Timaios 25 Platon 122s 1

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 12

İÇİNDEK İ LER

Platon: Hayatı ve Yapı tlar ı 7


TIMAIOS 23
Kaynakça 117
Platon

Hayatı ve Yapıtları

Platon, d üşünce tarihinin çok okunan, ü zerine çok say ıda


araş tı rmanın yapı lm ış oldu ğ u , etkili ve önemli d üşü n ü rle-
rinin hiç ku ş ku yok ki en başında gelir. Bunun en önemli
nedeni, Platon' un hocası Sokrates ve öğ rencisi Aristoteles ile
birlikte, etkisini modern zamanlara kadar devam ettirecek
olan temel d üşünce geleneği olarak Sokratik geleneğin veya
teleolojik d ü nya gör üşün ün kurucu d üşü n ü r ü olmasıd ı r.
Platon, bunun d ışında d üşü nce tarihinde ad ı pek çok
"ilk"le birleşen, yani pek çok şeyi ilk kez olarak ger çekleştir-
miş bir filozoftur. Bu "ilkelerden biri, onun felsefede yazılı
geleneği başlatmış olması ndan ya da daha doğrusu t ü m
eserleri g ün ü m ü ze ula şm ış ilk filozof olmasından meydana
gelir. Aslı nda felsefede veya Grek felsefesinde yazılı gelenek,
daha önce doğa filozoflarında başlam ıştı. Bununla birlikte,
doğa filozoflar ı nı n varlı k konusunda kaleme alm ış oldukları
Peri Phusis [ Doğa Üst üne] adlı denemelerden hiçbiri gü n ü-
m üze erişmemiş, onlardan bize sadece birtak ı m fragmanlar
kalm ış t ı r. Sonra gelen ve felsefeyi, deyim yerindeyse göky ü-
z ü nden yery ü z ü ne indiren Sokrates ise, insan zihnini tembel-
leştirdiğine inand ığı için yazılı söze pek bir değer vermemiş
ve fikirlerini yazıya d ökmemişti. Oysa Platon, sadece kendi
d üşü ncelerini değil, fakat Sokrates'in de gör üşlerini aktar-
mak amacı yla, pek çok felsefeci veya Platon yorumcusuna
göre, sadece felsefe değil, aynı zamanda birer edebiyat şahe-
seri olan diyaloglar yazm ıştı.
7
-
Platon <v

Platon un ad ı yla birleşen bir diğer "ilk" ise, bu kez onun


7

felsefeyi veya felsefi araştı rmayla felsefe eğitimini kurumsal-


laştı ran ilk d üşü n ü r olması na işaret eder. Buna göre o, İ talya
ziyaretlerinin birinin ard ı ndan Atina'ya d ön ü nce satın ald ığı
bir bahçenin etraf ını çitlerle kapatı p üzerine derslikler inşa
ettirmiş ve böylelikle tarihin tanıd ığı ilk y ü ksek eğitim ve
araştı rma kurumu olarak Akademia' yı v ücuda getirmiş ti.
Platon ad ıyla birleşen üçü ncü "ilk", bu kez onun felsefe
tarihinin tanıd ığı ilk bü y ü k sistemin kurucusu olmu ş olma-
sına işaret eder. Buna göre Yunan'da felsefi d üşü ncenin ilk
temsilcileri olan Presokratik d üşü n ü rler "doğayı keşfeder-
ken" sadece tabiat felsefesiyle meşgul olmu şlard ı.1 Sonra
gelen ve " psukheyi keşfeden" Sokrates ile Sofistler ise merke-
zinde insanın oldu ğ u etik ve siyaset felsefesi ağı rl ıkl ı bir sos-
yal felsefeyle u ğra şmışlard ı. Oysa Platon, sadece metafizik ve
doğa felsefesi veya moral ve politik felsefe ü zerine y ü kselen
bir sosyal felsefe yerine, felsefenin bü tü n alt disiplin veya
dallarını ihtiva eden dev bir sistem inşa etti. Felsefenin b ü t ü n
konu ve problemlerine yer veren bu sistemde metafizik ya da
varlı k felsefesiyle epistemoloji, temeli ya da ana zemini mey-
dana getirir. Sistemin bu iki temel disiplini ya da alt dalı nı,
varlı k-bilgi-değer sü rekliliğini temin edecek şekilde tamam-
layan diğer iki dalı etik ile siyaset felsefesidir. Platon' un siste-
minin, merkezden d ışa doğ ru gidecek şekilde diğer halkaları
eğitim felsefesinden, estetikten, bilim felsefesinden olu şur.

