YitenCANlar Almanak

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 106

zULÜM RejİMiNDE

yİTEN
CAN
lAR
Bu çalışma, Türkiye’deki
zulüm sürecinden ötürü çeşitli acılar çekerek,
hayatını kaybeden cAn’ların anısını yaşatmak
için hazırlanmıştır.
Susamak dili,
Halime Gülsu’nun ve daha nicelerinin kapıları lar, entrikalarla masumlar; ülkenin haini, darbecisi ve
zalimce çalındı. “teröristi” oluverdi bir anda. Safderun kitleler de, bu
Nasıl bir gözü dönmüşlük ki canını Yaradan’a oyuna katıldı. Ya sessizliğe büründü veya alkış tuttu.
teslim etmiş Hatun Tuğluk’u mezarında bile rahat Hâlbuki Fransız düşünür Jean-Jacques Rous-

susmak yüreği
bırakmadı kefen soyucular. seau: “Beraber ağlamaktaki tatlılık kadar hiçbir şey
Yusuf Pekmezci, Nusret Muğla, Ali Boçnak kalpleri birbirine bağlamaz.” der. Ne beraber ağlaya-
gibi yaşı seksene dayanmışlara acımadılar, ağır ağır bildik ne de benzer sevinçleri paylaşabildik.
ölüme gönderdiler. Bu nasırlaşmış vicdanlar, kana ve Diyarbakır’ın tarihi surları kanlı oyunlara sahne

kurutur!
cana doymadılar. Sırtında ağlayan çocuğuyla ülkesini olduğunda, kapana kıstırılmış gençler, dondurucuda
terk eden Esma Uludağ’a, geride kalan milyonlar saklanan Cemileler, Roboski ve Ankara Garı’ndaki
için; “Allah yardımcıları olsun” dedirten çile neydi? CAN’lar bir bir aramızdan ayrıldığında, yas tutması-
Adaletsizliğe isyan eden, ‘ölüm orucu’yla hayatlarını nı bilmeliydik beraberce.
kaybeden Helin Bölek, Av. Ebru Timtik, Mustafa Ege’nin karanlık sularında kaybolan bebekler
Koçak, İbrahim Gökçe’lerin ölümünü, aynı gözü için ortak yas çadırları kurulmalı ve giden CAN’ların

Y
iten Can’lar, sevgili dostlar! Aylar süren yo- dönmüşlükle izlediler. salâsı hep beraber okunmalıydı. Rejimin hukuk tanı-
ğun bir çalışmanın ürünü ve 100 sayfadan Göz göre göre kara toprağın bağrına gönderil- maz memurlarının işkencesine dayanamayan Kürdün
oluşan ‘Yiten CAN’ların hayatını içeren diler. Bütün tepki, sosyal medyadaki “ölüyorlar!” garip kızı Garibe, canına kıydı zindanda.
almanakla karşınızdayız. çığlığıyla sınırlı kaldı. Garibe, bir kamyonetin kasasında gitti son
Böylesi bir çalışmayla temel gayemiz; her dönem Sevginin, barışın dili Hz. Mevlânâ; “Susamak yolculuğuna. Cenaze aracı bile çok görüldü ama
farklı bir mahallenin kapısını çalan ve adeta baştan ve susmak çok benzerdir. Birinde dilin, diğerinde ‘Ümmet’ten tık ses çıkmadı.
aşağı ne varsa alıp götüren zulmü; gözler önüne yüreğin kurur.” derken üstte yazılan acı hakikatleri ne Melek olup uçmuş bir yavrunun anası için ‘yuh
sermek. Bu süreçte olup bitenlere tanıklık etmektir. kadar da güzel özetler. Ama ne yazık ki bahtı kara çekildi’ meydanlarda.
Ve elbette tarihe not düşmektir, asıl amaç. Anadolu’daki geniş kitleler, adaletsizlikler karşısında Kara Efe’ye baba kucaklaşması çok görüldü.
Hep bir hikâye uydurdu suyu bulandıran kurt. dilsiz kesildi. Zulüm çarkı işlerken, vicdanlar ve ‘Baba, baba’ iniltileriyle gözünü yumdu.
Benzer trajediler, bir film şeridi gibi devreye sokulu- yürekler kupkuru çöllere dönmüş durumda. Kirli Zulümden kaçarken, Ege’de boğulan yavrula-
EDITÖRDEN... yor. Aynı klişe ve bayağı etiketler:
Vatan haini! Terörist! Memleket düşmanı!
ittifakın pençesinde, binden fazla CAN’ı yitirdik.
Gerçek anlamda bir paranoya yaşanıyor. Devlet
rımız Gökhan, Burhan ve Nurbanu Yeni’ye cenaze
aracı vermeyenler, bu gözü dönmüşlerdi yine.
Düşünceleri farklı ancak acı hatıraları, sürgün- denen aygıt, temel değerlerden kopmuş durumda. Düşünün, ‘hainler mezarlığı’ diye bir ifade kalıbı
leri ve ayrılış türkü ve ezgileri aynı olan kitlelerden Acılara acı ekleniyor, dramların ardı arkası kesilmi- duyuldu, miras kaldı bu karanlık dönemden.
bahsediyorum. Dünyanın çeşitli yörelerine sığınmak yor. Ülkenin Doğu ve Güneydoğusu, 100 yılı aşkın Hâsılı, çocukların, kadın ve yaşlıların
zorunda kalanlar ve sürgün hayatı yaşayanların kaderi bir süredir terbiye(!) ediliyordu zaten. İktidarlar geldi hayallerini yıktılar; yetmedi CAN’larına kıydılar.
hep aynı. geçti, ama postallı, sopalı, dipçikli zihniyet hep var Yiten CAN’ları unutursak vicdanımız kurusun,
Ya Komünist solcu ya bölücü Kürt’sün veyahut oldu. Fasılasız dayak, sopa, işkenceler hiç bitmedi… çektikleri zulümleri tarihe not düşmek ise namus
bilmem hangi uydurma iğrenç etiketle teröristsin. Gözyaşı, ölümler, sürgünler tüm hızıyla sürüyor. borcumuz olsun.
Nazım Hikmet’i Moskova’da, Ahmet Kaya ve Dün, asit kuyuları, Beyaz Toroslar; bugün ise şeytan- ***
Yasin öğretmeni Paris’te kara toprağa düşürenler laştırma, Transporterler ve kaçırmalar. Not: Bu çalışmada, yazıları bulunan tüm
aynı kara ruhlular değil mi? Eziyetin binbir hali... değerli kalem erbaplarına, ailelerle iletişimimi
“Dirimi istemeyenlere ölümü de vermeyin” Mezopotamya, Kapadokya ve Trakya insanı sağlayan ‘Biten Hayatlar Platformu’ Koordi-
diyecek kadar gönül kırdı bu kara ruhlular. Çarkı işle- birbirine kin duyar hale getirildi. natörü Murat Akkurt Bey’e, Tülay Açıkkollu,
tenler, her noktada icra ediyorlar karanlık emellerini... Bu toprakları el ele vererek yurt kılanların arasına Zeynep Güneş ve Hatice Balıkçı hanımefendi-
1980’de Berfo Nine’nin kapısını çaldı, oğlu Cemil kin tohumları ekilmeye devam ediliyor. lere, yazıları tashih eden sevgili H. Safyürek, M.
Kırbayır’ı alıp götürdüler. Diyarbakır’da, Tahir El-
Enes Cansever çi’nin, İstanbul’da ise Hrant Dink’in canına kıydılar.
Bu böyle. Ama asla böyle devam etmemeli Kabak ile Advocates For Dignity (AFD) Genel
elbette. Avustralyalı meslektaşımız George Donikian, Sekreteri Kerami Göz’e, tasarımlarından dolayı
Taybet İnan, Berkin ve Ceylan’ın canlarına Türkiye’deki zulümler için şunu demişti bize; “İyi Rıza Bayraktar ve Hakan Sobacı Beylere çok
kıydılar, hayatlarını çaldılar. Tarife sığmaz acılar insanlar bir şeyler yapmazlarsa, şeytanlar zafer kaza- teşekkür ederim.
kaldı geriye. Son yıllarda ise Gökhan Açıkkollu’nun, nır.” Ne yazık ki, aynen böyle olmuş, böyle olmakta.
Mustafa Kabakçıoğlu’nun, Harbiyeli Ragıp Enes’in, İyi insanların eli kolu bağlandı. Tertipler, tezgâh-

3
Editör
IÇINDEKILER
IÇINDEKILER
Enes Cansever

Görsel Yönetmen
Riza Bayraktar
Editörden / Enes Cansever...........................................................3
Sayfa Editörü Yusuf Kurt / Melek Çetinkaya......................................................6
Hakan Sobacı KHK mağdurları / Ö. Faruk Gergerlioğlu ..................................7
Fatih Terzioğlu / Natali Avazyan ...............................................8
Kapak Tasarım
Tahir Elçi / Sezgin Tanrıkulu.......................................................9
Ali Taş
Prof. Dr. Haluk Savaş / Prof. Dr. Zekeriya Aktürk ...................10
Danışma Üyeleri Şenyaşar Ailesi / Hüda Kaya .....................................................11
Tülay Açıkkollu, Zeynep Güneş, Taybet Inan / Bülent Keneş .........................................................12
Murat Akkurt, Kerami Göz Nur Hayat Seven / Ahmet Kurucan ...........................................13
Gökhan Açıkkollu / Tülay Açıkkollu .........................................16
Tashih Mustafa Kabakçıoğlu / Mehmet Efe Çaman .............................14
H. Safyürek Kemal Kurkut / Abdurrahman Gök ...........................................18
M. Kabak Ragıp Enes Katran / Elif Katran................................................19
Ali Boçnak / Muhsin Ahmet Karabay..........................................20
www.yitencanlar.com
Yusuf Pekmezci / Bülent Korucu................................................21
Cemile Çağırga / M. Ali Aslan...................................................22
Sürgündeki vefatlar / Enes Cansever .........................................24
Herkesin kendine has darbe ve işkencesi!.. / Ahmet Nesin .26
Hainler Mezarlığı / Ümit Kıvanç ...............................................27

4
Feridun Maden / Süvari Öztürk ................................................29
Fatma Görmez / Enes Cansever .................................................30
Hatice Akçabay ve evlatları / Erhan Bozkurt ...........................31
Nurefşan Teke / Neslihan Teke ..................................................32
Zulümden kaçan ‘Melekler’ / Enes Cansever .......................82
Enes Ata-Mahsum Mızrak / Gökçer Tahincioğlu .....................33
Salih Gülen / Kemal Gülen .........................................................53
Hayatımın mihenk taşı, devrilmez dağım: Babam /
Nesrin Gençosman / İsmet Macit ...............................................34

R
Sultan Ilhan (Sevindik) / Mustafa İlhan....................................54
Hilal Nesin..................................................................................84
Deniz Poyraz / Abdülhamit Bilici................................................35
Gülsüm Coşar / Kemal Karanfil..................................................55
Cihanşah Uysal / Enes Kanter .................................................86
Ibrahim-Nurdan Gündüz / Nevin Erdem .................................36
Ibrahim Halil Özyavuz / Yüksel Durgut....................................56
Yusuf ve Sena Aksoy / Semih Yılmaz .....................................87
Doç. Dr. Ahmet Turan Özcerit / Prof. Dr. İsmail Albayrak ....38
Keser döner sap döner gün gelir hesap döner /
Şaban Kök / Mahmut Akpınar .................................................88
Ebru Timtik - Helin Bölek - Mustafa Koçak -
Memduh Bayraktaroğlu ................................................................. 57
Feti Ün / Nurullah Albayrak .....................................................89
Ibrahim Gökçek / Ercan Aydın ..................................................39
Önder Ateş / Nurten Ateş ...........................................................58
Havva - Naime Berra -Betül Civelek / Enes Civelek ............90
Berkin Elvan / Dr. Ömer Atilla Ergi...........................................40
Halil Dinç / Nihayet Dinç ............................................................59
Berfo (Ana) Kırbayır / Halit Esendir......................................91
Halime Gülsu / Tarık Toros .......................................................41
Ismail Ülker / Metehan Zengin...................................................60
Prof. Dr. Hakan Acar / Prof. Dr. Hüseyin Demir ..................92
Mahir Mete Kul / Selahattin Sevi ...............................................42
Mustafa Barış Avıalan / Ümit Ufuker .......................................61
Zeki Güven / Dr. Erkan Sezgin................................................93
Mir Mahir Işık - Ibrahim Işık / R. Faruk Güzel .......................43
Ali Özer / Asuman Özer ..............................................................62
Cafer Bayram / Recep Atıcı .....................................................94
Esma Uludağ / Zeynep Güneş ....................................................44
Ahmet Burhan Ataç / Zekiye Ataç............................................63
Gökhan Yeni / Gülfem Yeni.....................................................95
Hatun Tuğluk / Levent Kenez ....................................................45
Bahadır Odabaşı / Hüseyin Odabaşı ..........................................64
Muhammed Said Aksakal / Prof. Suat Yıldırım ...................96
Recep Güneş / Elmas Güneş ......................................................46
Medeni Arifoğlu / Feyza Arifoğlu...............................................65
Fatih Terzioğlu / Esra Terzioğlu..............................................97
Muzaffer Akkurt / Ayşenur Akkurt ...........................................47
Cemal Uşşak / Cemal Uşşak .......................................................66
Muzaffer Özcengiz / Mansur Turgut......................................98
Mevlüt Öztaş / Gülten Öztaş ......................................................48
Bahattin Bican / Harun Tokak ...................................................67
Yrd. Doç. Dr. Ibrahim Hacıbeyoğlu
Ferhan Yılmaz / Enes Cansever ..................................................49
Şerif Vatansever / Nazlı Vatansever ...........................................68
Prof. Dr. Said Işık .......................................................................99
Mustafa Erdoğan - Seyfettin Yiğit / Ramazan F. Güzel..........50
Veysel Atasoy / Sümeyra Atasoy.................................................69
Orhan Kürücü / Burhan Kürücü .............................................100
Mehmet Tosun - Teoman Gökçe - Abuzer Kara /
Cürüm kötüdür, ama adaletsizlik cürümden de beterdir /
Arif Özkan / Sevim Özkan .......................................................101
Ramazan F. Güzel ........................................................................ 51
Barbaros Şansal ............................................................................ 70
Nurefşan Ketenci / M. Nedim Hazar .....................................102
Ali Osman Karahan / Kâzım Güleçyüz .....................................52
Birol Dikyurt / Adem Dumlu ......................................................71
Yasin Karaman / Eyüp Ensar Seven .......................................103
Özgür Doğan / Seyran Doğan.....................................................72
Murat Tekin / Şevkiye Tekin ...................................................104
Rukiye Öztürk / Ahmet Öztürk..................................................73
Habip Akbaş / Selda Akbaş ........................................................74
Memnune Örer / Ali - Sümeyra Örer.........................................75
Caner Durukan / Ebrar Durukan ...............................................76
Deniz Hakan Şen / Hüsna Şen ..................................................77
Ebubekir Altay / Zeynep Altay ..................................................78
Emin Köseler / Deniz Köseler.....................................................79
Fuat Kurt / Ülkü Kurt .................................................................80
Vahyettin (Yahya) Bayat / Prof. Dr. Salih Hoşoğlu..................81

5
Müebbet cezaları
tek basarak içerideki arkadaşlarına mektup
yazmayı ihmal etmedi. Onlara sürekli moral,
motivasyon vermeye çalışıyordu. Arkadaşları

onaylanınca üzüntüden da tabii ki Yusuf’u yalnız bırakmıyorlardı.


Hatta cenazesini defnettiğimiz günden sonraki

Yusuf’un kemik
günde bile cezaevindeki arkadaşlarından
Yusuf’a moral motivasyon mektupları gelmişti.
Yusuf çok tatlı, sevecen, iyilik dolu bir çocuktu.

kanseri nüksetti
Hastalığı, müebbet kararı verildikten sonra çok
hızlı ilerledi. Telefonla konuştuğumuzda bile
inleme sesleri geliyordu. Acısının dayanılmaz
olduğu anlaşılıyordu. Yusuf hastalığını da vefat
var mı?” diye tweet atmıştı. O zaman benim
YA Melek Çetinkaya de yanımda bir miktar vardı, gönderdim ve
edeceğini de biliyordu. Bir vasiyet mektubu
ZI Aktivist bırakmıştı. “Ben öldükten sonra kabrime laf
devam ettirdim. O, üçüncü ay gönderdiğim-
olsun diye gelmeyin. Gelin, oturun, benimle

1
de “Melek Teyze artık bana para gönderme,
5 Temmuz 2016 günü 350’ye yakın sohbet edin. Mezarımı çiçeksiz bırakmayın.”
ihtiyacım kalmadı” demişti ama ben yine de
Hava Harp Okulu öğrencisini terör sal- diye yazıyordu. Murat ve Ragıp’ın vefatın-
göndermiştim. Onun gurur yaparak para
dırısı bahanesiyle Yalova kamp yerinden dan sonra Yusuf’un da bizi bırakıp gitmesi
istemediğini düşünmüştüm. Bu arada 4.
İstanbul’a yola çıkarmışlardı. 9 otobüs ve 1 bizleri mahvetmişti. Murat ve Ragıp’a da çok
sınıfın stajı için bir işe girmişti. Stajdan ilk
helikopter dolusu askeri öğrenci, bilinçli bir üzülüyordum ama onları hiç tanımamıştım.
avansını alır almaz “Melek Teyze seni yeme-
şekilde darbeye karıştırılmak istenmişti. Her Sadece resimlerinden biliyordum. Onu hâlâ
ğe götürmek istiyorum” diye beni aramıştı.
birinde G3 ve 40 mermi olmasına rağmen hiç çok özlüyorum.
Yusuf’la tanışmamız böyle olmuştu.
kimseye silah doğrultmayan, ateş etmeyen bu Hastalığı zamanında, araya pandemi
Yusuf ve arkadaşları tutuksuz yargıla-
askeri öğrencilerin hepsine girmesine rağmen yine de ziyaretine gider, uza-
nırken müebbet cezaları
müebbet ceza verildi. Me- ğında oturarak onunla sohbet ederdim. “Abla
onaylandı. Onaylanınca,
sela; Yusuf KURT’un da sadece sen gir odaya n’olursun, başka kimse
üzüntüden, Yusuf’un
aralarında bulunduğu 60 girmesin, hem kendini hem beni tehlikeye
kemik kanseri nüksetti.
öğrenci FSM Köprüsü’ne atma.” derdi. Eskişehir’de hastanedeydi. Yine
Boynunda ortaya çıkan
götürülmüştü. İlk yargılama son kez görme umuduyla gitmiştim ama doktor
tümör bütün vücuduna
bu yüzden FSM dosyası
adı altında yapılmıştı. 3
yayılmaya başladı. Cezası
onaylandığı için avukatı
izin vermedi. Görüntülü konuşmamızda da çok
kötü olduğunu konuşamayacağını söylemişti. Yusuf
müebbetle yargılanıyor-
lardı. 8 ay sonra tutuksuz
Meliha Hanım, infaz ha-
kimliği ile görüştü ve hapis
Ondan sonra da 20 Kasım 2020’de vefat ha-
beri geldi. Çektiği acı çok ağırdı. Yusuf’umuz, Kurt
yargılanmak üzere serbest Murat ve Ragıp’ın yanına uçtu gitti.
cezası ertelendi. Tedavisi Doğum tarihi:
bırakıldılar. Yusuf’un bir sevdiği vardı. Başka bir
için GATA’ya yattı. 08.02.1995
Yusuf, tahliye olduk- şehirde çalışıyordu. Yusuf’un vefatından sonra
Hastaneye yatışı doğum
tan kısa bir süre sonra görüştüğümüzde çok ağlıyordu. Cenazeye
gününe denk gelmişti. Bir Vefat tarihi:
kemik kanseri olduğunu yetişmesinin çok zor olduğunu söylüyordu.
pasta alarak ona sürpriz
öğrendi ve hastaneye
yapmıştım.
Başka şehirlerden aktarmalarla biletlerini 20.11.2020
yattı. Bel kemiğinde olan ayarladık. Yusuf’un Harbiyeli arkadaşlarının
tümörler alınmıştı, artık daha iyiydi. İTÜ’de yardımıyla cenazeye yetişti. Cenaze töreni Vefat sebebi:
HASTA YATAĞINDA TUTSAK
mühendislik okumaya başlamıştı. Kış tatili
ARKADAŞLARINA SÜREKLI
yapılacağı alana önden Yusuf’u taşıyan cenaze Üzüntüye bağlı
sonrası başlamasına rağmen, büyük bir aracı, arkasından ise Meryem’i taşıyan araç
MEKTUP YAZARDI kanser
başarıyla 4. sınıfa geçmeye hak kazanmıştı. giriş yapmıştı. Gelin arabalarında yan yana
Yusuf günden güne erimeye başladı. Yata-
Biz Yusuf’la Twitterdan tanışmıştık. Yusuf, oturacakları günü beklerken onlar iki farklı Mesleği:
lak oldu. Bacaklarını, ellerini kullanamadı.
araçta ebedi hayata kadar ayrılıyorlardı. O gün
İstanbul’da okula başladığında maddi
Buna rağmen bilgisayar tuşlarına zorla, tek
kelimelerin tükendiği gündü.
Harbiyeli öğrenci
sıkıntıya girmişti ve “Burs vermek isteyen biri

6
KHK
YA
ZI
Ömer Faruk Gergerlioğlu
HDP Milletvekili 20. Yüzyılda
mağdurları Almanya’da Yahudi
T
ürkiye OHAL döneminde
anayasanın ayaklar altına alındığı,
KHK ilan tarihi: hukukun rafa kaldırıldığı bir dönemi
yaşadı ve bu dönem giderek ağırlaşarak devam olmak neyse,
20.07.2016
21. Yüzyılda Türkiye’de
ediyor. Anayasal ilkelerin tek adam yönetimi
tarafından çiğnenmesi sonrası yoğun bir şekilde
İlan sebebi: insan hakları ihlalleri oluşuyor. Yaşam hakkı
OHAL - hukuksuzluk
Kapsamı:
ihlali, ifade özgürlüğü ihlali, din ve vicdan
özgürlüğü ihlali çalışma hakkı ihlali başta
olmak üzere yüz binlerce insan vatandaşlıktan
KHK’lı olmak odur
Tüm meslek hatta hayattan koparılmakta. Ülkede yaşam
grupları gittikçe cehenneme dönmekte ve nitelikli maruz kaldılar. Kimisi aylar sonra ya emniyet anneler olmuştur. Cezaevinde doğum sancıları
on binlerce insanımız ülkeyi akın akın terk müdürlüklerinde ya da cezaevlerinde aniden çekip, hastaneye son anda yetiştirilen kadınlar,
etmekte. OHAL ilanını fırsat bilen Erdoğan ortaya çıktılar. Bu ortaya çıkış bu suçların doğum sonrası hemen cezaevine götürülen
iktidarı anayasayı çiğneyen KHK’lar ile yüz failinin kim olduğunu apaçık gösteriyordu. anneler ve düşük tehdidi olmasına rağmen
binlerce kişiyi sadece kamu görevinden ihraç Zabit Kişi isimli eski bir öğretmen ve tutuklanıp bebeğini kaybeden kadınlar çok ağır
etmekle kalmadı, özel sektörde çalışmalarının onlarca kişi hakkında verdiğimiz işkence soru insanâ dramlara maruz kalmıştır. Anne baba
önüne geçti, İş-Kur kurslarına kaydolmalarını önergeleri, araştırma önergeleri, Meclis araştır- tutukluluklar hakkında yasal bir düzenleme
önledi, bankalarda hesap açma ve kredi kartı ma istekleri bizzat Meclis Başkanlığı ve Meclis teklifi bizzat iktidar partisi tarafından engellen-
almalarını bile engelledi. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu tara- miştir. Zalimlik ve vicdansızlıkta had safhaya
Aç susuz kalan yüz binlerce insanın fından görmezden gelindi. Yusuf Bilge Tunç ulaşan iktidarın suçları saymakla bitmez.
sosyal yardım alması bile nefret duyguları ile onlardan birisiydi ve 3 yıla yakındır ne ölüsü Ege ve Meriç’te zulümden kaçarken hayatını
engellendi. Çaresiz kalan insanların yurt dışına ne dirisi mevcut! 90’lı yıllara geriye doğru kaybeden bebekler, çocuklar, kadınlar ve
çıkışları anayasal seyahat hürriyetleri bile iptal dönen Türkiye’den en vahim hak ihlallerinden yaşlılar unutulmaz hüzün öyküleridir! Sadece
edildi. Hukuk ortadan kalkınca polis devleti sadece birkaç örnek sunduk! KHK’lıyı değil eşini ve çocuklarını da hedef
oluştu ve hatta bu evreyi de geçerek mafya Cezaevlerinde ağır bir tecrit uygulaması alan ve nesli kurutmayı amaçlayan uygulamalar
devletine dönüşmeye başlandı. Adı uyuşturu- artarak devam etmektedir. Hukukun, adaletin bir soykırım pratiğini göstermektedir.
cu kaçakçıları ve mafya patronları ile anılan kalmadığı adil yargılamanın olmadığı bir ülke- 20. yüzyılda Almanya’da Yahudi
bakanlar, alenen yolsuzluk yaptığı halde yargı- de cezaevleri ağzına kadar dolar. Zalimlerin olmak neyse, 21. yüzyılda Türkiye’de
lanmayan yetkililer, hazineyi de yağma ve talan egemen olduğu bir ülkede iyi insanların yeri KHK’lı olmak odur.
ederek ülkeyi insan hakları politikaları açısın- maalesefki cezaevleridir! Haksız yere ağır
dan iflastan sonra ekonomik iflasın da eşiğine cezalara çarptırılan masum insanlarla dolu
getirdiler. İnsan hakları ihlallerine duyarsız Türkiye Cezaevleri en ağır hak ihlalleri ile
kalan toplumun büyük bir kesimi şu anda meşhurdur. Son 6 ayda 30’dan fazla psikolojik
ekonomik felaket ile karşı karşıya kalmaktan ve fizyolojik sıkıntı kaynaklı ölüm tespit ettik.
dolayı büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Bu şaşkınlığı Bu sayı tüm gizlemelere rağmen bizim tespit
yaşayanlar yargısız infazlara, sebepsiz ihraçlara edebildiğimiz bir sayıdır ve şu anda dünya
ve hukuksuz cezalara kayıtsız kalmıştı. rekorudur. Buna ağır hastalığından dolayı
Hukuksuzluğun en önemli neticesi yaşam koğuşlarda çile çeken insanlar dahil değildir!
hakkı ihlalleri ile kendisini gösterdi. Zorla Sağlık hakkı ihlalleri bir insan olarak uğranılan
kaçırılan, kaybedilen, yüzlerce insan oldu ve en büyük hak ihlalidir!
bunların bir kısmı aylarca gizli kamusal sorgu- OHAL Döneminde Türkiye cezaevlerin-
lama merkezlerinde tutuldu. Ağır işkencelere de rekor sayıda hamileler, bebekler ve çocuklu

7
Kardeşçe yaşamak andımız,
birbirimizi sevmek marşımız olsun
YA Natali Avazyan hangi şartlar altında tanıştığını anlattı.
ZI Aktivist Duygu ve düşüncelerini şöyle anlatıyor
mağdurların sesi, mazlumların nefesi Natali

M
ağdurların sesi olan Arlet Natali Avazyan:
Avazyan, sesi olmaya çalıştığı in- Canım, Fatih’in biricik eşi Esra, bir video
sanların dininin, kimliğinin, ırkının ile ulaştı bana…
hiçbir önemi olmadığını anlattı. Avazyan, 21 Yaşanılan sıkıntılardan, uğranılan
ay Silivri Cezaevi’nde kaldıktan sonra 4. evre haksızlıklardan dolayı Fatih çoktan kanser
mide kanseri teşhisi konulan yönetmen Fatih olmuştu bile.
Terzioğlu’na cezaevi sürecinde ve sonrasında Destek istediler benden.
büyük destek verdi. Terzioğlu’na 25 Haziran Ben de elimden geldiğince yardım
2020 tarihinde mide kanseri teşhisi konmuş- edeceğime dair söz verdim. Twitter’da hemen çalışırken bir taraftan da bu konuda bize yar-
tu. OHAL mağduru Terzioğlu gecikmiş teş- gündem oluşturduk. Bir insan hiçbir suçu dımcı olabilecek insanlarla iletişime geçmeye
his ve tedavinin kurbanı oldu. İnfaz ertelemesi olmadığı halde, hem de bu kadar hastayken başladım. Aldığım bir haberle hemen sevinçle
de gecikti. Cezaevinden çıktığında artık çok mahpus olamazdı. telefonuma sarılıp eşi Esra’yı aradım.
geçti. Natali Avazyan, Terzioğlu’yla nasıl ve Twitter’da yetkililere sesimizi duyurmaya Fatih’in en geç cuma gününe kadar tah-
liye olacağını öğrenmiştim. Esra çok sevindi,
inanamadı bu kadar hızlı olabileceğine.
Cuma gününü sabırsızlıkla bekliyorduk ve o
gün gelmişti. Akşam saatlerinde Fatih tahliye
edildi.
İnsanlar birbirinin hatırasıdır derler.
Evet, hatırasıyız biz birbirimizin.
Şu süreçte biriktirdiğimiz hatıralar bini
aştı. Birbirimizi daha da yakından tanıdık. Fatih
Terzioğlu
İnsanlara, sadece kendi mahallesi için
değil de karşı mahalle için de ağlayabilece-
ğini gösterdik. Kendi yaramıza şifa ararken
başka insanların da yarasının olduğunu fark Doğum tarihi:
ettik. Dilerim ki bu günler bir an önce geçsin,
gitsin. Kaybettiklerimiz bizimle birlikte hep 03.11.1980
hatıralarla yaşasın. Vefat tarihi:
Dedim ya.. Hatırasıyız birbirimizin.
Kolay kolay ölmez hatıralar, bulaşır.
08.24.2020
Eşe, dosta, toruna, çocuğa, yeğene… Vefat sebebi:
Ve bir daha hiçbir nesil görmesin böyle
bir zulmü. Kardeşçe yaşamak andımız, birbi-
Cezaevi - Kanser
rimizi sevmek marşımız olsun. Mesleği:
Bu zulüm, bu dertler, kederler...
Bu son olsun, bu son olsun!
Yönetmen

8
Tahir ‘Bu mücadelenin yolcularını
Elçi öldürerek sindiremeyecekler’
Doğum tarihi: Sezgin Tanrıkulu
YA
01.01.1966 ZI CHP Milletvekili - Avukat

D
Vefat tarihi: iyarbakır Barosu Başkanı olan Tahir
28.10.2015 Elçi, yakınlarını ‘faili meçhul’ cinayet-
lerde kaybeden ailelerin avukatlığını
Vefat nedeni: yapıyor, çatışmalı dönemlerde hukukun üstünlü-
Suikast ğü için mücadele ediyordu.
İnsan Hakları Savunucusu Avukat Tahir
Mesleği: Elçi, 28 Kasım 2015 günü, sokağa çıkma
Avukat yasağı ilan edilen Diyarbakır’ın Sur ilçesinde
Dört Ayaklı Minare önünde kurşunlanarak
katledildi. Cinayetle ilgili 3’ü polis 4 sanığın
yargılandığı davanın ilk duruşması cinayetten
ancak 5 yıl sonra görülebildi.

FAILI MEÇHULLERIN AVUKATIYDI


Elçi, Diyarbakır Barosu Başkanıydı ve uzun yıl-
lardır faili meçhul cinayet davalarına bakıyordu. Tahir’i öğrenciliğinden itibaren tanıdım; onuru için, demokrasi ve özgürlükler için daha
Cizreli’ydi. Yakınlarını ‘faili meçhul’ cinayet- tarif edilemeyecek biçimde kendine özgü bir yapacağı sayısız katkı vardı. Kendisi de her
lerde kaybeden ailelerin avukatlığını yapıyor, insandı, arkadaştı, hukukçuydu ve insan hakları zaman bu bilinçle hareket ediyordu.
çatışmalı dönemlerde hukukun üstünlüğü için savunucusuydu.
mücadele ediyordu. TAHIR’I ÖLDÜRMÜŞ OLMAKLA,
Tahir’in ölüm olayını duyduğumda uçak- HEM AVUKATIM OLDU BU MÜCADELENIN YOLCULARINI
taydım. İstanbul’dan Ankara’ya TBMM’ye HEM AVUKATLIĞINI YAPTIM SINDIREMEYECEKLER
Genel Kurul görüşmeleri için gidiyordum. Yeri geldi avukatlığını yaptım, yeri geldi Onlarca avukat, hak savunucusu yetiştirmiş,
Stajyerim Yunus Muratakan “Tahir Abi’yi avukatım oldu. Kendisini faili meçhul cinayet- işini büyük bir titizlikle yürütmüş, sayısız olayın
vurdular” demişti. lerin ortaya çıkarılmasına adamıştı ve ağır insan tanığı, mağduru olmuş, üstelik tüm bunları çok
Muratakan o 5 yaşındayken Lice’nin hakları ihlalleriyle ilgili çalışmalar yapıyordu. genç yaşına rağmen gerçekleştirmiş olan Tahir,
yakılması esnasında kamu görevlilerine parmak Faili meçhul cinayetlerin ve zorla kaybettiril- Diyarbakır Barosu’nun tarihi boyunca verdiği
sallayan, basına demeç veren ve kendisinin de melerin, faillerinin yaşayan kâbusu oldu. İğneyle sayısız bedelden en ağır olanıydı.
mağdur olduğu o dosyada daha sonra avukat kuyu kazar gibi davalarının fikri takipçisiydi. Diyarbakır Barosu’nu ve orada insan
olarak İzmir’de Lice davasında 8 saat boyunca Vazgeçmezdi ve asla pes etmezdi. Tam da hakları mücadelesi yürüten avukatları yakından
esaslı bir savunma yapan kişidir. bu nedenle emeğini, bilgisini, mücadelesini en tanıyan birisi olarak söylemeliyim ki, Tahir’i
İlk hissettiğim ve paylaştığım cümle, “Ken- yetkin bir biçimde sunduğu zamanda dönemin öldürmüş olmakla bu mücadelenin yolcularını
dim ölmüş gibiyim”. Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun deyimiyle sindiremeyecekler.
TBMM Genel Kurulu’nda OHAL “Bir siyasal suikast” ile bizden aldılar. Aksine, baronun o misyonu her gün daha
yasakları ile ilgili bir konuşma yapacaktım, o ko- Diyarbakır Barosu kuruluşundan itibaren da güçlenerek, avukatlar tarafından sürdürülü-
nuşma için de Tahir’i akşam aramış ve OHAL halkının yanında oldu, halkının davasını sa- yor ve sürdürülmeye de devam edecek.
yasaklarıyla ilgili bilgi ve görüşlerini almıştım. vundu ve bu konularda çok ağır bedeller ödedi. Elbet bütün bu olanların hesabını adil bir
Aradan 24 saat geçmeden ölüm haberini aldım. Tahir’in bu ülkenin mazlumları için, insanlık biçimde soracağız Sevgili Tahir.

9
‘Burada öleceğim, herkes bunun
sebebinin kimler olduğunu bilecek’
yapan meslektaşlarını isimleriyle anlatıyordu o ciyken de doğru bildiklerini açıkça söylemekten
YA Prof. Dr. Zekeriya Aktürk
ZI Üniversite arkadaşı hatıralarda. çekinmez, mücadele ederdi. Hakk’ın hatırı
Prof. Dr. Haluk Savaş’ın benim için âlîydi onun için. Kimsenin hatırı için Hakk’ın

H
önemli olan birkaç yönünü daha paylaşayım: hatırından vazgeçmezdi. Vefatına kadar da
er gün ölüyoruz. Ölenle de ölmüyo-
O bir dost idi. Son istibdat döneminde birçok insana ilham kaynağı oldu. Yaydığı
ruz. Hayatımıza kaldığımız yerden
gerçek dost sahibi olmanın ne kadar zor ve enerji güçlü bir çekim alanı oluşturuyordu.
devam ediyoruz. Bir süre üzülüp
önemli olduğunu gördük. Hastalığına rağmen KHK platformları Prof. Dr. Haluk Savaş
ağlıyoruz, sonra unutuyoruz.
başkalarının dertleriyle ilgilenirdi. Rahatsızlığı adını bir vefa olarak taşımaya devam ediyor.
Haluk kardeşim 30 Haziran 2020’de
sırasında, Antep’te ziyaretine gitmiştik. Başarı- Bu istibdat dönemi bittiğinde ve Türkiye’ye
aramızdan ayrıldı. O, KHK zulmüyle müca-
lı ve nam yapmış bir psikiyatri profesörü olarak huzur geldiğinde de adı yaşatılacaktır.
delenin sembolü oldu.
ekonomik durumu çok iyiydi. Evindeki hal O bir insan tutkalıydı. KHK zulmü ile
İyiliğin üstün gelmesi için kötülükle müca-
hatır faslından sonra, üniversitelere başvurdu- mücadelede her kesimden insanın bir araya
dele eden örnek insanları anmalı ve çoğaltmalı-
gelmesinde onun bakış tarzının etkili olduğunu
yız. Bu açıdan Haluk Hoca’nın mücadelesine
düşünüyorum. Bir taraftan inancını ve değer-
iyi bakmak gerekir.
lerini korurken diğer taraftan hak arayışında
kimseyi ötekileştirmiyor, her düşünceye ve ya-
O, EN ZOR ŞARTLARDA ZULME
şam tarzına saygı duyuyordu. KHK platform-
VE ZALIME MEYDAN OKUDU
larında gördüğüm bu birlikte yaşama kültürü
Korkmadı. Haluk Hoca’nın şu sembol sözü
bana gelecek adına da ümit vermektedir.
çok önemli: “Memleketimi bırakıp hiçbir yere
O bir bilim insanıydı. Alanının en iyilerin-
gitmeyeceğim. Burada öleceğim ve herkes
dendi. Genel geçer bir nasihattir: Hoşunuza
bunun sebebinin kimler olduğunu bilecek”.
giden bir iş yapın ve yaptığınız işte en iyi olun.
Vefat etmeden birkaç gün önce yanında
Haluk Savaş’ın bilimsel atıf sayılarına bakar-
olan bir arkadaşım huzur içerisinde olduğunu
sanız bunu siz de teyit edeceksiniz. Ömrünün
söylemişti. Ölüm döşeğinde dahi zulme karşı
mücadele mesajları vermesi ayrıca manidardır.
ğumu ama kabul edilmediğimi, şimdilik evimin
balkonunu ofis yaptığımı, orada danışmanlık
son yıllarında akademik üretim imkanlarının
olmamasına ve vefatının üzerinden bir yıl Prof. Dr.
“Bunu kimlerin yaptığını herkes bilecek”
demişti. Eğer şüphesi olan varsa söyleyeyim:
ve tercüme işleriyle meşgul olduğumu anlattım.
Durumuma çok üzüldü ve “Hele bak, bu
geçmesine rağmen bilimsel eserlerine yapılan
atıf sayısı 6 binin üzerindedir. Bir karşılaştırma
Haluk Savaş
Bunu yapanlar, özelde tek tek politikacısından
ülkenin profesörlerine reva gördüğü yaşantıya yapabilesiniz diye söyleyeyim, Türkiye’de
amirine ve memuruna, en tepeden en aşağısına Doğum tarihi:
bak. Bilime ve alime saygı duymayan milletin halen aktif görevde olan profesörlerin, hatta
kadar bu istibdat döneminin figürleridir. Genel
anlamda da 85 milyonun içindeki bütün din ve
sonu nasıl olabilir ki...” dedi ve cebindeki dekan, rektör, YÖK başkanı olan kişilerin 02.03.1966
bütün parayı çıkarıp zorla benim cebime soktu. yüzde 99’unun atıf sayıları daha düşüktür.
milliyet tüccarlarıdır. Vefat tarihi:
“Zekeriya’cığım, burada ne kadar olduğunu Sonuç olarak, Haluk kardeşimin bana
Haluk Hoca’yı anlatmak için sempozyum-
lar yapılmalı, belgeseller çekilmeli.
bilmiyorum ama bu parayı bana iyilik yapmak zamanında dediği gibi ben de ona ses- 17.01.2021
için kabul et. Biliyorum, sen kanaatkârsın; lenmek istiyorum: “Haluk Hocam, seni
Cezaevinde yazmaya başladığı hatıralarını Vefat sebebi:
ihtiyacın olmayabilir ama benim sana iyilik insanlığın evrensel değerlerine sahip çıkan
bana tashih ettirmişti.
Tedavisinin bilerek nasıl geciktirildiğini,
yapma ihtiyacım var” demişti. Beni ağlatan, bir insan olarak tanıdım. Zulme karşı mü- Kanser
unutamadığım bir hatıradır... cadelene şahidim. Şimdi inancının vadettiği
eski iş arkadaşlarının siyasi çıkarlar uğruna Mesleği:
O bir mücadele insanıydı. Mücahit ara- cennette olduğunu kuvvetle ümit ediyorum.
kendisine nasıl düşmanca davrandığını, tıbbî
ahlakın kabul edemeyeceği utanmazlıkları
yanlar onun hayatına baksın. Haluk Hoca’yı Yine de kendi manevi ihtiyacımdan dolayı Akademisyen
üniversite yıllarından beri tanıyorum. O öğren- sana hergün dua ediyorum.”

10
Adalet nöbetinin sembolü; Emine Ana...
Eşi ve 2 oğlu kurşunla, diğeri
rejimin adaletsizliğiyle öldürüldü
narak tedavisine cezaevinde devam edildi.
Hüda Kaya
Esvet YA
ZI HDP Milletvekili Üç yıl sonra 2 Nisan 2021 tarihinde Ma-
latya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde
Şenyaşar
Ş
görülen davanın 7'nci duruşmasında Fadıl
anlıurfa’nın Suruç ilçesinde,
Şenyaşar'a 37 yıl 9 ay, Enver Yıldız'a ise
kendi hallerinde yaşam müca-
18 yıl hapis cezası verildi.
delesi veren Mezopotamya’lı
Celal Şenyaşar Şenyaşar ailesinin dramını dünya,
Oğlu YILDIZ AILESI, EMINE
bir kadının direnci - direnişi ile
ANA’NIN EŞI VE IKI EVLADINI
tanımış oldu.
VAHŞICE KATLETTI
Adil Şenyaşar Eşi ve çocuklarıyla yaşıyordu. Oğul-
Kamera görüntülerinde Milletvekili Halil Yıl- Emine Ana’nın, eşi ve iki evladı da vahşice
ları Suruç’ta manifatura dükkânı işletiyorlardı.
Oğlu dız’ın ağabeyi Mehmet Yıldız silahını Ferit ve katledilmişlerdi. Diğer oğlu Fadıl Şenyaşar ağır
Sözleşmeli öğretmenlik yapan oğlu Ferit de
işinin haricinde kardeşlerine destek oluyordu. Fadıl Şenyıldız’a doğrultmuştu. Yeğen İbrahim yaralıyken hukuksuz bir şekilde tutuklanmıştı.
Katliam tarihi: Ailesinin katilleri olan Yıldız ailesinden 23
2018 Ramazan Bayramı arifesiydi. Genel Yıldız’a üç el ateş etmişti. Mehmet Yıldız ve
14.06.2018 seçimler de 24 Haziran’da yapılacaktı. Seçim Şenyaşar ailesinden yaralılar hastaneye kaldırıl- kişi elini kolunu sallayarak Suruç’ta geziyorken,
kampanyaları hızlanmıştı ama siyasetin tepesin- dılar. Mehmet Yıldız hastanede öldü. o adalet için yaz kış demeden Urfa Adliyesi
dekilerin her geçen gün artan nefret dili de dalga Yıldız ailesinin yakınları ambulans ve önünde sesini hepimize duyurmaya çalışıyor.
dalga topluma sirayet ediyordu. Suruç’ta da sedye üzerindeki yaralı Şenyaşar fertlerine uzun Ağıtlarla mezarın toprağını kazdığı görüntüler
iktidara sırtını dayayan yasal veya yasadışı güç- namlulu silahlarla saldırdı. Evlerinde olan baba vicdanlara dokunmuştu.
lerden cesaret alanlar, halkın üzerinde despotça Esvet ve anne Emine Şenyaşar olaydan haber- Hukuksuzluklar karşısında çaresiz kalarak
dayatmalar yapıyor, kendilerinden başka bir dar edildikten sonra hemen hastaneye koştular. olaydan yaralı kurtulan oğlu Ferit ile birlikte 8
iradenin ortaya çıkmasını istemiyorlardı. Olan bitenden haberleri yoktu. Gözü dönmüş Mart 2021’de Urfa Adliyesi önünde adalet
Suruç küçüktü, herkes birbirini tanıyordu. Yıldız ailesinin fertleri ve milletvekili korumaları nöbetine başladıklarından bu yana defalarca
AKP Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız hastaneye giren babaya da saldırmış ve doktor- gözaltına alındılar.
da bölgede ailesi ve aşiretinin desteğiyle seçim ları da tehdit etmişlerdi. Emine Şenyaşar, eşinin Emine Ana’da çok ağlamaktan yüzde
kampanyalarını hızlandırmıştı. Bayram arifesini linç edilerek katledilmesine şahit olmuştu. yetmiş görme kaybı oluştu.
fırsat bilen AKP’li vekilin akrabaları esnafları Annesiyle birlikte Urfa Adliyesinde nöbet
dolaşıyorlardı. Şenyaşar ailesinin oğullarının AMBULANS ŞOFÖRÜNÜN DIKKATI tutan Ferit Şenyaşar, “Ölümden daha acı bir
işlettiği dükkâna da geldiler. Şenyaşar ailesinin Celal Şenyaşar 17 kurşunla, Adil Şenyaşar ise durum yaşıyoruz. Zulüm yaşıyoruz. Bu zulüm
siyasi duruşunu biliyorlardı. Gerilimli ziyaret 6 kurşunla katledilmişlerdi. Ferit Şenyaşar ise ise yargı eliyle yapılıyor. Bize ikinci katliam
esnasında Yıldız ailesini iyi bilen Şenyaşarlar mucize eseri mermi sıyrığıyla kurtulmuştu. yargı eliyle yapılıyor.” diyor.
“Buradan size oy moy yok” dedi. Fadıl ambulansta bekletilmişti. Fadıl, Hukuk tersinden işlemeye devam ederken
ambulans şoförünün dikkatiyle Balıklıgöl Devlet ve katiller ellerini kollarını sallayarak dolaşırken,
AKP’LI ZORBALAR ŞENYAŞAR’LARIN Hastanesi'ne götürülmüş, bunu öğrenen Yıldız Milletvekili Yıldız’a hakaret ettiği gerekçesiyle
IŞ YERINI SOPAYLA BASTI ailesi onu da öldürmek üzere yola çıkmıştı. ailesi katledilen Emine Ana’ya dava açılıyor.
Güç ile şımaranlar kendilerinden başkasına Şanlıurfa Balıklıgöl Hastanesi'ne haber ve- Şenyaşar ailesinin feryadı Ankara’da duyulma-
tahammül edemiyorlardı. Dükkândan çıkan ka- rildi, hastane yetkilileri alelacele Fadıl'ı başka bir dıysa da uluslararası kamuoyunda yankı buldu.
labalıktan bir grup bir süre sonra ellerinde sopa ambulansla Diyarbakır'da bir devlet hastanesine Kişi ve kurumlar Urfa’da Emine Ana’nın
ve silahlarla dükkâna geri dönerek saldırdılar. nakletti. Ağır yaralanan Fadıl Şenyaşar tutukla- nöbetine destek veriyor.

11
Taybet Ana: 11 Çocuk…
10 Kurşun… 7 Gün - 7 Gece…
bu dünyadan geçip gidecekti. Türkiye, şayet gözleri önünde katledilen Taybet Ana’nın
YA
ZI
Bülent Keneş harâmî despot bir gürûhun zulmü altında olma- cansız bedeni sokak ortasında 7 gün 7 gece
Gazeteci - Yazar
saydı Taybet Ana, gündelik azığı olan yokluğu boyunca bırakılarak kurda kuşa öylece teslim

T
arihte ilk devletler diğer bazı sebep- şükürle, fukaralığı kanaatle, garipliği sükûtla, edilmişti. Kayınbiraderi Yusuf İnan’ın (53)
lerin yanı sıra ortak tehditlere karşı çileleri sabırla sarmalayıp kıyıda köşede kalmış Taybet Ana’nın cesedini alma çabası da devlet
kolektif güvenlik ihtiyacını gidermek kendi küçük dünyasında Allah’ın bahşettiği kurşunlarının hedefi olup öldürülmesiyle sonuç-
üzere kurulmuş yapılar şeklinde ortaya ömrü sessiz sedasız yaşayıp gidecekti. Ne esef lanmıştı. Olup biteni dehşet içerisinde izleyen
çıkmıştır. Modern zamanlarda da devletin en vericidir ki, sessiz sevgilerini dilsiz hüzünleriyle çocuklarına ise annelerinin sokak ortasındaki
asli görevi vatandaşlarının can güvenliklerini bezeyen sevdiklerinin başucunda bekleşip cesedine 7 gün boyunca uzaktan göz kulak
korumak olmuştur. Peki bir devlet, şu ya da edecekleri son vedayı bile Taybet Ana’ya çok olmak kalmıştı. Öldürüldükten 7 gün sonra
bu şekilde gücü ele geçirerek çeteleşmiş yoz gördüler. Acısıyla tatlısıyla yaşayacağı hayatı cesedi morga kaldırılan Taybet Ana’nın çilesi
yöneticilerinin elinde tipik bir zulüm ve terör yarım bıraktılar. bununla da bitmemiş, defnedilmesine ancak 23
aparatına dönüşürse vatandaşın hali nice olur? Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan, Recep gün sonra müsaade edilmişti. Cenazesine ise
Bu sorunun cevabı Taybet Ana’nın hazin Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı koltuğun- sadece birkaç kişinin katılmasına izin verilmiş,
sonunda yatıyor. da oturduğu terör devletinin asla unutmamamız eşinin ve 9 çocuğunun son görevlerini yerine
gereken bu elim cinayetini kısaca hatırlayalım: getirmelerine müsaade edilmemişti. Benzer
EVLATLARI, KURT-KUŞ YEMESIN Kürt sorununun barışçıl çözümüne dair devlet cinayetlerinde olduğu gibi; bu cinayetin
DIYE BAŞINDA BEKLEDILER 2012 yılında başlayan müzakereleri, derin dev- de üstü hızla örtüldü.
Ölümü devlet kurşunuyla, yürek parçalayıcı bir let çeteleriyle anlaşan Erdoğan, 2015 yazında Dilleri dahil en temel hak ve özgürlük-
şekilde olmasaydı şayet, Taybet Ana varlığın- sona erdirdi. Sur ve Nusaybin gibi bin yıllık leri gasp edilmiş olan Kürt halkının asırlık
dan, adından, yaşından ve yaşadıklarından Kürt şehirleri de dahil olmak üzere onlarca trajedisinin bir sembolü haline gelen Taybet
asla haberimiz olmayacak milyonlarca gariban Kürt şehri aylar boyunca ağır silahlarla, tank Ana’nın korkunç akıbeti, azıcık vicdanı olan
ve çilekeş Kürt anasından sadece biri olarak ve toplarla kuşatma altında tutuldu. Yüzbinleri herkesin yüreklerini sızlatırken, çocuklarının acı
bulan sivil halk aç-susuz ve perişan dolu isyanını ise oğlu Mehmet İnan şöyle dile
bırakıldı. Cizre’de iki binanın bodru-
munda 100’den fazla insan yakılarak
getirmişti:
“Annem tamı tamına 7 gün sokakta kaldı.
Taybet
katledilirken bazı yerleşim yerleri
adeta haritadan silindi. Toplamda
Hiçbirimiz uyuyamadık, köpekler gelir, kuşlar
konar diye. O, orada yattı; biz 150 metre ileri-
Inan
yaklaşık bin 500 insan öldü, 2 mil- sinde öldük. Bir insan bir insana ne kadar acı
yona yakın insanın hayatı cehenneme çektirebilirse devlet de bize 7 günde bunu yaptı. Doğum tarihi:
çevrildi. Ama tüm bunların arasında Tam 7 gün annesinin cenazesi sokak ortasında 1958
öyle bir vaka vardı ki, yaşanan zulmün kalınca insan çok iyi olamıyor, insan kalamıyor.
sembolü haline geldi: Taybet Ana. Gözleri açık kalmıştı annemin, yüzü eve dönük, Vefat tarihi:
ayakları toplanmış, belli ki bir takat gelsin diye 18.12.2015
ZULMÜN SEMBOLÜ: çabalamış. Benim annemi, siz benim annemi
Elli yedi yaşındaki 11 çocuk annesi öldürdünüz!..” Vefat sebebi:
Taybet İnan, Şırnak’ın Silopi il- Apaçık bir zulüm ve terör devletine Polis kurşunuyla ölüm
çesinde 14 Aralık 2015 günü ilan dönüşen Erdoğan rejimi, tıpkı adının anlamı
edilen sokağa çıkma yasağının beşinci “iyilikler, güzellikler” olan Taybet Ana’yı Mesleği:
gününde sadece 10 devlet kurşunuyla hunharca katlettiği gibi ülkedeki tüm iyilikleri ve Ev hanımı
öldürülmekle kalmamıştı, çocuklarının güzellikleri tek tek yok etmeyi halen sürdürüyor.

12
Nur Hayat
YA
ZI
Ahmet Kurucan
İlahiyatçı - Yazar Oğlunun bile aylar sonra
öğrendiği şehrin ücra bir
Seven
T
akvimler 17 Ocak 2021 Pazartesi’ni
gösteriyor. Ülkemizden 10 bin km

köşesinde defnedildi!
uzaklıkta damarlarımızdaki her bir
Doğum tarihi: damla kanın duyduğu vatan, anne-baba,
1941 eş-dost-akraba ve arkadaş hasretini yeniden
yaşamaya başlayacağımız sabahın erken saat-
Vefat tarihi: lerinde bir vefat haberi ile uyandık. Hocaefen-
17.01.2021 di’nin ablası dünya sürgününü tamamlamış ve zarar vermişti? Birisini mi öldürmüştü? Kamu sızlık yapmaktan, rüşvet almaktan, uyuşturucu
ahiret yurduna göç etmişti. Nerede mi? malından mı çalmıştı? Hırsızlık mı yapmıştı? satmaktan, kaçakçılığa bulaşmaktan çok daha
Vefat sebebi: Doğduğu Korucuk köyünde, büyüdüğü Rüşvet mi almıştı? kötü bir yere taşıyordu ve böyle takip edilmeyi
Gaybubet-Hastalık Alvar köyünde, gençlik zamanlarını yaşadığı Görevini kötüye mi kullanmış ve onu dev- hak ediyordu.
Erzurum’da ya da yaşlılık döneminde taşındığı let, millet aleyhine olacak şekilde suistimal mi
Mesleği: Turgutlu’da değil. Ya nerede? Kimselerin etmişti? Uyuşturucu mu satmıştı? Kaçakçılık ERDOĞAN REJIMI VE
Ev hanımı bilmediği, hapisten çıkan büyük oğlunun bile mı yapmıştı? Gerçekten ne yapmıştı da böylesi PAYDAŞLARI, GÜLEN’I SEÇTI
aylar sonra öğrendiği, büyük bir şehrin ücra amansız bir takibin muhatabı olmuştu? Onun suçu Erdoğan ve paydaşlarının otoriter
bir köşesinde. 7 yıl olmuştu böylesi bir hayat Bunları yapsaydı böyle takip edilir miydi? rejimi oturtmak için kurban olarak seçtikleri
yaşamaya başlayalı. Zalim devletin zulmün- Tabii ki hayır. Bunların hiç birini yapma- Gülen Cemaati’nin fikri önderi Fethullah
den kaçıyordu. İşkencenin sıradanlaştığı polis mıştı. Yapsaydı böyle takibe maruz kalmazdı. Gülen’in ablası olmaktı. Bundan daha büyük
karakollarından ve polislerden kaçıyordu. bir suç olur muydu?
Önüne konan boş dosyalara bile 6 yıl 3 RABBIM ALLAH DEDIĞI IÇIN Bugünleri kitap sayfaları arasından oku-
ay diye başlayarak cezalar öneren savcılardan Aksine O, ömrünü Allah’ın rızasını kazanma yup öğrenecek gelecek nesillere armağan olsun
kaçıyordu. Savcının emirber neferi gibi hareket istikametinde geçirmişti. Kur’an’ın çizdiği şu sözlerim; Erdoğan Türkiye’si Firavun’un
eden ‘siyasetin köpeği’ hakimlerden kaçıyordu. sınırlar onun kırmızı çizgisiydi. Peygamber Hz. Musa kavmine yaptığı gibi “Rabbim Al-
Yıllar ve yıllar boyu elinden gelen her sünneti hayatının olmazsa olmazıydı. Alnı lah” diyen insanların öldürüldüğü, hapishane-
türlü izzetüikramı yaptığı, nice nice iyiliklerde secdeden kalkmayan, dilinden duası dur lere konulduğu, işkencelere maruz bırakıldığı
bulunduğu komşularından kaçıyordu. olmayan bir insandı. “Rabbim Allah” diyor ve ve saymakla bitiremeyeceğimiz vahşiliklerin
başka bir şey demiyordu. Ama bütün bunlara yapıldığı, daha da kötüsü bu kötülüklerin sıra-
ÖMRÜ MADDI VE MANEVI rağmen kendisinin bile bilmediği, anlatıldığın- danlaştığı bir Türkiye’ydi. Nur Hayat Seven
IZDIRAPLA GEÇTI da anlamadığı ve anlam veremediği çok büyük Hanımefendi son nefesine kadar bunu yaşadı,
İyi ki de kaçıyordu ve kaçabiliyordu. Halbuki bir suçu vardı. Bu suç, onu katil olmaktan, hır- umarım sizler böylesi bir ülkede yaşamazsınız.
80’ine dayandığı bu yıllarda tam da dinginliğe
ihtiyacı vardı. Ömrü maddi manevi istiaplarla
geçmişti zira. Yüzündeki kırışıklıkların her
biri yılların verdiği yorgunluğun izini üzerinde
taşıyordu. Kronik hastalıkları, sürekli doktor
gözetimi altında bulunmasını gerektiriyordu.
Günde üç öğün avuç avuç kullandığı
ilaçlar zaten bunun ispatıydı. Ama heyhat!
Ne yapmıştı bu 80 yaşındaki kadın?
Neydi suçu ki bir eşkıya gibi takip ediliyor-
du devletin güvenlik kuvvetleri tarafından?
Polisi, jandarması, istihbaratı, savcısı,
hakimi neden el ele vermişti?
Devleti mi yıkacaktı? Topluma mı bir

13
‘Işkence ile seni bizden alanlar
peşimizi bırakmadı,
evlatlarımızla ülkeyi terk
etmek zorunda kaldık’
rahatsızlığı olduğunu söyledi. Ama kimse görevinden uzaklaştırıldı. Ve vefatından 2 yıl
YA Tülay Açıkkollu dinlemedi. İlaçlarını ulaştırmak için günlerce sonra, 20 Şubat 2018’de ise işkenceci devlet
ZI Eşi
uğraştık. Gözaltında iki kez şeker komasına “pardon” diyerek, eşimi görevine iade etti.

E
girdi. İnsülin iğneleri polislere teslim edilmiş Suçsuzluğunu ‘göreve iade’ yazısıyla ilan etti.
şim Gökhan Açıkkollu, evinden
olmasına rağmen, 100 iğneden sadece Eşimle hasbihal sadedindeki mektubumu
gözaltına alındığı andan itibaren
4’ünün kullanıldığı eşyaları geri verildiğinde sizlerle paylaşıyorum:
kötü muameleyle karşılaştı. Kom-
ortaya çıktı. Gökhan Öğretmen, işkence ve
şularının anlatımına göre evindeyken şeker
kötü muameleye 13 gün dayanabildi. GÖKHAN’A MEKTUP!
krizi geçirdi. 13 gün boyunca işkence gördü.
5 Ağustos 2016’da İstanbul Emni- Canımız, kıymetlimiz, kahramanımız,
Kafası duvarlara vuruldu, sert darbelerin
yet’inin C-3 Nezarethanesinde kalp krizi Sen gittin.
etkisiyle kırılmaz camlı gözlüğü, kaburga-
geçirerek hayatını kaybetti. Terör örgütü Bize çok ağır ama bir o kadar da gurur
ları kırıldı. Sağlık kontrollerinde doktorlara
üyesi olmakla suçlandı. duyulası bir miras bıraktın.
sürekli darp edildiğini yüzlerce kez tekme ve
15 Temmuz’dan iki gün sonra KHK ile Geride öyle hoş bir sada bıraktın ki
tokat yediğini anlattı. Şeker ve panik atak
tanıyan tanımayan herkes senden hayırla
bahsediyor.
Görülen rüyalarda şehitlik emareleri
okunuyor. Biliyoruz sen şehit oldun ve hâlâ
görevinin başındasın. Onun için öldün değil, Gökhan
gittin diyorum.
SEN GİTTİN. Senin böyle acı bir
Açıkkollu
şekilde gitmene sebep olan zalimler hız Doğum Tarihi:
kesmeden zulümlerine, işkencelerine devam 01.04.1974
ediyor. Senden sonra 1000’e yakın kişi bu
zulmün pençesinde can verdi. Bizler, sevdik- Vefat Tarihi:
lerini kaybedenler olarak acımızı paylaşan, 05.08.2016
birbirine destek olan, mutlu anlarımızda da
birbirini yalnız bırakmayan kocaman bir aile Vefat nedeni:
olduk ve “Biten Hayatlar” ailesi olarak her Gözaltında Işkence
gün ailemize yeni bireyler katılmasın, daha
fazla can yanmasın diye dua ediyoruz. Mesleği:
SEN GİTTİN. 3 yıl sonra 45 gün Tarih Öğretmeni
arayla babamı ve yengemi kaybettik. Baban

14
felç geçirdi. İşkence ile seni bizden alanların zormuş. Bir yandan yaşananlarla mücadele adına su kuyusu bile açıldı. Allah sana neler
peşini bırakmadığım için hakkımda dava açıl- ederken bir yandan gurbete uyum sağlamaya lütfetti.
dı. Evlatlarımızla ülkeyi terk etmek zorunda çalışmak, bir yandan da yaşanma ihtimali SEN GİTTİN. Avukatla bana son
kaldık. Bu kadar acıya bir de gurbeti ekledik. olanları düşünmek beni çok yoruyor, sabrım gönderdiğin mesaj “ Eşime onu çok sevdiğimi
SEN GİTTİN. Oğlumuz Avrupa’nın dağılıyor. Çocukların başarılarını göremedin söyleyin.” oldu. Ben de seni çok sevdiğimizi
en güzel üniversitelerinden birinde bilgisayar diye üzülürken, onların babasız yaşayacak- iletmesini istedim ama avukat seninle görüşe-
mühendisliği okuyor. Kızımız liseye başlaya- ları buruk mutlulukları hayal ettikçe acım meden göçüp gittin.
cak. Kısa sürede çok büyük başarı elde ettiler katmerleniyor. Onlar evlenirken yanlarında SEN GİTTİN. Çok ağır, çok güzel bir
hep istediğin gibi. olamayacaksın, torun sahibi olmanın tadına miras bıraktın. Davan, hukuki mücadelen,
SEN GİTTİN. Namın tüm dünyaya varamayacaksın diye kafamda kurgulayıp manevi mirasın, evlatların bana emanet. Yaşa-
yayıldı. Hakkında belgeseller çekildi, adına acıma acı katıyorum. Ama her şeye rağmen dığım sürece, gücüm yettiğince bu emanetlere
şarkılar yazıldı. Kırık gözlüğün zulmün -bu sözden hoşlanmasam da- hayat devam sahip çıkmaya çalışacağım. Avukat mesajımı
sembolü oldu. Hayatın gibi gidişinle de çok ediyormuş. iletemese de buradan haykırarak söylüyorum:
büyük hizmet ettin. Arkadaşlarını korumak SEN GİTTİN. Hayalini kurduğun, du- Seni çok seviyorum, seni çok seviyoruz. Allah
için canını feda ettin. Sen gidince nezaret- asını ettiğin gibi şehit oldun. “Beni köyümün senden ebeden ve daimen razı olsun. Cennette
hanedekiler ne dediler biliyor musun? “ yağmurlarında yıkayıp şuraya da gömsünler.” kavuşmak duası ve umudu ile sözlerimi mezar
Gökhan Hoca vefat edince Vatan Emniyet’te diye espri yaptığın mezarlığa defnedildin. taşına yazdırdığım cümleler ile bitiriyorum:
bir süre işkenceler durdu da biraz nefes Hala mevcut olan korku atmosferine rağmen GÜZEL HAYATINI GÜZEL BİR
alabildik.” seni tanımayanlar bile mezarını ziyarete ÖLÜMLE TAÇLANDIRDIN. RAB-
SEN GİTTİN. Bize de öyle zor bir ha- geliyor. Dünyanın dört bir tarafından, adına BİM BİZLERİ ŞEFAATİNE NAİL
yat kaldı ki! Tek başına mücadele etmek çok dualar edilip, hatimler okunuyor. Kongo’da EYLESİN.

