Karamanlica Istanbulun Fethi Feth I Kons

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 16

Karamanlıca İstanbul’un Fethi

FETH-İ KONSTANTİNİYE
Sevim Yılmaz Önder
Elif Özcan Uğur
DERGÂH YAYINLARI 918
Dil ve Dil Bilimi Dizisi 5
Sertifika No 14420
ISBN 978-625-7660-03-7
1. Baskı Şubat 2021

Dizi Editörü
Elif Özcan Uğur

Kapak Tasarımı
Ayşe Nurgül Kabasakal
Sayfa Düzeni
Ayten Balaç

Baskı
Ana Basın Yayın Gıda İnş. Tic. A.Ş.
Mahmutbey Mah. Devekaldırımı Cad.
2622. Sok. No: 6/13
Bağcılar/İstanbul
Tel: (212) 446 05 99
Matbaa Sertifika No 20699

Dergâh Yayınları
Klodfarer Cad. No: 3/20 34122 Sultanahmet/İstanbul
Tel: (212) 518 95 79 80 Faks: (212) 518 95 81
www.dergah.com.tr/bilgi@dergahyayinlari.com
Feth-i Konstantiniye’nin yayın hakları Dergâh Yayınları’na aittir.
Karamanlıca İstanbul’un Fethi
FETH-İ KONSTANTİNİYE

Sevim Yılmaz Önder


Elif Özcan Uğur
SEVİM YILMAZ ÖNDER
1992 yılında Boğaziçi Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan
sonra İstanbul Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde, Eski Türk Dili alanında
1993 yılında yüksek lisans derecesini almıştır. Türk-Amerikan Derneği (ARİT) doktora
bursu ile 1998 yılında aynı üniversitede doktorasını tamamlamıştır. 1994 yılından
itibaren öğretim görevlisi olarak çalıştığı Boğaziçi Üniversitesi’nde iken 2000-2003
yılları arasında resmî görevlendirme ile Avusturya Bilimler Akademisinde, Prof. Dr.
Andreas Tietze’nin Türkiye Türkçesinin Tarihi ve Etimolojik Sözlüğü Projesinde ilmî
editör olarak çalışmak için Viyana’ya gitmiştir. Burada ayrıca ARİT doktora-üstü bursu
ile Yazıcızâde Ali’nin Tevârîh-i Âl-i Selçuk adlı eseri üzerinde çalışmıştır. 2005 yılından
beri çalışmakta olduğu Yıldız Teknik Üniversitesi’nde hâlen Yeni Türk Dili Anabilim Dalı
Başkanı ve doçent öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Uzmanlık alanı olan Osmanlı Türkçesi ve özellikle ilk dönemi Eski Anadolu Türkçesi
üzerinde çalışan Önder, ayrıca Karamanlıca gibi Osmanlı Türkçesinin ağızları ile günü-
müz Türkçesinin ağızları, modern dilbilimin Türkolojideki uygulamaları vb. konularla
ilgili çalışmalar yapmakta, tez ve projeler yürütmektedir. Tietze’nin sözlük projesinin
yanı sıra Boğaziçi Üniversitesinde Anadolu Ağızlarında Miktar İfadesi ve Yıldız Teknik
Üniversitesinde Osmanlı Dönemi Karaman Türkçesi Dilbilgisi ve Sözvarlığı adlı iki
bilimsel araştırma projesini tamamlamıştır.
Tez ve projelerinin yanı sıra Türk Edebiyatında İsimler Sözlüğü’nde “Yazıcı-zâde” ve
“Ümmî-Îsâ” Ansiklopedi maddeleri (2015); Karamanlı Türkçesinde Osmanlı Tarihi Yazı-
cılığı (2014), Mübadele ile Yaşayan Türkçe (2016), Tûrân Sözcüğünün Kökeni ve Anlam
Değişmeleri (2019) vb. kitap bölümleri; Anadolu Ağızlarında Miktar İfadesi (2006),
Oğuz Resmi ile Avlanma (2009), Vengeance in the Chronicles Written in Old Anato-
lian Turkish (2011), Selanik’teki Kütahyalı Mübadil Derlemelerinde Son Osmanlı Tarihi
ve Karamanlı Kültürü (2018) vb. uluslararası makaleleri; Turkish Loanstructures and
Loanwords in Modern Greek in Asia (2014), Karamanli Turkish in Greece after the Po-
pulation Exchange (2016), Loanstructures and Loanwords in Ottoman Turkish (2014)
vb. konularda Viyana, Harvard ve Atina Üniversitelerinde konferansları bulunmaktadır.
Uluslararası makalelerinin yanı sıra biri komisyon çalışması olmak üzere dört kitabı
vardır: Eski Harfli Türkçe Kadın Dergileri (1993), Tevârîh-i Âl-i Selçuk-II. cilt (2009),
Ümmî ‘Îsâ’nın Mühr ü Vefâ Mesnevisi (2013), Yazıcızâde Ali’nin Oğuznamesi (2019).

