Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 3

Edebiyat ve Toplum li kisi

Edebiyat, s zl ve yazılı r nler aracılı ıyla toplumun k lt rel birikimini olu turur. Toplumun
duygu, d nce ve hayalleri; sosyal ya amı, inan ları ve de erleri onun aracılı ıyla dile getirilir.
Edebiyat toplum ilişkisi açısından bakıldığında; sanat, siyaset, bilim, felsefe, ekonomi, din, tarih
gibi her alan; sevgi, nefret, korku, fke, z nt , sevin , arzu, a k, mutluluk, mutsuzluk gibi her
duygu; kısacası insanı ilgilendiren her ey edebiyatın ilgi alanına girer. Bu anlamda edebiyat,
toplumların duygu ve d ncelerinin yansıdı ı alandır.

Bir toplumun dili, dini, siyasal yapılanması, ekonomik d zeyi, sosyal tabakala ma bi imi,
toplumsal de i im ve d n m gibi pek ok unsurla o toplumun edebiyatı arasında ili ki vardır.
Edebiyat; toplumsal varolu un ve mill kimli in d nce ve sanat alanında in ası, temsili ve gelecek
ku aklara aktarımında nemli bir ara tır. Siyasal geli meler, sava lar, g ler, din ve medeniyet
de i iklikleri gibi toplum hayatını derinden etkileyen her ey, edebiyatta yankı bulmu tur. nsan ve
toplum hayatındaki her de i im edebiyatı ku atmı , edebiyat a ku atılmı tır.

Dil, zihniyet, aile, sosyal evre, kir ve inan lar gibi t m de erler dizgesi toplumsal katkıyla in a
edilir. Sanat ının, eserini retirken toplumsal ger eklikten ba ımsız hareket etmesi d n lemez.
Sanat ı ait oldu u toplumun k lt r kodlarını ta ıdı ından edebiyat, i inde do du u sosyal yapının
tanı ı durumundadır.

Toplum sorunlarını dile getirir, bunu yaparken de toplumsal de i ime etkide bulunur. Toplumsal
de i im ve d n mde nemli rol oynar, i inde geli ti i sosyal yapıyı etkiler ve bi imlendirir.
Toplumu etkileyen edebiyat, aynı zamanda toplumdan etkilenir. Sonu ta edebiyat ve toplum
arasındaki ilişki, birbirini etkileyen ve geli tiren bir ilişkidir.

Edebiyat ve Toplum Arasındaki İlişkinin Tarihsel Gelişimi

Türk Edebiyatı'nın tarihine baktığımızda, edebiyat ile toplum arasındaki ilişkinin önemli bir rol
oynadığını görmekteyiz. Bu ilişki, zaman içinde farklı dönemlerde farklı şekillerde ifade edilmiştir.
İşte Türk Edebiyatı'nda edebiyat ve toplum ilişkisinin bazı önemli dönemleri ve özellikleri:

1. Tanzimat Dönemi: Tanzimat Edebiyatı ile birlikte Türk edebiyatında toplumun sorunlarının dile
getirilmeye başlandığını görürüz. Tanzimat edebiyatı dönemi yazarları, Osmanlı
İmparatorluğu'ndaki çöküşü ve toplumsal değişimleri ele almışlardır. Özellikle Namık Kemal, bu
dönemin önemli temsilcilerindendir ve eserlerinde toplumsal meselelere odaklanmıştır.

2. Servet-i Fünun Dönemi: Servet-i Fünun edebiyatı ile birlikte tekrar bireyselliğe dönülmüş ve
yazarlar, bireysel konulara yönelmişlerdir. Bu dönemin etkisiyle, toplumsal sorunlardan kaçınılmış
ve daha özgün eserlere imza atılmıştır.

