Professional Documents
Culture Documents
4 Hafta Turkcenin Soz Varligi Ve Ozellikleri
4 Hafta Turkcenin Soz Varligi Ve Ozellikleri
ÖZELLĠKLERĠ
SÖZ-VARLIĞI
2. Atasözleri
3. Deyimler
4. İkilemeler
6. Terimler
7. Argo
8. Ağız Ögeleri
Sözcükler (Temel Söz-varlığı)
• Eski Türkçede yer alan “yemiş” sözcüğü tüm meyveleri içine alan bir sözcükken
bugün sadece tek bir meyveye (incir meyvesine) karşılık gelecek şekilde
kullanılmaktadır. Yine “hayvan” sözcüğü eskiden insanları da içine alan geniş bir
anlamda kullanılırken bugün sadece kuş, kurt, kuzu gibi canlılar için kullanılan bir
sözcüktür.
• “Yavuz” sözcüğü eski Türkçede fena, kötü, perişan gibi olumsuz anlamlarda
kullanılırken günümüzde iyi, güzel, yiğit anlamında kullanılmaktadır.
• Yine eski Türkçede kullanılan acı, eziyet anlamlarında “emgek (emek)” sözcüğü
günümüzde çaba, güç anlamında kullanılmaktadır. Bu iki örnekte sözcüklerin
kendileri aynı kalmış ancak anlamlarında değişme (iyileşme) olmuştur.
• Türkçenin en eski sözcüklerine bakıldığında yer alan öğeler arasında akrabalık bildiren
kavramların olduğu görülmektedir. Bunlardan bazıları örnek verilecek olursa:
• “Baba” kavramını karşılayan en eski öğe “kañ” sözcüğü olup yazıtlarda yer almaktadır. Bu
sözcüğe Karahanlı metinlerinde rastlanmazken, bunun türevi olan “kañsık” (üvey),
“kañdaş” (babaları bir olan) sözcükleri aynı dönem içinde varlığını devam ettirmişlerdir.
Uygurlarda ise “baba” anlamında “ata” sözcüğü geçmektedir. Bu sözcük ve bundan
türetilen “atalık” sözcüğü bugün Anadolu ağızlarında kullanılmaktadır.
• “Anne” kavramını karşıladığı bilinen en eski sözcük yazıtlarda yer alan
“ög” sözcüğüdür. Yazıtlarda “ögsüz” şeklinde de görülmektedir ve
bugün annesiz anlamında kullanılan “öksüz” sözcüğü buradan
gelmektedir.
• Bugüne kadar değişmeden gelen ve Türkçenin temel söz-varlığı içinde düşünülen
öğelerin arasında “baş, yüz, kaş, kan, saç...” gibi vücut ve organ adları
görülmektedir. Vücut ve organ adlarının “boguz (boğaz), elig (el), kulkak (kulak),
adak (ayak)” gibi bazılarında küçük ses değişimleri görülebilmektedir.
• Yine temel söz-varlığı içinde bulunan ve sık kullanılan eylemlerden de
değişmeden günümüze gelenler vardır. Bunlardan bazıları “aç-, al-, bil-
, boz-, öl-, kon-, sür-, yaşa-, yat-, yarat-...” eylemleridir (Aksan, 2006:
32-37).
1.1. Sözcük oluşturma
Sözcük oluşturma yöntemleri:
a. Türetme yöntemi
b. Tarama yöntemi
c. Derleme yöntemi
d. Birleştirme yöntemi
1.2. Yabancı sözcükler
Atasözlerinin büyük bir kısmının binlerce yıl öncesine ait olduğu bilinmektedir.
Atasözlerinde amaç bireye öğüt vererek gerçekleri göstermeye çalışmaktır (Aslan, 2021:22).
Atasözleri belirli kurallar çerçevesinde oluşturulurlar ve buna göre farklı gruplara ayrılırlar
Aksoy, (2019:17-19) atasözlerini aşağıdaki gibi gruplandırmıştır.
Bir olayın, bir durumun, bir kavramın daha etkili bir şekilde anlatılması için
en az iki sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu çoğunlukla da gerçek
anlamlarının dışında kullanılan söz gruplarına deyim denilmektedir. Nesiller
boyunca aktarılarak kullanılan bu söz grupları toplumların deneyimlerini ve
birikimlerini yansıtmaktadır (Doğan, 2016).
Deyimlerin Özellikleri
Kimi zaman bir sözcüğün deyim olup olmadığını anlamak için cümledeki
kullanımına bakılması gerekmektedir.
