Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 10

İslam Hukuku 8.

Ders

3.5.23
Akit Teorisi
Akit kelime manası itibarıyla bir şeyi bir şeye bağlamak anlamına gelirken genel anlamıyla “Mükelleften sadır olan her
türlü yükümlülük ve tasarruftur”

Dar anlamıyla akit: “tarafeynin bir hususu iltizam ve taahhüt etmeleridir, icap ve kabulden ibarettir.” ki borçlar
hukukunda akit denildiğinde akla gelen de bu dar anlamdır.

Akdin Rükünleri C. Sözleşmenin/akdin konusu: akdin mahalli olarak da ifade


edilen husus akdin türevine göre farklılık gösterebilir. Bey
Rükün: Bir şeyin kendisiyle kaim olduğu unsurlardır. Mesela akdi gibi iki tarafa karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde
bir sandalyenin dört bacağının her biri, yaslanacak yeri ve konu/mahal ayn/eşya, kira; ariyet(ödünç) gibi sözleşmelerde
sandalyeyi meydana getiren her biri cüz’ü sandalyenin mefaat,ziraat/tarım ortaklığında (müzaraa) ve hizmet
rüknüdür. Rükün olmazsa o şeyden bahsedilemez. sözleşmelerinde emektir.
-Hanefilere göre iki tanedir: icap (teklifte bulunma) ve kabul -Akdin mahallinin mütekavvim mal olması yani hukuken
(teklife karşılıkta bulunma) yararlanılabilir olması, mevcut ve belirlenmiş olması şarttır.
Not: İslam hukukunda iki prototip akit bulunur ki diğer Not: İn’ikad şartlarının olmasıyla meydanda bir akdin var
akitler bu iki akit üzerinden şekillenmektedir. Bu iki prototip olduğu kabul edilir. Bu var olan akdin sahih olduğunu
satım akdi ve kiralama (icare) akdidir. Birisinde malın el belirtecek bazı şartlar vardır ki bunlar da sıhhat şartları
değiştirmesi; diğerinde menfaatin kullanılması vardır. başlığında incelenecektir:
-Diğer mezheplerde akdin rükünleri, taraflar (alıcı ve satıcı), 2. Sıhhat şartları/Geçerlilik Şartları
icap ve kabul, akdin mahalli olmak üzere beş tanedir.
1. ikrahın (karşı tarafı zorla bir şey yapmaya itmek)
-Hanefiler akdin tarafların irade beyanı olduğunu söyleyerek
bulunmaması: Akitte temel unsur rızadır. Rızayı zedeleyecek
taraflarının kendisinin veya akdin mahallinin rükün
durumlar akdin fasit olmasına sebep olur. Bu sebeple ikrah
olmayacağını söylerler ve bunları akdin şartları kısmında ele
kişinin iradesini sakatlayan bir durumdur.
alırlar.
2. bilinmezlik/cehaletin bulunmaması: konu veya bedel
Akdin Şartları bakımından sözleşmenin bilinmezlik içermemesi. Çeşitli
Şart: Bir şeyin kendisinden cüz olmayıp bununla birlikte o markaların bulunduğu bir mağazadan belirlemeksizin
şeyin meydana gelmesi için bulunması gereken hususlardır. bilgisayar alma k gibi. Bundan dolayı akdin mahallinin bilinir
olması gerekmektedir. Cehaleti yesire ve cehaleti fahişe diye
1. inikad/kuruluş şartları ´ 2. sıhhat/geçerlilik şartları detaylandırılmaktadır.

