Professional Documents
Culture Documents
İngiliz Dili Ve Edebiyatı Öğretiminde Yazınsal Metinleri İncelerken Biçembilimin Katkısı
İngiliz Dili Ve Edebiyatı Öğretiminde Yazınsal Metinleri İncelerken Biçembilimin Katkısı
ÖZET
İngilizce’nin ve İngiliz Edebiyatı’nın öğrenilmesinde değişen eğilimleri göz önüne alan eğitimciler, biliyoruz ki;
Türk Üniversiteleri’ndeki ilgili bölümlerin ders içeriklerini sürekli olarak değiştirmekte ve yeniden
yorumlamaktadırlar. Bu yazının amacı şu anki çabalara farklı bir yaklaşım sunmak ve adı geçen eğitim
kurumlarında sunulan diğer konuların arasına Biçembilim çalışmalarını da ekleyebilmektir.
Biçembilim çalışmaları, bir yandan Dilbilim, öte yandan edebiyat konularının tam ortasında yer almasıyla,
öğrencinin yazınsal metinlere doğru yaklaşmasını sağlar. Çok yalın bir metinde bile olsa, öğrencinin metine
katkısını sağlar. Bu görüşleri örneklemek adına, bir Bink Noll şiiri seçilip, incelenmiştir. Bu inceleme sürecinde
katkısı bulunan yapısalcı, anlam bilim ve gösterge bilimsel bakış açıları, makalede ayrı ayrı adımlar olarak
sunulmuştur.
Anahtar sözcükler : Biçembilim, Yapısalcılık, Anlambilim, Göstergebilim, Yazınsal Metin
ABSTRACT
To answer the needs of changing tendencies in teaching English and English Literature, educationalists
constantly mould and remould the curricula of the relevant departments in Turkish Universities. The aim of this
paper is to bring a different insight to the present efforts and to suggest the inclusion of Stylistics together with
the other studies in the so called departments.
Stylistics, standing somewhere in the middle between both linguistic and literary studies, allows the learner to
sharpen their appreciation skills. Even at a simple text, student contribution can be made possible. In order to
exemplify these views, a Bink Noll poem is chosen and analysed sticking to the text. Structuralist, semantic and
semiotic viewpoints have helped to better appreciate the poem and these are displayed in the article as solitary
steps.
*
Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi,
İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü, Manisa
e-mail : sibel.guzel@bayar.edu.tr 89 Ege Eğitim Dergisi 2004 (5): 89-98
İngiliz Dili Ve Edebiyatı Öğretiminde Yazınsal Metinleri İncelerken Biçembilim’in Katkısı
ve benzeri konularda da fikir sahibi olmak kabul gördüler. Gerçek bir Batı Edebiyatı
gereği gibi. eğitimi almış kişinin Beckett’in ‘Godot’yu
Beklerken’ oyununu, Wordsworth şiirlerini,
Bu problemin çözümü sınırları yeniden
birkaç Shakespeare trajedisini okumamış
oluşturmakla ve Edebiyat eğitimini yeni
olması düşünülemezdi bile. Bu yapıtlar
başlıklar altında toplamakla olacaktı.
‘Gerçek Eğitim’in ayrılmaz parçaları ‘sine
Nitekim Edebiyat Eğitimi birbirinden bir
qua non’ olarak benimsenip onlardan
hayli farklı oldukları düşünülen iki ana
mahrum bırakılmak değerli bir eğitimden,
başlık altında toplandı: İngiliz Edebiyatının
değerli insan deneyimlerinden mahrum
bir ‘Disiplin’ olarak ele alınması ve İngiliz
bırakılmakla eş anlamlı kabul edilirdi
Edebiyatının ‘Ders Konusu’ olarak ele
(Carter ve Long,1991: 1).
