Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 40

V

Sİ AĞUSTOS 1960

' X URA.
v
• 4

APARTMAN
OAİRESİ
ve

5.200.000 " f • i
Hra tutarında,
' eşitli ve zengin para ikramiyeleri i

V
i
TÜRKİYE BANKASI Ji
1

'«£ -i

j » r 9fitn n ^ kftkh&UnttÜl t m niyeti *

DOĞUBANK
HER TÜRLÜ BANKA MUAMELELERİNİZ İÇİN
t
EMRİNİZDEDİR. DÜNYANIN BÜTÜN ŞEHİRLERİNDE
MUHABİRLERİ MEVCUTTUR.
Ş U B E L E R İ M İ Z

ANKARA İZMİR
AKSARAY KADIKÖY
ATÎKALÎ KASIMPAŞA
t, A3MAALTI KARŞIYAKA - İZMİR
BEYOĞLU KONAK - İZMİR
ESKİŞEHİR KURTULUŞ
FATİH PANGALTT
GALATA NİŞANTAŞI
MERKEZ
BAKIRKÖY SİRKECİ
BALAT SAMANPAZARJ - ANKARA
BEŞİKTAŞ TARLABAŞI
BEYAZIT TOPHANE
A K I S
her hafta
kapışılıyor

1960 Yılında

bir mecmua»
5 kişi okursa

AKİS'İ
1.800.000
her hafta yanm
milyondan fazla
insan böyle

merakla okuyor
bunlar sizin müstakbel
müfterilerimizdir,
reklamlarınızı A K İS’e
vermekte acele ediniz
---------------------------------------------------------------------------------------------------- >
Fazla güneşte kalmaktan
ileri gelen baş ağrılarını...

TESKİN EDER
OPON, baş, diş, adale, sinir, Iumbago
romatizma ağrılarına karşı faydalıdır
OPON, bayanların muayyen zamanlardaki
sancılarında başarı ile kullanılır

giindc 6 tablete kudur alınab ilir


Kendi Aramızda
AK İ S Sevgili AKİS Okuyucuları,

Haftalık Aktiialite Mecmuası Q.eçen h afta içinde Devlet B a lk a n ı < cin.il Gürselin yaptığı hanın top-
Y ıl: 6. C ilt: X V III, Savı: 815 laııl ısı, A K İS adıııııı bahis m evzuu edilmesine yol açtı. Devlet Baş­
Y azı taleri kanı A K tS ’ljı .suallerini cevaplandırdıktan sonra toplantıda m ecmua
R ü z g â rlı S okak Ovehan K at S D aire 7 adına k im in bııluııduğıuıu surdu. A K lS 'i yazı işleri m üd ürüm üz K urtul
Tel : 18992 P . K . 582 - A nkara A ltu ğ temsil ediyordu. Cemal Gürsel kendisiyle alâk a lı olarak mec­
m uada neşredilmiş bir hallerin doğru bulunm adığım kaşları çatık şe­

tdare : kilde beUrtti. Sonra, daha munis bir edayla, işe fazla ehemmiyet ver­
D enizciler Caddesi 2S/B m ediğini şaka yoluna saparak gösterdi. F a k a t erte»! günk ü Havadis
R ü z g â rlı M atbaa Tel : îy iZ ı gazetesinde şu başlık vardı: " ( cinai Gürsel Akis dergisini ve Son H a­
★ vadisi yalanladı” . Yeni Sabah ise beş sütunluk m anşetini şöyle b itiri­
yordu: “ Gürsel, A kis ve Son Havadisin asılsız haberler yazdığım
İstanbul Bürosu *
söyledi". Sanki Devlet Başkam basın toplantısını bu m aksatla tertip­
C ağaloğlu , T ürkocağı C. Hursoy Ha;.
lemişti. Üstelik, hâdise de m ahut Havadisle muteber Yeni Sabahın
Tel : «7 12 07
başlıklarında bildirdiklerinden bam başka şekilde cereyan etm işti ve
* A K tS ’e Devlet B a lk an ın ın serzenişine yol açan yanlışlık pek ha*lt bir
Başyazar maddi hataydı. Buna rağm en mecmuanın mesulleri basın toplantısın­
dan sonra meselenin üzerinde dik katle durdular ve ui k da olsa bu
Metin Toker gibi aksaklıkların tekerrür etmemesi İçin gerekenlere gerekil ikazda
it bulundular.
A K tS N eşriyat L td. Ş irk e ti adw a A K İS ’in Cemal Gürselle alâk a lı bahis mevzuu haberi, m ecm uanın
m tiy a z sahibi ve yazı işlerim fiile n 17 Ağustos 1960 tarihli «ayısında yayınlanm ıştır. P ara g raf aynen
idare eden m es’u l m üd ür şudur:
Kurtul ALTUG
Yyevlet ve H ük üm e t B aşkam , her ne k ad ar lsta n b u ld a başkentin yor­
