Download as txt, pdf, or txt
Download as txt, pdf, or txt
You are on page 1of 18

Asist V

Futbol ilk oynanmaya başladığı zamanlardan beri hep taktiksel bir gelişimin
içerisinde oldu. 1–2–7’den 3–5–2’lere, Katenaçyo’lardan Tiki Taka’lara birçok
taktik ve diziliş gelişti futbolda… Ve gelişmeye, değişmeye de devam ediyor. Son
yıllarda işte bu gelişimleri kolaylaştıran, önlerine ışık tutan harika bir yardımcı
var futbol adamlarının elinde… İstatistikler. Futbolda istatistik bilimi o kadar
gelişti ki üst düzey bir maçtaki hemen hemen tüm olaylar birer veri şeklinde
karşımıza çıkıyor artık. Bu veriler ışığında da teknik adamlar takımlarına,
oyuncularına daha rahat şekil verebiliyor. Günümüzde üst düzey kulüplerin birçoğu
veri analiz şirketleriyle çalışmakta. Zaten fark ettiyseniz son yıllarda OPTA,
StatsBomb gibi birçok veri ve istatistik şirketleri görmekteyiz. Günümüzde bu
veriler futbol takımları için olmazsa olmaz konumuna gelmiş durumdalar. İşte bu
veriler ışığında oluşturulmuş bir şablondan bahsedeceğim bugün; Assist-V.

Danimarka’da yapılan çalışmalarda; Zone 14 ve Half Space gibi zaten var olan
parselizasyonlarla dikey ve yatay yönde bölünen futbol sahası, bu sefer diyagonal
çizgilerle de bölündü. Bu araştırmaya göre sahanın ‘’v’’ harfi gibi görünen
bölümünün dışında bir pasın asist olma ihtimali çok ama çok azdı. Tabii ki futbolda
Volkan Demirel’in degajında Guiza’nın karşı karşıya kalıp attığı gibi goller de yok
değildir fakat bunlar çok seyrek yaşanan pozisyonlardır. İstisnadır bunlar. Genele
bakarsak Assist-V bölgesi dışından asist olması 0’a yakın bir olasılıktır. Yani
Assist-V şeması temelde bize basitçe şunu demektedir; Kaleye ne kadar yaklaşırsan
gol veya asist olma ihtimali o kadar artar.
[20:37]

[20:38]
En çok gol ve asist yapılan bölgeler. Gördüğünüz gibi çok büyük bir kısmı Assist V
bölgesinde kalmakta. Kaynak: Coach Dogge

Bu şemaya göre ceza sahasının half space içinde kalan bölgelerine ‘’Assist Zone’’
denmekte. Ortada kalan bölge ise ‘’Golden Zone’’ olarak adlandırılmakta. Bu
bölgeler incelenen ve veriye dökülen binlerce maça göre en çok asist yapılan ve gol
atılan bölgeler… Eğer Assist Zone’a girer ve penaltı noktasına doğru bir pas
atarsanız gol olma ihtimali çok yüksektir kısaca.

Tabii bu konuya sadece hücum yönüyle bakmamak lazım. Hücum eden takım için buralara
girmek gol anlamına gelirken, savunma yapan takım için de buralara oyuncu
sokulmadığı taktirde gol yeme olasılığının çok düşük olduğu anlamına gelir. Bu V
şekli dışından bir ortanın size tehlike oluşturması çok düşük bir ihtimaldir.
Mesela Vitor Pereira’nın Caner Erkin’in biletini kesmesinin nedeni de bu aslında… O
bölgelerden orta kesmeyi çok seven Caner, Fenerbahçe kadrosunda kendine yer
bulamadı. Çünkü Assist-V dışından yapılan ortaların futbolda bir karşılığı yok
artık. Takımlar halfspace’lerin içine oyuncu sokmak derdinde… Pasların hedefleri bu
bölgeler olmaya başladı. Uzaklardan yapılan ortalar bir şey getirmiyor takımlara.

[20:39]
Peki Assist-V bize hücumda mı yoksa savunmada mı daha çok yardımcı oluyor?.. Bence
Assist V şeması, en çok gol ve asist yapılan bölgeleri deşifre ettiği için sanki
savunma takımlarına nasıl savunma yapmaları konusunda daha çok ışık tutuyor gibi…
Sonuçta golün nereden gelebileceği belli. Savunmanı kompakt bir şekilde Assist-V
içerisinde tut ve rakibi buralara sokma… Al sana sıkı savunmanın formülü. Tabii ki
rakip de golden ve asist zone’lara sızmaya çalışacak ama bu biraz daha meşakatli
bir iş. Özellikle düşük profilli takımlar için.

Örnekler üzerinden Assist-V’ye bakalım;

[20:39]
Net şekilde görüldüğü gibi erken golü bulmuş olan PSG, Assist-V içerisinde
konumlanmış ve rakibini oralara sokmama derdinde. V şekli dışındaki yerlere baskı
yapmıyorlar ama City’li oyuncular şeklin içine topla girdiği an baskı başlıyor.

[20:39]
Yine City ve yine rakip Assist-V içerisinde. Tabii City’nin iki maçtaki hücum
şablonuna da dikkat etmek lazım. Topu aldıklarında büründükleri 2–3–5 dizilişi
tamamen assist ve golden zone’a girmek üzerine tasarlanmış. Öndeki 5 oyuncuyu half
space boşluklarına sızdırmak niyetindeler.
[20:39]

[20:39]
Bu da temsilcimiz Beşiktaş’ın Ajax deplasmanında aldığı savunma şekli. Birçok
eksikle Amsterdam’a giden Beşiktaş, doğal olarak önce gol yememek istedi. Ve tabii
ki gol yememenin formülü Assist V şablonundan geçiyor… Rakibi assist ve golden
zone’a sokmama çabası var. V şekli dışında yapılan aksiyonlar pek de umurunda değil
Beşiktaş’lı oyuncuların. Ama görüntüdeki gibi içeriye oyuncu girecek gibi olduğu
anda Rıdvan rakip oyuncuya baskıya gidiyor. (düzenlendi)
[20:40]
Geriden Uzun Paslarla Oyun Kurmak

Rakip, geri dörtlüye pres yapan bir oyun anlayışı içinde olabilir. Bu savunma
dörtlüsünün zorda kalacağı anlardan biri olabilir. Bu gibi durumlarda
alternatiflerden biri ileri uç oyuncusuna topu uzun oynamak olabilir. Özellikle
duvar olabilen, ayağında top saklayabilen tarzda ileri uç oyuncuları ile bunu
yapmak çoğu zaman rahatlatıcı olabilir. Duvar olan ileri uç oyuncusu orta
sahasından destek alarak oyunun farklı bir noktaya taşınmasını sağlar.

[20:40]
Ters Kanatların Fonksiyonu

Aşağıda kanat kullanılarak topun oyuna sokulduğu bazı görseller göreceğiz.


Öncelikle hangi formasyon olursa olsun takımın kompakt olması, oyuncuların
birbiriyle iletişim halinde olması, pas alışverişleri her zaman önemli.

İlk görselde stoper sol beke topu öne oynaması için aktarıyor. Sol ön oyuncusu ve
ileri uç oyuncusu orta saha ile koodineli bir şekilde pas alışverişi yaparak oyunun
açılmasını sağlayabilir. Topun bir kanattan bir diğer kanada aktarılması rakip
takımın savunma anlayaşında yer-alan kayıpları, adam paylaşımında zaaflar
yaratabilmesi bakımından önemlidir. Top, 3 numaraları sol bek oyuncusundan sağ ön
oynayan 7 numaranın 9 numaranın boşalttığı alana doğru içeri kat etmesi ile etkili
bir şekilde kullanılabilir. Sağ bek 2 numaranın da bindirmesi atağın olgunlaşması
açısından çok önemli olabilir.

[20:40]
TİKİ TAKA

Tiki-taka modeli olabildiğince pas yapmaya dayalıdır. Dakikalarca sabırla pas yapan
takımda amaç;

karşı tarafı topla beraber koşturup yormak ve dalgınlıklarından yararlanıp ara


paslarıyla sonuca gitmektir. Topu kaybettiklerinde “6 saniye kuralını devreye sokan
“Tiki-Taka”cılar şok presle 6 saniye içinde topu kapıp tekrar pozisyon üretmeyi
hedeflerler.
https://cdn.discordapp.com/attachments/850819877258264657/928341554404421672/4-3-
3jasjd.png

[20:41]
TİKİ TAKA
Günümüz futbolunda seyir zevki veren “tiki-taka” nedir? Hemen öğrenelim…
Bir İspanyol tarzı olan Tiki-Taka, en çok gündeme Guardiola ve Barcelona ile geldi.
Olabildiğince pas yapmak ile ilişkisi olan bu taktiği Johan Cruyff icat etmiştir.
Genellikle 4-3-3 dizilişi üzerine kurulur. Taktikte sabırla, dakikalarca pas
yapılır ve rakibi yormak hedeflenir doğru zaman geldiğinde “6 saniye kuralı”
denilen kural ile 6 saniyede rakibi şok etkisinde bırakarak hücuma kalkılır. Bu
taktik de bir çok kupa kazanmıştır en basit örneği Manchester City ve Pep
Guardiola’dır. Bir çok eleştirilere maruz kalsa da bu taktik hala günümüzde
popülerliliğini koruyor.

