Kardan Adam

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 7

Kardan adam mutsuzdur, mutsuz bir şekilde şarkısını söyleyerek sahneye girer.

Sahnede kıprtısız
durur.

Ben bir kardan adamım

Yuvarlak iki toptur bedenim

Bir havuç burnuma

İki kömür gözüme

Bir atkı boynuma

Belki bir şapka başıma

Kışlar karlar benim için

Kışlar karlar çocuklar için

İki çocuk bu güneşli havada şen şakrak gülüşerek sahneye girerler.

Çocuk1: Yaşasın ilkbahar geliyor. Hava yeniden ısınıyor…

Kardan adam panikler ‘ne hava mı ısınıyor’ der. Çocuklar kardan adamı fark etmezler ve sohbete
devam ederler.

Çocuk 2: Evett bahar geliyor. (seyircilere dönerek sorar)ilkbahar gelince neler oluyor? Seyircilerden
yanıt almayı bekler

Çocuk1: çiçekler açıyor, karıncalar çıkıyor, kelebekler uçuyor

Kardan adam yine panik havasında çocukların her bir cümlesinden sonra ‘karlar eriyor…karlar
eriyor…’ der.

Çocuk2: Başka başka…? Güneş artık ısıtıyor değil mi?

Kardan adam panik havasındadır, sesi gittikçe yükselir ve artık ağlamaya da başlar.

Kardan adam: Ühü ühü ühü

Ağlama sesini duyan çocuklar kardan adamı fark ederler. Şaşırarak yanına giderler.

Çocuk1: Neyin var kardan adam? Neden ağlıyorsun?

Çocuk2: (biraz safça)Hakkaten ağlama kardan adam bak çiçekler açacak, bahar gelecek, kelebekler
uçacak!

Kardan adam anlaşılmamanın verdiği acıyla daha da yükselterek ağlamasını;


‘Ühühü işte tam da bu yüzden ağlıyorum yaaa. Bahar gelince havalar ısınınca karlar eriyecek. Ya ben
ya ben? Siz beni anlamıyorsunuz.

Çocuk 2: (o an anlar durumu)Aaaaa kardan adam tabi ya sen kardansın. Ağlama dur, üzülme belki bi
çözüm buluruz!

Çocuk1: Kardan adam sen bizim arkadaşımızsın, dur hemen üzülme belki bir çözüm buluruz! Seyirciye
döner. Bulur muyuz dersiniz?

Müzik----Ağlama kardan adam

Çocuk2: Tamam da nasıl yardım edeceğiz?

Çocuk1: Düşünelim, düşünelim … Karlar neden erir?

Kardan adam:( Mızıkçı bir şekilde ) Mesela havalar ısınmasa erimezdim.

Çocuk2: (Kendinden büyük bir cesaret ve inançla…) O zaman güneşe gidelim

Çocuk1:(Biraz emin olamayarak cevap verir. Daha iyi bir fikri yoktur.) Peki, o zaman hadi yolda
düşünürüz. Sabah güneş doğmadan buluşalım ne dersin?

Sahne kararır. Ertesi sabah Sevgi Mert’i beklemektedir. Mert görünür.

Sevgi: Nerde kaldın Mert? Bak doğdu güneş geciktin.

Mert: Ya uyuyamadım ki; rüyamda nasıl yapsak, nasıl etsek diye düşünmekten… sonra birden
dalmışım.

Sevgi: Neyse neyse hadi daha gecikmeyelim.

Yürümeye başlarlar. Arkada yolda olduklarını gösteren bir dekor.

Sevgi: Mert sen kışı seviyor musun?

Mert: bilmem sanırım kartopu oynamayı ve kardan adam yapmayı çok seviyorum. Annem babamda
küçükken kardan adam yapıyorlarmış biliyor musun?

Sevgi: Evet, kardan adam yapmak gerçekten çok güzel. Kardan adamın mutsuz olmasını hiç mi hiç
istemem. O bizi hep çok mutlu ediyor değil mi? Hadi elim sende!

Mert’e dokunur ve koşmaya başlar. Koşuştururlar. Nefes nefese kalırlar, biraz dinlenmek isterler.