*
gu n lu ğu n u çık arm ay ı birkaç giine sığd ırm ağ a çalıştıy sa da baz» h â ­
K a rik a tü r :
diseler iy i k a lp li G enerali üzm ekten geri kalm adı. Hele h a fta n ın başın­
TURHAN da Erenhöyde y a p tığ ı b ir dost ziyaretinden, D evlet ve H üküm et B aş­
★ kan* ziyadesiyle üzgii-n döndü.
F otoğraf ;
Z iyaret özel bir ziy are tti. Evde Gürselden başka m isafirle r de bu­
Hüseyin EZER lunuyordu. Bu ziy aret sırasında em ekliye ay rılan bir subayın h a fif de
Finiz MAK ELU olsa serzenişte bulunm ası iy i k a lp li G enerali h a y li üzd ü. K a ş la n se­
Associated Prtss v im li şekilde ç a tıld ı ve m is a firliğ i sırasında oldukça az konuştu. Z iy a ­
retten vaktinden evvel döndü. A ncak sin irle ri bir hay li bozulm uş ve
ITırk Haberler Ajansı ziyadesiyle üzü lm ü ştü . B u yüzden saat 6.39 a k ad ar gözünü kırpm adı.
★ F lo ryadaki dinlenm e evinde, m ütevazi y a ta ğ ın ın içinde döndü durdu.
KUşe >
Havadis gazetesi Cem al Gürselin “y ajan lam a ”sını şöyle naklet­
Doğan Klişe mektedir: "A k is dergisi yazıyor. Ben Lstanbula g ittiğim d e bir emc.kU
* dostum u ziyaret etm işim , oıııınla m ünakaşa etm işini, üzülm üşüm ,
Müessese M üdürü f h a ttâ İmi sebepten o gece uyuyam am ışım . Arkadaşlar, evet, Istanbul-
Mübin TOKI K da bir arkadaşınım evine gittim . O turduk, k o ı^ ş tu k , hasbıhal ettik.
★ F ak at m ünakaşa etmedik. Ve Üzülmedik. Gece de uykusuz kalm adım .
Abone ş a r tla n : Bunlar tam am en uydurm a ve yalandır. Y alan haberler yaznıayiniz.
3 aylık (12 nüsha) : 10.00 lira Sonra şunu da ilâve edeyim: Ben üzüld üğüm geceler dahi uyurum .”
6 aylık (25 nüsha) : 20.00 lira Hâdiseyi tetkik ettik. Haber, tstaıılm l m uhabirim iz Firuz M akulu
1 senelik (52 nüsha) : 40.00 Hra tarafından verilm iştir. F iruz M akulu Devlet Başkam nı lstanb u lda bir
İlâ n ş a r tla n i gölge gibi ta k ip etm iştir. O kadar id bahis mevzuu gün Gürsel e tin ­
S antim i : 20 Ura den çık tığın da Başkanın yorgun ve keyifsiz görün düğünü farketmiş-
S renkli a rk a kapak : 2.500 TL. tir. Başkan saat 11 de In g iliz gazetecisi Edwiıı K oth ile gözleri şiş ve
(İlân m ünderecatm dan mes’uiiyet kırm ızı olarak görüşm üş, yorgunluğunu belirterek m utadı h ilâfına
k ab ul edilmez) denize girm em iştir. M akulu ilaha sonra Devlet Baş kanının çevresin­
tlâ n işleri ; den bir akşam evvelki ziyarete ait o yazdığı haberi duym uş ve ik i h â ­
Telefon : 15221 diseyi birbirine bağlam ıştır. Zaten A K tS ’te çıkan yazıda lıer hangi bir
* m ünakaşadan bahsedilmemek te, sadece "h a fif de oLsa serzeniş” sözii
D iz ild iğ i yer : geçmekti'dlr. Gürsel, orduda girişilen gençleştirme hareketinin kararı
H iizgârlı M atbaa verilirken şahsen ne derece üziUdüğünü, fak at bunun bir zaruret teşkil
° a ld ığ ı yet : ettiğini evvek-e belirtmiş olduğundan M akulu kendisine nakledilen hâ­
Güneş M atbaacılık T.A.Ş. diseyi anorm al bulm am ış ve m ecm uaya bildirm iştir.
Basıldığı tarih : 30.8.1 !W»0 Mesele, işte bundan ibarettir. A ncak I lr u z M akuluya, teferruat
FİYATI I LİRA sayılabilecek basit noktalarda dalıi d ik k a tli davranm ası, her haberi
m u tlak a teyit ettirdikten sonra yazması, höylece mecmuanın ananesi­
Kapak resmimiz ne halel getirmemesi liizum u bu vesileyle hatırlatılm ıştır.