´ 3. nefaz/yürürlük şartları ´ 4. lüzum/bağlayıcılık şartları 3. belirsizlik/ gararın olmaması: haksız kazanca yol açacak
şekilde akdin belirsizlik taşıması. Ana karnındaki yavrunun
1. İn’ikad Şartları/ Kuruluş Şartları satımı gibi. Bu tür akitler batıl konusu olsa da fasit hale gelir.
Rükün ve in’ikad şartları birbiriyle ilintilidir. Rükün yoksa -Cehalet ve gararın birbirinin yerine kullanıldığı görülse de
akdin batıl olacağı gibi in’ikad şartının olmaması halinde de garar, malın kendisindeki eksikliği; cehalet ise malın
akit batıldır. vasfındaki eksikliktir.
A. Taraflar: akit yapmak üzere irade açıklamasında bulunan 4. fasit şart ve faiz yasağından ari olması (Akdi Fasit Hâle
kişiler akdin taraflarını oluşturur. Bu niyabet yoluyla da Getirir)
olabilir. Yani vakalet, velayet ve vesayet… ´ Akdin tarafları
eda ehliyetine sahip kimseler olmalıdır. (Detayları 7. Derste -Fasit, hüküm doğurmaz; bu akdi bozmak ve yeniden akit
verildi) kurmak gerekir. Malı teslim etme söz konusu olmamışsa akit
fasit hüküm ifade eder; o zaman da malın ecri misli, yani
B. İrade Beyanı: hukuki işlemi oluşturmaya yönelik kesinlik piyasadaki değerinin verilmesi gerekir.
ifade eden bir beyanın olmasıdır.
-İslam hukukunda iki tür faiz vardır ki bunlar; Ribe’l Akit ve
-Gelecek zaman sîgasıyla ifade edilen icap ve kabul geçerli Ribe’d-Deyn’dir. Ribel akit sözleşmeden meydana gelen
değildir. Kesinliğin söz konusu olabilmesi için mazi sîga faizken ribe’d-deyn borç sebebiyle meydana gelmektedir.
kullanılmalıdır.
Kur’an’da ribe’l cahiliye denilen ribe’d deyn yasaklanmıştır;
-İrade beyanı denince akla ilk gelen sözdür. Ancak akit sünnette ise ribe’l akit yasaklanmıştır.
yalnızca sözle kurulmaz. Bu teati ile de olabilir. Teati söz
olmaksızın alıp verme fiilleriyle sözleşmenin kurulmasıdır. “Verilen dört durumun olmadığı akitler sahih akit olarak
Bunun yanında kitabet ve işaretle de olabilir. değerlendirilir. Akit mün’akit olmakla birlikte vasıflarında da
bir eksiklik taşımıyorsa sahih olmuş oldu; şayet vasıflarında
bir halel meydana gelmiş olsaydı akit fasit (veya batıl) olmuş olduğu yönündedir. (Akit fesih olursa; diğer ortağın şuf’a
olurdu.” hakkında bulunması söz konusu olmaz, çünkü fesih akdi yok
hükmüne dönüştürür. Yeni bir akit olursa da tekrardan şuf’a
Hanefilerde sahih, fasit ve batıl ayrımı söz konusudur; diğer hakkında bulunulması hakkı doğar.)
mezheplerde teknik olarak sahih ve batıl vardır. Batıl ve fasit -Şart muhayyerliğinde muhayyer olan satıcıysa satıcının
arasındaki ayrım: Batıl yok hükmündedir, fasit ise fesadın mülkiyetinden mal çıkar mı çıkmaz mı? Alıcı ise mülkiyetine
giderilmesi halinde sahihe dönebilecek olandır. girer mi girmez mi?
Ebu Hanife’ye göre müşteri muhayyer ise satıcının
3. Nefaz şartları/Yürürlük Şartları mülkiyetinden çıkar ama müşterinin mülkiyetine girmez.
İmameyne göre her halükârda müşterinin mülkiyetine girer.
Hukuken geçerli tarzda kurulan akdin hüküm ve sonuçlarının
işlemeye başlamasına engel olan şartlar sözleşmenin 2. Görme muhayyerliği/hıyaru’r-ru’ye
yürürlük şartlarıdır. Sahih olarak meydana gelmişse de
hukuken işleyişe girmemiştir, onaya ihtiyaç vardır. Bu şartlar -Müşterinin görmeden satın aldığı bir malı görüp durumu
gerçekleşene kadar akit askıdadır. Yani mevkuftur. Eksik eda hakkında kanaat sahibi olduktan sonra sözleşmeyi onama ya
ehliyetine sahip olanın ve fuzulinin akdi mevkuftur. Yani da fesih hakkına sahip olmasına denir.
gayri nafizdir. Bu işleme icazet yani onay nefaz şartıdır.
-Önceden görülen bir mal aradan uzun bir zaman geçtikten
4. Lüzum şartları/Bağlayıcılık Şartları sonra satın alınmışsa müşteri yine görme muhayyerliğine
sahiptir.
Keyfî olarak bozulmasının mümkün olmamasıdır;
muhayyerliğin sona ermesini ifade eden şartlardır. -Binit hayvanın görülmesi binip tecrübe etmekle, balın
görülmesi tatmakla, evin görülmesi ise gezip dolaşmakla
Kural olarak yapısı itibariyle bağlayıcı olan hukuki işlemlerde olur.
muhayyerlik hakkının bulunmaması sözleşmenin lüzum
şartıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin akdi geçerli -Standart mallarda numuneyi görmek malın tamamını
kılma veya feshetme hususunda seçim hakkının bulunduğu görmek gibidir.
akit bu hak sahibi bakımından bağlayıcı olmaktan çıkar.
3. Ayıp muhayyerliği/hıyaru’l-ayb
Muhayyerlikler -Sektör/meslek temsilcileri nezdinde kusur sayılan mala
rağbeti azaltan ve malın bedelinde eksilmeye sebep olan
-Taraflardan birinin ya da her ikisinin sözleşmeyi geçerli
şeye ayıp, bundan kaynaklanan akdi onama ve feshetme
kılma yahut feshetme hakkına muhayyerlik denir.
yetkisine de ayıp muhayyerliği denir.
Muhayyerlikler iki tarafa da borç yükleyen (muavazat)
bağlayıcı akitlerde söz konusu olur. -Ayıp sebebiyle malın bedelinde indirim yapılmaz. Ya mal
olduğu hal üzere kabul edilir ya da sözleşme feshedilir.
1. şart muahyyerliği/hıyaru’ş-şart
(Ahmet b. Hanbel istisna)
-Taraflardan birisinin veya her ikisinin belli bir süre
-Ayıbın semenden hissesi ancak şu durumda söz konusu
içerisinde akdi onama (devam ettirme) veya feshetme (iptal
olur: Malın hakikaten veya hükmen değişmesi; yani malın
etme) yetkisine sahip olmasıdır. Şart muhayyerliğinin
iade edilemez hale gelmesi veya el değişmişse.
dayanağı hz. peygamberin habban b. Munkize alışverişte
uygulaması için söylediği sözdür. 4. Vasıf muhayyerliği/hıyaru’l-vasıf
-Muhayyerlik süresi hakkında farklı kanaatler söz konusudur. -Belli bir özellik sebebiyle satın alınan malda aranan özelliğin
Ebu Hanife ve şafiye göre muhayyerlik süresi 3 gündür. Diğer bulunmadığının açığa çıkması halinde müşterinin akdi
mezhep imamları belli bir süre belirtmemişlerdir, sürenin onama ya da feshetme yetkisine denir.
tayini için tarafların anlaşması gerekmektedir. Bu yetki
üçüncü bir şahıs için de tanınabilir. Bu hakka sahip olan taraf -Ayıp maldaki maddi eksikliği ifade ederken vasıf maddi
ilgili süre içerisinde akdi feshetme yetkisine sahiptir. açıdan noksanı bulunmayan malın özelliklerindeki kusuru
ifade eder.
-Hem satıcı, hem alıcı muhayyer olabilir; her iki tarafın da
belirlenen süre içerisinde akdi feshetme hakkı bulunur. -Yarış atı diye alınan atın bu özelliğinin bulunmaması, süt
hayvanı diye alınan bir ineğin sağımlı olmaması gibi
DETAY

-Hanefilerde şöyle bir soruyla karşılaşılır: “Kurulmuş akitten


vazgeçmek yeni bir akit midir; yoksa feshetmek midir?” -Satıcını malın ilgili özelliği bulunmadığını bile bile satması
Genel kanaat feshetme yönünde olsa da Ebu Hanife’nin tedlis, bilmeden olursa bu duruma galat denir.
görüşü: taraflar için fesih; üçüncü şahıs için ise yeni bir akit
İslam Hukuku 9.Ders

10.5.23
Sözleşmenin Kuruluşu Sırasında İleri Sürülen
Kişisel Şartlar -Akdin iktizası, yani akdin gereğinden neşet eden bir
1. Taliki şart: muallak akit ve müneccez akit: şartsa caiz olabilir.
Sözleşmenin varlık kazanması gelecekte muhtemel olan -Tarafları niza’ya düşürmüyorsa caiz olabilir.
bir şarta bağlanmasıdır. (Arapçada ‘-in’ ile kurulan
şartlardır.) Bunlarla birlikte maliki ve hanbeliler takyidi şartı daha
geniş tutmuş; onlara göre birçok akit (satım akdi-ivazlı
Burada dikkat edilmesi gereken iki temel husus vardır: akitler..) caiz görülmüştür.
A) Sözleşmenin hukuken varlık kazanması, şartın
Sözleşmelere Ait Tasnifler
gerçekleşmesine bağlıdır.
1. Geçerlilik bakımından akitler: meşru akitler-gayri
B) Aktin nasıl bir şarta bağlandığı: -Gelecekte meydana
meşru akitler (şer’i şartların meydana gelip gelmemesine
gelecek ve -Meydana gelmesi aklen mümkün olacak.
göre akitler)
Bu ikisinin gerçekleşmesi halinde akit muallak olur; şart
2. Bağlayıcılık açısından akitler: Lazım akitler (her iki
yerine geldiğinde akit artık müneccez olmuş olur.
tarafın da akdin gereğini yerine getirmek zorunda olduğu
Örnek: “İlk alımda imam olarak atamam yapılırsa akitler)-gayri lazım akitler (her iki taraf için de bağlayıcı
bilgisayarım senindir.” (Hibe akti) olmayan akitler)

! Satım akdinde, icare akdinde, ivazlı akitlerde (karşılıklı İki taraf için bağlayıcı akitler: satım ve kira akitleri
bedellerin söz konusu olduğu akitlerde: alım-satım-kira-
Tek taraf için bağlayıcı akitler: kefalet ve rehin gibi
tarım ortaklığı-ikale-rehin…) taliki şart caiz değildir.
İki taraf içinde bağlayıcı olmayan akitler: ariyet, vedia,
Gerekçesi: Burada bir garar (belirsizlik) söz konusudur.
vekalet gibi
Bu belirsizlik de tarafları niza ’ya götüreceğinden akit
fasit kabul edilir ve taliki şart ivazlı akitlerde uygun -Taraflardan hangisi akitten vazgeçerse, karşı tarafa zarar
görülmez. Caiz olmamasının en temel gerekçesi veren için akit lazım; karşı tarafa zarar vermeyen için akit
belirsizliğin (kuruluşta ve konuda) olmasıdır. gayri lazımdır.

