
‫مضر بن نزار كان له من األوالد الياس وقيس عيالن؛ ومن قبائل قيس عيالن ھوازن التي ينتمي اليھا‬ ‫‪١٥‬‬
‫قبائل ثقيف وبني عامر )والتي منھا بنو نمير وبنو ھالل وكالب وكعب( الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪،‬‬
‫ص‪.٥٦‬‬
‫ابن حزم‪ ،‬علي بن أحمد ‪ :١٩٨٣‬جمھرة انساب العرب )بيروت‪ :‬دار الكتب العلمية( ص‪ .٢٩٢‬الكعبي‪،‬‬ ‫‪١٦‬‬
‫الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص ‪.٥٦‬‬
‫البكري‪ ،‬معجم ما استعجم‪ ،‬ج‪.٩٠-١٦/١‬‬ ‫‪١٧‬‬
‫الحموي‪ ،‬ياقوت ‪ :١٩٩٨‬الخزل والدأل بين الدور والدارات والديرة )دمشق‪ :‬منشورات وزارة الثقافة(‬ ‫‪١٨‬‬
‫عين‪ ،‬نحو بقعاء‬
‫ٍ‬ ‫ج‪١٤٥-١٤٤/١‬؛ "ديار بني ربيعة‪ :‬وھي بالد عظيمةٌ واسعة بين الموصل ورأس‬
‫والقُرى‪ ،‬وقد تسمى ديار بكر وربيعة معا ً ديار ربيعة‪ ،‬ألنھم كلھم من ربيعة‪ .‬وديار ربيعة اسم قديم لتلك‬
‫البالد‪ ،‬واسم الجزيرة أشمل إن أطلق على الك ﱢل‪ .‬الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪.٥٧-٥٦‬‬
‫الحموي‪ ،‬الخزل‪ ،‬ج‪١٤٨-١٤٧/١‬؛ الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪.٥٧-٥٦‬‬ ‫‪١٩‬‬
‫الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪.٥٨‬‬ ‫‪٢٠‬‬
‫البكري‪ ،‬معجم ما استعجم‪ ،‬ج‪ .٨٦/١‬الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪.٥٩‬‬ ‫‪٢١‬‬
‫الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪.٥٩‬‬ ‫‪٢٢‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫قليل"‪ ٢٣.‬كما ويضيف قائال‪" :‬ديار بكر ھي بالد كبيرة واسعة تنسب إلى بكر بن وائل بن‬
‫قاسط بن ھنب بن أفصى بن دعمى بن جديلة بن أسد بن ربيعة بن نزار بن معد بن عدنان"‪.‬‬
‫وكان أھل ديار بكر والجزيرة عموما ينحازون سياسيا إلى البيزنطيين النصارى أحيانا‬
‫‪٢٥‬‬
‫وأحيانا للفرس المجوس‪ ٢٤.‬فقد كانت أغلب ھذه القبائل قد اعتنقت النصرانية بعد ظھورھا‪،‬‬
‫ھذا باإلضافة الى تأثير أقل ألديان أخرى كالوثنية واليھودية والصابئة‪ ٢٦.‬وبعد الفتح‬
‫اإلسالمي تغيرت التركيبة السكانية في المنطقة فانتقل اليھا العرب المسلمون وكذلك االكراد‬
‫بعد اسالمھم‪ .‬ويذكر ابن سعيد االندلسي نقال عن البيھقي عند حديثة عن تاريخ بكر بن وائل‬
‫أن"ديار بكر بالجزيرة الفراتية مشھورة‪ ،‬وإن لم يبق لھم بھا اآلن قائمة"‪ .‬كما ويذكر أنه طاف‬
‫الجزيرة الفراتية فلم يجد لھم قوة وال منعة وأن االمر انتقل لغيرھم من العرب؛ "ولقد دوخت‬
‫بالد ربيعة بالجزيرة الفراتية فلم أجد فيھا من يركب فرسا ً من تغلب وال بكر‪ ،‬وال لھم قائمة‪.‬‬
‫وقد صارت دولة العرب ھنالك لزبيد من طيء ولعبادة من المضرية‪ ،‬وتغلب وبكر دخلوا في‬
‫الفالحين‪ ،‬وامحي عنھم اسم العرب"‪ ٢٧.‬لكن ما زالت ھذه البالد تسمى بھم بسبب البعد‬
‫التاريخي لھذه األسماء‪ ،‬فبقي اسم ديار بكر يطلق على ھذه المنطقة الى قيام الجمھورية‬
‫‪  155‬التركية حيث حصر اسم ديار بكر فقط بمدينة آمد‪ ،‬ولم يعد ھناك استخدام السمي ديار مضر‬
‫وديار ربيعة‪.‬‬
‫وسيعتمد ھذا البحث على عدد من المصادر الجغرافية المبكرة التي أسھبت بجغرافية‬
‫وتاريخ آمد وديار بكر باإلضافة الى االشارات الجغرافية في كتب التاريخ وغيرھا‪ .‬وفي ھذا‬
‫البحث بعض أن تم تفصيل أصل االسم في المقدمة‪ ،‬سينتقل للحديث عن جغرافية الجزيرة‬
‫الفراتية عموما ومن ثم جغرافية آمد على وجه التحديد وكيف أشار اليھا الجغرافيين في‬
‫كتاباتھم وخرائطھم‪ ،‬ومن ثم الحديث حول بعض المدن األخرى في ديار بكر‪.‬‬
‫جغرافية الجزيرة الفراتية‬
‫وقد أشار الجغرافيين المسلمين إلى ھذه الديار‪ ،‬بل وأشار اليھا المؤرخون حيث تحدثوا‬
‫عن فتح الجزيرة بعد إتمام فتح بالد الشام والعراق‪ ،‬ومن بعدھا انطلق المسلمون في فتوحاتھم‬
‫إلى ما وراء ذلك من بالد األكراد وغيرھا من البالد‪ .‬ومن أھل الجزيرة الفراتية من الذين‬

‫الحموي‪ ،‬الخزل‪ ،‬ج‪ ..." .١٤٩-١٤٨/١‬وھم على ما يُعرف عنھم أھل ]نُجع ٍة[ ورحيل‪ ،‬وحسبي ما‬ ‫‪٢٣‬‬
‫ذكرته على جھد الطاقة‪ ،‬وھو قليل"‬
‫نرى أنھم انحازوا الى البيزنطيين النصارى في حربھم ضد الفرس خالل القرن الرابع الميالدي )الكعبي‪،‬‬ ‫‪٢٤‬‬
‫الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪ (٧٦ -٧٥‬وكانوا يھاجمون البيزنطيين كما تنص رسالة أسقف نصيبين في القرن‬
‫الخامس )الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص ‪ .(١١٠ ،١٠٤‬انظر أيضا طقوش‪ ،‬محمد سھيل ‪ :٢٠١١‬تاريخ‬
‫الخلفاء الراشدين الفتوحات واالنجازات السياسية‪) ،‬بيروت‪ :‬دار النفائس( ص‪.٥٧‬‬
‫يروى أن بعض القبائل العربية في الجزيرة الفراتية تنصرت في القرن األول الميالدي كما يذكر ابن‬ ‫‪٢٥‬‬
‫ديصان )ت ‪٢٢٢‬م( وينقل عنه الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪.٧٥-٧٤‬‬
‫الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪.٦٩‬‬ ‫‪٢٦‬‬
‫ابن سعيد‪ ،‬نشوة الطرب‪ ،‬ص‪.٦٠٤-٦٠٢‬‬ ‫‪٢٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ذكروا ديار بكر والجزيرة‪ ،‬أبو القاسم محمد بن حوقل أو محمد بن علي النصيبي أو‬
‫النصيبيني )ت‪ ٣٦٧ .‬ھـ(‪ .‬وقد ذكر الجزيرة التي بين دجلة والفرات وأنھا تشتمل على ديار‬
‫ربيعة ومضر‪ ٢٨‬وأنھا جُؤجُؤ – صدر‪ -‬األرض كما اتفق علماء مسالك األرض وعلم‬
‫الھيئة‪ ٢٩.‬وقد مدح ھذا االقليم قائال أن الجزيرة "إقليم جليل بنفسه شريف كان بس ّكانه وأھله‬
‫رفه بخصبه كثير الجبايات لسلطانه إذ كانت األحوال واألموال والدخل على سلطانه داخل‬
‫من وجوھه وخارج من مظانّه وقد اختلّت وتغيّرت وانتقلت أمالكھا وباد رجالھا وأربابھا‬
‫وتنصّر أبطالھا"‪ ٣٠.‬وقد زاد في فضائل ھذا اإلقليم البشاري المقدسي قائال‪" :‬إقليم أقور‪ :‬ھذا‬
‫أيضا إقليم نفيس ثم له فضل ]على غيره[ الن به مشاھد األنبياء ومنازل األولياء ]وكم قد‬
‫اخرج من المح ّدثين والعلماء[‪ ،‬به استقرّت سفينة نوح على الجودي وبه سكن أھلھا وبنوا‬
‫مدينة ثمانين وبه تاب ﷲ على قوم يونس واخرج منه العين‪ ،‬ومنه دخل الظلمات ذو القرنين‪،‬‬
‫وبه كانت عجائب جرجيس مع داذيانه وفيه أنبت ﷲ تعالى ليونس اليقطينة ومنه خرج نھر‬
‫الملّة المبارك المذكور دجلة؛ أليس به مسجد يونس بت ّل توبة يقولون سبع زورات له يعدلن‬
‫حجّة‪ ،‬مع مشاھد كثيرة وفضائل ج ّمة ثم ھو ثغر من ثغور المسلمين ومعقل من معاقلھم‪ ...‬ھو‬
‫‪156 ‬‬
‫واسط بين العراق والشام‪ ،‬ومنازل العرب في اإلسالم‪ ،‬ومعدن الخيل العتاق‪ ،‬ومنه ميرة أكثر‬
‫العراق‪ ،‬رخيص األسعار جيّد الثمر ومعدن األخيار‪ ..‬وبه النعم والمشاھد والثغور والمساجد‪.‬‬
‫ّاال انه بيت الذ ّعار والطريق فيه صعبة وقد خرّبت الروم ثغوره وھذا مثاله وشكله"‪ ٣١.‬وقد‬
‫قسم المقدسي في كتابه ھذا اإلقليم على بطون العرب فجعلھا ثالثة ديار كغيره من الجغرافيين‬
‫‪٣٢‬‬
‫نواح‪.‬‬
‫ٍ‬ ‫وذكر أن به أربع‬
‫وقد ذكر ابن حوقل –وقبله االصطخري‪ -‬أن طوائف من العرب من ربيعة ومضر‬
‫ومراع ويذكر أنھا في األصل ليست من ديار‬
‫ٍ‬ ‫سكنت الجريرة حتّى صارت لھم بھا ديار‬
‫العرب فيقول أنه لم يسمع أحدا نسب أو عزا الجزيرة الفراتية إلى ديار العرب " ّ‬
‫ألن نزولھم‬
‫بھا وھى ديار لفارس والروم في أضعاف قرى معمورة ومدن لھا أعمال عريضة فنزلوا‬
‫على خفارة فارس والروم حتّى ّ‬
‫أن بعضھم تنصّر ودان بدين النصرانيّة مع الروم مثل تغلب‬
‫من ربيعة بأرض الجزيرة"‪ ٣٣.‬فكانت ھجرتھم اليھا وھي تحت حكم أقوى امبراطوريتين قبل‬
‫‪٣٤‬‬
‫االسالم الفرس والروم )البيزنطيين( فكانوا تحت سيادة ھذه األمم ومتمردين عليھا أحيانا‪،‬‬

‫ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص‪ .٢٢٥‬انظر أيضا االصطخري‪ ،‬ابراھيم بن محمد ‪ ،١٩٦١‬المسالك‬ ‫‪٢٨‬‬
‫والممالك )القاھرة‪ :‬الھيئة العامة لقصور الثقافة(‪ ،‬ص‪.٥٢‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص‪.٢٠٩‬‬ ‫‪٢٩‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص‪.٢١٠-٢٠٩‬‬ ‫‪٣٠‬‬
‫المقدسي‪ ،‬محمد بن أحمد ‪ ،١٩٩١‬أحسن التقاسيم في معرفة األقاليم )بيروت‪ :‬دار صادر(‪ ،‬ص‪-١٣٧‬‬ ‫‪٣١‬‬
‫‪.١٣٨‬‬
‫‪ ٣٢‬المقدسي‪ ،‬أحسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٤٢-١٣٧‬‬
‫‪ ٣٣‬ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص‪.٢٩‬‬
‫‪ ٣٤‬كان العرب في ھذه الديار متمردين على السلطتين الرومية والفرسية بل وأنھم لم يقبلوا قوانين بيزنطة‬
‫وال فارس وحاولته ھذه القوتان اخضاعھم واستخدامھم ضد أعدائھم‪ ،‬بل وجعلوا عليھم أميرا خاضعا لھم‪.‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫بل وان كثيرا من ھؤالء العرب‪ ،‬الذين سميت الديار بأسمائھم‪ ،‬اندمجوا في ھذه المجتمعات‬
‫واعتنقوا دينھم ودانوا بعقيدتھم‪ ،‬ويبدوا أن بعضھم كان على الوثنية كما يروى عن الراھب‬
‫ملكي في القرن الرابع الميالدي‪ ٣٥.‬لكن تسميت البالد بھم وثبوت ھذا االسم قرونا عدة يدلل‬
‫كثرتھم في ھذه البالد‪ .‬وقد ذكر الجغرافيون المسافات في إقليم الجزيرة وفصلوھا تفصيال‬
‫دقيقا‪ .‬فيذكر ابن حوقل المسافة "من الموصل الى آمد أربعة عشر يوما ومن آمد الى سميساط‬
‫ثلثة أيّام ‪ ...‬من آمد الى حرّان على الطريق الذي تسلكه الغزاة والمجاھدون الى شمشاط‬
‫وعلى سميساط الى ملطيه نحو خمسة أيّام"‪ ٣٦.‬فيفصل المسافات في اقليم الجزيرة بشكل‬
‫قريب وأحياننا مطابق لغيره من البلدانيين والجغرافيين المسلمين في كتبھم‪ ،‬وذكر ابن حوقل‬
‫ھنا مالحظة أن المجاھدين يسلكون طريقا يمر بآمد وحران ومنھا لغيرھا من بالد الروم‪،‬‬
‫لكونھا قريبة من الثغور‪ .‬كما ويذكر المقدسي بأن ديار بكر وقصبتھا آمد في زمانه كانت دار‬
‫‪٣٧‬‬
‫جھاد المسلمين‪.‬‬

‫‪ 157‬‬

‫انظر سيفال ‪ :١٩٨٨‬الرھا المدينة المباركة )حلب‪ :‬دار الرھا للنشر( ص‪ .١٧٦-١٧٤‬ووجدت كتابات‬
‫منقوشة ‪٣٠‬كم شرقي شمال حران مؤرخة لسنة ‪١٦٥‬م يدعوا "شليطا داعرب" أي شليطا العرب ألجل‬
‫حياة سيده الملك وائل بار سھرو ملك الرھا )ص‪.(٣٠‬‬
‫‪ ٣٥‬يروي القديس جيروم‪ ،‬عن الراھب ملكي أنه وقع في أسر اإلسماعيليون البدو‪ ،‬الذين يركبون الخيول‬
‫والجمال ويلبسون الجالبيب‪ .‬وكما في نص سرياني قديم في المتحف البريطاني تذكر أنھم كانوا يأسرون‬
‫الرھبان ويرغموھم على عبادة األصنام )سيفال‪ ،‬الرھا‪ ،‬ص‪ .(١٧٤‬وتسميھم المصادر السريانية بـ‬
‫"طايه" نسبة لقبيلة طيئ القحطانية )سيفال‪ ،‬ص ‪.(٣٠‬‬
‫‪ ٣٦‬ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص‪.٣٥٣‬‬
‫‪ ٣٧‬المقدسي‪ ،‬أحسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٣٦‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ديار بكر عند الجغرافيين‬


‫وقد أوضح الجغرافيون امتداد ديار الجزيرة فذكروا أن ديار بكر‪ ،‬تقع شمالي الجزيرة‬
‫الفراتية‪ ،‬غربي نھر دجلة‪ .‬فقد استمدوا أسماء تلك المناطق من أسماء القبائل العربية التي‬
‫نزلت بھا قبل اإلسالم‪ .‬في ھذا القسم سيتم مناقشة امتداد ديار بكر وما تحتويه من مدن‬
‫ومواقع‪ ،‬وسيتم التطرق بالتفصيل لمدينة آمد على وجه الخصوص‪ ،‬فقد أسھب الجغرافيين في‬
‫تفصيل ما كانت عليه‪ .‬كما وسيتم ذكر بعض ما أشاروا اليه من مدن أخرى كميافارقين‬
‫وحصن كيفا وغيرھا باإلضافة الى عدد من المواقع األخرى‪ .‬وقد جعل أغلب الجغرافيين‬
‫إقليم الجزيرة على ثالثة ديار وبعضھم جعلھا اثنتان فدمج ديار بكر مع ديار ربيعة‪ .‬وسبب‬
‫عدم افراد ديار بكر كإقليم مستقل عند بعضھم وجعلھا تحت ديار ربيعة‪ ،‬أن بكر بن وائل‬
‫الذي تنسب اليه ديار بكر يعود نسبه إلى ربيعة؛ فجعلوا إقليم الجزيرة قسمين فقط الشرقي‬
‫ديار ربيعة والغربي ديار مضر‪ .‬ذكر ذلك البكري األندلسي حيث أشار إلى آمد وميافارقين‬
‫كجزء من ديار ربيعة‪ ،‬قائال؛ "ديار ربيعة‪ :‬تضم ع ّدة كور‪ ،‬منھا كورة نصيبين‪ ،‬وكورة‬
‫‪158 ‬‬ ‫قرقيسيا‪ ،‬وكورة رأس عين‪ ،‬وكورة ميّافارقين‪ ،‬وكورة آمد‪ ،‬وكورة قردى‪ ،‬وكورة ماردين‪،‬‬
‫‪٣٨‬‬
‫وكورة سميساط‪ ،‬وكورة بلد‪ ،‬وغيرھا؛ وھي كلّھا بين الحيرة والشام"‪.‬‬
‫لكن األغلب كما أسلفنا جعلھا إقليما مستقال في داخل القُطر االوسع‪ ،‬ويذكر ابن حوقل‬
‫)توفي بعد ‪٣٦٧‬ھـ( بأن حدود ھذه الديار الثالث معروفة‪ ،‬فيقول‪" :‬وديار مضر فھي من ھذه‬
‫الجزيرة قائمة حدودھا وكذلك ديار بكر وديار ربيعة تعرف ك ّل ناحية من المجاورة لھا‬
‫بأوصافھا وأقطارھا وحدودھا ومدنھا"‪ ٣٩.‬وعند ذكر حدود الجزيرة يفصل ابن حوقل حدود‬
‫اإلقليم االوسع‪ ،‬دون أن يذكر حدود ديار بكر منفصلة‪ ،‬لكنه يشير الى حدودھا مع أرمينية من‬
‫جھة ديار بكر‪ " :‬فأ ّما الجزيرة التي بين دجلة والفرات‪ ...‬وينتھى الح ّد منھا مصاعدا على‬
‫السن م ّما يلى الجزيرة والى الحديثة والموصل ويصعد بصعود دجلة الى الجزيرة‬ ‫ّ‬ ‫دجلة الى‬
‫المعروفة بابن عمر ث ّم يتجاوزھا الى آمد فيكون ما في غربھا من ح ّد ارمينية ث ّم يعود الحدّ‬
‫مغرّبا على الب ّر الى سميساط ث ّم ينثني الى مخرج ماء الفرات في ح ّد اإلسالم من حيث‬
‫ابتدائه"‪ ٤٠.‬وقد رسم عدد من الجغرافيين خرائط ألرض الجزيرة وعرض ابن حوقل‬
‫خريطته ھذه على االصطخري )ت‪٣٤٦ .‬ھـ( فاستحسنھا‪ ٤١ .‬وفي رسمه إلقليم الجزيرة‬
‫يصور ابن حوقل على الجانب األيمن من دجلة من المدن في أسفل الخارطة آمد‪ ،‬وكتب في‬
‫ھذا القسم من الصورة على خطّ مستقيم ديار بكر قاطعا لدجلة‪ ،‬عند حد ديار مضر‪ .‬كما وقد‬
‫رسم عن يمين آمد مدينة حينى‪ ،‬وبحذاء آمد عن يسارھا أرزن‪ ،‬وعن يسار ذلك ميافارقين‪ ،‬ث ّم‬

‫البكري‪ ،‬معجم ما استعجم‪ ،‬ص‪.٥٦٨‬‬ ‫‪٣٨‬‬


‫ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص ‪.٢٢٥‬‬ ‫‪٣٩‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص ‪.٢٠٩‬‬ ‫‪٤٠‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص‪.٣٢٩‬‬ ‫‪٤١‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫يتجاوزھا الى نھر ساتبدما والجبال فيكون ما في غربھا من ح ّد ارمينية‪ ،‬كما رسم في‬
‫خارطته‪.‬‬
‫كما وصور ابن حوقل آمد في عدد من خرائطه األخرى كخارطة بحر الروم حيث‬
‫يرسم عن يمين ملطيه يبتدئ نھر دجلة ويشير الى ان على ھذا النھر من المدن آمد‪ .‬ونرى‬
‫في خارطته أن طريقة كتابة ديار بكر تمت بطريقة يظھر بھا حد ھذا اإلقليم مع ديار مضر‬
‫وإلى المناطق والمدن التي تدخل به‪.‬‬

‫‪ 159‬‬

‫خارطة ابن حوقل للجزيرة وديار بكر‬


‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫أما االصطخري )ت‪٣٤٦ .‬ھـ( في خارطته فنرى تصويرا دقيقا للكثير من مدن الجزيرة‬
‫وديار بكر ومسالكھا‪ ،‬فيشير الى آمد في أقصى شمال الخارطة على نھر دجلة‪ ،‬والى حصن‬
‫كيفا )على طرفي النھر( وجبل الجودي‪.‬‬

‫‪160 ‬‬

‫خارطة االصطخري للجزيرة وديار بكر‬


‫وفي خارطة االصطخري يظھر بشكل واضح مجرى نھري دجلة والفرات ويظھر‬
‫دجلة بين مدينتي آمد وبغداد‪ ،‬ضمن بالد الجزيرة ويرسم بأن دجلة ينبع من نواحي مدينة آمد‪،‬‬
‫ويجري بعد أن يتكون نحو الجنوب موازيا ً لجبل الجودي‪ ،‬ثم يم ّر بوسط حصن كيفا وبجانب‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫نصيبين والموصل‪ ،‬ويستم ّر جريان النھر نحو الجنوب فيم ّر بـ س ﱠر من رأى )سامراء(‬
‫وعكبرا والبردان ويشق مدينة بغداد وينتھي بعد مسافة ليست بالقصيرة ويرتبط احدى فروعه‬
‫بالفرات‪.‬‬
‫وكذلك يذكر مجرى نھرھا قدامة بن جعفر )ت‪٣٣٧ .‬ھـ(‪ ،‬ويشير إلى أن منبع دجلة من‬
‫عند مدينة آمد‪ ،‬فيقول‪" :‬وابتداؤھا عند طول نيف وستين جزء وعرض سبعة وثالثين جزءا‪،‬‬
‫وتمر نحو الجنوب‪ ،‬ثم تنحرف في المغرب قليال وانبعاثھا من عين تمر بين جبلين عند مدينة‬
‫آمد‪ ،‬وتمر بباسورين حتى تصير الى مدينة بلد‪ ،‬ومدينة الموصل‪ ."...‬كما ويذكر المسافات‪:‬‬
‫"من كفر توثا الى آمد سبع سكك‪ ،‬ومن آمد الى تل جوفر سكتان"‪" ،‬ومن قصر بني نازع الى‬
‫آمد سبعة فراسخ‪ ،‬ومن آمد الى ميافارقين ذات اليمين خمسة فراسخ‪ ...‬والطريق الى آمد الى‬
‫الرقة‪ ،‬ذات الشمال منھا"‪ ٤٢.‬أما البلخي )ت‪٣٢٢ .‬ھـ‪٩٣٤/‬م( ففي خارطته يشير الى نفس‬
‫ھذه المناطق حول نھر دجلة‪ ،‬فباإلضافة إلى آمد تشير الخارطة الى الشمال منھا إلى‬
‫ميافارقين على نھر دجلة‪ ،‬والى جزيرة ابن عمر وإلى جبل الجودي‪.‬‬
‫‪ 161‬‬

‫خارطة البلخي للجزيرة وديار بكر )بناء على خارطة ميللر(‬


‫ويذكر مجرى دجلة أيضا سھراب )توفى في النصف األول من ق ‪ ٤‬ھـ( صاحب كتاب‬
‫عجائب األقاليم السبعة‪ ،‬فيبوب بابا بعنوان "معرفة نھر دجلة من اوله الى اخره" ويذكر فيه‪:‬‬
‫"وذلك ان دجلة اولھا من عين عند طول )سد م( وعرض )لح ل( ثم يمر بين جبلين ‪ ...‬ثم‬

‫‪ ٤٢‬ابن جعفر‪ ،‬قدامة ‪ ،١٩٨١‬الخراج وصناعة الكتابة )بغداد‪ :‬دار الرشيد للنشر( ص ‪،١٢٨ ،١١٣-١١٢‬‬
‫‪.١٥٣‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪٤٣‬‬
‫يعدل مع الجبل ‪ ...‬ويمر بمدينة آمد مماسا ً لھا ثم يمر الى جزيرة ابن عمر فيدور بھا ‪."....‬‬
‫أما ابن الفقيه )ت‪٣٤٠ .‬ھـ( فيذكر مدن ديار بكر كجزء من ديار ربيعة؛ "فأما كور ديار‬
‫ربيعة‪ :‬فنصيبين‪ ،‬وأرزن‪ ،‬وآمد‪ ،‬ورأس العين‪ ،‬وميّافارقين"‪ ،‬كما ويذكر بعض المسافات بين‬
‫مدنھا كالمسافة من آمد إلى الرّقة "أربعة وخمسون فرسخا"‪ ٤٤.‬وكذلك البكري )ت‪٤٨٧ .‬ھـ(‬
‫يذكر مدن ديار بكر كجزء من ديار ربيعة ويدرجھا تحتھا‪ .‬فيذكر أن ديار ربيعة تضم ع ّدة‬
‫من الكور فتضم باإلضافة الى كورة آمد؛ "نصيبين‪ ،‬قرقيسيا‪ ،‬رأس العين‪ ،‬ميّافارقين‪ ،‬قردى‪،‬‬
‫‪٤٥‬‬
‫ماردين‪ ،‬سميساط‪ ،‬بلد وغيرھا"‪.‬‬
‫ويصف لنا الھمداني )ت‪٣٣٦ .‬ھـ( في كتابه "صفة جزيرة العرب" بالد الجزيرة ومنھا‬
‫ديار ربيعة بوصف دقيق‪ .‬فعند حديثه عن مساكن العرب فيما جاوز المدينة‪ ،‬يذكر ديار ربيعة‬
‫ي وھو أول‬‫وما خلفھا‪ ٤٦،‬ويذكر فيما يتعلق بديار بكر وساكنيھا‪" :‬ثم يقع في جبل الطور البّر ّ‬
‫حدود ديار بكر لبني شيبان وذويھا وال يخالطھم إلى ناحية خراسان إال األكراد"‪ ٤٧.‬فھو‬
‫يجعل جبل الطور البري )يسمى اليوم بطور عابدين( أول ما تبدأ به حدود ديار بكر‪ .‬أما‬
‫البشاري المقدسي )ت‪٣٩٠ .‬ھـ( فيذكر أن ھذا تقسيم بالد الجزيرة مبني على قبائل العرب؛ ‪162 ‬‬
‫قائال‪" :‬وقد قسمنا ھذا االقليم على بطون العرب لتعرف ديارھم وتميزھا وجعلناه ثالث كور‬
‫على عدة بطونھم‪ ،‬أولھا من قبل العراق ديار ربيعة ثم ديار مضر ثم ديار بكر وبه أربع‬
‫نواح"‪.‬‬
‫ٍ‬

‫سھراب ‪ ،١٩٢٩‬كتاب عجائب األقاليم السبعة‪) ،‬فيننا‪ :‬مطبعة آدولف ھولزھوزن(‪ .‬ص‪١١٨‬‬ ‫‪٤٣‬‬
‫ابن الفقيه‪ ،‬البلدان‪ ،‬ص‪.١٨٠‬‬ ‫‪٤٤‬‬
‫البكري‪ ،‬عبد ﷲ ‪ :١٩٨٣‬معجم ما استعجم من اسماء البالد والمواضع‪) ،‬بيروت‪ :‬عالم الكتب(‪،‬‬ ‫‪٤٥‬‬
‫ج‪.٥٦٨/٢‬‬
‫"أولھا وآخر ديار مضر رأس العين‪ ،‬ثم كفرتوثا لجشم عن أياسرھا مارة من موضع الحيّات المضروب‬ ‫‪٤٦‬‬
‫بھا المثل وھي تطل على دارين‪ ،‬ثم نصيبين موضع العقارب وھي دار آل حمدان ابن حمدون موالى‬
‫تغلب‪ ،‬فمن نصيبين إلى أذرمة والسّميعية مسيرة يوم‪ ،‬وعن أيمن ذاك جبل سنجار جبل شراة بني تغلب‬
‫وال ّشراة منھا بنو زھير وبنو عمرو ثم من أيمن ذلك دھنا إلى رحبة مالك ابن طوق وقرقيسياء‪ ،‬ثم ترجع‬
‫إلى أذرمة إلى برقعيد وھي ديار بني عبد من تغلب ثم منھا إلى بلد وفيھا شراة وغير ذلك‪ ،‬إلى حد‬
‫الموصل‪ ،‬وإن أردت بعد أرض الموصل مررت بتكريت وكان الثرثار عن يمينك وأكثرھا أھل الموصل‬
‫مذحج وھي ربيعة فإن تياسرت منھا وقعت إلى الجبل المسمى بالجودي يسكنه ربيعة وخلفه األكراد‬
‫وخلف األكراد األرمن‪ ،‬وإن تيامنت من الموصل تريد بغداد لقيتك الحديثة وجبل بار ّما يسمى اليوم‬
‫حمرين ويقال إنه جبل ال يخلو يوما ً من قتيل‪ ،‬ثم الس ّّن والبوازيج بالد ال ّشراة من ربيعة ثم يقع في جبل‬
‫ي وھو أول حدود ديار بكر لبني شيبان وذويھا وال يخالطھم إلى ناحية خراسان إال األكراد‪،‬‬ ‫الطور البّر ّ‬
‫وأما ما بين بغداد والبصرة مما يلي الشمال وخراسان فديار بني راسب الجرمية ثم البصرة واتصلت‬
‫منازل العرب ھنالك بأسياف البحر وكاظمة وقد يخرج من شاطئ البحر الكثير عن الجزيرة"‪.‬‬
‫الھمداني‪ ،‬ابن الحائك ‪ ،١٨٨٤‬صفة جزيرة العرب )ليدن‪ :‬مطبعة بريل(‪ ،‬ص‪.١٣٣‬‬ ‫‪٤٧‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫‪ 163‬‬

‫خارطة المقدسي للجزيرة وديار بكر‬


‫ويفصل في ديار بكر ونواحيھا األربع قائال‪" :‬وأما ديار بكر فقصبتھا آمد ومن مدنھا‪:‬‬
‫ميافارقين‪ ،‬تل فافان‪ ،‬حصن كيفا‪ ،‬الفار‪ ،‬حاذية‪ ،‬وغيرھن"‪ ٤٨‬وفي خارطته للجزيرة الفراتية‬
‫يشير الى نفس ھذه المناطق حول نھر دجلة‪ ،‬فباإلضافة إلى آمد التي يتم رسمھا على نھر‬
‫دجلة يشير الى الشمال الشرقي منھا إلى ميافارقين‪ ،‬ومنھا الى الجنوب على دجلة تل فافان‬
‫وجزيرة ابن عمر وعدد من المدن إلى أن تصل إلى الموصل‪.‬‬
‫كما ويضيف أبو عبيد البكري )ت‪٤٨٧ .‬ھـ( في كتابه "معجم ما استعجم من اسماء‬
‫البالد والمواضع" ديار بكر تحت ديار ربيعة‪ ،‬فيذكر قصبتھا آ ِمد‪" :‬من مدائن ديار ربيعة‪،‬‬
‫معروفة"‪ ٤٩‬وكذلك االدريسي )ت‪٥٦٠ .‬ھـ( في كتابه "نزھة المشتاق في اختراق اآلفاق"‬
‫فھو أيضا يذكرھا من ديار ربيعة وأنھا من القُطر االوسع؛ "فنقول إن الجزيرة ھي ما بين‬
‫دجلة والفرات وتشتمل على ديار ربيعة ومضر"‪" ،‬وكور ديار ربيعة منھا نصيبين وأرزن‬
‫وآمد ورأس عين وميافارقين وماردين وباعربايا وبلد وسنجار وقردى وبازبدا وطور‬

‫‪ ٤٨‬المقدسي‪ ،‬أحسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٣٨-١٣٧‬‬


‫‪ ٤٩‬البكري‪ ،‬معجم ما استعجم‪ ،‬ج‪.٩٣/١‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫عبدين"‪ .‬كما ويفصل تفصيال دقيقا في المسافات بين مدنھا واليھا‪ ٥٠.‬ويقدم لنا االدريسي عدد‬
‫من الخرائط التي تشير الى آمد ومدن ديار بكر‪ .‬فيصور بالد الجزيرة تصويرا دقيقا‪ ،‬به‬
‫األنھار والجبال والمدن‪ ،‬ويرسم آمد بجانب الجبل على ضفاف دجلة‪.‬‬

‫‪164 ‬‬

‫خارطة االدريسي للجزيرة وديار بكر‬


‫وفي كتاب غرائب الفنون وملح العيون ) ُكتب بين ‪٥٤٥-٥١٤‬ھـ‪١١٥٠-١١٢٠ /‬م(‬
‫يذكر صاحب الكتاب منبع نھر دجلة فيذكر أنه‪" :‬يخرج من بالد آمد من ديار بكر وتجري‬
‫اعين في بالد خالط من ارمينية ثم الى بالد ارزن وميافارقين ويصب في نھر دوشا‬
‫والخابور"‪ .‬كما ويذكر طول الجبل الذي عند آمد قائال‪" :‬والجبل الذي ي ُمر بآمد وطوله‬

‫‪ ٥٠‬االدريسي‪ ،‬محمد ‪١٤٠٩‬ھـ‪ ،‬نزھة المشتاق في اختراق اآلفاق )بيروت‪ :‬عالم الكتب( ج‪-٦٦٢ ،٦٥٤ /٢‬‬
‫‪" .٨٢٧ ،٨٢٥ ،٨١٥ ،٦٦٦‬والطريق من نصيبين إلى آمد‪ ...‬من نصيبين إلى دارا خمسة عشر ميال إلى‬
‫قصر ابن بارع تسعة وثالثون ميال إلى تل نزعة ثمانية عشر ميال إلى آمد أحد وعشرون ميال‪...‬‬
‫والطريق من آمد إلى الرقة ذات اليمين من آمد إلى شمشاط سبعة وسبعون ميال‪ ...‬والطريق من الموصل‬
‫إلى آمد من الموصل إلى مدينة بلد أحد وعشرون ميال إن شئت في البر وإن شئت في دجلة ومن بلد إلى‬
‫جزيرة ابن عمر تسعة وستون ميال وجزيرة ابن عمر مدينة صغيرة ذات أشجار وأنھار وسوق وھي‬
‫فرضة أرمينية وبالد األرمن ونواحي ميافارقين وأرزن وتصل المراكب مشحونة منھا بالتجارات إلى‬
‫الموصل وھي متصلة بجبل ثمانين وباسورين وفيسابور وجميعھا في الجبل الذي منه جبل الجودي‬
‫المتصل بآمد من جھة الثغور وجبل ثمانين ھو الجودي الذي استقرت عليه سفينة نوح عليه السالم‪...‬‬
‫ومنھا )طنزى( إلى آمد فذلك من آمد إلى جزيرة ابن عمر ثالث مراحل‪ ...‬وكذلك من آمد إلى سميساط‬
‫ثالث مراحل‪ ...‬والطريق من آمد إلى مدينة قامرون التي على نھر صبابة شماال من آمد إلى حصن ندارم‬
‫مرحلة‪ ...‬ومن ميافارقين إلى آمد من أرض الجزيرة مرحلتان‪ ...‬وبين مدينة قالي قال وميافارقين ثالث‬
‫مراحل‪ ..‬ومن ميافارقين إلى األرديس خمسون ميال"‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫ثمانمائة ميل"‪ ٥١.‬ويرسم المؤلف المجھول خارطة تبين مجرى ھذا النھر باإلضافة الى نھر‬
‫الفرات وفي كال الخارطتين يتم اإلشارة الى ديار بكر وآمد‪ ،‬وتكتب ديار بكر على منطقة‬
‫شاسعة من االقليم‪.‬‬

‫‪ 165‬‬

‫خارطة الجزيرة وديار بكر من كتاب غرائب الفنون وملح العيون‬


‫وينقل لنا صاحب كتاب تاريخ ميافارقين‪ ،‬ابن األزرق الفارقي )توفي بعد ‪٥٧٧‬ھـ(‬
‫األقوال المختلفة في زمنه لحدود الجزيرة والثغور وھي "آمد وميافارقين وما حولھا من‬
‫الحصون‪ .‬والثغور من حساب الجزيرة‪ .‬قيل‪ :‬ھي من شمال الفرات إلى قبلي دجلة إلى حد‬
‫الشمال‪ .‬ويقال‪ :‬أنھا آمد وميافارقين وماردين وحصن كيفا والجزيرة‪ .‬وقال قوم آخرون‪ :‬أن‬
‫الجزيرة ھي من قاطع نھر أرس الذي في شمال أرزن الروم إلى قاطع الفرات إلى القبلة وما‬
‫بينھما والجزيرة والذي أجمع عليه الناس‪ :‬أن الجزيرة من قاطع دجلة إلى قاطع الفرات وديار‬
‫بكر"‪ ٥٢.‬كما ويذكر في موضع آخر بعض حدود ديار بكر؛ "قلعة بالوصا وھي قلعة على‬
‫تخوم البالد وھي على رأس الھرماس الذي ينزل نصيبين وھي آخر تخوم ديار بكر"‪ ٥٣.‬كما‬
‫ويذكر ابن جبير حدود ھذه البالد التي م ّر بھا سنة ‪٥٨٠‬ھـ‪١١٨٤ /‬م‪ ،‬فيقول‪" :‬وھذه البالد‬
‫كلھا من الموصل نصيبين الفرات‪ ،‬المعروفة بديار ربيعة‪ ،‬وحدھا من نصيبين الفرات مع ما‬

‫‪51‬‬ ‫‪Rapoport, Yossef and Savage-Smith, Emilie (2014). An Eleventh-Century Egyptian Guide to the‬‬
‫‪Universe: The Book of Curiosities. Leiden: Brill, pp.82-86.‬‬
‫‪ ٥٢‬الفارقي‪ ،‬ابن األزرق ‪ ،٢٠١٤‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬تحقيق كريم فاروق الخولي ويوسف بالوكن )إسطنبول‪:‬‬
‫نوبھار(‪ ،‬ص‪.١٣٩-١٣٨‬‬
‫‪ ٥٣‬الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬ص‪.٥٢٠‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫يلي الجنوب من الطريق وديار بكر التي تليھا في الجانب الجوفي كآمد وميافارقين وغيرھا‪...‬‬
‫‪٥٤‬‬
‫والفرات حد بين ديار الشام وديار ربيعة وبكر"‪.‬‬
‫ويُفصل حدود ديار بكر ياقوت الحموي )ت‪٦٢٦ .‬ھـ( في كتابين له‪ ،‬فيذكر ما تحتويه‬
‫من مدن‪ ،‬فيقول؛ "ديار بك ٍر‪ :‬وھي بال ٌد كبيرةٌ‪ ،‬عظيمة االتساع‪ ،‬تنسب إلى بكر بن وائل‪...‬‬
‫وحدودھا عظيمة‪ ،‬تبدأ من غرب دجلة إلى بالد الجبل المطل على نصيبين‪ ،‬إلى دجلة في‬
‫الشمال‪ ،‬ومنھا حصْ ن كيفا وآمد وميافارقين‪ ،‬وقد يتجاوز دجلة إلى إسعرت وحيزان وحيني‬
‫وما تخلل ذلك من البالد‪ ،‬وما يتجاوز السھل"‪ ٥٥.‬وفي النص االخر يقول‪" :‬ديار بكر ھي بالد‬
‫كبيرة واسعة‪ ....‬وحدھا ما غرب من دجلة إلى بالد الجبل المطل على نصيبين إلى دجلة‬
‫ومنه حصن كيفا وآمد وميافارقين وقد يتجاوز دجلة إلى سعرت وحيزان وحيني وما تخلل‬
‫ذلك من البالد وال يتجاوز السھل‪ ...‬وربما جمع بين ديار بكر وديار ربيعة وسميت كلھا ديار‬
‫ربيعة ألنھم كلھم ربيعة‪ ،‬وھذا اسم لھذه البالد قديم‪ ،‬كانت العرب تحله قبل اإلسالم في‬
‫بواديه‪ ،‬واسم الجزيرة يشمل الك ّل"‪ ٥٦.‬وفي الجملة األخيرة يوضح سبب الخلط في دمج ديار‬
‫‪166 ‬‬ ‫بكر لديار ربيعة وسبب ذلك أنھم يعودون لنفس القبيلة األم‪.‬‬
‫أما القزويني )ت‪٦٨٢ .‬ھـ( صاحب آثار البالد وأخبار العباد فيذكر أن "ديار بكر‪ :‬ناحية‬
‫‪٥٧‬‬
‫ذات قرى ومدن كثيرة بين الشام والعراق‪ ،‬قصبتھا الموصل وحران وبھا دجلة والفرات"‪.‬‬
‫ويبدوا من نص القزويني انه يخلط بينھا وبين ديار ربيعة‪ ،‬لذكره الموصل وحران‪ .‬كما‬
‫ويذكر مسار نھر دجلة من آمد راويا ذلك عن عبد ﷲ بن المبارك قائال‪" :‬بھا نھر دجلة‪،‬‬
‫مخرجه من جبل بقرب آمد عند حصن يعرف بحصن ذي القرنين‪ ،‬وھي ھناك ساقية كلما‬
‫امتد ينضم إليھا مياه جبال ديار بكر‪ ،‬ثم يمتد إلى ميافارقين وإلى حصن كيفا‪ ،‬ثم إلى جزيرة‬
‫ابن عمر ويحيط بھا ثم إلى الموصل‪."...‬‬
‫ويقدم لنا صاحب كتاب الجغرافيا ابن سعيد المغربي األندلسي )ت‪ ٦٨٥ .‬ھـ( خارطة‬
‫إلقليم الجزيرة يشير فيھا الى ما بين دجلة والفرات وما حولھما من اإلقليم‪ ،‬فيشير الى آمد‬

‫‪ ٥٤‬ابن جبير‪ ،‬محمد )بدون تاريخ(‪ ،‬رحلة ابن جبير‪ :‬رسالة اعتبار الناسك في ذكر اآلثار الكريمة والمناسك‬
‫)بيروت‪ :‬دار الھالل(‪ ،‬ص‪.٢٠٠-١٩٩‬‬
‫‪ ٥٥‬الحموي‪ ،‬الخزل‪ ،‬ج‪١٤٨-١٤٧/١‬؛ أنظر أيضا‪ :‬الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪" ،٤٩٤/٢‬ديا ُر بَ ْك ٍر ھي بالد‬
‫كبيرة واسعة تنسب إلى بكر ابن وائل بن قاسط بن ھنب بن أفصى بن دعمي بن جديلة بن أسد بن ربيعة‬
‫بن نزار بن مع ّد بن عدنان‪ ،‬وح ّدھا ما غرّب من دجلة إلى بالد الجبل المط ّل على نصيبين إلى دجلة‪،‬‬
‫ومنه حصن كيفا وآمد وميّافارقين‪ ،‬وقد يتجاوز دجلة إلى سعرت وحيزان وحيني وما تخلل ذلك من البالد‬
‫وال يتجاوز السھل" و ِديا ُر َربي َعةَ‪" :‬بين الموصل إلى رأس عين نحو بقعاء الموصل ونصيبين ورأس‬
‫عين ودنيسر والخابور جميعه وما بين ذلك من المدن والقرى‪ ،‬وربما جمع بين ديار بكر وديار ربيعة‬
‫وسميت كلھا ديار ربيعة ألنھم كلھم ربيعة‪ ،‬وھذا اسم لھذه البالد قديم‪ ،‬كانت العرب تحله قبل اإلسالم في‬
‫بواديه‪ ،‬واسم الجزيرة يشمل الك ّل"‪.‬‬
‫‪ ٥٦‬ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص‪.٢١٠‬‬
‫‪ ٥٧‬القزويني‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫غربي نھر دجلة‪ ،‬وميافارقين وجبل الجودي شرقيھا‪ ،‬ويمتد دجلة الى ان يتجاوز بغداد‪.‬‬
‫ويذكر في كتابه أن ميافارقين ھي قاعدة ديار بكر‪ .‬وينقل عن بطليموس منبع نھر دجلة‬
‫ومساره وأنه يتسع عند آمد بسبب أنه "تنضاف إليه أنھار كثيرة فيتسع من تحت آمد"‪ .‬كما‬
‫ويتطرق ابن سعيد لمسألة تسمية ھذه البالد بديار بكر في كتابه نشوة الطرب في تاريخ‬
‫جاھلية العرب حيث يذكر ابتداء االمر بخروج ربيعة عن بالدھم في الجزيرة العربية؛‬
‫"وخرجت ربيعة عن أرجائه‪ ،‬فتشتتت قبائلھا‪ ،‬وتفرقت في البالد‪ ،‬فاختص منھم تغلب وبكر‬
‫بن وائل بأطراف نجد من شمال الحجاز وشرقه‪ ،‬والبالد الجزرية والفراتية التي تعرف اآلن‬
‫بديار ربيعة‪ ،‬منھا سنجار ونصيبين‪ .‬ثم إن تغلب وبكراً وقعت بينھما حرب وائل‪ ،‬فانحازت‬
‫بكر إلى الجبال‪ ،‬وھي جھات ماردين وميافارقين‪ ،‬فعرفت بديار بكر إلى اليوم"‪ .‬ويذكر نقال‬
‫عن البيھقي أن"ديار بكر بالجزيرة الفراتية مشھورة‪ ،‬وإن لم يبق لھم بھا اآلن قائمة"‪ ٥٨.‬وأنه‬
‫طاف الجزيرة الفراتية فلم يجد لھم قوة وال منعة وأن االمر انتقل لغيرھم من العرب‪ .‬فمع أن‬
‫التركيبة السكانية اختلفت ولم تعد ديار بكر ديارا لھذه القبيلة‪ ،‬فما زال ھذا االسم التاريخي‬
‫يطلق على ھذه البالد‪.‬‬
‫‪ 167‬‬

‫خارطة ابن سعيد المغربي للجزيرة وديار بكر‬


‫أما ابن شداد )ت‪٦٨٤ .‬ھـ( صاحب كتاب األعالق الخطيرة في ذكر أمراء الشام‬
‫والجزيرة فيذكر أن ديار بكر تشتمل على أمصار وحصون‪ ،‬ويقسم األمصار إلى أربعة‪ :‬آمد‪،‬‬
‫ميارفارقين‪ ،‬أرزن‪ ،‬وماردين ويذكر ما يقارب الثالثون حصنا‪ .‬ويضيف‪" :‬وأما ديار بكر‬

‫‪ ٥٨‬ابن سعيد‪ ،‬نشوة الطرب‪ ،‬ص‪.٦٠٤-٥٩٩‬‬


‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪٥٩‬‬
‫كما ويذكر أنھم بقيا تحت إقليم واحد‬ ‫فأمھات بالدھا‪ :‬ميافارقين وأرزن وآمد‪ ،‬وماردين"‪.‬‬
‫أغلب الزمان‪" :‬وأن آمد وميارفارقين وماردين وأرزن وما أضيف إليھا من الحصون لم تزل‬
‫في أكثر األوقات والية واحدة‪ ،‬خصوصا آمد"‪ ٦٠.‬واضافة ماردين اليھا يبدوا أنه كان ألسباب‬
‫إدارية في زمانه‪ ،‬فعند غيره تلحق دائما مع ديار ربيعة وليس إلى ديار بكر‪.‬‬
‫وقد فصل أبو الفداء )ت‪٧٣٢ .‬ھـ( تقسيمات الجزيرة وما يضاف الى ديار بكر باإلضافة‬
‫إلى خطوط الطول والعرض في مدنھا‪ .‬ويرسم ذلك في جداول بھا خطوط الطول والعرض‬
‫لمدن ديار بكر‪ .‬فيجعل إلقليم ديار بكر‪ :‬آمد‪ ،‬قلعة جعبر‪ ،‬الرحبة‪ ،‬الھتاخ وحيزان‪ .‬ورغم أنه‬
‫يجعل ميافارقين من الجزيرة يكتب أدناھا أنھا قاعدة ديار بكر‪.‬‬

‫‪168 ‬‬

‫‪ ٥٩‬ابن شداد‪ ،‬عز الدين محمد بن علي ‪ :١٩٧٨‬األعالق الخطيرة في ذكر أمراء الشام والجزيرة )دمشق‪:‬‬
‫منشورات وزارة الثقافة( ج‪.١١٢/١‬‬
‫‪ ٦٠‬ابن شداد‪ ،‬األعالق الخطيرة‪ ،‬ج‪.١٥٨/١‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫واالمر مشابه مع حصن كيفا فيجعلھا من الجزيرة لكنه ينقل أنھا "مدينة من ديار بكر"‪.‬‬
‫وكذلك االمر مع قاليقال التي يذكر أنھا من ديار بكر لكن في الجدول ينقل ما قاله ابن حوقل‬
‫بأنھا من أرمينه‪ .‬ونقل اختالفا ما ان كانت الرقة من ديار مضر أو ديار بكر‪ ،‬وينقل قوال البن‬
‫حوقل أن "الرقة أكبر ديار بكر"‪ ،‬وھذا به إشكال ألنه أكبر ديار مضر‪ .‬كما ويذكر أن حاني‬
‫من مدن ديار بكر‪ .‬وعند ذكره لمسار نھر دجلة ذكر مروره بآمد‪ ،‬فقال‪ِ " :‬دجلة‪ ،‬وھي نھر‬
‫عظيم مشھور مخرجه من بالد الروم‪ ،‬ثم يمر على أمد وحصن كيفا وجزيرة ابن عمر‬
‫والموصل‪ ."...‬كما وفصل في المسافات قائال‪" :‬ومن الموصل إلى آمد أربعة أيام‪ ،‬ومن آمد‬
‫إلى سميساط ثالثة أيام" "وسعرت عن آمد على مسيرة أربعة أيام‪ ،‬وسعرت في الجنوب عن‬
‫‪٦١‬‬
‫آمد‪ ،‬وآمد عن ميّافارقين يوم ونصف"‪.‬‬
‫ويذكر كذلك حدود منطقة ديار بكر ابن َعبْد ْال َح ّق )ت‪٧٣٩ .‬ھـ( فيقول‪" :‬ھي بالد كثيرة‬
‫واسعة تنسب إلى بكر بن وائل؛ وح ّدھا ما عرّب من دجلة من بالد الجبل المط ّل على نصّيبين‬
‫إلى دجلة ومنه حصن كيفا وآمد وميافارقين‪ ،‬وقد يتجاوز دجلة إلى سعرت وحيزان وحينى‪،‬‬
‫وما تخلّل ذلك من البالد وال يتجاوز السّھل"‪ ،‬لكن يذكر أنه يجمع بين ديار ربيعة وديار بكر‬ ‫‪ 169‬‬
‫قائال‪" :‬وربما جمع بين ديار بكر وديار ربيعة‪ ،‬وس ّميت كلّھا ديار ربيعة ألنھم كلھم ربيعة‪.‬‬
‫ألن العرب كانت تحلّه‪ ،‬واسم الجزر يشمل الك ّل"‪ ٦٢.‬كما ويفصل‬ ‫س ّميت ھذه البالد بذلك ّ‬
‫كمعاصريه في منبع دجلة وخط سيره‪" :‬دجلة النھر العظيم المشھور‪ ...‬مخرجھا من عين‬
‫تس ّمى عين دجلة‪ ،‬على يومين ونصف من آمد‪ ،‬من موضع يعرف بھلورس‪ ،‬من كھف مظلم‪،‬‬
‫وينصبّ إليھا بعد ذلك أنھار‪ ،‬أولھا يخرج من فوق شمشاط بأرض الروم يقال له الكالب ثم‬
‫‪٦٣‬‬
‫يصبّ إليه وادي صلب وھو واد بين آمد وميافارقين"‪.‬‬
‫نرى مما سبق تصويرا لما كانت عليه الجزيرة بأقاليمھا الثالث وكيف حدد الجغرافيون‬
‫المنطقة التي تسمى بديار بكر والمدن التي تتبع لھا في كتبھم وخرائطھم‪ .‬ويجدر اإلشارة أن‬
‫ھذه الحدود بقيت ثابته نوعا ما‪ ،‬لكن ألحق بھا مناطق أخرى في فترات مختلفة‪ .‬وقد اختلفوا‬
‫في بعض المدن ما إذا كانت من ديار بكر والجزيرة أم ال وأوضح مثال لذلك ميافارقين فيذكر‬
‫ابن حوقل أنھا ليست من ديار الجزيرة قائال‪" :‬وأكثر العلماء بحدود النواحي يرون ّ‬
‫أن‬
‫ميافارقين من أرمينية وقوم يع ّدونھا من أعمال الجزيرة وھي من شرق ّي دجلة وعلى مرحلتين‬
‫منھا فلذلك تحسب من أرمينية"‪ .‬وقد شاطره ھذا الرأي االصطخري رغم أنه يدرك أن‬
‫البعض يحسبھا على الجزيرة؛ "‪ ...‬ميّافارقين وسروج فھي بلدان صغار متقاربة في المقدار‪،‬‬
‫خصبة كلھا عامرة كثيرة الخير‪ ،‬وميّافارقين يع ّدھا قوم من الجزيرة‪ ،‬إال أنھا دون دجلة‪،‬‬
‫وخلفھا ح ّد الجزيرة فيما صورنا ما بين دجلة والفرات‪ ،‬فلذلك جعلناھا بأرمينية"‪ .‬لكن‬

‫‪ ٦١‬أبو الفداء‪ ،‬إسماعيل ‪ ،١٨٤٠‬تقويم البلدان‪) ،‬باريس‪ :‬دار الطباعة السلطانية( ص‪.٢٨٩-٢٧٣‬‬
‫‪ ٦٢‬ابن عبد الحق‪ ،‬مراصد االطالع‪ ،‬ج‪.٥٤٨-٥٤٧/٢‬‬
‫‪ ٦٣‬ابن عبد الحق‪ ،‬مراصد االطالع‪ ،‬ج‪.٥١٥/٢‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المقدسي يجعلھا تحت إقليم اقور )الجزيرة( ويضمھا إلى ديار بكر قائال‪" :‬وأما ديار بكر‬
‫فقصبتھا آمد ومن مدنھا‪ :‬ميافارقين"‪ ،‬وكذلك الحموي يجعلھا من ديار بكر بل يجعلھا‪" :‬أشھر‬
‫مدينة بديار بكر"‪ .‬وسبب االختالف أنھا خارج الجزيرة الفراتية بالمعنى الجغرافي‪ ،‬ألنھا‬
‫شرق دجلة والجزيرة ھي ما ھو غرب دجلة وشرقي الفرات‪ ،‬لكن لقربھا من دجلة جعلت‬
‫عند الكثير جزء منھا‪ ،‬بل وجعلھا ابن سعيد المغربي "قاعدة ديار بكر من بالد الجزيرة"‪.‬‬
‫مدينة آمد‬
‫خصص الجغرافيون أجزاء من كتبھم للحديث عن أھم مدن ديار بكر وخصوصا مدينة‬
‫آمد‪ ،‬باإلضافة إلى ميافارقين وحصن كيفا‪ ،‬وفصلوا بعض ما كانت عليه في نسيجھا‬
‫العمراني‪ .‬ففي وصفه آلمد يذكر ابن حوقل في كتابه صورة األرض بأن‪" :‬مدينة آمد على‬
‫جبل من غربي دجلة مط ّل عليھا من نحو مائة )خمسين( قامة وعليھا سور أسود من حجارة‬
‫األرحية ]الطواحين[ ويس ّمى ذلك السور ميمونا لش ّدة سواده ]وذلك أنّه من حجارة أرحية‬
‫الجزيرة[ وليس لحجارته في جميع األرض نظير"‪ .‬ونرى مدحه لھذه المدينة وحجارتھا‬
‫‪170 ‬‬ ‫ومناعتھا ويذكر بأن ھذه الحجارة كانت تستخدم للطواحين وتباع بما يقارب الخمسين دينارا‬
‫في بالد العراق‪ ،‬وھذا مبلغ كبير‪ ،‬لكن يبدوا ان جودة ھذه الحجارة قد جعلت آلمد وديار بكر‬
‫شھرة كبيرة‪ .‬كما ويذكر أن أكثر مدينة خالط بما فيھا السور والجامع قد تم بنائه من حجارة‬
‫آمد‪ .‬من ث ّم يضيف ابن حوقل معلومات حول مزارع المدينة فيذكر "وبآمد مزدرع داخل‬
‫سورھا ومياه وطواحن على عيون تنبع منھا" وأن لھا الكثير من الضياع والرساتيق‬
‫والقصور والمزارع‪ .‬لكن يذكر أنه في زمانه قد خرب الكثير منھا ويعزو ھذا األمر إلى‬
‫ضعف الحال السياسي وأنه مع مناعة حصن آمد ليس لألمر قيمة بدون قوة عسكرية فيه‪.‬‬
‫فيقول‪" :‬وكان لھا ضياع ورساتيق وقصور ومزارع برسمھا ھلكت بضعفھم واقتدار العد ّو‬
‫)الروم( عليھم وقلّة المغيث والناصر ولم يبق للمسلمين ثغر أج ّل وال أمنع جانبا سوره‪ ،‬وإن‬
‫‪٦٤‬‬
‫ضعف أھله خشي عليه من العد ّو وﷲ يكفيھم ويؤيّدھم"‪.‬‬
‫أما االصطخري فعند ذكره لمدينة آمد يشير إلى مناعتھا وحصنھا وزروعھا‪ ،‬ووصفھا‬
‫في كتابه المسالك والممالك قائال‪" :‬وأما آمد فھي على دجلة من شرقيّھا‪ ،‬وھي مدينة عليھا‬
‫سور )وسورھا( في غاية الحصانة‪ ،‬وھي كثيرة الشجر والزروع"‪ ،‬وفي احدى المخطوطات‬
‫""وأما آمد فھي على الدجلة من شرقيّھا وھي مدينة عليھا سور أسود‪ ،‬وھي في غاية‬
‫الحصانة كثيرة األشجار والزروع"‪ ٦٥.‬ويذكر سھراب )توفى في النصف األول من ق ‪ ٤‬ھـ(‬

‫‪ ٦٤‬ابن حوقل‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬ص ‪ .٢٢٤-٢٢٢‬ھناك إضافات على ھذا النص من الناسخ ولم تكن في زمن‬
‫ابن حوقل‪.‬‬
‫‪ ٦٥‬االصطخري‪ ،‬المسالك والممالك‪ ،‬ص‪.٥٣‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫صاحب كتاب عجائب األقاليم السبعة‪ ،‬خطوط الطول والعرض لمدينة آمد )سد م‪ /‬لد م(‪.‬‬
‫‪٦٦‬‬
‫باإلضافة الى تفصيله في امتداد نھر دجلة الذي يمر بھا‪ ،‬يوضح ذلك في الجدول أدناه‪:‬‬

‫كما ويذكر أطوالھا البيروني )ت‪٤٤٠ .‬ھـ( في كتابه القانون المسعودي‪ ،‬آمد على دجلة‪:‬‬
‫‪٦٧‬‬
‫طولھا )نز ل( عرضھا )لز مه(‪.‬‬

‫‪ 171‬‬

‫ويذكر ابن الفقيه )ت‪٣٤٠ .‬ھـ( آمد كجزء من ديار ربيعة؛ "‪ ٦٨‬وھو أول من يذكر أمرا‬
‫يقال إنه من عجائب آمد‪ ،‬ونقله عنه الكثير‪ ،‬لكن كما يذكر أنه سمع بھذا االمر ولم يره‪ ،‬وكما‬
‫في سياق حديثه أن ھذا قول الروم‪ ،‬مكمال للجملة السابقة؛ "قالوا ومن عجائبنا‪ :‬الجبل الذي‬
‫بآمد‪ ،‬يراه جميع أھل البلدة فيه صدع‪ ،‬فمن انتضى سيفه فأولجه فيه وقبض على قبيعته بجميع‬
‫يديه اضطرب السيف في يديه‪ ،‬وأرعد القابض‪ .‬وإن كان أش ّد الناس‪ ".‬كما ويذكر أن فيه‬
‫"أعجوبة أخرى‪ :‬أنه متى يح ّك بذلك الجبل س ّكين‪ ،‬أو حديد‪ ،‬أو سيف‪ ،‬حمل ذلك السيف‬
‫والس ّكين الحديد وجذب اإلبر والمسا ّل بأكثر من جذب المغناطيس"‪ .‬ويضيف بأن ھناك‬
‫أعاجيب أخرى‪" :‬أن ذلك الحجر نفسه ال يجذب الحديد فإن ح ّك عليه س ّكين‪ ،‬أو سيف جذب‬
‫الحديد‪ .‬وفيه أعجوبة أخرى‪ :‬وذلك أنه لو بقي مائة سنة لكانت تلك القوّة قائمة فيه"‪ ٦٩.‬كما‬
‫ويذكر ابن الفقيه في كتابه "البلدان" خراج البلدان فقد اورد أن آمد من أكثر خراج كور‬
‫الجزيرة‪ ،‬وذلك بعد الرھا‪ ،‬فيذكر أن خراج آمد "ألف ألف ومائة وخمسون ألفا" من اجمالي‬

‫سھراب‪ ،‬عجائب األقاليم السبعة‪ ،‬ص‪١١٨‬؛ أنظر أيضا سھراب‪ ،‬مخطوط يعود تاريخه إلى رمضان‬ ‫‪٦٦‬‬
‫‪٧١١‬ھـ‪ ،‬عجائب األقاليم السبعة‪ ،‬المكتبة البريطانية‪ :‬مخطوطات شرقية‪ ،‬رقم االستدعاء ‪.Or10975‬‬
‫الرقمية‬ ‫قطر‬ ‫مكتبة‬ ‫في‬ ‫أيضا‬ ‫وموجود‬
‫‪https://www.qdl.qa/archive/81055/vdc_100027678232.0x000001‬‬
‫البيروني‪ ،‬محمد بن أحمد مخطوط يعود تاريخه إلى ربيع األول ‪٥٧٠‬ھـ‪ ،‬القانون المسعودي‪ ،‬المكتبة‬ ‫‪٦٧‬‬
‫البريطانية‪ :‬مخطوطات شرقية‪ ،‬رقم االستدعاء ‪ .Or1997‬وموجود أيضا في مكتبة قطر الرقمية‪:‬‬
‫‪https://www.qdl.qa/archive/81055/vdc_100022880536.0x000001‬‬
‫ابن الفقيه‪ ،‬البلدان‪ ،‬ص‪.١٨٠‬‬ ‫‪٦٨‬‬
‫ابن الفقيه‪ ،‬البلدان‪ ،‬ص‪.١٨١‬‬ ‫‪٦٩‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫خراج المنطقة "تسعة آالف ألف وسبع مائة ألف وخمسة عشر ألفا وثمان مائة درھم"‪ ٧٠.‬أي‬
‫ما يتجاوز العشرة بالمئة من الخراج من مدينة آمد فقط تتبعھا أرزن وميافارقين في ديار‬
‫ربيعة‪.‬‬
‫ويذكر آمد العزيزي المھلبي )ت‪٣٨٠ .‬ھـ( صاحب كتاب المسالك والممالك قائال‪:‬‬
‫"وآمد مدينة جليلة عليھا حصن عظيم وسور من الحجارة السود التي ال يعمل فيه الحديد وال‬
‫تضرھا النار والسور يشتمل عليھا وعلى عيون ماء ولھا بساتين ومزارع كثيرة"‪ ٧١.‬فنرى‬
‫أنه يفصل في خصائص حجارتھا وأنه سورھا من ھذه الحجارة التي ال تضرھا نار أو حديد‪،‬‬
‫إشارة الى انھا عصية على الغزاة‪ .‬كما ويشير الى انھا تشتمل داخل سورھا على الماء‬
‫والمحصوالت التي تعين أھلھا الى تم محاصرتھا‪.‬‬
‫أما البشاري المقدسي فيصف آمد وصفا أدق من سابقيه في كتابه أحسن التقاسيم في‬
‫معرفة األقاليم‪ ،‬فيذكر مناعة حصنھا وحجارتھا وأبوابھا وجامعھا فيقول‪" :‬آمد بلد حصين‬
‫حسن عجيب البناء على عمل انطاكية بفصيل شبه كرس ّي له أبواب وعليه شرف بينه وبين‬
‫‪172 ‬‬ ‫الحصن فضاء وھي أصغر من انطاكية بحجارة سود صلبة وكذلك اساسات الدور وفيھا‬
‫عيون غرب ّى دجلة رحبة طيّبة ثغر للمسلمين وحصن حصين الجامع وسط البلد لھا خمسة‬
‫أبواب باب الماء وباب الجبل وباب الروم وباب الت ّل وباب انس صغير يحتاج اليه وقت‬
‫الحرب وبعض الحصن على الجبل وال اعرف للمسلمين اليوم بلدا أحصن وال ثغرا اج ّل‬
‫منھا"‪ ٧٢.‬فھو يشبه آمد بأنطاكيا ويتحدث عن حجارتھا السوداء الصلبة‪ ،‬ويتحدث عن المدينة‬
‫وسورھا وعن حصن داخلھا‪ .‬ويذكر أسماء أبواب المدينة الذي ما زال أحدھا يحتفظ بھذا‬
‫االسم الى يومنا ھذا وھو باب الجبل‪ .‬ويبدوا ان المقدسي أعجب بھا‪ ،‬فطريقة حديثه عنھا‬
‫يوحي بھذا األمر بشكل واضح‪ .‬ويذكر المقدسي ما يتبع آلمد من المدن فيذكر أن لھا‪:‬‬
‫"ميّافارقين‪ ،‬ت ّل فافان‪ ،‬حصن كيفا‪ ،‬الفار‪ ،‬حاذية"‪ ٧٣.‬كما ويذكرھا في أماكن أخرى في كتابه‬
‫فيذكر أنھا باردة ويبدو أنه زارھا في فصل الشتاء‪ ،‬ألنھا في الصيف حارة جدا‪ ،‬ويذكر سبب‬
‫برودتھا قائال‪" :‬وكورة آمد باردة لقربھا من الجبال"‪ ٧٤.‬كما ويذكر بعض ما يتم تصديره منھا‬
‫"ومن آمد ثياب الصوف والكتان الرومية على عمل الصقلي"‪ .‬كذلك يذكر أنھا في زمانه‬
‫‪٧٥‬‬
‫مركزا للجھاد وذلك لقربھا من الثغور فيقول‪" :‬آمد اليوم دار جھادھم"‪.‬‬

‫ابن الفقيه‪ ،‬البلدان‪ ،‬ص‪.١٨٢‬‬ ‫‪٧٠‬‬


‫العزيزي‪ ،‬الحسن بن أحمد المھلبي ‪ ،٢٠٠٦‬الكتاب العزيزي أو المسالك والممالك‪) ،‬دمشق‪ :‬التكوين‬ ‫‪٧١‬‬
‫للطباعة والنشر والتوزيع(‪ ،‬ص‪.١٠٩‬‬
‫المقدسي‪ ،‬أحسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٤٠‬‬ ‫‪٧٢‬‬
‫المقدسي‪ ،‬أحسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٣٨-١٣٧‬‬ ‫‪٧٣‬‬
‫المقدسي‪ ،‬أحسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٤٢‬‬ ‫‪٧٤‬‬
‫المقدسي‪ ،‬أحسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٣٦‬‬ ‫‪٧٥‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫كما ويذكرھا أبو عبيد البكري )ت‪٤٨٧ .‬ھـ( في كتابه "معجم ما استعجم من اسماء‬
‫البالد والمواضع" بأنھا من ديار ربيعة ويذكر سببا لتسميتھا بھذا االسم فيقول بأن آَ ِمد‪" :‬من‬
‫مدائن ديار ربيعة‪ ،‬معروفة‪ .‬قال محمد بن سھل‪ :‬س ّميت بآمد بن البلندى من ولد مدين ابن‬
‫إبراھيم‪ ٧٦".‬وعندما زارھا ناصر خسرو )ت‪٤٨١ .‬ھـ( سنة ‪٤٢٨‬ھـ‪١٠٣٦ /‬م‪ ،‬ذكر تفاصيل‬
‫دقيقة حول آمد وأن كل أبنيتھا شيدت من الحجر األسود‪ ،‬ويفصل ابتداء في سورھا ومنعته‬
‫وحجارته‪ ،‬باإلضافة الى ارتفاعه وأبراجه‪ ،‬فيقول‪" :‬بلغنا آمد التي شيدت على صخرة واحدة‬
‫طولھا ألفا قدم وعرضھا كذلك وھي محاطة بسور من الحجر األسود كل حجر منه يزن ما‬
‫بين مائة وألف من وأكثر ھذه الحجارة ملتصق بعضه بالبعض من غير طين أو جص‬
‫وارتفاع السور عشرون ذراعا وعرضه عشر أذرع وقد بني على بعد كل مائة ذراع برج‬
‫نصف دائرته ثمانون ذراعا وشرفاته من ھذا الحجر بعينه وقد شيدت في عدة أماكن داخل‬
‫المدينة ساللم من الحجر ليتيسر الصعود إلى السور وقد بنيت قلعة على قمة كل برج‪...‬‬
‫وخارج ھذا السور سور آخر من نفس الحجر ارتفاعه عشر أذرع ومن فوقه شرفات فيھا‬
‫ممر يتسع لحركة رجل كامل السالح بحيث يستطيع ان يقف فيه ويحارب بسھولة ولھذا‬
‫‪ 173‬‬
‫السور الخارجي أبواب من الحديد شيدت مخالفة ألبواب السور الداخلي بحيث لو اجتاز‬
‫السائر أبواب السور األول وجب عليه اجتياز مسافة لبلوغ أبواب السور الثاني وھذه المسافة‬
‫تبلغ خمس عشرة ذراعا "‪ ٧٧.‬وبعد ذلك ينتقل ليفصل أبواب المدينة ويسميھا فيقول "ولھذه‬
‫المدينة أربعة أبواب كلھا من الحديد الذي ال خشب فيه يطل كل منھا على جھة من الجھات‬
‫األصلية ويسمى الباب الشرقي باب دجلة والغربي باب الروم والشمالي باب األرمن‬
‫والجنوبي باب التل"‪ .‬وھذه األسماء تختلف في اثنين منھما عما ذكره المقدسي )باب الماء‬
‫والجبل( أما ما اتفق على تسميته فھو بابھا الغربي‪ ،‬باب الروم‪ ،‬وبابھا الجنوبي‪ ،‬باب الت ّل‪.‬‬
‫كما ويذكر تفاصيل ينابيع الماء في المدينة وغزارتھا فيقول‪" :‬وفي وسط المدينة عين يتفجر‬
‫ماؤھا من الحجر الصلب وھذا الماء من الغزارة بحيث يكفي إلدارة خمس طواحين وھو‬
‫غاية في العذوبة وال يعرف أحد من أين ينبع"‪ ،‬ويذكر أن ھذا الماء يسقي أشجار المدينة‬
‫وبساتينھا الداخلية‪ .‬وقد أعجب خسرو بالمدينة كالمقدسي وغيره ورغم أنه طاف ممالك‬
‫اإلسالم من شرقھا إلى غربھا‪ ،‬باإلضافة الى غيرھا من البالد فيذكر أنه لم ير لمناعتھا مثيل‪:‬‬
‫"وقد رأيت كثيرا من المدن والقالع في أطراف العالم في بالد العرب والعجم والھند والترك‬
‫ولكني لم أر قط مثل مدينة آمد في أي مكان على وجه األرض وال سمعت من أحد أنه رأى‬
‫مكانا آخر مثلھا"‪.‬‬
‫كذلك يفصل تفصيال دقيقا لم يسبقه أحد اليه في وصف جامعھا الكبير فيقول "ومسجدھا‬
‫الجامع من الحجر األسود وليس مثله متانة وإحكاما وقد أقيم في وسطه مائتا عمود ونيف من‬

‫‪ ٧٦‬البكري‪ ،‬معجم ما استعجم‪ ،‬ج‪.٩٣/١‬‬


‫‪ ٧٧‬خسرو‪ ،‬ناصر ‪ ،١٩٨٣‬سفر نامة )بيروت‪ :‬دار الكتاب الجديد( ص‪.٤٣- ٤٢‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الحجر كل عمود قطعة واحدة وفوق ھذه األعمدة عقود من الحجر وقد نصبت فوقھا أعمدة‬
‫أقصر من تلك وجميع أسقف المسجد على ھيئة الجملون وقد كملت نجارة ونقارة ونقشا ودھنا‬
‫وفي ساحته صخرة كبيرة عليھا حوض كبير مستدير من الحجر يبلغ ارتفاعه قامة رجل‬
‫ومحيط دائرته ذراعان وفي وسط الحوض أنبوبة من النحاس يتفجر منھا ماء صاف ال يظھر‬
‫مدخله أو مخرجه وبالمسجد ميضأة عظيمة جميلة الصنع بحيث ال يوجد أحسن منھا"‪ .‬كما‬
‫وقد أعجب بإحدى كنائسھا فيقول‪" :‬وبالقرب من ا ْل َم ْس ِجد َكنِي َسة َع ِظي َمة غنية بالزخارف‬
‫َم ْبنِيﱠة كلھَا من ا ْلحجر َوقد فرشت أرْ ضھَا بالرخام المنقوش َوقد َرأَيْت فِيھَا على الطارم َوھُ َو‬
‫صا َرى بَابا من ا ْل َح ِديد المشبك لم أر مثله فِي أَي َم َكان"‪ ٧٨.‬ولم يسبق أحد‬
‫َم َكان ا ْل ِعبَادَة ِع ْند النﱠ َ‬
‫الرحالة ناصر خسرو في ھذا التفصيل الدقيق لھذه المدينة ومسجدھا‪ ،‬كما ويقارنھا بمدينه‬
‫‪٧٩‬‬
‫مصر فيقول " َولم أر أعظم ِم ْنھُ َما غير ِجدَار آمد وميافارقين"‪.‬‬
‫أما االدريسي في كتابه‪ ،‬فيقول‪" :‬وآمد مدينة حسنة خصيبة على جبل عن غربي دجلة‬
‫مطل عليھا نحو مائة قامة وعليھا سور من حجارة األرحاء أسود اللون وھي كثيرة الشجر‬
‫‪174 ‬‬ ‫ولھا بداخل سورھا مياه جارية ومطاحن على عيون مطردة وأشجار وبساتين"‪ .‬وھذا قريب‬
‫مما ذكره سابقوه‪ ،‬باإلضافة الى ذكره للمطاحن على عيون الماء داخل المدينة والبساتين‬
‫‪٨٠‬‬
‫واألشجار‪ .‬من ناحية أخرى يذكر لنا الرحالة ابن جبير بأن‪" :‬آمد‪ ...‬من أعظم بالد الدنيا"‪،‬‬
‫وھذا رغم أنه لم يُ َع ﱢرج على المدينة في رحلته مع القافلة التي يسير معھا‪ ،‬ولو زارھا لفصل‬
‫لنا تفصيال دقيقا لما كانت عليه في زمانه‪ ،‬كما فعل مع المدن التي زارھا‪ .‬لكنه عند ذكره‬
‫لدنيسر التي زارھا‪ ،‬وبعد ذكره ألرزاقھا الواسعة وأسواقھا الحفيلة يقول بأنھا "مخطر ألھل‬
‫بالد الشام وديار بكر وآمد وبالد الروم"‪ ٨١.‬كما ويذكر كرم أھل الجزيرة عموما؛ "وأھل ھذه‬
‫البالد من الموصل لديار بكر وديار ربيعة الى الشام على ھذا السبيل من حب الغرباء واكرام‬
‫الفقراء؛ وأھل قراھا كذلك‪ .‬فما يحتاج الفقراء الصعاليك معھم زادا‪ ،‬لھم في ذلك مقاصد في‬
‫‪٨٢‬‬
‫الكرم مأثورة"‪.‬‬
‫وينقل لنا صاحب كتاب تاريخ ميافارقين‪ ،‬ابن األزرق الفارقي )توفي بعد ‪٥٧٧‬ھـ(‬
‫بعض االثار الموجودة في آمد فيذكر مكتبة كان قد جمع كتبھا الشيخ أبو النصر المنازي‬
‫وقسمھا بين آمد وميافارقين ووضعت بجامعيھما وتعرف بكتب المنازي بالموضعين‪ ٨٣ .‬كما‬
‫ويذكر من حصون آمد‪ :‬آكل )تسمى اليوم ‪ (Eğil‬واليماني والجبابرة‪ ٨٤ .‬ويذكر بناء الجسر‬

‫خسرو‪ ،‬ناصر ‪ ،١٩٨٣‬سفر نامة )بيروت‪ :‬دار الكتاب الجديد( ص‪.٤٣- ٤٢‬‬ ‫‪٧٨‬‬
‫خسرو‪ ،‬سفر نامة‪ ،‬ص‪.١٠٠‬‬ ‫‪٧٩‬‬
‫ابن جبير‪ ،‬رحلة ابن جبير‪ ،‬ص‪.١٨٥‬‬ ‫‪٨٠‬‬
‫ابن جبير‪ ،‬رحلة ابن جبير‪ ،‬ص‪.١٩٥-١٩٤‬‬ ‫‪٨١‬‬
‫ابن جبير‪ ،‬رحلة ابن جبير‪ ،‬ص‪.١٩٨‬‬ ‫‪٨٢‬‬
‫الفارقي‪ ،‬ابن األزرق ‪ ،٢٠١٤‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬تحقيق كريم فاروق الخولي ويوسف بالوكن )إسطنبول‪:‬‬ ‫‪٨٣‬‬
‫نوبھار(‪ ،‬ص ‪.٤٨٦‬‬
‫الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬ص‪.٥٠٠‬‬ ‫‪٨٤‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫على دجلة شرقي آمد سنة ‪٤٧٢‬ھـ على يد نظام الدين؛ "وبنى الجسر على دجلة شرقي آمد‬
‫‪٨٥‬‬
‫تحت الصخرة وباب التل وغرم عليه من ماله"‪.‬‬
‫وينحو الھَ َروي )ت‪ ٦١١ .‬ھـ( صاحب كتاب "االشارات الى معرفة الزيارات" منحى‬
‫آخر ويتحدث عن مساجد ومقامات مدينة آمد‪ ،‬فيذكر أن بھا "مسجد جبرئيل عليه السالم‪،‬‬
‫رئي في المنام يكلم رسول ﷲ صلى ﷲ عليه وسلم‪ ،‬وله حكاية‪ .‬وبھا مسجد رسول ﷲ صلى‬
‫ﷲ عليه وسلم‪ ،‬وبھا مسجد على بن أبى طالب رضى ﷲ عنه‪ ،‬ومسجد أبى بكر رضى ﷲ‬
‫عنه‪ ،‬ومسجد عمر بن الخطاب رضى ﷲ عنه‪ ،‬رأوھما في المنام‪ .‬وبھا تل توبة‪ ،‬وله حكاية‪،‬‬
‫وبھا قبر الشيخ سعد‪ ،‬من كبار األولياء‪ ،‬ورأيت لقبره آية عظيمة‪ ،‬وبجنباتھا جماعة من‬
‫الصالحين"‪ .‬وھذا تفصيل لم يسبق به أحد‪ ،‬فلم يذكر قبله من المساجد سوى مسجدھا الجامع‪،‬‬
‫لكن الھروي يذكر خمسة مساجد أخرى ويذكر أن لبعض ھذه المساجد قصص ال يفصلھا‪.‬‬
‫ويتداول الى يومنا ھذا أھل آمد قصة مسجد الرسول الذي يذكرون بأنه سمي بمسجد النبي‬
‫لكثرة ذكر الرسول فيه‪ ،‬والبعض يذكر ان سبب التسمية ان ھناك كتابة موجودة على جدار‬
‫‪  175‬المسجد تبدأ بـ "قال النبي"‪ ،‬ويذكر أولياء جلبي أن الباني رأى رسول ﷲ في المنام وأمره أن‬
‫يبنيه على ھذا الشكل‪ .‬ويبدوا ان االمر كما يشير الھروي بأن وراء ھذه التسميات قصص‪.‬‬
‫لكن البناء الحالي لھذا المسجد يعود لفترة اآلق قويونلو في القرن الخامس عشر الميالدي‬
‫والمئذنة من الفترة العثمانية كما ھو واضح في النقش عليه )سنة ‪٩٣٦‬ھـ‪١٥٣٠/‬م(‪ ٨٦،‬لكن‬
‫من الممكن أن يكون ھذا إعادة بناء للمسجد الذي ذكره الھروي‪ .‬أما المساجد األخرى فليس‬
‫موجود أي مسجد باسم جبريل أو أبو بكر أو علي‪ ،‬وربما اندثر االسم مع الزمن أو تم‬
‫استبداله باسم آخر عند ترميمه‪ ،‬وال نكاد نجد نقوش تدل على وجود ھذه المساجد‪ ،‬إال مسجد‬
‫عمر ومسجد القلعة والمسجد الكبير‪ .‬وما زال إلى يومنا ھذا مسجد باسم عمر ويسمى باسم‬
‫"جامع حضرت عمر"‪ ،‬لكن من النقش الموجود على المسجد فان المسجد يدعى بمسجد شداد‬
‫ويعتقد ان بناءه يعود لسنة ‪ ٥٤٠‬أو ‪٥٤٩‬ھـ‪ ،‬أي عندما زارھا الھروي كان موجودا‪ ٨٧.‬أما‬
‫المعلم الثاني الذي ما زال موجودا بھذا االسم فھو قبر الشيخ سعد فھناك قبر عند "باب‬
‫الجبل" بھذا االسم ويدعي أھل المدينة أنه لسعد بن أبي وقاص‪ ،‬لكن ھذا ال يصح الن قبر‬
‫الصحابي سعد بن أبي وقاص في المدينة‪ .‬فعلى أغلب الظن أن ھذا قبر الشيخ سعد الذي رأى‬
‫الھروي عنده آية عظيمة‪ ،‬وبجانب ھذا القبر عدد من القبور األخرى من فترات الحقة‪ .‬كما‬
‫يقال إن ھناك قبور لـ ‪ ٢٧‬صحابي في مسجد القلعة الذي سُمي بعدة أسماء‪ :‬جامع مرتضى‬
‫باشا وجامع النصيرية ويسمى اليوم بجامع حضرت سليمان‪ ،‬وسليمان ھذا ابن خالد بن الوليد‬

‫‪ ٨٥‬الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬ص‪.٥١٦‬‬


‫‪86‬‬ ‫‪Beysanoğlu, Ş. (2003). Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi. Ankara: Diyarbakır Büyükşehir‬‬
‫‪Belediyesi Kültür ve Sanat Yayınları. c.2, s. 475-779.‬‬
‫‪87‬‬ ‫‪Beysanoğlu, Diyarbakır Tarihi. c.1, s. 268-270.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫كما يتداول الناس‪ ،‬وليس على ھذا االمر دليل‪ ،‬وأغلب النقوش ھنا من الفترة العثمانية وأقدم‬
‫‪٨٨‬‬
‫نقش يدل على أنه بني في فترة بني نيسان سنة ‪٥٥٥‬ھـ‪١١٦٠/‬م‪.‬‬
‫أما ياقوت الحموي فيذكر في معجمه آمد فيشير كسابقيه لبعض المعلومات المتداولة‬
‫حول آمد‪ ،‬ويضيف بعض التفاصيل األخرى‪ ،‬فيقول‪" :‬مدينة حصينة مبنية بالحجارة من بالد‬
‫الجزيرة على نشز من األرض‪ ،‬ودجلة محيطة بھا من جوانبھا ّإال من جھة واحدة على شكل‬
‫الھالل‪ .‬وفي وسطھا عيون وآبار عمقھا ذراعان‪ .‬وإنّھا كثيرة األشجار والبساتين والثمار‬
‫والزروع‪ ".‬ويضيف ھنا بأن نھر دجلة يحيط بھا بشكل دائري‪ ،‬ويتحدث عن العيون واالبار‬
‫الموجودة بھا‪ .‬كما وينقل عن ابن الفقيه عجائب آمد فيقول‪" :‬أن بأرض آمد جبال من بعض‬
‫شعابه صدع فيه سيف‪ ،‬من أدخل يده في ذلك الصدع وقبض على قائم ذلك السيف‪ ،‬اضطرب‬
‫السيف في يده وارتعد ھو‪ ،‬وان كان من أش ّد الناس‪ .‬وذكر أن ھذا السيف يجذب الحديد أكثر‬
‫من جذب المغناطيس‪ ،‬فإذا ح ّك به سيف أو سكين جذبه‪ ،‬وحجارة ذلك الصدع ما يجذب؛ ھذا‬
‫ما ذكره ابن الفقيه ولست أعرف انّه باق إلى اآلن أم ال‪ ".‬ويبدوا كما يذكر الحموي أن ھذا ما‬
‫‪176 ‬‬ ‫رواه ابن الفقيه ولم يستطع التثبت من االمر‪ ،‬رغم أنه زار المدينة سنة ‪ ٥٩٣‬و‪٥٩٤‬ھـ‪ ،‬وفي‬
‫الحقيقة أن ابن الفقيه يذكر االمر بأن الروم يقولون إنه من عجائبھم ولم يذكر أنه تحقق من‬
‫االمر أيضا‪ .‬لكن خالل زيارته يذكر أنه التقى بالشيخ شميم الحلي‪ ،‬علي بن الحسين بن عنتر‬
‫بن ثابت‪ ،‬في مسجد الخضر‪ ٨٩.‬وھذا مسجد آخر لم يذكره من سبقه‪ ،‬لكن ھذا المسجد أيضا‬
‫اما تغير اسمه أو انه اندثر‪ .‬أما القزويني فينقل كل ما كتبه الحموي حول آمد بشكل حرفي‬
‫حول حصانتھا وسورھا‪ ،‬كما ويذكر قصة ابن الفقيه التي يذكرھا الحموي‪ ،‬ومن ثم يضيف‬
‫قصة التتار التي حدثت حول آمد سنة ‪٦٢٧‬ھـ‪ .‬أما ابن سعيد المغربي فيذكر موقع آمد‬
‫الجغرافي ومكانتھا والتي تأتي عنده بعد ميافارقين قائال‪" :‬وتقع آمد‪ ،‬قاعدة بني ارتق‪ ،‬في‬
‫ديار بكر على غربي دجلة‪ ،‬حيث الطول خمس وستون درجة وأربعون دقيقة والعرض تسع‬
‫وثالثون درجة وخمسون دقيقة"‪ .‬ويذكر أنھا "مشھورة بأغنياء التجار وكثرة المالھي‬
‫والمساخر"‪ .‬وفي الجملة األخيرة يتحدث عن ثقافة المسرح الذي كان قد انتشر في انحاء‬
‫البالد‪ ،‬فكانت للمساخر والمالھي أرباب‪ ،‬يضحكون الناس بعروض مضحكة‪ ،‬كال ُمھرجين‬
‫اليوم‪.‬‬
‫أما ابن شداد )ت‪٦٨٤ .‬ھـ( صاحب كتاب األعالق الخطيرة في ذكر أمراء الشام‬
‫والجزيرة فيذكر أن آمد يذكر أنھا سميت "بآمد بن البلندي بن مالك بن ذعر ألنه أول من‬

‫‪88‬‬ ‫‪Beysanoğlu, Diyarbakır Tarihi.‬‬


‫‪ ٨٩‬الحموي‪ ،‬معجم االدباء‪" .١٦٩٠-١٦٨٩/٤ ،‬أنى وردت امد في سنة ثالثة وتسعين وخمسمائة وانا في‬
‫عنفوان الشباب وريعه‪ ،‬فبلغني ان بھا علي بن الحسين‪...‬المعروف بشميم الحلي‪ ،"...‬وقال في موضع‬
‫اخر من معجمه‪" :‬وكنت قد وردت الى آمد في شھور سنة أربع وتسعين وخمسمائة فرأيت اھلھا مطبقين‬
‫على وصف ھذا الشيخ فقصدته الى مسجد الخضر‪...‬فسلمت عليه وجلست بين يديه‪...‬قلت له‪ :‬انما جئت‬
‫أقتبس من علوم المولى شيئا‪ ،‬فقال‪ :‬واي علم تحب؟ قلت له‪ :‬أحب علوم االدب‪."...‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫اختطھا" وذكر أن ھذا رأي الشرقي بن القُطامي‪ .‬ثم يذكر موقعھا الجغرافي "عرضھا ثمان‬
‫وثالثون درجة‪ ،‬وطولھا خمس وستون درجة‪ ،‬طالعھا الدلو‪ ،‬ورب الساعة زحل"‪ .‬ومن ثم‬
‫يذكر أنھا على دجلة ويفصل في تكوينھا المعماري فيذكر أنه "يُحيط بھا سوران‪ ،‬أحدھما‬
‫كبي ٌر واآلخر فصي ٌل‪ ...‬وعدة أبراجه ستون برجا"‪ .‬كما ويذكر أن السور "مبني بحجر أسود‬
‫مانع‪ ،‬ال يعمل فيه الحديد‪ ،‬يمشي على عرضه خمسة أفراس صفا"‪ .‬كما ويذكر أبوابه فيقول‬
‫"وله خمسة أبواب‪ :‬باب التل‪ ،‬وباب الماء‪ ،‬وباب الفرح‪ ،‬وباب الروم‪ ،‬وباب من وراء‬
‫السور‪ ...‬على تل مشرف على عين سورا"‪ ٩٠.‬وھذه األسماء تختلف عما ذكره المقدسي‬
‫وخسرو؛ أما فيما اتفقوا عليه فباب التل جنوب المدينة وباب الروم غربيھا‪ ،‬وقد ذكر المقدسي‬
‫باب الماء‪ .‬أما تسمية باب باسم باب الفرح فيبدوا ان ھذا تبديل لألسماء القديمة‪ ،‬كما ويذكر‬
‫باب جديدا لم يطلق عليه اسم بل ذكر انه مشرف على عين سورا وقد تم استحداثه في زمن‬
‫الملك الصالح محمود بن نور الدين‪ .‬ويذكر ابن شداد أن أحد أبواب المدينة لم يكن عليه باب‬
‫يغلق‪ ،‬بل كان يستخدم في الحرب‪ ،‬فيذكر‪ " :‬وكان على باب المدينة الوسطاني مشط من‬
‫حديد‪ ،‬ولم يكن عليه باب‪ ،‬فكان إذا ھجم العدو ودخل باب الفصيل حطوا المشط من أعلى‬
‫‪  177‬السور‪ ...‬وكان مشبكا"‪ ٩١.‬وتم تغيير ھذا االمر سنة ‪٣٣٣‬ھـ‪ ،‬حيث تم استبدال ھذا الباب بباب‬
‫منيع‪ ،‬فيذكر‪" :‬ولم يكن على الباب الوسطاني باب‪ ،‬بل كان له مشط من الحديد مشبكا‪ ،‬فعمد‬
‫القاضي إلى ذلك المشط فكسره‪ ،‬وزاد عليه وعمله بابا‪ ،‬وركبه على الباب الوسطاني في سنة‬
‫‪٩٢‬‬
‫ثالث وثالثين ومائة"‪ ،‬كما وجدد باب الفصيل‪.‬‬
‫كما ويذكر مصادر المياه في المدينة فيقول‪" ،‬وبھا عينان تجريان‪ :‬إحداھما‪ ،‬داخل‬
‫السور‪ ،‬تسمى عين سورا ال يُعرف منبع أصلھا‪ .‬وبعض الناس يزعم أن منبعھا من جبل‬
‫ليسون‪ ،‬واألخرى‪ ،‬خارج السور‪ ،‬تعرف بعين زعورا عند باب الروم‪ ...‬وعلى البعد منھا‬
‫عين تسمى باكال يجري منھا نھر يدخل البلد‪ ،‬ويتصرف فيھا في قساطل"‪ .٩٣‬ومن سبقه من‬
‫الجغرافيين تحدث عن مصادر المياه من دون تسميتھا‪ ،‬لكن ابن شداد فصل بھا تفصيال‬
‫ويذكر أيضا أنه موجود نيف وعشرون عينا‪ ،‬وفصل أربعة منھا‪ .‬كما ويذكر أن ھناك اھتمام‬
‫من قبل الحكام بھذه العيون‪ ،‬فقد بنى سعيد بن مروان ممھد الدولة المرواني )فترة الحكم‬
‫‪١٠١٢-٩٨٩‬م( قبة فوق عين زعورا‪ .‬كما وذكر عين باكال التي تصل الى داخل المدينة ويتم‬
‫ايصالھا في قنوات مائية الى الجامع الكبير الذي يصب نصيب منه في بركة كبيرة داخل‬
‫المسجد‪ ،‬وقد ذكرھا ناصر خسرو عندما زار المدينة‪ ،‬لكن ذكر أنه ال يعلم مصدر الماء‪،‬‬
‫الذي ذكره ابن شداد‪.‬‬

‫ابن شداد‪ ،‬األعالق الخطيرة‪ ،‬ج‪.١٥٥-١٥٣/١‬‬ ‫‪٩٠‬‬


‫ابن شداد‪ ،‬األعالق الخطيرة‪ ،‬ج‪.١٦٠/١‬‬ ‫‪٩١‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬األعالق الخطيرة‪ ،‬ج‪.١٦١/١‬‬ ‫‪٩٢‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬األعالق الخطيرة‪ ،‬ج‪.١٥٥-١٥٤/١‬‬ ‫‪٩٣‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫وھناك الكثير من اآلثار والعمائر الموجودة في آمد لم يذكرھا من سبق ابن شداد منھا‬
‫المدارس والكنائس واألسواق‪ .‬فيذكر ابن شداد مدرستان في آمد "إحداھما شرقي الجامع‪،‬‬
‫تُعرف بالتاجية إنشاء تاج واآلخر إلى الجامع"‪ ،‬ويبدوا أن األولى ُس ّميت نسبةً إلى الوزير تاج‬
‫الملك أبي الغنائم المرزبان بن خسرو فيروز )ت‪٤٨٤ .‬ھـ(‪ ،‬الذي بنى أيضا مدرسة للمذھب‬
‫الشافعي سميت باسمه في بغداد‪ .‬أما المدرسة الثانية فھي مرتبطة بالجامع الكبير وربما أيضا‬
‫تم إنشائھا في نفس فترة إعادة بناء المسجد في عھد السلطان ملكشاه الذي تظھر أقدم النقوش‬
‫في المسجد أنه قام بذلك سنة ‪٤٨٤‬ھـ‪ .‬ومن االثار الموجودة اليوم يتضح لنا أنه في تلك الفترة‬
‫التي عاصرھا ابن شداد في القرن السابع الھجري كانت ھناك أكثر من مدرستين؛ فقد كانت‬
‫المدرسة الزنجيرية أو المرجانية قريبة من المسجد الجامع في جانبه الجنوبي الغربي ويعتقد‬
‫أنھا بنيت في الفترة األيوبية في القرن السادس الھجري‪ .‬وكذلك المدرسة المسعودية تنص‬
‫أقدم النقوش عليھا أنھا من سنة ‪٥٩٠‬ھــ‪ ،‬وقد بناھا الملك المسعود قطب الدين سكمان بن‬
‫محمد بن قرا أرسالن وأوقفھا على فقھاء المذاھب األربعة‪ ،‬كما ھو منصوص عليه في النقش‬
‫التأسيسي للمدرسة‪ .‬وھناك مدرسة ثالثة تدعى المدرسة الخاتونية ويعتقد أنھا تعود إلى القرن‬
‫‪178 ‬‬ ‫‪٩٤‬‬
‫السابع الھجري‪ /‬الثالث عشر الميالدي‪ ،‬أي من نفس الفترة التي عاصرھا ابن شداد‪.‬‬
‫كما ويذكر ابن شداد بعض الكنائس الموجودة‪ ،‬فيقول؛ "وبھا بيعتان‪ ،‬إحداھما من جھة‬
‫باب الروم تعرف ببيعة مريم‪ ،‬وبناؤھا قديم محكم‪ ،‬يُضرب به المثل في اإلتقان‪ .‬واألخرى في‬
‫جوار بستان يعرف بالمنازي وكان بھا بيعة عظيمة قبل فتح المسلمين لھا"‪ ٩٥.‬والكنيسة‬
‫األولى ھي التي ذكرھا ناصر خسرو عند زيارته للمدينة وأعجب بھا‪ .‬أما الكنيسة الثانية‬
‫فيذكر أنه تم ھدمھا في زمن الملك الصالح محمود وتم استخدام بعض حجارتھا لبناء سوق‬
‫مغلق للثياب )قيسارية للبز(‪ .‬كما ويذكر في مكان آخر في كتابه أنه تم بناء عدة قباب على يد‬
‫بعض األميرات على قبور ذويھم‪ .‬فبنت األميرة ست الناس بنت سعيد بن مروان‪ ،‬قبة سنة‬
‫‪٤٨٦‬ھـ دفن بھا آخر أمراء بني مروان‪ ،‬األمير ناصر الدولة منصور بن نظام الدين )ت‪.‬‬
‫‪٤٨٣‬ھـ(‪ ،‬ويذكر ابن شداد أنه توفي في الجزيرة "وحمل إلى آمد‪ ،‬ودفن بھا في قبة على‬
‫رأس القصر مطلة على دجلة والسلسلة كانت بنتھا زوجته ست الناس ‪ -‬بنت عمه سعيد ‪-‬‬
‫‪٩٦‬‬
‫ودفنا بھا جميعا"‪.‬‬
‫وقد ذكر أبو الفداء )ت‪٧٣٢ .‬ھـ( خطوط الطول والعرض التي تمر بآمد قائال؛ "الطول‪:‬‬
‫خمس وستون وثلثان‪ ،‬والعرض‪ :‬سبع وثالثون واثنتان وخمسون دقيقة"‪ .‬كما ويرسم أبو‬
‫الفداء في جدول خطوط الطول والعرض آلمد وأن طولھا )سر سه‪ /‬كـ ن( وعرضھا )لر لر‪/‬‬
‫حـ نى(‪ .‬وعند ذكره لمدينة آمد قال بأنھا‪" :‬أولية من ديار بكر‪ ،‬وھي على غربي دجلة كثيرة‬

‫‪94‬‬ ‫‪Beysanoğlu, Diyarbakır Tarihi. c.1, s. 332-342.‬‬


‫‪ ٩٥‬ابن شداد‪ ،‬األعالق الخطيرة‪ ،‬ج‪.١٥٥/١‬‬
‫‪ ٩٦‬ابن شداد‪ ،‬األعالق الخطيرة‪ ،‬ج‪.١٧٧ ،١٧١/١‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫الشجر والزرع" ونقل ما قاله عنھا ابن حوقل والعزيزي‪ .‬ويجعل لھا االسبقية في إقليم ديار‬
‫بكر‪ ،‬كما وينفل عن ابن سعيد أن ميافارقين ھي قاعدة ديار بكر وليست آمد‪.‬‬
‫وفي كتاب نھاية األرب في فنون األدب للنويري فيذكر ما قاله القاضي الفاضل عبد‬
‫الرحيم البيساني‪ ،‬في رسالة له يصف بھا آمد‪ ..." :‬وآمد ذكرھا بين العالم متعالم‪ ،‬وطالما‬
‫صادم جانبھا من تقادم‪ ،‬فرجع عنھا مقدوعا أنفه وإن كان فحال‪ ،‬وف ّر عنھا فريدا بھ ّمه وإن‬
‫استصحب خيال ورجال‪ .‬ورأى حجرھا فق ّدر أنه ال يف ّك له حجر‪ ،‬وسوادھا ّ‬
‫فظن أنه ال ينسخه‬
‫فجر‪ ،‬وحميّة أنف أنفتھا فاعتقد أنه ال يستجيب لزجر؛ من ملوك كلھم قد طوى صدره على‬
‫الغليل إلى موردھا‪ ،‬ووقف وقفة المحب السائل فلم يفز بما أ ّمل من سؤال معھدھا"‪ ٩٧.‬ومن‬
‫ھذا النص للقاضي الفاضل الذي كان مرافقا لصالح الدين نرى مدى أعجابه بھذه المدينة‬
‫ومدى منعتھا وحصانتھا‪.‬‬
‫ق )ت‪٧٣٩ .‬ھـ( بأصل اسم آمد فيذكر أن أصلھا أعجمي‪ ،‬ويذكر‬ ‫ويھتم ابن َعبْد ْال َح ّ‬
‫بعض ما قاله سابقوه؛ "آمد بكسر الميم‪ ،‬وھي لفظة روميّة‪ :‬بلد قديم حصين ركين مبن ّى‬
‫بالحجارة السود على نشز‪ ،‬ودجلة محيطة بأكثره‪ ،‬مستديرة به كالھالل‪ ،‬وھي تنشأ من عيون‬ ‫‪ 179‬‬
‫بقربه"‪ .‬أما الحميري )ت‪٩٠٠ .‬ھـ( صاحب كتاب الروض المعطار في خبر األقطار‪ ،‬فيذكر‬
‫تفاصيل دقيقة حول آمد‪ ،‬فيقول بعد تفصيل مكانھا وزمان فتحھا "ومدينة آمد كبيرة حصينة‬
‫على جبل في غربي دجلة وھي كثيرة الشجر والجبل عليھا مطل نحو مائة قامة وعليھا سور‬
‫بحجارة األرحى السود‪ ،‬ولھا داخل سورھا مياه جارية ومطاحن على عيون تطرد وأشجار‬
‫وبساتين‪ ،‬وبينھا وبين ميافارقين مرحلتان‪ ،‬ولھا أربعة أبواب‪ :‬باب التل وباب الماء وباب‬
‫الجبل وباب الروم‪ ،‬وفي شمالھا سوران‪ ،‬وفي قبليھا برج كبير يسمى برج الزينة‪ ،‬وعلى باب‬
‫الروم برجان‪ ،‬وقصبة السلطان في شرقھا‪ .‬والمدينة مستعلية على شرف‪ ،‬وھي أكبر من‬
‫ميافارقين‪ ،‬وداخل آمد عين ثرة‪ .‬وتأتيھا دجلة من شمالھا وتخرج من شرقيھا‪ ،‬وبساتينھا‬
‫غربا ً وقبلة عنھا إلى دجلة‪ ،‬وفي صحن جامعھا أوتاد حديد قائمة معترضة من بالط إلى بالط‬
‫ارتفاع الظاھر منھا فوق األرض ذراعان قد عقد بھا كلھا سلسلتان من حديد يذكر أھلھا أن‬
‫السرج كانت تقد عليھا في سالف األزمان"‪ ٩٨.‬نرى من تفصيالته ھنا أنه يذكر نفس أسماء‬
‫األبواب التي ذكرھا المقدسي قبله بخمسة قرون‪ ،‬ويذكر حصانتھا‪ ،‬وكثرة مياھھا وأشجارھا‬
‫وبساتينھا كسابقية‪ .‬ويضيف تفاصيل في أبراجھا ويذكر بعض اسمائھا‪ ،‬ويذكر اسم عين ماء‬

‫‪ ٩٧‬النويري‪ ،‬أحمد ‪١٤٢٣‬ھـ‪ ،‬نھاية األرب في فنون األدب‪) ،‬القاھرة‪ :‬دار الكتب والوثائق القومية( ج‪/١‬‬
‫‪.٤٠٢-٤٠١‬‬
‫‪ ٩٨‬الحميري‪ ،‬ابن عبد المنعم ‪ ،١٩٨٠‬الروض المعطار في خبر األقطار )بيروت‪ :‬مؤسسة ناصر للثقافة(‬
‫ص‪.٣‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫في داخلھا‪ ،‬ومجرى نھرھا حول المدينة وتفاصيل حول جامعھا وإضاءته‪ .‬كما ويذكر قصة‬
‫‪٩٩‬‬
‫الجبل الذي ذكره ابن الفقيه وغيره ويقارنه بجبل في قرطبة في االندلس له نفس الخاصية‪.‬‬
‫المدن األخرى‬
‫كما تم استعراض أھم مدن ديار بكر وأكبرھا آمد‪ ،‬نجد أن ھناك اھتماما ملحوظا بمدينة‬
‫أخرى وھي ميافارقين وبشكل أقل بحصن كيفا‪ .‬ومن الممكن المالحظة أنه في كتابات‬
‫الجغرافيين والرحالة تم وصفھا كما وصفت آمد بشكل دقيق وخصوصا لما كانت عليه‬
‫ميافارقين في األزمنة المتالحقة قبل الفتح اإلسالمي وبعده‪ .‬حيث تم تفصيل منشأھا وما كانت‬
‫عليه المدينة في زمنھم‪ .‬بل ونجد أن عددا منھم يقدمھا على آمد في كتاباتھم فيعتبرونا قاعدة‬
‫ديار بكر‪ .‬وقد تحدثوا عن حصانتھا وأنھا لم تفتح عنوة لمناعتھا‪ ،‬حتى أن التتار حاصروھا‬
‫سنتين وثبتت المدينة في وجھھم طوال ھذه المدة‪ .‬وقد أھتم بھا حكام المنطقة كاھتمامھم بآمد‬
‫فقلما تجد حاكما َع ﱠم َر آمد ولم يعمرھا؛ فنجد فيھا من المساجد والمستشفيات والمدارس ما‬
‫نجده في آمد أيضا‪ .‬أما حصن كيفا‪ ،‬ھذا الحصن الشاھق على نھر دجلة فقد تحدث عنھا‬
‫بعض الجغرافيين بشكل مقتضب ولم يتطرق لھا عدد آخر‪ .‬ومن الممكن مالحظة أن ‪180 ‬‬
‫المعلومات حول ھذا الحصن شحيحة‪ ،‬حيث لم يتطرق له الكثير‪ ،‬ويبدوا ألن ھذا الحصن يقع‬
‫في أرض وعرة وعسيرة المسالك لم يأتي اليھا الكثير من الرحالة والجغرافيين‪ .‬بل ونجد أن‬
‫ما تم ذكره حول آمد وميافارقين يفوق في المعلومات ما تم ذكره حول حصن كيفا‪ .‬رغم ھذا‬
‫فقد تمت اإلشارة إلى قلعتھا وأبراجھا وجوامعھا ومدارسھا وكنائسھا وأسواقھا وح ّماماتھا‬
‫وفنادقھا ومساكنھا‪ ،‬لكن ال نجد تفصيال دقيقا لھا‪.‬‬
‫وقد تمت االشارة الى أن ھناك مدن وقرى أخرى داخل ديار بكر أو تنسب اليھا‪ .‬فقد‬
‫‪١٠٠‬‬
‫رسم ابن حوقل في خارطته تحت اسم ديار بكر أربعة مدن بجانب آمد‪ ،‬عن يمينھا حينى‬
‫وعن يسارھا أرزان وميافارقين‪ ،‬وقد اختلف ما إذا كانت ھذه المدن التي على يسار آمد تتبع‬
‫لھا او ألرمينه‪ .‬وقد ذكر المقدسي أيضا في ھذه الديار ت ّل فافان‪ ،‬الفار وحاذية‪ ،‬وذكر عرض‬
‫مقتبسا عن كل واحدة‪ .‬فيذكر أن الفار وحاذية دون حصن كيفا‪ .‬وأن "تل فافان‪ :‬من ناحية‬
‫الجبل بين دجلة ورزم‪ ،‬حولھا بساتين واألسعار بھا رخيصة‪ ،‬وأسواقھا مغطاة‪ ،‬بناؤھم‬
‫طين"‪ .‬أما الحموي فعند ذكره لحدود ديار بكر يذكر من المدن ومنھا حصْ ن كيفا وآمد‬

‫‪ ٩٩‬ومن العجائب جبل بآمد فيه صدع فمن انتضى سيفه وأولجه فيه وھو قابض عليه اضطرب السيف في‬
‫يده وارتعد ھو ولو كان أشد الناس وأعجوبة أخرى أنه من حد بذلك الجبل سكينا ً أو سيفا ً وحمله على‬
‫األبر والمسال جذبھا أكبر من جذب المغنيطس‪ ،‬والحجر نفسه ال يجذب الحديد ولو بقي يحد عليه مائة‬
‫عام لكانت تلك القوة فيه قائمة ‪ ،‬وھو أقوى من حجر المغنيطس ألن الثوم يذھب قوة المغنيطس‪ ،‬وھذا‬
‫مثل الذي بحوز مورور من األندلس من أعمال قرطبة ‪ ،‬وأخبر من حد به سيفا ً في الحجر مكانه من‬
‫الجبل وقد تقادم عھده فوجده يجذب من تحت غمده وتعلق األبر بالغمد ‪ ،‬وذكر صاحب ھذا السيف أنه قد‬
‫صقله مراراً فما زالت تلك القوة فيه‪.‬‬
‫‪ ١٠٠‬االن من نواحي ديار بكر وتسمى )‪ ،(Hani‬انظر الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬ص‪.٤٦٠‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫وميافارقين‪ ،‬ويضيف أنھا قد يتجاوز دجلة إلى إسعرت وحيزان وحيني‪ .‬في حين ابن شداد‬
‫باإلضافة إلى آمد وميافارقين يضيف إلى أمصار ديار بكر‪ :‬أرزن‪ ١٠١‬وماردين‪ ،‬كما ويضيف‬
‫العديد من المدن والقالع والقرى‪ ١٠٢،‬ويذكر أنھا بقيت تحت إقليم واحد أغلب الوقت‪ .‬أما أبو‬
‫الفداء يشير إلى أن قلعة جعبر والرحبة والھتاخ‪ ١٠٣‬وحيزان من ديار بكر‪ .‬أما ابن َع ْبد ْال َح ّ‬
‫ق‬
‫فيذكر أنھا بالد كثيرة يذكر ما قاله الحموي أنھا قد تتجاوز دجلة الى سعرت وحيزان وحينى‪،‬‬
‫ھذا باإلضافة الى حصن كيفا‪.‬‬
‫كما ونجد الكثير من الروايات المتفرقة التي تذكر احدى أو عدد من مدن ديار بكر وھذه‬
‫الروايات منثورة في ثنايا الكتب‪ .‬فنجد اقتباسا حول بعض ھذه المدن‪ .‬فيذكر أبو الفداء حيزان‬
‫قائال‪" :‬قال في اللباب‪ :‬وحيزان مدينة من ديار بكر‪ ،‬وھي كثيرة األشجار خصوصا شجر‬
‫البندق‪ ،‬وھي بين جبال ولھا مياه سارحة"‪ ١٠٤.‬ويذكرھا الحازمي؛ "حيزان‪ :‬من بالد ديار‬
‫بكر من فتوح سلمان بن ربيعة‪ ،‬تذكر مع أرمينية في الفتوح"‪ ١٠٥.‬أيضا حول نفس المدينة في‬
‫مصدر آخر يذكر البروسي؛ "حيزَان‪ ،‬من اللباب‪ :‬مدينة من الرّابع من ديار بكر‪ ،‬وفي تحفة‬
‫أن بلدة حيزان نسبت إلى حيزان بن أنوش بن شيث بن آدم عليه السالم‪ ،‬وھي كثيرة‬ ‫اآلداب‪ّ :‬‬ ‫‪ 181‬‬
‫‪١٠٦‬‬
‫كما ويذكرھا‬ ‫األشجار خصوصا شجر البندق‪ ،‬القياس‪ :‬طولھا سه عرضھا لز ك"‪.‬‬
‫القزويني؛ "حيزان‪ :‬بليدة ذات بساتين كثيرة ومياه غزيرة‪ ،‬من بالد ديار بكر بقرب إسعرت‪.‬‬
‫بھا الشاھبلوط‪ ،‬وليس الشاھبلوط في شيء من بالد الجزيرة والشام والعراق ّإال بھا‪ .‬والبندق‬

‫أرْ زَن قلعة مدورة على تل عال‪ .‬عدة أبراجھا خمسة وثالثون برجا‪ ،‬غير البدنات‪ .‬ولھا باب من قبليﱢھا‪،‬‬ ‫‪١٠١‬‬
‫يُخر ُج منه على جسر على الخندق المحيط بالقلعة‪ ،‬مبني بالحجر المنحوت‪ ،‬على قناطر‪ ،‬يكون مداه نحو‬
‫المائتي ذراع إلى أن ينتھي إلى وجه األرض‪ ،‬وھي المدينة‪ ،‬شرقي القلعة‪ ،‬وبھا أسواق ومعايش‪ .‬وبھا‬
‫وشربُ أھل القلعة‬ ‫ٌ‬
‫أعين‪ِ .‬‬ ‫ح ّمةٌ في طرف البلد من الشرق بھا أسماك كثيرة‪ ،‬وعليھا باب‪ .‬وبالمدينة‬
‫ُ‬
‫والربض من الشط‪ .‬وأكثر أھل أرزن يُصيفون على الشط‪ .‬وألرزن كروم كثيرة‪ ،‬وفواكه‪ .‬وتعم ُل بھا‬
‫األُ ُر ُز الرﱠفاع‪ ،‬واألبراد‪ ،‬والنّصافي والبطائن‪ ،‬وتُحم ُل منھا إلى البالد‪ .‬وبھا مدرسة‪ ،‬وبيمارستان‪.‬‬
‫وقلعة أكل‪ .‬وقلعة الشقيقين‪ .‬وحاني‪ .‬وقلعة أرقنين‪ .‬وقلعة جرموك‪ .‬وقلعة باغين السفلى‪ .‬وقلعة‬ ‫‪١٠٢‬‬
‫شمشكاراك‪ .‬وقلعة كفر زال‪ .‬وقلعة أنكر خرت‪ .‬وقلعة بغنيك‪ .‬وقلعة سيروس‪ .‬وقلعة السويداء‪ .‬وقلعة‬
‫فطينا‪ .‬وقلعة بلدنين‪ .‬وقلعة تل أرجوك‪ .‬وقلعة بالو‪ .‬وقلعة كركر‪ .‬وقلعة كختا‪ .‬وحصن منصور‪ .‬وقلعة‬
‫الھيالر‪ .‬ونصيبين الروم‪ .‬وقلعة خصور‪ .‬وقلعة خصور‪ .‬وقلعة قف انظر‪ .‬وقلعة شيروا‪ .‬وحصن الران‪.‬‬
‫وقلعة طبوس‪ .‬وقلعة اليمانية‪ .‬والديورة وھي ثالثة‪ :‬دير السجين‪ .‬دير مرقحا‪ .‬دير برصوما‪ .‬وكلھا‬
‫حصون مانعة‪ .‬ومدينة دنيسر‪ .‬ومدينة إسعرد‪ .‬وحصن كيفا‪ .‬وحصن الھيثم‪ .‬وحصن طالب‪ .‬والقريشة‪.‬‬
‫وقلعة باھمرد‪ .‬وقلعة صاف‪ .‬وقلعة فطليس وقلعة جوارا‪ .‬وقلعة أروق‪ .‬والمعدنان‪ .‬والبحيرتان وھما‬
‫حصنان أحدھما في الماء واآلخر على جانب البحيرة‪ .‬وقلعة باتاساه‪ .‬وحصن حارث‪ .‬وقلعة اسبالرد‪.‬‬
‫وقلعة ايرون‪ .‬والحصن الجديد‪ .‬وحصن ذي القرنين‪ .‬والصﱠو ُر‪ .‬والھتاخ‪ .‬والبارعية‪ .‬وجبل حيني‪.‬‬
‫والسالسلة‪ .‬وجبل جور‪.‬‬
‫االن قرية خرابة قرب ليجه )‪ ،(Lice‬انظر الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬ص‪.٤٣١‬‬ ‫‪١٠٣‬‬
‫أبو الفداء‪ ،‬تقويم البلدان‪ ،‬ص‪.٢٨٣-٢٨٢‬‬ ‫‪١٠٤‬‬
‫الحازمي‪ ،‬زين الدين ‪١٤١٥‬ھـ‪ ،‬األماكن أو ما اتفق لفظه وافترق مسماه من األمكنة )الرياض‪ :‬دار‬ ‫‪١٠٥‬‬
‫اليمامة للبحث والترجمة والنشر(‪ ،‬ج‪.٤٩/١‬‬
‫البروسي‪ ،‬مح ّمد بن علي ‪١٤٢٧‬ھـ‪ ،‬أوضح المسالك إلى معرفة البلدان والممالك‪ ،‬بيروت‪ :‬دار الغرب‬ ‫‪١٠٦‬‬
‫اإلسالمي‪ ،‬ص‪.٣٠٣‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫أيضا بھا كثير"‪ ١٠٧،‬والشاھبلوط ھو الكستناء‪ .‬أيضا تذكر مدينة حاني أو حيني على أنھا من‬
‫مدن ديار بكر‪ ،‬يذكر ذلك أبو الفداء ناقال عمن سبقوه‪" :‬ومن مدن ديار بكر حاني‪ ،‬قال في‬
‫اللباب‪ :‬حنا‪ :‬بفتح الحاء المھملة والنون‪ .‬قال ومدينة حنا من ديار بكر‪ ،‬قال ابن األثير‪ :‬كذا‬
‫ذكره السمعاني اسم المدينة‪ :‬حنا قال‪ :‬وإنما تعرف اآلن بحاني على وزن داعي"‪ ١٠٨.‬كما‬
‫ويذكرھا الحموي‪" :‬حاني بالنون‪ ،‬بوزن قاضي وغازي‪ :‬اسم مدينة معروفة بديار بكر‪ ،‬فيھا‬
‫معدن الحديد ومنھا يجلب إلى سائر البالد"‪ ١٠٩.‬ويذكر أيضا‪" :‬أنحل بوزن أضرب بلد من‬
‫‪١١٠‬‬
‫ديار بكر"‪.‬‬
‫‪١١١‬‬
‫وذكرھا أيضا‬ ‫وقد ذكر الحموي "صبحة‪ :‬قلعة في ديار بكر بين آمد وميافارقين"‬
‫الحازمي وابن َعبْد ْال َح ّق والذي يذكر أيضا‪" :‬ويقابل مدينة آمد قرية من ديار بكر‪ ،‬يقال لھا‬
‫قطربّل يباع فيھا الخمر"‪ ١١٢.‬ويذكر البروسي أن الھتّاخ من ديار بكر قائال‪" :‬الھَتّاخ‪ :‬قلعة‬
‫حصينة من الرّابع من ديار بكر‪ ،‬القياس‪ :‬طولھا سد له عرضھا لز مه"‪ ١١٣.‬كما ويذكر‬
‫"خرت برت‪ :‬حصن يعرف بحصن زياد في أقصى ديار بكر من بالد الرّوم‪ ،‬بينه وبين‬
‫‪182 ‬‬ ‫ملطية مسيرة يومين وبينھما الفرات "‪ ١١٤.‬وتُذكر قلعة َجعبَر في تقويم البلدان على أنھا من‬
‫‪١١٥‬‬
‫كما وتُذكر قَاليقال على انھا من ديار بكر؛‬ ‫ديار بكر؛ ويجعلھا من الرابع من ديار بكر‪.‬‬
‫"قال في اللباب وقاليقال من ديار بكر والنسبة إليھا قالي‪ ...‬ونقله عن العماد الكاتب‬
‫أن قاليقال ھي أرزن الرّوم‪ ١١٦.‬وذكر الحازمي أن "خويت‪ :‬بلد من ديار بكر"‬ ‫األصفھاني ّ‬
‫ط ْنزَة‪ :‬بلدة بالجزيرة من ِديَ ِ‬
‫و" َ‬
‫‪١١٧‬‬
‫ار بكر"‪ .‬وھذه بعض البالد التي تضاف الى ديار بكر وتتبع‬
‫لھا‪ ،‬وھناك اختالف في بعضھا لكن العدد األكبر داخل بھا‪.‬‬

‫القزويني‪ ،‬آثار البالد واخبار العباد‪ ،‬ص‪.٣٥٧‬‬ ‫‪١٠٧‬‬


‫أبو الفداء‪ ،‬تقويم البلدان‪ ،‬ص‪.٢٧٤‬‬ ‫‪١٠٨‬‬
‫الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪.٢٠٨/٢‬‬ ‫‪١٠٩‬‬
‫الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ .٢٥٩/١‬انظر أيضا ابن عبد الحق‪ ،‬مراصد االطالع‪ ،‬ج‪.١٢١/١‬‬ ‫‪١١٠‬‬
‫الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪.٣٩١/٣‬‬ ‫‪١١١‬‬
‫ابن عبد الحق‪ ،‬مراصد االطالع‪ ،‬ج‪.١١٠٦/٣‬‬ ‫‪١١٢‬‬
‫البروسي‪ ،‬أوضح المسالك‪ ،‬ص ‪.٦٤٢-٦٤١‬‬ ‫‪١١٣‬‬
‫البروسي‪ ،‬أوضح المسالك‪ ،‬ص ‪.٣١٢‬‬ ‫‪١١٤‬‬
‫أبو الفداء‪ ،‬تقويم البلدان‪ ،‬ص‪.٢٧٦‬‬ ‫‪١١٥‬‬
‫أبو الفداء‪ ،‬تقويم البلدان‪ ،‬ص‪.٢٧٩-٢٧٨‬‬ ‫‪١١٦‬‬
‫الحازمي‪ ،‬األماكن‪ ،‬ج‪.٦٤٤ ،٣٩-٣٨/١‬‬ ‫‪١١٧‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫الخاتمة‬

‫ارتبطت ديار بكر باسم قبيلة بكر من وائل من قبل الفتح اإلسالمي للمنطقة وبقي ھذا‬
‫االسم إلى يومنا ھذا شاھدا على ھذا االرتباط التاريخي‪ ،‬رغم أنه لم يبق لھذه القبيلة أي قوة أو‬
‫منعة في ھذه البالد منذ قرون‪ .‬وتقع ھذه الديار في القسم الشمالي من ديار ربيعة والجزيرة‬
‫الفراتية ويدخل بھا عدد كبير من المدن والقرى والقالع أھمھا آمد وميافارقين وحصن كيفا‪.‬‬
‫وقد قدم لنا الجغرافيين معلومات قيمة حول امتداد ھذه الديار‪ ،‬وأسھبوا بالمعلومات حول‬
‫مدنھا الكبرى‪ .‬ورغم أن أغلب الجغرافيين لم يفصلوا تفصيال دقيقا فيما تحتويه آمد وديار بكر‬
‫من آثار وعمارات بل مالوا لالختصار‪ .‬في المقابل قام البعض اآلخر بتفصيل نسيجھا‬
‫العمراني فنرى أنه توجد فيھا معظم المكونات العمرانية األساسية مثل‪ :‬الجامع‪ ،‬والمسجد‪،‬‬
‫والسور والسوق‪ ،‬والمدرسة‪ ،‬والقلعة‪ ،‬والمشفى‪ ،‬والمقبرة‪ .‬لكن نجد نقصا في تصوير النسيج‬
‫الديني‪ ،‬وبالرغم من أن مصادر المسلمين لم تھتم كثيرا بذكر ما ألھل الكتاب من يھود‬
‫‪  183‬ونصارى في ديار بكر من اآلثار‪ ،‬نرى عدة اشارات لوجود لھم في بعض الكتب‪ .‬فيشير‬
‫المقدسي وغيره الى وجود الكنائس في حصن كيفا وآمد ويذكر ابن جبير خالل زيارته‬
‫للمنطقة الوجود النصراني بھا‪ ،‬فعلى سبيل المثال يذكر أنه من آمد إلى حران على الطريق‬
‫األطول بينھما‪ ،‬موجود به "قرى َكثِي َرة ُمعظم أَھلھَا من النﱠ َ‬
‫‪١١٨‬‬
‫صا َرى"‪.‬‬
‫مع ھذا نرى مما سبق ذكره تصويرا منضبطا لما كانت عليه آمد في األزمنة المختلفة‬
‫تحت حكم المسلمين‪ ،‬ورغم أن العديد من الجغرافيين نقلوا من سابقيھم قسم من معلوماتھم‬
‫عنھا‪ ،‬لكن نجد أن أغلب المؤلفين أضافوا شيء ما حول المدينة‪ .‬وقد أجمعوا على عدة أمور‬
‫منھا حصانتھا ونوع الحجارة التي بنيت منھا‪ ،‬ومصادر مياھھا الجوفية من عيون في المدينة‬
‫وحولھا وكثرة شجرھا وبساتينھا‪ .‬بل وأعجب بھا المقدسي وناصر خسرو أي اعجاب‬
‫وذكروا أنھا أحصن بالد المسلمين‪ ،‬وليس لھا مثيل في ذلك‪ ،‬فبذلك تكون عصية على الغزاة‪.‬‬
‫كما وذكر عدد منھم خيراتھا واشتمالھا على الماء والبساتين داخل السور مما يزيد من‬
‫مناعتھا إذا تمت محاصرتھا‪ .‬واختلفوا في أسماء أبوابھا‪ ،‬لكنھم ذكروا بأنھا أربعة وھناك باب‬
‫خامس أضيف اليھا الحقا‪ .‬رغم ان اغلب من ذكر آمد لم يذكر من عمائرھا وابنيتھا سوى‬
‫الجامع الكبير‪ ،‬فقد فصل الھروي عدد من مساجدھا العديدة‪ .‬ولقربھا من الثغور كانت آمد‬
‫مركزا النطالق الجھاد ضد الروم في الفترات المبكرة‪ ،‬وكان الروم يغزوھا‪ .‬ونرى فيما‬
‫ذكره المقدسي بأن آمد تُصدر عدد من المنتجات منھا ثياب الصوف والكتان الرومية‪ .‬وقد‬
‫ذكر الجاحظ )ت‪٢٥٥ .‬ھـ( قبله عدد من منتجاتھا قائال‪" :‬ومن آمد‪ :‬الثياب الموشية‪،‬‬

‫‪ ١١٨‬ابن جبير‪ ،‬رحلة ابن جبير‪ ،‬ص‪.٢٠٠‬‬


‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫والمناديل‪ ،‬والمقارم ]نوع من الثياب[ الرقاق‪ ،‬والطيالسة من الصوف"‪ ١١٩.‬وقد كان خراجھا‬
‫مدينة آمد السنوي مقدار كبير وھو من أكثر خراج كور الجزيرة ويوازي ُعشر خراج‬
‫المنطقة التي حولھا‪.‬‬
‫ھذا البحث عرض الكثير من ما ھو مطمور في الكتب القديمة حول ديار بكر وآمد وما‬
‫زال الموضوع يحتاج المزيد من البحث والتمحيص لرسم صورة أفضل لما كانت عليه ديار‬
‫بكر في زاھر عھدھا‪ .‬وما زالت كثير من المواقع تحتاج للتثبيت وخصوصا بعدما تحولت‬
‫الكثير من األسماء بعد انشاء الجمھورية التركية‪ .‬ومن حسن طالع آمد أنھا احتفظت باسم‬
‫اإلقليم وبقي ھذا مذكرا بماضيھا العريق‪ .‬وكذلك يجب االستفادة من االثار التي ما زالت قائمة‬
‫من مساجد ومدارس وكنائس وغيرھا وما عليھا من كتابات ونقوش ومقارنة ذلك مع ما كتبه‬
‫الرحالة والجغرافيون لرسم صورة أفضل لماضي ديار بكر وآمد‪.‬‬

‫‪184 ‬‬

‫‪ ١١٩‬الجاحظ‪ ،‬عمرو بن بحر ‪ ،١٩٩٤‬التبصرة بالتجارة في وصف ما يستظرف في البلدان من األمتعة‬


‫الرفيعة واألعالق النفيسة والجواھر الثمينة‪) ،‬القاھرة‪ :‬مكتبة الخانجي( ص‪.٣٠‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫المصادر والمراجع‬

‫ابن األثير‪ ،‬علي ‪ ،١٩٩٧‬الكامل في التاريخ )بيروت‪ :‬دار الكتاب العربي(‪.‬‬


‫ابن الفقيه‪ ،‬أحمد بن محمد ‪ :١٩٩٦‬البلدان )بيروت‪ :‬عالم الكتب(‬
‫ابن الوردي‪ ،‬سراج الدين ‪ :٢٠٠٨‬خريده العجائب وفريده الغرائب )القاھرة‪ :‬مكتبة الثقافة‬
‫اإلسالمية(‪.‬‬
‫ابن جبير‪ ،‬محمد )بدون تاريخ(‪ ،‬رحلة ابن جبير‪ :‬رسالة اعتبار الناسك في ذكر اآلثار‬
‫الكريمة والمناسك )بيروت‪ :‬دار الھالل(‪.‬‬
‫ابن جعفر‪ ،‬قدامة ‪ ،١٩٨١‬الخراج وصناعة الكتابة )بغداد‪ :‬دار الرشيد للنشر(‬
‫ابن حزم‪ ،‬علي بن أحمد ‪ :١٩٨٣‬جمھرة انساب العرب )بيروت‪ :‬دار الكتب العلمية(‬
‫‪  185‬ابن حوقل‪ ،‬محمد بن علي ‪ ،١٩٣٨‬صورة األرض )بيروت‪ :‬دار صادر(‪.‬‬
‫ابن خرداذبه‪ ،‬عبيد ﷲ ‪ :١٨٨٩‬المسالك والممالك )ليدن‪ :‬بريل(‪.‬‬
‫ابن خلدون‪ ،‬عبد الرحمن بن محمد ‪ ،١٩٨٨‬تاريخ ابن خلدون )بيروت‪ :‬دار الفكر(‪.‬‬
‫ابن خلكان‪ ،‬أحمد بن محمد ‪ :١٩٩٤‬وفيات األعيان وأنباء أبناء الزمان )بيروت‪ :‬دار صادر(‪.‬‬
‫ابن سعيد‪ ،‬علي بن موسى‪ ،‬نشوة الطرب في تاريخ جاھلية العرب )عمان‪ :‬مكتبة األقصى(‪.‬‬
‫ابن سعيد‪ ،‬علي بن موسى‪ ،‬الجغرافيا ) ‪.( :‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬عز الدين محمد بن علي ‪ :١٩٧٨‬األعالق الخطيرة في ذكر أمراء الشام والجزيرة‬
‫)دمشق‪ :‬منشورات وزارة الثقافة(‪.‬‬
‫ابن عبد الحق‪ ،‬عبد المؤمن ‪ ،١٩٩٢‬مراصد االطالع على اسماء االمكنة والبقاع )بيروت‪:‬‬
‫دار الجيل(‪.‬‬
‫أبو الفداء‪ ،‬إسماعيل ‪ ،١٨٤٠‬تقويم البلدان‪) ،‬باريس‪ :‬دار الطباعة السلطانية(‪.‬‬
‫االصطخري‪ ،‬ابراھيم بن محمد ‪ ،١٩٦١‬المسالك والممالك )القاھرة‪ :‬الھيئة العامة لقصور‬
‫الثقافة(‪.‬‬
‫االدريسي‪ ،‬محمد ‪١٤٠٩‬ھـ‪ ،‬نزھة المشتاق في اختراق اآلفاق )بيروت‪ :‬عالم الكتب(‪.‬‬
‫األعلم الشنتمري‪ ،‬يوسف بن سليمان ‪ ،١٩٦٣‬أشعار الشعراء الستة الجاھليين )القاھرة‪ :‬عبد‬
‫الحميد أحمد حنفي(‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫البروسي‪ ،‬مح ّمد بن علي ‪١٤٢٧‬ھـ‪ ،‬أوضح المسالك إلى معرفة البلدان والممالك‪ ،‬بيروت‪:‬‬
‫دار الغرب اإلسالمي‪.‬‬
‫البكري‪ ،‬عبد ﷲ ‪ :١٩٨٣‬معجم ما استعجم من اسماء البالد والمواضع‪) ،‬بيروت‪ :‬عالم‬
‫الكتب(‪.‬‬
‫البيروني‪ ،‬محمد بن أحمد مخطوط يعود تاريخه إلى ربيع األول ‪٥٧٠‬ھـ‪ ،‬القانون المسعودي‪،‬‬
‫المكتبة البريطانية‪ :‬مخطوطات شرقية‪ ،‬رقم االستدعاء ‪ .Or 1997‬وموجود أيضا في‬
‫الرقمية‪:‬‬ ‫قطر‬ ‫مكتبة‬
‫‪https://www.qdl.qa/archive/81055/vdc_100022880536.0x000001‬‬

‫الجاحظ‪ ،‬عمرو بن بحر ‪ ،١٩٩٤‬التبصرة بالتجارة في وصف ما يستظرف في البلدان من‬


‫األمتعة الرفيعة واألعالق النفيسة والجواھر الثمينة‪) ،‬القاھرة‪ :‬مكتبة الخانجي(‪.‬‬
‫الحازمي‪ ،‬زين الدين ‪١٤١٥‬ھـ‪ ،‬األماكن أو ما اتفق لفظه وافترق مسماه من األمكنة‬
‫‪186 ‬‬ ‫)الرياض‪ :‬دار اليمامة للبحث والترجمة والنشر(‪.‬‬
‫الحموي‪ ،‬ياقوت ‪ :١٩٩٨‬الخزل والدأل بين الدور والدارات والديرة )دمشق‪ :‬منشورات‬
‫وزارة الثقافة(‪.‬‬
‫الحموي‪ ،‬معجم االدباء‪،‬‬
‫الحموي‪ ،‬ياقوت ‪ ،١٩٩٥‬معجم البلدان )بيروت‪ :‬دار صادر(‪.‬‬
‫الحميري‪ ،‬ابن عبد المنعم ‪ ،١٩٨٠‬الروض المعطار في خبر األقطار )بيروت‪ :‬مؤسسة‬
‫ناصر للثقافة(‪.‬‬
‫الخالدي‪ ،‬أحمد ‪ :٢٠٠٩‬المدن واآلثار اإلسالمية في العالم )عمان‪ :‬دار المعتز للنشر(‪.‬‬
‫خسرو‪ ،‬ناصر ‪ ،١٩٨٣‬سفر نامة )بيروت‪ :‬دار الكتاب الجديد(‪.‬‬
‫سھراب‪ ،١٩٢٩ ،‬عجائب األقاليم السبعة‪) ،‬فيننا‪ :‬مطبعة آدولف ھولزھوزن(‪.‬‬
‫سھراب‪ ،‬مخطوط يعود تاريخه إلى رمضان ‪٧١١‬ھـ‪ ،‬عجائب األقاليم السبعة‪ ،‬المكتبة‬
‫البريطانية‪ :‬مخطوطات شرقية‪ ،‬رقم االستدعاء ‪ .Or 10975‬وموجود أيضا في مكتبة‬
‫قطر الرقمية ‪https://www.qdl.qa/archive/81055/vdc_100027678232.0x000001‬‬

‫سيفال ج ب‪ :١٩٨٨ .‬الرھا المدينة المباركة )حلب‪ :‬دار الرھا للنشر(‪.‬‬


‫السيوطي‪ ،‬جالل الدين ‪١٤١٨‬ھـ‪ ،‬حسن المحاضرة في أخبار مصر والقاھرة‪) ،‬بيروت‪ :‬دار‬
‫الكتب العلميّة(‪.‬‬
‫‪Erken Ve Orta Çağ Müslüman Coğrafi Kaynaklarda Amid Ve Diyarbakır‬‬

‫طقوش‪ ،‬محمد سھيل ‪ :٢٠١١‬تاريخ الخلفاء الراشدين الفتوحات واالنجازات السياسية‪،‬‬


‫)بيروت‪ :‬دار النفائس(‪.‬‬
‫عبود‪ ،‬خازن ‪ ،٢٠٠٩‬معجم الشعراء العرب‪) ،‬بيروت‪ :‬رشاد برس من موقع الموسوعة‬
‫الشعرية(‪.‬‬
‫العزيزي‪ ،‬الحسن بن أحمد المھلبي ‪ ،٢٠٠٦‬الكتاب العزيزي أو المسالك والممالك‪) ،‬دمشق‪:‬‬
‫التكوين للطباعة والنشر والتوزيع(‪.‬‬
‫الغرناطي‪ ،‬أبو حامد محمد ‪ ،٢٠٠٣‬رحلة الغرناطي‪ :‬تحفة األلباب ونخبة األعجاب ورحلة‬
‫إلى أوربة وآسية‪) ،‬بيروت‪ :‬المؤسسة العربية للدراسات والنشر(‬
‫الفارقي‪ ،‬ابن األزرق ‪ ،٢٠١٤‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬تحقيق كريم فاروق الخولي ويوسف بالوكن‬
‫)إسطنبول‪ :‬نوبھار(‪.‬‬
‫القزويني‪ ،‬زكريا بن محمد ‪ ،١٩٦٠‬آثار البالد واخبار العباد )بيروت‪ :‬دار صادر(‬
‫‪ 187‬‬
‫القلقشندي‪ ،‬أحمد بن علي ‪ :١٩٨٩‬صبح األعشى في صناعة اإلنشاء )بيروت‪ :‬دار الكتب‬
‫العلمية(‪.‬‬
‫الكرملي‪ ،‬بطرس بن جبرائيل‪ ،‬مجلة لغة العرب العراقية )بغداد‪ :‬مطبعة اآلداب( ج‪.٨‬‬
‫الكعبي‪ ،‬عبد الحكيم‪ :٢٠٠٩ ،‬الجزيرة الفراتية وديارھا العربية )ديار بكر‪ ،‬ديار ربيعة‪ ،‬ديار‬
‫مضر( دراسة في التاريخ الديني والسياسي واالجتماعي قبل اإلسالم )دمشق‪ :‬دار‬
‫صفحات للدراسات والنشر(‪.‬‬
‫المقدسي‪ ،‬محمد بن أحمد ‪ ،١٩٩١‬أحسن التقاسيم في معرفة األقاليم )بيروت‪ :‬دار صادر(‪.‬‬
‫المؤلف مجھول )توفي بعد ‪٣٧٢‬ھـ( ‪ :٢٠٠٢‬حدود العالم من المشرق إلى المغرب )القاھرة‪:‬‬
‫الدار الثقافية للنشر(‬
‫النويري‪ ،‬أحمد ‪١٤٢٣‬ھـ‪ ،‬نھاية األرب في فنون األدب‪) ،‬القاھرة‪ :‬دار الكتب والوثائق‬
‫القومية(‪.‬‬
‫الھمداني‪ ،‬ابن الحائك ‪ ،١٨٨٤‬صفة جزيرة العرب )ليدن‪ :‬مطبعة بريل(‬
‫‪Beysanoğlu, Ş. (2003). Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi. Ankara:‬‬
‫‪Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Yayınları.‬‬

‫‪Rapoport, Yossef and Savage-Smith, Emilie (2014). An Eleventh-Century Egyptian‬‬


‫‪Guide to the Universe: The Book of Curiosities. Leiden: Brill.‬‬
NASRÜ’D-DEVLE AHMED B. MERVÂN DÖNEMİ
İLİM ADAMLARI

Arafat Yaz
Dicle Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü

Özet
 189

Mervânîler, 983-1085 yılları arasında Meyyâfârkîn (Silvan) başkent olmak


üzere Kuzey Mezopotamya’da hüküm sürmüş bir devlettir. Bu devletin en parlak
dönemi, 1010-1061 yılları arasında hükümdarlık yapmış olan Nasrü'd-devle Ahmed
b. Mervân zamanıdır. Kişiliği ve teşebbüsleri tarihe farklı izler bırakmasının
yanında, ilme ve ilim adamlarına değer vermesi nedeniyle, zamanında bu bölgede
ilmi açıdan diğer zamanlara göre belirgin bir şekilde hareketlilik yaşanmıştır.
Çalışmamızda, bahsedilen hükümdar zamanında yaşamış olan ilim adamları ile ilgili
İslam tarihi kaynaklarında geçen bilgileri değerlendirerek sonuca ulaşmaya
çalışacağız.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

NASRÜ’D-DEVLE AHMED B. MERVÂN’S PERIOD


SCIENCES

Abstract

Marwanids was a state ruled in Northern Mesopotamia between 983 and 1085
and MeyyâfârikÎn was the capital. The most brilliant period of this state was
between 1010-1061 ruled by Nasrü'd-devle Ahmed b. Mervân. In addition to leaving
different traces to history with its personality and undertakings, due to its value to
the students of science and science, there was a significant mobility in this area in
terms of science. In this study, we will try to reach a conclusion by evaluating the
190  knowledge of Islamic history sources about the scholars who lived in time of
mentioned ruler.
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Giriş

Nasrü’d-devle Ahmed b. Mervân el-Kürdî, bugün genel olarak Güneydoğu


Anadolu Bölgesi olarak tanımlanan bölgede 983-1085 yılları arasında hüküm
sürmüş olan Mervânî Devleti’nin hükümdarıdır. Mervânî Devleti, Bâd b. Dûstek
tarafından kurulmuş, kurucusu Bâd b. Dûstek’e nispeten Dûstekî Devleti veya
Bâd’ın ardından hükümdar olan Mervân’ın çocuklarına dayandırılarak Mervânî
Devleti olarak isimlendirilmiştir.1

Tarihi kayıtlarda Bâd’ın, H. 368 (M. 978-979) yılında Erciş, Ahlat ve Malazgirt
tarafında ilk askeri faaliyetleri sonucunda, orada bir kontrol alanı oluşturduğu,
Büveyhî hükümdarı Adudü’d-devle’nin ölümü ile 372/983 tarihinde hükümdarlığını  191
ilan ettiği görülmektedir. Sınırları Erciş’ten Musul’a kadar genişleten Bâd, 380/990
yılında Hamdanî liderleri ile giriştiği savaşta öldürülmüştür.2

Bâd’ın ölümünün ardından Mervân’ın oğullarından Ebu Ali Hasan 380/990


yılında Bâd’ın karısı ile evlenip hükümdar olmuştur. Hamdanî kuvvetlerini
Meyyâfârkîn ve Âmid önlerinde yenen Ebu Ali Hasan, Mervânî Devleti’ni yeniden
eski gücüne kavuşturmuştur. 997 yılında Âmid’e girerken öldürülen Ebu Ali
Hasan’ın yerine kardeşi Mümehhidü'd-devle Ebu Mansur Said b. Mervân hükümdar
olmuştur. Mümehhidü'd-devle’nin hükümdarlığı 401/1010 yılında veziri Şervîn ve
yandaşları tarafından tertip edilen suikaste kadar sürmüştür. Bu olayda başkent
Meyyâfârkîn isyancıların eline düşmüş ve Ebu Ali Hasan ve Mümehhidü'd-
devle’nin kardeşi Nasrü’d-devle, Mervânî valisi Hoca Ebü’l-Kasım tarafından
kurtarılmıştır. Komplocularla bir yıla yakın mücadelenin ardından kontrolü sağlayan
Nasrü’d-devle, 401 yılından 451 yılına kadar devleti yönetmiş ve ölümünün
ardından oğlu Nizamü’d-din Nasr hükümdar olmuştur. Nizamü’d-dîn’in
hükümdarlığı da 472/1080 yılına kadar sürmüştür. Yerine oğlu Nâsırü’d-devle
Mansur geçmiş ve onun zamanında Nasrü’d-devle’nin veziri olup ülkeyi terk eden

1 Arafat Yaz, Nasrü’d-devle Ahmed b. Mervân Dönemi Devlet Sınırları, Dicle Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, XIX, I, 2017/I, Diyarbakır 2017, 149-151
2 Arafat Yaz, Nasrü’d-devle Ahmed b. Mervân Dönemi Devlet Sınırları, 149-151
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Fahrü’d-devle İbn-i Cehir, Selçukluların desteğiyle 1085 yılında Mervânîlerin


sonunu getirmiştir.3

1. Vezirler

1.1. Vezir El-Mağribî

Ebü’l-Kasım Hüseyin b. Ali İbnü’l-Mağribî’nin Muhtasar-ı İslahi’l-Mantık,


Înas, Resail, Divan ve Tesanif adlı eserleri bulunmaktadır.5 Nahiv ve lugatte iki
4

kitap, şiirden 15 bin beyit ezberlemiştir. Hesap ilminde kabiliyetli olup, âlimlerin
dâhisi olduğu söylenmektedir.6 İbnü’l-Adim ve Zehebi onun şair olduğunu söylemiş
ve şiirlerinden örnekler getirmişlerdir.7

1.2. Ebu Nasr El-Menazî

Ebu Nasr Ahmed b. Yusuf el-Menâzî, katip, edip, şair, elçi ve vezirdir.8 Şiir
192  formunda doğa tasvirleri yazmıştır.9 El-Menâzî’nin edebi yönü nedeniyle birçok
müellif onun belagatini serd etmek için ondan alıntı yapmıştır.10 Zamanın büyük
şairi Ebü’l-Âlâ el-Maarrî,Menâzî’yi dinlemiş ve “Şam’ın en iyi şairi”, 15 yıl sonra
da “Irak’ın en iyi şairi” demiştir.11 Şiir divanına sahip olan Menâzî’nin divanına
ulaşılamamıştır. Edip, şair ve âlim olmasının yanında tedrisatla uğraştığı, ders aldığı
kişiler arasında Şair İlmü’d-din eş-Şâtânî’nin babası Said b. Abdullah b. Bündâr’dan
ders aldığı söylenmektedir.12

3 Arafat Yaz, Nasrü’d-devle Ahmed b. Mervân Dönemi Devlet Sınırları, 149-151


4 Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam ve Vefayatü’l-Meşahir ve’l-A’lam, IX, Muhakkik Beşâr Avvâd Ma’rûf,
1. Baskı, Darü’l-Garbi’l-İslamî, 2003, 295
5 Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam ve Vefayatü’l-Meşahir ve’l-A’lam, X, 35
6 Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam ve Vefayatü’l-Meşahir ve’l-A’lam, IX, 295
7 İbnü’l-Adim, Buğyetü’t-Taleb fi Tarih-i Haleb, VI, Tah. Süheyl Zükar, Darü’l-Fikir, Beyrut, Tarih
Yok2544; Ez-Zehebî; El İber Fi Haber Men Gaber, II, Tah. Ebu Hacer Muhammed Es-Said b.
Besyûnî Zağlûl, Darü’l-Kitabü’l-İlmiye, Beyrut 1985, 235
8 Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam ve Vefayatü’l-Meşahir ve’l-A’lam, IX, 721; Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam
ve Vefayatü’l-Meşahir ve’l-A’lam, X, 233; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü Fî
Kürdistani’l-Vüstâ, II, Dâr Ârâs, Erbil 2001, 261;
9 Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 527
10 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 262; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri
İslami Ortaçağ’da Bir Kürt Hanedanı, Çev. Bahar Şahin Fırat, Avesta Yayınları, İstanbul 2012, 518
11 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 261; Thomas Ripper, Diyarbekir
Merwanileri..., 518
12 Ez-Zehebî; El İber Fi Haber Men Gaber, II,273
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

1.3. Ebu Nasr Muhammed bin Muhammed bin Cehir

Mervanî Veziri Fahrüddevle İbn-i Cehir de şiir yazanlar arasındadır. İlgili


kaynaklarda İbn-i Cehir’in şiirlerinden bahsedildiğini ve şairlerin onların hakkında
yazdıkları şiirleri görmekteyiz.13 İyi bir siyasetçi ve şair olmasının yanında tıp
ilmine ve tabiplere verdiği önem neticesinde Ebu Nasr Yahya b. Cerîr et-Tikritî,
rizyâzetin faydaları ve uygulaması konusunda yazdığı risaleyi İbn-i Cehîr için
kaleme almıştır.14

2. Şairler

Mervanî hükümdarları ile ilgili şiir malumatları, devletin kurucusu Bâd


zamanına dayanmaktadır. Hasan b. Davud el-Beşnevî (ö.465/1072-1073) onun
hakkında şiirler yazmıştır 15

İbnü’l-Ezrak’ın ifadesine göre Mervânî hükümdarları ve vezirleri şairlerin


 193
övgülerinden nasiplenmişlerdir.16 Önceden kâtip olan ve sonra vezirliğe terfi eden
Menazî’nin Vezir Ebü’l-Kasım el-Mağribî hakkında kasideleri vardır.17

İbnü’l-Esîr, Nasrü’d-devle’nin ülkesinin âlimlerin durağı olduğunu,


memleketinde ilim adamlarının çoğaldığını ve şairlerin ona yönelip orada
arttıklarını, onu methettiklerini ve ödüllendirildiklerini söylemektedir.18 İbn-i
Halikan da benzer şeyleri dile getirir. İbnü’l-Cevzî ve İbn-i İmâd ise Nasrü’d-
devle’nin, şiddetle şarkı ve musikiyi sevdiğini, aynı şekilde şiire düşkün olduğunu,
şiiri dinlemek için çabaladığını, edebi bir zevki olduğunu dile getirmişlerdir.19

13 İbn-i İbâd El-Hanbelî, Şezerâtü’z-Zeheb Fi Ahbar-i Men Zeheb, VI, Tahkik Mahmut Arnavut, 1.
Baskı, Dar-ü İbn-i Kesîr, Beyrut-Dimeşk 1986, 217; İbn-i İbâd El-Hanbelî, Şezerâtü’z-Zeheb Fi
Ahbar-i Men Zeheb, V, 355
14 İbn-i Ebi Usabiâ, Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabâkâti’l-Etibbâ, Dârü’l-Kütübi’l-Hayât, Beyrut 1965, 329;
Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde Dini Gruplar Arasındaki Münasebetler, Yüksek Lisans
Tezi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi S. B. E. Van 2010, 53
15 Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 516; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 143-144
16 Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 516; Yûsuf Abdurraqîb, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü Fî
Kürdistani’l-Vüstâ, I, Matbaatü’l-Livâ, 1. Baskı, Bağdat 1972,235
17 Yûsuf Abdurraqîb, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü, 235
18 İbnü’l-Esir, El-Kamil fi’t-Tarih, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, C.7, s. 446; Yûsuf Abdurraqîb, Ed-
Devletü’d-Dûstekiyetü, 236
19 Yûsuf Abdurraqîb, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü, 236; İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, 161
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

İbnü’l-Ezrak, Nasrü’d-devle’ye Ebu Nuvâs’ın yazdığı


Ömrüme kıymak istemediğim için
Uyuyanlara bıraktım uykuyu
Ve gecenin karanlığını, eğlenmekle
İçmekle geçirdim
Uyku sarhoşluk saatinde arzu edilir ancak

şiiri dinleyince coştuğunu ve “Aşk olsun kendisine! Bizi şiiriyle mırıldanarak dile
getirmiş.”20 dediğini rivayet etmektedir.

