Adil Kent Kurami Susan Fainstein: Bir Kentsel Adalet Kuramı

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 19

ADİL KENT

KURAMI
bir kentsel adalet kuramı

Susan Fainstein
Harvard University, Graduate School of Design
SUNUM İÇERİĞİ

1. ARKA PLAN
2. TANIM
3. İLKELERİ
4. PLANCININ ROLÜ
5. ÖRNEK BİR ADİL KENT İNCELEME

2
ARKA PLAN
PLANLAMA
POLITIK EKONOMI GELENEĞI; Toplumsal gelişmeleri, ekonomik
göstergeler ve yönelimleri ile değerlendiren, mekânsal VS
formülasyonlarının özünde, modern kapitalist toplumda eşitsiz
güç ilişkilerinin var olduğunu kabul eden bir yaklaşım KALKINMA
planlama ile üretilen
«Tipik olarak büyüme yanlısı rejimlerin toplumsal faydanın eşitsiz
kontrolü altında olan kentsel politikalar, dağılımı
varlıklıları dezavantajlılara tercih eder»

Savunucu, eşitlikçi, demokratik ve


radikal planlama kuramları
planlamaya, plancıya ve planlama
kurumlarına yeni duyarlılıklar
toplumsal faydanın eşitsiz dağılımı

Neoliberal kentsel politikaların Ekonomik sistemin var ettiği eşitsizliklerin mekânsal


adaletsizlik ürettiğine ilişkin yansımalarına dikkat çeken çalışmalar; Henri
yaygın kanaat Lefebvre, Manuel Castells ve David Harvey

3
ARKA PLAN
ETKİLENDİĞİ DÜŞÜNÜRLER
ADALET
▫ Lefebvre: kent hakkı,
NEDİR?
▫ Rawls: adaletin eşitlik ilkesi ile birlikte ele alınması
gerekliliğini öncelediği sözleşmeci adalet teorisi
adil kent
▫ Young: sosyal grup farklılıklarının tanınmasının yaklaşımı
bireysel dağıtımcı adalete tabi kılınamayacağını savun
toplumsal,
▫ Habermas: iletişimsel rasyonalitesi, iktisadi ve
siyasal bir
▫ Sen ve Nussbaum: yetenekler yaklaşımını, herkes için
okumaya
adil fırsat eşitliği ilkesini önerir, öznelerin bu temel
ilkeler arasından öncelik seçmesine izin verirken, tüm
dayanan bir arka
ahlaki özneler tarafından elde edilebilecek şekilde üç plana sahip
4
normun tümü yeterince desteklenmelidir.
TANIMI
Adil kent yaklaşımı, rasyonalite eleştirilerinden beslenen ve kentsel
adaletin hakkaniyet, demokrasi ve çeşitlilik değerlerinin korunması ile
mümkün olduğunu ortaya koyan bir model sunmaktadır.
«Planlamanın, adaletsizlikleri gidermek üzere rol almasının gerekliliği ve hak
temelli bir yaklaşım»

Küresel kapitalist politik ekonomi bağlamında


insan hayatının kalitesini yaygın bir biçimde
AMAÇLARI geliştirmenin imkânı nedir?”
▫ Kentsel politikaları yargılamak,
▫ Kentsel hareketlerin hedeflerini ifade etmek

için değerlendirici bir standart sağlamak,


PRENSİPLERİ
▫ Kamu yatırımlarının ve düzenlemelerinin ▫ yerindenetmeme,
zenginleri desteklemek yerine, adil sonuçlar ▫ kentsel ayrışmalara yol açmama, ve
üreteceği bir şehir oluşturma vizyonu üretmek,5 ▫ kentsel kararlara toplumun katılımı ve
▫ Kentle ilgili kurumların kullanabileceği bir temsilinin gerekliliği.
kentsel adalet kuramı geliştirmek.
PLANCININ ROLÜ?
Liderlik, insanların sosyal-ekonomik hiyerarşi içindeki konumu ne olursa olsun,
hiçbir grubun çıkarlarının baskın çıkmayacağını kabul etmelerini sağlamaktan
ibarettir.

radikal iletişimsel iş birlikçi

mücadeleci kimliği tüm kentsel arabulucu


aktörleri dinleyen
ve onlar arasında
tercümanlık yapan
bir uzlaştırıcı
FAINSTEIN’E GÖRE;
devlet kentsel mekânın düzenlenmesinde rol sahibi
olduğu gibi, kent plancıları da toplumsal koşulların
adil bir biçimde iyileştirilebilmesi için başat aktör
kent plancılarının kamu yararının gözeticileri midir?

6
İLKELERİ
"Eşitlik" (equality) yerine adaleti ima eden "Hakkaniyet" (equity)

Çeşitlilik, bir kentin farklılıklara ne kadar açık


olduğu, kültürel ve ekonomik olarak farklı
mahallelerin varlıgına ne ölçüde izin verdiğiyle
ilgilidir.

