Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

_____________________________________________________________________________________

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305

ISSN: 2148-2489 Doi Number: http://dx.doi.org/10.29228/ASOS.69832

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayımlanma Tarihi / The Publication Date
4.05.2023 29.07.2023

Arş. Gör. Asena YILDIRIM


Doğuş Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Oyunculuk Bölümü
ayildirim@dogus.edu.tr
Orcid: 0000-0002-2278-8463

STRINDBERG’İN GÜÇLÜ OYUNUNDAKİ KADIN KARAKTERİN


SESSİZLİĞİNİ SÖYLEME ÇEVİRMEK1
Öz
Kadınlar, dünden bugüne tarihsel süreç içerisinde erkek egemenliğine maruz
kalarak ataerkil ideolojinin çevrelediği sınırlıklar içerisinde yaşamış ve toplumsal
olarak patriarkal sistem tarafından birçok tahakküme maruz kalmıştır. Toplumsal
olarak yaşatılan bu eril tahakkümün araçlarından birisi de dildir. İktidarın
söylemini oluşturan dil, toplumu etkileyen ve yönlendiren ideolojik bir araçtır.
Yazınsal alanda tiyatro metinleri üzerinden de oluşturulan bu eril dil, oyun
karakterleri aracılığıyla iletilmekte ve kadın karakterler bu dile karşılık sessiz,
karşılık veremeyen, susturulan konumda ele alınmaktadır. Nitekim 19. yüzyılın
önemli yazarlarından August Strindberg’in döneminin kadına bakışını ve kadının
toplumsal konumunu eserlerinde olduğu gibi yansıtarak ele aldığı metinlerinden
biri olarak 1889 yılında yazdığı “Güçlü” adlı tiyatro metni de, kadınların bu eril dil
üzerinden tahakküm altına alındığının örneğini oluşturmaktadır. Metinde Bayan X
tarafından Bayan Y karakterine dil aracılığıyla hakimiyet sağlanırken, Bayan Y
karakteri bu söylemler karşısında sessizlik içerisinde ele alınmaktadır. Bu
bağlamda çalışmanın amacı, August Strindberg’in yazdığı “Güçlü” adlı tiyatro
metnini feminist eleştirel söylem analizi yöntemiyle inceleyip dil aracılığıyla
sağlanan hakim ideolojiyi ve toplumsal kalıp yargıları ortaya çıkarıp Bayan Y
karakterinin sessizliğini söyleme çevirmek üzere feminist bakış açısından ve bakış

1
Bu makale, 27-30 Nisan 2023 tarihleri arasında düzenlenen “7. Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Kongresi”nde
sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

açısının getirdiği feminist stratejilerden yararlanmaktır. Metinde eril dilin nasıl


kadın karakterin söylemi haline getirildiği ve nasıl diğer kadın karakter üzerinden
egemenliğin sağlandığı feminist eleştirel söylem analizi yöntemiyle ortaya konacak
ve eril dil karşısında sessizliği bir direniş olarak söyleme çevirmek feminist
stratejiler yoluyla araştırılacaktır.
Anahtar kelimeler: Strindberg, Güçlü, Sessizlik, Kadın, Feminist Strateji.
TURNING THE SILENCE OF THE FEMALE CHARACTER IN
STRINDBERG’S THE STRONGER DRAMA TO SAY
Abstract
Until today, women have been exposed to male domination in the historical
process, lived within the boundaries of patriarchal ideology, and been socially
exposed to many dominations by the patriarchal system. Language is one of the
tools of this masculine domination that is kept alive socially. Language, which
constitutes the discourse of power, is an ideological tool that affects and directs
society. This masculine language, also created through theatrical texts in the
literary field, is transmitted through the play characters. The female characters are
handled in a silent, unresponsive, silenced position in response to this language.
One of the text of August Strindberg, one of the important writers of the 19th
century, in which he reflects the view of women of his period and the social 294
position of women in his works, the theater text “The Stronger”, written in 1889, is
an example of women being dominated through this masculine language. In the
text, the character of Mrs. Y is dominated by Mrs. X through language. In contrast,
the character of Mrs. Y is handled in silence in the face of these discourses. In this
context, the study aims to analyze the play “The Stronger” written by August
Strindberg with the method feminist critical discourse analysis and to reveal the
dominant ideology provided through language and the social stereotypes. It is also
to use the feminist point of view and feminist strategies brought by the point of
view to turn the silence of the character of Mrs. Y into discourse. In the text, how
the masculine language is made into the discourse of the female character and how
the dominance over other female character is achieved will be revealed as a result
of method feminist critical discourse analysis and this resistance will be examined
through the feminist strategies.
Keywords: Strindberg, The Stronger, Silence, Female, Feminist Strategy.
GİRİŞ
19. yüzyıla kadar kadınlar tarihsel süreç içerisinde yaşadıkları dönem ve toplumlarda her
zaman hakim olan ataerkil ideolojinin ürettiği yapıya ve bu yapının olası sonuçlarına maruz
kalmışlardır. 19. yüzyıl kadınların kendi hakları için seslerini çıkardıkları ve ardından gelen
yüzyıl ise talep ettikleri haklar doğrultusunda örgütsel bir şekilde harekete geçtikleri yüzyıl
olarak tarihte yerini almaktadır. 1889 yılında, tam da bu iki dönem arasındaki geçiş zamanında
İsveç oyun yazarı August Strindberg “Güçlü” adlı tiyatro metnini yazmıştır. Döneminin
kadınlara özgü baskıcı ve toplumsal kalıp yargılara sahip düşünce biçimini eserlerine doğrudan
aktaran Strindberg, “Güçlü” adlı kısa oyununda da kadın karakterlerden ikisine replik
yazmayarak ataerkil ideolojinin sağladığı eril tahakkümü dil aracılığıyla oluşturmaktadır. Dil,

