Professional Documents
Culture Documents
Message 7
Message 7
Futbol ilk oynanmaya başladığı zamanlardan beri hep taktiksel bir gelişimin
içerisinde oldu. 1–2–7’den 3–5–2’lere, Katenaçyo’lardan Tiki Taka’lara birçok
taktik ve diziliş gelişti futbolda… Ve gelişmeye, değişmeye de devam ediyor. Son
yıllarda işte bu gelişimleri kolaylaştıran, önlerine ışık tutan harika bir yardımcı
var futbol adamlarının elinde… İstatistikler. Futbolda istatistik bilimi o kadar
gelişti ki üst düzey bir maçtaki hemen hemen tüm olaylar birer veri şeklinde
karşımıza çıkıyor artık. Bu veriler ışığında da teknik adamlar takımlarına,
oyuncularına daha rahat şekil verebiliyor. Günümüzde üst düzey kulüplerin birçoğu
veri analiz şirketleriyle çalışmakta. Zaten fark ettiyseniz son yıllarda OPTA,
StatsBomb gibi birçok veri ve istatistik şirketleri görmekteyiz. Günümüzde bu
veriler futbol takımları için olmazsa olmaz konumuna gelmiş durumdalar. İşte bu
veriler ışığında oluşturulmuş bir şablondan bahsedeceğim bugün; Assist-V.
Danimarka’da yapılan çalışmalarda; Zone 14 ve Half Space gibi zaten var olan
parselizasyonlarla dikey ve yatay yönde bölünen futbol sahası, bu sefer diyagonal
çizgilerle de bölündü. Bu araştırmaya göre sahanın ‘’v’’ harfi gibi görünen
bölümünün dışında bir pasın asist olma ihtimali çok ama çok azdı. Tabii ki futbolda
Volkan Demirel’in degajında Guiza’nın karşı karşıya kalıp attığı gibi goller de yok
değildir fakat bunlar çok seyrek yaşanan pozisyonlardır. İstisnadır bunlar. Genele
bakarsak Assist-V bölgesi dışından asist olması 0’a yakın bir olasılıktır. Yani
Assist-V şeması temelde bize basitçe şunu demektedir; Kaleye ne kadar yaklaşırsan
gol veya asist olma ihtimali o kadar artar.
[20:37]
[20:38]
En çok gol ve asist yapılan bölgeler. Gördüğünüz gibi çok büyük bir kısmı Assist V
bölgesinde kalmakta. Kaynak: Coach Dogge
Bu şemaya göre ceza sahasının half space içinde kalan bölgelerine ‘’Assist Zone’’
denmekte. Ortada kalan bölge ise ‘’Golden Zone’’ olarak adlandırılmakta. Bu
bölgeler incelenen ve veriye dökülen binlerce maça göre en çok asist yapılan ve gol
atılan bölgeler… Eğer Assist Zone’a girer ve penaltı noktasına doğru bir pas
atarsanız gol olma ihtimali çok yüksektir kısaca.
Tabii bu konuya sadece hücum yönüyle bakmamak lazım. Hücum eden takım için buralara
girmek gol anlamına gelirken, savunma yapan takım için de buralara oyuncu
sokulmadığı taktirde gol yeme olasılığının çok düşük olduğu anlamına gelir. Bu V
şekli dışından bir ortanın size tehlike oluşturması çok düşük bir ihtimaldir.
Mesela Vitor Pereira’nın Caner Erkin’in biletini kesmesinin nedeni de bu aslında… O
bölgelerden orta kesmeyi çok seven Caner, Fenerbahçe kadrosunda kendine yer
bulamadı. Çünkü Assist-V dışından yapılan ortaların futbolda bir karşılığı yok
artık. Takımlar halfspace’lerin içine oyuncu sokmak derdinde… Pasların hedefleri bu
bölgeler olmaya başladı. Uzaklardan yapılan ortalar bir şey getirmiyor takımlara.
[20:39]
Peki Assist-V bize hücumda mı yoksa savunmada mı daha çok yardımcı oluyor?.. Bence
Assist V şeması, en çok gol ve asist yapılan bölgeleri deşifre ettiği için sanki
savunma takımlarına nasıl savunma yapmaları konusunda daha çok ışık tutuyor gibi…
Sonuçta golün nereden gelebileceği belli. Savunmanı kompakt bir şekilde Assist-V
içerisinde tut ve rakibi buralara sokma… Al sana sıkı savunmanın formülü. Tabii ki
rakip de golden ve asist zone’lara sızmaya çalışacak ama bu biraz daha meşakatli
bir iş. Özellikle düşük profilli takımlar için.
[20:39]
Net şekilde görüldüğü gibi erken golü bulmuş olan PSG, Assist-V içerisinde
konumlanmış ve rakibini oralara sokmama derdinde. V şekli dışındaki yerlere baskı
yapmıyorlar ama City’li oyuncular şeklin içine topla girdiği an baskı başlıyor.
[20:39]
Yine City ve yine rakip Assist-V içerisinde. Tabii City’nin iki maçtaki hücum
şablonuna da dikkat etmek lazım. Topu aldıklarında büründükleri 2–3–5 dizilişi
tamamen assist ve golden zone’a girmek üzerine tasarlanmış. Öndeki 5 oyuncuyu half
space boşluklarına sızdırmak niyetindeler.
[20:39]
[20:39]
Bu da temsilcimiz Beşiktaş’ın Ajax deplasmanında aldığı savunma şekli. Birçok
eksikle Amsterdam’a giden Beşiktaş, doğal olarak önce gol yememek istedi. Ve tabii
ki gol yememenin formülü Assist V şablonundan geçiyor… Rakibi assist ve golden
zone’a sokmama çabası var. V şekli dışında yapılan aksiyonlar pek de umurunda değil
Beşiktaş’lı oyuncuların. Ama görüntüdeki gibi içeriye oyuncu girecek gibi olduğu
anda Rıdvan rakip oyuncuya baskıya gidiyor. (düzenlendi)
[20:40]
Geriden Uzun Paslarla Oyun Kurmak
Rakip, geri dörtlüye pres yapan bir oyun anlayışı içinde olabilir. Bu savunma
dörtlüsünün zorda kalacağı anlardan biri olabilir. Bu gibi durumlarda
alternatiflerden biri ileri uç oyuncusuna topu uzun oynamak olabilir. Özellikle
duvar olabilen, ayağında top saklayabilen tarzda ileri uç oyuncuları ile bunu
yapmak çoğu zaman rahatlatıcı olabilir. Duvar olan ileri uç oyuncusu orta
sahasından destek alarak oyunun farklı bir noktaya taşınmasını sağlar.