ELİF ÖZCAN UĞUR


1988’de İstanbul’da doğdu. 2011’de Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümünden dereceyle mezun olduktan sonra, Eski Türk Dili Ana Bilim Dalında yüksek
lisansa başladı. Tez aşamasında Erasmus programı ile gittiği Yunanistan’da Democritus
Üniversitesi’nde bir dönem Türkçe dersleri verdi. 2016 yılında Karamanlıca Tarih-i Os-
mani Metninin İncelemesi başlıklı tezi ile yüksek lisansını tamamladı. Lozan Mübadilleri
Vakfında düzenlenen “Mübadil Kentler” serisi söyleşisinde ve aynı seriden çıkan kitapta
“Karamanlıca Tarih-i Osmani” adlı makalesiyle yer aldı. 2018’den bu yana Yıldız Teknik
Üniversitesinde Mevlevilik konusunda doktora tezi yazmakta ve akademik çalışmalarının
yanı sıra Dergâh Yayınlarında editörlüğe devam etmektedir.
Ege'nin iki yakasında,
büyük acılar çekenlerin anısına
İÇİNDEKİLER

9 ÖN SÖZ
11 KISALTMALAR
13 GİRİŞ
13 1. Karamanlılar ve Karamanlıca
13 1.1. Karamanlılar
15 1.2. Karamanlılar Türkleşmiş Rumlar mıdır?
16 1.3. Karamanlılar Hristiyan Türkler midir?
17 2. Karamanlı Türkçesi ve Edebiyatı
21 2.1. Karamanlı Türkçesinde Tarih Yazıcılığı
22 2.2. Karamanlı Türkçesinde Yazılmış Feth-i Konstantiniye Metinleri
23 3. Fetih Öncesi Durum
23 3.1. Bizans İmparatorluğu ve İlk İstanbul Kuşatmaları
33 3.2. Osmanlı Devletinin Kuruluşu
35 3.3. Osmanlı-Bizans İlişkileri
42 4. Şehrin adı İstanbul mu, Konstantiniye mi?
45 İNCELEME
45 1. Yazar ve Anlatıcı Üslubu
47 2. Eser
47 2.1. Nüsha Özellikleri
48 2.2. Eserin Kaynakları
49 2.1.1. Fetih Dönemi Kaynakları
58 2.2.2. Fetih Sonrası Kaynaklar
64 2.3. Feth-i Konstantiniye'nin Bölümleri
64 2.3.1. Kuşatma Öncesi
65 2.3.2. Kuşatma Hazırlıkları
66 2.3.3. Kuşatma Günlüğü
74 2.3.4. Fetih Sonrası
8
76 3. Eserde Geçen Önemli Kişiler
FETH-İ KONSTANTİNİYE

76 3.1. Osmanlılar
92 3.2. Rumlar
96 METİN
96 Metnin Transkripsiyonunda İzlenen Yol
98 Transkripsiyon Listesi
99 Feth-i Konstantiniye Metni
147 TERCÜME
147 Metnin Tercümesinde İzlenen Yol
149 Feth-i Konstantiniye Metninin Tercümesi
191 KAYNAKLAR
195 SÖZLÜK
241 ÖZEL ADLAR DİZİNİ
247 TIPKIBASIM
ÖN SÖZ