Kefalet-Havale-Vasıyyet-Vekalet gibi akitlerde ise 3. yürürlük açısından akitler: nafiz ve mevkuf akitler
mahiyeti ve özelliği gereği taliki şarta elverişlilik durumu
söz konusudur. 4. Konusuna göre akitler

2. Zamana izafe şartları: muzâf akit: Akdin hükmünün Konusu mal/para olan sözleşmeler: satım, karz (borç),
sarf (döviz işlemleri)
ileriki bir zamanda başlamasıdır.

Örnek: “15 Kasım’dan itibaren geçerli olmak üzere evimi Konusu menfaat olan sözleşmeler: icare, ariyet (ödünç)
sana kiralıyorum.” gibi

Konusunu işin/emeğin oluşturduğu akitler:


İvazlı akitlerde caiz görülmemekle birlikte zamana bağlı
olan (kiralama gibi) ve zamanla akdin konusunun Vedia(emanet), mudarebe, muzaraa ve musâkât
meydana geldiği akitler caiz görülmüştür. Yani kiralama 5. Bedelli olup olmaması bakımından akitler:
akdinde izafe şartı sahihtir çünkü kiralama akdinde
akdin konusu evin menfaatidir; menfaat ise kiracının Muavazat: sözleşmenin taraflarından her biri için hak ve
kullanımıyla ortaya çıkacak bir durumdur ve zamanla yükümlülük doğuran bedelli akitler: satım, kira
meydana gelecektir. Satım akdindeyse caiz değildir. Teberuat: taraflardan biri için hak doğuran/yarar sağlayan
3. Takyidi şartlar (Arapçada ‘-ale en’ veya ‘-takyidi en’ ile akitler: ariyet, hibe
gelen şartlardır.) 6. Ayna bağlılık açısından akitler:
Örnek: “Belirli süre ücretsiz bakım şartıyla/kaydıyla Ayni akitler: sözleşmenin tamamlanabilmesi akit konusu
binaya asansör yaptırmak.” malın teslimine bağlı olan akitlere denir. Hibe, ariyet,
Takyidi şartları genellikle hanefi ve şafiler dar vedia, karz, rehin
tutmuşlardır. (*Faize düşme tehlikesi bulunduğundan Ayni olmayan akitler: satım, kira gibi icab ve kabul ile
hanefi ve şafilerin dar tuttuğu görülmektedir.) ve bazı tamamlanan akitlerdir. Kabz şart değildir.
temel hususlar ortaya konmuştur:
Bir başka açıdan rızai ve şekli akitler: rızai akitlere örnek
-Takyidi şartlar örf haline gelmişse caiz olabilir. satım, şekli akitlere örnek nikah
Akit Serbestisi ve Sınırlandırılması ´ 4. tes’îr/narh: ´ Mal ve hizmet bedellerinin devlet
tarafından belirlenmesine denir. Kural olarak mal ve
Kişinin, diğer şahıslarla ilişkisini kendi istek ve hizmet bedelleri arz-talep dengesine göre serbestçe
beklentilerine göre serbestçe düzenlemesine, hak ve belirlenir. Ancak bazı suni müdahalelerle piyasanın
yükümlülükler meydana getirmesine iradenin özerkliği, dengesi bozulur ve belirli şartlar oluşursa devlet
bunun sözleşmelere uygulanmasına ise akit serbestisi fiyatlarda sınırlamaya gidebilir.
denir.
Akdin Sona Ermesi
Bu serbestinin sınırlandırılması
´ 1. İfa: Verilen taahhüdün yerine getirilmesi.
´ 1. İhtikar/karaborsacılık: ´ Başta gıda maddeleri olmak
üzere insanların ihtiyaç duyduğu malı, fiyatların ´ 2. ikale: hukuken geçerli bir biçimde doğmuş fakat tam
yükselmesini beklemek üzere piyasaya sunmayıp olarak ifa edilmemiş bir sözleşmenin karşılıklı rıza ile
depolarda tutmaya ihtikar denir. bozulmasına ikale denir. Bu işlemin fesih mi yoksa yeni
bir akit mi olduğu müçtehitler arasında ihtilaflıdır. (Genel
´ 2. İstimlak/kamulaştırma: ´ Özel mülkiyet altındaki
kanaat ikalenin fesih olduğu yönündedir. Ebu Hanife farklı
taşınmazın kamu yararı amacıyla bedeli ödenerek kamu
bir yaklaşım göstermiştir.)
malına dönüştürülmesidir. (Toplumsal menfaatler gereği
devletin parasını ödemek kaydıyla mala el koyması) ´3. fesih: taraflardan sadece birisi için bağlayıcı bulunan
(rehin gibi); ikisi için de bağlayıcı olmayan (ariyet, vedia
´ 3. Şüf’a/önalım hakkı: ´ Bir akarın mülkiyetinin bedelli
gibi) ya da her iki taraf için bağlayıcı olmakla birlikte
bir sözleşmeyle el değiştirmesi durumunda belli hak
muhayyerlik hakkının bulunduğu bir sözleşmede, kendisi
sahiplerinin aynı bedelle bu akarı öncelikli olarak alma
için bağlayıcılık bulunmayan kimsenin akdi sona
hakkına sahip olmasına şüf’a denir.
erdirmesine fesih denir.
-Şüf’a hakkı bulunan kişiye: şefî´; Satılan akara: meşfû’;
Şüf’adarlara ön alım hakkı tanıyan kendi mülklerine de
muşfûun bih denir.

İslam Hukuku 10.Ders

17.5.23
Faiz/Riba
-Faiz, borçlar hukuku içerisinde sözleşmenin sıhhat kişinin alacağı karşılığın belirlediği süreden sonra
şartlarında bahsi geçen bir unsur olup (‫ )فائض‬kelime gelmesiyle karşılığı fazlalaştırmasıdır. Yani kişi
anlamı olarak taşmak, kabarmak; riba da fazlalık vadesinde borcunu ödeyemezse o vadenin
manalarına gelmektedir. ertelenmesi için bir bedelin daha talep edilmesidir.