Gericiler faaliyette Saygılarımızla AKİS


H m feler

O
Cilt; XV III, Sayı: 315
A Kİ S
HAFTALIK AKTÜAUTE MECMUASI
31 AĞUSTOS 1960

YURTTA OLUP BİTENL ER


Millet T-SSSm m aların .»onunun alınması, Anayasa­

Sis kalktı
^ J z ıın zam andan beri lüzum lu hâle
gelmiş bir açıklam a, geçen hafta
4

EKÎM
ORMAN TA*VİMI »
S nın referandum sonunda katiyet kes-
betmeni, seçim kanununun hazırlan­
ması ve siyasi partilere verilecek
p o p a g a n d a müddeti elbette ki daha
kısa bir mühlete sığdm lam azdı. Sığ-

29
içinde yapıldı. Devlet Başkanı Ce­ • *D«rt i (m lsaydı iyi olurdu, zira dem okratik
m al Gürsel, M illi B irlik İdaresinin i
1 C «TT*l: H K*.<a H» î ejime ne kadar erken kavuşursak o
sona ereceği tarihi en kesin tarzda kadar yol alm ış sayılabiliriz. Ancak
I
T iirk milletine bildirdi. İkinci Cum ­ I! imar: 1 ı nii’-emmelle m üm k ün aracında ter­
huriyet, Birinci Cum huriyetin 38. cih yapılırken, politikada m üm k ün ün
yıldönüm ünde kurulm uş olacaktır. -.eçilmesinden tabiî şekil bulunamaz.
İh tilâ lin lideri ih tilâlin daha ilk gün­ C U M A - ,- Cemal Gürsel “bunu k a t’i beya-
« a ı-4 İ,w !i i w W m
lerinde T ürk m illetinden üç aylık bir s.tv e.D. )•.*. t 3 İ.'. İS w > ıım olarak kabul ediniz" demiştir.
vâde istemişti. B u Uç ayın hitam ında J«<|) 4 !*■ i *■' II t* Bu söz, ' terir ıcirn girilmeden de­
yeni açıklam ayı yapm ış olması, Ce­ lil, işlere tanı vâkıfken söylenmiştir,
m al Gilrselin, zaruretlerin icabı de­ it : jr>û ■
îir yeni uzatm anın asla bahis mev­
ğil. M ülı B irlik Komitesinin iyi niye­ * i1-*:-
v.-;H v» tük»tk zuu olm ayacağını bundan mükemmel
tin in işareti olan o ilk beyanatını u- lalar ekilde ifade m üm k ün sayılamaz.
n utm a d ığ ın ı göstermektedir. İtira f «.eırl jLKıp t*kuh?t « 01%m,», *W«<
*tjp kuruıimu*. Bu « ıM ı »» Bir yeni uzatm a 27 Mayıs hareketi­
etm ek ge.ekir ki işlerin içine girilm e­ vüt< MM K*l*ı* i nin hüviyetinin değiştiğini ispat ede-
den istenm iş vâdenin kısalığı rejime İl rind«r *y w« «wka N/ »««t,
*>ı*u* Wr <*», 1 çektir ki ne buna ait en ufak bir en­
zarar vermiştir. Z ira bu, bir takım b ' nrmtn »« Mr yurt. dişe vesilesi vardır, ne de o takdirde
»r tn «o b t r t J (M
h a ta lı tefsirlere yol açm ıştır. B ir çok / ıkcruı» 'îvvekm'f.,^ / K- Sim» Cemal Gürsel hareketin tem silciliği­
ağızda “H ani üç ayda norm al rejime -rımı-n
*». O ıw u < tltr Otrntftl'. .«r tftn fl»»
ni m uhafaza edecektir.
döneceklerdi? Ne oldu? Zaten gelen,
Böyle bir ışık m emleketin 1 n u­
kolay kolay gitm ez'’ lâ fı dolaşmaya
m aralı meselesinin üzerine döküldü­
başlamışt-r. Gerçi, şim di MUli B irlik Takvimde 29 Ekim 1961
ğüne göre başta iş ve ticaret sektö­
Komitesine yaranm a yarışm a çıkm ış M u tlu bir yıldönüm ü rü, cemiyet hayatım ızın bütün fasıl­
eski D.r. şakşakçıları bu, askeri ida­
larında sükûnet içinde normal devre­
relerin tab iatı icabı ak la gelmesi ta ­
dem agojik hücum lara m aruz bırakıl­ lere has faaliyet yeniden başlam alı­
bii endişeyi hemen C.H.P. İllerin sa­
m ışlardır. F a k at Gürselin basın top­ dır. Bu, hudutları kesin tarzda çizil­
bırsızlığına vererek bfr kötü niyet
lantısındaki açıklam ası iyi niyet sa­ miş in tik al devresinin kolay geçme­
deülı gibi göstermeye çalışmışlar,
hiplerinin gayretlerinin neticesiz k al­ sinin başlıca ve en m ühim şartıdır.
h a ttâ bazı kimseleri inandırm ışlar­
m adığını göstermiş, hakikatlerin k a­ M illet bakım ından haftanın en m ü ­
dır da.. A m a işin esası, konulan her
bul olunduğunu ispat etm iştir. Bu, him hâdisesi budur.
m ühletin m ütem adiyen uzatılm ası
m emleketin umur.ıl hayatında derin M illi B irlik idaresi için iftih ar vesi­
tesirler bırakm ıştır. B ir ayda hazır­
lanacağı bildirilen Anayasanın, son­
lesi bir’ olgunluktur ve bizdeki “As­
kerî Ih tilâ T in başka askeri ih tilâ l­
Hükümet
radan H aziranda biteceğinin ilânı, lerden de&işik tarzda biteceğinin y e n i, Attan düşenler
arkadan Tem muzdan bahsedilmesi, delilidir. Zaten, doğrusu istenilirse,
Q.eçen haftam r oı-tasmda bir akşam,
nihayet E ylül sonunun ortaya a tıl­ yirm inci asrın ikinci yarısında -bazı
saatler 21.30’u gösterirken sm oki­
m ası aynı neviden talihsizlikler ol­ O rta Doğu memleketleri hariç- aske­
ri ihtilâller de tab iatlarını değiştir­ ninin papyonunu bağlam ağa çalışan,
m uştur. D üşüklerin duruşm alarının
mişlerdi. B urm adaki İhtilâlin lideri saçîan ön tarafından azıcık dökül­
başlangıç tarih i üzerinde de resmî a-
müş, bitişik g ü r ’taşlı, orta boylu, ha­
ğıziarm çeşitli spekülâsyonlar yap­ m âk u l ve kısa bir tem izlik devresinin
fif göbek salmış bir adam ın telefonu
mış bulunm aları gelişen bir huzur­ vınunda iktidarı m illetin seçtiği si­
çalsaydı ihtim al papyonunu bağla­
suzluğun sebebini teşkil etm iştir. vil idareye devretmiştir. Arjantin-
de Peı n u yıkan askeri ayaklan­ m ağı bir tarafa bırakır ve telefona
Aslında, seçim tarihinin kesin o-
m anın şefi ay m yolu daha önce tu t­ 'öyle cevap verirdi:
larak bilinmesindeki faydayı belir­
“— Buyrun efendim, ben Bayın-
tenler bu m ahzurları görenler ve böy­ m uştur. Lâosta son günlerde h ü k ü ­
met darbesi yapan askerler İse he­ lır lık I akanı Daniş Koper...”
le m ahzurları m illi m enfaatlere ayk ı­
rı bulan-ardır. Bunlar, aynı eski D- men kışlalarına dönmüşlerdir. H albuki o saatlerde D aniş Koper
P. şakşakçıları tarafından “Vay, siz Bu h a fta m em nunluk uyandu-an Bayındırlık B akanı değildi. A ynı sa­
M illi Birlik İdaresini beğenmiyor başka bir husus İkinci Cum huriyetin atlerde Koperden başka daha dokuz
m usunuz? Yâni, o n la n n gidiş tarih ­ kurulm a tarih i olarak konan 29 E- kişi aynı hatayı işliyebilirdl. B unlar
lerinin bilinmesinden daha m ühim is kim 1961’in hemen herkes tarafından O rhan K ubat. C ihat İren, A p tu llah
Türkiyede kalm adı m ı? " tarzında norm al karşılanm ış olmasıdır. D uruş­ Gözubüyük, Şefik İnan, Feridun Üa-