3. Milli Edebiyat Dönemi: Milli Edebiyat hareketiyle birlikte Türk edebiyatı daha fazla halka
yönelmiştir. Anadolu ve Anadolu halkı, edebiyatın ana teması haline gelmiştir. Kurtuluş Savaşı
döneminde halkın gösterdiği fedakarlık ve yeni devlet politikası, edebiyat aracılığıyla toplumu
birleştirmiştir.

4. Cumhuriyet Dönemi: Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı ile birlikte, toplumun bir ifadesi
haline gelmiştir. Toplumun yaşadığı sıkıntılar ve değişimler güçlü bir şekilde dile getirilmiştir.
Özellikle "Toplumcu Gerçekçi Yazarlar" olarak bilinen yazarlar, edebiyatın toplumsal bir işlevi
olduğunu savunmuş ve halkın sorunlarını dile getirmişlerdir. Bu yazarlar, toplumun değişimine etki
etmiş ve toplumsal farkındalık yaratmışlardır.






































fi


































































Türk Edebiyatı, tarihsel süreç içinde edebiyat ile toplum arasındaki ilişkiyi yansıtan önemli bir
yolculuğa sahiptir. Edebiyatın, toplumsal sorunları ele alarak veya bireysel deneyimleri anlatarak
toplumu etkileme ve değişime katkı sağlama potansiyeli her dönemde önemini korumuştur. Bu
nedenle Türk edebiyatı, hem toplumsal hem de kültürel bir açıdan zengin bir mirasa sahiptir.

Edebiyat ve Toplum li kisi ile ilgili kompozisyon


AYNA VE TOPLUM

Edebiyatın toplumla ili kisi bahsinde, sık a kullanılan benzetmelerden biri aynadır. Romandan ve
ger eklikten s z a ıldı ında, ok zaman Stendhal’ın Kırmızı ve Siyah’ında ge en me hur c mle
anılır: “Roman, uzun bir yol boyunca dola tırılan aynadır.” Bilindi i gibi, aynanın biri aydınlık ve
di eri karanlık iki y z vardır. Aydınlık olan n tarafında suretimize bakıp kendimize eki d zen
veririz; arkaya, sa a, sola bakıp yansımaları izleriz. Bir edebiyat eserindeki izd mler, yansımalar,
yankılar... aynada g r lenlere benzer. Bir de arka tarafı vardır aynanın, duvara yaslı duran, kimsenin
dikkat etmedi i y z. Bildi iniz gibi oranın adı “sır”dır.

Aydınlık taraftan ba layalım. Burası i erik/ z ve dil olsun. Edebiyat eseri, insanı ve toplumu
i eri inde ve dilinde yansıtır mı? E er yansıtırsa ne l de, hangi imk nlarla? Aristo’nun
Poetika’sından beri bu soruya evet cevabını verenlerin sayısı az de ildir. Edebiyat muhteva
dedi imiz z sınırları i inde, ka ınılmaz olarak insanı anlatır, ba ka ansı da yok gibidir. (Hayvan
hik yelerinde ve di er alegorik y klemelerde de kar ımızdaki aslında insanın bilincidir.)

Tabii burada bir ayrımı dikkate almak gerekli. nsan ve toplum som ger ektir. Ona dokunabilirsiniz,
toplumu l ebilirsiniz, onun bir par ası olursunuz. Edebiyat ise sanattır, ba ka bir deyi le yapmadır,
kurmacadır. Demek ki edebiyatın toplumu yansıtma imk nında bir kurmaca olma h li ve bununla
ba lantılı bir ahsilik bulunmaktadır. Zaten bu znellik olmadı ında kar ıla tı ımız kelimeler
toplulu una “edebiyat sanatı” demiyoruz.