Demokrasi ise halkın taleplerinin hükümet


politikalarında ne kadar karşılık bulabildigiyle
çeşitlili ilgilidir.
k ARALARINDA BİR GERİLİM OLABİLİR
Mİ?

Bir kentsel dönüşüm projesinde EŞİTLİK?


Beyazların yoğun olduğu bir mahallede
DEMOKRASI?

«Adil şehrin mutlaka iyi bir şehir anlamına gelmediğini çünkü iyi bir şehrin onun
tarafından önerilen üç temel ilkeden çok daha fazla niteliğe sahip olacağını söyler»
eşitlik yerine HAKKANİYET
Eşitlik hedefi, kapitalist şehirler ▫ Hakkaniyet yanlısı rejimler,
bağlamında bir hedef olamayacak programların dağıtım sonuçlarından;
kadar karmaşık, talepkar ve ▫ (a) kimlerin, ve
gerçekçi değildir. ▫ (b) ne ölçüde yararlandığı açısından
ölçülmesini mümkün kılar.
Dağıtımsal eşitlik,
politikanın devlet
müdahalesi olmaksızın
göreli yoksunluktan
muzdarip olanların
durumunu iyileştirmeyi
amaçladığı belirli bir
adalet kavramını temsil 8
eder. sadece ekonomik olarak değil, aynı zamanda uygun olduğu
şekilde politik, sosyal ve mekansal olarak yeniden dağıtıcı olmalı.
DEMOKRASİ
Demokratik bir toplulukta her kendi başına katılıma değer vermek
taraf kendi söz hakkına sahip değil, çıkarların adil bir şekilde
olmalıdır ve ister güce ister temsil edilmesini sağlamak
teknik uzmanlığa dayalı olsun,
daha fazla demokrasi eşitsizliği azaltır
ayrıcalıklı bir hiyerarşi mevcut fakat nasıl bir demokrasi?
olmamalıdır.
«Demokrasiyi destekleyen SOSYAL HAREKETLERİN GÜÇLÜ TALEPLERDE
BULUNDUĞU ÇOĞULCU, MERKEZİ OLMAYAN
politikalar,
BİR DEMOKRATİK KATILIM
• karar alma süreçlerine doğrudan
katılmayan grupları temsil etmek için
Toplu bir demokrasi biçiminden
savunucuların kullanılmasını, müzakereci bir demokrasiye geçiş
• yeniden geliştirilecek alanlarda hedef
kitlelere danışmayı ve MÜZAKERECİ DEMOKRASİ TEORİSİ,
• henüz gelişmemiş ancak kalkınma + Tartışma yoluyla ilerleyen bir süreç olması,
baskısı altında olan alanlar için geniş 9

istişareyi içerir». - mevcut koşullarda sosyal hiyerarşi ve siyasi


güçle başa çıkmadaki başarısızlığı
ÇEŞİTLİLİK
Liberal demokratik teori, bireylere atomistik davranarak, insanların sınıf,
cinsiyet, kültürel ve ailevi ilişkilerdeki köklerini yok sayar

ÇEŞİTLİLİĞİ ADİL BİR ŞEKİLDE SAĞLAMAK İÇİN


1. ayrımcı bölgelere ayırmayı sona 3. geniş çapta erişilebilir ve çeşitli kamusal
erdirmek, alan sağlamak, ve
2. ilçeler arasındaki sınırların geçirgen 4. arazi kullanımını karıştırmak
kalmasını sağlamak,

Heterojenlik ve topluluk arasında bir


gerilim vardır.
«Sosyal adalet … farklılıkların
ortadan kaldırılmasını değil,
Young (2000), farklılıkları tanıma ve
baskı olmaksızın grup
kendi gibiler arasında yaşamanın
farklılıklarına saygı
varoluşsal güvenlik sağladığını anlama
gösterilmesini ve yeniden
ihtiyacı nedeniyle, geçirgen sınırların ve10
üretilmesini teşvik eden
çoklu grupların bir metropol bağlamında
kurumları gerektirir.»
mahalle homojenliğini desteklemektedir.
Fainstein'a göre, bilhassa konut konusunda hakkaniyete
uygun bir bölüşümün yapılıp yapılmadığı, bir kentin adil
olup olmadığını değerlendirirken ilk ölçüttür.

Mekânsal adaletsizliği azaltmak


için özel programlar belirlemez,
bunun yerine hem daha fazla
AMSTERDAM?
maddi eşitlik hem de marjinal
çeşitlilik nüfusa daha fazla saygı
göstermenin araçları olarak şehir
hakkını talep eden grupların
LONDRA NEW YORK
koalisyonları gerekir.

