Professional Documents
Culture Documents
Anadolu Selçuklu Devleti (Türkiye Selçukluları)
Anadolu Selçuklu Devleti (Türkiye Selçukluları)
Türkler, tarih boyunca farklı nedenlerden dolayı (genellikle ekonomik, siyasi ve sosyal nedenler, İç
çatışmalar, doğal afetler ve yerleşim alanlarının yetersizliği) anavatanlarından göç etmişler, yeni
yurtlar edinmek istemişlerdir. Bu süreçte, Selçuklu Türkleri önemli bir rol oynamış ve çevre
bölgelere düzenledikleri akınlarla tarih sahnesinde önemli bir yer edinmişlerdir.
Selçuklu Türkleri, bu göç dalgasının öncüsü ve önemli bir aktörü oldular. 11. yüzyılda, Selçuklu
hükümdarları önderliğinde çevre bölgelere akınlar düzenlemeye başladılar. Anadolu, bu akınların
hede erinden biriydi ve 1015-1018 yıllarında gerçekleşen ilk akınlar, Türklerin bu bölgeye ilgisini
gösterdi.
Ancak, Selçukluların Anadolu'ya tam anlamıyla yerleşmeleri için Dandanakan Muharebesi önemli
bir dönüm noktası oldu. 1040 yılında gerçekleşen bu muharebede, Selçuklu Türkleri Gaznelileri
mağlup ederek bağımsızlıklarını kazandılar. Bağımsızlık süreci, çevre bölgelere yapılan akınların
daha sistemli bir hale gelmesine imkan tanıdı.
Anadolu, bu süreçte Selçuklular için uygun bir bölge olarak öne çıktı. Yapılan akınlar sonucunda,
bölgenin zenginlikleri ve stratejik önemi fark edildi. Anadolu'ya hakimiyet için Büyük Selçuklu
Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasındaki ilk savaş, 1048 yılında gerçekleşti. Bu savaş, Pasinler
Muharebesi olarak bilinir ve Anadolu'nun kontrolü için yapılan ilk çarpışma oldu.
Pasinler Muharebesi'nde Selçuklu Türkleri, üstün bir performans sergileyerek zafer kazandılar ve
böylece Anadolu'nun kapıları kendilerine açıldı. Bu zafer, Selçuklu Türkleri için yeni bir dönemin
başlangıcı oldu ve Anadolu'da Türk hakimiyeti kurulmaya başlandı.
Selçuklu Türkleri, Anadolu'yu fethettikçe burada yeni bir medeniyet inşa etmeye başladılar. Türk
kültürü ve medeniyeti, Anadolu topraklarında kök salarak zengin bir gelişim gösterdi ve Türkler, bu
coğrafyayı uzun yıllar boyunca yönettiler. Anadolu'daki Türk hakimiyeti, Türk tarihinde önemli bir
kilometre taşı olarak kabul edilir ve bu süreç, Türklerin bu topraklarda güçlü bir devlet kurmalarının
temelini oluşturdu.
fl
Süleyman Şah Dönemi (1077 - 1086)
1075 yılında İznik’i fetheden Kutalmışoğlu Süleyman Şah 1077 yılında Anadolu Selçukluları
diğer adıyla Türkiye Selçuklu Devleti’ni kurmuştur. Devletinin sınırlarını Marmara kıyılarına kadar
genişleten Süleyman Şah, Boğazın Anadolu yakasını kontrol ederek buradan geçen gemilerden
vergi almıştır. Türk islam tarihinde Boğaz’ın Anadolu yakası ilk defa Türkler tarafından kontrol
altına alınmıştır. Süleyman Şah Batı Anadolu’da birçok yeri aldıktan sonra Bizans ile Dragos Çayı
anlaşması imzalanmıştır.
Dragos Çayı Antlaşması ile Bizans, Selçuklulara vergi ödemeyi kabul etmiştir. Bizans’ın vergi
ödemeyi kabul etmesi Selçuklu üstünlüğüne kanıt olarak gösterilebilir. Süleyman Şah güneye
yönelerek Antakya’yı ele geçirmiştir. Ardından Halep’e yönelen Süleyman Şah ile Suriye Selçuklu
hükümdarı Tutuş’un arası açılmıştır. Süleyman Şah Tutuş’la yaptığı savaşta hayatını kaybetmiştir.
