Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 1

UNIT 5 insomnia(n): uykusuzluk restlessness UNIT 6 infringe(v): kuralı çiğnemek, uymamak disobey

abhorrent(adj):to s/o iğrenç, nefret uyandıran disgusting interim(adj): geçici – in the interim aradaki zamanda abide(v): by uymak, bağlı kalmak adhere to, comply with inspection(n): muayene, denetleme, inceleme review
acclaim(v):övmek, alkışlamak, extol, applaud invalidity(n): geçersizlik, hükümsüzlük ineffectualness acclimatize(v): ortama, iklime alışmak, alıştırmak adjust interior(n,adj): iç kısım X exterior: dış kısım
adversary(n):rakip, muhalif,düşman opponent, rival judge(v): yargılamak, karara varmak deduce, consider actual(adj): gerçek, doğru, asıl real, certain, definite invaluable(adj): paha biçilemez, çok değerli priceless
align(v):sıraya koymak, hizalamak arrange, adjust leakage(n): sızıntı, kaçak flow, outflow adverse(adj): elverişsiz, kötü negative, unfavorable judgment(n): hüküm, karar verdict, conviction
amuse(v): eğlendirmek entertain, cheer, delight literal(adj): harfi harfine X imaginative, figurative allay(v): hafifletmek, dindirmek alleviate (fear, concern) lean(adj): cılız, ince (v) – on güvenmek depend on
appeal(v): to ilgisini çekmek attract - (n) çağrı majority(n): çoğunluk X minority azınlık appear(v): gibi görünmek, gelmek + adjective seem literary(adj): edebi, yazınsal
arsenal(n): cephanelik, silah deposu maturity(n): olgunluk mature(v) mature(adj) olgun artery(n): atardamar – anayol, ana cadde makeshift(adj): geçici, iğreti alternative , make-do
attend s/t(v): katılmak, hazır bulunmak, devam etmek migrate(v): göç etmek immigrate X emigrate içXdış göç attest(v): kanıtlamak, ispatlamak prove, affirm, verify meager(adj): kıt, yetersiz poor, insufficient, inadequate
axis(n):eksen - mihver X allied müttefik devletleri notify(v): about bildirmek, haberdar etmek inform behave(v): davranmak, terbiyesini takınmak +oneself mild(adj): ılıman, ılık, hafif gentle, temperate
beg(v):dilenmek, yalvarmak+ off özür dilemek obtain(v): elde etmek, kazanmak acquire, get, achieve blemish(v): güzelliğini, özelliğini bozmak, lekelemek moist(adj): nemli, rutubetli, ıslak wet, damp, humid
bleak(adj):kasvetli, soğuk, iç karartıcı gloomy opposition(n): muhalefet, direnme antagonism captivity(n): esaret, büyüleme captivate(v) captivating mystify(v): esrarengiz hava katmak, hayret ettirmek
brilliantly(adv):dahice, zekice cleverly, intelligently outstanding(adj): seçkin, önde gelen leading, notable census(n):nüfus sayımı take + notion(n): düşünce, kavram, görüş belief, idea, concept
captivate(v):cezbetmek, tutsak etmek attract, enslave participate (v): in katılmak take part in , join in civility(n): medeniyet nezaket kibarlık kindness obviate(v): çare bulmak, önlemek, gidermek counteract
censure(v):kınamak, eleştirmek condemnation permanently(adv): sürekli, kalıcı, daimi forever coincide(v): with uyuşmak,çakışmak coexist oppress(v): baskı yapmak, eziyet etmek supress
civilization(n):uygarlık, medeniyet culture pity(n): acıma, merhamet take/ have pity on s/o compare(v): to benzetmek with ile kıyaslamak overall(adj): etraflı, tam, genel complete, general
coin(v): +word sözcük türetmek +money para basmak possess(v): sahip olmak have, own, seize computation(n):hesaplama calculation, estimation participation(n): katılım attendance ortaklık partnership
comparable(adj):to–e benzemek with kıyaslanabilir prefer(v): to/ rather than tercih etmek favor, go for confirm(v): teyid etmek, onaylamak verify, affirm permission(n): izin, müseade admission, permit, consent
compulsory(adj):mecburi imperative, mandatory priority(n): öncelik, önem precedence over conspiracy(n): komplo, tuzak plot, scheme placid(adj): sakin, uysal, durgun calm, mild, peaceful
concur(v):with anlaşmak agree denk gelmek coincide prompt(adj): çabuk immediate (v)sebep olmak cause convenient(adj): uygun appropriate yakın nearby possibility(n): olasılık likelihood, probability, prospect
conspicuous(v):belirgin, bariz obvious, apparent purchase(v): satın almak buy, obtain, earn credibility(n): güvenirlik credible(adj): inandırıcı, güvenilir prejudge(v): ön yargıda bulunmak presuppose
controversial(adj): tartışmalı disputed, questionable range(n): alan, içerik, çeşit line, variety, extent damage(n):to hasar injury, destruction, disturbance private(adj): özel, kişisel special, personal, intimate
deductive(adj): tümdengelimli, çıkarsamaya ait recommend(v): tavsiye etmek advise, suggest deed(n): hareket, davranış act, action promptly(adv): hemen, derhal immediately, rapidly