A K İS , 31 A Ğ U ST O S İSÇİ
C
Haftanın İçinden

İ h t i l â l i n Lideri K o n u ş lu
Metin TOKER
| ıık ılâp hareketim izi şahsında temsil eden Kayın G ür­ dan dâvaların ancak oy kaygısı taşım ayan bir idare
sel, iktidarının tutu m u nu TUrk m illetine açıklam ış tarafından halledilmesi gerekmektedir. B u fik ri savun­
bulunuyor. 27 M ayıstan hu yana geçen üç ay içinde m aya başlayanlar. M illi B irlik İdaresine kendi ölçüle­
M illi Birlik İdaresinin bin ta ra fa çekilmekte olduğunu, riyle süre dahi tây in etmeye kalkışm ışlardır. Temsil
hin telkin altınd a tutulduğunu, bin ayrı m aksada hedef e ttiğ i M illî Birlik İdaresi adına konuşan sayın Giirsel
yapıldığını görüyorduk. Pek çok kimse k âh kendisini bu mevzuda vaziyetlerin en kesinini alm ıştır. Sayın
M illi Kirlik Komitesinden, kâh M illi B irlik Komitesini Gürselin nazarında “böyle düşünenler T iirk m illetine
kendisinden göstererek fikirler ileri sürüyor, tavsiye­ bühtanda bu lunm aktadırlar'’. M illi Birlik Kom itesinin
lerde bulunuyordu. Aslında İn k ılâp hareketi daha 27 sayın Başkanı sözüne şu şekilde devam etm iştir: “ Size
M ayıs şahabı kendisine bir istikam et çizm işti. Am a, hakikatin ifadesi olarak M illi B irlik Komitesi üyeleri­
doğrusu istenilirse, hu kadar jfiiriiltii patırdı arasında nin içtikleri andı, verdikleri nam us sözünü h a tırlatı­
istikam etin ne dereceye kadar m uhafaza oiıınahildiği- rını”. Bu, dem okratik sistemi T ürk cemiyetine lâyık
niıı sayın Cürsel kadar yetkili bir ağı/, tarafından belir­ gören ve bunu gerçekleştirmekten başka gaye taşım a­
tilmesine ciddi lüzum vardı. Bu bakım dan açıklam a ta­ yan bir zihniyetin ifadesidir.
limimle yerinde ve im a n ı n d a yapılm ıştır. A çık lam a­ E ğe r başka bir sualin cevabı aynı basuı toplantı­
nın, m uhtevası itibariyle d f bizi bahtiyar ettiğin i söy­ sında sayın Gürsel taraıın daıı verilmemiş bulunsaydı
lemek isteri*. belki bu sözler dahi oraya buraya çekilebilir, herkesin
Evvelâ, bir noM ay ı hemen belirtm ek lâzım dır. Sa­ m aksudunun bir olduğu yolundaki k alkanın arkasına
yın Gürsel ama»»*' ^ıı senelerin ve derin tecrübelerin sığınabilirdi. A ncak M illî B irlik Kom itesinin sayın Baş­
yetiştirip ™ ı f ı büyük devlet adam larının ko­ kam , dem okratik sistemin tekrar işlemeye başlayaca­
nuşm a tar/.nuiT.!?<Minıcmiştir Devlet Başkanı, dalıa zi­ ğı tarihi “en kısa zam an” gibi afak i bir formülden çe­
yade siyaset hayatına bundan üç gy evvel yırıııiş bir kip alm ış ve hudutların en kesinini koyıı.uştur. MU1Î
askerin t i k sözlülüğünü lile getirm iştir. Bıı bakım dan Birlik İdaresi "29 E k im 1861 de B üyük M illet Meclisi­
deıııeei, ziyadesiyle ince elenip sık dokunduğunda bazı ni kurm uş olarak m illet huzuruna çık acak tır” . Sayın
kimseleri kırmış, üzmiiş veya hayal sukutuna u ğrat­ Giirsel bu taahhüdü askerce perçinlemiştlr: “Bunu,
mış bulunabilir. Belki, içinde bulunduğum uz şartların k a t’i beyanım olarak kabul edebilirsiniz.”. Böyleee, 27
icabı göz. önümle tutu larak nüanslara ehemmiyet ver­ .Mayıs hareketinin, bütün itmelere rağm en hedefinden
mekte fayda vardı. Hele sayın Devlet Başkaııına soru­ şaşmamış bulunduğu ancak güneşe has bir parlaklıkla
lalı bazı suallerin kimlerden geldiğine ve nasıl tertip- ortaya çıkm ış ve D.P. ye karşı şu veya bu sebepten do­
lemltğine dikkat edilseydi bir başka zaviyeden ihtiyat­ layı değil, 1945 de seçip ald ığım ız dem okratik sistemi
lı davranm ak lüzum u ortaya açık şekilde çıkardı. Sa­ yoketmeye k alk ıştığ ı için mücadele bayrağı açm ış her
yın tiiirsel kelimelerini ve cümlelerini seçmekte daha insanın kalbini gene ancak güneşe has bir sıcaklıkla
hüyiik itin a gösterseydi, bunların herbirini alabilecek­ ısıtm ış tır. Bu insanların, önüm üzdeki çetin devrede
leri bütün m ânaları gözöniinde tu tarak kütlansaydı, MUlî B irlik İdaresiyle bir çok noktada fik ir ayrılığı
sözlerini bir kuyum cu ihtim am ıyla işleseydi demeci bulunacaktır ve bu insanlar inananların dürüstlüğüyle
ihtim al tokluk cihetinden ka> hederdi am a siyasi ba­ ikaz vazifelerini gerekirse en k a tı şekilde yapacaklar­
kımdan kazanırdı. Bu yüzden ihtilâlim izin liderinin ko­ dır. A m a bu ayrılıklar, sayın Gürselin demeci bâkl kal­
nuşmasını ana batlarıyla alm ak, teferruatı oraya bu­ dıkça birer teferruat olm aktan İleri gitmeyecek ve MU­
raya çekerek asıl m ânayı kaybetnıekslcin değerlendir­ lî Birlik İdaresi, an a gayede hararetle desteklenecek­
mek en doğru, aynı zamandı en basiretli yoldur. Y ok­ tir. 29 E k im 19#1 sabahına kadar sürecek bir M illi Bir­
sa. (renklerin dediği gibi ağaçların yüzünden ormanı lik İdaresi kendisini yaratan zümrelerin topyekûn y ar­
görememek, i 7 Mayıs hareketinin i num aralı tem sil­ dım ına rnazhar olarak T ürk tarihinin en ehemmiyetli
cisinin esas fikirlerine niifaz. edememek tehlikesi mev­ sayfalarından birini yazacaktır.
cuttur. 29 E ld in 1961 tarihinin m âk u l bir tarih olduğunu
Ba.\ar - Menderes rejim inin devrilmesinden sonra söylemek lâzım dır. Bu, işlerin aceleye getirUmekslzin
Tiirkiyede cereyan »•deıı en m ühim hâdise memleketi* süratle tam am lanm asını m üm k ün kılacaktır. Doğrusu
ııılzln saadetinin ve refahının hangi siyası sistem için­ istenilirse, bugünkü rejim için daha kısa bir öm ür d ü ­
de gerçekleşebileceği m evzuunda beliren fik ir ay rılık ­ şünenler hayale kapılanlardır. N asıl daha uzun bir
larıdır. D .P. ye karşı m illi pota İçinde savaşmış bulu­ ö m ü r peşinde koşm ak ancak hususi m aksatlara delâlet
nan bir aydınlar tak ım ı, daha ziyade yurdum uzu ıı me­ edecekse bir buçuk y ıllık bir in tik a l devresini fazla
selelerini pek sathi tarzda bildiklerinden ve kendilerini uzun bulm ak da sabırsızlık işareti sayılacaktır. Şimdi,
vaktiyle düştükleri bazı komplekslerden kurtarm aya bu berraklığa kavuştuktan sonra yapılacak iş memle­
ııuıvaffak olam adıklarından totaliter bir idarenin şam ­ ket dâvalarının ciddiyetle ele alınm ası için k o lla n sı­
piyonluğunu yapm aya koyulm uşlardır. “Ç irkin Poli­ vam ak. hayalleri bir ta ra fa bırakarak eihirUğiyle ha­
tik acı’ laıa karşı duyulm ası tab ii çekingenlik demok­ reket etmek, evvelâ om uzlarım ızda ağ ırlığın ı her gün bi­
ratik rejim düşm anlığına kolaylıkla dönm üş ve aklı raz daha şiddetle hissetmeye başladığım ız “ Vassıada
başında bilinen bu insanlar ihtilâl idaresinin yıllar yılı Cenazesi”nj kaldırm ak, onu takiben de İçinde uzun .yıl­
devamının taraftarları kesilmişlerdir. Bunlara Çakılır­ lar ve inşallah m esut yaşayacağım ız İk in ci Cum huriye­
sa cemiyetimiz, dâvalarını dem okratik bir sistem için­ tim izi dem okratik temelleri üzerinde yükseltmekten
de halledebilecek olgunluğu kazanm am ıştır, bu hakıııı- İbarettir.