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

toplumu etkileyen ve yönlendiren bir araç olarak iktidarın yani ataerkin söylemini
oluşturmaktadır ve Belek Erşen’in (2018) de belirttiği gibi dil, erkeğin dünyayı kendi anlayışına
göre somutlaştırmakta kullandığı bir diğer araçtır. Strindberg’de bu bağlamda babanın dilini
aktarmak üzere Bayan X karakterine söz verirken, diğer kadın karakterleri susturmaktadır.
Kadın ve dil arasındaki ilişki göz önüne alındığında kadının kullandığı ve kadına karşı
kullanılan dil olmak üzere iki alan karşımıza çıkmaktadır ancak yazar metin içerisine bu
alanlardan yalnızca birini dahil ederek dil aracılığıyla cinsiyetçi ve baskıcı bir tutum
geliştirmektedir. Strindberg metinde kadının kullandığı değil, kadına karşı kullanılan dili tercih
ederek dil aracılığıyla eril tahakküm oluşturmaktadır. Bu ataerkil toplum dili kadına özne olarak
yer vermeyerek onu erkeğin nesnesi, bir anlamda aracı yapmaktadır. Kadınları pasif kılan bu
düzen onları erkeğin biçimlendirdiği bir dilin hakimiyetine almaktadır (Güden, 2006). Diğer
kadın karakter metinde özne olmadığı gibi Bayan X karakteri de bu noktada yalnızca eril dili
aktaran bir araç konumundadır, o da özne değildir. Çünkü dil öyle güçlü ve derin bir yapıdır ki
kadın kamusal alanda yer edinmeye başladığında bile bunu erkek egemen bir dil üzerinden
yapmak zorunda kalmaktadır (Güden, 2006). Bayan X’in diğer kadın karakterlerden farkı ise
erkeğin biçimlendirdiği dilin hakimiyetine maruz kalan değil, o dili benimseyerek dilin
hakimiyetine maruz bırakan kişi konumunda olmasıdır. Ataerkil düşünce yapısı Bayan X
karakteri üzerinden aktarıldığı için kadınlar metinde dişil bir dil oluşturarak benliklerini ifade
edememekte ve dinleyici konumda kalmaktadır. Metinde dişil bir dilin imkanı oluşturulamadığı
için tüm kadın karakterler cinsiyetleri harici konuşmanın da ötekisi olarak yer almaktadır.
Strindberg döneminin erkek egemen dilini ve cinsiyetçi toplumsal kalıp yargılara dayanan 295
söylemleri ataerkil ideolojiye sahip kadın karakter üzerinden aktarmakta ve bu söylemi
üretmeyen kadın karakterleri de susturarak söylemlerin yeniden üretilmesini sağlamaktadır. 19.
yüzyılın önemli yazarlarından Strindberg kültürün en önemli öğelerinden biri ve toplumun
yansıması olan dili, kadınlar üzerinden hegemonya sağlamak ve hakim ataerkil ideolojiyi
yansıtmak adına yeniden üretmek üzere bir araç olarak kullanmaktadır. Bu nedenle eril dilin
söylemini benimseyip aktaran kadın karakter konuşturulurken, diğer kadın karakterler sessizlik
içerisinde ele alınmaktadır.
Oyunda Bayan X, Bayan Y ve garson kız olmak üzere üç kadın karakter olmasına karşın,
oyun Bayan X’in monoloğu üzerinden ilerlemektedir. Bayan X’in eril dille patriarkinin
cinsiyetçi ideolojisine yönelik yaptığı konuşmalar ve karşısındaki kadını baskılayıp susturması
oyunun hakim dilini oluşturmaktadır. Buna karşın ise Bayan Y karakteri herhangi bir söz ya da
eylem içerisinde bulunmamaktadır çünkü Bayan Y karakteri konuşmak için hamle yaptığında
karşısındaki eril dile hakim kadın tarafından susturulmaktadır. Strindberg Bayan Y karakteri
için sessizliği bir pes ediş, boyun eğiş ve kabulleniş olarak sunmaktadır. Sessizlik, ataerkil
ideoloji tarafından kadınlara olması gereken olarak sunulur. Bu baskının yanında, değinilen
dilsel etkenler nedeniyle kendini rahatça ifade edemeyen kadınlar, sessizliği bir tercih olarak da
görebilmektedir (Soyumert, 2008). Strindberg’in suskun kadın karakterinin karşısına koyduğu
Bayan X karakterinin ise söylemleri kendi istek ve arzuları doğrultusunda değil erkeklerin
düşünceleri ve erkeklerin oluşturduğu sistemin söylencesi üzerinedir. “Konuşan” kadın,
özellikle kamusal alanda konuşan kadın, hep öznelik ile nesnelik arasında, sözün sahibi olmak
ile söz tarafından sahiplenilmek arasında kalmış, kendi içinde, kendine karşı bölünmesi
gerekmiştir (Irzık ve Parla, 2021). Ataerkil toplumun dilini oluşturan Bayan X’in hemcinsine
karşı saldırgan tavırları ve söylemlerinin eril dilde oluşumu da bu sebepledir. Irıgaray, kimlik
ilkesinin ekseninde yer aldığı ilkelere göre tek bir cins tarafından belirlenmiş ve yapılandırılmış

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

sadece bir tek dil olduğuna göre, kadınların ötekiyle-erkekle özdeşleşmelerinin dışında başka bir
alternatifi zaten yoktur, der (Öztürk ve Tutal, 2001). Bu nedenle Bayan X bu metinde yazar
tarafından eril dili ilettiği için konuşma hakkı verilen karakter durumundadır. Bu ideolojiye
ayak uydurmayan kadın karakterler ise susturulmaktadır. Strindberg, bu suskunluk halini
babanın dili karşısında boyun eğen konumda ele almaktadır çünkü “Güçlü” adlı metni yazdığı
dönem olan 19. yüzyılda, kadınlara özgü davranış biçimlerinden biri de erkeğin sözü ve sesine
karşı sessiz kalınmasıdır. McDermott’ın (2016) da dediği gibi kadınlar hem gerçek anlamda
eşlerinin veya babalarının evlerine kapatılmışlar hem de mecazen eril metinlere
hapsedilmişlerdir. 19. yüzyılda yazarların çoğunun erkek olması, yüzyılın cinsiyetçi Viktoryen
kanunları ve topluma hakim ataerkil bakış açısı doğrultusunda metinlerin çoğunda kadınlar
nesne konumunda, pasif ve sessizlik içerisinde ele alınmaktadır. Dönemin yazarları bu hakim
ataerkil ideolojiyi farklı şekillerde iletmişlerdir. August Strindberg ise bu ideolojiyi yazdığı
tiyatro metinleri üzerinden dil aracılığıyla aktarmaktadır. Metinde; karakter aracılığıyla
toplumun kalıp yargılarının aktarımı, erkek bakış açısının sunumu, kadına karşı aşağılama ve
susturmaya yönelik davranışlar sunulmaktadır. Dil üzerinden sağlanan bu hakim cinsiyetçi
ideoloji de ancak metin, feminist bakış açısını içeren feminist eleştiri ile incelendiği zaman
ortaya çıkabilmektedir.
Feminist bakış açısını içeren feminist eleştiri birçok alanda ele alındığı gibi 1960’lı
yıllarda da yazınsal alanda, ataerkil ideolojinin ürettiği toplumsal normları ortaya çıkarmak ve
bu normlar üzerinden kadınları sınıflandırmaya çalışan söylemleri ortadan kaldırmak amacıyla
296
feminist edebiyat eleştirisi olarak karşılığını bulmuştur. Çıkış noktasında feminist eleştirinin
amacı, cinsiyet rollerinin doğal farklılıklarının gerektirdiğinden de öte farklılaştırılmasında etkin
olan erkek egemen ideolojileri saptamaktır. Demek ki feminist eleştiri sosyolojik bir olgunun
kavranma, eleştirilme ve değiştirilme gereğini de içeren kapsamlı bir eleştirel harekettir (Parla,
2021). Feminist eleştiri yazınsal alanda feminist edebiyat eleştirisi olarak tezahür etmiş ve edebi
metinlerde özellikle kadına roller dayatan, nesne konumunda kullanan ve kadını aşağılamaya
yönelik oluşturulan bu eril dil karşısında kadına özne olarak rol vererek kendi dilini konuşma
imkanını yaratmak adına belirli stratejik yollar üretmiştir. Feminist edebiyat eleştirisi
kuramsallaşarak tiyatro alanında da karşılığını bulmuş ve metinler feminist dramaturgi
yöntemiyle incelenerek oyun metinleri ve metinlerin söylemleri sorgulanmaya başlanmıştır.
Böylece feminist bakış açısı sayesinde metinlere yeni bir okuma sunulmaktadır ve sahneleme
aşamasında da Özsoysal’ın (2008) dediği gibi, metinde ortaya çıkan kendiliğinden ideolojiyi
veya ataerkil ideolojiyi sahneye taşımamak, sahne üzerinden yeniden üretmemek ya da
pekiştirmemek asıl hedef olmalıdır. Ataerkil ideolojinin ve eril dilin yeniden üretilmemesi adına
tiyatro metinlerine var olan söylemler üzerinden inceleme yapılarak metinlerin bu bağlamda
dönüştürülmesi ve feminist bir bakış açısıyla yeniden üretilmesi sağlanabilmektedir.
Bu çalışmada, metnin dönüştürülmesi ve feminist bakış açısıyla yeniden üretilmesi
noktasında Bayan Y’nin sessiz konumunu bir direniş pratiği olarak ele almak için metne dil
üzerinden bir inceleme yapılmıştır. Bu nedenle metin öncelikle feminist eleştirel söylem analizi
yöntemiyle incelenmiş ve böylece ataerkil ideolojinin ürettiği cinsiyetçi söylemler, karakter
üzerinden yansıtılan eril dil ve tahakküm ortaya konulmuştur. Kadın karakter üzerinde kurulan
bu baskı, sessizlikle söylemin yeniden üretilmesinin sağlanmaması adına var olan sessizliğin
tiyatroda uygulanabilen feminist stratejiler yardımıyla bir direniş pratiği olarak ele alınması
hedeflenmiştir. Tiyatroda biçim, içerik ve uygulama alanında ele alınabilecek feminist stratejiler
çalışma dahilinde biçimsel ve uygulamaya yönelik olarak iki başlık altında incelenmiştir.