2.1. Serîü’d-Delâ’ (‫)صريع الدالء‬

Nasrü’d-devle’nin şairlerle olan diyalogları tarih kitaplarına yansımıştır.


Hükümdarın şiire olan ilgisi şairleri Mervânî başkentine ve ülkesine çekmiştir. Tüm
194  ülkelerden şairlerin Nasrü’d-devle’yi övdüğünü söyleyen İbnü’l-Ezrak, Nasrü’d-
devle’nin huzuruna gelip onu öven şairler arasında Serîü’d-Delâ’ın olduğunu
söylemiştir.21

2.2. Ebü’r-Rıza et-Zarîf

İbnü’l-Ezrak, Nasrü’d-devle’nin hizmetinde olan şairlerden birinin Ebü’r-Rıza


b. Tarîf, olduğunu söylemiştir.22 Abdurrakib Yusuf, bu ismin Ebü’r-Rıza b. Zarîf
(Fadl b. Mansur b. Zarîf el-Farikî ö.430) olduğunu belirtmiştir.23 Bu isim, İbnü’l-
Esîr’de Ebü’r-Rıza el-Fazl b. Mansur b. Ez-Zarif el-Farıkî ( 430 (M.1038-1039) diye
geçmekte ve İbnü’l-Esîr bu şairin güzel bir divanının ve iyi şiirlerinin olduğunu
söylemektedir.24 İbnü’l-Verdi, şair ve emir olarak tanıttığı Fadl b. Mansur b. Zarif
el-Fariki’nin 430 yılında öldüğünü söylemektedir.25

20 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, Çev. Mehmet Emin Bozarslan 2. Baskı, Koral Yayınevi,
İstanbul 1990, 161; İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fâriki, Tah. Bedevi Abdullatif ‘İwad, Hey’etü’l ‘Amme
Li Şuuni’l-Metabi’i’l-Emiriye, Kahire 1909, 171; Abdurrakib Yûsuf, a.g.e., C.1, s. 246; Botan
Amedi, Kürtler ve Kürdistan Tarihi I, Fırat-Dicle Yayınları 1, İstanbul 1991, 103
21 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 144; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn
(Silvan), 198; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 255
22 İbnü’l-Ezrak, tarihü’l-Fariki, s. 144; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn
(Silvan), 198; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 255
23 Yûsuf Abdurraqîb, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü, 235; M. Zahir Ertekin, “Mervaniler Devrinde
Meyyafarikin”, 103-125, s. 22
24 İbnü’l-Esîr, El-Kamil Fi’t-Tarih, VIII, 71
25 İbnü’l-Verdî, s. 334
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

2.3. İbnü’s- Sevdâdî (‫)ابن السودادي‬

Nasrü’d-devle’nin hizmetinde olan şairlerden biri İbn-i Sevdâdî’dir.26 İbnü’l-


Ezrak Nasrü'd-devle veya İbn-i Cehir’e yazılmış methiyelerden söz ederken bazı
şairlerin isimlerini zikremekte, fakat kaynaklarda isimlerinin ötesinde bu kişiler
hakkında herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır.27

2.4. İbn-i Gudayri (‫) ابن الغضيري‬

Nasrü’d-devle’nin hizmetinde olan şairlerden biri İbnü’l-Gudayrî’dir.28


Abdurrakib Yusuf bu ismin İbn-i Futayrî olduğunu yazmıştır.29 Başka yerde geçen
bir olayda İbnü’l-Ezrak, İbn-i Futayrî’den bahsetmektedir.30

2.5. İbn-i Nevîn el-Ma’arrî

İbn-i Nevîn hakkında bildiklerimiz İbnü’l-Adîm’in birkaç cümlesi ile sınırlıdır.


İbnü’l-Adîm, İbn-i Nevin el-Ma’arî’nin Mervânî meliki hakkında yazdığı şiiri  195
okuduğunu söylemiş ve şiiri aktarmıştır.31

2.6. Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed Et-Tihamî

Şair Tihami’nin Nasrü’d-devle’yi ziyaretinde onu üç kaside ile övdüğü32 ve


ödüllendirildiği söylenmektedir.33 Nasrü’d-devle’yi güzel karakteri, iyi ahlakı,

26 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 255; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fariki, s. 144; M.


Zahir Ertekin, “Mervaniler Devrinde Meyyafarikin”, Uluslararası Silvan Sempozyumu, T.C. Silvan
Kaymakamlığı- T.C. Diyarbakır İl İdaresi, Şarkiyat Derneği Nisan 2008, Artuklu Üniversitesi
Yayınları, Mardin 2012, 22
27 Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 516
28 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 255; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 144; M.
Zahir Ertekin, “Mervaniler Devrinde Meyyafarikin”, 103-125, 22
29 Yûsuf Abdurraqîb, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü, 235
30 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, 154-55; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 161
31 Bkz. İbnü’l-Adim, Buğyetü’t-Taleb fi Tarih-i Haleb, I,1131
32 Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed, Divan-ı Ebi’l-Hasan Ali b. Muhammed Et-Tihamî (…-416), Tah.
Muhammed b. Abdurrahman Er-Rebi’, Mektebü’l-Meârif, 1.Baskı, Riyad 1982s.12. Nasrü’d-
devle’yi övdüğü şiir aynı eserde sayfa 511-520 sayfaları içerisinde yer almaktadır.;İbnü’l-Ezrak,
Mervani Kürtleri Tarihi,95; İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî,82; Tufantoz, Abdurrahim
“Nasrüddevle”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XXXII, Sayfa Aralığı 425-426,
Ankara 2006, 426; H. F. Amedroz, H. F. The Marwanid Dynasty at Mayyafariqin in the Tenth and
Eleventh Centuries A.D., The Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain an Ireland,
Cambridge Univerity Press, 1903, 127; İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, 95; Ez-Zehebî,
Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XVII, Tahkik Şuayb Arnavût & Muhammed Nuaym El-Kureyşî,
Müessesetü’r-Risale, 11. Baskı, Beyrut 1996 381; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman Fi Tarihi’l-
A’yan, XVIII, Darü’r-Risaleti’l-Alemiye, Tahkik Muhammed Enes El-Han&Kamil Muhammed El-
Harrat, 1. Baskı, Dimeşk 2013, 99; Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XIX, Tahkik Şuayb
Arnavût & Muhammed Nuaym El-Kureyşî, Müessesetü’r-Risale, 11. Baskı, Beyrut 1996 382; İbn-i
Neccar, Tarih-i Bağdat ve Züyûlihi-Tetimmet-ü Zeyl-i Tarih-i Bağdat Li-İbn-i Neccar, Tahkik
Mustafa Abdülkadir Ata, 1. Baskı, C.19, Darü’l-Kütübü’l-İlmiye, Beyrut 1997, 37-41
33 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XVIII, 99
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

adaleti, cömertliği, haşinliği ve diğer özellikleri ile övmüştür. Abdurrakib Yusuf, et-
Tihâmî’ye ait olduğu ve Nasrü’d-devle’yi övdüğü söylenen uzun şiiri çalışmasında
sunmuştur.34 Şair Tihâmî, Mervânî Veziri Ebü’l-Kasım Hüseyin b. Ali el-
Mağribî’yi35 ve Nasrü'd-devle’nin düşmanı İbn-i Dimne’yi de ziyaret edip
övmüştür.36

2.7. Ebu Nasr Hüseyin b. Esed El-Farikî

İbn-i Esed, Meyyâfârkîn’deki edebiyat medresesine başkanlık yapıyordu.37


Âlim, şair,38 maharetli, cesaretli biridir.39 Edebin madeni, Arap kelamının menbaı,
mekânının faziletlisi, zamanının allamesidir.40 Birçok öğrencisi olup gençlerin ve
çalışanların arasında sevenleri çoktur. Tarihçiler onun Arap lügati ve edebiyatı ile
ilgili yeteneğinden bahsederler.41 Nesir, nazım ve nahiv çalışmaları mevcuttur.42

196 

34 Yûsuf Abdurraqîb, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü, 237-243


35 Et-Tihamî (…-416), 116.
36 Amid’de Ebu Tahir Ubeydullah İbn-i Dimne’yi sözü edilen kitabın 301-306 ve 523-528.
sayfalarında övmüştür. ;Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 517,527;H. F. Amedroz, The
Marwanid Dynasty at Mayyafariqin in the Tenth and Eleventh Centuries A.D., 127; Şiir için
bakınız Et-Tihamî (…-416), 301-306, 330
37 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 265
38 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 265; Recep Dikici, “Farikî”, Türkiye Diyanet
Vakfı İslam Ansiklopedisi, Sayfa Aralığı 167-168, C. 12,Ankara 1995, 167; Mustafa Alican, Bir
Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), 212-213; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri...,
521; ayrıca s. 528; Muhammed b. Şakir El-Kütbî, Fevâtü’l-Vefâyât, I, Tah. İhsan Abbas, Darü’s-
Sadr, Beyrut 1973 321; Sevim Ali, Biyografilerle Selçuklular Tarihi İbnü’l-Adim’in Bugyetü’t-
taleb fi Tarihi Haleb (Seçmeler), Çev. Ali Sevim, Türk Tarih Kurumu, 2. Baskı, Ankara 198975-76;
El-Kıftî, İnbâhü’r-Rüvât Ala Enbâhi’n-Nühât, I, Tah. Muhammed Ebü’l-Fadl İbrahim, Darü’l-
Fikri’l-Arabî, Kahire 1986, 330
39 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 265
40 El-Kıftî, İnbâhü’r-Rüvât Ala Enbâhi’n-Nühât, I, 329; Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XIX, 80
41 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 265
42 El-Kıftî, İnbâhü’r-Rüvât Ala Enbâhi’n-Nühât, I, 329; Yakup El-Feyrûzâbâdî, El-Bülğa Fi Terâcim-i
Eimeti’n-Nahiv Ve’l-Lügat, Tah. Muhammed Mısrî, 1. Baskı, Darüs-Sa’düddin, Dimeşk 2000, 109;
Es-Süyûtî, Celalüddin, Büğyetü'n-Vüât Fi Tabakâti'l-Lağeviyyîn Ve'n-Nühât, I, Tah. Muhammed
Ebü’l-Fadl İbrahim, Mektebetü’l-Asriye, 1. Baskı, Beyrut 1964, 500
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Anlaşılması zor olan 256 beyti açıkladığı el-İfsah fi Şerhi Ebyatin Müşkiletil-
İ'rab adlı eseri,43 İbn Cinni'nin nahiv konusunda yazdığı el-Luma’ adlı eserinin şerhi
olan Şerhu'l- Luma’,44 şiirlerini ihtiva eden Divan45 adlı eserlerinin yanında Kitabu'l-
Huruf, Kitabu'l-Elğaz ve ez-Zebed fi ma’rifeti kulli ahad adlı eserlerindende söz
edilmektedir.46

2.8. El-Melik El-Aziz, Ebu Mansur b. Melik Celalüddevle b. Büveyh

Edip ve faziletli biri olup güzel şiirleri vardı.47 Adâb, Ahbar ve Arapça’da
ilerlemişti. Melikü’l-Aziz zebzebe bindiğinde veya mecliste oturduğunda mutlaka
edebiyat kitapları ve edebiyatla ilgilenen insanlar etrafında bulunurdu.48

2.9. Ali b. Tastânî Ebü’l-Hasan Enbârî

Musul’da bir süre kaldıktan sonra Ali b. Tistanî’nin (ö. 443/1051-1052) Diyâr-ı
Bekir’e gttiğini biliyoruz.49 Ebü’l-Fadl Muhammed b. Muhammed b. Ayşûn El-  197
Müneccim onun şiirlerini rivayet etmiştir. 50

2.10. Hüseyin b. Davud el-Fenekî el-Beşnevî

Beşnevî, yaratıcı bir şair olup İbnü’l-Esîr onu Mervânî şairi olarak anmıştır. İlk
Kürt şairi olma ihtimali vardır, halkı ile övünen Fenek emirlerinden biri olarak
görünür. Mervânî Devleti kurucusu Emir Bâd hakkında mersiye yazmıştır. Mervânî

43 Recep Dikici, “Farikî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Sayfa Aralığı 167-168, C.
12,Ankara 1995, 308; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, II, İşraf ve Takdim
Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul 2010, 19; Muhammed b. Şakir El-Kütbî, Fevâtü’l-Vefâyât, I, 321;
Es-Süyûtî, Celalüddin, Büğyetü’n-Vüât Fi Tabakâti’l-Lağeviyyîn Ve’n-Nühât, 500; Abdurraqîb
Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 265
44 Recep Dikici, “Farikî”, 308; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, II, 19; El-Kıftî,
İnbâhü’r-Rüvât Ala Enbâhi’n-Nühât, I, 329; Yakup El-Feyrûzâbâdî, El-Bülğa Fi Terâcim-i
Eimeti’n-Nahiv Ve’l-Lügat, 109; Es-Süyûtî, Celalüddin, Büğyetü’n-Vüât Fi Tabakâti’l-Lağeviyyîn
Ve’n-Nühât, 500; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 265
45 Recep Dikici, “Farikî”, 308; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, II, 19;
Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 265
46 Recep Dikici, “Farikî”, 168; El-Kıftî, İnbâhü’r-Rüvât Ala Enbâhi’n-Nühât, I, 332; Muhammed b.
Şakir El-Kütbî, Fevâtü’l-Vefâyât, I, 321; Yakup El-Feyrûzâbâdî, El-Bülğa Fi Terâcim-i Eimeti’n-
Nahiv Ve’l-Lügat, 109; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 265; Ez-Zehebî, Siyer-
ü A’lâmi’n-Nübela, XIX80; Ez-Zehebî; El İber Fi Haber Men Gaber, II,, 354
47 Ez-Zehebî; El İber Fi Haber Men Gaber, II,281; İbn-i İbâd El-Hanbelî, Şezerâtü’z-Zeheb Fi Ahbar-i
Men Zeheb, C. 5, s. 187
48 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, XIII, Tah. Ahmed Arnavut& Türkî Mustafa, Darü’l-Ahyai’t-
Türasi’l-Arabî, 1. Baskı, Beyrut 2000, 194-195. Şiirlerinden örnek bakmak için aynı sayfaya
bakınız.
49 Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 516; Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, XXII, Tah.
Ahmed Arnavut& Türkî Mustafa, Darü’l-Ahyai’t-Türasi’l-Arabî, 1. Baskı, Beyrut 2000, 223.
50 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, XXII, 223. Şiirleri için aynı eser bkz. 223-224
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Devleti’nin kuruluşunda katkıları olan Beşnevî Kürtlerinden olması ile övünür.


Bâcelî yakınında Bâd’ın kazandığı zafere işaret etmiştir.51 İlerleyen dönemlerde
bilhassa Nasrü'd-devle veya İbn-i Cehîr’i öven şiirler yazdığı söylenmektedir.52

Tarihçilere göre Beşnevî’nin büyük bir divanı, Kitabü’l-Delâil ve Resaîli’l-


Beşnevîye gibi eserleri vardır. Beşnevî, teliflerini birçok yere göndermiştir.
Kaynaklarda çoğu Şiilikle ilgili olan onun şiir kıtaları vardır, bu nedenle Şiî
tarihçiler ona sahip çıkmışlardır.53

3. Din Alimleri

3.1. Ahmed b. Süleyman b. Ali b. İmran Ebubekir El-Mukriî El-Vasıtî

Hatip El-Bağdadî, el-Vasıtî’nin dürüst biri olduğunu, Bağdat’ta Kur’an


okuduğunu ve hatip olduğunu söylemektedir.54 Es-Safedî, Bağdat’ta kaldığını,
198  Kurradan olduğunu söylemiştir.55 Thomas Ripper’e göre bu âlim peygamber ve
sahabelerin söz ve eylemlerini yeni kuşaklara aktarıyordu. Kendisine Kur’an’ı
ezberden okuyan kişi anlamında el-Mükrî’ denirdi.56

3.2. Muhammed b. Ahmed b. Hüseyin b. Ömer Ebubekir Eş-Şâşî

Nasrü’d-devle zamanında Diyâr-bekir medreselerinde yetişmiş,


Meyyâfârikın’de Kadı Ebû Mansûr Muhammed b. Şâzân et-Tûsî ile Âmid’de Ebû
Abdullah Muhammed el-Kâzerûnî’den fıkıh dersleri almıştır.57 Âmid’e gitmiş ve
burada Kasım b. Ahmed el-Hayyat el-İsbahânî’den hadis dinlemiştir. Hocası

51 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü...,II, 263;


52 Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 527
53 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 263; Thomas Ripper, Diyarbekir
Merwanileri..., 516-523; İbnü’l-Esîr, El-Kamil Fi’t-Tarih, Tahkik Ömer Abdüsselam Tedmürî,
VIII, Darü’l-Kitâbü’l-Arabî, Beyrut 1997, 402,434; Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, XII, Tah.
Ahmed Arnavut& Türkî Mustafa, Darü’l-Ahyai’t-Türasi’l-Arabî, 1. Baskı, Beyrut 20006; İbnü’l-
Esir, El-Lübâb Fi Tehzîbi’l-Ensâb, II, , 157
54 Hatib El-Bağdadî, Tarih-i Medinetü’s-Selam, V, Tah. Beşar Avad Ma’rûf 1. Baskı, Darü’l-Garbi’l-
İslamî, Beyrut 2001, 294
55 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, VI, Tah. Ahmed Arnavut& Türkî Mustafa, Darü’l-Ahyai’t-
Türasi’l-Arabî, 1. Baskı, Beyrut 2000, 142
56 Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 512
57 Cengiz Kallek, “Şâşî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XXXVIII, Sayfa Aralığı 369,
Ankara 2010, 369; Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, II, Tah. Ahmed Arnavut& Türkî Mustafa,
Darü’l-Ahyai’t-Türasi’l-Arabî, 1. Baskı, Beyrut 2000, 53-54; Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela,
XIX, 393; Mehmet Mahfuz Söylemez, “Meyyâfarikîn (Silvan) Tarihi Üzerine Notlar”, İstanbul
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 20, 2009, 222;; Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey
Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, Uluslararası İmam Şafî Sempozyumu, Kent
Işıkları, İstanbul 2012, 72; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 510
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Muhammed b. Şâzân et-Tûsî 449/1057-58 yılında Meyyâfârkîn kadılığından


azledilince Şâşî Bağdat’a gitmiştir.58 Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin ölümüyle Bağdat’ta
Şâfiî mezhebinin temsiliyetini almış ve içinde Nizamiye Medresesinin de olduğu
çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır. Tüm ömrü boyunca müderrislik yapmayı
sürdürmüştür.59

Fetva, ahkâm ve helal-haram marifeti konusunda kendsine müracaat edilirdi.


Mezhep konusunda yazdığı kitaplar bu konulardaki yetkinliğini ortaya koyuyordu.
Seslendirdiği şiirlerden de bahsedilmektedir.60 İmam Fahrü’l-islam Ebubekir Eş-Şâşî
şeriat ilminde seçkin biriydi, mezhep bilgisinde arif, isabetli fetvalar veren ve güzel
bir bakışa sahip biriydi. Derin bir muhakkik, hikmet meselelerinde hasımlarını güzel
tarzı ile yola getirirdi.61

Derslerine vezirler ve diğer devlet adamları da katılıyordu. Fıkhî görüşleri


özellikle Nevevî’nin el-Mecmû’u olmak üzere Şâfiî fıkıh kitaplarında nakledilmiştir.  199
İbn Mahmûye diye tanınan Ebü’l-Hasan Ali b. Ahmed el-Yezdî, Silefî, Şühde el-
Kâtibe, İbn Ebû Rendeka et-Turtûşî, İbn Berhân ve Ebû Bekir İbnü’l-Arabî gibi
şahsiyetler ondan fıkıh ve fıkıh usulü, cedel ve kelâm dersleri almış veyahut hadis
rivayet etmişlerdir.62

Hilyetü’l-‘Ulemâ’ fî Ma’rifeti Mezâhibi’l-Fusahâ’,63 el-Mu’temed,64 el-‘Umde


fî Fürû’i’ş-Şâfi’iyye,65 Telhîsü’l-Kavl fi’l-Mes’eleti’l-Mensûbe li-Ebi’l-‘Abbâs b.

58 İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, Tah. Eymen Nasr El-


Ezherî&Seyyid Mihnî, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 1997, 115; İbn-i Salâh, Tabakâtü’l-
Fukahâi’ş-Şafiiye, I, Tah. Muhyiddin Ali Necip, Darü’l-Beşâiri’l-İslamiye, 1. Baskı, Beyrut 1992,
85-87; Ebü’l-Fida Ed-Dimeşkî, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, Tah. Ahmed Ömer Haşim&Muhammed
Zeynihim, Mektebetü’s-Sikafetü’d-Diniye, Basım Yeri Yok 1993, 531
59 Cengiz Kallek, “Şâşî”, XXXVIII, 369; Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, II, 53-54; Es-Sübkî,
Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, VI, Tah. Mahmud Muhammed Et-Tannâhî &Abdülfettah
Muhammed El-Halv, Darü’l-İhyâi’l-Kütübî’l-Arabiyye, 2. Baskı, Yayın Yeri Yok 1918, 71; İbn-i
Salâh, Tabakâtü’l-Fukahâi’ş-Şafiiye, I, 85-87; Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XIX394;
Ebü’l-Ferec İbn-i Cevzî, El-Muntazam Fi-Tarihi’l-Mülük Ve’l-Ümem, XVII, Tah. Muhammed
Abdulkadir Ata & Mustafa Abdülkadir Ata, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 1992, 70; İbn-i
Dimyatî; El-Müstefad Min Tarih-i Bağdat-Tarih-i Bağdat ve Züyûlihi, I, Tah. Mustafa Abdulkadir
Ata, Darü’l-Kütübü’l-İlmiye, Beyrut 1997, 21;Mehmet Mahfuz Söylemez, “Meyyâfarikîn (Silvan)
Tarihi Üzerine Notlar”, 222; Şehrin kuruluşu ile ilgili detaylı bilgi için bu makaleye bakınız. s. 245;
Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 510; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak
Meyyâfârikîn (Silvan), 210-211
60 İbn-i Dimyatî; El-Müstefad Min Tarih-i Bağdat-Tarih-i Bağdat ve Züyûlihi, (tarihi bağdatın içinde)
Tahkik Mustafa Abdulkadir Ata, C.1, Darü’l-Kütübü’l-İlmiye, Beyrut 1997, s. 21
61 İbn-i Salâh, Tabakâtü’l-Fukahâi’ş-Şafiiye, I, 85-87
62 Cengiz Kallek, “Şâşî”, XXXVIII, 369; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 510
63 Cengiz Kallek, “Şâşî”, XXXVIII, 369; Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, VI, 72; Hakkında
geniş bilgi için bkz. a.g.e. C.6, s.70-79; Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 531; Es-Safedî, Kitabü’l-
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Süreyc fi’t-Talâk, Kitabü’ş-Şâfî,66 Kitabü’t-Terğîb,67 el-Müsâ’id ‘Alâ Ma’rifeti’l-


Kavâ’id,68Tasnîfü’l-Latîf 69 gibi eserleri vardır.

3.3. Ebu Abdullah Muhammed b. Beyân El-Kâzerûnî

İlim tahsilinin ardından Âmid ve Meyyâfârkîn’de ders verdiği bilinmektedir.70


Bu dönemde hadislerin nakli veya fıkıh öğretisi gibi İslam ilimlerine Diyâr-ı
Bekir’de bilhassa önem veriliyordu. Çok sayıda Müslüman âlim kendi talebelikleri
sırasında buradaki ünlü din bilginlerinden ders almak üzere Meyyâfârkîn veya
Âmid’e gelmişlerdi.71

Kâzerûnî Âmid’de kaldığı süre içerisinde birçok kişiye ders vermiştir. Bunların
arasında sonradan meşhur olacak kimselerin sayısı az değildir. “Bahr”ın sahibi Fakih
Nasr El-Makdisî yanına giderek ondan fıkıh eğitimi, Fakih Ebu Ali El-Farikî ondan

200 
Vâfî bi’l-Vefayât, II, 53-54; Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XIX394;İbn-i Şühbe,
Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 324; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, III, 73; İbn-i
Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 116; İbnü’l-Azzî, Divânü’l-İslam, III,
158; İbn-i Fuvetî, Mecmeü’l- Adâb Fi Mü’cemi’l-Elkâb, III, 429; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-
Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XX, 69
63 İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 115; Mehmet Mahfuz Söylemez,
“Meyyâfarikîn (Silvan) Tarihi Üzerine Notlar”, 222; Şehrin kuruluşu ile ilgili detaylı bilgi için bu
makaleye bakınız. s. 245; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), 210-
211
64 Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, VI, 72; Hakkında geniş bilgi için bkz. a.g.e. C.6, s.70-79;
Cengiz Kallek, “Şâşî”, XXXVIII, 369
65 Cengiz Kallek, “Şâşî”, XXXVIII, 369
66 Cengiz Kallek, “Şâşî”, XXXVIII, 369; Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 531; Es-Safedî, Kitabü’l-
Vâfî bi’l-Vefayât, II, 53-54; İbn-i Salâh, Tabakâtü’l-Fukahâi’ş-Şafiiye, I, 88; Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-
Şâfiiyeti’l-Kübrâ, VI, 72; Hakkında geniş bilgi için bkz. a.g.e. C.6, s.70-79
67 Cengiz Kallek, “Şâşî”, XXXVIII, 369; Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 531;Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-
Şâfiiyeti’l-Kübrâ, VI, 72; Hakkında geniş bilgi için bkz. a.g.e. C.6, s.70-79; İbn-i Salâh,
Tabakâtü’l-Fukahâi’ş-Şafiiye, I, 88; Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, II, 53-54; İbn-i Şühbe,
Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 324; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, III, 73; İbn-i
Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 116; İbnü’l-Azzî, Divânü’l-İslam, III,
158; İbn-i Fuvetî, Mecmeü’l- Adâb Fi Mü’cemi’l-Elkâb, III, 429; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-
Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XX, 69
67 İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 115
68 Cengiz Kallek, “Şâşî”, XXXVIII, 369
69 İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 324
70 Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, IV, Tah. Mahmud Muhammed Et-Tannâhî &Abdülfettah
Muhammed El-Halv, Darü’l-İhyâi’l-Kütübî’l-Arabiyye, 2. Baskı, Yayın Yeri Yok 1918, 122;
Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 434; İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, Tah.Abdülalîm Hân,
1.Baskı, Matbuât-ü Daireti’l-Meârifi’l-Osmaniye, Haydarabad 1978 244; Thomas Ripper,
Diyarbekir Merwanileri..., 509
71 Ebü’l-FidaEd-Dimeşkî, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, Tah.Ahmed Ömer Haşim&MuhammedZeynihim,
Mektebetü’s-Sikafetü’d-Diniye, Basım Yeri Yok 1993 434; Thomas Ripper, Diyarbekir
Merwanileri..., 527; Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, IV, 122; Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-
Şafiîyîn, 434; İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, Tah.Abdülalîm Hân, 1.Baskı, Matbuât-ü Daireti’l-
Meârifi’l-Osmaniye, Haydarabad 1978 244
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Kur’an eğitimi almıştır. Ebu Gânim Abdürrezzak El-Mâârî, Abdullah b. Hüseyin


En-Nühâs, İbrahim b. Faris ve başkaları da ondan hadis eğitimi amışlardır.72 Ebü’l-
Mehâsîn Er-Rûyanî,73 Dabbe b. Ahmed74 ve “Hilye”nin sahibi Fahrü’l-islam eş-
Şâşî’nin de ondan ders aldığı bilinmektedir.75

Kâzerûnî’nin fıkıh konusunda yetkin olduğu anlaşılmaktadır. Fıkıhta kitap


yazmış ve ona İbâne ismini vermiştir.76 İlmi çalışmaları neticesinde eşsiz bir âlim ve
Şafiî şeyhi olarak takdir edilmiştir.77

Bu dönemdeki ilmi faaliyetler sonucunda Diyâr-ı Bekir’de Şafiî mezhebi kabul


görmeye başlamış ve Diyâr-ı Bekir’de XI. yüzyıldaki Şafiîlik mezhebinin
yayılmasında Kâzerûnî’nin etkili olduğu kaynaklarda yer bulmuştur.78 Bu sürecin
devamında Osmanlılar dönemine gelindiğinde Kürt aşiretlerin çoğu Şafiî mezhebine
geçtiği görülmektedir.79 455 yılında80 yani Nasrü’d-devle’nin ölümünden 4 yıl sonra
vefat eden Kâzerûnî’nin tam da o dönemde attığı temeller günümüzde bölgede  201
yaşayan insanların mezhebi inanışları şekillenmesinde etkili olmuştur.

3.4. Ebu Ali Hasan b. İbrahim b. Burhûn El-Farikî

Hüseyin b. İbrahim b. Ali b. Burhûn Kadı Ebu Ali El-Fârıkî 10 Rebiülevvel


433 yılında Meyyafarkîn’de doğmuştur.81 Çocukluk ve gençliğinde Nasrü’d-

72 Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, II, Tahkik Kemal Yusuf El-Hût, Darü’l-Kütübi’l-


İlmiye, 1. Baskı, Beyrut 1987, 180; Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XVIII,172; İbn-i Şühbe,
Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 245; İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 94
73 İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 245
74 Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 434
75 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, II, 53; Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye,180; İbn-i
Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 94
76 İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 245; Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 180
77 Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XVIII,171; Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 434
78 İbnü’l-Esîr,El-Kamil Fi’t-Tarih, C.7, s.397; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 527; Bekir
Biçer, Selçuklular ve Kürtler, 187
79 Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 527; Bekir Biçer, Selçuklular ve Kürtler, 187
80 Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XVIII,172; Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, IV, 122;
İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 245; Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 180; İbn-i
Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 94
81 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XX, 255; İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb
Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 122; Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, VI, 57; İbn-i
Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, II, 77;Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 567;
Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XIX608; İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 339; Ebü’l-Fida,
Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 567; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, II, 13,14; Mustafa
Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), 211; Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey
Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 72; Yüksel, Müfit, “Ali bin Ahmed el-Âmidi
ve Erken Dönem Diyarbakır Ulemasından Bazıları” I. Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya
Diyarbakır Sempozyumu, Sayfa Aralığı 633-639, Diyarbakır 2004, 636
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

devle’nin ülkesinde Ebu Abdullah Muhammed b. Beyân El-Kâzerûnî’nin yanında


fıkıh dersi almıştır.82 Hocası vefat ettiği zaman Bağdat’a gitmiş, Bağdat’ta Ebü’l-
Ganâim Muhammed b. Ali b. Me’mûn’dan, Ebu Cafer Muhammed b. Ahmed b.
Mesleme’den hadis dersi almış ve Sünen-i Ebu Davud dersini Ebubekir el-Hatip’ten
almıştır.83 Şeyh Ebu İshak Eş-Şirazî’nin yanında okumuştur. Orada kalıp ondan ders
dinlemiş ve kitabı olan el-Mezheb’i hıfz etmiştir. İbn-i Sebbâğ’ın yanında kitabı Eş-
Şamil’i ezberlemiştir. Ebû Cafer Muhammed b. Ahmed, Ahmed b. Muhammed
Sârifînî, Ebû’l-Huseyn İbn Nakûr gibi devrin önemli âlimlerinden ders almıştır. Hak
ile kaim ve zekâsı ile meşhur, zahid bir imamdı.84 Beş ciltlik Mecmuü’l-Fetavâ adlı
eseri vardır.85 Fıkha dair ise iki ciltlik Fevâidü’l-Mühezzeb ve el-Kâfî isimli eserleri
kaleme almıştır.86

Şerefüddin İbn-i Ebi Asrûn, Vasıt’ta kadı iken Fevaidü’l-Mezhep konusunda

202  ondan ders almıştır.87 Ebu Talip Muhammed b. Ali El-Kettânî, Ebubekir Abdullah b.
Mansur b. İmran El-Bakıllânî El-Mukrî ondan hadis dersi almışlardır.88 Vefat
edinceye kadar Vasıt’ta kalmaya devam eden İbn-i Burhûn 22 Muharrem 528
yılında hayatını kaybedince medresesine defnedilmiştir.

82 İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 339; Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XIX608; Es-Sübkî,


Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, VI, 57; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XX,
255; İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, II, 77; İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-
Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 122; Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da
Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 72; Yüksel, Müfit, “Ali bin Ahmed el-Âmidi ve Erken Dönem
Diyarbakır Ulemasından Bazıları”, 636
83 İbn-i Nukta, Et-Takyîd Li-Ma’rifet-i Ruvâti’s-Sünen Ve’l-Mesânîd, I, Tah. Ebu İdris Şerif b. Salih
Et-Teşâdî, İdaretü’ş-Şüûni’l-İslamiye, Katar 2014, 459; Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ,
VI, 57
84 İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 339; İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân,
II, 77; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, II, 13,14; Ed-Dâvûdî, Tabakâtü’l-
Müfessirîn, II, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, 1. Baskı, Beyrut 1983, 365; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ
Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), 211;Yüksel, Müfit, “Ali bin Ahmed el-Âmidi ve Erken Dönem
Diyarbakır Ulemasından Bazıları” . 636; Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da
Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 72
85 İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 339; İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-
Mezheb, 122
86 İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, II, 77; İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb
Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 122; Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da
Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 72
87 İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, III,53
88 İbn-i Nukta, Et-TakyîdLi-Ma’rifet-i Ruvâti’s-Sünen Ve’l-Mesânîd, I, 459
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

3.5. Hüseyin b. Nasr b. Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Ullân b. İmrân


En-Nihâvendî El-Eydebnî

İlim tahsiline attığı ilk adımda Âmid’de Muhammed b. Hibetullah İbn-i Yahya
El-Muvassal’ın yanında okuduğu söylenmektedir. Sonrasında Bağdat’a gitmiş ve
orada içlerinde Ebu İshak Eş-Şirazî’nin de bulunduğu çeşitli kişilerinden ders
almıştır. Fıkıh eğitmi almış, usul ve furu’da ilerlemiştir.89

3.6. Muhammed b. Hibetullah İbn-i Yahya El-Muvassal

Muvassal, Nasrü’d-devle hayatta iken Âmid’de ilim işleriyle uğraşıyordu.90

3.7. Abdüsselam b. Muhammed b. Yusuf b. Bündâr, Ebu Yusuf El-Kazvînî

Çeşitli ders halkalarını dinlemiş, hadisi Ebu Nuaym El-İsbehanî, Ebu Tahir b.
Seleme ve diğerlerinden almıştır.91 Abdülcebbar El-Hemzânî’den kelam dersi
almıştır.92 Rey’de Mu’tezile mezhebi üzerine kelam dersi almış, Isfahan, Rey,  203

Hemedan, Harran, Trablus ve Mısır’da eğitim görmüştür. Birçok kitap elde etmiş ve
Bağdat’a dönmüştür.93 Tefsire meraklı olduğu ve sadece tefsirde âlim olduğu
söylenmiştir.94 Ebü’l-Vefa b. Ukayl onun sadece bir ayet üzerine “Vettebeû ma
tetlü’ş-Şeyatinû alâ mülki’s-Süleyman” bir cilt yazdığını söyler.95 Onun 30096 veya
70097 ciltlik tefsir kitabı vardır, bunu yedi cildi Fatiha Suresi ile ilgilidir.98 Tefsirini

89 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, XIII, 50


90 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, XIII, 50
91 Es-Süyûtî, Celalüddin, Tabakâtü’l-Müfesirîn, Tah. Ali Muhammed Ömer, 1. Baskı,
MektebetüVehbe, Kahire 1976, 67
92 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XIX, 471
93 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfîbi’l-Vefayât, XVIII, 263; İbn-i Hamdun, Et-Tezkiretü’l-Hamduniye, VII,
Tah. İhsan Abbas- Bekir Abbas, Darü’s-Sadr, Beyrut 1996, 210; Ez-Zehebî, El-Muîn Fi Tabakâti’l-
Muhaddisîn, Tahkik HammâmAbdurrahim Said, Darü’l-Furkân, Amman 1404, 142; Ebü’l-Vefâ,
El- Cevahirü’l-Müdiye fi Tabakâti’l-Hanefiye, 422; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-
Fühûl, II, 279
94 Es-Süyûtî, Celalüddin, Tabakâtü’l-Müfesirîn, 68
95 İbn-i Hacer El-Askalânî, Lisânü’l-Mîzân, V, Mektebetü’l-Matbuâti’l-İslamiye, 1 Baskı, Beyrut
2002, 169
96 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XIX,471; Ed-Dâvûdî, Tabakâtü’l-
Müfessirîn, II, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, 308;İbn-i Hacer El-Askalânî, Lisânü’l-Mîzân, V,169; Es-
Safedî, Kitabü’l-Vâfîbi’l-Vefayât, XVIII, 263; İbn-i Hamdun, Et-Tezkiretü’l-Hamduniye, VII, 210;
Ez-Zehebî, El-Muîn Fi Tabakâti’l-Muhaddisîn, 142; Ebü’l-Vefâ, El- Cevahirü’l-Müdiye fi
Tabakâti’l-Hanefiye, 422
97 Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, V, Tah. Mahmud Muhammed Et-Tannâhî &Abdülfettah
Muhammed El-Halv, Darü’l-İhyâi’l-Kütübî’l-Arabiyye, 2. Baskı, Yayın Yeri Yok 1918, 121; Sibt
İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XIX,471
98 Es-Süyûtî, Celalüddin, Tabakâtü’l-Müfesirîn, 67; Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfîbi’l-Vefayât, XVIII, 263;
İbn-i Hamdun, Et-Tezkiretü’l-Hamduniye, VII, 210; Ez-Zehebî, El-Muîn Fi Tabakâti’l-
Muhaddisîn, 142; Ebü’l-Vefa, El- Cevahirü’l-Müdiye fi Tabakâti’l-Hanefiye, 422
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Hadâik-u Zat-i Behce olarak isimlendirmiştir.99 Tacü’l-İslam Ebu Sa’d Es-Sem’anî


bundan daha büyük bir çalışma görmediğini söylmiştir. Mutezilî fikirlerini tefsirinin
içine işlemiştir.100

Hanefiî mezhebine müntesip olduğu söylenen101 Kazvini’nin kadılık yaptığı,


müfessir ve mu’tezilî olduğunu belirtilmektedir. İnsanları Mu’tezile inancına davet
etmiştir. Efvâcü’l-Kurrâ adlı kitabından bahsedilmektedir.102

3.8. Ebü’l-Kasım İbnü’l-Ferâ El-Hanbelî

Hadis ilmi öğrenmek için çeşitli yerlere gitti. Ebubekir Muhammed b. Ali b.
Musa El-Hayyât ve diğerlerinden rivayet dersi aldı. Babasından ve Ebu Cafer İbn-i
Ebu Musa’dan fıkıh ve ihtilaflı meseleler konusunda ders aldı.103 Âmid’de babasının
öğrencilerinden olan Ebü’l-Hasan El-Bağdadî’den ders aldı, ona hilâf ve mezhep
konularında ders verdi.104 Cerh ve ta’dîl, Esmaü’r-ricâl, künye ve diğer konularda
204 
marifetliydi. Kur’an-ı Kerim tilavetinde yetenekliydi, hadis ve diğer ilimlerde de
bilgiliydi.105

3.9. Şeyh İmam Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed b. Abdurrahman El-


Bağdadî El-Hanbelî El-Âmidî

Hanbeli fukahasının meşhurlarından olan106 el-Bağdadî, faziletli fakih, münazir


ve dönemin zeki insanlarından biridir. Nasr b. İbrahim b. Nasr el-Makdîsî’den ders
almıştır. Ebü’l-Kasım b. Beşran, Ebu İshak El-Bermekî, Ebü’l-Hasan b. Harranî,
Ebu Ali b. Müzehheb, Vâlidü’s-Said ve Âmid’de Hibetullah b. Süleyman‘ın
aralarında bulunduğu kişilerden hadis öğrenmiştir. Kâzerûnî ve Vâlidü’s-Said’den
fıkıh öğrenmiş, Hanbelî fukahasından Şeyhü’l-Vâlid İbn-i Hamid’in ders yaptığı El-
Mansur Camisinde nazar ve fetvâ halkalarına katılmıştır. Bağdat’tan 450 yılında
Besasiri isyanı sırasında Suğr-ı Âmid’e gidinceye kadar bu şekilde münazara ve

99 Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, II, 279


100 Abdülkerim b. Muhammed El-Kazvinî, Et-Tedvîn Fi Ahbar-i Kazvîn, III, Tah. Azizullah Atâridî,
Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 1987, 178
101 Ebü’l-Vefâ, El- Cevahirü’l-Müdiye fi Tabakâti’l-Hanefiye, 421
102 Yakût El-Hamevî, Mü’cemü’l-Üdebâ-İrşâdü’l-Erîb İlâ Ma’rifeti’l-Edîb, V, 1. Baskı, Tah. İhsan
Abbas, Darü’l-Garbü’l-İslamî Beyrut 1993, 2325
103 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfîbi’l-Vefayât, XIX, Tah.Ahmed Arnavut& Türkî Mustafa, Darü’l-Ahyai’t-
Türasi’l-Arabî, 1. Baskı, Beyrut 2000, 267
104 Ebu Ya’lî, Tabakatü’l-Hanabile, II, Tas. Muhammed Hamid El-Fakî, Matbaatü’l-Süneneti’l-
Muhammediye, Kahire Tarih Yok, 235; Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfîbi’l-Vefayât, XIX, 267
105 Ebu Ya’lî, Tabakatü’l-Hanabile, 236; Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfîbi’l-Vefayât, XIX, 267-268
106 Yüksel, Müfit, “Ali bin Ahmed el-Âmidi ve Erken Dönem Diyarbakır Ulemasından Bazıları” . 636
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

fetva derslerine katılmıştır. Orayı vatan edinmiş ve orada ders vermiştir. Özellikle
serhadde olmasından dolayı Bizans akınlarına karşı halkı cihada teşvik eden vaaz ve
nasihatler vermiştir. Orada bazı arkadaşları vardı, en yetkinlerinden biri de Ebü’l-
Hasan b. El-Gâzî idi.107 Bağdadî, Umdetü’l-Hadır ve Kifâyetü’l-Müsafir adlı 4
ciltlik fıkıh kitabının yazarıdır.108

3.10. Ebü’l-Mehâsin Er-Revyânî

Yaşadığı dönemde en meşhur âlimlerden biri olup mezhep, ahlak, kemal, beyan
ve lisan açısından fakihlerin reisi kabul edilmişti.109 Mezhepte katıydı ve ünü
vardı.110 Meliklerin ve diğerlerinin yanında saygınlığı ve riâseti vardı.111

Babasından ders almış ve dedesinden fıkıh öğrenmiştir.112 Meyyafarkîn’de


Ebü’l-Hüseyin Abdülgâfir b. Muhammed El-Farisî’den hadis öğrenmiş,113 burada
Muhammed b. Beyân El-Kâzerûnî’nin yanında da okumuştur.114
 205
Zamanının Şafiî âlimlerinin önde gelenlerindendir.115 Horasan fukahası onun
Şafiî mezhebi konusunda yazdığı tüm kitapları takdir ederlerdi.116 Şafiî fakihi olup
mezhep, usûl ve hilafta faziletlilerin reislerindendi.117 Mezhepte o kadar ilerlemişti
ki şöyle denirdi: “Şafiî’nin kitapları yansa, o, bunları hafızasından tekrar yazar.”
Onun için “Zamanın Şafisi” denilirdi.118

107 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 255


108 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 255
109 Yakût El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldan, III, Darü’s-Sadr, Beyrut 1977, 104; Es-Sem’ânî, El-Ensâb,
VI, 198; Abdülgâfir El-Farisî, El-Müntahab Mine’s-Siyâk Li-Tarih-i Nisabur, Tah. Muhammed
Ahmed Abdülaziz, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, 1. Baskı, Beyrut 1989, 340
110 Es-Sem’ânî, El-Ensâb, VI, 198
111 İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 319; Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 277
112 Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 277; Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, VI, 194;
Geniş bilgi için bkz. a.g.e. VII, 193-204
113 Yakût El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldan, III, 104; İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-
Zamân, III, Tah. İhsan Abbas, Darü’s-Sadr, Beyrut 1977, 198; İbnü’l-Esir, El-Lübâb Fi Tehzîbi'l-
Ensâb, II, Darü’s-Sadr, Beyrut 1980, 44; Es-Sem’ânî, El-Ensâb, VI, 198-199
114 İbnü’l-Esir, El-Lübâb Fi Tehzîbi’l-Ensâb, II, 44; İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü
Ebnâi’z-Zamân, III, 198; Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 277;İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-
Şafiîye, I, 318; Es-Sem’ânî, El-Ensâb, VI, 198-199; Yakût El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldan, III, 104;
Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 509; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak
Meyyâfârikîn (Silvan), 210
115 Abdülgâfir El-Farisî, El-Müntahab Mine’s-Siyâk Li-Tarih-i Nisabur, 340
116 Yakût El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldan, III, 104
117 İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, III, 198; Ez-Zehebî, El-Muîn Fi
Tabakâti’l-Muhaddisîn, 147; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XX, 31
118 Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 277; İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 319; Thomas
Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 509
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Usûlü’n-Nefsiye konusunda eserleri vardır. İsminde yazdığı gibi Bahr adındaki


kitabının dışında El-Kâfî, Şerh-ü Muhtasâr ‘Alâ Muhtasâr, El-Hilye, Kitâbü’l-
Mübtedî, Kitâbü’l-Kavleyn ve’l-Vecheyn,119 el-Furuk, et-Tecribe, Menâsîsu'ş-
Şafii120 gibi kitapları vardır. “Bahrü’l-Mezheb” en uzun Şafiî mezhebi kitaplarından
olup faydalı bir kitaptır. “Menâsîsü’l-İmamü’ş-Şafiî”, “El-Kâfî”, “Hilyetü’l-
Mü’minîn” adlı kitapları da usul ve hilâfta yazmıştır. Tabakât-ü Eimetü’ş-şafiiye
adlı kitapta121 onun için “İlmin künhüne vardığı” söylenmiştir.122

3.11. Hasan b. Sa’d b. El-Hüseyin b. Muhammed Ebu Ali El-Âmidî

Dilbilimci, şair ve ediptir. Sonra Bağdat’a gitmiş, orada Ebu Ya’lî el-Ferrâ ve
Ebu Talib ibn-i Ğaylân’dan ders almıştır.123

3.12. Muhammed b. el-Ferec b. Mansur b. İbrahim b. Ali b. Hüseyin es-


Sülemî eş-Şeyh Ebü’l-Ganâim el-Fârikî
206 
Şeyh Ebu İshak eş-Şirazî’inin en iyi öğrencilerinden biridir. Meyyâfârkînli olup
Şafiî öğretisine bağlıdır. Bazı hocaların yanında hadis okuduğu söylenmektedir.124
Ebü’l-Ganâim’in öğrencilerinden olan İbnü’l-Bezrî’nin Şafiî mezhebi üzere eğitim
gördüğü, bu alanda eserler yazdığı, bu konuda çok yetkin olduğu ve birçok kişinin
ondan istifade ettiği söylenir.125

3.13. Fakih Ebü’l-Fütûh Nasr b. İbrahim b. Nasr b. İbrahim b. Davud El-


Makdisî en-Nablûsî

Şam’da mezhep şeyhi olduğu bilinmektedir. İlim ve dini birleştiren bir


zahiddir. Sûr’da Selim Er-Râzî’nin yanında fıkıh okumuştur. Ondan 300 cüz ta’lik
(haşiye) yazmış, hadis öğrenmiştir. Sonra Diyar-ı Bekir’e gidip birçok kişinin
yanında hadis dersi almıştır. Âmid’de kaldığı ve Muhammed b. Beyân el-

119 İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 319; Ez-Zehebî, El-Muîn Fi Tabakâti’l-Muhaddisîn, 147; Yakût
El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldan, III, 104
120 Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 70
121 İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, III, 198
122 İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, III, 198
123 Yakût El-Hamevî, Mü’cemü’l-Üdebâ-İrşâdü’l-Erîb İlâ Ma’rifeti’l-Edîb, III, 1062; Yüksel, Müfit,
“Ali bin Ahmed el-Âmidi ve Erken Dönem Diyarbakır Ulemasından Bazıları” . 635-636; Thomas
Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 527
124 Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, IV, 194-195; İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü
Ebnâi’z-Zamân, III, 444; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 511; Yusuf Baluken,
“Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 72
125 İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, III, 445
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Kâzerûnî’nin yanında fıkıh eğitimi gördüğü bilinmektedir. Kitabü’t-Tehzîb, Maksûr,


El-Kâfî, Şerhü’l-İşâre, Kitabü’l-Hücce Ala Tariki’l-Mehacce, İntihâbü’d-Dimeşkî ve
bunun dışında bazı eserler yazmıştır. 126

3.14. Abdülcelil b. Abdülcebbar b.Abdullah b. Talha E-Merrevzî El-Kadı


Ebü’l-Muzaffer

İlim öğrenmek için çeşitli şehirlere gittiği görülmektedir. El-Kâzerûnî’nin


yanında okumuştur. Dimeşk’te Kadı Ebu Muzaffer Muhammed b. Ahmed Et-
Temimî’den ve Âmid’de Ebu Ali El-Hasan İbn-i Ali b. Ahmed b. Hüseyin’den hadis
öğrenmiştir.127

3.15. Mekki b. Abdüsselam b. Hüseyin b. Kasım b. Muhammed Ebü’l-


Kasım Er-Rümeylî El-Hafız

Ez-Zehebî Tezkiretü’l-Huffâz adlı eserinde onu anmıştır. Değişik hocalardan  207


ders almış; Mısır, Dimeşk, Trablus, Bağdat, Basra, Kûfe, Vasıt, Musul, Âmid ve
Meyyafarkîn ve başka yerlere seyahat etmiştir. Hadis hafızı olduğu söylenmektedir.
Aldığı ilmi kendisinden sonrakilere aktarmıştır. İbn-i Neccâr onun hafız ve Şafiî
mezhebi müftüsü olduğunu anlatmaktadır.128

3.16. Muhammed b. Yahya b. Serâket Ebü’l-Hasan El-Âmirî El-Basrî

Şaffi fakihi olduğu ve hadis için seyahat ettiği ve hadis öğrenmek için çok çaba
sarfettiği söylenmektedir.129 Fıkıh, şehâdât, farâiz, a’dâd, duâfâ ve metrûkîn
konularında eserleri vardır.130 Kitabü’t-Talkîn, Kitâbü’l-Hayl, Kitâbü’l-Edebü’ş-

126 Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, V, 351-353; İbn-i İbâd El-Hanbelî, Şezerâtü’z-Zeheb Fi


Ahbar-i Men Zeheb, V, 396; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, III, 367; Ebü’l-
Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 492
127 Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, V, 100; Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey
Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 70
128 Ez-Zehebî,Kitab-ı Tezkiretü’l-Huffâz, IV, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut Yayın Yılı Yok 1229;
Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, V, 333; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü...,
II, 255
129 Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 362; İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 195; Abdürrahim El-
Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 320; İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb,
72; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, III, 284; Abdürrahim El-Esnevî,
Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 12
130 İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, 72
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Şahid, Şehâdât, A’dâd, Ma La Yesmeü’l-Mükellefu Cehlehu ve başkaca eserleri


vardır.131

3.17. Ebü’l-Mealî Şerif b. Feyyaz El-Mübarek İbn-i Şühnâ

Meyyafarkîn’de fukahanın şeyhidir. Kadı Ebubekir Muhammed b. Ali b.


Sadaka El-Esardî’nin yanında okumuştur. Es-Silefî onu Mu’cemü’ş-Şuyûh’da
zikretmiştir.132

3.18. Muhammed b. İsmail Ebubekir El-Mâlikî En-Nusaybî

Nusaybin mescidinin imamıdır. Garînî olarak tanınır. Kıraat dersini Ahmed b.


Nasr Eş-Şezâî’den almıştır. Marifet ve fehm sahibi biridir. Kurrâ âlimleri arasında
zikredilmiştir.133

3.19. Ebü’l-Kasım Ez-Zeydî


208 
İlim öğrenmek için seyahat eden Ebü’l-Kasım El-Hüzelî’nin ders aldığı
şeyhleri anlatırken Harran’da Ebü’l-Kasım Ez-Zeydî’nin yanında okuduğu
yazılmıştır.134 Başka bir sayfada Ebu Muaşşer Abdülkerim’in Harran’da ondan
kıraat dersi aldığı söylenmektedir.135 Ayrıca Harran’da Sadak b. Mühezzeb El-Hatip,
Hamza b. Ali Ez-Zeydî’nin yanında okuduğu kaydedilmiştir.136 Nizamü’l-mülk’ün
onu Nişabur’daki medresesine gönderdiği ve orada iki yıl kaldığı bilinmektedir.137

3.20. Ebu Bekir Muhammed b. Ali b. Sadaka el-Es’ardî

Muhammed b. Beyân el-Kâzerûnî ve Muhammed b. Şâzân et-Tûsî’nin yanında


fıkıh eğitimi almış, zaman zaman Kadı Ebu Nasr b. Cercûr’un yerine Meyyâfârkîn
kadılığı görevini yürütmüştür.138

131 İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, 195; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, III,
284
132 Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 12-13
133 Ed-Dimeşkî, Gayetü’n-Nihaye Fi Tabakâti’l-Kurrâ, II, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 1982 92
134 Ez-Zehebî, Ma’rifetü’l-Kurrâi’l-KibârAlâTabakâtVe’l-A’sâr, I, Tah. Tayyar Altıkulaç, İstanbul
1995, 429; Ayrıca bkz. Ez-Zehebî, Ma’rifetü’l-Kurrâi’l-KibârAlâTabakâtVe’l-A’sâr, II, 5815-817
135 Ez-Zehebî, Ma’rifetü’l-Kurrâi’l-KibârAlâTabakâtVe’l-A’sâr, I, 435
136 Ez-Zehebî, Ma’rifetü’l-Kurrâi’l-KibârAlâTabakâtVe’l-A’sâr, I, 429
137 Ez-Zehebî, Ma’rifetü’l-Kurrâi’l-KibârAlâTabakâtVe’l-A’sâr, I, 433
138 Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 71
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Şerif isimli âlim139 ve Ebü’l-Mealî Şerif b. Feyyaz El-Mübarek İbn-i Şühnâ,


Esardî’nin yanında okumuşlardır.140

3.21. Ahmed b. Muhammed b. Mecder El-Kazvînî El-Mukriî

Ahmed b. Muhammed b. Mecder El-Kazvînî El-Mukriî kıraatte yazmış,


Muhammed b. Aziz Es-Sicistanî’den, Ebu Mansur Muhammed b Ahmed b. Kasım
El-Mukrî el-İsbehanî’den Âmid sınırında Garîbü’l-Kur’an dersi almıştır.141

3.22. İliya En-Nasîbînî

Îlîyâ, Hristiyan âlimlerin büyüklerinden ve asrının bilinen müelliflerindendir.


15 Eylül 994 tarihinde İliya henüz 19 yaşındayken Mar Sem’an Manastırına rahip
olarak tayin edilmiştir. 996 yılında ise Musul yakınlarındaki Mar Mihail Manstırı
rahipliğine geçmiştir. Burada Yuhanna el-A’rec diye tanınan birikimli ve kültürlü bir
rahibin yanında bilim, edebiyat, felsefe ve ilahiyat eğitimi almıştır. Metropolit  209
Nasnail 26 Ekim 1000 tarihinde patriklik makamına gelince 15 Şubat 1002 tarihinde
27 yaşında olan İliyayı Beyt Nuhadra piskoposluğuna tayin etmiştir. İliya 26 Eylül
1008 tarihinde Nusaybin Metropoliti olmuştur.142

Îlîyâ’nin sözlerinden anlaşıldığı üzere Mervânî meliki Nasrü'd-devle


Nusaybin’i 417/1026 yılında iki kere ziyaret etmişti. Ziyaretlerinde vezir
yanındaydı. Vezir döndükten sonra ikinci kere Mervânî meliki Nasrü'd-devle ile
tekrar Nusaybin’e gelmiştir. Vezir üçüncü ziyareti 17 Cemadiyülevvel 418/1027’de
yapmıştır. Ziyareti 10 gün sürmüş ve Îlîyâ ile bir araya gelmiştir. Birçok ilimde
ilerlemiş ve Vezir Ebü’l-Kasım el-Mağribî ile Nusaybin’de 7 gün süren ilmi
münazaralarda bulunmuştur. Akaid, Mesih, astronomi, Arap ve Keldani lügatı gibi
konular ele alınmıştır. Tüm bu münazaraları Mecalîs-i Îlîyâ ve Resâilü’l-Cedeliye
adıyla serdetmiştir.143

139 Es-Silefî, Ebu Tahir,Mü’cemü’s-Sefer, Tah. Abdullah Barudî, Darü’l-Fikir, Beyrut 1993, 114
140 Abdürrahim El-Esnevî, Tabakâtü’ş-Şâfiîye, 13
141 Abdülkerim b. Muhammed El-Kazvinî, Et-Tedvîn Fi Ahbar-i Kazvîn, III, 246
142 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 270; İliya En-Nusaybinî, Elia Bar-Senaya
History (Opus Chronologicum), Arapçaya Çev. Joseph Habbi, Syriac Academy Publication,
Baghdad 1975
143 Yûsuf Abdurraqîb, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü, 192 dipnotu; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-
Dûstekiyetü..., II, 270
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Yaşadığı süre içerisinde ondan fazla Arapça eserin yanı sıra bir o kadar da
Süryanice eser kaleme almıştır.144

İliya, Nusaybin’e gittiğinde oradaki mevcut kütüphaneden faydalanmıştır. Bu


kütüphanede bilimsel ve dini eserler mevcuttu. Dilbilim, tarih, klise hukuku, teoloji,
mantık bilim ve felsefe alanlarında çok sayıda eser yazmıştır. Öte yandan edebi
ahlaki ve psikolojik konuları içeren yapıtlar ortaya koymuştur. Süryanice ve Arapça
olarak iki dilde kaleme aldığı dünya tarihini 1019 yılında telif etmiştir. Öte yandan
İliya Hrıstiyanlık dininin savunmasını tartışma uslubundan uzak yumuşak bir
yöntemle ele alan çalışmalara yöneldi. Ayrıca Hrıstiyanlık akideleri olan Teslis,
Tevhid, Tecessüd, Kanunu’l-İman ve daha başka felsefi konuları içeren eserler
kaleme aldı.145

Risaletun fi Vahdaniyyetu’l-Halık ve Teslisi Ekanimihi, Risaletun fi Hudûsi’l-


210  Âlem, Risaletun fi Faziletu’l-İfâf, Kitabu’l-Mecalisi’s-Seb’a, Kitabu Tashihi’l-İman,
Risaletun fi Naîmi’l-Ahire, Kitabu’t-Tarih veyahut Kitabu’l- Ezmine, Kitabu Def’il-
Hemm, Kitabu Nef’i’l-Hikem li’n-Nefs ve’l-Beden, Kitabu Sarf ve Nahvu’s-
Süryaniyye Kitabu’t-Tercüman fi Ta’limi Luğati’s-Süryan, Risale fi’l-Mevaris,
Kitabü’l-Marife, Risaletün Fi Halki’l-Alem ve Vahdaniyetü’l-Halik ve Teslisihi,
Risaletün Fi’s-Salavat gibi eserlerinin olduğu 20’den fazla eseri vardır.146

3.23. Şerif

Silefî, Şerif’in ismi gibi şerif olduğunu söylemektedir. Meyyafarkîn


fukahasının şeyhidir.147 Müftilik ve müderrilik yapmıştır. Kadı Ebubekir
Muhammed b. Ali b. Sadaka El-Esardî’nin yanında fıkıh dersi almıştır.148

144 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 271; Kessel, Grigory “A Fragmentfromthelost


‘Book of Admonition(s) by Abraham Bar Dashandad in ‘Risala fi Fadilat al-afaf (Letter on
tehpriority of abstinence) of Elias of Nisibis” https://www. academia.edu (Erişim Tarihi
24.09.2017), 51
145 Wilhelm Baum, Dietmar W. Winkler, The Church Of East A Concise History, Routledge Curzon,
London 2003, 7; Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde İlmi Faaliyetler, 311
146 Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde İlmi Faaliyetler, 310-311; Yûsuf Abdurraqîb, Ed-
Devletü’d-Dûstekiyetü, 192 dipnotu
147 Es-Silefî, Ebu Tahir,Mü’cemü’s-Sefer, 113
148 Es-Silefî, Ebu Tahir,Mü’cemü’s-Sefer,114
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

3.24. Dabbe b. Ahmed b. Füreyc b. Muhammed b. Ahmed b. Yezid b.


Münzir b. Huneys ve Kardeşi Ebu Mauhammed

Fıkıh dersi için Meyyafarkîn’e gitmiş ve Ebu Mansur Muhammed b. Şâzân Et-
Tûsî’den ders almıştır. Ebu Mansur Muhammed b. Ahmed b. Kasım El-İsbehânî’den
üç cüzlük hadis kitabı el-Fevâiz’i okumuştur. Ardından Meyyafarkîn’e gitmiş, orada
Fakih Ebu Abdullah Muhammed b. Beyan El-Kâzerûnî, Fakih Ebu Muhammed es-
Sincarî, Heyyâc b. Ubeyd el-Hıttînî, Muhammed b.Cübeyr’den ders almıştır.
Ardından Rahbe’de Ebü’l-Feth et-Tünketî, İbrahim b. Tûs el-Mavsılî, Hüseeyin b.
Sa’dûn ve başkalarının yanında eğitim görmüştür.149

3.25. Yuhannon Isho Bar Shushan

Yuhanna, psikoposluk yapmış ve çoğunlukla Harran, Maypherqat


(Meyyâfârkîn) ve Amid gibi Müslümanların yönetiminde olan yerlerde kalmıştır.
 211
Âmid’de Yakubi yani Batı Süryanilerinin patriği olmuş, Nasrü'd-devle dönemi
sonunda Yakubi kilisesinin yeri Antakya’dan Âmid’ye taşınmıştır. 1058 yılında
Yuhanna olarak isimlendirilmiş, sonra azledilmiştir ve 1063 yılında yeniden dini
görevine iade edilmiştir. Teoloji, klise hukuku, felsefe ve edebiyat çalışmaları
yapmıştır.150 “Risale Fi’t-Tevhid ve’t-Teslis Redden Ale’l-Müslimin” adlı kitabı telif
etmiştir.151 İbn-i Şûşân’ın birçok telifi olup Melki mezhebini nakzeden makalesi
bunlardan biridir. Kıptilerin patriğine gönderdiği ilmi bir risalesi vardır. Selçulu
Türklerinin eliyle yapılan Malatya felaketi üzerine yazdığı 4 kaside vardır.152

3.26. Muhammed b. Ahmed el-Âmidî

“İbane ‘An Serikati’l-Mütenebbî” adlı ünlü Arap şairi Mütenebbî’nin şiirlerini


eleştiren bir eseri mevcuttur.153

149 Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 70


150 David Thomas &AlexMallett,Christian- MuslimRelations A Biograhhical History, (1050-1200),
150
151 David Thomas &AlexMallett,Christian- MuslimRelations A Biograhhical History, (1050-1200),
151
152 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 271-272
153 Yüksel, Müfit, “Ali bin Ahmed el-Âmidi ve Erken Dönem Diyarbakır Ulemasından Bazıları” 635
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

3.27. Hüseyin b. Sa’d b. Hüseyin el-Âmidî

Lügat ve şiir ilminde tanınmış bir alimdir.154

3.28. Ebu Talib Afif b. Abdullah el-Es’ardi

Siirt’li olan bu âlim hadis konusunda uzman idi. Muhammed b. Beyân el-
Kâzerûnî’den hadis dersi almış, ardından Âmid’e gelmiş ve hadis dersleri vermeye
başlamıştır.155

4. Doktorlar

Mervânîlerde tıp alanındaki gelişmeler, erken dönemden itibaren kayda


geçmiştir. Nasrü’d-devle’nin tahta geçtiği yıl yani 1010 tarihinde öldüğü söylenen
Ammâr b. Ali el-Mavsılî’nin Siirt ve Erzen’de doktorluk yaptığı, burada göz
ameliyatları gerçekleştirdiği bilinmektedir. Buna parallel olarak Mümehhidüddevle
212  hastalandığında Bağdat’ta bu işle iştigal eden ve cedlerinin mesleğini sürdüren
Bahtişû ailesinden Cebrail’in 392/1001-1002 yılında Meyyafarkîn’e gelmesini
sağlamıştır. Cebrail’in ardından oğlu Ubeydullah’ın da bu mesleği sürdürmüştür.
İsmi tarih sayfalarına yansıyan doktorlardan Zahidü’l-Ulemâ Ebu Said Mansur, Fadl
ve Yahya b. Cerîr et-Tikritî kardeşler, İbn-i Dinar ve İbn-i Butlan gibi doktorların
birçok telifat ve başarılarından haberdarız. Ubeydullah b. Bahtişû, bazı konularda
kendilerini aydınlatmak üzere Basralı hekimlerin kendisinden kitap yazmalarını
isteyecek kadar zamanında ünlü ve yetkin bir hekimdi.156

Mervânîlerde tıp konusundaki gelişmelerin somut örneklerinden biri de


Meyyâfârkîn hastanesinin inşa edilmiş olmasıdır. 414 yılında inşa edilen bu
hastane157 modern şekilde yapılmış ve malzemeleri eksiksiz olarak temin edilmiştir.
Bu hastanenin ebediyyen kaim kalması için de yine Mervânî Hükümdarı Nasrü’d-
devle buraya vakıf bağlayarak ayakta kalmasını sağlamıştır. Meyyâfârkîn

154 Yüksel, Müfit, “Ali bin Ahmed el-Âmidi ve Erken Dönem Diyarbakır Ulemasından Bazıları” 635-
636
155 İbn-i Asakir, Tarih-i Dimeşk, C.34, s. 62, 339;Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da
Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 70
156 Ali Bakkal, “İslam Tarihinde Tıbbın Gelişmesi ve Silvan’da Tıp”, Ed. Murat Akgündüz, Harran
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları Dergisi, 18 (30), (Temmuz-Aralık 2013), 10
157 Ali Bakkal, “İslam Tarihinde Tıbbın Gelişmesi ve Silvan’da Tıp”, 26-27 (alıntı kaynakları İbn Ebû
‘Usaybi’a, ‘Uyûnü’l-enbâ’ fî tabakâti’l-etıbbâ’, I, 236 (el-Mektebetü’ş-Şamile, el-İsdâru’s-Sânî
2.11.); Sigrid Hunke, Avrupa’nın Üzerine Doğan İslâm Güneşi, s. 153; Ahmed İsâ Bey, Târîhu’l-
Bîmâristânât fi’l-İslâm, Dâru’l-Kütübi’l-‘Arabî, Beyrut, 198
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

hastanesini inşa eden Zahidü’l-Ulemâ bu konuda yetkin biriydi. Bu bilgisini


Kitabü’l-Bimâristânât adlı eseri yazarak ıspat etmiştir.158

Mervânî hükümdarı Nasrü’d-devle’nin doktorlara ve tıbba verdiği önem bu


doktorların takdirini kazanmış, Nasrü’d-devle’ye yazdıkları eserleri ithaf etmiş ve bu
telifatlarında Nasrü’d-devleyi övmüşlerdir. Devrin meşhur doktorlaından İbn-i
Butlan yazmış olduğu Davetü’l-Etibba’ adlı eseri Nassrü’d-devle’ye ithaf etmiştir.
Ubeydullah b. Bahtişû ise Nasrü’d-devle için kaleme aldığı Menâfiü’l-Hayevân adlı
eseri güzel resimlerle bezemiş ve bu kitap araştırmacıların ilgisini çekmiştir.159
Mervânî hükümdarlarının yanısıra Mervânî vezirlerinin bu konudaki destek ve
hassasiyetleri onların da aynı şekilde övgülere mazhar olmalarına yol açmıştır. Ebu
Nasr Yahya b. Cerîr et-Tikritî, rizyâzetin faydaları ve uygulaması konusunda yazdığı
risaleyi Mervânî Veziri Kafiü’l-Küfât Ebu Nasr Muhammed b. Muhammed b. Cehîr
için kaleme almıştır.160  213
4.1. Ebu Said Ubeydullah b. Cibrîl b. Abdullah b. Bahtişû b. Cibrîl b.
Bahtişû b. Cûrcis b. Cibrîl

Bahtişû ailesi tıp mesleğini ailelerinde miras bırakan bir ailedir. Ubeydullah’ın
babası Cebraîl faziletli, âlim ve tıp ilminde ustadır.161 Tıp konusunda tasnifleri
vardır. Ecdadı da bu sanatla uğraşmış ve onlardan her biri zamanının allamesi
olmuştur.162

Tıp sanatında meşhur olan Ubeydullah, üsul ve furuû konusunda yetkin olup bu
konuda seçkin tabipler arasındadır. Hristiyan inancı ve mezhepleri konusunda da
bilgindi. Tıp sanatı üzerine birkaç kitap yazmıştır. Mayyafariqin'de yaşamış ve

158 İbn-i EbiUsabiâ, Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabâkâti’l-Etibbâ, Dârü’l-Kütübi’l-Hayât, Beyrut 1965, 341


159 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 277-278; İbn-i Ebi Usabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’, 214;
Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfîbi’l-Vefayât, VIII, Tah.Ahmed Arnavut& Türkî Mustafa, Darü’l-Ahyai’t-
Türasi’l-Arabî, 1. Baskı, Beyrut 2000, 241; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 523-535;
Alican, Mustafa, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), Yayınlanmamış Doktora Tezi,
TC. Ege Üniversitesi S. B. E. İzmir 2012, 208; Kaya, Mahmut “Ubeydullah b. Cebraîl”, Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, VI, Sayfa Aralığı 380, Ankara 1992, 380; Ali Bakkal, “İslam
Tarihinde Tıbbın Gelişmesi ve Silvan’da Tıp”, 30-33; Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde İlmi
Faaliyetler, 307
160 İbn-i Ebi Usabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’, 329; Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde Dini Gruplar
Arasındaki Münasebetler, 53
161 İbn-i EbiUsabiâ, Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabâkâti’l-Etibbâ, 209
162 İbn-i EbiUsabiâ, Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabâkâti’l-Etibbâ, 210
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

doktorluk yapmıştır.163 Ubeydullah, bazı konularda kendilerini aydınlatmak üzere


Basralı hekimlerin kendisinden kitap yazmalarını isteyecek kadar zamanında ünlü ve
yetkin bir hekimdi.164 O, İbn Bütlan'ın çağdaşıydı ve ona çok yakın idi.165

Makaletü’n fi İhtilafi Beyne’l-Elbân, Kitabu Menâkibü’l-Etibbâ, Kitabu


Ravdetü’t-Tıbbiye, Kitabü’t-Tevâsül ila Hıfzi’t-Tenâsül, Risaletün Fi Beyâni Vücûbi
Hareketi’n-Nefs, Kitabü Nevâdirü’l-Mesaili’l-Muktedibe Min İlmi’l-Evâil fi’t-Tıb,
Kitabü Tezkiretü’l-Hadır ve Zâdü’l-Müsafir, Risaletün fi Tarihi Hayati Calînûs ve
Menâfiü’l-Hayevân adlı eseri vardır. İbn-i Ebi Usaybia bu kitabı Tabâiü’l-hayevân
ve Havâsihâ ve Menâfi’ihâ adıyla zikretmiştir. Bu kitap Nasrü’d-devle için kaleme
alınmıştır. Bu kitabın birçok nüshası vardır. Bu kitap güzel resimlerle bezeli
olduğundan ilgi çekmiştir.166

4.2. Zahidü’l-Ulema Ebu Said Mansur


214 
Meyyâfârkîn’de 414 yılında bimaristan inşasını üstlenmiştir. Nasrü’d-devle’nin
özel doktorudur.167

Nasrü’d-devle’nin hasta kızını iyileştirince vaaddettiği ağırlığınca para ile


hastane yapmasını sağladı. Buraya birçok mal bağışlamış, yetecek şekilde emlak
vakfetmiştir. Hastaneye aletler almış, ihtiyacı olan şeyleri hassasiyetle üzerinde
durarak çokça almıştır.168

163 Anna Condatini, World of Beasts: A Thirteenth-Century Illustrated Arabic Book on Animals (the
Kitāb Naʿt al-Ḥayawān) in the Ibn Bakhtīshūʿ Tradition, Brill, Leiden, Boston 2012, 17
164 Ali Bakkal, “İslam Tarihinde Tıbbın Gelişmesi ve Silvan’da Tıp”, 10
165 Anna Condatini, World of Beasts: A Thirteenth-Century Illustrated Arabic Book on Animals (the
Kitāb Naʿt al-Ḥayawān) in the Ibn Bakhtīshūʿ Tradition, 17; Yusuf Baluken, Mervaniler
Döneminde İlmi Faaliyetler, 307
166 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 277-278; İbn-i Ebi Usabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’, 214;
Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfîbi’l-Vefayât, VIII, 241; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 523-
535; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), 208; Kaya, Mahmut
“Ubeydullah b. Cebraîl”, VI, 380; Ali Bakkal, “İslam Tarihinde Tıbbın Gelişmesi ve Silvan’da
Tıp”, 30-33; Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde İlmi Faaliyetler, 307
167 Chase F. Robnson, “İbn al-Azraq, His “Ta’rikh Mayyafariqin”, and Early Islam”, Journal of
theRoyal Asiatic Society, Cambridge University Press, Third Series, Vol. 6, No. 1, (April 1996,) 24
168 İbn-i EbiUsabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabâkâti’l-Etibbâ, 341; İbn-i Şeddad, Cüzü’s-Salis, Kısmü’l-
Evvel, 273; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 273; Ali Bakkal, “İslam Tarihinde
Tıbbın Gelişmesi ve Silvan’da Tıp”, 26-27 ; Ahmed İsâ Bey, Târîhu’l-bîmâristânât fi’l-İslâm, 198-
199; Mehmet Mahfuz Söylemez, “Meyyâfarikîn (Silvan) Tarihi Üzerine Notlar”, 222; Şehrin
kuruluşu ile ilgili detaylı bilgi için bu makaleye bakınız. 247; Adnan Demircan, “Müslümanların
Fethinden Mervanîlerin Yıkılışına Kadar Meyyâfârikîn”, 19; Thomas Ripper, Diyarbekir
Merwanileri..., 522; Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde İlmi Faaliyetler, 308-309; Yusuf
Baluken, Mervaniler Döneminde Dini Gruplar Arasındaki Münasebetler, 51
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

İbn-i Butlân’ın kendisi için Da’vetü’l-Etibbâ adlı kitabı yazdığı Nasîrü’d-devle


b. Mervân’a tıp hizmetinde bulunmuştur. Nasîrü’d-devle ona hürmet etmiş ve ona
itimat edip mesleği dolayısıyla ona iyi davranmıştır.169

Hastanelerle ilgili yazdığı Kitâbü’l-Bimâristânât, ilk cildi Meyyâfârkîn


kütüphanesi hakkında olan ve ikinci cildi Farıkî hastanesindeki ilim meclisindeki
konular hakkında yazılan Kitabün Fi’l-Füsûl ve’l-Mesâil ve’l-Cevâbât, rüyalar
hakkında yazılan Kitabün Fi’l-Münâmât ve’r-Rü’yâ, tıp mesleğini öğretimi için
Kitâbün Fima Yecibu Muallimîn Li Sanâati’t-Tıb ve göz hastalıkları konusunda
yazılmış Kitâbün Fi Emrâdi’l-Ayn ve Müdâvâtihâ170 adlı eserleri mevcuttur.

4.3. İbn-i Butlân

Çağının en meşhur Hristiyan doktorudur; Bağdat, Şam, Halep, Mısır ve


Konstantiniye arasında dolaşmıştır. Ebu Hasan Sabit b. İbrahim b. Zehrûn El-
 215
Harranî’nin yanında tıp eğitimine devam etmiştir. Asrının önde gelen tıpçısı
olmasının yanında parlak bir edebiyatçıdır. Mısır doktorlarından Ebü’l-Hasan Ali b.
Rıdvan’ın şöhreti yayılınca 439171 veya 440 yılı Ramazanında172 Bağdat’tan yola
çıkmış ve orada üç sene kalıp sert tartışmalar yapmışlardır.173

Da’vetü’l-Etibbâ, bu eseri Mervanî Emiri Nasrü’d-devle Ebu Nasr Ahmed b.


Mervan için kaleme almıştır.174 Müellif, riyadan uzak br şekilde Mervânî
Devleti’ndeki tıp ve doktorların durumundan olan memnuniyetini göstermiş,

169 İbn-i Ebi Usabiâ, Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabâkâti’l-Etibbâ, 341; Mehmet Mahfuz Söylemez,
“Meyyâfarikîn (Silvan) Tarihi Üzerine Notlar”, 222; Şehrin kuruluşu ile ilgili detaylı bilgi için bu
makaleye bakınız. 247; Adnan Demircan, “Müslümanların Fethinden Mervanîlerin Yıkılışına
Kadar Meyyâfârikîn”, 19
170 İbn-i EbiUsabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabâkâti’l-Etibbâ, 341; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-
Dûstekiyetü..., II, 281; Ali Bakkal, “İslam Tarihinde Tıbbın Gelişmesi ve Silvan’da Tıp”, 33-34;
Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde İlmi Faaliyetler, 308-309; Yusuf Baluken, Mervaniler
Döneminde Dini Gruplar Arasındaki Münasebetler, 51
171 İbn-i Ebi Usabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’, 326; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn
(Silvan), 199
172 Esin Kâhya, “İbn-i Butlân”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XIX, Sayfa Aralığı 382-
383, Ankara 1999, 382
173 İbn-i Ebi Usabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’, 326; İbn-i Butlân, Da’vetü’l-Etibbâ Ala Mezhebi Kelile ve
Dimne, Tah. BeşareZelzel, Matbaatü’l-Hudeyviye, İskenderiye 1901, 4-6; İbn-i Butlân, Da’vetü’l-
Etibba, Müessese-i Mutâliât-ı Tarih-i Pizişkî,9; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak
Meyyâfârikîn (Silvan), 199; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 285; Şehabeddin
El-Ömerî,Mesâlikü’l-Ebsâr fi Memâliki’l-Emsâr, IX, Tah. Kamil Süleyman Cebûrî&Mehdi en-
Necm, 1. Baskı, Darü’l-Kütbü’l-İlmiye, Beyrut 2010, 227-228; Yusuf Baluken, Mervaniler
Döneminde Dini Gruplar Arasındaki Münasebetler, 50
174 İbn-i Butlân, Da’vetü’l-Etibba,Müessese-i Mutâliât-ı Tarih-i Pizişkî,8; İbnü’l-Azzî, Divânü’l-İslam,
I, 340; Esin Kâhya, “İbn-i Butlân”, XIX, 382
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Nasrü'd-devle’nin iyi hasletleri, ve tüm katmanlar üzerne uyguladığı demokratik


siyasetini takdir ettiğini ortaya koymuştur. Ülkesinde Boğaz hastalıklarının,
sonbahar hastalılarının azaldığını, uzun zamandır hasta ve cenaze görmediklerini,
çığlık işitmediklerini söylemiştir.175

Kennâşü’l-Edîre ve’r-Ruhbân, Kitab-ı Şirai’l-Abîd ve Taklîbi’l-Memâlîk ve’l-


Cevârî, Kitâb-ı Takvîmi’s-Sıhhâ, Makaletün fi Şurbi’d-Devâü’l-Müshil, Makaletün
fi Keyfiyet-i Duhûli’l-Gıdâ fi’l-Beden Ve Hazmihî ve Hurûc-i Fadelâtihi ve
Sakiye’l-Edviyeti’l-Müshileti ve Terkihâ, Makaletün İlâ Ali b. Rıdvân, Makaletün Fi
İlleti’n-Nakli’l-Etibbâ Meherre Tedbîr-i Ekseri’l-Emrâd, Makaletü’l-Muhtar fi
Tedbiri’l-Emrazi’l-‘Arida, Makale fi'l-İtiraz 'Alâ men Kale İnne'l-Ferh Eharru
Mine'l-Ferrûc, Makâle fi'l-Kurbâni'l-Mukaddes,176 Kitab-ı Medhal-i İlâ Tıb,177
Kitâb-ı Da’vetü’l-Kusûs ve Makâletün Fî Müdâvât-i Sabîyyî Aredet Lehu Hassât

216  adlı eserleri telif etmiştir. Ayrıca İbn-i Butlan’ın İbn-i Butlân’ın birçok şiirinin
olduğu bilinmektedir.178

4.4. El-Fadl b. Cerîr Et-Tikritî

Mervânî Devleti doktorlarından olup Ebu Nasr’ın kardeşidir. Fadl b. Cerîr,


Meyyâfârkîn’de doktorluk yapmış ve kardeşi gibi Nasrü’d-devle zamanında
yaşamıştır. Doktorlarla ilgili tabakat ilminde ve birçok ilimde bilgi sahibi olduğu, tıp
sanatı ve ilaç yapımında faziletli olduğu ve Nasrü’d-devle’ye hizmet ettiği,Yuhanna
b. Abdülmesih gibi bazı dostlarına yazdığı Makaletün fi Esmai’l-Emrâdi ve
İştikâkâtihâ adlı eserinin olduğu söylenmektedir.179 Tashihu’l-Kehnut isimli esrinde
hahamlık ile ilgili usuller üzerinde durmuştur. Bu eserinden kardeşi Yahya,
Kitabu’l-Misbahi’l-Mürşid’de söz etmektedir.180 Aynı şekilde Kitabü’z-Zebâih ve

175 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 286


176 Esin Kâhya, “İbn-i Butlân”, XIX, 383
177 İbn-i Butlân, Da’vetü’l-Etibbâ Ala Mezhebi Kelile ve Dimne, 7
178 İbn-i Butlân, Da’vetü’l-Etibba,Müessese-i Mutâliât-ı Tarih-i Pizişkî,8,10; İbn-i Butlân, Da’vetü’l-
Etibbâ Ala Mezhebi Kelile ve Dimne, 4-8; İbnü’l-Azzî, Divânü’l-İslam, I, 340; Şehabeddin El-
Ömerî, Mesâlikü’l-Ebsâr fi Memâliki’l-Emsâr, IX, 227-228; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri
Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), 199; Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde İlmi Faaliyetler, 308
179 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 277- 283; İbn-i Ebi Usabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’,
328; David Thomas &Alex Mallett,Christian- Muslim Relations A Biograhhical History, (1050-
1200), 280
180 Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde İlmi Faaliyetler, s.312
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Kitabü’l-Fâik fi’t-Tarih adlı eserleri vardır. Tarihinin az sayılmayacak bir


bölümünün Mervânî Devleti tarihi ile ilgili olma ihtimali vardır.181

4.5. Ebu Nasr Yahya b. Cerîr Et-Tikritî

Mervânî Devleti doktorlarından biri olup Meyyâfârkîn hastanesinde çalışan


doktorlardan biridir.182 Kitabü’l-Mürşid adlı kitabı 1058 yılında İstanbulu’u ziyaret
ettiğinde yazmıştır.183 Ebu Nasr Yakubî mezhebinden bir Hristiyan’dır.184 Bağdatta
doğup büyüyen Bağdadi, felsefe ve tıp gibi ilimlerle uğraşıyordu.185

Telifleri arasında tıp, astronomi, tarih ve beden eğitimi ile ilgili eserleri olup bu
eserlerinin geniş ilmine delalet ettiği bir doktordur. Kitabü’l-Bâh ve Menâfiü’l-
Cima’ ve Mudârihi, Risaletün fi Menâfii’r-Riyâdiye ve Vecheti İsti’mâlihâ, el-
Muhtâr min Kütübi’l-Felekiye, Misbâhü’l-Mürşid İle’l-Fellâh, Necâhü’l-Hâdi,
Kitabu İlmi’l-Fıkh ve İ’tikadi Eimmetü’n-Nasarâ adlı eseri vardır. “Kitâbü’l-
 217
İhtibârât” adlı kitabı ve Mervânî Veziri Kafiü’l-Küfât Ebu Nasr Muhammed b.
Muhammed b. Cehîr için rizyâzetin faydaları ve uygulaması konusunda yazdığı
risalesinin olduğunu İbn-i Ebi Usaybia’dan öğrenmekteyiz.186

4.6. İbn-i Dînâr

Nasrü'd-devle zamanında Meyyâfârkîn hastanesinin doktorlarındandı. İslam


filozoflarında biridir. Eczacı, doktor, ilaç hazırlamada uzman biriydi. Şifa olarak
Dînârî şarabını icat etti, doktorlar eliyle civar bölgelere yayıldı. İbn-i Dînâr, şarabı
20 küsür maddeden imal edip çeşitli hastalıklara deva olarak kullandı. Eczacılık yani
ilaç hazırlanması konusunda Kitabü’l-Akrâbâzîn (el-Perbazin) adlı kitabı telif
etmiştir. Kitabında bu şarabı kendisinin yaptığını söylemektedir.187

181 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 283; Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde
İlmi Faaliyetler, 312
182 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 282
183 David Thomas & Alex Mallett, Christian- Muslim Relations A Biograhhical History, (1050-1200),
280; İbn-i Ebi Usabiâ, Uyûnü’l-Enbâ’, 328
184 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 283; Yakût El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldan, I,
128; İbn-i Ebi Usabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’, 328
185 Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde İlmi Faaliyetler, s.311; Yusuf Baluken, Mervaniler
Döneminde Dini Gruplar Arasındaki Münasebetler, 53
186 İbn-i Ebi Usabiâ, Uyûnü’l-Enbâ’, 329; Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde Dini Gruplar
Arasındaki Münasebetler, 53
187 Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 28; İbn-i Ebi Usabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’, 329;
Mehmet Emin Zeki Bey, Kürd ve Kürdistan Ünlüleri (Meşâhir-i Kurd u Kurdistan), Çev. M. Baban
vd. Apec& Öz-Ge Yayınları, 2. Baskı, Swedan 1998 163; Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde
İlmi Faaliyetler, 311
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

5. Şeyhü’l-İslamlar

5.1. Şeyhü’l-islam Ebu Abdullah b. Mervan

Bizans ile Selçuklular arasında yaşanan savaşta arabuluculuğa gönderilen


kişiden bahsedilirken Ebu Abdullah’ın Şeyhü’l-islam olduğu söylenmektedir.188

6. Müftüler

6.1. Hüseyin b. Osman b. El-Hüseyin Ebu Abdullah El-Berdânî

Tahkik, Ta’lîk ve Edeb ile uğraşmıştır. İslam hukukunu öğretmiş, bu konuda


kimi eserler kaleme almıştır. Meyyâfarkîn’e gitmiş, orada müderrislik ve müftülük
yapmıştır.189

7. Kadılar

218  7.1. Kadı Ebü’l-Kasım El-Hasan b. Hüseyin b. Münzir El-Bağdadî

İbnü’l-Esîr, ondan “Sadık, yazmaları çok olan, güzel düşünen ve ferâiz


konusunda âlim” diye hakkında yorum yaparken190 Kadı Ebü’l-Kasım El-Hasan b.
Hasan b. Ali b. Münzir b. Affan b. Ali El-Farisî El-Münzirî El-Bağdadî’den Hadis
dersi almış 191 Feraiz ve veraset konusunda allamedir.192

7.2. Ahmed bin Hamid

İbnü’l-Ezrak, Ahmed b. Hamid’in iyi bir hukukçu olduğunu söylemiştir.


Ahmed b. Hamid’in kadılığı 410 (M. 1020) yılına kadar sürmüştür.193

188 İbnü’l-Esir, El-Kamil Fi’t-Tarih, C.8, s.138; Ripper, Thomas, Diyarbekir Merwanileri İslami
Ortaçağ’da Bir Kürt Hanedanı, 199; Yûsuf Abdurraqîb, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü, 221;
Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 49; Tufantoz, Abdurrahim “Nasrüddevle”, 426;
Abdurrahim Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir Mervanoğulları/990-1085, Aça Yayınları, Ankara
200597; Adnan Çevik, XI-XIII Yüzyıllarda Diyâr-ı Bekr Bölgesi Tarihi, Doktora Tezi, TC
Marmara Üniversitesi, İstanbul 2002 186-187; Ümmühan Özkul, Bizans Tarih Yazarlarından
İoannes Skylitzes’in, Sinopsis İstorion Adlı Eserinde Türkler (1025-1057), Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi S. B. E. Tarih Anabilim Dalı, Muğla 2013 5; Bekir Biçer, Selçuklular ve Kürtler, The
Journal of Academic Social Science Studies, 6 (2)2013,184; Mehmet Altay Köymen, Tuğrul Bey
ve Zamanı, Kültür Bakanlığı Kültür Eserleri 4, Milli Eğitim Basımevi, 1. Baskı, İstanbul 1976, 56
189 Ebu Ya’lî, Tabâkâtü’l-Hanâbile, 191; İbn-i Miflah, El-Maksadü’l-Erşed Fi Zikr-i Eshâbi’l-İmam
Ahmed, I, Tah. Abdurrahman b. Süleyman El-Usaymîn, Mektebetü’-Rüşd, Riyad 1990 346;
Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 511
190 İbnü’l-Esir, El-Lübâb Fi Tehzîbi’l-Ensâb, III, 262
191 İbnü’l-Esir, El-Lübâb Fi Tehzîbi’l-Ensâb, III, 262
192 İbn-i İbâd El-Hanbelî, Şezerâtü’z-Zeheb Fi Ahbar-i Men Zeheb, V, 64; İbnü’l-Esir, El-Lübâb Fi
Tehzîbi’l-Ensâb, III, 262
193 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, 92; İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, 79
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

7.3. Kadı Ebu Abdullah Hüseyin b. Seleme El-Malikî

Meyyâfârkîn kadılığını yapmıştır. Ebu Abdullah bir süre Vakıflar idaresine


bakan Şeyh Ebu Muhammed b. Mihver ile davalara bakmış ve ardından Âmid ve
Meyyâfârkîn kadılığını aynı anda yapmaya başlamıştır.194 Zehebî, onun Maliki
fakihi olduğunu belirtmiştir.195

7.4. Ebü’l-Mürca’ Saadet b. Hüseyin b. Bekir

İbnü’l-Ezrak’a göre 428 (M.1036/1037) yılında Kadı Ebu Abdullah Hüseyin b.


Seleme El-Malikî’ni vefatı üzerine Âmid ve Meyyâfârkîn kadılıkları birbirinden
ayrılmış, Meyyafakîn Kadılığı’nafıkıhta yetkin olanEbü’l-Mürca’ Saadet b. Hüseyin
b. Bekir atanmıştır. İbnü’l-Ezrak, Ebü’l-Mürca’nın iyi bir hukukçu olduğunu
söylemektedir.196

7.5. Ebu Mansur Muhammed b. Şazan Et-Tusî  219

Tûsî, kadılık ve Vakıflar idaresi gibi görevleri yürütürken kesbettiği ilmi ile
değerli ilim adamlarının eğitiminde rol almıştır. Kaynaklarda Şafiî tabakasının ileri
gelenlerinden Umde ve Mustazhırî’nin sahibi Muhammed b. Ahmed b. Hüseyin b.
Ömer İmam Ebubekir eş-Şâşî’nin Meyyâfârkîn Kadısı Ebu Mansur et-Tûsî’den fıkıh
dersi aldığı bilgisi mevcuttur.197 Yine ulemadan Kadı Abdülcelil El-Merûzî ondan
ders alanların arasında zikredilmiştir.198 Ebû Tâlib Afîf b. Abdillah el-İs‘irdî, Ebû
Mansûr Dabbe b. Ahmed el-Surûtî el-Mâkisinî,199 Ebû Bekir Muhammed b. Ali b.
Sadaka el-İs‘irdî Eş-Şâşî yanında ders almış kişilerdir.200

Mervânî ülkesinde Kâzerûnî’den sonra Şafiiliğin yayılmasında katkıda


bulunanlardan biri de kendi döneminde Sâfiî mezhebinin usul ve furu konularında
önde gelen âlimlerin arasında olan et-Tûsî’dir.201 Bölgede Şafiîliğin yayılıp
kökleşmesinde ilk olarak Nasrü’d-devle dönemindeki Şafiî fukahasının faaliyetleri

194 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi,123


195 Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam ve Vefayatü’l-Meşahir ve’l-A’lam, IX, 460
196 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi,143; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 365;
Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II, 96
197 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, II, 53; İbn-i Salâh, Tabakâtü’l-Fukahâi’ş-Şafiiye, I, 165;
Ebü’l-Fida, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, 530; İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-
Mezheb, 197; İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, IV, 219
198 İbn-i Salâh, Tabakâtü’l-Fukahâi’ş-Şafiiye, I, 165
199 Yusuf Baluken, Mervaniler Döneminde Dini Gruplar Arasındaki Münasebetler, 36
200 Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 72
201 Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin Rolü”, 70,73
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

etkili olmuş, ardından Selçukluların bölgeye hâkim olup Nizamiye medreselerini


kurmaları ve bu doğrultuda adım atmaları sonucunda Şafiîlik bölgede kalıcı
olmuştur.202

7.6. Kadı Ebu Ali el-Âmidî İbnü’l-Bağl

Ebü’l-Kasım El-Hüzelî ilim öğrenmek için yanında okuduğu şeyhleri anlatırken


Âmid’de Kadı Muhammed b. Bağl’ın yanında okuduğu söylemiştir. Meyyâfârkîn
kadılığını yapmıştır.203

8. Hatipler

2.3.4.1. Hatip Ebü’l-Kasım Yahya bin Tahir bin Nübate

Meyyafarkîn kadısı ve hatipliğini yapmıştır.204 Nasrü’d-devle’nin hükümdarlığı


zamanında 441 yılında hatib olmuştu.205 Kendisine “Fahrü’l-Kudat” unvanı verildi.
220  Babaları ve dedeleri de daha önce hatiblik yapmışlardı.206

202 Bu konuda bkz. Yusuf Baluken, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin
Rolü”, 73
203 Ez-Zehebî, Ma’rifetü’l-Kurrâi’l-Kibâr Alâ Tabakât Ve’l-A’sâr, I, 431
204 İbn-i Müstevfî, Tarih-u Erbil, II, Tah. Sami b. Seyyid Hamâs El-Sakâr, Darü’r-Reşid Li’n-Neşr,
Irak 1980 97; Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., 515
205 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, 227,228; İbn-i Müstevfî, Tarih-u Erbil, II, Tah. Sami b.
Seyyid Hamâs El-Sakâr, Darü’r-Reşid Li’n-Neşr, Irak 1980, 97; İbn-i Fuvetî, Mecmeü’l- Adâb Fi
Mü’cemi’l-Elkâb, III, 228
206 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, 227,228; İbn-i Müstevfî, Tarih-u Erbil, II, 97; İbn-i Fuvetî,
Mecmeü’l- Adâb Fi Mü’cemi’l-Elkâb, III, 228; Abdurraqîb Yusuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü..., II,
258
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Sonuç

Mervânîler zamanındaki ilmi gelişmeler, tarihçilerin ilgisini çekmiş ve bu


konuda değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Bu dönemde Mervânî diyarında
okutulan dersler, ilim öğrenimine verdikleri önem, bölgedeki ilmi hareketlilik,
bölgenin çekim merkezi olması ve ilim dallarındaki ilerleme dikkat çekmiştir. Bu
alandaki gelişmeler ile Mervani ülkesinde süren barış ortamı ve ekonomik refah
arasındaki bağlantı dönemin kaynaklarından göze çarpmaktadır. Özellikle İslam
hukuku öğrenimi, hadis rivayeti, tıp ve saray şiiri gibi bazı dallar iktidar tarafından
desteklenmiştir.

İlim alanındaki gelişmelerde, Mervânî yöneticilerinin çabaları ve bu ortamı


hazırlamaları etkili olmuştur. Nasrü’d-devle 414 (M. 1023/1024) yılında kendi
 221
parasıyla hastane yaptırması Meyyafarkin’de tıp ilminin gelişmesinde önemli bir
katkı sunmuştur. Veziri Ebü’l-Kasım Hüseyin b. Ali İbnü’l-Mağribî bir ilim
adamıydı, Nusaybinli İliyâ ile dini konuları tartışabilecek kadar derin birikime
sahipti. Vezirlerinden el-Menazi de bir ilim ehliydi ve kendi adıyla anılan
kütüphanesi bulunuyordu.

Mervânî hükümdarı Nasrü’d-devle’nin din âlimleri, şairler, edipler ve tabiplere


verdiği önem sayesinde Diyar-ı Bekir bölgesi Mervânî asrında İslam dünyasının
kültür merkezlerinden biri olmuştur. Özellikle Diyâr-ı Bekir’in iki kenti olan
Meyyâfârkîn ve Âmid’de yoğun bir ilmi faaliyet olduğu net bir şekilde
görülmektedir.

Bu dönem içerisinde birçok yetkin ilim adamının Mervânî topraklarına


yerleştikleri, çeşitli eserler kaleme aldıkları ve bunlardan bazılarını Mervânî
hükümdarı ve vezirine ithaf ettikleri görülmektedir.

Bu dönemde Şafiîliğin ilk temellerinin bölgede atıldığına şahit olunmaktadır.


Nasrü’d-devle döneminde Meyyâfârkîn ve Âmid başta olmak üzere Şafiî ulemasının
çalışmaları, Selçuklular döneminde Nizamiye medreselerinin kurulması ve Sünni
anlayışın desteklenmesi ile kökleşmiştir.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Kaynaklar

Ahmed İsâ Bey, Târîhu’l-Bîmâristânâtfi’l-İslâm, Dâru’l-Kütübi’l-‘Arabî, Beyrut,


1981

Alican, Mustafa, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), Yayınlanmamış


Doktora Tezi, TC. Ege Üniversitesi S. B. E. İzmir 2012

Amedi, Botan, Kürtler ve Kürdistan Tarihi I, Fırat-Dicle Yayınları 1, İstanbul 1991

Amedroz, H. F. TheMarwanidDynasty at Mayyafariqin in the Tenthand Eleventh


Centuries A.D.,The Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain an
Ireland, Cambridge UniverityPress, 1903

Bakkal, Ali, “İslam Tarihinde Tıbbın Gelişmesi ve Silvan’da Tıp”, Ed. Murat
222 
Akgündüz, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları Dergisi, 18 (30),
(Temmuz-Aralık 2013)

Baluken Yusuf, Mervaniler Döneminde Dini Gruplar Arasındaki Münasebetler,


Yüksek Lisans Tezi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi S. B. E.Van 2010

Baluken, Yusuf, “Şafiîliğin Kuzey Mezopotamya’da Yayılmasında Mervânîlerin


Rolü”,Uluslararası İmam Şafî Sempozyumu, Kent Işıkları, İstanbul 2012

Baluken, Yusuf,Mervaniler Döneminde İlmi Faaliyetler, Uluslararası Silvan


Sempozyumu, Ed. M. Edip Çağmar&VeyselGürhan&Ercan Gümüş, Silvan
2008

Baum, Wilhelm &Dietmar W. Winkler, TheChurch Of East A Concise History,


Routledge Curzon, London 2003

Biçer,Bekir, Selçuklular ve Kürtler, TheJournal of AcademicSocialScienceStudies, 6


(2)2013

Condatini,Anna,World of Beasts: A Thirteenth-Century IllustratedArabicBook on


Animals (theKitābNaʿtal-Ḥayawān) in theIbnBakhtīshūʿTradition, Brill,
Leiden, Boston 2012
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Çevik, Adnan, XI-XIII Yüzyıllarda Diyâr-ı Bekr Bölgesi Tarihi, Doktora Tezi, TC
Marmara Üniversitesi, İstanbul 2002

Çelebî, Katip, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, II, İşraf ve Takdim


Ekmeleddinİhsanoğlu, İstanbul 2010

Demircan, Adnan, “Müslümanların Fethinden Mervanîlerin Yıkılışına Kadar


Meyyâfârikîn”, İstem, Sayfa Aralığı 9-22, Yıl 9, Sayı 17, 2011

Dikici, Recep, “Farikî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Sayfa Aralığı
167-168, C. 12,Ankara 1995

Ebu Ya’lî, ,Tabâkâtü’l-Hanâbile, II, Tas. Muhammed Hamid El-Fakî, Matbaatü’l-


Süneneti’l-Muhammediye, Kahire Tarih Yok,

Ebü’l-Ferec İbn-i Cevzî, El-Muntazam Fi-Tarihi’l-Mülük Ve’l-Ümem, XVII, Tah.


Muhammed Abdulkadir Ata & Mustafa Abdülkadir Ata, Darü’l-Kütübi’l-  223

İlmiye, Beyrut 1992

Ebü’l-FidaEd-Dimeşkî, Tabakâtü’ş-Şafiîyîn, Tah. Ahmed Ömer


Haşim&MuhammedZeynihim, Mektebetü’s-Sikafetü’d-Diniye, Basım Yeri
Yok 1993

Ebü’l-Vefâ, El- Cevahirü’l-Müdiye fi Tabakâti’l-Hanefiye, Tah.Abdülfettah


Muhammed El-Halv, Hicr Matbaası, 2. Baskı, İmbabe 1993

Ed-Dâvûdî, Tabakâtü’l-Müfessirîn, II, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, 1. Baskı, Beyrut


1983

Ed-Dimeşkî, Gayetü’n-Nihaye Fi Tabakâti’l-Kurrâ, II, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye,


Beyrut 1982

El-Bağdadî, Hatib, Tarih-i Medinetü’s-Selam, V, Tah. BeşarAvadMa’rûf1. Baskı,


Darü’l-Garbi’l-İslamî, Beyrut 2001

El-Esnevî, Abdürrahim,Tabakâtü’ş-Şâfiîye, II, Tahkik Kemal Yusuf El-Hût, Darü’l-


Kütübi’l-İlmiye, 1. Baskı, Beyrut 1987
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

El-Farisî, Abdülgâfir, El-MüntahabMine’s-SiyâkLi-Tarih-i Nisabur, Tah.


Muhammed Ahmed Abdülaziz, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, 1. Baskı, Beyrut 1989

El-Feyrûzâbâdî, Yakup, El-Bülğa Fi Terâcim-i Eimeti’n-Nahiv Ve’l-Lügat, Tah.


Muhammed Mısrî, 1. Baskı, Darüs-Sa’düddin, Dimeşk 2000

El-Hamevî, Yakût, Mü’cemü’l-Üdebâ- İrşâdü’lErîb İlâ Ma’rifeti’l-Edîb, V, 1. Baskı,


Tah. İhsan Abbas, Darü’l-Garbü’l-İslamî Beyrut 1993

El-HamevîYakût,Mü’cemü’l-Büldan, III, Darü’s-Sadr, Beyrut 1977

El-Kazvinî, Abdülkerim b. Muhammed, Et-Tedvîn Fi Ahbar-i Kazvîn, III,


Tah.AzizullahAtâridî, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 1987

El-Kıftî, İnbâhü’r-Rüvât Ala Enbâhi’n-Nühât, I, Tah. Muhammed Ebü’l-Fadl


İbrahim, Darü’l-Fikri’l-Arabî, Kahire 1986
224 
El-Kütbî, Muhammed b. Şakir,Fevâtü’l-Vefâyât, I, Tah. İhsan Abbas, Darü’s-Sadr,
Beyrut 1973

En-Nusaybinî, İliya,Elia Bar-Senaya History (Opus Chronologicum), Arapçaya Çev.


Joseph Habbi, Syriac Academy Publication, Baghdad 1975

El-Ömerî,Şehabeddin, Mesâlikü’l-Ebsâr fi Memâliki’l-Emsâr, IX, Tah. Kamil


Süleyman Cebûrî&Mehdi en-Necm, 1. Baskı, Darü’l-Kütbü’l-İlmiye, Beyrut
2010

Ertekin, M. Zahir “Mervaniler Devrinde Meyyafarikin”, Uluslararası Silvan


Sempozyumu, T.C. Silvan Kaymakamlığı- T.C. Diyarbakır İl İdaresi, Şarkiyat
Derneği Nisan 2008, Artuklu Üniversitesi Yayınları, Mardin 2012

Es-Sa’âlibî, Tuhfetü’l-Vüzerâ’, Tah. Habib Ali Er-Râvî, Darü’l-Arabiyyetü’l-


Mevsuât, 1. Baskı, Beyrut 2006

Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfîbi’l-Vefayât, II, VI, VIII, XI, XI, XIX, Tah.Ahmed


Arnavut& Türkî Mustafa, Darü’l-Ahyai’t-Türasi’l-Arabî, 1. Baskı, Beyrut 2000

Es-Sem’ânî, El-Ensâb, VI, Takdim ve Ta’lik Abdullah Ömer El-Barûdî, Dârü’l-


Cünân, 1. Baskı, Beyrut 1988
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Es-Silefî, Ebu Tahir,Mü’cemü’s-Sefer, Tah. Abdullah Barudî, Darü’l-Fikir, Beyrut


1993

Es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyeti’l-Kübrâ, IV, V, VI, Tah. Mahmud Muhammed Et-


Tannâhî &Abdülfettah Muhammed El-Halv, Darü’l-İhyâi’l-Kütübî’l-Arabiyye,
2. Baskı, Yayın Yeri Yok 1918

Es-Süyûtî, Celalüddin, Büğyetü'n-Vüât Fi Tabakâti'l-Lağeviyyîn Ve'n-Nühât, I, Tah.


Muhammed Ebü’l-Fadl İbrahim, Mektebetü’l-Asriye, 1. Baskı, Beyrut 1964

Es-Süyûtî, Celalüddin, Tabakâtü’l-Müfesirîn, Tah. Ali Muhammed Ömer, 1. Baskı,


MektebetüVehbe, Kahire 1976

Et-Tihamî, Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed, Divan-ı Ebi’l-Hasan Ali b. Muhammed


Et-Tihamî (…-416),Tah. Muhammed b. Abdurrahman Er-Rebi’, Mektebü’l-
Meârif, 1.Baskı, Riyad 1982  225

Ez-Zehebî, Siyer-ü A’lâmi’n-Nübela, XVII, XIX, Tahkik ŞuaybArnavût&


Muhammed Nuaym El-Kureyşî, Müessesetü’r-Risale, 11. Baskı, Beyrut 1996

Ez-Zehebî,Kitab-ı Tezkiretü’l-Huffâz, IV, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut Yayın


Yılı Yok

Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam ve Vefayatü’l-Meşahirve’l-A’lam, IX, X, Muhakkik


BeşârAvvâdMa’rûf, 1. Baskı, Darü’l-Garbi’l-İslamî, 2003

Ez-Zehebî, El İber Fi Haber Men Gaber, II, Tah. Ebu Hacer Muhammed Es-Said b.
BesyûnîZağlûl, Darü’l-Kitabü’l-İlmiye, Beyrut 1985

Ez-Zehebî, El-Muîn Fi Tabakâti’l-Muhaddisîn, Tahkik HammâmAbdurrahim Said,


Darü’l-Furkân, Amman 1404

Ez-Zehebî, Ma’rifetü’l-Kurrâi’l-KibârAlâTabakâtVe’l-A’sâr, II, Tah. Tayyar


Altıkulaç, İstanbul 1995

İbn-i Asakir, Tarih-i Dimeşk, XXXIV, Tah. Ömer b. Garame El-Ömerî, Darü’l-Fikir
li’t-Tabaa Ve’n-Neşrve’l-Tevzi’, 1995Tarih-i Dimeşk

İbn-i Butlân, Da’vetü’l-Etibbâ Ala Mezhebi Kelile ve Dimne, Tah. BeşareZelzel,


Matbaatü’l-Hudeyviye, İskenderiye 1901
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

İbn-i Butlân, Da’vetü’l-Etibba,Müessese-i Mutâliât-ı Tarih-i Pizişkî, Tahran 1388

İbn-i Dimyatî; El-MüstefadMin Tarih-i Bağdat-Tarih-i Bağdat ve Züyûlihi, I, Tah.


Mustafa Abdulkadir Ata, Darü’l-Kütübü’l-İlmiye, Beyrut 1997

İbn-i EbiUsabiâ,Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabâkâti’l-Etibbâ, Dârü’l-Kütübi’l-Hayât, Beyrut


1965

İbn-i Hacer El-Askalânî, Lisânü’l-Mîzân, V, Mektebetü’l-Matbuâti’l-İslamiye, 1


Baskı, Beyrut 2002

İbn-i Fuvetî, Mecmeü’l- Adâb Fi Mü’cemi’l-Elkâb, III, Tah. Muhammed Kazım,


Müssesetü’t-Tabâa Ve’n-Neşr, Tahran 1416

İbn-i Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Ebnâ-ü Ebnâi’z-Zamân, II, III, Tah. İhsan Abbas,
Darü’s-Sadr, Beyrut 1977
226 
İbn-i Hamdun, Et-Tezkiretü’l-Hamduniye, Tah. VII, İhsan Abbas- Bekir Abbas,
Darü’s-Sadr, Beyrut 1996

İbn-i İbâd El-Hanbelî, Şezerâtü’z-Zeheb Fi Ahbar-i Men Zeheb, V, VI,Tah. Mahmut


Arnavut, 1. Baskı, Dar-ü İbn-i Kesîr, Beyrut-Dimeşk 1986

İbn-i Miflah, El-Maksadü’l-Erşed Fi Zikr-i Eshâbi’l-İmam Ahmed, I, Tah.


Abdurrahman b. Süleyman El-Usaymîn, Mektebetü’-Rüşd, Riyad 1990

İbn-i Mulkan, El-Akdü’l-Mezheb Fi Tabakât-i Halmeti’l-Mezheb, Tah. Eymen Nasr


El-Ezherî & Seyyid Mihnî, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 1997

İbn-i Müstevfî, Tarih-u Erbil, II, Tah. Sami b. SeyyidHamâs El-Sakâr, Darü’r-
ReşidLi’n-Neşr, Irak 1980

İbn-i Neccar, Tarih-i Bağdat ve Züyûlihi-Tetimmet-ü Zeyl-i Tarih-i Bağdat Li-İbn-i


Neccar, XIX, Tah. Mustafa Abdülkadir Ata, 1. Baskı, Darü’l-Kütübü’l-İlmiye,
Beyrut 1997

İbn-i Nukta, Et-TakyîdLi-Ma’rifet-i Ruvâti’s-Sünen Ve’l-Mesânîd, I, Tah. Ebu İdris


Şerif b. Salih Et-Teşâdî, İdaretü’ş-Şüûni’l-İslamiye, Katar 2014
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

İbn-i Salâh, Tabakâtü’l-Fukahâi’ş-Şafiiye, I, Tah.Muhyiddin Ali Necip, Darü’l-


Beşâiri’l-İslamiye, 1. Baskı, Beyrut 1992

İbn-i Şühbe, Tabakâtü’ş-Şafiîye, I, Tah.Abdülalîm Hân, 1.Baskı, Matbuât-ü


Daireti’l-Meârifi’l-Osmaniye, Haydarabad 1978

İbnü’l-Adim, Buğyetü’t-Taleb fi Tarih-i Haleb, VI, Tah. Süheyl Zükar, Darü’l-Fikir,


Beyrut, Tarih Yok

İbnü’l-Azzî, Divânü’l-İslam, I, III,Tah.SeyyidKesrevî Hasan, Darü’l-Kütübi’l-


İlmiye, 1. Baskı, Beyrut 1990

İbnü’l-Esir, El-Kamil fi’t-Tarih, VI, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, 1. Baskı, Beyrut 1987

İbnü’l-Esîr, El-Kamil Fi’t-Tarih, Tahkik Ömer Abdüsselam Tedmürî, VIII,Darü’l-


Kitâbü’l-Arabî, Beyrut 1997
 227
İbnü’l-Esir, El-Lübâb Fi Tehzîbi'l-Ensâb, I, III, Darü’s-Sadr, Beyrut 1980

İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, Çev. Mehmet Emin Bozarslan 2. Baskı, Koral
Yayınevi, İstanbul 1990

İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fâriki, Tah. Bedevi Abdullatif ‘İwad, Hey’etü’l ‘Amme


LiŞuuni’l-Metabi’i’l-Emiriye, Kahire 1909

İbnü’l-Verdî, Tarih-i İbnü’l-Verdî, Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, I, 1.Baskı, Beyrut 1996

İmameddinIsfahanî, Kitab-ı Tarih-i Devlet-i Al-i Selçuk, İhtsar-ı Feth b. Ali b.


Muhammed el-Bundarî El-Isfahanî, Matbaatü’l-Mevsu’at, Mısır 1900

KatipÇelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, II, III, XIX, İşraf ve


Takd.Ekmeleddinİhsanoğlu, İstanbul 2010

Kabir Mafizullah, TheBuwayhidDynasty of Baghdad (334/946-447/1055), Iran


Society 12, Calcutta 1964

Kâhya, Esin, “İbn-i Butlân”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XIX,
Sayfa Aralığı 382-383, Ankara 1999
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Kaya, Mahmut “Ubeydullah b. Cebraîl”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam


Ansiklopedisi, VI, Sayfa Aralığı 380, Ankara 1992

Kessel, Grigory “A Fragmentfromthelost ‘Book of Admonition(s) by Abraham Bar


Dashandad in ‘Risala fi Fadilat al-afaf (Letter on tehpriority of abstinence) of
Elias of Nisibis” https://www. academia.edu (Erişim Tarihi 24.09.2017), 5

Köymen, Mehmet Altay, Tuğrul Bey ve Zamanı, Kültür Bakanlığı Kültür Eserleri 4,
Milli Eğitim Basımevi, 1. Baskı, İstanbul 1976

Mehmet Emin Zeki Bey, Kürd ve Kürdistan Ünlüleri (Meşâhir-i Kurd u Kurdistan),
Çev. M. Baban vd.Apec& Öz-Ge Yayınları, 2. Baskı, Swedan 1998

Özkul, Ümmühan, Bizans Tarih Yazarlarından İoannesSkylitzes’in, Sinopsisİstorion


Adlı Eserinde Türkler (1025-1057), Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi S. B. E.
228  Tarih Anabilim Dalı, Muğla 2013

Ripper, Thomas, DiyarbekirMerwanileri İslami Ortaçağ’da Bir Kürt Hanedanı, Çev.


Bahar Şahin Fırat, Avesta Yayınları, İstanbul 2012

Robinson, Chase F. “İbn al-Azraq, His “Ta’rikh Mayyafariqin”, and EarlyIslam”,


Journal of theRoyal Asiatic Society, Cambridge University Press,Third Series,
Vol. 6, No. 1, (April 1996,)

Sevim Ali, Biyografilerle Selçuklular Tarihi İbnü’l-Adim’inBugyetü’t-taleb fi Tarihi


Haleb (Seçmeler), Çev. Ali Sevim, Türk Tarih Kurumu, 2. Baskı, Ankara 1989

Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman Fi Tarihi’l-A’yan, XVIII, XIX, XX,Darü’r-


Risaleti’l-Alemiye, Tahkik Muhammed Enes El-Han&Kamil Muhammed El-
Harrat,1. Baskı, Dimeşk 2013

Söylemez, Mehmet Mahfuz, “Meyyâfarikîn (Silvan) Tarihi Üzerine Notlar”,


İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 20, 2009

Thomas, David &AlexMallett,Christian- MuslimRelations A BiograhhicalHistory,


(1050-1200), Volume 3,15, Brill, Leiden-Boston 2011
Nasrü’d-Devle Ahmed B. Mervân Dönemi İlim Adamları

Tufantoz, Abdurrahim “Nasrüddevle”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,


XXXII, Sayfa Aralığı 425-426, Ankara 2006

Tufantoz, Abdurrahim, Ortaçağda DiyarbekirMervanoğulları/990-1085, Aça


Yayınları, Ankara 2005

Yaz, Arafat, Nasrü’d-devle Ahmed b. Mervân Dönemi Devlet Sınırları, Dicle


Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, XIX, I, 2017/I, Diyarbakır 2017, 149-
151

YûsufAbdurraqîb, Ed-Devletü’d-Dûstekiyetü Fî Kürdistani’l-Vüstâ, I, Matbaatü’l-


Livâ, 1. Baskı, Bağdat 1972

Yûsuf, AbdurraqîbEd-Devletü’d-Dûstekiyetü Fî Kürdistani’l-Vüstâ, II, Dâr Ârâs,


Erbil 2001

Yüksel, Müfit, “Ali bin Ahmed el-Âmidi ve Erken Dönem Diyarbakır Ulemasından  229

Bazıları” I. Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır Sempozyumu,


Sayfa Aralığı 633-639, Diyarbakır 2004
EMÎR AHMET MERVÂN’IN DİYARBAKIR’DAKİ
KÜLTÜREL İLMİ VE İNSANİ HİZMET
HAREKETİNİN GELİŞMESİNDE OLAN ROLÜ

Ajou Al-Dridi Wafa


Üniversity of Batna,

Özet  231

Nasiru’d-Devle Ahmet b. Mervan (h. 405-4537/1010-1061)’in, (h. 401/1011)


yılında kurulan Mervani devletinin kurucusu olarak bilinen, hakimiyeti (h.
453/1061) yılına kadar devam eden Ebu Mansur Said b. Mervan adındaki
Kardeşinin bir suikast sonucunda öldürülmesinden sonra Diyarbakır’daki Mervani
Kürt emirliğinin yönetimini ele alan en meşhur idarecilerinden biri sayılmaktadır.

Bu Emirin ilk dönemi, Mervani emirliğinin işlerinin tekrar sağlam temeller


üzerine düzenlemek ile başladı, emirliğin işlerinin düzene girmesinden güven ve
istikrarın sağlanmasından sonra söz konusu emirin çabaları, emirliğin değişik
platformlarda bulunup yer tutunmasına yöneldi.

Bu emir ve Diyarbakır’daki ilmi ve kültürel hareketinin gelişmesindeki rolü ile


ilgili, alimlerin sıkıntılara maruz kaldığı bu dönemde ki bu emirlik ve emirinin
himayesi dışında başka bir sığınak bulamadıkları bu zor zamanda alimlere, yerli ve
dışardan gelen öğrencilere dengi az bulunan gözetimiyle ilgili olarak birçok şey
söylenebilir. Fakat bana göre söz konusu emirin bu rolünün daha çok insani yönle
ilgilidir. Nitekim onun insani yöne verdiği bu değer ve önem, ondan önce ne
Hristiyan alemin doğusunda ne de batısından hiç kimse bu kadar önem vermemiştir.
Zira o emirliğinin kapısını hem alim ve siyasi mültecilere hem de normal şahıslara
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

bile açmıştı. Öyle ki Mervani emirliği yeryüzü için iltica yerine dönüşmüş ve iltica
edenlerin himayesi ve ziyafetiyle ilgili bütün imkanlar sağlanmıştı. Hatta bunun
dışında mültecilerin birçoğu zamanla Mervani emirliğinde bakan olmuş ve yüksek
makamlarda görev almışlardı. Bunun yanı sıra söz konusu emir, devletler arasında
barış ilkesinin tesisi, çekişme ve savaşların terkedilmesi için çaba sarf etmiş, bütün
tarafları ne kadar zor ve kör düğümlü olsa bile kendi aralarındaki ihtilafları diyalog
ve barışçıl yollarla çözmeye davet etmiş, saldırmazlık ve iyi komşuluk etme
anlaşmasına imza atmaya çağırmıştı.

Sonuç olarak Emir Ahmet b. Mervan, sadece siyasi ve idari işlerle uğraşan bir
lider değildi bilakis o bununla birlikte ilim, kültür, insani işle uğraşan biri, birlikte
yaşamayı ve güzel komşuluğu gözeten bir şahsiyetti.

232 
Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin
Gelişmesinde Olan Rolü

THE ROLE OF PRINCE AHMED BIN MARWAN IN


THE FLOURISHING OF THE CULTURAL,
SCIENTIFIC AND HUMANITARIAN MOVEMENT
IN AMID (DIYARBAKIR)

Abstract

Prince Ahmed bin Marwan is considered one of the most famous Marwani
princes. In spite of what can be said in this prince and his role in the flourishing of
the scientific and cultural movement in Amid and his care of scientists and students
of science, in this period, which restricted the scientists and those who did not find
refuge safe only this Emirate, but the role of this Prince is more prominent in my  233
opinion on the human side, which remains to be credited with attention to him and
attach great importance not preceded by him not in the East, but in the Christian
West as well, where he opened his Emirate to refugees from politicians and
scientists and even ordinary people, With good reception and ample care, not only
but open in front of them social promotion opportunities where many of them
became ministers and senior officials. In addition, this prince has made an effort to
establish the principle of peaceful coexistence among nations, renounce conflicts
and wars, and call for the resolution of disputes, however difficult and complicated,
by peaceful means, through dialogue and the signing of non-aggression and good
neighbourly treaties. In conclusion, Prince Ahmed bin Marwan was not only a ruler
of political and administrative only, but also a sponsor of science, culture,
humanitarian action, coexistence and good neighbourly.
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ازدھار الحركة الثقافية والعلمية والعمل اإلنساني في آمد )ديار بكر( ودور األمير أحمد بن‬
‫مروان فيھا‬

‫علي أجقو ‪ -‬وفاء دريدي‬


‫جامعة باتنة‬

‫ملخص‬

‫يعتبر ناصر الدولة أحمد بن مروان )‪٤٥٣-٤٠١‬ھـ‪ ،(١٠٦١-١٠١٠/‬الذي آل إليه حكم‬


‫‪234 ‬‬
‫اإلمارة المروانية الكردية في ديار بكر على إثر اغتيال أخيه أبي منصور سعيد بن مروان‬
‫الملقب بممھد الدولة سنة )‪ ٤٠١‬ھـ‪١٠١١ /‬م(‪ ،‬واستمر حكمه إلى سنة )‪ ٤٥٣‬ھـ‪١٠٦١/‬م(‪،‬‬
‫ويعتبر من أشھر األمراء المروانيين‪ .‬لقد بدأ ھذا األمير عھده بإعادة تنظيم شؤون اإلمارة‬
‫على قواعد متينة‪ ،‬ولما انتھى من تنظيم أمور اإلمارة وتعزيز أمنھا واستقرارھا‪ ،‬اتجھت‬
‫جھوده لتعزيز مكانة اإلمارة وحضورھا في المجاالت المختلفة‪ .‬ورغم ما يمكن أن يقال في‬
‫ھذا األمير ودوره في ازدھار الحركة العلمية والثقافية في آمد ورعايته للعلماء وطالب العلم‬
‫المحليين والوافدين‪ ،‬رعاية قل نظيرھا في ھذه الفترة التي ضيق فيھا على العلماء والذين لم‬
‫يجدوا من ملجأ آمن سوى ھذه اإلمارة وبجوار أميرھا‪ ،‬إال أن دور ھذا األمير يبرز أكثر في‬
‫رأيي في الجانب اإلنساني‪ ،‬الذي يبقى له الفضل في االھتمام به و إيالئه أھمية كبيرة لم يسبقه‬
‫إليه أحد قبله ليس في الشرق بل في الغرب المسيحي أيضا‪ ،‬حيث فتح باب إمارته لالجئين‬
‫من سياسيين وعلماء وحتى األشخاص العاديين‪ ،‬فتحولت اإلمارة المروانية ألرض لجوء‪،‬‬
‫ووفر لھؤالء الالجئين كل أسباب الرعاية وكرم الضيافة‪ ،‬ليس ذلك فحسب بل الكثير منھم‬
‫أصبحوا وزراء وموظفين سامين في اإلمارة المروانية‪ .‬ھذا فضال عما بذله ھذا األمير من‬
‫جھد في إرساء مبدأ التعايش السلمي بين الدول ونبذ الصراعات والحروب والدعوة إلى حل‬
‫الخالفات مھما كانت مستعصية ومعقدة بالطرق السلمية وعن طريق الحوار وتوقيع‬
‫معاھدات عدم االعتداء وحسن الجوار‪ .‬والخالصة أن األمير أحمد بن مروان لم يكن أميرا‬
‫مدبرا لألمور السياسية واإلدارية وحسب‪ ،‬بل كان راعيا‪ ،‬للعلم والثقافة والعمل اإلنساني‬
‫والتعايش وحسن الجوار‪.‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫المقدمة‬

‫التاريخ سجل الماضي وديوان األمم الذي يحفظ لھا إرثھا اإلنساني على امتداد الزمن‪:‬‬
‫فبمجرد تصفح تاريخ أ ّمة من األمم نستشف عمق تاريخھا ونلمس أثره الفاعل‪ :‬فاألمم الثرّة‬
‫في العطاء والنتاج التاريخي والحضاري ھي التي تتقلد المراتب العليا لذلك السلم برجاالتھا‬
‫وإنجازاتھم السياسية‪ ،‬العسكرية‪ ،‬الثقافية‪ ،‬العلمية وفي بعض األحيان اإلنسانية‪ .‬وھذا ينطبق‬
‫على اإلمارة المروانية الكردية‪ .‬وقد نشأت ھذه اإلمارة سنة ‪٣٧٢‬ھـ‪ ٩٨٢/‬وظلت قائمة إلى‬
‫غاية سنة ‪٤٧٨‬ه‪ ،١٠٨٦/‬وكانت عاصمتھا آمد ثم ميافارقين‪ .‬وقامت بدور سياسي وحضاري‬
‫متميز في آمد )ديار بكر( وما جاورھا )ميافارقين‪ ،‬أرزان‪ ،‬حصن كيفا‪ ،‬خيالت‪ ،‬منزيكرت‬
‫وأرجيش( وأثبت أمراؤھا مقدرة سياسية خالل حكمھم‪ ،‬الذي كان مميزا في الجوانب الحياتية‬
‫المختلفة‪ :‬االقتصادية‪ ،‬االجتماعية‪ ،‬الثقافية‪ ،‬العلمية وأيضا اإلنسانية‪ .‬يعتبر األمير نصر‬
‫‪ 235‬‬
‫الدولة أحمد بن مروان )‪٤٥٣-٤٠١‬ھـ‪ ،(١٠٦١-١٠١٠/‬الذي استمر حكمه أكثر من خمسين‬
‫سنة‪ ،‬من أشھر األمراء الذين تعاقبوا على حكم اإلمارة المروانية الكردية‪.‬‬
‫لقد بدأ ھذا األمير عھده بإعادة تنظيم شؤون اإلمارة على قواعد متينة‪ ،‬ولما انتھى من‬
‫تنظيم أمور اإلمارة وتعزيز أمنھا واستقرارھا وترسيخ مبدأ التسامح الديني والعيش المشترك‬
‫بين جميع المكونات المجتمعية‪ ،‬اتجھت جھوده بعد ذلك لتعزيز مكانة اإلمارة في مختلف‬
‫المجاالت‪ ،‬سياسيا‪ ،‬اجتماعيا‪ ،‬اقتصاديا وخاصة علميا‪ ،‬ثقافيا وأيضا إنسانيا‪.‬‬
‫أھمية الدراسة‪ :‬يمكن حصر أھميتھا في النقاط التالية‪:‬‬
‫‪ ‬من خالل بحثنا لم نعثر على دراسة تخص الحياة الثقافية والعلمية والعمل اإلنساني‬
‫في عھد األمير نصر الدولة أحمد بن مروان‪.‬‬
‫‪ ‬تقديم صورة واضحة عن ازدھار الحياة الثقافية والعلمية والعمل اإلنساني في‬
‫إلمارة المروانية ممثلة في مركزي أمد وميافارقين‪.‬‬
‫‪ ‬إبراز أھمية حاضرتي آمد وميافارقين الثقافية والعلمية واإلنسانية‪.‬‬
‫أھداف الدراسة‪ :‬يمكن حصر أھدافھا في النقاط التالية‪:‬‬
‫‪ ‬الوقوف على جھود األمير المرواني نصر الدولة في تشجيع ودعم الحركة الثقافية‬
‫والعلمية والتأسيس لعمل إنساني‪.‬‬
‫‪ ‬التعرف على مرتكزات تلك النھضة الثقافية والعلمية‪.‬‬
‫‪ ‬تسليط الضوء على حقيقة العمل اإلنساني الذي تميز به عصر األمير نصر الدولة‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪ ‬إبراز نتائج تلك الجھود على المستوى الداخلي والخارجي لإلمارة‪.‬‬


‫تساؤالت الدراسة‪ :‬يمكن حصر تساؤالت الدراسة في األسئلة التالية‪:‬‬
‫‪ ‬من ھو األمير نصر الدولة أحمد بن مروان؟‬
‫‪ ‬ماھي العوامل المساھمة في ازدھار الحياة في اإلمارة في جوانبھا الثقافية والعلمية‬
‫واإلنسانية؟‬
‫‪ ‬ماھي مظاھر االزدھار الثقافي والعلمي واإلنساني؟‬
‫‪ ‬ماھي انعكاسات ھذا الوضع الثقافي والعلمي واإلنساني المتقدم على مكانة اإلمارة‬
‫داخليا وخارجيا؟‬
‫منھج الدراسة‪ :‬سنتبع في إنجاز ھذه الدراسة المنھج التاريخي القائم على الوصف‬
‫والتحليل والذي يالئم ھذا النوع من الدراسات‪.‬‬
‫‪236 ‬‬ ‫المبحث األول‪ :‬األمير ناصر الدولة وتوليه شؤون اإلمارة‪:‬‬
‫نشأت اإلمارة المروانية الكردية سنة ‪٣٧٢‬ھـ‪ ٩٨٢/‬وظلت قائمة إلى غاية سنة‬
‫‪٤٧٨‬ه‪ ،١٠٨٦/‬وكانت عاصمتھا آمد ثم ميافارقين‪ .‬وقامت بدور سياسي وحضاري متميز في‬
‫آمد )ديار بكر( وما جاورھا‪ ،‬وأثبت أمراؤھا مقدرة سياسية خالل حكمھم‪ ،‬الذي كان مميزا‬
‫في الجوانب الحياتية المختلفة‪ :‬السياسية‪ ،‬االقتصادية‪ ،‬االجتماعية‪ ،‬الثقافية‪ ،‬العلمية وأيضا‬
‫اإلنسانية‪.‬‬
‫المطلب األول‪ :‬نبذة عن تاريخ نشأة اإلمارة المروانية‬
‫مؤسس اإلمارة المروانية كما يذكر الفارقي في تاريخه‪ ١‬يسمى باد بن دُوستك‬
‫الحاربختي‪ ،‬وھو أبو عبد ﷲ الحسين بن دُو ْستِك‪ ،‬وكان يمتاز بالحنكة وبرجاحة العقل وكرم‬
‫التف حوله المعجبون به‪ ،‬فھاجم أرجيش‪ ،‬وكانت أول مدينة دانت لسلطانه‪ ،‬وأقام‬‫ّ‬ ‫الطبع‪ ،‬وقد‬
‫ّ‬ ‫ّ‬
‫عالقات ودية مع الملك البويھي عضد الدولة‪ ،‬بل إنه قدم مساعدات قيّمة للجيش البويھي‬
‫لكسر شوكة األمير أبي تغلب الحمداني‪.‬‬

‫وحينما دخل البويھيون الموصل سنة ‪ ٣٦٨‬ھـ جاء أبو عبد ﷲ الحسين والذي يلقب بأبي‬
‫شجاع و أيضا بباد للقاء عضد الدولة‪ ،‬وما إن اجتمع به حتى فطن إلى أنه لن يُ ْبقِ َي عليه‪،‬‬
‫وكان ظنه صائبا ً‪ : ٢‬فقد ذكر ابن األثير أن عضد الدولة قال بعد أن خرج باد من مجلسه‪ " :‬له‬
‫بأس وشدة‪ ،‬وفيه شر‪ ،‬ال يجوز اإلبقاء على مثله "‪ .‬وأمر بالقبض عليه‪ ،‬لكن كان أبو شجاع‬

‫الفارقي‪ ،‬أحمد بن يوسف بن علي بن األزرق‪ ،‬تاريخ الفارقي‪ ،‬تحقيق بدوي عبد اللطيف عوض‪،‬‬ ‫‪١‬‬
‫مراجعة شفيق غربال‪ ،‬المطابع األميرية‪ ،‬القاھرة‪ ،‬دار الكتاب اللبناني‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪١٣٧٩ ،١‬ھـ‪.١٩٥٩/‬‬
‫ابن األثير‪ ،‬الكامل في التاريخ‪ ،‬ج ‪ ،٩‬دار الكتاب العربي‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪١٤٠٣ ،٤‬ھـ‪ ،١٩٨٣/‬ص ‪.٣٥‬‬ ‫‪٢‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫قد غادر المدينة سراً‪ ،‬ولحق بجيشه‪ ،‬وسرعان ما تعاون البويھيون والحمدانيون للقضاء‬
‫عليه‪ ،‬فخابت مساعيھم‪ ،‬ثم ھاجم أبو شجاع الموصل‪ ،‬وخاض معركة ضارية ضد بني بويه‬
‫والحمدانيين وبني عقيل‪ ،‬وجرح في المعركة‪ ،‬ثم قُتل‪ ،‬وكان ذلك سنة ‪ ٣٨٠‬ھـ ‪ ٩٩٠ /‬م‪ ،‬و "‬
‫وحُملت جثّته إلى الموصل‪ ...‬وصُلّي عليھا بالموصل‪ ،‬ودُفنت‪ ،‬ولحق أھل الموصل من‬
‫الحزن عليه واألسف لقتله ما ال يوصف‪ ،‬وعملوا عليه المآتم والنّدب والبكاء"‪.٣‬‬
‫وبعد وفاته تولى القيادة خلفا له ابن أخته أبو علي حسن بن مروان‪ ،‬وكان ھذا األخير‬
‫شھما ً جريئاً‪ ،‬ودارت معارك بينه وبين الحمدانيين جنوباً‪ ،‬وبينه وبين األرمن شماالً‪ ،‬ھذا إلى‬
‫جانب صراعه مع الدولة البيزنطية من ناحية الغرب‪ ،‬وكان ينوب عنه في شؤون الحكم‬
‫سياسي كردي موھوب يدعى َم ْم‪ ،‬قال في شأنه الفارقي‪" :‬وكان شيخا ً مقداما ً مجرﱠبا ً شھما ً من‬
‫الرجال‪ ،‬قد حنّكته التجارب‪ ،‬وبقي يسوس دولة أبي علي ويدبّرھا أحسن تدبير"‪ .٤‬واغتيل أبو‬
‫علي سنة ‪ ٣٨٧‬ھـ ‪ ،٩٩٧ /‬وتولّى اإلمارة من بعده األمير سعيد بن مروان‪ ،‬ولقبه ممھّد‬
‫الدولة‪ ،‬وفي عھده نالت الدولة المروانية االعتراف من قبل القوى السياسية الكبرى حينذاك؛‬
‫‪  237‬إذ أرسل الخليفة العباسي القادر باۦ وفداً رسميا ً لتھنئته‪ ،‬كما اعترف بھا كل من الملك‬
‫البويھي بھاء الدولة في العراق وفارس‪ ،‬والخليفة الفاطمي الحاكم بأمر ﷲ في مصر‪ ،‬واجتمع‬
‫ممھّد الدولة باإلمبراطور البيزنطي باسيل سنة ‪ ٣٩٠‬ھـ في المنطقة الحدودية بين الدولتين‪،‬‬
‫واتفقا على التفاھم والتحالف‪ .‬واغتيل ممھّـد الدولة حوالي سنة ‪ ٤٠١‬ھـ بمؤامرة دبّرھا حاجبه‬
‫َشيرُوه بن َم ْم‪ ،‬وتعرّض كيان الدولة للخطر‪ ،‬فقد حاول شيروه االستئثار بالحكم والقضاء على‬
‫األسرة الحاكمة‪ ،‬أي األسرة المروانية‪ ،‬لكن رؤساء العشائر الكردية وقفوا إلى جانب األمير‬
‫ناصر الدولة أحمد بن مروان‪ ،‬فتولّى الحكم بعد أخيه ممھّد الدولة‪ ،‬وبدأ معه عھد القوة‬
‫واالزدھار في اإلمارة المروانية‪.‬‬

‫وفي ما يلي قائمة األمراء الذين تعاقبوا على حكم اإلمارة المروانية‪:‬‬
‫‪ -١‬األمير حسين بن مروان )أبو علي( ‪ -‬حكم بين األعوام ‪٩٩٠ -‬م ‪٩٩٧ -‬م‪.‬‬
‫‪ -٢‬األمير سعيد بن مروان )أبو منصور ‪ -‬ممھد الدولة( ‪ -‬حكم بين األعوام ‪٩٩٧ -‬م ‪-‬‬
‫‪١٠١١‬م‪.‬‬
‫‪ -٣‬األمير أحمد بن مروان )ناصر الدولة( ‪ -‬حكم بين األعوام ‪١٠١١ -‬م ‪١٠٦١ -‬م‪.‬‬
‫‪ -٤‬األمير نصر بن أحمد )نظام الدولة( ‪ -‬حكم بين األعوام ‪١٠٦١ -‬م ‪١٠٨٣ -‬م ‪.‬‬
‫‪ -٥‬األمير منصور بن نصر ‪ -‬حكم بين األعوام ‪١٠٨٣ -‬م ‪١٠٩٦ -‬م ‪.‬‬

‫المصدر نفسه‪.‬‬ ‫‪٣‬‬


‫الفارقي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.١٧٣‬‬ ‫‪٤‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المطلب الثاني‪ :‬نبذة عن األمير أحمد بن مروان ومنھجه في إدارة شؤون اإلمارة‪:‬‬
‫الفرع األول‪ :‬نبذة عن شخصية األمير أحمد بن مروان‪:‬‬
‫يعتبر األمير أحمد بن مروان الملقب بناصر الدولة ناصر الدولة )‪-٤٠١‬‬
‫‪٤٥٣‬ھـ‪ ،(١٠٦١-١٠١٠/‬الذي آل إليه حكم اإلمارة على إثر اغتيال أخيه أبي منصور سعيد‬
‫بن مروان الملقب بممھد الدولة سنة ‪ ٤٠١‬ھـ‪١٠١١ /‬م‪ ،‬واستمر حكمه إلى سنة ‪٤٥٣‬‬
‫ھـ‪١٠٦١/‬م‪ ،‬من أشھر األمراء المروانيين‪ .‬بدأ بتنظيم أمور دولته على قواعد متينة‪ ،‬فعيّن‬
‫الوالة والموظفين على أساس من الكفاءة واإلخالص‪ ،‬ليعيد إلى اإلمارة ھيبتھا‪ ،‬ويوطّد حكمه‬
‫على دعائم من العدل والمساواة‪ ،‬ويھيّئ لسكان اإلمارة حياة يسودھا الھدوء واالستقرار‪،‬‬
‫وأعاد األمور إلى نصابھا بعد أن تزعزعت بشدة إثر اغتيال سلفه وأخيه ممھّد الدولة‪.‬‬

‫لقد ارتبط بروز اإلمارة المروانية محليا و إقليميا باألمير ناصر الدولة أحمد بن مروان‪،‬‬
‫إذ لعب دورا مھما في ازدياد قوة اإلمارة واتساع نفوذھا وتنوع عالقاتھا وازدھار حركتھا‬
‫الثقافية والعلمية والعمرانية واإلنسانية‪ ،‬وھو ما أكسب المروانيين احترام المسلمين وغير‬
‫‪238 ‬‬
‫المسلمين وتقديرھم‪ ،‬كما يؤكد على ذلك غالبية المؤرخين والباحثين‪ ،‬ومن بينھم ابن األثير‬
‫مشيدا بسيرة األمير أحمد بن مروان في رعيته‪ " :‬وسيرته في رعيته أحسن سيرة " و أيضا‬
‫الفارقي واصفا ابتعاد األمير ناصر الدولة في حكمه عن الطغيان‪ " :‬وعظُم شأن نصر الدولة‪،‬‬
‫وكبُر أمره‪ ،‬وتقرّرت مملكته‪ ،‬وفَ َعل الخير‪ ،‬و َعدَل في الناس‪…،‬وفَ َعل من الخير ما لم يفعله‬
‫أحد من بيته وأھله"‪.٥‬‬
‫وكان يعاونه في شؤون اإلمارة وزيران على درجة عالية من الكفاءة‪ ،‬أحدھما أبو‬
‫القاسم الحسن بن علي المغربي صاحب الديوان والشعر والرسائل والتصانيف المشھورة‪،‬‬
‫واآلخر فخر الدولة أبو نصر بن جھير‪.‬‬
‫وقد توفي نصر الدولة سنة ‪ ٤٥٣‬ھـ‪ ،‬وكان عمره نيّفا ً وثمانين سنة‪ ،‬ودفن بجامع‬
‫المحدثة وقيل في القصر بالسدلي‪ ،‬إلى أن بنت ابنته ست الملك القبة الموسومة بھم وذلك في‬
‫سنة ‪٤٥٦‬ھـ‪ ،‬ونقلت رفاته إليھا‪ .٦‬وقد حكم قرابة ثالث وخمسين سنة‪ ،٧‬وخلف من الذكور‬
‫نيفا ً وعشرين ولداً‪ ،‬وتاله في الملك من بعده ولده نظام الدين‪ ،‬ونافسه أخوه األمير سعيد‬
‫مستعينا ً بالسالجقة‪ ،‬وظل شأن الدولة المروانية يتناقص‪ ،‬تارة بفعل التناحرات الداخلية‪،‬‬
‫وأخرى بتأثير أطماع السالجقة‪ ،‬وسقطت العاصمة ميّافارقين بين أيديھم‪ ،‬وزالت المروانية‬
‫سنة ‪ ٤٧٨‬ھـ‪ ،1086 /‬بعد أن عمرت مئة وست سنوات‪.‬‬

‫الفارقي‪ ،‬المصدر نفسه‪.‬‬ ‫‪٥‬‬


‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.١٧٧ .‬‬ ‫‪٦‬‬
‫المصدر نفسه‪.‬‬ ‫‪٧‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫الفرع الثاني‪ :‬منھجه في إدارة شؤون اإلمارة‪:‬‬


‫‪ -١‬سياسيا‪:‬‬
‫اإلمارة المروانية تقع في منطقة تتقاطع فيھا مصالح سياسية إقليمية حادة )العباسيون‪،‬‬
‫البويھيون‪ ،‬األرمن‪ ،‬البيزنطيون‪ ،‬الحمدانيون‪ ،‬الفاطميون(‪ ،‬ورغم ذلك نجح األمير أحمد بن‬
‫مروان في نسج عالقات خارجية متوازنة‪ ،‬فكسب بذلك و ّد الدول المجاورة واحترامھا وعلى‬
‫رأسھا الخالفة العباسية‪ ،‬وتجنّب االنضمام إلى التحالفات‪ ،‬لتأمين سالمة إمارته وتعزيز‬
‫مركزھا السياسي‪ ،‬حيث بنى سياسة قائمة على الحياد وعدم التدخل في الصراعات‬
‫والنزاعات الناشبة في المنطقة‪ ،‬والعمل على تجنّب الحروب بكل الوسائل‪ ،‬وح ّل المشاكل عن‬
‫طريق التفاوض‪ .‬وكان األمير ناصر الدولة يشرف بنفسه على رسم سياسة اإلمارة الداخلية‬
‫والخارجية مستفيدا من خبرة وزيره الحسين بن علي بن حسين المغربي‪ ٨‬ومعرفته لنظم‬
‫الحكم واإلدارة‪.‬‬
‫‪ -٢‬اجتماعيا‪:‬‬
‫‪ 239‬‬
‫انصراف إلى االھتمام بمصالح السكان‪ ،‬توفير العيش الكريم لھم والسھر على ترسيخ‬
‫مبدأ التسامح الديني والعيش المشترك بين جميع المكونات من مسلمين‪ ،‬أيزيديين ومسيحيين‪.‬‬
‫‪ -٣‬علميا وثقافيا‪:‬‬
‫أ( علميا‪ :‬شھدت اإلمارة في عھده ازدھارا علميا وثقافيا كبيرا نضجت فيه العلوم على‬
‫اختالف تخصصاتھا وصارت حواضر ديار بكر مثل آمد وميافارقين مراكز علمية وثقافية‬
‫تشد لھا الرحال من قبل العلماء وطالب العلم ويطيب لھم المقام فيھا نظير ما يجدون فيھا من‬
‫رعاية أميرية ومجتمعية كريمة‪ .‬وظلت ھاتان الحاضرتان مقصد العلماء واألدباء والشعراء‬
‫يفدون إليھما من كل حدب وصوب‪ ،‬كما يؤكد ذلك ابن األثير قائال‪" :‬وكان نصر الدولة‬
‫مقصداً للعلماء من سائر األفاق‪ ،‬وكثروا ببالده‪ ،‬وقصده الشعراء‪ ،‬وأكثروا مدحه‪ ،‬وأجزل‬
‫جوائزھم"‪ . ٩‬وقد مكنت ھذه المؤسسات التعليمية من تخريج إطارات رفيعة المستوى وفي‬
‫مختلف التخصصات‪ ،‬ساھمت بفاعلية في تسيير إدارة دواوين اإلمارة المختلفة وخاصة في‬
‫مجال القضاء واإلفتاء واإلمامة‪.‬‬