alınması (Widdowson, 1988:). Edebiyatı
‘Disiplin’ olarak ele alan Türk Üniversiteleri Edebiyat eğitiminin görüntüsü böyle olsa da
Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı son yirmi yıldır edebiyat içinde olan değişim
bölümlerinde ders içeriklerinin son yıllarda ve gelişimler eğitimcileri de farklı
kökten bir değişim göstermekte olduklarını düşünmeye itmiştir. Yukarıda da belirtildiği
söyleyebiliriz. Nedeni de özellikle Rus gibi her şeyden önce Edebiyat Kanon’u her
Biçimciliği, Yeni Eleştiri, Marksist, gün yeniden yoğrulmakta ve
Feminist ve Yapısalcı yazın teorilerinin şekillendirilmektedir. Bugün için oluşturulan
yazınsal metinleri eleştirirken metnin kanon profil olarak öncekilere göre çok daha
dilbilim özelliklerinin vurgulanmasını ısrarla eşitlikçi ve çok kültürlüdür. Yazınsal yapıtın
önemsemeleridir. Metin yazarının hayat ne olduğuna bakılarak değil okuyucusunda
öyküsü, metnin üretilmiş olduğu dönemin nasıl bir etki bıraktığına bakılarak ‘büyük’
yazınsal, sosyal, kültürel özellikleri, metne olup olmadığı kararına varılır. Ayrıca,
eşlik eden estetik ve felsefi kaygılar ‘Yazınsallık’ konusunda bir kere saptayıp da
kuşkusuz önemli bilgilerdir. Ancak metnin değişmez diye sürekli kabul ettiğimiz bir
kendisi de hem öğrenci hem öğretmenin ölçüt yoktur.
elinin altında ve incelenmeye hazır İngiliz Edebiyatının ‘Ders Konusu’ olarak
beklerken tüm diğer bilgilendirmeler neden işlenmesi, Eğitim Fakülteleri’nin İngiliz Dili
ikincil önemde görülmesin ya da daha ileri Eğitimi Bölümlerinde yapılmaktadır. Ancak
seviyelerde yapılacak araştırmaların konusu ayni bölümlerde ‘Anlambilim’, Dilbilim’,
olmasın ki? ‘Uygulamalı Dilbilim’ gibi konular da
GEÇMİŞ VE BUGÜNÜN EĞİTİM- işlenmekte ve bunlar kendi konularını
CİLERİNİN İNGİLİZ EDEBİYATI işlerken yazınsal metinlerden örneklemeleri
PROGRAMLARINA BAKIŞI de kaçınılmaz olarak konu etmektedirler.
Yazınsal metinler dilbilim çalışmaları için
Geçmiş yıllarda Filoloji eğitimi demek
en otantik örnekleri sunarlar. Bu metinlerde
Edebiyatın tüm başyapıtlarını kronolojik
yaratılan dünyalar canlı ve gerçekliği olan
sırası içinde tanımak; büyük olasılıkla
dünyalardır. Üstelik yazınsal bir metinde, ele
Beawolf ile başlayıp Chaucer ve
alınan toplumun kurumları, yasaları,
Shakespeare ile devam etmek demekti.
gelenekleri, sanatı ve dini ile ilgili ipuçları
Giderek daha çağdaş yapıtlara ulaşılır ancak
yakalamak olasıdır.
öğrencinin yapıt ile bire bir deneyimi olmaz
iken yapıt hakkındaki bilgileri de Kısacası yazınsal metinler ‘kültürel
öğretmenin kendisine ilettiği hazır tepkilerle zenginleşme’ sağlarlar (Moody, 1977: 8).
sınırlı kalırdı. Yazınsal bir metnin dili de özeldir. Sözcük
düzeyinde olsun sözdizimi yönüyle olsun
Filoloji bölümlerinin yanı sıra İngiliz
ilginç örnekler sunar. Sonuçta bu ‘değişik’
Edebiyat klasikleri Batı kültürü vermeyi
yazınsallığa özgü ifade özellikleri öğrencinin
amaç edinmiş yabancı okullarda da ders
kapsamı içinde değişmez unsurlar olarak
90 Ege Eğitim Dergisi 2004 (5): 89-98
Yrd. Doç. Dr. N. Sibel GÜZEL
dili kavraması ve anlamlandırması adına yapan kişinin hiçbir kişisel katkısı yoktur
onda yeni ufuklar açar. demenin onu eleştiri sürecinden dışlamanın
mümkün olamayacağından bahseder.
