Professional Documents
Culture Documents
Con Sinov - Yarının Adamı Mustafa Kemal'i Anlamak
Con Sinov - Yarının Adamı Mustafa Kemal'i Anlamak
Con Sinov - Yarının Adamı Mustafa Kemal'i Anlamak
Yarının Adamı
Con Sinov
© 2022, Masa Kitap
@lordsinov
@consinov3
Tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek şartıyla, tanıtım için yapılacak kısa alıntılar
dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve
dağıtılamaz.
© Masa Kitap
Teşvikiye Mah. Ferah Sok. No. 13/B
Nişantaşı/Şişli/İstanbul
Tel. (0) 539 520 40 40
www.masadukkan.com
@masa.kitap
@masa_kitap
info@masakitap.com
Baskı ve cilt: İmak Ofset Basım Yayın Tic. ve San. Ltd. Şti.
Akçaburgaz Mah. 137. Sok. No: 12 Esenyurt - İstanbul
Tel. (0) 444 62 18
Sertifika No: 45523
ÖNSÖZ
5
Con Sinov // Yarının Adamı
6
Con Sinov // Yarının Adamı
7
Con Sinov // Yarının Adamı
8
Con Sinov // Yarının Adamı
9
BÖLÜM 1
YARININ ADAMI
ıı
Yarının Adamı
12
Yarının Adamı
13
Yarının Adamı
14
Yarının Adamı
15
Yarının Adamı
16
Yarının Adamı
17
Yarının Adamı
18
Yarının Adamı
19
Yarının Adamı
20
BÖLÜM 2
SÜRGÜN
21
Sürgün
22
Sürgün
23
Sütlün
25
Sürgün
26
Sürgün
Tl
Sürgün
28
Sürgün
29
Süngün
30
Sürgün
31
Sürgün
32
1
Sürgün
33
Sürgün
34
Sürgün
* “Selanik’ten geleli üç ay kadar oldu. Vardığımın ilk günlerinde düzenli hayat için bir
yol bulduğumu sanıyordum. Manen ve maddeten aciz bırakan ıstırabımı atlatmış gibi
görünüyordum. Ama ne yazık! Bugün bilmem kaç yüzüncü defa olmak üzere yine kal
bimin bütün şikâyet feryatlarını işitmekle ağlıyorum her vakit ki gibi bu dakika dahi...”
** “Uzun bir zamandan beri kendisini haberleşerek/haberleşme yoluyla avuttuğum bir
kişinin durgunluğuyla... Savaştaki ilgisizliğini gördükçe eziyet çekiyordum. Bugün o
uzun süren durgunluğu bozan bir mektubun gelişi vicdan azabımı doğruladı. Bir mek
tup... Evet, birkaç satırlık bir kâğıt parçası... Fakat sevilen bir kalbin (görünen) aynası
çok sevilen bir ruhun akla gelen sahnesi olduğu için ebedi bir değeri çevreler.”
35
Sürgün
36
Sürgün
37
Sürgün
38
Sürgün
39
Sürgün
Paşa ve okul nazırı Ali Rıza Paşa ile beraberdik,” cevabını alıyor,
bu cevaba iyiden iyiye sinirlenen Ethem Efendi, “Siz içkiyi fazla
kaçırmışsınız!” diyerek tepki gösterip azarlamaya girişiyordu.
Fakat öğrencilerde hiç tahmin edemeyeceği bir şey vardı. Ali
Rıza Paşa, durumu bildirir bir kart yazıp imzalamıştı. Kartı gö
ren Ethem Efendi gözlerine inanamadı ve öğrencileri de yanına
alarak Dahiliye Müdürü Kalafat İbrahim Bey’in yanma gitti.
İbrahim Bey hem imzayı görüp hem de anlatılanları dinleyince
Ethem Efendiyi azarlayıp öğrencileri yatakhaneye götürmesini
emretti. Fehim Paşanın adı bile her şeye yetiyordu.