-Teknik olarak faiz: “Akdin kuruluşu esnasında, Veresiye faizi aynı türdeki veya farklı türde olup aynı
müşahhas iktisadi bir değere karşılık olmaksızın tek illeti taşıyan misli malların biri veresiye olmak üzere
taraflı yarar sağlayan bir şartın ile sürülmesi ya da bu değişimi ya da vadeli borçlarda vadeye karşılık alacağın
şekilde elde edilen fazlalıktır.” miktarını artırma şeklinde gerçekleşen faizdir.

-Ribanın cereyan ettiği mallar hep misli mallardır; -İkincisi sözleşme faizi olup ribe’l-akit/ribel fazl
kıyemî mallarda riba cereyan etmez.………………….. olarak anılmaktadır. Bu faiz çeşidinin sınırları da
sünnetle belirlenmiştir. (esnaf-ı sitte hadisi bu faizin
-Kur’an’ı Kerim’de Bakara Suresi’nde faize dair ayetler sınırlarını belirtmektedir.)
bulunmaktadır. Bununla beraber Ali İmran suresinin
130. Ayetinde ً ‫يَ َٓا ا َيُّ َها الَّذٖ ينَ ٰا َمنُوا ََل تَأ ْ كُ ُلوا ال ِّر ٰبَٓوا ا َ ْض َعافا‬
Ribel akit, sözleşmelerde karşılığı bulunmayan bir
faizin talep edilmesidir. Fazlalık faizi aynı cins misli
)‫اع َف ًة‬
َ ‫“) ُم َض‬Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin” malların misliyle değişimi sırasında bedellerden birinin
buyrulmuştur. Kur’an’ın yanında sünnetle de faiz diğerinden fazla olması durumudur. (100 ölçek
yasaklanmıştır. buğday vermişsek bunu 110 ölçek olarak almamız
ribe’l fazl olur.)
-Faizin iki türü bulunup bunlardan ilki cahiliye faizi/
veresiye faizi olarak bilinen rine’n-nesie / ribe’d- -Ayet-i Kerime bize faizin haram olduğunu; Allah ve
deyn’dir. Ali imran(130) suresinde geçen ayet bu tür resulü ile savaşa girme olduğunu ifade etmekte, Hadis-
faizi yasaklamaktadır. i şerifte ise 6 madde zikredilmektedir. Bu 6 maddenin
zikredildiği hadis “eşya-yı sitte hadisi” olarak
-Ribe’d-deyn; borç ilişkilerinde bir kimsenin karşı
bilinmektedir. Bu malların değişiminde eşit ve peşin
tarafa verdiği bir bedeli fazlasıyla istemesidir. Yahut
olması gerektiği “yeden bi-yedin (peşin) mislen bi
mislin (aynı eşitlikte)” vurgulanmıştır. Allah resulü Şafii ve malikilere göre
buyurmuştur ki; “Altına karşılık altın, gümüşe karşılık
1- cins birlikteliği olmak şartıyla
gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa,
hurmaya karşılık hurma, tuza karşılık tuzu cinsi cinsine; 2- semeniyet ve tumiyettir. (Altın ve gümüş para olarak
birbirine eşit ve peşin satın. Malların sınıfta kullanılır o halde burada semeniyet vasfı söz
değiştiğinde ise bunlarda eşitlik olmasa bile peşin konusudur; diğerleri de gıda maddesidir ve tumiyet
değiştirin.” söz konusudur.)
Hadiste 6 sınıf belirtilmiş; bu sınıflardan ikisi (altın ve -> Bu illetlerden hareketle;
gümüş) para, diğer dördü ise ( buğday, arpa, hurma,
tuz) gıda maddesi olarak görülmüştür. ´ Her iki illete de sahip olan mallar eşit ve peşin olmak
şartıyla değiştirilir. Yani 10 gr altınla 10 gr altını (birisi
Bu altı eşyada alışveriş faizinin yani ribe’l aktin cereyan 11 gr olursa ribel fazl olur; 10 gr altın 10 gr altınla
ettiğinde ittifak vardır ancak bu altı maddenin dışında değiştirilip bedellerden birisi sonradan verilirse ve
diğer ürünlerde faizin cereyan edip etmediği peşin olmazsa o zaman da veresiye faizi, yani ribe’n-
noktasında zahiri mezhebi ve bazı alimler “Nasla altı nesie olur.), 5 ölçek buğdayla 5 ölçek buğdayı
madde zikredilmiştir, bu altı madde peşin ve veresiye değiştirmek gibi.
değiştirilir; diğerlerinde riba söz konusu değildir.”
Demişse de 4 mezhebin de dahil olduğu büyük ´ İlletlerden sadece birinde ortak olan mallar, peşin
çoğunluğa göre bu durum bu altı maddeyle sınırlı olmak şartıyla biri diğerinden fazla olacak şekilde
tutulmamış; illet tespit yoluyla bu durum değiştirilebilir. 10 gr altınla 100 gr gümüş peşin, 2 kg
genişletilmiştir. buğdayla 4 kg arpayı peşin değişmek gibi

Bu illeti şu şekilde tespit etmişlerdir: Hz. Peygamber’in ´ İlletlerden ikisi de ortak olmayan mallar istenildiği
hadisinde zikredilen bu altı maddeyi dikkate alarak bir gibi değiştirilebilir. 5 kg mercimekle 20 gr gümüş
illet belirlemesine gitmişler; değişimi gibi

´ Beş teneke buğdayın altı teneke buğday ile değişimi ´ Ribevi malların değişiminde fazlalık faizinin
fazlalık faizidir. gerçekleşmemesi için eşitlik değerle değil miktarla
sağlanır. Bu sebeple eski-yeni kaliteli-kalitesiz, işçilik
´ Beş teneke buğdayın beş teneke buğdayla veya beş olan-işçilik olmayan farkı dikkate alınmaz. (Örneğin
teneke pirinçle birisi veresiye olmak üzere değişimi çok kaliteli ve orta kaliteli buğday değişiminde kalite
veresiye faizidir. (cinsler değiştiği zaman fazlalık söz farkına bakılarak çok kaliteli olan 5 kg; orta kaliteli olan
konusu olabilir; ama cinsler aynıysa fazlalık söz konusu 6 kg yapılamaz
olamaz.)
14 ayar altın ile 22 ayar altını değiştirirken de 2 gr 22
´ Yine ödeme zamanı gelmiş 1000 tl borcun üç ay ayar ile 2 gr 14 ayar altın değiştirilir.)
sonra 1100 tl olarak ödenmesi de veresiye faizidir.
(ribe’d-deyn) Bu illet tespitlerinde bazı hususlar vardır:

-Hanefiler bu hadisi şerifte zikredilen hususları dikkate Mesela beş yumurtayı yedi yumurtayla değiştirdiğimiz
aldığında illet olarak zaman bu faiz midir?

1- Cins birlikteliği vardır. -Yumurta ne veznidir ne de keylîdir, yumurta adedîdir.