Yazınsal metinlerin dilbilim
Biçembilim ilkeleri ile yaklaşılıyor olsa da
çalışmalarındaki önemini kavrayan
yazınsal metin her zaman başka
eğitimciler yaklaşık altı yıl önce Türk
yaklaşımlara da açık kalacaktır ve ‘bu
Üniversiteleri İngiliz Dili ve Eğitimi
metnin yorumlanması ancak böyle yapılır’
Bölümleri Ders İçeriklerinde köklü bir
demek bizi yanlışa itecektir.
değişime gittiler. ‘Drama İncelenmesi ve
Öğretimi’, ‘Şiir İncelenmesi ve Öğretimi’, Biçembilim’in dil kaynaklı ve metin
Kısa Öykü İncelenmesi ve Öğretimi’, kaynaklı yaklaşımların bulguları ile
‘Roman İncelenmesi ve Öğretimi’ İngiliz beslendiğini belirttikten sonra, biçem-
Dili ve Eğitimi bölümlerinde farklı ve bilimsel bir metin incelemesinin İngiliz
bağımsız dersler olarak okutulmaya Edebiyatını hem disiplin olarak, hem de ders
başlandı. İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümleri konusu olarak ele alan bölümlerde nasıl yer
yazın teorilerinin işaret ettiği gibi metne bulabileceğini görelim. Seçilen metin
yönelik çalışmalara ağırlık verip, İngiliz Dili Edebiyat Kanon’u içindedir denemez çünkü
ve Eğitimi Bölümleri yazınsal metin yazımı çok yakın tarihlidir, henüz kalıcı
incelemelerini ders kapsamına alırken de olabilme sınavını aşmamıştır. ‘Biçembilim
‘Biçembilim’ (stylistics) hem dilbilimsel başlı başına bir yorumbilim olmuştur’
hem de yazınsal çalışmaların bulgularını bir demek de fazla iddialı olacaktır, çünkü
araya toplayan yeni ve disiplinler arası bir metin kendisini seçtirmedi tam aksine ben
konu olarak gelişimini sürdürdü; giderek her onu incelenmeye değer buldum. Bu arada
iki gurup Edebiyat eğitimcisinin de çalışma okuyucu olarak benim kendi inançlarımı,
alanı içine girdi. Biçembilim çalışmaları amaçlarımı ve önyargılarımı da taşımış
farklı okuyucuları aynı metin üzerinde aynı olduğum söylenebilir. Her şeyden önce bu
ortak eleştiri ekseni etrafında toplaya- metnin örneklemeye çalışılacak dil
bilmektedir. Bunun da nedeni, Biçem- modellerine uygun olduğu kararının
bilim’in farklı okuyucular metni okurken verilmesi gerekmekteydi. Ancak tüm
farklı deneyimlerini metine taşımış olsalar bunların ötesinde, yapılacak çalışmanın
bile bu çoğulcu ve değişken tepkileri dayandığı ilke şudur: Eğer öğrenci metin
dilbilimsel gerekçelerle açıklama olasılığını incelemesinde bu uygulanan yöntemleri
bizlere sunmasındadır. Yine de Biçembilim ‘doğal’ olarak (Brumfit,1983) benimser ve
çalışmalarını değişmez fizik, kimya yasaları öğrenirse, gelecekteki okumalarında da
gibi değerlendiremeyiz (Simpson, 1997: 2- metne aynı şekilde katılmayı deneyecek ve
7). yapılan metin incelemelerinde, tüm sonuçta da yazınsal metinlere tepki verirken
Biçembilim kuralları işletilse bile eleştiriyi kendisini yetkin hissedecektir.
OMAHA KUMSALI
Katiller öldürüldü, onların vahşi gövdeleri
Nakledildi, ve şimdi kumsal yaza döndü.
Sosisle ekmek yiyorum. Tüm sakinliği ile deniz
İneklerin diz boyu ot içindeki çiğneme seslerini çıkarıyor.
Onlar devletin yeşili içine taşındılar
Başlarına dizilmiş dokuz bin mezar taşı
Göz yaşartan, yüreği sarsan, ve yok olmuş
Her bir isim mezar isimleri kataloğunda.
Onlar boş bir kahramanlık uğruna harcandılar.
Onlar hoşnut etsinler diye ve çelişkiyle öldüler.