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

Biçimsel olarak yapı söküm ve Brecht’in epik tiyatro unsurlarından tarihselleştirme, gestus ve
yabancılaştırma kavramları ele alınmış olup uygulama başlığında ise metnin söylemini
dönüştürecek reji önermelerine yer verilmiştir. İnceleme sonucu ortaya çıkan tüm bulgular,
kadın karakterin sessizliğini söyleme çevirmek üzere nasıl bir direniş pratiği sunulmalı sorusu
bağlamında sonuç kısmında tartışılmıştır.
YÖNTEM
İsveç oyun yazarı August Strindberg’in 1889 yılında yazdığı “Güçlü” adlı kısa oyunda,
dönemin ataerkil ideolojisi kadın karakterin söylemi üzerinden ele alınmakta ve diğer kadın
karakter bu söylem karşısında sessiz konumlandırılmaktadır. Dönemin hakim olduğu toplumsal
yapı ve kadının bu yapı içerisindeki konumu ele alındığında söylemde bulunan kadın karakterin
ataerkil ideolojiye sahip olduğu ve bu ideolojiyi eril dille aktardığı görülmektedir. Söylemin
aktarıcısı olan kadın ve alıcısı olarak da karşısındaki kadın karakter arasında geçen ve monoloğa
dayalı olarak sürdürülen oyun metnindeki eril dilin söylemi bağlamında metin, feminist eleştirel
söylem analizi yöntemiyle incelenmiştir. Ardından metne ve karakterlere feminist bakış açısı ile
yaklaşılıp, sessiz ele alınan kadın karakterin sessizlik üzerinden söylem üretmesi için feminist
bakış açısının geliştirdiği feminist stratejilerden yararlanılmıştır.
Metinlerin içerisindeki üretilen anlam ve dil pratikleri üzerinde duran söylem analizi
metinde yer alan ideoloji, güç ilişkileri, anlatım ve diyaloglar üzerinden incelemeler
sunmaktadır. Söylemi ileten kişi, söylemin alıcısı ve söylem ile iletilmek istenen mesaj söylem
297
incelemeleri açısından önemli bir noktada durmaktadır ancak burada söylemin bireysel bir
üretim olduğu düşünülmemelidir. Çünkü dil onu kuşatan sosyal dünya ve o sosyal dünyanın
ideolojileri tarafından sarmalanmış durumdadır. Dilin ardında, ondan ayrılamaz bir biçimde
duran siyasal bir söylem mevcuttur (Çelik ve Ekşi, 2008). Böylece söylemin sosyal düzeyde
oluşturulan ve kurumlar, kişiler aracılığıyla iletilen daha büyük bir ideolojik oluşumun dil
aracılığıyla sunulan ifadesini içerdiği söylenebilmektedir. Kim nasıl ve niçin konuşuyor? Kim
nasıl dinliyor ya da susuyor? Kim nasıl yazıyor veya okuyor gibi sorularla başlayan söylem
analizi varsayımlardan değil belirsizliklerden hareket eder (Çelik ve Ekşi, 2008). Bu nedenle
“Güçlü” metni, söylemin üreticisi ve taşıyıcısı olan tek kadın karakterin monoloğu üzerinden
ilerleyip diğer kadın karakteri bu iletilen söylemin dinleyicisi ve yeniden üreticisi noktasına
taşımaktadır. Bu noktada konuşan karakter ne söylemek istiyor, hangi ideolojiyi bize iletiyor,
susan ve dinleyen kadın neden susturuluyor, eyleme geçmesi gerekirken neden sadece dinliyor
sorularının cevabı ve metnin içerisinde üretilmek istenen anlamın ortaya çıkarılması noktasında
eleştirel söylem analizine ihtiyaç duyulmaktadır. Eleştirel söylem analizi söylemin yapıldığı
mekan, zaman ve kişileri merkeze alarak metin içerisindeki tutumları ortaya çıkarmakta ve bu
tutumlara eleştiri getirmemizi sağlamaktadır. “Güçlü” adlı tiyatro metninde de döneminin
ideolojisini ve toplumsal yargılarını eril tahakkümün araçlarından biri olarak dille ileten kadın
karakterin, diğer kadın karakter üzerinde bu sayede egemenlik kurduğu görülmektedir.
Dolayısıyla eleştirel söylem analizi de bu bağlamda gücün ve iktidarın parametrelerini
tanımlamak, politikaların nasıl belirlendiğini ve ideolojileri araştırmak için alternatif nitel bir
yaklaşım oluşturmaktadır (Howarth ve Griggs, 2016). Eleştirel söylem analizi sayesinde
metinde üretilen cinsiyetçi, eşitsizlik içeren, ırkçı vb. söylemlere eleştirel tutumla yaklaşılmakta
ve metinler bu tutumla incelenmektedir. Bu çalışmada; metin içerisinde kadınların toplumsal
açıdan bulunması gereken konum, toplumsal kalıp yargılara göre şekillenmesi gereken
eylemleri ve yaşamdaki tutumları, kadınların erkeğin ötekisi olma noktasında nesne olarak ele
alınması, kadının konuşturulmaması gibi üretilen anlamlar noktasında söylem ve ideoloji