[20:40]
Ters Kanatların Fonksiyonu
İlk görselde stoper sol beke topu öne oynaması için aktarıyor. Sol ön oyuncusu ve
ileri uç oyuncusu orta saha ile koodineli bir şekilde pas alışverişi yaparak oyunun
açılmasını sağlayabilir. Topun bir kanattan bir diğer kanada aktarılması rakip
takımın savunma anlayaşında yer-alan kayıpları, adam paylaşımında zaaflar
yaratabilmesi bakımından önemlidir. Top, 3 numaraları sol bek oyuncusundan sağ ön
oynayan 7 numaranın 9 numaranın boşalttığı alana doğru içeri kat etmesi ile etkili
bir şekilde kullanılabilir. Sağ bek 2 numaranın da bindirmesi atağın olgunlaşması
açısından çok önemli olabilir.
[20:40]
TİKİ TAKA
Tiki-taka modeli olabildiğince pas yapmaya dayalıdır. Dakikalarca sabırla pas yapan
takımda amaç;
[20:41]
TİKİ TAKA
Günümüz futbolunda seyir zevki veren “tiki-taka” nedir? Hemen öğrenelim…
Bir İspanyol tarzı olan Tiki-Taka, en çok gündeme Guardiola ve Barcelona ile geldi.
Olabildiğince pas yapmak ile ilişkisi olan bu taktiği Johan Cruyff icat etmiştir.
Genellikle 4-3-3 dizilişi üzerine kurulur. Taktikte sabırla, dakikalarca pas
yapılır ve rakibi yormak hedeflenir doğru zaman geldiğinde “6 saniye kuralı”
denilen kural ile 6 saniyede rakibi şok etkisinde bırakarak hücuma kalkılır. Bu
taktik de bir çok kupa kazanmıştır en basit örneği Manchester City ve Pep
Guardiola’dır. Bir çok eleştirilere maruz kalsa da bu taktik hala günümüzde
popülerliliğini koruyor.
[20:41]
TİKİ TAKA
etimoloji
FC Barselona
j o p k e r — 01.01.2023 20:43
KICK AND RUSH
Futbol taktikleri arasında “Vur ve koş” anlamına gelen bu tarz, sayılara bağlı
kalmadan oynanan bir sistemdir.
Genelde bir bek ya da kanat oyuncusunun çapraza attığı paslar sonrasında, ters
kanatta bulunan oyuncunun patlama gücü ve hızını birleştirerek topla etkili olduğu
oyun sistemidir. Daha çok çapraz
https://cdn.discordapp.com/attachments/850819877258264657/928341770478174290/
vur_kac.png
[20:44]
“En iyi defans hücumdur” diyenlerin taktiği olan “Gegenpressing”de amaç; top
rakibin yarı
sahasındayken 5-6 oyuncuyla korkunç bir pres yapıp adam adama ve alan markajıyla
topu
oraya hapsetmek ve kazanmaktır. Gereksiz paslardan kaçınılan bu sistemde, direkt
futbol
ön plandadır. Forvette “false nine( orta sahaya yardım eden ancak gol de atan) ”
tarzında bir
oyuncunun olmazsa olmaz olduğu formattır.
https://cdn.discordapp.com/attachments/850819877258264657/928341888661061662/
hdgsfdk.png
[20:44]
Defanstan Çıkış: Defanstan Çıkışta Ayakları Temiz Stoperler Olduğu İçin Ya Beklere
Açıcaklar Yada Gueye Yaklaşıp Stoperlerden Top Alıp Dağılım Yapıcak Bekler Topu
Aldıysa Önü Dolana Kadar Sürüp Yaklaşan Orta Sahaya Dönücek Arada Muslerada
Vurabilir
Oyun Tarzı : Sürekli Pas İle Rakibi Oyundan Düşürmek Ve Ani Top Kayıplarında Pas
Kanallarını Kapatıp Sıkı Baskı Yapmak
Baskı: Öncelikle Orta Alanda İanis Hagi Basıcak Cicaldau Ve Assunçao Pas
Kanallarını Kapayıp Rakip Açığı Göz Altına Alıcaklar O Sırada Bizim Beklerimizde
Herhangi Bir Koşuya Karşı Önlem Alıp Hazırda Bekleyecek Orta Alanda Sıkıştırıp
Hücum Oyuncularınında Arkadan Zorlamasıyla Kapmaya Çalışacağız Stoperler Kademede
Beklerken Herhangi Bir Uzun Topa Karşı Bekler Arkayı Kollayacak
Topa Sahipken: Tempoyu Artırıp Ara Pasları Dikine Paslar Erken Ortalar Koşu Yoluna
Paslar Veya Açıyı Bulunca Uzaktan Şutlar Deneyebiliriz
Hücum 2 : Sürekli Bekler Kanatlara Boşsa Bindirme Yapıp Desteğe Gidicek Bekler
Gittiğinde Boş Kalmasın Diye Orta Sahalar Biraz Yanlara Kayıcaklar Bekler Tekrar
Pas Alırsa Orta Alana Bırakıp Geri Döndüklerinde Oyunu Açıçaz Kanatlar Top Almaya
Geldiğinde Vermeyip Karşı Rakibi Press Yapmasını Sağlayacağız O Sırada Bekler Koşup
Top Alıcak Ve Erken Ortalar Açıp Dembele yi Topla Buluşturmaya Çalışacak
[20:45]
Rakibimiz 3’lü stoper oynuyorsa:
Topu geride kapıcaz , tiki taka ve diğer pas taktiklerimizi kullanıp ileriye
çıkıcaz. Topu kanatlardaki boşluklara atacağız. Hızlı bir oyun oynayıp kanat
beklerin geriye dönmesine zaman vermeyeceğiz. Topu ilerde kaparsak yine kanatlara
atacağız. Kanatlarımız doluysa demek ki rakibimiz defansta boşluk veriyor yani 3lü
defansını açmış demektir. Bu zamanlarda ise atağa ortadan paslaşarak tiki taka gibi
taktiklerle çıkacağız ve riskli pozisyonlar yaratacağız. Top kanat oyuncumuzdaysa
içeriye half-space koşularını atıcak böylece riskli pozisyonlar yaratacağız. Topu
geride kaparsak ya uzun toplarla hızlıca atağa çıkacağız bu riskli bir organizasyon
bunu arada deneyeceğiz yada tiki taka gibi taktiklerle ileriye gideceğiz. Topu
kanatlarımıza vericez kanat oyuncularımız kanat beklerin topa göre önüne geçicez
böylece kanat oyuncumuz hem ofsayta yakalanmiyacak hemde topu alıcak . Çalım atacak
durumu varsa atmayı deniyecek. Kendine güvenmiyorsa o anda veya çalım atacak durumu
yoksa topu dışarıya ve içeriye atıcak. İçeriye atılırsa Moussa Dembele topu alıcak
ve şut deniyecek. Top şuttan sonra sekerse veya Moussa Dembele topu kaybederse
İanis o bölgede olucak ve bir anda o bölgeye geldiğinde topu alacak. Top dışarıya
çıkarılırsa topu İanis Hagi alacak topu ya diğer kanada atıcak ya içeriye düzgün
bir pas atacak yada uygunsa şut çekecek. Şut çektikten sonra Moussa Dembele o
bölgeye koşacak ve ofsayta yakalanmamaya çalışacak. Oyuncularımız kendilerine
güvensin !!!
