Professional Documents
Culture Documents
Karamanlica Istanbulun Fethi Feth I Kons
Karamanlica Istanbulun Fethi Feth I Kons
Karamanlica Istanbulun Fethi Feth I Kons
FETH-İ KONSTANTİNİYE
Sevim Yılmaz Önder
Elif Özcan Uğur
DERGÂH YAYINLARI 918
Dil ve Dil Bilimi Dizisi 5
Sertifika No 14420
ISBN 978-625-7660-03-7
1. Baskı Şubat 2021
Dizi Editörü
Elif Özcan Uğur
Kapak Tasarımı
Ayşe Nurgül Kabasakal
Sayfa Düzeni
Ayten Balaç
Baskı
Ana Basın Yayın Gıda İnş. Tic. A.Ş.
Mahmutbey Mah. Devekaldırımı Cad.
2622. Sok. No: 6/13
Bağcılar/İstanbul
Tel: (212) 446 05 99
Matbaa Sertifika No 20699
Dergâh Yayınları
Klodfarer Cad. No: 3/20 34122 Sultanahmet/İstanbul
Tel: (212) 518 95 79 80 Faks: (212) 518 95 81
www.dergah.com.tr/bilgi@dergahyayinlari.com
Feth-i Konstantiniye’nin yayın hakları Dergâh Yayınları’na aittir.
Karamanlıca İstanbul’un Fethi
FETH-İ KONSTANTİNİYE
9 ÖN SÖZ
11 KISALTMALAR
13 GİRİŞ
13 1. Karamanlılar ve Karamanlıca
13 1.1. Karamanlılar
15 1.2. Karamanlılar Türkleşmiş Rumlar mıdır?
16 1.3. Karamanlılar Hristiyan Türkler midir?
17 2. Karamanlı Türkçesi ve Edebiyatı
21 2.1. Karamanlı Türkçesinde Tarih Yazıcılığı
22 2.2. Karamanlı Türkçesinde Yazılmış Feth-i Konstantiniye Metinleri
23 3. Fetih Öncesi Durum
23 3.1. Bizans İmparatorluğu ve İlk İstanbul Kuşatmaları
33 3.2. Osmanlı Devletinin Kuruluşu
35 3.3. Osmanlı-Bizans İlişkileri
42 4. Şehrin adı İstanbul mu, Konstantiniye mi?
45 İNCELEME
45 1. Yazar ve Anlatıcı Üslubu
47 2. Eser
47 2.1. Nüsha Özellikleri
48 2.2. Eserin Kaynakları
49 2.1.1. Fetih Dönemi Kaynakları
58 2.2.2. Fetih Sonrası Kaynaklar
64 2.3. Feth-i Konstantiniye'nin Bölümleri
64 2.3.1. Kuşatma Öncesi
65 2.3.2. Kuşatma Hazırlıkları
66 2.3.3. Kuşatma Günlüğü
74 2.3.4. Fetih Sonrası
8
76 3. Eserde Geçen Önemli Kişiler
FETH-İ KONSTANTİNİYE
76 3.1. Osmanlılar
92 3.2. Rumlar
96 METİN
96 Metnin Transkripsiyonunda İzlenen Yol
98 Transkripsiyon Listesi
99 Feth-i Konstantiniye Metni
147 TERCÜME
147 Metnin Tercümesinde İzlenen Yol
149 Feth-i Konstantiniye Metninin Tercümesi
191 KAYNAKLAR
195 SÖZLÜK
241 ÖZEL ADLAR DİZİNİ
247 TIPKIBASIM
ÖN SÖZ
1. KARAMANLILAR VE KARAMANLICA
1.1. Karamanlılar
Karamanlı, anadilleri Türkçe olan Ortodoks gruba verilen addır. Karamanlıların bir
kısmı Anadolu’nun Trabzon-Fırat-Toros-Silifke hattının batıya düşen kısmında,
özellikle Kayseri, Nevşehir, Niğde, Konya bölgeleri ile Karadeniz’in sahil kısmı ve
İstanbul’da; bir kısmı da Suriye, Balkanlar, Kırım ve Kıbrıs’ta yaşadılar.1 İstanbul’da
yaşayanların çoğunluğu Samatya-Yedikule içerisine yerleştiler.2 Genellikle Ana-
dolu ve İstanbul’da yaşayan Karamanlıların, Rumeli’de Tesalya, Makedonya ve
Tuna’ya kadar uzanan bölgelerde ve hatta Besarabya ve Güney Rusya’daki Odesa
ve Mariupol’da (bugünkü Zdanow) izlerine rastlamak mümkün.3
Tarihte Karamanlı adı Anadolu’nun Türkçe konuşan Ortodoks Hristiyanlarına