Deyim içerisindeki sözcüklerin yeri değiştirilememektedir. Eğer yeri değiştirilirse
deyim, deyim olma özelliğini kaybetmektedir.
Biçimsel Özellikler:
• Söz öbeği biçiminde kurulanlar
• Ad tamlaması şeklinde olanlar (anasının gözü vb.)
• Sıfat tamlaması veya birleşik sıfat görevinde olanlar (tok sözlü vb.)
• İkileme biçiminde olanlar (deli dolu vb.)
• İlgeçlerle kurulanlar (hatır için vb.)
• Tümce biçimindeki deyimler (iğne atsan yere düşmez vb.)
• Eksiltili anlatım biçimindeki deyimler (laf aramızda vb.)
Anlamsal Özellikler:
Aksan (2001: 15) ikilemeyi bir sözcüğün, yansımalı bir birimin veya bir bölümünün
tekrar edilmesi ya da sözcüğün anlam bakımından bağlantılı olabileceği farklı
sözcükler ile beraber kullanılmasıyla meydana getirilen birimler olarak
tanımlamaktadır.
Ġkilemelerin Özellikleri
İkilemelerin oluşturulmasında sözcüklerin önündeki veya sonundaki ses benzerliklerinin önemi
büyüktür. Bağ bahçe, çalı çırpı...
İkilemeleri oluşturan sözcükler tek birim olarak kabul edilir ve aralarına virgül konulmaz.
Kalıplaşma sırasında ikilemeyi oluşturan anlamsız sözcüklerin hiçbiri tek başına kullanılamaz.
Abur cubur gibi.
İkilemeyi oluşturan sözcüklerin yerleri değiştirilemez. Az buz, bata çıka, düşe kalka ikilemeleri buz
az, çıka bata, kalka düşe şeklinde değiştirilemez.
Cümlede ad soylu sözcük görevinde kullanılmakta olan ikilemeler çekime girebilirler.
Bazı ikilemeler eylem çekimine girebilmektedirler.
Yansıma sözcüklerden oluşan ikilemeler bulunmaktadır. Gırt gırt, çangır çungur gibi.
İkilemelerde yinelenen sözcükler ad tamlaması biçimindedir. İyinin iyisi, güzeller güzeli
gibi.
Sayılarla kurulan ikilemeler de vardır. Üç beş, dört beş gibi.
Sözcüğün tekrarlanmasıyla oluşturulan ikilemelerde sözcüklerden biri ya da ikisi de “e”
ekini alabilirler. Dişe diş, bıçak bıçağa gibi.
Tekrarla kurulan ikilemelerin arasına edat ya da bağlaç getirilerek anlam daha da
güçlendirilebilir. Kanım şıpır da şıpır aktı geceye gibi.
Bazı ikilemelerin kullanımı sırasında üçüncü bir sözcüğe ihtiyaç duyulabilmektedir. Erim
erim, sürüm sürüm, gibi ikilemeleri erim erim erimek, sürüm sürüm sürünmek, şeklinde
kullanabiliriz.
Kullanımı sırasında üçüncü bir sözcüğe gereksinim duyulan ikilemlerin birçoğu deyim
özelliği kazanır. Baş başa vermek, göz kulak olmak, tepe tepe kullanmak...
İkilemeler kuruluşlarına göre farklı şekillerde oluşmaktadır.
Sözcüklerin tekrar edilmesi ile oluşturulan ikilemeler: adım adım, cayır cayır, şıkır şıkır...
Eş anlamlı sözcükler ile oluşturulan ikilemeler: çarşı pazar, gizli saklı, eksik gedik...
Yakın anlamlı sözcükler ile oluşturulan ikilemeler: kıyı köşe, sorgu sual, yalvar yakar.
Zıt anlamlı sözcükler ile oluşturulan ikilemeler: git gel, ön arka...
Biri anlamlı diğeri anlamsız sözcük ile oluşturulan ikilemeler: eğri büğrü, tıkır mıkır...
Her ikisi de anlamsız sözcük ile oluşturulan ikilemeler: abuk subuk, ıvır zıvır...
Yansıma sözcükler ile oluşturulan ikilemeler: fokur fokur, güm güm, haşır haşır...