Yazarın hayali, duygusu, yorumu s z konusu olsa da, edebiyat eserinde salt ferd bir h lin
yansımaları; eserin i ini doldurmaya yetmeyebilir. Her h l k rda edebiyat toplumla iki a ıdan ili ki
i indedir. Bunlardan ilki sanat ının bilin li bir tercihle toplumunu eserinde yansıtmasıdır. Yazar
aileyi, fakirli i, i e gidip gelen insanları, toplumsal tabakaları, sava ları vb. de i kenleri eserine
konu edinir. Bu durumda g d ml olmamak nemlidir. Topluma dair hem tarihsel ge erlili e hem
de zg n katkılara sahip “edeb ” metinler de erlidir. Klasiklerin b y k kısmının bir ortak zelli i
de budur. Edeb li i kullanarak toplumsal s ylem reten metinler ise de ersizdir. lk bakı ta ikisi de
benzer sonu lara varıyor gibi g r nse de biri asıl di eri ise o elbiseye girmi komik bir taklittir.

Toplumun edebiyatla ikinci ili ki bi imi ise d nemin air, yazar zerindeki etkisidir. Edebiyat ı
bireysel ve soyut konuları i lerken bile onun duygularını ekillendiren toplumsal geli melerden ve
k lt rden; kullandı ı dil, dikkatini eken konular ve imgeler itibarıyla kopamaz. Hayat, hayal ve dil
par alarını bir kompozisyon h line getirirken sanat ı yalnız mıdır, yoksa aklında nereden geldi ini
hatırlamadı ı sesler, sabit kirler var mıdır? Anı, deneme ve soru turmalardan bildi imiz kadarıyla
s ylersek sanat ılarda onları a ıran bir ses oluyor. Toplumdan gelen bir e it a rı. in aslı sanat ı
bunu kabul etmek zorunda de ildir. Fakat istese de istemese de, i inde bulundu u ko ullar, ok
zaman, yazarı ekillendirir.

Tabii bunu tespit etmek g , ama asla imk nsız de il. (...) Bu etkiyi sık kullandı ımız bir kavramla
adlandıraca ım: “Zamanın ruhu”. Her d nemin bir ruhu vardır ve bu bir ırmak gibi b t nle erek
ilerler. Aslında gelenek de kabaca b ylece ve toplumun tam ortasında olu ur. Eliot’un tabiriyle
s ylersek “Hi bir air, hi bir sanat ı, kendisinden sonrakilere iletmek istedi i b t n bir d nya


















































fi






















































































































g r n tek ba ına veremez.” Gelene e eklenmeli ve toplumun i inde bir kar ılık bulmalıdır.
Ayrıca her sanat ıda ortaklıklar bulundu una g re, d nem, zihni ekillendirerek edebiyatı etkiler.
Galiba edebiyat, toplumu tam da bir aynanın aydınlık tarafı gibi yansıtmıyor.

Bazı aynaların i b key dı b key olması gibi, sirk aynaları, dev aynası gibi edebiyatın yansıtımları
da farklı. Zaten Stendhal’ın s z de realist roman i indi. Edebiyatta toplumun yansıması bir e it
deforme ediliyor, yo unla tırılıyor. Ya da dikkatimizi ekmek i in niyetli bir silikle tirme yapılıp
rt l yor bazı eyler, pamuk ipli i ba ları takip edip sonu lara varıyoruz. Bunun yanında bir de dil
meselesi var. Hi ku kusuz, edebiyat bir dil i ili idir dahası ustalı ıdır. Malzemesi olan kelimeler
ise toplumda payla tı ımız ortak de erdir. Bu durumda edebiyat, toplumsallı ını payla ılan
kelimeler zerinden de ger ekle tiriyor.

Peki, imdi unu soralım. Edebiyatın yansıttıkları bir eyleri de i tirir mi? Edebiyat yapıtının g c
nedir? Yine ayna benzerli inden yola ıkarak cevap arayalım soruya. Aynaya bakarken
be enmedi iniz tara arı; y z n zdeki sivilceleri, sa larınıza d en akları, cildinizdeki kırı ıklıkları,
ne kadar g zel oldu unuzu ya da irkinli inizi d n r, yansımanızla konu up ona ka g z i areti
de yaparsınız. Edebiyat da okura kendi toplumuna dair kesitleri sunarken buna benzer duygular
ya atır. Diyelim ki bula ıcıdır. D nd r r, sabit kir olur. Sonu ta etkiler ve de i tirir.
nsanın manevi ve maddi yolculu undaki hiss ve zihn geli imini sa lar.

