Borçlar Hukuku Özel Hükümler II - 4.hafta

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 5

BORÇLAR HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER II

Dr. Öğr. Üyesi Ünsal DÖNMEZ

Bu not, 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar dönemi online dersler kaynak
alınarak hazırlanmıştır. Bu notun tamamının veya bir kısmının izinsiz
paylaşılmasına rızam yoktur.

---4.HAFTA (22 Mart 2023)---

İş Sahibinin Ayıptan Doğan Hakları

 Sözleşmeden dönme hakkı

Eser sözleşmesi ani edimli bir sözleşmedir, yani ifa tek seferde gerçekleştirilir. Fakat bazı eser
sözleşmelerinde ifa hazırlığı hareketleri çok uzun bir zamana yayıldığı için yargı kararlarında fesihe ilişkin
de kararlar vardır.

Sözleşmeden dönme uygulanması çok ağır bir seçimlik haktır, bu nedenle uygulamada karşımıza çok çıkmaz.
Genelde, ayıp onarımla giderilebiliyor veya bedelden indirim istenebiliyor ise sözleşmeden dönme hakkı
kullanılmaz.

Özellikle bazı durumlarda sözleşmeden dönme eser sözleşmesinin doğasına uygun olmayabilir. Örneğin bir
burun estetiği ameliyatı yapıldıktan sonra -ayıplı ifa durumunda- sözleşmeden dönme hakkı kullanılamaz.
Böyle durumlarda sözleşmeden dönme hakkı bir tazmin borcuna dönüşür.

 Ayıp oranında bedelden indirim hakkı

İş sahibinin bu hakkı seçmesi durumunda yüklenici elde edeceği ücret alacağından ayıp nispetinde indirim
yapmakla yükümlüdür. Burada ayıbın belirlenmesinde işin mahiyeti, niteliği göz önüne alınarak bilirkişi
raporları esas alınır ve buna bağlı olarak ayıp oranında bedelden indirim uygulanır.

 Ücretsiz onarım isteme hakkı

Eser teslim alındıktan sonra eğer eser kullanım amacımıza uygun yapılmamış ise iş sahibi yükleniciden
ücretsiz olarak eserin onarılmasını isteyebilir.

---o---

SORU: Eser sözleşmesinde iş sahibinin ayıptan doğan hakları arasında, satış sözleşmesinde ayıptan doğan bir
seçimlik hak olan “ayıpsız benzeri ile değiştirme hakkı” neden yoktur?

CEVAP: Eser sözleşmesinde meydana getirilen eser, yüklenicinin kendi özelliklerini ortaya koyması sebebiyle
“unique” bir borç meydana getirir. Çünkü eser sözleşmesi tarafların birbirine -özellikle iş sahibinin yüklenicinin
özelliklerine- duyduğu güvene dayanmaktadır. Bu nedenle burada meydana gelen eser de yüklenicinin
özelliklerini taşımaktadır. Sonuçta, kural olarak burada bir parça borcu vardır. Parça borcu olduğu için de
misliyle değiştirme söz konusu olamaz.
Eğer bir seri üretim söz konusuysa burada eser sözleşmesi değil, şartları gerçekleşmişse bir satış sözleşmesi
vardır. Dolayısıyla burada satışa ilişkin ayıp hükümleri uygulanacaktır ve misliyle değiştirme bir seçimlik hak
olarak kullanılabilecektir.

---o---

 Tazminat isteme hakkı

Seçimlik haklardan birinin yanında ayrıca genel hükümlere göre tazminat da istenebilir.

Ayıptan doğan davalarda zamanaşımı

 Ayıptan doğan davalar zamanaşımına tâbidir. Yani iş sahibinin seçimlik haklarını kullanabilmesi için bir
zamanaşımı süresi öngörülmüştür.

 Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak,
 Taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın;
 Taşınmaz yapılarda ise beş yılın;
 Yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın;
geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

 Taraflar, sorumsuzluk anlaşması yapabilirler, ancak yüklenicinin ağır kusurlu ise, sorumsuzluk anlaşması
hükümsüzdür. (TBK m. 115-116’da öngörülen hallerde de sorumsuzluk anlaşması geçersizdir.)