Sultan Melikşah, Süleyman Şah’ın ölümünden sonra Türkiye Selçuklu Devleti’ni kendisine
bağlamak amacıyla Süleyman Şah’ın oğulları olan Kılıç Arslan ve Kulan Arslan’ı yanına almıştır.
Türkiye Selçukluları bir müddet hükümdarsız kalmıştır. Bu hükümdarsızlık dönemine “Fetret
Dönemi” ya da “Fasıla-i Saltanat” denilmiştir. Süleyman Şah’ın mezarı Suriye’de Caber Kalesi’nde
iken 2016 yılında düzenlenen Şah-Fırat Operasyonu ile Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinin Eşme
Köyü’ne taşınmıştır.
Melikşah’ın yanında tutulan I. Kılıç Arslan, onun ölümünden sonra Anadolu’ya gelmiş, İznik’te
Türkiye Selçuklu tahtına çıkarak devleti toparlamıştır. Çaka Beyliği’ne son vererek bu beyliğin
topraklarını ülkesine katmış ve Anadolu Türk birliğini sağlama politikasını başlatmıştır. I. Haçlı
Seferi esnasında Haçlılar ile mücadele etse de başarılı olamamış başkenti İznik’ten Konya’ya
taşımak zorunda kalmıştır.
Haçlılar ile Eskişehir yakınlarında karşılaşan Türkiye Selçukluları, savaşı kaybetmelerine rağmen
daha sonra gerçekleşen yıpratma savaşlarında Haçlılara büyük kayıplar verdirmişlerdir. Haçlılar ile
yaptığı mücadelelerden sonra Danişmentlileri de kendisine bağlamıştır. Ardından güneye ilerleyerek
Musul’u alan I. Kılıç Arslan’ın Büyük Selçuklular ile arası açılmıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nin
Irak valisi Emir Çavlı ile giriştiği mücadeleyi kaybeden I. Kılıç Arslan Habur ırmağını geçerken
boğularak ölmüştür.
Danişmentlilerin yardımıyla tahta çıkmıştır. Anadolu’da yeniden düzen sağlamaya çalışan I. Mesut
Bizans İmparatoru Manuel Komnenas ile yaptığı savaştan zaferle ayrılmıştır. I. Mesut devleti
toparlama sürecinde iken Nureddin Mahmud Zengi Urfa’yı Haçlılardan geri almış bunun üzerine II.
Haçlı Seferi düzenlenmiş ve Haçlılar Anadolu’ya girmişlerdir.
Haçlıları Eskişehir yakınlarında yenilgiye uğratan I. Mesut bu başarısından dolayı Türk islam
devletleri dünyasında büyük takdir kazanmıştır. Danişmentliler ile mücadele ederek onlardan bazı
bölgeleri almıştır. I. Mesut Dönemi’nde ilk kez bakır para bastırılmıştır.
II. Kılıç Arslan’ın ilk yılları taht kavgaları ile geçmiştir. Taht kavgalarını sonlandırdıktan sonra
Anadolu’da birliği sağlamak amacıyla Türk beylikleri üzerine seferler düzenleyerek bazı bölgeleri
ele geçirmiştir. Danişmentliler Beyliği’ne son vermiştir.
Miryokefalon Savaşı (1176)
Haçlı Seferleri’nin olumsuz etkisinden kurtulmak isteyen Anadolu Selçukluları batı yönündeki fetih
hareketlerine yeniden başlamıştır. Bunun üzerine Bizans, Türkleri durdurmak ve Anadolu’dan
atmak amacıyla harekete geçmiştir. Bizans ve Türkiye Selçuklu ordusu Göller Yöresi’nde bulunan
Miryokefalon Vadisi’nde karşı karşıya gelmişlerdir. Bizans ordusu II. Kılıç Arslan tarafından ağır
bir yenilgiye uğratılmıştır. Savaş sonunda Eskişehir ile Kütahya alınmış ve Haçlı seferleri sırasında
elden çıkan üstünlük yeniden Türklere geçmiştir.