Kalıp Ġfadeler (Ġlişki Sözler)
Kalıp ifadeler; sözcükten tümceye kadar farklı biçimsel özellikleri olan, aynı
bağlam koşullarında toplumun çoğunluğu tarafından ortak ve geleneksel olarak
kullanılan sosyal etkileşim, kendini ifade etme ve söylem organizasyonu işlevlerinde
kullanılan anahtar sözlerdir. Kalıp ifadeler düğün, ölüm, alışveriş, yeme-içme,
karşılama-uğurlama, kutlama gibi günlük hayatta yaygın olarak kullanılmaktadır
(Bayraktar, 2020:172)
Gökdayı (2008:100-102) kalıp ifadeleri aşağıdaki gibi gruplandırarak örneklendirmiştir:
Hayır, dua ve iyi dilek bildirenler: güle güle oturun, Allah razı olsun...
Duygusal tepkileri dile getirenler: güler misin ağlar mısın? Allah aşkına...
Konuşanı veya dinleyeni yüceltme bildirenler: sözünü balla kestim, rica ederim...
Dinleyeni eleştirme, uyarma, tehdit etme bildirenler: ben sana gösteririm, benden günah gitti...
Genel bir davranış veya düşünce bildirenler: korkunun ecele faydası yoktur...
Töre, gelenek ve kültürel değerleri yansıtanlar: elçiye zeval olmaz, ellerinizden öperim...
• Dini inançları bildirenler: Allah bilir, takdir-i ilahi...
• Soru sorup cevap isteyenler: eş olarak kabul ediyor musunuz, merhumu nasıl bilirdiniz?..
Terim herhangi bir bilim, teknik veya sanat alanında kullanılan o alana ait
sözcüklerdir.
Korkmaz, (1992: 149) terimi, “Bilim, teknik, sanat, spor, zanaat gibi çeşitli uzmanlık
alanlarının kavramlarına verilen sınırlı ve özel anlamdaki ad: radyo, televizyon,
bilgisayar, dil bilimi, yüklem, benzeşme, dörtgen, atardamar, yer çekimi vb.”
şeklinde tanımlamıştır.
Terimlerin genel özelliklerini Zülfikar (1991: 20-21) aşağıdaki şekilde sıralamaktadır:
Terimlerin anlamları sabit olup cümle içinde bile farklı anlamlarda kullanılamazlar.
Terimler halkın söz varlığında bulunmazlar ancak halk ağzında kullanılarak daha
sonra terim özelliği kazanan sözcükler de bulunmaktadır.
Argo
• Türk Dil Kurumunun resmi sitesinde argo, “1. Her yerde ve her zaman
kullanılmayan veya kullanılmaması gereken çoklukla eğitimsiz kişilerin söylediği
söz veya deyim. 2. Serserilerin, külhanbeylerinin kullandığı söz veya deyim.”
olarak geçmektedir (TDK, https://sozluk.gov.tr/).
• Argonun oluşturulması sırasında ana dilin kurallarından ve söz-varlığından
yararlanılmakla beraber sözcüklere farklı anlamlar yüklenir ve ekler değiştirilir.
Bazı argo sözcükler yabancı dillerden alınmadır.
• Bir dilin yakın coğrafi bölgelerde konuşulmakta olan ancak standart dilden ses,
şekil, söz dizimi, anlam bakımından farklılıklar gösteren konuşma diline ağız denir.
Ege ağzı, Konya ağzı, Alanya ağzı gibi.
• Ağız, bir ülke sınırları içinde bölgelerde, illerde, ilçelerde, köylerde farklılık
gösterebilir. Ağızların kendilerine ait yazı sistemleri bulunmamaktadır.
• 1932’de Türkiye’de dil devriminin yapılması Anadolu ağızlarına büyük bir ilgi
uyandırmıştır. Dildeki yabancı sözcüklerin atılabilmesi kullanılmakta olan yabancı
sözcüklerin öz Türkçe karşılıklarının bulunabilmesi için halkın yaşayan diline
yönelinmiş derleme çalışmaları başlatılmıştır. 1933-1935 yılları arasında yapılan
derleme çalışmalarında 150.000 sözcük fişlenmiştir. Derlenen sözcükler bir sözlük
sırası ile düzenlenerek dört cilt olarak yayımlanmış daha sonrasında bunlara iki cilt
daha eklenmiştir (Korkmaz, 1976).
Toroslarda konuşulan ağız ögelerine örnekler
• ağcıktan>ığcıktan>ı:cıktan (zarf): Birazdan, az sonra.
• avrak ağızlı (deyim): 1. Kadın gibi konuşan erkek. 2.Karısının sözünden çıkmayan kılıbık.