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

arasındaki güçlü ilişkinin ortaya çıkması için feminist bir eleştirel söylem analizine ihtiyaç
duyulmaktadır. Feminist eleştirel söylem analizi, metnin içerisindeki toplumsal cinsiyet
eşitsizliğini ortaya çıkarmak ve kadınlara karşı eril dille yönlendirilen söylemler üzerinden
metne eleştirel bir bakış açısı getirmeye yardımcı olmaktadır. Bir başka deyişle sosyal bir grup
olarak kadınları dışlayan, güçsüz düşüren; erkeklere ayrıcalık tanıyan (fallogosantrik), sistemli
güç ilişkilerini patriarkal sosyal düzeni sürdüren söylemleri eleştirmek hedeflenir (Çimen,
2021). Eleştirel söylem analizinin daha belirli ve özel bir alanı olarak feminist eleştirel söylem
analizi, metinlere feminist bakış açısı geliştirmekte ve bu yaklaşımla dil ve ideoloji arasındaki
ilişkiye yönelik eleştirel tutum almaktadır. Ele aldığımız metinde Bayan X karakterinin
toplumdaki erkeklerin temsili olarak konumlanması ve ataerkil bakış açısıyla söylemlerini
oluşturması, karşısındaki Bayan Y karakterinin sessizliği sayesinde onaylanmakta ve söylemler
haklı çıkarılmak istenmektedir. Bu nedenle feminist eleştirel söylem çalışmalarının amacı,
sıklıkla sorgulanmadan kabul edilen toplumsal cinsiyet varsayımlarının ve hegemonik güç
ilişkilerinin söylemsel olarak üretildiği, sürdürüldüğü, müzakere edildiği ve meydan okunduğu
karmaşık, incelikli ve bazen o kadar da ince olmayan yolları göstermektir (Lazar, 2007).
Böylece “Güçlü” adlı tiyatro metni, feminist eleştirel söylem analizi yöntemiyle incelendiğinde
metin boyunca sürdürülen dil hegemonyası ve kadın karakterin neden susturulduğu ortaya
çıkmaktadır.
Feminist eleştirel söylem analizi yöntemi, feminist bakış açısının olanaklarını kullanarak
bu bakış açısının metinler üzerindeki katkılarından oluşan disiplinler arası bir çalışmanın
298
ürünüdür. Metinlerdeki toplumsal cinsiyet rollerinin ve kadınlar özelinde işlenen eşitliksiz ve
ayrıcalıklı uygulamaların ortaya çıkarılması noktasında, yeni oluşan söylemdeki anlam ve dil
arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Söylemde üretilen bu kadın mücadelesine karşıt kavramlar,
feminist eleştirel söylem analizi yoluyla incelendiğinde ortaya bu söylemin dönüştürülmesi
açısından imkan sağlanmaktadır. Çünkü Irzık ve Parla’nın (2021) da belirttiği gibi feminizm,
kadınların erkekler tarafından yapılmış bir dil içinde yaşamak zorunda olduğunu saptamıştır.
Bunun en azından bir anlamı, kadınların sessizliğinin, sürekli olarak onlar hakkında ve onlar
üzerinden, onların dolayımıyla konuşan bir dil tarafından tanımlanması ve güvence altına
alınmasıdır (Irzık ve Parla, 2021). Bu sebeple çalışmanın amacı kapsamında, ele aldığımız
“Güçlü” oyun metninde iletilmek istenilen mesaj, ortada bulunan ideoloji, karakterlerin
tutumlarının ortaya çıkarılması ve oyundaki kadın karakterler üzerinden oluşturulan güç
ilişkisini sunmak için metin feminist eleştirel söylem analizi yöntemi ile incelenmiştir. Metin,
feminist söylem analizi yöntemiyle inceleneceği için öncelikle Strindberg’in yaşadığı dönem,
dönemin toplumsal yapısı ve dönemin kadına yönelik bakış açısı göz önünde bulundurularak
söylem ve sessizlik kavramları bu etkiler doğrultusunda inceleme içerisinde ele alınmıştır. Oyun
metni içerisindeki sahneler dahil edilerek Bayan X karakterinin söylemlerinin incelenmesi ve
ayrıca replik yazılmayan kadın karakterin oyundaki tutumu öne çıkarılmıştır. Sessizlik
içerisinde söylem üretmek üzere feminist bakış açısının geliştirdiği biçim ve uygulama
alanlarında sağlanabilecek feminist stratejilerin neler olabileceği ayrıca tartışılarak, metnin
alternatif yeni bir söyleme ulaşması hedeflenmiştir.
BULGULAR VE YORUM
İsveç oyun yazarı August Strindberg’in 1889 yılında yazdığı tek perdelik “Güçlü” adlı
kısa oyunda, iki kadın arasında dil aracılığıyla sağlanan güç ilişkisi konu edinmektedir. Oyun,
üç kadın karakter bulunmasına karşın iki kadın karakter arasında ancak tek kadın karakterin
monoloğu üzerinden ilerlemektedir. Efil’in (2016) belirttiği şekilde, kişi karşısındaki kişiyi

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

insan olarak dikkate almaz ise orada diyalog değil monolog olur ve monolog da kendini
merkeze koyup öteki üzerine baskı kurarak onu merkezin dışına atmak demektir. Böylece henüz
oyunun başında, Bayan X adlı karakterin merkezde ataerkin temsilcisi olarak yer aldığı ve
Bayan Y adlı karakterin ise merkezin dışında bırakılarak susturulduğu görülmektedir.
Oyun, Noel akşamı iki kadının bir gazinoda karşılaşmasıyla başlamaktadır. Oyunda yer
alan garson kız, oyunun başında masaya içecek koyup uzaklaşmaktadır. Oyun bu eylemden
sonra diğer iki kadın arasında eşit olmayan dilin hegemonyasına dayalı güç ilişkisi minvalinde
ilerlemektedir. Oyun Bayan X’in monoloğu ve Bayan Y’nin bu monolog karşısında cevapsız
kalışı üzerine kurulmaktadır. Bayan X oyunun başından beri gücü dil aracılığıyla sağlamakta ve
söylemlerini toplumun sınırlıkları üzerinden oluşturmaktadır. Örneğin Bayan X Bayan Y’yi
gördüğü an ona, yalnız başına tohuma kaçmış bir bekar gibisin ifadesini kullanır. TDK’nin
(2022) sözlüğüne göre tohuma kaçmak deyimi; şaka yollu üreme ve üretme gücünün kalmaması
ve yaşlanmak, evlenme çağını geçip kartlaşmak anlamlarında kullanılmaktadır. Bir kadının
başka bir kadına eril dille yaptığı bu şaka, Bayan X’i oyunun başından itibaren eril kimliğin
inşası özelinde konumlandırmaktadır. Bu inşa, ataerkil ideolojinin şekillendirdiği dönemin
toplumsal yaşamının kalıp yargılarına güçlü bir şekilde sahip çıkmakta ve kadın karakter
üzerinden söylem üreterek öğretilerini aktarmaktadır. Millett (1973), ataerkil düzende kadını
tanımlayan simgeleri kadının yaratmadığından bahsetmektedir ve bu da oluşan söylemleri
karakterler üzerinden düşünmek yerine onu etkileyen ideolojiyi göz önüne almanın daha etkin
bir incelemeye neden olacağı sonucuna ulaştırmaktadır. Ancak bu noktada metinde yer aldığı
299
gibi erkekliğin inşasında kadınların bu inşaya hizmet eden rolü de göz ardı edilmemelidir.
Kurallar erkekler tarafından belirlenmekte, kadınlar var olmak için belirlenen kuralları
benimsemek ve bu doğrultuda davranmak zorunda bırakılmaktadırlar (Tekin ve Demirel
Değirmenci, 2022). Bayan X’de var olan gücünü bu kuralları benimseyip söylem olarak dile
getirme noktasında kadınlara karşı bir tavır alıp düşüncelerini eril dilde aktararak bu inşaya ayak
uydurmaktadır aksi takdirde diğer kadın karakterler gibi sessiz, sakin, edilgen rolde yer almış
olacaktır. Oyundaki iki kadının sessiz, bir kadının da sadece fallus kadın özne olarak
yaratılması; erkeklerin dünyasına dahil olamayacak kadınların pasif kalacaklarının göstergesidir
(Yıldırım, 2022). Yazar, eril dilde söylem ürettiği noktada kadını konuşturmakta aksi takdirde
oyundaki diğer iki kadın karakter gibi susturacaktır. Böylece Bayan X karakteri için metin
içerisinde erkekliğin yeniden inşasının bir başka sunumu denilebilmektedir.
Ardından Bayan X, Bayan Y’ye nişanlısını affetseydi şimdiye kadar çoktan evlenip mutlu
bir yuva kurmuş olacağını ve en önemli şeyin de mutlu bir yuva kurup çocuk sahibi olmak
olduğundan bahsetmektedir. Kadınlar için son derece katı kurallar sunan ataerkil bir toplumsal
yapıda, annelik gibi bir alanın varlığı bile başlı başına önemlidir ve kadınların var olduklarını
duyurmaları için onlara hane içinde bir mevzi sağlar (McDermott, 2016). Böylece Strindberg
oyunda karakterinin söylemlerini dönemin inşa edip uyguladığı normlar çerçevesinde, yani ev
ve aile içerisinde Viktorya döneminin getirdiği kurallara göre metnini işlemektedir. Nitekim bu
kurallara örnek olarak Bayan X’in oğluna oyuncak tabanca, kız çocuğuna ise bebek alması gibi
daha küçük yaşta kadın ve erkeğin rolleri belirlenmektedir. Çocuğun yaşamının her anı, oğlan
ya da kız oluşuna göre, cinsiyetinin kendine yüklediği zorunlulukları yerine getirmek için nasıl
davranmak ve düşünmek gerektiğini öğrenmekle geçer (Millett, 1973). Daha çocuk yaşta
belirlenen ve bu rollere göre yetiştirilen çocuklar, yetişkin olduklarında bu ideolojinin taşıyıcısı
görevini üstlenmektedirler. Bu durum da var olan ataerkil düzenin ilerlemesine ve kendisini
yinelemesine neden olmaktadır. Daha özgür ve kendi kararları üzerine hayatını şekillendiren