15
Plastik sandalyedeki
ölümün anatomisi
YA Mehmet Efe Çaman toplum! Toplu bir cinayet, çok ortaklı bir rinde! Ayaklarında sandallar, sanki ölmemiş,
ZI Yazar ve Akademisyen katliam, kitle tarafından yapılan bir linç, bir az önce yürüyüşten gelmiş! Bakakaldığım o
tür kolektif idam burada söz konusu olan! melun, o dehşet fotoğraf karesinde yüzünü

M
Belanızı bulasınız! buzlandırmışlar. Kim bilir neden? Gözleri
idem bulanıyor: Komiser Yardım-
Midem bulanıyor: Fişlenmesi ayrı bir so- mi açık? Ağzından kan mı gelmiş? Dili mi
cısı polis memuru Mustafa Ka-
run, fabrikasyon nedenlerle teşkilattan atılma- dışarıda? Bir yerinde morluk veya darp izi
bakçıoğlu, bir yardım kuruluşuna
sı ayrı. Hakkında açılan dava ayrı bir sorun, mi var? Tüm bu ayrıntıları görmemize ve
yıllar önce yaptığı 5 TL’lik bir yardım “kanıt
davanın gerekçelendirildiği “deliller” ayrı! bilmemize imkân yok. Unutturulan, aile-
gösterilerek” suçlandıktan sonra tıkıldığı
Hapishanede olması ayrı bir sorun, hapisha- sinden başka kimsenin adını bile anmadığı,
berbat bir Türk hapishanesinde, tek kişilik
nenin fecaat durumu ayrı! İçeride hastalan- daha birkaç yıl öncesine kadar gece evinizde
sefil bir hücrede, tek başına acılar içerisinde
ması ayrı bir sorun, doktora gösterilmemesi rahat uyumanız için çalışan bir polis memuru,
çırpınarak öldü! Belanızı bulasınız!
ve bilerek ölüme terk edilmesi ayrı! Ölmesi gelecek vaat eden bir komiser yardımcısı.
Midem bulanıyor: Şimdi çıkıp
ayrı bir sorun, ölüm nedeninin örtbas edil- Belanızı bulasınız!
AKP’den, derin devletten, zalim rejimden,
mesi ayrı! Yazdığı dilekçelere olumlu yanıt Midem bulanıyor: Neticede, bakanların
kutuplaşmış ve tarumar olmuş bir siyasetten
verilmemesi ayrı bir sorun, tedaviyi kendisinin veya müsteşarların önüne yatacağı türden üç-
falan söz edebilirdim, ama öyle yapmaya-
reddettiği doğrultusunda açıklamalar yapan kâğıtçı şaklabanlar gibi, para falan bekledik-
cağım. Çünkü polis Mustafa’nın katili bir
ve sahte dilekçe üreten memurlar ayrı! Fakat leri “önemli biri değil”. Komiser yardımcısı
en önemlisi ne biliyor musunuz? Bu katliamı Mustafa da “Hırsızdan korksaydık polis
devletin yapması ayrı sorun, ama görmezden olmazdık!” diye bağırmış mıdır? Beş TL’lik
gelen toplum ayrı! Belanızı bulasınız! yardım deseler de, içeri tıkmalarının da, ölü-
Midem bulanıyor: me terk etmelerinin de nedeni başkaydı mut-
Plastik, her şey plastik! laka! “FETÖ’cü” mü dediler? Yoksa “vatan
Beton, her şey beton! Kirli duvarlar, iki haini” mi? Akraba, konu komşu, eş dost, ta-
paralık bir ayna, uyduruk bir masa. nıdıklar, meslektaşlar falan ne dedi? Sahip çı-
Küçük gri bir kalorifer dilimi. Garip, leş,
ihtimal on yıllık halı bir zeminde etrafa saçılmış
kan oldu mu? Yoksa çoğunlukla olduğu gibi
bir tekme de onlar mı attı? Zayıfa vurmanın Mustafa
olarak duran tuvalet kâğıtları, pet su şişeleri.
Sıvaları dökülmüş soluk bir duvar. Hepsi
Kabakçıoğlu
bir zulmün, bir işkencenin, bir infazın, bir
taş kalpli muamelenin tek şahitleri! Belanızı Doğum Tarihi:
bulasınız! 1978
Midem bulanıyor: Ortada kapıya doğru
baktığı söylenen beyaz plastikten, kolçaklı Vefat Tarihi:
bir iskemle! Mahalle aralarındaki kafelerde 29.08.2020
veya ucuz mantıcılarda rastlanan türden!
Üzerinde, sanki televizyon seyrederken içi Vefat nedeni:
geçmiş gibi öylece duran polis Mustafa! Cezaevinde vefat
Boynu öyle geriye doğru kaykılmamış olsa,
sanırsınız ki hemen ayağa fırlayacak. Biraz Mesleği:
utangaç, “kusura bakmayın, dalıvermişim Komiser Yardımcısı
işte!” diyecek. Elleri önde, bacaklarının üze-

16
halk sporu olduğu berbatlıklar toplumunda, düştüğü bu korkunç durum arasındaki tezat birini bile göstermeden, mezara koydular
ölümden beter bu hayal kırıklığını yaşadı mı, bir insanı nasıl etkiler? Bunu yaşayan idealist onu! Yok sayılan insan hakları kurbanları
polis Mustafa ve ailesi de? Çocuklarını -okula bir polis memuru, ülkesi, toplumu ve devleti hanesine eklenen yeni bir sayı olsun istiyorlar.
gidiyorlarsa eğer- öğretmenleri teşhir edip, hakkında ne düşünür? Polis Mustafa’nın Sosyal soykırımda herkesin başını öte yana
“vatan haininin çocukları!” dedi mi? Milletin çocukları ileride babalarının kaderi karşısında çevirdiği tipik bir olaydır yaşanan, onlara
meclisine sokulmamayı, sosyal güvencesi, ne düşünecek, ne hissedecekler? Onlara göre. “Suçu ne olursa olsun…” diye başla-
maaşı ve sağlık güvencesinin kesilişini de ya- babaları hakkında anlatılan hikâyenin altında yan cümleler kurmaları bundandır. Suçu 5
şattılar mı? Kardeşlerini de işlerinden attılar nasıl ezilecekler? Mustafa o ıssız, terk edil- TL’lik yardım yapmak! Bunun yaşandığı
mı mesela? Beyaz plastik sandalyede duran miş, izbe mahpusta bunları mı düşünüyordu yerdir Türkiye. Türkiye’dir o kirli duvar-
naaş bize bunları anlatamaz artık, heyhat! yoksa, son nefesini vermeden önce? Belanızı lar, iki paralık bir ayna ve raf, o uyduruk
Belanızı bulasınız! bulasınız! plastikten masa. O garip, leş, ihtimal on yıllık
Midem bulanıyor: Ne hayalleri vardı Midem bulanıyor: Gariban bir sokak halı bir zeminde etrafa saçılmış duran tuvalet
kim bilir polis Mustafa’nın. Genç yaşında kedisine veya köpeğine gösterilen ilginin onda kâğıtları, pet su şişeleri bu Türkiye’yi temsil
komiser yardımcısı olmuş, ülkesine hizmet ediyor. Türkiye’nin sıvaları dökülmüş soluk
etmek, suçlularla ve suçla mücadele etmek, duvarları. Tüm insanlar büyük bir zulmün,
fazlasıyla hak ettiği takdiri görmek – yoksa bir işkencenin, bir infazın, bir taş kalpli
parada pulda göz olsa polis mi olurdu zaten! muamelenin kısmen failleri ve tam anlamıy-
Ev alabildiler mi? Yoksa çoğu kamu emekçisi la şahitleri! O plastik sandalyede, o terk
gibi onlar da kirada mıydı? Kiralarını nasıl edilmişliğin griliğinde kalbi atmadan buz gibi
ödediler Mustafa işini kaybettikten sonra? yatan, başı geriye düşmüş Türkiye aslında!
Eşi çalışıyor muydu? Hapse düşünce onlara O berbat, virane hapishane hücresi ülke!
ne oldu? İçeride bunları düşünüyor muydu Belanızı bulasınız!
her daim, polis Mustafa? Kurduğu hayallerle Midem bulanıyor!

17
‘Kuzu postuna bürünen devlet’
Kemal Kurkut’un canına kıydı!
YA Abdurrahman Gök için aramaların bitmesini bekliyorduk. bulamadılar. Ve belli ki kendilerince herhangi
ZI Gazeteci Saat 08.04’te bir silah sesiyle arkamı dön- bir fotoğrafın çekilmediğinden emin olmanın
düğümde, birkaç polisin arasında, göğsüne bir rahatlığıyla kamuoyuna “canlı bomba” açıklama-

K
emal Kurkut 23 yaşındaydı. Baba- bıçak doğrultmuş, yarı çıplak vaziyette bir genci sını servis ettiler.
sını 5 yaşında kaybetti. Annesi, tam gördüm. Sanırım bunu elbiselerinin çıkarılması- Hafıza kartını önce alelacele pantolonumun
13 ahırı temizleyerek, kendine ve 4 na tepki olarak yapmıştı. arka cebine koydum.
çocuğuna barınacakları bir yuva (!) yapar. Hemen fotoğraf makinesine davrandım ve Sonrasında da çorabımın içine sakladım.
Böyle bir ortamda büyüdü. İmkânsızlıklar içinde fotoğraf çekmeye başladım. İlk fotoğraf karesini Ta büroya gidene kadar da çıkarmadım. Büro-
üniversiteye girdi.İnönü Üniversitesi Güzel Sa- çektikten sonra, Kemal polislerin arasından da fotoğrafları bilgisayara yükledim. Çektiğim
natlar Fakültesi’nde okuyordu. Keman çalmayı, sıyrılarak koşmaya başladı. fotoğrafların hikâyesini yazdım. Kemal’in 28
şiir okumayı seven biriydi. Belki de çok sevdiği Tam bu esnada üst üste silah sesleri de kareye sığan yaklaşık 50 saniyelik son anlarını
Ahmet Kaya gibi müzisyen olmaktı hayali. gelmeye başladı. Bu anlarda ben de istemsiz defalarca izlemek zorunda kaldım.
Peki ne olmuştu Kemal’e? bir şekilde Kemal’e doğru koşuyor ve art arda Fotoğrafa yansıyan her bir detayı dikkatlice
Binlerin gözünün önünde polis bu genci öl- deklanşöre basıyordum. inceledim ve “İşte Diyarbakır’da gencin kare
dürecek kadar neden canileşmişti? İşte hayatının Kemal yere yığılıp, başında bekleyen polis- kare vurulma anı!” başlığıyla kamuoyuna taşımış
baharındaki bu genç adam, 21 Mart 2017’de ler nabzını kontrol edene kadar olayın şokuyla olduk katilamı. Fotoğrafları, o zaman henüz
Nevroz kutlamasına katılmak üzere Malatya’dan 28 fotoğraf karesi çekmişim. Uzun namlulu KHK ile kapatılmamış olan Dihaber’de yayınla-
gelmişti. Diyarbakır’da polisler tarafından, silahı olan bir polisin beni engelleyip itmesiyle yınca valiliğin “canlı bomba” açıklamasına karşı
herkesin gözleri önünde, yarı çıplak bir şekilde kendime geldim. Ne çektiğimi kontrol etmek ciddi bir tepki oluştu ve dört gün sonra iki polis
vurularak öldürüldü. için makinemi açtığım zaman Kemal’in kanlar hakkında soruşturma açıldı. Daha sonra polisin
Kurkut öldürüldükten hemen sonra devlet, içinde, gözleri açık, yarasını tutmuş vaziyetteki verdiği bilgilerin, cinayetle örtüşmediğini devlet
alelacele ve bir şeyleri gizlemenin telaşıyla ‘bir son fotoğrafını gördüm. kabul etmek zorunda kaldı.”
intihar bombacısının öldürüldüğü’ açıklaması
yapmıştı. Havuz Medyası ve diğerleri hemen
Polisin fotoğraflara el koyabileceğini düşü-
nerek, hafıza kartını yuvasından çıkardım, tam o
Not: Gazeteci Gök’e, Kemal Kurkut
davasında terör örgütü propagandası yapmak Kemal
bu yalana sarıldı. Ta ki öldürülme anları saniye
saniye çekilen o fotoğraflar yayınlanıncaya
anda polisler etrafımı sardı.
Fotoğraf makineme el koymak istediler.
iddiasıyla Haziran 2022’de 1,5 yıl ceza verildi.
Polis ise beraat ettirildi. Çünkü katliamı yapan Kurkut
kadar. Türkiye’yi Kemal’in bir intihar bombacısı İzin vermeyince çektiğim fotoğrafları talep devletin polisiydi. Vefat eden ise bu coğrafyanın Doğum tarihi:
olduğuna inandırmaya çalıştılar ama bu yalan ve ettiler. Ben de henüz kartı makinaya takmadan kader mahkûmu bir Kürt’tü. Adalet yerini
olayın geliştiğini, refleksle boş bulmadı, memlekette kıyamet de kopmadı. Yal- 1989
cinayetin mumu yatsıyı bile bulamamıştı.
Ölümü göze alarak çekilen fotoğraflarla deklanşöre bastığımı söyledim. nızca Kemal’in anacığının yüreğinde koptu Vefat tarihi:
büyük bir yalan ve algı operasyonunu boşa Foto-film ekibinden uzman büyük kıyamet… Sonra ne mi oldu?
polisler çantamı aradı, Kemal için cenaze aracı da, mezar 21.03.2017
çıkardı Mezopotamya Ajansı Editörü Gazeteci
Abdurrahman Gök. Şöyle anlatıyor olayın buldukları hafıza kartlarının yeri de verilmedi. Yıkanmaması için Vefat Nedeni:
tamamına format çekip var su bile kesildi. Usulünce yaşama-
birinci dereceden tanığı Gazeteci Gök:
olan bütün fotoğrafların sına izin verilmeyen Kemal’in,
Polis tarafından
“KHK ile kapatılan Dihaber Ajansında ça-
lışıyordum o zaman. Diyarbakır Nevrozu’nu ta- silinmesinden emin olduk- usulünce gömülmesine de izin katledildi
kip etmek için görevlendirilmiştim. Sabah 07.00 tan sonra kartlarımı ve verilmedi, vatandaşının huku-
Mesleği:
sularında protokol girişine geldim. Burada çok çantamı bana teslim etti. kunu adaletiyle koruyamayan
Ancak Kemal hatta canına kıyan devlet Üniversite
sayıda zırhlı polis aracı, her birimden polisler,
gazeteciler, Nevroz Tertip Komitesi üyeleri Kurkut’un fotoğraflarının tarafında. (www.interna- öğrencisi
bekliyordu. Newroz alanına giriş yapabilmek bulunduğu hafıza kartını tionaljournalist.org)

18
Ragıp Enes
Katran
Doğum tarihi:
23.04.1996
Vefat tarihi:
15.07.2016
Vefat sebebi:
Işkence ile katletme
Mesleği:
Harbiyeli öğrenci

Harbiyeli Ragıp Enes’i


köprüde linç ederek canına kıydılar
YA Elif Katran kadar askeri aracın altında beklemişlerdi. yenin mezarlıklarla ilgilenen küçük bir bürosu
ZI
Ablası
Sabah gözü dönmüş bir grup tarafından linç var. Yetkili memura gidiyorsunuz, size araç
edilmişler ve kardeşim şehit edilmiştir. Ailesi veriyorlar, vs. nereye gidecekse naaş gidiyor.

R
agıp Enes Katran 23.04.1996’da olarak biz 17.07.2016’da arkadaşlarının
yedi kardeşin en küçüğü olarak Gazi- haber vermesi sonucu Ragıp’ın kamp dışına GÖREVLI MEMUR RAPORA
antep’ de doğdu. İlköğretim ve liseyi çıkarıldığını öğrenmiş olduk. Tam on iki gün BAKTI: “ÖLEN DARBECIYMIŞ”
Gaziantep’ te tamamladı. 2014 yılında sınav- boyunca aramadığımız karakol, adliye, hastane Görevli memur ölüm raporuna baktı, “Ölen
larına girdiği Hava Harp Okulu’nu kazandı. kalmamıştı; ancak olumlu ya da olumsuz hiçbir darbeciymiş. Sizin cenazeniz 15 Temmuz’da
Hava Harp Okulu’nda askerlik mesleğinin bilgiye ulaşamadık. ölen asker olduğu için belediye hizmet vere-
yanı sıra Bilgisayar Mühendisliği bölümünde miyor, kendi başınızın çaresine bakın” dedi.
eğitim görmekteydi. Kardeşim Ragıp, 15 Tem- KARDEŞIMI KÖPRÜDE “Bunlar öğrenci kardeşim” desek de, “Ben
muz gecesi tatbikat yalanıyla otobüse bindirili- LINÇ ETMIŞLER bilmem, biz öyle emir aldık” dediler. Kardeşi-
yor, Boğaziçi Köprüsüne götürülüyor. 26.07.2016 günü kardeşimi adli tıp kurumun- me yapılan zulüm bitmemiş, darbeci yaftasıyla
da bulduk. Ertesi günü sabah İstanbul Adli defin işlemlerinde hiçbir hizmet alamamış her
HIÇBIR ŞEYDEN HABERLERI YOKTU Tıp’a gittik, teşhis ettik Ragıp’ı. 15 Temmuz şeyi kendi imkanlarımızla yapmak zorunda bı-
Hiçbir şeyden haberleri yokken kendilerini yazıyordu vefat tarihinde... Aşırı derece darp rakılmıştık. Adaletin tesis edileceği gün yapılan
bir cehennemin ortasında bulan kardeşim ve etmişler kardeşimi, linç etmişler köprüde. bütün haksızlıkların elbette hesabı sorulacaktır;
arkadaşları kimseye zarar vermemiş; sabaha Cenazemizi teşhis ettikten sonra yaşadıklarımız peki 19 yaşında hayattan koparılan, yaşama
daha da vahim. Adli Tıp kurumunda beledi- sevinciyle dolu kardeşimi kim geri getirebilir?..

19
Kürtçe mevlidi
örgüt propagandası sayıp
Ali Boçnak’ı öldürdüler!
YA Muhsin Ahmet Karabay Ali’nin yolunun Kürt hareketinin siyasi yapısıy- biri olmak bu coğrafyada suçtu. “Hem Kürt
ZI Gazeteci - Yazar la kesişmesini sağladı. 1991’de Halkın Emek siyasi hareketinin içinde yer alması, hem dindar
Partisi ile (HEP) başlayan süreç Barış ve olması” adının en tehlikeli suçlular arasına

M
ela Huseynê Batêyî (1417-1495), Demokrasi Partisi’ne (BDP) kadar kopmadan yazılmasına neden oldu.
Hz. Muhammed’in doğumunu devam etti. Ali Boçnak’ı ölüme götüren süreç, 2009
anmak için Kürtçe “Mewlûdu’n-Ne- Bu yakınlıktan dolayı güç odakları ona yılında KCK operasyonları kapsamında
bi” adlı eserini yazarken, 6 asır sonra birinin bu beklenen yaftayı yapıştırmada gecikmediler. tutuklanmasıyla başladı. Sonra serbest bırakıldı.
eserinden dolayı hapse atılacağını muhtemelen “Sen PKK’lısın” dediler. Kürt siyasi hareketi- Hakkındaki açılan dava devam ettirildi ve 7 yıl
düşünmemişti. nin içinde yer aldığı için böyle anılan ilk kendisi 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Ali Boçnak, doğuda yıllarca medresede değildi. Mücadele etmek, hayatı mücadeleye dö- Silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasına bir
Kur’an ve dini ilimler eğitimi aldı. Bundan nüştürmek bu coğrafyanın bir gerçekliğiydi. Her de Kürtçe mevlit okuduğu için “dini istismar”
dolayı medrese tedrisatından geçenlere verilen mücadeleyi bir tohum ekmek gibi görenlerdendi. suçu eklendi. Okuduğu mevlit, “örgüt propa-
sıfatla anılmaya başlandı: Melê Ali. Bu tohumların bir gün özgürlük çiçeklerine gandası” sayıldı.
Kendi çabasıyla Kürtçe okuyup yazmayı dönüşeceğine yürekten inanıyordu. Yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet
öğrendi. Kürtçe şiirler yazmaya ve yaşı da kema- Kimi zaman mitinglerde Kürtçe şiir okuyup kararı, 2012 yılında Yargıtay tarafından onan-
le ermeye başladıktan sonra yeni bir unvanla katılımcıları coşturdu, kimi zaman taziye evlerin- dı. Ali Boçnak bir süre kaçak yaşadı. 2017’de
çağrılmaya başlandı. Apê Ali. de o yanık sesiyle aşir okuyup dua etti. Kürtçe tutuklayıp Ağrı Patnos L Tipi Cezaevi’ne
Şiirlerine, hayata dair her şeyi konu etti. mevlit okudu. Toplum içinde saygı gören, attılar. Çetelerin, hırsızların, kadın tacizcilerinin
Kimi zaman köyünde akan dereyi, kimi zaman söylediği dinlenen biriydi. serbest bırakıldığı bir ülkede Ali Boçnak için
kırlarda gezerken gördüğü çiçeği, kimi zaman artık ölüme giden yolculuk başlamıştı.
da insanlarına reva görülen haksızlıkları. KÜSKÜNLERI BARIŞTIRIR, KAN Beyin damarlarında tıkanıklık vardı, nefes
Zaten Apê Ali’nin başının derde girmesi DAVALILARA ARACILIK EDERDI
Dini bilgisi ve hayatın içinden gelen birikimiyle
darlığı çekiyordu, böbrek yetmezliğinden muz-
daripti ve ileri derecede prostatla başı dertte idi.
Ali
de bu yüzden olacaktı. Gördüğü kötülükleri
eliyle düzeltmeye yetecek gücü yoktu. Bunları
diliyle düzeltme yolunu seçti. Şiirlerini bunun
küskünleri barıştırır, kan davalarının bitiril-
mesine aracılık ederdi. Sevilen, saygı duyulan
Avukatı 76 yaşındaki hasta müvekkilinin tah-
liyesi için defalarca başvurdu. Ancak, zulmün
Boçnak
için yazdı. Ne var ki “Kim bir kötülük görürse, hukuk organına dönüşen Adli Tıp Kurumu
“cezaevinde kalabilir” raporu verdi. Doğum tarihi:
onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye
gücü yetmezse, diliyle değiştirsin” sözünün Ağır hastalıklarından dolayı çektiği 10.01.1946
doğruluğuna inandığını söyleyen muktedirlerin sıkıntıları uzun süre ailesinden gizledi.
Yaşadıklarını, 23 Eylül 2020’de ölümünden Vefat tarihi:
ölçüleri farklıydı.
40 gün öncesine kadar ailesinden gizlemeye 23.09.2020
HAKSIZLIĞA KARŞI çalıştı. Bağımsız koğuşa geçmemesini örgüt
üyeliğinin sürdüğüne gerekçe gösterip Apê Vefat sebebi:
TAVIR KOYDU APÊ ALI
Onlara göre tek doğru vardı: Kendi bildikleri. Ali’yi ölüme gönderdiler. Öldü ama adaletsiz, Cezaevi - korona
Kendi iktidarlarına payanda olmayan her şey hak tanımaz rejim, Melê Ali’nin yakasından
el çekmedi, peşini bırakmadı. Son vazifesinde Mesleği:
yanlıştı ve bir kıymeti yoktu.
Haksızlıklara karşı koyduğu tavır, Apê de rahat verilmedi. Ali Boçnak’ın cenazesi Medrese imamı
polis ablukasında defnedildi.

20
Yusuf
YA
ZI
Bülent Korucu
Gazeteci - Yazar Yusuf Pekmezci’nin
Pekmezci ölümü zulmün özetiydi!
Ö
lümü yüceltmek, ölümü kutsamak hiç
adetim değildir. Hangi fikir olursa
olsun canlıların ölülerden daha fazla
Doğum tarihi: hizmet edeceğine, katkı yapacağına inanırım.
10.04.1939 Ama bazı ölümler vardır ki yüzlerce, malına el uzatmamış, tam aksine malından mahkum ederek gitti. Tarih ve insanlık önünde
binlerce hayat kadar tesir bırakır. ihtiyacı olan herkese vermeye çalışmıştı. alınlarına silinmez bir kara çalarak veda etti.
Vefat tarihi:
Bazı insanlar vardır ki ölümleri de hayat- Yandaş kanallarda sunucu kadının tahli- Ölüm şekli yaşadığı zaman ve ülkenin özetiydi
20.02.2022 ları gibidir. yesine şaşırmasını örtbas etmeye çalışan genç adeta.
Gözlerini fani dünyaya kapadıklarında katil gibi ‘Abla orasını karıştırma’ diyeceği Ve bu özet daha iyi anlaşılsın, gelecek
Vefat sebebi:
taşlaşmamış vicdanlarda kasırga koparırlar. bir suçu da yoktu. nesillere ibret olsun diye yazmak onlara
Cezaevi - kalp krizi Yusuf Pekmezci o listenin başına yazaca- Devlet malını deniz görenlerden hiç de- düşmüştü. Tıpkı 8 yaşındaki Ahmet Burhan
ğımız insanlardan biridir. ğildi. Onda suç diye buldukları bütün dün- Ataç, genç öğretmen Halime Gülsu, 80’lik
Mesleği:
Hayatı, insanlığın, yardımlaşmanın, yada fazilet ve erdem olarak alkışlanan insanî Nusret Muğla gibi…
Esnaf tevazuun, içtenliğin anıtı gibiydi. vasıflardı. Okul açmak, fakir öğrencilere burs Mehmet Akif, çağının çürümüşlüğüne
Ölümü ise geride bıraktıklarının boynuna vermek, onların kalacağı yurtlar yapılmasına isyan ederken “Müslümanlık nerde! Bizden
asılmış bir hüküm. önayak olmak… geçmiş insanlık bile…” diyordu. Pekmezci
ve benzerleri yüzyıl sonra aynı bozulmayı,
IKI POLIS KOLUNA GIREREK, TARIH VE INSANLIK ÖNÜNDE kokuşmayı canlarıyla haykırdı. Tarihe kayıt
SÜRÜKLER GIBI GÖTÜRÜYORDU ALINLARINA SILINMEZ BIR düştüler: Bizi öldürenler insanlıktan nasipsiz
İflah olmaz hastalıklarına, tutuklu kalamaz KARA ÇALARAK VEDA ETTI canavarlardır. Aksi olsa ölüm döşeğindeki bir
raporlarına rağmen onu cezaevinde tutmaya ça- O, kendisini işkenceli ölüme terk edenleri ihtiyara bunu reva görürler miydi?
lışanları mahkûm ederek gitti.
82 yaşındaki Pekmezci gözaltı-
na alındığında iki polis koluna
girerek neredeyse sürükler gibi
götürüyordu. Sonrası daha
acıydı; ülke adına, adalet
namına, insanlık için…
Tanıyanlar onun için hep
güzel şeyler söylüyor. Bırakın
suçu kusur bulmakta bile
zorlanacağınız bir insanı göz
göre göre öldürdüler. Güya bu
ülkede idam cezası yok; lakin
işkenceyle hem de devlet eliyle
katliam serbest. On binlerce
adi suçluyu Kovid gerekçesiyle
sokağa salan düzen, kendinin
ve etrafının farkında bile olma-
yan Alzheimerlı Pekmezci’yi
son nefesine kadar evine gön-
dermedi. Halbuki O, tahliye-
sinde sakınca görülmeyenlerin
önemli bir kısmı gibi kimsenin

21
Cizre’de polis kurşunuyla
öldürülen Cemile’nin cesedi
3 gün derin dondurucuda saklandı
yasağı sırasında katledildi. Kınayı çok seviyordu. Saç ve ellerini kınala-
YA M. Ali Aslan dım, sonra yıkayıp kefenledik.
ZI HDP 26. dönem Milletvekili
CEMILE ÇAĞIRGA’NIN ÖLÜMÜNÜN Cesedi bozulmasın diye, kayınbiraderimin
ÜZERINDEN 7 KOCA YIL GEÇTI evindeki derin dondurucuyu getirip kızımı içine

Y
ıl 2015. Hendek savaşları başlamıştı. Cizre’de zırhlı bir araçtan açılan ateşle 10 yaşın- koyduk. Üç gün boyunca, kızımın cesedini
Güneydoğu’daki birçok şehir savaş daki Cemile Cizir Çağırga öldürülmüştü. buzlukta beklettik. O günden beri ne zaman
alanına dönmüştü. Taş taş üzerinde Aslında bu zulüm, Çağırga ailesi için ilk buzdolabının kapısını açsam aynı acıyı tekrar
kalmamıştı. Diyarbakır, Şırnak, Hakkâri, Cizre, değildi. 1992’de evlerine havan topunun isabet tekrar yaşıyorum.”
Silopi, Nusaybin ile diğer Kürt illeri adeta ha- etmesi sonucu Cemile’nin 2 kız kardeşi olmak
yalet şehirlere dönüşmüştü. Masum bölge halkı üzere 7 kişiyi kaybetti Çağırga ailesi. INSANLARIN YÜREKLERI
ise sokağa çıkma yasağı nedeniyle tam anlamıyla Anne Çağırga “Cizir” diye seslendiği kızı ARTIK YANMASIN
bir açık cezaevine hapsedilmişti. Cemile’yi gözyaşlarıyla şöyle anlatıyor: Cemile’nin vurulduğu yıl, Halkların Demokra-
Bölgede 45 dereceye varan aşırı sıcaklar, “Cizre’den de patlama ve silah sesleri geli- tik Partisi (HDP) Mardin Milletvekiliydim.
hayatı cehenneme dönüştürmüştü. yordu. Birden bize de ateş edilmeye başlandı. 10 yaşında bir kız çocuğu vuruldu dediler.
Sokak yasağı ayrı bir ıstıraptı. Cemile önüme düştü, ben de üzerimize Kelimeler ile tarif edilemeyecek kadar zor ve
Ağır silahlar eşliğinde çatışmalar, Cudi, yağan kurşunlardan korunmak için Cemile’nin acı bir durum. Vurulan sadece Cemile değildi.
Nur ve Yafes mahallelerinde sürüyordu. üzerine kapattım kendimi. 35 günlük M.Tahir Yaramış isimli bebek
Cemile Çağırga, Cizre’de yapılan operas- Cemile kollarımda can verdi. O gece kızı- yoğun gazdan olmak üzere, Sait Çağdavul
yonlar kapsamında ilan edilen sokağa çıkma mın cesedini koynuma alarak uyudum. (19) ve Mehmet Emin Levent (21) hayatlarını

Cemile
Çağırga
Doğum Tarihi:
10.12.2005
Vefat Tarihi:
08.09.2015
Vefat Nedeni:
Polis kurşunu
Mesleği:
Ilkokul öğrencisi

22
düşse, kamuoyu tepki verir, hem defnederiz kimseyi sokaklarda bulmak neredeyse imkânsız.
dedim. Etik görmüyordum, ama ortada da bir Ve ne yazık ki, böyle somut bir dosya, faili
cenaze ve her gün ölen çocuklar vardı. meçhul denilerek savcılıkça kapatıldı.
Bu fotoğraf, Cemile’yi getirmeyecekti Fotoğraf basına düştükten ve kamuoyu
ama başka çocukların ölmesini, öldürülmesini tepkisinden 3 gün sonra, yetkililer “Milletve-
engelleyebilirdi. Ailesinin izniyle fotoğrafı killeri, Cemile’nin cenazesini ambulansa teslim
kamuoyuyla paylaştım. edebilir.” dediler. Tabuta izin verilmedi.
Ben, Faysal Sarıyıldız, Leyla Güven, Fer-
HAYATTA BANA EN ÇOK IZDIRAP hat Encü, Enise Güneyli, Leyla Birlik, Sibel
VERECEK FOTOĞRAFI ÇEKTIM Yiğitalp ve Ayşe Acar, iki uzun battaniyeye
Cemile’nin küçük bedeni beyaz kefene sarılmış, sarılı şekilde cenazeyi ambulansa götürürken
biraz bükülmüş haliyle derin dondurucuya kon- bize ateş açıldı.
muştu. Bir kaç fotoğraf çektim, her bir fotoğraf Burada cenazeyi ambulansa teslim ede-
ruhumu, kalbimi, zihnimi, bedenimi, canımı cekken zırhlı araçlardan açılan ateş, mermiler
yaktı. Hâlâ aileyi her sene ziyaret ederim, aynı ve yoğun gaz bombardımanı altında cenazeyi
ıstırabı duyarım. ambulansa ulaştırdık.
Havuz medyasının iftira ve karalama Sait Çağdavul (19) ve Mehmet Emin
haberlerini de düşünerek, abisi Azad’ı da don- Levent (21)’de hayatlarını kayıp edenlerdendi.
durucunun yanında durdurarak, resmi çektim.
Fotoğraf kısa sürede yayıldı.
Tabi, her zaman olduğu
gibi havuz medyası tarafından
yine, “İsrail Ürdün sınırında
öldükten sonra derin dondu-
kayıp edenlerdendi. Cemile’nin evlerine taziyeye rucuya konan Filistinli kız
gittik. Evin kapısı ve duvarlarında mermi izleri çocuğunun fotoğraflarını yayın-
vardı. Taziye sırasında, ben cenaze gömüldü ladı” iftirasına maruz kaldım.
sanmıştım. Ama cenazenin içerde olduğunu O dönem AKP Milletvekili
söylediler. ‘Gömmemize ve ambulansa götürme- Şamil Tayyar, “provokasyon”
mize izin vermiyorlar’ dediler. yapılıyor diye tweet attı.
155’i aradım. Çünkü vali ve kaymakam Sonra abi Azad’ın derin
bizimle görüşmüyordu. dondurucu başındaki resmini ya-
Telefonu açan polis memuru kibarca; “Ya- yınlayıp ‘utanın’ dedim. Burası
pabileceğimiz bir şey yok, kontrol bizde değil. Cizre ve bu da Cemile’nin abisi
Cizre tamamıyla dışardan gelen özel silahlı Azad dedim ve o iftiracıları
birliklerin kontrolünde.” dedi. etiketledim.
Cenazenin derin dondurucuda olduğunu O dramatik tablo ve katliam
bilmiyordum. İçerde feryatlar ve ağıtlar yükse- bu görüntülerle kamuoyuna
liyordu. Cesedin derin dondurucuda olduğunu yansıdı.
görünce şoke olmuştum. Sokağa çıkma yasağından
Tüylerim diken diken oldu, nutkum tutul- dolayı ambulanslara müsaade
du. Dönemin İçişleri Bakanı Selami Altınok’tu. edilmemesi Cemile’nin kan kay-
Özel kalemine ulaşıp olanları anlattım ama bından ölmesine neden olmuştu.
durumu inandıramadım. Cemile’nin vurulduğu yerin
Sonra aklıma Cemile’nin derin dondurucu- ilerisinde özel harekât timlerinin
daki fotoğrafını çekip basına vermek geldi. Çok konumlandığı bir nokta var.
zor bir durumdu. Ama belki fotoğrafı basına Zaten polislerden başka

23
YA Enes Cansever çıkar. Önce kavurucu sıcakların kıtası Af-
ZI Gazeteci rika’ya, ardından da Fransa’nın Akdeniz
sahil şehri Marsilya’ya uğradıktan sonra,
ebedi yolculuğa devam eder.

E
Afrika Mali’de öğretmenlik yaptığı
cnebi topraklarına düşen ‘Sürgün’ okulu ve sıcak yuvası haramiler tarafından
hayatları sizinle paylaşmak istiyorum. gasp edilince çaresiz Fransa’ya iltica eder.
Düşünceleri farklı olsa da; sürgünleri, Hastalanınca uzun süren tedaviler
acı hatıraları ve ayrılık türküleri aynı olan başlar. Amansız hastalık bırakmaz yaka-
kitlelerden bahsediyorum. sını ve yorgun bedenini. Ruhunun ufkuna
Hani şu geçmiştekilere “Komünist”, yürür.
dünkülere “Bölücü/Kürtçü” bugünkülere ise Niyetim, bu gencecik fidanı, Yasin’i
“terörist” diyen, aynı devletin standart zekalı ve aynı kaderin izini sürenleri anlatmak.
ve sabit kafalıları var ya… Sürgünler, acı hatıralar, hercümerç-
Şaire de, sanatçıya da, öğretmene de tek ler… Dünden bugüne zorba yönetimler,
etiket: “Vatan haini”. tahakkümler, kadın, erkek, çocuk, bebek
Sondan başlayayım… demeden muhalifini ezme hevesleri…
Binlerce muhacirden biri olan Yasin Öğ- Hükmetme sevdasıyla kardeşlerini,
retmen’in ter-ü taze hikayesini sizlerle paylaşa- yavrularını gözlerini kırpmadan boğduran-
rak, coğrafyamızın son bir asırlık trajedisinin lardan, bugünkü zorbalara geldik.
değişmezliğine dikkat çekmek istiyorum… Ya benimsin, ya da kara toprağın zih-
Yasin Karaman’ın hüzünlü hayat hikayesi, niyeti… Yasin Öğretmenleri kavuran ateş,
Anadolu’da halen yaşanan ve memleket çok can yaktı, yakmaya devam ediyor.

Sürgündeki vefatlar:
ötesine taşan binlerce acıdan biridir. Zaman zaman, tempo düşüren ama
Yasin’in son yolculuğunda, annesinin bitmeyen eziyet, bizim toprakların kaderi
Fransa’daki Aix En Provence Müslüman sanki.

Şair Nazım, Ahmet Kaya


Mezarlığı’na kadar taşıdığı ‘Kürtçe ağıt’ Zorba zihniyet, önce hedef belirliyor,
adeta memleket evladının kaderi gibi. Yasin hedefini şeytanlaştırıyor. Sonra da, her türlü
Öğretmen, binlerce eğitimci gibi üniversiteden kötülüğün faili haline getiriyor hedeflediklerini.
mezun olur olmaz Erzincan’dan hicret yoluna

ve Yasin Öğretmen
Türlü komplolarla devre dışı bırakmaya
çalışıyor. Kardeşlerini katledenler hangi vic-
dan rahatlığıyla bunu yaptılarsa, onlar da aynı
vicdan rahatlığıyla yapıyorlar bunları.
Yani dünden bugüne miras, yaptıkları…
Eller yol bulup medeniyetler inşa eder- Gözü dünyayı, dünya malını görmemiş,
ken, dünya yıldızı ülkelerini yeni yıldızlarla bütün hayali güzel insanlar yetiştirmek ve
süsleme derdindeyken, biz bu yalpalamayla, onlara güzel bir hayat sunmak olan bu insanlar
bir yere varmaya çalışıyoruz. Demokrasi, hu- kime ne yaptı ki?
zur, barış, esenlik, yüksek milli gelir, refah… Aktörler değişti, uygulamalar değişmedi.
Belki, kim bilir hangi bahara? Hep birileri kurban oldu. Ortadan kaldırılması
Günah defterimiz kabardıkça kabarıyor, gereken bir hedef olmaksızın, devamı mümkün
karanlık sayfalara yeni sayfalar ekliyoruz. görünmeyen bir sistem kurulmuştu tarihî
27 yaşındaki Yasin Öğretmen, ne demiş yarımadada.
biliyor musunuz? “Dirimi istemeyen ülkeme, ‘Ey düşmanım, sen benim hızımsın’ diye
cesedimi de emanet etmeyin.” hamasetle büyütülmüştü bugünkü muktedirler.
Bu masumlara nasıl bir kin beslediniz ki, Bir yandan haset ve kin üzerinde yükselen
Yasin’i, Yasinleri böylesine kırdınız? iktidarlar; beri yanda, sürgünler, baba ocağına

24
hasret geçen uzun, upuzun yıllar ve bir avuç gibi, Paris’te can vermiş, yabancı diyarlarda,
seveninin katılımıyla musalla taşındaki son toprağın bağrında yatıyor.
yolculuklar… Yaşarken ne çok acı biriktirmişti Ahmet
Kaya, içi yanmış, haykırmıştı. Bugün de
ŞAIR NAZIM’IN YILLAR ÖNCE yüreği yanan geniş kitleler de onunla aynı
YAŞADIĞI FILMIN TEKRARI… acıyı haykırmıştı:
Şair Nazım, 10 yılı aşkın bir süre hapis yattı, “Başıma neler geldi sana diyemedim
o bir komünistti, ortadan kaldırılması gereken Beni kaç kere dövdüler,
bir hedefti! Çareyi, ülkeyi terk etmekte buldu. Adını söylemedim of, of, of, of
İstanbul ve ülke özlemi onu kasıp kavur- Yıkılsın evin.”
du, gurbette can verdi. Bu haykırış ve duyulmayan sızlanışlar
Onu bahtiyar kılan memleket türkülerini bugün de devam ediyor, belki de daha bü-
doya doya dinleyemedi. yük… ‘Hoşçakalın gözüm’ isimli albümünün
Beni bul beni bul anne…
Farklı düşünce takipçisi nice vatan evladı, kayıtlarını yaparken kalbine yenik düşmüş ve
Nazım’la aynı kaderi paylaştı. aramızdan ayrılmıştı, 18 yıl önce, Yasin Öğ-
YASINLER, GÖKHANLAR,
Yüce menfaatleri için her urbaya bürünen retmenin de hayatını kaybettiği yine bir Kasım
HÜSEYINLER, MALIKLER,
ceberut yapı, düşünce farkı gözetmeksizin, ayında. Sol görüşe sahip “bölücü bir Kürt!”
AYŞELER VE CEMAL UŞŞAKLAR…
iktidarı için tehlikeli gördüklerini bertaraf olmasına rağmen, en katı sağcılar ve taassubu
Fazla söze ne hacet? Adresi, kimliği, dini
etmeye çalıştı ve çalışıyor… en hassas kitleler bugün, büyük bir hasretle,
sorulmaz mazlumun. Zira aynı kaderde bu-
Yetmedi, kamplara böldü yavrularını. hüzünle şarkılarında kendilerini buluyor.
luşur onlar, benzerlik arz eder yaşanılanlar.
Bu kamplar; ırklar kampı, inanç kampı, Zira şarkıları sınıfsal, etnik, siyasal ve inanç
Yasin Öğretmen, Erzincan’da eğitimini
siyasi taraftarlık kampı olarak şekillendi ve açısından çeşitli baskılarla dışlanmış ve ezilmiş
tamamlar tamamlamaz, dünyadaki nefreti
vatan evlatları birbirinin kurdu haline getirildi. kitlelerin sesiydi. Karanlık ellerin kurbanı,
azaltmak, barış adacıklarında yeni fidelikler
Gidenlerin geride bıraktıkları bir bahisse, meçhulü belli failleri bulunmayan mağdurların
oluşturmak için, önce Afrika Gine’ye daha
arkada kalıp onlara hasret ömür sürenler de aileleri olan ‘Cumartesi Anneleri’ne de, 28
sonra da Mali’ye öğretmen olarak hicret
ayrı bir bahistir. Şubat’ın gözü yaşlı, başörtülü, genç hanımları-
eder. Gine, Mali, binbir zorluklarla inşa
Nazım’ın Piraye’si, Münevver’i ve na da destek vermişti.
edilenler, haramilikler, gasplar…
Memet’i… Ahmet Kaya’nın Gülten’i, Melis’i Kaya’nın yıllar önce söylediği ‘Beni bul
Pasaportsuz geçen günler,
ve Çiğdem’i… Yasin Öğretmenin kendisi gibi Anne’ şarkısı Yasin Öğretmenlere, zindanlar-
Çaresiz Fransa seyahati…
öğretmen eşi Büşra’sı ve geride bıraktığı evladı da tutsaklara, işkence görenlere ve dünyanın
Amansız hastalık ve öteye yolculuk.
Muhsin’i… dört bir yanına dağılmış ve parçalanmış
Yasinler, Gökhanlar, Hüseyinler, Ha-
Nazım Hikmet, Memet’ine şu satırlarla aile fertlerine de hitaben söylenmişti sanki.
liller, Malikler, Ayşeler ve Cemal Uşşak
seslenir Varna’dan: Önceki gün oğlunu Fransa’da son yolculuğuna
onlarcası… Emin diyarlar, emin melikler
uğurlarken evladının tabutuna sarılıp dizlerinin
için göç olup yola dizilenler, bir nefeslik
Karşı yaka memleket, üstüne yığılıp kalan Yasin öğretmenin annesi
yöre arayanlar, barış adalarını kurmak için
sesleniyorum Varna’dan, de, bu şarkılarda gezip duran anne gibiydi.
çırpınırken, Ege’de ve Meriç’in derinlikle-
işitiyor musun? Memet! Memet!
rinde Hakk’a yürüyenler….
Karadeniz akıyor durmadan, Beni bul Anne!
Dün gece gördüm düşümde Son söz:
deli hasret, deli hasret,
Seni özledim anne Hayata başka başka pencerelerden
oğlum, sana sesleniyorum,
Elin yine ellerimde baktılar, düşünceleri, bakışları farklı farklıydı
işitiyor musun? Memet! Memet!”
Gözlerin ağlamaklı onların… Lakin boyun bükmediler, bel
Gözyaşlarını sildim anne bağlamadılar, zora talip oldular, menfa-
Ahmet Kaya, bir CD hazırlığı yaptığını,
ana dili Kürtçe bir şarkı da okuyacağını söyle- Camlar düştü yerlere ate dudak büküp, oralı bile olmadılar…
Elim elim kan içinde Dertliydi onlar, dert aşığın mihnetiydi, dert
diğinde linçe maruz kalmış, hain ilan edilmiş,
Yanıma gel yanıma anne emanetti…
çarnaçar türkülerinin ve şarkılarının kaynağı
İki yanımda iki polis
toprakları terk etmişti. O da Yasin Öğretmen
Ellerim kelepçede

25
Herkesin kendine has
darbe ve işkencesi!..
darbesidir. 2ER darbesi, Ergenekon ve Erdoğan
YA Ahmet Nesin darbesidir. Aynı yaklaşım hukuk ve işkence
ZI Gazeteci - Yazar
konusunda da yaşanıyor. En çok duyduğum

T
sözler şunlardı: “Dindar dindara yapıyor!” ya
ürkiye’de demokratlık zor zanaat, nede-
da “Askere bu yapılır mı?” Bu kafanın altında
ni çok basit, bu ülke insanı demokrasiyi
yatan mantık esasında “Başkaları tamam da, bize
hiç yaşamadı da ondan. Türkiye’de
nasıl ve neden yapıyorsunuz?”. Ya da kendile-
insanlara ilkokuldan başlayarak demokrasi yerine
rince işkence ve cinayet 10 yıldır yapılıyor. Oysa
Cumhuriyet öğretildi, doğal olarak demokratik
Sabahattin Alî’nin öldürülüşüne, Nazım Hikme-
bir Cumhuriyet ya da Türkiye yerine hep
tin hapsedilişine, Tan Matbaası’nın yakılış, 6-7
“Cumhuriyet elden gidiyor!” yaygarası kopa-
Eylül Katliamı’nın oluş, Şeyh Said’in öldürülüş
rıldı. Oysa Google’a girip Cumhuriyet yazılı
ve Dersim Katliamı’nın yapılış tarihlerine baktı-
ülkelere bakarsanız, Cumhuriyetin çok da önemli
ğınızda son 10 yıl komik bile kalır. Bu şu anlama
olmadığını anlarsınız.
geliyor, bunlar olurken demokrasi adına itiraz
Geçmiş tarihe ve darbelere baktığımızda
etmiyorsanız eğer, bugün bunları yaşarız, yarın
karşımıza ilginç bir tablo çıkıyor. Birinin ‘darbe’
da başkalarını yaşayacağız demektir.
dediğine diğeri ‘demokrasi’ diyor. Hatta o
noktaya varıyor ki, halkların seçtiği başbakanla
SIZE YAPILDIĞINDA ‘DUR’ DEMEK
iki bakan idam ediliyor ve o darbe günü bayram
NE DEMOKRASIYI GETIRIR, NE DE
ilan ediliyor ve resmi tatil oluyor.
SIZI DEMOKRAT YAPAR
Babasının da tutuklandığı 27 Mayıs rulmadı zaten, Cumhuriyetin askerler tarafından
O zaman “Dur” demediyseniz demokrasiyle bir
1960’ı darbe olarak nitelendiren gazeteci Nazlı kurulmasıyla beraber oluştu. “Madem askerler
sorununuz var demektir, sadece size yapıldığında
Ilıcak, kendilerine hiç dokunmayan 12 Mart kurdu, demokrasi de askerin verdiği izin kadar
“Dur” demek ne demokrasiyi getiriyor, ne de
1971’i darbe olarak görmüyor. Aynı mantıkla olur” mantığı halka daha ilkokulda öğretildi.
sizi demokrat yapıyor. Benim gibi yıllardır her
kendisinin de arandığı ve tutuklandığı 12 Eylül Nedir bize öğretilen: “Türkiye Cumhuriyeti”.
türlü işkenceye, haksız tutuklamaya, idama, öl-
1980’i darbe diye niteleyen Ataol Behramoğlu, Osmanlı’dan, daha doğrusu padişahlıktan Cum-
dürmeye ve katliama karşı çıkıyorsanız, birtakım
28 Şubat’ı darbe gibi görmediği gibi, bir de huriyete geçiş halka yeterli görüldü. O yüzden
gerizekalılar sizi bütün örgütlerin elemanı olarak
‘gerekliydi’ diye açıklama yapıyor. de geldiğimiz noktada demokrasi yürüyüşleri
lanse ediyor.
Bu mantıkla analizler yapılan bir ülkede yerine Cumhuriyet yürüyüşleri yapıldı.
Bir başka mantık da şu şekilde oluşuyor:
doğal olarak 15 Temmuz ve sonrası da değişik En demokrat denilen Bülent Ecevit’in, Özel
“Ya 12 Eylül’de bile hukuk vardı”, “Demirel,
tartışılıyor. “15 Temmuz mu darbeydi, yyoksa Harp Dairesi’ni Semih Sancar’dan öğrendiği
Evren ve Çiller bile bunun gibi değildi.”
sonrası mı ?” tartışması gibi komik bir tartışma anekdotu bir okuyun ve öğrendikten sonra da
Oysa 51 kişi asıldı, onlarca insan işkencede
uzun yıllar yaşanacak. başbakan olarak verdiği desteği bir düşünün.
yaşamını yitirdi. 1. Milliyetçi Cephe hükümet-
leri kuruldu. Neler yaşandığını biliyoruz. Faili Hep söylediğimi bir daha söyleyeceğim: İkti-
15 TEMMUZ DARBESI, IKI ER dardaki partiler hiç önemli değil. Onları idare
meçhul cinayetler işlendi ve hâlâ karanlıktayız.
DARBESIDIR: ERGENEKON VE eden, edemediğinde darbe yapabilen sistemi
O zaman bu faşizmin karşılaştırmasını neye göre
ERDOĞAN yok etmezseniz, buna benzer bir yazıyı 50 yıl
yapıyoruz?
Oysa 15 Temmuz bariz bir darbe girişimidir. sonra bir başkası da yazar. Benim, babamla aynı
Daha onlarca örnek verebilirim ama bu
Sonrası da darbeyi önlemek için yapılan ‘’2 Er’’ mantıkla 69 yıl sonra tutuklandığım gibi.
sorunu çözmez. Bu ülkede derin devlet yeni ku-

26
Hainler
YA
ZI
Ümit Kıvanç
Yazar, t24.com ‘Hainler mezarlığı’nı
Mezarlığı
İ
stanbul Büyükşehir Belediyesi, 15
Temmuz darbe girişiminde ölen darbeci-
lerin gömüleceği bir “Hainler Mezarlığı”
kuran haindir
Mucidi: kurdu. Belediye Başkanı Kadir Topbaş bunun
Kadir Topbaş arkasındaki düşünceyi, “kuralım ki, gelen geçen olsun!” ayinlerinde kendinden geçenlerin ülkesi ğim şeyden eser olmaz..?
lanet okusun” cinsinden nezih (!) ifadelerle olmaya, kendinden farklı kimseye komşu olarak Hainler Mezarlığı, üstelik, farkındaysanız,
Tarih: açıklamıştı. dahi tahammül edemeyenlerin ülkesi olmaya bir yaşadığımız yerin ismidir. Yaşadığımız ortamın.
26.07.2016 Şimdi biz, kahvaltı masasında başından devâsâ günah daha ekledik. Yaşadığımız hayatın.
vurulan anaların ülkesi olmaya, narin bedeni Burada herkes doğuştan haindir.
Konu:
buzluklarda saklanan çocukların ülkesi olmaya, HANGI AYET, MERHAMETTEN Hiç kimsenin hain ilan etmeyeceği hiç
Hainler Mezarlığı ana kucağında vurulan bebeği hastaneye götür- YOKSUN BU KEPAZELIĞI VE kimse yoktur burada. Kemal Paşa haindi.
mûcidi! meye çabalarken vurulan dedenin ülkesi olmaya, YÜREKSIZLIĞI MEŞRU KILACAK? Vahdettin de. Anzavur haindi. Kuvayı Milliye
ana karnında vurulan bebeğin ülkesi olmaya, “Hainler Mezarlığı” kurduk. Hainler Mezarlığı de. Çerkes Ethem haindi. İzmir Suikasti
kendi şehirlerini yıkan devletin ülkesi olmaya, kuran haindir. Uzayacak lafın kısa hali bu. tertipçileri de. Gayrimüslimler haindi. Müs-
kendi şehirlerini yıkarken sevinen, coşan, duvar Hain, adı üstünde, bir şeye ihanet etmiş. lümanlar da. Aleviler haindi. Kürtler haindi.
yazılarıyla, sosyal medya mesajlarıyla katliamla- Hainler Mezarlığı kuran Müslüman dîne Komünistler zaten.
rını kutlayan silahlı üniformalı devlet görevlileri- ihanet etmiştir. İki kere iki dört.
nin ülkesi olmaya, kimin yöneteceği güya seçimle Yok, Batı'nın ilmini istemeyiz, ikiyle iki dört ŞEYH SAID, NAZIM, SAID NURSI,
belirlenen ama seçim iktidarı değiştirecek gibi çıkmasın, derseniz, başka bir ilim bulun getirin. MENDERES, DENIZ’LER HAINDIR!
olunca milyonlarca insanın iradesinin helaya Hangi ayet bu merhametten yoksunluğu, bu Kimse kimseye hiçbir zaman sormadı, sen kimsin
atıldığı ülke olmaya, iktidardakilerin çalmasının hem kalpsizliği hem yüreksizliği meşru kılacak? ki birilerini hain ilan ediyorsun, demedi.
çırpmasının onlara tapınılmasına engel olmadığı Ölü çocuğun anasını yuhalamaya cevaz Baş tacı ettiklerin silahlarını sana çevirdik-
gariban bir memleket olmaya, haksızlık, adalet- veren ayet mi? lerinde hain oldular, başkalarını vurduklarında
sizlik ve eşitsizliğin kutsandığı, “ayaklar baş mı Haydi, iktidarların bekası için uydurulmuş kahramandılar.
hadislerden birini çıkarın koyun önümüze. Ölen öldürene, kahramanlar hainlere
Veya siz de girişin hadis uydurmaya. karıştı, delibozuk bir toplum yaratabildik; cahil,
Bundan epey muktedir ekmek yemiş, siz de aldırışsız, duygudaşlık tanımayan, mütemadiyen
durmayın. Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? birbirinden nefret parçalarına ayrılan.
“Samimi Müslüman” diye bir insan kalma- Şimdi birileri, çocuklarımız, torunlarımız
sın mı istiyorsunuz? da maazallah bu delilikten sıyrılır diye, tedbir
İktidarınıza hizmet etmek dışında Müslü- mahiyetinde, Hainler Mezarlığı kuruyor.
manca bir gaye kalmasın mı istiyorsunuz? Ve bunu kuranlar güya dindar.
Benim gibi salaklar, dindar olmadığı halde Böyle korkunç bir iş için size yetkiyi kitabın,
dindardan ahlâk, vicdan, şu bu bekleyenler, dinin vermediğini şükür ki biz bile biliyoruz.
çoktan anladık bu işin en azından bu toprak- Kim meşrulaştıracak bu insanlık suçunu?
larda genel bir kültür ve davranış kodu haline Kendi gibi olmayanı köle etmek isteyen din
gelmeyeceğini de, yine kanımızı damarımızda âlimleriniz mi? Kim diyecek, ölüm eşitlemez,
dondurmayı, en ahlâksız vicdansız kötü kalpli ölen hainin cezasını Allah değil kalan sağlar ve-
caniden beklenmeyecek haltları geçerken, öylesi- recek diye, kim? Neyse ki belanızı kimin vereceği
ne, korkunç, yani korkutucu bir tabiîlikle yemeyi konusunda karanlık bir nokta yok.
nasıl becerebiliyorsunuz? Çok merak ediyorum; ama gerçekten
Nasıl bir malzemeden yapıldınız siz? çok merak ediyorum; “Hainler Mezarlığı”
İçinize hiç mi ruh koymadılar, hiç mi tabelasını gördüğünde ağlayan kaç kişi
vicdan, hiç mi o... nasıl tarif edeceğimi bilemedi- yaşıyor bu topraklarda?

27
Enkaz devri şarkıları:
Unutulmasın diye bu karanlık geceler
S
anatın, bilhassa da müziğin korku- toprağına hayran, dili ve kültürüyle iç içe, Meğer ne kavgalar verilmiş onurlu ve insanca
dan dilinin bağlandığı bu karanlık ama siyasi gündeminden hep uzak yaşadım. bir yaşam uğruna.
dönemde, sizlerle 10 şarkıdan Türkiye’li insanları, hoşgörülü, sevgi dolu, yüz-
oluşan ‘ENKAZ’ albümümü paylaşmanın lerinde içten bir tebessüm, cennet gibi bir hayat MASUMLAR IŞKENCE
gururunu yaşıyorum. İnsanlık onurunun, yaşayan ve toplumca güneşli güzel günlere ODALARINDA CAN VERMESIN
barışın, kardeşliğin, adaletin ve özgürlüklerin ermiş olarak gördüm yıllarca. Ben de içinde yaşadığım dönemde toplumcu
ayaklar altına alındığı bu dönemde, aydınlığın Meğer tarih ne çok acının üzerini örtmüş, ve gerçekçi bir sanat anlayışını özümseyip,
gözündeki yaşı silen, karanlığın karşısında net perdelemiş. Acı tebessümlerin örtbas ettiği ne şarkılarımı bırakmak istedim bir şahit olarak
ve protest bir duruş sergileyen, derdi insan sessiz çığlık ve feryatlar varmış. Meğer geçmişte yarınlara. Unutulmasın istedim bugün ma-
ve insanca yaşamak olanları omuz omuza ne insanlar sürgün edilmiş, ne köyler yağma- sumlara reva görülen zulüm. Unutulmasın ve
yürümeye davet eden ve insanlığa vicdan ve lanmış yakılmış, ne canlar gençliğini hücrelerde bir daha bu enkaz, bu sisli, dumanlı ve soğuk
adalet çağrısı yapan 10 şarkı… tüketmiş, hayata son noktayı tutsaklıkta koymuş geceler asla tekrar yaşanmasın. Ozanların yeri
ve ne masumlar işkencelerde can vermiş. Çocuk- bir daha otel odasında alevlerin içi olmasın.
MEĞER TARIH NE ÇOK ACININ lar öldürülmüş yüzlerce, binlerce, aleve verilmiş Masum öğretmenler işkence odalarında can
ÜZERINI ÖRTMÜŞ aydınlar, komşu komşuyu ihbar etmiş, göz vermesin. Çocuklar hapishane avlularında
Esasen, Avrupa’da doğmuş, büyümüş, eğitimi- yummuş ölmesine ve malına mülküne konmuş. değil, parklarda oynasın ve annelerinin kuca-
ni tamamlamış ve hayatını burada kurmuş biri Meğer türkülerimiz tarihe kanlı tırnaklarla ka- ğında en tatlı uykulara yumsunlar gözlerini, Derdim insandır benim
olarak, Türkiye’nin havasına, suyuna, taşına, zınmış hatıralarmış ve ne acıların sahitleriymiş. buz gibi sularda hayata değil.
Bir yanım alev alev yas tutar Madımak’ta,
GÜZEL GÜNLER GELENE DEK... Bir yanım yavrum Berkin ile taşa tutuldu.
Akıntıya karşı kürek çeken bu şarkıların yolu
Bir yanım var, masumlarla sürgün adımlamakta,
elbette yer yer yalnızlığa mahkumdu. Bu
bağlamda, albüm sürecimde yanımda duran Bir yanım bin bebekle zindanda avutuldu.
ve emeğini esirgemeyen dostun benim için
ne kadar kıymetli olduğunu takdir edersi- Dinim sevgi, rengim aşk, dilim vicdandır benim.
niz. Varlığı ve desteğiyle bu yalnızlığı bana Bir kalıba sığmam asla, derdim insandır benim.
unutturan ve bu yolun “kapkara gökyüzüne
masmavi umutlar eken” yol arkadaşım, güzel
Madımak’ın ateşiydi sıçrayan Başbağlar’a,
dostum, duayen sanatçı Ercan Aydın’a çok
teşekkür ediyorum. Eren’imi vuran eldi, kıyan Ahmet Burhan’a,
Ümit ediyor ve öyle inanıyorum ki, bu Bir yanım var, ağlar durur her bir dökülen kana,
karanlık geceler ülkemiz ve insanımız adına Tüm benliğim barış ister, yetti artık canıma.
bir şafağın öncüsü ve yaşanan bunca olum-
suzluk ve acı, bir doğumun sancısı olacaktır. Dinim sevgi, rengim aşk, dilim vicdandır benim,
Ve yine ümit ediyor ve öyle inanıyorum ki,
Bir kalıba sığmam asla, derdim insandır benim .
tüm ayrılıklar er ya da geç bitecek ve biz şar-
kılarımızı hep birlikte, omuz omuza, öylesine
hür ve öylesine kardeşçe dalgalandıracağız Süvari Öztürk
güzel ülkemizin ılık semalarında.
O güzel günler gelene dek şarkılarımı
sizlere emanet ediyorum.

28
Feridun Ayrı bir feryattı,
Maden evlat acısıydı Feridun!
Doğum tarihi:
2010 YA Süvari Öztürk yoksa onun cansız bedenini o sulardan alıp, gezdirecekti. Gelip çattı o güzel gün. Atina’da
ZI Sanatçı gözyaşları içinde defneden eller mi? Kimdi dost, bir konsere davet edildim ve ilk aklıma gelen
Vefat tarihi: kimdi düşman? Var mısın dedim, bu şarkımı isim Fotis oldu. Onu heyecanla arayacaktım,

F
29.10.2017 otis Anagnostou, kendi küçük atöl- iki dilde yapalım ve bu hatırayı paylaşalım. haydi diyecektim, gidelim birlikte.
yesinde gitar üretimi ve tamiri yapan Heyecanla ayağa kalkmıştı Fotis, sanat işte
Vefat sebebi: bir dostumdu. Fotis; sanatın, müziğin budur, paylaşmaktır ve köprüler kurmaktır dedi IŞTE O HAYALIM YARIM KALDI
Ege’de boğulma ruhuna ve gücüne inanan, sözlerin ardında ve sarılmıştı bana. Ulaşamayacaktım ben Fotis’e, bulamayacak-
gözlerin ifadesini okuyan ve dinin, dilin, kim- “Ach Feridun, Ach Pedi Mou” dedi. tım onu. Telefon numarası iptal edilmişti,
liğin ötesinde gönlün rengine aldırış eden bir “Ah Feridun, ah çocuğum” yani… kapanmıştı atölyesi. Son bir umut internet
usta, bir müzisyendi. Müziğimi ve şarkılarımın Uzun ve hummalı bir çalışma sonucu sitesine bakmak istedim, belki değişmiştir
manasını sordu bana bir gün. Enkaz dedim, şarkımın bir bölümünü çevirdi benim için ve dedim iletişim bilgileri. Bir yazıyla karşılaştım:
Şafak dedim, 13 Gece dedim, Kör Perçin kendi stüdyosunda şarkımın basgitar kayıtlarını “RIP – Fotis Anagnostou”
dedim ve Feridun. Bas gitaristi olduğu o Avrupa’nın en
Feridun, Maden ailesinin en küçük çocu- güzel Blues orkestralarından biriyle ‘RIP’
ğu. Soğuk bir Kasım gecesinde Ege sularında adında yeni bir şarkı mı yayınlamışlar diye
can veren o masum aile, baba Hüseyin, anne düşündüm? Hayır, ölüm haberiydi bu. RIP,
Nur, çocukları Bahar, Nadire ve Feridun... “Rest In Peace’” demekti. Çok üzüldüm,
En çok da Feridun’un hikâyesinde gözleri bir ağladım ve günlerce acısını hissettim. Bir
ayrı baktı bana Fotis’in. yanım eksik gidecektim Atina konserime
Ayrı bir feryattı çünkü o, ayrı bir dramdı, ve yalnızlığı iliklerime kadar hissedecektim.
evlat acısıydı, hasretiydi. Benimle ve şarkımla Mezarı başında duracak, en güzel temennileri
birlikte gönülden ah çekmişti Fotis. Dinledi, geçirirken gönlümden, onun Feridun için
bir daha dinledi ve bir daha. Bizim olduğu yazdığı Yunanca şarkı sözlerini fısıldayacak-
kadar onun da şarkısıydı bu, çünkü bizim tım kendi toprağına.
ellerimizden kayarken Feridun, umudunu “Poses meres perasan pou, petakses hia
Fotis’in ülkesine bağlamıştı. Sürgünü Yuna- ton paradiso?” / Kaç gün oldu sen gideli,
nistan’a idi o çocuğun… Dost kimdi, düşman uçalı gökyüzüne sen?
kim? Feridun’u Ege’nin soğuk sularına iten Sen, Fotis Anagnostou, sürgün gecelerin
eller miydi eş ve dost? vazgeçilmez ve yeri dolmaz dostu, bil ki seni
Feridun’un bir nefes bulma ümidiyle FOTIS ANAGNOSTOU
unutmayacağım asla ve unutturmayacağım.
göç ettiği Yunan yurdu muydu düşman? İşte Gönlümde yerin hep kalacak ve sıcaklığını
dostun düşmanın belli olmadığı ve izlerin asla yitirmeyecek. Daha kırk yıl yaşar mıyım
birbirine karıştığı bir dönemde biz Fotis ile bilmem, ama ömrüm boyunca bir hatır
oturmuş şarkılarımdan bahsediyorduk. yapmıştı. Bir kelime dahi Yunanca bilme- kalacaksa, o da senin atölyende, senin tütünü-
yen bana yeni şarkımızın hece hece, kelime nün dumanına ve kokusuna eşlik eden o acı
BILIYOR MUSUN DEDIM FOTIS… kelime telaffuzunu öğretmişti. Ruhunu katmıştı kahvenin hatırı olacak. Melekler yoldaşın olsun
Biliyor musun Fotis dedim, benim aslında içime şarkıma, sevgisini ve emeğini katmıştı. Onun dostum ve yattığın yer incitmesin seni. Gittiğin
sinmiyor bu şarkım. Bir yanı eksik ve bana ülkesini, Yunanistan’ı bir gün birlikte ziyaret yerde Feridun gelip bulsun seni, amcacığım
yarım geliyor. Feridun’un hatırasını ve şarkısını edecek, bu şarkımı sahnede birlikte çalıp söy- desin, asla bırakmam elini, çünkü en karanlık
onu Ege Denizi’ne iten eller mi hak ediyordu, leyecektik ve bana Atina’nın en güzel yerlerini gecemde sen de unutmadın beni…

29
Mevlana diyarı Konya’nın kör ve
sağırları Görmez ailesini öldürdü
Defin boyunca bu tabloyu izledi Mevlânâ
YA Enes Cansever
ZI Gazeteci - Yazar Celaleddin’in beldesi. Bu tablo, tarifsiz bir kinin
ve bambaşka bir nefretin panoramasıydı aslında.