Seveni olduğu kadar sevmeyeni de olan bu taktiğin uygulanması ve çalışılması


oldukça zordur. Bu taktiği de en çok besleyecek şey coşkulu bir atmosfer ve bu
atmosferin mimarı taraftarlardır. Bu taktikte kondisyonlu ve hızlı oyuncular olmak
zorundadır. Yılmaz Vural bir defasında bu taktik hakkında şu sözleri söylemiştir:
“Bu tarzı Barcelona’dan başka oynayan takımın olmadığını ifade ederek; “Top ayağa
oynanmalı. Topun yukarı kaldırılması futbolda önemli sıkıntılar getirir. Yukarı
kalkan top, bir kere oyun temposunu bozar. Top aşağıya indirilirken zaman kaybı
var. Topu aşağıya indireceğiniz zaman 3 saniye kaybetseniz, bunun futboldaki koşu
karşılığı 20 metredir. Bu topu indirene kadar rakip 20 metreden gelip oyununuzu
güçleştirir. Ayağa oynamalısınız ki, tempo bozulmasın. Literatürden ‘stop’ kelimesi
kalktı. Hep alıp götürme var.” Yılmaz Vural, “tiki-taka” tarzını oynamak için özel
oyunculara ihtiyaç olmadığını aktararak, “Bu tamamen bir eğitilme olayıdır. Çok alt
seviyede takımlarla üst seviyede ekiplere karşı başarılı oldum. İstanbul’a geldik,
büyük takımları yendik. Hep bu anlayışla oynattım. Cesaretli olunması gerek.”
şeklinde konuştu. Görüldüğü üzere detaylarıyla bu taktiğin tarzını sizlere sunmuş
oldum

[20:41]
TİKİ TAKA

etimoloji

Son dönem İspanyol yayıncısı Andrés Montes , 2006 Dünya


Kupası için LaSexta'ya yaptığı televizyon yorumu sırasında genellikle tiki-
taka ibaresini türetip popüler hale getirmesiyle tanınır , [16] [17] bu
terim İspanyol futbolunda zaten halk dilinde kullanılıyor [18] ve o
zamanki Athletic Bilbao teknik direktörü Javier Clemente tarafından eleştirel veya
aşağılayıcı bir terim olarak ortaya çıkmış olabilir . [19] İspanya-
Tunus maçının canlı yorumunda Montes, İspanya'nın kesin, zarif pas stilini
tanımlamak için şu ifadeyi kullandı: " Estamos tocando tiki-taka tiki-taka" ("tiki-
taka tiki-taka oynuyoruz"). [17]

FC Barselona

Tiki-taka haline ne kökleri tarafından uygulanmaya başlamıştır Johan Cruyff 1996


için 1988'den Barcelona yöneticisi olarak görev yaptığı dönemde [20] Oyun tarzı
dost Hollandalı yöneticiler altında gelişmeye devam Louis van Gaal ve Frank
Rijkaard ve diğer La Liga takımları tarafından
benimsenmiştir . [20] [21] Barcelona'nın Hollandalı yöneticileri altyapılarından
yükselmeyi bir noktaya getirdiler ve Barcelona'nın La Masia gençlik
akademisi, Pedro , Xavi , Andrés Iniesta gibi teknik olarak yetenekli, genellikle
fiziksel olarak küçük bir nesil yetiştirdiği için itibar kazandı. ,Cesc
Fabregas ve Lionel Messi ; [22] mükemmel dokunuşa, görüşe ve pasa sahip, topa sahip
olma konusunda başarılı oyuncular.
[20:41]
Pep Guardiola , 2008'den 2012'ye kadar Barcelona'yı yönetti ve 14 şampiyonluk
kazandı. Onun rehberliğinde tiki-taka yeni uç noktalara ulaştı. Bu kısmen
Guardiola'nın vizyoner koçluğundan, kısmen çoğu La Masia'nın kendine özgü tarzında
eğitim görmüş istisnai bir oyuncu neslinden ve kısmen de Barcelona'nın top
üzerindeki yoğun baskıyı sürdürme yeteneğinden kaynaklanıyordu. [24] [25] Ofsayt
kuralına yapılan 2005 güncellemesi de katkıda bulunan bir faktördü: defans
oyuncularını daha derine zorlayan yasa, etkili oyun alanını genişletti, oyuncuların
boyutunun daha az önemli olmasını sağladı ve teknik becerilerin gelişmesine izin
verdi. [24] [26] Guardiola yönetiminde, Barcelona'nın tiki-taka'sı Dutch Total
Football'u paylaştıyüksek savunma hattı, pozisyon değişimi ve oyunu kontrol etmek
için topa sahip olma kullanımı. Bu tür oyunun yol gösterici ilkesi, alanın verimli
kullanımıydı. Takımlar savunma yaparken oyun alanını daraltmalı ve hücum ederken
oyun alanını genişletmeli. Amaç, rakip pozisyon dışına çıkana ve boşluk yaratılana
kadar hızlı ve kısa paslar yapmaktı. Pep ayrıca, basit bir deyişle, sahanın farklı
bölgelere ayrıldığı ve aynı çizgide dikey olarak 2'den fazla oyuncu olmaması ve
aynı çizgide yatay olarak 3'ten fazla oyuncunun olmaması anlamına gelen konumsal
oyun kavramını da kullandı. Guardiola, oyuncuların bölgelerin ne olduğunu göstermek
için antrenman sahasına çizgiler çizerek oyuncularını eğitti. Bu eğitim,
oyuncuların pas alabilecekleri veya oynayabilecekleri bölgeleri bulmalarını bir
içgüdü haline getirdi. Böylece, sıradan bir adam için, geçmek ve topa sahip olmak
gibi görünecekti, aslında oldukça hesaplıydı. Stil, her şeyi pasa tabi tutarak
Hollanda köklerinden farklıydı: Guardiola birtopun farklı açılardan akıcı bir
şekilde hareket etmesini sağlamak için yanlış dokuzlu olarak merkez
forvet ; beklerde daha yüksek oynadı ; pas yeteneklerini kullanmak için
savunmada orta saha oyuncularını seçti ; ve kaleciyi topu arkadan
oynamaya zorladı .
[20:41]
İspanya milli takımı

Raphael Honigstein , İspanya milli takımının 2010 Dünya Kupası'nda oynadığı


tiki- taka'yı , İspanya'nın 2006'daki kararından kaynaklanan "sadece dört yıl
içinde gelişen radikal bir tarz" olarak tanımlıyor. Rakipleri geride bırakmak için,
bunun yerine topu tekelleştirmeye konsantre olmak istedim." [27] Luis Aragonés ve
Vicente del Bosque, İspanyol milli takımında tiki-taka stilini başarıyla
kullandılar; Görev süreleri boyunca, İspanya arka arkaya üç büyük şampiyonluk
kazandı: Euro 2008 (Aragonés altında), 2010 FIFA Dünya Kupası ve Euro 2012
[20:41]
taktik genel bakış

Tiki-taka, bir futbol sahasındaki uzayın geometrisinde takım birliği ve kapsamlı


bir anlayış üzerine kurulmuştur. [30]

Pep Guardiola'nın FC Barcelona'daki tiki-taka örneği, Barcelona'nın 2009'da altılı


galibiyetinden sonra bu tarzın en iyi uygulaması olarak kabul
edilir. . Savunmacılar sabırlıdır ve güvenli pas seçeneklerini tercih ederler, top
sahanın herhangi bir yerinde dolaşıp dikey bir pas yapmak için bir boşluk bekleyen
orta saha oyuncuları ararlar. Takım, şansın çoğunu toplara bağlı olarak yarattı ve
genellikle Lionel Messi'nin aksiyona dahil olduğu ver ve git pasları
yaptı . Guardiola, sahanın son üçte birlik bölümünde özgürlüğü tercih etti ve bu,
takım maç başına birçok fırsat yarattığı için etkili oldu.

Tiki-taka, çeşitli şekillerde "kısa paslar ve hareketler yoluyla ağın arkasına


doğru ilerlemeye dayalı bir oyun tarzı" [22] , "topun çeşitli kanallar aracılığıyla
dikkatli bir şekilde çalıştırıldığı kısa pas tarzı," olarak tanımlanmıştır.
" [31] ve "her şeyden önce kısa geçiş, sabır ve sahiplenme anlamına gelen saçma
sapan bir ifade." [32] Tarz, orta saha oyuncuları arasında dolaşım hareketi ve
konum değişimi , topu karmaşık desenlerde hareket ettirme, [33] ve keskin, tek veya
iki dokunuşlu pas içerir. Tiki-taka "hem defansif hem de hücumda eşit ölçüdedir" –
takım her zaman topa sahip olur, bu nedenle savunma ve hücum arasında geçiş
yapmasına gerek yoktur. [27]Yorumcular, tiki-taka'yı
"birinci yol fizikselliği" [22] ve Cesc Fàbregas'ı savunma ve hücum arasındaki tek
kanal olarak kullanan Arsène Wenger'in 2007-08 Arsenal takımının yüksek
tempolu geçişiyle karşılaştırdılar . [31] Tiki-taka yetenek, yaratıcılık ve
dokunuşla ilişkilendirilir, [34] ama aynı zamanda estetik için etkinliği feda eden
"yavaş, yönsüz bir uç noktaya" da götürülebilir

j o p k e r — 01.01.2023 20:43
KICK AND RUSH

Futbol taktikleri arasında “Vur ve koş” anlamına gelen bu tarz, sayılara bağlı
kalmadan oynanan bir sistemdir.