Hayatı

Platon d ü nyaya, Atina'da MÖ 427 y ılında gelmiş ti. O,


Sparta' yla yapılan savaşı n son d ört ya da beş y ı lı boyun-

1 Bkz . F. M. Cornford, Sokrates' ten Ö nce ve Sonra (çev . U. C. Akın ), Ayra ç


Yayınlan, Ankara, 2003, ss. 9-10.
8
Timaios

ca savaşacak yaş ta oldu ğ una göre,2 ilk gençlik y ıllarında


Atina'nı n yaşad ığı b ü t ü n sıkı ntı ve çalkantılara yakından
tanıkl ık etmiş ti.
Adaemintos ve Glaukon ad ında iki kardeşi ve Potone
ad ında bir de kız kardeşi vard ı. Soylu bir ailenin çocu ğuy-
du . Sadece annesi Periktione tarafmdan değil, fakat babası
Ariston taraf ından da Atina'nın en soylu ailelerinden biri-
ne mensuptu .3 Nitekim babasının soyu Kodros'a, annesi-
nin soyu Solon'a kadar geri gidiyordu .4 Anne taraf ından
Otuzlar Cuntası'n ın önemli isimlerinden olan Kharmides ve
Kritias'ın akrabasıyd ı. Onun çocuklu ğ u ve gençliği aristok-
ratik bir ortamda, edebiyat ve felsefeye d ön ü k ilginin gele-
nekselleşmiş oldu ğu bir çevrede geçmişti.5 Grek aristokrasi-
sinin gelenek ve normlar ı na göre yetiştirilen Platon, askerlik
görevini, yine zengin bir ailenin çocu ğu olması dolayısıyla,
muhtemelen sü vari birliğinde yapmıştı.
Aynı Grek aristokrasisinin geleneklerine göre gençliğinde
jimnastikle u ğraşan Platon'un gerçek ad ı, bü y ü kbabasının
isminden dolay ı Aristokles' ti. Argoslu gü reşçi Ariston'un
yarımda beden eğitimi gören filozofa Platon ad ı beden güc ün-
den veya göğsün ün genişliğinden dolay ı hocası tarafmdan
verilmişti.6 Diogenes Laertios' un belirttiğine göre, gençliğinde
lirik ve dramatik şiirler yazmış ve bir ozan olmayı istemiş olan
Platon bu tü rden bü t ün eserlerini ve tragedyalarım, Sokrates
ile tanışı p onun öğ rencisi olduktan sonra yakm ıştır.7

2 W. T. Jones, Bat ı Felsefesi Tarihi, cilt 1, Klasik Düşü nce (çev. H. H ü nler ),
İstanbul, Paradigma Yayınları, 2006, s. 163.
3 T. Brickhouse-N. D. Smith, "Plato", Internet Encyclopedia of Philosophy .
4 W. K. C. Guthrie, A History of Greek Philosophy, vol. 4, Cambridge, Camb-
ridge University Press, 1975, s. 10.
5 E. Zeller, Grek Felsefesi Tarihi (çev. A. Aydoğan ), İstanbul, İ z yay ınları,
2001, s. 164.
6 Diogenes Laertios, Ü nl ü Filozoflar ın Yaşamları ve Öğ retileri (çev. C. Şentu -
na ), Yapı Kredi Yayı nlar ı, İstanbul, 2002, III 4.
7 Diogenes Laertios, age, III 5.