K
Önce aşından, çok sevdiği işinden, eşinden
onya denince akla ilk gelen Hz. Mev-
ve sağlığından edildi Fatma Öğretmen. Ardın-
lânâ olur. Tabii ki, Şeb-i Arus’un, ma-
dan güzel yavrusu Berk’ten, sonra da biricik
nevi iklimi belirir gözlerimizde. “Gel,
ne olursan ol yine gel!” diye yükselen ses, engin kızından ayırdılar, bu devrin zalim mi zalim
bir görüşü ve zengin bir hoşgörüyü barındıran gaddar mı gaddar rejiminin, mimarları. Gün
anlayışı hatırlatır bizlere. gün adeta mum gibi eridi KHK’lı öğretmen.
Bu kadim şehir, Gevher Nesibe belle- Koca vücudu, 29 kiloya kadar düştü.
ğimizde belirir. Onun peşi sıra gelenler, 21.
asrın Gevher Nesibeleri Fatma, Leyla, Emine, FATMA ÖĞRETMENIN
Fatma Hanife, Hacer, Betül öğretmenler ve YÜREKLERI YAKAN MESAJI:
adını sıralayamadıklarımız. Fatma Öğretmen şöyle dile getirmişti duru-
Hiç şüphesiz bu tablo, bir devrin utancı, munu: “Çok sevdiğim sınıf öğretmenliğinden
karanlık bir devrin fotoğraflarından biridir. ayrılmak zorunda kaldım. Böbrek nakli nede-
Anadolu’nun bağrında yaşanan kapkara niyle malulen emekliliğim, KHK ile ihracım
bir zulüm… Gözler kör, kulaklar sağır. Kalpler nedeniyle olmadı.”
mühürlü, vicdanlar paslı. Doğrusu, ne Anadolu “Yardım edin, ihtiyacım var!” çığlığı nasırlı
eski Anadolu, ne de Konya eski Konya… vicdanlarda yankı bulamadı ne yazık ki.
“Eşim suçsuz yere hapiste.” dedi ama bu
Hoşgörü rafa kalktı, Mevlana öğretileri
lafta kaldı. Bekir’ler, Berk’lerden ve Fatıma’lar- devrin yargıçları çoktan adaleti rafa kaldırmıştı. Fatma
dan, Haluk’lar Esen’lerden, Fatma Hanifeler
Ahmetler’den, Mevlüt’ler Aliler’den, Esralar
Oğlu Berk’i kelepçeyle uğurlayan Bekir
Öğretmen, eşi Fatma’yı uğurlayamadı. Görmez
Fatih’lerden, Şükran’lar Ümit’lerden, Zeki- kalakaldı. Üzüntüye dayanamayan bu çaresiz Mevsim Muharrem olmasa da, Konya
anne, işitme duyusunu kaybetti. Vefat tarihi:
ye’ler ve Harun’lar, Ahmet’lerden koparıldı. ovası çöle dönüşmüştü. O, Gül Peygamber’in
Duyan yok mazlumu, sesine ses verecek torunu Hüseyin’e çektirilen acılar gibi, asrımızın 12 Ocak 2021
yankı da yok ortalıkta. Cahiliye çöllerindeki CEZAEVINDE, KALIN CAMIN Yezit’leri, Kerbela’yı yaşattı Görmez ailesine.
azgınlığa rahmet okuttu gaddarlıklar. ARKASINDA AĞLAYARAK ANLAŞMA! Dirisine de ölüsüne de, acı çektirmeye yemin Berk Görmez
En büyük şoku cezaevindeki ilk görüş gününde etmişti taş kalpliler. Oğlu
GÖNLÜMÜZ PARAMPARÇA! yaşar Fatma Öğretmen. Cezaevi yönetimi işitme Adeta bugünler için söylemişti sanki Mevla-
Bir kadın, bir öğretmen Fatma Görmez. cihazının içeri sokulmasının yasak olduğunu na şu sözü: “Susamak ve susmak çok benzerdir. Vefat tarihi:
Mesleğine aşık. KHK zulmüyle mesleğinden söyler. Günlerce birbirini göremeyen iki eş, kalın Birinde dilin, diğerinde yüreğin kurur.” 05.01.2018
men edildi. İşini ve eşini seven, hayat dolu bir camın arkasından sadece karşılıklı ağlaşarak Ne yazık ki, Anadolu’yu Kerbela’ya çevi-
öğretmenin hayatına kıydılar. dertleştiler. Birbirlerine tek bir kelime söyleye- renler, dilleri de yürekleri de kuruttular. Vefat Nedeni:
Hem de herkesin gözünün önünde. meden, gözyaşları eşlik etti sadece onlara. Görmez ailesinin dramından geriye, zin- Kanser
Sevdiği eşi Bekir Öğretmen, bir şafak vakti Yaşanan dramın ağırlığıyla oğul Berk, önce danda çaresiz bir baba, küçük yaşta annesiz ve
operasyonuyla elinden alınıp kara zindanlara melek olup uçtu öte tarafa. Esaretteki baba Be- kardeşsiz kalan masum bir kızcağız kaldı. Mesleği:
yollandı. Suçu (!), atılmış bir tweetten ibaret. kir, ellerindeki kelepçeyle getirildi cenazeye. Bir Şikâyet ediyoruz, bu gönül kırıklığımıza Öğretmen
Engelli oğlu Berk ve kızıyla yapayalnız avuç toprağı atamadı cennet kuşunun mezarına. neden olanları sana ya Mevla!

30
Hatice Baba Murat Öğretmen’in
Akçabay
ve evlatları
“Mahşer” dediği Meriç’te o gece!
Doğum Tarihleri:
YA
ZI
Erhan Bozkurt
Şair
Hatice: 08.12.1982

H
Ahmet Esat: 31.10.2012 aklarında açılan cadı avı soruşturması nede-
niyle, arama kararı bulunan ve 18 Temmuz
Mesut: 31.01.2014
gecesi Yunanistan’a geçmeye çalışan Murat
Bekir Aras: 19.4.2017 Akçabay’ın, eşi ve 3 çocuğuyla birlikte bindikleri bot,
Vefat tarihleri: Meriç’te battı. Ve maalesef Murat Öğretmen’in eşi Ha-
tice Akçabay (36), ve üç oğlu Ahmet Esat (6), Mesut
21.07.2018 (5), Bekir Aras (1) Meriç’in sularında can verdi. Botta
Vefat sebepleri: 2’si kaçakçı olmak üzere toplam 11 kişi bulunuyordu.
Uzun aramalar neticesinde anne Hatice Akçabay’ın
Suda boğulma ve bir yaşındaki oğlu Bekir Akçabay’ın cansız bedenleri
ADI HİCRET Sıradan eşyaları alırken ağladığın,
Hizmet gönüllü gittiğin, Yaralı kalbini arkada bıraktığın,
Mesleği: birbirlerine sarılı vaziyette bulundu.
Meğer, meğer mecbur kaldığın, Bir akşam üstü hicranla terkettiğin,
Aynı aileden 7 yaşındaki Ahmet Esat ile 5 yaşın-
Öğretmen Adı Hicret.... Bir botla can pazarına çıktığın,
daki Mesut’un ise aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ
Bir akşam vakti güneşle battığın, Meriç’in sularına mecbur edildiğin,
cesetlerine ulaşılamadı. Murat Öğretmen, sağ kurtuldu-
Son kez geri dönüp ızdırapla baktığın, Ay ışığında, bir Meriç gecesi sessizliğin...
ğu “Mahşer” dediği o geceyi şöyle anlattı: Her adımı bir meçhule attığın, Adı Hicret....
“Plastik, şişme bota dokuz kişi olarak bindik. İki Bir ömrü ; bir akşam üstüne bıraktığın, Derken sinesi çatladı sessizliğin,
kaçakçı da en son bindi. Toplam 11 kişi olduk. Nehrin Adı Hicret.... Bir mahşerdi ki koptu o geceleyin,
ortasında kaya gibi bir cisme çarptığımızı sanıyorum. Ana,baba, kardeş, ciğerparem dediğin, Meriç çıldırdı, aldı “Üç Meleğin”...
Etrafında kimseyi bulamadığın, Arşa dayandı “baba baba” çığlığın ...
EVLATLARIM ELLERIMDEN KAYIP GITTI Davam deyip ömrünü verdiğin, Birini kurtarayım derken, diğerine daldığın,
Bot delindi, kendi etrafımızda dönmeye başladık. Bir Buna rağmen “hain!” damgası yediğin, Tek tek “Hepsi elinden gitti”... yandığın,
anda bot devrildi ve suya düştük. Diğer aile hemen Adı Hicret.... Bari hanım, canım deyip aradığın,
nehrin sağ bölümündeki dallara tutundu. Ben ve eşim Yere, göre sığdıramadığın, Ya Rab! nasıl bir acıdır ki çektiğin,
çocukları tutmaya çalışırken nehrin ortasında kaldık. Yerine, göğüne sığamadığın, Per perişan yıkılıp, kala kaldığın,
Küçük bebeğimizi eşim tutuyordu. Diğer ikisini ben Bir karışına, bin canın feda ettiğin, “Allah’ım Allah’ım Allah’ım”... haykırdığın,
tutmaya çalıştım. Bir avuç toprağı esirgenip öldüğün, Dört canın üçünü toprağa, birini suya verdiğin,
7 yaşındaki Ahmet Esat’ta can yeleği vardı, biraz Adı Hicret.... Cenazelerini bile göremediğin....
suyun üzerinde durabiliyordu ama diğeri suya battı. Ekmeğim, suyum, her şeyim dediğin, Adı Hicret....
Eşim de akıntıya kapıldı gitti. Ekmeğe, suya muhtaç, terk edildiğin, Mümkün olsa intihardı belki tek dileğin,
Uzakta bir ağaç dalına tutunduğunu gördüm. ‘Hati- Yaşatma sevdasıyla nefes alıp verdiğin, “Beni de beni de” al deyip yalvardığın,
ce sakın dalı bırakma, seni gelip kurtaracağım’ dedim. Yaşama hakkı elinden alındığın, Gözyaşlarınla Meriç’i o gece boğduğun,
Dalgalara karşı koymaya çalışırken onun aynı yerinde Adı Hicret..... Ve derken “İlahi Sekineydi” ki bulduğun,
olmadığını gördüm. Seslendim, bağırdım ama bir daha Evlatların ve sevdiğinle yola çıktığın, Adı Hicret....
seslerini duymadım.” Bir akşam ezanıydı ki belki bu son dinlediğin, Dinmeyen acıların kaderimdir saydığın
Beyaz Sayfa Youtube Kanalı’nda, ‘Adı Hicret’ yo- Ver elini Sevdiğim, Allah Kerim dediğin, Dua, dua, sabır, sabır ciğerine çektiğindir ki,
rumuyla çıkan Bozkurt, o “mahşer gecesini” ve Akçabay Eğer bir şey olursa hakkın helal ettiğin, Adı Hicret....
ailesini içine çeken Meriç’i şu satırlarla dile getirdi. Adı Hicret....

31
‘Zalim Meriç ellerimden aldı,
tutamadım kızımı ve gitti’
receği bir evraka ihtiyaç vardı. Eşim, bulunduğu fazla dayanamadık. Tutamadım kızımı ve gitti!
YA Neslihan Teke ülkede konsolosluğa giderse tutuklanırdı. O Ben de bir süre sürüklendikten sonra, bir
ZI Annesi
yüzden kızımıza yeniden pasaport alamıyorduk. ağaca tutundum. Yaklaşık 4 saat suda kaldım.

N
Yeniden aile olabilmek için tehlikeli olduğunu Kızım gitmişti ama ben yaşıyordum. Ne
urefşan’ın 8 yıllık hayatı, hiç işleme-
bildiğimiz yolu deneyecektik. yapacaktım? Babasına ne diyecektim?
dikleri suçun suçlusu olarak gösterilen
Edirne sınırında yaptığımız ilk denemede Orada tutunduğum ağaçta, ellerimi bırakıp
anne babasına yapılan ve direkt olarak
yakalandık. Mahkemeye çıktım ve denetimli canıma kıymayı çok düşündüm ama inancım
onun da maruz kaldığı zulümler sebebiyle bitti.
serbestlikle salıverildim. Yıkılmıştım ama çarem ve değerlerim buna engel oldu. Yine de beni
O yüzden mazlumdu yavrum. Nurefşan’ın
de yoktu. Yeniden tutuklanacağımı bile bile alması için Allah’a çok dua ettim. Gece 3’te
anlamı etrafını aydınlatan, ışık saçan demektir.
kızımla bu tehlikeli yolculuğa çıktık. düştüğümüz sudan tahminen 7 gibi donmak
Dünyamızı aydınlatmıştı kızımız. Anne ve
3 Mart 2021 tarihinde Meriç Nehri’ne üzereyken çıktım.
babası olarak bu ismi koymaya karar verirken
kaçakçılarla beraber gece saat 02:30’da geldik.
‘‘kalp doktoru olsun kızımız, insanların kalbine
Maalesef jandarma yolda, kaçakçıların arabasını KIZIMIN CESEDINI JANDARMAYLA
maddi, manevi dokunsun” diye niyet etmiştik.
durdurup nehirden geçerken kullanacağımız asıl BIRLIKTE SUDAN ÇIKARDIK
Kızımız naif, kibar, oturması kalkması, olaylara
botu almıştı. Kaçakçılar yeni bir bot buldu ama Jandarma ve yanımdaki kişilerle beraber
verdiği tepkileriyle sanki büyümüş ve küçülmüş-
bu bot çok basit görünüyordu. Bota binmemek kızımı sudan çıkarıp defnettim. Eşim, 3
tü. Cennete namzet bir hali vardı.
için çok direndim ama başka çaremiz yoktu. buçuk yaşından beri görmediği, dokunamadı-
Bizi bota bindirdiler. Su çok yüksek ve so- ğı kızının cenaze törenini telefon ekranından
EŞIMIN YANINA
ğuktu. Nurefşan bot üzerinde giderken “Anne izliyordu. İkimiz için de dünya artık bitmişti.
GITMEK ÜZERE YOLA ÇIKTIK
sabret! Çok az kaldı babama kavuşmamıza, İmzamı atmadığım ve yurtdışı çıkış yasağımı
Onun insanın hüznünü alan, yüzünü güldüren
kötü günler geride kalacak Anne” diyordu. deldiğimden dolayı polisler her yerde beni
bir hâli vardı. Yaşanılan o hain darbe gecesin-
Kızımın dilinden bu cümleler dökülürken arıyordu. Gözleri o kadar kin ve nefretle
den kısa süre sonra babası yurtdışına çıkmak
kalabalık oluşumuz ve suyun yükselmesinden doluydu ki yavrumu kaybetmeme bile mer-
zorunda kaldı. Kızım babasından ayrıldığında
dolayı bot bir anda alabora oldu, suya düştük. hametleri yoktu. Ben bir kere daha, kızımın
3,5 yaşındaydı.
Bir kaç defa kızımı suyun üzerine çıkart- vefatından 1 buçuk ay sonra tekrar aynı
Eşimin yanına gitmek için çıktığımız yolda,
maya çalıştım, bana tutunmasını, nefes almasını yollardan, aynı yerlerden geçerek Avrupa’ya
‘şüpheli kişinin eşi ve kızısınız’ diyerek bizi
söyledim ama maalesef ne o ne de ben daha geldim. 6 yıl aradan sonra kısa bir süre önce
İstanbul Havaalanı’nda gözaltına aldılar. Pasa-
eşimle kavuştuk. Kızımın yokluğunun verdiği
portlarımıza el kondu. Bana yurtdışı çıkış yasağı
kondu. Babasına hasret bir evladın çaresizliğini
acıyı, inancımız ayakta tutuyor. Nurefşan
anlatmak mümkün değil. O dönemde, yasağım
kaldırılmadığı gibi, “Vatansızlar! Hainler!”
DOKTOR OLMAKTI BÜYÜK HAYALI Teke
Yaşasaydı kalp ve damar cerrahı olacaktı. Bu
şeklinde hakaretlere maruz kalıyordum. Doğum Tarihi:
konu üzerine babasıyla çok sohbetleri olurdu.
İnşallah onun adına hastaneler kurmayı bizlere 03.03.2013
BABAMI VALIZE KOYUP
nasip eder Rabbim…
GETIRSEK POLIS GÖRMEZ Vefat Tarihi:
Gelişiyle hayatımızı ve kalbimizi nurlandı-
Kızım büyüdükçe içindeki baba özlemi de büyü- 05.03.2021
ran Nurefşanımız gidişiyle büyük bir acı bırktı.
yordu. ‘‘Babamı valize koyup getirsek polis onu
Doktor olarak dokunamadığı insanların kalbi-
görmez!’’ diyordu. Babası olmadan 5 yıl geç- Vefat Nedeni:
ne, masumiyetiyle ve mazlumiyetiyle dokundu.
mişti. Nurefşan’ın pasaport süresi de dolmuştu.
Hayatımızdan ve bu dünyadan bir Nurefşan Meriç’te boğuldu
Yeniden pasaport alabilmek için eşimin gönde-
geldi - geçti. Rabbim şefaatçi eylesin!

32
Iki çocuk öldü duydunuz mu?
Enes teyzesine giderken; Mahsum
ise evine dönerken vurulmuştu!
Enes Ata YA Gökçer Tahincioğlu normal olduğunu, kimsenin boş yere öldürülmüş Küçük yaşta annesini kaybeden henüz 8
ZI t24 yazarı olamayacağını düşünecek. Ve elbette, tahammül yaşındaki Enes, teyzesine giderken vurulmuştu.
edip okursa… Sokağa çıkan Mahsum, evine dönerken. Gün-

İ
ki çocuk öldü, kanıtlar çalındı, duydunuz Öldürülen iki çocuğun dosyası ise diğerle- lerce cenazesinin nerede olduğu bile bulunama-
Doğum Tarihi:
mu? Zaten yer yarılmıyor ve içine girmi- rinden biraz farklıydı. İkisi de yakın mesafeden, mıştı. Gazeteciler, tüm bu gelişmeleri yazdı. Yer
1998 gaz fişeğiyle, kafalarından vurulmuştu. Mahsum yerinden oynamadı, kimse utanmadı.
yoruz, bunu biliyoruz. Ve zaten çocuklar
Vefat Tarihi: ölüyor, hayat devam ediyor, bunu da biliyoruz. Mızrak’ın kafatasında, gaz fişeği neredeyse bü- AİHM, her iki çocuğun yaşam hakkı-
Hayat devam ediyor, hep eder, utanır gibi tün olarak duruyordu. Enes Ata’ya isabet eden nın ihlal edilmesi, kanıtların çalınması, etkili
30.03.2006 gaz fişeğinin seri numaraları da okunabiliyordu. soruşturma yürütülmemesi nedeniyle Türkiye’yi
yaparız bazen, bunu da biliyoruz elbette ama
Vefat Nedeni: unutmamak da var, az da olsa utananlar da… Demek ki gaz fişeğini kimin ateşlediği, tüfeği mahkûm etti. Enes Ata’nın üzerinden çıkan
Bazen dünyayı, yaşadığınız coğrafyayı, kimin yasaya aykırı kullandığı bulunabilirdi. kanlı tişörtün, mahkeme kararı olmadan imha
Polis kurşunu Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Diyarbakır edildiği anlaşıldı. Olay gününe ait bütün telsiz
insanları, ayrımcılıkla dolu beyinleri unutup, bir
umutla anlatıp, yazıyorsunuz. Rakel Dink’in Barosu, İnsan Hakları Derneği avukatları, hepsi konuşmalarının kimseye sorulmadan imha edildi-
tarihe geçen sözlerini anımsıyorsunuz ardın- çocukları vuranları bulabilmek için mücadeleye ği de… Israrla bütün kanıtlar kaçırılıyordu, sanık
dan; “Bir bebekten bir katil yaratmak…” Bir başladı. Geçtiğimiz günlerde, bir savcı, sosyal üç polis ise duruşmalara bile gelmiyordu. Savcılı-
bebeğin bütün hücrelerine yavaş yavaş faşizmin, medya hesabından, İnsan Hakları Derneği’nin, ğa göre Ata’nın bedeninden çıkan, yıllardır
ayrımcılığın, adaletsizliğin, vicdansızlığın nasıl “terör örgütünün derneği” olduğunu savundu. aranan gaz fişeği aslında kayıp değildi. Aslında
yerleştirildiğini ve o bünyeden nasıl sökülüp Bir not düşelim buraya. 30 yıldır bıkma- bu tespite de gerek yoktu, zira Enes Ata’yla ilgili
atılamadığını fark ediyorsunuz. dan, usanmadan aynı sözleri sarf edenlerin, 30 bu dosyada, 3 ay önce zaten zamanaşımı kararı
Bazen, sanıyorsunuz ki buna rağmen, yıldır devletin bin kez denetlediği ama nedense verilmişti. Savcılığa göre de bu suçla ilgili 8 yıllık
anlattığınızda yer yerinden oynayacak, bu kadarı kapatmadığı hatta projelerine davet ettiği bir zamanaşımı süresi dolmuştu, dosya kapatıldı.
olmaz denilecek, hangi görüşten, kim olursa insan hakları kurumu için nasıl aynı sözleri Artık, adli emanetten delil çalınmasından söz
olsun yapılanları kabullenmeyecek ve en azından söyleyebildiği, bunu söyleyenlerin nasıl adalet edilemeyeceğine göre, herkes rahatlamıştı.
sonrası için bir küçük pencere açılacak. Yok, dağıtabilecekleri de not olarak dursun arada. Hayat devam ediyor, hep eder, utanır gibi
hayır olmuyor. Yer yarılmıyor, hepimiz içine Bilinen “cezasızlık kültürü” hikâyeleri burada da yaparız bazen, bunu da biliyoruz elbette.
Mahsum düşmüyoruz, edepsizce, arsızca, böyle şeylerin
olabileceğini düşünerek, birkaç dakika sonra
devam etti. Seri numarası belli
gaz fişeklerini kimin ateşlediği
Mızrak ne olmuşsa hepsini unutarak yaşamaya devam soruldu, yüzlerce polisin ismi
bildirildi. O gün, çocukların
ediyoruz.
2006’da Diyarbakır’da yaşanan olaylarda vurulduğu bölgede kimlerin
Doğum Tarihi: çalıştığı soruldu, yine yüzlerce
tam 14 kişi öldürüldü. Öldürülenlerden 6’sı
1989 çocuktu, çoğu yaşlı. Boğazından vurularak polisin ismi geldi. Sonunda, üç
öldürülen gazeteci de vardı aralarında, sokakta polise kadar isimler indirildi.
Vefat Tarihi: Artık hangisinin çocukları vur-
oynarken kurşunla ölen 3 yaşında çocuk da.
30.03.2006 Yazının burasında duralım. Okuyanların duğunun tespit edilmesine sıra
bir bölümü, “Diyarbakır” ifadesini görünce gelmişti. Çocukları vuran tüfeğin
Vefat Nedeni: sahibinin bulunması için incele-
okumayı bırakacak zira. Yazanın kim olduğuna
Polis kurşunu bakacak ya da. Ya da bölgede böyle şeylerin me talep edildi, dosya oyalandı.
Sonra “Bulamayız” denildi.

33
Sağlıklı bir şekilde girdiği zindandan
41 gün sonra cenazesi çıktı,
Nesrin Gençosman’ın!
YA Ismet Macit öğretmenlik yapıyordu. hastaneye geç sevk edilmişti. Gençosman,
ZI Tarihçi - Yazar Nesrin Hoca, Ordu’da Hizmet Hareke- geri döndürülemeyecek bir noktada hastaneye
ti’ne yönelik soruşturmalar kapsamında 30 götürülmüştü.

İ
yilikten başka dertleri olmayan insanları, Mayıs 2018 tarihinde gözaltına alındı ve Er-
kötüler kurdukları imparatorluğa kurban zurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından BILINCI KAPANINCA,
ettiler. Dönsün diye menfaat şebekesinin 1 Haziran’da “SEGBİS” sistemi üzerinden APAR TOPAR TAHLIYE EDILDI
çarkı masumların kanından ırmaklar akıttılar. yapılan yargılamayla tutuklandı. Bilinci kapanınca mahkeme tarafından apar
Zulmü çoğaltıp merhameti bitirdiler, Tutuklanarak Ordu Efirli E Tipi topar tutukluluğuna son verildi. Ömrünün
insanları karanlık hücrelerde boğup, tükettiler. Cezaevine gönderilen Gençosman, kalabalık son birkaç gününü tekrar özgür geçirse de
Kaba postallarıyla gül bahçelerine dalıp koğuşlar, cezaevi şartlarının sağlıksızlığı ne- bilinci kapalıydı ve diyalize bağlanması da so-
tomurcukların boyunlarını dahi kırdılar. deniyle bir ay sonra hastalandı. Durumunun nuç vermedi. Gençosman 11 Temmuz 2018
Zira güzel ve nazik olan ne varsa rahatsız ağırlaşması üzerine cezaevi revirinden birkaç günü yoğun bakımda hayatını kaybetti.
ediyordu bu insan kılıklı canavarları. günlük grip ilacı verildi. Haftasonu ilaçları Sağlıklı bir öğretmen olarak girdiği
Karanlıktan beslenen bu insanlık düşman- verilmeyen Nesrin Gençosman’ın durumu zindandan 41 gün sonra cenazesi çıktı Nesrin
larının kimi hasedinden, kimi kibrinden önce ağırlaştı. Pazartesi günü açık görüş günüydü Hoca’nın. (Güya) Tanrılarına insanı kurban
sevgiyi boğdular sonra da dönüp insanlığı ve o günkü ziyaretçisi ablasıydı. eden ilkel kabilelerden bir farkınız kalmadı.
Ya her cinayeti sessizce seyreden ve kötü-
boğazladılar. Tiranlıklarını; hasta insanların
iniltileri, yetim yavruların gözyaşları, yaşlı ZATÜRE OLMASINA RAĞMEN lüğe cesaret aşısı ekleyen sessiz yığınlar! Nesrin
Gençosman
insanların bükülmüş belleri üzerine kurdular. ILAÇLARI VERILMEDI, Evlatları doğranırken mezar taşı kesilen-
Yıkılası saltanatlarını masumları zindanlarda HASTANEYE SEVKEDILMEDI ler! Nesrin Hoca’ya o ezberlediği Kuran ve
çürüterek ayakta tutmaya çalıştılar. Açık görüşe bitkin biçimde gelen Nesrin yetiştirdiği yüzlerce talebe şefaatçi olacak, ya
Gençosman, görüşün bir kısmında konuşma zulmü yapanlar ve seyredenler, ahiret yokmuş Doğum Tarihi:
CEZAEVINDEKI GÖRÜŞTE güçlüğü çekmeye başladı. Kardeşinin hayati gibi her türlü kötülüğü irtikâb edenler size kim
tehlike arz eden bir durumda olduğunun ab- şefaat edecek? 27.01.1988
HALSIZ VE BITKINDI
Genç yaşında zindana sıcak girip soğuk çıkan lası tarafından cezaevi yönetimine bildirilmesi- ‘Hadi Müslümanlığınızı geçtik, insanlı- Vefat Tarihi:
gencecik fidanlardan biri de Nesrin Genços- nin ardından Gençosman, bir kez daha revire ğınız nerede?’ dedirtecek hale sükût edenlere
gönderildi. Ancak zatürre ciğerlerini sarmış binlerce acılı yüreğin âhı, mazlumlara ise şehit 11.07.2018
man, Kur’an hafızıydı ve Kur’an kursunda
olmasına rağmen hastaneye sevk edilmedi. sıfatı ile Rablerine yürümek düştü. Vefat Sebebi:
Avukatının olaydan sonra yaptığı Nesrin Bacı’nın dostları, arkadaşları;
açıklamaya göre, Gençosman iki gün sonra unutmayın/unutturmayın acıları... Cezaevinde
cezaevinde kalp krizi geçirince acil olarak Ve dünyanın neresinde olursanız olun kalp krizi
Ordu Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. son devrin şehitlerinden esirgemeyin fatihala-
Mesleği:
Hastanede Gençosman’a akut perikar- rınızı... Rabbim, ilime irfana öğrenmeye öğ-
dit, akut miyokardit, pnömoni ve solunum retmene düşman şu Tiran zihniyetini mazlum Kuran Kursu
yetmezliği teşhisi kondu ve yoğun bakıma ve şehit öğretmenler hürmetine yerle bir etsin. Öğretmeni
alındı. Zatürre olmuş, ilaçları verilmemiş, Zindanların kapılarını ardına kadar açsın!

34
Deniz
Deniz Poyraz’ın katledilmesine
Poyraz zemin hazırlayan faktör nefret dilidir
Doğum Tarihi:
11.02.1983 YA Abdülhamit Bilici dığı saatte HDP binasında
ZI Gazeteci - Yazar olmasının tek nedeni, elinden
Vefat Tarihi: ameliyat olduğu için işe gide-

S
17.06.2021 iyasi, sosyal, etnik ya da dinî gerilimlerin meyen annesinin boşluğunu
yol açtığı taraf tutmalar; afilli sloganlar doldurmak. Çay yapmak,
Vefat Nedeni: ve ateşli nutuklar, kolaylıkla kör eder etrafı temizlemek, çalışanlara,
Katledildi gözümüzü, uyuşturur aklımızı. misafirlere hizmet etmek.
Farklı farklı kimlikleri ve sınırsız renkli- Annenin acısını hayal
Mesleği: edin. Evladının ölümünü gör-
likleriyle birer insan olan Ayşe, Fatma, Ali
Sekreter kaybolur, yerini bir partinin, bir grubun, bir mek, hayatta bir insanın başına
mahallenin veya cemaatin birbirinden farkı gelebilecek ve asla geçmeyen en
olmayan üyeleri alır. derin travmalardan.
O kadar ki, evladını kaybetmiş bir annenin Bir de buna, çocuğunuzun
yürekler yakan acısını bile hissedemeyecek kadar sizin yerinizi boş bırakmamak
körelir vicdanımız. üzere bulunduğu yerde ölüme
Halkların Demokratik Partisi (HDP) yakalanmış olmasının taşınmaz
İzmir il binasına 17 Aralık 2021’de yapılan yükünü ekleyin.
saldırıda kızı Deniz’i kaybeden anne Fehime
Poyraz’ın yaşadığı acıyı çoğumuzun hiç duyup VAHŞI TERÖR
hissetmemesi, hatta yaşanan bu dramın hiç Annesinin yerini doldurmak
farkına bile varmamış olması gibi. için parti binasında olan
Deniz’i katleden tetikçi Onur
30 YILIN KUYU IZLERI Gencer işte tam da bu vahşi
Nitekim olayla ilgili haberlerin başlığı şöyle: terörü yapar. Öyle bir gözü
“HDP İzmir il binasına saldırı: 1 ölü” dönmüşlük ki bu, Deniz’i
İşte o “1 ölü” denilen kişi bir insan, vurduktan sonra “Leş 1”
hayatın kıyısında ayakta kalma mücadelesi yazarak fotoğrafını paylaşır. asker kişilere uzanan bağlantıları ortaya saçı-
veren dar gelirli bir vatandaş. Yıllardır Hiç kuşkusuz, bu kanlı baskına zemin lan tetikçi, hiç araştırma yapılmadan sadece
her türlü işkenceden, dışkı yedirmeye; köy hazırlayan temel faktör, devlet ile terör ve bir günlük gözaltının ardından tutuklanır.
yakmadan faili meçhullere; dil yasağından mafyöz suç örgütleri arasındaki farkın kay- Tetikçi, Sağlık Bakanlığı personeli ve
parti kapatmaya kadar tarifsiz baskılara bolması ve idarede en yüksek konumları işgal Kilis’te görevlidir. 7 Şubat’ta İzmir Kemal-
maruz kalmış Kürt halkının bir çocuğu. eden şahısların olağan konuşma biçimi haline paşa’daki görevine döneceği açıklamasına
Hikâyesinde ülkenin 30 yılının koyu gelen nefret dili. Saldırı sonrası yaşananlar da rağmen tetikçinin askeri kıyafetlerle Suri-
izlerini barındıran biri. hukuku, ahlâkı, insanlığı askıya alan yeni rejimin ye’deki kamplarda 20 Şubat 2021’de çekil-
1990’larda hayatı yaşanmaz hale getiren normlarına tam uyumlu. miş fotoğrafları mevcut. Bir kamu personeli
terör, şiddet, baskı, yoksulluk batağına saplan- Savcılık, attığı bir tweet yüzünden olmasına rağmen Hilton gibi lüks otellerde
mış olan Doğu ve Güneydoğu’dan İzmir’e göç gözaltına aldığı kişilerin veya 8 aylık hamile nasıl kalabildiği de ayrı bir muamma.
etmek zorunda kalan yoksul bir ailenin çocuğu. ev hanımlarının bağlantılarını araştırmak için Saldırılan bina önündeki polis noktasına
Parti il binasının çaycısı Fehime’nin kızı. süre uzatması alırken, Suriye’deki cihatçı rağmen günlerce yaptığı istihbarat çalışmasının
O gözü dönmüş nefret saldırısının yaşan- gruplara, SADAT’a ve halen görevde olan fark edilmemiş olması da başka bir soru işareti.

35
Savcı Gündüz ve eşi,
kendi ülkelerinde boğuldular;
cesetleri ise Ege’ye atıldı!
karanlık ve soğuk sularına cansız bedenini bıra- isminin “Cumhuriyet savcısı” olarak kabulü-
YA Nevin Erdem kırken. Eşiyle birlikte çıktığı umut yolculuğunda, nü önerir. Ancak Bozkurt’a, Atatürk’ün de
ZI Hakim, meslektaşı
eşiyle birlikte boğularak can verdi. bulunduğu bir ortamda çok sayıda kişiden

T
Bir Cumhuriyet savcısını ölümü göze alarak tepki gelir. “Öyle ya” derler, “Neden sadece
ürkiye Cumhuriyeti’nin ilk adalet
böylesine tehlikeli bir yolculuğa çıkaran neden savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir? Cumhuri-
bakanı olan Mahmut Esat Bozkurt’un
çok açık. Haberde “savcı, Ege, ölüm” kelimeleri yet başbakanı, Cumhuriyet bakanı, Cumhuriyet
şu sözü birçok Cumhuriyet savcısının
gözünüze çarptığı anda olayın muhtemel nedeni müsteşarı, Cumhuriyet valisi, Cumhuriyet büyü-
odasını süsleyen yazılardan biridir: “Cumhu-
bir film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçiyor kelçisi olmuyor da, neden Cumhuriyet savcısı?
riyet Savcıları; Meriç kıyılarında çalışan Türk
zaten: 15 Temmuz sonrası zirve yapan hukuk- Savcılara bu ayrıcalık neden?”
köylüsünün kaybolan sabanlarından tutunuz
suzlukların acı sonla biten mağduriyetlerinden Atatürk, Bozkurt’tan itirazlara cevap
da, bu yurtta yaşayanların uğrayacakları en ufak
biri daha! Ne çok acı birikiyor yüreklerimizde! vermesini ister. Bozkurt, “Çünkü öyle bir
bir haksızlıktan, hatta Bingöl dağlarının ıssız
Cumhuriyet savcıları otoriter bir rejim kur- zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için baş-
kuytularında nafakalarını bekleyen öksüzlerin
mak için “iktidara tam bağımlı” olması gereken bakandan, bakandan, müsteşardan, validen,
gözyaşlarından siz sorumlusunuz.”
öncelikli meslek gruplarından biri. büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir.
Bozkurt sevdiğim bir kişilik değildir.
Bilinen bir olayı yeri gelmişken bir kez İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet savcı-
Ancak yargı mensupları bu sözü o kadar çok
daha anlatayım: Mahmut Esat Bozkurt “savcı” sıdır” der ve öneri kabul edilir.
görüp duymuşlardır ki, benim gibi
İşte o hesap sorulmasın diye,
birçok yargı mensubunun aklına Meriç
Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli
denildiğinde, köylüler, koyunlar,
olan demokratik hukuk devleti ilkele-
sabanlar; Bingöl denildiğinde ıssız
rine aykırılıkların hesabı sorulmasın
Ibrahim
kuytular, öksüzler, gözyaşları gelirdi.
diye, Erdoğan Rejimi 15 Temmuz
Adalet ihtiyacı gelirdi.
sonrası öncelikli olarak Cumhuriyet
Bugün ise, Meriç denildiğinde ak-
lımıza geçilmesi zor bir nehir geliyor,
savcılarını tasfiye etti.
Rejimin her istediği kişi soruştur-
Gündüz
sınır geliyor, Ege geliyor; kaçmalar
malarla korkutulabilsin diye, tutuklan- Doğum tarihi:
geliyor, can pazarları, ölümler geliyor.
sın diye, cezaevlerinde çürüsün diye, 1985
Bugüne kadar yüzlerce -binlerce
istenilen dozda korku istenilen dozda
değilse eğer- yargı mensubu hukuk-
topluma enjekte edilebilsin diye tasfiye Vefat tarihi:
suzluktan kaçış yolu olarak gördük-
edildi Cumhuriyet savcıları. 02.12.2021
leri bu zorlu yolculuğa çıktı. Yolda
Sadece ihraç ederek de bırakma-
yaralananlar, yakalananlar, çocuklarını
dılar, gözaltına aldılar, tutukladılar, Vefat sebebi:
kaybedenler oldu; ölenler oldu.
hücrelerde çürüttüler.
İktidarın yargıyı tamamen kendine
Hukuksuzlukta ellerini o kadar Ege’de boğulma
bağlamak için 15 Temmuz baha-
yükselttiler ki, AİHM hakimi Kuriş’in
nesiyle tasfiye ettiği yaklaşık 5 bin Mesleği:
427 Hakim-Savcı Kararı’nda Türkiye
hakim-savcıdan biriydi Cumhuriyet
ile ilgili dediği gibi: “Bir rejim haydut Cumhuriyet
Savcısı İbrahim Gündüz.
Daha 36 yaşındaydı, Ege’nin
olmaya karar verirse, bunu büyük bir Savcısı
şekilde yapmalıdır. Ve eğer ‘büyük

36
yaparak’ sorumluluktan kaçılabilirse, neden 15 ay cezaevinde kaldı. 2018 yılının başların- dığını tescillediği kararı da Savcı Gündüz’ün
denemeyesiniz?” da tahliye oldu. Cumhuriyeti ve kurumlarını “boğuluyorum” çığlığının duyulmasına yetmedi.
Nurdan Rejim gerçekten de “çok büyük” yaptı!
Görevde sadece ‘emir erleri’ ya da hu-
korumayı bırakın, kendini dahi koruyamayacak
bir hale düşürdüler Savcı Gündüz’ü.
Daha nasıl bir ses çıkarabilirdi ki
duyulmak için?
(Şenocak) kuksuzlukları sessizce izlemekten başka bir şey
yapmayacak olanlar kaldı.
Rejim bu hukuksuzlukların doğrudan faili.
Peki ya halk? Halk; ne Savcı Gündüz’ün
Boğdular Savcı Gündüz’ü! Yağsız urgan

Gündüz Nitekim 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet


soruşturmalarından sonra, yani son 7 yılda
“Ben suçsuzum, yapılanlar hukuksuz, boğulu-
yorum” çığlıklarını ne de onunla aynı hukuksuz-
geçirdiler acımasızca ve kırdılar boynunu!
Problemin kendi sesinin desibelinde değil,
Doğum tarihi: insanların işitme yeteneklerinin kaybında oldu-
onca yolsuzluğa, suç çetelerinin ortalıkta cirit luğa maruz bırakılan 5 bin yargı mensubunun
ğunu anladığında, ümidini kesti ülkesinden.
1987 atmasına rağmen ucu rejime dokunan bir tek so- sesini duydu.
2 Aralık gecesi bir kaçakçıyla buluştu. Gece
ruşturmanın yapılmamış olması ve cezaevlerinin Savcı Gündüz, Ege’de değil, ömrünü
Vefat tarihi: siyasi saiklerle tutuklanan insanlarla dolu olması hizmetine vakfettiği ülkesinde boğuldu. Cellat kapkaranlıktı, deniz geceden de karanlık. Eşiyle
02.12.2021 tasfiyelerin amacına ulaştığının açık göstergesi. rolünde kendi meslektaşları vardı üstelik. el ele tutuşarak bindiler tekneye. Boğuldukları
İşte böyle bir ortamın mağduru Cumhuriyet AİHM’nin 23 Kasım’da 427 Hakim-Sav- ülkeden bilinmez bir umuda doğru yola çıktılar.
Vefat sebebi: Savcısı İbrahim Gündüz! cı Kararı ile tüm dünyaya ilan ettiği, Türkiye’de Savcı Gündüz ve eşi, kendi ülkelerinde
15 Temmuz’dan sonra tutuklandı. Tam 5 bin hakim ve savcının hukuksuzca tutuklan- boğuldular; cesetleri ise, Ege’ye atıldı!
Ege’de boğulma
Mesleği:
Memur

37
Mahkemede: “Çocuklarımı hangi okulda
okutacağımı Erdoğan’a mı soracağım!”
tora çalışması sonrası Sakarya Üniversitesi’nde rağmen niçin çocuklarını F.tö okullarına gön-
YA Prof. Dr. Ismail Albayrak bilgisayar mühendisliğinde akademik kariyerini derdin” şeklindeki sorusuna cevaben hocamızı
ZI Mesai arkadaşı
sürdürdü. Sadece yetiştirdiği sayısız lisans, tanıma adına çok önemli doneler sunmaktadır:

D
master ve doktora öğrencisi değil; yayınları, “Çocuklarımı hangi okula göndereceğimi
önemin mağdurlarını sayarak bitireme-
projeleri, ulusal ve uluslararası sunum ve inovas- Cumhurbaşkanına mı soracağım?”
yeceğimiz gibi yazarak da bitiremeyiz.
yonları ile Türkiye standartları ölçeğinde iki üç Bu abidevi duruşu ne zaman hatırlasam
Doç. Dr. Ahmet Turan Özcerit de
gömlek fazla, idealist bir akademisyendi. gözlerim yaşarır. Sıkıntı dolu bir hapishane
bu ifritten zaman diliminin yitiklerinden biridir.
Herkes tarafından sevilen bu saygın hayatı yaşadı Aziz dostum. Tutuklandıktan kısa
Annesiz-babasız büyüdüğü için ailenin ne
akademisyen, bir gün silahlı terör örgütü üyeliği bir süre sonra karın ağrıları başlar ve özellikle
demek olduğunu çok iyi bilen ve muhterem eşi
ile suçlanır ve 13 ay sürecek sıkıntılı hapis hayatı stresli cezaevi ortamında giderek artar.
ile geride bıraktığı dört yavrusunun da şahitlik-
başlar. Tutuklanmasına sebep olan “terör” Önce Sakarya Ferizli Hapishanesi’ne, son-
leriyle yeri doldurulamayacak bir eş ve babadır.
faaliyetlerinden bazıları, akıl tutulması yaşanan ra da Bandırma’ya sevk edildi. İşinden, aşından
Sürecin tek mağduru değildi. Ama en sıkıntılı
ülkedeki pek çok kişinin de tutuklanmasına ve özgürlüğünden olan Ahmet Turan Bey bir
zamanlarında, ağır bir şekilde zalimin zulmüne
sebep olan argümanlardı. taraftan ailesini düşünürken diğer taraftan da her
maruz kalmıştı. Bu devasa insan, tutuklanacağı
Suçu? Çocuklarını Cemaat okullarında geçen gün artan ağrıları ile cedelleşti. Bağırsak
sorgu gününden son nefesine kadar da ne
okutmak, Bank Asya’da hesap açtırmak ve ciğerlerine yayılarak metastaz yapan tümör ve
insanî ne de imanî duruşundan bir nebze ödün
ve bir çok sayıda uluslararası konferanslara zor hapishane şartları hayatına neden oldu.
vermemiş bir Hizmet Hareketi gönüllüsüydü.
katılarak, TÜBİTAK projesi almak ya da Zindanda bir zindan daha yaşayan Özce-
Meş’um darbe sonrası kendisine zulüm eden
projelere hakemlik yapmak… Evet bunlar rit, beş altı kişinin ancak kalabileceği koğuşlarda
devlet görünümlü çeteler, daha sonra aile fertle-
şaka değil, hepsi gerçektir. yirmi kişiyle birlikte kaldı. Bir tuvalet ve banyo,
rinin de çoğuna musallat olmuş ve tabiri caizse
gece 3’te kalktığında tuvalet sırası bekleyen
dönemin Âl-i Yâsir’i gibi paratoner olmuşlardı.
EN ÖNEMLI IKI VASFI: insanların olduğu bir ortam. Hasta bir insana,
YAYINLARI VE PROJELERI, ÜLKE
ADELET VE HAKPERESTLIK
En önemli özelliği adalet ve hakperestlik
zindanda çektirilen bir başka zalimce ceza.
Hakim ve savcıların duyarsızlığı, doktorların
Doç. Dr.
STANDARTLARININ ÜSTÜNDEYDI
Bilgisayar mühendisi ve uzmanı olan merhum
olan merhum Ahmet Bey, tetikçi sulh ceza
hakiminin “Cumhurbaşkanımızın uyarılarına
korkaklığı…Tek yaptıkları arada sırada revire
götürerek, ağrı kesici vurmaktan ibaretti tedavisi.
Ahmet Turan
Ahmet hocam, İngiltere’de yaptığı başarılı dok-
Hapishane yönetiminin hukuk tanımaz hoyratlı- Özcerit
ğı, vicdansızlığıyla ölüme gönderildi.
Özetle, Ahmet Bey’i planlı bir şekilde
Doğum tarihi:
ölüme götüren taşları, sistem kolektif bir şekilde
teker teker döşedi. Kısacası tedrici işkenceyle 07.03.1968
öldürülmüş bir şehittir Ahmet bey. Muhterem
Vefat tarihi:
eşi ve çocuklarının tüm çırpınmaları ise sistemin
taşlaşmış duvarlarını maalesef aşamamıştır. 12.02.2018
Ruhunun ufkuna yürürken de abdest alır gibi Vefat sebebi:
teyemmüm yaparak, bu keşmekeş dünyadan ve
zalimlerden ayrıldı. Cezaevi - Kanser
Mevlâ mekanını Firdevs-i Â’lâ eylesin, Mesleği:
muhterem eşi ve yavrularını da atacakları her
adımda Ruhu’l-Kudüs ile te’yid buyursun. Akademisyen

38
Göçmen kuşların vedası…
Kendileri için ölmediler, zulmün
karşısında kim varsa onlar için öldüler
Ebru Helin YA Ercan Aydın Grup Yorum... Tüm dünyada tanınan, söylemek isteyen bu insanların hakları, canları

Timtik Bölek
ZI Sanatçı sevilen, şarkıları nesilden nesile dilden dile
dolaşan bir protest müzik grubu. 30 yılı aşkın
gasp edildi. Onlar bize halkının sanatçısı nasıl
olur öğreterek gittiler. Grup Yorum elbet bir

“G
Doğum tarihi: Doğum tarihi: bir süredir müzik yapan Grup Yorum’un gün bu zincirleri kıracak, elbet şarkılarını tekrar
öçmen kuşlar giderken uzaklara
1978 05.06.1991 Hoşçakalın diyecek bizlere,
zaten bu ülkede başı beladan hiç kurtulmadı. özgürce söyleyecek ve o sahnede Helin ve
Hapisler, sürgünler, başlarına konan İbrahim yine en önde olacak...
Vefat tarihi: Vefat tarihi: Uğurlarken onları aç olacağız
ödüller vs. Bunlara rağmen hiç Koçak Mustafa, yiğit Mustafa,
27.08.2020 03.04.2020 Döndüklerinde aç olacağız, / Belki aç kalacak
susmadı Grup Yorum, şarkılarını emekçi Mustafa... Gencecik yaşına
belki hiç kalmayacak / Kalırsak dik, ölürsek
Vefat nedeni: Vefat nedeni: baş eğmeden söylemeye devam etti. bir sürü iş sığdırmış elleri nasırlı
yiğit olacağız!”
Ölüm orucu Ölüm orucu Ta ki konser yasakları başlayana yüreği kor bir alev. Onu da aldılar
(238. gün) (288. gün) Böyle diyordu Grup Yorum, ellerinde tek
kadar. Her türlü hukuksal yolu bir gün. Haksız deliller ve iftiralar-
Mesleği: Mesleği: denediler ama başta yazdığım gibi la tutuklandığında kabul etmedi,
direniş çaresi olarak bedenleri kalmış yiğit yol-
Avukat hukukun üstün olmadığı ülkelerde direndi. Tüm hukuk yollarını ona
Grup Yorum daşları için. Tarihin her döneminde haksızlığa
bundan bir sonuç çıkmazdı, çıkmadı kapatanlar bir şeyi unutmuşlardı.
uğrayan insanlar değişik direnme modelleri
da nitekim. Adı boşuna Kar makinesi değildi Tarih korkakların değil cesurların tarihidir.
ortaya koydular. Hukukun üstün ve var olduğu
Grup Yorum’un. En zor şartlar altında bile Koçak Mustafa da sadece kendi tarihini değil
ülkelerde bu haksızlıklar elbette öncelikle hukuk
aldıkları kararlarla yolları açmayı bilmişlerdi. direnmenin de tarihini yazdı bedeni hücre
yoluyla aşılmaya çalışıldı ama hukukun olma-
Yine öyle oldu. 2 üyesi bu keyfî, haksız konser hücre erirken. Nefes almakta bile zorlanırken
dığı, keyfî uygulamalarla insanların haklarının
yasağına karşı bedenlerini açlığa yatırarak baş eğmedi. Adil bir biçimde yargılanma
gasp edildiği ülkelerde ise bu yol kapalıydı ve
direndiler. İstedikleri sadece özgürce şarkılarını talebini son nefesine kadar sürdürdü. Sadece
insanlar kendilerince direniş modelleri yarattılar.
söylemekti. Helin Bölek ve İbrahim Gökçek. 7 Adalet istiyordu açlığının 297. gününde
Türkiye’de yaşanan anti-demokratik
notanın komutanları. Yıllarca enstrümanlarıyla ölümsüzleşirken. Sadece adalet...
uygulamaların yakından tanığıyız. Özellikle son
direniş şarkıları çalıp söylediler, artık enstrüman- Yayından fırlamış 4 ok, 4 göçmen kuş, 4
dönemde yaşanan olaylar hepimizi derinden
ları bedenleriydi. Eğilmediler, zalimin zulmü adalet savaşçısı. Onlar sadece kendileri için
Mustafa Ibrahim yaraladı. Bugün sizlere anlatacağım hikayenin
kahramanları bu adaletsizliklerden payını almış
varsa mazlumun türküleri var dediler. Helin ölmediler. Zulmün karşısında kim varsa onlar

Koçak Gökçek 4 göçmen kuş...4 ulu çınar...


Ebru Timtik... Dersimin kınalı ceylanı,
direnişinin 288. gününde; İbrahim ise 323.
gününden sonra ölümsüzleşti. Sadece şarkılarını
için direndiler. Öldüler, yenilmediler...
Anıları önünde saygıyla...
Doğum tarihi: Doğum tarihi: halkının, ezilenin, haksızlığa uğrayanların
1991 30.09.1980 korkusuz baş eğmez avukatı. Kâh 15’inde
Vefat tarihi: Vefat tarihi: bir fidan Berkin Elvan’ın duruşmasında, kâh
24.04.2020 07.05.2020 Somalı madencilerin. Aldılar onu bir gün.
Vefat nedeni: Vefat sebebi: Her zamanki gibi haksız hukuksuz biçim-
Cezaevinde ölüm de. Kanatlarını kırmaya çalıştılar, direndi.
Ölüm orucu
Zulme teslim olur mu yiğitler? Olmadı. Onu
orucu (297. gün) (324. gün) yargılamak isteyenleri o yargıladı kürsüde.
Mesleği: Mesleği: Direnişinin 238. gününde ölümsüzleşirken he-
Serbest meslek Grup Yorum pimize halkının avukatı nasıl olur onu öğretti,
omuzlarımıza koca bir yük bırakarak...

39
Muktedirlerin emriyle, Berkin
Elvan’lara sıkılan ‘devlet’ mermisi!
YA Dr. Ömer Atilla Ergi çarptırılmasına rağmen, bir gün bile cezaevine Bir de anne babaları siyasi kararlarla,
ZI Akademisyen - Yazar girmemesidir. hukuk dışı KHK’larla terörist ilan edilmiş,
Diyebilirsiniz ki Berkin olayı bir istisna- hiçbir şeyden haberi olmayan küçücük yaşta

Y
ıl 2013, Berkin Elvan isimli 15 dır, yanlış yerde, yanlış zamanda bulunması ölüme terk edilmiş yavrular var. İzmir’in Buca
yaşında bir çocuk evden ekmek almak büyük bir talihsizliktir. semtinde yaşayan 12 yaşındaki Furkan Dizdar,
için çıkıyor. O günlerde Taksim Gezi Şayet polis müdahalesiyle hayatını kaybe- OHAL zulmüne verilen kurbanlardan biri...
Parkı’ndaki ağaçların kesilmesini protesto etmek den tek çocuk Berkin olsaydı, bu yorumunuz- Baba Gökhan Furkan, bir tür beyin
için sokağa dökülen topluluklara müdahele eden da haklı olabilirdiniz. kanseri olan küçük Furkan’ı bir umut ile
polis memurlarından Fatih Dalgalı’nın sıktığı Fakat Türkiye’de son on yıl içinde onlar- Küba’da geliştirilen bir tedaviye yetiştirmek
gaz fişeği Elvan’ı başından vuruyor. 14 yaşın- ca çocuk polis şiddetiyle hayatını kaybetti. için soluğu havalimanında alıyor.
daki Berkin Elvan başına gelen bir gaz mermisi ‘Gezi’ eylemlerinde yitirilen canlar Fakat tüm umutları cemaat soruşturması
(kapsülü) sonucu girdiği komadan çıkamayarak Berkin Elvan’la sınırlı değil. O günlerde nedeniyle pasaportunun iptal edildiğini öğ-
269 günlük yaşam mücadelesini kaybediyor. öldürülenleri tekrar hatırlayalım. renmesiyle bitiyor ve dertli babanın dünyası
Vefat ettiğinde Berkin 16 kiloya düşmüştü. Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, başına yıkılıyor.
Berkin Elvan, İstanbul ‘Gezi Olayları’nın simge Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Hastalığı ilerleyen Furkan’ın 2017 yılın-
çocuklarından biriydi. Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım ve polis da önce yüzünün bir tarafına felç iniyor.
15 yaşındaki evladını kaybeden Ardından bir gözünü,
dertli annenin ciğeri, dönemin baş- sonra da acılar içinde hayatını
bakanının, elinde sapanla sokağa kaybediyor.
çıkmış bir terörist ifadeleriyle bir kez Bu arada birçok insanın
daha dağlanıyor. Bu da yetmezmiş yüreğini dağlayan minik
gibi, bu anne binlerce insana yuha- Kara Efem (Ahmet Burhan
latılarak, yarasına tuz basılıyor. Ataç)’ın yaşam mücadelesini
Gerçi 15 yaşında bir çocuğun
elinde sapan olsa bile ne fark eder-
de unutmamak lazım.
Babası cemaate karşı
Berkin
di? Dünyada hangi hukuk ve adalet
bir polis memuruna elinde sapan
başlatılan cadı avı kapsamında
cezaevine konuluyor. Elvan
taşıyan bir çocuğu öldürme hakkını 2018’de kansere yakalanan
Doğum Tarihi:
tanıyabilir ki? Ahmet’e yurtdışında tedavi
imkanı çıkıyor fakat hakkında 05.01.1999
Ne yazık ki annelerin yaşadığı
bu acılar bizim ülkemizde hayatın hiçbir yargılama kararı bulun-
Vefat Tarihi:
bir parçası haline gelmiş durumda. mayan annesine yurt dışına
çıkma yasağı konuluyor. Küçük 11.03.2014
Toplumun her kesiminde bir
prensip haline gelen “Devlet yanlış yapmaz” memuru Mustafa Sarı. Ahmet sonunda hastalığa yenik düşüyor ve Vefat Nedeni:
anlayışı hakim olduğu sürece, acıların devam Beş yaşındaki Efe Tektekin, dört baba hasretiyle can veriyor.
yaşındaki Onur Özalp, yedi yaşındaki Mu- Kimbilir, devlet yanlış yapmaz pren- Polis kurşunuyla
edeceği kaçınılmaz bir realite.
Evet, devlet yanlış yapmaz anlayışının hammed ve altı yaşındaki Furkan Yıldırım sibine, Berkin Elvan’lar, Ahmet Ataç’lar ölüm
ülkemizde hâkim olduğunun en bariz delili yavrular ise; zırhlı araçlarla ezilerek öldü ve Furkan Dizdar’lar ve daha niceleri gibi,
ama ne yazık ki, buna sebep olan bir tane devletin eliyle, muktedirlerin talimatlarıyla Mesleği:
Fatih Dalgalı adındaki polis memurunun 8
yıl sonra suçlu bulunup 16 yıl hapis cezasına polis memuru cezalandırılmadı. ve kurşunlarıyla memleketin geleceği olan Öğrenci
Niye, çünkü devlet yanlış yapmaz! evlatları ve nice yavrular kurban edilecek?

40
Halime Cezaevine sağlam giren
Gülsu Halime Gülsu tabutta tahliye oldu
Doğum:
03.10.1984 YA Tarık Toros
ZI Gazeteci - Hemşehrisi
Vefat Tarihi:

B
28.04.2018 en Tarsusluyum. Anne tarafı, baba
tarafı geriye doğru en az 7 göbek böyle.
Vefat Nedeni:
Gencecik bir kadın Tarsus cezaevinde
Cezaevi-Ilaçları göz göre göre öldürüldüğünde hemşehrileri-
verilmediği için min bundan haberi yoktu. Ve benim binlerce
kilometre ötede ilk hissettiğim derin bir utanç
Mesleği: duygusu oldu. 33 yaşındaydı. 15 yıldır SLE
Ingilizce öğretmeni hastasıydı. Kelebek hastalığı olarak da bilinen,
organları tahrip eden bir tür bağışıklık sistemi
bozukluğu. Suçu, yakını cezaevinde olan dışar-
daki mağdurlara yardım etmekti. İçli köfte yapıp
sattığı için gözaltına alınan 80 kadından biriydi.
15 gün gözaltında tuttular.

REJIM ÖLÜME GÖTÜRDÜ


İlaçlarını vermediler, ibraz edilen raporları kay-
bettiler. Merkezi sinir sistemini de etkileyen ve
sürekli kontrol/tedavi gerektiren bir rahatsızlığı
gönderildi. 3 gün sonra, 28 Nisan 2018 sabah TARSUSLARIN BU
vardı. Ne gözaltında ne de cezaevinde ilaçları
saatlerinde vefat etti. UTANÇTAN HABERI YOK
verilmediği gibi hakkındaki kritik raporlara
Memleketim Tarsus’taki cezaevinde: İşkence,
itibar eden olmadı. Her ay kontrol edilmesi
OHAL YÜZÜNDEN IŞINDEN OLDU çıplak arama, dayak haberleri ayyuka çıkmış
gereken, ilaçlarını düzenli olarak alması
Halime Gülsu, 2015 yılında üniversiteyi bitirip durumda. Kimse ses vermiyor!
gereken bu kadın, cezaevinde kaderine terk
İngilizce öğretmeni olmuştu. Bir yıl geçmeden Tarsusluların bile haberi yok. Ayıptır,
edildi. Hastaneye sevk edilmedi. İlaçları temin
OHAL yüzünden işini kaybetti. zulümdür, günahtır, utançtır! Cezaevlerinde on
edilip verilmedi. Yakınlarının çırpınması fayda
Babası yıllar önce vefat etmişti, yaşlı ve binlerce tutuklu, Halime Gülsu gibi suçsuz yere
etmedi. İki buçuk ay böyle geçti.
hasta olan annesine bakıyordu. Annesine vefat tutuluyor. Kapasite yetersiz, binlercesi hasta.
haberini bir gün boyunca veremediler. Yerde yatanlar, sağlıklı beslenemeyenler,
21 KIŞILIK KOĞUŞTA
Ölüm sebebi otopsi raporunda, “Zama- ilaçları verilmeyenler, tedavisi yapılmayanlar var.
NEFES ALAMAZ DURUMDAYDI
nında müdahale edilmediğinden kalp ve böbrek Yüzlercesinin durumu kritik, derhal tahliye-
21 kişilik koğuşta tutuluyordu. İhtiyaçlarını
yetmezliğinden vefat” diye yazıyordu. Cansız leri gerekiyor. Sağlam girip tabutta tahliye olan
karşılayacak durumda değildi. Konuşmakta
bedeni soğuk belediye tabutuyla morga kaldı- nice örnek var. Halime Gülsu’nun ruhu huzura
güçlük çekiyordu, derdini anlatacak hali dahi
rıldı. Halime Gülsu, ruhunun ufkuna yürüyeli kavuştu belki. Gelgelelim katillerinin hesapları
kalmamıştı. Koğuşta iki defa komaya girdi.
4 yılı geçti. Neyle suçlandığını bilmiyordu, ağır olacak. Yaşadığım müddetçe davasını takip
Bir defasında dili boğazına kaçtı, koğuş
iddianamesi yoktu, mahkemesi görülmemişti. edeceğim. Ve bir gün memlekete yolum düşerse
sakinleri müdahale edip onu boğulmaktan
Şimdi Mersin Yenikent mezarlığında yatıyor. ilk onu ziyaret edeceğim.
kurtardı. 25 Nisan 2018’de Mersin şehir has-
Ve ben halen büyük utanç içindeyim. Hüve’l Bâki.
tanesine sevk edildi. Aynı gün, tekrar cezaevine

41
Meriç’in kıyısından anneyi yıkan son mesaj:
Bot alabora oldu, Mahir Mete kayboldu!
YA Selahattin Sevi kadar dışarda özgür -ne kadar özgürse artık- (GBT) sorgulaması için içinde bulunduğu araç
ZI Gazeteci yaşamama lütfettiler. durduruldu. Gözaltına alındı. Örgütsel faaliyet
Yargılandığım Ağır Ceza’da mahkeme iddiasıyla tutuklandı. Bir müfterinin itham-

Ö
zgürlüğü için Türkiye’den Yunanis- başkanı bana, “Seni şimdi serbest bırakıyorum, larıyla hayatı karardı. Tutuksuz yargılanmak
tan’a geçerken Meriç Nehri üzerinde Yargıtay onaylayınca paşa paşa yatacaksın, ta- üzere bırakıldığında ise annesinin bulunduğu
bindiği botun alabora olması sonucu mam mı?” dediğini asla unutamıyorum. Bence Yunanistan’a doğru özgürlük yolculuğuna çıktı.
hayatını kaybeden satranç şampiyonu, üniversite Mahir’in de esas düşündüğü olasılık buydu. Oradan da sonsuzluğa kanat çırptı.
öğrencisi Mahir Mete Kul’un kabri, 2022’nin Çünkü içerden çıkmıştık ve orada yaşadıklarımı- Beykent Üniversitesi’nde bilgisayar
Mayıs ayında kendisiyle aynı kaderi paylaşan zı asla tekrar yaşamak istemiyorduk. Bunun için mühendisliği okuyan ve ikinci sınıf öğrencisi
KHK mağduru Nurdan Şenocak Gündüz’ün Meriç’te boğulmayı bile göze alabiliyorduk.” olan Mahir Mete Kul ise 10 ay boyunca tutuklu
yanına taşındı. Hayatının baharında genç kaldı. İlk mahkemesinde tahliye edilen Kul,
bir gazeteci olan ve 21 ay cezaevinde tutulan SATRANÇ ŞAMPIYONU HAYAT okuluna dönemedi. O da annesi ve ağabeyi
Barbaros Kaya’yla (23), 2019’da Mahir Mete DOLU GENÇ: MAHIR METE gibi Meriç’ten geçerek Yunanistan’a ulaşmayı
ile aynı günlerde Meriç’i geçmişti. Ondan bu Meriç’in sularında yiten ve annesinin çabalarıyla denedi. Anne Ünzile Araz ise süreci şöyle
haberin peşine düşmesini istemiştim. cenazesi bulunan Mahir Mete Kul da kendini, anlatıyor: “Bir gün önce beni aradı ve telefonda
Lise yıllarında öğrencim olan Barbaros’a “Beykent Üniversitesi’nde yüzde 50 burslu uzun bir görüşme yaptık. Sabah Meriç kıyısın-
verdiğim bu ilk profesyonel iş olmuştu, kendisi bilgisayar mühendisliği okuyorum. 12 bin 775 dayken saat 05.00’de aradı. ‘Anne başkalarının
Atina’daydı. Yunanistan’a geç- tarlalarından yürüyoruz’ diyebilmişti
tiğini de haber verdiğinde onu ve ‘Annem merakta kalmasın’ diye
Ünzile Anne’ye yönlendirdim. ‘öptüm’ mesajı bıraktı. Bu oğlumla
Mahir Mete Kul’un anne- son görüşmemizdi.”
sini başlattığı oturma eyleminde O sırada Ünzile Araz, oğlundan
bulmuştu. Meriç Nehri’ni geçtiği haberini
2008 yılında Atina’da alması için bir saat telefonun başında
polis kurşunu ile hayatını kay- sabırsızlıkla bekledi. Fakat telefonun
beden 15 yaşındaki Alexis’in
katledildiği yerdeki anıtın
ucunda oğlu değil arkadaşı Sadık
Şahbaba vardı. Yıkıcı haberi ciğerleri
Mahir Mete
olduğu yerde tanıştılar.
Mahir Mete Kul ile
delercesine verdi: “Bot bir ağaca takıl-
dı ve alabora oldu. Ben sürüklenerek
Kul
Barbaros Kaya arasında çok az Yunan tarafına çıktım ama Mahir Doğum tarihi:
yaş farkı var. İkisi de sebebini kayboldu!” 24.03.1997
bilmediği ve anlayamadığı Kaybolan Mahir’in daha sonra
ithamlarla Türkiye’de hapis cesedine ulaşıldı ve Atina’da defnedil- Vefat Tarihi:
yattı. Hatta aynı zaman dilimle- di. Yaklaşık 3 yıl sonra ise zulümden 24.03.2018
rinde cezaevindeydiler. kaçarken Ege’de boğularak hayatını
“Silivri Cezaevi’nde birlikte bulunduğumuz lirayı ücretli öğretmenlik yaparak ödüyorum. kaybeden KHK’lı kâtip Nurdan Şenocak Vefat Nedeni:
1 aylık zaman dilimi var.” diyen Kaya, yaşadık- Satranç antrenörlüğü sertifikam var, çocuklara Gündüz’ün Kos Adası’ndaki kabrinin yanında Meriç’te boğulma
larını ve hissettiklerini ikisi adına şöyle anlatıyor: öğretmeyi seviyorum bu işi” diye anlatan hayat toprağa verildi. Mahir Mete ile Nurdan’ın
“O, 10 ay hapis yattı ve tutuksuz yargılanmak dolu bir gençti. dünya görüşü farklı olsa da, ortak noktaları aynı Mesleği:
için serbest kaldı. Ben 21 ay hapis yattım ve 9 20 yaşında, bir satranç turnuvasından zulüm ve zalimden kaçarken, sürgün hayatında Üniversite öğrencisi
yıl hüküm yedikten sonra Yargıtay onaylayana evine dönerken polisin Genel Bilgi Toplama aynı kabristanlığı paylaşmalarıdır.