Yatakhaneye girdiğinde Mustafa Kemal’in keyfine diyecek
yoktu. Güzel bir mekânda viski içmiş, akabinde şehrin en lüks
gazinosunda okul nazırı ve şehrin en nüfuzlu hafıyesiyle eğlen
miş, gece akademiye döndüğünde Ethem Efendi ve İbrahim
Bey’in şaşkın bakışları altında sorunsuz şekilde geçip gitmişti.
O gece çok eğlenmişti eğlenmesine ama başka şeyler de
öğrenmişti. Herhangi bir askeri başarısı olmamasına rağmen
paşa yapılan, daha sonra liyakatsiz şekilde baş hafiyeliğe ge
tirilen ve sahip olduğu nüfuzla pek çok insanın canını yakan
Fehim’le meslektaş olmaktan dolayı rahatsızlık hissetmişti. Bir
gün o da paşa olmalıydı fakat Fehim gibi terfıler almaktansa
muharebe meydanlarında şerefli başarılar kazanarak yüksel
meliydi. Bu düşüncelerini Ali Fuat’a büyük bir samimiyetle
anlatıyordu. Yarının Adamı, karakter gelişimini yarına uygun
şekilde yaşıyordu.
***
40
Sürgün
Aralık 1904
41
Sürgün
42
Sürgün
43
Sürgün
44
Sürgün
45
Sürdün
46
Sürgün
47
Sürgün
48
Sürgün
***
49
Sürgün
50
Sürgün
51
Sürgün
52
Sürgün
53
BÖLÜM 3
İHTİLAL
55
ihtilal
56
İhtilal
57
İhtilal
58
ihtilal
59
İhtilal
60
İhtilal
61
İhtilal
62
İhtilal
63
İhtilal
64
İhtilal
65
İhtilal
66
İhtilal
***
67
İhtilal
68
İhtilal
69
İhtilal
70
İhtilal
71
İhtilal
72
BÖLÜM 4
TRABLUSGARP
73
Trablusgarp
74
Trablusgarp
75
TYablusgarp
76
Trablusgarp
77
Trabhtsgarp
***
78
Trablusgarp
79
TYablusgarp
80
Trablusgarp
dedi. Fakat parası yoktu. Hacı Adil Bey para mevzusunu açınca
Mustafa Kemal, “Evet, ben bu bahis olunan memlekete gitmek
için kendi kendime karar verseydim elbette bunun çarelerini
önceden düşünürdüm. Bana emri vaki yapıldı. Param yok!”
diye sitem etti.
Hacı Adil Bey, bu sitem karşısında ne kadar isterse verile
ceğini söyledi. Ne istersem verecekler, diye düşündü Mustafa
Kemal. Yeter ki Selanik’ten çekip gideyim... Bu düşünceleri,
Hacı Adil Bey’in “Bin altın kâfi gelir mi?” sorusu böldü. “Bile
mem,” dedi Mustafa Kemal, “çok gelir,” diye ekledi. Arta kalan
kısmı iade etmek şartıyla kabul etti. Geniş yetkiler barındı
ran bir talimatname de hazırlanmıştı. Ne yapacaksa bu görev
kâğıdındaki yetkilere göre yapacaktı. Bu, onun için önemliydi.
Kuralına göre oynaması gerekiyordu. Yetkilerini aşan bir asi
olmak istemezdi.
81
Trablusgarp
82
Trablusgarp
83
Trtıblusgarp
84
Trablusgarp
85
Trablusgarp
86
Trahlusgarp
87
Trablusgarp
88
Trahlusgarp
***
89
Trablusgarp
90
Trablusgarp
91
Trablusgarp
92
Trablusgarp
93
Trablusgarp
94
Trablusgarp
95
BÖLÜM 5
İRTİCA
97
İrtica
98
İrtica
99
İrtica
100
İrtica
101
İrtica
bulunan sarışın genç bir subayın not ettiğini fark etmişti. Kim
olduğunu sorduğunda “Mustafa Kemal” cevabını alıyor, böylece
bu iki isim ilk defa orada tanışıyordu.