Genelde bir bek ya da kanat oyuncusunun çapraza attığı paslar sonrasında, ters
kanatta bulunan oyuncunun patlama gücü ve hızını birleştirerek topla etkili olduğu
oyun sistemidir. Daha çok çapraz
https://cdn.discordapp.com/attachments/850819877258264657/928341770478174290/
vur_kac.png

[20:44]
“En iyi defans hücumdur” diyenlerin taktiği olan “Gegenpressing”de amaç; top
rakibin yarı
sahasındayken 5-6 oyuncuyla korkunç bir pres yapıp adam adama ve alan markajıyla
topu
oraya hapsetmek ve kazanmaktır. Gereksiz paslardan kaçınılan bu sistemde, direkt
futbol
ön plandadır. Forvette “false nine( orta sahaya yardım eden ancak gol de atan) ”
tarzında bir
oyuncunun olmazsa olmaz olduğu formattır.
https://cdn.discordapp.com/attachments/850819877258264657/928341888661061662/
hdgsfdk.png

[20:44]
Defanstan Çıkış: Defanstan Çıkışta Ayakları Temiz Stoperler Olduğu İçin Ya Beklere
Açıcaklar Yada Gueye Yaklaşıp Stoperlerden Top Alıp Dağılım Yapıcak Bekler Topu
Aldıysa Önü Dolana Kadar Sürüp Yaklaşan Orta Sahaya Dönücek Arada Muslerada
Vurabilir

Oyun Tarzı : Sürekli Pas İle Rakibi Oyundan Düşürmek Ve Ani Top Kayıplarında Pas
Kanallarını Kapatıp Sıkı Baskı Yapmak

Baskı: Öncelikle Orta Alanda İanis Hagi Basıcak Cicaldau Ve Assunçao Pas
Kanallarını Kapayıp Rakip Açığı Göz Altına Alıcaklar O Sırada Bizim Beklerimizde
Herhangi Bir Koşuya Karşı Önlem Alıp Hazırda Bekleyecek Orta Alanda Sıkıştırıp
Hücum Oyuncularınında Arkadan Zorlamasıyla Kapmaya Çalışacağız Stoperler Kademede
Beklerken Herhangi Bir Uzun Topa Karşı Bekler Arkayı Kollayacak

Topa Sahipken: Tempoyu Artırıp Ara Pasları Dikine Paslar Erken Ortalar Koşu Yoluna
Paslar Veya Açıyı Bulunca Uzaktan Şutlar Deneyebiliriz

Savunma : Cicaldau Ve Gueye Defansa Destek Verip Baskıyı Sağlayacaklar Hızlı


Beklerimiz Kanatları Markaja Alacak Ve Stoperler Kademede Önlü Arkalı Bir Şekilde
Savunacaklar Gueye Baskı Yapıcak Cicaldau İse Araya Kaçanları Markaja Alıcak Bu
Şekilde Savunacağız

Hücum 1: Dembele Hareketli Olucak Savunmayı Hep Kendisine Çekicek Ve Kanatlarımız


İse Geriye Yaklaşıp Top Alıcaklar Ve Bekleri Çekicekler Ve Orta Alana Döndüğümüzde
Rakip Stoperler Dembele ye Markaj Yaparken Orta Saha Oyuncularımız Açı Varsa
Vurucak Açı Yoksa Sahte Koşularla Savunmayı Yanıltıp İçeri Kat Edicez

Hücum 2 : Sürekli Bekler Kanatlara Boşsa Bindirme Yapıp Desteğe Gidicek Bekler
Gittiğinde Boş Kalmasın Diye Orta Sahalar Biraz Yanlara Kayıcaklar Bekler Tekrar
Pas Alırsa Orta Alana Bırakıp Geri Döndüklerinde Oyunu Açıçaz Kanatlar Top Almaya
Geldiğinde Vermeyip Karşı Rakibi Press Yapmasını Sağlayacağız O Sırada Bekler Koşup
Top Alıcak Ve Erken Ortalar Açıp Dembele yi Topla Buluşturmaya Çalışacak
[20:45]
Rakibimiz 3’lü stoper oynuyorsa:

Topu geride kapıcaz , tiki taka ve diğer pas taktiklerimizi kullanıp ileriye
çıkıcaz. Topu kanatlardaki boşluklara atacağız. Hızlı bir oyun oynayıp kanat
beklerin geriye dönmesine zaman vermeyeceğiz. Topu ilerde kaparsak yine kanatlara
atacağız. Kanatlarımız doluysa demek ki rakibimiz defansta boşluk veriyor yani 3lü
defansını açmış demektir. Bu zamanlarda ise atağa ortadan paslaşarak tiki taka gibi
taktiklerle çıkacağız ve riskli pozisyonlar yaratacağız. Top kanat oyuncumuzdaysa
içeriye half-space koşularını atıcak böylece riskli pozisyonlar yaratacağız. Topu
geride kaparsak ya uzun toplarla hızlıca atağa çıkacağız bu riskli bir organizasyon
bunu arada deneyeceğiz yada tiki taka gibi taktiklerle ileriye gideceğiz. Topu
kanatlarımıza vericez kanat oyuncularımız kanat beklerin topa göre önüne geçicez
böylece kanat oyuncumuz hem ofsayta yakalanmiyacak hemde topu alıcak . Çalım atacak
durumu varsa atmayı deniyecek. Kendine güvenmiyorsa o anda veya çalım atacak durumu
yoksa topu dışarıya ve içeriye atıcak. İçeriye atılırsa Moussa Dembele topu alıcak
ve şut deniyecek. Top şuttan sonra sekerse veya Moussa Dembele topu kaybederse
İanis o bölgede olucak ve bir anda o bölgeye geldiğinde topu alacak. Top dışarıya
çıkarılırsa topu İanis Hagi alacak topu ya diğer kanada atıcak ya içeriye düzgün
bir pas atacak yada uygunsa şut çekecek. Şut çektikten sonra Moussa Dembele o
bölgeye koşacak ve ofsayta yakalanmamaya çalışacak. Oyuncularımız kendilerine
güvensin !!!

BU TAKTİK ŞUANKİ 11İMİZE UYARLANACAKTIR (düzenlendi)


[20:45]
GEGENPRESSİNG TAKTİĞİ

"Total Futbol" anlayışıyla futbol literatürüne giren "gegenpressing", Alman teknik


adamların etkisiyle de modern futbola damga vurdu.

Türkçe karşılığına “karşı pres” diyebileceğimiz gegenpressing, özellikle yakın


dönemde Alman teknik adamların oyuna ağırlıklarını koymasıyla oldukça popüler oldu.
Gegenpressing temelde, topu mümkün olan en kısa sürede geri kazanmak üzerine
kuruludur. Topu kaybettikten sonra karşı pres uygulayan takımlar, kısa süre
içerisinde topu geri kazanarak aynı zamanda rakiplerine de hızlı hücum fırsatı
vermemeyi hedefliyorlar. Kaybettikleri topu üç ile sekiz saniye arasında geri
kazanarak henüz yerleşememiş rakiplerini gafil avlamayı amaçlıyorlar. Bu durum
ayrıca karşı presi hücum odaklı düşünmemize de olanak sağlıyor.

Bu avantajların etkisiyle, günümüzde birçok takım karşı pres uyguluyor. Gerek


büyük takımlar gerek de başaltı olarak niteleyebileceğimiz takımların
gegenpressing’e başvurması da bu oyun anlayışını farklı bir yere koyuyor.

Gegenpressing taktiğimizde Jurgen Klopp'un şekilini uygulayacağız . Diğer teknik


adamların aksine Jurgen Klopp ise aynı zamanda rakibin pas kanallarını kapatmak
üzerine bir düzen kuruyor.

Yani gegenpressing yaparken pas kanallarınıda kapatacağız


[20:45]
Verkaç

Verkaç, takım halinde oynanan oyunlarda sıklıkla görülen bir paslaşma eylemidir.
Başta futbol olmak üzere hentbol ve basketbol gibi takım sporlarında da kullanılan
en basit hücum yöntemi olarak karşımıza çıkan bu paslaşma hareketine duvar pası adı
da verilmektedir. Bu pasta asıl olan bir oyuncunun takım arkadaşına pas verip daha
uygun bir pozisyona geçerek arkadaşından topu pas yoluyla geri almasıdır. Yani bu
hareket topun güvenli bir şekilde kendi takımında kalmasını sağlayabilmek açısından
oldukça etkili bir taktiktir.

Bu tip paslaşmalar daha çok kapalı savunmaları aşabilmek adına karşımıza


çıkmaktadır. Yani verkaç yapmak isteyen futbolcu müsait durumdaki bir arkadaşına
pas verip şut çekmek için uygun bir bölgeye geçerek defansı geçip gol arayışını
gerçekleştirmek için topu arkadaşının pası ile geri almaktadır. Rakip takım da
topun peşine gideceği için bu taktiği uygulayan futbolcuyu bir an için bile olsa
boşta bırakacaktır

[20:47]
Joga Bonito Taktiği

Brezilya ve Portekiz oyun sistemine dayanan Joga Bonito Portekizce Güzel oyun
anlamına gelmektedir. Bu taktikte yetenek oldukça önemlidir. Ayak bileklerini iyi
bir şekilde kullanan ve top hakimiyetini iyi bir şekilde sağlayan oyuncular bu
taktiğin en önemli temsilcileridir. Özellikle Ronaldinho, Ronaldo, Roberto Carlos,
Rivaldo gibi tarihe damgasını vuran futbolcular bu taktiğin önemli temsilcileridir.

Taktik kumsal futbolunda ayak bileklerini iyi bir şekilde geliştiren oyuncuların
daha iyi icra ettiği bir taktiktir.

[20:48]
PARK THE BUS TAKTİĞİ

ÖNCÜSÜ YUNANİSTAN
'Park the bus' taktiğinin yaratıcısı olarak Otto Rehhagel'i gösterebiliriz.
Yunanistan ile Euro 2004'te zafere ulaşan Otto Rehhagel özellikle grup aşamasından
sonraki performansı ile bu taktiğini öncüsü oldu. Çeyrek finalde Fransa, yarı
finalde Çek Cumhuriyeti ve finalde ev sahibi Portekiz'i 1-0'lık skorlarla geçerek
1.17 ile turnuva tarihinin en az gol atan şampiyonu olarak tarihe geçtiler.