42
Mir Mahir Işık Iki evladını Ege’de bırakan Hâkime
Doğum Tarihi:
05.07.2019 Fatma Hanım: Boğulan, zulüm rejimiydi!
Ibrahim Işık YA
ZI
R. Faruk Güzel
Hakim - Meslektaşı
Doğum tarihi:

İ
31.12.2016 hraç, Vergi Hâkimi Fatma (Ayhan) Işık,
Ege’deki elim kazada iki çocuğunu da kay-
Vefat Tarihleri: betti, kendisi de halen hayati tehlike altında.
27.09.2019 Onu ilk Emin Çölaşan’ın (9 Ekim 2016)
Sözcü’deki köşesine taşıdığı mektubundan
Vefat Nedenleri: tanımıştık.
Ege’de boğulma Hâkim Işık: “27 haftalık hamileyim.
Hastaneye demir kelepçelerle gidiyoruz.
Meslekleri: Doktorun, ‘bebeğin durumu iyi’ demesi bile
Çocuk (Hâkime Fatma bana yetiyor. Kilosunu, boyunu, görüntüsünü
Işık’ın oğulları) sormak aklıma bile gelmiyor. Çok zor bir
Bu esnada Fatma hâkim, Tokat’ta tekrar ve yakın zamanda beraat etmişti.
süreç yaşadık. Bütün bu süreci karnımda taşı-
dığım doğmamış bebeğimle yaşadım. (Cezaevi gözaltına alındı, bu birkaç günlük gözaltıdan Fakat bu sıkıntılı süreç onu kanser etmişti.
koşullarını anlatıyor) Koğuşta meslekten ihraç dolayı çocuğundan ayrı kalmıştı. Bu arada bir çocuğu dünyaya gelmişti. Şimdi-
edilen 14 kadın hâkim ve savcıyız.” Küçük çocuğu olmasından dolayı, gönülsüz lerde kanser metastaz yapıp beynine sıçramış
Fatma Işık, dokuzuncu dönem idari yargı de olsa kendisini serbest bırakmışlardı. vaziyette! Ve şu ara beyin ameliyatında!
hâkimiydi. Mersin Vergi Mahkemesi’nde görev Bundan kısa bir süre sonra da eşi Nasır
yapıyordu. gözaltına alınmıştı, bilahare serbest bırakılmıştı. EGE’DE INSANLIK DEĞIL, ERDOĞAN
Eşi Nasır ise 17. dönem adli yargı hâkimi Bu arada hâkime hanım 7,5 yıl hapis VE PERINÇEK’IN REJIMI ÖLDÜ
adayıydı, daha aday iken ihraç edilmişti. cezasına mahkûm edildi. BAM (Bölge Adliye Bir başka kadın yargı mensubu ise Nalan Can.
Fatma hâkim, 15 Temmuz kurgusundan Mahkemeleri) tarafından bu ceza jet hızıyla Üç yıllık bir takibin ardından tutuklanmıştı.
hemen sonra hamile haliyle tutuklandı, 3 ay onanmıştı. Üç çocuğu ve felçli babası geride kalmıştı. Bir
kadar sonra -doğuma az kala- tahliye edilmişti. Türkiye’de geçim sıkıntısı, aldığı ceza zamanlar başsavcı olan eşi ise tutukluydu.
İlk çocuğu İbrahim 2016’nın Aralık ayında derken; dosyası Yargıtay’da inceleme sırasında Ve daha niceleri…
dünyaya gelmişti. iken yola düşmüşlerdi. Ve Baş Bayan Pelikan Hilal Kaplan,
Yurtdışına çıkmak istedi. Ama yeni bir Ve bu acı yolda iki evlatlarına veda etmek yaşanan bu “cadı avı” için, “Çok merhametli
çocuk daha bekledikleri için çıkışlarını ertele- zorunda kalmışlardı. gidiliyor ama!” diye sitem ediyordu bir canlı ya-
mişlerdi. yın arasında, acaba bu son yaşananlar birazcık
Mahir 05.07.2019 tarihinde doğdu. VE GERIDE KALANLAR… olsun onların yüreğini soğutmuş mudur?
Tahliyeden sonra eşinin memleketi Siirt’e Fatma hâkim, ülkede zorluklar yaşayıp kendisini ***
giderek, mantar yetiştirmeye çalıştılar ama buna ve çocuklarını ölümü pahasına yollara vuran Bu ölümler üzerine sosyal medyada ‘Ege’de
muvaffak olamamışlardı… yargı mensuplarından sadece biriydi. İnsanlık Öldü’ başlığı ile etiketlenmişti.
Gittikleri her yerde dışlandılar. Hepsinin ayrı bir acı hikâyesi var… Ama bu bilgi eksik ve yanlıştı sanırım.
Maddi sıkıntılardan dolayı Mersin’in kenar Hâkim Hacer Bardakçı da avukatlıktan Zira insanlığın ve adaletin öldüğü yer; Erdo-
mahallesinde zemin katta rutubetli bir evde hakimliğe geçen yargı mensuplarından… ğan ve Perinçek’in yönettiği, kitlelerin de bu
yaşamaya başlamışlardı. Kopya iddiası ile görevden alınmıştı. idari şekle onay verdiği Türkiye’ydi. Adaletin
Nasır, boya işlerine giderek, geçinebilecek Bu aşağılayıcı ve ortada hiçbir delil olmaksı- yıkıldığı yerde, insanlık can verirken cesetlerin
bir gelir imkânı bulmuştu. zın, ihraçtan sonra yargılaması 2 yıl kadar sürdü gömüldüğü yerdi Ege.

43
“O gece Esma ile konuştuk,
ben anlattım o ağladı, o anlattı ben ağladım”
YA Zeynep Güneş leriyle arkadaşlarının ta kalbini görür, sözleriyle Zümra, annesi olmadan uyuyamazdı ki…
ZI Arkadaşı yüreklerine şifa olur damlardı. Ben haberin üzüntüsüyle çökerken beyefen-
Mart 2015’te Hizmet Hareketi’ne yapılan dinin yanımızdan hızla uzaklaştığını fark ettim.

H
ayatı boyunca türlü başarılara imza operasyonlar kapsamında eşim tutuklandığında Arkasından koştum ama yetişemedim.
atan fizik öğretmeni Esma Uludağ, yanımda yine o vardı. Dört çocuğumla, evlerin- Günler sonra, bu hadiseyi Esma’mın eşine
tutuklandığında kaymakamlıkta de sık sık misafir ederdi beni. haber verdiğimde böyle birinin varlığının müm-
memur olarak çalışıyordu. Bize moral vermek için etrafımızda pervane kün olmadığını söyledi.
3 ay hapis yattı. Denetimli serbestlikle gibi dönerdi. Evimize yolcu ederken buzlu- Afyonda akrabaları yokmuş. Olsa bile o sa-
tahliye olmasına rağmen evine defalarca baskın ğundaki dondurulmuş vişnesine kadar bizimle atte Esma’nın tutuklandığından kimsenin haberi
yapıldı. Eşiyle aylarca ayrı yaşamak mecburiye- paylaşırdı. ‘‘Esma dur!’’ dedikçe çantamızı yokmuş. ‘‘İmkansız!’’ dedi ısrarla, “İmkansız!’’
tinde kaldılar. Baskılardan dolayı eşi yurdunu doldururdu. ama ben görmüştüm, kanlı canlı biri vardı.
terk etmek zorunda kaldı. Eşim tutuklandıktan bir ay sonraydı. Öğ- Eşim ve Esma’m aynı zamanda tutuklu
Gediz Üniversitesi rendim ki can yoldaşım Es- bulunuyorlardı ama Esma anneydi.
Adalet Meslek Yüksek ma’m da gözaltına alınmıştı. Özgürlüğe önce o kavuşmalıydı. Yavruları
Okulu’ndan birincilikle Mahkemeye çıkacağı gün, ona daha çok muhtaçtı. O yüzden ben,‘‘Al-
mezun olan Esma Uludağ, kapalı görüş için cezaevine lah’ım Esma’m gelsin, bir gün sonra eşim
avukat olma hayalinden gidecektim. gelsin!’’ diye dua ediyordum. Haftalar geçti.
vazgeçmek zorunda kalarak Dilimde dualarla
3 çocuğu ile Yunanistan’a kampüs içinde dört CAN KARDEŞIM TAHLIYE OLDU
dönüyordum. Bir yandan Hayatımın en güzel günlerinden biriydi. Ettiğim
geçti. Eşi Almanya’da
oturum almıştı. Birkaç da tutuklanırsa aynı dualar geldi aklıma… Ertesi gün belki eşim de Esma
hafta içerisinde aile birleşimi
yapacaklardı.
cezaevine gönderilece-
ğinden, gelen otobüslerin
çıkar diye düşündüm ama olmadı. Esma’mla
henüz buluşamamıştık. Uludağ
Yaşadığı büyük stresleri hepsine ya içinde o varsa Bir Ramazan akşamı elinde malzemele-
hassas kalbi daha fazla kal- diyerek, beni görürse ona riyle iftara geldi. Sürpriz yapmıştı. Bembeyaz Doğum Tarihi:
dıramadı. Esma Uludağ’ın moral olur düşüncesiyle kıyafetleriyle, her şeye rağmen ışıl ışıl gözleriyle
el sallıyordum. Görüşe cennetin habercisi bir melek gibi kapımda
19.09.1984
bu kavuşmaya ömrü yetmedi. Yunanistan’a
kadar geldi ve ruhunu Rahman’a teslim etti. girmeden, kantine su almaya gitmiştim. duruyordu. O gece sahura kadar hiç durmadan Vefat Tarihi:
Daha önce hiç görmediğim yeşil takım konuştuk. Ben anlattım o ağladı, o anlattı ben
elbiseli bir bey, diğer görüşe gelenlerin yanında ağladım. Sabaha karşı onu uğurladığımda gün
29.04.2018
ESMA’ma mektup!
Birine ‘‘Kardeşim’’ demek için onunla aynı masa başında duruyordu. Yanlarına gittim. O içinde yaşayacağım sürprizden haberim yoktu. Vefat nedeni:
beye, ‘‘Sizin de mi yakınınız buraya getirildi?’’ Rabbim dualarımı kabul etmişti. Esma’m
kanı taşımanız gerekmez. Gurbette beyin
Ayrı mekanlarda olsanız bile ruhlarınızın diye sordum. evime gelmiş ve bir gün sonra eşim tahliye
kol kola gezdiği, beraberken saatlerce susabil- Bana “Bugün buraya İzmir’li Esma diye olmuştu. Hangi güzelliğe sevineceğimi şaşırmış- kanaması
diğiniz, birlikte ağlayabildiğiniz, en anlamsız bir bayanı getirecekler. Ben akrabasıyım. tım. Rabbim iç içe sevinçlerle hepimizin yüzünü
Mesleği:
şeylere gözlerinizden yaş gelene kadar beraber Afyon’dan geldim. Onlara yardım etmek güldürüyordu.
güldüğünüz kişidir size kardeş olan… Benim de için buradayım.’’ diye cevap verdi. Esma’m Ciğerparemle ruhlarımız ayrılmaz bir yoldaş Fizik öğretmeni
böyle bir kardeşim var: Esma Uludağ. tutuklanmıştı. Aynı cezaevinde yüksek duvarlar olmuştuk. O bu zorluklar diyarı dünyadan Hukuk Fakültesi
Can dostum Esma, girdiği her ortama arkasında iki canım vardı artık. Minik yavruları göçse de, mahşer gününde hep birlikte olacağız 3. sınıf öğrencisi
enerjisiyle hayat katardı. Işıl ışıl bakan siyah göz- onsuz ne yapacaktı? Allah’ın izniyle…

44
Hatun
Vandalizmin geldiği nokta: 80 yaşındaki
Tuğluk Hatun Tuğluk’a mezarda da rahat vermediler
Doğum Tarihi:
YA Levent Kenez
1937 ZI Gazeteci - Yazar

Vefat Tarihi:

G
ünlerdir tedavi gördüğü hastanede
13.09.2017 hayatının son günlerini yaşayan
Vefat Nedeni: kadının vasiyeti, kızlarının kendisini
daha sık ziyaret edebilmesi için Ankara’ya
Kanser defnedilmekti.
Mesleği: Aynı evi paylaştığı büyük kızını en son
mahkemede görmüştü.
Ev Hanımı Artık yürüyemeyen 80 yaşındaki anne,
tekerlekli sandalye ile de olsa kızına yanında
olduğunu göstermek istemişti.
Yorgundu, kızgındı. Duruşma salonunda
söylendi durdu. Hakim “Teyze bir sus ya” VANDALIZMLE MEZARLARI TUTUKLU SALDIRGANIN SÜLEYMAN
diye uyarana kadar. Takvimler 13 Eylül 2017 BILE AYIRDILAR SOYLU’YLA FOTOĞRAFI ÇIKTI
Çarşamba’yı gösterirken 6 aydır cezaevinde Israrla “Bize terörist var dediler, ondan geldik” Saldırganlardan 48’i gözaltına alındı, 3’ü
olduğu için ayrı kaldığı kızından bu kez temelli diyeceklerdi. “Kim size bunu söyledi?” diye tutuklandı. 20 gün sonra ilk duruşmada hepsi
ayrıldı. Gölbaşı’nın İncek Mahalle Mezarlığı’na sorulunca sessiz kalmayı tercih ederek. tahliye edildi.
doğru son yolculuğuna çıkmak için Batıkent Tekbirler arasında “Şehitler ölmez, vatan Bazıları terörist gömülüyor diye millî has-
Cemevi’nde kızının gelmesini bekliyordu. bölünmez sloganları” atan 100’e yakın saldırgan sasiyetlerinden dolayı orda olduklarını, bazıları
Kocaeli Kandıra Cezaevi’nden yola çıkan cenaze sahiplerine küfürler savurdu. kalabalığı görünce geldiğini, kimisi kendilerine
Aysel Tuğluk, izin işlemleri geciktiği için geç Şimdi acılı aile için zor bir karar verme küfür edildiği için küfür ettiğini, bazısı da yaşlı
saatlerde Ankara’ya varabilmişti. vaktiydi. Ya mezarına indirilmiş yaşlı kadının bir kadın olduğunu bilseler asla yapmayacakla-
Defin işlemi bu yüzden akşam karanlığına bedenini toprakla kapatıp, “Acaba saldırdılar rını söyledi.
kaldı. O ana kadar ajansların “Aysel Tuğluk’un mı?” diye her gün endişe etmek ya da lanet orası Merhumun ikâmetgahının ne zaman taşın-
annesi Hatun Tuğluk vefat etti” diye geçtiği o yerden naaşı alıp gitmek. dığını bile bildikleri ortaya çıkan kişilerin nasıl
rutin haberler ülke tarihinde utanç vesilesi olacak Aile ne mahalleliye ne de polise güvendi. olur da cenazenin yaşlı bir insana ait olduğunu
başka bir hikâyeye doğru evirilmeye başlamıştı. Sinir krizleri içerisinde yaşlı anneyi tekrar bilmedikleri cevapsız kaldı.
Akşamın karanlığında mezarlıkta sadece cenaze arabasına naklettiler. Polis koruması “Terörist” cenazesi olsa sanki haklıymışlar
ailesi, sevenleri ve partililer yoktu. “Buraya altında istikamet Dersim olacaktı. gibi. Tuğluk’un saldırı sonrası “Toplum-
teröristin gömülmesine izin vermeyiz” diyen Annenizi kaybetmişsiniz, son göreviniz için dan tek ses halinde gelen lanetleme, kınama
insanlar da çıkagelmişti. cezaevinden gelmişsiniz ve aklınıza hiç gelmeye- beni umutlandırdı. Annemin cenazesi umut
Cezaevinden Aysel Tuğluk’un katılacağı cek şey olmuş; cenazenize saldırmışlar. ederim ki bazı şeyleri sorgulamamıza gözden
belli olan cenazeye elbette polisler önceden Yürek kaldırmayacak bu travmaya geçirmemize sebebiyet versin” temennisi hiç
gelmişti. Mahkemede “Polis abiler” diye Aysel Tuğluk da dayanamadı ve o günü gerçekleşmedi.
bahsettikleri memurlardan defnedilenin 80 hiç unutamadı. Kendisini dünyaya kapatan İhtimal, kendisi de böyle bir temennide
yaşında yaşlı bir kadın olduğunu öğrenmeleri Tuğluk cezaevinde daha da kötüleşti, bulunduğunu artık hatırlamıyor.
saniyeler alacak bir detaydı. Belli ki bunun doktorlar demans teşhisi koydu, cezaevinde Tutuklu saldırgan karakolda İçişleri Baka-
artık bir önemi yoktu. kalamaz raporuna rağmen hâlâ orada. nı Süleyman Soylu’yla fotoğraf çektirmişti.

45
Zulüm nedeniyle ülkesini terk etti,
baba ocağı Bosna’da Hakk’a yürüdü
YA Elmas Güneş ile birlikte göz bebeği sürücü kursu da kapan- size anlatacak olsam o kelime ‘’Cömertlik’’
ZI Eşi mıştı. Ağzından şikâyet cümlesi değil, hecesini olurdu. Onlarca güzel hasletinin yanında en
bile duymamıştık. Bir kere bile ‘of’ demedi. kıymetlisi buydu. En çok söylediği cümlelerden

E
şim Recep Güneş İzmir’in tanınan Aksine “Bu pırlanta gibi, tertemiz okullarla biri “Allah cömerttir, cömert olanları sever.”
esnaflarından biriydi. Herkes tarafından aynı listede olmak benim için gururdur.” derdi. Son oturduğumuz evimize taşındığımızda,
çok sevilirdi. Bugünün moda tabiriyle sa- Hep dimdik durdu. onun en büyük sevinci büyük salonumuzda
dece kendi mahallesinden değil, her mahalleden Çok sevdiği İzmir’den, gördüğü baskılar daha çok misafir ağırlayabilecek olmamızdı.
insanın yardımına koşardı. yüzünden mecburen ayrılarak atayurdu Saray- İman ve Kur’an hizmeti uğruna zamanı
Eşiyle kavga eden, işi bozulan ona gelir, bosna’ya göçmek zorunda kalmıştı. olduğu kadar mallarını da harcadı. Köyde baba-
o da elinden geleni yapar sorunlarını çözerdi. Yeni bir hayatı sıfırdan kurarken bir sından kalma küçük bir evi vardı. Bir gün beni
Yıllarını iman ve Kur’an hizmetinde harcadı. yandan başka bir ülkede hayata başlamanın arayarak “Ben o evi hizmete vermek istiyorum.
Şehir şehir dolaşır, muhtaç gönülleri iman bürokratik zorluklarıyla boğuşuyor, bir yandan Sen ne dersin?” diye sordu.
hakikatleri ile buluştururdu. da Türkiye’de kalan evlatları ve geride bıraktığı Ben de “Sen nasıl uygun görürsen!” diye
Kendi evrad-u ezkârını da bir gün bile dostlarının acılarıyla sinesi parça parça oluyor- cevap verdim. Akşam eve geldiğinde, “Bana
aksatmaz, gecenin bir yarısı bile evine dönse du. Yaşadığı sıkıntılara yorgun kalbi daha fazla sordun ama ben hayır desem yine de evi vere-
günlük virdini okumadan uyumazdı. dayanamadı ve Saraybosna’da Vrelo Bosna cektin değil mi?’’ dedim.
Senelerce binbir emek vererek büyüttüğü işi Parkı’nda bir bank üzerinde geçirdiği ani bir O da gülümseyerek “Evet ama senin de
onun altıncı evladı gibiydi. kalp kriziyle sessizce göçtü bu acılarla dolu rızan olsun, sana da sevap gelsin istedim.” dedi.
dünyadan. Çok özlediği evlatları ve dostlarıyla Otuz küsur yıl önce İzmir Altındağ’da
IŞIYLE MEŞGUL OLMAKTAN buluşması mahşere kaldı. yeni bir öğrenci evi açılmıştı. O dönemde biz,
BÜYÜK ZEVK ALIYORDU birkaç senelik evliydik. Salonumuzda o zamanın
Sürücü kursu işletmek, çok sevdiği arabalarla EŞIMI TEK KELIMEYLE popüler modeli oymalı beyaz koltuklar vardı.
meşgul olmak onda ayrı bir tutkuydu. ANLATIRSAM: ÇÖMERTTI, ÇÜNKÜ Bir akşam eve geldi ve “Biraz sonra gençler

Recep
15 Temmuz Darbesi’nden sonra hizmet ÇÖMERTLERI ALLAH SEVER gelecek ve koltukları götürecek!” dedi.
hareketine yakınlığı ile tanınan eğitim kurumları Kıymetli eşim Recep Güneş’i tek bir kelimeyle Hangi koltukları nereye götürüyorlardı? Şa-
şırmıştım. Devam etti: “Öğrenci evine kıymetli
misafirler gelecekmiş, evlerinde koltuk yokmuş. Güneş
Ben de bizimkileri verdim.” deyince söyleyecek
kelime bulamadım. Doğum Tarihi:
Çok sevdiğim oymalı koltuklarımı, işlemeli
orta sehpa ile birlikte o akşam öğrenci evine gön-
05.04.1957
derdim. Mahzun olduğumu görünce, “Sevme- Vefat Tarihi:
diğin bir şeyi infak etmek kolay. Esas infak çok
sevdiğin şeylerden vazgeçmek ile olur. Sen çok
30.04.2018
kıymetli bir iş yaptın.” diyerek teselli etti beni. Vefat Nedeni:
Dilerim, Rabbim cennetin en güzel
Sürgünde kalp krizi
köşelerinde en güzel koltuklarda ağırlasın onu…
Hiç ayrılmadan kavuşacağımız o mahşer günü Mesleği:
gelene kadar bizlere de emanetlerine sahip Iş adamı
çıkmayı nasib etsin. Amin.

46
Muzaffer Dedem zulümlere dayanamadı:
Akkurt Cenazesine ne babam ne amcam
Doğum Tarihi:
21.09.1955
ne de torunları katılabildi
Vefat Tarihi: YA Ayşenur Akkurt En küçük kardeşimiz yaklaşık dört beş aylıkken torun hasretine dayanamayıp ani bir kalp krizi
ZI Torunu
02.03.2022 babam tutuklandı, annem de 3 gün gözaltında sonucu Ramazan ayının 29. gününde vefat
kaldı. Sonra annem tutuksuz yargılanmaya etti. Cenazesine ne babam ne amcam ve hiçbir

1
Vefat nedeni: 955 yılında Kütahya’da dünyaya geldi. Ço- başlamıştı. torunu katılamadı.
Gurbette kalp krizi cukluk, gençlik yılları yoklukla geçmiş. İşçilik Biz yaklaşık iki-üç sene daha dedemlerle Kuzenlerim ve biz bir daha dedemi dünya
yaparak kıt kanaat imkânlarla amcam ve babamı yaşadık. Bu süre içerisinde, dedem hep çocuk- gözüyle göremeyeceğiz. Erkek kardeşime deden
Mesleği: da en iyi şekilde yetiştirmeye çalışmış. Dedem larla oynar, onları parka ve yemeğe götürürdü.
(İnşallah) cennete gitti dediğimizde “ama neden
Işçi emeklisi ve ailemizin mütevazi hayatları 15 Temmuz Torunlarını mutlu görmek onu da mutlu ederdi.
bu kadar erken gitti, beraber gitseydik” dedi.
sürecinden sonra paramparça oldu. Adeta bizlerin mutlu oluşuna bayram yapardı.
Bizlerin mutlu olması onun için bayramdı adeta. Allah cennetinde bizleri buluşmayı nasip
Babam, Zaman Gazetesi’nde çalışma
Babamın cezaevinde olması ve amcamın da etsin. Allah kimseye anne, baba, evlat acısı
gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi.
yanında olmayışına dedemi hüzne boğmuştu. yaşatmasın. Gülen yüzler solmasın…
Annem gözaltında kaldı. Amcam, KHK
ile mesleğinden ihraç edildi. 2019’da babam hapisten çıkınca, anneme
Vefat etmeden birkaç dakika öncesine ka- de ceza verilmesi sonucu, Türkiye’de yaşama
dar bile Kur’an okuyan dedem, kendimi bildim imkânımız kalmamıştı. Türkiye’den çıkmak için
bileli hep namazında Kur’an’ında bir insandı. de paramız yeterli değildi.
Küçüklüğümüzden beri hep onunla sofraya
AZ MIKTARLA BOT ALINDI,
oturur kalkardık. Sofrada bir kişi bile eksik
TEHLIKELI BIR YOLCULUĞA ÇIKTIK
olsa hep beklerdi, tadı çıkmaz derdi. Ama bu
Elimizdeki az miktarda para ile babam bir bot
süreçte, son dört beş yıldır (2016) babaannemle
aldı ve tehlikeli bir yolculuğa çıktık. Halbuki
tek başlarına oturdular o sofraya hep.
babam bot kullanmayı bilmiyordu. Dedemle,
tatile gidiyoruz diye vedalaşmıştık. Hayatımızın
HEP KUR’AN OKURDU en acı ayrılığıydı diye düşündük ta ki dedemi
İlk torunları olduğumuzdan kız kardeşimle beni kaybedene kadar.
ayrı severdi, biz de onu çok severdik. Küçükken 2019’dan 2022’ye kadar hep görüntülü
bizi parklara götürür gezdirirdi. Hele yürümeyi konuştuk ama bizi özlüyorlardı. Orada bir
çok severdi. Yaşı olsa da her yere yürürdü, başlarına kalmışlardı. Amcam bizden bir sene
otobüse bindiğini hiç görmedim. Binse bile biz kadar evvel Amerika’ya gitmiş ve yengemler
yürümeyelim diye binerdi. Atina’da aile birleşimi bekliyorlardı.
Sonra erkek kardeşlerim doğdu. İlkinde Yanlarında hiç çocukları ya da torunları
babam yanımızda idi ama birkaç yıl sonra yoktu. Bu onlara çok zor geliyordu. Dedem hep
gaybubet yaptığı için, biz dedemlerin yanında bizi arar, iyi olduğumuzu görünce babaanneme
yaşamaya başladık. O sıralar annem en küçük çevirir, duygulanır konuşamazdı.
kardeşimize hamileydi.
Annem doğum yaptığında babam gele- EVLAT VE TORUN HASRETIYLE,
memişti, gelseydi tutuklanabilirdi. O yüzden KALP KRIZI SONUCU VEFAT ETTI
yanımızda sadece babaannem ve dedem vardı. Dedem 3. torununun doğum gününde, evlat ve

47
Cezaevinde kanser ettiler,
hastanede de ayağı kelepçeli tuttular
Ankara’ya sevk edildi. Kanser olmuştu. O hasta yatarken ben de yaşayan bir ölüydüm,
YA Gülten Öztaş Mübarek günlerde dünyaya geldiği için sanki bu dünyada yaşamıyordum, nefes alıp
ZI Eşi
Mevlüt koymuşlar adını. Hem kendi annesine vermek bile benim için çok zordu. Hastaneye

C
babasına hem de benim anneme babama saygılı ilk yattığı zamanlar iyi gibiydi, hastaneye de
ezaevlerindeki ağır hastalardan biri
hayırlı bir evlat oldu. İnsanlar içinde sevilen, yürüyerek gitmişti.
de gazeteci Mevlüt Öztaş’tı. Şubat
saygı duyulan bir insandı. İnsanlara; doğru, Doktor, “Her şeye hazırlıklı olun, her an
2018’de tutuklandı. Uşak E Tipi
yalansız haber yapabilme adına asıl mesleği öğ- herşey olabilir” dedi. Dünyam zindan oldu
Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Orada kasık fıtığı
retmenliği bırakıp gazetecilik yapmayı tercih etti. başıma yıkıldı.
olduğu ortaya çıktı. Ailesine haber bile verilme-
Hayatımızda her şey çok güzel gidiyordu o kara
den ameliyat edildi. Cezaevi şartlarından dolayı
gün gelene kadar. Önce işsiz kaldık, sonra ömrü- O BIZE, BIZ ONA DOYAMADAN GITTI
böbrek yetmezliği ortaya çıktı. Defalarca tahliye
müzde karşılaşmadığımız olaylara şahit olduk. Bir yandan ayakta durmaya, eşime bir şey belli
talep etti. Ancak bütün talepleri reddedildi.
etmemeye çalışıyordum. Bir yandan da çocukla-
Hipertansiyon rahatsızlığı olduğu tespit
POLIS, ŞAFAK VAKTI EVIMIZI BASTI ra hiçbir şey söyleyemiyordum. Allah’tan ümit
edildi. Yargılama sonucu mahkeme 9 yıl 3 ay
Şafak vakti polisler evimizi basıp suçluymuşuz kesilmez iyileşir inşallah dedim ama olmadı.
hapis cezasına çarptırdı. Suçlandığı konu ise;
gibi evimizi talan ettiler, o muameleye rağmen Sonra kabullendim. Takdir-i ilahi.
Cihan Haber Ajansı’nda çalışmış olması.
polis memurlarına çay ikram etti. Ona terörist Hiç yatağından kalkamayan adam, saygıyla
Sonra Afyon Cezaevi’ne nakledildi.
muamelesi yapılmasını kaldıramadı, “Ben aşkla şevkle doğruluveriyordu. Gözlerinin içi
Burada ise sakalı uzun olduğu gerekçesiyle
Kurtuluş Savaşı’nda savaşıp gazi olan dedenin parlıyor, mutlu oluyordu. Selamlarını alıyor
hücre cezası verildi. 3 Nisan’daki görüşmede ai-
torunuyum, ona layık görülen madalyalar hâlâ elini başına koyuyordu, sağ elini kaldırıp bir
lesine acilen hastaneye kaldırıldığını, safra kesesi
duruyor, ben nasıl terörist olurum?” diyordu. şey istiyordu. Ben de tüm bunları dua ederek
ameliyatı olduğunu anlattı. Hastane yönetimi,
Onu en çok bu muamele üzüyor kahre- izliyordum. Bana akan suları yeşillikleri gösteri-
biz ailesine haber bile vermemişti.
diyordu. Hiçbir sağlık sorunu yokken girdiği yordu. “Gülten, akan sulara, yeşilliklere bak!”
cezaevinden dermanı olmayan bir hastalıkla diyerek karşı duvarı gösteriyordu.
CEZAEVINDE KANSER OLDU
çıktı. Hastalığının en zor günlerini cezaevinde Sonraki gün hepimizin ismini tek tek
Rahatsızlanması üzerine 8 Nisan 2020’de
tek başına sonrasında ayak-
ları yatağa kelepçeli yine tek
sayıklamaya başladı, meğer bize veda ediyormuş
da haberimiz yokmuş. Mevlüt
başına geçirdi. O günlerinde
onun yanında olmamız bile HEPIMIZ ORDAYDIK,
Öztaş
çok görüldü. ALI YEKTA’M YOKTU
Orada öleceğini anlamış Gece hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı sü- Doğum Tarihi:
ama bizim için kendini zorla- rekli kelime-i şehadet, kelime-i Tevhit getiriyor- 28.05.1971
yarak her kaşıkta birimizi du. Biz de başında Kur’an-ı Kerim okuyorduk.
hatırlayıp bizim için yemeye Ali Yekta olmayınca zorlanıyor diye düşündüm Vefat Tarihi:
çalışmış. Eğer o gün onu Ali Yekta’nın üzerindeki kıyafetleri getirin 19.08.2020
yemeseydim bir daha asla dedim Mevlüt’ün üzerine koydum. Onun ko-
yiyemezdim demişti. kusunu alınca sakinleşti, hiç sesini çıkarmadan Vefat nedeni:
Allah’a: ‘Çocuklarımı sessizce gideceği menzile (Allah’a) yürüdü. Cezaevi - Kanser
ve ailemi bir daha görmeden Yıkandıktan sonra yüzünün öyle güldüğünü
canımı alma’ diye yalvarmış. görünce çocuklara “Babanız çok güzel bir yere Mesleği:
Hastanede yatarken geçirdi- gitti inşallah” dedim. Rabbim orada bize sekine Gazeteci
ği günler son on günüymüş. indirdi, bir teselli verdi sanki.

48
Ferhan Anne Sabriye Yılmaz: Intihar etmedi,
Yılmaz oğlumu Silivri’de çeteler öldürdü
Doğum Tarihi: YA Akif Burak Can Açlık, sefalet her şeyi gördük. Dışardaydık, baskı ve işkencesiyle yaşamını yitirdiler. Silivri
20.03.1993 ZI Yazar yoksulduk, başka bir memleketteydik. Mem- Devlet Hastanesi’nden cenazeyi Batman’ın
leketimde yaşamak isterdim ama olmadı. Kanîrewa (Örmegözü) köyünde toprağa

F
Vefat Tarihi: erhan Yılmaz, Silivri 5 Nolu L Tipi Hiçbir şeyimiz kalmadı, her şeyi yaktılar. verdik. Ön otopsi raporunu almak istedik “6
13.04.2022 Kapalı Cezaevi’nde 60 gardiyanın Ahım ve kederim memleketimdi. ay sonra ancak verilir” cevabı verdi.
işkencesi sonucu yaşamını yitirmişti. Oğlum: “İşkenceye uğruyorum, aç susuz bı- Kalp krizi falan söz konusu değil. Burnu-
Vefat Nedeni: Hastanede çekilen görüntüler, her şeyi gös- rakılıyorum” demişti. İhtiyaçlarını cezaevine nu, ağzını her yerini kırmışlar. Çocuğumun
Cezaevi - işkence teriyor aslında. Yılmaz’ın işkence görüntüle- göndermemize de izin vermiyorlardı. Rahat canı kalmamış, her yeri patlamış. Çocuğum
rine ve ailesinin beyanlarına rağmen cezaevi vermediler çocuğuma. Resmen işkencedeydi. 4 yıldır cezaevinde işkence gördü. Cezaevi
yönetimi, “kalp krizi geçirdi”ğini söylemişti. Kapalı görüşe gittiğimde durumunun iyi öldürdü başka kimse değil. Çarşamba günü
Hastane ölüm tutanağında da ise; “bulaşıcı olmadığını, koğuşunu değiştirmek istediğini konuştum, Cumartesi cenazesi geldi.
hastalık” olarak kayda geçildi. Savcılık iş- söylemişti ama değiştirmediler. Ferhan beni
kenceye dair bir açıklama yapmadığı gibi; bir aradı, açık görüşünün olduğunu ve onun
de yapılan haberleri hedef aldı. Resmi ma- yanına gelmemi istedi. Ama şeker hastası
kamların aksine Yılmaz’ın ailesi, ilk günden olduğum için gelemeyeceğimi söyledim.
beri çocuklarının işkenceyle öldürüldüğünü Sonra görüntülü konuşmak istedi ama
belirtti. Yılmaz’ın 60 yaşındaki annesi Sabri- benim internetim olmadığı için görüşemedik.
ye Yılmaz, aile olarak göç hikayesiyle birlikte Çocuğumun cezaevinden çıkmasına iki
yaşamış olduğu zulüm serüvenini anlattı. gün kalmıştı ama çocuğumu öldürdüler. Ço-
Yılmaz ailesi, Batman’ın Sason ilçesine cuğumu benden sakladılar. İlk başlarda bana
bağlı Tanze köyünde yaşıyordu. 1994’te ‘kalp krizi’ geçirdiğini söylediler. Meselenin
köyleri yakıldıktan sonra İstanbul’a göç ne olduğunu anlamak için büyük oğlumu
etmek zorunda kaldı. Bugün Türkiye’de çağırdım.
iktidar rejiminin, oluşturduğu algıyla her şeyi Telefon açtık ama bize onları arama-
Gülen Cemaati’nin mensuplarına yükle- mamızı söylediler. ‘Cezaevine gidin’ dediler
diği gibi, köylerin yakılması da PKK’ya ama oraya da gittiğimizde de bize hiçbir şey
yıkılmıştı. söylemediler ve cenazemizi göstermediler.
Tıpkı Erdoğan rejiminin organize ettiği Oğlumun cenazesini görmedim. Cezaevi
15 Temmuz Planlı Darbe’nin arasından önünde çok sayıda asker ve polis vardı. Has-
sis perdesi yavaş yavaş aralanmaya başlan- tanede bir kişi daha vardı, ona da ‘kalp krizi
dığı gibi; köy yakmalarının arkasında derin geçirmiş’ demişler. Nasıl 2 kişi de kalp krizi
devletin olduğu ortaya çıktı. Türkiye AHİM geçiriyor? Saatlerce bekledik belki görürüz
nezdinde milyonlarca euro tazminata diye ama göstermediler. Çocuğum intihar
mahkûm edilmişti. etmedi, bütün bedeninde yaralar var. O’nu
Anne Yılmaz şöyle anlattı serencâme- öldürdüler.
sini; “Köyde yaşamımızı güzel bir şekilde
sürüyorduk ama köyümüz yakıldı. Başka GÖZLERINDEN KAN AKIYORDU
imkânımız kalmayınca İstanbul’a göç ettik. Gözlerinin altından kan akıyordu, kan gel-
Yıllarca bodrum katlarında yaşadık. mesin diye burun deliği pamuklarla tıkalıydı.
Çocuklarımız zor günler geçirdi, yokluk Boğazında ise izler vardı. Silivri 5 No’lu
çektik, İstanbul’da hiç rahatlık görmedik. L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 60 gardiyanın

49
6 ay kelepçeli halde yatağa bağlı tutuldu Mustafa
Erdoğan
YA Ramazan F. Güzel Mahkemesi’ne başvurmuştu. Mahkeme adamış bir hâkim idi Mustafa Erdoğan.
Doğum Tarihi:
ZI İhraç Hakim başvuruyu, “Tutuklunun herhangi bir tehlike Erdoğan’ın hukuk fakültesi öğrencisi olan
altında olmadığı” gerekçesiyle reddetmişti. kızı Buket Erdoğan; “Ziyaretçiye bile izin 16.12.1968

Y
argıtay üyesi yüksek hâkim Mustafa 2017 yılı ağustos ayında hastalığında verilmedi. Babamı göremedim. Peki neyle Vefat Tarihi:
Erdoğan, 2016 Aralık ayında mem- ilerleme yaşanan Erdoğan, yoğun bakıma suçlandı? 22.07.2017
leketi Antalya’da beyin tümörü teşhi- alınmıştı. Burada da ailesi ile görüşmesine Ölümle savaşıyorken ve yatağa bağımlı
izin verilmemiş, ancak bilinci kapandıktan yaşıyorken kaçma şüphesi olduğunu iddia Vefat Nedeni:
si ile hastaneye yatırılmıştı. Darbe olduğunda
beyin ameliyatı olmuş, hastanede yatıyordu. sonra tahliye edilmişti. Bilinci kapalı bir şe- ettiğiniz babamın neden duruşma tarihi bile Tutuklu, kanser
Yine de tutuklanmıştı. İddia: “Darbe” ve kilde yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren belli değildi?” Mesleği:
“Gülen Hareketi Üyeliği” idi. hâkim Erdoğan, dördüncü günün sonunda AYM, tahliye edilmesi gereken bir Yargıtay üyesi
Henüz beyin ameliyatı olan Erdoğan, yaşamını yitirmişti. tutuklu için tahliye kararı vermedi. Ve o 25
hakkında daha önce çıkarılan yakalama Yargıtay üyesi tecrübeli, hayatını adalete Ağustos 2017 tarihinde hayatını kaybetmişti.
emri nedeniyle hastanede polis nezaretinde
tedavi görmüştü. Bilinci kapanana kadar
tahliye edilmedi. Erdoğan’ın mal varlığına,
maaşına ve banka hesaplarına da tedbir
konulmuştu. Ameliyatın ardından Antalya
3. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından hiçbir
gerekçe gösterilmeden tutuklanan hâkim
Erdoğan, bulunduğu hastanenin tutuklu
koğuşunda vücudunun yarısı felçli halde 6
ay tutulmuştu. Tutuklandığı günden itibaren
tahliye talepleri reddedilen Erdoğan’ın ailesi
ile görüşmek için yaptığı başvurular da redde-
dilmişti. Erdoğan’ın avukatı sağlık sorunları
gerekçesiyle serbest bırakılması için Anayasa

Seyfettin
Savcı’nın oğlu: Babam ölmedi, öldürüldü Yiğit

15
Temmuz Kurgu Darbesi’yle Türki- sağlık hakkından yararlandırmama, malvarlık- göre, cezaevi tuvaletinde kendini iple asarak Doğum Tarihi:
ye’de yeni bir rejim kuruldu. Bunun larına el koyma, avukatlarıyla ve yakınlarıyla intihar etti. 4 çocuk babasıydı ve 50 yaşındaydı. 1966
tahsisi için de önce yargıya darbe görüştürmeme gibi. Onurlarıyla görevlerini Ailesi, Yiğit’in intihar etmediğini, geçmişte Vefat Tarihi:
yapılmıştı. O gece yaklaşık 4.500 hâkim ve yaparken, bir gecede hukuksuzca “terörist” ilan yaptığı soruşturmalar nedeniyle öldürülerek 16.09.2016
savcı meslekten atılmış, binlercesi tutuklanmış, edilen yargıçların bazıları, uygulanan maddi susturulduğunu söylemişti. Yiğit’in kızı Akça,
bir kısmı da sürülmüştü. Gözaltına alınan hâkim ve manevi baskıya dayanamayarak hayatlarını medyada çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadı- Vefat Nedeni:
ve savcılar hem gözaltı sürecinde hem de cezaev- kaybetmişti. İşte onlardan birkaçı: ğını söyledi. 11 yaşındaki oğlu Emiralp Akça; Cezaevi şartları
lerinde ekstra sıkıntılara maruz bırakılmıştı. Bu süreçte ilk ölüm haberi 16 Eylül “Bu intihar değil, bu bir cinayettir. Bir gün önce Mesleği:
Ters kelepçeleme, hakaret, tehdit, kötü mu- 2016’da Bursa’dan gelmişti. Tutuklu Cumhu- görüştüm. Babam ölmedi, öldürüldü. Şerefli bir Cumhuriyet Savcısı
amele, tek kişilik odalarda tecrit altında tutma, riyet Savcısı Seyfettin Yiğit, resmî açıklamaya savcıydı” diye feryat etti, ama duyan olmadı.

50
Mehmet Hâkim Tosun’un son sözleri: Ahirette
Tosun
Doğum Tarihi:
hesaplaşacağımız için çok mutluyum
10.07.1998

C
HP Tunceli Eski Milletvekili Hü- 2 yıldır tedavi gördüğü, hastalığının seyrinin edilen Danıştay Tetkik Hâkimi 29 yaşındaki
Vefat Tarihi:
seyin Aygün’ün Twitter hesabında ihraç edilmesinden sonra olumsuz yönde Mehmet Tosun, yakalandığı hastalık sebebiyle
06.03.2017
duyurduğu bir diğer acı olay, Hâkim değiştiği belirtilmişti. Adli kontrol şartıyla vefat etti. Tosun, son sözlerinde; “Ahirette
Vefat Nedeni: Mehmet Tosun’un vefatıydı. Mehmet Tosun, serbest bırakılmasından bir süre sonra Hâkim hesaplaşacağımız için çok mutluyum” şeklin-
Cadı avı- Hastalık Danıştay 11. Daire’de tetkik hâkimiydi. Gö- Tosun, hastanede hayatını kaybetmişti. 15 deydi. Danıştay’dan önce 672 sayılı KHK ile
Mesleği: zaltına alındığında bir aylık evli olan Tosun’un Temmuz’dan sonra cezaevlerinde ve gözaltın- 83 kişi sonra 678 sayılı KHK ile 8 kişi olmak
Danıştay Tetkik Hâkimi ‘immun sistemi’nde problem vardı. Tosun’un da ölümlere bir yenisi daha eklenmişti. İhraç üzere toplam 91 kişi ihraç edilmişti.

Teoman
HSYK Üyesi Teoman Gökçe, cezaevi
Gökçe yönetimi tarafından ölüme yollandı
Doğum Tarihi:

H
01.02.1969 SYK 1. Dairesi eski üyesi Teoman Sincan Cezaevi’nde sürekli hakaret ve Cezaevi yönetimince de “Teoman Gökçe’nin
Vefat Tarihi: Gökçe de 15 Temmuz darbe girişimin psikolojik işkenceye maruz kaldı. Gökçe’nin kalp krizi sonucu vefat ettiği” duyurulmuştu.
02.04.2018 ardından “terör” bahanesiyle tutuk- bu süre zarfında 6 ay arayla da anne ve Gökçe’nin hücresine ait fotoğraflarda pen-
Vefat Sebebi: lanan bir hâkimdi. Gökçe, Erdoğan hükümeti babası vefat etmişti. Yaklaşık 2 yıl tek kişilik ceresinin tel kafes ile tamamen kapatıldığı,
Cezaevinde kalp krizi üyelerinin adının karıştığı 17/25 Aralık yolsuz- tecrit odasında tutukluydu Teoman Gökçe. akşam yemeğini henüz yemediği, eşyalarının
Mesleği: luk soruşturmalarında soruşturma savcılarının Hücresinde kalp krizi geçirdi. Komşu hüc- da ortalığa saçıldığı görülüyordu.
HSYK üyesi görevden el çektirilmesine karşı çıkmasıyla redeki diğer tutuklular görevlileri çağırmıştı. Fotoğraflarda ayrıca masası, mutfak
tanınıyordu. O yüzden de iktidarın ona karşı Ancak çağrılara çok geç cevap verilmiş, lavabosu, okuduğu kitaplar, seccadesi, dolabının
nefreti bitmek bilmiyordu! göstere göstere ölmesine sebep olunmuştu. üzerinde de ailesine ait resimler vardı.

Abuzer AKP’li Bakanın “Alevi Hâkim” dediği


Kara
Doğum Tarihi:
Abuzer Kara, sürgün zulmüne dayanamadı
İ
01.03.1966 stanbul Asliye Ceza Mahkemesi yargıcı Avukat Turgut Kazan, Hâkim Kara’nın ardın- Adalet Bakanı Sadullah Ergin de, yargıcın
Vefat tarihi: iken, 11 Ekim 2017’de talebi olmaksızın dan şunları yazmıştı: “Yargıç Abuzer Kara’nın Alevi olduğunu söylüyordu. İşte o yargıç Abu-
06.04.2018 ve teamüllere aykırı olarak Ordu’ya sürülen kalp krizi sonucu öldüğünü HSK Başkan Ve- zer Kara’ydı. Bu nedenle, bilinen ceza yöntemi
Vefat Nedeni: Yargıç Abuzer Kara kalp krizi sonucu yaşamını kilinin attığı tweet’ten öğrendik. Herhalde çok kaçınılmaz oldu. Ordu’ya sürüldü. Aile bir
Sürgün kalp krizi yitirdi. Hakim Kara hakkında, dönemin Adalet üzülmüşler. Keşke son kararnameyi hazırlarken yerde, kendi başka yerde, stres dolu bir yaşam
Bakanı Sadullah Ergin ile Başbakan Erdoğan bu duyarlığı gösterselerdi. Medyaya yansıyan ölümle sonuçlandı. Dolayısıyla, yargıçların ve
arasında geçtiği iddia edilen bir telefon kaydı da haberler unutulmadı. Başbakan önem verdiği bir bütün toplumun, benzer acıları yaşamaması için,
basına düşmüştü. İstanbul Barosu eski Başkanı davanın nasıl beraatle sonuçlandığını soruyordu. yargı bağımsızlığını sağlamamız gerekir.”

51
‘Yalvaçlı Topal Hafız’
Cadı avında, tek başına hücrede
15 ay mahpus kaldı
Hafız olarak biliniyor. Şualar’daki bir mektupta lah Edhem, İbrahim’ler, Ali Osmanlar ehl-i
YA
ZI
Kazım Güleçyüz adı geçen Son Şahitlerden biri. Defaatle gö- medresenin yüzlerini ak ettiler, çekingenliklerini
Gazeteci - Yazar
rüştüğü Üstad Bediüzzaman’la çok hatıraları cesarete çevirdiler.” (s. 482)

B
olmuş, ama kendisi hatıralardan ziyade hizmetin Ayrıca Üstad Hazretleri yine bu mek-
ediüzzaman Said Nursi’nin talebesi
daha önemli olduğunu düşündüğü için bunları tubunda, Ali Osman Ağabey’i, Diyanet
‘Yalvaçlı Topal Hafız’ olarak bilinen
çok fazla gündem etmemiş. Nur Talebeleri camiasından Risale-i Nur’a sahip çıkanlar
Ali Osman Karahan, “Silahlı terör
arasında ihtilaf olmasını hiçbir zaman kabul içinde sayıyor, tebrik ediyor, örnek hoca olarak
örgütüne üye” suçlamasıyla tutuklanmştı. Kalp
hastası, prostat kanseri, tek böbrekli ve gözleri edememiş ve herkese kucak açmış. Sungur Ağa- gösteriyor. Üstad Hazretleri’nin Yalvaç’a tam
yüzde 25 seviyesinde gören 85 yaşındaki Ali bey bir defasında Yalvaç’a ziyarete gittiğinde üç ziyareti vardır. Bu ziyaretlerin üçü de, birinci
Osman Karahan, 15 Temmuz sürecinde asılsız bu konuyu ızdırapla kendisine ileterek “Bazı muhatap Ali Osman Ağabey’in davetiyle ger-
ve delile dayanmayan suçlamalarla cezaevine çekleşiyor. Hafız Ali Osman 1952’de Üstad’ın
gönderilmişti. İlerleyen yaşına ve hastalıklarına tavsiyesiyle talebe yetiştirmeye çok önem vermiş,
rağmen 15 ay tutsak kalmış, 2017 yılında sağlık gençlere ışık tutmuş, yol göstermiş.
problemleri nedeniyle tahliye edilmişti. 15 Tem-
muz sonrası tutuklanan Karahan, 92 yaşında 15 TEMMUZ’DA OĞLUYLA
hayatını kaybetti. BERABER CEZAEVINE GIRDI
Bir görüşmesinde Üstad; “İleride sıkıntılı ve
TELEFONDAKI ÜMIT VERICI büyük bir nifak dönemi gelecek. Tutuklamalar
SÖZLERI NEDENIYLE, 11 GÜN olacak, belki cezaevlerinde yer kalmayacak.
HÜCRE CEZASI ALDI Ama Rabbim orada kardeşlerimi muhafaza
Isparta E Tipi Kapalı Cezaevi’nde, 14 Kasım edecek. Dışardakiler bile çok sıkıntı yaşayacak.
2017 tarihinde saat 11.01 - 11.13 arasında
ailesi ile yaptığı kapalı ziyaret görüşmesinde
Ama sonra hizmetlerin çok artacağı güzel bir
dönem olacak inşaallah. Sen de o dönemi göre-
Ali Osman
“Biz burada bile herkese nasihat ediyoruz. Hiç cek, belki tutuklanacaksın” demiş. 15 Temmuz
süreci başladığında hazır bir şekilde tutuklanma-
Karahan
korkmayın çıkacaksınız. Burada kazandığınızı
dışarıda kazanamazsınız. Bunlara o nasihatleri yı beklemiş, tutuklanmış ve oğluyla beraber aynı (Topal Hafız)
yapıyorum. Onlar da söz tutuyorlar. Herkes koğuşa konulmuş.
öyle, ‘koğuşlardan ne zaman çıkacağız?’ diyor. arkadaşlar yanıma gelmiyor” diye dertlenmiş ve
Doğum tarihi:
O gaybî, diyorum ben. Ne zaman çıkacağınızı kutuplaşmaları bitirmek için çok emek vermiş. TUTUKLANMA SEBEBI ÜSTAD’DAN
Bediüzzaman Hazretleri’nin eserlerinden olan NAKLETTIĞI SÖZLERMIŞ
1930
söyleyemem, çıkacağız.” şeklinde konuştuğu için
görevli personel Karahan’ı gammazlamış, 11 Şualar’da, Yalvaçlı Hafız Ali Osman Karahan Hâkim “Medyada böyle bir bilgi var, böyle de- Vefat tarihi:
gün hücre cezasının verilmesini sağlamıştı. Hocaefendi’nin, nam-ı diğer Topal Hafız’ın adı mişsin, darbeyle ilgin ne?” diye sormuş. Topal
şu şekilde geçmektedir: “Aziz, sıddık kardeşle- Hafız “Üstad bana böyle birşey söyledi, ben de
01.04.2022
ŞUALAR’DA ADI GEÇEN SON rim! Hadsiz şükür ederim ki: Risale-i Nur’un bunu zaman içinde anlatmıştım, oradan duyu- Vefat sebebi:
ŞAHITLERDEN BIRIYDI hakikî sahipleri olan müftüler, vaizler, imamlar, lup söylenmiştir, 86 yaşındayım, ne darbesi?” Cezaevi - Hastalık
Topal Hafız; 1930 doğumlu, hayatı boyunca hocalardan manevî kahramanlar meydana demiş. “Bunları bildiğine göre demek ki darbeyi
Isparta Yalvaç’ta ikamet eden Ali Osman Ka- çıktılar. Şimdiye kadar Nurun fedakârları buralarda organize ettin.” diye tutuklanmış.
rahan, doğuştan kalça çıkıklığı sebebiyle Topal gençler, mektepliler, muallimler idi. Bin bârekâl- Mekânı Cennet olsun.

52
Salih
YA
ZI
Kemal Gülen
Yeğeni
Naaşı gizlice
Gülen
Doğum Tarihi: S
alih amcam Korucuk köyünde doğdu.
Çocukluğu Korucuk ve Alvar’da geçti.
Ayrıca rahmetli dedem (Ramiz Hoca)
şehrin bir kenarına
defnedildi
1949 çalışmak veya imamlık görevi yapmak için
gittiği farklı köylere arkadaş olarak oğlunu da
Vefat Tarihi: götürdü. 1960’lı yıllarda ailecek Erzurum’a
19.03.2019 göçtüler.
riyle görüşüp onların medrese eğitimlerine, Aslında 1980 darbesi sonrasında tutukla-
Köyün zorluklarından kurtuldular
cami, aşevi gibi hizmetlerine de omuz verdiler. nan 30 kişilik hizmet abilerinin arasında (M.
Vefat Nedeni: ama şehrin cazibesine de kapılıp kaybolup
Daha o günlerden cemaatler arasında kardeşlik A. Şengül hocam ve Mesih amcamla beraber)
Gaybubet - hastalık gitmediler. Aile terbiyesinin çatısı altında çok
köprülerini inşaa ettiler. o da vardı. Tam bir ay gözaltında kaldılar,
genç yaşlarında kendini matbaacılık sektörüne
Hocaefendi’nin kardeşiydi ve diğer işkenceye maruz kaldılar, mürteci olarak yafta-
Mesleği: adadı. Başta Erzurum ve İstanbul olmak üzere
kardeşleri gibi o da bundan çok memnundu ve landılar ama hizmetlerinden geri dönmediler.
Esnaf çok kıymetli ustaların yanında kendisini geliştir-
bu vasfa layık olmaya çalışırken çok fedakârlık Gaybubet günlerinde yeterince tedavi
di. Çırak olarak girdiği sektörde vefatına kadar
yapmak zorundaydı. Bu fedakarlığı yapar ve göremedi, doktor bulamadı, testlerini yaptı-
hizmet verdi ve en iyi ustalar arasına girdi.
hiç söylenmezdi. Hizmetin karar mekanizma- ramadı, ilaçlarını alamadı ve göz göre göre
Öyle çok büyük ihalelerle, devleti haraca
sında değildi ama mehib bir duruşu vardı, ağır ölüme sürüklendi. 2017 yılının soğuk bir Mart
bağlayarak veya insanların ekstra lütuflarına
ve vakur haliyle dostlarının güvenin kazanmış gecesinde evinden, işyerinden, akrabalarından,
bağlı olarak büyümedi, kendi bileğinin gücü,
ve özel bir saygıyı hakketmişti. hatta ailesinden bile uzakta, kullara kapalı Al-
sanatı ve ticari zekasıyla kendi matbaasını açtı
Salih amcamda celali tecelliler daha bas- lah’a açık, bilinmez bir evden ruhunun ufkuna
ve büyüdü.
kındı. Kaşları biraz düşük yüzünde genelde bir yürüdü. Naaşını birkaç tanıdığı gizlice götürüp
Büyümekten maksat ömrünün sonunda
hüzün vardı. İlk görenler onu kızgın zanneden- şehrin bir yerine defnettiler. Hocaefendi ertesi
ancak orta halli bir esnaf olabilmişti. Benim
lerdi, ama o kızgınlığından daha ziyade milletin gün arkasında birkaç arkadaşıyla en son beş
güzel amcam hayatı boyunca evine, ailesine ve
hali pür melali karşısında devamlı efkarlıydı. sene önce gördüğü kardeşi Salih Gülen’in
akrabalarına sahip çıkan mütevazı bir hayat
Arif bir insandı, duyguları çok engin ve (benim can amcamın) gıyabi cenaze namazını
sürerek Gülen ailesini en iyi temsil eden insan-
anlayışlıydı. Hizmet kurumlarındaki ciddiyete kıldırırken gözyaşlarına boğuldu.
lardan biriydi.
çok önem verir, laubalilikten hiç hoşlanmazdı. O bir dönem şehidiydi ve inşallah şehitlerle
1980 öncesinde Erzurum’daki Hizmet
Dobraydı. Sözünü sakınmaz, bir hakikati beraber haşrolacağına inanıyorum. Mekânı
gönüllüleriyle beraber öğrenci evleri, yurt-
anlatmak için bazen çok sert çıkışlar yaptığı da cennet olsun. Allah geride kalanlara sabır ve
lar-yuvalar açtılar ve sonraki dönemlerde kolej
olurdu. ibadetlerinde çok titiz ve rahmetli Refia metanet versin.
ve hastane ile taçlandırdılar bu faaliyetlerini.
Hanım’dan kalan Kur’an okuma mirasına
Sadece Erzurum’la kalmadı bu hizmetleri.
sahip çıkanlardandı.
Doğu Anadolu’da gezmedikleri şehir ve ilçe,
Ömrünün son yirmi yılını kanser hastalı-
gitmedikleri köy-mezra kalmadı. Eğitim fırsatı
ğıyla mücadeleyle geçirdi. Kan kanseri ve lenf
bulamamış genç beyinleri tespit edip onlara
kanseri ile mücadele etti. Aylarca Ankara,
burs vererek okulla ve üniversiteyle tanıştırdı-
Erzurum ve İstanbul’da hastane koridorların-
lar. Kendi bütçelerinin yetmediği yerde farklı
da vakit geçirdi. Ailesiyle beraber bu zorlu
yollarla halka başvurdular. Vakıf ve dernekler
günleri yaşarken evlerini terk ettiler. Ya hastane
aracılığıyla Türkiye’nin aydınlık geleceğine
odalarında veya hastaneye yakın bir kiralık
yardım etmeye devam ettiler. Mesela Kur-
evde ömür tükettiler. 17-25 Aralık günlerinde
ban dönemlerini hatırlıyorum, arkadaşlarıyla
gaybubet hayatına başladılar. O günlerde
beraber kapı kapı dolaşır, öğrenci hizmetlerine
kanser tedavisi görüyordu. Evini ve matbaa-
gelir olsun diye et ve kurban derisi toplarlardı.
sını bastılar, çalışanlarını tutukladılar kendisi
Beni de çocuk yaşımda deri toplamaya teşvik
hakkında yakalama kararı çıkarttılar.
eden oydu. Ayrıca bölgenin kanaat önderle-

53
Imkânsızlıklarla okudu, ülkesinde
çile çekti, sürgünde hayata veda etti
YA Mustafa Ilhan hafta sonra hastanede tek başına olumsuz sonu- yaşadığı sıkıntılara; kardeş, akraba, dost saydığı
ZI Eşi cu öğrenip baygınlık geçirdiğinde de yalnızdı. insanların vefasızlığına; masumlara yapılan akıl
Doktorun “Eşin nerede, neden seninle

Ç
almaz zulüm karşısında insanların susmasına
ileli hayatı, daha küçücük bir bebekken, gelmedi?” sorusuna yutkunarak “şehir ve bu zulümlerin desteklemesine çok üzülü-
doğduktan sadece on gün sonra anne- dışında” diyebilmişti. Kötü haberi duyunca, yordu. Ne yazık ki, bu ağır durumdan dolayı,
sini kaybetmesiyle başladı. Bu yüzden her şeyi göze alarak, destek olmak için hemen kanser hastalığı tekrar nüksetti.
kendisine annesinin ismi verildi. yanına gittim, zorlu tedavi süreci böylece
Allah-u Tealâ kendisine öz annesini arat- başladı.
CENAZESINE YAĞMUR EŞLIK ETTI
mayacak ikinci bir anne ve kardeş lütfetti. Ayda bir kez aldığı kemoterapiden sonra
yaklaşık iki haftada ancak tekrar toparlanabi- 15.10.2020 perşembe günü akşam namazı
Onlar ile hayata tutunmaya çalışırken altı vaktinde geride iki yetim çocuk ve acılı bir
yaşına geldiğinde babası vefat etti. Babasının liyordu. Ruhsal ve fiziksel olarak yıpratıcı bu
süreci memleketinde geçirmek için, ücretsiz eş bırakarak gurbet ellerde ruhunun ufkuna
eksikliğini ona yaşatmamaya çalışan amcasını
izin alarak Aydın’a gitti. yürüdü. Cenazesi Türkiye’ye
da ne yazık ki erken yaşta kaybetti. Ve tüm bu
Tedavisinin ikinci gönderildi ve öğlen namazına
olanlardan sonra hayat mücadelesini babaan-
ayında planlı darbe gara- müteakip defnedildi.
nesi, annesi ve kardeşi ile sürdürdü. Aydın’da
beti yaşandı, 15 Temmuz Almanya’da Cuma
mütevazi imkânlarla lise eğitimini tamamladı.
akşamı haberleri izlerken günü kılınan cenaze namazı
daha “darbenin bir senaryo esnasında ince ince yağan ve
IMKANSIZLIKLARDAN
olduğunu” söyleyiverdi. namazdan hemen sonra kesi-
DERSANEYE GIDEMEDI
Tek başına hem tedavi
Ancak maddi imkânsızlıklar nedeniyle dersha- len yağmur, cenaze namazına
sürecini sürdürmeye hem de
neye gidemedi. Kalbindeki üniversite okuma katılan herkesin dikkatini
çocuklarımla hayata tutun-
aşkı tüm engelleri aşmasını sağladı, kendisi ders maya çalıştı. Tüm bunlarla çekmişti. Yağmur, taziyelerin
çalışarak kazandığı ve başarılarını sürdürdüğü birlikte, eşimle ikimiz için kabul edilmesi ve cenazenin
üniversiteden derece ile mezun oldu. Çok sev-
diği öğretmenlik mesleğine başladıktan sonra
çıkarılan yakalama kararları,
başlatılan mahkeme süreçle-
Türkiye’ye uğurlanması aka-
binde bardaktan boşalırcasına
Sultan Ilhan
evlendi, dünya tatlısı iki çocuk sahibi oldu.
Düzene girdiğini ve yolunda gittiğini
ri, ev aramaları derken po-
lislerin adaletsiz ve vicdansız
yağmaya başlamıştı.
Yaşananlardan haberi
(Sevindik)
düşündüğü hayatının, 17/25 Aralık süre- baskılarıyla mücadele etti. olmayan bir köylüsü, Cuma
cinden sert ve olumsuz şekilde etkileneceğini Doğum Tarihi:
gecesi rüyasında “Köye uçak
nereden bilebilirdi? BASKI VE ZULÜMLERDEN ile tabutu Türk bayrağına sarılı bir şehit geldi-
13.08.1981
Süreçle birlikte her sabah evine polis DOLAYI ÜLKEYI TERK ETTI ğini” görmüştü. Ertesi gün öğle namazından Vefat Tarihi:
tarafından baskın yapılacağı endişesini yaşadı. Ağır tedavi süreci, birbirimizden ayrı yaşama
Gözaltı endişesiyle günleri, hep yoğun stres, zorunluluğu ve zorluğu, polislerin ve çevresinin
sonra köyde sela verilince durumu anlamış ve 15.10.2020
üzüntü ve endişe ile geçmeye başladı. rüyasını kızına anlatmıştı.
artan baskıları, süreçte dava arkadaşlarına yapı-
Eşim gaybubette kaldığı için de ayrı Rabb-i Rahim’in, onun sevgiliyle buluşma Vefat nedeni:
lan zulümlerin kendisini daha fazla yıpratması-
yaşamaya başladık. Eşimin evden ayrılma- na dayanamayıp hicret etmeye karar verdi. anını akşam namazı sonrasına nasip etmesi Sürgünde kanser
sıyla evin, çocukları kısaca hayatın tüm yükü Hicret yolculuğu akabindeki 1,5 yıllık iltica de Tirmizi’deki bir hadiste belirtildiği üzere,
Efendiler Efendisi’nin “cuma günü veya gecesi Mesleği:
sırtıma bindi. sürecinde kaldığı mekânların imkânsızlıkları
Öyle ki eşim, yapılan biyopsinin sonuçla- sebebiyle sıkıntı yaşasa da her daim sabretmeyi ölen mümin’e kabir azabı olmaz” müjdesine Tarih Öğretmeni
rını öğrenmeye de maalesef tek başına gitti. İki tercih etti. Özellikle 15 Temmuz’dan sonra nail olduğuna işarettir inşallah.