demolish(v): yıkmak, tahrip etmek destroy, devastate rehearsal(n): prova rehearse(v): prova yapmak drill demonstrate(v):göstermek display gösteri yapmak pure(adj): saf, katıksız unmixed, authentic, natural
desire(v): arzulamak, istemek want, long for renewable(adj): yenilenebilir sustainable +energy despiteful(adj): kin dolu, nefretli hateful, malicious ranking(n): sıralama, high +sıralaması yüksek, rate
device(n): alet, araç instrument, tool, gadget, gear resistance(n): direnç, karşı koyma defiance, struggle devise(v): tasarlamak, icat etmek design, construct record(v): kaydetmek document (n) kayıt, rapor report
discern(v): ayırt etmek, farketmek distinguish, detect reversal(n): tersine dönme, geriye çevirme discharge(v):kovmak, ilişiğini kesmek, boşaltmak reign(n): saltanat, egemenlik rule, domination
disparity(n): farklılık, uyumsuzluk difference, distinction rough(adj): pürüzlü bumpy, kaba rude , sert harsh dispatch(v): sevk etmek, göndermek send renounce(v):hakkından vazgeçmek, feragat etmek
disturb(v): rahatsız, huzursuz etmek bother, upset scale(v): ölçmek, tartmak measure disturbance(n): huzursuzluk, rahatsızlık disorder resolve(v):sorunu çözmek deal with azmetmek to V1
duration(n): süre, süreç period, continuation segregation(n): ayrımcılık, ırkçılık apartheid, discrimination elude(v): kaçmak, -den kurtulmak escape reverse(v):geriye, tersine çevirmek, döndürmek
encourage (v): cesaret vermek, desteklemek support shipwreck(n): gemi enkazı wreckage, ruin, debris encouragement(n): cesaretlendirme, destek verme roughly(adj): kabaca, yaklaşık about, around, nearly
entertainment(n): eğlenme, eğlence celebration slope(n): eğim, yokuş, yamaç slant, ramp, tilt enthusiastic(adj): about coşkulu, hevesli interested scarce(adj): nadir, seyrek rare, sparse, insufficient
error(n): yanlış, hata, mistake, fault, flaw, failure specify(v): belirtmek define, indicate, determine erudite(adj): bilgili well-educated, knowledgeable seize(v): yakalamak, ele geçirmek grab, catch, capture
evict(v): evden çıkarmak,tahliye etmek force out starvation(n): açlık,starve to death hunger, famine evidence(n):kanıt, delil proof, confirmation, clue shiver(v): ürpermek, titremek shake, tremble
exemplify(v): örneklendirmek demonstrate, depict strenuous(adj): yorucu difficult, exhausting, arduous exempt(adj): from –den muaf, hariç freed from sluggish(adj): miskin, tembel slow, inactive, stagnant
extension(n): uzatma, ilave expansion, continuation subversive(adj): yıkıcı, huzur bozucu rebellious extensive(adj) :kapsamlı, çok, yaygın, genişletilmiş spectacle(n): gösteri, tören event, parade, scene
fame(n): ün, şöhret popularity, recognition, celebrity surplus(adj): fazla, ihtiyaç fazlası excess, extra, leftover familiar(adj): with tanıdık, bildik acquainted starve(v): açlık çekmek, açlıktan ölmek famish
forestall(v): önlemek, engel olmak hinder, prevent tackle(v): üstesinden gelmek deal with, work on finite(adj): sınırlı,sonu olan limited restricted X infinite successive(adj): peş peşe consequtive, subsequent
fruitful(adj): verimli, kazançlı productive, fertile terrific(adj): müthiş, harika wonderful, amazing forge(v):sahtesini yapmak counterfeit, fabricate territory(n): alan, bölge, arazi, ülke region, area, land
giant(n): dev (adj) devasa, muhteşem, kocaman track(n): pist, patika, yol path, trail fruitless(adj): sonuçsuz, başarısız ineffective, pointless trade (v): with/ in ticaret, alışveriş yapmak
harsh(adj): sert, şiddetli, ağır severe, hard, bitter trigger(v): neden olmak, başlatmak cause, bring about gift(n): hediye present yetenek beceri talent, skill triumph(v): zafer, başarı victory, achievement, success
hurtful(adj): zararlı, acı veren damaging, harmful unearth(v): ortaya çıkarmak reveal, uncover, find out harvest(v):hasad etmek, biçmek, ürün toplamak reap uneasiness(n): endişe, huzursuzluk discomfort, disbelief
imperil(v): tehlikeye atmak endanger, jeopardize utter(v): söylemek say, articulate, express, proclaim hoarse(adj): kısık, boğuk sesli utterl(adj)y: tamamen completely, absolutely, entirely
inapplicable(adj): uymaz, uygulanamaz irrelevant venture(n): riskli girişim, macera gamble, enterprise impermanent(adj): geçici temporary, passing, transient verbal(adj): sözlü, sözel, konuşmayla ilgili
indict(v): s/o for suçlamak, dava açmak accuse, charge vogue(v):moda in vogue, come into vogue moda olmak inappropriate(adj): uygunsuz improper, unsuitable volatility(n)y: istikrarsızlık volatile: uçucu, değişken,
infrastructure(n):altyapı base, foundation, framework will(n): istek desire, intention vasiyet decleration indignant(adj): kırgın, öfkeli angry, annoyed, resentful willingly(adv): arzulu, istekli şekilde be willing to V1

You might also like