‫كان وزيرا في مصر ثم اعتقل وتمكن من اللجوء الى العراق‪ ،‬عند أبيه أبو حسين علي بن الحسين‬ ‫‪٨‬‬
‫المغربي الذي كان ھو اآلخر وزيرا في مصر‪ ،‬وبعد فترة توفي األب‪ .‬فذھب أبو حسين علي من بغداد‬
‫الى الموصل عند شرف الدولة قرواش حاكم الموصل ولكنه اعتقل في البداية ثم اطلق سراحه أخيراً‬
‫فذھب الى ميا فارقين وفي الطريق التقى به بدران شقيق قرواش فأعاده إلى الموصل وأودعه السجن ثم‬
‫أطلق سراحه فذھب الى أحمد بن مروان في ميافارقين‪ ،‬الذي عينه وزيراً إلمارته وجعله األمر الناھي‬
‫في اإلمارة وأعطاه صالحيات واسعة ويقال بأنه ال أفھم وأقوى وأعظم من ھذا الوزير أو يكون أحد قد‬
‫سمع بمثله على اإلطالق من بين وزراء العصر ورجاالت الدولة‪ ،‬أنظر‪ :‬الفارقي‪ ،‬المصدر السابق‪.‬‬
‫ابن األثير‪ ،‬المصدر السابق‪.‬‬ ‫‪٩‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ب( ثقافيا‪ :‬ولما ذاعت شھرة ناصر الدولة‪ ،‬وتناقلت األلسن أخبار عدالته وجوده‪ ،‬أقبل‬
‫عدد كبير من الشعراء على بالطه‪ ،‬وتغنّوا بأمجاد اإلمارة المروانية‪ ،‬ومدحوا أميرھا‬
‫بالقصائد الرفيعة‪ ،‬وحظوا منه بالھبات والجوائز؛ ومنھا القصيدة التي قال فيھا أبو الحسن‬
‫علي بن محمد التھامي‪:‬‬
‫ــم‬ ‫ْ‬
‫أفضت إلى نِ َع ِ‬ ‫إن قال‪ :‬ال‪ ،‬فھي آالء مضاعفـةٌ *** وإن يقل نَ َعما ً‬
‫ْ‬
‫وكان لناصر الدولة شعراء عديدون يالزمون بالطه‪ ،‬منھم ابن الظريف الفارقي‪ ،‬وابن‬
‫السوادي‪ ،‬وابن الفطيري‪ ،‬والشاعر الكبير األمير حسين بن داود البَ ْشنَوي‪ ،‬وال َمنازي‪ ،‬ولم‬
‫يكن الشعراء وحدھم ھم الذين أعجبوا بنصر الدولة وعھده الزاھر‪ ،‬بل شاطرھم العلماء‬
‫الشعور ذاته‪ ،‬وكذلك أصحاب الفن‪.‬‬
‫‪ -٤‬عمرانيا‪:‬‬
‫إلى جانب اھتمامه بالمجاالت األخرى‪ ،‬لم يھمل األمير ناصر الدولة الجانب العمراني‪،‬‬
‫ْ‬
‫فقد اھتم بالكثير من المشاريع العمرانية‪ ،‬منھا بناء مدينة النصرية على ضفة نھر باطمان‪240  ،‬‬
‫وصرف اھتمامه إلى بناء المساجد والجسور وقنوات المياه‪ ،‬والتحصينات الدفاعية‪ ،‬وال سيما‬
‫في المناطق المتاخمة للحدود البيزنطية‪ .‬وقرّر تشييد قصر ملكي فخم في العاصمة ميّافارقين‪،‬‬
‫يدل على أبّھـة األمير‪ ،‬فحشد له المھندسين ورجال العمارة والفن‪ ،‬وأجرى في حيطانه‬
‫وسقوفه الذھب‪ ،‬وعمل فيه ما ال نظير له‪ ،‬وزوّده بكل أسباب الراحة والعيش الرغيد‪،‬‬
‫واشتمل القصر على قاعات لالجتماعات واالحتفاالت‪ ،‬وأجرى إليه قناة الماء من رأس‬
‫العين‪ ،‬وعمل فيه البرك والح ّمام‪ .‬وقد كان للحركة العمرانية التي قادھا األمير‪ ،‬بموازاة مع‬
‫الحركة السياسية‪ ،‬االقتصادية‪ ،‬االجتماعية‪ ،‬التعليمية والثقافية واإلنسانية‪ ،‬الدور الكبير في‬
‫إقرار األمن واالستقرار في أنحاء اإلمارة وخاصة في أھم حاضرتيھا وھما آمد وميافارقين‪.‬‬
‫‪ -٥‬انسانيا‪:‬‬
‫اشتھرت اإلمارة المروانية في عھد ھذا األميرة بسياستھا اإلنسانية المتمثلة في‬
‫الترحيب بالغرباء المقيمين والالجئين‪ ،‬العطف عليھم‪ ،‬إكرامھم وتوفير العيش الالئق‬
‫بمكانتھم‪ ،‬حتى غدت حواضر اإلمارة خاصة آمد وميافارقين مالذاً آمنا ً ذائع الصيت لھؤالء‪:‬‬
‫فيھم الملك‪ ،‬األمير‪ ،‬الوزير والعالم وطالب العلم‪ .‬أال تعد اإلمارة المروانية الكردية سباقة في‬
‫مجال التأسيس للعمل اإلنساني من القوى الغربية المھمة مثل فرنسا وبريطانيا وال يسبقھا في‬
‫ھذا المجال إال المجتمع القريشي المكي مؤسس حلف الفضول؟ وبتحقيق العدل وحسن‬
‫المعاملة مع الرعية وتوفير األمن‪ ،‬تحقّق االزدھار االقتصادي‪ ،‬فأصبحت اإلمارة المروانية‬
‫وخاصة مركزيھا آمد وميافارقين واحة وارفة الظالل‪ ،‬يقصدھا التجّار والصنّاع وأھل العلم‬
‫والشعراء‪ ،‬وھذا ما يؤكده الفارقي قائال‪ " :‬وانعمرت ميافارقين أيام نصر الدولة‪ ،‬وقصدھا‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫الناس والتجار وجماعة من كل األطراف‪ ،‬واستغنى الناس في أيامه‪ ،‬وكانت أحسن األيام‬
‫ودولته خير الدول"‪.١٠‬‬
‫المبحث الثاني‪ :‬اإلنجازات العلمية والثقافية في عھد األمير ناصر الدولة المرواني‪:‬‬
‫بذل معظم األمراء الذين تعاقبوا على حكم اإلمارة المروانية جھودًا عظيمة في تشجيع‬
‫قيام حركة ثقافية وعلمية بالغة األثر‪ ،‬وقد نجحوا بالفعل خاصة األمير ناصر الدولة في جعل‬
‫حواضر المدينة خاصة آمد وميافارقين حواضر مزدھرة يغشاھا العلماء وتحلوا لھم اإلقامة‬
‫في ربوعھا‪ ،‬ويرحل إليھا الطالب سعيًا وراء التحصيل العلمي ومجالسة العلماء‪ ،‬وقد تم‬
‫تشجيع الحياة الثقافية من خالل المجالس التي كان يعقدھا الحكام‪ ،‬ومن خالل المساجد‬
‫ومكتباتھا‪ .‬لقد انبعثت في آمد خالل فترة حكم ھذا األمير حركة ثقافية نشطة في كافة‬
‫المجاالت الثقافية لم يكن آلمد عھد بھا من قبل‪ ،‬ويكفي أن نشير إلى وصف المقدسي حالة‬
‫ميافارقين على سبيل المثال فيقول‪" :‬أنھا كانت قليلة العلم"‪.١١‬‬
‫المطلب األول‪ :‬مرتكزات الحياة الثقافية والعلمية‪:‬‬
‫‪ 241‬‬
‫الفرع األول‪ :‬المجالس العلمية والمساجد ومكتباتھا‪:‬‬
‫‪-١‬المجالس العلمية‪:‬‬
‫بلغ النشاط العلمي والثقافي ذروته في عھد ناصر الدولة‪ ،‬حيث تميزت الحواضر‬
‫المروانية سالفة الذكر بحركة علمية زاخرة قوامھا مجالس علمية كان ينشطھا علماء ذائعو‬
‫الصيت وشعراء فحول ويحضرھا العلماء والطالب من مختلف أنحاء اإلمارة وحتى من‬
‫خارج اإلمارة‪ ،‬ويصور ابن األثير ھذه الحالة فيقول‪" :‬إنه كان مقصدًا للعلماء من كل مكان‪،‬‬
‫وكثروا ببالده‪ ،‬وكان ممن قصده أبو عبد ﷲ الكازروني‪ ،‬وعنه انتشر المذھب الشافعي في‬
‫ديار بكر‪ ،‬وقصده الشعراء وأكثروا مدحه وأجزل جوائزھم"‪ . ١٢‬وكان من جملة من قصد‬
‫نصر الدولة من الشعراء ومدحه الشاعر البغدادي الشھير أبو الحسن علي بن عبد الواحد‬
‫الملقب بصريع الدالل "قتيل الغواني"‪ ١٣‬والشاعر الكبير أبو علي الحسن بن محمد التھامي‬
‫الذي مدحه بقصيدة طويلة تبلغ سبعًا وثمانين بيتًا وأشاد فيھا بعدله وسماحته‪ ،‬وكرمه وحسن‬
‫سياسته‪. ١٤‬‬

‫الفارقي‪ ،‬المصدر السابق‪.‬‬ ‫‪١٠‬‬


‫المقدسي‪ ،‬أحسن التقاسيم في معرفة األقاليم‪ ،‬مكتبة مدبولي‪ ،‬القاھرة‪ ،‬ط‪ ،١٩٩١ ،٣‬ص‪.١٤٠‬‬ ‫‪١١‬‬
‫ابن األثير‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج‪ ،٧‬ص ‪.٤٤٦‬‬ ‫‪١٢‬‬
‫ابن األزرق‪ ،‬تاريخ الفارقي‪ ،‬ج ‪ ،١‬تحقيق علي سامي النشار‪ ،‬منشورات وزارة األعالم العراقية‪ ،‬بغداد‪،‬‬ ‫‪١٣‬‬
‫‪ ،١٩٦٩‬ص ‪.١٤٣‬‬
‫ياقوت الحموي‪ :‬معجم األدباء‪ ،‬ج ‪ ،١٠‬معجم البلدان‪ ،‬دار صادر‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪ ،١٩٩٥ ،٢‬ص ‪.٧٩‬‬ ‫‪١٤‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ھذا وقد وزر نصر الدولة الشاعر والكاتب أحمد بن يوسف السليكي‪ ،١٥‬وكانت الحفالت‬
‫التي تقام في المناسبات الرسمية في مدينة آمد ذات أثر كبير في تشجيع الشعراء‪ ،‬كونھا كانت‬
‫تعتبر بمثابة حلبة يتبارى فيھا الشعراء ويتسابقون في إنشاء قصائد المدح‪ ،‬الثناء‪ ،‬التأبين‬
‫والرثاء‪ ،‬فعلى سبيل المثال عندما عقد نصر الدولة سنة ‪ ٤٠٣‬ھـ مجلسًا عا ًّما الستقبال رسل‬
‫الخلفاء والملوك إليه لتھنئته بواليته "حضر الشعراء والقراء‪ ،‬وكان يو ًما عظي ًما مشھودًا‪.١٦‬‬
‫وقد تكررت ھذه المجالس في عھود من جاء بعده من الحكام‪ ،‬وال شك أن ھذه‬
‫المناسبات الرسمية كانت تحفز الشعراء‪ ،‬وتدفعھم إلى اإلجادة في القول حتى ينالوا عظيم‬
‫الجوائز والمكافآت‪ .‬ومما تجدر اإلشارة إليه في ھذا الصدد أن ھذه المجالس كانت تعقد بھا‬
‫حلقات علمية وكان لكل فرع من المعرفة حلقته أو حلقاته الخاصة‪ :‬فقد كانت ھناك حلقات‬
‫اللغويين والنحاة وكانت ھناك حلقات الفقھاء والمحدثين والمفسرين والشعراء والقصاص‬
‫وغيرھم‪ .‬ولم يكن يشترط لحضور حلقات ھذه المجالس أي شرط سوى االلتزام بقواعد‬
‫السماع وآداب الحوار والمناظرة‪.‬‬
‫‪242 ‬‬ ‫‪ -٢‬المساجد‪:‬‬

‫لم يدخر جھدا معظم من تعاقب على حكم اإلمارة المروانية في بذل الجھود لرعاية‬
‫النھضة الثقافية باإلمارة وخاصة في حاضرتيھا آمد وميافارقين‪ ،‬فأكثروا من إنشاء المساجد‬
‫التي كانت تتخذ بجانب القيام بأداء وظيفتھا الدينية كمدارس علمية تعقد فيھا حلقات تدريس‬
‫العلوم الدينية واللغوية‪ ،‬وأوقفوا لإلنفاق عليھا األوقاف الكثيرة‪ ،‬كما أنشئت فيھا المكتبات‬
‫وزودت بالكتب النادرة التي كانت تساعد الطالب على الدرس والتحصيل العلمي‪ ،‬فيروي‬
‫ابن األزرق أن الشاعر المنازي كاتب اإلنشاء في اإلمارة قد "جمع كتبًا كثيرة وقسمھا بين‬
‫آمد و ميافارقين‪ ،‬وأوقفھا في خزانة في جامع ميافارقين وخزانة في جامع آمد" ‪ ،١٧‬ويذكر‬
‫ابن خلكان أن ھذه الكتب كانت موجودة في عصره وأنھا كانت تعرف في مكتبتي المسجدين‬
‫بكتب المنازي‪.١٨‬‬
‫والحقيقة أن األمير ناصر الدولة لم يدخر جھدا في توفير اإلمكانات المادية التي تساعد‬
‫ھذه المدارس على النھوض برسالته التعليمية على أكمل وجه‪ ،‬ولذا نراه ينفق عليھا بسخاء‬
‫ويخصص لھا األوقاف لتستعين به في تلبية مستلزماتھا وخاصة تلبية احتياجات طالبھا من‬
‫الوافدين والفقراء‪ .‬وكان من الطبيعي أن تؤدي ھذه العناية في توفير دور العلم وتيسير سبل‬

‫ابن كثير‪ ،‬البداية والنھاية في التاريخ‪ ،‬ج ‪ ،١٢‬مكتبة المعارف‪ ،‬بيروت‪ ،‬ومكتبة النصر‪ ،‬الرياض‪،‬‬ ‫‪١٥‬‬
‫‪ ،١٩٦٦‬ص ‪.٥٤‬‬
‫ابن األزرق‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.٢٠١‬‬ ‫‪١٦‬‬
‫ابن األزرق‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.١٣١‬‬ ‫‪١٧‬‬
‫ابن خلكان‪ ،‬وفيات األعيان وأنباء أبناء الزمان‪ ،‬ج ‪ ،١‬تحقيق محمد محيي الدين عبد الحميد‪ ،‬مكتبة‬ ‫‪١٨‬‬
‫النھضة المصرية‪ ،‬القاھرة‪ ،‬ط‪١٣٦٧ ،١‬ھـ‪ ،١٩٤٨/‬ص ‪.٢٤٣‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫العلم فيھا وتوفير الحياة الكريمة لمرتاديھا إلى رواج سوق العلم بھا‪ ،‬فأقبل عليھا طالب العلم‬
‫من كل حدب وصوب‪.‬‬
‫‪-٣‬العلماء‪:‬‬

‫حظيت ديار بكر بحركة علمية منذ الفتح اإلسالمي‪ ،‬وقد وضع نواة ھذه الحركة العلمية‬
‫الصحابة الذين كانوا في جيش عياض يوم الفتح ثم استقروا‪ ،‬وقد بدأت رحلة العلماء‬
‫المسلمين من آمد وإليھا غير مبالين بما يعترضھم من مشقة وعناء وصعوبة في السفر‪ ،‬الذي‬
‫عبر عنه الرسول صلى ﷲ عليه وسلم بقوله‪" :‬السفر قطعة من العذاب‪ ،‬يمنع أحدكم طعامه‬
‫وشرابه ونومه‪ ،‬فإذا قضى نھمته فليعجل إلى أھله"‪ ١٩‬و إلى ما قد يصيب الرحالة من الجھد‬
‫واإلرھاق ينفق ماله كله أحيانًا حتى ال يبقى معه ما يسد رمقه‪ ،‬وقد أصاب مثل ذلك العالم‬
‫الرحالة ناصر خسرو‪ ،‬الذي وصف إنفاقه لماله في رحلته حتى وصل إلى درجة من الفقر‪،‬‬
‫كما وصف ما وصل إليه من العذاب والتعب بقوله‪" :‬بلغنا من المسكنة والفاقة ح ًّدا جعلنا نبدو‬
‫كالمجانين ‪ ،‬وتلبدت األقذار واألوساخ على أجسادنا‪ ،‬وال غرابة في ذلك فإننا لم نغتسل منذ‬
‫‪  243‬ثالثة أشھر ‪ ...‬بعت الخرج الوحيد الذي كنت أحمل فيه كتبي بدريھمات قليلة"‪. ٢٠‬‬
‫وقد طلب العلماء من وراء الرحلة العلمية أھدافًا عدة‪ ،‬نذكر منھا‪:‬‬
‫‪ ‬اتباع المنھج اإلسالمي في تحصيل المعرفة‪ ،‬والحصول على رضى ﷲ سبحانه‬
‫وتعالى‪ ،‬ألن الرحلة في طلب العلم واجب ديني‪.‬‬

‫الرغبة في التوسع في تحصيل العلم وعدم االكتفاء بأخذه من أقرب مصادره‪.‬‬ ‫‪‬‬

‫‪ ‬الرحلة لمقابلة العلماء للسماع عنھم والتفقه على أيديھم‪ :‬فقد تلقى إسماعيل بن علي‬
‫بن الحسين بن زنجويه السمات علمه على نحو أربعة آالف شيخ رحل إليھم في أماكن متعددة‬
‫من أرجاء العالم اإلسالمي‪ ،‬وقرأ عليه ثالثة آالف شيخ رحلوا إليه من أرجاء العالم اإلسالمي‬
‫وأخذوا العلم عنه‪ ،٢١‬ورحل يوسف بن علي بن جبارة المغربي من أجل العلم وقرأ في رحلته‬
‫على ثالثمائة وخمسة وستين شي ًخا‪. ٢٢‬‬
‫وكانت آمد في العھد المرواني وخاصة خالل حكم األمير ناصر الدولة مركزا من‬
‫المراكز العلمية المھمة ومقصدا مفضال للوافدين منھم ويتضح ذلك من خالل مجموع العلماء‬
‫اآلمديين والوافدين إليھا‪ ،‬فعدد العلماء الذين كان لھم باع في العلوم التي سادت وانتشرت في‬

‫مسلم‪ ،‬صحيح مسلم‪ ،‬ج ‪ ،١٣‬تحقيق محمد فؤاد عبد الباقي‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪ ،‬ص ‪.٧٠‬‬ ‫‪١٩‬‬
‫ناصر خسرو‪ ،‬سفر نامه‪ ،‬ترجمة يحيى الخشاب‪ ،‬دار الكتاب الجديد‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪ .١٩٧٠ ،٢‬ص ‪.١١٢‬‬ ‫‪٢٠‬‬
‫ابن العديم‪ ،‬بغية الطلب في تاريخ حلب‪ ،‬ج ‪ ،٤‬تحقيق سامي الدھان‪ ،‬طبعة المعھد الفرنسي‪،‬‬ ‫‪٢١‬‬
‫دمشق‪ ،١٩٥١،‬ص ‪.١١٢‬‬
‫ابن الجزري‪ ،‬غاية النھاية في طبقات القراء‪ ،‬ج ‪ ،٢‬تحقيق جبرستراس‪ ،‬مكتبة الخانجي‪ ،‬القاھرة‪،‬‬ ‫‪٢٢‬‬
‫‪ ،١٩٣٢‬ص ‪.٢٩٨ – ٢٩٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫آمد وتضمنتھا مؤلفات ابن األزرق "تاريخ ميافارقين وآمد" والذھبي "سير أعالم النبالء"‪،‬‬
‫وابن خلكان"وفيات األعيان" الذين ترجموا لعلماء آمد ومن وفد إليھا‪ ،‬كان بالتقريب ‪٢٩٥‬‬
‫عال ًما منھم ‪ ١٠٧‬من علماء مدينة آمد والباقي أي ‪ ١٨٨‬عال ًما ممن وفدوا إليھا من أرجاء مدن‬
‫المشرق والمغرب اإلسالميين وھو رقم ال يستھان به إلمارة صغيرة مثل اإلمارة المروانية‪.‬‬
‫‪-١‬االنتساب الجغرافي للعلماء‪:‬‬
‫ينقسم العلماء حسب انتسابھم الجغرافي إلى قسمين‪ :‬القسم األول ھم علماء الديار‬
‫المروانية والعلماء المھاجرين‪.‬‬
‫أ( العلماء اآلمديون‪:‬‬
‫بلغ عدد العلماء اآلمديين في العلوم الدينية ‪ ٧٤‬عالما وفي العلوم األدبية التي تشمل‬
‫الشعر والنحو واألدب‪ ،‬فقد بلغ عددھم ‪ ٢٧‬عال ًما وفي العلو اإلنسانية والذين اقتصرت‬
‫جھودھم على التاريخ والجغرافيا فقد بلغ عددھم ‪ ٥‬علماء‪.٢٣‬‬
‫‪244 ‬‬ ‫ب( العلماء المھاجرين‪:‬‬
‫ويقصد بھم العلماء الذين قدموا إلى حواضر اإلمارة المروانية خاصة آمد وميافارقين‬
‫من أنحاء العالم اإلسالمي‪ ،‬والذين بلغ عددھم ‪ ١٨٨‬عال ًما‪ ،٢٤‬منھم علماء أتقنوا أو تخصصوا‬
‫بأكثر من علم من العلوم الدينية واألدبية واإلنسانية‪ .‬وكانت غالبية ھؤالء العلماء قدموا من‬
‫مناطق المشرق اإلسالمي‪:‬‬
‫‪ -١‬مناطق المشرق اإلسالمي‪ :‬فقد قدم من ھذه المناطق إلى الحاضرتين المذكورتين‬
‫‪ ٨٧‬عال ًما‪ .٢٥‬وقد يكون سبب وفودھم الظروف الدينية التي سادت في بالدھم‪ ،‬وما عاناه‬
‫الشافعية من تضييق لفترة معينة‪ ،‬مما دفعھم إلى الھجرة والتوجه إلى الديار المروانية حيث‬
‫الحرية‪ ،‬العلم والھدوء وحسن االستقبال والرعاية‪ ،‬إضافة إلى كثرة الحروب في المنطقة التي‬
‫ال تتوقف بسبب الصراع بين الدويالت التي ظھرت في المنطقة مثل السلجوقية و الغزنوية‪...‬‬
‫ومما يجدر اإلشارة إليه في ھذا الصدد أن عدد العلماء القادمين من بغداد حاضرة الخالفة‬
‫اإلسالمية بلغ ‪ ٢١‬عال ًما‪ ،‬فكون بغداد مركزا حضاريًّا وعلميًّا لم يمنع علماءھا من الھجرة إلى‬
‫الحواضر المروانية‪ ،‬وأن يحلوا في المرتبة الثالثة بالنسبة لعدد العلماء الوافدين إلى ھذه‬
‫الحواضر‪ .‬ولعل السبب في ذلك ھو انتشار المذھب الشيعي في العراق خالل القرن الخامس‬
‫الھجري بسبب حكم البويھيين فيھا مما سبب ھجرة علماء بغداد إلى آمد وميافارقين التي كان‬

‫‪ ٢٣‬محمد عبد الرحمن مسعد الرشيدي‪ ،‬تاريخ آمد وحضارتھا من القرن الخامس الھجري إلى القرن السابع‬
‫الھجري‪ ،‬رسالة ماجستير غير مطبوعة‪ ،‬جامعة الزقازيق‪ ،‬مصر‪ ،٢٠٠٨ ،‬ص ‪.١٩٢‬‬
‫‪ ٢٤‬المرجع نفسه‬
‫‪ ٢٥‬المرجع نفسه‪ ،‬ص‪.١٩٤.‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫المذھب السني سائدًا فيھما‪ ٢٦،‬ھذا باإلضافة إلى رغبة علماء بغداد في الرحلة في طلب العلم‬
‫للقاء علماء الديار المروانية والتحاور معھم واالستفادة من علمھم‪.‬‬

‫‪ -٢‬إقليم الجزيرة الفراتية‪ :‬ويأتي في الدرجة الثانية بالنسبة لعدد العلماء الوافدين إلى‬
‫آمد وميافارقين العلماء القادمون إليھا من بقية إقليم شمال الجزيرة الفراتية‪ ،‬الذين بلغ عددھم‬
‫‪٤٩‬عال ًما‪ .‬وقد يكون سبب كثرة تنقل ھؤالء العلماء القرب الجغرافي من جھة‪ ،‬ولوجود علماء‬
‫لھم مكانتھم ويستحقون الرحلة إليھم لالستفادة من علمھم‪ ،‬ھذا إضافة إلى تعرض بعض مدن‬
‫شمال الجزيرة الفراتية لغارات البيزنطيين واضطرار علمائھا للھجرة من مدنھم إلى أماكن‬
‫أكثر أمنا وليس أفضل من آمد وميافارقين‪.‬‬
‫‪ -٣‬علماء بالد الحجاز‪ :‬يأتي علماء بالد الحجاز الوافدين من الناحية العددية بعد علماء‬
‫بغداد فقد بلغ عددھم ‪ ١٢‬عال ًما‪ ،٢٧‬ويرجع السبب في قلة عددھم لكون الحجاز منطقة جذب‬
‫للعلماء الوافدين‪ ،‬وذلك بسبب وجود األماكن المقدسة بھا‪ ،‬ووفود العلماء إليھا في كل موسم‬
‫من كافة أرجاء العالم اإلسالمي‪ ،‬إضافة إلى عامل المجاورة الذي كان علماء العالم اإلسالمي‬
‫‪  245‬جميعًا يرغبون فيه‪ ،‬وذلك للمجاورة في األماكن المقدسة‪ ،‬ولذلك قلت رحلتھم إلى خارج مكة‬
‫والمدينة‪.‬‬
‫‪ -٤‬مصر‪ :‬أما مصر فقد قدم منھا ‪ ٧‬علماء‪ ،‬وقد يكون السبب في ذلك استغناء علماء‬
‫مصر بما عندھم من علماء يمكن التعلم على أيديھم‪ ،‬وتلقي العلم عنھم‪ ،‬ھذا إضافة إلى‬
‫رحلتھم إلى الحجاز للحج وللمجاورة‪ ،‬ولقاء العلماء فيھا وإلى بغداد مركز الحضارة‬
‫‪٢٨‬‬
‫اإلسالمية‪ ،‬وغير ذلك ‪.‬‬

‫‪ -٥‬اليمن والمغرب اإلسالمي‪ :‬أما اليمن والمغرب اإلسالمي فيأتيان في المرتبة‬


‫األخيرة‪ ،‬فلم يفد منھما إلى الديار المروانية إال عالمان‪ ،٢٩‬وقد يكون السبب في ذلك بالنسبة‬
‫لليمن أنھا كانت منطقة صراع بين أنصار الفاطميين وأعدائھم‪ ،‬ورحل أكثرھم إلى مصر‬
‫ودمشق وبغداد لتلقي العلم فيھا ألھمية ھذه المناطق لكونھا مراكز للحضارة اإلسالمية‪ ،‬أو‬
‫إلى الحجاز ألنھا مركز المسلمين الديني ومركز العلماء المجاورين‪ ،‬وھذه األسباب تصح‬
‫أيضًا إلى قلة الوافدين من المغرب واألندلس‪.٣٠‬‬

‫كانت الطائفتان الشيعية والعلوية تعيشان في تلك المناطق‪ ،‬يمكن االطالع على تاريخ ميافارقين ألحمد بن‬ ‫‪٢٦‬‬
‫يوسف بن علي بن األزرق الفارقي تحقيق جميع األجزاء ودراسة للدكتور كريم فاروق الخولي والدكتور‬
‫يوسف بالوكن طبعة نوبھار بإسطنبول ‪ ،٢٠١٤‬الوزير المغربي نفسه الذي وفد من مصر إلى ميافارقين‬
‫كان شيعيا‪.‬‬
‫المرجع نفسه‪.‬‬ ‫‪٢٧‬‬
‫المرجع نفسه‪ ،‬ص ‪.١٩٥‬‬ ‫‪٢٨‬‬
‫الرشيدي‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص ‪.١٩٥‬‬ ‫‪٢٩‬‬
‫المرجع نفسه‪ ،‬ص ‪.١٩٦‬‬ ‫‪٣٠‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫وھذا يدل داللة واضحة على المكانة العلمية والثقافية التي بلغتھا الديار المروانية ممثلة‬
‫في أھم حاضرتين بھا وھما آمد وميافارقين واللتان أصبحتا منطقتي جذب للعلماء وطالب‬
‫العلم‪ ،‬نتيجة ما وجدوا فيھما من أمن واستقرار وحسن استقبال ورعاية وحرية فكرية‬
‫وعلمية‪.‬‬
‫‪ -٢‬صفات وألقاب العلماء‪:‬‬

‫أ( صفات علماء آمد‬


‫كانت الصفة الغالبة على العلماء سواء علماء في ديار بكر نفسھا أو العلماء المھاجرين‬
‫إليھا إضافة إلى علمھم وفقھھم‪ ،‬وحصول أكثرھم على اإلجازات في العلوم النقلية واللغوية‪،‬‬
‫يتمتعون بصفات خلقية متعددة على رأسھا الزھد والتقشف والتفاني في التدريس‪ :‬فقد كان‬
‫العلماء يقضون عدة سنوات في تعلم القرآن الكريم وعلومه وتعليمه‪ .‬اتصف علماء آمد في‬
‫ھذه الفترة بأنھم أصحاب ھمة عالية في التعليم والتعلم وال يبخلون ببذل الجھد في عملھم‪،‬‬
‫وإعادة الدرس بكامله أو بعض فقرات منه أكثر من مرة‪ ،‬حتى يستوعبھا المتعلمون جميعًا‪،‬‬
‫‪246 ‬‬
‫كما أنھم كانوا يحترمون المتعلم‪ ،‬ومن أمثال ھؤالء أبو المحاسن عبد الواحد بن إسماعيل بن‬
‫أحمد بن محمد الروياني كان من "رءوس األفاضل في أيامه مذھبًا وأصوال وأخالقًا‪ ،‬وبلغ‬
‫من تمكنه في المذھب الشافعي أنه كان يقول‪" :‬لو احترقت كتب الشافعي ألمليتھا من‬
‫خاطري"‪ .٣١‬ومن الذين برزوا أيضا بعلمھم و عالء ھمتھم في المجتمع اآلمدي أبو الحسن‬
‫علي بن محمد بن عبد الرحمن البغدادي الذي أقرأ الناس في مسجد آمد‪ ،٣٢‬ونصر بن إبراھيم‬
‫بن داود المقدسي من فقھاء الشام ‪ ،‬وكان ذا ھمة عالية‪ ،‬وكان أيضا زاھدًا متقشفًا و محبوبًا‬
‫من كل الناس‪.٣٣‬‬
‫ھذا‪ ،‬وقد تميز العديد من علماء آمد بالكرم والسخاء واإلحسان إلى الفقراء وخاصة‬
‫طالب العلم ‪ ،‬فقد كان الشيخ العالمة أبو عبد ﷲ محمد بن محمد ابن حامد األصبھاني اآلمدي‬
‫فقيھًا موصوفًا بالسخاء والكرم‪ ،٣٤‬وكذلك كان أبو الحسن علي بن محمد بن عبد الرحمن‬
‫الحنبلي اآلمدي صاحب مروءة مع ضيوفه‪ ،٣٥‬كما اتصف العلماء بصفة العفاف واالكتفاء بما‬
‫تيسر وعدم التزلف لرجال السلطة‪ :‬فقد رفض الكثيرون منھم الصلة باألمراء والحكام‬
‫وتجنبوا أعطياتھم‪ ،‬ھذا إلى جانب حبھم لعمل الخير‪ ،‬ومن ھؤالء العلماء بدر الدين محمد بن‬

‫ابن خلكان‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٣‬ص ‪.١٩٦‬‬ ‫‪٣١‬‬


‫الفراء‪ ،‬طبقات الحنابلة‪ ،‬ج ‪ ،٢‬مطبعة السنة المحمدية‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٥٢ ،‬ص ‪.٣٣٤‬‬ ‫‪٣٢‬‬
‫السبكي‪ ،‬طبقات الشافعية الكبرى‪ ،‬ج ‪ ،٤‬تحقيق محمود الطناحي وعبد الفتاح الحلو‪ ،‬مطبعة عيسى البابي‬ ‫‪٣٣‬‬
‫الحلبي‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٦٤ ،‬ص ‪.٢٠٩‬‬
‫ابن العديم‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٤‬ص ‪.١٨٧‬‬ ‫‪٣٤‬‬
‫ابن العماد الحنبلي‪ ،‬شذرات الذھب في أخبار من ذھب‪ ،‬ج ‪ ،٢‬المكتب التجا ري للطباعة والنشر‪،‬‬ ‫‪٣٥‬‬
‫بيروت‪) ،‬د‪.‬ت(‪ ،‬ص ‪.٢٢٣‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫أبي بكر بن محمد بن سالمة المارديني الذي كان ال يأخذ على عمله في التعليم أجرا وينفق‬
‫على نفسه من أمواله الخاصة‪.٣٦‬‬
‫إن ابتعاد غالبية العلماء عن التزلف للحكام والوالة والتقرب منھم ورفض أعطياتھم‬
‫مرده‪ :‬نزاھة العالم نفسه وعفته وزھده‪ ،‬و تقديره لعلمھم‪ ٣٧‬و خشيته الوقوع تحت سيطرة‬
‫الحاكم و أيضا نظرة الناس إليھم على أنھم نماذج يقتدى بھا‪.‬‬
‫ب( ألقاب العلماء‪:‬‬

‫اتخذ العلماء ألقابًا‪ ٣٨‬متعددة علمية أطلقت عليھم حتى صارت عل ًما يعرفون بھا‪ ،‬ومن‬
‫األلقاب التي لقب بھا بعض العلماء يمكن إيجاز أشھرھا فيما يلي‪:‬‬
‫‪ ‬جمال اإلسالم‪ :‬وقد حمل ھذا اللقب على سبيل المثال علي بن المسلم أبو الحسن‬
‫الشافعي‪،٣٩‬‬
‫‪ ‬شرف اإلسالم‪ :‬وقد حمل ھذا اللقب على سبيل المثال عبد الوھاب بن عبد الواحد‬
‫‪  247‬الحنبلي‪. ٤٠‬‬
‫‪ ‬منتخب الدين‪ :‬ولقب به أبو المعالي محمد بن يحيى القرشي‪.٤١‬‬
‫‪ ‬اإلمام الحافظ‪ :‬وقد حمل ھذا اللقب كثير من المحدثين منھم أبو الحسن الغازي‪، ٤٢‬‬
‫وھذا لقب تعريف وليس لقب تشريف ويطلق على حفظة الحديث الشريف‪.‬‬
‫‪ ‬أستاذ األستاذين‪ ،‬صدر الدين‪ ،‬تقي الدين‪ ،‬شرف الدين‪ ،‬فخر العلماء‪ ،‬حبر األمة‪،‬‬
‫جامع الفنون‪ ،‬عالمة الزمان‪ :‬وقد حمل مثل ھذه األلقاب كثير من العلماء والمحدثين نذكر‬
‫منھم علي بن عبد الكافي بن تمام السبكي‪ .٤٣‬ولم نعثر في المصادر التي اطلعنا عليھا ورود‬
‫مراتب لھؤالء المعلمين‪ ،‬على غرار ما ھو معمول به في المدارس النظامية‪ ،‬التي يشار إلى‬
‫أن ميافارقين كان بھا نظامية‪ ،‬كالمدرس‪ ،‬النائب المعيد والصدر‪ ،‬وكذا الحال بالنسبة لمراتب‬
‫المتعلمين‪.‬‬

‫ابن العماد الحنبلي‪ ،‬المصدر نفسه‪.‬‬ ‫‪٣٦‬‬


‫القاضي عياض‪ ،‬ترتيب المدارك وتقريب المسالك لمعرفة أعالم مذھب مالك‪ ،‬ج‪ ،١‬تحقيق‪ ،‬محمد سالم‬ ‫‪٣٧‬‬
‫ھاشم‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٩٨ ،‬ص ‪.١٥٩‬‬
‫حول موضوع األلقاب‪ ،‬ينظر‪ ،‬حسن الباشا‪ ،‬األلقاب اإلسالمية في التاريخ والوثائق واآلثار‪ ،‬الدار الفنية‬ ‫‪٣٨‬‬
‫للنشر والتوزيع‪ ،‬القاھرة‪.١٩٨٩/١٤٠٩ ،‬‬
‫السبكي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،١‬ص ‪.١٦٥‬‬ ‫‪٣٩‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص ‪.١٩١‬‬ ‫‪٤٠‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص ‪.٢١٠‬‬ ‫‪٤١‬‬
‫طبقات الحنابلة‪ ،‬ج ‪ ،٢‬ص ‪.٢٣٤‬‬ ‫‪٤٢‬‬
‫السبكي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،١٠‬ص ‪.١٤٠‬‬ ‫‪٤٣‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪ ‬علم العلماء واألعالم‪ ،‬علم الھداة‪ :‬وھو لقب يطلق على أكابر العلماء‪، ٤٤‬‬
‫‪ ‬بھاء الدين‪ :‬ولقب به عبد الملك بن عبد الوھاب الحنبلي‪، ٤٥‬‬
‫‪ ‬مھذب الدين وعين الزمان‪ :‬وحمل ھذا اللقب أحمد بن األطرابلسي الرفاء‪،٤٦‬‬
‫‪ ‬الشيخ‪ :‬وحمل ھذا اللقب عدد من العلماء‪ ،‬منھم الشيخ علي بن زيد السلمي‪،‬‬
‫‪ ‬شيخ القراء‪ :‬وھذا اللقب حمله الحسن بن علي األھوازي‪.٤٧‬‬
‫ومن ذلك يظھر أن األلقاب التي لقب بھا العلماء منھا ما كان لقب تعريف كلقب اإلمام‬
‫الحافظ‪ ،‬ومنھا ما كان لقب تشريف كبقية األلقاب‪.‬‬
‫‪ -٣‬البيوتات )األسر( العلمية‪:‬‬
‫‪٤٨‬‬
‫كان من أبرز سمات النھضة العلمية التي عاشھا العالم اإلسالمي وجود أسر علمية‬
‫نشطة تعمل وفق أطر معينة ومنھج محدد‪ ،‬وقد عملت تلك األسر على ازدھار العلوم التي‬
‫احتوتھا تلك النھضة‪ ،‬مما شكل ظاھرة فريدة تكاد تنفرد بھا الحضارة العربية اإلسالمية بين ‪248 ‬‬
‫‪٤٩‬‬
‫سائر الحضارات ‪.‬‬

‫والمجتمع اآلمدي لم يشذ على ھذه القاعدة‪ ،‬فقد شھد إبان عھد اإلمارة المروانية وخاصة‬
‫في فترة حكم األمير ناصر الدولة‪ ،‬وجود أسر علمية أسسھا األفراد ولعبت دورا مھما في‬
‫ازدھار الحركة العلمية في مختلف العلوم والفنون‪ ،‬توارث أفرادھا التخصص في علم بعينه‬
‫نقليا كان أم عقليا‪ ،‬كما اشتھرت بعض األسر بالتخصص في أكثر من علم أو فن‪ .‬ومن ھذه‬
‫األسر‪ ،‬نذكر‪:‬‬
‫‪ ‬أسرة الحنائي‪ ٥٠‬وھي أسرة آمدية اشتھرت بعلم الحديث‪ ،‬ونبغ من أفرادھا في ھذا‬
‫العلم عدة أشخاص من أمثال إبراھيم بن محمد بن إبراھيم بن الحسين بن عبد ﷲ أبي إسحاق‬
‫الحنائي ألف الكثير من الكتب‪ ،‬وحدث بشيء يسير‪ ،‬ورغم ھذا الوصف الذي ذكرته المصادر‬
‫عن كثرة مؤلفاته فإنھا لم تذكر ھذه المصنفات ‪ .٥١‬ومن علماء ھذه األسرة أيضا اإلمام‬

‫الباشا‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص ‪.٤٠٦‬‬ ‫‪٤٤‬‬


‫السبكي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،١‬ص ‪.١٩٣‬‬ ‫‪٤٥‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص ‪.٨٥‬‬ ‫‪٤٦‬‬
‫الكتاني‪ ،‬عبد العزيز بن أحمد بن محمد بن علي التميمي أبو أحمد‪ ،‬ذيل تاريخ مولد العلماء ووفياتھم‪،‬‬ ‫‪٤٧‬‬
‫تحقيق‪ ،‬عبد ﷲ أحمد سليمان الحمد‪ ،‬دار العاصمة‪ ،‬الرياض‪ ،‬ط‪ ١٤٠٩ ،١‬ھـ‪ ،١٩٨٩/‬ص ‪.١٢١‬‬
‫حول موضوع األسر العلمية‪ ،‬ينظر‪ ،‬خالد حربي‪ ،‬األسر العلمية ظاھرة فريدة في الحضارة اإلسالمية‪،‬‬ ‫‪٤٨‬‬
‫المكتب الجامعي الحديث‪ ،‬اإلسكندرية‪ ،‬ط‪.٢٠١٠ ،١‬‬
‫المرجع نفسه‪ ،‬ص‪.٦‬‬ ‫‪٤٩‬‬
‫ابن عساكر‪ ،‬أبو القاسم علي بن الحسن بن ھبة ﷲ ‪ ،‬تاريخ دمشق‪ ،‬ج ‪ ،١٤‬تحقيق عمرو بن غرامة‬ ‫‪٥٠‬‬
‫العمروي‪ ،‬دار الفكر للنشر والطباعة والتوزيع‪ ،‬بيروت‪١٤١٥ ،‬ھـ‪ ،١٩٩٥/‬ص ‪.٢٠٤‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج ‪ ،٧‬ص ‪.١١٦‬‬ ‫‪٥١‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫الحافظ أبو الحسن علي بن محمد ابن ابراھيم بن الحسين الحنائي‪ ،‬درس وسمع من مشاھير‬
‫علماء آمد ومصر ومكة‪ ،‬كما روى عنه الكثير من العلماء‪ ،‬وكان من المصنفين صنف وكتب‬
‫الكثير‪ ،‬وحدث باليسير‪ ،‬ومن مصنفاته معجم ألسماء شيوخه الذين سمع منھم في خمسة‬
‫أجزاء‪. ٥٢‬‬
‫‪ ‬أسرة السلمي‪ ،‬ھي أسرة علمية عريقة وافدة نبغ أفرادھا في الحديث‪ ،‬وكان من أبرز‬
‫علمائھا أبو القاسم علي بن محمد بن يحيى بن محمد بن عبد ﷲ السلمي الحبشي المعروف‬
‫بالسميساطي‪ ،‬الذي يعد من أشھر المحدثين‪ ،‬فقد كان جده أبو القاسم يحيى ابن محمد من‬
‫علماء الحديث والمولعين به‪ ،٥٣‬ووالده محمد بن يحيى السلمي أحد العلماء الموسوعيين‪ ،‬وقد‬
‫ورث الجد واألب العلم ألبي القاسم علي بن محمد الذي سمع من أبيه وغيره‪ ،‬وروى عنه أبو‬
‫بكر الخطيب البغدادي‪ ،‬وإبراھيم بن يونس المقدسي وغيرھما‪ .٥٤‬وقد لعبت ھذه األسرة دورا‬
‫مھما في ازدھار الحركة العلمية والثقافية في آمد‪.‬‬
‫‪ ‬أسرة ابن البقل‪ ،‬تخصص أفراد ھذه األسرة في القضاء‪ ،‬حيث تولى ثالثة من‬
‫‪  249‬أفرادھا منصب القضاء في آمد وديار بكر‪.‬‬
‫‪ ‬أسرة ابن بكروت‪ ،‬وابن العقيل وغيرھم كثير‪.‬‬
‫وجود األسر العلمية يدل على متانة القاعدة العلمية في اإلمارة المروانية ويدل أيضا عن‬
‫مدى التواصل العلمي بين أفراد ھذه األسر فيما بينھم وبين الجماعات العلمية المختلفة ويدل‬
‫أخيرا على مدى االھتمام الذي كان يولى للعلم ال من طرف األمراء وإنما أيضا من أفراد‬
‫المجتمع‪ ،‬الذين كانوا حرصين )حريصين( على االھتمام بالعلم وتشجيع طالبيه والتنافس على‬
‫تعليم أبنائھم حتى يبلغوا الدرجات العال في تخصصاته وفروعه المختلفة‪ .‬ومن جھة أخرى‪،‬‬
‫أھمية ھذه األسر العلمية تقاس بالناتج العلمي لعمل األسرة ككل‪ ،‬وأثر ذلك على األجيال‬
‫العلمية الالحقة وأيضا في ازدھار الثقافة والعلوم‪.٥٥‬‬
‫المطلب الثاني‪ :‬عالقات العلماء‪:‬‬

‫الفرع األول‪ :‬عالقة العلماء باألمراء والوزراء‪:‬‬


‫كان للعلماء عالقات متعددة مع فئات المجتمع‪ ،‬وكان لھذه العالقات آثارھا المختلفة‪،‬‬
‫منھا عالقاتھم مع أولي األمر من األمراء والوزراء‪ ،‬فكانوا يعاملونھم معاملة خاصة‬
‫ويكرمونھم حتى صار ذلك تقليدًا‪ .‬ھذه العالقة اكتسبھا العلماء لعدة أسباب‪ ،‬منھا ما يرجع إلى‬
‫ما امتاز به بعضھم من صفات وأخالق شخصية جعلتھم موضع ثقة لدى الحكام‪ ،‬ومنھا ما‬

‫المصدر نفسه‪ ،‬ج ‪ ،١٣‬ص ‪.١٥٤‬‬ ‫‪٥٢‬‬


‫الرشيدي‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص ‪.٢٠٥‬‬ ‫‪٥٣‬‬
‫نفس المرجع‪.‬‬ ‫‪٥٤‬‬
‫خالد حربي‪ ،‬المرجع السابق‪.‬‬ ‫‪٥٥‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫يعود إلى تحصيلھم العلمي الذي جعلھم موضع تقدير لتحمل المسئولية الدينية والدنيوية الملقاة‬
‫على عاتقھم من قبل والة األمر‪ ،‬وقد يكون مصدر تلك العالقة حب الحكام للعلم نفسه‬
‫وتشجيعه ألھله‪ ،‬كما كان الحال بالنسبة لناصر الدولة المرواني‪.‬‬
‫وقد دفع تبجيل األمراء والوزراء للعلماء إلى تعيينھم في مناصب الدولة‪ ،‬واتخاذھم‬
‫رسال وسفراء بينھم وبين أقرانھم من الحكام أو بينھم وبين أعدائھم أو وسطاء بينھم وبين‬
‫الرعية‪ ،‬باإلضافة إلى تقديم العون المادي لھم‪ ،‬واصطحابھم معھم في الحج وفي غيره من‬
‫الرحالت‪ ،‬ودعوتھم إلى مجالسھم الخاصة وتكريمھم‪ ،‬وغير ذلك‪ .٥٦‬ومن أمثلة ھذه العالقات‬
‫العالقة الوطيدة التي ربطت الشاعر والكاتب أحمد بن يوسف السليكي‪ ،‬الذي كان صديقًا‬
‫ووزيرا ألحمد بن مروان وأيضا سفيره لدى اإلمبراطورية البيزنطية‪.٥٧‬‬
‫الفرع الثاني‪ :‬عالقة العلماء فيما بينھم‪:‬‬
‫وبخصوص عالقة العلماء فيما بينھم‪ ،‬فھي من أكثر األمور تعقيدًا‪ ،‬ذلك ألن المشاعر‬
‫متباينة تما ًما فيما بين العلماء‪ ،‬فھناك مشاعر طيبة صادقة ظھرت فيما بينھم‪ ،‬أساسھا التقدير‬
‫‪250 ‬‬
‫واالعتراف بمكانة العلماء اآلخرين‪ .‬ومن أمثلة ھذه العالقات الطيبة ما كان بين أبي عبد ﷲ‬
‫محمد بن بيان الكازروني وبين تلميذه فخر اإلسالم محمد بن أحمد بن الحسين بن عمر‬
‫المعروف بأبي بكر الشاش‪ ، ٥٨‬و أيضا ما كان بينھما وبين أبي منصور الطوسي الذي برع‬
‫في الفقه الشافعي‪ ،٥٩‬كما كانت العالقات وطيدة بين العالمة أبي المحاسن عبد الواحد بن‬
‫‪٦٠‬‬
‫إسماعيل بن أحمد بن محمد الروياني وبين أبي الحسين بن عبد الغفار بن محمد الفارسي‬
‫ونفس العالقة كانت تجمع بين محمد بن الفرج بن منصور بن ابراھيم بن علي بن الحسن‬
‫السلمي وبين أبي القاسم عمر بن محمد ابن أحمد بن عكرمة المعروف بالبرزي الجزري‬
‫الفقيه الشافعي‪. ٦١‬‬
‫وقد كان العلماء في الغالب يوطدون عالقاتھم العلمية بالعالقات االجتماعية التي تقوم‬
‫بينھم‪ ،‬وذلك عن طريق الزيارات المتبادلة والمقابالت المتكررة‪ .٦٢‬وفي مقابل تلك العالقات‬
‫الحسنة بدت مالمح االختالف بين بعض العلماء مما أدى إلى ظھور نوع من العداء بينھم‬
‫تمثل في ازدراء بعضھم للبعض اآلخر وحدوث مالسنات بينھم‪ ،‬والتي كان من أسبابھا‬
‫الخالف المذھبي‪ ،‬التعصب المذھبي أو التنافس بين العلماء حسدًا على علمھم أو على تفوقھم‪،‬‬

‫ابن عساكر‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،١٣‬ص ‪.٢٤٧‬‬ ‫‪٥٦‬‬


‫ابن كثير‪ ،‬المصدر الساق‪ ،‬ج ‪ ،١٢‬ص ‪.٥٤‬‬ ‫‪٥٧‬‬
‫ابن خلكان‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٤‬ص ‪.٦١‬‬ ‫‪٥٨‬‬
‫السبكي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٣‬ص ‪.٥٠‬‬ ‫‪٥٩‬‬
‫ابن خلكان‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٤‬ص ‪٢٠٩‬‬ ‫‪٦٠‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج ‪ ،٣‬ص ‪.٢٤‬‬ ‫‪٦١‬‬
‫الذھبي‪ ،‬تاريخ اإلسالم‪ ،‬حوادث ووفيات مشاھير األعالم‪ ،‬م‪ ،٤‬دار الغرب اإلسالمي‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪،١‬‬ ‫‪٦٢‬‬
‫‪ ،٢٠٠٣‬ص ‪.١٩٠‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫مما نتج عنه نقد بعضھم نقدًا الذعًا‪ ،‬وقد يكون من أسباب ھذا التنافس التقرب من أولي‬
‫األمر‪ ،‬وقد يكون سبب سوء العالقات العداء الشخصي‪ ،‬أو سوء أخالق بعض العلماء‪ .‬ومن‬
‫أمثلة ھؤالء العلماء أصحاب العالقات السيئة مع زمالئھم‪ :‬شميم الحلي أبو الحسن بن عنبر‬
‫النحوي اللغوي الشاعر‪ ،‬فقد كان بذيء اللسان‪ ،‬كثير الوقوع في الناس‪ ،‬متعرضًا لسلب‬
‫أعراضھم‪ ٦٣‬وأيضا سيف الدين اآلمدي العالم بعلوم األوائل‪ ،‬وساءت عالقته بالعلماء‬
‫اآلخرين بسبب مناظراته وتصانيفه في علوم األوائل‪ .٦٤‬وعلى العموم‪ ،‬وبغض النظر عن‬
‫وجود بعض العلماء سليطي اللسان وكثيري الخالف مع نظرائھم‪ ،‬فإن العالقات بين العلماء‬
‫فيما بينھم كانت في مجملھا عالقات تعاون وتواصل واحترام وتقدير‪.‬‬
‫الفرع الثالث‪ :‬عالقة العلماء بأفراد المجتمع‪:‬‬
‫لقد كان أھل آمد من المتعلمين والعامة على حد سواء يقدرون جھود العلماء حق‬
‫التقدير‪ ،‬ويلجئون إليھم ويستشيرونھم في حاالت عدة وخاصة عندما يرون الوالة متواطئين‬
‫مع أعدائھم أو يرونھم مسلوبي السلطة وليس لھم رأي‪ ،‬وأن آراءھم ال تتناسب مع واقع‬
‫‪  251‬أمرھم‪ ،‬أو عندما يتخلى والة األمر عن البلد عند أول شعور بالخطر ويفرون ناجين بأنفسھم‬
‫وعائالتھم‪.‬‬
‫وتتجلى درجة تقدير العلماء وعلو مكانتھم بين فئات المجتمع المختلفة عند رحيلھم‪ :‬فقد‬
‫كان رحيل العلماء ووداعھم من المظاھر المشھودة‪ ،‬ومثال ذلك تشييع أھل آمد لجنازة العالم‬
‫نصر بن ابراھيم بن داود المقدسي عام ‪٤٩٠‬ھـ‪ ،١٠٩٦/‬إذ خرج اآلمديون بجنازته وقت‬
‫الظھر ولم يتمكنوا من دفنه إلى قرب الغروب لكثرة المشيعين‪. ٦٥‬‬
‫المطلب الثالث‪ :‬أھم التخصصات العلمية‪:‬‬
‫وإذا ما نظرنا إلى الحياة العلمية والثقافية بوجه عام نستطيع أن نميز ثالثة تخصصات‬
‫رئيسية كبرى شھدت تطورا ملحوظًا في الحواضر العلمية في اإلمارة المروانية في عھد‬
‫األمير ناصر الدولة‪.‬‬
‫الفرع األول‪ :‬الشعر والعلوم اللغوية‪:‬‬

‫‪-١‬الشعر‪:‬‬
‫نبغ مجموعة من أبناء اإلمارة المروانية من ذوي المواھب األدبية والشعرية في مجال‬
‫اإلبداع الشعري‪ ،‬مما فتح أمامھم باب التنافس والتسابق لاللتحاق بخدمة األمراء‪ ،‬فلمعت‬

‫‪ ٦٣‬ابن العماد الحنبلي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٣‬ص ‪.٤‬‬


‫‪ ٦٤‬القنوجي صديق بن حسن‪ ،‬أبجد العلوم‪ ،‬ج ‪ ،٣‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪ ١٩٧٨ ،‬م‪ ،‬ص ‪.١١٣‬‬
‫‪ ٦٥‬السبكي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٤‬ص ‪.٢٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫مجموعة من األدباء والشعراء والكتاب‪ ،‬وحفلت بھم دار اإلمارة‪ ،‬وازدھرت بإنتاجھم الحياة‬
‫العلمية والثقافية‪.‬‬

‫وانجبت اإلمارة المروانية شعراء كبارا أجمعت المصادر على جودة شعرھم وكثرة‬
‫إنتاجھم‪ ،‬وعلى رأس ھؤالء جميعا الشاعر المنازي‪ . ٦٦‬وكان المنازي شاعرا موھوبا حيث‬
‫يقول عنه ياقوت الحموي‪" :‬إنه كان فاضالً أديبًا جيد الشعر"‪ ٦٧‬ويقول عنه الذھبي‪" :‬له نظم‬
‫فائق قليل الوجود"‪ ،٦٨‬وكانت القصيدة التي أعجب بھا األدباء والنقاد على حد سواء ھي‬
‫القصيدة التي قالھا في وصف وادي بزاعا ‪.٦٩‬‬
‫وإلى جانب المنازي‪ ،‬كان ھناك شعراء مرموقون نذكر‪:‬‬
‫‪ ‬الحسين بن داود البشنوي الفنكي‪ ،‬وھو أحد الشعراء الذين مدحوا أمراء بني‬
‫مروان‪، ٧٠‬‬
‫‪ ‬اشتھر الفضل بن منصور بن الطريق الفارقي‪ ،‬وكان من الشعراء المجيدين " وله‬
‫‪252 ‬‬ ‫ديوان جيد‪ ،‬وشعر حسن" كما يقول ابن األثير‪، ٧١‬‬
‫‪ ‬كما اشتھر أيضا الوزير أبو نصر الحسن بن أسد الفارقي بنظم الشعر‪ ،‬ويعتبر من‬
‫الشخصيات التي نبغت في آمد وميافارقين‪ ،‬فكان يجمع بين المھارة الفنية والطموح إلى‬
‫السلطة‪ ،‬وجموح الخيال بالفلسفة‪ ،‬وروعة الشعر بدقة العالم اللغوي؛ ولذا كان شخصية‬
‫غريبة األطوار تتجلى فيه الطرافة والنبل‪ ،‬وكان إحساسه الفني يملك عليه أقطار نفسه‪.٧٢‬‬
‫‪-٢‬العلوم اللغوية‪:‬‬

‫تقدمت الدراسات اللغوية والنحوية في حواضر اإلمارة المروانية‪ ،‬وكان إنتاج ابن أسد‬
‫يمثل أيضًا أقصى ما وصلت إليه ھذه الدراسات في ھذه المنطقة‪ ،‬فلم يكن ابن أسد شاعرا‬
‫فحسب‪ ،‬وإنما كان لغويًّا ضليعًا أيضًا‪ ،‬يقول عنه ياقوت الحموي‪ :‬إنه "كان نحويًّا ر أسا‪،‬‬
‫وإماما في اللغة يقتدى به"‪ ،‬وصنف في اآلداب تصانيف تقوم له مقام شاھدي عدل بفضله‬
‫وعظم قدره‪ ،‬ومنھا كتاب "شرح اللمع" وكتاب "اإلفصاح في شرح أبيات مشكلة"‪ ،‬ويذكر له‬
‫القفطي كتابًا مشھورا في األلغاز‪.٧٣‬‬

‫ابن خلكان‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،١‬ص ‪.١٥٦‬‬ ‫‪٦٦‬‬


‫ياقوت‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٨‬ص ‪.١٦٤‬‬ ‫‪٦٧‬‬
‫الذھبي‪ ،‬سير أعالم النبالء‪ ،‬ج ‪ ،١١‬ص ‪.٢٥٦‬‬ ‫‪٦٨‬‬
‫بزاعا‪ ،‬بلدة تقع في منتصف الطريق بين مينج وحلب‪.‬‬ ‫‪٦٩‬‬
‫ابن األثير‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٩‬ص‪.٧٠.‬‬ ‫‪٧٠‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص ‪.٤٦٦‬‬ ‫‪٧١‬‬
‫القفطي‪ ،‬أبو الحسن جمال الدين علي بن يوسف‪ ،‬إنباء الرواة بأخبار أنباء النحاة‪ ،‬ج ‪ ،١‬تحقيق محمد أبو‬ ‫‪٧٢‬‬
‫الفضل ابراھيم‪ ،‬مطبعة دار الكتب المصرية‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٥٥ ،‬ص ‪.٢٩٥‬‬
‫ياقوت‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٨‬ص ‪.٥٤‬‬ ‫‪٧٣‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫وقد أشاد العلماء بكتب ابن أسد النحوية وأشادوا بھا‪ ،‬فيقول القفطي عن مكانة ابن أسد‬
‫النحوية وأھمية كتبه‪ " :‬له النحو المعرب عن شكل اإلعراب‪ ،‬وله التصنيف البديع في شرح‬
‫"اللمع" إلى غير ذلك مما ليس ألديب مثله طمع"‪ .‬وينقل عن أبي طاھر السلفي في إجازته‬
‫العامة وتقريظه لكتاب "شرح اللمع" قوله‪" :‬إنه أجاد فيه وأزاد‪ ،‬وأورده زائد عن المواد"‪.٧٤‬‬
‫ومن ثمة يمكن القول إن ابن أسد قد استطاع أن يثري الدراسات اللغوية في اإلمارة‪ ،‬وتمكن‬
‫بما تجمع حوله من الطالب والعلماء أن يعمل على ازدھار اللغة العربية وتمكينھا في آمد وما‬
‫حولھا‪.‬‬
‫الفرع الثاني‪ :‬العلوم الدينية‪:‬‬
‫نشطت الدراسات الدينية نشاطًا ملحوظًا‪ ،‬وأصبحت المساجد المروانية وخاصة في آمد‬
‫وميافارقين تغص بحلقات الدرس‪ ،‬وخاصة في مجال الحديث والفقه‪ ،‬وقد تخرج من ھذه‬
‫المساجد أشھر فقھاء المذھب الشافعي‪ ،٧٥‬ومن ثم فقد أصبحت آمد أحد المراكز المھمة التي‬
‫يقصدھا طالب العلم لدراسة الفقه وسماع الحديث‪ .‬وكان أول من قصد آمد من العلماء أبو‬
‫عبيد ﷲ محمد بن بيان الكازورلي وأقام مدة فيھا‪ ،‬وكانت حلقته في مسجدھا من أشھر‬
‫الحلقات التي يؤمھا الطالب ويغدون إليھا من كل مكان سواء من الداخل أو من الخارج‪،٧٦‬‬
‫‪  253‬كذلك اشتھرت حلقة الشيخ أبي الحسين عبد الغفار بن محمد الفارسي‪.٧٧‬‬
‫وقد أسھمت ھذه الحلقات الفقھية في تخريج معظم فقھاء المذھب الشافعي في آمد بل‬
‫والمشرق اإلسالمي‪ ،‬ومن ھؤالء العلماء نذكر على سبيل المثال ال الحصر‪:‬‬
‫‪ ‬فخر اإلسالم محمد بن أحمد بن الحسين بن عمر المعروف بأبي بكر الشاش‪ ،‬ومن‬
‫آثاره في الفقه الشافعي كتاب " حلية العلماء"‪ ،‬ويقول عنه ابن خلكان‪" :‬إنه ذكر فيه مذھب‬
‫اإلمام الشافعي‪ ،‬ثم ضم إلى كل مسألة اختالف األئمة فيھا‪ ،‬وجمع من ذلك شيئًا كثيرا"‪.٧٨‬‬
‫‪ ‬أبو المحاسن عبد الواحد ابن إسماعيل بن أحمد بن محمد الروياني‪ ،‬وقد كانت‬
‫رحالته المستمرة عامال أساسيا في انتشار المذھب الشافعي في البلدان التي حل بھا‪ ،‬حيث‬
‫كان يناظر علماءھا ويدرس في مساجدھا ويعلم بھا الحديث‪ ،‬ويؤلف الكتب‪ ،‬ومن مؤلفاته‬
‫"بحر المذھب" و"حلية المؤمن" وغيرھا من الكتب في األصول والخالف‪.٧٩‬‬
‫‪ ‬قاسم بن أحمد الخياط الذي كان يجلس بمسجد آمد ويدرس الفقه‪ ٨٠‬وعنه أخذ فخر‬
‫اإلسالم الشاش‪ ،‬وال شك أنه ساھم في النھضة العلمية والثقافية التي كانت مدينة آمد أحد‬
‫مراكزھا الھامة‪.٨١‬‬

‫القفطي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،١‬ص ‪.٢٩٤‬‬ ‫‪٧٤‬‬


‫شاكر خصباك‪ ،‬األكراد‪ ،‬ص ‪.٤٨٨‬‬ ‫‪٧٥‬‬
‫ابن خلكان‪ ،‬السابق‪ ،‬ج ‪ ،٤‬ص ‪.٦١‬‬ ‫‪٧٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج ‪ ،٣‬ص ‪.١٦٩‬‬ ‫‪٧٧‬‬
‫السبكي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٤‬ص ‪.٧٥‬‬ ‫‪٧٨‬‬
‫ابن خلكان‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٣‬ص ‪.١٦٩‬‬ ‫‪٧٩‬‬
‫السبكي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٣‬ص ‪.٧٥‬‬ ‫‪٨٠‬‬
‫ابن األزرق‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.١٧٥‬‬ ‫‪٨١‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪ ‬أبو بكر محمد بن مروان بن عبد ﷲ القاضي الطنزي‪.٨٢‬‬


‫‪ ‬يحيى بن سالمة الحصكفي‪ ،‬أبو الفضل ُم ِعين الدين يحيى بن سالمة بن الحسين بن‬
‫أبي محمد عبد ﷲ الخطيب الحصكفي الطنزي الديار بكري‪ ،‬ھو كاتب وشاعر وخطيب عاش‬
‫في القرن السادس الھجري‪ .‬ولِ َد يحيى بن سالمة بن الحسين في قرية طنزة الواقعة‬
‫في جزيرة ابن عمر‪ ،‬وكانت والدته سنة ‪ ٤٥٩‬ھـ‪ ،‬وانتقل مع عائلته في صغره إلى حصن‬
‫كيفا فنشأ ھناك‪ .‬وفي شبابه انتقل إلى بغداد‪ ،‬حيث درس األدب والفقه اإلسالمي‪ ،‬على المذھب‬
‫الشافعي وبرع فيه‪ ،٨٣‬وتتلمذ على يد الخطيب التبريزي‪ .‬غادر بن سالمة بغداد بعد إكمال‬
‫دراسته فاستوطن ميافارقين‪ ،‬واشتھر ھناك فقيھا وخطيبا ً وكاتبا ً وشاعراً‪ ،‬وارتقى في‬
‫الوظيفة حتى صار مفتي حاضرة ميافارقين‪ .‬تُوفﱢي في سنة ‪ ٥٥١‬ھـ وفق إحدى الروايات‪،‬‬
‫وفي رواية أخرى كانت وفاته في ‪ ٥٥٣‬ھـ‪ .٨٤‬نسبت إليه المؤلفات التالية‪ : ٨٥‬ديوان شعر‪،‬‬
‫ديوان خطب‪ ،‬ديوان رسائل مخطوط‪ ،‬المرادفات في القرآن‪ ،‬عمدة االقتصاد في النحو‪.‬‬
‫وھذه مختارات من شعره‪:٨٦‬‬
‫‪254 ‬‬
‫ف ي وجنتي ه‪ ،‬و أخ رى من ه ف ي كب دي‬ ‫أش كو إل ى ّ‬
‫ﷲ م ن ن ارين‪ :‬واح دة‬
‫م ن الجف ون‪ ،‬و س قم ح ل ف ي جس دي‬ ‫و م ن س قامين‪ :‬س قم ق د أح ّل دم ي‬
‫ي ذيع س رّي‪ ،‬و واش من ه بالرص د‬ ‫و م ن نم ومين‪ :‬دمع ي ح ين أذك ره‬
‫و و ّده‪-‬و ي راه الن اس ط وع ي دي‬ ‫و م ن ض عيفين‪ :‬ص بري ح ين أندب ه‬
‫أخص ره خنص ري أم جل ده جل دي‬ ‫ق حتّ ى قل ت م ن عج ب‬
‫مھفھ ف ر ّ‬
‫قل ب أتاھ ا؛ و ل و ال ذكرھ ا تاھ ا‬ ‫أل بّ داع ي الھ وى وھن ا فلبّاھ ا‬
‫ل م ننس ھا م ذ و عيناھ ا‪-‬و عيناھ ا‬ ‫تل ت علين ا ثناياھ ا‪-‬س طور ھ وى‬
‫و ص ّده التي ه أن يثن ي إل ّي فم ا‬ ‫س ألته اللّ ثم ي وم الب ين فالتثم ا‬
‫س ألته قبل ة ي وم ال وداع فم ا‬ ‫فكي ف أطل ب حف ظ ال و ّد م ن ص لف‬

‫اقوت الحموي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٦‬ص ‪.٦٢‬‬ ‫‪٨٢‬‬


‫الذھبي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.٣٢٠‬‬ ‫‪٨٣‬‬
‫عمر فروخ‪ ،‬تاريخ األدب العربي ‪ :‬من مطلع القرن الخامس الھجري إلى الفتح العثماني‪،‬‬ ‫‪٨٤‬‬
‫ج‪ ،٣‬دار العلم للماليين‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪ ،١٩٨١ ٤‬ص ص‪.٣٠٢-٢٩٩ ،‬‬
‫الزركلي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٨‬ص ‪.١٤٩‬‬ ‫‪٨٥‬‬
‫عمر فروخ‪ ،‬مرجع سابق‪ ،‬ج ‪ ،٣‬ص ‪٣٠٧-٣٠٦‬‬ ‫‪٨٦‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫وقد قال فيه العماد األصفھاني في ذيل الخريدة وسيل الجريدة‪" :‬كان عالمة الزمان في‬
‫علمه‪ ،‬ومعري العصر في نثره ونظمه‪ ،‬له الترصيع البديع‪ ،‬والتجنيس النفيس‪ ،‬والتطبيق‬
‫‪٨٧‬‬
‫والتحقيق‪ ،‬واللفظ الجزل الرقيق‪ ،‬والمعنى السھل العميق‪ ،‬والتقسيم المستقيم ‪.‬‬

‫ومن خالل ھذا العرض المختصر يتبين لنا مدى ازدھار العلوم الدينية في مدينة آمد‬
‫خاصة ونشاط العلماء بھا‪ :‬فقد غصت آمد بالعلماء الفقھاء األفذاذ وامتألت الحلقات في‬
‫المساجد بطالب العلم‪ ،‬حتى أصبح يتنافس على الفوز بمنصب القضاء أعداد كبيرة من‬
‫العلماء‪.‬‬

‫الفرع الثالث‪ :‬العلوم الطبية‪:‬‬

‫تعتبر منطقة آمد من أقدم المناطق التي احتكت فيھا الحضارتان الفارسية والرومانية‪،‬‬
‫وتقدمت فيھا العلوم والمعرفة تقدما كبيرا‪ ،‬وكان الطب يمثل أحد ھذه العلوم التي ظلت‬
‫مزدھرة حتى استفاد منھا المسلمون إبان حركة الترجمة والتعريب في العصر العباسي األول‬
‫‪ ،‬وأصبح عديد أطباء الخالفة العباسية من تالميذ ھذه المدارس القديمة‪ ،‬وكان معظمھم يقيم‬
‫‪ 255‬‬
‫في إقليم الجزيرة‪ ،‬فيذكر ابن حوقل أن‪" :‬منھم أطباء فضالء أدركتھم أجالء مياسير بصناعة‬
‫الطب"‪ .٨٨‬وقد ازدھرت العلوم الطبية في آمد‪ ،‬حيث ھيئ لألطباء سبيل الممارسة الفعلية‬
‫لنشاطھم العلمي والطبي‪ .‬ومن أشھر األطباء الذين برزوا في الحواضر المروانية خاصة آمد‬
‫وديار بكر‪ ،‬نذكر على سبيل المثال ال الحصر‪:‬‬
‫‪ ‬الطبيب أبو سعيد منصور بن عيسى‪ ،‬وكان يلقب بزاھد العلماء‪ ،‬وھو نصراني‬
‫نسطوري‪ ،‬كان يشغل منصب طبيب نصر الدولة الخاص‪ ،‬ومن أھم مؤلفاته الطبية كتاب‬
‫"البيمارستانات" وكتاب في الفصول والمسائل والجوابات‪ :‬وھو في جزأين‪ :‬األول يتضمن ما‬
‫أثبته أبو الحق بن سھل مما وجده في خزانته‪ :‬رقاع‪ ،‬كراريس وأدراج وغير ذلك من المسائل‬
‫والجوابات‪ ،‬والجزء الثاني على جھة الفصول والمسائل وجوابات أجاب عنھا في مجلس‬
‫العلم‪ ،‬وكتاب "المنامات والرؤى"‪ ،‬وكتاب من عيون األنباء في طبقات األطباء فيما يجب‬
‫على المتعلمين في صناعة الطب تقديم علمه‪ ،‬وكتاب في أمراض العين ومداواتھا‪.٨٩‬‬
‫‪ ‬الطبيب عبيد ﷲ بن جبرائيل بن بختشوع‪ ،‬وھو سليل أسرة عريقة في الطب‪ ،‬فھو‬
‫ابن جبرائيل بن عبيد ﷲ وكان عبيد ﷲ من األطباء المھرة يقول عنه ابن أصيبعة‪" :‬إنه كان‬

‫‪ ٨٧‬األصفھاني‪ ،‬عماد الدين أبي عبد ﷲ محمد بن محمد‪ ،‬تحقيق محمد عايش‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪،‬‬
‫‪ ،١٩٧١‬نقال عن الذھبي‪ ،‬سير أعالم النبالء‪ ،‬الطبقة التاسعة والعشرون‪ ،‬الجزء العشرون‪ ،‬الحصفكي‪،‬‬
‫مؤسسة الرسالة‪ ،‬بيروت‪١٤٢٢ ،‬ھـ‪ .٢٠٠١/‬ص ‪.٣٢٠‬‬
‫‪ ٨٨‬ابن حوقل‪ ،‬أبو القاسم محمد بن البغدادي الموصلي‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬دار الكتاب اللبناني‪ ،‬بيروت‪،‬‬
‫‪ ،١٩٧٩‬ص ‪.١٩٤‬‬
‫‪ ٨٩‬ابن أبي أصيبعة‪ ،‬أبو العباس موفق الدين أحمد بن القاسم الخزرجي‪ ،‬عيون األنباء في طبقات األطباء‪،‬‬
‫دار الثقافة‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪ ١٤٠١ ،٣‬ھـ‪ ،١٩٨١ /‬ص ‪.٣٠٣‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫فاضال في صناعة الطب‪ ،‬مشھورا بجودة األعمال فيھا‪ ،‬متقنًا ألصولھا وفروعھا ومن أشھر‬
‫مؤلفاته " طبائع الحيوان وخواصھا ومنافع أعضائھا" ومقال في االختالف بين األلباب"‬
‫وكتاب "مناقب األطباء"‪ ،‬وكتاب "التواصل إلى حفظ التناسل" وله مجموعة أخرى من الكتب‬
‫الطبية‪.٩٠‬‬
‫‪ ‬الطبيب ابن دينار ويعتبر من أمھر األطباء في تركيب األدوية‪ ،‬وابتكار أصناف‬
‫جديدة منھا‪ ،‬فقد ابتكر الشراب الذي أطلق عليه اسمه‪ ،‬وأصبح معروفًا بين األطباء "بالشراب‬
‫الديناري" ‪.٩١‬‬
‫‪ ‬الطبيب الفضل بن جرير التكريتي‪ ،‬فقد كان واسع الثقافة والمعرفة‪ ،‬فاضالً في‬
‫صناعة الطب‪ ،‬حسن العالج‪ ،‬ومن مؤلفاته "مقالة في أسماء األمراض واشتقاقاتھا"‪.٩٢‬‬
‫‪ ‬الطبيب أبو نصر يحيى بن جرير التكريتي‪ ،‬يقول عنه ابن أصيبعة‪ :‬إنه " كان‬
‫كأخيه في العلم والفضل والتميز في صناعة الطب" ومن أھم كتبه " االختبارات في علم‬
‫النجوم‪ ،‬وكتاب" الباء في منافع الجماع ومضاره"‪ ،‬ورسالة كتبھا لكافي الكفاة أبي نصر‬
‫‪256 ‬‬
‫محمد بن محمد بن جھير في منافع الرياضة وجھة استعمالھا‪.٩٣‬‬
‫‪ ‬الطبيب ابن بطالن ھو أبو الحسن المختار بن الحسن بن عبدون بن سعدون بن‬
‫بُطالن‪ ،‬طبيب وعالم نصراني‪ ،‬ولد في مدينة بغداد في مطلع القرن الخامس للھجرة‪ .‬درس‬
‫الطب والفلسفة متتلمذا على بعض العلماء من نصارى الكرخ‪ .‬كان من أشھر أساتذته‬
‫وأصدقائه الطبيب والقس النسطوري أبو الفرج عبد ﷲ بن الطيب‪ ،‬الذي كان طبيبا ً في‬
‫البيمارستان العضدي‪ .‬كان ابن بطالن أيضا صديقا ً للطبيب أبي سعيد عبيد ﷲ بن جبرائيل بن‬
‫عبيد ﷲ بن بختيشوع وكان يجتمع به في مدينة ميافارقين‪ ،‬وقد أھدى إلى األمير ناصر الدولة‬
‫أحمد بن مروان أجمل مؤلفاته‪ ،‬وھو كتاب "دعوة األطباء" ويقال إنه ألفه بطلب منه‪.٩٤‬‬

‫ابن حوقل‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.١٩٤‬‬ ‫‪٩٠‬‬


‫ابن أبي أصيبعة‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.٣١٤‬‬ ‫‪٩١‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص ‪.٣١٣‬‬ ‫‪٩٢‬‬
‫ابن أبي أصيبعة‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.٣١٥‬‬ ‫‪٩٣‬‬
‫لعيبي شاكر‪ ،‬إعادة االعتبار لطبيب رحالة عراقي رحلة يوحنا بن بطالن‪ ،‬جريدة الشرق األوسط‪ ،‬عدد‬ ‫‪٩٤‬‬
‫‪ ،٩٧٤٥‬األربعاء ‪ ٢٧‬جمادى الثاني ‪١٤٢٦‬ھـ‪ ٣ /‬أغسطس‪ ،٢٠٠٥‬ص‪.١‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫المصدر‪ :‬نسخة موجود في المكتبة الوطنية الفرنسية باللغة الالتينية تحت رقم ‪ ،٩٣٣٣‬نحو سنة ‪١٤٥٠‬‬

‫ترك ابن بطالن باإلضافة إلى "دعوة األطباء" عدداً كبيراً من المصنفات الطبية أھمھا‪:‬‬
‫‪ 257‬‬
‫"تقويم الصحّة"‪ ،٩٥‬مقالة في "شرب الدواء المسھل"‪ ،‬مقالة في "كيفية دخول الغذاء في البدن‬
‫وھضمه وخروج فضالته"‪ ،‬كتاب "المدخل إلى الطب"‪ ،‬كتاب "عمدة الطبيب في معرفة‬
‫النبات"‪ ،‬مقالة في "علة نقل األطباء المھرة"‪ .‬لم يذكر المؤرخون شيئا ً عن تاريخ والدة ابن‬
‫بطالن‪ ،‬وال عن أصله ومنشئه ومزاولته لمھنة الطب‪ ،‬واكتفى القفطي بالقول إنه كان "مشوّه‬
‫الخلقة غير صبيحھا‪ ،‬فَضُل في علم األوائل وارتزق بصناعة الطب"‪ .٩٦‬استق ّر ابن بطالن في‬
‫أواخر حياته في أنطاكية‪ ،‬حيث أشرف على بناء بيمارستانھا أو ترميمه وكان ذلك عام‬
‫‪٤٥٠‬ھـ‪١٠٥٨/‬م‪ ،‬ثم ترھّب والتجأ إلى أحد أديرة المدينة‪ ،‬بعد أن أطلق على نفسه اسم‬
‫يوانيس‪ ،‬ولم يتخذ امرأة وال خلف ولداً‪ ،‬ولذلك يقول‪ :‬وال أحد أن مت يبكي لميتتي سوى‬
‫مجلسي في الطب والكتب باكيا‪ .‬وتوفي ودفن في كنيسة الدير بأنطاكيا‪.‬‬
‫وبخصوص لغة تدريس العلوم في المؤسسات التعليمية في اإلمارة المروانية فقد تحدث‬
‫الرحالة والجغرافيون في القرنين الرابع والخامس الھجريين عن اللغات التي كانت سائدة‪،‬‬
‫فقالوا‪ :‬إنھا كانت اللغة العربية والفارسية‪ ،‬وذكروا أن اللغة العربية كانت ھي اللغة السائدة‬
‫في ديار بكر‪ ،‬فيصف المقدسي لغة سكان الجزيرة عمو ًما بأنھا "لغة حسنة أصح من لغة‬
‫الشام ألنھم عرب أحسنھا الموصلية"‪.٩٧‬‬

‫‪ ٩٥‬وقد ترجم تقويم الصحة إلى الالتينية تحت عنوان‪ Le Tacuinum Sanitatis :‬وكان ذلك عام ‪١٢٥٠‬‬
‫بطلب من الملك سيسيليا بإيطاليا‪ ،‬وكان ھذا الكتاب الطبي في نسخته المصورة ذو شعبية عالية في‬
‫أوروبا الغربي في نھاية العصور الوسطى‪.‬‬
‫‪ ٩٦‬القفطي‪ ،‬المصدر السابق‪.‬‬
‫‪ ٩٧‬المقدسي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.١٤٦‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫وعلى ھذا فإنه يمكن القول بأن اللغة العربية كانت ھي اللغة السائدة في الحواضر‬
‫العلمية المروانية‪ ،‬وأنھا كانت تشكل لغة الحضارة التي تستخدم في مجاالت العلم واألدب‬
‫واإلدارة‪ ،‬أما اللغات األخرى فكان يتم بھا التخاطب في مجال الحياة اليومية‪ ،‬ولم تستخدم‬
‫كلغة أدبية يكتب بھا الشعراء واألدباء‪ .٩٨‬وقد كان األمراء المروانيون يتكلمون اللغة العربية‪،‬‬
‫فلم ترد أية إشارة تفيد أنھم كانوا يتكلمون لغة أخرى غيرھا‪ ،‬كما أنه لم تبد منھم أية محاولة‬
‫لتشجيع أو تفضيل لغة أخرى عليھا‪ ،‬وال شك أن ھذا الموقف من األمراء المروانيين يدل‬
‫على عمق نفوذ اللغة العربية وسيادتھا في تلك المنطقة‪ ،‬وخاصة في ھذا العصر الذي برزت‬
‫فيه القوميات‪ ،‬وشھد محاوالت ناجحة لبعث اللغات المحلية في فارس وغيرھا‪ ،‬وبذلك اتسمت‬
‫الحياة العلمية والثقافية على العموم في اإلمارة المروانية وخاصة في حواضرھا العلمية بسمة‬
‫عربية خالصة‪ ،‬ألن اللغة العربية كانت حتى ھذا الوقت لغة العبادات‪ ،‬لغة العلم ولغة‬
‫المعامالت بدون منازع‪.‬‬
‫المطلب الرابع‪ :‬اإلجازات أو الشھادات‪:‬‬
‫‪258 ‬‬ ‫اإلجازة ھي الشھادة التي يمنحھا العالم الواحد أو عدة علماء للمتعلم‪ ،‬وتكون اإلجازة‬
‫مكتوبة أو شفھية‪ .٩٩‬وقد ذكر الخطيب البغدادي آراء الفقھاء في اإلجازة‪ ،‬وأن جمھور الفقھاء‬
‫يجيزھا‪ ،‬كما وضح أنه يفضل كتابة اإلجازات بخط الراوي‪ ،‬وال يلزمه ذلك بل يحق له أن‬
‫يأمر غيره بالكتابة عنه‪ ،‬ويقول‪" :‬واستحب أن يكون الكتاب بخط الراوي وال يلزمه ذلك‪ ،‬بل‬
‫إن أمر غيره أن يكتب عنه ويقول في الكتاب‪" :‬وكتابي ھذا إليك بخط فالن ‪-‬ويسميه‪ -‬جاز‪،‬‬
‫وھذا كله من باب االستيثاق‪ ،‬فإن فعل كان أثبت‪ ،‬و إن لم يذكر في الكتاب اسم الكاتب له‬
‫جاز‪ ،‬والمقصود أن يثبت عند المكاتب أن ذلك الكتاب ھو من الراوي المجيز‪ ،‬تواله بنفسه‪،‬‬
‫أو أمر غيره بكتبه عنه‪.١٠٠‬‬
‫وتنقسم اإلجازات العلمية إلى إجازات علمية حقيقية تتويجا لدراسة في تخصص من‬
‫التخصصات على يد علماء معروفين وإجازات فخرية تمنح احتراما وتقديرا لھذا األمير أو‬
‫ذاك‪ ،‬لھذا الوزير أو ذاك‪ ،‬لھذا الشخص أو ذاك‪ ...‬كعربون اعتراف بفضله وجھوده في مجال‬
‫خدمة العلم وأھله‪.‬‬
‫الفرع األول‪ :‬اإلجازات العلمية‪:‬‬
‫وقد كان اآلباء يحرصون على حصول تعليم أبنائھم حتى الحصول على اإلجازات‪ ،‬فقد‬
‫حرص أحمد بن عبد ﷲ بن أحمد بن إسحق بن موسى أبو نعيم األصبھاني على أن يحصل له‬

‫‪ ٩٨‬تاريخ آمد وحضارتھا‪ ،‬ص ‪.١٩٠‬‬


‫‪ ٩٩‬ابراھيم بن فوازن‪ ،‬األدب الحجازي الحديث بين التقليد والتجديد‪ ،‬مكتبة الخانجي‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٨١،‬ص‬
‫‪.٢٧٧‬‬
‫‪ ١٠٠‬الخطيب البغدادي أبو بكر أحمد بن علي بن ثابت‪ ،‬الكفاية في علم الرواية‪ ،‬مراجعة أبو عبد ﷲ السورقي‬
‫وابراھيم حمدي المدني‪ ،‬المكتبة العلمية‪ ،‬المدينة المنورة‪) ،‬د‪.‬ت(‪ ،‬ص ‪.٣١٢-٣١١‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫والده على إجازات من طائفة من شيوخ عصره‪ ،‬فحصل له على إجازة من آمد من خيثمة بن‬
‫سليمان بن حيدرة أبي الحسن القرشي األطربلسي‪ ،١٠١‬وھناك العديد من المجيزين‬
‫والمجازين‪ ،‬وھو دليل على وجود طالب علم حريصين على الوصول إلى مرتبة علمية‬
‫عالية‪.‬‬

‫الفرع الثاني‪ :‬اإلجازات الفخرية‪:‬‬


‫إلى جانب اإلجازات العلمية‪ ،‬فقد نال بعض األشخاص اإلجازات الفخرية‪ ،‬وكانت‬
‫المجامالت تلعب الدور الحاسم فيھا‪ ،‬فقد يجاز صبي إكراما لوالده‪ ،‬أو يجاز أھل بلد بأسرھم‬
‫برواية أحاديث أو كتاب‪ .١٠٢‬ومن نماذج ھذه اإلجازات إجازة محيي الدين بن عربي الطائي‬
‫األندلسي للملك المظفر غازي بن محمد بن أيوب برواية جميع ما رواه عن شيوخه من قراءة‬
‫وسماع‪ ،‬ومناولة كتاب‪ ،‬وإجازة جميع ما ألفه وصنفه من ضروب العلم ‪ .١٠٣‬واختصارا يمكن‬
‫القول إن ھذا االزدھار العلمي والثقافي ما كان ليحدث لوال تضافر عديد العوامل‪ ،‬يأتي في‬
‫مقدمھا‪:‬‬
‫‪ 259‬‬
‫‪ ‬توافر األمن واالستقرار في أرجاء اإلمارة المروانية‪ ،‬مما ساعد في خلق بيئة‬
‫مواتية للعلم‪ ،‬الفكر واإلبداع وجاذبة لكبار العلماء وفي مختلف التخصصات العلمية النقلية‬
‫والعقلية‪.‬‬
‫‪ ‬تشجيع ورعاية األمراء المروانيين‪ ،‬خاصة ناصر الدولة أحمد بن مروان‪ ،‬للعلم‬
‫والعلماء وتشجيع أبرزھم و أشھرھم إلى القدوم إلى آمد وميافارقين‪.‬‬
‫‪ ‬حاجة األمراء والوزراء إلى العلماء لرفد المؤسسات التعليمية بخيرة العلماء في‬
‫مختلف التخصصات وأيضا إلى أساطين البيان والشعراء للترويج إلنجازاتھم الثقافية‬
‫والعلمية داخل المجتمع المرواني وخارجه‪.‬‬
‫‪ ‬فاعلية نشاط المجالس العلمية التي كان ينشطھا كبار العلماء في آمد وميافارقين من‬
‫العلماء المحليين ومن الوافدين على السواء‪.‬‬
‫‪ ‬توفر المؤسسات التعليمية من مساجد ورباطات وكتاتيب ومكتبات والتي كانت تھتم‬
‫بتدريس العلوم الدينية واألدبية دون إھمال للعلوم العقلية‪.‬‬

‫‪ ١٠١‬ابن خلكان‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،٤‬ص ‪.١٢١‬‬


‫‪ ١٠٢‬النبھاني‪ ،‬جامع كرامات األولياء‪ ،‬المكتبة الشعبية‪ ،‬بيروت‪ ١٤٠٣ ،‬ھـ‪.١٤٨٣/‬‬
‫‪ ١٠٣‬ابن خلكان‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج ‪ ،١‬ص ‪.٢٠٢‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المبحث الثالث‪ :‬دور األمير ناصر الدولة في إرساء وتكريس المبادئ السياسية والقيم‬
‫اإلنسانية‪:‬‬
‫المطلب األول المبادئ السياسية‪:‬‬
‫الفرع األول‪ :‬إرساء وتكريس مبدأ التعايش السلمي بين الدول‪:‬‬
‫إيمانا منه بأھمية ھذا المبدأ في العالقات بين الدول‪ ،‬كان األمير المرواني غالبا ما يلجأ‪،‬‬
‫عند تعرض بالده لمشاكل خارجية ذات طابع سياسي أو عسكري‪ ،‬إلى التفاھم وحل تلك‬
‫المشكالت بالطرق السلمية متجنبا استخدام القوة بقدر اإلمكان‪ :‬فقد كان يدفع شر الخصوم عن‬
‫طريق التفاھم والتعويض المالي‪ ،‬حيث كان يطلب من قادة جيشه ورجال حكومته تقدير‬
‫المبلغ الذي سيكلف خزينة اإلمارة في حال الدخول في صراع مسلح مع خصمه‪ ،‬فيقوم‬
‫بعرض المبلغ على الخصم تفاديا للدخول في الحرب معه‪ .‬وبھذه الطريقة التي تعتبر غريبة‬
‫نوعا ما دفع خطر أعدائه و أرجعھم عن مھاجمة إمارته أكثر من مرة‪ ،‬على الرغم من‬
‫قدرته أحيانا على مجابھتھم بالقوة‪ ،‬و ھذا ما يؤكده ابن كثير بقوله‪" :‬وكان كثير المھادنة‬
‫‪260 ‬‬
‫للملوك إذا قصده عدو أرسل إليه بقدر ما يصالحه به فيرجع عنه"‪ ،١٠٤‬وبالفعل وكما يروي‬
‫الفارقي أنه دفع إلى بوقا وناصغلي قائدي الغز المھاجمين لديار بكر عام ‪٤٣٣‬ھـ‪١٠٤٢/‬‬
‫خمسين ألف دينار تجنبا للدخول معھم في صراع مسلح‪ ،١٠٥‬كما دفع أيضا مبلغ ‪ ١٥‬الف‬
‫دينار إلى قرواش‪ ،‬بالرغم من فشله في محاصرة الجزيرة ونصيبين فشال ذريعا‪ ،‬من صداق‬
‫ابنته السيدة إنھاء للعداوة وحال للمشكلة وحفاظا على األرواح والممتلكات والمنجزات‪.١٠٦‬‬
‫وھذه السياسة السلمية التي انتھجتھا األمير نصر الدولة في تعامله مع جيرانه أفضت عمليا‬
‫من جھة إلى ضمان أمن واستقرار ورخاء اإلمارة نيفا وخمسين سنة وھي مدة حكم األمير‬
‫نصر الدولة‪ ،‬ومن جھة أخرى ضمنت تأمين حدود اإلمارة من اعتداءات الدولة البيزنطية‬
‫المدمرة لفترة طويلة بفعل سلسلة من اتفاقيات السالم وعدم االعتداء والصداقة وحسن‬
‫الجوار‪ ،‬لم يتم خرقھا من قبل البيزنطيين إال مرة أو مرتين في مدة ‪ ١٠٦‬سنوات‪ ١٠٧‬والتي‬
‫ھي عمر اإلمارة المروانية‪.‬‬
‫الفرع الثاني‪ :‬تكريس مبدأ حسن الجوار‪:‬‬
‫لقد كانت الدول المجاورة والممثلة بالخالفة العباسية‪ ،‬والخالفة الفاطمية‪ ،‬والدولة‬
‫البيزنطية تعترف باإلمارة المروانية وتتعامل معھا باھتمام واحترام‪ ،‬وتق ّدر مناخ األمن‬
‫واالستقرار السائد فيھا واالنسجام بين مكوناتھا‪ ،‬فراحت تخطب و ّدھا‪ ،‬وتقيم معھا أفضل‬

‫‪ ١٠٤‬ابن كثير‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج‪ ،١٢‬ص‪٨٧‬‬


‫‪ ١٠٥‬ابن الجوزي‪ ،‬المنتظم في تاريخ الملوك واألمم‪ ،‬ج‪ ،٦‬تحقيق محمد عبد القادر عطا‪ ،‬مصطفى عبد القادر‬
‫عطا‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪١٩٩٢ ،١‬م‪ ،‬ص‪.٧٠‬‬
‫‪ ١٠٦‬عبد الرقيب يوسف‪ ،‬الدولة الدوستكية في كردستان الوسطى‪ ،‬ج‪ ،١‬مطبعة اللواء‪ ،‬بغداد‪ ،‬ط‪١٩٧٢ ،١‬م‪.‬‬
‫‪ ١٠٧‬عبد الرقيب‪ ،‬المرجع السابق‪.‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫العالقات‪ .‬ومما يؤكد ذلك أن ممثلي ھـذه الدول المجاورة وصلوا إلى العاصمة َميّافارقين في‬
‫زيارة رسمية كموفدين من حكوماتھم في يوم واحد سنة ‪٤٠٣‬ھـ‪ ١٠١٣/‬لالعتراف باألمير‬
‫نصر الدولة أميرا على اإلمارة‪ ،‬حسب ما جرت به األعراف الدبلوماسية في ذلك الوقت‪،‬‬
‫مصحوبين بالھدايا والتحف الثمينة‪ ،‬وھذا دليل واضح على أمرين اثنين‪ :‬أولھما حنكة األمير‬
‫المرواني في بناء عالقات سياسية متوازنة مع دول الجوار المتعادية‪ .‬وثانيھما األھمية‬
‫االستراتيجية التي كانت تحظى بھا اإلمارة المروانية‪ ،‬وتأثيرھا في التوازنات اإلقليمية‬
‫والحسابات العسكرية‪.‬‬
‫ومما زاد في سرور الملك نصر الدولة مصادفة وصول الوفود مع االنتھاء من بناء‬
‫القصر الملكي‪ ،‬ومـع إطـاللة عيد األضحى‪ .‬ولقد وصف الفارقي جزءا من تلك األحـداث‬
‫السياسية الھـامة التي كانت اإلمارة المروانية مسرحا لھا والمتمثلة في اجتماع ممثلي دول‬
‫الجوار‪ " :‬في ذي الحجّة من سنة ثالث وأربعمـائة…‪ ،‬قبل العيد بثالثة أيام‪ ،‬وصل خادم من‬
‫خدم الخليفة القادر باۦ‪ ،‬ومعه حاجب من سلطان الدولة ابن بويه يس ّمى أبا الفرج محمد بن‬
‫أحمد بن َم ْزيَد‪ ،‬ووصل معھما ال ُخلَع والتشريف والمنشور بديار بكر أجمع من الخليفة‬
‫‪  261‬والسلطان‪ ،‬ولُقّب بنصر الدولة وعمادھا ذي الصﱠرامتين "‪ " .‬وفي عشيّة ذلك اليوم وصل‬
‫رسول من خليفة مصر‪ ،‬وھو الحاكم بأمر ﷲ أبو علي منصور‪ ،‬وورد معه من الھدايا‬
‫والتحف واأللطاف شيء كثير‪ ،‬ولقّب نصر الدولة بع ّز الدولة ومجدھا ذي الصﱠرامتين‪،‬‬
‫فخرج كل من في الدولة إلى لقائه‪ ،‬ودخل البلد‪ .‬ومن بُكرة ذلك اليوم ورد رسول من ملك‬
‫الروم باسيل الصقلّي وكان ملك القسطنطينية‪ ،‬فخرج الناس إلى لقائه‪ ،‬ووصل معه من القُود‬
‫والجنائب والتحف ما ال يوصف "‪ " .‬وكان اليوم الرابع للعيد‪ ،‬وجلس نصر الدولة لھناء العيد‬
‫على التﱠ ْخت‪ ،‬وحضر رسول الخليفة والسلطان‪ ،‬فجلسوا على اليمين‪ ،‬وحضر رسول مصر‪،‬‬
‫ورسول ملك الروم‪ ،‬فجلسا على الشمال‪ ،‬وحضرت الشعراء والقرّاء‪ ،‬وكان يوما ً عظيما ً‬
‫وعيداً مشھوداً‪ ،‬وقرئت المناشير على الناس بحضور الرسل واألمراء‪ ،‬ولبس األمير الخلع‪،‬‬
‫وخلع على الرسل من الخلع ما لم يمكن أن يكون مثلھا "‪.١٠٨‬‬
‫ومما ال شك فيه أن السياسة الحكيمة التي رسمھا نصر الدولة إلمارته كانت سبب ذلك‬
‫االھتمام‪ ،‬فقد قامت سياسته على الحياد وعدم التدخل في الصراعات والنزاعات الناشبة في‬
‫المنطقة‪ ،‬وتجنّب الحروب بكل األثمان‪.‬‬
‫المطلب الثاني‪ :‬القيم اإلنسانية‪:‬‬
‫الفرع األول‪ :‬إرساء وتكريس حق اللجوء واللجوء السياسي‪:‬‬
‫لم يتمتع باألمن والحرية والعدالة قوم في ھذه الفترة مثلما تمتع سكان اإلمارة المروانية‬
‫وذلك بفضل عدالة أمرائھا وإنسانيتھم وال سيما نصر الدولة‪ ،‬الذي سبقت إمارته كثير من‬

‫‪ ١٠٨‬الفارقي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.١١٠-١٠٩‬‬


‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الدول وأعني الغربية وفرنسا على وجه التحديد التي يتغنى حكامھا بأنھا أرض لجوء‪ ،‬في‬
‫إرساء وتكريس مبدأ اللجوء كحق وكقيمة إنسانية وحضارية إسالمية‪ ،‬وذلك بسب ما توفر‬
‫في ھذه اإلمارة من مقومات اللجوء كما يقول ابن األثير وآخرون كثيرون‪ ":‬وكانت بالده آمن‬
‫البالد و أطيبھا و أكثرھا عدال"‪ .١٠٩‬إن سياسة ھذا األمير‪ ،‬القائمة على العدل واإلنسانية في‬
‫الشأن الداخلي كما في الخارجي‪ ،‬قد جلبت األنظار في األقطار األخرى المجاورة بل وحتى‬
‫البعيدة وخاصة اإلسالمية‪ ،‬مما كانت سببا في ھجرة كثير من الباحثين عن العدالة واألمن‬
‫واالستقرار ومن مختلف الشرائح‪ :‬فقد تحولت آمد وميافارقين إلى مدينتي لجوء بامتياز‪ ،‬إذ‬
‫قصدھا عدد غير قليل من الالجئين السياسيين والذي نجد فيھم األمير والوزير والملك والعالم‬
‫والطالب‪ .‬وقد كان ھؤالء يجدون االستقبال الحسن واالحترام الالئق والرعاية الكريمة التي‬
‫تليق بمكانة وقدر ھؤالء‪ ،‬وقد أشار الفارقي إلى ذلك بقوله‪ ...":‬وقصده الناس وحصل كھفا‬
‫لمن التجأ إليه"‪ .١١٠‬وبجانب ھذه الفئة قدم إلى اإلمارة كثير من التجار وأصحاب المھن‬
‫والحرفيين وأقاموا فيھا‪ ،‬فارين من أعمال السطو والمصادرة وغيرھا من المظالم في بلدانھم‪.‬‬

‫‪262 ‬‬ ‫ومن الالجئين السياسيين البارزين إلى اإلمارة المروانية‪ ،‬نذكر‪:‬‬
‫‪ ‬األمير عبد العزيز البويھي‪ ،‬الذي كان سبب لجوئه أنه لما توفي والده جالل الدولة‬
‫البويھي عام ‪٤٣٥‬ھـ‪ ١٠٤٥/‬ولم يكن حاضرا في بغداد ليخلف والده في الحكم‪ ،‬انتھز‬
‫الفرصة ابن عمه أبو كاليجار ونصب نفسه أميرا‪ ،‬فحاول األمير عبد العزيز استعادة السلطة‬
‫فلم يفلح ولم يجد من يساعده أو يستقبله‪ ،‬فتوجه إلى اإلمارة المروانية طالبا من امريھا نصر‬
‫الدولة حمايته‪ ،‬فواساه في محنته وعطف عليه وقدره تقديرا يليق بمكانته وأغدق عليه األموال‬
‫ووفر له سبل الراحة واالستقرار‪ .١١١‬ولما توفي في ميافارقين أمر األمير نصر الدولة عام‬
‫‪٤٤١‬ھـ‪ ١٠٤٩/‬بنقل جثمانه إلى الكوفة ليدفن ھناك‪.١١٢‬‬
‫‪ ‬أبو القاسم المغربي وھو ابن الوزير أبي الحسن على بن الحسن المغربي وزير‬
‫المعتز ومن بعده الحاكم‪ ،‬لقد تم استقبال ھذا الالجئ السياسي أحسن استقبال‪ ،‬وانتھى به المقام‬
‫ليصبح وزيرا لألمير نصر الدولة ومن أكفأ الوزراء‪ .١١٣‬وحينما طلب شرف الدولة قرواش‬
‫أمير الموصل من األمير ناصر الدولة تسليمه له رفقة سليمان بن فھد رفض رفضا قاطعا‬
‫قائال‪ " :‬ال أسلمھما أبدا"‪.١١٤‬‬

‫‪ ١٠٩‬ابن كثير‪ ،‬المصدر السابق‪.‬‬


‫‪ ١١٠‬نصر الدولة‪ ،‬المعرفة‪ ،‬متوفر على الموقع اإللكتروني‪https://www.marefa.org:‬‬
‫‪ ١١١‬الفارقي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.١٤٤‬‬
‫‪ ١١٢‬المصدر نفسه‪ ،‬ص ‪.١٤٥‬‬
‫‪ ١١٣‬المصدر نفسه‪ ،‬ص ‪.١٣٠-١٢٩‬‬
‫‪ ١١٤‬المصدر نفسه‪ ،‬ص ‪.١٣٠‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫‪ ‬ابن جھير الموصلي‪ ،‬ھو اآلخر لقي رعاية كريمة من األمير نصر الدولة وأنعم‬
‫عليه بمنصب الوزارة‪.‬‬
‫‪ ‬ابن خان التركي‪ ،‬لجأ إلى اإلمارة غاضبا من والده فوجد في اإلمارة المروانية ملجأ‬
‫ھو ومن معه من فرسان والبالغ عددھم ألف فارس‪ ،‬وأقام بھا مدة ثم انتقل إلى حلب بدعوة‬
‫من أميرھا عطية بن صالح بن مرداس‪.‬‬
‫‪ ‬الوزير البويھي‪ ،‬عميد الدولة أبو سعيد‪ ،‬لجأ إلى اإلمارة المروانية عند اعتزله‬
‫السياسة وأقام بجزيرة بوتان حتى وفاته سنة ‪٤٣٩‬ھـ‪.١٠٤٨/‬‬
‫‪ ‬ولي العھد أبو القاسم عبد ﷲ المقتدر باۦ‪ ،‬لقد أصبح خليفة عباسيا بعد وفاة جده‬
‫القائم بأمر ﷲ‪ ،‬وقد لجأ إلى اإلمارة المروانية بعد استيالء الباساسيري على السلطة في بغداد‬
‫سنة ‪٤٥٠‬ھـ‪ ١٠٥٨/‬وإقامة الخطبة في مساجدھا للخليفة الفاطمي بمصر‪ ،١١٥‬وقد أرسلت أم‬
‫الخليفة وولي العھد وغيرھما إلى اإلمارة المروانية سرا‪ ،‬ثم أعيدوا إلى بغداد عام‬
‫‪٤٥٢‬ه‪ .١٠٦٠/‬لقد حظي ولي العھد ومن معه باستقبال الئق إذ تم إنزالھم بقصر األمير‬
‫‪ 263‬‬
‫وخصص لھم راتبا يوميا قدره خمسون دينارا وحملھم عند رجوعھم إلى بغداد بأغلى الھدايا‬
‫والتحف قدرت قيمتھا بمائتي ألف دينار‪ .١١٦‬وفي ھذا الصدد يقول الفارقي‪ ":‬وخرجت السيدة‬
‫ومعھا أبو العبّاس محمد بن القائم ‪ -‬وھو الذخيرة أبو المقتدى‪ -‬فقصدت السيدة ميّافارقين‬
‫ومعھا الذخيرة صغيراً‪ ،‬وخرج نصر الدولة إلى لقائھم‪ ،‬فأنزلھم واحترمھم وأضافھم‪ ،‬وأنفذھم‬
‫‪١١٧‬‬
‫إلى آمد‪ ،‬وأنزلھم في القصر‪ ،‬وتق ّدم بما يحتاجون إليه "‬
‫ولما ذاعت شھرة نصر الدولة وتناقلت األلسن أخبار عدالته وإنسانيته وعطفه على‬
‫الفقراء والمحرومين‪ ،‬بل وحتى الطيور‪ ،‬أقبل الشعراء على ديوان اإلمارة ليتغنوا بنصر‬
‫الدولة ويخلدوا مآثره بقصائد شعرية رائعة وصادقة‪.‬‬
‫الفرع الثاني‪ :‬ترسيخ مبدأ التسامح الديني‪:‬‬
‫لقد قامت سياسة نصر الدولة على مبدأ التسامح الديني بين سكان اإلمارة المروانية‬
‫والذين كانوا متوزعين بين مذاھب شتى وديانات شتى وأعراق شتى ورغم ذلك سادت فيما‬
‫بينھم روح التسامح والتضامن‪ ،‬مما جعل سكان اإلمارة يعيشون في انسجام تام‪ ،‬حيث لم‬
‫تحدثنا المصادر عن وجود صراعات مذھبية أو دينية‪.‬‬

‫‪ ١١٥‬المعرفة‪ ،‬المرجع السابق‪.‬‬


‫‪ ١١٦‬الفارقي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪ ١٥٣‬وما يليھا‪.‬‬
‫‪ ١١٧‬الفارقي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.١٥٢‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الفرع الثالث‪ :‬رعاية الفقراء والمحرومين‪:‬‬


‫ومن مظاھر حرصه على رعاية الفقراء وتوفير العيش الكريم لھم أنه لم يتأخر خالل‬
‫سبع سنوات تقريبا عن توزيع جريب من الحنطة على ھذه الفئة يوميا في جامع ميافارقين‪.‬‬
‫الفرع الرابع‪ :‬رعاية الطيور‪:‬‬
‫وما يثير اإلعجاب حقا ونحن نتناول إنجازات ھذا األمير في مجال العمل اإلنساني‪ ،‬أن‬
‫إنسانيته لم تقتصر على الناس‪ ،‬بل شملت الحيوانات أيضاً‪ ،‬وبكيفية لم نعھدھا من سائر‬
‫األمراء والملوك في تلك الفترة ليس في الشرق بل و ال في الغرب أيضا‪ :‬فقد بلغه أن الطيور‬
‫تجوع شتاء لكثرة الثلج‪ ،‬وأن الناس يصطادونھا بسبب حاجتھا إلى الحبوب‪ ،‬فأمر بفتح‬
‫مخازن الحبوب‪ ،‬وإلقاء ما يكفيھا من الغالت طوال الشتاء‪ ،‬فكانت الطيور في ضيافته طوال‬
‫الشتاء مدة عمره‪.١١٨‬‬
‫وباختصار يمكن القول أن اإلمارة المروانية قد تميزت‪ ،‬في عھد األمير ناصر الدولة‪،‬‬
‫بسبقھا في التأسيس لحق اللجوء‪ ،‬حيث غدت مالذاً آمنا ً لعدد غير قليل من الالجئين ‪264 ‬‬
‫السياسيين في ذلك العصر‪ ،‬فيھم الملك واألمير والوزير‪ ،‬فكان ناصر الدولة يرحّب بھم‪،‬‬
‫ويعطف عليھم‪ ،‬ويبالغ في إكرامھم‪ ،‬ويوفّر لھم العيش الالئق بمكانتھم ويرفض تسليمھم‬
‫لطالبيھم‪ ،‬وھذا ما يؤكده الفارقي حينما يقول‪ " :‬وقصده الناس من كل جانب‪ ،‬وحصل كھفا ً‬
‫لمن التجأ إليه "‪.١١٩‬‬
‫استنتاج‪:‬‬
‫لقد كان األمير المرواني ناصر الدولة أحمد بن مروان من كبار أمراء الدويالت‬
‫اإلسالمية التي نشأت على ھامش الخالفة العباسية اإلسالمية ولم تتمرد عليھا‪ ،‬استنادا‬
‫لإلنجازات التي حققھا في الميدان العلمي والثقافي في ديار بكر وحواضرھا مثل آمد‬
‫وميافارقين وغيرھما والتي غدت حواضر علمية يشد إليھما الرحال لوجود الكثير من رجال‬
‫الفقه‪ ،‬الفكر والعلم من اآلمديين ومن الوافدين‪ ،‬الذين ساھموا مساھمة بارزة في ازدھار‬
‫دراسة علوم القرآن الكريم‪ ،‬علوم الحديث والفقه واللغة العربية والشعر‪ ،‬باإلضافة إلى‬
‫العلوم النقلية وفي مقدمھا العلوم الطبية والتي برز فيھا أبو دينار صاحب المشروب الطبي‬
‫المعروف بالشراب الديناري‪.‬‬
‫ورغم ما يمكن أن يقال في ھذا األمير ودوره في ازدھار الحركة العلمية والثقافية في‬
‫آمد ورعايته للعلماء وطالب العلم المحليين والوافدين‪ ،‬رعاية قل نظيرھا في ھذه الفترة التي‬
‫ضيق فيھا على العلماء والذين لم يجدوا من ملجأ آمن سوى ھذه اإلمارة وبجوار أميرھا‪،‬‬

‫‪ ١١٨‬المعرفة‪ ،‬المرجع السابق‪.‬‬


‫‪ ١١٩‬المصدر السابق‪.‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫الذي أخذ على نفسه عھدا وھو نصرة كل مظلوم يقيم في إمارته أو يلجأ إليھا‪ ،‬إال أن دور‬
‫ھذا األمير يبرز أكثر في رأيي في الجانب اإلنساني‪ ،‬الذي يبقى له الفضل في االھتمام به و‬
‫إيالئه أھمية كبيرة لم يسبقه إليه أحد في فترته ليس في الشرق بل وال في الغرب المسيحي‬
‫أيضا‪ :‬ففتح باب إمارته لالجئين من سياسيين وعلماء وحتى األشخاص العاديين‪ ،‬فتحولت‬
‫اإلمارة المروانية ألرض لجوء‪ ،‬ووفر لھؤالء الالجئين كل أسباب الرعاية وكرم الضيافة‪،‬‬
‫ليس ذلك فحسب بل الكثير منھم أصبحوا وزراء في اإلمارة المروانية لعل أبرزھم الوزير‬
‫األديب ابو القاسم المغربي‪.‬‬
‫وبذلك تكون اإلمارة المروانية الكردية أسبق بقرون في التأسيس لحق اللجوء كحق‬
‫انساني واعتبار أرض اإلمارة أرض لجوء‪ ،‬قبل فرنسا‪ ،‬التي لم تدع ھذه الصفة وتفاخر بھا‬
‫غيرھا من البلدان وخاصة األوروبية إال بعد الثورة الفرنسية عام ‪ .١٧٨٩‬ھذا فضال عما بذله‬
‫ھذا األمير من جھد في إرساء مبدأ التعايش السلمي بين الدول ونبذ الصراعات والحروب‬
‫والدعوة إلى حل الخالفات مھما كانت مستعصية ومعقدة بالطرق السلمية وعن طريق الحوار‬
‫‪  265‬وتوقيع معاھدات عدم االعتداء وحسن الجوار‪ .‬وبنھاية عھد ھذا األمير‪ ،‬كانت نھاية أخرى‬
‫أكثر ألما حلت بالعلم وأھله و أيضا بالعمل اإلنساني الذي لم يتوقف عند اإلنسان‪ ،‬بل تعداه‬
‫ليشمل رعاية الطيور خاصة في عز فصل الشتاء‪.‬‬
‫بعد كل ھذا‪ ،‬أال يستحق ھذا األمير أن نطلق عليه لقب راعي العلوم والثقافة والعمل‬
‫اإلنساني وعلى إمارته صفة أرض اللجوء اإلنساني؟ بكل موضوعية يستحق األمير اللقب‬
‫عن جدارة وتستحق اإلمارة الوصف بال منازع‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫قائمة المصادر والمراجع‬

‫‪ -١‬إبراھيم بن فوزان‪ ،‬األدب الحجازي الحديث بين التقليد والتجديد‪ ،‬مكتبة الخانجي‪،‬‬
‫القاھرة‪ ،‬ط‪.١٩٨١ ،١‬‬
‫‪ -٢‬ابن األثير‪ ،‬أبو الحسن عز الدين علي بن أبي الكرم محمد الجزري الشيباني‪ ،‬الكامل في‬
‫التاريخ‪ ،‬طبعة دار الكتاب العربي‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪١٤٠٣ ،١‬ھـ‪.١٩٨٣/‬‬
‫‪ -٣‬األصفھاني‪ ،‬عماد الدين أبي عبد ﷲ محمد بن محمد‪ ،‬المختار من ذيل الخريدة وسيل‬
‫الجريدة‪ ،‬تحقيق محمد عايش‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪.١٩٧١ ،‬‬
‫‪ -٤‬ابن أبي أصيبعة‪ ،‬أبو العباس موفق الدين أحمد بن القاسم الخزرجي‪ ،‬عيون األنباء في‬
‫طبقات األطباء‪ ،‬دار الثقافة‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪ ١٤٠١ ،٣‬ھـ‪.١٩٨١ /‬‬
‫‪ -٥‬ابن األزرق‪ ،‬محمد بن علي بن محمد‪ ،‬بدائع السلك في طبائع الملك‪ ،‬تحقيق د‪ .‬علي‬
‫‪266 ‬‬
‫سامي النشار‪ ،‬منشورات وزارة األعالم العراقية‪ ،‬بغداد‪.١٩٦٩ ،‬‬
‫‪ -٦‬ابن الجوزي‪ ،‬المنتظم في تاريخ الملوك واألمم‪ ،‬تحقيق محمد عبد القادر عطا‪ ،‬مصطفى‬
‫عبد القادر عطا‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪١٩٩٢ ،١‬م‪.‬‬

‫‪ -٧‬حسن الباشا‪ ،‬األلقاب اإلسالمية في التاريخ والوثائق واآلثار‪ ،‬الدار الفنية للنشر‬
‫والتوزيع‪ ،‬القاھرة‪١٩٨٩/١٤٠٩ ،‬‬
‫‪ -٨‬ابن حوقل‪ ،‬أبو القاسم محمد بن البغدادي الموصلي‪ ،‬صورة األرض‪ ،‬بيروت‪ ،‬دار الكتاب‬
‫اللبناني‪.١٩٧٩ ،‬‬
‫‪ -٩‬خالد حربي‪ ،‬األسر العلمية ظاھرة فريدة في الحضارة اإلسالمية‪ ،‬المكتب الجامعي‬
‫الحديث‪ ،‬اإلسكندرية‪ ،‬ط‪٢٠١٠ ،١‬‬
‫‪ -١٠‬خسرو ناصر القبادياني‪ ،‬سفر نامه‪ ،‬ترجمة يحيى الخشاب‪ ،‬دار الكتاب الجديد‪ ،‬بيروت‪،‬‬
‫ط‪.١٩٧٠ ،٢‬‬
‫‪ -١١‬الخطيب البغدادي‪ ،‬الحافظ أبو بكر أحمد بن علي‪ ،‬تاريخ بغداد أو مدينة السالم‪ ،‬مكتبة‬
‫الخانجي‪ ،‬القاھرة‪ ،‬ط‪.١٩٣١ ،١‬‬
‫‪ -٢١‬الخطيب البغدادي‪ ،‬الحافظ أبو بكر أحمد بن علي‪ ،‬الكفاية في علم الرواية‪ ،‬مراجعة أبو‬
‫عبد ﷲ السورقي‪ ،‬إبراھيم حمدي المدني‪ ،‬المكتبة العلمية‪ ،‬المدينة المنورة‪ ،‬دون تاريخ‪.‬‬
‫‪Emîr Ahmet Mervân’ın Diyarbakır’daki Kültürel İlmi Ve İnsani Hizmet Hareketinin‬‬
‫‪Gelişmesinde Olan Rolü‬‬

‫‪ -١٣‬ابن خلكان‪ ،‬شمس الدين أبو العباس أحمد بن محمد بن ابراھيم‪ ،‬وفيات األعيان أبناء‬
‫الزمان‪ ،‬تحقيق محمد محيي الدين عبد الحميد‪ ،‬مكتبة النھضة المصرية‪ ،‬القاھرة‪ ،‬ط‪،١‬‬
‫‪١٣٦٧‬ھـ‪.١٩٤٨/‬‬
‫‪ -١٤‬الذھبي‪ ،‬شمس الدين محمد بن أحمد بن عثمان‪ ،‬تاريخ اإلسالم‪ ،‬حوادث ووفيات‬
‫مشاھير األعالم‪ ،‬تحقيق عواد معروف‪ ،‬دار الغرب اإلسالمي‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪.٢٠٠٣ ،١‬‬
‫‪ -١٥‬الذھبي‪ ،‬شمس الدين محمد بن أحمد بن عثمان‪ ،‬سير أعالم النبالء‪ ،‬الطبقة التاسعة‬
‫والعشرون‪ ،‬الجزء العشرون‪ ،‬الحصفكي‪ ،‬مؤسسة الرسالة‪ ،‬بيروت‪١٤٢٢ ،‬ھـ‪.٢٠٠١/‬‬
‫‪ -١٦‬السبكي‪ ،‬تاج الدين عبد الوھاب بن علي‪ ،‬طبقات الشافعية الكبرى‪ ،‬تحقيق محمود‬
‫الطناحي وعبد الفتاح الحلو‪ ،‬مطبعة عيسى البابي الحلبي‪ ،‬القاھرة‪.١٩٦٤ ،‬‬
‫‪ -١٧‬شاكر خصباك‪ ،‬األكراد )دراسة جغرافية اثنوغرافية(‪ ،‬مطبعة شفيق‪ ،‬بغداد‪.١٩٧٢ ،‬‬
‫‪ -١٨‬الطبري‪ ،‬أبو جعفر محمد بن جرير‪ ،‬تاريخ الرسل والملوك‪ ،‬تحقيق محمد أبو الفضل‬
‫إبراھيم‪ ،‬مطبعة دار المعارف‪ ،‬القاھرة‪ ،‬ط‪.١٩٧٩ ،٨‬‬ ‫‪ 267‬‬

‫‪ -١٩‬عبد الرقيب يوسف‪ ،‬الدولة الدوستكية في كردستان الوسطى‪ ،‬مطبعة اللواء‪ ،‬بغداد‪،‬‬
‫ط‪.١٩٧٢ ،١‬‬
‫‪ -٢٠‬ابن العديم‪ ،‬كمال الدين عمر بن أحمد بن ھبة ﷲ‪ ،‬بغية الطلب في تاريخ حلب‪ ،‬ج ‪،٤‬‬
‫تحقيق سامي الدھان‪ ،‬طبعة المعھد الفرنسي للدراسات العربية‪ ،‬دمشق‪.١٩٥١ ،‬‬
‫‪ -٢١‬ابن العماد الحنبلي‪ ،‬أبو الفالح عبد الحي بن يحيى بن محمد‪ ،‬شذرات الذھب في أخبار‬
‫من ذھب‪ ،‬ثمانية أجزء‪ ،‬طبعة المكتب التجاري للطباعة والنشر‪ ،‬بيروت‪ ،‬بدون تاريخ‪.‬‬

‫‪ -٢٢‬ابن عساكر‪ ،‬أبو القاسم علي بن الحسن بن ھبة ﷲ‪ ،‬تاريخ دمشق‪ ،‬تحقيق عمرو بن‬
‫غرامة العمروي‪ ،‬دار الفكر للنشر والطباعة والتوزيع‪ ،‬بيروت‪١٤١٥ ،‬ھـ‪.١٩٩٥/‬‬
‫‪ -٢٣‬الفارقي‪ ،‬أحمد بن يوسف بن علي بن األزرق‪ ،‬تاريخ الفارقي‪ ،‬تحقيق بد وي عبد‬
‫اللطيف عوض‪ ،‬مراجعة شفيق غربال‪ ،‬المطابع األميرية‪ ،‬القاھرة‪ ،‬دار الكتاب اللبناني‪،‬‬
‫بيروت‪ ،‬ط‪١٣٧٩ ،١‬ھـ‪.١٩٥٩/‬‬
‫‪ -٢٤‬فروخ عمر ‪ ،‬تاريخ األدب العربي ‪ :‬من مطلع القرن الخامس الھجري إلى‬
‫الفتح العثماني‪ ،‬ج‪ ،٣‬دار العلم للماليين‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪.١٩٨١ ،٤‬‬
‫‪ -٢٥‬ابن الفوطي‪ ،‬كمال الدين عبد الرزاق‪ ،‬تلخيص مجمع اآلداب في معجم األلقاب‪ ،‬تحقيق‬
‫مصطفى جواد‪ ،‬الطبعة لولى‪ ،‬مطبعة المجمع العلمي العراقي‪ ،‬بغداد‪ ،‬ط‪.١٩٦٢ ،١‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪ -٢٦‬القاضي عياض‪ ،‬أبو الفضل عياض بن موسى بن عياض بن عمرو اليحصبي السبتي‪،‬‬
‫ترتيب المدارك وتقريب المسالك لمعرفة أعالم مذھب مالك‪ ،‬تحقيق‪ ،‬محمد سالم ھاشم‪،‬‬
‫دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪.١٩٩٨ ،‬‬
‫‪ -٢٧‬القفطي‪ ،‬أبو الحسن جمال الدين علي بن يوسف‪ ،‬إنباء الرواة بأخبار أنباء النحاة‪،‬‬
‫تحقيق محمد أبو الفضل إبراھيم‪ ،‬مطبعة دار الكتب المصرية‪ ،‬القاھرة‪.١٩٥٠ ،‬‬
‫‪ -٢٨‬القنوجي صديق بن حسن‪ ،‬أبجد العلوم‪ .‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪.١٩٧٨ ،‬‬
‫‪ -٢٩‬الكتاني‪ ،‬عبد العزيز بن أحمد بن محمد بن علي التميمي أبو أحمد‪ ،‬ذيل تاريخ مولد‬
‫العلماء ووفياتھم‪ ،‬تحقيق‪ ،‬عبد ﷲ أحمد دار العاصمة‪ ،‬الرياض‪ ،‬ط‪١٤٠٩ ،١‬‬
‫ھـ‪.١٩٨٩/‬‬
‫‪ -٣٠‬ابن كثير‪ ،‬عماد الدين إسماعيل بن عمر القرشي الدمشقي‪ ،‬البداية والنھاية في التاريخ‪،‬‬
‫مكتبة المعارف‪ ،‬بيروت‪ ،‬ومكتبة النصر‪ ،‬الرياض‪.١٩٦٦ ،‬‬
‫‪268 ‬‬ ‫‪ -٣١‬لعيبي شاكر‪ ،‬إعادة اإلعتبار لطبيب رحالة عراقي رحلة يوحنا بن بطالن‪ ،‬جريدة‬
‫الشرق األوسط‪ ،‬عدد ‪ ،٩٧٤٥‬األربعاء ‪ ٢٧‬جمادى الثاني ‪١٤٢٦‬ھـ‪٣ /‬‬
‫أغسطس‪.٢٠٠٥‬‬
‫‪ -٣٢‬محمد عبد الرحمن مسعد الرشيدي‪ ،‬تاريخ آمد وحضارتھا من القرن الخامس الھجري‬
‫إلى القرن السابع الھجري‪ ،‬رسالة ماجستير غير مطبوعة‪ ،‬جامعة الزقازيق‪ ،‬مصر‪،‬‬
‫‪.٢٠٠٨‬‬
‫‪ -٣٣‬مسلم بن الحجاج النيسابوري‪ ،‬صحيح مسلم‪ ،‬تحقيق محمد فؤاد عبد الباقي‪ ،‬دار الكتب‬
‫العلمية‪ ،‬بيروت‪.‬‬

‫‪ -٣٤‬المقدسي‪ ،‬شمس الدين أبو عبد ﷲ محمد بن أحمد المعروف بالبشاري‪ ،‬أحسن التقاسيم‬
‫في معرفة األقاليم‪ ،‬مكتبة مدبولي‪ ،‬القاھرة‪ ،‬ط‪.١٩٩١ ،٣‬‬
‫‪ -٣٥‬النبھاني‪ ،‬جامع كرامات األولياء‪ ،‬المكتبة الشعبية‪ ،‬بيروت‪١٤٠٣،‬ھـ‪.١٩٨٣/‬‬
‫‪ -٣٦‬ياقوت الحموي‪ ،‬شھاب الدين أبو عبد ﷲ الحم وي الرومي البغدادي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬دار‬
‫صادر‪ ،‬بيروت‪ ،‬ط‪١٩٩ ،٢‬‬
DİYARBAKIR’DA MERVANİLER KARŞISINDA
BÜVEYHİLERIN İZLEDİKLERİ POLİTİKALAR

Qader M. Hassan
Selahaddin Üniversittesi

Özet

"Büveyhilerin Diyarbakir'daki Mervani Emirliği İçin Uyguladığı Politika"


başlıklı bu araştırmada, Bağdat ve İslami Maşrek bölgesinin büyük çoğunluğunu  271
yöneten İslam ülkelerinden birinin, o dönemin (Hicri 334-447 / Miladi 945 - 1055)
Diyarbakır'daki ünlü İslami bir emirliği olan Mervani emirliğine, çevre bölgelere ve
Ermenistan'ın bir kısmına karşı, Hicri takvime göre 4. yy'ın / Miladi takvime göre
10. yy'ın sonlarından, Hicri takvime göre 5. yy'ın / Miladi takvime göre ise 11. yy'ın
sonlarına kadar güttüğü politikaları incelenmiştir. Büveyhilerin, Mervaniler'le aynı
çağda var olmaları sebebi ile, işbu emirliğe karşı özel politikalarının olması doğaldır.
Bu politikalar, özellikle Prens Bad al_Kurdi döneminde, bu emirliğe karşı askeri
eylemlere ve askeri çatışmaya dayanan politikalar olmuştur. Bir dönem bir barış
anlaşmasına da sahne olmuş ve bazen dostane ilişkiler kurulmuş ve hatta askeri
işbirliği içine girilmiştir. Bu araştırma dört bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde
araştırmacı, Mervani Emirliği'nin başlangıcı ve en seçkin prensleri açısından
incelemiştir. İkinci bölümde, Büveyhi devletinin kısa bir tarihi, nasıl kurulduğu ve
bu ülkenin en önemli emirleri ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, Büveyhiler ile
Mervani emirleri arasındaki çatışmalara dair politikalar ve askeri ilişkiler ele
alınmıştır. Özellikle Prens Bad dönemi, yoğun şiddete ve savaşlara sahne olmuştur.
Prens Bad'in ölümünden sonra emirliği yöneten diğer prenslerin hüküm sürdüğü
dönemler ve özellikle Prens Baha aldawla Albuehi döneminde Büveyhiler ile
Mervaniler arasında hüküm süren barışçıl ve iyi ilişkiler dördüncü bölümün konusu
olmuştur.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

THE POLICY OF THE BOHAYYANS TOWARDS


THE MARWANIYAH EMIRATE IN DİYARBAKIR

Abstract

This research is entitled (The policy of the Bohayyans towards the Marwaniyah
Emirate in Diyarbakir) examines the policy of one of the Islamic countries, which
ruled Baghdad and the majority of the Islamic Mashreq during the era (334-447 AH
/ 945-1055M) towards one of the famous emirates in Islamic history in the Marwani
or Marwaniyah In Diyarbakir and the majority of the island and part of Armenia
since the end of the fourth century AH / 10th century AD to the end of the fifth
272  century AH / 11th AD, since the state of the Bohayeh was contemporary to the
Marwani state, it is natural that the Boehien have a special policy towards this
emirate, It was a policy based initially on military actions and military conflict with
this authority, especially during the period of Prince Bad al-Kurdi. There is also a
peace treaty and sometimes friendly relations and military cooperation. This study
was divided into four chapters. In the first chapter he studied the profile of the
Marwaniyah Emirate in terms of its beginnings and the most distinguished princes
The second chapter dealt with a brief history of the Buyids state and how it was
established and the most prominent emirs of this country,. The third chapter dealt
with the policy of conflict and the military relations between the Bohayen and the
princes of the Marwaniyah Emirate. It was characterized by violence and battles,
especially during the period of Prince Bad. the rule of other princes who ruled the
Principality after the death of Prince Bad, and the fourth chapter is devoted to the
study of the recent policy of friendly and good relations between Buyids and princes
Almarwanyen which was the most prominent property during the period of Prince
Baha aldawla Albuehi.
‫‪Diyarbakır’da Mervaniler Karşısında Büveyhilerın İzledikleri Politikalar‬‬

‫سياسةتى بوةيھيةكان بةرامبةر ميرنشينى مة ِروانى لة ناوضةى دياربكر‬

‫قادر محمد حسن‬


‫جامعة صالح الدين‬

‫ثيشةكى‬

‫بوةيھيةكان لةسةرةتادا وةكو دةسةالَتداريةكى ئيسالمى لةناوضةكانى فارس و رةى و‬


‫ئيسفةھان دةركةوتن و دواتر لة سالَى ‪٣٣٤‬ك‪٩٤٥/‬ز شارى بةغدايان طرت و بوونة‬
‫‪  273‬ھةمةكارة بةسةر خةالفةتى عةباسيةوة‪،‬ئيدى لةو ميَذووةوة تا سالَى ‪٤٤٧‬ك‪١٠٥٥/‬ز‬
‫كةھاتنى سةلجوقيةكانة ماوةكة لةميَذووى ئيسالميدا بةسةردةمى بوةيھيةكان دةناسريَت‪.‬‬
‫لةماوةى باالَدةستى بوةيھيةكان دا ميرنشينى مةروانى لة ناوضةكانى دياربكر و‬
‫جزيرة دةردةكةويَت و ئيدى بة حوكمى ھاوسةردةمى و ھاوسنوورى ثةيوةندى لةنيَوان‬
‫ھةردوال)بوةيھى و مةروانى (دروست دةبيَت‪،‬بؤية بوةيھيةكان ناضاربوون حسابيان بؤ‬
‫يرةو بكةن‪.‬‬
‫بكةن و سياسةتيَكى تايبةت بةرامبةريان ثة ِ‬
‫ئةم تويَذينةوةية تةرخانة بؤ باسكردن و شيكردنةوةى سياسةتى بوةييھةكان بةرامبةر‬
‫مةروانيةكان و ناوضةى دياربكر بة طشتى دواى دةركةوتنى ميرنشينةكة‪،‬تةوةرى يةكةم‬
‫تايبةت بة ناساندنيَكى ثوختى ميرنشينى مةروانى كة تيايدا باس لة ضلؤنايةتى دةركةوتن و‬
‫باالَدةست بوون و قةلَ ِ‬
‫ةمرةوو ديارترين ميرةكان كراوة بةالم تةوةرى دووةم تةرخانة بؤ‬
‫ناساندنَكى كورتى دةولةت بوةيھى وة ضونيةتى دةركةوتنيان و باالدةستبوونيان لة‬
‫رؤذھةالتى ئيسالمى‪..‬‬
‫ئاراستةكانى سياسةتى بوةيھى‬ ‫ھةرضى تةوةرى سيَيةمة تايبةتة بة شيكردنةوةى ِ‬
‫بةرامبةر ميرنشينى مةروانى و باسكردنى سياسةتى نادؤستانة و ملمالنآ و جةنطى‬
‫‪،‬تةوةرى ضوارةم و كؤتاييش تايبةتكراوة بة باسكردنى سياسةتى دؤستانةى بوةيھيةكان و‬
‫مةروانيةكان و كاريطةرى لةسةر ھةردوال‪،‬لةكؤتايى‬ ‫ِ‬ ‫ثةيوةنديةكانيان لةطة َل‬
‫تويَذينةوةكةشدا ئاماذة كراوة بة طرنطنرين ئةو ئةنجامانةى كة تويَذةر ثيَى طةيشتووة‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫يةكةم ‪/‬سةرةتايةك لةبارةى ميرنشينى مة ِروانى‪:‬‬


‫دةطةريَتةوة بؤ ھةولَةكانى كة سايةتيةك‬
‫ِ‬ ‫مةروانى‬
‫ِ‬ ‫سةرةتاكانى دامةزراندنى ميرنشينى‬
‫‪١‬‬
‫كورى دوستةك( كة بة )باد( بةناوبانط بووة‪ ،‬دةلَيَن لة كوردانى حاربوختى‬
‫ِ‬ ‫بةناوى )حسين‬
‫بووة‪،‬لةناوضة سنووريةكانى ووالَتى موسولَمانان )الثغور( خةريكى غةزاوجةنط بووة ‪ ،‬و‬
‫ھةر بةوةش ناوبانطى دةركردووة و شويَنكةوتوانى زؤربوون ‪،‬وة لة ضياكانى باحسم َى لة‬
‫لي كؤبؤتةوة ‪ .٢‬بةمةش بؤتة كةسيَكى خودان ھيَزو‬ ‫ناوضةى حيزان و مةعدةن خةلَكى َ‬
‫دةسترؤيشتوو‪.‬‬
‫ِ‬
‫ةروانى لة ناوضةكانى حيزان و مةعدةن لةكوردستانى‬ ‫ةمرةوى ميرنشينى م ِ‬ ‫قةلَ ِ‬
‫باكوور دةستثيَدةكات و دواتر بة ھؤى ئةو فراوانخوازيانةى مير باد كردوونى بةرةبةرة‬
‫ناوضةكانى بن دةستى زياتر بوون ‪،‬ئيدى بة سوود وةرطرتن لة الوازى بوةيھيةكان و‬
‫بةھيَزبوونى ثيَطةى خؤى توانى لة ماوةيةكى تاراددةيةك كةمدا ثانتايى قةلَةمرةوى لة‬
‫باكوورةو بطةيةنيَتة ناوضةكانى ئةرمينيا و لة باشووريش بيطةيةنيَتة شارى موس َل و بةلَكو‬
‫بؤ ماوةيةك موسلَيش بطريَت‪،‬ئيدى شارو ئاواييةكانى وةكو ‪:‬ئةرجيش ‪،‬ميافارقين ‪274 ‬‬
‫‪،‬نسيَبين‪،‬ئامةد ‪،‬ميافارقين ‪،‬جزيرةى ئيبنو عومةر و ضةندانى ديكة‪،‬كةوتنة بن دةستى تا لة‬
‫‪٣‬‬
‫شةريَكدا مير باد كوذرا‪.‬‬
‫ِ‬ ‫سالَى ‪٣٨٠‬ك‪٩٩٠/‬ز لة‬
‫كورانى‬
‫ِ‬ ‫فةرمانرةوايى ميرنشينةكة كةوتة دةست خوارزاكانى كة‬
‫ِ‬ ‫دواى ميرباد‬
‫كورى كك ى حاربوختى( بوون و بةم شيَوةية ئيدى ميرنشينةكة بةناوى ئةم‬ ‫ِ‬ ‫مةروان‬
‫) ِ‬
‫مةروان (ة كة لة‬
‫ِ‬ ‫كورى‬
‫ِ‬ ‫بنةمالَةية ناسرا ‪،‬يةكةم ميرى بنةمالَةكةش مير )ئةبو عةلى حسن‬
‫ماوةى نيَوان ساالَنى )‪٣٨٧-٣٨٠‬ك‪٩٩٧-٩٩٠/‬ز( ميرايةتى كردووة‪،‬ئةويش ھةم توانى‬
‫بةسةر ثشيَوى دواى كوذرانى ميربادى خالَى دا زالَبيَت وة ثةيوةندى ھاوسةنط لةطة َل‬
‫ةمرةوى دةولَةتدارى بثاريَزيَت و فراوانترى‬
‫دةولَةتانى دراوس َى دروستبكات و ھةروةتر قةلَ ِ‬
‫‪٤‬‬
‫بكات‪.‬‬

‫ھةرضةندة مي َذوونووس )ابن األثير( دةلَ َى لة برادةرانى خؤم كة لة ھؤزى حةميدين بيستوومة كة باد لة‬ ‫‪١‬‬
‫بروانة‪:‬الكامل في التاريخ‪ ،‬راجعه و صححه‪:‬محمد يوسف الدقاق‪،‬‬ ‫كوردانى حةميدي بووة‪ِ ،‬‬
‫)بيروت‪ (٢٠١٠:‬ج‪ ،٧‬ص‪.٤١٦‬‬
‫بروانة‪:‬الروذراوري‪ ،‬ذيل تجارب األمم‪ ،‬اعتنى بالنسخ والتصحيح‪:‬ه‪.‬ف‪.‬آمدروز‪ ،‬مطبعة شركة التمدن‬ ‫ِ‬ ‫‪٢‬‬
‫الصناعية‪) ،‬مصر‪ (١٩١٦:‬ج‪ ،٣‬ص‪ ،٨٤‬ئيبنو ئةزرةقي فارقي‪ ،‬ميَذووى ميافارقين و ئامةد‪،‬‬
‫وةرطيَ ِرانى‪:‬د‪.‬قادر محةمةد ثشدةرى‪ ،‬ئاكو بورھان محمد )لة بالَوكراوةكانى دةزطاى وةرطيَ ِران‪،‬‬
‫ضاثخانةى منارة )ھةوليَر‪ (٢٠٠٨:‬ل ل‪.١٥-١٤‬‬
‫بروانة‪:‬الروذراوري‪ ،‬ذيل تجارب األمم‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪ ،٨٥-٨٤‬فارقي‪ ،‬ميَذووى ميافارقين و ئامةد‪ ،‬ل ‪-١٥‬‬ ‫ِ‬ ‫‪٣‬‬
‫‪.٢٠‬‬
‫بروانة‪:‬ابن األثير ‪ ،‬الكامل‪ ،‬ج‪ ،٧‬ص ص ‪. ،٤٦٠ ،٤٤٥-٤٤٤‬أبو الفدا‪ ،‬المختصر في اخبار البشر‪،‬‬ ‫ِ‬ ‫‪٤‬‬
‫تحقيق‪:‬محمود ديوب‪ ،‬دار الكتب العلمية‪) ،‬بيروت‪ (١٩٩٧:‬ج‪ ،١‬ص ص ‪.٤٧١-٤٧٠‬‬
‫‪Diyarbakır’da Mervaniler Karşısında Büveyhilerın İzledikleri Politikalar‬‬

‫دواى ئةبو عةلى دةسةالَتى ميرنشينةكة لة ھةمان بنةمالَة بةردةوام بوو‪،‬كاتيَك براكةى‬
‫بةناوى )ئةبومةنسور سةعيد كورى مةروان ( ھاتة جيَطةى كةبة نازناوى )ممھد الدولة(‬
‫ناسراوة ‪،‬ئةويش بؤ ماوةى ضواردة ساالَن ميرايةتى كرد لةنيَوان ساالَنى )‪-٣٨٧‬‬
‫مةروانيةكان لةو سةردةمةدا بةھؤى كيَشة‬ ‫ِ‬ ‫‪٤٠١‬ك‪ ،(١٠١٠-٩٩٧/‬ثانتايى دةسةالَتى‬
‫ناوخؤييةكان ‪،‬حوكمى راستة قينةيان بةسةر شارى ئامةد لةدةست دابوو كة كةوتبؤ بن‬
‫لةوى بؤ‬
‫َ‬ ‫دةستى سةركردةيةكى خؤ جيَى بةناوى )ابن دمنة( و حوكمى مةروانيةكان‬
‫َ‬ ‫ماوةيةك ھةر ِروالَةتى و بةناو بوو‪ ،‬جطة لةمة مير )ممھد الدولة( قةلَ ِ‬
‫ةمرةوى دةسةالتى‬
‫لةطةل ھيَزة ھةريَميةكان بناغةى‬
‫َ‬ ‫خؤى ثاراست وة توانى بة دامةزراندنى ثةيوةندى لةبار‬
‫‪٥‬‬
‫حوكمى تؤكمة بكات‪.‬‬
‫كورانى مةروان كة ميرايةتى ئةم ميرنشينةى كردبيَت ‪،‬مير )ئةحمةد‬ ‫ِ‬ ‫دواين مير لة‬
‫كورى مةروان( كةبة مير )نةسرولدةولة( ناسراوة‪،‬كة لة ھةموو ميرانى ميرنشينةكة‬
‫بةناوبانطترة ‪،‬ضونكة ھةم ماوةيةكى زؤر ميرايةتى كردووة ‪،‬كة زياترة لةنيو سةدة ‪،‬لة‬
‫‪  275‬نيَوان ساالَنى )‪٤٥٣-٤٠١‬ك‪١٠٦١-١٠١٠/‬ز( ‪،‬وةھةم مير نشينةكةش لةسةردةمى ئةو لة‬
‫بوارى ھيَزو ھةذمووونى سياسى و وة ثيَشظةضوونى شارستانى طةيشتؤتة لوتكة‪،٦‬وة ھةم‬
‫ةمرةوى حوكمةكةى سةردةميَكى زيَ ِرينى طوزةراندوة‪،‬توانى‬‫لة ئاستى فراوانى و ثتةوى قةلَ ِ‬
‫فةرمانرةوايى ِراستةوخؤى و دةسةالَتى بطاتة شارى رةحا‬
‫ِ‬ ‫شارى ئامةد بخاتةوة ذيَر‬
‫فةرمانرةوايى سةربةخؤ ِرؤنيشتووةو‬
‫ِ‬ ‫)الرھا( وة بؤية شةرةفخان نووسيوية ‪):‬لةسةر تةختى‬
‫بة ثادشا ناوبانطى ِرؤيشتووة(‪.٧‬‬
‫دةسةالَتى بة شيَوةيةك فراوان بووة زؤر ناوضةى لة ئةرمينياش خستؤتة سةر‬
‫قةلَ ِ‬
‫ةمرةوةكةى بةجؤريَك كةلةالى ھةنديَك ميَذوونووس وةكو )خودانى ئةرمينيا( ناوى‬
‫‪٨‬‬
‫ھاتووة‪.‬‬
‫مةروانى دواى مةرطى مير )نصر الدولة( بةرةبةرة الواز بوو‪،‬سةردةمى‬
‫ِ‬ ‫ميرنشينى‬
‫مير )نظام الدين ابوالقاسم نصر( )‪٤٧٢-٤٥٣‬ك‪١٠٧٩-١٠٦١/‬ز( سةردةميَكى ِراطوزةرة‬
‫برستى‪،‬وة تةشةنةسةندنى‬‫لة ھيَز و فراوانى ميرنشينةكة بؤ سةردةمى بودةلَةيى و بيَ ِ‬

‫فارقي‪ ،‬ميَذووى ميافارقين و ئامةد‪ ،‬ل‪ ،٤٣-٣٤‬محمود ياسين التكريتي‪ ،‬اإلمارة المروانية في دياربكر‬ ‫‪٥‬‬
‫والجزيرة‪ ،‬رسالة ماجستير غير منشورة مقدمة الى مجلس كلية اآلداب جامعة بغداد ‪ ،١٩٧٠ ،‬ص‪-٨٢‬‬
‫‪.٨٤‬‬
‫بروانة‪ :‬فارقي‪ ،‬ميَذووى ميافارقين و ئامةد‪ ،‬ل‪ ،١٠٠-٤٦‬ابن األثير‪،‬‬‫بؤ ثتر زانيارى لةم بارةيةوة َ‬ ‫‪٦‬‬
‫الكامل‪ ،‬ج‪ ،٨‬ص ص ‪ ،٣٥٦‬كارزان محمد حسين رشيد البامرني‪ ،‬األمير نصر الدولة المرواني )‪-٤٠١‬‬
‫‪٤٥٣‬ه‪١٠٦١-١٠١٠/‬م( دراسة عن دوره السياسي والحضاري‪ ،‬رسالة ماجستير غير منشورة مقدمة الى‬
‫مجلس فاكلتي العلوم أإلنسانية‪ ،‬جامعة دھوك ‪.٢٠١٣ ،‬‬
‫شةرةفنامة‪ ،‬وةرطيَ ِرانى‪:‬ھةذار‪ ،‬دةزطاى ضاث و بالوكردنةوةى ئاراس‪ ،‬ضاثي سييةم‬ ‫‪٧‬‬
‫)ھةولير‪ (٢٠٠٦:‬ل‪.٢٩‬‬
‫ابن العبري‪ ،‬تاريخ الزمان ‪ ،‬نقله الى العربية‪:‬إسحق أرملة‪ ،‬دار المشرق )بيروت‪ (١٩٩١:‬ص ‪.٩٦‬‬ ‫‪٨‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ملمالنيَى ناوخؤيى‪،‬بؤية ثانتايى حوكمدارى بة ئاراستةى ثاريَزطارى ليَكردن و وةكخؤ‬


‫‪٩‬‬
‫ھيَشتنةوة ِرؤيشتووة‪.‬‬
‫دوايين ميرى ئةم ميرنشينة مير )ناصر الدولة أبومظفر منصور (ة كةلةماوةى ساالَنى‬
‫)‪٤٨٩-٤٧٢‬ك‪١٠٩٦-١٠٧٩/‬ز( بة ناجيَطيرى حوكمى كردووة‪،‬سةردةمى وى سةردةمى‬
‫برستى و سةرةنجام لةدةستدانى دةسةالَتةكةيان و‬‫ةمرةوبودةلَةيى و بيَ ِ‬
‫ويَكھاتنةوةى قةلَ ِ‬
‫‪١٠‬‬
‫ِروخانى ميرنشينةكةية‪.‬‬
‫داريَذى‬
‫لةوةى كة ئاماذةمان ثيَكرد دةردةكةويَت كة قؤناغى دروست بوون و بناغة ِ‬
‫دةولَةت ماوةى ساالَنى )‪٣٨٠-٣٧٢‬ك‪٩٩٠-٩٨٢/‬ز( دةخايةنيَت ‪،‬وة طوازرانةوةى‬
‫دةسةالَت لة مير بادةوة بؤ خوارزاكةى واتا مير ئةبو على مةروانى بة قؤناغى‬
‫دةسةالَتداريةتى ئةو بنةمالَةيةوجيَطيربوونى دامةزراندنى دةولَةت لةماوةى )‪-٣٨٠‬‬
‫‪٣٨١‬ك‪٩٩١-٩٩٠/‬ز( دادةنريَت‪،‬ھةرضى ماوةى ساالَنى )‪٤٧٢-٣٨١‬ك‪١٠٧٩-٩٩١/‬ز(‬
‫ئةوا ماوةى جيَطيربوون و بةرةو ثيَشضوون و ضةسثاندنى دةولَةتدارية‪،‬قؤناغى‬
‫‪276 ‬‬ ‫ساالَنى)‪٤٨٩-٤٧٢‬ك‪١٠٩٦-١٠٧٩/‬ز( ماوةى الوازى و ِرووخانى دةولَةتةكةية‪. .١١‬‬
‫مةروانى تيَى دةطةين وة‬
‫ِ‬ ‫ةمرةوى دةولَةتدارى لة ميرنشينى‬‫ئةوةى لة ثةيوةندى بة قةلَ ِ‬
‫لة سؤنطةى ئةو خويَندنةوة خيَرايةى كة بؤ كرؤنؤلؤجياى دةسةالَتى ميرايةتى ميرنشينى‬
‫مةروانى كردمان دةطةينة ئةو ئةنجامةى كة ثانتايى دةسةالَتداريةتى ئةم ميرنشينة ھةراوو‬
‫فراوان بووة نةك تةن َى لةسةر ئاستى قةلَ ِ‬
‫ةمرةوى‬
‫جوطرافى بةلَكو‪،‬لةسةر ئاستى ديموطرافيش‪،‬ضونكة ھاوالَتيانى دةظةرةكة ھةر لة‬
‫كوردان ثيَكنةھاتبوو بةلَكو عةرةب و ئةرمةن ودةيلةم و ھى ديكةشى ليَبووة‪.‬‬