verilen bir ad olarak ilk defa 1553-1555 yıllarında İstanbul ve Anadolu’da seyahat
eden Hans Dernschwam’ın günlüğünde “Caramanos, Caramani, Caramaniler”
olarak geçer ve “Hristiyan Ortodoks mezhebinden olup ayinlerini Yunanca yapan;
ancak Yunanca bilmeyen” bir halk olarak tanımlanırlar.4
Karamanlı adının Karaman’dan gelenleri ifade etmek için I. Murat zamanından beri
yanlış olarak kullanıldığı ve taşçı, duvarcı, sıvacı vb. ustaların en iyilerinin Karamanlı
olduğunu bildirir:
Anadolululara Karamanlı ismi ta Sultan Murad Han-ı Gazi hazretlerinin asrından sehven
İstanbul’un Karamanından dolayı kalmıştır. Şöyle ki: Anadolu’dan İstanbul’a gelen taşçı,
duvarcı, sıvacı ustalarının ve amelenin cümlesi büyük Karaman ile Küçük Karaman’da
otururlar idi. Ve devlet ebniyesine veyahut onun bunun binasına ustalar iktiza ettiğinde,
‘gidin birkaç nefer Karamanlı usta getirin’ derlerdi, yani Karaman’da oturan ustalardan
demek idi. Ve ustaların kâffesi Anadolulu olduklarından vakit geçerek, İstanbullular
kâffe-yi Anadoluluları Karamanlı zanneylediler. Ve böylelikle bu isim kalmış ise de
yanlıştır, asıl Karaman İstanbul’dadır.5
II. Mehmet ve II. Bayezid devri müelliflerinden Givan Maria Angiolello, Historia
Turchescha isimli eserinde, “Tapınağın biraz ötesinde haftada bir defa güzel pazar
kurulur ve burası her çeşit bezirgân ve sanatkârın bulunduğu bir dükkân denizidir
ve buna Karaman Pazarı adı verilir.” der. Karaman Pazarı’nın bulunduğu yer Fatih
Camisi ile Saraçhane arasındaki Karaman Çarşısı’dır. Bu muhit bugün dahi Büyük
Karaman Caddesi olarak adlandırılıyor. Fatih Camisi’nin yapımından önce âdet ol-
duğu üzere çalışanların ihtiyaçları için bir hamam yapılmıştır. Bu hamam Karaman
Hamamı veya Küçük Karaman Hamamı olarak da bilinen Irgatlar Hamamı’dır.6
Devrin kaynaklarında Orta Anadolu’da Aksaray’dan getirilenlerin bugün de Ak-
saray olarak anılan semte yerleştirildiklerine dair açık ifadeler vardır. Âşıkpaşazâde,
Padişahın emriyle İshak Paşa’nın Anadolu’dan sürüp getirdiği ahalinin İstanbul’da
oturduğu bölgeye bu nedenle Aksaray denildiğini bildirir:
İshak Paşa Aksaray’a geldi. Padişah’dan emrolundı Aksaray’dan evler sürüp İstanbol’a
gönderesin diyü İshak Paşa dahı Aksaray’dan sürgün idüp alup getürdi. Şimdiki hinde
Aksaraylu mahallesi didükleri İshak Paşa sürüp getirdiği halkdur.
Evliya Çelebi, Alanya’da Yunanca bilmeyen, anadili Türkçe olan bir Rum ce-
maatinden bahseder. Çelebi’nin Urum kelimesini “Ortodoks” anlamında kullanmış
olabileceği gibi, o bölgedeki Karamanlıların kendilerini “Rum” olarak tanımlaması
da muhtemeldir:
Dördü Urum keferesi mahallesidir. Amma keferesi asla urumca bilmezler. Bâtıl Türk
Lisanı üzere kelimat iderler.7
5 Anzerlioğlu, s. 109.
6 Başkan (2012/1): 107-134.
7 Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: IX. Cilt , 64a.