Karamanlıca olarak da bilinen Karamanlı Türkçesi, anadili Türkçe olan Ortodoks


cemaatin Yunan alfabesi ile yazdığı dildir. Osmanlı Türkçesinin bir ağzı olarak da
tanımlanabilecek olan bu dilin içinde sınırlı sayıda Yunanca kelime bulunur.
Karamanlıların kökenleri konusunda iki farklı görüş vardır. Bizans’ta paralı as-
kerlik yapan Türkler mi yoksa asimile olmuş Ortodoks Rumlar mı olduğu konusu
tartışmalıdır. Türkçenin yanında Yunanca da ibadet etmelerine rağmen Yunanca
bilmeyen Karamanlılar, 1923 yılında yapılan Lozan Anlaşması nedeniyle Türkiye
ile Yunanistan arasında gerçekleşen nüfus mübadelesinde Yunanistan’a gönderildiler.
Yapılan çalışmalarda ilk neslin Yunanca öğrenemediği için daima Türkçe konuştuğu
ve torunlarının bugün hâlâ Türkçe konuşmaya devam ettikleri görülür.
Başta dinî metinler olmak üzere birçok konuda eser yayınlayan Karamanlıların,
Osmanlı tarihi alanında da yayınları mevcuttur. Kaynaklarda İstanbul’un fethi
konusunda Karamanlıca üç farklı eserin varlığı tespit edildi. Elinizdeki çalışma
Arhimandritis Athanasios Simeonidis (Αρχιμανδρίτης Αθανάσιος Συμεωνίδης)
tarafından hazırlanmış olan muhtemelen son çalışmadır. Kendisini, Konya eyaletinin
Nevşehir kazasının Aşağı Mushara Mahallesi’nden Berber Yosif Ağa’nın oğlu olarak
tanıtan Simeonidis iyi eğitimli bir Osmanlı aydınıdır. Bir Karamanlı olarak eserini
hazırlarken gerek Osmanlı, gerek Rum gerekse Avrupalı tarihçilerden faydalana-
rak tarafsız bir tutum izleyen yazarın, metin boyunca iki millet arasında bir denge
oluşturmaya çalıştığı açıkça görülüyor.
Feth-i Konstantiniye çalışması, 2011-2014 yılları arasında Yıldız Teknik Üniver-
sitesinde Sevim Yılmaz Önder’in yürütücülüğünü yaptığı “Osmanlı Dönemi Kara-
10
manlı Türkçesi Dil Bilgisi ve Söz Varlığı” adlı Bilimsel Araştırma Projesinin (BAP)
FETH-İ KONSTANTİNİYE

bir ürünüdür. Projemize verdiği desteğinden dolayı üniversitemize teşekkür ederiz.


Elinizdeki çalışmaya konu olan Simeonidis nüshasına ulaşmamızı sağlayan Yuna-
nistan İstanbul Başkonsolosluğu Kütüphanesine ve görevli Yannis Paisios’a, Limnidis
nüshasını temin eden E. Nedret İşli’ye, Yunanca çeviriler konusunda yardımları
için Sula Aslanoğlu’na, Sonia BaybourtÍdou’ya ve Stella KarachristianÍdou’ya, son
okumalardaki yardımları için Dr. Nur Özmel’e ve Onur Üney’e, Karamanlı Türkçesi
konusunda yaptığımız saha çalışmalarında destekleri için Lozan Mübadilleri Vakfı
yöneticileri Sefer Güvenç, Esat Ergelen, Arif Ümit İşler’e ve son olarak yayın aşa-
masında titiz çalışmaları için Dergâh Yayınları ve ekibine teşekkürlerimizi sunarız.
İstanbul/2020
GİRİŞ

