Professional Documents
Culture Documents
Sunu Özeti-Kant
Sunu Özeti-Kant
Kant’a göre beğeni, bir obje veya onu temsil eden bir tasavvur hakkında, ondan hiçbir
karşılık beklemeden hoşlanma veya hoşlanmama ile yargı verme yetisidir. Bu şekilde
tümüyle ilgilerden, çıkar veya yarar düşüncelerinden uzak bir hoşlanmanın objesine
güzel denir.
Kant’ın bu tanımlarını anlamak için biraz geriye, 18. yüzyıla dönmemiz gerekiyor. On
sekizinci yüzyıl felsefesine yön veren tartışma konularından biri, bilginin nasıl
temellendirildiğidir. Bu sorunun cevabında özellikle iki karşıt görüş; rasyonalizm ve
empirizm öne çıkar. Rasyonalistler doğru bilgiye akıl ile ulaşıldığını, bilginin doğuştan
bireyde var olduğunu savunur. On yedinci yüzyıla damgasını vuran rasyonalistlerden
Descartes, kendisinden asla şüphe duyulmayacak ve başka bilgilere de temel teşkil
edebilecek açık seçik bilgiyi ararken “Düşünüyorum, o hâlde varım.” önermesine ulaşır.
Doğru bilginin kaynağının akıl olduğu görüşüne varır; ona göre bilgi, doğuştan gelen
aklın ilkeleriyle gerçekleşir. Rasyonalizme tepki olarak ortaya çıkan empirizm ise
bilginin kaynağını duyumlar ve deneyimlere dayandırır. John Locke’un başını çektiği
empiristler, doğuştancılık fikrine karşı çıkarak insan zihninin doğduğunda boş bir levha
(‘tabula rasa’) olduğunu, insanın zamanla deneyimleri sayesinde bu boş levhayı
doldurduğunu ileri sürer. Kant, kendinden önceki bu tartışmayı bir adım öteye taşıyacak,
kendince haklı rasyonalist ve empiristleri uzlaştıracak olan görüşlerini “Saf Aklın
Eleştirisi” adını verdiği eserinde açıklar. Ona göre kesin bilgi ne rasyonalistlerin iddia
ettikleri gibi aklın, ne de empiristlerin iddia ettikleri gibi deneyimin ürünüdür. Bu ikisinin
ortak çalışmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bilgi deneyimle başlar der Kant, ama ondan
doğmaz. Deneyim, bilginin hammaddesini verir, akıl ise bu hammaddeyi işleyerek ona
bir biçim kazandırır. Dışarıdan, duyumlardan gelen bilgi, zihinde işlenir, deyim
yerindeyse yeniden inşa edilir.
Estetik yargılar ise hoşlanma duyusundan ileridir. Bir nesneye güzel derken diğer
insanların da bizimle aynı fikirde olduklarını, o nesneyi güzel bulmaları gerektiğini
düşünerek bir yargı veririz. Bu nedenle estetik yargıda bir evrensellik, genellik söz
konusudur.
3. Kant’a göre güzellik, ilişki bakımından her türlü ilgi ve kavramdan ayrı olarak hoşa
giden şeydir.
Buradan anlaşılması gereken şey, beğeni yargılarının mantıksal yargı olmadıkları ve bu
sebeple kanıtlanabilir niteliğe sahip olmamalarıdır. Kant’a göre bir şeyin güzel olduğu
mantıksal olarak (yani rasyonel yolla) ispatlanamaz, çünkü mantık zihinde güzellik ile
ilişkili olmayan bir alanı işgal eder. O’na göre güzellik nesnede değildir ama zihinde de
değildir; güzellik nesne ile özne arasındaki uyumun bir sonucu olarak ortaya çıkar.
Kant’a göre güzel bir nesnenin faydaya yönelik bir güdüsü olamaz. Yani estetik
hoşlanma, güzel dediğimiz objenin varlığından hiçbir karşılık beklemeden duyulan salt
bir hoşlanmadır. Örneğin ağaçların, çiçeklerin bir amaçları yoktur. O’na göre eğer
Tanrı’nın ağaçları bize besin vermeleri için yarattıklarını düşünürsek ağacın güzelliğini
kaçırırız. Oysa gerçek güzellik yansızdır, güzelliği deneyimleyen varlıklar olarak yansız
olmamız gerekir.
4. Kant’a göre güzellik, modalite bakımından ise zorunlu olarak hoşa giden şeydir.
Kant, nesneye duyulan hazzı bir zorunluluk olarak kabul eder. Güzel yargısını vermenin
koşulu nesne karşısında hissedilen haz duygusudur. Beğeni yargısının zorunluluğu,
herkesin verdiğimiz yargıya katılması gerektiği düşüncesini içerir. Bu zorunlu haz ancak
herkes tarafından hissedildiği takdirde bir şey güzel olarak nitelendirilebilir. Zorunluluk,
deneyimin evrenselliğinden, aklın genel yasalarının güzelliği onaylamasından
kaynaklanır.
Felsefede bir çağı kapatıp yeni bir çağ açan Kant’ın beğeni ve güzellik ile ilgili görüşleri
bu şekilde özetlenebilir. Antik çağdan beri sıklıkla iyi ve doğru ile aynılaştırılan
“güzellik” kavramı, Kant ile ilk defa sınırlı ve bağımsız bir değer olarak tanımlanmış,
özerklik kazanmış, doğruluk, iyilik, fayda ve yüce kavramlarından ayrılmıştır.