Professional Documents
Culture Documents
Iş Sağlığı
Iş Sağlığı
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
• İş Sağlığı • İş Güvenliği
Bütün mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal ve Çalışanların işte karşılaştıkları tehlikelerin ortadan
sosyal yönden iyilik hallerinin en üstün düzeyde kaldırılması veya azaltılması için getirilmiş
tutulması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi yükümlülüklere ait teknik kurallarının bütününü anlatır.
çalışmalarıdır. İş güvenliği daha çok işçinin yaşamına ve vücut
• (Uluslararası Çalışma Örgütü-Dünya bütünlüğüne yönelik tehlikelerin ortadan kaldırılmasını
Sağlık Örgütü - 1950) hedef alır
Sayfa 2
• Hipokrat - M.Ö. 460-370 o Kurşun zehirlenmesi
• Platon (Eflatun) - M.Ö. 428-348 o Zanaatkarların çalışma koşullarından kaynaklanan sorunları 03
• Aristo – M.Ö. 384-322 o Gladyatör diyeti
• Galen – M.S. 2. Yüzyıl o Hastalıklarda çevre faktörü (Miasma Teorisi)
• Agricola (1494- – ağız-buruna mendil
• Paracelsus (1493-1541) “altın-gümüş gibi kıymetli madenleri elde etmenin bedeli”
“Bütün maddeler zehirdir. Zehir olmayan hiçbir madde yoktur. Uygun doz, zehir ve ilaç arasındaki farkı
yaratır.”
c) Bernardino Ramazzini (1633-1713)
• İşyeri hekimi • İş – hastalık ilişkisi , • “hastalara mesleğini sorunuz” , • “ayrıntılı” çalışma öyküsü
• De Morbis Artificum Diatriba (Bu kitabın en önemli özelliklerinden biri, hastalıklar ile iş arasında bir
bağlantı kurarak etiyolojik etmenleri belirlemiş olmasıdır. “Ne iş yapıyorsun ?”)
Diğer Fikir Adamları ve Aydınlar
• Voltaire,
• J. J. Rousseasu
• Robert Owen, Michael Sadler, Anthony Ashley Cooper, Charles Turner Thackrah,
d) Sanayi devrimi ve izleyen yıllar
– Edwin chadwick çalışanların çevre sağlığı koşulları 1842
İngiltere
• 1802 – Health and Morals of Apprentices Act • Çalışma süresi 58 saat/hafta • Eğitimi engellemeyecek
• 1833 – “en küçük çalışma yaşı – 10 yaş • Doktor raporu (işe giriş m.)
• 1847 – işyeri denetimi • İş müfettişliği • Diğer ülkeler (ABD, Kuzey Avrupa, ...)
e) Günümüz
• Uluslararası işbirliği, düzenlemeler
• ILO’nun kuruluşu, 1919 (çalışma hayatındaki sorunların çözümüne yönelik hukuksal düzenlemeler.)
o Sözleşme – Convention
o Tavsiye kararı – Recommendation
o 200 dolayında sözleşme ve tavsiye kararı kabul etmiş
o İlk oturumdaki 5 karar – çocuk ve kadınlar
• Dünya Sağlık Örgütü, 1948
• Diğer uluslararası kuruluşlar
İSG’nin Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi
· Osmanlı döneminde ilgi az – “çalışma” az – yok , Sanayi kuruluşu, az , Madenler – Gümüşhane, Ergani, ...
· 1829 – Ereğli’de kömür madeni bulunuşu
· 1867 Dilaver Paşa Nizamnamesi
· 1869 Maaddin Nizamnamesi , Çalışma koşulları, yatakhane, çalışma süresi, ücret, ...
· 1871 Ameleperver Cemiyeti , Tekstil, gıda, kağıt işkolu işçileri
· 1895 Osmanlı Amele Yardımlaşma Cemiyeti , Tophane işçileri, çalışma koşulları
ILO ve WHO’ ya göre İş Sağlığı ve Güvenliği
· Bütün mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hallerinin korunması, geliştirilmesi ve
en üst düzeyde sürdürülmesidir. İşin insana ve işçinin kendi işine uyumunun sağlanmasıdır.
İŞ SAĞLIĞI UYGULAMA İLKELERİ
a) Uygun işe yerleştirme
b) İşyeri ortam faktörlerinin değerlendirilmesi ve kontrolü
c) İSG risklerinin değerlendirilmesi ve kontrolü
d) Aralıklı kontrol muayenesi
e) İşyerinde sağlık hizmeti ve eğitimi
Çalışma Hayatında Riskli Kişiler
“en küçük çalışma yaşı” – ILO – 15 yaş “yaşlı” Demografik yaşlılık – 65 yaş (emeklilik)
Çalışma yaşı kavramı Neden risk grubu? Çünkü; Çalışma hayatında yaşlılık – 45 – 50 yaş
Deneyimsiz Fizik yapı gücü az Yaşlılıkta sorunlar
Mental gelişme düşük– risk bilinci az Fizyolojik değişiklikler
Oyun oynama hevesi çok Görme, işitme, hareket, mental f
“küçük olduğundan horlanır”
Patolojik durumlar
“ikinci sınıf” işler yaptırılır
Kronik-dejeneratif hastalıklar; Hrt.,Kalp h.,DM., KOAH,
Önlem: ILO – IPEC– Temel eğitimin 8 yıl –11 yıl olması
--- deneyimli (olumlu) --- “aşırı güven”
Sayfa 3
Kadın – fertilite, gebelik, doğum, emzirme ... Hasta ve özürlü olanlar
Fizik güç – 20 y. Erkeğin %65’i -- 55 y. erkeğin %55’i
04
“uygun yerleştirme”
Vücudun su miktarı az – sıcak toleransı düşük
Görme, işitme engelliler – özel işler
Vücudun yağ miktarı fazla
Solunum kapasitesi erkekten %11 az – efor az
Hb erkekten %20 az – fizik güç “özürlü ve eski hükümlü terör mağduru” çalıştırma
yükümlülüğü (İş K. M. 30)
Boy/omurga orantısı düşük
%6, en az yarısı “özürlü” olacak
Diğer – uzun süre çalışma (ev işleri), taciz ...
Aynı ilde birden fazla işyeri, toplam işçi sayısı
Sayfa 4
· Aşılama
· Kreş, çocuk yuvası 05
· “uygun” grup
· İşyeri riskleri, sağlık etkileri, korunma yolları
· Genel sağlık konuları
· Beslenme, aşılama, kişisel hijyen, sağlıklı yaşam, ...
Günümüzde İSG ile ilgili Ulusal Kuruluşlar
· Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
· Sağlık Bakanlığı
· İşçi ve İşveren Sendikaları
· Meslek Odaları
YASAL DÜZENLEMELER
İngiltere
· 1802 – Healthand Morals of Apprentices Act - Çalışma süresi 58 saat/hafta - Eğitim
· 1833 – En küçük çalışma yaşı – 10 yaş -Doktor raporu (işe giriş )
· 1847 – İşyeri denetimi - İş müfettişliği
Türkiye’de durum
· I.Tanzimat öncesi
Ø Lonca (Orta Sandığı – Teavün Sandığı)
· II.Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi
Ø 1865 Dilaver Paşa Nizamnamesi (Havza-i FahmiyeTeamülnamesi)
Ø 1869 Maadin Nizamnamesi İş Kanunları:
Ø 1871 Ameleperver Cemiyeti 3008 sayılı, 1936
Ø 1895 Osmanlı Amele Yardımlaşma Cemiyeti 931 sayılı, 1967
· III. Cumhuriyet dönemi 1475 sayılı, 1971
Ø Ereğli Havza-ı Fahmiye Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun 4857 sayılı, 2003
Ø 1926 Borçlar Kanunu 6331 sayılı 2012
Ø 1930 Umumi Hıfzı sıhha Kanunu
International Labour Organization ILO(Uluslararası Çalışma Örgütü) ILO’nun kuruluşu, 1919
Herhangi bir ülkenin, emeğin insani koşullarını benimsememesi, kendi ülkelerindeki durumu iyileştirme
isteğinde olan diğer ülkeler için bir engel teşkil eder. (ILO Anayasası)
ILO Stratejisi;
· Çalışma yaşamında standartlar, temel ilke ve haklar geliştirmek ve gerçekleştirmek,
· Kadın ve erkeklerin insana yakışır işlere sahip olabilmeleri, için daha fazla fırsat yaratmak ,
· Sosyal koruma programlarının kapsamını ve etkinliğini artırmak ,
· Üçlü yapıyı ve sosyal diyalogu güçlendirmek ,
Ø Sözleşmeler
Ø Tavsiye kararları
Ø Teknik yardım
Ø Eğitim ve danışmanlık
Filadelfiya Bildirgesi (1944)
· Emek bir ticari mal değildir.
· Sürdürülebilir bir gelişme için ifade ve örgütlenme özgürlüğü esastır.
· Dünyanın herhangi bir yerindeki yoksulluk, dünyanın her yerindeki refahı tehdit etmektedir.
· Bütün insanlar, ırk, inanç ya da cinsiyet farkı gözetmeksizin özgürlük ve saygınlık, ekonomik güvenlik ve
fırsat koşullarında maddi ve manevi gelişimlerini sürdürme hakkına sahiptirler.
Çalışma Yaşamında Temel İlke ve Haklar Bildirgesi (1988)
· İşçi ve işverenlerin örgütlenme özgürlüğü ve etkin toplu pazarlık haklarına “iyi niyet çerçevesinde
riayet etme, geliştirme ve gerçekleştirme” taahhüdü
· Zorla ve zorunlu çalıştırılmanın ortadan kaldırılması
· Çocuk emeğinin yasaklanması
· Ayrımcılığın yok edilmesi
Sayfa 5
3/ İş Sağlığı ve Güvenliğine Genel Bakış ve Güvenlik Kültürü 06
• İş sağlığı ve güvenliğine bütünsel yaklaşım
• İşyerinde risk önleme kültürü
• Güvenlik kültürünün önemi ve günlük yaşamdaki yeri
• İSG’nin işletme yönetimindeki yeri
• Güvenlik kültürünün oluşturulması ve devamının sağlanması
• Güvenlik kültürünün oluşturulmasında ulusal kurum ve kuruluşlara düşen görevler
• İSG temel prensipleri
• Sağlıklı ve güvenli yaşam ,
• İSG alanında yaşam boyu öğrenme
İş Sağlığı ve Güvenliğine Bütünsel Yaklaşım
· İş Sağlığı ve Güvenliği çok bileşenli bir bilim dalıdır.
· Aynı zamanda da birden fazla tarafın bir araya gelmesi ile ortaya çıkar.
· Tarafların kimler olduğu iyi bilinmesi (Devlet - İşçi - İşveren - Üniversiteler - Diğer )
İşyerlerinde Risk Önleme Kültürü
1. İş Sağlığı ve Güvenliği yönetimi, yalnızca üst yönetimin sorumluluğunda olmayıp, müdürlerin her birini veya
firma danışmanlarını veya İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları ile tüm çalışanları işin içine sokar.
2. Organizasyonel öncellikleri belirleyen üst yönetimden, bir kazayı veya potansiyel tehlikeyi
gözlemleyebilecek işçiye kadar herkesi kapsar ve taahhüdünü gerektirir.
3. Etkin bir risk yönetimi kültürüne sahip olmak demek, insanların içinde birlikte çalışabilecekleri ve herhangi
bir kayıp olmadan önce potansiyel problemleri tanıyabilecekleri ve bunları ortadan kaldırabilecekleri
proaktif bir yaklaşıma sahip olmaları demektir.
4. Etkin bir “İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Yönetim Kültürü” için herkesin buna gerçekten inanması gerekir.
5. İş emniyeti önceliği hakkında yönetimden gelen istikrar sinyalleri, tehlikelerin ve risklerin kontrol edilmesi
ve tanınması için önemlidir.
6. Uygun bir “İş Emniyeti Kültürü” nü başarmak için bir organizasyonun risklere karşı sahip olacağı genel
davranış biçiminin büyük önemi vardır.
Güvenlik Kültürünün Önemi ve Günlük Yaşamdaki Yeri
İş kazaları, meslek hastalıkları ve normal hastalıklar nedeniyle oluşan ekonomik kayıpları ortadan kaldırmak
için her şeyi zamanın akışına mı bırakalım, yoksa süreci kısaltmak için bir şeyler mi yapalım?
Bu soruya verilecek yanıt “bir şeyler yapmamız gerektiğidir”. Her şeyden önce, birbirlerinin varlık nedeni
olan işçi ve işverenin işbirliği zemininde yapması gereken o kadar çok şey var ki. Ayrıca işçi ve işverenin,
Devletin konu ile ilgili birimleri ile işbirliği yapması ve koordineli çalışması gereklidir.
Güvenlik Kültürünün Oluşturulması ve Devamının Sağlanması
İşçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarının çözüme kavuşturulmasına yönelik önlemlerin geliştirilmesi çalışmaları
bir çok bilim dalını yakından ilgilendirmektedir. Bu çalışmaların temelini ise üretim sürecinin gereği
olarak mühendislik bilgileri oluşturmaktadır. kimyasal madde, gürültü, titreşim, ısı, nem, radyasyon gibi çeşitli
etkenler
Devletin Görevleri
■ İş barışını sağlamak
■ İlgili mevzuatı hazırlamak
■ Gönüllü katılımı desteklemek
■ Denetim yapmak
■ Eğitim olanağı sağlamak
■ Teknik destek sağlamak ve Danışmanlık yapmak
İşverenin Görevleri
■ İşyerini kurmak ve işletmek
■ Sağlık ve güvenlik önlemlerini almak
■ Çalışanların eğitimlerini sağlamak
■ İşyerindeki riskler ve korunma konusunda çalışmalar yapmak
■ Genel sağlık ve güvenlik eğitimi vermek
■ İşyerinde sağlık ve güvenlik örgütlenmesi sağlamak
■ İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurmak
■ Yenilikleri ve gelişmeleri izlemek ve uygulamak ,Diğer işverenlerle işbirliği yapmak
Sayfa 6
İşçilerin Görevleri
■ Aletler ve malzemeyi “doğru” kullanmak 07
■ Kendisinin ve başkalarının sağlığını önemsemek
■ Sağlık ve güvenlik kurallarına uymak
■ Tehlike durumlarını ilgililere bildirmek
■ Hastalık ve kazaları ilgililere bildirmek
■ Bilme ve bilgi edinme hakkı
İş Sağlığı ve Güvenliği; işin yapılması sırasında çeşitli nedenlerden kaynaklanan sağlığa ve güvenliğe zarar
verebilecek koşullardan korunmak amacı ile yapılan sistemli ve bilimsel çalışmalardır.
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Amacı
• Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamak, Çalışanları çalışma ortamından kaynaklanan sağlık ve güvenlik
risklerine karşı korumak, Çalışanların sağlık, güvenlik ve refahını sağlamak ve geliştirmek, Üretimin
devamlılığını sağlamak, Verimliliği artırmak olarak söylenebilir,
İŞ GÜVENLİĞİNİN 10 TEMEL KURALI ;
1) İş Güvenliğinin asıl çalışma alanı tehlikeli durum ve tehlikeli davranış’ın ortadan kaldırılmasına yönelik
olmalıdır
2) Kazalar ağırlıklı olarak %88 i tehlikeli davranışlardan , %10 u tehlikeli durumlardan - %2 si kaçınılmaz
durumlardan kaynaklanmaktadır
3) Kaza sonucu meydana gelecek zararın büyüklüğü önceden kestirilemez
4) Her kazanın temelinde 1 Ağır yaralanma veya ölüm, 29 hafif yaralanma , 300 yaralanmasız olay vardır.
1 ölüm, 29 uzuv kaybı, 300 ramak kaldı
5) Tehlikeli davranışların nedenleri:
a) Şahsi kusurlar: Dikkatsizlik, laubalilik, umursamazlık gibi
b) Eğitim yetersizliği :Bilgi, ustalık, alışkanlık
c) Fiziki yetersizlik :Bünyenin yapılan işe uygun olmaması
d) Uygunsuz mekanik şartlar ve fiziki ortam
6) Kazalardan korunmak için:
a) Mühendislik ve revizyon
b) Eğitim
c) Ergonomi kurallarından yararlanma,
d) Teşvik tedbirleri uygulama
e) Disiplin tedbirlerini uygulama çalışmalarının yapılması
7) Kazalardan korunma yöntemleri ile üretim, maliyet, kalite kontrolü metotları benzerlik ve paralellik arz
eder.
8) İş Güvenliği çalışmalarına işletmenin üst düzey yöneticileri de katılmalı ve sorumluluğa ortak olmalıdır.
9) İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda formen ve ustabaşı gibi ilk kademe yöneticileri çok önemlidir.
10) İş güvenliği çalışmalarına birinci derecede insani duygular yön vermelidir. Ancak iş güvenliği tedbirle-rinin
üretimin artması, masrafların azalması, maliyetlerin düşmesine yardımcı olduğu unutulmamalıdır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Tehdit Eden Durumların Ortadan Kaldırılması
1. Proaktif ; Olayların önünde olmak ve erken davranmaktır. "önlem alma" olarak anılır. Kötü veya yanlış bir
şeyi ortadan kaldırmak veya engel olmak amacıyla hazırlık yapmak ve en aza indirmek (Gaz sızıntısı ve içine
koku ilave
2. Reaktif ; Olaylara sonradan tepki gösterme, kabul edilir bir davranış değildir.
İSG Alanında Yaşam Boyu Öğrenme ve Eğitim
Kanun No. 6331 Kabul Tarihi: 20/6/2012 tarihli kanunda aynı bırakılan, değiştirilmeyen 4857 sayılı İş
Yasası'nın 77. Maddesi ile AB direktifleri doğrultusunda hazırlanan, "Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği
Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"de çalışanlara verilecek eğitimlerin konuları ve bu eğitimi
kimlerin verebileceği belirtilmiştir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Politikasının Başarılı Olması için Yapılması Gerekenler
· Devlet, işçi ve işverenin üçlü katılım sağlanmalı
· Ulusal kalkınma hedefleri ile uyumlu olmalı,
· İlgili mevzuat hazırlanmalı,
· Kurumsal ve mali kaynak olmalı,
· Taraflar ve toplum bilgilendirilmeli,
· Gönüllü katılım özendirilmeli ve Sürekli gözden geçirilmelidir
Sayfa 7
4/ Türkiye'de ve Dünyada İş Sağlığı ve Güvenliği 08
ILO: Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization)
WHO: Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization)
NACE: Avrupa Topluğundaki Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflandırması
GSMH: Gayri Safi Milli Hasıla
GSYİH: Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
İSGGM: İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
İSGÜM: İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü
İSG: İş Sağlığı ve Güvenliği
Dünyada İş Sağlığı ve Güvenliğinin Mevcut Durumu (ILO)
Dünyada iş sağlığı ve güvenliğinin mevcut durumunu değerlendirmek için, bu konuda öncü olan iki uluslararası
kurumun; Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün verileri kullanılmıştır.
ILO tahminlerine göre *;
Dünyadaki işgücü : 3 Milyar
Kadın işgücü : 1.2 Milyar
İşle ilgili ölümler : 2.31 Milyon
İş kazaları : 337 Milyon
Meslek hastalıkları : 160 Milyon
Dünya GSMH : 30 Trilyon $
İSG kaynaklı kayıp : GSMH’nın %4’ü düzeyindedir (1.2 Trilyon $)
(İSG) açısından yeterince gelişmemiş olan Çin ve diğer Asya ülkeleri gibi ülkelerde ölümlü iş kazalarının daha
fazla meydana geldiği görülmektedir
Kazalarının Bölgesel Bazda Dağılımı (2002)
ILO verilerine göre 1980-1995 yılları arasında görülen ölümlü iş kazalarının yıllık ortalaması alınarak sektörel
dağılımına bakıldığında; en fazla ölümlü iş kazasının inşaat sektöründe meydana geldiği, madenciliğin ise çalışan
sayısına göre en yüksek ölümlü iş kazası oranlarına sahip olduğu görülmektedir
ILO Verilerine Göre Meslek Hastalıklarının Dağılımı (1980-1995 dönemi, yıllık ortalama )
ILO tahminlerine göre; meslek hastalığı nedenli ölümlerin tahmini dağılımı incelendiğinde; %32’sinin mesleki
kanserlerden ve %23’ünün kardiyo vasküler sistem hastalıklarından kaynaklandığı görülmektedir Maliyetleri
değerlendirildiğinde ise kas iskelet sistemi hastalıklarının %40 ile en çok kaynak israfına neden olduğu görülür.
Dünyada meslek hastalıklarına bağlı ölümlerin tahmini dağılımı, (ILO 2002)
Kas İskelet Sis. Has.
Kalp hastalıkları
3% 3%
7%
40% Kazalar
8%
Solunum Sis. Has.
9% Merkezi Sinir Sistemi
Ruhsal Bozukluklar
14% Tümörler
16%
Deri Hastalıkları
Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliğinde Mevcut Durum (SGK)
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği istatistiklerine ulaşabildiğimiz tek kaynak Sosyal Güvenlik Kurumu
istatistikleridir. Bu verilere göre 2011 yılında Türkiye’de 1.435.000 işyeri faaliyet göstermiş ve bu işyerlerinde
11.030.000 işçi istihdam edilmiştir. Ayrıca bu işyerlerinde 69.000 iş kazası, 433 meslek hastalığı vakası
meydana gelmiş, bunların 850’sı ölümle sonuçlanmıştır. 2008 yılında iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu
kaybedilen iş günü sayısı ise 1.900.000’dir.
Türkiye’de günde; yaklaşık 200 iş kazası olmakta,3 kişi hayatını kaybetmekte, 4 kişi iş göremez hale gelmekte
Ülkemizdeki işyerlerinin neredeyse tamamı (%99.7) küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır.
1.170.000 işletmenin %85’i 1-9 sigortalı çalıştıran işyerlerinden, %13’ü 10-49 sigortalı çalıştıran işyerlerinden
ve %1.6’sı ise 50-249 sigortalı çalıştıran işyerlerinden oluşmaktadır. Çalışanların ise %29.1’i 1-9 işçi istihdam
eden işyerlerinde, %32.9’u 10-49 işçi istihdam eden işyerlerinde, %21.8’i ise 50-249 işçi istihdam eden
işyerlerinde bulunmaktadır.
2008de iş kazalarının %33.8’i 1-9 işçi çalıştıran, %26.7’si 10-49 işçi çalıştıran %20.2’si 50-249 işçi çalıştıran
işyerlerinde toplam olarak %80.7’si KOBİ lerde kaza meydana gelmektedir
Sayfa 8
Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu maddi ve manevi
kayıplar, ülke ekonomisi açısından fevkalade önemli boyutlara ulaşmaktadır. Bu nedenle ülkemizde 09
iş sağlığı ve güvenliği alanında çok ciddi tedbirlerin alınması mecburiyeti vardır.
İşçi Sayısı KOBİ’lerin İşyeri Sayısı İçindeki Oranı (%) KOBİ’lerin KOBİ’lerin
İşçi Sayısı İçindeki Oranı (%) İş Kazaları İçindeki Oranı (%)
4000 2112
1425 1070
829
2000
0
· İş kazası sayılarının son 5 yıllık dağılımında en çok iş kazası görülen sektör olarak metal birinci sırada,
tekstil ikinci sırada, inşaat ise üçüncü sırada gelmektedir. İş kazaları 100bin çalışana oranlandığında
sıralama değişmekte ve ilk üç sırada maden, metal ve makine sektörleri gelmektedir.
· Ölümlü iş kazası sayılarının son 5 yıllık dağılımında en çok ölümlü iş kazası meydana gelen sektör olarak
inşaat birinci sırada, nakliyat ikinci sırada, maden ise üçüncü sırada gelmektedir. Ölümlü iş kazaları
100bin çalışana oranlandığında sıralama değişmekte ve ilk üç sırada maden, inşaat ve nakliyat sektörleri
gelmektedir. Ölümlü iş kazalarının sektörler içindeki dağılımında inşaat sektörü %30.4 gibi bir oranla
birinci sırada yer alırken, 100 bin çalışan sayısına göre ölümlü iş kazalarına bakıldığında ise yüzbinde 82 gibi
bir oranla madencilik sektörü ilk sırada yer almaktadır
2003 2004 2005 2006 2007 2008
Hindistan 134 210 223 173 166 ---
Rusya 381 331 300 277 262 238
İngiltere 630 585 562 515 --- ---
Türkiye 1365 1356 1068 1011 948 829
Sayfa 9
Kayıt dışı istihdam ile ilgili Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göz atmak iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili
yukarıda bahsedilen çözüm önerileri bakımından faydalı olacaktır. 2010 yılı Şubat döneminde, Türkiye 10
genelinde işgücüne katılma oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,6 artışla % 47,5 olarak gerçekleşmiştir.
İşsizlik oranı %14,4 ve kayıt dışı istihdam oranı ise 2009 yılı rakamlarına göre % 42,3’dür
İSG Kaynaklı Maddi Kayıp
ILO yayınlarına göre, endüstrileşmekte olan ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyeti, bu
ülkelerin Gayrı Safi Yurtiçi Hasılalarının yaklaşık %4’ü oranındadır. (Introductory Report: Decent Work - Safe
Work, Takala, 2005) Bu oran gelişmiş ülkeler için %1-3’dür.
Ülkemizde, Türkiye İstatistik Kurumundan alınan 2009 yılı verilerine göre GSYİH 953, 974 Milyar TL’dır
Ülkemizde ILO kriterlerine göre iş kazaları ve meslek hastalıklarında katlanılacak maliyet; %4 üzerinden
yaklaşık yılda 38 milyar TL olarak hesaplanmaktadır.
GÖRÜNÜR MALİYETLER GÖRÜNMEZ MALİYETLER
•İş günü ve iş gücü kaybı (yöneticilerin)
•Tıbbi maliyetler •Mahkeme masrafları
•Fazla mesai
•Sigortaya ödenen Maliyetler •Bina, makine, alet teçhizat, üretim veya üründeki hasarın maliyeti
•Tazminat maliyetleri •İşin durması nedeniyle uğranılan maliyet
•Sipariş kayıpları
•Arızalı makinenin üretim dışı kalması
•İşyerinde yapılan denetim, araştırma ve yazışmaların maliyeti
•Verimin düşmesinin maliyeti
•Çalışanlardaki moral bozukluğunun getirdiği maliyet
•Kazalı işçinin yerine alınan geçici işçiye verilen eğitim maliyeti
•Şirketin prestij kaybı ve Diğer Kayıplar
Sayfa 10
5/ TEMEL HUKUK 11
· Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve yönerge kavramları
· Hukuk normlarının niteliği
Toplum düzen kuralları ; Din kuralları , Örf ve Adet kuralları , Görenek kuralları , Hukuk kuralları
Hukuk; bireyin bireyle, bireyin devlet ve malla olan ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür
·Pozitif / İdeal hukuk; Bir ülkede fiilen uygulanan bütün hukuk kurallarıdır. olması arzulanan doğal
hukukun adıdır ki daha çok felsefik bir manayı ifade eder. Örneğin; herkes evinin önünü temiz tutsa
· Maddi / Şekli hukuk; doğrudan doğruya toplumsal düzeni sağlayıp insan ilişkilerinde meydana gelen
sorunları çözmeye yönelik hükümler içeren hukuk’dur.
Normlar hiyeraşisine göre ;
· Anayasa
· Yasa (kanun)
· Yasa (kanun) hükmünde kararname
· Tüzük
· Yönetmelik
· Genelge
Anayasa ; Anayasa devletin şeklini, yapısını organlarının görev ve yetkilerini, bunların birbiriyle olan
ilişkilerini, kişilerinin temel hakkı ve özgürlüklerini düzenleyen temel hukuktur. 1982 Anayasamız;
• Milli devlet ilkesi
• Demokratik devlet ilkesi
• Laik devlet ilkesi
• Sosyal devlet ilkesi
• Hukuk devleti ilkesidir.
Birbirinden bağımsız çalışan üç organı mevcuttur. “Kuvvetler ayrılığına” göre çalışan ve “3 Y kuralı”
Yasama - Yürütme - Yargı
Yasa ; Yürütme organınca (siyasal iktidar ya da bakanlar kurulu) hazırlanan hukuksal nitelikli tasarımların ki
buna “yasa tasarısı” denir ilgili komisyonda görüşülüp benimsemesinden sonra, Meclis Genel Kurulunda maddeler
itibariyle tartışılıp kabulü ve Cumhurbaşkanı tarafından imzalanıp Resmi Gazete de yayımlanma süreçlerini
tamamlayan düzenlemedir .Eğer ilgili tasarımlar, Bakanlar Kurulunca değil de halk temsilcileri(milletvekilleri)
tarafından hazırlanırsa, o zaman “yasa teklifi” veya “yasa önerisi” adını alırlar.
KHK ; Bu hem bir yasa hem de kararnamedir.
§ Yasadır çünkü daha evvel çıkarılan bir yasayla konusu süresi mahiyeti ve uygulanacağı alan belirtilmek
kaydıyla hükümete böyle bir düzenleme yapma yetkisi verilmektedir.
§ Ya da meydana gelen fevkalade bir durum (deprem, ayaklanma, salgın hastalık vb. ) nedeniyle siyasal iktidar o
fevkalade durumları gerektirdiği ve acil önlemleri alarak uygulamaya koymakta ve fakat yasama meclisini 24
saat zarfında toplantıya çağırarak aldığı önlemleri TBMM’nin iradesine sunmaktadır. Meclis kabul / ret eder.
§ Cumhurbaşkanı tarafından imzalanır ve Resmi Gazete ’de yayınlanırlar. Yayınlandıkları gün yürürlüğe girerler.
§ Anayasa ile uyumlu olmak zorundadırlar. Bunların denetimi anayasa mahkemesince yapılır.
§ Olağanüstü ve sıkıyönetim hallerinde Cumhurbaşkanlığının Başkanlığında toplanarak çıkarılan yasa hükmündeki
kararnameler hakkında anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde iptal davası açılamaz.
§ İptal davasını Cumhurbaşkanı, ana muhalefet partisi ile TBMM’deki mevcut milletvekilleri 1/5i açabilir.
Tüzük ; 1974 tarihli isg tüzüğü 500 maddelik ; Bakanlar kurulu yasaların uygulamasını göstermek ya da
kanunla emredilen işleri belirtmek üzere kanuna aykırı olmamak ve Danıştay’ın incelemesinden geçirilmek
koşuluyla tüzükler çıkarabilir. Bir hükümet tasarrufu olan tüzük Cumhurbaşkanı imzalar ve R. Gazete yayınlanır
Yönetmelik ; Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından görev alanlarıyla ilgili
kanunların ve tüzüklerin uygulamasını sağlamak maksadıyla çıkarılan hukuksal düzenlemelerdir
Tebliğ ; hukuksal durumları ilgili kimselere duyurmak üzere üst makamlarca yazılan açıklamalardır.
Genelge ; Genelge, üst yönetim birimlerince özellikle yasal düzenlemelerin nasıl yorumlanması ve
uygulanması gerektiği hususlarında alt yönetim kademelerine ve bütün ilgilere gönderilen ayrıntılı
düzenlemelerdir.
Yönerge ; Herhangi bir konuda takip edilecek yol ve yöntem için üst makamlardakiler tarafından astlara
verilen buyruğa (yönerge) denir. Bazen bu hukuksal kavram “talimat” ya da “direktif” olarak adlandırılır.
Sayfa 11
6/ İş hukuku 12
· İşçi, işveren, alt işveren, işveren vekili kavramlar
· İşverenin hak ve yükümlülükleri
· İşverenin sorumluluğu
· İşverenlerin sorumluluğunun hukuki dayanağı
o İşverenlerin sorumluluğunun kapsamı ve bu sorumlulukta kusurun rolü
o İşverenler tarafından ödenecek tazminatlar
o Maddi-manevi tazminat
o Destekten yoksun kalma tazminatı
o Rücu tazminatı
o İşverenin idari sorumluluğu
o İşverenin cezai sorumluluğu
· Çalışma sürelerine ilişkin hükümler
· İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ceza yaptırımları
· İşveren vekilinin sorumluluğu
· İşçilerin hak ve yükümlülükleri
· İş güvenliği uzmanlarının hak ve yükümlülükleri
· İş güvencesine ilişkin genel esaslar
· Sendikaların sorumluluğu
o Eğitim sorumluluğu
o İSG konularında toplu iş sözleşmelerinden yararlanılması
· İş kazası ve meslek hastalıklarının hukuki yapısı
· Bireysel iş hukuku açısından iş kazası ve meslek hastalığı
o Nedensellik bağı
o Meslek hastalıkları mevzuatı (5510 sayılı Kanun, Tespit İşlemleri Yönetmeliği, Yüksek Sağlık Kurulu
Yönetmeliği)
Sonuçlanmış yargı kararları
İş Hukuku; İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmesi için, bağımlı ya da bağımsız çalışmak zorundadır. Bağımlı çalışan
grubu, işçileri esas alan ve onların işverenle olan münasebetlerini düzenleyen hukuk dalına iş hukuku denir
1. ‘Bireysel’
2. ‘Toplu İş Hukuku’
İdare Hukuku ; Bağımlı çalışan gruba memurlar giriyor.
İş Hukuku’nun temel amacı ; Konum itibariyle güçlü olan işverene karşı ‘işçinin korunması’ , işçi ile işveren
arasındaki sözleşmenin nitelik ve unsurlarını, çalışma koşullarını, tarafların hak ve yükümlülüklerini, çalışma
sürelerini; ücretli, tatil ve yıllık izinleri, iş akdinin feshi, iş sağlığı ve güvenliği kurulu (İSG) ′nun hizmetlerinden
işçinin yararlanması, sendikalar, grev ve lokavt hakkı, toplu iş sözleşmesi, uyuşmazlıklar vb. konuları içerir.
İşçi ,iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi olarak tanımlanmıştır.
İşveren ;‘İş sözleşmesine dayanarak işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve
kuruluşlara ‘işveren’ denir.
İşveren vekili ; İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselerdir.
1-İŞVERENİN HAKLARI, YÜKÜMLÜLÜKLERİ VE SORUMLULUKLARI
İşveren, iş sözleşmesinde konu edilen işin işçi tarafından görülmesini isteme, talimat verme hakkına sahiptir.
İşverenin Yükümlülükleri;
1. Ücret Ödeme,
2. İşçiyi Koruma,
3. Eşit İşlem Yapma,
4. İşe Uygun İşçi Çalıştırma,
5. İşçiye Gerekli Alet, Taşıt, Edevat Sağlama,
6. İşçinin Buluşunun Karşılığını Ödeme ve Diğer Yükümlülükler.
İşverenin Sorumlulukları
1. Hukuki Mali Sorumluluk
2. Cezai Sorumluluk
3. Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırma Sorumluluğu
4. İGS Konusunda Sorumluluk
5. İdari Sorumluluk
Sayfa 12
İşverenin Hukuksal Sorumluluğu ve Açılabilecek Davalar
Tüm kurallar, kusurluluk derecelerine bakılarak mahkemece belirlenir. Kusura dayalı olarak işverenin 13
sorumlu tutulabilmesinin koşulları tam olmayınca, işveren veya vekili, hukuksal yönden tazminata istenemez.
· -Hukuka Aykırı Fiil,
· -Fiilin Doğurduğu Zarar,
· -Kusur,
· -Fiil ile Zarar Arasındaki İlliyet Bağı (sebep-sonuç ilişkisi)'dır.
İşverene Karşı Açılacak Davalar
Yaralanması halinde işçiye geçici veya sürekli iş göremezlik ödeneği bağlanır. Ölmesi durumunda ise yakınlarına
kanunda belirtilen şartlarda belli bir gelir sağlanabilir. Kuşkusuz bu arada, tabi olduğu sosyal güvenlik kurumu
tarafından iş görene öncelikle yapılan yardım ve ödenekler, bilahare kusurlu bulunan işverene veya üçüncü
kişilere rücu edilebilir. Mali sorumluluğun esası, zarar gören işçinin bütün zararlarını karşılamaya yöneliktir.
v Maddi Tazminat Davası
Maddi tazminat davası kişilerin yada kuruluşların uğradıkları zararların tazminine yönelik olup, işçinin çalışma
sırasında bedensel bir zarara uğraması veya mesleki hastalık nedeniyle yitirdiği çalışma gücünün telafisi
bağlamında, bunda kusuru olan işverene veya üçüncü kişiye karşı açtığı davadır.
Adına 'İş Görmezlik Tazminatı' da denilen ve işçinin kaza ve meslek hastalığı nedeniyle uğramış olduğu gelir
kaybı ve yıpranmanın karşılığı, işveren tarafından ödenmesi gereken bir tazminattır. Bu davayı yalnız iş
kazasına uğrayan işçi açabilir, yakınları açamaz.
İş göremezlik tazminatının saptanmasında iş kazası geçiren işçinin;
· -Aldığı Ücret,
· -Yaşı,
· -Maluliyet Oranı önemli rol oynar.
Sürekli ve tam iş göremezlikte sigortalıya bağlanacak gelir, yıllık kazancının %70'ine eşittir. Şayet sigortalı,bir
başkasının sürekli bakımına muhtaç ise bu yıllık gelir %50 nispetinde artırılır (SSKm.20).
v Manevi Tazminat Davası
İş kazası yada mesleki hastalık veya ölüm nedeniyle iş görenin (ölümü halinde yakınlarının) bu durumdan üzüntü
duymaları, beden ve ruh bütünlüklerinin zedelenmesini gidermeye yönelik açılacak dava, Manevi Tazminat
davası'dır. Doğaldır ki bu davanın ikame edilip kazanılabilmesi bakımından işverende kusurun ya da ortak
kusurun (müterafik kusur) bulunması gerekir. Manevi tazminat davasının bölünmezliği esas olup, ancak
kazazedenin açabileceği bir davadır. Kazazede davayı açtıktan sonra ölmüşse, dava sonucu müteveffanın
yakınlarına geçer. İş görenin ölümü durumunda ailesine yapılacak adalete uygun manevi tazminatı takdir edecek
olan, bağımsız ve teminat altındaki yargıdır(BKm.47).
v Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Davası
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, iş kazası ya da mesleki hastalık sonucunda işçinin ölmesi halinde, bu işçinin
desteğinden yoksun kalan kimselerin talep ettikleri ödemeye ilişkin açtıkları davadır, Sigortalının ölümü
durumunda sağ kalan eşine, çocuklarına ve bakmakla yükümlü bulunduğu ebeveynine gerekli koşulları taşımaları
durumunda kanunen öngörülen miktarlarda yıllık gelir bağlanır(SSKm 23 ve 24).
§ Sosyal Güvenlik Kurumunca Açılan Rücu Davası
Sosyal güvenlik kurumu, işçinin iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle uğradığı maddi kayıpları öncelikle
karşılar. Daha sonra yapmış olduğu masrafları, kusurlu olan işveren, üçüncü şahıs veya iş görene karşı rücuan
tazmin edilmek üzere dava açar(SSKm.10, 26). olayda ölen sigortalı üçüncü şahsın hak sahiplerine rücu edemez
İşverenin Cezai Sorumluluğu
İşveren, işyerinde çalıştırdığı işçileri koruma ve gözetme yükümlülüğünde olup, onların sağlığını ve iş güvenliğini
sağlamak, bununla ilgili koşulları ve araçları noksansız sunmak yükümü altındadır(BKm.332,İK.77).
Aksi halde özel hukuk yönünden olduğu gibi kamu hukuku açısından da birtakım idari ve cezai yaptırımlarla
karşılaşır. Cezai Sorumluluk, kusurlu bir davranışla mevcut düzeni bozmadır ve bu kasta veya kusura dayalı bir
fiil sonucu meydana gelmektedir.
İş Kazası Sayılan Hal ve Oluşumlar;
· -Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
· -İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,
· -İşçinin işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi sonucu asıl işini yapmaksızın geçen
zamanlarda
· -Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
· -Sigortalının, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu götürülüp getirme sırasından ibarettir.
Sayfa 13
Meslek Hastalığı ; sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin
14
yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık ya da ruhsal arıza belirtileridir.
Sorumlular kusurları oranında cezaya çarptırılırlar.
Yaralanmalarda (taksirli olan) 'üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile
cezalandırılır.'(TCKm.89/1).Bir yıla kadar olan hapis cezasının paraya çevrilmesi mümkündür.
İşçinin ölmesi durumunda verilecek ceza ''iki yıldan altı yıla kadardır''
İşverenin Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırma Sorumluluğu
Toplumda, çeşitli sebeplerle özürlü ya da hükümlü konumunda bulunan kimselerin olduğu yadsınmaz bir
gerçektir. İş kanunumuzun 30.maddesi mucibince, ‘işverenler, elli ve daha fazla işçi çalıştırmaları halinde,%3
özürlü ve %2 eski hükümlüyü meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlü’
kılınmışlardır. Bu hükme aykırı davranan her ay için 750 TL para cezası verilir’
İşverenin İSG Konusundaki Sorumluluğu
Teknolojik gelişmelere paralel olarak iş kazalarındaki artışın kaynağında gerekli önlemlerin zamanında
alınmayışının ve alınmış önlemlere riayet edilmeyişinin yattığı kolaylıkla görülür.
· -Çalışanları korumak,
· -Üretim ve işletme güvenliğini sağlamak yatar.
İşçi sağlığı; İşçi sağlığı açısından önemli olan, öncelikle onun bedensel ve ruhsal sağlığının korunmasıdır.
Çalışanların çalışma kurallarını iyileştirmek ve kullanılan araç-gereçlerden doğabilecek tehlikeleri ortadan
kaldırmak ya da asgari düzeye indirmek suretiyle huzurlu bir iş çevresinin yaratılmasıdır.
İş güvenliği; işin yapılması sırasında çalışanların karşılaştıkları tehlikelerin ortadan kaldırılması veya
azaltılması konusunda, işverene getirilen yükümlere ilişkin teknik kuralların bütünüdür. İşveren, işyerinde işçi
sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız
bulundurmak yükümü altındadır Ayrıca işverenin ;
§ -İşyerinde çalışanları bilgilendirmek ve eğitim vermek
§ -İşyeri hekimi çalıştırmak ve sağlık birimi oluşturmak
§ -Mühendis veya teknik eleman görevlendirmek
§ -İş sağlığı ve iş güvenliği kurulu oluşturmak ,bu yükümlerden son üçü için gerekli koşul, işlerin
endüstriyel nitelikte olması ve devamlı biçimde en az 50 işçi çalıştırılmasıdır.
İşverenin İdari Sorumluluğu
İşveren, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili her türlü önlemi almak ve yönetmeliklere uygun davranmak hükmü
altındadır. Bu önlemlerin alınmaması ve işçinin sağlığını bozacak ya da vücut bütünlüğünü tehlikeye sokacak
‘yakın,acil ve hayati bir tehlikenin mevcudiyeti halinde işçi, ‘iş sağlığı ve güvenliği kuruluna, bu kurulun
bulunmadığı işyerlerinde de işveren veya vekiline başvurarak, durumun tespitini ve gerekli tedbirlerin
alınmasını isteyebilir.
Genç işçiler ile çocukların ve mesleki eğitim almamış olanların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaları
yasaklanmıştır. Bu yasağa uymayan işverenler ile alt işverenin işe aldığı işverenle işyerini muvazaalı olarak
bildirenler için, idari para cezaları hükme bağlanmıştır.
2.İŞÇİNİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
a)İşçinin Hakları ; İşçi ile işveren arasında karşılıklı ve serbest iradeyle yapılan, iki tarafa eşit borç
yükleyen bir anlaşma (mukavele, akit)’dır. İşçi, belirli çalışma süresinin dışında çalışmama, ücret isteme, dini ve
ulusal bayramlarda izin, doğum yardımı, yıllık ücretli tatil, sendika kurma ve üyeliği, üyelikten ayrılma, iş
sözleşmesini fesih vb. yararlanır.
b)İşçinin Yükümlülükleri ; İşçinin, gerek işverenle yaptığı sözleşmeden ve diğer yasal düzenlemelerden doğan
yükümleri mevcut olup;
§ -İş görme yükümlülüğü,
§ -Sadakat yükümlülüğü,
§ -Çalışma koşullarına uyma ve itaat yükümlülüğü,
3-SENDİKALAR VE SORUMLULUKLARI
Sendika, ilk kez 1863’de Almanya’da ortaya çıkmış, Türkiye’de ise 1947’de çıkarılan 5018 sayılı ‘İşçi ve
İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Hakkında Kanun’ la bir hak olarak tanınmıştır.
Sendika; işçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini
korumak ve geliştirmek için meydana getirdikleri tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır. Sendika, ortak çıkarları
korumak ve geliştirmek için bir araya gelen işçi ya da işveren topluluğudur. Anayasamızın 51.maddesi,
Konfederasyon ; değişik iş kollarında en az beş sendikanın bir araya gelmesiyle meydana getirilen üst kuruluş
Sayfa 14
Sendikaların Unsurları
1. Ortak amaç, 15
2. Özgürce kurulabilme,
3. Bağımsızlık,
4. Özel hukuk tüzel kişiline sahip olma,
5. Demokratik ilkelere uygunluk
Sendikaların Faaliyetleri
1. Çalışma hayatına ilişkin faaliyetler,
a) Toplu iş sözleşmesi akdetmek,
b) Toplu iş uyuşmazlıklarında ilgili makama, arabulucuya, hakem kurullarına, iş mahkemelerine ve diğer
organlarına başvurmak,
c) Çalışma hayatından, üyelerini ve mirasçılarını temsilen davaya ve bu münasebetle açtığı davadan
ötürü husumete ehil olmak,
d) Greve karar vermek ve idare etmek.
2. Sosyal alana ilişkin faaliyetler,
3. İşyeri temsilciliğine ilişkin faaliyetler ; Toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi kesinleşen sendika, işçi ve
işveren arasındaki çalışma ahengini ve bakışını idame ettirmek, işçilerin hak ve çıkarlarını korumak,
yasa ve sözleşme koşullarının uygulanmasına yardımcı olmak üzere, sayıları kanunda belirtilen
miktarlarda, işyerinde çalışan üyeleri arasından işyeri sendika temsilcisi tayin ederek,15 gün içinde
bunların kimliklerini işverene bildirir. Bu temsilcilerden biri ‘baş temsilci’ olarak görevlenir
Sendikaların Sorumlulukları
1. Sendikalar, üye kayıt fişlerini, karar defteri, aidat, yevmiye, envanter defteri ile defteri kebir, gelir
makbuzları ve zimmet kayıt defterleri tutmak,
2. Gelirlerini bu kanunda ve tüzüklerinde gösterilen faaliyetler dışında kullanamazlar ve bağışlayamazlar
3. Sendikaların ticaretle uğraşmaları yasaktır.
4. Sendikalar her hesap ve bütçe devresine ait bilanço ve hesaplarıyla yönetim ve denetim hesaplarını ait
oldukları dönemi izleyen 3 ay içinde ÇSGB göndermek,
5. Bu kanuna göre yapılan seçimlerin sağlıklı cereyanı sağlamak
6. Amaç dışında faaliyette bulunmamak
7. ‘İşçiler ve işçi sendikaları mevcut işveren kuruluşlarına; işverenler ve işveren sendikaları da işçi
sendikalarına üye olamazlar.
8. Sendika ve konfederasyonların yardım ve bağış kabul etmeleri yasaktır,
9. Sendikaların, Bakanlar Kurulu Kararı olmaksızın dış kaynaklardan yardım ve bağış kabul etmeleri
yasaktır.
10. Sendikaların işçilerden, işverenlerden, işveren kuruluşlarından, esnaf ve küçük sanat kuruluşlarından,
derneklerden, vakıflardan, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından yardım ve bağış alma
yasağı
11. Yapılacak seçimlerle ilgili olarak oylamalara ve bu oylamaların sayım ve dökümüne hile karıştırmamak
TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ ;
Hizmet akdinin yapılması, muhtevası ve sona ermesi ile ilgili hususları düzenlemek üzere işçi sendikası ile
işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan sözleşmedir.
Toplu iş sözleşmesinin temel amacı, işçiyle işveren arasında iş akdinin yapılması, içeriği ve sona ermesine
ilişkin esasları düzenlemektedir.
Toplu İş Sözleşmesinin İçeriği Bir toplu iş sözleşmesi aynı işkolunda bir veya birden çok işyerini kapsayabilir.
Toplu iş sözleşmeleri, bir yıldan az ve 3 yıldan uzun süreli olamaz. Bu süre kesin olup, imzadan sonra kısaltılıp
uzatılamaz,
Toplu İş Uyuşmazlıklarının Barışçıl Yollarla Çözümü Tarafların toplu iş sözleşmesi konusunda mutabakata
varmaları halinde, tarafların imzaladıkları ‘sözleşme, Bakanlar Kurulu’nun takdirine sunulur’. Anlaşmazlık
halinde;
§ Arabuluculuk ;Menfaat uyuşmazlıklarında, her türlü uyuşmazlığın çözümünde ortaya çıkan ve başvurulması
zorunlu bir müessesedir. Arabulucunun görevi 15 gün sürer. Bu süre ancak 6 gün uzatılabilir.
§ Yüksek Hakem Kurulu Y.H.K.,Yargıtay iş davalarına bakan daire başkanının başkanlığında, Bakanlar
Kurulunca seçilen bir üye, YÖK tarafından öğr. Üyesi, Çalışma ve S.G.B.’lığı Çalışma Genel Müdürü, İşçi
konfederasyonlarınca seçilen iki üye, işverenlerce temsil edilecek iki üye olmak üzere toplam 7 kişi
§ Özel Hakeme ve Resmi Arabulucuya Başvurma Taraflar uyuşmazlığın her safhasında hakeme başvurur
Sayfa 15
İŞ AKDİNİN SONA ERMESİ
Fesih Dışında Sona Erme ; Fesih dışında iş sözleşmesi muhtelif şekillerde sona erebilir. 16
Tarafların anlaşması, taraflardan birinin ölümü, sözleşme süresinin bitimi.
Tarafların Anlaşarak Sözleşmeyi Sona Erdirmesi: İş sözleşmesi belirli ya da belirsiz olsun hiç önem
taşımaksızın taraflar anlaşarak sözleşmeyi sonlandırabilir.
Taraflardan Birinin Ölümü: Hizmet sözleşmesi kişiye bağlı bir akit olduğu için, çalışanın ölümüyle hitam bulur.
Sözleşme Süresinin Sona Ermesi: Belirli bir süre için yapılmış olan iş sözleşmeleri, aksi kararlaştırılmadıkça
söz konusu sürenin bitimiyle sona erer
Fesih Yoluyla Sona Erme ; Sözleşmenin fesih yoluyla sona ermesi, yanlardan birisinin tek yanlı irade
izharında bulunması nedeniyle sona erdirmedir. Taraflardan biri, haklı nedenleri bulunması halinde, sözleşmeyi
bozduğunu bildirip sözleşmeyi derhal sona erdirebilir.
İşçinin Haklı Nedenle Derhal Fesih Hakkı
1. İşin yapılmasının işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlike oluşturması,
2. İşverenin veya başka bir işçinin bulaşıcı veya işle bağdaşmayan bir hastalığa tutulması.
İşveren yönünden haklı fesih nedenleri
1. İşçinin kendi kusuruyla hastalanması veya sakatlığa uğraması yüzünden devamsızlıkta bulunması art
arda üç gün –bir ayda beş gün.
2. İşçinin tedavi edilemeyecek bir hastalığa tutulması
3. İşçinin kendi kusuru olmaksızın hastalanması, kazaya uğraması, gebelik ve doğum durumları
Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerde İşçilerin Derhal Fesih Hakkı
1. İşverenin işçiyi yanıltması
2. İşverenin işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak söz, davranışlarda
bulunması veya işçiye cinsel tacizde bulunması,
3. İşverenin sataşma, gözdağı verme, yasaya aykırı davranışa özendirme, hapis gerektiren suç işleme,
asılsız isnat ve itham eylemlerinde bulunması,
4. İşçinin diğer bir işçi ya da 3.kişiler tarafından cinsel tacize uğraması
5. İşverenin işçinin ücretini ödememesi
6. İşverenin işçiye az iş vermesi veya çalışma koşullarını uygulamaması
Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerde İşverenin Derhal Fesih Hakkı
1. İşçinin işvereni yanıltması,
2. İşçinin, işveren veya onun aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi
veyahut asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması
3. İşçinin, işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması
4. İşçinin, işverene ya da aile üyelerinden birine veya başka bir işçisine sataşması veyahut işe sarhoş
gelmek, içki yasağına uymamak
5. İşçinin, bağlılık borcuna aykırı davranması(işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak,7
günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi)
6. İşçinin devamsızlıkta bulunması (izinsiz ya da haklı neden olmaksızın ardı ardına 2 işgünü yahut 1 ayda
3 işgünü işine gelmemesi )
7. İşçinin görevini yapmaması
8. İşçinin, işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi veya işverene zarar vermesi
Anılan ahlak ve iyi niyete uymayan hallerde öğrenmeden itibaren 6 işgünü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren
bir yıl geçtikten sonra fesih hakkı kullanılmaz. Sağlık nedeniyle feshetmesi halinde, tazminat söz konusu olmaz
İşverenin Cezalandırılması
§ Kurma izni ve işletme belgesi verilmemesi,
§ İşin durdurulması,
§ İşyerinin kapatılması,
§ İşçilerin çalışmaktan alıkonulması
Çalışanların Cezalandırılması
§ İhtar(uyarı),
§ Tembih(kınama),
§ Ücret Kesintisi,
§ Kıdem İndirme,
§ Geçici Göreve Son Verme,
§ Sürekli Göreve Son Verme.
Sayfa 16
7/ Kanunlarda iş sağlığı ve güvenliği 17
• Anayasa, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, Borçlar Kanunu, İş Kanunu
• İSG ile ilgili tüzük ve yönetmeliklerdeki temel prensipler
Devletin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin görevlerinin kaynağı anayasadır. 1982 tarihli anayasamızda iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili bir çok ilke ve kural bulunmaktadır.
Anayasamızın, 2. maddesinde; Devletin sosyal bir hukuk devleti olduğu,
5. maddesinde ; Devletin kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi
için gerekli şartları hazırlamaya çalışmakla görevli olduğu,
17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu,
50. maddesinde kimsenin yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağı, küçükler ve
kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanların çalışma şartları bakımından özel olarak korunacakları,
56 maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu,
60. maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu,
Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı hususları hükme bağlanmıştır.
Devlet iş sağlığı ve güvenliği konusunda anayasadan kaynaklanan görev ve sorumluluğunu mevzuat yapma,
teşkilatlanma, denetim ve yaptırım uygulama yolu ile yerine getirmek durumundadır.
• İş sağlığı ve güvenliği mevzuatımız;
A) Teşkilatlanma, Denetim ve Yaptırımla İlgili Düzenlemeler
· 6331 Sayılı İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU
· Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
· 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
· Deniz İş Kanunu
· Belediyeler Kanunu
· Umumi Hıfzıssıhha Kanunu
· Türk Ceza Kanunu
· Borçlar Kanunu
· İş Teftişine Dair 81 Sayılı Uluslararası Sözleşme
· İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TÜZÜĞÜ
· İş Teftiş Tüzüğü
· İş Teftiş Yönetmeliği
· İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin Kapatılmasına Dair Yönetmelik
· Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği
B) İşverenin İşçiyi Gözetme Borcuna İlişkin Düzenlemeler
• İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması yükümlülüğü, işverenlerin işçiyi gözetme borcunun doğal sonucudur
İşverenin iş akdinden doğan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma borcunu düzenleyen özel hukuk kuralı
Borçlar Kanununun 332. maddesinde düzenlenmiştir.
• Anılan madde de ; “İş sahibi, akdin hususi halleri ve işin mahiyeti noktasından hakkaniyet dairesinde
kendisinden istenebileceği derecede, çalışmak dolayısıyla maruz kaldığı tehlikelere karşı icap eden tedbirleri
ittihaza ve münasip ve sıhhi çalışma mahalleri ile işçi ile birlikte ikame etmekte ise sıhhi yatacak yer
tedarikine mecburdur.” hükmü yer almaktadır
• Teknik Önlemlere İlişkin Düzenlemeler
• İşyerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Organizasyonuna İlişkin Düzenlemeler
• İşin Düzenlenmesine İlişkin Düzenlemeler
4857 Sayılı İş Kanununun 78. Maddesine Göre Çıkarılan Yönetmelikler
· Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik.
· İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik
· Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği
· Sondajla Maden Çıkarılan İşletmelerde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği
· Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik
· Ekranlı Araçlarla Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik
· Elle Taşıma İşleri Yönetmeliği
· Gürültü Yönetmeliği
Sayfa 17
· İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği
· Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliği 18
· Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hakkında Yönetmelik
· Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği
· Titreşim Yönetmeliği
· Kişisel Koruyucu Donanımların Kullanılması Hakkında Yönetmelik
· Kanserojen ve Mutajen Maddeler Hakkında Yönetmelik
· Geçici veya Belirli Süreli İşlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik
· Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik
· Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği
· Uluslararası Çeşitli Sözleşmeler
• Diğer Kamu Kurum Ve Kuruluşlarınca Yayımlanan Kanun,Tüzük Ve Yönetmelikler
• 1475 Sayılı İş Kanunu Uyarınca Çıkarılan İş Sağlığı Ve Güvenliğine İlişkin Tüzükler
• İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü,
• Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü,
· Parlayıcı, Patlayıcı, Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde ve işlerde alınacak tedbirler
hakkında tüzük.
· Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Alınacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Önlemlerine İlişkin Tüzük.
· Makine Koruyucuları Yönetmeliği
· Standartlar
- İşyerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Organizasyonuna İlişkin Düzenlemeler
• 4857 Sayılı İş Kanunu yenisi 6331 Sayılı İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU
• 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
• Umumi Hıfzıssıhha Kanunu
• İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik
• İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri İle Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik
• İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik
• Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
• İş Güvenliği ile Görevli Mühendis ,Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Yön.
İşin Düzenlenmesine İlişkin Düzenlemeler
A) Kadın Ve Çocukların Korunmasına İlişkin Düzenlemeler
• 4857 Sayılı İş Kanunu yenisi 6331 Sayılı İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU
• Umumi Hıfzıssıhha Kanunu
• Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği
• Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırılmalarına İlişkin Yönetmelik
• Gebe ve Emzikli Kadınlar İle Emzirme Odaları ve Kreşler Hakkında Yönetmelik
• Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
• İşin Düzenlenmesine İlişkin Düzenlemeler
B) İş Sürelerine İlişkin Düzenlemeler
• İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği
• İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği
• Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak 7.5 Saat veya Az Çalışılması Gereken İşler Hak. Yönetmelik
• Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Usul ve Esaslar Hak. Yönetmelik
İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sorumlu kurumlar ;
1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
2. Sağlık Bakanlığı
3. Çevre ve Orman Bakanlığı
4. Milli Savunma Bakanlığı
5. İçişleri Bakanlığı
6. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
7. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
8. Belediyeler
9. TSE
10. Atom Enerjisi Kurumu
Sayfa 18
ÇSGB iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili birimleri aşağıda belirtilmiştir.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGGM) 19
• İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi (İSGÜM)
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi (ÇASGEM)
İş sağlığı ve güvenliği denetimi
• 4847 sayılı İş Kanununun 77. maddesi İşverenlerin ve işçilerin yükümlülüklerine ilişkindir.
“ İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve
gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla
yükümlüdürler.
• Bu bölümde ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüzük ve yönetmeliklerde yer alan hükümler işyerindeki
çıraklara ve stajyerlere de uygulanır.” • hükmü yer almaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 78. maddesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
• İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tüzük ve yönetmeliklerin çıkarılması gerektiği ve ayrıca kurma izni ve işletme
belgesi ile ilgili bir yönetmelik hazırlanması hükme bağlanmıştır.
• “Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerinin alınması, makineler, tesisat, araç ve gereçler ile kullanılan maddeler sebebiyle ortaya çıkabilecek
iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, yaş, cinsiyet ve özel durumları sebebiyle korunması gereken
kişilerin çalışma şartlarının düzenlenmesi amacıyla tüzük ve yönetmelikler çıkarır.
4857 sayılı İş Kanununun 78. maddesine göre çıkarılan ve yukarıda Teknik Önlemlere İlişkin Düzenlemeler
• Kurma İzni, İşletme Belgesi ise işletmeye geçildiğinde meydana gelen risklerin saptanması amacıyla işyerinde
yapılan teftiş sonucu risklerin olmadığının tespiti halinde verilen bir belgedir.
• Kurma izni ve işletme belgesi ile ilgili yönetmelik hazırlanmıştır ancak henüz yayımlanmamıştır.
Sayfa 19
MADDE 79 – İşin durdurulması ve iş yerinin kapatılmasına ilişkindir.
İşyerlerinde işin durdurulması veya işyerinin kapatılması işyerinde hayati tehlikenin varlığına bağlı 20
olarak İş Kanununun 79. maddesi uyarınca gerçekleştirilen bir idari yaptırımdır.
• İş sağlığı ve güvenliği kurallarını ihlal eden işverenler bazı idari yaptırımlarla karşılaşırlar.
• İdari yaptırımlar, hukuki yaptırımlardan farklıdır, herhangi bir yargı kararına gerek olmadan doğrudan
idare tarafından uygulanır. Bu yaptırımlardan en önemlileri işin durdurulması ve iş yerinin kapatılmasıdır. Bu iki
yaptırımın temel amacı yakın hayati tehlikenin giderilmesini sağlamaktır.
• “Bir işyerinin tesis ve tertiplerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, makine ve cihazlarında işçilerin yaşamı
için tehlikeli olan bir husus tespit edilirse, bu tehlike giderilinceye kadar işyerlerini iş sağlığı ve güvenliği
bakımından denetlemeye yetkili iki müfettiş, bir işçi ve bir işveren temsilcisi ile Bölge Müdüründen oluşan beş
kişilik bir komisyon kararıyla, tehlikenin niteliğine göre iş tamamen veya kısmen durdurulur veya işyeri kapatılır
• Askeri işyerleri ile yurt emniyeti için üretilen işlerde , işyerlerindeki komisyonun yapısı, çalışma esasları
Milli Savunma Bakanlığı ile Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığınca birlikte hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir.
• Bu maddeye göre verilecek durdurma veya kapatma kararına karşı işverenin yerel iş mahkemesinde altı iş
günü içinde itiraz etmek yetkisi vardır. İş mahkemesine itiraz, işin durdurulması veya işyerinin kapatılması
kararının uygulanmasını durdurmaz.
• Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Kararlar kesindir.
• Bir işyerinde çalışan işçilerin yaş, cinsiyet ve sağlık durumları böyle bir işyerinde çalışmalarına engel teşkil
ediyorsa, bunlar da çalışmaktan alıkonulur.
• Bu maddenin birinci fıkrası gereğince makine, tesisat ve tertibat veya işin durdurulması veya işyerinin
kapatılması sebebiyle işsiz kalan işçilere işveren ücretlerini ödemeye veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak
üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermeye zorunludur.” • hükmü yer almaktadır.
MADDE 80 – iş sağlığı ve iş güvenliği kuruluna ilişkin hususları düzenlemektedir.
• “Bu Kanuna göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin
yapıldığı işyerlerinde her işveren bir iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurmakla yükümlüdür. İşverenler iş sağlığı ve
güvenliği kurullarınca İSG mevzuatına uygun olarak verilen kararları uygulamakla yükümlüdürler.
• İş sağlığı ve güvenliği kurullarının oluşumu, çalışma yöntemleri, ödev, yetki ve yükümlülükleri Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.” hükmü yer almaktadır.
MADDE 81 – İşverenin İSG ile ilgili çalıştırması gereken zorunlu kişiler ve kurullar
İşverenler, devamlı olarak en az elli işçi çalıştırdıkları işyerlerinde alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerinin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi, iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, işçilerin ilk
yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla, işyerindeki işçi sayısı,
işyerinin niteliği ve işin tehlike sınıf ve derecesine göre;
a) İşyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmakla,
b) Bir veya birden fazla işyeri hekimi ile gereğinde diğer sağlık personelini görevlendirmekle,
c) Sanayiden sayılan işlerde iş güvenliği uzmanı olan bir veya birden fazla mühendis veya teknik elemanı
görevlendirmekle, yükümlüdürler.
İşverenler, bu yükümlülüklerinin tamamını veya bir kısmını, bünyesinde çalıştırdığı ve bu maddeye dayanılarak
çıkarılacak yönetmelikte belirtilen vasıflara sahip personel ile yerine getirebileceği gibi, işletme dışında kurulu
ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak da yerine getirebilir. Bu şekilde hizmet alınması işverenin
sorumluklarını ortadan kaldırmaz. İSG uzmanları ve işverence görevlendirilecek diğer personelin özellikleri;
• Nitelikleri,
• Sayısı,
• İşe alınmaları,
• Görev, yetki ve sorumlulukları,
• Çalışma şartları,
• Eğitimleri ve belgelendirilmeleri,
• Görevlerini nasıl yürütecekleri,
• İşyerinde kurulacak sağlık ve güvenlik birimleri ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin nitelikleri,
• OSGB den hizmet alınmasına ilişkin hususlar ile bulunması gereken personel, araç ve gereçler
• Görevlendirilecek personelin eğitim ve nitelikleri
Kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuatına göre çalıştırılmakta olan hekimlere, öngörülen eğitimler
aldırılmak suretiyle ve aslî görevleri kapsamında, çalışmakta oldukları kurum ve kuruluşların işyeri hekimliği
hizmetleri gördürülür. Diğer personel için oluşturulmuş olan sağlık birimleri, işyeri sağlık ve güvenlik birimi
olarak da kullanılır.