Onların tümü aynı. Devletin yeşili içine
91 Ege Eğitim Dergisi 2004 (5): 89-98
İngiliz Dili Ve Edebiyatı Öğretiminde Yazınsal Metinleri İncelerken Biçembilim’in Katkısı
verilen bilginin dış dünyadaki karşılığını tekrarlamaktadır. Tümceler yapı olarak kısa
araştırabilir öğrenci. Biliyoruz ki yazınsal ve öznelerinin tekrarlanması ile hayli
metinlere metin ile aramıza estetik bir aralık vurgulu bir anlatımı benimserler.
koyarak yaklaşırız. Yazarın/ şairin bire-bir (‘Onlar’ dört kez tekrar edilmektedir).
gerçeği yansıtmak gibi bir kaygısının
olmadığını bunun da onu, diyelim ki, (1) Onlar boş bir kahramanlık uğruna
herhangi bir kitabın yazarından yada bir harcandılar. (2) Onlar hoşnut etsinler diye
gazeteciden ayıran özelliği olduğunu biliriz. ve çelişkiyle öldüler. (3) Onların tümü aynı.
Bire bir gerçeği ararken web araştırması ile (4) (Onlar) Devletin yeşili içine kumsalın
Omaha Kumsalı’nın tarihçesine ulaşmak çok yukarısında, aynı şekilde yerleştirildiler.
kolaydır. Müttefik Ordular bugün Fransa ‘Onlar’ öznesinin böylesi tekrar
sınırları içinde kalan bu kumsala ağır Alman edilmiş olması, dile dikkat çekerken bu
bombardımanı altında D-Günü diye gençlerin aynı zamanda nasıl birer kurban
adlandırılan günde (6 Haziran 1944 günü) durumunda kaldıklarını da açıklıyor. Onların
ortak bir çıkartma düzenlemişler ve 13 karşı koyacak zamanları bile olmamıştır.
Haziran’a dek süren mücadele ile Alman Onlar komutanlarının yarattığı savaş
istilacıları tümüyle püskürtmeyi hoşnutluğu içinde cepheye sürülmüşler ve
başarmışlardır.( O halde ilk tümcede yine komutanlarından kaynaklanan çelişkiler
‘katiller’ diye adlandırılanlar Alman içinde can vermişlerdir. Bu noktada şair
istilacılar olmaktadır). Şimdi ise, görünüşe onları bireyler olarak görmemektedir. Onlar
göre gerçek savaştan yıllar sonra, tek bir topluluğun kalabalığını oluşturur.
kumsaldaki onlara ait gövdeler taşınıp Gömüldükleri yerde, Omaha kumsalının
götürülmüş ve kumsal o eski huzur veren tepelerinde bir yerde de yine aynı şekilde
sakin konumuna, yaklaşan yaz mevsiminin gurup oluşturarak yatarlar. ‘Harcanmış
de etkisiyle geri dönmüştür. olmak’ onlara en uygun gelen eylemdir,
İkinci dörtlük ilk dörtlük ile tam bir zıtlık çünkü şairin gözünde savaş anlamsızdır; bir
sergilemektedir, çünkü yapısı çok uzun ve hiç uğrunadır.
karmaşık tek bir tümceden oluşmaktadır : Dördüncü dörtlük, ikinci dörtlüğün biçemine
Onlar devletin yeşili içine dönüş yapmaktadır. Uzun ve karmaşık
taşındılar,(onların) başlarına dizilmiş dokuz tümce yapısını bir kez daha buluyoruz
bin mezar taşı(ile),(onlar) göz Oysa tam burada aşağıda
yaşartan,(onlar) yüreği sarsan, ve(onlar) bırakılsalardı ölümün iri bronz kısraklarının
yok olmuş her bir isim mezar isimleri dünyayı sarstığı ve onları kana buladığı
kataloğunda. yerde, burada gümbürtünün şiddetiydi her
Kullanılan zaman yine “şimdiki zaman”dır. bir delikanlıyı ayıran (ve) bedeninden
Ancak edilgen tümcelerin kullanılmış olması yayılan çığlıklarla yere seren.