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

Bayan Y karakterine nazaran Bayan X’in bir kadın olarak kendi isteklerini yok sayıp kocasının
isteklerini kendininmişçesine sahiplenmesi de toplumsal olarak kadının konumundaki tekrar
eden döngüyü göstermektedir.
Bayan X sevmediği hatta tiksindiği halde kocası sevdiği için her şeyin üzerine lale
işlediğini belirtmektedir. Yazar tarafından Bayan X için, kocasının isteğinden ötürü kendi
sevmese bile onun buyruklarına göre hareket edip kendi öznelliğini yok sayan ve kendisine
saygı duymayan bir kadın profili çizilmektedir. Viktorya döneminde bu durum onaylansa da,
kadın hareketlerinin ortaya çıkma nedenlerinden birisi de birey olarak kendini var edemeyen
kadınların artık “Ben de varım!” demeleridir. Millett (1973) kitabında Philip Goldberg’in
yaptığı bir deneyden bahsetmekte ve bu deney sonucu kendilerine saygı duyulmamasını içe
döndüren kadınların giderek kendi kendilerine ve birbirlerine saygı duymadıklarını
aktarmaktadır. Bayan X’in; Bayan Y’nin susmasını, evli olmamasını, çocuk yapmamasını, aile
kurmamasını bu nedenle yadırgadığı ve saygı duymadığı görülmektedir. Belirlenen rollerin
dışında davranan kadınları, kadınlar da kabul etmemekte; sıradan olmayana karşı tepki,
alınganlık ve özgüvensiz hissettiğinden, maalesef güçlü olanı benimseme ve taklit etme
davranışları ortaya çıkmaktadır (Tekin ve Demirel Değirmenci, 2022). Böylece metinde Bayan
X fallosantrik bir temsil olarak karşımıza çıkmakta ve karşısındaki kadına karşı ataerkil düzenle
birlikte bu düzenin toplumsal yapısını yansıtıp dayatmaktadır.
Bayan X, kendisinden bahsetmek yerine sürekli kocası hakkında konuşmakta ve bu
konuşmalar da çoğunlukla övgü niteliğinde ilerlemektedir. Kocasının evde hizmetçilere karşı 300
davranışlarını taklit ettiği an karşısındaki kadın gülmeye başlayınca bu durumu yarıda keser.
İnsanın kocasıyla alay etmesinin kötü bir şey olduğunu, onun aslında çok sevimli bir adam
olduğunu söylemesinin ardından Bayan Y’nin de böyle bir kocasının olması gerektiğini
vurgular. Bayan X her fırsatta karşısındaki kadının kocası, çocukları ve mutlu bir yuvası
olmadığı için ona üzülüp acıdığını dile getirmektedir ve her fırsatta kocası üzerinden misilleme
yapmaktadır. Yani Bayan X’in kadın olmak tanımında başta aile kavramının geldiği
görülmektedir. Bayan X için kadınlık; eş olmak, anne olmak ve o yuva içerisindeki görevlerini
yerine getirmek demektir.
Sonrasında Bayan X, kocasının aktardığına göre bir kadının kocasını ayartmaya
çalıştığından bahseder hatta tüm kadınların kocasını ayartmaya çalıştığını anlatır. Eğer bu
duruma kendisi şahit olsaydı da o kadınların gözlerini oyacağını söyler. Bu durum aracılığıyla
Bayan X aynı zamanda karşısındaki kadına göz dağı vermekte ve durumu cinsiyet içi bir
rekabete dönüştürmektedir. Bayan X’in rekabetle gücü elinde bulundurma arzusu onu,
erkeklerin peşinde koştuğu kavramlarla bütünleştirerek metinde erkekliğin temsili olarak bir
kere daha sunmaktadır.
Bayan X: … Bana giyinmeyi de öğrettiysen – tant mieux! Böylece kocam daha çok
hoşlanmaya başladı benden -senin kaybın, benim kazancım oldu. Anladığıma göre onu
kaybettin artık. Kaçıp gideceğimi sanıyordun herhalde. Ama kaçıp giden sen oldun. Bak, burada
pişmanlık içinde oturuyorsun.
…Biliyor musun, her şey olup bittikten sonra iyice anlaşıldı: ben senden daha güçlüyüm;
hiç olmazsa şu anda. Benden bir şey alamadın hiçbir zaman, hep verdin.
…Kimsenin aşkına sahip olamadın -lalelerine-tutkularına rağmen. Onlar sana değil, bana
öğretti yaşamayı (Strindberg, 1966).