Sayfa 20
MADDE 83 –; İSG kurullarının acil durumlarda toplanması,
• İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği açısından işçinin sağlığını bozacak veya vücut bütünlüğünü tehlikeye 21
sokacak yakın, acil ve hayati bir tehlike ile karşı karşıya kalan işçi, iş sağlığı ve güvenliği kuruluna
başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul
aynı gün acilen toplanarak kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar işçiye yazılı olarak bildirilir.
İSG kurulunun bulunmadığı işyerlerinde talep, işveren veya işveren vekiline yapılır. İşçi tespitin yapılmasını ve
durumun yazılı olarak kendisine bildirilmesini isteyebilir. İşveren veya vekili yazılı cevap vermek zorundadır.
• Kurulun işçinin talebi yönünde karar vermesi halinde işçi, gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alınıncaya
kadar çalışmaktan kaçınabilir.
• İşçinin çalışmaktan kaçındığı dönem içinde ücreti ve diğer hakları saklıdır.
• İş sağlığı ve güvenliği kurulunun kararına ve işçinin talebine rağmen gerekli tedbirin alınmadığı işyerlerinde
işçiler altı iş günü içinde, bu Kanunun 24 üncü maddesinin (I) numaralı bendine uygun olarak belirli veya belirsiz
süreli hizmet akitlerini derhal feshedebilir. Bu Kanunun 79 uncu maddesine göre işyerinde işin durdurulması
veya işyerinin kapatılması halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.
MADDE 84 - İçki veya uyuşturucu madde kullanma yasağına ilişkindir.
• “İşyerine sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde
kullanmak yasaktır. İşveren; işyeri eklentilerinden sayılan kısımlarda, ne gibi hallerde, hangi zamanda ve hangi
şartlarla alkollü içki içilebileceğini belirleme yetkisine sahiptir. Alkollü içki kullanma yasağı;
• Alkollü içki yapılan işyerlerinde çalışan ve işin gereği olarak üretileni denetlemekle görevlendirilen,
• Kapalı kaplarda veya açık olarak içki satılan veya içilen işyerlerinde işin gereği alkollü içki içmek zorunda olan
• İşinin niteliği gereği müşterilerle birlikte alkollü içki içmek zorunda olan, İşçiler için uygulanmaz.
MADDE 85 – Ağır ve tehlikeli işlerle ilgilidir.
• “Onaltı yaşını doldurmamış genç işçiler ve çocuklar ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz.
• Hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağı, kadınlarla on altı yaşını doldurmuş fakat on sekiz yaşını
bitirmemiş genç işçilerin hangi çeşit ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilecekleri Sağlık Bakanlığının görüşü
alınarak Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.” hükmü yer
almaktadır
MADDE 86 – Ağır ve tehlikeli işlerde çalışacak işçilerin işe giriş ve periyodik sağlık muayene raporları
• Ağır ve tehlikeli işlerde çalışacak işçilerin işe girişinde veya işin devamı süresince en az yılda bir, bedence bu
işlere elverişli ve dayanıklı oldukları işyeri hekimi, işçi sağlığı dispanserleri,vb hekimleri tarafından verilmiş
muayene raporları olmadıkça, bu gibilerin işe alınmaları veya işte çalıştırılmaları yasaktır. Yetkili memurlar
isteyince, bu raporları işveren kendilerine göstermek zorundadır. Bu raporlar damga vergisi ve her çeşit
harçtan muaftır.
MADDE 87 – On sekiz yaşından küçük işçilerin işe giriş ve periyodik sağlık muayene raporlarına ilişkindir.
• “Ondört yaşından onsekiz yaşına kadar (onsekiz dahil) çocuk ve genç işçilerin işe alınmalarından önce işyeri
hekimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırası ile en yakın devlet hastaneleri, sağlık
ocağı, hükümet veya belediye hekimlerine muayene ettirilerek işin niteliğine ve şartlarına göre vücut
yapılarının dayanıklı olduğunun raporla belirtilmesi ve bunların onsekiz yaşını dolduruncaya kadar altı ayda bir
defa aynı şekilde doktor muayenesinden geçirilerek bu işte çalışmaya devamlarına bir sakınca olup olmadığının
kontrol ettirilmesi ve bütün bu raporların işyerinde saklanarak yetkili memurların isteği üzerine kendilerine
gösterilmesi zorunludur.” • hükmü yer almaktadır.
MADDE 88 – Gebe veya çocuk emziren kadınlarla ilgili olarak bir yönetmelik çıkarılmasına ilişkindir.
• “gebe veya çocuk emziren kadınların hangi dönemlerde ne gibi işlerde çalıştırılmalarının yasak olduğu ve
bunların çalışmalarında sakınca olmayan işlerde hangi şartlar ve usullere uyacakları, ne suretle emzirme odaları
veya çocuk bakım yurdu (kreş) kurulması gerektiği sağlık bakanlığının görüşü alınarak çalışma ve sosyal güvenlik
bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.” • hükmü yer almaktadır.
MADDE 89 – Çeşitli Yönetmelikler çıkarılacağına ilişkindir.
• Ağır ve tehlikeli işlerden başka işler için de işçilerin işe başlamadan hekim muayenesinden geçirilmelerini,
• Bazı işlerde çalışan işçilerin belirli sürelerde genel olarak sağlık muayenesinden geçirilmelerini, Çeşitli veya
bir kısım işlerde çalışan işçilerin sağlık durumlarının aksaması, yaptıkları işin ürünlerine ve genel sağlığa yahut
birlikte çalıştıkları öteki işçilere zararlı olursa, bu gibilerin o işlerden çıkarılmalarını,
• Ne durumda ve ne gibi şartları haiz olan işyerlerinde banyo, uyku, dinlenme ve yemek yerleri ile işçi evleri ve
işçi eğitimi yerleri yapılmasını,
• Öngören yönetmelikler hazırlayabilir.” • hükmü yer almaktadır.
Sayfa 21
İş Hukuku
GİRİŞ
Çalışma ilişkilerini düzenleyen birden fazla hukuk dalı vardır. Bunlar arasında
idare hukuku ve iş hukuku birbiri ile irtibatlı olarak karşımıza çıkar. Zira her ikisi de
bağımlı olarak çalışanları kapsamına almaktadır. Bununla birlikte aradaki fark,
idare hukukunun atama tasarrufu ile çalışanları yani memurları konu edinmesine
karşılık, iş hukukunun kural olarak serbest irade ile kurulan iş sözleşmesini.
dolayısıyla işçilerin çalışma ilişkilerini konu edinmesidir.
Bu bölümde iş hukukuna ilişkin temel konulara değinilecek ve iş hukuku
düzenlemeleri üzerinde durulacaktır.
Özellikleri
İş hukukunda İş hukukunda iki ilke öne çıkar. Bunlardan bir tanesi işçilerin korunması
işverene hukuki ve ilkesi, diğeri de işçi yararına yorum ilkesidir.
ekonomik anlamda
bağımlı olan işçinin İş hukukunun doğuş ve gelişiminin temel nedeni; iş ilişkilerinde daha güçsüz
korunması ilkesi durumda olan işçilerin korunması kaygısıdır. İşçilerin özel olarak korunması gereği,
benimsenmiştir. işçilerin kişisel ve ekonomik açıdan işverene karşı bağımlı olmalarından
kaynaklanır. İş hukukunun işçiyi koruma amacı, yalnızca onun maddi varlığının
değil, kişiliğinin, onurunun, şeref ve haysiyetinin de korunmasını zorunlu kılar.
2
İş Hukuku
Diğer bir ilke de, işçi yararına yorum ilkesidir. Yorum, açık olmayan
hükümlerin açıklığa kavuşturulması ve uygulanabilir hâle getirilmesidir. Bununla
birlikte, yorum yapılabilmesi için açık olmayan hükümlere ihtiyaç vardır. Yoksa
yorum gerektirmeyecek kadar açık hükümler, işçi lehine de olsa,
yorumlanamazlar.
3
İş Hukuku
4
İş Hukuku
İŞ KANUNUNUN KAPSAMI
Çalışma ilişkilerinde uygulanan temel kanun, 4857 sayılı İş Kanunu’dur.
Bununla birlikte 4857 sayılı Kanun tüm işçi-işveren ilişkilerinde uygulama alanı
bulamaz. Bir başka ifadeyle, 4857 sayılı Kanunun 4. Maddesinde hangi işçi grupları
Her iş sözleşmesi ile ve faaliyet alanlarına, bu Kanunun (İş Kanunu) uygulanacağı açıklanmaktadır.
çalışana işçi denir.
Bununla birlikte her Bunun yanı sıra, bazı işçi grupları için de özel kanunlar çıkarılmıştır. Örneğin,
işçiye 4857 sayılı İş gemi adamları için Deniz İş Kanunu, gazeteciler için de Basın İş Kanunu uygulama
Kanunu alanı bulur. Dolayısıyla bir çalışma ilişkisi, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamına
uygulanmaz. girmiyor, yine çalışanlar Deniz İş Kanunu ve Basın İş Kanunu anlamında işçi de
sayılmıyorlarsa, bu sefer haklarında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri söz
konusu olur.
Örnek vermek gerekirse, çırak ve stajyerler, profesyonel sporcular ve
herhangi bir kaza sonrası, eski işine uyumlu hale getirilen, yeniden işe alıştırma
eğitimine tabi tutulanlar (rehabilite edilenler) 4857 sayılı İş Kanununa tabi
değildirler. Bunun gibi, elli (elli dâhil) ve daha az işçinin çalıştırıldığı tarım
işletmelerinde, hava taşıma işlerinde uçuşta görevli olan personel hakkında,
yemek, bulaşık, ütü gibi bir evin gündelik işleri sayılan ev hizmetlerinde, üç kişinin
çalıştığı esnaf ve sanatkar işyerlerinde, İş Kanunu hükümleri uygulanamaz.
Bununla birlikte tarım işleri için Kanun bir ayrıma giderek, tarım sanatları
işleri, yani tarım ürünlerinin işletilmesi faaliyetlerinde, tarım aletleri, makine ve
parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde, tarım işletmelerinde
yapılan yapı işleri ve halkın faydalanmasına açık veya işyerinin eklentisi
durumunda olan park ve bahçe işlerinde İş Kanununun uygulanacağını hükme
bağlamıştır.
5
İş Hukuku
İŞ SÖZLEŞMESİ
4857 sayılı İş K.m.8’e göre, iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş
görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan
sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tâbi
değildir. Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması
zorunludur. İşçi ile işveren arasındaki ilişkiye de iş ilişkisi denir.
Çeşitleri
İş sözleşmesinin Sürekli-süreksiz iş sözleşmeleri: Sürekli işler için yapılan iş sözleşmelerine sürekli
geçerli olabilmesi iş sözleşmeleri, süreksiz işler için yapılan iş sözleşmelerine de süreksiz iş
için kural olarak sözleşmeleri denir. İş Kanununa göre, nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü
yazılı yapılmasına
süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir (İş K.m.10/1).
gerek yoktur. Sözlü
İş Kanununun 3, 8, 12, 13, 14, 15, 17, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 34, 53, 54,
de yapılabilir.
Bununla birlikte bazı 55, 56, 57, 58, 59, 75, 80 ve geçici 6 ncı maddeleri süreksiz işlerde yapılan iş
sözleşmelerin yazılı sözleşmelerinde uygulanmaz. Süreksiz işlerde, bu maddelerde düzenlenen
yapılması da bir konularda Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır (İş K.m.10/2).
zorunluluktur. Belirli süreli-belirsiz süreli iş sözleşmeleri: Belirsiz süreli iş sözleşmesi, iş ilişkisinin
bir süreye bağlı olmaksızın yapılması durumunda, söz konusu olan sözleşmedir.
Buna karşın, belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir
olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında
yazılı olarak yapılan iş sözleşmesi, belirli süreli iş sözleşmesidir (İş K.m.11/1).
Uygulamada belirli süreli iş sözleşmeleri işçilerin aleyhine kullanılan bir kurum
olarak benimsenmiştir. Zira taraflar arasında belirlenen sözleşme süresinin
dolması üzerine, ilişki sona ermekte, işveren işçiye herhangi bir tazminat
ödemeksizin sözleşmeyi bitirebilmektedir. İşverenler örneğin bir yıllık sözleşme
yaparak, yıl sonunda ilişkiyi sonlandırmakta, sonra yine aynı işçi ile süreli bir ilişki
kurmaktaydılar. Burada mağdur olanlar, işçilerdi. Dolayısıyla İş Kanunu, kötüye
kullanımların önüne geçmek için, belirli süreli sözleşmelerin yapılmalarını sıkı
İş Hukukunda asıl şartlara bağlamıştır.
olan sözleşmenin
belirsiz süreli Hâl böyle olunca taraflar, baştan itibaren ancak sözleşmenin belirli süreli
olmasıdır. yapılmasını haklı kılacak bir objektif neden varsa, belirli süreli sözleşme
yapabilirler. Objektif bir neden olmaksızın salt tarih ve gün vererek belirli süreli
sözleşme yapılamaz. Böyle bir neden yoksa, tarih de konulsa, o sözleşme, belirsiz
süreli sayılır. Belirli süreli sözleşme yapılabilecek durumlara örnek olarak, ilgili
kanun hükmü gereği özel okul ve dershane öğretmenlerinin sözleşmesini veya
askere giden iş yeri hekiminin asker dönüşünü beklemek üzere geçici olarak yeni
bir hekimle yapılan sözleşmeyi verebilmek mümkündür.
6
İş Hukuku
İŞ SÖZLEŞMESİNİN YAPILMASI
İş sözleşmesi yapma ehliyeti: Genel kurallara göre, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı
veya akıl zayıflığı, sarhoşluk vb. nedenlerden biriyle makul surette hareket etmek
iktidarından yoksun olmayan yani iyi ile kötüyü birbirinden ayırt etme yeteneğine
sahip on sekiz yaşını tamamlamış (reşit) herkes iş sözleşmesi yapabilir. Ayırt etme
gücüne sahip küçükler, kanuni temsilcilerinin izin veya onayı ile iş sözleşmesi
Tarafların sözleşme
yapma yapabilir (MK.m.16). Bununla birlikte, eğer küçük, ana-babasının rızası ile aile
serbestilerine iş dışında yaşıyor veya bir sanatla uğraşıyorsa, ayrıca izin almadan da iş sözleşmesi
hukukunun özelliği yapabilir (MK.m.359 ve 453).
olan işçilerin İş sözleşmesi serbestisi ve sınırları: İş sözleşmesinde taraflara sözleşme serbestisi
korunması tanınmıştır. Sözleşme serbestisi yapma, sözleşmenin içeriğini ve şeklini diledikleri
düşüncesiyle
gibi belirleyebilme ve sözleşmeyi sona erdirebilme serbestisini ifade eder.
müdahale
edilmiştir. Bununla birlikte sözleşme serbestisi ilkesi, iş hukukunun işçiyi koruma
özelliği nedeniyle birtakım sınırlamalara da tabi tutulmuştur. Bu sınırlamalar,
sözleşme yapma yükümlülüğü ve yasakları şeklinde karşımıza çıkar.
Örneğin, hukukumuza göre, on beş yaşını doldurmamış olan çocukların
çalıştırılması yasaktır. Bir başka ifadeyle, en az çalışma yaşı, on beş yaşın
doldurulmasıdır. Ancak, on dört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan
çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin
okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. Yine, bar,
kabare, dans salonları, kahve gazino ve hamam gibi yerlerde, on sekiz yaşından
küçük çocukların çalıştırılması yasaktır. Maden ocağı ile kablo döşemesi,
7
İş Hukuku
kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altı ve su altında yapılan işlerde on sekiz
yaşından küçük erkek çocuklar çalıştırılamaz. Ağır ve tehlikeli işlerde de en az
çalışma yaşı kural olarak on sekizdir.
Kadın işçiler için de koruyucu düzenlemeler mevcuttur. Örneğin, yeraltı ve
sualtındaki işlerde her yaştaki kadın işçi çalıştırılamaz. Yine, gece dönemi,
hamilelik ve emzirme dönemine ilişkin de çalıştırma yasakları sözkonusudur.
Sözleşme yapma mecburiyeti olarak öngörülen düzenlemelerin başında da
engelli ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü gelmektedir. Buna göre, en az elli
işçi çalıştıran özel sektör işvereninin % 3 engelli, kamu işyerlerinde de % 4 engelli
ve % 2 oranında eski hükümlü, istihdam edilmesi kanuni yükümlülüktür.
Yine, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre de, iş sağlığı ve
güvenliği için belirli nitelikteki işçileri çalıştırma yükümlülüğü de sözkonusudur.
Gerçekten İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri üst başlığını taşıyan 6331 sayılı Kanun
m.6’ya göre, “(1) Mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına
yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması
için işveren;
a) Çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi ve diğer sağlık
personeli görevlendirir. Çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip
personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak
sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilir. Ancak
belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı
ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi
üstlenebilir.
b) Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların
görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi
gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılar.
c) İşyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında iş birliği ve
koordinasyonu sağlar.
İşçinin iş görme ç) Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından
borcunun karşısında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen
işverenin ücret tedbirleri yerine getirir.
ödeme borcu yer
d) Çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi
almaktadır.
muhtemel konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı
kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine
gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirir...”. Buna göre işveren
iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı ile diğer sağlık personeli istihdam etmek
durumundadır. Kanun, işverenin bu hizmetleri yürütmek üzere eleman
istihdam etmesi yanında, bunu başka bir kuruluştan hizmet satın alınması
şeklinde yürütülebilmesine de izin vermiştir.
8
İş Hukuku
9
İş Hukuku
Ücret türleri
Asıl ücret: İş karşılığı olan ücret, asıl ücrettir (İş K.m.32/1). İşçiye sağlanan ek
çıkarlar dışında kalan ücret, asıl (temel) ücrettir.
Ücret ekleri: Asıl ücret kavramı dışında kalıp, geniş anlamda ücret içerisinde yer
Ücret nakit veya ayın alan çıkarlar, ücret eklerini oluştururlar. Böylece ücret ekleri, asıl ücretin ekleridir.
(mal veya şey) ile
ödenebilir. Bununla • İkramiye: İkramiye, normal olarak işverenin işçilere yaptıkları işten
birlikte asıl ücretin ve işyerinin gelişmesine katkılarından dolayı duyduğu hoşnutluğu
mutlaka nakit (para) belirtmek için ya da daha ender olarak, işçinin yaşantısının önemli
olarak ödenmesi günlerinde (evlenme, doğum, bayram, yılbaşı gibi) bazı olaylar
gerekir. nedeniyle verdiği bir miktar paradır. İkramiye işçinin işyerinde
çalıştığı süre ile uygun olarak tespit edilip ödenir.
• Prim: Primde, üstün bir çaba harcanarak işin iyi bir biçimde yerine
getirilmesi ödüllendirilir. Böylece üretimde artış, daha az maliyetle
daha kaliteli üretim yapmak veya daha fazla kâr elde edilmesine
neden olunmasının ödüllendirilmesi, söz konusudur.
10
İş Hukuku
11
İş Hukuku
12
İş Hukuku
13
İş Hukuku
14
İş Hukuku
15
İş Hukuku
16
İş Hukuku
17
İş Hukuku
18
İş Hukuku
sekiz yani toplam on altı haftaya altı haftanın eklenmesi (yirmi iki hafta) ile
bulunacak rakama, işyerindeki kıdeme bağlı ihbar sürelerinin (İş K.m.17)
eklenmesi suretiyle bulunur. Belirtelim ki, çoğul gebelik hâlinde doğum
öncesi süre iki hafta daha uzar (İş K.m.74). Tabii işçinin sağlık raporuyla bu
sürelerde artırma olabilir.
• Sözleşmenin feshedilemeyecek olduğu sürede iş sözleşmesi askıdadır. İşçi
çalışmaması nedeniyle ücret de alamaz. Ancak diğer şartları varsa Sosyal
Güvenlik Kurumundan iş göremezlik ödeneği alabilir.
Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri
• İşçinin işvereni yanıltması (hile) (İş K.m.25//II a) da fesih nedenidir.
• İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna
dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren
hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması
durumunda da (İş K.m.25/II b) sözleşme haklı nedenle sona erdirilebilir.
• İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması (İş K.m.25/II c)
da bildirimsiz fesih nedenidir.
• İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka
işçisine sataşması veya iş yerinde alkol alması ya da sarhoş olarak iş yerine
gelmesi (İş K.m.25/II d) bildirimsiz fesih nedeni sayılmıştır.
• İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin
meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan
davranışlarda bulunması, bir başka ifadeyle sadakat borcuna aykırı
davranması (İş K.m.25/II e), haklı nedendir.
• İşçinin iş yerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası
ertelenmeyen bir suç işlemesi halinde (İş K.m.25/II f) suçun iş yeri sınırları
içinde işlenmesi, mahkumiyetin kesinleşmiş olması ve cezanın
ertelenmemiş olması durumunda sözleşme sona erdirilebilir.
• İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı
ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden
sonraki iş günü, yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi de (İş
K.m.25/II g) haklı nedendir. Haklı sebep olarak işçinin yakını, eşi veya
çocuklarından birisinin hastalığı, ölümü, seçime katılması, kendisinin
hastalanması, örnek verilebilir. İşçinin işverenden izin aldığı durumlarda da
haklı neden vardır. Haklı bir neden olsa da, işçinin iş yerine devam
edememesini, en uygun zamanda işverene bildirmesi de gerekir.
• İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı hâlde
yapmamakta ısrar etmesi de (İş K.m.25/II h) bildirimsiz fesih nedenidir.
Burada sözleşme konusu işin hatırlatmasından bahsedilmekte, buna karşın
hatırlatmanın nasıl yapılacağı belirtilmemektedir. Bu nedenle sözlü veya
yazılı hatırlatmada bulunulabilir. Ancak yazılı yapılan hatırlatmalar
işverene isbat kolaylığı sağlar.
• Nihayet, işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini
tehlikeye düşürmesi, iş yerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında
bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük
19
İş Hukuku
20
İş Hukuku
Şartları
• İş kanunlarına tabi olarak sürekli bir işte çalışan işçi olmak gerekir.
• Yine sözleşmenin kanunda belirtilen sebeplerden birisi ile sona ermesi
lazımdır. Buna göre,
o İş sözleşmesinin bildirimsiz feshinde, iş sözleşmesinin işveren
tarafından İş K.m.25/II (ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık) dışındaki
bir sebeple sona erdirilmesi hâlinde tazminat alınabilir. Böylece işveren,
İş K.m.25/I sağlık sebepleri, m.25/III zorlayıcı sebep nedeniyle veya
m.25/IV tutuklanma veya gözaltına alınma nedeniyle, iş sözleşmesini
ortadan kaldırırsa, işçiye kıdem tazminatını öder. Ayrıca, yasa dışı greve
katılan işçilerin iş sözleşmelerinin feshi durumunda işveren tazminat
ödemek zorunda değildir. Buna karşılık, işçi açısından ise, sözleşmenin
İş K.m.24’e dayanan tüm hâller nedeniyle feshinde kıdem tazminatı
alınabilir. İşçinin yasadışı lokavt nedeniyle iş sözleşmesini sona
erdirmesi durumunda da kıdem tazminatı söz konusu olur.
o İş sözleşmesinin bildirimli feshinde de, işverenin işçinin iş sözleşmesini
İş K.m.17’ye göre bildirimli olarak feshetmesi durumunda işçi kıdem
tazminatı alabilir. Ancak işçi iş sözleşmesini İş K.m.17’ye göre bildirimli
olarak feshederse, kıdem tazminatı alamaz.
o Kıdem tazminatı alınmasına imkân tanıyan bir diğer hal de, Eski İş
K.m.14’te öngörülen özel sona erme hallerinin gerçekleşmesi
durumudur. Bu halde sözleşmenin niteliğine (belirli-belirsiz süreli)
Bugün için kural
bakılmaksızın kıdem tazminatı alınabilmesi mümkündür. Buna göre,
olarak emeklilik yaşı
kadınlarda 58, muvazzaf askerlik, yaşlılık, emeklilik veya malullük ya da toptan ödeme
erkeklerde 60 yaştır. almak amacıyla işçi tarafından sözleşmenin feshi, kadın işçinin yaşlılık
İşte yaş şartı dışında aylığı alma koşullarını yaş dışında doldurmakla birlikte işyerinden
emeklilik için diğer ayrılan işçiler açısından sözleşmenin sona erdirilmesi durumları işçiye
şartları dolduran bir kıdem tazminatı hakkı verir.
işçi sözleşmeyi sona o Yine işçinin ölümü de kıdem tazminatına hak kazandıran bir durumdur.
erdirdiğinde kıdem
İşçinin şekline bakılmaksızın ölümü mirasçılarına kıdem tazminatı alma
tazminatı alabilir.
hakkı verir. Ayrıca sözleşmenin belirli-belirsiz süreli olması da önemli
değildir.
• Nihayet sözleşmenin de en az bir yıl sürmesi, bir başka ifadeyle işçinin en
az bir yıl çalışmış olması da zorunludur. Gerçekten, iş sözleşmesi kanunda
öngörülen sebeplerden birisi ile sona eren işçinin kıdem tazminatı
alabilmesi için iş sözleşmesinin en az bir yıl sürmüş olması gerekir.
Miktarı: Kanunda işçiye her geçen tam yıl boyunca 30 günlük ücreti tutarında
tazminat verileceği ve bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme
yapılacağı belirtilmiştir. Otuz günlük süre artırılabilir. Bununla birlikte kıdem
tazminatına bir tavan da getirilmiştir. Toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle
belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Başbakanlık müsteşarının Emekli
Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik
ikramiyesini geçemez (Eski İş K.m.14/13).
21
İş Hukuku
Alacaklısı, borçlusu, faiz ve zaman aşımı: Kıdem tazminatının alacaklısı işçi, ölümü
hâlinde ise mirasçılarıdır (Eski İş K.m.14/14). Borçlusu ise, işverendir. Kıdem
tazminatının geç ödenmesi hâlinde mevduata uygulanan en yüksek faiz söz
konusu olur (Eski İş K.m.14/11). Faiz başlangıç tarihi ise, ölüm durumunda ölüm,
Denkleştirmeyi diğer hâllerde ise sözleşmenin sona erdiği tarihtir. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununa
örnekle açıklamak göre, kıdem tazminatı gelir vergisinden bağışıktır (m.25/7). Kıdem tazminatı on
gerekirse, bir işçinin yıllık zaman aşımı süresine tabidir.
haftanın altı günü
çalıştığı varsayımı ve
günlük en fazla on İŞİN DÜZENLENMESİ
bir saat
çalıştırılabileceği Çalışma Süreleri: Çalışma süresi, işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süredir. Bununla
hükmü karşısında, birlikte, çalışılmasa da, İş K.m.66’ya göre, çalışılmış gibi çalışma süresinden sayılan
bir haftada en fazla hâller (farazi çalışma süreleri) de çalışma süresi içerisinde değerlendirilir. Buna
66 saat
göre, yer veya su altındaki işlerde çalışma yerine ulaşma ve buradan çıkmak için
çalıştırılabilir. İki
aylık süre içerisinde gerekli olan, işçinin başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmesi durumunda
8 haftada azami yolda geçen, işçinin işverenin buyruğuna hazır hâlde bekleyip çalışmaksızın boşta
yasal çalışma süresi, geçirdiği, işçinin işverenin buyruğu altında asıl işini yapmaksızın geçirdiği, emzirme
(8 x 45) 360 saattir. izni sırasında (bir yaşına kadar çocuklar için, kullanım şeklini işçinin belirleyeceği,
İşçinin denkleştirme günde bir buçuk saatlik) geçen süreler ile araçta geçen süreler de kanuni çalışma
döneminin başında süresi içerisindedir. Ancak her araçta geçen süre değil, demiryolu, köprü ve yol
tam çalışması
inşaatı gibi yapılmakla devam eden işlerde, işçilerin yaşadıkları yerlerden uzak
durumunda ilk beş
buçuk haftada yerlere topluca getirilip götürülmeleri durumunda araçta geçen süreler, iş
azami süre olan 360 süresinden sayılır. Buna karşın işin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf
saati doldurur. sosyal yardım amacıyla iş yerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen
Geriye kalan iki süre çalışma süresinden sayılmaz (İş K.m.66).
buçuk haftada ise
çalışmasına gerek Normal çalışma süresi: İş Kanununda çalışma sürelerine ilişkin genel düzenleme
yoktur. Kendisi
m.63’te yapılmıştır. Söz konusu düzenlemeye göre, genel bakımdan çalışma süresi
çalışma süresini
doldurduğu için bu haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, iş yerlerinde
dönemde sadece haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Örneğin iş günü
ücretini alır. itibariyle yoğun olan pazartesi günü, günde on bir saat, salı günü sekiz saat,
çarşamba günü on bir saat, perşembe on bir saat, cuma günü de dört saat saat
olarak kararlaştırma geçerlidir. Bununla birlikte böyle bir özel kararlaştırma yoksa
çalışma sürelerinin kural olarak haftanın çalışılan günlerine eşit olarak bölünmesi
gerekir.
22
İş Hukuku
saat olarak kararlaştırılabilir. Denkleştirme sayısı ile ilgili yasada azami bir süre
öngörülmediği için, yılda birden fazla denkleştirme yapabilmek mümkündür.
Çocuk ve genç işçilerin çalışma süreleri: Çocuk ve genç işçiler için İş Kanunu
çalışma sürelerinde sınırlandırıcı düzenlemeler getirmiştir. Bir başka ifadeyle,
Kanun, on sekiz yaşından küçükler için çalışma saatlerini de özel olarak
belirlemiştir. Temel eğitimi tamamlamış on beşten küçük çocuklar için (çocuk
işçiler) bu süre günde yedi, haftada otuz beş saatten fazla olamaz. Ancak on beşi
bitirenler için günde sekiz, haftada kırk saati aşamaz. Bununla birlikte okula
gidenler için günde iki saat, haftada on saatten fazla çalışma süresi
kararlaştırılamaz. Tatil dönemlerinde ise genel durum geçerlidir (İş K.m.71/4-5).
Yine, on sekiz yaşını doldurmayanlara fazla çalışma da yaptırılamaz.
Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma: Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar
çerçevesinde, haftalık kırk beş saati aşan çalışmalardır (İş K.m.41/1). Bu arada bir
işçinin günde çalıştırılabileceği azami çalışma süresi on bir saat olduğu için,
Yargıtay, haftalık kırk beş saat aşılmasa da, günde on bir saati aşan çalışmaları da
fazla çalışma olarak değerlendirmektedir.
Fazla çalışma, üretimin artırılması, üretim faaliyetlerindeki aksamaların
önlenmesi, işletme ve toplumun bazı acil ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla,
normal iş süreleri üzerinde yapılan çalışmalar olarak tanımlanabilir.
İş veya toplu iş sözleşmeleri ile iş yerinde geçerli olan çalışma süresinin, 45
saatin altında kararlaştırılması hâlinde, işçinin kararlaştırılan süre ile yasal azami
süre olan 45 saat arasında yapmış olduğu çalışmalara, fazla sürelerle çalışma
denir.
23
İş Hukuku
24
İş Hukuku
DİNLENME SÜRELERİ
Ara Dinlenmesi: İş Kanunu, günlük çalışma süresi içinde işçiye dinlenmesi ve
yemek, içmek gibi ihtiyaçlarını giderebilmesi için ara dinlenmesi verilmesini
zorunlu tutmuştur.. Ara dinlenme süreleri iş yerindeki çalışma sürelerine göre
artan bir biçimde tespit edilmiştir. Buna göre, dört saat veya daha kısa süreli
işlerde on beş dakika, dört saatten fazla ve yedi buçuk saate kadar (yedi buçuk