102
İrtica
103
İrtica
***
104
İrtica
105
İrtica
106
irtica
***
107
İrtica
108
İrtica
109
İrtica
110
frtica
m
İrtica
112
irtica
113
İrtica
114
İrtica
115
İrtica
116
İrtica
117
İrtica
118
BÖLÜM 6
GAZETECİ ŞERİF
119
Gazeteci Şerif
120
Gazeteci Şerif
121
Gazeteci Şerif
122
Gazeteci Şerif
123
Gazeteci Şerif
124
Gazeteci Şerif
125
Gazeteci Şerif
126
Gazeteci Şerif
127
Gazeteci Şerif
128
Gazeteci Şerif
129
Gazeteci Şerif
130
Gazeteci Şerif
131
Gazeteci Şerif
132
Gazeteci Şerif
133
Gazeteci Şerif
134
Gazeteci Şerif
135
Gazeteci Şerif
136
Gazeteci Şerif
137
Gazeteci Şerif
138
Gazeteci Şerif
139
Gazeteci Şerif
140
Gazeteci Şerif
141
Gazeteci Şerif
142
Gazeteci Şerif
143
Gazeteci Şerif
144
BÖLÜM 7
SAVAŞ
145
Savaş
146
Savaş
147
Suvnş
148
Savaş
149
Savaş
150
Savaş
151
Savaş
152
Savaş
153
Savaş
154
Savaş
155
Savaş
156
Savaş
157
Sava?
158
Savaş
159
Stıvöf
160
Savaş
161
Savaş
162
Savaş
KEMALYERİ
165
Kemalyeri
166
Kemalyeri
167
Kemalyeri
168
Kemalyeri
169
Savaş
171
Kemalyeri
***
172
Kemalyeri
173
Kemalyeri
174
Kemalyeri
175
Kemalyeri
176
Kemalyeri
177
Kemalyeri
178
Kemalyeri
179
Kemalyeri
180
Kemalyeri
181
Kemalyeri
182
Kemalyeri
183
Kemalyeri
184
Kemalyeri
185
Kemalyeri
186
Kemalyeri
187
Kemalyeri
188
Kemalyeri
189
Kemalyeri
190
Kemalyeri
191
Kemalyeri
"Burada hayat o kadar sakin değil. Gece gündüz her gün çe
şitli toplardan atılan şarapneller ve diğer mermiler başları
mızın üstünde patlamaktan uzak kalmıyor. Kurşunlar vızıl
dıyor ve bomba gürültüleri toplarınkine karışıyor. Gerçekten
bir cehennem hayatı yaşıyoruz. Çok şükür, askerlerim pek ce
sur ve düşmandan daha dayanıklıdır. Bundan başka hususi
inançları, çok defa ölüme sevk eden emirlerimi yerine getir
melerini çok kolaylaştırıyor. Doğrusu onlara göre iki semavi
netice mümkün: Ya gazi ya da şehit olmak. Bu sonuncusu
nedir bilir misiniz? Dosdoğru cennete gitmek. Orada Allah’ın
en güzel kadınları, hurileri onları karşılayacak ve ebediyen
onların arzusuna tabii olacaklar. Yüce saadet.”