TBK m.115 – Borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin
olarak hükümsüzdür.
Borçlunun alacaklı ile hizmet sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç sebebiyle sorumlu
olmayacağına ilişkin olarak önceden yaptığı her türlü anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.
Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından
verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan
anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.

TBK m.116 – Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı
kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi
yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür.
Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen
kaldırılabilir.
Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından
verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin
anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.

---o---

SORU: Ülkemizde 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem sonucu binaların çoğu gerektiği şekilde
yapılmamış olması nedeniyle yıkıldı. Başka bir deyişle burada ağır kusur vardı. Deprem sonucu evi yıkılan veya
ağır kusur sebebiyle evinde hasar meydana gelen vatandaşlar, teslim tarihinden itibaren yirmi yıllık zamanaşımı
geçmiş olmasına rağmen seçimlik haklarını kullanabilirler mi?
CEVAP: Burada üç sözleşme ihtimali var: eser sözleşmesi, satış sözleşmesi, kira sözleşmesi.

İlk olarak eser sözleşmesinin ayıptan doğan hükümlerine başvurabiliriz. Ama eser sözleşmesindeki ayıptan
doğan sorumluluk hükümlerine başvurabilmemiz için somut olay içeresinde arsa sahibinin aynı zamanda iş
sahibi olması ve arsa sahibi olan iş sahibinin meydana gelen zarardan doğrudan doğruya etkilenmiş olması
gerekir. Bu takdirde iş sahibi yükleniciden ayıptan doğan sorumluluğa dayanarak talepte bulunabilecektir.

Satış sözleşmesi konusunda, sözleşme satıcı ile alıcı arasında yapıldığından burada binayı yapanın
sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir. Burada satıcı evin ilk sahibi değildir veya ilk sahibi olsa bile evi
satması için başkasını yetkilendirmiştir. Bu noktada satıcının evin ayıplı olmadığını bilmesi gerekmez çünkü
devletin bu denetimi daha önceden yapı denetim firmalarıyla yaptığına, binanın yıllardır yakta olduğuna vs.
inanır. Ayrıca bir yapıdan beklenen bu tür deprem vb. olaylara karşı dayanıklı yapılmış olmasıdır. Dolayısıyla
satıcının ayıptan sorumlu olabilmesi için bunu ayrıca garanti etmesine gerek yoktur. Bununla birlikte burada
zamanaşımı süreleri vardır ve bu süreler bizi zor durumda bırakmaktadır.

Üçüncü ihtimal ise kira sözleşmeleridir. Kimi zaman malik bu yeri bir başkasına kiralamaktadır. Kira
sözleşmesinde kiraya verenin kiralananı hazır bulundurma ve ayıptan doğan sorumlulukları üstlenme borcu
vardır. Fakat burada doğal olarak malik de bir zarara uğramaktadır; dolayısıyla malik kiralananı hazır
bulunduramamaktadır. Hazır bulunduramadığı için de kiralananın bedelini alamamaktadır. Fakat kiracı da
oturduğu meskeni yani kiralananı kaybetmektedir. Bu nedenle yine aynı sebeplerden -zamanaşımı vs. gibi- her
zaman kira sözleşmesine başvurmak mümkün olmamaktadır. Ayrıca bir de burada sorumluluk geriye gitmeye
yani rücu etmeye başlayacaktır ve bu silsileyi takip etmek çok kolay değildir.

Bütün bu ihtimallerden sonra haksız fiili düzenleyen hükümler devreye girebilir. Yani TBK m.49 hükmünde
düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna bakmalıyız. Buna göre başkasına zarar veren kişi, kusuru ispatlandığında
sebep olduğu zararı gidermek zorundadır. Haksız fiil sorumluluğunda iki ve on yıllık zamanaşımı süreleri vardır.
(TBK m.72/1) Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir
fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Böylece zamanaşımı süresini bertaraf etme şansımız olabiliyor.

TBK m.49 – Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten
zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

TBK m.72 – Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki
yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat
ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı
uygulanır.
Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan
tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.