Haftanın altı günü saat dahil) süreli işlerde yarım saat, yedi buçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat,
çalışan bir işçi hafta ara dinlenmesi verilir (İş K.m.68/1). Öngörülen bu süreler, asgari olup sözleşmeler
tatili de gelip ile artırılabilir.
çalışırsa, 2,5 kat
Hafta Tatili: İşçinin haftada altı günden fazla çalıştırılamaması, her işçinin haftada
ücrete hak kazanır.
Zira, hafta tatili bir gün yirmi dört saat dinlendirilmesi gereklidir. Hafta tatili kural olarak Pazar
ücreti yanında günü kullanılır. Ancak bu gün çalışmak zorunda olanlara haftanın diğer bir günü
normal çalışma tatil olarak verilir. İş Kanunu uygulamasında Cumartesi günü iş gününden sayılır ve
ücretini yüzde 50 bu gün için tatil ücreti ödenmez. İşveren hafta tatilinde çalışmayan işçisine o
zamlı olarak almaya günün ücretini tam olarak öder.
hak kazanır.
YILLIK ÜCRETLİ İZİN
Yıllık ücretli izne hak kazanma şartları: Yıllık izne hak kazanabilmek için şu
şartların varlığı aranır.
• İşçinin en az bir yıl çalışması. İş Kanunu yılık ücretli izin hakkını iş yerinde
en az bir yıl çalışmış olanlara tanımıştır (m.53/1). Bu açıdan geçmesi
gereken süreye bekleme süresi denir. Bekleme süresi, işçinin fiilen işe
başlama tarihinden itibaren işlemeye başlar.
• Yapılan işin ve işyerinin niteliğinin yıllık ücretli izne elverişli olması. Yıllık
ücretli izin öncelikli olarak İş Kanunu kapsamı içerisinde yer alan işyerleri
ve işçiler için söz konusudur. Bu nedenle, süreksiz işlerde çalışan işçiler
ücretli izin hakkından yararlanamazlar (İş K.m.10/2). Yine işin niteliği
İşçinin yıllık izin gereği mevsim ve kampanya işlerindeki çalışmalarda da yıllık izin söz
hakkından feragat konusu olmaz (İş K.m.53/3).
etmesi yasaktır. İzin süreleri: İzin süreleri işçilerin işyerindeki kıdemine göre asgari biçimde
Uygulamada Kanunda belirlenmiştir. Buna göre, hizmet süresi, bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl
görülen işçinin dahil) olanlara yılda 14 gün, beş yıldan fazla ve onbeş yıldan az olanlara yılda 20
çalışırken izin
gün, onbeş yıl ve daha fazla olanlara yılda 26 gün izin verilir. Ancak 18 ve daha
kullanmak yerine
bunun karşılığını küçük yaştaki işçiler ile elli yaşından büyük işçilere verilecek yıllık ücretli izin 20
ücret olarak günden az olamaz (İş K.m.53). Sözleşmeler ile bu süreler artırılabilir.
almasına imkân Yıllık izin süresi belirlenirken, işçinin yıllık ücretli izne hak kazandığı tarihteki
tanıyan sözleşme kıdemi esas alınır. Yıllık ücretli izin süreleri işveren tarafından bölünemez, sürekli
hükümleri geçerli bir şekilde verilmesi esastır. Bununla birlikte, izin süreleri, tarafların anlaşması ile
değildir. bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere en çok üçe bölünebilir. Kanun koyucu
işçilerin bulundukları yerlerden başka yerlerde izinlerini geçirmeleri durumunda
gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere işveren tarafından
toplam dört güne kadar ücretsiz izin verme zorunluluğu öngörmüştür.
25
İş Hukuku
İznin uygulanması: İşçi, her hizmet yılına karşılık, hak ettiği yıllık iznini gelecek
hizmet yılı içinde kullanır. Kural bu olmakla birlikte, işçinin iznini o yıl içinde
kullanmaması veya kullanamaması durumunda izin hakkı ortadan kalkmaz, işçi
daha sonraki yıl da iznini kullanabilir. Aynı zamanda yıllık izin hakkından feragat de
mümkün değildir.
Yıllık izin ücreti işveren tarafından izne çıkmadan önce peşin olarak veya avans
biçiminde verilir. Yıllık izin ücreti çıplak ücret üzerinden hesaplanır.
İşçinin sözleşmesinin feshi hâlinde, hak edip de henüz kullanmadığı yıllık izinleri
sözleşmenin sona erdiği tarihteki son ücret üzerinden hesaplanarak kendisine
veya hak sahiplerine ödenir.
Yıllık ücretli izin hakkı beş yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Bu ücrete ilişkin
zaman aşımı, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.
26
İş Hukuku
27
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
'7Z7b
ŽŒĂĚĂŬŝďƺƚƺŶĐĂŶůŦůĂƌŦŶŐĞůŝƔŵĞƐŝǀĞLJĂƔĂŵĂƐŦ ŝĕŝŶďĞůŝƌůŝĨŝnjŝŬƐĞůǀĞ
ŬŝŵLJĂƐĂůŬŽƔƵůůĂƌŐĞƌĞŬůŝĚŝƌ͘ ŬŽůŽũŝďŝůŝŵŝŶĚĞĐĂŶƐŦnjƂŐĞůĞƌŝŬĂƉƐĂLJĂŶĨŝnjŝŬƐĞůĕĞǀƌĞ
ĨĂŬƚƂƌůĞƌŝ͖ ŐƺŶĞƔŦƔŦŶŦŵŦ͕ ƐŦĐĂŬůŦŬ͕ ƐƵǀĞtŽƉƌĂŬƚŦƌ͘
ŝƌƐŝƐƚĞŵŽůĂƌĂŬŬĂďƵůĞĚŝůĞŶŝƔůĞƚŵĞŶŝŶŝĕǀĞĚŦƔĕĞǀƌĞĚĞĞƚŬŝůĞĚŝŒŝǀĞĂLJŶŦ
njĂŵĂŶĚĂĞƚŬŝůĞŶĚŝŒŝďŝƌĕŽŬĨĂŬƚƂƌĚĞŶďĂŚƐĞĚŝůĞďŝůŝƌ͘7ƔůĞƚŵĞLJŝǀĞŝƔůĞƚŵĞŶŝŶ
ĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝŶŝďƵĨĂŬƚƂƌůĞƌĚĞŶƐŽLJƵƚůĂLJĂƌĂŬĞůĞ ĂůŵĂŬŽůĂŶĂŬƐŦnjĚŦƌ͘
7ƔůĞƚŵĞLJŝǀĞ 'ĞŶĞůĂŶůĂŵŦŝůĞĕĞǀƌĞ͖ďŝƌĞLJŝŶ͕ƂƌŐƺƚƺŶLJĂĚĂ ƚŽƉůƵŵƵŶLJĂƔĂŵŦŶŦĞƚŬŝůĞLJĞŶ
ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦĞƚŬŝůĞLJĞŶ
ŬƺůƚƺƌĞů͕ƚŽƉůƵŵƐĂů͕ ĞŬŽŶŽŵŝŬǀĞĨŝnjŝŬƐĞůĨĂŬƚƂƌůĞƌŝŶƚŽƉůĂŵŦĚŦƌ͘ 7ƔůĞƚŵĞŶŝŶ
ƂŶĞŵůŝĨĂŬƚƂƌůĞƌĚĞŶ
ďŝƌŝĨŝnjŝŬƐĞů ĞŬŽŶŽŵŝŬĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝŬĂƉĂůŦďŝƌƐƺƌĞĕŝĕŝŶĚĞĚĞŒŝů͕ ĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝŶŬŽƔƵůůĂŶĚŦƌĂŶǀĞ
ĨĂŬƚƂƌůĞƌĚŝƌ͘ ďĞůŝƌůŝƂůĕƺĚĞĚĞŬĞŶĚŝƐŝƚĂƌĂĨŦŶĚĂŶƔĞŬilůĞŶĚŝƌŝůŵŝƔďƵůƵŶĂŶĞŬŽŶŽŵŝŬ͕ƐŽƐLJĂůǀĞ
ƚĞŬŶŽůŽũŝŬďŝƌĕĞǀƌĞŝĕŝŶĚĞĐĞƌĞLJĂŶĞĚĞƌ͘
^ƂnjŬŽŶƵƐƵĨĂŬƚƂƌůĞƌĚĞŶďŝƌŝĚĞŬŽŶƵŝƚŝďĂƌŦLJůĂŐĞŶĞůŽůĂƌĂŬ͖ĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ͕
Őƺƌƺůƚƺ͕ƚŝƚƌĞƔŝŵ͕ŚĂǀĂƔĂƌƚůĂƌŦ͕ƚŽnj͕ ŐĂnjǀĞďƵŚĂƌůĂƌŦŬĂƉƐĂLJĂŶĨŝnjŝŬƐĞůĨĂŬƚƂƌůĞƌĚŝƌ͘
ƵƺŶŝƚĞĚĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦǀĞŝƔůĞƚŵĞůĞƌŝĞƚŬŝůĞLJĞŶĨŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝŶŝ
ŬĂǀƌĂLJŦƉ͕ďƵƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝŶĚĞŶŬŽƌƵŶŵĂLJŽůůĂƌŦŶŦƂŒƌĞŶĞĐĞŒŝnj͘
&77<^>Z7^<dDE>Z7
&ŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝ͕ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶƐĂŒůŦŒŦŶŦĞƚŬŝůĞŵĞŝŚƚŝŵĂůŝŽůĂŶĨŝnjŝŬƐĞů
ĨĂŬƚƂƌůĞƌĚŝƌ͘ zĂƔĂŶŦůĂŶǀĞLJĂĕĂůŦƔŦůĂŶŽƌƚĂŵŦŶƐŦĐĂŬůŦŬ͕ŶĞŵĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ͕Őƺƌƺůƚƺ͕
ƚŝƚƌĞƔŝŵ͕ďĂƐŦŶĕǀď͘ĨŝnjŝŬƐĞůƂnjĞůůŝŬůĞƌŝďŝƌĞLJŝŶƐĂŒůŦŒŦŶŦƂŶĞŵůŝƂůĕƺĚĞĞƚŬŝůĞƌ͘
ĂůŦƔĂŶůĂƌ͕ƂnjĞůůŝŬůĞĂŒŦƌǀĞƚĞŚůŝŬĞůŝŝƔůĞƌĚĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌďƵLJƂŶĚĞŶďƺLJƺŬƌŝƐŬ
ĂůƚŦŶĚĂĚŦƌ͘&ŝnjŝŬƐĞůĕĞǀƌĞŬŽƔƵůůĂƌŦLJƂŶƺŶĚĞŶŚĞƌŝƔ LJĞƌŝĂLJŶŦĚĞŒŝůĚŝƌ͘LJŶŦƺƌƺŶƺ
&ŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬ
ƺƌĞƚĞŶŝŬŝŝƔůĞƚŵĞĚĞďŝůĞĨŝnjŝŬƐĞů ĕĞǀƌĞŬŽƔƵůůĂƌŦďĞŶnjĞƌŽůŵĂLJĂďŝůŝƌ͘ƵƌĂĚĂƂŶĞŵůŝ
ĞƚŵĞŶůĞƌŝ͕
ŽůĂŶŚĞƌŝƔůĞƚŵĞĚĞŽůĂďŝůĞĐĞŬĨŝnjŝŬƐĞůŽůƵŵƐƵnjůƵŬůĂƌŦŶŬĂLJŶĂŒŦŶĚĂLJŽŬĞĚŝůŵĞƐŝǀĞ
ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶƐĂŒůŦŒŦŶŦ
ĞƚŬŝůĞŵĞŝŚƚŝŵĂůŝ ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶďƵƔĞŬŝůĚĞŬŽƌƵŶŵĂƐŦĚŦƌ͘
ŽůĂŶĨŝnjŝŬƐĞů
ĨĂŬƚƂƌůĞƌĚŝƌ͘ &77<^>Z7^<dDE>Z7b7d>Z7
&ŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŬĞŶůĞƌďĂƔůŦĐĂ͖
x 'ƺƌƺůƚƺ͕
x TitƌĞƔŝŵ;sŝďƌĂƐLJŽŶͿ͕
x LJĚŦŶůĂƚŵĂ͕
x dĞƌŵĂů<ŽŶĨŽƌbĂƌƚůĂƌŦ͕
x ZĂĚLJĂƐLJŽŶ͕
x ĂƐŦŶĕĞŒŝƔŝŵůĞƌŝŽůĂƌĂŬƐŦƌĂůĂŶĂďŝůŝƌ͘
2
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
'ƺƌƺůƚƺ
'ƺƌƺůƚƺ͕ ĕĂŒŦŵŦnjŦŶĞŶƂŶĞŵůŝĞŶĚƺƐƚƌŝLJĞůǀĞĕĞǀƌĞƐŽƌƵŶůĂƌŦŶĚĂŶďŝƌŝŽůĂƌĂŬ
ŬĂƌƔŦŵŦnjĂĕŦŬĂŶǀĞLJĞƚĞƌůŝƂŶůĞŵůĞƌĂůŦŶŵĂĚŦŒŦnjĂŵĂŶŝŶƐĂŶůĂƌĂnjĂƌĂƌǀĞƌĞŶĨŝnjŝŬƐĞů
ĞƚŬĞŶůĞƌĚĞŶďŝƌŝĚŝƌ͘
'ƺƌƺůƚƺŐĞŶĞůůŝŬůĞŝƐƚĞŶŵĞLJĞŶǀĞƌĂŚĂƚƐŦnjĞĚŝĐŝƐĞƐůĞƌŽůĂƌĂŬƚĂŶŦŵůĂŶŦƌ͘
ŶĚƺƐƚƌŝLJĞůŐƺƌƺůƚƺŝƐĞŝƔůĞƚŵĞůĞƌĚĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌĚĂĨŝnjLJŽůŽũŝŬǀĞƉƐŝŬŽůŽũŝŬ
ƌĂŚĂƚƐŦnjůŦŬůĂƌŽůƵƔƚƵƌĂŶǀĞŝƔ LJĞƌŝǀĞƌŝŵŝŶŝŽůƵŵƐƵnjĞƚŬŝůĞLJĞŶƐĞƐůĞƌŽůĂƌĂŬ
ƚĂŶŦŵůĂŶŦƌ͘
bĞŬŝů͗ 'ƺƌƺůƚƺLJĂƉĂŶŵĂŬŝŶĂůĂƌ
7ŶƐĂŶŦŶƌƵŚƐĂů ǀĞĨŝnjŝŬƐĞůLJĂƉŦƐŦŶŦŽůƵŵƐƵnjLJƂŶĚĞĞƚŬŝůĞLJĞŶŐƺƌƺůƚƺLJƺ
ƚĂŶŦŵůĂLJĂďŝůŵĞŬŝĕŝŶƐĞƐŝŶĨŝnjŝŬƐĞůŶŝƚĞůŝŬůĞƌŝǀĞŝƔŝƚŵĞŬŽŶƵƐƵŶĂĚĞŒŝŶŵĞŬƚĞLJĂƌĂƌ
ǀĂƌĚŦƌ͘
'ƺƌƺůƚƺ͕'ĞŶĞůůŝŬůĞ
ŝƐƚĞŶŵĞLJĞŶƐĞƐ ^ĞƐ͗'Ănj͕ŬĂƚŦǀĞƐŦǀŦĐŝƐŝŵŵŽůĞŬƺůůĞƌŝŶŝŶŚĂǀĂďĂƐŦŶĐŦŶĚĂLJĂƉƚŦŬůĂƌŦ
ŽůĂƌĂŬ ĚĂůŐĂůĂŶŵĂůĂƌŦŶŬƵůĂŬƚĂŬŝĞƚŬŝƐŝŶĚĞŶŽůƵƔĂŶďŝƌĚƵLJŐƵĚƵƌ͘
ƚĂŶŦŵůĂŶŵĂŬƚĂĚŦƌ͘
'ĞůŝƔŝŐƺnjĞůďŝƌLJĂƉŦƐŦ 'ƺƌƺůƚƺ͗'ĞŶĞůůŝŬůĞŝƐƚĞŶŵĞLJĞŶƐĞƐŽůĂƌĂŬƚĂŶŦŵůĂŶŵĂŬƚĂĚŦƌ͘'ĞůŝƔŝŐƺnjĞůďŝƌLJĂƉŦƐŦ
ŽůĂŶ͕ĂƌnjƵ ŽůĂŶ͕ ĂƌnjƵĞĚŝůŵĞLJĞŶ͕ŝƐƚĞŶŵĞLJĞŶ͕ƌĂŚĂƚƐŦnjĞĚŝĐŝƐĞƐŽůĂƌĂŬƚĂŶŦŵůĂŶĂďŝůŝƌ͘
ĞĚŝůŵĞLJĞŶ͕
ŝƐƚĞŶŵĞLJĞŶ͕
&ƌĞŬĂŶƐ͗&ŝnjŝŬƐĞůŽůĂƌĂŬƐĞƐďŝƌĚĂůŐĂŚĂƌĞŬĞƚŝŽůĚƵŒƵŶĚĂŶŚĞƌĚĂůŐĂŚĂƌĞŬĞƚŝŐŝďŝ
ƌĂŚĂƚƐŦnjĞĚŝĐŝƐĞƐ
ŽůĂƌĂŬ ƐĞƐŝŶĚĞďŝƌĨƌĞŬĂŶƐŦǀĂƌĚŦƌ͘<ĂďĂĐĂƐĞƐďĂƐŦŶĐŦŶŦŶƐĂŶŝLJĞĚĞŽůƵƔĂŶƚŝƚƌĞƔŝŵ
ƚĂŶŦŵůĂŶĂďŝůŝƌ͘ ƐĂLJŦƐŦĚŦƌ͘
^ĞƐĚĂůŐĂƐŦ͗ ^ĞƐ͖ŬĂƚŦ͕ƐŦǀŦǀĞŚĂǀĂĚĂĚĂůŐĂůĂƌŚąůŝŶĚĞLJĂLJŦůĂŶďŝƌĞŶĞƌũŝƔĞŬůŝĚŝƌ͘^ĞƐ
ĚĂůŐĂůĂƌŦŶŦŬĂƌĂŬƚĞƌŝnjĞĞĚĞŶďƺLJƺŬůƺŬůĞƌ͕ƐĞƐĚĂůŐĂƐŦŶŦŶďŽLJƵ;ůͿ͕ ĨƌĞŬĂŶƐŦ;ĨͿ͕
ƉĞƌŝLJŽĚƵ;dͿǀĞŝůĞƌůĞŵĞŚŦnjŦĚŦƌ;ǀͿ͘
^ĞƐĂƐŦŶĐŦ͗ ƚŵŽƐĨĞƌŝŶ͕ďĂƐŦŶĕŝůĞƐŦŬŦƔŵĂǀĞŐĞŶůĞƔŵĞĂƌĂƐŦŶĚĂŬŝďĂƐŦŶĕĨĂƌŬŦŶĂ
ƐĞƐďĂƐŦŶĐŦĚĞŶŝƌ͘ŝůŝŶĚŝŒŝŐŝďŝďĂƐŦŶĕďŝƌŝŵůĞƌŝŶĚĞŶďŝƌŝ ĚĞďĂƌ͛ĚŦƌ͘
&ŝnjŝŬƐĞůŬĂǀƌĂŵŽůĂƌĂŬƐĞƐŝůĞŐƺƌƺůƚƺĂƌĂƐŦŶĚĂĨĂƌŬLJŽŬƚƵƌ͘ 7ƔĕŝƐĂŒůŦŒŦǀĞŝƔ
ŐƺǀĞŶůŝŒŝŬŽŶƵƐƵŶĚĂ͕ďŝƌďĂƔŬĂŝĨĂĚĞŝůĞŐƺƌƺůƚƺĚĞŶŝůĞƌŝŐĞůĞŶŝƔŝƚŵĞŬĂLJďŦŶĚĂ͕
ŐƺƌƺůƚƺLJƺŵĞLJĚĂŶĂŐĞƚŝƌĞŶƐĞƐŝŶďĂƐŦŶĐŦŶŦǀĞĨƌĞŬĂŶƐŦŶŦďĞůŝƌůĞŵĞŬLJĞƚĞƌůŝĚŝƌ͘
3
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
^ĞƐŝŵĞLJĚĂŶĂŐĞƚŝƌĞŶƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶĨƌĞŬĂŶƐ͕ďŝƌďĂƔŬĂŝĨĂĚĞŝůĞƐĞƐŝŶĨƌĞŬĂŶƐŦ
ĂƌƚƚŦŬĕĂ;LJƺŬƐĞůĚŝŬĕĞͿƐĞƐƚŝnjůĞƔŝƌ͕ĨƌĞŬĂŶƐĚƺƔƚƺŬĕĞƐĞƐƉĞƐůĞƔŝƌ͘
'ƺƌƺůƚƺLJƺŵĞLJĚĂŶĂŐĞƚŝƌĞŶƐĞƐůĞƌŝƺĕƚƺƌĚĞƚĂŶŦŵůĂŵĂŬŵƺŵŬƺŶĚƺƌ͘
^ƵďƐŽŶŝŬƐĞƐůĞƌ͕ŝƔŝƚŝůĞďŝůĞŶƐĞƐůĞƌǀĞƵůƚƌĂƐŽŶŝŬƐĞƐůĞƌ͘
^ƵďƐŽŶŝŬƐĞƐůĞƌ͖ ĨƌĞŬĂŶƐŦϮϬ,nj͘ΖĚĞŶ ĚƺƔƺŬŽůĂŶƐĞƐůĞƌ͕
7ƔŝƚŝůĞďŝůĞŶƐĞƐůĞƌ͖ LJĂŬůĂƔŦŬŽůĂƌĂŬ͕ĨƌĞŬĂŶƐŦϮϬ,nj͘ŝůĞϮϬŬ,nj͘
ĂƌĂƐŦŶĚĂŽůĂŶƐĞƐůĞƌǀĞ
hůƚƌĂƐŽŶŝŬƐĞƐůĞƌ͖ ĨƌĞŬĂŶƐŦϮϬŬ,nj͘ΖĚĞŶĚĂŚĂLJƺŬƐĞŬŽůĂŶƐĞƐůĞƌĚŝƌ͘
'ƺƌƺůƚƺ͕ŝŶƐĂŶŬƵůĂŒŦŶĚĂŵĞLJĚĂŶĂŐĞƚŝƌĚŝŒŝďĂƐŦŶĐŦŶƌĞĨĞƌĂŶƐďĂƐŦŶĐĂ
ŽƌĂŶŦŶŦŶůŽŐĂƌŝƚŵŝŬŝĨĂĚĞƐŝŽůĂŶĚĞƐŝ>>;ĚͿŝůĞƂůĕƺůƺƌ͘7ŶƐĂŶŬƵůĂŒŦŶŦŶŝůŬƵLJƵŵ
LJĂƉƚŦŒŦƐĞƐƔŝĚĚĞƚŝϬ;ƐŦĨŦƌͿĚΖĚŝƌǀĞďƵĚĞŒĞƌĞΗŝƔŝƚŵĞĞƔŝŒŝΗĂĚŦǀĞƌŝůŝƌ͘ϭϰϬĚŝƐĞ
ΗĂĐŦĞƔŝŒŝΗĚŝƌǀĞŬƵůĂŬĚĂŚĂĨĂnjůĂƐĞƐƔŝĚĚĞƚŝŶĞĚĂLJĂŶĂŵĂnj͘
dŝƚƌĞƔĞŶŚĞƌĐŝƐŝŵďŝƌƐĞƐŬĂLJŶĂŒŦĚŦƌ͘ŶĚƺƐƚƌŝĚĞŐƺƌƺůƚƺŬĂLJŶĂŬůĂƌŦ͖ǀƵƌƵĐƵ
ƚŝƉƚĞŶĚƂǀŵĞ͕ƉĞƌĕŝŶůĞŵĞ͕ĕĂŬŵĂŵĂŬŝŶĞůĞƌŝŝůĞŬĞƐŝĐŝ͕ĞnjŝĐŝǀĞďŝĕŝŵǀĞƌŝĐŝ
ŵĂŬŝŶĞůĞƌ͖ƉŽŵƉĂůĂƌŦŶ͕ŬŽŵƉƌĞƐƂƌůĞƌŝŶ͕ƚƺƌďŝŶůĞƌŝŶ͕ǀĂŶƚŝůĂƚƂƌůĞƌŝŶ͕ũĞƚ
ŵŽƚŽƌůĂƌŦŶŦŶǀĞǀĂŶĂůĂƌŦŶƐŦǀŦǀĞŐĂnjŝƚŝĐŝĞƚŬŝůĞƌŝ͖ĨŦƌŦŶǀĞŵŽƚŽƌůĂƌŦŶĂƚĞƔůĞŵĞ
ŐƺƌƺůƚƺůĞƌŝ͖ƚƌĂŶƐĨŽƌŵĂƚƂƌǀĞĚŝŶĂŵŽůĂƌŦŶLJĂƌĂƚƚŦŒŦŵĂŶLJĞƚŝŬƐĞƐůĞƌ͖ĕĞǀŝƌŝĐŝĚŝƔůŝ͕
7ŶƐĂŶŬƵůĂŒŦŶŦŶŝůŬ ŵŽƚŽƌǀĞŵĂŬŝŶĞůĞƌĚĞŶŐĞůĞŶƚŝƚƌĞƔŝŵǀĞƐƺƌƚƺŶŵĞƐĞƐůĞƌŝĚŝƌ͘
ƵLJƵŵLJĂƉƚŦŒŦƐĞƐ ĂnjŦƐĞƐŬĂLJŶĂŬůĂƌŦŶŦŶƂůĕƺůĞƌŝŝƐĞĂƔĂŒŦĚĂŬŝŐŝďŝĚŝƌ͘
ƔŝĚĚĞƚŝϬ;ƐŦĨŦƌͿĚΖĚŝƌ
ǀĞďƵĚĞŒĞƌĞ x 7ƔŝƚŵĞ^ŦŶŦƌŦ;ƔŝŒŝͿϬĚB
ΗŝƔŝƚŵĞĞƔŝŒŝΗĂĚŦ x <ĂLJŦƚ^ƚƺĚLJŽƐƵ͕KƌŵĂŶ͕ϭϮϬĐŵ͛ĚĞĨŦƐŦůƚŦůŦŬŽŶƵƔŵĂϬ-ϮϬĚ
ǀĞƌŝůŝƌ͘ϭϰϬĚŝƐĞ x zĂƚĂŬŽĚĂƐŦϮϬ-ϯϬĚ
x
ΗĂĐŦĞƔŝŒŝΗĚŝƌǀĞ
<ƺƚƺƉŚĂŶĞ͕^ĞƐƐŝnjŽĨŝƐ͕KƚƵƌŵĂŽĚĂƐŦϯϬ-ϰϬĚ
x
ŬƵůĂŬĚĂŚĂĨĂnjůĂƐĞƐ
ƔŝĚĚĞƚŝŶĞ 'ĞŶĞůŽĨŝƐ͕^ŽŚďĞƚŬŽŶƵƔŵĂƐŦϰϬ-ϲϬĚ
ĚĂLJĂŶĂŵĂnj͘ x ĂůŦƔŵĂŽĨŝƐŝ;ĂŬƚŝůŽ͕ǀ͘ƐͿϲϬ-ϳϬĚ
x KƌƚĂůĂŵĂdƌĂĨŝŬ'ƺƌƺůƚƺƐƺ͕'ƺƌƺůƚƺůƺ>ŽŬĂŶƚĂ͕DĂƚďĂĂϳϬ-ϵϬĚ
x ,ĂǀĂůŦĞŬŝĕ͕dĂŬŦŵƚĞnjŐĂŚůĂƌŦ͕KƚĂŵĂƚŝŬŵĂƚŬĂƉ͕ϵϬ-ϭϬϬĚ
x ,ŝĚƌŽůŝŬWƌĞƐ͕WŽƉ'ƌƵďƵ͕ĂŝƌĞƚĞƐƚĞƌĞ͕ϭϬϬ-ϭϮϬĚ
x :ĞƚŵŽƚŽƌƵ͕;ŒƌŦǀĞLJĂƵLJŵĂƔŝŒŝͿϭϯϬĚ
x bĞŚŝƌĂůĂƌŵƐŝƌĞŶŝϭϰϬĚ
x ZŽŬĞƚƌĂŵƉĂƐŦϭϴϬĚ
dŝƚƌĞƔŝŵ
dŝƚƌĞƔŝŵ;ǀŝďƌĂƐLJŽŶͿ͗DĞŬĂŶŝŬďŝƌ ƐŝƐƚĞŵĚĞŬŝƐĂůŦŶŦŵŚĂƌĞŬĞƚůĞƌŝŶŝ
ƚĂŶŦŵůĂLJĂŶďŝƌƚĞƌŝŵĚŝƌ͘ŝƌďĂƔŬĂŝĨĂĚĞŝůĞƉŽƚĂŶƐŝLJĞůĞŶĞƌũŝŶŝŶŬŝŶĞƚŝŬĞŶĞƌũŝLJĞ͕
ŬŝŶĞƚŝŬĞŶĞƌũŝŶŝŶƉŽƚĂŶƐŝLJĞůĞŶĞƌũŝLJĞĚƂŶƺƔŵĞƐŝŽůĂLJŦŶĂƚŝƚƌĞƔŝŵ;ǀŝďƌĂƐLJŽŶͿĚĞŶŝƌ͘
dŝƚƌĞƔŝŵŝŶƂnjĞůůŝŒŝŶŝ͕ĨƌĞŬĂŶƐŦ͕ƔŝĚĚĞƚŝǀĞLJƂŶƺďĞůŝƌůĞƌ͘
ŶĚƺƐƚƌŝĚĞďŝƌĕŽŬƚŝƚƌĞƔŝŵŬĂLJŶĂŒŦǀĂƌĚŦƌ͘dŝƚƌĞƔŝŵ͕ĂƌĂĕ-ŐĞƌĞĕǀĞ
ŵĂŬŝŶĞůĞƌŝŶĕĂůŦƔŦƌŬĞŶŽůƵƔƚƵƌĚƵŬůĂƌŦƐĂůŦŶŦŵŚĂƌĞŬĞƚůĞƌŝƐŽŶƵĐƵŵĞLJĚĂŶĂŐĞůŝƌ͘
ĂůŦƔŵĂŬƚĂŽůĂŶǀĞŝLJŝĚĞŶŐĞůĞŶŵĞŵŝƔĂƌĂĕǀĞŐĞƌĞĕůĞƌŐĞŶĞůůŝŬůĞƚŝƚƌĞƔŝŵ
ŽůƵƔƚƵƌƵƌůĂƌ͘dŝƚƌĞƔŝŵŝ͕ŝŶƐĂŶ ƐĂŒůŦŒŦƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝĞƚŬŝƐŝďĂŬŦŵŦŶĚĂŶŝŬŝĨŝnjŝŬƐĞů
4
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ďƺLJƺŬůƺŒƺŝůĞƚĂŶŦŵůĂŵĂŬŵƺŵŬƺŶĚƺƌ͘ƵŶůĂƌ͖͞dŝƚƌĞƔŝŵŝŶĨƌĞŬĂŶƐŦǀĞƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶ
ƔŝĚĚĞƚŝĚŝƌ͘͟
dŝƚƌĞƔŝŵŝŶĨƌĞŬĂŶƐŦ͗ ŝƌŝŵnjĂŵĂŶĚĂŬŝƚŝƚƌĞƔŝŵƐĂLJŦƐŦŶĂƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶĨƌĞŬĂŶƐŦĚĞŶŝƌ͘
ŝƌŝŵŝ,Ğƌƚnj͛Ěŝƌ;,njͿ͘
dŝƚƌĞƔŝŵbŝĚĚĞƚŝ͗ dŝƚƌĞƔŝŵŝŶŽůƵƔƚƵŒƵŽƌƚĂŵĚĂƚŝƚƌĞƔŝŵĚĞŶŝůĞƌŝŐĞůĞŶĞŶĞƌũŝŶŝŶ
ŚĂƌĞŬĞƚLJƂŶƺŶĞĚŝŬĞLJ͕ďŝƌŝŵĂůĂŶĚĂ͕ďŝƌŝŵnjĂŵĂŶĚĂŬŝĂŬŦŵŐƺĐƺŶĞ͕ƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶ
ƔŝĚĚĞƚŝĚĞŶŝƌ͘ŝƌŝŵŝ;tͬĐŵϮͿĚŝƌ͘
ƺƚƺŶǀƺĐƵƚƚŝƚƌĞƔŝŵŝ͗ sƺĐƵĚƵŶƚƺŵƺŶĞĂŬƚĂƌŦůĚŦŒŦŶĚĂ͕ĕĂůŦƔĂŶŦŶƐĂŒůŦŬ ǀĞ
ŐƺǀĞŶůŝŒŝŝĕŝŶƌŝƐŬŽůƵƔƚƵƌĂŶ͕ƂnjĞůůŝŬůĞĚĞďĞůďƂůŐĞƐŝŶĚĞƌĂŚĂƚƐŦnjůŦŬǀĞŽŵƵƌŐĂĚĂ
ƚƌĂǀŵĂLJĂLJŽůĂĕĂŶŵĞŬĂŶŝŬƚŝƚƌĞƔŝŵĚŝƌ͘
El-ŬŽůƚŝƚƌĞƔŝŵŝ͗ 7ŶƐĂŶĚĂĞů-ŬŽůƐŝƐƚĞŵŝŶĞĂŬƚĂƌŦůĚŦŒŦŶĚĂ͕ĕĂůŦƔĂŶŦŶƐĂŒůŦŬǀĞ
ŐƺǀĞŶůŝŒŝŝĕŝŶƌŝƐŬŽůƵƔƚƵƌĂŶǀĞƂnjĞůůŝŬůĞĚĞĚĂŵĂƌ͕ŬĞŵŝŬ͕ĞŬůĞŵ͕ƐŝŶŝƌǀĞŬĂƐ
ďŽnjƵŬůƵŬůĂƌŦŶĂLJŽůĂĕĂŶŵĞŬĂŶŝŬƚŝƚƌĞƔŝŵĚŝƌ͘
WŽƚĂŶƐŝLJĞůĞŶĞƌũŝŶŝŶ
ŬŝŶĞƚŝŬĞŶĞƌũŝLJĞ͕ DĂƌƵnjŝLJĞƚĞLJůĞŵĚĞŒĞƌŝ͗ ƔŦůĚŦŒŦĚƵƌƵŵĚĂ͕ĕĂůŦƔĂŶŦŶƚŝƚƌĞƔŝŵĞŵĂƌƵnjŝLJĞƚŝŶĚĞŶ
ŬŝŶĞƚŝŬĞŶĞƌũŝŶŝŶ ŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬƌŝƐŬůĞƌŝŶŬŽŶƚƌŽůĂůƚŦŶĂĂůŦŶŵĂƐŦŶŦŐĞƌĞŬƚŝƌĞŶĚĞŒĞƌĚŝƌ͘
ƉŽƚĂŶƐŝLJĞůĞŶĞƌũŝLJĞ
DĂƌƵnjŝLJĞƚƐŦŶŦƌĚĞŒĞƌŝ͗ ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶďƵĚĞŒĞƌƺnjĞƌŝŶĚĞďŝƌƚŝƚƌĞƔŝŵĞŬĞƐŝŶůŝŬůĞ
ĚƂŶƺƔŵĞƐŝŽůĂLJŦŶĂ
ƚŝƚƌĞƔŝŵ;ǀŝďƌĂƐLJŽŶͿ ŵĂƌƵnjŬĂůŵĂŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶĚĞŒĞƌĚŝƌ͘
ĚĞŶŝƌ͘ ŶĚƺƐƚƌŝĚĞŬŝƚŝƚƌĞƔŝŵŬĂLJŶĂŬůĂƌŦŶŦŶďĂƔůŦĐĂůĂƌŦŝƐĞ͖'ĞŶĞůůŝŬůĞĞůǀĞĞů
ƉĂƌŵĂŬůĂƌŦŝůĞŬŽůůĂƌĂƵůĂƔĂŶƚŝƚƌĞƔŝŵůĞƌŝŽůƵƔƚƵƌĂŶƚŝƚƌĞƔŝŵŬĂLJŶĂŬůĂƌŦĚŦƌ͘ƵŶůĂƌ͕
ƚĂƔŬŦƌŵĂŵĂŬŝŶĞůĞƌŝ͕ŬƂŵƺƌǀĞŵĂĚĞŶĐŝůŝŬƚĞŬƵůůĂŶŦůĂŶƉŶƂŵĂƚŝŬĕĞŬŝĕůĞƌ͕
ŽƌŵĂŶĐŦůŦŬƚĂŬƵůůĂŶŦůĂŶƚĂƔŦŶĂďŝůŝƌƚĞƐƚĞƌĞůĞƌ͕ƉĂƌůĂƚŵĂǀĞƌĞŶĚĞŵĂŬŝŶĞůĞƌŝĚŝƌ͘Ƶ
ĂƌĂĕůĂƌ͕ĚƂŶĞƌĞŬ͕ǀƵƌĂƌĂŬǀĞLJĂŚĞŵĚƂŶĞƌĞŬŚĞŵĚĞǀƵƌĂƌĂŬƚŝƚƌĞƔŝƌůĞƌ͘
ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶdŝƚƌĞƔŝŵůĞ7ůŐŝůŝZŝƐŬůĞƌĚĞŶ<ŽƌƵŶŵĂůĂƌŦŶĂĂŝƌzƂŶĞƚŵĞůŝŬ͛Ğ
ŐƂƌĞŵĂƌƵnjŝLJĞƚƐŦŶŦƌĚĞŒĞƌůĞƌŝǀĞŵĂƌƵnjŝLJĞƚĞLJůĞŵ ĚĞŒĞƌůĞƌŝĂƔĂŒŦĚĂǀĞƌŝůŵŝƔƚŝƌ͗
a) El-ŬŽůƚŝƚƌĞƔŝŵŝŝĕŝŶ͖
1. SĞŬŝnj ƐĂĂƚůŝŬ ĕĂůŦƔŵĂ ƐƺƌĞƐŝ ŝĕŝŶ ŐƺŶůƺŬ ŵĂƌƵnjŝLJĞƚ ƐŦŶŦƌ ĚĞŒĞƌŝ͗ ϱ
ŵͬƐ2͘
2. SĞŬŝnjƐĂĂƚůŝŬĕĂůŦƔŵĂƐƺƌĞƐŝŝĕŝŶŐƺŶůƺŬŵĂƌƵnjŝLJĞƚĞLJůĞŵĚĞŒĞƌŝ͗Ϯ͕ϱ
ŵͬƐ2͘
ďͿƺƚƺŶǀƺĐƵƚƚŝƚƌĞƔŝŵŝŝĕŝŶ͖
1. ƐĞŬŝnjƐĂĂƚůŝŬĕĂůŦƔŵĂƐƺƌĞƐŝŝĕŝŶŐƺŶůƺŬŵĂƌƵnjŝLJĞƚ ƐŦŶŦƌĚĞŒĞƌŝ͗ϭ͕ϭϱ
ŵͬƐ2͘
2. ƐĞŬŝnjƐĂĂƚůŝŬĕĂůŦƔŵĂƐƺƌĞƐŝŝĕŝŶŐƺŶůƺŬŵĂƌƵnjŝLJĞƚĞLJůĞŵĚĞŒĞƌŝ͗Ϭ͕ϱ
ŵͬƐ2͘
LJĚŦŶůĂƚŵĂ
'ƂƌŵĞŝƔLJĞƌůĞƌŝŶĚĞĞŶĕŽŬŝŚŵĂůĞĚŝůĞŶĚƵLJƵŵƵnjĚƵƌ͘LJĚŦŶůĂƚŵĂŶŦŶen
ƂŶĞŵůŝŝƔůĞǀŝŝƔŝŶŝLJŝŐƂƌƺůĞďŝůŵĞƐŝĚŝƌ͘ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŬĞŶĚŝĂLJĚŦŶůĂƚŵĂůĂƌŦŶŦ
ĚƺnjĞŶůĞŵĞůĞƌŝŶĞŽůĂŶĂŬǀĞƌĞŶŵĞŬĂŶŝnjŵĂůĂƌĞŶĞƌũŝƐĂǀƵƌŐĂŶůŦŒŦŶŦƂŶůĞŵĞŬƚĞ͕
ŝƔůĞƌŝŶĚĂŚĂŬŽůĂLJLJĂƉŦůĂďŝůŵĞƐŝŶĞLJĂƌĚŦŵĐŦŽůŵĂŬƚĂĚŦƌ͘
5
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶƐĂŒůŦŒŦŶŦŶŬŽƌƵŶŵĂƐŦŝĕŝŶŐĞƌĞŬůŝƵLJŐƵŶĨŝnjŝŬƐĞůŬŽƔƵůůĂƌŦŶ
ďĂƔŦŶĚĂ͞ĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ͟ŐĞůŵĞŬƚĞĚŝƌ͘7Ɣ LJĞƌůĞƌŝŶĚĞƵLJŐƵŶĂLJĚŦŶůĂƚŵĂŝůĞĕĂůŦƔĂŶŦŶŐƂnj
ƐĂŒůŦŒŦŬŽƌƵŶƵƌ͕ďŝƌŝŬŝŵůŝŬĂƐǀĞŝƐŬĞůĞƚƐŝƐƚĞŵŝƚƌĂǀŵĂůĂƌŦǀĞƉĞŬĕŽŬŝƔŬĂnjĂƐŦ
ƂŶůĞŶŝƌ͕ ŽůƵŵůƵƉƐŝŬŽůŽũŝŬĞƚŬŝƐĂŒůĂŶŦƌ͘ƵŶĞĚĞŶůĞ͕ŝƔLJĞƌůĞƌŝŶĚĞƂnjĞůůŝŬůĞƐĂŶĂLJŝ
ŬƵƌƵůƵƔůĂƌŦŶĚĂLJĂƉŦůĂŶŝƔǀĞŝƔůĞŵŝŶŐĞƌĞŬƚŝƌĚŝŒŝƵLJŐƵŶĂLJĚŦŶůĂƚŵĂLJŦƐĂŒůĂŵĂŬ
ŐĞƌĞŬŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
/ƔŦŬ͖ ŝŶƐĂŶŐƂnjƺLJůĞĂůŐŦůĂŶĂďŝůĞŶĚĂůŐĂďŽLJůĂƌŦŶĚĂŬŝĞůĞŬƚƌŽŵĂŶLJĞƚŝŬ
ŦƔŦŶŦŵĚŦƌ͘ŝƌLJƺnjĞLJĞĚƺƔĞŶŦƔŦŬŵŝŬƚĂƌŦŶĂĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ;ŝůůƵŵŝŶĂŶĐĞͿĚĞŶŝůŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
ŝƌŝŵŝůƺŬƐ͛ƚƺƌ͘>ƺŬƐŵĞƚƌĞŬĂƌĞďĂƔŦŶĂĚƺƔĞŶůƺŵĞŶĚŝƌ͘7ŶƐĂŶĂůŐŦůĂŵĂƐŦŶĚĂŐƂnjĞŶ
ƂŶĞŵůŝŽƌŐĂŶĚŦƌ͘ůŐŦůĂŵĂŶŦŶLJĂŬůĂƔŦŬйϵϬ͛ŦŐƂnjĂƌĂĐŦůŦŒŦLJůĂŐĞƌĕĞŬůĞƔŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
ĂŬŦůĂŶĐŝƐŝŵůĞƌĞ͕ŦƔŦŬŬĂLJŶĂŒŦŶĂǀĞŬŝƔŝLJĞĂŝƚƂnjĞůůŝŬůĞƌĞŐƂƌĞ͕ŐƂƌŵĞǀĞĂůŐŦůĂŵĂ
ĚĞŒŝƔŝƌ͘ƵŶĞĚĞŶůĞĚĞďŝƌŝƔŽƌƚĂŵŦŶĚĂĂLJĚŦŶůĂƚŵĂŐĞƌĞŬƐŝŶŝŵŝĚĞŒŝƔŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
ƐůŦŶĚĂ͕ĞŶLJƺŬƐĞŬĂLJĚŦŶůĂƚŵĂŶŦŶĞŶŽƉƚŝŵĂůLJĂŬůĂƔŦŵŽůŵĂĚŦŒŦďŝůŝŶŵĞůŝĚŝƌ͘dĞŵĞů
ŽůĂŶĂŵĂĐĂƵLJŐƵŶĂLJĚŦŶůĂƚŵĂĚŦƌ͘
ŵĂĐŦďĂŬŦŵŦŶĚĂŶĂLJĚŦŶůĂƚŵĂƺĕĞĂLJƌŦůŦƌ͘
x &ŝnjLJŽůŽũŝŬLJĚŦŶůĂƚŵĂ͗ŵĂĕ͕ĐŝƐŝŵůĞƌŝƔĞŬŝů͕ƌĞŶŬǀĞĂLJƌŦŶƚŦůĂƌŦŝůĞ
ƌĂŚĂƚǀĞŚŦnjůĂŐƂƌĞďŝůŵĞŬƚŝƌ͘ƵŬŽƔƵůůĂƌŦƐĂŒůĂLJĂŶĂLJĚŦŶůĂƚŵĂLJĂ
ŝƌLJƺnjĞLJĞĚƺƔĞŶ &ŝnjLJŽůŽũŝŬLJĚŦŶůĂƚŵĂĚĞŶŝƌ͘
x ĞŬŽƌĂƚŝĨLJĚŦŶůĂƚŵĂ͗ŵĂĕ͕ŐƂƌƺůŵĞƐŝŝƐƚĞŶĞŶĐŝƐŝŵůĞƌŝďƺƚƺŶ
ŦƔŦŬŵŝŬƚĂƌŦŶĂ
ĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ
;ŝůůƵŵŝŶĂŶĐĞͿ ĂLJƌŦŶƚŦůĂƌŦŝůĞŐƂƐƚĞƌŵĞŬĚĞŒŝů͕ĚĂŚĂĕŽŬĞƐƚĞƚŝŬĞƚŬŝůĞƌ
ĚĞŶŝůŵĞŬƚĞĚŝƌ͘ ƵLJĂŶĚŦƌŵĂŬƚŦƌ͘
ŝƌŝŵŝůƺŬƐ͛ƚƺƌ͘ x ŝŬŬĂƚŝĞŬĞŶZĞŬůĂŵŵĂĕůŦLJĚŦŶůĂƚŵĂ͗ŵĂĕ͕ĚŝŬŬĂƚŝĕĞŬŵĞŬ͕
LJĂŶŝƌĞŬůĂŵLJĂƉŵĂŬƚŦƌ͘ ƵŶƵŶŝĕŝŶLJƺŬƐĞŬĂLJĚŦŶůŦŬĚƺnjĞLJůĞƌŝ͕ƌĞŶŬůŝ
ŦƔŦŬůĂƌ͕ĚĞŒŝƔŬĞŶŦƔŦŬůŦƔĞŬŝůůĞƌǀĞLJĂŶŦƉƐƂŶĞŶĚƺnjĞŶůĞƌŬƵůůĂŶŦůŦƌ͘
Bununla ďĞƌĂďĞƌ͖/ƔŦŬĕĂůŦƔŦůĂŶďƂůŐĞLJĞĚŝƌĞŬƚŐĞůŝLJŽƌƐĂĚŝƌĞŬƚaLJĚŦŶůĂƚŵĂ͕
ďĂƔŬĂďŝƌLJƺnjĞLJĞĕĂƌƉŦƉŐĞůŝLJŽƌƐĂ ĞŶĚŝƌĞŬƚĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ͕ƐĂĚĞĐĞĕĂůŦƔŦůĂŶďƂůŐĞLJŝ
ĂLJĚŦŶůĂƚŦLJŽƌƐĂůŽŬĂůĂLJĚŦŶůĂƚŵĂŽůĂƌĂŬ ĂĚůĂŶĚŦƌŦůŦƌ͘
WĞŬĕŽŬĂLJĚŦŶůĂƚŵĂďŝƌŝŵŝǀĂƌĚŦƌ͘ƵŶůĂƌ͖ŦƔŦŬĂŬŦƔŦ͕ ŦƔŦŬƔŝĚĚĞƚŝ͕ĂLJĚŦŶůŦŬ
ƔŝĚĚĞƚŝ͕ƉĂƌŦůƚŦĚŦƌ͘ /ƔŦŬŐĞƌĞŬƐŝŶŝŵŝŶŝLJĂƉŦůĂĐĂŬŝƔŝŶƚŝƉŝ͕LJƺnjĞLJŝŶƂnjĞůůŝŒŝ;ŦƔŦŒŦ
ƐŽŒƵƌŵĂƐŦLJĂĚĂLJĂŶƐŦƚŵĂƐŦͿ͕ ŐĞŶĞůĕĂůŦƔŵĂĂůĂŶŦǀĞďŝƌĞLJŝŶŐƂƌŵĞLJĞƚĞƌůŝŒŝŶĞ
ďĂŒůŦĚŦƌ͘7Ɣ LJĞƌůĞƌŝŶŝŶƚĂƐĂƌŦŵǀĞĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŝůŵĞƐŝŶĚĞŽďũĞŬƚŝĨŦƔŦŬ ƂůĕƺŵůĞƌŝ
dĞƌŵĂůŬŽŶĨŽƌ͕
ŐĞŶĞůŽůĂƌĂŬďŝƌŝƔ ƚĞŵĞůĚŝƌ͘
LJĞƌŝŶĚĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶ /ƔŦŒŦŶƂůĕƺůŵĞƐŝŶĞĨŽƚŽŵĞƚƌŝĚĞŶŝƌ͘LJĚŦŶůĂƚŵĂƔŝĚĚĞƚŝŦƔŦŬŬĂLJŶĂŒŦLJĂĚĂŦƔŦŬ
ďƺLJƺŬ
yayan ŬƺƌĞŶŝŶŐƺĐƺŶƺƚĂŶŦŵůĂƌ͘LJĚŦŶůĂƚŵĂƔŝĚĚĞƚŝŶŝŶƂůĕƺďŝƌŝŵŝ͞ůƺŬƐ͟ƚƺƌ;ůƵdžͿ͘
ĕŽŒƵŶůƵŒƵŶƵŶ
ƐŦĐĂŬůŦŬ͕ŶĞŵ͕ŚĂǀĂ ƵĚĞŒĞƌďŝƌŝŵĂůĂŶĂ;ďŝƌLJƺnjĞLJŝŶϭŵϮƐŝŶĞͿĚƺƔĞŶŦƔŦŬĂŬŦůĂƌŦŶŦŶƚŽƉůĂŵŦĚŦƌ͘
ĂŬŦŵŦŐŝďŝŝŬůŝŵ dĞƌŵĂů<ŽŶĨŽƌ
ŬŽƔƵůůĂƌŦĂĕŦƐŦŶĚĂŶ
ŐĞƌĞŬďĞĚĞŶƐĞů͕ dĞƌŵĂůŬŽŶĨŽƌ͕ ŐĞŶĞůŽůĂƌĂŬďŝƌŝƔ LJĞƌŝŶĚĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶďƺLJƺŬĕŽŒƵŶůƵŒƵŶƵŶ
ŐĞƌĞŬƐĞnjŝŚŝŶƐĞů ƐŦĐĂŬůŦŬ͕ŶĞŵ͕ŚĂǀĂĂŬŦŵŦŐŝďŝŝŬůŝŵŬŽƔƵůůĂƌŦĂĕŦƐŦŶĚĂŶŐĞƌĞŬďĞĚĞŶƐĞů͕ŐĞƌĞŬƐĞ
ĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝŶŝ njŝŚŝŶƐĞůĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝŶŝƐƺƌĚƺƌƺƌŬĞŶďĞůŝƌůŝďŝƌƌĂŚĂƚůŦŬŝĕŝŶĚĞďƵůƵŶŵĂůĂƌŦŶŦŝĨade
ƐƺƌĚƺƌƺƌŬĞŶďĞůŝƌůŝ
ĞĚĞƌ͘
ďŝƌƌĂŚĂƚůŦŬŝĕŝŶĚĞ
ďƵůƵŶŵĂůĂƌŦŶŦŝĨĂĚĞ
ĞĚĞƌ͘
6
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
<ĂƉĂůŦďŝƌŽƌƚĂŵŝĕĞƌŝƐŝŶĚĞƚĞƌŵĂůŬŽŶĨŽƌƌĂŚĂƚůŦŒŦŶŦŶŚĞŵĞŶĨĂƌŬŦŶĂ
ǀĂƌŦůŵĂnj͕ĂŶĐĂŬďŝƌƐƺƌĞŐĞĕƚŝŬƚĞŶƐŽŶƌĂŚŝƐƐĞĚŝůŵĞLJĞďĂƔůĂŶŦƌ͘ŒĞƌƚĞƌŵĂůŬŽŶĨŽƌ
ŬŽƔƵůůĂƌŦŵĞǀĐƵƚĚĞŒŝůƐĞƂŶĐĞƐŦŬŦŶƚŦŚŝƐƐĞĚŝůŝƌĚĂŚĂƐŽŶƌĂƌĂŚĂƚƐŦnjůŦŬĚƵLJƵůƵƌ͘
7ŬůŝŵŝŶĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶǀĞƌŝŵůŝůŝŒŝƺƐƚƺŶĚĞŽůĚƵŬĕĂƂŶĞŵůŝďŝƌĞƚŬŝƐŝǀĂƌĚŦƌ͘
PƌŶĞŒŝŶŝƔŽƌƚĂŵŦŶĚĂĂƔŦƌŦŦƐŦŶŦŶŐĞŶĞůŽƌŐĂŶŝŬĚŝƌĞŶĐŝĂnjĂůƚƚŦŒŦ͕ŝƔǀĞƌŝŵŝŶŝ
ĚƺƔƺƌĚƺŒƺ͕ŬƌĂŵƉůĂƌǀĞŦƐŦĕĂƌƉŵĂƐŦŐŝďŝĞƚŬŝůĞƌŝŽůĚƵŒƵďŝůŝŶŵĞŬƚĞĚŝƌ͘hnjƵŶƐƺƌĞ
ƐŽŒƵŬďŝƌŝƔ LJĞƌŝŶĚĞĕĂůŦƔĂŶŝŶƐĂŶůĂƌŦŶĂƔŦƌŦŐŦĚĂĂůĚŦŬůĂƌŦ͕ǀƺĐƵƚůĂƌŦŶŦŶLJĂŒůĂŶĂƌĂŬ
ŬŝůŽĂůĚŦŬůĂƌŦďƂLJůĞĐĞŝƔǀĞƌŝŵůĞƌŝŶŝŶĚƺƔƚƺŒƺŐƂƌƺůŵƺƔƚƺƌ͘
ŝƌŝƔ LJĞƌŝŶĚĞƚĞƌŵĂůŬŽŶĨŽƌĚĞŶŝůŝŶĐĞ͖KŝƔ LJĞƌŝŶŝŶĂƚŵŽƐĨĞƌŝŶŝŶƐŦĐĂŬůŦŒŦ͕
ŶĞŵŝ͕ŚĂǀĂĂŬŦŵŚŦnjŦǀĞƌĂĚLJĂŶƚŦƐŦĂŬůĂŐĞůŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
ĂůŦƔŵĂŽƌƚĂŵůĂƌŦŶĚĂŬŝŦƐŦĞƚŬŝůĞŶŵĞůĞƌŝǀĞŬŽŶĨŽƌƐƵnjŽƌƚĂŵƔĂƌƚůĂƌŦ͕ŝƔ
ŬĂnjĂůĂƌŦŶŦŶĂƌƚŵĂƐŦŶĂǀĞƺƌĞƚŝŵŝŶĂnjĂůŵĂƐŦŶĂďŝƌďĂƔŬĂĚĞŒŝƔůĞǀĞƌŝŵŝŶĚƺƔŵĞƐŝŶĞ
ƐĞďĞƉŽůŵĂŬƚĂĚŦƌ͘7ŶƐĂŶŦŶŽƌƚĂŵůĂŦƐŦĂůŦƔǀĞƌŝƔŝŶĞĞƚŬŝĞĚĞŶĚƂƌƚĂLJƌŦĨĂŬƚƂƌǀĂƌĚŦƌ͖
ĂͿ ,ĂǀĂƐŦĐĂŬůŦŒŦ͕
ďͿ ,ĂǀĂŶŦŶŶĞŵLJŽŒƵŶůƵŒƵ͕
ĐͿ ,ĂǀĂĂŬŦŵŚŦnjŦ͕
ĚͿ ZĂĚLJĂŶƚŦƐŦ͘
/ƐŦ͗ ĂůŦƔŵĂŚĂLJĂƚŦŶĚĂ͕ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŽůƵŵƐƵnjLJƂŶĚĞĞƚŬŝůĞLJĞŶĨŝnjŝŬƐĞůĨĂŬƚƂƌůĞƌĚĞŶďŝƌŝ
ĚĞ͕ŝƔ LJĞƌŝŽƌƚĂŵŦŶŦŶƐŦĐĂŬůŦŒŦĚŦƌ͘^ŦĐĂŬůŦŬŬƵƌƵƚĞƌŵŽŵĞƚƌĞůĞƌŝůĞƂůĕƺůƺƌ͘ŝƌŝŵŝŝƐĞ͖
^ĂŶƚŝŐƌĂƚ͕&ĂŚƌĞŶŚĂLJƚǀĞLJĂ<ĞůǀŝŶŽůĂƌĂŬŝĨĂĚĞĞĚŝůŝƌ͘
^ŦĐĂŬůŦŬ͗ ŝƌƐƚĂŶĚĂƌĚĂŐƂƌĞ͕ďŝƌĐŝƐŵŝŶŶĞŬĂĚĂƌƐŽŒƵŬ͕ƐĞƌŝŶǀĞŦůŦŬŽůĚƵŒƵŶƵŝĨĂĚĞ
ĞĚĞŶŶŝĐĞůŝŒĞĚĞŶŝƌ͘^ĞƌďĞƐƚLJĂƔĂŵŝĕŝŶŝŶƐĂŶŬĂƉĂƐŝƚĞƐŝŶŝŽůƵƔƚƵƌĂŶǀĞĨŝnjLJŽůŽũŝŬ
ŐĞƌĞŬƐŝŶŵĞůĞƌĚĞĚŝŒŝŵŝnj͕ŝŶƐĂŶǀƺĐƵĚƵŶƵŶŦƐŦĂůŦƔǀĞƌŝƔŝ͕ŽŬƐŝũĞŶ͕ƚƵnjǀĞĂƐŝƚ-ďĂnj
ĚĞŶŐĞƐŝŐŝďŝďĂnjŦĨŝnjŝŬƐĞůǀĞŬŝŵLJĂƐĂůĨĂŬƚƂƌůĞƌŝŶďĞůůŝƐŦŶŦƌůĂƌŝĕŝŶĚĞƐƺƌĞŬůŝƐƚĂďŝůŝnjĞ
ŐƂƐƚĞƌŵĞůĞƌŝŐĞƌĞŬŝƌ͘PƌŶĞŒŝŶ͕ ŝŶƐĂŶǀƺĐƵĚƵŶƵŶƐŦĐĂŬůŦŒŦϯϲ͕ϱ-ϯϳŽĂƌĂƐŦŶĚĂ
ĚĞŒŝƔŵĞnjůŝŬŐƂƐƚĞƌŝƌ͘ƵĚƵƌƵŵǀƺĐƵƚŝůĞĕĞǀƌĞĂƌĂƐŦŶĚĂŬŝŦƐŦĂůŦƔǀĞƌŝƔŝŝůĞƐĂŒůĂŶŦƌ͘
/ƐŦĚŦƔĕĞǀƌĞĚĞĚĞǀĂŵůŦŽůĂƌĂŬďƵůƵŶĂŶďŝƌĕĞƔŝƚĞŶĞƌũŝĚŝƌ͘EŽƌŵĂůŬŽƔƵůůĂƌĚĂ
ŚĂǀĂŶŦŶŬƵƌƵƚĞƌŵŽŵĞƚƌĞŝůĞƂůĕƺůĞŶƐŦĐĂŬůŦŬĚĞƌĞĐĞƐŝŚĂǀĂƐŦĐĂŬůŦŒŦŚĂŬŬŦŶĚĂďŝƌ
ĨŝnjŝŬƐĞůƂůĕƺĚƺƌ͘
^ŦĐĂŬůŦŬLJƂŶƺŶĚĞŶŝƔ LJĞƌůĞƌŝŶĞŵůŝǀĞŬƵƌƵƐŦĐĂŬůŦŬŽůĂƌĂŬĚĂƐŦŶŦĨůĂŶĚŦƌŦůĂďŝůŝƌ͘
EĞŵ͗ ^ŦĐĂŬůŦŬLJĂŶŦŶĚĂŶĞŵŝŶĚĞĞƚŬŝƐŝŽůĚƵŬĕĂƂŶĞŵůŝĚŝƌ͘,ĂǀĂĚĂŬŝŶĞŵŵŝŬƚĂƌŦ
7ƔƐĂŒůŦŒŦǀĞ ŵƵƚůĂŬǀĞďĂŒŦůŶĞŵŽůĂƌĂŬŝĨĂĚĞĞĚŝůŝƌ͘DƵƚůĂŬŶĞŵ͖ďŝƌŝŵŚĂǀĂĚĂŬŝƐƵŵŝŬƚĂƌŦŶŦ
ŐƺǀĞŶůŝŒŝLJƂŶƺŶĚĞŶ ŝĨĂĚĞĞĚĞƌ͘ĂŒŦůŶĞŵŝƐĞ͖ŚĂǀĂĚĂŬŝŶĞŵŵŝŬƚĂƌŦŶŦŶ͕ĂLJŶŦƐŦĐĂŬůŦŬƚĂĚŽLJŵƵƔ
ďĂŒŦůŶĞŵŝŶĚĞŒĞƌŝ ŚĂǀĂĚĂŬŝŵƵƚůĂŬŶĞŵŝŶLJƺnjĚĞŬĂĕŦŶŦŝŚƚŝǀĂĞƚƚŝŒŝŶŝŐƂƐƚĞƌŝƌ͘
ƂŶĞŵůŝĚŝƌ͘ŝƌŝƔLJĞƌŝ
ŽƌƚĂŵŦŶŦŶďĂŒŦů 7ƔƐĂŒůŦŒŦǀĞŐƺǀĞŶůŝŒŝLJƂŶƺŶĚĞŶďĂŒŦůŶĞŵŝŶĚĞŒĞƌŝƂŶĞŵůŝĚŝƌ͘ŝƌŝƔ LJĞƌŝ
ŶĞŵŝ ŽƌƚĂŵŦŶŦŶďĂŒŦůŶĞŵŝĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŝůŝƌŬĞŶ͕ƐŦĐĂŬůŦŬ͕ŚĂǀĂĂŬŦŵŚŦnjŦŐŝďŝĚŝŒĞƌƔĂƌƚůĂƌŦŶ
ĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŝůŝƌŬĞŶ͕ ĚĂĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŝůŵĞƐŝŐĞƌĞŬŝƌ͘ŶĐĂŬ͕ŐĞŶĞůŽůĂƌĂŬŚĞƌŚĂŶŐŝďŝƌŝƔ LJĞƌŝŶĚĞďĂŒŦůŶĞŵ
ƐŦĐĂŬůŦŬ͕ŚĂǀĂĂŬŦŵ йϯϬŝůĞйϴϬĂƌĂƐŦŶĚĂŽůŵĂůŦĚŦƌ͘zƺŬƐĞŬďĂŒŦůŶĞŵ͕ŽƌƚĂŵƐŦĐĂŬůŦŒŦŶŦŶLJƺŬƐĞŬŽůŵĂƐŦ
ŚŦnjŦŐŝďŝĚŝŒĞƌ ĚƵƌƵŵƵŶĚĂďƵŶĂůƚŦƌ͕ĚƺƔƺŬŽůŵĂƐŦĚƵƌƵŵƵŶĚĂŝƐĞƺƔƺŵĞǀĞƺƌƉĞƌŵĞ ŚŝƐƐŝǀĞƌŝƌ͘
ƔĂƌƚůĂƌŦŶĚĂ
ĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŝůŵĞƐŝ ,ĂǀĂŬŦŵ,ŦnjŦ͗ 7Ɣ LJĞƌŝŶĚĞŽůƵƔĂŶŬŝƌůŝŚĂǀĂŶŦŶĚŦƔĂƌŦĂƚŦůŵĂƐŦǀĞLJĞƌŝŶĞƚĞŵŝnj
ŐĞƌĞŬŝƌ͘ ŚĂǀĂŶŦŶĂůŦŶŵĂƐŦŝĕŝŶŽƌƚĂŵĚĂƵLJŐƵŶďŝƌŚĂǀĂůĂŶĚŦƌŵĂŶŦŶ͕ĚŽůĂLJŦƐŦLJůĂƵLJŐƵŶďŝƌ
7
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ŚĂǀĂĂŬŦŵŦŶŦŶŽůŵĂƐŦŐĞƌĞŬŵĞŬƚĞĚŝƌ͘EĞŵůŝƐŦĐĂŬůŦŒĂŬąŒŦƚ͕ƚĞŬƐƚŝů͕ŬŽŶƐĞƌǀĞǀĞ
LJĞƌĂůƚŦŵĂĚĞŶŝƔůĞƚŵĞůĞƌŝŐŝďŝLJĞƌůĞƌĚĞƌĂƐƚůĂŶŦƌ͘<ƵƌƵƐŦĐĂŬůŦŒĂŝƐĞ͖ĚĞŵŝƌ-ĕĞůŝŬ͕
ůĂƐƚŝŬ͕ĐĂŵǀĞĕŝŵĞŶƚŽƐĂŶĂLJŝŶĚĞƌĂƐƚůĂŶŵĂŬƚĂĚŦƌ͘
^ŦĐĂŬůŦŒŦŶĚĞƌĞĐĞŽůĂƌĂŬĂƌƚŵĂƐŦǀĞLJĂĂnjĂůŵĂƐŦLJĂŶŦŶĚĂ͕ŶĞŵŝŶǀĞŚĂǀĂĂŬŦŵ
ŚŦnjŦŶŦŶĚƵƌƵŵƵĚĂƐŦĐĂŬůŦŒŦŶĞƚŬŝƐŝŶŝĂƌƚŦƌŦƌǀĞLJĂ ĂnjĂůƚŦƌ͘ƵƺĕĚĞŒŝƔŬĞŶŝŶĨĂƌŬůŦ
ďŝƌůĞƔŝŵůĞƌŝŶŝŬŝƔŝĂLJŶŦƐŦĐĂŬůŦŬĚƵLJŐƵƐƵŽůĂƌĂŬŚŝƐƐĞĚĞďŝůŝƌ͘
PƌŶĞŒŝŶ͖ϯϳǑƐŦĐĂŬůŦŬ͕йϭϬŶĞŵǀĞϯŵͬƐŶŚĂǀĂĂŬŦŵŚŦnjŦŝůĞϮϳǑƐŦĐĂŬůŦŬ͕
йϳϱŶĞŵǀĞϬ͕ϭŵͬƐŶŚĂǀĂĂŬŦŵŚŦnjŦ͕ƐŦĐĂŬůŦŬĚƵLJŐƵƐƵďĂŬŦŵŦŶĚĂŶĞƔĚĞŒĞƌŽůĂďŝůŝƌ͘
zĂŶŝďƵŝŬŝĨĂƌŬůŦĚƵƌƵŵƵŶŬŝƔŝƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝĞƚŬŝƐŝĂLJŶŦĚŦƌ͘,ĂǀĂƐŦĐĂŬůŦŒŦ͕ŶĞŵŝǀĞ
ŚĂǀĂĂŬŦŵŚŦnjŦŶŦŶďĞƌĂďĞƌĐĞŽůƵƔƚƵƌĚƵŒƵƐŦĐĂŬůŦŬĞƚŬŝƐŝŶĞ͞ĞĨĨĞŬƚŝĨƐŦĐĂŬůŦŬ͟ĚĞŶŝƌ͘
7Ɣĕŝ^ĂŒůŦŒŦǀĞ7Ɣ'ƺǀĞŶůŝŒŝdƺnjƺŒƺDĂĚĚĞϴ͛ĞŐƂƌĞ͖ŝƔ LJĞƌŝŶĚĞŬŝŚĂǀĂŚĂĐŵŝ
ŝƔĕŝďĂƔŦŶĂ ĞŶĂnjϭϬŵĞƚƌĞŬƺƉŽůŵĂůŦĚŦƌ͘dĂďŝŝŚĂǀĂůĂŶĚŦƌŵĂŝůĞŽƌƚĂŵŚĂǀĂƐŦŶŦŶ
ƐĂĂƚƚĞϮ-ϯŬĞƌĞĚĞŒŝƔŵĞƐŝŶŝŶnjŽƌůĂƔƚŦŒŦŽƌƚĂŵůĂƌĚĂ͕ŬŝƔŝďĂƔŦŶĂĚƺƔĞŶŚĂǀĂŚĂĐŵŝ
ŵŝŬƚĂƌŦŶŦŶĂƌƚŦƌŦůŵĂƐŦǀĞLJĂ ŬĂƉŦǀĞƉĞŶĐĞƌĞůĞƌĂĕŦůĂƌĂŬǀĞLJĂĐĞďƌŝĕĞŬŝƔůĞŽƌƚĂŵ
ŚĂǀĂƐŦŶŦŶLJĞƚĞƌůŝŵŝŬƚĂƌĚĂĚĞŒŝƔŵĞƐŝŶŝŶƐĂŒůĂŶŵĂƐŦŐĞƌĞŬŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
dĞƌŵĂůƌĂĚLJĂƐLJŽŶ͗ 7ůĞƚŝŵŝŝĕŝŶŵĂĚĚĞƐĞůďŝƌŽƌƚĂŵĂŐĞƌĞŬŽůŵĂLJĂŶŦƐŦƚƺƌƺĚƺƌ͘Ƶ
ŦƐŦƚƺƌƺŶƺŚĂǀĂůĂŶĚŦƌŵĂŝůĞŬŽŶƚƌŽůĞƚŵĞŬŵƺŵŬƺŶĚĞŒŝůĚŝƌ͘ZĂĚLJĂŶƚŦƐŦĚĂŶ
ŬŽƌƵŶŵĂŬŝĕŝŶ͕ŬŽƌƵLJƵĐƵƐŝƉĞƌůĞƌŬƵůůĂŶŦůĂďŝůŝƌLJĂĚĂƐŦĐĂŬ ĐŝƐŝŵůĞƌŝŶLJƺnjĞLJůĞƌŝ͕
ŦƔŦŵĂƂnjĞůůŝŒŝnjĂLJŦĨŵĂĚĚĞůĞƌůĞďŽLJĂŶĂďŝůŝƌͬŬĂƉůĂŶĂďŝůŝƌ͘DĂĚĞŶĞƌŝƚŵĞ͕ĐĂŵǀď͘
ƐĞŬƚƂƌůĞƌĚĞďƵƚŝƉƌĂĚLJĂŶƚŦƐŦŵĂƌƵnjŝLJĞƚŝŶĞƌĂƐƚůĂŶŵĂŬƚĂĚŦƌ͘
7ŶƐĂŶůĂƌŦŶ͕ĕĂůŦƔŵĂŽƌƚĂŵŦŶĚĂŶƂŶĞŵůŝƂůĕƺĚĞĞƚŬŝůĞŶĚŝŒŝĚƺƔƺŶƺůĚƺŒƺŶĚĞ
ŽƌƚĂŵŦŶƐŦĐĂŬůŦŬĚĞŒĞƌŝ͕ŶĞŵŝǀď͘ƚĞƌŵĂůƔĂƌƚůĂƌŦŶĕĂůŦƔĂŶƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝŶĞŐĂƚŝĨĞƚŬŝůĞƌŝ
ŵƵƚůĂŬĂŐƂnjƂŶƺŶĞĂůŦŶŵĂůŦĚŦƌ͘ĂůŦƔŵĂŽƌƚĂŵŦŶĚĂŶŶĞŐĂƚŝĨĞƚŬŝůĞŶĞŶŬŝƔŝŶŝŶ
ĚŝŬŬĂƚŝŶĚĞĂnjĂůŵĂǀĞƉƐŝŬŽůŽũŝŬŽůĂƌĂŬĞƚŬŝůĞŶŵĞƐŽŶƵĐƵŬĂnjĂůĂƌŦŶLJĂƔĂŶŵĂŵĂƐŦ
ŝĕŝŶŽƌƚĂŵŬŽƔƵůůĂƌŦŶŦŶƐŦŬŦƚĂŬŝƉĞĚŝůŵĞƐŝŐĞƌĞŬŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
ZĂĚLJĂƐLJŽŶ
ZĂĚLJĂƐLJŽŶ>ĂƚŝŶĐĞďŝƌŬĞůŝŵĞŽůƵƉĚŝůŝŵŝnjĚĞŦƔŦŵĂŽůĂƌĂŬŬƵůůĂŶŦůŦƌ͘
ƚŽŵůĂƌĚĂŶ͕ŐƺŶĞƔƚĞŶǀĞĚŝŒĞƌLJŦůĚŦnjůĂƌĚĂŶLJĂLJŦůĂŶĞŶĞƌũŝLJĞƌĂĚLJĂƐLJŽŶĞŶĞƌũŝ
ZĂĚLJĂƐLJŽŶ>ĂƚŝŶĐĞ ĚĞŶŝƌ͘ZĂĚLJĂƐLJŽŶĞŶĞƌũŝLJĂĚĂůŐĂďŝĕŝŵŝŶĚĞLJĂĚĂƉĂƌĕĂĐŦŬŵŽĚĞůŝŝůĞLJĂLJŦůŦƌůĂƌ͘
ďŝƌŬĞůŝŵĞŽůƵƉ /ƔŦŬŦƔŦŶůĂƌŦ͕ŦƐŦ͕dž-ŦƔŦŶůĂƌŦ͕ƌĂĚLJŽĂŬƚŝĨŵĂĚĚĞůĞƌŝŶƐĂůĚŦŒŦŦƔŦŶůĂƌǀĞĞǀƌĞŶĚĞŶ
ĚŝůŝŵŝnjĚĞŦƔŦŵĂ
ŐĞůĞŶŬŽnjŵŝŬŦƔŦŶůĂƌŦŶŚĞƉƐŝďŝƌĞƌƌĂĚLJĂƐLJŽŶďŝĕŝŵŝĚŝƌ͘
ŽůĂƌĂŬŬƵůůĂŶŦůŦƌ͘
ƚŽŵůĂƌĚĂŶ͕ ĂnjŦƌĂĚLJĂƐLJŽŶůĂƌĕŽŬŬƺĕƺŬƉĂƌĕĂĐŦŬůĂƌĚĂŶ͕ďĂnjŦůĂƌŦĚĂĚĂůŐĂůĂƌĚĂŶŽůƵƔƵƌ͘
'ƺŶĞƔ͛ƚĞŶǀĞĚŝŒĞƌ ZĂĚLJŽĂŬƚŝĨŵĂĚĚĞůĞƌŝŶƐĂůĚŦŒŦĂůĨĂǀĞďĞƚĂŦƔŦŶůĂƌŦŝůĞLJŦůĚŦnjůĂƌĚĂŶƐĂǀƌƵůĂŶŬŽnjŵŝŬ
LJŦůĚŦnjůĂƌĚĂŶLJĂLJŦůĂŶ ŦƔŦŶůĂƌƉĂƌĕĂĐŦŬďŝĕŝŵŝŶĚĞLJĂLJŦůĂŶƌĂĚLJĂƐLJŽŶůĂƌĚŦƌ͘
ĞŶĞƌũŝLJĞƌĂĚLJĂƐLJŽŶ
ĞŶĞƌũŝĚĞŶŝƌ͘ ĂůŐĂďŝĕŝŵŝŶĚĞŬŝƌĂĚLJĂƐLJŽŶĂĞŶŝLJŝƂƌŶĞŬĞůĞŬƚƌŽŵĂŶLJĞƚŝŬĚĂůŐĂůĂƌĚŦƌ͘
ZĂĚLJĂƐLJŽŶĞŶĞƌũŝLJĂ 'ĂŵŵĂŦƔŦŶůĂƌŦ͕dž-ŦƔŦŶůĂƌŦ͕ŵŽƌƂƚĞƐŝ;ƵůƚƌĂǀŝLJŽůĞͿŦƔŦŶůĂƌ͕ŐƂƌƺŶƺƌŦƔŦŬ͕ŬŦnjŦůƂƚĞƐŝ
ĚĂůŐĂďŝĕŝŵŝŶĚĞLJĂ ;ĞŶĨƌĂƌƵũͿŦƔŦŶůĂƌ͕ƌĂĚĂƌůĂƌĚĂŬƵůůĂŶŦůĂŶŵŝŬƌŽĚĂůŐĂůĂƌǀĞƌĂĚLJŽĚĂůŐĂůĂƌŦ
ĚĂƉĂƌĕĂĐŦŬŵŽĚĞůŝ ĞůĞŬƚƌŽŵĂŶLJĞƚŝŬƌĂĚLJĂƐLJŽŶďŝĕŝŵůĞƌŝĚŝƌ͘
ŝůĞLJĂLJŦůŦƌůĂƌ͘
ƵŶůĂƌĚĂŶLJĂůŶŦnjĐĂŝŬŝƐŝŶŝŶǀĂƌůŦŒŦŶŦďŝƌƂůĕƺĂLJŐŦƚŦŬƵůůĂŶŵĂŬƐŦnjŦŶ
ďĞůŝƌůĞLJĞďŝůŝƌŝnj͘7ŶƐĂŶŐƂnjƺŶƺŶĂůŐŦůĂLJĂďŝůĚŝŒŝŐƂƌƺŶƺƌŦƔŦŬǀĞĞƚŬŝƐŝŶŝŦƐŦŽůĂƌĂŬ
ϴ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ŚŝƐƐĞƚƚŝŒŝŵŝnjƵnjƵŶĚĂůŐĂďŽLJůƵŬŦnjŦůƂƚĞƐŝƌĂĚLJĂƐLJŽŶĚƵƌ͘ZĂĚLJŽĚĂůŐĂůĂƌŦŶŦŶǀĂƌůŦŒŦ
ƌĂĚLJŽĂůŦĐŦůĂƌŦLJůĂ͕ĚŝŒĞƌƌĂĚLJĂƐLJŽŶůĂƌŦŶǀĂƌůŦŒŦĚĂĕĞƔŝƚůŝLJƂŶƚĞŵůĞƌůĞďĞůŝƌůĞŶĞďŝůŝƌ͘
ZĂĚLJĂƐLJŽŶƵŵĞLJĚĂŶĂŐĞƚŝƌĞŶƉĂƌĕĂĐŦŬůĂƌǀĞLJĂĞůĞŬƚƌŽŵĂŶLJĞƚŝŬĚĂůŐĂůĂƌƐĞƐ
ĚĂůŐĂůĂƌŦŶĚĂŶĨĂƌŬůŦŽůĂƌĂŬďŽƔůƵŬƚĂLJŽůĂůĂďŝůŝƌǀĞƐĂŶŝLJĞĚĞϯϬϬ͘ϬϬϬŬŵ͘Őŝďŝ
ŽůĂŒĂŶƺƐƚƺďŝƌŚŦnjůĂLJĂLJŦůŦƌ͘
ZĂĚLJĂƐLJŽŶƵŶďŝƌĞŶĞƌũŝŽůĚƵŒƵŶƵƐƂLJůĞŵŝƔƚŝŬ͘ƵĞŶĞƌũŝŶŝŶďŝƌďƂůƺŵƺ
ƚĂŶĞĐŝŬƂnjĞůůŝŬůŝďŝƌďƂůƺŵƺĚĞĚĂůŐĂƂnjĞůůŝŬůŝĚŝƌ͘dĂŶĞĐŝŬƂnjĞůůŝŬůŝŽůĂŶůĂƌ͖ůĨĂ
ŦƔŦŶůĂƌŦ͕ĞƚĂŦƔŦŶůĂƌŦ͕ŶƂƚƌŽŶǀĞƉƌŽƚŽŶŦƔŦŶůĂƌŦŝůĞŬŽnjŵŝŬŦƔŦŶůĂƌĚŦƌ͘ƵŦƔŦŶůĂƌďŝƌ
ŽƌƚĂŵĚĂŶŐĞĕĞƌŬĞŶŽƌƚĂŵůĂĞƚŬŝůĞƔĞƌĞŬĚŽŒƌƵĚĂŶǀĞLJĂĚŽůĂLJůŦŽůĂƌĂŬŝLJŽŶĕŝĨƚůĞƌŝ
ŽůƵƔƚƵƌƵƌůĂƌ͕ďƵŶĞĚĞŶůĞďƵŦƔŦŶůĂƌĂŝLJŽŶůĂLJŦĐŦŦƔŦŶůĂƌĚĂĚĞŶŝƌ͘
ůĨĂ/ƔŦŶůĂƌŦsĞLJĂůĨĂWĂƌƚŝŬƺůƺ
,ĞůLJƵŵĂƚŽŵƵŶƵŶƉŽnjŝƚŝĨLJƺŬůƺĕĞŬŝƌĚĞŒŝĚŝƌ͘zĂƉĂLJŽůĂƌĂŬŵĞLJĚĂŶĂ
ŐĞƚŝƌŝůĚŝŒŝŐŝďŝƚĞŬŶŽůŽũŝŶŝŶŐĞƌĞŒŝŽůĂƌĂŬŝƐƚĞŶŵĞĚŝŒŝŚąůĚĞLJĂŶƺƌƺŶŽůĂƌĂŬ
;ůĞŬƚƌŽŶƚƺƉůĞƌŝŶĚĞŽůĚƵŒƵŐŝďŝͿŽƌƚĂLJĂĕŦŬĂďŝůŝƌ͘
,ŦnjůŦƚĞŵĞů ĞƚĂ/ƔŦŶůĂƌŦ͗ EĞŐĂƚŝĨLJƺŬůƺŚŦnjůŦĞůĞŬƚƌŽŶůĂƌĚŦƌ͘zĂƉĂLJŽůĂƌĂŬŝnjŽƚŽƉĞůĚĞĞƚŵĞŬƚĞ
ƉĂƌĕĂĐŦŬůĂƌĚĂŶ ŚŦnjůĂŶĚŦƌŦůŵŦƔĞůĞŬƚƌŽŶůĂƌŬƵůůĂŶŦůŦƌ͘ůĞŬƚƌŽŶƚƺƉůĞƌŝŶĚĞĚĞŬĂƚŽƚƚĂŶĂŶŽĚĂĞůĞŬƚƌŽŶ
ŽůƵƔĂŶŬŽnjŵŝŬ ĂŬŦƔŦǀĂƌĚŦƌ͘ƵĞůĞŬƚƌŽŶůĂƌŦŶďŝƌŬŦƐŵŦĂŶŽĚĂŐŝƚŵĞLJŝƉLJƂŶĚĞŒŝƔƚŝƌĞƌĞŬĂĕŦŒĂ
ŦƔŦŶůĂƌĚĂŶƐŽŶƌĂĞŶ
ĕŦŬĂďŝůŝƌůĞƌ͘
ŬŦƐĂĚĂůŐĂ
ďŽLJƵŶĚĂŬŝ EƂƚƌŽŶ/ƔŦŶůĂƌŦ͗ ƚŽŵĕĞŬŝƌĚĞŒŝŶĚĞďƵůƵŶĂŶLJƺŬƐƺnjƉĂƌĕĂĐŦŬůĂƌŽůƵƉƂŶĞŵůŝǀĞ
ƌĂĚLJĂƐLJŽŶůĂƌ ƂnjĞůůŝŬůĞƌŝŽůĂŶďŝƌƌĂĚLJĂƐLJŽŶƚŝƉŝĚŝƌ͘EƺŬůĞĞƌĕĞŬŝƌĚĞŬďƂůƺŶŵĞƐŝǀĞƌĞĂŬƐŝLJŽŶůĂƌŦ
ŐĂŵŵĂŦƔŦŶůĂƌŦĚŦƌ͘ ƐŦƌĂƐŦŶĚĂŵĞLJĚĂŶĂŐĞůŝƌůĞƌ͘
'ĂŵŵĂŦƔŦŶůĂƌŦŚĞŵ
ƵƌĂŶLJƵŵǀĞƌĂĚLJƵŵ WƌŽƚŽŶ/ƔŦŶůĂƌŦ͗ ƚŽŵĕĞŬŝƌĚĞŒŝŶĚĞďƵůƵŶĂŶǀĞƉŽnjŝƚŝĨĞůĞŬƚƌŽŶLJƺŬůƺƉĂƌƚŝŬƺůůĞƌĚŝƌ͘
ŐŝďŝĚŽŒĂŶ ƵŦƔŦŶĚĂŶƺŬůĞĞƌĕĞŬŝƌĚĞŬďƂůƺŶŵĞƐŝƌĞĂŬƐŝLJŽŶůĂƌŦƐŦƌĂƐŦŶĚĂŵĞLJĚĂŶĂŐĞůŝƌůĞƌ͘
ƌĂĚLJŽĂŬƚŝĨ
ŵĂĚĚĞůĞƌŝŶ 'ĂŵŵĂ/ƔŦŶůĂƌ͗ ,ŦnjůŦƚĞŵĞůƉĂƌĕĂĐŦŬůĂƌĚĂŶŽůƵƔĂŶŬŽnjŵŝŬŦƔŦŶůĂƌĚĂŶƐŽŶƌĂĞŶŬŦƐĂ
ƉĂƌĕĂůĂŶŵĂůĂƌŦ ĚĂůŐĂďŽLJƵŶĚĂŬŝƌĂĚLJĂƐLJŽŶůĂƌŐĂŵŵĂŦƔŦŶůĂƌŦĚŦƌ͘'ĂŵŵĂŦƔŦŶůĂƌŦŚĞŵƵƌĂŶLJƵŵǀĞ
ƐŦƌĂƐŦŶĚĂŚĞŵĚĞďŝƌ ƌĂĚLJƵŵ ŐŝďŝĚŽŒĂŶƌĂĚLJŽĂŬƚŝĨŵĂĚĚĞůĞƌŝŶƉĂƌĕĂůĂŶŵĂůĂƌŦƐŦƌĂƐŦŶĚĂŚĞŵĚĞďŝƌ
ŶƺŬůĞĞƌƌĞĂŬƚƂƌĚĞ ŶƺŬůĞĞƌƌĞĂŬƚƂƌĚĞLJĂĚĂďŝƌĂƚŽŵďŽŵďĂƐŦƉĂƚůĂƚŦůĚŦŒŦŶĚĂĂƚŽŵĕĞŬŝƌĚĞŬůĞƌŝŶŝŶ
LJĂĚĂďŝƌĂƚŽŵ ƉĂƌĕĂůĂŶŵĂƐŦLJůĂŵĞLJĚĂŶĂŐĞůŝƌ͘'ĂŵŵĂŦƔŦŶůĂƌŦŶŦŶĚĂůŐĂďŽLJůĂƌŦϬ͕ϬϬϬϭŶŵ-
ďŽŵďĂƐŦ
Ϭ͕ϬϬϭŶŵĂƌĂƐŦŶĚĂĚŦƌ͘
ƉĂƚůĂƚŦůĚŦŒŦŶĚĂĂƚŽŵ
ĕĞŬŝƌĚĞŬůĞƌŝŶŝŶ X-/ƔŦŶůĂƌŦ͗ ZƂŶƚŐĞŶĐŝŚĂnjůĂƌŦŶĚĂŵĞLJĚĂŶĂŐĞůĞŶŦƔŦŶůĂƌĚŦƌ͘y-ŦƔŦŶůĂƌŦŶŦŶĚĂůŐĂ
ƉĂƌĕĂůĂŶŵĂƐŦLJůĂ ďŽLJůĂƌŦŐĂŵŵĂŦƔŦŶůĂƌŦŶŦŶĚĂůŐĂďŽLJůĂƌŦŶĂŐƂƌĞϭϬϬŬĂƚĚĂŚĂďƺLJƺŬƚƺƌ͘y-ŦƔŦŶůĂƌŦŶŦŶ
ŵĞLJĚĂŶĂŐĞůŝƌ͘ ĚĂůŐĂďŽLJůĂƌŦϬ͕ϬϬϭŶŵ-ϭϬϬŶŵĂƌĂƐŦŶĚĂĚĞŒŝƔŝƌ͘
<ŦnjŦůƂƚĞƐŝ/ƔŦŶůĂƌ;7ŶĨƌĂƌĞĚ/ƔŦŶůĂƌͿ͗ ĂůŐĂďŽLJůĂƌŦLJĂŬůĂƔŦŬ ϳϰϬŶŵŝůĞϭϬϬ͘ϬϬϬŶŵ
ĂƌĂƐŦŶĚĂĚŦƌ͘zĂƉĂLJŽůĂƌĂŬĞůĚĞĞĚŝůĞďŝůĚŝŒŝŐŝďŝŐƺŶĞƔŦƔŦŶůĂƌŦŶŦŶŝĕŝŶĚĞĚĞďƵůƵŶƵƌ͘
'ƺŶĞƔŦƔŦŶůĂƌŦŶĚĂŬŝŦƐŦŬŦnjŦůƂƚĞƐŝŦƔŦŶůĂƌĚĂŶŬĂLJŶĂŬůĂŶŦƌ͘
ĂƐŦŶĕ͗ BiƌŝŵĂůĂŶĂLJĂƉŦůĂŶŬƵǀǀĞƚĞďĂƐŦŶĕĚĞŶŝƌ͘ŝƌŝŵŝĂƌǀĞLJĂEĞǁƚŽŶͬĐŵϮ Ěŝƌ͘
<ƵǀǀĞƚŝŶƚĂƚďŝŬĞĚŝůĚŝŒŝŚĞƌŶŽŬƚĂĚĂďŝƌďĂƐŦŶĕǀĂƌĚŦƌ͘7Ɣ^ĂŒůŦŒŦǀĞ'ƺǀĞŶůŝŒŝ
ŬŽŶƵƐƵŶĚĂďĂƐŦŶĕŝƐĞ͖ŶŽƌŵĂůŚĂǀĂďĂƐŦŶĐŦŶŦŶ;ĂƚŵŽƐĨĞƌďĂƐŦŶĐŦͿĚĂŚĂĨĂnjůĂǀĞLJĂ
ĚĂŚĂĂnjŽůŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶǀĞLJĂŽůĂŶŝƔ LJĞƌůĞƌŝŶĚĞŬŝďĂƐŦŶĕƚŦƌ͘EŽƌŵĂůƔĂƌƚůĂƌĚĂŚĂǀĂ
ďĂƐŦŶĐŦϳϲĐŵĐŦǀĂďĂƐŦŶĐŦŶĂĞƔŝƚƚŝƌ͘
9
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
zƺŬƐĞŬůĞƌĞĕŦŬŦůĚŦŬĕĂďĂƐŦŶĕĚƺƔĞƌ͘ ƵĚƵƌƵŵƵŶŶĞĚĞŶŝLJƺŬƐĞůĚŝŬĕĞ
LJĞƌĕĞŬŝŵŝŶŝŶ͕ ĂƚŵŽƐĨĞƌŝŶŬĂůŦŶůŦŒŦŶŦŶǀĞŐĂnjůĂƌŦŶLJŽŒƵŶůƵŒƵŶƵŶĂnjĂůŵĂƐŦĚŦƌ͘ ĂƐŦŶĕ
ŝůĞLJƺŬƐĞůƚŝĂƌĂƐŦŶĚĂƚĞƌƐŽƌĂŶƚŦǀĂƌĚŦƌ͘ ƚŵŽƐĨĞƌďĂƐŦŶĐŦŶŦŶLJƺŬƐĞůĚŝŬĕĞ
ĚƺƔŵĞƐŝŶĚĞŶĨĂLJĚĂůĂŶĂƌĂŬLJƺŬƐĞůƚŝƂůĕĞŶĂůĞƚLJĂƉŦůŵŦƔƚŦƌ͘ ƵĂůĞƚĞĂůƚŝŵĞƚƌĞĂĚŦ
ǀĞƌŝůŝƌ͘
,ĂǀĂŦƐŦŶĚŦŬĕĂŐĞŶŝƔůĞƌǀĞŚĂĨŝĨůĞƌ͘ ^ŽŒƵĚƵŬĕĂƐŦŬŦƔŦƌǀĞĂŒŦƌůĂƔŦƌ͘ ,ĂǀĂŶŦŶ
ƐŽŒƵŬ ŽůĚƵŒƵĂůĂŶůĂƌĚĂďĂƐŦŶĕLJƺŬƐĞŬ͕ ƐŦĐĂŬŽůĚƵŒƵĂůĂŶůĂƌĚĂŝƐĞĚƺƔƺŬƚƺƌ͘ ^ŦĐĂŬůŦŬ
ŝůĞďĂƐŦŶĕĂƌĂƐŦŶĚĂƚĞƌƐďŝƌŽƌĂŶƚŦǀĂƌĚŦƌ͘
ƚŵŽƐĨĞƌďĂƐŦŶĐŦŶĚĂŶĚĂŚĂLJƺŬƐĞŬLJĂĚĂĚĂŚĂĚƺƔƺŬďĂƐŦŶĕůŦLJĞƌůĞƌĚĞ
ĕĂůŦƔĂŶŝƔĕŝůĞƌĚĞ͕ŬĂůƉ͕ĚŽůĂƔŦŵ͕ƐŽůƵŶƵŵƌĂŚĂƚƐŦnjůŦŬůĂƌŦŐƂƌƺůĞďŝůŝƌ͘
&77<^>Z7^<dDE>Z7E7E7E^E>ZmZ7E<7
d<7^7
ƵďƂůƺŵĚĞĨŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝŶŝŶŝŶƐĂŶůĂƌŦŶƺnjĞƌŝŶĚĞŽůƵƔƚƵƌĚƵŒƵ
ĞƚŬŝůĞƌŝŐƂƌĞĐĞŬƐŝŶŝnj͘
'ƺƌƺůƚƺŶƺŶŝŶƐĂŶƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝĞƚŬŝůĞƌŝ͗
ŶĚƺƐƚƌŝLJĞůĂĕŦĚĂŶĕŽŬƂŶĞŵůŝďŝƌƐĂŒůŦŬƌŝƐŬŝŽůƵƔƚƵƌĂŶŐƺƌƺůƚƺ͕ƚƺŵ
ĚŝŬŬĂƚůĞƌŐƺƌƺůƚƺŶƺŶŝůŬŐƂƌƺƔƚĞƐĂĚĞĐĞŝŶƐĂŶŬƵůĂŒŦŶĚĂŬŝĞƚŬŝƐŝŽůĂĐĂŒŦ
ŝƌŝŵĂůĂŶĂLJĂƉŦůĂŶ
ŬƵǀǀĞƚĞďĂƐŦŶĕ ĚƺƔƺŶƺůƺƌŬĞŶ͕ ŐƺƌƺůƚƺŶƺŶĂLJƌŦĐĂ ŬƵůĂŬĚŦƔŦĞƚŬŝůĞƌŝnin ĚĞŽůĚƵŒƵ;ĚĂůŐŦŶůŦŬ͕
ĚĞŶŝƌ͘ŝƌŝŵŝĂƌ ƵŶƵƚŬĂŶůŦŬ͕ƉƐŝŬŽůŽũŝŬĞƚŬŝůĞƌ͕ ŬŽŶƵƔŵĂďŽnjƵŬůƵŒƵ͕ĕĂůŦƔŵĂŐƺĐƺŶƺŶĂnjĂůŵĂƐŦŐŝďŝͿ
ǀĞLJĂEĞǁƚŽŶͬĐŵϮ ďŝůŝŶŵĞůŝĚŝƌ͘
Ěŝƌ͘<ƵǀǀĞƚŝŶƚĂƚďŝŬ
PŶĐĞůŝŬůĞƔƵŶƵĂƐůĂĂŬůŦŵŦnjĚĂŶĕŦŬĂƌŵĂŵĂůŦLJŦnj͕ ŐƺƌƺůƚƺƐŽŶƵĐƵŝƔŝƚŵĞ
ĞĚŝůĚŝŒŝŚĞƌŶŽŬƚĂĚĂ
ďŝƌďĂƐŦŶĕǀĂƌĚŦƌ͘7Ɣ ŬĂLJďŦŶŦŶƚĞĚĂǀŝƐŝďƵŐƺŶƚŦďďĞŶŽůĂŶĂŬƐŦnjĚŦƌ͘
^ĂŒůŦŒŦǀĞ'ƺǀĞŶůŝŒŝ 'ƺƌƺůƚƺŶƺŶŝŶƐĂŶƐĂŒůŦŒŦƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝŽůĂƐŦĞƚŬŝůĞƌŝƔƵƔĞŬŝůĚĞƂnjĞƚůĞŶĞďŝůŝƌ͗
ŬŽŶƵƐƵŶĚĂďĂƐŦŶĕ
ŝƐĞ͖ŶŽƌŵĂůŚĂǀĂ WƐŝŬŽůŽũŝŬĞƚŬŝůĞƌ͖ƐŝŶŝƌďŽnjƵŬůƵŒƵ͕ŬŽƌŬƵ͕ƌĂŚĂƚƐŦnjůŦŬ͕ƚĞĚŝƌŐŝŶůŝŬ͕LJŽƌŐƵŶůƵŬ͕
ďĂƐŦŶĐŦŶŦŶ;ĂƚŵŽƐĨĞƌ njŝŚŝŶƐĞůĞƚŬŝůĞƌĚĞLJĂǀĂƔůĂŵĂ͕ƵLJŬƵƐƵnjůƵŬǀď͘
ďĂƐŦŶĐŦͿĚĂŚĂĨĂnjůĂ
ǀĞLJĂĚĂŚĂĂnjŽůŵĂƐŦ 7ůĞƚŝƔŝŵŝPŶůĞŵĞĞƚŬŝƐŝ͗'ƺƌƺůƚƺŶƺŶŬŽŶƵƔŵĂŝůĞŽůĂŶŝůĞƚŝƔŝŵŝƂŶůĞŵĞƐŝ͕ŝƔ
ŐĞƌĞŬĞŶǀĞLJĂŽůĂŶ ǀĞƌŝŵŝŶĞǀĞŝƔŐƺǀĞŶůŝŒŝŶĞŽůĂŶĞƚŬŝůĞƌŝ͘
ŝƔLJĞƌůĞƌŝŶĚĞŬŝ
&ŝnjLJŽůŽũŝŬĞƚŬŝůĞƌŝ͖ŝƔŝƚŵĞĚƵLJƵƐƵŶĚĂŽůƵƔƚƵƌĚƵŒƵŽůƵŵƐƵnjĞƚŬŝůĞƌ;ŝƔŝƚŵĞ
ďĂƐŦŶĕƚŦƌ͘
ŬĂLJďŦLJĂĚĂŝƔŝƚŵĞĞƔŝŒŝŶŝŶŬĂLJŵĂƐŦĂĚŦǀĞƌŝůĞŶŝƔŝƚŵĞĚƵLJƵƐƵŶĚĂĂnjĂůŵĂ͕ŬƵůĂŬ
ĂŒƌŦƐŦ͕ŵŝĚĞďƵůĂŶƚŦƐŦ͕ŬĂƐŐĞƌŝůŵĞůĞƌŝƐƚƌĞƐ͕ŬĂŶďĂƐŦŶĐŦŶĚĂĂƌƚŦƔ͕ŬĂůƉĂƚŦƔůĂƌŦŶŦŶǀĞ
ŬĂŶĚŽůĂƔŦŵŦŶŦŶĚĞŒŝƔŝŵŝ͕ŐƂnj ďĞďĞŒŝŶŝŶďƺLJƺŵĞƐŝǀď͘Ϳ
'ƺƌƺůƚƺŶƺŶŝƔŝƚŵĞĚƵLJƵƐƵƺnjĞƌŝŶĚĞŵĞLJĚĂŶĂŐĞƚŝƌĚŝŒŝĞƚŬŝůĞƌƺĕĞĂLJƌŦůŦƌ͘
ƵŶůĂƌ͖