1. KARAMANLILAR VE KARAMANLICA

1.1. Karamanlılar
Karamanlı, anadilleri Türkçe olan Ortodoks gruba verilen addır. Karamanlıların bir
kısmı Anadolu’nun Trabzon-Fırat-Toros-Silifke hattının batıya düşen kısmında,
özellikle Kayseri, Nevşehir, Niğde, Konya bölgeleri ile Karadeniz’in sahil kısmı ve
İstanbul’da; bir kısmı da Suriye, Balkanlar, Kırım ve Kıbrıs’ta yaşadılar.1 İstanbul’da
yaşayanların çoğunluğu Samatya-Yedikule içerisine yerleştiler.2 Genellikle Ana-
dolu ve İstanbul’da yaşayan Karamanlıların, Rumeli’de Tesalya, Makedonya ve
Tuna’ya kadar uzanan bölgelerde ve hatta Besarabya ve Güney Rusya’daki Odesa
ve Mariupol’da (bugünkü Zdanow) izlerine rastlamak mümkün.3
Tarihte Karamanlı adı Anadolu’nun Türkçe konuşan Ortodoks Hristiyanlarına
verilen bir ad olarak ilk defa 1553-1555 yıllarında İstanbul ve Anadolu’da seyahat
eden Hans Dernschwam’ın günlüğünde “Caramanos, Caramani, Caramaniler”
olarak geçer ve “Hristiyan Ortodoks mezhebinden olup ayinlerini Yunanca yapan;
ancak Yunanca bilmeyen” bir halk olarak tanımlanırlar.4

1 Eckmann, “Anadolu Karamanlı Ağızlarına Ait Araştırmalar I: Phonetica”, s. 165.


2 Grimm Miller, s. 3-4.
3 Anhegger (Şubat/1988): 73.
4 Eckmann, “Karamanlı Edebiyatı”, s. 21.
14
Karamanlı yayın dünyasının en önemli isimlerinden olan Evangelinos Misailidis,
FETH-İ KONSTANTİNİYE

Karamanlı adının Karaman’dan gelenleri ifade etmek için I. Murat zamanından beri
yanlış olarak kullanıldığı ve taşçı, duvarcı, sıvacı vb. ustaların en iyilerinin Karamanlı
olduğunu bildirir:
Anadolululara Karamanlı ismi ta Sultan Murad Han-ı Gazi hazretlerinin asrından sehven
İstanbul’un Karamanından dolayı kalmıştır. Şöyle ki: Anadolu’dan İstanbul’a gelen taşçı,
duvarcı, sıvacı ustalarının ve amelenin cümlesi büyük Karaman ile Küçük Karaman’da
otururlar idi. Ve devlet ebniyesine veyahut onun bunun binasına ustalar iktiza ettiğinde,
‘gidin birkaç nefer Karamanlı usta getirin’ derlerdi, yani Karaman’da oturan ustalardan
demek idi. Ve ustaların kâffesi Anadolulu olduklarından vakit geçerek, İstanbullular
kâffe-yi Anadoluluları Karamanlı zanneylediler. Ve böylelikle bu isim kalmış ise de
yanlıştır, asıl Karaman İstanbul’dadır.5

II. Mehmet ve II. Bayezid devri müelliflerinden Givan Maria Angiolello, Historia
Turchescha isimli eserinde, “Tapınağın biraz ötesinde haftada bir defa güzel pazar
kurulur ve burası her çeşit bezirgân ve sanatkârın bulunduğu bir dükkân denizidir
ve buna Karaman Pazarı adı verilir.” der. Karaman Pazarı’nın bulunduğu yer Fatih
Camisi ile Saraçhane arasındaki Karaman Çarşısı’dır. Bu muhit bugün dahi Büyük
Karaman Caddesi olarak adlandırılıyor. Fatih Camisi’nin yapımından önce âdet ol-
duğu üzere çalışanların ihtiyaçları için bir hamam yapılmıştır. Bu hamam Karaman
Hamamı veya Küçük Karaman Hamamı olarak da bilinen Irgatlar Hamamı’dır.6
Devrin kaynaklarında Orta Anadolu’da Aksaray’dan getirilenlerin bugün de Ak-
saray olarak anılan semte yerleştirildiklerine dair açık ifadeler vardır. Âşıkpaşazâde,
Padişahın emriyle İshak Paşa’nın Anadolu’dan sürüp getirdiği ahalinin İstanbul’da
oturduğu bölgeye bu nedenle Aksaray denildiğini bildirir:
İshak Paşa Aksaray’a geldi. Padişah’dan emrolundı Aksaray’dan evler sürüp İstanbol’a
gönderesin diyü İshak Paşa dahı Aksaray’dan sürgün idüp alup getürdi. Şimdiki hinde
Aksaraylu mahallesi didükleri İshak Paşa sürüp getirdiği halkdur.