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

Bayan X, karşısındaki kadını oyunun başından beri aşağılayarak, kötüleyerek ve


kendisiyle kıyaslayarak kocasına erişim sağlama noktasında bir rekabet içerisindedir. Oysaki
feminist bakış açısı bu noktada kız kardeşlik kavramını devreye sokarak kadınların herhangi bir
bağları olmasa dahi birbirlerine sosyal ve duygusal olarak her anlamda destek oldukları bir
varoluş sunmaktadır. Dolayısıyla duygularından azade, sadece rasyonelle ya da hırsla hareket
eden bu kadınlar, ne tam anlamıyla erkek olabilmekte, ne de dişil özellikleriyle
insanlaşabilmektedirler (Korad Birkiye, 2018). Ataerkil düzende var olmanın yolu metinde yer
alan şekilde Bayan X karakteri örneğindeki gibi hemcinsini aşağılamaktan ve erkekleri
yüceleştirmekten geçmektedir.
Bayan X oyun boyunca Bayan Y’ye karşı ardı arkası gelmeyen kötücül düşüncelerini
sıralar ve onun kocası ile kendisini aldattığını ima eder. Bu ima daha da büyüyerek iddia
boyutuna ulaşır ve kendisini açıklamak isteyen Bayan Y “Bir şey söyleme boşuna hepsini
anlıyorum şimdi!” ifadesi ile susturulur. Bundan sonrası ise Bayan X’in, Bayan Y’nin sevdiği
her şeyin onun hayatında olduğunu fark etmesi, karşısındaki kadını sürekli suçlaması, ona
hakaret etmesi ile devam etmektedir.
Bayan X: Ah nasıl tiksiniyorum senden; tiksiniyorum, tiksiniyorum! Ama sen oturmaktan
başka hiçbir şey yapmıyorsun karşımda -sessiz, durgun, hiç aldırmadan…
… Zavallı Amelia! Biliyor musun, üzülüyorum senin için, mutlu değilsin çünkü -mutlu
değilsin, yaralanmış bir insan gibisin- yaralandığı için de duyguları kaskatı kesilmiş bir insan
301
gibi. Kızmak istiyorum sana, kızamıyorum acınacak durumda olan ben değilim, sensin
(Strindberg, 1966).
Bayan Y, Bayan X’in tanımladığı gibi tüm bu süre zarfı içerisinde sessiz, durgun ve
eylemsiz bulundurulmaktadır. Oyun bitene kadar da hiçbir şekilde iddiaların aksini söylemeden,
sesini çıkarmadan, kalkıp gitmeden, eril dilin söylemine maruz kalarak yerinde oturmaktadır.
Sessizlikteki, kadının sahiplenemediği ses ya da yoksun bırakıldığı ses, erkeğin sesidir (Öztürk
ve Tutal, 2001). Böylece kocasının söyledikleri ve kocasından gördükleriyle Bayan Y’ye karşı
hakaret ve söylemlerde bulunan Bayan X, özelde kocasının genelde ise ataerkil yapının ifade
şeklini oluşturmaktadır. Tüm bu söylemlerinin üzerine de Bayan Y’ye üzüldüğünü, ona
acıdığını, şimdi kocasını daha çok sevdiğini çünkü onun sevgisini ona hatırlattığını ifade
etmektedir. Ayrıca “başkalarının istemediği birini ben niye isteyeyim?” diyerek bir erkek için
her zaman rekabet edeceğini belirtmektedir. Bütün bunlar olurken Bayan Y’nin bu sessiz duruşu
da Bayan X’in söylencelerinin dozunu arttırmasına neden olmaktadır çünkü Breton’un (2020)
belirttiği gibi homo communicans’ın görev alanı ve amansız düşmanı gürültüden çok sessizliktir
ve bu sessizlik bir içselliği, tefekkürü, şeylerin kargaşasıyla araya konan mesafeyi ve yalnızca
dikkat edildiğinde kendisini göstermeye zaman bulan bir ontolojiyi içinde barındırmaktadır
ancak Strindberg’in metinde Bayan Y karakteri üzerinden ele aldığı sessizlik daha farklıdır. Bu
kavramla ele almak istediği ataerkil ideolojinin dışında hareket eden ve toplumsal yapıya uyum
sağlamayan kadınların bu tarz söylemler karşısında susturulması gerekliliğidir. Bayan X’in
karşısındaki karakterin sessizliğini; söyleyecek bir şeyi olmamasına, kafasının bomboş olmasına
bağlaması aslında Strindberg’in topluma ayak uydurmadığı sürece kadınların nesne, edilgen ve
pasif ele alındığının göstergesini oluşturmaktadır. Ama sessizlik hem eril söylemi reddeder, hem
de toplumsal cinsiyet ikiliğini şeyleştirir: İdeolojik olarak bozulmuş dile karşı hem bir
protestodur, hem de dile ve onun iktidarına teslim olmadır. Eril sembolik düzene bir direniş ve
onu kabul ediştir (Öztürk ve Tutal, 2001). Sessizliği bir direniş olarak kabul ettiğimizde ise

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

metin tam tersi bir etki ile dönüşebilmektedir. Breton (2020), sessizlik kişinin kendi iradesi
neticesinde bir direniş olarak ele alındığında birine yahut bir durumun karşısında bireysel bir
direniş halini aldığını söyler. Böylece Bayan Y’nin oyun boyunca gerçekleştirdiği sessizliği
tercihen sayılabilir ve bu sayede onun bu sessizliği ataerkil ideolojiye direnen bir strateji olarak
yer edinebilmektedir. Bu durumda metindeki söylemin değişmesi noktasında belirli feminist
stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. Tiyatroda bu stratejiler; biçim, içerik ve uygulama alanı
olarak üçe ayrılmaktadır. Yazılmış bir metni ele aldığımız için içerik kısmı hariç tutularak,
biçim ve uygulama alanları incelenebilmektedir.
Feminist stratejiler biçim olarak yapı sökümden ve Brecht’in epik tiyatrosunun öğeleri
olan gestus, yabancılaştırma ve tarihselleştirme kavramlarından yararlanmaktadır. Öncelikle
tarihselleştirme kavramı bizlere tarihsel süreçle birlikte toplumların da değişebileceği ve
gelişebileceğini sunarak her oyunun kendi dönemine göre ele alınması gerektiği
vurgulamaktadır. Bu da bizlere Strindberg’in metnini incelerken kadınların 19. yüzyılda nasıl
konumlandırıldığını öne çıkararak eleştirel bakış açısı geliştirmemize neden olmaktadır. Bu
nedenle tarihselleştirme yoluyla geçmişte var olan kadınların konumu ile şimdiki zamanda
gelişen kadınların konumu karşılaştırmalı eleştirel bakış açısıyla bir arada incelenerek,
uygulama alanına uyarladığımızda metnin söylemi dönüşebilmektedir. Nitekim “Güçlü”
metnine baktığımızda 1889 yılında yaşayan kadın karakterlerin döneminin kalıp yargıları
etrafında şekillenen davranışları ve konumları, eğer oyun günümüze uyarlanırsa kadınların
davranış ve konumları karşılaştırmalı ele alınıp söylem dönüştürülebilir. Böylece kadınların
302
yüzyıllar içinde değişip gelişen hakları, konumları, özgürlükleri, sesleri ve sessizlikleri gözler
önüne serilebilmektedir.
Metindeki dönüşümlerin sağlanabilmesi için bir diğer biçimsel strateji ise yabancılaştırma
etkisinin kullanımıdır. Bu stratejik uygulama metinde yer alan karakterlerle özdeşleşmemizin
önünü kesmekte ve bu sayede karakterlerin ele alınışına eleştirel bir tutum sergilememizi
sağlamaktadır. Yabancılaştırma etkisi doğal, normal, sıradan kabul edilen gerçekleri alışılmışın
dışında temsil ederek seyircinin bu gerçeklerin altında yatan sebepleri görmesine yardım eden
bir epik tiyatro tekniğidir (Şentürk, 2014). Bu sayede yabancılaştırma etkisini kullanan feminist
tiyatro uygulamacıları tarafından metne eleştirel yaklaşım sağlanabilmekte ve metnin
sorgulaması yapılabilmektedir. “Güçlü” adlı metin için de, sessiz ele alınan kadın karakterin
eleştirisinin yapılabilmesi adına yabancılaştırma efekti kullanılabilmektedir. “Bu etki
oyunculukta oyuncunun taklit ettiği karakterle özdeşleşmeyip ona eleştirel bir mesafeden
bakmasına olanak tanıyan bir oyunculuk tekniği kullanmasıyla ortaya çıkar” (Şentürk, 2014).
Böylelikle Bayan Y karakterini oynayan oyuncu, sessizliğin dayatıldığı karakterine eleştirel
baktığı bir oyunculuk tekniği uygulayabilirse yahut Bayan X karakterinin eril söylemleri ışık,
efekt, müzik yardımıyla yabancılaştırılıp söylemlerin akışı engellenebilirse oyunda
yabancılaştırma etkisi sağlanabilmekte ve metin istenilen doğrultuda dönüşebilmektedir.
Brecht’in tiyatro tekniklerinden feminist uygulamalara sağladığı bir diğer strateji ise
gestustur. Gestus yoluyla karakterler arasındaki ilişkiler, karakterlerin toplumsal ve sınıfsal
alanları ortaya konulmaktadır. Toplumsal-ideolojik anlamlar içeren birtakım jestler, mimikler,
sözlerle açığa çıkan gestus, toplumda var olan düşünceler sistemi hakkında bilgi vermektedir.
Bireylerin bedenlerine giydirilmiş ideolojik arka planı olan tavırları görünür kılmaktadır
(Şentürk, 2014). “Güçlü” adlı tiyatro metni sahne üzerinde ele alınırken karakterler üzerinden
belirlenen gestuslar yoluyla metnin baskın ataerkil ideolojisi ortaya çıkarılabilir. Bayan Y bir
kadın karakter olarak ataerkil düzenin belirlediği kendisine dayatılan toplumsal tavırları ve