Mert: Ay ben çok yoruldum.

Nefis bir manzara vardır önlerinde. Yüksek bir tepedir. Çeşit çeşit pofidik bulutlar vardır. Sevgi Mert’ e
bulutları gösterir .

Sevgi: Mert şu bulutların güzelliğine bak. Hadi içlerine koşalım. Dokunalım yakalayalım.

Bu arada neşeli bulut şekilden şekle girer. Kendini seyirciye de gösterir. Neşeli bulut çocuklarla
oynamak istemektedir.
Bulut : Çocuklar bilin bakalım ben neyim? (seyirciye de sorar)

Mert: Bence bir şapka oldun sen!

Sevgi: Yok yok bir elma!

Mert: Kalp mi o çok romantik bir bulutmuş!

Sevgi: Bence çok güzel .

Bulut: Sizinle oynamak çok zevkli. Söyleyin bakalım yolculuk nereye?

Sevgi: Aslında güneşle konuşmaya gidiyorduk.

Bulut: Güneşle mi? Ne konuşacaksınız güneşle?

Mert: Arkadaşımız kardan adam havalar ısınınca eriyor ve çok mutsuz. Ondan yardım isteyecektik.
Isıtmasa havayı olur mu diye? Arkadaşımız kardan adam erimesin diye…

Bulut: (kahkahayı basar) Asıl romantik sizsiniz be! Ay çok komik. Kardan adam dediğin erir canım.
Kardan adam eriyecek ki su olacak, su ısınan havayla buharlaşacak sonra ben arkadışımla böyle çak
yapıp yağmur yağdıracağım.

Arkadaşı buluta çak yapar ve yağmur başlar. Sevgi ile Mert koşmaya yağmurdan kaçmaya başlar.
Sahne değişir. Toprak, kardelen ve nehirden oluşan sahne yerini alır.

Mert: Yahu görüyor musun bulut kardeşin yaptığını? Islandık. neyse şurda biraz oturup dinlenmeye
ne dersin?

Sevgi: Böyle oyun, yağmur derken gecikiyoruz. Hadi Kardan adama söz verdik. Güneşle konuşmalıyız.

Mert: Bulutta şaka mı yaptı ciddi miydi anlamadım diyerek kendini yere atar.

Sevgi de hemen Mert in yanına oturur.

Mert: Şu karıncaları izlemeye bayılıyorum.

Toprak: Sen onu bir de bana sor!

Sevgi: Bu ses nerden geliyor.

Toprak: Benim ben toprak. Karıncalar diyorum üstümde yürürlerken gıdım gıdım gıdıklanıyorum.
(kıkırdar) Aslında çokta şikayetçi değilim. İşte bahar gelince onlar böyle hareketleniyor ben de
canlanıyorum. (memnun , gülümser)

Sevgi ile Mert birbirine bakar akıllarından aynı şey geçmektedir, düşünceli susarlar.

Toprak: Ne oldu çocuklar yanlış bir şey mi söyledim?

Sevgi: Yok aslında bahar gelince dedin ya..

Toprak: Evet (Mert’e bakar)


Mert: Şey…Biz de baharla ilgili güneşle konuşmaya gidiyorduk.

Toprak: Güneşle? Baharla ilgili?

Sevgi: Aslında şöyle bizim arkadaşımız var; kardan adam. Ona bir söz verdik. O çok mutsuz erimek
istemiyor ve biz de onun erimesinin güneşle ilgili olduğunu düşündük. Ve karar verdik güneşi ikna
edeceğiz; kardan adamı eritmese..

Toprak: Ama kardan adam erimezse ben nasıl ıslanacağım, mevsim değişmezse, su olmazsa benim
içimdeki küçük tohumlar nasıl yeşerecek?

Mert: Dünya da su mu yok! Seni sulayacak başka bir yol bulsak?

Toprak: Bilmem ki bu bir döngü çocuklar. Başka bir yolu varsa bana da söyleyin.

Kardelen olan oyuncu sahnenin bir köşesinde salınmaktadır.