Evliya Çelebi, Alanya’da Yunanca bilmeyen, anadili Türkçe olan bir Rum ce-
maatinden bahseder. Çelebi’nin Urum kelimesini “Ortodoks” anlamında kullanmış
olabileceği gibi, o bölgedeki Karamanlıların kendilerini “Rum” olarak tanımlaması
da muhtemeldir:
Dördü Urum keferesi mahallesidir. Amma keferesi asla urumca bilmezler. Bâtıl Türk
Lisanı üzere kelimat iderler.7

5 Anzerlioğlu, s. 109.
6 Başkan (2012/1): 107-134.
7 Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: IX. Cilt , 64a.
15
Osmanlı arşivlerinde zımmiyan-ı Karaman veya Karamanyan şeklinde geçen bu

GİRİŞ
Türkofon Ortodoksların, eserlerinde kendilerini nasıl adlandırdıkları onların toplum
içerisindeki yerlerini belirlemek adına önem taşır. Cemaatin yazar ve çevirmen-
leri okuyucularından Hıristiyanlar, Hıristiyan Ortodokslar, Anadolu Hıristiyanları,
Anadolu’nun Ortodoks Hıristiyanları şeklinde bahsederler. Buna göre din, Karamanlılar
arasındaki toplumsal bilincin en büyük payını oluşturmuştur. Metinlerin ön sözle-
rinde sıklıkla karşılaşılan diğer kavram da “millet”tir. Ancak daha sonra dinî sınıfı
anlatmakta kullanılan millet yerine vatandaşlar, Anadolulu vatandaşlar ya da Ortodoks
vatandaşlar gibi adlandırmalar tercih edilmiştir. Vatanlarının Anadolu olduğunu
vurgulamalarından yola çıkan bazı araştırmacılar, Karamanlıların Yunanistan’la din
dışında başka bağlantılarının bulunmadığı düşüncesini ileri sürerler.8

1.2. Karamanlılar Türkleşmiş Rumlar mıdır?


Etnik köken konusunda birinci görüş Karamanlıların Türkleşmiş Rumlar olduğu
yönündedir. Buna göre; “Karamanlılar Yunan kökenlidirler ve zorla ya da Batı
Anadolu’nun kıyılarında yaşayan ve Yunanca konuşan öteki Ortodoks Hristiyan-
lardan uzak ve kopuk kaldıklarından Türkçe konuşmaya mecbur kalmışlardır.”9
Eremya Çelebi Kömürcüyan tarih kitabında “Yedikule civarında Karamanlıların
yaşadığından ve bunların Rum oldukları hâlde Rumca bilmediklerinden” bahse-
der. Ayrıca Karamanlıların, “bilahere Fener’e ve Kumkapı’ya, daha sonra da şehrin
diğer mıntıkalarına dağılıp oradaki Rum kiliselerine bağlanmış ve ayrı bir cemaat”
olduklarını anlatır:
N. de Nikolay’ın Karamanlılar hakkındaki “Şehrin içinde Yedikule yakınlarında bulu-
nan büyük bir mahallede Karamanlılar (eski Kilikyalılar) oturur. Bunlar diğer yabancı
milletler gibi vergi ile mükelleftirler ve ticaret ve zenaat işleriyle meşguldurlar. (…)
Karamanlı kadınlar diğer Rum kadınları gibi, hamama ve kiliseye gitmek müstesna,
nadiren sokağa çıkarlar. Onlar alelumum evlerinde kapanarak vakitlerini nakş işlemekle
geçirirler. (…) Erkekler ise, diğer Rumlar gibi giyinirler. Onlar aynı dinden oldukları
için İstanbul patriğine tâbidirler.10