Bu dönemde askeri harekâtlar ekonomik ve ticari çıkarları korumaya yönelik yapılmıştır. Trabzon
Rum İmparatorluğu üzerine yapılan seferle Samsun ve çevresi alınarak Karadeniz ticaret yolu
güvenliği sağlanmıştır. Antalya fethedilerek ilk defa denizcilik faaliyetleri başlamıştır. Ticareti
geliştirmek için Venedik ve Kıbrıs Krallığı ile antlaşmalar imzalamıştır. Türkiye Selçuklu
Devleti’ne ait ilk donanma kurulmuştur. Türkiye Selçuklu Devleti’nin ilk hastanesi sayılan Kayseri
Gevher Nesibe Darüşşifası bu döneme inşa edilmiştir.
I. İzzettin Keykavus Dönemi (1211 - 1220)
I. İzzettin Keykavus’un ölümünden sonra devletin başına I. Alaeddin Keykubat geçmiştir. İyi bir
eğitim almış, yetenekli ve ileri görüşlü olan I. Alaeddin Keykubat’ın tahta çıkmasıyla Anadolu
Selçuklu Devleti en parlak dönemini yaşamaya başlamıştır. Anadolu’daki askeri faaliyetlere devam
edilmiştir. Önemli bir ticaret merkezi olan Kolonoros alınmış ve ismi Alaiye (Alanya) olarak
değiştirilmiştir.
Ticareti geliştirmek amacıyla çok sayıda han ve kervansaraylar yaptırılmıştır. Ayrıca tüccarları
korumak amacıyla ilk kez devlet sigortası uygulanmıştır. Karadeniz’den Kırım’a ulaşılarak bu
bölgedeki Suğdak limanı alınmıştır. Suğdak’ın alınmasıyla Karadeniz ve İpek Yolu’nun bazı
bölgelerinde hâkimiyet kurulmuştur. Mengücekliler ile mücadele edilmiş ve hâkimiyet altına
alınmıştır. Artuklular’ın Harput kolunu da egemenliği altına almıştır.
I. Alaeddin Keykubat Moğollara karşı Harzemşahlar ile ittifak kurmak istemiştir. Celaleddin
Harzemşah’ın Ahlat’ı alarak ve Türkiye Selçuklu topraklarına saldırması sonucu ittifak
gerçekleşmemiş ve savaş kaçınılmaz olmuştur. Erzincan yakınlarındaki Yassıçemen’de yapılan
savaşı Türkiye Selçukluları kazanmış ve Harzemşahlar kesin olarak yıkılmıştır.
Harzemşahlar, 1097-1230 yılları arasında Harzem ile İran bölgesinde hüküm sürmüştür.
İslam öncesi dönemden itibaren bu bölgeye hâkim olan vali, emir ve hükümdarlar, “Harzemşah”
unvanını kullanmıştır. Yassıçemen Savaşı’ndan sonra Moğollar ile Türkiye Selçukluları komşu
olmuşlardır. Moğol hükümdarı Ögeday’ın güçlü bir ordu ile Malatya yakınlarına geldiği haberini
alan I. Alaeddin Keykubat elçiler göndererek Moğollara barış tekli nde bulunmuştur. Moğolların
barış şartlarının ağır olmasına rağmen onları Anadolu’dan uzak tutabilmek amacıyla kabul etmiştir.
Dönemin Abbasi halifeleri Türkiye Selçukluları ve Eyyubileri, Moğollara karşı ittifak yapmayı
önermiştir. I. Alaeddin Keykubat bu öneriye sıcak bakmıştır. Bu görüşmeler sırasında verilen
yemeklerin birinde zehirlenerek öldürülmüştür. Bir görüşe göre oğlu II. Gıyaseddin, babasının
çaşnigiri yani yemeklerini yapan kişiyi babasını zehirlemesi noktasında ikna etmiş bu yolla babası
öldürülmüştür.