ŬƵƐƚŝŬ^ĂƌƐŦŶƚŦ;dƌĂǀŵĂͿ͗ 'ĞĕŝĐŝǀĞ<ĂůŦĐŦŝƔŝƚŵĞŬĂLJďŦĚŦƌ͘ ŬƵƐƚŝŬƐĂƌƐŦŶƚŦ;ƚƌĂǀŵĂͿ
ĕŽŬLJƺŬƐĞŬƐĞƐĚƺnjĞLJŝŶĞĂŶŝŵĂƌƵnjŝLJĞƚ ƐŽŶƵĐƵŶĚĂŽůƵƔĂŶďŝƌĞƚŬŝĚŝƌ͘zŽŒƵŶƐĞƐ
ďĂƐŦŶĐŦŬƵůĂŬnjĂƌŦŝůĞďŝƌůŝŬƚĞŽƌƚĂǀĞŝĕŬƵůĂŒŦŶĨŝnjLJŽůŽũŝŬLJĂƉŦƐŦŶŦƚĂŵĂŵĞŶďŽnjĂƌǀĞ
ŝĕŬƵůĂŬƚĂŬŝŬŽƌƚŝŽƌŐĂŶŦŶŦƚĂŚƌŝƉĞĚĞƌ͘
ϭϬ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
'ĞĕŝĐŝ7ƔŝƚŵĞ<ĂLJďŦ͗ 'ƺƌƺůƚƺůƺŽƌƚĂŵŦƚĞƌŬĞĚĞŶďŝƌŬŝƔŝŶŝŶŝƔŝƚŵĞĚƵLJƵƐƵŶĚĂŐĞĕŝĐŝ
ďŝƌĂnjĂůŵĂŐƂƌƺůƺƌ͘ƵĂnjĂůŵĂ͕ŵĂƌƵnjŬĂůŦŶĂŶŐƺƌƺůƚƺŶƺŶĨƌĞŬĂŶƐĂƌĂůŦŒŦŶĂ;ĂůĕĂŬ
ǀĞLJĂLJƺŬƐĞŬĨƌĞŬĂŶƐͿ͕ƐĞƐďĂƐŦŶĕĚƺnjĞLJŝŶĞ;ƐĞƐŝŶƔŝĚĚĞƚŝŶĞͿ͕ŵĂƌƵnjŬĂůŦŶĂŶƐƺƌĞLJĞ
ǀĞŐƺƌƺůƚƺŶƺŶƚŝƉŝŶĞ ;ĂŶŝ͕ŬĞƐŝŬůŝǀĞLJĂƐƺƌĞŬůŝŐƺƌƺůƚƺͿďĂŒůŦŽůĂƌĂŬĚĞŒŝƔŝƌ͘'ĞĕŝĐŝ
ŝƔŝƚŵĞŬĂLJďŦŐƺƌƺůƚƺůƺŽƌƚĂŵŦŶƚĞƌŬĞĚŝůŵĞƐŝŶĚĞŶƐŽŶƌĂŵĂƌƵnjŝLJĞƚƔĂƌƚůĂƌŦŶŦŶ
ƂnjĞůůŝŬůĞƌŝŶĞŐƂƌĞďĞůůŝďŝƌƐƺƌĞƐŽŶƌĂŽƌƚĂĚĂŶŬĂůŬĂƌ͘
'ĞĕŝĐŝŝƔŝƚŵĞŬĂLJŦƉůĂƌŦ͕ƵnjƵŶƐƺƌĞŐƺƌƺůƚƺLJĞŵĂƌƵnjŬĂůŵĂƐŽŶƵĐƵŶĚĂŽƌƚĂLJĂ
ĕŦŬĂŶǀĞďĞůůŝďŝƌƐƺƌĞĚŝŶůĞŶĚŝŬƚĞŶƐŽŶƌĂŝLJŝůĞƔĞďŝůĞŶŝƔŝƚŵĞŬĂLJŦƉůĂƌŦĚŦƌ͘ϵϬĚ͛ůŝŬ
ďŝƌŐƺƌƺůƚƺLJĞϭϬϬĚĂŬŝŬĂŵĂƌƵnjŬĂůŵĂƐŽŶƵĐƵŶĚĂŽƌƚĂLJĂĕŦŬĂŶLJĂŬůĂƔŦŬϭϴ-ϮϬ
Ě͛ůŝŬďŝƌŝƔŝƚŵĞŬĂLJďŦŶŦŶŽƌƚĂĚĂŶ ŬĂůŬĂďŝůŵĞƐŝŝĕŝŶŐĞƌĞŬůŝŽůĂŶŝLJŝůĞƔŵĞƐƺƌĞƐŝ͕
LJŝŶĞLJĂŬůĂƔŦŬŽůĂƌĂŬϭϬϬϬĚĂŬŝŬĂĚŦƌ͘zĂŶŝŽƌƚĂLJĂĕŦŬĂŶŝƔŝƚŵĞŬĂLJďŦŶŦŶŝLJŝůĞƔĞďŝůŵĞƐŝ
ŝĕŝŶ͕ŵĂƌƵnjŬĂůŵĂƐƺƌĞƐŝŶŝŶĞŶĂnjϭϬŬĂƚŦŬĂĚĂƌďŝƌŝLJŝůĞƔŵĞƐƺƌĞƐŝŶĞŝŚƚŝLJĂĕŽůĚƵŒƵ
ŽƌƚĂĚĂĚŦƌ͘'ƺƌƺůƚƺĚƺnjĞLJŝĂƌƚƚŦŬĕĂ͕ŽůƵƔĂŶŝƔŝƚŵĞŬĂLJďŦŶŦŶĂƌƚƚŦŒŦǀĞŝLJŝůĞƔŵĞ
ƐƺƌĞƐŝŶŝŶŝƐĞĚĂŚĂĨĂnjůĂĂƌƚƚŦŒŦŐƂƌƺůŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
dŝƚƌĞƔŝŵŝŶŝŶƐĂŶƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝ ĞƚŬŝůĞƌŝ
7ŶƐĂŶ͕ƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶĚƺƔƺŬĨƌĞŬĂŶƐůĂƌŦŶĚĂƐĂƌƐŦŶƚŦŚŝƐƐĞĚĞƌ͘ƵŶĂŬĂƌƔŦůŦŬ
7ŶƐĂŶ͕ƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶ ƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶLJƺŬƐĞŬĨƌĞŬĂŶƐůĂƌŦŶĚĂŬĂƌŦŶĐĂůĂŶŵĂŚĂƚƚĂLJĂŶŵĂŚŝƐƐŝĚƵLJĂƌ͘dŝƚƌĞƔŝŵŝŶ
ĚƺƔƺŬ ŝŶƐĂŶǀƺĐƵĚƵƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝĞƚŬŝůĞƌŝ͖
x
ĨƌĞŬĂŶƐůĂƌŦŶĚĂ
&ŝnjLJŽůŽũŝŬ͕
x
ƐĂƌƐŦŶƚŦŚŝƐƐĞĚĞƌ͘
ƵŶĂŬĂƌƔŦůŦŬ WƐŝŬŽůŽũŝŬǀĞ
ƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶLJƺŬƐĞŬ x WĂƚŽůŽũŝŬĞƚŬŝůĞƌƔĞŬůŝŶĚĞĚŝƌ͘
ĨƌĞŬĂŶƐůĂƌŦŶĚĂ
ŬĂƌŦŶĐĂůĂŶŵĂŚĂƚƚĂ ƵĞƚŬŝůĞƌďŝƌďŝƌŝŝůĞƐŦŬŦŝůŝƔŬŝůŝĚŝƌůĞƌ͘dŝƚƌĞƔŝŵŝŶƂnjĞůůŝŬůĞƌŝŶŝŽůƵƔƚƵƌĂŶ
LJĂŶŵĂŚŝƐƐŝĚƵLJĂƌ͘ ĨĂŬƚƂƌůĞƌĚĞŶĞŶƂŶĞŵůŝƐŝĨƌĞŬĂŶƐŦĚŦƌ͘dŝƚƌĞƔŝŵŝŶƚŦďďŝǀĞďŝLJŽůŽũŝŬĞƚŬŝƐŝďƺLJƺŬ
dŝƚƌĞƔŝŵŝŶŝŶƐĂŶ ƂůĕƺĚĞƔŝĚĚĞƚŝŶĞǀĞŵĂƌƵnjŬĂůŦŶĂŶƐƺƌĞƐŝŶĞďĂŒůŦĚŦƌ͘7ŶƐĂŶǀƺĐƵĚƵŶĂďĞůŝƌŐŝŶĞƚŬŝƐŝ
ǀƺĐƵĚƵƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝ ŽůĂŶƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶĨƌĞŬĂŶƐŦϭ,nj͘ŝůĞϭϬϬ,nj͘ĂƌĂƐŦŶĚĂĚŦƌ͘
ĞƚŬŝůĞƌŝ͖
x
dŝƚƌĞƔŝŵĞŶĞĚĞŶŽůĂŶĞůĂůĞƚůĞƌŝŶŝŬƵůůĂŶĂŶŬŝƔŝůĞƌĚĞLJĂƉŦůĂŶƂůĕŵĞůĞƌĚĞ͖ů-
&ŝnjLJŽůŽũŝŬ͕
x
ŬŽů-ǀƺĐƵĚƵŶƚŝƚƌĞƔŝŵŐĞĕŝƌŵĞŽƌĂŶŦ͕ϱ,nj͛ĚĞĞŶLJƺŬƐĞŬŽůĂƌĂŬďƵůƵŶŵƵƔƚƵƌ͘7ŬŝŶĐŝ
WƐŝŬŽůŽũŝŬǀĞ
x
ŵĂŬƐŝŵƵŵĚƺnjĞLJŝƐĞ͖ϮϬ-ϯϬ,njĂƌĂƐŦĚŦƌ͘
WĂƚŽůŽũŝŬ
ĞƚŬŝůĞƌ dŝƚƌĞƔŝŵĞŶĞƌũŝƐŝĂǀƵĕŝĕŝŶĚĞŶĞůƐŦƌƚŦŶĂ͕ĞůĚĞŶŬŽůĂǀĞŬŽůĚĂŶŽŵƵnjĂ
ƔĞŬůŝŶĚĞĚŝƌ͘ ŐĞĕĞƌŬĞŶƂŶĞŵůŝŐƺĕŬĂLJďŦŶĂƵŒƌĂƌ͘ƵŚĂĨŝĨůĞŵĞŽŵƵnjĞŬůĞŵůĞƌŝŶĚĞĞŶĨĂnjůĂŽůƵƌ͘
ƵŐƺĐƺŶĂnjĂůĂƌĂŬƐĞLJƌĞƚŵĞƐŝŵĞŵŶƵŶŝLJĞƚǀĞƌŝĐŝďŝƌŚƵƐƵƐƚƵƌ͘
ƚ͕ŽƚŽŵŽďŝů͕ƵĕĂŬ͕ŐĞŵŝŐŝďŝĂƌĂĕůĂƌůĂƐĞLJĂŚĂƚƐŦƌĂƐŦŶĚĂ ŵĞƌŬĞnjŝƐŝŶŝƌ
ƐŝƐƚĞŵŝƔŝŬąLJĞƚůĞƌŝŵĞLJĚĂŶĂŐĞůĞďŝůŝƌ͘ƵůĂŶƚŦ͕ŬƵƐŵĂ͕ƐŽŒƵŬƚĞƌůĞŵĞŽůĂďŝůŝƌ͘
^ĞLJĂŚĂƚďŝƚŝŶĐĞďĞůŝƌƚŝůĞƌďĞůůŝďŝƌƐƺƌĞƐŽŶƌĂŽƌƚĂĚĂŶŬĂůŬĂƌ͘
<ůŝŶŝŬďĞůŝƌƚŝůĞƌŐĞŶĞůŽůĂƌĂŬƚŝƚƌĞƔŝŵůŝĞůĂůĞƚŝŬƵůůĂŶĂŶŝƔĕŝůĞƌĚĞ͕ĞůĚĞĚŽůĂƔŦŵ
ďŽnjƵŬůƵŬůĂƌŦ͕ŚŝƉĞƌƐĞŶƚŝǀŝƚĞǀĞĚĂŚĂƐŽŶƌĂƵLJƵƔƵŬůƵŬƔĞŬůŝŶĚĞŽůƵƌ͘DĂƌƵnjŝLJĞƚ
ƐƺƌĞƌƐĞŽŵƵnjďĂƔůĂƌŦŶĚĂĂŒƌŦ͕LJŽƌŐƵŶůƵŬ ǀĞ ƐŽŒƵŒĂŬĂƌƔŦŚĂƐƐĂƐŝLJĞƚĂƌƚŵĂƐŦŽůƵƌ͘
ϭϭ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
LJĚŦŶůĂƚŵĂŶŦŶŝŶƐĂŶƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝĞƚŬŝůĞƌŝ
<ƂƚƺĂLJĚŦŶůĂƚŵĂŶŦŶǀĞƌĞĐĞŒŝnjĂƌĂƌůĂƌ͗
1. zĞƚĞƌƐŝnjǀĞLJĂƵLJŐƵŶƐƵnjĂLJĚŦŶůĂƚŵĂƐŽŶƵĐƵŶĚĂ͕ŐƂƌŵĞĨŽŶŬƐŝLJŽŶƵŶĚĂ
njŽƌůĂŶŵĂůĂƌ͕ŐƂnjLJŽƌŐƵŶůƵŒƵ͕ŐƂnjůĞƌĚĞďĂƚŵĂ͕LJĂŶŵĂ͕ŬŦnjĂƌƚŦŽůƵƌ͕ŝůĞƌŝ
ĚĞƌĞĐĞĚĞĞƚŬŝůĞŶŵĞŝůĞŐƂƌŵĞďŽnjƵůƵƌ͘
zĞƚĞƌƐŝnjǀĞLJĂ 2. LJƌŦĐĂ͕ŝLJŝǀĞLJĞƚĞƌůŝĚĞƌĞĐĞĚĞĂLJĚŦŶůĂƚŦůŵĂŵŦƔďŝƌŽƌƚĂŵĚĂLJĂƉŦůĂŶ
ƵLJŐƵŶƐƵnj ĕĂůŦƔŵĂůĂƌĚĂ;ĂŒĂĕŝƔůĞŵĞƚĞnjŐĂŚůĂƌŦ͕ƚŽƌŶĂƚĞnjŐĂŚůĂƌŦŐŝďŝƚĞŚůŝŬĞůŝ
ĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ ŵĂŬŝŶĂůĂƌŦŶŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦŝůĞͿŝƔŬĂnjĂůĂƌŦĂƌƚĂďŝůŝƌ͘
ƐŽŶƵĐƵŶĚĂ͕ŐƂƌŵĞ 3. 7ŶƐĂŶŦŶĞŶĨŽƌŵĂƐLJŽŶĂůŐŦůĂŵĂƐŦŶĚĂĞŶƂŶĞŵůŝĂůŐŦůĂLJŦĐŦŐƂnjƺĚƺƌ͘ƺƚƺŶ
ĨŽŶŬƐŝLJŽŶƵŶĚĂ ĂůŐŦůĂŵĂŶŦŶйϴϬŝůĞйϵϬ͛ŦŐƂnjŬĂŶĂůŦLJůĂŐĞƌĕĞŬůĞƔŝƌ͘7ƔŬŽƔƵůůĂƌŦŶŦŶ
njŽƌůĂŶŵĂůĂƌ͕ŐƂnj
ĚŽŒƵƌĚƵŒƵLJŽƌŐƵŶůƵŒƵŶďƺLJƺŬďŝƌŬŦƐŵŦŐƂnjnjŽƌůĂŶŵĂƐŦŶĚĂŶŝůĞƌŝŐĞůŝƌ͘
LJŽƌŐƵŶůƵŒƵ͕
ŐƂnjůĞƌĚĞďĂƚŵĂ͕ 'ƂnjnjŽƌůĂŶŵĂƐŦǀĞLJŽƌŐƵŶůƵŬƺnjĞƌŝŶĞĞƚŬŝƐŝŝůĞďŝƌůŝŬƚĞĂLJĚŦŶůĂƚŵĂƚĞŬŶŝŒŝŶŝ
LJĂŶŵĂ͕ŬŦnjĂƌƚŦŽůƵƌ͕ ĂŶůĂLJĂďŝůŵĞŬŝĕŝŶďƵƚĞŬŶŝŒŝŶďĂnjŦŬĂǀƌĂŵůĂƌŦŶďŝůŝŶŵĞƐŝŐĞƌĞŬůŝĚŝƌ͘7LJŝďŝƌ
ŝůĞƌŝĚĞƌĞĐĞĚĞ ĂLJĚŦŶůĂƚŵĂLJůĂŝŶƐĂŶƉĞƌĨŽƌŵĂŶƐŦйϭϱŚĂƚƚĂďĂnjĞŶйϰϬŽƌĂŶŦŶĚĂĂƌƚĂďŝůŝƌ͘
ĞƚŬŝůĞŶŵĞŝůĞŐƂƌŵĞ
ďŽnjƵůƵƌ͘ 7LJŝĂLJĚŦŶůĂƚŵĂŶŦŶƐĂŒůĂLJĂĐĂŒŦLJĂƌĂƌůĂƌ͗
1. 'ƂnjƺŶŐƂƌŵĞLJĞƚĞŶĞŒŝĂƌƚĂƌ͘
2. GƂnjƐĂŒůŦŒŦŬŽƌƵŶƵƌ͘
3. <ĂnjĂůĂƌĂnjĂůŦƌ͘
4. zĂƉŦůĂŶŝƔŝŶǀĞƌŝŵŝLJƺŬƐĞůŝƌ͘
5. 'ƺǀĞŶůŝŬƐĂŒůĂŶŦƌ͘
6. ƐƚĞƚŝŬŚŝƐůĞƌĞǀĞŬŽŶĨŽƌŐĞƌĞŬƐŝŶŝŵŝŶĞLJĂŶŦƚǀĞƌŝůŝƌ͘
dĞƌŵĂů<ŽŶĨŽƌbĂƌƚůĂƌŦŶŦŶ7ŶƐĂŶmnjĞƌŝŶĚĞŬŝƚŬŝůĞƌŝ
1. sƺĐƵƚŦƐŦƐŦŶŦŬŽŶƚƌŽůĞĚĞŶďƺLJƺŬĨĂŬƚƂƌĕĞǀƌĞŦƐŦƐŦĚŦƌ͘/ƐŦĂƌƚƚŦŬĕĂƐŝŶŝƌ
ƐŝƐƚĞŵŝĞƚŬŝůĞŶŝƌ͕ ŬĂƐŬƵǀǀĞƚŝĚƺƔĞƌ͕ŶĂďŦnjLJƺŬƐĞůŝƌ͕LJŽƌŐƵŶůƵŬĂƌƚĂƌ͕ĂŒƌŦůŦ
ŬĂƐŬƌĂŵƉůĂƌŦŽůƵƔƵƌ͕ďĂƔĂŒƌŦƐŦ͕ ŵŝĚĞďŽnjƵŬůƵŬůĂƌŦ͕ŝƔƚĂŚĂnjůŦŒŦ͕ƵLJŬƵƐƵnjůƵŬ
ǀď͘ ĚĞŒŝƔŝŬůŝŬůĞƌŽůƵƔĂďŝůŝƌ͘
2. ^ŽŒƵŬ͕ƂnjĞůůŝŬůĞŶĞŵůŝŽƌƚĂŵĚĂŬŝŚĂƌĞŬĞƚƐŝnjůĞƌĚĞĂLJĂŬůĂƌŦƐůĂŬǀĞƐŦŬŦ
ŐŝLJĚŝƌŝůŵŝƔƐĞĚĂŚĂĨĂnjůĂĞƚŬŝůŝŽůƵƌ͘/ƐŦĂnjĂůĚŦŬĕĂĂLJĂŬůĂƌĚĂƔŝƔŵĞ͕ŬŦnjĂƌƚŦ͕
'ĂŵŵĂŦƔŦŶůĂƌŦ
ŶŝƚĞůŝŬďĂŬŦŵŦŶĚĂŶ LJĂŶŵĂ͕ĞŬůĞŵƌŽŵĂƚŝnjŵĂƐŦŐĞůŝƔĞďŝůŝƌ͘
dž-ŦƔŦŶůĂƌŦŶĂ 3. hLJŐƵŶŽůŵĂLJĂŶƚĞƌŵĂůŬŽŶĨŽƌƔĂƌƚůĂƌŦŶĚĂĚĂŚĂLJĂǀĂƔĕĂůŦƔŵĂLJůĂǀĞƌŝŵůŝůŝŬ
ďĞŶnjĞƌůĞƌ͘ƵŦƔŦŶůĂƌ ĂnjĂůŦƌ͕ŝƔŬĂnjĂůĂƌŦŶŦŶŽƌĂŶŦĂƌƚĂƌ͘ŽůĂƔŦŵďŽnjƵŬůƵŬůĂƌŦ͕ĞůďĞĐĞƌŝůĞƌŝŶŝŶ
ĐĂŶůŦůĂƌŝĕŝŶ ĂnjĂůŵĂƐŦ͕ƐŽŒƵŬĂůŐŦŶůŦŒŦ͕ ƺƔƺŵĞ͕ŬĂƐǀĞĞŬůĞŵŚĂƐƚĂůŦŬůĂƌŦ͕ŐĞŶĞůďĞnjŐŝŶůŝŬ
njĂƌĂƌůŦĚŦƌ͘ŽŬƵůĂƌĂ ǀĞŝƔŚĞǀĞƐŝŬĂLJŦƉůĂƌŦŽůƵƔĂďŝůŝƌ͘
ĚĞƌŝŶůŝŒŝŶĞŐŝƌĞƌůĞƌ
4. ĞǀƌĞƐŦĐĂŬůŦŒŦǀĞŶĞŵŝŶĂƌƚŵĂƐŦ͕ ĕĂůŦƔĂŶƉĞƌƐŽŶĞůŝŶŬĂůƉLJƺŬƺŶƺĂƌƚƚŦƌŦƌ͘
ǀĞƚĂŚƌŝƉĞĚĞƌůĞƌ͘
ƺƔƺŬƐŦĐĂŬůŦŬĚĞŒĞƌůĞƌŝŝƐĞƉĂƌŵĂŬĞƐŶĞŬůŝŒŝ ǀĞŚĂƐƐĂƐŝLJĞƚŝŶŝƂŶĞŵůŝ
dŦƉƚĂƵƌůĂƌŦLJŽŬ
ĞƚŵĞŬƚĞ͕ĂƌĂĕǀĞ ŽƌĂŶĚĂĂnjĂůƚŦƌ͘dĞƌŵĂůŬŽŶĨŽƌďƂůŐĞƐŝĕĂůŦƔŵĂŝĕŝŶŝĚĞĂůƐŦĐĂŬůŦŬǀĞŶĞŵ
ŐĞƌĞĕůĞƌŝŶ ŬŽƔƵůůĂƌŦŶŦŐƂƐƚĞƌŝƌ͘dĞƌŵĂůŬŽŶĨŽƌƵĞƚŬŝůĞŵĞŬƚĞ ŽůĂŶĕĞǀƌĞƐĞůĨĂŬƚƂƌůĞƌ
ŵŝŬƌŽƉůĂƌĚĂŶ ŚĂǀĂŶŦŶƐŦĐĂŬůŦŒŦ͕ƌĂĚLJĂƐLJŽŶƐŦĐĂŬůŦŒŦ͕ŚĂǀĂĂŬŦŵŚŦnjŦ͕ŚĂǀĂŶĞŵŝŽůĂƌĂŬ
ĂƌŦŶĚŦƌŦůŵĂƐŦŐŝďŝ ƐŦƌĂůĂŶŦƌ͘
LJĂƌĂƌůŦŝƔůĞƌĚĞĚĞ
ŬƵůůĂŶŦůŦƌ͘
ϭϮ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
RĂƐLJĂƐLJŽŶƵŶ7ŶƐĂŶmnjĞƌŝŶĚĞŬŝƚŬŝůĞƌŝ
ZĂĚLJĂƐLJŽŶǀƺĐƵĚĂLJƺŬƐĞŬĚŽnjĚĂŐŝƌĚŝŒŝŶĚĞŝŶƐĂŶƐĂŒůŦŒŦŝĕŝŶnjĂƌĂƌůŦĚŦƌ͖
ďƺƚƺŶĚŽŬƵůĂƌĚĂŶŬŽůĂLJĐĂŐĞĕĞƌĞŬĚĞƌŝŶĞŝƔůĞLJĞŶŦƔŦŶůĂƌŝƐĞĞŶƚĞŚůŝŬĞůŝŽůĂŶůĂƌŦĚŦƌ͘
ůĨĂŦƔŦŶůĂƌŦ͕ĂŒŦƌƉĂƌĕĂĐŦŬůĂƌŽůƵƉĕŽŬƵnjĂŒĂŐŝĚĞŵĞnjůĞƌ͘,ĂǀĂĚĂLJĂŬůĂƔŦŬϱ
ĐŵůŝŬŵĞƐĂĨĞĚĞŬŝďŝƌŬąŒŦƚƚĂďĂŬĂƐŦŶŦǀĞLJĂĂůƺŵŝŶLJƵŵůĞǀŚĂLJŦŐĞĕĞŵĞnjůĞƌ͘Ƶ
ŶĞĚĞŶůĞĕĞǀƌĞĚĞŶŐĞůĞďŝůĞĐĞŬĂůĨĂŦƔŦŶůĂƌŦƂŶĞŵůŝďŝƌƚĞŚůŝŬĞLJĂƌĂƚŵĂnjůĂƌ͘ŶĐĂŬ͕
ŬĂLJŶĂŒŦŶĚĂŶĕŦŬƚŦŬůĂƌŦŶĚĂŚƺĐƌĞůĞƌƺnjĞƌŝŶĚĞĕŽŬnjĂƌĂƌůŦĞƚŬŝLJĞƐĂŚŝƉƚŝƌůĞƌ͘
^ŽůƵŶĚƵŬůĂƌŦǀĞLJĂLJƵƚƵůĚƵŬůĂƌŦƚĂŬĚŝƌĚĞnjĂƌĂƌůŦĚŦƌůĂƌ͘
ĞƚĂŦƔŦŶůĂƌŦ͕ŵĂĚĚĞŝĕŝŶĞĨĂnjůĂŶƺĨƵnjĞƚŵĞnjůĞƌ͘ƵŦƔŦŶůĂƌ͕ĐŝůƚƺnjĞƌŝŶĚĞLJĂŶŦŬ
ĞƚŬŝƐŝŵĞLJĚĂŶĂŐĞƚŝƌŝƌůĞƌǀĞĂĚĂůĞŝĕŝŶĞďŝƌŬĂĕŵŝůŝŵĞƚƌĞŵĞƐĂĨĞLJĞŬĂĚĂƌĞƚŬŝ
ĞĚĞƌůĞƌ͘ĞƚĂŦƔŦŶůĂƌŦŶŦŶLJƵƚƵůŵĂƐŦǀĞƐŽůƵŶŵĂƐŦŝƐĞ͕ƚĞŚůŝŬĞůŝŽůĂďŝůŝƌ͘
EƂƚƌŽŶŦƔŦŶůĂƌŦ͕ŽůĚƵŬĕĂƚĞŚůŝŬĞůŝĚŝƌ͘sƺĐƵĚƵŶĚĞƌŝŶůŝŬůĞƌŝŶĞŐŝƌĞďŝůŝƌůĞƌ͘ŽŬƵ
ŚƺĐƌĞůĞƌŝŶŝŶ͕ĂƚŽŵĕĞŬŝƌĚĞŬůĞƌŝŝĕĞƌƐŝŶĞŶƺĨƵnjĞĚĞďŝůŝƌůĞƌ͘ƵŶĞĚĞŶůĞĚŽŬƵůĂƌĂ
njĂƌĂƌǀĞƌŝƌůĞƌ͘
WƌŽƚŽŶŦƔŦŶůĂƌŦĚĂǀƺĐƵĚƵŶĚĞƌŝŶůŝŬůĞƌŝŶĞŐŝƌĞďŝůŝƌǀĞĚŽŬƵůĂƌĂŚĂĨŝĨĚĞƌĞĐĞĚĞ
ŶƺĨƵnjĞĚĞďŝůŝƌ͘ƵŶĞĚĞŶůĞǀƺĐƵĚĂnjĂƌĂƌůŦĚŦƌůĂƌ͘
'ĂŵŵĂŦƔŦŶůĂƌŦŶŝƚĞůŝŬďĂŬŦŵŦŶĚĂŶdž-ŦƔŦŶůĂƌŦŶĂďĞŶnjĞƌůĞƌ͘ƵŦƔŦŶůĂƌĐĂŶůŦůĂƌ
ŝĕŝŶnjĂƌĂƌůŦĚŦƌ͘ŽŬƵůĂƌĂĚĞƌŝŶůŝŒŝŶĞŐŝƌĞƌůĞƌǀĞƚĂŚƌŝƉĞĚĞƌůĞƌ͘dŦƉƚĂƵƌůĂƌŦLJŽŬ
ĞƚŵĞŬƚĞ͕ĂƌĂĕǀĞŐĞƌĞĕůĞƌŝŶŵŝŬƌŽƉůĂƌĚĂŶĂƌŦŶĚŦƌŦůŵĂƐŦŐŝďŝLJĂƌĂƌůŦŝƔůĞƌĚĞĚĞ
ŬƵůůĂŶŦůŦƌ͘
y-ŦƔŦŶůĂƌŦ͕ǀƺĐƵĚĂĚĞƌŝŶůĞŵĞƐŝŶĞŬŽůĂLJĐĂŐŝƌĞďŝůŝƌǀĞĚŽŬƵůĂƌĂŶƺĨƵnjĞĚĞƌĞŬ
ƚĂŚƌŝƉĞĚŝĐŝĞƚŬŝŐƂƐƚĞƌŝƌ͘y-ŦƔŦŶŦƚŦƉƚĂŝĕŽƌŐĂŶůĂƌŦŶŝŶĐĞůĞŶŵĞƐŝŶĚĞLJĂĚĂďŝƌ
ŬĞŵŝŬƚĞŬŦƌŦŬŽůƵƉŽůŵĂĚŦŒŦŶŦŶĂƌĂƔƚŦƌŦůŵĂƐŦŶĚĂĕŽŬƐŦŬŬƵůůĂŶŦůŦƌ͘
<ŦnjŦůƂƚĞƐŝŦƔŦŶůĂƌ;ŝŶĨƌĂƌĞĚŦƔŦŶůĂƌͿ͕ďƵŦƔŦŶůĂƌǀƺĐƵĚĂŬŽůĂLJĐĂŐŝƌĞƌǀĞĂƔŦƌŦŦƐŦ
ǀĞƌŝƌůĞƌ͘sƺĐƵĚƵŶĂĕŦŬŬŦƐŦŵůĂƌŦŦƐŦŶŦƌǀĞĨŝnjŝŬŝŐĞƌŐŝŶůŝŬŵĞLJĚĂŶĂŐĞƚŝƌŝƌ͘ƵŦƔŦŶůĂƌŦŶ
ƔŝĚĚĞƚŝŶĞ͕ŵĂƌƵnjŝLJĞƚƐƺƌĞƐŝŶĞǀĞŦƔŦŶĂŵĂƌƵnjŬĂůĂŶǀƺĐƵƚ ďƂůŐĞƐŝŶĞďĂŒůŦŽůĂƌĂŬ
ĚĞƌŝLJĂŶŦŬůĂƌŦ͕ŬĂƚĂƌĂŬƚŐŝďŝďĂnjŦŐƂnjŚĂƐƚĂůŦŬůĂƌŦĚĂŵĞLJĚĂŶĂŐĞůĞďŝůŝƌ͘<ŦƐĂĚĂůŐĂ
ŦƔŦŶůĂƌŦ͕ĚĂůŐĂďŽLJůĂƌŦŬŦnjŦůƂƚĞƐŝŦƔŦŶůĂƌĚĂŶĚĂŚĂďƺLJƺŬŽůĂŶŦƔŦŶůĂƌĚŦƌ͘zƺŬƐĞŬ
ĨƌĞŬĂŶƐůŦĂŬŦŵŦŶŬƵůůĂŶŦůĚŦŒŦĞůĞŬƚƌŽŶŝŬĐŝŚĂnjůĂƌĚĂ͕ƌĂĚĂƌƐŝƐƚĞŵůĞƌŝŶĚĞŵĞLJĚĂŶĂ
ŐĞůŝƌ͘hnjƵŶƐƺƌĞďƵŦƔŦŶůĂƌĂŵĂƌƵnjŝLJĞƚƐŽŶƵĐƵŶĚĂďĂnjŦŽƌŐĂŶůĂƌĚĂ;ŬŦƌŵŦnjŦŬĞŵŝŬ
ĞŶŝnjĂůƚŦƉĞƌƐŽŶĞůŝ͕ ŝůŝŒŝͿŦƐŦLJƺŬƐĞůŵĞƐŝ͘ƵŦƔŦŶůĂƌĂƵnjƵŶƐƺƌĞŵĂƌƵnjŝLJĞƚŚĂůŝŶĚĞŬĂƚĂƌĂŬƚŐƂƌƺůĞďŝůŝƌ͘
ĚĂůŐŦĕůĂƌ͕ŐĞŵŝ
ŬƵƌƚĂƌŦĐŦůĂƌŦŶĚĂŝƐĞ͕
ĂƐŦŶĐŦŶ7ŶƐĂŶmnjĞƌŝŶĚĞŬŝƚŬŝůĞƌŝ
ĚĞŶŝnjĚŝďŝŶĞ EŽƌŵĂůĚĞϰĂƚŵŽƐĨĞƌŬĂĚĂƌďĂƐŦŶĕĚĞŒŝƔŝŵŝŽƌŐĂŶŝnjŵĂĚĂƌĂŚĂƚƐŦnjůŦŬŚŝƐƐŝ
ŝŶŝůĚŝŬĕĞǀƺĐƵƚ
ĚŦƔŦŶĚĂƐĂŒůŦŬƐŽƌƵŶƵLJĂƌĂƚŵĂnj͘
ƺnjĞƌŝŶĚĞďĂƐŦŶĕ
ĂƌƚŵĂƐŦŽůƵƌ͘Ƶ ĂůŽŶǀĞƵĕĂŬŐŝďŝĂƌĂĕůĂƌůĂƐƺƌĂƚůĞLJƺŬƐĞŬůĞƌĞĕŦŬŦůŵĂƐŦŚąůŝŶĚĞ͕ĚŽŒĂů
ďĂƐŦŶĐŦŶϰĂƚŵŽƐĨĞƌŝ ŽůĂƌĂŬĂƚŵŽƐĨĞƌďĂƐŦŶĐŦŶŦŶĚƺƔŵĞƐŝŶĞĚĞŶŝLJůĞ͕ŶŽƌŵĂůĂƚŵŽƐĨĞƌďĂƐŦŶĐŦĂůƚŦŶĚĂ
ĂƔŵĂƐŦŚąůŝŶĚĞ͕ŬŝƔŝ ĚŽŬƵůĂƌĚĂ ĞƌŝŵŝƔŽůĂŶŐĂnjůĂƌŦŶƐĞƌďĞƐƚŚąůĞŐĞůŵĞƐŝŝůĞŬĂƌŦŶĐĂůĂŶŵĂ͕ŬŽůǀĞ
ƐŽůƵŶƵŵŝůĞĨĂnjůĂ
ďĂĐĂŬůĂƌĚĂĂŒƌŦůĂƌŝůĞďƵůĂŶŦŬŐƂƌŵĞǀĞŬƵůĂŬůĂƌŦŶŦŶŝĕǀĞĚŦƔƚĂƌĂĨŦŶĚĂŬŝďĂƐŦŶĕ
ĂnjŽƚĂůĂĐĂŒŦŶĚĂŶ͕
ĂnjŽƚ ŶĂƌŬŽnjƵŝĕŝŶĞ ĨĂƌŬŦŶĚĂŶĚŽůĂLJŦŬƵůĂŬĂŒƌŦůĂƌŦŐŝďŝďĞůŝƌƚŝůĞƌŵĞLJĚĂŶĂŐĞůŝƌ͘sƺĐƵƚƚĂŬŝŽŬƐŝũĞŶŝŶ
ĚƺƔĞďŝůŝƌ͘ ƉĂƌƐŝLJĞůďĂƐŦŶĐŦŶŦŶĚƺƔŵĞƐŝƐŽŶƵĐƵĂŶŽŬƐĞŵŝ͕ƚĂƔŝŬĂƌĚŝŐƂƌƺůĞďŝůŝƌ͘
ϭϯ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ĞŶŝnjĂůƚŦƉĞƌƐŽŶĞůŝ͕ĚĂůŐŦĕůĂƌ͕ŐĞŵŝŬƵƌƚĂƌŦĐŦůĂƌŦŶĚĂŝƐĞ͕ĚĞŶŝnjĚŝďŝŶĞŝŶŝůĚŝŬĕĞ
ǀƺĐƵƚƺnjĞƌŝŶĚĞďĂƐŦŶĕĂƌƚŵĂƐŦŽůƵƌ͘ƵďĂƐŦŶĐŦŶϰĂƚŵŽƐĨĞƌŝĂƔŵĂƐŦŚąůŝŶĚĞ͕ŬŝƔŝ
ƐŽůƵŶƵŵŝůĞĨĂnjůĂĂnjŽƚĂůĂĐĂŒŦŶĚĂŶ͕ĂnjŽƚŶĂƌŬŽnjƵŝĕŝŶĞĚƺƔĞďŝůŝƌ͘<ĂƌĂƌǀĞƌŵĞ͕
ĚƺƔƺŶŵĞǀĞŝƐƚĞŵůŝŚĂƌĞŬĞƚůĞƌŬƂƚƺůĞƔĞďŝůŝƌǀĞƐƵƺƐƚƺŶĞĕŦŬŦůŵĂnjƐĂ͕ƔƵƵƌ
ĕĞŬŝůŵĞƐŝďĂƔŐƂƐƚĞƌĞďŝůŝƌ͘<ŝƔŝŶŽƌŵĂůďĂƐŦŶĐĂĚƂŶĚƺŒƺƚĂŬtŝƌĚĞďƵďĞůŝƌƚŝůĞƌ
ŚĞŵĞŶŬĂLJďŽůƵƌ͘
^ŽůƵŵĂĂƉĂƌĞLJŝŝĕŝŶĞǀĞƌŝůĞŶďĂƐŦŶĕůŦŚĂǀĂŶŦŶďŝůĞƔŝŵŝŶĚĞŬŝĂnjŽƚLJĞƌŝŶĞ
ŚĞůLJƵŵŝŬĂŵĞĞĚŝůŝƌƐĞĂnjŽƚŶĂƌŬŽnjƵŶƵŶŽƌƚĂLJĂĕŦŬŵĂƐŦƂŶůĞŶŵŝƔŽůƵƌ͘zƺŬƐĞŬ
ďĂƐŦŶĕĂůƚŦŶĚĂ͕ǀƺĐƵƚƚĂŬŝŽŬƐŝũĞŶƉĂƌƐŝLJĞůďĂƐŦŶĐŦŶŦŶĂƌƚŵĂƐŦďĂƔůĂŶŐŦĕƚĂŚĂĨŝĨďŝƌ
ƌĂŚĂƚƐŦnjůŦŬŚŝƐƐŝǀĞƌŝƌ͘ĂŚĂƐŽŶƌĂĐŝĚĚŝƐĞŵƉƚŽŵůĂƌŝnjůĞƌ͘7ůĞƌŝ ƐĂĨŚĂĚĂŬŽŵĂŚąli
ŐƂƌƺůĞďŝůŝƌ͘
&77<^>Z7^<dDE>Z7EE<KZhEDzK>>Z/
ƵďƂůƺŵĚĞĨŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝŶŝŶŝŶƐĂŶůĂƌƺnjĞƌŝŶĚĞŽůƵƔƚƵƌĚƵŒƵ
ŽůƵŵƐƵnjĞƚŬŝůĞƌĚĞŶŬŽƌƵŶŵĂLJŽůůĂƌŦŶŦŐƂƌĞĐĞŬƐŝŶŝnj͘
'ƺƌƺůƚƺĚĞŶ<ŽƌƵŶŵĂzŽůůĂƌŦ
ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŐƺƌƺůƚƺŝůĞŝůŐŝůŝƌŝƐŬůĞƌĚĞŶŬŽƌƵŶŵĂƐŦŚĂŬŬŦŶĚĂŬŝLJƂŶĞƚŵĞůŝŒĞ
ŐƂƌĞ͖
7Ɣ^ĂŒůŦŒŦǀĞ'ƺǀĞŶůŝŒŝ<ĂŶƵŶƵŶϱŝŶĐŝŵĂĚĚĞƐŝŶĚĞ7ƔǀĞƌĞŶ͕ŵĂƌƵnjŝLJĞƚŝŶ
ƂŶůĞŶŵĞƐŝǀĞLJĂĂnjĂůƚŦůŵĂƐŦŶĚĂ͕ƌŝƐŬůĞƌĚĞŶŬŽƌƵŶŵĂŝůŬĞůĞƌŝŶĞƵLJĂƌǀĞƂnjĞůůŝŬůĞ͖
ĂͿ 'ƺƌƺůƚƺLJĞ ŵĂƌƵnjŝLJĞƚŝŶ ĚĂŚĂ Ănj ŽůĚƵŒƵ ďĂƔŬĂ ĕĂůŦƔŵĂ LJƂŶƚĞŵůĞƌŝŶŝŶ
ƐĞĕŝůŵĞƐŝ͕
ďͿ zĂƉŦůĂŶ ŝƔĞ ŐƂƌĞŵƺŵŬƺŶ ŽůĂŶ ĞŶĚƺƔƺŬ ĚƺnjĞLJĚĞ Őƺƌƺůƚƺ LJĂLJĂŶ ƵLJŐƵŶ ŝƔ
ĞŬŝƉŵĂŶŦŶŦŶƐĞĕŝůŵĞƐŝ͕
ĐͿ 7Ɣ LJĞƌŝŶŝŶǀĞĕĂůŦƔŦůĂŶLJĞƌůĞƌŝŶƵLJŐƵŶƔĞŬŝůĚĞƚĂƐĂƌůĂŶŵĂƐŦǀĞĚƺnjĞŶůĞŶŵĞƐŝ͕
ĚͿ 7Ɣ ĞŬŝƉŵĂŶŦŶŦ ĚŽŒƌƵ ǀĞ ŐƺǀĞŶůŝ ďŝƌ ƔĞŬŝůĚĞ ŬƵůůĂŶŵĂůĂƌŦ ŝĕŝŶ ĕĂůŦƔĂŶůĂƌĂ
ŐĞƌĞŬůŝďŝůŐŝǀĞĞŒŝƚŝŵŝŶǀĞƌŝůŵĞƐŝ͕
ĞͿ 'ƺƌƺůƚƺŶƺŶƚĞŬŶŝŬLJŽůůĂƌůĂĂnjĂůƚŦůŵĂƐŦǀĞďƵĂŵĂĕůĂ͖
ϭ͘ ,ĂǀĂ LJŽůƵLJůĂ LJĂLJŦůĂŶ ŐƺƌƺůƚƺŶƺŶ͖ ƉĞƌĚĞůĞŵĞ͕ ŬĂƉĂƚŵĂ͕ Őƺƌƺůƚƺ
ĞŵŝĐŝƂƌƚƺůĞƌǀĞďĞŶnjĞƌŝLJƂŶƚĞŵůĞƌůĞĂnjĂůƚŦůŵĂƐŦ͕
Ϯ͘ zĂƉŦĞůĞŵĂŶůĂƌŦLJŽůƵLJůĂŝůĞƚŝůĞŶŐƺƌƺůƚƺŶƺŶ͖LJĂůŦƚŦŵ͕ƐƂŶƺŵůĞŵĞǀĞ
ďĞŶnjĞƌŝLJƂŶƚĞŵůĞƌůĞĂnjĂůƚŦůŵĂƐŦ͕
ĨͿ 7Ɣ LJĞƌŝ͕ŝƔ LJĞƌŝƐŝƐƚĞŵůĞƌŝǀĞŝƔĞŬŝƉŵĂŶůĂƌŦŝĕŝŶƵLJŐƵŶďĂŬŦŵƉƌŽŐƌĂŵůĂƌŦŶŦŶ
ƵLJŐƵůĂŶŵĂƐŦ͕
ŐͿ 'ƺƌƺůƚƺŶƺŶ͕ŝƔŽƌŐĂŶŝnjĂƐLJŽŶƵŝůĞĂnjĂůƚŦůŵĂƐŦǀĞďƵĂŵĂĕůĂ͖
ϭ͘ DĂƌƵnjŝLJĞƚƐƺƌĞƐŝǀĞĚƺnjĞLJŝŶŝŶƐŦŶŦƌůĂŶĚŦƌŦůŵĂƐŦ͕
Ϯ͘ zĞƚĞƌůŝ ĚŝŶůĞŶŵĞ ĂƌĂůĂƌŦLJůĂ ĕĂůŦƔŵĂ ƐƺƌĞůĞƌŝŶŝŶ ĚƺnjĞŶůĞŶŵĞƐŝ͕
ŚƵƐƵƐůĂƌŦŶŦŐƂnjƂŶƺŶĚĞďƵůƵŶĚƵƌƵƌ͘
zŝŶĞĂLJŶŦLJƂŶĞƚŵĞůŝŒĞŐƂƌĞ͖
ŶĚƺƔƺŬŵĂƌƵnjŝLJĞƚĞLJůĞŵĚĞŒĞƌŝ͗;>y͕ϴƐĂĂƚͿсϴϬĚ
ŶLJƺŬƐĞŬŵĂƌƵnjŝLJĞƚ ĞLJůĞŵĚĞŒĞƌůĞƌŝ͗;>y͕ϴƐĂĂƚͿсϴϱĚ
DĂƌƵnjŝLJĞƚƐŦŶŦƌĚĞŒĞƌůĞƌŝ͗;>y͕ϴƐĂĂƚͿсϴϳĚĚŝƌ͘
ϭϰ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ƵŶƵŶůĂďĞƌĂďĞƌŐƺƌƺůƚƺĚĞŶŬŽƌƵŶŵĂLJŽůůĂƌŦŶŦƔƵƔĞŬŝůĚĞĚĞďĞůŝƌƚĞďŝůŝƌŝnj͖
ϭ͘ 'ƺƌƺůƚƺŬĂLJŶĂŒŦŶĚĂĂůŦŶŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶƂŶůĞŵůĞƌ͕
Ϯ͘ <ƵůůĂŶŦůĂŶŵĂŬŝŶĞůĞƌŝŶ͕ŐƺƌƺůƚƺĚƺnjĞLJŝĚƺƔƺŬŵĂŬŝŶĞůĞƌŝůĞĚĞŒŝƔƚŝƌŝůŵĞƐŝ͕
ϯ͘ 'ƺƌƺůƚƺůƺ LJĂƉŦůŵĂƐŦ ŐĞƌĞŬĞŶ ŝƔůĞŵŝŶ͕ ĚĂŚĂ Ănj Őƺƌƺůƚƺ ŐĞƌĞŬƚŝƌĞŶ ŝƔůĞŵůĞ
ĚĞŒŝƔƚŝƌŝůŵĞƐŝ͕
ϰ͘ 'ƺƌƺůƚƺŬĂLJŶĂŒŦŶŦŶĂLJƌŦďŝƌďƂůŵĞLJĞĂůŦŶŵĂƐŦ͘
Ă͘ 'ƺƌƺůƚƺůƺŽƌƚĂŵĚĂĂůŦŶŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶƂŶůĞŵůĞƌ͖
ď͘ DĂŬŝŶĞůĞƌŝŶLJĞƌůĞƔƚŝƌŝůĚŝŒŝnjĞŵŝŶĚĞ͕ŐƺƌƺůƚƺLJĞǀĞƚŝƚƌĞƔŝŵĞŬĂƌƔŦLJĞƚĞƌůŝ
ƂŶůĞŵůĞƌŝĂůŵĂŬ͕
Đ͘ 'ƺƌƺůƚƺ ŬĂLJŶĂŒŦ ŝůĞ ŐƺƌƺůƚƺLJĞ ŵĂƌƵnj ŬĂůĂŶ ŬŝƔŝ ĂƌĂƐŦŶĂ ŐƺƌƺůƚƺLJƺ
ƂŶůĞLJŝĐŝĞŶŐĞůŬŽLJŵĂŬ͕
Ě͘ 'ƺƌƺůƚƺ ŬĂLJŶĂŒŦ ŝůĞ ŐƺƌƺůƚƺLJĞ ŵĂƌƵnj ŬĂůĂŶ ŬŝƔŝ ĂƌĂƐŦŶĚĂŬŝ ƵnjĂŬůŦŒŦ
ĂƌƚŦƌŵĂŬ͕
Ğ͘ ^ĞƐŝŶ ŐĞĕĞďŝůĞĐĞŒŝ ǀĞ LJĂŶƐŦLJĂďŝůĞĐĞŒŝ ĚƵǀĂƌ͕ ƚĂǀĂŶ͕ ƚĂďĂŶ Őŝďŝ LJĞƌůĞƌŝ
ƐĞƐĞŵŝĐŝŵĂůnjĞŵĞŝůĞŬĂƉůĂŵĂŬ͘
ϱ͘ 'ƺƌƺůƚƺŶƺŶĞƚŬŝƐŝŶĚĞďƵůƵŶĂŶŬŝƔŝĚĞĂůŦŶŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶƂŶůĞŵůĞƌ͖
Ă͘ 'ƺƌƺůƚƺLJĞ ŵĂƌƵnj ŬĂůĂŶ ŬŝƔŝŶŝŶ͕ ƐĞƐĞ ŬĂƌƔŦ ŝLJŝ ŝnjŽůĞ ĞĚŝůŵŝƔ ďŝƌ ďƂůŵĞ
ŝĕŝŶĞĂůŦŶŵĂƐŦ͕
ď͘ 'ƺƌƺůƚƺůƺŽƌƚĂŵĚĂŬŝĕĂůŦƔŵĂƐƺƌĞƐŝŶŝŶŬŦƐĂůƚŦůŵĂƐŦ͕
Đ͘ 'ƺƌƺůƚƺLJĞŬĂƌƔŦĞƚŬŝŶŬŝƔŝƐĞůŬŽƌƵLJƵĐƵůĂƌŬƵůůĂŶŵĂŬ͘
dŝƚƌĞƔŝŵĚĞŶ<ŽƌƵŶŵĂzŽůůĂƌŦ
dŝƚƌĞƔŝŵŝŶĞƚŬŝůĞƌŝŶĚĞŶŬŽƌƵŶŵĂŬŝĕŝŶ͕
ĂͿ dŝƚƌĞƔŝŵŝŶ ĞƚŬŝůĞƌŝŶĚĞŶ ŬŽƌƵŶŵĂĚĂ ŝůŬ LJĂŬůĂƔŦŵ͕ ƚŝƚƌĞƔŝŵŝ ŬĂLJŶĂŬƚĂŶ
ŬĞƐŵĞLJĞ ĕĂůŦƔŵĂŬ͕ ďƵ ĂŵĂĕůĂ͕ ƚĂƐĂƌŦŵ ƂŶůĞŵůĞƌŝLJůĞ ƚŝƚƌĞƔŝŵ ŽůƵƔƵŵƵŶƵ
ĂnjĂůƚŵĂŬǀĞLJĂ ƚĂŵĂŵĞŶ LJŽŬ ĞƚŵĞŬ͘ dĂƐĂƌŦŵůĂ ŝůŐŝůŝ ĂůŦŶĂďŝůĞĐĞŬ ƚĞĚďŝƌůĞƌ
ƔƵƔĞŬŝůĚĞƂnjĞƚůĞŶĞďŝůŝƌ͘
x ƺƚƺŶ ƚŝƚƌĞƔŝŵ ƐŝƐƚĞŵŝŶĚĞ ĨƌĞŬĂŶƐ ƵLJƵůŵĂŵĂƐŦ LJĂ ĚĂ ƵLJƵŵƵŶ
ďŽnjƵůŵĂƐŦ;ŵŽƚŽƌĚĂŬƺƚůĞĚĞŶŐĞƐŝŶŝŶƐĂŒůĂŶŵĂƐŦͿ͕
dŝƚƌĞƔŝŵƐƺƌĞƐŝŶŝŶ͕ x ZĞnjŽŶĂŶƐĨƌĞŬĂŶƐŦŶĚĂŶŬĂĕŦŶŵĂŬŝĕŝŶĚĞǀŝƌƐĂLJŦƐŦŶŦŶĚĞŒŝƔƚŝƌŝůŵĞƐŝ͕
x ŝŶĂŵŝŬĚĞŶŐĞƐŝnjůŝŬůĞƌŝŶŐŝĚĞƌŝůŵĞƐŝ͕
ƚŝƚƌĞƔŝŵŵŽůĂƐŦŶĂ
x TŝƚƌĞƔŝŵĂŵŽƌƚŝƐƂƌůĞƌŝŶŝŶŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦ͕
ŽƌĂŶŦŶŦŶƂŶĞŵŝ
ďƺLJƺŬƚƺƌ͘7ŶƐĂŶ
ŵĞŬĂŶŝŬƐŝƐƚĞŵůĞƌŝŶ x dŝƚƌĞƔŝŵLJĂůŦƚŦŵŦ͕
ĂŬƐŝŶĞƚŝƚƌĞƔŝŵ x dŝƚƌĞƔŝŵŝŶŝŶƐĂŶĂŝůĞƚŝŵŝŶŝŶƐƂŶƺŵůĞŶŵĞƐŝ͕
ŵŽůĂƐŦĂƌĂƐŦŶĚĂ ďͿ zĂůŦƚŦŵ LJŽůƵLJůĂ ƚŝƚƌĞƔŝŵŝŶ LJĂLJŦůŵĂƐŦŶŦ ĞŶŐĞůůĞŵĞŬ͕ tĂƔŦƚůĂƌĚĂ ŽƚƵƌŵĂ
ĚŝŶůĞŶĞďŝůŝƌ͘
LJĞƌŝŶĚĞƐƺƐƉĂŶƐŝLJŽŶĚƺnjĞŶŝŶŝŶŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦ͘
dŝƚƌĞƔŝŵůĞƌĕŽŬ
ĐͿ dŝƚƌĞƔŝŵ LJĂƉĂŶ Ğů ĐŝŚĂnjůĂƌŦŶŦŶ ǀĞ ŵŽƚŽƌůƵ ĂůĞƚůĞƌŝ ŬƵůůĂŶĂŶůĂƌŦŶ ƐŦŬ ƐŦŬ
ŬƵǀǀĞƚůŝŽůĚƵŒƵŶĚĂ͕
ƐĂŒůŦŬƔŝŬĂLJĞƚůĞƌŝŶŝŶ ĚĞŒŝƔƚŝƌŝůĞƌĞŬŬŦƐĂƐƺƌĞůŝĕĂůŦƔƚŦƌŦůŵĂƐŦƂŶůĞŵůĞƌŝƂŶĞƌŝůŝƌ͘
ĚŦƔŦŶĚĂŬĞŵŝŬ͕ ĚͿ 7ŶƐĂŶ͕ ƂƌŶĞŒŝŶ ĕĞƔŝƚůŝ ŬĂƐ ŬĂƐŦůŵĂůĂƌŦ ŝůĞ ŵĞǀĐƵƚ ƚŝƚƌĞƔŝŵ LJƺŬůĞŶŵĞƐŝŶĞ
ŽŵƵƌŐĂLJĂĚĂ ƵLJƵŵLJŽůůĂƌŦĂƌĂƌ͘
ŵŝĚĞŶŝŶnjĂƌĂƌ dŝƚƌĞƔŝŵƐƺƌĞƐŝŶŝŶ͕ƚŝƚƌĞƔŝŵŵŽůĂƐŦŶĂŽƌĂŶŦŶŦŶƂŶĞŵŝďƺLJƺŬƚƺƌ͘7ŶƐĂŶ
ŐƂƌŵĞƐŝƐƂnjŬŽŶƵƐƵ ŵĞŬĂŶŝŬƐŝƐƚĞŵůĞƌŝŶĂŬƐŝŶĞƚŝƚƌĞƔŝŵŵŽůĂƐŦĂƌĂƐŦŶĚĂ ĚŝŶůĞŶĞďŝůŝƌ͘dŝƚƌĞƔŝŵůĞƌĕŽŬ
ŽůĂďŝůŝƌ͘
ŬƵǀǀĞƚůŝŽůĚƵŒƵŶĚĂ͕ƐĂŒůŦŬƔŝŬĂLJĞƚůĞƌŝŶŝŶĚŦƔŦŶĚĂŬĞŵŝŬ͕ŽŵƵƌŐĂLJĂĚĂŵŝĚĞŶŝŶ
njĂƌĂƌŐƂƌŵĞƐŝ ƐƂnjŬŽŶƵƐƵŽůĂďŝůŝƌ͘
ϭϱ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ŽŬƵŵĂďƂůƺŵƺŶĚĞďŝƌĕŽŬďƺLJƺŬŵĂŬŝŶĞďŝƌĂƌĂĚĂďƵůƵŶĚƵŒƵŝĕŝŶĕŽŬ
ďƺLJƺŬďŝƌƚŝƚƌĞƔŝŵĞƚŬŝƐŝŽƌƚĂLJĂĕŦŬŵĂŬƚĂ͕ďƵĚƵƌƵŵŝƔĕŝƐĂŒůŦŒŦŶŦǀĞŝƔǀĞƌŝŵŝŶŝ
ƂŶĞŵůŝƂůĕƺĚĞĞƚŬŝůĞŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
ƵĚƵƌƵŵƵŐŝĚĞƌĞďŝůŵĞŬŝĕŝŶƚŝƚƌĞƔŝŵLJĂůŦƚŦĐŦĂŵŽƌƚŝƐƂƌůĞƌŝŶŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦ
ƂŶĞƌŝůĞďŝůŝƌ͘
LJĚŦŶůĂƚŵĂŶŦŶKůƵŵƐƵnjƚŬŝůĞƌŝŶĚĞŶ<ŽƌƵŶŵĂzŽůůĂƌŦ
ĂͿ 'ƺŶ ŦƔŦŒŦŶŦŶ ŽĚĂLJĂ ĚŽŒƌƵĚĂŶ ŐŝƌŵĞƐŝ ƂŶůĞŶŵĞůŝĚŝƌ ;ƉĞŶĐĞƌĞůĞƌŝŶ ƵLJŐƵŶ
LJĞƌĚĞŽůŵĂƐŦ͕ŵĂƚĐĂŵůĂƌŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦ͕ĂĕŦŬƌĞŶŬǀĞŦƔŦŬŐĞĕŝƌŵĞŬĂƚƐĂLJŦƐŦ
йϯϬΖĚĂŶĨĂnjůĂŽůĂŶƉĞƌĚĞůĞƌŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦ͕ƉĂŶũƵƌŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦͿ͕
ďͿ WĞŶĐĞƌĞůĞƌŝŶ͕ŬŽůŽŶůĂƌŦŶ͕ƚĂǀĂŶůĂƌŦŶ͕ĚƵǀĂƌůĂƌŦŶǀĞďƂůŵĞůĞƌŝŶLJƺnjĞLJůĞƌŝŶŝŶ
ĂĕŦŬƌĞŶŐĞďŽLJĂŶŵĂƐŦ͕
ĐͿ ALJŶŦ njĂŵĂŶĚĂ ĚƂƔĞŵĞŶŝŶ ĚĞ ĂĕŦŬ ƌĞŶŬƚĞ ŽůŵĂƐŦ͕ ĂŶĐĂŬ ĚŦƔĂƌŦĚĂŶ
ŐĞůĞďŝůĞĐĞŬ ǀĞLJĂ ŝƔůĞŵ ĂŶŦŶĚĂ ŽƌƚĂLJĂ ĕŦŬĂďŝůĞĐĞŬ ƚŽnjůĂƌŦŶ ƌĞŶŐŝŶĚĞŶ ĂĕŦŬ
ŽůŵĂŵĂƐŦ͕
ĚͿ 'ĞŶĞů ŽůĂƌĂŬ ŐƺǀĞŶůŝŬ ŝƔĂƌĞƚůĞƌŝŶŝŶ ĚŦƔŦŶĚĂ ŬĂůĂŶ͕ ŵƂďůĞ ǀĞ ŵĂŬŝŶĞ
ƉĂƌĕĂůĂƌŦŶŦŶ͕ĂĕŦŬ͕ŵĂƚƌĞŶŬůĞƌĞďŽLJĂŶŵĂƐŦ͕
ĞͿ YĂƉĂLJŦƔŦŬŬĂLJŶĂŬůĂƌŦŶŦŶŝƔĕŝůĞƌŝŶŐƂƌƺƔĂĕŦƐŦŶŦŶĚŦƔŦŶĂLJĞƌůĞƔƚŝƌŝůŵĞƐŝ͕ǀĞLJĂ
ŐĞƌĞŬůŝŐƂůŐĞůŝŬůĞƌŝŶŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦ͘
ĨͿ LJĚŦŶůĂƚŵĂƚĞŬĚƺnjĞŽůŵĂůŦĚŦƌ͘
ĂůŦƔŦůĂŶĚƺnjĞLJŝŶŚĞƌƚĂƌĂĨŦŶĚĂŬŝĂLJĚŦŶůĂƚŵĂƐĞǀŝLJĞƐŝĞƔŝƚŽůŵĂůŦĚŦƌ͘
dĞŬĚƺnjĞůŝŬƐĂŒůĂŶĂŵĂnjƐĂŐƂnjĚĞŒŝƔŝŬĂLJĚŦŶůĂƚŵĂƐĞǀŝLJĞƐŝŶĞŬĞŶĚŝŶŝƵLJƵŵůĂŵĂŬ
ŝĕŝŶĕĂďĂŚĂƌĐĂLJĂĐĂŬǀĞĕĂďƵŬLJŽƌƵůĂĐĂŬƚŦƌ͘dĞŬĚƺnjĞůŝŬƐĂŒůĂŵĂŬŝĕŝŶLJĂLJŐŦŶŦƔŦŶůĂƌ
ǀĞƌĞŶŦƔŦŬŬĂLJŶĂŬůĂƌŦŬƵůůĂŶŵĂŬǀĞďƵŶůĂƌŦďŝƌďŝƌŝŶĞLJĂŬŦŶLJĞƌůĞƔƚŝƌŵĞŬŐĞƌĞŬŝƌ͘
ĂůŦƔŦůĂŶĚƺnjĞLJŝŶŚĞƌ /ƔŦŬŬĂLJŶĂŬůĂƌŦ͕ĕĂůŦƔŦůĂŶLJƺnjĞLJĞŐƂůŐĞĚƺƔŵĞLJĞĐĞŬƔĞŬŝůĚĞLJĞƌůĞƔƚŝƌŝůŵĞůŝĚŝƌ͘
ƚĂƌĂĨŦŶĚĂŬŝ
ĂLJĚŦŶůĂƚŵĂƐĞǀŝLJĞƐŝ dĞƌŵĂů<ŽŶĨŽƌbĂƌƚůĂƌŦŶŦŶKůƵŵƐƵnjEƚŬŝůĞƌŝŶĚĞŶ<ŽƌƵŶŵĂ
ĞƔŝƚŽůŵĂůŦĚŦƌ͘
dĞŬĚƺnjĞůŝŬ
YŽůůĂƌŦ
ƐĂŒůĂŶĂŵĂnjƐĂŐƂnj 7ƐƚĞŶŵĞLJĞŶ,ĂǀĂ<ŽƔƵůůĂƌŦŶĂ<ĂƌƔŦůŦŶĂďŝůĞĐĞŬPŶůĞŵůĞƌ
x
ĚĞŒŝƔŝŬĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ
ƐĞǀŝLJĞƐŝŶĞŬĞŶĚŝŶŝ hLJŐƵŶ ďŝƌ ŦƐŦƚŵĂ ƐŝƐƚĞŵŝLJůĞ ŝƔ LJĞƌŝŶŝŶ ŝƐƚĞŶĞŶ ĚƺnjĞLJĚĞ ŦƐŦƚŦůŵĂƐŦ ŝůŬ
ƵLJƵŵůĂŵĂŬŝĕŝŶ LJĂƉŦůĂĐĂŬ ŝƔƚŝƌ͘ &ĂďƌŝŬĂŶŦŶ ŦƐŦƚŵĂ ĚƺnjĞLJŝŶŝ LJƂƌĞŶŝŶ ͕ ŝŬůŝŵ ŬŽƔƵůůĂƌŦ͕ ŝĕŝŶĚĞ
ĕĂďĂŚĂƌĐĂLJĂĐĂŬǀĞ ďƵůƵŶĂŶŵĞǀƐŝŵ͕LJĂƉŦŶŦŶƚŝƉŝ͕LJĂƉŦůĂŶŝƔŝŶŐĞƌĞŬƚŝƌĚŝŒŝŬĂƐĕĂůŦƔŵĂƐŦ;ĂŒŦƌŝƔ͕
ĕĂďƵŬLJŽƌƵůĂĐĂŬƚŦƌ͘ ŚĂĨŝĨŝƔͿ͕ƺƌĞƚŝŵƐƺƌĞĐŝǀĞŝƔĕŝůĞƌŝŶŐŝLJŝŶŵĞĂůŦƔŬĂŶůŦŬůĂƌŦďĞůŝƌůĞLJĞĐĞŬƚŝƌ͘
x KůĂŶĂŬůĂƌ ĞůǀĞƌĚŝŒŝ ƂůĕƺĚĞ ƵLJŐƵŶ LJĞƌůĞƌĞ LJĞƌůĞƔƚŝƌŝůŵŝƔ ĕŽŬ ƐĂLJŦĚĂ ƵĨĂŬ
ŦƐŦƚŦĐŦůĂƌĚĂŶLJĂƌĂƌůĂŶŦůŵĂůŦĚŦƌ͘
x /ƐŦƚŦĐŦůĂƌ ͕ ŚĂǀĂůĂŶĚŦƌŵĂ ĚĞůŝŬůĞƌŝŶĚĞŶ ǀĞ ƉĞŶĐĞƌĞůĞƌĚĞŶ ŐĞůĞŶ ŚĂǀĂŶŦŶ͕
ŝĕĞƌŝĚĞ ĕĂůŦƔĂŶůĂƌĂ ŐĞůŵĞĚĞŶ ƂŶĐĞ ŦƐŦƚŦůŵĂƐŦŶŦ ƐĂŒůĂLJĂĐĂŬ ďŝĕŝŵĚĞ
LJĞƌůĞƔƚŝƌŝůŵĞůŝĚŝƌ͘
x &ĂďƌŝŬĂ ĚĂŚĂ ŬƵƌƵůƵƌŬĞŶ ŝLJŝ ďŝƌ LJĂůŦƚŦĐŦ ŵĂůnjĞŵĞ ŝůĞ ĕĂƚŦ ǀĞ ŬƵnjĞLJĞ ďĂŬĂn
ĚƵǀĂƌLJĂůŦƚŦůŵĂůŦĚŦƌ͘
o ĂůŦƔĂŶůĂƌĂ ƵLJŐƵŶ ŐŝLJƐŝůĞƌ ǀĞƌŝůŵĞůŝĚŝƌ͘ <ƵůůĂŶŦůĂĐĂŬ ďĂƌĞƚůĞƌŝŶ ŝĕŝ
ŬƵůĂŬůĂƌŦ͕ ĂůŶŦ ǀĞ ŚĂƚƚĂ ŐĞƌĞŬŝƌƐĞ ĂŒnjŦ ĚĂ ŬĂƉĂƚĂďŝůĞĐĞŬ ƚƺƌĚĞ
ϭϲ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ZĂĚLJĂƐLJŽŶĚĂŶ<ŽƌƵŶŵĂzƂŶƚĞŵůĞƌŝ
ϭͿ sƺĐƵĚĂ ŐŝƌĞŶ ďŝƌ ƌĂĚLJŽĂŬƚŝĨ ŵĂĚĚĞ͕ ǀƺĐƵƚƚĂ ďƵůƵŶĚƵŒƵ ƐƺƌĞ ďŽLJƵŶĐĂ
ŦƔŦŶůĂŵĂ LJĂƉĂƌ͘ Ƶ ŶĞĚĞŶůĞ͕ ŝĕ ƌĂĚLJĂƐLJŽŶ ƚĞŚůŝŬĞƐŝŶĚĞŶ ŬŽƌƵŶŵĂŬ ŝĕŝŶ͕
ŽƌƚĂŵŦŶ͕ ŐŝLJƐŝůĞƌŝŶ ǀĞ ĐŝůĚŝŶ ƌĂĚLJŽĂŬƚŝĨ ŵĂĚĚĞ ŝůĞ ďƵůĂƔŵĂƐŦŶŦ͕ ƌĂĚLJŽĂŬƚŝĨ
ŵĂĚĚĞŶŝŶLJŝLJĞĐĞŬǀĞƐŽůƵŶƵŵLJŽůƵLJůĂǀƺĐƵĚĂŐŝƌŵĞƐŝŶŝƂŶůĞLJŝĐŝƂŶůĞŵůĞƌ
ĂůŦŶŵĂƐŦ ŐĞƌĞŬůŝĚŝƌ͘ Ƶ ƂŶůĞŵůĞƌ ĂƌĂƐŦŶĚĂ ƂnjĞů ƐŽůƵŶƵŵ ĐŝŚĂnjůĂƌŦŶŦŶ
ŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦ͕ƚĂŵLJƺnjŵĂƐŬĞǀĞĨŝůƚƌĞůĞƌŝŶŝŶŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦŬŽƌƵLJƵĐƵĞůďŝƐĞůĞƌ
ŐŝLJŝůŵĞƐŝ͕ ŝŵŬąŶ ŽůŵĂŵĂƐŦ ĚƵƌƵŵƵŶĚĂ ŵĞŶĚŝů͕ ŚĂǀůƵ ǀď͘ ŝůĞ ƐŽůƵŶƵŵ
LJŽůůĂƌŦŶŦŶ ŬĂƉĂƚŦůŵĂƐŦ͕ ŬŝƌůĞŶĞŶ ďƂůŐĞĚĞŬŝ ŐŦĚĂ ǀĞ ƐƵůĂƌŦŶ ƚƺŬĞƚŝůŵĞŵĞƐŝ
ƐĂLJŦůĂďŝůŝƌ͘
ϮͿ ŦƔƌĂĚLJĂƐLJŽŶĂŬĂƌƔŦŬŽƌƵŶŵĂŬŝĕŝŶďĂƔůŦĐĂƺĕLJƂŶƚĞŵďƵůƵŶŵĂŬƚĂĚŦƌ͗
ĂͿ hnjĂŬůŦŬ͗ EŽŬƚĂƐĂů ŬĂLJŶĂŬůĂƌĚĂŶ LJĂLJŦŶůĂŶĂŶ ƌĂĚLJĂƐLJŽŶ ƔŝĚĚĞƚůĞƌŝ
ŬĂLJŶĂŬƚĂŶ ŽůĂŶ ƵnjĂŬůŦŒŦŶ ŬĂƌĞƐŝLJůĞ ĂnjĂůĚŦŒŦŶĚĂŶ͕ ƵnjĂŬůŦŬ ŝLJŝ ďŝƌ
ŬŽƌƵŶŵĂĂƌĂĐŦŽůŵĂŬƚĂĚŦƌ͘
ďͿ ĂŵĂŶ͗ ZĂĚLJĂƐLJŽŶ ĚŽnjƵ ŵŝŬƚĂƌŦ ƌĂĚLJĂƐLJŽŶ ŬĂLJŶĂŒŦŶŦŶ LJĂŶŦŶĚĂ
ŐĞĕŝƌŝůĞĐĞŬ ƐƺƌĞ ŝůĞ ŽƌĂŶƚŦůŦ ŽůĂƌĂŬ ĂƌƚƚŦŒŦŶĚĂŶ ŬĂLJŶĂŬ LJĂŬŦŶŦŶĚĂ
ŵƺŵŬƺŶŽůĂďŝůĚŝŒŝŶĐĞŬŦƐĂƐƺƌĞŬĂůŦŶŵĂůŦĚŦƌ͘
ĐͿ ŦƌŚůĂŵĂ͗ ŝƐ ƌĂĚLJĂƐLJŽŶ ƚĞŚůŝŬĞůĞƌŝŶĚĞŶ ŬŽƌƵŶŵĂŶŦŶ ĞŶ ĞƚŬŝŶ
LJƂŶƚĞŵŝ njŦƌŚůĂŵĂ ŽůƵƉ ƌĂĚLJĂƐLJŽŶƵŶ ƔŝĚĚĞƚŝŶŝ ĂnjĂůƚŵĂŬ ŝĕŝŶ
ƌĂĚLJĂƐLJŽŶ ŬĂLJŶĂŒŦ ŝůĞ ŬŝƔŝ ĂƌĂƐŦŶĂ ƵLJŐƵŶ ƂnjĞůůŝŬůĞƌĚĞ ŬŽƌƵLJƵĐƵ
ĞŶŐĞů ŬŽŶƵůŵĂůŦĚŦƌ͘ ŦƌŚůĂŵĂ ƚŽƉƌĂŬ͕ ďĞƚŽŶ͕ ĕĞůŝŬ͕ ŬƵƌƔƵŶ Őŝďŝ
ŬŽƌƵLJƵĐƵůƵŒƵ LJƺŬƐĞŬŵĂƚĞƌLJĂůŬƵůůĂŶŦůĂƌĂŬLJĂƉŦůĂďŝůŝƌ͘
DĂŶLJĞƚŝŬĂůĂŶŦŶƔŝĚĚĞƚŝŬĂLJŶĂŬƚĂŶƵnjĂŬůŦŒŦŶŬĂƌĞƐŝǀĞŝĕŝŶĚĞLJĂLJŦůĚŦŒŦ
ŽƌƚĂŵŦŶLJŽŒƵŶůƵŒƵŝůĞ ƚĞƌƐŽƌĂŶƚŦůŦĚŦƌ͕ĚŽůĂLJŦƐŦLJůĂďƵŚĂƚůĂƌĚĂŶŵƺŵŬƺŶŽůĚƵŒƵ
ŬĂĚĂƌƵnjĂŬƚĂLJĂƔĂŵĂůŦǀĞ ŵƺŵŬƺŶƐĞďƵŚĂƚůĂƌ͕ƚŽƉƌĂŬĂůƚŦŶĂĂůŦŶŵĂůŦĚŦƌ͘
ϭϳ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ĂƐŦŶĕĞŒŝƔŝŵŝŶĚĞŶ<ŽƌƵŶŵĂzƂŶƚĞŵůĞƌŝ
ĂƐŦŶĕĚĞŒŝƔŝŵůĞƌŝŶĚĞLJĂĚĂĚƺƔƺŬǀĞLJƺŬƐĞŬďĂƐŦŶĐŦŶŐĞƌĞŬƚŝƌĚŝŒŝŝƔůĞƌĚĞ͕
ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŵƺŵŬƺŶƐĞŐĞŶĕǀĞƚĞĐƌƺďĞůŝŝƐĕŝůĞƌĚĞŶƐĞĕŝůŵĞůŝĚŝƌ͘LJƌŦĐĂ͕ďƵŝƔůĞƌĚĞ
ĕĂůŦƔĂĐĂŬůĂƌŦŶƔŝƔŵĂŶ͕ĂůŬŽůŝŬǀĞƐŽůƵŶƵŵƐŝƐƚĞŵŝŶĞŝůŝƔŬŝŶŬƌŽŶŝŬŚĂƐƚĂůŦŬůĂƌŦ
ŽůŵĂŵĂůŦĚŦƌ͘ƵŝƔůĞƌĚĞĕĂůŦƔŵĂŶŦŶĚĞǀĂŵŦƐƺƌĞƐŝŶĐĞƉĞƌŝLJŽĚŝŬŵƵĂLJĞŶĞůĞƌ͕
ŽůĚƵŬĕĂŚĂƐƐĂƐLJĂƉŦůŵĂůŦ͕ŬƵůĂŬ͕ďƵƌƵŶ͕ďŽŒĂnjǀĞƐŽůƵŶƵŵƐŝƐƚĞŵŝŶĞŝůŝƔŬŝŶĂŬƵƚ
LJĂŬŦŶŵĂƐŦŽůĂŶůĂƌŝLJŝůĞƔŝŶĐĞLJĞŬĂĚĂƌŝƔƚĞŶƵnjĂŬůĂƔƚŦƌŦůŵĂůŦĚŦƌůĂƌ͘
7ƔĞŐŝƌŝƔŵƵĂLJĞŶĞůĞƌŝŶĚĞƚĂŵƐŝƐƚĞŵŝŬŵƵĂLJĞŶĞLJĂƉŦůŵĂůŦ͕ĂŬĐŝŒĞƌǀĞƐŝŶƺƐ
ŐƌĂĨŝƐŝĕĞŬŝůŵĞůŝĚŝƌ͘ƺLJƺŬĞŬůĞŵůĞƌĚĞŝƔĞŐŝƌŝƔƚĞ͕ŚĞƌLJŦůŬŝƉĞƌŝLJŽĚŝŬŵƵĂLJĞŶĞĚĞ
ƌĂĚLJŽůŽũŝŬŽůĂƌĂŬŝŶĐĞůĞŶŵĞůŝĚŝƌ͘ƵŝŶĐĞůĞŵĞŝƔĕŝŝƔƚĞŶĂLJƌŦůĚŦŬƚĂŶƐŽŶƌĂĚĂŝŬŝLJŦů
ƚĞŬƌĂƌůĂŶŵĂůŦĚŦƌ͘ĂƐŦŶĕĂůƚŦŶĚĂŬĂnjĂLJĂƵŒƌĂLJĂŶůĂƌůĂ͕ŚĂƐƚĂůĂŶĂŶůĂƌLJĞŶŝĚĞŶŝƔĞ
ĚƂŶĚƺƌƺůŵĞŵĞůŝĚŝƌůĞƌ͘ĂƐŦŶĕĂůƚŦŶĚĂĕĂůŦƔŦƌŬĞŶƵLJƵůŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶŬƵƌĂůůĂƌǀĞ
ĂůŦŶŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶƂŶůĞŵůĞƌ͕ďĂƐŦŶĐŦŶŝŶƐĂŶǀƺĐƵĚƵŶĚĂŬŝĞƚŬŝůĞƌŝŬŽŶƵƐƵŶĚĂ
ĞŒŝƚŝůŵĞůŝĚŝƌůĞƌ͘
ϭϴ
&ŝnjŝŬƐĞůZŝƐŬƚŵĞŶůĞƌŝ
ͻ&ŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝ͕ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶƐĂŒůŦŒŦŶŦĞƚŬŝůĞŵĞŝŚƚŝŵĂůŝ
ŽůĂŶĨŝnjŝŬƐĞůĨĂŬƚƂƌůĞƌĚŝƌ͘zĂƔĂŶŦůĂŶǀĞLJĂĕĂůŦƔŦůĂŶŽƌƚĂŵŦŶ
ƐŦĐĂŬůŦŬ͕ŶĞŵĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ͕Őƺƌƺůƚƺ͕ƚŝƚƌĞƔŝŵ͕ďĂƐŦŶĕǀď͘ĨŝnjŝŬƐĞů
ƂnjĞůůŝŬůĞƌŝďŝƌĞLJŝŶƐĂŒůŦŒŦŶŦƂŶĞŵůŝƂůĕƺĚĞĞƚŬŝůĞƌ͘ĂůŦƔĂŶůĂƌ͕
Özet
ƂnjĞůůŝŬůĞĂŒŦƌǀĞƚĞŚůŝŬĞůŝŝƔůĞƌĚĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌďƵLJƂŶĚĞŶďƺLJƺŬ
ƌŝƐŬĂůƚŦŶĚĂĚŦƌ͘
ͻ &ŝnjŝŬƐĞůĕĞǀƌĞŬŽƔƵůůĂƌŦLJƂŶƺŶĚĞŶŚĞƌŝƔLJĞƌŝĂLJŶŦĚĞŒŝůĚŝƌ͘LJŶŦ
ƺƌƺŶƺƺƌĞƚĞŶŝŬŝŝƔůĞƚŵĞĚĞďŝůĞĨŝnjŝŬƐĞůĕĞǀƌĞŬŽƔƵůůĂƌŦďĞŶnjĞƌ
ŽůŵĂLJĂďŝůŝƌ͘ƵƌĂĚĂƂŶĞŵůŝŽůĂŶŚĞƌŝƔůĞƚŵĞĚĞŽůĂďŝůĞĐĞŬ
ĨŝnjŝŬƐĞůŽůƵŵƐƵnjůƵŬůĂƌŦŶŬĂLJŶĂŒŦŶĚĂLJŽŬĞĚŝůŵĞƐŝǀĞ
ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶďƵƔĞŬŝůĚĞŬŽƌƵŶŵĂƐŦĚŦƌ͘
ͻ&ŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝďĂƔůŦĐĂŐƺƌƺůƚƺ͕ƚŝƚƌĞƔŝŵ͕ĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ͕
ƚĞƌŵĂůŬŽŶĨŽƌ͕ƌĂĚLJĂƐLJŽŶǀĞďĂƐŦŶĕĚĞŒŝƔŝŵŝŽůĂƌĂŬ
ƐŦƌĂůĂŶĂďŝůŝƌ͘
ͻdƺŵďƵĨŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝŶŝŶŝŶƐĂŶůĂƌƺnjĞƌŝŶĚĞŽůƵŵƐƵnj
ĞƚŬŝůĞƌŝǀĂƌĚŦƌǀĞĕĂůŦƔŵĂǀĞƌŝŵŝŶŝĚƺƔƺƌƺƌ͘
ͻ7ƔǀĞƌĞŶ͕ƂŶĐĞŝŶƐĂŶƐĂŒůŦŒŦĚƺƔƺŶĐĞƐŝŝůĞŚĂƌĞŬĞƚĞĚŝƉďƵƚƺƌ
ĨŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝŶŝŶĕĂůŦƔĂŶůĂƌƺnjĞƌŝŶĚĞŬŝŽůƵŵƐƵnj
ĞƚŬŝůĞƌŝŶĚĞŶŬŽƌƵŵĂƐŦŐĞƌĞŬŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
ͻ&ŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝŶŝŶĚĞƚĂLJůĂƌŦŶŦďƂůƺŵƺŵƺnjĚĞŐƂƌĚƺŶƺnj
ǀĞŬĞƐŝŶůŝŬůĞƔƵŶƵƐƂLJůĞLJĞďŝůŝƌŝnj͕ĨŝnjŝŬƐĞůƌŝƐŬĞƚŵĞŶůĞƌŝŶŝŶ
ŬĂnjĂLJĂĚƂŶƺƔŵĞƐŝŶŝĞŶŐĞůůĞLJĞďŝůŝƌŝnj͘
ͻŽůĂLJŦƐŦLJůĂƐŽŶƐƂnjƺŵƺnj͗ΗPŶĐĞŝŶƐĂŶƐĂŒůŦŒŦΗŽůĂĐĂŬƚŦƌ͘
ϭϵ
Kimyasal Risk Etmenleri
GİRİŞ
Çağımızda kimyasal maddeler günlük yaşamımızın bir parçasıdır. Evimizde,
iş yerimizde hatta hayati faaliyet gösterdiğimiz her alanda bilerek ya da
bilmeyerek kimyasallarla iç içe yaşarız. Dünyada yaklaşık 6-7 milyon farklı kimyasal
madde bulunmaktadır. Bunların yaklaşık 80.000 ila 100.000 kadarının kullanıldığı
tahmin edilmektedir. Bunlardan 8.000 ile 10.000 kadarı tehlikeli, 3.000 kadarı
kanserojen, 150-200 kadarı insan kanserojenidir. Yılda yaklaşık 1200 yeni kimyasal
üretilmekte ve piyasaya bir şekilde arz edilmektedir. Kimyasal maddelerin çoğu
renk ve koku gibi duyularımıza hitap eden fiziksel özelliklere sahip olmadıkları için,
insan yaşamını etkileyen risk faktörleri arasında en sinsi olanıdır ve farkına
varmadan maruz kalmaktayız. Kimyasalların çoğunun etkilerini belirlemek için
uzun yıllara ihtiyaç duyulduğundan dolayı bunlardan çoğunun etkisi
bilinmemektedir. Bu durumun en korkunç yanı, insan sağlığı ve ekolojik sistemi
nasıl etkileyeceği konusunda yeterli bilgiye sahip olunmadan piyasaya sunulmaları
ve kullanılmalarıdır.
Her yıl dünyada gıda katkı maddeleri, ilaç ve zirai ilaçlar, temizlik maddeleri,
enerji üretiminde kullanılan yakıtlar olarak en az 400 milyon ton kimyasal madde
kullanım için üretilmektedir.
Kimyasal maddelere karşı kendimizi korumak için yapacağımız ilk iş,
çalıştığımız maddelerle ilgili mümkün olduğunca detaylı bilgi edinmek ve bunlara
maruz kalmamak için gerekli tedbirleri almaktır.
KİMYASALLARIN ADLANDIRILMASI VE
SINIFLANDIRILMASI
Adlandırma
Kimyasalların isimlendirilmesi uluslararası kriterlere göre birkaç şekilde
yapılmaktadır. Özellikle organik maddelerin isimlendirilmesinde farklı yöntemler
kullanılır. Ayrıca kimyasalların yaygın kullanılan ticari isimleri de bulunmaktadır.
İyonik bileşikler, metal Sistematik adlandırmada, iyonik bileşikler, metal-ametal bileşikleridirler.
adı + ametal adı + «ür»
Bunlar, metal adı + ametal adı + «ür» eki getirilerek isimlendirilirler. Örneğin; KCl:
eki getirilerek
Potasyum klorür, MgBr: Magnezyum bromür. Al2S3: Alüminyum sülfür gibi.
isimlendirilir.
Kovalent bileşiklerde Çok atomlu anyonlarla yapılırken anyonun adı söylenir. Örneğin; NaOH:
ise Latince sayılar Sodyum Hidroksit, Al2(SiO3)3: Alüminyum silikat gibi.
söylenir.
Kovalent bileşikler, ametal-ametal bileşikleridirler. Latince sayılar söylenir.
Örneğin; CO2: Karbon dioksit, N2O3: Diazottrioksit, CCl4: Karbon tetra klorür gibi.
Halojenli asitler,iki türlü olabilir. HCl: Hidrojen klorür veya hidroklorik asit;
HF: Hidrojen florür veya hidroflorik asit; HI: Hidrojen iyodür ve ya hidroiyodik asit
gibi.
Oksiasitlerde,«it» ile biten anyonlarla yapılırsa «öz asit», «at» ile biten
anyonlarla yapılırsa «ik asit» şeklinde adlandırılır. Örneğin; HNO2: Nitröz asit,
2
Kimyasal Risk Etmenleri
HClO2: Kloröz asit, H2SO3: Sülfüröz asit; HNO3: Nitrik asit, H2CO3: Karbonik asit,
H3PO4: Fosforik asit, H2SO4: Sülfürik asit gibi.
Bazı kimyasallar sistematik adlandırmanın dışında isimler alabilirler.
Sınıflandırma
Uluslararası çalışma örgütü (ILO)’ya göre, sınıflandırmada dikkate alınacak
genel kriterler şunlardır.
Katı Maddeler
Bunlar, kimyasal maruziyet riskinin en düşük olduğu maddelerdir. Katı
maddelerle çalışmanın en büyük tehlikesi, işlenmeleri sırasında ortaya çıkardıkları
toz ya da gazlardır. Katı kimyasalların deri ile teması, ya da sindirim yolu ile
3
Kimyasal Risk Etmenleri
Tozlar
Kömür, hububat, ağaç, mineral, metal, cevher ve maden ocaklarından çıkan,
hava içerisinde dağılma ve yayılma özelliği gösteren 0,5-150 mikron büyüklükte
olan katı parçacıklardır. Tozlar, organik ve inorganik maddelerin işlenmesi,
taşınması, püskürtülmesi sırasında oluşan ve kendisinden üretildikleri maddelerle
aynı bileşimde olan ve iş yerlerinde çeşitli işlemler sonucu ortaya çıkan
maddelerdir. Tozların solunabilir olanları, dolayısıyla sağlık açısından risk
oluşturanları 60 mikronun altındakilerdir. Bunların büyük bir kısmı üst solunum
yollarında tutulmaktadırlar. Özellikle 5 mikrondan küçük zerrecikler, boyutlarına
ve türlerine bağlı olarak akciğerlerin derinliklerine kadar ulaşabilirler. Sağlık için en
zararlı olanlar da bunlardır. Tozlar kendisini meydana getiren maddenin bileşimine
ve tozun fiziki yapısına göre gruplandırılırlar.
Organik tozlar
Organik tozlar daha çok bitkisel ve hayvansal maddeler ile bazı sentetik
maddelerin oluşturduğu tozlardır. Bitkisel ve hayvansal kökenli tozlar alveollere
kadar ulaştığında akciğerlerin kendini temizleme özelliği ile atılarak elimine
edilirler. Sentetik bileşiklerin oluşturduğu organik tozlar için aynı şeyi söylemek
mümkün değildir. Bunlar kendisini oluşturan sentetik maddenin özelliğine göre
farklı etkiler gösterirler.
Bissinoz, pamuk ile çalışan işçilerin %30-40’ında 5-10 yıl içinde görülebilen
bir hastalıktır. 20-30 yıl gibi uzun süreli maruziyet sonucu bronşit ve astmatik bir
tablo ortaya çıkar.
Anorganik tozlar
Demir, bakır, çinko ve kurşun gibi metal ya da kükürt, karbon gibi
ametallerden ve bunların bileşiklerinden oluşan tozlardır. Anorganik tozlar
kendisini oluşturan maddenin cinsine göre değişik etkilere sahip olabilirler. Bunlar,
metalik tozlar (demir, bakır, çinko tozu), ametalik tozlar (kükürt, kömür tozu),
kimyasal bileşiklerin tozları (çinko oksit, manganez oksit) ve doğal bileşiklerin
tozları (mineraller, killer, maden cevherleri gibi.) olmak üzere çeşitleri vardır.
Fibrojenik tozlar
Bazı maddeler lifli yapıya sahiptir. Bunların tozları da liflidir ve bunlara
fibrojenik tozlar denir. Silis, asbest, talk bu tür lifli yapıya sahip olan maddelerdir.
Bu maddeler silikozis, asbestoz, talkoz adı ile anılan hastalıklara sebep olurlar.
4
Kimyasal Risk Etmenleri
Asbest
Çeşitli silikat minerallerinin milyonlarca yıl önce yüksek basınç, sıcaklık ve
kimyasal etkilere maruz kalması sonucunda oluşturduğu kristalize bir grup
minerale verilen isimdir.
Silis, asbest ve talk
lifli yapıya sahip Asbestin özellikleri
maddelerdir ve
• Isıya dayanıklıdır.
bunlar silikozis,
asbestoz ve talkoz • Esnek, yüksek gerilme direncine sahiptir.
hastalıklarına sebep • Isı ve elektrik iletkenliği çok düşüktür.
olurlar. • Çeşitli kimyasallara karşı dayanıklıdır.
• Mikroorganizmalara karşı dayanıklıdır.
• Sürtünmeye ve aşınmaya karşı dayanıklıdır.
• Çeşitli maddelerle kolay karışır, kolay şekillenir.
Asbestin serpantin ve amfibol grubu olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır.
Serpantin grubu asbest beyaz asbest olarak bilinir ve diğer türlere göre daha
masumdur. Amfibol grubu asbest ise kahve renkli ve mavi asbest olarak bilinir ve
daha çok zararlı olduğu bilinen gruptur.
Avrupa Birliği, 2005 yılından itibaren AB'ye üye ülkelerde tüm asbest
türlerinin üretimini ve kullanımını yasaklamıştır. Türkiye, 1996 yılından itibaren
amfibol grubu asbestin kullanımını yasaklamış, 2008 yılından itibaren da beyaz
Türkiye, 1996 asbestin kullanımını sınırlandırmıştır.
yılından itibaren
amfibol grubu Asbest insan vücuduna solunum ve sindirim yoluyla alınmaktadır. Sindirim
asbestin kullanımını yoluyla alınan asbest lifleri genellikle insan vücudundan atılabilmektedir, ancak bu
yasaklamış, 2008 lifler solunduğunda akciğer dokusunu bozarak tedavisi mümkün olmayan