Ayrıca M. Grimm Miller, “Karamanlıların Türk dilini ana dilleri olan Yunan-
canın yerine koyduklarını çünkü Anadolu’daki halk Türkçe konuştuğu için onlarla
Türkçe konuşmanın daha kolay olacağı”nı ifade eder. Miller, Yunan dilinin yalnızca
Müslümanlığı seçen Hristiyanlar tarafından değil halkla anlaşmak zorunda olan
diğer Hristiyan Ortodokslar tarafından da terk edildiği görüşündedir.11

8 Balta (Şubat/1990): 19.


9 Balta (Şubat/1990): 18.
10 Kömürcüyan, s. 70-71.
11 Miller, s. 9.
16
S. Vryonis de Karamanlıların Yunan kökenli olduklarını belirtir ve Türkçe konuş-
FETH-İ KONSTANTİNİYE

malarını dönemin ekonomik, sosyal ve politik ortamına ve bu ortamın doğurduğu


zorunluluğa bağlar.
Yunan kökenliliği savunan diğer bazı araştırmacılar arasında Charanis, H. A.
Gibbons, Halkin ve Fransz Taeschner gibi tarihçiler de vardır.12

1.3. Karamanlılar Hristiyan Türkler midir?


Etnik köken konusunda ikinci görüş Karamanlıların Selçuklular zamanında
Anadolu’ya yerleştirilen, Bizans ordusu için paralı asker olarak çalıştırılan ve zamanla
Hristiyanlığı benimseyen Türkler olduklarıdır. Türklerdeki din-dil ilişkisini göz
önüne alan araştırmacılar Karamanlıların köken olarak Türk olduklarını ileri sürerler.
Osman F. Sertkaya, “Türklerin kendi ırkından olmayan ve Rumca konuşan Or-
todoks-Hristiyan halka Rum, kendi ırkından olup Türkçe konuşan Ortodoks-Hris-
tiyan halka ise Karamanlı” şeklinde ayrım yapmalarından yola çıkarak Türklerin
ilk dönemlerden itibaren birçok din değiştirdiklerini ve değişen dinleri gereğince
o dine uyan alfabeyi kullandıklarını vurgular. Buna göre, “Tengrist Türklerin
Köktürk, Budist Türklerin Uygur ve Brahmi, Maniheyist Türklerin Mani, Musevi
Türklerin İbrani, Müslüman Türklerin Arap, Hristiyan Türklerin ise Latin, Ermeni,
Kiril, Yunan vs. gibi yazıları kullanmalarını, bu değişen din faktörü ile” açıklayarak
Karamanlıların Türk kökenli olabileceklerini savunur.13
Din dışında Yunan Ortodokslarla fazla benzerlik taşımamalarına rağmen kül-
türel olarak Türklere daha çok benzemeleri, birçoğunun diğer gayrimüslimle-
re oranla Türkçe isimlere daha çok sahip olmaları gibi özellikler, araştırmacıları
Karamanlıların Türk kökenli oldukları düşüncesine sevk eder. Yukarıda da ifade
edildiği üzere Karamanlıların kültürel ve siyasi sebeplerle, zorunlu olarak Türk-
çe öğrenmedikleri görüşüne Yonca Anzerlioğlu araştırmalarıyla açıklık getirir.14
Mübadeleden önce Müslüman köyleriyle iletişim hâlinde olanlarla birlikte, onlara
uzak köylerin de mevcut olduğunu ve buralarda da ihtiyaç olmadığı hâlde Türkçe
ibadet edilip günlük hayatta Türkçe konuşulduğunu; ancak Müslüman köylerine
yakın olan bazı Ortodoks Hristiyan köylerinde sadece Rumcanın tercih edildiğini
bildiren Anzerlioğlu’na göre “baskı altında veya günlük yaşamı idame ettirmenin
zorunluluğu ile Türkçe öğrenilseydi mevcut tüm yerleşim birimlerinin hepsinde
istisnasız Türkçe konuşulması gerekirdi.”15