Bundan dolayı cins birlikteliği olsa da illetlerden diğeri
2-Altın ve gümüş veznî olup tartılan şeylerdir. Diğer dördü olan ölçülebilirlik/tartılabilirlik söz konusu
ise keylî olup ölçülen şeylerdir. Para olarak değerlendirilen
olmadığından bu değişim hanefilerde tahrimen
altın ve gümüşü tartılan; gıda olarak değerlendirilen diğer 4
mekruh olarak kabul edilmişse de illetlerden biri
sınıfı ise ölçülen olarak görmüşlerdir.
meydana gelmediğinden doğrudan faiz olarak
(Hanefilerde altın ve gümüşün tartılabilirliği ile diğer görülmemiştir. Ancak şafi ve maliki illet teorisine göre
maddelerin tartılabilirliği eşit görülmemiştir. Örneğin 10 gr yumurta tumiyet maddesi olduğundan değişim olmaz,
altın karşılığında 1 ton demir satın almada demirin peşin olursa faiz gerçekleşir.
olma kaydı görülmez.)
Kaliteli bir ton demir ile orta sınıf iki ton demirin
Yani ribel akitte faizin illeti Hanefilere göre cins maa’l-
değişimi de şafilere ve malikilere göre faiz değildir.
kadr’dir. Yani cins birlikteliği ile ölçülebilir ve tartılabilir
olmasıdır. Hanbeliler de Hanefilerle aynı kanaati
Çünkü cins birlikteliği olsa da semeniyet/tumiyet
paylaşmaktadır. yoktur. Demir ne paradır(semeniyet) ne de
yiyecektir(tumiyet). Bu olmadığından cins birlikteliği
olduğundan peşin değişim gereklidir. O halde şafi ve “Fıkıhta ribayla ilgili şöyle bir kaide bulunmaktadır:
maliki illet teorisine göre farklı kalitedeki demirler ‘menfaat sağlayan her borç faizdir.’”
fazla bir şekilde değiştirilebilir. Ancak hanefi ve hanbeli
-Günümüzde krediler ribe’l fazl kapsamındadır.
illet teorisine göre demir veznî olduğundan bu durum
gerçekleşemez, faiz olur. Bir akdin sahih olarak nitelendirilebilmesi için faize
dair bir unsurun bulunmaması gerekir. Bulunması
-Yani illet tespiti faizin olup olmadığını ortaya
halinde akit fasit hâle döner.
koymaktadır.

İslam Hukuku 11.ders

Özel borç ilişkileri 24.5.23

Sözleşmeler/akitler, kabaca üç şekilde tasnif edilebilir. Bunlar:

1-Mülkiyeti Nakleden Akitler

2-Menfaati Nakleden Akitler

3-Güven ve Emniyeti Sağlayan Akitler/ Teminat Akitleri

Mülkiyeti Nakleden Akitler

´ 1. BEY’/SATIM AKDİ: İslam borçlar hukukunda diğer ´ Bey’u’l-îne: bir malı vadeli olarak satın alıp aynı kişiye daha
bütün hukuki işlemler için model teşkil eden sözleşme bey’ düşük bir bedelle peşin olarak satmak demektir.
akdidir. Bir bedel karşısında mülkiyetin nakli söz konusudur.
´ Bey’ bi’l-vefa: Bir malın, bedeli iade edildiğinde geri
´ Hukuken kendisinden faydalanmanın mümkün olduğu alınmak şartıyla satılmasıdır. Bu işlem bey’ bi şarti’l-vefa,
iktisadi değere sahip olan (mütekavvim) bir malın bey’u’l-caiz, bey’u’lmuamele şeklinde de ifade edilir.
mülkiyetinin el değiştirmesini konu edinen, karşılıklı iradeyle Mecelle bu işlemi rehin özelliği daha belirgin bir sözleşme
gerçekleşen bağlayıcı hukuki işleme bey’ akdi denir. olarak konumlandırmıştır.

‘ Satım akdi karşılıklı iradeye dayalı kurulur ve iki taraf ´ Bey’ bi’l-istiğlal: Bir malın satıcı tarafından tekrar
açısından da bağlayıcıdır. kiralanması şartıyla yapılan sözleşmeye denir.

‘ Satım akdi feshe elverişlidir, ikale ile bu anlaşmaya son ´ 2. SELEM AKDİ/ Sipariş Sözleşmesi: cinsi, türü, miktarı,
verilebilir. özellikleri, teslim zamanı belirlenmek şartıyla para peşin mal
veresiye yapılan sözleşmedir. Selem akdi selef şeklinde de
‘ Satıcı akde konu olan malı; müşteri ise semeni teslimde isimlendirilir. Kuran,sünnet ve icmayla meşruiyeti sabittir.
zorunludur.
´ Selem akdinde müşteriye rabbü’s-selem ´ Satıcıya
‘ Satım akdi bedelli akitlerdendir, malın karşısında bir semen müslemun ileyh ´ Akdin konusuna müslemun fih ´ Peşin
söz konusudur. ödenen mala ra’sü’l-mal denir.
´ Satım akdinde semen değişik şekillerde belirlenebilir ve ‘Müslemün fih, belirlenmiş ve piyasada bulunan; ra’sü’l-mal,
buna göre akit farklı isimler alır. peşin olmalıdır.
´ A. Müsaveme: Bedelin (semenin), akit konusunun ´ Seleme konu olan mal piyasada benzerleri bulunan
maliyetinden bağımsız olarak serbest pazarlık usulü standart mal olmalıdır. (yani mislî mallar)
belirlenmesi şeklinde gerçekleşmesidir. (Karşılıklı pazarlık)
´3. İSTISNA/ESER AKDİ ´ Belirli bir ücret karşılığında
´ B. Murabaha: Maliyet üzerine belirli bir kar oranı ilave özellikleri belirlenmiş bir malın imal edilmesini konu edinen
edilerek gerçekleştirilen akittir.
akittir. Sünnet ve icma ile meşruiyeti sabittir.
´ C. Tevliye: Maliyetine satışa denir
‘Aslı itibarıyla gayrı lazım olduğu söylense de son dönemde
´ D. Vadîa: Maliyetin altında bir bedelle yani zararına satıştır. özellikle mecelleyle birlikte, talep edilen ürünün istenilen
özellikte olması halinde eser sözleşmelerinin bağlayıcı
´ Son üç akit türü güvene dayalı olduğundan bey’u’l-emane olduğu söylenmiştir.
şeklinde isimlendirilir.
‘İstisnada anlaşma imal akdiyle yapılır.
´ Bu akitlerde satıcının yalan beyanda bulunduğu anlaşılırsa
müşteri muhayyer olur. Bu muhayyerliğe hıyaru’hıyane ´ Sipariş verene müstasni ´ Siparişi kabul edene sâni’ ´ İmal
denir. edilecek mala masnu’ denir.
´ Selemde bedelin peşin ödenmesi zorunlu iken istısna da ‘İcare, taraflardan biri için menfaati teslim; diğeri için de
böyle bir zorunluluk yoktur. bedeli ödeme borcu doğuran iki taraf için bağlayıcı
akitlerdendir.
‘Hanefiler selem ve istisna akdini ayırırken diğer
ulema(cumhur) ayrıma gitmemiştir. ‘İcare akdi karşılığında alınan paraya fıkıhta ecr/ücret denir.