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

Bayan X ise bir kadın olarak ataerkil düzende nasıl eril söyleme sahip hale geldiğini gestus
yoluyla sahnede sergileyebilirler. Bu sayede ataerkil düzene eleştiri getirilebilmekte ve Bayan Y
karakterinin sessizliğinin tercihten ziyade zorunluluk olduğu bu yolla seyirciye
iletilebilmektedir.
Bir diğer etkili yöntem ise Derrida’nın temellendirdiği yapı sökümdür. Pos-yapısalcıların
önerdiği ve yazınsal alana “dünyayı düşünmenin yeni bir yolu” olarak giren yapı söküm tekniği,
ikili karşıtlıklar temelindeki anlayışın egemen ideolojilerin tekelinde olduğu fikrini
vurgulayarak bu karşıtlıkların ve onların ortaya çıkardığı sınırlamaların ortadan kaldırılması
gerektiğini ileri sürer (Şentürk, 2014). Metinde kadın-erkek, ben-öteki ve ses-sessizlik karşıtlığı
baskın bir şekilde işlendiği için metne yapı söküm yoluyla yaklaşılarak metnin yeniden yazımı
ve karakterlerin tersine ele alımı uygulanabilmektedir. Eklemeler ve çıkarmalar yoluyla metnin
gidişatının, söyleminin ve mesajının değişmesi bu yolla mümkün kılınabilmektedir.
Uygulamaya dayalı feminist strateji noktasında ise dilin sahnedeki dönüşümüne dikkat
edilmelidir. Metni sahneleme aşamasında cinsiyetçi söylemler revizeden geçebilir ve Bayan
Y’nin sessizliği uygulanan biçimsel stratejiler yoluyla sahnede görünür kılınabilir. Ayrıca
sahnede sessizlik anlarının görsel olarak ifadesi yaratılabilir. Bernard Dauenhahuer (1980), dil
kullanımının kilit bir unsuru olarak tanımladığı sessizliği, söylemle iç içe geçmiş aktif bir
performans olarak tanımlar (Yumul, 2018). Sessizliğin söylemle iç içe geçebilmesi için
sessizliğin ifade aracı bulması gerekmektedir. Bu gerek ışık, müzik, barkovizyon gibi unsurların
uygulamaya dahil edilmesiyle gerekse karakterin kendisini söz yerine bedensel ifade 303
edebilmesiyle gerçekleşebilir. Buna benzer metne uygulanan tüm feminist stratejilerin sahnede
hayata geçirilmesiyle hem metnin söyleminin değişmesi sağlanabilmekte hem de Bayan Y
karakterinin sessizliği bir direniş olarak söyleme dönüştürülebilmektedir.
SONUÇ
19. yüzyıl bir taraftan kadın ve erkek cinsi üzerine belirli kalıpların dayatıldığı bir taraftan
da kadınların bu kalıplara ses çıkarmaya başladıkları ve kendilerini özne olarak var etmeye
çalıştıkları bir dönemdir. Yazınsal alanda da aynı şekilde ataerkil ideoloji bir yandan çoğunluk
tarafından üretilmekte öte yandan azınlık tarafından yıkılmaya çalışılmaktadır. Strindberg’in
1889 yılında kaleme aldığı “Güçlü” metni ise yazınsal alanda çoğunluğun baskın olduğu tarafta
yer almaktadır. Bu gibi eril söylemin üretildiği ve dayatıldığı metinler feminist eleştirinin
gelişmesi ve edebiyat alanına yansımasıyla birlikte yeni bir feminist edebiyat eleştiri kuramının
oluşumunu sağlamıştır. Feminist bakış açısı ile birlikte incelenen metinlerde öncelikle ataerkil
ideoloji ortaya çıkarılmakta ve bu ideolojinin ürettiği söylemler dönüştürülmek istenmektedir.
Bu nedenle feminist kuramcılar öncelikle erkek yazarların metinlerini incelemişlerdir. Bu
çalışmada, Strindberg’in “Güçlü” adlı tiyatro metni feminist söylem analizi yöntemiyle
incelenmiş ve inceleme sonucu metindeki ataerkil ideoloji, eril dil ve kadın karakter üzerindeki
hegemonya ortaya konulmuştur.
Strindberg 1889 yılında yazdığı “Güçlü” adlı tiyatro metnini döneminin toplumsal kalıp
yargılarına göre işlemiş, Bayan X adlı kadın karakteri ataerkil ideolojinin temsilcisi olarak var
etmiş ve diğer kadın karakteri bu yargıların aracısı olarak kullanılan eril dil karşısında
susturmaya çalışmıştır. Ataerkil ideolojinin çevrelediği ve bu ideolojiyi benimsemeyen
kadınlara söz hakkının verilmemesi ise replik yazılmayan Bayan Y karakteri üzerinden temsil
edilmektedir. Bu nedenle metinde Bayan X erkeğin görevini üstlenen bir kadın karakter olarak
karşımıza çıkmaktadır. Yazar, iki kadın arasında kurduğu güç ilişkisinde kadını erkekleştirerek