192
Kemalyeri
193
Kemalyeri
194
Kemalyeri
195
Kemalyeri
196
Kemalyeri
197
Kemalyeri
198
Kemalyeri
199
Kemalyeri
200
BÖLÜM 9
KAHRAMAN
201
Kahraman
202
Kahraman
203
Kahraman
kalıyordu. Bir İngiliz subayı onu zaman zaman eline tüfek alıp, si
perden dışarıya uzanarak belirli bir hedefe dikkatli ve telaşsız atış
yaparken gördüğünü söylüyor, kesinlikle hiçbir kurşunun onu
vuramayacağmı iddia ediyordu. Başka bir subay da ateş açılma
sına ve şarapneller gittikçe yakma düşmeye başlamasına rağmen
ilgisiz ve soğukkanlı bir tavırla sigara yakıp, gayet sakince içtiğini
anlatıyordu. Şüphesiz ki düşman askerlerinin yarattığı Efsunlu
Kemal miti, içinde bulundukları umutsuzluğa dayalı psikolojik
vaziyetin tezahürüydü. Yeniliyor ve buna efsunlu bir subayın,
yani büyünün neden olduğunu sanıyorlardı. Halbuki yenildik
leri olgu akıl, birikim ve cesaretti. Yarının Adamı savaşı yalnızca
sahada değil, zihinlerde de kazanıyordu.
***
204
Kahraman
205
Kahraman
206
Kahraman
207
Kahraman
208
Kahraman
209
Kahraman
210
Kahraman
***
211
Kahraman
212
Kahraman
213
Kahraman
214
Kahraman
215
Kahraman
216
Kahraman
***
217
Kahraman
218
Kahraman
219
BÖLÜM 10
PAŞA
221
Paşa
222
Paşa
223
Paşa
224
Paşa
225
Paşa
226
Paşa
227
Paşa
228
Paşa
229
Paşa
230
Paşa
ihtiyatsız bırakmış, Ali Fuat Bey bu nedenle feci bir halin içine
düşmüştü. Şimdi karşısında ölüm ve esaret arasında gidip gelen
iki vahim seçenek bulunuyordu: Şehâdete gözü kapalı gidebilir
di ama esaret? Onun gibi vatanperver bir askerin karakteri düş
mana esir düşmeyi kabul edemezdi. Rus toplarının giderek ar
tan gürültüsünün çadırda yankılanmaya başladığı esnada içeri
yaveri girdi. Artık her şeyin bittiği haberini alacağını düşünür
ken bambaşka bir gerçekle karşılaştı. Yardım nihayet gelmişti.
Derhal çadırından çıkan Ali Fuat Bey dürbünüyle etrafı kolaçan
etmeye başladı. Yaveri haklıydı. Yetişen Türk birlikleri sol ce
nahtan bütün gücüyle düşmana vurmuş ve onları püskürtmeye
başlamıştı. Fakat gelenlerin kimler olduğunu anlayamıyordu.
Dürbünüyle etrafa bakınırken civardaki bir tepede 7. Tümenin
sancağını gördü. Daha da dikkatli baktığında yüzlerini az çok
seçebildiğim fark etti. İçlerinden birinin siması tanıdık geliyor
du. Nicedir tedirgin olan yüzünü tebessüm kaplamaya başladı.
Hemen atma atlayıp tepeye doğru yola koyuldu. Yaklaştıkça si
malar giderek netleşiyordu. Evet, oydu. Mustafa Kemal, tepede
sakince bekliyor ve etrafı gözlüyordu. Uzun süredir görmediği
arkadaşı en zor anında yardımına yetişmiş ve esaret tehlikesin
den kurtarmıştı.
Ali Fuat tepeye varınca atından inip Mustafa Kemal’e doğru
yürümeye başladı. Adımlarını atarken Selanik’te yaptıkları son
görüşmeyi hatırladı. Yıllar geçmişti. Şimdi kendisi bir albaydı
ve arkadaşı bir general olarak karşısında duruyordu. Ayakları
nı sertçe birbirine vurarak selam verdi. Mustafa Kemal ciddi bir
tavırla, “Hoş geldiniz AH Fuat Beyefendi,” diyerek karşılık verdi.