İSTATİSTİKLER DE DOĞRULUYOR
Dün gece Vicente Calderon'da oynanan maçın istatistikleri de Chelsea'nin bu
taktiğini doğruluyor. Maç sonunda Atletico Madrid rakibi Chelsea'ye %62'ye %38'lik
bir üstünlük sağladı. İspanyol ekibi 656 pasın 497'sinde isabet sağlarken Chelsea
372 pasın 208'inde isabeti sağladı. Son olarak Atletico Madrid rakip kaleyi 26 kez
yoklarken, Chelsea'de bu sayı sadece 5 olarak göze çarptı

[20:48]
TOTAL FUTBOL TAKTİĞİ

Bir taktik olmanın çok ötesindeki Total Futbol, tarihinin en saygı gören
felsefelerinden biri olarak kabul edilir. Ortaya çıktığı dönemin çok ötesinde
olduğu kadar adapte edilmesi de son derece zordur.

Total Futbol, dönemin adam sert adam markajı ve pres oyununa bir alternatif olarak
ortaya çıktı. “Topyekûn hücum topyekün savunma” felsefenin temel prensibidir.

Ana oyun planı futbolcu, top ve rakip değil, alandır. Hücumda alanı genişletmek ve
savunmada daraltmak üzerine kuruludur. Futbolcuların standart pozisyon anlayışı
yoktur.

Her ne kadar genelde 4-3-3 olarak dizilse de oyuncuların yerleri rakibe göre
değişir. Bu değişimin hücumda ve savunmadaki görevleri de farklıdır.

Futbolcular, hücumda oyunun akışını sağlamak için dağılırlar, rakibin boşluk


bırakmasına neden olacak şekilde en geniş alanda oyun kurarlar.
Savunmada ise tam tersine alanda tek bir boşluk kalmayacak şekilde daralırlar,
topun geçişini engellerler.

Kaleci dışında her oyuncu hem hücumdan hem savunmadan sorumludur. Eğer bir oyuncu
yerinde değilse oraya en yakın futbolcu o yeri kontrol etmelidir. Total Futbol’da
gerektiğinde her oyuncu savunmada, orta sahada veya forvet pozisyonunda
oynayabilmelidir. Sadece kaleci yerini terk etmez.

Bu anlayışın başarılı olabilmesi, sahadaki futbolcuların ne kadar hızlı yer


değiştirebildiklerine bağlıdır. Ve elbette çok fazla pozisyonu aynı anda
oynayabilecek futbolculara sahip olmaya…

Total Futbol’un bir diğer olmazsa olmazı ise pas oyunudur. Top hiçbir oyuncunun
ayağında kalmaz, öne çıkan en önemli bireysel yetenek de etrafındaki alanı iyi
okuyabilmek ve doğru yere doğru zamanda doğru pası verebilmektir.

Hiçbir futbolcunun toptan daha hızlı ve esnek olamayacağı gerçeğini unutmadan.


[20:48]
Total Futbol her ne kadar savunma ve hücumu birlikte yapmak olarak tanımlansa da
ötesidir. Bireysellik ve takım oyunu da birlikte ve eş zamanlı yürütülmelidir.

Bireysel yaratıcılıkla takım disiplini örtüşmelidir.

Top kaybı Total Futbol’da yasaktır. Eğer kaybettiyseniz o topu saniyeler içinde
geri kazanmalısınız, dolayısıyla futbolcu hangi alanda ve ne şartlar altında risk
alabileceğini iyi düşünmelidir.

Total Futbol’u bu kadar zor yapan uygun karakterde futbolcuları bir araya getirmek
değildir, bu oyuncuları tek bir futbolcu gibi birlikte düşünebilmeleri sağlayacak
kadar uzun süre birlikte çalıştırmaktır. Bunu bir alışkanlık olarak
düşünebilirsiniz, zaman gerekir.

Total Futbol ismi, 1970’lerde Rinus Mchels’in çalıştırdığı ve Johan Cruyff’un


önderliğindeki Ajax’a atfedilmiştir ve orijinal adı da Felemenkçedir.
[20:49]
Half-Space Taktiği
[20:49]

[20:49]
Uluslararası futbol terminolojisinde son yıllarda çok fazla kullanılan bir futbol
terimi olarak karşımıza çıkan ‘half-space’ son dönemlerde ülkemizde de bilhassa
sosyal medyada çok fazla zikredilir oldu. Peki bu kavram tam olarak neyi ifade
ediyor? Bu kadar popüler olmasının sebebi ne? Guardiola, Klopp, Conte, Manchester
City, Barcelona, Napoli gibi üst düzey teknik adamların ve majör takımların
başarısını açıklarken önemli bir yer teşkil eden bu söz öbeğinin alametifarikası
nereden geliyor?

Günümüzde futbol, sahada bireysel savaşların yapıldığı bir spor olmaktan tamamen
çıktı diyebiliriz. Bu oyun artık çok daha sofistike ve detaylara dayanan bir oyun
haline geldi. Evet, üretkenlik için bireysel yetenek hala çok değerli ancak ondan
daha değerli hale gelen ise o bireysel yeteneğin sahaya yansıyabilmesini sağlayacak
olan taktik varyasyonlar. Teknik ekipler, futbolcusunun sahada yeteneğini
sergileyebileceği ortamı oluşturabilmek için ince eleyip sık dokuyorlar. Yeteneğin
sergilenebileceği ortamdan kasıt ise yaratılmış alanlar ve oyuncunun etkili
bölgelerde demarke vaziyette topla buluşturulabilmesi.
[20:50]
Futbol bir alan oyunu, alan hakimiyeti üzerine kurulu bir oyun. Alan yaratma, alan
açma, alan bulma, alan savunması, alan markajı, alanlarda kalabalık olma vs. gibi
hem bireysel hem de takım dinamiği açısından önemli olan birçok husus geliyor
aklımıza alan ile ilgili. Bir futbolcunun bir maçta topla geçirdiği süre o
oyuncunun oyunda kaldığı sürenin ortalama %1’i gibi çok düşük bir rakamı
oluşturuyor. Yine bir oyuncunun topla kat ettiği mesafe toplam kat ettiği mesafenin
sadece %1,5-2’sine denk geliyor. Bir futbolcu maç boyunca topla bu kadar az
oynuyorsa topa değmeden geçirdiği uzunca sürede ne yaptığı elbette çok önemli. Bir
futbolcu topla oynarken diğer 21 oyuncunun topsuz olarak yaptıkları elbette çok çok
önemli. Diğer oyuncuların topsuz olarak yaptıkları top ayağında olan oyuncunun topu
nasıl kullanacağını belirleyen ana etkendir. Topun nasıl kullanıldığı kadar hatta
belki ondan da önemli olan topla nerede buluşulduğu, nerede kullanıldığı ve bu
esnada rakip oyuncular ile takım arkadaşlarının pozisyonunun durumudur. Alanları
doğru yani planlı ve bilinçli kullanmak bu kadar önemli olduğu için teknik adamlar
idmanlarda sahayı belirli parçalara bölerek çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Sahayı
kare kare, parsel parsel işliyorlar.

[20:50]
Geçmişte takımlar fazlasıyla hücuma odaklıyken her geçen sezon savunma stratejileri
biraz daha ön plana çıktı. Hatta öyle ki temelde savunma stratejisi olan
formasyonlar aynı zamanda bir hücum stratejisi vazifesi görmeye bile başladı.
Futbolda ‘analiz’ meselesinin ön plana çıkmasıyla beraber takımlar kendi güçlü ve
zayıf kaslarına odaklanıp doğru stratejiler üretirken aynı zamanda rakipleri de
daha iyi çözümleyerek rakibe göre formasyon kurguluyorlar. Bilhassa ‘küçük’ takım
diye nitelendirilen takımlar ‘büyük’ takım olarak nitelendirilen takımlara karşı
eskiye oranla çok daha fazla zorluk çıkarıyorlar ve direnç gösteriyorlar. Bu da
favori takımların ‘kolay’ gibi gözüken maçları kazanmak için zaman zaman ecel
terleri dökmelerine neden oluyor. Basit tabirle kapalı savunmaları aşmak için
ekstra çözümler elzem hale geliyor. Tam da burada teknik adamların yaratıcılığına
kalıyor iş. Kimi teknik adamlar bilinen yöntemleri uygulamaya devam ederken kimi
teknik adamlar ise ‘farklı’ yöntemler bularak rakipleri şaşırtmaya, aldatmaya
çalışıyor. İşte ‘half-space’ denen kavram da bu ‘farklı’ yöntem arayışları
esnasında ortaya çıkan bir ibare. Bu ibare saha içerisindeki bir bölgeyi-alanı
ifade etmek için kullanılıyor. Avrupa’da ‘yarım boşluk’ gibi bir anlam yüklenmiş
olsa da Türkçe’ye “iç koridor” veya “iç kenar” vb. çeviriler yapmak mümkün.
(düzenlendi)

j o p k e r — 01.01.2023 20:51

[20:51]
Half-space, görüldüğü üzere kenar bölgeler ile merkez bölgesi arasında kalan alanı
ifade ediyor.