54
Gülsüm Rejimin genç yaşta öldürdüğü
Coşar
Doğum Tarihi:
Hâkim Gülsüm Coşar!
16.07.1990 YA Kemal Karanfil 15 Temmuz kumpası gerçekleşti. AKP ve
ZI Hakim bağımlı yargısı tarafından bilerek aydınlatılma-
Vefat Tarihi: yan 15 Temmuz’da şehit edilen 251 vatandaş

B
01.09.2021 ağımsız ve tarafsız bir yargı, bağımsız
ve binlerce yaralının sorumlusunu, tasfiye etmek
istediği bu kişilere mal ederek hepsini sorgusuz
Vefat Nedeni: bir medya ve basın, diktatörlerin hiç
sualsiz bir şekilde ihraç edip terörist ilan ettiler.
hoşlanmadığı, ele geçirmek ve sustur-
Sürgünde kalp krizi mak istedikleri iki önemli unsur!
Hâkim Gülsüm Coşar ve eşi Aykut Coşar
da, AKP’nin, gayr-ı meşru emellerini, yolsuzluk
Mesleği: Zira bunlar olduğu sürece hukuk dışı karar-
ve hukuksuzluklarını gerçekleştirmek için engel
lar yürürlüğe konulamaz ve halk uyutulamaz!
Hâkime, Yargıç Tüm bu nedenlerle iktidarlar, yargı ve
olarak gördüğü hakimlerdendi.
İlk görev yerleri olan Gaziantep’te çalışır-
medyayı bağımsız kılma konusunda pek
ken, 15 Temmuz bahane edilerek evleri basıldı.
istekli olmazlar.
“Darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütü
üyeliği” gibi çok ağır bir suçlama ile gözaltına
ILK IŞ ‘NEREDEN BULDUN’
alındılar. Duruşmada hâkime bu suçlamanın de-
YAYASINI KALDIRMAK OLDU
lillerini sorduklarında hâkim delil olarak sadece
İktidara gelir gelmez “Nereden Buldun” yasa-
HSYK’nın açığa alma yazısını gösterir. Bu da
sını yürürlükten kaldıran, birçok yolsuzluğa ve
2014 HSYK seçimlerinde her ilde oluşturulan
suça bulaşan AKP hükümeti, bilhassa 17-25
fişleme listelerinden başka bir şey değildi. Hâki-
Aralık 2013 tarihli 4 bakan ve çocukları ile
me hanım hamile olduğu ve doğumuna çok az
ilgili yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları sonrası,
süre kaldığı için tutuklanmaz, fakat eşi tutuklanır
yargıyı ve medyayı tamamen ele geçirme,
ve kaldıkları lojmandan atılırlar.
yandaş kılma konusundaki girişimlerini hızlan-
Göstermelik olarak yapılan yargılamada,
dırmışlardır.
aykırı olarak kış ortasında sürgün ettiler. İki yıl arkadaşları ile çay içip sohbet ettikleri, Hizmet
2012 sonrasında AKP hükümeti Erge-
içinde 30’a yakın kararname ile yargıyı hallaç Hareketi’ne yakın oldukları gerekçe gösterilerek
nekon ve çetelerle ittifak ederek tüm tutuklu
pamuğuna çevirdiler. eşi Aykut’a 9 yıl 2 ay, kendisine ise 7 yıl 6 ay
Ergenekon ve Balyoz hükümlüleri tahliye
Fakat bunlara rağmen istedikleri tutuk- hapis cezası verilir. Hâkim Gülsüm Coşar, ka-
etti. Karşısında engel olabilecek en eğitimli ve
lama kararları verilmiyor ve sürgün kararları rar Yargıtay tarafından onanırsa minik yavrusu
donanımlı insanları da tasfiye etti. Özellikle de
hukuksuz olduğu için idari yargıdan geri ile cezaevine gireceğini düşünerek çareyi çok
yargıyı yandaş kılmak için elbirliğiyle fişleme ve
dönüyordu. Öyle bir plan yapmalılardı ki, bu sevdiği ülkesinden ayrılmakta görür.
tasfiye işine giriştiler.
bahane ile tüm hakim-savcıları, kendilerine Kasım 2020’de Meriç üzerinden Yunanis-
Bunun için Yargıda Birlik Platformu’nu
engel olan kolluk görevlilerini, asker, akademis- tan’a oradan da Almanya’ya geçer. Alman-
kurarak, HSYK seçimlerinde kendilerine destek
yen ve herkesi ihraç edilmeliydi. ya’da mülteci kampında iken, 1 Eylül 2021
olmayan herkesi fişledi, ardından listelerinin ka-
tarihinde, genç kalbi bu sıkıntıları daha fazla
zanması koşuluyla tüm hakimlere maaş zammı
30 YILDA YAPAMADIKLARINI BIR kaldıramayarak yaşamını yitirir. Geride gözü
(rüşveti) ve sicil affı vaadinde bulundular.
GECEDE KHK’LARLA YAPTILAR yaşlı 5 yaşındaki Yusuf ve cezaevinde tutuklu
Adil geçmeyen seçim yarışında, seçimleri
Onlara öyle bir Allah’ın lütfu lazımdı ki, eşini bırakıp tüm sevdiklerini yasa boğar!
AKP’nin kurdurduğu Yargıda Birlik Plat-
30 yılda yapamayacaklarını bir gecede Mezar taşındaki bir sözle bitireyim:
formu listesi kazandı. Göreve başlar başlamaz
KHK’larla yapabilsinlerdi. “Uçmayı öğrenmeden göçmeye mecbur bir kuş
önce fişledikleri hakimleri görevlerinden alarak
İşte her ne tesadüf ise, tam bu zamanlarda kalbimiz.” Mekânı cennet olsun.
zamansız şekilde ve tayin ilke - yönetmeliğine

55
Pamuk tarlasından zirveye,
Silivri zindanından ölüme...
birincilik ile bitirdi. Uzmanlık sınavında ülke İstanbul’daki evinde değildi. Polis tarafından
YA Yüksel Durgut 3.’sü oldu. Başarıları nedeniyle Amerika’dan arandığını, tatilini geçirmek üzere gittiği mem-
ZI Gazeteci
davet aldı. Ancak Türkiye’de kalmayı ve leketi Harran’da öğrenen Özyavuz, operasyon-

T
bu ovada, bu topraklarda, halkına, pamuk dan bir hafta sonra babasıyla birlikte İstanbul
ıp birincisi doktorun Silivri Cezae-
toplayanlara hizmet etmeyi tercih etti. Evlendi Emniyeti’ne giderek teslim oldu. Şoka uğrayan
vi’nde intihar ettiği iddia edilmişti.
ve iki çocuğu oldu. Çok saygılı, çok çalışkan, çok genç doktor salondan çıkarken kendinden geçti.
Harran Ovası -efsaneye göre- Adem
beyefendi ve evlatlarına çok düşkün birisiydi. Üç gün Metris’te kaldı. Morali çok bozuktu.
ile Havva’nın yeryüzüne ayak bastığı ilk toprak
Hizmet Hareketi’ne üyelik iddiasıyla yürütülen Ne yemek yiyor ne de uyuyordu.
ve İbrahim Peygamber’in doğduğu yer olarak
soruşturma kapsamında 4 Mayıs 2018’de tu-
kabul edilir. Belki de bu yüzden adını İbrahim
tuklandı. Uzman doktor olarak göreve başlayalı FATMA BETÜL KAYA’NIN EŞIYLE
koydular.
henüz olmuştu ki birilerinin ihbarı üzerine Silivri BIRLIKTE SOHBETLERE GIDIYORDU!
Harran’da doğdu. Kendisinden küçük 7
Cezaevi’ne konuldu. İbrahim Halil Özyavuz, birkaç gün sonra savcı
kardeşi daha vardı. Her yaz ovadaki pamuk
Osman Sağlam’a ek ifade vermek istediğine
tarlasında ailesine yardım ederdi. ‘Okuyup
ÖLÜMÜNDEKI SIR PERDESI dair dilekçe yazdı. Dilekçesinde her şeyi anlata-
aileme, bu bölge insanına yardımcı olacağım’
ARALANIYOR MU? cağını söylüyordu.
derdi. Buraların sıcağında herkes gölgelik bir
ByLock uygulaması yüzünden boş yere hapse İfadenin ardından da Silivri 9 No’lu Cezae-
yer ararken onun gölgelikleri elindeki kitaplar
atıldı. Ölümündeki sır perdesi kaç yıl geç- vinde, üç kişilik koğuşa yerleştirildi.
olurdu. Güneş tepedeyken bir kuytu yer bulur
mesine rağmen aydınlanmadı. İbrahim Halil Özyavuz savcıya, AKP’nin Aile ve
ve ders çalışırdı. Annesine, babasına hürmet
Özyavuz için “intihar etti” dediler. Halbuki Sosyal Politikalar Bakanı olarak görev yapan
eder, yorulmasınlar diye bir yandan da onlara
Özyavuz’un otopsisinde, kafatasında darp Fatma Betül Sayan’ın eşi, çocuk psikiyatrı
yardım ederdi. Kardeşlerine abilik yapardı.
izlerine rastlanmıştı. İlyas Kaya ile birlikte çalıştıklarını, birlikte dini
Sadece kendi ailesinin değil pamuk tarlala-
Silivri’ndeki son görüş gününde ailesine sa- sohbete gittiklerini, ByLock’u da telefonuna
rındaki herkesin İbrahim’iydi.
Ibrahim
bırla çıkacağı günü beklediğini, hiçbir suçunun onun yüklediğini söyledi.
Çalışkan ve karıncayı incitmeyen bir yürekti.
olmadığını, çocuklarını özlediğini, bazı bilgiler
Üniversite sınavında üstün bir başarı elde
etti. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni kazandı ve
vermek için savcılığa çıkarılmayı beklediğini
söyledi. Bu ailesiyle son görüşmesi olmuştu.
SAVCIYA VERDIĞI IFADEDEN
SONRA ÖLÜM HABERI GELDI Halil
Umut dolu bu konuşmadan birkaç gün son-
ra Özyavuz’un ölüm haberi geldi. Özyavuz’u
Etrafındaki insanlar ona, böyle yapmamasını,
AKP’li bir bakanın eşi hakkında emniyette ifa- Özyavuz
ölüme götüren süreç şöyle gelişti: de vermesinin kendi hayatını tehlikeye atacağını Doğum Tarihi:
İstanbul Başsavcılığı, Hizmet Hareketi’ne söyleyip, uyarıda bulundular.
üyelik iddiasıyla yürütülen soruşturmalar kap- Ancak Harranlı doktor dinlemedi. Biri 1990
samında İstanbul Üniversitesi’nde görevli bazı henüz doğmuş, 2 çocuğu bulunan bir baba Vefat Tarihi:
öğretim üyelerine yönelik 24 Nisan 2018’de olarak bir an önce hapisten kurtulmak istiyordu,
gözaltı kararı verdi. her şeyi göze almıştı.
03.06.2018
Soruşturma kapsamında 7 öğretim Ama düşündüğü gibi olmadı ve tahliye Vefat Sebebi:
görevlisinin ByLock kullandığı iddia ediliyordu. edilmedi. Dr. İbrahim Halil Özyavuz’un, tutuk-
“Harranlı doktor” olarak bilinen Radyoloji Uz- landıktan tam 27 gün sonra 3 Haziran 2018’de
Cezaevi işkence
manı İbrahim Halil Özyavuz’un adı da gözaltı Silivri’de kendini iple asarak intihara teşebbüs Mesleği:
listesinde vardı. ettiği açıklandı. Silivri Cezaevi’nde tutukluyken
Ancak Özyavuz operasyonun yapıldığı gün hayatını kaybetti.
Uzman doktor

56
Keser döner sap döner,
gün gelir hesap döner!
YA Memduh Bayraktaroğlu
ZI Gazeteci - Yazar

“K
öroğlu” denilince akla: İntikam,
özgürlük ve kavga gelir. İntikam
sebep, özgürlük ve kavga netice-
dir. Neden, intikam netice değil de özgürlük ve
kavga sebep?
Çünkü Köroğlu veya diğer benzer halk kah-
ramanlarında kişiye cesareti, özgürlük sevdasını
ve kavga gücünü veren intikam duygusudur…
Ası adı Ruşen Ali olan Köroğlu lakaplı
halk ozanı ve kahramanının 16. yüzyılda yaşadı-
ğı biliniyor…
Neden “Köroğlu?”
Kısaca anlatayım…
Babası seyis Yusuf, Bolu Beyi’nin ahırla- adet bir şiire dönüşür. Babası öldükten sonra
rında çalışıyor. Bir gün Bolu Beyi, Yusuf’tan Ruşen Ali kır-atıyla birlikte dağa çıkar. “Köroğ-
kendisine muhteşem bir at seçip getirmesini lu” diye ün alır.
istiyor. Yusuf arayıp sorduktan sonra, çelimsiz Bir derebeyi gibi yaşamaya başlar. Her
bir kır tay bulup geliyor.
savaşta üstün gelir; bezirganlardan, beylerden,
Bolu Beyi böyle çelimsiz bir at getirdiği
paşalardan aldıklarını yoksullara dağıtır. Delikli
için seyis Yusuf’a çok kızıyor. Getirdiği bu zayıf
ve güçsüz tayın kendisine hakaret olduğunu demir (tüfek) icat olunup da eski yiğitlik gele-
söylüyor ve seyisinin gözlerine mil çektiriyor. nekleri bozulunca, arkadaşlarına dağılmalarını
Gözlerine mil çekilen Yusuf, yanına oğlu tavsiye eder “sır olur” kırklara karışır.
Ruşen Ali’yi ve çelimsiz tayı da alıp Bolu’dan Bu üç köpüğü içebilenler ebedi hayata Şimdi bu Köroğlu ne alaka?
çıkıyor. kavuşacak, yiğitlikle donanacak ve çok başarılı Söyleyeyim…
Ruşen Ali, babasının tarif ettiği tarzda, tayı bir şairlik yeteneği kazanacak… Türklerin Robin Hood’u da Köroğlu idi.
karanlık bir ahırda besliyor. Tay, belli bir za- Ruşen Ali babasını ve küheylanı alır Bin- Zalim zenginden alıyor, fukaraya dağıtıyor-
man sonra kanatlanıp, eşsiz bir küheylan oluyor. göl’e gider. Nihayet sihirli üç köpük gelir… du. Zira iktidarlar fukaradan topladıklarını az
Bu arada Yusuf’un yüreği, Bolu Bey’inden Köpük gelince de kendisi içer. Babasına sayıda yandaş ve zalim zenginle pay ediyorlardı.
alacağı intikam ateşiyle yanıp tutuşuyor. köpüksüz su verir. Neden?..
Yani canlarım, bütün bu zulümlerin
Ancak, hem gözleri görmüyor hem de Babasına kazık atmak için mi?
mücadele edecek gücü yok. hesabının sorulmayacağını zannedenler varsa
Hayır. O yaşında bir adamın Bolu Beyi
Bu sırada o bölgeden geldiğini söyleyen ile başa çıkamayacağını, bu defa canından da yanılıyorlar, hem de çok yanılıyorlar!
kimi seyyahlar Aras Irmağı’ndan akan gelen olacağını hesap eder de ondan… Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi:
suyun Bingöl’e vardığı yere üç sihirli köpük Üç sihirli köpükten içen Köroğlu’na muaz- “Keser döner sap döner, gün gelir hesap
ineceğinden söz ederler. zam bir cesaret ve güç gelir… Her konuşması döner!”

57
Yanına gidip elini tuttuğumda ölmüştü:
Öleceğini anladıklarında tahliye ettiler
YA Nurten Ateş lardan daha geniş geliyordu, onunlayken geçen olmuştu benim. En sonunda “mazlum kuş”
ZI Eşi günler adeta cennetin fragmanı gibiydi. olarak tek başına bir hastane odasında ahirete
Artık bizim için gitmekten başka yol kalma- uçmuştu. Rabbiyle irtibatı imrenilesi, her

Ö
nder Ateş, devlet okulunda İngilizce mıştı. 2020 yazında karar verdik. Hazırlıklar koşulda yapması gerekenlere odaklı, yolunun
Öğretmeniydi. 15 Temmuz’la KHK bitmiş, yola çıkmayı bekliyorduk ki gelen kor- delisi, sınıfta efsane hoca, mutfakta süper şef,
ile ihraç edildi. Tanık ifadeleriyle dinî kunç telefon ile sarsıldık: ‘Eşiniz tutuklandı!’ 28 sohbeti doyumsuz, varlığı huzur, yokluğu tarifsiz
sohbet yaptığı ve bir sendikada başkanlık yaptığı gün süren hücre, jet hızıyla verilen 9 yıllık ceza. bir yiğit geçti bu dünyadan, kendisi gülerken
için cezaevine atıldı. Hiç açık görüş yapamamak ve nice zorluklar... gidişiyle yüzlercemizi ağlatan...
İlk tutuklandığında 28 gün zaruri ihtiyacını Bir telefonu, bir mektubu bizi ayakta Vefatından yaklaşık 90 gün önce bir sabah,
bile karşılayacağı bir imkan yoktu. Samsun T tutuyordu. Ertesi gün telefon görüşü var diye he- coşkuyla gördüğü rüyayı anlatmış: “Mübarek
Tipi Cezaevi’ne nakli yapıldıktan sonra burada yecanlandığımız akşam, kovid haberini aldık ve bir zat geldi ve 103 gün sonra tahliye olacaksın
koğuş arkadaşlarıyla koronaya yakalandılar. bir daha sesini duymak, onu görmek mümkün dedi. İnşallah yakında hepimiz çıkacağız..”
Durumu çok ciddiydi. Cezaevinde ihmaller Belli ki ölümü ona dünya zindanın-
sonucu hastalanmış, hastalığı hızla ilerle- dan çıkış olarak gösterilmişti.
mişti. Sonrasında fark ettiğimiz mezar yer
İhmaller bununla bitmedi. Yoğun bakı- (oda no) numarasının 103 olması ise bu
ma alınması gerekirken, alınmadı. Tahliye müjdeyi pekiştiren tevafuk oldu.
edilmedi. Biz ailesine bilgi verilmedi. Tüm Medrese-i Yusufiye’ye girdikten
bu zulümlerin sonucu, geride kendine hasret sonra “meğer dışarıda suni teneffüs
eşini ve üç evladını bırakarak Rahmet-i yapıyormuşuz, imanı böyle duymanın
Rahman’a kavuştu. tadı hiçbir şeyde yok” diyor, bol ibadetle
Ondan sonra hayat nerdeyse yaşanmaz geçirdiğine şahit olduğumuz gayb yılları-
bir hâl aldı. Kurulacak bir hayal, gidilecek na bile pişman olup tevbe ediyordu.
bir yol, beklenecek bir şey kalmamış olsa Cezaevinden gönderdiği mektubuyla
da, “İmanınız varsa dayanacaksınız” sözü
bizi hep ayakta tutuyor. Kader ilk olarak 1
bitireyim: “Bu sabah bahçede volta Önder
Ateş
atarken kalbime şöyle bir şey geldi. Hani
Aralık 2016’da evlerimizi ayırdı.
olmadı. 20 gün boyunca ona ve bize yaşatılan benim mahkeme ışık hızında olup bitti ya! Sanki
hastane eziyetinden sonra, öleceğini anladıkları Rabbim, bana “Önder” işine gücüne bak, bırak
ÇÖLÜN ORTASINDAKI
anda görmeme izin verdiler. Yanına gidip elini savunmayı mahkemeyi. Beni an, Beni anla, Doğum Tarihi:
EVLADIYLA KALAN HZ. HACER
Beni bul, Beni bil, başka şeyleri bana bırak dedi
VALIDEMIZ GIBI HISETTIM tuttuğum anda ölmüş olduğunu anlamıştım. Bel- 15.11.1972
ki de saatler önce ölmüştü bilmiyorum. Buz gibi sanki. Çok şükür tam konsantre manevi hayatıma
5, 9 ve 15 yaşlarında 3 yavrumla kalmıştım ve
eşim olmadan nasıl yaşayacağımı bilmiyordum. ve cansız bir eldi tuttuğum. Yanından çıktıktan yöneldim. İlerlemem için bütün engelleri kaldırdı Vefat Tarihi:
Meğer bu, dev musibete birer küçük alış- sonra eşiniz tahliye oldu deyip eşyalarını verdiler. sanki. Şeksiz şüphesiz engelsiz gel bana diyor. 03.03.2021
tırmaymış ve ben de bu alıştırmalar silsilesinin İnayetini üzerimde hissettiğim her an dünyalara
ilkini yaşıyormuşum. Telefonda sesini duymak, EŞIM ÖLDÜKTEN SONRA değer...” Vefat nedeni:
görmek 50 gün sonra nasip oldu. GELIN ALIN DEDILER Son olarak, gaybubet, hicret zahmeti, cezae- Cezaevi- Covid-19
Allah’ım ne bayramdı!.. Sonra ayrılmalar, Ardından da öldü, gelin alın dediler. Tanıştı- vi, işkence ve amansız hastalık gibi zulmün tüm
sonra kavuşmalar derken, çoğu diken üstünde ğımızda ona “umut kuşum” demiştim. Mutlu, çeşitleriyle karşılaşmış olan canım eşimin cümle- Mesleği:
bazen de özgürmüş gibi yaşadığımız tam 4,5 umutlu günler ne güzeldi onunla. siyle bitireyim: “Eğer buraya girmeseydim Ingilizce öğretmeni
yılımız geçti böyle. Eşimin 1+1 evi bize saray- Sonra yollar sarpa sardı ve “garip kuşum” hikâyem yarım kalırmış.”

58
Halil Atina’da yıkandı, muhacirler kefenledi,
Dinç Trabzon’da imam namazını kıldırmadı
Doğum Tarihi:
14.04.1972 YA Nihayet Dinç Geçtim Meriç’ten” şiirini yazmış bir
ZI Eşi arkadaşına göndermiş, bana birşey olursa
Vefat Tarihi: yayınlarsınız demişti.

23
Vatanından ayrılırken, şiirinde
16.08.2018 yıllık yol arkadaşım, üç
‘Vatana son bakış yaslı’ diyordu. Vata-
çocuğumun babası çınarım,
Vefat sebebi: sığınağımdı. Kendisi yıllardır nına bir tabutun içinde döndü. Eşimin
cenazesini oğlum karşıladı.
Sürgünde Vefat hizmet hareketine ait kurumlarda hem
edebiyat öğretmenliği hem de müdürlük Eşim, Yunanistan’da yıkandı.
Mesleği: yaptı. Darbe tiyatrosu oynandığında eşim Muhacir arkadaşları tarafından cenaze
namazı kılındı. Eşimin cenazesi Trabzon
Eğitimci Ankara’da Samanyolu Cemal Şaşmaz
Kız Lisesi’nin müdürüydü. Vakfıkebir’e getirildiğinde cenaze arabası
15 Temmuz’dan hemen sonra okulun verilmedi. İmam namazını kıldırmadı.
öğretmenleri tutuklanmaya başladı. Eşimle ilk evlilik görüşmesi yaptığı-
Eşim hakkında yakalama kararı mızda bana dedi ki: “Nihayet Hanım
GEÇTİM MERİÇ’TEN
çıkınca eşim, bu hukuksuzluğa teslim sen sadece benimle değil hizmetimle de
olmamak için 2 yıl gaybubet yaptı. Bizden evleniyorsun. Davalar şehit verilmeden Dünyam bir el çantasında.
uzak olması ve ikimizin de yaşadığı her an hapis yatmadan olmaz. Gün gelir seni Yok oldu bir mazi hiçten.
tutuklanma korkusu hepimizi çok etkiliyor- çocuklarımızla bir başına bırakıp ölebilir Acı, zorlu talihime,
du. Bu yüzden büyük oğlumu Ankara’da veya hapis yatabilirim. Var mısın?” Gülerek geçtim Meriç’ten.
bırakıp iki kızımla 30 Temmuz 2018 Ben de ‘Varım’ demiştim. Her şeye Tarihin başından beri
tarihinde hicret ettik. rağmen, gittiğimiz yoldan, yaptığımız Yaşanan, bitmeyen göçten
işten ikimiz de pişman olmadık. Biz kötü Yok kimseye imtiyazı
EVLADIMIZI BIRAKTIK, bir şey yapmadık. Tek yaptığımız; bu Bilerek geçtim Meriç’ten.
ÜLKEYI TERK ETTIK millete donanımlı ahlaklı, adaletli insan Bir zehirden iftirâyı
Yunanistan’da 5 gün hapis 6 gün kazandırmaya çalışmaktı. Dünyamızı -Duydum sen say ki baldıran-
kamp sürecinden sonra Atina’ya gel- bir el çantasına koyduk. Kırk beş yıllık Kırk beş yıllık hâtırâyı
dik. Atina’da bir apartman dairesinde hatıramızı silerek geçtik Meriç’ten. Ama Silerek geçtim Meriç’ten.
kalıyorduk. Eşimin sürekli başı ağrıyordu. arkamızda tohumlar bıraktık orda, sema- Sırtımda bir urba ardan
Geride bıraktığı hapisteki arkadaşlarını ya ser çeksin diye… Kalbim güvercin yüreği
düşünmeden edemiyordu. Bir sabah eşim Canım, canımın yarısı, Halil’im Hem serden geçtim hem yardan
kahvaltısını yaptı, tıraşını oldu ve banyoda helalleşemeden sessizce gitti bizden. Ben -Geride mağmum dostlarım-
bayıldı. Onu hayata döndürmek için ondan razıyım. İnşallah o da benden Dolarak geçtim Meriç’ten
kızlarımla ben 45 dakika boyunca çabala- razıdır. Yol arkadaşım elimi erken bıraktı Tohumlar bıraktım orda
dık. Ambulans ve arkadaşlarımız gelene belki ama biliyorum gittiği yer güzel. Ben Semâya ser çeksin diye
kadar canımın yarısı Rahmet-i Rahman’a ve çocuklarımızı Allah’a emanet etti. Bebek, anne, yağız yiğit
kavuşmuştu. Bizim de en zor imtihanımız Sevgili okuyucu bu acı hikâyeyi oku- Rahim Allah’a hediye
başlamış, kıyametimiz kopmuştu. yup bizim için üzülme! Bu hikâye sadece Hicret, evet bâkiyesi
burada eksik kaldı. Hikâyemiz ötelerde Hicranlı duygular, içten
GÜLEREK GEÇTIM MERIÇ’TEN tamamlanacak. Güzel bir sonla, ötelerde Vatana son bakış, yaslı
Hicret etmeye iki gün kala “Gülerek sonsuz mutluluğa kavuşacağız… Bir akşam geçtim Meriç’ten.

59
Ismail Müdürümün çocuğu
babalar gününde yetim kaldı
YA
ZI
Metehan Zengin ZULÜM MUCITLERININ yorlardı, kader arkadaşları.
Devre arkadaşı TUTSAĞIYDI, ISMAIL MÜDÜR! “Ölürsem bunun sorumlusu sizsiniz” diye-
Cezaevi açmakla övünen, zulüm çarklarının rek dilekçeler yazdı cezaevi yönetimine.

1
5 Temmuz Planlı Darbe süreci nedeniyle, mucitlerinin kurduğu bir rejimin tutsağıydı İsma- ‘Ailem beni bu şekilde görmemeli’ diyordu.
hukuksuz bir biçimde tutuklandı 3. sınıf il de. Kapkara bir devrin icraatlarını anlama Açık görüşlere arkadaşlarının desteğiyle
Emniyet Müdürü 42 yaşındaki İsmail açısından cezaevleri önemli bir tablo. gidebiliyordu. Çoğu açık görüşe gelenleri beklet-
Ülker. Cezaevinde kolon kanserine yakalandı. Kilis’te devre arkadaşlarıyla birlikte kalmaya memek adına hazırlanır, ikramlar alır, kokular
Aylarca sağlık raporuna rağmen, hastanede başladı. Hakkını aramak için dilekçeler yazardı. sürer, en güzel kıyafetlerini giyerdi.
tedavisine izin verilmeden 23 ay tutuklu kaldı. Üniversite sınavlarına çalışmaya başladı- Mazgal açılıp ziyaretçi isimleri okundu-
Vefatına 20 gün kala, ağırlaşınca tahliye edildi. ğında arkadaşları ona tebligat yapıldığını sınava ğunda onun ziyaretçisi gelmemişse o boynunu
Tedavi gördüğü hastanede 17 Haziran 2018’de giremeyeceklerini söylediklerinde bile sınavlara büker, “olsun” der aslında gelmemelerini
vefat etti. İsmail’in çocuğu babalar gününde çalıştığına şahitlik ettiler söylediğini ifade ederdi.
yetim kalmıştı. “Hayır çalışmalıyız, sınava girip güzel
bölümler kazanmalıyız” diyerek, hırsızlığına ka- GÖRÜŞLERDEKI MASUM DURUŞU
CEZAEVI, EZA EVI OLDU mufle arayan arsızlara aslında İsmail Müdür’ün ARKADAŞLARINA YIKIM OLURDU
İsmail “Allah’ım bizi insan eylesin” duasının bir mesajıydı. Ama heyhat ki, bu mazlumlara İsmail “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz”
vuku bulduğu yeryüzündeki canlı timsallerinden sınav hakkı bile tanınmıyordu. dizisini izler, Zara’nın türkülerini dinlemeyi çok
biriydi. Öğrencilik dönemlerinde beri tanırdım “Terörist” diye itham edilen; tertipli, severdi. Artık ayakta duramıyor, oturuyordu.
onu. Bakımına, saç ve sakalına dikkat etmesiyle düzenli bu nezih insanlar, gri koridorlara, demir Zoraki lokmalar boğazında düğümleniyordu.
biliriz biz devre arkadaşları. parmaklıkların ardındaki odalara bile adeta 5 Bir gün büyük acıyla; “Yiyemiyorum! Beni her
Bu hassasiyetini bilen arkadaşlar ise; bilhas- yıldızlı otel gibi tertip düzen getirmişti. lokma daha çok öldürüyor” demişti acıyla kıvra-
sa sık sık saçını bozmaya çalışır ve takılırlardı.
İsmail, Kilis’e 2015’de tayin oldu.
Üşenmeden her sabah, güne elbiselerini
giyerek başlardı. Dağınıklığına kimsecikler şahit
narak. Bir Ramazan ayından önce tahliye oldu.
Tahliye haberi aldığında lavabodaydı. Çıktı
Ismail
Orada yollarımız tekrar kesişti. Aynı
cadı avı sonucu, devre arkadaşının emeklilik
olmadı. Her akşam yatağına düzgün girerdi.
Telefon görüşlerinin bir haftasını anne
yavaşça oturdu ve “Şimdi ben nasıl gideceğim”
dedi. Hiç isyan etmedi, şikâyet etmedi halinden. Ülker
işlemleriyle uğraşıyordu İsmail. Yardımseverdi, ve babasına ayırır diğer haftasında ise; eşi ve Öyle teslim olmuştu kusursuz. Doğum tarihi:
herkesin işine koşardı. Yaşasaydı, yine mazlum oğluyla görüşürdü. 2017 yılında bir sabah 1980
ve mağdurlar için koşturan olurdu. Cadı avıyla, ciddi şekilde rahatsızlandı. Hızlı şekilde kilo KANDILDE IBADET EDEMEDĞI
Gaziantep’te cezaevinde sonra Kilis’e sevk oldu. kaybetmeye de başlamıştı. Düzenli spor yapıyor IÇIN AĞLAMIŞTI Vefat tarihi:
az yiyor ve fit kalmaya çalışıyordu. Son Beraat Kandili’nde ibadet edemediği 17.06.2018
Arkadaşlarına “Az yiyelim, spor yapalım için ağlamıştı. Cezaevine girdiğinden beri, hep Vefat sebebi:
göbekli bir şekilde dışarı çıkamayız” diyordu. uğraş içinde oldu ama hiç duruşunu bozmadı.
Aniden rahatsızlanan sevgili kardeşim Ah be İsmail’im! Rahmetli Ahmet Kaya’nın Cezaevinde
İsmail cezaevi yönetiminin engeline takılarak, dediği gibi diyeyim sana: “Bu dünyanın neyini ölüme terkedildi
hastaneye sevk edilmedi. Revirde birkaç ilaçla beğenmedin de göçüp gittin öte tarafa?”
geçiştirildi, geri yollandı. Doktora çıkması gecik- Garip olarak yaşadın ve bir garip olarak Mesleği:
ti. 5 ay acı çektirdikten sonra ultrason/radyoloji göçüp gittin bu dünyadan neylersin. 3. sınıf
servisine göndermişlerdi. Koğuş arkadaşları Aziz devre arkadaşım İsmail Ülker, seni
üzülüyor, ona özel yemekler hazırlıyorlardı. çok sevdim, hep kalbimdesin. Hızır yoldaşın, Emniyet Müdürü
Meyve suyu içsin diye narenciye ve nar depolu- Efendimiz komşun olsun.

60
Mustafa Barış
‘Ölüyorum’ dedi, sesine tahammül
Avıalan edemeyenler sessiz kaldı!
Doğum tarihi:
Ümit Ufuker Pek işe yaramaz, yoktur bir faydası. Cezaevi yönetimi tedavi talebime cevap
20.07.1974 YA
ZI Meslektaşı Dedi oğul; bu sendeki acep neyin kafası? vermedi ve 9-10 ay kadardır oyalıyor.
Vefat tarihi: Korkarım sana kalır bu işin cefası. Sonunda 2 kablolu kalp pili takıldı.

H
15.10.2020 iç duyan olmadı kendisinin ağzın- Devam mı etsin kumpasçının sefası? Ailem, ücretini kendileri ödemek isteme-
Hatırım için yok mu bu işin bir ortası? sine rağmen 3 kablolu pil takılması talebimiz
dan, ömrünü verdiği askerlik mesleği
Vefat sebebi: Dedim Ana; kurmuşlar zaten önceden kabul edilmedi. Bu şekilde yaşamaya devam
boyunca altına imza attığı onlarca
Cezaevinde kalp krizi kumpası, etmeye çalışırken 2019 yılı sonlarından itibaren
başarı ve ortaya koyduğu eserler hakkında tek
Bir günde terörist olduk işin cabası, sağlık durumum daha da kötüleşmeye başladı.
bir söz söylediğini. Vazifesini yaptı, gerisine hiç Aldatıldık diyoruz, mümkün değil iknası,
Mesleği: Kalp vazifesini iyi yapmadığı için iç organlarım
karışmadı. Övmedi kendini, övülmeyi sevmedi.
Kurmay Albay Çalışmayı severdi, başarmak ise çalışmanın
Diyorlar ki; kabul edin işinize gelir sus- büyük hasar gördü.
ması. Halihazırda akciğerlerim su toplamış ve
Terhis Tarihi: neticesi. Dedi oğul; umutsuzluk yakışmaz hakikat
KOAH hastalığı ortaya çıkmış durumda.
15.10.2020 Aylardan Temmuz. Yaz ayları izin ayları; erine,
Böbrek ve pankreasta kist oluşumu, karaciğer-
gezip tozma, keyif çatma zamanı. Şairin dediği gibi; ümide sarıl ye’sin yerine,
de işlev kaybı mevcut. Aşırı kilo kaybı ve mev-
Terhis Sebebi: O da izne çıkmıştı olacaklardan habersiz, Sen uğraş Allah yazık etmez terine,
cut sağlık sorunlarım nedeniyle yoğun bakımda
Tedavi hakkının dinlenmeye değil yine çalışıp çabalamaya. Hem değil mi ki masumiyet asıl karine...
olmam gerekirken, hâlâ Sincan Cezaevinde
gasp edilmesi, 18’indeydi doktora mülakatı, önünde ki- Savunmaları öyle dolu ve net idi ki;
tap, elinde kalem çalışırken, eşi “neler oluyor?” tecrit altında tutuluyorum. “İnfaz erteleme ve
savunmadan öte kumpası kuranlara bir taarruz
Kalp yetmezliği, KOAH dediğinde kalktı masasından, yüzünde hayret, olmuştu. İşte bu nedenle, ilerleyen hastalık-
tedavi” için yaptığım başvuru, 7 Ağustos 2020
televizyona bakakalmışken. Cuma günü reddedildi. Acilen yoğun bakıma
larına ve adli tıp raporlarına rağmen tahliye
Evinden alındığında anladı bir kumpasla; kaldırılmam ve 3 kablolu kalp pilinin takılması
gözü gibi baktığı üniformasına, ömrünü adadığı gerekiyor.
vazifesine, gözünü kırpmadan seve seve canını Aksi halde her an hayatımı kaybedebilirim.
feda edeceği vatanına çöküldüğünü. Hasta ve ölüme çok yaklaşmış bir insan
Hiç pes etmemişti ki hayatı boyunca. olarak her türlü yardıma ihtiyacım var. Duru-
Durmadı, esir tutulduğu gri duvarların, mum çok kötü. Çok acı çekiyorum.
demir parmaklıkların arasında tek tek ortaya Fedakârlık yapabilecek herkesten bir
döktü kurulan kumpası, en ince detaylarıyla. şeyler yapmasını bekliyorum. Bu saatten
“Hodri Meydan” dedi hakkındaki tüm sonra kaybedecek hiçbir şeyim kalmamıştır.
suçlamalara, zayıflamış kalbinden tüm vücudu- Kolumu kıpırdatamıyorum. Aldığım oksijen
na pompalanırken damarlarındaki asil kan. yetmiyor, çok az yiyebiliyorum, karnım şiş,
Bildiği her şeyi anlattı, çökertti çatı nabzım sürekli düşük, başım sürekli dönüyor,
dedikleri iddianameyi. Çöktü çökmesine de, uyuyamıyorum.
kumpası kuranlar altında bıraktı onu ve onun Jandarmalar tarafından her türlü onur
edilmiyor, tedavisi engelleniyordu.
gibi yüzlerce vatan evladını. kırıcı muameleye ve hakarete maruz kalıyorum.
Sincan cezaevinden “Ölüyorum” dediği
Söylenecek ne varsa söyledi, bırakmadı bir Hayatımı zorlaştırmak için her şeyi yapı-
mektubunda; “Uzun zamandır ağır hastalık-
tek açık kapı. Son söz dediğinde hâkim, bir yorlar. Doktorlar ilgilenmiyor. Allah yardımcı-
larla mücadele ediyorum. Cezaevinde 2018
şiiri vardı, tarihe not, geleceğe emanet. Okudu, mız olsun... belki de elveda…”
başlarında kalp rahatsızlığı yaşamaya başladım.
ağızlar açık kaldı, vicdanı olanın ciğeri yandı. Ve mektubunu sonlandırdığı gibi oldu.
Öncesinde “kalpte ritim bozukluğu” teşhisi
Dedim Ana; hazır oğlunun son savunması, Avıalan hayata “Elveda” dedi zulüm
konmuştu, ancak rahatsızlığım hapishanenin
Kâfi geldi defterimin birkaç sayfası, altında, sessiz şekilde. Tarih 15 Ekim 2020
kötü koşulları içerisinde zamanla büyüdü.
Zira bu ortamda sözün fazlası, idi, Albay Avıalan artık sonsuzda idi.

61
Dr. Ali Özer’e 28 Şubat’ta da,
15 Temmuz’da da rahat verilmedi
YA Asuman Özer Anadolu’nun çorak topraklarında ümmî çevrede; alay konusu olma, hakir görülme gibi
ZI Eşi bir anne babanın 7 çocuğundan okuyan tek her türlü davranışa maruz kalmasına rağmen,
evladıdır. İlkokula; iki kardeş bir kitap alabil- beslendiği düsturları ikame etmek gayretinden

H
izmet hareketine yönelik cadı avı sin diye bir yıl geç gönderilen Ali Özer, 7 km asla çekinmez.
kapsamında, Ankara Nallıhan yolu yürümeyi tercih ederek yol için verilen
Devlet Hastanesi’nde başhekim minibüs parasını kitap almak için biriktirmişti. EN ZOR ZAMANLARDA
yardımcılığı görevindeyken tutuklanan 48 Girdiği Tevfik İleri İmam Hatip Lisesi’ni MISYONUNDAN TAVIZ VERMEDI
yaşındaki Ali Özer, Çorum L Tipi Kapalı birincilikle bitirdiğinden ailesinden başka Ülkemdeki, toplumdaki bu kokuşmuşluğa
Cezaevi’ne gönderilmişti. Tutuklu bulundu- kimsenin haberi olmamıştı. benim nasıl katkım olabilir derdiyle fen
ğu sırada hastalanan Ali Özer’e cezaevinin Gelenekselliğin ayakları altında ezilen lisesinde okuyanların bile zor kazandığı 9
revirinde ilk müdahalesi yapılarak ambulans- imanî hakikatleri tekrar ikame etme adına Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne yüksek
la Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne geceleri risale okur, gündüzleri ise üniversiteye puanla girendir Ali Özer. Muhafazakar
kaldırıldı. Ancak doktor Özer, yapılan tüm hazırlanır. Hafta sonlarını futbol oynamak kimliğiyle soluk alıp vermenin bile sancılı
müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Özer, evli yerine evin yanındaki caminin imamıyla geçi- olduğu 90’lı yıllarda yolundan, kimliğinden,
ve 3 çocuk babasıydı. ren, her türlü kınamanın karakter olduğu bir misyonundan, duruşundan taviz vermeyen;
yolunun dikenli, derin, karanlık oluşunu her
dönem iliklerine kadar yaşayan ama asla
taviz vermeyendir Ali Özer.
Evine dünyadaki cenneti; kadınına
refika-i hayatı; çocuklarına sadaka-i cariye
nazarlarıyla bakandır Ali Özer. 28 Şubat’ta
oturdukları sitede eşine, çocuklarına sözlü fi-
ziksel tacizlerde bulunanlara ve hatta pencere-
lerine çürümüş karpuz atıldığında dahi “insan
karakterinin gereğini sergiler” inanmışlık ve Ali
tevekkül ile dinin izzetini taşıyandır Ali Özer.
Özer
POLIS, EVIMIZIN EN MAHREM Doğum Tarihi:
YERLERINI FÜTURSUZCA ARADI
9 Ocak’ta bir seher vakti 10 polis hem kendi
01.04.1968
üzerini hem de evinin en mahrem yerlerini Vefat Tarihi:
fütursuzca ararken dahi dudağındaki tebes- 22.03.2017
sümünü ve metanetini, koruyandır Ali Özer.
21 Mart sabahında melekleri kıskandıran ma- Vefat nedeni:
sumluğuyla girdiği mahpusta sevdiği dört çift Cezaevinde
göze son kez baktığını bilmeden, onuruyla, kalp krizi
gururuyla 22 Mart’ta şehit tahtında Rabb’e
gülümseyendir Ali Özer. Rabbim seni cennet Mesleği:
köşklerinde ağırlasın inşallah. Amin. Doktor

62
Ahmet Burhan
Kara Efem’in son sözü: “Babama
Ataç sarılmak ve iyileşmek istiyorum”
(Kara Efem)
YA Zekiye Ataç istiyorum” diye haykırdın. Ama çok görmüşlerdi vallahi ölüyorum, babam...” deyişin,
ZI Annesi sana. Hastalık bir yana, zulmün en acımasız en babana hasret gidişin hiç gitmiyor aklımdan.
Doğum Tarihi:
23.12.2011 merhametsiz haliyle mücadele ettin. Ne yapalım be yavrum senin bahtına da bu

T
ek suçumuz, KHK ile kapatılan Baba hasretiyle yandın. Senin ne o kara düştü. Ve seni kendi ellerimle morga götürüp
Vefat Tarihi: yurtlarda çalışmaktı. Ben de, Ahmet’in gözlerin, ne de masum bakışların eritemedi arkandan “Allah’a emanetsin oğlum”
07.05.2020 babası Harun da, tutuklanınca, oğlu- zalimlerin kalplerini. Çünkü kalpler taş kesilmiş, diye vedalaşmamız!..
mun üzüntüden bağışıklık sistemi çöktü. Kemik vicdanlar körelmişti. Emanetin sahibi O idi ve geri aldı. Bize
Vefat Nedeni: Nasıl bir döneme denk geldik, anlayama- de sabretmek düştü. Bacını, çok sevdiğin ba-
kanserine yakalandı. Ben bir süre sonra tahliye
Kemik kanseri edildim ama Ahmet’in babasına olan hasreti dık. Ne sen anlayabildin ne de ben. Nereye banı ve beni bırakıp çok güzel insanlarla, çok
günden güne artıyordu. dönsek kapılar yüzümüze kapanıyordu. Çok güzel diyarlara göçtün. Cennet yamaçlarında,
Mesleği:
Hem bu dayanılmaz hasretlik, hem de ağır umutluydun, iyileşecektin. Babanla yüzmeye Rabbim en güzel şekilde, ebedi kavuşma
Öğrenci hastalığı minik bedenine çok ağır geliyordu. gidecektin. Planlar yapıyordun. Ama Rabbimin gününe kadar ağırlıyordur seni.
İlaçlar, kemoterapiler fayda etmedi. Alman- de bir planı vardı. Seni cennete hazırlıyordu.
ya’da tedavi imkanı doğdu ancak benim Doktora her gittiğimizde “Anne ne zaman ÖLENE KADAR YÜREĞIM ATEŞ YERI
yurtdışı çıkış yasağım vardı. Uzun uğraşlar bitecek?” derdin. Ben ise “Bitecek oğlum, az Sen benim yürek yangınımsın. Sen kuruyan
sonucunda yasak kalktı. Almanya’ya gittik, kaldı.” derdim. Aslında biten sendin, eriyen gözyaşlarımsın. Sen kavrulan ve ölene kadar
fakat tedavisi için çok geç kalınmıştı. Ahmet sendin. Daha fazla dayanamadın yapılan yanmaya devam edecek olan yüreğimsin. Sen
babasını çok özlüyordu. Hastalık gitgide zulümlere. En çok da son cümlen, “Anne zalimin bahanesinin bittiği noktasın. Sen
tüm vücudunu sarıyordu ama babasına benim kabul olmuş duamsın.
Ahmet’i görmesi için izin vermiyorlardı. İlk hasta olduğunda “Allah’ım
Ahmet’in entübe edildiği son zamanların- Ahmet’ime öyle bir şifa ver ki dünyanın
da bile babası yanına gelemedi. 4 bir yanında seni anlatsın.” demiştim.
Evet Rabbim öyle bir şifa verdi
SON SÖZÜ ‘BABAM’ OLMUŞTU ki kemoterapilerden, ağrılardan ve en
Ahmet babasını sayıklaya sayıklaya bu önemlisi de zalimlerden kurtuldun ve ve-
dünyadan ayrıldı. Son sözü ‘babam’ ol- fatınla dünyanın dört bir tarafına, yapılan
muştu. Babası ancak cenazesine katılabildi. zulümleri anlatıyorsun.
7 Mayıs 2020’de bir ateş düştü yüreğime. Öyle çok şey anlattın ki sadece
Nasıl bir ateş ki yaktı kavurdu yürekleri. körleşen gözler göremedi.
2 yıl oldu babana hasret bu dünyadan Şimdi sen ötelerde Hz. İbrahim’in
göçeli. Şu kısacık ömründe neler çektirdiler (a.s.) etrafında dolaşıyorsun, Rahman’ın
sana? Nelere dayandın? sofrasında misafirsin şimdi.
Rabbim öyle bir metanet vermişti ki Melekler öpüyordur seni, sana cen-
sana. Belki de edilen duaların neticesiydi. neti dolaştırıyorlardır belki, en sevdiğin
Bense Rabbimin “Allah kimseye doktor kıyafetleriyle.
kaldıramayacağı yük yüklemez, yükle- Baba hasretini dindiriyorlardır.
memiştir de.” ayetini düşünerek olanlara Ve sen Cennettesin cennet kuşum...
sabretmeye çalıştım. Hep ümidim vardı; Sana yapılanları anlatıyorsun Rabbi-
iyileşecektin, ayağa kalkacaktın. Aslında ne, devrin zulümlerinin en önemli şahitle-
çok şey istememiştin. rinden biri olarak. Ve biz de diyoruz ki iyi
“Babama sarılmak ve iyileşmek ki ahiret var. Orada a dalet var.

63
Bahadır, babasızlığa, nefrete ve
baskıya daha fazla dayanamadı
YA Hüseyin Odabaşı derdini vereceğin günleri dört gözle bekliyorum” söylemek istedi: “Biz evladımızın yanında ola-
ZI Amcası diyen dertli annelerle doldu Anadolu. Kocası madık, olamadık. Yaşadığımız şeylerden dolayı
yıllarca hapiste, oğlu mezarda olan bir annenin olamadık. Siz evlatlarınızla vakit geçirin onlarla

2
022 Ocak ayında vefat eden 16 yaşın- yüreğini yakan ateş her ateşi söndürür. ilgilenin” ihtarında, intizarında bulundu.
daki yeğenimin videolarına ve resimlerine Aslında KHK’larla memleketin her yeri Ve özellikle mağduriyetlerin duyurulup bir
yeniden baktım. Bahadır bir soğuk kış yangın yerine döndü. 16 yaşında hayatının nebze de olsa yaralarımızın sarılmasında sosyal
günü Hakk’ın rahmetine kavuştuğundaki içimizi baharında bir genç babasızlığa, ayrımcılığa, medya çok önemli. O gün Can Dündar’dan
dondurarak yakan fotoğraflar... Karadeniz böyle nefrete, baskıya daha fazla dayanamadı. Tak- Ahmet Şık’a; oradan Gergerlioğlu’na kadar
bir karı, kışı ve soğuğu görmüş müydü bilmiyo- vimler 14 Ocak’ı gösterirken ailesiyle beraber herkes “Bahadır’lar artık ölmesin” dedi ve bir
rum. Mevsim bütün bir Anadolu coğrafyasında yaşadıkları Diyarbakır’daki evinde hayatına kamuoyu meydana getirildiyse bunda sosyal
sekiz seneden beri devam eden zulümlerin ve son verdiğini öğrendik. Bu gencin hayat medyanın payı çok büyüktür. Hatta sosyal
baskıların ete kemiğe büründüğü kar kış fırtına damarlarının kurumasına KHK’lar sebep oldu. medyaya bu tür olaylar yansımasaydı yaşadığı-
olarak göründüğü bir mevsimdi. Evde, mahallede annesinin; dışarda, okulda mız bu ağır dramları kimsenin ruhu duymazdı,
“Mevsimi hazan” denir ya onun gibi bir ise babasının KHK’lı olmasının ağırlığı Kaf duyuramazdık.
şey. Tam bir hazan ve yaprak dökümü yaşıyor- Dağı’ndan büyüktü. Bu Kaf Dağı’ndan daha
duk. Halen yaşıyoruz. büyük dertleri Bahadır’ın köpükten gövdesi DIYARBAKIR’DAN YOLA ÇIKAN
Evet gök, gözyaşlarını saklama ihtiyacı daha ne kadar taşıyabilirdi ki? Çünkü Bahadır, CENAZE BABA EVINDE
hissetmeden ağlıyordu. okulda arkadaşları arasında yer edinemiyor ve Bahadır’ın cenazesi Diyarbakır’dan baba evi
ayrımcılığa maruz kalıyordu... olan Söylemez Köyüne (Ünye) defnedilmek
MERHAMETTEN ESER KALMADI Cenazede mikrofonu eline alan gözü yaşlı üzere getirildiği andan itibaren ruhani, garip,
Damarlarında merhametten eser kalmayan bir baba olarak Nurettin Odabaşı tam da bunu lahuti bir atmosfer oluştu. Kara, soğuğa ve terör
zalimlerine, bir damla göz yaşı dökmeyen gök, yaftalamalarına rağmen gelenin gidenin haddi

Bahadır
o gün ebedi aleme gönderilen Bahadır ve ailesi hesabı yoktu. Böyle bir ortamda Selahattin Ey-
için hüzün gözyaşlarına boğuldu. Gök-yer sanki yubi Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde
tüm mahlukat cenazeye katılanlarıyla beraber
ağlıyordu. Suçsuz yere 5 seneden fazla hapis-
görev yaparken 2016’da tutuklanıp hapse atılan
acılı baba Nurettin Odabaşı o gün orada jan- Odabaşı
hane köşelerinde sessiz sessiz ağlayan bir baba darmaların müşahedesinde, göklerden inen rah-
vardı. Gülleri dalından ayrı düşmüş, feryadını mete berekete ve nazlı nazlı yağan kara mukabil Doğum tarihi:
cenaze merasimine katılanlarla beraber ellerini
içine gömmekten başka çaresi kalmamış, yüreği 16.01.2006
yanan bir babanın evladının cenazesi nasıl açıp hıçkırarak dua etti. Yine ‘milletim’ dedi
olabilirdi ki?.. 5,5 senedir hapishanedeki bir ‘vatanım’ dedi. Hıçkırıklar ve aminler eşliğinde Vefat tarihi:
babanın, evladının cenazesindeki hali. Böyle bir yerden yükselen dualar, gökten yere doğru inen 13.01.2022
babanın yaşadığı ateşli halleri söndürmek için rahmet ve merhamet cenazede bulunan askerler
gökler imdada gelmiş çok muydu? dahil herkesi bambaşka bir lahuti atmosfere Vefat sebebi:
doğru alıp götürdü. Melekler adeta, o duaları ve Zulüm nedeniyle
YARALI BIR ANNE! hıçkırıkları alıp göklerin ötesine taşıdılar.
O gün orada kardeşimin yaptığı dualara canına kıydı
Diğer tarafta eşini zalimlere kaptırmış ve çocuk-
larıyla yıllarca hayat mücadelesi vermek zorunda ben de amin diyorum ve elîm süreci yaşayan Mesleği:
bizlere Rabbim’den fereç ve mahreç vermesini
kalmış yaralı bir anne vardı. “Allah’ım bana da
diliyorum. Amin! Öğrenci
diğer ev kadınları gibi yarın ne yemek yaparım

64
Medeni ‘Babacığım, hiç olmazsa rüyama gel!’
Arifoğlu YA Feyza Arifoğlu Hep seni anladığımı sanmıştım baba teyi kazanmayı ve beraber gezmeyi planlamıştık.
ZI Kızı ama hastalandığımdan beri aslında seni hiç Güzel mekânları gezerek fotoğraf kareleriyle
Doğum tarihi: anlayamadığımı anladım. Seni anlamak için ebedileştirecektik. Sensiz her yer harabe gibi.

B
05.11.1968 abam, Medeni Arifoğlu, Bingöllü bir bu kadar geç kaldığım için sürekli ağlamak Vefatından önce söylediğin “Özür dilerim
iş adamıydı. Çevresinde sevilen, siya- istiyorum. Özür dilerim babacığım. kızım, sana iyi bir baba olamadığım için beni
Vefat tarihi: setçisinden, iş dünyasından sivil toplum Sen bir kâbusun içinde yapayalnızken ya- affet” sözlerin kulaklarımı zonklatıyor. Cevap
25.01.2020 örgütlerine kadar herkes kapısını ve gönlünü nında olamadığım için, sana sarılamadığım için veremedim o tatlı sözlerine.
açan nadide bir insandı. özür dilerim. Baba geri gelsen olmaz mı? Son kez seni ne kadar sevdiğimi bile
Vefat sebebi: O da bir iftira sonucu, cadı avına maruz Hiç olmazsa rüyalarıma… Ben her geçen söyleyemedim. Seni ne kadar özlediğimi, ne
Cezaevinde kanser kaldı. Tutuklandı. Malına, mülküne el kondu. gün seni daha çok özlüyorum. kadar beklediğimi anlatamadım. Ve hâlâ o son
Karaciğer nakilli olmasına rağmen ısrarla Kalbim eriyormuş gibi hissediyorum. sözlerin bedenime ağır geliyor taşıyamıyorum
Mesleği: cezaevinde tutuldu. Apandisiti patladı, kanser En çok kalbimi ne yakıyor biliyor musun inan baba. O hastane köşelerinde çektiğin acılar
Iş Adamı oldu. İnfaz erteleme vermediler, acılar içinde baba? Bir daha sarılacak bir babamın ve makinalara esir oluşun aklıma gelince bitap
kıvrandı durdu. Medeni Arifoğlu, o hasta olmaması... Her gece kaldığım yurtların düşüyorum baba. Nasıl unutabilirim ki?
haliyle Adana’ya gitti, orada tedavi olamadı. sessiz odalarında hıçkırıklar eşliğinde, se- 5 yıl boyunca sarılmayı bekledim.
Mahkûm koğuşlarında refakatçi olmadan ninle süslediğim hayallerime kavuşmak için Her zaman başını okşadığı çocuklarını
kaldı. Ona özel bir zulüm vardı. yalvardım Allah’a. Ben sana sarılacağım tanımıyordu. Bize her zaman sevgiyle baktığı o
günün hayaliyle yaşadım hep. Ama gidişinle gözleri artık boşluğa bakıyordu.
ÇEKMEDĞI EZA VE CEFA KALMADI yaşamı da unuttum, hayallerimle birlikte. Hangi evlat bunun altından kalkabilir ki?..
Günde 19 tane ilaç kullanan bir hasta geç Mutluluğu, eğlenmeyi, gülmeyi de unuttum. Sarılmak, koklamak, dağ gibi sinene kendi-
sevk edildi. Böbrek kanseri bu insan, Malatya Hepsini unuttum ben baba. ni bırakmak bu kadar mı zordu?
Cezaevi’nde mahkûm koğuşu yok diye Turgut Tüm hayallerim seninle adeta soğuk Bu aralar sık sık neyi düşünüyorum baba bi-
Özal Tıp Merkezi’ne sevk edilemedi. toprağın altına gömüldü. Çünkü tek hayalim sen liyor musun? Acaba bu kalp hastalığım Allah’ın
Malatya’dan tekrar Adana’ya gönderildi. ve ailemdi. Sadece babamı değil; hayallerimi, bana hediyesi mi? En dayanamadığım anda sana
Mahkeme suçsuz olduğuna karar verdi ama geç umutlarımı, tutunduğum dalı, yaslandığım dağı, kavuşmamı sağlayacak bir hediye mi? Belki de
kalındı. Sonunda tahliye edildi ama çok geçti, yaşama sevincimi, her şeyimi kaybettim. böylece sana sarılabilirim. Baba, babacığım, ton-
erimiş, bitmişti! 25 Ocak 2020’de, zalim ve Biliyor musun baba, bırakıp gittiğin ev toşun seni bekliyor, ne olur dön gel. En azından
zorba bir rejimin eliyle hayatı sonlandırıldı. sadece bana dar gelmedi? Koca İstanbul bana rüyama gel. Bana son kez “KIZIM” diye seslen
zindan oldu. Bastığım yerler çivi gibi batıyor. ne olur. Sana son kez “BABA” diyeyim. Seni
Babama mektup! Çünkü bizim hayalimizdi. İstanbul’da üniversi- çok özlüyor ve çok seviyorum kahramanım…
Kahramanım, en büyük hasretim!
Nasılsın? Ben hiç iyi değilim babacığım.
Kendimi 4 duvar arasında sıkışmış gibi
hissediyorum, nefes alamıyorum.
Babacım biliyor musun birkaç gündür o
kadar hastaydım ki ne yataktan kalkabildim
ne de yemek yiyebildim. Ancak bu süreçte
kendi ağrılarımdan çok neyi düşündüm
baba biliyor musun? Seni… “Ben böylesine
bir acıyla kıvranırken, babam yıllarca nasıl
dayandı? Üstelik benimle ilgilenen annem
varken dokunmaya kıyamadığım babam
yıllarca yalnız başına nasıl dayandı?”

65
Cemal Uşşak’tan mektup var:
Asıl endişem, kendimden
öte ülkemin hazin durumu
YA Cemal Uşşak SIZI BILMIYORUM AMA Şimdi ona da aldırış eden yok.
ZI Gazeteci - Yazar BEN HIÇ PIŞMAN DEĞILIM! Sizler gibi dostlarımın mâlumu olduğu
Sizi bilmiyorum ama ben o dönemle ilgili yazıp üzere, iki seneye yakındır kanser tedâvisi görüyo-

C
emal Uşşak, aslen Rizeli ama 1953 konuştuklarımdan dolayı hiç de pişman değilim. rum. Hakkımdaki yakalama kararını işittiğimde
Bursa Orhaneli’nde doğdu. Yüksek İs- Ne olduysa, AKP iktidarı, vesâyeti yendiği- de tedâvimin bir devamı olarak yurt dışında
lam Enstitüsü’nde eğitimini tamamladı. ne kani olduğu 2010 yılından itibâren oldu. bulunuyordum.
Devletin ve özel sektörün farklı noktalarında Artık, İstanbul İl Başkanı’nın aleni ifâdesiyle, “Terör örgütü üyesi” imişim. Tıpkı Can
çalıştı. 63 kişilik ‘Akil adamlar’ listesinde yer inşâ döneminde “birlikte oldukları” liberallere Dündar ve diğerleri gibi. Sizin de, benim de eli-
ve başkalarına ihtiyaçları yoktu. Memleket yö- mizde kalemden, dilimizde kelâmdan başka bir
aldı. Tedavi için çıktığı ülkesine bir daha geri
netimine dâir her şeyi bilen onlardı(!) Kimsenin şey yok. Ancak, parmaklıklar arkasında bulunan
dönemedi.
aklına da ihtiyaçları yoktu. meslektaşlarımızın da bendenizin de önemli bir
Dosyasında ele avuca gelen bir şey yoktu.
Maalesef; Türkiye’nin dışarıdan görünen suçu(!) var: Bir nebze muhalif olmak.
Ancak kin ve nefret, hukuku esir almıştı.
manzarası şudur: İki yıla yakın bir süredir devam eden kanser
Dolayısıyla ülkesini çok seven Uşşak da
Düzen vermeye kalktığımız ama her teşeb- tedavim sırasında ölüm denilen o kaçınılmaz
niceleri gibi vatan hasretiyle 25 Ağustos 2016
büsümüzde hezimetle karşılaştığımız otoriter gerçeğe defalarca yaklaştığımı hissettim.
tarihinde dünya sürgününü tamamladı. Gaze-
Ortadoğu ülkelerine erişmeye (!) “birkaç
teciler ve Yazarlar Vakfı’nın son başkanı olarak
gömlek”lik mesâfe kaldı.
tarihe geçen Cemal Uşşak, yakın dostu Hasan KANDIRILMIŞ HISSEDIYORUM!
Siz benden iyi biliyorsunuz ki başta
Cemal’e şöyle bir mektup kaleme alır: Asıl endişem, kendimden öteye ülkemin maruz
Can Dündar, Erdem Gül, Hidayet Karaca,
(Sevgili meslektaşım ve dostum Cemal kaldığı hazin durumdur.
Mehmet Baransu ve hepsinin adını anamadığım
Uşşak’tan mektup var. Bana yazdığı mektubu
aynen köşeme alıyorum.)
için kusura bakmamalarını dilediğim birçok
meslektaşımız (30’dan fazla olduğu söyleniyor)
Yaşım itibarıyla; 12 Eylül darbe dönemi
hariç, muhalefete ve eleştiriye bu kadar taham-
Cemal
Sevgili Hasan Cemal,
İçinde bulunduğum durum ve memleket
parmaklıklar arkasındadır.
Birçok meslektaşımız ve vatandaşımız Cum-
mülsüz bir iktidarı hatırlamıyorum.
Sizin, benden iyi bildiğiniz Kürt Soru- Uşşak
ahvali üzerine kıymetli vaktini alarak birkaç hurbaşkanına ‘hakaret’ten yargılanıyor. nu’nun bugün geldiğimiz noktaya evrilmesinde
kelâm ile hasbihal etmek isterim. Bendeniz bir Cumhurbaşkanı hakkında bence Kürtlerin tarihte bilmem kaçıncı defa Doğum tarihi:
Sizin de pekiyi bildiğiniz gibi en hafif ifa bunca hakaret davası açıldığını hatırlamıyorum. aldatılmış oldukları duygusunu yaşamalarının 1953
desi ile ülkemiz bir Akıl Tutulması dönemin- Eğer bu davalar gerçekten ‘hakaret’e dayalı ise önemli etkisi vardır. Kim ne derse desin; Kürtle-
den geçiyor. Hatırlarsanız Zatınız da, ben- sormak gerekmiyor mu, bu kadar insan Cum- rin “kahir ekseriyeti” barış ve huzur istiyor. Vefat tarihi:
deniz de ve birçok (farklı kesimlerden) kalem hurbaşkanına niye hakaret ediyor diye? Sadece Kürtler mi? Karadeniz kökenli bir 25.08.2016
ve kelâm erbabı ilk iki iktidar döneminde Malumunuz olduğu üzere, iktidar her rejim- babadan ve Türkmen bir anadan doğan bende-
Avrupa Birliği reformlarını hararetle savunup de var. Meşru ve gerçekçi muhalefet ise sadece niz kendimi kandırılmış hissediyorum. Vefat sebebi:
ülkemize aktaran... Ülkenin tüm vatandaş- demokrasilerde var. R.T. Erdoğan’ın yasaklı döneminde, ken- Sürgünde kanser
larını Kürdüyle-Türküyle, Alevisiyle-Sünni- Merhum Bediüzzaman Said Nursî’nin disinin seslendirdiği “Bu şarkı burada bitmez!”
siyle, Müslimiyle-Gayrimüslimi’yle herkesi şiirinin sözlerini biraz değiştirmek gerek: “Bu Mesleği:
deyimiyle, “meşrû muhalefet” ise “muvâzene-i
kucaklayan... İnsan hakları ve özgürlükler adâlet’tir.” şarkı burada bitmemeliydi!” Gazeteci
altında atılımlar yapan… O AKP iktidarını Eskiden ağır-aksak, kör-topal da yürüse bir Ülkemizi getirdiği durum bir iktidar uğruna Yazar
gönülden desteklemiştik. hukuk devletimiz vardı. değer miydi?

66
Bahattin ‘Bahaddin, dünya gözüyle
Bican bir daha görüşemeyeceğiz galiba’
Doğum tarihi:
16.02.1956 YA Harun Tokak çok uzaklardadır, sadece anılarını, özlemlerini
ZI Gazeteci - Yazar getirebilmişlerdir. Kader onları önce birlikte
Vefat tarihi: oldukları ülkede ayırır.