A JitS, Sİ AĞUSTOS IHO l


Y l’RTTA Ol.11' BİTF.MJIS
tüıı. M uhtar Uluer, Ziilıtü Tarhan, M illi Birlik Komitesinin bu tadili so­ ve iki Bakanın aıası bulunıııuşiu A-
C ahit Talaş ve Nusıet K arasuy dulaı. nunda ortaya çıkan âdeta yeni bi: ma .«onralan başka iki Bakan a t a ­
Nitekiııı, aynı aksam İsviçre elçi­ program dı. Kom ite tâd il edilen pıog- sında ortaya çıkan anlaşm azlık Ba­
liğinde Divikleri B akanlığının Bern ranıı bu günlerde H üküm ete verecek kanlar Kurulunun ağzının tadını ka­
BUyllk E lçiliğim ize tây in olunan Ge­ ve bir deklârasyon yayınlayarak ye­ çırm ıştı. Bu defa çekişenler Maliye
nel Sekreter Zeki Kuneralp şerefine ni H ük üm e t program ının bu olduğu­ Bakanı E k ıe m A licanla Devlet B a­
elçilik binasında verilen veda kok­ nu ilân edecekti. kanı Şefik İnandı. A nlaşm azlık H ü r­
teylinde buna benzer eğlenceli hâdi­ Ancak tasavvur fazla itibar gör­ riyet Tahvilleri dolayısiyle ortaya
seler cereyan etti ve hâdiselere şahit medi. H ük üm e t program ını bir teş­ çıkm ıştı, in an tahvillerin satışını dü­
olanları ertesi g ü n bol bol güldürdü. rii, Meclis tasdik veya reddedebilirdi. zenleme işini üzerine alm ış ve bu işi
Kokteylde, o sıralarda Adalet B a ka­ A m a bunun üzerinde oynam ak, h a t­ yürütm eye çalışm ıştı. A ncak tahvil­
n ı olduğunu zanneden A p tullah P u ­ tâ onu yeniden kaleme alm ak görül­ lerin satılm adığı bir hakikatti. M ali­
lat Gözü büyük bir hanım tarafından memiş bir iş olacaktı. Aslında K om i­ ye B akanı bu yüzden İn an a kızıyor,
bayağı sıkıştırıldı. H an ım bir gazete­ te - H ük üm e t münasebetleri tem elin­ İnan ise kabahat i.ı kendisinde olm a­
ciydi ve ecnebi ajanslardan birini den iyi düzenlenmiş değildi ve sistem dığını anlatm aya çalışıyordu. Bunlar
TUrkiyede temsil »diyordu. İlan ım bir sunilik taşıyordu. Hata. İhtilâl hâdiseye tekaddüm eden günlerde
gazeteci. GözUbüyüke son hâdiseler­ Meclisine norm al bir tesrii Meclis birer söylentiden ileri gidemedi. A m a
den sonra istifa edip etnıiyeceğinl, -statüsü verme gayretinden başlam ış­ on B akanın vazifeden affedüdiği a-
böyle bir şey düşünüp düşünm ediğini tı ve İlim adam larının fazla kitabî çıklandıktan sonra affedilenlerden
sordu, Gözübüyük. olindeki kokteyl düşüncelerinden doğmuştu. Şimdi, Nusret K arasu kendisiyle konuşan

88. i/iin iin sürprizi

kadehini hanım a doğru kaldırarak teşrii Meclis toplantıları mesul H ü ­ A K İS m uhabirine bunu teyid edici
bir yudum aldı ve: küm et âzaların ın gıyabında cereyan sözler söyledi. Karasu şöyle dçdi.
“— Neden istifa edeyim? Memle­ ediyordu. B u yüzden mesul H ük üm e t — O gece saat on sıralarında
ket hizmetindeyim. Devam edece­ â z a la n Meclisin temayüllerinden ha­ telefonum çaldı. Başbakanlıktan ba­
bersiz bulunuyorlardı. O yunun k ai­ na vaziyeti söylediler. Öğrendim . Hiç
ğ im ” dedi.
H an ım gazeteciyle aralarında bu desi yanlış konulm uştu. blrşey düşünmedim . H iç bir yorumda
Üstelik, H ük üm e t içinde dahi bir be bulunm adım . M evkiler değil, İşler
m inval üzere cereyan eden tartış­
m a sırasında Göz<\büyük diğer dokuz raberlik yoktu. İh tilâ lin ilk g ü n ü hiz­ m ühim dir. Zaten m uayyen şahıslar
arkadaşıyla bercber M illî B irlik K o­ mete, kellelerini k oltuklarına alarak arasında da anlaşm a tem in edilme­
mitesi tarafınc'ar vazifesinden affe­ koşan bu idealist insanlar bir fikir m işti. B u normaldi. A rtık Fakülteye
dilm iş bulunuyordu. etrafında toplanm ış değillerdi. H a ttâ döneceğim, h a ttâ döndüm bile. Teni
H er şey ATllt B irlik Komitesinde pek çoğu birbirini kabine toplantısın­ geleceklere başarılar..”
HUküme': program ının müzakeresi da ü k olarak görm üştü. N itekim “M uayyen şahıslar arasında te­
sırasında başladı. Komite, program ın Kabine üyeleri arasında bazı anlaş­ m in edilemiyen anlaşm a” m adalyo­
bir çok nok tasım tasvip etm iyor ve m azlıklar olduğu biliniyordu. B ir bu­ nun öbür yüzünü teşkil ediyordu.
degi Iklik yapılm asını İstiyordu. çuk ay evvel, bir sabah B akanlar K u ­
T atb bir toplantı
Program ın tasdiki bu yüzden gün rulu toplantısında C ihat İren ile A-
geçtikçe uzuyordu. K om ite H üküm et m il Artus arasında geçen m ünakaşa g u n a rağm en çarşam ba günü, Gür-
program ını evirir) çevirmiş ve iste­ kulak gazetesi vasıtasıyla duyulmug- selsiz toplanan B akanlar K u ru ­
d iğ i şekle sokm ağa çalışm ıştı. Ancak, tu. F ırtın a oldukça kolay atlatılm ış lunda herhangi bir şey olmadı, “ara*