yılından itibaren da hastalıklar meydana getirmektedir. Oluşan hastalığın türü ve ağırlığı özellikle lif
beyaz asbestin
türüne ve lif boyutuna bağlıdır. Sigara içmek riski artırmaktadır.
kullanım alanı
daraltılmıştır. Asbest, akciğer, sindirim sistemi, gırtlak kanserlerine ve akciğer zarı
kalınlaşması (pleura)na sebep olmaktadır. İlk olarak tersane çalışanlarda tespit
edilen asbestosis, asbest liflerini çözmeye çalışan vücut tarafından üretilen asidin
akciğer zarında oluşturduğu yaralardır. Bu hastalığın kendini göstermesi 10-20 yılı
bulmaktadır. Asbestin yol açtığı diğer önemli bir hastalık da akciğer zarı ve karın
zarı kanseri olarak bilinen mezotelyomadır.
Asbestle çalışma ortamında, çalışma süresi dikkate alınarak lif sayımı ile
maruziyet miktarı belirlenir. 0-5 mikron boyutundaki lifler en tehlikeli olanlarıdır.
Ülkemizde uygulanan limit konsantrasyon değer, sekiz saatlik zaman ağırlıklı
ortalama olarak 0,1 lif/cm3 tür.
Talk
Magnezyum silikat kayalarının ve ya metamorfozdolamitlerinin değişmesi
ile meydana gelen tabii bir hidrosilikattır. Açık yeşil, beyaz ve gri renkte yaprağımsı
ve pullu yapıda olabilir. Asit ve alkalilere mukavimdir.
5
Kimyasal Risk Etmenleri
Toksik tozlar
Vücuda alındığında akut veya kronik zehirlenmeye sebep olan, kurşun,
krom, kadmiyum, mangan, vanadyum gibi ağır metal tozlarıdır.
Kanserojen tozlar
Arsenik ve bileşikleri, nikel ve bileşikleri ve berilyum kromat tozları, kansere
yol açan tozlardır. Bu tozların kanser oluşturmasında kişinin beslenme alışkanlığı,
yaşam tarzı ve çevresel faktörler etkilidir.
Radyoaktif tozlar
Uranyum, toryum, zirkonyum ve seryum gibi radyoaktif maddelerin
bileşiklerinin oluşturduğu tozlardır. Bunların yaymış olduğu iyonize ışınlar insan
vücudunda mutasyona sebep olurlar.
Alerjik tozlar
Alerjik tozların etkileri bireysel farklılığa göre değişir. Özellikle duyarlı
kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açarlar. Polen, pamuk, yün, kürk, tüy, saç ve ağaç
tozları, tahıl tozları, bazı sentetik maddeler, özellikle kapalı rutubetli ve sıcak
ortamlardaki bakteriler, ateş, astım, dermatit gibi alerjik reaksiyonlara yol açarlar.
İnert tozlar
Kireçtaşı, mermer, alçı, kömür, demir, baryum ve magnezyum bileşiklerinin
tozları, bu tip tozlardır. Bu tozlar vücutta birikebilirler ancak herhangi bir fibrojenik
ve toksik etki oluşturmazlar. Vücudun savunma mekanizmasının temizleme
gücünü aşmadıkça problem oluşturmazlar.
Gazlar
6
Kimyasal Risk Etmenleri
7
Kimyasal Risk Etmenleri
Pestisitler
İnsektisit (böcek öldürücüler), herbisit (zararlı bitkileri yok edenler),
rodentisit (fare ilaçları) ve fungusit (mantar ilaçları) gibi gruplar olarak
İnsektisit, herbisit
rodentisit ve bilinmektedir. Günümüzde pestisit olarak satılan 1200 kimyasal bileşik ve 30 bin
fungusit olarak değişik formül vardır. Sindirim ve solunum yoluyla, bazen de deriyle alınabilirler.
bilinen maddelere Kronik maruz kalma sonucu deride irritasyon gelişebilir. Kanser oluşumu
pestisitler denir. görülebilir. Teratojenik etkileri (anne karnındaki çocuk üzerindeki genetik olmayan
Günümüzde pestisit etki) de vardır.
olarak satılan 1200
kimyasal bileşik ve
30 bin değişik Sıvılar
formül vardır. Oda sıcaklığında sıvı hâlde bulunan asitler ve çözücüler bu gruba girerler.
Sıvı kimyasalların çoğu solunabilen ve kimyasal maddenin türüne bağlı olarak çok
zehirli olabilen buharlar oluştururlar. Sıvı kimyasallar deri yoluyla absorbe olabilir
ve deride ani tahribata neden olabilirler. Diğer bazı sıvılar deriden geçerek
doğrudan doğruya kana karışabilir ve vücudun çeşitli bölgelerine ulaşarak
buralarda tahribata yol açabilirler. Soluma, deri tahribatı ve göz tahribatı ihtimalini
bertaraf etmek ya da azaltmak için sıvı kimyasallarla çalışırken etkili kontrol
önlemleri uygulanmalıdır.
8
Kimyasal Risk Etmenleri
Buharlar
Buharlar havada asılı kalan çok küçük sıvı parçacıklarıdır. Sıvı kimyasalların
çoğu oda sıcaklığında buharlaşır ve havada asılı kalır. Bazı kimyasal maddelerin
buharları gözlerimizi ve derimizi tahrip edebilir. Bazı toksik buharları solumak
sağlık üzerinde çeşitli ciddi sorunlar yaratabilir. Buharlar parlayıcı ya da patlayıcı
olabilir. Yangından ya da patlamadan korunmak için buharlaşan kimyasalların
kıvılcımlardan, ateşleme kaynaklarından ya da geçimsiz kimyasal maddelerden
uzak tutulması gerekir.
KİMYASAL RİSKLER
Kimyasal maddeler zararlı özellikleri bakımından sağlık ve güvenlik
açısından birçok risk taşımaktadırlar.
Sağlık Riskleri
Kimyasallar solunum, sindirim ve deri yoluyla vücudun çeşitli organlarına
ulaşarak orada birikip meslek hastalıklarına sebep olurlar. En çok görülen etki,
tozların, buharların, havadaki sis hâlinde dağılmış partiküllerin solunum yoluyla
vücuda girmeleri ile görülür. Bu maddeler ile ilgili olarak Kimyasal Maddelerle
Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik ekinde mesleki
maruziyet listeleri ile Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü Ekinde meslek
hastalıkları ve bu hastalıklar için yükümlülük süreleri belirtilmiştir.
Kimyasal maddelerin sağlık üzerine olumsuz etkisinin fazla olması ve bu
etkinin uzun süre sonra ortaya çıkabileceği de dikkate alındığında, bu maddelerle
çalışılan iş yerlerinde konuyla ilgili diğer kayıtlarla birlikte sağlık kayıtlarının da iş
yerinde saklanması, istenmesi ve ya iş yerinde faaliyetin sona ermesi durumunda
kayıtların Bakanlığa verilmesi ilgili yönetmelikte öngörülmektedir.
9
Kimyasal Risk Etmenleri
Tahriş ediciler
Mukoza veya cilt ile direkt olarak ani uzun sureli veya tekrarlanan
temasında lokal eritem (mukoza veya deride meydana gelen kızarıklık), eskar
(yanıklar sonucu deride meydana gelen kuruma ve kabuklaşma) veya ödem
oluşumuna neden olabilen, aşındırıcı olarak sınıflandırılan yan maddelerdir.
Güçlü tahriş edicilerin etkisi tek bir maruziyet sonunda da görülebilir, güçlü
tahriş ediciler için kuvvetli asitler örnek olarak verilebilir. Zayıf tahriş ediciler aylar
hatta yıllar süren birden çok maruziyet gerektirir. Kronik tahriş ediciler geniş bir
gruptur; zayıf asitler ve alkaliler, sabunlar, deterjanlar, organik çözücüler, seyreltici
ve oksitleyici maddelerdir.
Duyarlılaştırıcılar
Solunduğunda, deri yoluyla alındığında aşırı derecede hassasiyet meydana
getirme özelliği olan ve daha fazla maruz kalınması durumunda karakteristik
olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olabilen maddelerdir. Krom tuzları gibi
bazı maddeler hem tahriş edici hem de duyarlılaştırıcı etkiye sahiptirler.
Kanserojenler
Solunum, sindirim veya deri yolu ile alındığında kanser oluşumuna neden
olan veya kanser oluşumunu hızlandıran maddelere kanserojenler denir. Kanser,
vücuttaki hücrelerin yeterli derecede farklılaşmaya uğramaksızın kontrolsüz ve
hızlı bir şekilde bölünmesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Kanserojen bir kimyasala
maruz kaldıktan sonra, genellikle kanser oluşumu için bir süre geçmesi gerekir.
10
Kimyasal Risk Etmenleri
Mutajen maddeler
Hücre çekirdeğinde bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan DNA üzerindeki kalıcı
Hücre çekirdeğinde değişime mutasyon denir. Bu değişim DNA zincirine bir organik baz eklenmesi,
bulunan ve genetik çıkarılması ya da mevcut bir bazın başka bir baza dönüştürülmesi ile oluşur. Böyle
bilgiyi taşıyan DNA kalıtsal hasarlara yol açabilen ve ya bu etkinin oluşumunu hızlandırabilen
üzerindeki kalıcı
maddelere ise mutajen maddeler denir.
değişime mutasyon
denir. Bu değişim,
DNA zincirine bir Kimyasalların Güvenlik Kriterleri
baz eklenmesi,
Kimyasalların neden oldukları yanma, parlama ve patlamanın kontrol altına
çıkartılması ya da
mevcut bir bazın alınması için kimyasalların özellikleri ve verebilecekleri zararları bilmek ve risk
başka bir baza değerlendirmesi yapmak gerekir.
dönüştürülmesi ile
oluşur. Yanma sıcaklığı
Alevin sürekliliğini kendi kendine sağladığı sıcaklığa yanma noktası denir.
Böylece alev, sıvı buharının sürekli yanmasını sağlar. Parlama noktasında alevin
kalıcı olması gerekmez, Yanma noktası genellikle parlama noktasının birkaç derece
üzerinde bir sıcaklıktır.
Parlama sıcaklığı
Parlayıcı sıvıların hemen sıvı yüzeyinde veya kaplarının içinde hava ile
Zararlı kimyasallar
tutuşabilir yeterli buhar çıkardıkları en düşük sıcaklık veya havadaki uçucu
sağlık açısından
birçok risk taşıdığı yanabilen madde buharlarının bir alevle teması sırasında tutuşabildiği en düşük
gibi güvenlik sıcaklıktır. Parlama noktası düştükçe maddenin tutuşması kolaylaşır.
açısından da yanıcı,
parlayıcı, patlayıcı Patlama (parlama) limitleri
ve oksitleyici riskleri
taşırlar. Yanıcı veya parlayıcı sıvıların buharları hava ile uygun oranlarda biriktiğinde
ve ortamda bir tutuşturma kaynağı varsa hızlı bir yanma veya patlama olur. Bu
uygun orana parlama aralığı veya patlama aralığı denir.
11
Kimyasal Risk Etmenleri
Kaynama noktası
Maddenin sıvı hâlden buhar veya gaz fazına geçtiği sıcaklıktır. Başka bir
deyişle sıvıdan meydana gelen buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu
sıcaklıktır. Kaynama noktasındaki 1 gram maddenin sıvı halden gaz hâline geçmesi
için gerekli olan ısı miktarı da o maddenin buharlaşma ısısı olarak bilinir.
Geçimsiz kimyasallar
Diğer bir etken kimyasalların birbirini etkileme riskidir. Ortam bir kimyasalın
alevlenme noktasına kadar ısınması için yeterli olmayabilir, ancak bu kimyasalın
yanında bulunan ve alevlenme noktası düşük başka bir kimyasal için uygun olabilir.
Bu durumda ikinci kimyasal yanarak ortama ısı yayabilir ve bu suretle diğer
kimyasalın da alevlenme noktasına ulaşmasına neden olabilir. Bu nedenle zararlı
kimyasalların depolanması çok önem arz etmektedir.
Güvenlik Riskleri
Zararlı kimyasallar sağlık açısından birçok risk taşıdığı gibi güvenlik açısından
da yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve oksitleyici risk taşırlar. Yanıcı bir maddenin yakıcı
bir maddeyle birleşerek dışarıya ısı vermesine yanma denir. Parlama, kolay alev
alabilen maddelerin buhar veya gazlarının hava ile belli orandaki homojen
karışımları maddenin çok kolay alev alarak hızla yanmasına sebep olur. Bu tür
yanma olayına parlama denir.
Normal şartlar altında buharlaşabilen veya gaz hâlinde bulunan ve tutuşma
Patlama, kısa sürede noktası (alev alma sıcaklığı) düşük olan sıvı ve gazlara parlayıcı maddeler denir.
çok hızlı ve kontrol
Patlama, çok hızlı bir gaz genişlemesi ile ve genellikle ısı açığa çıkmasıyla
edilemeyen
enerjinin açığa meydana gelen bir kimyasal reaksiyon veya değişimdir.
çıkması olayıdır. Bu Tanımlardan da anlaşıldığı gibi maddelerin yanma ve patlama özellikleri
enerji ısı, ışık, ses ve
onların alev alma noktalarına yani parlama noktalarına bağlıdır. Parlama noktası
mekanik şok olarak
açığa çıkabilir. düştükçe yangın tehlikesi artar.
Parlayıcı maddeler
Parlayıcı sıvılar üç sınıfta ele alınmaktadır.
I. Sınıf parlayıcı sıvılar, tutuşma noktası 38 oC'nin altında olan sıvılar bu
sınıfa girerler.
II. Sınıf parlayıcı sıvılar, tutuşma sıcaklıkları 38 oC ile 60 oC arasında olan
sıvılardır.
III. Sınıf parlayıcı sıvılar, bunlar yanıcı sıvılardır. Tutuşma noktaları 60 oC ile
94 oC arasında olan sıvılardır.
12
Kimyasal Risk Etmenleri
Patlayıcı maddeler
Patlayıcı maddeler, belirli bir sıcaklık ve basınç altında kendi başına gaz
oluşumuna sebep olarak kimyasal reaksiyon oluşturan ve bu yolla
çevresindekilerin zarar görmesine neden olabilen katı veya sıvı haldeki madde ya
da maddeler karışımıdır. Patlama ise, kısa sürede çok hızlı ve kontrol edilemeyen
enerjinin açığa çıkması olayıdır. Bu enerji ısı, ışık, ses ve mekanik şok olarak açığa
Oksitleyici çıkabilir.
maddeler,
yapılarında oksijen Ayrıca, herhangi bir parlayıcı toz, sıvı buhar ve gaz, hava ile uygun oranlarda
bulunduran, ısı veya ve koşullarda karışırsa patlayabilir. Patlamanın olması için yanıcı madde, hava ve
sürtünme ile bu yangın kaynağının bulunması gereklidir.
oksijeni açığa
çıkaran Bazen de kimyasalların kararsız yapıları nedeni ile ısı, sürtünme ve çarpmaya
maddelerdir. maruz kaldıklarında patlama olabilir. Kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan
Organik peroksitler patlamalarda ortaya çıkan gaz ve katı karışımı tüm iş yerine dağılır. Patlamaya,
bu sınıf içinde en maddenin stabilitesi, ortamın ısısı, titreşim, darbe veya sürtünme gibi faktörler
riskli grubu neden olur.
oluştururlar.
Oksitleyici maddeler
Oksitleyici maddeler, yapılarında oksijen bulunduran, ısı veya sürtünme ile
bu oksijeni açığa çıkaran maddelerdir. Açığa çıkan bu oksijen diğer kimyasallarla
etkileşebilir ve ya başlamış bir yangını genişletebilir. Bu tür kimyasallar en küçük
bir kirlilik karşısında da bozulmaya uğrayabilirler. Başlangıçta yavaş olan bu
reaksiyon zamanla hızlanır. Organik peroksitler bu sınıf içinde en riskli grubu
oluştururlar ve kesinlikle yanıcı maddelerle bir arada bulundurulmamaları gerekir
13
Kimyasal Risk Etmenleri
Kriyojenik sıvılar
Kriyojenik sıvılar çok düşük sıcaklıkta sıvılaştırılarak bu hâlde tutulan
gazlardır. Kriyojenik sıvıların kaynama noktaları -150°C(-238°F) in altındadır. Bütün
kriyojenik sıvılar normal sıcaklık ve basınçta gaz halindedirler. Bu gazları
sıvılaştırmak için önce oda sıcaklığının altına soğutmak sonra basınç uygulamak
gerekir. Çalışanlar çok soğuk olan bu maddelerin tehlikelerini ve güvenli çalışma
koşullarını bilmelidirler.
Aynı anda
Örnek
15
Kimyasal Risk Etmenleri
Tıbbi Gözetim
Bir iş yerinde çalışanlara, işe ilk giriş muayenesi, periyodik muayeneler ve
Tıbbi gözetim kimyasala maruziyetten sonraki muayenelerden oluşan tıbbi gözetim yapılmalıdır.
kayıtları en az 30 yıl Tıbbi gözetimi, uygun görülen ve bu konudaki yeterliği onaylanan tıp doktorları
saklanmalı ve sağlık yapar.
istatistikleri ile
epidemiyolojik Özellikle, sistemik zehir etkisi gösteren kimyasallar, kronik etki gösteren
araştırmalarda kimyasallar, dermatitlere neden olan kimyasallar, kansorojen kimyasallar,
kullanılabilmelidir. teratojen veya mutajen kimyasallara maruz kalan çalışanlarda tıbbi gözetim ve
gerekirse klinik testler büyük önem arz eder. Tıbbi testlerin sonucu klinik bulgular
gösteriyor ise uygun tıbbi tedavi uygulanmalı, işyerindeki çalışma şartları
iyileştirilmeli, önleyici tedbirler yeniden gözden geçirilmeli ve periyodik
16
Kimyasal Risk Etmenleri
17
Kimyasal Risk Etmenleri
Devletin Sorumluluğu
Bir ülke, çalışanların sağlık ve iş güvenliğini ulusal koşullara uygun bir ulusal
politika geliştirmeli, uygulamalı ve periyodik olarak gözden geçirmelidir. Yetkili
otorite, yeni yasal düzenlemeler yapıp standartlar ve kriterler koyarak, güvenlik ve
sağlık bakımından uygun olmayan kimyasalların kullanımını yasaklayabilmeli,
sınırlayabilmeli ve ya kullanıcının önceden bildirimde bulunmasını isteyebilmeli ve
bu yetkiye sahip olmalıdır.
Yetkili otorite veya yetkili otoritece onaylanmış bir organ (kuruluş) daha
önce açıkladığı kriterleri göz önünde bulundurarak kimyasalları sınıflandırmalı,
tehlikelerini ve alınması gerekli güvenlik önlemlerini gösteren etiketlerle
etiketlemeli, zararlı kimyasalların adı, üreticisi, sınıfı, tehlikeleri, güvenlik
önlemleri, acil durumda yapılması gerekenler, gibi önemli bilgileri içeren kimyasal
güvenlik bilgi formunun işverenlere verilmesi sağlanmalıdır.
İşverenin Sorumluluğu
İşveren, kullanılan tüm kimyasallar ile ilgili etiketleme, işaretleme, kimyasal
Kimyasal riskte risk ve güvenlik veri belgeleri gibi bilgileri eksiksiz temin edecek, işçiler veya
devletin, kimyasalı
temsilcilerinin bu bilgilere ulaşmasını sağlayacaktır. İşverenler, sınıflandırılmış ve
üretenin, taşıyanın,
işverenin ve ilgili tüm bilgileri verilmiş kimyasalı kullanırken, tüm koruyucu önlemlerin alınmış
kullananların olmasından sorumludur. İşverenler ayrıca işyerinde kullanılan tüm zararlı
hepsine sorumluluk kimyasalların kayıtlarını, güvenlik veri belgeleri ile birlikte tutacaklar ve ilgili işçi
düşmektedir. veya temsilcilerinin bu kayıtları görmelerini sağlayacaklardır.
İşverenler; çalışanların zararlı kimyasallara maruziyetlerini, ulusal yasalar
veya uluslararası standartlarca belirlenen maruziyet limitlerinin altında olmasını
sağlayacak, iş yerinde kimyasalların kullanımından doğabilecek risklerin
değerlendirmesini yapacak ve uygun yöntemlerle çalışanları koruyacaktır.
Risk değerlendirmesi yapılırken hangi kimyasalların kullanıldığı ve ne gibi
tehlikeler içerdiği belirlenmelidir.
18
Kimyasal Risk Etmenleri
Çalışanların Sorumluluğu
Çalışanlar, iş yerinde kimyasalların güvenli kullanımına ilişkin
sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için işveren ile yakın iş birliği içinde
olmaları, verilen talimatlara uymaları, kendilerinin ve diğerlerinin sağlık ve
güvenliklerini korumak için riski yok edecek önlemleri yerine getirmeleri
gerekmektedir.
Çalışanların ve temsilcilerinin haklarını söyle sıralayabiliriz.
19
Kimyasal Risk Etmenleri
20
Psikososyal Risk Etmenleri
GİRİŞ
Mesleki riskler genel olarak biyolojik, biyomekanik, kimyasal ve radyolojik
riskleri kapsayan fiziksel tehlikeler ile psikososyal tehlikelerden oluşur. Uluslararası
Çalışma Örgütü psikososyal tehlikeleri iş doyumu, iş örgütlenmesi ve yönetimi,
çevresel ve örgütsel koşullar ile işçilerin uzmanlığı ve gereksinimleri arasındaki
Tehlike-stres-sağlık
ilişkisi ile ilgili etkileşim temelinde tanımlamıştır. Bu etkileşimler algılanma ve yaşanma
tartışmalar çoğunlukla biçimleriyle işçinin sağlığı için tehlike oluşturur. Bu tehlike stres yoluyla oluşur.
psikososyal tehlikelere Ancak, psikososyal tehlikelerin stres yoluyla açığa çıkmayan doğrudan etkileri de
yönelir, işin fiziksel vardır.
boyutu göz ardı edilir.
Fiziksel ve psikososyal tehlikelere maruziyet psikolojik ve fiziksel sağlığı
etkileyebilir. Bu etkiler en az iki yolla ortaya çıkar:
1. Doğrudan fiziksel yol,
2. Psikolojik stres üzerinden,
Bu iki yol birbirinin seçeneği değildir, aksine çoğu durumda birlikte ve
birbiriyle etkileşerek etkinlik gösterirler, birbirlerini tamamlar veya birbirinin
etkisini güçlendirirler.
Tehlike-stres-sağlık ilişkisi ile ilgili tartışmalar çoğunlukla psikososyal
tehlikelere yönelir, işin fiziksel boyutu göz ardı edilir. Oysa fiziksel tehlikelerin de
hem beyin üzerindeki etkileri, yarattıkları rahatsızlık ve tehlikeye maruz kalmak
nedeniyle yarattıkları kaygı ve korku üzerinden psikososyal etkileri vardır. Bu korku
hem başarımı hem de sağlığı etkiler. Bu etki işçinin tehlikeden haberdar olmasına
ve tehlike hakkındaki bilgilerine bağlıdır. Bu durumda stres fiziksel ve psikososyal
tehlikelere maruz kalmaya bağlı stres olarak tanımlanır.
2
Psikososyal Risk Etmenleri
Riskli İş Kolları
Çalışma ortamında diğer çalışanlarla teması fazla olanlar başta olmak üzere,
pek çok çalışma biçimi ve etken psikososyal etmenler için risk oluşturmaktadır.
Vardiya değişiminin Hizmet işleri, sağlık, banka, satış pazarlama temsilciliği gibi işler insanlarla
sürekli olması ile iletişimin süreğen olduğu işlerdir. Bu işlerde insanlarla sürekli iletişim içinde
birlikte belirli bir
olmak, sürekli aynı ruhsal durumu farklı insanlar ve farklı etkileşimler ile yaşamak
zamandan sonra işçide
duygusal ve bedensel pek çok çalışan için oldukça zor süreçlerdir.
zorlanma meydana Vardiyalı işler: Vardiyalı çalışmanın amacı, işin hiç kesilmeden devam ettiği
gelebilmektedir. işyerlerinde çalışanlar üzerindeki özellikle gece çalışmasından kaynaklanan riskleri
azaltmaktır. Ancak vardiya değişiminin sürekli olması ile birlikte belirli bir
zamandan sonra işçide duygusal ve bedensel zorlanma meydana gelebilmektedir.
Esnek çalışma: Esnek çalışma, çalışanlar için avantaj ya da dezavantaj
olabilmektedir. Burada bahsedilen dezavantajlar uzamış mesai saatleri, farklı
işlerin yapılması, farklı yerlerde çalışmadır. Bu uygulamalar çalışanlarda yüklenme
yapabilmektedir.
Parça başı işler: Bu biçimde yapılan işlerde kişi performans kaygısı ile
çalışmakta, ürettiği kadar kazanabileceği için sürekli üretim motivasyonu ile
çalışmaktadır. Ancak üretmek her zaman çalışana bağlı olmayabilmektedir;
elektrik kesintisi, ham madde gelmeyişi, üretilen mal ve hizmetin
pazarlanamaması, çalışanın sağlık sorunu ya da iş gücünde kayıp yaşaması üretimi
etkileyebilmekte ve çalışanın psikososyal sorunlar yaşamasına neden olmaktadır,
Vasıfsız işçiler: Vasıfsız işçiler sürekli iş ve çalışma çevresi değiştirmekte,
farklı zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Öte yandan tek bir iş yerinde çalıştığında da
sürekli, iş yerindeki hemen her işe koşulmaktadırlar. Bu da ciddi psikososyal etken
olmaktadır.
İş yeri iklimsel ortam şartları: Çalışma ortamındaki iletişim ve ilişkiler
ortamın temel belirleyicisidir. İlişkilerin fazla iç içe olması örneğin her türlü kişisel
bilginin paylaşılması, ya da aşırı uzak olması örneğin kişilerin birbirlerini
selamlamamaları da oldukça etkili psikososyal etmenlerdendir.
Fiziksel risk etmenleri: Çalışma ortamındaki aydınlatma, sıcaklık ve ses gibi
fiziksel etmenler, çalışana doğrudan etki ederek psikososyal risk etmeni
olabilmektedir. Örneğin ameliyathanede çalışan bir hekim için sürekli parlak ışık
altında çalışmak riskli iken, madendeki bir kırıcı için sürekli karanlıkta çalışmak
riskli olmaktadır.
3
Psikososyal Risk Etmenleri
Stres
Endişe, tahrik, uyarı, zorlama yaratan durum olarak tanımlanan stres,
Fiziksel risk etmenleri:
Çalışma ortamındaki durumluluk ve süreklilik olarak iki biçimde değerlendirilmektedir. Durumlulukta o
aydınlatma, sıcaklık ve anda ya da yakın zaman içerisinde işin yürütümü sırasında meydana gelen stresten
ses gibi fiziksel bahsedilebilir. Örneğin araç kullanırken kişinin çevreyi kolaçan etmesi, aynalara
etmenler, çalışana belli sıklıklarla bakması, dönmeden önce yavaşlaması ya da derse giren öğrencinin
doğrudan etki ederek dersi dinlemesi, not alma, ödev yapma gibi dersin gereklerini yerine getirmesi
psikososyal risk etmeni şeklinde değerlendirilebilir. Durumluluk stresi hayatın içinde olan, kaçınılması güç
olabilmektedir.
bir strestir. Kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilemediği sürece çok fazla sorun
olarak değerlendirilmemektedir. Süreklilikte ise kişinin yaptığı iş sonlandığında
dahi hâlâ o iş ve ilişkili konularda kaygının sürmesi, örneğin evine giden bir
sürücünün istirahatte dahi hâlâ aracını nasıl kullandığı ile ilgili kaygı duyması ya da
dersini bitiren, dersin gereklerini yerine getiren öğrencinin evine döndüğünde hâlâ
dersi için kaygı duyması olarak değerlendirme yapmak mümkündür.
İşçilerin birbirleriyle, ustabaşı ve yöneticilerle ilişkileri, çatışmaların varlığı
gibi kişiler arası ilişkilerde yaşanan sorunlar ciddi risk etmeni olabilmektedir.
İş yerinin yönetim şekli ve ücret politikası, çalışma süreleri, vardiya varlığı
gibi organizasyonel etmenler yine psikososyal etkenler arasında yer almaktadır.
Tekrarlayıcı (repetetif) ve tekdüze (monoton) iş yapmaktan kaynaklanan iş
stresi gibi işin yürütüm biçiminden kaynaklanan etmenler kişiyi olumsuz
etkileyebilmektedir.
İş yerinde stres yaratan etmenler
Stres çağımızda hemen tüm alanlarda karşımıza çıkmaktadır. Aşağıda iş
yerinde stres yaratan etkenler sıralanmaktadır.
• Yöneten ve yönetilenlerin amaç konusundaki fikir ayrılığı
• Personel değerlendirmede belirsizlikler
• Kişiler arası rekabet, kayırmacılık, güç savaşı
• Yetki ve sorumluluk belirsizliği
• Etkin kayıt ve iletişim sistemi olmaması
• Yeni değişimler (yönetim, üretim, ücret vb.)
• Kişilik çatışmaları
• Çalışma koşulları (devam, izin, ücret vb.)
• İşin niteliği (tekdüze çalışanlarda, zaman baskısı-yöneticilerde)
İş yerinde stres yaratan • İş yerindeki konum (düzey arttıkça stres etkenleri artar, en stresli düzey
pek çok farklı etken orta kademedir.)
bulunmaktadır. Yukarıda sıralanan etmenlerden de görüldüğü üzere iş yerinde stres yaratan
pek çok farklı etken bulunmaktadır. Tüm bu psikososyal çevre etkenlerini iki başlık
altında toplamak olanaklıdır.
4
Psikososyal Risk Etmenleri
Organizasyonel Etkenler:
• Görev ve rol belirsizliği
• Motivasyon eksikliği
• Tekdüze üretim
• Vardiya sistemi
• Çalışma süresi uzunluğu
• İş tatmini
• Yasal yetersizlikler
• Çatışmalar
• Üretim süreci hataları
• İş kazaları
Stres belirtileri
Stresin erken tanınabilmesi ve alınacak önlemlerin hızla belirlenebilmesi için
stres belirtilerinin bilinmesi gereklidir. Aşağıda stres belirtileri yer almaktadır.
Bunlardan iki ya da daha fazla sayıda belirti bir kişide görülüyorsa, o kişide stres
olduğu söylenebilir.
• Saldırganlık
• Endişe
• İlgisizlik
• Ağız kuruması
• Unutkanlık
• Sinirlilik
• Konsantrasyon güçlüğü
• Yalnızlık
• Sigara/alkol alma
• Çarpıntı
• Sık idrar yapma
• Terleme
• Az yeme/içme
• Verim azalması
• Uykusuzluk/kâbus görme
5
Psikososyal Risk Etmenleri
• Alınganlık
• Kendini değersiz görme
• Mevcut durumumun inkâr etme
6
Psikososyal Risk Etmenleri
Bezdirme (Mobbing)
Kökeni İngilizce ve İngiltere olan mobbing kelimesi Türkçeye bezdirme ya da
yıldırma olarak çevrilebilmektedir. İngiltere’de holigan olarak da adlandırılabilen
ve topluma uyum sorunu olan kişilerin kendi içlerinde birbirlerine uyguladıkları
kaba davranışlardan köken alan mobbing kavramı ülkemizde de son 5-10 yıldır
sıklıkla konuşulmaya başlanan bir kavram olup, aşağıda mobbing davranışlarının
bileşenleri verilmektedir.
7
Psikososyal Risk Etmenleri
Korunma
Stresten korunmada en etkili yöntem ekip çalışmasıdır. İş yerinde görevli iş
yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, iş yeri hemşiresi gibi sağlık profesyonelleri ekip
anlayışı içerisinde yönetim ve çalışanlarla iletişimde bulunup, olası stres
kaynaklarını belirledikten sonra iş yerinde kişisel ve sosyal destek sitemlerinin
Stresten korunmada en
etkili yöntem ekip devreye alınması ve yapılan uygulamaların ölçüm araçları ile izlenmesi
çalışmasıdır. sağlanmalıdır.
Kavramsal model, akıl sağlığı sorunlarında en az iki önlem hedefi
önermektedir:
• Çalışma çevresi
• Birey: hem kişilik özellikleri hem de mental sağlık sonuçları
Çalışanların bedensel, akılsal ve toplumsal iyilik hâlini korumak için bütünsel
bir iş sağlığı politikası hazırlanmalıdır. Akıl sağlığını korumayı amaçlayan politikalar
bu politikanın parçasını oluşturmalıdır. Çalışanlar, stresin etkilerinden ve kişinin
8
Psikososyal Risk Etmenleri
Birincil Koruma
Stresle başa çıkmanın en etkili yöntemi stresi kaynağında yok etmektir. Bu
amaçla işletmede strese yol açan personel politikaları değiştirilebilir; işçiler
arasındaki ve işçilerle yönetim arasındaki iletişim güçlendirilebilir; yürütülen işler
yeniden tasarlanıp, örgütlenebilir; özellikle alt kademelerden başlayarak işçilerin
karar alma süreçlerine katılımı ve özerkliği artırılabilir. Bu yöntemlerden hangisinin
seçileceği stres etmenine ve etkileme yollarına göre değişir.
Öyleyse, seçme yapmak için önce stres etmeni ve etki mekanizması
belirlenmelidir. Bu amaçla birimlerde işçilere anket uygulanabilir. Anketle,
öncelikli stres etmenleri ve stresten etkilenmesi olası işçiler, genel iş doyumu
düzeyleri, stresle başa çıkmak için kullandıkları yöntemler ve genel sağlık sorunları
saptanır. Bu saptama, örgütsel kaynakların en doğru hedeflere, en verimli biçimde
yöneltilmesini sağlar. Ayrıca, işçilerin stres düzeyi de sürekli izlenerek, alınan
önlemlerin etkili olup olmadığı değerlendirilebilir. Stres düzeyi saptanırken, pek
çok ülkede başarıyla kullanılan standart anketlerden yararlanılabilir. Küçük ve orta
ölçekli iş yerlerinde ve özellikle büyük ölçekli iş yerlerinin sorumlu birimlerinde ise,
dar gruplarla tartışma toplantıları ve yüz yüze görüşmeler yapılabilir. Bu
uygulamalarda iş doyumu, çalışma süresinin örgütlenmesi, çalışma koşulları ve
çevresi, görev tanımı ve işin gerekleri, farklı işçi gruplarının işletmeden
beklentileri, işçilerin arkadaşlarıyla ve yönetimle iletişim olanakları ve düzeyi ile
stres arasındaki bağlantılar araştırılır. Ayrıca, işçilerden birkaç hafta boyunca iş
yerinde kendilerini strese sokan olayları yazacakları bir günlük tutmaları istenir. Bu
yolla işçinin stres etmenleri üzerinde düşünmesi sağlanırken, iş yerindeki stres
etmenlerinin kapsamlı bir listesi de oluşturulur.
9
Psikososyal Risk Etmenleri
İkincil Koruma
İkincil koruma eğitim ve öğretim ile bilinci artırma ve beceri geliştirmeyi
kapsar. Stres eğitimi ve stres yönetimi, işçiye kendisindeki ve başkalarındaki stres
bulgularını fark etmesinde, stresle başa çıkma becerisini geliştirmesine ve strese
karşı esneklik kazanmasında yardımcı olur. Bu eğitimler çok çeşitlidir. Gevşeme
tekniklerini, zaman yönetimini, sorun çözme yöntemlerini, yaşam tarzı
konusundaki danışmanlığı ve planlamayı içerebilir. Bu sayede işçiye stresin
psikolojik etkilerine farklı bir açıdan bakma ve bu doğrultuda kişisel bir stres
yönetimi planı yapma becerisi kazandırılmaya çalışılır.