12 Yılmaz Önder (2014): 267.


13 Sertkaya (2004): 2.
14 Anzerlioğlu, s. 138.
15 Anzerlioğlu, s. 149.
17
Dolayısıyla, Türkçeden başka dil bilmeyen bu Ortodoks nüfusun yani Karaman-

GİRİŞ
lıların Türk kökenli olduğuna inanan önemli araştırmacılardan bazıları J. Eckmann,
Tonybee ve G. Jaeschke’dir.16
Nüfus mübadelesinden sonra özellikle Kayseri, Niğde, Nevşehir, Aksaray ve
Konya’dan Yunanistan’a gönderilen Karamanlılar arasında Türkçenin hâlâ canlı
bir şekilde konuşulduğu, ikinci ve üçüncü kuşakların az da olsa Türkçeyi konuşup
anlayabildikleri araştırmalarla ortaya konmuştur.17

2. KARAMANLI TÜRKÇESİ VE EDEBİYATI

KARAMANLI TÜRKÇESİ
Karamanlıca (Yun. Καραμανλήδικα) olarak da bilinen Karamanlı Türkçesi, Yunan
harfleriyle yazılan Türkçe olarak tanımlanmaktadır. Eserlerde Osmanlı Türkçesinin
yanında Yunanca sözcük ve kavramlar az da olsa kullanılmıştır. Karamanlıların ko-
nuştukları bu önsözde dil yayımlamış oldukları eserlerde yavan Türkçe, sade Türkçe,
açık Türkçe veya Anadolu lisanı olarak adlandırdıklarını görmekteyiz.18
Eserlerde kulanılan Yunan alfabesi Türkçe sesleri bütünüyle karşılamıyordu.
Özellikle 18. yüzyıldan önce hazırlanan metinlerde imla birliği olmaması sebebiyle
çoğu ses benzer harflerle yazılıyordu. 18. yüzyılda ise imlanın diğer dönemlere göre
bütünlük gösterdiği ve çoğu ünlünün birbirinden ayırt edilmesine dikkat edildiği söy-
lenebilir. Eckmann’a göre, Karamanlıların Yunan harfli Türk imlası böylelikle Yunan
alfabesinde karşılığı olmayan Türkçe sesler için uygun hâle getirilmişken bir yandan
da Arap harfli imlanın etkisinde kalmıştır.19 Bu imla birçok sesi ayırt etmesi yönüyle
o dönemin dilini ifade etmede Arap harflerine göre daha yeterli bulunmuştur. 20
Eckmann, Karamanlı Türkçesinde yazılmış eserleri şu şekilde tasnif eder:
1. Klasik Osmanlı Türkçesi ile yazılan eserler
2. Halk unsurlarıyla karışık bir yazı dili ile yazılmış eserler
3. Karamanlı halk dili veya ona çok yakın bir dil ile yazılmış eserler. Bu metin-
ler dil bakımından tam bir birlik oluşturmamakla beraber esas itibariyle aynı ağız
özelliklerini gösterir.21

16 Yılmaz Önder (2014): 268.


17 Yılmaz Önder (2017): 64-80.
18 İbar, s. XI.
19 Eckmann, “Karamanlı Edebiyatı”, 29.
20 Eckmann, “Yunan Harfli Karamanlı İmlâsı Hakkında”, s. 28.
21 Eckmann, “Anadolu Karamanlı Ağızlarına Ait Araştırmalar I: Phonetica”, s. 167-168.
250
FETH-İ KONSTANTİNİYE

You might also like