A K İS , 31 A Ğ U S T O S 1960
8
YURTTA Of.I P BÎTENEER
lalın d a anlanma temin edilemiyen yorlardı. Demek ki hususi bir vazi­ letm iş olacaktı. H em tasvip edilmi-
muayyen şahıslar'’ tatlı tatlı konuk­ yet vardı. Üç asker Devlet ve H ü k ü ­ yen program ın rafa konularak aynı
tular. Toplantıya Başbakanlık Müs- met B a lk an ı uçaktan indikten sonra heyetin yeni bir program la efkârı u-
teşan Alpaslan Türkeş de katılm ıştı. bir m üddet ayak ta konuştular. K o­ m um iyenln önüne çıkm ası önlenecek,
K urulda antidem okratik kanunları nuşulan mevzuun m ühim olduğu an ­ h'-m de birbiriyle daha İyi anlaşabile­
ayıklam akla görevli komisyon ta ra ­ laşılıyordu. Türkeş B aşkana bir sü­ cek şahıslardan kurulu bir H ü k üm e ­
fından hazırlanm ış altı tasan Üzerin­ re izaha’’ verdi. General Gürselin elle­ tin teşkili ^ağlanacaktı.
de müzakereler cereyan etti. Kurul rini arkas<na bağlıyarak k atıldığı B akanlar K urulunun bu tasavvu­
tu n d an sonra İnkılâp mahkemeleri konuşmp beş on dakika devam etti. runu A m il Arttis aynı g ü n öğle ilzerl.
üzerinde durdu. B akanlar K urulunda Başkan bu arada ayaklarının ucuna Başkan Gürsele bildirdi. Gürsel Dev­
o günkü hava hakikaten enteresandı. baBarak hafif hafif yaylanıyor ve ik i let B akanına henüz böyle bir şeye
Bazı B akanlar müzakerelere hemen asker arkadaşının söylediklerini te­ lüzum olm adığını söyledi, biraz bek­
hemen hiç katılm adılar. F ik ir serdet- bessümümü yüzünden eksiltmeden lemelerini tavsiye etti. Gürsel M illt
mekten ziyade dinlediler ve bir tevi- dinliyordu. Başkanın bagajları otomo iir lik Komitesiyle konuşacaktı. M«>-
ye sigara içtiler. biline yerleştirildi ve siyah Cadillac sele orada m üzakere edilecek ve el­
Toplantı bittiğinde Başbakanlığın süratle şehre doğr.ı hareket etti. An- bette k i bir k arara v an la cak tı. H a ­
kapısında ilk görülen E krem Alican karaya varıldığında Türkeş Başba­ reket tarzı bundan sonra tâyin edile­
oldu. Saat 12.58 idi. Alican göbeğini kanlığa. General Gürsel İse üç oda­ bilirdi.
hafifçe çıkararak yürüyordu. Kahve­ sında ikam et ettiği Hariciye köşkü­ K omite karar veriyor
rengi bir elbise giym işti. Elinde ay­ ne Fittiler. g a ş k a n Gürselin başkanlığında top­
nı renk, fernıuarl bir çanta bulunu­ öğleden sonra B aşbakanlığa ge­ lanan M illî B irlik Kom itesi işi eni­
yordu. Alicanı M uhtar Uluer ve Fethi len Gürsel, odasında uzun m üddet ne boyuna m üzakere etti. D uru m u in­
Aşkın takip ettiler. Bu sırada Fehm i çalıştı. B u sırada Başbakanlık kori­ celedi ve k arara vardı. Kom ite, H ü ­
Y avuz merdivenin başına gelmiş ve
birden vazgeçerek tekrar y u k a n çık ­
m ıştı İhtim al y u k an d a bir şey u n u t­
muştu. C ahit Talaş ile Şefik İnan k a ­
pıda Fehmi Yavuzu bekledüer. İnanın
ağzında yarıya kadar içümig bir si­
gara vardı ve sağ elini pantalonunun
cebin a sokmuştu. Başı hafifçe yere
eğikti. Düşünceli görünüyordu.
Fahri özdilekle, Daniş Koper Baş­
bakanlıktan beraberce çıktılar. O nla­
rı g ri bir elbise giym iş olan ÂmU Ar-
tusla A b tu llah G özübüyük tak ip et­
ti. B ir şey konuşm uyorlardı. Başba­
kanlığın kapısında Türkeş ve Kızıl-
»ğlu göründüğünde saat 13.İ5 ol­
m uştu. K ızıloğlu ve Türkeş oto­
mobillerinin önünde durdular. B ir­
birlerine hararetli hararetli bir
şeyler anlatıyorlardı. E tra fı saran Sarper -Alican -Art ü n
gazeteciler konuşulanları duym ak
E le ğ in üstündekiler
için gayret sarfettller. A ncak Baş­
bakanlık Müsteşarı ve İçişleri B a ­
kanı gazeteciler yak laştığın da ko­ dorlarında' dolaşanlar, günün bir ta ­ k üm eti bir çok bakım dan tenkld edi­
nuşm ayı kesmişlerdi. Türkeş her za­ k ım hâd.selere gebe olduğunu farket- yor ve böyle bir değişikliğe lüzum
m anki m uzip haliyle yaklaşanlara m ekte gecikmediler. N itekim akşam * . görüyordu. T enkitlerin başında elbet­
takıldı. Kendisinin bir müddet evvel doğru M illi B irlik Kom itesi toplantı­ te kİ program ın yetersizliği gelmek­
K ütahyaya g ittiğ in i yazan bir İstan­ y a çağırılm ış ve Meclis binasının teydi. Saniyen, bazı B akanların ge­
bul gazetesinin muhabirine gülerek: ış ık la n yakılm ıştı. çen devrede bir ta k ım icraata k a tıl­
B u sefer A n talyay a gönder Başkan Gürselin A nkaray a ayak dığı belli olm uştu. Koper, Kubat, Ü s­
beni bakalım ” dedi. Sonra gülerek o- bastığı sıralarda B aşbakanlıkta B a­ tün, Uluer gibi. A y n ca , üzerinde du­
tomobiline bindi ve süratle uzaklaş­ k an la r K urulunun her zam anki top­ rulan bir nokta daha vardı. B a k a n ­
tı. la n tı salonunda, K urul m utaddan ay- lardan bir kısm ı pek pasif kalm ışlar,
n veçhe taşıyan bir toplantı yap­ getirildikleri m evkii yadırgam ışlardı.
Ü çlü toplantı..
m aktaydı. B akanlar K urulu gene A- B u n la n n başında S ağlık B akanı Nus*
g i r gün sonra saat 10.34 de H ava m il A rtüsün Başkanlığında toplan­ ret K arasu ile Basm-Yayın B akanı
Kuvvetlerine a it bir Ç K B uçağı m ıştı. M illî B irlik Kom itesinin H ü ­ Z ü h tü T arhan -arkadaşlan kendisine
Başkan Gürseli An karaya getirdi. küm et Program ını tasvip etmediği “Melek Z ü h tü ” derler- geliyordu. N i­
K arşılam adan hoşlanm ıyan babacan ve h a ttâ baştan aşağı revizyona tâbi hayet ortada ‘'G özübüyük Meselesi”
General: bu defa hava alanında ik i tutacağı, bunun yakın bir zam anda varcjı.
M illî B irlik Kom itesi üyesi bekliyor­ yayınlanarak halk oyuna sunulacağı A ncak Kom ite Kabinenin toptan
du. Bunlardan biri General Cemal a rtık B a ka nlar tarafından biliniyor­ istifasını m ahzurlu buldu. B azı B a ­
M adanoğlu, İkincisi ise Alpaslan Tür- du. Hâdisenin önüne geçmek için bir k an lar ve bilhassa a ra la n n d a anlaş­
keşti. İkisi de Generalin gelişi ve gi­ tek çâre vardı: Toptan istifa etmek. m a tem in edilemiyenler vazifelerin­
dişinde alanda um um iyetle bulunm u­ Böylece, H ük üm e t iW işi birden hal­ den atfedilebilirler, yerlerine yenileri
A K İS , 31 AĞUSTOS 19Ç0
9