9
-
Platon <v

Ger çekten de Sokrates' in öğ rencisinin şairlerin sözde


bilgisi veya bozuk politikacılar ın demagojisiyle yetinmesi
m ü mk ün gibi gör ü nm ü yordu . Yine Sokrates'le tanışmadan
önce doğa felsefesiyle meşgul olmu ş, doğa filozofları nı n
eserlerini incelemenin yanında, Herakleitosç u Kratylos' un
kişisel öğretiminden geçmiş ti. Gerçekten de onun ailesinde
politik önderlik neredeyse gelenekselleşmiş bir faaliyet ya da
iş haline gelmişti. Yakınları nın teşvik ve telkinlerine ra ğ men,
politik kariyerden oldu ğ u kadar, tragedya yazarlığı ve doğa
felsefesi araştı rmalarından da vazgeçmesini temin eden şey,
hep aynı neden, Sokrates'le tanışması oldu . Sokrates ile tesis
ettiği yakın m ü nasebet, onu sadece doğa felsefesinin değil,
fakat tragedya ve politikanın da çü r ü k zemininden uzaklaş-
tı ran en önemli etken oldu .
O, Atina'nın gü cü n ü n ve ihtişamının dorukta oldu ğ u
d öneme tanı klı k edememişti; ama Perikles demokrasisinde,
politik gerileme ve moral çök üntü n ün tohumlarım bü t ü n
a çı klığıyla gözlemleme imkâ m bulmu ş tu . Savaş bozgunu -
nun ertesindeki çök ü nt ü y ıllar ını, Atina ' y ı bozguna göt ü ren
r üşvetçi ve beceriksiz demagoglar ın h â kimiyetinin yarattığı
y ı k ı ma tanı klık etmişti. Makedonya kralı Philippos' un Yunan
kent devletine nihai darbeyi indirdiği tarihten on y ı l önce,
MÖ 327 yıl ı nda ölm üştü . Buna göre, hayat ı n ı n akışı nı değiş-
tiren birinci olay Sokrates'le tanışmasıyd ı. Onun sayesinde
sanat ve edebiyatla u ğra şmaktan, reel siyasete girmekten
vazgeçip felsefeye y önelmişti.
Onun hayat ının akışını t ü mden değiş tiren ikinci ve çok
daha dramatik olay, söz konusu koşullar alt ı nda hocası nı n
başı na gelenler oldu . Ger çekten de Yedinci Mektup' ta cunta
idaresi sırası nda Atina'nın yaşad ığı tarihsel olayları anla-
tan Platon önce cunta ü yelerinin başlangıçta beyan etmiş
oldukları niyetlere sad ı k kalacaklar ını ve devleti adalet
yoluna sokacaklarını d üşü nd üğü n ü söyler. Fakat sonra da
diktatö rl üğü n sonu çlarına ve tiranlar ın "eski dostlar ı ndan
10
fîr Timaios

birine, gelmiş geçmiş en âdil insana" reva görd ü kleri mua -


meleye tanık olunca, ne kadar bü y ü k bir hayal k ırı klığı
yaşad ığım belirtmeden yapamaz.8 Bir sü re sonra demokrasi
yeniden tesis olunca, demokratik idarenin başlang ıçtaki
dikkati ve özeni karşısı nda yeniden umutlanan Platon' un
son umutlar ını da, Sokrates'e verilen öl ü m cezasımn infazı
t ü ketmiştir. O, işte bu olay ın ard ı ndan politik krize bildik
reformlar yoluyla bir çözü m bulunamayaca ğına, hasta ve
aciz devlete anayasa ya da rejim değişikli ğ inden ibaret bir
ıslah teşebbüs ü n ü n en k üçü k bir yararı nı n olamayaca ğı na
kanaat getirmişti. Ça ğda ş politikada mevcudiyetini tespit
ettiği iki b ü y ü k kusurun, Yunan uygarlığının daha önceki
d önemlerde y ü kselişinde etkili olan demokrasinin sonu -
nu hazı rlaması n ın ka çınılmaz oldu ğ unu d üşü nmesine yol
a çm ışt ı. Her şeyden önce, g ü ya bilgi k ıl ıf ı alt ında ortaya
çı kan cehaletin demokraside uzman ve profesyonelin değil
de, vasat î ve amatör olanın hâ kim olması yla sonu çland ığı nı
savunan Platon açısı ndan demokrasi, Atina'da sadece cahi-
lin hatalı yönetme hakkı anlam ına geliyordu .9
Platon' un ça ğdaş politikada teşhis ettiğ i ikinci bü y ü k
kusur, devletin kurum ve hizmetlerinin kendi bencil çıkar-
ların ı n peşinde koşanlar taraf ından doldurulması na yol
a çan azgm bireycilik ruhuydu . Özel olarak oligarşinin ken-
dine özg ü yanlışını veya olumsuzlu ğ unu ifade eden söz
konusu bireycilik, ona göre, kent devletinin zengin ve fakir,
tahakk ü m edenler ve bastırılanlar olarak ikiye bölü nmesiy-
le sonu çlanı yordu . Toplumu ve devleti d üşman kamplara
bölen bu durum ve olumsuzlu ğ un temelinde ise politikaya
da sirayet eden madde veya para aşk ı vard ı . Demokrasiye
özgü cehalet ya da amat örlü k ile oligarşinin oldu ğu kadar
demokrasinin de bir özelliği olan politik çı karcılık ve bireyci-

