Leibniz

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 2

Gottfried Wilhelm Leibniz

Leibniz 17. Yüzyılda yaşamış Alman felsefesinin temellerini atmış bir filozof, matematikçi,
fizikçi, siyasetçi, tarihçi, diplomat, mezhepleri birleştirmeye çalışan bir teologtur.
Ben bugün leibnizin monodolojisi ve mümkün dünyalar teorisinden bahsedeceğim.
YETER SEBEP İLİŞKİSİ
Leibniz tanrının kanıtını yeter sebep ilkesine bağlar. Bu ilke ile dünyadaki her şeyin neden
başka türlü eğil de bu şekilde olduğunu açıklamaya çalışır.yeter sebep ilkesi ortaya çıkan olan
herşeyin bir nedeni olduğunu gösterir.leibniz savrulan bir ağaç düşünmemizi ister bir ağaç
neden savrulup devrilir. Neden topraktan 1 dk önce ya da 1 dk sonra değil de tam o an koptu
ya da neden tam o yöne doğru devrildi. Bunu rüzgarın oluşumu yüzünden olduğunu
söyleyebiliriz peki rüzgar neden olmuştur buna da alçak ve yüksek basınç alanları yüzünden
diyebiliriz. Peki alçak basınç alanı neden olmuştur, alçak basınç günlük harekete bağlı olarak
oluşur peki günlük hareketin nedeni nedir. Peki günlük hareketin nedeni nedir diyebiliriz. Bir
ağacın devrilmesinin rastlantısal olmadığını söylemek adına doğa yasalarına başvururuz fakat
bir yandan açıklamamızın nedenler zincirinde sonsuza kadar gidemeyeceğini biliriz.leibniz bu
gibi olayları açıklayabilmek için fiziksel zorunluluktan metafiziksel zorunluluğa geçmemiz
gerektiğini söyler. Leibniz’in felsefesinde açıklanabilir olayları açıklamanın tek yolu kendisi
açıklamaya muhtaç olmayan zorunlu yasa yani Tanrıdır. Tanrının varlığı evrenin varlığı için
zorunludur. Tanrı olmasaydı varoluşsal alan içerisinde sonsuz olasılık olduğu için şeylerin
neden öyle değil de böyle olduğununa dair bir açıklamamız olmazdı. Sonlu insanın sonsuz
olasılığı hesaplamasına imkan yok.
Tanrı
Bizim bilgi dediğimiz her şey sözcüklere dökülmüştür. Sözcükler harflerden oluşur. Bir dilde
ortalama 24 harf bulunur. 24 harfle kaç farklı sözcük oluşturabileceğimiz hesaplanabilir.
İnsan bilgisi ne kadar artarsa artsın dünyadaki her konu hakkında kitaplar yazılsa da yine de
sınırlı olacaktır çünkü bilgi sözcüklerle sözcükler ise harflerle oluşur ve bu harfler sınırlıdır. Bu
yüzden insanların dil içinde düşünmeleri sınırlıdır. Yanlızca sonsuz olan tanrı tek tek
varlıklarla ilgi sonsuz analizi tamamlayabiliz .Bu yüzden her şeyi bilen tanrıya ihtiyaçları
vardır.
Mümkün dünyaların en iyisi teorisi
Leibniz Prusya kraliçesi 2. Charlotte için tanrının iyiliğini savunmak üzere bir metin kaleme
alır. Bu metnin adı Theodice dir yani tanrının savunması. Leibniz e göre tanrı mükemmeldir.
Bu durumda dünyayı böyle yaratmasının bir sebebi vardır. Tanrı bütün olasılıkları aynı anda
görebildiği için aralarından en iyisini seçmiştir. Dünyayı daha iyi bir yer yapmak için neyi
değiştirmemiz gerekir? Bunu biliyor olsak bile bu değişimin neye sebep olacağını bilemeyiz.
Kötülüksüz bir dünyanın daha iyi olacağı konusunda şüphesi vardır. Kötülüğe izin
verilmeseydi iyiliğin değeri kalır mıydı? İnsanın kötülük yapamadığı bir dünyada özgür
iradeden bahsedilemez. Bu yüzden tanrı mümkün dünyalar arasından kötülüğün de olduğu
bu dünyayı seçmiştir. Tanrı var olmuş olanları değil var olacak olanları da bilir, olan her şey
bir nedene bağlıdır.
Monadlar
Leibniz daha 17. Yy da atomun bölünebileceğini söyler. Bu yüzden leibniz kendi metafiğini
monad adı verdiği bir kavram ile açıklamaya çalışır. Monad özünde yunanca tek, bir, yalın
olan anlamlarına gelen monas sözcüğünden türemiştir. Etrafta gözlemlediğimiz tüm
maddeler bileşik bir yapıdadır. Bileşik her yapı basit bileşenleri gerektirir. Bu basit bileşenler
monadlardır. Monadların parçaları yoktur daha fazla bölünemezler. Zaten Onlar bileşikleri
oluşturan şeylerdir. Leibniz yer kaplama özelliğinin bir çoğulluğu içerdiğini düşünür. Eğer bir
şey yer kaplama özelliğine sahipse çoğuldur. Yalın olmayan şey töz olamaz. Leibniz için tözün
yer kaplamasından söz edilemez. Yani yer kaplamadıkları için monadlar maddi değildir. Bu da
atomdan bir başka farkıdır. Yani leibniz maddi doğayı ortaya çıkartan basit tözlerin maddi
olmadığını söyler . Monad bütünü oluşturan bir parçadır puzzle gibi. Puzzel parçalardan
oluşur bu parçalar birleştiğinde bir bütünü oluşur fakat her parçanın kendi içinde kendi
resmini vardır. Her parçanın kendi yeri vardır birbirlerinin yerine geçemez. Her parçanın
kendi bireyselliği otonom varlığını kendi içinde içerir. Görevleri önceden kodlanmış gibidir.
Kendine özgü bir dizi talimatı izler.böylece her zerre her an ne yapacağını bilir. Bir monad
evrenin tamamı ile iletişim halindedir bir monad diğer tüm monadları algılamaktadır.
Bununla leibniz doğanın canlı olduğunu söylemiştir. Taşa toprağa can atfetmiştir.
Monadlardan meydana gelen her şeyin ruhu vardır.Makroyu oluşturan mikro. Herşey
monaddan meydana geliyorsa insanlar hayvanlardan veya bitkilerden nasıl bu kadar farklı.
Leibniz monadların algısındaki değişimi hiyeralşi etrafında konumlandırmıştır. Leibniz bunu
bir piramide benzetir. Piramidin en üstünde en saf en yalın en açık varlık olan tanrı yer alır
bütün monadların en üstündedir. Bir altında insanlar yer alır.insanların bir altında hayvanlar
ve daha sonra bitkiler ve cansız varlıklar yer alır

Christian wolff
Özgün bir düşünür olmayan Wolff, Leibniz felsefesinin yılmaz savunuculuğu ve felsefeye
yönelik sistematik yaklaşımıyla ün kazanmıştır. Tümdengelim yöntemini dini doğruların
kanıtlanmasını da kapsayacak şekilde genişletmiştir. Wolff, ontoloji kavramını felsefede ilk
kullanan filozoftur. Wollf'un ontolojiden anladığı, Tanrı'nın, ruhun ve dünyanın varlığını ispat
etmek isteyen ispatçı bir metafizikti. Aynı zamanda aydınlanma çağının da ünlü bir
düşünürüdür. Leibnizin öğretilerini sistematikleştirmiştir. Ona göre felsefe varoluşu değil özü
konu almalıdır.

You might also like