Takım savunmasının ana prensiplerinden biri ikinci ve bilhassa birinci bölgede


sahanın ‘merkezini’ iyi savunmaktır. Kale, sahanın merkezindedir ve istisnalar
dışında gollerin %90’ı merkez olarak adlandırılan bölgeden gelir. Dolayısıyla topu
kalenin yakınına sokmamak ve bu bölgelerde rakibe kullanabileceği alanı bırakmamak
birincil esastır. Zaten takım savunmasını iyi yapan ekipleri gözünüzün önüne
getirdiğinizde savunmadayken enine-boyuna mümkün olduğunca dar ve kompakt
olduklarını anımsayacaksınız. Bu takımlar Avrupa’daki futbol literatüründe ‘Zone
14’ veya ‘Altın Kare’ olarak adlandırılan bölgeyi çok iyi savunuyorlar. Rakip
oyuncuların bu bölgede topla buluşmasını ve topu kullanmasını engelliyorlar. Hatta
rakibe bilerek izin verip kenarlara yönlendiriyorlar. Çünkü ‘Zone 14’ denilen bu
bölge gol pozisyonu oluşması noktasında en kritik bölge. Araştırmalarda elde edilen
veriler gösteriyor ki gol pozisyonuna dönüşen asist ve asistin asisti paslar %70-80
oranında buradan şekilleniyor. Dolayısıyla savunan takımlar bu bölgeyi mümkün
olduğunca kapatma gayreti içerisindeler.

[20:51]
Yerleşik ve kalabalık savunmaya karşı iyi hücum edebilmenin yolu hareketlilikten ve
alan yaratmaktan geçiyor. Yarı alanında kalabalık bir şekilde bekleyerek savunan
takımları aldatıcı, şaşırtıcı aksiyonlarla yerlerinden hareket ettirmek ve oyuncunu
etkili yerlerde topla buluşturmak bu işin bir numaralı kuralı. Burada bahsedilen
‘etkili yerler’ içerisine giren bölgelerden biri de ‘half-space’ alanları. Peki bu
alanlar neden etkili?

Altın kare bölgesinin neden önemli olduğunu yukarıda ifade etmeye çalışmıştım.
Half-Space bölgeleri de altın kare bölgesinin içerisinde yer alıyor. Half
Space’leri asıl değerli kılan ise savunulmasının zor olması. Birçok kişi futbolda
her ne kadar sistemlerin, dizilişlerin çok önemli olmadığını dile getirse de ben bu
konuya tamamen katıldığımı söyleyemem. Nihayetinde oyuncuya vereceğiniz rolleri,
kullanmasını istediğiniz alanları benimsetmek ve bir bütün olarak ortaya çıkmasını
istediğiniz varyasyonlar için sahaya diziliş biçimlerinin pekâlâ önemli olduğu
kanısındayım. Hiçbir antrenör saha içerisinde belli bir pozisyonda görevlendirdiği
oyuncusunun başına buyruk hareket edip bölgesini terk etmesini, sürekli yerini
kaybetmesini ve taktiksel sadakatten ayrılmasını istemez. Dolayısıyla dizilişler
çok da mühim değil önermesi pek mantıklı durmuyor. Half-space bölgesinin
savunulmasını zorlaştıran şey de sahaya yayılışla doğrudan ilintili.

[20:52]
Sahanın merkezini savunmaktan ilk sorumlu oyuncular merkezde oynayan oyuncular
(merkez orta saha, defansif orta saha, stoperler) sahanın kenarlarını savunmaktan
ilk sorumlu oyuncular ise bek ve ön kanat oyuncuları diyebiliriz. Half-space’in
yani iç koridorun ara hatta kalması nedeniyle doğrudan sorumlu olan bir savunucusu
olduğunu söylemek mümkün değil. Savunulmasını zorlaştıran kısım da bu. Bu bölgeleri
hücum eden takımdan merkez orta saha oyuncuları ileri çıkarak kullanabiliyor, kanat
oynayan oyuncular içeriye devrilerek kullanabiliyor, bununla beraber santrfor
oyuncusu da geriye çıkarak kullanabiliyor. 10 numara pozisyonunda oynayan bir
oyuncu varsa zaten bu bölgeleri kullanması gerekiyor. Şimdi savunan takım için
zorlaştırıcı unsurları bir ele alalım:

*Hücum eden takımın kanat oyuncusu içeri girerek half-space bölgesinde


konuşlandıysa kağıt üzerinde onu marke eden savunan takımın bekinin onunla içeriye
gitmesi demek bölgesini boşaltması anlamına geliyor. Bu durumda rakibin ofansif
bekine koridor açılmış oluyor.

*Hücum eden takımın merkez orta saha oyuncusu ileriye çıkarak half-space bölgesine
girdiyse savunan takımın merkez orta saha oyuncularından birisinin o kenara kayarak
karşılamaya gitmesi demek çok daha tehlikeli bölge olan ‘Zone 14’ün merkezini terk
etmesi demek. Bu da hücum eden takım adına Altın Kare’de bir boşluk bulabileceği
anlamına geliyor.

*Hücum eden takımın santrfor oyuncusu stoperlerin kucağında kalmayıp biraz daha
gerilere gelerek half-space denen bölgede pas isterse kağıt üzerinde onu marke eden
stoper oyuncusu onunla birlikte öne doğru çıkarsa merkezi boşaltarak kale önü
güvenliğini riske atmış olur. Stoperin yerini boşaltması hücum eden takımın en
fazla isteyeceği aksiyon olacaktır.
[20:52]
Buradaki tüm ihtimaller hücum eden takımdan half-space bölgesine kimin girdiğine
bakmaksızın savunan takımın stoper, bek ve merkez orta saha oyuncuları ayrı ayrı
geçerli.

Bunlar half-space’lerin üçüncü bölgedeki kullanımının avantajı. Bir de ikinci


bölgeden üçüncü bölgeye geçişte bu bölgede topla oynamanın avantajları mevcut. Ona
aşağıda değineceğiz. Üçüncü bölgede rakip savunmayı aşma noktasında iç koridorların
ekmeğini en fazla yiyen takım Guardiolalı Manchester City. Akan oyunda bulunan 17
golün asisti bu bölgelerden gelmiş. Barcelona, Napoli ve Chelsea de bu bölgenin
önemini kavramış takımlardan. Bu takımların sahaya yayılışlarını ve oyuncularına
verdikleri rolleri incelediğimizde benzerlikler içerdiğini görmekteyiz. Kanat
oyuncuları çizgiye paralel oynayan değil hem toplu hem de topsuz olarak içeri kat
eden oyuncular. Merkezde 10 numara pozisyonunda direkt bir oyuncu oynatmaktansa
merkezde üçlü bir blok ile kalıp sağ-sol iç merkez orta sahaları ile iç koridorda
ofansı desteklemek… Son yıllarda neredeyse klişeleşmiş bir şekilde sürekli söylenen
şeylerden biri de ‘artık 10 numara özellikli oyuncuların kalmadığı ve böyle bir
pozisyonun demode olduğu’ iddiası. Evet belki taktik tahtasında merkez orta saha
ile santrfor arasındaki o bölgeye bir oyuncu yazılmıyor olabilir ama o alanın
kullanılma biçimine baktığımızda durumun hiç de öyle olmadığını rahatlıkla
söyleyebiliriz.
[20:52]
Evet artık bir 10 numara (forvet arkası) oyuncusu kullanılmıyor çünkü 3-4 tane 10
numara aynı anda kullanılıyor. Kanat oyuncularının içeriye dönük oynaması, merkez
orta saha oyuncularının öne gidişler de daha cesur kılınmaları forvet arkası
pozisyonunu birden fazla oyuncu ile işlemeyi sağlıyor. Özellikle majör takımları
incelediğimizde merkezde 6 numaranın önünde iki tane ‘serbest 8’ oyuncusu ile
oynuyorlar. Manchester City (Fernandino-Silva-De Bruyne), Real Madrid (Casemiro-
Kroos-Modric), Barcelona (Busquets-İniesta-Rakitic), Napoli (Jorginho-Hamsik-
Allan), Bayern (Martinez-Thiago-James), Liverpool (Henderson-Milner-Oxlade),
Juventus (Pjani-Matuidi-Khedira), PSG (Celso-Rabiot-Veratti). Bu da iç koridoru
daha iyi kullanmalarını sağlıyor.
[20:53]
Ceza alanı yakınındaki direkt vuruşlarda savunma:

Ceza alanı yakınındaki serbest atışlarda baraj oluşturulması doğru bir davranıştır.
Savunma davranışı olarak yer alan baraj oluşturmada dört önemli nokta vardır:

a. Baraj kim ve kimler tarafından oluşturulur? Baraj pozisyonu oluşturma, kaleci


tarafından değil de bir dış oyuncu tarafından gerçekleştirilmelidir. Bunun sebebi
kalecinin barajı oluştururken kalenin bir tarafının tamamen boşaltılması
tehlikesidir. Kaleci bu durumlarda kalesini korumak için barajın arkasında
olmamalı, topu görecek bir şekilde pozisyon almalıdır. Barajın oluşturulmasını
gerçekleştirecek oyuncu, toptan 9.15 m uzakta, oluşturulan barajın kapattığı
köşedeki kale direği ve top ile aynı doğru üzerinde bulunmalıdır.

b. Barajda kaç oyuncu yer almalıdır? Sorunun cevabı büyük ölçüde serbest atışın
yapılacağı alana bağlıdır. Bununla birlikte daha önceden rakip hakkında çok iyi
bilgi toplanmışsa ve rakibin çok iyi topa vuran bir oyuncusu varsa bazen değişiklik
olabilir. Ancak genellikle şu kurallara uyulur:
[20:53]
1. Atış D yayı üzerinde ise dört veya beş oyuncu,

