Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 2

Fazıl SAY (1970 –

Beste yapmak, her zaman bir doğaçlama biçimidir: Fikirler, müzik parçaları ve
hayali şekillerle. Besteci ve piyanist Fazıl Say’ın sanatsal rotası ve dünya görüşü de
işte bu açıdan yorumlanmalıdır. Bir besteci olarak öz-algısının temelini oluşturan
estetik bakış açısı da, Cortot’un öğrencisi Mithat Fenmen ile piyano dersleri
sırasında aşinalık kazandığı bu özgür formlardan gelir. Fazıl Say, yirmi beş yılı aşkın
bir süredir, giderek daha materyalistleşen ve daha karmaşık şekilde yapılanan klasik
müzik dünyasında eşine ender rastlanan bir şekilde hem dinleyiciler hem de
eleştirmenlere dokunmaktadır. Bu sanatçıyla gerçekleşen konserler bambaşkadır.
Çok daha direkt, daha açık, daha heyecan vericidirler; kısacası, doğrudan kalbe
ulaşırlar. Aynı şey, besteleri için de söylenebilir.

Fazıl Say ilk eserini – bir piyano sonatı – henüz 1984 yılında, on dört yaşında,
memleketi Ankara’da konservatuvar öğrencisiyken bestelemiştir. Gelişiminin bu
erken aşamasında bestesini, keman ve piyano için “Siyah İlahiler / Schwarze
Hymnen“ ve bir gitar konçertosu gibi, opus numarası verilmemiş birçok oda müziği
eseri izlemiştir. Ardından, kendisine New York’ta Genç Konser Sanatçısı seçmelerini
kazandıran eserlerinden, Nasreddin Hoca’nın Dört Dansı’nı Opus 1 olarak kabul
etmiştir. Bu eser, özünde onun şahsi tarzının belirgin özelliklerini ortaya koyar:
rapsodik, fantezivari bir yapı; çoğu zaman dansa benzer, senkopasyon kullanarak
yapılan, değişken bir ritim; sürekli, canlı ve dinamik bir nabız ve kökeni çoğu
zaman Türkiye ve komşularının halk müziklerine dayanan melodik fikir zenginliği.
Bu açılardan bakılınca Fazıl Say, bir ölçüde Béla Bartók, George Enescu ve György
Ligeti gibi, kendi ülkelerinin zengin müzikal folklorü üzerinde ilerleyen bestecilerin
geleneğinde yer alır. John Cage ve hazırlanmış piyano eserlerinden aşina olduğumuz
teknikleri kullandığı Kara Toprak (1997) adlı piyano eseri ile uluslararası alanda
dikkatleri çekmiştir.

Bunun ardından Say, giderek büyük orkestral formlara dönmüştür. Nâzım Hikmet ve
Metin Altıok’un şiir (ve biyografilerinden) aldığı ilhamla, solistler, korolar ve
orkestra için, özellikle de Nâzım oratoryosunda olduğu üzere, Carl Orff gibi
bestecilerin geleneğini sürdüren eserler bestelemiştir. Bu bestelerinde Say, modern
Avrupa enstrümanlarının yanı sıra, kendi anavatanı Türkiye’den de kudüm, darbuka
ve ney gibi enstrümanları sıklıkla ve özenle kullanmaktadır. Bu ise müziğe, onu
kendi türündeki birçok benzer eserden ayıran bir renk katmaktadır. 2007 yılında
aynı isimle bilinen ünlü masallardan esinlenen, ancak bir haremdeki yedi kadının
kaderini anlatan “Harem’de 1001 Gece„ adlı Keman Konçertosuyla uluslararası
arenada tekrar ilgi toplamıştır. Patricia Kopatchinskaja tarafından seslendirilen
dünya prömiyerinin ardından bu eser birçok uluslararası konser salonunda
seslendirilmiştir. Sanatçı birinci senfonik eseri olan “İstanbul Senfonisi”nin
ardından, ikinci ve üçüncü senfonileri “Mezopotamya” ve “Universe” eserlerini
tamamlayarak kayıtlarını yayınlamıştır.