15
Osmanlı arşivlerinde zımmiyan-ı Karaman veya Karamanyan şeklinde geçen bu
GİRİŞ
Türkofon Ortodoksların, eserlerinde kendilerini nasıl adlandırdıkları onların toplum
içerisindeki yerlerini belirlemek adına önem taşır. Cemaatin yazar ve çevirmen-
leri okuyucularından Hıristiyanlar, Hıristiyan Ortodokslar, Anadolu Hıristiyanları,
Anadolu’nun Ortodoks Hıristiyanları şeklinde bahsederler. Buna göre din, Karamanlılar
arasındaki toplumsal bilincin en büyük payını oluşturmuştur. Metinlerin ön sözle-
rinde sıklıkla karşılaşılan diğer kavram da “millet”tir. Ancak daha sonra dinî sınıfı
anlatmakta kullanılan millet yerine vatandaşlar, Anadolulu vatandaşlar ya da Ortodoks
vatandaşlar gibi adlandırmalar tercih edilmiştir. Vatanlarının Anadolu olduğunu
vurgulamalarından yola çıkan bazı araştırmacılar, Karamanlıların Yunanistan’la din
dışında başka bağlantılarının bulunmadığı düşüncesini ileri sürerler.8
Ayrıca M. Grimm Miller, “Karamanlıların Türk dilini ana dilleri olan Yunan-
canın yerine koyduklarını çünkü Anadolu’daki halk Türkçe konuştuğu için onlarla
Türkçe konuşmanın daha kolay olacağı”nı ifade eder. Miller, Yunan dilinin yalnızca
Müslümanlığı seçen Hristiyanlar tarafından değil halkla anlaşmak zorunda olan
diğer Hristiyan Ortodokslar tarafından da terk edildiği görüşündedir.11
GİRİŞ
lıların Türk kökenli olduğuna inanan önemli araştırmacılardan bazıları J. Eckmann,
Tonybee ve G. Jaeschke’dir.16
Nüfus mübadelesinden sonra özellikle Kayseri, Niğde, Nevşehir, Aksaray ve
Konya’dan Yunanistan’a gönderilen Karamanlılar arasında Türkçenin hâlâ canlı
bir şekilde konuşulduğu, ikinci ve üçüncü kuşakların az da olsa Türkçeyi konuşup
anlayabildikleri araştırmalarla ortaya konmuştur.17
KARAMANLI TÜRKÇESİ
Karamanlıca (Yun. Καραμανλήδικα) olarak da bilinen Karamanlı Türkçesi, Yunan
harfleriyle yazılan Türkçe olarak tanımlanmaktadır. Eserlerde Osmanlı Türkçesinin
yanında Yunanca sözcük ve kavramlar az da olsa kullanılmıştır. Karamanlıların ko-
nuştukları bu önsözde dil yayımlamış oldukları eserlerde yavan Türkçe, sade Türkçe,
açık Türkçe veya Anadolu lisanı olarak adlandırdıklarını görmekteyiz.18
Eserlerde kulanılan Yunan alfabesi Türkçe sesleri bütünüyle karşılamıyordu.
Özellikle 18. yüzyıldan önce hazırlanan metinlerde imla birliği olmaması sebebiyle
çoğu ses benzer harflerle yazılıyordu. 18. yüzyılda ise imlanın diğer dönemlere göre
bütünlük gösterdiği ve çoğu ünlünün birbirinden ayırt edilmesine dikkat edildiği söy-
lenebilir. Eckmann’a göre, Karamanlıların Yunan harfli Türk imlası böylelikle Yunan
alfabesinde karşılığı olmayan Türkçe sesler için uygun hâle getirilmişken bir yandan
da Arap harfli imlanın etkisinde kalmıştır.19 Bu imla birçok sesi ayırt etmesi yönüyle
o dönemin dilini ifade etmede Arap harflerine göre daha yeterli bulunmuştur. 20
Eckmann, Karamanlı Türkçesinde yazılmış eserleri şu şekilde tasnif eder:
1. Klasik Osmanlı Türkçesi ile yazılan eserler
2. Halk unsurlarıyla karışık bir yazı dili ile yazılmış eserler
3. Karamanlı halk dili veya ona çok yakın bir dil ile yazılmış eserler. Bu metin-
ler dil bakımından tam bir birlik oluşturmamakla beraber esas itibariyle aynı ağız
özelliklerini gösterir.21