Verkaç, takım halinde oynanan oyunlarda sıklıkla görülen bir paslaşma eylemidir.
Başta futbol olmak üzere hentbol ve basketbol gibi takım sporlarında da kullanılan
en basit hücum yöntemi olarak karşımıza çıkan bu paslaşma hareketine duvar pası adı
da verilmektedir. Bu pasta asıl olan bir oyuncunun takım arkadaşına pas verip daha
uygun bir pozisyona geçerek arkadaşından topu pas yoluyla geri almasıdır. Yani bu
hareket topun güvenli bir şekilde kendi takımında kalmasını sağlayabilmek açısından
oldukça etkili bir taktiktir.
[20:47]
Joga Bonito Taktiği
Brezilya ve Portekiz oyun sistemine dayanan Joga Bonito Portekizce Güzel oyun
anlamına gelmektedir. Bu taktikte yetenek oldukça önemlidir. Ayak bileklerini iyi
bir şekilde kullanan ve top hakimiyetini iyi bir şekilde sağlayan oyuncular bu
taktiğin en önemli temsilcileridir. Özellikle Ronaldinho, Ronaldo, Roberto Carlos,
Rivaldo gibi tarihe damgasını vuran futbolcular bu taktiğin önemli temsilcileridir.
Taktik kumsal futbolunda ayak bileklerini iyi bir şekilde geliştiren oyuncuların
daha iyi icra ettiği bir taktiktir.
[20:48]
PARK THE BUS TAKTİĞİ
ÖNCÜSÜ YUNANİSTAN
'Park the bus' taktiğinin yaratıcısı olarak Otto Rehhagel'i gösterebiliriz.
Yunanistan ile Euro 2004'te zafere ulaşan Otto Rehhagel özellikle grup aşamasından
sonraki performansı ile bu taktiğini öncüsü oldu. Çeyrek finalde Fransa, yarı
finalde Çek Cumhuriyeti ve finalde ev sahibi Portekiz'i 1-0'lık skorlarla geçerek
1.17 ile turnuva tarihinin en az gol atan şampiyonu olarak tarihe geçtiler.
İSTATİSTİKLER DE DOĞRULUYOR
Dün gece Vicente Calderon'da oynanan maçın istatistikleri de Chelsea'nin bu
taktiğini doğruluyor. Maç sonunda Atletico Madrid rakibi Chelsea'ye %62'ye %38'lik
bir üstünlük sağladı. İspanyol ekibi 656 pasın 497'sinde isabet sağlarken Chelsea
372 pasın 208'inde isabeti sağladı. Son olarak Atletico Madrid rakip kaleyi 26 kez
yoklarken, Chelsea'de bu sayı sadece 5 olarak göze çarptı
[20:48]
TOTAL FUTBOL TAKTİĞİ
Bir taktik olmanın çok ötesindeki Total Futbol, tarihinin en saygı gören
felsefelerinden biri olarak kabul edilir. Ortaya çıktığı dönemin çok ötesinde
olduğu kadar adapte edilmesi de son derece zordur.
Total Futbol, dönemin adam sert adam markajı ve pres oyununa bir alternatif olarak
ortaya çıktı. “Topyekûn hücum topyekün savunma” felsefenin temel prensibidir.
Ana oyun planı futbolcu, top ve rakip değil, alandır. Hücumda alanı genişletmek ve
savunmada daraltmak üzerine kuruludur. Futbolcuların standart pozisyon anlayışı
yoktur.
Her ne kadar genelde 4-3-3 olarak dizilse de oyuncuların yerleri rakibe göre
değişir. Bu değişimin hücumda ve savunmadaki görevleri de farklıdır.
Kaleci dışında her oyuncu hem hücumdan hem savunmadan sorumludur. Eğer bir oyuncu
yerinde değilse oraya en yakın futbolcu o yeri kontrol etmelidir. Total Futbol’da
gerektiğinde her oyuncu savunmada, orta sahada veya forvet pozisyonunda
oynayabilmelidir. Sadece kaleci yerini terk etmez.
Total Futbol’un bir diğer olmazsa olmazı ise pas oyunudur. Top hiçbir oyuncunun
ayağında kalmaz, öne çıkan en önemli bireysel yetenek de etrafındaki alanı iyi
okuyabilmek ve doğru yere doğru zamanda doğru pası verebilmektir.
Top kaybı Total Futbol’da yasaktır. Eğer kaybettiyseniz o topu saniyeler içinde
geri kazanmalısınız, dolayısıyla futbolcu hangi alanda ve ne şartlar altında risk
alabileceğini iyi düşünmelidir.
Total Futbol’u bu kadar zor yapan uygun karakterde futbolcuları bir araya getirmek
değildir, bu oyuncuları tek bir futbolcu gibi birlikte düşünebilmeleri sağlayacak
kadar uzun süre birlikte çalıştırmaktır. Bunu bir alışkanlık olarak
düşünebilirsiniz, zaman gerekir.
[20:49]
Uluslararası futbol terminolojisinde son yıllarda çok fazla kullanılan bir futbol
terimi olarak karşımıza çıkan ‘half-space’ son dönemlerde ülkemizde de bilhassa
sosyal medyada çok fazla zikredilir oldu. Peki bu kavram tam olarak neyi ifade
ediyor? Bu kadar popüler olmasının sebebi ne? Guardiola, Klopp, Conte, Manchester
City, Barcelona, Napoli gibi üst düzey teknik adamların ve majör takımların
başarısını açıklarken önemli bir yer teşkil eden bu söz öbeğinin alametifarikası
nereden geliyor?