-
İTKTTA OLUP BİTENLER
seçilebilirdi. B u değişiklik bir hafta,
f>n geç on gün içinde yapılabilir ve
norm al düzen tekrar avdet edebilir­
d i K om itenin toplantıya çağırıldığın ­
dan H üküm et üyelerinin dahi haberi
olm am ıştı. K ısa süren ve fazla ta r­
tışm alı geçmiyen Kom ite toplantısı
aona erdiğinde saatler 20.t>5’i göste­
riyordu. Bundan tam doksan dakika
sonra on Bakanın vazifesinden affı
resmen açıklanacaktı.
H aber radyoda okunduğunda ev­
velâ büyük akisler yaptı. B irkaç sa-
sat geçince alışıldı. Meclis bir İh t il Al
Meclisiydi ve böyle bir hareket nor­
m al sayılırdı. Haber yayınlanınca en
fazla hayrete düşenler gene affedi­
len B akanlar oldu. Gerçi buna ben­
zer bir şeyler bekliyorlardı. A m a k a­
rarın bu derece kesin ve çabuk ola­
cağını, doğrusu kendileri de tahm in
etmemekteydiler.
Haberi gazetecilerden duyan B a­
yındırlık B akam D aniş Koper pek
hayret etti ve ilk söz olarak başka
kim lerin affedildiğini sordu. İkinci
sorusu ise işin M illî B irlik Kom itesin­
den mi, yoksa B aşbakanlıktan m ı
duyulduğuydu. Devlet B akanı Şefik
İn an işin üzerinde fazla durm adı. So­
ran lara şöyle diyordu:
“— Kabinede değişiklik y apıla­
cağı biliniyordu. A m a isim olarak
belli değildi. B ana affedildiğim i tele­ le ki, K ubat hâdiseye m u tta li oldu­ dı. K apıda bekleyen otom atik silâhlı
fonla bildirdiler. Herhalde diğer ar­ ğun da bil’ gün evvel oturduğu B akan ­ m u h a fızla n selâm ladı ve ayaklarım
kadaşlarım ıza da öyle bildirm işler­ lık k oltuğuna Pehm i Y av u z asaleten paspasta adam akıllı temizledikten
dir.” tây in biie edüm iş ve vazifesine baş­ sonra içeri girdi. A rkasından aynı
E konom i ve Ticaret B akanı C ihat lam ıştı. K u b a t erken yattığından yoldan yeşil bir taksi Köşkün bahçe­
İrene gelince, o sorulanlara her za­ radyodan a f haberini duym am ıştı. sine girdi. Taksiden inen gözlüklü,
m an k i soğukkanlılığıyla cevap verdi, Sabahleyin kahvaltı m asasına o tu ­ son derece itinay la dik ild iği belli gri
tren şöyle diyordu: rurken eline aldığı gazetede haberi bir elbise giym iş adam elini cebine
" — B u günlerde bu gibi k on ulan okudu. O k ad ar şaşırdı k i bir kaç sa­ götürdü. B ir an tereddüd etti. Son­
kurcalam ak m em leket m enfaatleri niye düşünemedi. Sonra, iştihayla ra taksi şoförüne dönerek:
bakım ından doğru değildir. İşte, ol­ kahvaltısını etti. Değiştirm eyi nor­ “— Bey, portföyüm ü aceleden u-
d u !.” m al bulm uş ve geldiği yere dönmeğe nutm uşum . Benim adım Selim Sarper.
A y nı akşam ufak tefek, sevimli kendisini evv-lden hazırladığından, Taksi ücretini yârrn tak dim edeyim”
bir profesör ise Orduevine B akan >■ kısa bir şaşkınlıkla işi savuşturm uş- dedi. Çevik adım larla K öşkün giriş
larak girm iş, evin bir Ü niversite ö ğ ­ tu. ' kapısında kayboldu.
retim üyesi olarak dönm üştü. U fak Ü çüncü gelen A m il A rtüstü. İn k ı­
(iecefci toplantı.. lâp H üküm e tinin Kabinede kalan üç
tefek adam Çalışm a Bakanı C ahit
Talaştı. Orduevinde Ç in Genel K u r­ Q gece haberin yayınlanm asının ü- Bakanı, ış ık la n pırıl p m l yanan K öş­
m ay B aşkanı .şerefine verilen kok­ zerinden bir saate yakın zaman k ün a lt k atın d a bir m üddet bekledi­
teyle gitm işti. Otomobilden in diğin­ geçm işti ve saatler 11.05’i gösteri­ ler. Neden ç a ğ ın ld ık la n n ı m erak edi­
de bayağı, bildiğim iz bir Bakandı. yordu ki gen* bir yüzbaşı önündeki yorlardı. Devlet B aşkanı kendileriyle
A m a saat 22 yi geçtiğinde Talaşı bir telefonu aceleyle eline aldı. Ü ç abo­ ne konuşacaktı? B u kadar alelacele
düşünce aldı. D üşündüğü, vazifeden nenin ezbere bildiği num arasını aynı buraya ç a g ın lm a la n n d a k i sebep ney­
a ffı değildi. B unu norm al karşılam ış­ çabuklukla çevirdi. H er üç n um ara­ d i? Bekledikleri sırada hemen hemen
tı. Sâdece evine dönerken m akam a- nın sahipleri de evdeydiler ve fazla hiç konuşm adılar.
rabasım k u llanıp k u llanm am ayı dü­ bekletmeden cevap vermişlerdi. Çev­ B ir m üddet sonra kendilerine yu­
şünüyor, biraz da tereddüd ediyordu. rilen n um aralar Kabinede k a la n üç n a n ç ık m a la n söylendi. Ü ç B akan
H âdise hak k ınd a gülerek, her zam an ­ B akana aitti. B un lar Selim Sarper, merdivenleri aceleci «adımlarla tır ­
k i sevimli haliyle: Â m il A rtiis ve E krem Alicandı. Genç m andılar. -Alican için aynı şeyleri
“— H aberi radyodan duydum . Yüzbaşı her üç B a ka na da aynı keli­ söylemek doğru olmaz, zira. M aliye
Böyle bir şeyi bekliyorduk. E k ip de­ meleri tekrarladı: "D evlet Başkam Bakanının en aceleci a d ım la n nor­
ğiştirilm esi bu gibi idarelerde elbet­ sizleri Hariciye Köşkünde bekliyor. m al yürüyüşün bile oldukça a ltın d a­
te çok norm aldir, üniversiteye döne­ I-iûtfen teşrif eder m isin iz?” dır- Kendilerini Devlet ve H ük üm e t
ceğim ” dedi. On dak ik a sonra Ç an k aya K öşk ü­ Başkanı Cem al Gürsel bekliyordu.
İşi en son öğrenen Bakan, İm a r ve ne çıkan yokuşu kısa fasılalarla üç B akanlar m eraklı bakışlarla Genera­
İs k â n B akam O rh an K u ba t oldu, ö y ­ otom ohil tırm andı. İlk gelen AJican- lin ne diyeceğini, ç a ğ ın lış sebebi o-