‫فةرمانرةواييةكةى بةدةستى ھيَناوة دامةزراندن و قةلَ ِ‬


‫ةمرةو‬ ‫ِ‬ ‫ئةوةى ميرباد لةماوةى‬
‫فراوانكردنة ئةو ئةو ثشيَوى وناجيَطيريةى بةھؤى دةركةوتن و دةسةالَتداربوونى‬
‫بوةيھيةكانى لة ِرؤذھةالَتى ئيسالمى ھاتبؤثيَشةوة قؤستةوة و توانى خؤى بةھيَز بكات‬
‫شت‪،‬دةكرى ماوةى‬
‫َ‬ ‫‪،‬دواى مةرطيشى دةظةريَكى بةرفراونى بؤ خوارزاكانى بة جيَھيَ‬
‫مةروان( بة قؤناغى دوبارة دامةزراندنةوةى‬ ‫ِ‬ ‫كورى‬
‫ِ‬ ‫دةسةالَتى )مير ئةبوعةلى‬
‫دةسةالَتداريةتيةكة بناسيَنين‪،‬ضونكة بةھؤى مةرطى مير بادةوة خةريك بوو ئةوةى‬

‫بروانة‪ :‬فارقي‪ ،‬ميَذووى ميافارقين و ئامةد‪ ،‬ل‪.١١٤-١٠١‬‬


‫ِ‬ ‫‪٩‬‬
‫‪ ١٠‬ابن شداد ‪ ،‬األعالق الخطيرة في ذكر أمراء الشام والجزيرة‪ ،‬تحقيق‪:‬يحيى عيارة‪ ،‬منشورات وزارة‬
‫الثقافة واالرشاد القومي )دمشق‪ (١٩٧٨:‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪ ،٤٠٤ ،.٣٩٧-٣٩٦‬الذھبي‪ ،‬سير أعالم النبالء‪،‬‬
‫تحقيق‪:‬شعيب األرناؤط و محمد نعيم العرقسوسي‪ ،‬مؤسسة الرسالة )بيروت‪ (١٩٨٦:‬ج‪ ،١٨‬ص‪.٦٠٩‬‬
‫مةروانى )‪٤٨٩-٣٨٠‬ك‪١٠٩٦-٩٩٠/‬ز(‬ ‫ِ‬ ‫‪ ١١‬ديمن حسيب أحمد‪ ،‬سيستةمى كارطيَ ِرى دةولَةتى‬
‫ماستةرنامةى بالَونةكراوة‪ ،‬ثيشكةشى ئةنجوومةنى كؤليَجى زانستة مرؤظايةتيةكانى زانكؤى سليَمانى‬
‫كراوة‪ ،٢٠١٧ ،‬ل ‪.١٦‬‬
‫‪Diyarbakır’da Mervaniler Karşısında Büveyhilerın İzledikleri Politikalar‬‬

‫بةدةستى ھيَنابوو لة طريَذةنة دةضوو‪،‬ئةطةر ليَھاتوويى مير ئةبو عةلى نةبا دةستطرتن بة‬
‫شةردا كوذرا و ئامادةكاريةكى وا بؤ قؤناغى‬
‫ِ‬ ‫ميراتى مير باد ئاسان نةبوو‪،‬ضونكة لة دؤخى‬
‫دواى مةرطى نةكرابوو ثيَدةضيَت وةجاخيشى كويَربووبيَت‪،‬بؤية بةردةوام بوون لةسةر‬
‫ھيَزدارى و ثاريَزطارى لة قةلَ ِ‬
‫ةمرةويَكى فراوان وايكرد ئةركى مير ئةبو عةلى قورس بيَت‬
‫كةلةو تاقيكرنةوةيةش سةركةوت ئيتر ثايةكانى ميرنشنةكة ضةسثان‬
‫مةروانى يةك لةو ميرايةتيانة كة لة فيقھى سياسى ئيسالمى و ئةوةى ثيَى‬‫ِ‬ ‫ميرنشينى‬
‫دةلَيَن ئةحكامى سولَتانى بة ميرنشينى زا َل بوو )إمارة اإلستيالء( دادةنريَت‪،‬ئةمةش مةبةست‬
‫دةسترؤيشتوويى لة ناوضةيةك لةناوضةكان‬
‫ِ‬ ‫ليَى ئةوةية كة كةسايةتيةك بة ھؤى ثيَطة و‬
‫فةرمانرةوايى دةكات و خةليفةش بةناضارى دان بة‬ ‫ِ‬ ‫باالَدةست دةبيَت و بؤخؤى‬
‫دةسةالَتةكةى دا دةنيَت‪.١٢‬واتا ئةو ميرنشينة لةئةنجامى ثيَطةيشتنيَكى سةربازى و سياسى‬
‫خؤجيَى نيَو خةلَكى ناوضة دروست بووة نةك بةدامةزراندنى لةاليةن خةليفةوة‪،‬بؤية ھةموو‬
‫ميرنشينيَكى ئاوا ثيَويستى بةوة بووة كة لةاليةن خةليفةوة بةفةرمى بناسريَت بؤئةوةى‬
‫فةرمانرةوايى بةدةستبيَنيَت وثالَثشتى نيَوخؤيى و ميللى بةھيَزبيَت‪.‬‬
‫ِ‬ ‫‪ِ  277‬رةوايى‬
‫ثاش ئةوةى مير باد دةسةالَتى خؤى بةسةر ناوضة جياجياكانى كوردستانى باكووردا‬
‫بةريَوة ضووة‪،‬يةك‬
‫ضةسثاند ئيدى ھةر لةو كاتةوة سةربةخؤييانة كارو بارى ميرنشينةكة ِ‬
‫مةروانى ثاريَزطايان لةو سةربةخؤيية كردووة‪،‬سةربةخؤيى لة‬ ‫ِ‬ ‫لةدواى يةك ميرةكانى‬
‫بةريَوةبردنى ووالَت‪،‬سةربةخؤيى ئابوورى بةماناى سةرخؤبوون لة‬ ‫ِ‬ ‫برياردان و‬
‫ِ‬
‫دةستكةوت و خةرجيةكان و ِرةنيَوھيَنانى ئابوورى دةظةرةكة و وابةستة نةبوونى دارايى‬
‫شةر و ئاشتى‪،١٣‬ئةمان كة‬‫ِ‬ ‫بريارى‬
‫نطريَذكردنى ثةيوةنديةكان و ِ‬ ‫‪،‬سةربةخؤيى لة ِر ِ‬
‫مةروانيدا‬
‫ِ‬ ‫ديارترين سيماى سةربةخؤبوونن ئةوكات و ئيَستاش ھةموويان لة ميرنشينى‬
‫بةرجةستة بوون‪.‬‬

‫دواى بةھيَزبووونى دةسةالَتى مةروانيةكان لةناوضةكةداو فراوانبوونى قةلَ ِ‬


‫ةمرةويان‬
‫فةرمانرةواييةكى ھةبوو‪،‬ثيَدةضيَت‬
‫ِ‬ ‫‪،‬ئيدى دةبوو خةالفةتى عةبباسى دانيان ث َي◌َ دابنيَت وةكو‬

‫بروانة‪:‬الماوردي‪ ،‬األحكام السلطانية والواليات الدينية‪ ،‬مطبعة مصطفى البابي الحلبي )القاھرة‪(١٩٦٦:‬‬
‫ِ‬ ‫‪١٢‬‬
‫ص ‪.٥٥‬‬
‫بروانة‪ :‬قادر محمد حسن‪ ،‬اإلمارات الكوردية في العھد البويھي دراسة‬
‫‪ ١٣‬بؤ ثتر شارةزايى لةم بارةيةوة ِ‬
‫في عالقاتھا السياسية واإلقتصادية‪ ،‬مؤسسة موكرياني للبحوث والنشر ‪ ،‬مطبعة روزھةالَت‬
‫)اربيل‪ ، (٢٠١١:‬ديمن حسيب أحمد‪ ،‬سيستةمى كارطيَ ِرى دةولَةتى ِ‬
‫مةروانى‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫لةسةردةمى ميرى سيَيةم ئةوة مةيسةر بووبيَت‪،‬كة خةليفةى عةبباسى نازناوى)ممھد( يان‬
‫‪١٤‬‬
‫ثيَداوةو دواتر بة) ممھد الدولة ( ناسراوة‪.‬‬
‫دووةم ‪ /‬بوةيھيةكان ‪:‬‬
‫بوةيھيةكان‪:‬بنةمالَةيةكى دةسةالَتدارن لة ميَذووى ئيسالميدا‪،‬بةبنةضة دةيلةمن زيَديان‬
‫دةكةويَتة نيَوان ئازةربيجان و خوراسان‪،‬سةردارى ئةو بنةمالَةية كةسيَك بةناوى )ابوشجاع‬
‫دةطةريَتةوة بؤ كارو ضاالكية سةربازى و‬
‫ِ‬ ‫بويه( ‪ ،‬دةسةالَتدارى و ناوبانطى ئةو بنةمالَةية‬
‫سياسيةكانى ھةرس َى برا )على و حسن و احمد( كة دةولَةتةكةيان دامةزراندوةو‬
‫دابريوة لةناوضةكانى )فارس و عيراق و رةى و‬ ‫ِ‬ ‫ھةريةكةيان قةلَ ِ‬
‫ةمرةويَكى بؤخؤى‬
‫ھةمةدان وئيسفةھان ( حوكميان كردووة‪،‬توانيويانة لة سالَى ‪٣٣٤‬ك‪٩٤٥/‬ز شارى بةغدا‬
‫بطرن ودامةزراوةى خةالفةتى عةباسى بخةنة ذيّر ھةذموونى خؤيان ‪،‬لةسالَى‬
‫‪٤٤٧‬ك‪١٠٥٥/‬ز لةسةر دةستى سةلجوقيةكان كؤتاييان ثيَديَت‪.١٥‬‬
‫سةرةتاى فراوانخوازى مالَباتى بوةيھيةكان لة كةرةج دةستثيَدةكات دواتر بةرةبةرة‬
‫‪278 ‬‬
‫دةستيان بةسةر ناوضةكانى ئيسفةھان و فارس و رةى و ضةند ناوضةيةكى ھةريَمى ضيا‬
‫دا طرت ‪،‬ئيتر ھةر لة كؤتاييةكانى نيوةى يةكةمى سةدةى ضوارةمى كؤضى ‪/‬دةيةمى‬
‫زاينى فةرمانرةوايى خؤيان بةسةر ناوضةكاندا فراوانتر كردوو دواتر بوونة ھةمةكارةى‬
‫‪١٦‬‬
‫فارس و عيراق و ئةھواز وكرمان ورةى و ھةمةدان وئيسفةھان ‪.‬‬
‫دةولَةتى بوةيھى ويَ ِراى ئةوةى كةلةماوةى سةدةى ضوارةمى كؤضى ‪/‬دةيةمى زاينى‬
‫بةھيَزترين دةولَةتى ِرؤذھةالَتى ئيسالمى بوو‪،‬بةالم ھةرطيز دةولَةتيَك يةكانطير و‬
‫يةكثارضة نةبوو‪،‬ميرةكانى دامةزريَنةر برا بوون و ميرةكانى دواتريش ھةر لة تؤرةمةى‬
‫وان بوون بةالَم ئةمة واى نةكرد خودان دةولَةتيَك ناوةندى بن بةلَكو ھةنديَكيان لة بةغداو‬
‫ھةنديَكيان لة رةى و ھةنديَكيان لة فارس و كرمان بة سةربةخؤيى لةيةكدى حوكميان دةكرد‬
‫بةالَم ھةمويان ھةر بة دةولَةتة بوةيھيةكان ناسرابوون و بؤ جياكردنةوة دةوتريَت‬
‫بوةيھيةكانى بةغدا يان رةى يان فارس ‪.‬‬

‫‪ ١٤‬القلقشندي‪ ،‬صبح األعشى في صناعة اإلنشا‪ ،‬حققه‪:‬محمد حسين شمس الدين‪ ،‬دار الكتب العلمية‬
‫زةينةل‪ ،‬ديبلؤماسيةتى كورد لة سةردةمى بوةھيةكاندا‪،‬‬
‫َ‬ ‫)بيروت‪ (١٩٨٧:‬ج‪ ،٦‬ص‪ ،٣٠‬ئاراس فةريق‬
‫بةريوةبةريتى ضاث و بالَوكردنةوةى سليمانى‪) ،‬سليمانى‪ (٢٠١٢:‬ل ‪.١٩٧‬‬
‫بروانة‪:‬مسكويه‪ ،‬تجارب األمم وتعاقب الھمم‪ ،‬اعتنى بالنسخ والتصحيح‪:‬ه‪.‬ف‪.‬آمدروز‪ ،‬مطبعة شركة‬ ‫ِ‬ ‫‪١٥‬‬
‫التمدن الصناعية‪) ،‬مصر‪ (١٩١٦:‬ج‪ ١‬ص ص ‪ ،٢٧٧ ،٢٧٥‬ج‪ ،٢‬ص ‪ ، ٢٨١‬ستانلي لين بول‪ ،‬طبقات‬
‫سالطين اإلسالم‪ ،‬ترجمة‪:‬مكي طاھر الكعبي‪) ،‬بغداد‪ (١٩٦٨:‬ص ص ‪١٣٧-١٣٥‬‬
‫‪ ١٦‬ستانلي لين بول‪ ،‬طبقات ‪ ،‬ص ص ‪ ،١٣٧-١٣٥‬ادوارد فون ‪ ،‬زامباورـمعجم األنساب واألسرات‬
‫الحاكمة في التاريخ األسالمي‪ ،‬ترجمة ‪:‬زكي نجيب محمود و حسن أحمد محمود‪ ،‬مطبعة جانعة فؤاد‬
‫االول )القاھرة‪ (١٩٥١:‬ص ‪.٧٢‬‬
‫‪Diyarbakır’da Mervaniler Karşısında Büveyhilerın İzledikleri Politikalar‬‬

‫دةركةوتنى دةولَةتى بوةيھى ھاوكاتة لةطة َل دةركةوتن و فراذوو بوونى ميرنشينة‬


‫كورديةكان ‪،‬ئةمة وايكردووة كة لةماوةى باالَدةستى بوةيھيةكان بةسةر بةغداو ِرؤذھةالَتى‬
‫ئيسالمى لةطة َل ھةنديَك لة ميرنشينة كورديةكان بةريةككةوتنيان ھةبيَت ‪،‬ضونكة‬
‫ھاوسنوور بوون وة ھةروةتر لةبةر ثيَطة و ھيَزى ميرنشينةكان و ئةو توانا سةربازيانةى‬
‫كة ھةيان بوو ‪،‬ئةمةش وايكر كة لةطة َل ھةنديَك لةو مير نشينانة لةوانةش ميرنشينى‬
‫‪١٧‬‬
‫مةروانى ثةيوةنديان ھةبيَت ‪.‬‬
‫سيَيةم‪ /‬سياسةتى ملمالنآ و ثةيوةندى جةنطى‪:‬‬
‫دةولَةتى بوةيھى لةسةردةمى مير عةزدولدةولة توانى فراوانخوازى زؤر بكات‬
‫ولةسالَى ‪٣٦٧‬ك‪٩٧٧/‬ز دةسةالَتى بطةيةنيَتة ناوضةكانى دياربةكر و جزيرة و توانى‬
‫ى وةدةر بنيَت‪ ١٩،‬ھةر لةو سالَةدا تا عةزدولدةولة لة موسل بوو ضةندان‬ ‫‪١٨‬‬
‫حةمدانيةكان لةو َ‬
‫لةوى ھةستى بة‬
‫َ‬ ‫سةركردةو كةسايةتى ناوضةكة سةردانيان كرد لة نيَويان مير باد كة ھةر‬
‫مةترسى مير عةزدولدةولة كرد و ِرايكرد ‪،‬ضونكة ميرى بوةيھى ثيَى وابوو كة مير باد‬
‫شةرانطيَزة ‪،‬بةالَم مير باد خؤى طةياندة دياربةكر و‬
‫ِ‬ ‫‪  279‬ثياويَكى خودان ھيَز وئاكار توند و‬
‫ى بة ھيَز وباالَ دةست بوو‪ ٢٠.‬بةم شيَوةية دةردةكةويَت كة ھةر لةسةرةتاوة سياسةتى‬ ‫لةو َ‬
‫َ‬
‫بوةيھيةكان بةرامبةر دةسةالتى مير باد لة ناوضةكة سياسةتيَكى بيناكراو بووة لةسةر‬
‫شةرانطيَزى و دذايةتيكردن و ھةولَى ثاكتاوكردنى مير باد و نةھيَشتنى ثيَطةكةى لة‬ ‫ِ‬
‫ناوضةكةدا‪.‬‬
‫نوى لة‬
‫َ‬ ‫ديارة دواى مردنى مير عةزدولدةولة لة سالَى ‪٣٧٢‬ك‪٩٨٢/‬ز ھةلومةرجيَكى‬
‫ةمرةوى بوةيھيةكان بوون‪،‬ناوضةى ديار بةكر و جزيرةش‬ ‫وناوضانة ھاتة ئاراوة كة قةلَ ِ‬
‫يةك لةوناضانة بوون‪،‬ضونكة مير باد مةرطى ميرى بوةيھى بة دةرفةت زانى و توانى لة‬
‫دياربةكر فراوانخوازى بكات وئامةد وئةرجيش و ميافارقين بخاتة بن دةستى خؤى‬
‫‪٢١‬ئةمةش نيشانةى ئةوةية كة ھةر كاتيَك سياسةتى توندوتيذى بوةيھى كا َل بووبيَتةوة‬
‫دةرفةت بؤ خةلَكى ناوضةكة ھاتؤتة ثيَش كة ثةرة بة دةسةالَتى خؤجيَى بدةن‪.‬‬

‫قادر محمد حسن‪ ،‬اإلمارات الكوردية‪ ،‬ص ‪.٩١‬‬ ‫‪١٧‬‬


‫دةطةريَنةوة بؤ حةمدان كورى تةغلب ‪ ،‬ھةر لة كؤتاييةكانى سةدةى سيَيةمى‬
‫ِ‬ ‫حةمدانيةكان ‪:‬لة بنةضةدا‬ ‫‪١٨‬‬
‫موسل و بةشيَكى شام و دياربةكر‬‫َ‬ ‫كؤضى‪ ،‬نؤيةمى زاينى تونيبويان دةولَةتيَك لة ناوضةكانى‬
‫دابمةزريَنن‪ ،‬لةساالَنى ‪٣٦٨-٣٦٧‬ك‪٩٧٨-٩٧٧/‬ز بوةيھيةكان بةسةريان دا زال بوون و كؤتايى‬
‫بروانة‪:‬مسكويه ‪ ،‬تجارب األمم‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص ‪ .٣٩٣-٣٩٠‬فيصل السامر‪ ،‬الدولة‬ ‫بةدةولَةتةكةيان بھيَنن‪ِ .‬‬
‫الحمدانية في الموصل وحلب‪ ،‬مطبعة األيمان ‪) ،‬بغداد‪ (١٩٧٠:‬ج‪ ٢‬ص ‪.٥٩-٣١‬‬
‫مسكويه‪ ،‬تجارب‪ ،‬ج‪ ،٢‬صص ‪.٣٩١-٣٨٨‬‬ ‫‪١٩‬‬
‫الروذراوري‪ ،‬ذيل تجارب األمم‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.٨٤‬‬ ‫‪٢٠‬‬
‫ابن تغري بردي‪ ،‬النجوم الزاھرة في ملوك مصر والقاھرة‪ ،‬مكتبة دار الكتب المصرية‪،‬‬ ‫‪٢١‬‬
‫)القاھرة‪ (١٩٣٣:‬ج‪ ،٤‬ص‪.١٢١‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫دواى ئةو باالَ دةستيةى كة مير باد لة ناوضةكةدا نيشانى دا ئيدى بوةيھيةكان سياسةتى‬
‫شةردا برد ‪،‬بؤية ميرى بوةيھى مير‬
‫ِ‬ ‫خؤيان لةھةمبةر ئةو دةسةالَتداريةتية ثتر بة ئاراستةى‬
‫سةمسام ئةلدةولة)‪٣٧٦-٣٧٢‬ك‪٩٨٦-٩٨٢/‬ز( سةركردةيةكى سةربازى خؤى بةناوى )‬
‫كورى ئةردةشيَر( ناردة سةر مير باد كة دواى ثيَكدادانى‬ ‫ِ‬ ‫كورى بةھرام‬
‫ِ‬ ‫ئةبو سةعد‬
‫‪٢٢‬‬
‫سةربازى ‪،‬سوثاى ميرباد سةركةوت و ضةندان سةربازى دةيلةميشيان بةديلطرت‪ ،‬ئةم‬
‫سةركةوتنةش ثتر مير باد ى ھاندا كة دةسةالَتى خؤى بةسةر ناوضةكانى بن دةستى‬
‫مكومتر بكات‪،‬ھةر بؤية تيَبينى دةكةين كة سياسةتى بوةيھيةكان بةرامبةرى توندتر بووئةو‬
‫جارة سوثايةكى زياتريان بةسةر كردايةتى سةعد ئةلحاجب ناردة سةر كة لةباكوورى‬
‫شةريَكى‬
‫ِ‬ ‫موس َل لة سالَى ‪٣٧٣‬ك‪٩٨٣/‬ز ِروو ِ‬
‫بةرووى يةكتر بوونةوة ‪،‬لةئةنجام دا دواى‬
‫قورس سوثاى بوةيھيةكان جاريَكى ديكة شكستى ھيَناو بةھةلَةداوان سةركردةكةيان و‬
‫موسل بةالَم خةلَكى شارةكة لة دذيان ِر ِ‬
‫اثةرين‬ ‫َ‬ ‫ھةنديَك لة سةربازةكانى خؤيان طةياندة‬
‫موسل شارةكة بخاتة‬
‫َ‬ ‫َ‬
‫وئيتر ئةمةش دةرفةت بوو بؤ مير باد كة بتوانى بة يارمةتى خةلكى‬
‫‪٢٣‬‬
‫بن دةستى خؤى ‪.‬‬
‫‪280 ‬‬
‫دواى بةھيَز بوونى دةسةالَتى مير باد لة ناوضةى جزيرة و ثاش ئةوةى توانى لةسالَى‬
‫‪٣٧٣‬ك‪ ٩٨٣/‬ز دةست بةسةر شارى موس َل دا بطريَت‪،‬ئيدى بوةيھيةكان ھةلويَستيان‬
‫بةرامبةرى توندكرد ‪،‬بةتايبةتى ثاش ئةوةى مةترسى ئةو ميرة كوردةيان بؤ دةركةوت‬
‫موسل وازنةھينيَت و لةويَوة بضيَت بؤ طرتنى‬
‫َ‬ ‫ضونكة ميرباد نيازى وابوو تةنھا بة طرتنى‬
‫بةغدا‪،‬ضونكة باج وخةراجى ناوضةى موسلَى وةرطرتبوو دةيويست َ‬
‫جي ثيَى خؤى قايم‬
‫لةوى◌ً ‪،‬ھةر ئةمةش‬
‫َ‬ ‫بكات و ئامادة سازى بكات بؤ طرتنى بةغدا و دةركردنى دةيلةمةكان‬
‫وايكردبوو كة مير )سةمسام ئةلدةولة ( وة وةزيرةكةى كةناوى ئيبن سةعدان بوو ‪،‬لةو‬
‫ووبةروو‬
‫ِ‬ ‫ماوةيةدا بير لةھيض شتيَك نةكةنةوة جطة لة مةترسى مير باد و كاريان بؤ ِر‬
‫‪٢٤‬‬
‫بوونةوةى سةربازى كرد ‪.‬‬
‫كةواتة سياسةتى بوةيھيةكان ثاش دةركةوتنى نيازى مير باد بؤ فراوانخوازى زياتر بة‬
‫رةوة ئاقارى ثيَكدادانى سةربازى دةضوو وة توندى و دةرطيرى ھيَزى ث ًي◌َ وة ديار‬
‫طؤرانكارى زياترى بة‬ ‫ِ‬ ‫بوو‪.‬بةتايبةتى دواى طرتنى موس َل ‪،‬ئيدى سياسةتى بوةيھى‬
‫ئاراستةى دذايةتيكردنى مير باد بة خؤوة بيني‪.‬‬
‫ِ‬

‫‪ ٢٢‬الروذراوري‪ ،‬الذيل‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪ ،٨٣‬ابن خلدون‪ ،‬تاريخ ابن خلدون‪ ،‬دار الكتاب اللبناني‪) ،‬بيروت‪(١٩٨٦:‬‬
‫مج‪ ،٤‬ق‪ ،٥‬ص‪٩٧٧‬‬
‫بروانة‪:‬الروذراوري‪ ،‬الذيل‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪ ،٨٥‬ابن شداد ‪ ،‬األعالق الخطيرة‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪ ،١٢٩‬قادر‬ ‫ِ‬ ‫‪٢٣‬‬
‫محمد حسن ‪ ،‬اإلمارات الكوردية‪ ،‬ص ‪.١٢٥‬‬
‫‪ ٢٤‬الروذراوري‪ ،‬ذيل تجارب األمم‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.٨٦-٨٥‬محمد امين زكي بك‪ ،‬مشاھير الكرد وكردستان في‬
‫الدور االسالمي‪ ،‬نقله الى العربية‪:‬كريمته‪) ،‬مطبعة التفيض االھلية‪) ،‬بغداد‪ (١٩٤٥:‬ج‪ ، ١‬ص‪.٤٩‬‬
‫‪Diyarbakır’da Mervaniler Karşısında Büveyhilerın İzledikleri Politikalar‬‬

‫دواى كةمتر لةسالَيَك لة طرتنى موس َل ئاراستةى سياسى بوةيھيةكان لةناوضةكةدا‬


‫بةرةو ئةوة دةضوو كة ناوضةكة بةتايبةتى شارى موس َل لةبن دةست مير باد دةربھيَنن‪،‬ھةر‬
‫كورى‬
‫ِ‬ ‫بؤية لةسالَى ‪٣٧٤‬ك‪٩٨٤/‬ز سوثايةكى زياتر و تؤكمةتريان بةسةركردايةتى )زيار‬
‫موسل‬
‫َ‬ ‫شةرةدا سوثاى باد شكستى ھيَنا وشارى‬
‫ِ‬ ‫شةھراكوية( ناردة سةر مير باد كة لةو‬
‫كةوتةوة بن دةستى بوةيھيةكان‪،‬بةالَم سياسةتى بوةيھيةكان دواى ئةو سةركةوتنة بؤ‬
‫داريَذرابوو‪،‬ھةر بؤية بة دوو سوثا وة لة دووالى جياوازةوة‬
‫لةناوبردنى يةكجارةكى مير باد ِ‬
‫ةمرةوى مير باد ضوون ‪،‬اليةكيان ِريَطاى جزيرةى ئيبن عومةر بةسةركردايةتى‬ ‫بةرةو قةلَ ِ‬
‫بةريَطاى نسيَبين بةسةر كردايةتى شوكر ئةلخاديم‪ ،‬بةالَم‬
‫سعد الحاجب و اليةكةى ديكة ِ‬
‫ديارة سةربازانى دةيلةمى مةيليان بةالى ئةوةدا نةبووة لةطة َل مير باد بجةنطن ضونكة‬
‫ثيَشتر تاقيانكردبؤوةو زؤريان ئةزيةت بةدةستيةوة ضةشتبوو‪،‬ھةربؤية الساريان نواند و‬
‫ووبةرووبوونةوةى زياتر نةدا‪،٢٥‬بةم شيَوةية ثالنى بوةيھيةكان بؤ شكست‬ ‫ِ‬ ‫مليان بؤ ِر‬
‫ثيَھيَنانى مةيدانى مير باد سةركةوتوو نةبوو‪.‬‬
‫ووةبةروو بوونةوةى سةربازى ئةمجارة سياسةتى بوةيھيةكان بؤ‬ ‫ِ‬ ‫دواى شكسھيَنانى ِر‬ ‫‪ 281‬‬
‫ئاراستةى كاكردن بؤ‬
‫ِ‬ ‫ئةويش‬ ‫وةرطرت‬ ‫ديكةى‬ ‫استةى‬ ‫ئار‬
‫ِ‬ ‫باد‬ ‫مير‬ ‫مةترسيةكانى‬ ‫لة‬ ‫طرتن‬ ‫َ‬ ‫ي‬ ‫ر‬
‫ِ‬
‫ثاكتاوكردنى جةستةيى مير باد وة ھةولَدان بؤ غافلَكوذكردنى‪،‬بؤية كةسيَكيان بة ثةنامةكى‬
‫ناردة نيَو ضادرى مير باد و شةو ئةو كةسة دةرفةتى بؤ ِرةخسا بؤ ئةوةى باد غافلَكوذبكات‬
‫و بة شمشيَر ليَيدا بةالَم بةر ثيَى مير باد كةوت و بةسةختى بريندارى كرد‪ ،‬خةريك بوو‬
‫‪٢٦‬‬
‫بمريَت بةالَم دواتر ضاك بؤوة ئيدى بوةيھيةكان ناضاربوون لةطةلَى ِريَكبكةون‪.‬‬
‫لةطةل بوةيھيةكان تيَكضؤوة ‪،‬بةتايبةتى‬
‫َ‬ ‫دواى س َى سا َل جاريَكى ديكة ثةيوندى مير باد‬
‫دواى مردنى سةركردةى بوةيھى سةعد ئةلحاجب ‪،‬كة مير باد ئةمة بة دةرفةت زانى و‬
‫ةمرةوةكةى دةستى بة فراوانكردنى ثانتايى دةسةالَتى‬ ‫لةناوضةكانى دةوروبةرى قةلَ ِ‬
‫كرد‪،‬ھةر بؤية لةو ماوةيةدا مير باد دةستى بةسةر تور عابدين داطرت‪،‬لةبةرامبةريشدا‬
‫بوةيھيةكان لةشكريَكيان بةسةركردايةتى )ئةبونةسر خواشاز( ناردة طذ سوثاى باد ‪،‬بةالً◌َ م‬
‫نةيتوانى ِراستةوخؤ رووبةرووى باد بيَتةوة ‪،‬بةردةوام نامةى بؤ بةغدا دةنارد كة يارمةتى‬
‫و ثيتاكى سةربازى ثيَبطات ‪،‬بةالَم شتيَكى واى ثيَنةطةيى ‪،‬بؤية ئةمجارة سياسةتى بوةيھى‬
‫طؤرانيَكى بةرضاوى بةخؤوة بينى ‪،‬ئةويش ئةوة بوو كة‬ ‫ِ‬ ‫بؤ دذايةتيكردنى مير باد‬
‫ةمرةوى ميربادن‬ ‫َ‬
‫بوةيھيةكان ضةندان ثارضة زةويان لةوناوضانةى تخوب بةتخوبى قةل ِ‬

‫‪ ٢٥‬الرذراوري‪ ،‬الذيل‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.٨٧-٨٦‬‬


‫‪ ٢٦‬المصدر نفسه‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪ ،٨٧-٨٦‬ابن العبري‪ ،‬تاريخ مختصر الدول‪) ،‬د‪.‬م‪.‬ت( ص‪ ،١٧٢‬عبدالرقيب‬
‫يوسف‪ ،‬الدولة الدوستكية في كردستان الوسطى‪ ،‬مطبعة اللواء‪) ،‬بغداد‪ (١٩٧٢:‬ج‪ ،١‬ص‪.٩٩ ،٩٦‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫بةخشية عةرةبةكانى بةنو عةقيل ھةم بؤئةوةى طويَ ِرايةلَيان بكةن ھةم بؤ ئةوةش كة‬
‫ثيَشطيرى لةھةر فراوانخوازيةكى ميرباد بكةن لةم ناوضانة‪. ٢٧‬‬
‫كورى‬
‫ِ‬ ‫ثاش ئةو ِريَوشويَنانة ميرباد سوثايةكى بةسةركردايةتى )ئةبولفةوارس‬
‫‪٢٨‬‬
‫لةشةردا كوذرا‪ ،‬ئةمةش‬
‫ِ‬ ‫دوستةك( ى براى ناردة سةر بوةيھيةكان بةالَم شكستى ھيَناو‬
‫بةسةرةتاى الوازبوونى دةسةالَتى مير باد لةناوضةكة دادةنريَت ‪،‬ضونكة دواتر سياسةتى‬
‫بةردةوامى بوةيھيةكان بؤالوازكردنى باد و ثشت بةستن بة عةرةبةكانى بةنوعةقيل و‬
‫لةشةرةكان دا ‪،‬كاريطةرى لةسةر تيَكضوونى ھاوسةنطى‬
‫ِ‬ ‫بةكارھيَنانيان وةكو بةكريَطيراو‬
‫ھيَز لة ناوضةكة ھةبوو‪.‬‬
‫لةطةل بوةيھيةكان زياتر بةرةو‬
‫َ‬ ‫مةروانى دواى مةرطى ميرباد‬ ‫ِ‬ ‫ثةيوةندى ميرنشينى‬
‫وسل ئاشتةوايى تربوو‬
‫سةقامطيرى ضوو‪،‬ضونكة سياسةتى بوةيھيةكان ثاش لةدةست دانى م َ‬
‫َ‬
‫بةتايبةتى دواى ثةرةطرتنى دةسةالَتى حةمدانيةكان و ثةيدابوونى دةولةتى عةقيلى ئيدة‬
‫مةروانيةكان وئةمةش وايكرد سياسةتى بوةيھى‬
‫ِ‬ ‫ئةمان بوونةلةمثةريَك لةنيَوان بوةيھى و‬
‫‪282 ‬‬ ‫‪.‬‬ ‫ت‬‫مةروانيةكان بيَ‬
‫بةئاقارى دؤستايةتيكردنى ِ‬
‫ضوارةم‪ /‬سياسةتى دؤستانة‪:‬‬
‫لةوى نيشانى دابوو‬
‫َ‬ ‫دةركةوتنى مير باد لة ناوضةى دياربةكر و ئةو ھيَز و دةسةالَتةى‬
‫ھةروةتر ئةو ثيَطة جةماوةريةى ھةيبوو‪،‬وايكردبوو كة بوةيھيةكان حسابى تايبةتى بؤ بكةن‬
‫طرى و‬
‫َ‬ ‫بى‬
‫ى سةقامطير و َ‬ ‫موسل ناكر َ‬
‫َ‬ ‫‪،‬ضونكة دةيانزانى كة دةسةالَتى بوةيھى بةتايبةتى لة‬
‫طؤ َل بيَت بةب َي بوونى ثةيوةنديةكى لةبار لةطة َل دةسةالَتى مير باد ى كوردى‪،‬ضونكة‬
‫دةسةالَتى ئةو بةھيَزترين بوو لةناوضةكة ‪،‬بوةيھيةكان يان دةبوو بةسةريدا َ‬
‫زال بن كةئةمة‬
‫بؤيان ئةستةم بوو‪،‬يان دةبوو ثةيوةنديةكى باشيان لةطةلَى ھةبيَت بؤئةوةى النى كةم خؤيان‬
‫لةمةترسيةكانى بثاريَزن‪.‬‬
‫ھةر دواى طرتنى موس َل و ثاش ثتر دةركةوتنى مةترسيةكانى مير باد ئيدى‬
‫موسل‬
‫َ‬ ‫ئاراستةيةدا برد كة لةناوٮببةن ‪،‬ھةرضةندة توانيان‬
‫بوةيھيةكان سياسةتى خؤيان بةو ِ‬
‫لةبن دةستى دةربھيَنن‪،‬بةالَم نةيانتوانى دةسةالَتةكةى لة ناوضةكانى باكوور ِريشةكيَش‬
‫بكةن‪،‬بؤية والى بوةيھيةكان بةسةر موسلَةوة ‪،‬سةعد ئةلحاجب‪،‬بةناضارى لة سالَى‬
‫‪٣٧٤‬ك‪٩٧٤/‬ز دانى نا بةدةسةالَتى ميرباد بةسةر دياربةكر و تور عةبدين‪.‬لةبةرامبةردا‬
‫‪٢٩‬‬
‫ميرباد دانى نا بة طويَ ِرايةلَى بؤ بوةيھيةكان‬

‫‪ ٢٧‬الرذراوري‪ ،‬الذيل‪ ،‬ج‪ ٣‬ص‪.١٤٣‬‬


‫‪ ٢٨‬المصدر نفسه‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.١٤٥‬‬
‫‪ ٢٩‬الروذراوري‪ ،‬ذيل تجارب األمم‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪ ،٨٧‬محمد أمين زكى بك‪ ،‬تاريخ الدول واإلمارات الكوردية‪،‬‬
‫بروانة دةقى نامةى مير سةمسام ئةلدةولة بؤ‬
‫عربه وراجعه ‪:‬محمد علي عوني )مصر‪ (١٩٤٨:‬ص ‪ِ .٩٩‬‬
‫لةطةل مير باد‪ :‬القلقشندي‪ ،‬صبح األعشى في صناعة اإلنشاء‪،‬‬
‫َ‬ ‫سةعد ئةلحاجب لةبارةى ِريَككةوتنى‬
‫ج‪ ،٨‬ص ص ‪.٣٥٢-٣٥٠‬‬
‫‪Diyarbakır’da Mervaniler Karşısında Büveyhilerın İzledikleri Politikalar‬‬

‫ھةر لةم سؤنطةيةوةية كة دواتر ئاستى ھةلويَستى سياسى بوةيھيةكان بةرامبةر مير‬
‫باد دةضيَتة قؤناغيَكى ديكةوةو ھةماھةنطى و يارمةتيدانى سةربازى ليَدةكةويَتةوة لةاليةن‬
‫موسل‬
‫َ‬ ‫ميرباد كة ھاوكارى بوةيھيةكانى كردوة بؤ ضةسثاندنى دةسةالَتيان بةسةر‬
‫ودةوروبةرى ئةمةش وايكرد كة خةلَكى ناوضةكة خؤشةويستيةكى زؤريان بؤ مير باد لة‬
‫‪٣٠‬‬
‫دلَدا بيَت‪.‬‬
‫ميَذوونووس فارقي ياداشتى كردووة كة سالَى ‪٣٧٦‬ك‪٩٨٦/‬ز ))بةھائولدةولة ئةبونةسر‬
‫بةرةو موس َل ھةورازھات و تيايدا نيشتةج َى بوو‪،‬لةطة َل باد دا ھةروا ثيَكھاتبوو‪،‬جةزيرةو‬
‫بريةوة ‪،‬ئةو ثةيوةندية ماوةيةك مايةوة‪،‬دواتر شابةھائولدةولة ناردية كن‬ ‫تؤرعابدينى بؤ ِ‬
‫باد‪،‬كة حا َل و باريان وةك ثيَشوو ليَبيَتةوة‪،‬ھةروةكو ضؤن بوو لة نيَوان باد و ئيبن سةعدان‬
‫بةالَم باد نةھاتة ذيَربار‪ ٣١((...‬بةم شيَوةية دةردةكةويَت كة بةلَ َى ِريَككةوتن و داننانى‬
‫دوواليةن بةيةكتر لةطة َل بوةيھيةكان ھةبووة بةالَم مير باد ھةرطيز نةھاتؤتة ذيَر بارى‬
‫بوةيھيةكان و لة ھةر دةرفةتيَك كة بؤى ھةلَكةوتبيَت بةقازانجى فراوانكردنى قةلَ ِ‬
‫ةمرةو‬
‫فةرمانرةوايةتيةكةى لة دياربةكر و دةوروبةر سودى وة رطرتووة‪.‬‬
‫ِ‬ ‫‪  283‬قايمكردنى‬
‫دواى مةرطى مير باد لة سالَى ‪٣٨٠‬ك‪٩٩٠/‬ز وة ھاتنة سةركارى مالَباتى‬
‫تارادةيةك‬
‫مةروانى لة دياربةكر ِ‬ ‫ِ‬ ‫مةروانيةكان سياسةتى بوةيھيةكان بةرامبةر ميرنشينى‬ ‫ِ‬
‫َ‬
‫نةرمكيَشى ثيَوة ديارة وة ھةولى بوةيھيةكان زياتر بؤ ئةوة بووة كة دؤستايةتى ميرةكانى‬
‫مةروانى مسؤطةر بكةن ‪،‬ديارة ئةوانيش لةالى خؤيانةوة دؤستايةتى بوةيھيةكانيان بةطرنط‬ ‫ِ‬
‫زانيوة بؤية دةبينين كة بةثيَى ئةو دؤزينةوة شويَنةواريانةى كة كراون و ئةو دراوةى‬
‫مةروانيةكان كة دؤزراونةتةوة دةردةكةويَت كة دانيان بة دةولَةتى بوةيھى داناوة‪،‬لةو‬ ‫ِ‬
‫كورى‬
‫ِ‬ ‫دةطةريَتةوة بؤ سة ردةمى مير ئةبو عةلى حسن‬ ‫ِ‬ ‫دؤزراوانة درھةميَكة كة‬
‫َ‬
‫مةروان)‪٣٨٧-٣٨٠‬ك‪٩٩٧-٩٩٠/‬ز( كة لة شارى جزيرة ليَدراوة لةسالى ‪٣٨٥‬ك‪٩٨٥/‬ز وة‬ ‫ِ‬
‫َ‬
‫ئيَستا لة مؤزةخانةى بةريتانى ھةلطيراوة ‪،‬تيَبينى دةكةين كة لة رووى دراوةكة ناوى ميرى‬
‫مةروان نووسراوة ‪،‬وة لة ثشتى درھةمةكة ناوى ميرى‬ ‫ِ‬ ‫كورى‬
‫ِ‬ ‫مةروانى ئةبو عةلى حسن‬‫ِ‬
‫‪٣٢‬‬
‫بوةيھى بةھائولدةولة )‪٤٠٣-٣٧٩‬ك‪١٠١٣-٩٨٩/‬ز( نووسراوة ‪.‬‬
‫مةسةلةى داننان بة دةولَةتى بوةيھى و نووسينى ناوى ميرةكانيان لةسةر دراوى‬
‫ميرنشينةكة لةسةردةمةكانى دواتريش ھةر بةردةوام بووة ‪ ،‬درھةميَك كة لةسةردةمى مير‬
‫نةسرولدةولة )‪٤٥٣-٤٠١‬ك‪١٠٦١-١٠١٠/‬ز( لة شارى ميافارقين لة سالَى ‪٤٠٣‬ك‪١٠١٢/‬ز‬

‫‪ ٣٠‬فارقي‪ ،‬ميَذووى ميافارقين و ئامةد‪ ،‬ل ‪.١٨‬‬


‫‪ ٣١‬ھةمان سةرضاوة‪ ،‬ل‪١٨‬‬
‫‪ ٣٢‬عبدالرقيب يوسف‪ ،‬حضارة الدولة الدوستكية في كردستان الوسطى‪ ،‬مطبعة الحوادث )بغداد‪(١٩٧٥:‬‬
‫ج‪ ٢‬ص‪.١٧٣‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ليَدراوة نازناوى ميرى بوةيھى )الملك شاھنشاه ابو شجاع( )‪٤١٣-٤٠٣‬ك‪١٠٢٢-١٠١٢/‬ز(‬


‫‪٣٣‬‬
‫بةسةرى نةخشيَنراوة ‪.‬‬
‫لةسةردةمةكانى دواتردا بةھؤى ثتةوبوونى زياترى ثايةكانى دةسةالَتداريةتى‬
‫ميرنشينةكة ئاستى داننان ثيَى لةيةن ھيَز و دةولَةتةكانى ناوضةكة زياتر بوو ‪،‬ئةمةش لةو‬
‫سؤنطةيةوة بوو كة ميرنشينةكة قؤناغى دامةزراندن و ضةسثاندنى دةسةالَتى تيَ ِ‬
‫ثةراندبوو‬
‫ئيدى ضوبؤ ناو قؤناغى خؤسةلماندن و ھيَزدارى‪،‬ھةر بؤية لةسشةردةمى ميرى ضوارةم‬
‫مير نةسرولدةولة ئةوة بة ئاشكرا ديارة‪،‬ھةر لةسةرةتاداو لةساالَنى ھةوةلَى دةست‬
‫بةكاربوونى وةكو ميرو طةورةترين و ديارترين ھيَزةكانى سةردةم ثيَشبركيَيان بووة لةسةر‬
‫ئةوةى دانى ثيَدا بنيَن و مير بكةن بة دؤستى خؤيان ‪،‬ئةوةتا ميَذوونووس )فارقي(‬
‫دةطيَ ِريَتةوة كة ))وتراوة ‪:‬كار لة كؤشكةكة –مةبةست ئةوةى مير نةسرولدةولة بينادى ناوة‪-‬‬
‫لة )ذي الحجة( سالَى ‪٤٠٣‬ك‪١٠١٣/‬ز تةواو بوو‪،‬لة )ذي الحجة(ثيَش جةذن بة س َى‬
‫لةطةل ثةردةداريَكى سولَتان دةولةى‬ ‫َ‬ ‫ِرؤذخزمةتكاريَك لة خزمةتكارانى خةليفة قادربيال‬
‫كورى مةزيةد بوو ‪284 ‬‬ ‫ِ‬ ‫كورى ئةحمةد‬
‫ِ‬ ‫كورى بوةى لةطةلَدابوو‪،‬كة ناوى ئةبولفةرةج محةمةد‬‫ِ‬
‫فةرمانرةوايةتيكردنى ھةموو دياربةكر‬ ‫ِ‬ ‫بؤ‬ ‫ونوسيندةى‬ ‫تةشريف‬ ‫و‬ ‫ثؤشاك‬ ‫طةيشتن‪،‬كة‬
‫لةاليةن ھةريةكة لة خةليفةو سولَتانةوة بؤ مير ھيَنابوو‪،‬نازناوى نةسرولدةولة و)عمادھا ذي‬
‫الصرامتين( ى ثيَدرا‪،‬ثؤشاكةكة حوت ثارضة بوو‪:‬عةباى باالَثؤش و فةرةجى و جوبة و‬
‫ميَزةريَكى ِرةش و دوثشتيَنى زيَ ِركفت وماينيَكى زين زيَ ِرين‪،‬فةرمانى نووسراو‬
‫بةحوكمكردنى ھةموو دياربةكر قةالَو قؤنطةرةكانى‪ ،‬فةرمانةكةش بةئامادةبوونى خةلَكى‬
‫شار و طةواھيدةران و طةورةثياوان خويَنرايةوة ‪...‬وتراوة‪:‬مير ثؤشاكةكانى لةبةركرد و‬
‫ؤذي وةشةويَ ِرا نويَنةرى خةليفةى ميسر حاكم‬ ‫ئةوى ِر َ‬
‫َ‬ ‫خةلَك ھةموو ئامادةبوون‪،‬وتراوة‪:‬‬
‫طةيشت‪،‬لةطةل خؤيدا ديارى ئةو كةلوثةلى ناياب و جوانى بؤ‬
‫َ‬ ‫بيئةمريال ئةبوعةلى مةنسور‬
‫ھيَنابوو‪،‬نازناوى )عز الدولة ومجدھا ذي الصرامتين ( ى دا بة نةسرولدةولة‪،‬جا ھةرضى‬
‫ى نويَنةريَك‬
‫ى ِرؤذ َ‬‫لة دةولَةتيدا بوو بؤ ثيَشوازى وى ضوونةدوورى شار‪،‬سةر لةبةيانى ئةو َ‬
‫لةثاشاى ِرؤم بةسيلى سةقلى طةيشت‪،‬كة ثاشاى قوستةنتينية بوو‪،‬خةلَكيش ضوونة دةرةوة بؤ‬
‫ثيَشوازيكردنى كة ئةسثى ِرةسةن و وشتر و كةلوثةلى نايابى ھيَنابوو ‪،‬كة ھةر باس‬
‫ناكرى‪ِ .‬رؤذةكة ِرؤذى ضوارةمى جةذن بوو‪،‬نةسرولدةولة بؤ جةذنة ثيرؤزة لةسةر تةخت‬ ‫َ‬
‫ِرؤنيشت‪،‬نيَردةى خةليفةو سولَتان ئامادةبوون‪،‬لةالى ِراستى دانيشتن‪،‬نيَردراوى ميسرو‬
‫نيَردراوى ثاشاى ِرؤم لةالى ضةثى دانيشتن ‪،‬شاعيران و قورئان خويَنان‬
‫دةبوون‪،‬رؤذيَكة بةشكؤ و جةذنيَكى ديار بوو‪،‬فةرمانى حوكمدارى بة ئامادةبوونى نيَردرا‬
‫ِ‬ ‫ئاما‬

‫‪ ٣٣‬محمود ياسين تكريتي‪ ،‬اإلمارة المروانية‪ ،‬ص ‪.١٧٠‬‬


‫‪Diyarbakır’da Mervaniler Karşısında Büveyhilerın İzledikleri Politikalar‬‬

‫و ميران خويَندرايةوة‪،‬مير ثؤشاكة بةديارى ھيَنراوةكانى كردة بةر ‪،‬جلو بةرطى ثيَشكةشى‬
‫‪٣٤‬‬
‫نيَردراوةكان كرد ‪،‬كة ناش َى ھاوتاى ھةب َي‪(.‬‬
‫بةم شيَوةية دةردةكةويَت كة نويَنةرى سولَتانى بوةيھى بةشدارى مةراسيمى‬
‫مةروانى دا كردووة ئةوةش نيشانةى‬
‫ِ‬ ‫ثيرؤزكردنى جةذن وداننانى بةدةسةالَتداريةتى ميرى‬
‫لةشةرانطيَزى و ثاكتاوكردنى دةسةالَتى ئةو ميرنشينة‬
‫ِ‬ ‫ئةوةية كة سياسةتى بوةيھيةكان‬
‫طؤراوة بؤ ئاشتةوايى و دؤستايةتى و ھةولَدانى ثةيطيرانة بؤ‬‫ِ‬ ‫كوردية لة دياربةكر‬
‫مسؤطةركردنى اليةنطيرى ئةو ميرنشينة‪.‬‬
‫ثيَدةضيَت ئةو سياسةتةى بوةيھيةكان بةردةوامى ھةبووبيَت بة دريَذايى سةردةمى مير‬
‫نةسرولدةولة ‪،‬كة ھةر لةسةردةمى ئةويشدا دةولَةتى بوةيھى كؤتايى ثيَديَت‪،‬بؤية‬
‫بةشيَوةيةكى طشتى زانياريةكى ئةوتؤ لةبةردةست نية كة بيسةلميَنيَت ئةو ثةيوةنديانة‬
‫شةر جيَطاى طرتؤتةوة‪،‬ضونكة‬ ‫ِ‬ ‫طؤرانيَكيان بةسةر ھاتووة يان تيَكضوون و بارودؤخى‬‫ِ‬
‫شةرانطيَزى بوةيھى بةرامبةر ئةو ميرنشينة ثتر لة سةردةمى مير باد‬
‫ِ‬ ‫َ‬
‫لةراستيدا ھةلويَستى‬
‫ِ‬
‫‪  285‬بوة دواتر ھاوسةنطى و سةقامطيرى زياترى بة خؤوة بينيوة و ثتر كةشى دؤستانة و داننان‬
‫بة يةكتر بةسةريدا زالًبووة‪.‬‬
‫ئةنجام‬
‫لةئةنجامى تاوتيَكردنى ئةو زانياريانةى كةلةسةرضاوةكاندا سةبارةت بة سياسةتى‬
‫بوةيھيةكان بةرامبةر ميرنشينى مةروانى لة دياربةكر ھةلَسةنطاندنمان بؤكرد طةيشتين‬
‫دةيانخةينةروو‪:‬‬
‫ِ‬ ‫بةضةند ئةنجاميَك كةبةم شيَوةيةى خوارةوة‬
‫بةئاراستةى‬
‫ِ‬ ‫‪-‬سياسةتى بوةيھيةكان لةسةرةتادا سةبارةت بة مير باد و دةسةالَتةكةى‬
‫ووبةروبوونةوةى مير باد و مير‬
‫ِ‬ ‫لةناوبردن و نةھيَشتن بوو‪،‬ھةربؤية لةطة َل يةكةم ِر‬
‫عةزدولدةولةى بوةيھى ‪،‬تيَبينى دةكريَت كة ميرى بوةيھى ھةولَى طرتنى مير بادى داوة‪.‬‬
‫‪-‬دواى ئةوةى مير باد بؤى دةركةوت كة نيازى بوةيھيةكان بةرامبةرى باش نية‬
‫شةريَكى ليَكةوتؤتةوة كة‬
‫ِ‬ ‫بةروو بونةوة كردووة ‪،‬ئةمةش ضةند‬
‫ئةويش ئامادةسازى بؤ ِروو ِ‬
‫طرنكترينيان طرتنى موس َل بوو لةاليةن مير باد‪.‬واتا ئةو ميرة كوردة مةيدانخوازى‬
‫بوةيھيةكانى كردووة‪،‬ئةوانيش ھةر لةم سؤنطةيةوة سياسةتى خؤيان بؤ دذايةتيكردنى ميرباد‬
‫دارشتووة‪.‬‬
‫ِ‬
‫‪-‬دةولَةتى بوةيھى ويَ ِراى ئةو ھةموو توانا سةربازيةى ھةيبوو بةالَم نةيتوانى لة‬
‫ووبةرووبوونوةى مير باد سةركةوتوبيَت‪،‬بؤية ھةولَى ِريَككةوتنيان داوة ‪،‬لةو‬
‫ِ‬ ‫سياسةتى ِر‬

‫‪ ٣٤‬ميَذووى ميافارقين و ئامةد‪ ،‬ل ‪.٥٧-٥٥‬‬


‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫شةريان لةنيَودانةبووة بةشيَوازى جؤراو جؤر كاريان بؤ الوازكردنى مير باد‬


‫ِ‬ ‫ماوةيةشدا كة‬
‫كردووة ‪.‬‬
‫‪-‬يةك لةديارتين ميكانيزمةكانى سياسةتى بوةيھى بؤ الوازكردنى ثيَطةى ميرباد‬
‫ووبةرووى قةلَ ِ‬
‫ةمرةوى باديان بةسةر‬ ‫ِ‬ ‫لةناوضةكة ئةوة بوو كة زةويوزارى ناوضة كانى ِر‬
‫كرين و مسؤطةركردنى اليةنطيريان و وة بؤ‬ ‫عةرةبى بةنو عةقيل دابةشكرد‪،‬ئةمةش بؤ ِ‬
‫لةطةل ئةو‪.‬‬
‫َ‬ ‫شةر‬
‫َ‬ ‫بةطذداكردنى مير باد و بةكارھيَنانيان لة‬
‫‪-‬سياسةتى بوةيھى دواى نةمانى مير باد و مةر طى ميرة بوةيھيةكانى وةكو‬
‫دارؤيشتووة‬
‫عةزدولدةولة و سةمسام ئةلدةولة و شةرةف ولدةولة ئيدى بة ئاقارى نةرمكيَشى ِ‬
‫بؤية لةسةردةمى ميرة مةروانيةكانى وةكو ئةبو عةلى و مومةھةدولدةولة‪،‬كاريان بؤ‬
‫دؤستايتيكردنيان كردووة‪،‬ئةوانيش ناوى ميرى بوةيھى )بةھائولدةولة( يان لةسةر‬
‫طؤرانى بةرةوباش‬
‫ِ‬ ‫دراوةكانيان نةخشاندووة‪.‬ئةمةش دةرخةرى ئةوةية كة سياسةتى بوةيھى‬
‫مةروانيةكان بةخؤوة بينيوة‪.‬‬
‫بوون و دؤستايةتى ِ‬
‫‪286 ‬‬
‫ئاراستةكةى زياتر بؤ‬‫‪-‬لةسةردةمى مير نةسولدةولةى كوردى سياسةتى بوةيھى ِ‬
‫مةروانية ‪،‬ھةم لةساالَنى كؤتايى‬
‫ِ‬ ‫لةطةل ئةو ميرة‬
‫َ‬ ‫سةقامطيرى ثةيوةندي لةبار و مكوم بووة‬
‫حوكمى مير بةھائولدةولة و ھة روةتر سةردةمى مةليك شاھنشاه ئةبوشجاع‪،‬كة ديارٮو‬
‫تةشريفاتيان بؤ ئةو ميرة كوردة ناردووةو دانيان بة دةسةالَتةكةى دا ناوة ‪،‬واديارة ئةو‬
‫سياسةتة نةرمكيَش و ھاوسةنطةش تا كؤتايى سةردةمى بوةيھيةكان لة سالَى ‪٣٣٤‬ك‪٩٤٥/‬ز‬
‫بةردةوامى ھةبووة‪.‬‬
‫‪Diyarbakır’da Mervaniler Karşısında Büveyhilerın İzledikleri Politikalar‬‬

‫ليستى سةرضاوةو ذيَدةرةكان‬

‫‪ -١‬سةرضاوة بة زمانى عةرةبى‪:‬‬


‫ابن أألثير‪،‬عزالدين ابي الحسن علي بن محمد )ت ‪٦٣٠‬ه‪١٢٣٢/‬م( الكامل في التاريخ‪،‬راجعه‬
‫و صححه‪:‬محمد يوسف الدقاق‪)،‬بيروت‪(٢٠١٠:‬ج‪٧‬‬
‫ابن تغري بردي‪،‬جمال الدين ابي المحاسن يوسف ت ‪٨٧٤‬ه‪١٤٧٠/‬م( النجوم الزاھرة في‬
‫ملوك مصر والقاھرة‪،‬مكتبة دار الكتب المصرية‪)،‬القاھرة‪(١٩٣٣:‬ج‪٤‬‬
‫ابن خلدون‪،‬ابو زيد عبدالرحمن بن محمد)ت ‪٨٠٨‬ه‪١٤٠٥/‬م( تاريخ ابن خلدون‪،‬دار الكتاب‬
‫اللبناني‪)،‬بيروت‪ (١٩٨٦:‬مج‪،٤‬ق‪٥‬‬
‫الذھبي‪،‬شمس الدين محمد بن احمد )ت ‪٧٤٨‬ه‪١٣٤٧/‬م( سير أعالم النبالء‪،‬تحقيق‪:‬شعيب‬
‫األرناؤط و محمد نعيم العرقسوسي‪،‬مؤسسة الرسالة)بيروت‪(١٩٨٦:‬‬
‫‪ 287‬‬
‫الروذراوري‪،‬ابو شجاع محمد بن الحسين )ت ‪٤٨٧‬خ‪١٠٩٤/‬م( ذيل تجارب األمم‪،‬اعتنى‬
‫بالنسخ والتصحيح‪:‬ه‪.‬ف‪.‬آمدروز‪،‬مطبعة شركة التمدن الصناعية‪)،‬مصر‪(١٩١٦:‬ج‪،٣‬‬
‫ابن شداد ‪،‬عزالدين محمد بن علي )ت ‪٦٨٤‬ه‪١٢٨٥/‬م( األعالق الخطيرة في ذكر أمراء‬
‫الشام والجزيرة‪،‬تحقيق‪:‬يحيى عبارة‪،‬منشورات وزارة الثقافة واالرشاد‬
‫القومي)دمشق‪(١٩٧٨:‬ج‪،٣‬ق‪١‬‬
‫ابن العبري‪،‬غريعوريوس ابي الفرج بن ھارون )ت ‪٦٨٥‬ه‪١٢٨٦/‬م( تاريخ الزمان ‪،‬نقله الى‬
‫العربية‪:‬إسحق أرملة‪،‬دار المشرق)بيروت‪(١٩٩١:‬‬
‫ابن العبري‪،‬غريعوريوس ابي الفرج بن ھارون )ت ‪٦٨٥‬ه‪١٢٨٦/‬م(‪،‬تاريخ مختصر‬
‫الدول‪)،‬د‪.‬م‪.‬ت(‬
‫أبو الفدا‪،‬عماد الدين اسماعيل بن محمد )ت ‪٧٣٢‬ه‪١٣٣١/‬م( المختصر في اخبار‬
‫البشر‪،‬تحقيق‪:‬محمود ديوب‪،‬دار الكتب العلمية‪)،‬بيروت‪(١٩٩٧:‬‬
‫القلقشندي‪،‬ابو الباس احمد بن علي )ت ‪٨٢١‬ه‪١٤١٨/‬م( صبح األعشى في صناعة‬
‫اإلنشا‪،‬حققه‪:‬محمد حسين شمس الدين‪،‬دار الكتب العلمية)بيروت‪(١٩٨٧:‬ج‪ ،٦‬ج‪٨‬‬
‫الماوردي‪،‬ابو الحسن علي بن محمد)ت ‪٤٥٠‬ه‪١٠٥٨/‬م( األحكام السلطانية والواليات‬
‫الدينية‪،‬مطبعة مصطفى البابي الحلبي)القاھرة‪. (١٩٦٦:‬‬
‫مسكويه‪،‬ابو علي محمد بن احمد )ت ‪٤٢١‬ه‪١٠٣٠/‬م( تجارب األمم وتعاقب الھمم‪ ،‬اعتنى‬
‫بالنسخ والتصحيح‪:‬ه‪.‬ف‪.‬آمدروز‪،‬مطبعة شركة التمدن الصناعية‪)،‬مصر‪(١٩١٦:‬ج‪١‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪ -٢‬سةرضاوة بة زماني كوردي ‪:‬‬


‫كورى يوسف )م ‪٥٧٢‬ك‪١١٧٦/‬ز( ميَذووى ميافارقين و‬ ‫ِ‬ ‫ئيبنو ئةزرةقي فارقي‪،‬ئةحمةد‬
‫ئامةد‪،‬وةرطيَ ِرانى‪:‬د‪.‬قادر محةمةد ثشدةرى‪،‬ئاكو بورھان محمد)لة بالَوكراوةكانى‬
‫دةزطاى وةرطيَ ِران‪،‬ضاثخانةى منارة )ھةوليَر‪(٢٠٠٨:‬‬
‫شةرةفنامة‪،‬وةرطيَ ِرانى‪:‬ھةذار‪،‬دةزطاى ضاث و بالوكردنةوةى ئاراس‪،‬ضاثي سييةم‬
‫)ھةولير‪(٢٠٠٦:‬‬
‫ب‪ -‬ذيَدةر بةزمانى عةرةبى‪:‬‬
‫‪ -١‬كتيَب‪:‬‬
‫حسن ‪ ،‬قادر محمد‪،‬اإلمارات الكوردية في العھد البويھي دراسة في عالقاتھا السياسية‬
‫واإلقتصادية‪،‬مؤسسة موكرياني للبحوث والنشر ‪،‬مطبعة روزھةالَت )اربيل‪(٢٠١١:‬‬
‫زامباور ‪،‬ادوارد فون ‪ ،‬معجم األنساب واألسرات الحاكمة في التاريخ األسالمي‪،‬ترجمة‬
‫‪288 ‬‬
‫‪:‬زكي نجيب محمود و حسن أحمد محمود‪،‬مطبعة جانعة فؤاد االول )القاھرة‪(١٩٥١:‬‬
‫زكي بك ‪،‬محمد أمين ‪،‬تاريخ الدول واإلمارات الكوردية‪،‬عربه وراجعه ‪:‬محمد علي‬
‫عوني)مصر ‪(١٩٤٨‬‬
‫زكي بك‪،‬محمد امين ‪،‬مشاھير الكرد وكردستان في الدور االسالمي‪،‬نقله الى‬
‫العربية‪:‬كريمته‪)،‬مطبعة التفيض االھلية‪)،‬بغداد‪ (١٩٤٥:‬ج‪١‬‬
‫السامر‪ ،‬فيصل‪،‬الدولة الحمدانية في الموصل وحلب‪،‬مطبعة األيمان ‪)،‬بغداد‪ (١٩٧٠:‬ج‪. ٢‬‬
‫لين بول ‪،‬ستانلي ‪،‬طبقات سالطين اإلسالم‪،‬ترجمة‪:‬مكي طاھر الكعبي‪)،‬بغداد‪(١٩٦٨:‬‬
‫يوسف‪،‬عبدالرقيب‪،‬حضارة الدولة الدوستكية في كردستان الوسطى‪،‬مطبعة الحوادث‬
‫)بغداد‪(١٩٧٥:‬ج‪٢‬‬
‫يوسف‪،‬عبدالرقيب ‪،‬الدولة الدوستكية في كردستان الوسطى‪،‬مطبعة اللواء‪)،‬بغداد‪(١٩٧٢:‬ج‪١‬‬
‫‪ -٢‬نامة زانستيةكان ‪:‬‬
‫التكريتي‪،‬محمود ياسين ‪،‬اإلمارة المروانية في دياربكر والجزيرة‪ ،‬رسالة ماجستير غير‬
‫منشورة مقدمة الى مجلس كلية اآلداب جامعة بغداد ‪.١٩٧٠،‬‬
‫البامرني ‪،‬كارزان محمد حسين رشيد ‪،‬األمير نصر الدولة المرواني)‪٤٥٣-٤٠١‬ه‪-١٠١٠/‬‬
‫‪١٠٦١‬م( دراسة عن دوره السياسي والحضاري‪،‬رسالة ماجستير غير منشورة مقدمة‬
‫الى مجلس فاكلتي العلوم أإلنسانية‪،‬جامعة دھوك ‪٢٠١٣،‬‬
‫‪Diyarbakır’da Mervaniler Karşısında Büveyhilerın İzledikleri Politikalar‬‬

‫‪ -٣‬سةرضاوة بةزمانى كوردي ‪:‬‬


‫مةروانى )‪٤٨٩-٣٨٠‬ك‪١٠٩٦-٩٩٠/‬ز(‬ ‫ِ‬ ‫أحمد‪ ،‬ديمن حسيب ‪،‬سيستةمى كارطيَ ِرى دةولَةتى‬
‫ماستةرنامةى بالَونةكراوة‪،‬ثيشكةشى ئةنجوومةنى كؤليَجى زانستة مرؤظايةتيةكانى‬
‫زانكؤى سليَمانى كراوة‪٢٠١٧،‬‬
‫زةينة َل‪،‬ئاراس فةريق زةينة َل‪،‬ديبلؤماسيةتى كورد لة سةردةمى بوةھيةكاندا‪،‬بةريوةبةريتى‬
‫ضاث و بالَوكردنةوةى سليمانى‪)،‬سليمانى‪(٢٠١٢:‬‬

‫‪ 289‬‬
DİYARBEKİR’İN SELAHADDİN EYYUBİNİN
HAKİMİYETİNE GİRMESİ

Ziya Polat
Mardin Artuklu Üniversitesi,
Edebiyat Fakültesi

Özet
 291

Diyarbekir (Amid) tarih boyunca siyasi, jeopolitik ve stratejik açıdan bölgenin


önemli şehirleri arasında yer almıştır. Şam, Cezire ve Anadolu’da hakimiyet kuran
büyük devletler ve liderler bu özelliklerinden dolayı Diyarbekir gibi önemli bir şehri
göz ardı edememişlerdir. Üç bölgenin kavşak noktasında yer alan şehir, ticari olarak
da büyük bir merkez olarak varlığını sürdürmüştür. Şehrin çokyönlülüğü günümüzde
dahi varlığını koruyan güçlü surlarından anlaşılmaktadır.

1174 yılında Nureddin Zengi’nin vefatından sonra bölgede ortaya çıkan


yönetim boşluğu 1182’de Selahaddin Eyyubi’nin hakimiyet kurmasına kadar devam
etmiştir. Birinci Cezire Seferi öncesinde Harran emiri Gökböri ve Hısnıkeyfa
Artuklu emiri Nureddin Muhammed ile ittifak kurduktan sonra Selahaddin, Cezire
bölgesinin büyük bir kısmına hâkim olmuştu. İttifak çerçevesinde Diyarbekir’i alıp
Hısnıkeyfa Artuklu emirine verme sözü vermişti. Cezire bölgesindeki işlerini bitiren
Selahaddin 13 Nisan 1183’te şehrin önüne geldi. Kısa süren kuşatmadan sonra
Diyarbekir’i Mesud İbn Nisan’dan teslim alıp içindekilerle birlikte Nureddin
Muhammed’e verdi. Bildiride tasviri bir yöntemle Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubi
tarafından alınması süreci Sultanın cömertliği ve ahde vefası üzerinden işlenecektir.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

ENTERING OF DIYARBEKIR TO THE


SOVEREIGNTY OF SALADIN

Abstract

Diyarbekir (Amid) has been one of the most important cities of the region in
terms of political, geopolitical and strategic aspects throughout history. The great
states and leaders who dominated in Damascus, Jazeera and Anatolia could not
ignore an important city like Diyarbekir because of these characteristics. The city,
which is located at the crossroads of these three regions, has a great importance in
terms of trade. The importance of the city is understood from the strong city walls
292  that still exist today.

After the death of Nureddin Zengi in 1174, the administrative divide in the
region continued until Salahaddin Eyyubi in 1182 became the ruler. Prior to the First
Jazeera Expedition, Saladin dominated most of the Jazeera region after the alliance
with the Emir of Harran, Gökböri and Emir of Hısnıkeyfa Artuklu, Nureddin
Muhammad. Within the alliance he promised to take Diyarbekir and to give it to the
Nureddin Muhammed, Emir of Hısnıkeyfa Artuklu. When Saladin finished his work
in the area of Jazeera, came to the city on April 13, 1183. After the siege, took the
Diyarbakir from Masood Ibn Nisan and delivered it to Nureddin Muhammad with in
supplies and weaponry. In this paper, will be studied the process of taking the land
of Diyarbekir by Selahaddin Eyyubi through the generosity of the Sultan and the
abide by his word's.
Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubinin Hakimiyetine Girmesi

Giriş

Dünyanın bilinen en eski ticaret güzergahlarına bakıldığında Kral, İpek ve


Baharat gibi ticaret yollarının bir şekilde Diyarbekir ile kesiştiği görülecektir. Bu
anlamda şehir doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi birbirine bağlayan bir işlev
üstlenmektedir. Hz. Ömer (634-644) döneminde Müslümanların hakimiyetine
girmesiyle birlikte Diyarbekir önemli ilim ve kültür merkezleri arasına da girmiştir.
Tarihi kaynaklar Diyarbekir’in tarım, ticaret ve ilmi faaliyetleriyle dönemin meşhur
şehirleri arasında olduğunu ifade etmektedir.1 Şehir bu şöhretini çeşitli kuşatmalara
karşı direnmesine borçlu olduğu kadar şehirdeki medreselerde yetişen Âmidî nisbeli
birçok alime de borçludur.2
 293
Diyarbekir’in siyasi ve stratejik önemine, merkezi konumuna işaret eden
durumlardan biri çeşitli zamanlarda şehri ziyaret eden seyyahlardır. Söz konusu
seyyahların şehir hakkında verdikleri bilgilerden, şehrin büyüklüğü, zenginliği ve
tarihi birikimi hakkında verdikleri bilgiler oldukça zengindir. Mesela Diyarbekir’de
hiç bulunmamasına rağmen Usame b. Munkiz anlattığı bir olay vesilesiyle şehir
hakkında önemli bilgiler vermektedir. Usame’nin verdiği bilgilere göre Mervaniler
döneminde Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah adına elçi olarak giden Ebu’l-
Heyca’nın anlattıklarından şehrin mamur ve zengin olduğu anlaşılmaktadır.3
Diyarbekir coğrafi konumu ve stratejik önemine binaen Mervaniler devrinde
başkentlik yapmış, böylece şehrin değeri daha da artmıştır. Bu dönemde iyi bir
kültürel ve maddi servet biriktiren şehir başkent olmasa bile sonraki asırda da
mevkiini korumuştur. Bunun göstergelerinden biri bölgede birbiriyle mücadele eden
emirlerin hedeflerinden birinin Diyarbekir hâkim olma isteği olduğu söylenebilir.
Büyüklüğü ve önemi yanında Diyarbekir ile ilgili olumsuz anlatılar da mevcuttur.

1 Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, ed. İbrahim Şemseddin, 1. bs, c. 3 (Beyrut:


Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, 2002), 99; Willermus Tyrensis, A History of Deeds Done Beyond The Sea,
çev. Trans. by Emily Atwater Babcock ve A. C. Krey, c. 2 (New York: Columbia University Press,
1943), 489.
2 Detaylı bilgi için bkz: İsmail Durmuş, “Âmidî, Hasan b. Bişr”, DİA (İstanbul: Türkiye Diyanet
Vakfı, 1991); Ahmet Özel, “Âmidî, Rükneddin”, DİA (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1991);
Emrullah Yüksel, “Âmidî, Seyfeddin”, DİA (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1991).
3 Usame İbn Munkız, Kitabu’-l İ’tibar İbretler Kitabı, çev. Yusuf Ziya Cömert, 5. bs (İstanbul:
Kitabevi, 2015), 121-22.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Mesela şehre uğrayan diğer bir isim Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi gibi
dönemin kudretli sultanlarına danışmanlık yapmış İmadüddin Kâtip el-İsfahânî’dir.
İbn Nisan’ın hâkim olduğu dönemde 565/1169-1170 yılında Nureddin’in elçisi
olarak Ahlat’a giderken şehir dışında konakladığını, çok istemesine rağmen şehrin
hakiminin katı yönetiminden dolayı Diyarbekir’e giremediğini, hatta erzak dahi
temin edemeyip Meyyafarikin’e gittiğini ifade eder.4 Bu anlatıdan şehirdeki
insanların İbn Nisan’ın katı yönetimi sebebiyle büyük sıkıntılar çektiği
anlaşılmaktadır.

Selahaddin Eyyubi, Nureddin Zengi’nin vefatından sonra Biladü’ş-Şam’da


meşgul olmasından dolayı Cezire bölgesine yönelme imkânı bulamamıştı. Fakat
1181 yılında Melik İsmail’in vefat etmesi sonucu bölgede siyasi dengenin değişmesi
ve Musul merkezli Selahaddin’e muhalefetini devam ettiren İzzeddin Mesud’un

294  Haçlılarla anlaştığı yolundaki haberler, ayrıca Cezire bölgesinin önemli emirlerinin
talebi üzerine Sultan 1182 yılında dikkatini bölgeye çevirir ve I. Cezire Seferine
çıkar. Harran merkezli bu seferin sonlarına doğru Abbasi Halifesinden aldığı
temlikname üzerine daha önce Hısnıkeyfa Artuklu emiri Nureddin Mehammed’e
verdiği sözü yerine getirmek amacıyla Nisan 1183’te Diyarbekir’e doğru yola çıkar.

Selahaddin Eyyubi ve Nureddin Muhammed b. Kara Arslan

Nureddin Mahmud b. Zengi’nin 15 Mayıs 1174 yılında vefat etmesiyle birlikte


toprakları dört rakip grup tarafından paylaşılır: İbnü’l-Mukaddem Dımaşk’ı,
Gümüştekin Haleb’i, Selahaddin Mısır’ı ve Nureddin’in yeğeni II. Seyfeddin Gazi
Musul’u kontrol etmeye başlarlar.5 Bu tasnif doğru olmakla birlikte Dımaşk’ın erken
bir dönemde Selâhaddin’in hakimiyetine girdiği bilinmektedir. Dolayısıyla
Nureddin’in devletinin fiilen üçe bölündüğü söylenebilir.

Nureddin vefat ettiği esnada Selahaddin önce Mısır’da Haçlıların İskenderiye


kuşatması (26-30 Temmuz 1174), ardından da Kenzüddevle isyanı ile uğraşmak
zorunda kalmıştı.6 Fakat sorunları çözdükten sonra vakit kaybetmeden Suriye’deki
gelişmelere odaklanmıştı. Nitekim çok geçmeden İbnü’l-Mukaddem’in daveti

4 İmadüddin el-Kâtib el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, ed. Ramazan Şeşen, c. 5 (İstanbul: İstanbul


Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1979), 60-61.
5 M. A. Köhler, Alliances and Treaties between Frankish and Muslim Rulers in the Middle East, çev.
P. M. Holt (Leiden-Boston: Brill, 2013), 213.
6 Ziya Polat, “Salâhaddin Eyyûbî’nin Haçlı Siyaseti ve Kudüs Haçlı Krallığıyla Yaptığı Antlaşmalar”
(Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015), 141.
Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubinin Hakimiyetine Girmesi

üzerine Selahaddin 28 Ekim 1174’te Dımaşk’a gelerek hakimiyetini ilan etmiş,7


böylece Suriye’deki mücadeleye dahil olmuştu. Sonraki yıl Hama ve Humus gibi
bölgenin önemli şehirlerini denetim altına alarak bölgedeki gücünü pekiştirmişti.
Muhaliflerinin gittikçe güç kaybetmesi, Selahaddin’in ise gittikçe güçlenmesi hem
Şam hem de Cezire bölgesinde ayakta kalmaya çalışan önemli emirler Selahaddin’e
tabi olmaya başlamışlardı.

Artuklu beyliğinin kollarından biri 1102 yılında kurulan Hısnıkeyfa şubesidir.


Selahaddin’in Suriye’de hakimiyetini pekiştirmeye çalıştığı dönemde Hısnıkeyfa
Artukluları emiri Nureddin Muhammed b. Kara Arslan idi. Anadolu Selçuklu
hükümdarı II. Kılıç Arslan’ın (1155-1192) damadı olan Nureddin Muhammed
eşinden yüz çevirmesi ve şarkıcı bir kadına meyledip onunla evlenmesi kayınbabası
ile arasının açılmasına sebep oldu. Kızının şikayetlerine kayıtsız kalamayan II. Kılıç
Arslan, damadının cezasını vermek için yola çıkar fakat Nureddin Muhammed,  295
Selahaddin Eyyubi’ye iltica ederek onun himayesine girer. Böylece Eyyubi-Artuklu
ilişkileri başlamış olur. Eyyubi-Selçuklu savaşının son anda önlemesiyle birlikte
Eyyubilerle-Hısnıkeyfa Artukluları arasındaki ilişkiler başka bir safhaya geçer. II.
Kılıç Arslan ile yaşadığı sıkıntı esnasında 578/1182 yılında Suriye’ye Selahaddin’in
yanına giden Nureddin Muhammed orada Sultandan babası Kara Arslan çok
istemesine rağmen hakimiyet kuramadığı8 Diyarbekir’i alıp kendisine vermesini rica
etmişti. Selahaddin önceleri bu teklifi çok dikkate almasa da genç emirin ısrarları
karşısında bölgeye geldiğinde Amid’i alıp kendisine teslim edeceği sözünü
vermişti.9 Nitekim çok geçmeden Selahaddin Cezire’de farklı şehirleri yöneten bazı
emirlerin talebi üzerine 1182 yılında bölgeye bir sefer düzenledi. Fırat’ı geçmeden
önce Harran emiri Gökböri, el-Bire (Birecik) hâkimi Muhammed b. İlyas el-Artuki
ve Hısnıkeyfa hâkimi Nureddin Muhammed onu karşılayıp Birinci Cezire Seferinin
planını birlikte yaptılar.10 Yapılan plan sonucu Selahaddin Cezire bölgesinin büyük

7 Cemaleddin Muhammed İbn Sâlim İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb, fi ahbâri Benî Eyyûb, ed.
Cemaleddin Şeyyâl, 1. bs, c. 2 (Kahire: Dâru’l-fikri’l-Arabi, 1957), 19.
8 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:60; Usame, İbretler Kitabı, 115-116; Ramazan Şeşen, “İmad al-din
al-katib al-isfahani’nin Eserlerindeki Anadolu Tarihiyle İlgili Bahisler”, Selçuklu Araştırmaları
Dergisi, sy III (1971): 294.
9 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, çev. Abdülkerim Özaydın, 1. bs, c. 11
(İstanbul: Bahar Yayınları, 1991), 384; Tyrensis, A History of Deeds Done Beyond The Sea, 2:490;
el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:59; Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, ed. Ramazan Şeşen (İstanbul:
IRCICA, 2004), 271.
10 Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, çev. Ömer Rıza Doğrul, c. 1 (Ankara: Türk Tarih
Kurumu, 1987), 429; İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, 11:384.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

bir kısmında hakimiyet kurdu. Sefer boyunca Nureddin Muhammed bölgede yapılan
faaliyetlerde ve Musul kuşatmasında Selahaddin’in yanındaydı.11

Birinci Cezire seferinde Urfa, Rakka, Re’sülayn (Ceylanpınar), Habur, Araban,


Makisin, Karkısiyye, Dârâ ve Nusaybin gibi yerleri alarak Cezire bölgesinin büyük
bir kısmına hâkim olan Selahaddin Mart 1183’te sefer esnasında bölgede merkez
edindiği Harran’a geldi. Buradan da Şam’a dönmek niyetindeydi. Bu esnada
bölgedeki muhalif emirlerin Mardin’e bağlı bir mezra olan Harzem’de ordugâh
kurdukları haberi Selahaddin’e ulaştı. Yanındaki askerleri dağıtmış olan Selahaddin
yeğeni Takiyüddin’den acil bir şekilde Harran’a gelmesini istedi. Beş gün gibi kısa
bir süre içinde Harran’a gelen Takiyüddin ile 26 Mart’ta Harran’dan ayrılıp
Ra’sülayn üzerinden Harzem’e doğru yola çıktı fakat muhalifler onun yola çıktığını
duyduklarında korkup dağıldılar.12 Harzem’e gelip karargâh kuran Selahaddin

296  burasının almaya değer bir yer olmadığını görünce bölgeden ayrılmak üzereyken
Halifenin Diyarbekir ile ilgili temliknamesi geldi. Bunun üzerine Selahaddin
Harzem’den ayrılıp el-Bâriye üzerinden 17 Zilhicce 578/13 Nisan günü Diyarbekir
önlerine vardı ve şehri kuşatmak için hazırlıklara başladı.13

Şehrin Kuşatılması ve Antlaşma

Diyabekir dönemin meşhur şehirlerinden biriydi. Dicle Nehri’nin şehrin


etrafından geçmesi şehri adeta bir ada haline getiriyor, topraklarından iyi derecede
verimli tarım ürünlerinin elde edilmesini sağlıyordu. Bunun yanında şehir kalabalık
bir nüfusa sahipti.14 Ayrıca şehrin surları oldukça müstahkemdi. İbnü’l-Esîr “Amid
çok müstahkem bir şehirdi, şehir ve şehrin surları darb-ı mesel olmuştu”15 şeklindeki
ifadeleriyle şehrin ele geçirilmesinin adeta imkânsız olduğunu anlatmaktadır.
İmadüddin Kâtip de şehrin surlarının sağlamlığından “bir taş almak dahi
imkansızdır” ifadeleriyle bahseder.16 Nitekim Hısnıkeyfa Artuklu Beyi Nureddin

11 Recep Yaşa, “Artuklular”, içinde Anadolu Beylikleri El Kitabı, ed. Haşim Şahin, 1. bs (Ankara:
Grafiker Yayınları, 2016), 59.
12 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:63-64, 68; İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb, fi ahbâri Benî Eyyûb,
2:133-34.
13 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:66-67; İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi,
11:391; Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:95; Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî,
275, 278; Şeşen, “İmad al-din al-katib al-isfahani’nin Eserlerindeki Anadolu Tarihiyle İlgili
Bahisler”, 298.
14 Tyrensis, A History of Deeds Done Beyond The Sea, 2:489.
15 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, 11:391.
16 Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:99.
Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubinin Hakimiyetine Girmesi

Muhammed 1167’den beri girişimlerde bulunmasına ve çok istemesine rağmen şehri


alamamıştı. Bölgedeki hakimiyetini büyük oranda genişleten Sultan, Nureddin
Muhammed’e verdiği sözü unutmamış, Musul kuşatmasından döndükten sonra
Diyarbekir’in fethi için Bağdat’a mektup yazmış, halifeden izin talep etmişti.17
Harzem’de muhaliflerin terk ettiği karargâhta dinlenirken şehrin ona temlik edildiği
ile ilgili halifenin izni gelince hazırlıklarını yapıp hemen yola çıkmıştı.18 Böylece
Selahaddin kendisi için ahde vefanın ne kadar önemli olduğunu verdiği sözü
mutlaka yerine getireceğini göstermişti.

Selahaddin başarılarının büyük kısmını diplomaside ısrarcı olmasına borçludur.


Bu konuda büyük bir yeteneğe sahipti.19 Onu rakiplerinden ayıran yönü de
diplomasiyi ön plana çıkarmasıdır. Nitekim kendisi hakimiyet alanını kılıçla değil
ünlü danışmanı Kadı Fadıl’ın kalemi sayesinde genişlettiğini ifade etmiştir.20 Bu
anlamda kullandığı yöntem de İslam fetihlerinin geleneksel uygulaması olan eman  297
müessesesiydi. Uygulanma zeminini Hz. Peygamberin Medine Vesikasından ve Hz.
Ömer’in Kudüs’ü fethindeki emannameden alan bu gelenek, Selahaddin’in
mücadele yönteminin temelini teşkil etmekteydi. Bu yöntemi sadece Müslümanlara
karşı değil Haçlılara karşı da en iyi şekilde kullanmıştır. İşte Sultan Diyarbekir’in
surları önünde konakladığında şehri kılıçla ele geçirme niyetinde değildi. Onun
niyeti kan dökmeden, insanlara ve şehre zarar vermeden istediğini alabilmekti. Şehri
kuşatmadaki ciddiyetini göstermek ve şehirdekilerin savunma yapmalarının önüne
geçmek için siyah taştan inşa edilmiş Diyarbekir surlarını yıkabilecek imkânı
sağlayacak “müfettiş” adlı devasa büyüklükteki mancınıkları kurdurdu. Bu mancınık
köşeli taşları döndürerek atıyor, böylece Selahaddin’in ordusuna surlara ciddi
anlamada zarar verebilecek kapasite sağlıyordu.21

Diyarbekir uzun zamandan beri Selçukluların tabiiyetinde bulunan


İnaloğullarının hakimiyetindeydi. Şehrin hâkimi bu esnada ailenin büyüğü Mahmud
b. İl Aldı idi. Fakat bu şahıs yaşı ilerlemiş olduğundan sadece ismen şehrin hâkimi
olarak biliniyordu. Onun adına şehri yöneten asıl isim babasından sonra görevi

17 Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 275.


18 İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb, fi ahbâri Benî Eyyûb, 2:134.
19 Abdul Rahman Azzam, Selahaddin Eyyubi, çev. Pınar Arpaçay, 1. bs (İstanbul: Alfa Yayınları,
2015), 204.
20 İbnü’l-İmâd, Şezerâtü’z-zeheb fi ahbâri men zeheb, ed. Abdülkâdir el-Arnâvut, c. 6 (Dımaşk-
Beyrut: Dâr İbn Kesîr, 1987), 533.
21 Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 275-76; el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:67.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

devralan Mesud İbn Nisan adında biriydi. İbn İl Aldı adeta bu şahsın mahkûmu
durumundaydı. Gelen elçileri Mesud İbn Nisan karşılar ve ilgilenirdi. Devletin bütün
işlerini İbn İl Aldı’ya karşı hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi kendisi organize
ederdi.22 Selahaddin şehrin önüne geldiğinde kaynaklara göre yöneticilik kabiliyeti
olmayan söz konusu şahıs şehirde önlemler almaya çalışıyordu. Sultan şehrin önüne
geldiğinde yaptığı ilk iş Halifeden alınan menşur üzerine şehrin eman ile teslim
edilmesi teklifiydi. Üç gün boyunca mektup gönderilmesine rağmen Mesud İbn
Nisan teklifi kabul etmeyip savunma yapmayı tercih etmişti. Bunun üzerine
dördüncü gün surlara saldırı başladı.23 Selahaddin elindeki bütün imkanları
kullanıyordu. Kuşatma devam ederken hicri takvim 579 yılına girmişti. Nitekim çok
geçmeden Selahaddin’in ordusu merdiven dayadığı surun küçük bir kısmını ele
geçirdi. Hemen ardından da ordu şehre girebilsin diye ele geçirilen surun bu
kısmının altı lağımcılar tarafından kazılmaya başlandı.24 Fakat bu teşebbüs
298 
şehirdekilerin başarılı savunması sonucu akim kaldı. Önce surlara çıkan askerler
öldürüldü, sonra da o bölgedeki savunma aletleri yakıldı.25 Hatta İmadüddin Kâtip
bu teşebbüsün birkaç kez başarısız olduğunu ifade eder.26

Mesud İbn Nisan şehri savunmada bir müddet başarılı olsa da bunu uzun süre
devam ettirmesi mümkün olmayacaktı. Çünkü içeride uzun süre savunma
yapabilecek bir güç yoktu ve şehrin savunması savaşçılardan ziyade halk üzerinden
kurgulanmıştı. Diğer yandan muhasaracılar savunma aletleri her yakıldığında daha
bir gayretle saldırıyı sürdürüyorlardı.27 Dolayısıyla içerideki geçici başarıya rağmen
dışarda ne kadar düzenli ve güçlü bir saldırı var idiyse içeride de o kadar kötü bir
savunma oluşturulmuştu. Daha doğru bir ifadeyle savunma hattı oluşturulamıyordu.
Çünkü daha öncesinde olduğu gibi kuşatma esnasında da Mesud İbn Nisan şehirdeki
kötü idaresini devam ettiriyordu. Surlar erzak ve hububatla dolu olmasına rağmen

22 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:60; İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb, fi ahbâri Benî Eyyûb, 2:134;
İbnü’l-Ezrak, Tarîhu Meyyâfârikîn, ed. Karim Farouk el-Kholy (İstanbul: Nubihar Yayınları, 2014),
592; Adnan Çevik, “Selçuklu Fütuhatı Ardından Diyarbakır ve Yöresinde Kurulan Türkmen
Beylikleri”, içinde 1.Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır Sempozyumu 20-22 Mayıs
2004 Bildiriler (Diyarbakır: Diyarbakır Valiliği, 2004), 142.
23 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:87.
24 Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 276.
25 Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 1987, 2:431.
26 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:74.
27 el-İsfahânî, 5:71.
Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubinin Hakimiyetine Girmesi

kuşatmadan dolayı sıkıntı çeken şehir halkının ihtiyacını gidermeye tenezzül


etmiyordu. İbnü’l-Esîr konu hakkında şu ifadeleri kullanır:

İbn Nisan çok kötü bir idare ortaya koydu. Halka hiç zahire
vermediği gibi, onlara ne bir dirhem ve ne de bir günlük azık dahi
verdi. Şehir halkına “Kendiniz için savaşın.” demesi üzerine
adamlarından biri: “Düşman kâfir değil ki onlar kendilerini müdafaa
için savaşsınlar!” diye karşılık verdi, fakat o hiçbir şey yapmadı.28

Mesud İbn Nisan muhtemelen şehrin surlarına güveniyordu. Çünkü Nureddin


Muhammed’in babası Kara Arslan daha önce defalarca şehri kuşatmış olmasına
rağmen sağlam surlarından dolayı ele geçirememişti. Şehrin hâkimi bu sefer de
aynısı olacağını düşünmüş olmalı ki savunma yapmaya karar vermişti. Fakat yanlış
hesap yapmıştı. Çünkü karşısında Nureddin Muhammed veya babası Kara Arslan
yoktu. Cezire bölgesinin tamamına yakınında hakimiyet ilan eden Selahaddin  299
faktörünü iyi hesap edememişti. Çünkü Sultan 1174 yılından bu yana Suriye ve
Cezire’deki uygulamaları halk nezdinde algısını olumlu yönde pekiştirmişti.
Muhtemelen Mesud İbn Nisan’ın diğer bir güvencesi de şehirdeki kalabalık nüfustu.
Eğer onları ikna edebilirse savunma başarılı olabilirdi. Ayrıca bu durum
muhasaracılar için olumsuz bir durum ortaya çıkaracaktı. Kuşatmanın uzaması
şehirde suçsuz insanların açlıktan veya savaştan ölmeleri anlamına gelecekti.
Selahaddin’in merhameti bu durumu fazla taşıyamayacak, kuşatmayı kaldırmak
zorunda kalacaktı. Çünkü aynısı Halep ve Musul’da olmuştu. Fakat bu kez Mesud
İbn Nisan’ın başarısız yönetimi sayesinde durum aksi yönde gelişmeye başlamıştı.

Selahaddin kuşatmanın uzamasını istemiyordu. Çünkü hem yapacak çok işi


vardı hem de fazla zayiat olsun istemiyordu. Bu arada Mesud İbn Nisan şehir zahire
ile dolu olmasına rağmen cimriliğinden olsa gerek halkı gözetmediği gibi onlardan
birer asker gibi savaşmalarını istiyordu. Fakat insanlar savunmadaki gayretlerinin
karşılığını göremeyince bir müddet sonra savaştan tamamıyla el çekecekti. Üstelik
daha önceki uygulamaları da olumsuzdu: ağır vergiler ve zulüm sonucu insanlar
evlerini terketmek zorunda kalmış, böylece çarşılar kimsesizlikten harap olmuş ve
ticaret hayatı durmuştu.29 Öyle ki bazen hiçbir sebep yokken insanların mallarına el

28 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, 11:391.


29 Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, 10. bs (İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2013), 183.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

koyabiliyordu. Bunun sonucu olarak Amid halkı kendilerine kötü muamelede


bulunan Mesud İbn Nisan’ın yönetiminden nefret eder derecede bıkmıştı.30
İmadüddin, Amid halkının kendilerini şehirdeki zulümden kurtarması için
Selahaddin’i beklediklerini ifade eder.31 Çünkü Selahaddin’in uygulamaları bölge
insanları tarafından biliniyordu. Dolayısıyla şehir halkı geçici bir süre şehri
savunmak zorunda kalmışsa da Selahaddin’in Diyarbekir’e hakimiyetini Mesud İbn
Nisan’ın idaresinden kurtuluş olarak görüyordu.

Selahaddin muhtemelen şehirdeki huzursuzluğu ve halkın kendisine


meylettiğini biliyordu. İnsanların bu beklentisini boşa çıkarmadı onların savaşı
bırakmaları için oklara savaşı bıraktıkları taktirde kendilerine ihsanda
bulunulacağını, savaşa devam ettikleri taktirde de onların zarar göreceğini belirten
ifadelerin olduğu yazılar yazarak şehre attırdı. Bu durum karşısında halk

300  Selahaddin’in şehre hâkim olmasının daha iyi olacağını düşünerek rehavete kapıldı
ve savaşı bıraktı.32 Selahaddin bir yandan halkı ikna etmeye çalışırken diğer yandan
lağımcılar surların altını kazıyorlardı. Nitekim çok geçmeden surlar askıya alındı.
Bunu gören şehirdeki insanlar Selahaddin’den eman talebinde bulunması için Mesud
İbn Nisan’a baskı kurmaya başladılar. Israrlar karşısında Mesud İbn Nisan
kadınlardan oluşan bir heyeti Sultanın veziri Kadı Fadıl’a gönderip kendisi, ailesi ve
malı için eman talebinde bulunmuş, şehirdeki mallarını taşıyabilmek için de üç
günlük mühlet istemişti. Amacı şehirdeki insanlardan ziyade canını ve malını
kurtarmaktı. Kadı Fadıl talebi Selahaddin’e bildirince zaten böyle bir beklentisi olan
Selahaddin eman vermeyi kabul etti ve Mesud İbn Nisan’a mallarını çıkarması için
üç günlük süre verdi.33 Ebu Şâme, İbn Ebi Tayy’dan yaptığı bir nakilde şehirdeki
zahirenin ve savaş malzemesinin antlaşmanın dışında tutulduğunu ifade eder.34

Mesud İbn Nisan mallarını emniyete almak için önce surların dışında çadırlar
kurdurmuş, fakat eşyalarının taşınması için büyük güçlüklerle karşılaşmış,
adamlarına dahi söz geçirememişti. Bunun üzerine kendisine yardımcı olması için
Selahaddin’e ricada bulundu. Sultan ricasını kırmayarak hem binek hayvan hem de

30 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, 11:391.


31 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:66.
32 Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 276; el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:74-75; Abû’l-Farac, Abû’l-
Farac Tarihi, 1987, 2:431.
33 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, 11:392; Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî,
277; el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:77.
34 Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:95.
Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubinin Hakimiyetine Girmesi

adam göndererek ona yardım etmelerini emretti. Öncelikle altın, gümüş ve değerli
mallarını taşıdı. Fakat eşyalarının tamamını nakledemeden üç günlük süre doldu.
Bunun üzerinde daha fazla eşya dışarı çıkarmasına mâni olundu. Böylece Mesud İbn
Nisan sadece kendine ait malları bile üç günde taşıyamamış oldu. Üstelik bu esnada
eşyasının bir kısmı zayi oldu bir kısmı da çalındı.35 Dönemin kaynaklarına göre üç
gün boyunca üç yüz kişiden fazla insan eşyayı şehir dışına taşımasına rağmen ancak
onda birini veya çok az kısmını şehir dışına çıkarılabilmişti. Üstelik eşyayı
taşıyanlar yarısını kendisine alıyordu.36 Oysa kuşatma esnasında cimrilik etmeyip
şehirde savunma yapan insanların ihtiyaçlarını giderseydi belki de Selahaddin’e
matbu bir şekilde şehrin hâkimi olarak kalacaktı. Ama bu şekilde hem devleti yıkıldı
hem de servetinin büyük bir kısmını kaybetti. Hazırlıkları bitiren Mesud İbn Nisan
mallarını yüklediği kervanını Anadolu içlerine doğru sürdü.37

Selahaddin şehri teslim aldığında görünürde şehrin sahibi olan Mahmud b. İl  301
Aldı’yı huzuruna getirdiler. Sultan onun yaşlı olduğunu gördüğünde ona hürmet etti
ve ikramda bulundu. Nureddin Muhammed’e ona ve çevresine saygıda kusur
etmemesini ve ihtiyaçlarını gidermesini emretti. Nureddin Muhammed, Mahmud b.
İl Aldı’yı vefat edinceye kadar yanında tuttu ve ona saygıda kusur etmedi.38 Böylece
Selahaddin merhamet ve ahde vefanın önemini fiilen göstermiş oluyordu.

Şehrin Alınması ve Nureddin Muhammed’e Teslimi

Yukarıda ifade edildiği gibi Diyarbekir, Büyük Selçuklulara bağlı İnaloğulları


tarafından yönetilmekteydi. 1129 yılında Artuklu beyleri ile İmadüddin Zengi
arasında problemler ortaya çıkınca o esnada Diyarbekir’i yönetmekte olan İl-Aldı
Artuklularla anlaşıp onların tabiiyetine girdi.39 1141 yılında İmadüddin Zengi
Mardin Artuklu emiri Timurtaş ile birlikte Amid’i kuşattı. Hısnıkeyfa emiri Davud
şehirde tutunamadı. Zengi kendi adına hutbe okunması şartıyla şehri Timurtaş’a

35 Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 277-78; İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi,


11:392; el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:78.
36 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:78; Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 1987, 2:431; Ebu Şâme,
Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:95.
37 Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:96; Şevket Beysanoğlu, Anıtları ve
Kitâbeleri ile Diyarbakır Tarihi: Başlangıçtan Akkoyunlular’a Kadar, c. 1 (Ankara: Diyarbakır
Belediyesi, 1987), 299.
38 İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb, fi ahbâri Benî Eyyûb, 2:136.
39 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:60; Yaşa, “Artuklular”, 55; Ali Sevim, “İnaloğulları”, DİA (Ankara:
Türkiye Diyanet Vakfı, 2018), 257.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

bıraktı.40 Böylece şehir Hısnıkeyfa Artukluları’nın tabiiyetinden çıkmış oldu. 1146


yılında İmadüddin Zengi’nin katledilmesi üzerine şehir bağımsız bir şekilde idare
edilmeye başlandı. Bu arada Hısnıkeyfa emirleri ile Diyarbekir hakimleri arasında
iyi ilişkiler akrabalık kurma yoluyla kısmen de olsa devam etti.41 Bununla
yetinmeyen Hısnıkeyfa Artukluları emir Davud’un, oğlu Fahreddin Kara Arslan’ın
ve onun vefatından sonra oğlu Nureddin Muhammed’in en büyük hedeflerinden biri
Diyarbekir’i tekrar tabi hale getirmekti.42 Fakat Nureddin Muhammed’in, II. Kılıç
Arslan ile yaşadığı sıkıntıya kadar kuşatma dahil her türlü girişim, Diyarbekir’in
sağlam surları karşısında ve hakimlerinin şekli bağlılık bildirmesi karşılığnda
başarısız oldu.43

Dönemin anlatılarından şehri yöneten Mesud İbn Nisan’ın eli sıkı ve mala
düşkün olduğu ifade edilmiş, kuşatma esnasında şehir halkına yaptığı muamele

302  yukarıda anlatılmıştı. Şehir teslim alındıktan sonra ortaya çıkan manzara bu anlatıyı
daha da belirginleştirmektedir. İbnü’l-Esîr “Şehrin burçları her çeşit zahire ile
doluydu. Hepsini olduğu gibi bıraktı. Eğer bunların bir kısmını halka verseydi hem
şehri, hem de diğer mal ve servetini muhafaza etmiş olurdu.”44 ifadelerini kullanır.
İbn Ebi Tayy’da “İbn Nisan Amid’de o kadar çok silah, mal, zahire toplamıştı ki
tasvir etmek imkansızdı”45 der. Aslında bütün bu ifadeler şehrin varlık içinde
yüzmesine rağmen İbn Nisan’ın yönetiminden memnun olmayan halkın niçin şehri
savunmadığını açıklamaktadır.

Şehrin hangi tarihte teslim olduğuyla ilgili kaynaklarda farklı bilgiler yer
almakta, verilen bilgiler 21 Nisan ile 9 Mayıs arasına tarihlenmektedir. Şehirde kısa
sürede hakimiyet sağlandığı düşüncesi İbn Şeddâd’a aittir. Ona göre şehir sekiz gün
içinde yani 21 Nisan’da teslim alındı.46 Fakat kuşatma esnasında orada olan
İmadüddin şehrin 6 Muharrem/1 Mayıs günü fethedildiğini ifade eder.47 İbnü’l-Esîr
de muhtemelen İmadüddin’e dayandırdığı anlatısında şehrin Muharrem ayının ilk on

40 Yaşa, “Artuklular”, 56.


41 İbnü’l-Ezrak, Tarîhu Meyyâfârikîn, 592.
42 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:60; Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, 183.
43 Sevim, “İnaloğulları”, 257; Çevik, “Selçuklu Fütuhatı Ardından Diyarbakır ve Yöresinde Kurulan
Türkmen Beylikleri”, 143.
44 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, 11:392.
45 Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:95.
46 Bahaaddin İbn Şeddad, Selahaddin-i Eyyubi, çev. Mehmet Selim Bilge, 1. bs (Lı̇ s Yayinlari, 2015),
101.
47 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:66.
Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubinin Hakimiyetine Girmesi

günü içerisinde (26 Nisan-5 Mayıs arası) teslim alındığı bilgisini verir.48
Muhtemelen İbnü’l-Esîr burada tarihleri karıştırmıştır. Çünkü İmadüddin Kâtip
şehrin Muharrem ayının ilk on günü içerisinde Nureddin Muhammed’e teslim
edildiğini ifade eder.49 Ebu Şâme ise İbn Ebi Tayy’a dayandırdığı anlatısında
Selahaddin’in Diyarbekir’i 14 Muharrem 579/9 Mayıs 1183 tarihinde teslim aldığını
ifade etmekle birlikte İmadüddin’in verdiği tarihi de kaydetmektedir.50 Diğer yandan
İmadüddin hicri 579 yılı girdiğinde kuşatmanın devam ettiğini ifade etmektedir.51
Kayıtlar dikkate alındığında 13 Nisan-9 Mayıs arası toplamda 26 gün etmektedir.
Yani kuşatma hazırlıkları, kuşatma ve üç günlük mühletin tamamı en fazla bu kadar
sürmüştür. Kayıtlardan dolayı şehrin teslim tarihinde belirsizlik52 olsa da o esnada
orada olan İmadüddin’in kayıtlarını dikkate aldığımızda şehrin yeni yılda teslim
alındığı kesin bir şekilde ifade edilebilir. İşlemler bitince şehrin surlarına Eyyubi
devletinin bayrağı asıldı.53
 303
Surlarının sağlamlığından dolayı Nureddin Muhammed şehri ele geçirmenin
imkânsız olduğunu düşünmüştü.54 Fakat inanamadığı şey gerçekleşmiş, şehir teslim
alınmıştı. Selahaddin Eyyubi, Mesud İbn Nisan’dan teslim aldıktan sonra yaptıkları
antlaşma gereği Muharremin ilk on günü içerisinde Amid’i, Nureddin Muhammed’e
teslim etti. Nureddin Muhammed de şehrin asıl sahibi olan İnaloğlu Mahmud’a iyi
davrandı ve kuşatmadan dolayı tahrip olan şehri imar edip surlarını tamir ettirdi.
Böylece Nureddin Muhammed babası Kara Arslan’ın alamadığı şehre hâkim oldu.55
İbnü’l-Esîr şehrin Nureddin Muhammed’e teslimi esnasında emirlerin şehirdeki
zahire ve diğer savaş aletleri hakkında tartışıp Selahaddin’e aksettirdiklerini anlatır:

Salâhaddin Âmid’i teslim alıp Hısn Keyfa hakimine teslim etti.


Teslimden önce Salâhaddin’e “bu şehirde bir milyon dinar
değerinden fazla zahire var. Onları alıp da askerlerine ve adamlarına
dağıtsan ve şehri boş vaziyette ona teslim etsen o yine razı olurdu,

48 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, 11:392.


49 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:80.
50 Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:96-97.
51 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:70.
52 Malcolm Cameron Lyons ve D. E. P. Jackson, Selahaddin Kutsal Savaşın Politikaları, çev. Zehra
Savan, 1. bs (İstanbul: Pınar Yayınları, 2006), 232. Lyons Diyarbekir’in teslim tarihinde belirsizlik
olduğu görüşündedir.
53 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:81; Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:96.
54 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:71.
55 Yaşa, “Artuklular”, 59; Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:97.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

çünkü onun başka şeyde gözü yoktur.” Denildi; fakat Salâhaddin


kabul etmedi: “Ben asıl önemli şeyi (şehri) verip de basit şeylerde
(zahire konusunda) cimrilik edecek adam değilim.” dedi.”56

İbnü’l-Esîr’in bu ifadeleri dönemin diğer şahitleri tarafından da doğrulanır.


Mesela İbn Ebi Tayy: “Zahire, silah, kuşatma aletleri, mancınıklar, arrdeler, diğer
savaş malzemeleri ve benzeri bir şehirde bulamayacağın kadar çok fazla eşya
mevcuttu, burçların birinde yüz bin civarında mum vardı…”57 İmadüddin de
şehirdeki altın, gümüş, mücevherat, kıymetli mefruşat, halı, kilim, çadır, pamuk,
zahire, savaş malzemesi ve diğer eşya konusunda mübalağalı ifadeler kullanır.
Mesela surlardaki burçların birinde mum sayısını seksen bin olarak belirtir ve eğer
her şeyi yazsaydım konu oldukça uzardı der.58 Diğer yandan İmadüddin şehirde
bulunan malın bir milyon dinar, İbn Ebi Tayy ise üç milyon dinar tutuğunu

304  kaydeder.59 Bu ifadeler hem şehrin zenginliğini hem de halkın mutluluğundan


ziyade mal toplamaya düşkün bir idareciyi resmetmektedir. Fakat var olan serveti
yerinde kullanamaması ve idaredeki kötü şöhreti, devletinin ve servetinin elden
çıkmasına sebebiyet verdi.

Diyarbekir kavşak noktada olması hasebiyle eğitim ve kültürel olarak


zenginlikler barındırmaktaydı. İmadüddin Kâtip bahsetmemesine ve tartışmalı
olmasına rağmen sonraki kaynaklar şehrin adeta bir kitap hazinesi olduğunu, bir
milyon kırk veya yüz kırk bin cildi bulan bir kütüphanesi olduğunu, Sultanın bu
kütüphaneyi o esnada yanında bulunan danışmanlarından Kadı Fadıl’a hibe ettiğini,
Kadı Fadıl’ın da bu kütüphaneden seçtiği yetmiş yük kitabı veya tamamını Mısır’a
götürdüğü ifade edilir.60 Selahaddin’in şehri fethettiği dönemde Diyarbekir’deki
kütüphanede bulunan kitap sayısı makalenin sınırları dışında kaldığından ve

56 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, 11:392. Bu ifadeler muhtemelen


İmadüddin Katip’ten alınmıştır (el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:80; Şeşen, “İmad al-din al-katib al-
isfahani’nin Eserlerindeki Anadolu Tarihiyle İlgili Bahisler”, 302).
57 Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:96.
58 Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 279; el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:80; Turan, Doğu Anadolu Türk
Devletleri Tarihi, 184.
59 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:80; Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 278; Ebu Şâme, Kitâbü’r-
Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:96.
60 Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:96; Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 1987,
2:431; Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, 184; Ramazan Şeşen, Salâhaddı̂ n Eyyûbı̂ ve
Devri (İstanbul: İSAR, İslâm Tarih, Sanat ve Kültürünü Araştırma Vakfı, 2000), 405; İsmail E.
Erünsal, Orta Çağ İslam Dünyasında Kitap ve Kütüphane (İstanbul: Timaş Yayınları, 2018), 368.
Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubinin Hakimiyetine Girmesi

konunun başka bir çalışmada tartışılması uygun görüldüğünden burada bu kadarla


iktifa edilmiştir.

Şehrin kendisine teslim edileceği Nureddin Muhammed, Selahaddin, Birinci


Cezire Seferi için Fırat’ın önlerine geldiğinden bu yana askerleriyle birlikte sultanın
hizmetindeydi.61 Asıl amacı Diyarbekir konusunu sultanın hafızasında diri tutmaktı.
Nihayetinde babasının elde edemediği bu değerli şehre kendisi Selahaddin’e metbu
olarak hâkim olmak üzereydi. Nitekim Sultan şehre girdikten sonra yaptığı ilk
işlerden biri Diyarbekir ve havalisinde ona ait yerlerin neresi olduğuna dair
İmadüddin Katip’in elinden çıkan bir beraatname verdi.62 Selahaddin şehri Nureddin
Muhammed’e teslim ettiğinde şehirde adaletle hükmedeceğine, haksızlığı
önleyeceğine, haksız vergileri kaldıracağına, kendisine sadık kalacağına ve
Haçlılarla mücadelede askerleriyle birlikte yardıma gideceğine dair ona yemin
ettirdi.63 Böylece Selahaddin ahde vefasını yerine getirmiş oldu. Diğer yandan  305
milyon dinarla ifade edilen büyük miktardaki kadar malın olduğu bir şehri
Selahaddin etrafındaki emirlerin itirazlarına ve uyarılarına rağmen gözünü kıpmadan
Nureddin’e vermesi Selahaddin’in amacının daha fazla mal ve toprak elde etmek
olmadığının göstergesidir.64 Çünkü o Kudüs’ü Haçlılardan almayı kafasına koymuş,
bütün stratejisini de uzun vadeli bu planını gerçekleştirmek üzerine kurmuştu.

Diyarbekir’i fethinden sonra Selahaddin’in şehre girip girmediği konusunda


kaynaklar arasında farklılıklar bulunmaktadır. Özellikle İbnü’l-Esîr “Nureddin
Âmid’i teslim alınca büyük bir ziyafet verdi. Salâhaddin ve emirlerini çağırdı, fakat
o şehre girmedi. Nureddin de ona ve adamlarına pek çok hediye ve armağan takdim
etti.”65 ifadelerini kullanır. Fakat o esnada Selahaddin’in yanında bulunan
İmadüddin Kâtip “Sultan halkın büyük tezahüratları eşliğinde şehre girdi, şehrin
ileri gelenleri onu karşıladı ve itaatlerini bildirdiler…Dârü’l-İmaret’te konakladı.”
şeklinde İbnü’l-Esîre muarız bilgi vermektedir. Darü’l-İmaret şehrin en iyi, en
sağlam ve eyvanı en yüksek binasıydı.66 Burada tercih edilmesi gereken İmadüddin

61 Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:102; el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:98.


62 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:81; Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 279; Ebu Şâme, Kitâbü’r-
Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:96.
63 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:91; Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 280; İbn Vâsıl, Müferricü’l-
kürûb, fi ahbâri Benî Eyyûb, 2:137.
64 Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 279; el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:81.
65 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi, 11:392.
66 el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:89-90; Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 279; Ebu Şâme, Kitâbü’r-
Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:302.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

dir. Çünkü o esnada sultanın yanında bulunmak itibariyle olayların görgü şahididir.
Diyarbekir’in Selahaddin’in hakimiyetine girmesinden sonra civardaki emirlerin
elçileri (Mardin ve Meyyafarikin) gelerek ondan eman dileyip tabi olmak
istediklerini bildirdiler. Sultan bunlara olumlu cevaplar vererek bölgedeki
hakimiyetini sağlamlaştırmış oldu.67

Şehri içindekilerle birlikte teslim alan Nureddin Muhammed ihtiyacı olmayan


malzemeyi ve zahireyi yedi yıl boyunca sattı. Sattığı malzeme o kadar fazlaydı ki
bölge zahire ile doldu.68 Şehrin zenginliği ile ilgili bu ifadeler halkın da aynı şekilde
zengin olduğuna delalet etmemektedir. Çünkü yukarıda aktarıldığı gibi Mesud İbn
Nisan şehirdeki halka zulmetmekte, bazen insanların mallarına el koymakta ve
onları çeşitli yönlerden mağdur etmekteydi. Nitekim şehrin ileri gelen yöneticileri
haricindeki insanların hayat koşulları çok da iyi değildi. Hatta öyle ki zulüm gören

306  insanların bazısı şehri terk ediyordu. Bu da şehirde bazı bölgelerin bakımsız
olmasına neden oluyordu. Öyle ki kalabalık olmasına ve önemli konumuna rağmen
şehirde ticaret durma noktasına gelmişti.69 Artukluların şehri ele geçirmek
istemelerinin nedenlerinden biri şehirdeki bu huzursuzluktu.

67 İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb, fi ahbâri Benî Eyyûb, 2:139; Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-
devleteyn, 3:102; el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, 5:95.
68 Bündârî, Sene’l-Berkı’ş-Şâmî, 279; Ebu Şâme, Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn, 3:96.
69 Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, 183.
Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubinin Hakimiyetine Girmesi

Sonuç

Diyarbekir ortaçağda büyüklüğü, müstahkem surları, Dicle Nehri’nin cömertçe


suladığı tarıma elverişli topraklarıyla bölgenin önemli merkezleri arasında yer
almaktaydı. Şehri önemli kılan diğer bir özelliği de Coğrafi olarak Şam, Cezire ve
Anadolu arasında geçiş güzergahında bulunmasıydı. Amid’in bu durumu hem ticaret
için elverişli bir ortam oluşmasını sağlıyor hem de önemli kültürel birikimin ortaya
çıkmasına vesile oluyordu. Böyle bir şehrin dönemin hakimleri tarafından göz ardı
edilmesi düşünülemezdi. Selçuklulara bağlı iken bir dönem Artuklulara metbu hale
gelen şehir, İmadüddin Zengi tarafından Artukluların tabiiyetinden çıkarılmıştı.
Fakat onun vefatı sonrası Artuklular topraklarını bölen bu şehri tekrar hedeflerine
koydular. Selahaddin’in himayesinde Nureddin Muhammed döneminde şehre hâkim
olmasına kadar Hısnıkeyfa Artukluları üç nesil uğraşmışlar fakat şehirde hakimiyet  307
sağlayamamışlardı.

Selahaddin Birinci Cezire Seferinde bölgede hakimiyet kurduktan sonra 1183


Nisan’ında halifenin izniyle Diyarbekir önlerine gelmiş, hakimlerinden şehri teslim
etmelerini istemişti. Geleneksel siyaseti olan eman teklifinde üç gün boyunca ısrar
etmiş fakat bu teklif İbn Nisan tarafından reddedilmişti. Bunun üzerine saldırı
başlatılmış fakat müdafilerin eman talebi üzerine saldırıyı bırakarak teklifi kabul
etmiş ve şehrin hakimine üç günlük süre tanımıştır. Selahaddin’in eman siyaseti
sonucu Diyarbekir ve halkı zarar görmeden şehirde hakimiyet sağlandı. Çünkü
Selahaddin diplomasi ile sonuç alabileceğini anladığında savaşı sürdürmenin
gereksiz olduğunu düşünüyordu. Sultan 1182 yılında Nureddin Muhammed’in tabi
olması karşılığında Amid’i alıp ona verme sözü vermişti. Şehri teslim aldığında
emirlerinin itirazlarına rağmen içindekilerle birlikte söz verdiği gibi Hısnıkeyfa
hâkimi Nureddin Muhammed’e verdi. Bu hem onun cömertliğinin hem de ahde
vefasının tezahürüydü.

Selahaddin Cezire bölgesindeki en büyük ve müstahkem şehirlerinden biri olan


Diyarbekir’e, Birinci Cezire Seferinin sonunda hâkim olmuş oldu. Sultan
Diyarbekir’e hâkim olmakla Suriye, Cezire ve Anadolu arasındaki kavşak ve
bağlantı noktasını ele geçirmiş, böylece Anadolu’yu da etkisi altına alacak bir güç
olarak ortaya çıkmıştı. Selahaddin Diyarbekir’e hâkim olmakla hem Cezire
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

bölgesinin tamamında denetimi sağlamış hem de bölgede itaat etmeyen diğer


emirlere tabi olmaları halinde nasıl mükafatlandırılacaklarını göstermişti. Nitekim
çok geçmeden diğer emirler de itaat bildirmişlerdi. Selahaddin eman siyaseti,
cömertliği ve ahde vefası sonucu en az zararla bölgedeki birliği büyük oranda
sağlamış, dönemin İslam dünyasının en büyük sultanı olmuş ve bölgede Haçlılarla
mücadele edecek en etkili şahsiyet olarak öne çıkmıştı.

308 
Diyarbekir’in Selahaddin Eyyubinin Hakimiyetine Girmesi

Kaynaklar

Abû’l-Farac, Gregory. Abû’l-Farac Tarihi. Çeviren Ömer Rıza Doğrul. C. 1. 2 c.


Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1987.
———. Abû’l-Farac Tarihi. Çeviren Ömer Rıza Doğrul. C. 2. 2 c. Ankara: Türk
Tarih Kurumu, 1987.
Azzam, Abdul Rahman. Selahaddin Eyyubi. Çeviren Pınar Arpaçay. 1. bs. İstanbul:
Alfa Yayınları, 2015.
Beysanoğlu, Şevket. Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır Tarihi: Başlangıçtan
Akkoyunlular’a Kadar. C. 1. Ankara: Diyarbakır Belediyesi, 1987.
Bündârî. Sene’l-Berkı’ş-Şâmî. Editör Ramazan Şeşen. İstanbul: IRCICA, 2004.
Çevik, Adnan. “Selçuklu Fütuhatı Ardından Diyarbakır ve Yöresinde Kurulan
Türkmen Beylikleri”. Içinde 1.Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır
Sempozyumu 20-22 Mayıs 2004 Bildiriler. Diyarbakır: Diyarbakır Valiliği,  309
2004.
Durmuş, İsmail. “Âmidî, Hasan b. Bişr”. DİA. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı,
1991.
Ebu Şâme. Kitâbü’r-Ravzateyn fi ahbâri’d-devleteyn,. Editör İbrahim Şemseddin. 1.
bs. C. 3. 5 c. Beyrut: Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, 2002.
Erünsal, İsmail E. Orta Çağ İslam Dünyasında Kitap ve Kütüphane. İstanbul: Timaş
Yayınları, 2018.
İbn Munkız, Usame. Kitabu’-l İ’tibar İbretler Kitabı. Çeviren Yusuf Ziya Cömert. 5.
bs. İstanbul: Kitabevi, 2015.
İbn Şeddad, Bahaaddin. Selahaddin-i Eyyubi. Çeviren Mehmet Selim Bilge. 1. bs.
Lı̇ s Yayinlari, 2015.
İbn Vâsıl, Cemaleddin Muhammed İbn Sâlim. Müferricü’l-kürûb, fi ahbâri Benî
Eyyûb. Editör Cemaleddin Şeyyâl. 1. bs. C. 2. 6 c. Kahire: Dâru’l-fikri’l-Arabi,
1957.
İbnü’l-Esîr. İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târîh Tercümesi. Çeviren Abdülkerim
Özaydın. 1. bs. C. 11. 12 c. İstanbul: Bahar Yayınları, 1991.
İbnü’l-Ezrak. Tarîhu Meyyâfârikîn. Editör Karim Farouk el-Kholy. İstanbul:
Nubihar Yayınları, 2014.
İbnü’l-İmâd. Şezerâtü’z-zeheb fi ahbâri men zeheb. Editör Abdülkâdir el-Arnâvut.
C. 6. 10 c. Dımaşk-Beyrut: Dâr İbn Kesîr, 1987.
İsfahânî, İmadüddin el-Kâtib el-. el-Berku’ş-Şâmî. Editör Ramazan Şeşen. C. 5.
İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1979.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Köhler, M. A. Alliances and Treaties between Frankish and Muslim Rulers in the
Middle East. Çeviren P. M. Holt. Leiden-Boston: Brill, 2013.
Lyons, Malcolm Cameron, ve D. E. P. Jackson. Selahaddin Kutsal Savaşın
Politikaları. Çeviren Zehra Savan. 1. bs. İstanbul: Pınar Yayınları, 2006.
Özel, Ahmet. “Âmidî, Rükneddin”. DİA. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1991.
Polat, Ziya. “Salâhaddin Eyyûbî’nin Haçlı Siyaseti ve Kudüs Haçlı Krallığıyla
Yaptığı Antlaşmalar”. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2015.
Sevim, Ali. “İnaloğulları”. DİA. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı, 2018.
Şeşen, Ramazan. “İmad al-din al-katib al-isfahani’nin Eserlerindeki Anadolu
Tarihiyle İlgili Bahisler”. Selçuklu Araştırmaları Dergisi, sy III (1971): 249-
369.
———. Salâhaddı̂ n Eyyûbı̂ ve Devri. İstanbul: İSAR, İslâm Tarih, Sanat ve
Kültürünü Araştırma Vakfı, 2000.
310  Turan, Osman. Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi. 10. bs. İstanbul: Ötüken
Neşriyat, 2013.
Tyrensis, Willermus. A History of Deeds Done Beyond The Sea. Çeviren Trans. by
Emily Atwater Babcock ve A. C. Krey. C. 2. 2 c. New York: Columbia
University Press, 1943.
Yaşa, Recep. “Artuklular”. Içinde Anadolu Beylikleri El Kitabı, editör Haşim Şahin,
1. bs, 51-88. Ankara: Grafiker Yayınları, 2016.
Yüksel, Emrullah. “Âmidî, Seyfeddin”. DİA. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1991.
MOĞOLLARIN DİYARBAKIR VE EL-CEZİRE
BÖLGESİ'NDE YAPTIKLARI ZULÜMLER
ÜZERİNE BİR İNCELEME

Abdulkerim Öner
Dicle Üniversitesi,
İlahiyat Fakültesi

 313
Özet

Ortaçağ dünya tarihinde önemli rol oynayan ve özellikle İslâm dünyasındaki


tahribatıyla tanınan bir kavim olan Moğollar, 13. yüzyılın başlarında Horasan, Orta
ve Batı İran'ı kasıp kavurdular. Aynı şekilde kısa bir süre içerisinde Anadolu ve
Irak'ı da işgal ettiler. O dönemde onlara engel olabilecek herhangi bir güç
bulunmuyordu. Moğollara karşı kısmi başarılar gösteren Hârizmşahlar da İsfahan'da
mağlup edilince önlerinde herhangi bir engel kalmadı. İsfahan'da Moğollara yenilen
Harizmşah hükümdarı Celaleddin, Moğolların önünden Doğu Anadolu'ya kaçmıştı.
Moğollar Celaleddin'i yakalamak amacıyla Azerbeycan üzerinden Ahlat'a, oradan
Diyarbakır bölgesine geldiler. Celaleddin ve askerleri Âmid şehri dışında
konaklayınca, Moğollar bunu öğrenmiş ve bir gece baskınında askerlerini
dağıtmışlar. Celaleddin'i takip etmek için bölgeye gelen Moğolların, başta Âmid
olmak üzere çevre yerlerde on beş bin civarında insan öldürdükleri rivayet
edilmektedir. Moğollar Âmid, Mardin, Nusaybin, Sincar, Habur ve Musul gibi
yerlerde büyük katliamlar gerçekleştirmişlerdir. Moğollar'ın İslam diyarında
yatıkları zulümlerin haddi hesabı yoktu. Birçok yer gibi Diyarbakır ve Cezire
Bölgesi de Moğol katliamından nasibini almıştır.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

A STUDY ON THE PERSECUTİON OF THE


MONGOLS İN DİYARBAKİR AND AL-JAZEERA

Abstract

Mongolians, who played an important role in the history of the Middle Ages
and were especially known for their destruction in the Islamic world, caused much
damage to Khorasan, Central and Western Iran at the beginning of the 13th century.
In the same way, they occupied Anatolia and Iraq. At that time there was no force
that might prevent them. When the Hârizmşahs, who showed partial successes
against the Mongols, were defeated in Isfahan, there was no obstacle. The ruler of
314  Harzemşah, who was defeated by the Mongols in Isfahan, had fled to Eastern
Anatolia from the Mongol threat. The Mongols came to Ahlat from Azerbaijan and
from Diyarbakır to capture Jalaluddin. When Celaleddin and his soldiers were
staying outside the city of Amid, the Mongols learned about it and, one night at the
raid, dispersed his soldiers. It is stated that the Mongols who came to the region to
follow Jalaleddin killed up to fifteen thousand people in the surrounding areas,
especially Amid. The Mongols carried out great massacres in places such as Âmid,
Mardin, Nusaybin, Sincar, Habur and Mosul. Mongols had no limit to the amount of
their persecution in the Muslim lands. Many places like Diyarbakır and Area Jazeera
has also suffered from the Mongol massacres.
Moğolların Diyarbakır Ve El-Cezire Bölgesi'nde Yaptıkları Zulümler Üzerine Bir İnceleme

Giriş

Ortaçağda İslâm dünyasındaki tahribatıyla bilinen Moğollar, İslam tarihi


kaynaklarında Tatarlar olarak anılmaktadır.1 Önceleri küçük bir kabile iken Cengiz
Han zamanında devlet ve hanedan olarak anılmaya başlanmışlardır. Millet olarak
bilinmeleri ise çok daha sonradır.2

Moğollar, genellikle Çin sınırlarından Tamgaç dağlarında ikamet ederlerdi.


Memleketleriyle İslâm diyarı arasında altı aylık bir yürüyüş mesafesi vardı.3
Karahitay topraklarının ele geçirilmesi Cengiz Han'ı batıda Hârizmşahlar'a komşu
yapmıştı.4 İlk dönemler Moğollarla Harizmşahlıların araları iyiydi. Hatta aralarından
ticareti canlandırmak için uğraş da vermişlerdi. Ta ki Otrar faciası yaşanana kadar.  315
İşte bu olaydan sonra Moğollar, İslam dünyasına saldırmaya başladılar. 1218 5

yılında 450 kişilik bir Moğol kervanının Otrar'da öldürülmesi üzerine Cengiz Han,
suçluların teslimini ve malların tazminini istedi. Harizmşahlılar, bu teklifi reddettiği
gibi gönderilen elçileri de öldürttü.6 Bunun üzerine Cengiz Han ertesi yıl güçlü bir
orduyla Hârizmşahlar’a karşı sefere çıktı.7 Hârizmşahlar, başta Moğollara karşı
direniş gösterse de daha sonraları onlara yenilmekten kurtulamadı.8

Moğolların İslâm Diyarına Girmeleri

Moğolların İslam dünyasını istilaya girişmesindeki en önemli neden Otrar


Faciası olarak kabul edilmektedir. Bu olay Hârizmşahlar'ı beklenmedik biçimde ve
çok kısa sürede inkıraza sürüklemekle kalmamış, yüz binlerce Müslüman'ın

1 İzzuddin Ebü'l Hasan Ali b. Muhammed İbnü'l-Esîr (630/1232), el-Kâmil fi't-Tarih, Thk. Ebi'l-Fida
Abdullah Kadı, Darü'l Kütübü'l Alemiyye, Beyrut, 1987, c. 10, s. 399.; Ahmet Cevdet Paşa,
Peygamberler Kıssaları ve İslam Tarihi, İsmail Şen (Çev.), Gündüz Gazetesi Yayınları, Ankara,
1996, c. 5, s. 50.; Osman Gazi Özgüdenli, "Moğollar", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,
TDV Yayınları, İstanbul, 2005, c. 30, s. 225.
2 "Moğollar", DİA, c. 30, s. 225.
3 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 401.
4 Özgüdenli, "Moğollar", DİA, c. 30, s. 225.
5 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 401.
6 Aydın Taneri, "Harizmşahlar", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları,
İstanbul, 1997, c. 16, s. 229.
7 Detaylar için bkz. Ahmet Cevdet Paşa, Peygamberler Kıssaları ve İslam Tarihi, c. 5, s. 51 vd.;
Özgüdenli, "Moğollar", DİA, c. 30, s. 225
8 Özgüdenli, "Moğollar", DİA, c. 30, s. 226.; Bkz. Taneri, "Harizmşahlar", DİA, c. 16, s. 230.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

ölümüne, şehirlerin yakılıp yıkılmasına da sebep olmuştur. Eğer bu olay vuku


bulmasaydı, Çin harekâtını tamamlamamış olan Moğollar’ın, dışarıdan sağlam bir
devlet intibaı bırakan Hârizmşahlar’a hücum etmeleri beklenemezdi. Böylece İslam
dünyasına da saldıramazlardı. Hatta bazı tarihçiler, İslam dünyasında Moğol
istilasının başlamasını bu olaya dayandırmaktadırlar.9

Çin taraflarından kopup gelerek zararı her tarafı kaplayan dehşet verici bir
kasırga gibi bütün İslam diyarlarını kaplayan Tatarlar/Moğollar, Türkistan'a ve
özellikle Kâşgâr ve Balasagun gibi şehirlere girerek Mâverâünnehir'e uzanan
Semerkant, Buhara ve çevresindeki diğer şehirleri de ele geçiren bu kitlenin İslâm
topraklarında meydana getirdiği tahribat ve felâketlerin haddi hesabı yoktur.10

Moğollar, Maveraunnehir'de bulunan Buhara ve Semerkant'a girmiş ve orada


Otrar Vakası'nın intikamını almak için büyük bir zulme girişmişlerdir. Erkekler,
316  kadınlar, çoluk çocuk herkes sürekli ağlayıp duruyor ve düşman elinde esir olarak
elden ele dolaştırılıyorlardı. Perişan olan Buhara halkının kadınları düşman arasında
paylaştırılıyordu. Nihayet Buhara şehri sanki dün ortada yokmuşçasına evlerinin
çatıları çökmüş, şehir tamamen harabeye dönüşmüş, ıssız bir kent haline gelmişti.
Moğollar kadınlara karşı zalimce davranarak hiç bir insanın yapamayacağı şekilde
namuslarına musallat oluyorlardı. Halk ise eli kolu bağlı olarak hiçbir şey
yapamıyor, bu reva görülen zulme bakıp sürekli ağlayıp duruyordu. Başlarına gelen
bu felaketi defetmeye gücü yetmeyenler, bu yapılanlara karşı ölümü tercih ederek
ölünceye kadar çarpışmak üzere Moğol askerlerine saldırıyorlardı.11

İlim şehri olan Buhara'daki camiler, Moğol atlarının ahırı olmuş, orada bulunan
Mushaflar, atların altına atılıyor ve onlara bir nevi yatak yapılıyordu. Aynı şekilde
Semerkand ve Belh şehirleri Moğol istilasından önce İslam medeniyetinin övünç
kaynağıyken istiladan sonra kül yığını haline gelmişlerdi.12

Moğollar, Buhara ve Semerkand'ı tahrip ettikten sonra askerlerini çeşitli kollara


bölerek İslam dünyasını istilaya başladılar. Bu askeri kollarından birisi, Ceyhun
Nehrini aşarak Belh şehrine gelmişti. Burayı aldıktan sonra Merv şehrine gittiler.

9 Bkz. Hasan İbrahim Hasan, İslam Tarihi, İsmail Yiğit (Çev.), Kayıhan Yayınları, İstanbul, 1986, c.
4/5, s. 128.
10 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 399.
11 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 404-405.
12 Hasan İbrahim Hasan, İslam Tarihi, c. 4/5, s. 173.
Moğolların Diyarbakır Ve El-Cezire Bölgesi'nde Yaptıkları Zulümler Üzerine Bir İnceleme

Burada yaşayan Müslüman askerler, ciddi manada direnseler de neticede


yenilmekten kurtulamazlar. Moğollar, burada yaşayan Müslümanları kılıçtan
geçirdikten sonra şehri ateşe verdiler. Hatta burada bulunan Sultan Sencer'in
türbesini de yıktılar. Merv'den sonra Nisabur'a gidip orayı kuşattılar. Beş gün sonra
şehri ele geçirdiler ve Merv'de yaptıklarının bir benzerini burada yaptılar. Ardından
Tus şehri de aynı akıbete duçar olmuştur. Böylece Moğollar, Horasan Bölgesi'ne
hâkim oldular.13 Horasan'ı tamamen tahrip edip insanlarını kılıçtan geçirerek her
tarafı yağmaladıktan sonra Rey, Hemedân, el-Cibâl Bölgesi ile Irak-ı Acem'e kadar
uzanan yerlere girerek aynı tahribatı yapmışlardı. 14

Azerbaycanlılar, Gürcü, Ermeni ve Eyyubiler ile ittifak yapmak istese de yine


de Moğolları durduramadılar.15 Böylece Moğollar, bu bölgeye de hâkim oldular.
Buradan sonra 618/1221 yılında Tebriz'e geldiler. Tebrizliler, kendilerine yüklü
miktarda mal verdiklerinden onlara ilişmeden Merağa'ya16 gittiler. Moğollar,  317
Merağa'ya karşı ellerinde bulunan Müslüman esirleri öne sürerek savaştılar.
Günlerce süren kuşatma neticesinde kılıç zoruyla Merağa'yı ele geçirdikten sonra
halkı kılıçtan geçirdiler. Merağa halkından sayılmayacak çok kişiyi öldürdüler.
İşlerine yarayacak malları alıp götürdüler. İşlerine yaramayanları da ateşe verdiler.
Buradan Doğu ve Güney Doğu Anadolu gölgesine geldiler.17

Bu istilacılardan diğer bir kol da Gazne ve çevresine doğru inerek Hint diyarını,
oradan Sicistan ve Kirmân Bölgesi'ne geçip diğerlerinin yaptığı gibi hatta çok daha
elim bir şekilde buraları da aynı felâketle karşı karşıya bıraktılar.18

Tarihçilerin ittifakla kaydettiklerine göre dünyanın büyük bir kısmını istila eden
Büyük İskender bile bu kadar süratle istilâ edememişti. Büyük İskender, on yıl gibi
uzun bir müddet içinde istilâ ettiklerini ele geçirirken pek fazla kimse öldürmemişti.
O sadece geçtiği yerleri itaati altına alarak geçip gidiyordu ama Moğollar,
yeryüzünün büyük bir kısmını, hatta en güzelini, en mamur ve fevkalâde olanını,

13 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 399-424.; Ahmet Cevdet Paşa, Peygamberler Kıssaları ve
İslam Tarihi, c. 5, s. 62.
14 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 399.; Ahmet Cevdet Paşa, Peygamberler Kıssaları ve İslam
Tarihi, c. 5, s. 57.
15 Hasan İbrahim Hasan, İslam Tarihi, c. 4/5, s. 179.
16 Günümüzde İran sınırlarında bulunan ve Tebriz'e 130 km. uzaklıkta bulunan bir yerdir.
17 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 399-424.; Ahmet Cevdet Paşa, Peygamberler Kıssaları ve
İslam Tarihi, c. 5, s. 58.
18 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 400.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

halkı en iyi ve yeryüzünde yaşayan insanların en üstün ahlâka ve güzel yaşayışa


sahip olan insanlarını bir sene içerisinde tamamen yok edip gittiler. Bu zalimlerin
girdikleri şehirlerde onlardan korkmayan ve bugün yarın bana da ulaşıp öldürecekler
diye endişelenmeyen kimse kalmamıştı. Ayrıca şehirlerine ulaşmadıkları kimseler de
yakın bir zamanda bu dehşet verici istilânın kendilerine ulaşacağını bekleyip
durmuşlardı.19

Müslüman Devletlerin Birbirlerine Düşmeleri

Moğollar, Anadolu'ya saldırdıkları sırada onlara karşı koyacak ve onları bu


istilâlarından engelleyecek herhangi Müslüman bir devlet olmadığından bunlar da
istediklerini yapmış ve bu istilâlarını gerçekleştirmişlerdi. O sırada Hârizmşâhlılar,
bütün çevre yerlere ve memleketlere hâkim olup hükümdarları ortadan kaldırmış,
bütün yönetimlere son vermiş ve bu bölgelerde tek başına bir devlet olarak
318  kalmışlardı. Ne yazık ki Hârizmşâh hükümdarı Celâleddîn'in uyguladığı yanlış
politikalar sayesinde özelde kendi devletinin sonunu hazırlarken genelde de bütün
İslam âlemini hamisiz bırakmıştı. Celâleddîn, bu hatalarından dolayı uzak-yakın
bütün dostlarını veya dost olması gereken devlet adamlarını kendinden
uzaklaştırmıştı. Celâleddîn, Ön Asya'da kazandığı askeri gücünü gereksiz yere
harcamış yani siyasi hataları yüzünden sadece kendi felaketini hazırlamakla
kalmamış, Moğol istilasına karşı o dönemin diğer Müslüman devletleri olan
Eyyubiler ile Anadolu Selçuklu Devletlerini de zayıflatmıştı.20 Zira Anadolu
Selçuklu Devleti, en güçlü dönemini yaşıyordu. Şayet Celâleddîn, bu iki devletle
siyasi güçlerini birleştirmiş olsaydı, bir de Abbasi halifeliğinin de manevi desteğiyle
birlikte Moğollara karşı ciddi manada direnç gösterebilecekti.

Harizimşahlıların her tarafı ele geçirme arzusu, diğer Müslüman devletleri zor
duruma sokmuştu. Bir taraftan Abbasilere hükmetme arzusu,21 diğer taraftan Eyyubi
yönetimi altında bulunan Ahlât'a saldırması, işleri tamamen bozmuştu. Eyyubiler,
627/1230 yılında Anadolu Selçukluların yardımıyla Harizimşahlıları mağlup

19 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 400.


20 Abdulkadir Yuvalı, İlhanlı Tarihi, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2017, s. 88.;
Hârezmşâhlıların Anadolu Selçuklu Devleri ile Eyyubiler arasındaki münasebetler hakkında bkz.
Aydın Taner, Celâlü'd-Din Hârizimşâh ve Zamanı, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1977, 61-
73
21 H. Ahmed Özdemir, Moğol İstilası ve Abbasi Devleti'nin Yıkılışı (Cengiz ve Hülagu Dönemleri),
İz Yayınları, İstanbul, 2005, s. 190.
Moğolların Diyarbakır Ve El-Cezire Bölgesi'nde Yaptıkları Zulümler Üzerine Bir İnceleme

etmişlerdir. Harizimşahlılar, ardından 1230 yılında Yassıçemen Savaşı'nda22


Anadolu Selçuklu Devleti'ne yenilince iyice zayıfladılar.23

Bu durumu fırsat bilen Şii İsmâîlîyye Mezhebi mensupları, Moğollara


gönderdikleri haberlerde Celâleddîn'in mağlûbiyetini, içine düştüğü zaafı anlatmış
ve buralara gelmeleri için teşvikte bulunmuşlardı. Celâleddîn'in bu zayıf günlerinde
buralara geldikleri takdirde mutlaka zafer elde edeceklerine dair garanti vermişlerdi.
İsmâîlîyye Mezhebi liderinin gönderdiği davet mektuplarını alan Moğollar, bu fırsatı
kaçırmamışlardı. Moğollardan bir grup Celâleddîn üzerine yürümüş, önceleri Rey ve
Hemedân'a girip bu iki şehir ve çevresini tahrip etmiş, oradan da Azerbaycan'a
yönelerek her tarafı yakıp yıkmış, malları yağmalamış ve mağlûp ettikleri kimseleri
de öldürmüşlerdi.24

Celâleddîn'in Amid'e Gelmesi, Buradaki Mağlûbiyeti ve Başına Gelenler


 319
Moğolların Azerbaycan illerinde insanları nasıl katlettiklerini, malları nasıl
yağmaladıklarını, insanları nasıl esir alıp memleketlerini harabeye çevirdiklerini ve
her tarafı nasıl kasıp kavurduklarını gören Celâleddîn Hârezmşâh, bu düşmanın
üzerine geldiğini artık kesin olarak anlayınca içinde bulunduğu bu zaaf ve korkudan
dolayı Azerbaycan bölgesinde kalması zorlaştı.25 Bir de vezir ve kumandanları onu
terk edince Moğollara karşı koyamamış ve oradan ayrılmak zorunda kalmıştı.26
Bunun üzerine Ahlât'a doğru gitmeye başladı. Ahlât'a yaklaşınca el-Melikü'l-Eşref'in
şehirdeki naibine gönderdiği haberde şöyle demişti: "Biz sizinle ne savaşmaya ne de

22 Yassı Çimen, Erzurum ile Sivas arasında bulunan bir yer ismi bkz. Özdemir, Moğol İstilası ve
Abbasi Devleti'nin Yıkılışı, s. 191.; Ayrıca bkz. Yuvalı, İlhanlı Tarihi, s. 88.
23 Celâleddîn, işlerinde de son derece tedbirsiz davranmıştı. Bu hükümdarlığı döneminde etrafında
yaşayan komşu hükümdarlardan düşmanlık etmediği kimse, anlaşmazlığa düşmediği ve kötü
komşuluk etmediği bir hükümdar bırakmamıştı. O hükümdarlığa geçtiği ilk günlerde hemen
etrafına topladığı adamlarla birlikte İsfahan'dan ayrılıp halife'ye ait bulunan Huzistan'daki Şuşter
Şehri'ni kuşatmış, sonra oradan yine halifeye ait bulunan Dakûkâ üzerine yürüyerek burayı
yağmalamış ve halkından çok kimseyi öldürmüştü. Arkasından Özbek'e ait olan Azerbaycan'ı ele
geçirip Gürcüler üzerine yürümüş, onları perişan etmişti. Diğer taraftan Ahlat Sahibi bulunan el-
Melikü'l-Eşref ile anlaşmazlıklara girip düşmanca bir tavır takınmış, arkasından Anadolu Selçuklu
Hükümdarı'na düşmanca bir tavır takınmıştı. Daha sonra Anadolu Selçuklu hükümdarı Sultan
Alâeddin ile düşman olmuş ve İsmâîlîyye Mezhebi'ne mensup kimselerin de ülkesine saldırarak
şehirlerini yağmalamış, adamlarını öldürmüş ve onları her sene ödemek üzere vergiye bağlamıştı.
İşte bu ve buna benzer davranışlarıyla çevre hükümdarlarıyla arası bozuk olduğundan Moğol
istilâsına karşı kendisine yardım edecek hiç kimse kalmamıştı. Bkz. İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih,
c. 10, s. 490.; Ayrıca bkz. Taneri, "Harizmşahlar", DİA, c. 16, s. 230.
24 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 491.
25 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 492.
26 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 491.; Özdemir, Moğol İstilası ve Abbasi Devleti'nin
Yıkılışı, s. 192.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

size eziyet vermeğe geldik. Biz şu şehirlerimize giren, bize doğru gelmekte olan
büyük düşmandan dolayı, maalesef buralara gelmiş bulunuyoruz."27

Celâleddin, Ahlât'a ulaştığında Moğolların kendisini yakalamak üzere yola


koyulduklarını ve izini takip ettiklerini öğrenmişti. Ahlât'ta kalamayacağını
anlayınca yoluna devam edip Diyarbakır ve el-Cezire Bölgesi'ne gitmeye karar
verdi. Oradan Bağdat'a giderek halifenin kapısına dayanıp bütün İslâm
hükümdarlarını Moğollara karşı harekete geçirmesi için yardım isteyecek ve bu
büyük düşmanın bertaraf edilmesini talep edecekti. Moğol istilâsının getireceği
büyük felâketten bahsetmek niyetiyle buralara yönelmişti.28

Âmid'e doğru yola koyulan Celâleddin, bir gece baskınından çekindiği için
çeşitli yerlerde tedbirler almıştı. Yoluna devam ederken Moğollardan bir grubun
kendisini sürekli takip ettiğini öğrenmişti fakat bunlar başka bir yoldan ilerledikleri
320  için O'nu ilk anda yakalayamamışlardı. Sonunda 628/1231 yılında Âmid /
Diyarbakır'ın önüne geldiler ve şehrin dışında konakladığı Dicle Köprüsü'nün
kenarında bir gece vakti ansızın Celâleddîn ve askerlerine yetiştiler. Bazı askerini
öldürdüler bazıları da Celâleddîn'le birlikte kaçmayı başarmışlardı.29

Moğollar Celâleddîn'e yaptıkları o gece baskınından sonra nereye gittiklerini,


askerlerinin hangi taraflara yöneldiklerini, hangi taraflara kaçtıklarını
30
anlayamadıkları için Diyarbakır'a girmişlerdi. Celâleddîn ve askerlerini dağıtınca
30 bin kişilik ordusuyla saldırılarını daha da geniş bir alana yaymaya başladılar.
Çünkü karşılarına çıkacak hiçbir güç yoktu. Moğollar, bu bölgede Hülagû gelinceye

27 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 492.


28 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 492.
29 Celâleddîn, nereye gideceğini bilmediğinden kaçıp Moğollardan kurtulmuştu. Askerleri
darmadağın olmuş, her biri bir tarafa yönelip gitmişti. Bir kısmı Harran'a doğru gitmişlerse de
buranın emiri yanındaki el-Kâmil 'in askerleriyle birlikte bunlara saldırmış, ellerinde, avuçlarında
bulunan bütün mallarını, silâhlarını ve binek hayvanlarına varıncaya kadar her şeylerini almıştı.
Âmid taraflarından dağılan bu askerlerin diğer bir kısmı da Nusaybin, Musul, Sincar, Erbil ve diğer
bölge şehirlerine dağılmışlar fakat gittikleri her yerde daha önce yaptıkları kötü işlerinden ve
insanlara karşı giriştikleri son derece zalimane tavırlarından ve özellikle Ahlat'taki o affedilmez
zulümlerinden dolayı çevre hükümdarları, halk, hatta önüne gelen herkes tarlada çalışan çiftçilere,
yoldaki Kürt ve Bedevîlere varıncaya kadar herkes intikam almak için onları tepeleyip durmuştu.
Bkz. İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 492.; Ahmet Cevdet Paşa, Peygamberler Kıssaları ve
İslam Tarihi, c. 5, s. 82.; Celâleddîn'in sonunun ne olduğu hakkında bkz. Şihâbüddîn Muhammed b.
Ahmed b. Ali Hurendizi Zeyderî Nesevi (647/1249), Celalüttin Harezemşah, Necip Asım (Çev.),
Milli Eğitim Vakfı (Devlet Matbaası) Yayınları, İstanbul, 1934, s. 156.; Ayrıca bkz. Özdemir,
Moğol İstilası ve Abbasi Devleti'nin Yıkılışı, s. 192.; Muammer Gül, XIII. ve XIV. Yüzyıllarda
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Moğol Hakimiyeti, Yeditepe Yayınları, İstanbul, 2005, s. 76.
30 Bkz. İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 492.
Moğolların Diyarbakır Ve El-Cezire Bölgesi'nde Yaptıkları Zulümler Üzerine Bir İnceleme

kadar aralıklı fakat devamlı sürdürdükleri bu saldırılarının amacı işgal ve istiladan


çok yağma ve çapulculuktu. Zaten büyük saldırı, işgal ve istilalara büyük
kurultaylarında karar vermişlerdi.31 Onların bu zulmünden bölgedeki bütün
Müslümanlar nasiplerini almışlardır.

Moğolların Diyarbakır ve Cezire Bölgesinde Yaptıkları Zulümler

Celâleddîn'i takip eden Moğollar, Âmid çevresine saldırarak etraftaki yerleri


özellikle Erzen32 ve Meyyâfârikîn33 gibi direnen şehirleri yağmalamışlardı.

Meyyâfârikîn, daha sonraki yıllarda da Moğolların zulmüne maruz kalmıştır.