Günümüzde futbol, sahada bireysel savaşların yapıldığı bir spor olmaktan tamamen
çıktı diyebiliriz. Bu oyun artık çok daha sofistike ve detaylara dayanan bir oyun
haline geldi. Evet, üretkenlik için bireysel yetenek hala çok değerli ancak ondan
daha değerli hale gelen ise o bireysel yeteneğin sahaya yansıyabilmesini sağlayacak
olan taktik varyasyonlar. Teknik ekipler, futbolcusunun sahada yeteneğini
sergileyebileceği ortamı oluşturabilmek için ince eleyip sık dokuyorlar. Yeteneğin
sergilenebileceği ortamdan kasıt ise yaratılmış alanlar ve oyuncunun etkili
bölgelerde demarke vaziyette topla buluşturulabilmesi.
[20:50]
Futbol bir alan oyunu, alan hakimiyeti üzerine kurulu bir oyun. Alan yaratma, alan
açma, alan bulma, alan savunması, alan markajı, alanlarda kalabalık olma vs. gibi
hem bireysel hem de takım dinamiği açısından önemli olan birçok husus geliyor
aklımıza alan ile ilgili. Bir futbolcunun bir maçta topla geçirdiği süre o
oyuncunun oyunda kaldığı sürenin ortalama %1’i gibi çok düşük bir rakamı
oluşturuyor. Yine bir oyuncunun topla kat ettiği mesafe toplam kat ettiği mesafenin
sadece %1,5-2’sine denk geliyor. Bir futbolcu maç boyunca topla bu kadar az
oynuyorsa topa değmeden geçirdiği uzunca sürede ne yaptığı elbette çok önemli. Bir
futbolcu topla oynarken diğer 21 oyuncunun topsuz olarak yaptıkları elbette çok çok
önemli. Diğer oyuncuların topsuz olarak yaptıkları top ayağında olan oyuncunun topu
nasıl kullanacağını belirleyen ana etkendir. Topun nasıl kullanıldığı kadar hatta
belki ondan da önemli olan topla nerede buluşulduğu, nerede kullanıldığı ve bu
esnada rakip oyuncular ile takım arkadaşlarının pozisyonunun durumudur. Alanları
doğru yani planlı ve bilinçli kullanmak bu kadar önemli olduğu için teknik adamlar
idmanlarda sahayı belirli parçalara bölerek çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Sahayı
kare kare, parsel parsel işliyorlar.
[20:50]
Geçmişte takımlar fazlasıyla hücuma odaklıyken her geçen sezon savunma stratejileri
biraz daha ön plana çıktı. Hatta öyle ki temelde savunma stratejisi olan
formasyonlar aynı zamanda bir hücum stratejisi vazifesi görmeye bile başladı.
Futbolda ‘analiz’ meselesinin ön plana çıkmasıyla beraber takımlar kendi güçlü ve
zayıf kaslarına odaklanıp doğru stratejiler üretirken aynı zamanda rakipleri de
daha iyi çözümleyerek rakibe göre formasyon kurguluyorlar. Bilhassa ‘küçük’ takım
diye nitelendirilen takımlar ‘büyük’ takım olarak nitelendirilen takımlara karşı
eskiye oranla çok daha fazla zorluk çıkarıyorlar ve direnç gösteriyorlar. Bu da
favori takımların ‘kolay’ gibi gözüken maçları kazanmak için zaman zaman ecel
terleri dökmelerine neden oluyor. Basit tabirle kapalı savunmaları aşmak için
ekstra çözümler elzem hale geliyor. Tam da burada teknik adamların yaratıcılığına
kalıyor iş. Kimi teknik adamlar bilinen yöntemleri uygulamaya devam ederken kimi
teknik adamlar ise ‘farklı’ yöntemler bularak rakipleri şaşırtmaya, aldatmaya
çalışıyor. İşte ‘half-space’ denen kavram da bu ‘farklı’ yöntem arayışları
esnasında ortaya çıkan bir ibare. Bu ibare saha içerisindeki bir bölgeyi-alanı
ifade etmek için kullanılıyor. Avrupa’da ‘yarım boşluk’ gibi bir anlam yüklenmiş
olsa da Türkçe’ye “iç koridor” veya “iç kenar” vb. çeviriler yapmak mümkün.
(düzenlendi)
j o p k e r — 01.01.2023 20:51
[20:51]
Half-space, görüldüğü üzere kenar bölgeler ile merkez bölgesi arasında kalan alanı
ifade ediyor.
[20:51]
Yerleşik ve kalabalık savunmaya karşı iyi hücum edebilmenin yolu hareketlilikten ve
alan yaratmaktan geçiyor. Yarı alanında kalabalık bir şekilde bekleyerek savunan
takımları aldatıcı, şaşırtıcı aksiyonlarla yerlerinden hareket ettirmek ve oyuncunu
etkili yerlerde topla buluşturmak bu işin bir numaralı kuralı. Burada bahsedilen
‘etkili yerler’ içerisine giren bölgelerden biri de ‘half-space’ alanları. Peki bu
alanlar neden etkili?
Altın kare bölgesinin neden önemli olduğunu yukarıda ifade etmeye çalışmıştım.
Half-Space bölgeleri de altın kare bölgesinin içerisinde yer alıyor. Half
Space’leri asıl değerli kılan ise savunulmasının zor olması. Birçok kişi futbolda
her ne kadar sistemlerin, dizilişlerin çok önemli olmadığını dile getirse de ben bu
konuya tamamen katıldığımı söyleyemem. Nihayetinde oyuncuya vereceğiniz rolleri,
kullanmasını istediğiniz alanları benimsetmek ve bir bütün olarak ortaya çıkmasını
istediğiniz varyasyonlar için sahaya diziliş biçimlerinin pekâlâ önemli olduğu
kanısındayım. Hiçbir antrenör saha içerisinde belli bir pozisyonda görevlendirdiği
oyuncusunun başına buyruk hareket edip bölgesini terk etmesini, sürekli yerini
kaybetmesini ve taktiksel sadakatten ayrılmasını istemez. Dolayısıyla dizilişler
çok da mühim değil önermesi pek mantıklı durmuyor. Half-space bölgesinin
savunulmasını zorlaştıran şey de sahaya yayılışla doğrudan ilintili.