Mert hareketlenir. Kardelen’i görmüştür. Sevgi’ yi elinden tutar, kaldırır. Kardelen’e doğru çekiştirir.

Sevgi: Ne oldu?Dur!

Mert: Baksana tohumlar nasıl yeşerecek diyordu. Baksana işte çiçek! (heycanla bağırır kardeleni
göstererek)

Kardelen: (dans eder gibidir) Merhaba!

Sevgi: Seni gördüğümüze çok sevindik. Az önce toprak bize ‘bahar gelmezse, çiçekler açamaz’ filan
diyordu.

Mert: Az kalsın bulut, toprak filan ikna oluyorduk, geliyorsa gelsin bahar yahu diyecektik.(ağzını
kapatır ‘ne diyorum ben’ der gibidir)

Kardelen:( gülümser)Ne dediğinizi anlamadım ama ben kardelenim. Kar yağınca açarım sadece. Kar
yağıp da toprak karla örtüldüğünde, karların arasından yavaşça kafamı çıkarırım güneşe doğru
‘merhaba’ derim. (kıkırdar) Kar yağmazsa açamam ki..

Sevgi: O zaman karların erimemesi senin için de çok iyi…

Kardelen: Evet ama tam olarak değil. Benim başka çiçek arkadaşlarım da var. Onların da yaşama ve
güneşe merhaba demesini istemez misiniz? Yaseminler, kır çiçekleri, papatyalar, menekşeler… daha
neler neler…Hepimizin bir zamanı var aslında.

Mert: Sen ne kadar da iyi bir çiçekmişsin gerçekten. Ama biz yine de güneşi bulsak iyi olacak.

Sevgi: Çünkü bir söz verdik.

Kardelen: Tabi tabi siz sözünüzü tutun şu nehri geçip tepeyi aşınca güneşi bulursunuz. Ben de
zamanımın tadını çıkarayım.(kıkırdar)

Mert’in aklına yeni bir fikir gelmiştir. Heyecanla Sevgi’ ye aktarır.


Mert: Sevgi kardelen ‘nehir’ dedi. Nehir deyince aklıma bir fikir geldi. Belki de nehirden toprağı
sulamasını istemeliyiz. Böylece havalar ısınmazsa, karlar erimezse susuz kalacak olan tohumların ve
toprağın sorununu çözeriz.

Sevgi: İyi fikir bakalım nehir ne diyecek!

Koşarak nehrin yanına gelirler.

Sevgi: Nehir kardeş nehir kardeş! Sana bir soruyla geldik. Biraz suyundan içerken konuşalım mı?

Nehir: Tabi ki için suyumdan…lezzetlidir benim suyum. Dağların eriyen karlarından beslenir.

Mert: (şaşkın ve üzgün bir ifadeyle..) Ne eriyen karlar mı? Olamaz olamaz…ya bu karlar erimese
olmuyor mu?

Nehir: (Anlamaz bir şekilde döngüyü anlatır) Evet nolmuş! eriyen karlar, yağan yağmurlar…bahar
gelmeye yakın buzlarım çözülür, sularım artar. Coşkun ve hayat dolu akarım yatağımda…denize
kavuştururum sularımı. Bende denizi beslerim. Sonra toprak içer suyumdan. Sincaplar, kurtlar
kuzular, kuşlar aynı sizin az önce içtiğiniz gibi susuzluğunu giderir benimle. Ben akmayı çok severim.

Mert ve sevgi birbirlerine bakıp artık ikna da olmuş gibilerdir.

Sevgi: Ne yapacağız? Gerçekten haklı olduklarını düşünüyorum.

Mert: Evet galiba bende. Ama kardan adama bir söz verdik. En azından güneşle de konuşup kardan
adama güneşi bulduğumuzu ve yolda yaşadıklarımızı anlatabiliriz. Böylelikle belki oda daha fazla
üzülmez.

Sevgi: Evet evet en azından güneşi bulmalıyız. Hadi güneşle de konuşalım. Şu tepenin ardında demişti
kardelen.

Mert: Evet batmadan yetişelim.

Güneşin sahneye girdiği bir dekor olur.