Hülagu, Irak ve Suriye'de bulunan yönetimleri etkisiz hale getirmek için hareket
ettiğinde önüne çıkan bütün engelleri bertaraf etmiştir. Bunlardan biri de
Meyyâfârikîn'dir. Meyyâfârikîn halkı, Moğollara teslim olmayınca Hülagu, kardeşi
Yeşmut bu işle görevlendirmiş ve yoluna devam etmiştir. Yeşmut Meyyâfârikîn'i
 321
kuşatmış ancak alamamıştır. Meyyâfârikîn'in Eyyubi emiri Melik Eşref, çevredeki
beyliklerden yardım istemiş fakat gereken yardımı alamayınca şehri kendi başına
savunmak zorunda kalmıştır. Yeşmut, şehri teslim alamayınca Hülagu, Suriye seferi
dönüşünde bu işle bizzat kendisi ilgilenmiştir. Hülagu, Meyyâfârikîn'i ele geçirmek
için yaz sıcağında şehre giden yiyecek ve su yollarını tutmuştur. Hatta şehrin
ortasından geçen ırmağın mecrasını değiştirmiş halk susuz bırakılmıştır. Aynı
şekilde Meyyafarikin'in etrafında ciddi güvenlik önlemleri alınmış, şehrin giriş ve
çıkışlarını kapatmıştır. Kuşatma 2 yıl sürmüş, şehir halkı zor anlar yaşamıştır. Bu
süre zarfında kıtlık baş göstermiş ve halk her türlü hayvanı yemeye başlamıştı. Hatta
zor durumda kalanların insan eti bile yediği rivayet edilmiştir.34

31 Özdemir, Moğol İstilası ve Abbasi Devleti'nin Yıkılışı, s. 194-195.


32 Erzen, Batman Kozluk ilçesi Oyuktaş köyü Yeşilyurt mezrasında bulunan ve Hasankeyf ile aynı
döneme ait antik bir kenttir.
33 Bugün Diyarbakır'ın bir ilçesi olan Silvan, Moğolların uzun süre kuşatması sonucu Diyarbakır ile
birlikte Eyyubilerin elinden çıkmıştır. Bkz. Mehmet Mahfuz Söylemez, "Meyyâfârikîn (Silvan)
Tarihi Üzerine Notlar", İstanbul Üniversitesi İlahiyat Faküültesi Dergisi, İstanbul, 2009, S. 20, s.
222.; Jean Paul Roux, Moğol İmparatorluğu Tarihi, Aykut Kazancıgil-Ayşe Bereket (Çev.),
Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2001, s. 335.
34 Bir Ermeni kaynağına göre eti yenen aciz ve zayıf kimseler kalmayınca, baba oğlu, ana kızı
parçalamaya, dost dostunu yemeye başlamıştır. Her türlü insani şefkat hisleri ortadan kalkmıştır.
Bkz. Hasan Oktay, Ermeni Kaynaklarında Türkler ve Moğollar, Selenge Yayınları, İstanbul, 2007,
s. 93.: Ayrıca bkz. Ebu'l-Fida İsmail b. Ömer b. Kesîr, (774/1372), el-Bidâye ve'n-Nihâye,
Mektebetu'l-Maârif, Beyrut 1990, c. 13, s. 210.; Abdulkadir Yuvalı, İlhanlılar Tarihi 1 ve Kuruluş
Devri, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 1994, s. 83, 84.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Bu kıtlık durumu sadece Meyyâfârikîn'de değil çevresinde de etkili olmuştur.


Çünkü halkın elinde bulunan erzakı Moğollar almış ve askerlerine dağıtmışlardı.
Buna ek olarak o sene kış da çok sert geçince birçok kimse açlık ve soğuktan helak
olmuştu. Kıtlık Meyyâfârikîn halkını tamamen imha ettikten sonra Moğollar, şehre
girmiş ve açlıktan bitap olmuş Müslüman halkı kılıçtan geçirmişlerdir. Şehir emiri
Melik Eşref'i ele geçirdikten sonra Hülagu'nun yanına götürmüşler. Hülagu, onu bu
olayların müsebbibi olarak gördüğünden boğazlamıştır. Bazı kaynaklara göre şehir
707/1260-1261 yılında Moğolların eline geçti.35

Moğollar, Siirt36 şehrine gidip orayı da yağmalamışlardır. Siirt halkı direnince


Moğollar, bunlara eman vermiş ve sonunda şehre saldırarak onları teslim almışlar ve
Siirt halkını kılıçtan geçirmişlerdir. Siirt halkından kaçıp saklanabilen çok küçük bir
grubun dışında kimse sağ kalmamıştı.37

322  Siirt'ten Amid'e giden bir tüccar, Moğolların burada yaptığı katliamlar hakkında
İbnü'l-Esîr'e şunları anlatmıştır: "Âmid çevresinde öldürülenleri saydığımızda on beş
bin kişinin Moğollar tarafından şehit edildiğini gördük." Aynı tüccar, Moğolların
Siirt'i beş gün boyunca kuşattığını ve şehir halkının Moğollara karşı var güçleriyle
mücadele ettiğini anlattıktan sonra sözlerini şu şekilde sürdürmüştür: "Siirt emirinin
Moğollara karşı saldırıya geçmek istemesi üzerine, başka çocuğu olmadığı için bu
emirin annesi oğluna engel olmak istemiş fakat annesinin dediklerine kulak
asmamıştı. Bunun üzerine annesi oğluna olan şefkatinden dolayı onunla birlikte
düşmana karşı savaşmış ve ikisi de bu çatışmalar sırasında şehit olmuşlardı."38

Moğollar, buralardan ileriye doğru yürümüş, İslâm diyarına dalıp her tarafı
kasıp kavurmaya başlamışlardı. Ne yazık ki onları engelleyip mâni olacak, onlara
dur deyip karşılarına dikilebilecek hiç kimse yoktu. İşte bu durumda Mardin'e kadar
ulaşmış, şehrin etrafını yağmalamışlardı. Mardin Emiri Duneysir (Kızıltepe) halkıyla
birlikte şehrin iç kalesine sığınmış ve etrafta bulunanların hepsi gelip hep birlikte bu
kaleye kapanıp gizlenmişlerdi.39

35 Bkz. Oktay, Ermeni Kaynaklarında Türkler ve Moğollar, s. 93-94.; Ayrıca bkz. Gül, XIII. ve XIV.
Yüzyıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Moğol Hakimiyeti, s. 86.
36 Tarihi kaynaklarda İs'irt şeklinde geçmektedir. Bkz. İbnü'l-Esîr el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 492.
37 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 492.
38 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 493.
39 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 493.
Moğolların Diyarbakır Ve El-Cezire Bölgesi'nde Yaptıkları Zulümler Üzerine Bir İnceleme

Buradan yollarına devam eden Moğollar, Nusaybin'e varmış, şehrin etrafını


yağmalayıp önlerine çıkanı öldürmüş ve aynı zulümleri burada da yapmışlardır.
Nihayet şehir halkı Nusaybin'in kapılarını kapatıp içeriye gizlenince buradan ayrılan
Moğollar, Sincar'a40 doğru yola koyulmuşlardı. Sincar'a bağlı bulunan yerlere varıp
buraları da yağmaladıktan sonra Habur'a girmiş, oradan Arabân'a varmış, bütün
buralarda ellerine geçirdiklerini yağmalamış, insanları katletmiş ve daha sonra da
geri dönmüşlerdi.41

Moğollardan bir grup yollarına devam ederek Musul yoluna koyulmuş ve


Nusaybin'e kısa bir mesafede bulunan, Nusaybin ile Musul arasında "el-Mu'nise"
diye adlandırılan bir köye varmış ve köyü yağmalamışlardı. Köy halkı burada
bulunan bir kervansaraya gelip kapanmış fakat Moğollar burada saklananların
tümünü şehit etmişlerdi.42

El-Mu'nise köyü halkından saklanıp kurtulabilen biri İbnü'l-Esîr'e şunları  323


anlatmıştı: "Köyde bir samanlıkta saklandım, beni görmediler fakat ben Moğolları o
samanlığın küçücük bir penceresinden görüyordum. Moğollar, birine saldırıp
öldürmek istediklerinde onlar: "Allah için, Allah için bizi öldürmeyin!" diye
yalvardıkları halde yine öldürüyorlardı. Bu köyün halkını tamamen kılıçtan
geçirdikten sonra bütün mallarını alıp götürmüş ve kadınlarını esir almışlardı. Atları
üzerinde oynayıp dururken kendi dilleriyle şarkı söylüyorlar, bu arada "Allah için,
Allah için!" lafını arada tekrar edip durarak bu kelimelerle alay ediyorlardı.43

Moğollardan başka bir grup Fırat Nehri kenarında olup Âmid'e bağlı olan ve
Nusaybin-i Rum (Bizans Nusaybin'i)44 diye bilinen şehre varıp burayı da
yağmalamış, içinde bulunan erkekleri öldürmüş ve oradan Âmid'e dönüp yollarına
devam ederek Bitlis'e gelmişlerdi. Bitlis halkı şehir kalesine ve yüksek dağlara
sığındıklarından Moğollar, bunlardan az bir kimseyi öldürebilmiş fakat şehri ateşe
vermişlerdi.45

40 Sincar şehri, Irak sınırları içerisinde olup Musul'a yaklaşık olarak 130, Türkiye'ye ise 100 km.
uzaklıktadır.
41 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 493.
42 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 493.
43 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 493.
44 Bugün Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesine bağlı bir köyün adıdır.
45 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 493.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Bitlis halkından biri Moğol saldırısıyla ilgili olarak İbnü'l-Esîr'e şunları


anlatmıştır: "Şayet yanımızda beş yüz kadar süvari grubu olsaydı, biz bütün bu
Moğol sürüsünü orada yok ederdik. Çünkü bu sarp dağların arasından daracık
vadiler geçmekte idi ve buralarda az bir grup çok kalabalık bir kitleyi rahatlıkla yok
edebilirdi."46

Bitlis'ten ayrılan Moğollar, 1231 Eylül-Ekim aylarında Ahlât'a doğru yola


koyulmuş ve Ahlât'a bağlı "Bârgiri"47 adıyla bilinen bölgenin en müstahkem
kalelerinden bir kaleye saldırarak kılıç zoruyla ele geçirmiş ve şehirde bulunan
herkesi öldürmüşlerdi. Yine buradan Ahlât'a bağlı bulunan ve çevre şehirlerinin en
büyüklerinden biri sayılan Erciş'e gelmişlerdi. Burada da aynen Bârgirî'de yaptıkları
gibi zulümlerini tekrarlamışlardı.48

Moğollarla ilgili öyle şeyler anlatılıyordu ki, bunu duyan kimse korkudan ne
324  yapacağını bilmiyordu. Gerçekten de onların yaptıklarını tasvip etmek oldukça
zordu. Allah'ın Moğolların vasıtasıyla insanların kalbine soktuğu büyük korku
herkesi perişan etmişti. Öyle anlatılıyordu ki Moğollardan bir tek asker bir köye
veya bir derbende girse orada kalabalık bir insan grubu olmasına rağmen tek başına
üzerlerine saldırır, bunları tek tek öldürüp durduğu halde hiç kimse elini kaldırıp da
bu Moğol atlısına vurmaya cesaret edemezdi. Bu konuda anlatılanlar büyük
trajediydi. Hatta Moğollardan birisi, adamın birini yakalamış fakat bu Moğol
askerinin yanında adamı öldürecek bir şey olmadığı için adama: "Başını yere koy ve
sakın hareket etme." demiş. Adam da hiç yerinden hareket etmeksizin başını yere
koyup beklemiş, Moğol askeri de gidip bir yerden kılıç bulup getirerek adamı
öldürmüştü.49

İbnü'l-Esîr'in Moğolların bölgede yaptığı katliamlara tanık olan birinden


naklettiği başka bir olay da şöyledir: "Ben on yedi arkadaşımla birlikte bir yolda
gidiyordum. Moğollardan bir atlı gelip karşımıza dikildi ve bize bazı şeyler
söylemeğe başladı. O emir verdikçe arkadaşlarım da bu emirlere uymaya başladılar.
Onlara: "Bu tek başına bir adamdır, neden bunu hemen öldürüp kaçmıyoruz?"
deyince, bana: "Ondan korkuyoruz." dediler. Bunun üzerine ben de: "Bu adam bizi

46 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 493.


47 Van'a bağlı Muradiye ilçesidir.
48 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 493-494.
49 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 494.
Moğolların Diyarbakır Ve El-Cezire Bölgesi'nde Yaptıkları Zulümler Üzerine Bir İnceleme

şu anda öldürmek istiyor. İyisi mi biz onu öldürelim ve olabilir ki öldürdükten sonra
Allah bize bir kurtuluş yolu açar." diye karşılık verdim. "Allah'a yemin ederim ki,
hiç kimse cesaret edip de buna girişemedi. Sonunda ben elime bir bıçak alıp adama
saldırarak öldürdüm ve hep birlikte kaçıp kurtulduk."50 Moğollar, bölge halkı
üzerine öyle bir korku ve dehşet salmışlardı ki, sayıca çok az bir Moğol kuvveti,
kendinden kat fazla kuvvetleri perişan ediyordu.51

Moğol askerleri, diğer şehirlere de saldırmış, sonunda bir kayba uğramaksızın


ve kendilerine karşı hiç kimse elini kaldırmaksızın rahatlıkla geri dönüp
gitmişlerdi.52

Netice itibariyle Moğollar, Diyarbakır ve Cezire Bölgesi'nde yapabildikleri


kadar adam öldürüyor, mal yağmalıyor, insan esir ediyor ve her tarafı karıştırıp fesat
çıkarıyorlardı. Geride kalanları da kaderleriyle baş başa bırakıyorlardı.53
 325

50 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 494.


51 Yuvalı, İlhanlı Tarihi, s. 91.
52 İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, c. 10, s. 494.
53 İbn. Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, c. 13, s. 128.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Sonuç

Moğollar, XIII yüzyılının başında Çinlilerle meşgul oldukları bir dönemde


Ortar Faciası yaşanmış ve Moğollar bu olaydan sonra gözlerini İslam âlemine
dikmişlerdi. İlk başta Maveraunnehir bölgesini giren Moğollar, Buhara ve
Semerkant başta olmak üzere birçok yeri tahrip ettikten sonra Horasan Bölgesi'ne
gelmişlerdi. Burada da aynı tahribatı yaptıktan sonra Kafkaslara, oradan da güneye
yani Cezire Bölgesi'ne gelmişlerdi. 1230 yılında Celaledin Harizimşah'ın arkasından
Cezire bölgesine gelen Moğollar, şehirleri yıkmış, halkı öldürmüş ve mallarına el
koyduktan sonra geri gitmişlerdi. Moğolların bölgeye hâkim olması ise Hülagu'nun
Bağdat ve Suriye bölgesini ele geçirdikten sonra Cezire Bölgesi'ne gelmesinden
sonra olmuştur. Moğollar, bölgede bulunan şehirleri ele geçirdikten sonra kendi
326  yöneticilerini tayin etmişlerdir. Böylece bölge Moğol hakimiyetine girmiştir (1259-
1260).

Moğolların rahat bir şekilde bölgeyi istila etmeleri ve Müslümanları kılıçtan


geçirmelerinin başlıca sebebi kanaatimizce İslam âleminin dağınıklığıdır. Zira
Müslüman devletler, birbirleriyle uğraştıklarından güçlerini tüketmişler ve karşı
zayıf duruma düşmüşlerdi. Moğollar da bu fırsattan yararlanarak İslam dünyasına
hâkim olmuşlardı. Müslüman devletler, birlik olup ortak hareket etselerdi Moğollar
onlara saldıracak cesareti bulamazlardı.
Moğolların Diyarbakır Ve El-Cezire Bölgesi'nde Yaptıkları Zulümler Üzerine Bir İnceleme

Kaynaklar

AHMET CEVDET PAŞA, Peygamberler Kıssaları ve İslam Tarihi, İsmail Şen


(Çev.), Gündüz Gazetesi Yayınları, Ankara, 1996.

GÜL, Muammer, XIII. ve XIV. Yüzyıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Moğol


Hâkimiyeti, Yeditepe Yayınları, İstanbul, 2005.

HASAN İBRAHİM HASAN, İslam Tarihi, İsmail Yiğit (Çev.), Kayıhan Yayınları,
İstanbul, 1986.

İBNÜ'L-ESÎR, İzzuddin Ebü'l Hasan Ali b. Muhammed (630/1232), el-Kâmil fi't-


Tarih, Thk. Ebi'l-Fida Abdullah Kadı, Darü'l Kütübü'l Alemiyye, Beyrut, 1987.

İBN KESÎR, Ebu'l-Fida İsmail b. Ömer (774/1372), el-Bidâye ve'n-Nihâye,


 327
Mektebetu'l-Maârif, Beyrut 1990, (I-XV).

NESEVİ, Şihâbüddîn Muhammed b. Ahmed b. Ali Hurendizi Zeyderî (647/1249),


Celalüttin Harezemşah, Necip Asım (Çev.), Milli Eğitim Vakfı (Devlet
Matbaası) Yayınları, İstanbul, 1934.

ROUX, Jean Paul, Moğol İmparatorluğu Tarihi, Aykut Kazancıgil-Ayşe Bereket


(Çev.), Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2001.

SÖYLEMEZ, Mehmet Mahfuz, "Meyyâfârikîn (Silvan) Tarihi Üzerine Notlar",


İstanbul Üniversitesi İlahiyat Faküültesi Dergisi, İstanbul, 2009.

TANERİ, Aydın, Celâlü'd-Din Hârizimşâh ve Zamanı, Kültür Bakanlığı Yayınları,


Ankara, 1977.

, "Harizmşahlar", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları,


İstanbul, 1997.

OKTAY, Hasan, Ermeni Kaynaklarında Türkler ve Moğollar, Selenge Yayınları,


İstanbul, 2007.

ÖZDEMİR, H. Ahmed, Moğol İstilası ve Abbasi Devleti'nin Yıkılışı (Cengiz ve


Hülagu Dönemleri), İz Yayınları, İstanbul, 2005.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

ÖZGÜDENLİ, Osman Gazi, "Moğollar", Türkiye Diyanet Vakfı İslam


Ansiklopedisi, TDV Yayınları, İstanbul, 2005.

YUVALI, Abdulkadir, İlhanlı Tarihi, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2017.

, İlhanlılar Tarihi 1 ve Kuruluş Devri, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri,


1994.

328 
ORIENS CHRISTIANUS’A GÖRE DİYARBAKIR
SÜRYANİ KİLİSESİ PATRİKLERİ

Selahattin Özkan
Dokuz Eylül Üniversitesi

Özet

Kurulduğu tarih öncesi zamanlardan bu yana dinlerin ve kültürlerin kesişim


yeri olan Diyarbakır en eski Hıristiyan kiliselerinden olan Süryanilere de ev sahipliği  331
yapmıştır. Diyarbakır’ın dini ve kültürel değerlerinden birisi olan ve günümüzde de
işlevini sürdüren Süryani cemaatine dair anlatılar Diyarbakır’ın tarihi derinliğini
artıracak niteliktedir. Büyük Süryani âlimi Michael Syrus’a dayandırılan Michel Le
Quien tarafından yazılan Oriens Christianus’ta bahsedilen Diyarbakır’daki Süryani
Patrikleri kentin tarihi kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. 1740 yılından üç cilt
olarak Paris’te yayınlanan Le Quien’in çalışmasında Amidæ Patrikliği olarak anılan
görevi üstlenen Süryani patriklerinin yaşamları ve görev süreleriyle ilgili kısa
bilgiler derlenmiştir. Oriens Christianus’ta sıralanan bu patriklerin yaşamlarının ve
dini görevlerinin anlaşılması Diyarbakır’ın dini ve kültürel değerine eşsiz bir katkı
sağlayacaktır. Paris’teki ünlü College de Plessis’te çalışırken yirmili yaşlarında
kendisini dine adayan Michel Le Quien Rue Saint-Honoré Manastırındaki kaynaklar
yardımıyla üç ciltlik eseri “Oriens christianus in quatuor patriarchatus digestus, in
quo exhibentur Ecclesiae patriarchae caeterique praesules totius Orientis”i
yazabilmiştir. Oriens Christianus’un Hıristiyanlık tarihi açısından değeri o zamana
değin birbirinden kopuk gibi görülen tüm kiliselerini tek bir eserde bir bütünlük
halinde anlatmasıdır. Bu ayrıcalıklı anlatım tekniği onun dini ve tarihi önemini
ortaya koymaktadır. Oriens Christianus’un Diyarbakır ve Diyarbakır Süryani
Kilisesi ile ilgili verdiği bilgiler bu özel önem nedeniyle Diyarbakır’ın kent tarihine
eşsiz bir katkı sağlayacaktır.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

PATRIARCHS OF THE SYRIAC CHURCH OF


AMİDÆ (DİYARBAKIR) IN ORIENS CHRISTIANUS

Abstract

As a melting point for religions and cultures from its ancient establishment to
present, Diyarbakir is the host of Syriac Church also. One can consider the stories of
Syriac Community as one of the religious and cultural values of Diyarbakir
increasing quality for this ancient city. Michel le Quien’s Oriens Christianus, which
was depending on Great Syriac scholar Michael Syrus, told us about Diyarbakir’s
Syriac Patriarchs whom were the indissoluble part of the history of this ancient city.
332  Le Quien’s three volumes work were published in Paris at 1740. In his work lives
and religious deeds of Syriac patriarchs that related to Amidæ Patriarchate were
written. Though this will be great contribution to history of the city. Michel Le
Quien, who started his religious career at famous College de Paris, wrote his three
volume “Oriens christianus in quatuor patriarchatus digestus, in quo exhibentur
Ecclesiae patriarchae caeterique praesules totius Orientis”at the monastry of Saint-
Honoré. Value of Oriens Chriastianus was built on considering the separated history
of East and Western churches after the Great Schema which was thought separately
from those days. This unique method of consideration gain Oriens Christianus its
original value. Information originated form Oriens Christianus would have make an
irreplaceable contribution to the history of Diyarbakir and Syriac Chruch of
Diyarbakir.
Orıens Chrıstıanus’a Göre Diyarbakır Süryani Kilisesi Patrikleri

Giriş

Kurulduğu tarih öncesi zamanlardan bu yana dinlerin ve kültürlerin kesişim


yeri olan Diyarbakır en eski Hıristiyan kiliselerinden olan Süryaniler monofizitlerin
büyük ayrışmadaki en önemli kalelerinden birisi haline gelmiştir. Hıristiyanlığın
Urfa üzerinden kente ulaştığı ve yüksek ihtimalle de dördüncü yüzyılda tümüyle
kente yerleştiği düşünülmektedir. Kentin ilk bilinen patriği ise I. Simoen’dir.1 542
yılında Konstantinopolis’te Theodorus ile Yakup Baradaeus’un kutsanmasıyla
kurulmuştur. Müslümanların baskısı altındaki Doğu Roma İmparatorluğu’nun doğu
vilayetleri arasındaki Ermenistan ve Suriye’nin dini kimliği daha da ön plana
çıkmıştır. Kadıköy konsülünün siyasal yansıması bu toprakların hala imparatorluk
 333
içinde tutulması olmuş iken dini yansıması ise monofizit inancın küçük otonomiler
kazanmasıdır. Sasani baskısı arttıkça Amidæ Patrikliği daha da bağımsızlaşmıştır.2
Süryani tarihi her ne kadar uzun süreler boyunca azınlık olarak yaşadıkları başka
topluluklardaki kaynaklar baz alınarak yazılmışsa da hızla artan bir orandan
Süryanilerin kendi tarihsel bakış açıları bilimsel camianın kullanımına açılmıştır.3
Dara, Diyarbakır ve Urfa bu yönüyle Doğu Roman İmparatorluğu’nun doğu
sınırlarının korunduğu kaleler olduğu kadar bir yandan da inancının ve kültürel
kimliğinin başlangıcıdır.4 Diyarbakır’ın dini ve kültürel değerlerinden birisi olan ve
günümüzde de işlevini sürdüren Süryani cemaatine dair anlatılar Diyarbakır’ın tarihi
derinliğini artıracak niteliktedir. Amidæ Patrikliği’nin Antakya Patrikliği’nin yanı
sıra büyüyen Süryani cemaatinin yeni şemsiyesi olması, Diyarbakır’ın başat rolünü
geliştiren tarihi ve dini kimliğinin bir parçasıdır.5 Yedinci yüzyılda Arap fetihlerine
kaptırılan Doğu Roma İmparatorluğu’nun bu köşesindeki araziler onuncu yüzyılda

1 Kessel, Grigory, Manuscript Collection of the Syrian Orthodox Chruch Meryemana in Diyarbakir:
A Preliminary Survey, Manuscripta Syriaca: Des Sourves de première main, Ed. F.R. Chatonet ve
M. Debié, 2015, s. 80
2 Öztemiz, Mutay, II. Abdulhamit’ten Günümüze Süryaniler, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2012, s. 17
3 Duygu, Zafer, Tarih Kaynaklarında Süryaniler: Ortaçağ Tarihçiliğinde Süryanilere Karşı
Yaklaşımlar, Doğu’dan Batı’ya Düşüncenin Serüveni, 1. Cilt, Ed. Prof. Dr. B. A. Çetinkaya,
İstanbul: İnsan Yayınları, 2015 s. 799
4 Guidetti, Mattia, The Byzantine Heritage in the Dar al-İslam, Churches and Mosques in al-Ruha
Between the Sixth and Twelfth Centuries, Muqarnas, Cilt: 26, 2009s. 2
5 Vööbus, Arthur, The Origin of the Monophysite Church in Syria and Mesopotamia, Church
History, Cilt: 42, Sayı: 1, 1973, s. 26
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

yeniden inşa edilen siyasal birlik ve bir yüzyıl geçmeden başlayan Selçuklu akınları
bölgedeki siyasal ve askeri düzensizliği gösteren emarelerdir.6 Yüzlerce yıl boyunca
Diyarbakır’daki Hıristiyan mabetleri ve manastırları bölgesel ağırlığının en önemli
göstergelerinden birisi olarak ele alınmıştır.7 Tüm bunların arkasında ise
Hıristiyanlar inançlarını ciddi krizlere sürükleyen dini ve felsefi tartışmalara,
tartışmaların sonucunda da kutuplaşan kiliselerin rekabet ve ayrışmasına tanıklık
etmektedir.

Michael Syrus Hakkında

Rue Saint-Honoré Manastırında yaşayan Michel Le Quien Diyarbakır’daki


Süryani Kilisesi’nin patriklerini hakkında bilgi verdiği üç ciltlik eseri Oriens
Christianus, aksi yöndeki kanıtlara rağmen ünlü Süryani tarihçisi Michael Syrus’a
dayandırmaktadır.8 Anadili olan Süryani dilinde yazan Michael Syrus 1166 ile 1199
334  yılları arasında Süryani Ortodoks Kilisesi’nin patrikliğini üstlenmiştir. Daha çocuk
yaşta manastıra verilen ve burada eğitimini alan Michael Syrus 1168 yılında
Kudüs’e varmak üzere yola çıkmış ve bir yıllığına Hatay’da ikamet etmiştir. 1169
yılında Mar Bar Sauma Manastırına dönmüş ve bir sinod toplayarak simoniyi
yasaklatmıştır. I. Manuil Kommenos’un doğu ve batı kiliselerini birleştirme
çabalarına, İstanbul’a gitmeyi reddederek mani olmuştur. Öte yandan bu dini tercihi
kendi cemaatince de hoş karşılanmamış ve başında bulunduğu kilisesinin üyeleri
kendisine karşı ayaklanmaya çalışmıştır. Michael Syrus her ne kadar hem
Konstantinopolis’teki hem de Roma’daki dini önder ile ilişki yürütmüşse de her
ikisine karşı bağımsızlığını korumaya çalışmıştır. Tüm bu dini ve siyasi çalkantılar
arasında Michael Syrus yazın çalışmalarını hiç aksatmamıştır. Törenlerin icrası,
Süryani inancının esasları ve İncil incelemeleri yapmışsa da en çok kroniği ile
tanınmaktadır. Ortaçağ tarih yazmalarının genel yapısına uygun olarak yaratılıştan
kendi zamanına kadar olan tüm olayları derlediği eseri Süryani dilindeki en uzun
yazma eser olarak kabul edilmektedir.

6 Brun, Sergei P., An Eastern Church Amid the Struggles of Rome and Constantinople: The
Patriarchate of Antioch During the Crusadees, The Wheel, No: 5, 2016, s. 42
7 Abû’l Farac Tarihi, s. 54
8 Aksi yöndeki bir iddia için bakınız: Weltecke, Dorothea, The World Chronicle by Patriarch
Michael the Great (1126-1199): Some reflections, Journal of Assyrian Academic Studies, Cilt: 11,
Sayı: 2, 1997, s. 8
Orıens Chrıstıanus’a Göre Diyarbakır Süryani Kilisesi Patrikleri

Michael Syrus’un kroniği de günümüze ulaşmayan kimi başka el yazmalarına


dayandırılmaktadır. Michael Syrus’un günümüze ulaşan en eski nüshasının on
altıncı yüzyıldan kalma bir kopya olduğu ve en son Halep’teki Süryani Kilisesi’nde
tutulduğu sanılmaktadır, ancak savaştan sonraki durumu hakkında bir bilgi
bulunmamaktadır. On dokuzuncu yüzyılda Jean-Baptiste Chabot isimli Fransız bir
tarihçinin çevirisi ile birlikte sunduğu tıpkıbasımı daha bulunmaktadır.9 2009 yılında
bu baskının ilk cildi günümüz teknikleriyle yeniden basılmışsa da Diyarbakı Süryanı
Patrikliği ile ilgili bilgilere bu ciltte rastlanmamıştır. Yirminci yüzyılda kimi
Fransızca başka çeviriler kısaltılmış Ermenice bir çeviriye ve Vatikan’daki Arapça
bir başka nüshaya dayandırılmış olsa da Diyarbakır ile bilgiler Michael Syrus’a
dayandırılan Urfa-Halep edisyonu dışındakilerde bulunmaktadır.10 Kronik ilk kez
1899 yılında Académie des Inscriptions et Belles-Lettres tarafından dünya
kamuoyuyla paylaşılmıştır. Micharl Syrus’un kroniği henüz dilimizde
 335
yayınlanmamıştır ancak Türk Tarih Kurumu’nun arşivinde bir çevirisi bulunabilir.11

Micharl Syrus’un eseri Ortodoks Süryani topluluklarının; ulusal kimliklerin,


etnikitenin, etnogenesisin, ya da tarih öncesi karanlık geçmişte yatan uzak grupların
düşünülmesinde iyi bir olanak sunmaktadır.12 İyi teorilerin aydınlanmış başlangıçları
olmalıdır ki teoriler daha da iyi bir gözlem altında tutulabilsinler. Bu bakımdan,
yıllar boyunca Ortodoks Süryani ruhbanları, dini kimlik taşımayan laik bireyleri ya
da âlimlerini canlı bir ışık altında gözlemlemiştir. Ortodoks Süryani âlimleri kabul
edilen kimliklerini yansıtma ihtiyacı gütmüşlerdir. Michael Syrus’un evrensel bir
tarih algısını Süryani bakış açısıyla yorumlamaktaki başarısı söz konusu ihtiyacın bir
tezahürüdür. Öte yandan dünya kronikleri tarih yazıcılığı geleneğinin uzun
geçmişinin bir parçası olarak görülmektedir.13 Diyarbakır’daki Süryani tarihi,
Amidæ Patrikliği’nde hazırlanan tefsir, çeviri ve ilmi eserler eliyle şekillendirilmiş
ve dünya tarihine katkı sağlamışlardır.14

9 Ed. Jean-Baptiste Chabot, Paris: Ernest Leroux, 1899


10 Bristih Librar, ms. Orient. 4402
11 Süryani Mihail Vekayinamesi, II. Kısım, Türkçe Tercüme Hrant Andreasyan, TTK. Kütüphanesi,
Basılmamış Nüsha.
12 Romeny, Bas ter Haar, Ethnicity, Ethnogenesis, and the Identity of Syriac Orthodox Christians,
Visions of Community in the Post-Rman World, Ed. Gantner ve Payne, Aldeshot: Ashgate, 2012, s.
15
13 Weltecke, Dorothea, Church History and Religious Culture, Cilt: 89, Sayı: 1-3, 2008, s. 116-117
14 Romeny, Bas ter Haar, The Syriac Versions of the Old Testament, Sources Syriaques 1. Nos
Sources:Arts et Littérature Syriaques, Ed. Maroun Atallah et al, Antélias: CERO, 2005, s. 101
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Michel Le Quien ve Oriens Christianus Hakkında

Fransız bir tarihçi ve teolog olan Michel Le Quin 1661’de Paris’te dünyaya
gelmiştir. 1682 yılında din adamlığı görevine kabul edildikten sonra hayatının
tamamını Rue Saint-Honoré Manastırı’nın kütüphanesinde geçirmiştir. Arapça ve
İbranice bilen Michel Le Quin sadece bağlı bulunduğu manastırdaki kitapları alıp
vermek ile yetinmemiş orada derlediği bilgileri yazarak günümüze ulaştırmıştır.
Diğer teolojik ve retorik çalışmalarından farklı olarak Oriens Christanianus’ta bir
tarihçi gibi çalışmış ve edebi yeteneklerinin dışına çıkarak hacimli bir eser ortaya
koymuştur. Öyle ki Alexius Commenus ve başka tarihleri dahi düzeltmeye çalışmış,
karşılaştırdığı eserleri sıralamıştır.15 Michel Le Quien’in 1690 tarihli "Défense du
texte hebreu et de la version vulgate" başlıklı çalışmasında Sistersiyen bir rahip olan
Paul Pezron ile aralarında geçen teolojik tartışmadaki yanıtlarını içerir. 1712 tarihli

336  ve "Johannis Damasceni opera omnia" başlıklı eserinde Aziz İoannis hakkındaki
Yunan ve Latin kaynaklarını derlemeye çalışmışsa da bu eserini
tamamlayamamıştır. 1718 tarihli "Panoplia contra schisma Graecorum” isimli
çalışmasında ise doğu kaynaklarına dayanarak papalığın üstünlüğünü ya da
önceliğini savunmuştur. 1725 tarihli "La nullité des ordinations anglicanes" ve 1730
tarihli "La nullité des ordinationes anglicanes démontrée de nouveau" isimli
çalışmalarında Pierre François Le Courayer’in Anglikan savunusuna verdiği
cevaplardan oluşmaktadır. Bunun dışında 1726 ve 1731 tarihleri arasında Desmolets
tarafından basılan bazı makaleleri de vardır. 1749 tarihli "Abrege de l'histoire de
Boulogne-sur-Mer et ses comtes" ve "Mémoires de littérature" isimli iki küçük tarih
çalışması da vardır. Çalışmamızın odağını oluşturan “Oriens Christianus” başlıklı
kitabı ise aşağıda incelenecektir.

Rue Saint-Honoré Manastırındaki kütüphanenin sorumlusu olarak elinin


altındaki kaynaklar yardımıyla üç ciltlik eserini tamamlamıştır. “Oriens christianus
in quatuor patriarchatus digestus, in quo exhibentur Ecclesiae patriarchae
caeterique praesules totius Orientis” başlığını taşıyan eser dinler tarihinde doğu
kiliselerini sistematik bir biçimde derlemesiyle dikkat çekmektedir. Oriens
Christianus’un Hıristiyanlık tarihi açısından değeri o zamana değin birbirinden
kopuk gibi görülen tüm kiliselerini tek bir eserde bir bütünlük halinde anlatmasıdır.

15 Kenneth M. Setton, The Bulgars in the Balkans and the Occupation of Corinth in the Seventh
Century, Speculum, Cilt: 25, No: 4, 1950, s. 539
Orıens Chrıstıanus’a Göre Diyarbakır Süryani Kilisesi Patrikleri

Ermeni, Maruni, Melkani, Nesturi, Süryani ve diğer tüm doğu kiliselerinin tarihini
tek bir açıdan ele aldığı gibi Yunanca ve Latince kaynakları kullanmış;
Hıristiyanlığın dört eski merkezi olan Konstantinopolis, İskenderiye, Antakya ve
Kudüs kiliseleriyle olan ilişkilerini de incelemiştir. Ortaçağ’da çok da bilinmeyen
Afrika’daki Hıristiyanlık hakkında bilgi verdiği gibi örneğin Konstantinopolis’te
692 yılında düzenlenen konsile katılanların isimlerine kadar çeşitli ve ayrıntılı
bilgileri içermektedir.16 Konunun fazlasıyla karmaşık yapısı ve kaynakların kıtlığı,
derleyenin bilimsel yeteneklerinin fazlasıyla öne çıkmasına yol açmıştır. 1733’te
ölen Michel Le Quien eserini ölmeden önce neredeyse tamamlamış ve 1740 yılında
Academician Etienne de Foncemagne, Oriens Christianus’u yayınlamıştır. Oriens
Christianus sadece sahip olduğu ve taşıdığı bilgiler nedeniyle değil aynı zamanda
edebi yetkinliği ve tarihsel metodu ile öne çıkmaktadır.17

Oriens Christianus’ta Diyarbakır ve Amidæ Patrikliği Hakkında Verilen  337


Bilgiler

Diyarbakır bölgesinde on dördüncü yüzyıldan önce, Amidæ, Silvan, Hattakh


(Atak-Lice) ve Arsamosata (Örencik-Palu-Elazığ)’dan oluşan dört ana Süryani
bölgesi olduğu bilinmektedir.18 Bu bölgeler içinde de Diyarbakır öteden beri edebi
ve dinsel üretimi ile başat bir roldedir.19 Yüzlerce yıldır Amid olarak anılan
Diyarbakır Oriens Christianus’ta da Amidæ olarak anılmıştır.20 Her bir sinodun
varlığı İznik Konsülüne dayandırılmaktaysa da bununla ilgili başka tarihi kaynak da
bulunmamaktadır. Hal böyle olunca Amidæ Patrikliği’nin komşu kiliseler Antakya
ya da Urfa gibi İmparator Konstantin zamanından bu yana işlediğini
söyleyebilmekteyiz. Oriens Christianus’un yazıldığı dönemde kente yerlilerin
“Karamit” yani “Kara Amid” dediği kaydedilmektedir. Kentin sur renklerinin
karalığı sebebiyle böyle bir isim verildiği iddia edilmektedir. (Oriens Christianus, X:
I, s. 989) Kent, adındaki Türkçe’nin erken bir dönemdeki kaydı olması sebebiyle
dikkat çekmektedir. Zaten Türkler ile Süryaniler arasındaki bağlantı öteden beri

16 Michel Le Quien, Oriens Christianus, I, Paris, 1740; Graz, 1958, s. 621–622


17 Ševčenko, Ihor, Two Varieties of Historical Writing, History and Theory, Cilt: 8, Sayı: 3, 1969, s.
338
18 Fiey, Jean Maurice, Pour un Oriens Christianus Novus: Répertoire des diocèses syriaques orientaux
et occidentaux. Beirut: Orient-Institut. 1993, s. 162
19 Murre-van den Berg, H.L., A Syrian Awakening. Alqosh and Urmia as Centres of Neo-Syriac
Writing, R. Lavenant, S.J., (ed.), Symposium Syriacum VII, Uppsala University, Department of
Asian and African Languages,1998, s. 508
20 Günel, Aziz, Türk Süryaniler Tarihi, Diyarbakır, 1970, s. 106
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

bilimsel araştırmaların odağına girmiştir.21 Oriens Christianus’ta Diyarbakır’ın


tarihi, dini, siyasi ve coğrafi özellikleri hakkında kısaca bilgi verilmiştir. Yazarın
geniş bir yazma eser koleksiyonuna haiz olduğu anlaşılmaktadır. Kaynaklara
ulaşmak bakımından bir sıkıntısı bulunmamaktadır. Örneğin Diyarbakır’ın Dicle
nehrinden çok da uzak olmadığı bilinmektedir. (Ammianus, XVIII: XII)

Oriens Christianus’ta Amidæ Patriğinda görev alan on dokuz isim sayılmıştır.


Bunlardan ilki I. Simoen’dir. Chronico Dionysii Patriarchæ (II, s. 44)’te ilk kez
geçmiştir. I. Simoen’un anılan ilk patrik olmasından ziyade en çok da Kitab-ı
Mukaddes özetleri yapması bahsi önemlidir. Ortaçağ boyunca Avrupa’da Hıristiyan
metinleri sadece Latince yazılıp okunabiliyor iken Doğu kiliselerinde öteden beri
yerel dillerde özet de olsa çevirilere rastlanmaktadır. I. Simeon’un da Süryanice bir
özet yazdığı kaydedilmiştir. Arkasından gelen I. Maras adı anılan ikinci patriktir.

338  381 yılında başa geçen I. Maras’in Maras Amidenus olarak anıldığı söylenmektedir.
I. Maras’tan sonra ise Acacius gelmektedir. Acacius Sokrates’ten çeviriler yapan bir
ruhban olması sebebiyle suçlanmıştır. (VII: 21) Sasanilere tutsak düşen
Hıristiyanları kurtardığından bahsedilmektedir, Hıristiyanları kurtarması sebebiyle
Doğu Roma İmparatorluğundan övgü kazanmış ve kilisesini ihsana nail kılmıştır.
İncil çalışmaları alanında ilerlemiş ve yaptığı yolculukları not etmiştir. Acacius’tan
sonra Asterius anlatılmaktadır. Asterius’un Antakya Patriği Yuhanna ile birlikte
Efes Konsülüne katıldığı aktarılmıştır. Asterius’un Efes’ten konsül ile ilgili bilgileri
ve yapılan mektuplaşmaları Diyarbakır’a getirdiği kaydedilmiştir. (Oriens
Christianus, X: I, s. 991) Asterius’tan sonra gelen Paamphilus’un adının Antakyalı
Yuhanna’nın 2961 sayılı parşömeninde geçtiği dışında ayrıca bir şey
söylenmemiştir.

Üç yıl sonra gerçekleştirilen Kadıköy Konsülüne Amidæ Patrikliği adına


katılan isim II. Simeon olmuştur. II. Simeon Oriens Christianus’ta sayılan altıncı
patriktir. 458 yılında İmparator I. Leo’ya yazdığı mektup ile büyük ayrışmaya dair
görüşlerini açıklamıştır. Her ne kadar günümüze ulaşmasa da imparator I. Leo’nun
da bir mektup yazarak ona cevabını ilettiği kaydedilmiştir. (Oriens Christianus, X: I,
s. 992) II. Simeon’un ölümünün arkasından yerine II. Maras geçmiştir. Genç yaşta
patrik olduğu söylenen II. Maras doğu ve batı kiliselerinin birbirinden ayrıldığı

21 Dickens, Mark, Medieval Syriac Historians’ Perceptions of the Turks, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, University of Cambridge, 2004.s. 30
Orıens Chrıstıanus’a Göre Diyarbakır Süryani Kilisesi Patrikleri

tartışmada taraf olmak gibi tarihi ve dini bir sorumlulukla karşı karşıya olduğu
kaydedilmiştir. Doğu Roma İmparatoru I. Leon’un II. Simeon’a yazdığı cevabi
mektuba yeniden cevap yazarak kilisesini savunmuştur. Kadıköy Konsülünde doğu
kiliselerinin savunduğu görüşleri bir kez daha tekrarlamış ve inancını savunmuştur.
Yazdığı mektuplara “Maras Amidæ vestræ Mesopotamiæ” diye imza attığı
kaydedilerek Amidæ’nin bölgesel başatlığı ön plana çıkarılmıştır. (Oriens
Christianus, X: I, s. 991)

Amidæ Patrikliğini üstlenen sekizinci isim Joannes’tir. 502 yılında koltuğa


oturan Joannes özellikle Sasanilerin Diyarbakır kuşatmasında halkına destek
olmasıyla anılmıştır. Bu dönemin dinler tarihi açısından önemli özelliği Joannes’in
Amidæ Patrikliğine bağlı Süryanilerin monafizit inançlarını tümüyle kucaklamış
olmasıdır. Joannes’in ardından gelen, adları anılmasına rağmen kendileri hakkında
bir bilgi verilmeyen iki patrik Nonnus ve Thomas’tır. Nonnus ve Thomas’tan sonra  339
gelen II. Nonnus ise sayılan on birinci patriktir. Sasanilerin işgal ettiği Diyarbakır’da
görevini üstlenen II. Nonnus altın ve çeşitli fidyeler ödeyerek tutsak Hıristiyanları
kurtarmıştır. Şehrin yaşadığı zor günler sebebiyle çağının güncel dini meseleleri ve
akademik yazışmalar yerine şehrin kendi halkıyla daha çok ilgilenmiştir. 518 yılında
şehirden kaçmak zorunda bırakılanlar yüzünden Doğu Roma İmparatoru I.
Justinianus ile yeniden mektuplaşmıştır. Bu dönemde Katolik kilisesinin ilahi
desteğine ihtiyaç duyulduğu kayda geçirilmiştir. Ancak bu durumun Amidæ Patriği
II. Nonnus’un ölümünden sonra devam ettirilmemiştir. (Oriens Christianus, X: I, s.
992)

Amidæ Patrikliğine II. Nonnus’un ölümünden sonra III. Maras’ın getirildiği


kaydedilmiştir. III. Maras’ın patriklik görevine 520 yılında başladığı
söylenmektedir. Kadıköye konsülü arkasından başlayan büyük ayrışmada en büyük
çatlağa sebep olan III. Maras’ın yanlış kararları Süryanilerin canına mal olunca
sinodu tarafından sadece bir kaya ile yaşamda kalacak şekilde Arap çöllerine sürgün
edilmiştir. (Oriens Christianus, X: I, s. 993) Doğu Roma İmparatoru I.
Justinianus’un ölümünden sonra İmparatoriçe Theodora’nın patriğin büyük göçünün
İskenderiye’ye kadar ulaşmasıyla sonuçlanmıştır. Yanındaki ruhbanlarıyla birlikte
İskenderiye’ye ulaşmış ve orada kendi manastırını kurmuştur. (Bibl. Orient. II: s. 48)
Amidæ Patriği II. Nonnus’un Kitab-ı Mukaddes çalışmaları özellikle Zekeriya
Kitabı’na yoğunlaşmıştır. Daha önce yazıldığı bilinen bir tefsiri şerh ettiği
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

kaydedilmektedir. Retorik ile de uğraştığı bilinmektedir. Yuhanna İncili’ni dualar


biçimde bestelemiştir. (Oriens Christianus, X: I, s. 994)

Abraham Oriens Christianus’ta Amidæ Patriği olarak sayılan on üçüncü


isimdir. Daha önce Antakya kilisesinin diyakozu iken takdis edilmiş ve Diyarbakır’a
gelmiştir. Ancak Kadıköy konsülündeki tartışmaya rağmen monofizitliğe karşı
çıkmış, var olan monofizitlerle tartışmıştır. Haçlara karşı özellikle cephe alıp ortadan
kaldırmıştır. (Got Thomas) Thomæ Gotho’dan sonra tanrıyı inkâr edenler arasında
yer almıştır. Birçok yaptıkları arasında bunlar özellikle sayılmıştır. (Bibl. Orient. II:
s. 52) Oriens Christianus’ta Amidæ Patriği olarak sayılan on beşinci isim
Eunomius’tur. 546 yılında göreve başlayan Eunomius’un hakkında Chronico
Dionysii Patriarchæ’da daha başka bilgi bulunamamıştır. (Bibl. Orient. II: s. 48)
Eunomius’un arkasından sayılan isim I. Cyriacus’tur. I. Cyriacus beşinci konsülün
ardından 551 senesinde görevine başlamıştır. 578 yılına değin görevde kalan I.
340  Cyriacus’tur. Kendisinden sonra gelen II. Joannes hakkında ise bilgi yoktur. 578
yılından sonra göreve başlayan kişi ise II. Cyriacus’tur. İki Cyriacus isimli
arasındaki Johannes’in görev aralığı bu yüzden tam olarak anlaşılamamaktadır.
(Oriens Christianus, X: I, s. 994)

Teofilaktos Simokates’e göre altıncı yüzyılda Amidæ Patrikliği hala faal


olduğunu söyleyen Oriens Christianus’un Amidæ patriği olarak saydığı on sekizinci
isim III. Simeon’dur. Aşağı yukarı 856 yılında Müslüman büyük bir zafer kazanmış
ve Diyarbakır üzerindeki dini ve siyasi baskı artmıştır. Patrik III. Simeon dışında
herkesin şehri terk ettiği kaydedilmiştir. (Oriens Christianus, X: I, s. 995) Amidæ
Patriği olarak adı anılan son isim II. Abraham’dır. Oriens Christianus, Amidæ
Patrikliğini yeni yüzyıla taşıyan isim olarak II. Abraham anılmaktadır. II. Abraham
hem Konstantinopolis’te hem de Roma’da muhatap alınan bir isimdir. II. Abraham’a
Papa VIII. Ioannes’in bir mektup gönderdiği bilinmektedir. Böylece Amidæ
Patrikliğinin batı kilisesi tarafından tanındığını söyleyebilmekteyiz. (Oriens
Christianus, X: I, s. 996) Sonuç olarak Doğu Roma İmparatorluğu’nun siyasi ve
askeri baskı altındaki uç topraklarında yaşanan dini gelişmeler bölgenin dini
kimliğinin oluşturulmasında uzun yüzyıllar boyunca sürecek etkiler bırakmıştır. Bu
dini kimliğin ilerleyen yüzyıllar içerisinde etnik bir çeşitliğine neden olmadığı da
bilinmektedir. Bölgedeki dini kimliklerin oluşmasında güçlü etkiler bırakan kiliseler
ve manastırların Haçlıların yıkıcı etkileri, önce Arap ve Sasani arkasından da
Selçuklu akınlarıyla değişen nüfus dengesi Hıristiyanlığın yüzyıllar boyunca
bölgedeki derin izlerini bulanıklaştırmıştır.
Orıens Chrıstıanus’a Göre Diyarbakır Süryani Kilisesi Patrikleri

Kaynaklar

Bar Hebraes, Abû’l-Farac Tarihi, Çev: Ö. R. Doğrul, Ankara: TTK Yayınları, Cilt:
1, 1945

Brun, Sergei P., An Eastern Church Amid the Struggles of Rome and
Constantinople: The Patriarchate of Antioch During the Crusadees, The Wheel,
No: 5, 2016, s. 41 - 44

Dickens, Mark, Medieval Syriac Historians’ Perceptions of the Turks,


Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, University of Cambridge, 2004.

Duygu, Zafer, Tarih Kaynaklarında Süryaniler: Ortaçağ Tarihçiliğinde Süryanilere


 341
Karşı Yaklaşımlar, Doğu’dan Batı’ya Düşüncenin Serüveni, 1. Cilt, Ed. Prof.
Dr. B. A. Çetinkaya, İstanbul: İnsan Yayınları, 2015, s. 799 - 830

Fiey, Jean Maurice, Pour un Oriens Christianus Novus: Répertoire des diocèses
syriaques orientaux et occidentaux. Beirut: Orient-Institut. 1993

Guidetti, Mattia, The Byzantine Heritage in the Dar al-İslam, Churches and
Mosques in al-Ruha Between the Sixth and Twelfth Centuries, Muqarnas, Cilt:
26, 2009, s. 1-36

Günel, Aziz, Türk Süryaniler Tarihi, Diyarbakır, 1970

Kenneth M. Setton, The Bulgars in the Balkans and the Occupation of Corinth in the
Seventh Century, Speculum, Cilt: 25, No: 4, 1950, s. 502 – 543

Kessel, Grigory, Manuscript Collection of the Syrian Orthodox Chruch Meryemana


in Diyarbakir: A Preliminary Survey, Manuscripta Syriaca: Des Sourves de
première main, Ed. F.R. Chatonet ve M. Debié, 2015, s. 79 - 124

Murre-van den Berg, H.L., A Syrian Awakening. Alqosh and Urmia as Centres of
Neo-Syriac Writing, R. Lavenant, S.J., (ed.), Symposium Syriacum VII,
Uppsala University, Department of Asian and African Languages, 1998, s. 499
- 515, 1998
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Öztemiz, Mutay, II. Abdulhamit’ten Günümüze Süryaniler, İstanbul: Ayrıntı


Yayınları, 2012

Romeny, Bas ter Haar, Ethnicity, Ethnogenesis, and the Identity of Syriac Orthodox
Christians, Visions of Community in the Post-Rman World, Ed. Gantner ve
Payne, Aldeshot: Ashgate, 2012, s. 183 – 204

Romeny, Bas ter Haar, The Syriac Versions of the Old Testament, Sources
Syriaques 1. Nos Sources:Arts et Littérature Syriaques, Ed. Maroun Atallah et
al, Antélias: CERO, 2005, s. 75–105

Ševčenko, Ihor, Two Varieties of Historical Writing, History and Theory, Cilt: 8,
Sayı: 3, 1969, s. 332-345

Vööbus, Arthur, The Origin of the Monophysite Church in Syria and Mesopotamia,
342  Church History, Cilt: 42, Sayı: 1, 1973, s. 17 - 26

Weltecke, Dorothea, Church History and Religious Culture, Cilt: 89, Sayı: 1-3,
2008, s. 115 – 125

Weltecke, Dorothea, The World Chronicle by Patriarch Michael the Great (1126-
1199): Some reflections, Journal of Assyrian Academic Studies, Cilt: 11, Sayı:
2, 1997, s. 6 - 30
İBN EBÛ USAYBİA’NIN UYÛNÜ’L-ENBÂ’ FÎ
TABAKÂTİ’L-ETİBBÂ ADLI ESERİNE GÖRE AMİD
ve MEYYÂFÂRİKÎN’DE ÇALIŞAN TABİPLER

Bedrettin Basuğuy
Bingöl Üniversitesi,
İlahiyat Fakültesi

Özet

 345
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ fî Tabakâti’l-Etibbâ’ adlı eseri,
Asklepios’tan başlayarak mitolojik çağlardan yazarın dönemine kadar yaklaşık 1700
yıllık tıp pratiğini içeren evrensel bir tıp tarihidir. İbn Ebû Usaybia, ‘Uyûnü’l-
Enbâ’da biyografilerini yazdığı 400 aşkın tabibin eğitimini, tıbbî tecrübelerini ve
eserlerini, tabipler hakkında bilgi veren şiir ve anekdotlarla betimleyerek yazmıştır.
On beş bölüm şeklinde tasarlanan Uyûnu’l-Enbâ’nın onuncu bölümü Irak, el-Cezîre
ve Diyarbekir’de yaşayan tabiplere tahsis edilmiş, bu tabiplerin bir kısmı Âmid ve
Meyyâfârikîn’de de tababet yapmışlardır. Ayrıca eserde biyografileri yazılan
tabipler muhtelif bölgelerde mesleklerini icra ettikleri için İran, Mısır, Şam veya
Endülüs tabipleri arasında gösterilen fakat kariyerlerinin belli bir dönemini Âmid
veya Meyyâfârîkîn’de sürdüren tabipler de bulunmaktadır. Bu bağlamda Uyûnu’l-
Enbâ’da biyografileri yazılan tabiplerden Samuel b. Yahya, Gâlib et-Tabîb, Said b.
Gâlib ve Necmeddîn İbnü’l-Minfâh Âmid’de; İbn Dînâr, Zâhidü’l-Ulemâ, Cebrâil b.
Ubeydullâh b. Bahtişû, Ubeydullah b. Cebrail, İbn Butlân ve Sedîdüddîn b. Rakîka
ise Meyyâfârikin’de tabiplik yapmışlardır. Bu bildiride dünya tıp tarihinin en önemli
kaynaklarından biri olarak kabul edilen ‘Uyûnü’l-Enbâ fî Tabakâti’l-Etibbâ adlı
esere göre Diyarbekir ve Meyyâfârikîn’de çalışan tabipler tesbit edilmiştir.
Amacımız, bu iki kadim medeniyet merkezinde yaşayan tabiplerin biyografilerini
ve tıbbî faaliyetlerini irdelemektir.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

THE PHYSİCİANS WORKİNG İN AMİD AND


MAYYAFARİQİN ACCORDİNG TO IBN ABÎ
USAYBİAH’S BOOK
UYÛN AL-ANBÂ’ FĪ TABAQÂT AL-ATİBBÂ

Abstract

Ibn Abû Usaybiʿah’s book ʿUyûn al-Anbâ’ fī Tabaqât al-Atibbâ’ is a universal


history of medicine that covers the 1700 years of medical practice from the
mythological ages with Asclepius to the author's day. In his book Ibn Abû
Usaybiʿah wrote the biographies of more than 400 physicians, their training, medical
346  experience and medical compositions with poems and anecdotes which gave
information about the physicians. The tenth chapter of the ʿUyûn al-Anbâ’, which is
divided into fifteen chapters, deals with physicians living in Iraq, al-Jazirah and
Diyarbekir and some of these physicians have practiced medicine in Âmid and
Mayyafariqin. In addition, although the physicians whose biographies are written in
the ʿUyûn al-Anbâ’ were shown in Iran, Egypt, Syria or Andalusia some of them
continued a certain period of their career in Âmid or Mayyafariqin. In this context ,
Samual bin Yahya, Ghâlib al-Tabîb, Said bin Ghâlib and Najm al-dîn ibn al-Minfâh
worked in Âmid; Ibn Dînâr, Zâhid al-‘Ulamâ, Jibrâîl bin ‘Ubayd Allâh bin
Bakhtîshû, ‘Ubayd Allâh bin Jibrâîl, Ibn Butlân and Sadîd al-dîn bin Raqîqah
worked in Mayyafariqin. In this paper, according to the ʿUyûn al-Anbâ’ which is
considered as one of the most important sources of the history of medicine, the lives
and the medical activities of physicians who lived in Âmid and Mayyafariqin were
discussed. Our aim is to examine the biographies and medical activities of the
physicians who lived in these two ancient civilization centers.
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

Giriş

Eyyûbîler döneminin ünlü göz doktoru ve biyografi yazarı İbn Ebû Usaybi‘a
Sarhad sahibi İzzeddîn Aybek’in hizmetinde çalışırken yazımına başladığı ‘Uyûnü’l-
Enbâ’ fî Tabakâti’l-Etibbâ’nın ilk redaksiyonunu 640/1242 yılı civarında
tamamlamıştır. Meşhur tabiplerin biyografilerini ele alan ve alanında orijinal olan bu
kitabın yazıldığını haber alan Eyyûbîler’in Dımaşk sâhibi İmâdeddîn İsmail’in veziri
Emînü’d-Devle es-Sâmirî, “Kütüphanemde 20.000’i aşkın kitap var fakat bu alanda
yazılmış bir kitap bulunmamakta.” diyerek babası aracılığıyla kitabı İbn Ebû
Usaybi‘a’dan istemiştir. Bunun üzerine Sarhad’dan Dımaşk’a gelen İbn Ebû
Usaybi‘a, Dımaşk’ın ünlü müstensihlerinden Şemseddîn Muhammed el-Hüseynî’nin
 347
istinsâh ettiği bir nüshayı Dımaşk kadısı Refîüddîn el-Cîlî vasıtasıyla Emînü’d-
Devle’ye takdim etmiştir1. Müellifin amcası Reşîdüddîn Alî b. Halîfe’nin biyografisi
ile biten bu nüshadan sonra esere ilaveler yapılmıştır. Bu ilavelerin bir kısmı bizzat
müellif tarafından diğer bir kısmı ise onun vefatından sonra yapılmıştır2.

‘Uyûnü’l-Enbâ’, Grek, Roma ve Hint tabipleri de dâhil, mitolojik çağlardan


müellifin dönemine kadar yaşayan tabipleri eserleri, fikirleri ve hayatlarıyla birlikte
ele alan oldukça kapsamlı bir biyografi çalışmasıdır. Kitap, tıbbın tarihi süreç
içerisinde gelişimini ve ele aldığı 442 tabibin tıbbî uygulamalarını, teşhis ve tedavi
yöntemlerini ve kullandıkları ilaçları göstermesi bakımından büyük bir değere
sahiptir. Bu özellikleriyle âdeta mukayeseli bir tıp tarihi kimliği kazanan eser,
zengin kültürel ve ilmî içeriği ile medeniyet tarihi için son derece önemlidir.
Müellifin kendisinin de doktor olması, tıbbî literarüre hâkim olması ve zengin
kütüphanelerden yararlanma imkânına sahip olması eserin önemini arttırmaktadır.
Müellif, kitabın başında tıbbın önemi, tıp biliminin ilimler arasındaki yeri ve tıp
sanatının ortaya çıkışı hakkında malumat verdikten sonra Grek, Roma, Hint,

1 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’ fî Tabakâti’l-Etibbâ’, thk. Nizar Rıza, Dârü Mektebü’l-Hayat,
Beyrut ts, s. 725; Franak Hilloowala, An Analysis of Ibn Abi Usaybi'ah's 'Uyun al-Anba' Fi Tabaqat
al-Atibba', (Yayımlanmamış Doktora Tezi), The University of Arizona, Arizona 2000, s. 36-37.
2 Ramazan Şeşen, Salâhaddîn’den Baybars’a Eyyubiler-Memlükler (1193-1260), İsar, İstanbul 2007,
s. 389, 395.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Süryânî, Nasrânî, Yahudi ve Müslüman hekimlerin hayatlarını, eserlerini ve tıp


ilmine katkılarını ayrıntılı bir şekilde ele almıştır.

‘Uyûnü’l-Enbâ ilk olarak August Müller tarafından iki cilt hâlinde


neşredilmiştir. (Kahire 1299). Daha sonra Nizâr Rıza (Beyrut 1965) ve Kâsım
Muhammed Vehb (Dımaşk 1997) tarafından yapılan baskıları da Müller’in neşrine
dayanmaktadır. Son olarak Âmir el-Neccâr (Kahire 2001) tarafından yapılan baskısı
da İstanbul ve Kahire’deki bazı nüshalarından yararlanmakla birlikte Müller neşrini
esas almıştır.

‘Uyûnü’l-enbâ, antik çağlardan müellifin dönemine kadar yaşayan tabipleri,


yaşadıkları döneme ve mekana göre ele almıştır. Eser, müellife ait bir mukaddime
ile on beş bölümden oluşmaktadır. Müellif kitabın ilk dokuz bölümünde dünya tıp
tarihine geçmiş önemli tabipleri ve tıbbî çalışmalarını muhtelif periyotlar
348  çerçevesinde tasnif etmiştir. İslam dünyasında yaşayan tabipleri ele aldığı son altı
bölümde ise bölgesel bir tasnif tekniğini kullanmıştır. ‘Uyûnü’l-enbâ’nın ilk
bölümü, tıp mesleğinin doğuşu ve bu alandaki ilk örneklerle ilgilidir. İkinci bölüm
tıbbın farklı alanlarında görülen ilk tabipleri, üçüncü bölüm pratik tıbbın kurucusu
olarak kabul edilen Asklepious’un soyundan gelen Grek tabiplerini, dördüncü bölüm
Hipokrat geleneğini sürdüren Yunan hekimlerini, beşinci bölüm Galen zamanında
veya ona yakın bir zaman diliminde yaşayan tabipleri, altıncı bölüm İskenderiye’de
yaşayan Hristiyan ve diğer tabipleri ele almaktadır. Yedinci bölüm İslam’ın doğuşu
esnasında yaşayan Arap tabiplerine, sekizinci bölüm Abbasi Devleti’nin doğuşu
sırasında yaşayan Süryani tabiplere, dokuzuncu bölüm tıbba dâir kitapları
Yunanca’dan Arapça’ya çeviren tabiplere tahsis edilmiştir. Onuncu bölüm Irak, el-
Cezîre ve Diyarbekirli tabiplere, on birinci bölüm İranlı tabiplere, on ikinci bölüm
Hindistanlı tabiplere, on üçüncü bölüm Mağribli veya Mağrib’e yerleşen tabiplere
ayrılmıştır. Kitabın oldukça kapsamlı olan on dördüncü bölümü Mısır’ın önde gelen
tabiplerine, son bölümü olan on beşinci bölümü ise Şam’ın meşhur tabiplerine tahsis
edilmiştir.

İbn Ebû Usaybi‘a tasnifini yaparken tabiplerin yaşadığı ve mesleklerini icrâ


ettikleri yerleri esas aldığı için Âmid ve Meyyâfârikîn’de yaşayan tabiplerin
biyografilerine Irak, el-Cezîre ve Diyarbekirli tabiplere tahsis edilen onuncu
bölümün dışındaki bölümlerde de rastlanmaktadır. Eyyubiler ve Mervaniler
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

döneminde Âmid, ve Meyyâfârikîn çok sayıda tabibin ziyaret ettiği iki zinde
medeniyet merkezi olarak tebarüz ettiğinden müellif Âmid ve Meyyâfârikîn’de
yaşayan tabipleri daha ziyade Eyyubi ve Mervani dönemi tabiplerinden seçmiştir.

Bu bildiride dünya tıp tarihinin en önemli kaynaklarından biri olarak addedilen


‘Uyûnü’l-Enbâ fî Tabakâti’l-Etibbâ adlı esere göre Diyarbekir ve Meyyâfârikîn’de
yaşayan tabipler tesbit edilmiştir. Amacımız, bu iki kadim medeniyet merkezinde
yaşayan tabiplerin biyografileri bağlamında dönemin tıbbî faaliyetlerini
irdelemektir.

İbn Ebû Usaybi‘a’nın Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri

Ebü’l-Abbâs Muvaffakuddîn Ahmed b. el-Kâsım b. Halîfe b. Yûnus es-Sa‘dî


el-Hazrecî 595/1198 veya 600/1203 yılında Dımaşk’ta doğdu. İbn Ebû Usaybi‘a
künyesini dedesi Halîfe b.Yunus b. Ebû Usaybi‘a’ya nisbetle aldı3. On ikinci ve on
 349
üçüncü yüzyıl Dımaşk ve Kahire’sinde bilinen bir tabip ailesine mensup olan İbn
Ebû Usaybi‘a’nın dedesi Halîfe b. Yunus, Salâhaddîn ve çocuklarının hizmetinde
çalışmıştır. Mısır ve Suriye’de eğitimlerini tamamlayan babası Sa‘düddîn Kâsım (ö.
649/1251) ve amcası Reşîdüddîn Ali, Salâhaddîn döneminin ünlü doktorları
Abdüllatîf el-Bağdâdî ve İbn Meymûn’dan tıp ve felsefe dersleri aldılar. Göz
hastalıkları alanında ihtisas yapan babası, el-Âdil ve el-Kâmil’in hizmetinde çalıştı.
Kardeşine nisbeten daha iyi tanınan amcası Reşîdüddîn ise Kahire ve Dımaşk’ta tıp
eğitimini tamamladıktan sonra Dımaşk sahibi el-Melikü’l- Muazzam ve Ba‘lebek
sahibi el-Melikü’l-Emced’in yanında doktorluk yaptı4.

İlk eğitimini, çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği Dımaşk’ta alan İbn Ebû


Usaybi‘a, babası ve amcasının nezdinde edebiyat ve tıbbın temel ilkelerini
okuduktan sonra Nûreddîn Hastanesi’nde (el-Bîmaristânü’n-Nûrî) dönemin ünlü
doktorları Radiyüddîn Rahbî (ö. 631/1233), İbn Baytâr (ö.646/1248) ve
Mühezzebüddîn ed-Dahvâr’dan (ö. 628/1230) tıp eğitimi aldı5. İbn Baytâr ve ed-
Dahvâr’la geçirdiği günleri hayatının en güzel dönemi olarak niteleyen İbn Ebû
Usaybi‘a, İbn Baytâr’la birlikte Dımaşk bölgesindeki tıbbî bitkileri araştırdı ve

3 Hilloowala, An Analysis of Ibn Abi Usaybi'ah's 'Uyun, s. 31; Corci Zeydân, Târîhu Âdâbi’l-
Lugati’l-‘Arabiyya, Dârü’l-Hilâl, Kahire ts., III, 173.
4 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 736-740.
5 Muhammed Alî Mevlevî, “İbn Ebû Usaybi‘a”, DMBİ, II, 427.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

ondan botanik dersleri aldı6. 633/1235 civarında Mısır’a gitti. Kahire’deki


Salâhaddîn Hastanesi’nde (el-Bîmâristanü’n-Nâsırî) göz hekimliği alanında
çalışmalar yaptı. Burada Sedîdüddîn b. Ebi’l-Beyân İsrâilî’den farmakoloji dersleri
aldı7. 634/1236 yılında Sarhad sahibi İzzeddîn Aybek el-Muazzamî’nin daveti
üzerine Sarhad’a giderek onun hizmetine girdi. Vefatına kadar Dımaşk ve Sarhad’ta
yaşadı8.

Yûnînî ve İbn Tağrîberdi, İbn Ebû Usaybi‘a’nın, 668/1270 yılında Sarhad’da


vefat ettiğini belirtir9. ‘Uyûnü’l-Enbâ’da Yakub es-Sâmir’inin vefat tarihinin
681/1282; Ebü’l-Ferec İbnü’l-Kuff’un ise 685/1286 olarak verildiği10 göz önünde
alındığında İbn Ebû Usaybi‘a’nın yukarıda zikredilen tarihten daha sonra vefat ettiği
düşünülebilir. Ne var ki Ramazan Şeşen, bu çelişkinin müellifin vefatından sonra da
eserine yapılan bazı ilavelerden kaynaklandığını, eserin nüshaları arasında farklar

350  olduğunu belirterek müellifin ölüm tarihi olarak 668/1270 yılını gösterir11.

İbn Ebû Usaybi‘a, zekâsı ve çalışkanlığıyla küçük yaşlarda hocalarının ilgisini


çekmeyi başardı. Hocası Abdüllatîf el-Bağdâdî, babasına gönderdiği bir mektupta
İbn Ebû Usaybi‘a’yı öven ifadeler kullanarak başarılı ve asil bir öğrenci olduğunu
ifade eder12. Hocalarına karşı saygıda kusur etmeyen İbn Ebû Usaybi‘a, Dımaşk’ta
görüştüğü tabip Şemseddîn Hüsrevşâhî’nin, hocası Fahreddîn Râzî’nin hattıyla
yazılmış bir kitabı öpüp başına koyduğunu görünce ona olan hayranlığının ve
saygısının arttığını belirtmektedir13. Tıp biliminde mâhir âlimlerle dostluk kurmaya
ve onlardan istifade etmeye oldukça arzulu olan İbn Ebû Usaybi‘a, görüştüğü
âlimlerin inancına ve itikadî görüşlerine takılmadan onların ilmî ve meslekî
başarıları üzerinde yoğunlaşmıştır. Dönemin sünnî uleması tarafından çokça
eleştirilen Emînü’d-Devle es-Sâmirî ve Refîüddîn el-Cîlî gibi devlet adamları ve
âlimlerle kurduğu dostluk ilişkilerinin arkasında da bu tutum gözlemlenmektedir.

6 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 601; Ahmed Îsâ Beg, Târîhü’l-Bîmâristânât fi’l-İslâm,
Dârü’r-Râidi’l-Arabî, Beyrut 1981, s. 81.
7 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 601; Mevlevî, “İbn Ebû Usaybi‘a”, s. 427.
8 Hilloowala, An Analysis of Ibn Abi Usaybi'ah's 'Uyun al-Anba' s. 33, 43; J. Vernet, “İbn Abî
Usaybi‘a”, EI2, III, 693.
9 el-Yûnînî, Zeylü Mir’âtü’z-Zamân, Dâiretü’l-Ma‘ârifi’l-Osmanîyye, Haydarabad, 1954, II, 437; İbn
Tağrîberdî, en-Nücûmu’z-Zâhire fî Mulûki Mısır ve’l-Kâhire, Haz. M. Huseyin Şemseddîn, Dârü’l-
Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1992, VII, 200.
10 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 767-768.
11 Şeşen, Salâhaddîn’den Baybars’a, s. 395.
12 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 691.
13 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’,s. 649.
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

İbn Ebû Usaybi‘a’nın günümüze ulaşan yegâne eseri ‘Uyûnü’l-Enbâ fî


Tabakâti’l-Etibbâ adlı kitabıdır. et-Tecârib ve’l-Fevâid, İsâbâtü’l-Müneccimîn ve
Hikâyetü’l-Etıbbâ fî İlâcâti’l-Edvâ, günümüze intikâl etmeyen diğer eserleri
arasında yer almaktadır14.

İbn Ebû Usaybi‘a’nın Metodu

İbn Ebû Usaybi‘a, Uyûnü’l-Enbâ’nın mukaddimesinde tıbbın önemine ve tıpla


uğraşmanın faydalarına dair bilgi verirken, tıp ilmini şerefli bir sanat ve faydalı bir
ilim olarak nitelemektedir. İslami gelenekte tıbın ilahiyatla eşdeğer ve kutsal bir
ilim olarak kabul edildiğini vurgulayarak dünya ve ahiret mutluluğunun sağlıklı bir
vücutla elde edilebileceğini ifade etmektedir15.

İbn Ebû Usaybi‘a, tıbbın öneminde dair yaptığı tespitlerden sonra kitabının
telif amacını açıklamaktadır. İnsan sağlığına ve refahına büyük katkısı bulunan
 351
tabiplerin hayatlarına ve mesleklerine dair bilgi veren kapsamlı bir tabakat kitabı
bulamadığı için kitabını yazdığını belirten İbn Ebû Usaybi‘a, bu yolla mensubu
olduğu tababet geleneğine karşı hissettiği şükran duygusunu ifade etmeyi
amaçlamaktadır. Farklı zamanlarda ve mekanlarda yaşasalar bile tıp bilimine
sağladıkları katkılardan ve yazdıkları eserlerden dolayı tabiplere karşı borçlu
olduğumuzu söyleyen müellif, kitabında alanında uzmanlaşmış eski ve yeni
hekimlerin tıp alanındaki çalışmalarına dair ayrıntılı bilgiler verdiğini, böylece
seçkin bir zümreye mensup olan hekimlere Allah’ın bahşettiği yeteneğe ve bilgi
birikimine işaret etmeyi amaçladığını ifade etmektedir16. Tıp sanatıyla ilgilenen
hekim ve filozofların hayatlarına ve eserlerine geniş yer ayıran İbn Ebû
Usaybi‘a’nın eseri bu yönüyle bir felsefe tarihi özelliğini de taşımaktadır.

İbn Ebû Usaybi‘a tasnifini yaparken tabiplerin doğum yerinden ziyade onların
yaşadığı ve mesleklerini icrâ ettikleri yerleri esas almıştır. Söz gelimi Mısır’lı
tabiplere tahsis edilen on dördüncü bölümde biyografileri yazılan İbnü’l-Heysem ve
İbn Baytar mesleklerini icra etmek için sonradan Mısır’a gelip yerleşen tabiplerdir.
İbnü’l-Heysem aslen Basralı olup Fâtımî halifesi Hâkim Biemrillâh döneminde

14 Hayreddîn Zîriklî, el-A‘lâm (Kamûsü Terâcim li-Eşheri’r-Ricâl ve’n-Nisâ min’el-‘Arab ve’l-


Müsta‘rebîn ve’l-Müsteşrikîn), Dârü’l-İlm li’l-Melâyîn, Beyrut 2002, I, 197.
15 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 7.
16 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 7-8.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Mısır’a gelip yerleşmiştir17. Endülüs’ün Mâleka (Malaga) şehrinde doğan İbn Baytar
ise, Eyyûbî sultanı el-Melikü’l-Kâmil döneminde Mısır’a gelmiştir18.

İbn Ebû Usaybi‘a biyografilerini yazdığı tabipler hakkında topladığı bilgiyi


yazılı ve sözlü kaynaklara başvurmak suretiyle elde etmiştir. İbnü’n-Nedîm’in (ö.
438/1046) el-Fihrist’i , Huneyn b. İshâk’ın (ö. 260/873) Kitâbü’l-Mesâʾil fi’t-Tıb
li’l-Müteʿallimîn’i, Es’ad b. Matrân’ın (587/1191) Bustânü’l-Etibbâ’sı, İbn Fâtik’in
(ö. 589/1193) Muhtârü’l-Hikem ve Mehâsinü’l-Kelim’i, Ubeydüllâh b. Cibrâîl’in (ö.
450/1058) ve İbn Butlân’ın (ö. 458/1066) tıbba dair eserleri İbn Ebû Usaybi‘a’nın
Uyunu’l-Enbâ’da yoğun olarak kullandığı kaynaklar arasında yer almaktadır19.
Erken dönemlere ait biyografileri ise daha ziyade Endülüslü hekim İbn Cülcül’ün (ö.
384/994) Tabakâtü’l-Etıbbâʾ ve’l-Hükemâʾ sı ile tarihçi ve devlet adamı İbnü’l-
Kıftî’nin (ö. 646/1248) Târîhu’l-Hükemâʾsı adlı eserlerine dayanarak yazmıştır.

352  Özellikle çağdaşı İbnü’l-Kıftî’nin eserinden sıklıkla istifade eden İbn Ebû Usaybi‘a
İbnü’l-Kıftî’yi “es-sâhib” lakabıyla anmış, kitabında ele aldığı çok sayıda tabibin
biyografisinde onun kitabından iktibaslar yapmıştır20. Kitabını yazarken tıp ilmine
ve tarihine dair yazılmış eserlerin dışındaki kaynaklara da müracaat eden İbn Ebû
Usaybi‘a’nın ,Taberi’nin Târîhu’r-Rusül ve’l-Mülûk adlı umumi tarihi ile Ebü’l-
Ferec el-İsfahanî’nin musikişinas, bestekarlar ve onların eserlerine dair yazdığı el-
Egânî adlı kitabından yoğun bir şekilde yararlandığı görülür21. Hekimlerin
eserlerinden bahsederken okuyup yararlandıklarını özellikle vurgulaması ve bu
eserlerden geniş alıntılar yapması müellifin kitabını telif ederken temel kaynaklara
verdiği önemi gösterdiği gibi sahip olduğu zengin kütüphanesi hakkında da malumat
vermektedir. Müellif, kendi döneminde yaşayan yahut babasıyla çağdaş olan
hekimlerin biyografilerini ise daha çok kendi gözlemlerine veya ilk elden rivayetlere
dayanarak yazmıştır. Özellikle Suriye ve Mısır’a mensup tabiplerin biyografilerini
yazarken kendisi gibi tabip olan babası, amcası veya büyükbabasına dayandırdığı
rivayetlerden veya anekdotlardan sıkça yararlandığı görülür.

İslam telif geleneğinde önemli bir yer tutan biyografik eserlerin müellifleri,
hayatını yazdığı kişileri daha iyi tanıtmak amacıyla edebi değeri yüksek şiir ve

17 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 550.


18 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 601.
19 Hilloowala, An Analysis of Ibn Abi Usaybi'ah's 'Uyun al-Anba' s. 136.
20 Bkz. İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, 404, 471, 482.
21 Hilloowala, An Analysis of Ibn Abi Usaybi'ah's 'Uyun al-Anba' s. 136-137.
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

hikayeler kullanmıştır. Bu hikaye ve şiirler eserde ele alınan kişilerin tarihi


şahsiyetlerini anlamada önemli bir rol oynadığı gibi dönemin edebiyat anlayışı
hakkında da önemli ipuçları barındırır. İbn Ebû Usaybi‘a da aynı metodu kullanarak
kitabına aldığı hekimlerle ilgili çok sayıda şiir ve hikaye yazmıştır. Uyûn’ül-
Enbâ’nın karakteristik özelliklerinden birini teşkil eden kısa hikayeler ve şiirler,
hayatı ele alınan hekimlerin biyografilerini tamamlamakla kalmamış, edebi değeri
yüksek bu türlerin dönemin tıp çevrelerinde taşıdığı önemi de göstermiştir.
Hekimler hakkında söylenen veya bizzat onlar tarafından söylenen hikayeler ve
şiirlerle kitabını sıkıcı bir tabakat kitabı olmaktan kurtarmayı amaçlayan İbn Ebû
Usaybi‘a, böylece ele aldığı kişilerin karakterlerini tasvir ederken onların bilgeliğini
ve tıp sanatındakini maharetlerini de ortaya koymuştur.

Diyarbekir ve Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

Uyûnu’l-Enbâ’nın onuncu bölümü Irak, el-Cezîre ve Diyarbekir’de yaşayan  353


tabiplere tahsis edilmiştir. 285-412 arası sayfaların tahsis edildiği bu bölümde 74
tabibin hayatı ele alınmış, bunlardan bazıları Âmid ve Meyyâfârikîn’de de tababet
yapmışlardır. Ne var ki İbn Ebû Usaybi‘a tasnifini yaparken tabiplerin doğum
yerinden ziyade mesleklerini icrâ ettikleri yerleri esas aldığı için söz gelimi Mısır
veya Suriye tabipleri arasında ele alınan fakat daha sonra hayatının bir bölümünü
Âmid veya Meyyâfârikîn’de geçiren tabipleri de bu şehirlerde yaşayan tabipler
arasında gösterdik. Kitabın İskenderiye’de yaşayan tabiplere ve onların çağdaşlarına
tahsis edilen altıncı bölümünde Atnûs el-Âmidî isminde bir tabipten ve tıbba dair
detaylı bilgilerin yer aldığı bir Künnâş yazdığından bahsedilmişse de bu konuda
daha fazla bilgi verilmemiştir. Uyûnu’l-Enbâ’da biyografileri yazılan tabiplerden
Samuel b. Yahya, Gâlib et-Tabîb, Said b. Gâlib ve Necmeddîn İbnü’l-Minfâh
Âmid’de; İbn Dînâr, Zâhidü’l-Ulemâ, Cebrâil b. Ubeydullâh b. Bahtişû, Ubeydullah
b. Cebrail, İbn Butlân ve Sedîdüddîn b. Rakîka ise Meyyâfârikin’de tabiplik
yapmışlardır.

1. Samuel b. Yahya el-Mağribî

Samuel b. Yahya b. Abbas el-Mağribî matematik ve tıp bilimlerinde uzman idi.


Mağrib kökenli olan Samuel Bağdat’ta bir müddet ikâmet ettikten sonra Bilâdü’l-
ʿAcem’e giderek ömrünün geri kalanını burada yaşamıştır22. Felsefe ilimleri ile

22 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 471.


İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

ilgilenen Yahudi bir aileye mensup olan Samuel, Aritmetik ve Cebir’de çağdaşlarını
aşarak zirveye ulaşmış, Cebir ve Hesap ilimleriyle ilgili yazdığı eserlerde çağdaşı
ünlü nahivci İbnü’l-Haşşâb’ın bu alanlardaki görüşlerini tenkit etmiştir. Doğu’ya
seyahat ettikten sonra Azerbaycan’a geçen Samuel burada bir süreliğine Azerbaycan
sahibi Pehlevan’ın hizmetinde çalışmıştır. Urmiye gölünün yakınındaki Merâga
şehrinde tıp eğitimi alan çocuklarla yakından ilgilenen Samuel daha sonra Musul’a
oradan da Diyarbekir’e gelmiş ve Müslüman olmuştur. Müslüman olduktan sonra
23
Yahudi öğretilerinin kusurlarını gösteren er-Red ‘ale’l-Yehûd adlı eserini yazan
24
Samuel 570/1175 civarında Merâga’da vefat etmiştir .

Tıp, Matematik ve Geometri gibi muhtelif alanlarda çok sayıda kitab telif eden
Samuel b. Yahya, tıp alanında al-Müfîdü’l-Evsat fi’t-Tıb adlı bir kitap telif etmiştir.
Müellif bu kitabı 564/1168’de Bağdat’ta ikamet ettiği sırada vezir Müeyyedüddîn

354  Ebû İsmail için yazmıştır25.

2. Gâlib et-Tabîb

Abbasi halifesi el-Mu‘tazıd Billâh’ın hizmetinde iken meşhur olan Gâlib, daha
önce el-Mütevekkil’in oğlu el-Muvaffak Talha’nın yanında çalıştı ve onun özel
doktorluğunu yaptı. el-Mütevekkil’in bütün çocuklarıyla süt kardeşi olan Gâlib, bu
vesileyle onların güvenlerini kazanarak sırdaşları oldu. Talha yönetime geçince
Gâlib’e iktalar vererek onu zenginleştirdi. Talha’yla yakından ilgilenen Gâlib,
Talha’nın göğsüne isabet eden ok yarasını iyileştirince onun özel ikramlarına nail
odu. Talha, Gâlib’e yardım etmeleri noktasında çocuklarını da teşvik edince
çocukları, ona büyük meblağlarda para verdiler ve böylece o büyük bir servete sahib
oldu26.

Gâlib, el-Muvaffak Talha’nın vefatından sonra oğlu el-Mu‘tazıd Billah Ebü’l-


Abbâs Ahmed’in hizmetine girdi ve onun döneminde büyük bir prestij elde etti.
Gâlib’’in tedavi yöntemlerine sarsılmaz bir güven duyan el-Mu‘tazıd , ona büyük
bir değer veriyordu. Sâbit b. Sinan’ın bildirdiğine göre Gâlib et-Tabîb, el-Mu‘tazıd

23 İfhâmu’l-Yehûd adıyla şöhret bulan bu kitap yüzyıllar boyunca Yahudi ve Müslüman alimler
tarafından reddiye geleneğinin en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilmiştir. Bkz. Monica
Colominas Aparicio, The Religious Polemics of the Muslims of Late Medieval Christian Iberia,
Brill, Leiden 2018, s. 148.
24 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 471.
25 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 471-472.
26 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 311.
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

Billah’la birlikte iken Âmid’de vefat etti. Bu sırada Gâlib’in oğlu Said de el-
Mu‘tazıd ’le birlikte Âmid’te idi. el-Mu‘tazıd ona diğer bütün doktorlardan daha çok
değer veriyordu. Gâlib’in vefat haberi el-Mu‘tazıd’a oğlu Said’den önce ulaşmıştı.
Said, el-Mu‘tazıd’ın yanına varınca ona baş sağlığı diledi. Bunun üzerine Said
üzüntüyle oradan ayrılarak çadırına gitti. Arkasından da el-Mu‘tazıd ve yakın
adamları Hafîf el-Semerkandî, Bennân el-Ressâsî, Sirhâb el-Kusve gidip uzun süre
ona refakat ettiler. Gâlib’in vefat haberi yayılınca da devletin öne gelen emirleri ve
komutanları Said’e giderek baş sağlığı dilediler. Yedi gün boyunca Said’in evine
yemek gönderen el-Mu‘tazıd babasının sahip olduğu ayrıcalıkları ona da tanıdı. Said
hayatı boyunca bu ayrıcalıklarla yaşamaya devam etti27.

3. Ebû Osman Said b. Gâlib

Babası Gâlib b. Tabip’le birlikte bir müddet Diyarbekir’de tabiplik yapan Ebû
Osman Said b. Gâlib, döneminin meşhur tabiplerinden biri idi ve tedavi  355
yöntemlerinde uzman idi. Babasının vefatından sonra Abbasi halifesi el-Mu‘tazıd’ın
tabipliğini yapan Said 307/920 yılında Bağdat’ta vefat etti28.

4. İbn Dînâr

İbn Dînâr Mervani hükümdarı Nasrüddevle Ahmed b. Mervan döneminde


Meyyâfârikîn’de yaşadı. Döneminin seçkin tabiplerinden biri olan İbn Dînâr, tedavi
yöntemlerinde ve birleşik (mürekkeb) ilaçların yapımında uzman idi. İbn Dînâr,
dönemin tabipleri arasında yaygın bir biçimde kullanılan ve kendisine nisbetle
“Şarâbü’d-Dinârî” adıyla anılan meşhur bir ilaç geliştirmişti. İbn Dînâr’ın Kitâbü’l-
Akrâbâzîn adında, mürekkep ilaçların formüllerini ihtiva eden ve sistematik bir
şekilde yazılmış bir kitabı bulunmaktadır29.

5. Zâhidü’l-Ulemâ

Nestûrî bir tabip olan Zâhidü’l-Ulemâ Ebû Said Mansûr b. Îsâ, faziletiyle
meşhur Nusaybin metropolitinin kardeşi idi. Mervânî hükümdarı Nasrüddevle’nin30

27 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 312.


28 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 312.
29 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 328.
30 Nasrüddevle dönemi imar ve kültürel faaliyetler bakımından oldukça zengindir. Bu dönemde
yapılan imar faaliyetleri için bkz. M. Zahir Ertekin, “Mervaniler Döneminde Meyyafarikin”,
Uluslararası Silvan Sempozyumu, 25-27 Nisan, Mardin-Diyarbakır 2008, s.103-125.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

himayesinde tıbbî faaliyetlerini sürdüren Zâhidü’l-Ulemâ onun itimadını kazanarak


iltifatlarına mazhar olmuştu31.

Zâhidü’l-Ulemâ Meyyâfârikîn Bîmâristânı’nın bânisidir. Sedîdüddîn b. Rakîkâ


bu bimaristanın yapılışı hakkında şunları söyler: “Nasrüddevle Meyyâfârikîn’de iken
kızı hastalandı. Kızına düşkün olan Nasrüddevle iyilileşmesi halinde kızının ağırlığı
miktarınca dirhem infak edeceğine yemin etti. Zâhidü’l-Ulemâ kızını tedavi edip
iyileştirdikten sonra Nasrüddevle’ye giderek sadaka olarak vadettiği meblağla
insanların faydalanacağı bir bimaristan yapmasını tavsiye etti. Bunu yapması ona
hem sevap hem de prestij kazandıracaktı. Bu öneriyi olumlu karşılayan Nasrüddevle
bimaristanın yapılması vazifesini ona tevdi etti. Donanımlı bir hastahane yaptırmaya
karar veren Nasrüddevle bimaristanın yapımı için büyük meblağlarda para harcadı
ve ihtiyaçlarını karşılamak için çok sayıda emlak vakfetti. Hastaların tedavisinde

356  ihtiyaç duyulan her türlü alet ve edevatı hastaneye kazandırdı. Sonuçta eşsiz bir
bimaristan ortaya çıktı”32.

Zâhidü’l-Ulemâ’nın eserlerinden bazıları şunlardır.

1. Kitâbü’l-Bîmâristânât: Bimaristanlarla ilgili bilgiler içerir.


2. Kitâbu fi’l-Fusûl ve’l-Mesâil ve’l-Cevâbât: İki cüzden oluşan kitabın ilk
cüzü Hasan b. Sehl’in kütüphanesinde bulduğu muhtelif notlardaki soru ve
cevapları içerir. İkinci cüz ise el-Fârikî Bîmâristân’ında düzenlenen ilmi meclislerde
sorulan soruları ve bunların cevaplarını ihtiva etmektedir.
3. Kitâbu fi’l-Menâmât ve’r-Rü’ya: Rüyalar hakkındadır.
4. Kitâbu fîmâ Yecibu ale’l-Müteallimîne li Sınâ’ati’t-Tıb: Tıp eğitimini
alanların bilmesi gereken temel ilkeler hakkındadır.
5. Kitâbu fî Emrâdi’l-‘Ayn ve Müdâvâtihâ: Göz hastalıkları ve bunların
tedavisi ile ilgilidir33.

6. Cebrâil b. ‘Ubeydüllâh b. Bahtîşu (III. Cebrail)

Abbasiler döneminin ünlü hekim ailelerinden biri olan Nesturi Bahtîşu‘


ailesine mensup olan Cebrâil b. Ubeydullah b. Bahtîşu‘, 311/923 yılında Bağdat’ta
doğdu. Bağdat’ta iyi bir tıp eğitimi aldıktan sonra Bağdat Bimaritan’ında hekimliğe

31 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 341.


32 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 341.
33 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 341.
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

başladı. Şiraz, Rey, Deyleman, Kudüs ve Şam’da tabiplik yaptı ve dönemin


yöneticilerinin iltifatlarına mazhar oldu34.

Teorik ve uygulamalı tıpta döneminin seçkin hekimlerinden biri olan Cebrail,


Mervanî hükümdarı Mümehhiduddevle’nin iltifatlarla dolu daveti üzerine
Bağdat’tan ayrılarak Meyyâfârikîn’e geldi. Meyyâfârikîn’e ulaştığında hükümdar,
tanıklık yapanlar nezdinde büyük değeri olan ikramlarla onu onurlandırdı35.

İbn Ebu Usaybia, oğlu Ebû Said Ubeydullah’ın ağzından Cebrail’in


Meyyâfârikîn’deki ikameti sırasında yaşadıklarını şu satırlarla anlatır: “Babam
Meyyâfârikîn ikametinin ilk yılında hükümdara seher vakti almasını tavsiye ederek
bağırsakları temizleyen bir müshil ilacı verdi. Fakat hükümdar ilacı kasıtlı olarak
gece vakti aldı. Sabahleyin hükümdarın sarayına giderek nabzını ölçen babam ilacın
etkisini sorduğunda hükümdar onu sınamak amacıyla “Bana hiçbir etkisi olmadı.”
Dedi. Bunun üzerine babam “Hükümdarın aldığı ilacın etkili olduğunu gösteren  357
nabız göstergeleri daha güvenilirdir.” Dedi. Babamın bu cevabı üzerine gülümseyen
hükümdar “İlacın tesiri hakkındaki düşüncen nedir? diye sorunca babam “ İlacın
ortalama 25 kez hükümdarı lavaboya götürmesi gerekiyordu.” Dedi. Hükümdar
babamı doğrulayarak 23 kez lavaboya gittiğini söyledi. Bunun üzerine babam
“Söylediğim gibi etkisini gösterecek.” dedikten sonra kızgın bir şekilde hükümdarın
huzurundan ayrıldı ve Meyyâfârikîn’i terketmek üzere hazırlıklara başladı. Babamın
şehri terk etmek üzere olduğu hükümdara haber verilince hükümdar neden gitmek
istediğini sordu. Bunun üzerine babam “Benim gibi bir doktor test edilmemelidir,
zira ben kendi alanımda denenmeyecek kadar meşhurum.” Dedi. Bu cevabı beğenen
Mümehhidüddevle, bir katır dolusu dirhem göndererek onun gönlünü aldı ve babam
şehirde yaşamaya devam etti.36”

Cebrâil, Meyyâfârikîn’de iken Deylem kralı ona bir mektup göndererek


kendisini tekrar Deyleman’a davet ettiyse de Mümehhidüddevle Cebrail’in
gitmesine müsaade etmedi. Böylece üç yıl daha Mervani hükümdarının hizmetinde,
Meyyâfârikîn’de kalan Cebrail 396/1006’da 85 yaşındayken burada vefat etti ve
şehrin dışındaki kabristana defnedildi37.

34 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 209-213.


35 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 213.
36 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 213.
37 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 213-214.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Cebrail b. Ubeydullah b. Bahtîşu‘ aşağıdaki kitapları yazdı.

1. el-Künnâşü’l-Kebîr: el-Kâfî olarak da bilinen bu kitap beş ciltten meydana


gelip Sahib b. İmâd için yazılmıştır.
2. Risâletü fî ʿAsabi’lʿAyn: Göz sinirleri hakkındadır.
3. Makâle fî Elemi’d-Dimâg bi-Müşâreketi’l-Miʿde ve’l-Hicâbi’l-Fâsıl beyne
Âlâti’l-Gıdâ ve Âlâti’n-Nefes el-Müsemmâ Ziyâfregmâ: Deylem meliki Hüsrevşah
için yazılan bu eser mide ve diyagramın ortak etkisi sonucunda oluşan baş ağrısı
hakkındadır.
4. Makâle fî İnne Efdale İstiksâti’l-Beden Hüve’d-Dem: Sâhib b. İmâd’a ithaf
edilen bu eser vücudun en iyi unsurunu kan olduğunu izah eder.
5. Kitâbü’l-Mutâbaka beyne Kavli’l-Enbiyâʾve’l-Felâsif: Peygamberlerle
felsefecilerin arasını telif eden bu eser İslâm literatüründe bu alanda yazılan ilk eser

358  olarak kabul edilir.


6. Makâle fi’r-Red ʿale’l-Yehûd: Yahudilerin iddialarına karşı reddiye
mahiyetindedir38.

7. Ubeydullah b. Cebrail

Ebû Said Ubeydullah b. Cebrail, Bahtîşu‘ ailesinden III. Cebrail’in oğludur.


Ebû Said künyesiyle meşhur olan bu zat babası Ubeydullah gibi tıbbın ihtisas
gerektiren usullerinde uzman bir hekim idi. Tıbbın farklı dallarında güçlü bir bilgi
birikimine sahip olan Ubeydullah tıbbın hem temel ilkelerine hem de ayrıntılarına
vakıf idi. Onun ayırt edici özelliklerinden biri de Hristiyan ilahiyatı ve mezhepleri
hakkında sahip olduğu derinlikli bilgi idi. Ünlü hekîm İbn Butlân’ın çağdaşı ve
yakın arkadaşı olan Ubeydullah Meyyâfârikîn’de ikâmet etmiş, 450/1058 yılında
vefat etmiştir39.

Tıp başta olmak üzere farklı alanlarda çok sayıda kitap telif eden
Ubeydullah’ın bazı eserleri şunlardır.

1. Makâle fi’l-İhtilâfi beyne’l-Elbân: Müellif bu kitabı 447/1055’te bazı


arkadaşlarının isteği üzerine telif etmiştir.
2. Kitâbu Menâkibu’l-Etibbâ: 423/1032 yılında telif edilen bu kitap bazı
tabiplerin hatırlanmaya değer faaliyetleri hakkındadır.

38 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 214.


39 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 214.
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

3. Kitâbu Ravzati’t-Tıbbiyye: Bu kitap üstaz Ebü’l-Hasen Muhammed b. Ali


için telif edilmiştir
4. Kitâbü’t-Tevâsüli ilâ Hıfzi’t-Tenâsül: Bu kitap 441/1049’da telif edilmiştir.
5. Risâletu ile’l-Üstâzi Ebi Tâhir bin Abdulbâkî: İbn Katremin adıyla bilinen
Ebû Tahir b. Abdülbaki’nin taharet ve gerekliliği ile ilgili sorduğu bir soruya
verdiği bir cevap mahiyetindedir.
6. Risâletu fi Beyâni Vucûbi Hareketi’n-Nefs
7. Kitâbu Nevâdiri’l-Mesâil : Tıp bilimiyle ilgili bilgileri ele alan bir kitaptır.
8. Kitâbu Tezkireti’l-Hâzır ve Zâdi’l-Musâfir
9. Kitabu’l-Has fî İlmi’l-Havâs
10. Kitâbu Tabâʾiʿi’l-Hayevân ve Havâssıhâ ve Menâfiʿi Aʿzâʾihâ40: Bu eserini
Mervani hükümdarı Nasruddevle için kaleme almıştır41.

8. Sedîdüddin b. Rakîka  359


İbnü’r-Rakîka adıyla tanınan Sedîdüddîn Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-
Hanivî 564/1168 yılında Hînî’de (Hani) doğdu. Çok yönlü bir tabip olan İbnü’r-
Rakîka kendisinden önce yaşayan tabiplerin tıpla ilgili fikirleri hakkında güçlü bir
birikime sahip idi. Tıbbın muhtelif alanlarında uzman olan İbnü’r-Rakîka katarakt
gibi göz hastalıklarının tedavisinde uyguladığı yöntemler ve geliştirdiği cerrahi
aletlerle başarılı sonuçlar almış, görme yetisini kaybetmiş çok sayıda hastayı
iyileştirmiştir42.

Arap dili ve edebiyatında üstün bir yeteneği olan İbnü’r-Rakîka aruzun recez
bahrinde yazdığı şiirlerde döneminin eşsiz tabiplerinden biri olarak ön palan çıkmış,
herhangi bir tıp kitabındaki tıbbî bir meseleyi manasını bozmadan rahatlıkla recez
bahriyle nazmedebilmiştir43.

Uzun bir müddet dönemin ünlü hekim ve filozoflarından biri olan Fahreddîn el-
Mardînî’nin yanında kalan İbnü’r-Rakîka ondan tıp başta olmak üzere hikemî
ilimlerle ilgili çok sayıda kitap okumuştur. Fahreddîn el-Mardînî Hani’de iken
şehrin sâhibi Nureddin b. Cemaleddin b. Artuk bir göz hastalığına yakalanmıştı.

40 Zooloji alanında yazılmış en eski kitaplardan biri olan bu eser hakkında detaylı bilgi için bkz.
Yusuf Baluken, “Mervanîler Döneminde İlmi Faaliyetler”, Uluslararası Silvan Sempozyumu, 25-27
Nisan, Mardin-Diyarbakır 2008, s. 307.
41 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 214.
42 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 703-704.
43 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 703.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Önceleri onu tedavi eden el-Mardînî şehirden ayrılmak durumunda kalınca


Nureddîn’in tedavisini İbnü’r-Rakîka üstlenmiş, o esnada yirmi yaşından küçük olan
İbnü’r-Rakîka’nın etkili yöntemlerle kısa süre iyileşen Nureddin, ona aylık bir maaş
ve tıbbi faaliyetlerinde kullanması için ücret tahsis etmiştir44.

Bir süre Artuklu hükümdarı Nureddîn’in hizmetinde Hani’de çalışan İbnü’r-


Rakîka daha sonra sırasıyla Eyyûbîlerin Hama hükümdarı el-Melikü’l-Mansûr
Muhammed, Ahlat hükümdarı el-Melikü’l-Evhad Necmeddîn ve el-Melikü’l-Eşref
Musa’nın özel doktorluğunu yaptı. El-Eşref’in hizmetine girdikten sonra uzun yıllar
Meyyâfârikîn’de ikamet eden İbnü’r-Rakîka el-Eşref’in Dımaşk hükümdarı olması
üzerine Dımaşk’a gitti. Dımaşk’ta Nureddin Zengi atarafından yaptırılan el-
Bimaristanü’l-Kebir’de de (Büyük Hastane) çalışan İbnü’r-Rakîka 635/1238’deki
vefatına kadar burada yaşadı45.

360  Çok sayıda eser telif eden İbnü’r-Rakîkâ’nın kitaplarından bazıları şunlardır:

1. Kitâbu Lutfi’s-Sâil ve Tuhfi’l-Mesâil: Bu eser Huneyn b. İshak’ın Kitâbü’l-


Mesâʾil’i ile İbn Sina’nın el-Kânûn adlı eserlerinin manzum yorumudur.
2. Kitâbu Mevzuhati’l-İştibâh fî Edviyeti İlbâh
3. Kitâbü’l-Ferîdetü’ş-Şâhiyye ve’l-Kasîdetü’l-Bâhiyye: Müellif bu kasideyi
615/1218’de Meyyâfârikîn’de Eyyubi hükümdarı el-Melikü’ş-Eşref için iki günde
yazmıştır.
4. Kitâbü Kanûni’l-Hükemâ ve Firdevsi’n-Nüdemâ
5. Kitâbü Garazi’l-Matlûb fî Tedbiri’l-Me’kül ve’l-Meşrûb46

9. İbn Butlân

Ebü’l-Hasan el-Muhtar ibn Butlân Bağdatlı Hristiyan bir aileye mensup idi.
Dönemin ünlü hekimlerinden Ebü’l-Ferec Abdullah ibnü’t-Tayyîb’ten hikemî
ilimler, Ebü’l-Hasen Sâbit b. İbrahim el-Harranî’den tıp okudu47.

Mısırlı ünlü hekim Ali b. Rıdvan’la çağdaş olan İbn Butlân 439/1047’de onunla
görüşmek için Mısır’a gitti. Fustat’ta üç yıl kalan İbn Butlân Mısır’dan ayrıldıktan
sonra İbn Rıdvan’la yaşadığı hadiseleri ve tecrübelerini Da‘vetü’l-Etibbâ adlı

44 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 705.


45 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 705-706.
46 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 717.
47 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 325.
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

eserinde yazdı. Mısır’dan ayrıldıktan sonra İstanbul’a giden İbn Butlan burada da
bir yıl kaldıktan sonra Dımaşk’a gitti. Daha sonra Meyyâfârikîn’e gelen İbn Butlân
burada Mervani hükümdarı Nasrüddevle Ahmed el-Mervânî ile bir araya geldi ve
Da‘vetü’l-Etibbâ adlı eserini ona ithaf etti48. Meyyâfârikîn’de ikamet ettiği esnada
Bahtîşu‘ ailesinin ünlü hekimlerinden Ubeydullah b. Cebrail ile arkadaşlık kurdu49.

Farklı alanlarda çok sayıda eser telif eden İbn Butlân’ın tıp bilimiyle ilgili
yazdığı bazı eserler şunlardır:

1. Kitâbü’l-Medhali ila’l-Tıbb
2. Kitâbü Takvîmi’s-Sıhha,
3. Da‘vetü’l-Etibbâ
4. Makaletu fî Şurbi’d-Devâi’l-Müshil50

10. Necmeddîn İbnü’l-Minfâh


 361
Necmeddîn İbnü’l-Minfâh 593/1196 yılında Dımaşk’ta doğdu. Annesi
Dımaşk’ın önemli alimlerinden biri olduğu için annesine nisbetle İbnü’l-‘Âlime
nisbesiyle tanındı. Eyyûbîler döneminin ünlü hekimlerinden Mühezzebüddîn el-
Dahvâr’ın yanında uzun bir müddet teorik ve uygulamalı tıp dersleri aldı51.

Hikemî ve edebî ilimlere vukufiyetiyle tanınan İbnü’l-Minfâh Âmid’e gelerek


Artukluların Âmid sahibi el-Melikü’l-Mesud’un doktorluğunu ve vezirliğini
yaptıysa da bir müddet sonra araları bozuldu ve el-Melikü’l-Mesûd, İbnü’l-
Minfâh’ın mallarına el koydu. Bunun üzerine Dımaşk’a dönen İbnü’l-Minfâh burada
tıbbî faaliyetlerini sürdürdü ve çok sayıda tabip yetiştirdi. Hayatının son
dönmelerini Eyyûbîlerin Humus hükümdarı el-Melikü’l-Eşref b. El-Melikü’l-
Mansûr’un hizmetinde geçiren İbnü’l-Minfâh 652/1254 yılında Tel Bâşir’de vefat
etti52.

48 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 326-327.


49 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 214.
50 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 328.
51 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 757-758.
52 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 758.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

İbnü’l-Minfâh’ın tıpla ilgili telif ettiği eserler şunlardır:

1. Kitâbü’l-Tedkîk fi’l-Cem‘ ve’t-Tefrîk: Müellif bu kitabında hastalıkların


benzerliklerinden ve farklılıklarından bahseder.
2. Kitâbu Hetkü’l-İstâr fî Temviyeti’d-Dahvâr
3. Şerhü Ehâdisü’n-Nebeviyye Tetealleku bi’t-Tıbb
4. Kitâbü’l-Mühmelât fî Kitâbi’l-Külliyât
5. Kitâbü’l-Medhali ila’l-Tıbb
6. Kitâbü’l-‘İlel ve’l-A‘râz
7. Kitâbü’l-İşârâti’l-Mürşide fi’l-Edviyeti’l-Müfrede53

362 

53 İbn Ebû Usaybi‘a, ‘Uyûnu’l-Enbâ’, s. 758.


İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

Sonuç

XIII. yüzyılda Suriye’de yaşayan İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ fî


Tabakâti’l-Etibbâ’ adlı biyografik eseri, Grek mitolojisindeki sağlık tanrısı
Asklepios’tan başlayarak mitolojik zamnalardan müellifin dönemine kadar yaklaşık
1700 yıllık tıp pratiğini kapsayan cihanşümul bir tıp tarihidir.

Uyûnu’l-Enbâ’nın onuncu bölümü Irak, el-Cezîre ve Diyarbekir’de yaşayan


tabiplere tahsis edilmiştir. Bu bölümde biyografileri yazılan 74 tabipten bazıları
Âmid ve Meyyâfârikîn’de de tababet yapmışlardır. Ayrıca İbn Ebû Usaybi‘a,
tasnifini yaparken tabiplerin mesleklerini icrâ ettikleri yerleri esas aldığı için
kitabının diğer bölümlerinde de kariyerinin bir bölümünü Amid ve Meyyâfârikîn’de
geçiren tabiplere yer vermiştir. Bu bağlamda Uyûnu’l-Enbâ’da biyografileri yazılan
 363
tabiplerden Samuel b. Yahya, Gâlib et-Tabîb, Said b. Gâlib ve Necmeddîn İbnü’l-
Minfâh Âmid’de; İbn Dînâr, Zâhidü’l-Ulemâ, Cebrâil b. Ubeydullâh b. Bahtişû,
Ubeydullah b. Cebrail, İbn Butlân ve Sedîdüddîn b. Rakîka ise Meyyâfârikin’de
tabiplik yapmışlardır. Kitabın İskenderiye’de yaşayan tabiplere ve onların
çağdaşlarına tahsis edilen altıncı bölümünde Atnûs el-Âmidî isminde Amid’li bir
tabipten ve tıbba dair detaylı bilgilerin yer aldığı bir Künnâş yazdığından
bahsedilmişse de bu konuda daha fazla bilgi verilmemiştir.

Amid veya Meyyâfârikîn’deki hükümdarların hususi tabipliğini yapan veya


onların himayesinde tıbbi faaliyetlerini sürdüren bu tabipler yaşadıkları dönemin
seçkin tabipleri olup tıp biliminin yanında başka ilimlerle de iştigal etmiş, farklı
sahlarda önemli eserler telif etmişlerdir. Bu tabiplerden Yahudiliğe mensup olan
Samuel b. Yahya Diyarbekir’e geldikten sonra Müslüman olmuş, Yahudiliğe reddiye
olarak yazdığı İfhâmu’l-Yehûd adlı eseri yüzyıllar boyunca Yahudi ve Müslüman
alimler tarafından reddiye geleneğinin en iyi örneklerinden biri olarak kabul
edilmiştir.

Mervânîler döneminde Meyyâfârikîn diğer alanlarda olduğu gibi tıbbî


faaliyetler bakımından da oldukça parlak bir dönem yaşamıştır. Mervânî
hükümdarlarının tabipleri himaye ettiğini öğrenen seçkin tabipler Dünyanın farklı
bölgelerinden buraya gelerek tıbbi faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Mervânî hükümdarı Nasrüddevle Ahmed b. Mervan döneminde


Meyyâfârikîn’de yaşayan ve mürekkeb ilaçların yapımında dönemin en mahir
tabiplerinden biri olarak kabul edilen İbn Dînâr’ın geliştirdiği ve kendi adına
nisbetle anılan Şarâbuddînârî muhtelif bölgelerdeki tabipler arasında yaygın olarak
kullanılan etkili bir ilaç olmuştur.

Mervânî hükümdârı Nasrüddevle’nin himayesinde tıbbî çalışmalarını sürdüren


Zâhidü’l-Ulemâ, bölgenin sayılı hastahanelerinden biri olan Bîmâristânü’l-Fârıkî’nin
(Meyyâfârikîn Hastahanesi) bânisidir. Nasrüddevle’nin himayesinde yapılan bu
hastahane her türlü tıbbî malzemeye sahip tam teşekküllü bir hastahane olarak
emsalleri arasında özel bir konuma sahipti.

Aslen Hani’li olan ve döneminin en iyi göz doktorlarından biri olan Sedîdüddîn
b. Rakîka katarakt gibi göz hastalıklarının tedavisinde uyguladığı yöntemler ve
364  geliştirdiği cerrahi aletlerle başarılı sonuçlar almış, görme yetisini kaybetmiş çok
sayıda hastayı iyileştirmiştir.

Meşhur hekim ailelerinden biri olan Nestûrî Bahtîşu‘ ailesine mensup olan
Cebrâil b. Ubeydullah b. Bahtîşu‘ ve oğlu Ubeydullah teorik ve uygulamalı tıpta
uzman, dönemlerinin seçkin tabipleri arasında yer almışlardır. Çok yönlü bir tabip
olan Ubeydullah b. Cebrâil’in Mervânî hükümdarı Nasrüddevle’ye ithaf ettiği
Menâfi‘ü’l-Hayevân adlı eser hayvanlar üzerinde yazılan en eski kitaplardan biri
olarak kabul edilmektedir.
İbn Ebû Usaybia’nın ‘Uyûnü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etibbâ’ Adlı Eserine Göre Amid Ve
Meyyâfârikîn’de Çalışan Tabipler

Kaynaklar

Aparicio, Monica Colominas, The Religious Polemics of the Muslims of Late


Medieval Christian Iberia, Brill, Leiden 2018.

Arıcı, Müstakim, “Evrensel Bir Tıp ve Felsefe Tarihi: Uyûnu’l-Enbâ fî Tabakati’l-


Etibbâ”, Felsefe Tıp ve Tarih Tabakat Literatürü Üzerine Bir İnceleme, ed.
Müstakim Arıcı, Klasik Yayınları, İstanbul 2014.

Baluken, Yusuf, “Mervanîler Döneminde İlmi Faaliyetler”, Uluslararası Silvan


Sempozyumu, 25-27 Nisan, Mardin-Diyarbakır 2008, s. 304-314.

Ertekin, M. Zahir, “Mervaniler Döneminde Meyyafarikin”, Uluslararası Silvan


Sempozyumu, 25-27 Nisan, Mardin-Diyarbakır 2008, s.103-125.
 365
Hilloowala, Franak, An Analysis of Ibn Abi Usaybi'ah's 'Uyun al-Anba' Fi Tabaqat
al-Atibba', (Yayımlanmamış Doktora Tezi), The University of Arizona,
Arizona 2000.

İbn Ebû Usaybi‘a, Ahmed b. el-Kâsım (ö. 668/1269), ‘Uyûnu’l-Enbâ’ fî Tabakâti’l-


Etibbâ’, Thk. Nizar Rıza, Dârü Mektebü’l-Hayat, Beyrut ts.

İstanbouli, M. N. The History of Arabic Medicine Based on the Work of Ibn Abi
Usaybeah 1203-1270, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Loughborough
University, Loughborough 1981.

Kaya, Mahmut, “İbn Ebû Usaybi‘a”, TDV İslâm Ansiklopedisi,


https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-ebu-usaybia (16.10.2018).

Muhakkik-Cemşidnijâd Evvel-Ahmedî-Dâdger, Mehdî-Gulam Rıza-Fâtıma Cân-


Rızâ, Tesîr-i Kitâb-ı Uyûnü’l-Enbâ fî Tabakâti’l-Etibbâ der Tarihnigâri-yi Tıb
ve Etibbâ der Temeddün-i İslâmî, Fasılnâme-i Târîh-i Pizişkî, 5/16, (1392), s.
29-52.

Şeşen, Ramazan, Salâhaddîn’den Baybars’a Eyyubiler-Memlükler (1193-1260),


İsar, İstanbul 2007.

Zeydân, Corci, Târîhu Âdâbi’l-Lugati’l-‘Arabiyya, Dârü’l-Hilâl, Kahire ts.

Mevlevî, Muhammed Alî, “İbn Ebû Usaybi‘a”, DMBİ, Tahran 1368, II, 427-428.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Beg, Ahmed Îsâ, Târîhü’l-Bîmâristânât fi’l-İslâm, Dârü’r-Râidi’l-Arabî, Beyrut


1981.

Öztürk, Levent, İslam Tıp Tarihi Üzerine İncelemeler, Ensar Neşriyat, İstanbul
2013.

Vernet, J., “İbn Abî Usaybi‘a”, EI2, Leiden 1986, III, 693-694.

el-Yûnînî, Kutbeddîn Mûsâ (ö. 726/1326), Zeylü Mir’âtü’z-Zamân, Dâiretü’l-


Ma‘ârifi’l-Osmanîyye, Haydarabad, 1954.

İbn Tağrîberdî, Ebü’l-Mehâsin Cemâleddîn (ö. 874/1470), en-Nücûmu’z-Zâhire fî


Mulûki Mısır ve’l-Kâhire, Haz. M. Huseyin Şemseddîn, Dârü’l-Kütübi’l-
İlmiyye, Beyrut 1992.

Zîriklî, Hayreddîn, el-A‘lâm (Kamûsü Terâcim li-Eşheri’r-Ricâl ve’n-Nisâ min’el-


366  ‘Arab ve’l-Müsta‘rebîn ve’l-Müsteşrikîn), Dârü’l-İlm li’l-Melâyîn, Beyrut
2002.
İBN ŞEDDAD EL HALEBÎ’NİN EL-A’LÂKU’L-
HATIRA ADLI ESERİNDE DİYARBAKIR

Darwash Yousuf Hasan


Dohuk Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi

Özet

Bu çalışma, tarihçi İbn Şeddâd el-Halebî’nin (ö. 684/1286) el-A‘lâku’l-hatîra fî


zikri umerâi’ş-Şâm ve’l-Cezîre adlı kitabı çerçevesinde Diyarbakır (Amed) şehrinin
tarihini ele almaktadır. Ayrıca bu çalışma üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde  369
İbn Şeddâd’ın biyografisine ve onun el-A‘lâk kitabının ismi, bölümleri, telif nedeni
ve önemi gibi kısa özetine ayrılmıştır. Bu çalışma ayrıca İbn Şeddâd’ın zikrettiği
gibi Müslümanlar tarafından fethinden Benî Hamdân’ın hâkimiyeti altına girene
kadar Diyarbakır tarihinin arka planını ele almıştır.

İkinci bölüm ise Diyarbakır'ın Benî Hamdân döneminden Moğollar tarafından


ele geçirilene kadarki politik tarihine değinmiştir. Bu konu dört eksende ele
alınmıştır. Birinci eksen, Benî Hamdân ve Mervaniler döneminde Diyarbakır tarihini
kapsamıştır. İkinci eksende Selçuklular dönemindeki Diyarbakır tarihine ve
Selçukluların en önemli valilerine ayrılmıştır.

Üçüncü eksende Eyyubiler dönemi Diyarbakır tarihine ve Selahaddin


Eyyubî’nin şehri hâkimiyeti altına alıp Hasankeyf Artuklular’ına teslim etmesi ve
daha sonra el-Meliku’l-kâmil döneminde tekrar geri alınması hususlarına
değinilmiştir. Dördüncü eksende ise Diyarbakır’ı ele geçirmek için Eyyubiler ile
Selçuklular arasında yaşanan mücadele ve en sonunda 657/1259 tarihinde Moğol
tarafından ele geçirilmesi konuları ele alınmıştır.

Üçüncü bölüm ise İbn Şeddâd’ın Diyarbakır’ı coğrafi yönden tasvir etmesine
değinilmiştir. Ayrıca bu bölümde şehrin imar durumu, surları ve son olarak
şehirdeki dinî ve kültürel müesseseler ele alınmıştır.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

CITY OF DIYARBAKIR IN THE BOOK OF (AL-


AALAKALKHATERA) BY IBNSHADDAD AL-HALABI
(D. 684 AH / 1286 AD)

Abstract

This study deals with the history of the city of Diyarbakir (Amad) through the
book (Al-Aalakalkhatera) by the historian IbnShaddad Al-Halabi who died in 684
AH / 1286AD. This research is divided into three sections.

The first section is devoted to the biography of the author IbnShaddad and a
brief introduction to his book (Al-Aalak) , its sections, and the reasons for its
370  authorship and importance. The study also dealt with the historical background of
the town of Diyarbakir from the Islamic conquest until it was under the control of
BaniHamdan.

The second topic dealt with the political history of Diyarbakir from the era of
the Hamadans and even its fall in the hands of the Mongols. The first axis dealt with
the history of Diyarbakir in the era of the Hamdaniyah and the Maronite kingdoms.
The second axis was dedicated to Diyarbakir during the Seljuk era and its most
important rulers in the city. The third axis dealt with the history of Diyarbakir in the
era of the Ayyubids and how Sultan Saladin took control of Amad and delivered it
to the rulers of the fortress of Kiva, and then retrieved in the reign of King Kamel.
The fourth axis dealt with the conflict between the Ayyubids and the Seljuks of
Rome on the city, and then fell in the hands of the Mongols (657 AH / 1259 AD).

As for the third topic, IbnShaddad spoke about the description of Diyarbakir
and its geography, as well as the cultural aspects and the most important
fortifications of the city, and finally the most important religious and cultural
institutions in the city.
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫مدينة ديار بكر في كتاب األعالق الخطيرة البن شداد الحلبي )ت ‪٦٨٤‬ھـ‪١٢٨٦/‬م(‬

‫درويش علي يوسف حسن‬


‫جامعة دھوك‬
‫كلية اآلداب‬

‫ملخص‬

‫تناول ھذه الدراسة تاريخ مدينة ديار بكر )آمد( من خالل كتاب )إالعالق الخطيرة في‬
‫ذكر أمراء الشام والجزيرة( للمؤرخ ابن شداد الحلبي المتوفى سنة )‪٦٨٤‬ھـ ‪١٢٨٦/‬م(‪.‬حيث‬
‫‪ 371‬‬
‫قسم ھذا البحث إلى ثالثة مباحث‪ ،‬خصص المبحث األول عن سيرة المؤلف بن شداد ونبذة‬
‫مختصرة عن كتابه )إالعالق( من حيث تسمية الكتاب وأقسامه ودوافع تأليفه وأھميته‪ ،‬كما‬
‫تناول المبحث خلفية تاريخية عن مدينة ديار بكر من الفتح اإلسالمي وحتى خضوعھا‬
‫لسيطرة بني حمدان كما ذكرھا ابن شداد‪.‬‬
‫أما المبحث الثاني فقد تطرق عن التاريخ السياسي لديار بكر من عھد الحمدانيين وحتى‬
‫سقوطھا بيد المغول‪ ،‬فقد بحث ذلك عبر أربعة محاور‪ ،‬ففي المحور األول تناول تاريخ ديار‬
‫في عھد إألمارتين الحمدانية والمروانية‪ ،‬أما المحور الثاني فقد خصص عن ديار بكر في‬
‫عھد السالجقة وعن أھم والتھم في المدينة‪.‬‬
‫أما المحور الثالث فقد تطرق إلى تاريخ ديار بكر في عھد األيوبيين وكيفية سيطرة‬
‫السلطان صالح الدين على آمد وتسليمھا لحكام أراتقة حصن كيفا‪ ،‬ومن ثم استرجاعھا في‬
‫عھد الملك الكامل‪ ،‬أما المحور الرابع فقد تناول الصراع بين األيوبيين وسالجقة الروم على‬
‫المدينة‪ ,‬ومن ثم سقوطھا بيد المغول سنة )‪٦٥٧‬ھـ‪١٢٥٩/‬م(‪.‬‬
‫أما المبحث الثالث‪ ،‬فقد تطرق ابن شداد إلى وصف ديار بكر من الناحية الجغرافية‪،‬‬
‫وكذلك الوصف العمراني وأھم تحصينات المدينة‪ ،‬وأخيرا أھم المؤسسات الدينية والثقافية في‬
‫المدينة‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المقدمة‬

‫حظيت مدينة ديار بكر بعنأية كبيرة من المؤرخين والبلدانيين في مختلف مراحل‬
‫تاريخھا‪ ،‬وظھرت لھوالء المؤرخين مصنفات عديدة تناولت تاريخ ھذه المدينة‪ ،‬ومنھا ما‬
‫عني ب تناوالألحداثالسياسية التي عاشتھا المدينة‪ ،‬أو بدراسة الدول التي تعاقبت على‬
‫حكمھا‪ ،‬في حين ركز آخرون حديثھم على بعض الجوانب الحضارية عبر العصور‪ ،‬بينما‬
‫تناول أحد مؤرخي القرن ‪٧‬ھـ‪١٣/‬م جميع الجوانب من تاريخ ديار بكر‪ ،‬إال وھو المؤرخ ابن‬
‫شداد الحلبي المتوفى سنة )‪٦٨٤‬ھـ‪١٢٨٦/‬م(‪ ،‬وال شك أن ھذا إالھتمام البالغ من قبل‬
‫المؤرخين بتاريخ مدينة ديار بكر جاء لما تتمتع به المدينة من إمكانيات اقتصادية‪ ،‬وموقع‬
‫استراتيجي أتاح لھا أن تكون مركز اتصال وتفاعل بين العديد من مناطق العالم اإلسالمي‬
‫وغير اإلسالمي‪ ،‬حيث كانت نقطة اتصال بين الشام‪ ،‬وآسيا الصغرى‪ ،‬وشمال العراق من‬
‫‪372 ‬‬
‫ناحية أخرى‪.‬‬
‫ولعل ابن شداد الحلبي يعد من أبرز من كتب عن مدينة ديار بكر في كتابه )إالعالق‬
‫الخطيرة في ذكر أمراء الشام والجزيرة( حيث غطى حوادث مھمة من تاريخ المدينة من‬
‫الناحية السياسية والحضارية بدءا من الفتح اإلسالمي وحتى سنة تأليف ھذا الكتاب وھي‬
‫)‪٦٧٩‬ھـ‪١٢٨٢/‬م(‪ ،‬وانفرد عن غيره من الكتاب بمعلومات تفصيلية عن المدينة‪ ،‬وما يزيد‬
‫من أھمية ھذا الكتاب أن ابن شداد كان شاھد عيان ومعاصرا‪ ،‬فضال عن دوره المباشر في‬
‫عدد من حوادث عصره ولذلك يمكن أن يعد كتاب )إالعالق الخطيرة( مصدرا مھما من‬
‫مصادر دراسة المدينة‪ ،‬وال يمكن ألي باحث في تاريخ ديار بكر أن يستغني عن ھذا الكتاب‬
‫لما ورد فيه من معلومات مھمة سواء من الناحية الجغرافية أو السياسية والعسكرية أو حتى‬
‫الحضارية بمختلف جوانبھا‪.‬‬
‫المبحث األول‪:‬‬
‫أ‪-‬سيرة المؤلف ابن شداد‪:‬‬
‫ھو أبو عبد ﷲ محمد بن علي بن إبراھيم بن شداد بن خليفة بن إبراھيم بن شداد الملقب‬
‫‪.٢‬‬
‫بعز الدين‪ ،١‬أما شھرته بابن شداد فجاءت بإالنتساب إلى جده ألبيه شداد‬

‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق الخطيرة في ذكر امراء الشام والجزيرة‪ ،‬تحقيق يحيى عبارة‪) ،‬دمشق‪ ،(١٩٩١:‬ج‪،٣‬‬ ‫‪١‬‬
‫ق‪ ،١‬ص ‪٧‬؛النويري‪ ،‬نھاية إالرب‪ ،‬تحقيق نجيب مصطفى فواز‪) ،‬بيروت‪ ،(٢٠٠٤:‬ج‪ ،٣١‬ص‪٨٦‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪.١٥١‬‬ ‫‪٢‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫ولد ابن شداد في مدينة حلب سنة )‪٦١٣‬ھـ‪١٢١٦/‬م(‪ ٣‬ولم تتوفر لدينا معلومات عن‬
‫طفولته ونشأته األولى سوى أشارات بسيطة ذكرھا المؤلف نفسه ومن أقواله يتضح أنه نشأ‬
‫‪.٤‬‬
‫وشب في مسقط رأسه حلب‬
‫أما بالنسبة لشيوخه وثقافته‪ ،‬فمن الواضح أن ابن شداد درس القرآن الكريم وتعلم مبادئ‬
‫القراءة والكتابة في أحد مساجد حلب‪ ،‬وبعد أن أصبح شأبا سلك مسلك أقرانه في متابعة‬
‫دراسته فقرأ القرآن الكريم وتعلم مبادئ القراءة والكتابة في حلب‪ ،‬وبالرغم من أنه جد في‬
‫طلب العلم‪ ،‬غير أن المصادر التي ترجمت له لم تذكر أسماء شيوخه سوى الذھبي الذي أشار‬
‫بأنه روى بعض إالحاديث عن الملك المعظم تورانشاه األيوبي‪ ،٥‬كما أن ابن شداد نفسه أشار‬
‫بعبارات مختصرة في كتبه‪ ،‬أسماء بعض شيوخه‪ ،‬فذكر أنه درس الحديث النبوي على‬
‫القاضي صالح الدين ابن شداد وحصل على إجازة علمية منه‪ ،٦‬كما سمع علوم الحديث من‬
‫الشيخ محمد بن عبد المنعم البحراني‪ ،٧‬كما درس الحديث على تاج الدين الفضل بن عبد‬
‫‪.٨‬‬
‫المطلب في حلب‬
‫كما اطلع ابن شداد على مؤلفات عبد الملك بن عبد ﷲ العجمي المتوفى سنة‬ ‫‪ 373‬‬
‫)‪٦٧٤‬ھـ‪ (١٢٧٥/‬الذي كان له مؤلفات في الفقه وإالدب والشعر والمقأمات والخطب النباتية‬
‫‪.٩‬‬
‫والتصوف والمدائح‬
‫ولم يكتف ابن شداد بدراسته العلوم الدينية بل انصرف إلى ميادين أخرى كالتاريخ‪،‬‬
‫ولعله تأثر بعدد من المؤرخين كابن عساكر وابن العديم فحذى حذوھم ومؤلفاته في ذلك‬
‫المجال دليل واضح‪ ،‬ودرس كتب الخراج وإالموال‪ ،‬لذا كان )خبيرا في شؤون الميزانية‬
‫والمالية(‪ ،١٠‬كما أخذ حضه من البالغة والترسل وإالنشاء‪ ،‬فوقف على رسائل المنشئين‬
‫كالقاضي الفاضل والعماد الكاتب فقال بحقه اليافعي )الرئيس المنشئ البليغ(‪ ،١١‬كما وأثنى‬
‫‪.١٢‬‬
‫عليه ابن الفرات بقوله )كان الوزير المشير عز الدين فاضال دينا مؤرخا ريسا(‬

‫‪ ٣‬الصفدي‪ ،‬الوافي بالوفيات‪) ،‬فيسبادن‪ ،(١٩٩١:‬ج‪ ،٢‬ص‪٤-٣‬‬


‫‪ ٤‬ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪.١٠‬‬
‫‪ ٥‬سير اعالم النبالء‪ ،‬تحقيق محمد بن عبادي‪) ،‬المغرب‪ ،(٢٠٠٣:‬ج‪ ،١٤‬ص‪٢١٦‬‬
‫‪ ٦‬ينظر‪:‬كتاب إالعالق‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪٩٧‬‬
‫‪ ٧‬ابن شداد‪ ،‬تاريخ الملك الظاھر‪ ،‬تحقيق احمد حطيط‪) ،‬بيروت‪ ،(١٩٨٣:‬ص‪.٦٨-٦٧‬‬
‫‪ ٨‬ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٧‬‬
‫‪ ٩‬ابن شداد‪ ،‬تاريخ الملك الظاھر‪ ،‬ص‪.١٤٤-١٤٣‬‬
‫‪ ١٠‬كراتسوفسكي‪ ،‬تاريخ إالدب الجغرافي‪ ،‬ترجمة صالح الدين غياث ھاشم‪) ،‬موسكو‪ ،(١٩٥٧:‬ق‪،١‬‬
‫ص‪.٣٦٩‬‬
‫‪ ١١‬مرآة الجنان وعبرة اليقظان‪ ،‬وضع حواشيه خليل منصور‪) ،‬بيروت‪ ،(١٩٩٧:‬ج‪ ،٤‬ص‪.١٥١‬‬
‫‪ ١٢‬تاريخ ابن الفرات‪ ،‬تحقيق قسطنطين زريق ونجالء عزالدين‪) ،‬بيروت‪:‬د‪/‬ت(‪ ،‬ج‪ ،٨‬ص‪.٣٤-٣٣‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫أما بالنسبة لتالمذته‪ ،‬فالمصادر التاريخية ال تشير إلى أسمائھم سوى معلومات مختصرة‬
‫عنھم‪ ،‬لكنه تبين أنه تولى تدريس الفقه مدة في حلب وكذلك الحديث النبوي بمصر‪ ،‬ومما يؤيد‬
‫ذلك ما ذكره النعيمي أنه درس عليه‬
‫أحد كبار المؤرخين المعاصرين له وھو ابن خلكان الذي‪) :‬تلقى الفقه على يديه(‪ ،١٣‬كما‬
‫‪.١٤‬‬
‫أشار الصفدي إلى تدريسه الحديث بقوله )وسمع منه المصريون(‬
‫أما بالنسبة للوظائف اإلدارية التي شغلھا ابن شداد‪ ،‬فقد تولى عدة وظائف إدارية‬
‫وسياسية حيث خدم في البدأية السلطان األيوبي الملك الناصر يوسف )‪٦٥٩-٦٤٠‬ھـ‪١٢٤٢/‬‬
‫‪١٢٦٠-‬م( حاكم دمشق وحلب‪ ،‬فكان األخير يعرف مكانته من خالل علمه وخبراته اإلدارية‪،‬‬
‫لذا أسند إليه الوظائف تدرجا‪ ،‬فأول ما استعمله إرساله كاشفا إلى مدينة حران سنة‬
‫)‪٦٤٠‬ھـ‪١٢٤٢/‬م( وذلك لإلشراف على وارداتھا إالقتصادية‪ ١٥‬ومنصب الكاشف يعادل‬
‫‪.١٦‬‬
‫منصب مدير المالية العامة حسب تعبير لمصطلح إالداري في الوقت الحاضر‬
‫وبعد أن نال ابن شداد ثقة الملك الناصر في مھمته األولى عينه في وظائف سياسية أكثر‬
‫‪374 ‬‬
‫أھمية من سابقتھا‪ ،‬فجعله مبعوثه الخاص في حل النزاعات القائمة بين إألمراء الخاضعين‬
‫لسلطته‪ ،‬فكلفه الملك الناصر مرة في شفاعة الملك المسعود حاكم جزيرة ابن عمر عند حاكم‬
‫الموصل بدر الدين لؤلؤ‪ ،‬أثناء محاولة األخير السيطرة على مدينة الجزيرة‪ ،١٧‬كما أرسله‬
‫الملك الناصر إلى ميافارقين لمفاوضة المغول لما حاولوا السيطرة على المدينة سنة‬
‫)‪٦٥٧‬ھـ‪١٢٥٩/‬م( ودخل في مفاوضات طويلة مع يشموط ابن ھوالكو من أجل إقناع المغول‬
‫‪.١٨‬‬
‫في فك الحصار عن ميافارقين‬
‫وبعد سقوط حلب بيد المغول سنة )‪٦٥٧‬ھـ‪١٢٥٩/‬م( واستسالم الملك الناصر يوسف‬
‫لقوات المغول وقتلھم لھذا الملك األيوبي‪ ،١٩‬ھرب ابن شداد مثل غيره من إألمراء والعلماء‬
‫وتوجه نحو مصر‪ ،٢٠‬ولقي ھناك ترحيبا كبيرا من سلطانھا الملك الظاھر بيبرس )‪-٦٥٨‬‬
‫‪٦٧٦‬ھـ‪١٢٧٧-١٢٦٠/‬م( حيث أكرمه وقدم له كل ما يحتاجه ھو وعائلته‪ ،‬ثم عينه أحد كبار‬
‫الموقعين في أمور الكتابة وإالنشاء‪ ،‬ثم ما لبث أن جعله أحد خواصه وظل مرافقا للسلطان‬
‫‪.٢١‬‬
‫بيبرس في أغلب أسفاره وحمالته العسكرية‬

‫الدارس في تاريخ المدارس‪ ،‬تحقيق ابراھيم شمس الدين‪) ،‬بيروت‪ ،(١٩٩٠:‬ج‪ ،١‬ص‪.١٤٣‬‬ ‫‪١٣‬‬
‫الوافي بالوفيات‪ ،‬ج‪ ،٤‬ص‪.١٣٥‬‬ ‫‪١٤‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٦٥‬‬ ‫‪١٥‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪ ،٢٠‬مقدمة المحقق‪.‬‬ ‫‪١٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٤٠-٢٣٨‬‬ ‫‪١٧‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٤٩٤-٤٩٢‬‬ ‫‪١٨‬‬
‫ابن واصل‪ ،‬مفرج الكروب‪ ،‬تحقيق عبد السالم تدمري‪) ،‬بيروت‪ ،(٢٠٠٤:‬ج‪ ،٦‬ص‪.٢٧١‬‬ ‫‪١٩‬‬
‫الكتبي‪ ،‬عيون التواريخ‪ ،‬تحقيق الفيصل السامر ونبيلة عبد المنعم‪) ،‬بغداد‪ ،(١٩٨٤:‬ج‪ ،٢١‬ص‪.٣٥٧‬‬ ‫‪٢٠‬‬
‫الذھبي‪ ،‬سير اعالم النبالء‪ ،‬ج‪ ،٤‬ص‪.٢١٦‬‬ ‫‪٢١‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫استمر ابن شداد يعيش في كنف السلطان بيبرس قرابة عشرين سنة‪ ،‬وبعد وفاة السلطان‬
‫تولى ابنه الملك السعيد ناصر الدين محمد بركة خان )‪٦٧٨ -٦٧٦‬ھـ‪١٢٧٩-١٢٧٧/‬م( ولقي‬
‫ابن شداد رعأية وعنأية كبيرة من السلطان الجديد‪ ،‬ثم جعله وكيال له في إدارة الوقف‬
‫المخصص لضريح والده بيبرس‪ ،٢٢‬وبلغ من مكانة ابن شداد لدى السلطان بركة خان إلى حد‬
‫‪٢٣‬‬
‫جعل الذھبي يقول إنه عرض عليه الوزارة لكن ابن شداد رفضھا‪.‬‬
‫وبعد تولى السلطان قالوون السلطة سنة )‪٦٧٨‬ھـ‪١٢٧٩/‬م( في مصر زاد منزلة ابن‬
‫شداد عنده ولقي أيضا عنده رعأية كبيرة‪ ،٢٤‬وبقي ابن شداد في مصر حتى وفاته سنة‬
‫‪.٢٥‬‬
‫)‪٦٨٤‬ھـ‪١٢٨٦/‬م( ودفن في سفح جبل المقطم بالقاھرة‬
‫وفيما يتعلق بمؤلفات ابن شداد‪ ،‬فإنه ألف عدة كتب معظمھا تاريخية‪ ،‬ومن أھم الكتب ‪:‬‬
‫‪.٢٦‬‬
‫‪ -١‬تاريخ سيرة السلطان الملك الظاھر بيبرس‬
‫‪٢٧‬‬
‫ولعله في تاريخ الدولة الخوارزمية واأليوبية‬ ‫‪ -٢‬جنى الجنتين في أخبار الدولتين‬
‫‪.٢٨‬‬
‫‪  375‬وھو من الكتب المفقودة‬
‫‪) -٣‬القرعة الشدادية الحميرية( او )تحفة الزمن في طرف أھالليمن( ذكره بروكلمان‬
‫‪.٢٩‬‬
‫أن مخطوطته بالھند‪.‬‬
‫‪.٣٠‬‬
‫‪ -٤‬كروم التھاني لتفسير السبع المثاني‬
‫‪ -٥‬كتاب ذيل الكامل في التاريخ البن إالثير‪ ٣١‬وھو من الكتب المفقودة‪.‬‬
‫‪ -٦‬إالعالق الخطيرة في ذكر أمراء الشام والجزيرة وھذا الكتاب الذي نحن بصدد‬
‫دراسته ھو أكبر وآخر كتاب ألفه ابن شداد في الفترة الواقعة ما بين )‪٦٧٩-٦٧١‬ھـ‪-١٢٧٣/‬‬
‫‪.٣٢‬‬
‫‪١٢٨١‬م(‬
‫وبخصوص تسمية ھذا الكتاب ودوافع تأليفه فإن ابن شداد سماه إالعالق الخطيرة في‬
‫ذكر أمراء الشام والجزيرة‪ ،‬فكأنما أراد المؤلف بھذه التسمية نفائس أخبار أمراء الشام‬

‫ابن شداد‪ ،‬تاريخ الملك الظاھر‪ ،‬ص‪ ،٢٢٥‬ص‪ ،٢٢٦‬ص‪٢٣٠‬‬ ‫‪٢٢‬‬


‫الذھبي‪ ،‬تاريخ إالسالم‪ ،‬تحقيق عمر عبد السالم تدمري‪ ،‬حوادث )‪٦٩٠-٦٨١‬ھـ(‪ ،‬ص‪.٦٩٤‬‬ ‫‪٢٣‬‬
‫ابن الفرات‪ ،‬تاريخ ابن الفرات‪ ،‬ج‪ ،٧‬ث‪.٢٧٤‬‬ ‫‪٢٤‬‬
‫النويري‪ ،‬نھاية إالرب‪ ،‬ج‪ ،٣١‬ص‪٨٦‬؛الذھبي‪ ،‬سير اعالم النبالء‪ ،‬ج‪ ،١٤‬ص‪.٢١٦‬‬ ‫‪٢٥‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.١٢٣‬‬ ‫‪٢٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٤٥٩‬‬ ‫‪٢٧‬‬
‫ينظر مقدمة سامي الدھان لكتاب إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٢‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٧‬‬ ‫‪٢٨‬‬
‫تاريخ إالدب العربي‪ ،‬محمود فھمي حجازي‪) ،‬مصر ‪ ،(١٩٩٥:‬ق‪ ،٥‬ص‪.٢٢٨‬‬ ‫‪٢٩‬‬
‫اسماعيل باشا البغدادي‪ ،‬ھدية العارفين‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.١٣٤‬‬ ‫‪٣٠‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪١٣٦‬‬ ‫‪٣١‬‬
‫ينظر مقدمة كتاب إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٢‬ق‪ ،١‬ص‪.٣٨‬‬ ‫‪٣٢‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫والجزيرة‪ ،‬وأعظمھا أھمية‪ .٣٣‬ألن كلمة إالعالق ومفردھا )علق( كما أشار أحد الباحثين‬
‫)علق مضنة لما فيه من جواھر وذخائر من الكتاب(‪ ،٣٤‬وحتى أن معنى اللغوي لكلمة علق‬
‫‪.٣٥‬‬
‫تعني النفيس من كل شئ‬
‫أما دوافع تأليف ھذا الكتاب‪ ،‬فإن ابن شداد يذكر سببين لمتأليفه‪ ،‬منھا أراد المؤلف أن‬
‫يعبر للسلطان الظاھر بيبرس عن شكره وامتنانه لكرم الضيافة الذي القاه ابن شداد من‬
‫السلطان بعد وصوله إلى مصر عقب غزو المغول لمدينته حلب‪ ،‬فانتھز ھذه الفرصة ليرد‬
‫جميل السلطان بتأليف كتاب يذكرفيه مآثر السلطان وأھم فتوحاته واسترجاع جميع الحصون‬
‫والقالع من أعداء السلطان‪ ،٣٦‬كما ذكر المؤلف سببا آخرا وھو أن يكون ما كتبه عند حسن‬
‫ظن السلطان بيبرس وأنيسا له خالل فترة خلواته عن إالصحاب وأشار إلى ذلك قائال ‪:‬‬
‫)راجيا أن يكون مرھفا لعزمات من وضع له وإن كانت مستغنية عن إالرھاف وسميرا يغنيه‬
‫في أوقات خلواته عن إالصحاب(‪ ،٣٧‬فأشار أحد الباحثين أن ابن شداد وضع مصنفه ھذا‬
‫‪.٣٨‬‬
‫للجميل الذي قد خصه به السلطان بيبرس سلطان مصر وتقديرا ألياديه البيضاء عليه‬
‫‪376 ‬‬ ‫وفيما يتعلق بأقسام الكتاب‪ ،‬فإن ابن شداد كان قد جمع كتابه في ثالثة أجزاء‪ ،‬فجعل‬
‫الجزء األول منه لمسقط رأسه حلب‪ ،‬أما الجزء الثاني فقد خصه لتاريخ دمشق وإالردن‬
‫‪.٣٩‬‬
‫وفلسطين أما الجزء الثالث فخصه إلقليم الجزيرة الفراتية‬
‫وما يھمنا في ھذا الكتاب ھو الجزء الثالث الخاص بالجزيرة الفراتية باعتبار ديار بكر‬
‫أحد أھم أقاليم الجزيرة‪ ،‬فقسم ابن شداد ھذا الجزء إلى مقدمة وثالثة أبواب‪ ،‬ففي المقدمة ذكر‬
‫المؤلف جغرافية الجزيرة وحدد موقعھا وطبيعة سطحھا‪ ،‬ثم ذكر سبب تسمية ھذا إإلقليم‬
‫بالجزيرة‪ ،‬وسبب إضافتھا إلى اثور او آقور‪ ،٤٠‬ثم أتى ابن شداد على ذكر ما عرف من‬
‫ديارھا‪ ،‬فذكر ديار ربيعة وديار مضر وديار بكر‪ ،‬فأقر لكل من ھذه الديار بأبا قائما برأسه‪،‬‬
‫وحدد في كل ھذه الديار أمھات مدنھا‪ ،‬ثم تابع تاريخ تلك المدن الكبيرة منذ فتحھا على يد‬
‫عياض بن غنم سنة )‪١٧‬ھـ‪٦٣٨/‬م( وحتى دخول المغول إلى الجزيرة سنة‬

‫ينظر مقدمة كتاب إالعالق‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪.٣٢‬‬ ‫‪٣٣‬‬


‫سامي الدھان‪ ،‬مقدمة كتاب إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٢‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٦‬‬ ‫‪٣٤‬‬
‫يحيى عبارة‪ ،‬مقدمة كتاب إالعالق‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪.٣٢‬‬ ‫‪٣٥‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪٩-٨‬‬ ‫‪٣٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪.١٣-١٢‬‬ ‫‪٣٧‬‬
‫يحيى عبارة‪ ،‬مقدمة كتاب إالعالق‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪.٣٣‬‬ ‫‪٣٨‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٢‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٦‬‬ ‫‪٣٩‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٤٠‬‬ ‫‪٤٠‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫)‪٦٥٨‬ھـ‪١٢٦٠/‬م( ثم استمرارھا في احتاللھا وإقامة نوابھم في ھذه المدن إلى زمن المؤلف‬
‫‪.٤١‬‬
‫وكتابته عن بعض أخبارھا في سنة )‪٦٧٩‬ھـ‪١٢٨١/‬م(‬
‫أما مصادر ابن شداد في تأليفه لكتاب إالعالق كثيرة ومتنوعة منھا المصادر المدونة‬
‫التاريخية والبلدانية والمصادر اللغوية وإالدبية والمصادر غير اإلسالمية‪ ،‬فضال عن‬
‫المصادر الشفھية )غير المدونة( والتي اعتمد المؤلف على مصادره الشخصية من مشاھداته‬
‫‪.٤٢‬‬
‫الخاصة ومشاركته في أحداث عصره بحكم وظائفه مع األيوبيين والمماليك‬
‫وقبل أن نختم ھذا المبحث البد من إلقاء نظرة سريعة عن أھمية كتاب إالعالق‪ ،‬وأشار‬
‫أحد المستشرقين إلى أھمية كتاب إالعالق وخاصة الجزء الخاص بإقليم الجزيرة‪ ،‬فأشار بأنه‬
‫أفضل المصادر العربية القديمة عن تاريخ منطقة الجزيرة‪ ٤٣‬إال أن أھمية الكتاب الحقيقة‬
‫كانت في المعلومات التي انفرد بھا المؤلف عن غزوات المغول للمدن الجزرية‪ ،‬ومعاصرته‬
‫لألحداث ودوره فيھا بحكم كونه مقربا من رجال السلطة سواء أكان الملك الناصر يوسف‬
‫حاكم دمشق وحلب أم فيما بعد سالطين المماليك بمصر‪.٤٤‬فلوال كتاب إالعالق وخاصة القسم‬
‫‪  377‬بالجزيرة لكان تاريخ أغلب مدن إقليم ديار بكر خالل الغزو المغولي للمنطقة مجھوال ولم‬
‫‪.٤٥‬‬
‫يعرف عنه شيئا فھو المؤرخ الوحيد الذي تناول تلك إألحداث‬
‫وتكمن أھمية الكتاب أيضا أن المؤرخين الذين جاؤوا بعده اعتمدوا عليه كليا مثل‬
‫اليونيني والنويري والدواداري وابن تغري بردي وابن الشحنة والنعيمي‪.٤٦‬وأشار أحد‬
‫الباحثين إلى أھمية الكتاب كونه يكاد يكون كتأبا في الجغرافية التاريخية على إالساس‬
‫‪٤٧‬‬
‫إإلقليمي الذي درس الشام في وحدة عضوية مع أرض الجزيرة‬
‫ب‪ -‬خلفية تاريخية عن ديار بكر قبل العھد الحمداني‪:‬‬
‫قبل التطرق عن تاريخ آمد في العصر العباسي علينا إبداء خلفية تاريخية عن ھذه‬
‫المدينة قبل العھد العباسي‪ ،‬فقسم ابن شداد إقليم الجزيرة الفراتية مثل غيره من البلدانيين إلى‬
‫ثالث ديارات وھي ديار بكر وديار مضر وديار ربيعة وذكر مدن كل تلك الديارات‪ ،‬وما‬

‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪٧-٤‬؛ھدار سليم اتروشي‪ ،‬الكرد في كتاب إالعالق الخطيرة‪،‬‬ ‫‪٤١‬‬
‫)اربيل‪ ،(٢٠١٣:‬ص‪٧٠‬‬
‫للمزيد عن مصادر كتاب إالعالق‪ ،‬ينظر ھدار اتروشي‪ ،‬الكرد في كتاب إالعالق‪ ،‬ص‪٩٢-٧٢‬‬ ‫‪٤٢‬‬
‫برنالد لويس‪.‬ب‪.‬م‪.‬ھولد‪ ،‬مؤرخو العرب وإالسالم حتى العصر الحديث‪ ،‬ترجمة سھيل زكار‪،‬‬ ‫‪٤٣‬‬
‫)تحقيق‪ ،(٢٠٠٨:‬ص‪١٨٣‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،٢‬ص‪٤٩١‬‬ ‫‪٤٤‬‬
‫حسين مؤنس‪ ،‬اعالم الجغرافيين العرب‪،‬‬ ‫‪٤٥‬‬
‫ھدار اتروشي‪ ،‬الكرد في كتاب إالعالق‪ ،‬ص‪.١٠٠‬‬ ‫‪٤٦‬‬
‫احمد ايبش‪ ،‬دمشق في عصر سالطين المماليك‪) ،‬دمشق ‪ ،(٢٠٠٥:‬ص‪.٦٩‬‬ ‫‪٤٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫يھمنا في ھذا ھو ديار بكر فذكر ابن شداد أشھر مدن ديار بكر وھي آمد وميافارقين وأرزن‬
‫‪.٤٨‬‬
‫وماردين وحصن كيفا‬
‫كما ذكر ابن شداد أن مدينة آمد كانت قبل الفتح اإلسالمي تحت سيطرة الروم‬
‫‪.٤٩‬‬
‫البيزنطيين‪ ،‬وبقيت المدينة تحت سيطرتھم حتى فتحھا عياض بن غنم سنة )‪١٧‬ھـ‪٦٣٨/‬م(‬
‫وأورد ابن شداد قائمة بأسماء والة الجزيرة ومن ضمنھا ديار بكر منذ أن فتحھا عياض‬
‫بن غنم حتى نھأية الحكم األموي‪ ،‬وأول من ولي عليھا نائب عياض بن غنم ھو حبيب بن‬
‫مسلمة حتى آخر سنة )‪٢١‬ھـ‪٦٤٢/‬م( ثم تولى بعده عمير بن سعد وبقي في منصبه حتى‬
‫خالفة عثمان بن عفان‪ ،‬فأعفى األخير عميرا بناء على طلبه‪ ،‬ثم عين عثمان معاوية بن أبي‬
‫سفيان الشام والجزيرة‪ ،‬فعين معاوية ثانية حبيب بن مسلمة على ديار بكر والجزيرة مدة ثم‬
‫عزله معاوية وعين مكانه الضحاك بن قيس الفھري وظل األخير في منصبه حتى قتل عثمان‬
‫بن عفان‪ ،‬فعين علي بن أبي طالب األشتر النخعي واليا على ديار بكر والجزيرة بأسره وظل‬
‫‪.٥٠‬‬
‫واليا على المنطقة حتى مقتل علي بن أبي طالب‬
‫‪378 ‬‬
‫وبعد ان انتقل الحكم إلى األمويين وأول خلفائھا كان معاوية بن أبي سفيان الذي تولى‬
‫الخالفة سنة )‪٤١‬ھـ‪٦٦١/‬م( عين ھذا الخليفة مروان بن الحكم ليصبح أول والي على‬
‫الجزيرة ومن ضمنھا ديار بكر‪ ،‬وفي عھد يزيد بن معاوية تولى ديار بكر أسعد بن يحيى‬
‫الھشلي‪ ،‬ولما انتقلت الخالفة إلى مروان بن حكم عين ھذا سعيد بن قيس الثقفي واليا على‬
‫‪.٥١‬‬
‫ديار بكر‬
‫وبعد أن تسلم عبد الملك بن مروان الخالفة عقب وفاة والده‪ ،‬سأدت الفوضى في بدأية‬
‫خالفته‪ ،‬وتمكن المختار بن أبي عبيدة الثقفي‪ ،‬من السيطرة على العراق وجميع ديار بكر‬
‫وعين المختار إبراھيم بن األشتر على جميع ديار بكر ثم أرسل إبراھيم عبد ﷲ بن مساور‬
‫‪.٥٢‬‬
‫نائبا له على آمد وميافارقين وديار بكر‬
‫وبعد أن تمكن عبد الملك بن مروان من بسط سيطرته على جميع العراق والجزيرة‬
‫‪.٥٣‬‬
‫وقتل المختار الثقفي‪ ،‬عين على ديار بكر أخيه محمد بن مروان‬

‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪٦‬؛ينظر ايضا ابن حوقل‪ ،‬صورة إالرض‪) ،‬القاھرة‪:‬د‪/‬ت(‪،‬‬ ‫‪٤٨‬‬
‫ص‪١٧٨‬؛المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬تحقيق محمد مخزوم‪) ،‬بيروت‪ ،(١٩٨٧:‬ص‪١٢٢‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪٢٨٠‬؛الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬تحقيق كريم فاروق الخولي ويوسف‬ ‫‪٤٩‬‬
‫بالوكن‪) ،‬استنبول ‪ ،(٢٠١٤:‬ص‪.٩٨-٩٧‬‬
‫إالعالق‪ ،‬ج‪ ،١‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٨٤-٢٨٣‬‬ ‫‪٥٠‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٨٥‬‬ ‫‪٥١‬‬
‫المصدر نفسه‬ ‫‪٥٢‬‬
‫المصدر نفسه‬ ‫‪٥٣‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫ومن والة آمد وميافارقين في عھد عبد الملك بن مروان وابنه الوليد‪ ،‬عأمر بن نفيل‪،‬‬
‫‪.٥٤‬‬
‫وفي عھد سليمان بن عبد الملك كان الوالي ھو محمد بن إبراھيم بن األشتر‬
‫أما في عھد عمر بن عبد العزيز‪ ،‬فإنه تولى آمد وجميع ديار بكر سعد بن مھران‪ ،‬أما‬
‫في عھد يزيد بن عبد الملك كان والي آمد ھو مھران بن ميمون بن مھران‪ ،‬ولما تولى‬
‫الخالفة ھشام بن عبد الملك عين مروان بن محمد وظل ھذا واليا على جميع الجزيرة الفراتية‬
‫حتى سنة )‪١٢٧‬ھـ‪٧٤٤/‬م( وفي ھذه السنة تولى مروان الخالفة‪ ،‬فعين على آمد أبا عأمر بن‬
‫أبان واسماعيل بن سعيد‪ ،‬وبقي ھذين الواليين على ديار بكر حتى سقوط الدولة األموية سنة‬
‫‪.٥٥‬‬
‫)‪١٣٢‬ھـ‪٧٤٩/‬م(‬
‫من كل ما سبق تبين أن القائمة التي أوردھا ابن شداد عن والة آمد في العھدين الراشدي‬
‫واألموي كان عددھم خمسة عشر واليا‪ ،‬عدا الوالي‪ ،‬الذي عينه المختار بن عبيدة الثقفي وھو‬
‫عبد ﷲ بن مساور‪.‬‬
‫وبعد قيام الدولة العباسية سنة )‪١٣٢‬ھـ‪٧٤٩/‬م( وأول خلفاء ھذه الدولة ھو أبو العباس‬
‫‪ 379‬‬
‫السفاح فعين ھذا أخاه أبو جعفر المنصور واليا على الجزيرة ومن ضمنھا ديار بكر وبعده‬
‫‪.٥٦‬‬
‫تولى موسى بن مصعب‬
‫وأورد ابن شداد قائمة أخرى بأسماء والة ديار بكر في العصر العباسي األول بدءا من‬
‫عھد الخليفة أبي جعفر المنصور الذي تولى الخالفة سنة )‪١٣٦‬ھـ‪٧٥٣ /‬م(‪ ،‬وحتى عھد‬
‫الخليفة المھتدي الذي تولى السلطة سنة )‪٢٥٥‬ھـ‪ ٨٦٨/‬م( وكان عددھم )‪ (٣٨‬واليا وكان‬
‫أولھم مقاتل بن حكيم العكي وآخرھم الذي تولى في عھد المھتدي ھو عيسى بن الشيخ بن‬
‫‪.٥٧‬‬
‫السليل الشيباني‬
‫ولم يعط ابن شداد صورة واضحة عن أوضاع ديار بكر خالل حكم العباسيين خالل تلك‬
‫الفترة وكل ما ذكره يشير أن مدن ديار بكر وھي آمد وميافارقين وماردين وارزن خالل ھذه‬
‫الفترة كانت وألية واحدة‪ ،‬وخاصة آمد وميافارقين فإنھما لم ينفردا في أكثر من األوقات‬
‫‪.٥٨‬‬
‫وال وأحد‬
‫وكانت إدارة المدينتين واحدة‪ ،‬يتولى حكمھا ٍ‬
‫سبق أن أشرنا أن والي آمد في عھد المھتدي كان عيسى بن الشيخ سنة‬
‫)‪٢٥٥‬ھـ‪٨٦٨/‬م( وكان األخير قد استغل ضعف الخالفة العباسية التي كانت تعيش في ظل‬
‫التسلط التركي‪ ،‬وأعلن تمرده على الخليفة المھتدي وسيطر على ديار بكر جميعا‪ ،‬وعين ابنه‬

‫المصدر نفسه‬ ‫‪٥٤‬‬


‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٢٨٧-٢٨٦‬‬ ‫‪٥٥‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٢٨٧‬‬ ‫‪٥٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٢٩١-٢٨٧‬‬ ‫‪٥٧‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٢٨٧‬‬ ‫‪٥٨‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫محمد بن عيسى على آمد كما عين ابنه أحمد على ميافارقين‪ ،‬ثم تفرد أحمد بن عيسى على‬
‫جميع ديار بكر بعد أن أخذ آمد من أخيه محمد‪ ،‬وظل أحمد يحكم ھذه المنطقة حتى وفاته سنة‬
‫‪.٥٩‬‬
‫)‪٢٨٥‬ھـ‪٨٩٨/‬م(‬
‫ولما جاءت األخبار إلى الخليفة العباسي المعتضد باۦ عن وفاة أحمد بن عيسى وتولى‬
‫ابنه محمد ديار بكر‪ ،‬حتى جھز الخليفة جيشا كبيرا في سنة )‪٢٨٥‬ھـ‪ ٨٩٨/‬م( وحاصر مدينة‬
‫آمد وھدم قسم من سورھا‪ ،‬ثم سيطر جيش الخليفة على آمد وجميع ديار بكر وأعطى األمان‬
‫إلى محمد بن الشيخ‪ ،‬ثم أقطع الخليفة جميع ديار بكر وديار ربيعة إلى ابنه المكتفي‪ ،‬وعين‬
‫‪.٦٠‬‬
‫األخير نائبا له في المنطقة يدعى الفضل بن عمران‬
‫كما ذكر ابن شداد قائمة أخرى بأسماء والة ديار بكر في عھد الخليفتين المكتفي )‪-٢٨٩‬‬
‫‪٢٩٥‬ھـ‪٩٠٧-٩٠١/‬م( وبعده المقتدر )‪٣٢٠-٢٩٥‬ھـ‪٩٣٢-٩٠٧/‬م( وكان أشھرھم علي بن‬
‫منصور الھاشمي والمبارك بن ميمون والطاشي عبد الرحمن بن سعيد وخفيف األرتكني‬
‫‪.٦١‬‬
‫ومحمد بن جني الكاتب وعلي بن جعفر الديلمي‬
‫‪380 ‬‬
‫المبحث الثاني‪:‬‬
‫أ‪-‬ديار بكر في العصر العباسي الثاني )عھد إألمارتين الحمدانية والمروانية( ‪:‬‬
‫وفي أواخر عھد المقتدر برز دور األمير الحمداني ناصر الدولة الحسن بن أبي الھيجاء‬
‫الحمداني وإلى الموصل‪ ،‬ومنح الخليفة المقتدر حكم ديار بكر له سنة )‪٣١٨‬ھـ‪/‬م( وكان وإليھا‬
‫حينذاك علي بن جعفر الديلمي‪ ،‬وأبقاه ناصر الدولة على وأليته في ديار بكر حتى سنة‬
‫‪.٦٢‬‬
‫)‪٣٢٢‬ھـ‪٩٣٣/‬م(‬
‫وفي سنة )‪٣٢٣‬ھـ‪٩٣٤/‬م( انتقل حكم ديار بكر من فرع الحمدانيين بالموصل إلى الفرع‬
‫اآلخر من نفس األسرة في حلب‪ ،‬وذلك أن ناصر الدولة الحمداني منح حكم ديار بكر جميعا‬
‫‪.٦٣‬‬
‫إلى أخيه سيف الدولة الحمداني‬
‫وخالل حكم سيف الدولة على ديار بكر تعرضت مدينة آمد عدة مرات إلى ھجمات‬
‫الروم البيزنطيين وذلك في السنوات )‪٣٤١‬و‪٣٤٣‬و‪٣٤٨‬ھـ‪ ٩٥٢/‬و ‪٩٥٣‬و‪٩٥٩‬م( ويقال إن‬
‫الروم في المرة األخيرة أي سنة )‪٣٤٨‬ھـ‪٩٥٩/‬م( حاصروا آمد سبع سنين متتالية حتى‬

‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٢٩٣‬‬ ‫‪٥٩‬‬


‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٢٩٤‬‬ ‫‪٦٠‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٢٩٧-٢٩٥‬‬ ‫‪٦١‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٢٩٨‬‬ ‫‪٦٢‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٣٠٠‬‬ ‫‪٦٣‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫زرعوا العنب على أراضيھا وأكلوا منھا‪ ٦٤‬وكان والي سيف الدولة على آمد غالمه يدعى‬
‫‪.٦٥‬‬
‫تقي‬
‫وبقي حكم سيف الدولة على ديار بكر حتى وفاته سنة )‪٣٥٦‬ھـ‪٩٦٩/‬م( ثم تولى بعده‬
‫ابنه أبو المعالي شريف‪ ،‬وحاول حاكم ديار بكر )تقي( تدبير مؤأمرة ضد أبي المعالي لكنه‬
‫‪.٦٦‬‬
‫فشل‪ ،‬وقبض األخير عليه وسجنه في قلعة حصن كيفا‬
‫وبعد وفاة سيف الدولة الحمداني سنة )‪٣٥٦‬ھـ‪٩٦٦/‬م( ألقى أبا تغلب ابن ناصر الدولة‬
‫الحمداني القبض على والده وسجنه في قلعة ارمشت‪ ،‬وتفرد أبا تغلب بحكم الموصل‪ ،‬ثم‬
‫حاول مد نفوذه في إقليم ديار بكر‪ ،‬وسيطر على آمد وميافارقين سنة )‪٣٦٠‬ھـ‪٩٧٠/‬م( بدون‬
‫‪.٦٧‬‬
‫قتال‬
‫وبعد سيطرة أبي تغلب على آمد وجميع ديار بكر‪ ،‬عھد حكم ھذه المنطقة إلى أحد نوابه‬
‫يدعى ھزار مرد‪ ،‬وبقي ھذا يحكم ديار بكر حتى قدوم الجيش البويھي إلى المنطقة سنة‬
‫)‪٣٦٧‬ھـ‪٩٧٧/‬م( وتمكن قائد البويھين أبي طاھر‪ ،‬من إنھاء حكم الحمدانيين من المنطقة‬
‫‪.٦٨‬‬ ‫‪ 381‬‬
‫نھائيا سنة )‪٣٦٩‬ھـ‪٩٧٩/‬م( وأصبحت المنطقة تابعة لألمير البويھي‬
‫وبعد أربعة سنوات من حكم البويھيين لمنطقة ديار بكر‪ ،‬ظھرت قوة سياسية أخرى في‬
‫تلك الفترة تمثلت بقيام اإلمارة المروانية التي حكمت ھذه المنطقة قرابة )قرن من الزمن( و‬
‫تناول ابن شداد تاريخ ھذه اإلمارة من أول مؤسسھا )بادين دوستك( وحتى آخر أمير من ھذه‬
‫اإلمارة وھو ناصر الدين منصور الذي توفي سنة )‪٤٨٠‬ھـ‪١٠٨٧/‬م‪ ،‬ثم حدد عمر ھذه‬
‫‪.٦٩‬‬
‫اإلمارة بمائة عام ھجري ما بين )‪٤٨٠-٣٨٠‬ھـ‪١٠٨٧-٩٩٠/‬م(‬
‫وكان أولى أشارات ابن شداد عن ھذه اإلمارة كانت في سنة )‪٣٧٣‬ھـ‪٩٨٣/‬م( حيث‬
‫يذكر المؤلف أن وفاة عضد الدولة البويھي في تلك السنة كانت سببا في ظھور األمير باد بن‬
‫دوستك وبروز دوره العسكري وتمكنه من السيطرة على آمد وميافارقين‪ ،‬ثم سيطر على‬
‫جميع ديار بكر وولى من قبله الحسن بن علي التميمي وبقي األخير يحكم ديار بكر حتى مقتل‬
‫‪.٧٠‬‬
‫األمير باد سنة )‪٣٨٠‬ھـ‪٩٩٠/‬م(‬
‫ولم تكن معلومات ابن شداد دقيقة ومتسلسلة حسباألحداث التاريخية التي مرت بھا تلك‬
‫اإلمارة حيث لم يذكر أوضاع ھذه اإلمارة بعد مقتل باد وكيفية سيطرة الحسن بن مروان على‬

‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٣٠٦-٣٠٤‬‬ ‫‪٦٤‬‬


‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٣١٦‬‬ ‫‪٦٥‬‬
‫المصدر نفسه‬ ‫‪٦٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٣١٧‬‬ ‫‪٦٧‬‬
‫المصدر نفسه‪.٣٢٤-٣١٩ ،‬‬ ‫‪٦٨‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٤٠٤-٣٢٦‬‬ ‫‪٦٩‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٣٢٧-٣٢٦‬‬ ‫‪٧٠‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫السلطة‪ ،‬بل بدأ بذكر سيطرة )ابن دمنة( على األمور في ديار بكر‪ ،‬وذكر أولى أشاراته عن‬
‫الطريق نفسه التي وصل الحسن بن مروان إلى حكم اإلمارة‪ ،‬بعد أن عبر أھالي آمد عن‬
‫استيائھم لحكم ابن دمنه فراسلوا الحسن بن مروان الذي كان مقيما في حصن كيفا‪ ،‬فوصل‬
‫‪.٧١‬‬
‫إليھم وسلموه مدينة آمد‬
‫وبعد أن سيطر الحسن بن مروان على آمد حاول أن يتبع سياسة مرنة مع أھل آمد غير‬
‫أن سياسته ھذه فشلت‪ ،‬فاتبع سياسة الشدة وقتل أحد شيوخھا وھو محمد بن أبي الصقر‪ ،‬فدخل‬
‫‪.٧٢‬‬
‫الرعب في نفوس أھإليھا وتمكن من تثبيت سلطته في المدينة‬
‫كما تطرق ابن شداد إلى كيفية مقتل األمير المرواني الحسن بن مروان الذي ذھب‬
‫ضحية مؤأمرة داخلية قادھا أحد شيوخ ديار بكر يدعى عبد البر وصھره ابن دمنه وتمكنا من‬
‫قتله أثناء دخوله المدينة سنة )‪٣٨٧‬ھـ‪٩٩٧/‬م(‪ ،‬وتفرد عبد البر بحكم آمد‪ ،‬لكن سلطته لن‬
‫تدوم‪:‬إذ أقدم صھره ابن دمنه إلى التخلص منه وبھذا أصبح ابن دمنه حاكما للمدينة دون‬
‫‪.٧٤‬‬
‫منافس‪.٧٣‬ومن أھم أعماله في آمد قيامه بزيادة ارتفاع سور المدينة قدر قامة‬
‫‪382 ‬‬
‫وبعد مقتل الحسن بن مروان تولى حكم اإلمارة بعده أخوه ممھد الدولة أبو منصور بن‬
‫مروان‪ ،‬وانتعشت اإلمارة في عھده وتمكن من إقامة عالقات مع الخليفة العباسي والفاطمي‬
‫واإلمبراطور البيزنطي‪ ،‬وظل يحكم اإلمارة أربعة عشر عاما‪ ،‬حتى قتل جراء مؤأمرة‬
‫‪.٧٥‬‬
‫داخليه قام بھا اثنين من أعوانه وھم شروه وغالمه ابن فيلوس سنة )‪٤٠١‬ھـ‪١٠١٠/‬م(‬
‫ثم أكمل ابن شداد أحداث ھذه اإلمارة عقب مقتل ممھد الدولة‪ ،‬ومحاولة شروه القضاء‬
‫على أبناء األسرة المروانية‪ ،‬فأسرع بإرسال قوة إلى مدينة سيرت )سعرد( للقبض على أحمد‬
‫بن مروان لكنه فشل في مسعاه‪ ،‬ألن األمير أحمد ترك سيرت وذھب إلى أرزن والتقى‬
‫بوإليھا الخواجا أبي القاسم‪ ،‬وتمكنوا من جمع العشائر ھناك‪ ،‬وذھبوا إلى ميافارقين وتمكنوا‬
‫‪.٧٦‬‬
‫من قتل شروه‪ ،‬واستقر حكم أحمد بن مروان الذي لقب بنصر الدولة‬
‫أما فيما يخص بأمير آمد‪ ،‬ابن دمنه‪ ،‬فإن األمير نصر الدولة تمكن من التخلص منه‬
‫باالتفاق مع صھر عبد البر وھو )مرتج( الذي دبر خطة الغتياله سنة )‪٤١٥‬ھـ‪١٠٢٤/‬م(‬
‫عندئذ سار نصر الدولة إلى آمد وملكھا واستقر حكمه في آمد وميافارقين ثم سيطر على‬
‫‪.٧٧‬‬
‫جميع ديار بكر وانتھى حكم ابن دمنه آلمد الذي استمر قرابة )‪ (٢٨‬سنة‬

‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٣٣٣‬؛ينظر ‪:‬الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬ص‪٤٥٣‬‬ ‫‪٧١‬‬


‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪٣٣٣‬؛الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬ص‪.٤٥٧‬‬ ‫‪٧٢‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪٣٣١‬؛الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬ص‪.٤٦١‬‬ ‫‪٧٣‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪٣٣٢‬‬ ‫‪٧٤‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٣٣٨-٣٣٤‬‬ ‫‪٧٥‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪ ،٣٤٦-٣٤١‬ص‪٢٤٩‬‬ ‫‪٧٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٣٥٧-٣٥٥‬‬ ‫‪٧٧‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫تابع ابن شداد أحوال ھذه اإلمارة في عھد نصر الدولة المرواني الذي دام حكمه حوالي‬
‫)‪ (٥١‬سنة‪ ،‬كما تطرق إلى الخالفات السياسية بين أبناء ھذه األسرة عقب وفاة نصر الدولة‬
‫سنة )‪٤٥٣‬ھـ‪١٠٦١/‬م( وذكر النزاع الذي حدث بين أبناء نصر الدولة وھم نظام الدين وأخيه‬
‫األكبر سعيد‪ ،‬واستمر المؤرخ ابن شداد يسرد أحداث ھذه اإلمارة حتى سقوطھا بيد السالجقة‬
‫في عھد السلطان ملكشاه )‪٤٨٥-٤٦٥‬ھـ‪١٠٩٢-١٠٧٢/‬م(‪ ،‬أثناء إرساله قوات سلجوقية‬
‫للسيطرة على ديار بكر سنة )‪٤٧٩‬ھـ‪١٠٨٦/‬م( وكان آخر أمير تولى حكم ھذه اإلمارة ھو‬
‫‪.٧٨‬‬
‫ناصر الدولة منصور الذي انتھى دوره في سنة )‪٤٨٠‬ھـ‪١٠٨٧/‬م(‬
‫ب‪-‬دياربكر في عھد السالجقة ونوابھم‪:‬‬
‫وبعد سقوط اإلمارة المروانية سنة )‪٤٨٠‬ھـ‪١٠٨٧/‬م( بيد السالجقة عين ملكشاه ابن‬
‫جھير حاكما ً عاما على جميع ديار بكر واستمر ھو وأبناءه زعيم الدولة وكافي الدولة محمد‬
‫‪٧٩‬‬
‫يحكمان دياربكر حتى وفاة السلطان ملكشاه سنة )‪٤٨٥‬ھـ‪١٠٩٢/‬م(‬
‫وبعد وفاة السلطان ملكشاه قاد أخوه السلطان تتش حملة عسكرية على ديار بكر وتمكن‬
‫‪ 383‬‬
‫من فرض سيطرته عليھا سنة )‪٤٨٦‬ھـ‪١٠٩٣/‬م( وعين عليھا مملوكه طغتكين على جميع‬
‫ديار بكر‪ ،‬وفي الوقت نفسه نشب صراع عسكري بين تتش وابن أخيه بركياروق حول‬
‫السلطنة السلجوقية في سنة )‪٤٨٨‬ھـ‪١٠٩٥/‬م( وانتھت الحرب بينھما لصالح بركياروق‬
‫‪.٨٠‬‬
‫ومقتل تتش‬
‫وبعد مقتل تتش استولى األمير )صادر( على مدينة آمد‪ ،‬وبقي يحكم المدينة حتى وفاته‬
‫سنة )‪٤٩٠‬ھـ‪١٠٩٦/‬م( ثم تولى حكم المدينة بعده أخيه )ينال( الذي ظل يحكم آمد حتى وفاته‬
‫سنة )‪٤٩٣‬ھـ‪١٠٩٩/‬م( وأعقبه أخوه اآلخر األمير فخر الدين إبراھيم‪ ،‬فبقيت المدينة في يده‬
‫حتى وفاته سنة )‪٥٠٣‬ھـ‪١١٤١/‬م( وتولى بعده ابنه سعد الدولة أيلكدي الذي حكم المدينة حتى‬
‫‪.٨١‬‬
‫وفاته سنة )‪٥٣٦‬ھـ‪ ١١٤١/‬م(‬
‫وبعد وفاة سعد الدولة تولى حكم آمد ابنه جمال الدين محمود الذي استمر يحكم المدينة‬
‫حتى بعد سنة )‪٥٥١‬ھـ‪١١٥٦/‬م( ثم توفي وذكر ابن شداد بصدد وفاته يقول ))ولم أتحقق من‬
‫‪.٨٢‬‬
‫وفاته(‬

‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪ ،٣٦٧-٣٦٦‬ص‪.٣٨٦-٣٨٥‬‬ ‫‪٧٨‬‬


‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪ ،٣٨٩-٣٨٦‬ص‪.٣٩٤‬‬ ‫‪٧٩‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪ ،٣٩٧‬ص؛‪٤٠٢‬؛ينظر ‪:‬الفارقي‪ ،‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬ص‪..٥٣٢‬‬ ‫‪٨٠‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪٥١١‬؛زامباور‪ ،‬معجم إالنساب وإالسرات الحاكمة‪ ،‬ترجمة زكي‬ ‫‪٨١‬‬
‫حسن بك وحسن احمد محمود‪) ،‬القاھرة‪ ،(٢٠٠٨:‬ج‪ ،٢‬ص‬
‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،٢‬ص‪.٥١٣-٥١٢‬‬ ‫‪٨٢‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫وارتبط جمال الدين ھذا بمصاھرة مع حاكم ماردين حسام الدين تمرتاش األرتقي‪ ،‬حيث‬
‫خطب في سنة )‪٥٤٢‬ھـ‪١٢٤٧/‬م( بنت حسام الدين ضيفة خاتون لنفسه )‪ (٨٣‬وبالرغم من ھذه‬
‫المصاھرة بين حاكم آمد وحاكم ماردين‪ ،‬فإن األخير طمع في أن يستولي على آمد فحاصرھا‬
‫مدة )ولم يذكرابن شداد وتاريخ ھذه الحادثة( لكن األمير جمال الدين محمود حاول من جھته‬
‫معالجة ھذا األمربحكمة فأرسل أوالده وأحد أبرز رجاله وھو مؤيد الدين ابن نيسان وقدموا‬
‫له الطاعة ومبلغا من المال‪ ،‬وتم الصلح بين الطرفين‪ ،‬فرفع حسام الدين حصاره عن آمد‬
‫‪.٨٤‬‬
‫وعاد ثانية مع عساكره إلى ماردين‬
‫سبق أن أشرنا أن جمال الدين محمود ظل يحكم آمد حتى وفاته بعد سنة‬
‫)‪٥٥١‬ھـ‪١١٥٦/‬م( فخلفه في الحكم ابنه الصغير )ولم يذكر ابن شداد اسمه( وتولى أمر‬
‫الوصأية له أتابكه وقائد عساكر آمد األمير بھاء الدين إبراھيم بن نيسان(‪ ،‬وظل الحكم في‬
‫‪.٨٥‬‬
‫المدينة بيد األخير حتى قدوم السلطان صالح الدين األيوبي إلى آمد‬
‫جــ ‪ -‬دياربكر في عھد األيوبيين‪:‬‬
‫‪384 ‬‬
‫ومن الواضح أن السلطان صالح الدين أراد أن يضم مدن ديار بكر إلى مناطق نفوذه‬
‫كي يساعده ھذا في جھاده ضد الصليبيين‪ ،‬فتقدم السلطان سنة )‪٥٧٨‬ھـ‪١١٨٢/‬م( بقواته نحو‬
‫الجزيرة الفراتية‪ ،‬وتقدم نحو آمد في شھر ذي الحجة وكان الذي حرضه على ذلك حاكم‬
‫حصن كيفا األرتقي نور الدين محمد بن قرا أرسالن‪ ،‬فاستجاب لطلبه وحاصر المدينة في‬
‫)‪١٧‬من ذي الحجة( سنة )‪٥٧٨‬ھـ‪١١٨٢/‬م( وكانت السلطة الفعلية في المدينة بيد إبراھيم بن‬
‫نيسان‪ ،‬وكان ھذا قد أساء السيرة مع الناس ولم يمنحھم األموال والسالح فتقاعس الناس عن‬
‫الدفاع‪ ٨٦‬ومن جھة أرسل السلطان صالح الدين رسائل إلى أھلھا بحسن المعاملة ان سلموا له‬
‫‪.٨٧‬‬
‫المدينة‪ ،‬فوافقوا على ذلك ومكنوا السلطان من الدخول إلى المدينة‬
‫ولما رأى ابن نيسان أن السلطة خرجت من يديه‪ ،‬اتصل بقاضي صالح الدين القاضي‬
‫الفاضل وطلب منه التوسط لدى السلطان‪ ،‬كي يمنحه األمان له والسماح بنقل أمواله إلى‬
‫خارج المدينة فوافق السلطان على ذلك‪ ،‬وأخذ المدينة من ابن نيسان وسلمھا إلى حاكم حصن‬
‫كيفا وأصبحت المدينة تابعة لمحمد بن قرا أرسالن األرتقي‪ ،‬وعمل األخير دعوة كبيرة‬
‫‪.٨٨‬‬
‫للسلطان كما قدم الكثير من الھدأيا للسلطان وقأدته‬

‫المصدر نفسه‬ ‫‪٨٣‬‬


‫المصدر نفسه‬ ‫‪٨٤‬‬
‫المصدر نفسه‬ ‫‪٨٥‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥١٤‬‬ ‫‪٨٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥١٥‬‬ ‫‪٨٧‬‬
‫المصدر نفسه‪.٥١٧-٥١٦ ،‬‬ ‫‪٨٨‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫واستمرت مدينة آمد تابعة لألمير األرتقي محمد بن قرا أرسالن حاكم حصن كيفا حتى‬
‫وفاته سنة )‪٥٨١‬ھـ‪١١٨٥/‬م( فسار ابنه سقمان في نفس السنة إلى خدمة السلطان صالح‬
‫الدين فأقره السلطان على ملك والده وھي حصن كيفا وآمد‪ ،‬وظل سقمان يحكم آمد حتى وفاته‬
‫سنة )‪٥٩٧‬ھـ‪١٢٠٠/‬م(‪.٨٩‬وتولى آمد بعده مملوكه )الياس( لفترة قصيرة‪ ،‬إذ أرسل أمراء آمد‬
‫رسالة إلى األمير صالح ناصر الدين محمد )أخو سقمان( يطلبون منه المجئ إلى آمد فسلموا‬
‫‪.٩٠‬‬
‫الحكم إليه‬
‫وبقي األمير صالح األرتقي أميراً على آمد وغيره من المناطق حتى وفاته سنة‬
‫)‪٦١٩‬ھـ‪١٢٢١/‬م(‪ ٩١‬وأشار ابن شداد إلى سياسته بأنه كان ظالما وقبيح السيرة و )متظاھرا‬
‫‪.٩٢‬‬
‫بمذھب الفالسفة(‬
‫وبعد وفاة الملك الصالح ناصر الدين محمود تولى ابنه الملك المسعود حكم مدينة آمد‪،‬‬
‫تطرق ابن شداد إلى دور الملك الكامل األيوبي في إنھاء سلطةاألراتقة في آمد وحصن كيفا‪،‬‬
‫وذكر أسباب عدة دفعت بالملك الكامل إلى ذلك منھا أنه كان حاكما قبيح السيرة ومحاولته‬
‫‪  385‬الخروج عن طاعة األيوبيين وانتمائه إلى السلطان جالل الخوارزمي‪ ،‬وجاھر بالعداء لكل‬
‫من الملك الكامل وسلطان سالجقة الروم عالء الدين‪ ،‬فضال عن إساءته ألخت الملك الكامل‬
‫وكانت زوجة له‪ ،٩٣‬عندئذ طلب الملك الكامل من الخليفة العباسي المستنصر باۦ )‪-٦٢٣‬‬
‫‪٦٤٠‬ھـ‪١٢٤٢-١٢٢٥/‬م( السماح له بإنھاء حكم الملك المسعود األرتقي‪ ،‬ولما سمح الخليفة‬
‫العباسي للملك الكامل األيوبي‪ ،‬بذلك سار على رأس قواته مع أخيه الملك األشرف وحاصروا‬
‫مدينة آمد سنة )‪٦٢٩‬ھـ‪١٢٢١/‬م( ولم يستطع الملك المسعود مواجھة األيوبيين فطلب األمان‬
‫له مقابل تسليم آمد‪ ،‬فوافق الملك الكامل‪ ،‬وآمنه ثم أرسله إلى بالد مصر وأقطعه ھناك بعض‬
‫المناطق‪ ،‬ثم تمكن الملك الكامل من السيطرة على حصن كيفا في سنة )‪٦٣٠‬ھـ‪١٢٣٢/‬م(‬
‫‪.٩٤‬‬
‫وبھذا أنھى األيوبيين حكم األراتقة في آمد وحصن كيفا‬
‫وبعد سقوط آمد بيد الملك الكامل‪ ،‬نظم األخير شؤون المدينة من الناحية اإلدارية‪ ،‬وعين‬
‫حفيد عمه السلطان صالح الدين شمس الملوك أحمد بن شرف الدين يعقوب بن صالح الدين‬
‫حاكما على المدينة‪ ،‬لكن ھذا األمير توفي بعد مدة قصيرة‪ ،‬فعين مكانه شھاب الدين غازي‪،‬‬
‫إال أن األخير حاول االتصال بسالجقة الروم وتسليم آمد لھم‪ ،‬فعزله الملك الكامل وعين مكانه‬

‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥١٨‬‬ ‫‪٨٩‬‬


‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥١٩‬‬ ‫‪٩٠‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥٢٠‬‬ ‫‪٩١‬‬
‫المصدر نفسه‬ ‫‪٩٢‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥٢١-٥٢٠‬‬ ‫‪٩٣‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥٢٣‬‬ ‫‪٩٤‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ابنه الملك الصالح نجم الدين أيوب وبقي األخير يحكم آمد وحصن كيفا حتى توجھه نحو‬
‫‪.٩٥‬‬
‫مصر سنة )‪٦٣٧‬ھـ‪١٢٣٩/‬م(‬
‫وكان الملك الصالح نجم الدين قبل ذھابه إلى مصر عين ابنه الملك المعظم تورانشاه‬
‫أميرا على آمد وحصن كيفا‪ ،‬سنة )‪٦٣٧‬ھـ‪١٢٣٩/‬م(‪ ،‬وفي السنة التالية أي سنة‬
‫)‪٦٣٨‬ھـ‪١٢٤٠/‬م(‪ ،‬حاصر سلطان سالجقة الروم غياث الدين كيخسرو مدينة آمد‪ ،‬فاضطر‬
‫تورانشاه إلى مغادرة المدينة إلى حصن كيفا‪ ،‬وترك آمد لنوابه‪ ،‬غير أنھم سلموا المدينة‬
‫‪.٩٦‬‬
‫لقوات سالجقة الروم وبقيت آمد بيدھم حتى سنة )‪٦٥٥‬ھـ‪١٢٥٧/‬م(‬
‫د‪ -‬دياربكر والصراع األيوبي‪ -‬السلجوقي‪ ،‬وسقوطھا بيد المغول سنة‬
‫)‪٦٥٧‬ھـ‪١٢٥٩/‬م( ‪:‬‬
‫و تناول ابن شداد مرحلة أخرى من تاريخ مدينة آمد المھمة والتي لم يذكرھا أي مؤرخ‬
‫آخر‪ ،‬وھي الصراع الذي نشب سنة )‪٦٥٥‬ھـ‪١٢٥٧/‬م( بين سلطان سالجقة الروم والملك‬
‫الكامل بن شھاب الدين غازي حاكم ميافارقين‪ ،‬حول السيطرة على مدينة آمد‪ ،‬ففي ھذه السنة‬
‫‪386 ‬‬
‫أرسل سلطان سالجقة الروم أحمد بن بلس الھكاري المموي إلى آمد ليكشفھا وصادف‬
‫وصوله قرب المدينة وصول جيش ميافارقين بقيادة الملك المشمرابن عم الملك الكامل‪ ،٩٧‬وال‬
‫يشير ابن شداد إلى كيفية تكون تلك العالقات بين سالجقة الروم وھذا األمير الھكاري‬
‫واألسباب التي أدت إلى مجئ ھذا األمير إلى آمد‪.‬‬
‫ومن ناحية أخرى أشار ابن شداد إلى دور أمير آخر يدعى العماد الھكاري في إجراء‬
‫مقابلة بين األمير أحمد بن بلس والملك المشمرلبيان األسباب التي دفع بالملك المشمر في‬
‫المجئ إلى آمد‪ ،‬وأوضح أن سبب مجيئه إلى ھناك‪ ،‬لغرض رد أمير الموصل بدر الدين لؤلؤ‬
‫الذي ينوي السيطرة على آمد‪ ،‬وأكد أنه سيرحل من ھناك متى أمن جانب حاكم الموصل‪ ،‬إال‬
‫أن الملك المشمر دبر خطة سرية وتمكن من قتل أحمد بن بلس ثم تقدم بجيشه نحو آمد‬
‫وضرب حصارا عليھا ثم سيطر عليھا بالقوة‪ ،‬وبھذه الطريقة خضعت آمد لسيطرة األيوبيين‬
‫‪.٩٨‬‬
‫بشكل مباشر‬
‫ثم تناول ابن شداد موضوع آخر عن تاريخ آمد‪ ،‬أال وھي سقوطھا بيد المغول سنة‬
‫)‪٦٥٧‬ھـ‪١٢٥٩/‬م( فسبق أن أشرنا أن آمد وقعت تحت سيطرة األيوبيين‪ ،‬وأصبحت بيد‬
‫نوابھم لمدة سنتين‪ ،‬فبعد مجئ ھوالكو إلى إقليم الجزيرة وسيطرته على ميافارقين سنة‬
‫)‪٦٥٧‬ھـ‪١٢٥٩/‬م( توجه نحو مدينة آمد‪ ،‬ولما وصل الحاكم المغولي بالقرب من المدينة حتى‬

‫المصدر نفسه‪.‬‬ ‫‪٩٥‬‬


‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٥٢٤‬‬ ‫‪٩٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥٢٥‬‬ ‫‪٩٧‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥٢٦‬‬ ‫‪٩٨‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫استدعى نائبھا وھو سيف الدين ذل بن مجلي‪ ،‬الذي واله الملك الكامل على المدينة‪ ،‬وطلب‬
‫منه ھوالكو أن يسلمھا المدينة‪ ،‬وأدرك ھذا النائب بعدم تمكنه من مجابھة الجيش المغولي‬
‫فسلم آمد إلى ھوالكو‪ ،‬وعھد األخير حكم المدينة إلى حكام سالجقة الروم وھما عز الدين‬
‫‪.٩٩‬‬
‫وأخيه ركن الدين‬
‫وحسب قول ابن شداد كانت السلطة آنذاك في بالد الروم مقسمة بين األخوين ركن الدين‬
‫وعز الدين‪ ،‬فأصبحت آمد من حصة ركن الدين بن قلج أرسالن وبقيت بيده حتى مقتله سنة‬
‫)‪٦٦٦‬ھـ‪١٢٦٨/‬م(‪ ،١٠٠‬ويشير ابن شداد أن السلطة الفعلية في آمد بيد نواب المغول أما سلطة‬
‫سالجقة الروم على المدينة كانت رمزية‪ ،‬ويشير مؤرخنا ابن شداد أن السلطة في آمد انتقلت‬
‫بعد مقتل ركن الدين سنة )‪٧٦٦‬ھـ‪١٢٦٨/‬م( إلى ابنه غياث الدين‪ ،‬وظل األخير يحكم آمد إلى‬
‫سنة )‪٦٧٩‬ھـ‪١٢٨١/‬م( أي السنة التي انتھى ابن شداد من تأليفه القسم الخاص من كتابه‬
‫‪.١٠١‬‬
‫المتعلق بإقليم الجزيرة‬
‫المبحث الثالث‪:‬الوصف الجغرافي والعمراني لمدينة ديار بكر‪:‬‬
‫‪ 387‬‬
‫قبل الحديث عن الوصف الجغرافي والعمراني لمدينة ديار بكر البد من اإلشارة إلى أن‬
‫ابن شداد اعتمد على من سبقه من البلدانيين والجغرافيين المسلمين في جمع مادته عن جميع‬
‫مدن إقليم الجزيرة الفراتية ومن ضمنھا آمد ‪.‬‬
‫وقسم ابن شداد مثل غيره من البلدانيين إقليم الجزيرة الفراتية إلى ثالث ديار وھي ديار‬
‫بكر وديار ربيعة وديار مضر‪ ١٠٢‬وما يخصنا في ھذه الدراسة مدينة آمد مركز ديار بكر وقدم‬
‫ابن شداد معلومات مھمة عن آمد من ناحية الوصف الجغرافي‪ ،‬فذكر أوال تسمية آمد وسبب‬
‫اشتقاقھا بھذا إالسم نسبة إلى شخص ھو أول من قام بتخطيطھا وبنائھا ويعرف بـ )آمد بن‬
‫‪.١٠٣‬‬
‫البلندي بن مالك بن دعر( واعتمد في ذلك على الشاعر الشرقي القطامي‬
‫وأشار ابن شداد إلى أبعاد مدينة آمد وحددھا بأن طولھا )‪ (٦٥‬درجة وعرضھا )‪(٣٨‬‬
‫درجة‪ ،‬وذكر أن المدينة تقع على نھر دجلة‪.١٠٤‬كما وتطرق إلى عيون المياه فيھا إذ يقول ‪:‬‬
‫)وبھا عينان تجريان إحداھما داخل السور تسمى عين سورا ال يعرف منبع أصلھا‪ ،‬وبعض‬

‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥٢٧-٥٢٦‬‬ ‫‪٩٩‬‬


‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٥٢٧‬‬ ‫‪١٠٠‬‬
‫المصدر نفسه‪.‬‬ ‫‪١٠١‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة إالرض‪ ،‬ص‪١٧٨‬؛المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٢‬‬ ‫‪١٠٢‬‬
‫إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٥٣‬‬ ‫‪١٠٣‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٢٥٤-٢٥٣‬؛بينما يذكر ياقوت الحموي بان نھر دجلة محيطة باكثره مستديرة كالھالل‬ ‫‪١٠٤‬‬
‫‪.‬ينظر ‪:‬معجم البلدان‪ ،‬جذ‪ ،‬ص‪.٥٦‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الناس يزعم أن منبعھا من جبل ليسون‪ ،‬واألخرى خارج السور تعرف بعين زعورا عند باب‬
‫‪.١٠٥‬‬
‫الروم(‬
‫وھناك إشارة أخرى من ابن شداد بوجود عين آخر تدعى )عين باكال(‪ ،‬ووصف ھذا‬
‫العين بكثرة مائھا بحيث تصبح كالنھر ويوزع في أماكن عديدة تذھب منھا حصة إلى الجامع‬
‫‪.١٠٦‬‬
‫ويصب في بركتھا‬
‫وفي شرقي آمد يجري نھر دجلة‪ ،‬وبني عليھا جسر‪ ،‬ثم يستطرد ابن شداد فيذكر‪ ،‬وجود‬
‫صخرة كبيرة بالقرب من النھر تنبع من تحتھا أكثر من عشرين عينا ومما يؤسف عليه أن‬
‫ابن شداد لم يشر إلى بقية المظاھر الطبيعية في المدينة كالسھول والوديان وغيرھا علما أنه‬
‫يوجد سھل كبير في المدينة تغافل عن ذكره ابن شداد‪ ،‬لكنه في نفس الوقت أشار أيضا إلى‬
‫‪.١٠٧‬‬
‫وجود ضياع كثيرة يستفاد منھا للزراعة‬
‫أما بالنسبة للوصف العمراني وأھم التحصينات في ديار بكرفإن المؤرخ ابن شداد قدم‬
‫وصفا عاما عن الحالة العمرانية لمدينة آمد دون الدخول في تفاصيل الوصف العمراني‪،‬‬
‫‪388 ‬‬
‫فذكر ما في المدينة من جوامع ومساجد ومدارس وكنائس فضال عن أھم التحصينات‬
‫الموجودة في المدينة‪ .‬وبالرغم من عراقة مدينة آمد وكبرھا فإن ابن شداد قدم نصوصا قليلة‬
‫عن وصفھا العمراني فھو يمر عليھا مر الكرام‪ ،‬بل وحتى لم يحدد مواقع بعض معالمھا‬
‫العمرانية‪ ،‬فمثال يشير إلى وجود جامع واحد في المدينة دون إعطاء أية معلومات أخرى‬
‫عنها‪ ١٠٨‬وأنه لم يقدم صورة واضحة عن جامع آمد الشھير‪.‬‬
‫ولو قارنا معلومات ابن شداد حول جامع آمد بمعلومات ناصر خسرو الذي زار مدينة‬
‫آمد سنة )‪٤٣٨‬ھـ‪١٠٤٦/‬م( أي الذي سبق ابن شداد بأكثر من قرنيين نجد أن معلومات ناصر‬
‫خسرو كانت مفصلة ودقيقة كأنما نجده في الوقت الحاضر فھو يقول عن جامع آمد )أولو‬
‫جامع(‪) :‬ومسجدھا الجامع من الحجر األسود‪ ،‬وليس مثله متانة وأحكاما‪ ،‬وقد أقيم في وسطه‬
‫مائتا عمود ونيف من الحجر‪ ،‬كل عمود قطعة واحدة‪ ،‬وفوق ھذه األعمدة عقود من الحجر‪،‬‬
‫وقد نصبت فوقھا أعمدة أقصر من تلك وجميع أسقف المسجد على ھيئة الجملون‪ ،‬وقد كملت‬
‫نجارة ونقارة ونقشا ودھنا ‪ .‬وفي ساحته صخرة كبيرة عليھا حوض كبير مستدير من الحجر‬
‫يبلغ ارتفاعة قامة رجل‪ ،‬ومحيط دائرته ذراعان‪ ،‬وفي وسط الحوض أنبوبة من النحاس‬
‫يتفجر منھا ماء صاف‪ ،‬وال يظھر مدخله وال مخرجه‪ ،‬وبالمسجد ميضأة عظيمة جميلة‬
‫‪.١٠٩‬‬
‫الصنع‪ ،‬بحيث ال يوجد أحسن منھا وقد بنيت عمارات آمد كلھا من الحجر األسود(‬

‫ابن شداد‪ ،‬إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٥٨‬‬ ‫‪١٠٥‬‬


‫المصدر نفسه‬ ‫‪١٠٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٢٥٧‬‬ ‫‪١٠٧‬‬
‫سفرنامه‪ ،‬ترجمة يحيى الخشاب‪) ،‬بيروت‪ ،(١٩٨٣:‬ص‪.٤٣‬‬ ‫‪١٠٨‬‬
‫إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪٢٥٨‬‬ ‫‪١٠٩‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫كما تطرق ابن شداد إلى المؤسسات الدينية لغير المسلمين فأشار إلى وجود بيعتين في‬
‫آمد أحدھما تقع من جھة باب الروم وتعرف ببيعة مريم ووصف دقة بنائھا قائال‪) :‬قديم محكم‬
‫يضرب به المثل في االتقان(‪ ،١١٠‬أما األخرى فكانت في جوار بستان المنازي )نسبة إلى‬
‫الشاعر أحمد المنازي المتوفى سنة )‪٤٣٧‬ھـ‪١٠٤٥/‬م(‪ ،١١١‬أما ناصر خسرو فيشير إلى وجود‬
‫كنيسة عظيمة بالقرب من المسجد مبنية بالحجر‪ ،‬وفرشت أرضھا بالرخام المنقوش‪.١١٢‬وأشار‬
‫ابن شداد أيضا إلى وجود شبكة مائية منتظمة في آمد حيث أجرى األمير ممھد الدولة‬
‫المرواني الماء من خارج المدينة وبنى عليھا قبة في وسطھا وتوزع الماء في قساطل‪،‬‬
‫‪.١١٣‬‬
‫وكانت للجامع حصة فيھا‬
‫وھناك إشارة مختصرة من المؤرخ ابن شداد بوجود قيسارية للقماش بنيت في عھد‬
‫الملك الصالح األرتقي المتوفى )‪٦١٩‬ھـ‪١٢٢١/‬م( من أحجار البيعة القديمة الواقعة بالقرب‬
‫من بستان المنازي‪ ،١١٤‬ومن اإلشارات المھمة التي ذكرھا المؤرخ عن معالم آمد وجود جسر‬
‫على نھر دجلة وحدد موقعه في شرقي المدينة أمر بتشيده األمير نظام الدين نصر الدولة‬
‫‪.١١٥‬‬
‫‪  389‬المرواني‬
‫أما إذا انتقلنا إلى تحصينات المدينة فأشار المؤرخ ابن شداد إلى إحاطة المدينة بسورين‬
‫أحدھما كبير واآلخر فصيل )سور قصير( وذكر أن السور الفصيل كان قد ھدم من قبل الملك‬
‫الكامل ناصر الدين محمد بن الملك العادل األيوبي‪ ،‬واستغل أرضھا للزراعة وجعل واردھا‬
‫للسور الكبير‪.١١٦‬وذكر أيضا أن ھذا السور الكبير يوجد عليه )ستون( برجا‪ ،‬ووصف المؤرخ‬
‫بدقة متناھية ھذا السور وصالبة بناءه إذ يقول )والسور مبني بحجر أسود مانع‪ ،‬ال يعمل فيه‬
‫‪.١١٧‬‬
‫الحديد‪ ،‬يمشي على عرضه خمسة أفراس صفا(‬
‫وأعطى ناصر خسرو معلومات أكثر دقة عن ھذا السور الكبير من ابن شداد ويقول عن‬
‫سور آمد‪) :‬وھي محاطة بسور من الحجر األسود‪ ،‬كل حجر منه يزن ما بين مائة وألف طن‪،‬‬
‫وأكثر ھذه الحجارة ملتصقة بعضھا بالبعض من غير طين أو جص‪ ،‬وارتفاع السور عشرون‬
‫ذراعا وعرضه عشرة أذرع‪ ،‬وقد بنى على بعد كل مئة ذراع برج نصف دائرته ثمانون‬
‫ذراعا وشرفاته من ھذا الحجر بعينه‪ ،‬وقد شيد في عدة أماكن داخل المدينة وساللم من الحجر‬

‫المصدر نفسه‬ ‫‪١١٠‬‬


‫المصدر نفسه‬ ‫‪١١١‬‬
‫سفرنامه‪ ،‬ص‪٤٣‬‬ ‫‪١١٢‬‬
‫إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٥٨‬‬ ‫‪١١٣‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٢٥٩-٢٥٨‬‬ ‫‪١١٤‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٢٥٧‬‬ ‫‪١١٥‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٢٥٤‬‬ ‫‪١١٦‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٢٥٥‬‬ ‫‪١١٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ليتيسر الصعود إلى السور‪ ،‬وقد بنيت قلعة على قمة كل برج(‪ ١١٨‬كما وذكر ناصر خسرو‬
‫إلى وجود سور خارجي من نفس الحجر‪ ،‬ارتفاعه )‪ (١٠‬أذرع‪ ،‬وذكر أن المسافة بين‬
‫‪.١١٩‬‬
‫السورين خمسة عشر ذراعا‬
‫كما تحدث ابن شداد إلى أبواب المدينة‪ ،‬فذكر عددھا خمسة أبواب‪ ،‬وھي باب التل وباب‬
‫الفرح وباب الماء وباب الروم‪ ،‬أما الباب الخامس واألخير فلم يذكر اسمه ورجحه محقق‬
‫الكتاب بباب السر‪ ١٢٠‬وسماه المقدسي باب أنس ويشير بأنه باب صغير يحتاج إليه وقت‬
‫‪.١٢١‬‬
‫الحرب‬
‫أما ناصر خسرو فحدد اتجاھات كل ھذه األبواب بدقة متناھية إذ يقول‪) :‬ويسمى الباب‬
‫الشرقي باب دجلة‪ ،‬والغربي باب الروم‪ ،‬والشمالي باب األرمن والجنوبي باب التل(‪ ١٢٢‬ثم‬
‫‪.١٢٣‬‬
‫يقول ھذه األبواب كلھا مصنوعة من الحديد وال يوجد أي خشب فيه‬
‫ويتضح مما سبق أن المعلومات التي ذكرھا ناصر خسرو كانت دقيقة أكثر من التي‬
‫ذكرھا ابن شداد والسبب يعود أن ناصر خسرو قد زار المدينة ويبدو أنه دون معلوماته أثناء‬
‫‪390 ‬‬
‫وجوده في آمد‪ ،‬ولھذا يقول‪) :‬وقد رأيت كثيرا من المدن والقالع في أطراف العالم في بالد‬
‫العرب والعجم والھند والترك‪ ،‬ولكني لم أر قط مثل مدينة آمد في أي مكان على وجه‬
‫إالرض(‪ ،١٢٤‬في حين أن ابن شداد لم يزر المدينة وإنما أخذ معلوماته من المصادر التي سبقه‬
‫أو أخذھا من األشخاص الذين قابلوه أثناء زيارته إلى ميافارقين سنة )‪٦٥٧‬ھـ‪١٢٥٩/‬م(‪.‬‬
‫كما ذكر ابن شداد إلى وجود قلعة تقع خارج السور أنشأھا الملك الصالح محمود بن‬
‫‪.١٢٥‬‬
‫نور الدين األرتقي وبنيت على تل مشرف على عين سورا‬
‫وھناك مالحظة جديرة باإلشارة إليه حول سور آمد فيذكر ابن شداد أن ھذا السور‬
‫تعرض خالل العصور التاريخية إلى الھدم وأحيانا إلى التعمير ألسباب أمنية عسكرية‪ ،‬كما‬
‫حصل في عھد الخليفة المعتضد العباسي الذي أمر بقصر ارتفاع ھذا السور‪ ،‬ولما سيطر ابن‬
‫دمنة على مدينة آمد في عھد ممھد الدولة المرواني أمر بزيادة ارتفاع السور‪ ،‬وھذه الزيادة‬
‫باقية حتى سنة تأليف ھذا الكتاب وھي )‪٦٧٩‬ھـ‪١٢٨١/‬م( ولما استلم نظام الدين بن نصر‬

‫‪ ١١٨‬سفرنامه‪ ،‬ص‪.٤٢‬‬
‫‪ ١١٩‬المصدر نفسه‬
‫إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٥٤‬‬ ‫‪(١٢٠‬‬
‫احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٤‬‬ ‫‪(١٢١‬‬
‫سفرنامه‪ ،‬ص‪٤٢‬‬ ‫‪(١٢٢‬‬
‫المصدر نفسه‬ ‫‪(١٢٣‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٤٣‬‬ ‫‪(١٢٤‬‬
‫إالعالق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ق‪ ،١‬ص‪.٢٥٤‬‬ ‫‪(١٢٥‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫الدولة المرواني السلطة في إمارة بني مروان‪ ،‬أمر بتعمير ھذا السور في عدة مواضع وال‬
‫‪.١٢٦‬‬
‫زال اسمه مكتوبا عليه ظاھرا وباطنا‬
‫وبالرغم من تركيز ابن شداد في كتابة )األعالق( على الجوانب التاريخية والجغرافية‪،‬‬
‫إال أنه لم يھمل في نفس الوقت على إبراز الجانب التعليمي ومؤسساته‪ ،‬فقد تطرق إلى‬
‫المدارس في الشام والجزيرة بشكل واسع إال أن لسوء حظ مدينة آمد فإن ابن شداد لم يعط‬
‫تفاصيل عن مؤسساتھا العلمية سوى ذكره وجود مدرستين فيھا وھما ‪:‬‬
‫‪ -١‬المدرسة التاجية ‪:‬قدم ابن شداد معلومات مختصرة عنھا بإشارته إلى أنھا من بناء‬
‫تاج الدين وأن موقعھا شرقي الجامع‪.١٢٧‬ولم يوضح ھل كانت ھذه المدرسة شافعية المذھب أم‬
‫حنفية ‪.‬‬
‫‪ -٢‬كما وأشار إلى وجود مدرسة أخرى لكنه لم يذكر حتى عن اسمھا فقط يذكر أنھا‬
‫)‪.(١٢٨‬‬
‫كانت بالقرب من جامع المدينة‪ ،‬ولھا بابان أحدھما إلى الشارع واآلخر إلى الجامع‬

‫‪ 391‬‬

‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪٢٥٧-٢٥٦‬‬ ‫‪(١٢٦‬‬


‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٢٥٨‬‬ ‫‪(١٢٧‬‬
‫المصدر نفسه‬ ‫‪(١٢٨‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫مصادر ومراجع البحث‬

‫أوالً – المصادر األولية ‪:‬‬


‫ابن األثير‪ ،‬عزالدين أبو الحسن علي الجزري )ت‪٦٣٠:‬ھـ‪١٢٣٢ /‬م( ‪ :‬الكامل في‬ ‫‪-‬‬
‫التاريخ‪ ،‬تحقيق‪ .‬يوسف دقاق‪ ،‬دار الكتب العلمية‪ ،‬ط‪) ٣‬بيروت‪.(١٩٩٨ :‬‬
‫البغدادي‪ ،‬إسماعيل بن محمود الباباني )ت‪ : (:‬ھدية العارفين في أسماء المؤلفين وأثار‬ ‫‪-‬‬
‫المصنفين‪ ،‬دار الفكر )بيروت‪.(١٩٩٥:‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬أبو القاسم النصيبي )ت‪٣٦٧ :‬ھـ‪١٠٧٧/‬م( ‪ :‬كتاب صورة األرض‪ ،‬دار‬ ‫‪-‬‬
‫الكتاب اإلسالمي )القاھرة‪:‬د‪/‬ت(‪.‬‬
‫الذھبي‪ ،‬شمس الدين محمد بن أحمد )ت‪٧٤٨ :‬ھـ‪١٣٤٧/‬م( ‪ :‬تاريخ اإلسالم ووفيات‬ ‫‪-‬‬
‫مشاھير اإلسالم‪ ،‬تحقيق‪ .‬عمر عبدالسالم تدمري‪ ،‬دار الكتاب العربي )بيروت‪.(٢٠٠٣:‬‬
‫‪392 ‬‬
‫ـــــ‪ :‬سير أعالم النبالء‪ ،‬تحقيق‪ ،‬محمد بن عبادي‪ ،‬مكتبة الصفاء )المغرب‪.(٢٠٠٣ :‬‬ ‫‪-‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬عزالدين محمد بن علي الحلبي )ت‪٦٨٤ :‬ھـ‪١٢٨٥ /‬م( ‪ :‬األعالق الخطيرة‬ ‫‪-‬‬
‫في ذكر أمراء الشام والجزيرة‪ ،‬ج‪ ،١‬تحقيق‪ .‬يحيى عبارة‪ ،‬دار إحياء التراث العربي‬
‫)دمشق‪ .(١٩٨٨:‬ج‪ ،٢‬تاريخ دمشق‪ ،‬تحقيق‪ .‬سامي الدھان‪ ،‬المطبعة الكاثوليكية‬
‫)دمشق‪ ،(١٩٥٦:‬ج‪ ،٣‬تاريخ الجزيرة الفراتية‪ ،‬تحقيق‪.‬يحيى عبارة‪ ،‬وزارة الثقافة‬
‫واإلرشاد العلمي )دمشق‪.(١٩٧٨:‬‬
‫ـــــ‪ :‬تاريخ الملك الظاھر‪ ،‬تحقيق‪ .‬أحمد حطيط‪ ،‬المعھد الثقافي لألبحاث الشرقية‬ ‫‪-‬‬
‫)بيروت‪.(١٩٨٣:‬‬
‫الصفدي‪ ،‬صالح الدين خليل بن أيبك )ت‪٧٦٤ :‬ھـ‪١٣٦٢ /‬م( ‪ :‬الوافي بالوفيات‪ ،‬فرانز‬ ‫‪-‬‬
‫شتايز )فيسبادن‪.(١٩٩١ :‬‬
‫الفارقي‪ ،‬أحمد بن يوسف بن األزرق )ت‪ :‬بعد ‪٥٧٧‬ھـ‪ : (/‬تاريخ ميافارقين‪ ،‬تحقيق‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫كريم فاروق الخويي ويوسف الوكن‪ ،‬منشورات نوبھار )اسطنبول‪.(٢٠١٤ :‬‬
‫ابن الفرات‪ ،‬ناصر الدين محمد بن عبدالرحيم )ت‪٨٠٧:‬ھـ‪١٤٠٥ /‬م( ‪ :‬تاريخ ابن‬ ‫‪-‬‬
‫الفرات‪ ،‬تحقيق‪ .‬قسطنطين زريق‪ ،‬ونجالء عزالدين‪ ،‬منشورات جامعة بيروت‬
‫األمريكية )بيروت‪ :‬د‪/‬ت(‪.‬‬
‫الكتبي‪ ،‬محمد بن شاكر الدمشقي )ت‪٧٦٤ :‬ھـ‪١٣٦٣ /‬م( ‪ :‬عيون التواريخ‪ ،‬تحقيق‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫فيصل السامر ونبيلة عبدالمنعم‪ ،‬دار الحرية للطباعة )بغداد‪.(١٩٨٤ :‬‬
‫المقدسي‪ ،‬محمد بن أحمد البشاري )ت‪٣٨٧ :‬ھـ‪٩٩٧ /‬م( ‪ :‬أحسن التقاسيم في معرفة‬ ‫‪-‬‬
‫األقاليم‪ ،‬تحقيق‪ .‬محمد مخزوم‪ ،‬دار إحياء التراث العربي )بيروت‪.(١٩٨٧ :‬‬
‫‪İbn Şeddad El Halebî’nin El A’lâku’l-Hatıra Adlı Eserinde Diyarbakır‬‬

‫ناصر خسرو‪ ،‬أبو معين الدين القبادياني )ت‪٤٨١ :‬ھـ‪١٠٨٨ /‬م( ‪ :‬سفرنامة‪ ،‬ترجمة ‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫يحيى الخشاب‪ ،‬دار الكتاب الجديد )بيروت‪.(١٩٨٣ :‬‬
‫النويري‪ ،‬شھاب الدين أحمد بن عبدالوھاب )ت‪٧٣٣ :‬ھـ‪١٣٣٢ /‬م( ‪ :‬نھأية اإلرب في‬ ‫‪-‬‬
‫فنون األدب‪ ،‬تحقيق‪ .‬مصطفى فواز وحكمت فواز‪ ،‬دار الكتب العلمية )بيروت‪:‬‬
‫‪.(٢٠٠٤‬‬
‫النعيمي‪ ،‬عبدالقادر بن محمد الدمشقي )ت‪٦٧٨ :‬ھـ‪١٥٧٠ /‬م( ‪ :‬الدارس في تاريخ‬ ‫‪-‬‬
‫المدارس‪ ،‬تحقيق‪ .‬إبراھيم شمس الدين‪ ،‬دار الكتب العلمية )بيروت‪.(١٩٩٠ :‬‬
‫ابن واصل‪ ،‬جمال الدين محمد بن سالم )ت‪٦٩٧ :‬ھـ‪١٢٩٨ /‬م( ‪ :‬مفرج الكروب في‬ ‫‪-‬‬
‫أخبار بني أيوب‪ ،‬تحقيق‪ .‬عبدالسالم تدمري‪ ،‬المكتبة العصرية )بيروت‪.(٢٠٠٤ :‬‬
‫اليافعي‪ ،‬عبيدﷲ بن أسعد )ت‪٧٨٦ :‬ھـ‪١٣٦٦ /‬م( ‪ :‬مرآة الجنان وعبرة اليقظان‪،‬‬ ‫‪-‬‬
‫)بيروت‪.(١٩٩٧ :‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬شھاب الدين ياقوت بن عبدﷲ الرومي )ت‪٦٢٦ :‬ھـ ‪١٢٢٨ /‬م( ‪ :‬معجم‬ ‫‪-‬‬
‫‪ 393‬‬
‫البلدان‪ ،‬دار إحياء التراث العربي )بيروت‪ :‬د‪/‬ت(‪.‬‬
‫ثانيا ً – المراجع الحديثة‪:‬‬
‫األتروشي‪ ،‬ھدار سليم‪ :‬الكرد في كتاب األعالق الخطيرة البن شداد‪ ،‬مطبوعات‬ ‫‪-‬‬
‫األكاديمية الكردية )اربيل ‪.(٢٠١٣ :‬‬
‫أيبش‪ ،‬أحمد‪ :‬دمشق في عصر سالطين المماليك‪ ،‬دار الشرق )دمشق ‪.(٢٠٠٧ :‬‬ ‫‪-‬‬
‫بروكلمان‪ ،‬كارل‪ :‬تاريخ األدب العربي‪ ،‬ترجمة‪ .‬محمود فھمي حجازي )مصر‪:‬‬ ‫‪-‬‬
‫‪.(١٩٩٥‬‬
‫زامباور‪ ،‬إدوارد فورد ‪ :‬معجم األنساب واألسرات الحاكمة في التاريخ اإلسالمي‪،‬‬ ‫‪-‬‬
‫ترجمة‪ .‬زكي محمد حسن وحسن أحمد محمود‪) ،‬القاھرة‪.(١٩٥١ :‬‬
‫عوض‪ ،‬محمد مؤنس ‪ :‬الجغرافيون والرحالة المسلمون في بالد الشام زمن الحروب‬ ‫‪-‬‬
‫الصليبية‪ ،‬مكتبة عين للدراسات والبحوث اإلنسانية واإلجتماعية )القاھرة‪.(١٩٩٥ :‬‬
‫كراتشكوفسكي‪ ،‬أغناطيسوس يوليا نوفتش ‪ :‬تاريخ األدب الجغرافي‪ ،‬ترجمة‪ .‬صالح‬ ‫‪-‬‬
‫الدين عثمان ھاشم‪ ،‬اإلدارة الثقافية في جامعة الدول العربية )موسكو ‪.(١٩٥٧ :‬‬
‫لويس‪ ،‬برنارد ب ‪.‬م ھولد‪ :‬مؤرخو العرب واإلسالم حتى العصر الحديث‪ ،‬ترجمة‬ ‫‪-‬‬
‫سھيل زكار )دمشق‪.(٢٠٠٨ :‬‬
İLHANLILAR DÖNEMİNDE (656-694/1258-1295)
DİYARBEKİR BÖLGESİNDE SİYASİ DURUM

Rabîe Fetah Şêx Mihemed


Selahaddin Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi

Özet
 395

Hülagu 656/1258 yılında Bağdat’ı kuşattığında Diyarbekir bölgesinde bulunan


Moğol liderlerinden de batıdan Bağdat’a saldırmalarını istedi. Abbasi Halifeliği
yıkıldıktan sonra Diyarbekir ve Diyar-ı Rebia bölgeleri birleşerek tek bölge oldu. Bu
önemli bölge Memluk devletinin sınırında yer alıyordu. Hülagu bölgede büyük bir
askeri garnizon kurarak kalıcı askeri komutanlar atadı ve büyük sayıda asker
gönderdi. Fakat Hülagu’nun (İlhanlıların) Ayn-ı Calut (658/1260) savaşındaki
yenilgisi Diyarbekir bölgesindeki huzursuzluğun artmasına sebep oldu.

Hülagu, Diyarbekir ve Diyar-ı Rebia bölgesinin Şam sınırına Prens Todan’ı


askeri lider olarak görevlendirdi. Hülagu’dan sonra yerine geçen Abaka Han (663-
680/1265-1283) babasının siyasi stratejisini takip etti. Memluklerin faaliyetlerini
dikkate alarak bölgeye Baycu(?) Noyan gibi güçlü Moğol askeri liderleri atadı.
Bölgede görev yapan Abaka’nın oğlu Argon, askeri liderin üstünde bölgedeki bütün
işlerden sorumluydu (683-690/1284-1292). Bu sayede bölgedeki bütün askeri
liderlerin atamasını da yapıyordu.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

POLITICAL CIRCUMSTANCE IN DIYARBAKIR


REGION IN THE (MONGOL ILKHANIAN) PERIOD
(1258-1295 AD / 656-694 H)

Abstract

Holako attacked to Bagdad on (1258 AD / 656 H) and he demand to the


Mongol leader in Diyarbakir region to go to the western of Bagdad and attack. After
Abbasid Caliphate fall, the region of Diyarbakir and Rabia became one region. That
was an important area. Which it was located on the Mamlukyan state border. Holako
continuously appointed in power military leaders and also established big military
396  camp in the region and he took many soldiers to there, but Holako’s discomfiture in
the battle of (Ain Jalute) in (1260 AD – 658 H) The Situation of Diyarbakir region
became uncomfortable.

The prince Todan established by Holako as a military leader of Diyarbakir and


Rabia region to the sham borders. The son of Holako whose name is (Abaqa) took
the same of his father’s political strategic way in (1265 - 1283 AD / 663 - 680 H)
and bringing strong Mongol military leaders and so care of Mamlukian activities in
the region and appointed Droban noyan as a leader. Argone the son of Abaqa, he
took part more than as military leader also was in power of the region affair. (1284-
1292 AD / 683-690 H). All the (Ilkhanian) appointed in power Mongolian military
leaders in that region.
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫رەوشی سياسی ھهرێمی دياربهكر له سهردەمی ئيلخانانی غهيرە موسڵمان‬


‫)‪٦٩٤-٦١٨‬ھجری‪١٢٩٥ -١٢٢١ /‬ميالدی(‬

‫رابيعه فهتاح شێخ محهمهد‬


‫جامعة صالح الدين‬

‫پوخته‬

‫له ساڵی )‪٦٥٦‬ه‪١٢٥٨ /‬م( ھۆالكۆ ھێرشی بۆ بهغدا برد‪ ،‬داوای له سهركردەێن‬
‫‪  397‬مهغۆلی له ھهرێمی دياربهكر كرد‪ ،‬بێنه بهری ڕۆژئاوای بهغدا و ھێرش ببهن‪ ،‬پشتی‬
‫رووخانی خهالفهتی عهبباسی ھهرێمی دياربهكر و رەبيعه يهك ھهرێم بووە‪ ،‬دەڤهرێكی‬
‫حهساس بوو‪ ،‬كهوتبووە سهر سنووری دەوڵهتی مهملوكی‪ ،‬ھوالكۆ بهردەوام سهركردەی‬
‫عهسكهريی بهھێزی لهوێ دامهزراندووە‪ ،‬ھهروەھا سهربازگهی گهورەی له ھهرێمهكه‬
‫داناوە و سهربازی زۆری بۆ بردووە‪ ،‬بهاڵم پشتی دۆڕانی ھۆالكۆ له شهڕی )عهين‬
‫جالوت( له ساڵی )‪٦٥٨‬ه‪١٢٦٠ /‬م( ھهرێمی دياربهكر رەوشی نا ئارام و ئاوارته بووە‪ .‬مير‬
‫تۆدان سهركردەی عهسكهری ھهرێمی دياربهكر و رەبيعهی تا سنوورەكانی شام لهاليهن‬
‫ھۆالكۆ دامهزراوە‪ .‬ئهباقای كوڕی ھۆالكۆ )‪٦٨٠ - ٦٦٣‬ه‪١٢٨٣ - ١٢٦٥ /‬م( ھهمان‬
‫سياسهتی باوكی پهيڕەو كرد و سهركردەی بهھێزی عهسكهريی مهغۆلی داناوە و‬
‫ئاگهداريی چاالكيی مهملوكی له ھهرێمهكه بووە و دۆربان نۆيانی دامهزراند‪ .‬ھهروەھا‬
‫ئهرغۆنی كوڕی ئهباقا )‪٦٩٠ - ٦٨٣‬ه‪١٢٩٢ - ١٢٨٤ /‬م( زياتر له يهك سهركردەێن‬
‫عهسكهری پشكداری كاروباری ھهرێمهكهی كردووە‪ .‬ھهموو ئيلخانان سهركردەی بهھێزی‬
‫عهسكهريی مهغۆلييان لهو ھهرێمه دامهزراندووە‪.‬‬
‫له ژێدەرێن سهردەمی ئيلخانانی مهغۆلی ھهرێمی دياربهكر به تهنيا ناڤی وی‬
‫نهھاتووە‪ ،‬بهڵكو ناوی ھهرێمی دياربهكر و رەبيعه بووە و سنووری گهلهك فرەوان بووە‪،‬‬
‫داھاتی زۆر بووە‪ ،‬بهگوێرەی كتێبی )نوزھهتولقلوب( بيست و نۆ باژێری مهزن و چهندان‬
‫قهاڵ بووە‪ ،‬وياليهتی موسڵ و دەوروبهری سهر به دياربهكر بووە‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪ -١‬پێشهکی‬
‫له كۆتاييهكانی سهدەی شهشهمی كۆچی و سهرەتاكانی سهدەی حهوتهمی كۆچی‪/‬‬
‫دوازدەی زايينی و سێزدەی زايينی له سنوورەكانی رۆژھهاڵتی دارولئيسالم‪ ،‬خێڵه نيمچه‬
‫كۆچهرييهكانی بانی مهنگۆليا له يهكێتييهكی سياسيدا به سهرکردايهتيی چهنگيزخان توانييان‬
‫دەوڵهتێكی بهھێز دروست بكهن و مهترسی و ھهڕەشهی جدی بخهنه سهر دراوسێكانيان به‬
‫تايبهتی دەوڵهت و قهوارەكانی ئيسالمی‪.‬‬
‫شااڵو و داگيركارييهكانی مهغۆل بۆ جيھانی ئيسالمی وای كرد‪ ،‬نهخشهی سياسيی‬
‫ناوچهكه بگۆڕێ‪ ،‬لهبهرئهوە گۆڕانكاريی سياسی و ئابووری و جوگرافی و كۆمهاڵيهتی و‬
‫ھی ديكهی لێ كهوتهوە‪ .‬دواجار زۆربهی زۆری ناوچهكانی كوردستان كهوته نێو سنووری‬
‫قهڵهمڕۆی دەوڵهتی ئيلخانانی مهغۆلی‪ ،‬بۆيه لهرووی سياسی و ئابووری و كۆمهاڵيهتی و‬
‫جوگرافی و کارگێری و كولتووری له سياسهتی دەوڵهتی ئيلخانانی مهغۆلی به شێوەيهكی‬
‫‪398 ‬‬
‫ديكه ناسێندرايهوە‪.‬‬
‫پشتی مردنی سوڵتان عهالئهدين له ساڵی )‪٦١٧‬ه‪١٢١٥ /‬م( دەوڵهتی خهوارزمی به‬
‫ڕادەيهكی زۆر رووخا‪ ،‬مهغۆل بۆ راوەدوونانی سوڵتان جهاللهدين مونكوبهرتی‬
‫خهوارزمی به سوپايهكی گهورەوە رووی له ھهرێمی ئازەربايجان و ئهرمينيا و دياربهكر‬
‫كرد‪ ،‬بۆيه له ساڵی )‪٦١٨‬ه‪١٢١٦ /‬م( مهغۆل بلهز گهيشته ھهرێمی دياربهكر‪ ،‬پاش‬
‫كوژرانی سوڵتان جهاللهدين له ساڵی )‪٦٢٨‬ه‪١٢٣٠ /‬م(‪ ،‬له ھهرێمی دياربهكر‪ ،‬سوپای‬
‫مهغۆل چهندان جار ھێرشی بۆ باژێر و قهاڵكانی دەڤهرەكه ھێنا‪.‬‬
‫له سهردەمی شااڵوەكانی مهغۆل بۆ ڕۆژھهاڵتی ئيسالمی‪ ،‬ھهرێمی دياربهكر بهالی‬
‫مهغۆلهوە گهلهك گرنگ بووە‪ ،‬به ھۆكاری ئهوەی دەوڵهتی ئهيوبی ويستويهتی لهوێ چاالك‬
‫بێتهوە و چهندان باژێر و قهاڵی لهبهردەست بووە‪ ،‬ھهروەھا دەوڵهتی سهلجووقييانی ڕۆم‬
‫ھهوڵی داوە قهاڵ و دەڤهرێن گرنگی وێ‪ ،‬كۆنتڕۆڵ بكا‪ ،‬چهند ھێزی ديكهی ئهوێ كۆمهكی‬
‫خهالفهتی عهبباسی كردووە‪ ،‬موسڵ مهرکهزی ھهرێمهکه سهر به ئهتابکييهتی بهدرەدين‬
‫لوئلوئـ بووە‪ ،‬ھاوپهيمانی مهغۆل بووە‪ ،‬بۆيه مهغۆل له ڕێگهی چهندان سهركردەی وەكو‬
‫بوجوكتای و جورمانويان و ئهرغۆن و ئهرقيونۆيان ھێرشيان بۆ باژێر و شار و قهاڵكانی‬
‫ھهرێمی دياربهكر بردووە‪.‬‬
‫‪ -٢‬جوگرافيای ھهرێمی دياربهکر له سهردەمی دەوڵهتی ئيلخانانی مهغۆلی‬
‫دوای دامهزرانی دەوڵهتی ئيلخانانی مهغۆلی و كهوتنی خهالفهتی زياتر له پێنج سهد‬
‫ساڵهی عهبباسی له ساڵی )‪٦٥٦‬ك‪١٢٥٨ /‬ز( به دەستی ھۆالكۆ‪ ،‬له ئهنجامدا سنوورەكانی‬
‫ئيران بۆ ھهمان سنووری پێش فهتحی ئيسالمی گهڕانهوە‪ .‬رەشيدەدين فهزلولاڵ)م‪:‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫‪٧١٨‬ك‪١٣١٧/‬ز( مێژوونووسی دەرباری دەوڵهتی ئيلخانانی مهغۆل باسی لهوە كردووە‪،‬‬


‫دوای داگيركردنی ماردين ھۆالكۆ زۆربهی زۆری مهملهكهتی ئيرانی رزگاركرد‪.١‬‬
‫له دەقه جوگرافييهكانی ئهو سهردەمه رێگهی نێوان شارەكان به پايتهختی دەوڵهتی‬
‫ئيلخانانی مهغۆلهوە پێوراوە‪ ،‬حهمهدوڵاڵ مستهوفی قهزوينی )‪٧٥٠‬ك‪١٣٤٩ /‬ز( جوگرافيای‬
‫ئێرانی وەك يهكێتييهك تهماشاكردووە‪ ،‬سنووری به درێژی له رووباری جهيحونی بڵخهوە‬
‫تا قۆنيا له ڕۆم كشاوە و ئێرانی كردووەته مهركهزی جيھان‪ ،٢‬ھهروەھا له نووسينهوەی‬
‫مێژووی ھهرێمێك‪ ،‬مێژوونووسێكی ئهو سهردەمه باسی لهوە كردووە لهرووی‬
‫جوگرافييهوە ھهرێمی كرمان سهر به ئيرانه و ئيرانيش گرنگترين بهشی قهڵهمڕۆی‬
‫مهغۆالنه‪ .٣‬جێگهی ئاماژە پێدانه ئهو سنورەی حهمهدولاڵ دەستنيشانی كردووە‪،‬‬
‫رەنگدانهوەی يارليغ‪٤‬ی مهنگۆخان )‪٦٥٨-٦٤٧‬م‪١٢٥٦ -١٢٤٥/‬ز(ی ئيمپراتۆری مهغۆله‬
‫بۆ ھۆالكۆ لهو كاتهی رووی له داگيركردنی ئيران كردووە‪.٥‬‬
‫يهكه ئيدارييهكانی قهڵهمڕۆی ئيلخانانی مهغۆل دواجار له ژێر سهردێری واڵتی ئێران‬
‫‪  399‬به گوێرەی ئهو سنوورەی ھهی بووە‪ ،‬بۆ بيست يهكه دابهش كراوە‪ .‬ئهمهش ھاوسهنگ و‬
‫ھهماھهنگ بووە لهگهڵ ناردنی حاكم و والی بۆ ئهو وياليهتانه‪ ،‬ھهروەھا دابهشبوونيان بۆ‬
‫يهكهی بچووكتر‪ ،‬لهسهر رێچكهی پێش سهردەمی مهغۆل ماوەتهوە‪ ،‬له ھهندێ وياليهت‬
‫يهكهی نوێ به ناوی تومان‪ ٦‬زياد كراوە‪ ،‬وياليهتهكانی عيراقی عهجهمی و ئازەربايجان‬
‫كراونهته نۆ تومان‪.٧‬‬
‫ھهرێمی دياربهكر و رەبيعه)جهزيرە(‪ :‬حهمهدولاڵ ئيشارەی بهوە داوە كه ئهو ھهرێمه‬
‫به جهزيرە ناسراوە و بيست و نۆ شار بووە‪ ،‬لهگهڵ وياليهتهكانی ڕۆم و ئهرمينيا و شام و‬

‫جامع التواريخ‪) ،‬تھران‪ .٧٣١/٢ ،(١٣٦٢ :‬ھهروەھا بڕوانه‪ ،‬شيرين بيانی‪ :‬المغول‪ ،‬التركيبه الدينيه‬ ‫‪١‬‬
‫والسياسيه‪) ،‬بيروت‪ ،(٢٠١٣ :‬ص‪.٤٢٨‬‬
‫نزھه القلوب‪ ،‬ص‪.٢٧ _١٨‬‬ ‫‪٢‬‬
‫منشی كرمانی‪ :‬سمط العليا للحضرە العليا در تاريخ قراختايان كرمان‪) ،‬تھران‪ ،(١٣٦٢:‬ص‪.٧٠‬‬ ‫‪٣‬‬
‫يارليغ‪ :‬وشهيهكی مهغۆلييه‪ ،‬واتهی فرمان‪ ،‬فرمانی پادشا‪ ،‬فرمانی نووسراوی پادشای گهياندووە‪،‬‬ ‫‪٤‬‬
‫خانهكانی مهغۆل كه ھاتونهته سهر تهخت لهبهر رێكخستنهوەی و مهترسی يارليغيان دەركردووە و‬
‫كهسی دياريكراو به كاری دياريكراوە راسپێردراوە‪ ،‬كه مهنگۆ بووە ئيمپراتۆريی مهغۆل‪ ،‬يهرليغی‬
‫پێشووی رەفزكردوەتهوە‪ .‬جوينی‪ :‬تاريخ جھانگشای‪ .٧٦/٣ ،٢٤٥/٢ ،‬شميس شريک‪ :‬فرھنگ‬
‫اصطالحات ديوانی دوران مغول‪) ،‬تھران‪ ،(١٣٥٧ :‬ص‪.٢٦٧-٢٦٣‬‬
‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪.٦٨٦/٢ ،‬‬ ‫‪٥‬‬
‫تومان‪ :‬زاراوەيهكی مهغۆلييه‪ ،‬به واتهی دە ھهزار دانه ھاتووە و له لهشكردا به واتهی دە‬ ‫‪٦‬‬
‫ھهزارجهنگاوەر له سوپا ھاتووە و له كاروباری داراييدا به واتهی دە ھهزار دينار ھاتووە‪ ،‬بهاڵم له‬
‫دابهشبوونی جوگرافيدا واتهكهی روون نييه‪ ،‬ڕەنگه پێوەنديی به دابهشبوونی ئامار و دارايی ھهبووبێ‪.‬‬
‫جوينی‪ :‬تاريخ جھانگشای‪ .١٦٩ ،٧٠/١ ،‬شميس شريك امين‪ :‬فرھنگ اصطالحات‪. ١٠٧ -٥٧ ،‬عباس‬
‫زرياب حوئی‪ :‬سازمان اداری ايران در زمان حكومت ايلخانان‪ ،‬مجله باستان شناسی و تاريخ‪،‬‬
‫)تھران‪ ،(١٣٦٦:‬ص‪.٢٩ ،٢٠‬‬
‫حمدﷲ مستوفی‪ :‬نزھه القلوب‪ ،‬ص‪ .٧٥ ،٤٧‬زرارصديق‪ :‬كردستان‪ ،‬ص‪.٣٤‬‬ ‫‪٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫كوردستان و عيراقی عهرەبی ھاوسنور بووە ‪ ،‬شاری موسڵ پێگهی ئهو ھهرێمه بووە‪ ،‬شار‬
‫و ناوچه گرنگهكانی بريتين لهمانهی خوارەوە‪ ،‬ئهربل و ئهرزن و ئامهد و حانی و سيلوان‬
‫و حهڕڕان و روھا )ئورفه( و حسن كێفا و خابوور و سهرێ كانی )راس العين( و قهاڵی‬
‫جهعبهر و سعێرت و شهنگاڵ )سنجار( و ئاكرێ )عقرە( و ئامێدی )العماديه( و كهرمليس‬
‫و ماردين و موش و ميافارقين و نسێبين‪ .‬له راستيدا لهو ھهرێمه رێژەی دانيشتوانی كورد‬
‫زۆرە و كورد تێدا دەسهاڵتدار بووە و چهندان ميرنشين و قهوارەی كوردی لێ بووە‪.٨‬‬
‫جێگهی ئاماژەيه جهزيرە ھهر سێ دياربهكر و رەبيعه و موزەری گرتووەتهوە‪،٩‬‬
‫حهمهدوڵاڵ تهنھا دياربهكر و رەبيعه به واڵتی ئێران ژماردووە‪ ،١٠‬كهچی ديارمهزەر كه‬
‫شارەكانی حهڕڕان و روھا و رەقه و سروجی گرتووەتهوە لهبهر ململالنێی ئيلخانانی‬
‫مهغۆلی و مهماليك بهرەو وێران بوون چوون‪ ،١١‬شارەكانی روھا و دەوروبهری و سروج‬
‫زۆربهی دانيشتوانی كورد بوون‪ .‬ئهگهر سهرنج له تهواوی دانيشتوانی كوردستان بدەين به‬
‫گوێرەی نهخشهی ئيداريی سهردەمی دەوڵهتی ئيلخانانی مهغۆلی بۆمان دەركهوتووە‬
‫ھهردوو ھهرێمی كوردستان و دياربهكر زۆربهی زۆری كوردن‪ ،‬خێڵه كوردييهكانی ئهو ‪400 ‬‬
‫دوو ھهرێمه بهردەوام چاالكيی بهرفرەوانيان ھهبووە‪ ،‬كورد له تهواوی ھهرێمهكان‬
‫لهرووی نهتهوەييهوە خودان يهک پانتايی جوگرافی بوون‪ ،‬بهسهر ئهو ھهرێمانهدا‪ .‬ھهروەھا‬
‫كوردستان بهشی زۆربهی زۆری كهوتووەته سنووری دەوڵهوتی ئيلخانانی مهغۆلی و‬
‫كهمێكی كهوتووەته سنووری دەوڵهتی مهملوكی‪.‬‬
‫‪ -٣‬ھێزە سياسييهکانی ھهرێمی دياربهكر له سهروبهندی ھێرشهکانی مهغۆل‬
‫دەتوانين بڵيين ئهتابكييهتی لوئلوئ و دەوڵهتی ئهيوبی بهشێوەی سهرەكی ھهرێمی‬
‫دياربهكريان له نێ‪,‬ان خۆيان دابهش كردبوو‪ ،‬ھهروەھا جارجارە دەوڵهتی سهلجووقيياتی‬
‫ڕۆم ھهوڵيان داوە بهشێكی دابڕن‪ ،‬سهرباری ئهوەی ئورتوقييانی ماردين خاوەن ئهمارەتی‬
‫خۆيان بوون‪ ،‬مهڵبهندەكه جێگهی چهندەھا ميرگهھی كوردی بوو‪ ،‬مهڵبهندی ھهرێمی‬
‫دياربهكر كه شاری موسڵ بوو‪ ،‬بهدەست بهدرەدين لوئلوئهوە بوو‪ ،‬بهدرەدين ھهر زوو‬
‫دركی به پهرتهوازەيی جيھانی ئيسالمی كردبوو‪ ،‬بۆيه پێوەنديی به مهغۆلهوە كرد‪،‬‬
‫لهاليهكی ديكهوە بنهماڵهی ئهيوبی كه بهشێكی ديكهی ھهرێمی دياربهكری بهدەستوە بوو‪،‬‬
‫جێگهی باسه دەوڵهتی ئهيوبی دووەم ھێزی ئيسالمی بوو‪ ،‬پاش چهندان جهنگی تاقهتپڕوكين‬
‫لهگهڵ سهليبييهكان و مردنی سهالحهدينی ئهيوبی )‪٥٨٩‬ك‪١١٩٣/‬ز(‪ ،‬ھهرچهندە ئهو جهنگه‬

‫‪ ٨‬حمدﷲ مستوفی‪ :‬نزھه القلوب‪ ،‬ص‪.١٠٦-١٠٣ ،١٠٢‬‬


‫‪ ٩‬ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە فی ذكر امراء الشام و الجزيرە‪) ،‬دمشق‪.٦ ،٥ ،٤ /١/٣ ،(١٩٩١ :‬‬
‫‪ ١٠‬حمدﷲ مستوفی‪ :‬نزھه القلوب‪ ،‬ص‪.١٠٢ ،٢٢‬‬
‫‪ ١١‬حهمهدولاڵ باسی لهوە كردووە ئێسته شاری روھا وێرانهيه‪ ،‬ھهروەھا شارەكانی ديكهش ھهمان‬
‫چارەنووسيان ھهبووە‪ .‬نزھه القلوب‪ ،‬ص‪.١٠٥-١٠٤‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫ھێشته تهواو نهببوو‪ ،‬برا و كوڕ و نهوەكانی سهالحهدين لهسهر دەسهاڵت كهوتنه ملمالنێی‬
‫يهكتر‪ ،‬سهالحهدين ئيمپراتۆرييهتێكی له سنووری رووباری فورات له ڕۆژھهاڵتهوە تا‬
‫بهرقه له ڕۆژئاوا و له موصل و حهلهب له باكوورەوە تا نهوبه و يهمهن له باشوور‬
‫دروست كردبوو‪ ،١٢‬لهگهڵ ئهوەی مهليك عادلی برای سهالحهدين دەستی بهسهر شام و‬
‫ميسر داگرت‪ ،١٣‬ھهرچهندە ھهوڵی دا شكۆی سهردەمی سهالحهدين بێنێتهوە‪ ،‬بهاڵم نهيتوانی‬
‫له ملمالنێی نێو خانهوادەی ئهيوبی دەربازی ببێ‪،‬دواجار توانی يهكێتی ئهو خانهوادەيه‬
‫بپارێزێ‪ ،‬بهاڵم پاش مردنی له ساڵی )‪٦١٥‬ك‪١٢١٨/‬ز( ناكۆكييهكانی نێو مهليكهكانی‬
‫ئهيوبی تهقينهوە‪ ،‬له ھهمان ساڵدا مهليك ئهفزەل كوڕی سهالحهدين خاوەنی سميسات‪،١٤‬‬
‫ويستی به كۆمهكی عزەدين كهيكاوس )‪٦١٦‬ك‪١٢١٩/‬ز( خاوەنی ڕۆم و ناسرەدين محهمهد‬
‫ئورتوقی خاوەنی ئامهد‪ ،‬ھێرش بۆ موڵكی ئهشرەف موسا )‪٦٣٥‬ك‪١٢٣٧/‬ز( خاوەنی‬
‫جهزيرە ببا و لهبهر دەستی دەربھێنێ‪ ،١٥‬ھهرچهندە مهليك ئهشرەف توانی ئهو پالنه پوچهڵ‬
‫بكاتهوە‪ ،١٦‬بهاڵم ملمالنێ و ناكۆكی نێو بنهماڵهی ئهيوبی كۆتايی نهھات‪ .‬مهليك موعهزەم‬
‫)‪٦٢٤‬ك‪١٢٢٦/‬ز( خاوەنی ديمهشق لهگهڵ مهليك ئهشرەف و مهليك كامل خاوەنی ميسر‬
‫‪  401‬كهوته ناكۆكی و شهھابهددين غازيی خاوەنی ميافارقينی له دژی ئهشرەف ھان دا‪ ،‬لهو كاته‬
‫مهليك ئهشرەف سهفهری ميسری كردبوو‪ ،‬لێی ياخی بوو‪ ،‬رەتی كردەوە كه ئهخاڵت تهسليم‬
‫بكاتهوە‪ .١٧‬ميراتی دەوڵهتی ئهيوبی لهسهروبهندی ھێرشهكانی مهغۆل له نێوان شام و‬
‫ميسرو جهزيرە دابهش ببوو‪ ،‬لهسهرەخۆ بهرەو الوازی چوو‪ ،‬دواجار بوونه شهش بهش و‬
‫كهوتنه ملمالنێ و الوازكردنی يهكتر‪ ،‬ئهوەش بهرەو رووخانی بردن‪.١٨‬‬
‫دەوڵهتی خهوارزمی يهكسهر لهگهڵ ھێرشهكانی مهغۆل لهناو نهچوو‪ ،‬پهله قاژەی‬
‫مهرگی كهوته كوردستان‪ .‬پاش مردنی سوڵتان عهالئهدين )‪٥٩٦‬ك‪٦١٧-‬ك‪-١١٩٩ /‬‬
‫‪١٢٢٠‬ز( له دوورگهيهكی دەريای قهزوين‪ ،‬جهاللهدين مونكهبورتی كوڕی دوای ئهوەی له‬
‫ھيند گهڕايهوە و دەستی بهسهر ھهرێمی فارس و دەوروبهری داگرت‪ ،‬جڵهوی سوپای‬
‫خهوارزميی بهدەستهوەگرت‪ .‬له ماوەيهكی كورتدا سوڵتان جهاللهدين چهندان شهڕی بێ‬
‫ئهنجامی كرد‪ ،‬لهبهر شااڵوەكانی مهغۆل چاالكييهكانی بۆ كوردستان كشا‪ .‬دواجار ئهو‬

‫مولف مجھول‪ :‬تاريخ دوله االكراد ‪ ،‬ص‪ .٢١٣‬احمد مختار العبادی‪ :‬قيام دوله المماليك االولی فی مصر‬ ‫‪١٢‬‬
‫والشام‪) ،‬بيروت‪ ،(١٩٦١ :‬ص‪ .٨٥‬عالء محمود قداوی‪ :‬الموصل‪ ،‬ص‪.٢٦‬‬
‫عبد علی ياسين‪ :‬العراق‪ ،‬ص‪.١٦‬‬ ‫‪١٣‬‬
‫سميسات‪ :‬شارێكه له واڵتی ڕۆم لهسهر بهری رۆژئاوای رووباری فورات‪ .‬ياقوت ‪ :‬معجم البلدان‪/٣ :‬‬ ‫‪١٤‬‬
‫‪.٢٥٨‬‬
‫ابن العبری‪ :‬تاريخ الزمان‪) ،‬بيروت‪ ،(٢٠٠٥ :‬ص‪ .٢٥٨ -٢٥٧‬المقريزی‪ :‬السلوك‪) ،‬القاھرە‪،(١٩٥٦ :‬‬ ‫‪١٥‬‬
‫‪.١٩٠-١٨٩ /١‬؟‬
‫الغسانی‪ :‬العسجد المسبوك والجوھر المصكوك فی طبقات الخلفاء والملوك‪) ،‬بغداد‪ ،(١٩٧٥ :‬ص‪٢٦٦‬‬ ‫‪١٦‬‬
‫ابوشامه‪ :‬تراجم رجال القرنين السادس والسابع المعروف بالذيل علی الروضتين‪) ،‬بيروت‪،(٢٠٠٢ :‬‬ ‫‪١٧‬‬
‫ص‪ .٢٠٢‬عالء محمود قداوی‪ :‬الموصل‪ ،‬ص‪.٣٤‬‬
‫عبد علی ياسين‪ :‬العراق‪ ،‬ص‪.١٧-١٦‬‬ ‫‪١٨‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫شهڕانه ھێندە الوازی كرد‪ ،‬كه سوپای مهغۆل به دوای پاشماوەی خهوارزمی ھاته‬
‫كوردستان‪.‬‬
‫له راستيدا شهڕە زۆرەكانی سوڵتان جهاللهدين نه لهرووی سياسی و نه لهرووی‬
‫عهسكهرييهوە سودی لێ نهوەرگرت‪ ،‬بهڵكو بێ ھێزی كرد‪ ،‬ھهموو چاالكييهكانی له ئيران‬
‫و كوردستان و گورجستان و ئهرمينيا نهبونه دەستکهوتێ تا بهرانبهر مهغۆل دوژمنی‬
‫سهرەكيی بهھێزی بكا‪ ،‬دواجار مهغۆل زۆری بۆ ھێنا و بهرە بهرە بازنهی لهسهر بچووكتر‬
‫كردووەتهوە‪ ،‬له ساڵی )‪٦٢٨‬ك‪١٢٣٠ /‬ز( دوای ئهوەی له ناكاو مهغۆل ھێرشی بۆ برد‪،‬‬
‫سوپاكهی پهرتهوازە بوو‪ ،‬به دياربهكر و شهنگال و ناوچهكانی دەوروبهری باڵوبوونهوە‪،‬‬
‫بۆ خۆی تهنيا مايهوە و رووی كردە گوندێكی دەوروبهری ميافارقين‪ ،‬لهوێ كوردێك له‬
‫تۆڵهی برای كوشتی‪.١٩‬‬
‫‪ -٤‬ڕۆڵی جورمانۆيان و بايجۆنۆيان له ھهرێمی دياربهكر‬
‫له ساڵی )‪٦٢٨‬ك‪١٢٣٠ /‬ك( دەستهيهكی ديكهی مهغۆلی له ھهرێمی ئازەربايجانهوە‬
‫‪402 ‬‬
‫روويان له دەوروبهری ئهربل كرد و دواتر بهرەو شارەزوور و داقوقا و کهرخينی‪ ،‬ئهوەی‬
‫لهسهر ڕێگهيان بوو له گوندە كوردييهكان تااڵنيان كرد‪ ،‬ھهر كهسێ كهوته سهر ڕێگهيان له‬
‫توركمانی ئهيوانی و كورد و گۆران )جورقان( كوشيان و دەستيان نهپاراست‪ .٢٠‬لهبهر ئهوە‬
‫خاوەنی ئهربل دووبارە بۆ كۆمهك داوای له خاوەنی موسڵ كرد‪ ،‬ھهردوو ال سوپايان‬
‫بهيهكهوە نا‪ ،‬بهاڵم مهغۆل دواجار كشايهوە‪ .٢١‬له ھهمان ساڵدا مهغۆل خۆی كۆكردەوە تا‬
‫كۆتايی به پاشماوەی سوپای سوڵتان جهاللهدين خهوارزمی له كوردستان بھێنێ‪ ،‬سوپای‬
‫سوڵتان له ئورمييه و ئهشنۆ )شنۆ( خۆی نهگرت‪ .‬مهغۆل به دوای سوڵتان چووە‬
‫دەوروبهری خهاڵت و دواتر به دوای سوپای سوڵتان روويان له دياربهكر كرد‪ ،‬سوڵتان‬
‫نهيتوانی خۆی بپارێزێ‪ ،‬سوپاكهی پهرتهوازەبوو‪ ،‬مهغۆل ئهمهی به ھهل زانی‪،‬‬
‫دەوروبهری دياربهكری به تااڵن برد‪ .٢٢‬بازرگانێك كه له دەستی مهغۆل دەربازی ببوو‪،‬‬
‫گێڕاويهتهوە كه تهنيا له شاری ئامهد زياتر له پازدە ھهزار تهرمی ژماردووە‪ ،‬مهغۆل وەھا‬
‫خهڵكهكهی شێواندووە‪ ،‬كه تۆقيون و ورەيان رووخاووە و زاتيان نهبووە له مهغۆل بێنه‬

‫ابن االثير‪ :‬الكامل‪ .٣٤٢/١٠ :‬نسوی‪ :‬سيرت‪ ،‬ص‪ .٢٨٠-٢٧٩‬سبط ابن الجوزي‪ :‬مراة الزمان‪،‬‬ ‫‪١٩‬‬
‫‪ .٣٦٢/٢٢‬لهبارەی چونيهتی كوشتنی و ئهو بيروڕايانهی مێژوونووسان باسيان كردووە‪ .‬بڕوانه‪:‬‬
‫موحسين محهمهد حوسێن‪ :‬كوژرانی دوا سوڵتانی خوارزمی به دەستی كوردێك‪ ،‬له كتێبی‪ :‬چهند‬
‫توێژينهوەيهك له مێژووی كورددا‪) ،‬ھهولێر‪ ،(٢٠١٣ :‬ل‪.٣٣-٥‬‬
‫ابن االثير‪ :‬الكامل‪ .٣٤٤/١٠ ،‬الغسانی‪ :‬العسجد المسبوك‪ ،‬ص ‪.٤٤٥‬‬ ‫‪٢٠‬‬
‫ابن االثير‪ :‬الكامل‪ .٣٤٢/١٠ ،‬ابن خلدون‪ :‬تاريخ ابن خلدون‪ .٤٤٠ ،١٤٥/٥ ،‬سودای الرويشدی‪ :‬امارة‬ ‫‪٢١‬‬
‫الموصل‪ ،‬ص‪.٢٤٤‬‬
‫النسوی‪ :‬سيرة‪ ،‬ص‪ .٣٧٨‬الغسانی‪ :‬العسجد المسبوك‪ ،‬ص‪ .٤٤٤‬عبدﷲ محمدالعلياوی‪ :‬كوردستان‪ ،‬ص‬ ‫‪٢٢‬‬
‫‪١٤٢ ،٥٧‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫دەست‪ .‬سوپای مهغۆل دوای ئهوە گهيشته ھهرێمی دياربهکر‪ ،‬ماردين و نوسهيبين و‬
‫سعێرت )سێرت( و ئهرزن و تهنزە و ئهوێشيان تااڵن كرد و ھهروەھا شارەكانی بهرگری و‬
‫ئهرگيش دەستی تااڵن و كوشت و بڕی گهيشتێ‪ ،٢٣‬بهشێكی سوپای مهغۆل تا ميافارقين به‬
‫دوای سوڵتانهوە بوو‪ ،‬به شێكی ديكهی چوونه شنگال و دەستيان به تااڵن كرد‪ ،‬بهاڵم نه‬
‫چوونه ناو شارەكه‪ .‬لهو نێوەدا كوردە قورەيشييهكان دانيشتووی دۆڵی قورەيشييهی نێوان‬
‫جزيرەی بۆتان و تهنزە له مهغۆل ھاتوونهته دەست و ڕێگهيان نهداوە سوپای مهغۆل بچێته‬
‫پێش و ژمارەيهكيان لێ كوشتوون‪ .٢٤‬لهگهڵ ئهوەی مهغۆل راوەدونانی سوڵتان جهاللهدينی‬
‫كردووەته بيانوو‪ ،‬له كاتێكدا ھێرش و تااڵنكارييهكانی لهسهر ناوچه کوردنشينهکان بووە‪،‬‬
‫كهچی زياتر ھێز و توانای نيشان داوە‪.‬‬
‫به كوژرانی سوڵتان جهاللهدين له ساڵی )‪٦٢٨‬ك‪١٢٣٠/‬ز( دەوڵهتی خهوارزمی‬
‫كۆتايی پێ ھات‪ ،‬ھێشته مهركهزييهتی دەوڵهتی مهغۆل له كوردستان نهچهسپا‪ ،‬ئۆگتای خان‬
‫)‪٦٣٩ - ٦٢٩‬ك‪١٢٤١ -١٢٣١ /‬ز(ی جێگرەوەی چهنگيزخان بۆ رێكخستنی كاروبارەكانی‬
‫‪  403‬ڕۆژھهاڵتی ئيسالمی و بارودۆخی تهواوی ئهو ناوچانهی مهغۆل داگيری كردبوون‪،‬‬
‫سهران و سهربازان و گهورە ميرانی مهغۆلی بۆ ناردوون‪ .‬ھێز و سوپای مهغۆل لهژێر‬
‫سهرپهرشتی و سهركردايهتيی جورماغۆن )‪٦٣٩ - ٦٢٨‬ك‪١٢٤١- ١٢٣٠ /‬ز( شاری‬
‫تهورێزی كردە سهنتهری كاروبارەكانی‪ ٢٥‬و لهوێوە بهنێو كوردستان و دەوروبهری‬
‫تهراتێنی كردووە‪ ،‬يهكه يهكه ھێز و قهوارەكانی ھهڵسهنگاندووە‪.‬‬
‫له ساڵی )‪٦٣٤‬ك‪١٢٣٦ /‬ز( سوپای مهغۆل به فهرمانی جرماغۆن ھهڵمهتێكی ديكهی‬
‫به سهركردايهتيی بوجوكتای دەست پێكرد‪ ،‬سی ھهزار سهرباز ھێرشيان بۆ ئهربل ھێنا و‬
‫ئابلوقهيان دا‪ ،‬توانيان كهلێن بخهنه شورای شارەكه بچنه ناوی و قهاڵكه ئابلوقه بدەن‪ ،‬له‬
‫ھهر چوار الوە مهنجهنيقيان دابهست‪ ،‬بهدرەدين لوئلو بۆ ھهلێ گهڕاوە تا دەسكهتێكی ھهبێ‪،‬‬
‫بۆيه خواردن و چهك و ئامێری جهنگی بۆ مهغۆل ناردووە‪ .٢٦‬باسی ئازايهتی و‬
‫چاونهترسی سوارچاکانی قهاڵی ئهربل‪ ،‬که دلێرانه زەبريان وەشاندووە له سوپای مهغۆل‪،‬‬
‫بۆته مايهی سهرسامی مێژوونووسان‪ ،‬تهنانهت رەشيدەدين فهزڵوڵاڵ زۆر به سهرسامييهوە‬
‫باسی دەکات‪ ،(٢٧) '' '':‬ھهرچهندە موستهنسر بيلالی خهليفه )‪٦٤٠ - ٦٢٣‬ک‪- ١٢٢٥/‬‬

‫ابن االثير‪ :‬الكامل‪ .٣٤٣/١٠ ،‬جعفر حسين خصباك‪ :‬العراق فی العھد المغول االيلخانيين‪،‬‬ ‫‪٢٣‬‬
‫)بغداد‪ ،(١٩٦٨:‬ص‪ .٨‬زرار سهديق‪ :‬كورد وکوردستان‪ ،‬ل‪.٣٤٩‬‬
‫ابن خلدون‪ :‬تاريخ ابن خلدون‪ .١١٤/٥ ،‬الغسانی‪ :‬العسجد‪ .٤٤٤ /٢ ،‬عبدﷲ محمد‪ :‬كوردستان‪،‬‬ ‫‪٢٤‬‬
‫ص‪.١٥٢ ،١٣٥‬‬
‫ابن ابی حديد‪ :‬شرح نھج ابالغه‪ ،٣٤٨ /٨/٤ ،‬سلمان ميران‪ :‬أذربيجان‪ ،‬ص‪. ٣٦‬‬ ‫‪٢٥‬‬
‫مؤلف مجھول)المنسوب البن الفوطی( ‪ :‬الحوادث‪ ،‬ص‪ .١٢٨ ،١٢٧‬ابن كثير‪ :‬البدايه و النھايه‪/١٣ ،‬‬ ‫‪٢٦‬‬
‫‪ .١٤٥‬ابن العماد الحنبلی‪ :‬شذرات الذھب‪ .١٦٢/٥ ،‬الدياربكری‪ :‬تاريخ الخميس‪) ،‬بيروت‪ :‬د‪.‬ت(‪،‬‬
‫ص‪ .٣٧١‬؟‬
‫سبط ابن الجوزی‪ :‬مراة الزمان‪ . ،‬مؤلف مجھول‪ :‬تاريخ دولة االکراد‪ ،‬ص‪ .٤١٠‬جامع التواريخ‪. /١ ،‬‬ ‫‪٢٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪١٢٤٢‬ز( چهند سوپايهكی بۆ كۆمهكيی ئهربل نارد‪ ،‬لهگهڵ ئهوەی مهغۆل چل ڕۆژ‬
‫ئابلوقهی قهاڵی دا پێی نهگيراوە‪ ،‬بهرانبهر خۆراگری خهڵکهکهی ناچار ئابلوقهی شكاند‪،‬‬
‫دوای ئهوەی ھهواڵی ھاتنی سوپای خهليفه گهيشتووە‪ ،٢٨‬ئهمهش دەری خستووە‪ ،‬كه‬
‫دەسهاڵتدارانی بهغدا به تايبهتی خهليفه چهند خهم سارد و كورتبين بووە‪ ،‬له ئاست جموجول‬
‫و چاالكييه پڕ مهترسييهكانی مهغۆل‪ .‬لهو ھێرشهدا سهرباری زيانی ماديی زۆری شارەكه‪،‬‬
‫سهدان قوربانيی لێ كهوتهوە‪ ،‬لهوانه ھهردوو شاعير ئهبو يهعقوب ئيسحاق مهروان و‬
‫ئهبولفهزل يونس كوڕی سهعيد و ئهدەبدۆست ئهبو عهلی ئهحمهد ئهربلی كوژران‪ .٢٩‬له‬
‫ئهنجامی ئهم بارودۆخهدا خهلکێکی زۆری ئهربل به پێ پهتی و زامدارييهوە بهرەو موسڵ‬
‫چوون‪ ،‬له نێوياندا کهسايهتی ناودار ئيبن مستهوفی مێژوونووس‪.٣٠‬‬
‫له ساڵی )‪٦٣٨‬ك‪١٢٤٠/‬ز( ئۆگتای خان ئيمپراتۆری مهغۆل نێردەيهكی بۆ الی مهليك‬
‫موزەفهر شهھابهدين غازی كوڕی عادل ئهبی بهكر كوڕی ئهيوب خاوەنی ميافارقين و‬
‫ئامهد و دەوروبهری و دەسهاڵتدارانی ناوچهكه نارد‪ ،‬تا ملكهچی خۆيان بۆ مهغۆل‬
‫ڕاگهيهنن‪ ،‬ھهروەھا پێويسته شهھابهدين و دەسهاڵتدارانی ديكه ھهرچی شورا و ديواربهندی ‪404 ‬‬
‫مهملكهتهكهيان ھهيه بيڕوخێنن‪ ،‬چونكه بوونهته بهربهست له بهردەم ھاتنی مهغۆلئهويشش‬
‫رەتی کردەوە‪ .٣١‬له ڕاستيدا مهغۆل دوای ئهوەی ھهرێمهكانی رۆژھهاڵتی ئيسالمييان‬
‫داگيركردووە و بووەته پێگهيهكی گرنگ به تايبهتی ئازەربايجان‪ ،‬به ئاراستهی بهغدای‬
‫جهرگهی خهالفهتی عهباسی و ھهرێمی دياربهكر و رەبيعه ھهنگاوی ناوە‪.‬‬
‫له ساڵی )‪٦٣٩‬ك‪١٢٤١ /‬ز( لهبهر ئهوەی جورماغۆنی سهركردەی مهغۆلی ئيفليج‬
‫ببوو‪ ،‬بايجۆنۆيان جێگهی گرتهوە‪ ،‬سهرەتا ھێرشی بۆ ئهرزەڕۆم برد‪ ،‬به سێ ھهزار‬
‫سهربازەوە له دەرەوەی قهاڵكه مهنجهنيقی دامهزراند و داگيری كرد‪ ،‬خهڵكێكی زۆری‬
‫كوشت و به ديل گرت‪ .‬له ساڵی )‪٦٤١‬ک‪١٢٤٣/‬ز( غهياسهدين كهی خوسرەو )‪-٦٣٤‬‬
‫‪٦٤٤‬ك‪ (١٢٤٦-١٢٣٦/‬سوڵتانی سهلجووقييانی ڕۆم بۆ بهرەنگاريی مهغۆل سوپايهكی‬
‫گهورەی كۆكردەوە‪ ،‬سوپاكهی بۆ شهڕی مهغۆل رووی له ئهرمينيا كرد تا دواجار له‬
‫ناوچهی كۆسهداغ له نێوان سيواس و ئهرزەنجان جهنگ رووی دا‪ ،‬ھهرچهندە‬
‫سولجووقييانی ڕۆم سهرەتا سهركهوتن‪ ،‬بهاڵم له كۆتاييدا مهغۆل بهسهرياندا سهركهوت و‬
‫دەستی بهسهر سيواس و قهيسارييه داگرت‪ ،٣٢‬ئهو سهركهوتنهی مهغۆل يهكهم قۆناغی له‬

‫مؤلف مجھول‪ :‬الحوادث ‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪٢٨‬‬


‫ابن الشعار‪ :‬قالئد الجمان‪ .٣٢٥/١ ،٣٦٣ ،٣٢٧/١ ،‬ابن خلکان‪ :‬وفيات االعيان‪ .١٥١/٤ ،( ) ،‬ابن‬ ‫‪٢٩‬‬
‫العبری‪ :‬تاريخ مختصر الدول‪ ،‬ص‪ .٢٥٠‬زرار سهديق ‪:‬كورد‪ ،‬ل‪.٣٥٣‬‬
‫موحسن محهمهد حوسين‪ :‬چهند توێژينهوەيهک‪ ،‬ل‪.٩٠‬‬ ‫‪٣٠‬‬
‫الذھبی‪ :‬تاريخ اإلسالم‪ ،‬ص‪ .٨٠٨/٤ ،٤١-٤٠‬ابن دقماق‪ :‬نزھة‪ ،‬ص‪.١٣٢‬‬ ‫‪٣١‬‬
‫ابن بی بی‪ :‬اخبار سالجقه روم‪) ،‬تھران‪ ،(١٣٥٠:‬ص ‪ .‬الخزنداري‪ :‬تاريخ مجموع النوادر‪،‬‬ ‫‪٣٢‬‬
‫)بيروت‪ ،(٢٠٠٥:‬ص ‪ .٩١‬عثمان عبدالكريم فندی‪ :‬سالجقه الروم و المغول‪ ،‬اطروحة دکتوراە‪) ،‬جامعة‬
‫زاخۆ‪ ،(٢٠١٥ :‬ص‪.٧٩‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫دەستدانی سهروەريی سهلجوقييانی ڕۆم بوو‪ ،‬تا سوڵتانی سهلجوقی نێردراوێكی ناردە اليان‬
‫و دواجار ڕازی بوو سهرانهی سااڵنهی دا و له خزمهتی خانی مهغۆل بێ‪ .٣٣‬قبووڵكردنی‬
‫پاشكۆييهتی بۆ مهغۆل بووە سهرەتای كۆتايی سهربهخۆيی سهلجوقييانی ڕۆم‪.‬‬
‫ھهر له ساڵی )‪٦٤١‬ك‪١٢٤٢ /‬ز( له وەرزی ھاويندا سوپای مهغۆل رووی له ھهردوو‬
‫شاری ماردين و ميافارقين كرد‪ ،‬لهبهر پاراستنی گيان خهڵكهكهيان ڕازی بوون‪ ،‬پارە و‬
‫سامانێكی زۆريان به مهغۆل دا‪ ،‬دواجار مهغۆل ئهوەی كهوته بهر دەستی تااڵنی كرد‪.٣٤‬‬
‫له ساڵی )‪٦٤٢‬ك‪١٢٤٤/‬ز( سوپايهكی ديكهی مهغۆل له واڵتی جهزيرە گهيشتنه‬
‫ميافارقين‪ ،‬شهھابهدين غازی خاوەنی ميافارقين‪ ،‬بۆ رووبهروو بوونهوەی خۆی ئامادە‬
‫كرد‪ ،‬بهاڵم له نێوان ھهردوو ال شهڕ رووی نهدا‪ ،‬مهغۆل لهوێوە رووی له حهڕان و روھا‬
‫كرد و دەستی بهسهرياندا گرت‪ ،‬دوای ئهوە به ئاشتی ماردينی خسته ژێر دەسهاڵتی‪ ،‬بهاڵم‬
‫داگيری نهكرد‪.٣٥‬‬
‫ساڵی ‪ ٦٤٢‬له ھهمان ساڵدا مهغۆل له ھهمهدانهوە جارێكی ديكه رووی له خانهقين‬
‫‪ 405‬‬
‫كرد‪ ،‬بهاڵم شهڕ رووی نهدا‪ .‬ھهر لهو ساڵهدا بۆ جاری دووەم سوپای مهغۆل ھهڵيان كوتايه‬
‫سهر ئهرمينيا و جهزيرە‪ ،‬ھهروەھا شاری خهاڵتيان داگيركرد‪ ،‬له دەشتهكانی موش‬
‫بارگهيان داخست‪ .‬بهشێكی ديكهی سوپای مهغۆل رووی له ميافارقين كرد‪ ،‬شهھابهدين‬
‫غازی پێشتر شارەكهی قايم و پتهو كرد‪ ،‬به خۆی و خێزانيهوە رووی له نسێبين كرد‪ ،‬تا‬
‫خهليفه يا ئامۆزاكانی له شام به ھانايهوە بێن‪ ،‬خهليفه بۆ خۆی گهلێ كێشهی ھهبوو‪،‬‬
‫نهيدەتوانی فريای ھی ديكه بكهوێ‪ ،‬دواتر رووی له حهڕان كرد بۆ ئهوەی مهليك ناسر‬
‫يوسف )‪٦٥٨-٦٣٤‬ك‪١٢٦٠-١٢٣٦ /‬ز( خاوەنی حهلهب به ھانای بێ‪ ،‬مهغۆل كه ئابلوقهی‬
‫ميافارقينی دابوو‪ ،‬لهو سهوربهندەدا جێگری شهھابهدين به دانوستان مهغۆلی به پارە و‬
‫سامان ڕازی كرد‪ ،‬وازيان له ئابلوقه ھێنا و جهنگ ھهڵنهگيرسا‪.٣٦‬‬
‫له ساڵی )‪٦٤٩‬ك‪١٢٥١ /‬ز( بايجۆنۆيانی سهركردەی مهغۆلی لهڕێگهی بازرگانانهوە‪،‬‬
‫يهرليغی)فرمان( بۆ مهليكه ئهيوبييهكان و ئهتابهگه توركهكان نارد‪ ،‬كه ھهر يهكه بڕی‬
‫پارەی دياريكراو بدات‪ ،‬ئهو بڕەش خانهكانی مهغۆل بهگوێرەی پله و پايه و دەسهاڵتی مير‬
‫و سوڵتانی دياريكراو‪ ،‬دەستنيشان كراوە‪ .‬مهليك ناسر يوسف و عيزەدين كهيكاوس )‪-٦٤٧‬‬

‫الخزنداري‪ :‬مجموع النوادر‪ ،‬ص‪.٩٢‬ابن الجزری‪ :‬المختار من تاريخ ابن الجزري‪) ،‬بيروت‪،(١٩٨٨:‬‬ ‫‪٣٣‬‬
‫ص‪ .١٨٥‬ابن العماد الحنبلی‪ :‬شذرات الذھب‪ .٢٠٩/٥ ،‬عثمان عبدالكريم‪ :‬سالجقه الروم‪ ،‬ص‪.٧٩‬‬
‫ابن العبری‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٢٨٧‬الغسانی‪ :‬العسجد المسبوك‪ .٥٢٧/٢ ،‬عبدﷲ محمد‪ :‬كوردستان‪،‬‬ ‫‪٣٤‬‬
‫ص‪١٤٥‬‬
‫مؤلف مجھول‪ :‬الحوادث ‪ ،‬ص‪ .٢٣٤‬النويری‪ :‬نھاية االرب‪ ) ،‬بيروت‪:‬د‪.‬ت(‪ .١٩٩/٢٩ ،‬عالء محمود‬ ‫‪٣٥‬‬
‫خليل‪ :‬الموصل‪ ،‬ص‪.٨٩‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە فی امراو الشام و الجزيرە‪) ،‬دمشق‪ .٤٧٣ -٤٧٢/١/٣ ،(١٩٧٨ :‬مؤلف‬ ‫‪٣٦‬‬
‫مجھول‪ :‬الحوادث‪ ،‬ص‪ .١٩٤‬اليافعی‪ :‬مراە الجنان‪ .٨١٧/٤ ،‬زرارسهديق‪ :‬كورد‪ ،‬ل‪.٣٥٩‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪٦٥٥‬ك‪١٢٥٧-١٢٤٩ /‬ز( سوڵتانی سهلجوقييانی ڕۆم‪ ،‬ھهر يهكه دوو سهد ھهزار ديناريان‬
‫بۆ بڕاوەتهوە‪ .‬بهدرەدين لهئلوئـ و نهجمهدين ئيلغازی ئورتوقی )‪٦٥٩-٦٣٦‬ك‪-١٢٣٧ /‬‬
‫‪١٢٦١‬ز( خاوەنی ماردين و مهليك كامل محهمهدی ئهيوبی خاوەنی ميافارقين و ئهرزن‪،‬‬
‫ھهر يهكه سهد ھهزار دينار‪ ،‬ھهروەھا مهليك موەحهد تهقييهدين عهبدولاڵی ئهيوبی خاوەنی‬
‫حسن كێفا پهنجا ھهزار ديناری بۆ بڕايهوە‪ .٣٧‬مهغۆل لهسهر دوو ئاست كاری كردووە‪،‬‬
‫لهاليهكهوە ھێزی نيشان داوە و بهرانبهرەكانی به پارەدان خافاڵندووە‪ ،‬كه دەمێنن و‬
‫لهاليهكی ديكهوە ھێرشی بۆ ناوچهكان بردووە‪ .‬بۆيه دەستهوسانی دەسهاڵتدارانی ناوچهكه‬
‫وای كردووە‪ ،‬مهغۆل نهك ترسی له پێوەندی ئهو ھێزانه ھهبووە‪ ،‬بهڵكو بۆی روون‬
‫بۆوەتهوە تهنيا دەسهاڵتيان ويستووە‪ ،‬بۆيه لهناوبردنيان ھهر لهسهر كات وەستاوبووە‪.‬‬
‫له ساڵی )‪٦٥٠‬ك‪١٢٥٢ /‬ز( بايجۆنۆيان به سوپايهكهوە ھێرشی ھێنايهوە رووی له‬
‫خهڵكی چياكان كرد و له نێو كوردان كوشت و بڕيان ئهنجام دا‪ ،‬پاشان ھێرشی بۆ جزيرە‬
‫برد‪ ،‬ناوچهكانی حهڕان و سروج و رەئس عهين و روھا و دياربهكر و ميافارقينی تااڵن‬
‫‪406 ‬‬ ‫كرد و ئهوەی كهوته بهردەستی كوشتی‪.٣٨‬‬
‫له ساڵی ‪٦٥٥‬ک‪١٢٥٧/‬ز ملمالنێی نێوان کوڕانی غهياسهدين کهيخهسرەو )‪-٦٣٤‬‬
‫‪٦٤٤‬ک‪١٢٤٦-١٢٣٦/‬ز(ی سهالجيقهی رۆم له برەو دابوو‪ ،‬زياتر به دەستتێوەردانی‬
‫مهغۆل بوو له کاروباری ناوخۆيياندا و دابهشکردنی دەسهاڵت له نێوان عيزەدين کهيکاوس‬
‫و روکنهدين قلج ئهرسهالن‪ ،‬که روکنهدين دڵسۆزی بۆ مهغۆل بوو‪ ،‬بهردەوام ياوەری‬
‫بايجۆ نۆيانی سهرداری سهربازی ئهوێی کردووە‪ .‬كهيکاوس لهم ملمالنێيه پشتی به‬
‫کوردەکانی ناوچه کوردييهکانی سنووری واڵتی رۆم بهستووە‪ ،‬سهرباری ئهوەش دوو‬
‫ميری ھهکاری له رۆژھهاڵت بانگ کردووە بۆ ھاوکاری کردنی له بهرێوە بردنی‬
‫ناوچهکان‪ ،‬مير شهرەفهدين ئهحمهد کوڕی بهالس بۆ مهاڵتييه و مير شهرەفهدين محهمهد‬
‫کوڕی شێخ عهدی ھهکاری بۆ خهربوت‪ ،‬بهاڵم خهڵکی مهاڵتيه له ترسی سوڵتان روکنهدين‪،‬‬
‫قهبوڵيان نهکرد و دەريان کرد‪ ،‬ئهوەيش چووە ئامهد بهاڵم مهليک كامل کوڕی شهھابهدين‬
‫غازی )‪٦٥٨-٦٤٥‬ک‪١٢٦٠-١٢٤٧/‬ز( خاوەنی ميافارقين‪ ،‬ئامهدی له جێگرانی سهالجيقه‬
‫سهندەوە‪ ،‬که مهغۆل پێبهخشی بوون له مومتهلهکاتی ئهيوبی‪ ،‬کوڕی بهالس کوژرا‪.‬‬
‫ھهرچی شهرەفهدينی کوڕی عهدی له اليهن مهغۆلهوە کوژرا‪.٣٩‬‬

‫‪ ٣٧‬ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٢٣٧/١/٣ ،‬زرار سهديق‪ :‬كورد‪ ،‬ل‪.٣٥٩‬‬


‫‪ ٣٨‬مؤلف مجھول‪ :‬الحوادث ‪ ،‬ص‪ .٣٠٤‬الذھبی‪ :‬العبر‪ .٢٠٤/٥ ،‬الغسانی‪ :‬العسجد‪ .٦٢٤/٢ ،‬زرار‪ :‬كورد‪،‬‬
‫ل‪.٣٦١‬‬
‫‪ ٣٩‬ابن العبری‪ :‬مختصر الدول‪ ،‬ص‪ .٢٢٦‬ابن العبری‪ :‬مخطوطة تاريخ االزمنة‪ ،‬ص‪ .١٣٠-١٢٩‬زنار عبد‬
‫السالم‪ :‬ابن العبری‪ ،‬ص‪.١٥٩‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫ئيبن شهداد له باسی گرتنی ئامهد له ‪٦٥٥‬ک‪١٢٥٧/‬ز له اليهن مهليک کاملی خاوەنی‬
‫ميافارقينهوە لهوە دواوە‪ ،‬که ترساوە بهدرەدين لوئلو خاوەنی موسڵ بيگرێ‪ ،‬بۆيه سوپای‬
‫ناردووە به سهرکردايهتی موشهمهری ئامۆزای تا زووتر دەستی بهسهر دابگرێ‪ ،‬لهو‬
‫کاتهش مير شهرەفهدين ئهحمهد کوڕی شوجاعهدين داود کوڕی بهالسی ھهکاری مهموری‬
‫به سوپاوە گهيشتووە‪ ،‬مير موشهمهر کوشتويهتی‪ ،‬تا ئامهد بگرێ‪.٤٠‬‬
‫ھۆالکۆ كاتێ خهريکی کۆکردنهوەی سوپا بوو بۆ گرتنی بهغدا نێردەی نارد واڵتی‬
‫رۆم تا بايجۆنۆيان به سوپاکهيهوە بگاته بهغدا‪ ،‬بهاڵم وا ديارە ئهو نهيويستووە بچێ بۆيه به‬
‫کوردان بهھانهی ھێناوەتهوە که ياخيبوونه به رێبهرايهتی شهرەفهدين کوڕی بهالس رێگهی‬
‫دەربهندەکانيان گرتووە تا دياربهکر‪ ،‬ھۆالکۆش سوپای ناردوە بۆ راماڵينی کوردان‪ ،‬مهغۆل‬
‫ئهرزەنجان گرتبو کوردەکان چوونه قهاڵی کوماخ بهاڵم مهغۆل زاڵ بوون زۆری لێ‬
‫کوشتن‪ ،‬پاشان ھهموو سوپاکه به بايجۆوە چوونه بهغدا‪.٤١‬‬
‫به بهراورد کردنی رووداوەکان له سهر رۆشنای زانيارييهکانی ئيبن شهداد و ئيبن‬
‫‪  407‬عيبری دەردەکهوێ له ‪٦٥٥‬ک‪١٢٥٧/‬ز کوڕی بهالس کوژراوە‪ .‬ھهرچی ئهوەی بێبهرس‬
‫مهنسوری و عهينی باسی دەکهن که له ‪٦٥٦‬ک‪١٢٥٨/‬ز رێگهی له سوپای مهغۆلی گرتووە‬
‫تا ھێرش نهکهنه سهر بهغدا‪ ،‬دەکرێ ميرێکی ديکه بووبێ ئهوان لهگهڵ کوڕی بهالس‬
‫تێکهڵيان کردووە‪ ،‬تهنانهت باس له چارەنووس بهالس ناکات‪ ،‬چونکه ھهردوو‬
‫مێژوونووسی پێشتر له رووداوەکان نزيکترن له رووی زەمهنهوە‪ ،‬ھهروەھا ئيبن شهداد‬
‫زۆر نزيک بووە له رووداوەکان‪ ،‬له کاتی گهمارۆی ميافارقين ئهو نێوەندی نێوان مهغۆل و‬
‫مهليک کامل بووە لهسهر راسپاردەی مهليک ناسری ئهيوبی خاوەنی حهلهب و ديمهشق‪.‬‬
‫وەك دەركهوتووە ھهردوو سهركردەی عهسكهريی مهغۆل پاش بهھێزەوە ناوچهكهيان‬
‫كۆنتڕۆڵ كردووە‪ ،‬توانيويانه به بهردەوامی چاودێری ھێز و قهوارەكانی كوردستان بكهن و‬
‫سيخورەكانی زانياريی باشيان پێداوە‪ ،‬كه بووەته رێگهيهك بۆ ئهو چاودێرييهی سوپای‬
‫ئهنجامی داوە‪ .‬ھهروەھا به دوو ڕێگه پارە و سامانيان بۆ خهرجی سوپاكه كۆكردووەتهوە‪،‬‬
‫له اليهكهوە مير و سوڵتانهكانيان ناچاركردووە‪ ،‬سااڵنه پارە به مهغۆل بدەن‪ ،‬ھهروەھا له‬
‫ڕێگهی ھێرشی ناوبهناو توانيويانه دەستكهوت و سامان خڕ بكهنهوە‪ .‬بهردەوام توانا و‬
‫ھێزی عهسكهرييان به جۆرێ نيشان داوە كه مهغۆل‪ ،‬توانای شكانی ھێز و قهوارەكانی‬
‫ديكهی ھهيه‪ ،‬بۆيه ئهوپهڕی دڕندەيی نيشان داوە‪.‬‬

‫‪ ٤٠‬االعالق الخطيرة‪ .٤٨٢/٢/٣ ،‬ھدار سليم‪ :‬الکرد فی االعالق‪ ،‬ص ‪.١٨٨‬بڕوانه‪ ،‬کهوتنی‬
‫‪ ٤١‬بيبرس المنصوری‪ :‬زبدة‪ ،‬ص‪ .٣٦‬العينی‪ :‬عقد الجمان‪.١٦٨/١ ،‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪ -٥‬گرنگی ھهرێمی دياربهکر له پڕۆسهی داگيرکردنی بهغدا له اليهن مهغۆل‬


‫له ساڵی )‪٦٥٦‬ه‪١٢٥٨/‬م( ھۆالكۆ خۆی به تهواوی ئامادە كرد‪ ،‬به سوپايهكی له ژمارە‬
‫نهھاتوو رووی له بهغدا كرد‪ ،‬دواتر بايجۆنۆيانی سهركردەی راسپارد تا له ئازەربيجانهوە‬
‫بگاته جهزيرە و واڵتی ڕۆم‪ ،‬سوپاكهی خۆی بۆ مێرگوزارێكی كوردستان له نزيك ھهمهدان‬
‫پێشڕەويی كرد‪ ،‬ھۆالكۆ بۆ حهسانهوە و پشوودان و نهخشهدانان شوێنهكهی ھهڵبژارد‪،‬‬
‫دوای مانگێك گهيشته دينهوەر‪ ،‬كهچی زوو گهڕايهوە ھهمهدان‪ .‬لهوێوە كيتۆبوغای ڕاسپارد‬
‫تا كوردستان له كورد و شارەزووری و توركمان دەستهمۆبكا‪ ،‬واڵتی کوردان و قهاڵکانيان‬
‫گرت و وێرانيان کردن‪ ،‬بۆيه کوردێکی زۆر رايکردە شام‪.٤٢‬‬
‫دوای ئهوەی تهواوی سوپای مهغۆل گهيشته نزيك بهغدا به تهواوی ئابلوقهی دا‪،‬‬
‫سهرەتا بهشێكی سوپای خهليفهی له دەوروبهری بهغدا تێك شكاند و به توندی ئابلوقهی دا‪،‬‬
‫ھهموو ھهوڵهكانی خهليفه چی لێ بهرھهم نهھات‪ ،‬ھۆالكۆ بهغدای داگيركرد‪ ،‬پاشان خهليفه‬
‫و كوڕەكانی كوشت و سهربازانی به نێو بهغدا وەركرد و دەستی له ھيچ نهپاراست و قهتل‬
‫‪408 ‬‬ ‫و عامی لێ ئهنجام دا‪.٤٣‬‬
‫خهليفه لهسهروبهندی داگيركاريی ھۆالكۆ داوای كۆمهك و ھاوكاريی له مير و‬
‫دەسهاڵتدارانی موسڵمانی دەوروبهری كرد‪ ،‬لهو نێوەدا تهنيا ئهيوبييهكان ئامادەييان بۆ‬
‫بهرگری له بهغدا نيشان داوە‪ ،‬مهليك ناسر داود له رۆژھهاڵتی ديمهشق سهربازگهی‬
‫داناوە‪ ،‬بهاڵم پێش ئهوەی سوپا دەست به جوله بكا‪ ،‬بهغدا كهوتوەته دەست مهغۆل‪ .٤٤‬له‬
‫راستيدا ھهڵوێستی سياسيی كورد به شێوەيهكی گشتی له دەوڵهتی ئهيوبی چڕكراوەتهوە‪،‬‬
‫لهگهڵ ئهوەی دابهش ببوو‪ ،‬كهچی مهليك ناسر داود سوپای ئامادە كردووە و مهليك كامل‬
‫خودانی ميافارقين بهدەم داواكاری ھۆالكۆوە نهچووە‪ ،‬تا سوپا بۆ ھاوکاری مهغۆل بنێرێ‬
‫له داگيرکردنی بهغدا‪ ،‬به پێچهوانهی خودانی موسڵ و ماردين که له خزمهت مهغۆل‬
‫بوون‪.٤٥‬‬

‫ابن العميد‪ :‬اخبار االيوبيين‪ ،‬ص‪ .٤٣‬حمدﷲ مستوفی‪ :‬تاريخ گزيدە‪) :‬تھران‪ ،(١٣٦٢ :‬ص‪.٥٨٩‬‬ ‫‪٤٢‬‬
‫زرارسهديق‪ :‬كورد‪.٣٦١ ،‬‬
‫نصرالدين طوسی‪ :‬كيفيت واقعه بغداد‪) ،‬تھران‪ ،(١٩٣٧ :‬ص‪ .٢٩١-٢٩٠ ،٢٨٣-٢٨٢‬رشيدالدين فضل‬ ‫‪٤٣‬‬
‫ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ . ٧١٢/٢ ،‬مؤلف مجھول‪ :‬الحوادث‪ ،‬ص‪.٣٢٨-٣٢٦‬‬
‫اليونيني‪ :‬ذيل مرأة الزمان‪) ،‬حيدر اباد‪ .١٧٦ -١٧٣/١ ،(١٩٥٤ :‬ابن الوردی‪ :‬تاريخ ابن الوردی‪،‬‬ ‫‪٤٤‬‬
‫)بيروت‪ .١٩٢-١٨٩/٢ ،(١٩٩٦ :‬الكتبی‪ :‬عيون التواريخ‪) ،‬بغداد‪ .١٩٦/٢٠ ،(١٩٨٠ :‬موسی مصطفی‬
‫الھسنيانی‪ :‬السنوات االخيرة من حياة الكورد االيوبی في مصر و بالد الشام‪) ،‬أربيل‪،(٢٠٠٧ :‬‬
‫ص‪.٤٢٦‬‬
‫ابن واصل‪ :‬مفرج الكروب‪) ،‬بيروت‪ ،(٢٠٠٤:‬ص‪ .٢٢٠ ،٢١٥‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪،‬‬ ‫‪٤٥‬‬
‫‪ .٧٢٧/٢‬الغسانی‪ :‬العسجد‪.٦٣٤-٦٣٣/٢ ،‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫به كهوتنی خهالفهتی عهباسی نفوزی سياسی له واڵتانی ئيسالمی بۆ خهليفه نهمايهوە‪،‬‬
‫خهڵكانی زۆربهی واڵتانی ئيسالمی خهليفهيان به ئهميری موئمنين و وەلی ئهمر داناوە و‬
‫رێز و تهقديريان گرتووە‪،٤٦‬‬
‫له راستيدا سهركردەی عهسكهريی مهغۆل له ھهرێمی دياربهكر توانييان ڕۆڵی‬
‫گرنگ بگێرن له داگيركردنی شاری بهغدا و دوماھی ھينانی خهالفهتی پێنج سهد ساڵهی‬
‫عهبباسی له بهغدا‪ ،‬دەتوانين ڕۆڵی سهركردە و بايهخی ھهرێمی دياربهكر لهم خااڵنهی‬
‫خوارەوەدا بخهينهروو‪:‬‬
‫يهكهم‪ :‬ھهرێمی دياربهكر كهوتبووە باكوری ھهرێمی عيراقی عهرەبی ‪ ،‬بهغدای‬
‫مهركهزی ھهرێمی عيراقی عهرەبی پێوەنديی لهگهڵ ھهرێمی دياربهكر بهھێز بوو‪ ،‬مهغۆل‬
‫توانيی ئهو پێوەندييانه بپچڕێنی‪ ،‬بۆيه خهليفهی عهبباسی نهيتوانی سوود له ھێزی سياسی و‬
‫مادی و مهعنهوی ھهرێمهكه وەربگرێ‪ ،‬ئهمهش زەنگێكی خهتهرناك بوو‪ ،‬بۆ چارەنووسی‬
‫خهالفهتی عهبباسی‪.‬‬
‫‪ 409‬‬
‫دووەم‪ :‬مهغۆل بۆ داگيركردنی بهغدا پهلهی نهكرد‪ ،‬بهڵكو به چهندەھا شێواز‬
‫ھێزەكانی ھهرێمهكهی كۆنتڕۆڵ كرد‪ ،‬لهوانه ئهتابگييهتی موسڵ و ماردين و دەوڵهتی‬
‫ئهيوبی‪ ،‬سهرەتا ناوە ناوە ھێرشی بۆ بردوون‪ ،‬بۆيه ھێزەكانی ھهرێمی دياربهكر نهك‬
‫ھهقيان بهسهر داگيركردنی بهغدا نهبوو‪ ،‬بگرە موسڵ و ماردين بهشداريی داگيركردنی‬
‫بهغدايان كرد‪.‬‬
‫سێيهم‪ :‬له ھهرێمی دياربهكر ھيچ ھێزێ رووبهرووی مهغۆل نهبووەيهوە لهو كاتهی‬
‫بهغدای داگيركرد‪ ،‬ھهوڵی ئهيوبييهكانيش ھيچی لێ نهكهوتهوە‪.‬‬
‫چوارەم‪ :‬مهغۆل بێجگه له ھێزی موسڵ و ماردين‪ ،‬كهسانی ديكهی بهزۆر‬
‫بهكارھێناوە و كاری مهنجهنيق وديكهی سوپانيان لهگهڵ چهكداری مهغۆل كردووە‪.‬‬
‫‪ -٦‬دامهزاندنی دەوڵهتی ئيلخانانی مهغۆلی‬
‫دوای رووخانی خهالفهتی عهبباسی‪ ،‬ھۆالكۆ بهری سهركهوتنهكانی لهرووی مادی و‬
‫مهعنهوييهوە چنييهوە‪ ،‬له ساڵی)‪٦٥٦‬ك‪١٢٥٨/‬ز( گهڕايهوە ھهمهدان‪ ،‬له خهزێنهی خهليفهی‬
‫عهبباسی ماڵ و سامانێكی زۆری كۆكردەوە‪ ،‬لهگهڵ غهنيمه و دەستكهوتهكانی گورجستان و‬
‫ئهرمينيا و واڵتی ڕۆم و بهغدا و لوڕ و كوردان بۆ ئازەربايجانی نارد‪ .‬له دەرياچهی ورمێ‬

‫‪ ٤٦‬عباس اقبال‪ :‬تاريخ مغول‪ ،‬ص‪.٢٠٥ -٢٠٤‬‬


‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫له نێوان شاری سهلماس و ورمێ له يهكێ له دوورگهكانيدا باڵهخانهيهكی بڵندی بنياد نا‪،‬‬
‫زێڕ و گهوھهرەكانی ديكهی به شێوەی قالب لهوێ ھهڵگرت‪.٤٧‬‬
‫ھۆالكۆ زۆر بايهخی به ھهرێمی ئازەربايجان داوە‪ ،‬پاش مانهوەی لهوێ حكومهتی‬
‫راگهياند و شاری مهراغهی وەكو پايتهختی دەوڵهته تازەكهی ھهڵبژارد‪ .٤٨‬که دەروازەيهك‬
‫بوو بۆ تهواوكردنی پڕۆژەی داگيركاريی مهغۆل له ھهرێمی دياربهکر بهرەو شام و ميسر‬
‫و ھهروەھا لهرووی بازرگانييهوە لهسهر ڕێگهی رۆژئاوا بۆ رۆژھهاڵت به تايبهتی ڕێگهی‬
‫حهرير بووە‪ ،‬چونكه كاروانه نێودەوڵهتييهكان بهو ھهرێمه ھاتوچويان كردووە‪ .٤٩‬ھۆالكۆ‬
‫ھێشته ھهندێ قهوارە و دەوڵهتی له كوردستان و شام يهكالنهكردبۆوە‪ ،‬ھهڵبژاردنی مهراغه‬
‫بۆ چاودێری ئهو قهوارە و دەوڵهتانه باشترين ھهنگاو بووە‪ ،‬ھهروەھا شوێنێ بووە تا لهوێوە‬
‫خۆی كۆبكاتهوە و ھێرش بۆ ميسر ببا‪.‬‬
‫ھۆالكۆ دوای ئهوەی يهرليغی دابهشبوونی ئيران و عيراق و تهواوی ھهرێمهکانی به‬
‫گوێرەی رێوڕەسمی مهغۆلی دەركرد‪ ،‬بهسهر كوڕ و سهركردەكانی دابهشی كرد‪،‬‬
‫حكومهتی عيراقی عهجهمی ھهتا رووباری جهيحونی به ئهباقای كوڕە گهورە و جێنشينی ‪410 ‬‬
‫بهخشی‪ ،‬ھهروەھا حكومهتی ئاران و ئازەربايجانی به كوڕەکهی ديكهی يهشموت سپارد‪،٥٠‬‬
‫ھهروەھا عيراقی عهرەبی به عهالئهدين عهتا مهليك جووەينی دا‪ .٥١‬لهو كاتهدا ھهرێمی‬
‫ئازەربايجان بهالی مهغۆلهوە زۆر گرنگ بووە‪ ،‬كهچی ئيدارەی ناوچهكانی ھهرێمی‬
‫دياربهکر له ژێر دەسهاڵتی دەوڵهتی ئهيوبی و زەتابگييهتی موسڵ بووە‪ .‬دەسهاڵتدارانی‬
‫دواينی ئهيوبيهکان له جهزيرە بهڕێوەيان بردوون‪ ،‬بهاڵم ئهو رەوشه لهبهردەم مهغۆل كاتی‬
‫بووە‪ ،‬چونكه ھۆالكۆ ئهوێ به شوێنێكی ستراتيجی داناوە‪ ،‬تا لهوێوە ھێرش بۆ شام و ميسر‬
‫ببا‪.‬‬
‫شوێنهواری دامهزراندنی دەوڵهتی ئيلخانانی مهغۆلی له ھهرێمی ئازەربايجابی‬
‫ھاوسنووری ھهرێمی دياربهكر لهم خااڵنهی خوارەوەدا بهدەركهوتووە‪:‬‬
‫يهكهم‪ :‬دامهزراندنی ئهو دەوڵهتهكه زەنگێكی خهتهرناك بوو بۆ ھهرێمی دياربهكر‪،‬‬
‫چونكه جێگهی ستراتيژی مهغۆل بهرەو شام و ميسر به ھهرێمی دياربهكر تێ پهڕيوە‪.‬‬

‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ .٧١٧/٢ ،‬بناکتی‪ :‬تاريخ بناکتی‪ ،‬ص‪ .٤٥٨‬عباس اقبال‪ :‬المغول‪،‬‬ ‫‪٤٧‬‬
‫ص‪.٢٠٥‬‬
‫اليونينی‪ :‬ذيل مراە‪ .٩١/١ ،‬ابن تغری بردی‪ :‬النجوم الزاھرة فی ملوك مصر و القاھرە‪،‬‬ ‫‪٤٨‬‬
‫)القاھرە‪ .٣٧ /٧ ،(١٩٧٢:‬سلمان ميران‪ :‬اذرييجان‪ ،‬ص‪.٤٠‬‬
‫بڕوانه‪ :‬شبولر‪ :‬العالم اإلسالمی فی العصر المغولی‪) ،‬دمشق‪ . ،(١٩٨٢ :‬سلمان ميران‪ :‬أذربيجان‪،‬‬ ‫‪٤٩‬‬
‫ص‪ .٤٠‬شرين بيانی‪ :‬المغول‪ ،‬ص‪.٢٤١‬‬
‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ .٧٣٤/٢ ،‬عباس اقبال‪ :‬تاريخ المغول‪ ،‬ص‪ .٢١٢‬شيرين بيانی‪:‬‬ ‫‪٥٠‬‬
‫المغول‪.٢٤٣ ،‬‬
‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ .٧٣٥-٧٣٤/٢ ،‬ب شيرين بيانی‪ :‬المغول‪ ،‬ص‪.٢٤٥‬‬ ‫‪٥١‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫دووەم‪ :‬مهغۆل ھێشته چهند ھێزێكی له ھهرێمی دياربهكر يهكالنهكرددبۆوە‪ ،‬به‬