8 Platon, Mektuplar ( çev. F. Akderin ), 354b, Say Yayınlar ı, İstanbul, 2011.


9 W . J . Korab-Karpovvicz, "Plato's Political Philosophy", Internet Encyclo-
pedia of Philosophy.
11
Platon

lik, onun gelecekte hedef alaca ğı d üşmanlar olarak Platon'un


bilincine, işte bu dönemde yerleşmişti.
Antik kaynaklar ı n bildirdiğine göre, Sokrates' in infazı mn
ardmdan, Platon, diğer Sokratesçilerle birlikte, muhtemelen
g ü venlik nedeniyle, Megaral ı Eukleides'in yanma sığınmış-
tı.10 Sonraki on iki y ıl boyunca, o bü y ü k ölçüde, Sokratik diye
nitelediğimiz ilk dönem diyaloglarını yazmış ve bu arada,
gözlem ve deneyim yoluyla görg üsün ü arttı rma ve d üşü n-
cesini derinleştirme yön ünde kimi teşebbüslerde bulunarak
seyahat etmiştir. Gittiği ilk yer matematik bilgisini geliştirme-
sine imk â n sa ğlayan, daha sonra Devlet'te savunaca ğı genel
veya sınıflar arası bir iş bölü m ü ilkesini öğ rendiği "kadim
harikalar diyarı" Mısı r'd ır.
İ kinci yer ise meşhur matematik çi Theodoros ve Taren-
tumlu bilumum Pythagorasçılarla tanışması n ı sa ğlayan
İ talya'd ı r. Burada Philolaos ve ona bilim, felsefe ve politi-
kanı n ideal bir sentezine erişme yön ünde önemli a çılı mlar
sa ğlayan Arkhytas'la tanışan Platon, özellikle Arkhytas ara -
cıl ığıyla I. Dionysos'un sarayı na takdim edilir. O, muhteme-
len prens ü zerinde tesis edeceği n ü fuzdan faydalanarak, bu
d önemde önemli ölçüde olu şturmu ş oldu ğ u politik fikirlerini
hayata geçirmeyi ü mit etmişti. Sadece I . Dionysos ile değil,
fakat prensin karısı nın kardeşi Dion ile kurdu ğ u ili şkiye
dayanarak, bu yönde iki ayrı girişimde bulundu . Özellikle
II. Dionysos ü zerinde uygulamaya çalışt ığı filozof -kral tipi,
mutlak bir başarısızl ıkla sonu çland ı. İdealist bir ahlâ kçı filo-
zof ile h ı rsl ı bir aksiyon adamının bir araya gelmesi daha ba ş-
tan imkâ nsı z gibi gö r ü nmesine ra ğmen, yılmayan Platon' un
bü t ü n denemeleri başar ısızlıkla karşıla ştı ve en nihayetinde
hayatı tehlikeye girdi. Böyle bir Sicilya seyahatinden dön ü-
şünde, Atina ile savaş hâ lindeki Aigina'da karaya çı kan filo-
zof , burada esir al ı narak, satılmak ü zere köle pazarı na çı ka-