Acaba dostluk günleri geride mi kalmıştı? Şimdi kendisine bir
ast gibi mi davranacaktı? AH Fuat’ın bu düşüncelerini Musta
fa Kemal’in adımları böldü. Kendisine doğru yaklaştı ve “Fuat,
kardeşim...” diyerek sarıldı. İki arkadaş yıllar sonra Çapakçur’un
meşe ve çam ormanlarıyla bezenmiş yüksek tepelerinde hasretle
231
Paşa
232
Paşa
233
Paşa
234
Paşa
235
Paşa
236
Paşa
237
Paşa
238
Paşa
239
Paşa
240
Paşa
241
Paşa
242
Paşa
***
243
Paşa
244
Paşa
245
Paşa
246
— «
Paşa
247
Paşa
248
Paşa
249
Paşa
250
Paşa
251
Paşa
252
Paşa
253
Paşa
254
Paşa
255
Paşa
256
Paşa
257
Paşa
258
Paşa
* “İşte benim düşüncem bundan ibarettir. Bulunduğunuz mevki sebebiyle bunları an
latmakla vicdanım üzerinden büyük bir yükü kaldırmış olduğuma inanıyorum.”
259
Paşa
260
Paşa
261
Paşa
262
Paşa
263
Paşa
264
Paşa
265
Paşa
266
Paşa
267
Paşa
268
Paşa
269
Paşa
270
Paşa
271
BÖLÜM 11
VELİAHT ŞEHZADE
273
Veliaht Şehzade
***
274
Veliaht Şehzade
275
Veliaht Şehzade
276
Veliaht Şehzade
m
Veliaht Şehzade
278
Veliaht Şehzade
279
Veliaht Şehzade
280
Veliaht Şehzade
281
Veliaht Şehzade
282
.1^
Veliaht Şehzade
283
Veliaht Şehzade
284
Veliaht Şehzade
285
I
Veliaht Şehzade
286
Veliaht Şehzade
siz bütün işlerden uzak kalasınız? İstanbul’a gider gitmez bir ordu
komutanlığı isteyiniz. Ben sizin kurmay başkanınız olurum.”
Öneri, Vahdettin’in ilgisini çekmişe benziyordu. “Hangi or
dunun komutanlığını?” diye sordu. Mustafa Kemal “5. Ordu”
diye cevap verince Vahdettin biraz düşündü. Kaygılı görünü
yordu. “Bu komutanlığı bana vermezler,” dedi. Haksız sayıl
mazdı. Zira gücü elinde bulunduran Enver Paşa, Talat Paşa ve
İttihatçılar, Vahdettin’in kendi kontrollerinde olmayışını, hele
hele Mustafa Kemal gibi birinin kontrolünde oluşunu tehdit
olarak algılayabilir ve tahtı başka şehzadeye bırakmayı tercih
edebilirlerdi. Fakat öneriye karşı da değildi. “İstanbul’a gittiğim
zaman düşünürüz,” diyerek yeşil ışık yaktı.
Yarının Adamı, okul sıralarından bu yana peşinde koştuğu
hedeflere artık çok yaklaştığını hissediyordu. Savaş sahasında
elde ettiği zaferler nedeniyle namı ordu ve bürokrasi sınırlarını
aşıp millete kadar uzanmıştı. Memleket oldukça kötü durum
daydı fakat gücü elinde bulunduranlar da bir o kadar sallantı
daydı. Şimdi ise Veliaht Şehzadeyi de etkisi altına almış, onu
orduya çekmeye çok yaklaşmıştı. Üstelik yaverliğine de güve
nebileceği yakını getiriliyordu. Taht, Vahdettin’e geçtiğinde
“İkinci Adam” olması çok güçlü bir ihtimaldi. Bu gücü eline
geçirdiğinde memleketi için doğru olan adımları atabilir, okul
sıralarından bu yana takip ettiği yüksek hedefleri ve yenilikleri
hayata geçirebilir, milleti geri kalmaktan kurtarmak için çaba
layabilir, hatta uygun koşulları yakalayabilirse belki cumhuri
yete bile yürüyebilirdi.
