Sosyal sorumluluk, herhangi bir kurumun, ana iyiyi toplumsal öge olarak kabul etmesi ve

toplumsal bir amacın etrafında toplanarak ortak yaşamı daha da iyileştirmek için birtakım
problemlerin çözümü üzerine organizasyon ve kampanyalar inşa etmesidir. Genelde
hayırseverlik ile karıştırılsa da, kurumların temelde kendi kültürel değerlerinin ve davranış
biçimlerinin ana ögesi olarak da sosyal sorumluluğu kabul etmesi ve bu değerleri işletmesi
gerekir. Sosyal sorumluluk anlayışıyla hareket eden kurumlar, toplumun üzerinde var olan
tüm negatif etkileri en aza indirerek toplumsal iyiyi inşa etmeye çalışırlar. Kısacası, bir
kurumun, toplumla yakınlaşması konusunda göstermiş olduğu tüm çabalara sosyal
sorumluluk çabaları denir. Bu çabalar, Archie Carroll’un sosyal sorumluluk piramidindeki
toplumsal, ekonomik, yasal ve ahlaki sorumluluklar basamaklarına uyarak gerçekleştirilir.
Halkla ilişkilerin sosyal sorumluluğu, toplumla olan ilişkilerde faaliyetlerine ilişkin hesap
verebilme, yasalar itaat etme ve şeffaflık ilkelerine dikkat edilerek topluma karşı
sorumlulukların yerine getirilmesidir. Ayrıca bu, iyi bir kurumsal vatandaş olmanın
göstergesidir. Halkla ilişkiler uygulamalarında sosyal çevre, maddi destek, toplumsal
problemlere çözüm bulmak ve hedef kitleyi dikkate almak önemlidir.

Halkla ilişkilerde, toplumun güvenini sağlamak ve kurumun itibarını güçlendirmek

doğrultusunda çalışmalar yapar. Bu çalışmalar ekonomik, sosyal ve çevre ile ilgili etkiler
dikkate alınarak toplumsal iyiyi güçlendirmek için yapılır. Halkla ilişkilerin sosyal sorumluluğu,
etik ilkelere ve topluma hizmete büyük önem verir. Dürüstlük, şeffaflık, adalet ve saygı,
toplum ilişkilerini etik şekilde yönetmekte ve sürdürmekte önemlidir. Ayrıca kurumların
imajını ve paydaşların memnuiyetini artırmaya da fayda sağlar. Örneğin, bir markanın üretim
sürecinde sürdürülebilirliği benimsemesi ve bunun üzerinden çevresel etkileri indirgeme ile
ilgili çalışmalar yapması hem şirketin toplumdaki imajını artırır hem de topluma ve çevreye
karşı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamış olur.

Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ise, toplumun sürdürülebilir olarak gelişmesine fayda
sağlamak için herhangi bir kurumun gönüllü şekilde gerçekleştirdiği projeleri kapsar. Bu
projeler sayesinde hem toplumsal problemlere çözüm bulunurken hem de kurumların toplum
ile ilişkileri güçlenmiş olur. Kurumlar, eğitim, sağlık faaliyetlerindeki kuruluşlara destek ve
finansal destek sağlamaya yönelik çalışmalar veya bu doğrultuda iş birlikleri yapabilir. Ayrıca
çevre ile ilgili problemler üzerine yürütülen projelere katkı sağlayıp, kampanyalar
düzenleyebilirler. Örneğin, bir şirket eğitimde fırsat eşitliği sağlanması amacıyla eğitim
alanında çalışan bir kurum veya vakfa destek sağlayabilir. Bu kapsamda eğitim materyalleri
sağlayıp, burs programları geliştirebilirler. Bu sayede hem toplumun ihtiyacı karşılanmış hem
de toplumla iyi ilişkiler kurulmuş olur.

Halkla ilişkilerin sosyal sorumluluğu ve kurumsal sosyal sorumluluk projeleri arasında bazı
farklılıklar vardır. Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri genelde toplumun ihtiyaçlarına
odaklanır ve kurumun ekonomik çıkar ve faaliyetlerinin ötesinde geçer. Belirli bir süre
içerisinde gerçekleştirilir ve belirli bir amaca yöneliktirler. Kurumsal sosyal sorumluluk
projeleri, girişimler ve projelerle beraber belli toplumsal problemlere çözüm sunma ve
toplumun ihtiyaçlarını giderme üzerine odaklanır. Halkla ilişkilerin sosyal sorumluluğu,
herhangi bir kurumun sosyal sorumluluk bilincini bütün iletişim faaliyetlerinde taşıması ve
toplum ile ilişkilerde şeffaf ve etik biçimde davranmasıdır. Uzun süreli ve sürekli olarak
toplumla sürdürülebilir ilişkiler kurarak toplumun beklentilerine cevap verir. Kurumun tüm
paydaş ve iletişim ilişkisini bütününe alan halkla ilişkilerin sosyal sorumluluğu kurumun
topluma etkisini, zaman zaman kriz yönetimini ve medyada olan iletişimi de kapsar.