‫تايبهتی چهند ميرنشينی كوردی له ھهرێمی دياربهكر‪ ،‬كه ئهوانه زياتر پاڵشتيی خهالفهتی‬
‫عهبباسييان كردووە‪.‬‬
‫‪ -٧‬کهوتنی قهاڵکانی ھهرێمی دياربهکر‬
‫ھۆالكۆ پاش مانهوەی ماوەيهكی كورت له مهراغه‪ ،‬له ساڵی )‪٦٥٧‬ك‪١٢٥٩/‬ز(‬
‫دووبارە سوپايهكی گهورەی رێكخستهوە‪ ،‬سهرەتا داوای له خاوەنی موسڵ كرد‪ ،‬سوپا‬
‫بنێرێ‪ .‬ئهويش لهبهر بهساڵدا چوونی‪ ،‬مهليك ساڵحی كوڕی نارد‪ .‬دواتر كيتۆبۆقا وەكو‬
‫سهرکردەی سوپا به لهشكرێكی زۆرەوە چووە پێشهوە‪ ،‬سونكقور و بايجۆنۆيان الی ڕاستی‬
‫سوپاكه بوون و سونجاق و سهركردەكانی ديكه كهوتنه الی چهپ و ھۆالكۆ خۆشی له دڵی‬
‫سوپا له كوردستانهوە بهرەو شام پێشڕەوييان كرد‪ ،٥٢‬سهرەتا گهيشتنه ئهلهتاغ )ئهتاغ(‪،‬‬
‫ھۆالكۆ بۆ كاری لۆجستی ئهوێی بۆ لهوەرگای سوپاكهی ھهڵبژارد‪ ،‬دوای ئهوە بڕياری دا‬
‫روو له خهاڵت و دەڤهرە شاخاوييهكانی ھهكاری بكا‪ ،٥٣‬ميرانی جولهمێرگ و ناوچهكانی‬
‫‪  411‬دەوروبهری خاوەن دەسهاڵتی ناوخۆيی خۆيان بوون‪ ،‬مير سهيفهدين مهنكهالنی كوڕی‬
‫موجليی ھهكاری ناسراوترين ميری ھهكاری بوو‪ ،٥٤‬ميری بهھێزی ناوچهكه بوو‪ ،‬چونكه‬
‫بێجگه له جولهمێرگ‪ ،‬قهاڵكانی دەوروبهريشی لهبهردەست بووە‪ .٥٥‬رەشيدەدين‬
‫مێژوونووسی دەرباری ئيلخانانی مهغۆل‪ ،‬لهوە دواوە ھۆالكۆ له شاخهكانی ھهكاری كه‬
‫بارگه و پهناگهی كوردانی گومرايه‪ ،‬ھهرچی لهوان دۆزيويانهتهوە‪ ،‬كوشتويانن‪ .٥٦‬له‬
‫ڕاستيدا مهغۆل دوژمنی سياسيی خۆی به توندوتيژترين شێوە لهناوبردووە‪ ،‬رقی دەبڕيوە و‬
‫ئهتكی كردووە‪ ،‬لهو دەقهدا دەركهوتووە‪ ،‬مهغۆل كوردانی ئهوێی به دوژمن زانيوە‪،‬‬
‫مێژوونووس لهبهر اليهنگيريی له مهغۆل‪ ،‬باسی قهوارەی كورديی ئهوێی نهكردووە‪،‬‬
‫ئهگهر نا سوپايهكی بهو قهبارەوە چ پێويست بووە روو بكاته كوردستان به تايبهتی چيا‬
‫سهركهشهكانی ھهكاری‪ .‬لهو شااڵوەدا ھۆالكۆ دەستی له كوشتنی كوردان نهپاراستووە‪،‬‬
‫مير سهيفهدين مهنكهالنی ھهكاری دوای بهرگری و بهرپهچدانهوەی مهغۆل‪ ،‬توانيويهتی‬
‫لهگهڵ كوڕ و بنهماڵه و خاوخێزان و گهورە ميرانی خۆی دەرباز بكا و بگاته شاری‬
‫ديمهشق‪ ،‬لهاليهكی ديكهوە پياوانی بوختی به ھهمان شێوە پهرت و باڵو بوون و خۆيان‬
‫گهياندووەته واڵتی شام و ميسر‪ ،٥٧‬مير عيزەدين خاوەنی قهاڵی قهيموری پێشتر باوك و‬

‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪٧١٩/٢ ،‬‬ ‫‪٥٢‬‬


‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪٧١٩ /٢ ،‬‬ ‫‪٥٣‬‬
‫العمری‪ :‬مسالك االبصار‪ .١٣١/٣ ،‬القلقشندی‪ :‬صبح االعشی‪ .٣٣٧/٤ ،‬زرار صديق توفيق‪ :‬القبائل و‬ ‫‪٥٤‬‬
‫الزعامات القبيله الكرديه فی العصر الوسيط‪) ،‬أربيل‪ (٢٠٠٧ :‬ص‪٧٥‬‬
‫ابن شداد‪ :‬تاريخ الملك الظاھر‪ ،‬ص‪٣٣٢‬؟‪ .‬؟ زرار صديق‪ :‬قبائل‪ ،‬ص‪.٧٤‬‬ ‫‪٥٥‬‬
‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪٧١٩ /٢ ،‬‬ ‫‪٥٦‬‬
‫ابن العبری‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٢١ ،٣٠٩‬العمری‪ :‬مسالك االبصار‪ .١٣٤/٣ ،‬القلقشندی‪ :‬صبح‬ ‫‪٥٧‬‬
‫االعشی فی صناعه االنشاء‪) ،‬بيروت‪٣٧٨// ،(١٩٨٧ :‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫مامهكانی روويان له شام و ميسر كردبوو‪ ،‬ئهويش لهو شااڵوەدا قهاڵ و ناوچهكهی كهوته‬
‫بهر كوشتار و تااڵنی مهغۆل‪ ،‬ناچار زێدی خۆی جێ ھێشت و چووە الی باوك و‬
‫مامهكانی‪ .٥٨‬لهو شااڵوەدا سوپای مهغۆل تهواوی قهاڵكانی ھهكاری و جهزيرە و‬
‫دەوروبهری كردووەته ئامانج‪ ،‬بۆيه زيانێكی زۆری گيانی و ماڵی به كوردستان داوە‪،‬‬
‫مهغۆل بۆ ئهوەی ھێرشی شام و ميسر به دڵنيايی ئهنجام بدا‪ ،‬پاككردنهوەی كوردستانی به‬
‫كارێكی زەرووری زانيووە‪.‬‬
‫مهغۆل درێژەی به شااڵوەكهی دا بهرەو داگيركردنی ميافارقين و ئامهد و ئهرزن‪،‬‬
‫مهليك كامل ناسرەدين محهمهد كوڕی مهليك موزەفهر شهھابهدين غازی )‪٦٥٨-٦٤٥‬ك‪/‬‬
‫‪١٢٦٠-١٢٤٧‬ز( حوكمی ميافارقين و ئامهد و دەوروبهری گێڕاوە‪ ،‬له ساڵی )‪٦٥٠‬ك‪/‬‬
‫‪١٢٥٢‬ز( بايجۆنۆيانی سهركردەی مهغۆلی و داگيركهری كوردستان و واڵتی ڕۆم دەستی‬
‫بهسهر قهاڵی ميافارقيندا گرت‪ ،‬بۆيه مهليك كامل بۆ الی مهليك ئهوحهد )مووەحد( تهقيهدين‬
‫عهبدولاڵ كوڕی موعهززەم تۆرانشا )‪٦٨٢ -٦٤٧‬ك‪١٢٨٣ -١٢٤٩ /‬ز( له حسن كێفا‬
‫ھهاڵت‪ ،‬دواتر مهليك ئهشرەفی برای ناردە الی مهغۆل و الی بايجۆ شهفاعهتی بۆ كرد‪412  ،‬‬
‫بۆيه واڵتهكهی پێ درايهوە‪ ،‬بهو مهرجهی دوای كشانهوەی سوپای مهغۆل‪ ،‬مهليك كامل‬
‫بچێته دەرباری مهنگۆخان‪.٥٩‬‬
‫ھهر لهو ساڵهدا مهليك كامل به گوێرەی رێككهوتنی لهگهڵ بايجۆ‪ ،‬لهگهڵ مهليك‬
‫موزەفهر كوڕی قهرە ئهرسهالن كوڕی مهليكی سهعيد نهجمهدين ئيلغازی خاوەنی ماردين‬
‫و مهليك ساڵح كوڕی بهدرەدين لوئلو خاوەنی موسڵ و ليفون كوڕی ھيسوم خاوەنی سيسی‬
‫نهساری رووی له دەرباری خان كرد‪ .٦٠‬مهليك كامل سێ تا چوار ساڵ له دەرباری‬
‫مهنگۆخان مايهوە‪ ،‬له ساڵی )‪٦٥٥‬ك‪١٢٥٧ /‬ز( گهڕايهوە ميافارقين‪ ،‬سياسهت و‬
‫ھهنگاوەكانی مهغۆلی به چاوی خۆی دی‪ ،‬ئهو قهناعهتهی ال دروست بوو‪ ،‬مهغۆل بهڵێن و‬
‫پهيمانی تهنيا بۆ كات بهفيڕۆ دانه و دەيهێ خۆی بسهپێنێ و تااڵن و كوشتاری ئهنجام بدا‪،‬‬
‫بۆيه لهسهر ئهو ڕەوشه له دوو اليهنهوە كهوته جموجول‪ ،‬لهرووی سياسی و سهربازی‬
‫دەستی به چاالكی دژی مهغۆل كرد‪ ،‬سهرەتا نوێنهران و بهرپرسانی مهغۆلی له ناوچهكه‬
‫دەركرد‪ ،‬دواتر قهشهی سريانی نوێنهری مهغۆل كه يهرليغی له خانی مهزنهوە بۆ ھێنابوو‪،‬‬
‫كوشت‪ .٦١‬بهمهش مهليك كامل ھهڵويستی نهياريی بهرانبهر مهغۆل راگهياند‪ ،‬لهكاتێكدا‬
‫ھێزەكانی دەوروبهری وەكو سهلجووقييانی ڕۆم و موسڵ و حهلهب ملكهچييان بۆ مهغۆل‬
‫راگهياندبوو‪ ،‬ئهمهش مهليك كاملی له گۆڕەپانهكه تهنيا ھێشتهوە‪.‬‬

‫اليونينی‪ :‬ذيل مراە الزمان‪ .١٧٤/٤ ،‬ابن الجزری‪ :‬تاريخ حوادث الزمان و انبائه‪) ،‬بيروت‪،(١٩٩٨ :‬‬ ‫‪٥٨‬‬
‫‪ .٧٠٤/٣‬الكتبی‪ :‬عيون التواريخ‪) ،‬بغداد‪ .٢١٢٥٠ ،(١٩٩٤ :‬زرار صديق‪ :‬القبائل‪ ،‬ص‪.١٣٠‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٤٧٧ -٤٧٦ /٣ ،‬عبدالحليم عبدﷲ‪ :‬دور الكرد‪ ،‬ص‪.٢٢‬‬ ‫‪٥٩‬‬
‫ابن العبری‪ :‬تاريخ مختصر الدول‪ ،‬ص ‪.٢٧٧ ،٢٧٦‬‬ ‫‪٦٠‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٤٨٤ ،٤٧٩ /٣ ،‬ابن العبری‪ :‬تاريخ الزمان‪ .٣١٤ ،‬زرار‪ :‬كورد‪٣٧٣ ،‬‬ ‫‪٦١‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫ھۆالكۆ له كاتی شااڵوی بۆ بهغدا داوای له مهليك كامل كرد‪ ،‬به خۆی و برا و سوپا و‬
‫ھهرچی ھهيهتی ئامادەبێ‪ ،‬بهاڵم مهليك كامل رەتی كردەوە بهشداريی داگيركردنی بهغدا و‬
‫رووخانی خهالفهت بكا‪ .٦٢‬بهمهش رقی مهغۆلی له خۆی وروژاند‪ ،‬چونكه ھێز و سوپای‬
‫ديكه وەكو بهدرەدين لوئلو بهشدارييان كردووە‪.‬‬
‫دوای ئهو دوو ھهنگاوە مهليك كامل رووی له ئامهد كرد و مهليك موشهمهری‬
‫ئامۆزای نارد و جێگرانی سولجوقييانی ڕۆمی لێ دەركرد‪ ،‬چونكه ئاگهداری پێوەنديی‬
‫نھێنيی نێوان يهكێك له بهرپرسه گهورەكانی شارەكه و بهدرەدين لوئلو بوو‪ ،‬چونكه‬
‫بهدرەدين كۆمهڵی ئيمتياز و پاداشتی پێدابوو‪ ،‬تا كۆمهكيی بكا ئامهد بگرێ و بخرێته سهر‬
‫موسڵ‪ ،‬بۆيه پێش جێبهجێ كردنی پالنهكه مهليك كامل لهبهر ئهوەی پێشتر ئامهد بهدەستی‬
‫باوكی بوو‪ ،‬كهوته جوله و گرتيهوە و ميری كورد سهيفهدين زلی موجهلی به جێگری خۆی‬
‫لێ دامهزراند‪ ،‬نهوەك بهدرەدين پشتی لێ بگرێ‪ ،‬ھۆالكۆ ئهو ھهنگاوەی مهليك كاملی به‬
‫سهرپێچی دانا و داوای لێ كرد‪ ،‬يهكسهر شوراكانی ئامهد بڕوخێنێ و تهسليمی‬
‫‪  413‬سولجوقييانی ڕۆمی بكاتهوە‪ ،‬بهاڵم مهليك كامل ھيچ گوێی به ھهڕەشهی مهغۆل نهدا و‬
‫رەتی كردەوە شوراكان بڕوخێنێ‪.٦٣‬‬
‫مهليك كامل ھهنگاوێكی سياسيی گرنگی نا بۆ ئهوەی ماڵباتی ئهيوبی دژی مهغۆل‬
‫كۆبكاتهوە‪ ،‬بۆ ئهو مهبهسته رووی له مهليك ناسر يوسف ميری حهلهب و ديمهشق كرد‪،‬‬
‫مهليك ناسر گهورەترين ميری ئهيوبی بوو‪ ،‬مهليك كامل پێی راگهياند‪ ،‬ئهو سياسهته‬
‫نهرمهی لهگهڵ مهغۆل ئهنجامی داوە‪ ،‬ھيچی لێ بهرھهم نايێ‪ ،‬سازشكردن له توندوتيژی‬
‫مهغۆل كهم ناكاتهوە‪ ،‬تۆ له ساڵی )‪٦٤٢‬ك‪١٢٤٤ /‬ز(يهوە پارە و دياری بۆ مهغۆل دەنێری‪،‬‬
‫كه ھيچ سودی بۆ تۆ ھهبووە؟ به قسهی ناحهزانی وەكو بهدرەدين لوئلو و ھهندێ له‬
‫دەستوپێوەندەكانت مهكه‪ ،‬چونكه فريوت دەدەن‪ ،‬وا بهغدا پهالماردراوە‪ ،‬داوات لێ دەكهم به‬
‫ھاواری خهليفهوە بچی‪ .٦٤‬له ڕاستيدا دروستكردنی بهرەيهك دژی مهغۆل كارێكی پێويست‬
‫بوو‪ ،‬بهاڵم ئهو كارەی مهليك كامل لهرووی كات و شوێن زۆر درەنگ بوو‪ ،‬ھهروەھا‬
‫حيسابی بارودۆخی ناوچهكهش لهبهر چاو نهگيرابوو‪.‬‬
‫له اليهكی ديكهوە مهليك ناسر چ لهسهر ئاستی دەرەوە يا لهسهر ئاستی ناوخۆ له‬
‫بارودۆخێكی خراپ دابوو‪ ،‬لهسه ئاستی دەرەوە به ئاشكرا ملكهچی بۆ مهغۆل راگهياندبوو‪،‬‬
‫له ترسی له ھێز و قهوارەكانی دەوروبهری ھهبوو‪ ،‬كه مهترسيی راستهقينهيان لهسهر‬

‫‪ ٦٢‬ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٥٠٥/٣ ،‬الجوزجانی ‪ :‬طبقات ناصري‪ .٢١٦/٢ ،‬زرار سهديق‪ :‬كورد‪،‬‬
‫ل‪.٣٧٣‬‬
‫‪ ٦٣‬ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٥٢٥ ،٥٠٥ ،٤٨٢/٣ ،‬ھدار سليم‪ :‬الکرد فی کتاب االعالق الخطيرة‪) ،‬‬
‫اربيل‪ ،(٢٠١٣:‬ص‪.١٨٨-١٨٧‬‬
‫‪ ٦٤‬ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٤٨٦ -٤٨٤ ٣ ،‬زرار سهديق‪ :‬كورد‪ ،‬ل‪.٣٧٤‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫دەوڵهتهكهی دروست كردبوو‪ ،‬ھهموويان پێوەندييان لهگهڵ مهغۆل بهھێز بوو‪ ،‬به تايبهتی‬
‫بهدرەدين لوئلو و سهلجوقييانی ڕۆم‪ .‬ھهروەھا لهسهر ئاستی ناوەخۆدا ميرە كوردەكان و‬
‫مهملوكه توركمانهكان له ملمالنێ دابوون‪ ،‬چونكه مهملوكه توركمانهكان لهگهڵ‬
‫مهماليكهكانی ميسر ھاوسۆز بوون و وەكو پشت و پهنا تهماشايان كردووە‪ ،‬سهرباری‬
‫ئهوەی له دەربارەكهيدا چهند بهرپرسێ ڕاستهوخۆ لهگهڵ مهغۆل پێوەنديی نھێنييان ھهبووە‪،‬‬
‫لهوانه ئهلزين ئهلحافزی‪ ،٦٥‬گهورە بهرپرسی مهليك ناسر‪ .٦٦‬سهرباری ھهموو ئهو گرفتانه‬
‫مهليك ناسر خاوەن كهسايهتييهكی دوو دڵ و ڕاڕا بووە‪ ،‬ئهمهش وای لێ كردووە‪ ،‬كه نهی‬
‫توانيووە‪ ،‬بڕياری پێويست له كاتی خۆی بدا‪ ،‬ئهو كاتهی مهليك كامل رووی لێ ناوە‪،‬‬
‫نيگهران بووە كه پێشوازی مهليك كاملی ئامۆزای بكا‪ ،‬ئهو كاتهی پرسی به بهرپرسانی‬
‫دەوڵهتهكهی كردووە‪ ،‬ھهمووان پێيان باش بووە‪ ،‬تهنيا ئهلحافزی و دوو ميری ديكهی‬
‫ئهيوبی پێيان وابووە‪ ،‬پێشوازی مهليك كامل بيانوو دەداته ھۆالكۆ ھێرش بۆ دەوڵهتهكه‬
‫بھێنێ‪ ،‬دوجار مهليك ناسر لهژێر به نابهدڵی پێشوازی له مهليك كامل كرد‪ ،‬ڕای خۆی پێ‬
‫گوت ئهگهر بيهوێ‪ ،‬دەتوانێ لهگهڵ نێردەيهك بنێرێته الی ھۆالكۆ تا لێی خۆش بێ‪ ،‬بهاڵم‬
‫‪414 ‬‬
‫مهليك كامل به توندی رەتی كردەوە بچێتهوە الی مهغۆل‪ ،‬بۆيه ناسر بڕياری دا ئهگهر‬
‫مهغۆل ھاتنهسهر ميافارقين به ھێزی سهربازی كۆمهكيی بكا‪ .‬مهليك كامل دوا بڕياری دا‪،‬‬
‫كه بهرگری له ميافارقين و ئامهد بكا‪.٦٧‬‬
‫ھهوڵه سياسييهكانی مهليك كامل له ھهنگاوی يهكهمدا سهری نايهوە‪ ،‬ھيچی دەست‬
‫نهكهوت‪ ،‬بۆيه تهنيا پشتی به خۆی بهست‪ ،‬چاوەڕێی ھيچی له مهليك ناسر نهكرد‪ ،‬سوپای‬
‫مهغۆل زۆربهی زۆری جهزيرە و دياربهكری داگيركردبوو‪ ،‬ھۆالكۆ سوپايهكی به‬
‫سهركردايهتيی يهشموتی كوڕی و سۆتای نۆيان و ئيلكانۆيان و كوھدای‪ ٦٨‬بۆ داگيركردنی‬
‫ميافارقين نارد‪ ،‬مهليك كامل به تهنيا رووبهرووی مهغۆل بوويهوە‪ ،‬بۆيه خۆی سازدا و قهاڵ‬
‫و شوراكانی ميافارقينی قايم كرد‪ ،‬ماڵ و منداڵهكانی بردە قهاڵی يهمانييه و دواتر خۆشی‬

‫ئهلزين ئهلحافزی‪ :‬زەينهدين سلێمان كوڕی موئهيد عهقربانی‪ ،‬خهڵكی گوندی عهقربای غۆتهی‬ ‫‪٦٥‬‬
‫ڕۆژھهاڵتی ديمهشقه‪ ،‬دكتۆری مهليك حافز ئهرسهالن )م ‪٦٣٩‬ك‪١٢٤١ /‬ز(ی خاوەنی قهاڵی جهعبهر‬
‫بووە‪ ،‬بۆيه به زين ئهلحافزی ناوبانگی دەركردووە‪ ،‬نوێنهری مهليك ناسر يوسف بووە‪ ،‬بۆ الی ھۆالكۆ‪،‬‬
‫به نھێنی پێوەنديی لهگهڵ مهغۆل ھهبووە‪ ،‬ھهڵويستهكانی دەرخهری ئهو ڕاستييهن‪ ،‬ھانی مهغۆلی داوە‬
‫ھێرش بكاته سهر ديمهشق و حهلهب‪ .‬دواجار له ساڵی )‪٦٦٢‬ك‪١٢٦٤ /‬ز( ھۆالكۆ كوشتی‪ .‬ابن شداد‪:‬‬
‫االعالق الخطيرە‪ .٤٨٥ -٤٨٤/٢/٣ ،‬رشيدالدين‪ :‬جامع التواريخ‪ :‬ص‪ .٧٢٠-٧١٨‬اليونينی‪ :‬ذيل مراە‬
‫الزمان‪. /١ ،‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪.٤٨٧ -٤٨٦/٢/٣ ،‬‬ ‫‪٦٦‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٤٨٨ -٤٨٦/٢/٣ ،‬اليونينی‪ :‬ذيل مراە‪ .٩٥٨ -٩٥٧/١ ،‬ابن دقماق‪ :‬نزھة‪،‬‬ ‫‪٦٧‬‬
‫ص‪.٢٥٦‬‬
‫كوھدای يان كھدای له گهورە سهركردەی سوپای پێشهوەی ھۆالكۆ بووە‪ ،‬لهسهر دەستی مهليك‬ ‫‪٦٨‬‬
‫موزەفهر قهرە ئهرسهالن كوڕی مهليكی سهعيد نهجمهدين ئيلغازی بووەته موسڵمان و مهليك زڕ‬
‫خوشكی خۆی داوەتێ‪ .‬ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٦٩٢ ،٦٩١ /٢/٣ ،‬اليونينی‪ :‬ذيل مراە‪.٣٧٩ /١ ،‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫چووە شاری ئامهد‪ .‬مهليك كامل به ھێزێكهوە له ئامهد دەرچووە‪ ،‬ويستوويهتی فشار بخاته‬
‫سهر ھێزی كوھدای و پێشی لێ بگرێتهوە‪ ،‬به شهو پڕ بداته سوپای مهغۆل‪ ،‬كهچی لهو‬
‫مانۆڕەی مهغۆل زووتر گهيشت‪ ،‬بهيانی زوو سوپای يهشموت به ئۆردوی مهغۆلهوە له‬
‫ميافارقين لێی سوڕايهوە‪ ،‬مهليك كامل به خێرايی گهڕايهوە ميافارقين و سهنگهری گرت و‬
‫خۆی بۆ رووبهرووبوونهوەی سازدا‪.٦٩‬‬
‫كوھدای نێردراوێكی بۆ ميافارقين نارد‪ ،‬تا مهليك كامل بێته دەرەوە‪ ،‬ھهروەھا دياری‬
‫و پێشكێش بنێرته الی يهشموتی كوڕی ھۆالكۆ‪ ،‬بهاڵم عيمادەدين كوڕی نهباتهی جێگری‬
‫ئينكاری كرد‪ ،‬كه مهليك كامل لهوێ بێ‪ .‬بهاڵم مهغۆل گوێی به وەاڵمی جێگر نهدا‪ ،‬به‬
‫مهنجهنيق دامهزراندن دەوری قهاڵكهی زياتر ئابلوقه دا‪ .‬گهمار و شهڕی ناو به ناو سێ‬
‫چوار مانگی خاياند له )زيلقعدەی ‪٦٥٦‬ك‪١٢٥٨ /‬ز( تا )سهفهری ‪٦٥٧‬ك‪١٢٥٩ /‬ز(‪،‬‬
‫بهرگريكارانی نێو قهاڵ ھيچ بوارێكيان به سوپای مهغۆل نهدا و جوامێرانه لێيان ھاتنه‬
‫دەست و نهيانھێشت له ھيچ الوە پێشڕەوی بكهن‪ .‬لهو ئابلوقهيهدا سهرباری سوپای مهغۆل‬
‫‪  415‬ھێزی مهسيحی ھی ئهرمهنی و گورجهكان بهشداريی كردووە‪ ،‬ھهتا سهركردەيهكی‬
‫گهورەی گورجهكان كوژراوە و سوپای مهغۆلی كوژراوی زۆر بووە‪ ،٧٠‬ھهروەھا مهغۆل‬
‫داوای ھاوكاريی له موسڵ و ماردين كردووە‪ ،‬بۆيه بهدرەدين لوئلو دوو كوڕ و مهليك‬
‫موزەفهر قهرە ئهرسهالنی ئورتوقی كوڕێكی ناردە خزمهت مهغۆل و مهنجهنيقيان‬
‫دامهزراند و خهندەقيان به دەوری ميافارقين ھهڵكهند‪.٧١‬‬
‫له سهرەتای ساڵی )‪٦٥٧‬ك‪١٢٥٩ /‬ز( دا مهليك ناسر له ديمهشقهوە ئيبن شهدادی‬
‫مێژوونووسی وەكو نوێنهر ناردە الی مهغۆل له ميافارقين‪ ،‬بۆ ئهوەی بارودۆخهكه‬
‫ھێوربكهنهوە و يهشموت دەست له ئابلوقهی شارەكه ھهڵبگرێ‪ ،‬له نامهيهكدا مهليك ناسر‬
‫تهواوی ھهوڵی خستبووەگهڕ‪ ،‬كه ئهو ماوەی بيست ساڵه ملكهچيی بۆ وان نيشان داوە و‬
‫سااڵنه پارە و دياريی بۆ ناردوون‪ ،‬كهچی بهو شێوەيه وەاڵمی دەدەنهوە‪ ،‬لهگهڵ نامهكه پێنج‬
‫سهد دينار و ھهياسهيهكی گهوھهرڕێژ و شمشێرێكی گهوھهرڕێژی بۆ ناردبوو‪ ،‬ھهوڵهكانی‬
‫مهليك ناسر وای كرد لهگهڵ مهغۆل رێكبكهون كه مهليك ناسر سهد ھهزار ديناری‬
‫سوڵتانی)ئهوانهی ناوی مهليك ناسر يوسفی لهسهر بووە( و شهش ھهزار نيو ديناری‬

‫‪ ٦٩‬مؤلف مجھول‪ :‬الحوادث‪ ،‬ص ‪.٣٤٠‬‬


‫‪ ٧٠‬رەشيدەدين گوتويه‪ ،‬كه ناوی تاوری گورجی بووە‪ ،‬ھێندە ئازا بووە‪ ،‬ھهر بهتيا سوپايهكی بهزارندووە‪،‬‬
‫جامع التواريخ‪ .٧٢٧-٧٢٦/١ :‬فواد عبد المعطی الصياد‪ :‬المغول فی التاريخ‪ ،( ) ،‬ص‪ .٢٩٣‬الباز‬
‫العرينی‪ :‬المغول‪ ،‬ص‪٢٢٥ ،٢٢٤‬‬
‫‪ ٧١‬ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٤٨٩/٢/٣ ،‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ .٧٢٦ /٢ ،‬بيبرس‬
‫المنصوري‪ :‬زبدة الفکرة‪ ،‬ص‪.٤٢‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫)ئهوانهی له ميافارقين له قاڵب درابوون( بدا‪ ،‬لهگهڵ سی وشتر و سی بارگير و پهنجا‬


‫ئهسپ‪ ،‬يهشموتيش وار له ميافارقين بھێنێ‪.٧٢‬‬
‫سهركردەكانی مهغۆل خهريك بوون‪ ،‬ئهو ڕێكهوتنه جێبهجێ بكهن‪ ،‬كهچی بهدرەدين‬
‫لوئلو به پهله پهيامێكی بۆ مهغۆل نارد‪ ،‬كه كوردە شارەزورييهكان و ميرانی ساڵحی‬
‫)ئهوانهی خزمهتی مهليك ساڵح نهجمهدين ئهيوبيان كردووە( و مهليك موغيهس خاوەنی‬
‫كهرەك له مهليك ناسر ھهڵگهڕاونهته و مهليك ناسر خۆشی خهريكه شام بهجێ بێڵێ‪ ،‬بۆيه‬
‫ڕێكهوتنهكهيان ھهڵوەشاندەوە و بۆ مانگێكی ديكه درێژەيان به ئابلوقهی ميافارقين دا‪.‬‬
‫دواجار ڕێكهوتنهكه ھهرەسی ھێنا‪ .‬لهگهڵ ھاتنی وەرزی زستان ئهسپهكانی مهغۆل له‬
‫كهميان دا‪ ،‬چونكه لهاليهكهوە سهرماكهی به تين بوو‪ ،‬لهاليهكی ديكهوە ئاليکيان كهم بۆوە و‬
‫زەحمهت دەستيان كهوتووە‪ ،‬بۆيه له رەبيعی يهكهمی )‪٦٥٧‬ك‪١٢٥٩ /‬ز( يهشموت بڕياری‬
‫داوە‪ ،‬پێوەندی به سوپای ھۆالكۆوە بكا‪ ،‬سوپايهكی سێ ھهزار سهربازی به سهركردايهتيی‬
‫سۆتای لهوێ جێ ھێشت‪ ،‬تا مهليك كامل دەربازی نهبێ‪.٧٣‬‬
‫‪416 ‬‬ ‫پاش تهواوبوونی زستان يهشموت به سوپايهكی گهورەتر گهڕايهوە بهردەم قهاڵی‬
‫ميافارقين‪ ،‬لهو ماوەيهشدا بهرگريكارانی نێو قهاڵ شوراكهيان چاك كردووەتهوە و ڕێگهی‬
‫ھهاڵتنيان بۆ ئهوانه كردووەتهوە كه ويستوويانه بڕۆن‪ ،‬ھهروەھا كهناڵی نوێی ئاويان‬
‫دۆزيوەتهوە‪ ،‬مهليك كامل له گهڕێكی ديكهی شهڕ سهرسهختانه بهرگريی كرد‪ ،‬ئهو‬
‫بارودۆخه زياتر له ساڵێكی خاياند‪ ،‬خهڵكێكی زۆر توشی ئازار و ئهشكهنجه و قات و قڕی‬
‫بوون‪ .‬رۆژ به رۆژ باری نێو قهاڵ بهرەو سهختی و ناخۆشی ڕۆيشتووە‪ ،‬لهاليهكهوە ئازوقه‬
‫له كهمی داوە و لهاليهكی ديكهوە دژی مهغۆل شهڕيان كردووە‪ ،‬بۆيه چهندان جار تونيويانه‬
‫ھێرشی مهغۆل بۆ نێو قهاڵ تێك بشكێنن‪.٧٤‬‬
‫جوزجانی مێژوونووسی فارس )مردووە دوسی ‪٦٥٨‬ک‪١٢٦٠/‬ز( زۆر بهسهرسامی‬
‫له بارەی نهبهردی و جوامێری کوردانی قهاڵکه دواوە‪ ،‬که چۆن له شهودا به جلی سپی و‬
‫جامانهوە دەھاتنه خوارەوە و نزيکهی سهد يان دوو سهد مهغۆليان دەکوشت و دەگهڕانهوە‬
‫بێ ئهوەی ھيچ تير و شمشێرێکيان بهرکهوێ‪ ،‬بهمهش نزيکهی دە ھهزار مهغۆليان‬
‫کوشتووە‪ .٧٥‬ئهمه تاجرادەيهک زيادەرۆيی تێدايه‪ ،‬بهاڵم بهڵگهش لهسهر جوامێری کوردان‬
‫و خۆراگری خهڵکهکهی و بهرنامه داڕێژی مهليک کاملی ئهيوبی‪.‬‬
‫ھهمان مێژوونووس باس لهوە دەکا‪ ،‬که ھۆالکو به نهگيرانی ميافارقين و خۆراگری‬
‫قهاڵکه و ھێرشی شهوانهی سوارچاکهکانی پهست بووە‪ ،‬نامهی بۆ يهشموتی کوڕی‬

‫االعالق الخطيرە‪.٤٩٦ ،٤٩١/٢/٣ ،‬‬ ‫‪٧٢‬‬


‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪.٥٠٠ ،٤٨٩ /٣ ،‬‬ ‫‪٧٣‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٥٠٠/٣ ،‬عبدالحليم عبدﷲ‪ :‬دور الكرد‪ ،‬ص‪.٢٢٧‬‬ ‫‪٧٤‬‬
‫طبقات ناصري‪.٢١٨/٢ ،‬‬ ‫‪٧٥‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫ناردووە‪ ،‬که ئهو له ھهفتهيهک کهمتر بهغدای پايتهختی خهالفهتی گرتووە‪ ،‬کهچی تۆ‬
‫ماوەيهکی زۆرە به قهاڵيهکی بچووکهوە خهريکی‪ ،‬يهشموت له وەاڵمی داوەتهوە بهغدا به‬
‫ناپاکی رادەستکرا‪ ،‬بهاڵم ئهوانه تهنھا پياوەکانمان دەکوژن‪ ،‬ئێرە بهغدا نييه‪ .‬بۆيه ھۆالکۆ‬
‫خۆی چۆته ميافارقين‪ ،‬ھهمان بهزمی سوارچاکهکان دووبارە بۆتهوە‪ ،‬بۆيه رايگهياندووە که‬
‫خوا پارێزگاری له قهاڵکه دەکا‪ .‬ھۆالکو ھهواڵی بۆ خهڵکهکه ناردووە‪ ،‬ئهگهر سوارچاکهکان‬
‫رادەست بکهن ھهمووان سهالمهت دەبن‪ ،‬بهاڵم ئهوان رازی نهبوونه‪.٧٦‬‬
‫لهگهڵ ئهوەی ئابلوقهی ميافارقين نزيكهی دوو ساڵ خاياند له دوای چهندان شهڕ‬
‫مهغۆل ھهوڵی دا بۆی نهگيرا‪ ،‬بۆيه مهغۆل لهگهڵ پهالمارەكانيان ڕێگهی ديكهشيان‬
‫تاقيكردەوە‪ ،‬توانيان به ھۆی دوو مهملوكهوە كه له خاوەنهكانيان رەنجابوون‪ ،‬دزە بكهنه‬
‫شورەيهكی نێو قهاڵ و بهھۆی نێردەوانهوە بچنه سهر قهاڵ‪ ،‬دواجار له بيست و سێی رەبيعی‬
‫ئاخری ساڵی ) ‪٦٥٨‬ك‪١٢٦٠ /‬ز( دوای شهڕێكی سهخت ‪ ،‬مهغۆل توانيی يهكێ له‬
‫شوراكان داگيربكا‪ ،‬ئهمهش وای كرد كه مهغۆل بگهنه ئهو بورجهی مهليك كاملی لێ بوو‪،‬‬
‫‪  417‬تا بهديلگرتنی شهڕی كرد‪ .٧٧‬له ماوەی ئابلوقهدا بهرگريكاران بۆ ئهوەی تهسليم نهبن‪،‬‬
‫گۆشتی مردوو‪ ،‬ھهروەھا ھی سهگ و پشيله و مشكيان خواردووە‪ .٧٨‬ھهتا قات و قڕی و‬
‫برسێتی وای لێ كردوون‪ ،‬خهڵكانی قهاڵ پێستهی نهعل و پێاڵوەكانيان خواردووە‪.٧٩‬‬
‫كاتێ مهغۆل شارەكهی داگيركرد‪ ،‬قهسابخانهيهكی گهورەی لێ ئهنجام دا‪ ،‬تهنيا‬
‫مهسيحييهكان گيانيان پارێزراو بوو‪ .‬خهڵك و سهربازانی ميافارقين يا كوژراون يان به‬
‫ھۆی قاتوقڕی مردوون‪ ،‬بۆيه ژمارەيان كهم بووە‪ ،‬كه چل و دوو سهرباز و شهست و سێ‬
‫خهڵكی عهوامی لێ بووە‪ .٨٠‬دواتر ھۆالكۆ بهو شێوازەی باوەی مهغۆل بۆ ترساندن و‬
‫تۆقاندنی نهيارانی بهكاری ھێناوە‪ ،‬مهليك كاملی كوشتووە‪ ،‬پاشان سهريان له ديمهشق‬
‫ھهڵواسيووە‪.٨١‬‬

‫الجوزجاني‪ :‬طبقات ناصري‪ .٢١٨/٢ ،‬ھهروەھا بهردەوام دەبێ دەڵێ‪ ،‬کوڕی بهدرەدين لوئلو که باوکی‬ ‫‪٧٦‬‬
‫بۆ کۆمهکی ھۆالکۆ ناردبووی‪ ،‬رايکردووە سهرباری ھهڕەشهی باوکی‪ ،‬چونکه سێ شهو‬
‫پێغهمبهر)د‪.‬خ(ی ديوە‪ ،‬که گوتويهتی من پارێزگاری لهم قهاڵيه دەکهم‪ .‬تا رادەيهک زيادەرۆيی لهمانه‬
‫بهدی دەکرێن‪ ،‬بهاڵم دەتوانين سهرسامی مهغۆل بهرانبهر به خۆراگری و پابهندی کوردان به ئايينی‬
‫ئيسالم بهدی بکهين‪ ،‬که ئسمادە نهبوونه سهرشۆری کافران بن‪.‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٥٠٤ -٥٠٣/٢/٣ ،‬ابن العبری‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪.٣١٥‬‬ ‫‪٧٧‬‬
‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪.٧٢٧-٧٢٦/٢ ،‬بيبرس المنصوری‪ :‬زبدة‪ ،‬ص‪ .٤١‬النويری‪ :‬نھاية‬ ‫‪٧٨‬‬
‫االرب‪.٢٦٢/٢٩ ،‬‬
‫المقريزی‪ :‬السلوك‪) ،‬بيروت‪.٥٢٣/١ ،(١٩٩٧:‬‬ ‫‪٧٩‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٥٠٧ ،٥٠٤/٢/٣ ،‬سهرچاوەی ديكه گوتويانه سهد كهس بوون‪ .‬رشيدالدين‬ ‫‪٨٠‬‬
‫فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪.٧٢٧ /٢ ،‬‬
‫ئيبن شهداد باسی تۆمهتهكانی كردووە كه شهرابی نهخواردووتهوە و شورای ئامهدی تێك نهداوە و نهی‬ ‫‪٨١‬‬
‫داوەته خاوەنی رۆم و سوپای بۆ داگيركردنی بهغدا نهناردووە و پێشكێش و دياری بۆ ھۆالكۆ‬
‫نهناردووە‪ ،‬بۆيه شايهنی مردنه‪ ،‬االعالق الخطيرە‪ .٥٠٥ ،٤٩٦ ،٤٩١/٢/٣ ،‬رەشيدەدين گوتويه‪،‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ھۆالكۆ له كۆتاييهكانی )‪٦٥٧‬ك‪١٢٥٩ /‬ز( ئهو كاتهی سوپای مهغۆل له ئامهدەوە‬


‫پێشڕەويی كردووە‪ ،‬نامهی بۆ مهليك سهعيد نهجمهدين ئيلغازی خاوەنی ماردين نووسيووە‪،‬‬
‫كه بێته پێشوازی‪ ،‬بهاڵم مهليك سهعيد نهجمهدين ئورتوقی‪ ،‬مهليك موزەفهر قهرەئهرسهالنی‬
‫كوڕی ناردووە‪ .٨٢‬له ڕێگهی كوڕی نامهيهكی بۆ ھۆالكۆ نووسيووە‪ ،‬داوای لێبوردنی‬
‫كردووە ‪ ،‬چونكه نهخۆشی له جولهی خستووە‪ ،‬ڕێگهی ھاتنی پێ نهداوە‪ ،٨٣‬بهاڵم مهغۆل‬
‫باوەڕيان به مهليك سهعيد نهھێناوە‪ ،‬ئهويش پاش لێكۆڵينهوە بۆی دەركهوتووە مهغۆل وازی‬
‫لێ ناھێنن‪ ،‬بۆيه قهاڵكهی پڕ له ئازووقهكردووە و خۆی بۆ بهرگری ئامادەكردووە‪ ،‬دوای‬
‫چوار ڕۆژ نێردراوی ھۆالكۆ گهيشتووە و دياريشيان بۆ ناردووە‪ ،‬دواتر يهشموت به‬
‫بڕياری ھۆالكۆ دوای داگيركردنی ميافارقين له ساڵی )‪٦٥٨‬ك‪١٢٦٠ /‬ز( ئابلوقهی ماردينی‬
‫دا‪ ،٨٤‬ئهرقيونۆيان به ھهڕەشهوە داوای له مهليك سهعيد كرد فهرمانهكانی ھۆالكۆ جێبهجێ‬
‫بكا‪ ،‬بهاڵم مهليك سهعيد ھيچ دەربهستی ئهرقيونۆيان نهبووە‪ .٨٥‬رەشيدەدين باسی لهوە‬
‫كردووە له قهاڵ پياوانی ئازا و بهجهرگی كورد و توركمان بهرگريی سهختيان كردووە‪،٨٦‬‬
‫گومان لهوە نييه كوردەكانی ماردين ڕۆڵی بهرچاويان له سوپای ئورتوقی ھهبووە‪،‬‬
‫‪418 ‬‬
‫ھهروەھا بهشی سهرەكيی دانيشتوانی ماردين كورد بوون‪ .٨٧‬ھهروەھا له سهختی و قايمی‬
‫قهاڵ سهرسام بوون‪ ،‬ئهرقيونۆيان مهنجهنيقی دامهرزاندووە‪ ،‬دوای ھهشت مانگ شهڕ‬
‫نهيتوانيوە ماردين بگرێ‪ ،‬مهغۆل ھهمان سياسهتی ميافارقينی بهرانبهر قهاڵی ماردين‬
‫بهكارھێناوە و زۆر به توندی ئابلوقهی داوە تا قاتوقری و برسييهتی باڵوبووەتهوە‪،‬‬
‫خهڵكێكی زۆر بهو ھۆيهوە گيانی لهدەست داوە‪ ،‬مهليك سهعيد نهخۆش كهوتووە‪،‬‬
‫موزەفهرەدينی كوڕی سهرەتا ھهوڵی داوە باوكی به فهرمانی ھۆالكۆ ڕازی بێ‪ ،‬بهاڵم گوێی‬
‫پێ نهداوە‪ ،‬تاكو موزەفهرەدين ژەھری داوەته باوكی‪ ،‬خۆی تهسليمی ئهرقيونۆيان كردووە‪،‬‬
‫دواتر به ھۆالكۆی به ڕاگهياندووە‪ ،‬ئهو كهسهی دژی مهغۆل بوو‪ ،‬نهماوە‪ ،‬كه ئهو كارەی‬
‫بۆ بهرژەوەندی گشتی كردووە‪ ،‬يهك كهس بمرێ باشترە نهك ھهزاران كهس‪ ،‬ھۆالكۆ لێ‬
‫خۆش بووە و مهملهكهتی ماردينی پێ داوەتهوە‪.٨٨‬‬

‫ھۆالكۆ بڕياری داوە جهسته پارچه پارچه بكهن و بيخهنه زاريهوە تا مردووە‪ ،‬يا تاوانهكانيان بۆ‬
‫ژماردووە‪ ،‬و پێيان گوتوە شايهنی مهرگی‪ .‬جامع التواريخ‪ .٧٢٧ /٢ ،‬اليونينی‪ :‬ذيل مراە الزمان‪،‬‬
‫‪.٣٥٩ ،٧٦/٢‬المقريزی‪ :‬السلوك‪.٥٢٣/١ ،‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪ .٥٥٩/٢/٣ ،‬اليونينی‪ :‬ذيل مراە الزمان‪.٣٤٣ ،٣٤٢ /٢ ،‬‬ ‫‪٨٢‬‬
‫ابن تغری بردی‪ :‬النجوم الزاھرة‪.٥٤/٧ ،‬‬ ‫‪٨٣‬‬
‫رشيدالدين فضل ۦ‪ :‬جامع التواريخ‪.٧٢٧ /٢ ،‬‬ ‫‪٨٤‬‬
‫رشيدالدين فضل ۦ‪ :‬جامع التواريخ‪٧٢٧ /٢ ،‬‬ ‫‪٨٥‬‬
‫رشيدالدين فضل ۦ‪ :‬جامع التواريخ‪٧٢٧ /٢ ،‬‬ ‫‪٨٦‬‬
‫ابن العبری‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٢٨٠ ،٣١٧‬رشيدالدين فضل ۦ‪ :‬جامع التواريخ‪.٧٢٨ /٢ ،‬‬ ‫‪٨٧‬‬
‫ابن العبري‪ :‬مختصر الدول‪ ،‬ص‪ .٢٨٠‬ابن العبري‪:‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣١٦‬رشيدالدين فضل ۦ‪ :‬جامع‬ ‫‪٨٨‬‬
‫التواريخ‪.٧٢٨ /٢ ،‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫‪ -٨‬ھهرێمی دياربهکر له سهردەمی ھۆالكۆدا‬


‫لهسهروبهندی داگيركردنی جهزيرە و ئابلوقهی ميافارقين‪ ،‬ھۆالكۆ كچی سوڵتان‬
‫جهاللهدينی خهوارزمی دا به مهليك ساڵح كوڕی بهدرەدين لوئلو تا زياتر بهخۆيهوە‬
‫بيبهستێتهوە‪ ،‬بۆيه ئهو سوپايهی مهليك ساڵح كۆی كردبۆووە‪ ،‬بۆ داگيركردنی ئامهدی‬
‫نارد‪ ،٨٩‬ھهروەھا ھۆالكۆ لهاليهكی ديكهوە بانگی سهيفهدين زلی كوڕی موجليی جێگری‬
‫مهليك كامل كرد‪ ،‬ئامهدی لێ سهندەوە و دای به سولجوقييانی ڕۆمی ھاوپهيمانی‪ .‬ميافارقين‬
‫و ئهرزنيشی دا به شهرەفهدين عهبدوڵاڵ الوی كه پێشتر مير ئاخوڕی شهھابهدبن غازی‬
‫بوو‪ ،‬كه ژێر به ژێر پێوەنديی به مهغۆلهوە كردبووە‪ ،‬چونكه نێوانی لهگهڵ مهليك كامل‬
‫ناخۆش بوو‪.٩٠‬‬
‫دوای داگيركردنی ميافارقين عهبدوڵاڵ الوی مهملوكی مهليك كاملی ئهيوبی بهڕێوهی‬
‫بردووه سهرباری ئهرزەن‪ .٩١‬له كاتێكدا مهغۆل ئامهد و شار و شارۆچكهكانی دهوروبهری‬
‫لێكردۆتهوهو خستوويهته سهر واڵتی رۆم‪ .‬ھهروهھا جهزيره و شهنگال و شارهكانی‬
‫‪  419‬دهوروبهری‪ ،‬سهرباری موسڵ به كوڕانی بهدرهدين لوئلو سپاردووه‪ .٩٢‬ھۆالكۆ دياربهكر و‬
‫ديار رهبيعهی تا كهنارهكانی رووباری فوڕات داوهته تودانی سهركردهی سهربازی‪.٩٣‬‬
‫ھهروهھا بهشێكی له مومتهلهكاتی ئهيوبی خستۆته سهر ئورتوقييهكان له ماردين‪ ،٩٤‬ھهروا‬
‫دهسهاڵتی ئهيوبيان ھێنده بچووككراوەتهوە تهنيا له حسن كێفا حوكميان گێڕاوه‪.٩٥‬‬
‫ھۆالكۆ پێش ئهوهی جارێكی ديكه ھێرش بۆ سهر شام و ميسر ببا‪ ،‬زيانی زۆری به‬
‫قهواره و ميرنشينه كوردييهكان گهياند‪ ،‬تاكه قهوارهی كوردی لهو ناوچهيهدا كه ھێشتييهوه‬
‫ميرنشينی حسن كێفا بوو‪ ،‬له سهرهتای ساڵی )‪٦٥٩‬ك‪١٢٦٠/‬ز( مهليك ئهوحهد )موەحهد(‬
‫تهقيهدين عهبدوڵاڵی كوڕی تورانشای کوڕی مهليک ساڵح نهجمهدين ئهيوبی‪ ،‬حسن كێفای‬
‫بۆ مهغۆل جێھێشت‪ ،‬به كۆمهڵێك دياری و پێشكێشهوه له واڵتی شام رووی له ھۆالكۆ نا و‬

‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪. .٧١٩ -٧١٨/٢ ،‬‬ ‫‪٨٩‬‬


‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرە‪.٥٤١ ،٥١٠ ،٤٨٨/٢/٣ ،‬‬ ‫‪٩٠‬‬
‫عهبدوڵاڵ الوی تا ‪٦٧٩‬ک‪١٢٧٩/‬ز‪ ،‬ساڵی نووسينی کتێبی) االعالق الخطيرة ( ھهر له حوکمی‬ ‫‪٩١‬‬
‫ميافارقين و ئهرزەن بهردەوام بووە‪ .‬ابن شداد ‪ :‬االعالق الخطيرة‪.٥٤١/٢/٣ ،‬‬
‫ابن شداد ‪ :‬االعالق الخطيرة‪ .٥٤١ ،٥٢٧ ،٥١٠/٢/٣ ،٢٠٦/١/٣ ،‬ابن العبری‪ :‬مخطوطه تاريخ‬ ‫‪٩٢‬‬
‫االزمنه‪ ،‬ص‪ .١٤٣ ،١٤١‬ابن العبری‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪.٣١٦-٣١٥‬‬
‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪.٧٣٤/٢ ،‬‬ ‫‪٩٣‬‬
‫ابن شداد ‪ :‬االعالق الخطيرة‪ .٥٧٠/٢/٣ ،‬بناکتي‪ :‬تاريخ بناکتي‪ ،‬ص‪ .٤٥٨‬عالء محمود خليل‪:‬الموصل‪،‬‬ ‫‪٩٤‬‬
‫ص‪ .٩٣‬ھدار سليم‪ :‬الکرد في االعالق الخطيرة البن شداد‪) ،‬اربيل‪ ،(٢٠٠٣:‬ص‪.٢١٨‬‬
‫ابن العبری‪ :‬تاريخ مختصر الدول‪ ،‬ص ‪.٢٨٠‬‬ ‫‪٩٥‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ناسنامهی بۆ ئاشكرا كرد و بهسهرھاتی خۆی بۆ گێڕايهوه‪ ،‬ھۆالكۆش حسن كێفای‬


‫پێبهخشيوهتهوه‪.٩٦‬‬
‫ھۆالكۆ دوای شااڵو بهرفرهوانييهكهی به نێو چياكانی ھهكاری له كوردستان و‬
‫جزيرهدا‪ ،‬ھێشتا له بارودۆخی ناوچهكه دڵنيا نهبوو‪ ،‬له رهمهزانی ساڵی )‪٦٥٩‬ك‪١٢٦٠/‬ز(‬
‫دا خودانی ماردين مهليك موزهفهرهدين قهره ئهرسهالن ئورتوقی به ياوهری چهندان مير و‬
‫بهگزداهی ناوچهكه به كۆمهڵێ دياری و پێشكێشی باوكييهوه چووە دهرباری ھۆالكۆ له‬
‫نزيك سهلماس‪ ،‬ھۆالكۆ له ديدارهكهدا پييگوت‪'' :‬پێيان راگهياندووم كوڕانی خودانی موسڵ‬
‫بۆ واڵتی ميسر رايانكردووه‪ ،‬ھهروا من دهزانم دارو دهستهكانيان ھۆكاری رۆيشتنيان‬
‫بوون‪ ،‬ئهوانهی لهگهڵت ھاتوون له الی من جێبھێڵه‪ ،‬من دڵنيايی نادهم كه له منت دابڕێنن و‬
‫رێگهت بۆ خۆشكهن روو له واڵتی ميسر بكهی''‪ .٩٧‬مهليك موزهفهرهدين رهزامهندی‬
‫دهربڕی و گهڕايهوه بۆ ماردين‪ ،‬بهاڵم له رێگهدا ھۆالكۆ بڕياری دا بگهڕێتهوه‪ ،‬مهليك‬
‫موزهفهريش لهو بڕياره تۆقی‪ ،‬ھۆالكۆ پێيڕاگهياند كه ھاوهاڵنت پێيانگوتووم دهستت لهگهڵ‬
‫خودانی ميسر ھهيه بۆيه مير )ئهحمهد بوغای( لهگهڵ نارد بۆ دڵنيابوون له دڵسۆزی‪420  ،‬‬
‫سهرباری بهخشينی نسێبين و خابوريش پێيبهخشی لهگهڵ بهشێكی گهورهی دياربهكر‪ ،‬جگه‬
‫له ئهرزن و حسن كێفا نهبێ‪ ،‬و فهرمانيشی پێكرد به رووخاندنی )شراريف( قهاڵكه‪،٩٨‬‬
‫لهبهر ئهوه بڕياری دا ئهو حهفتا مير و بهگزادهی كه لهگهڵی بوون بكوژێ‪ ،‬كه ھيچيان‬
‫تاوانيان نهبوو‪ ،‬لهنێو ئهو ميرانهدا مير ئهسهدهدين بوختی و حوسامهدين عهزيزی بوختی و‬
‫مير ئهيوبی مهھرانی له بهناوبانگترين ميرانی كورد بوو‪ ،‬سهرباری چهندان مير و‬
‫بهگزادهی ناسراوی ديكه‪ ،‬دواتر ھۆالكۆ ميرێكی بهناوی ئهحمهد بوغا دانا تا سهرپهرشتی‬
‫كاروكردهوهكانی موزهفهرهدين بكا‪ ،‬ئهم كارهشی بۆ ئهوه كرد تا پهڕ و باڵی ميری ئورتوقی‬
‫بكا‪.٩٩‬‬
‫دهبێ سهرنجی ئهوه بدهين ھۆالكۆ له مامهڵهی لهگهڵ ميره كوردهكاندا‪ ،‬خودی ميری‬
‫كردۆته ئامانج يان كوشتوويهتی يان وايلێكردووه واڵتهكهی بهجێبھێڵێ و مهملوكێكی‬
‫لێكردۆته حاكم وهكو مهليك كاملی خودانی ميافارقين )‪٦٥٨-٦٤٥‬ک‪١٢٥٩-١٢٤٧/‬ز( و‬
‫مهليك ناسری کوڕی مهليک عزيز کوڕی مهليک زاھير کوڕی مهليک ناسر سهالحهدين‬

‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيره‪ .٥٣٥/٢/٣ ،‬النويری‪ :‬نھاية االرب‪ .٢٦٠/٢٨ ،‬زرار صديق‪ ،‬كورد و‬ ‫‪٩٦‬‬
‫كوردستان‪ ،‬ل‪ .٣٧٢‬ھدار سليم‪ :‬الکرد في االعالق‪ ،‬ص‪.٢١٨‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيره‪ .٥٦٩/٢/٣ ،‬اليونينی‪ :‬ذيل مرآة الزمان‪ .٤٥٧/١ ،‬ابن ايبک‪ :‬کنز الدرر‪،‬‬ ‫‪٩٧‬‬
‫‪.٨٤/٨‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيره‪ .٥٦٩/٢/٣ ،١٣٩/١/٣ ،‬اليونينی‪ :‬ذيل مرآة‪ .٤٥٨-٤٥٧/١ ،‬ابن ايبك‪ :‬كنز‬ ‫‪٩٨‬‬
‫الدرر‪ .٨٤/٨ ،‬ھدارسليم‪ :‬الکرد في االعالق‪ ،‬ص‪.٢١٦‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق الخطيرة‪ .٥٧٠-٥٦٩/٣ ،‬الخزانداری‪ :‬تاريخ مجموع النوادر‪ ،‬ص‪ .١٦٩‬اليونينی‪:‬‬ ‫‪٩٩‬‬
‫ذيل مرآة‪ .٤٥٨ -٤٥٧/١ ،‬ابن ايبك‪ :‬كنز الدرر‪ ..٨٤/٨ ،‬جێگهی ئاماژهيه مير خواند كه باسی لهم‬
‫رووداوه كردووه‪ ،‬ژمارهی ميرهكانی به حهوت مير داناوه‪ .‬روضة الصفا‪.٢٦١/٥ ،‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫ئهيوبی‪،‬خودانی حهلهب و ديمهشق )‪٦٥٨-٦٣٤‬ک‪١٢٥٩-١٢٣٦ /‬ز(‪ ،‬كهچی لهگهڵ ميری‬


‫ئورتوقی به پێچهوانهوه مامهڵهی كردووه‪ ،‬مهليك موزهفهرهدين ئورتوقی خودانی ماردين له‬
‫شوێنی خۆی ھێشتۆتهوهو دهوروبهری كه زۆربهيان كورد بوون‪ ،‬لهناوی بردوون‪.‬‬
‫دوای داگيركردنی موسڵ لهاليهن مهغۆلهوه‪ ،١٠٠‬بنهماڵهی لوئلو بۆ يهكجارهكی له‬
‫گۆڕهپانی سياسی له ناوچهكه دوورخرانهوه‪ ،‬ھهوڵهكانيان پێگهی مهغۆلی راستهوخۆ له‬
‫ناوچهكه زياد كرد‪ ،‬سمداغۆ نويان له پاداشتی ئهو زانياريانهی ئيبن يونس بهعشيقی به‬
‫مهغۆلی دابوو كه له بارهی پێوهندی نێوان مهليك ساڵح و مهماليك كرديه حاكم له موسڵ‪.١٠١‬‬
‫ھهروەھا شهنگالی دا به عهلهمهدين قهيسهر موسڵی بۆ ماوەيهک‪ ،‬پاشان قهوامهدين يهزدی‬
‫له شوێنی دانا‪.١٠٢‬‬
‫به داگيركردنی موسڵ ئارامی ناوچهكانی دهوروبهری بهدهست نهھات‪ ،‬بۆيه سمداغۆ‬
‫رووی له جهزيره كرد‪ ،‬ھهرچهنده كوردێكی زۆر لهگهڵ سهيفهدينی كوڕی لوئلو خودانی‬
‫جهزيره رويان له ميسر كردبوو‪ ،‬كهچی خهڵكهكهی له مهغۆڵ ياخی بوون و دهروازهكانی‬
‫‪  421‬شاريان به روويدا داخست‪ ،‬سمداغۆ و سوپای مهغۆل شورايهكيان به دهوريدا دروستكرد‪،‬‬
‫ھهر له تهواوی زستانهوه تا ھاوين لهگهڵيان جهنگان‪ .١٠٣‬دهرھهقی خهڵكی جهزيرهی ئيبن‬
‫عومهر نهھاتن‪ ،‬ئهمهش ئهركی سمداغۆ نۆيانی قورس كرد‪ ،‬بۆيه لهوكاتهی حهننه يهشوع‬
‫مهترانی جهزيره كه له الی ھۆالكۆ گهڕابۆوه‪ ،‬فهرمانێكی ھێنابوو به پاراستنی خهڵکهکه‪،‬‬
‫توانی دڵی خهڵكهكه نهرم بكا و دهرگا بۆ سمداغۆ بكهنهوه‪.١٠٤‬‬
‫گومان لهوه نييه خهڵكی جهزيره زۆربهی زۆر كورد بوون‪ ،‬مهسيحييهكانيش دژی‬
‫مهغۆل نهوهستاونهتهوه‪ ،‬دواتر لهشكری مهغۆل چووه نێو شارهكه‪ ،‬سمداغۆ بڕياريدا‬
‫شورای شارهكه بروخێنن‪ ،‬ھهقيان بهسهر خهڵكهكه نهبێ‪ ،‬پاش ئهنجامدانی ئهو ئهركه‪،‬‬
‫جهمالهدين جولبهغ كرده حاكمی جهزيره بهو مهرجهی حهننه يهشوعی مهتران راوێژكار و‬
‫جێبهجێكار بێ بهسهرييهوه‪ ،‬دواتر ئهوێی جێھێشت و رووی له شهمامكی باشووری ئهربل‬
‫كرد و لێی گيرسايهوه‪ .١٠٥‬پێدەچێ مهبهستی مێژوونووس سهربازگهی کوشاف بێت‪،‬‬
‫چونکه مهغۆل کردبوويه بنکهی سهربازی خۆی له ھهرێمی جهزيرە‪.‬‬

‫بۆ درێژەی رووداوی داگيرکردنی موسڵ‪ ،‬ياخی بوونی کوڕانی لوئلو‪ ،‬بڕوانه بهش سێييهم‪.‬‬ ‫‪١٠٠‬‬
‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٢٢‬ابن العبري‪ :‬مختصر الدول‪ ،‬ص‪ .٢٨٤‬مؤلف مجھول‪ :‬الحوادث‪،‬‬ ‫‪١٠١‬‬
‫ص‪.٣٤٧‬‬
‫ابن شداد‪ :‬االعالق‪ .٢١٢/١/٣ ،‬عالء محمود‪ :‬الموصل‪ ،‬ص‪.١٣٣‬‬ ‫‪١٠٢‬‬
‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٢٢‬ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ‪ ،‬ص‪ .١٥١‬مؤلف مجھول‪:‬‬ ‫‪١٠٣‬‬
‫الحوادث‪ ،‬ص‪.٣٢٨‬‬
‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٢٣-٣٢٢‬ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ‪ ،‬ص‪.١٥٢‬‬ ‫‪١٠٤‬‬
‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٢٣-٣٢٢‬ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ‪ ،‬ص‪ .١٥٢‬له)مخطوطة تاريخ‬ ‫‪١٠٥‬‬
‫االزمنة(دا نووسراوە گهڕاوە بۆ )وادی الشام( له ئهربل‪ ،‬بهاڵم ھيچ شوێنێک له نزيک ئهربل به ناوە‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫سمداغۆ نۆيان به مهبهستی داگيركردن رووی له عهمادييه كرد‪ ،‬بهاڵم بهھۆی‬


‫رووداوێكهوه توانی بێ خوێن رشتن‪ ،‬مهبهستهكهی بپێكێ‪ ،‬ئهويش كاتێ كه سهيفهدين‬
‫كوڕی لوئلو خودانی جهزيره‪ ،‬له ميسرهوه كۆيلهيهكی خۆی نارده الی جهمالهدين جولبهغ‬
‫والی جهزيره لهاليهن مهغۆلهوه‪ ،‬نامهيهكی پێدا‪ ،‬تا ئهو گهوھهر و زێڕهی شاردبويهوه بۆی‬
‫بنێرێ‪ ،‬ئهويش كارهكهی ئهنجامدا و شتهكانيدا به كۆيلهكه‪ ،‬كۆيلهش رووی له عهمادييه كرد‬
‫و مهسهلهكهی الی عيزهدين ئايبهك خودانی عهمادييه ئاشكرا كرد‪ ،‬عيزهدينيش ئهو كارهی‬
‫بۆ سمداغۆ ئاشكرا كرد‪ ،‬بۆيه سمداغۆ جهمالهدين جۆلبهغی كوشت و عيزهدين ئايبهك له‬
‫حوكمداری عهماديه ھێشتهوهو چووه جهزيره و مهتران حهننه يهشوع كرده حاكمی تاك و‬
‫تهنھا‪.١٠٦‬‬
‫به له ناوچوونی بنهماڵهی کوڕانی لوئلو تهواوی ھهرێمی جهزيرە به موسڵهوەش بووە‬
‫وياليهتێکی مهغولی که نوێنهرانی ئيلخانان له نزيکهکانی خۆيان حوکميان کردووە‪،‬‬
‫ئهوانيش زياتر وەک حاکمی سهربازی وا بوونه‪ ،‬بۆ پاراستنی ناوچهکان و چاودێری‬
‫‪422 ‬‬ ‫کردنی حاکمه خۆجێيهکان و مسۆگهر کردنی ملکهچيان بۆ ئيلخانان‪.١٠٧‬‬
‫ھۆالكۆ بۆ ئارامكردنی بارودۆخی كوردستان‪ ،‬سهركردهی سهربازی نزيك له خۆی‬
‫له كوردستان دامهزراندووه‪ ،‬تۆدان كوڕی بايجۆ كوڕی مواتوفان كوڕی جوغوتای‪،‬‬
‫دياربهكر و رهبيعه تا كهنارهكانی فوراتی پێداوه‪ ،‬ھهورهھا سوپايهكيش بۆ دامركاندنهوهی‬
‫ياخيبوونی قهاڵو شارهكان له خزمهت دانابوو‪ .‬ھهروەھا بهتايبهتی له ھهرێمی دياربهکر‬
‫زياتر رۆڵی به مهسيحييهكان داوه‪ ،‬كه رهگهزێكی گرنگی دهوڵهتی ئيلخانانی مهغۆل بوون‬
‫له سهردهمی ھۆالكۆ و دواتريش‪ .‬ھهورهھا ھهندێ لهو سهركرده سهربازييانهی له‬
‫كوردستان رۆڵيان ھهبووه له داپلۆسينی ياخيبوونهكان مهسيحی بوونه لهوانه كيتوبوغا و‬
‫سمداغۆ نويان‪.‬‬
‫ھۆالكۆ له ھهرێمی دياربهکر زۆربهی مێرگه و سهرداره كوردهكانی لهناوبردوون يا‬
‫تهنگاوی كردوون روو له دهوڵهتی مهملوكی بكهن‪ ،‬ھۆالكۆ متمانهی به ميری كورد‬
‫نهبووه‪ ،‬پێی وابووه ھهركاتێ دهرفهتيان بۆ بڕهخسێ ھهڵدهگهڕێنهوه‪ ،‬بۆيه لهناوبردنيان‬
‫چاكترين رێگهيه‪ .‬ئهگهر ميری كورد مامهڵهی لهگهڵ كردبێ‪ ،‬سنووری دهسهاڵتی بچووك‬

‫نييه‪ ،‬ئهمه پێدەچێ ھهڵهی وەرگێرانهکه بێت‪ ،‬دواتر له پهراوێزدا ھاتووە که وادی شام ناوی کۆشکی‬
‫ئهرغۆنه له تهورێز‪ .‬بێ ئهوەی باسی ئهربل بکات که له دەقهکهدا ناوی ھاتووە‪ ،‬دواتر ئهم رووداوە‬
‫سهردەمی ھۆالکۆيه نهک ئهرغۆنی نهوەی)‪٦٩٠-٦٨٣‬ک‪١٢٩١-١٢٨٤/‬ز(‪ ،‬بۆيه دەقهکهی )تاريخ‬
‫الزمان( راسترە‪ .‬ھهروەھا سهربازگهيان له نزيک ئهربل بووە‪ ،‬دواتر يهکسهر چووە بۆ عهماديه‪ ،‬وەکو‬
‫ئاماژەی پێدراوە‪ ،‬چونکه تهورێز له عهمادييهوە زۆر دوورە‪.‬‬
‫‪ ١٠٦‬ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٢٣‬ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ‪ ،‬ص‪.١٥٢‬‬
‫‪ ١٠٧‬محمد صالح قزاز‪ :‬الحياة السياسية في العراق)عھد السيطرة المغولية(‪ ،‬ص ‪ .١٩٦-١٩٥ ، ١٤٧‬عالء‬
‫محمود‪ :‬الموصل‪ ،‬ص‪.١٢٢‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫كردووهتهوه‪ ،‬لهوانه ميری حسن كێفا كه ملكهچی بۆ نوانده‪ ،‬كهچی ھهر حسن كێفای‬
‫پێداوهتهوه‪ ،‬بهاڵم ميری ماردين كه ئورتوقی بووه‪ ،‬ھهروهھا سوڵتانی سالجيقه رۆم زۆر‬
‫قهاڵ و شوێنانی ديكهی خستۆته سهر قهڵهمڕەويان‪.‬‬
‫‪ -٩‬سياسهتی ئهباقا له ھهرێمی دياربهکر‬
‫به گوێرهی رێوڕهسمی مهغۆل پاش مردنی ھۆالكۆ‪ ،‬ميران و سهركرده و كوڕانی‬
‫ھۆالكۆ رێكهوتن كه ئهباقای كوڕه گهورهی ببێته جێگرهوهی باوكی‪ ،‬مهغۆل له سێی‬
‫رهمهزانی )‪٦٦٣‬ك‪١٢٦٤/‬ز( به پادشايان ھهڵبژارد‪ .١٠٨‬ئهباقا پاش ھهفتهيهك بهپێی‬
‫رێوڕهسمی مهغۆلی‪ ،‬دووباره يهرليغی بۆ مير و سهركرده و حاكمانی دهوڵهتهكهی‬
‫دهركرد‪ ،‬واڵتی بهسهر دابهشكردنهوه‪ ،‬يهشموتی برای به سوپايهكی تهواوهوه نارده‬
‫دهربهندی شێروان و ئاران و ئازەربايجان‪ ،‬ھهروهھا تۆغۆ بهتيكچی كوڕی ئيلكانيان و‬
‫تودانی برای سونجاق نۆيان سهركردهی سهربازی نارده الی واڵتی رۆم‪ ،‬پێشتر مير تودان‬
‫له سهردهمی ھۆالكۆ دياربهكر و ديار رهبيعه تا سنووری شامی بهدهستهوه بوو‪ ،‬ئهوه بوو‬
‫‪  423‬له جێگهی تودان‪ ،‬دۆربای نۆيان سهرپهرشتی جهزيره تا سنوورهكانی شامی كردووه و‬
‫جهاللهدين تهرير له دياربهكر نوێنهری بووه‪ ،‬مهليك موزهفهر قهره ئهرسهالن ئورتوقی‬
‫خاوەنی ماردين ديار رهبيعهی بهدهستهوه بووه‪ ،‬ھهروهھا شهمسهدين جوينی باوكی‬
‫عهالئهدين و بهھائهدين پۆستی وهزارهتی بهدهست بووه‪ ،‬كه پێشتريش بهدهستی بووه كه‬
‫سهرپهرشتی ھهموو واڵتی كردووه‪ ،‬دوای ئهوه ئهباقا لهجياتی مهراغه پايتهختی برده‬
‫شاری تهورێز‪.١٠٩‬‬
‫ئهوهی جێگهی سهرنجه لهو دابهشكردنه ئهباقا‪ ،‬پێشتر تودان سهرپهرشتی دياربهكر تا‬
‫سنوورهكانی فوراتی كردووه‪ ،‬لهبهر مهترسی زياتر ئهو سهركردهيهكی ديكهی ناردۆته‬
‫واڵتی رۆم و سهركردهی ديكهی له دياربهكر و ديار رهبيعه تا سنووری فورات داناوه‪،‬‬
‫لهبهر ئهوه سنووری لهگهڵ دهوڵهتی مهملوكی پڕ كردووه به سهركردهی سهربازی ھهر له‬
‫بهغداوه تا واڵتی رۆم گهورهترين و بهتواناترين سهركردهی مهغۆلی لێ دامهزراندووه‪،‬‬
‫ئهباقا له باوكی زياتر ھهرێمهکهی پڕ كردووه له سهرباز و لهشكر‪.‬‬
‫دوای نهمانی بنهماڵهی لوئلو ‪ ،‬موسڵ نهك ھهر ھاوسهنگی سياسی‪ ،‬بگره له رووی‬
‫ئيدارييهوهش السهنگ بوو‪ ،‬چونكه زوو زوو سهرپهرشتيار و بهڕێوهبهرانی لهاليهن‬
‫مهغۆلهوه دهگۆردران‪ ،‬له ساڵی )‪٦٦٧‬ك‪١٢٦٨/‬ز( حهننه يهشوعی مهترانی مهسيحی كه‬

‫‪ ١٠٨‬ابن العبري‪:‬تاريخ مخطوطة‪ ،‬ص‪ .١٥٤-١٥٣‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪.٧٤٢/٢ ،‬يحيی‬


‫قزوينی‪ :‬لب التواريخ‪ ،‬ص‪ .١٦٩‬غفاری‪ :‬تاريخ جھان آرا‪) ،‬تھران‪ ،( :‬ص‪.٢١٢‬‬
‫‪ ١٠٩‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪.٧٤٤-٧٤٣/٢ ،‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫سهرپهرشتياری جهزيره بوو‪ ،‬لهبهر ئهوهی بهدوای ئارهزووهكانی كهوتبوو‪ ،‬مهغۆل اليداو‬
‫كوشتی‪.١١٠‬‬
‫ناوچهكانی رۆژئاوای دهوڵهتی ئيلخانانی مهغۆلی تووشی شلهژانی سياسيی بوون‪ ،‬له‬
‫ساڵی ‪٦٦٦‬ك‪١٢٦٧/‬ز سوڵتانی سهالجيقهی رۆم روكنهدين كوڕی غهياسهدين كهيخسرو‬
‫كوڕی كهيقوباد ويستی دهسهاڵتی خۆی بهسهر مهملهكهتهكهی بهھێزكا‪ ،‬موعينهدينی‬
‫پهروانه سهردار و سهركردهكانی مهغۆلی ناوچهكهی ئاگادار كردهوه‪ ،‬ئهوانيش‬
‫روكنهدينيان لهناوبرد‪ ،‬بهمجۆره موعينهدين بووه يهكهم دهسهاڵتداری سهالجيقهی رۆم‪،‬‬
‫چونكه جێگرهوهی روكنهدين‪ ،‬كه غهياسهدينی كوڕی بوو‪ ،‬تهمهنی بچووك بوو‪.١١١‬‬
‫سهبارەت به شاری ئامهد که ھۆالکو بهخشی بووی به سهالجيقهی رۆم‪ ،‬سوڵتان‬
‫روکنهدين جێگری خۆی لێ دانابوو‪ ،‬پاش نهمانی روکنهدين کهوته دەست کوڕەکهی‪،‬‬
‫غهياسهدين کهيخسروی سێيهم )‪٦٨٢-٦٦٦‬ک‪ (١٢٨٣-١٢٦٧/‬پاشان خراوەته سهر‬
‫ئهرتوقيهکانی ماردين‪ ،‬ئهويش نوێنهری خۆی لێ داناوە‪.١١٢‬‬
‫‪424 ‬‬
‫له ساڵی )‪٦٧٩‬ك‪١٢٨٠/‬ز( )غهياسهدين مهسعود( كوڕی سوڵتان عيزهدين كهيكاوسی‬
‫دووهم خودانی واڵتی رۆم‪ ،‬كه پێشتر رايكردبوو‪ ،‬رووی له دهرباری ئهباقا له تهورێز‬
‫كردهوه‪ ،‬ئهويش رێزی لێ نا‪ ،‬ئيبن عيبری باس لهوە دەکا‪ ،‬ئهباقا ويستی نيوەی واڵتی رۆمی‬
‫پێبدات‪ ،‬بهاڵم سهران و سهركردهكانی رازی نهبوون‪ ،‬نهوهك ئهم كاره ملمالنێی لهگهڵ‬
‫ئامۆزاكهی كه غهياسهدين كهيخوسرهوی سێيهم بوو زياد بكات‪ ،‬بۆيه داھاتی نيوهی واڵتی‬
‫بۆ بڕيهوە‪ .‬بهبێ ئهوهی بتوانێ ھيچ فهرمانێك بدا‪ ،‬كوڕی سوڵتان ھيچ چاری نهما‪ ،‬بهوهی‬
‫رازی بوو‪ .١١٣‬ھهرچی سهرچاوەی سهلجوقی و مهملوکيين ئاماژەيان بهوە داوە‪ ،‬که ئهباقا‬
‫نيوەی واڵتی به الی رۆژھهاڵتييهوه پێداوە‪ ،‬رۆژئاواشی بۆ غهياسهدين كهيخوسرهو‬
‫مايهوه‪ .١١٤‬كه بريتی بوو له )ئامهد و ميافارقين‪ ،‬خهرپوت‪ ،‬ئهرزهنجان‪ ،‬سيواس‪ ،‬مهالتيه‪(،‬‬
‫لهگهڵ قهاڵ و ناوچهكانيان‪ .١١٥‬لێرەدا بۆچوونهکهی ئيبن بيبی )مردووە دەوروبهری‬
‫‪٦٨٥‬ک‪١٢٨٦/‬ز( و ئهوانی ديکه به ھهند وەردەگرين‪ ،‬چونکه ئيبن بيبی تا ئهم ساڵه‬

‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٢٧‬عالء محمود خليل‪ :‬الموصل‪ ،‬ص‪.١٣٥‬‬ ‫‪١١٠‬‬
‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٢٥-٣٢٤‬البرزالی‪ :‬تاريخ البرزالی‪ .١٨٣ -١٨٢/١/١ ،‬ابن كثير‪:‬‬ ‫‪١١١‬‬
‫البداية‪.٢٩٤/١٣ ،‬‬
‫ابن شداد‪:‬االعالق الخطيرة‪ .٥٢٧/٢/٣ ،‬ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص ‪ .‬عالء محمود خليل‪ :‬الموصل‪،‬‬ ‫‪١١٢‬‬
‫ص‪.١٣٦‬‬
‫تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٤٠‬مخطوطة االزمنة‪ ،‬ص‪ .١٧٥‬عثمان عبدالکريم‪ :‬سالجقة الروم‪ ،‬ص‪.١٨٨‬‬ ‫‪١١٣‬‬
‫ابن بيبي‪ :‬االوامر العالئية‪ ،‬ص ‪.‬مؤلف مجھول‪ :‬اخبار سالجقة‪ ،‬ص‪ . ٤١٠‬اقسرائي‪ :‬مسامرة االخبار‪،‬‬ ‫‪١١٤‬‬
‫ص‪ .١٣٤‬بيبرس المنصوري‪ :‬زبدة‪ ،‬ص‪ .١٦٨‬ابن الوردي‪ :‬تاريخ ابن الوردي‪.٢٢/٢ ،‬‬
‫مؤلف مجھول‪ :‬اخبار سالجقة ‪ ،‬ص‪ . ٤١٤‬اقسرائي‪ :‬مسامرة االخبار‪ ،‬ص‪ .١٣٤‬ابن الوردي‪ :‬تاريخ ابن‬ ‫‪١١٥‬‬
‫الوردي‪ .٢١٩/٢ ،‬المقريزي‪ :‬السلوك‪ .١١٤/٢ ،‬عثمان عبدالكريم افندي‪ :‬سالجقه الروم‪ ،‬ص‪ .١٨٨‬ئيبن‬
‫وەردی و مهقريزي له رووداوهكانی )‪٦٧٧‬ك( باسيان كردووه‪.‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫رووداوەکانی نووسيوە و خۆی پۆست ئيداری ھهبووە له دەوڵهتی سهلجوقی و له‬


‫رووداوەکان نزيکتر بووە‪ ،‬به ھهمان شێوەش ئهقسهرائی که کتێبهکهی تايبهته به مێژووی‬
‫سهالجيقهی رۆم‪ ،‬له ‪ ٧٢٣‬ک‪١٣٢٣ /‬ز نووسيويهتی‪ .‬رووداوەکانی دواتری سهردەمی‬
‫تۆکۆداری برای ئهباقا سهلمێنهری ئهم راستيهن‪.‬‬
‫پاش مردنی زووی ئهباقا شهمسهدين جووهينی خاوهن ديوان و گهوره پياوانی ئايينی و‬
‫ھهندێ له مير و سهركردهی مهغۆلی غيابی ئهرغۆنيان قۆستهوه‪ ،‬رێكهوتن كه ئهحمهد‬
‫توکۆدار برای له جێگهی ئهباقا دانێن‪ ،‬به سوڵتان ناويان برد‪ .١١٦‬له کۆتاييهکانی حوکمی‬
‫ئهباقا‪ ،‬مێژوونووس ئيبن عيبری چۆته تهورێز و مهراغه بۆ بهسهر کردنهوەی کهنيسهکان‬
‫و لهوێ ژياوە‪ ،‬بۆيه له رێوڕەسمی تهخت وەرگرتنی تۆکۆدار ئامادە دەبێ‪ ،‬سوڵتانيش رێزی‬
‫گرتووەو سهرپشکی کردووە له بهڕێوەبردنی کهنيسه و دێرەکانی ئازەبايجان وئاشور و‬
‫واڵتی نێوان ھهردوو رووبار )جهزيرە( ‪ ،‬ھهروەھا رەزامهندی دەربڕی لهسهر بنيادنانی‬
‫کهنيسهيهکی نوێ له بهرتله له شوێنی کهنيسه کۆنهکه‪.١١٧‬‬
‫توکۆدار جێگرايهتی جهزيرەی دا به مير بيوراجون کوڕی دوربای له شوێنی باوکی‪،‬‬ ‫‪ 425‬‬
‫حكومهتی واڵتی رۆمی بهخشييه شهمسهدين جووهينی تا به ھاوكاری سوڵتانی سهلجوقی‬
‫بهڕێوهی ببا‪ ،‬ھهروهھا دياربكر و موسڵ و ئهربلی دا به خواجه ھارونی كوڕی‬
‫شهمسهدين‪ .١١٨‬بۆ يهكهمجار له مێژووی كورتی دهوڵهتی ئيلخانانی دابهشكردنی واڵت‬
‫رێڕهوێكی ديكهی بهخۆوه گرت‪ ،‬تۆکۆدار بۆ ئارام كردنهوهی ئهرغۆن دهستكاری‬
‫رۆژھهاڵتی دهوڵهتهكهی نهكرد‪ ،‬كهچی له رۆژئاوادا له ھهرێمی دياربهکر تهواوی‬
‫دهسهاڵتی دايه بنهماڵهی جووهينی‪ ،‬كه لهو ماوهيهدا رهگهزی فارس توانيان بهسهر‬
‫مهسيحييهكان له كوردستان سهربكهون‪ .‬بهم شێوهيه بنهماڵه ئێرانييهكانی دهربار توانيان‬
‫سنوورێك بۆ دهسهاڵتی مهسيحی نهك تهنيا له كوردستان له ھهموو سنووری دهوڵهتی‬
‫ئيلخانی دابنێن‪.١١٩‬‬
‫سهبارەت به سياسهتی بهرامبهر به سوڵتانانی سهالجيقهی رۆم‪ ،‬دەبينن پێچهوانهی‬
‫ئهباقای برای کاری کرد‪ ،‬لهو کاتهی سوڵتان مهسعودی کوڕی عيزەدين کهيکاوس له الی‬
‫مهغۆلی قهپجاق گهڕايهوە‪ ،‬ئهباقا رۆژھهاڵتی واڵتی پێبهخشی‪ ،‬که بريتی بوو له ناوچهکانی‬
‫باکوری کوردستان وەک ئامهد و ميافارقين و خهربوت و ئهرزەنجان و ئهرزەرۆم و‬
‫سيواس و مهاڵتيه‪ ،‬به ھهموو قهاڵ و مێرگ وناوچهکانيان‪ .‬بهشی رۆژئاواش بۆ غهياسهدين‬

‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٤٤‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪)٩١-٩ /٢ ،‬ع( ‪.‬‬ ‫‪١١٦‬‬
‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الکنسي‪ ،‬ص‪ .١٠٧‬نصري الکداني‪ :‬ذخيرة االذھان ‪ .٦٦/٢ ،‬زنار عبدالسالم‪ :‬ابن‬ ‫‪١١٧‬‬
‫العبری‪ ،‬ص‪.٢٧‬‬
‫عباس اقبال‪ :‬المغول‪ ،‬ص‪ .٢٣٥‬شيرين بياني‪ :‬المغول‪ ،‬ص‪.٢٨٩ ،٢٨٧‬‬ ‫‪١١٨‬‬
‫شيرين بياني‪ :‬المغول‪ ،‬ص‪.٢٨٤‬‬ ‫‪١١٩‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫کهيخهسرەو کوڕی روکنهدين ئامۆزای‪ ،١٢٠‬بهاڵم توکۆدار ناوچهی دەسهاڵتيانی گۆرييوە بۆ‬
‫دابهشکردنهکهی پێشتری ھۆالکۆ‪ ،‬که رۆژئاوای داو بوو به کوڕی کهيکاوس و‬
‫رۆژھهاڵتيش بۆ کوڕی روکنهدين قلج ئهرسهالن‪ .١٢١‬ئهباقا ترسی ھهبوو‪ ،‬نهيويست کوڕی‬
‫کهيکاوس له مهماليک نزيک بێت‪ ،‬چونکه ناوچهکانی رۆژئاوا سنووری به واڵتی شامهوە‬
‫نووسا بوو‪ ،‬نهوەک وەکو کهيکاوسی باوکی پێوەندی به مهغۆل نوێ بکاتهوە‪ ،‬بهاڵم‬
‫تۆکۆدار به موسڵمانبوونی و بهستنی ئاشتی لهگهڵ مهماليک ئهم ترسهی نهبوو‪.‬‬
‫له سياسهتهكانی بۆمان دهركهوتووه كه توکۆدار ھهوڵی داوه بيروباوهڕی زۆربهی‬
‫خهڵكان و دانيشتووانی دهوڵهتهكهی گوزارشت لێبكا‪ ،‬بهاڵم سهركهوتنی بهدهستنهھێناوه‪،‬‬
‫ويستوويهتی لهگهڵ دهوڵهت مهماليك لهسهر ئاشتی رێككهوێ‪ ،‬لهو ماوه كورتهی دهسهاڵتی‬
‫كه كهمتر له سێ ساڵ بووه‪ ،‬ھهرێمی دياربکر ناوچهيهكی ئارام بووه و له سايهيدا ميرو‬
‫سهردارانی كورد لهنێو قهاڵ و دژهكانيان خاوهن سهربهخۆی ناوخۆ بوون و رووبهڕووی‬
‫ھێرش و شااڵوی مهغۆل نهبوونهتهوه‪ .‬سهركرده و سهربازانی مهغۆلی له كوردستان‬
‫بهتايبهتی له دياربهكر و دهوروبهری موسڵ و جهزيره ماونهتهوه‪ ،‬بهاڵم زياتر به ملمالنێی ‪426 ‬‬
‫نێوان سوڵتان و ئهرغۆن خهريك بوون‪ ،‬دهوڵهتی مهملوكی به تهحهفوزهوه مامهڵهی لهگهڵ‬
‫گۆڕانكارييهكانی نێو دهرباری ئيلخانی كردووه‪.‬‬
‫‪ -١٠‬باندوری سياسهتی ئاخر ئيلخانانی غهيرە موسڵمان له ھهرێمی دياربهکر‬
‫دوای كوشتنی تۆکۆدار سێ ئيلخانی ديكه كاريان لهسهر چهسپاندنی قانونهکانی‬
‫چهنگيزخان كرد‪ ،‬به پلهی يهكهم له سوپا و ئيدارهی دهوڵهت پشتيان به مهغۆل و مهسيحی‬
‫بهتايبهتی مير و سهركرده مهغۆلهكان بهستووه‪ ،‬له ساڵی )‪٦٨٣‬ك‪١٢٨٤/‬ز( ئهرغۆن‬
‫كوڕی ئهباقا لهسهر تهختی دهوڵهتی ئيلخانان دانيشت‪ ،١٢٢‬ئهرغۆن زياتر له باوك و باپيری‬
‫دژی ئيسالم بوو‪ ،‬ئهو ھهنگاوهی تۆکۆدار له پێناو ئاشتی لهگهڵ دهوڵهتی مهماليك نای بوو‪،‬‬
‫دژی وهستايهوه‪ ،‬ھهر زوو نێردراوێكی نارده الی سوڵتان سهيفهدين قهالوونی مهملوكی و‬
‫پێڕاگهياند‪ ،‬كه ئهو له جێگهی سوڵتانی ئهحمهدی موسڵمان ھاتۆته سهر تهخت‪.١٢٣‬‬
‫ئهرغۆن سهرهتا دهستی به رێكخستنهوهی كاروباری ناوخۆ كرد‪ ،‬وهك ھهر ئيلخانێكی‬
‫ديكه دووباره ھهرێم و ناوچهكانی دابهشكردهوه‪ ،‬بوغای سهركردهی مهغۆلی كه زۆر‬
‫ھاوكاريی كرد بوو‪ ،‬كرده ميری ميران و كاروباری ناوچهی رهی پێسپارد و كرديه‬

‫ابن بيبي‪ :‬االوامر العالئية‪ ،‬ص ‪.‬مؤلف مجھول‪ :‬اخبار سالجقة‪ ،‬ص‪ . ٤١٠‬اقسرائي‪ :‬مسامرة االخبار‪،‬‬ ‫‪١٢٠‬‬
‫ص‪ .١٣٤‬بيبرس المنصوري‪ :‬زبدة‪ ،‬ص‪ .١٦٨‬ابن الوردي‪ :‬تاريخ ابن الوردي‪.٢٢/٢ ،‬‬
‫اقسرائي‪ :‬مسامرة االخبار‪ ،‬ص‪ .١٣٤‬منجم باشی‪ :‬جامع الدول‪ . /٢ ،‬؟ محمد سھيل طقوش‪ :‬سالجقة‪،‬‬ ‫‪١٢١‬‬
‫ص‪ .٣٣٥‬؟‬
‫ابن العبري‪ :‬مخطوط تاريخ االزمنه‪ ،‬ص‪.١٨٧‬‬ ‫‪١٢٢‬‬
‫الذھبي‪ :‬تاريخ االسالم‪ .٢٠٨/٢ ،‬القلقشندي‪ :‬صبح االعشی‪ .١٨٤/٢ ،‬شيرين بياني‪ :‬المغول‪،‬‬ ‫‪١٢٣‬‬
‫ص‪.٤٧٠‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫خاوهنی ديوان له جێگهی شهمسهدين جووهينی‪ ،‬ھهروهھا گهيخاتووی کوڕی لهگهڵ‬


‫ھۆالجۆی مامی نارده واڵتی رۆم‪ ،‬بوغا دهسهاڵتێكی زۆر فراوانی لهاليهن ئهرغۆنهوه‬
‫پێدرا‪ ،‬ئهويش ئاروقی برای لهسهر بهغدا و دياربهكر دانا‪ ،‬به ھاوکاری جۆشکاب‪ .‬ئهرغۆن‬
‫لهبهر ئهوهی پياوێكی بوزيی تووندڕهو بوو‪ ،‬دووباره رێوڕهسمی جارانی ھی باوك و‬
‫باپيری زيندووكردهوه‪ .١٢٤‬ھهرچی سهبارهت به قوتای خاتوونی دايكی تۆکۆداره لهسهر‬
‫ناوچهكانی خۆی كه ميافارقين و تومان ھێشتهوه وهكو پێشتر‪.١٢٥‬‬
‫ئهرغۆن له كاردانهوهی چاالكييهكانی كوردان له ساڵی )‪٦٨٥‬ه‪١٢٨٦ /‬م(‪ ،‬که وا ديارە‬
‫بارودۆخی نالهباری ئيلخانان و ملمالنێی ئهرغۆن و توکۆداريان به ھهڵزانيوە بۆ به‬
‫دەستھێنانی سهروەری‪ ،‬لهشكرێكی گهورهی له شازده ھهزار جهنگاوهر رهوانهی چياكانی‬
‫ھهكاری كرد‪ ،‬سوپاكه بهسهركردايهتی مازوق قۆشجی و نۆرين ئاغا و غازان ئۆغلی له‬
‫جهالئيرييهكان بوو‪ ،‬رهشيدهدين فهزڵوڵاڵ گوتوويهتی‪'' :‬ھهندێ لهو كوردانهی كه رێگر‬
‫بوون و ئاژاوهيان دهنايهوه‪ ،‬كوژران''‪ .١٢٦‬له راستيدا ئهو ھێرشه سهربازييهی لهشكری‬
‫‪  427‬مهغۆل لهو ناوچه سهرسهختانهی كوردستان‪ ،‬ھهم بۆ ئهوه بووه قهواره كوردييه‬
‫سهربهخۆكانی ناوچهكه لهناوببا‪ ،‬چونكه نهيتوانيوه لهو ناوچانه دهست بهسهر چاالكی‬
‫كوردان دابگرێ‪ ،‬ناوچهكانی ھهكاری شوێنی بزاڤی كوردان بووه‪ .‬ھهم بۆ ئهوه بووه كورد‬
‫چاوترسێن بكا‪ ،‬چونكه وهك نهتهوهو رهگهزهكانی ديكه نهچوونهته ژێر باڵی مهغۆل و‬
‫ھاوكاريان نهكردوون‪ ،‬ئهگهرنا لهبهر ئاژاوهو رێگری نهبووه‪.‬‬

‫‪ ١٢٤‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪)١٢٨/٢ ،‬ع(‪ .‬بناكتی‪ :‬تاريخ بناكتی‪ ،‬ص‪ .٤٧١‬عباس العزاوي‪:‬‬
‫تاريخ العراق‪ .٣٢٣/١ ،‬ئيبن عيبری باسی لهوه كردووه‪ ،‬كه له ھهمان ساڵدا ئهرغۆن ئهو ميرانهی سهر‬
‫به خۆی بوون لهسهر ناوچهکانی بابل )بهغدا( و ئاشوور )موسڵ( و خوراسان و مازهندهران و واڵتی‬
‫رۆم دانا‪ ،‬بهبێ ئهوهی ناويان بھێنێ‪) .‬مخطوطة تاريخ االزمنة‪ ،‬ص‪ .(١٨٧‬ھهرچی ئيبن عهبدول زاھر‬
‫به ووردی ناوچهکانی دەستنيشان کردووە‪ ،‬که ھۆالجۆ بۆ روم ‪ ،‬بايدو بۆ بهغدا دانراوە‪ ،‬جۆشکاب‬
‫بهرێوەبردنی ئهربلی تاسنووری رومی پێ سهپێردراوە‪ .‬بهاڵم وا ديارە بهمه رازی نهبووە‪ ،‬و گلهيی‬
‫لێکردووە که به ھهوڵی ئهو تهختی وەرگرتووە‪ ،‬خيانهتی له تۆکۆداری کردووە لهبهر خاتری ئهو‪ ،‬بۆيه‬
‫کاتێ به دوايدا ناردووە گوێی پێنهداوە‪ ،‬ئهويش سوپای به دوا ناردووە‪ ،‬جۆشکابيش به دووسهد سوارەوە‬
‫له ناوچهکانی موسڵ و جهزيرە سووراوەتهوە‪ ،‬کێشه کهوتۆته نێوانيان‪ ،‬پهالماری پياوانی ئهرغونيان‬
‫داوە )تشريف االيام والعصور‪ ،‬ص‪ .(٦٦ ،٦٣‬بهاڵم دياربهکر و دەوروبهری درا بوو به ئاروقای برای‬
‫بوغا‪ ،‬موسڵيش بهرقوتی بهرێوەی دەبرد‪ ،‬چونکه ئهرغۆن گهڕاندبوويهوە بۆ حوکمی موسڵ)ابن‬
‫العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .(٣٤٨‬وا ديارە ناوچهکانی ژێر دەسهاڵتی به کهم زانيوە له چاو بهغدا و‬
‫دياربهکر و رۆم که داھاتی زۆريان ھهيه‪ ،‬بۆيه ياخی بووە‪ ،‬ھهروەھا گوتراوە که چاوی له تهخت بووە‪،‬‬
‫ھهر وەک رشيدەدين ئاماژەی پێداوە‪ ،‬که دواتر بوغای ميری ميرانی ئهرغۆن به دوايدا ناردووە‪ ،‬تا‬
‫تهخت وەرگرێ کاتێ له جهزيرە سهرگهردان بووە)جامع التواريخ‪)١٤٣/٢ ،‬ع(( ‪.‬‬
‫‪ ١٢٥‬ابن عبدالظاھر‪ :‬تشريف االيام والعصور‪ ،‬ص‪ .٦٥‬بيبرس المنصوري‪ :‬زبدة الفكرة‪ ،‬ص‪.٢٣٩‬‬
‫‪ ١٢٦‬جامع التواريخ‪ .٨١٢/٢ ،‬زرار صديق‪ :‬كردستان فی العھد الجالئري‪ ،‬ص‪ .٥٧‬درويش يوسف‪ :‬ھكاری‪،‬‬
‫ص‪ .١٨١‬رهشيدهدين بۆ شهرعيهتدان بهو ھێرشه‪ ،‬كوردان به ئاژاوهگێڕ و رێگر ناودهبات ئهگهر نا‬
‫ئهوان له ناوچهی خۆيان بوونه و ھێرشيان كراوهته سهر‪.‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ئهرغۆن دوای ئهوهی دهسهاڵتی جێگير ببوو‪ ،‬بوغای سهركردهی مهغۆلی‪ ،‬كه له‬
‫توکۆدار رزگاری كردبوو‪ ،‬پاداشت كرد و كردبووی به ميری ميران سهرپهرشتياری‬
‫تهواوی دهوڵهتی ئيلخانان‪ ،‬بوغا رۆژ به رۆژ دهسهاڵتی له ھهڵكشان بوو‪ ،‬له رووی‬
‫داراييهوه ھهرچی پارهو سامانی واڵت ھهبوو بهدهستی ئهوهوه بوو‪ ،‬ئهويش ئاروقای برای‬
‫كردبووە حاكم و سهرپهرشتياری عێراقی عهرهبی )بهغدا( و ئازهربايجان و نێوان ھهردوو‬
‫رووبار‪) ١٢٧‬دياربهكر(‪ .١٢٨‬ئهو دهسهاڵتهی زۆرهی بوغا سهرهتا دوژمنايهتی لهنێو‬
‫دهرباری ئهرغۆن دروستكرد‪ ،‬تا گهيشته ئهرغۆن‪ ،‬بوغا ببووه ئيمپڕاتۆری پارهو سامان‪،‬‬
‫دهبوا ھهموو ميرهكان لهبهر دهرگای ئهو بوهستن بۆ پاره و مووچه و ئازوقه‪ ،‬تهنانهت‬
‫ھهموو ميرهو پاشاكانی واڵت به فهرمانی ئهو دهجووالنهوه‪ ،‬بهھهمان شێوه ئاروقای برای‬
‫ھهموو سوپای مهغۆلی حيسابيان بۆ دهكرد‪ .‬كاتێ ئهرغۆن ھهستی به مهترسی ئهو كرد‪ ،‬له‬
‫ساڵی )‪٦٨٧‬ك‪١٢٨٩/‬ز( له ناوی برد‪.١٢٩‬‬
‫ئاروقای براشی بهھهمان شێوەی برای پاشايانه دەژيا‪ ،‬تهنانهت حيسابی بۆ ئهرغۆنيش‬
‫نه دەکرد‪ ،‬داھاتی ناوچهکانی ژێر دەسهاڵتی به دياربهکرەوە نهدەناردە تهورێزی پايتهخت‪،‬‬
‫ھهروەھا دەستدرێژی دەکردە سهر ماڵ و سامانی خهڵک و سکااڵی زۆر له دياربهکر و‬
‫‪428 ‬‬ ‫دەوروبهريهوە له دژی گهيشته دەست ئهرغۆن‪.١٣٠‬‬
‫ھهرچی ئاروقای برای بوو‪ ،‬ئاگاداری كوژرانی بوغا نهبوو‪ ،‬زستانی‬
‫)‪٦٨٨‬ك‪١٢٨٩/‬ز( له موسڵ بهسهربرد‪ ،‬ئهرغۆن بۆ لهناوبردنی بايتمشی سهركردهی‬
‫مهغۆلی نارده دهوروبهری دياربهکر‪ ،‬تا بهھێزێكهوه ئاروقا له موسڵ دهستگير بكهن‪،‬‬
‫ئهوهبوو له قهاڵی كوشاف )كشاف(‪ ١٣١‬دهستگير كرا‪ ،‬دوای گرتنی به فهرمانی ئهرغۆن‬
‫لهنێوبرا‪ .١٣٢‬پاش لهناوچوونی سهره گهورهكانی پارهو سامان‪ ،‬باتيمش رووی كرده‬
‫حاكمهكانی ديكه‪ ،‬مهسعود بهرقوتی حاكمی موسڵ‪ ،‬و كوڕەکهی و كهسوكاريان به‬

‫ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ االزمنه‪ ،‬ص‪ .١٩٤‬ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٥٣‬له )مخطوطة‬ ‫‪١٢٧‬‬
‫تاريخ االزمنه( ھاتووه كه بوغا‪ ،‬ئاروقای برای كردبووه حاكم بهسهر بابل و ئاشوور و ئازهربايجان و‬
‫نێوان ھهردوو رووبار‪.‬‬
‫بناكتي‪ :‬تاريخ بناكتي‪ :‬ص‪.٤٧١‬‬ ‫‪١٢٨‬‬
‫ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ االزمنه‪ ،‬ص‪ .١٩٦-١٩٤‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪. ١٤١/٢ ،‬‬ ‫‪١٢٩‬‬
‫بناكتي‪ :‬تاريخ بناكتي‪ ،‬ص‪.٤٧٣‬وصاف الحضرة‪ :‬تحرير وصاف‪ ،‬ص‪ .١٣١-١٢٩‬ئاروقای برای‬
‫ھهموو حاكم و سهرپهرشتيارانی كوردستانی دادهنا‪ ،‬دەسهاڵتی بوغا ھێنده زيادی كردبوو‪ ،‬ھهتا مهسعود‬
‫بهرقوتی حاكمی ئهربل و موسڵ‪ ،‬دهيگوت بێجگه له بوغا گوێ به ھيچ كهس نادهم‪ ،‬پاش ئهو ژيانم‬
‫ناوێ‪ .‬ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٥٦‬ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ االزمنه‪ ،‬ص‪.١٩٧‬‬
‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ .١٤٣-١٤١/٢ ،‬رغد عبدالکريم‪ :‬امبراطورية المغول‪ ،‬ص‪.٢٤٦‬‬ ‫‪١٣٠‬‬
‫کوشاف‪ :‬قهاڵيهکی ئاوەدانه‪ ،‬لهسهر زێی گهورەيه‪ ،‬دووقۆناغ له ئهربل دوورە‪ ،‬له رۆژھهاڵت و‬ ‫‪١٣١‬‬
‫باشووری موسڵه‪ .‬ابوالفداء‪:‬تقويم البلدان‪ ،‬ص ‪.‬البغدادي‪:‬مراصد االطالع‪ ،‬ص‪ .١١٦٦‬ابن سباھی زادە‪:‬‬
‫اوضح المسالک‪ ،‬ص‪.٥٥١‬‬
‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٥٥‬مؤلف مجھول‪ :‬الحوادث‪ ،‬ص‪ .٤٩٤‬رغد عبدالکريم‪ :‬امبراطورية‬ ‫‪١٣٢‬‬
‫المغول‪ ،‬ص‪.٢٤٦‬‬
‫‪Narmın Alı And Others: Medıval Urban Landscape In Northeastern Mesoptamıa, (England:2016),‬‬
‫‪P160.‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫شێوهيهكی نهشياو لهنێوبران‪ ،‬له سهرهتادا مهسعوديان نهكوشت به بهڵێنی جوان ھێشتيانهوه‪،‬‬
‫تاكو ھهموو پارهو پووليان لێسهند‪ ،‬پاشان ھێنايانه ئهربل لهوێ كوشتيان‪.١٣٣‬‬
‫له دوای له ناوچوونی بوغا و ئاروقای برای‪ ،‬ئهرغۆن حوکمی دياربهکری بهخشی به‬
‫جۆشکابی کوڕی جومقوری ئامۆزای‪ ،‬كه ماوەيهک بوو له ئهرغۆن ياخی ببوو‪ ،‬ناوچهی‬
‫جهزيرەی کردبووە پهناگه بۆ خۆ حهشاردان‪ ،‬پاشان رۆڵی بااڵی ھهبوو له ئاشکراکردنی‬
‫پيالنی بوغا بۆ لهناوبردنی ئهرغۆن‪ ،‬بهاڵم ھێندە بهردەوام نهبوو بهھۆی تۆمهتبارکردنی به‬
‫ھهبوونی پێوەندی لهگهڵ مهماليک‪ ،‬بۆيه ھهوڵی دا رابکاته شام بهاڵم له شارە کوردييهکان‬
‫له نێوان ميافارقين و ئهرزەن دەستگير کرا‪ ،‬له ‪٦٨٨‬ک‪١٢٨٩/‬ز له نێو برا‪.١٣٤‬‬
‫كهسايهتييهكی تر كه له ماوهی حوكمڕانی ئهرغۆن له عێراق رۆڵی بااڵی بينيووه‪،‬‬
‫ئهويش سهعدلدهولهی يهھودييه‪ ،١٣٥‬له بهغدا له ئيداره كاری كردووه‪ ،‬بهاڵم ئاروقا دووری‬
‫خستۆتهوه‪ ،‬بۆيه له )‪٦٨٦‬ك‪١٢٨٧/‬ز( خۆی گهيانده الی ئهرغۆن وهكو پزيشك لێی نزيك‬
‫بووه‪ ،‬توانی رازی بكات بهوهی كه كاروباری دارايی بهغدا بگرێته دهست‪ ،‬ھهروهھا‬
‫‪  429‬بهوهی كه دوو ھێندهی جێگرهكانی ئاروقا و بگره زياتريش باج كۆبكاتهوه‪ ،‬ھهورهھا باسی‬
‫بارودۆخی بهغدا و زيادهڕۆيی و گهندهڵی بوغاو ئاروقا و اليهنگرانيانی بۆ ئهرغۆن‬
‫روونكردهوه‪ .‬بۆيه له )‪٦٨٧‬ك‪١٢٨٩/‬ز( له اليهن ئهرغۆنهوه رهوانهی بهغدا كران بۆ‬
‫بهسهركردنهوهی كاروباری عێراق‪ ،‬چاككردنی باوردۆخی خهڵكهكه‪ ،‬بۆيه ئاروقا‪ ،‬ناچار‬
‫سهرپهرشتياری درايی عێراقی داوه به سهعدلدهوله‪ ،‬پاشان راپۆرتێكی سهبارهت به عێراق‬
‫و زيادهڕۆييهكانی ئاروقا به ئهرغۆن دا‪.١٣٦‬‬

‫ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٥٥‬مؤلف مجھول‪ :‬الحوادث‪ ،‬ص‪ .٤٩٤‬بناكتي‪ :‬تاريخ بناكتي‪،‬‬ ‫‪١٣٣‬‬
‫ص‪ .٤٧٤‬وصاف الحضرة‪ :‬تحرير وصاف‪ ،‬ص‪.١٣٢‬‬
‫رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ .١٤٣-١٤١/٢ ،‬رغد عبدالکريم‪ :‬امبراطورية المغول‪ ،‬ص‪.٢٤٦‬‬ ‫‪١٣٤‬‬
‫سهرچاوە مهملوکييهکان به ھيچ شێوەيهک باس له پهيوەندی لهگهڵ مهماليک ناکهن‪ ،‬بهڵکو ئهمه‬
‫تهنانهت بيانۆ بوو بۆ له ناو بردنی‪ ،‬چونکه زۆربهی کات رۆڵی نهياری بينيوە‪ ،‬ھهندێ له ميرەکان‬
‫ھهوڵياندەدا که تهختی ئيلخانان وەربگرێ‪ ،‬که ئهويش نهوەی ھۆالکۆيه له ھهموان به تهمهنتر بووە‪.‬‬
‫بۆيه ئهرغۆن ويستی بهمجۆرە له کۆڵ خۆی بکاتهوە‪ ،‬بهمهش سهرکهوتنی به دەستھێنا‪ .‬ھهرچی ئيبن‬
‫عهبدول زاھرە ئاماژەی بهوە داوە که له ‪٦٨٥‬ک‪١٢٨٦/‬ز دەستگير کراوە‪ ،‬بێ ئهوەی ئاماژە به‬
‫ھۆکارەکهی بکات)تشريف االيام و العصور‪ ،‬ص‪.(١٣٦‬‬
‫سهعدلدهوله‪ ،‬كوڕی سهفی دهولهی يهھودييه‪ ،‬له بنهڕهتدا پزيشك بووه‪ ،‬خهڵكی ئهبھهری شاری زنجان‬ ‫‪١٣٥‬‬
‫بووه‪ ،‬بهھۆی چهند ھاوڕێيهكهوه چووه رێزی پزيشكانی نێو دهرباری ئهرغۆن‪ ،‬پێشتر له بهغدا ژياوه‪،‬‬
‫پياوێكی زيرهك و كۆمهاڵيهتی بووه‪ ،‬چهندان زمانی زانيوه‪ ،‬له بواری ئيدارهو داراييدا زۆر شارهزا‬
‫بووه )رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ . ٨١٣/٢ ،‬كرماني‪ :‬نسائم االسحار من لطائم االخبار‪ ،‬ص ‪.‬‬
‫بناكتي‪ :‬تاريخ بناكتي‪ ،‬ص‪ .٤٧٤‬وصاف الحضرة‪ :‬تحرير وصاف ‪ ،‬ص‪ .(١٣٢‬ھهرچی بيبهرس‬
‫مهسنورييه دهڵێ كه خهڵكی موسڵه )زبدة الفكرة‪ ،‬ص‪.(٢٣٩‬‬
‫مؤلف مجھول‪ :‬الحوادث‪ ،‬ص‪ .٤٩١-٤٨٧‬وصاف الحضرة‪ :‬تاريخ وصاف‪ ،‬ص‪ .١٣٣‬عبد علي ياسين‪:‬‬ ‫‪١٣٦‬‬
‫العراق‪ ،‬ص‪ .٢٢٩‬رغد عبدالکريم‪ :‬امبراطورية المغول‪ ،‬ص‪.٢٤٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫كاتێ بوغا و ئاروقا به سزای خۆيان گهيشتن‪ ،‬ئهرغۆن‪ ،‬سهعدلدهولهی له شوێنی بوغا‬
‫دانا‪ ،‬كه ھهردووكيان دوژمنی موسڵمانان بوون‪ ،‬بڕيارياندا بێجگه له مهسيحی و يهھودی‬
‫ھيچ يهكێكی ديكه له دامهزراوهكانی دهوڵهت دانهمهزرێنن‪ ،‬كاتێ سهعدلدهوله پۆستی‬
‫سهرۆكايهتی ديوانی دهوڵهتی وهرگرت‪ ،‬ئهرغۆن لهبهر متمانهی زۆری به سهعدلدهوله‬
‫بڕياريدا كه ھهر کهسێ بيهوێ چاوی به ئيلخان بكهوێ‪ ،‬پێويسته يهكهمجار رهزامهندی‬
‫سهعدلدهوله وهربگرێ‪.١٣٧‬‬
‫سهعدلدهوله دووباره كاروباری دهوڵهتی رێكخستهوه ھهموو پۆسته گرنگهكانی دا به‬
‫خزمهكانی خۆی‪ ،‬فهخرلدهولهی برای لهگهڵ موھهزهب دهوله و جهمالهدين دهستجوردانی‬
‫بۆ بهڕێوهبردنی بهغدا نارد‪ ،‬شهمس دهولهی كوڕی مونتهخب دهولهی كرده حاكمی فارس‪،‬‬
‫ھهروهھا برايهكی ديكهی كه ناوی ئهمين دهوله بوو كرده حاكمی ھهرێمی دياربهكر ‪،‬‬
‫ئهركی سهرپهرشتياری تهورێزی سپارد به ئامۆزاكهی كه ناوی موھهزهب دهولهی ئهبی‬
‫مهنسوری پزيشك بوو‪ ،‬بهم شێوهيه ھهموو براكانی كرده حاكمی واڵت‪ ،‬ئهگهر كوڕانی‬
‫ئهرغۆن‪ ،‬غازان له خوراسان و گهيخاتوو له واڵتی رۆم نهبوونايه‪ ،‬خزم و كهسانی خۆی ‪430 ‬‬
‫لهوێش دادهنا‪.١٣٨‬‬
‫له ساڵی )‪٦٨٩‬ك‪١٢٩٠/‬ز( عهال ئهلميش حاكمی ميافارقين‪ ،‬به نھێنی حاكمی شاری‬
‫موش كه مهسيحييهكی ئهرمهنی بوو‪ ،‬كوشت‪ ،‬ھهروهھا ئهزيهتی چهند راھيبێكی مهسيحی‬
‫داوه‪ ،‬يهكێ له راھيبهكان رووی له ئهرغۆن ناوه‪ ،‬سكااڵی كردووه‪ ،‬بۆيه بڕياردرا به‬
‫كوشتنی عهال ئهلميش و لهناوبرا‪.١٣٩‬‬
‫لێرهدا بۆمان دهركهوتووه كه مهسيحييهكان له ھهرێمهکه ڕۆڵی گرنگيان گێڕاوه‪،‬‬
‫ئهرغۆن پشتگيری تهواوی كردوون‪ ،‬ھهروهھا له چوارچێوهی ياساكانی جهنگيزخان‪ ،‬حاكم‬
‫و سهرپهرشتيار به فێل يهكتريان لهناوبردووه‪.‬‬
‫سهعدلدەولهی يھودی اليهنگر و دۆستانی له شارە کوردييهکان داباوە‪ ،‬وەک له ئهربل‬
‫تاجهدين موختهس بۆ جاری سێيهم گهڕاندنهوە ‪ ،‬پاش ئهوەی توانی به دانی پارە گيانی خۆی‬
‫رزگار بکات‪ ،‬له ساڵی ھهر لهو ساڵهدا ئهرغۆن نهخۆش كهوت‪ ،‬به جۆرێ نهيتوانی‬
‫ھهستێتهوه‪ ،‬سهعدلدهولهی گهوره وهزيری‪ ،‬ھهموو ھهوڵێكيدا تا ئيلخان لهو نهخۆشييه چاك‬
‫بێتهوه‪ ،‬بهاڵم رۆژ به رۆژ بارودۆخی خراپتر دهبوو‪ ،‬كاتێ ميرو سهركردهكانی دهوڵهتی‬
‫ئيلخانان زانييان چاكبوونهوهی مهحاڵه‪ ،‬سهعدلدهولهيان دهستگير كرد و كوشتيان‪ ،‬لهگهڵ‬

‫‪ ١٣٧‬ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ االزمنه‪ ،‬ص‪ .٢٠١‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ .٨١٣/٢ ،‬وصاف‬
‫الحضرة‪ :‬تحرير وصاف‪ ،‬ص‪ .١٣٦‬شيرين بياني‪ :‬المغول‪ ،‬ص‪.٢٩٣‬‬
‫‪ ١٣٨‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪) ١٥٢ /٢ ،‬ع(‪ .‬بناكتي‪ :‬تاريخ بناكتي‪ ،‬ص‪ .٤٧٥‬صاف الحضرة‪:‬‬
‫تحرير وصاف‪ ،‬ص‪ .١٣٤-١٣٣‬عباس اقبال‪ :‬المغول‪ ،‬ص‪.٢٥٠‬‬
‫‪ ١٣٩‬ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٥٩‬ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ االزمنة‪ ،‬ص‪.٢٠١‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫نهمانی دهسهاڵتی سهعدلدهولهی يهھودی له سهرتاسهری واڵت ھێرشكرايه سهر‬


‫يهھودييهكان‪ ،‬ئهو ميرو خانهواده مهغۆلييانهی اليهنگرانی سهعدلدهوله بون دهستگيركران‬
‫و ماڵيان تااڵن كرا‪ ،‬ھهتا له شاری بهغدا ھێرشكرايه سهر گهڕهكی يهھودی و گهلێكيان لێ‬
‫كوشتن‪.١٤٠‬‬
‫به دياريكراوی ديار نييه‪ ،‬يهھودييهكانی كوردستان چ زيانێكيان پێگهيشتووه‪ ،‬بهاڵم‬
‫گومان لهوه نييه نزيكترين كهسی سهعدولدهوله‪ ،‬ئهمين دهولهی برای بوو که له ھهرێمی‬
‫دياربهكر حوكمی گێڕاوه‪ ،‬له ئهنجامی نهمانی دهسهاڵتی سهعدلدهوله ئهوانيش كوژران و‬
‫ماڵ و موڵكيان دهست بهسهر كراوه‪ .‬ئهرغۆن دوای مانگێك نهخۆشی له )‪٦٩٠‬ك‪١٢٩١/‬ز(‬
‫مرد‪ ،‬بهو شێوهيه بارودۆخی مهسيحی و بهزۆری ھی يهھودييهكان رووی له خراپی‬
‫كرد‪.١٤١‬‬
‫پاش ئهرغۆن مير و سهركردهكانی مهغۆل بۆ شوێنگرتنهوهی‪ ،‬گهيخاتووی برايان‬
‫راسپارد‪ ،‬ئهو له سهردهمی ئهرغۆنی برای سهركردايهتی لهشكرێكی ده ھهزار سهربازی‬
‫‪  431‬وهكو پارێزهر له واڵتی رۆم دهكرد‪ ،‬لهوێ ژيانێكی خۆش ژياوه‪ ،‬بۆيه كاتێ بۆ تهخت‬
‫ھهڵبژێردرا پێی خۆش بوو‪ ،‬چونكه دوو ئيلخانی پێش خۆی بينی كه چۆن به گهنجی مردن‪،‬‬
‫خۆشيان نهبينی‪ ،‬بهاڵم به ناچاری له ساڵی )‪٦٩٠‬ك‪١٢٩١/‬ز( دەسهاڵتی وهرگرت‪.١٤٢‬‬
‫گهيخاتوو وهك ئهباقای باوكی‪ ،‬ھهرێمهکهی پڕ كردووه له سهركردهی سهربازی‬
‫مهغۆلی‪ ،‬باج و خهراجی زۆريان له ھاواڵتيان وهرگرتووه‪ ،‬وهنهبێ ئهو باج و خهراجه‬
‫چووبێته گهنجينهی دهوڵهت‪ ،‬بهڵكو زياتر سهركرده سهربازييهكان پێی دهوڵهمهند بوونه‪.‬‬
‫بايدۆی کوڕی تورغای کوڕی ھۆالکۆ‪ ،‬دوای کوشتنی گهيخاتوو له ساڵی )‪٦٩٤‬ه‪/‬‬
‫‪١٢٩٥‬م( ھاته سهر تهختی ئيلخانان‪ ،‬ھهر له سهرهتادا فهرمانی گهيخاتووی ھهڵوهشاندهوه و‬
‫له پێناو جێبهجێكردنی ياسای جهنگيزی يهرليغی تازهی دهركرد‪ ،‬له نێوان ئێرانييهكان و‬
‫مهغۆلييهكان ملمالنێی تووند له ئيداره له ئارادابوو‪ ،‬پشتی مهغۆلييهكانی گرت و رهگهزی‬
‫ئێرانی له پۆسته گرنگهكان دوورخستهوه‪ ،‬وهكو ئهرغۆن دهستی به پاكتاوی رهگهزی‬
‫ئێرانی كرد له حكوومهت‪ ،‬لهبهر ئهوه توغاجار نۆيانی سهركردهی سهربازی كرده ميری‬
‫ميران و ھهردوو پۆستی مهدهنی و سهربازی پێدا و چهند سهركردهيهكی مهغۆلی كرده‬
‫ياريدهدهری‪ ،‬ھهروهھا سهدرەدين ئهحمهد زنجانی له پۆستی حكومهت الدا‪ ،‬جهمالهدين‬

‫‪ ١٤٠‬ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٦٤‬ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ االزمنة‪ ،‬ص‪ .٢٠٨-٢٠٧‬بناكتي‪:‬‬
‫تاريخ بناكتي‪ ،‬ص‪ .٤٧٥‬رغد عبدالکريم‪ :‬امبراطورية المغول‪ ،‬ص‪.٢٥٢-٢٥٠‬‬
‫‪ ١٤١‬ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٦٤‬رشيدالدين فضل ﷲ‪ :‬جامع التواريخ‪ . /٢ ،‬وصاف الحضرة‪:‬‬
‫تاريخ وصاف‪/٣ ،‬‬
‫‪ ١٤٢‬ابن العبري‪ :‬مخطوطة تاريخ االزمنة‪ ،‬ص‪ .٢١٠-٢٠٩‬ابن العبري‪ :‬تاريخ الزمان‪ ،‬ص‪ .٣٦٥‬شيرين‬
‫بياني‪ :‬المغول‪ ،‬ص‪.٢٩٩‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫دهستجرانی له شوێنی دانا‪ ،‬توغاجار نۆيانی نارده بهغدا و پۆستی خاوهنی ديوانی گۆڕی بۆ‬
‫وهزارهت‪ ،‬ھهروهكو سهردهمی ئهباقا ھهر وياليهتێک ميرێکی مهغۆلی بۆ دانا‪ ،‬بهغدا و‬
‫شارهكانی دهوروبهری به تۆداجودا‪ ،‬ھهروهھا رۆم و دياربهكر و دهوروبهری دا به‬
‫توغاجار نۆيان‪ ،‬كاروباری عێراقی عهجهم و لوڕستان و دهوروبهريدا به تۆالدای ئيداجی‪،‬‬
‫دواتر شيراز و شوانكاره قونجوقبال سهرپهرشتی كرد‪.١٤٣‬‬
‫لهو دابهشكردنهی بايدو دهركهوتووه‪ ،‬مهغۆل دووباره سهركهوتن و توانيويانه‬
‫بيروباوهڕی خۆيان بسهپێننهوه‪ ،‬چونكه دوورخستنهوهی سهدرهدين زهنجانی له گهورهترين‬
‫پۆستی حكومهت به بيانووی زيدهڕۆيی له سهرفكردنی پاره‪ ،‬تهواوی ئێرانييهكانی‬
‫دوورخستۆتهوه‪ ،‬بايدو دواجار سهدرهدينی كرده حاكمی واڵتی رۆم تاكو له پايتهخت‬
‫دووری بخاتهوه‪.١٤٤‬‬
‫‪ -١١‬ئهنجام‬
‫له ئهنجامی سياسهتی ئيلخانانی مهغۆلی له ھهرێمی دياربهكر لهبارەی سهركردە‬
‫‪432 ‬‬
‫عهسكهرييانهی مهغۆل بهو ئهنجامانه گهيشتووين‪:‬‬
‫يهكهم‪ :‬ھهموو ئيلخانانی مهغۆلی بهھێزترين و نزيكترين ميری مهغۆلييان بۆ‬
‫چاودێری و سهرپهرشتيی عهرێمی دياربهكر ناردووە‪ ،‬له ڕاستيدا ئهو ھهرێمه لهگهڵ‬
‫دەوڵهتی مهملوكی ھاوسنوور بووە‪ ،‬بۆوەته جێگهی مهترسيی ئيلخانان بۆيه لهشكرێكی‬
‫زۆريان بۆ ئهوێ ناردووە‪.‬‬
‫دووەم‪ :‬دوای ئهوەی ئهو سهركردە عهسكهرييانهی مهغۆل له ھهرێمی دياربهكر‬
‫مردوون‪ ،‬ئيلخانی مهغۆلی كوڕی يا نزيكترين خزمی داناوەتهوە‪ ،‬زۆر جار ناوی ھهرێمی‬
‫دياربهكر لهگهڵ ڕۆم ھاتووە‪ ،‬چونكه بهيهكهوە خودان بهرژەوەنديی ھاوبهش بوون‪.‬‬
‫سێيهم‪ :‬پێوەنديی سياسيی نێوان ھێز و قهوارەكانی ھهرێمی دياربهكری پهك خستووە و‬
‫بهرە بهرە كۆنتڕۆڵی ڕێگه سياسی و بازرگانی ناوچهكهيان كردووە‪.‬‬
‫چوارەم‪ :‬بهردەوام توانا و ھێزی عهسكهرييان به جۆرێ نيشان داوە كه مهغۆل‪،‬‬
‫توانای شكانی ھێز و قهوارەكانی ديكهی ھهيه‪ ،‬بۆيه ئهوپهڕی دڕندەيی نيشان داوە‪.‬‬
‫پێنجهم‪ :‬ھهرێمی دياربهكر لهرووی ئابوورييهوە دەوڵهمهند بووە و مهغۆل زۆر‬
‫سوودی لێ وەرگرتووە‪ ،‬لهرووی لۆجستی سوودی به سوپای مهغۆل گهياندووە‪ ،‬بهتايبهتی‬
‫لهوەرگه و ميوە و باغهكانی‪.‬‬

‫‪ ١٤٣‬وصاف الحضرة‪ :‬تحرير وصاف‪ ،‬ص‪ .١٦١‬مير خواند‪:‬روضة الصفا‪ .٣٧٦/٥ ،‬عباس العزاوي‪:‬‬
‫العراق‪ ،‬ص‪.٣٦٥-٣٦٤‬‬
‫‪ ١٤٤‬وصاف الحضرة‪ :‬تحرير تاريخ‪ ،‬ص‪.١٨١‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫شهشهم‪ :‬كۆنتڕۆڵی ھهرێمی دياربهكر پێوەندی چهند ھێزی تهواو پهكخستووە‪،‬‬


‫بهتايبهتی ئهيوبی و سهلجوقييانی ڕۆم‪.‬‬
‫حهفتهم‪ :‬ھهرێمی دياربهكر ڕێگهی گرنگی بازرگانی نێوان ئيران و ھێزەكانی ديكه‬
‫بووە‪ ،‬مهغۆل بهردەوام ويستوويهتی ڕێگهی بازرگانی كۆنتڕۆڵ بكا و تێدا سهرکهوتوو‬
‫بووە‪.‬‬

‫‪ 433‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫سهرچاوەكان‬

‫_ ابن االثير‪ :‬عز الدين ابو الحسن علی بن ابی الكرم محمد الجزری )ت ‪٦٣٠‬ھـ‪١٢٣٣/‬م(‪:‬‬
‫الكامل فی التاريخ‪ ،‬دار الفكر‪) ،‬بيروت ‪(١٩٧٨‬م‪.‬‬
‫_أحمد مختار العبادی‪ :‬قيام دوله المماليك االولی فی مصر و الشام‪) ،‬بيروت‪(١٩٦١ :‬‬
‫_ آقسرائی‪ ،‬محمود بن محمد أقسرائی )ت بعد ‪٧٣٤‬ھـ‪١٣٣٣ /‬م(‪ :‬تاريخ سالجقه‪ ،‬مسامرە‬
‫ااڵخبار ومسايرە ااڵخيار‪ ،‬بأھتمام وتصحيح دكتور عثمان توران‪،‬جاب دوم‪ ،‬شركت‬
‫انتشار أساطير )‪١٣٦٢‬ھـ‪.‬ش( ‪.‬‬
‫_ابن ايبك الدواداری‪ :‬ابو بكر بن عبد ﷲ بن ايبك )ت ‪٧٣٦‬ه‪١٣٣٦ /‬م(‪ :‬كنـز الدرر وجامع‬
‫الغرر‪ ،‬الجزو الثامن‪ ،‬الدره الزكيه فی اخبار الدوله التركيه‪ ،‬تحقيق اولرخ ھارمان‪،‬‬
‫القاھرە )‪.(١٩٧١‬‬
‫‪434 ‬‬
‫_ السيد الباز العرينی‪ :‬المغول‪ ،‬دار النھضه العربيه )بيروت ‪.(١٩٦٨‬‬
‫_البرزالی‪ :‬علم الدين القاسم بن محمد بن يوسف الدمشقی) ت‪٧٣٩‬ه‪١٣٣٨ /‬م( تاريخ‬
‫البرزالی)المقتفی علی كتاب الروضتين‪ ،‬تحقيق‪ :‬عمر عبدالسالم تدمری‪ ،‬المكتبه‬
‫العصريه)بيروت‪.(٢٠٠٦ :‬‬
‫_ البغدادی‪ ،‬صفی الدين عبدالمۆمنبن عبد الحق البغدادی)ت‪٧٣٩ -‬ه‪١٣٣٨/‬م(‪ :‬مراصد‬
‫االطالع علی اسماء االمكنه والبقاع‪ ،‬تحقيق‪ :‬علی محمد البجاوی‪ ،‬دار‬
‫المعرفه‪)،‬بيروت‪.(١٩٥٥:‬‬
‫_ بناكتی‪ :‬فخرالدين ابو سليمان داود بن تاج الدين ابو الفضل محمد‪ :‬روضه اولی الباب فی‬
‫معرفه التواريخ و االنساب )تاريخ بناكتی(‪ ،‬بكوشش‪ :‬جعفر شعار انتشارات بھمن‪،‬‬
‫)تھران ‪.(١٣٤٨‬‬
‫_ بيبرس الدوادار‪ ،‬ااڵمير ركن الدين بيبرس المنصوری )ت‪٧٢٥‬ھـ‪١٣٢٥/‬م(‪ :‬زبدە الفكرە‬
‫فی تاريخ الھجرە‪ ,‬تحقيق دونالد‪.‬س‪.‬ريتشاردز‪) ،‬بيروت‪.(١٩٩٨‬‬
‫_ ابن بی بی‪ :‬الحسين بن محمد بن علی الرغدی)ت فی حدود ‪٦٨٥‬ه‪ :(١٢٨٦ /‬االوامر‬
‫العالئيه فی ااڵمور العالئيه‪ ،‬المسمی ب)اخبار سالجقه روم(‪ ،‬باھتمام‪ :‬محمد جواد‬
‫مشكور‪ ،‬انتشارات كتابفروشی تھران‪) ،‬تھران‪.(١٣٥٠:‬‬
‫_ بن تغری بردی‪ ،‬جمال الدين أبی المحاسن يوسف بن تغری بردی )ت‪٨٧٤‬ھـ‪١٤٦٩/‬م(‪:‬‬
‫النجوم الزاھرە فی ملوك مصر والقاھرە‪ ١٦ ،‬أجزاو گبعه مصورە عن طبعه دار‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫الكتب‪ ،‬الموسسه المصريه العامه للتأليف والترجمه و الگباعه والنشر‬


‫)القاھرە‪.(١٩٧٢:‬‬
‫_ الجوينی‪ :‬عالالدين عطا ملك بن بھاالدين محمد بن محمد الجوينی)توفی‪٦٨١‬ه‪١٢٨٢/‬م(‪:‬‬
‫تاريخ جھانگشای ‪ ،‬بسعی و اھتمام و تصحيح‪ :‬محمد قزوينی‪ ،‬مركز انتشارات‬
‫اسماعيليان‪ ،‬تھران ‪ ،١٩٣٧‬چاپ اول‪.‬‬
‫_ جعفرحسين خصباك‪ :‬العراق فی عھد المغول االيلخانيين‪ ،‬مطبعه العانی‪)،‬بغداد‪.(١٩٦٨:‬‬
‫_الجزری‪ ،‬شمس الدين أبی عبدﷲ محمد بن ابراھيم بن أبی بكر )ت‪٧٣٧‬ھـ‪١٣٣٦/‬م(‪:‬‬
‫تاريخ حوادپ الزمان وأنبائه ووفيات ااڵكابر وااڵعيان من أبنائه المعروف بتاريخ ابن‬
‫الجزری‪ ،‬تحقيق‪ :‬عمر عبد السالم تدمری‪ ،‬المكتبه العصريه‪) ،‬بيروت‪(١٩٩٨ :‬‬
‫المختار من تاريخ ابن الجزری‪ ،‬دراسه وتحقيق خچر عباس المنشداوی‪ ،‬دار الكتاب العربی‬
‫)بيروت ‪.(١٩٨٨‬‬
‫‪ 435‬‬
‫_ الجوزجانی ‪ :‬منھاج الدين عثمان بن سراج الدين محمد بن عثمان‪) ،‬ت‪٦٥٨‬ه‪،(١٢٦٠ /‬‬
‫گبقات ناصری‪ ،‬ترحمه وتعليق‪ :‬عفاف اسيد زيدان‪ ،‬المركز القومی للترجمه‪) ،‬القاھرە‪:‬‬
‫‪.(٢٠١٣‬‬
‫_ ابن ابی حديد‪ :‬الموفق ابوالمعالی القاسم بن ھبه بن محمد المدائنی‪ ،‬شرح نھج ابالغه‪،‬‬
‫تحقيق‪ :‬محمد إبراھيم‪ ،‬دار الكتاب العربی‪) ،‬بغداد‪.(٢٠٠٧ :‬‬
‫_ حمدﷲ المستوفی‪ :‬حمدۦ بن ابی بكر بن محمد بن نصر المستوفی القزوينی )و‪-‬‬
‫‪٧٥٠‬ه‪١٣٤٩/‬م(‬
‫نزھه القلوب‪ ،‬با اھتمام‪ :‬گای لسترنج‪ ،‬دنيای كتاب‪)،‬تھران‪١٣٦٢:‬ھـ‪.‬ش(‪.‬‬
‫تاريخ گزيدە‪ ،‬به اھتمام‪ :‬عبد الحسين نوائی‪،‬مۆسسه انتشارات امير كبير‪)،‬تھران‪١٣٦٢ :‬‬
‫ه‪.‬ش(‪.‬‬
‫_ الخزنداری‪ :‬قرطای العزی الخزنداری‪) ،‬توفی بعد ‪٧٠٨‬ھـ‪١٣٠٨/‬م(‪ :‬تاريخ مجموع‬
‫النوادر مما جری لالوائل واالواخر‪ ،‬تحقيق‪ :‬عمر عبدالسالم ادمير‪ ،‬المكتبه العصريه ‪،‬‬
‫گ ا)بيروت‪.(٢٠٠٥:‬‬
‫_ ابن خلدون‪ :‬ابو زيد عبد الرحمن بن محمد بن محمد)ت‪٨٠٨ -‬ه‪١٤٠٥/‬م(‪ :‬تاريخ ابن‬
‫خلدون)العبر وديوان المبتدا والخبر فی ايام العرب والعجم والبربر و‪،(...‬دار الكتاب‬
‫اللبنانی‪)،‬بيروت‪.(١٩٨٣:‬‬
‫_ أبن خلكان‪ ،‬أبو العباس شمس الدين احمد بن محمد بن أبی بكر )ت‪٦٨١‬ھـ‪١٢٨٢/‬م(‪:‬‬
‫وفيات االعيان وانباء أبناء الزمان‪ ،‬تحقيق احسان عباس‪ ،‬دار صادر )بيروت ‪.(١٩٧٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫_ ابن دقماق‪ ،‬صارم الدين ابراھيم بن محمد ابن ايدمر العالئی )‪٨٠٩‬ه‪ :(١٤٠٦/‬نزھه االنام‬
‫فی تاريخ اإلسالم‪ ،‬دراسه و تحقيق‪ :‬سمير طيارە‪ ،‬المكتبه العصريه ‪ ,‬الطبعه‬
‫االولی‪),‬بيروت‪.(١٩٩٩:‬‬
‫_ درويش يوسف ھروری‪ :‬بالد ھكاری دراسه سياسيه حضاريه )‪١٣٣٦_٩٤٥‬م(‪ ،‬دار‬
‫العربيه للموسوعات‪ ،‬بيروت‪.(٢٠٠٦) ،‬‬
‫_ الدياربكری‪ :‬حسين بن محمد بن الحسن )ت‪٩٩٠‬ھـ‪١٥٨٢/‬م(‪ :‬تاريخ الخميس فی احوال‬
‫انفس نفيس‪ ،‬مۆسسه شعبان )بيروت‪:‬د‪.‬ت(‪.‬‬
‫_ الذھبی‪ :‬شمس الدين محمد بن احمد بن عپمان )ت‪٧٤٨:‬ه‪١٣٧٤/‬م(‪ :‬تاريخ االسالم‬
‫ووفيات المشاھر واال عالم‪ ،‬الطبعه الپانيه ‪،‬تحقيق‪ :‬عبدالسالم تدمری ‪ ،‬دار الكتاب‬
‫العربی‪) ،‬بيروت‪١٩٩٨ :‬م(‪.‬‬
‫_ رشيد الدين فضل ﷲ بن عماد الدوله بن موفق الدوله الھمدانی)ت‪٧١٨ -‬ه‪١٣١٨/‬م(‪ :‬جامع‬
‫‪436 ‬‬ ‫التواريخ‪ ،‬بكوشش‪ :‬بھمن كريمی‪ ،‬انتشارات اقبال‪ ،‬تھران‪ ،‬چاپ دوم‪١٣٦٢) ،‬ه‪.‬ش(‪.‬‬
‫_زرار صديق توفيق‪:‬‬
‫القبائل والزعامات القبليه الكرديه فی العصر الوسيط)‪ ،(٢٠٠٧‬موسسه موكريانی‪ ،‬أربيل‪.‬‬
‫كردستان فی العھد الجالئری)‪ ،(٢٠٠٩‬مركز الدراسات الكورديه وحفظ الوثائق‪ ،‬دھوك‪.‬‬
‫كورد و كوردستان له ڕژگاری خيالفهتی ئيسالميدا)‪٦٥٦ _١٦‬ك‪١٢٥٨_٦٣٧ /‬ز(‪،‬‬
‫چاپخانهی ڕۆژھهاڵت‪) ،‬ھهولێر‪(٢٠١٠ :‬‬
‫_ رغد عبدالكريم‪ :‬امبراطويه المغول‪ ،‬دار غيداء‪) ،‬االردن‪،(٢٠١٢:‬‬
‫_‪ -‬زنار عبدالسالم عبدالحكيم‪ :‬ابن العبری مصدرا لدراسه تاريخ الكورد‪ ،‬دار سبريز‬
‫للطباعه والنشر )دھۆك‪.(٢٠٠٧:‬‬
‫_ ابن سباھی زاده‪ :‬محمد بن علی البروسوی )ت ‪٩٩٧‬ھـ‪١٥٨٩ /‬م(‪ :‬أوضح المسالک إلی‬
‫معرفه البلدان والممالك‪ ،‬تحقيق‪ :‬المھدی عيد الرواضيه‪ ،‬دار الغرب اإلسالمی‪،‬‬
‫)بيروت‪.(٢٠٠٦ :‬‬
‫_ سبط ابن الجوزی‪ ،‬شمس الدين يوسف بن قزاوغلی‪)،‬ت‪٦٥٤‬ھـ‪ ١٢٥٦/‬م(‪ :‬مرأە الزمان‬
‫فی تاريخ االعيان‪،‬الطبعه االولی‪ ،‬مگبعه دائرە المعارف العثمانيه‪)،‬حيدراباد‪:‬‬
‫‪١٩٥١‬م(‪.‬‬
‫_سلمان ميران‪ :‬أذربيجان فی العھد المغولی )رساله دكتوار غير منشورە( جامعه الموصل‪،‬‬
‫كليه االداب‪) ،‬الموصل‪.(٢٠١٥ :‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫_سوادی عبد محمد الرويشدی‪ :‬امارە الموصل فی عھد بدرالدين لۆلۆ )‪٦٦٠-٦٠٦‬ه‪-١٢٠٩/‬‬
‫‪١٢٦٠‬م(‪ ،‬الطبعه االولی‪،‬مطبعه االرشاد‪)،‬بغداد‪١٩٧١:‬م(‪.‬‬
‫_ ابو شامه‪ ,‬عبدالرحمن بن اسماعيل المقدسی)ت ‪٦٦٥‬ه‪١٢٦٦/‬م(‪ :‬تراجم رجال القرنين‬
‫السادس والسابع المعروف بالذيل علی الروضتين‪ ,‬وچع حواشيه‪ :‬ابراھيم شمس الدين‪,‬‬
‫دار الكتب العلميه‪ ,‬الطبعه االولی‪) ,‬بيروت‪٢٠٠٢:‬م(‪.‬‬
‫_ شبولر‪ :‬العالم اإلسالمی فی العصر المغولی‪ ،‬ترجمه‪ :‬خالد ھسعد عيسی‪ ،‬دار حسان‬
‫للطباعه والنشر‪) ،‬دمشق‪.،(١٩٨٢ :‬‬
‫_ ابن شداد‪ :‬عز الدين محمد بن علی بن ابراھيم )ت ‪٦٨٤‬ھـ‪١٢٨٥/‬م(‪:‬‬
‫االعالق الخطيرە فی ذكر امراء الشام والجزيرە‪ ،‬الجزو الثالث‪ ،‬تحقيق يحيی عبارە‪ ،‬دمشق‬
‫‪١٩٧٨‬م‪.‬‬
‫تاريخ الملك الظاھر‪ ،‬تحقيق‪ :‬احمد حطيط‪ ،‬دار النشر فرانز شتايز بفيسبادن‪ ،‬مركز الطباعه‬
‫الحديثه‪) ،‬بيروت‪.(١٩٨٣ :‬‬ ‫‪ 437‬‬

‫_ابن الشعار الموصلی‪ :‬كمال الدين ابی بركات المبارك‪) ،‬ت‪٦٥٤ :‬ه‪١٢٥٦/‬م(‪ :‬قالئد الجمان‬
‫فی فرائد شعراو ھذا الزمان‪ ،‬تحقيق‪ :‬كامل سلمان الجبوری ‪ ،‬دار الكتب العلميه‪،‬‬
‫)بيروت‪٢٠٠٥:‬م(‪.‬‬
‫_ شميس شريك أمين‪ :‬فرھنگ اصطالحات ديوانی دوران مغول‪ ،‬فرھنگستان ادب وھنر‬
‫ايران‪)،‬تھران‪١٣٥٧:‬ه‪.‬ش(‪.‬‬
‫_ شيرين بيانی‪ :‬المغول‪ ،‬التركيبه الدينيه والسياسيه‪ ،‬المركز االكاديمی لاڵبحاپ‪ ،‬بيروت‪.‬‬
‫)‪.(٢٠١٣‬‬
‫_ عباس اقبال اشتيانی‪ :‬تاريخ مغول‪ ،‬موسسه انتشارات نگاه‪) ،‬تھران‪١٣٨٩ ،‬ش( ‪ ،‬چاپ‬
‫دوم‪.‬‬
‫_عباس زرياب خوئی‪ :‬سازمان اداری ايران در زمان حكومت ايلخانان‪ ،‬مجله باستان‬
‫شناسی و تاريخ‪) ،‬تھران‪،(١٣٦٦:‬‬
‫_ عباس العزاوی‪:‬تأريخ العراق بين االحتاللين )حكومه مغول(‪ ،‬مطبعه بغداد ‪) ،‬‬
‫بغداد‪ ،(١٩٣٥:‬ج‪.١‬‬
‫_ عبدالحليم عبدﷲ فارس العزاوی‪ :‬دور الكرد فی مقاومه الغزو المغولی‪،‬‬
‫)‪٦٥٦‬ه‪١٢٥٨/‬م( رساله ماجستير )غير منشورە(‪ ،‬كليه االداب‪ ،‬جامعه بغداد‪،‬‬
‫)‪٢٠٠٧‬م(‪.‬‬
‫_عبدﷲ محمد العلياوی‪ :‬كوردستان فی العھد المغولی‪)،‬السليمانيه‪.(٢٠٠٥ :‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫_ ابن عبدالظاھر‪ ،‬محی الدين عبدﷲ بن رشيد الدين )ت ‪٦٩٢‬ھـ‪١٢٩٣/‬م(‪ :‬تشريف االيام‬
‫والعصور فی سيرە الملك المنصور‪ ،‬تحقيق مراد كامل )بيروت ‪.(١٩٦١‬‬
‫_ عبد علی ياسين‪ :‬العراق فی عھد المغول االيلخانيين من )‪٧٣٦ /٦٥٦‬ه( رساله دكتوراە‬
‫)غير منشورە(‪ ،‬كليه اللغه العربيه‪ ،‬جامعه االزھر‪١٩٧٨) ،‬م(‪.‬‬
‫_‪ -‬ابن العبری)أبو الفرج جمال الدين ابن تاج الدين الملطی_ ‪٦٨٥‬ه‪١٢٨٦ /‬م(‪:‬‬
‫تاريخ الزمان‪ ،‬ترجمه‪ :‬االب اسحق ارمله‪ ،‬دار للمشرق‪)،‬بيروت‪.(٢٠٠٥ :‬‬
‫تاريخ مختصر الدول‪ ،‬دار المشرق‪) ،‬بيروت‪(٢٠٠٧:‬‬
‫تاريخ الكنسی‪ ،‬دار المشرق الپقافيه‪ /‬ص‪.١٠٧‬‬
‫مخطوطه تاريخ االزمنه‪ ،‬ترجمه‪ :‬شاديه توفيق‪ ،‬المركز القومی للترجمه‪) ،‬القاھرە‪،(٢٠٠٧:‬‬
‫_عثمان عبدالكريم فندی‪ :‬سالجقه الروم و المغول‪ ،‬اگروحه دكتوراە غير منشورە‪ ،‬جامعه‬
‫‪438 ‬‬ ‫زاخۆ‪)،‬جامعه زاخۆ‪.(٢٠١٥ :‬‬
‫_ عالء محمود قداوی‪ :‬الموصل والجزيرە الفراتيه فی عھد المغول االيلخانيه‪ ،‬دار غيداء ‪،‬‬
‫)االردن‪.(٢٠١٥:‬‬
‫_ ابن العماد الحنبلی‪ ،‬ابو الفالح عبدالحی )ت‪١٠٨٩‬ھـ‪١٦٧٨ /‬م(‪ :‬شژرات الذھب فی اخبار‬
‫من ذھب‪ ،‬دار الكتب العلميه )بيروت د‪.‬ت( ‪.‬‬
‫_ العمری‪ ،‬شھاب الدين احمد بن يحيی بن فضل ﷲ)‪٧٤٩‬ه‪١٣٤٨/‬م(‪ :‬مسالك االبصارفی‬
‫ممالك االمصار‪ :‬تحقيق‪ :‬كامل سلمان الجبوری‪ ،‬دار الكتب العلميه‪ ،‬بيروت‪.(٢٠١٠) ،‬‬
‫__ابن العميد‪ ،‬جرجس بن العميد بن ابی المكارم)ت‪١٢٧٣ /٦٧٢‬م(‪ :‬أخبار االيوبيين‪ ،‬مكتبه‬
‫الثقافه الدينيه‪ ،‬بور سعيد‪) ،‬د‪.‬ت(‪.‬‬
‫_ العينی‪ ،‬بدرالدين محمد بن احمد بن موسی بن احمد)ت ‪٨٥٥‬ه‪١٤٥١ /‬م(‪ :‬عقد الجمان فی‬
‫تاريخ اھل الزمان‪ ،‬حققه‪ :‬محمد محمدامين‪ ،‬دار الكتب والوثائق القوميه‪ ،‬مركز تحقيق‬
‫التراث‪) ،‬القاھرە‪ (٢٠٠٩ :‬جزء‪.٥‬‬
‫_ الغسانی‪ ،‬الملك االشرف اسماعيل بن العباس )ت‪٨٠٣‬ھـ‪١٤٠٠/‬م(‪ :‬العسجد المسبوك و‬
‫الجوھر المحكوك فی طبقات الخلفاء و الملوك‪ ،‬تحقيق شاكر محمود عبدالمنعم‪،‬دار‬
‫البيان‪)،‬بغداد‪.(١٩٧٥:‬‬
‫_ غفاری‪ :‬قاچی احمد بن قاضی محمد بن نجم الدين غفاری قزوينی)و‪٩٧٥-‬ه‪١٥٦٧/‬م(‪:‬‬
‫تاريخ جھان ارا‪ ،‬كتابفروشی حافظ‪)،‬تھران‪١٣٤٣:‬ھـ‪.‬ش(‪.‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫‪ -‬أبن كثير‪ ،‬عماد الدين اسماعيل بن كپير الدمشقی )ت‪٧٧٤‬ھـ‪١٣٧٢/‬م(‪ :‬البدايه والنھايه‪،‬‬
‫مكتبه المعارف_بيروت‪ .‬مكتبه النصر_الرياض‪.(١٩٦٦) ،‬‬
‫_ الكتبی‪ ،‬محمد بن شاكر )ت‪٧٦٤‬ھت‪١٣٦٣/‬م(‪:‬عيون التواريخ‪ ،‬دار الرشيد ‪ ،‬ج‪،٢٠‬‬
‫)بغداد‪ ،(١٩٨٠ ،‬ج‪) ٢١‬بغداد ‪.(١٩٩٤‬‬
‫_ فۆاد عبدالمعطی الصياد‪ :‬المغول فی التاريخ‪ ،‬دار النھچه العربيه‪ ،‬بيروت‪.(١٩٨٠) ،‬‬
‫_ ‪ -‬المقريزی‪ ،‬تقی الدين أحمد بن علی )ت ‪٨٤٥‬ھـ‪١٤٤١/‬م(‪ :‬كتاب السلوك لمعرفه دول‬
‫الملوك‪ ،‬قام بنشره محمد مصطفی زيادە‪،‬مطبعه لجنه التاليف والترجمه والنشر‪،‬‬
‫)القاھرە‪.(١٩٦٥ :‬‬
‫_ القلقشندی‪ :‬ابو العباس احمد بن علی‪) ،‬ت‪٨٢١‬ھـ‪١٤١٨/‬م(‪. :‬صبح االعشی فی صناعه‬
‫االنشا‪ ،‬شرح وعلق عليه‪ :‬محمد حسين شمس الدين‪ ،‬دار الكتب العلميه‪،‬‬
‫)بيروت‪.(١٩٨٧:‬‬
‫‪_  439‬محمد سھيل طقوش‪ :‬تاريخ سالجقه الروم‪ ،‬دار النفائس‪) ،‬بيروت‪(٢٠٠٢ :‬‬
‫_ محمد صالح القزاز‪ :‬الحياە السياسيه فی العراق فی عھد السيطرە المغوليه‪ ،‬مطبعه‬
‫القضاء‪) ،‬النجف‪١٩٧٠ :‬م(‪.‬‬
‫_موحسين محهمهد حسێن_ چهند توێژينهوەيهك له مێژووی كورددا‪ ،‬ئهكاديميای‬
‫كوردی)ھهولێر‪.(٢٠١٣ :‬‬
‫_ نصری الكلدانی‪ ،‬القس بطرس‪ :‬ذخيرە االژھان فی تواريخ المشارقه والمغاربه السريان‪،‬‬
‫المجلد الثانی‪ ،‬مطبعه دير االباو الدومنكيين‪) ،‬الموصل‪١٩١٣ :‬م(‪.‬‬
‫_ منجم باشی‪:‬احمد ابی لطف ﷲ)‪١١١٣‬ه‪١٧٠٢/‬م(‪ :‬جامع الدول‪،‬باب الشداديه‪،‬‬
‫تحقيق‪:‬مينورسكی‪) ،‬كمبرج‪١٩٥٨:‬م(‪.‬‬
‫_ كرمانی‪ ،‬ناصرالدن منشی)بسال ‪:(٧٢٥‬‬
‫سمط العلی للحضرە العليا در تاريخ قراختايان كرمان‪ ،‬تصحيح‪ :‬عباس اقبال‪ ،‬زير نظر‪:‬‬
‫محمد قزوينی‪ ،‬انتشارات اساطير‪) ،‬تھران‪..(١٣٦٢:‬‬
‫نسائم االسحار من لگائم االخبار ‪ ،‬بتصحيح و مقدمه‪ :‬مير جالالدين حسينی ارموی)محدپ(‪،‬‬
‫انتشارات اطالعات‪) ،‬تھران‪ ،(١٣٧٨:‬چاپ اول‪.‬‬
‫_ مۆلف مجھول‪) :‬القرن ‪٨‬ھـ‪١٤ /‬م(‪ :‬كتاب الحوادث‪ ،‬حققه وضبط نصه وعلق عليه‪ :‬بشار‬
‫عواد معروف وعماد عبد السالم رۆوف‪ ،‬دار الغرب اإلسالمی‪) ،‬بيروت‪.(١٩٩٧ :‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫_ مۆلف مجھول‪ :‬ت )‪ ٦٥٥‬ھـ‪١٢٥٧/‬م(‪ :‬تاريخ دوله االكراد و االتراك‪ ،‬تاريخ دوله‬
‫االكراد‪ ،‬دراسه و تحقيق‪ :‬موسی مصطفی الھسنيانی‪ ،‬مطبعه جامعه دھوك‪) ،‬دھوك‪:‬‬
‫‪.(٢٠١٠‬‬
‫_ مۆلف مجھول)القرن السابع الھجری(‪ :‬اخبار سالجقه الروم‪) ،‬مختصر سلجوقنانه(‪،‬‬
‫ترجمه‪ :‬محمد السعيد جمال الدين‪ ،‬المركز القومی للترجمه‪ ،‬القاھرە‪.(٢٠٠٧ :‬‬
‫_ موسی مصطفی الھسنيانی‪ :‬السنوات االخيرە من حياە الكورد االيوبی فی مصر و بالد‬
‫الشام‪ ،‬وزارە الثقافه‪) ،‬أربيل‪،(٢٠٠٧ :‬‬
‫_ ميرخواند‪ ،‬مير محمد بن سيد برھان الدين خواوندشاه )ت ‪٩٠٣‬ھـ‪١٤٩٨/‬م(‪ :‬روچه‬
‫الصفا‪ ،‬تھذيب و تلخيص‪ :‬عباس زرياب‪ ،‬انتشارات علمی‪ ،‬تھران )‪.(١٣٥٨‬‬
‫_نسوی‪ :‬محمد بن احمد )ت‪٦٣٩‬ه‪١٢٤١ /‬م(‪:‬‬
‫سيرت سلطان جالل الدين منكبرتی‪ ،‬ترجمه‪:‬ناشناخته‪ ،‬تحقيق‪ :‬مجتی مينوی‪) ،‬تھران‪:‬‬
‫‪440 ‬‬ ‫‪.(١٩٥٣‬‬
‫سيرە السللطان جالل الدين منكبرتی‪ ،‬نشر و تحقيق‪ :‬حافظ احمد حمدی‪ ،‬مطبعه االعتماد‪،‬‬
‫)القاھرە‪.(١٩٥٣ :‬‬
‫_ نصرالدين طوسی‪ :‬كيفيت واقعه بغداد‪ ،‬ذيل تاريخ جھانگشا‪ ،‬تحقيق‪ :‬محمد قزوينی‪ ،‬نشر‬
‫اسماعيليان‪)،‬تھران‪.(١٩٣٧ :‬‬
‫_ النويری‪ ،‬شھاب الدين احمد بن عبدالوھاب )ت ‪٧٣٣‬ه‪١٣٣٣/‬م(‪ :‬نھايه االرب فی فنون‬
‫االدب‪ ،‬ج ‪ ،٢٩‬تحقيق‪ :‬محمد چياالدين الريس ومحمد مصطفی زيادە‪ ،‬الھيئه المصريه‬
‫العامه للكتاب‪ ،‬القاھرە‪.(١٩٩٢) ،‬‬
‫_ھدار سليم صالح االتروشی‪ :‬الكرد فی كتاب االعالق الخگيرە البن شداد‪ ،‬االكاديميه‬
‫الكرديه‪) ،‬أربيل‪.(٢٠١٣ :‬‬
‫_ ابن واصل‪ :‬جمال الدين محمد بن سالم )ت ‪٦٩٧‬ھـ‪١٢٩٧/‬م(‪ .‬مفرج الكروب فی اخبار‬
‫بنی ايوب ‪،‬المكتبه العصريه‪) ،‬بيروت‪.(٢٠٠٤:‬‬
‫_ابن الوردی‪ :‬الشيخ زين الدين عمر بن مڤفر )ت‪٧٤٩:‬ه‪١٣٤٨/‬م(‪ :‬تاريخ ابن الوردی) تتمه‬
‫المختصر فی تاريخ البشر‪،‬الطبعه االولی‪،‬دار الكتب العلميه‪) ،‬بيروت‪١٩٩٦:‬م(‪.‬‬
‫_ وصاف الحضرە‪ ،‬اديب شھاب الدين )شرف الدين( عبدﷲ بن عزالدين )ت‪٧٣٠‬ه‪/‬‬
‫‪١٣٢٩‬م(‪ :‬تحرير تاريخ وصاف‪ ،‬نوشته‪ :‬عبدالمحمد ايتی‪ ،‬پژوھشگاه علوم انسانی‬
‫ومطالعات فرھنگی‪ ،‬تھران‪ ،‬چاپ سوم‪.(١٣٨٣) ،‬‬
‫‪İlhanlılar Döneminde (656-694/1258-1295) Diyarbekir Bölgesinde Siyasi Durum‬‬

‫_ ياقوت الحموی‪ ،‬شھاب الدين ابو عبدﷲ ياقوت بن عبدﷲ )ت ‪٦٢٦‬ھـ‪١٢٢٩/‬م(‪ :‬معجم‬
‫البلدان‪ ،‬دار صادر )بيروت‪.(١٩٧٧ :‬‬
‫_ يحيی قزوينی‪ :‬يحيی بن عبداللطيف الحسينی )و‪٩٧٢ -‬ه‪١٥٦٤/‬م(‪ :‬كتاب لب التواريخ‪،‬‬
‫نشريات مۆسسه خاور‪ ،‬مطبعه سمينی‪)،‬تھران‪١٣١٤:‬ه‪.‬ش(‪.‬‬
‫_ اليونينی‪ ،‬قطب الدين أبو الفتح موسی بن محمد بن احمد )ت‪٧٢٦‬ھـ‪١٣٢٦/‬م(‪ :‬ژيل مرآە‬
‫الزمان ‪ ،‬حيدر آباد الدكن )الھند ‪ ،‬المجلد االول ‪ ،(١٩٥٥-١٩٥٤‬المجلد الثانی ‪-١٩٦٠‬‬
‫‪.١٩٦١‬‬
‫‪Narmın Alı And Others: Medıval Urban Landscape In‬‬ ‫‪-‬‬
‫‪Northeastern Mesoptamıa, (England: 2016), P160‬‬

‫‪ 441‬‬
HİCRİ 4-7. / MİLADİ 10-14. ASIRLAR ARASINDA
YAZILMIŞ SEYAHAT VE COĞRAFİ KİTAPLARDA
DİYARBAKIR'A MEDENİYET REFERANSLARI

Hakeem Ahmed Mambakr


Selahaddin Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi

 443
Özet

Erbil-Selahaddin Üniversitesi / Edebiyat Fakültesi İslami kaynaklardan İslam


medeniyetine ait hayatın çeşitli yönleriyle ilgilenen, tarihin farklı dönemlerinde
diğer medeniyetlerle birlikte özellikle İslam medeniyetini inceleyen seyahat ve
coğrafi kitaplara büyük önem vermektedir. Bir toplumun ne kadar medenileştiğini ve
belirli bir tarihsel dönemde nasıl olduğunu görebiliriz. Başka bir deyişle, tarihsel
kaynakların öncelikle devletlerin ve ulusların politik durumları ile ilgilenmesi
halinde toplumların gerçekliğine dair net bir tablo sağlayan şehrin kültürel
verilerine, ekonomik faaliyetlere, sosyal koşullara ve diğer kültürel başarılara
odaklandığını söylemek mümkündür. Diyarbakır, Orta Doğu'nun en önemli
medeniyet vatandaşı olduğu için, insan yerleşimleri ve günümüze yaşamın ve
canlılığın devamı açısından çeşitli çağlar boyunca olmuştur. İnsan yerleşimleri ve
günümüze kadar yaşamın ve canlılığın devamı açısından çeşitli çağlar boyunca Orta
Doğu'daki en önde gelen uygarlıklara ev sahipliği yaptığı için araştırmacı hicri 4-7
yılları arasında yazılmış seyahat ve coğrafi kitaplarda Diyarbakır’a medeniyet
referansları konusunu seçti. Yani coğrafi bölgenin kültürel boyutlarını ve şehir
yapılanmasını Müslüman gezginler tarafından tasvir edildiği gibi birbirinden
ayırmaktır.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Bu makale giriş ve sonuçlara ek olarak üç konudan oluşmaktadır; Birinci


bölüm, araştırma döneminde Müslüman gezginler tarafından tanımlanan
Diyarbakır'ın tanımı, şehirleri ve farklı yönlerini içermektedir. İkinci bölüm, tüm
şehirleri, alanları, planları, sivil, dini ve askeri kurumlarında Diyarbakır kent
kitaplarındaki kentsel verileri ele almaktadır. Üçüncü bölümde ise gezginciler ve
Müslüman gezginler tarafından izlendiği şekilde Diyarbakır'daki ekonomik ve
sosyal verilerin araştırılmasına ayrılmıştır ve bölge, ürün ve pazarların yanı sıra
piyasalar ve bunlara ek olarak ticareti yapılan ürünler, tarımsal faaliyetler, ekinler ve
endüstriler bölgesine ait ekonomik unsurları sunmaya adanmıştır. Sonuç olarak, ana
bulgularımız kısa sürede özetlenmiştir.