Sağlığı izleme ve sağlığın değerini artırma programları iş yerinde sağlıklı
tutum ve davranışların geliştirilip yaygınlaştırılması ikincil korumayı destekleyen
programlardır;
1. Düzenli aralıklı sağlık muayenelerinin süreklileştirilmesi,
2. Sağlıklı beslenme olanakları geliştirilmesi,
3. İş yerinde sportif etkinlik olanaklarının artırılması, sportif gruplar
oluşturulması,
4. Kalp dolaşım sistemini destekleyen programların yaygınlaştırılması,
5. Alkole ve başta kolesterol, şeker ve tuz olmak üzere sağlıksız besinlere
Üçüncül koruma ruhsal karşı diyet programları oluşturulması,
bozukluklar nedeniyle 6. Sigara karşıtı programlar geliştirilmesi,
işten ayrılan bireylerin 7. Gündelik yaşam etkinlikleri ve alışkanlıkları konularında danışmanlık
rehabilitasyonunu hizmetleri,
hedefler.
Üçüncül Koruma
İş yerinde sağlığı desteklemenin en önemli boyutlarından biri olası akıl
sağlığı sorununu en erken sürede saptamak ve sorunu olan kişiyi uzman kişiyle
buluşturmaktır. Akıl hastalarının çoğunluğu tam olarak iyileşip, işe geri
dönebilirler. Böylesi bir kişiyi erken tanı ve profesyonel yaklaşım ile geri kazanmak,
hastalandığı anda tıbbi tedaviye yönlendirerek yerine aynı koşullarla sağlıklı bir
kişiyi işe alıp eğitmekten daha ucuz ve insanidir.
İşletmeler iş yerinde ya da evinde sorun yaşayan işçilerin gizli bir biçimde
profesyonel danışmanlık hizmetinden yararlanmasını sağlayabilir. Bu hizmeti iş
yerinde görevlendirilen personel sağlayabileceği gibi, bu konuda uzmanlaşmış
kuruluşlardan da hizmet alınabilir. Bilgi sağlama, danışmanlık, tedavi ve destek
hizmetlerini üçüncül korumayı kapsar. Bu hizmetler verilirken gizliliğe uyulması ve
10
Psikososyal Risk Etmenleri
11
Ergonomi
ERGONOMİ
Ergonomi eski Yunancada "iş" anlamına gelen “ERGON” ve "doktrin" ya da
"yasa" anlamına gelen “NOMOS” kelimelerinden türetilmiştir. Buradan hareketle,
ergonomiyi, çalışanların doğasına uygun olacak şekilde işi ve iş yerini düzenlemeye
yönelik bir iş disiplini şeklinde tarif etmek mümkündür. Başka bir ifade ile
ergonomi, birtakım önlemler almak suretiyle, çalışanların fiziksel bütünlüğünü
koruma yanında, onlara fiziksel özelliklerini, fizyolojik ve psikolojik yeteneklerini
en uygun biçimde kullanacakları en uygun ortamı sağlamayı ve böylece işçi
gönencini gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Ergonomiyi işbiliminin bir alt disiplini
olarak insanlarla ilgili anatomik, fizyolojik, psikolojik, sosyolojik ve teknik
bilgilerden yararlanarak, insan işinin yapılabilirlik ve dayanılabilirlik sınırlarının
belirlenmesi için yöntemler geliştiren bir bilim dalı olarak tarif etmek de
mümkündür. Ergonomi, gerek çalışma koşulları ve gerekse verimliliği iyileştirmeye
yönelik olarak işin nicelik ya da nitelik bakımından incelenmesi şeklinde de tarif
edilebilir.
Ergonominin görevleri;
ERGONOMİNİN AMAÇLARI
Ergonomi, gürültü, renk ve ışık etüdü yapar, çalışma ve dinlenme sürelerinin
belirlenmesinde katkıda bulunur. Bu işlevler dikkate alındığında, ergonominin
amaçlarını aşağıdaki şekilde özetlemek mümkün olmaktadır.
• İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması,
• İş gücü kayıplarının önlenmesi,
• Yorulmanın ve iş stresinin azaltılması,
• İş kazaları ve mesleki risklerin en aza indirilmesi,
• Verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi.
Yukarıda sayılanların dışında; ergonominin birinci amacı insan – makine
birleşiminin verimliliğini ve iş güvenliğini artırmaktır.
2
Ergonomi
3
Ergonomi
ÇEVRE FAKTÖRLERİ
Fiziksel çevre denildiğinde genel olarak insanın yaşadığı, çalıştığı, dinlendiği,
eğlendiği, hareket ettiği ortamların tümü akla gelir. İnsan, yeteneklerini bu
ortamlarda geliştirir, doğal çevrenin yol açtığı tehlikelerin ve zorlukların
üstesinden gelmeye çalışır.
Gürültü
Gürültü çalışma ortamında olduğu kadar çalışma ortamı dışında da insanı
rahatsız eden çevresel bir faktördür. Ses insanı rahatsız edecek düzeye ulaştığında
“gürültü” olarak adlandırılır. İnsanlar sürekli olarak çok çeşitli gürültülerin etkisi
altındadırlar. Bunlar çalışan bir bilgisayarın hafif vınlama sesinden alçaktan geçen
bir jet uçağının kulak tırmalayan gürültüsüne kadar çok çeşitli kaynaklardan
gelebilir ve farklı şiddetlerde olabilir.
Endüstri devrimiyle birlikte doğal gürültüler, el araçları ve at arabalarının
sesi yerini makinelerin ve mekanik ulaştırma araçlarının seslerine bırakmaya
başlamıştır. Zamanla jet uçakları, korna ve sirenler, motorlu araçlar ve elektrikli
müzik aletlerinin de katılmasıyla gürültü kirliliği çevresel bir sorun olarak
hissedilmeye başlanmıştır.
İş esnasında yüksek düzeyde gürültü rahatsız edici olabilmekte ve zamanla
işitme kaybı ile sonuçlanabilmektedir. İşitme kaybının ilk belirtisi, gürültülü bir
ortamda (parti, bar, vb.) konuşmaları anlama yönünden algılanan güçlüktür.
Gürültü, rahatsız eden veya zarar veren sestir, Ses karmaşasının gürültü olarak
algılanması sadece sesin yoğunluğuna değil, ses karmaşasındaki enformasyon
içeriğine ve algılayan kişinin ses olayına karşı takındığı tavra bağlıdır.
Gürültü, insan sağlığı üzerine olumsuz etki ettiği gibi üretim sistemlerinde
verimliliğin de düşmesine neden olarak ekonomik kayıplara yol açmaktadır.
Dolayısıyla sadece iş yerlerini değil, tüm toplumu etkileyen gürültünün öncelikle
doğru biçimde ölçülmesi ve değerlendirilmesi daha sonra da önlenmesi yoluna
gidilmelidir.
İletişim bozukluğu veya konsantrasyon azalması gibi rahatsızlıklar oldukça
düşük gürültü düzeylerinde de oluşabilir. Gürültü düzeyleri bakımından üst sınır
4
Ergonomi
Gürültü Ölçümü
Bir ortamdaki gürültü düzeyi hakkında bilgi edinmek ve gerekirse gürültü
önleyici düzenlemeler yapmak için öncelikle gürültü ölçümlerinin yapılması
gerekir. Bu ölçümler olmaksızın gürültü kontrolü gereksinimi olup olmadığı ya da
gürültüye karşı alınması gereken önlemlerin ne olduğu anlaşılamaz.
Endüstriyel ortamlarda gürültü ölçümü yapılmasının birçok nedeni olabilir.
Bunlardan belli başlı olanları aşağıda gösterilmiştir.
• Gürültü düzeylerinin kalıcı işitme hasarlarına yol açacak düzeyde olup
olmadığının belirlenmesi,
• Makine ve donanımlarla ilgili gürültü kontrol düzenlemelerinin
belirlenmesi,
• Belirli bir makineden yayılan ses düzeyinin belirlenmesi ve bunun satıcı
referans değerleri ile karşılaştırılması,
• Çalışma ortamındaki gürültülerin çevreyi rahatsız edip etmediğinin
belirlenmesi.
Ölçüm cihazlarının ve ölçüm yöntemlerinin gürültü ölçüm standartlarına
uygun olması gerekir. ISO (Uluslararası Standartlar örgütü) ve benzeri örgütlerce
yayınlanan standartlarda, ölçüm cihazları ölçüm yöntemleri ve değerlendirmeye
ilişkin esaslar belirtilmiştir.
Gürültüden Korunma
Gürültüden korunma önlemleri esas olarak tasarım ve planlama evresinde
dikkate alınmalıdır. Tasarımcılar, satın alma görevlileri, organizatörler ve işletme
yöneticilerine standart değerler aracılığıyla gürültünün ortaya çıkışının ne şekilde
önlenebileceği anlatılabilir. Ses kaynağına olan uzaklığın iki katına çıkılması hâlinde
5
Ergonomi
Titreşim
Çalışanlar, oturdukları yerler, temas etlikleri ya da ellerinde tuttukları
motorlu veya mekanik tahrikli araç ve gereçler, kullandıkları her türlü makine ve
araçlar nedeniyle titreşimlere maruz kalmaktadırlar. İnsan kulağı 20 Hz ile 20000
Hz frekans aralığındaki sesleri duyabildiği halde, bütün vücut titreşim halinde iken
1-80 Hz, el-kol titreşimi halinde ise 1-1000 Hz frekansları hissedilmektedir.
Özellikle motorlu araçları veya mekanik tahrikli (örneğin darbeli matkap, havali
tabanca gibi) aletleri kullanan insanlar mekanik titreşimlere maruzdur. Gürültüde
olduğu gibi mekanik titreşimlerde de kitle parçacıkların hareketi söz konusudur.
6
Ergonomi
Titreşimin Etkileri
Titreşim, titreşime maruz kalanların vücutlarının hareket edip etmemesine
bağlı olarak çeşitli etkiler yaratmaktadır. Titreşim olduğu anda eğer vücut hareket
hâlinde ise çalışanın kinestetik duyu organlarında, kas, bağ ve eklem algılama
sistemlerinde iç kulak denge organında zararlı ve kalıcı etki meydana gelecektir.
Diğer taraftan vücudun hareket etmemesi durumunda ise çalışanın işitme
organında, derinin duyarlı kıl dibi ve deri altı algı organlarında, alt ve üst etraf
kılcal damar ağında zararlı ve kalıcı etkiler söz konusu olmaktadır. Titreşimin çok
şiddetli olması durumunda ise, yukarıda belirtilen sağlık şikâyetlerine ek olarak,
sırt ve boyun kaslarında sertlik, kemik ve organın zarar görmesi, mide ve sindirim
sistemi rahatsızlıkları da gözlenebilmektedir.
Mekanik titreşimler, belirtilen bu şikâyetlerin yanı sıra performansı da
etkiler. Özellikle sürme ve yöneltme etkinliklerinde önemli olan enformasyon
algılanması ile motorik hareketlerin koordinasyonu titreşimden zarar görebilir.
İnsanın etkisi altında kaldığı titreşimler, objektif veya subjektif olarak
tanımlanabilir. Objektif tanımlamada vücudun bir tarafını etkileyen titreşimin
ivmesi ölçülür ve bu değer, vücudun diğer tarafından yapılan ölçme değeri ile
karşılaştırılır. Subjektif tanımlama ise, "dayanılamaz" veya "dayanılabilir" gibi
ölçütlerin belirtilmesi olanağını sağlar. Objektif olarak ölçülebilen titreşim
yüklenmesi ve subjektif olarak algılama arasındaki ilişki bir karşılaştırma değeri
olan "değerlendirilmiş titreşim şiddetini” doğurmuştur.
Titreşimin Önlenmesi
Titreşimin etkilerinden korunmak için tasarım çalışmalarıyla titreşimin
oluşumunu azaltmak veya tamamen kaynağında yok etmek gerekir. Diğer taraftan
şu önlemlere de başvurulabilir:
7
Ergonomi
Görme ve Aydınlatma
Algılamanın %80 ile 90'ı en temel duyu organı olan göz kanalıyla gerçekleşir.
Pek çok işin yapılabilmesi için gerekli olan görme organı organizmanın en çok
zorlanan bölümü olup, çalışma koşullarının neden olduğu yorgunluğun büyük bir
kısmının göz zorlanmasından ileri geldiği tahmin edilmektedir. Göz zorlanmasını
azaltmak üzere, cisimlerin biçim ve renklerinin görme organı olan göz yoluyla
algılanarak ayırt edilmesini sağlayan fizyolojik bir süreç olan görme süreci
incelenmelidir.
Gözün uyum, düzenleme (akomodasyon) ve tespit olmak üzere üç
fonksiyonu vardır. Bir yandan göz bebeği çapının değişmesi ve diğer yandan da ağ
tabakasının duyarlılığı sayesinde gerçekleşen uyum, farklı düzeyde aydınlatmanın
olduğu ortamlarda gözün uyum sağlaması olarak tanımlanmaktadır. Göz ile
bakılan cisim arasındaki uzaklığa bağlı olarak göz merceğinin kasılarak ağ tabaka
üzerine net bir görüntü vermesi şeklinde gerçekleşen düzenleme fonksiyonu ile
göz değişik uzaklıklara uyum sağlayabilmektedir. Göz merceği, göz bakılan cisme
yaklaştıkça kasılmakta, uzaklaştıkça gevşemektedir. Göz merceğinin kasılarak net
bir görüntü elde edebileceği uzaklık gençlerde (16 yaş) 45 cm’ye kadar düşmekte,
yaşlılarda ise (60 yaş) 100 cm'ye kadar çıkabilmektedir. Gözün üçüncü fonksiyonu
tespit ise, bakılan cisim veya gözlenen nesnenin, gözün uyumu sayesinde gözde
bulunan ışığa duyarlı tabakada görüntülenmesidir.
Aydınlatma, bireyin performansını ve refahını etkileyebilir. Çabuk yapılması
gereken ve aynı zamanda dikkat ve kolaylık isteyen görsel görevler için, çalışma
yüzeyine düşen ışık miktarı, yani ışık yoğunluğu yeterince yüksek düzeyde
olmalıdır. Işık yoğunluğundan ayrı olarak, görsel alandaki parlaklık farkları
(kontrastlık) da önemlidir. Parlaklık, görüş alanındaki cisimlerin yüzeyinden gözlere
yansıyan ışık miktarıdır.
8
Ergonomi
• Zeminin ışıklılığı,
• Bakma süresi,
• Zeminin yapısı ve rengi,
• Bakılan cismin karmaşıklığı ve gölge,
• Görme keskinliği,
• Ortamdaki renkler.
Uygun Aydınlatma
Görme açışı, cisim ile zemin arasındaki kontrast, zeminin ışıklılığı akma
süresi, zeminin yapısı ve rengi, bakılan cismin karmaşıklığı ve gölge görme
keskinliği ve ortamdaki renkler gibi faktörler görmeyi etkilemektedir. Ortama ve
yapılan işe uygun aydınlatma düzeyinin biliniyor olması yeterli değildir. Yapılan iş
için gerekli aydınlatma düzeyinin yanı sıra aydınlatmanın nasıl sağlanacağı da
önemlidir. Bu amaçla;
• Aydınlatma türünün seçilmesi,
• Aydınlatma araç ve lamba türünün seçilmesi,
• Aydınlatma araç ve lamba sayılarının belirlenmesi,
• Aydınlatma araçları düzeninin saptanması
şeklinde bir planlama yapılmaktadır. Aydınlatma düzeyi lüks ölçü birimi ile ifade
edilmektedir.
İklim
Çalışmanın rahat bir şekilde yapılabilmesi için iç ortam ikliminin çeşitli
koşulları taşıması gerekir. Bu yönden, iklimi etkileyen faktörler (hava ısısı, radyant
ısı, hava hareketleri ve hava bağıl nemi) önemlidir. İklimin memnuniyet verici olup
olmaması, aynı zamanda çalışmanın gerektirdiği fiziksel çaba ve giyim tarzına da
bağlıdır. Çalışma, bazen soğuk odalar gibi çok soğuk ortamlarda veya dış
ortamlarda ya da fırınların yakını gibi sıcak ortamlarda yapılır. Bu durumlarda
derinin, özellikle yüz ve ellerin yanma ve donmadan korunması için özel önlemler
gerekir. Bu önlemler yoksa soğuk veya sıcak ortamlardaki çalışma süresi sınırlı
tutulmalıdır.
İnsan, belirli sınırlar dâhilinde olmak kaydıyla, çalışılan ortamın iklimine
uyum gösterebilir. Soğukta kan dolaşımının yavaşlaması, sıcakta terleme gibi insan
vücudundaki ısı düzenleme mekanizmaları, çevre koşullarına ve giysiye bağlı
olarak vücut ısısını bir gecikme ile dengede tutabilir. İnsan vücudunun bu dinamik
yapısı içerisinde, kimi durumda vücuttan çevreye kimi durumda da çevreden
vücuda doğru gerçekleşen bir ısı transferi söz konusudur.
İnsan vücudunun, kısa süreli uyumlarının yanında bir de uzun süreli tepkileri
vardır. İklim koşullarına uyum olarak tanımlanan bu tepkiler sayesinde, mevcut
yüklenme daha dayanılır hâle gelir ve subjektif olarak daha azmış hissini verir. Aşırı
sıcakta çalışmada iki-üç haftalık bir uyum süresi, genellikle
• Terlemenin artmasını,
• Cilt sıcaklığı artışının azalmasını,
9
Ergonomi
Soğukta Çalışma
Soğuk çevre koşulları altında çalışmada, insana soğuğu hissettiren etkenler
özellikle çalışılan yerdeki sıcaklık derecesi ve hava akım hızıdır. Havanın nemi
10
Ergonomi
burada daha küçük bir rol oynar. Her iki iklim faktörünü de etkileme olanağı yoksa
sadece uygun bir giysi ile dayanılabilirlik sınırını aşmanın veya zarar görmenin
önüne geçilebilir. Soğuğun etkisi insan sağlığına aşağıdaki şekilde zarar verebilir:
Sıcakta Çalışma
Aşırı sıcakta çalışmanın insan vücudunda açık olarak
• Nabız artar,
• Vücut sıcaklığı yükselir,
• Terleme artar.
Bu nedenlerden ötürü sözü edilen fizyolojik değerlerdeki değişimler, ısı
yükünün göstergesi olarak kullanılabilir. Ancak, aynı özelliklerde insanlardan
oluşan gruplarda dahi bu değerlerde büyük sapmalar olabileceği göz önünde
tutulmalıdır. Ayrıca, aşırı sıcağın neden olabileceği
11
Ergonomi
Nem
İklime dayalı çevre koşullarında konforun sağlanmasında bir başka faktör
olan nem, çalışılan veya içinde bulunulan ortamın sıcaklığında, ortamın havasını
doymuşluk düzeyine kadar getirecek su buharı değerine (yüzde 100 nemli) göre
yüzde oranı şeklinde ifade edilir. Bu şekilde elde edilen yüzde değerine bağıl nem
derecesi denilmekte ve bu değerin yüzde 30 ila 70 arasında olması istenmektedir.
Havadaki nem, yaş ve kuru olarak isimlendirilen iki termometreden oluşan
psikrometre denilen bir cihazla ölçülür. Ortamda yapılan ölçüm sonucunda elde
edilen yaş ve kuru termometre değerleri özel olarak hazırlanmış psikrometrik
çizelgeler üzerine işaretlendikten sonra ortamdaki nem yüzde olarak belirlenir.
Yüksek veya düşük sıcaklıkta olduğu gibi, aşırı nemin veya kuruluğun da
çalışanların sağlıklarına ve performanslarına olumsuz etkisi olmaktadır. Çalışılan
ortamdaki aşırı nem, çalışanların burun ve boğazlarında bir dolgunluk duygusu
oluşturmakta, terleme yoluyla fazla vücut ısının dışarı atılmasını engellemekte ve
çalışanın sıcağa dayanmasını güçleştirmektedir. Bu nedenle, aynı sıcaklığa nem
oranının yüksek olduğu deniz kenarlarında, nem oranının düşük olduğu iç
bölgelere kıyasla dayanılması daha zordur.
Öte yandan, nem oranının düşük veya ortam havasının kuru olması
durumunda ise, kış aylarında özellikle kaloriferli evlerde görülen burun ve boğaz
kurulukları gibi solunum yollarında tahrişler ve kronik öksürük oluşarak çalışanın
sağlığı ve huzuru bozulmaktadır. Ortamdaki nemin bu tür etkileri nedeniyle nem
oranının düşük olduğu ortamlarda buhar makinesi ve klima gibi özel amaçlı
gereçler kullanılarak nem düzeyi artırılmalıdır. Nem oranının yüksek olduğu
ortamlarda ise, vantilatör kullanılarak nemin öznel etkisi azaltılmalı, çalışma ve
dinlenme süreleri uygun şekilde düzenlenmeli ve aşırı neme maruz kalan personel
sayısı azaltılmalıdır.
Havalandırma
İş yerleri tüzüğüne göre çalışılan hacimde devamlı bulunan her işçi için,
asgari hava hacmi şu şekilde belirlenmiştir:
• Çoğunlukla oturarak yapılan işlerde 12 m3,
• Çoğunlukla oturmadan yapılan işlerde 15 m3,
• Ağır bedensel çalışmada 18 m3.
Asgari hava gereksinimi olarak belirlenmiş bu değerlerin, çalışma alanlarına
yerleştirilecek işletme donanımları ile daha da azaltılmaması gerekir. Doğal
havalandırmalı çalışma yerlerinde devamlı iş gören personel dışında başka kişiler
12
Ergonomi
de uzun süre kalıyorlarsa, her fazla kişi için en az 10 m3 hacminde hava gereklidir.
Yapay havalandırmada, havalandırma ünitelerinin gereken kapasitede seçilmesi
gerekir.
İklime dayalı çevre koşullarında konforun sağlanmasında dikkate alınması
gerekli bir başka bileşen olan hava akımı, çalışanın yüzüne doğru yöneltilmesi
durumunda rahatlık duygusu yaratmakta, çalışanın arkasına özellikle ensesine
doğru yöneltilmesi durumunda ise sıkıntıya ve huzursuzluğa neden olabilmektedir.
Çalışılan ortamdaki hava akım hızı pervaneli veya göstergeli olabilen anemometre
denilen bir aletle ve hava akım hızının belli bir değerin altında olması durumunda
ise çıplak cam veya gümüş hazneli kata termometre ile ölçülür. Yapılan işin türü ve
ağırlığı, çalışılan ortam için gerekli hava akım hızının saptanmasında önemli rol
oynamakla birlikte, genel bir kural olarak hava akımının ortamın sıcaklık ve nem
düzeyi ile orantılı olarak artması gerektiği belirtilmektedir.
Oturarak yapılan çalışmalar için en fazla 0,3 m/sn, ince işler için 0,1 m/sn
olması istenen hava akımının yetersiz olması durumunda farklı ölçü ve özellikte
vantilatörler kullanılarak hava akım hızı artırılabilir. Hava akımının fazla olduğu
durumlarda ise, hava akımının kaynağına inilerek hava akım hızını azaltıcı önlemler
almak çalışanların verimi açısından gereklidir.
Kaynakta alınan önlemler yetersiz ise maruz kalma yolunu hedefleyen
önlemler alınmalıdır. Bireysel maruziyeti hedefleyen (örgütsel önlemler veya özel
koruyucu malzeme gibi) önlemler aşağıda yer almaktadır.
• Kimyasal maddeler doğrudan kaynakta çıkarılmalıdır,
• Etkili bir egzoz sistemi kurulmalıdır,
• Havanın çıkartımı ve havalandırma sistemi tasarlanırken iklim üzerindeki
etkisine dikkat edilmelidir,
• Yeterli hava değişimi sağlanmalıdır.
13
Ergonomi
14
Ergonomi
Toz
Toz, kömür ve maden ocakları gibi yerin altında bulunan çalışma
ortamlarında gerçekleştirilen delme, ateşleme, kırma, nakliyat ve sınıflandırma
faaliyetleri sonucu oluşur. Ayrıca; demir, metal sanayii ve diğer endüstri kollarında
yer üstünde kapalı alanlarda gerçekleştirilen eleme, ayırma, karıştırma, kurutma,
eritme, nakliyat ve yüzey işleme faaliyetleri nedeniyle oluşan toz tane büyüklüğü
genellikle 300 mikronun altında olan ve daima hava veya başka bir gaz ile karışım
hâlinde bulunan parçacıklardır.
İş ortamındaki zararlılar olarak da nitelendirilen tozlara karşı insan
vücudunun doğal korunma mekanizmaları vardır. Yapılan araştırmalara göre bu
korunma mekanizmaları sayesinde solunan tozun çok az bir kısmı akciğerlerde
devamlı olarak birikmektedir. Solunan tozun büyük çoğunluğu burun yoluyla filtre
edilmektedir. Diğer bir kısmı solunum yollarında bulunan toz dokularıyla dışarı
atılmaktadır. Alveollere kadar giden ve orada depolanan tozların bir kısmı zamanla
solunum ve salgı gibi akciğerlerin kendi kendini temizleme özelliği sayesinde dışarı
atılır. Geriye kalan ve tane büyüklüğü 60 mikronun altında olan kısım ise,
akciğerlerde birikerek 10-20 yıl gibi bir sürede, kömür madenlerinde çalışanlarda
görülen kömür tozu hastalığı ve çiftçilerde görülen çiftçi akciğeri hastalığı gibi
akciğer hastalıklarının oluşmasına neden olmaktadır.
15
Ergonomi
ANTROPOMETRİ
Antropometri; insan vücudunun boyutları ile ilgilenen özel bir bilim dalı
olup, Yunanca’da “insan” anlamında kullanılan anthropos ve “ölçüm” anlamında
kullanılan metron kelimelerinden türetilmiş olup, antropometri, vücudun belli
bölümünün hareketsiz durumu, ağırlık merkezi ve hacim gibi vücudun belli fiziksel
özellikleri ve boyutları ile ilgilenen bilim dalı şeklinde tarif etmek de mümkündür.
Başka bir ifade ile antropometri; insan vücut ölçüleri ve vücut hareketlerinin
mekanik yönleri ile bu hareketlerin frekans ve sınırları gibi insan vücut özellikleri
ile uğraşan bir bilim dalıdır. Tasarlanacak sisteme veya mekâna ilişkin kullanıcının
gereksinim duyduğu donanımın, aygıtların, yakın çevresinin tasarlanmasında etkili
olan, hareketli ve/veya hareketsiz durumda vücut ölçülerinin, kapasitelerinin
bilimsel ölçüm metotları kullanılarak saptanması amaçlanır.
16
Ergonomi
Vücut ölçümleri genellikle iki son nokta arasında kalan mesafenin ölçümü
şeklinde tanımlanmaktadır. Antropometrik ölçümler alınırken birtakım ölçüm
tekniklerine başvurulur. Klasik antropometride kullanılan birtakım terimler vardır.
Bunlar;
• Yükseklik (boy ve dirsek yüksekliği gibi),
• Genişlik (kalça genişliği gibi),
• Derinlik (kalça diz mesafesi gibi),
• Mesafe (kulaç mesafesi gibi),
• Eğrilik (belkemiği eğriliği gibi) ,
• Çevre (baş çevresi ve orta kol çevresi gibi),
• Uzanma (maksimum uzanma mesafesi gibi).
Antropometri Çeşitleri
Vücut ölçülerinin elde edilmesine yönelik, statik ve dinamik (fonksiyonel)
antropometri olmak üzere iki farklı metot geliştirilmiştir. Bu iki metot kullanılarak
elde edilen antropometrik veriler ise; “yapısal antropometrik veri”, “fonksiyonel
antropometrik veri” ve “kuvvetsel antropometrik veri” şeklinde
gruplandırılmaktadır. Ergonomik amaçlı tasarımlarda kullanılmak üzere gerekli
antropometrik ölçüler statik ve dinamik (fonksiyonel) antropometri denilen iki
farklı başlıkta toplanmaktadır. Statik antropometri, insanların statik duruş ve
oturuşlarında ölçülen boyutları ele alan bir uğraş alanıdır. Antropometrik ölçüler
ayakta durma ve düz bir zeminde oturma durumlarına bağlı olarak özel aletlerin
kullanımıyla alınmakta ve farklı ergonomik tasarımlarda kullanılmaktadır. Çok
hassas, eklemden ekleme yapılan ölçümlerde röntgen ışınlarından
yararlanılmaktadır.
Statik Antropometri
Statik boyutlar, insan vücudunun sabit, yani statik pozisyonundan elde
edilen ölçüm sonuçlarıdır. Statik boyutlar, dirsek ve bilek arası ölçümler ile eklem
merkezleri arasında ölçümler gibi insan iskeleti boyutları yanı sıra baş çevresi, cilt
yüzeyi çevre ölçüleri gibi dış hat boyutlarını içermektedir. Yapılan incelemeler
sonucunda 973 farklı statik antropometri ölçümünün var olduğu bilinmektedir.
Statik antropometri ölçümlerinin çoğu miğfer, telefon ya da radyo kulaklığı,
eldiven tasarımı gibi çok özel uygulamalar için elde edilirler. Bununla birlikte belli
vücut ölçüleri, birtakım özel amaçları karşılayabilmek amacıyla elde
edilmektedirler. Her çeşit statik antropometri yaklaşımının özel bir nedeni vardır.
Çeşitli yaş gruplarındaki okul çocuklarının oturacağı sıraların boyutlarını
saptamanın yanı sıra, bir gaz maskesinin yüz ölçülerine uygun bir şekilde ve
boyutlarda imali için ihtiyaç duyulan antropometri ölçümler de statik
antropometri yaklaşımı ile elde edilir. Statik anlropometri ile elde edilen vücut
ölçüleri çalışma ortamında pek çok tasarım için kullanılabilir.
17
Ergonomi
Dinamik Antropometri
Endüstri ve iş ortamında iş görenler sürekli devinim hâlindedirler. Bir iş
gören işini yaparken çeşitli yönlere uzanması, kol, bacak ve gövdesini değişik
boyutlarda ve devamlı hareket ettirmesi nedeni ile çeşitli dinamik ölçülerin
bilinmesine ihtiyaç duyulur. Fonksiyonel antropometri olarak da bilinen dinamik
antropometri yaklaşımı ile elde edilen boyutlar, bazı fiziksel aktivitelerde bulunan
insan vücudundan belli şartlar altında elde edilirler. İnsanların ayakta dururken ya
da otururken çevrelerindeki malzemelere, kontrol sistemlerine ve çeşitli işlem
noktalarına uzanabilmeleri için; eğilme, uzanma ve dönme gibi hareketlerinin
hudutlarını ölçmek de iş düzeni ve insan-tezgâh, insan-makine gibi arakesitlerin
tasarımında optimizasyon açısından önemlidir. Ancak çalışma ortamında
insanların, sekreterin masasında bulunan telefona erişmesi, masanın
çekmecesinden kâğıt almak için eğilmesi örneklerinde olduğu gibi, hareketlerde
bulunmaları nedeniyle çeşitli dinamik boyutların ölçülmesine ihtiyaç duyulmuştur.
İnsanların ayakta dururken ya da otururken çevrelerindeki malzemelere, kontrol
araçlarına ve çeşitli işlem noktalarına eğilme, dönme, uzanma gibi hareketlerle
erişebilecekleri sınırlar dinamik antropometri ile ölçülür.
18
Ergonomi
19
Acil Durum Planları
GİRİŞ
Acil durumlar, her yıl işletmelerde can ve mal kaybına yol açmaktadır. Ancak
bu kayıpların önüne geçilebilir. Eğer İşletmeler acil durumlara hazırlıklı ise, can ve
mal kayıpları veya hasarlar engellenebilir ya da etkileri azaltılabilir ve işletmeler
acil durum sonrasında olağan çalışma hayatlarına daha çabuk dönebilir.
İşletmelerin türüne, statüsüne bakılmaksızın, İster çok katlı bir binada, ister
sanayii kompleksinde faaliyet göstersin; ister mülk sahibi ya da kiracı olunsun;
işletmenin büyüklüğü ve küçüklüğü ne olursa olsun, işletmeler acil durumlara
hazırlıklı olmalıdır.
Bu bölümde, acil durumların neler olduğu ve acil durumlara karşı acil durum
planlamasının hazırlanması ve yürütülmesi için izlenecek aşamalar ele alınmıştır.
Bu bölümde ayrıca kamu kurumlarına, sanayii kuruluşlarına, atölyelere,
perakendecilere (bayiler), tedarikçilere veya her türden kuruluşa uygulanabilecek
bilgilere yer verilmiştir.
Acil durumların işletmeler için önemi doğrultusunda, acil durumlara yönelik
bir plan hazırlanması ve yürütülmesi ile bunun işletme kültürü olarak
benimsenmesi bu bölümün ana amacını oluşturmaktadır.
2
Acil Durum Planları
Ekibin yapısı:
Acil durum planlamaları Ekibin büyüklüğü işletmenin yapısı, büyüklüğü, ihtiyaçlar ve kaynaklara
firmalarda bağlıdır. Genelde bir grubun bu işle görevlendirilmesi en iyi seçimdir. Bunun
yaşanabilecek olası
nedeni;
risklere karşı iş
yerindeki bireyleri • Çoklu katılımı teşvik etmesi ve daha fazla çalışanın desteğini almasıdır.
hazırlıklı tutma amacını • Katılımcıların katkısını artırmasının sağlanmasıdır.
güden bir dizi planı, iş
• Planlama sürecini görünür hâle getirmesidir.
bölümünü ve
tatbikatları içerir. • Konu üzerinde bakış açısını genişletmesidir.
3
Acil Durum Planları
Kimin aktif üye, kimin yedek üye olduğu tespit edilmelidir. Pek çok
durumda, işin en önemli kısmı bir veya iki kişi tarafından yapılır. Bunun yanı sıra
çalışmaları yürütürken bilgi ve destek alınabilecek yerler şunlardır:
• Üst yönetim
• Kısım Yöneticileri
• Çalışanlar
• Teknik Hizmetler
• Teknik emniyet ve çevre politikasını yürüten kısımlar,
• Halkla ilişkiler görevlileri
• Koruma ve güvenlik birimi
• Pazarlama ve Satış
• Hukuk Müşavirliği
• Finansman ve Satınalma
Ekiptekilerin bu çalışmaları yürütmek üzere üst yönetimden yazılı olarak
görev alacak kişilerin görevlendirilmeleri sağlanılmalıdır. Acil durum planlama
ekibi, acil durumlara müdahale etmesi için, acil durumda görev alacak kişileri
görevlendirirler.
4
Acil Durum Planları
5
Acil Durum Planları
6
Acil Durum Planları
Kurtarma Ekipleri
• Bu ekip üyeleri özel eğitimli kişilerden oluşur. Bu kişiler acil durum
oluştuğunda derhal kriz merkezine gider, yoklamalarını buradan verirler
ve buradan yönetilirler.
• Şirket kurtarma ekibi, şirket acil durum kriz merkezi tarafından
görevlendirilir.
• Kurtarma çalışmalarının yapılabilirliği, bu ekipler tarafından yapılacak
hasar tespit çalışmalarının raporlamasından sonra belirlenir.
• Kriz Merkezi'nin belirlediği yere, özel ekipmanları ile giderek, kurtarma
çalışmalarına başlarlar.
• Çalışmalarını Kriz Merkezi'ne rapor ederler.
Ekiplerin görevleri
Ekiplerin görevleri aşağıda belirtilmiştir.
Söndürme Ekibi: Binada çıkacak yangına derhal müdahale ederek söndürmek
ve/veya genişlemesine mani olmak,
Kurtarma Ekibi: Yangın vukuunda can ve mal kurtarma işlerini yürütmek,
Koruma Ekibi: Kurtarma ekibince kurtarılan eşya ve evrakı korumak,
yangın nedeniyle ortaya çıkması muhtemel panik ve kargaşayı önlemek,
İlk Yardım Ekibi: Yangın nedeniyle yaralanan veya hastalanan kişilere ilk yardım
yapmak.
İlkyardım Ekibi
• Doktor ile sağlık memurundan oluşur. Bu kişiler Şirket Acil Durum
Planında açıklanan takımların üyeleridir. Kriz merkezinin yönlendirdiği
kurtarma ekipleri içinde bu sağlık görevlileri bulunmaktadır.
• Acil durumun çalışma saatleri içinde olması veya olmaması hâline göre
ayrıca çağrı beklemeksizin kriz masası ile temas kurar, alacağı bilgiye
göre iş yerine gelir.
7
Acil Durum Planları
8
Acil Durum Planları
• Bilgi Desteği
• Acil enerji desteği
• Onarım desteği
Acil Durumlarda personelin etkinliğinin artırılması için, beşeri niteliklerini
(ilk yardım, yabancı dil vs.) kayıtlandırılıp ve gereğinde bu personelin vasıflarından
istifade edilmelidir.
9
Acil Durum Planları
• Yangın
• Deprem
Risk Değerlendirmesi • Sel/su baskını
Acil durum planlarının • Yoğun kar yağışı
öneli bir parçasıdır ve • Toplu gıda zehirlenmesi
bir ekip tarafından
yapılması • Fırtına
gerekmektedir. Bu • Heyelan
ekibin kimlerden • Kimyasal madde kazaları
oluşacağı ilgili • Parlayıcı ve patlayıcı madde kazaları
mevzuatlarda • Radyasyon kazaları
belirtilmiştir.
• Anarşik olaylar
• İletişim sistemini çökmesi
• Bilgisayar sisteminin çökmesi
• Ana müşteri veya tedarikçilerin kaybedilmesi
• Büyük üretim arızaları
• Enerji kesilmesi
• Sabotaj
• İş kazası
• Trafik kazası
• Salgın hastalık
• Seferberlik hâli
Bunların yanı sıra aşağıdaki hususları da göz önünde bulundurulmasında
fayda vardır.
Geçmiş Kayıtlar: Bulunduğunuz bölgede, işletmeniz veya yakın işletmelerde daha
önce aşağıdaki acil durumlardan hangileri, hangi sıklıkla meydana gelmiştir?
• Yangınlar
• Sert ilkim koşulları
• Zararlı madde kaçağı
• Trafik/nakliye kazaları
• Depremler
• Fırtınalar
• Sel/çamur baskınları
• Heyelan
• Terör olayları
• Ham madde eksikliği/stok fazlalığı
10
Acil Durum Planları
11
Acil Durum Planları
Tehlikelerin tanımlanması
Tehlikeler tanımlanırken çalışma ortamı, çalışanlar ve çalışanların iş yerine
ilişkin ilgisine göre asgari olarak aşağıda belirtilen bilgiler toplanır.
a) İş yeri bina ve eklentileri.
b) İş yerinde yürütülen faaliyetler ile iş ve işlemler.
c) Üretim süreç ve teknikleri.
d) İş ekipmanları.
e) Kullanılan maddeler.
f) Artık ve atıklarla ilgili işlemler.
g) Organizasyon ve hiyerarşik yapı, görev, yetki ve sorumluluklar.
h) Çalışanların tecrübe ve düşünceleri.
i) İşe başlamadan önce ilgili mevzuat gereği alınacak çalışma izin belgeleri.
j) Çalışanların eğitim, yaş, cinsiyet ve benzeri özellikleri ile sağlık gözetimi
kayıtları.
k) Genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika
gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu.
l) İşyerinin teftiş sonuçları.
m) Meslek hastalığı kayıtları.
n) İş kazası kayıtları.
Tehlikelerin o) İş yerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı
tanımlanması risk hâlde iş yeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan olaylara
değerlendirmesinin ilk ilişkin kayıtlar.
aşamalarındandır. p) Ramak kala olay kayıtları.
Tehlikeler q) Malzeme güvenlik bilgi formları.
tanımlanırken çalışma
r) Ortam ve kişisel maruziyet düzeyi ölçüm sonuçları.
ortamı, çalışanlar ve
çalışanların iş yerine s) Varsa daha önce yapılmış risk değerlendirmesi çalışmaları.
ilişkin ilgisine göre t) Acil durum planları.
bilgiler toplanır. u) Sağlık ve güvenlik planı ve patlamadan korunma dokümanı gibi belirli iş
yerlerinde hazırlanması gereken dokümanlar.
Tehlikelere ilişkin bilgiler toplanırken aynı üretim, yöntem ve teknikleri ile
üretim yapan benzer işyerlerinde meydana gelen iş kazaları ve ortaya çıkan meslek
hastalıkları da değerlendirilebilir.
Toplanan bilgiler ışığında; iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuatta yer alan
hükümler de dikkate alınarak, çalışma ortamında bulunan fiziksel, kimyasal,
biyolojik, psikososyal, ergonomik ve benzeri tehlike kaynaklarından oluşan veya
bunların etkileşimi sonucu ortaya çıkabilecek tehlikeler belirlenir ve kayda alınır.
Bu belirleme yapılırken aşağıdaki hususlar, bu hususlardan etkilenecekler ve ne
şekilde etkilenebilecekleri göz önünde bulundurulur.
a) İşletmenin yeri nedeniyle ortaya çıkabilecek tehlikeler.
b) Seçilen alanda, iş yeri bina ve eklentilerinin plana uygun
yerleştirilmemesi veya planda olmayan ilavelerin yapılmasından
kaynaklanabilecek tehlikeler.
12
Acil Durum Planları
13
Acil Durum Planları
Dokümantasyon
Risk değerlendirmesi asgarî aşağıdaki hususları kapsayacak şekilde
dokümante edilir.
a) İş yerinin unvanı, adresi ve işverenin adı.
b) Gerçekleştiren kişilerin isim ve unvanları ile bunlardan iş güvenliği
uzmanı ve iş yeri hekimi olanların Bakanlıkça verilmiş belge bilgileri.
c) Gerçekleştirildiği tarih ve geçerlilik tarihi.
d) ç) Risk değerlendirmesi işyerindeki farklı bölümler için ayrı ayrı
yapılmışsa her birinin adı.
14
Acil Durum Planları
PLANIN BÖLÜMLERİ:
Planınız aşağıdaki temel bölümleri içermelidir.
15
Acil Durum Planları
• Durum tespiti
• Çalışanların, ziyaretçilerin, işletme sahasında çalışan müteahhit firma
çalışanları, ekipmanların ve hayati öneme haiz kayıtların korunması.
Özellikle acil durumun meydana gelişinden sonraki ilk 3 güne ait kayıtlar
çok kritiktir. Her koşulda bu kayıtların tutulması ve saklanmasına dikkat
ediniz.
• İşletmenin üretim faaliyetlerine tekrar başlaması ve faaliyetine devam
etmesi.
Bomba ihbarı ve şiddetli fırtına gibi durumların yanı sıra aşağıdaki durumlar
için ayrıca prosedürlere gerek duyulabilir. Bunlar:
• Çalışanların ve müşterilerin acil durumdan haberdar edilmesi ve
uyarılmaları
• Acil duruma müdahale eden personel ve resmî ekiplerle haberleşme
• Tesisteki her personelin tahliyesinin hesaplanması
Çalışanların,
ziyaretçilerin, işletme • Acil durum operasyonlarının idaresi
sahasında çalışan • Acil durum yönetim merkezinin kurulması ve işletilmesi
müteahhit firma • Yangınlar ile mücadele
çalışanları, • Tesisin durdurulması operasyonları (planlı ve acil durdurma)
ekipmanların ve • Hayati öneme haiz kayıtların korunması
hayati öneme haiz • Onarım operasyonları
kayıtların korunması
çok önemlidir. Acil Durumlarda ihtiyaç duyulabilecek dokümanlar
Bir acil duruma müdahale esnasında ihtiyaç duyulabilecek dokümanlar
şunlardır:
Acil durum çağrı listesi: Bu listeler imkân var ise cüzdana sığacak ebatta ve acil
duruma müdahale edecek ekiplerde görevli tüm personelin isim, adres ve
telefonlarını içermelidir. Bu bilgiler aynı amaçla tanzim edilecek Personel Bilgi
Formu (EK-2) ile uyumlu olmalıdır.
Malzeme Tahliye Formu: Tahliyesi zorunlu malzemeler ve bunların tahliye
önceliğini gösterir.
Malzeme Güvenlik Bilgi Formu (Metarial Safety Data Sheet-MSDS): Mevcut
kimyasalların nakliye, depolama, işleme ve bertaraf yöntemlerini ve bu esnada
olası tehlikeler ile bunlara müdahale yöntemini içeren ve malzemenin üreticisi
tarafından malzeme beraberinde verilen formdur.
Öncelikle işletmede mevcut tehlikeli maddelerin listesini yapılmalıdır.
Satınalma departmanı ile temasa geçerek şayet yok ise işletmede mevcut tehlikeli
olduğunu düşünülen tüm maddelerin malzeme güvenlik bilgi formunu (MSDS)
edininiz. Gerekiyor ise tercümesini yaparak bu malzemeler ile çalışan kişilerin
kolayca erişeceği yerlerde bulundurmalısınız. Bu formlar internet ortamında
kolaylıkla bulunabilir, almanız gereken, işletmenin kullandığı malzemenin üreticisi
tarafından düzenlenen formdur.
16
Acil Durum Planları
Kaynaklar Listesi:
Acil durumlarda ihtiyaç duyulabilecek kaynakların (ekipman, malzeme ve
hizmetler) listesinin yapıldığı formdur. Bir örneğini Ek-5’te görebilirsiniz.
2. Planın yazılması:
Planlama ekibinin her üyesini planın bir bölümünü yazmakla
görevlendirilmelidir. Her kısım için en uygun format belirlenmeli ve belirli
17
Acil Durum Planları
hedefleri olan bir termin planı yapılmalıdır. İşin tamamlanması için yeterli zaman
tanımlanmalı, ancak tanınan zamanın rehavete yol açacak kadar uzun olmamasına
dikkat edilmelidir. Termin planında aşağıdaki hedefler için takvim belirlenmelidir.
• İlk taslak
• Gözden geçirme
• İkinci taslak
• Genel değerlendirme
• Nihai taslak
• Basım
• Dağıtım
18
Acil Durum Planları
8. Planın dağıtımı:
Nihai şeklini alan planın tüm nüshaları ve her sayfası numaralandırarak,
ihtiyaç adedinde bastırılmalıdır. Dağıtımı imza karşılığı olmalı ve plan verdiğiniz
personele, kendisi, personeli veya sorumluluğunda olan ünitelerde sonradan
meydana gelecek değişiklikleri bildirmekle yükümlü olduğunu tebliğ edilmelidir.
İşletme içinde gizli kalması gereken hususlar, çalışanların isim ve telefon
numaraları ile haberleşme frekansları gibi gizli bilgiler içeren kısımları göz önünde
tutarak planın hangi bölümlerinin talep edildiğinde resmî kurumlara
gösterilebileceğini önceden belirlenmelidir.
Planın dağıtımında aşağıdaki birimler göz önünde tutulmalıdır:
• Üst yöneticiler
• İşletmenin acil duruma müdahale operasyonunda aktif rol oynayan kilit
personel
• İşletmenin genel merkezi
• İşletmenin acil durum müdahale birimleri (uygun görülenler)
Personeli planın varlığı ve bu amaçla yapılacak eğitimlerden haberdar etmek
gerekmektedir.