Alaeddin Keykubat’tan sonra oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev tahta çıkmıştır. II. Gıyaseddin
Keyhüsrev Dönemi yıkılış döneminin başlangıcıdır. Kayı Boyu bu savaşta Türkiye Selçuklu
Devleti’ne destek vermiştir. Ertuğrul Gazi’ye Ankara Karacadağ topraklarını bırakmıştır.
I. Alaeddin Keykubat’ın tahta çıktığı yıllarda doğuda beliren Moğol tehlikesi Anadolu’ya
yaklaşmaktaydı. I. Alaeddin Keykubat yaklaşan Moğol tehlikesine karşı tedbirler almıştır. Konya,
Sivas, Kayseri gibi şehirlerin etrafına yeni kale ve surlar inşa ettirmiş, Eyyubiler ve Harzemşahlar
ile ittifak arayışı içerisine girmiştir. Bu ittifak arayışları sonrasında herhangi bir anlaşma
yapılamamıştır. İlerleyen yıllarda Moğollar Anadolu’ya saldırmak amacıyla Türkiye Selçuklu
Devleti’nin güç kaybetmesini beklemeye başlamışlardır.
fi
II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi (1237 - 1246)
Babası Alaeddin Keykubat gibi iyi bir hükümdar olma özelliği taşımayan II. Gıyaseddin Keyhüsrev
özellikle veziri Sadettin Köpek’in etkisinde kalmış ve onun etkisiyle birçok devlet adamını
görevden uzaklaştırmış bazılarını ise öldürtmüştür. Yaşanılan yönetimdeki bu sıkıntılar ve artan
ekonomik sorunlar üzerine ülke içerisinde huzursuzluklar artmış ve isyanlar başlamıştır.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Moğolların bu hareketi üzerine savaş hazırlıklarına başlamış ve iki ordu
Kösedağ’da karşı karşıya gelmiştir. Savaşı kazanan Moğollar Erzurum, Kayseri ve Sivas’ı ele
geçirmişlerdir.
Kösedağ Savaşı’ndan sonra Türkiye Selçuklu Devleti, İlhanlıların yönetimi altına girmiştir. Bu
arada II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in oğulları arasında taht kavgaları yaşanmaktaydı. IV. Kılıç Arslan,
kardeşleri II. İzzettin Keykavus ve II. Alaeddin Keykubat’ı saf dışı bırakarak İlhanlılara bağlı bir
şekilde tahta çıkmıştır. Onun ölümünden sonra çocuk yaşta hükümdar olan III. Gıyaseddin
Keyhüsrev Dönemi’nde bazı Türkiye Selçuklu devlet adamları ile Türkmen beyleri Moğollara karşı
Memlük Sultanı Baybars’tan yardım istediler.
Ordusuyla Anadolu’ya gelen Baybars Moğolları 1277’de Elbistan’da yenilgiye uğrattı ama istediği
desteği göremeyince geri döndü. Anadolu’ya giren Moğol Hükümdarı Abaka Han Selçuklu
hanedanından birçok kişiyi ve yaklaşık iki yüz bin Türkmeni öldürerek Anadolu’da İlhanlı
fl
hâkimiyetini güçlendirdi. II. Mesut’u kendisine bağlı bir hükümdar olarak bırakıp Anadolu’dan
ayrıldı. II. Mesut’un 1308’de ölümünden sonra Anadolu Selçuklu Devleti resmen dağılmıştır.
Bütün beylikler Anadolu Türk birliğini kurup Türkiye Selçuklu Devleti gibi Anadolu’ya hakim
olabilmek için birbirleriyle mücadele etmişlerdir. Bu beylikleri Osmanoğulları zamanla hâkimiyeti
altına alarak Anadolu Türk birliğini sağlamıştır. Osmanlı Devleti’ne katılan ilk beylik
Karesioğulları, son katılan beylik Ramazanoğulları, en çok direnen beylik ise Karamanoğulları
Beyliği’dir.
fl