2. Atış D yayı ile ceza alanı arasında ise üç veya dört oyuncu.

3. Atış ceza alanı yan taraflarında ve uzağında ise iki veya üç oyuncu ile baraj
kurulur.

4. Atış taç çizgisine yaklaştıkça ve ceza alanından iyice uzaklaştıkça bir oyuncu
tarafından baraj gerçekleştirilir.
[20:54]
c. Oyuncular barajda ne şekilde dizilirler? Bir takım baraj oluştururken, barajı
oluşturacak oyuncular önceden belirlenmiş olmalıdır. Aksi takdirde savunmada
karışıklık ve zaaflar ortaya çıkacaktır. Barajı kimlerin hangi sırada oluşturacağı
önceden kesin belirlenmiş olmalıdır. Sıralamada, topla kale direğinin oluşturacağı
doğrunun dışında bir oyuncu bulundurularak, uzun oyunculardan kısa oyunculara doğru
dizilmelidir. Oyuncular birbirlerine yakın ve kapalı pozisyonda iken ayak ucunda
yükselmeli ve baş hafif öne eğik olmalıdır,

d. Baraj ne zaman dağılır? Barajı erken dağıtmak kadar geç dağıtmak da


sakıncalıdır. Bunun sebepleri oyuncuların birbirlerinin bellerinden tutmaları veya
kollarını birbirlerine dolamalarıdır. Standart pozisyonlara karşı savunmada barajın
dışında diğer önemli bir nokta da, barajın dışında kalan oyuncuların durumudur. Bu
oyuncuların pozisyonu da atışın yapılacağı alanla ilgilidir.

j o p k e r — 01.01.2023 21:05
Hücum bölgesindeyse o alanda topla buluşan ve defansın arasına toplar atabilecek,
şut atabilecek bir oyuncu çok büyük bir tehdit demekti. Takımlar, genel olarak iki
defansif orta saha kullanarak, kırmızı alanı savunmayı başardıkça “tehlike bölgesi”
kavramı değişti. Özellikle Manchester City, Hitzfeld kırmızı alanının hemen yanında
bulunan alanı, yani merkez savunma oyuncusuyla bek oyuncusu arasında olan bölgeyi -
half space- hedef alıyor.

Aslında bu bölgenin hücuma zafiyeti, kırılganlığı yeni keşfedilmiş bir şey değil.
4-4-2 dizilişinde herhangi bir taktik bilgisi olan bir forvet oyuncusu o alanı
kullanmayı, oradan hücum etmeyi deneyebilir. Muhtemelen merkez savunmacı ve bek
oyuncuları kendi aralarında birinden birinin kademe olduğunu düşünür ve forvet
oyuncusu da bir anda demarke pozisyonda kalır. Ya da ikisi de aynı oyuncuya baskıya
gider ve başka bir bölgede boşluk meydana gelir. Diğer bir ihtimalle de bir
savunmacı forveti marke ettiğinde forvet oyuncusu diğer savunmacının bölgesine
doğru hareket ederek savunmanın dengesini ve yapısını bozabilir.

Bu oldukça basit bir fikir gibi görünüyor fakat Thierry Henry’nin Sky kanalında
anlattığı gibi bu üst düzey futbolda hala çok etkili. Savunmanın dengesini bozma,
markaj sisteminden kaçılabilecek boşluklarda ve bölgelerde olma fikri Pep Guardiola
Barcelonası’nın kalbindeydi. “Eğer siz sağ stoper ve sağ bek oyuncusunun arasında
duruyorsanız, Samuel Eto’o ya da ben aynısını diğer tarafta yapıyorum, ve bir anda
dört oyuncuyu tutmuş oluyorsunuz. Önde kenarlara açılarak ve tekrar içeriye geri
dönerek aslında dört oyuncuyu dondurmuş oluyorsunuz çünkü savunma arkasına geçmek
üzere tehdit oluşturuyoruz.” diye eklemişti Thierry Henry.
[21:06]
Defans oyuncuları Eto’o ya da Henry’i boş bırakmaktan çok korktukları için fazla
öne çıkmazlardı ve bekler de orta sahaya pek yaklaşmazdı. Amaç, Lionel Messi’nin
sahte dokuz gibi oynayarak merkeze yaklaşması ve Xavi ile Iniesta’nın hücuma
katılabilmesi için (Dani Alves’in sağ bek pozisyonundan yarattığı akımlara ek
olarak) orta sahada boşluklar yaratmaktı.

[21:06]
Manchester City de aslında genel olarak aynı mentaliteyi biraz farklı biçimde
kullanmaya çalıştı fakat merkez savunma oyuncusu ile bek oyuncusu arasındaki
bölgede oluşan kanalların önemi ve etkisi, Guardiola’nın Bayern’de de yaptığı gibi,
antrenman sahalarını 20 bölgeye ayırmasıyla daha net anlaşılıyor. Prensip olarak
aynı yatay düzlemde üçten, ve aynı dikey düzlemde ikiden fazla bölgede oyuncu
bulunmamalı. Eğer bir oyuncu aynı yatay düzlemde dördüncü alana doğru hareket
ederse diğer üç oyuncudan biri takım arkadaşına iki ya da üç pas opsiyonu sağlamak
adına hareket etmeli. Önemli noktalardan biri de sahayı bu şekilde bölgelere
ayırmak, merkez savunmacıyla bek arasında olan bölgede oluşan kanalların önemini
vurguluyor.

Geçen sezonu şampiyon tamamlayan Chelsea’nin en önemli özelliklerinden biri bu


kanalları çok iyi kontrol edebiliyor olmalarıydı. Kullandıkları 3-4-2-1 sisteminde,
merkezde Kante ve Matic gibi savunma özellikleri ön planda olan orta sahalar ve
rakip merkez savunmacılarının, beklerinin ve defansif orta saha oyuncularının doğal
savunma bölgeleri dışındaki alanlarda boşluklar bulabilen iki hücumcu (Hazard ile
Pedro ya da Willian) bulunuyordu.

[21:07]
Pep Guardiola, geçen sezonun başından beri kanatlardan içe kat eden forvet
oyuncularının o kanalları kullanabilmesi için Kevin De Bruyne ve David Silva’ya
“serbest sekiz” rollerinde görev verdi. Chelsea ile aradaki büyük fark ise şuydu
ki, City kanat bekleri yerine “başlıbaşına kanat oyuncularıyla” devam etti.
Guardiola sezon başında üçlü oynamayı da denedi. Sergio Agüero ve Gabriel Jesus’u
aynı anda kullanabilmek için de olsa Chelsea’nin 3-4-2-1’i yerine 3-3-2-2 hatta
bazen 3-1-4-2 dizilişlerini kullandı. Bu sistem iki galibiyet ve bir beraberlik
getirdi fakat belki öndeki altı oyuncu, forvetlerin De Bruyne ve Silva’nın ceza
sahası koşuları yapması için orta sahaya yaklaşmalarından dolayı sınırlandıkları
için, 4-3-3’e geçişle birlikte gelen 6-0’lık Watford ve 5-0’lık Crystal Palace
maçlarından sonra üçlü sistemler kullanılmadı. Özellikle iki bek oyuncusunun da
hücum olduğu durumlarda Fernandinho’nun savunmayı koruma görevi City için oldukça
kritik. Aynı zamanda sezon genelinde beklerin (Özellikle Chelsea deplasmanında
Fabian Delph’in yaptığı gibi) içe kat ettiğini pek çok kez izledik. Bu sayede rakip
merkez savunma oyuncuları da geniş alana açılıyor ve De Bruyne ile David Silva için
alan açılmış oluyor. Geriden oyun kurulduğunda bu oldukça işe yarar bir durum – ve
burada Ederson’un oyun kurmada ve topa sahip olmadaki sakinliği de oldukça önemli.
Özellikle Etihad’da Tottenham ile oynadıklarında gönderdiği oldukça isabetli uzun
toplarla Tottenham presini de kırmada önemli rol oynamıştı. Bu, aynı zamanda City’e
kontralara karşı koruma da sağlıyor – gerçi Liverpool maçında görüldüğü üzere bazen
yeterli olmuyor. City’nin hücumda bu kanalları domine etmesi onların zaferi oldu,
kendi yarı alanlarında bunu başaramamaları da felaketi.
[21:07]
İnsan gözü, ileriye doğru 180 ila 200 derece arasında değişkenlik gösteren yatay
bir görüş aralığına sahiptir. Doğal olarak bir insanın görme imkanı olmayan 180 ila
160 derecelik bir alan vardır. Futbol üzerinden düşünürsek bir futbolcunun gördüğü
ile görmediği yaklaşık %50-50 paya sahiptir. İşte futbolda, bir futbolcunun
'göremediği' o alana kör nokta denir. Hücum oyunu için mükemmel bir saldırı alanı,
savunma oyunu için de mutlak korunması gereken defans alanıdır.

Kör nokta ile ilgili en önemli organizasyon, hücum kurgusunda yapılan 'kör noktaya
koşular'dan oluşur. Futbolda sıklıkla duyduğumuz 'savunma arkası koşu'nun en teknik
hali, en matematiksel versiyonudur. Kör noktaya koşular çok basit şekliyle; hücum
yapan oyuncunun rakibin görüş alanı dışında kalan alana yaptığı koşudur. Savunma
oyuncusu hücum sırasında bir karar vermek zorundadır: Top mu, adam mı? Genelde
savunmacıların topu izlemesi, adamı da kontrol etmesi istenir. Yazması basit olsa
da hem yapması hem de 90 dakikalık hareketli oyunda fark etmesi çok kolay değildir.

[21:08]
Ronaldo savunma oyuncusuyla aynı koşuyu gösteriyor ancak daha sonra kör noktasına
doğru dinamik bir geçiş yapıyor ve pozisyonu golle tamamlıyor. Savunma oyuncusu
tamamen topa odaklanmış durumda.

Bu aksiyonu hücum açısından biraz daha detaylı konuşalım. Öncelikle kör noktaya
koşu yapacak oyuncunun, kendisini topla buluşturacak takım arkadaşıyla görüş-zihin
uyumunu çok iyi ayarlaması lazım. Bu koordinasyonun içinde; topun ayaktan çıkıp
pasa dönüşmesiyle, hücum oyuncusunun, savunma oyuncusunun kör noktasına yapacağı
koşu zamanlaması yer alıyor. Ne top çok hızlı/yavaş olacak ne de koşu yapan oyuncu
çok hızlı/yavaş olacak. Matematik bu yüzden çok önemli.