M
13.04.2020 eş’um 15 Temmuz Planlı Darbe Muhacir Osman’ı kuzeyin başka bir ülke-
hadisesi olalı bir ay kadar olmuştur. sine gönderirler. Bahaddin Bey bir iki arkadaşı
Vefat sebebi: Öfke her geçen gün bir sarmaşık gibi ile kalmaya başlar. Kuzeyin o soğuk ülkesine
Sürgünde Covid 19 sarmaktadır ülkeyi. geleli iki yıla yaklaşmış olmasına rağmen bir
Bahaddin Bey oldum olası denizlere sevda- türlü oturum alamaz.
Mesleği: lıdır. Mesleği icabı ömrü denizlerde geçmiştir. Artık ümidini yitirir. Almanya’daki
Deniz Subayı Osman adında çok sevdiği bir öğrencisi var- tanıdıklarının yanına gider. 250 avroya tuttuğu
dır. Birlikte sohbetlere giderler. Esnaf ziyaretleri tek odalı bir evde bir başına kalmaya başlar.
yaparlar, akşamları birlikte çay-çorba içerler. Ne yazık ki iki yıla yakın kaldığı Almanya da
“İyi de ben suçlu değilim ki!” oturum vermez.
Bahaddin Bey, herkesin yardımına koşmayı “Suçluları değil zaten suçsuzları tutukluyor-
seven biridir. Gölcük depreminde onu bir evin lar. Burada herkes seni tanıyor. İnsanlara sohbet
enkazından taşları kaldırırken bulan arkadaşı YÜREĞI IYIDEN IYI YORULUYORDU
ediyordun, esnafları ziyaret ediyordun. Okul Ülkesinden ayrılalı dört yıla yaklaşmıştır. Yu-
“ne yapıyorsun burada” der. “Enkazda, ailesi yapalım, yurt yapalım, çocuklarımıza sahip vasız kuşlar gibi gurbette gezmektedir. Alman
ile birlikte meslektaş bir kardeşim var.” der. çıkalım diyordun.” polisi nezaretinde ilk geldiği Kuzey ülkesine geri
Az sonra enkazın altından kucağında ölmüş “İyi de bunlar suç değil ki...” gönderilir. Burada günlerce yarı hapishane gibi
oğlu ile komada bir adam çıkar. Adamın eşi “Hazreti Yusuf da suçlu değildi. bir yerde tutulur. Sık sık telefonda çakır gözlü
de enkazın altında kalmıştır. Adam kendine Ama saraylılar kendi suçlarını örtbas etmek muhacir Osman’a dert yanar;
geldikten sonra, “Oğlum, ‘Baba! Bahaddin için Yusuf’u kurban seçmişlerdi.” Bana “Seni ülkene geri göndereceğiz, di-
Abi de gelmedi. Artık kimse gelmez’ diye diye “İlla gideceksek birlikte gidelim o zaman.” yorlar.” “Ben de, beni ölüme gönderecekseniz,
öldü.” der. Osman’la ülkelerinden ayrılmadan “Tamam birlikte gidelim” der Osman. burada öldürün daha iyi, diyorum onlara.”
önceki son gün yine buluşurlar. Oturdukları kanepeden kalkarlar. Üzüntü, kederle birlikte bir de korona vi-
Sonraki gün şehir derin uykuda iken aileleri rüsü ciğerlerine misafir olunca yattığı gurbetteki
BAHATTIN BEY’IN IÇINDE ile vedalaşırlar. Bahaddin Bey sarılır çocukları- hastane odasından sağ çıkamaz.
FIRTINALAR KOPUYORDU na, öper, koklar onları. Adeta Rabbim der ki; “Bahaddin kulum,
Rüyaları bile altüst eden bir fırtınadır bu. “Bahaddin dünya gözüyle bir daha görüşe- seni ülkeler kabul etmedi, sana oturum vermedi-
Körfezin öfkesinden oldum olası korkmaktadır. meyeceğiz galiba” der hanımı. ler mi? Senin pasaportun yok mu? Senin vizen
Bu defa içindeki sıkıntılar, ülkeyi esir alan bir Bir ömür boyu denizlerin dalgalarıyla sa- yok mu? Senin çoluk çocuğun yanında değil
felaketin habercisi gibidir. vaşmış insan, kalbinin derinliklerinden kabaran mi? Birisi Amerika’da bazıları başka bir yerde
“Osman biliyor musun, seni çok seviyo- dalgaların arasında kalır. Gözleri dolar. mi? Eşin Türkiye’de mi? gel öyleyse!”
rum” der Bahaddin Bey. “Ben de seni çok Kızı ve oğlu da şaşırırlar analarının bu söz- Bu, herkesin yardımına koşan güzel yürekli
seviyorum. Ama abi gitmelisin buralardan.” der lerine. “Anne, babam ölüme gitmiyor ya!” “Ne insanın ömrü gurbetteki bir hastane odasında
Osman. bileyim yavrularım içimde garip bir his var işte.” son buldu. O denizleri seviyordu. Uçsuz bucak-
“Kaç defadır söylüyorsun bunu ama ben Muhacir Osman’la, ellerinde bavullarla sız denizleri andıran çakır gözleri de.
ülkemi nasıl terk ederim Osman, eşimden, Ağustos sıcağında yürürler. Bilemedikleri Bazılarını toprak çekerdi ama onu denizler
çocuklarımdan, dostlarımdan nasıl ayrılırım?” bir gurbete doğru yol alırlar. Sınırları bir bir çekti. Ve Baltık Denizi’ne nazır şehirde, bir
“Baksana abi öfke dalga dalga kabarıyor. geçerek bir kuzey ülkesine gelirler. Oraya iltica hastane odasında, bir başına Hakk’a yürüdü.
Her gün yüzlerce insan tutuklanıyor.” ederler. Çileli gurbet günleri başlar. Sevdikleri Mekânı Cennet olsun.

67
Emniyet’teki işkence sırasında
eşiyle tehdit ettiler
kameradan da hanımına izlettiler
YA Nazlı Vatansever hem de annesiz kaldılar. Seneler boyunca eşimle ancak ölüm döşeğine geldiğinde hastaneye sevk
ZI Eşi tek iletişimimiz ziyaretimize gelen çocuklarımız edilmişti. Çocuklarım ve ben eşime kavuşaca-
üzerinden birbirimize ilettiğimiz mesajlarımızdı. ğımız günün hayaliyle kendimizi avuturken,

E
şim Şerif Vatansever bilgisayar Yaklaşık dört sene hapis yattıktan sonra, ben tahliye olduktan beş ay sonra eşimin vefat
öğretmeniydi. Ben de Matematik denetimli serbestlikle bırakıldım. Ben hapisten ettiği haberini aldık. Senelerdir doğru düzgün
öğretmeniydim. İki evladımızla birlikte çıktıktan sonra, eşimin çıkışına yaklaşık iki yıl güneş görmeyen, sağlıklı beslenemeyen, türlü
mütevazi bir şekilde yaşadığımız hayatımız eşi- kalmıştı. Çocuklarımla birlikte günleri tek tek sa- haksızlığa maruz kalan eşimin direnci kalmamış
min 02.08.2016’da Bylock programı kullandığı yıyorduk. Tekrar mutlu bir aile olacağımız güzel ve korona hastalığını atlatamamıştı.
iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanmasıyla alt günlerin hayali bizi heyecanlandırıyordu. Derken Eşimin vefatından sonra eşyalarını teslim al-
üst oldu. Aylar sonra Mart 2017’de, Yalova bütün dünyayı etkisi altına alan Korona salgını dım. Eşyaları arasındaki dosyaları incelediğimde
Emniyet Müdürlüğü’nden arayarak çocukla- başladı. Salgından dolayı cezaevlerinin büyük yaşadığı ihmalleri görünce hayrete düştüm.
rımla birlikte acilen çağırdılar. Eşim Kocaeli kısmı boşaltılmış olmasına rağmen, eşim ve eşim Eşim, vefatından önceki son birkaç ayda
Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu sırada, gibi masumlar serbest bırakılmamıştı. Hijyenin mahkemeye defalarca dilekçe göndermiş. Di-
oraya gelen polisler tarafından defalarca sorguya çok önemli olduğu bu salgın döneminde eşim, 12 lekçelerinde içinde bulunduğu olumsuz şartları
çekildiğini daha önce söylemişti. kişilik koğuşta yirmiden fazla kişiyle kalıyordu. ayrıntılı olarak anlatmış. Kendisinin de diğer
serbest bırakılanlar gibi denetimli serbestlikle
KOĞUŞLARDAKILERIN cezaevinden çıkarılmasını talep etmiş.
EŞIMLE BIZI KÜÇÜK BIR ODADA
YARISI YERDE YATIYORDU Eşimin, koronaya yakalanma endişesiyle
SAATLERCE SORGULADILAR
Beslenmeleri çok yetersizdi. İstedikleri zaman
Bu yetmemiş, eşimi alıp Yalova Emniyet Mü- yapmış olduğu tüm başvurular reddedilmiş.
doktoru göremedikleri gibi, ilaçları da temin
dürlüğü’ne götürmüşlerdi. Eşimin ikinci gözaltı Eşimle aynı koğuşta kalıp tahliye olan
edemiyorlardı. Bu sağlıksız koşullarda bile defa-
sürecinde, bizi defalarca emniyete çağırdılar. bir arkadaşı, bana, eşimin cezaevindeki son
Bir defasında, eşimle birlikte beni küçük bir
larca koğuş değişikliği yapılıyor, hastalığa yaka-
lananlar o kalabalık koğuşlarda kalmaya devam
günlerini anlattı. Eşim, koronaya yakalandıktan Şerif
odaya alıp, beş altı polis, saatlerce sorguladılar.
Başka bir zaman da, çocuklarımla beni ka-
ediyor, diğer kişilere de hastalık bulaşıyordu.
Tüm bu olumsuz şartlara rağmen belirti
sonra, yatağından kalkamayacak kadar ağır bir
şekilde hasta olmasına rağmen, ayrı bir revire Vatansever
meranın izlediği bir odada uzun süre beklettiler. dahi alınmamış, koğuşta bırakılmış, hastaneye
gösterenlere bile test yapılmıyordu. Birçok hasta
Sonradan eşimden öğrendiğime göre, bizler kaldırılmayarak, hem eşimin, hem de koğu- Doğum Tarihi:
üzerinden eşimi tehdit etmişler. İstediklerini şundaki diğer insanların hayatları riske atılmış.
25.02.1975
yapması için bizi orada bulundurmuşlar. Ge- Yani eşim bile isteye, ölüme terk edilmiş.
çirdiğimiz bu korkunç günlerden iki hafta sonra Başka bir yıkım da eşimin, e-devlet üze- Vefat Tarihi:
28.03.2017 tarihinde ben de tutuklandım ve rinden sağlık geçmişini incelediğimde yaşadım. 16.05.2021
Kocaeli Gebze Cezaevi’ne gönderildim. İlk göz altında, darp nedeniyle altı defa, ikinci
göz altında yine darp nedeniyle beş defa acile Vefat nedeni:
BEN DE CEZAEVINE GIRINCE kaldırıldığını öğrendim. Bilgisayar öğretmeni Cezaevinde Covid-19
IKI EVLADIMIZ ANNESIZ olan sevgili eşimle evliliğimizin üçte birini ayrı
Mesleği:
VE BABASIZ KALDI geçirdik. Çocuklarımıza hasret kaldık. Bu ya-
Ben de tutuklanınca, o sırada 11 ve 9 yaşların- şadıklarımızın asla bir telafisi yok. Çünkü eşim Bilgisayar Öğretmeni
da olan çocuklarımız Ferid ve İnci hem babasız, artık hayatta değil.

68
Veysel Eşim Korona nedeniyle entübe edilirken
Atasoy bile elleri yatağa kelepçeyle bağlıydı
Doğum Tarihi: YA Sümeyra Atasoy geçiyoruz, madem imtihanda olduğumuzu kabul dünyada en az 8 kere taşındık. Yerleşemedik
ZI ediyoruz ve farkındayız, o zaman mü’mine ya- bir türlü ne dünyaya ne hayata! Cezaevinde bile
27.09.1973 Eşi
kışır şekilde dimdik durup rıza-i ilâhîyi gözetip taşınıyorum sürekli o koğuştan bu koğuşa. Bir

E
Vefat Tarihi: şim Veysel Atasoy haksızlığa uğrayarak kollayarak kazanma kuşağında kaybedenlerden eksik kalan öbür dünya! Rabbim sen burada
12.09.2020 girdiği cezaevinde, beşinci yıla başlarken olmayacağız inşallah. Rabbim hepimize güç bütün günahlarımı affetmeden beni çıkarma, çı-
ihmaller sonucunda korona virüse kuvvet versin. Sağanak sağanak sabır yağdırsın karken günahlarımdan arınmış bir şekilde çıkar.
Vefat Nedeni: yakalandı. İki hafta boyunca yazdığı dilekçeler üzerimize...” İnşallah günahlarımıza kefaret olur çektiklerimiz.
Cezaevinde Covid-19 dikkate alınmadı. Gardiyanlar ilaç isteğini bile “İmanı büyük olanın, imtihanı da büyük “Rabbim! Ben senden razıyım, sen de benden
yerine getirmediler. Hastaneye iki hafta geç sevk olur.” sözleriyle devam eden bir günlük... razı olduğun gün canımı al! Amin.”
Mesleği: edilen Atasoy, 35 gün yattıktan sonra veda etti Ramazan Bayramı’nın ikinci günü gülüm Bir de cezaevinde yazdığı şiir defterini
Polis Memuru bu dünyaya. ve yavrularım ziyaretime geldiler. Çocuklarım bıraktı ardında.
Hastanede kaldığı süre boyunca, hatta nasıl da uzamış, büyümüşler. Görüş koridoru- Siz, bu hikâyenin kötü karakteri değilsiniz
entübe edilirken bile, elleri yatağa kelepçe ile nun demir parmaklıklı kapısından bana doğru Elleriniz, bir yağmur damlası gibi temiz
bağlıydı. Vefat ettikten sonra kelepçelerini koşarak gelip boynuma atladılar. İkisi de hüngür Bu haliniz, tarihin acı defterine koyu bir iz
çözdüler. Ölünce özgürlüğüne kavuştu. hüngür ağlıyorlardı. Kurak toprakların suya Rica ederim, gülümseyiniz.
Ailesini 35 gün hastaneye sokmayan jan- kavuşması gibi, yüreğim öyle doldu
darmalar, Atasoy vefat ettikten sonra bile ona taştı. Tutabilir miyim gözyaşlarımı
rahat vermediler. Otopsi istediklerini söyleyerek hiç? Mümkün mü? Yavrularım
naaşını bize göstermediler. benim, ciğerparelerim... Yüre-
Zor şartlar altında kısa bir süre naaşını ğimizi yakanları, bizlere iftiralar
görebildik, onun sanki yaşıyor gibi tebessüm atıp cezaevine girmemize sebep
eden yüzüyle karşılaştık. olanları, Allah’a havale ettim ben.
Eşim Veysel Atasoy’un, cezaevindeyken Dayanabilir mi böyle bir acıya
yazdığı günlüğünden bazı bölümleri paylaşmak yürekler?.. O bir saat nasıl geçti?
istiyorum: Hayal miydi, gerçek miydi bileme-
“Gelecek günler aydınlıksa, çekilen çileler dim. Sanki kabirden çıkmıştım da
kutsaldır” sözü ile başlayan bir günlük… berzah aleminde gibiydim. Rabbim
Güzel günler göreceğiz canlarım, bu kimseye böyle acılar yaşatmasın. Ne
günler gelip geçecek, tebessümle anacağız, yâd yazmaya ne de anlatmaya gücüm
edeceğiz, hepsi tez zamanda anılarda kalacak takatim yok, kalmadı.
inşallah. Rabbimin bir imtihanını yaşıyoruz. “Allah’ım ben Sen’den razı-
Zorlu bir sınavdan geçiyoruz. Sabredeceğiz, yım, sen de benden razı olduğun
çaba göstereceğiz, umutsuzluğa kapılmayaca- gün canımı al” duası içinde bir
ğız. Şikâyet ve isyan etmeyeceğiz. Dedik ya günlük…
imtihan. Kazanma yolunda kaybedenlerden Bugün gerçekten büyük
olmayacağız inşallah. Sabır, şükür ve dua ile bir gündü. Çünkü bugün D-8
dolduracağız her anımızı. Ben gece gündüz koğuşundan C-1 koğuşuna taşındık.
bu dört duvar arasında sürekli namaz, dua ve 10 kişi olmak da yetmedi, artık tam
zikirle günlerimi geçiriyorum ve başta size olmak 21 kişi olduk. Sen misin 9 kişiden
üzere tüm kader arkadaşlarıma ve ailelerine bol şikâyet eden oğlum Veysel! Al
bol dua ediyorum. Madem feleğin çemberinden sana 10 değil 21 kişi... Üç günlük

69
YA
ZI
Barbaros Şansal
Modacı
Cumhuriyeti Devleti yetkililerinin; yetişkin
başına bin dolar, çocuk başına beş yüz dolar
para telep ederek insanları ölüme yolladıklarına
Cürüm kötüdür,
ama adaletsizlik
şahit olduk. Yani insan ticareti yapan bir Türkiye

K
onu Türkiye Cumhuriyeti olduğu Cumhuriyeti ile karşı karşıyasınız. Polemik-
zaman, zulmün pek bitmediğini ler, tartışmalar, umutsuzluklar bir yana, insan
görüyoruz. Bu sadece bugünkü Hizmet hayatının kutsallığını savunan bir iktidarın, insan

cürümden de
Hareketi’yle ilgili olan kısım değil, bugün de altı hayatını nasıl yok etmeye yönelik bir cürüm içine
çizilen bir şey var. Cemaatler değil, aynı zaman- düştüğünü görüyorsunuz.
da akademisyenler, sanatçılar, askerler, polisler,
devlet memurları yani Cumhuriyet tarihinin ADALETSIZLIK CÜRÜMDEN KÖTÜDÜR

beterdir
belki de görüp göremeyeceğimiz en büyük karşı Cürüm kötüdür, ama adaletsizlik cürümden de
devrimiyle karşı karşıyayız. beterdir. Bugün adaletsizlik artık ayyuka çıkmış-
Bir kere uluslararası bir hak savunucusu ola- tır. Umarım Türkiye Cumhuriyeti bir an önce
rak, vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı ilkesini hukukun üstünlüğüne, acil, adil ve hakkaniyetli
çok önemsiyorum. adalete geri döner. Bu yoldan çıkmaması gerekir.
Çünkü 84 milyonluk bir coğrafya, dinamikleri Uluslararası bir röportajımda bana “Tayyip
BEN DE MAĞDURLARDAN BIRIYIM yüksek, geçmişi zengin, çeşitliliği ve kültürü çok Erdoğan çok mu şanslı, hep karşısına bir düşman
Çünkü ancak ve ancak hukuk üstünlüğünü muhteşem. Bir an önce buna karar verilip bu çıkıyor krizlerde, yoksa düşmanını kendisi
sağlayabilmemiz için vücut bütünlüğünün doku- yolda adımlar atılması gerekir. yaratacak kadar akıllı mı?” diye bir soru geldi.
nulmazlığını öncelikle sağlamamız gerekiyor ki, Herkes bekâ sorunu olduğunu söylüyor; ben Ben dedim ki “Her ikisi de olabilir ama artık
ifade, düşünce, vicdan ve seyahat özgürlüklerini ise zekâ sorunu olduğunu düşünüyorum. Herkes yaratacak düşmanı kalmadı, kendi en büyük düş-
sağlayabilelim. Türkiye Cumhuriyeti Avrupa seçim derdi diyor; ben geçim derdi olduğunu mana dönüşüyor. Türkiye’de son yerel seçimlerin
İnsan Hakları’nın tarafı ve savunucusu olmasına düşünüyorum. Biz AKP’nin ayak oyunlarına çok sonucu da bunu gösteriyor.”
rağmen büyük ihlaller yapıyor ki, ben de bunun alışkınız. Yaklaşık 25 yıl. 17 yıl da iktidarda ol- Cemaat’te, Kürt hareketi’nde, Alevi’lerde
mağdurlarından biri olarak hâlâ bedel ödüyorum. duğunu düşünürsek, daha gerilerden başlayalım. ve LGBT konusunda da gördüğümüz gibi şu
Aynı görüşte, aynı inançta olmasam bile masum an sistemin tamamı Erdoğan’ın sarayı üzerine
ve mağdur olmuş insanları gördüğüm zaman, bir BITMEYEN BIR DÜŞMANLIK… kurulu. Eğer Erdoğan yanlısı iseniz bütün
el vermenin faydalı olacağına inanıyorum. Yoksa Poyrazköy, Ergenekon, Balyoz, 17-25 Aralık, haklarınızdan yararlanabilirsiniz ama Erdoğan’ı
bu, herhangi bir bağ veya çıkar ilişkisi değil. 15 Temmuz, bitmeyen bir düşman yaratma var. eleştirirseniz hiç bir hakkınız yoktur.
İnsanlar; ülkelerinden, akrabalarından,
anılarından uzakta, sürgünde hayatta kalmaya
çalışıyorlar. Bu insanların görünür ve duyulur
olması için bir faydam olduysa ne mutlu. Üzücü
bir tanımlamaydı, şunu da iyi bilmek lazım,
nefret ve sevgi aslında bir karı-koca gibi. Biz
nefret tohumlarını yeşertmek yerine, nefreti bü-
yütmeye çalışanların kökünü kurutmalıyız. Artık
ayrıyı, gayrıyı, farklılıkları bir bölünme unsuru
olarak değil, bir birleşme, farklılık ve çeşitliliğin
bir zenginlik olduğunu anlama kapsamında
değerlendirmeliyiz. Çok üzücü olaylar yaşanıyor.
Eşlerini, çocuklarını kaybeden insanları, özelikle
Ege ve Meriç üzerinden zorunlu göçleri, ülkeyi
terk edişlerini görmek lazım. Ya bunu açıkça
söyleyebilirim. Özellikle Gümürdür yöresinde
yaptığım incelemelerde, maalesef Türkiye

70
Birol Camide cenazeyi yıkatmayan
Dikyurt zalim bir zihniyet vardı karşımızda
Doğum Tarihi:
1975 YA Adem Dumlu muşlardı ki Rabenau amca taburcu olduktan “Kader be Adem hoca! Vuslat bu şekilde ise
ZI Arkadaşı sonra bile devamlı onun ziyaretine geliyordu. biz razıyız.” demişti. Benimse kalkıp odadan
Vefat Tarihi: Birgün Rabenau amcaya “Nasıl anlaşıyor- çıkıp avazım çıktığı kadar bağırmak gelmişti

B
irol Dikyurt, fakir bir ailede yetişmişti. sunuz?” diye sorduğumda bana; “Birol ile içimden. Bu nasıl bir tevekkül, bu nasıl bir
08.09.2017 aramızda bir gönül dili var.” demişti. O gö- samimiyet, anlamak mümkün değildi.
Bir yandan yıllarca esnaflık yapmış, bir
Vefat Nedeni: yandan da talebe okutmuş, yüce yaratı- nüldü işte ona o tevekkülü, o ihlası veren… Ameliyat saati gelip çatmıştı. Birol abi
cının rızasını kazanmak için hizmet etmişti. O gönül değil miydi ki onu, “Ya Rabbi şu iki rekat namazını kıldı ve uğruna hayatını
Sürgünde kanser millete iman nasip et.” diye geceler boyu dua feda edebileceği ilahi kelamı okuyarak ameli-
Kendisine teklif edilen milletvekilliğini
Mesleği: elinin tersiyle itmişti. Türkiye’de yaşanan dua yalvartan. yata girdi. Yaklaşık 7 saat süren ameliyat ve
sıkıntılı süreçten ilk etkilenenlerden biriy- Ameliyat kararı çıkmıştı. Doktorlar 4 günlük yoğun bakımın ardından kendisiyle
Iş Adamı kendisine masadan kalkma ihtimalinin çok karşılaştık. Dudaklarından hâlâ aynı ilahi
di. Bütün mal varlığına darbeden önce el
konulmuştu. Bu yiğit adam, bir gece vakti, az olduğunu kalksa bile eskisi gibi yürüye- kelam dökülüyordu.
canından çok sevdiği ülkesinden çıkmak meyeceğini söylediklerinde yüzüme bakmış; Ameliyattan sonra bütün doktorları
zorunda kalmıştı. bile şaşırtan bir şekilde iyileşti. 4 gün sonra
İlk durak olarak Afrika’nın incilerinden ayaklandı ve yürümeye başladı Birol abi.
Ruanda’ya adeta sürgüne giden Birol Bey “Hizmet beklemez Adem hoca. Hadi Ra-
çok geçmeden orada çok güzel dostluklar benau’ya ziyarete gidelim.” dediğinde nasıl
edindi. Hatta o kadar güzel bir temsil örneği da gülüyordu gözlerinin içi anlatamam. Bir
sergilemiş ki kısa sürede yetkili makamlar ay sonra hastaneden taburcu oldu ve evimizi
tarafından en başarılı yabancı işadamı olarak şereflendirdi.
seçildi. Çok geçmeden tekrar nükseden tümör ile
Bir gün beraber otururken bana; “Orada bir gece hastaneye kaldırmıştık. Bu sefer has-
inci gibi değerli kardeşlerimiz vardı. Hepsini tane odasında kendisi de biliyordu vuslata az
bırakıp gelmek zorunda kaldım.” demişti. kaldığını. Ve dokuz ayın sonunda dudakla-
Bunları o kadar samimi söylemişti ki hayreti- rında dua dua yalvarırken teslim etti ruhunu
mi gizleyememiştim. Rahman’a. Bir abide şahsiyet gibi yürümüştü
Hastalığını öğrendikten sonra tedavi ruhunun ufkuna.
imkanı olmadığı için Ruanda’dan Alman- “Hicret’e gidenler geri dönmemek için
ya’ya gelmişti. İlk tetkikler yapıldıktan sonra gittiler. Biz de buraya geri dönmemek için
doktorlar türünün en kötü huylu tümörüne geldik. Ölürsem beni buraya gömün. Dirimi
yakalandığını söylemişti yüzüne. Onun ise istemeyenlere ölümü de vermeyin.” demişti
ilk söylediği cümle “Elhamdülillah” olmuştu. bir kahvaltı sofrasında. Ve öyle de oldu.
“İnsan biraz dahi olsa üzülmez mi be abi Almanya’ya bir hicret kahramanı olarak
biraz olsun; ‘Ne yapacağız?’ demez mi?” defnedildi.
diyerek şaşkınlık yaşamıştım. Camide cenazesini yıkamaya bile izin
Aynı odada beraber kaldıkları 80 vermeyen bir zihniyet vardı karşımızda.
yaşında Rabenau isminde bir Alman’ı ‘Cenaze namazını bile kıldıramayız’ dediler.
arkadaş edinmişti. Sanki yıllardır süregelen Rabenau amcanın referansıyla bir kilisede
bir dostlukları var gibiydi. Halbuki tanışalı kılındı cenaze namazı ve kilisenin Müslüman
daha bir hafta olmamıştı. O kadar samimi ol- mezarlığına defnedildi.

71
Cezaevinden ölü şekilde tahliye ettiler:
Beraat Kandili’nde
beratını alıp bize veda etti
YA Seyran Doğan de gözaltına alındık. 8 günlük gözaltı sonucu zahmet bir kaç kere doktora gider ama nafile;
ZI Eşi adın ‘Özgür’ ama özgürlüğünü elinden alıyoruz hiç bir ilaç iyi gelmez. Gün geçtikçe daha da
diyerek tutuklandı. ‘Adalet var biz suçsuzuz’ kötüye gider sağlığı. Birçok yalvarmalar sonucu

Ö
zgür Doğan, 43 yaşında ve 3 çocuk diye düşündüğümüzden içimiz rahattı. Adaletin tomografi çekilir ve karaciğerde kitle görünür.
babası olan bir Edebiyat Öğretme- olmadığını bilemeyecek kadar temiz ve saf Kanser şüphesi ile İzmir Kırıklar Cezaevi’ne
niydi. Mart 2019’da akciğer kanseri insanlardık… sevk edilir ama her şey için çok geçtir, 4. evre
teşhisi konulduğunda hukuksuzca tutukluydu. akciğer kanseridir ve 3 ay ömür biçilmiştir.
31 Temmuz 2019’da İzmir Katip Çelebi ÜÇ ÇOCUĞUMLA YALNIZ KALDIM
Araştırma Hastanesi’nde kemoterapi almaya Eşim gittiğinde 3 çocuğumla yalnız kaldım.En EVLATLARIMIN HER GECE
başlamıştı. Uzun uğraşlar sonucunda 13 Eylül küçüğü 6 aylıktı. Oğlum 3, büyük kızımsa 9 ‘BABAMIZ NE ZAMAN GELECEK?’
2019’da tahliye edildi. Ama artık çok geçti. yaşındaydı. Bense bir anda yaşlanmıştım sanki. SORULARIYLA SARSILIYORDUM
Kanser 4. evreye gelmişti. Bu süreçte kıymetli eşimin değerli ailesi bize Kıymetli eşim hücresinde tek başına kanser-
Yaşanan zulmü şu ifadelerle dile getirmiş- sahip çıktı. Onlarla eşimin doğup büyüdüğü le mücadele ederken ben de çocuklarımın
tim: “Hastanede hücre gibi bir odada kaldı. 66 köye gelmiştim. Zor zahmet cezaevi ziyaretleri bıkmadan her gece ‘Babam ne zaman gelecek?’
kilodan 53 kiloya düştü. Bir kere bile halinden yapıp, ‘sayılı gün geçer, sağlık olsun, alnımız ak’ soruları karşısında sanki eriyordum.
şikayetçi olmadı ama en son mektubunda ‘Su- diyerek teselli ediyorduk kırık ve kırgın kalbi- Bu arada eşimin ışın tedavisi gecikmeli
suz kalmış bir balık gibiyim.” diye yazmıştı. mizi. Derken 3 yıl sonra Salihli Durasıllı ceza- de olsa başlamıştı. Kemoterapi tedavisi
Malum biz de, sebepsiz ve hukuksuz 672 evinde eşimin olduğu tüm koğuş grip olur. Bir devam ediyordu. Bense, kendimce eşimi
sayılı kanunla ihraç olduk. Eylül’ün sekizinde kaç gün sonra herkes iyileşir ama eşim iyileşmez. cezaevinden nasıl çıkarırım diye uğraşıyordum.
Nefes almada ve konuşmada zorluk yaşar. Zor Ama bize tüm kapılar kapalıydı. Adeta ölüme
terk edilmiştik. HDP Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu’nun yardımı ile hastalığını öğ- Özgür
rendikten tam 102 gün sonra dünyayla bağını
koparmış, bakışları bile değişmiş biri olarak çıktı Doğan
cezaevinden.
Doğum Tarihi:
BERAT KANDILINDE 01.04.1976
BERAATINI ALIP GITTI ADETA
Öleceğini anlamışlardı, çıkmasında sorun Vefat Tarihi:
yoktu. Çıkınca tedavimize kaldığı yerden 04.07.2020
devam ettik ama maalesef tedavi için çok
geç kalınmıştı. 07.04.2020 salı günü hafif Vefat nedeni:
yağmur yağıyordu, hava çok güzeldi, Berat Cezaevi -
Kandili idi. İçime doğmuştu sanki ‘Boş
adam değil bu, beraatini alıp bize veda
Akciğer kanseri
edebilir.’ diye düşünmüştüm. Öyle de oldu; Mesleği:
namaz, risale diyerek bize veda etti. Dünya
sürgünü bitti. Rabbim ona rahmet etsin.
Edebiyat öğretmeni

72
Umutsuzluğa kapılmamı engelledin…
Rukiye
Öztürk “Cezaevinde ahdettim; Ayaklarını
Doğum tarihi:
27.07.1981
öpeceğim!” dedim ve öptüm
Gerçek doğum tarihi: YA Ahmet Öztürk boyunca baş ağrısı yaşamayan
04.11.1981 ZI Eşi eşim, ben cezaevinden çıktıktan 28
gün sonra şiddetli bir baş ağrısıyla

R
Vefat Tarihi: uyandı. 3 gün boyunca baş ağrısı
ukiye Hoca Hanım’ın imtihanı birço-
16.07.2018 ğumuzdan önce başlamıştı. Diyanet geçmediği gibi istifra etmeye de baş-
İşlerine bağlı bir Kur’an kursunda lamıştı. MR sonucunda beyninde 4.
Vefat sebebi: evre kanser kitlesi olduğunu ve 4-11
öğretmen olarak çalışan Hoca Hanım’a
Hastalık 2014’te müfettiş gönderilmişti. Yakın arkadaşı ay arası bir ömrü kaldığını öğrendik.
tarafından sahte isimle verilen ve işleme konul- 13 Aralık günü ameliyata alın-
maması gereken bir dilekçeden dolayı Hoca mış, uyandıktan sonra ilk işi namaz
Hanım soruşturma geçirmişti. kılmak olmuştu.
15 Temmuz’un ertesi günü Hoca Hanım Ameliyattan sonra babası:
da açığa alınmıştı. 18 Temmuz Pazartesi “Sabah sizin evi polisler bastı Hoca
günü ilçe müftüsü kendisine yalnız tebliğ Hanım’ı almaya gelmişler” dedi.
edeceğini belirterek beni makamına almamıştı. Emniyet’e ve savcılığa durumu
Sekreter odasında ben endişe ile beklerken, bildirdim.
Hoca Hanım tam bir tevekkülle, “Gel haydi! Hoca Hanım radyoterapi
Rızık Allah’tan! Bunlara mı minnet edece- alıyordu. Durumu iyi değildi. O
ğiz?” diyerek odadan çıkmıştı. haldeyken emniyette bağıra çağıra
Şaşırmıştım. O andan itibaren gözümde ifadesini aldılar. İfadeden sonra
kahramanlığı büyümeye başlamıştı. psikolojisi daha da kötüleşmişti. 19
22 Ağustos 2016’da evlilik yıl dönümü- Temmuz 2018 tarihinde ağır ceza
müzde tutuklandım. Her hafta beni ayakta mahkemesinde duruşması olacaktı.
tutmak için yüzünden eksik etmediği tebessümü “Tutuklanacağım” diyordu.
ile soluğu cezaevinde alıyor, arabası olmayan Samimi arkadaşı da dahil 6-7
eşlerin de gelmesine yardımcı oluyordu. İlk mek- kişinin ifadesi dosyasına girmişti.
tubunda yazdığı bir cümle imanımı ve ona olan Hiçbirine hakkını helal etmeyecek-
ti. Son zamanlarıydı. Ailemden 19 Temmuz günü Ağır Ceza Mahkemesi
sevgimi kat kat arttırmıştı. “Unutma! Allah’ın
bazıları yanında Kur’an okuyordu. O bilinç- Sekreterliği’ni arayıp “Rukiye Öztürk’ün bugün
dilemediği hiçbir şey başımıza gelmez!”
siz halindeyken bile okuyanların yanlışlarını mahkemesi olacaktı” demiştim. Telefondaki
14 Temmuz 2017’de ihraç edildi. Ben 6
düzeltiyordu. En son, yatağından doğrulmuş kişi bağırarak “Neredesiniz, mahkeme başladı
Kasım 2017’de tahliye oldum. Adeta oğluma
ve elini ileri doğru uzatarak, “Neresi burası? neden gelmediniz?” demişti. İronik bir şekilde
ve Hoca Hanım’a doğum günü hediyesi gibi ol-
Burası çok güzel...” diyerek dünyaya ait son “Kendisi gelemiyor, öldü, dün toprağa verdik”
muştu. Eve vardığımızda: “Bu süreçte bu kadar
sözlerini söylemişti. demiştim. Öldüğünü duyunca karşımdaki de in-
dik durdun. Hep moral verip umutsuzluğa ka-
17 Temmuz 2018 tarihinde Hoca Ha- safa gelmiş, “Başınız sağolsun! Ölüm belgesini
pılmamı engelledin. Cezaevinde iken ahdettim.
nım 2 oğlumuzu emanet bırakarak, ruhunun bize fakslayın” demişti.
Bu ayakları öpeceğim” dedim. Kendisi istemese
ufkuna yürüdü. Mahkemesine 1 gün kala 18 Temmuz ayları adeta imtihan zamanlarımız
de zorla ayaklarını öpmüştüm. “Seni asla bir
Temmuz günü toprağa verdik. olmuştu. Ne istedin bizden ey Temmuz!
daha üzmem” demiştim. 14 yıllık evliliğimiz

73
“Habip’im, hayal ettiğin cennette bizleri
beklediğin ümit ve arzusundayım”
YA Selda Akbaş ye götürsen… Sen yanımdayken, bu zalim içimi. Emanetlerimizi sensiz büyütürken çok
ZI Eşi dünyada bile her yer, her şey güzeldi. zorlanıyorum.
Sen gittin, dünyamın rengi de gitti. Nasıl davranacağımı bilemiyorum.

E
şim, Habip Akbaş Özel Harekat Polisi Bizler ömrünü ahirete dönük yaşayan kulla- Gelsen yârim, anlatsan onlara; “He-
olarak görev yapıyordu. 21 yıl görev rız. Birbirimizi seçme, sevme sebebimiz, mutlu lal daire keyfe kafidir. Siz sadece kendi
yapmış. Bunun neticesinde onlarca etmeye çalışmamız hatta gücenme, küsmelerimiz sorumluluklarınıza asılın!” desen, “Bu kötü
takdir ve taltif almış başarılı bir polis memuru bile O’nun rızasına endeksliydi. zamanlar geçecek, Allah’ın rızası istikame-
iken bir gecede yayınlanan KHK ile görevinden Ebedi yârim, ciğerparem; Rabbim seni tinde, vatanınıza hizmet eden çok iyi insanlar
ihraç edildi ve tutuklandı. 21 ay hukuksuz bir bana sevdirdi, sen bana Rabbimi tanıttın. olacaksınız!” deyip teselli versen…
şekilde cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi. Yaradılanı, yaradanımı bana sevdirdiği için seni
Çalışmak için çaldığı tüm kapılar yüzüne daha çok sevdim. 26 YIL ÖNCEKI SATIRLARINLA
kapanıyordu. Uzun aramaları sonucunda özel BENI TESELLI ETTIĞIN CÜMLELER
bir şirkette çekici şoförlüğüne başladı. BU DÜNYADA EN BÜYÜK Sevgine, şefkatine öyle ihtiyacım var ki. Eski
Bu yaşadıklarını hazmedemiyor, sürekli ne NIMETIM SENDIN mektuplarınla teselli buluyorum. 1996’da bana
olacak endişesi taşıyordu. Seni çok özlüyorum. Rüyalarıma geldiğinde yazdığın satırları buraya da bırakıyorum.
Kafasında binbir düşünce ile hiç bilmediği nasıl seviniyorum bilsen… Görmeyince de “Dedim ki kendime, bu ihlas, bu sami-
bir işi yaparken, kullandığı araçla geçirdiği feci kendime küsüyorum. Gelsen; beni teselli miyet, bu sadakat, bu gayret, bu şevk benim Sel-
bir trafik kazası sonrası, cezaevinden çıktıktan etsen, ‘‘Allah izin verdikçe hep yanındayım, dam’da olduğu müddetçe, değil bu fani dünya
4.5 ay sonra geride 3 yetim evlat ve yaralı bir eş sabret!‘‘ desen. Biliyor musun? Bazen hayatında bir ömür, bizim Selda’mla birlikte
bırakarak ruhunu Rahman’a teslim etti. dünyaya dalıyor, konuşup gülüyorum. Sonra ebediyete, saadet-i dareyne, elemin, kederin
Eşimle ilgili duygularımı yazılara yansıtmak pişmanlıkla kızıyorum kendime, çok güldü- olmadığı bir yere, sadece zevklerin, güzelliklerin,
elbette zor. Yine de paylaşayım… ğüm zaman içim acıyor. iyiliklerin olduğu bir diyara kadar devam edece-
Yârim, zevcim, sevdiceğim gelsen; beni Yemek yerken aynı masada seninle yemek- ğimiz arzusunda ve ümidindeyim.”
yalan, zalim dünyadan alsan…
Ebedi alemdeki o güzel diyarlara, en sevgili-
lerimizi hatırlıyor, boğazımdan zorla yuvarlıyo-
rum lokmaları. Hiçbir şey tat vermiyor.
Bense Habip’im, senin o hayal ettiğin
cennet yamaçlarında bizleri beklediğin ümidinde Habip
Gelsen, cennet nimetlerini
birlikte yiyeceğimizin müjdesini
ve kavuşma arzusundayım.
Rabbimden duam odur ki hayırlı bir ömür Akbaş
versen bana… sonunda hayırlı ölümle cennetinde buluştursun
Araba ile yolculuk yapmak bizleri. Vuslatımız yakın gurbetimiz kısa olsun. Doğum Tarihi:
bile hüzünlendiriyor. Senin yan Rabbimin sensiz takdir ettiği ne kadar zaman
koltuğunda oturarak yaptığım var ise kolaylıkla geçsin inşallah.
01.01.1972
uzun yolculuklar düşüyor Son sözüm siz değerli kardeşlerime; Vefat Tarihi:
zihnime, hatıralar boğazımı eşlerinizle birbirinizi çok sevin. Sadece sahip
düğümlüyor, ağlıyorum. olduğunuz dünyalık güzelliklerle değil, ebedi
20.06.2019
Gelsen Habip’im; “Burada alemde de sizi eş kılacak hasletlerinizle sevin. Vefat nedeni:
ağlamalar yok, hep gülece- Dünyalık, ufak tefek meselelere takılmayın.
Trafik kazası
ğiz.” müjdesini versen yorgun Birbirinize gücenmeyin, kızmayın.
kalbime… Birbirinizle konuşup dertleşebilmenin, Mesleği:
Çocuklarımıza bakınca, hem birbirinize sahip olmanın kıymetini bilin.
Polis memuru
hüzün hem de korku kaplıyor Muhabbetle, vesselam…

74
Memnune
Eşim vefat edeli iki yıl oldu:
Örer Memleketine değil öldüğü yere defnedildi
Doğum tarihi:
30.10.1984 YA Ali Örer Sümeyra Örer endişesiyle geçiyordu gün-
ZI Eşi Kızı lerim. Eşimin de yüzü hiç
Vefat tarihi: gülmüyor ama bana destek
13.08.2020

R
oluyor, “ne iş olsa çalışırsın
ahmetli eşim Memnune, küçük bir
sen, ben sana hep destek ola-
Vefat sebebi: köyde 4 çocuklu bir anne babanın
cağım!’’ diyerek bana teselli
evladı olarak dünyaya geldi. Yaşadığı
Üzüntüden coğrafya çetin ve zordu, okumaktan başka bir
veriyordu. Sonunda ben
kanser de ihraç oldum. Bize, koca
çaresi yoktu. Zorlu şartlarda okullarını bitirip
İstanbul’da iş bulamamaktan
üniversite sınavında Edebiyat Fakültesini ka-
Mesleği: çok, akrabalarımız ve arka-
zandı. Bitmesine bir yıl kala; anneciğinin vefat
Türkçe acısını yaşamasına rağmen, okuldan başarılı
daşlarımız tarafından atılan
terörist yaftası çok daha zor
öğretmeni bir şekilde mezun oldu. Mesleğini çok seviyor
geliyordu. Artık memlekete
ve başarılı bir öğretmen olarak öğrencilerine
dönme zamanı gelmişti.
özveriyle ders anlatıyordu.
Orada daha kolay iş
Eşimle tanışıp evlendikten bir müddet sonra
bulabilirdik. Çok üzgündük.
tayinimiz İstanbul’a çıkmıştı. sokaklara atıyordum.
Yaşama sevincimiz çalınmıştı. Eşim de bana
Polis olduğum için, büyük şehirde Mücadelemiz iki yıl sürdü. Eşim,
belli etmemeye çalışsa da perişan haldeydi.
yaşamanın zorluklarından korkmuştum ama yavrularımız için direndi, tutunmaya çalıştı
öyle olmadı. Eşimin bana verdiği destek ve ama bu hastalık çok acımasız çıktı. Eşim
EŞIMLE AĞLAYA AĞLAYA GÖÇTÜK
güven zorlukları kolaylaştırdı. İki yavrumuz- bizden gideli iki yıl oldu. Memleketine değil
Ağlaya ağlaya Muğla’nın turizm ilçesi Bod-
la beraber yuvamız şenlendi. Artık hayata öldüğü yere gömüldü. Vefatından sonra ha-
rum’a göçtük. Asgari ücretle böyle pahalı bir
tutunacak başka sebeplerimiz de vardı. yatla tek başına mücadele etmeye, annesiz
ilçede kiracı olarak geçinmek çok zordu. Ben
Günler günleri kovaladı. İstanbul’da 6 çocuklarıma hem baba hem anne olmaya
kısa süreli, geçici işlerde çalışıyordum ama artık
yılı doldurmak üzereyken Temmuz ayında çalışıyorum. Hukuk mücadelem bir ilerleme
istediğimiz şeyleri alamıyor, sadece ayı bitirme
baba hasretini dindirmek için eşim memle- olmasa da hâlâ devam ediyor. Güzelim
hesapları yapıyorduk.
ketine gitmişti. ülkemde bizler hâlâ terörist muamelesi gö-
Göçtükten 1 yıl sonra eşimde değişiklikler
rüyoruz. Yazıma son verirken 11 yaşındaki
başlamıştı. Günden güne kötüleşmeye, gülen
15 TEMMUZ PLANLI DARBESINDEN kızımız Sümeyra’nın annesine yazdığı şiiri
ceylan gözleri solmaya başlamıştı. Nedensiz bir
SONRA YÜZÜMÜZ HIÇ GÜLMEDI eklemek istiyorum.
şekilde hızla zayıflıyordu. Doktora gittiğimizde
O gittikten çok kısa bir süre sonra ne olduğunu
çok az ömrünün kaldığını öğrendik.
bilmediğim, nasıl olduğuna anlam veremediğim ANNEM!
Ben yıkılmıştım. Çocuklarımız daha çok
15 Temmuz Planlı Darbesi’ni yaşamıştık. Annem seni çok özledim çok,
küçüktü ve benim beyaz gülüm, eşim, annesinin
Daha ilk saatlerde darbenin suçlusu bulunmuştu Ne hayallerim vardı seninle.
kaderini mi yaşayacaktı? Beyaz gülümün güzel
bile. Darbeyi yapanın eşim ve benim gibi vata- Ölüm haberini aldığımda,
gözlerine bakamıyordum.
nını, bayrağını çok seven, bunun için gecesini Bir bir aklıma geldi o güzel hayallerimiz.
gündüzüne katan binlerce güzel yürekli vatan
ANNESIZ ÇOCUKLARIMA
sevdalısı olduğu iddia ediliyordu. O günden Kekeme olan dilim çözülüverdi bir anlık,
HEM BABA HEM ANNE
sonra yüzümüz hiç gülmedi. Göremeden gittin mezuniyetimi,
OLMAYA ÇALIŞIYORUM
Binlerce insan gibi her an mesleğim Daha çok örecektin saçımı, okulum için,
Ona baktıkça kendimi binbir düşüncelerle
elimden alınabilir ve tutuklanabilirdim. Bunun Okuldan geldiğimde daha çok sarılacaktım.

75
“Masumların aklandığı gün
bir değil bin Caner feda olsun” derdi
YA Ebrar Durukan korkularım vardı. -Şu an bu korkulardan pişman ne yaparsın, ağlar mısın?’’ dedi. Ben de “Asla
ZI Kızı olsam da- babamın yüzüne baktım çaresizce. üzülmem ve ağlamam” dedim.
Konuşmama gerek yoktu. Babam içimden

C
emaat soruşturmaları kapsamında geçenleri anlamıştı. AMCALARIM BABAMIN
2017 yılının ortalarında tutuklanan ve “Hallederiz kızım!” dedi. “Tamamen teslim HEP YANINDAYDILAR
Nevşehir Cezaevi’nde 1 yıl kalan Caner olup inanmak bu olmalı.’’ diye düşündüm. Bu cevabı verirken 13 yaşındaydım. Bunu
Durukan, 2,5 yıldır bağırsak kanseri tedavisi Her şeyin Allah’ın elinde olduğunu bana söylerken amacım babamı üzmemekti. Kıymetli
görüyordu. Durukan’ın tedavisi cezaevinde duruşuyla öğretiyordu. Babam yeni bir iş buldu amcalarım her anlamda babamı destekliyorlardı.
geciktirilince tümör karaciğerine sıçramıştı. ve çalışmaya başladı fakat çok geçmeden hapse Zekeriya amcamın şehit haberini aldığımız-
Evli ve iki çocuk sahibi Durukan, Kayse- atıldı. O yanımızda yokken, kendimi hayata da evdeki herkes çok kötüydü. Benim o güçlü
ri’nin Develi ilçesinde görev yaparken Ekim karşı savunmasız ve güvensiz hissediyorum. babamın gözlerinden boncuk boncuk yaşlar
2016’da ihraç edildi. Durukan’ın ailesine söyle- Her zaman olduğu gibi babama güvendim dökülüyordu. Zekeriya amcamı bir sefer bile gör-
diği son sözleri “Hayatımda yanlış yapmadım, çünkü o yalan söylemezdi. memiştim sadece babamın bana anlattığı kadar
yanlış insanlarla birlikte olmadım, tanıdığım Cezaevine, babamı ziyarete ilk gidişimde biliyordum. Amcamın küçücük çocukları vardı.
insanlar pırıl pırıl. Ahirette de onlarla olmak iste- neden orada olduğumu sorguladım. Onlar için sadece dua edebiliyordum.
rim. Ölümden korkmuyorum. Masum insanların Birkaç seferden sonra oraya ziyarete gelen Bir süre sonra ben de babamı kaybettim.
aklandığı gün bir değil bin Caner feda olsun. diğer kişilerle tanıştık. Hepsi pırıl pırıl insanlardı. Haberi ilk aldığımda sabrettim. Babamdan
Allah’tan gelen baş göz üstüne” oldu. Kendime hiç yakıştıramadığım bu yere nasıl da öğrenmiştim; canım ilk yandığında sabrımı
Yaşadığımız çok zor geçen son senelerde ba- yakıştığımı düşündüm. göstermem gerekirdi.
bamdan çok şeyler öğrendim. Örneğin; babam Acaba ben nasıl bir iyilik yapmıştım da Her zaman “iyi ki” dedim. İyi ki onun kal-
işinden atıldığında ne yapacağımız konusunda böyle güzel insanları tanımıştım. bini kırmamak için çabaladım ve iyi ki o benim
Yeni doğmuş bebekler hapisteki babala- babamdı. Şu an düşünüyorum da ‘‘keşke sen
rını amca olarak tanıyorlardı. Küçük çocuklar ölürsen ağlamam.’’ demeseymişim.
görüş bitiminde babalarının peşlerinden koşup
ağlıyorlardı. O küçücük çocuklar baba sevgisinin ASLA YALAN SÖYLEMEMEM Caner
ne olduğunu bilmiyorlardı. Babam tahliye oldu
ama sağlık durumu çok kötüydü.
GEREKTIĞINI SÖYLERDI HEP
Ona yalan söylemiş olmamak için ağlamamaya Durukan
Babamın namaz kılışını izlemeyi bile çalıştım fakat engel olamadım. O güne kadar
özlemiştim. Namaz kılarken canının yandığı her babamdan öğrendiğim gibi yaptım, şükrettim. Doğum Tarihi:
hâlinden belliydi. Hastaneye gitti ve tetkikler Babamı o yaşıma kadar görebildiğime, 25.03.1978
sonucunda kanser teşhis konuldu. aramızdaki samimi ilişkiye hep şükrettim.
Hastalığına hiç isyan etmedi. Her zaman Hep şunu diyorum: Babam kazanmıştı. Vefat Tarihi:
hastalığı yeneceğine inandı. Ben de inandım Babamın sadece fikirlerini susturmak değil, 03.06.2020
ama okuldan eve içimde bir korkuyla dönerdim kendisini yok etmek istediler ama kahraman
her gün. ‘‘Acaba babam evde mi, sonuçları nasıl babam son nefesine kadar korkusuzca dik durdu. Vefat nedeni:
çıktı?’’ soruları kafamda dönerdi. Tek bir kez olsun geri adım atmadı. Cezaevinde kanser
İnsanlık hali, canımız acıdığı zaman “Of” Babamı çok seviyorum. İyi ki Caner
deriz. Ben babamdan canım acıyınca ‘‘Of’’ Durukan benim babam. Dünya iyisi bir sürü Mesleği:
değil “Af Allah’ım af” demeyi, sabrı ve şükrü amca bıraktı. Canım babam, iyi ki pırlanta gibi Sağlık memuru
öğrendim. Bir gün babam bana “Ben ölürsem insanlarla tanışmamı sağladın.

76
Deniz Hakan Kanserli haliyle işkence çektirdiler
Şen tutuklu odasında kelepçe taktılar
Doğum Tarihi:
09.08.1976 YA Hüsna Şen Yine aynısını yaptı. özledin diye. O da gökyüzüne doya doya
ZI Eşi Eşim çocuklarımıza, bana sarılıp alnımız- bakmayı derdi. 4,5 ay sonra mide kanseri teşhisi
Vefat Tarihi: dan öperek “Sizi utandıracak bir şey yapma- konuldu. Tabi bu süreçte hiçbir şekilde bizi

H
06.03.2018 akan Şen, Dumlupınar Üniversite- dım.” diyerek gitti ve bu bir daha dönmemecesi- görüştürmediler. 15 günde 3 hastane değiştirdi.
si’nden mezun oldu ve ilaç firmaların- ne bir gidişti. 4,5 ay Silivri’de kaldı. İşkence çektirdiler, tutuklu odasında bile kelepçe
Vefat Nedeni: Her hafta yanına gittiğimde “Biz terörist
da çalışmaya başladı. taktılar. Kanser bütün vücuduna yayılmıştı,
Cezaevinde Bir temmuz günü işten çıkarıldığında büyük miyiz?” diyerek gözyaşlarını tutamıyordu. ‘artık yaşamaz’ raporu verilince tahliye edildi.
mide kanseri bir firmanın İstanbul Bölge Müdürü’ydü. Orada olduğundan Biz bir ümit tedavisi olur
Çocuklarının şefkat dolu biricik babası değil, tıpkı Hz. Aişe gibi diye hemen başka bir hastaneye
Mesleği: Hakan Şen tutuklanarak cezaevine gönderildi. iftiraya uğramış olmasın- götürürken ambulansta “Se-
Tıbbî mümessil Tutuklanmadan önce hiçbir rahatsızlığı dan dolayı canı yanıyor- bepler sükût etti.” diyordu.
yoktu eşimin. Yaşadığı stresten dolayı kansere du. Birlikte çalıştığı biri Balığın karnındaki Yunus
yakalandı. Doktorlar bile “Neye üzüldü bu tarafından acımasızca (a.s) misali o kadar sıkıntıya
gencecik adam bu kadar?’’ diyerek hastalığının şikayet edilmesinden rağmen o bizi teselli ediyordu.
büyüklüğünü dile getirdiler. ziyade, sevdiği ülkesinin Çok acı çekiyordu.
Maalesef gencecik yaşta Hakk’ın rahme- ve milletinin kendisini Bir yudum su içemiyordu.
tecrit etmiş olmasıydı onu
tine kavuştu. Geride ona hasret biricik eşi ve Dudaklarını ıslatıyorduk. Buna
üzen.
kızları kaldı. Bir sonbahar rüzgarıyla aldılar onu rağmen bir kere şikâyet etmedi,
Onun duruşu bana
benden. Tarihler 1 Ekim 2017 saat 02.30’u ağrım var demedi. 15 gün
ve evlatlarımıza güç
gösterirken zilimiz çaldı. Eşim yatsı namazını ilgilenebildik. Bir gün odada
veriyordu. Vatan Emni-
kılmak için abdest alıyordu. Kapıyı açtım. ikimizdik, karşıya baktı. “Onlar
yet’te polis ona: “Deniz,
“Deniz Hakan Şen burada mı?” kim?” dedi.
suçsuz olduğun çok net
Ne olduğunu anlayamamıştım. Ta ki polis- Kimse yok bir tanem
ama hâkim tutuklar. Bir
lerin hakkınızda şikâyet var demesine kadar. isim ver kurtul.” demiş. ikimiz varız, dedim. Ama
Evimize daha yeni taşınmıştık. O da: “Ben hangi o hâlâ sormaya devam etti.
suçsuz insanın günahı- Anladım ki o bizim dünyamız-
ONLAR EVI ARARKEN na gireyim?” cevabını dan gidiyordu artık. Bir kere
O NAMAZINI KILIYORDU vermiş. Soruyorum ehl-i dahi doğum günümü, evlilik
Ben “Bakın biz suçlu olsak bu kadar şeffaf vicdanlara: “Bu kişi ve bunun gibi düşünenler yıldönümümüzü unutmadı. ‘Ben 40 yaşında
yaşayabilir miyiz? Taşınır taşınmaz adresimizi mi darbe yapmıştı?” sana tekrar aşık oldum’ derdi. Bizimki, yarım
bildirmiş eşim” dedim. Güzel kalpli eşim dö- kalan bir aşk hikâyesi gibi…
nerek “Bir tanem, memur beyler işini yapıyor.” ONURLU BIR DURUŞ BIRAKTI Bir gün bana dönerek; “Bana bir şey olursa
dedi. Onlar evi ararken eşim müsaade isteyerek BANA VE EVLATLARIMA gözüm arkada kalmayacak, çocuklarımın senin
yatsı namazını eda etti. Bunun için bile izin iste- Onurlu duruşu için, inandığı değerlere ihanet gibi bir annesi olduğu için.” derdi.
yecek kadar nezaketliydi o. Durumun ciddiyeti etmediği için, bana ve iki yavrumuza güzel Emanetlerine gözüm gibi bakıyorum. 4 yıl
bir tokat gibi indi yüzümüze. şeyler bıraktığı için onunla gurur duyuyorum. oldu, hâlâ insanlar; “Deniz Hakan çok iyi bir
17 yıl evli kaldık, 5 ev değiştirdik. Her Süreç eşimin yaşama sevincini aldı. insandı, nasıl kıydılar ona?” diyorlar.
evimizin balkonuna kuşlar gelir, yuva yapar, Normalde çok hayat dolu, pozitif bir insandı. Senden sonra kaybetti bu yürek,
yavruları olur ve eşim onları elleriyle beslerdi. Ziyaretine gittiğimde sorardım en çok neyi sırdaşını...

77
‘Üşümeyeyim diye üstümü örten eşimin
üzerini toprakla örtmek çok zordu’
Zeynep Altay Artık bir işi olduğu için “İki odalı bir ev kapattım telefonu. ‘‘Ona bir şey oldu.’’ diyerek
YA
ZI Eşi tutalım, sen de biraz rahatlarsın.” dedi. Daha korkuyla kendimi toparlayıp tekrar aradım. “O
ferah bir evdi. Birlikte temizledik, pencerenin benim eşim, nerede o?” dedim. “Yerde” dedi

E
önüne oturup yeni evimizde ilk kahvemizi içtik. telefondaki kişi. “Kaza yaptı. Başı kanıyor.” O
bubekir Altay ve Zeynep Altay, Tür-
Arjantinli misafirlerimizi evimizde ağırlaya- orada kanıyor, ben evde kanıyordum. Abdes-
kiye’den dünyanın farklı coğrafyalarına
bileceğimiz için sevinçliydi. Hem de kızımız timi alıp hemen hastaneye koştum. İki doktor
dağılan genç öğretmenlerden ikisiydi.
Türkiye’den geldiğinde evinde rahat rahat geldi yanıma. “Durumu çok ağır, nefes almıyor,
Dünyanın en zorlu coğrafyası Afganistan’a
oynayabilirdi. Sevincimiz sadece 10 gün sürdü. onu kaybedebiliriz.” dedi. O nefes almıyordu
gittiler. Hizmet Hareketi’ne ait okullarda öğret-
2019 yılı Nisan ayında bir Perşembe akşamı ama benim de nefesim kesildi.
menlik yapan Altay çiftinin burada bir kızları
İspanyolca kursundan çıkmış, eve dönüyordum.
dünyaya geldi. Kızlarının sağlık problemlerini
Afganistan’da aşamayınca daha 2 yaşındayken SEKIZ YILIM GEÇTI
Türkiye’ye göndermek zorunda kaldılar. GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN
Genç çift Afganistan’da kalıp görevlerini Yol arkadaşımdı, hicret arkadaşımdı. Ona nefes
yapmaya devam etti. 15 Temmuz Planlı olacak şey duaydı. Bir taraftan yağmur yağdı bir
darbesi nedeniyle, içte ve dışta baskılar arttı. taraftan da dua yağdı dünyanın her yerinden.
Erdoğan rejiminin baskısıyla Afganistan’daki Eşim nefes almaya başladı. Beyin ameliya-
bazı okullara el konuldu. Altay çifti, Kabil’i terk tına girdi. Ameliyattan sonra gördüğümde onu
etmek zorunda kalarak, Türk pasaportuyla vize- tanıyamadım. Her yeri şişmişti. Türk kardeş-
siz gidilebilecek ülkelerden Arjantin’i seçtiler. lerim ne evimde ne de hastanede beni yalnız
Ebubekir Altay gönlü ummanlar kadar ge- bırakmadılar. Bir de Arjantin’li dostlarım vardı.
niş, fedakâr bir öğretmendi. Mezun olur olmaz Yahudi, Hıristiyan… Kendi dinlerinde
ilk görev yeri, Afgan dağlarının yamacındaki dua ediyorlardı. Üç tane Ermeni amca vardı
coğrafyaya severek gelmişti.
mesela, korkuyla titreyen, ben kazada olmadı-
Kader onu Arjantin’e attı sonra. Bilmediği
bir yerde, bilmediği bir kültürde ‘‘Bismillah’’
ğım için şükür edip dua eden…
Eşimin etrafında birlik oldular.
Ebubekir
deyip her şeyi sıfırdan öğrenmeye başladı. Uzun
süre geçici işlerde çalıştı. Bulaşık yıkadı.
Eşim bu dünyadan göçerken de hizmet Altay
etmişti… 2 Mayıs gecesi vefat etti. Cenazesini
GARSONLUK YAPTI, almaya gittik. Son kez göreyim diye yüzünü Doğum Tarihi:
açtılar. “Bakabilecek miyim? ” diye geçirdim
SEYYAR SATICILIK DENEDI GELEN SON SESLI MESAJI 12.05.1985
Olmadı. Elindeki parayla küçük bir oda içimden. Uzun kirpikleri nemli, nurlu yüzünde
Bana sesli mesaj atmış: “En sevdiğin orman
kiraladı. İçine birkaç zaruri eşya koydu. “Her meyveli dondurmadan aldım. Dolaba koydum. tebessüm vardı. Huzurun en tatlısını yaşıyor Vefat Tarihi:
darlıktan sonra bir ferahlık gelir, bu da geçer.” Eve varınca yersin.” Son mesajı bu oldu. gibiydi. Baktıkça baktım. Günlerdir göğsüme 02.05.2019
diyerek teselli buldu. Daha sonra, motosikletle Eve geldim, dondurma dolaptaydı ama oturan acı yavaş yavaş çıkıvermişti.
dondurma dağıtmaya başladı. Helal rızkını yemedim. Onunla yiyecektim. İnternetten Akşam eve dönmeyeceğini bile bile son Vefat nedeni:
kazanabileceği bir işi olduğu için artık daha da yabancılara Türkçe dersi vermeye başlamıştım. veda… “İlk toprağı eşi atsın.” dediler. Trafik kazası
mutluydu. Şehrin trafiği çok sıkışıktı ve zama- Dersin ortalarına doğru içim sıkılmaya Geceleri üşümeyeyim diye üstümü örten
nında yetiştirmek zor oluyordu. Gece geç saate başladı. Daralınca derse ara verip hemen onu eşimin üzerini toprakla örtmek çok zordu. Bana Mesleği:
kadar çalışıyordu. aradım. Telefonu başka biri açtı. “Hola” da babasının vefatından habersiz 6 yaşındaki Öğretmen
O işteyken aklım hep onda kalıyordu. dedi sadece… Yüreğime ateş düştü. Telaşla kızımızın yolunu yalnız beklemek düştü.

78
Emin Cezaevi görüşlerinde,
Köseler babasız büyüyen yavrusu
Doğum Tarihi:
20.03.1980 onu tanımadığı için ağlıyordu
Vefat Tarihi:
16.05.2021 YA Deniz Köseler mişti. Bir zaman sonra o da binlerce insan gibi haftasını yaşıyordu. Onun için ötelerin kapıları
ZI Eşi haksız yere hapse atıldı. Hapishane kapılarıyla açılmış, gözlerindeki perde kalkmıştı.
Vefat nedeni: birlikte ona maneviyat kapıları da açıldı. Yaşadığı manevi hallere biz de şahit

E
min Köseler, Eskişehir’de Din Kültürü İnanıyorum ki günahlarından temizlenip oluyorduk. ‘‘Misafirlerim geldi.’’ dedi bir gün.
Kolon kanseri hak ettiği dereceye ulaşana kadar orada kaldı. Onlarla sohbet etti konuştu. ‘‘Tanımadığım
ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği yapıyor-
Mesleği: du. 2016 yılında yapılan soruşturmalar Tahliye olduktan kısa bir süre sonra karın insanlar gelmişti, şimdi gittiler.’’ dedi.
kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderildi. ağrısı başladı. Ağrının sebebi teşhis edilene Çok mutluydu. Bir süre sonra bir şeyler
Öğretmen kadar kanser tüm vücudunu sarmıştı. Hastalı- yemeye başladı. Ona gaipten ikram edilen neyse
KHK’yla ihraç edildi. Tutuklandığında
yeni doğmuş bebeğinin kırkı çıkmamıştı. Baba- ğını öğrenince ‘‘Allah’tan geldi. Şifa verecek onu yiyordu. Gözlerini açıp bana da ikram etti.
sız büyüyen yavrusu görüşlerde onu tanımadığı de O’dur.’’ diyerek tevekkül etti. Hastalığı iyice Verdiği şeyi aldım öptüm.
için ağlıyordu. ilerlemişti. Namazlarını ima ile kılabiliyordu. O güzellik neydi, eşimi kim doyuruyordu
Eşim, Emin Köseler, 2019 yılında tahliye hiçbir zaman bilemedim.
edildi. Ancak tahliyenin sevincini yaşayamadan BIR RAMAZAN GÜNÜNDE Ruhunun ufkuna yürümeye başlayan eşime,
kendisine kanser teşhisi kondu. İki yıl boyunca ELLERINI AÇTI, AĞLADI şifa niyetine okuduğum Yasin-i Şerifleri, artık
bu hastalığa karşı mücadele verdi. Maalesef ‘‘Allah’ım halim, Eyyûb (as) gibi oldu. İki yolları açık olsun, dünyadan ayrılışı kolay olsun
tedavilerden sonuç alamadı ve Rahmet-i Rah- yıldır ne oruç tutabildim ne de namazlarımı diye okumaya başlamıştım.
mana kavuştu. Üç çocuk daha yetim kaldı. usulüyle kılabildim. Bu hastalık ibadetlerimden Bir gün hava bir anda karardı ve yağmur
engelledi beni.’’ diyerek Rabbiyle dertleşti. başladı. Sonrasında tekrar açıldı.
BIR ADAM GEÇTI BU FANI Yatalak olup sadece kollarını ve başlarını Risale-i Nur’larda geçen şu cümle geldi ak-
DÜNYADAN, ADI GIBI ‘EMIN’ oynatabildiği halde hastalığıyla ilgili tek söyle- lıma: ‘‘Ehl-i hidayetin ölmesiyle semavat ve arz,
Hayatı boyunca kırk yaşında olgun bir insan diği buydu. Hiç şikâyet etmedi. Dünyadaki son onların cenazeleri üstüne ağlıyorlar, firaklarını
gibi yaşadı ve ruhunu Rahmana kırk yaşında istemiyorlar. Çünkü ehli iman ile bütün kâinat
teslim etti. Haksızlığa ilk uğradığı zamanlarda alakadardır, ondan memnundur. Zira iman ile
Kuran-ı Kerim’in mealini okumaya başladı. Halik-ı kâinat’ı bildikleri için, kâinatın kıymetini
Bakara Suresi 155, 156 ve 157. ayetlere takdir edip, hürmet ve muhabbet ederler.’’
geldiğinde daha da dikkat kesildi. Ayetlerde Odasında bulunan bize bile hissettirmedi
şöyle buyuruluyordu: ‘‘Sizi mutlaka biraz korku Rabbim ölümünü. Nasıl dayanırım diyen ben,
ve açlıkla; biraz da mallardan, canlardan ve ayeti devam ettirdim. ‘‘İnna lillah ve inna ileyhi
ürünlerden noksanlaştırmak suretiyle imtihan raciun…’’ Omuzlarımdan bir yük alınmıştı
edeceğiz. Sabredenleri müjdele! Onlar ki, ken- sanki. İsyansız, tertemiz, mağdur olarak emaneti
dilerine bir musibet dokunduğu zaman: “Bizim sahibine teslim etmişti.
bütün varlığımız Allah’ındır ve biz ancak O’na 157. ayette dendiği gibi doğru yoldaydık.
dönüyoruz” derler. İşte bunlar, Rablerinin bol Hastalık ve ölüm zamanında bile lütuflar
mağfiret ve rahmetine ulaşanlardır. Doğru yolu yaşamıştık. Rahmet kapıları açılıp sekine inmişti
bulanlar da ancak onlardır.’’ üzerimize. İşte böyle bir adam geçti bu dünya-
Bu ayetler onu çok etkiledi. ‘‘Yazılanların dan… Adı gibi Emin, tevekkülü ile, sabrıyla
hepsini yaşıyoruz, bir tek canımız kaldı.’’ de- herkese örnek olan…

79
“Eşimle ilgili rüyaları kayda
alıyorum, onlar bize güç veriyor…”
görmeden uyurlardı. Eve çok geç geldiği zaman- gözleriyle kılardı. En hasta olduğu zamanlarda
YA Ülkü Kurt larda bile görevini yerine getirmenin huzuruyla bile namazlarını bırakmadı. Çok ağır zamanlar-
ZI Eşi
gözleri ışıl ışıl olurdu. da bile hep namazını kıldı.

