Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 1

Bu yazıyı ilk yazmaya çalıştığımda üniversitenin anlamını , tarihi geçmişini ve gelişimini içeren bir yazı olmasına

özen göstermiştim. Fakat bunun çok da samimi bir yazı olmayacağını bu konunun daha gerçekçi bir düzlemde
yazılması gerektiğini düşünmem üzere tekrar kalemi elime alıyorum. Yazıda , üniversitede ikinci senesini
geçirmekte bir öğrenci olarak tecrübelerimi , duyumlarımı ve düşüncelerimi kaynak olarak kullanacağım.

Eğitim sistemimiz sağ olsun ki adeta yarış atları gibi senelerce sayısız sınav , sözlü , deneme , yazılıya giriyoruz.
Bu maraton gibi geçen 12 sene sonunda ise bize verilen birkaç saat içinde yapabildiğimiz net sayısına göre
çoğunlukla ilk defa tanışacağımız yeni bir şehre doğru yola çıkıyoruz. Üniversitenin kapısına adım atana dek ;
medya , filmler , kitaplar , büyüklerimiz aracılığıyla üniversite hakkında bilgi edinmeye çalışıyoruz lakin bu
edindiğimiz bilgileri gerçek hayatta tecrübe etmek oldukça farklı oluyor.

Okuduğum şehit olan Ankara’ya ilk geldiğim günü anımsıyorum. Büyüdüğüm taşra şehrine göre oldukça büyük
olan başkentte ilk dikkatimi çeken alabildiğince insan ve beton olması idi. Metroda ve otobüste gayet asık bir
suratla , hisleri ve duyguları alınmış birer robot gibi bir noktaya bakakalmış insanları görene dek ; ne kadar da
canlı bir şehir diye düşünmüştüm. Maalesef ki siz de bir süre sonra o insanlara benziyor , otobüste ve metroda
anlamsızca sağa sola bakıp gülümsemenizi kaybediyorsunuz :)

Kampüse ilk adım attığım ana gelirsek ise adeta büyülenmiştim. Keşfedilmeyi bekleyen sayısız yer , sayısız insan
ve ders… Üniversite benim için adeta bir macera oyunu gibi idi. Yeni insanlarla tanışmak belki de dünyanın en
verimli aktivitesi olabilir . Çünkü bence yeni biriyle tanışmak , yeni bir kültürle tanışmanın anahtarı. Ben insanları
kitaplara benzetirim , onları da kaplarına göre seçer ve samimi oluruz. Bazılarını sıkılır yarıda bırakır , bazılarıyla
ise de samimi olur tekrar tekrar okumaktan bıkmazsınız. İşte üniversitenin ilk ve en önemli yanı bu ; farklı
geçmişlere ve hikayelere sahip insanlarla tanışabilmek. Ortaokulda ve lisede sadece kendi yaşadığımız bölgeden
insanlarla bir arada iken , üniversiteye geldiğimizde artık farklı şehirlerden , ülkelerden hatta kıtalardan
insanlarla iletişim kurma şansı elde ederiz. Şu ana dek üniversite hayatım boyunca ; Norveçli , Koreli , İranlı ,
Amerikalı , Hintli ve hatırlayamadığım bir çok ülkeden insanla iletişim kurma şansı elde ettim. Doğduğum taşra
şehrinde bu şansı elde etmek interneti bir kenara koyarsak oldukça imkansızdı. Bu insanlara tanışmak bize ;
dünyanın bizim yaşadığımız çevreden ibaret olmadığını somut bir şekilde gösteriyor. Bu bilinçle her bireyin eşsiz
bir hikaye ve karaktere sahip olduğunu görüyor ve kendini buna göre geliştiriyorsun.

Diğer önemli bir nokta ise üniversitede iken harcama planını kendin yapıyor , ihtiyaçlarını kendin karşılıyor yani
aile evinde olan rahatlıktan koparak kendi ayakların üzerinde durmayı öğreniyorsun. Çamaşırları yıkamak ,
kurutmak , ütülemek tamamıyla senin sorumluluğun. Market alışverişi yapmak , bütçeyi düzenlemek ,
gerektiğinde belli harcamaları kısmak yine senin sorumluluğun. Derslere ve buluşmalara zamanında gitmek ,
toplu taşımada olabilecek muhtemel aksaklıkları göz önünde bulundurmak , sınav ve ödev tarihlerini takip
etmek , sınavlara ne zaman hazırlanacağına , ne zaman yatıp ne zaman kalkacağına , ne zaman yemek
yiyeceğine , ne kadar sık arkadaşlarına zaman ayırıp ne kadar sık ders çalışacağına , geleceğin için yapacağın
yatırımlara… Kısacası hayatındaki neredeyse her şeye ailene ya da bir başkasına bağımlı olmadan sen karar
veriyorsun. Bence bu , ileriki yıllarda ayrı ve bağımsız bir hayat belki de aile kurmak için çok çok önemli bir
gelişim basamağı.

Üniversitenin benim için diğer bir iyi noktası ise daha çok kültürel aktivitelere katılabilmek oldu. Üniversite daha
çok kaynağa , daha çok panel , münazara ya da seminer tarzı etkinliklere , daha çok insana erişebilmenin
anahtarı. Eğer bu tür etkinliklere katılınırsa ; birey kendini entelektüel , mesleki veya spesifik bir alanda dilediği
gibi geliştirebilir.

Özetlemek gerekirse üniversite hayatı ; bireyin , birey olduğunun farkına varması adına çok önemli bir dönem.
Kendini çeşitli alanlarda geliştirebilmesi , geleceğe yatırımlar yapabilmesi ve ufkunu geliştirebilmesi noktasında
çok büyük bir etken. Eğer hayatı bir çömlek atölyesine benzetirsek ; üniversiteye , bireyin kil çamurunun başına
geçtiği ona şekiller , desenler verip istediği gibi değiştirebildiği dönem diyebiliriz. Lakin , dikkatli olunmazsa kil
çamur paramparça olabilir. Bu hususa da çok büyük dikkat edilmesi gerekir diye düşünüyorum.

You might also like