´ 4. SARF/DÖVİZ İŞLEMLERİ AKDİ ´ Hakiki ve itibari ‘Satım akdinde semen olan her şey, icare akdinde de ücret
paraların birbiriyle veya diğer paralarla değişimine sarf olabilir.
denir. Temel amaç faize yol açmadan paranın parayla
‘Karşılıklı borç doğuran bir akit olması itibariyle kira
değişimini sağlamaktır.
sözleşmesinin taraflarının tam ehliyette olmaları gerekir.
‘Faizin söz konusu olabileceği en temel akit olacağından
‘Kiralanan bir malda aynı anda iki tarafın da hakkı
faize yol açmamak için bedellerin peşin olması şarttır.
bulunmaktadır. Kiraya veren malın aynına; kiracı ise malın
Bedellerden birinin peşin olmaması halinde bu, ribe’n-nesie
menfaatine maliktir. Her ikisinin de diğerinin zarar
olacaktır.
görmesine sebep olacak davranıştan kaçınma zorunluluğu
‘Değişimi yapılan bedeller aynı cinstense miktarları eşit vardır. Zarar konusunda ölçüt, malın özelliğine bağlı olarak
olmalıdır ki buna mümatelet denir. örfle belirlenir.

‘Ayar ve işçilik farkı dikkate alınmaz. ‘Sürenin bitmesiyle icare akdi sona erer. Ancak icareden
maksadın hasıl olmaması ve bu halin müstehzir’e zarar
´ 5. HİBE ´ Bir malın bedelsiz olarak başka bir şahsın vermesi halinde emsal ücret karşılığında kira sözleşmesi
mülkiyetine geçirilmesine hibe denir. zorunlu olarak uzatılır.
‘Hibe, teberruat akdidir, ivazlı bir akit değildir. ´ 7. ARİYET (kullanım ödüncü) AKDİ ´ Bir malın
‘Hanefilerce gayrı lazım bir akittir, ancak belirli şartların menfaatinden karşılıksız olarak yararlanıp sahibine geri iade
gerçekleşmesi halinde lazım olur. etme şeklinde gerçekleşen akde ariyet denir. (İcare ve ariyeti
ayıran sadece bedel farkıdır.)
(Ariyet ve karz akdinde sadece menfaatin nakli söz
konusudur.) ´ Ödünç veren muîr ´ Ödünç alan müsteîr ´ Ödünç verilen
mal muâr/müsteâr/ariyet ´ Ödünç alma işine istiâra denir.
(Kişi hayattayken mülkiyete geçirme söz konusu olması da
hibenin vasiyetten farkıdır.) ‘Cumhura göre gayrı lazım bir akittir. Malikilerde ise süre
tayin edilerek veya bir iş üzerine yapılan bir iş üzerine
‘Hibe akdi irade beyanıyla kurulur, kabz ile tamamlanır. yapılan iarenin bağlayıcı olduğu söylenir.

´ Hibede bulunana vahib ´ Hibede bulunulana mevhubun leh ´ 8. KARZ/BORÇ/TÜKETİM ÖDÜNCÜ AKDİ ´ Bir kişiye
´ Hibe edilen mala mevhub ´ denir. tüketim amaçlı olarak para veya misli bir eşya türündeki
malı borç vermeye denir. (Karz ve ariyeti ayıran en önemli
‘Vahib’in tam eda ehliyetine sahip olma şartı vardır. Ancak
husus; karzda tüketilen misli bir mal veya para söz konusu
mevhubun leh’te böyle bir şart bulunmaz.
iken ariyette mal tüketilmemekte, yalnızca kullanılmaktadır.)
Hibeden rücu etmenin mümkün olmadığı durumlar:
´ Borç isteyene müstakriz ´ Borç verene mukriz ´ Borç
´ A. Torun, teyze, amca gibi mahrem akrabalar ve karı koca istemeye istikraz
arasındaki hibeler
‘Karz, maddi bir karşılık olmaksızın sırf bir insanın sıkıntısını
´ B. Hibe bedelli ise gidermek amacıyla yapılan bir iyilik olduğundan ayet ve
hadislerde övülmüş ve teşvik edilmiştir.
´ C. Hibe edilen malda hakiki veya hükmi değişiklik
olmuşsa ‘Teberruat türünden bir akittir.

´ D. Taraflardan biri ölmüşse ‘Bağlayıcı değildir ama borçlu borcunu ödeyemiyorsa ona
bir mühlet tanımak gerekir.
Menfaati Nakleden Akitler
‘Aynî akitlerdendir. Bu sebeple kabz şarttır.
´ 6. İCARE/KİRA AKDİ ´ Bir malın menfaat mülkiyetinin
‘Ariyet ve Vedia’dan farklı olarak karz emanet akitleri
belirli bir süre için ücret karşılığında devredilmesini konu
grubunda değil; tazmin sorumluluğu yükleyen sözleşmeler
edine sözleşmedir.
grubunda yer alır. Borç alan kişinin kusuru olmasa bile karz
´ Kiraya verene mucir ´ Kiralayana müste’cir ´ Kiralanan mala alınan paranın veya malın başına bir şey gelse borçlu
mûcer denir. borcunu aynen ödemekle yükümlüdür.

‘İcarede bir bedel söz konusuyken ariyette bedel yoktur. ‘Borç verenin tam eda ehliyetine sahip olması gerekir.

‘Menfaatler karz aktine konu olamazlar.


İslam Hukuku 12.ders

31.5.23
Teminat akitleri

´ 9. VEDİA/EMANET AKDİ/ Saklama Sözleşmesi Bir 2-Rehin, alacaklıyı diğer alacaklılardan imtiyazlı bir
kişiye koruması için bir malın emanet edilmesine ve bu hâle getirir.
şekilde emanet edilen mala vedia denir.
´ 11. KEFALET AKDİ ´ Bir hakkın mal ile güvence altına
´ Emanet bırakana mudi’ ´ Emanet edilen kişi muda’ alınmasına rehin, şahısla teminat altına alınmasına ise
veya müstevda’ ´ Emanet bırakma işine îda’ denir. kefalet denir

‘İşlemin ücretsiz olması bu noktada önemlidir. Ücret ´ Borcu üstlenene kefil ´ Alacaklıya mekfulun leh ´
olacak olursa bu durum icare akdine dönüşecektir. Borçluya mekfulun anh ´ Kefaletle üstlenilen
sorumluluğa mekfulun bih ´ denmktedir.
‘Vedia akdi gayrı mazmum; yani tazminin söz konusu
olmadığı emanet akitlerindendir. Bedelli olması ‘Karşılık belirlemeksizin yardımlaşma ve dayanışmaya
halinde tazminin söz konusu olduğu akitlere dayalı bir akittir, bu sebeple de teberruat
dönüşecektir. grubundandır. Prensip olarak ücretli kefalet caiz
değildir.
‘Ariyet akdi ile benzer görünse de ariyet akdinde malın
menfaatinden yararlanma söz konusuyken vedia ‘Kefalet akdi kefil açısından bağlayıcıyken; mekfulun
akdinde malı saklama/koruma söz konusudur. leh açısından bağlayıcı değildir.