K
Bazı zamanlar “Ülkü, birileri sırtımı sıvaz-
ahramanmaraş’ta Beden Eğitimi
HEP ÖĞRENCILERIYLE lıyor.” derdi. Başka bir gün de ‘‘Elbiselerimi
Öğretmeni iken çok sevdiği mesleğin-
HEMDEM OLURDU getir, misafirlerimiz geliyor.” demişti.
den KHK ile ihraç edilen Fuat Kurt,
Yorgunluktan hiç şikâyet etmezdi. Üniversi- Hem ağlıyordum, hem de bu dünyadan
bölgenin tanınan ve sevilen öğretmenlerinden
teye başlayan öğrencileriyle bile irtibatını hiç çok güzel ayrılacak diye teselli buluyor, güçlü
birisiydi. KHK ile ihracı sonrasında yaşadığı
kesmedi. ‘‘Biz bu çocuklarla ilgileniyoruz, bizim olmaya çalışıyordum. Yoğun bakımda on beş
üzüntü ve stres sonucu daha önce yendiği kanser
çocuklarımıza da Rabbim sahip çıkar. Hiç gün kaldı. Genelde uyuyordu.
hastalığı tekrar nüksetti. 41 yaşında vefat etti.
merak etme!” derdi. Bir gün doktor beni arayarak “Eşiniz sizi
Kendini eğitime, öğrencilerine adamış bir
Onun gibi bir eşe sahip olduğum için çok görmek istiyor!” dedi. Şaşkındım, normalde
gönül eriydi o. Talebeleriyle özel olarak ilgilenir,
mutluyum. Hastalandığı dönemde rüya görme- gözlerini bile açmakta zorlanıyordu. Vardığım-
sınavlara hazırlardı. Onun için yeni bir nesil
ye başladı. Eline kağıt kalem verilmiş, buraya da beni yatakta oturarak karşıladığını gördüm.
yetiştirmek sevdaydı. Emeklerinin büyüklüğünü
istediğin isimleri yazabilirsin denilmiş. O zaman “Benim için kimse üzülmesin” diye başladı
şimdi daha iyi görebiliyorum.
anladım ki vedalaşma zamanı yaklaşıyor. sözlerine. Bize adeta moral veriyordu, son
Küçük bir ilçede çalışıyorduk. İkimiz de öğ-
Yoğun bakımda yatarken bile yanında konuşmamız olduğundan habersizdik.
retmendik. Üç kızımız, çoğu zaman babalarını
hep taşı vardı abdest almak için. Namazlarını Bir hafta sonra vefat etti. Cenazesini yıka-
yan imam arkadaşları, ‘‘Daha önce böyle bir
cenaze yıkamadık. Çok güzeldi. O, inşallah iyi
yerlere gitti. Üzülmeyin!” dediler. Vefatından
sonra ben de dahil rüyasında gören çok oldu.

BIR ÖĞRENCISI RÜYASINDA,


HÂLÂ BIZIMLE VE BIZIM EVDE
Fuat
YAŞADIĞINI GÖRDÜ
Bir öğrencime rüyasında bizimle hâlâ aynı evde Kurt
yaşadığını, bizden hiç ayrılmadığını söylemiş.
Bir rüya defteri yaptım. Arkadaşlarımın Doğum Tarihi:
gördüğü, kendi gördüğüm rüyaları oraya yazı- 27.11.1978
yorum. Bu kıymetli rüyalar benim daha çabuk
toparlanmama vesile oldu. Vefat tarihi:
Bir gün muhakkak buluşacağız, inanıyo- 07.06.2019
rum. İyi ki onunla evlenmişim. İyi ki onunla yol
arkadaşı olmuşum. Artık bana düşen, emanetle- Vefat nedeni:
rimizi en güzel şekilde Allah rızası istikametinde Kanser
yetiştirmek.
Bitirirken, bu süreçte beni hiç yalnız Mesleği:
bırakmayan kardeşlerime çok teşekkür etmek Öğretmen
istiyorum. Allah onlardan razı olsun.

80
Vahyettin Hâkim’e: ‘Siz benim saygı duyduğum
(Yahya) Hocam’a terörist diyemezsiniz’
Bayat
Doğum tarihi:
01.01.1960 YA Prof. Dr. Salih Hoşoğlu nedenle insanlar haklı olarak korkuyorlardı. O hayvan yetiştiriciliği ve şarküteri işi
ZI Yakın dost yapıyordu ve daha sonra meslektaşlarıyla
Vefat tarihi: DIYARBAKIR CEZAEVI’NDE KALP kurdukları meslekî birliğin başkanlığını da

Y
KRIZI ILE HAYATINI KAYBETTI üstlenmişti. Aradan geçen uzun zaman
10.02.2018 aşı çok büyük olmasa da Vahyettin
İşte Yahya Abi bu ortamda inandıklarını herkesi farklı meşguliyetlere ve farklı yerlere
(Yahya) Bayat’a biz Yahya Abi
Vefat sebebi: eğip bükmeden açıkça ifade eden bir baba- gönderdi.
derdik. Oldukça geniş omuzlu, peh-
yiğitti. “Kim ne yapabilir Hocam, Allah ne
Cezaevinde kalp krizi livan yapılı, güçlü, kuvvetli biriydi ve gördü-
dilerse o olur” diyerek işine odaklanıyordu. DARP EDILDI VE IŞKENCE GÖRDÜ
ğünüz andan itibaren size güven verirdi. Asla
Mesleği: İlk zamanlar ben de O’nun dükkanına Diyarbakır’dan ve Türkiye’den ayrıldıktan
lafı dolandırmaz, sözünü sakınmaz, doğru
yakın bir yerde oturuyordum ve O’nun sonra daha temasımız olmamıştı ve bir gün
Esnaf bildiklerini dolaysız olarak ifade ederdi.
işyerinde veya Vakıf Merkezi’nde sıklıkla vefat haberini gazetede okudum.
Doksanların başında, Diyarbakır’da
görüşüyorduk. Daha sonra şehirle beraber 9 Şubat 2018 tarihli gazete haberi çok
Hizmet’e sahip çıkan çok az esnaftan biriydi
Hizmet de büyüdü ve çok daha az, genelde kısaydı ve “Diyarbakır Cezaevi’nde 8 aydır
Yahya Abi. Kendisini ilk defa ne zaman ve
değişik toplantılarda, karşılaşır olmuştuk. tutuklu bulunan ve ağır kalp hastası olan
nerede tanıdığımı hatırlamıyorum.
Vahyettin (Yahya) Bayat dün geçirdi-
ği kalp krizi sonrası hayatını kaybetti”
HIZMETE ILK SAHIP
diyordu.
ÇIKANLARDAN BIRIYDI
Her zaman açık sözlü, dürüst ve
Ancak o samimi ve sıcak tavrıyla çok
Hakk’ın ve haklının yanında olan bu
kısa zamanda aramızda çok yakın bir
kalp, yapılan bunca zulme dayanama-
dostluk oluşmuştu. Yahya Abi’yi bir
mıştı. Bu zulmü yapanlar kendisini
cümleyle özetlemek istesem “samimi
ölüme itmişlerdi.
ve cesur bir insan” diye tarif ederdim.
Beraber hapis hayatı yaşayan
Öğrencilerin ihtiyaçları için
arkadaşları şöyle anlatıyorlar Yahya
kendisine ne zaman gidilse asla hayır
beyi: “15 Temmuz sonrasında yaşa-
demezdi. Hizmet’in ihtiyaçlarını her
nan cadı avında bir müddet gaybubet
zaman kişisel ve ailevi zaruretlerinin
yaşamış ve daha sonra da bir ihbarla
önüne koyardı.
gözaltına alınmıştı. Gözaltında ve
Bir dönem öğrenci evlerinin
mahkemede asla alttan almamış ve
ihtiyaçları ve onların mali işlerini
mahkemede “Siz benim saygı duydu-
organize etmeyi üstlenmişti ve bunun
ğum Hocam’a terörist diyemezsiniz”
hakkını vermek için elinden geleni
dediği için darp edilmiş ve işkence
fazlasıyla yapmaktaydı.
görmüştü.”
O zamanlar Diyarbakır’da ina-
Kendisinin Allah’tan başka kim-
nılmaz bir korku ve baskı vardı. Her
seden korkmadan yaşadığı hayatı gene
gün devlet karşıtı ya da taraftarı diye
kendine yakışır bir sonla noktalanmıştı.
insanlar sokak ortasında öldürülüyor
Allah rahmet eylesin.
veya kaçırılıp işkence ile öldürüldük-
ten sonra bir yerlere atılıyordu. O

81
Zulümden kaçan ‘Melekler’
YA Enes Cansever yitikler, masum, küçücük yürekler. Ateş düştüğü larımın damlaları klavyemi ıslatıyor. Titrek
ZI Gazeteci - Yazar yeri yakıyor. El hak… Ve o ateşin her bir ellerimin, takatsiz kollarımın gücüyle klavyeye
parçası, değişik şekilde hemen hemen her gün dokunuyor parmaklarım. Üzülüyorum, bu

B
ir zalim ve gaddar rejimin zulmünden hanemize düşüyor. Bu ateş binlerce kilometre mazlumlara çektirilen zulüm karşısında. Kah-
kaçan günahsız yavrular Ege’nin soğuk uzaklıkta Avustralya’da bizi kora çeviriyor. Yer, roluyorum, masumlara her türlü vahşeti yaşatıp
sularında hayata gözlerini yumdu. Biri zaman, mevsim ve asır tanımıyor, baskılardan sonra da dünyaya adaletten dem vuran gırtlak
yeni doğmuş bebek, 4’ü çocuk, 2’si kadın 7 kişi kaçışlar sonucu meydana gelen facialar. ağalığına.
boğularak hayatını kaybetti. Suda boğulanı mı, trafik kazalarında sönen Daha birkaç gün önce, BM kürsüsünden
Nasıl kurarsanız kurun cümleleri! Tepki ve hayatları mı sıralayalım? Cezaevlerinde çile “Herkes için adalet, herkes için barış, herkes
iç acınızı ifade gayretleriniz yetersiz kalacaktır. çeken anne ve bebekleri mi, yoksa güvenlik için özgürlük, herkes için huzurlu ve güvenli bir
Kifayetsiz kalır sözler, içinizde kalır bir açıdan tehdidinden dolayı saklanan ailenin tedavi etti- gelecek…” diye haykırmıştı dünya liderlerine,
her şey. Ege’nin karanlık suyunda yiten 7 can: remediği için vefat eden minik yavrusunu mu? ‘One Minute’ mucidi.
Mustafa Said Zenbil, Meltem Zenbil, Hangi birini sayalım ki? Utanç duyuyorum, Midilli’de minik
Mahir Işık (2 aylık bebek) ve Kevser Sezer ilk Rize’de eşi tutuklu polis memuru Lütfü yavruların ölümüne sebep olanlardan, BM
olarak isimleri belirlenenler. Dalga ile görüş yolunda geçirdiği kazada ağır kürsüsünden Aylan bebeğin cesedinin
yaralanan ve hayatını kaybeden Hicran Dalga üzerinden kirli siyaset devşirenlerden, timsah
EGE’DEN ARŞA ÇIKAN ÇIĞLIK! toprağa verildi. Lütfü Dalga’yı, 7 saat içinde gözyaşları dökenlerden, nutuk atanlardan,
Maden ailesinin dramı da benzer bir dram. eşini toprağa verdikten sonra yeniden cezaevine şarlatanlık yapanlardan… Zulümleri Arş’a
Meriç’te yiten canlar gibi… Meriç Nehri’nin götürdü gaddar bir yönetim… Annesi vefat ulaşan bir kavim ve mazlumun ah-u efganı,
acısı yürekte taze ve hâlâ yası tutulurken, eden, babası hapishaneye götürülen küçük Sibel yüreğimi yakıyor.
kaybolan minik bedenler kara-koyu sulardayken, Erva’yı 75 yaşındaki babaannesinin yanına Ege’de boğulan 5 i çocuk 7 masum için,
Ege Denizi’nden peşi sıra gelen facialarla da bırakacak kadar, şirazeden çıkmış bir yargıç ve “Tarihi düşman Yunanlar” ve medyası:
sarsılıyoruz. yargı anlayışı… “Ege’de can veren melekler” derken, siyasal
Ege’nin aldığı minik canlar ve öğretmenler, Siz hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz? İslamcı faşistler ve yayın organları ise “Kaçan
ilim erbabı insanlar… Üzüntü ve çaresizlik içinde cümleleri kurmaya teröristler” diyecek kadar insanlıktan uzak, kin,
Azgın suların nerelere taşıdığı bilinmeyen çalışıyorum. Bu hoyratlık karşısında gözyaş- nefret, gayz ve öfke dolu, “dindar” bir iktidarın
kindar bir kitlesiyle karşı karşıyayız. Suda
boğulan bebeklere karşı bile müsamahadan ve
ahlaktan uzak, nobran bir toplum.
Düşünün bir anne ve babayı… Henüz
yeni doğmuş sevgili yavruları, zalimden
kaçıyor, kaçarken soğuk ve kara sularda can
veriyor. Ve bu dram karşısında, “Kaçan
teröristler” diyecek kadar dinden, inançtan,
duygudan, empatiden uzak bir medya. Heyhat
ki bu kara, hem de kapkara haberi yazacak ve
nakledecek, televizyon kanalı da gazete de yok
memleket sathında…
Havuz troliçesi Hilal: “Cemaate çok
merhametli davranıyorlar.” diyerek, daha
çok baskı ve zulüm istemişti. Şimdi sormak
lazım bu yoz-yobazlara; İçiniz rahatladı
mı?Tatmin oldunuz mu Ege’de can veren

82
anneler, babalar, bebekler ve yavrular için? Bebek ve ailesinin Suriye ve Kanada hattın-
BM’de haykırdığınız zulmü, Suriye, Filistin, daki dramını; “Oh Canada” isimli bir şarkıya
Keşmir, Mısır, Yemen, Libya, Karabağ, dönüştürmüştü. O şarkının bazı sözleri, adeta
Myanmar ve Çin’de aramaya gerek var mı? dün Sakız Adası’nda, minik yavruların kıyılara
Aylan bebeğin fotoğrafıyla hamaset kusan, çarpıp yankılanan çığlıklarına da tercüman
şov yapan asrın katmerli münafıkları, Ege’de olmuş gibi… O sözlerin bazıları şöyle:
boğulan masum bebeklerin, annelerin feryadı
ve dramı karşısında neden lâl kesiliyorsunuz? “Ah Kanada…
Aylan bebek, Suriye’de yaşananları nasıl Eğer beni duyabiliyorsan,
Mustafa Said resmediyorsa, Anadolu coğrafyasında 21.
asırda yaşanan mezalimi, soykırımı anlatan
Denize karşı kollarını açmayacak mısın?
Ah Kanada…
Zenbil hakikatlar da Ege’de, Meriç’te gerçek yüzünü
ortaya koyuyor.
Eğer bana yardım edebilirsen,
Tek istediğim ailem için güvenli bir yer…
Meltem Zenbil KARANLIK BIR ÇAĞDA,
Günler uzun, geceler daha da uzundu…
Ve bebekler asla annelerinin yanından
MAZLUMLARIN KERBELASI! ayrılmıyordu,
Kevser Sezer Yezidî düşünce, sari hastalık gibi kol geziyor. Ama bot küçük ve dalgalar
Anadolu tam anlamıyla Kerbela’ya döndü. şiddetleniyordu,
Mahir Işık Kerbela ise zalim Yezit’i ve zulüm yaptığı Pey- Ve hayatta kalamayacaklarından
(2 aylık bebek) gamberimiz’in (sas) sevgilisi Hazreti Hüseyin’in korkmaya başlamışlardı.”
Vefat sebepleri: şehadetini bize hatırlatıyor. Gül Peygamber’in
torunu İmam Hüseyin, Kerbela’da şehadet Ömer Hayyam’ın bin yıl önceki sözleriyle
Ege’de boğulma şerbeti içince matem, hüzün, bürümüş her yanı. bitireyim yazımı: ‘Elimde olsa bu dünyayı
Vefat tarihleri: Her gün bir Hüseynî’nin feryadına yol küçümserdim, iyisine de kötüsüne de yuh
27.09.2019 veriliyor. Ocaklara ateş düşüyor. çekerdim. Daha doğrusu bu aşağılık yere, ne
Avustralyalı sanatçı Missy Higgins, Aylan gelirdim, ne yaşardım, ne de ölürdüm.’

83
YA Hilal Nesin mı kaybedene kadar. Hatta bana sürgün diyenle- nasıl olunurdu bilmiyordum. O an yapabildi-
ZI Tiyatrocu - Yazar re “sürgün demeyelim de zorunlu çıkış” diyelim ğim tek şey ağlamaktı. Eve gitmek istemediğimi
diyordum. Hep okur veya dinlerdim ülkesine söyleyince sınıf arkadaşım Angetta ile hava

A
cıyı yaşayanın anlattıklarını din- gidemiyorken yakınlarını kaybedenlerin çektiği almak için bahçeye çıkmamı söyledi. Sadece
lerken ne kadar yaralandığını tam acıyı. Anlardım anlamasına fakat yaşadıkları derse girerken selamlaştığım Angetta ile bah-
olarak anlayamadığımı bu süreçte duyguları tam olarak algılamam imkansızdı. O çeye çıkmıştık. Yemen’den gelmişti, babasını
öğrendim. Oysa anlatmasında sıkıntı yoktu, tarifi imkansız acının mesajı, dil kursundayken benim gibi sürgündeyken kaybetmişti. Üstelik
içselleştirdiğimi de biliyordum. Hatta acısını ablamın aile grubumuza attığı mesajla geldi. onun babası muhalif bir siyasetçi olduğu için
paylaşıp yazıyla tepkimi verdiğim kişilerin Ablam, babamın hastalandığını, hastaneye öldürülmüştü. Ellerimi tutmuş hikayesini
siyasi görüşü, inancı benimle aynı olmadığı için yatırıldığını, karaciğerinde leke olduğunu, kanser anlatıyordu, anlayacağım kadarını anlamıştım.
defalarca linç edildiğim halde acılarına ortak şüphesi olduğunu yazıyordu. “Kanser mi? Yok En önemli kısımlarını anlamış olmam dili biraz
olmaya devam ettim. Elbette linç edilmeyi, canım değildir, benim babama uğramaz kanser” daha öğrenmiş olmamdan mı kaynaklıydı yoksa
hakaretlere uğramayı hatta binbir iftiralarla kar- diyordum. Babam eski bir sporcuydu, her gün o an onun gözlerinden akan yaşla hissedebilmiş
şılaşmayı umursamadım. Çocukluğumdan bu on kilometre yürür, çalışmadan duramaz, sağlıklı olmamdan mıydı hâlâ bilmiyorum. İki kadın,
güne dinlediğim yaşanmış gerçek hikayelerin beslenirdi, kanser de neydi? kendi ülkelerimizde yaşanan faşizmin bizi
kahramanlarını ötekileştirmeden sahiplendim. savurduğu başka topraklarda, bir bankta el ele
Ve bu değişmeyecek de. BITMEK BILMEYEN GÜNÜN tutuşmuş ağlıyorduk. Acıların gerçekten de
Bütün bunlara rağmen acı benim kapımı GEÇMEK BILMEYEN SAATLERI kardeş olduğunu iliklerime kadar yaşıyordum.
çalınca gerçek acının ne demek olduğunu Bitmek bilmeyen günün, geçmeyen saatlerin
daha iyi anladığımı itiraf etmeliyim. Ülkenin sonunda kursun son saatlerinde ablamın mesaj YUNANISTAN’DA BULUŞMAYI
geçmişinden beri yaşanan gerçeğimiz “sürgün” yazmak yerine arka arkaya doldurduğu ses KONUŞMUŞTUK
denilen şeyle ben de tanışmıştım. kayıtlarını gördüğümde içime bir acı dolmuş- Daha bir ay olmamıştı babamla Yunanistan’da
Kendime hiç sürgün dememiştim ta ki baba- tu. Daha ses kayıtlarını dinlememiştim fakat buluşacağımızı konuşalı. Babamla buluşmayı
biliyordum bu kadar ses kaydı durup dururken hayal ederken birden kız kardeşimle daha fazla
yollanmazdı, bir şey vardı. Hocadan izin yaşaması için nasıl bir tedavi yöntemi izlenmeli
alıp lavaboya gittim, duymak istemediklerimi onu konuşuyorduk. Kız kardeşim gelemeyece-
duymak için tek tek ses kayıtlarını dinlemeye
başladım. Yanılmamıştım babam akciğer
kanseriydi. Ablam kaçıncı derecede olduğunu
henüz öğrenememişti. Doktor bir an önce

Hayatımın
tedaviye başlanmasını söylemiş, izlenecek yolu
anlatmıştı. Evin en büyük çocuğu olmanın ver-
diği sorumluluğu her zaman fazlasıyla sırtında
taşıyan ablam yine aynı şeyi yapıyordu. Bize,
korkmayın diyordu fakat sesinde saklamaya
çalıştığı acı gerçekte “babamız gidiyor” dedi-
ğini hepimiz anlamıştık. Aldığım acı haberle mihenk taşı,
devrilmez dağım:
yıkılmış, lavabodan ağlayarak çıkıp sınıfa
gitmiştim. Hocaya, anlatabildiğim kadarıyla
babamın kanser olduğunu öğrendiğimi söyle-

Babam
miştim. Bazen düşünüyorum, neden “yabancı”
dediğimiz insanın sıcaklığı bizi daha çok
ağlatır? Daha tanışalı 3 hafta olmasına rağmen
benimle yakından ilgilenen Almina hocanın
bana sarılmasıyla ağlamam hızlanmıştı. Sesli
sesli sınıfın içinde ağlıyordum. “İstersen eve
git” diyordu, güçlü olmamı söylüyordu. Güçlü

84
ğimi bildiği için durumun ciddiyetini benden ÖLECEKMIŞIM GIBI BOĞULUYORDUM Kendimi dışarı atmış evimize yakın orman
saklamaya çalışsa da sesindeki umutsuzluğu Son konuşmamız dün gibi aklımda. Hafta yolunda çaresizce yürüyordum. Boğuluyor-
hissediyor, kurduğu cümlelerden, “abla her sonu ablama gitmiştim, kahvaltıya oturma- dum ölecekmişim gibi boğuluyordum, nefes
şeye hazır ol” demek istediğini algılıyordum dan önce babamı görüntülü aramıştık. Ba- alamıyordum.
fakat kabul etmeyeceğimi de çok iyi biliyordum. bamın görüntüsü karşısında ablamla adeta
Babam, ben yurt dışına çıkmadan birkaç donup kalmıştık. Babamın yüzü şişmişti, HILAL YANINDA BIRI VAR MI?
gün önce kalmak zorunda kaldığım yere konuşamıyordu sadece bize öpücük yollayıp Yürürken bir ara telefonum çalmıştı, arayan
gelmişti. Geldiği şehrin sokaklarında koluna el sallamış kısık sesiyle ‘iyiyim kekliklerim’ ablamdı. Ablamın sesiyle tarifi imkansız bir
girmiş konuşa konuşa yürüyorduk. Baba demiş telefonu anneme vermişti. Annem de acıyla tanışacağımı hissediyordum. “Hilal
nasihati gibi başlamıştı söze. Oysa babam kısa konuşup telefonu kapatmıştı. Kahvaltı yanında biri var mı?” diye sordu. “Var”
nasihat vermeyi sevmezdi. Gideceğimi bili- yapamayıp babamın son haline odaklanıp dedikten sonra “babamı kaybettik” dedi. Bu
yordu, ayrılacak olmanın hüznünü yüzümden kalmıştık. Konuşmamızın üzerinden bir saat kadardı! Kaybettik, gitti! Bu iki kelime sıradan
okumuştu, belki de yazdığım için pişman geçmemişti ki Türkiye’deki ablam babamın bir kelime olmaktan çıkmış babamın benden
olduğumu düşünmüştü. “Kızım sen yanlış hastaneye kaldırıldığını söylemişti. Yurt gidişini haber eden iki kelime oluvermişti.
bir şey yapmadın, yanlışa yanlış dedin, ne Dağım devrilmişti. Gerçek buydu, dağım
yazdıklarından ne de söylediklerinden pişman devrilmişti. Bir daha göremeyecek, sarılamaya-
ol, ülkesini seven herkes yazsa konuşsa bunlar cak, konuşamayacak, içinden çıkamadığım bir
da böyle olmazdı” demiş, uzun uzun beni durum olunca arayamayacaktım. Daha da acısı
rahatlatacak bir konuşma yapmıştı. Babam ne son günlerinde yanında olmuştum ne de son
idealist bir öğretmendi. Bunun bedelini mes- görevimi yerine getirebilecektim. Bir yabancı
lek hayatı boyunca sık sık sürülerek, görevden gibi uzaktan olanları seyrediyordum, ablalarım
alınarak, içeri atılarak yaşamıştı. Fakat hiçbir kardeşlerim kuzenlerim babamın son yolculu-
zaman ne yolundan dönmüş ne de pişman ğunun hazırlıklarının fotoğraflarını yolluyorlar,
olmuştu. Evet, ben babamın eseriydim, kork- videolar çekiyorlar, sık sık arıyorlardı ama
madan, haklının yanında, doğrularından taviz nafile acım dinmiyordu. Aksine her fotoğraf,
vermeyen Hüseyin Hoca’nın kızıydım elbette. her video çaresizliğimi yüzüme vuruyor gibiydi.
Ne yazdıklarımdan ne de söylediklerimden Babam yaptığı vasiyeti ile inancımızın verdiği
pişmandım. güzelliklerle yolcu ediliyordu. Annem, evlatları,
Babamın hastalığından sonra telefon çok sevdiği dostları, öğrencileri, komşuları onu
konuşmalarımız sıklaşmış hatta hep görüntülü deyişlerle, türkülerle, marşlarla yolcu ediyor-
konuşmaya başlamıştık. Her konuşmamızda lardı. Ben yoktum bir ben yoktum. Babam
kızım “ne olursa olsun sakın gelme, güçlü ol” toprakla buluşmuş sıra babamın eşyalarının
diyordu ama ben babamın sözlerinin sadece özene bezene bakılmasına geldiğinde, yollanan
sözde kalacağını, daha uzun süre bizimle ola- fotoğrafla babamın sürgünde olan kızına olan
cağını sanıyordum. Çünkü hasta gibi değildi, özlemini bir kez daha anlamıştım.
gayet iyi görünüyordu, yemesi içmesi yerin- dışındaki ablam hemen izin alıp apar topar
deydi, sadece yorgun olduğunu onun dışında yanına gitmişti ama ben kalmıştım. Su gibi CÜZDANINDAN ÇIKAN FOTOĞRAF…
hiçbir sorunu olmadığını söylüyordu. Belki geçmiyordu zaman, ne akşam oluyor ne gün Hayatımın mihenk taşı, devrilmez dağım,
de her zaman yaptığı gibi güçlü görünüyordu, bitiyordu, kalbim sıkışıyordu sanki bir şey örnek aldığım babamım cüzdanından sadece
acılarını saklıyor bilmemizi istemiyordu, bizi olacakmış gibi. Bizde “ayan oldu” diye bir benim fotoğrafım çıkmıştı. Babamla aramdaki
üzmemek için saklıyordu. terim vardır, olacakları hissetmek anlamına bağın en kuvvetli şahidi olmuştu o fotoğraf.
Dil kursu devam ediyordu etmesine ama gelen. Babam yoğun bakıma kaldırılmış, Büyük acımdan sonra bana sürgün diyen-
benim aklım babamdaydı, hocaların dediği umutsuz bekleyiş başlamıştı. Herkes gitmiş lerin haklı olduğunu anlamıştım. Sürgün olmak
hiçbir şeyi dinlemiyordum. Gözüm telefonum- bir ben gidememiştim. Babama dokunu- buymuş. Gidememek, kavuşamamak, son kez
daydı. Sık sık izin alıp dışarı çıkıp ya babamla yor, onu görüyor, öpüyorlardı. Ben sadece dokunamamak, koklayamamak, öpememek,
konuşuyordum ya da ablalarımı kardeşlerimi telefondan bilgi alabiliyordum. Yaşamımda mezarına bir tas su dökememek. Sürgünmü-
arıyor babamın durumunu konuşuyordum. kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. şüm ben, evet ben sürgünmüşüm.

85
Cihanşah, ailesine hasret gitti:
Kimi babadan dolayı ceza çekiyordu
kimisi de oğlunun duruşundan…
YA Enes Kanter hasret gitti. İşte ülkemizde yaşanan binlerce adeta katlandı, bu nurani simaya.
ZI Arkadaşı zulmün bir türü bu. İlk yaptığım ise onu maçlarıma davet etmek
oldu. Kendisi de bu jeste çok sevinmişti.

Ü
lkemizde yaşanan zulümler o kadar CIHAN KARDEŞIM MAÇLARIMDA Aradan yıllar geçti. Ülkeme yaptığım
çeşitli ki… Kimi babasının konumun- BILE KALBIMDE HEP 2015’teki son ziyaretim sırasında, Gaziantep’te
dan dolayı ceza çekiyordu, kimisi de Ama iyi ki büyük mahkeme var. Cihan kardeşi- yolumuz tekrar kesişti. Bu aynı zamanda, Cihan
oğlunun durumundan. min benim kalbimdeki yeri çok farklı. kardeşimle son buluşmam oldu. Sohbetimizin
Dünyanın en saygın dergisi Times’da Kendisiyle ilk karşılaşmamız Amerika’da konusu yine güzel hizmetler, eğitim kurumları-
Türkiye’de yaşanan zulümlere daha önce dikkat oldu. Bir öğle yemeğinden önceydi. nın (o zaman daha gasp edilmemişti) güzel ça-
çekmiştim. Dergideki makalede “Babam bu ay Hocaefendi’nin yemeğini (küçük binada) lışmaları, yapılma aşamasındaki hastane projesi
terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla mahke- yukarıya çıkarıyordu. Yüzündeki tebessümü ve tabii ki Gaziantep’in güzel yemekleriydi.
meye çıkacak. O bir profesör, terörist değil. beni etkilemişti. Hâlâ unutamıyorum. O heye-
Benim babam olması nedeniyle Recep Tayyip can, o tatlı tebessüm ve mutlu sima, o kadar çok HEYECANLA, AŞK VE
Erdoğan tarafından zulüm ediliyor.” demiştim. kalbim ısınmıştı ki… ŞEVKLE ANLATIYORDU
Babam, duruşumdan ve durumumdan dolayı Bunu kelimelerle anlatmak çok zor. Kendi- Olayları o kadar heyecanla, aşk ve şevk ile
sıkıntı çekiyordu. siyle tanışmak için “merhaba” dedim. anlatıyordu ki ben herhalde tamamen iyileşti
Aynen bunun gibi… Yüzündeki o masumiyet ve nurani sima, zannettim. Ama olaydan bir süre sonra hastalığı
Yazıya konu olan can dostum, kardeşim gönülden gönle akan ve bir tutkal gibi birbirine tekrardan nüksetti.
Cihanşah Uysal da babasının konumundan bağlanan, candan sağlam bir dostluğa ve Son yolladığı mesaj: “Abi senden Allah
dolayı son nefesinde ailesiyle birlikte olamamıştı. yarenliğe dönüştü. Gece saatlerinde teheccüt razı olsun. Sırf senin maçlarını kaçırmayalım
Babasının Hizmet Hareketi’ndeki konumundan
dolayı, acıyı oğlu çekmişti.
namazlarında (bilhassa) NBA ile olan maçla-
rımda bana özel dua ettiğini duyunca, sevgim
diye neredeyse hiçbir teheccüdü kaçırmadık.
Sen başarılı ol diye dua ederek maçlarını
Cihanşah
Tıpkı binlerce mağdur gibi. Cihanşah,
2015’de amansız bir rahatsızlığa yakalandı ve
izledik.” Ben de çok bundan dolayı mutlu oldu-
ğumu onun hastalığı için dua ettiğimi söyledim.
Uysal
ardından Nisan 2016’da Hakk’a yürüdü. Maalesef bu onunla son mesajlaşmamızdı.
Sonraki mesajlarıma abisi cevap verdi. Doğum Tarihi:
VEFAT ANINDA Durumun ciddiyetini böylece daha net anla- 30.09.1994
ANNE VE BABA YOKTU mış oldum. Bazen maçın ortasında Hizmet’teki
abi, abla ve kardeşlerimle beraber Cihanşah da Vefat Tarihi:
Baba Süleyman Uysal ve anne Fahriye Uysal,
oğlunun ne hastalık döneminde ne de vefat aklıma gelir. 23.04.2016
anında yanında bulunamadı. Cihan kardeşim ile son konuşmamda
sabah namazlarını hiç kaçırmadığını ve bana Vefat Nedeni:
Cihanşah, bir garip gibi defnedildi.
Ailesi cadı avı sebebiyle, oğlunun defin sürekli dua ettiğini söylemişti. Böyle hizmet Kanser
işlemlerini internetten izlemek zorunda kaldı. aşığı kardeşimizin duasını almak herkese nasip
olmaz. Her zaman onun duasına layık olmaya Mesleği:
22 yaşında olan Cihanşah babasını
görmeyi çok arzuladı. Fakat devrin zalimleri bu çalışan bir sporcu olduğum için çok şanslıyım. Üniversite
buluşmayı engellemek için ellerinden gelen her Rabbim diğer tarafta Efendimiz’e (s.a.v) komşu öğrencisi
şeyi yaptılar. Bir baba evladına, evlat babasına etsin. Amin…

86
Yusuf ve Hasan Öğretmen ve
Sena Aksoy
Annenin
doğum tarihi
hüzünlü bir sakal hikayesi!
YA Semih Yılmaz şikayet edilmiş ve 1 Eylül 2016’da çıkarılan bir haber sitesinde okudum.
1987 ZI Meslektaşı 672 sayılı KHK ile ihraç edilmişti. Çok Şehit yavrusu ellerinden kayıp karanlık
sevdiği oğlunu tutuklanma korkusu olmadan sularda cennet çocuklarından biri olmadan

B
Çocuğun doğum tarihi: abalar günüydü. Twitter’a bakarken bir parka bile götürememesi canını çok sıkınca önce en son minicik elleriyle Hasan Hoca’nın
2015 gördüm resmini. “Eşini ve küçük çocu- ailece ülkeden ayrılmaya karar vermişti. sakallarına dokunmuştu. İşte o yüzden, o
ğunu kaybeden baba, Hasan Aksoy. 28 Temmuz 2018 gecesi Ayvalık’tan günden beri sakallarını kesmemiş, evladından
Vefat tarihleri: Babalar günün kutlu olsun.” yazıyordu. Midilli Adası’na geçmek isterken devrilen aziz bir hatıra gibi saklamıştı…
28.07.2018 Evladını kaybetmiş bir babanın baba- bir botta bulunan 16 kişiden -3’ü bebek 7 Evladına olan sevgisi o kadar fazlaydı
lar gününü kutlamak… Kendimi Hasan kişinin- boğularak öldüğü yazıyordu haberler- ki ziyaretine gelen babası “Babam, nasıl-
Vefat Nedenleri: de. Hasan Hoca, o devrilen botta 3 yaşındaki sın?” diye sorduğunda “Bana babam deme,
Hoca’nın yerine koymaya çalıştım ama pek
Ege’de boğulma başarılı olamadım. Biricik ciğerparesi ellerinin yavrusu Yusuf Baha ve eşi Sena Hanım’ı Yusuf’um da babam derdi.” demiş ve herkesi
arasından kayıp, soğuk ve karanlık sularda kaybetmişti. yine hüzün içinde bırakmıştı.
Mesleği: Kendisi kurtulsa da en değerli varlıkla- Hasan Hoca hâlâ Tarsus 1 No’lu Cezae-
cennete doğru süzülürken çaresizce arkasından
Tarih öğretmeni bakakalmak, tahayyül edebileceğim bir şey rını kaybetmiş, üstüne bir de tutuklanmıştı. vinde bu dünyanın zalimlerinin verdiği cezayı
değildi. Allah kimseye yaşatmasın. İfadesini almak için gelen zalimler “Konuş, çekmekle meşgul. Zerre kadar o zalimlere
Hasan Aksoy benim bir nevi öğrencim, yoksa seni cenazeye göndermeyiz.” demişler ve minneti yok. O zindanlarda tek tesellisi ise ev-
aynı zamanda da meslektaşımdı. 2011 yazın- eşiyle yavrusunun cenazesine bile katılmasına ladının sakalına emanet bıraktığı son dokunuş.
da Kasımoğlu Coşkun Lisesi’ne gelip edebiyat izin vermemişlerdi. Dileriz ki Rabbim cennette eşi ve
öğretmenliği yapacağını söylediğinde yüzünde Gözleri o kadar dönmüştü ki cenazeyi evladıyla onu tekrar bir araya getirir ve
gördüğüm heyecanı hiç unutmayacağım. taşıyacak bir araç bile çok görülmüş, “Terö- zalimlere de hem bu dünyada hem ahirette
Bizimle bir yıl çalıştıktan sonra Milli ristleri taşıyacak araba vermeyiz.” deyip hak ettikleri azabı tattırır.
Eğitim’e bağlı bir devlet meslek lisesine geçti. daha 3 yaşındaki Yusuf
Arada bir ziyaretime gelir, birlikte yemek Baha’yı da terörist ilan
yerdik. Hâlâ meraklı bir öğrenci gibi sorular etmişlerdi.
sorar, öğrencilerine anlatacağı konular hakkın- Hasan Hoca o gün
da bilgi biriktirmeye devam ederdi. hemen tutuklanıp hapse
Okula gelip hasret giderdiğimiz bir gün gönderilmişti. Suçlamalar
elime nikâh davetiyesini tutuşturdu. Yeni bir bildik şeylerdi. Hizmete ait
yuva kuracak olmanın mutluluğu her haline bir kolejde bir yıl öğretmen-
yansıyordu. Onu son görüşüm Kartal’da lik yapmak, Bank Asya’da
katıldığım nikâh töreni oldu. Merhume eşiyle maaş hesabı olmak, olmayan
birlikte bir ömür beraberce mutlu yaşamaları Bylock kullanımı…
temennimize “Amin abi, inşallah.” demesi on- O babalar gününde
dan hafızamda kalan son anı olarak duruyor. Hasan Hoca’nın sosyal
Daha sonra kader beni Avustralya’ya, onu medyada gördüğüm
da Bartın’a sürükleyince irtibatımız koptu. Ta resimleri dikkatimi çekti.
ki binlerce kilometre ötede okuduğum hazin Sakalları oldukça uzundu,
bir habere kadar. neredeyse bir-iki yıldır sanki
Hasan Hoca, önce çalıştığı okulun mü- kesilmemiş gibi duruyordu.
dürü sonra da bizzat kendi kuzeni tarafından Biraz araştırınca sebebini

87
Anadolu’nun
YA Doç. Dr. Mahmut Akpınar
ZI Akademisyen - Yazar

1 köklerini söktüler!
948’de Bilecik’te dünyaya geldi Şaban
Kök. Fakirlik, yokluk içinde 18-20 kişilik
geniş ailenin bir zemin katı paylaşmak
zorunda olduğu şartlarda geçti çocukluğu.
Matematiği çok iyiydi, okumayı seviyordu
ama imkânlar ona ancak ortaokulu bitirme
fırsatı verdi. Kök ailesi babadan, dededen ceki yıllarda iki defa Eskişehir’in en yüksek yaşındaki arkadaşlara saygı gösterir, nezaket
lokantacı olduklarından o da 1976 yılında vergi veren ilk beş şirketi arasına girmişti. ve edep içinde davranırdı.
3 tekerlekli bir motor ile endüstriyel yemek Hayır işlerine ayırdığı kaynaklar onun vergi Eskişehir’de okuyan bütün öğrenciler
dağıtımına “Bismillah!” diyerek giriş yaptı. rekortmeni olmasına mani olmadı. üzerinde Şaban Abi’nin derin etkisi vardır.
Genç yaşta, 1982’de Hacca gitti. Hac Şaban Kök her daim namazında niya- Onun yemeğini yemeyen yoktur. Eskişe-
dönüşü Eskişehir’de Gözde Lokantası’nı zında, sevilen, güvenilen dürüst bir esnaftı. hir’deki bütün işlerin altına girmenin yanın-
açtı. Böylece “Gözde Yemek” adıyla Tür- Hizmet Hareketi ile 1991 yılında tanıştı. da Afrika’da bir okul açmış, yurt dışındaki
kiye’nin ilk ve en önemli catering firmala- Adeta bütün hücreleriyle hizmete, gençlere eğitim faaliyetlerine de destek olmuştu.
rından birisini kurdu. Şaban Bey’in ailesi sahip çıktı. Ülkede başlayan cadı avı sonrasında o
de onun gibi; helal harama dikkat eden, İşlerin altına elini değil, gövdesini da ülkesini terketmek zorunda kaldı. Şirket-
çalışkan, dürüst kimselerdi. koydu. Ve Eskişehir’in temel direği, ana lerine el koydular, hesaplarını bloke ettiler.
Zaman içinde Şaban Kök, Eskişehir’de sütunu haline geldi. Orta Asya’ya açılımın Yurt dışında sosyal güvencesi, imkânları
herkesin güvendiği, saygı duyduğu “Hacı olduğu ilk dönemlerde öğretmenlere, okulla- olmadığı için nükseden kanser tedavisini
Abi” dediği biri oldu. Daha sonra inşaat, ra gönderilecek malzemeler, kaynaklar için uygun şekilde yaptıramadı. Türkiye’de kalan
seramik gibi başka alanlarda da ticaret yap- kıvranır, kendisi herkesten öte katkı verirdi. oğlunu hapse attılar. Gelini vefat etti. Ailesi
maya başladı. Türkiye’den ayrılmadan ön- Izdıraplı olduğu kadar gayretliydi. Torunu parçalandı. Hanımı ve ailesinin bir kısmı
Türkiye’de kaldı, bir kısmı yurtdışına çıkmak
durumunda kaldı. En son böbrek yetmezliği
de vardı ve zaten zayıf, narin olan Şaban
Abi 1.75 boyuna rağmen 35 kilolara kadar
düşmüştü.
Geçen bayramda Zoom üzerinden
görüşmüştük. Haline, durumuna şükrediyor
ve dostlarıyla görüştürdükleri için arkadaşla-
Şaban
ra teşekkür ediyordu. Gözü yaşlı, dili dualı,
dürüst, ülkesine sevdalı, insanlara hizmet
Kök
etme duygularıyla dolu yiğit, iz bırakan Doğum tarihi:
bir insandı. Gurbette garipler kervanına
karıştı ve ülkesinden uzakta defnedildi kara
1948
toprağa. Cenazesine eşi ve bazı çocukları, Vefat tarihi:
yakınları katılamadı.
Üretmekle, kazanmakla kalmayan paylaşan,
09.10.2020
dağıtan Anadolu’nun meyve yüklü ağaçlarını ku- Vefat sebebi:
ruttular, kırdılar, küstürdüler. Türkiye toplumu
Sürgünde kanser
elbette bunun faturasını her türlü ödeyecektir.
Ama en başta yok ettiği, talan ettiği kaynaklar, Mesleği:
şirketler nedeniyle ekonomik yokluklarla, krizlerle
imtihan olacak gibi görünüyor.
Iş insanı

88
Feti Ün Feti Ün’ün tek suçu (!)
Doğum tarihi: Gülen’e yıllar önce avukatlık yapması
1958
kapsamında gözaltına alınan Feti Ün, 11 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ni anlatacağı gibi
Vefat tarihi: YA Nurullah Albayrak Kasım 2016’da tutuklanmıştı. Ün’ün, terör Feti Bey’i de anlatacaktır. Bunun dışında baş-
ZI Avukat
13.06.2022 örgütü elebaşı Gülen ile kapatılan Zaman ka bir görüşmemiz de olmadı. Bende bıraktığı

T
gazetesinin basıldığı, kayyum atanan İzmir’de- izlenim nezaketli, herkese karşı saygılı, meslekî
Vefat sebebi: ürkiye tam bir tezatlar ülkesi. Birinin ki Kule Matbaasının da avukatlığını yaptığı tecrübesine göre fazlasıyla mütevazı, iyi bir
Cezaevinde beyin beyaz dediğine başka birisi kara di- belirlenmişti. Yargılama sürecinde hakkındaki hukukçu ve tam bir beyefendi olduğuydu.
yebiliyor. Hatta evrensel olduğunu ve suçlamaları reddeden Ün, bir dönem örgüt Kendisini tanıyanların da söylediklerime
kanaması değişmeyen doğrular içerdiğini düşündüğümüz elebaşı Fethullah Gülen’in avukatlığını yaptığı- şahitlik edeceğini biliyorum.
Mesleği: dinî ve ahlakî konularda bile zıt fikirlere şahit nı, bunu inkar etmediğini belirtmişti.”
olabiliyoruz.
Avukat Ne yazık ki AKP iktidarı, yaşanan
Suçlanmasının, tutuklanmasının, mahkûm IKTIDARIN AHLAKSIZ POLITIKASI
edilmesinin ve Yargıtay tarafından da kararın İktidarın ve muhalefetin yaşattığı tezatlıklar
tezatlar yetmezmiş gibi anayasayla, yasalarla, onanmasının gerekçesi, sadece Sayın Gülen’in nedeniyle, 1990-1994 yılları arasında, yani
yargısal içtihatlarla, evrensel hukuk kriterleriyle avukatlığını yapmış olması. 30 yıl önce Sayın Gülen’in avukatlığını
belirlenmiş olan suç tanım ve eylemlerine de Yargılamasını İzmir 13. Ağır Ceza yapmış olmaktan dolayı terör örgütü üyesi
başka anlamlar yüklemeyi başardı. Mahkemesi yaptı. Bu mahkeme, bu dönemde olmak iddiasıyla hakkında dava açıldı. İzmir
Bir kesimin kahraman dediğine AKP verdiği kararlarla tarihe adını yazdırdı! Tarih 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri tara-
iktidarının tanımlamasıyla vatan haini fından da, avukatlık yapmış olması artırıcı
denilebiliyor. Yasaların hak dediğine, AKP neden olarak kabul edilerek 12 yıl hapis
iktidarı tarafından suç denilebiliyor. Muhalif cezası verildi.
olmaya, iktidarın icraatlarını eleştirmeye, 30 yılı aşkın bir süre avukatlık yapmış,
iktidarın yanlışlarını yüksek sesle dile getirmeye avukatlık öncesinde de savcılık yapmış bir
(muhalefet partilerinin de desteğiyle) silahlı hukukçuya çok ciddi bir haksızlık yapılma-
terör örgütü suçu denilebiliyor ve insanlar bu sına rağmen, mahkeme heyetine karşı sesini
suçlamayla türlü zulümlere ve haksızlıklara yükselttiğine dair bir haber olmadı.
maruz bırakılabiliyor. Nezaketli kişiliğini kendisine haksızlık
Örnekleri çoğaltmak mümkün ancak yapan hâkimlere karşı da göstermiş.
Avukat Feti Ün ağabeyin yaşadıkları Karar veren hâkimlerin yaptığı gibi (!)
üzerinden ortaya çıkan çarpıklığı, haksızlığı, aslında o da karakterinin gereğini yapmış !
hukuksuzluğu ve de ahlaksızlığı bir kez daha Bankaya para yatırmak, okula çocuğunu
anlatmak istiyorum. göndermek, dernek, sendika üyesi olmak,
Avukat Feti Ün Ağabey’in cezaevinde Kimse Yok Mu derneğine bağış yapmak
beyin kanaması geçirip sonrasında da vefat gibi aslında iftihar edilecek bazı davranış-
ettiği haberini aldık. 64 yaşında zulmün lar, iktidarın ahlaksız politikası sayesinde
kurbanı olarak bu dünyayı terk etti. Her bir zihinlerde suç olarak kabul edildi.
ölüm gibi Feti Ağabey’in vefatı da adeta İktidarın mahkemeleri tarafından
bizlerden bir parça götürdü. da buna uygun kararlar verildi. Cemaat
mensuplarının avukatlığını yapmak da
TEK SUÇU (!) GÜLEN’E YILLAR bu kapsamda suç olarak takdim edildi ve
ÖNCE AVUKATLIK YAPMASI hukuku hiçe sayan hakimler tarafından da
AA’nın haberinde şöyle diyor: “İzmir Cum- bu hukuksuzluk tescil edildi.
huriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma

89
Kabre koyunca, Betül sürekli
bana döndü, ben düzelttim
o döndü, öptüm dönmeyi bıraktı
YA Enes Civelek Canım annemin duası kabul oldu. 25 yıl 6 “Kardeşinle ikiniz melek gibi olmuşsunuz.”
ZI Oğul, Baba ay ceza aldığımı görmedi. Kendisinden, iyilikten derdim.
başka bir şey görmediğim muhterem kayınpede- Yavrularımı kabre koyarken “Allah’ım,

G
ece vakti hiç durmadan yalvara yalvara rim, ben cezaevine girince evladına ve evlatlarıma benim canımı da al ne olur!” diye yalvardım.
karanlık koğuşta gözyaşlarıyla dualar sahip çıktı. Çok yorulmuştu. Yüz felci geçirdi. İmtihanım çok çetin oldu. Şimdi ise uzak-
ederdim. “Allah’ım bu zulüm bitsin Naime’m fıstığım, ilk göz ağrım kızımın larda hayata tutunmaya çalışıyorum. İnşallah
masum insanlara bir ferahlık nasip et ya Rabbi! kapalı görüşlerde bana yalvarışları hâlâ içimi cennette doyasıya sarılacağım evlatlarıma…
İki emanetin var bende onlar senindir ne olur bu kemiriyor. “Baba! Baba! ne olur gel artık.” Ca- Betül’üm biricik kızım, muhabbet kuşu
zulmü bitir Ya Rabbi!” nım kızım kapalı görüşlerin birinde sandalyeyi aldığımı ve ona ‘yaramaz Naime’ demeyi öğret-
Üç ay boyunca sürekli rüyalarımda kızla- kapmış aradaki camı kırmaya çalışmıştı. tiğimi duyunca hemen yanıma sokulmuş,
rımı toprağa gömdüğümü görüyordum. Dört “Baba seni buradan alıp götüreceğim!’’ “Baba ona benim adımı da öğret!” demişti.
duvar arasında çaresizdim. Onlara “Ne olur diye ağlıyordu. Kavuşmamız ahirete kaldı. Ben de “Ne öğretmemi istersin?” deyince
cezaevine beni ziyarete gelmeyin!” diyordum Eşim, ben pembe rengi çok sevdiğim için kızları- şirin haliyle “Akıllı Betül” deyivermişti.
“Ne olur gelmeyin!” Onlarsa hep geldiler ve ma pembeler giydirirdi. Ne çok yakışırdı onlara. Doğumu çok zor olmuştu. Bir el kadardı ve
gelip yüzümü güldürdüler. hayata tutundu. En çok da Betül’e hasrettim.
Annem, kardeş gibi büyüdüğüm annem
Rize’den kalkıp geliyordu. Sabah otobüsten in-
Kabire ablasının arkasına koyunca, Betül
sürekli bana döndü. Ben düzelttim o döndü.
Havva Civelek
dikten sonra bir alışveriş merkezinin mescidinde Kulağına eğildim ve “Allah babandan daha Doğum Tarihi:
Kur’an okuyarak eşimi, kayınpederimi bekliyor- merhametlidir yavrum!” dedim ve öptüm onu. 10.10.1960
Bundan sonra başını bana doğru çevirmeyi
du. Buluşup beni ziyarete birlikte geliyorlardı.
Dönüşte de Düzce’ye gidiyor torunlarıyla bıraktı. Bir aile dağıldı. Hayatlar gitti. Naime Berra
az da olsa vakit geçirmeye çalışıyordu. Son
görüşte kulağıma eğildi ve “Oğlum ben sana
Boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan
hakkını alacağı o günde, inanıyoruz ki Rabbi- Civelek
hasretim. Sen ceza alırsan buna dayanamam.” miz her hak sahibine hakkını teslim edecek. Doğum Tarihi:
23.07.2010
ANNEMIN SADECE EVLADI DEĞIL
ARKADAŞI VE SIRDAŞIYDIM
“Onun için ‘Allah’ım oğlumun ceza aldığını
Betül Civelek
Doğum tarihi:
bana gösterme!’ diye dua ediyorum.” dedi.
Ben de “Ne olur anne öyle deme! Hayırlı- 15.01.2015
sıyla çıkacağım.” demiştim. Bir tanecik annemin
Vefat Tarihleri:
ne babasından ne de eşinden yüzü gülmemişti.
Ben onun sadece evladı değil; sırdaşı, arka- 07.12.2018
daşıydım. Annem kanser hastalığıyla, diyabet Vefat Sebepleri:
ve tansiyonla mücadele ediyordu. Buna rağmen
Cezaevi dönüşü
fedakarlığın zirvesinde dolaşarak anneliğiyle
bizleri sarıp sarmalıyordu. trafik kazası

90
Berfo (Ana) Berfo Ana: Siz benim
Kırbayır ocağımı söndürdünüz, Allah da
Doğum:
1908 sizin ocağınızı söndürsün
Vefat Tarihi:
2013 YA Halit Esendir Ana ne ilk oldu ne de son oldu. de aynı zulüm ve gaddarlık sürüyor. 1980’de
ZI Gazeteci - Yazar Berfo ana bir çığlığında; “Oğlum Cemil’i Berfo Ana’nın oğlu Cemil, devletin gizli eliyle
Vefat Nedeni: ne zaman devlete sorsak, ‘kaçtı gitti’ dediler, kayıplara karıştı. O zamandan bu zamana

12
Eylül 1980 darbesinden bir gün inandık. 30 yıl boyunca oğlumun bir gün çıkıp canlara kıyılmaya devam ediliyor.
Hastalık geleceğini düşündüm. Ta ki ‘Cemil Kırbayır iş- ‘Siyah Transporter’lara zorla bindirilerek
sonra Cemil Kırbayır, Eğitim
Mesleği: Enstitüsü son sınıf öğrencisi iken 26 kencede öldürüldü’ açıklamasına kadar. O gün kaçırılma vakaları yaşanıyor. Hem de başkenti-
yaşında gözaltına alındıktan sonra kayboldu. bugündür de oğlumun kemiklerinin peşindeyim. miz Ankara’nın göbeğinde. Kaçırılanların eşleri
Ev Hanımı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bana söz ve aileleri dertlerini uluslararası arenada arıyor-
Annesi, Berfo Ana 33 yıl kesintisiz oğlunun
izini sürdü. Dile kolay 33 yıl. Son nefesini vermişti. Oğlumun kemiklerinin gömüldüğü yeri lar. Kaçırılanların tamamı erkek ve hemen hepsi
2013’te veren 105 yaşındaki Ardahanlı Berfo bulacaktı. Onun vaadine inandık ama gerçekleş- Hizmet Hareketi’ne üye oldukları gerekçesiyle
Ana, gözü arkada ve o ahıyla gitti. tirmedi.” diyerek haykırmıştı. kaçırılıyor.
1995’ten itibaren Cumartesi Anneleri’yle Berfo ana 2012’de yapılan duruşmada 1980’de solcular kaçırıldı ve ölülerine bile
birlikte her cumartesi, Taksim Galatasaray Kenan Evren’e “Sen benim ocağımı söndür- rastlanamadı, Cemil Kırbayır gibi. 1990’lar-
Lisesi önünde çırpındı durdu. Göle’de da Kürt illerinde ‘Beyaz Toroslar’la
memur olan ağabeyi Mikail Kırkbayır kaçırılan binlerce kişi, mesela HDP
kardeşinin nerede olduğunu sormaya Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın
başladı ve sıkıyönetim döneminde Kara- eşi Savaş Buldan gibi. 2020’lerde ise
man’a zorunlu sürgüne yollandı. ‘Siyah Transporter’larla aynı ahlaksız
Oğlu Cemil için Berfo Ana’nın ve insafsız uygulama yapılmaya devam
yüreği hiç soğumadı. Her gece oğlu çıkıp ediliyor. Yusuf Bilge Tunç, Savunma
gelir ümidiyle evinin cümle kapısını açık Sanayi Müsteşarlığı’nda çalışıyordu.
bırakarak, bir ümitle bekleyip durdu. Ne 15 Temmuz planlı darbe girişiminden
acıdır ki oğlunun ne ölüsüne ne dirisine sonra KHK ile ihraç edilen onbin-
ulaşabildi. Zalimlerin yaptığı yanında lerce kişiden biriydi. 6 Ağustos 2019
kalmamalıydı, ama olmadı, Berfo Ana o günü evinden ayrıldı ve kendisinden
ahla gitti. bir daha haber alınamadı.
AKP rejiminin mimarı Erdoğan, Yüzbinlerce cemaat mensubu bu
2011’de Berfo ana ile görüşerek, ümit süreçte çok ciddi insan hakları mağdu-
verdi. En azından evladının kemiklerini ve dün, Allah da senin ocağını söndürsün Evren, riyetlerine ve soykırıma tabi tutuldular. Berfo
mezarını bulacağına dair söz verdi. “Cemil’in utanmadın mı?” diye seslenmişti. 12 Eylülün Ana’nın kaderini yaşayan bir çok insanın hak
nereye gömüldüğünü bulamadan ölürsem, beni muktedir generallerinin, Berfo Ana’nın oğlunun arayışları ahirete kaldı.
gömmeyin, cenazemi kaldırmayın, oğlumla gözaltındayken kaçtığı iddiaları asılsızdı. Hasılı; adalet, temel hak ve özgürlükler,
birlikte aynı mezara gömülmek istiyorum” dedi Bütün dünyadaki iktidarların haksız hepimizin ideolojik tercihimiz ne olursa olsun mu-
ama oğlunun kemiklerine rastlanamadı. savaşlarında öldürülen veya zorunlu göçe maruz tabık olmamız gereken payda. Bu yüzden zorla
Erdoğan, ‘analar ağlamayacak’ vaadini bırakılan masumlar adına ve Berfo Ana gibi kaçırılarak kaybedilen kişinin kim olduğuna bak-
verdi, Anadolu’yu ağlayan analarla dolu evlatlarının cesedine bile kavuşamayan anaların maksızın, bu insan hakları ihlallerinin bitmesi için
topraklara dönüştürdü. Ve ne yazık ki, Berfo aziz hatıraları adına yazmaya çalıştım. Bugün herkesin aynı duyarlılıkla yaklaşması gerekiyor.

91
Zulüm Kanada’ya iltica ettirdi,
buradan da...
YA
ZI
Prof. Dr. Hüseyin Demir ifadesini dilinden eksik etmemiştir.
Arkadaşı Türkiye’de rüzgârlar sert esmeye başlayıp ha-
ramilerin gülistanlara dadanmaya, güzel olan ne

B
ursa Özel Nilüfer Lisesi son sınıf öğrenci- varsa bozup viraneye çevirmeye ahdettiği günlerin
si Hakan Acar’ı tanıdığımda 16 yaşında başlangıcında Kanada’ya gitmişti.
fidan gibi bir delikanlıydı. Gülen gözleri, Dönecekti ama amansız cadı avı ve zulüm
sahip olduğu zekânın ışıltıları ile parlıyordu. Her- artınca orada iltica etmek zorunda kaldı.
kesin sevdiği okul birincisi genç adamın yüreği Yılmadı, azmetti, çok çalıştı ve Kanada
sevgi dolu, gelecekle ilgili çok sevdiği ülkesi adına Toronto’da avukatlık ruhsatını alarak oraya gitti
idealleri de içeren planları vardı. Okulda herkese zamanda hâkimlik sınavını da kazanır. Ülkemize iltica etme durumundakilere hizmet vermeye
örnek, çalışkan ve yardımseverdi. “insan” yetiştirmenin daha önemli bir iş olduğu başladı. Arada binlerce kilometre mesafe olsa
Okuduğum tıp fakültesini yıl sonunda bıra- gerekçesiyle ortak aklın iradesine uyarak üniversi- da telefonun karşı tarafından ruhuma sükûnet ve
kıp başka üniversiteye geçmeye karar verdiğim- tede devam kararı verir. huzur üflerdi her konuşmamızda.
den, beraber girdiğimiz üniversite sınavı sonucuna Yüksek lisans, doktora derken üniversitede Ne eski idealizminden ne de fedakârca insan-
göre Ankara’ya gittik. Orada da devam etti başarıları gözden kaçmaz, bölüm hocalarının lığa hizmet düşüncesinden vazgeçmişti.
kardeşliğimiz. O güzel insan, bir yandan Ankara dikkatini çeker. Genç yaşta doçent olur. Güzel günlerin geleceğine inanıyordu yürek-
Hukuk’ta okurken diğer yandan Anadolu insa- Hocaları kendisine artık “Genç Doç” ten. Yaşatma arzusu ile yaşamanın, adanmışlığın
nına sahip çıkma idealini gönüllerde mayalayan lakabıyla hitap eder. Başka bir coğrafyanın ve dünyayı gül bahçesine çevirmek için ömrünü
“Kürsünün gür sesi” muhabbet ve müsamahanın evlatlarının daha çok ihtiyacı vardır diye Ankara feda etmiş, Asrın Dertli Bahçıvanı’na sadakat
öğreticisi Asrın Garibi’nin peşinde canla başla Üniversitesi’ndeki vazifesini ikiletmeden bırakır ve vefanın müşahhas timsali, canım kardeşim,
hizmet etmekte ve bizlere beklentisizlik nedir ve Azerbaycan’da kurulan Kafkas Üniversitesi’ne zamansız ayrılığın yüreğimi yaktı.
fedakârlık nasıl oluru öğretmekteydi. gider. Rektör yardımcısı olarak çalıştığı Bakü’de 35 senelik dostluğumuz ve kardeşliğimizde,
Okul ve Hizmet hayatını beraberce başarıyla gönüllerde taht kurar, yüzlerce öğrenci yetiştirir. senden südûr eden tek bir kötü kelime duymadım.
yürütüp bitirdiği hukuk fakültesinin araştırma
görevlisi sınavını üstün başarı ile kazanır. Aynı
O, Hazar Denizi kenarında, ben ise Manş
Denizi civarında yıllar geçirdik. Bir ara bulun-
Tek bir üzücü davranış görmedim. Seni tanıyan
herkes sevdi, takdir etti. İnandığın değerleri sana
Prof. Dr.
duğum şehir Leeds’e (İngiltere) dil kursuna
gelir ve 10 ay kalır güzel kardeşim. Bu 10 ay
öğreten Büyüğünün tarif ettiği gibi yaşatmak için
yaşadın ve yaşam kurtarmak için hayatını feda
Hakan Acar
içerisinde hizmetlerine devam eder. Tebessümü ettin. Eminim ki, bedenini terk eden o güzel
eksik etmediği güzel yüzü, futboldaki yeteneği ruhunu melekler hoşamedi ile karşılamıştır. Doğum tarihi:
ve samimi duruşu ile Leeds’de farklı ülkelerden Sen canından çok sevdiğin Efendiler Efendi- 21.12.1970
gelmiş onlarca gencin gönlünü kazanır. Kaldığı si Efendimiz’e (sav) kavuştun. İnşallah bizler de
sürenin sonunda dönerken bana en az 15-20 Vefat tarihi:
senin geride bıraktığın başta değerli ailen olmak
farklı milletten gencin sohbetlerini devam ettirme üzere emanetlerine sahip çıkabiliriz. 25.06.2022
ve onlara sahip çıkma mesuliyetini bırakır. KHK ile gaspedilen Fatih Üniversitesi’nin
Vefat nedeni:
Fatih Üniversitesi’nde genel sekreterlik ve Hukuk Fakültesi’nde görev yaptı Prof. Dr.
sonrasında hukuk fakültesinde dekan yardımcılığı Hakan Acar. Mülteci olarak gitmek zorunda Suda boğulma
yapar. Arada telefonlaşır bazen de yüz yüze kaldığı Kanada’da, bir gölde boğulmak üzere
Mesleği:
görüşürdük. Aramızda sadece iki yaş olmasına olan bir arkadaşını kurtarırken, maalesef kendisi
ve ünvan olarak fark olmamasına rağmen o hep boğularak bu dünyaya veda etti. Hayatı hep Akademisyen-
Nilüfer Lisesi’ndeki gibi öğrenci-belletmen ilişkisi muhtaçlara el uzatmakla geçti, ölüme giderken Avukat
çerçevesinde saygılı davranmış ve “ağabey” bile bir feryada el uzatmıştı.