Fazıl Say, Konzerthaus Dortmund’ta beş yıl süren misafir sanatçılığının sonunda,
2010 yılında prömiyeri yapılan ilk senfonisi “İstanbul,, ile daha da büyük bir
başarıya ulaşmıştır. 2013 yılında Fazıl Say’a üçüncü Echo Klasik Müzik Ödülü’nü
kazandıran İstanbul Senfonisi, WDR ve Konzerthaus Dortmund tarafından Ruhr. 2010
kapsamında ortak olarak sipariş edilmiş olup Boğaziçi’ndeki metropole ve
milyonlarca sakinine coşkulu ve şiirsel bir hediye niteliği taşır. Aynı yıl, diğer
eserlerinin arasında, “Boşanmak„ adlı (atonal prensiplere dayalı) Yaylı Çalgılar
Dörtlüsü ve Salzburg Festivali için “Nirvana Yanıyor„ adlı piyano konçertosu ile
Mecklenburg-Vorpommern Festivali için bestelenip prömiyeri Gábor Boldoczki
tarafından gerçekleştirilen bir Trompet Konçertosu gibi sipariş eserlerin
bestelenişine tanık oldu. 2011 yılında Schleswig-Holstein Müzik Festivali tarafından
verilen sipariş üstüne Say, Sabine Meyer için İranlı şair Ömer Hayyam’ın hayatı ve
eserlerini anlatan bir Klarnet Konçertosu yazmıştır.
2012 Fazıl Say için oldukça üretken ve yoğun bir yıl oldu. Mart ayında Say’ın ney ve
orkestra için bestelediği ve Burcu Karadağ’ın solist olarak yer aldığı ‘Hezarfen’
isimli konçertosunun prömiyeri şef Dan Ettinger yönetiminde Mannheim Ulusal
Tiyatro Orkestrası Müzik Akademisi’nde gerçekleşti. İstanbul Müzik Festivali
tarafından sipariş edilen ve Say’ın ikinci senfonisi olan ‘Mezopotamya Senfonisi’nin
ilk performansı ise Haziran ayında Gürer Aykal yönetiminde Borusan İstanbul
Filarmoni Orkestrası eşliğinde İstanbul’da yapıldı. Bundan kısa bir süre sonra,
Say’ın, bir BBC siparişi olan ‘Dört Şehir’ isimli viyolonsel ve piyano sonatının dünya
prömiyeri Nicolas Altstaedt ve José Gallardo tarafından City of London Festivali’nde
gerçekleşti. Eylül 2012’de ise, Konzerthaus Dortmund izleyicileri Say’ın, 2011
yılında Alman şair Rainer Maria Rilke’in şiiri üzerine soprano ve piyano için
bestelemiş olduğu ‘Panther’ isimli şarkının orkestra ve soprano versiyonunun
prömiyerini dinleme fırsatını yakaladı. Son olarak ta ekim ayında Say’ın üçüncü
senfonisi olan ‘Universe’ün prömiyer konseri, şef Ivor Bolton yönetiminde ve
Salzburg Mozarteum Orkestrası eşliğinde izleyicilerin ayakta alkışlarıyla karşılandı.

2013 yılına geldiğimizde, şef Kristjan Järvi yönetimindeki Gstaad Festival


Orkestrası’yla birlikte “Su” isimli piyano konçertosunun prömiyeri ile Say’ın Ferhan
ve Ferzan Önder kardeşlere ithaf ettiği ve Arvo Volmer yönetimindeki NDR Radyo
Filarmoni’de seslendirilen “2 piyano için konçerto Op. 48” isimli konçertonun yanı
sıra, soprano Norma Nahoun ve Stuttgart Oda Orkestrası eşliğinde Goethe-Lieder
isimli eserin prömiyeri de yapıldı. Say 2016’dan bu yana Warner Classics özel
sanatçılarındandır. 2016 sonbaharında Mozart’ın tüm piyano sonatlarının kayıtları
satışa çıkarıldı. Sanatçı bir yıl sonra aynı albümle 4. “Echo Klassik” ödülünü aldı,
Çelist, Nicolas Altstaedt ile birlikte “4 Cities” adlı albümü kaydetti ve yine aynı
yılın sonbaharında da, C. F. CHOPIN’in noktürnleri ve Marianne Crebassa ile kaydı
yapılan “Secrets” adlı albümü satışa çıkarıldı, sanatçı aynı albümle 2018 yılında
Gramofon Klasik Müzik ödülünü aldı. 04 Ekim 2018 tarihinde Sascha GOETZEL
yönetimindeki Borusan Filarmoni Orkestrası eşliğinde ve Bülent Evcil’in solistliğinde
Flüt Konçertosu’nun dünya prömiyeri yapıldı.

Fazıl Say’ın eserleri, günümüzün en tanınmış yayıncılarından, Schott of Mainz


tarafından tüm dünyaya dağıtılmaktadır.

You might also like