Doğru yapıldığı zaman özellikle geriden oyun kuran takımların, önde kurulmuş
savunmaları aşması açısından önemli bir silahtır. Bunun için iyi bir pasör,
stoperleri öne çeken derin forvet ve 'half space'leri ya da iç koridorları iyi
kullanan hızlı oyunculara ihtiyaç var. Buna Louis Van Gaal gibi hocaların yaptığı
ters kanat pasları da eklenirse, atak savunulamaz bir hal alır. Kör noktaya yapılan
koşular ne kadar savunulmaya çalışılırsa çalışılsın hedefe ulaşmasa bile 1
savunucuyu pasifize edeceği için hücum yapan takıma sayısal üstünlük ve özgür adama
ulaşma şansı tanır. Savunma oyuncusu oldu da topa pas arasıyla sahip oldu diyelim.
Bu durumda vücut pozisyonu savunma halinden normal haline gelene kadar, hücum yapan
takım oyuncusunun presiyle hata yapma ihtimali bulunur. Bunlar da diğer artıları
diyebiliriz.

[21:08]
Mane, stoper oyuncusunun kör noktasına koşu yapıyor. Stoper bunun farkında ve
Mane'yi alanı dışına çıkarmak istemiyor. Liverpool'da hemen 2. plan devreye giriyor
ve Firmino aksi yönde koşuyla 'özgür adam' oluyor. Top ona geliyor ve gol...

Bu nedenle gözünün görme aralığı 180-200 derece kadar topun olduğu yöndür.
Bedeninin duruşuna göre değişmekle beraber kendi kalesine doğru arkasında kalan
180-160 derecelik alan onun kör noktasıdır. İşte hücum oyuncumuzun hedeflemesi
gereken koşu yeri de tam burasıdır.

Savunma oyununda çalışılması zor bir durum bu. Bir stoperden aynı anda hem topu
izlemesini hem alanı kontrol etmesini hem de kör noktasına koşu yapan hücumcuyu
takip etmesini istemek ağır bir yük. Bu durumda savunma oyuncusunun beyni,
odaklanmış dikkat teorisine göre değil bölünmüş dikkat teorisine göre çalışmalıdır.
Ancak imkansız değildir. Gazi Üniversitesi'nde yayınlanan 'Bilişsel Psikoloji
Kapsamında Yer Alan Dikkat Teorileri' adlı makaleye göre dikkatini bölerek
odaklanan bir insan sık tekrar yaptığı zaman beyni daha fazla strateji
geliştirebilir ve performansını artırabilir. Bu da aynı anda iki işi birden
yapabilmesini sağlayabilir. Yani yine aynı kapıya çıkıyoruz; çok çalışmak. Tabii
sadece kör noktaya koşulara odaklanmak diğer alanlarda boşluk verilmesine neden
olabilir. (Yukarıda gösterdiğimiz Mane-Firmino pozisyonunda olduğu gibi). Bu da
olası ve dikkate alınmaya değer bir tehlikedir. Her halükarda 'kör noktaya koşular'
pozisyonu savunan takımlar için ciddi sorunlara gebe bir organizasyon.

Futbol alan, zaman, hareket ve an oyunudur. Ancak tüm bu bileşenleri bir arada
tutan 3 temel şey vardır: Çok çalışmak, oyuna inanmak ve tabii ki yetenek. Savunma
için de hücum için de oyunu çeşitlendiren modellerden biri olan 'kör nokta' ve 'kör
noktaya koşular' da saydığımız bu parametrelerden bağımsız düşünülemez. Futbolda
'Yaptık oldu' yoktur, 'çalıştık oldu' vardır.
[21:09]

[21:09]
Çoğumuzun yüksek tempolu paslaşmalar olarak bildiği “tiki-taka” , belirli
disiplinlere bağlı olarak uygulanan bir taktiktir. Diğer yapılarda da olduğu gibi,
bu taktiğin de analitik belirli hareketleri vardır. Öncelikli olarak bu taktikte
bir takımın mesafelerini kısaltması çok önemlidir. Yani birbirinden ayrı ya da çok
uzak oynayan oyuncuların bu oyunu oynaması bir hayli zor olur. Tiki-taka yüksek
hareketli ve hızlı paslaşmalar da gerektirdiğinden hareketli ve birbirlerine yakın
olarak oynanan bir futbol taktiğidir. Hücum genişliği de bu sebeple dardır.

Faux9 : Defans ile orta saha arası boşluğa hareketlenir. Bu alanda sürekli hareket
ederek orta saha ya da defansın kendisini marke yapan oyuncuların defans ve orta
sahada boş alan açmasına neden olan ve bu şekilde atağın gelişmesine yardım edip
asist ya da kendisi için fırsatlar yaratan oyuncu. Tiki-taka formasyonunun kritik
rollerinden biridir.

[21:09]
Tiki-taka taktiğinde atak oluşturmak için yapılması gereken belirli hamleler
vardır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi dar alanda paslaşmalar, yüksek tempoda yapılır.
Kaleci topu stoperlere verir. Bu taktik gösteriyor ki kaleciler için artık pozisyon
kalitesinden ziyade ayaklarını adeta pasör oyuncular gibi kullanabilme yetilerine
sahip olmaları oldukça kritik. Oyunun en geriden başladığı durumlarda paslarını
kullanabilmeleri kritik bir durum olduğundan ayağı genelde iyi top çıkartamayan
kaleciler etkisiz kaldıklarından bu formasyonda tercih edilmezler. Topu
kullanabilen kaleciler atağın başında topu çıkartır ve pasör stoperlere oynar.
Pasor stoperler pas opsiyonları için orta sahaya yaklaşır. Pasör stoper orta sahaya
yanaşırkende beklerden 1 tanesinin de dribbling i başlar, diğer bek de ileriye
doğru hareket etse de biraz daha çizgide kalır. Hareket eden bek ise hücum alanına
doğru kanattan içeriye dribbling yapan oyuncuların açtığı alanı kullanmak için tam
saha ileriye hareketlenir. Bu sırada da pasör stoper orta alan ile oynar. Takım
göbekten hareket eder. Zamanla #8 ya da defansif stoperlere pas opsiyonu tıkanması
durumunda #6 yaklaşır.

Ayrıca saha kısımlı alanlara bölünür. Sahanın bölgelerine belirli dikey ve yatay
çizgiler çizilir. Bu çizgilerin örnek resmini de aşağıdaki gibi düşünebiliriz.Bu
çizgilerin oluşturma sebebi, sahada alanları oluşturup, gereksiz kalabalığı da
engelleyerek bir yandan da oyuncuların doğru bölgelerde yer alıp oyunun kurulması
ve atağın oluşmasında sistematik bir disipline sahip olmalarıdır. Bu şekilde bir
taktik anlayışıyla futbolcular sahada birbirlerinin bölgelerine girmeden ve bir
sonraki pozisyonda öngörü kullanarak oyunu yönlendirmeyi sağlıyorlardı. Bu şekilde
oyun devam ettikçe sürekli boş alan yaratmak için koşular atılıyor ve özellikle de
faux9 rolünün de 2. ve 3.bölgede açtığı fırsatlar kritik oluyor.
[21:09]
GEÇİŞ OYUNU

Geçiş oyununda yüksek pres esnasında top kazanıldığında oyuncular hızlı kontraya
kalkar. Top kazanıldığı gibi boşluklara doğru hızlı pozisyon alıp avantaj sağlamak
adına bir alan oluşturmaya başlarlar. Aynı zamanda box to box oyunlarda rakibe alan
tanımadan o bölgede sürekli 2vs1 preslerle sıkıştırılması ve de orta sahada oyunun
kontrol altına alınmasını sağlar. Bu durumda oldukça önemli olan orta saha
kontrolünü yakalayıp bu bölgede baskıyı ve kontrolü oluşturup box to box oyunlarda
hakimiyeti sağlayarak rakip takıma pek de alan vermeden oldukça baskılı ve 2. 3.
bölgeye yıkılan bir oyun oynanır. Orta sahada hakimiyet oluşmaması durumunda ise
oyunda Mourinho-Guardiola çekişmelerinde görülen zaaflar yaşanabilir.

[21:09]
TOP RAKİPTEYKEN

Ön alan oyuncuları öncelikle pasör stopere ve bununla birlikte beklere doğru pres
yapar. Bu sırada orta sahada #6 ya 2vs1 li sıkıştırmalar gelir ve pas opsiyonlarını
kapatır ya da hızlı top kaybı yapmalarını sağlar. Eğer pas ile oynamamayı tercih
ederlerse de uzun toplar ile ileriye doğru çıkarak hata yapma şanslarını arttırıp
rakip oyuncuların birbirleriyle oyun alanlarını uzaklaştırarak tehlikeyi engelleme
şansı da böylece daha da yükselmiş olacak. Ön alanda yapılan pres ile pasör
stoperlerin de oyun kurmasına da engel olunarak rakip takımın atak oluşturmasını
engellemiş olacak. Rakip orta sahada pas yapamadıkça ve kontra için de orta sahada
alternatif bulamayınca santraforları da tamamen geride yalnız kalacak ve 2. ve 3.
bölge bağlantılarını da tamamen kaybedecekler.

[21:10]
Geçiş Oyunu Nedir?

Futbolda defanstan hücuma çıkarken oynanan oyuna verilen isimdir. Takımların


paslaşarak, kanatlara aktararak veya uzun topla oynadıkları geçiş oyununda orta
sahaların önemi büyüktür.