(taşınmak,dizilmek gibi) okuyucunun bu Bu dörtlükte kullanılan dilin ne denli
konuda genellemeler yapmasına olanak yoğun olduğunu kolayca hissedebiliyoruz.
tanımaktadır. Artık ölü bedenleri kumsalda Bize bir resim çizilmektedir, ancak bu
görmek olası değildir. Onlar tamamen resmin içinde somut nesneler soyutlamalarla
edilgen kalarak, devlete ait bir yere taşınıp (ölümün bronz kısrakları / sesin onları yere
resmi olarak gömülmüşlerdir. Hepsinin sermesi) bir arada verilmekte ve doğal
isimleri kayda alınmış ayrı dosyalar olarak olarak da bizler sözcelerin düz
saklanmaktadır. Dokuz bin mezar taşını bir anlamlarından çok yan anlamları ile
arada görmek öylesi dokunaklı bir sahnedir düşünmeye ve onları en azından göz önünde
ki ziyaretçilerin gözleri yaşarmakta ve bulundurmaya zorlanmaktayız. Bu bizi
yürekleri sarsılmaktadır.Üçüncü dörtlük, başka bir düzleme, şiirin öte-dil’ini
biçemi ile neredeyse ilk dörtlüğü bire bir araştırmaya itecektir ki bu da ikinci adımda
93 Ege Eğitim Dergisi 2004 (5): 89-98
İngiliz Dili Ve Edebiyatı Öğretiminde Yazınsal Metinleri İncelerken Biçembilim’in Katkısı
İlk adımımız şiirin düz anlamını bulmak için tanımlayarak başlasa da ikinci dünya savaşı
yapılmıştı. İkinci adımda ise onu yapısı görüntülerine geçiş yapmakta, uzunca bir
olarak, tümce düzeyinin ötesinde, bütünü süre savaşla meşgul ettikten sonra, bizi yine
içinde daha net ve anlaşılır bir konumda ilk davet ettiği yere, aynı sakin ve huzur
görmeyi deneyebiliriz. Şemalandırmak, dolu güne geri getirmektedir. Diğer bir
şiirin ne denli sebep-sonuç bağlantıları ile deyişle, ilk ve son dörtlükler, aynı zaman ve
kurulduğunu anlamamıza yardımcı olacaktır. uzam dilimini anlattıkları için
Düz anlamı açıklama çabamız içinde zaman örtüşmektedirler.
ve uzam değişiklikleri de az buçuk Bu durum bir halka oluşturularak şöyle
hissedilmişti. Şair sözlerine bir yaz gününü gösterilebilir:
Yaz günü
Deniz sakin Yaz günü
Deniz ileri geri kımıldıyor
Keder saygı
Bir mabedde gibi şarap sunma
Mezarda olmak gözleri nemlendirirken
Yürekleri de sarsıyor Savaşa karşı çıkma
İçimizdeki canavar bu duyguları uyandırdı
öfke
genç delikanlılar harcandılar
gençler ‘taşınmış’ ve yaşamları bir hiç düşünüp karşı çıkacak zamanı bile
uğruna ‘harcanmış’tır. Oysa ki, şairin bulamadan guruplar halinde ölümü
kendisi için kullandığı fiiller özellikle etken tanımışlardır. Onlara canlı oldukları süre
yapıdadır ve üstelik öznesi ile birlikte ‘Sosis içinde özel isimler de verilmemiştir. Dokuz
ekmek yiyorum’, ‘(Şarabın) son damlalarını bin mezar taşı arasında kalmak neredeyse
döküyorum’ derken sanki bize göstermeye yok olmakla eş değerdir. Ancak dikkatli bir
çalıştığı şey savaşın tüm olumsuz yönlerine gözlemle kataloglar incelendiğinde, her
tek başına karşı durmaya çalıştığı, bedeni ile birisinin özel kimliğine ulaşılacaktır. Aksi
siper olduğudur. Savaşlar bir cephe takdirde hem adsız, hem de çehresiz
oluştururken, şairin kendisi de onlara karşı kalacaklardır. Şair böylesi çok gencin savaş
olan cephede tek başına durmaktadır. adına yaratılan kargaşa içinde böylesi kısa
zamanda yok edilmesine duyduğu öfkeyi
Etken/edilgen fiil kullanımının böylesi bir
yansıtmaktadır.