Sonunda güneş karşılarındadır. Bilge biridir güneş. Çocukların yolculuğunu takip etmiştir.

Güneş: Hey çocuklar ! Ne kadar üzgün görünüyorsunuz!

Sevgi: Nasıl üzgün olmayalım ki? Arkadaşımız kardan adama yardım etmeye söz verdik ama sözümüzü
tutamıyoruz. Ona erimemesi için yardım edecektik ama bir yol bulamadık.

Güneş gülümser, bilgece onları dinler.

Güneş: Biliyorum yol boyunca sizi izledim. Gördünüz ki her şeyin bir dengesi ve döngüsü var. Aslında
bu denge ve döngünün siz insanların eliyle bozulduğu oluyor. Siz sanıyorsunuz ki bu dünya sadece
sizin için var.????Ama ya dünyayı oluşturan diğer şeyler…kuşlar, çiçekler, ağaçlar, hayvanlar, toprak.

Mert: Biz bunu anladık(hatta pandemi de yetişkinler bile anladı) ama kardan adama nasıl
anlatacağımızı bilmiyoruz. Onu üzmek istemiyoruz. Acaba bunu ona sen mi söylesen?
Güneş: Bana ihtiyacınız olduğunu sanmıyorum. Arkadaşınıza verdiğiniz söz için buralara kadar
geldiniz. Yolda çokça şeyler öğrendiniz. Eminim siz anlatmanın en güzel yolunu da bulacaksınızdır.

Çocuklar birbirine bakar.

Müzik….(Kardan adama giderken ki geri dönüş yolu boyunca aslında yolda öğrendiklerini anlatan bir
sözler ve müzik olur)

Sevgi: İşte kardan adam orda.

Mert: (Biraz ürkek bir şekilde) hadi gidelim yanına.

Kardan adam: (Geldiklerini görünce role girer. Numaradan ağlamaya başlar.) Ühü ühü erimek
istemiyorum..

Sevgi: (Mert’e bakarak) Ya baksana ne kadar da üzgün nasıl söyleyeceğiz?

Mert: Kardan adam, üzülme artık bak biz bir sürü şey öğrendik. Güneşi bulduk, onunla konuştuk.

Kardan adam:( Heycanlanır) Demek öyle demek güneşle konuştunuz. Eeee erimiycek miyim yani?

Sevgi: (Kendinden emin olmayan bir şekilde) Tam olarak öle değil. Şey yani şöyle…

Mert: Biliyor musun nehirle tanıştık, toprakla konuştuk hatta kardelenle bile karşılaştık. Sonunda
güneşi de bulduk.

Kardan adam: Sonuç? Sonuç?

Sevgi: Sen hiç yok olmuyormuşsun..

Kardan adam: (artık numara yapmayı bırakır, muzipçe) Biliyorum

Kardan adamı duymamışlardır, telaşla anlatmaya devam ederler.

Mert: Denge ve döngü varmış

Kardan adam: Biliyorum

Sevgi: Her şeyin zamanı varmış

Kardan adam: Biliyorum

Sevgi duyar ve şaşırır hala anlatmaya çalışan Mert e bakıp onu kolundan tutar

Mert: Aslında, Aslında yok olmak diye bir şey yokmuş. Bu sene gidip seneye tekrar gelecekmişsin.

Mert, Sevgi ye döner.

Sevgi : Biliyorum dedi Mert.

Kardan adam: Evet biliyorum, aslında sizin öğrenmeniz için yaptım. Her sene gidiyorum ve sonra gene
geliyorum. Tekrar gelip gelmemem de, ne kadar kalacağım da sadece doğanın değil sizin
yaptıklarınızın da etkisi oluyor. Ancak siz iklimleri değiştirirseniz bu denge ve döngüyü bozarsanız
gelemem. Bütün bunları bizim dostluğumuzla anlamanız bana çok güzel bir yılsonu hediyesi oldu.
Umarım seneye görüşürüz. Çünkü bahardan değil de iklim değişikliklerinden korkmalıyız değil mi?
Haydi zamanımızın tadını çıkaralım. Biraz kar ister misiniz?

You might also like