11
Adaletin temel unsurlarını oluşturan eşitlik, demokrasi ve çeşitlilik
değerleri arasındaki ve içindeki gerilimlerin genel bir çözümü yoktur
Adil Bir Kentin Doğuşu: Amsterdam'ın 1960 sonrası iskân
siyaseti
NEDEN AMSTERDAM?
Hem bir adil kent örneği hem de adil bir kent için mücadele veren hareketlerin
devinimlerini ne kadar çabuk ve çarpıcı şekilde kaybedebildiğini gösteren bir
örnek

1960lar ve 1970’lerde Hem sermaye hem de devlet şehir içlerine yatırım yapmayı kestiği
için kent içinde işlevsiz, darmaduman ve çirkin bir mezbeleye benzer alanlar ortaya çıkmış,

1970’lerde boş evlerin işgal, gecekondu akımı ve kent sakinlerinin protestoları


şiddetlenerek radikalleşen bir mesele haline geldi; modernist fantezilerin dayatılmasına
karşı çıkan bir akım,

1973'te bu hareketin içerisinden Jan Schaeffer merkezi hükümetin yardımcı iskân bakanı
olmuş ve böylelikle barınma hareketinin genişleyip şiddetlenmesi için gerekli kurumsal
önkoşullar sağlanmış,
"mahalle için inşa etmek" sloganını yaygınlaştırıp kurumsallaştırarak "kompakt kent"
kavramını hayata geçirmiş
12
Adil Bir Kentin Gelişimi
Kira seviyelerinin belirlenmesi ve konut bölüşüm mekanizmalarinda 3 unsur ortaya çıkmıştır;
ev sahiplerinin kira seviyelerini belirleme hakları kademeli olarak kısıtlanmış ve adil bir kira
belirleme yöntemi olan puan sistemi (puntensysteem) oluşturulmuş,
• kiralar evin kullanım değerine göre belirlenir, kullanım değeri ise evin büyüklüğü ve sağladığı imkânların
niteliği gibi nesnel ölçütlere göre hesaplanmıştır,

ev sahiplerinin, mülklerinin nasıl kullanılacağını belirleme hakkının kademeli olarak


kısıtlanması;
• kiracı seçimindeki takdir yetkisi 1970’lerde bölüşümün merkezileşmesi ve standartlaştırılması ile
kısıtlanmıştır.
• Özel mülk sahipleri varlıklarını kaydettirmek zorundaydı ve boşalan evlerin atamasını belediye ile mülk
sahibi dönüşümlü olarak gerçekleştirirdi,
• Böylelikle başlangıçta iskån kurumlarının her birinin kendi özel bekleme listesi varken, bu listeler zaman
içinde yavaş yavaş birleştirildi.

merkezi sistemle dağıtılan konut arzına erişim giderek genelleştirilmesi;


• Belediye aracılığıyla dağıtılan konutlara en başta sadece evli çiftler yerleşebiliyordu, fakat 1960'lara
gelindiğinde yalnız yaşayanlar ve bekâr çiftler de giderek bu hakkı kazanmaya başladı, 1960'ların başında
26 olan yaş sınırı kademeli olarak düşürüldü ve 1980'lerin başlarına gelindiğinde yaş sınırı artık 18'e
inmişti.
• Uygunluk kriteri zaman zam tanım değiştirse de, esasen iki kişinin iki odalı bir daireye, üç kişinin üç odalı
bir daireye sahip olabilmesiyle
• neyin uygun olduğunu belirleyen gelirden ziyade o evde yaşayacak insan sayısı
Adil Bir Kentin Gelişimi
1978 yılında Schaeffer bu yaklaşımının yalnızca daha insani olmakla kalmayıp
daha verimli olduğunu da göstermiş:
yüksek faiz oranları, ikamet edenlerin protestoları ve talep
düşüklüğü nedeniyle

KONUT 9.000 1984 35.000 konut


ÖZEL İSKAN KURUMLARI ve
ÜRETİMİ MÜLKİYET DEVLET
1.100 1978
(yaklaşık olarak toplam ev sayısının % 15'i)

Devletin artan yaptırım gücü bu projenin merkezindeydi ama kent sakinlerinin


devlet üzerindeki yaptırımı da aynı şekilde merkezi bir öneme sahip,

1970'ler ile 1980'lerde, kent sakinlerinin kent haklarını savunabilmesi için özel
olarak kurulmuş birçok kurum/birlik mevcut,

bütün mali ihtiyaçları merkezi devlet tarafindan karşılandığı için, mahalli idare
görevlileri (PLANCILAR) yerel yönetimlere ve iskån kurumlarına bağımlı
olmadıkları için protestocuların ve muhaliflerin tarafını seçebiliyorlar

SOYUT IDEALLER SOMUT POLITIKA TELKINLER


14
Adil Bir Kentin Çöküşü
▫ Siyasal iktisat akımlarını takip eden devlet, çeşitli kemer sıkma politikaları
uygulamaya başlamış; neoliberal ideolojiler devletin içine sızdıkça, sosyal iskân
ve konut inşası için verilen ödenekler giderek sorgulanır hale gelmiş,

▫ İlk başta sosyal konutlar herkese yönelikken, bu dönemde yalnızca konut satın
alma gücü olmayanlar için kullanılan bir sisteme dönüşmüş,

▫ İdareciler ilk defa konut yetersizliğinin “niceliksel değil "niteliksel" olduğunu


söylemiş ve herkesin barınacak yer bulabileceğini iddia etmeye başlamışlar.