92
Zeki
Cezaevindeki vefatını, aileden önce
Güven Sabah muhabiri duyurdu
Doğum tarihi: YA Dr. Erkan Sezgin 22 Mayıs 2018’de gözaltına alındı.
01.02.1970 ZI Emniyet Müdürü, devre arkadaşı Düşmanlıkları bununla da kalmadı. Eşi de
hedef oldu ve onunla aynı kaderi yaşamaya

P
Vefat tarihi: olis Koleji’nde tanıma şerefine er- başladı. Son dönemlerinde eşi onu hiç yalnız
01.07.2018 dim Zeki Güven’i, henüz 14 yaşın- bırakmadı ve birlikte yakalandılar. Sincan
dayken. 8 yıl aynı sınıfta okuduk. F-Tipi Cezaevi’nde tek kişi olarak tutulduğu
Vefat nedeni: Henüz çocuk yaşlardaydık tanıştığımızda koğuşunda yalnızlığa mahkûm edilmişti.
ama o çoktan olgunlaşmıştı.
Cezaevi - Faili meçhul BIR TEK CANIMIZ KALDI
Polis memuru bir baba ve ev hanımı bir
annenin en büyük oğluydu. Onu her zaman Zekinin şahsi Twitter hesabından paylaştığı
Mesleği:
ağırbaşlı ve beyefendi tavırlarıyla tanıdım son mesajı: “Dün mesleğimiz elimizden
Emniyet Müdürü ve hep öyle hatırlıyorum. İsmiyle müsemma alındı, bugün özgürlüğümüz. Geriye bir tek
biriydi ancak bunu hiç belli etmezdi. canımız kalıyor.” Ve onu da aldılar. 1 Tem-
1992’de Polis Akademisi’nden devre muz 2018 günü Allah’a yürüdü. Zeki’nin
birincisi olarak mezun oldu. Hukukçu eşi şüpheli ölümü gariplikler ile doluydu.
Sevda Hanım’la olan 23 yıllık birliktelik- Vefat haberi ailesinden önce Sabah Ga-
lerinden Ahmet Zihni ve Zehra isimli iki zetesi İstihbarat Şefi Abdurrahman Şimşek’e
mütebessim evlat dünyaya geldi. servis edilmişti. Şimşek özel twitter hesabın-
dan, Zeki Müdür’ün kalp krizinden vefat
BIR FACIAYI ÖNLEYEN ettiğini duyurdu. Havuz’un muhbirinin daha
POLIS ŞEFIYDI ZEKI MÜDÜR sonra sildiği tweetinden 11 dakika sonra,
Daha önceki görevlerindeki başarılarından devre arkadaşımız, Zeki’nin ailesini arayarak
dolayı Ankara istihbarat şubeye tayin Oklar, Zeki ve onun gibi başarılı polislere vefattan haberlerinin olmadığını öğrenmişti.
edildi. dönmüştü. Bunun üzerine kendisi kaçak hayatı Ailesi de cezaevini arayıp iddiayı araştırdıkla-
Domuz bağı ile insanları katleden Hiz- yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemde babası rında, cezaevi yönetimi Zeki’nin bir kalp krizi
bullah Örgütü’nü, 2001 yılında icra edilen Necati Amca vefat etti ve maalesef cenazesine geçirdiğini beyan etmişti. Ancak “Sizin bundan
operasyonla çökerten ekipteydi. dahi katılamadı. nasıl haberiniz oldu?” diyerek şaşkınlıklarını ifa-
Zeki Güven, 2002 yılında Ankara’daki Rejimin polisleri Zeki’yi yakalayabilmek de etmişlerdir. Yapılan otopside, vefat sebebinin
‘Telekulak Skandalı’nı gün yüzüne çıkaran için, kalabalık bir grupla cenaze evi ve defin kalp krizi olduğuna Ankara Adli Tıp Kurumu
polis şefiydi. 2007 yılında 500 kg. patlayıcı alanını ablukaya aldılar. Taziye için eve gelen değil, bulguların gönderildiği İstanbul Adli Tıp
yüklü aracın ele geçirilmesini sağlayıp, büyük araçları ve komşularının evlerini dahi aradılar. Kurumu karar verdi. Halbuki Zeki’nin kalp
bir faciayı önleyerek önemli bir başarıya imza at- rahatsızlığı ile ilgili ailesinin dahi herhangi bir
mıştı. 17-25 operasyonları sonrası şark görevini ZEKI MÜDÜR’E OLAN HUSÛMETI bilgisi yoktu. Savcı kovuşturmaya gerek olmadığı
Şırnak’ta tamamladıktan sonra Bolu’ya atandı. AILESINDEN ÇIKARDILAR yönünde karar verdi ve konuyu kapattı.
Önleme amaçlı yapılan telefon dinleme- Cenaze baskınına katılan Terörle Mücadele Avukatının Sulh Ceza Hakimliğine
lerinden dolayı gözaltına alındı, sonra serbest Şube Müdürü, Zeki’nin hâkime eşine; “Kocan itirazı da reddedildi. Anayasa Mahkemesi’ne
bırakıldı. Ancak ülkedeki demokrasi ve hukuk nerede? Söyle ona, gelip teslim olsun, rezillik başvuruldu, ancak olumsuz cevap alındı. Ama
düzeni askıya alınmaya başlanmıştı. Uzun yıllar çıkmasın” deme alçaklığını dahi göstermişti. konu, hak ihlali gerekçesiyle, Avrupa İnsan
Ankara istihbarat şubesinde görev yapmasından Zalimin zulmünden korunmak için evlat ve Hakları Mahkemesi’ne taşındı. Bu cinayetin
dolayı çok şey biliyordu. aile hasretiyle yıllarca bir kaçak olarak yaşadı. sonucu bekleniyor.

93
Zulüm süreci kanser etti:
Cafer Öğretmen, son yolculuğuna
ders verdiği okulundan uğurlandı
Cafer öğretmen, dibine kezzap dökülmüş talığına yakalanır. Bu amansız hastalığa kendisi
YA Recep Atıcı gül fidesi gibi yavaş yavaş sararıp solmaya çok ilerlemeden vakıf olsa da yaşama ümidini
ZI Öğretmen
başlar. Adeta “Sen de mi Brütüs?” dercesine yitirmiştir artık. Dolayısıyla bu hastalığını yakın

S
gölgesine sığındığı son çınar ağacı da devrilir. akrabalarına dahi söylemez.
osyal Medyaya “15 Temmuz’dan sonra
Hanımı vefat edince “Her yer karanlık,
başlatılan cadı avında KHK ile mesle-
mahşer mi Ya Rab!” güftesini yazan Abdül- SON SÖZLERI: BEN ÖĞRETMENIM
ğinden ihraç edildikten sonra yakalandığı
hamit Han gibi Cafer öğretmene de bütün Cafer Öğretmenin, hastanedeki solunum ciha-
kansere yenik düşen öğretmen Cafer Bayram,
yer yüzü kapkaranlık gelir. Ardından köyüne, zındayken ki son sözleri ise; “Ben öğretmenim!”
ders verdiği okulun bahçesinde tabutu musalla
kendisini hayata bağlayan annesine döner. olur. Hastalığını son evresinde öğrenen halası
taşı yerine sıraya konarak son yolculuğuna
Ancak köyünde de ‘terörist’ nazarıyla ise durumu şöyle anlatır:
uğurlandı.” ifadesi düştü.
bakılınca bunu hazmedemez ve bütün bütün ‘‘Biz öğrendiğimizde hastalığı son
Cafer öğretmen, gaspedilen mesleğinin
gam ve kedere boğulur. ‘Ben yoruldum hayat’ evresindeydi. Doktorlar; ‘artık yapacak bir şey
elinden alındığı kurumun bahçesinden ebedi
türküsünün sözlerinde denildiği gibi; kalmamış’ dediler. ‘Oğlum, niye bize söyleme-
istirahatgâhına uğurlandı.
din?’ diye söyleyenlere; ‘Ben zaten yaşamak
“Vasiyetimdir beni öğretmenlik yaptığım
istemiyorum’ diye cevap verdi.”
okula, musalla taşı yerine okulumun sıralarına
Giresun’da kanser tedavisi gördüğü hasta-
koyarak, toprağa teslim etsinler” demişçesine
nede dünya sürgününü tamamladığında henüz
son yolculuğuna vazife yaptığı okuldan ve ken-
36 yaşındaydı Cafer öğretmen. Cenaze namazı
disi gibi KHK’lı kader arkadaşları tarafından
uğurlanmış. Sosyal medyada Cafer öğretmenin
kısa tarihçe-i hayatı şöyle yazılmıştı:
Giresun’da Süttaşı İlkokulu’nun bahçesinde
kılındı. Cafer
Babası, böbrek yetmezliği nedeniyle onun
doğumundan 3 ay önce vefat eder. Cafer Bay-
Zulüm ve zalimler, cadı avıyla bu süreçte
yüzlerce öğretmeni öğrencilerinden kopardılar. Bayram
Verilen resmi rakamlara göre 40 binin
ram ve kardeşini annesi tek başına sırtının teri
üzerinde öğretmen, can suyu olan sınıflardan ve Doğum tarihi:
hiç kurumadan türlü sıkıntılarla okutur.
zil seslerinden mahrum edildiler. 22.06.1986
Bu yüzden Cafer, öğretmenlik sınavını
‘Yavuz hırsız, ev sahibi Cafer Öğretmen
kazandıktan sonra tercihini memleketine yapar.
gibi, binlercesinin evini, yuvasını yurdunu Vefat tarihi:
bastırmıştı, hoyratça ve ahlaksızca. 06.05.2022
IHRAÇ OLDU, NIŞANLISI TERK ETTI
Ve bu iki günlük dünyada, zalimlerin
Görev yaptığı okulda parmakla gösterilen
“Ben yoruldum hayat gelme üstüme, hükümferma olduğu bir rejimde, nice Cafer’ler, Vefat nedeni:
Cafer öğretmen artık vakti geldi diyerek sevdiği
Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne, Orhan’lar, Esma’lar, Gökhan’lar, Emin’ler, Üzüntüden
kızla nişanlanır. Şeb-i Arus’a ramak kala 15
Gözümden, gönlümden düşen düşene, Fuat’lar, Bekir’ler, Halil’ler, Mustafa’lar,
Temmuz tiyatro darbe girişimi olur. Bunun so-
Bu öksüz başıma gözdağı verme!” Önder’ler, Özgür’ler, Rukiye’ler, Şerif’ler, Sul-
kanser
nucunda başlatılan cadı avı ile çiçeği burnunda
dünya onun üstüne üstüne gelmeye devam tan’lar diz çökmediler günümüzün namertlerine Mesleği:
Cafer öğretmen mesleğinden ihraç edilir.
eder. Bütün bu olup bitenlerden sonra evinden ve bu namert dünyaya…
Kızın aile tarafı bu durumu kaldıramaz. Ve
çıkamaz hale gelen Cafer öğretmen, kanser has- Mekânın cennet olsun Cafer öğretmenim…
Öğretmen
nişanlısı da onunla evlenme fikrinden cayar.

94
Acımı yaşayamadan gözaltına aldılar:
Gökhan Yeni
Doğum Tarihi:
07.09.1987
Bursa Belediyesi, çocuklarıma
Mesleği:
Sınıf öğretmeni
“terörist” dedi, cenaze aracı vermedi
Hiçbir şey beklediğimiz gibi olmadı. Tekne için yola koyuldum. Dünya gözü ile onların son
Burhan Yeni YA
ZI
Gülfem Yeni
Anne - Eş su almaya ve kısa bir süre içinde batmaya hallerini gördüm. Üçü de şehit oldukları için
2,5 yaşında çocuk başladı. O gece bizzat Yunus (a.s)’ın imtihanını çok güzellerdi ve tebessüm ediyorlardı.
Doğum Tarihi:

H
yaşıyordum. Karanlık suların içinde eşim “yo-
atıraları vardır insanın düşünürken
16.01.2016 duygularının canını acıttığı… O güzel
ruldum” dedikten sonra kucağındaki evladımı GÖZLERIMIN ÖNÜNDEN
da ondan alarak iki evladımı canlı olarak kolla- TEK TEK CENAZELERI GEÇTI
hatıralardan çoğunlukla acı ve hüzün
Nurbanu Yeni rüzgarları eser.
rımda tutmaya başladım. O azgın sularda önce
eşimi, sonra da küçücük bedenleriyle dalgalara
Onlar için asıl olan ebedi hayat kapısı açıldı ve
üç canım el ele tutuşup gittiler. Ben ise dünya
7,5 aylık çocuk Biz mutlu bir aileydik. Bu mutluluk
karşı duramayan evlatlarımı kaybettim. Evlatla- zindanında kaldım. Onlar sonsuz mutluluk
Doğum Tarihi: binlerce insan gibi bizi de 15 Temmuz gecesi ile
rımı canlı taşıyan kollarımda artık iki evladımın diyarında bense iki kanadı kırılmış uçamayan
04.12.2017 terk etmeye başladı. Kara bulutlar üzerimizde
cesedini taşıyordum. kuş misali bu acılar diyarında kalmıştım.
dolaşıyordu. Eşim öğretmendi.
Vefat Tarihleri: Rabbim hiçbir anneye bu acıyı yaşatmasın. Rabbimiz Kudsî Hadisinde, ‘İki korkuyu
Mesleğine tutkuyla bağlı olduğundan olsa
Ve o gece canımdan çok sevdiğim iki evladım ve iki emniyeti bir arada vermem.’ buyurmuştur.
28.07.2018 gerek öğrencileri tarafından çok seviliyordu.
(Burhan, Nurbanu) ve eşim (Gökhan) için Tüm bu yaşadıklarımdan sonra eşimi ve
Bizler, hayatımız boyunca silahı eline alma-
Vefat nedenleri: Cennet yolculuğu başladı. Benim içinse asıl evlatlarımı kaybetme acımı bile yaşatmadan,
yı bırakın, onu görmemiş insanlardık. Bizlere
zindan başlamıştı. O geceden itibaren dünya hakkımda 6 yıl 10 ay hapis cezası verdiler.
Ege’de boğulma “terörist” damgası vurarak işlerimizi ve sahip
hayatındaki mutluluktan nasibim tamamen bit- Dosyam şu an Yargıtay’da ve hakkımda açılan
olduğumuz her şeyi elimizden alıyorlardı.
mişti. O gece acımı yaşayamadan beni gözaltına bir dava daha var. Yine de diyorum ki şu kısacık
Arkadaşlarımızın da bir bir tutuklanmaya
aldılar. dünya hayatı acılarla dolu olsa da Rabbim
başlamasıyla birlikte “bizi de tutuklarlarsa!’’ kor-
Eşimin ve çocuklarımın cesetlerini teşhis bizleri bir gün feraha kavuşturacaktır. Yeter ki
kusu yaşamaya başlamıştık. İki evladım henüz
etmeme fırsat vermediler. Gözaltına alındıktan bizler sabretmeyi bilelim…
küçücük oldukları için onların hiçbir şeyden
sonra beni emniyete, eşim ve çocuklarımı otopsi
haberleri yoktu. Kendi vatanımızda yaşadığımız
için Bursa’ya götürdüler.
yalnız bırakılma hissi çok acı veriyordu.
Kararımızı vermiştik, gidecektik. Normal
ÇOCUKLARIMA OTOPSI YAPILDI,
insanlar gibi uçağa binip çıkabilme ihtimalimiz
BIR ACI DAHA YAŞADIM
yoktu. Pasaportlarımıza da yasak getirilmişti.
7 aylık Nurbanu’ma, 2,5 yaşındaki Burhan’ıma
Mecburen, biz de Ege Denizi üzerinden
ve eşime otopsi yaptılar. Bu acıyı da yaşadım.
ülkemizi terk edecektik.
Bursa’dan Amasya’ya cenazeleri götürebilmek
Eşim “her şey güzel olacak” demişti. Söyle-
için ailem Bursa Belediyesi’nden cenaze aracı
diği bu güzel cümlenin huzuruyla 28 Temmuz
istedi. Bu isteğimiz “terörist’’ damgası yüzün-
2018 gecesi yola çıktık. Bindiğimiz tekne hızını
den reddedildi.
artırarak yol almaya başladı.
Onlar ne derse desin, eşim ve ağzı süt
kokan çocuklarım terörist değil, melek’tirler.
TEKNEYE KAPASITESINDEN
Bu olaylar yaşanırken ben hâlâ gözaltın-
14 KIŞI FAZLA BINMIŞTI
daydım ve adliyeye sevk edildim. Çıkarıldığım
Tekneye kapasitesinden fazla 14 kişiyle birlikte
mahkemede haftada bir imza atmak şartıyla
binmiştik ama karaya çıkacağımıza inanıyorduk.
serbest bırakıldım. Cenazelerin yanına gitmek

95
Muhammed gün gözaltına alınmış, yıllardır görmediği
amcasının cenazesine katılamadan apar to-
par havaalanında alıkonulmuş, hayatında hiç

Said Aksakal’ın görmediği Bayburt’a götürülmüş ve burada


yaklaşık 9 ay hukuksuz bir şekilde tutuklu
kalmıştır.

acı hikâyesi!
* Said Aksakal ilk mahkemesinde beraat
etmişti, ama yurt dışı yasağı kaldırılmamıştı.
Aslında bu karar beraat veren ilk derece
mahkemesinin kendisiyle çelişmesiydi.
Müvekkil tutuklandığında eşi sezaryenle
YA Prof. Dr. Suat Yıldırım BIR DEVRIN UTANCI: AKSAKAL’IN yeni doğum yapmış, ikinci çocuğu dünyaya
ZI
Yakını DRAM DOLU HIKÂYESI! gelmiş, kendisine en çok ihtiyaç olunan
Zulüm nedeniyle rahmet-i Rahman’a kavu- dönemde tutuklu kalmış, beraat etmiş, ama

A
lmanya’da bilgisayar mühendisi şan Muhammed Said Aksakal’ın vefatından yurt dışı yasağı kaldırılmamıştı. Buna ilişkin
oldu. Alman vatandaşlığını da alıp sonra, avukatlarından Ahmet Yaşar’ın onlarca talebin tamamı reddedilmişti.
orada bir firmada çalışmaya başladı. Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi’ne verdiği Nihayetinde sabırla istinaf sonucunu
Azerbaycanlı bir hanımla evli olup iki küçük Avukat Adem Şahintürk’ün dilekçesinden bekleyen Aksakal hakkında istinaf mahke-
çocukları olmuştu. 20 Haziran 2017’de tek farklı bazı önemli bilgi ve detayları ihtiva mesinde çok absürt ve akıl almaz bir karar
başına İstanbul’da ailesini ziyaret için geldiğinde eden dilekçenin özeti. Bu süreçteki yürek verilerek beraat kararı bozuldu. Akıl almaz
havaalanında tutuklandı. Sebepse bir mektupta- yakıcı hukuk facialarından biri. bir karardı, çünkü 35 cumhuriyet savcılığının
ki parmak izinin kendisine ait olduğu iddiası. * Müvekkil yaklaşık 11 yaşında maddî bulunduğu ilde F.tö yargılamalarında görev
Bayburt’a gönderildi. Bayburt Asliye Ceza imkânsızlık ve yokluk sebebiyle gurbete yapan bütün hâkim ve savcılara müzekke-
Mahkemesi bu parmak izinin ona ait olmadı- gitmiş, tüm zorluklara rağmen Almanya’da re yazılması kararı verildi. Bu hukuksuz
ğına hükmederek beraatına karar verdi, fakat üniversiteyi bitirmiş, yüksek lisans yapmış, karara direnmeyen Asliye Ceza Mahkemesi,
savcının müracaatı üzerine istinaf mahkemesi orada evlenmiş, anne-baba ve vatan hasretiy- yüzlerce hâkim, cumhuriyet savcısı, başsavcı,
kararı bozdu. İki yıl kadar hapisten sonra yurt le ömrünü devam ettirmiş bir vatan evlâdıdır. mahkeme başkanı ve Yargıtay üyesinin dos-
dışı yasağı ile tahliye edildi. * 20.06.2017’de amcasının vefatı yaya taraf kaydedilmesine karar verdi.
münasebetiyle Türkiye’ye gelmiş, geldiği
GERIYE IKI YETIM BIRAKARAK, ANNESI VE BABASI DA
ZULÜMLE ÖBÜR ÂLEME GITTI
Eşi ve çocukları Almanya’da perişan, kendisi
CEZAEVINDE KALDI
Muhammed Said Aksakal’ın babası, Yeni
Muhammed
ise onlara hasret… Gidemeyince iş aradı. Bir
otomotiv firmasında işe başlayacakken güvenlik
Asya gazetesinin ilk Yazı İşleri Müdürü
Sabahaddin Aksakal, sırf Kur’an tefsiri
Said
soruşturması önünü kesti. Hukuk fakültesi
mezunu annesi Hizmet irtibatı sebebiyle Antal-
okudukları için 1967’de tutuklanıp Sul-
tanahmet Cezaevi’ne gönderilen Risale-i
Aksakal
ya’ya sevk edilip orada tutuklandı. Bu katmerli Nur talebelerinden biri. 12 Eylül döne-
zulümlere ve acılara dayanamayan otuzlu minde de Yeni Asya gazetesindeki görevi Vefat tarihi:
yaşlardaki Muhammed Said Aksakal, Kasım nedeniyle defalarca Selimiye Kışlası’nda 10.2021
2021’de İstanbul’da vefat etti. İstanbul’da sorguya çekildi. Eşi Arife Aksakal’ın ise
oğlu gibi bir iftira sonucu evi basıldı ve Vefat sebebi:
komşumuz olan bu nurlu aile, yaşadıkları
mazlumiyetlerin büyük mükâfatını ahirette Antalya’da aylarca hastalıklarına rağmen Cezaevi şartları,
inşallah görecekler. M. Said Aksakal’ın cezaevinde tutuldu. Yoğun uğraşlardan zulüm ve hastalık
ailesini Almanya’da 2016’da evlerinde ziyaret sonra hastalıkları mahkemeye anlatılarak
etmiştik. Rabbimiz annesi Arife Hanım’a ferec tahliye edilen Arife Aksakal’ın yargılaması Mesleği:
ve kurtuluş, babası Sabahattin Bey’e sabır ve devam ediyor. Mühendis
afiyet ihsan etsin.

96
‘Her akşam iş dönüşü seni
Fatih
Terzioğlu balkonda beklemek ne güzel şeydi’
Doğum tarihi:

03.11.1980 YA Esra Terzioğlu gereken. Dayandım, çünkü inancım vardı. Bir


ZI Eşi gün gelecektin. Geldin ama hastaydın.
Seni evin önünde arabadan indirirken
Vefat tarihi:

E
şim Fatih Terzioğlu, 5 yaşında Büşra, bütün arkadaşlarını toplamış “Bakın bu
23.08.2020 benim babam.” diyordu. Sen hiçbir şey görecek
annesini, 9 yaşında babasını kaybetmiş,
abisinin desteğiyle okuyup yönetmen halde değildin. Olsun, yine de bizimleydin,
Vefat sebebi:
olmuştur. Mutlu bir evliliği ve iki yavrusu elini tutuyor, kokunu duyuyor, güzel gözlerine
Cezaevinde Mide bakıyorduk. Doktorlar iyileşmeyecek dedikçe
vardı. Ta ki 15 Temmuz’a kadar. O gün işten
Kanseri çıkarıldı. 2 yıl garsonluk yaptı. Daha sonra 24 ben inanmadım. Hastanede kan kusmaya baş-
Eylül 2018’de gece saat 03’te evi basılarak ladın. Seni yoğun bakıma götürürlerken hasta
Mesleği: bakıcı ‘Vedalaş’ dedi, ben anlamadım. İki sene
çocuklarının gözü önünde alınıp götürüldü
Yönetmen tutuklandı. 6 yıl 3 ay hüküm giydi. Cezaevinde bekledim, bir hafta daha beklerim dedim, yeter
kahrından mide kanseri oldu. Son bir buçuk ay ki o iyileşsin. Meğer biliyormuş kadın o gidişin
kalana kadar ısrarla AKP rejiminin yargıçları dönüşü olmadığını. Hastaneden aradılar,
tarafından tahliye edilmedi. Tahliye edildiğinde kalbi durdu dediler; ne kadar da kolay dediler.
Senin repo (tatil) günlerin evde bayram gibi Bitti mi yani, bu kadar mı, benim ümitlerim,
ise artık çok geçti. 23 Ağustos 2020’de vefat olurdu, hiçbir yere gitmesek de evimiz Cennet
ettiğinde henüz 40 yaşındaydı. hayallerim, dualarım işe yaramadı mı? Sen
gibiydi. Bazen seni sete ziyarete gelirdik. Son dünya hayatına son verirken yan bölümde bir
Fatih’im, canım benim! zamanlarda da dönerciye ziyarete gelirdik. Bizi
Seni o kadar çok özledim ki. 2 yıl aradan bebek doğdu. Bu dünya nasıl bir yer Allah’ım!
gördüğündeki sevincin dünyalara bedeldi, iş Birilerinin ciğeri yanarken birileri gülüyor.
sonra yine sana mektup yazıyorum ama bu defa arası bir çay molası dünyalara bedeldi. Bizim
babama yazdıklarım gibi, yollayamayacağımı Senden sonrası koskoca bir boşluk Fatih’im.
mütevazi ama sıcacık bir ailemiz vardı. Sonra Artık anlatmaya değer bir şey yok, hiçbir şey o
bile bile yazıyorum. Ben hep böyle babama bir gece aldılar seni bizden, dünyam yıkıldı, yine
yazardım sen de biliyorsun. Sen üzülürdün, ben boşluğu doldurmuyor. Hepimizin ortak duası
kaybettim. Bu yürek bir kayba daha dayanamaz “Dünya sürgünümüz erken bitsin, ötelerde yine
seni mutlu edemiyorum derdin. Bir gün sana sanıyordum, dayandım. Başka şansım yoktu;
yazmak hiç aklıma gelmezdi. Yine yüreğimin bir aile olabilelim.”
iki küçük kalp, iki çift göz vardı mutlu etmem Seni hep seven, çok seven eşin Esra…
yangınını söndüremediğim bir gece saat 04.20.
Ben yine uyumuyorum, dinlediğim bütün
şarkılar seni anlatıyor sanki. Gözümde hep, her
akşam iş dönüşü seni balkonda bekleyişimiz var.
Ne güzel bir şeydi o. Sen bahçenin köşesinde
görününce site aydınlanırdı sanki.

SENIN TATIL GÜNLERINDE EVDE


KALIŞIN BIZE BAYRAM OLURDU
Çocuklar her gün aynı heyecanla ‘Babaaaa’
diye bağırırdı. Sanki aylarca görmemişler gibi,
eve her girişinde yüzünde tebessüm ve benim
dilimde aynı söz “Kahramanımız geldi.” Her
sarılışta aynı dua: “Rabbim beni bu kokudan
mahrum etme” mahrum olacağımı bilmiş gibi.

97
Diyanet’te din görevlisiydi:
Şikâyet edip cezaevine attıranlar
“Imamdı” demişler
YA Mansur Turgut sadece 1 saat havalandırma hakkımız var. O da, Hücrede ise yemek, temizlik, bulaşık vb.
ZI Arkadaşı görüş saatinde. Avukat, doktor vb. çakışmalar tüm işleri sağlık sorunlarımdan dolayı tek
durumunda ise o günkü havalandırmaya çıkma başıma yerine getiremiyorum. Hayatımı gece

N
azik, nezih, düzenli, heyecanlı, gay- hakkımız yanmaktadır. gündüz her daim idame ettirmek için başkaları-
retli bir adam… Öğrencilik yıllarını Hiçbir sosyal faaliyete, defalarca başvur- nın yardımına ihtiyaç duyuyorum.
İzmir’de geçirdi. O’nu İzmir, Balçova mamıza rağmen, katılamıyorum. Halı sahaya Yaşam hakkımın elimden alınmaması
Uğur Yurdu’ndan tanıyorum. Mesai arkada- çıkma imkânı da aynı durumdadır. Haftada bir gerektiğine bunun aksinin hem hukuki hem de
şım, ağabeyim. gün de olsa halı sahaya çıkma ortamı sağlan- vicdani sorumluluk gerektirdiğine, zira hem
madı. kronik sağlık sorunlarım dörde katlanmış hem
MERHUM TURGUT ÖZAL’I Hücrede mutfak bölümü olmadığı için ye- de 58 yıldır yaşamadığım depresyon, psikiyatri
mek, bulaşık, temizlik işleri tuvaletteki el yıkama hastası olmakla son bir yılı aşkındır tedrici
AĞIRLAMIŞTI
lavabosundan karşılanıyor. intihara-ölüme sevk edildiğimi, bu konuda
Öğrencilik yıllarından hemen sonra müdürlük
Kapalı alan fobim var, bunalıyor, sıkılıyor, yazılı sözlü tüm başvurularım ve de haklı geçerli
yaptığı o yurtta nezaketi ile Cumhurbaşkanı
kendime zarar vermekten endişe ediyorum. nedenlerime rağmen, duymazdan ve görmezden
Turgut Özal’ı misafir ettiğini hatırlıyorum, o
Cezaevine gelmeden önce kronik sağlık so- gelmek, hangi kanunda, hangi hukukta yazılıdır
fotoğraflar gözümün önünden hiç gitmiyor.
runlarım var olup periyodik olarak doktor kont- bilmek talep ediyorum.
İlahiyat fakültesi mezunu olan din dersi öğ-
rolünde muayene ve tedavilerim devam etmekte Yaşam şartlarım her geçen gün (bir kısmına
retmeni Muzaffer Bey 7 Nisan 2017 tarihinde
idi. Buraya getirildikten sonra hastalıklarım ve parmak bastım) iyice kötüleşmekte ve ben kötü-
“imam” olduğu gerekçesiyle tutuklandı…
kullandığım ilaçlarım 1 iken 4’e çıkmıştır. ye doğru gitmekteyim. Yaşam hakkımın elimden
Haksız itham ve güya itiraf olan “iftira” ile Cezaevinin genel yoğunluğundan ötürü alınmaması, iyileştirilmesi için çoklu koğuşa
hapse konuldu. zorunlu da olsa kurum doktoruna çıkılama- alınmamı insaniyet namına talep ediyorum.”
2 yıldan biraz fazla hapishanede kalan makta, hele hastaneye sevk aylar geçtiği halde
Muzaffer Özcengiz, tek başına kaldığı hücrede gerçekleşmemektedir. DIYANET’E BAĞLI OLARAK DIN
kalp krizi geçirerek vefat etti.
Fazla söze ne hacet, Muzaffer Bey
Bundan dolayı her gün kötüye gitmekteyim.
Zorunlu kullandığım ilaçlarımı haftalar-ay-
GÖREVLISIYDI: ŞIKAYET EDENLER
‘IMAM’DI DEMIŞLER
Muzaffer
vefatından 4 gün önce Çorum İnfaz Hâkimli-
ği’ne yazdığı 4 sayfalık dilekçe ile durumunu
lar geçmesine rağmen tedarik edememekteyim.
Normal koğuşlara verilen bazı kantin malze-
Muzaffer Bey’in sevgili eşi ise şunları ifade edi-
yor; Çankırı’da öğretmendi. Yemeyip içmeyip
Özcengiz
ve nasıl ölüme terkedildiğini bütün boyutlarıyla meleri bizlere verilmemekte olup, hiçbir neden, şikayet edenler olmuş. Çankırı’da Diyanet’e
ortaya koymakta. Dilekçenin bir kısmını sizlerle Doğum tarihi:
sebep de aylardır ortaya konmamıştır. bağlı olarak din görevlisiydi ilk başta. Daha son-
paylaşıyorum; Örneklerim var; Kurum müdürlerimiz ra öğretmen olmuştu. Şikayet edenler imamdı 15.09.1961
“58 yaşındayım. İzmir’de öğretmenlik -tamam sorun yok verilsin- demelerine karşılık 5 demiş. Artık o imamdır lafını nasıl anladılar-
yaparken önce görevimden ihraç edildim. Vefat tarihi:
aydır verilmemektedir. sa… Çankırı’da 7 gün gözaltında kaldı, sonra
Akabinde tutuklanıp Çorum Kapalı Cezaevi’ne TV, internet, bilgisayar ortamından fayda- Çorum’a götürüldü. 26.04.2019
konuldum. 2 yılı aşkındır buradayım… landırılmıyoruz. İki yılda çok çöktü eşim. Biz bunları hak
Hipertansiyon, troid, şeker, prostat, bel, Vefat sebebi:
Normal çok kişili koğuşta kalırken kronik etmedik. İnsanlık bu kadar ucuz mu, hiç mi de-
boyun fıtığı, ileri derecede işitme kaybı ve de son hastalıklarımdan dolayı baş dönmesi, denge ğerimiz yok? Biz bunları hak edecek ne yaptık? Cezaevinde kalp krizi
bir yıldır psikolojimin ileri derecede bozulmasın- kaybı, tansiyon ve benzerlerinde, yemek, Evet, yazdığı dilekçeden 4 gün sonra,
Mesleği:
dan psikiyatri tedavisi de görüyorum. bulaşık, temizlik gibi ortak işlerde, oda ve koğuş Muzaffer Cengiz, Çorum Cezaevi’nde, kaldığı
Kaldığımız şartlarda adına hücre denmese arkadaşlarım yardımcı oluyor, sorunlarımı hücrede kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Ilahiyatçı
de hücre şartları uygulanmaktadır. 24 saatte onların yardımı ile giderebiliyorum. Bir hesap daha ahirete kaldı.

98
Yrd. Doç. Dr. “Ağlamalarımız sakinleşir gibi olur,
Ibrahim
Hacıbeyoğlu
ben yine Ibrahim’e
Doğum tarihi:
ümit vermeye başlarım!”
02.05.1969
YA Prof. Dr. Said Işık deriz. İbrahim, gitmeye yakın benim hüznümü
Vefat tarihi: ZI de hissederek hüzünlenir, “Abi yine gelirim
Mesai arkadaşı
28.11.2021 üzülme” der….

S
Adeta yalnızlığı içimde bir kor gibi hissede-
Vefat sebebi: on olarak Türkiye’de saklandığım
rek kardeşimin arkasından bakar içimden bir iç
dönemde, iki kere üst üste 15’er gün
Gaybubet - Korona birlikte küçük okuma kampları yapmıştık,
çekerek bir daha ne zaman görüşürüz derim.
Günler geçer görüşmemiz imkansızlaşır,
Mesleği: çok bereketli günlerdi benim için de İbrahim için
çünkü dışarda gulyabaniler vardır, kolayca dışarı
de. Beraberken en çok konuştuğumuz yine Şifa
Akademisyen Üniversitemiz’di.
çıkamayız. Ve benim için artık memleketi terk
etmek gerekliliği olur, İbrahim’e söyleyemem bir
İbrahim konuşmaya başlar; “Abi İngilizce
türlü. Türlü zorluklardan sonra ülkemi hicranla
bir tıp açmamız lazım, yabancı öğrencilerimiz
terkederim ve buralardan İbrahim’i ararım.
çok olur, isteyen Türk öğrenciler de gelebilir.”
“Abi çok sevindim, süper olmuş” der….
Ben bir iç çekip beynimden geçenleri
Maalesef ülkemizi kara bulutların kapladığı,
söyleyemem ama aklımdan geçenleri okur adeta
her gün cadı avlarının olduğu, hapishanelerde
ve devam eder; “Abi adamlar üniversitemizi
onlarca kişinin öldüğü, Meriç’te, Ege’de kardeş-
parti genel merkezi yapmış diyorsun değil mi;
lerimizin boğularak Rabbine yürüdüğü zalim
bunlar nasıl olacak ki diyorsun?” Tam o arada birbirimize, bilgisayardan yeni Şifa Üniversitesi bir Firavun döneminden, İbrahim kardeşim de
gözyaşlarımı tutamam ve; “Abiciğim biz yanlış Kampüsü’nün projelerini açar ve konuşuruz. nasibini almıştı.
yapmadık ama neylersin...” deyip ellerimi iki “Abi bu senin 7 dönüm çatı bahçesi
yana açarken ikimiz de karşılıklı ağlamaya başla- projesi süper. Çocukların, şehrin göbeğinde 7 HAK TANIMAZLAR, IŞKENCENIN
rız. İbrahim ağlayarak konuşmaya devam eder; dönüm parkı olacak.” Ben hemen sözü alırım; HER TÜRLÜSÜNÜ UYGULADI
“Olsun abi her şey Allah’ın elinde değil mi, “Evet can kardeşim, hakikaten tam bir dinlen- Hak hukuk tanımaz bir rejim, masumlara yöne-
O “ol” der “olur”, hep anlatmıyor musun abi?” me yeri olacak herkese.” 7000 metrekare olan lik, genç yaşlı, kadın çocuk demeden, işkencenin
üniversitenin oturma alanının en son katını her türlüsünü uyguladığından, genel sekreteri-
BOĞAZIMDA SÖZLER DÜĞÜMLENIR özel bir teknoloji ile çatı bahçesi yapacağız… miz de, uzun süre gaybubet yaşamak zorunda
Boğazımda sözler düğümlenir ve ben de konu- Hem fizikî mekana ihtiyacımızı çözeceğiz hem kaldı. Buralarda biz zorlukla da olsa aşı oluruz
şamadan başımla adeta “amenna saddakna” de yeşil üniversite olacağız. ama neylersin ki İbrahim Türkiye’de aşı olamaz.
dercesine onaylarım İbrahim’i….
Maalesef korona hastalığına yakalanır. Kendisi
Ağlamalarımız biraz sakinleşir gibi olur ve GULYABANILER DIŞARDA, istemese de eşi; “ne olursa olsun hastaneye
ümit vermeye başlarım ben de İbrahim’e; GÖRÜŞÜMÜZ IMKANSIZ gidiyoruz” der. Hastaneye giderler, hemen
“Hiç endişen olmasın be kardeşim, hepsi Saatler bu şekilde projeleri konuşarak devam yoğun bakıma alınır ama artık o naif bünyesi
olacak Allah’ın izni ile. Amerika’da, Avru- eder, bazen hatıralardan bazen de yaşadıkları- dayanamaz ve ebedi aleme göç eder, arkasın-
pa’da ihtisaslarını, doktoralarını tamamlayan mızdan konuşuruz. Derken namaz vakti yakla- da onlarca proje, eşi, çocukları, hatıraları ve
gençlerimiz de gelecek ve o bayrağı devam şır, bütün projeleri bir sepete koyar ve namaza nüktedanlığı ile. Can Kardeşim oradan buraları
ettirecekler evelallah…” yöneliriz, adeta namazdan sonraki duamızda görüyorsundur eminim. Allah sana güzellikler
Projelerimizi anlatmaya devam ederiz “Allah’ım bunların hepsini talebelerimize ver.” nasip etsin.

99
Ben Harbiye’yi seçtim,
‘Orhan baba’ ise öğretmenliği
YA Burhan Kürücü buluşamaz olmuştuk. Çünkü Orhan, Endonez- arkadaşımın yüreğini incitiyordu. Bizim, yıllar
ZI Kardeşi, Yüzbaşı ya’dan okyanus aşmış Avustralya’ya gitmişti. yılı kimselere bir zararımız dokunmamıştı.
Değerli eşi Nesrin’in tedavisi için (çocuk Aksine devletin kalem kâğıdını kullanırken bile

A
nadolu’nun güzel bir köyünde beş edinme) kıta ülkesini seçmişlerdi. itinalıydık. Görevi layıkıyla yapma, bir karıncayı
kardeş olarak şu dünyayı selamla- Dualarla kapı zorlanmış, Mevlâ da İhsan dahi incitmeme terbiyesini baba ocağında
dık. Babam rahmetliyi çocuk yaşta Alperen’i onlara bahşetmişti. Ama bu sevinç, almıştık. Karanlık kurgu sonrası, ülkenin paha
kaybetmiştik. Baba sevgisi ve şefkati anamdan yine Hüda’nın takdiridir ki çok uzun sürmedi. biçilmez insan kaynağı, daha önce hazırlanan
bize geçmiş. Bu nedenle babasız büyümenin ve Yıllar sonra Orhan amansız bir hastalığın listeler ve KHK’larla heder ediliyordu.
babasızlığın oluşturduğu boşluk hep vardı. pençesine düştü. Kaderin cilvesine bakın ki Eşimle beraber, meslek hayatımız boyunca
Bu boşluktan olsa gerek, rahmetli biraderim Alperen de babası gibi babasız büyüyecekti. Anadolu’nun en garip-ücra köşelerinde çalışmış,
Orhan’la, birbirimize “Baba” diye hitap eder- muhtaç insanımıza gönlümüzü açmış, yardımla-
dik. Güzelim Anadolu’nun yoksul bir köyünde, rına koşmuştuk.
mutlu bir ailenin fertleri olarak, kıt imkânlarla ve Ben bir asker, eşim bir öğretmen olarak
köyün dar hasat gelirleriyle anam bizi okuttu. güzel hatıralar bırakmıştık, yolumuzun düştüğü
Daha ilkokul yıllarında yollarımız ayrılmıştı. her yere. Biz kaotik bir ortamda, Orhan da
Eğitim hayatımız yatılı okullarda geçti. Avusturalya’da tedavisine devam ediyordu.
Çaresizlik ve zorlu hayatın gerçek yüzü ile Yaşanan mezalimdendir ki Orhan’ın
daha ilkokul yıllarında tanışmıştık. tedavisi istendiği şekilde gitmiyordu. Amansız
Ya hasat mevsimindeki yaz tatillerinde ya hastalık kardeşimi esir almıştı. Bu sebeple,
da bayram tatillerinde anamın sıcak sinesinde, acilen Avustralya’ya dönmem gerekiyordu.
mütevazı sofralarında buluşabiliyorduk. Avustralya’ya dönüş zordu, ama döndük.
Dertleşip hem dem oluyorduk. Orhan’ı yürüyemez, konuşamaz bulduk.
Kardeşim ‘Orhan Baba’nın üniversiteye Bir cuma sabahı, helallik için iki arkadaşını
giriş puanı birçok tıp fakültesi ve mühendislikle- bekledi. Geldiler, helallik aldı, ruhunu Rah-
re gitmesine yetiyordu. Ama o, öğretmenliği seç-
mişti. ODTÜ’yü bitirmiş, öğretmen olmuştu.
man’a teslim etti. Onu bu özgür topraklarda,
Melbourne’nin Fawkner Müslüman Mezarlı- Orhan
Ben ise harbiye yolunu seçmiştim.
Asker ocağında adaletin temsilcisi, mağdur- BIZ AVUSTRALYA’DAYKEN
ğı’nda ebede uğurladık. Eşimle, başta İhsan Al-
peren olmak üzere bu sürecin tüm gönlü kırıkları
Kürücü
ların sesi olacaktım. Jandarma Genel Komutan- PLANLI DARBE’NIN SENARYOSU ve yetimlerinin yanında olmaya ahdimiz var.
lığı’nda Subay olarak görev aldım. YAZILIYORDU Avustralya’ya dönüşün akabinde, hakkımda Doğum tarihi:
Orhan baba TÜBİTAK’tan görev teklifi Biz Avustralya’dayken, Türkiye’de 15 açılan saçma sapan bir davayla müebbetle 03.02.1975
almasına rağmen, eğitim gönüllüsü olarak öğret- Temmuz Planlı Darbe senaryosu yazılıyordu. yargılanır olmuştum. Birlikte vermiş olduğumuz
menliğe baş koydu. İlk tayin yeri, Endonezya’ya Olaylar sonrası, rahmetli Orhan biraderimden kararın yerinde olduğuna ve rahmetlinin bizi Vefat tarihi:
gitti. Ben ise Harbiyeli bir subay olarak, ilk izin isteyerek ailecek ülkeye dönüş kararı aldık. bu durumu görerek adeta çağırdığına inancımız 14.07.2017
maaşımı Orhan’a yol ve bilet masrafı olarak Vardığımızda sürprizler karşıladı bizi. tam. Eski görevlerimize kavuşur muyuz?
verecektim. Görev yerim Jandarma Genel Komutan- Bilmem; ama muhacir olarak, kardeşim ‘ Mesleği
ODTÜ mezunu ve gönüllü olarak seçip lığı’nın Beştepe binası koridorlarında, polis ve Orhan Baba’nın mezarının olduğu Melbour- Fizik öğretmeni
gittiği ülkede düzenli bir maaşı, konforlu hayatı savcı, sorgusuz bir şekilde rütbeli meslektaşlarımı ne’dayız, artık Avustralyalıyız.
derdest ediyordu. Üst kısımları çıplak, “terörist” Gasp edilen haklara gelince; bir gün kavu- Vefat nedeni:
yoktu, ama çok mutluydu.
Yıllar yılı bizler artık o sıcak sobanın etra- muamelesiyle gözaltına alınıyorlar, işkencelere şuruz bilaşüphe. Hesap burada değilse, kalır Yurtdışında kanser
fında ve annemin sımsıcak kanatlarının altında maruz kalıyorlardı. Bu durum benim ve birçok Büyük Mahkeme’ye...

100
Arif Ülkesini hüzünle terk etti,
Özkan hicret diyarı Sidney’de Hakk’a yürüdü
Doğum Tarihi:
23.06.1952
YA Sevim Özkan tecelli ettiğini söylerdi. Her zaman hicret
Vefat Tarihi: ZI Eşi edenin yeryüzünde birçok geniş yer bulacağı
11.12.2020 inancını taşıdı. Allah da ona, gönlüne göre

A
rif Özkan, bir Kurban Bayramı arife- geniş bir memleket olan Avustralya ülkesine
Vefat Sebebi:
sinde Adapazarı’nda dünyaya geldi. hicret etmeyi nasip etti.
Sürgünde kalp krizi 6 yaşındayken annesini kaybetti. 4 Karanlık Temmuz, vefasızlıklar, yok
yıllık işletme bölümünü mezunu. Yaşadığı her saymalar ve Hizmet Hareketi gönüllülerine
Mesleği:
yerde örnek yaşantısı ile insanların sevgi ve tak- yönelik cadı avı gemi azıya alınca, çaresiz
Işletme mezunu dirlerine mazhar oldu. Çalışkanlığı ve dürüstlü- Türkiye’yi terk ederek, dünyanın ucu Avust-
ğüyle herkesçe bilinirdi. Gözde fabrikalarından ralya’ya geldik. Hicret beldesinde de gittiği
birinden emekli oldu. her yerde kısa zamanda herkes ile gönülden
1999 Marmara depreminde ailesiyle, evinin muhabbet bağı kurdu. Esasında kahırlı yanla-
enkazında saatlerce kaldı. “Ömrümde böyle bü- rıyla beraber, kalanlardan biraz daha talihli
yük bir sadaka veremezdim. Hayatımızı kaybetsey- sayılırdık. Zira Anadolu’da kalanlar her gün
dik, zaten her şeyi bırakıp gidecektik; ama evimiz, yeni bir zulme maruz kalıyor, her gündoğu-
malımız bizi bırakıp gitti. Canımız kurtuldu mu? munda yeni bir cendereye sokuluyorlardı.
Hayır ertelendi.” diyerek bizi teselli ederdi.
VEFATINDAN BIR GÜN ÖNCE “ÖLÜM
BINLERCE MASUM GIBI VE ÖTESI HAYATI” KONUŞTU
O DA ÜLKESINI TERK ETTI Bütün bunlar olup biterken o tertemiz kalbi de
Ve evini gönlünü hayra araladı. Evi adeta bir daha fazla dayanamadı. Derken, vatanından
yurt gibi kullanıma açıktı. Bu cömertliklerinden uzakta, gönül kırıklığıyla, türlü teessürle hayata
dolayı herkes onu biliyor ve tanıyordu. veda etti eşim. Berzah aleminin yeni misafiri
Bu cömertliği ona pahalıya mal oldu. Özkan’ı, Avustralya’da mülteci sıfatıyla Wol-
Binlerce masum gibi o da ülkemizde yaşanan longong şehrinin yeşillere bürünmüş kabristan-
soykırımdan nasibini aldı. Olayların hemen ESEN RÜZGAR, AILE lığına uğurladık. Hayatını hep iyilik ve hayır
akabinde sorgulamalar, sataşmalar, tehditler, FERTLERININ HERBIRINI yapma yörüngeli geçirdi. Bu yüzden vefat ha-
hakaretler aldı başını gitti. AYRI KITALARA SAVURDU beri herkesi derin üzüntülere saldı. Sidney’den
Hız kesmedi, hınçlar uzadı gitti... Esen sert rüzgarlar biz aile fertlerini ayrı ayrı misafirliğe Adelaide şehrine gitmiştik. Misafir
Nihayet, ardı arkası kesilmeyen iftiralardan noktalara savurmuştu. Aile fertleri bir hasretli- olduğumuz aile dostumuz Mustafa Bey
dolayı doğup büyüdüğü güzel yurdunu terk ğe itilmişlerdi aynı zamanda. Avustralya’ya vefatından önceki son hatırasını şöyle aktarır:
etmek zorunda kaldı. Özellikle en yakınlarından geldiğinde ‘Sanki ben öldüm de geldim’ “Merhum Arif Ağabey’le, misafirlik boyunca,
bile destek görmedi. Kardeşleri arasında hep, diyordu. Vefatına yakın aile dostlarına; sohbetlerimiz ‘ölüm ötesi hayat’ eksenli oldu.
en güvenilir kardeş olmasına mukabil, meş’um “Ben hicret ettim”. diyordu. Böyle demek- Vefatından bir gün önce günbatımını izlemeye
günden sonra yakın aile fertlerinin tutum ve le, dünden bugüne, yerinden, yurdundan çıkmıştık. O anı, ‘hayatımızdan bir gün daha
tavrına çok içerledi. ayrı düşmüşlerin ‘kutsal göçüünden kabul eksildi’ diye aktardı. Ve gerçekten son günü
Ve her ne zaman bu vefasızlığa dair mevzu ediyordu göçünü, hicretini. Elbette niyeti, oldu.” Arif Özkan, şu cefa âleminden bin bir
açılsa, derin derin hüzünlenir ve gözlerini yaşlar amelinden hayırlıydı mü’minin. Nihayet, artık hüzün ve gönül kırıklığıyla veda etti.
bürürdü. Ayrılmak, göçmek vardı kaderde. yeni bir sayfanın açıldığını, kaderinin böyle Mekânı Cennet olsun.

101
Sürgünde, sonsuzlukta
Ahiret inancı ve vicdanı olmayan için
dünyayı zindana çevirecek bir hadise Kedi
Miyavlaması Sendromu.

bir cennet kuşu:


Nurefşan’ın anne ve babası ise meseleye
bambaşka bir açıdan bakabilecek derinlikte
bir itikada sahipler. Onlar için Nurefşan

Nurefşan!
cennetten bir hediye, bir cennet kuşu…
Asla ağır gelmiyor ona bakmak, onunla
ilgilenmek.

İlk belirtisinden dolayı bu ismi vermiş NUREFŞAN’DAN ÇIKARDILAR


YA M.Nedim Hazar NEFRETLERINI
ZI Aile dostu olmaları da şaşırtıcı değil. Bebek doğduktan
Nurefşan’ın çocuk kalbi, henüz 16 yaşında
hemen sonra ağlaması kedi mırıltısı gibiyse,
olmasına rağmen 90 yaşındaki bir insanınki

T
ıp, çare bulamamış ama ismini çocuk maalesef bu hastalığa düçar oluyor.
kadar yorgundu…
bulmuş ne yazık ki! Kedi miyavlama- 50 binde bir görülen bir rahatsızlık bu.
Bu kadar ağır bir sıkıntı yetmezmiş gibi
sı sendromu. Kedi çığlığı sendromu Nurefşan dünyaya geldiğinde bu hasta-
zalimler hayatı daha da zorlaştırdı Ketenci
veya tıptaki isimleriyle Cri du Chat sendromu lığı ilk kez duyuyor anne babası.
ailesi için.
ya da Cri-du-Chat sendromu (5p delesyon Gözleri de görmeyecek denilerek olduk-
Ebeveynini işinden attılar, hapse atmak
sendromu, 5p minus veya Lejeune sendromu ça karamsar olmalarına sebebiyet veriyor
istediler, yetmedi Nurefşan’dan çıkardılar
olarak da isimlendirilir), 5. kromozomun bir doktorlar.
nefretlerini. Minik, engelli kızı on yaşınday-
parçasının kaybıyla ilişkili nadir bulunan bir O sebeple gördüğünü anladıkları gün,
ken okuduğu özel okuldan atabilecek kadar
genetik düzensizlik durumudur. bayram ediyorlar adeta. Ve hemşire uyarı-
gaddarlaştılar.
yor: “Çok zor ve meşakkatli bir yol bekliyor
Zor olan hayatını daha dar zor ettiler
50 BINDE BIR GÖRÜNEN sizi!”
küçük kızın. Anne babasıyla Almanya’ya
BIR RAHATSIZLIK Gerçekten de öyle.
iltica etti Nurefşan…
Yine zorlu dönemler, zor zamanlar…

CIĞERLERI TIKANDIKÇA ANNE


VE BABA NEFES ALAMIYORDU
Hayat tam yoluna girecekken sağlık sorun-
ları artık kontrol edilemez duruma geldi. Nurefşan
Nefes almakta zorlanıyordu cennet me-
leği. Ciğerleri tıkandıkça anne babası nefes
Ketenci
alamıyordu. Ve sonunda Yüce Yaradan
“bu kadar ıstırap ve imtihan yeterlidir” Doğum tarihi:
deyip yanına çağırdı minik kuşu. 13.04.2005
Ruhunu Rahman olana teslim etti.
Bu dünyadan bir Nurefşan geçti. Vefat tarihi:
Dünyanın olanca kirine, pisliğine, 25.07.2021
malayaniyatına karşı, tertemiz, masum ve
Vefat sebebi:
günahsız…
Şimdi cennetin kapıya yakın bahçesin- Hastalık,
de, anne babasını bekliyor artık!
Mekanın cennet olsun Nurefşan! sürgünde vefat
Artık bir Tuyurun/Hudrun’sun…

102
Ahmet Kaya ile aynı topraklarda…
Yasin
Karaman Yasin Öğretmen eşine: Dirimizi
Doğum Tarihi:
01.01.1991 istemeyenler ölümüzü ne yapsın’
Vefat Tarihi:
24.12.2018 YA Eyüp Ensar Seven haline gelip, en üst düzey devlet adamlarının sin’i Allah’a kavuşturacak bir vesileye dönüştü-
ZI Tarihçi çocuklarının okuduğu bu kurumu 50 otobüs ğü anlaşılmıştı. Bir müddet hastanede yattıktan
Vefat Nedeni: karşılığı kapatırlar? Nasıl bir vefasızlık bu?’ diye sonra yapılacak çok bir şey kalmadığından

M
ali’de görev yapıyordu. Okulu sorunca, Yasin de Fransız’a, “Hadi sıfır model doktorların izniyle evine geçirmişlerdi onu.
Sürgünde kanser haramiler tarafından gasp edilince otobüsler olsa yine anlayacağız da bir de ikinci Türkiye’den annesi ve ağabeyi geliyorlar.
Mesleği: çareyi Fransa’ya sığınmakta buldu… el arabalara bizleri satmazlar mı, işte o bize Vefata kadar olan süreçte bir kere gözlerini
Burada yakalandığı amansız hastalığa vücudu fena dokundu” der. Fransız memur bu cevap açıyor ve annesiyle abisiyle helalleşiyor. Hatta
Öğretmen daha fazla dayanamadı, yenik düştü ve yüzlerce karşılığı uzun uzun gülme krizine tutulur. görüntülü telefonla babası ile de dramatik bir
masum gibi o da Hakk’a yürüdü… Onun gibi iyilik ve tevazu timsali dostların vedalaşma yaşıyor. Kız kardeşi ve yeğeni ile de
Muhacir öğretmen Yasin Karaman’ın ve içtenlikleri batılı insanları çok etkiliyor. görüştükten sonra tekrar uykuya dalıyor.
aziz şehitlerin hatırasına saygıyla… Yasin, Avrupa’ya geldikten kısa süre sonra Mevlit kandili akşamı Marsilya civarındaki
Erzincan’a söyleşiler içim gittiğim zaman ta- kolon kanserine yakalandığını öğrenir. Paris’te gönülden dostları evinde toplanıyorlar.
nışmıştım Yasin’le. O zamanlar üniversiteli olup hemen tedaviye başlanır. O mübarek gece sürekli dualar ve salavat-
kendisinden daha genç üniversitelilere rehberlik larla Yasin’in etrafına halelenmiş dostları gören
yapıyordu. Anılarımda hoş izler bırakan bir EVLERE KÖY YUMURTASI anne o kadar çok duygulanıyor ki Yasin’in eşine
sosyal, din, tarih sohbeti yapmıştık… SATMAYA BAŞLADI olan vasiyetine razı oluyor.
Sonra aradan yıllar geçti. Ben Fransa’ya Kemoterapi almasına rağmen genç öğretmen eşi
geldikten bir yıl sonra Yasin de bu ülkeye ve bebeğinin geçimi için evlere köy yumurtası ve ETRAFIMIZDA BÖYLE BIR
gelmişti. Ben ilk anda çıkartamadım ama o çiftlik sütü satıyordu. Bu vesileyle kendisiyle az DOSTLUK KALMADI
Erzincan hatıramı canlandırarak tanıttı kendini. da olsa sık görüşme imkânı buluyordum. Yasin hanımına, ‘Dirimizi istemeyenler ölümü-
Yasin üniversiteyi bitirdikten sonra Senegal’e, “Senin gezi ve yorum, her paylaşımını zü ne yapsın’ demiş… Türkçeyi zor konuşan
oradan Gine’ye daha sonra da Mali’ye öğret- ilk okuyanım” diye beni motive ederdi. Daha Kürt Anne, oğlunun etrafındaki yoğun ilgi ve
men olarak hicret etmiş. sonra Fransa’nın Akdeniz şehirlerinden olan alakayı görünce; “Vefa buradaymış. Bizim
Ama her yerde olduğu gibi kem ve haset Marsilya’ya geçtiler. etrafımızda böyle bir dostluk kalmadı. Artık
nazarlar, sonunda bulunduğu ülkeye de baskılar Orada da hasta haline rağmen her zamanki siz neye karar verdiyseniz ben razıyım.” diyor.
yapmaya başladılar. Sermayesi hamaset olanlar pozitif haliyle kalpleri buruk arkadaşlara can Fransa’da böylece defni söz konusu oluyor. Ve
yeni bir medeniyet inşa etmek uğruna ömürlerini oluyordu. Zaman ilerledikçe kanserin artık Ya- saatler 22.00’yi gösterdiğinde Yasin gıpta edile-
feda edenlerin bin bir zahmet ve fedakarlıkla cek bir vefatla, dualarla inleyen bir odada, temiz
açtıkları okulları kapatmaları veya kendilerine tuttuğu ruhunu Rahman’a teslim ediyor.
devretmeleri karşılığında fakir ülkeye rüşvet teklif O sevimli simaya sahip çocukların, rüşt ça-
ettiler. Bu rüşvetin içerisinde İstanbul Belediye- ğına ermesiyle birlikte kaybettiği saflık ve şirinliği
si’nin eskimiş 50 otobüsü de vardı. Yasin’de görürdüm. Tıpkı kendisini yetiştiren
atmosferdeki nice dostlar gibi. Allah rahmet
FRANSIZ MEMURUN eylesin Yasin. Rabbim, şimdilik ayrıldığın kü-
MÜLAKATTAKI GÜLME KRIZI çük yavrunla cennetlerde buluşmayı nasip etsin.
Yasin Fransız yetkililerle oturum mevzuları İnanıyorum ki ismini aldığın surede geçtiği üzere
için yaptığı mülakatta memur onun hikayesini Rabbim’in cennetlerini görecek olduğunda,
dinledikten sonra, “Nasıl oluyor da 20 yılı sana bugün terörist diyenler için “Keşke onlar
aşkındır bulunduğunuz ülkenin en iyi okulu da görselerdi Rabbim’in ihsanlarını” diyeceğini.

103
Yavrumu 11. gün adli tıpta
tanınmaz halde bulduk, tırnağındaki
izden teşhis edebildik
dedim. O da “Anne bu benim stres topum” anneannenin mezarına gidemiyorum götürebilir-
YA
ZI
Şevkiye Tekin dedi. “Ben sana top alayım onunla stres at. Ne- sen oraya götür beni.” dedim. Tamam annecim
Annesi
den kendine zarar veriyorsun?” dedim. “Anne dedi, kuzenlerimle hep birlikte ziyarete gittik.

M
neden öyle diyorsun? Ben uçuş eğitimlerine Gittiğimizde “Annecim üzülme ben bundan
urat bize en son Ramazan Bayramı
gidiyorum. Uçuş esnasında uçak düşebilir. Ben sonra her izne geldiğimde seni anneanneme
tatilinde gelmişti. Öncesinde uçuş
bu mesleği Peygamber ocağı bildiğimizden ziyarete getireceğim.” dedi. Annemin mezarının
eğitimine gitmişti. Bayramın ikinci
askeri okulu seçtim. Biz burada şehit olacağız, karşısı da yeşillik bir alandı, mezar yapılmamıştı
günüydü, oturmuştuk. Ben mutfakta yemekle
dedi. “Ben uçakta öldüğüm zaman bütün bir oraya. Yeşil alanın arka kısmında büyük barış
uğraşırken konuşmaya başladı. Şehitlikten, anıtı levhaları var. “Anne burası ne kadar
halde mi geleceğim? Parçalanmış halde cesedim
hayattan bahsederken “Anneciğim, bir gün güzel bir yer tam yüksek yeşil bir alan, karşıda
gelecek, belki beni teşhis edemeyeceksiniz belki
ben bu kapıya şehit olarak geleceğim. Kendini barış anıtı var, şehit olursam buraya gömülmek
beni tırnağımdan tanıyacaksınız anne. Bunda
hazırla.” dedi. Ben de o zaman “Annecim da var bir hayır.” dedi. Ben “Yine de zarar isterim.” diye espri yaptı. Şehit olduktan sonra
Allah şehit olmayı nasip etsin tabii ama ileriki verme annecim kendine” dedim. Dediği gibi, onu bulduk, buraya getirilmesini istedim, tam
zamanlarda inşallah” dedim. bu 15 Temmuz olaylarında 10 gün aradan dediği yere gömüldü. Şu anda barış anıtının,
sonra 11. gün adli tıpta tanınmaz halde bulduk anneannesinin karşısındaki yeşil alanda. Ben
BIR GÜN ŞEHIT OLARAK, Murat’ı. Kendi söylediği gibi tırnağındaki izden şimdi annemi sık sık ziyarete gidiyorum.Çünkü
PARÇALANMIŞ HALDE tanıdık yavrumuzu, öyle teşhis edebildik. yavrumu her ziyarete gittiğimde annemi de
CESEDIM GELECEK, BELKI BENI ziyaret ediyorum. Böyle anılarımız var…
TEŞHIS EDEMEYECEKSINIZ ANNECIĞIM ÜZÜLME HER
SABI ÇOCUK GIBI GELDI,
Murat
Mesleğini eline al, gelinim olsun, torunlarım IZME GELIŞIMDE ANNEANNEMI
olsun, ondan sonra Allah’ım doğru zamanda ZIYARET EDECEĞIZ O ŞEKILDE GÜNAHSIZ GITTI
Ahlak bakımından da ben razıydım. Rabbim
Tekin
şehitliği nasip etsin.” dedim. Böyle konuşmuş- Konuştuktan sonra da tekrar stres oldu, “Anne
tuk. Bir de otururken stresten sol başparmağının gel seni bir gezmeye götüreyim, istediğin bir yer de razı olsun. Ki razı inşallah ki onu en güzel
ortasını oymuştu, hafif iltihaplanma olmuştu. var mı? Bayramda hep evdesin. Gel bir deği- şekilde aldı. Saygılı, efendi, dürüsttü. Hiç
“Anneciğim, neden böyle yapıyorsun. Eğitime şiklik olsun.” dedi. Annemin mezarı arabayla kalbimizi kırmadı. Zaten 13 yaşında devletin
Doğum tarihi:
gideceksin zorlanırsın oralarda. İltihap kapar.” yarım saat uzaklıkta, gidemiyordum. “Annecim, okuluna teslim ettik. Misafir gibi gidip geliyor-
du. Çocukluğuna, gençliğine doymadı. Hiçbir 15.12.1994
günaha, harama bulaşmamıştı. Sabi çocuk gibi
Vefat tarihi:
geldi sabi çocuk gibi gitti. Yüzü gibi ahlakı
da çok güzeldi. Allah bütün insanlara benim 15.07.2016
evladım gibi güzel ahlaklı evlat nasip etsin. Vefat sebebi:
Biz çok razıydık o da bizden razıdır inşallah.
Bizim hakkımız ona helal, onun da bize helaldir Köprüde vahşice
inşallah. Efendiydi, dürüsttü, yalan sevmezdi katledildi
her zaman doğrunun yanındaydı. Çok efendiydi
çok düzgündü. Mahallede komşularımıza karşı Mesleği:
da çok yardımseverdi, saygılıydı hatırlarını Harbiyeli
sorardı. Her yönden iyiydi işte…

104
A T
vustralya merkezli Advoca- oprağa Düşen tohum misali, ahirette
tes For Dignity (Haysiyet yeşeren, "Biten Hayatlar" OHAL
Savunucuları), kısa adıyla döneminde başlayan, günümüzde
AFD, hukukun üstünlüğü, demokrasi, de artarak devam eden zulümler neticesinde
temel insan hak ve özgürlüklerini savun- hayatını kaybedenlerin, unutulmaması, kayıt
mak amacıyla kurulan bir İnsan Hakları altına alınması, tarihe bir not düşülmesi adına
kurulmuştur. Dünyanın çeşitli bölgelerin- kurulmuş bir platformdur. Bugüne kadar sos-
de ve özellikle Türkiye’de hukuksuzluğa yal medya ve internet haberlerinden ulaşabil-
uğrayan mağdurların sesini duyurmaya diğimiz 144'ü kadın, 73'ü çocuk olmak üzere
çalışan AFD, özellikle Türkiye ve dünya- toplam 784 canımızı kayıt altına aldık.
nın çeşitli ülkelerindeki baskı rejimlerinin Amacımız, vefa adına bu isimleri unutma-
mağdur ettiği insanların sesini dünya mak, unutturmamak ve onların hayırla yad
kamuoyuna duyurma çabasında. edilmelerini sağlamaktır.

You might also like