P A R Ç A L A R

Mustafa Yücel

GÖKDELENLER

insanın ruhunda soyluluk duygusunu uyandıran, yüksek ağaçlardır. Gökde­

lenlerse ruha bunun tam tersi bir duygu verir. Gökdelenler zamanı böler, ru­
hun pek az bir geçmişten daha öteye geçmesine engel olur.

.ŞİİR

Platon'da bilginin hatırlama olması gibi, şiir de bir buyunun hatırlanmasıdır.

I
ih t iy a r l a r

Zamanın aktığı yeri sadece ihtiyarlar bilir.

ÖLM Ü Ş AVRUPA

Avrupa uygarlığı şöyle bir benzetmeden yola çıkarak betimlenebilir: ev ve or­

man. Burada ev özneyi, iç dünyayı ya da bireyin kendisini simgeliyor. Orman­
sa dış dünyayı, nesneyi ya da serüven duygusunun ve düşünen zihnin üstünde
at oynattığı dünyayı simgeliyor.

1
ALELADELİK

Doğululuğun ve günümüzün, televizyon, kitle kuıturu ve tüketim toplumu

döneminin en temel niteliği şudur: Aleladeliğin ve gerçekliğin aynı şey olarak
kabul edilmesi.
 YARDIM ET M E K

Birine yardım elini uzatmak, güçlü ve güvenilir olmak, sonra da şunu diyebil­
mektir: Ben de senin gibiyim.

EDEBİYAT

Edebiyat kurulmuş, kotarılmış ve piyasaya sunulmuş bir şey olarak görülme­

meli; yapılmış ve tıpkı bir yıldız ya da bir ağaç gibi bu dünyaya ait olan bir var­
lık haline gelmiş bir şey olarak görülmeli. Ancak bu türlüsü tin'i zenginleştirir,
ö b ü r türlüsü de piyasayı. Piyasa tin'in tam tersidir. Ama onun olmadığı bir
tek yer var şimdi, o da ölüler âlemi.

M U STA FA SIN D A B A D YÜCEL Ü ST Ü N E BÎR D E N E M E

Sedir ağaçlarında olan bir asalet vardı onda, sanki tahta yüreğinden dışarıya
doğru yönelen bir hayat gücü dizginlenmiş ve durgun bir ışığa dönmüştü.
Gövdesinin her hareketi çevresinde kötü yürekli ve çirkin olan ne varsa hepsini
süpürüp yok ediyor, ortalığa kutsal bir hava yayıyordu. Unutulmuş olan bütün
iyiliği ve güzelliği insanlara yeniden hatırlatıyordu. Evet böyleydi işte; hem za­
rif, hem de kaya gibiydi. Ortaçağ filozoflarının yıldızlarda olduğuna inandığı o
kristalimsi kusursuzlukla donanmıştı. Böyleydi işte Mustafa Sindabad Yücel.
İyilerin dostu, kötülerin düşmanı, böyleydi.