Ortam sahada “çapa” olarak bilinen defansif orta saha oyuncuları ya da ön


liberolar, geçiş oyunlarında önemli bir görev yaparlar. Defanstan topu alan bu
oyuncular, topu ilerideki oyunculara aktarır ve takımın skor üretmesine katkı
sağlarlar. Bu noktada ayağı düzgün olan stoperler de topu oyuna sokma açısından her
takımda olması gerekir. Özellikle modern futbolda ayağı düzgün ve topu oyuna sokma
konusunda yetenekli stoperler tercih edilmektedir.

8 ve 10 Numaralar

Geçiş oyunlarında en kritik görev yapan oyunculardır. Özellikle 8 numaralar oyunun


iki yönünü de iyi oynamak zorunda oldukları için geçiş oyunlarında onlara oldukça
fazla iş düşmektedir. Karşı takımın az adamla yakalandığı anlarda top dağıtımında
ve pas tercihlerinde iyi olmalılar.
Geçiş oyunu esasen takımın savunma pozisyonunda hücum pozisyonuna geçişi anlamına
gelir. Takımın taktiği hızlı bir şekilde uygulaması geçiş oyununu da iyi yaptığı
anlamına gelir. Örneğin baskı yiyen ve orta saha ve defans bölgesi pres altındaki
takımın rakibin hatasında boşluklardan yararlanarak bir anda hücuma çıkması geçiş
oyunudur. Bu anlarda takımın hızlı reaksiyon göstermesi, takıma katkı
sağlayacaktır. Bu nedenle takımların oyuna iyi odaklanması gerekir.

Teknik kapasitesi yüksek olan oyuncular ile geçiş oyununu oynamak daha kolaydır.
Sadece uzun topla ileri uçtaki hücum oyuncusunu topla buluşturmak yerine doğru pas
tercihleri ile nihai bir skor bulmak gerekir. Özellikle presin arttığı bölümlerde
soğukkanlı kalıp pozisyonları doğru oynamak gerekir.
[21:10]
Kaleciler

Geçiş oyununda özellikle sonuçlanmayan korner atışları sonrasında kalecilerin topu


oyuna sokması da önem taşır. Nitekim söz konusu pozisyonlarda oyunu en geriden
kuran kalecidir. Elle oyunu başlatmak bu açıdan artı bir değerdir. Sıradan bir
degaj, geçiş oyunu bozar ve takımın bir set halinde hücum etmesini engeller.

[21:10]
Her futbol taktiği, onu uygulayan antrenöre ve elindeki oyuncu grubunun
kapasitesine göre değişkenlik gösterir. Ancak taktiksel oyun planı olan Geçiş
Oyunu, her uygulayıcı teknik direktörün elinde yeni bir yorum kazanır.

Düşünün; Simeone de Mourinho da Ranieri de Klopp da geçiş oyunu oynatıyor; bu


teknik direktörlerin oyun anlayışlarının birbirinden bu kadar farklı olması ama
temelde aynı felsefede birleşmesi, ne demek istediğimizi biraz daha iyi
anlatacaktır.

Geçiş oyununu genel bir kavram olarak kabul etmek gerekir.

İngilizcede transition play olarak terimleşen geçiş oyununu Almanların bulduğu


iddia edilir ve aslında son derece yeni bir kavram. Gözünüzün önüne getirmek de
kolay; Klopp’un çalıştırdığı Borussia Dortmund’u gözlerinizin önüne
getirebilirsiniz.

Geçiş oyununun temelinde top yoktur, alan ve rakip vardır.

Bütün mesele, takımın tek bir oyuncu gibi davranarak hücumdan savunma, savunmadan
hücum pozisyonuna en kısa sürede yerleşebilmesidir.

Bu noktada kilit, takımın nerede konumlandığıdır.

Savunmadayken topu kaptığı anda hücuma, hücumdayken de topu kaybettiği anda


savunmaya geçebilmek için sahanın en doğru alanında konumlanmak gerekir, bu da
genelde ikinci bölgedir.

Topu kaybedip savunmaya geçen takım, rakibin pas opsiyonlarını kapatacak şekilde
alanı kapatır, çizgi savunmaya geçer, ön alan baskısı ya da gegenpressing uygular,
rakibi üzerine çekmek için geriye doğru çekilir, rakibi çizgilere yönlendirerek
kanat oyuncularıyla top kapmaya çalışır, sayısız farklı planı birleştirir.

Topu kapıp hücuma geçen takım ise kanat, merkez, uzun top, dripling, kontratak, set
hücumu gibi sayısız seçeneği kullanır.

Geçiş oyununda kritik olan, topu kazandıktan sonra verilen ilk pastır, bu bir uzun
top ya da hızlı atağa çıkabilecek bir oyuncuya topu yönlendirmek olabilir.
Futbolcuların ilk pasta ne yapacaklarını önceden bilmeleri, geçiş oyununun en
önemli noktasıdır. Dolayısıyla tüm olası ihtimaller için önceden belirlenmiş
talimatlar gereklidir.
[21:11]
Diğer Defans Taktiği

Önde: Önde baskı yaparken: rakibimiz 3-4-3 kullanıyorsa sol kanadımız , sağ
kanadımız ve santraforumuz stoperlere baskı yapacak , 3 lü orta sahamız ve bir tane
bekimiz rakibin 4 lü orta sahasını tutacak . Diğer kalan 2 stoperimiz ve bekimiz
rakibin ileri üçlüsünü tutacak bu sayede rakibimiz oyun kuramayacak.
4-3-3 veya 4-2-3-1 ise santraforumuz rakibin 2 stoperinin eğer yakınlarsa
birbirlerine pas açısını kapatmaya çalışacak kanatlarımızda rakibin beklerine baskı
uygulayacak . 3 lü orta sahamız rakibin orta sahasını tutacak. 1 tane stoperimizde
defans ile orta sahamızın arasında duracak. Kalan 2 bek ve 1 stoperimizde rakibin
ileri hattına atılan uzun pasları kesecek . Eğer rakip 2 stoper birbirlerine uzak
ise santraforumuz 1 stopere baskı uygulayacak 10 numaramız ise gelip diğer stopere
baskı uygulayacak. Kanatlarımız rakibin beklerine baskı uygulayacak ve pas
attırmayacak. Rakibin 3 lü orta sahasına karşı ise 2 orta sahamız ve 1 stoperimiz
olacak ve onlara pas attırmayacak . Kalan 2 bek ve 1 stoperimizde rakibin ileri
hattına atılan uzun pasları kesecek .

Defansı kapatma: Eğer farklı öndeysek ve rakip atak yapıyorsa defansta bunu
uygulayacağız.
İlk olarak 4 lü defansımız içeriye girecek ve içeriye top geçirmeyecek. Eğer rakip
içeriye orta açacaksa 1 bekimiz orta açılacak yere gidebilir , onun yerini defansif
orta sahamız kapatacak. Defansif orta sahamız da ceza sahamızın dışında olacak.
Kanatlarımız geriye gelip rakip kanatlara baskı uygulayacak. Diğer 2 orta sahamız
Rakibin ceza sahası dışında paslaşmasını engelleyecek. Santraforumuz hafif geriye
gelecek ve kaleciye geri atmasını engelleyecek ve . Topu kaparsak kontra atağa
çıkacak.
[21:11]
Aşırı Savunma:

Bu taktikte parking the bus ( otobüsü park et ) taktiğini uygulayacağız. Taktikte


de dendiği gibi kaleye otobüsü park edicez. Savunma 4lümüz ve 6 numaramız ceza
sahası içinde bulunacak. 8 numaramız rakip atağını güçlendirdiği anda içeriye
girecek. Kanat oyuncularımız bek bölgemize gelecek ve rakip oyunculara orta
açtırmayacaklar. 10 ve 8 numaramız ceza sahası dışında rakibin pas yollarını
kapatacak , uzaktan şut çekmelerini engelleyecek ve oyun kurmalarını
engelleyeceklerdir. Santreforumuz ceza sahası dışının biraz ilerisinde bulunacak .
Bu sayede rakibimiz geriye atılan toplarını alacaktır. Kalecimize ise her zaman bir
görüş açısı bırakılacaktır. İçeriye orta açılmasını engelleyecek kanatlarımız eğer
risk artarsa biri ceza sahası içine girecek. Daima bir kişi arka direkte duracak ve
seken topları dikkatlice tutacaktır

Basitçe söylemek gerekirse, Otobüsü Park Et, baskıyı absorbe edebilen ve rakipleri
en beklemediğiniz anda vurabilen güçlü bir savunmaya dayanan bir savunma futbolu
taktiğidir.
Neredeyse tüm takımınızla savunmayı içeren ultra savunmacı bir stratejidir. Diğer
takımın, savunmadaki üçte birlik alanınızdaki neredeyse tüm boş alanı işgal etmesi
karşılığında, diğer takımın kaleye gerçek şanslar yaratmasını engellemesine izin
veriyorsunuz.
O zaman mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde karşılık verirsin. Genel olarak, çok
fazla adam göndermeden hızlı bir kanat oyuncusu veya bir hedef forvet kullanarak
karşılık verirsiniz.
'Otobüsünü park etmek' genellikle kazanan bir takım için bir reçete değildir, çünkü
rakibinizin gol atmaya çalışmasına devam etmesine izin verirken kendinize çok az
şans yaratırsınız.
Sonuç olarak, otobüsü park edin, yüksek yoğunluklu koşu ve baskı ile karakterize
edilir ve rakip takımın gol atmamasını sağlamak için hedef adama uzun toplar oynar.
Bir liderliği savunurken veya evlerinde zorlu takımlara karşı oynarken özellikle
yararlıdır

You might also like