Aydınlık taraftan yani muhtevadan yeterince bahsettik galiba. imdi biraz da karanlık y ze bakalım.
Ba ka bir deyi le edebiyatın, bug nk tabirle retim ve t ketim ili kisindeki toplumsallı a. Yani
hemen hi bakılmayan aynanın sır kısmına gelelim. in bu ve hesiyle pek kimse ilgilenmez,
mutfak bizlerin dikkatini ekmez nk . Ho , kimse kimseye mutfa ını g stermeyi sevmez ya!..
Fakat urası var ki, eserin ortaya ıkması, yaygınla ması, muhatabına ula ması ve bir e it
t ketilmesi safhaları bu y zde cereyan eder. Ve buradaki her safhada, edebiyat toplumla i i edir.

Edeb bir olayda, tabir yerindeyse d rt eleba ı vardır. Yazar/ air, eser, yayımcı ve okur. nce
toplumun bir bireyi olan yazar, istidadı ve u ra ısı nispetinde eserini ortaya koyar. Ne var,
yayımlanmamı bir r n n eser olup olmadı ı h l bir tartı ma konusudur. ekmece g z nde kilitli
bir roman, yayımlanıp okunmadan eser katına ıkar mı? Dolayısıyla sanat ı yapıtını yayımlamak
i in bir ortam bulmalıdır. Ortam, edebiyat sanatında dil yordamıyla olur. S zl ya da yazılı olabilir.

Yazılı olacaksa genelde bir yayıncıyla anla ılır. Yayıncılar nalıncı keseri gibi hep kendilerine
yontarlar. Ne yapsınlar, onlar da haklıdırlar, bir i letmeyi ya atmak zorundadırlar. Aslında onlar,
vasıtası ve malzemesi dil olan kitabın maddi varlı ıyla ilgilenirler. Nihayet eser, okurla bulu ur.
Burası i in karma ıkla tı ı ve edebiyatın topluma do du u kısımdır. Aynaya nasıl bakıldı ı
nemlidir, oradan yansıyan ba ka, insanın g rd ise ba ka olabilir. Mesela eyh Galip, “ y neye
baksam g r r m s ret-i y r” diyor. nsan, ok zaman aynada ba ka eyler g rmeye meyillidir. Okur
da, ku kusuz, aynada g rd yle ilgili olarak, kendine has bir yorum yapar.

“Edebiyat olayı”nı bu d rt de i kene g re konumlandırıp a ıklamak, onun toplumla ili kisinin,


i eri i kadar nemli bir y n d r. Edebiyatın retim bi imi, i eri ine de etki eder. rnekse matbaa
olmadan roman yazmak imk nsızdır. nk formsuz, ok hacimli bir metin retmek
zorundasınızdır. Bir sanat hamisi/patron varsa, okurun sayısının ok olmasına da gerek yoktur.
Haminiz sizi be ense yeter. Okur o alırsa ok satma iste i do ar. Edebiyat eseri, her h l k rda
toplumdaki de erleri yansıtabilir, ama retim ili kileri ve i erik yapıttan yapıta de i ecektir.

Son olarak unu s yleyelim; edebiyat, genel/yaygın manasıyla bir k lt r nesnesi olarak, dil formuna
sahip “payla ılan bir ortak anlamlar manzumesi”dir. Hem i eri i hem de sırrıyla, ba ka bir deyi le
muhteva ve dı artlarıyla toplumsal dinamiklerin t m izlerini st nde ta ır. Kimlik in ası, ortak
benlik, e itim gibi y nlerden de toplumu ve insanı etkileyip de i tirir.
Prof. Dr. Turan Karata






















































fl





















































































fi










































































































You might also like