Mustafa Kemal işte bu umutla 1 Ocak 1918 günü kafiley
le birlikte Berlin’den hareket etti ve 4 Ocak’ta başkente vardı.
İlerleyen günlerde üstün başarıları nedeniyle Birinci Rütbeden
Kılıçlı Mecidi Nişanı ve Alman İmparatoru Wilhelm tarafından
Birinci Rütbeden Kılıçlı Cordon de Prusse Nişanına layık gö
rüldü. Aynı günlerde Ali Fuat’ın Sina Cephesindeki başarıları
287
Veliaht Şehzade
***
288
Veliaht Şehzade
289
Veliaht Şehzade
290
Veliaht Şehzade
291
Veliaht Şehzade
292
Veliaht Şehzade
293
Veliaht Şehzade
***
294
Veliaht Şehzade
295
Veliaht Şehzade
296
Veliaht Şehzade
297
BÖLÜM 12
KARLSBAD
300
Karlsbad
301
Karlsbad
302
Karlsbad
303
Karlsbad
304
Karlsbad
305
Karlsbad
306
Karlsbad
Ertesi gün ders için Madam Heiniche’in evine gidip bir saat
boyunca çalışıp akabinde sohbet etti. Konu evliliğe geldiğinde
Heiniche, “Yanılmıyorsam beyefendi henüz evli değil! Acaba
bir Avrupah kadınla mı, yoksa sizin milletinizden bir kadın
la mı evlenmek isterdiniz?” diye sordu. Esasen evlilik için bir
Türk kadınını tercih ediyordu fakat muhatabının gücenebile
ceğim düşünerek “Fark etmez,” şeklinde cevap verdi. Görüşme
den sonra Vaisshauptda yemek yiyip dairesine geçti.
14 Temmuz günü öğleden sonra Matmazel Brandner isimli
arkadaşıyla buluşup kiraladığı otomobille Karlsbad’ın on beş
kilometre batısında bulunan Elbongen’e gitti. Eğer Nehri kıyı
sı boyunca dolaşıp sohbet ederken Matmazel Brandner Türk
ordusundan bahsetmeye başladı. Türklerin 1911’den bu yana
savaştığını ve bunca yıl boyunca harp sahalarında öldürmek
için bu kadar insanı nerede bulduklarını sordu. Mustafa Kemal
muhatabının böyle bir konuya ilgi duymasına şaşırmakla bir
likte, “Öyleyse bana müsaade edin de size izah edeyim,” diyerek
konuşmaya başladı:
“Türk-İtalyan Harbi sırasında Türkiye kendi kuvvetlerini
kullanamadı. Biliyorsunuz ki îtalyanlar harp ilan etmeden bizi
yakaladılar. Deniz yolunu kestiler. Osmanh Afrikası, ordusuz
bir şekilde İtalyan kuşatmasına bırakıldı. îtalyanlar hiç mani-
asız olarak Trablusgarp’ı, Bingazi’yi, Derne’yi ve Akdeniz kı
yısı şehirlerini işgal ettiler. Şayet İtalyan Silahlı Kuvvetleri bir
sene boyunca baştan barışa kadar dövüştülerse, onları döven
düzenli ordu değildi. Hayır matmazel, bunlar sadece çöl göç
menlerinin başındaki birkaç Türk kumandanıydı. Bizzat ben
oradaydım ve Cyrenaique Derne kuvvetlerine kumanda edi
yordum. Görüyorsunuz ki Matmazel, bu harpte Türk ordusuna
hiç dokunulmamıştır. Balkan Harbi ise Türk ordusunun katıl
dığı bir harp değildir. Bu bambaşka bir şeydi, bir bozgundu!