[20:52]
Sahanın merkezini savunmaktan ilk sorumlu oyuncular merkezde oynayan oyuncular
(merkez orta saha, defansif orta saha, stoperler) sahanın kenarlarını savunmaktan
ilk sorumlu oyuncular ise bek ve ön kanat oyuncuları diyebiliriz. Half-space’in
yani iç koridorun ara hatta kalması nedeniyle doğrudan sorumlu olan bir savunucusu
olduğunu söylemek mümkün değil. Savunulmasını zorlaştıran kısım da bu. Bu bölgeleri
hücum eden takımdan merkez orta saha oyuncuları ileri çıkarak kullanabiliyor, kanat
oynayan oyuncular içeriye devrilerek kullanabiliyor, bununla beraber santrfor
oyuncusu da geriye çıkarak kullanabiliyor. 10 numara pozisyonunda oynayan bir
oyuncu varsa zaten bu bölgeleri kullanması gerekiyor. Şimdi savunan takım için
zorlaştırıcı unsurları bir ele alalım:
*Hücum eden takımın merkez orta saha oyuncusu ileriye çıkarak half-space bölgesine
girdiyse savunan takımın merkez orta saha oyuncularından birisinin o kenara kayarak
karşılamaya gitmesi demek çok daha tehlikeli bölge olan ‘Zone 14’ün merkezini terk
etmesi demek. Bu da hücum eden takım adına Altın Kare’de bir boşluk bulabileceği
anlamına geliyor.
*Hücum eden takımın santrfor oyuncusu stoperlerin kucağında kalmayıp biraz daha
gerilere gelerek half-space denen bölgede pas isterse kağıt üzerinde onu marke eden
stoper oyuncusu onunla birlikte öne doğru çıkarsa merkezi boşaltarak kale önü
güvenliğini riske atmış olur. Stoperin yerini boşaltması hücum eden takımın en
fazla isteyeceği aksiyon olacaktır.
[20:52]
Buradaki tüm ihtimaller hücum eden takımdan half-space bölgesine kimin girdiğine
bakmaksızın savunan takımın stoper, bek ve merkez orta saha oyuncuları ayrı ayrı
geçerli.
Ceza alanı yakınındaki serbest atışlarda baraj oluşturulması doğru bir davranıştır.
Savunma davranışı olarak yer alan baraj oluşturmada dört önemli nokta vardır:
b. Barajda kaç oyuncu yer almalıdır? Sorunun cevabı büyük ölçüde serbest atışın
yapılacağı alana bağlıdır. Bununla birlikte daha önceden rakip hakkında çok iyi
bilgi toplanmışsa ve rakibin çok iyi topa vuran bir oyuncusu varsa bazen değişiklik
olabilir. Ancak genellikle şu kurallara uyulur:
[20:53]
1. Atış D yayı üzerinde ise dört veya beş oyuncu,
2. Atış D yayı ile ceza alanı arasında ise üç veya dört oyuncu.
3. Atış ceza alanı yan taraflarında ve uzağında ise iki veya üç oyuncu ile baraj
kurulur.
4. Atış taç çizgisine yaklaştıkça ve ceza alanından iyice uzaklaştıkça bir oyuncu
tarafından baraj gerçekleştirilir.
[20:54]
c. Oyuncular barajda ne şekilde dizilirler? Bir takım baraj oluştururken, barajı
oluşturacak oyuncular önceden belirlenmiş olmalıdır. Aksi takdirde savunmada
karışıklık ve zaaflar ortaya çıkacaktır. Barajı kimlerin hangi sırada oluşturacağı
önceden kesin belirlenmiş olmalıdır. Sıralamada, topla kale direğinin oluşturacağı
doğrunun dışında bir oyuncu bulundurularak, uzun oyunculardan kısa oyunculara doğru
dizilmelidir. Oyuncular birbirlerine yakın ve kapalı pozisyonda iken ayak ucunda
yükselmeli ve baş hafif öne eğik olmalıdır,
j o p k e r — 01.01.2023 21:05
Hücum bölgesindeyse o alanda topla buluşan ve defansın arasına toplar atabilecek,
şut atabilecek bir oyuncu çok büyük bir tehdit demekti. Takımlar, genel olarak iki
defansif orta saha kullanarak, kırmızı alanı savunmayı başardıkça “tehlike bölgesi”
kavramı değişti. Özellikle Manchester City, Hitzfeld kırmızı alanının hemen yanında
bulunan alanı, yani merkez savunma oyuncusuyla bek oyuncusu arasında olan bölgeyi -
half space- hedef alıyor.
Aslında bu bölgenin hücuma zafiyeti, kırılganlığı yeni keşfedilmiş bir şey değil.
4-4-2 dizilişinde herhangi bir taktik bilgisi olan bir forvet oyuncusu o alanı
kullanmayı, oradan hücum etmeyi deneyebilir. Muhtemelen merkez savunmacı ve bek
oyuncuları kendi aralarında birinden birinin kademe olduğunu düşünür ve forvet
oyuncusu da bir anda demarke pozisyonda kalır. Ya da ikisi de aynı oyuncuya baskıya
gider ve başka bir bölgede boşluk meydana gelir. Diğer bir ihtimalle de bir
savunmacı forveti marke ettiğinde forvet oyuncusu diğer savunmacının bölgesine
doğru hareket ederek savunmanın dengesini ve yapısını bozabilir.
Bu oldukça basit bir fikir gibi görünüyor fakat Thierry Henry’nin Sky kanalında
anlattığı gibi bu üst düzey futbolda hala çok etkili. Savunmanın dengesini bozma,
markaj sisteminden kaçılabilecek boşluklarda ve bölgelerde olma fikri Pep Guardiola
Barcelonası’nın kalbindeydi. “Eğer siz sağ stoper ve sağ bek oyuncusunun arasında
duruyorsanız, Samuel Eto’o ya da ben aynısını diğer tarafta yapıyorum, ve bir anda
dört oyuncuyu tutmuş oluyorsunuz. Önde kenarlara açılarak ve tekrar içeriye geri
dönerek aslında dört oyuncuyu dondurmuş oluyorsunuz çünkü savunma arkasına geçmek
üzere tehdit oluşturuyoruz.” diye eklemişti Thierry Henry.
[21:06]
Defans oyuncuları Eto’o ya da Henry’i boş bırakmaktan çok korktukları için fazla
öne çıkmazlardı ve bekler de orta sahaya pek yaklaşmazdı. Amaç, Lionel Messi’nin
sahte dokuz gibi oynayarak merkeze yaklaşması ve Xavi ile Iniesta’nın hücuma
katılabilmesi için (Dani Alves’in sağ bek pozisyonundan yarattığı akımlara ek
olarak) orta sahada boşluklar yaratmaktı.
[21:06]
Manchester City de aslında genel olarak aynı mentaliteyi biraz farklı biçimde
kullanmaya çalıştı fakat merkez savunma oyuncusu ile bek oyuncusu arasındaki
bölgede oluşan kanalların önemi ve etkisi, Guardiola’nın Bayern’de de yaptığı gibi,
antrenman sahalarını 20 bölgeye ayırmasıyla daha net anlaşılıyor. Prensip olarak
aynı yatay düzlemde üçten, ve aynı dikey düzlemde ikiden fazla bölgede oyuncu
bulunmamalı. Eğer bir oyuncu aynı yatay düzlemde dördüncü alana doğru hareket
ederse diğer üç oyuncudan biri takım arkadaşına iki ya da üç pas opsiyonu sağlamak
adına hareket etmeli. Önemli noktalardan biri de sahayı bu şekilde bölgelere
ayırmak, merkez savunmacıyla bek arasında olan bölgede oluşan kanalların önemini
vurguluyor.