‘Vedia gayrı lazım akit olduğundan taraflar diledikleri ‘Borçlunun borcu ödemesiyle kefil de sorumluluktan
zaman akitten vazgeçebilir. kurtulur. Borcu kefilin ödemesi durumunda, ödediği
miktarı asıl borçluya dönerek talep eder.
‘Vedia bırakılan malı saklama olabildiği gibi emanet
bırakan kişinin izniyle de kullanılması mümkündür. ‘Kefalet sözleşmesi şahsa kefalet ve mala kefalet olmak
üzere ikiye ayrılır:
‘Emanet bırakılan malda meydana gelen her türlü artış
ve gelir emanet bırakana ait olacaktır. 1- Mala kefalet, bir borcun ödenmesine veya malın
teslim edilmesine kefil olmaktır. Deyn kefaletinde
‘Mudi’nin ölümü vediayı etkilemez. Varisleri veya (borca kefil olma) malın kendisine, ayn kefaletinde ise
hukuki temsilcisi onu korumaya devam eder. teslimine kefalet söz konusudur.

´ 10. REHİN ´ İslam eşya hukukunda sınırlı ayni 2-Şahsa kefalet, bir kişinin alacaklıya teslim edilmesi
haklardan olan rehin bir malın bir alacağa karşılık aynî veya mahkemede hazır bulunmasıdır. Şahsına kefil
teminat olmasını sağlayan akit ve bu akde konu olan olunan kişinin mahkemeye çıkmasını gerektiren sebep
mala denir. (Gayrimenkullerin rehin alınmasına ipotek malî bir borç olabileceği gibi bazı durumlarda suç
denir.) unsurları da olabilmektedir. Genel kanaate göre kul
hakkını ilgilendiren had suçlarıyla kısas suçlarına bu tür
´ Rehin verene râhin ´ Rehin alana mürtehin ´ Rehinle kefalet caizdir.
teminat altına alınan hakka merhunun bih ´ Rehin
konusu mala rehin ya da merhun denir. ´ Satın alınan malda üçüncü bir şahsın hakkı çıkması
durumunda o malın parasını ödemeye veya satcının
´Başkasına ait bir malın rehin vermek üzere ödünç şahsına kefil olmaya damanu’d-derek denir. Müşteriye
(ariyet) alınmasına rehnü’l-müsteâr denir. güven sağlamak amacıyla yapılmıştır.
´ Bir malı rehin durumundan çıkarmaya fekkü’r-rehin Kefalet akdinin sahih olabilmesi için gerekenler;
denilir.
-kefilin teberru (tam eda) ehliyetine sahip olması
‘Rehin, alacaklıya iki fayda sağlar: gerekmektedir.
1-Borcun vadesinde ve gereği gibi ödenmemesi -borcun sahih ve mevcut olması gerekir.
halinde rehin mal mahkeme yoluyla satılarak
bedelinden alacağın tahsil edilme imkânı doğar. -borç konusunda bir bilinmezliğin söz konusu
olmaması gerekir.
Havale neticesinde şu hükümler ortaya çıkar:
Kefalet akdini sona erdiren durumlar; -Asıl borçlu borçtan kurtulur.
-Alacaklı alacağını sadece havaleyi üstlenen kişiden
-Asıl borçlu olan (asîl) kişinin borcu ödemesiyle son isteyebilir.
bulur. -Borca bağlı kefalet ve rehin gibi teminatlar
kendiliğinden düşer.
-Alacaklının asıl borçlu veya kefili ibra etmesi de -Havale edilen bazı durumlarda ödediği miktar için
kefalet akdini sona erdirir. havale edene rücu edebilir.
-Şahsa kefaletle kefil olunan şahsın vefatıyla da akit Havale akdi şu durumlarda sona erer:
sona erer. -Havale edilenin borcu ödemesiyle
-Tarafların havaleyi karşılıklı rıza ile sonlandırmalarıyla
-Sulh, havale veya hibe gibi işlemlerle borcun ortadan
-İbra, hibe veya takas gibi yollarla borcun ortadan
kaldırılmasıyla da akit son bulur.
kalkmasıyla
´ 12. HAVALE ´ Borcu bir kişinin sorumluluğundan -Borcun veya hukuki sebebin ortadan kalkmasıyla
başka birisinin sorumluluğuna nakletmeye havale -Cumhura göre alacaklının ya da havale edilen kişinin
denir. ölümü havale işlemini etkilemez, terekeye intikal eder.
Hanefilere göreyse ölüm mutlak havaleyi ortadan
‘Kefalette hem borçlu hem de kefil olan o borç ile kaldırmaz; mukayyed havalede ise havale edenin
sorumluyken havale ile borç, borcu üstlenenin ölmesi halinde akit sona erer.
(muhalun aleyh) zimmetine geçer. Dolayısıyla havale
edenin (muhîl) zimmetinden borç düşer.
ŞİRKETLER HUKUKU
´ Birden fazla kişinin bir mal, menfaat, emek yahut
‘Diğer akit türlerinden farklı olarak akdin varlık karda ortak olmak üzere oluşturdukları yapıya şirket
kazanmasını sağlayan unsurlar beş tanedir; Borçluya denir.
muhîl ´ Alacaklıya muhalun leh veya muhtâl ´ Borcu ´ Kaynaklarda kitabu’ş-şerike, mudarebe, müsakat,
üstlenene muhalun aleyh ya da muhtalun aleyh ´ müzaraa gibi özel başlıklar altında değerlendirilmiştir.
Havale ile üstlenilen borca muhtalun bih denir.
´ Fıkıh literatüründe şirket hem tanımda ifade edilen
‘Alacaklı, borçlu ve borcu üstlenecek yeni kişinin ortaklığı hem de bir mal, hak veya menfaate
(muhtâl, muhîl ve muhtalun aleyh) akit kurucu irade müştereken malik olmayı ifade edecek şekilde geniş
beyanı bulunmalıdır. bir kullanıma sahiptir. Buna bağlı olarak üç türlü şirket
çeşidinden söz edilir.
‘Hanefiler havaleyi mutlak ve mukayyed olmak üzere
iki kısma ayırmaktadır. ´ 1. Şeriketü’l-ibaha: mübah mallar ile kamu
mallarından yararlanmada herkesin eşit hakka sahip
-Mukayyed havale: Borçlunun alacaklısını bir olmasına ibaha şirketi denir. Teknik olarak bir şirket
başkasına; o şahıstaki malından veya alacağından değildir.
ödemek üzere havale etmesidir. ´ 2. Şeriketü’l-milk: satın alma, hibe vasiyet, miras
gibi yollarla bir mal üzerinde birden fazla kişinin hak
-Mutlak havale: Alacağın ödeneceği malla ilgili sahibi olması şeklindeki ortaklığa mülk şirketi denir.
herhangi bir kaydın olmadığı havaledir. Mülk şirketi kendi içerisinde ayn, deyn ve menfaat
şirketi kısımlarına ayrılır.
‘Cumhura göre asıl borçlunun rızası gerekirken hanefi
´ 3. Şeriketü’l-akd: birden fazla kişinin sermaye,
mezhebinde ağırlık kazanan görüşe göre yapılan
emek yahut kredi imkanlarını belirli ölçüler içerisinde
sözleşme tamamen bu kişinin yararına olduğundan
birleştirmeleri ve karın tespit edilen orana göre
muhilin rızasına gerek görülmez.
paylaşımı şeklinde gerçekleşen şirkete akit şirketi
‘Havalede genellikle bedelsiz ve sırf zarara bir işlem denir.
yapıldığından ehliyet söz konusudur. Havale edilen Akit şirketleri konusuna göre mal, emek veya itibar
kişinin tam ehliyette olması gereklidir. olmak üzere üç kısma ayrılır:

´ 1. şeriketü’l-emval: tarafların karşılıklı sermaye


‘Havalenin sıhhati için havale edilen borcun hukuken
koymaları şeklinde gerçekleşen şirkettir. Burada
ödenmesi gerekli ve malum olması gerekir.
sermaye ağırlıklı ticari ortaklık söz konusudur.
Sermayedeki yetki oran bağlamında ‘inan’ ve türüdür. Ortaklar birbirinin hem kefili hem de vekili
‘müfavada’ olarak ikiye ayrılır. konumundadır. Yalnızca Hanefiler bu şirket türünü
´ 2. şeriketü’l-a’amal/şeriketü’l-ebdan: emeğe dayalı meşru kabul ederler. Her ne kadar bu şartların
yani çalışıp kazanç sağlamak ve bunu belirlenen usule uygulanması ve şirketin kurulması mümkün olsa da
göre paylaşmak üzerine oluşturulan emek ya da sürdürülmesi pek mümkün değildir. Her bakımdan
emeğe dayalı iş ortaklığı denir. eşitliğin arandığı bu şirket ortaklardan birinin mal
´ 3. şeriketü’l-vücuh: ne mal ne de emek söz konusu varlığında şirket sermayesi olmaya elverişli herhangi
olmadan, sırf kişilerin toplumsal itibarına bağlı olarak bir artış meydana gelmesinde bozulur ve inan şirketi
iş kabul etme şeklinde gerçekleşen ortaklıktır. Borç haline dönüşür.
para kullanarak veya vadeli mal alıp suretiyle kazanç ´ 2. İnan ´ Hak ve yetki eşitliğinin bulunmadığı ortaklığa
sağlayıp paylaşmak şeklinde olan itibar şirketidir. Şafii inan şirketi denir. Ortaklar istedikleri miktarda sermaye
ve malikiler meşru görmezken Hanefi ve hanbeliler ile katılabildikleri, kar paylaşımında ve zarara
caiz kabul etmektedir. katılmada eşitliğin aranmadığı, ortaklar arasında
Hak ve yetki bakımından şirketler müfavada ve inan kefalet değil sadece vekalet ilişkisinin bulunduğu şirket
kısımlarına ayrılır. türüdür. En yaygın şirket türü olarak kabul edilir. Kar
maktu bir miktar değil oran yani şayi hisse ile
´ 1. Müfavada ´ Şirket sermayesi olmaya elverişli bütün
belirlenmesi gerekir; maktu bir miktar olması halinde
varlıkların ortaya konulması, karın eşit paylaşımı ve
akit batıl olacaktır.
ortakların bir birbirinin kefili biçimindeki şirket
Zirai ve Ticari Tip Şirketler İslam Hukuku 13.ders

´ 1. Tarım ortaklığı 7.6.23

´ A. Müzaraa: Bir tarafın arazi diğer tarafın ise emeği ile vadeyle ve ne tür ticarette kullanılacağını
katıldığı, elde edilecek kazancın belirledikleri orana sınırlandırması türündeki mudarebe türü ise
göre paylaşıldığı tarım ortaklığıdır. mukayyed mudarebedir.
´ B. Müsakat: Bahçe sahibi ile bahçenin bakımını ve
‘Mudarebe akdinin zamana isafesi, yani ileri tarihte
sulamasını üstlenen kişi arasında kurulan ve elde
yürürlüğe gireceğinin kararlaştırılması hanefilere göre
edilecek ürünün tespit edilen orana göre paylaşılacağı
caizdir.
ortaklıktır.
´ C. Mugarese: Arazi ve emek sahibinin yetişecek ‘Mudarebede kâr ve zararın paylaşımı söz konusudur.
ağaçların ortak olması şartıyla boş araziye fidan Meydana gelecek kâr, emek ve sermaye sahipleri
dikmek üzere yaptıkları ortaklıktır. arasında önceden yapılan anlaşma oranında paylaşılır.
Şirketin sahih bir şekilde kurulabilmesi için kâr
´ 2. Ticari Ortaklık (Mudarebe) oranının belirlenmesi gerekir. Zarar durumunda ise
zararı tamamen sermaye eden üstlenir, emek sahibinin
´ Ortaklardan bir kısmının sermaye diğerlerinin ise
emeği ise karşılıksız kalmış olur.
emekleriyle katıldıkları, ortaklar arasında karın
belirlenen oranlara göre paylaşıldığı emek sermaye ‘Mudarebe akdinde sermaye, aşama aşama farklı
ortaklığıdır. Mudarebe Kıraz ismiyle de anılmaktadır. kategorilere bürünür. İlk etapta sermaye, mudaribin
elinde emanet hükmündedir. Bu nedenle bu aşamada
‘Günümüzde katılım bankalarında kullanılan bir model
daman söz konusu değildir. Mudarib bunları işlemeye
olarak karşımıza çıkmaktadır.
başladıktan sonra ise burada artık bazı sorumluluklar
´ Sermaye sahibine rabbu’l-mal ´ Sermayeyi işletecek meydana gelebilmektedir.
olana mudarib ´ Şirket sermayesine ra’su’l-mal denir.
‘Mudarebe fesih (iradeye dayalıdır, tarafların veya
‘Cumhura göre ortaya konulacak sermaye, miktar ve mahkemenin sonlandırmasıyla gerçekleşir.) veya
cins yönünden belirlenmiş nakit para olmalıdır. Para infisah (kendiliğinden sona erme şeklindedir.) ile sona
dışındaki menkul veya gayrimenkul mallar sermayeye erer. İnfisah şu durumlarda meydana gelir;
konu olmaz. (Malikilerde bazı farklılıklar vardır.)
-Mudarebe akdinde belirtilen sürenin dolması
‘Mudarebe mutlak veya mukayyed olabilir.Mudaribin -Taraflardan birinin ölümü veya ehliyetini kaybetmesi
ticari tahammül çerçevesinde her türlü işlem yapmaya -Sermayenin tamamen telef olması
yetkili kılındığı mudarebe türü mutlak mudarebe; -Koşulan belli bir şartın gerçekleşmesi
rabbül mal’in sermayenin nerede, kimlerle, hangi

You might also like