sınıflandırılmaya sokulması tek bir
kullanımda bizi haksız çıkarmaktadır, bu da Yukarıda da bahsettiğim gibi, askerlerin
savaş sahnesini tanımlarken askerlerin çoğul kaderlerinden bahsedilirken edilgen fiil
olarak görülmedikleri, tek tek ölmelerinin kullanımı tek bir yerde göz ardı
anlam kazandığı an’ dadır. ‘ ölümün iri edilmekteydi. Bu sahnede eylemi gerçekleş-
bronz kısrakları dünyayı sarstı.... onları kana tirenler de tümceye katılmışlardır. Ancak bu
buladı ..... gümbürtünün şiddeti her bir tümcenin gerçekten etken yapıda olup
delikanlıyı ayırdı..... yere serdi.’ olmadığı tartışma konusu yaratacak kadar
çelişkili görünmektedir çünkü ölümü yaratan
Eylemlerin anlambilim düzeyinde
iri bronz kısraklardır. Her bir delikanlıyı
incelenmesi de şairin edilgen fiilleri tercih
birbirinden ayırıp yere seren ise gümbür-
etmesindeki gerekçeyi aydınlatabilir.
tünün şiddetidir. Böylesi özneler söz konusu
Örneğin ilk dörtlükte yer alan vahşi gövdeler
olduklarında sözcük anlamları dışına çıkıp
‘nakledilme’ ile ortadan kaldırılırken, ikinci
yan anlamları ile düşünmek yerinde
dörtlükte adı geçen ‘onlar’ devletin yeşili
olacaktır. Leech, (1970: 158) yüzey anlamda
içine taşınmışlardır. Nakletme eyleminin
bir gariplik bulduğumuzda mantıklı bir
söylemeye çalıştığı özensizlik taşınma söz
açıklamaya ulaşmak adına derin anlamı
konusu olduğunda farklı bir boyut
yakalamaya çalışmayı önerir. Buradaki
kazanıyor. Üstelik ‘gömülme’, ‘bırakılma’
şaşırtan yapı ‘ölüm’ ve ‘gümbürtü’nün soyut
gibi seçenekler de düşünülebilirdi. Ancak,
olmalarına karşın, bronz kısrakların ölüme
bu eylemin taşıdığı şefkat duygusu mutlak
ait olmasından ve gümbürtünün de
diğer ikisinden fazla olacaktır. Biliyoruz ki;
vahşetinin olmasından bahsedilmektedir. Bu
bir nesneyi geçici olarak değil ama ancak
sözcüklerin göndermelerinin metin dışından
kalıcı olarak sahip olduğu konuma
aranacak olması bizi dördüncü adım’a yani
yerleştiririz ve bir daha da yerleştirilmiş bu
Göstergebilimsel bir çalışmaya sevk
nesneyi alıp taşımayı düşünmeyiz. Bu
edecektir.
gençler de, ait oldukları mezarda yerleşik
düzende ve daimi kalacaklardır. DÖRDÜNCÜ ADIM
Bu iki eyleme göre fazlasıyla trajik görüneni Yazınsal Göstergebilimin savunduğu şey bir
‘harcanmış’ olmalarıdır. Harcanmış olmaları yazınsal metnin gerçekliğine ulaşabilmek
onların yaptığı savaşın gerekçesini “hiç”e için ikinci bir düzey’den, yapıtın kültür-
indirger. Şairin savaş hakkındaki gerçek bağıntılı düzeyinden haberdar olmamızdır.
duygu ve düşüncelerini açığa çıkarır. Bu konudaki bilgimiz öğretilmeden de
Savaşan gençler özellikle kahramanca oluşmuş olabilir; sonradan bize dikte
sıfatlardan yoksun bırakılmışlardır. Ölen ettirilecek de olabilir. Hawkes, (1977: 131)
askerler birey olarak bile gösterilmemişlerdir bu ikinci düzey’in toplum tarafından imgeler
ki! Topluca savaşa gönderilmişler, daha ve inançlarla oluşturulmuş olduğundan,
96 Ege Eğitim Dergisi 2004 (5): 89-98
Yrd. Doç. Dr. N. Sibel GÜZEL