[21:07]
Pep Guardiola, geçen sezonun başından beri kanatlardan içe kat eden forvet
oyuncularının o kanalları kullanabilmesi için Kevin De Bruyne ve David Silva’ya
“serbest sekiz” rollerinde görev verdi. Chelsea ile aradaki büyük fark ise şuydu
ki, City kanat bekleri yerine “başlıbaşına kanat oyuncularıyla” devam etti.
Guardiola sezon başında üçlü oynamayı da denedi. Sergio Agüero ve Gabriel Jesus’u
aynı anda kullanabilmek için de olsa Chelsea’nin 3-4-2-1’i yerine 3-3-2-2 hatta
bazen 3-1-4-2 dizilişlerini kullandı. Bu sistem iki galibiyet ve bir beraberlik
getirdi fakat belki öndeki altı oyuncu, forvetlerin De Bruyne ve Silva’nın ceza
sahası koşuları yapması için orta sahaya yaklaşmalarından dolayı sınırlandıkları
için, 4-3-3’e geçişle birlikte gelen 6-0’lık Watford ve 5-0’lık Crystal Palace
maçlarından sonra üçlü sistemler kullanılmadı. Özellikle iki bek oyuncusunun da
hücum olduğu durumlarda Fernandinho’nun savunmayı koruma görevi City için oldukça
kritik. Aynı zamanda sezon genelinde beklerin (Özellikle Chelsea deplasmanında
Fabian Delph’in yaptığı gibi) içe kat ettiğini pek çok kez izledik. Bu sayede rakip
merkez savunma oyuncuları da geniş alana açılıyor ve De Bruyne ile David Silva için
alan açılmış oluyor. Geriden oyun kurulduğunda bu oldukça işe yarar bir durum – ve
burada Ederson’un oyun kurmada ve topa sahip olmadaki sakinliği de oldukça önemli.
Özellikle Etihad’da Tottenham ile oynadıklarında gönderdiği oldukça isabetli uzun
toplarla Tottenham presini de kırmada önemli rol oynamıştı. Bu, aynı zamanda City’e
kontralara karşı koruma da sağlıyor – gerçi Liverpool maçında görüldüğü üzere bazen
yeterli olmuyor. City’nin hücumda bu kanalları domine etmesi onların zaferi oldu,
kendi yarı alanlarında bunu başaramamaları da felaketi.
[21:07]
İnsan gözü, ileriye doğru 180 ila 200 derece arasında değişkenlik gösteren yatay
bir görüş aralığına sahiptir. Doğal olarak bir insanın görme imkanı olmayan 180 ila
160 derecelik bir alan vardır. Futbol üzerinden düşünürsek bir futbolcunun gördüğü
ile görmediği yaklaşık %50-50 paya sahiptir. İşte futbolda, bir futbolcunun
'göremediği' o alana kör nokta denir. Hücum oyunu için mükemmel bir saldırı alanı,
savunma oyunu için de mutlak korunması gereken defans alanıdır.
Kör nokta ile ilgili en önemli organizasyon, hücum kurgusunda yapılan 'kör noktaya
koşular'dan oluşur. Futbolda sıklıkla duyduğumuz 'savunma arkası koşu'nun en teknik
hali, en matematiksel versiyonudur. Kör noktaya koşular çok basit şekliyle; hücum
yapan oyuncunun rakibin görüş alanı dışında kalan alana yaptığı koşudur. Savunma
oyuncusu hücum sırasında bir karar vermek zorundadır: Top mu, adam mı? Genelde
savunmacıların topu izlemesi, adamı da kontrol etmesi istenir. Yazması basit olsa
da hem yapması hem de 90 dakikalık hareketli oyunda fark etmesi çok kolay değildir.
[21:08]
Ronaldo savunma oyuncusuyla aynı koşuyu gösteriyor ancak daha sonra kör noktasına
doğru dinamik bir geçiş yapıyor ve pozisyonu golle tamamlıyor. Savunma oyuncusu
tamamen topa odaklanmış durumda.
Bu aksiyonu hücum açısından biraz daha detaylı konuşalım. Öncelikle kör noktaya
koşu yapacak oyuncunun, kendisini topla buluşturacak takım arkadaşıyla görüş-zihin
uyumunu çok iyi ayarlaması lazım. Bu koordinasyonun içinde; topun ayaktan çıkıp
pasa dönüşmesiyle, hücum oyuncusunun, savunma oyuncusunun kör noktasına yapacağı
koşu zamanlaması yer alıyor. Ne top çok hızlı/yavaş olacak ne de koşu yapan oyuncu
çok hızlı/yavaş olacak. Matematik bu yüzden çok önemli.
Doğru yapıldığı zaman özellikle geriden oyun kuran takımların, önde kurulmuş
savunmaları aşması açısından önemli bir silahtır. Bunun için iyi bir pasör,
stoperleri öne çeken derin forvet ve 'half space'leri ya da iç koridorları iyi
kullanan hızlı oyunculara ihtiyaç var. Buna Louis Van Gaal gibi hocaların yaptığı
ters kanat pasları da eklenirse, atak savunulamaz bir hal alır. Kör noktaya yapılan
koşular ne kadar savunulmaya çalışılırsa çalışılsın hedefe ulaşmasa bile 1
savunucuyu pasifize edeceği için hücum yapan takıma sayısal üstünlük ve özgür adama
ulaşma şansı tanır. Savunma oyuncusu oldu da topa pas arasıyla sahip oldu diyelim.
Bu durumda vücut pozisyonu savunma halinden normal haline gelene kadar, hücum yapan
takım oyuncusunun presiyle hata yapma ihtimali bulunur. Bunlar da diğer artıları
diyebiliriz.
[21:08]
Mane, stoper oyuncusunun kör noktasına koşu yapıyor. Stoper bunun farkında ve
Mane'yi alanı dışına çıkarmak istemiyor. Liverpool'da hemen 2. plan devreye giriyor
ve Firmino aksi yönde koşuyla 'özgür adam' oluyor. Top ona geliyor ve gol...
Bu nedenle gözünün görme aralığı 180-200 derece kadar topun olduğu yöndür.
Bedeninin duruşuna göre değişmekle beraber kendi kalesine doğru arkasında kalan
180-160 derecelik alan onun kör noktasıdır. İşte hücum oyuncumuzun hedeflemesi
gereken koşu yeri de tam burasıdır.