Fakat Türk ordusunun bozgunu değildi, hayır hiç değil, bu
307
Karlsbad
308
Karlsbad
309
Karlsbad
310
Karlshad
311
Karlsbad
312
Karlsbad
313
Karlsbad
***
314
Karlsbad
315
Karlsbad
316
Karlsbad
teklifi bir kez daha sunarak tüm birliklerin tek bir ordu haline
getirilerek emrine verilmesini teklif etti. Fakat cevap, alayla kar
şılanan retten ibaretti.
317
Karlsbad
318
Karlsbad
319
BÖLÜM 13
CEHENNEM
321
I
Cehennem
322
Cehennem
323
Cehennem
324
Cehennem
325
Cehennem
326
Cehennem
327
Cehennem
328
Cehennem
329
Cehennem
330
Cehennem
331
Cehennem
332
Cehennem
333
Cehennem
***
334
Cehennem
335
Cehennem
336
Cehennem
***
337
Cehennem
338
Cehennem
339
Cehennem
340
Cehennem
341
Cehennem
342
Cehennem
343
Cehennem
344
BÖLÜM 14
İki gündür süren yolculuk sanki iki yıl gibi geçmiş, seyahat
boyunca hep aynı şeyi, verdiği kararı düşünmüştü. Acaba
İstanbul’a gelerek doğru olanı mı yapmıştı? Yoksa vermesi gere
ken karar, kalıp mücadeleye girişmesi miydi? Bu sorunun ceva
bını bir türlü bulamamıştı fakat yol boyunca bağrından geçtiği
Anadolu’yu ardında bıraktığında içinden bir his, İstanbul’a gel
mekle yanlış yaptığını söylemişti. Haydarpaşa Garına yanaşan
trenin çıkardığı gürültü, artık düşünmeye son vermesi gerekti
ğini âdeta haykırıyordu. Bir karar vermiş ve uygulamıştı. Şimdi
yapması gereken şey, Boğaz’ı geçip Ahmet İzzet Paşayla görüş
mek ve neler olup bittiğini öğrenmekti.
Cevat Abbas’la trenden inip garın iskelesine yöneldiğinde,
canını çok acıtan bir manzarayla karşılaştı. 73 gemiden oluşan
düşman donanması, aynı dakikalarda Boğaza giriş yapmış ve
ağır ağır geçmeye başlamıştı. Boğazın karşı kıyısında toplanan
azınlıkların coşku dolu kutlama sesi kulağına kadar geliyor,
gençliğini geçirdiği bu şehrin artık kendi şehri olmadığını ka
bullenmek zorunda kalması ruhunda derin bir ıstıraba sebe
biyet veriyordu. Fatih bu şehir için surlara dayandığında, son
Bizans İmparatoru Konstantin kaçmak yerine savaşarak ölmeyi
tercih etmiş, nitekim öyle de olmuştu. Şimdi Fatih’in torunları,
bu kadim şehri kurşun bile atmadan düşmana bırakıyordu. Ne
hazindi...
345
Geldikleri Gibi Giderler
346
KAYNAKÇA
349
Con Sinov // Yarının Adamı
350
Con Sinov // Yarının Adamı
351
YARININ ADAMI
MUSTAFA KEMAL’İ ANLAMAK
• Okul yıllarında aşk acısı çektiğinde not defterine neler yazdı?
• 2. Abdülhamid döneminde neden zindana atıldı?
• İlk görev yerinde kendisine teklif edilen rüşvete nasıl cevap verdi?
• Neden İttihatçdarın arasına katılmak zorunda kaldı?
• Kader birliği yaptığı arkadaşları tarafından sürgüne gönderilmesinin
sebebi neydi?
• Trablusgarp’ta yaveriyle gericilerin merkezini nasıl bastı?
• Çanakkale Savaşı’nda başarılı olmasına rağmen neden paşalığa terfi
ettirilmedi?
• Enver Paşa ile nerede ve nasıl karşı karşıya geldi?
• Vahdettin’le yaptığı Almanya seyahatinde neler yaşandı?
H masâ^
(s) masa.kitap
www.masadukkan.coi
Qmasa_kitap 786057 301802