10 Diogenes Laertios, age, III 6.

12
Timaios

rılm ıştı. Tam bir rastlant ı eseri olarak, dostlar ından birinin,
bazı kaynaklara gö re Elis'li Phaidon'un, bazı kaynaklara göre
Pythagorosçı Arkhytas'ı n fidyesini ödemesi sayesinde ancak,
özg ü rl üğü ne kavu şan Platon'un, bundan sonra bu t ü rden
tehlikelerden uzak durmaya karar verdiği, politikayla sadece
teorik d ü zeyde ilgilenmeyi seçtiği söylenebilir.
Nitekim Arkhytas veya Phaidon'a ödemeye kalkıştığı fidye
parasını onların kabul etmemesi üzerine, bu parayla meşhur
Yunan kahramanı Akademos'un sığma ğı ya da mezarının
hemen yanı ba şındaki bahçeyi satın alarak Akademi'yi kurdu .
Burası en azından Avrupa'nın ilk bü y ü k eğitim ve araştı rma
merkezi olmu ştur. Hukuki bir statü kazanabilmek için dinî
bir cemaat olarak organize olan ve y ıkıld ığı MS 529 y ılına
kadar Platonculu ğun merkezi olma işlevi gören okulda felse-
feye yaklaşım tarzı daha ziyade geometri yoluyla gerçekleşen
matematiksel bir yaklaşımd ı. Nitekim Bizansl ı bir dil â liminin
belirttiğine göre, Akademi'nin kapışma "Geometri bilmeyen
buradan içeri giremez" diye yazdırmıştı. Eğitim felsefesini de
politikaya tabi kılan Platon' un buradaki amacı, iyi eğitilip teç-
hiz edilmiş aklı yla yönetmesi gereken filozof -kral ı eğitmekti.
Akademi, kendisinden devlet adamları ve yasa koyucuların
çı kaca ğı, bilim ve felsefe temelli bir politika eğitimi veren bir
kurum olarak tasarlanm ıştı. Gerçekten de Akademi, Helenistik
d önemin sonuna kadar Yunan d ü nyasma hukukî ve politik
bakımdan şekil vermeye çalışan en önemli merkez oldu .

Eserleri

Platon, Akademi'de geleceğin yöneticilerini, kamu gö revlile-


rini yetiştirme amacı gü derken, bu eğitimden faydalanama-
yanlar i çin birtakı m felsefi eserleri diyalog tarzı nda kaleme
alma cihetine gitmişti. Başka bir deyişle kurumda ele alman
konuların, burada öğ retilen derslerin Akademi' nin kalın
13
Platon «y

duvarları içinde kald ığı yerde, Platon, d ışarı dakileri de göze-


tecek şekilde, felsefesinin sonraki y ü zyıllara intikaline izin
veren bazı popü ler eserler yazma yolunu seçmişti. Aslmda
o, bu diyalogları Akademi'nin kurulu şundan önce ya da
Sokrates'in öl ü m ünden hemen sonra yazmaya başlam ıştı.
Bununla da elbette, esas olarak bü y ü k bir haksızlığa u ğra-
d ığına inand ığı Sokrates'in hayatını meşrulaştırmak, onu ve
fikirlerini tanıtmak amacı gü d ü yordu .
Platon, Akademi kurulduktan sonra da yazmaya devam
etmişti. Böylelikle, ona atfedilen bazı sahte ya da sözde
Platonik diyaloglar bir tarafa bı rakılacak olursa, otantisiteleri
veya Platon taraf ı ndan kaleme alı nm ış olduklarından hiçbir
şekilde ku şku duyulmayan 30 kadar diyalog ortaya çıktı. Söz
konusu eser ya da diyaloglar, elbette öncelikle antik d ü nyada
okunmu ştu . Sadece Yunanistan' da değil, fakat Roma d ü nya-
sı nda da iyi tanınan Platonik diyaloglar, Orta ça ğ'a gelince,
Timaeos istisna tutulacak olursa, Hı ristiyan Batı d ünyasında
ortadan kayboldular. Başka bir deyişle, Platon' un diyalogla-
rının Batı'da, uzun bir Orta ça ğ boyunca varlığından haberdar
olunmad ı. Bu diyaloglar, öyle sanılı r ki yedinci y üzyıldan iti-
baren bir b ü t ü n olarak İslam d ü nyasma geçti.11 Gerçekten de
M üsl ü man â lim ve m ü tercimler, bu diyalogları hem orijinal
Grekçesiyle korudular, hem de önemli bir kısm ı m Arapçaya
terc ü me ettiler. Başta Fâ r âbî ve tbn ü'n Nedim olmak ü zere,
Islami kaynaklar, İslam d ü nyasmda varl ığı bilinen, dola-
şımda olup okunan 35 Platon diyalogunun varlığı ndan söz
ederler.12 Diyalogların Batı'ya geçişi bü y ü k ölçüde 12. y ü zy ıl
Rönesans'ı sırasında olmu ş, onlar ın bir bü t ün olarak yeniden
ele alınıp incelenmeleri, tasnif edilip Latinceye tercü me edil-
meleri Rönesans h ü manizmi eliyle ger çekleşmiştir.