Savunma oyununda çalışılması zor bir durum bu. Bir stoperden aynı anda hem topu
izlemesini hem alanı kontrol etmesini hem de kör noktasına koşu yapan hücumcuyu
takip etmesini istemek ağır bir yük. Bu durumda savunma oyuncusunun beyni,
odaklanmış dikkat teorisine göre değil bölünmüş dikkat teorisine göre çalışmalıdır.
Ancak imkansız değildir. Gazi Üniversitesi'nde yayınlanan 'Bilişsel Psikoloji
Kapsamında Yer Alan Dikkat Teorileri' adlı makaleye göre dikkatini bölerek
odaklanan bir insan sık tekrar yaptığı zaman beyni daha fazla strateji
geliştirebilir ve performansını artırabilir. Bu da aynı anda iki işi birden
yapabilmesini sağlayabilir. Yani yine aynı kapıya çıkıyoruz; çok çalışmak. Tabii
sadece kör noktaya koşulara odaklanmak diğer alanlarda boşluk verilmesine neden
olabilir. (Yukarıda gösterdiğimiz Mane-Firmino pozisyonunda olduğu gibi). Bu da
olası ve dikkate alınmaya değer bir tehlikedir. Her halükarda 'kör noktaya koşular'
pozisyonu savunan takımlar için ciddi sorunlara gebe bir organizasyon.
Futbol alan, zaman, hareket ve an oyunudur. Ancak tüm bu bileşenleri bir arada
tutan 3 temel şey vardır: Çok çalışmak, oyuna inanmak ve tabii ki yetenek. Savunma
için de hücum için de oyunu çeşitlendiren modellerden biri olan 'kör nokta' ve 'kör
noktaya koşular' da saydığımız bu parametrelerden bağımsız düşünülemez. Futbolda
'Yaptık oldu' yoktur, 'çalıştık oldu' vardır.
[21:09]
[21:09]
Çoğumuzun yüksek tempolu paslaşmalar olarak bildiği “tiki-taka” , belirli
disiplinlere bağlı olarak uygulanan bir taktiktir. Diğer yapılarda da olduğu gibi,
bu taktiğin de analitik belirli hareketleri vardır. Öncelikli olarak bu taktikte
bir takımın mesafelerini kısaltması çok önemlidir. Yani birbirinden ayrı ya da çok
uzak oynayan oyuncuların bu oyunu oynaması bir hayli zor olur. Tiki-taka yüksek
hareketli ve hızlı paslaşmalar da gerektirdiğinden hareketli ve birbirlerine yakın
olarak oynanan bir futbol taktiğidir. Hücum genişliği de bu sebeple dardır.
Faux9 : Defans ile orta saha arası boşluğa hareketlenir. Bu alanda sürekli hareket
ederek orta saha ya da defansın kendisini marke yapan oyuncuların defans ve orta
sahada boş alan açmasına neden olan ve bu şekilde atağın gelişmesine yardım edip
asist ya da kendisi için fırsatlar yaratan oyuncu. Tiki-taka formasyonunun kritik
rollerinden biridir.
[21:09]
Tiki-taka taktiğinde atak oluşturmak için yapılması gereken belirli hamleler
vardır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi dar alanda paslaşmalar, yüksek tempoda yapılır.
Kaleci topu stoperlere verir. Bu taktik gösteriyor ki kaleciler için artık pozisyon
kalitesinden ziyade ayaklarını adeta pasör oyuncular gibi kullanabilme yetilerine
sahip olmaları oldukça kritik. Oyunun en geriden başladığı durumlarda paslarını
kullanabilmeleri kritik bir durum olduğundan ayağı genelde iyi top çıkartamayan
kaleciler etkisiz kaldıklarından bu formasyonda tercih edilmezler. Topu
kullanabilen kaleciler atağın başında topu çıkartır ve pasör stoperlere oynar.
Pasor stoperler pas opsiyonları için orta sahaya yaklaşır. Pasör stoper orta sahaya
yanaşırkende beklerden 1 tanesinin de dribbling i başlar, diğer bek de ileriye
doğru hareket etse de biraz daha çizgide kalır. Hareket eden bek ise hücum alanına
doğru kanattan içeriye dribbling yapan oyuncuların açtığı alanı kullanmak için tam
saha ileriye hareketlenir. Bu sırada da pasör stoper orta alan ile oynar. Takım
göbekten hareket eder. Zamanla #8 ya da defansif stoperlere pas opsiyonu tıkanması
durumunda #6 yaklaşır.
Ayrıca saha kısımlı alanlara bölünür. Sahanın bölgelerine belirli dikey ve yatay
çizgiler çizilir. Bu çizgilerin örnek resmini de aşağıdaki gibi düşünebiliriz.Bu
çizgilerin oluşturma sebebi, sahada alanları oluşturup, gereksiz kalabalığı da
engelleyerek bir yandan da oyuncuların doğru bölgelerde yer alıp oyunun kurulması
ve atağın oluşmasında sistematik bir disipline sahip olmalarıdır. Bu şekilde bir
taktik anlayışıyla futbolcular sahada birbirlerinin bölgelerine girmeden ve bir
sonraki pozisyonda öngörü kullanarak oyunu yönlendirmeyi sağlıyorlardı. Bu şekilde
oyun devam ettikçe sürekli boş alan yaratmak için koşular atılıyor ve özellikle de
faux9 rolünün de 2. ve 3.bölgede açtığı fırsatlar kritik oluyor.
[21:09]
GEÇİŞ OYUNU
Geçiş oyununda yüksek pres esnasında top kazanıldığında oyuncular hızlı kontraya
kalkar. Top kazanıldığı gibi boşluklara doğru hızlı pozisyon alıp avantaj sağlamak
adına bir alan oluşturmaya başlarlar. Aynı zamanda box to box oyunlarda rakibe alan
tanımadan o bölgede sürekli 2vs1 preslerle sıkıştırılması ve de orta sahada oyunun
kontrol altına alınmasını sağlar. Bu durumda oldukça önemli olan orta saha
kontrolünü yakalayıp bu bölgede baskıyı ve kontrolü oluşturup box to box oyunlarda
hakimiyeti sağlayarak rakip takıma pek de alan vermeden oldukça baskılı ve 2. 3.
bölgeye yıkılan bir oyun oynanır. Orta sahada hakimiyet oluşmaması durumunda ise
oyunda Mourinho-Guardiola çekişmelerinde görülen zaaflar yaşanabilir.