▫ Bu sebeple hükümet, konut inşasını teşvik etmek için herhangi bir ödenek
ayrilmasının gerekli olmadığına ve konut piyasasının daha iyi duruma
getirilmesinin yolunun özelleştirmeden geçtiğine karar verdi
Önceleri devleti, kenti kar için değil, halk için düzenlemeye zorlayan o
hareketler ne oldu? Neden yerel sakinler olan biteni eskisi gibi protesto
etmediler? (Uitermark, 2012)
15
Adil Bir Kentin Çöküşü

▫ İskanla ilgili yeni siyasi söylem: Adil Şehircilik VS Konut Piyasasının


Bütün gelir gruplarının konut Işleyişi
piyasasında kendilerine ayrılmış
dilimleri olması fikri, «MAHALLE İÇİN İNŞA ETME»
Konut Stoğunun Ayrışması hedefi yerini mahallenin nüfusunu
değiştirip mahalleyi
1990’larda iskan kurumlarının «YAŞANABİLİR KILMA» hedefine
özelleştirilmesi; konut satışında ana bırakmıştır (Uitermak, 2007)
aktör
▫ Kiracılar-Müşteriler «Yenileme ve dönüşüm projeleri
⬝ Anti-işgalciler(Kira sözleşmesi eskiden mahallenin kendisine
olmayanlar) yönelik iken şuan öncelikle
mahallenin dışındakilere yönelik
⬝ Geçici Kiracılar
amaçlanıyor.»
16
SONUÇ
▫ Dönüşümsel değişimi sağlamak yerel yönetimlerinin yetkisi dahilinde
değildir. Yalnızca ulus-devletin bu tür bir kaldıracı vardır ve Avrupa'nın daha
siyasal ve sosyal eşitliliğe ait şehirleri aslında güçlü ulusal refah programları
tarafından desteklenmektedir.
Özellikle barınma, ulaşım ve rekreasyonla ilgili yerel politikaların insanlar için
hayatı daha iyi veya daha kötü hale getirmesi gerçeğinin farkında olmak
önemlidir. Bu kararların görece dezavantajlı kesimlerin ihtiyaçlarına ne ölçüde
yanıt verdiği, yerel siyasi baskıların ve sorunların çerçevelenme biçimlerinin
sonucu olmuştur.
Adil şehir tartışmasının altında yatan umut, kentsel politika etrafındaki retoriği,
rekabete dayalı tek bir odaktan adalet söylemine dönüştürebilmesidir.

17
TARTIŞMA

1. Planlamadaki adalet tutumu?


2. Mülkiyet hakkı ve adil kent arasındaki bağlantı?
3. Kentsel yenileme veya dönüşümle birlikte gelen
maliyet ve sonrasındaki artı değerin dağılımı?
4. Tuzla, Esenyalı, Ahmet Yesevi mahallesinin bir
kısmındaki plan çalışmasında Milli Emlak ait
arsaların dahil edilmesiyle arazi kullanımın
şekillenmesi ve bu arsa bedellerinin mevcut
arsa sahipleri arasında paylaştırılması?
KAYNAKÇA
Fainstein, S. (2008). Mega-projects in New York, London and Amsterdam.
International Journal of Urban and Regional Research, 32(4), 768–785.
Fainstein, Susan S. (2006). Amsterdam: A Just City? in The Just City, 139-165
Fainstein, Susan S. (2006). Planning and the just city, Conference on
Searching for the Just City, GSAPP, Columbia University, April 29, 2006
Fainstein, Susan S. (2014). The just city, International Journal of Urban
Sciences, 18:1, 1-18, DOI: 10.1080/12265934.2013.834643
Lawton, P. (2013). Understanding Urban Practitioners' Perspectives on Social-
Mix Policies in Amsterdam: The Importance of Design and Social
Space. Journal of Urban Design 18:1, pages 98-118
Marcuse, P. (2009).Beyond the Just City to the Right to the City, Searching for
the Just City, 240-255
Uitermark, J. (2011). An actually existing just city? The fight for the right to the
city in Amsterdam
Uitermark, J. (2010). An in memoriam for the just city of Amsterdam', City, 13:
2, 347-361
19

You might also like