Denizin Türküsü

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 1

Denizin türküsünü söylerken gözünü lacivert sonsuzluktan alamıyor, geçmişi düşünüyor,

hüzünleniyordu. Kuma aheste aheste batıp çıkan kahverengi sandaletlerinin içi minik taşlarla
doluyor, taşlar çoğaldıkça duyduğu acıda çoğalıyordu. Yirmi adım sonra dayanamadı ve
söylenerek bir taşın üzerine oturdu, sandaletlerini sinirli bir şekilde çıkardı ve salladı. İçinden
çıkan kumları izlerken birkaç metre ötede güneşin sıcak tebessümünün tadını çıkaran bir aileye
gözü takıldı. Baba, anne, iki oğul. Birinin ergenlik döneminden geçiyor olduğu her halinden
belliydi. İhtiyar çocuğun ailesine neden somurtup söylendiğini duyup bilmese de içinden ona
kızdı, öfkesini yağdırdı. Agresif bir şekilde kalktı ve sahilin sonundaki küçük ahşap kulübesine
doğru yola koyuldu. Çürüyen, ahşap basamakları çıktı ve paslanmış kilidi sert bir darbeyle açtı.
Üstünde el dokuması bir kilim olan sallanan sandalyeye bakıp, sanki kulübeye son gelişinden
beri nefes almamışçasına derin fakat huzurlu bir nefes aldı, verdi. Kulübenin rutubetli, tozlu
havasını soludu. Eklem ağrıları, romatizma, gençlere duyduğu nefret, balıkçı kahvesinde
zamlanan çay ve tost, kirlenen sahil, uzağı artık görmeyen gözü, o ay yatmayan emekli maaşı…
Bütün dertleri o solukla o an sanki sonsuzluğa karışmış, uçup gitmişti. Kilimin üstünde elini
gezdirdi, eskimekten sökülmüş olan yerlerini öptü, gözünden düşen bir damla gözyaşını üzerine
kondurdu. Ardından kırk yıldır aynı yerde duran vitrine doğru ilerledi. Attığı her adımda ses
çıkaran parke sanki eski günlerin özlemiyle ağıt yakıyordu. Eski kurabiye kutusunun içindeki dikiş
setini aldı ve yeni doğmuş bir bebek okşarcasına narince kilimi dikmeye, tamir etmeye koyuldu.
Tozlu kahve sehpasının üstünde duran beyaz çerçeveli kadının fotoğrafına baktı.

‘’Burada olsaydın dikiş setinin nerede olduğunu bildiğime şaşırırdın Neriman.’’

23.09.22

You might also like