Bir başka ihtimal ise TBK m.69’da düzenlenen yapı malikinin sorumluluğuna gidilebilir. Burada müteahhitten
ziyade artık malikin sorumluluğu söz konusu olacaktır. Özellikle binanın yıkılmasıyla üçüncü kişilerin can veya
mal varlıkları tehlikeye girmişse, bu durumda TBK m.69’a başvurabiliriz.

TBK m.69 – Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya
bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle
birlikte müteselsilen sorumludurlar.
Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.
TBK m.71’de düzenlenen tehlike sorumluluğuna başvurabilmemiz için madde metninde geçen şartların
oluşması gerekir; her deprem olduğunda direk tehlike sorumluluğuna gidemeyiz çünkü bu hükmü geniş
yorumlamak olur. Fakat hatırlarsanız depremden sonra İskenderun Limanında bir yangın meydana gelmişti.
Eğer bu yangın çevreye zarar vermiş olsaydı bu durumda tehlike sorumluluğuna başvurulabilirdi. Bu kapsam
içerisinde barajları, akaryakıt bayilerini değerlendirebiliriz. Örneğin akaryakıt bayilerinde deprem nedeniyle
herhangi bir yangın veya patlama meydana gelip çevreye zarar vermiş olsaydı yine tehlike sorumluluğuna
başvurulabilirdi.

TBK m.71 – Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan
işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.
Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde
tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır
zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletme olduğu
kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arz eden işletmeler için özel bir tehlike
sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arz eden işletme sayılır.
Belirli bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk hükümleri saklıdır.
Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile,
zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini
isteyebilirler.

---o---

ESER SÖZLEŞMESİNİN SONA ERME SEBEPLERİ

 İfa

Eğer eser sözleşmesinde yüklenici ifayı eksiksiz bir şekilde yapmışsa, iş sahibinin de bunu kabulüyle birlikte
yani teslim almasıyla birlikte eser sözleşmesi sona ermiş olur.

 Başlangıçta belirlenmiş olan yaklaşık bedelin aşırı ölçüde aşılması

Eser sözleşmesi yapılırken başlangıçta bedel yaklaşık olarak belirlenebiliyordu. Eğer bu bedel çok fazla
aşılmışsa eser sözleşmesi kendiliğinden sona ermesi söz konusu olur.

 Yüklenicinin veya iş sahibinin temerrüdü dolayısıyla karşı tarafın sözleşmeden dönmesi

Yüklenici eseri meydana getirmede temerrüde düşmüş veya düşeceği çok belliyse, iş sahibi sözleşmeden
dönebilir. Ya da iş sahibi bedel ödeme borcunu yerine getirmiyor ise yüklenici sözleşmeden dönebilir.

 İş sahibinin, ayıp nedeniyle sözleşmeden dönmesi

Yüklenicinin ayıplı ifası sebebiyle iş sahibi, kendine kanunda verilen seçimlik haklardan biri olan
sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir.

 İş sahibinin sözleşmeyi tazminat karşılığı feshetmesi

 İfanın imkânsızlaşması
!!! Eser sözleşmesinin sona erme sebepleri arasında en çok “iş sahibinin sözleşmeyi tazminat karşılığı
feshetmesi” ve “ifanın imkânsızlaşması” önemlidir. Bunlar önümüzdeki hafta detaylıca ele alınacaktır.

---o---

SORU: Kanun koyucu eser sözleşmesinde bir tek TBK m.484’te “dönme” yerine “fesih” terimini tercih etmiştir.
TBK m.484’te kanun koyucu neden dönme değil de fesih terimini kullanmıştır? (Hoca haftaya bunu araştırıp
gelmemizi söyledi.)

---o---

NOT: Hoca bazen ders esnasında Perculus’un soru sorma özelliğini kullanarak, yüz yüze derslerde yaptığımız
quizler gibi, aniden kısa cevaplı sorular soruyor. Eğitime online devam ettiğimiz takdirde, derslerde sorulan
sorulara verilen cevapları dikkate alacağını ve bunun üzerinden bir değerlendirme yapacağını söyledi.
İlgilenenlerin dikkatine…

You might also like