[21:09]
TOP RAKİPTEYKEN
Ön alan oyuncuları öncelikle pasör stopere ve bununla birlikte beklere doğru pres
yapar. Bu sırada orta sahada #6 ya 2vs1 li sıkıştırmalar gelir ve pas opsiyonlarını
kapatır ya da hızlı top kaybı yapmalarını sağlar. Eğer pas ile oynamamayı tercih
ederlerse de uzun toplar ile ileriye doğru çıkarak hata yapma şanslarını arttırıp
rakip oyuncuların birbirleriyle oyun alanlarını uzaklaştırarak tehlikeyi engelleme
şansı da böylece daha da yükselmiş olacak. Ön alanda yapılan pres ile pasör
stoperlerin de oyun kurmasına da engel olunarak rakip takımın atak oluşturmasını
engellemiş olacak. Rakip orta sahada pas yapamadıkça ve kontra için de orta sahada
alternatif bulamayınca santraforları da tamamen geride yalnız kalacak ve 2. ve 3.
bölge bağlantılarını da tamamen kaybedecekler.
[21:10]
Geçiş Oyunu Nedir?
8 ve 10 Numaralar
Teknik kapasitesi yüksek olan oyuncular ile geçiş oyununu oynamak daha kolaydır.
Sadece uzun topla ileri uçtaki hücum oyuncusunu topla buluşturmak yerine doğru pas
tercihleri ile nihai bir skor bulmak gerekir. Özellikle presin arttığı bölümlerde
soğukkanlı kalıp pozisyonları doğru oynamak gerekir.
[21:10]
Kaleciler
[21:10]
Her futbol taktiği, onu uygulayan antrenöre ve elindeki oyuncu grubunun
kapasitesine göre değişkenlik gösterir. Ancak taktiksel oyun planı olan Geçiş
Oyunu, her uygulayıcı teknik direktörün elinde yeni bir yorum kazanır.
Bütün mesele, takımın tek bir oyuncu gibi davranarak hücumdan savunma, savunmadan
hücum pozisyonuna en kısa sürede yerleşebilmesidir.
Topu kaybedip savunmaya geçen takım, rakibin pas opsiyonlarını kapatacak şekilde
alanı kapatır, çizgi savunmaya geçer, ön alan baskısı ya da gegenpressing uygular,
rakibi üzerine çekmek için geriye doğru çekilir, rakibi çizgilere yönlendirerek
kanat oyuncularıyla top kapmaya çalışır, sayısız farklı planı birleştirir.
Topu kapıp hücuma geçen takım ise kanat, merkez, uzun top, dripling, kontratak, set
hücumu gibi sayısız seçeneği kullanır.
Geçiş oyununda kritik olan, topu kazandıktan sonra verilen ilk pastır, bu bir uzun
top ya da hızlı atağa çıkabilecek bir oyuncuya topu yönlendirmek olabilir.
Futbolcuların ilk pasta ne yapacaklarını önceden bilmeleri, geçiş oyununun en
önemli noktasıdır. Dolayısıyla tüm olası ihtimaller için önceden belirlenmiş
talimatlar gereklidir.
[21:11]
Diğer Defans Taktiği
Önde: Önde baskı yaparken: rakibimiz 3-4-3 kullanıyorsa sol kanadımız , sağ
kanadımız ve santraforumuz stoperlere baskı yapacak , 3 lü orta sahamız ve bir tane
bekimiz rakibin 4 lü orta sahasını tutacak . Diğer kalan 2 stoperimiz ve bekimiz
rakibin ileri üçlüsünü tutacak bu sayede rakibimiz oyun kuramayacak.
4-3-3 veya 4-2-3-1 ise santraforumuz rakibin 2 stoperinin eğer yakınlarsa
birbirlerine pas açısını kapatmaya çalışacak kanatlarımızda rakibin beklerine baskı
uygulayacak . 3 lü orta sahamız rakibin orta sahasını tutacak. 1 tane stoperimizde
defans ile orta sahamızın arasında duracak. Kalan 2 bek ve 1 stoperimizde rakibin
ileri hattına atılan uzun pasları kesecek . Eğer rakip 2 stoper birbirlerine uzak
ise santraforumuz 1 stopere baskı uygulayacak 10 numaramız ise gelip diğer stopere
baskı uygulayacak. Kanatlarımız rakibin beklerine baskı uygulayacak ve pas
attırmayacak. Rakibin 3 lü orta sahasına karşı ise 2 orta sahamız ve 1 stoperimiz
olacak ve onlara pas attırmayacak . Kalan 2 bek ve 1 stoperimizde rakibin ileri
hattına atılan uzun pasları kesecek .
Defansı kapatma: Eğer farklı öndeysek ve rakip atak yapıyorsa defansta bunu
uygulayacağız.
İlk olarak 4 lü defansımız içeriye girecek ve içeriye top geçirmeyecek. Eğer rakip
içeriye orta açacaksa 1 bekimiz orta açılacak yere gidebilir , onun yerini defansif
orta sahamız kapatacak. Defansif orta sahamız da ceza sahamızın dışında olacak.
Kanatlarımız geriye gelip rakip kanatlara baskı uygulayacak. Diğer 2 orta sahamız
Rakibin ceza sahası dışında paslaşmasını engelleyecek. Santraforumuz hafif geriye
gelecek ve kaleciye geri atmasını engelleyecek ve . Topu kaparsak kontra atağa
çıkacak.
[21:11]
Aşırı Savunma:
Basitçe söylemek gerekirse, Otobüsü Park Et, baskıyı absorbe edebilen ve rakipleri
en beklemediğiniz anda vurabilen güçlü bir savunmaya dayanan bir savunma futbolu
taktiğidir.
Neredeyse tüm takımınızla savunmayı içeren ultra savunmacı bir stratejidir. Diğer
takımın, savunmadaki üçte birlik alanınızdaki neredeyse tüm boş alanı işgal etmesi
karşılığında, diğer takımın kaleye gerçek şanslar yaratmasını engellemesine izin
veriyorsunuz.
O zaman mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde karşılık verirsin. Genel olarak, çok
fazla adam göndermeden hızlı bir kanat oyuncusu veya bir hedef forvet kullanarak
karşılık verirsiniz.
'Otobüsünü park etmek' genellikle kazanan bir takım için bir reçete değildir, çünkü
rakibinizin gol atmaya çalışmasına devam etmesine izin verirken kendinize çok az
şans yaratırsınız.
Sonuç olarak, otobüsü park edin, yüksek yoğunluklu koşu ve baskı ile karakterize
edilir ve rakip takımın gol atmamasını sağlamak için hedef adama uzun toplar oynar.
Bir liderliği savunurken veya evlerinde zorlu takımlara karşı oynarken özellikle
yararlıdır