11 T. Brickhouse- N . D. Smith, "Plato", Internet Encydopedia of Philo-


sophy.
12 Bkz . F. Olguner, " Batı ve İslam Kaynaklan Işığında Eflatun", Platon Felse-
fesi Ü zerine Araşt ı rmalar (der . A . Cevizci ), Ankara, G ündoğan Yay ınları,
1990, s. 23.

14
Timaios

Platon' un eserlerinin Batı'daki ilk toplu baskısı, Latin-


celeştirilmiş ad ı Stephanus olan Henri Estienne taraf ından
1578 y ılında yapı lm ıştı r. Stephanus, bu toplu basım d ışında,
diyaloglar ı n ( rakamlarla gösterilen ) her bir sayfasını ( a, b, c,
d ve e şeklinde beş ayrı harfle gösterilen ) böl ü mlere ayırmış-
tır. Diyaloglar ın bu şekilde sayfalanması ve böl ü mlenmesi,
bug ün Platonik eserlere yapılan göndermelerin ana temelini
olu şturur.13
Bununla birlikte, modem diyebileceğimiz Platon okuması
ve Platon yorumculu ğu esas olarak 19. y ü zyılda başlar. Bu
d önemden itibaren, Platonik diyaloglar, çok yoğun bir ana-
lize tabi tutulmu ş, onlar ı n kronolojisi olu şturulurken, eserler
çeşitli ölçü tler kullan ılarak tasnif edilmiştir. Bu çalışmalar
sı rasmda, Platon' un eserlerde geliştirmiş oldu ğu argü manlar
kadar, eserlerin dili ve üslubu da yoğ un bir analize tabi tutul-
mu ştur. Söz konusu inceleme ya da analiz kapsam ı nda, biri
içsel diğeri d ışsal olmak ü zere, esas olarak iki öl çü tün temel
alınd ığı söylenebilir. Bunlardan d ışsal ölçü t esas alınd ığında,
denilebilir ki, antik kaynaklardan örneğin Aristoteles'ten,
Numenius' tan, Sextos Emprikos'tan Platon'a yapılan atıf -
larla, diyaloglarda görd üğü m ü z, birtakı m ça ğdaş kişi ve
olaylara yapı lan gönderimler, diyaloglarm birbirlerine yap-
tı kları referanslar titizlikle incelenmiştir. Yine aynı ba ğlamda
Sokrates'in mahk û miyeti ve öl ü m ü, filozofun İ talya seyahat-
leri, Akademi'nin kurulu şu gibi, Platon'un hayatında önemli
bir yer tutan değişik olaylar göz önüne alınm ıştı r.
Buna mukabil diyalogların incelenmesi ve tasnifi veya
d önemleştirilmesi sı rasında içsel öl çü tler temele alınd ığında,
ya eserlerde geliştirilen öğretiler ile bu öğretilerin gerisindeki
arg ü manlara ya da diyaloglarm edebi yapısı, ü slubu ve kali-
tesine bakılmıştı r. Gerçekten de bunlardan birincisi söz konu -
su oldu ğ unda, Platon yorumcuları filozofun etik, eğitim,

13 T. Brickhouse- N. D. Smith, age .

15

You might also like