444 
Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat
Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları

THE CIVILIZATIONAL REFERENCES TO DIYAR


BAKIR IN THE TRAVEL AND GEOGRAPHIC
BOOKS DURING THE (FOURTH - SEVENTH HIJRI /
TENTH - FOURTEENTH CENTURY AD)

Abstract

The travel books and chronicles have a leading share in chronicling the stages
and growth of Islamic civilization. These sources deal with various aspects of
Muslim and even non-Muslim life. These chronicles could measure the extent to
which any society has developed in a certain period. If the historical books are to be
considered as important material for political life of a community, the travel books
make the chronicling of various aspects of a given society its primary object. They  445
are good in detailing the development of all aspects of the societies which deal with
culture, social life, economic development, and various fields of civilization. For
these reasons, the chronicles and travel books are the main sources to give an
accurate detail about civilization of a certain society.
Since Diyar Bakir, has been the most prominent habitant of civilization in the
Middle East through the various ages in terms of human settlements and the
continuation of life and its vitality to the present time, the writer chose the subject
(The civilizational References to Diyar Bakir in the travel books of the city during
the fourth and fifth Hijri / And tenth and eleventh century AD), namely, the papers
addresses of the civilizational dimensions of this distinguished geographical region
as portrayed by the chronicles and the Muslim travelers. This paper consists of three
sections, in addition to the introduction and the conclusion. The first section includes
the defining of historical Diyarbakir, its cities, surrounding areas and its geographic
sub-regions in brief, as defined by the chroniclers and the Muslim travelers during
the period of research. The second section addresses all its cities, areas, historical
urban development plans, and civil, religious, and military facilities in the city. The
third section was devoted to the study of economic and social life in Diyarbakir as
monitored by the Muslim geographers in their travel books. In this section we
present and discuss the various economic activities that belong to the region: from
agricultural activities, crops, industries which were peculiar to the region, goods and
products sold out.
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المعطيات الحضارية لدياربكر في المصادر البلدانية ‪ ٧-٤‬ھـ‪٤١-١٠/‬م‬

‫حكيم احمد مام بكر‬


‫جامعة صالح الدين‬
‫كلية اآلداب‬

‫الملخص‬

‫تحظى الكتب البلدانية و كتب الرحالت باھمية كبيرة من بين المصادر االسالمية التي‬
‫تؤرخ للحضارة االسالمية خالل العھود التاريخية المختلفة كونھا تعالج جوانب حياتية‬
‫متنوعة تخص المجتمعات االسالمية –و احيانا غير االسالمية ايضا‪ -‬و بامكاننا االطالع ‪446 ‬‬
‫على مدى الرقي الحضاري لمجتمع ما و خالل حقبة تاريخية معينة‪ ،‬و بعبارة اخرى يمكن‬
‫القول بانه اذا كانت المصادر التاريخية تعنى‪ -‬بالدرجة االساس‪ -‬باالحوال السياسية للدول و‬
‫االمم فان المصادر البلدانية ينصب اھتمامھا االول على المعطيات الحضارية من عمران و‬
‫نشاطات اقتصادية واحوال اجتماعية و غيرھا من المنجزات الحضارية بحيث تقدم صورة‬
‫واضحة الى حد كبير عن واقع المجتمعات‪.‬‬
‫و لما كانت ديار بكرمن ابرز المواطن الحضارية في الشرق االوسط عبر العصور‬
‫المختلفة من حيث قدم االستيطان البشري و استمرار الحياة فيھا و بحيوية الى وقتنا الحاضر‬
‫فقد ارتأى الباحث اختيار موضوع )المعطيات الحضارية لديار بكر في المصادر البلدانية‬
‫خالل القرون )‪ ٧-٤‬ھـ‪١٣-١٠/‬م( اي دراسة االبعاد الحضارية لھذا االقليم الجغرافي المتميز‬
‫كما صورھا البلدانيون و الرحالة المسلمون‪.‬‬
‫تتالف ھذه الورقة من ثالثة مباحث باالضافة الى المقدمة و الخاتمة ؛ يتضمن المبحث‬
‫االول التعريف بديار بكر‪ ،‬مدنھا و نواحيھا و توابعھا بايجاز كما حددھا و وصفھا البلدانيون‬
‫و الرحالة المسلمون خالل حقبة البحث‪.‬و يتناول المبحث الثاني المعطيات العمرانية في‬
‫الكتب البلدانية لديار بكر بجميع مدنھا و نواحيھا و خططھا و المنشآت المدنية و الدينية و‬
‫الحربية المتواجدة فيھا‪ .‬اما المبحث الثالث فقد خصص لدراسة المعطيات االقتصادية‬
‫واالجتماعية في ديار بكر كما رصدھا البلدانيون و الرحالة المسلمون و خصص لعرض‬
‫النواحي االقتصادية التي تخص بالمنطقة من نشاطات زراعية ومحاصيل و صناعات تتميز‬
‫بھا المنطقة و السلع و المنتجات المتاجر بھا باالضافة الى االسواق و ما يتعلق بھا و غيرھا‬
‫من المتعلقات االقتصادية و كذلك بعض المالمح االجتماعية التي تخص المنطقة‪ .‬و في الختام‬
‫تم تلخيص ابرز النتائج التي توصلنا اليھا في نقاط موجزة‪.‬‬
‫‪Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat‬‬
‫‪Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları‬‬

‫المبحث االول‬
‫التعريف بديار بكر وتوابعھا‬
‫اعتاد العرب المسلمون على تقسيم الجزيرة الفراتية‪ ١‬الى ثالثة اقسام‪ ,‬تحمل اسماء‬
‫القبائل العربية التي ھاجرت اليھا قبل ظھور االسالم‪ ,‬واستقرت فيھا فكانت ھناك ديار بكر و‬
‫ديار ربيعة و ديار مضر‪ ,‬مع مالحظة ان بعض البلدانين دمج ديار بكر بديار ربيعة وسماھا‬
‫كلھا بديار ربيعة‪ ٢‬بحجة ان قبيلة بكر ما ھي إال احدى قبائل ربيعة‪.٣‬‬
‫وكذلك فعل ابن خرداذبة الذي لم يشر اطالقا في كتابه الى اسم ديار بكر وانما نسب‬
‫المدن والنواحي التي تذكر ضمن ديار بكر مثل آمد وارزن وميافارقين وماردين الى ديار‬
‫‪٤‬‬
‫ربيعة‪.‬‬
‫ومما يؤكد ان اسماء الديارات الثالثة لم تظھر بعد الفتح االسالمي للجزيرة الفراتية‬
‫بعض الروايات التاريخية التي تخص الفتح‪ ،‬فقد ذكر الواقدي‪ ٥‬ان الخليفة عمر بن الخطاب‬
‫‪٢٣-١٣)  447‬ھـ‪٦٤٤-٦٣٤/‬م( بعث برسالة الى ابي عبيدة عامر بن الجراح ‪ -‬قائد جيوشه في‬
‫الشام‪ -‬بعد اتخاذ قرار فتح الجزيرة جاء فيھا‪ ) :‬فاذا قرأت كتابي ھذا فاعقد عقدا لعياض بن‬
‫غنم‪ ،‬وجھز جيشا الى ارض ربيعة وديار بكر(‪ ،‬وفي رواية اخرى أوردھا البالذري‪ ،٦‬ان‬
‫الخليفة عثمان بن عفان امر معاوية ابن ابي سفيان ‪ -‬والي الشام والجزيرة‪ ) :‬ان ينزل العرب‬
‫بمواضع بعيدة عن المدن و القرى‪ ..‬فانزل بني تميم الرابية‪ ..‬وفعل ذلك مع جميع نواحي‬
‫مضر‪ ،‬و رتب ربيعة في ديارھا على ذلك(‪.‬‬
‫والجدير االشارة فيما يتعلق بالجزيرة الفراتية فان االنھار التی كانت تشكل فواصل‬
‫مائية حددت امتدادات الديارات الثالثة ونھاياتھا‪ ،‬اذ ان نھر دجلة يروي منطقة ديار بكر من‬
‫منابعه حتى المنحنى الكبير الذي يكونه النھر اسفل )تل قافان(‪ .‬وبذلك تكون ديار بكر اصغر‬
‫اقسام الجزيرة الثالثة واقصاھا الى الشمال‪ ،‬وآمد مركزھا‪.٧‬‬
‫يمكن تحديد الجزيرة الفراتية على اساس الظواھر الطبيعية المحيطة بھا‪,‬حيث تحد‬
‫الجزيرة من جھة الشمال جبال طوروس وبعض منابع روافد نھر الفرات‪ ,‬ومن جھة الشمال‬

‫ينظر‪ :‬طه الھاشمي‪ ،‬مفصل جغرافية العراق‪ ،‬بغداد‪ ،١٩٣٠ ،‬ص‪٥٣٢‬؛عبدالحكيم الكعبي‪ ،‬الجزيرة‬ ‫‪١‬‬
‫الفراتية وديار العربية‪ ،‬دمشق‪ ،٢٠٠٩ ،‬ص ص‪.٣٣-٣٢‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض ‪ ،‬ط‪ ،١‬القاھرة‪ ،٢٠٠٩ ،‬ص‪٢٠١‬؛االصطخري‪ ،‬المسالك والممالك‪ ،‬تحقيق‬ ‫‪٢‬‬
‫محمد صابر عبدالعال حسين‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٦١ ،‬ص‪.٥٦‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ط‪ ،١‬دار احياء التراث العربي‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٩٧ ،‬ج‪ ،٤‬ص‪.٣٣‬‬ ‫‪٣‬‬
‫المسالك والممالك‪ ،‬ط‪ ،١‬دار احياء التراث العربي‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٨٨ ،‬ص‪.٨٦‬‬ ‫‪٤‬‬
‫فتوح الشام‪ ،‬ط‪ ،٤‬القاھرة‪ ،١٩٦٦ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.٦٤‬‬ ‫‪٥‬‬
‫فتوح البلدان‪ ،‬تحقيق‪:‬نجيب الماجدي‪ ،‬ط‪ ،١‬المطبعة العصرية‪ ،‬بيروت‪ ،٢٠٠٨ ،‬ص‪.١٧١‬‬ ‫‪٦‬‬
‫عبدالحكيم الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية‪ ،‬ص‪.٣٤‬‬ ‫‪٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫والشمال الشرقي يحدھا وادي نھر دجلة و اقليم الجبال‪ ,‬اما في الغرب و الجنوب الغربي‬
‫فيحدھا نھرالفرات وبادية الشام وتشكل سھول ارض السواد حدودا جنوبية القليم الجزيرة‪,‬‬
‫كما يمكن تحديدھا على اساس االقاليم المجاورة لھا حيث يحدھا من الشمال ارمينية وبالد‬
‫الروم‪ ,‬ومن الشرق اذربيجان‪ ,‬ومن جھة الغرب تحدھا بالد الشام‪ ,‬ومن الجنوب اقليم السواد‪.‬‬
‫كما والبد من مالحظة ان تقسيم الجزيرة الفراتية الى ديارات ثالث وفق استقرار‬
‫القبائل العربية فيھا‪ ،‬رغم أن التقسيم الذي دأب على اعتماده البلدانيون و الرحالة المسلمون و‬
‫مؤرخوھم أمر ليس بالدقيق من الناحية الواقعية ‪ ،‬مھما حاولنا رسم حدود دقيقة وواضحة لكل‬
‫الديارات وذلك بسبب تداخل مناطق الديارات من جھة‪ ،‬والتنقل الستمر لقبائل و بطون العرب‬
‫‪٨‬‬
‫من مناطق الجزيرة من جھة اخرى‪.‬‬
‫اما بشأن المدن والنواحي التابعة لديار بكر فھناك نوع من التباين بين المصنفات‬
‫البلدانية خالل حقبة البحث وذلك بسبب اجتھاد اصحابھا وتداخل حدود الديارات الطبيعية كما‬
‫اسلفنا القول‪ ،‬ولكن يمكن تحديدھا كما وضعھا البلدانيون كاالتي‪:‬‬
‫‪448 ‬‬
‫آمد‪ :‬وصفھا ياقوت‪ ٩‬بأنھا ) اعظم مدن ديار بكر وأجلھا قدرا و اشھرھا ذكرا( و تم‬
‫فتحھا صلحا على يد الصحابي الجليل عياض بن غنم سنة )‪ ٢٠‬ھـ ‪٦٤١/‬م(‪ .‬كما وصفھا ابن‬
‫حوقل‪ ١٠‬بأنھا تقع على جبل يطل على نھر دجلة من جھة غربيھا بنحو خمسين قامة‪ .‬اما‬
‫المقدسي‪ ١١‬فعّرفھا بانه بلد حصين عجيب البناء على عمل انطاكية بفصيل شبه كرسي له‬
‫ابواب وعليه شرف بينه وبين الحصن فضاء‪ ،‬وھي اصغر من انطاكية‪ .‬اي انه قارن بين آمد‬
‫و انطاكية من حيث البناء و الحجم‪.‬‬
‫حصن كيفا‪ :١٢‬وھي بلدة وقلعة عظيمة تشرف على نھر دجلة‪ ،‬تقع بين آمد وجزيرة ابن‬
‫عمر‪ .١٣‬وصفھا ناسخ كتاب ابن حوقل‪ ١٤‬بأنھا قلعة حصينة ذات أودية مدفونة بين الجبال‬
‫بإستثناء جانبيھا المشرفين على دجلة من جھة الغرب‪ ،‬ومنھا اودية وشعاب ال يقدر عليھا‪ .‬اما‬
‫مناخھا فوصف بانه)وخمة‪ ..‬وبيّه( وخاصة في فصل الصيف‪ ،‬مضيفا بأن رساتيقھا كانت‬

‫ينظر‪ :‬محمد جاسم حمادي‪ ،‬الجزيرة الفراتية والموصل‪ ،‬بغداد‪ ،١٩٧٧ ،‬ص‪.٨٤‬‬ ‫‪٨‬‬
‫معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.٥٦‬‬ ‫‪٩‬‬
‫صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢١٣‬‬ ‫‪١٠‬‬
‫احسن التقاسيم‪ ،‬ط‪ ،١‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪ ،٢٠٠٢ ،‬ص ص ‪.١٢٨-١٢٧‬‬ ‫‪١١‬‬
‫وردت بصيغة )حصن كيبا( ايضا في المصادر‪ ،‬ينظر‪ :‬السمعاني‪ ،‬االنساب‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٨٠ ،‬ج‪،٤‬‬ ‫‪١٢‬‬
‫ص‪١٥٤‬؛ ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.١٥٣‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.١٥٣‬‬ ‫‪١٣‬‬
‫صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢١٥‬‬ ‫‪١٤‬‬
‫‪Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat‬‬
‫‪Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları‬‬

‫كثيرة وضياعھا عامرة‪ .١٥‬وإكتفى المقدسي بوصف المدينة )كثيرة الخير وبھا قلعة‬
‫حصينة(‪.١٦‬‬
‫انحل‪ :‬انفرد ياقوت‪ ١٧‬بذكرھا من دون البلدانينن االخرين واكتفى بالقول )انھا بلد من‬
‫ديار بكر مع سعرت( مما يعني انھما كانتا متجاورتين‪.‬‬
‫‪١٩‬‬ ‫‪١٨‬‬
‫بأنھا مدينة‬ ‫باللطيفة والخصبة‪ ،‬وقال عنھا ياقوت‬ ‫حاني‪ :‬وصفھا االصطخري‬
‫معروفة بديار بكر‪.‬‬
‫تل فافان‪:‬و ھي تقع اسفل التل المعروف بـ )فافان( على الجانب االيسر لنھر دجلة على‬
‫بعد خمسين ميال شرقي حصن كيفا‪ ،‬حيث ينعطف النھر بشكل كبير باتجاه الجنوب‪ .٢٠‬ذكر‬
‫المقدسي‪ ٢١‬انھا تقع بين نھر دجلة و رزم‪ ٢٢‬من ناحية الجبل‪.‬‬
‫حيزان )ھيزان(‪ :‬وتقع بالقرب من سعرت كانت تقطنھا قبيلة الحاربوختي الكردية‪.‬‬
‫أرزن‪ :‬تقع على مقربة من ميافارقين على الضفة الغربية من احد روافد دجلة‪ .٢٣‬وقد‬
‫‪  449‬اشار ياقوت‪ ٢٤‬الى وجود اختالف حول تبعية المدينة بقوله ‪ ):‬وقد ع ّد قوم ارزن من اطراف‬
‫ديار بكر مما يلي الروم‪ ،‬وقوم يعدونھا من نواحي الجزيرة( كما اوضح ان ھناك مدينة‬
‫اخرى تحمل االسم نفسه تابعة الرمينية‪.‬‬
‫شمال تل فافان‪،‬‬ ‫‪٢٨‬‬
‫سعرت‪) ٢٥‬أسعرد‪ -٢٦‬سعرد‪ :(٢٧‬وتقع على ضفاف نھر الرزم‬
‫وكانت تسكنھا ابناء قبيلة الجاربوختية القاطنين ما بين سعرت و حيزان‪.٢٩‬‬

‫صورة االرض‪.٢١٦ ،‬‬ ‫‪١٥‬‬


‫احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪١٦‬‬
‫معجم البلدان‪ ،‬مج‪ ،١‬ص‪.٢٠٨‬‬ ‫‪١٧‬‬
‫مسالك الممالك‪ ،‬ص‪.٥٣‬‬ ‫‪١٨‬‬
‫معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.١١٠‬‬ ‫‪١٩‬‬
‫لسترنج‪ ،‬بلدان الخالفة الشرقية‪ ،‬بغداد‪ ،١٩٤٥ ،‬ص‪.١٤٥‬‬ ‫‪٢٠‬‬
‫احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٥‬‬ ‫‪٢١‬‬
‫رزم‪:‬وادي في ارض ارمينية فيه ماء كثير يصب في نھر دجلة عند فافان؛ ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪،٥٤‬‬ ‫‪٢٢‬‬
‫ص‪.٤٠١‬‬
‫االصطخري‪ ،‬مسالك الممالك‪ ،‬ص‪.٤٣‬‬ ‫‪٢٣‬‬
‫معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،١‬ص ص‪.١٢٦-١٢٥‬‬ ‫‪٢٤‬‬
‫معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.٢٠٨‬‬ ‫‪٢٥‬‬
‫الصطخري‪:‬كتاب االقاليم‪ ،‬ص‪.٣٤‬‬ ‫‪٢٦‬‬
‫الشابشتي‪ ،‬الديارات‪ ،‬تحقيق‪:‬كوركيس عواد‪ ،‬بغداد‪ ،١٩٥١ ،‬ص ‪١٢٧‬‬ ‫‪٢٧‬‬
‫لسترنج‪ ،‬بلدان الخالفة الشرقية‪ ،‬ص‪.١٥٤‬‬ ‫‪٢٨‬‬
‫الفارقي‪ ،‬تاريخ الفارقي‪ ،‬ص‪.٤٤٩‬‬ ‫‪٢٩‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الناصرية)النصرية(‪ :‬ذكرھا الرحالة ناصر خسرو خالل رحلته و قال بانھا من بناء‬
‫االمير المرواني )الدوستكي( سعد ﷲ نصر الدولة وشرف الملة ابو نصر احمد‪ ،٣٠‬تبعد‬
‫اربعة فراسخ )حوالي ‪ ٤٢‬كم( من مدينة ميافارقين‪ ٣١‬دون ان يذكر تفاصيل اخرى عن‬
‫المدينة ولكن المؤرخ الفارقي‪ ٣٢‬اعرب عن اعجابه بالمدينة ووصف بدقة موقعھا الرائع و‬
‫المرافق الخدمية فيھا‪.‬‬
‫ميافارقين‪ :‬لقد اسھب ياقوت‪ ٣٣‬كثيرا في حديثه عن مدينة ميافارقين جغرافيا و تاريخيا‪،‬‬
‫واصفا اياھا بانھا اشھر مدينة بديار بكر‪ .‬كما وصفھا ابن حوقل‪) :٣٤‬بانھا مدينة جميلة عظيمة‬
‫الخطر وفي ھوائھا وخامة(‪ ,‬اما المقدسي‪ ٣٥‬فقد قال عن المدينة ‪ ) :‬بلد طيب حصين له شرف‬
‫و فصيل‪ ٣٦‬بحجارة وخندق(‪ .‬وھي تقع على الحدود بين ارمينيا وجزيرة الروم‪ ٣٧‬وقد اختلف‬
‫البلدانيون بشأن تبعيتھا االدارية ھل ھي ضمن ديار ربيعة ام ديار بكر ام من ارمينيا‪ ،‬كل‬
‫حسب اجتھاده‪.٣٨‬‬
‫ماردين‪:‬وصفت بانھا قلعة مشھورة على قمة جبل الجزيرة و ھي تشرف على دنيسر‬
‫‪450 ‬‬ ‫ودارا و نصيبين‪ ،٣٩‬وذكر احد الرحالة انھا تقع على سفح جبل حصين‪ ،٤٠‬كما وصفھا ناسخ‬
‫‪٤١‬‬
‫كتاب صورة االرض بانھا مدينة منعشة و عامرة‪.‬‬
‫دنيسر‪ :‬لم يرد لھا ذكر في المصنفات البلدانية خالل القرنين الثالث و الرابع الھجريين‪،‬‬
‫ويبدوا ان اھميتھا برزت خالل الدولة المروانية وھي تبعد عن ماردين حوالي اربعة فراسخ‬
‫‪.٤٢‬‬
‫)‪٢٤‬كم( وھي من اعمالھا و تعرف اآلن بقزل تبة و قديما ب كوسر أو دنيسر‪.‬‬

‫االمير ابو نصر احمد‪:‬ھو ثالث ابناء مروان بن دوستك مؤسس الدولة الدوستكية )‪٤٨٥-٢٧٣‬ھـ‪-٩٨٢٢/‬‬ ‫‪٣٠‬‬
‫‪١٠٩٣‬م( تولى حكم الدولة لمدة اكثر من نصف قرن )‪٤٥٣-٤٠١‬ھـ‪١٠٦١-١٠١١/‬م(‪ ،‬قدم خدمات جليلة‬
‫خالل حكمه‪ ،‬وكان يتميز بسياسته الحكيمة على الصعيدين الداخلي والخارجي‪.‬ينظر‪:‬ابن االثير‪ ،‬الكامل‬
‫في التاريخ‪ ،‬تحقيق‪:‬عمر عبدالسالم تدمري‪ ،‬دار الكتاب العربي‪ ،٢٠٠٦ ،‬ج‪ ،٨‬ص ص‪.١٧٥-١٧٤‬‬
‫سفرنامه‪ ،‬ترجمة‪:‬يحيى الخشاب‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٤٥ ،‬ص‪.٨‬‬ ‫‪٣١‬‬
‫تاريخ الفارقي‪ ،‬ص‪.١٤١‬‬ ‫‪٣٢‬‬
‫معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٨‬ص ص‪.٣٥١-٣٤٩‬‬ ‫‪٣٣‬‬
‫صورة االرض‪.٢١٥ ،‬‬ ‫‪٣٤‬‬
‫احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪٣٥‬‬
‫الفصيل‪:‬جمعھا فصالن و فصال وفصالن‪ ،‬حائط قصير دون الحصن او دون سور المدينة و ق ّدامه‪،‬‬ ‫‪٣٦‬‬
‫الفيروزآبادي‪ ،‬القاموس المحيط‪ ،‬ط‪ ،٥‬دار المعرفة‪ ،‬بيروت‪ ،٢٠١١ ،‬ص‪.٩٩٩‬‬
‫مؤلف مجھول‪ ،‬حدود العالم‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٩٩ ،‬ص‪.١٢١‬‬ ‫‪٣٧‬‬
‫ينظر‪:‬ابن رسته‪ ،‬االعالق النفيسة‪ ،‬ط‪ ،١‬دار احياء التراث العربي‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٨٨ ،‬ص‪١٠٣‬؛ مؤلف‬ ‫‪٣٨‬‬
‫مجھول‪ ،‬حدود العالم‪ ،‬ص‪١٢١‬؛االصطخري‪ ،‬المسالك والممالك‪ ،‬ص‪.١١١‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٧‬ص‪.١٩٤‬‬ ‫‪٣٩‬‬
‫رحلة ابن جبير‪ ،‬بيروت‪ ،‬د‪.‬ت‪ ،‬ص‪.١٧١‬‬ ‫‪٤٠‬‬
‫صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢٠٢‬‬ ‫‪٤١‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢٠٢‬‬ ‫‪٤٢‬‬
‫‪Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat‬‬
‫‪Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları‬‬

‫وكانت في النصف الثاني من القرن السادس الھجري اقرب ما تكون الى البادية حسب‬
‫وصف ابن جبير‪ ،٤٣‬لكنھا وصفت في القرن السابع الھجري بانھا بلدة عظيمة مشھورة تبعد‬
‫عن ماردين حوالي فرسخين )‪ ١٢‬كم(‪ ،٤٤‬ويبدوا ان الفرق في تحديد المسافة بينھا و بين‬
‫ماردين خالل قرنين يعود الى التوسع العمراني الذي شھدته دنيسر خالل تلك الحقبة مما‬
‫قلصّت تلك المسافة‪.‬‬
‫المبحث الثاني‪:‬‬
‫المعالم العمرانية لمدن ديار بكر‪:‬‬
‫اكد البلدانيون المسلمون على خصائص المدن وابرز معالمھا وكانت مدن الجزيرة‬
‫معروفة بقالعھا واسوارھا التي كانت جزءا من متطلبات الدفاعية لألوضاع السائدة حيث‬
‫الحروب والمنازعات التي كانت تقتضي تحصينات عمرانية تضمن الدفاع عنھا وعن‬
‫سكانھا‪ ،‬كما اھتموا بمعالم عمرانية مدنية من قناطر وجسور وجوامع وكنائس واديرة‬
‫واسواق وفنادق وحمامات وغيرھا‪ ،‬اضف الى ذلك القاء الضوء على الخطط العمرانية‬
‫‪ 451‬‬
‫ودور مصادر المياه فيھا‪ ،‬وفيما يلي بعض تلك المظاھر العمرانية الخاصة بديار بكر و مدنھا‬
‫ونواحيھا رصدھا البلدانيون و الرحالة المسلمون في مصنفاتھم‪:‬‬
‫اوال‪ /‬القالع والحصون و االسوار‪:‬‬
‫غالبا ما كانت القلعة تشكل موقعا ھاما في المدينة يبنى ليلجأ اليه الحاكم او االمير عند‬
‫الشدائد‪ ،٤٥‬اما الحصن فھو عبارة عن بناء متين يختار له موقع استراتيجي على طريق‬
‫العدو‪ ،‬وقد يتطور االمر بالحصن ليصبح مدينة‪ ،‬وقد يبنى الحصن في قلب المدينة‪ ،‬فيصيح‬
‫عند ذلك مدينة ملكية تبنى لكي يلجأ االمير واھله‪ ،‬وقد يكون الحصن مجرد مساحة ومخزنا‬
‫‪٤٦‬‬
‫للسالح‪.‬‬
‫والظاھر ان ھناك اختالفا بين كل من المعسكر والحصن والقلعة‪ ،‬فالمعسكر ما ھو‬
‫سوى حائط محصن يلجأ اليه سكان المنطقة في حاالت الھجوم‪ ،‬في حين ان الحصن موضع‬
‫مأھول يشبه ان يكون مدينة‪ ،‬وقد تتبعه حصون اخرى‪ ،‬اما اذا توسع الحصن عن ذلك فيصبح‬
‫‪٤٧‬‬
‫)قلعة قديمة( اي حصنا كبيرا و مدينة كبيرة ايضا‪.‬‬

‫رحلة ابن جبير‪ ،‬ص‪.٢١٩‬‬ ‫‪٤٣‬‬


‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٤‬ص‪.٣١٨‬‬ ‫‪٤٤‬‬
‫شاكر مصطفى‪ ،‬المدن في االسالم‪ ،‬الكويت‪ ،١٩٨٨ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.٢٠٣‬‬ ‫‪٤٥‬‬
‫شاكر مصطفى‪ ،‬المدن في االسالم‪ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.٤٥‬‬ ‫‪٤٦‬‬
‫احمد علي اسماعيل‪ ،‬دراسات في جغرافية المدن‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٨٥ ،‬ص‪.٤١‬‬ ‫‪٤٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫وقد كانت القالع تبنى في مواقع حصينة او عالية جدا بحيث يتعذر على العدو الظفر‬
‫بھا‪ ،‬وال شك ان اختيار الموقع كان له اھميته بالنسبة للدفاع عن المدينة فاالساس فيھا كونه‬
‫‪٤٨‬‬
‫في موضع يعزز قدرته للدفاع و الحماية وان كانت بعيدة‪.‬‬
‫لقد كانت قلعة جبل ماردين مثال‪ ،‬من المناعة بمكان بحيث لم يكن بالمقدور فتحھا عنوة‪،‬‬
‫حيث اشار االصطخري الى ان ارتفاع الجبل من االرض الى القمة بلغ بنحو فرسخين‬
‫)‪١٢‬كم(‪ ٤٩‬على الرغم من مالحظة المبالغة على ھذا الرقم إال انه يدل على عظمة ارتفاعھا‪.‬‬
‫يمكن القول ان البلدانيي والرحالة المقدسي احتل الصدارة ضمن بلدانيي القرن الرابع‬
‫الھجري الذين اولوا عناية متميزة بالتحصينات في الجزيرة مع االشارة الى مواد المستخدمة‬
‫في بناءھا وطبيعتھا‪ ،‬فذكر ان في مدينة حصن كيفا )قلعة حصينة(‪ ٥٠‬وبالقرب منھا )قلعة‬
‫حصن طالب( وكان يسكنھا االكراد الجوبية‪ ،‬واستولى عليھا )قرة أرسالن بن داود بن نعمان‬
‫‪٥٢‬‬
‫صاحب حصن كيفا بعد سنة ‪٥٦٠‬ھـ‪١١٦٤/‬م(‪ .٥١‬اما آمد فقد وصفت بانھا )بلد حصين(‬
‫‪٥٣‬‬
‫والتي كانت مبنية من )حجارة شبه ثوران(‪.‬‬
‫‪452 ‬‬
‫كما اولى ياقوت الحموي اھتماما منقطع النظير بالقالع الواقعة في الجزيرة الفراتية‬
‫على وجه الخصوص حيث عرّف العشرات منھا في معجمه الجغرافي الفريد‪ ،‬ومنھا ‪-:‬‬
‫‪٥٤‬‬
‫‪-‬قلعة كركر‪ :‬وصفھا بانھا حصن بين ملطية وآمد‪ ،‬وكانت الى االولى اقرب‪.‬‬
‫‪-‬قلعة باز االشھب‪ :‬وكانت قلعة تابعة للحمدانيين وھي على جبل ماردين بالقرب من‬
‫‪٥٦‬‬
‫نصيبين‪ ،٥٥‬وصفھا الرحالة ابن جبير بـالكبيرة وھي )من قالع الدنيا الشھيرة(‪.‬‬
‫‪-‬قلعة سرجة‪:‬حصن يقع بين كل من مدن نصيبين و دنيسر و دارا ‪ ،‬بناه الروم‪ ،‬وصفه‬
‫‪٥٧‬‬
‫ياقوت بانه )في طول ستة ابراج في عرضه مما يلي الطريق اربعة ابراج(‪.‬‬

‫حكيم احمد خوشناو‪ ،‬الكرد ووبالدھم عند البلدانيين والرحالة المسلمين‪ ،‬ط‪ ،١‬دار الزمان‪ ،‬دمشق‪،‬‬ ‫‪٤٨‬‬
‫‪ ،٢٠٠٩‬ص‪.٢٠٤‬‬
‫المسالك والممالك‪ ،‬ص‪.٥٢‬‬ ‫‪٤٩‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.١٥٣‬‬ ‫‪٥٠‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪.١٥٣ ،٣‬‬ ‫‪٥١‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٤‬‬ ‫‪٥٢‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.٢٨٩‬‬ ‫‪٥٣‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٧‬ص‪.١٣١‬‬ ‫‪٥٤‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪،١‬‬ ‫‪٥٥‬‬
‫رحلة ابن جبير‪ ،‬ص‪.٢١٥‬‬ ‫‪٥٦‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٥‬ص‪.٣٦‬‬ ‫‪٥٧‬‬
‫‪Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat‬‬
‫‪Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları‬‬
‫‪٥٨‬‬
‫‪-‬قلعة ھتاخ‪:‬قلعة حصينة في ديار بكر قرب ميافارقين‪.‬‬
‫‪٥٩‬‬
‫‪-‬قلعة حصن كيفا‪ :‬وصفت بالحصينة وسورھا بالمناعة‪.‬‬
‫‪٦٠‬‬
‫‪-‬قلعة خربّرت)خربوت(‪ :‬ويعرف ايضا بحصن زياد‪ ،‬يقع غربي ديار بكر من اقصاه‪.‬‬
‫‪-‬قلعة الصور‪:‬وكانت تابعة لمدينة ماردين و ھي قلعة حصينة على رأس جبل قرب‬
‫‪٦١‬‬
‫ماردين‪.‬‬
‫ومن التحصينات العسكرية االخرى التي كانت موضع اھتمام البلدانيين و الرحالة‬
‫المسلمين‪ ،‬االسوار التي تعد من مميزات المدن في العصور الوسطى االسالمية‪ ،‬حيث كانت‬
‫المدن تحاط باسوار حصينة حماية لھا من المخاطر والتحديات الخارجية‪.‬‬
‫وقد وصف بعضھم االسوار بمنتھى الدقة ‪ ،‬فقد وصف االصطخري سور آمد بأنه ) في‬
‫غاية الحصانة(‪.٦٢‬اما الرحالة ناصر خسرو الذي م ّر بالمدنية خالل رحلة الحج فقد وصف‬
‫سور المدينة وصفا دقيقا بقوله ‪ ) :‬بلغنا آمد التي شيدت على صخرة واحدة طولھا الفا قدم و‬
‫‪  453‬عرضھا كذلك‪ ،‬وھي محاطة بسور من الحجر االسود‪ ،‬كل حجر يزن ما بين مائة الى االف‪،‬‬
‫واكثر تلك الحجارة يلتصق بعضھا ببعض من غير طين او جص‪ ،‬مع ان ارتفاع السور‬
‫عشرون ذراعا وعرضه عشرة اذرع‪ ،‬وقد بني على بعد كل مائة ذراع برج نصف واثرته‬
‫ثمانون ذراعا‪ ،‬وشرفاته بنيت من الحجر نفسه‪ ،‬وقد شيدت في عدة اماكن داخل المدينة ساللم‬
‫‪٦٣‬‬
‫من الحجر ليتيسر الصعود الى السور‪ ،‬وقد بنيت قلعة على قمة كل برج(‪.‬‬
‫وباالضافة الى ذلك فقد كان خارج البرج سور اخر من الحجر نفسه ارتفاعه عشرة‬
‫اذرع ومن فوقه شرفات‪ ،‬فيھا ممر يتسع لحركة رجل بكامل سالحه‪ ،‬بحيث يكون باستطاعته‬
‫ان يقف ويحارب بسھولة‪ ،‬وكان لھذا السور الخارجي )ابواب من الحديد شيدت مخالفة‬
‫البواب السور الداخلي‪ ،‬بحيث لو اجتاز السائر ابواب السور االول وجب عليه اجتياز مسافة‬
‫‪٦٤‬‬
‫لبلوغ اسوار السور الثاني التي تبلغ خمسة عشرة ذراعا(‪.‬‬
‫يظھر جليا مما اورده ناصر خسرو روعة الوصف والدقة في تصوير سور آمد‪ ،‬حيث‬
‫يقرب الصورة جدا الى الذھن بحيث يمكنه تصور السور وحصانته و تفصيالت ذلك في‬
‫اسطر‪ ،‬و ھو احد اشھر اسوار العالم‪ .‬اما سور ميافارقين فقد وصفه االصطخري بانه )سور‬

‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٨‬ص‪.٤٨٦‬‬ ‫‪٥٨‬‬


‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪٥٩‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.٢٢٢‬‬ ‫‪٦٠‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٥‬ص‪.٢١٠‬‬ ‫‪٦١‬‬
‫المسالك والممالك‪ ،‬ص‪٥٣‬‬ ‫‪٦٢‬‬
‫سفرنامه‪ ،‬ص‪.٨‬‬ ‫‪٦٣‬‬
‫سفرنامه‪ ،‬ص‪.٩‬‬ ‫‪٦٤‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫دائري(‪ ٦٥‬فحين وصف ناصر خسرو ايضا بدقة حيث ذكر بان المدينة يحيط بھا سور عظيم‬
‫من‪ ،‬وكان على بعد‬ ‫مبني من الحجر االبيض الذي كان الحجر الواحد منه يزن خمس مائة ّ‬
‫خمسين ذراعا من السور برج عظيم من الحجر نفسه‪ ،‬وفي اعلى السور شرفات تعجب‬
‫ناصر خسرو من دقة بناءھا‪ ،‬فقال بانھا )من الدقة بحيث تقول ان يد بنّاء ماھر اكملتھا‬
‫اليوم(‪.٦٦‬‬
‫ثانيا‪:‬الجوامع والمساجد والكنائس‪:‬‬
‫تعد الجوامع والمساجد من االركان االساسية في قيام المدن من المجتمعات االسالمية‪،‬‬
‫وقد يكون في احدى المدن اكثر من جامع وعدد من المساجد‪ ،‬وفق حجم المدينة والقاطنين‬
‫‪٦٧‬‬
‫فيھا‪ ،‬وقد يكون المسجد الجامع وسط السوق او في نھايتھا او بالقرب منھا‪.‬‬
‫ومن المالحظ ان المقدسي الذي عاش في القرن الرابع الھجري اكثر البلدانيين والرحالة‬
‫المسلمين في التطرق الى الجوامع وتحديد مواقعھا وفيما يتعلق بديار بكر نلحظ ان الرحالة‬
‫ناصر خسرو اسھب في وصف المسجد الجامع لمدينة آمد‪ ،‬حين ذكر بانه مبني من الحجر‬
‫‪454 ‬‬
‫االسود بشكل ال نظير له في المتانة و االحكام واقيم في وسطه اكثر من مائتي عمود من‬
‫الحجر‪ ،‬كل عمود عبارة عن قطعة واحدة‪ ،‬وفوق تلك االعمدة عقود من الحجر‪ ،‬وقد نصبت‬
‫فوقھا اعمدة اقصر من ذلك‪ ،‬اما سقائفه فكانت على شكل الجملون‪ ،‬وكان يوجد في مساحته‬
‫صخرة كبيرة عليھا حوض كبير مستدير من الحجر‪ ،‬يبلغ ارتفاع قامة رجل‪ ،‬ومحيط دائرته‬
‫ذراعان‪ ،‬وفي وسط الحوض انبوبة من النحاس يتفجر منھا ماء صاف‪ ،‬كما اشار الى‬
‫الميضاة )مكان الوضوء( التي كانت بالجامع واصفا اياھا )عظيمة جميلة الصنع بحيث ال‬
‫‪٦٩‬‬
‫يوجد احسن منھا(‪ ,٦٨‬وعن جامع مدينة آمد اكتفى المقدسي بانه وسط البلد‪.‬‬
‫أما الرحالة الھروي فقد اشار الى مساجد اخرى بآمد مثل مسجد جبريل ومسجد علي بن‬
‫‪٧٠‬‬
‫ابي طالب و مسجد ابي بكر الصديق و مسجد عمر بن الخطاب‪.‬‬
‫وبخصوص المسجد الجامع بمدينة ميافارقين فقد أكد ناصر خسرو ان وصفه يطول‬
‫فاكتفى بذكر الميضأة التي عملت به وكان لھا اربعون مرحاضا تمر امامھا قناتان كبيرتان‪:‬‬
‫االولى طاھرة يستعمل ماؤھا للوضوء واالخرى مدفونة لحمل المياه الثقيلة وللصرف‪ .٧١‬في‬

‫المسالك والممالك‪ ،‬ص‪.٧٦‬‬ ‫‪٦٥‬‬


‫سفرنامه‪ ،‬ص‪.٨‬‬ ‫‪٦٦‬‬
‫عبدالرزاق عباس حسين‪ ،‬نشأة المدن العراق وتطورھا‪ ،‬بغداد‪ ،١٩٧٣ ،‬ص ص ‪.٢٨-٢٧‬‬ ‫‪٦٧‬‬
‫سفرنامه‪ ،‬ص‪.٩‬‬ ‫‪٦٨‬‬
‫احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪٦٩‬‬
‫االشارات الى معرفة الزيارات‪ ،‬تحقيق‪:‬علي عمر‪ ،‬ط‪ ،١‬مكتبة الثقافة الدينية‪ ،‬القاھرة‪ ،٢٠٠٢ ،‬ص‪.٦٤‬‬ ‫‪٧٠‬‬
‫سفرنامه‪ ،‬ص‪.٨‬‬ ‫‪٧١‬‬
‫‪Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat‬‬
‫‪Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları‬‬

‫حين اكتفى ابن حوقل بأن ) بھا مسجد جامع ال بأس به(‪ ،٧٢‬وھذا يبين مدى االھتمام بالجوامع‬
‫واماكن الوضوء والحرص على نظافتھا وضمان صحتھا‪ .‬باستغالل المياه على اتم وجه في‬
‫المدينة‪ ،‬كما ذكر الھروي بان في مدينة ميافارقين ثمانية مساجد عمرھا الصحابة )رضي ﷲ‬
‫عنھم( وھي ‪ :‬مسجد خزيمة‪ ،‬مسجد الطائي‪ ،‬مسجد ابراھيم‪ ،‬مسجد الخناديق‪ ،‬مسجد ياسين‪،‬‬
‫‪٧٣‬‬
‫مسجد ابي خالد‪ ،‬مسجد حرملة‪ ،‬ومسجد علي بن ابي طالب‪.‬‬
‫وحدد المقدسي مواقع جامع ميافارقين من المدينة بقوله ‪ ) :‬الجامع على طرف(‪.٧٤‬‬
‫كما لمح المقدسي الى وجود كنائس كثيرة في ميافارقين‪ ٧٥‬و لكن دون ذكر اسمائھا وھذا‬
‫امر طبيعي في منطقة يسكنھا عدد كبير من النصارى فمنھم من اسلم بعد الفتوحات ومنھم‬
‫من ظل على دينه متمتعا بالحرية الدينية التي كفلھا لھم االسالم‪.‬‬
‫ثالثا‪:‬معالم عمرانية اخرى‪:‬‬
‫مناح عمرانية اخرى لديار بكر كالقناطر‬‫ٍ‬ ‫التفت البلدانيون والرحالة المسلمون الى‬
‫‪  455‬والجسور والحمامات والفنادق وغيرھا‪ ،‬و ھي تعكس بشكل من االشكال درجة الرقي‬
‫الحضاري للمنطقة‪ ،‬فقد اشار ابن حوقل وجود قنطرة عالية حسنة البناء على نھر دجلة على‬
‫مقربة من حصن كيفا‪ ،‬كان قد استخدمھا االمير فخر الدين قرة ارسالن بن داود )سنة‬
‫‪٥١٠‬ھـ‪١١٢٢/‬م( وكان تحتھا مساحة واسعة عامرة فيھا االسواق والحمامات و الفنادق‬
‫‪٧٨‬‬
‫والمساكن الحسنة‪ .٧٦‬وكان في ميافارقين خانات و حمامات‪ ٧٧‬و في ماردين خانات‪.‬‬
‫كما والبد من االشارة الى ان بعض البلدانيين والرحالة المسلمين اشاروا الى مواد البناء‬
‫المستخدمة في مدن ديار بكر في المباني المدنية و العسكرية والمثال على ذلك ما اشار اليه‬
‫ابن حوقل عن حصن كيفا بأن بناءھم من الحجر والجص وصفت بانھا حسنة البناء‪ ، ٧٩‬واھل‬
‫ميافارقين كان بناؤھم من حجر وطين‪ ،‬وتل قافان بناؤھم طين‪ ٨٠‬وديار بكر اكثر بنيانھم‬
‫حجارة‪ ،٨١‬وكانت حجارة آمد مشھورة لم يكن لھا نظير في العالم‪ ،‬وباالضافة الى االستخدام‬

‫صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢١٥‬‬ ‫‪٧٢‬‬


‫االشارات الى معرفة الزيارات‪ ،‬ص‪.٦٤‬‬ ‫‪٧٣‬‬
‫احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪٧٤‬‬
‫احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪٧٥‬‬
‫صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢١٥‬‬ ‫‪٧٦‬‬
‫ناصر خسرو‪ ،‬سفرنامه‪ ،‬ص‪.٨‬‬ ‫‪٧٧‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم ص‪ ١٢٧‬؛القزويني‪ ،‬اثار البالد واخبار العباد‪ ،‬دار صادر‪ ،‬بيروت‪،١٩٦٠ ،‬‬ ‫‪٧٨‬‬
‫ص‪٢٦٠‬؛ معجم البلدان‪ ،‬ج‪١٩٤ ،٧‬‬
‫صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢١٦-٢١٥‬‬ ‫‪٧٩‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪٨٠‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٩‬‬ ‫‪٨١‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المحلي كانت تصدر الى الخارج حتى ان سور خالت و جامعھا و معظم ابنيتھا كانت من‬
‫‪٨٢‬‬
‫ھذه الحجارة‪.‬‬
‫المبحث الثالث ‪/‬‬
‫المعطيات االقتصادية و االجتماعية لديار بكر في المصنفات البلدانية‪:‬‬
‫نلحظ في كتب الرحالت والبلدان مالمح اقتصادية متباينة ھنا وھناك قلت ام كثرت‪،‬‬
‫وتختلف من قرن الخر ومن كتاب الخر‪ ،‬وتشمل ھذه المالمح نواحي زراعية واخرى‬
‫صناعية و تجارية و الثروة المعدينة واالسواق والنقود وما الى ذلك‪.‬‬
‫اوال‪:‬الزراعة‪:‬‬
‫نظرا لوجود مصادر المياه الكثيرة و المتنوعة في الجزيرة الفراتية بدياراتھا الثالثة فان‬
‫النشاط الزراعي كان اھم ميزات سكان المنطقة فالماء اساس الحياة ودعامتھا‪ .‬وھناك‬
‫اشارات بلدانية بھذا الشأن‪ ،‬منھا ما اورده ابن حوقل عن ماردين بقوله ‪) :‬مياھھم من عيون‬
‫جرارة في قنوات وقد استحدثوا االن الصھاريج والبرك ليجمعوا ماء المطر حيث كثر الخلق ‪456 ‬‬
‫وازادادت العمارة(‪ ,٨٣‬وسكان حصن كيفا )شربھم من دجلة(‪ ٨٤‬وميافارقين شربھم من عيون‬
‫و نھر‪ ..‬شربھم من قنّى عذيبية‪ ،٨٥‬وفي آمد عيون غرب نھر دجلة‪ ،‬اما دنيسر فشرب اولھا‬
‫)من ابار عذبة طيبة مرية(‪.٨٦‬‬
‫وذكر االصطخري ان مدينة آمد كثيرة الشجر والزروع‪ ،٨٧‬ومدينة ميافارقين خصبة‬
‫جدا وكثيرة المياه‪ ٨٨‬ولكنھا )قليلة البساتين(‪ ،٨٩‬اما بان حوقل فذكر بان الفواكه واالشجار‬
‫واالنھار مجتمعة بھا‪.٩٠‬‬
‫وكانت مدينة أسعرد )خصبة(‪ ، ٩١‬ووصفت حيزان بانه بلد )فيه شجر وبساتين كثيرة‬
‫ومياه غزيرة(‪ ،‬وفيھا الشاه بلوط‪ ،‬والبندق‪ ،‬وليس الشاه بلوط في شيئ من بالد العراق‬

‫ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢١٤‬‬ ‫‪٨٢‬‬


‫صورة االرض‪ ،‬ص‪٢١٥‬؛ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٧‬ص‪.١٩٤‬‬ ‫‪٨٣‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪٨٤‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪٨٥‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.٣١٨‬‬ ‫‪٨٦‬‬
‫المسالك والممالك‪ ،‬ص‪٥٣‬؛القزويني‪ ،‬اثار البالد‪.٤٩١ ،‬‬ ‫‪٨٧‬‬
‫المسالك والممالك‪ ،‬ص‪.٥٣‬‬ ‫‪٨٨‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيبم‪ ،‬ص‪.١٢٥‬‬ ‫‪٨٩‬‬
‫صورة االرض‪ ،‬ص‪.٥١٥‬‬ ‫‪٩٠‬‬
‫االصطخري‪ ،‬المسالك والممالك‪ ،‬ص‪.٥٣‬‬ ‫‪٩١‬‬
‫‪Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat‬‬
‫‪Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları‬‬

‫والجزيرة والشام إال فيھا‪ ،٩٢‬ولحصن كيفا رساتيق كثيرة‪ ،٩٣‬في حين اتسمت ماردين بالفواكه‬
‫‪٩٤‬‬
‫الكثيرة واللذيذة والكروم الواسعة والھواء الصحيح‪ ،‬اما تل فافان فكان حولھا بساتين‪.‬‬
‫ثانيا‪ /‬الصناعة والمعادن والتجارة‪:‬‬
‫اشتھرت الجزيرة ومنھا ديار بكر بغناھا بالثروة المعدنية‪ ،‬فكانت بجبل ماردين جواھر‬
‫الزجاج‪ ،٩٥‬ولجودته كان يفضل على غيره بجوھرية مميزة فيه‪ .٩٦‬وكان يوجد في حاني‬
‫معدن الحديد يصّدر منه الى سائر البالد‪.٩٧‬واشار ابن الفقيه الھمذاني الى وجود الحديد ايضا‬
‫‪٩٨‬‬
‫في آمد ولفت نظره قوته المغناطيسية الشديدة‪.‬‬
‫واشتھرت آمد بحجارته النادرة التي كانت تصّدر الى االطراف وكانت تصنع منھا‬
‫‪٩٩‬‬
‫الطاحونة‪ ،‬يبلغ ثمنه في العراق خمسين دينارا‪.‬‬
‫كما اشتھرت المدينة بثياب الصوف والكتّان الرومية على عمل الصقيلي‪ ،‬وكانت تصّدر‬
‫الى الخارج الجزيرة‪ ١٠٠.‬ولكثرة المرعز‪ ١٠١‬في مدينة ماردين كانت أكسيته تصّدر الى‬
‫‪١٠٢‬‬
‫‪  457‬المناطق المجاورة‪.‬‬
‫واشتھرت الجزيرة بشكل عام ومنھا ديار بكر بالقطن والسيور‪ ،١٠٤ ١٠٣‬كما ذكر‬
‫االدريسي ان مدينة ميافارقين كانت معروفة بصناعة التكك‪١٠٥‬التي كانت تضاھي وربما‬
‫تفوق تلك التي كانت تصنع بمدينة سلماس‪ ،‬كما كانت تصنع فيھا المناديل العراض‬
‫والمسببات‪١٠٦.‬واخيرا وليس اخرا اشار ياقوت الى صناعة الخمر الموصوف بالجودة والتي‬

‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.٢٠٤‬‬ ‫‪٩٢‬‬


‫ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢١٩‬‬ ‫‪٩٣‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص ‪.١٢٨‬‬ ‫‪٩٤‬‬
‫االصطخري‪ ،‬المسالك والممالك‪ ،‬ص‪.١٥٣‬‬ ‫‪٩٥‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة‪ ،‬ص‪.١٩٤‬‬ ‫‪٩٦‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.١١٠‬‬ ‫‪٩٧‬‬
‫كتاب البلدان‪ ،‬تحقيق‪:‬يوسف الھادي‪ ،‬ط‪ ،١‬عالم الكتب‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٦٦ ،‬ص‪.١٨١‬‬ ‫‪٩٨‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢١٤‬‬ ‫‪٩٩‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٣١‬‬ ‫‪١٠٠‬‬
‫المرعز‪:‬معّرب كلمة )مةرةز( الكردية وھو شعر نوع من المعز ويعرف به‘ تصنع منه مالبس رجالية‬ ‫‪١٠١‬‬
‫خاصة‪.‬‬
‫ابن سعيد المغربي‪ ،‬بسط االرض في الطول والعرض‪ ،‬تحقيق‪:‬قرنيط‪ ،‬معھد موالي حسن‪ ،‬تطوان‪،‬‬ ‫‪١٠٢‬‬
‫‪ ،١٩٥٨‬ص‪.٩٠‬‬
‫السيور‪ :‬مفرده سير وھو الذي يعد من الجلد‪ ،‬وثوب سيروشير اذا كان مخططا‪ ،‬المقدسي‪ ،‬احسن‬ ‫‪١٠٣‬‬
‫التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٩‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٩‬‬ ‫‪١٠٤‬‬
‫التكك‪:‬جمع )تكة(وھي رباط طويل يستعمل لربط السراويل‪.‬دوزي‪ ،‬المعجم المفصل لالزياء‪ ،‬ص‪.٨٢‬‬ ‫‪١٠٥‬‬
‫يبدو انھا معّربة )دوخين( الكردية‪.‬‬
‫نزھة المشتاق‪ ،‬قسم الجزيرة والعراق‪ ،‬تحقيق‪:‬ابراھيم شوكت‪ ،‬مجلة االستاذ‪ ،‬كلية التربية‪ ،‬جامعة بغداد‪،‬‬ ‫‪١٠٦‬‬
‫‪ ،١٩٦٣‬مج‪ ،١١‬ص‪.١١‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫كان دير احويشا بمدينة أسعرد مركزھا‪.١٠٧‬باالضافة الى دير أكمن القريب من جبل الجودي‬
‫والذي وصف خمره بانه )النھاية في الجودة(‪ .١٠٨‬ومرد االھتمام بصناعة الخمر النسبة‬
‫الكبيرة للنصارى الذين كانوا يعيشون في الجزيرة‪.‬‬
‫ثالثا‪/‬االسواق واالسعار‪:‬‬
‫تكتسب االسواق اھمية اقتصادية كبيرة كونھا ترتبط بالصناعة والزراعة والتجارة من‬
‫حيث منتوجاتھا وبضاعتھا كما تعكس مستوى التحضر‪ ،‬والمستوى المعاشي للفرد والمجتمع‪.‬‬
‫ولعل اول ما يصادف البلداني الرحالة خالل وصوله الى مدينة وتجواله فيھا ‪،‬‬
‫االسواق‪ ،‬االسواق باعتبارھا مكانا عاما جامعا للناس بمختلف اطيافھم‪ .‬وبشكل عام فقد‬
‫وصفت اسواق الجزيرة وديار بكر بالفاظ عديدة لھا دالالتھا من قبل البلدانيين مثل ‪ ) :‬كثيرة‪،‬‬
‫عظيمة‪ ،‬جميلة‪ ،‬حسنة‪ ،‬كبير‪ ،‬ضيق‪ ...‬الخ( وكانت ھناك اسواق دائمية او موسمية تقام في‬
‫بعض ايام االسبوع‪.‬‬

‫‪458 ‬‬ ‫كانت ماردين معروفة باسواقھا الكثيرة‪ ،١٠٩‬وميافارقين كانت ضيقة االسواق مصطكة‬
‫العمارة‪ ،١١٠‬واسواق دينسر عظيمة‪ ١١١.‬ذكر االصطخري ) ان بدنيسر }بازار{‪ ١١٢‬عظيم‬
‫في الخميس والجمعة والسبت واالحد يجتمع فيه الناس من البالد البعيدة ليحضروا ويشتروا‬
‫منه كل ما يحتاج اليه‪ .١١٣‬كما ذكرنا ناسخ كتاب صورة االرض الذي عاش في النصف‬
‫االول من القرن السادس الھجري‪ ،‬انه كان على بعد حوالي اربعة فراسخ )‪٢٤‬كم( من‬
‫ميافارقين باتجاه الجنوب)موضع يعرف بسوق دنيسر‪ ،‬كان قبل ھذا قرية يجتمع فيھا الناس‬
‫في صحرائھا كل يوم احد للبيع والشرى‪ ،‬يجلب اليھا الجھاز من سائر البلدان‪ ،‬قد استوطنھا‬
‫الناس من فج عميق وكثر بھا االرتفاع والخانات(‪ ١١٤.‬اي ان موقع دنيسر ساعده على ان‬
‫يتطور من مجرد سوق يقام مرة في االسبوع الى مدينة عامرة ذات اسواق كثيرة‪.‬‬
‫ويبدوا ان دنيسر حافظت على اھميتھا التجارية خالل رحلة ابن جبير والتي دامت ثالث‬
‫سنوات )‪٥٨١- ٥٧٨‬ھـ‪١١٨٥-١١٨٢/‬م(‪ ،‬حيث وصفھا بأن ) لھا االسواق الحفيلة واالرزاق‬
‫الواسعة(‪ ١١٥‬وكان يجتمع بھا التجار واصحاب المعامالت القادمين من الشام وديار بكر وآمد‬
‫وبالد الروم‪ .‬وكانت السوق تقام في ايام الخميس والجمعة والسبت واالحد من االسبوع‬

‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٤‬ص‪.٣٣٢‬‬ ‫‪١٠٧‬‬


‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٤‬ص‪.٣٣٤‬‬ ‫‪١٠٨‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٤‬‬ ‫‪١٠٩‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢١٥‬‬ ‫‪١١٠‬‬
‫ياقوت‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٤‬ص‪.٣١٨‬‬ ‫‪١١١‬‬
‫البازار كلمة كردية تعني السوق‪.‬‬ ‫‪١١٢‬‬
‫المسالك والممالك‪ ،‬ص‪.٧٦‬‬ ‫‪١١٣‬‬
‫صورة االرض‪.٢١٥ ،‬‬ ‫‪١١٤‬‬
‫رحلة ابن جبير‪ ،‬ص‪.٢١٦‬‬ ‫‪١١٥‬‬
‫‪Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat‬‬
‫‪Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları‬‬

‫وكانت تسمى )البازار( وكانت ايام كل سوق معلومة(‪ ١١٦‬ومن جانب اخر اشار بعض‬
‫الرحالة و البلدانين الى ان االسواق كانت مظللة او مغطاة او مسقفة وذلك مراعيا الحوال‬
‫المناخ‪ ،‬أشير مثال الى ان تل قافان )اسواقھم مغطاة(‪ ١١٧‬واشار بعضھم الى حاالت الرخص‬
‫السائدة في اسواق الجزيرة منھا ديار بكر و توابعھا‪ ،‬كما كانت الحال في ماردين‪١١٨ ،‬وفي‬
‫‪١١٩‬‬
‫تل قافان ايضا كانت )االسعار رخيصة(‪.‬‬
‫رابعا‪/‬مالمح اجتماعية‪:‬‬
‫باالضافة الى ما سبق من المعطيات الحضارية في ديار بكر خالل حقبة البحث كما‬
‫رصدھا البلدانيون والرحالة‬
‫المسلمون فھناك جوانب اخرى تطرقوا اليھا‪ ،‬من اجتماعية وعلمية‪...‬‬
‫نلحظ ان ھناك خصائص وطبائع اجتماعية لكل اقليم او مدينة اشتھرت بھا‪ ،‬فقد اورد‬
‫ابو حامد الغرناطي ان ‪) :‬اھل الجزيرة اشجع الفرسان واقتل لالقران(‪١٢٠‬ووضعھم ابن حوقل‬
‫‪  459‬بالشرافة‪ ،١٢١‬كما اشاد بھم المسعودي بان فيھم )ھمم ولھم بأس ومراس(‪ ١٢٢‬اي كلھم اشادوا‬
‫بالروح البطولية و القتالية لدى سكان الجزيرة وھذا ما يوصفون به الى اليوم‪.‬‬
‫باالضافة الى ذلك فقد ذكر ناسخ كتاب صورة االرض‪ ،‬انه لما دخل مدينة آمد عام‬
‫‪٥٣٤‬ھـ‪١١٣٩ /‬م وجد اھلھا‪) :‬اناس ذات يسار و مروءة و االفضال ومواساة‬
‫الغريب(‪١٢٣‬والشك ان ھذه جملة صفات و خصال اجتماعية محمودة تتميز بھا االمديون حتى‬
‫انھا سطرت في الكتاب مسطورة‪.‬‬
‫كما اورد بعضھم اشارات تدل على وجود حاالت قطع الطريق على بعض الطرق بين‬
‫مدن الجزيرة‪ ،‬مثلما الحظ ابن جبير في رحلته عن وجود قطاع طرق بين نصيبين و دنيسر‬
‫عاثوا فيھا الفساد‪١٢٤‬وشكلوا خطورة على حركة التجارة وھذه حالة طبيعية موجودة في كل‬
‫زمان و مكان و لدى الشعوب و االقوام المختلفة‪.‬‬

‫رحلة ابن جبير‪ ،‬ص‪.٢١٧‬‬ ‫‪١١٦‬‬


‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٨‬‬ ‫‪١١٧‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض‪ ،‬ص‪٢١٥‬‬ ‫‪١١٨‬‬
‫المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ص‪.١٢٥‬‬ ‫‪١١٩‬‬
‫تحفة االلباب‪ ،‬ص‪.٢١٥‬‬ ‫‪١٢٠‬‬
‫صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢٠٢‬‬ ‫‪١٢١‬‬
‫مروج الذھب و معادن الجوھر‪ ،‬ط ‪ ، ١‬انتشارات الشريف الرضي ‪ ،‬د‪.‬م ‪ ١٤٢٢ ،‬ه ‪ ،‬ج‪ ، ٢‬ص‪. ١٨٢‬‬ ‫‪١٢٢‬‬
‫صورة االرض‪ ،‬ص‪.٢٠١‬‬ ‫‪١٢٣‬‬
‫رحلة ابن جبير‪ ،‬ص‪.٢١٥‬‬ ‫‪١٢٤‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الخاتمة و نتائج البحث‪:‬‬

‫‪ -‬يتميز اقليم الجزيرة الفراتية من بين مناطق الشرق االوسط –بحكم موقعھا‬
‫الجغرافي‪ -‬باھمية جغرافية و اقتصادية و حضارية خاصة ‪.‬‬
‫‪ -‬ان تقسيم الجزيرة الى ديارات ثالثة ‪ :‬ديار مضر‪ ،‬ديارربيعة و ديار بكر انما ھو‬
‫تقسيم سبق ظھور االسالم ‪ ،‬نسبة الى قبائل عربية استوطنت المنطقة‪.‬‬
‫‪ -‬ان للمصادر الجغرافية االسالمية)الكتب البلدانية( و كتب الرحالت اھمية تاريخية‬
‫كبيرة كونھا تعنى بالنواحي الحضارية للشعوب و المجتمعات في حين ان المصادر التاريخية‬
‫تتناول اخبار االحداث و الوقائع السياسية و العسكرية‪.‬‬
‫‪ -‬ان حقبة ما بين )ق‪ ٧-٤‬ھه‪١٣-١٠/‬م( لھي من أغنى الحقب من حيث ظھور‬
‫بلدانيين كبار صنفوا في الجغرافية و رحلوا و ارتحلوا و دونوا معلوماتھم و انطباعاتھم في‬
‫‪460 ‬‬
‫كتب خاصة امثال االصطخري و ابن حوقل و المقدسي و ياقوت الحموي صاحب اكبر‬
‫موسوعة جغرافية ھي )معجم البلدان(‪.‬‬
‫‪ -‬عرفت ديار بكر في المصادر البلدانية بثرواتھا الكثيرة من معدنية و زراعية من‬
‫حيث كثرة البساتين و المحاصيل مما ساعدت بالتالي على تنشيط حركة السوق و التجارة‪.‬‬
‫‪ -‬يظھر من المصادر البلدانية انه كانت لديار بكر مكانة حضارية مرموقة من حيث‬
‫تراثھا العمراني المدني و العسكري حيث القالع و الحصون و االسوار و الجوامع و القناطر‬
‫و الحمامات و االسواق و الخانات و غيرھا‪ ،‬كل تلك المظاھر رصدھا الجغرافيون المسلمون‬
‫و سطروھا في مصنفاتھم‪.‬‬
‫‪Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat‬‬
‫‪Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları‬‬

‫قائمة المصادر و المراجع‬

‫ابن االثير‪ ،‬الكامل في التاريخ‪ ،‬تحقيق‪:‬عمر عبدالسالم تدمري‪ ،‬دار الكتاب العربي‪،‬‬ ‫‪-‬‬
‫م‪١٩٦٦‬‬
‫احمد علي ‪ ،‬اسماعيل ‪ ،‬دراسات في جغرافية المدن‪ ،‬القاھرة ‪ ،‬م‪١٩٨٨‬‬ ‫‪-‬‬
‫االدريسي ‪ ،‬نزھة المشتاق‪ ،‬قسم الجزيرة والعراق‪ ،‬تحقيق‪:‬ابراھيم شوكت‪ ،‬مجلة‬ ‫‪-‬‬
‫االستاذ‪ ،‬كلية التربية‪ ،‬جامعة بغداد‪١٩٦٣ ،‬م‪.‬‬
‫االصطخري‪ ،‬المسالك والممالك‪ ،‬تحقيق محمد صابر عبدالعال حسين‪ ،‬القاھرة ‪،‬‬ ‫‪-‬‬
‫‪ ١٩٦٦‬م‪.‬‬
‫البالذري ‪ ،‬فتوح البلدان‪ ،‬تحقيق‪:‬نجيب الماجدي‪ ،‬ط‪ ،١‬المطبعة العصرية‪ ،‬بيروت‪،‬‬ ‫‪-‬‬
‫م‪٢٠٠٨‬‬ ‫‪ 461‬‬

‫ابن جبير‪ ،‬رحلة ابن جبير‪ ،‬بيروت‪ ،‬د‪.‬ت‪.‬‬ ‫‪-‬‬


‫ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض ‪ ،‬ط‪ ،١‬القاھرة‪٢٠٠٩ ،‬م‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫خوشناو‪ ،‬حكيم احمد ‪ ،‬الكرد ووبالدھم عند البلدانيين والرحالة المسلمين‪ ،‬ط‪ ،١‬دار‬ ‫‪-‬‬
‫الزمان‪ ،‬دمشق‪ ،‬م‪٢٠٠٩‬‬
‫ابن خرداذبة ‪ ،‬المسالك والممالك‪ ،‬ط‪ ،١‬دار احياء التراث العربي‪ ،‬بيروت‪١٩٨٨ ،‬م ‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫عبدالحكيم الكعبي‪ ،‬الجزيرة الفراتية وديار العربية‪ ،‬دمشق‪ ٢٠٠٩ ،‬م‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫حمادي محمد جاسم ‪ ،‬الجزيرة الفراتية والموصل‪ ،‬بغداد‪ ،‬م‪١٩٧٧‬‬ ‫‪-‬‬
‫السمعاني‪ ،‬االنساب‪ ،‬بيروت‪.١٩٨٠ ،‬‬ ‫‪-‬‬
‫ناصر خسرو‪ ،‬سفرنامه‪ ،‬ترجمة‪:‬يحيى الخشاب‪ ،‬القاھرة‪١٩٤٥ ،‬‬ ‫‪-‬‬
‫‪١‬‬
‫الشابشتي‪ ،‬الديارات‪ ،‬تحقيق‪:‬كوركيس عواد‪ ،‬بغداد‪١٩٥١ ،‬‬ ‫‪-‬‬
‫الفارقي‪ ،‬تاريخ الفارقي‪ ،‬احمد بن يوسف بن االزرق‪ ،‬تحقيق‪:‬بدوي عبداللطيف عوني‪،‬‬ ‫‪-‬‬
‫القاھرة‪. ١٩٥٩ ،‬‬
‫‪١‬‬
‫الفيروزآبادي‪ ،‬القاموس المحيط‪ ،‬ط‪ ،٥‬دار المعرفة‪ ،‬بيروت‪.٢٠١١ ،‬‬ ‫‪-‬‬
‫ابن رسته‪ ،‬االعالق النفيسة‪ ،‬ط‪ ،١‬دار احياء التراث العربي‪ ،‬بيروت‪ ،‬م ‪١٩٨٨‬‬ ‫‪-‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الھاشمي ‪ ،‬طه ‪ ،‬مفصل جغرافية العراق‪ ،‬بغداد ‪. ١٩٣٠ ،‬‬ ‫‪-‬‬


‫حسين‪ ،‬عبدالرزاق عباس ‪ ،‬نشأة المدن العراق وتطورھا‪ ،‬بغداد‪١٩٧٣ ،‬م‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫دوزي‪ ،‬ريھان ‪ ،‬المعجم المفصل لالزياء ‪ ،‬ترجمة‪:‬انرم فاضل‪ ،‬ط‪ ، ١‬بيروت‪. ٢٠١٥ ،‬‬ ‫‪-‬‬
‫ابن الفقيه الھمذاني ‪ ،‬كتاب البلدان‪ ،‬تحقيق‪:‬يوسف الھادي‪ ،‬ط‪ ،١‬عالم الكتب‪ ،‬بيروت‪،‬‬ ‫‪-‬‬
‫‪١٩٦٦‬م‪.‬‬
‫القزويني‪ ،‬اثار البالد واخبار العباد‪ ،‬دار صادر‪ ،‬بيروت‪ ١٩٩٠ ،‬م ‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫المقدسي ‪ ،‬احسن التقاسيم‪ ،‬ط‪ ،١‬دار الكتب العلمية‪ ،‬بيروت‪ ،‬م‪٢٠٠٢‬‬ ‫‪-‬‬
‫ابن سعيد المغربي‪ ،‬بسط االرض في الطول والعرض‪ ،‬تحقيق‪:‬قرنيط‪ ،‬معھد موالي‬ ‫‪-‬‬
‫حسن‪ ،‬تطوان‪١٩٥٨ ،‬م‪.‬‬
‫لسترنج‪ ،‬بلدان الخالفة الشرقية‪ ،‬بغداد‪١٩٤٥ ،‬م‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫‪462 ‬‬
‫مصطفى‪ ،‬شاكر‪ ،‬المدن في االسالم‪ ،‬الكويت‪١٩٨٨ ،‬م ‪.‬‬ ‫‪-‬‬
‫مؤلف مجھول‪ ،‬حدود العالم‪ ،‬القاھرة‪١٩٩٩ ،‬‬ ‫‪-‬‬
‫الھروي‪ ،‬االشارات الى معرفة الزيارات‪ ،‬تحقيق‪:‬علي عمر‪ ،‬ط‪ ،١‬مكتبة الثقافة الدينية‪،‬‬ ‫‪-‬‬
‫القاھرة‪٢٠٠٢ ،‬م‪.‬‬
‫الواقدي فتوح الشام‪ ،‬ط‪ ،٤‬القاھرة م‪.١٩٦٦‬‬ ‫‪-‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ط‪ ،١‬دار احياء التراث العربي‪ ،‬بيروت‪١٩٩٧ ،‬م‪.‬‬ ‫‪-‬‬
Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat
Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları

‫المالحق‬

 463
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

464 
Hicri 4-7. / Miladi 10-14. Asırlar Arasında Yazılmış Seyahat
Ve Coğrafi Kitaplarda Diyarbakır'a Medeniyet Referansları

 465
ON BİR VE ON ÜÇÜNCÜ YÜZYILLAR BOYUNCA
DİYARBAKIR BÖLGESİNDE ÖĞRETİM
MERKEZLERİ “TARİHİ BİR ARAŞTIRMA”

Hilbeen Mohammad Ahmad


Duhok Üniversitesi
İnsani Bilimler Fakültesi

 467
Özet

Yukardaki şekilde başlıklandırılmış araştırma Diyarbakır’daki bilimsel ve


kültürel kurumları ele almaktadır. Bilindiği üzere Diyarbakır miladi on birinci
yüzyıldan on üçüncü yüzyıla kadarki zaman diliminde beşeri gelişim ve kültürel
kalkınmaya katkı sunan en belirgin merkezlerdendir.

Diyarbakır’daki ilmi muhitlerin sadece medreselerle sınırlı olmayıp türbeleri de


kapsadığı vurgulanmaya değer bir husustur. Bu mekânlar ilmi platformlara
dönüşmüş ve Diyarbakır’daki kültürel bilincin yayılmasına katkı sunmuştur.

Araştırma üç ana kısma ayrılmıştır. Birinci kısımda Diyarbakır bölgesi, önemi


ve coğrafik konumu hakkında bilgiler verilmiş ve bölgedeki önemli şehirler
belirtilmiştir.

İkinci kısımda ise Diyarbakır bölgesindeki önemli akademik mekânlar ele


alınmıştır. Bunlar da iki kısma ayrılmaktadır: medreseler ve kütüphaneler. O
dönemde medreseler en önemli eğitim merkezlerinden idi ve bu medreselerin en
önemlileri şunlardır: Nizamiye, Necmeddin, Hüsamiye, Kadı Sedidüddin, İbnü’l-
Bezri ve Hatuniye medreseseleri vb. toplumun kültürel düzeyini geliştirmede önemli
rol oynayan kütüphaneler ise özel ve genel kütüphaneler, saray kütüphaneleri ve
medrese kütüphanelerinden oluşmakta idi.
İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır

Üçüncü bölüm ise dini ilmi merkezlere tahsis edilmiştir. Bu da iki temel kısma
ayrılmaktadır: birinci kısım mescit, ribat, tekke ve zaviyeleri zira bunlar dini hayatın
yanında Diyarbakır’daki kültürel ve ilmi hayatta önemli bir rol üstlenmekte idi.
İkinci kısım ise önemli klise ve manastırlara ayrılmıştır. Zira bu klise ve manastırlar
Diyarbakır’daki ilmi hayatın gelişip ilerlemesine ve bölgedeki kültürel bilincin
gelişimine katkıda bulunmuştur. Çalışmamıza araştırmamızı zenginleştirecek birçok
kaynak esas teşkil etmiştir.

468 
On Bir Ve On Üçüncü Yüzyıllar Boyunca Diyarbakır Bölgesinde Öğretim Merkezleri

EDUCATIONAL CENTERS IN THE PROVINCE OF


DIYARBAKIR DURING 11th AND 13th CENTURIES
AD “HISTORICAL STUDY”

Abstract

The above research deals with the most important scientific and cultural
institutions in Diyarbakir. It is well known that Diyarbakir is one of the most
important regions that contributed to the cultural renaissance and served the human
civilization during the period from the eleventh century to the thirteenth century AD.
It should be noted here that the scientific centers that have emerged in
Diyarbakir have not only been confined to schools but have expanded to include
 469
religious shrines, which have become centers of knowledge and knowledge and have
contributed significantly to spreading cultural awareness in Diyarbakir.
The research was divided into three main topics. The first topic dealt with the
region of Diyarbakir, its geographical location, its location and most of its cities.
The second section dealt with the most important academic educational centers
in Diyarbakir, which is divided into two axes: schools and libraries. Schools were
among the most important educational centers in that period. The most important of
these schools are the regular school, Najm al-Din, Hasamiya, Qadi Sadiduddeen, Ibn
al-Bizri School, Khatouniya School, Tajajee and others. Libraries, which played a
major role in educating members of the community and their cultural orientation,
such libraries, private and public libraries, palaces and school libraries.
The third topic is devoted to the religious scientific centers and is divided into
two main areas: The first axis dealt with mosques and links and chokes and angles,
where these places in addition to their religious role had a significant role in the
revival of cultural and scientific life in Diyarbakir, the second axis focused on the
most important Monasteries and churches. These churches and monasteries
contributed to the flourishing of scientific life and progress in Diyarbakir province
and contributed to the promotion of cultural awareness in the region.
The research relied on many sources and references that enriched the research
in all its interlocutors.
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المراكز التعليمية في اقليم ديار بكر خالل القرنين الحادي عشر‬


‫والثالث عشر الميالدي "دراسة تاريخية"‬

‫لبين محمد احمد‬


‫جامعة دھوك‬
‫كلية العلوم االنسانية‬

‫الملخص‬

‫‪470 ‬‬ ‫يتناول البحث المعنون اعاله اھم المؤسسات العلمية والثقافية في ديار بكر‪ ،‬وكما ھو‬
‫معروف ان اقليم ديار بكر من أبرز االقاليم التي ساھمت في النھضة الثقافية وخدمت‬
‫الحضارة االنسانية خالل الحقبة الزمنية المحصورة من القرن الحادي عشر الى القرن الثالث‬
‫عشر الميالدي‪ .‬والجدير باالشارة ھنا ان المراكز العلمية التي ظھرت في ديار بكر لم تقتصر‬
‫على المدارس فقط بل اتسعت لتشمل المراقد الدينية والتي تحولت الى منابر للعلم والمعرفة‬
‫واسھمت بشكل كبير في نشر الوعي الثقافي في ديار بكر‪.‬‬
‫وتم تقسيم البحث الى ثالث مباحث رئيسية تناول المبحث االول نبذة مختصرة عن اقليم‬
‫ديار بكر وموقعھا الجغرافي ومكانتھا وأبرز مدنھا‪ .‬أما المبحث الثاني فقد تناول اھم المراكز‬
‫التعليمية االكاديمية في ديار بكر والذي ينقسم الى محورين ھما المدارس والمكتبات‪،‬‬
‫فالمدارس كانت من اھم المراكز التعليمية في تلك الفترة ومن اھم ھذه المدارس ھي المدرسة‬
‫النظامية ونجم الدين والحسامية والقاضي سديد الدين ومدرسة ابن البزري والمدرسة‬
‫الخاتونية والقطيبية وعمارة خاتون والتاجية وغيرھا‪ .‬أما المكتبات والتي كان لھا دور كبير‬
‫في تثقيف افراد المجتمع وتوجھھم الحضاري ومن ھذه المكتبات‪ ،‬المكتبات الخاصة والعامة‬
‫والقصور ومكتبات المدارس‪ .‬أما المبحث الثالث فقد خصص للمراكز العلمية الدينية وينقسم‬
‫بدوره الى محورين رئيسيين‪ :‬المحور االول تناول المساجد والربط والخانقات والزوايا‪،‬‬
‫حيث كانت ھذه االماكن باالضافة الى دورھا الديني كان لھا دور كبير في انتعاش الحياة‬
‫الثقافية والعلمية في ديار بكر‪ ،‬اما المحور الثاني فقد ركز على اھم االديرة والكنائس‪ ،‬اذ‬
‫شاركت ھذه الكنائس واالديرة في ازدھار الحياة العلمية وتقدمھا في اقليم ديار بكر واسھمت‬
‫في النھوض بالوعي الثقافي في المنطقة‪ .‬وقد اعتمد البحث على العديد من المصادر‬
‫والمراجع التي اغنت البحث في جميع محاوره‪.‬‬
‫‪On Bir Ve On Üçüncü Yüzyıllar Boyunca Diyarbakır Bölgesinde Öğretim Merkezleri‬‬

‫المقدمة‬

‫يعتبر اقليم ديار بكر من أبرز االقاليم التي ساھمت في النھضة الثقافية وخدمت‬
‫الحضارة االنسانية خالل الحقبة الزمنية المحصورة من القرن الحادي عشر الى القرن الثالث‬
‫عشر الميالدي‪ ،‬والجدير باالشارة ھنا ان المراكز العلمية التي ظھرت في ديار بكر لم‬
‫تقتصر على المدارس فقط بل اتسعت لتشمل المراقد الدينية والتي تحولت الى منابر للعلم‬
‫والمعرفة واسھمت بشكل كبير في نشر الوعي الثقافي في ديار بكر‪ .‬وتم تقسيم البحث الى‬
‫ثالث مباحث رئيسية تناول المبحث االول نبذة مختصرة عن اقليم ديار بكر وموقعھا‬
‫الجغرافي وطوبوغرافيتيھا وأبرز مدنھا‪ .‬أما البحث الثاني فقد تناول اھم المراكز العلمية‬
‫االكاديمية في ديار بكر والذي ينقسم الى محورين ھما‪ :‬أوال‪ :‬المدارس‪ ،‬فالمدارس كانت من‬
‫اھم المراكز التعليمية في تلك الفترة ومن اھم ھذه المدارس ھي المدرسة النظامية ونجم الدين‬
‫والحسامية والقاضي سديد الدين ومدرسة ابن البزري والمدرسة الخاتونية والقطيبية وعمارة‬
‫‪  471‬خاتون والتاجية وغيرھا‪ .‬ثانيا‪ :‬المكتبات والتي كان لھا دور كبير في تثقيف افراد المجتمع‬
‫وتوجھھم الحضاري ومن ھذه المكتبات‪ ،‬المكتبات الخاصة والعامة والقصور ومكتبات‬
‫المدارس‪ .‬أما المبحث الثالث فقد خصص للمراكز العلمية الدينية وينقسم بدوره الى محورين‬
‫رئيسيين‪ :‬المحور االول تناول المساجد والربط والخانقات‪ ،‬حيث كانت ھذه االماكن‬
‫باالضافة الى دورھا الديني كان لھا دور كبير في انتعاش الحياة الثقافية والعلمية في ديار‬
‫بكر‪ ،‬اما المحور الثاني فقد ركز على اھم االديرة والكنائس‪ ،‬اذ شاركت ھذه الكنائس‬
‫واالديرة في ازدھار الحياة العلمية وتقدمھا في اقليم ديار بكر واسھمت في النھوض بالوعي‬
‫الثقافي في المنطقة‪ .‬وقد اعتمد البحث على العديد من المصادر والمراجع التي اغنت البحث‬
‫في جميع محاوره‪.‬‬
‫المبحث االول‪ :‬جغرافية ديار بكر‬
‫أ – التسمية‪:‬‬
‫ھناك أراء مختلفة عن تسمية ھذه المدينة‪ ،‬فيقال انه عندما كان النبي يونس )عليه‬
‫السالم( في مدينة الموصل العتيقة كان يحاول جاھدا" ان يؤمن به ولكن دون جدوى‪ ،‬لذا‬
‫تأثرمنھم ودعا عليھم دعاء السوء فخربت المدينة‪ ،‬لذا انتقل منھا الى ديار بكر واصبج مرشد‬
‫خير للناس‪ ،‬وامن به اھل ھذه المدينة فورا "ودخلوا دينه‪ ،‬لذا دعا لھم النبي دعاء الخير قائال‬
‫"ادعوا لھم يا إلھي ان تكون مدينتھم ويكون موطنھم عامرا وان يسعد اھلھا وان يكون ذا‬
‫شجاعة واقدام‪ "....‬وكان يعيش في احدى الكھوف في جبالھا مدة سبع سنوات‪ ،‬وفي ذلك‬
‫الحين كانت المدينة تحكم من قبل فتاة جميلة‪ ،‬وقد امنت بالنبي يونس )عليه السالم( وقد‬
‫اصبحت تلك الفتاة ثرية جدا‪ .‬وحسب امر النبي يونس قامت ببناء المدينة بالحجر االسود‪،‬‬
‫وبما انھا كانت فتاة‪ ،‬لذا يسميھا مؤرخو العجم )ديار بكر( اي مدينة الفتاة الباكرة‪ ،‬اما مؤرخو‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الروم فيسمونھا بـ )قرة امد( لكون جدرانھا قد بنيت بالحجر االسود‪ ،‬وقد سجلت في السجل‬
‫الملكي بذلك االسم‪ ١‬وھناك رأي تقول ان ھذه المدينة كانت تسمى في القبل بـ آمد نسبة الى‬
‫‪٢‬‬
‫آمد بن البلندي بن مالك بن ذعر النه اول من اختطھا حسب ما ذكره ابن شداد‪.‬‬
‫ب‪ -‬الموقع‪:‬‬
‫من الضروري تناول الموقع الجغرافي القليم ديار بكرالذي يعد من ابرزمناطق االكراد‬
‫خالل العصر الوسيط‪ .‬أطلق الجغرافيون والبلدانيون على المنطقة الواقعة بين النھرين دجلة‬
‫والفرات في جزئھا الشمالي مصطلح الجزيرة‪ .٣‬واقليم ديار بكر ھي المقاطعة الشمالية من‬
‫اقليم الجزيرة‪ ٤‬ان حدود ھذه المنطقة لم تحدد من قبل الجغرافيين والبلدانيين والسيما بعد‬
‫التوسع الذي طرأ على االقاليم من خالل مفاھيم بعض المؤرخين والبلدانيين المتأخرين‪،‬‬
‫خاصة في القرنيين السادس والسابع الھجري‪ /‬الثاني والثالث عشر الميالدي وما بعدھا‪ ،‬فقد‬
‫ذكر ياقوت الحموي فيما نقل عنه ابن عبد الحق البغدادي بقوله "وحدھا ما غرب من دجلة‬
‫الى البالد المطل على نصيبين"‪ ٥‬ويقول القزويني "ناحية ذات قرى ومدن كثيرة بين الشام‬
‫والعراق"‪ ٦‬ويقصد بذلك اقليم ديار بكر‪ ٧.‬اما ابن حوقل فقد ذكر بانھا "تقع على جبل في ‪472 ‬‬
‫غربي دجلة مطل عليھا"‪ ٨‬وقد وصفھا المقدسي بانھا "بلد حصين حسن عجيب البناء على‬
‫عمل انطاكية شبه كرسي له ابواب وعليه شرق بينھخ وبين الحصن قضاء‪ ٩‬ويحيط بھا نھر‬
‫‪١٠‬‬
‫دجلة من جميع الجھات باستثناء جھة واحدة يستديرھا كالھالل‪.‬‬
‫ج‪ -‬الطوبوغرافيا‪:‬‬
‫كانت المناطق الشمالية والشمالية الشرقية من ارض الجزيرة وبالتحديد الجھات الممتدة‬
‫بين المدن الجزيرة من رأس العين وماردين وحصن كيفا وميافارقين وآمد )ديار بكر الحالية(‬

‫‪ ١‬اوليا جلبي‪ ،‬رحلة اوليا جلبي في كوردستان عام ‪١٦٥٥-١٠٦٥‬ه‪ ،‬ترجمة‪ :‬رشيد فندي‪ ،‬ط‪ ،١‬دھوك‪،‬‬
‫‪ ،٢٠٠٨‬ص‪.٣٦‬‬
‫‪ ٢‬ابن شداد‪ ،‬االعالق الخطيرة في ذكر امراء الشام والجزيرة‪ ،‬تحقيق‪ :‬يحيى عبادة‪ ،‬دمشق‪ ،١٩٧٨ ،‬ج‪,٣‬‬
‫ص‪.٢٥٣‬‬
‫‪ ٣‬اليعقوبي‪ ،‬البلدان‪ ،‬ليدن‪ ،١٨٩١ ,‬ص‪٢٣٥‬؛ ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٧٩،‬ص‪.١٨٩‬‬
‫‪ ٤‬االصطخري‪ ،‬المسالك والممالك‪ ،‬تحقيق‪ :‬مجمد جابر عبد العال أحسني‪ ،‬مراجعة‪ :‬محمد شفيق غربال‪،‬‬
‫الجمھورية العربية المتحدة‪ ،١٩٦١ ،‬ص‪.٥٢‬‬
‫‪ ٥‬ياقوت الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٢‬بيروت‪ ،‬د‪-‬ت‪ ،‬ص‪٤٩٤‬؛ اكو برھان محمد‪ ،‬الحياة الثقافية في ديار‬
‫بكر في العصر العباسي‪ ،‬اربيل‪ ،٢٠١٢ ،‬ص‪.٦‬‬
‫‪ ٦‬القزويني‪ ،‬اثار البالد واخبار العباد‪ ،‬بيروت‪ ،‬د‪ ،‬ت‪ ،‬ص‪٣٦٨‬؛ اكو‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٦‬‬
‫‪ ٧‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٦‬‬
‫‪ ٨‬ابن حوقل‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٢٠١‬‬
‫‪ ٩‬المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم في معرفة االقاليم مكتبة المدبولي – ‪١٩٩١‬ط‪ ،٣‬القاھرة‪ ،١٩٩١،‬ص‪١٣٠‬؛‬
‫حكيم احمد خشناو‪ ،‬الكورد وبالدھم عند البلدانيين والرحالة المسلمين ‪٦٢٦-٢٣٢‬ھـ‪١٢٢٩-٨٤٦/‬م‪ ,‬د‪-‬‬
‫ت‪ ،‬د‪-‬م‪ ,‬ص‪.١٥٨‬‬
‫‪ ١٠‬ياقوت الحموي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج‪ ،١‬ص‪.٥٦‬‬
‫‪On Bir Ve On Üçüncü Yüzyıllar Boyunca Diyarbakır Bölgesinde Öğretim Merkezleri‬‬

‫‪١١‬‬
‫تحيط بھا السھول والمنحدرات والوديان التي تحصرھا الھضاب والسالسل الجبلية‬
‫فالمناطق الجبلية الشمالية من الجزيرة تنخفض فيھا درجات الحرارة وتسقط االمطار بكثرة‬
‫في الشمال كما تسقط الثلوج على قمم جبالھا‪ ١٢،‬وقد وصف المقدسي ديار بكر بانھا باردة‬
‫لقربھا من الجبال‪ ١٣.‬ونظرا لموقع ديار بكر الخالب كانت مناطقھا مصيفا" الھاليھا وامرائھا‬
‫وھذا ما ساھم في التطور العقلي والنمو الذھني لسكان المنطقة‪ ١٤‬كما تكثر فيھا المسطحات‬
‫‪١٥‬‬
‫المائية واالشجار والجبال‪ ،‬فھذا ادى بدوره الى تلطيف الجو وبرودة الھواء‪.‬‬
‫وصف البلدانيون ھذه المدينة باعتدال ھوائه وطيب مناخه مما كانت له تأثيراته على‬
‫الحياة الفكرية والعلمية فيصفھا اليعقوبي بقوله‪" :‬يعتدل فيه الھواء في جميع االزمات‬
‫والفصول فيكون الحر فيه شديد في ايام القيظ والبرد شديد في ايام الشتاء‪ ،‬ويعتدل الفصالن‬
‫الخريف والربيع في اوقاتھا ‪............‬وباعتدال الھواء وطيب الثرى وعذوبة الماء حسنت‬
‫اخالق اھلھا ونضرت وجوھھم وانفتحت اذھانھم حتى برعوا الناس في العلم والفھم واالدب‬
‫والتميز والتجارات والصناعات والمكاسب ‪ ١٦.".....‬كما ساعد مناخ المنطقة على جذب‬
‫‪  473‬رجال الكنائس واالديرة وخصوصافي اواسط القرن السادس الھجري‪ /‬الثاني عشر الميالدي‬
‫‪١٧‬‬
‫وسكنھا ماريوحنا واخذت مؤسساتھم تشارك في ازدھار الحركة الثقافية خالل تلك الفترة‪.‬‬
‫د – المدن‪:‬‬
‫امد‪ :‬ھي من المدن المشھورة في ديار بكر وتعد قاعدته االساسية‪ ،‬اذ تقع على الجانب‬
‫الغربي من نھر دجلة‪ ١٨‬وھذه المدينة كانت مشھورة منذ ايام الرومان اذ تلفظ عندھم بشكل‬
‫)‪ ،(Amida‬وتعد االن من أكبر مدن كردستان الشمالية‪ ١٩.‬ويرجع تاريخ ھذه المدينة الى‬
‫االف السنيين‪ ،‬فقد كانت موجودة في عھد االشوريين حيث توجه اليھا الملك االشوري‬
‫)تيجالت بليسر( عام )‪١١٦‬ق‪.‬م‪ ،(.‬وقد اورد اسمھا عند االشوريين بـ امد‪ ٢٠.‬وقد اشاد بھا‬
‫البلدانيون بكثرة العيون والبساتين فيھا‪ ٢١‬ووصفھا ابن حوقل المدينة بقوله "وكان لھا ضياق‬

‫سوادي عبد محمد الروشيدي‪ ،‬االحوال االجتماعية واالقتصادية في بالد الجزيرة الفراتية خالل القرنيين‬ ‫‪١١‬‬
‫السادس الھجري الثاني عشر الميالدي بغداد‪ ،١٩٨٩ ،‬ص‪.٢١٩‬‬
‫فائزة محمد عزت‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٣٠‬‬ ‫‪١٢‬‬
‫المقدسي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٣٠‬‬ ‫‪١٣‬‬
‫اوليا جلبي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٦٤‬‬ ‫‪١٤‬‬
‫المقدسي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.١٤٢‬‬ ‫‪١٥‬‬
‫اليعقوبي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص ‪.٢٣٥-٢٣٤‬‬ ‫‪١٦‬‬
‫المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٤١‬‬ ‫‪١٧‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٧‬‬ ‫‪١٨‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٧‬‬ ‫‪١٩‬‬
‫فائزة محمد عزت‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٤٣‬‬ ‫‪٢٠‬‬
‫المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٧‬‬ ‫‪٢١‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫ورساتيق وقصور ومزارع"‪ ٢٢‬وتحيط بالمدينة سور من الحجارة سوداء اللون تحيط بھا‬
‫‪٢٣‬‬
‫دجلة من اكثر جھاتھا كالھالل بينھا وبين ميافارقين ‪ ٣٠‬كيلو متر‪.‬‬
‫حصن كيفا‪ :‬حصن‪ :‬لغة تعني حصن المكان اي يحصنه حصانة‪ ،‬وصاحبه قد احصنه‪،‬‬
‫اما اصطالحا‪" :‬فالحصن ھو كل موضوع حصنه فجعله عاليا ومحكما ال يمكن الوصول الى‬
‫داخله ‪ ،‬وتأتي كلمة الحصن من الحصانة وجمعھا الحصون‪ ،‬اما كيفا‪ :‬اسم الحصن‪ ٢٤‬تقع‬
‫حصن كيفا في ديار بكر بين خط الطول ‪ ٣٧-٤١‬وخط عرض ‪ ٤٠-٣٦‬ضمن اقليم الجزيرة‬
‫‪٢٥‬‬
‫الذي اطلق خالل العصور االسالمية على المناطق الواقعة بين نھري الدجلة والفرات‬
‫ويطلع في احد جوانبه على نھر دجلة بين امد وجزيرة ابن عمر وميافارقين‪ ٢٦‬وصفه‬
‫االنصاري بانه "من اعجب حصون الدنيا"‪ ٢٧‬وقد عرفھا ياقوت الحموي بانھا بلدة وقلعة‬
‫عظيمة مشارفه على نھر دجلة تنابعة لديار بكر واشاد بقنطرتھا‪ ٢٨‬ووصفھا المقدسي بانھا‬
‫‪٢٩‬‬
‫كثيرة الخير‪.‬‬
‫‪٣٠‬‬
‫ميافارقين‪ :‬وھي من أشھر مدن ديار بكر‪ ،‬اذ تقع في الجزء الشمالي الشرقي منه‬
‫‪٣١‬‬
‫‪474 ‬‬ ‫طولھا ‪ ٧٤‬درجة وعرضھا ‪ ٣٧‬درجة‪ ،‬وھي مدينة محصنة بسور مبنى بالحجر االبيض‬
‫ويقال ان ميافارقين معربة االسم من ماركين وذكر ان مياباينھا وفارقين اسم المدينة‪ ،‬اما‬
‫لسترنج فقد ذكر بانه تخريف االسم ميفركت االرامي او موفركين االرمني‪ ٣٢‬وسماھا اليونان‬
‫مرتيووبوس‪ ،‬ويصف المقدسي مدينة ميافارقين بقوله "ميافارقين بلد طيب حصين له شرف‬
‫‪٣٣‬‬
‫وفصيل بحجارة وخندق‪.‬‬

‫ابن حوقل‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٢٠١‬‬ ‫‪٢٢‬‬


‫فائزة محمد عزت‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٤٣‬‬ ‫‪٢٣‬‬
‫ابو الفدا‪ ،‬تقويم البلدان‪ ،‬تحقيق‪ :‬رينود وزالبارون ماك كوكين ديسالن‪ ،‬باريس‪ ،١٨٤٠،‬ص‪.٣٨٠‬‬ ‫‪٢٤‬‬
‫سيبان حسن علي بنكلي‪ ،‬حصن كيفا في القرنيين السادسوالسابع الھجري‪ /‬الثاني والثالث عشر الميالدي‪،‬‬ ‫‪٢٥‬‬
‫رسالة ماجستير‪ ،‬كلية االاداب‪ ،‬جامعة دھوك‪ ،٢٠٠٤ ،‬ص‪.١٧‬‬
‫القرماني‪ ،‬اخبار الدول واثار االول في التاريخ‪ ،‬بيروت‪ ،‬د‪-‬ت‪ ،‬ص‪٣٦٦‬‬ ‫‪٢٦‬‬
‫االنصاري‪ ،‬نخبة الدھر في عجائب البر والبحر‪ ،‬بغداد‪ ،١٩٢٣،‬ص‪.١٩٢‬‬ ‫‪٢٧‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬المصر السابق ج‪ ،٣‬ص‪.١٥٣‬‬ ‫‪٢٨‬‬
‫المقدسي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.١٢٥‬‬ ‫‪٢٩‬‬
‫المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٧‬‬ ‫‪٣٠‬‬
‫عبد ﷲ بن ناصر بن سليمان الحارثي‪ ،‬االوضاع الحضارية في اقليم الجزيرة الفراتية في القرنيين الثاني‬ ‫‪٣١‬‬
‫عشر والثالث عشر الميالدي‪ ،‬تحقيق‪ :‬سعيد عبد الفتاح عاشور‪ ،‬تقديم‪ :‬مصطفى عبد القادر النجا‪،‬‬
‫ص‪.٣٥‬‬
‫لسترنج‪ ،‬بلدان الخالفة الشرقية‪ ،‬ترجمة‪ :‬بشير فرنسيس وكوركيس عواد‪ ،‬بغداد‪ ،١٩٤٥ ،‬ص‪.١٤٣‬‬ ‫‪٣٢‬‬
‫المقدسي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.١٤٠‬‬ ‫‪٣٣‬‬
‫‪On Bir Ve On Üçüncü Yüzyıllar Boyunca Diyarbakır Bölgesinde Öğretim Merkezleri‬‬

‫ارزن‪ :‬تقع على نھر دجلة شمال غربي اسعرد‪ ،‬وقد وصفھا الرحالة ناصرخسرو حين‬
‫زارھا في القرنيين الخامس الھجري الحادي عشر الميالدي بقوله "مدينة عامرة وجميلة فيھا‬
‫‪٣٤‬‬
‫انھار جارية وبساتين واشجار واسواق جميلة"‪.‬‬
‫خرتبرت‪ :‬عبارة عن حصن ويعرف ب حصن زياد‪ ،‬تقع في امارة خرتبرت في غربي‬
‫‪٣٥‬‬
‫ديار بكر‪.‬‬
‫اسعرت‪ :‬ورد اسمھا بصيغ مختلفة عند البلدانيين فكتب اسعرد وسعرت وساعرد‬
‫وسعرد‪ ٣٦،‬تقع مدينة اسعرت بقرب من ارزن وتقع بالقرب من نھر دجلة جنوبي مدينة امد‬
‫‪٣٨‬‬
‫وميافارقين‪ ٣٧،‬اشتھرت ھذه المدينة بصناعة االبواب واالدوات الفضي واالقداح‪.‬‬
‫جزيرة ابن عمر‪ :‬تقع على نھر دجلة‪ ،‬ونظرا الن النھر يحيط بھا من ثالثة جوانب اال‬
‫من ناحية واحدة لذا أطلقت عليھا تسمية الجزيرة‪ ٣٩‬اكثر المؤرخين يرون ان جزيرة ابن عمر‬
‫تأست في النصف االول من القرن الثالث الھجري‪ ،‬اي ان ھناك اشارات كثيرة تدل على ان‬
‫المدينة اقدم بكثير من التواريخ الذي ذكرھا اولئك المؤرخين‪ ٤٠.‬فيذكر ياقوت الحموي‪" :‬ان‬
‫‪  475‬اول من عمرھا ھو الحسين بن عمر بن الخطاب الثعلبي‪ ،‬اي ان ھذه المدينة كانت موجودة‬
‫‪٤١‬‬
‫لكن تم تعميرھا من جديد على يد الشخص المذكور‪.‬‬
‫ثمانيين‪ :‬وھي مدينة تقع بقرب من جبل الجودي غربي جزيرة ابن عمر‪ ٤٢،‬وان سبب‬
‫تسميتھا بھذا االسم ھو ان الذين استوطنوھا في البداية كانوا يتكون من ثمانيين شخصا‬
‫ت‬‫فقط‪ ٤٣،‬ويقول ابن حوقل "ان سفينة نوح عليه السالم استقرت عليه لقوله تعالى ) َوا ْستَ َو ْ‬
‫‪٤٤‬‬
‫َعلَى ْالجُو ِد ﱢ‬
‫ي("‪.‬‬
‫ماردين‪ :‬تقع على جبل حصين من ديار بكر‪ ٤٥،‬ومن اھم اعمالھا دنيسر التي تبعد عنھا‬
‫بحوالي ‪ ٢٤‬كيلومتر وتشتھر بسوقيھا الذي يطلق عليھا اسم البازار‪ ،‬وكما تكثر فيھا‬
‫‪٤٧‬‬
‫افاعي‪ ٤٦،‬وتشتھر بالحمامات والفنادق والخانات‪.‬‬

‫ناصر خسرو‪ ،‬سفرنامة‪ ،‬ترجمة‪ :‬يحيى الخشاب‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٤٥ ،‬ص‪.٧‬‬ ‫‪٣٤‬‬
‫المصدر السابق‪ ،‬ص‪.١١‬‬ ‫‪٣٥‬‬
‫االصطخري‪ ،‬كتاب االقاليم‪ ،‬بغداد‪ ،‬د‪-‬ت‪ ،‬ص‪.٤٣‬‬ ‫‪٣٦‬‬
‫ابو الفدا‪ ،‬المصدر السابق‪٢٨٩ ،‬؛ فائزة محمد عزت‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٤٢‬‬ ‫‪٣٧‬‬
‫المصدر السابق‪ ،‬ص‪.١٠‬‬ ‫‪٣٨‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.١١‬‬ ‫‪٣٩‬‬
‫فائزة محمد عزت‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٤٥‬‬ ‫‪٤٠‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.١٣٨‬‬ ‫‪٤١‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.٨٤‬‬ ‫‪٤٢‬‬
‫الھروري‪ ،‬االشارات الى معرفة الزيارات‪ ،‬تحقيق‪ :‬جانيين سورديل‪ ،‬دمشق‪ ،١٩٥٣ ،‬ص‪.٦٩‬‬ ‫‪٤٣‬‬
‫المصدر السابق‪ ،‬ص‪.١٣-١٢‬‬ ‫‪٤٤‬‬
‫ابن جبير‪ ،‬رحلة ابن جبير‪ ،‬بيروت‪ ،‬د‪-‬ت‪ ،‬ص‪.٧١‬‬ ‫‪٤٥‬‬
‫ابن حوقل‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪١٩٤‬؛ ابو الفدا‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٢٧٩‬‬ ‫‪٤٦‬‬
‫المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٩‬‬ ‫‪٤٧‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫المبحث الثاني‪ :‬المراكز العليمية االكاديمية في ديار بكر‬


‫المدارس‪:‬‬
‫تعد المدارس من المالمح الحضارية العلمية في اي مدينة من المدن االسالمية وواجھة‬
‫اساسية على ازدھار الحياة العلمية فيھا نظا التساع اقبال الناس على تلقي العلوم والمعارف‬
‫المختلفة‪ ،‬فبعدھا كانت مقتصرة على المساجد وعلى الحلقات العلمية الضيقة ليتلقى علوم‬
‫الدين نجدھا تنقل تتنقل الى وحدة علمية بحتة تسمى المدارس لتلقي العلوم التطبيقية والنظرية‬
‫والنقلية على حد سواء‪ ٤٨.‬وتعد المدارس في اقليم ديار بكر من اھم المؤسسات التعليمية خالل‬
‫تلك الفترة‪ ،‬حيث شغف الطالب فيھا باخذ قسط وافر من العلم نظرا النھا االكثر تنظيما في‬
‫‪٤٩‬‬
‫علومھا ومواعيدھا‪.‬‬
‫وبدأت المدارس بالظھور في اواخر القرن الرابع الھجري‪ /‬العاشر الميالدي‪ ،‬ومذ ذلك‬
‫الحين اخذت تلك المدارس تقوم بدورھا التعليمي جنبا الى جنب مع المؤسسات الثقافية‬
‫االخرى‪ .‬وبالجدير الذكر ان المدارس في ذلك الوقت كانت تسمى باسم مؤسسيھا وليس باسم‬
‫‪476 ‬‬
‫مدرسيھا او مكان وجودھا‪ ٥٠.‬وظھرت في اقليم ديار بكر عدد غير قليل من المدارس والتي‬
‫اصبحت من اھم المؤسسات التعليمية في ذلك الوقت‪ ،‬وكان االمراء يطبقون منھج السالجقة‬
‫في تنشيط مؤسسات الثقافية‪ ٥١.‬ومن اھم المدارس التي ظھرت في اقليم ديار بكر‪:‬‬
‫المدرسة النظامية‪ :‬تعد ھذه المدرسة اولى المدارس التي كانت ٮموجودة في جزيرة ابن‬
‫عمر‪ ،‬حيث ترجع بنائھا الى عام )‪٤٥٩‬ھـ‪١٠٦٦ /‬م( والتي اسست على يد الوزير السلجوقي‬
‫نظام الملك‪ ،‬وكانت المذھب السني سائدا فيھا اضافة الى المذھب الشيعي‪ ٥٢.‬وقد ازدھرت‬
‫‪٥٣‬‬
‫ھذه المدرسة اذ امدھا الوزير السلجوقي كما تحتاجه من المستلزمات العلمية والمدرسين‪.‬‬
‫المدرسة العادلية‪ :‬سميت بالعادلية نسبة الى مؤسسيھا الملك العادل محمد بن ايوب بن‬
‫‪٥٤‬‬
‫شادي ابي بكر سيف االسالم )‪٦١٥-٥٤٠‬ھـ‪١٢١٨-١١٤٥ /‬م(‪ ،‬انشئت في حصن كيفا‪.‬‬

‫أحمد شلبي‪ ،‬تاريخ التربية االسالمية‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٧٦ ،‬ص‪.١١٧-١١٣‬‬ ‫‪٤٨‬‬


‫المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٧٥‬‬ ‫‪٤٩‬‬
‫احمد احمد بدوي‪ ،‬الحياة العقلية في عصر الحروب الصليبية بمصر والشام‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٧٢ ،‬ص‪.٣٠‬‬ ‫‪٥٠‬‬
‫ھدار سليم صالح االتروشي‪ ،‬الكرد في كتاب االعالق الخطيرة البن شداد )‪٦٨٤-٦١٣‬ه‪-١٢١٥/‬‬ ‫‪٥١‬‬
‫‪١٢٨٦‬م‪ ،‬اربيل‪ ،٢٠١٣ ،‬ص‪.٢٩٤‬‬
‫عماد الدين خليل‪ ،‬االمارات االرتقية في الجزيرة والشام )‪٨١٢-٤٧٥‬ه‪١٤٠٩-١٠٧٢/‬م(‪ ،‬بيروت‪،‬‬ ‫‪٥٢‬‬
‫‪ ،١٩٨٠‬ص‪.٤٩١‬‬
‫المقدسي‪ ،‬الروضتين في اخبار الدولتين النورية والصالحية‪ ،‬تحقيق‪ :‬محمد حلمي احمد ومحمد مصطفى‬ ‫‪٥٣‬‬
‫زيادة‪ ،‬ق‪ ،٢‬ج‪ ،١‬القاھرة‪ ،١٩٦٢ ،‬ص‪.٧٨ ،٦٢‬‬
‫سيبان حسن علي‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.١٩٧‬‬ ‫‪٥٤‬‬
‫‪On Bir Ve On Üçüncü Yüzyıllar Boyunca Diyarbakır Bölgesinde Öğretim Merkezleri‬‬

‫المدرسة النجمية‪ :‬انشئھا االمير نجم الدين ايلغازي االول بن ارتق )‪-٥٠٢‬‬
‫‪٥١٦‬ھـ‪١١٢٢-١١٠٨/‬م( في ماردين عندما تولى زمام االمور فيھا‪ ،‬وكان المذھب الحنفي‬
‫‪٥٥‬‬
‫المذھب السائد فيھا‪.‬‬
‫المدرسة السديدية‪ :‬نسبة الى القاضي سديد الدين‪ ،‬انشأھا بقرب من جامع ماردين ‪،‬‬
‫‪٥٦‬‬
‫واشتھرت ھذه المدرسة بتنوع علومھا وبراعة مدرسيھا‪.‬‬
‫المدرسة الخاتونية‪ :‬سميت بھذا االسم نسبة الى عمارة خاتون بنت الملك قطب الدين‬
‫‪٥٧‬‬
‫ايلغازي الثاني حاكم ماردين‪ ،‬انشئھا في مددينة مادرين‪.‬‬
‫المدرسة القطبية‪ :‬تنسب الى الملك قطب الدين ايلغازي بن تمرتاش بن ايلغازي‬
‫صاحب ماردين‪ ،‬انشئت في بلدة دنيسر أحد اعمال ماردين‪ ،‬وصفھا ابن جبير بقوله "ويتصل‬
‫‪٥٨‬‬
‫بھا حمام والبساتين حولھا‪ ،‬فھي مدرسة ومأنسة"‪.‬‬
‫المدرسة ابن الفقاعي‪ :‬تقع في ميافارقين شيدھا الوزير فخر الدين عثمان بن محمد‬
‫‪٥٩‬‬
‫‪  477‬المعروف )بابن الفقاعي(‪ ،‬والمذھب الشافعية كانت السائدة فيھا‪.‬‬
‫المدرسة التاجية‪ :‬عرفت بـ التاجية نسبة الى القاضي تاج الدين ابو طاھر علي بن نباتة‬
‫‪٦٠‬‬
‫انشئت في مدينة آمد في منتصف القرن السادس الھجري‪ /‬الثالث عشر الميالدي‪.‬‬
‫المدرسة الشھابية‪ :‬انشأت في مدينة دنيسر‪ ،‬عرفت بھذا االسم نسبة الى ابو الكرم‬
‫محمد بن عبد ﷲ الشافعي الذي كان يدرس الفقه في ھذه المدارس وال يتوفر معلومات عن‬
‫‪٦١‬‬
‫الذي بناھا‪.‬‬
‫المدرسة المسعودية‪ :‬نسبة الى الملك المسعود ركن الدين مودوود‪ ،‬انشئت في مدينة‬
‫امد الذي حكم لسنوات )‪٦-٦١٩‬ن‪٢٩‬ه‪١١٢٣-١٢٢٢ /‬م( ويقال ان الملك المسعود كان يقدر‬
‫‪٦٢‬‬
‫العلماء ومحبا للعلم‪.‬‬
‫المكتبات‪ :‬كانت للمكتبات دور كبير على تثقيف افراد المجتمع وتوجھھم الحضاري‪،‬‬
‫واسھمت مساھمة فعالة في ازدھار الحركة العلمية في ديار بكر‪ ،‬وقد ازدھرت بعض‬

‫حسن كامل شميساني‪ ،‬ماردين من الفتح العربي الى سنة ‪٩٢١‬ه‪١٥١٥ /‬م‪ ،‬عالم الكتب‪ ،‬بيروت‪،‬‬ ‫‪٥٥‬‬
‫ص‪١٩٨٧،٤٠٠‬؛ ھدار سليم صالح‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٢٩٥‬‬
‫حسن شميساني‪ ،‬المصدر السابق‪٤٠٠ ،‬؛ اكو‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٧٩‬‬ ‫‪٥٦‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.٢٢٨-٢٢٧‬‬ ‫‪٥٧‬‬
‫ابن جبير‪ ،‬رحلة ابن جبير‪ ،‬دار الكتاب اللبناني‪ ،‬بيروت‪ ،‬د‪-‬ت‪ ،‬ص‪.١٧١‬‬ ‫‪٥٨‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.٢٧٦‬‬ ‫‪٥٩‬‬
‫المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٨٢‬‬ ‫‪٦٠‬‬
‫ھدار سليم صالح‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٨٤‬‬ ‫‪٦١‬‬
‫المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٨٧‬‬ ‫‪٦٢‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪٦٣‬‬
‫ومن اھم ھذه‬ ‫المكتبات قي اقليم ديار بكر واصبحت من اكبر مراكز التعليم والتثقيف‪.‬‬
‫المكتبات‪:‬‬
‫المكتبة العامة‪ :‬ھذه المكتبات كانت غالبا "تابعا" للمساجد والجوامع اي تعتبر من‬
‫ملحقاتھا االساسية‪ ،‬ففي مدينة آمد كانت توجد مكتبة عامرة بالكتب والمجلدات والمخطوطات‬
‫وكان القاضي الفاضل عبد الرحيم بن علي بن محمد اللخمي البيستاني يشرف عليھا‪.‬‬
‫وكانت مكتبات المساجد والجوامع ذات فائدة لعامة الناس لما تحتويه من كتب متنوعة‬
‫اضافة الى عدد من نسخ القران الكريم والكتب الدينية االخرى‪ ٦٤.‬وفي ميافارقين كانت توجد‬
‫مكتبة الجامع وكان االديب والشاعر بو نصر الحسن بن اسد الفارقي قد زود المكتبة بكتب‬
‫‪٦٥‬‬
‫خاصة في النحو واللغة واالدب‪ ،‬وكان يقوم ايضا بنسخ الكتب وتوديعھا في المكتبة‪.‬‬
‫المكتبات الخاصة‪ :‬توجد ھذه المكتبات في جميعه االقاليم االسالمية‪ ،‬وكان كل عالم له‬
‫مكتبته الخاصة يرجع اليھا في دراسته واطالعه‪ ،‬وبعض ھذه المكتبات كانت مباحة للطالب‬
‫العلم لالفادة وكان العالم الحسين بن علي الحسين المعروف بابو القاسم المغربي الذي كان‬
‫‪478 ‬‬
‫عالما بالمنطق والجبر واالدب والنحو يمتلك خزانة مرموقة من الكتب في مدينة ميافارقين‬
‫حتى سميت خزانته باسمه حيث كان مغرما بالكتب كما كانت توجد مكتبة خاصة في مدينة‬
‫‪٦٦‬‬
‫امد يعود لألديب ابا الفرج الزھرجي‪.‬‬
‫مكتبات القصور‪ :‬سميت بمكتبات القصور الن االمراء كانوا انشؤوھا في قصور‬
‫الحكام‪ ،‬فقد أودع االمير المرواني نصر الدولة من الكتب منھا ما الفه وصنفه العلماء واالدباء‬
‫في ديار بكر والسيما ابا الحسن المختار بن الحسن بن عبدون بن سعد بن بطالن‪ ،‬ومنھا‬
‫كتابه )دعوة االطباء(‪ ،‬كما تحتوي قصر االمارة بماردين مكتبة ترجع الى صاحب ماردين‬
‫‪٦٧‬‬
‫الملك المظفر فخر الدين قره ارسالن االرتقي‪.‬‬
‫المبحث الثالث‪ :‬المراكز التعليمية الدينية في ديار بكر‬
‫المساجد والربط والخانقاه‪:‬‬
‫المساجد‪ :‬كانت المساجد والجوامع منذ ان ظھر االسالم مقرأ ومكانا لتلقي العلوم الدينية‬
‫‪٦٩‬‬
‫واالدبية والتاريخية‪ ٦٨،‬فمنذ العصور االسالمية احتضنت المساجد طالب العلم والمعرفة‬

‫المرجع نفسه‪ ،‬ص‪.٩١‬‬ ‫‪٦٣‬‬


‫ابو شامة‪ ،‬الروضتين في اخبار الدولتين النورية والصالحية‪ ،‬تحقيق‪ :‬ومحمد حلمي احمد ومحمد‬ ‫‪٦٤‬‬
‫مصطفى زيادة‪ ،‬المؤسسة المصرية العامة‪ ،‬القاھرة‪ ،١٩٦٢ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.٣٩‬‬
‫المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٩٣‬‬ ‫‪٦٥‬‬
‫المرجع نفسه‪ ،‬ص‪.٩٣‬‬ ‫‪٦٦‬‬
‫احمد شلبي‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٩٥-٩٤‬‬ ‫‪٦٧‬‬
‫ھدار سليم‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٩٧‬‬ ‫‪٦٨‬‬
‫يوسف سليم الشويحات‪ ،‬دور العرب في ثقافة العالم وحضارته )د‪-‬م‪ ،‬د‪-‬ت(‪ ،‬ص‪.١٨٢‬‬ ‫‪٦٩‬‬
‫‪On Bir Ve On Üçüncü Yüzyıllar Boyunca Diyarbakır Bölgesinde Öğretim Merkezleri‬‬

‫وكانت الدراسات في ھذه المساجد في البداية كانت دينية بحتة‪ ،‬اذ كانت تھدف الى تعليم‬
‫المسلمين القران والحديث النبوي الشريف‪ ،‬وكانت تعقد فيھا الحلقات والمجالس العلمية‪ ،‬ثم‬
‫بدأت ھذه المساجد تتنوع في نھجھا العلمي‪ ،‬وبدأت تھتم باللغة واالدب والتاريخ جنبا" الى‬
‫جنب العلوم الدينية االخرى‪ ٧٠.‬اسھمت ھذه المساجد مساھمة فعالة في النھضة الثقافية في‬
‫‪٧١‬‬
‫ديار بكر واصبحت من اھم المراكز التثقيفية في تلك المدينة‪.‬‬
‫ومن اھم الجوامع والمساجد التي ظھرت في ديار بكر كانت قد ظھرت في ميافارقين‪،‬‬
‫وحسب ما ذكره ابن شداد ان نصر الدولة المرواني بنى جامع المحدثة عام‬
‫‪٧٣‬‬
‫‪٤٢٣‬ھـ‪١٠٣١/‬م‪ ٧٢‬وفي جزيرة ابن عمر كانت ھناك جامعان‪.‬‬
‫وبالنسبة لمدينة امد فقد اصبحت جوامعھا ايضا منارا للعلم السيما الجامع الكبير‪ ،‬حيث‬
‫كانت تحتوي على انواع عديدة من الكتب كانت تجلب من خارج دياربكر وكان مدرسون ھذه‬
‫‪٧٤‬‬
‫الجوامع اشتھروا بالكفاءة والقدرة‪.‬‬
‫الربط‪ :‬ھو المكان الذي يجتمع فيه الخيل استعدادا للقتال العدو والرباط معناه ارتباط‬
‫‪ 479‬‬
‫الخيل بازاء العدو في الثغور ومنھا جاء تعريف مرابط اي مالزم لثغر العدو‪ ٧٥.‬باإلضافة‬
‫الى مكانھا الديني كان مكانا للمريديين والمتصوفيين‪ ،‬حيث كان يعكفون فيه الفقراء يتفرغون‬
‫للعبادة والصالة والصوم ‪ ،‬لعب ھذا المكان في ازدھار وانتعاش الحركة الفكرية والعلمية في‬
‫ديار بكر‪ ٧٦‬وكان مكانا إللقاء المحاضرات والدروس فكانوا يتوجھون اليھا طلبة العلم‬
‫والعلماء‪ ،‬وكانت بمثابة منازلللمثقفين‪ ،‬فقد برز في اقليم ديار بكر عدد من االربطة منھا‬
‫)رباط حرير( تقع بالقرب من امد ورباط )التاجي( في دنيسر‪ ٧٧‬وفي جزيرة ابن عمر كانت‬
‫توجد اربطة منھا تنسب الى ابو الحسن علي بن احمد بن يوسف بن جعفر بن اسماعيل‬
‫‪٧٨‬‬
‫الھكاري ‪ ،‬حيث قام ببناء رباطا فيھا ‪ ،‬كما توجد في ماردين اربطة اخرى‪.‬‬
‫الخانقاھات‪ :‬كلمة فارسية تعني البيت إليواء الصوفية والدراويش الفقراء‪ ٧٩‬ففي ھذه‬
‫الخانقاھات كان الصوفية والدراويش يخلون أنفسھم لعبادة ﷲ‪ ،‬وترجع نشوء الخانقاھات الى‬
‫القرن الرابع الھجري واسھمت اسھاما كبيرا في ازدھار الحياة العلمية من ھذه الخانقاھات‬

‫ھدار سليم‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٣٢٢‬‬ ‫‪٧٠‬‬


‫حسن شميساني‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٤٠٧-٤٠٦‬‬ ‫‪٧١‬‬
‫ابن شداد‪ ،‬ج‪ ،٣‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.٣٥٤‬‬ ‫‪٧٢‬‬
‫المصدر نفسه‪ ،‬ص‪.٣٥٤‬‬ ‫‪٧٣‬‬
‫ابن خلكان‪ ،‬وفيات االعيان وابناء الزمان‪ ،‬تحقيق‪ :‬احسان عباس‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٧٧ ،‬ص‪.١٤٣‬‬ ‫‪٧٤‬‬
‫رشيد عبد ﷲ الجميلي‪ ،‬دولة االتابكة في الموصل بعد عماد الدين زنكي ‪٦٣١/٥٤١‬ھـ‪ ،‬دار النھضة‬ ‫‪٧٥‬‬
‫العربية‪ ،‬االسكندرية‪ ،١٩٦٨ ،‬ص‪.٣٢٩‬‬
‫المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٩٨‬‬ ‫‪٧٦‬‬
‫المرجع نفسه‪ ،‬ص‪.٩٨‬‬ ‫‪٧٧‬‬
‫ياقوت الحموي‪ ،‬ج‪ ،٥‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٣٩‬‬ ‫‪٧٨‬‬
‫احمد بن علي المقريزي‪ ،‬خطط المقريزي‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٦٨ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.٥٦٧‬‬ ‫‪٧٩‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الذي انشأھا سعد الدين محمد بن المؤيد بن حموية في مدينة امد وھو الذي كان يتولى‬
‫التدريس فيھا وكان ھناك خانقاھات في ميافارقين‪ .٨٠‬كما توجد في جزيرة ابن عمر أربع‬
‫خانقاھات‪ ،‬اثنيين منھا داخل المدينة تعرف باسم )خانقاه صالح الدين االعرج( واالخر‬
‫تعرف بـ خانقاه الظھيرية‪ ،‬اما في خارج المدينة فيوجد فيھا اثنان االولى تعرف بـ خانقاه‬
‫الباتنا واالخر لم يذكرھا ابن شداد‪ ٨١‬وفي ماردين توجد خانقاھات ايضا لكن المصادر ال‬
‫يعطينا اية معلومات عن ھذه الخانقاھات‪ ٨٢‬وفي دنيسر توجد خانقاه واحد تعرف باسم‬
‫‪٨٣‬‬
‫)السبيل الھابي( كان مكانا للندوات الثقافية والدينية‪.‬‬
‫االديرة والكنائس‪:‬‬
‫ھناك اختالف بين المصطلحين الدير والكنيسة‪ ،‬الدير‪ :‬ھو المكان الذي يتحذه رجال‬
‫الدين)الرھبان( مكانا للعبادة والتزھد وعادة يكون مكانھا على صفوح الجبال او في‬
‫الصحاري‪ ٨٤.‬اما الكنيسة‪ :‬ھو أصغر حجما من الدير يتخذھا المسيحيون مكانا لممارسة‬
‫طقوسھم الدينية‪ ،‬وعادة يكون في داخل المدن‪ ٨٥.‬وتعد االديرة والكنيسة من ابرز المؤسسات‬
‫الثقافية والدينية ‪ ،‬وكان لھا دور كبير في ازدھار الحياة الفكرية في المنطقة من خالل نشر ‪480 ‬‬
‫العلوم والمعرفة ‪ ،‬اضافة الى صفتھا الرسمية كمكان للتزھد والعبادة ‪ ،‬وكانت تدار فيھا‬
‫مناظرات علمية وثقافية الى الى موضوعات دينية كالدين والفلسفة والالھوت والتاريخ واللغة‬
‫واالدب وغيرھا‪ ٨٦.‬وتوجد في المنطقة الكثير من االديرة والكنائس استخدمت لھذا الغرض‬
‫‪٨٧‬‬
‫منھت حيث ذكر الرھاوي بوجود كنيسة في ميافارقين تمسى بـ )الكنيسة اليعاقبة(‪.‬‬
‫وتوجد في آمد كنيسة حسب ما ذكره ناصر خسرو قائال "بالقرب من المسجد كنيسة‬
‫عظيمة غنية بالزخارف مبنية كلھا من الحجر‪ ،‬وقد فرشت ارضھا بالرخام المنقوش وفيھا‬
‫باب من الحديد المشبك لم ار مثله في اي مكان"‪ ٨٨.‬كما ال توجد في حصن كيفا كنائس‬
‫واالديرة من أشھرھا دير الصليب‪ ٨٩‬كما توجد في مدية جزيرة ابن عمر وماردين اديرة‬
‫وكنائس تشير المصادر اي معلومات عن اسماد ھذه الكنائس‪ ٩٠.‬ومن اھم رجال الدين الذين‬

‫المرجع السابق‪ ،‬ص‪.٩٩‬‬ ‫‪٨٠‬‬


‫ابن شداد‪ ،‬ج‪ ،٣‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.١٥٧‬‬ ‫‪٨١‬‬
‫لسترنج‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪١٢٥‬‬ ‫‪٨٢‬‬
‫المرجع السابق‪ ،‬ص‪.١٠٠‬‬ ‫‪٨٣‬‬
‫حسن ابراھيم حسن‪ ،‬تاريخ االسالم السياسي والديني والثقافي واالجتماعي‪ ،‬مكتبة النھضة المصرية‪،‬‬ ‫‪٨٤‬‬
‫ط‪ ،١‬القاھرة‪.١٩٦٧ ،‬‬
‫سيبان حسن علي‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.١٩٤‬‬ ‫‪٨٥‬‬
‫ابو الحسن علي بن محمد الشابدشي‪ ،‬الديارات‪ ،‬تحقيق‪ :‬كوركيس عواد‪ ،‬دار الرائد العربي‪ ،‬ط‪،٢‬‬ ‫‪٨٦‬‬
‫بيروت‪ ،١٩٨٦ ،‬ص‪.٤٩‬‬
‫تاريخ الرھاوي المجھول‪ ،‬تعريب‪ :‬البير ابونا‪ ،‬ج‪ ،٢‬مطبعة شفيق‪ ،‬بغداد‪ ،١٩٨٦ ،‬ص‪.٤٩‬‬ ‫‪٨٧‬‬
‫ناصر خسرو‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ص‪.١٠‬‬ ‫‪٨٨‬‬
‫سيبان حسن علي‪ ،‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.١٩٥‬‬ ‫‪٨٩‬‬
‫المرجع السابق‪ ،‬ص‪.١٠٢‬‬ ‫‪٩٠‬‬
‫‪On Bir Ve On Üçüncü Yüzyıllar Boyunca Diyarbakır Bölgesinde Öğretim Merkezleri‬‬

‫اشتھروا بالعلم والمعرفة وادوا دورا كبيرا في نشر المعرفة في المنطقة ھو البطريك‬
‫ماراثناسيوس الذي اسس دير )قنقرات( في مدينة آمد‪ ٩١.‬كما لعب االسقف يوحنا داوود‬
‫االميري دورا كبيرا في مجال المعرفة واالھتمام بالكتب العلمية فقد كان مھتما باللغة والطب‬
‫واالدب‪ ،‬وفي جزيرة ابن عمر توجد كنيسة ماراحا او ماريوحنا كان له دوركبير في تخريج‬
‫‪٩٢‬‬
‫مجموعة من المفكرين‪.‬‬

‫‪ 481‬‬

‫‪ ٩١‬تاريخ الرھاوي المجھول‪ ،‬المصدر السابق‪ ،‬ج‪ ،٢‬ص‪.٣٤٠-٢٣٩‬‬


‫‪ ٩٢‬المرجع السابق‪ ،‬ص‪.١٠٣‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫الخاتمة‬

‫تعتبر اقليم ديار بكر من االقاليم االسالمية المھمة كونھا تمتاز بموقع استراتيجي وھذا‬
‫مما ساعد على ان تكون ملتقى للطرق التجارية والرحالت العلمية‪ ،‬واصبحت المنطقة نقطة‬
‫التقاء واستقطاب فئات من العلماء والمثقفين من مختلف المناطق‪ ،‬اضافة الى امتالكھا مناخ‬
‫طبيعي مما ساھم في التطور العقلي والنمو الذھني لسكان المنطقة‪ ،‬فالمناخ الطبيعي يحث‬
‫على النشاط واالبداع ‪.‬‬
‫وقد لعبت المنطقة دورا كبيرا في ازدھار الحياة الفكرية والعلمية‪ ،‬اذ ظھرت في‬
‫المنطقة عدد كبيبر من المدارس والمكتبات حيث قدمت ھذه المؤسسات العلمية االكاديمية‬
‫الكثيرمن العلم والمعرفة والثقافة لسكانھا‪ ،‬وان مما يميز المنطقة اذ شاركت المسلمين‬
‫والنصارى معا" في خدمة المسيرة العلمية والفكرية‪ ،‬اذ تحولت المساجد والكنائس الى اماكن‬
‫للقراءة والكتابة اضافة الى ذلك كانت تجري فيه مناقشات ومناظرات علمية ودينية‪ ،‬وھذا‬
‫‪482 ‬‬
‫مما اتاح الى عقد مجاميع علمية وثقافية‪.‬‬
‫‪On Bir Ve On Üçüncü Yüzyıllar Boyunca Diyarbakır Bölgesinde Öğretim Merkezleri‬‬

‫المصادر‬

‫‪ -١‬ابن حوقل‪ ،‬صورة االرض‪ ،‬بيروت‪ - ١٩٧٩،‬ابن خلكان‪ ،‬وفيات االعيان وابناء الزمان‪،‬‬
‫تحقيق‪ :‬احسان عباس‪ ،‬بيروت‪.١٩٧٧ ،‬‬
‫‪ -٢‬ابن شداد‪ ،‬االعالق الخطيرة في ذكر امراء الشام والجزيرة‪ ،‬تحقيق‪ :‬يحيى عبادة‪ ،‬دمشق‪،‬‬
‫‪ ،١٩٧٨‬ج‪.٣١‬‬
‫‪ - ٣‬ابو شامة‪ ،‬الروضتين في اخبار الدولتين النورية والصالحية‪ ،‬تحقيق‪:‬ومحمد حلمي احمد‬
‫ومحمد مصطفى زيادة‪ ،‬المؤسسة المصرية العامة‪ ،‬القاھرة ‪ ،١٩٦٢ ،‬ج‪.٢‬‬
‫‪ -٤‬ابو الفدا‪ ،‬تقويم البلدان‪ ،‬تحقيق‪ :‬رينود وزالبارون ماك كوكين ديسالن‪ ،‬باريس‪.١٨٤٠،‬‬
‫‪ -٥‬ابو الحسن علي بن محمد الشابدشي‪ ،‬الديارات‪ ،‬تحقيق‪ :‬كوركيس عواد‪ ،‬دار الرائد‬
‫العربي‪ ،‬ط‪ ،٢‬بيروت‪.١٩٨٦ ،‬‬
‫‪ 483‬‬
‫‪ -٦‬اوليا جلبي‪ ،‬رحلة اوليا جلبي في كوشردستان عام ‪١٦٥٥-١٠٦٥‬ه‪ ،‬ترجمة‪ :‬رشيد‬
‫فندي‪ ،‬ط‪ ،١‬دھوك‪.٢٠٠٨،‬‬
‫‪ -٧‬تاريخ الرھاوي المجھول‪ ،‬تعريب‪ :‬البير ابونا‪ ،‬ج‪ ،٢‬مطبعة شفيق‪ ،‬بغداد‪.١٩٨٦ ،‬‬
‫‪ -٨‬اليعقوبي‪ ،‬البلدان‪ ،‬ليدن‪ ،١٨٩١ ,‬ص‪.٢٣٥‬‬
‫‪ -٩‬االصطخري‪ ،‬كتاب االقاليم‪ ،‬بغداد‪ ،‬د‪-‬ت‪.‬‬
‫‪ -١٠‬االصطخري‪ ،‬المسالك والممالك‪ ،‬تحقيق‪ :‬مجمد جابر عبد العال احسني‪ ،‬مراجعة‪ :‬محمد‬
‫شفيق غربال‪ ،‬الجمھورية العربية المتحدة‪.١٩٦١ ،‬‬
‫‪ -١١‬القزويني‪ ،‬اثار البالد واخبار العباد‪ ،‬بيروت‪ ،‬د‪-‬ت‪.‬‬
‫‪ - ١٢‬القرماني‪ ،‬اخبار الدول واثار االول في التاريخ‪ ،‬بيروتا‪ ،‬د‪-‬ت‪.‬‬
‫‪ -١٣‬لسترنج‪ ،‬بلدان الخالفة الشرقية‪ ،‬ترجمة‪ :‬بشير فرنسيس وكوركيس عواد‪ ،‬بغداد‪،‬‬
‫‪.١٩٤٣‬‬
‫‪ -١٤‬المقدسي‪ ،‬احسن التقاسيم في معرفة االقاليم مكتبة المدبولي – ‪١٩٩١‬ط‪ ،٣‬القاھرة‪،‬‬
‫‪. ١٩٩١‬‬
‫‪ -١٥‬المقدسي‪ ،‬الروضتين في اخبار الدولتين النورية والصالحية‪ ،‬تحقيق‪ :‬محمد حلمي احمد‬
‫ومحمد مصطفى زيادة‪ ،‬ق‪ ،٢‬ج‪ ،١‬القاھرة‪.١٩٦٢ ،‬‬
‫‪ -١٦‬االنصاري‪ ،‬نخبة الدھر في عجائب البر والبحر‪ ،‬بغداد‪.١٩٢٣،‬‬
‫‪İlkçağlardan Osmanlıya Diyarbakır‬‬

‫‪ -١٧‬ناصر خسرو‪ ،‬سفرنامة‪ ،‬ترجمة‪ :‬يحيى الخشاب‪ ،‬القاھرة‪. ١٩٤٥ ،‬‬


‫‪ -١٨‬ياقوت الحموي‪ ،‬معجم البلدان‪ ،‬ج‪ ،٢‬بيروت‪ ،‬د‪-‬ت‪.‬‬
‫المراجع‪:‬‬
‫‪ -١‬احمد احمد بدوي‪ ،‬الحياة العقلية في عصر الحروب الصليبية بمصر والشام‪ ،‬القاھرة ‪،‬‬
‫‪.١٩٧٢‬‬
‫‪ -٢‬احمد بن علي المقريزي‪ ،‬خطط المقريزي‪ ،‬بيروت‪ ،١٩٦٨ ،‬ج‪ ،٣‬ص‪.٥٦٧‬‬
‫‪ -٣‬اكو برھان محمد‪ ،‬الحياة الثقافية في ديار بكر في العصر العباسي‪ ,‬اربيل‪.٢٠١٢ ،‬‬
‫‪ -٤‬حسن كامل شميساني‪ ،‬ماردين من الفتح العربي الى سنة ‪٩٢١‬ه‪١٥١٥ /‬م‪ ،‬عالم الكتب‪،‬‬
‫بيروت‪.‬‬
‫‪ -٥‬حسن ابراھيم حسن‪ ،‬تاريخ االسالم السياسي والديني والثقافي واالجتماعي‪ ،‬مكتبة‬
‫النھضة حكيم احمد خشناو‪ ،‬الكورد وبالدھم عند البلدانيين والرجالة المسلمين ‪-٢٣٢‬‬
‫‪484 ‬‬
‫‪٦٢٦‬ه‪١٢٢٩-٨٤٦/‬م ‪.‬‬
‫‪ -٦‬سوادي عبد محمد الروشيدي‪ ،‬االحوال االجتماعية واالقتصادية في بالد الجزيرة الفراتية‬
‫‪ -٧‬عبدﷲ بن ناصر بن سليمان الحارثي‪ ،‬االوضاع الحضارية في اقليم الجزيرة الفراتية‬
‫في القرنيين الثاني عشروالثالث عشرالميالدي‪ ،‬تحقيق‪ :‬سعيد عبد الفتاح عاشور‪ ،‬تقديم‪:‬‬
‫مصطفى عبد القادر النجار‪.‬‬
‫‪ -٨‬عماد الدين خليل‪ ،‬االمارات االرتقية في الجزيرة والشام )‪٨١٢-٤٧٥‬ه‪-١٠٧٢/‬‬
‫‪١٤٠٩‬م(‪ ،‬بيروت‪.١٩٨٠ ،‬‬
‫‪ -٩‬يوسف سليم الشويحات‪ ،‬دور العرب في ثقافة العالم وحضارته)د‪-‬م‪ ،‬د‪-‬ت(‪.‬‬
‫‪ -١٠‬ھدار سليم صالح االتروشي‪ ،‬الكرد في كتاب االعالق الخطيرة البن شداد )‪-٦١٣‬‬
‫‪ (٦٨٤‬اربيل‪.٢٠١٣،‬‬
‫‪ -١١‬الھروري‪ ،‬االشارات الى معرفة الزيارات‪ ،‬تحقيق‪ :‬جانيين سورديل‪ ،‬دمشق‪،‬‬
‫‪١٩٥٣‬ه‪١٢٨٦-١٢١٥/‬م ‪.‬‬
‫الرسائل الجامعية‪:‬‬
‫‪ -١‬فائزة محمد عزت‪ ،‬الكرد في اقليم الجزيرة وشھرزور في صدر االسالم‪ ،‬رسالة‬
‫ماجستير‪ ،‬كلية االداب‪ ،‬جامعة صالح الدين‪.١٩٩١ ،‬‬
‫‪ -٢‬سيبان حسن علي بنكلي‪ ،‬حصن كيفا في القرنيين السادسوالسابع الھجري‪ /‬الثاني‬
‫والثالث عشر الميالدي‪ ،‬رسالة ماجستير‪ ،‬كلية االاداب‪ ،‬جامعة دھوك‪.٢٠٠٤ ،‬‬

You might also like