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

gücün eril söyleme sahip kadında bulunmasını sağlamaktadır. Bu nedenle metin; kendi cinsini
terk ederek, kendi istek ve arzularına saygı duymayıp hayatındaki erkek üzerinden hareket eden
ve onun ideolojisini benimseyip karşısındaki kadına bu ideoloji üzerinden saldıran Bayan X ile
yazarın replik yazmayarak sahibinin sesini dinlettiği Bayan Y karakteri arasındaki haksız güç
ilişkisi konu edinmektedir. Böylece Strindberg’in metinde Bayan Y üzerinden vermek istediği
mesaj ataerkil ideolojinin kadınlar üzerindeki baskısı ve kadının sessizlik yoluyla kabul edişidir,
oysa kavram bir baş kaldırı olarak ele alınarak sessizliğin bir direniş olarak düşünülmesi
feminist bakış açısıyla sağlanabilmektedir.
Strindberg’in metninin içerik olarak; kadın erkek eşitliğini barındırmayan, Viktorya
dönemi toplumsal kalıp yargılara dayalı, kadınların eril dili benimseyip hemcinsleri üzerinden
egemenlik sağlayan, kadınlar arası rekabeti vurgulayan ve ataerkil ideolojiyi yansıtan bir metin
olduğu incelenmiştir. Bu noktada buna benzer metinlerin incelenip dönüşmesi ise feminist bakış
açısının geliştirdiği bazı feminist stratejiler yoluyla sağlanmaktadır. İçerik, biçim ve uygulama
alanında inceleme olanağı tanıyan feminist stratejiler, bu çalışmada hali hazırda yazılı bir metni
ele aldığımız için biçim ve uygulama olarak iki başlıkta incelenmektedir. Biçim olarak söylemin
tersine çevrilme noktasında yapı sökümcü yöntem ve Brecht’in epik tiyatro unsurlarından
tarihselleştirme, gestus ve yabancılaştırma kavramları yardımcı yöntemlerden bazıları olarak yer
almaktadır. Biçim olarak sunulan stratejilere ek olarak bir tiyatro metnini ele aldığımız için
uygulama alanında yapılan stratejiler de metnin dönüşümü noktasında yardımcı olmaktadır.
Uygulama alanına rejinin de dahil olduğu bu stratejiler sayesinde metnin vermek istediği
304
kadınların ikincil olma konumu üzerindeki mesaj, kadınların direniş pratiği haline gelmektedir.
Bu noktada metnin söyleminin değişiminin yanı sıra sessiz karakter üzerine uygulanan feminist
stratejiler yoluyla Bayan Y karakterinin sessizliğinin söyleme dönüştürülebileceği sonucuna
varılmaktadır.
Sonuç olarak kadın karakterlerin çoğunlukla edebi metinler olsun, tiyatro metinleri yahut
senaryolarda olsun edilgen konumda, ataerkil ideolojinin dayattığı stereotipler çerçevesinde ve
özne olmayan konumda ele alındığı görülmektedir. Ele alınan bu karakterlerin ve metinlerin
incelenmesi sonucu ataerkil ideolojiler otaya konularak söylemlerin tekrar etmemesi ve
kadınlara özne olarak yeni bir dil oluşturmak üzerine düşünülmelidir. Böylece yüzyıllardır
kadınlara karşı bu eşitliksiz tutumlar ve normların yıkımı için yeni bir bakış açısı sağlanmış ve
dönüşüm elde edilmiş olacaktır. “Güçlü” adlı tiyatro oyun metnine biçim ve uygulama olarak
feminist stratejilerin uygulanması sonucu Bayan Y karakterinin sessizliğinin bir direniş pratiği
olarak söyleme dönüştürülebileceği gibi aynı zamanda metnin de feminist bir söylem
üretebileceği sonucuna varılmaktadır.
KAYNAKÇA
Belek Erşen, U. (2018). Yeni bir dil yeni cinsiyet düzeni. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 21(1),
1-41.
Breton, D. L. (2020). Sessizlik Üzerine. (Z. Turan, Çev.). Sel yayıncılık (Orijinal eserin yayın
tarihi 1997).
Çelik, H. & Ekşi, H. (2008). Söylem analizi. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri Dergisi, (27)27, 99-112.
Çimen, L. (2021). Feminist söylem çözümlemesi açısından Marriage Story filminin
incelenmesi. İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Dergisi, 21, 55-69.

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305
Strındberg’in Güçlü Oyunundaki Kadın Karakterin Sessizliğini Söyleme Çevirmek

Efil, Ş. (2016). Kendini ötekinde fark etmek: ben-öteki ilişkisinin felsefi uzantıları. İnönü
Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 5(2), 51-66.
Güden, M., P., (2006). Dilde Cinsiyet Ayrımcılığı: Türkçe’nin İçerdiği Eril ve Dişil İfadeler
Bakımından İncelenmesi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Howarth, D. & Griggs, S. (2016). Discourse analysis, social constructivism and text analysis: a
critical overview. In H. Keman & J. J. Woldendorp (Eds.) Handbook of Research
Methods and Applications in Political Science (p. 400-419). EdwardElgar Publishing:
Nortampton.
Irzık, S. & Parla, J. (2021). Önsöz. S. Irzık ve J. Parla (Ed.), Kadınlar Dile Düşünce, Edebiyat
ve Toplumsal Cinsiyet içinde (s. 7-12). İletişim yayınları.
Korad Birkiye, S. (2018). Kadınların tarih boyunca suskunluğuna iki örnek: sessizlik ve öphelia.
Yaratıcı Drama Dergisi, 13(1), 37-52.
Lazar, M. M. (2007). Feminist critical discourse analysis: Articulating a feminist discourse
praxis, Critical Discourse Studies, 4(2), 141-164.
McDermott, M. H. (2016). Bastırılanın Geri Dönüşü. Habitus yayınları.
Millett, K., (1973). Cinsel Politika. (S. Selvi, Çev.). Payel yayınları (Orijinal eserin yayın tarihi
1970). 305
Özsoysal, F. (2008). Oyunlarda Kadınlar. E yayınları.
Öztürk, R. & Tutal, N. (2001). Sinemada kadın karakterlerin sessizliği: sessizlik bir direnme
pratiği olabilir mi?. Gazi İletişim Dergisi, 10, 101-126.
Parla, J. (2021). Kadın eleştirisi neyi gerçekleştirdi?. S. Irzık ve J. Parla (Ed.), Kadınlar Dile
Düşünce, Edebiyat ve Toplumsal Cinsiyet içinde (s. 15-33). İletişim yayınları.
Soyumert, A. (2008). Türk Sinemasının Susturulmuş Kadın Karakterleri. Yayınlanmamış
yüksek lisans tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Strindberg, A. (1966). Güçlü. Ü. Tamer (Ed.), On Kısa Oyun içinde (s. 27-35). Bilgi yayınevi.
Şentürk, G. (2014). Çağdaş İngiliz Tiyatrosunda Kullanılan Feminist Stratejiler.
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
TDK (Türk Dil Kurumu) (2022). Türk Dil Kurumu Sözlükleri Güncel Türkçe Sözlük, Ankara:
TDK yayınları.
Tekin, N. & Demirel Değirmenci, S. (2022). Ataerkil kültürde kadın, erkek ve toplum ilişkisi.
Mediterranean Journal of Humanities, Sayı:XII, 187-198.
Yıldırım, A. (2022). Tiyatro metinlerindeki kadın karakterlerin sessiz temsili: güçlü ve şair
evlenmesi örneği. Sanat ve İnsan Dergisi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi 2. Uluslararası Kültür, Sanat ve Toplum Sempozyumu Özel Sayısı, 300-310.
Yumul, A. (2018). Dan Pagis’in şiirinde bir iletişim aracı olarak sessizlik. Hacettepe
Üniversitesi İletişim Fakültesi Kültürel Çalışmalar Dergisi, 5(1), 79-95.

The Journal of Academic Social Science Yıl:11, Sayı: 142, Temmuz 2023, s. 293-305

You might also like