Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 3

HZ.

PEYGAMBER VE YETİMLER
Rahmet Peygamberi, yetimlerin bakıma, ilgiye, yardıma muhtaç
olduklarını ashabına anlatmış ve uygulamaları ile onlara
örnek olmuştur.
Uhut savaşında şehit olan babasını arayan küçük Beşir’in saclarını
okşamış, kucaklamış, bağrına basmış ve “Ben senin
baban, Âişe senin annen olsun istemez misin?” (İbn Hacer, “İsabe”, I,
302) buyurarak her turlu bakımını üstlenmiştir.
İnananları da “Müslümanlar arasında en hayırlı ev, içinde kendisine
iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar
arasında en kötü ev ise içinde kendisine kötü davranılan bir yetimin
bulunduğu evdir.” (İbn Mace, “Edeb”, 6) sözleriyle uyarmış ve
yetimlere iyi davrananların ahirette kendisine yakın komşu
olacaklarını müjdelemiştir. (Buhari, “Talak”, 25)

İNSANLARLA GüZEL GE╟İNMEK


İnsanoğlu yaratılış özelliği itibariyle insanlarla aynı ortamı
paylaşmak ve insani ilişkiler kurmak zorundadır. Bu ilişkiler
sırasında insan karşısındaki insanlarla iyi geçinmeli ve onlara
güzel ahlakla muamele etmelidir.
Peygamberimiz, hangi mu’min daha faziletlidir sorusuna;
“elinden ve dilinden diğer insanların emniyette olduğu kimsedir.”
diye cevap vermiştir. (Buhari, “İman”, 4) Bu bağlamda Mu’min,
etrafına
zarar veren, geçimsiz insan değil. Bilakis çevresiyle
uyumlu ve gecim ehli olan insandır.
Peygamberimiz (s.a.s.); “Mü’min başkasıyla hoş geçinen ve kendisiyle
hoş geçinilen kimsedir. İnsanlarla güzel geçinmeyen ve kendisiyle
güzel geçinilmeyen insanda hayır yoktur.” (Ahmet b. Hanbel,
II, 400) buyurmuştur.

TOPLUMSAL SORUMLULUKLARIMIZ
Toplumun huzur ve mutluluğunun sağlanması, bireylerin karşılıklı
sorumluluklarını yerine getirmeleri ile mumkundur. Nitekim
Rabbimiz “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en
hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a
inanırsınız…” (Al-i İmran, 3/110) buyurarak bireylerin topluma
karşı olan gorev ve sorumluluklarına işaret etmektedir.
Muslumanlar arasındaki sorumluluk bilinci, katı bir görev ahlakına
değil, sevgi ve muhabbete dayalıdır.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) ifadesiyle: “Müminler, birbirlerini
sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı
bir organı rahatsızlandığında, diğer organları da uykusuzluk ve
yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.” (Muslim, “Birr”
ve “Sıla”, 66)

DüNYA HAYATININ SüSü çOCUKLARIMIZ


Nesiller
bu toplulukta yeşerir. Cocuk; ahlaki terbiyesini, davranışlarını,
sevgisini buradan alır. Bir milletin sahip olduğu butun ozellikleri
bu kucuk toplulukta gormek mumkundur. Zira birlikte
yaşamak haklar kadar sorumlulukları da artırmaktadır. Eşler
yuvada mutluluğu sağlamak icin gerekli fedakarlığı gostermeli,
birbirlerine karşı sevgi ve saygı gostererek cocuklarına
da ornek olmalıdırlar.
Evlerinde manevi bir iklimi yaşamak ve Allah’ın rızasına birlikte
yurumek icin el ele veren eşler hanelerine huzur ve saadet
ihsanı icin birlikte rablerinden niyazda bulunmalıdırlar.
Cocuklar, goz aydınlığımız, sevincimiz, umidimiz olup yaratıcımızın
bizlere eşsiz bir armağanıdır. Onlar, Dunya hayatının
susu, neşesi, geleceğimizin mimarı ve imtihanımızdır.
Hz Peygamber (s.a.s.) Efendimiz “Bir Baba çocuğuna güzel
Ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz” (Tirmizi, “Birr”, 33)
buyurarak
bir cocuğa verilecek en iyi mirasın guzel ahlak olduğunun
altını cizmiştir. Cocuklarımız, hangi ahlaki eğitim
uzere yetiştirildiyse o şekilde yaşar ve etrafındakileri de o
yonde etkiler.
Cocuklarımız mutluluğumuzun sebebi olacakları gibi toplumun
da saadetinde etkili olacaklardır. Onlara en iyi şekilde
sahip cıkmalı, kultur ve inanc değerlerimizi aktarmalı, onları
dini ve dunyevi zararlardan korumalıyız.
PEYGAMBERİMİZ VE çOCUKLAR
Hz. Peygamberin çocuklara ve yetimlere duyduğu sevgi ve şefkat
oldukça fazlaydı. çocukları sevmeyeni merhamet yoksunu
olarak nitelendirirdi. çocuklar arasında bir ayrım yapmaz,
hepsini severdi. Onlarla neşelenir, güler oynardı. Bunun en
güzel örnekleri, göz nuru ve aydınlığı olan sevgili torunları,
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e gösterdiği ilgidir.
O gerektiğinde çocuklara yetişkin kimselermiş gibi ciddiyetiyle
muamele ederek şahsiyetlerinin gelişmesini önemserdi.
Bunun en güzel örneği de kendi terbiyesinde yetişen Enes İbn
Malik’te görülür.
Hz. Peygamber yetimlere ayrıca özel bir ihtimam göstermiş,
yetimleri koruyup gözetenin cennette kendisiyle birlikte olacağını
müjdelemiştir. (Müslim, “Zühd”, 42)

You might also like