19
Acil Durum Planları
20
Acil Durum Planları
21
Acil Durum Planları
22
Acil Durum Planları
23
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
ĐͿ 7Ɣ LJĞƌŝďŝŶĂǀĞĞŬůĞŶƚŝůĞƌŝŶŝŶLJĂƉŦǀĞLJĂƉŦŵƚĂƌnjŦŝůĞƐĞĕŝůĞŶLJĂƉŦ
ŵĂůnjĞŵĞůĞƌŝŶĚĞŶŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬƚĞŚůŝŬĞůĞƌ͘
ĚͿ ĂŬŦŵǀĞŽŶĂƌŦŵŝƔůĞƌŝĚĞĚąŚŝůŝƔ LJĞƌŝŶĚĞLJƺƌƺƚƺůĞĐĞŬŚĞƌƚƺƌůƺ
ĨĂĂůŝLJĞƚĞƐŶĂƐŦŶĚĂĕĂůŦƔŵĂƵƐƵůůĞƌŝ͕ǀĂƌĚŝLJĂĚƺnjĞŶŝ͕ĞŬŝƉĕĂůŦƔŵĂƐŦ͕
ŽƌŐĂŶŝnjĂƐLJŽŶ͕ŶĞnjĂƌĞƚƐŝƐƚĞŵŝ͕ŚŝLJĞƌĂƌƔŝŬĚƺnjĞŶ͕njŝLJĂƌĞƚĕŝǀĞLJĂŝƔLJĞƌŝ
ĕĂůŦƔĂŶŦŽůŵĂLJĂŶĚŝŒĞƌŬŝƔŝůĞƌŐŝďŝĨĂŬƚƂƌůĞƌĚĞŶŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬ
ƚĞŚůŝŬĞůĞƌ͘
ĞͿ 7ƔŝŶLJƺƌƺƚƺŵƺ͕ƺƌĞƚŝŵƚĞŬŶŝŬůĞƌŝ͕ŬƵůůĂŶŦůĂŶŵĂĚĚĞůĞƌ͕ŵĂŬŝŶĞǀĞ
ĞŬŝƉŵĂŶ͕ĂƌĂĕǀĞŐĞƌĞĕůĞƌŝůĞďƵŶůĂƌŦŶĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶĨŝnjŝŬƐĞůƂnjĞůůŝŬůĞƌŝŶĞ
ƵLJŐƵŶƚĂƐĂƌůĂŶŵĂŵĂƐŦǀĞLJĂŬƵůůĂŶŦůŵĂŵĂƐŦŶĚĂŶŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬ
ƚĞŚůŝŬĞůĞƌ͘
ĨͿ <ƵǀǀĞƚůŝĂŬŦŵ͕ĂLJĚŦŶůĂƚŵĂ͕ƉĂƌĂƚŽŶĞƌ͕ƚŽƉƌĂŬůĂŵĂŐŝďŝĞůĞŬƚƌŝŬ
ƚĞƐŝƐĂƚŦŶŦŶďŝůĞƔĞŶůĞƌŝŝůĞŦƐŦƚŵĂ͕ŚĂǀĂůĂŶĚŦƌŵĂ͕ĂƚŵŽƐĨĞƌŝŬǀĞĕĞǀƌĞƐĞů
ƔĂƌƚůĂƌĚĂŶŬŽƌƵŶŵĂ͕ĚƌĞŶĂũ͕ĂƌŦƚŵĂ͕LJĂŶŐŦŶƂŶůĞŵĞǀĞŵƺĐĂĚĞůĞ
ĞŬŝƉŵĂŶŦŝůĞďĞŶnjĞƌŝLJĂƌĚŦŵĐŦƚĞƐŝƐĂƚǀĞĚŽŶĂŶŦŵůĂƌĚĂŶ
ŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬƚĞŚůŝŬĞůĞƌ͘
ŐͿ 7Ɣ LJĞƌŝŶĚĞLJĂŶŵĂ͕ƉĂƌůĂŵĂǀĞLJĂƉĂƚůĂŵĂŝŚƚŝŵĂůŝŽůĂŶŵĂĚĚĞůĞƌŝŶ
ŝƔůĞŶŵĞƐŝ͕ŬƵůůĂŶŦůŵĂƐŦ͕ƚĂƔŦŶŵĂƐŦ͕ĚĞƉŽůĂŶŵĂƐŦLJĂĚĂŝŵŚĂ
ĞĚŝůŵĞƐŝŶĚĞŶŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬƚĞŚůŝŬĞůĞƌ͘
ŚͿ ĂůŦƔŵĂŽƌƚĂŵŦŶĂŝůŝƔŬŝŶŚŝũLJĞŶŬŽƔƵůůĂƌŦŝůĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŬŝƔŝƐĞůŚŝũLJĞŶ
ĂůŦƔŬĂŶůŦŬůĂƌŦŶĚĂŶŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬƚĞŚůŝŬĞůĞƌ͘
ŝͿ ĂůŦƔĂŶŦŶ͕ŝƔ LJĞƌŝŝĕĞƌŝƐŝŶĚĞŬŝƵůĂƔŦŵLJŽůůĂƌŦŶŦŶŬƵůůĂŶŦŵŦŶĚĂŶ
ŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬƚĞŚůŝŬĞůĞƌ͘
ũͿ ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŝƔƐĂŒůŦŒŦǀĞŐƺǀĞŶůŝŒŝŝůĞŝůŐŝůŝLJĞƚĞƌůŝĞŒŝƚŝŵĂůŵĂŵĂƐŦ͕
ďŝůŐŝůĞŶĚŝƌŝůŵĞŵĞƐŝ͕ĕĂůŦƔĂŶůĂƌĂƵLJŐƵŶƚĂůŝŵĂƚǀĞƌŝůŵĞŵĞƐŝǀĞLJĂ
ĕĂůŦƔŵĂŝnjŶŝƉƌŽƐĞĚƺƌƺŐĞƌĞŬĞŶĚƵƌƵŵůĂƌĚĂďƵŝnjŝŶŽůŵĂŬƐŦnjŦŶ
ĕĂůŦƔŦůŵĂƐŦŶĚĂŶŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬƚĞŚůŝŬĞůĞƌ͘
ĂůŦƔŵĂŽƌƚĂŵŦŶĚĂďƵůƵŶĂŶĨŝnjŝŬƐĞů͕ŬŝŵLJĂƐĂů͕ďŝLJŽůŽũŝŬ͕ƉƐŝŬŽƐŽƐLJĂů͕
ĞƌŐŽŶŽŵŝŬǀĞďĞŶnjĞƌŝƚĞŚůŝŬĞŬĂLJŶĂŬůĂƌŦŶŦŶŶĞĚĞŶŽůĚƵŒƵƚĞŚůŝŬĞůĞƌŝůĞŝůŐŝůŝŝƔ
LJĞƌŝŶĚĞĚĂŚĂƂŶĐĞŬŽŶƚƌŽů͕Ƃůĕƺŵ͕ŝŶĐĞůĞŵĞǀĞĂƌĂƔƚŦƌŵĂĕĂůŦƔŵĂƐŦLJĂƉŦůŵĂŵŦƔŝƐĞ
ƌŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƐŝĕĂůŦƔŵĂůĂƌŦŶĚĂŬƵůůĂŶŦůŵĂŬƺnjĞƌĞ͖ďƵƚĞŚůŝŬĞůĞƌŝŶ͕ŶŝƚĞůŝŬǀĞ
ŶŝĐĞůŝŬůĞƌŝŶŝǀĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶďƵŶůĂƌĂŵĂƌƵnjŝLJĞƚƐĞǀŝLJĞůĞƌŝŶŝďĞůŝƌůĞŵĞŬĂŵĂĐŦLJůĂ
ŐĞƌĞŬůŝďƺƚƺŶŬŽŶƚƌŽů͕Ƃůĕƺŵ͕ŝŶĐĞůĞŵĞǀĞĂƌĂƔƚŦƌŵĂůĂƌLJĂƉŦůŦƌ͘
ZŝƐŬůĞƌŝŶďĞůŝƌůĞŶŵĞƐŝǀĞĂŶĂůŝnjŝ
dĞƐƉŝƚĞĚŝůŵŝƔŽůĂŶ
ƚĞŚůŝŬĞůĞƌŝŶŚĞƌďŝƌŝĂLJƌŦ dĞƐƉŝƚĞĚŝůŵŝƔŽůĂŶƚĞŚůŝŬĞůĞƌŝŶŚĞƌďŝƌŝĂLJƌŦĂLJƌŦĚŝŬŬĂƚĞĂůŦŶĂƌĂŬďƵ
ĂLJƌŦĚŝŬŬĂƚĞĂůŦŶĂƌĂŬďƵ ƚĞŚůŝŬĞůĞƌĚĞŶŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬƌŝƐŬůĞƌŝŶŚĂŶŐŝƐŦŬůŦŬƚĂŽůƵƔĂďŝůĞĐĞŒŝŝůĞďƵ
ƚĞŚůŝŬĞůĞƌĚĞŶ ƌŝƐŬůĞƌĚĞŶŬŝŵůĞƌŝŶ͕ŶĞůĞƌŝŶ͕ŶĞƔĞŬŝůĚĞǀĞŚĂŶŐŝƔŝĚĚĞƚƚĞnjĂƌĂƌŐƂƌĞďŝůĞĐĞŒŝ
ŬĂLJŶĂŬůĂŶĂďŝůĞĐĞŬ ďĞůŝƌůĞŶŝƌ͘ƵďĞůŝƌůĞŵĞLJĂƉŦůŦƌŬĞŶŵĞǀĐƵƚŬŽŶƚƌŽůƚĞĚďŝƌůĞƌŝŶŝŶĞƚŬŝƐŝĚĞŐƂnj
ƌŝƐŬůĞƌŝŶŚĂŶŐŝƐŦŬůŦŬƚĂ ƂŶƺŶĚĞďƵůƵŶĚƵƌƵůƵƌ͘
ŽůƵƔĂďŝůĞĐĞŒŝŝůĞďƵ
ƌŝƐŬůĞƌĚĞŶŬŝŵůĞƌŝŶ͕ dŽƉůĂŶĂŶďŝůŐŝǀĞǀĞƌŝůĞƌŦƔŦŒŦŶĚĂďĞůŝƌůĞŶĞŶƌŝƐŬůĞƌ͖ŝƔůĞƚŵĞŶŝŶĨĂĂůŝLJĞƚŝŶĞ
ŶĞůĞƌŝŶ͕ŶĞƔĞŬŝůĚĞǀĞ ŝůŝƔŬŝŶƂnjĞůůŝŬůĞƌŝ͕ŝƔ LJĞƌŝŶĚĞŬŝƚĞŚůŝŬĞǀĞLJĂƌŝƐŬůĞƌŝŶŶŝƚĞůŝŬůĞƌŝǀĞŝƔLJĞƌŝŶŝŶŬŦƐŦƚůĂƌŦ
ŚĂŶŐŝƔŝĚĚĞƚƚĞnjĂƌĂƌ ŐŝďŝĨĂŬƚƂƌůĞƌLJĂĚĂƵůƵƐĂůǀĞLJĂƵůƵƐůĂƌĂƌĂƐŦƐƚĂŶĚĂƌƚůĂƌĞƐĂƐĂůŦŶĂƌĂŬƐĞĕŝůĞŶ
ŐƂƌĞďŝůĞĐĞŒŝ LJƂŶƚĞŵůĞƌĚĞŶďŝƌŝǀĞLJĂďŝƌŬĂĕŦďŝƌĂƌĂĚĂŬƵůůĂŶŦůĂƌĂŬĂŶĂůŝnjĞĚŝůŝƌ͘
ďĞůŝƌůĞŶŵĞůŝĚŝƌ͘
ϭϯ
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
7Ɣ LJĞƌŝŶĚĞďŝƌďŝƌŝŶĚĞŶĨĂƌŬůŦŝƔůĞƌŝŶLJƺƌƺƚƺůĚƺŒƺďƂůƺŵůĞƌŝŶďƵůƵŶŵĂƐŦ
ŚąůŝŶĚĞďŝƌŝŶĐŝǀĞŝŬŝŶĐŝĨŦŬƌĂůĂƌĚĂŬŝŚƵƐƵƐůĂƌŚĞƌďŝƌďƂůƺŵŝĕŝŶƚĞŬƌĂƌůĂŶŦƌ͘
ŶĂůŝnjŝŶĂLJƌŦĂLJƌŦďƂůƺŵůĞƌŝĕŝŶLJĂƉŦůŵĂƐŦŚâůŝŶĚĞďƂůƺŵůĞƌŝŶĞƚŬŝůĞƔŝŵůĞƌŝĚĞ
ĚŝŬŬĂƚĞĂůŦŶĂƌĂŬďŝƌďƺƚƺŶŽůĂƌĂŬĞůĞĂůŦŶŦƉƐŽŶƵĕůĂŶĚŦƌŦůŦƌ͘
ŶĂůŝnjĞĚŝůĞŶƌŝƐŬůĞƌ͕ŬŽŶƚƌŽůƚĞĚďŝƌůĞƌŝŶĞŬĂƌĂƌǀĞƌŝůŵĞŬƺnjĞƌĞĞƚŬŝůĞƌŝŶŝŶ
ďƺLJƺŬůƺŒƺŶĞǀĞƂŶĞŵůĞƌŝŶĞŐƂƌĞĞŶLJƺŬƐĞŬƌŝƐŬƐĞǀŝLJĞƐŝŶĞƐĂŚŝƉŽůĂŶĚĂŶ
ďĂƔůĂŶĂƌĂŬƐŦƌĂůĂŶŦƌǀĞLJĂnjŦůŦŚâůĞŐĞƚŝƌŝůŝƌ͘
ZŝƐŬŬŽŶƚƌŽůĂĚŦŵůĂƌŦ
ZŝƐŬůĞƌŝŶŬŽŶƚƌŽůƺŶĚĞƔƵĂĚŦŵůĂƌƵLJŐƵůĂŶŦƌ͘
Ă͘ WůĂŶůĂŵĂ͗ŶĂůŝnjĞĚŝůĞƌĞŬĞƚŬŝůĞƌŝŶŝŶďƺLJƺŬůƺŒƺŶĞǀĞƂŶĞŵŝŶĞŐƂƌĞƐŦƌĂůŦ
ŚąůĞŐĞƚŝƌŝůĞŶƌŝƐŬůĞƌŝŶŬŽŶƚƌŽůƺĂŵĂĐŦLJůĂďŝƌƉůĂŶůĂŵĂLJĂƉŦůŦƌ͘
ď͘ ZŝƐŬŬŽŶƚƌŽůƚĞĚďŝƌůĞƌŝŶŝŶŬĂƌĂƌůĂƔƚŦƌŦůŵĂƐŦ͗ZŝƐŬŝŶƚĂŵĂŵĞŶďĞƌƚĂƌĂĨ
ĞĚŝůŵĞƐŝ͕ďƵŵƺŵŬƺŶĚĞŒŝůŝƐĞƌŝƐŬŝŶŬĂďƵůĞĚŝůĞďŝůŝƌƐĞǀŝLJĞLJĞŝŶĚŝƌŝůŵĞƐŝ
ŝĕŝŶĂƔĂŒŦĚĂŬŝĂĚŦŵůĂƌƵLJŐƵůĂŶŦƌ͘
ϭ͘ dĞŚůŝŬĞǀĞLJĂƚĞŚůŝŬĞŬĂLJŶĂŬůĂƌŦŶŦŶŽƌƚĂĚĂŶŬĂůĚŦƌŦůŵĂƐŦ͘
Ϯ͘ dĞŚůŝŬĞůŝŶŝŶ͕ƚĞŚůŝŬĞůŝŽůŵĂLJĂŶůĂǀĞLJĂĚĂŚĂĂnjƚĞŚůŝŬĞůŝ
ŽůĂŶůĂĚĞŒŝƔƚŝƌŝůŵĞƐŝ͘
ϯ͘ ZŝƐŬůĞƌŝůĞŬĂLJŶĂŒŦŶĚĂŵƺĐĂĚĞůĞĞĚŝůŵĞƐŝ͘
Đ͘ ZŝƐŬŬŽŶƚƌŽůƚĞĚďŝƌůĞƌŝŶŝŶƵLJŐƵůĂŶŵĂƐŦ͗<ĂƌĂƌůĂƔƚŦƌŦůĂŶƚĞĚďŝƌůĞƌŝŶŝƔǀĞ
ŝƔůĞŵďĂƐĂŵĂŬůĂƌŦ͕ŝƔůĞŵŝLJĂƉĂĐĂŬŬŝƔŝLJĂĚĂŝƔ LJĞƌŝďƂůƺŵƺ͕ƐŽƌƵŵůƵŬŝƔŝ
LJĂĚĂŝƔ LJĞƌŝďƂůƺŵƺ͕ďĂƔůĂŵĂǀĞďŝƚŝƔƚĂƌŝŚŝŝůĞďĞŶnjĞƌŝďŝůŐŝůĞƌŝŝĕĞƌĞŶ
ƉůĂŶůĂƌŚĂnjŦƌůĂŶŦƌ͘ƵƉůĂŶůĂƌŝƔǀĞƌĞŶĐĞƵLJŐƵůĂŵĂLJĂŬŽŶƵůƵƌ͘
Ě͘ hLJŐƵůĂŵĂůĂƌŦŶŝnjůĞŶŵĞƐŝ͗,ĂnjŦƌůĂŶĂŶƉůĂŶůĂƌŦŶƵLJŐƵůĂŵĂĂĚŦŵůĂƌŦ
ĚƺnjĞŶůŝŽůĂƌĂŬŝnjůĞŶŝƌ͕ĚĞŶĞƚůĞŶŝƌǀĞĂŬƐĂLJĂŶLJƂŶůĞƌƚĞƐƉŝƚĞĚŝůĞƌĞŬ
ŐĞƌĞŬůŝĚƺnjĞůƚŝĐŝǀĞƂŶůĞLJŝĐŝŝƔůĞŵůĞƌƚĂŵĂŵůĂŶŦƌ͘
ϭ͘ ZŝƐŬŬŽŶƚƌŽůĂĚŦŵůĂƌŦƵLJŐƵůĂŶŦƌŬĞŶƚŽƉůƵŬŽƌƵŶŵĂ
ƂŶůĞŵůĞƌŝŶĞ͕ŬŝƔŝƐĞůŬŽƌƵŶŵĂƂŶůĞŵůĞƌŝŶĞŐƂƌĞƂŶĐĞůŝŬ
ǀĞƌŝůŵĞƐŝǀĞƵLJŐƵůĂŶĂĐĂŬƂŶůĞŵůĞƌŝŶLJĞŶŝƌŝƐŬůĞƌĞŶĞĚĞŶ
ŽůŵĂŵĂƐŦƐĂŒůĂŶŦƌ͘
Ϯ͘ ĞůŝƌůĞŶĞŶƌŝƐŬŝĕŝŶŬŽŶƚƌŽůƚĞĚďŝƌůĞƌŝŶŝŶŚĂLJĂƚĂ
ŐĞĕŝƌŝůŵĞƐŝŶĚĞŶƐŽŶƌĂLJĞŶŝĚĞŶƌŝƐŬƐĞǀŝLJĞƐŝƚĞƐƉŝƚŝLJĂƉŦůŦƌ͘
zĞŶŝƐĞǀŝLJĞ͕ŬĂďƵůĞĚŝůĞďŝůŝƌƌŝƐŬƐĞǀŝLJĞƐŝŶŝŶƺnjĞƌŝŶĚĞŝƐĞďƵ
ŵĂĚĚĞĚĞŬŝĂĚŦŵůĂƌƚĞŬƌĂƌůĂŶŦƌ͘
ŽŬƺŵĂŶƚĂƐLJŽŶ
ZŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƐŝĂƐŐĂƌŠĂƔĂŒŦĚĂŬŝŚƵƐƵƐůĂƌŦŬĂƉƐĂLJĂĐĂŬƔĞŬŝůĚĞ
ĚŽŬƺŵĂŶƚĞĞĚŝůŝƌ͘
ĂͿ 7Ɣ LJĞƌŝŶŝŶƵŶǀĂŶŦ͕ĂĚƌĞƐŝǀĞŝƔǀĞƌĞŶŝŶĂĚŦ͘
ďͿ 'ĞƌĕĞŬůĞƔƚŝƌĞŶŬŝƔŝůĞƌŝŶŝƐŝŵǀĞƵŶǀĂŶůĂƌŦŝůĞďƵŶůĂƌĚĂŶŝƔŐƺǀĞŶůŝŒŝ
ƵnjŵĂŶŦǀĞŝƔ LJĞƌŝŚĞŬŝŵŝŽůĂŶůĂƌŦŶĂŬĂŶůŦŬĕĂǀĞƌŝůŵŝƔďĞůŐĞďŝůŐŝůĞƌŝ͘
ĐͿ 'ĞƌĕĞŬůĞƔƚŝƌŝůĚŝŒŝƚĂƌŝŚǀĞŐĞĕĞƌůŝůŝŬƚĂƌŝŚŝ͘
ĚͿ ĕͿZŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƐŝŝƔLJĞƌŝŶĚĞŬŝĨĂƌŬůŦďƂůƺŵůĞƌŝĕŝŶĂLJƌŦĂLJƌŦ
LJĂƉŦůŵŦƔƐĂŚĞƌďŝƌŝŶŝŶĂĚŦ͘
ϭϰ
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
ĞͿĞůŝƌůĞŶĞŶƚĞŚůŝŬĞŬĂLJŶĂŬůĂƌŦŝůĞƚĞŚůŝŬĞůĞƌ͘
ĨͿdĞƐƉŝƚĞĚŝůĞŶƌŝƐŬůĞƌ͘
ŐͿZŝƐŬĂŶĂůŝnjŝŶĚĞŬƵůůĂŶŦůĂŶLJƂŶƚĞŵǀĞLJĂLJƂŶƚĞŵůĞƌ͘
ŚͿdĞƐƉŝƚĞĚŝůĞŶƌŝƐŬůĞƌŝŶƂŶĞŵǀĞƂŶĐĞůŝŬƐŦƌĂƐŦŶŦĚĂŝĕĞƌĞŶĂŶĂůŝnj
ƐŽŶƵĕůĂƌŦ͘
ZŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƐŝ ŝͿ ƺnjĞůƚŝĐŝǀĞƂŶůĞLJŝĐŝŬŽŶƚƌŽůƚĞĚďŝƌůĞƌŝ͕ŐĞƌĕĞŬůĞƔƚŝƌŝůŵĞƚĂƌŝŚůĞƌŝǀĞ
ĕĂůŦƔŵĂƐŦƐŽŶƵĐƵŶĚĂĞŶ ƐŽŶƌĂƐŦŶĚĂƚĞƐƉŝƚĞĚŝůĞŶƌŝƐŬƐĞǀŝLJĞƐŝ͘
ŬƌŝƚŝŬŽůĂŶƌŝƐŬƚĞŶ ZŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƐŝĚŽŬƺŵĂŶŦŶŦŶƐĂLJĨĂůĂƌŦŶƵŵĂƌĂůĂŶĚŦƌŦůĂƌĂŬ͖
ďĂƔůĂŵĂŬƺnjĞƌĞ ŐĞƌĕĞŬůĞƔƚŝƌĞŶŬŝƔŝůĞƌƚĂƌĂĨŦŶĚĂŶŚĞƌƐĂLJĨĂƐŦƉĂƌĂĨůĂŶŦƉ͕ƐŽŶƐĂLJĨĂƐŦŝŵnjĂůĂŶŦƌǀĞŝƔ
ĂůŦŶĂĐĂŬƚĞĚďŝƌůĞƌŝǀĞ LJĞƌŝŶĚĞƐĂŬůĂŶŦƌ͘
ŝLJŝůĞƔƚŝƌŵĞĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌ
ƉůĂŶůĂŶŵĂůŦĚŦƌ͘ ZŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƐŝĕĂůŦƔŵĂƐŦƐŽŶƵĐƵŶĚĂĞŶŬƌŝƚŝŬŽůĂŶ ƌŝƐŬƚĞŶďĂƔůĂŵĂŬ
ƺnjĞƌĞĂůŦŶĂĐĂŬƚĞĚďŝƌůĞƌŝ ǀĞŝLJŝůĞƔƚŝƌŵĞĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌƉůĂŶůĂŶŵĂůŦĚŦƌ͘
W>E/EP>mD>Z7͗
WůĂŶŦŶŦnjĂƔĂŒŦĚĂŬŝƚĞŵĞůďƂůƺŵůĞƌŝŝĕĞƌŵĞůŝĚŝƌ͘
7ĚĂƌŝdĂŶŦŵůĂƌǀĞPnjĞƚ͗
7ĚĂƌŝƚĂŶŦŵůĂƌǀĞƂnjĞƚŬŦƐŵŦƉůĂŶŦŶĂŵĂĐŦ͕ŐƂƌĞǀůŝůĞƌ͕ŽůĂƐŦĂĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌǀĞ
ďƵĂĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌŦŶ ŶĞƌĞĚĞŶŝĚĂƌĞ ĞĚŝůĞĐĞŒŝŶŝƚĂŶŦŵůĂƌ͘
ĐŝůƵƌƵŵzƂŶĞƚŝŵhŶƐƵƌůĂƌŦ͗
WůĂŶŦŶďƵďƂůƺŵƺŝƔůĞƚŵĞŶŝŶĂĐŝůĚƵƌƵŵŽƉĞƌĂƐLJŽŶƵŶĚĂďƵůƵŶŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶ
ƚĞŵĞůƵLJŐƵůĂŵĂůĂƌŦ ƚĂŶŦŵůĂƌ͘ƵŶůĂƌ͗
x ^ĞǀŬǀĞ7ĚĂƌĞ
x ,ĂďĞƌůĞƔŵĞ
x ĂŶŐƺǀĞŶůŝŒŝ
x dĞƐŝƐŐƺǀĞŶůŝŒŝ
x dŽƉůƵŵƐĂůzĂƌĚŦŵůĂƔŵĂ͘
x ĂŬŦŵǀĞŽŶĂƌŦŵ
x LŽũŝƐƚŝŬĚĞƐƚĞŬ
ĐŝůƵƌƵŵDƺĚĂŚĂůĞWƌŽƐĞĚƺƌůĞƌŝ͗
ƵƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌŝƔůĞƚŵĞŶŝŶĂĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌĂŶĂƐŦůŵƺĚĂŚĂůĞĞĚĞĐĞŒŝŶŝ
ƚĂŶŦŵůĂƌ͘DƺŵŬƺŶŽůĂŶŚĞƌ LJĞƌĚĞďƵƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌŝĂĐŝůĚƵƌƵŵLJƂŶĞƚŝĐŝůĞƌŝŶŝŶ͕ĂĐŝů
ĚƵƌƵŵŵƺĚĂŚĂůĞĞŬŝƉůĞƌŝǀĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŬŽůĂLJĐĂĞƌŝƔĞďŝůĞĐĞŒŝŶŝƚĞůŝŬƚĞďŝƌĚŝnjŝ
ŬŽŶƚƌŽůůŝƐƚĞƐŝŽůĂƌĂŬŚĂnjŦƌůĂŶŦůŵĂůŦĚŦƌ͘
ƵƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌĚĞĂƔĂŒŦĚĂŬŝĚƵƌƵŵůĂƌŝĕŝŶĂůŦŶŵĂƐŦŐĞƌĞŬůŝƚĞĚďŝƌůĞƌŝ
ďĞůŝƌůĞLJŝŶŝnj͗
ϭϱ
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
x ƵƌƵŵƚĞƐƉŝƚŝ
x ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶ͕njŝLJĂƌĞƚĕŝůĞƌŝŶ͕ŝƔůĞƚŵĞƐĂŚĂƐŦŶĚĂĕĂůŦƔĂŶŵƺƚĞĂŚŚŝƚĨŝƌŵĂ
ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦ͕ ĞŬŝƉŵĂŶůĂƌŦŶǀĞŚĂLJĂƚŝƂŶĞŵĞŚĂŝnjŬĂLJŦƚůĂƌŦŶŬŽƌƵŶŵĂƐŦ͘
PnjĞůůŝŬůĞĂĐŝůĚƵƌƵŵƵŶŵĞLJĚĂŶĂ ŐĞůŝƔŝŶĚĞŶƐŽŶƌĂŬŝŝůŬϯŐƺŶĞĂŝƚŬĂLJŦƚůĂƌ
ĕŽŬŬƌŝƚŝŬƚŝƌ͘,ĞƌŬŽƔƵůĚĂďƵŬĂLJŦƚůĂƌŦŶƚƵƚƵůŵĂƐŦǀĞ ƐĂŬůĂŶŵĂƐŦŶĂĚŝŬŬĂƚ
ĞĚŝŶŝnj͘
x 7ƔůĞƚŵĞŶŝŶƺƌĞƚŝŵĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝŶĞƚĞŬƌĂƌďĂƔůĂŵĂƐŦǀĞĨĂĂůŝLJĞƚŝŶĞĚĞǀĂŵ
ĞƚŵĞƐŝ͘
ŽŵďĂŝŚďĂƌŦǀĞƔŝĚĚĞƚůŝĨŦƌƚŦŶĂŐŝďŝĚƵƌƵŵůĂƌŦŶLJĂŶŦƐŦƌĂĂƔĂŒŦĚĂŬŝĚƵƌƵŵůĂƌ
ŝĕŝŶĂLJƌŦĐĂ ƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌĞŐĞƌĞŬĚƵLJƵůĂďŝůŝƌ͘ƵŶůĂƌ͗
x ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶǀĞŵƺƔƚĞƌŝůĞƌŝŶĂĐŝůĚƵƌƵŵĚĂŶŚĂďĞƌĚĂƌĞĚŝůŵĞƐŝǀĞ
ƵLJĂƌŦůŵĂůĂƌŦ
x ĐŝůĚƵƌƵŵĂ ŵƺĚĂŚĂůĞĞĚĞŶƉĞƌƐŽŶĞůǀĞƌĞƐŵŠ ĞŬŝƉůĞƌůĞŚĂďĞƌůĞƔŵĞ
x dĞƐŝƐƚĞŬŝŚĞƌƉĞƌƐŽŶĞůŝŶƚĂŚůŝLJĞƐŝŶŝŶŚĞƐĂƉůĂŶŵĂƐŦ
x
ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶ͕
ĐŝůĚƵƌƵŵŽƉĞƌĂƐLJŽŶůĂƌŦŶŦŶŝĚĂƌĞƐŝ
x
njŝLJĂƌĞƚĕŝůĞƌŝŶ͕ŝƔůĞƚŵĞ
ƐĂŚĂƐŦŶĚĂĕĂůŦƔĂŶ ĐŝůĚƵƌƵŵLJƂŶĞƚŝŵŵĞƌŬĞnjŝŶŝŶŬƵƌƵůŵĂƐŦǀĞŝƔůĞƚŝůŵĞƐŝ
ŵƺƚĞĂŚŚŝƚĨŝƌŵĂ x zĂŶŐŦŶůĂƌŝůĞŵƺĐĂĚĞůĞ
ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦ͕ x dĞƐŝƐŝŶĚƵƌĚƵƌƵůŵĂƐŦŽƉĞƌĂƐLJŽŶůĂƌŦ;ƉůĂŶůŦǀĞĂĐŝů ĚƵƌĚƵƌŵĂͿ
ĞŬŝƉŵĂŶůĂƌŦŶǀĞ x ,ĂLJĂƚŝƂŶĞŵĞŚĂŝnjŬĂLJŦƚůĂƌŦŶŬŽƌƵŶŵĂƐŦ
ŚĂLJĂƚŝƂŶĞŵĞŚĂŝnj x KŶĂƌŦŵŽƉĞƌĂƐLJŽŶůĂƌŦ
ŬĂLJŦƚůĂƌŦŶŬŽƌƵŶŵĂƐŦ
ĕŽŬƂŶĞŵůŝĚŝƌ͘ ĐŝůƵƌƵŵůĂƌĚĂŝŚƚŝLJĂĕĚƵLJƵůĂďŝůĞĐĞŬĚŽŬƺŵĂŶůĂƌ
ŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵĂŵƺĚĂŚĂůĞĞƐŶĂƐŦŶĚĂŝŚƚŝLJĂĕĚƵLJƵůĂďŝůĞĐĞŬĚŽŬƺŵĂŶůĂƌ
ƔƵŶůĂƌĚŦƌ͗
ĐŝůĚƵƌƵŵĕĂŒƌŦůŝƐƚĞƐŝ͗ ƵůŝƐƚĞůĞƌŝŵŬąŶǀĂƌŝƐĞĐƺnjĚĂŶĂƐŦŒĂĐĂŬĞďĂƚƚĂǀĞĂĐŝů
ĚƵƌƵŵĂ ŵƺĚĂŚĂůĞĞĚĞĐĞŬĞŬŝƉůĞƌĚĞŐƂƌĞǀůŝƚƺŵƉĞƌƐŽŶĞůŝŶŝƐŝŵ͕ĂĚƌĞƐǀĞ
ƚĞůĞĨŽŶůĂƌŦŶŦŝĕĞƌŵĞůŝĚŝƌ͘Ƶ ďŝůŐŝůĞƌĂLJŶŦĂŵĂĕůĂƚĂŶnjŝŵĞĚŝůĞĐĞŬWĞƌƐŽŶĞůŝůŐŝ
&ŽƌŵƵ;<-2ͿŝůĞƵLJƵŵůƵŽůŵĂůŦĚŦƌ͘
DĂůnjĞŵĞdĂŚůŝLJĞ&ŽƌŵƵ͗ dĂŚůŝLJĞƐŝnjŽƌƵŶůƵŵĂůnjĞŵĞůĞƌǀĞďƵŶůĂƌŦŶƚĂŚůŝLJĞ
ƂŶĐĞůŝŒŝŶŝŐƂƐƚĞƌŝƌ͘
DĂůnjĞŵĞ'ƺǀĞŶůŝŬŝůŐŝ&ŽƌŵƵ;DĞƚĂƌŝĂů^ĂĨĞƚLJĂƚĂ^ŚĞĞƚ-D^^Ϳ͗ DĞǀĐƵƚ
ŬŝŵLJĂƐĂůůĂƌŦŶ ŶĂŬůŝLJĞ͕ĚĞƉŽůĂŵĂ͕ŝƔůĞŵĞǀĞďĞƌƚĂƌĂĨLJƂŶƚĞŵůĞƌŝŶŝǀĞďƵĞƐŶĂĚĂ
ŽůĂƐŦƚĞŚůŝŬĞůĞƌŝůĞďƵŶůĂƌĂ ŵƺĚĂŚĂůĞLJƂŶƚĞŵŝŶŝŝĕĞƌĞŶǀĞŵĂůnjĞŵĞŶŝŶƺƌĞƚŝĐŝƐŝ
ƚĂƌĂĨŦŶĚĂŶŵĂůnjĞŵĞďĞƌĂďĞƌŝŶĚĞǀĞƌŝůĞŶ ĨŽƌŵĚƵƌ͘
PŶĐĞůŝŬůĞŝƔůĞƚŵĞĚĞŵĞǀĐƵƚƚĞŚůŝŬĞůŝŵĂĚĚĞůĞƌŝŶůŝƐƚĞƐŝŶŝLJĂƉŦůŵĂůŦĚŦƌ͘
^ĂƚŦŶĂůŵĂĚĞƉĂƌƚŵĂŶŦ ile ƚĞŵĂƐĂŐĞĕĞƌĞŬƔĂLJĞƚLJŽŬŝƐĞŝƔůĞƚŵĞĚĞŵĞǀĐƵƚƚĞŚůŝŬĞůŝ
ŽůĚƵŒƵŶƵĚƺƔƺŶülen ƚƺŵ ŵĂĚĚĞůĞƌŝŶŵĂůnjĞŵĞŐƺǀĞŶůŝŬďŝůŐŝĨŽƌŵƵŶƵ;D^^Ϳ
ĞĚŝŶŝŶŝnj͘'ĞƌĞŬŝLJŽƌŝƐĞƚĞƌĐƺŵĞƐŝŶŝLJĂƉĂƌĂŬďƵŵĂůnjĞŵĞůĞƌŝůĞĕĂůŦƔĂŶŬŝƔŝůĞƌŝŶ
ŬŽůĂLJĐĂĞƌŝƔĞĐĞŒŝLJĞƌůĞƌĚĞďƵůƵŶĚƵƌŵĂůŦƐŦŶŦnj͘ ƵĨŽƌŵůĂƌ ŝŶƚĞƌŶĞƚ ŽƌƚĂŵŦŶĚĂ
ŬŽůĂLJůŦŬůĂ ďƵůunĂďŝůŝƌ͕ aůŵĂŶŦnjŐĞƌĞŬĞŶ͕ŝƔůĞƚŵĞŶŝŶŬƵůůĂŶĚŦŒŦ ŵĂůnjĞŵĞŶŝŶƺƌĞƚŝĐŝƐŝ
ƚĂƌĂĨŦŶĚĂŶ ĚƺnjĞŶůĞŶĞŶĨŽƌŵĚƵƌ͘
ϭϲ
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
x ŶĂǀĞLJĂƌĚŦŵĐŦŬĞƐŵĞǀĂŶĂůĂƌŦ
x ,ŝĚƌĂŶƚůĂƌͬLJĂŶŐŦŶǀĂŶĂůĂƌŦͬLJĂŶŐŦŶĚŽůĂƉůĂƌŦ
x ŶĂƐƵǀĂŶĂůĂƌŦ
x ^ƵďŽƌƵĚĞǀƌĞƐŝ
x 'ĂnjŚĂƚƚŦĂŶĂŬĞƐŝĐŝǀĂŶĂ
x 'ĂnjďŽƌƵĚĞǀƌĞƐŝ
x ůĞŬƚƌŝŬƔĂůƚĞƌůĞƌŝ
x dƌĂĨŽůĂƌ
x ^ƵƚĂŚůŝLJĞŬĂŶĂůůĂƌŦ
x ĂŒŦŵƐŦnjŬĂŶĂůůĂƌ;ƚĞƐŝƐŝŶLJĂŬŦŶŦŶĚĂŶǀĞLJĂĂůƚŦŶĚĂŶŐĞĕĞŶͿ
x ,ĞƌďŝŶĂŶŦŶĂĚŦ;7ƔůĞƚŵĞĚĞŬŝƚĞƐŝƐůĞƌŝŶLJĂŶŦƐŦƌĂ͕ǀĂƌŝƐĞůŽũŵĂŶƐĂŚĂƐŦŶŦ
ŝĕĞƌĞŶďƂůƺŵƺŶĞ ĚĞďŝŶĂůĂƌŦŶĂĚŦ͕ŶƵŵĂƌĂƐŦǀĞƐŽŬĂŬŶƵŵĂƌĂƐŦ
LJĂnjŦůŵĂůŦĚŦƌͿ
x
ĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌĚĂŝŚƚŝLJĂĕ
ŝŶĂŬĂƚƉůĂŶůĂƌŦ
x
ĚƵLJƵůĂďŝůĞĐĞŬ
ŬĂLJŶĂŬůĂƌŦŶ ůĂƌŵǀĞĂŶŽŶƐƐŝƐƚĞŵůĞƌŝ
(ĞŬŝƉŵĂŶ͕ŵĂůnjĞŵĞǀĞ x zĂŶŐŦŶƐƂŶĚƺƌƺĐƺůĞƌ
ŚŝnjŵĞƚůĞƌͿůŝƐƚĞƐŝ x zĂŶŐŦŶƐƂŶĚƺƌŵĞƐŝƐƚĞŵůĞƌŝ
LJĂƉŦůŵĂůŦĚŦƌ͘ x ŦŬŦƔůĂƌ
x DĞƌĚŝǀĞŶůĞƌ
x ĞůŝƌůĞŶŵŝƔŬĂĕŦƔLJŽůůĂƌŦ
x zĂƐĂŬůĂŶŵŦƔ;ƚĞŚůŝŬĞůŝͿďƂůŐĞůĞƌ
x ĂƌĂƌůŦŵĂĚĚĞůĞƌ;ƚĞŵŝnjůŝŬŵĂůnjĞŵĞůĞƌŝǀĞŬŝŵLJĂƐĂůůĂƌĚĂŚŝůͿ
x zƺŬƐĞŬĚĞŒĞƌůŝŵĂůnjĞŵĞůĞƌ
<ĂLJŶĂŬůĂƌ>ŝƐƚĞƐŝ͗
ĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌĚĂŝŚƚŝLJĂĕĚƵLJƵůĂďŝůĞĐĞŬŬĂLJŶĂŬůĂƌŦŶ;ĞŬŝƉŵĂŶ͕ŵĂůnjĞŵĞǀĞ
ŚŝnjŵĞƚůĞƌͿůŝƐƚĞƐŝŶŝŶLJĂƉŦůĚŦŒŦĨŽƌŵĚƵƌ͘ ŝƌƂƌŶĞŒŝŶŝŬ-5’ƚĞŐƂƌĞďŝůŝƌƐŝŶŝnj͘
W>E/Ez/DbD^/͗
ƵďƂůƺŵĚĞƉůĂŶŦŶLJĂnjŦŵŦĂƔĂŵĂƐŦŶĚĂŝnjůĞLJĞďŝůĞĐĞŒŝŶŝnjďŝƌLJƂŶƚĞŵ
ĂŶůĂƚŦůŵĂŬƚĂĚŦƌ͘
ϭ͘dĞŵĞůĂŵĂĕǀĞƂŶĐĞůŝŬůĞLJĂƉŦůĂĐĂŬĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝƚĂŶŦŵůĂLJŦŶŦnj͗
dĞŵĞůĂŵĂĕǀĞƂŶĞŵůŝŚƵƐƵƐůĂƌŦďĞůŝƌůĞŶŝƉ͕LJĂƉŦůĂĐĂŬŝƔůĞƌ͕ďƵŶůĂƌŦŬŝŵŝŶǀĞ
ŶĞnjĂŵĂŶ LJĂƉĂĐĂŒŦůŝƐƚĞůĞŶŵĞůŝĚŝƌ͘ZŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞůĞƌŝŶĚĞŽƌƚĂLJĂĕŦŬĂŶ
ĞŬƐŝŬůŝŬůĞƌǀĞƉƌŽďůĞŵůŝďƂůƺŵůĞƌŝn ŶĂƐŦů ŐƂƐƚĞƌŝůeĐĞŒŝŶĞŬĂƌĂƌǀĞƌŝůŵĞůŝĚŝƌ͘
Ϯ͘WůĂŶŦŶLJĂnjŦůŵĂƐŦ͗
WůĂŶůĂŵĂĞŬŝďŝŶŝŶŚĞƌƺLJĞƐŝŶŝƉůĂŶŦŶďŝƌďƂůƺŵƺŶƺLJĂnjŵĂŬůĂ
gƂƌĞǀůĞŶĚŝƌŝůŵĞůŝĚŝƌ͘,ĞƌŬŦƐŦŵŝĕŝŶĞŶ ƵLJŐƵŶĨŽƌŵĂƚ ďĞůŝƌůĞŶŵĞůŝǀĞďĞůŝƌůŝ
ϭϳ
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
ŚĞĚĞĨůĞƌŝŽůĂŶďŝƌƚĞƌŵŝŶƉůĂŶŦLJĂƉŦůŵĂůŦĚŦƌ͘7ƔŝŶƚĂŵĂŵůĂŶŵĂƐŦŝĕŝŶLJĞƚĞƌůŝnjĂŵĂŶ
ƚĂŶŦŵůĂŶŵĂůŦ͕ aŶĐĂŬƚĂŶŦŶĂŶnjĂŵĂŶŦŶƌĞŚĂǀĞƚĞLJŽůĂĕĂĐĂŬŬĂĚĂƌƵnjƵŶŽůŵĂŵĂƐŦŶĂ
ĚŝŬŬĂƚĞĚŝůŵĞůŝĚŝƌ͘dĞƌŵŝŶ ƉůĂŶŦŶĚĂĂƔĂŒŦĚĂŬŝŚĞĚĞĨůĞƌ ŝĕŝŶƚĂŬǀŝŵďĞůŝƌůĞŶŵĞůŝĚŝƌ͘
x 7ůŬƚĂƐůĂŬ
x 'ƂnjĚĞŶŐĞĕŝƌŵĞ
x 7ŬŝŶĐŝƚĂƐůĂŬ
x 'ĞŶĞůĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞ
x EŝŚĂŝƚĂƐůĂŬ
x ĂƐŦŵ
x ĂŒŦƚŦŵ
ϯ͘ŒŝƚŝŵƉůĂŶŦŶŦŶŚĂnjŦƌůĂŶŵĂƐŦ͗
7ƔůĞƚŵĞde͕ ƉůĂŶĚĂƂŶŐƂƌƺůĞŶĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌůĞŝůŐŝůŝĞŒŝƚŝŵůĞƌŝŶƉůĂŶůĂŶŵĂƐŦŝĕŝŶ
ďŝƌƉĞƌƐŽŶĞůǀĞLJĂ ŬŦƐŵŦŐƂƌĞǀůĞŶĚŝƌŝůŵĞůŝĚŝƌ͘
ϰ͘7ƔůĞƚŵĞ ĚŦƔŦŶĚĂŬŝŬƵƌƵůƵƔůĂƌůĂŝƔďŝƌůŝŒŝLJĂƉŦůŵĂƐŦ͗
ƺnjĞŶůŝŽůĂƌĂŬƌĞƐŵŠ ǀĞƂnjĞůŬƵƌƵŵůĂƌǀĞŐƂŶƺůůƺŬƵƌƵůƵƔůĂƌŝůĞďŝƌĂƌaya
ŐĞůŝŶŝƉ͕ƌĞƐŵŠ ŬƵƌƵŵůĂƌďŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵƉůĂŶŦŚĂnjŦƌůŦŒŦŶĚĂŽůĚƵŒƵŶƵnjĚĂŶŚĂďĞƌĚĂƌ
ĞĚŝůŵĞůŝĚŝƌ͘ WůĂŶŬŽŶƵƐƵŶĚĂƌĞƐŵŠ ŬƵƌƵŵůĂƌĚĂŶƉůĂŶŦŽŶĂLJŐƂƌĞǀůĞƌŝŽůŵĂLJĂŶůĂƌ͕
ŬŽůĂLJůŦŬůĂŝŶĐĞůĞŵĞLJĂƉĂĐĂŬǀĞŽůĚƵŬĕĂĚĞŒĞƌůŝ ďŝůŐŝůĞƌǀĞƌĞĐĞŬůĞƌĚŝƌ͘
ƺnjĞŶůŝŽůĂƌĂŬƌĞƐŵŠ ǀĞ
ƂnjĞůŬƵƌƵŵůĂƌǀĞ ϱ͘7ƔůĞƚŵĞŶŝŶďĂƔŬĂLJĞƌůĞƌĚĞŬŝĚŝŒĞƌďŝƌŝŵůĞƌŝŝůĞ ƐƺƌĞŬůŝŝƌƚŝďĂƚŚąůŝŶĚĞ
ŐƂŶƺůůƺŬƵƌƵůƵƔůĂƌŝůĞ ŽůƵŶŵĂƐŦ
ďŝƌĂƌĂLJĂŐĞůŝŶŝnj͘ZĞƐŵŠ
ŬƵƌƵŵůĂƌŦďŝƌĂĐŝů ƔĂŒŦĚĂŬŝŚƵƐƵƐůĂƌĚĂĚƺnjĞŶůŝŽůĂƌĂŬďŝůŐŝĂůŵĂŬŝĕŝŶŝƔůĞƚŵĞŶŝnjŝŶĚŝŒĞƌ
ĚƵƌƵŵƉůĂŶŦ ďŝƌŝŵůĞƌŝŝůĞĚĞǀĂŵůŦŝƌƚŝďĂƚ ŚâůŝŶĚĞŽůƵŶŵĂƐŦŐĞƌĞŬŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
x
ŚĂnjŦƌůŦŒŦŶĚĂ
KŶůĂƌŦŶĂĐŝůĚƵƌƵŵďŝůĚŝƌŝŵŝŚƚŝLJĂĕůĂƌŦ
x
ŽůĚƵŒƵŶƵnjĚĂŶŚĂďĞƌĚĂƌ
ĞĚŝŶŝnj͘ <ĂƌƔŦůŦŬůŦLJĂƌĚŦŵůĂƔŵĂŶŦŶŐĞƌĞŬůŝŽůĂĐĂŒŦŚâlůĞƌ
x ŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵĚĂďŝƌŝŵůĞƌŝŶďŝƌďŝƌŝŶŝŶĂƐŦůĚĞƐƚĞŬůĞLJĞĐĞŒŝ
x <ŝůŝƚƉĞƌƐŽŶĞůŝŶŝƐŝŵ͕ĂĚƌĞƐǀĞƚĞůĞĨŽŶŶƵŵĂƌĂůĂƌŦ
ƵďŝůŐŝůĞƌŝn ƉůĂŶǀĞƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌŝŶŝĕŝŶĚĞŽůŵĂƐŦĨĂLJĚĂůŦŽůƵĐĂŬƚŦƌ͘
ϲ͘WůĂŶŦŶŐƂnjĚĞŶŐĞĕŝƌŝůŵĞƐŝ͕ĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞǀĞĚƺnjĞůƚŵĞůĞƌLJĂƉŦůŵĂƐŦ͘
WůĂŶŦŶŝůŬƚĂƐůĂŒŦŶŦŝŶĐĞůĞŶŵĞƐŝŝĕŝŶƉůĂŶůĂŵĂĞŬŝďŝŶĞĚĂŒŦƚƚŦŬƚĂŶƐŽŶƌĂ
gĞƌĞŬŝLJŽƌŝƐĞŝŶĐĞůĞŵĞ ƐŽŶƌĂƐŦŶĚĂĚƺnjĞůƚŵĞůĞƌŝLJĂƉŦůŵĂůŦĚŦƌ͘
7ŬŝŶĐŝďŝƌĚƺnjĞůƚŵĞŝĕŝŶ͕ĂĐŝůĚƵƌƵŵŽƉĞƌĂƐLJŽŶƵŶƵŶLJƺƌƺƚƺůŵĞƐŝŶĚĞŬŝůŝƚ
ƐŽƌƵŵůƵůƵŒƵŽůĂŶƉĞƌƐŽŶĞů ǀĞŽƉĞƌĂƐLJŽŶLJƂŶĞƚŝĐŝůĞƌŝŝůĞƉůĂŶŦŵĂƐĂLJĂLJĂƚŦƌŦƉ͕ ďŝƌ
ŬŽŶĨĞƌĂŶƐŵĂƐĂƐŦĚƺnjĞŶŝŶĚĞĂĐŝů ĚƵƌƵŵƵŶƵnjƵďŝƌƐĞŶĂƌLJŽŚąůŝŶĚĞƚĂŶŦŵůĂLJĂƌĂŬ
ŬĂƚŦůŦŵĐŦůĂƌŦŶďƵĚƵƌƵŵĂŵƺĚĂŚĂůĞƔĞŬůŝǀĞƐŽƌƵŵůƵůƵŬůĂƌďŝƌůŝŬƚĞƚĂƌƚŦƔŦůŵĂůŦĚŦƌ͘
ƵƚĂƌƚŦƔŵĂƐŽŶƵĕůĂƌŦŶĂĚĂLJĂŶĂƌĂŬ͕ŽƉĞƌĂƐLJŽŶĞƐŶĂƐŦŶĚĂ ŬĂƌŦƔŦŬůŦŒŦŶŽůĚƵŒƵǀĞLJĂ
ƉůĂŶŝůĞƵLJƵƔƚƵŒƵďƂůƺŵůĞƌŝďĞůŝƌůĞnŝƉ͕ ƉůĂŶĚĂďƵŶĂƵLJŐƵŶĚĞŒŝƔŝŬůŝŬůĞƌ
LJĂƉŦůŵĂůŦĚŦƌ͘
ϭϴ
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
ϳ͘EŝŚĂŝŽŶĂLJŦŶĂůŦŶŵĂƐŦ͗
mƐƚLJƂŶĞƚŝĐŝůĞƌĞďŝƌďƌŝĨŝŶŐĚƺnjĞŶůĞLJĞƌĞŬ͕ƉůĂŶŦŶŶŝŚĂŝƔĞŬůŝŶŝƐƵŶĂƌĂŬLJĂnjŦůŦ
ŽŶĂLJůĂƌŦŶŦĂůŦŶŵĂůŦĚŦƌ͘
ϴ͘WůĂŶŦŶĚĂŒŦƚŦŵŦ͗
EŝŚĂŝƔĞŬůŝŶŝĂůĂŶƉůĂŶŦn ƚƺŵŶƺƐŚĂůĂƌŦ ǀĞŚĞƌƐĂLJĨĂƐŦ ŶƵŵĂƌĂůĂŶĚŦƌĂƌĂŬ͕
ŝŚƚŝLJĂĕĂĚĞĚŝŶĚĞďĂƐƚŦƌŦůŵĂůŦĚŦƌ͘ ĂŒŦƚŦŵŦŝŵnjĂŬĂƌƔŦůŦŒŦŽůŵĂůŦ ǀĞƉůĂŶǀĞƌĚŝŒŝŶŝnj
ƉĞƌƐŽŶĞůĞ͕ ŬĞŶĚŝƐŝ͕ƉĞƌƐŽŶĞůŝǀĞLJĂƐŽƌƵŵůƵůƵŒƵŶĚĂŽůĂŶƺŶŝƚĞůĞƌĚĞƐŽŶƌĂĚĂŶ
ŵĞLJĚĂŶĂŐĞůĞĐĞŬĚĞŒŝƔŝŬůŝŬůĞƌŝ ďŝůĚŝƌŵĞŬůĞLJƺŬƺŵůƺŽůĚƵŒƵŶƵƚĞďůŝŒĞĚŝůŵĞůŝĚŝƌ͘
7ƔůĞƚŵĞŝĕŝŶĚĞŐŝnjůŝŬĂůŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶŚƵƐƵƐůĂƌ͕ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŝƐŝŵǀĞƚĞůĞĨŽŶ
ŶƵŵĂƌĂůĂƌŦŝůĞ ŚĂďĞƌůĞƔŵĞĨƌĞŬĂŶƐůĂƌŦŐŝďŝŐŝnjůŝďŝůŐŝůĞƌŝĕĞƌĞŶŬŦƐŦŵůĂƌŦŐƂnjƂŶƺŶĚĞ
ƚƵƚĂƌĂŬƉůĂŶŦŶŚĂŶŐŝ ďƂůƺŵůĞƌŝŶŝŶƚĂůĞƉĞĚŝůĚŝŒŝŶĚĞƌĞƐŵŠ ŬƵƌƵŵůĂƌĂ
ŐƂƐƚĞƌŝůĞďŝůĞĐĞŒŝŶŝƂŶĐĞĚĞŶďĞůŝƌůĞŶŵĞůŝĚŝƌ͘
WůĂŶŦŶ ĚĂŒŦƚŦŵŦŶĚĂĂƔĂŒŦĚĂŬŝďŝƌŝŵůĞƌŐƂnjƂŶƺŶĚĞƚƵƚƵůŵĂůŦĚŦƌ͗
x mƐƚLJƂŶĞƚŝĐŝůĞƌ
x 7ƔůĞƚŵĞŶŝŶĂĐŝůĚƵƌƵŵĂŵƺĚĂŚĂůĞŽƉĞƌĂƐLJŽŶƵŶĚĂĂŬƚŝĨƌŽůŽLJŶĂLJĂŶŬŝůŝƚ
ƉĞƌƐŽŶĞů
x 7ƔůĞƚŵĞŶŝŶŐĞŶĞůŵĞƌŬĞnjŝ
x 7ƔůĞƚŵĞŶŝŶĂĐŝůĚƵƌƵŵŵƺĚĂŚĂůĞďŝƌŝŵůĞƌŝ;ƵLJŐƵŶŐƂƌƺůĞŶůĞƌͿ
WĞƌƐŽŶĞůŝƉůĂŶŦŶ ǀĂƌůŦŒŦǀĞďƵĂŵĂĕůĂLJĂƉŦůĂĐĂŬĞŒŝƚŝŵůĞƌĚĞŶŚĂďĞƌĚĂƌĞƚŵĞŬ
ŐĞƌĞŬŵĞŬƚĞĚŝƌ͘
7>hZhDW>E/Ehz'h>ED^/
WůĂŶŦŶƵLJŐƵůĂŶŵĂƐŦ͕ƚĞŵĞůĚĞďŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵĂŶŦŶĚĂƉůĂŶŦŶƵLJŐƵůĂŶŵĂƐŦŶĚĂŶ
ƂƚĞĂŶůĂŵůĂƌ ƚĂƔŦƌ͘zƺƌƺƌůƺŒĞŬŽLJŵĂŬ͕ƌŝƐŬĂŶĂůŝnjůĞƌŝĞƐŶĂƐŦŶĚĂLJĂƉŦůĂŶƚĞƐƉŝƚůĞƌĞ
WůĂŶŦŶƵLJŐƵůĂŶŵĂƐŦ͕ ƵLJŐƵŶĚĂǀƌĂŶŵĂŬǀĞŐĞƌĞŬůŝ ƚĞĚďŝƌůĞƌŝĂůŵĂŬ͕ƉůĂŶŦŶŝƔůĞƚŵĞĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝŝůĞ
ƚĞŵĞůĚĞďŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵ ďƺƚƺŶůƺŒƺŶƺŶƐĂŒůĂŶŵĂƐŦ͕ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶĞŒŝƚŝŵŝǀĞ ƉůĂŶŦŶĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŝůŵĞƐŝŶŝ
ĂŶŦŶĚĂƉůĂŶŦŶ ŬĂƉƐĂƌ͘
ƵLJŐƵůĂŶŵĂƐŦŶĚĂŶƂƚĞ
ĂŶůĂŵůĂƌƚĂƔŦƌ͘ WůĂŶŦŶLJƺƌƺƌůƺŒĞŬŽŶƵůŵĂƐŦǀĞĚĞǀĂŵĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌĚĞƉĞƌƐŽŶĞůŝŶǀĞďŝƌŝŵůĞƌŝŶ
ƐŽƌƵŵůƵůƵŬůĂƌŦŶŦ ŐƂƐƚĞƌĞŶ͞'ƂƌĞǀǀĞ^ŽƌƵŵůƵůƵŬ&ŽƌŵƵ͟ŽůƵƔƚƵƌƵůŵĂůŦĚŦƌ͘
WůĂŶŦŶŝƔůĞƚŵĞĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝŝůĞďƺƚƺŶůƺŒƺŶƺŶƐĂŒůĂŶŵĂƐŦ͗
ĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌĂŚĂnjŦƌůŦŬŝƔůĞƚŵĞŬƺůƚƺƌƺŶƺŶďŝƌƉĂƌĕĂƐŦŽůŵĂůŦĚŦƌ͘
ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŚĂďĞƌĚĂƌŽůŵĂƐŦ͕ĞŒŝƚŝŵŝ͕ƚĂƚďŝŬĂƚůĂƌ͕ƉůĂŶůĂŵĂĂƔĂŵĂƐŦŶĚĂƚƺŵ
LJƂŶĞƚŝŵ ŬĂĚĞŵĞůĞƌŝŶŝŶ͕ƚƺŵŬŦƐŦŵůĂƌŦŶǀĞĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŐƂƌĞǀĂůŵĂƐŦŶŦǀĞŐƺŶůƺŬ
ŽůĂƌĂŬŚĂŶŐŝƉĞƌƐŽŶĞůŝŶ ĂĐŝůĚƵƌƵŵLJƂŶĞƚŝŵŝŬĂƉƐĂŵŦŶĚĂŶĞLJĂƉĂĐĂŒŦŶŦŐƂƐƚĞƌŵĞŬ
ŝĕŝŶĨŦƌƐĂƚůĂƌLJĂƌĂƚŦůŵĂůŦĚŦƌ͘
ƔĂŒŦĚĂŬŝƐŽƌƵůĂƌŦŬƵůůĂŶĂƌĂŬƉůĂŶŦŶďƺƚƺŶůƺŒƺŶƺĂƌĂƔƚŦƌŦŶŦnj͗
x mƐƚLJƂŶĞƚŝŵƉůĂŶĚĂƚĂŶŦŵůĂŶĂŶƐŽƌƵŵůƵůƵŬůĂƌŦŶLJĞƌŝŶĞŐĞƚŝƌŝůŵĞƐŝŝĕŝŶ
ŝůŐŝůŝůĞƌŝŶĞĚƺnjĞLJĚĞ ĚĞƐƚĞŬůŝLJŽƌ͍
x ĐŝůĚƵƌƵŵƉůĂŶŦŝƔůĞƚŵĞŶŝŶƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌŝŝůĞƚĂŵĂŵĞŶƵLJƵŵŚâlinde
ŵŝĚŝƌ͍
ϭϵ
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
x 7ƔůĞƚŵĞŶŝŶƉĞƌƐŽŶĞůƚĂŶŦŵůĂƌŦŶĚĂ͕ŽƉĞƌƐŽŶĞůŝŶĂĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌĚĂŬŝŐƂƌĞǀǀĞ
ƐŽƌƵŵůƵůƵŬůĂƌŦŶŦ ĚĂŚĂŝLJŝLJĞƌŝŶĞŐĞƚŝƌŵĞƐŝŝĕŝŶŶĂƐŦůďŝƌĚƺnjĞŶůĞŵĞ
LJĂƉŦůĂďŝůŝƌ͍
x ĐŝůĚƵƌƵŵŚĂnjŦƌůŦŬůĂƌŦŶŦŶŝƔůĞƚŵĞŝĕŚĂďĞƌďƺůƚĞŶŝ͕ĚƵLJƵƌƵůĂƌǀĞĞůĞŬƚƌŽŶŝŬ
ƉŽƐƚĂŝůĞ ĚƵLJƵƌƵůŵĂƐŦŝŵŬąŶŦ ǀĂƌŵŦĚŦƌ͍
x ,ĂŶŐŝƚƺƌĚĞĂĨŝƔůĞƌǀĞĚŝŒĞƌŐƂƌƐĞůƵLJĂƌŦĐŦůĂƌŦŶĨĂLJĚĂƐŦŽůĂďŝůŝƌ͍
x ĂůŦƔĂŶůĂƌďŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵĚĂŶĞLJĂƉĂĐĂŒŦŶŦďŝůŝLJŽƌŵƵ͍
x WůĂŶŦŶŐĞůŝƔƚŝƌŝůŵĞƐŝǀĞŐƺŶĐĞůůĞŶŵĞƐŝŶĚĞŬƵƌƵůƵƔƵŶŚĞƌĚƺnjĞLJĚĞŬĂƚŦůŦŵŦ
ŶĂƐŦůƐĂŒůĂŶĂďŝůŝƌ͍
Œŝƚŝŵ͕dĂƚďŝŬĂƚǀĞhLJŐƵůĂŵĂůĂƌ͗
dĞƐŝƐůĞƌĚĞĕĂůŦƔĂŶƔŝƌŬĞƚƉĞƌƐŽŶĞůŝůĞŵƺƚĞĂŚŚit fŝƌŵĂĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŦŶĞŒŝƚŝŵŝ
ǀĞnjŝLJĂƌĞƚŝĕŝŶ ŐĞůĞŶůĞƌŝŶƌŝƐŬůĞƌŬŽŶƵƐƵŶĚĂďŝůŐŝůĞŶĚŝƌŝůŵĞůĞƌŝŐĞƌĞŬůŝĚŝƌ͘bŝƌŬĞƚ
ƉĞƌƐŽŶĞůŝǀĞŵƺƚĞĂŚŚŝƚĨŝƌŵĂ ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶĂǀĞƌŝůĞĐĞŬĞŒŝƚŝŵůĞƌ͕ƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌŝŶ
ŐƂnjĚĞŶŐĞĕŝƌŝůŵĞƐŝŶĞ LJƂŶĞůŝŬĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŬĂƚŦůĚŦŒŦ ƉĞƌŝLJŽĚŝŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞ
ƚŽƉůĂŶƚŦůĂƌŦ͕ĂĐŝůĚƵƌƵŵĂŵƺĚĂŚĂůĞĞĚĞƌŬĞŶŬƵůůĂŶŦůĂĐĂŬƚĞŬŶŝŬ ĞŬŝƉŵĂŶůĂƌŦŶ
ŬƵůůĂŶŦŵŦ͕ƚĂŚůŝLJĞƚĂƚďŝŬĂƚůĂƌŦǀĞŐĞŶĞůƚĂƚďŝŬĂƚůĂƌŦŬĂƉƐĂLJĂďŝůŝƌ͘ŝLJĂƌĞƚĕŝůĞƌŝƐĞďŝƌ
acil ĚƵƌƵŵĚĂŶĂƐŦůŚĂƌĞŬĞƚ ĞĚĞĐĞŬůĞƌŝŶĞĚĂŝƌƵLJŐƵůĂŵĂůĂƌĚĂŶŚĂďĞƌĚĂƌ
ĞĚŝůŵĞůŝĚŝƌ͘ƵŝƐĞnjŝLJĂƌĞƚĕŝ LJĂŬĂŬĂƌƚůĂƌŦŶŦŶĂƌŬĂƐŦǀĞLJĂĂLJƌŦďŝƌďŝůŐŝůĞŶĚŝƌŵĞ
ŬĂƌƚŦŶŦŶŝŵnjĂŬĂƌƔŦůŦŒŦǀĞƌŝůŵĞƐŝǀĞƚĞƐŝƐŝƚĞƌŬ ĞĚĞƌŬĞŶŐĞƌŝĂůŦŶŵĂƐŦƔĞŬůŝŶĚĞ
LJĂƉŦůĂďŝůŝƌ͘ ŝƌĞŒŝƚŝŵƉůĂŶŦŶŦŶŐĞůŝƔƚŝƌŝůŵĞƐŝŝĕŝŶƚĞŵĞůŐĞƌĞŬƐŝŶŝŵůĞƌĂƔĂŒŦĚĂĚŦƌ͘
WůĂŶůĂŵĂĚĂŐƂnjƂŶƺŶĚĞďƵůƵŶĚƵƌƵůŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶŚƵƐƵƐůĂƌ͗
ŝƌĞŒŝƚŝŵƉůĂŶŦLJĂƉŦůŦƌŬĞŶƐŽƌƵŵůƵůƵŬůĂƌŦƚĂŶŦŵůĂŶŵĂůŦĚŦƌ͘ĂůŦƔĂŶůĂƌ͕
ŵƺƚĞĂŚŚŝƚĨŝƌŵĂĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦ͕ njŝLJĂƌĞƚĕŝůĞƌ͕LJƂŶĞƚŝĐŝůĞƌǀĞĂĐŝůĚƵƌƵŵƉůĂŶŦŶĚĂŐƂƌĞǀ
ĂůĂŶƉĞƌƐŽŶĞůŝŶŝŚƚŝLJĂĕĚƵLJĚƵŒƵďŝůŐŝůĞƌĚĞ ŐƂnjƂŶƺŶĚĞďƵůƵŶĚƵƌƵůŵĂůŦĚŦƌ͘
ϭϮĂLJůŦŬďŝƌĚƂŶĞŵŝĕŝŶĚĞŶĞůĞƌLJĂƉŦůĂĐĂŒŦŶŦďĞůŝƌůĞŵĞŬŝĕŝŶĂƔĂŒŦĚĂŬŝ
ƐŽƌƵůĂƌĚĂŶ ĨĂLJĚĂůĂŶĂďŝůŝƌƐŝŶŝnj͘
x <ŝŵůĞƌĞŒŝƚŝůĞĐĞŬ͍
x ŒŝƚŝŵŝŬŝŵǀĞƌĞĐĞŬ͍
x ,ĂŶŐŝƚƺƌĞŒŝƚŝŵůĞƌĚƺnjĞŶůĞŶĞĐĞŬ͍
ŝƌĞŒŝƚŝŵƉůĂŶŦ x ŒŝƚŝŵŝŶŚĂŶŐŝ ĂƔĂŵĂƐŦŶĞƌĞĚĞLJĂƉŦůĂĐĂŬ͍
LJĂƉŦůŦƌŬĞŶ x ŒŝƚŝŵŶĂƐŦůƂůĕƺůĞĐĞŬǀĞŬĂLJŦƚůĂŶĚŦƌŦůĂĐĂŬ͍
ƐŽƌƵŵůƵůƵŬůĂƌ
7ƔůĞƚŵĞ ƐĂŚĂƐŦŶĚĂŬŝĂĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌĂŵƺĚĂŚĂůĞĞĚĞĐĞŬƌĞƐŵŝǀĞLJĂƂnjĞůŬƵƌƵŵ
ƚĂŶŦŵůĂŶŵĂůŦ͕
çĂůŦƔĂŶůĂƌ͕ŵƺƚĞĂŚŚŝƚ ǀĞŬƵƌƵůƵƔƚĂ ŐƂƌĞǀůŝŽůĂŶůĂƌŦŶďƵĞŒŝƚŝŵůĞƌĞŬĂƚŦůŦŵŦŶŦƐĂŒůĂŵĂŬŝĕŝŶŶĞůĞƌLJĂƉŦůŵĂƐŦ
ĨŝƌŵĂĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦ͕ ŐĞƌĞŬƚŝŒŝĚŝŬŬĂƚĞĂůŦŶŵĂůŦĚŦƌ͘ ,ĞƌĞŒŝƚŝŵĚĞŶƐŽŶƌĂĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƚŽƉůĂŶƚŦƐŦ
njŝLJĂƌĞƚĕŝůĞƌ͕LJƂŶĞƚŝĐŝůĞƌ LJĂƉĂƌĂŬ͕ŚĞŵƉĞƌƐŽŶĞůŚĞŵĚĞƌĞƐŵŝǀĞLJĂƂnjĞů ŬƵƌƵŵǀĞŬƵƌƵůƵƔƉĞƌƐŽŶĞůŝ ĞŒŝƚŝŵ
ǀĞĂĐŝůĚƵƌƵŵƉůĂŶŦŶĚĂ ƐŽŶƌĂƐŦĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞLJĞĂůŦŶŵĂůŦĚŦƌ͘
ŐƂƌĞǀĂůĂŶƉĞƌƐŽŶĞůŝŶ
ŝŚƚŝLJĂĕĚƵLJĚƵŒƵďŝůŐŝůĞƌ ŒŝƚŝŵĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝ͗
ĚĞŐƂnjƂŶƺŶĚĞ
ŒŝƚŝŵƉĞŬĕŽŬƔĞŬŝůĚĞŐĞƌĕĞŬůĞƔƚŝƌŝůĞďŝůŝƌ͘ƵŶůĂƌ͗
ďƵůƵŶĚƵƌƵůŵĂůŦĚŦƌ͘
20
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
KƌLJĂŶƚĂƐLJŽŶǀĞĞŒŝƚŝŵ͗ ŝůŐŝǀĞƌŵĞŬ͕ƐŽƌƵůĂƌŦĐĞǀĂƉůĂŵĂŬ͕ŝŚƚŝLJĂĕůĂƌŦƚĞƐƉŝƚĞƚŵĞŬ
ǀĞŬĂLJŐŦůĂƌŦ ŐŝĚĞƌŵĞŬĂŵĂĐŦLJůĂĚƺnjĞŶůŝŽůĂƌĂŬĚƺnjĞŶůĞŶĞŶĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞǀĞ
ƚĂƌƚŦƔŵĂƚŽƉůĂŶƚŦůĂƌŦĚŦƌ͘
DĂƐĂLJĂLJĂƚŦƌŵĂ͗ ĐŝůĚƵƌƵŵŽƉĞƌĂƐLJŽŶƵŶĚĂLJƂŶĞƚŝŵŐƂƌĞǀŝĂůĂŶǀĞŬŝůŝƚƉĞƌƐŽŶĞů
ďŝƌŬŽŶĨĞƌĂŶƐ ĚƺnjĞŶŝŶĚĞďŝƌĂƌĂLJĂŐĞůŝƌ͕ƐŽƌƵŵůƵůƵŬůĂƌŦŶŦǀĞĂĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌĂŶĂƐŦů
ŵƺĚĂŚĂůĞĞĚĞĐĞŬůĞƌŝŶŝ ƚĂƌƚŦƔŦƌůĂƌ͘ƵĚĂŚĂLJŽŒƵŶĞŒŝƚŝŵƚĂůĞƉĞƚŵĞĚĞŶƂŶĐĞ
ƉůĂŶŦŶƵLJƵƔƚƵŒƵǀĞLJĂŬĂƌŦƔŦŬůŦŒŦŶŽůĚƵŒƵ ďƂůŐĞůĞƌŝƚĞƐƉŝƚĞƚŵĞŬŝĕŝŶĞƚŬŝůŝǀĞĨĂLJĚĂůŦ
ďŝƌLJƂŶƚĞŵĚŝƌ͘
7Ɣ bĂƔŦĞŒŝƚŝŵŝ͗ ĐŝůĚƵƌƵŵLJƂŶĞƚŝŵĞŬŝďŝǀĞŵƺĚĂŚĂůĞĞŬŝƉůĞƌŝĂƐůŦŶĚĂĂĐŝůĚƵƌƵŵĂ
ŵƺĚĂŚĂůĞ ŐƂƌĞǀůĞƌŝŶŝŝĨĂĞĚĞƌůĞƌ͘ƵĨĂĂůŝLJĞƚĞŐĞŶĞůĚĞĚĂŚĂĨĂnjůĂĕĂůŦƔĂŶŬĂƚŦůŦƌǀĞ
ŵĂƐĂLJĂLJĂƚŦƌŵĂĚŝLJĞƚĂŶŦŵůĂŶĂŶ ŝƔůĞŵĚĞŶĚĂŚĂƚŝƚŝnjĚŝƌ͘
'ĞŶĞůƚĂƚďŝŬĂƚ͗ DƺŵŬƺŶŽůĚƵŒƵŬĂĚĂƌŐĞƌĕĞŬŚĂLJĂƚƚĂŽůĂďŝůĞĐĞŬďŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵ
LJĂƌĂƚŦůŵĂůŦĚŦƌ͘ Bu ƚĂƚďŝŬĂƚ͕ŝƔůĞƚŵĞŶŝŶĂĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌĂŵƺĚĂŚĂůĞĞŬŝƉůĞƌŝŶŝ͕
LJƂŶĞƚŝĐŝůĞƌŝ͕ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦǀĞƌĞƐŵŝǀĞLJĂƂnjĞů ŬƵƌƵůƵƔĞŬŝƉůĞƌŝŶŝŬĂƉƐĂƌ͘
ĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶĞŒŝƚŝŵŝ͗ dƺŵƉĞƌƐŽŶĞůŝŬĂƉƐĂLJĂŶĞŒŝƚŝŵůĞƌĂƔĂŒŦĚĂŬŝŚƵƐƵƐůĂƌŦ
ŝĕĞƌŵĞůŝĚŝƌ͗
x ŝƌĞLJƐĞůŐƂƌĞǀǀĞƐŽƌƵŵůƵůƵŬůĂƌ
x dĞŚůŝŬĞůĞƌ͕njĂƌĂƌůĂƌǀĞŬŽƌƵŵĂƂŶůĞŵůĞƌŝ
x hLJĂƌŦ͕ĂůĂƌŵǀĞŚĂďĞƌůĞƔŵĞƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌŝ
x ŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵĚĂĂŝůĞďŝƌĞLJůĞƌŝŶŝŶďƵůƵŶĂĐĂŒŦLJĞƌůĞƌ
x ĐŝůĚƵƌƵŵĂŵƺĚĂŚĂůĞƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌŝ
x zĂLJŐŦŶŽůĂƌĂŬŬƵůůĂŶŦůĂŶĂĐŝůĚƵƌƵŵŵĂůnjĞŵĞůĞƌŝ͕ďƵůƵŶĚƵŬůĂƌŦLJĞƌůĞƌǀĞ
ŬƵůůĂŶŦŵŦ
x ĐŝůǀĞƉůĂŶůŦĚƵƌĚƵƌŵĂƚĂůŝŵĂƚůĂƌŦ
ZŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƐŝ ĞƐŶĂƐŦŶĚĂŐĞůŝƔƚŝƌŝůĞŶƐĞŶĂƌLJŽůĂƌĞŒŝƚŝŵůĞƌĞƚĞŵĞů
ĂůŦŶĂďŝůŝƌ͘
ĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞǀĞƉůĂŶĚĂĚƺnjĞŶůĞŵĞůĞƌLJĂƉŦůŵĂƐŦ͗
zŦůĚĂĞŶĂnjďŝƌ ĚĞĨĂƚƺŵƉůĂŶŐƂnjĚĞŶŐĞĕŝƌŝůŵĞůŝĚŝƌ͘WůĂŶŦŐƂnjĚĞŶŐĞĕŝƌŝƌŬĞŶ
ĂƔĂŒŦĚĂŬŝŚƵƐƵƐůĂƌŦŐƂnj ƂŶƺŶĚĞďƵůƵŶĚƵƌƵŶƵnj͗
x WůĂŶŦŶĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŝůŵĞƐŝǀĞŐƺŶĐĞůůĞŶŵĞƐŝŶĚĞƚƺŵLJƂŶĞƚŝŵŬĂĚĞŵĞůĞƌŝŶŝŶ
ŐƂƌĞǀĂůŵĂƐŦŶŦ ŶĂƐŦůƐĂŒůĂLJĂďŝůŝƌƐŝŶŝnj͍
x ZŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞůĞƌŝŶĚĞ ƚĞƐƉŝƚĞĚŝůĞŶŬĂLJŶĂŬLJĞƚĞƌƐŝnjůŝŬůĞƌŝǀĞƐŽƌƵŶůƵ
ďƂůŐĞůĞƌƵLJŐƵŶďŝƌƔĞŬŝůĚĞ ŐƂƐƚĞƌŝůŵŝƔŵŝĚŝƌ͍
x WůĂŶŐĞƌĕĞŬŽůĂLJůĂƌǀĞƚĂƚďŝŬĂƚůĂƌĚĂŶĕŦŬĂŶƐŽŶƵĕůĂƌŦŝĕĞƌŝLJŽƌŵƵ͍
x ĐŝůĚƵƌƵŵLJƂŶĞƚŝŵĞŬŝďŝǀĞŵƺĚĂŚĂůĞĞŬŝƉůĞƌŝŶĚĞŐƂƌĞǀůŝƉĞƌƐŽŶĞůŐƂƌĞǀ
zŦůĚĂĞŶĂnjďŝƌĚĞĨĂƚƺŵ ǀĞƐŽƌƵŵůƵůƵŬůĂƌŦŶŦ ďŝůŝLJŽƌŵƵ͍zĞŶŝƺLJĞůĞƌĞŒŝƚŝůŵŝƔŵŝĚŝƌ͍
ƉůĂŶŐƂnjĚĞŶ x WůĂŶƚĞƐŝƐůĞƌŝŶĨŝnjŝŬŝLJĞƌůĞƔŝŵůĞƌŝŶĚĞŬŝĚĞŒŝƔŝŵůĞƌŝŬĂƉƐŦLJŽƌŵƵ͍dĞƐŝƐŝŶLJĞŶŝ
ŐĞĕŝƌŝůŵĞůŝĚŝƌ͘ ŝƔůĞLJŝƔŝŶŝŬĂƉƐŦLJŽƌ ŵƵ͍
x 7ƔůĞƚŵĞŶŝŶƉƌŽũĞƌĞƐŝŵǀĞĚŝŒĞƌŬĂLJŦƚůĂƌŦŐƺŶĐĞůŵŝĚŝƌ͍
x 7ƔůĞƚŵĞĞŒŝƚŝŵŚĞĚĞĨůĞƌŝŶŝŐĞƌĕĞŬůĞƔƚŝƌŵŝƔŵŝĚŝƌ͍
x 7ƔůĞƚŵĞŶŝŶƌŝƐŬůĞƌŝŶĚĞĚĞŒŝƔŝŵŽůŵƵƔŵƵĚƵƌ͍
Ϯϭ
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
x WůĂŶĚĂŬŝŝƐŝŵ͕ƵŶǀĂŶǀĞƚĞůĞĨŽŶŶƵŵĂƌĂůĂƌŦŐƺŶĐĞůŵŝĚŝƌ͍
x ŝŒĞƌŝƔůĞƚŵĞůĞƌůĞĂĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌĂŵƺĚĂŚĂůĞĚĞŝƔ ďŝƌůŝŒŝŝĕŝŶĂĚŦŵůĂƌ
ĂƚŦůŵĂŬƚĂŵŦĚŦƌ͍
x ,ĞƌĞŒŝƚŝŵǀĞƚĂƚďŝŬĂƚƚĂŶƐŽŶƌĂ͕
x DĞLJĚĂŶĂŐĞůĞŶďŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵĚĂŶƐŽŶƌĂ͕
x WĞƌƐŽŶĞůǀĞŐƂƌĞǀůĞƌŝŶĚĞĚĞŒŝƔŝŬůŝŬŽůŵĂƐŦĚƵƌƵŵƵŶĚĂ͕
x dĞƐŝƐǀĞďŝŶĂůĂƌŦŶLJĞƌůĞƔŝŵŝŶĚĞĚĞŒŝƔŝŬůŝŬŽůŵĂƐŦŚąlinde͕
x 7ƔůĞƚŵĞƉŽůŝƚŝŬĂǀĞƵLJŐƵůĂŵĂůĂƌŦŶĚĂĚĞŒŝƔŝŬůŝŬŽůŵĂƐŦŚâlinde͕
7>hZhD^KEZ^/zW/><7b>Z
KůĂLJŦŶŶĞĚĞŶůĞƌŝĂƌĂƔƚŦƌŦůĂƌĂŬ͕ďĞŶnjĞƌŽůĂLJůĂƌŦŶŽůŵĂŵĂƐŦŝĕŝŶŐĞƌĞŬůŝ
ƂŶůĞŵůĞƌƚĞƐƉŝƚĞĚŝůŝƌ͘ĐŝůĚƵƌƵŵƉůĂŶůĂŵĂƐŦĞƐŶĂƐŦŶĚĂLJĂƉŦůŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶŝƔůĞƌůĞ͕
yĂƉŦůĂŶŝƔůĞƌŵƵŬĂLJĞƐĞĞĚŝůĞƌĞŬŬĂƌƔŦůĂƔƚŦƌŦůŦƌ͘KůĂLJůĂƌĚĂƺƐƚƺŶŐĂLJƌĞƚŝŐƂƌƺůĞŶůĞƌǀĞ
ŐƂƌƺůŵĞLJĞŶůĞƌƚĞƐƉŝƚĞĚŝůŝƌ͘'ĞƌĞŬůŝƂĚƺůůĞŶĚŝƌŵĞǀĞĐĞnjĂůĂŶĚŦƌŵĂůĂƌ LJĂƉŦůŦƌ͕
tĞĐƌƺďĞůĞƌĚĞŶĞůĚĞĞdileŶƐŽŶƵĕůĂƌƚĂƌƚŦƔŵĂLJĂĂĕŦůŦƌǀĞ ƵLJŐƵůĂŵĂLJĂŐĞĕŝƌŝůŝƌ͘
22
ĐŝůƵƌƵŵWůĂŶůĂƌŦ
ͻ7ƔLJĞƌŝŶĚĞLJĂĚĂŝƔĞĂŝƚƐĂŚĂĚĂŵĞLJĚĂŶĂŐĞůĞŶ͖ĐŝĚĚŝLJĂƌĂůĂŶŵĂůĂƌĂ͕
ŚĂLJĂƚŬĂLJŦƉůĂƌŦŶĂŶĞĚĞŶŽůĂŶǀĞŝƔůĞƚŵĞŶŝŶƺƌĞƚŝŵŝŶŝŬŦƐŵĞŶǀĞLJĂ
ƚĂŵĂŵĞŶĚƵƌĚƵƌĂďŝůĞŶ͕ŝƔůĞƚŵĞLJĞǀĞLJĂĚŽŒĂůĕĞǀƌĞLJĞnjĂƌĂƌǀĞƌĞŶ͕
ŝƔůĞƚŵĞŶŝŶĨŝŶĂŶƐĂůLJĂƉŦƐŦŶŦǀĞLJĂƚŽƉůƵŵĚĂŬŝŝŵĂũŦŶŦƚĞŚĚŝƚĞĚĞŶ
ƉůĂŶůĂŶŵĂŵŦƔŽůĂLJůĂƌĂĂcil durum ĚĞŶŝƌ͘
PnjĞƚ
ͻĐŝůĚƵƌƵŵůĂƌ͕ŚĞƌLJŦůŝƔůĞƚŵĞůĞƌĚĞĐĂŶǀĞŵĂůŬĂLJŦƉůĂƌŦŶĂLJŽů
ĂĕŵĂŬƚĂĚŦƌ͘ŶĐĂŬďƵŬĂLJŦƉůĂƌŦŶƂŶƺŶĞŐĞĕŝůĞďŝůŝƌ͘ŒĞƌ7ƔůĞƚŵĞůĞƌĂĐŝů
ĚƵƌƵŵůĂƌĂŚĂnjŦƌůŦŬůŦŝƐĞ͕ĐĂŶǀĞŵĂůŬĂLJŦƉůĂƌŦǀĞLJĂŚĂƐĂƌůĂƌ
ĞŶŐĞůůĞŶĞďŝůŝƌLJĂĚĂĞƚŬŝůĞƌŝĂnjĂůƚŦůĂďŝůŝƌǀĞŝƔůĞƚŵĞůĞƌĂĐŝůĚƵƌƵŵ
ƐŽŶƌĂƐŦŶĚĂŽůĂŒĂŶĕĂůŦƔŵĂŚĂLJĂƚůĂƌŦŶĂĚĂŚĂĕĂďƵŬĚƂŶĞďŝůŝƌ͘
ͻĐŝůĚƵƌƵŵƉůĂŶůĂŵĂůĂƌŦĨŝƌŵĂůĂƌĚĂLJĂƔĂŶĂďŝůĞĐĞŬŽůĂƐŦƌŝƐŬůĞƌĞŬĂƌƔŦ
ŝƔLJĞƌŝŶĚĞŬŝďŝƌĞLJůĞƌŝŚĂnjŦƌůŦŬůŦƚƵƚŵĂĂŵĂĐŦŶŦŐƺĚĞŶďŝƌĚŝnjŝƉůĂŶŦ͕ŝƔ
ďƂůƺŵƺŶƺǀĞƚĂƚďŝŬĂƚůĂƌŦŝĕĞƌŝƌ͘
ͻĐŝůĚƵƌƵŵƉůĂŶůĂƌŦŶŦŶŚĂnjŦƌůĂŶŵĂƐŦϯĂƔĂŵĂĚĂŐĞƌĕĞŬůĞƔŵĞŬƚĞĚŝƌ͘Ƶ
ĂƔĂŵĂůĂƌƉůĂŶůĂŵĂĞŬŝďŝŶŝŶŽůƵƔƚƵƌƵůŵĂƐŦ͕ŵĞǀĐƵƚĚƵƌƵŵƵŶLJĂƉŦƐŦ͕
ƌŝƐŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƐŝŶŝŶLJĂƉŦůŵĂƐŦǀĞĂĐŝůĚƵƌƵŵƉůĂŶŦŶŦŶ
ŚĂnjŦƌůĂŶŵĂƐŦƔĞŬůŝŶĚĞĚŝƌ͘
ͻWůĂŶŦŶLJƺƌƺƌůƺŒĞŬŽŶƵůŵĂƐŦ͕ƚĞŵĞůĚĞďŝƌĂĐŝůĚƵƌƵŵĂŶŦŶĚĂƉůĂŶŦŶ
ƵLJŐƵůĂŶŵĂƐŦŶĚĂŶƂƚĞĂŶůĂŵůĂƌƚĂƔŦƌ͘zƺƌƺƌůƺŒĞŬŽLJŵĂŬ͕ƌŝƐŬĂŶĂůŝnjůĞƌŝ
ĞƐŶĂƐŦŶĚĂLJĂƉŦůĂŶƚĞƐƉŝƚůĞƌĞƵLJŐƵŶĚĂǀƌĂŶŵĂŬǀĞŐĞƌĞŬůŝƚĞĚďŝƌůĞƌŝ
ĂůŵĂŬ͕ƉůĂŶŦŶŝƔůĞƚŵĞĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌŝŝůĞďƺƚƺŶůƺŒƺŶƺŶƐĂŒůĂŶŵĂƐŦ͕
ĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶĞŒŝƚŝŵŝǀĞƉůĂŶŦŶĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŝůŵĞƐŝŶŝŬĂƉƐĂƌ͘
ͻdĞƐŝƐůĞƌĚĞĕĂůŦƔĂŶƔŝƌŬĞƚƉĞƌƐŽŶĞůŝůĞŵƺƚĞĂŚŚŝƚĨŝƌŵĂĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶŦŶ
ĞŒŝƚŝŵŝǀĞnjŝLJĂƌĞƚŝĕŝŶŐĞůĞŶůĞƌŝŶƌŝƐŬůĞƌŬŽŶƵƐƵŶĚĂďŝůŐŝůĞŶĚŝƌŝůŵĞůĞƌŝ
ŐĞƌĞŬůŝĚŝƌ͘bŝƌŬĞƚƉĞƌƐŽŶĞůŝǀĞŵƺƚĞĂŚŚŝƚĨŝƌŵĂĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶĂǀĞƌŝůĞĐĞŬ
ĞŒŝƚŝŵůĞƌ͕ƉƌŽƐĞĚƺƌůĞƌŝŶŐƂnjĚĞŶŐĞĕŝƌŝůŵĞƐŝŶĞLJƂŶĞůŝŬĕĂůŦƔĂŶůĂƌŦŶ
ŬĂƚŦůĚŦŒŦƉĞƌŝLJŽĚŝŬĚĞŒĞƌůĞŶĚŝƌŵĞƚŽƉůĂŶƚŦůĂƌŦ͕ĂĐŝůĚƵƌƵŵĂŵƺĚĂŚĂůĞ
ĞĚĞƌŬĞŶŬƵůůĂŶŦůĂĐĂŬƚĞŬŶŝŬĞŬŝƉŵĂŶůĂƌŦŶŬƵůůĂŶŦŵŦ͕ƚĂŚůŝLJĞ
ƚĂƚďŝŬĂƚůĂƌŦǀĞŐĞŶĞůƚĂƚďŝŬĂƚůĂƌŦŬĂƉƐĂLJĂďŝůŝƌ͘
ͻĐŝůĚƵƌƵŵƐŽŶƌĂƐŦŶĚĂŽůĂLJŦŶŶĞĚĞŶůĞƌŝĂƌĂƔƚŦƌŦůĂƌĂŬ͕ďĞŶnjĞƌŽůĂLJůĂƌŦŶ
ŽůŵĂŵĂƐŦŝĕŝŶŐĞƌĞŬůŝƂŶůĞŵůĞƌƚĞƐƉŝƚĞĚŝůŝƌ͘ĐŝůĚƵƌƵŵƉůĂŶůĂŵĂƐŦ
ĞƐŶĂƐŦŶĚĂLJĂƉŦůŵĂƐŦŐĞƌĞŬĞŶŝƔůĞƌůĞ͕LJĂƉŦůĂŶŝƔůĞƌŵƵŬĂLJĞƐĞĞĚŝůĞƌĞŬ
ŬĂƌƔŦůĂƔƚŦƌŦůŦƌ͘KůĂLJůĂƌĚĂƺƐƚƺŶŐĂLJƌĞƚŝŐƂƌƺůĞŶůĞƌǀĞŐƂƌƺůŵĞLJĞŶůĞƌ
ƚĞƐƉŝƚĞĚŝůŝƌ͘'ĞƌĞŬůŝƂĚƺůůĞŶĚŝƌŵĞǀĞĐĞnjĂůĂŶĚŦƌŵĂůĂƌLJĂƉŦůŦƌ͕
ƚĞĐƌƺďĞůĞƌĚĞŶĞůĚĞĞĚŝůĞŶƐŽŶƵĕůĂƌƚĂƌƚŦƔŵĂLJĂĂĕŦůŦƌǀĞƵLJŐƵůĂŵĂLJĂ
ŐĞĕŝƌŝůŝƌ͘
23
Çalışma Ortamı Gözetimi
GİRİŞ
İşletme faaliyetleri sırasında oluşabilecek potansiyel tehlikelerin
tanımlanması ve bunlara ilişkin tehlikeli olayların değerlendirilmesiyle beklenen
veya olası risklerle ilgili kontrol tedbirlerinin alınmasına ilişkin yöntem ve esasların
sistematik bir şekilde belirlenmesi risk değerlendirilmesiyle sağlanır. Böylece
yaralanmaların ve sağlığın olumsuz bir şekilde etkilenmesinin asgari seviyelere
indirilmesi, işgücü kaybının önlenmesi, iş performansının arttırılması ve maliyet
tasarrufu sağlanır.
