Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 5

HEM GERUND HEM INFINITIVE ALAN YAPILAR

1-Bazı fiiller peşlerinden, herhangi bir anlam değişikliği olmaksızın, hem “gerund” hem
“infinitive” alırlar.
advise: tavsiye love: sevmek, aşık olmak
allow: izin vermek neglect: ihmal etmek
begin: başlamak omit: atlamak, ihmal etmek
commence: başlamak prefer: tercih etmek
continue: devam etmek permit: izin vermek
deserve: hak etmek require: istemek, gerektirmek
dislike: hoşlanmamak start: başlamak
endure: dayanıklılık sergilemek intend: niyet etmek
hate: nefret etmek loathe: nefret etmek, iğrenmek
like: hoşlanmak recommend: tavsiye etmek

I attempted walking along the rope. rope: ip (İp boyunca yürümeye çalıştım.)
to walk

Kan görmeye dayanamıyorum.


I can’t endure seeing the blood.
to see

Bu fiiller progressive zamanlarda kullanılırlarsa “to infinitive” yapısıyla kullanılırlar.


(O, yeni romanını yazmaya başlıyor.-başlayacak-)
She is beginning to write her new novel.

2-Bazı fiiller anlam değişikliğiyle birlikte “gerund” ya da “infinitive” alabilirler.

Forget
She forgot to lock the door. lock: kilitlemek (O,kapıyı kilitlemeyi unuttu.)

forget+to V1:
gerçekleşmemiş bir şeyi yapmayı unutmak,yapacak olduğu bir şeyi unutmak
She forgot locking the door. (O,kapıyı kilitlediğini unuttu.)

forget+Ving:
gerçekleşmiş olan bir şeyi unutmak,geçmişte olan bir şeyi unutmak
I will never forget going on holiday with you to Paris (go)
(Ben sizinle Paris’e gittiğimi unutmayacağım.)

Please, don’t forget to set the alarm clock. (set)


(Lütfen saati kurmayı unutmayın.)

Remember
I remembered to ask him the question. (Ona soru soracağımı hatırladım.)

remember+to V1:
yapılacak olan bir şeyi hatırlamak
I remembered asking him the question. (Ona soru sorduğumu hatırladım.)

remember+Ving:
geçmişte olan bir olayı hatırlamak

Regret
We regret to inform you that you owe the bank 100 TL.
(Sizin bankaya 100 TL borcunuz olduğunu bildirmekten üzgünüz.)

regret+to V1:
üzgün olmak
I regret inviting him to my birthday party.
(Onu doğum günü partime çağırdığıma pişmanım.)

regret+Ving:
pişman olmak

Try
We tried to open the bottle with a screwdriver.
(Biz bir tornavidayla şişeyi açmaya çalıştık.)

try+to V1:
çaba sarf etmek,uğraşmak
We tried opening the bottle with a screwdriver.
(Biz bir tornavidayla şişeyi açmayı denedik.)
try+Ving:
denemek

Stop
We stopped drinking tea at a cafe. (Kafede çay içmeyi bıraktık.)

stop+Ving:
bir şey yapmayı bırakmak,vazgeçmek

We stopped to drink tea at a cafe. (Bir cafede çay içmek için durduk.)

stop+to V1:
bir şey yapmak için bir yerde durmak

Mean
I did not mean to imply that you were dishonest. dishonest: hilekar, şerefsiz; imply: ima etmek
(Sizin bir hilekâr olduğunuzu ima etmeyi kast etmedim.)
mean+to V1:
kast etmek, niyet etmek
Missing the train mean waiting for a long time.

(Treni kaçırma uzun bir süre beklemek anlamına gelir.)


mean+Ving:
anlamına gelmek

3-See, feel, hear, watch, observe, smell… gibi duyulara yönelik fiillerden sonra
“Ving”yapısı kullanılıyorsa bahsedilen olayın sadece bir kısmına tanık olduğunuz ifade
edilir.

“to”olmadan sadece V1 ifadesi kullanılıyorsa olayın tamamına tanık olduğunuz anlamına gelir.
I saw him crossing the street.
I saw him cross the street.
help fiilinden sonra ya “to V1”yapısı ya da sadece V1 yapısı kullanılır.
She did not help us to prepare the dinner table.
(O,bize akşam yemeğini hazırlamakta yardımcı olmadı.)
No one helped George climb the steps.
(Hiç kimse George’nin basamakları tırmanmasına yardımcı olmadı.)

Eğer aşağıdaki fiiller nesne almazlarsa, peşlerinden “Ving” yapısı kullanılır. Nesne alırlarsa “to
V1” yapısı kullanılır.
acknowledge: kabul etmek
admit: kabul etmek
consider: düşünmek, gözden geçirmek
imagine: hayal etmek
recommend: tavsiye etmek
encourage: cesaretlendirmek
allow: izin vermek
advise: tavsiye etmek
forbid: yasaklamak
permit: izin vermek

The police do not allow us to park here. (Polis buraya park etmemize izin vermez.)
The police do not allow parking here. (Polis buraya park yapılmasına izin vermez.)
6- see something V3: bir şeyin yapıldığını görmek
see something being V3: bir şey yapılırken görmek

I have never seen (heard) English spoken with a New Zealand accent.
(Yeni Zelanda şivesiyle İngilizce konuşulduğunu hiç görmedim-duymadım-)
We saw the car being stolen. (Biz araba çalınırken gördük.)

7-need+Vingpasif anlam verir


need+to V1aktif anlam verir

Your shoes need polishing (Ayakkabılarınızın parlatılmaya ihtiyacı var.)


You need to polish your shoes.(Ayakkabılarınızı parlatmaya ihtiyacınız var.)

You might also like