Risk değerlendirmesinin yapılması yasal zorunluluktur. 6331 sayılı İş sağlığı
ve Güvenliği Kanunu’na göre istisna kapsamında olan işyerleri hariç bütün
işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılması gereklidir. Ülkemizde olduğu gibi
İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya gibi birçok ülkede de risk
değerlendirmesinin yapılması bir zorunluluktur. İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin 161
sayılı ILO Sözleşmesinde işyerinde sağlığa zararlı risklerin tanımlanması ve
değerlendirmesi öngörülür.
İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu
tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan
risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması
amacıyla yapılması gereken çalışmalara Risk değerlendirmesi denmektedir. Risk
değerlendirmesi çalışmalarında kullanılan terimlerin önemli olanları aşağıda
belirtilmiştir.
2
Çalışma Ortamı Gözetimi
İş yeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimleri, işçilerin
sağlık bilgileri, yaptıkları işler ve çalıştıkları ortamdaki maruziyet bilgileri ile bu
maruziyetlerin değerlendirme sonuçlarının, iş yerindeki kişisel sağlık dosyalarında,
gizlilik ilkesine uyularak saklanmasını sağlar. İşveren, işçiler ve temsilcileri ile varsa
iş sağlığı ve güvenliği kurulunun, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kayıt ve istatistiklere
ulaşabilmesini sağlar. İşyeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik
birimleri, iş yerinde meydana gelen bütün iş kazalarını ve meslek hastalıklarını
kaydeder ve bunlarla ilgili rapor hazırlar. İş kazaları ve meslek hastalıklarının
kayıtlarını değerlendirerek kaynaklarını belirler ve bunlara yönelik tedbirleri
geliştirir.
Yürütülecek hizmetler ile ilgili olarak yıllık çalışma planı hazırlanır ve
hazırlanan plan işveren tarafından onaylanır. Onaylanan plan iş yerinde ilan edilir.
Bir nüshası iş yeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimince
kayıt altına alınır.
İşyerindeki sağlık gözetimi ve çalışma ortamının gözetimi ile ilgili çalışmaları
kaydedilir, yıllık değerlendirme raporu hazırlanarak işverene, iş sağlığı ve güvenliği
kuruluna ve genel müdürlüğe gönderilir. Genel müdürlüğe gönderilen yıllık
değerlendirme raporu, yazılı olarak ve elektronik ortamda iletilir. Bu bilgiler, Sağlık
Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne, genel müdürlük tarafından
elektronik ortamda bildirilir.
3
Çalışma Ortamı Gözetimi
Aşındırıcı madde: Canlı doku ile temasında, dokunun tahribatına neden olabilen
maddelerdir.
Tahriş edici madde: Mukoza veya cilt ile direkt olarak ani, uzun süreli veya
tekrarlanan temasında lokal eritem, eskar veya ödem oluşumuna neden olabilen,
aşındırıcı olarak sınıflandırılmayan maddelerdir.
Alerjik madde: Solunduğunda, cilde nüfuz ettiğinde aşırı derecede hassasiyet
meydana getirme özelliği olan ve daha sonra maruz kalınması durumunda
karakteristik olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olan maddelerdir.
Kanserojen madde: Solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deriye nüfuz ettiğinde
kanser oluşumuna neden olan veya kanser oluşumunu hızlandıran maddelerdir.
Mutajen madde: Solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deriye nüfuz ettiğinde
kalıtımsal genetik hasarlara yol açabilen veya bu etkinin oluşumunu hızlandıran
maddelerdir.
Mesleki maruziyet sınır değeri: Başka şekilde belirtilmedikçe, 8 saatlik sürede,
çalışanların solunum bölgesindeki havada bulunan kimyasal madde
konsantrasyonunun zaman ağırlıklı ortalamasının üst sınırıdır.
Solunum bölgesi: Merkezi, kişinin kulaklarını birleştiren çizginin orta noktası olan
30 cm yarıçaplı kürenin, başın ön kısmında kalan yarısıdır.
Biyolojik sınır değeri: Kimyasal maddenin, metabolitinin veya etkilenmeyi
belirleyecek bir maddenin uygun biyolojik ortamdaki konsantrasyonunun üst
sınırıdır.
Sağlık gözetimi: Çalışanların belirli bir kimyasal maddeye maruziyetleri ile ilgili
olarak sağlık durumlarının belirlenmesi amacıyla yapılan değerlendirmelerdir.
Tehlike: Bir kimyasal maddenin yapısal özelliği nedeni ile zarar verme
potansiyelidir.
Risk: Kimyasal maddenin zarar verme potansiyelinin çalışma ve/veya maruziyet
Terle birlikte sıvı ve
koşullarında ortaya çıkması olasılığıdır.
elektrolit kaybı
meydana gelir ve İş Yeri Ortam Faktörleri
dehidratasyon ve
elektrolit bozuklukları Değişik işlerde ve iş yerlerinde birbirinden farklı iş yeri ortam faktörleri
oluşur. vardır bu yüzden bu faktörleri gruplara ayırarak incelemek gereklidir.
Fiziksel Faktörler
İş yeri ortam faktörleri arasında çeşitli işlerde en sık karşılaşılanlar fiziksel
faktörlerdir. Sıcak, soğuk, gürültü, radyasyon, düşük veya yüksek basınç, titreşim
en sık karşılaşılan fiziksel faktörlerdir.
Sıcak – Soğuk
Değişik iş yerleri dikkate alındığında en sık karşılaşılan faktörler sıcaklıkla
ilgili ortam özellikleridir. Metal endüstrisi, petro-kimya sanayii, tekstil, tasarım
işleri gıda endüstrisi gibi daha pek çok işte, sıcaklık başlıca iş yeri ortam
4
Çalışma Ortamı Gözetimi
5
Çalışma Ortamı Gözetimi
Ortamdaki hava akım hızı anemometre ile ölçülür. Radyan sıcaklık ise bu
amaç için özel olarak geliştirilmiş “siyah hazneli termometre” (black globe
thermometer) ile ölçülür. Ortamdaki nem ve hava akımını dikkate alan
değerlendirmeye “etkin sıcaklık” ve buna ek olarak radyan ısıyı da dikkate alan
değerlendirmeye “düzeltilmiş etkin sıcaklık” denir. Bu ölçüm sonuçları önceden
hazırlanmış nomogramlar aracılığı ile değerlendirilir ve ortamın sıcaklığı hakkında
doğru bilgi edinilmiş olur.
Soğuk hava depoları veya kış mevsiminde açık havada veya denizde
çalışmak durumunda olanlar için ise soğuk maruziyeti söz konusudur. Soğuk etkisi
ile meydana gelebilecek sağlık sorunları ise üşüme ve donmadır. Sıcak
maruziyetinde olan durumun aksine soğuk ortamda vücut sıcaklığını koruyabilmek
amacı ile özellikle ekstremite uçlarında vazokonstriksiyon olur. Bu nedenle donma
ekstremite uçlarından başlar. Zamanla daha merkezi kısımların da donmaya
katılması sonucu ölüm meydana gelir. Donmanın önüne geçmek amacı ile
koruyucu giysilerden yararlanılmalıdır. Ayrıca soğuk ortamda bulunma süresi de
olabildiğince kısa tutulmaya çalışılmalıdır. Büyük atölyelerde atölyenin tamamının
ısıtılamadığı durumlarda, sıcak hava akımı sağlanması, atölye içinden sıcak su veya
sıcak buhar borularının geçirilmesi, uygun yerlere sobalar kurulması gibi
uygulamalar yapılabilir.
Gürültü
Sanayide karşılaşılan ortam faktörleri arasında sıcaklıktan sonra belki en çok
görülen faktör gürültüdür. İstenmeyen ve hoşa gitmeyen ses olarak tanımlanan
gürültü de pek çok işin yürütümü sırasında ortaya çıkar. Gürültünün sağlık
yönünden önemi hoşa gitmemesi ve rahatsız edici niteliğinden çok, meydana
gelen sesin şiddetinden kaynaklanmaktadır. Bir fiziksel kavram olan ses bazı
özellikleri ile tanımlanır. Bunlardan biri sesin frekansı, yani sesin tiz ya da pes olma
özelliğidir. İnsanın kulağı, frekansı 20 ile 20 bin Hertz arasında olan sesleri duyma
yeteneğine sahiptir. Frekansı 20 Hertz’den az olan seslere infrasonik sesler, 20 bin
Hertz üzerindeki seslere de ultrasonik sesler denir. Günlük yaşamda karşılaşılan
seslerin frekansı sıklıkla 250 ile 2000 Hertz arasındadır. Sağlık yönünden daha
önemli olan özellik ise sesin şiddetidir. Sesin şiddeti, sesin basıncından hareketle
logaritmik bir işlemle hesaplanır ve desibel (db) olarak ifade edilir. Sakin bir odada
20-40 desibel düzeyinde ses vardır. Konuşma sesinin şiddeti genellikle 40-60
desibel arasındadır. Çok yoğun olmayan bir trafikte 70-90 desibel ses basıncı
vardır. En yüksek ses basıncı jet uçaklarının motorları tarafından oluşturulur ve
130-140 desibeldir.Buna karşılık sanayide gürültünün sorun olduğu ortamlarda 80
ile 120 desibel arasında ses şiddeti söz konusu olabilir. Basınç düzeyi 120-130
desibel düzeyinde olduğunda, kulakta ağrı oluşturur, 150 db veya üzerinde ise
kulakta anlık hasar meydana gelir.
6
Çalışma Ortamı Gözetimi
7
Çalışma Ortamı Gözetimi
izin veriliyorsa, ses düzeyi 88 db olduğunda çalışma yani maruziyet süresi 4 saate,
ses düzeyi 91 db olduğunda 2 saate indirilmelidir.
Bunlara ek olarak gerektiğinde kulak koruyucuları da kullanılabilir.
Bunlardan kulak kanalına sokulan tıkaçlar sesin algılanmasını 20-30 desibel kadar
Aydınlatmanın
azaltır. Kulak manşonları daha yüksek (40-50 desibel dolayında) koruyuculuk
doğrudan işlem üzerine
yapılmaması, çevrenin sağlar. Ancak kulak koruyucularının kullanımında süreklilik çok önemlidir. Kulaklık
ve duvarların kullanımına çok kısa sürelerle (bir günde 45 dakika) ara verildiğinde koruyuculuk
aydınlatılması suretiyle yarı düzeyine inmektedir. Kulaklık kullanımı ile ilgili bir diğer nokta da kulaklığın ilk
ortam aydınlatmasının kullanılacak koruyucu yöntem olmadığıdır. Öncelikle iş yeri ortamında gürültü
sağlanması daha uygun düzeyini azaltacak teknik korunma önlemleri alınmalı, daha sonra gerekirse
olmaktadır. kulaklık kullanımına başvurulmalıdır.
Tıbbi yaklaşımlar
İşe giriş muayenesi, aralıklı kontrol muayenesi ve sağlık eğitimi yer alır. Işe
giriş muayenesinde kulakla ilgili problemi olanlar ve hipertansifler belirlenerek
gürültülü işte çalışmaları önlenebilir. Korunmada; tıbbi yaklaşım olarak en önemli
konu aralıklarla yapılacak odyolojik muayenelerdir. Bu şekilde işitme kaybı erken
dönemde saptanır ve alınacak önlemlerle ilerlemesi önlenebilir. Sağlık eğitimi hem
işçilere, hem işverene yönelik olmalıdır. İşveren iş yerinde gürültü kontrolü
bakımından alınması gerekli önlemler ve yasal sorumlulukları konusunda
bilgilendirilmelidir. İşçilerde kulak koruyucuları kullanma konusunda
bilgilendirilmelidir.
Gürültüye bağlı işitme kaybı, Meslek Hastalıkları Listesinin E grubunda yer
almaktadır. Gürültü zaralarının meslek hastalığı sayılabilmesi için gürültülü işte en
az 2 yıl, gürültü şiddetinin sürekli olarak 85 db in üzerinde olduğu işlerde en az 30
gün çalışmış olmak gerektiği belirtilmektedir.
Aydınlatma
Çalışılan ortamın aydınlatma düzeyinin insanların rahat çalışmasına olanak
verecek şekilde olması gereklidir. Değişik ortamlardaki aydınlatma düzeylerinin ne
kadar olması gerektiğine ilgili tüzüklerde işaret edilmiştir. Genel olarak çalışılan
ortamların aydınlatma düzeylerinin 200-300 lüks düzeyinde olması yeterlidir.
Doğrudan işin yürütümü ile ilgili olmayan depo, ambar, koridor gibi yerlerde 40-50
lüks düzeyi yeterli olurken, daha ince işlemlerin yapıldığı ortamlarda 1000-2000
lüks düzeyinde aydınlatma gerekebilir. Aydınlatmanın doğrudan işlem üzerine
yapılmaması, çevrenin ve duvarların aydınlatılması suretiyle ortam
aydınlatmasının sağlanması daha uygun olmaktadır. Aydınlatmanın yeterli
olmadığı iş yerlerinde iş kazası riski yüksektir.
Radyasyon (ışıma)
Bir kaynaktan çevreye olan ışıma elektromanyetik ışıma veya parçacık
ışıması şeklinde olabilir. Elektromanyetik radyasyon bölümünde, görülen ışık çok
dar (dalga boyu 400 ile 700 nanometre arası) bir bölümü kapsamaktadır.
Elektromanyetik radyasyon spektrumunda 700 nanometreden daha uzun dalga
8
Çalışma Ortamı Gözetimi
boyu olan bölümde kırmızı ötesi (infrared) ışınlar, mikrodalga ve radyo dalgaları
yer almaktadır. Kısa dalga boylu bölümde ise mor ötesi (ultraviyole) ışınlar ile
gama ve röntgen ışınları (x ışınları) vardır.
Kızıl ötesi ışınlar yapay olarak oluşturulabileceği gibi katı maddelerin
eritilmesi sırasında da meydana gelirler. İnsan sağlığı bakımından önemleri, temas
ettikleri dokularda ısı artışına neden olmalarına bağlıdır. Cam işçilerinde genç
yaşlarda görülen katarakt (cam üfleyici kataraktı glass blower’s cataract) kırmızı
Genel vücut ötesi ışınların etkisi ile meydana gelmektedir. Mor ötesi ışınlar (Ultraviole
titreşiminde en çok radyasyon) ise yüzeyel dokularda irritasyona neden olurlar. Kaynak işçilerinde
intervertebral görülen konjonktivit ve keratit de, ultraviole ışınların etkisinin sonucudur.
disklerde, el-kol ultraviole ışınların bir bölümü, açık havada çalışan çiftçi, balıkçı, denizci gibi meslek
titreşiminde de parmak
çalışanlarında deri irritasyonu ve yanıklara yol açar.
eklemlerinde erken
dejenerasyon meydana Elektromanyetik radyasyonun dalga boyu ile ışının enerjisi arasında ters bir
gelir. ilişki vardır, dalga boyu kısaldıkça ışının enerjisi artar. Enerjisi daha yüksek olan
gama ve röntgen ışınları, ulaştıkları dokularda iyonlaşmaya yol açarlar (iyonizan
radyasyon). Partiküler radyasyon türleri olan alfa ve beta parçacıkları da
dokularda iyonlaşmaya yol açma özelliğine sahiptir. Bu etki sonucunda dokularda
harabiyet, hücrelerde kromozom değişikliği sonucu, genetik bozukluklar ve malign
hastalıklar meydana gelebilir.
Titreşim (vibrasyon)
Sürekli çalışan cihazlar titreşim oluştururlar. Titreşim oluşturan cihazlarla
insan vücudunun temas etmesi sonucu da, titreşim insan vücuduna aktarılır.
Temasın şekline göre titreşim yerel (lokal) veya genel olabilir. Yerel titreşim
(matkap, çekiç vb.) bazı el aletlerinin kullanılması sonucu el ve kollarda görülür.
Genel vücut titreşimi (whole body vibration) ise bütün vücudun çalışan motorla
teması sonucu görülür. Uçak ve gemi personeli, kamyon, traktör, buldozer vb.
araçların sürücüleri bu tür titreşime maruz kalırlar.
Titreşimin sağlık etkisi eklem yüzeylerinde meydana getirdiği dejenerasyona
bağlıdır. Genel vücut titreşiminde en çok intervertebral disklerde, el-kol
titreşiminde de parmak eklemlerinde erken dejenerasyon meydana gelir. Bunun
sonucu olarak kas-iskelet sistemi ile ilgili ağrılı tablolar ortaya çıkar. El-kol
titreşiminin özel bir etkisi de beyaz parmak veya ölü parmak (white finger, dead
finger) adı verilen bir tablodur. Titreşim etkisi sonucu el parmaklarında vazomotor
bozukluk oluşur ve parmaklarda renk değişikliği, beyazlaşma görülür. Soğuk
temasında daha belirgin hâle gelen bu durumda el parmaklarında soğuma ve ağrı
olur.
Basınç
Yüksek yerlerde
atmosfer basıncı ile Bazı iş türlerinde yüksek veya düşük atmosfer basıncı altında çalışma söz
birlikte parsiyel oksijen konusu olabilir. Yüksek basınç özellikle su altı işlerinde ve tünel yapımında
basıncı da düşük olur ve sorundur. Su altında her 10 metre derinlikte basınç 1 atmosfer artar. Dalgıçlar,
hipoksi oluşur. balıkçılar ve özellikle de sünger avcıları su altında çalışmak durumunda olan
kişilerdir. Tünel vb. yer altı çalışmalarında da tavandan olabilecek sızıntıları
9
Çalışma Ortamı Gözetimi
önlemek amacı ile iç ortamın basıncı artırılır. Yüksek basınç maruziyeti en çok
sünger avcılarında görüldüğü için sağlık etkisi olarak bilinen tablo da vurgun
olayıdır. Vurgun, havanın bileşiminde bulunan azot gazının yüksek basınç altında
kanda fazla miktarda çözünmesi ve ani olarak su üstüne çıkılması durumunda
basınç azalınca, kanda çözünmüş olan azotun tekrar gaz formuna dönüşmesi
sonucu oluşur. Bu durumda hava embolisi meydana gelir. Kalp, beyin, böbrek gibi
yaşamsal önemi olan organlara kan ulaştırılamaması sonucu ölüm meydana
gelebilir. Daha hafif tablolarda öncelikle ekstremite uçlarında dolaşım bozukluğu
sonucu anoksi belirtileri görülür. Bunlar ekstremite uçlarında ve karında ağrı ile
kendini gösterir. Vurgun meydana geldikten sonra yapılması gereken, kişinin
tekrar basınçlı ortama (su altına) gönderilmesi ve sonra yavaş bir tempo ile su
üstüne çıkarılmasıdır. Aslında dalgıç veya sünger avcısının su üstüne yavaş olarak
(her 20 metrede birkaç dakika dinlenerek) çıkarılması ile tablonun meydana
gelmesi önlenebilir.
Düşük atmosfer basıncı ise yüksek rakımlı yerlerde olur. Yüksek yerlerde
atmosfer basıncı ile birlikte parsiyel oksijen basıncı da düşük olur ve hipoksi
oluşur. Sürekli olarak yüksek rakımlı yerlerde yaşayanlarda zaman içinde eritrosit
kütlesi artar, polisitemi meydana gelir ve bu yolla anoksinin etkileri ortadan
kaldırılmaya çalışılır. Ancak ani olarak yüksek irtifaya çıkan kişilerde polisitemi
hemen meydana gelemeyeceği için anoksi belirtileri görülür. Deniz seviyesinden
2400 metre yükseğe çıkıldığında arterdeki hemoglobin oksijen saturasyonu %90’ın
altına düşer ve hipoksi belirtileri ortaya çıkar. Bu belirtiler birkaç gün aynı
yükseklikte kalarak dinlenme sonucunda kaybolur. Bu tablo kabin basıncı kontrolü
olmayan uçaklarda veya dağlara tırmanma sırasında meydana gelebilir. Serebral
veya koroner kan dolaşımı ile ilgili sorunları olanlarda, kronik solunum sistemi
rahatsızlığı olanlarda belirtiler daha erken ortaya çıkar ve daha ağır seyreder.
Tablonun önüne geçmek bakımından, alışkın olmayan kişilerin dağlara tırmanma
sırasında yavaş olarak (günde 350 metre) yükselmeleri önerilir.
Kimyasal Faktörler
İş yerlerinde en sık karşılaşılan faktörler fiziksel faktörler olmakla birlikte
sayıca en kalabalık olan grup kimyasal faktörlerdir. Günümüz sanayiinde kullanılan
kimyasal maddelerin toplam sayısının 500-600 bin dolayında olduğu tahmin
edilmektedir. Bu sayının 50-60 bin kadarı sık olarak kullanılmaktadır. Her yıl da çok
sayıda yeni madde çalışma hayatına girmektedir. Kimyasal maddelerin başlıcaları
şu şekildedir.
Metaller
Demir, kurşun, alüminyum, civa, krom, nikel, kadmiyum vb. çok sayıda
metal, sanayide değişik yerlerde kullanılmaktadır. Bu metallerin bazıları (kurşun,
civa, kadmiyum vb.) vücutta değişik organlarda birikerek zehirlenme tablolarına
yol açarlar. Bazıları da (krom, nikel, kadmiyum vs.) kanserojen özelliğe sahiptir.
Çözücüler (Solventler): Sanayide en çok kullanılan maddeler arasındadır.
Aslında çözücü amaçla en çok kullanılan madde su olmakla birlikte sanayide
10
Çalışma Ortamı Gözetimi
solvent kullanımı söz konusu olduğunda genellikle petrol ürünleri olan organik
çözücüler ifade edilir. Başlıca örnekleri benzen ve türevleri, eter, formaldehit,
alkoller, triklor etilen, hekzan gibi maddelerdir. Bu maddelerin çoğu merkezi ve
periferik sinir sistemi üzerinde etkilidir. Ayrıca bazılarının (triklor etilen, toluen vb.)
bağımlılık yapıcı etkisi vardır. Benzen ise karsinojenik özelliğe sahiptir.
Gazlar
Gazlar genellikle birtakım işlemler sırasında ortaya çıkarlar. Sağlık etkileri
bakımından gazlar üç ana grupta ele alınır:
Basit boğucu gazlar: Bunlar vücutta herhangi bir kimyasal tepkimeye girmeyen
inert gazlardır. Örnekleri arasında karbondioksit, metan, azot vb. sayılabilir. Basit
boğucu gazların sağlık açısından tehlikesi ortamdaki miktarına bağlıdır. Solunan
havanın büyük bir bölümünü bu gazlar işgal ettiğinde, havadaki oksijen miktarı
yetersiz hâle gelir ve hipoksiye yol açar. Örneğin bir ortamda havanın üçte birlik
bölümü bir inert gaz tarafından kapsanmış olsa, havadaki oksijen miktarı yüzde 20
Vücuda girişi başlıca düzeyinden yüzde 14’e iner. Solunan havadaki yüzde 14’lük oksijen düzeyi tolere
solunum ve deri yolu ile edilebecek en düşük miktardır. Havadaki oksijen miktarı daha düşük düzeylere
olmakla birlikte, kaza
indiğinde anoksi belirtileri ortaya çıkar.
sonucu veya intihar
amaçlı olarak içilmesi Kimyasal boğucu gazlar: Basit boğucu gazların aksine kimyasal boğucu gazlar,
sonucu sindirim vücutta kimyasal tepkimelere girerek hücre düzeyinde oksijenlenmeyi bozarlar ve
kanalından da giriş
böylece hücre ölümüne yol açarlar. Bu grup gazların en çok bilinen örneği karbon
olabilir.
monoksitdir. Hidrojen sülfür ve hidrojen siyanür de kimyasal boğucu gazlardandır.
İrritan gazlar: Bu tür gazlar da deri ve mukozalarda irritan etkiye sahiptirler. İrritan
etki, gazın su ile birleşmesi sonucunda asit ya da alkali bileşik oluşturmasına
basğlıdır. Kükürt dioksit, azot oksitleri, amonyak, savaş gazı olarak kullanılmış olan
fosgen, Hindistan’daki Bhopal kazasında çok sayıda ölümlere yol açmış olan metil
izosiyanat irritan gazların örnekleridir.
Asit ve alkaliler: Sanayide çeşitli işlerde asit ve alkali maddeler kulanılmaktadır. Bu
asit ve alkali maddeler çoğunlukla konsantre formda kullanılırlar. Sağlık yönünden
başlıca riski yakıcı etkileri olmasıdır. Temas hâlinde giysilerde ve vücutta yanıklara
neden olur. Buharlaşmaları hâlinde mukozalar üzerinde irritan etki yaparlar. Kaza
sonucu içilmeleri hâlinde ise ciddi tehlike oluştururlar. Başlıca örnekleri hidroklorik
asit, nitrik asit, sülfürik asit gibi asitlerle, sodyum hidroksit, amonyak gibi alkali
maddelerdir.
Pestisidler
Özellikle tarım sektöründe çalışanlar için önemli bir sağlık tehlikesi
oluşturan pestisidler kullanım amaçlarına göre bazı gruplara ayrılırlar. İstenmeyen
sinekler ve böcekleri öldürmek amacı ile kullanılanlar insektisid, otlarla mücadele
amacı ile kullanılanlar herbisid, fare vb. hayvanlara karşı kullanılanlar rodentisid,
mantarlara karşı kullanılanlar ise fungisid olarak adlandırılır. Bu gruplar arasında
en çok kullanılanlar insektisidler olup, en yaygın bilinen örnek organik fosforlu
bileşiklerdir. Dünyada kullanılan pestisidlerin yüzde 70 kadarı organik fosforlu
11
Çalışma Ortamı Gözetimi
Tozlar
Havada asılı durabilen ve büyüklüğü 100 mikrondan daha az olan
parçacıklara toz adı verilir. Çalışma hayatı ve insan sağlığı bakımından tozun
büyüklüğü (aerodinamik çapı), tozun akciğer alveollerine kadar ulaşması açısından
önem taşır. Çapı 10 mikrondan daha fazla olan tozlar solunum yollarına girdikleri
hâlde alveollere kadar ulaşamazlar, bronşiyal mokosiliyer sistem tarafından
tutulur ve geri atılırlar. Bu büyüklükteki tozlara “inhalable” toz adı verilir. Çapı 10
mikrondan az olan partiküller ise alveollere kadar ulaşabilirler, bu grup tozlara da
“respirable” (solunabilir) toz adı verilir. Tozlar kimyasal yapıları bakımından da
“inorganik” (demir tozu, silis tozu, kömür tozu vb.) ve “organik” tozlar (pamuk
tozu, şeker kamışı tozu, kümes hayvanlarının tüyleri, bazı mikroorganizmalar vb.)
İş yeri ortamı bir sosyal olmak üzere iki gruba ayrılır.
çevredir. Bu çevrede
“Boy / en” oranı (aspect ratio) 3 / l’den daha fazla olan, yani boyu eninin 3
diğer çalışanlar ve
işveren başta olmak katından daha fazla olan parçacıklar lif (fiber) olarak adlandırılır. Lifsel yapıdaki
üzere değişik kişiler maddeler doğal (değişik asbest türleri) ve yapay olabilir. Tozlar grubunda ele
bulunur. alınan lifler de solunum yollarından akciğerlere ulaşabilir ve değişik hastalıklara yol
açabilirler. Liflere bağlı olarak meydana gelen hastalıklar arasında en çok bilineni
asbest liflerinin yol açtığı akciğer fibrozisi (asbestozis) ve akciğer kanseridir.
Uzun süreler maruz kalındığı takdirde tozlar çeşitli akciğer hastalıklarına yol
açarlar. Ancak tozların sağlık etkileri arasında akciğer ve solunum yolları
hastalıkları dışında başka (allerjik, irritan vb.) sorunlar da olabilir.
Biyolojik Faktörler
Bazı çalışma ortamlarında çeşitli mikroorganizmalar veya parazitler
bulunabilir. Bu konu daha çok sağlıkla ilgili iş kollarında sorun olmakla birlikte
(dericilik, madencilik, tarım ve hayvancılık işleri gibi) sanayinin bazı alanlarında da
mikroorganizmaların bulunması söz konusu olabilir. Bu etkenlere maruziyet
sonucu da hepatit, şarbon, tüberküloz, brusellozis, askariazis, ankilostomiazis gibi
çeşitli infeksiyon ve parazit hastalıkları meydana gelebilir.
Psikososyal Faktörler
İş yeri ortamı bir sosyal çevredir. Bu çevrede diğer çalışanlar ve işveren
başta olmak üzere değişik kişiler bulunur. Bu kişiler arasındaki ilişkiler, işverenler
ve yönetimle olan ilişkiler iş yeri ortamının psikososyal yapısını oluşturur. İnsanlar
arasındaki ilişkilerin olumlu olduğu bir iş ortamında çalışmak ve birşeyler üretmek,
çalışanın psikososyal sağlığı üzerinde olumlu etkiler yapar. Buna karşılık ilişkilerin
iyi olmadığı bir çalışma ortamı kişinin sağlığını olumsuz etkiler.
Bazen de işin niteliğinden kaynaklanan bazı psikolojik konular olabilir.
Örneğin montaj sanayiinde çalışan bir kişi sürekli olarak aynı işi yapmak
12
Çalışma Ortamı Gözetimi
zorundadır. Böyle, monoton ve tekrarlayan işler bazı ruhsal sorunlara yol açabilir.
Çok sayıda çalışanın olduğu, fizik olarak da çok büyük olan iş yerlerinde,
çalışanların birbirleri ile görüşmeleri, birbirlerini tanımaları güç olur. Bu gibi
durumlarda çalışanların birbirlerini tanımaları ve kaynaşmaları bakımından bazı
sosyal etkinliklerin yapılması uygun olur.
Ergonomik Faktörler
Yaşam koşullarının, insanın özelliklerine uygun hâle getirilmesi, şeklinde
kısaca ifade edilebilen ergonomi, çalışma hayatı bakımından da çalışma
koşullarının insan niteliklerine uygun hâle getirilmesi şeklinde tanımlanabilir.
Bazen ergonomi karşılığı olarak “iş ve işçi uyumu” terimi de kullanılabilmektedir.
Ancak bu uyumda asıl olan insanın işe uyum sağlaması değil, işin, makine-araç ve
gereçlerin, çalışma koşullarının insan niteliklerine uygun hâle getirilmesi olmalıdır.
Ergonomi ilkeleri insanın rahatını ve konforunu sağlamaya yöneliktir.
Çalışma hayatı bakımından bu ilkeler iki açıdan önemlidir. Bunlardan birisi iş
Ergonomik ilkelere
yeterince verimidir. Rahat ve konforlu bir ortamda çalışan bir kişinin iş verimi artar ki, bu
uygulanmıyorsa işin nokta üretimin miktarı ve niteliği bakımından önem taşır, ikinci konu ise iş
güvenliği azalır, iş kazası güvenliğidir. Ergonomik ilkelere yeterince uyulmuyorsa işin güvenliği azalır, iş
olasılığı artar. kazası olasılığı artar. Örneğin sürekli ayakta çalışmak durumunda olan bir kişi
çabuk yorulacak ve bu nedenle bir yandan dikkati azalacak, diğer taraftan da işini
çabuk bitirmek için hızlı çalışmak isteyecektir. Her iki faktör de iş kazası meydana
gelmesi bakımından risk oluşturur.
Ergonomİk ilkelerin yerine getirilmesi için anatomi, fizyoloji, biyokimya,
psikoloji gibi tıp bilimlerinin yanı sıra mühendislik bilimleri, istatistik,
antropometri, davranış bilimleri gibi başka bilimlerden de yararlanılması
gereklidir.
13
Çalışma Ortamı Gözetimi
14
Sağlık Gözetimi
GİRİŞ
İnsanoğlunun doğada varlığını sürdürebilmek için başlattığı çalışma eylemi
yüzyıllar içinde biçim değiştirmiştir. Çalışma yaşamındaki bu değişim toplumların
yapısını, yaşayış biçimini, insan ilişkilerini ve yaşamdan beklentilerini de
etkilemiştir. Çalışanlar bir yandan tarımın, sanayileşmenin ortaya çıkardığı sağlık
sorunlarıyla uğraşırken, öte yandan bilgi teknolojisinin gelişmesiyle birlikte yeni
sağlık sorunları ortaya çıkmıştır. Gelişmiş ülkelerde enfeksiyonlar, iş kazaları,
meslek hastalıkları, ağır iş yükü, fiziksel, kimyasal ve psikolojik risk etkenleri
kontrol altına alınmış, ancak; yeni çalışma biçimlerine bağlı ergonomik sorunlar,
kas iskelet sistemi hastalıkları, alerjiler, psikososyal sorunlar gibi yeni hastalıklar
Ülkemizin iş sağlığı ortaya çıkmıştır.
uzmanları hem
gelişmiş ülkelerin iş Ülkemizde ise, hâlâ silikozis, kurşun, civa, arsenik zehirlenmesi gibi
sağlığı geleneksel iş sağlığı sorunları daha tam çözülmediği gibi, yoğun bilgisayar kullanımı
uzmanlarından hem ve duruş bozukluklarına bağlı kas iskelet hastalıkları, işsizlik, iş güvencesinin
de geri kalmış olmaması, uzun süre çalışma, ücret yetersizliği gibi pek çok psikososyal sorun ve
ülkelerin iş sağlığı denetimsiz kimyasal kullanımının tetiklediği alerjik hastalıklar gibi yeni sorunlar da
uzmanlarından çok
karşımıza çıkmaktadır. Bu geçiş süreci nedeniyle ülkemizin iş sağlığı çalışanları hem
daha fazla çalışmak,
daha fazla araştırma gelişmiş ülkelerin iş sağlığı uzmanlarından hem de geri kalmış ülkelerin iş sağlığı
yapmak zorunda uzmanlarından çok daha fazla çalışmak, daha fazla araştırma yapmak zorunda
kalmaktadır. kalmaktadır.
İş sağlığı oldukça geniş bir konudur. İş yeri hekimliği konuya çalışan odaklı
yaklaşırken, iş hijyeni, çalışma ortamından, tüm süreçten ve çevre açısından
konuya yaklaşmaktadır. İş sağlığı konusunun ana ekseni, çalışanın sağlığıdır.
Çalışma koşullarının olumsuzluğu nedeniyle sağlıkları da olumsuz etkilenebilen,
hatta yaşamlarını kaybeden çalışanların sağlığı, elbette iş sağlığının merkezinde
yer alan ana konu olmalıdır.
2
Sağlık Gözetimi
bulunma ve yine 161 No’lu ILO Sözleşmesi’nden: Her işverenin istihdam ettiği
çalışanların sağlık ve güvenliği için sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla ve
çalışanların iş sağlığı ve güvenliği (İSG) konusunda katılımının gerekliliği göz önüne
alınarak, iş sağlığı hizmetleri, işletmedeki iş risklerine uygun ve yeterli olacak
şekilde aşağıdaki görevleri kapsayacaktır.
İş yerlerinde sağlığa zararlı risklerin tanımlanması ve değerlendirilmesi;
Sağlık üniteleri, kantinler, yatakhaneler ve işveren tarafından bu tür hizmetlerin
sunulduğu yerler dâhil olmak üzere,
Çalışanın mesleği, • Çalışanın sağlığını etkileyebilecek çalışma ortamında ve iş
eğitimi, becerileri, öz uygulamalarındaki faktörlerin gözetimi;
geçmişi, aile yapısı, soy
• İş yerlerinin tasarımı, makine ve diğer teçhizatın durumu, bakımı ve
geçmişi, alışkanlıkları,
fizik ve psikolojik yapısı seçimi ve çalışma sırasında kullanılan maddeler dâhil olmak üzere işin
bir bütün olarak ele planlanması ve organizasyonu konusunda tavsiyede bulunma,
alınmalıdır. Çalışma • Yeni donanımın sağlık açısından değerlendirilmesi ve test edilmesi gibi iş
ortamı da bir bütün uygulamalarının iyileştirilmesine yönelik programların geliştirilmesine
olarak katılım,
değerlendirilmelidir.
• İş sağlığı, güvenliği, hijyen ve ergonomi, kişisel ve müşterek koruyucu
donanım konularında öneride bulunma,
• İş ile ilişkisi bakımından, çalışanların sağlığının gözetimi, işin çalışana
uygunluğunun geliştirilmesi,
• Mesleki rehabilitasyon önlemlerine katkıda bulunma,
• İş sağlığı, hijyen ve ergonomi alanlarında bilgi, eğitim ve öğretim
sağlamada işbirliği;
• İlk yardım ve acil durum tedavi hizmetlerini örgütleme;
• İş kazaları ve meslek hastalıklarının analizine katılma gerekli durumlarda
mesleki rehabilitasyon çalışmalarına katılma sağlık gözetimi kavramının
içinde değerlendirilmelidir.
Çalışanın mesleği, eğitimi, becerileri, öz geçmişi, aile yapısı, soy geçmişi,
alışkanlıkları, fizik ve psikolojik yapısı bir bütün olarak ele alınmalıdır. Çalışma
ortamı da bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
Fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikososyal, ergonomik pek çok sorun çalışanın
sağlığını tehdit etmektedir. Bir maden çalışanının karşılaşabileceği meslek
hastalığının sadece toza bağlı pnömokonyoz olduğunu düşünmek büyük hatadır.
Aynı çalışanda gürültüye bağlı işitme kayıpları da, iş kazaları sonrası ortaya
çıkabilen post travmatik stres sendromu da, pnömotik kırıcı kullanımı nedeniyle el-
kol vibrasyonu ve buna bağlı beyaz parmak hastalığı da aynı çalışanın
karşılaşabileceği meslek hastalıklarından sadece birkaçıdır. Bir başka deyişle
fiziksel, psikososyal ve kültürel yapısıyla bir bütün olarak ele aldığımız çalışanın
etrafında tüm risk etkenlerini de bütün olarak değerlendirmek durumundayız.
3
Sağlık Gözetimi
Sağlığı Koruma
Birincil (Primer) koruma: Bir hastalık ya da sağlık sorunu ortaya çıkmadan
önce verilmesi gereken hizmetleridir. Örneğin işe giriş muayenesi, sağlık eğitimi,
ikame, kişisel koruyucuların sağlanması ve risk değrlendirmesinin yapılmasıdır.
İkincil (Sekonder) koruma: Bir hastalık ya da sağlık sorunu ortaya çıktıktan
hemen sonra verilmesi gereken sağlık hizmetleridir. Temel amacı erken tanıdır.
Örneğin periyodik muayene.
Üçüncül (Tersiyer) koruma: Bir hastalık ya da sağlık sorunu ortaya çıkıp,
erken tanısı sağlanamadıktan ve/veya zarar verdikten sonra verilmesi gereken
sağlık hizmetleridir. Temel amacı rehabilitasyondur. Örneğin iş kazası-meslek
hastalığı geçiren işçiye işgöremezlik raporu verilmesi, uzuv kaybı olan işçinin
durumuna uygun bir işte görevlendirilmesi, iş kazası-meslek hastalığı sonrası
yeniden risk değerlendirmesinin yapılmasıdır.
4
Sağlık Gözetimi
Sağlığı Geliştirme
Sağlığı geliştirmeye yönelik davranış kazandırma amacıyla, sağlık eğitimi ile
birlikte ilgili örgütsel, ekonomik ve çevresel desteklerin herhangi bir şekilde
birleşimidir. Üç ana bileşeni vardır:
5
Sağlık Gözetimi
6
Sağlık Gözetimi
7
Sağlık Gözetimi
MESLEK HASTALIKLARI
İşçinin yaptığı işten ya da işin yürütüm koşullarında yer alan tekrarlı bir
nedenden kaynaklanan, işçinin sağlığını bozan hastalıklar meslek hastalıkları
olarak tanımlanmaktadır.
Dünyada her yıl 270 milyon çalışan iş kazası, 160 milyon çalışan meslek
hastalıklarına maruz kalmaktadır. Meslek hastalıkları ve iş kazaları nedeniyle her
yıl 2 milyon 200 bin işçi yaşamını kaybetmektedir. Her 6 saniyede 1 insan iş
kazaları ve meslek hastalıkları nedeni ile yaşamını yitirmektedir. Dünyada gelişmiş
ülkelerde iş kazaları meslek hastalıkları ile benzer oranda görülürken; gelişmemiş
ülkelerde hem iş kazalarının daha fazla görülmesi, hem de meslek hastalıklarının
tanılanıp kayıt altına alınmaması nedeni ile meslek hastalıkları iş kazalarına göre
çok daha az görülmektedir.
Türkiye’de her yıl 60.000 dolayında iş kazası görülmesine rağmen meslek
Yeterli nitelik ve uygun hastalıkları 500 dolayında kalmaktadır. Yeterli nitelik ve uygun nicelikte yapılacak
nicelikte yapılacak sağlık gözetimi ile meslek hastalıklarının tanısının artırılması ülkemiz için temel
sağlık gözetimi ile önceliklerdendir. Kuşkusuz meslek hastalığına neden olan etkenlerin engellenmesi
meslek hastalıklarının meslek hastalığından korunmada temel yoldur.
tanısının artırılması
ülkemiz için temel Türkiye’deki meslek hastalıkları aşağıda yer aldığı biçimde sıralamakta olup,
önceliklerdendir. en çok görülenler mesleki solunum sistemi hastalıklarıdır ve madencilik
endüstrisinde görülmektedir.
A grubu-Kimyasal maddelerle meydana gelen meslek hastalıkları
B grubu-Mesleki deri hastalıkları
C grubu-Pnömokonyozlar ve mesleki solunum sistemi hastalıkları
D grubu-Mesleki bulaşıcı hastalıklar
8
Sağlık Gözetimi
HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLER
Sağlık Gözetiminde İşverenin Hakları ve Yükümlülükleri
(1) İşverenler, iş yerlerinde, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamını sağlamak
amacıyla; İSG önlemlerini belirlemek, gerekli önlemleri almak, uygulanmasını
izlemek, denetlemek ve geliştirmek, iş kazası ve meslek hastalıklarını önlemek,
çalışanlara ilk yardım ve acil müdahale ile tüm önleyici ve koruyucu sağlık ve
güvenlik hizmetlerini vermekle yükümlüdür.
(2) İşverenler, devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırdıkları iş yerlerinde bu
hizmeti vermek için, iş yeri sağlık ve güvenlik birimi (İSGB) oluşturmakla ve bir
veya birden fazla iş yeri hekimi ile gereğinde diğer personeli ve sanayiden sayılan
işlerde bir veya birden fazla iş güvenliği uzmanını görevlendirmekle
yükümlüdürler. İşverenler, bu yükümlülüklerini, İSG hizmetlerinin tamamını veya
bir kısmını iş yeri
dışında kurulu ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden alarak da yerine
getirebilirler.
(3) İş yerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesinden işveren
sorumludur. Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi (OSGB)’den hizmet alınması işverenin
sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Çalışanların İSG konusundaki yükümlülükleri,
işverenin sorumluluğunu etkilemez.
(4) İşveren, İSGB personelinin iş birliği içinde çalışmalarını sağlar.
9
Sağlık Gözetimi
(5) İşveren, İSG ile ilgili sorumlulukları çerçevesinde, İSGB ile OSGB’nin
görevlerini yürütmesi için gerekli bilgileri bu birimlere aktarır.
(6) İşveren, İSGB ile OSGB personelinin iş yerinde İSG hizmeti ile ilgili
görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmesi konusunda gerekli kolaylığı
göstermek, planlama ve düzenleme yapılmasını sağlamakla yükümlüdür.
(7) İşveren, sağlık ve güvenlikle ilgili konularda çalışanların görüşlerini alır ve
katılımlarını sağlar.
(8) İşveren, İSGB ile OSGB’de görev yapan personelin adı, soyadı, çalışma
saatleri ile yetki ve sorumlulukları konusunda çalışanları bilgilendirir.
(9) İş yeri hekimi ile iş güvenliği uzmanının, noter ya da ÇSGB tarafından
onaylanmış bir deftere yazdıkları İSG’ye ilişkin önlem ve önerilerinin yerine
getirilmemesinin sonuçlarından işveren sorumludur. Bu defterin, istenmesi
hâlinde, iş yerini teftişe yetkili iş müfettişlerine gösterilmesi zorunludur.
(10) İşveren, iş yeri hekimi ile iş güvenliği uzmanlarının görevlerini yerine
getirebilmeleri için, yasal mevzuatta belirtilen sürelerden az olmamak kaydı ile
yeterli çalışma süresini sağlar.
(11) İşveren, İSGB ile OSGB’nin, başka bir iş yerinden kendi iş yerine
çalışmak üzere gelen çalışanların sağlık bilgilerine ulaşabilmesini sağlar.
(12) İşveren, İSG mevzuatı doğrultusunda, kayıt ve bildirim yükümlülüklerini
İSGB veya OSGB ile işbirliği içerisinde gerçekleştirir.
(13) İşveren, çalışanların kişisel sağlık dosyalarını işten ayrılma tarihinden
itibaren 15 yıl süreyle saklamak zorundadır. İş yeri ortam faktörlerinden
kaynaklanan hastalıkların yükümlülük süresi bu süreyi aşan iş yerlerinde,
evrakların saklanması hastalıkların yükümlülük süresine göre uzar. Çalışanın iş
yerinden ayrılarak başka bir iş yerinde çalışmaya başlaması hâlinde, yeni işveren
çalışanın kişisel sağlık dosyasını ister, önceki işveren de dosyanın bir örneğinin
sağlık birimince onaylanarak kişisel bilgilerin gizliliği ilkesine uyararak
gönderilmesini sağlar.
İşveren, çalışanların işyerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerine
uygun olarak sağlık gözetimine tabi tutmakla yükümlüdür. Bu kapsamda;
çalışanların işe girişlerinde sağlık durumlarının yapacakları işe uygun olduğunu
belirten sağlık raporu alınır. Yapılan işin özelliğine göre, işin devamı süresince
sağlık muayeneleri düzenli aralıklarla yapılır.
10
Sağlık Gözetimi
11
Sağlık Gözetimi
GİRİŞ
İş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, sağlıklı ve güvenli çalışma
ortamlarının oluşturulması için risklere karşı koruyucu ve önleyici tedbirlerin
alınması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi gerekmektedir.
Risk değerlendirmesi yapılarak çalışanların maruz kalabilecekleri tehlikelere
karşı alınacak koruyucu ve önleyici tüm tedbirler, risklere kaynağında müdahale
edilmesi yoluyla ve toplu korunma tedbirleri önceliklendirilerek alınmalıdır.
KKD, doğru koruma
Kişisel koruyucu donanımlar, çalışanların sağlıklı ve güvenli olarak
sınıfında seçilmeli ve
doğru şekilde çalışmalarını sağlamak amacıyla, gerek kaynağında kontrol altına alınamayan
kullanılmalıdır. risklere karşı koruyucu olarak, gerekse mevcut şartları daha iyiye taşımak için
kullanılabilecek ürünlerdir.
Ortam koşulları, tehlikenin cinsi ya da çalışanın özellikleri dolayısıyla riske
kaynağında müdahale edilemeyen durumlarda, doğrudan doğruya kişinin
sağlığının korunması ve güvenliğinin sağlanması için ilk ve en öncelikli koruyucu
tebdir kişisel koruyucu donanım olabilir.
Tüm koruyucu ve önleyici tedbirler alınmış olmasına rağmen, riskin yüksek
olduğu durumlarda ekipman ya da güvensiz davranış kusurlarından oluşabilecek
tehliklere karşı ya da ihmal ihtimali veya farkındalığın düşük olduğu çalışma
koşullarında yine son tedbir olarak KKD kullanımı önemlidir.
Kişisel koruyucu donanımlar; kullanan çalışanı, doğru koruma sınıfında
seçilmişse ve doğru bir şekilde kullanılırsa korur.
Doğru kişisel koruyucu donanım seçilmeli ve seçilen kişisel koruyucu
donanım çalışanın maruziyeti süresince, kullanım talimatlarına uygun olarak,
doğru şekilde kullanılmalıdır.
Bu bölümde, KKD olarak kısa gösterimi kullanılacak olan kişisel koruyucu
donanımların sahip olmaları gereken özelliklerin incelenerek doğru koruma
sınıfında seçilmesi ve doğru kullanımı için seçim ve kullanım ilkelerinin
belirlenmesi amaçlanmıştır.
2
Kişisel Koruyucu Donanımlar
Örnek
gözlük vb.
• Aynı anda meydana gelen bir veya daha fazla potansiyel tehlikeye karşı
korunmayı sağlamak için üretici tarafından birbirini tamamlayıcı birkaç
cihaz veya teçhizattan oluşturulmuş takım,
sistemi vb.
• Belirli bir faaliyeti yapmak için giyilen, takılan ya da elde tutulan kişisel
koruyucu olmayan donanım ile birlikte birleşik olarak kullanılan,
ayrılabilen ya da ayrılamayan koruyucu teçhizat veya cihaz,
3
Kişisel Koruyucu Donanımlar
maruz kalan kişinin zarar görmesini önlemektir. Aynı anda farklı riskler
oluştuğunda, sadece tek bir riske karşı değil tüm risklere karşı da koruma
sağlamalıdır. İşitme koruyucu kulaklık ile yüz koruyucu vizör takılmış olan baş
koruyucu baret birden fazla sağlık ve güvenlik tehlikesine karşı bir KKD’ dir. Ancak
kişiler tarafından riskleri önlemek amacıyla kullanılan alarm cihazları, gaz
dedektörleri veya gürültü uyarıcıları (indikatörleri) gibi koruyucu bir işlevi
olmayanlar KKD olarak sınıflandırılmazlar.
KKD, koruma amacıyla tasarlanır. KKD genellikle, her türlü riske karşı kişinin
korunması için vücudun ilgili bölümü ile tehlike arasında bir kalkan oluşturur.
Koruma sınıfları da genellikle koruyucu üzerinde kalkan simgesi ile işaretlenir.
Cildi çizebilecek tehlikelere karşı eldiven, gözlere zarar verebilecek ışınıma karşı
filtre görevi gören bir gözlük, vücut hücrelerine zarar verebilecek X ışınlarına karşı
kurşun bir giysi, tehlike ile vücudun ilgili bölümü arasındaki koruyucu kalkandır.
KKD, kişi tarafından giyilir, takılır veya elde tutulur. KKD’yi toplu koruyucu
tedbirlerinden ayıran en önemli unsur budur. KKD, kişilerin korunmasına yönelik
geniş bir alana hitap eder. KKD alanı, genel olarak çalışanlar tarafından kullanılan
donanım olarak sınırlı değildir; aynı zamanda sportif faaliyetler, “kendin yap”
uğraşları veya boş zaman faaliyetleri gibi işle bağlantısı olmayan alanları da içerir.
Güneş gözlükleri, dağ bisikletçileri için sırt koruyucusu, bahçe eldivenleri, futbolcu
dizlikleri (incik kemiği korumaları), dağcıların kuşamlarının tamamı da KKD’dir.
Yüksek görünürlüklü yelek, toza karşı koruyucu tulum, ergimiş metal
sıçramalarına karşı koruyucu giysi veya düşmekten koruyan kuşam gibi KKD’ler
giyilirler. Aslında KKD’lerin çoğu kıyafet, başlık, eldiven veya ayakkabı şeklindeki
giyim eşyalarıdır. Gözlük, işitme koruyucu kulaklıklar ve baret gibi koruyucular
takılırlar ve diğer bazı KKD’ler, kaynak sırasında gözleri ve yüzü koruyan maskeler
gibi elde tutulurlar. KKD’nin sağladığı koruma, tehlikeye maruz kalan kişinin
donanımı giymesi, takması veya tutması faaliyetine bağlıdır. Dolayısıyla,
giyilmeyen, takılmayan ya da elde tutulmayan taşınabilir bir donanım KKD olarak
düşünülmez. Örneğin elektrikçiler tarafından kullanılan yalıtım matları veya
tabureler ile iş istasyonlarında kullanılan koruyucu perdeler KKD sayılmaz.
KKD, kullanan kişiyi, tehlikelere karşı korumak için giyilerek, takılarak ya da
elde tutularak kullanılmak sureti ile korur. Üçüncü kişiler tarafından ya da zarar
oluştuktan sonra kişide kullanılan teçhizat veya cihazlar KKD değildir. Buna ilk
yardım malzemeleri örnektir. Yangında itfaiyecilerin kişileri kurtarırken onlara
takarak kullandıkları solunum cihazları KKD değildir. Itfaiyecilerin kendileri için
kullandıkları solunum koruyucu ekipmanlar KKD olarak değerlendirilir.
Aynı şekilde kişisel koruyucu donanım açısından tehlikeler, donanımın
kullanıcısına zarar verebilecek olanlardır. Eğer donanım, hastanedeki hastaları
korumak için kullanılan maskeler gibi giyen kişi dışındaki kişileri korumak için
kullanılıyorsa, bunlar KKD değildir. Benzer şekilde örneğin gıda maddelerini veya
elektronik parçaları korumak için giyilen eldivenler gibi, eşyaları veya yapılan işi
korumak için kullanılan donanım da KKD değildir.
4
Kişisel Koruyucu Donanımlar
• Koruma verimliliği
• Kullanılabilirlik
• Konfor ve rahatlık
Bu gerekler, kişisel koruyucu donanım için öngörülen kullanım koşullarına
göre uygulanarak, olası korunma hedeflerini belirlerler ve/veya koruyucu
donanımın kendisinin performansına atıfta bulunurlar.
TSGG’ler ulaşılması gereken sonuçları veya korunulması ve mücadele
edilmesi gereken tehlikeleri tanımlar ancak bu koruyuculuğun nasıl yapılacağını
belirtmez veya teknik tasarım çözümlerinden bahsetmez.
5
Kişisel Koruyucu Donanımlar
6
Kişisel Koruyucu Donanımlar
7
Kişisel Koruyucu Donanımlar
Hafiflik ve dayanıklılık
KKD, dayanıklılık ve işlevselliğini azaltmayacak şekilde olabildiğince hafif
olmalıdır. KKD, öngörülen kullanım koşullarındaki ortam unsurlarının etkisine
dayanabilmelidir.
KKD, ağırlığından dolayı kas gerilimini veya enerji tüketimini artırarak vücut
üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. KKD'nin ağırlık dağılımı vücudun ilgili bölümüne
ya da etkilenme olasılığı olan bölümlerine göre olmalıdır. Örneğin baş koruma için
başa yüklenen ek ağırlık, yine solunum ve işitme koruyucuların ağırlığı boyun
kaslarına ek güç bindirebilir ve kullanıcının sağlık ve güvenliğini olumsuz
etkileyebilir. Vücudun bir bölümü üzerindeki ilave ağırlıklar hareket ederken,
yürürken, koşarken yani bedensel efor sarfederken enerji tüketimini artırır.
8
Kişisel Koruyucu Donanımlar
9
Kişisel Koruyucu Donanımlar
10
Kişisel Koruyucu Donanımlar
11
Kişisel Koruyucu Donanımlar
12
Kişisel Koruyucu Donanımlar
13
Kişisel Koruyucu Donanımlar
EL KORUMA E H AÇIKLAMA
Genel İhtiyaçlar
Maruziyet Tehlikeleri
• Zararlı maddelerin cilt tarafından emilimi
• Sert kesim / Lazer kesim
• Keskin sıyrık
• Delinme
• Termal ve kimyasal yanma
• Çok yüksek sıcaklık
Kullanıcı Özellikleri
Elin performansı
• Beden / boyut /el ölçüleri biliniyor mu?
• Cilt problemi var mı?
• Ciltte tahriş / açık yara var mı?
14
Kişisel Koruyucu Donanımlar
Bireysel Etkinlik
yapılan işin özellikleri kontrol listesi hazırlayınız.
15
Kişisel Koruyucu Donanımlar
16
Kişisel Koruyucu Donanımlar
17
Kişisel Koruyucu Donanımlar
20