A K İS , S İ AĞU& TOS i m
.YURTTA O U P HtTKNLKK
larak ne aöyliyecegini bekledileı. B a­ nasının a ık a t&lufuıa dlişeıı vr bah­ ÜÜçliUı çekmediler. Kıı saçlı adamın
bacan General a ğ ır ağır çağınlm â- çeye bakan kısnunda bir pencereden adım larında belki biraz çekingenlik,
la n n ın sebebini açıkladı. Kabineye sızan ışıklar odanın sahibinin hâlâ belki biraz ürkeklik vardı. A m a a-
alınacak yeni B akanlar hakkında fi­ çalıştığını gösteriyordu. O da B aşba­ dınıların bu merdivenlere hiç değilse
k ir soracaktı. Üç Bakan kendisinin kanlık Müsteşarı Alpaslan Türkeşe 8 8 g ünlük bir alışk an lığı mevcuttu.
akıl yoldaşı olm akla vazifelendirili­ aitU. .Masanın üzerindeki kalın dos- K ır saçlı adam eski A dalet B akanı
yordu. yalarm içine £'t>mUlU adam ın odasın­ A ptulla Pulr.t G özübüyüktü. Ba­
Dört idi^eci tam 75 dakika bu daki ışıklar uzun m üddet sönmedi. k a n lığ a Kabine arkadaşı ve yeni A-
meseleyi enine boyuna konuştular. Aloay "urkeş B aşbakanlığı terketti- dalet B akanı Â m il A rtü sü ziyaret
Bu arada Kabinede kalan B akanlar ğinde, Başkan G ülselin yanından a y ­ için gelm işti. A rtüs m akam ındaydı
arasında ufak bir değişiklik de ya­ rılan üq B akan dahil, herkes derin ve günlük işlerle m eşgv'Ju. İm zala­
pılm ış, Artlia GozUbüyükten boşalan bir uykudaydı. ması gereken kararnam eler vardı.
Adalet B akanlığına asaleten tâyin Ertesi gün. Gürselin Başbakanlık­ Kararnam elerden birinde A p tu llah
edilmişti. M illi E ğ itim Bakanı Feh­ taki çalışm a odasında barper, Tür- P ulat Gözü büyük ün Temyiz üyeliği­
mi Yavuz ise İm ar ve isk ân B akan­ keş, A rtüs ve Alican Gürselin baş­ ne tâyin edüdiği belirtiliyordu. Yeni
lığına .Tetiriİm iş ve M illi Egritim Ba­ k anlığında toplandılar. Konu, gene Adalet Bakanı, eski Adalet B akanı­
k a n lığ ın 1 yeni Dir tâyin yapılıncaya Kabineydi. Yeni isimler gözden geçl- nın yeni vazifesiyle alâk alı kararna­
kadar vekâleten idaıe etmesi uygun riliyordu. meyi im zaladı. Bu, A rtüsün im zala­
görülm üştü. Alican, Maliye B akanlı­ Başkan Gürsel o gün öğle yeme­ dığı ilk kararnam eydi.
ğından başka. Çalışm ayı vekâleten ğini, lstanbuldan hususi uçakla dâ-
idare edecekti. Sarperin uhdesine ve­ vet ettiği A lbay Dr. Necm i Ayanoğ-
kâleten idare edilmek üzere Basın- luyla birlikte. Hariciye Köşkündeki in k ılâ p
mütevazi dairesinde yedi. Devlet B aş­
Y ay m B akanlığı veriliyordu. S ıtk ı U- Generalin dedikleri
lay B ayındırlığa, M uharrem Kızıloğ- kanı Albay A yanoğlunun emekliye
sevkedüdiğine dair bir gazete haberi TCabacan tavırlı, uzun boylu adam
İU Deviec B akanlıklarından birine ve­
görm üş ve kendisini S a£lık B akan­ uzun bir m asanın etrafına toplan­
kâlet edeceklerdi. Ticaret B akanlığı
lığı için düşünm üştü. F a k a t sonra­ m ış o ian la n ik i eliyle selâm ladı ve
na vekâlet edecek olan Bakan, Fethi
dan. A lbayın emekliye sevkedilmedi- •■Hepinize hürm etler ederim, a rk a­
Aşkındı. Üç Bakanlık ta M üsteşarla­
ğini öğrenm iş ve m emnun olmuştu. daşlar" dedi. Salon, hacm i istiabı k a ­
rı tarafından idare edilecekti.
Böylece Dr. A yanoğlu öğle yemeğini dar doluydu. O k ad ar k i kapıların
Devlet Başkam ve üç B akanı ev­
Devlet B aşkanıyla birUkte yedi ve kenarlarında boş bir sandalya bul­
velâ prensipler üzerinde anlaştılar. m ak im kânsızdı. D ışarda boğucu bir
mesut, Istan bula döndü.
Bakanların tâyininde aceleye lüzum sıcak h ü k ü m sürmekteydi. U zun m a­
yoktu. Yeni teşkil edilecek Kabine bi­ İlk kararname.. sanın etrafına âdeta yığılm ış, iy i g i­
raz ince elenip sık dokunacaktı. Bu ^ y n ı gün öğleden sonra A dalet B a­ y im li adam lar babacan tavırlı Gene­
işin tam am lanm ası için on g ünlük kan lığın ın kapısından içeri giren ralin iltifa tın a ayakta, gülümseyerek
bir m ühlet tanınıyordu. On gün için­
adam ı görenler, a ttığ ı ad ım lara ba­ m ukabele ettiler.
de düşünülüp taşınılacak ve B a ka n ­ k arak bu koridorlara pek alışkan bir Hâdise geçtiğim iz haftan ın son
lık la ra tâyinler öyle yapüacaktı. zat olduğunu ve tırm and ığı m erdi­ g ünü B aşbakanlık binasında. B akan­
Şim dilik üzerinde k arara varılan bir venleri pek iyi tan ıdığım an lam ak ta lar K u ru lu nun üst k a tın sağ ta ra fın ­
kişi vardı. Z iraat F akültesi profesör­
daki toplantı salonunda cereyan -edi­
lerinden Osm an Tosunun T arım B a­
yordu. Günlerden cumartesiydi. S aat
k an lığ ın a tâyin i m ukarrerdi. Tosu­
ona on vardı. Babacan tavırlı, güçlü
nun vazifeyi kabul edip etmiyeceği
adam Devlet ve H ük üm e t B aşkam
ertesi gün sorulacak, “ evet" dediği
Cemal Gürseldi. Cemal Gürsel bun­
takdirde derhal işe başlayacaktı.
dan böyle m untazam ara lık larla -hiç
Devlet B aşkanı ve üç B akanının ü- olm azsa onbeş günde bir- basın top­
zerinde durdukları bir mesele daha lantısı yapm ak, “kudretleri m üsel­
vardı. Siyasî parti mensuplarından lem ” basın m ensuplarına memleket
kabineye adam alm aları doğru ola­ meselelerini açık lam ak ta fayda m ü ­
cak m ıydı ? B u Geçici Anayasaya ay­ lâhaza etm işti. Toplantı, bunların il­
k ırı bir hareketti. Ancak, faydalı biı kiydi.
çâre olarak kabul edüdiğinde Geçici Gazeteciler önce bir bekleme sa­
Anayasada M illi B irlik Kom itesi ta ­ lonuna alındılar. Sonra toplantının
rafından değişiklik yapm ak m ü m ­ yapılacağı Balkanlar K urulu odasm a
kündü. Meselenin tartışılm ası kısa dâvet edildiler. A ncak bazı kimseler,
sürdü. Başkan bu işe pek taraftaı A nkara basınının bu güzide sim aları­
değildi. B u bakım dan vaz geçildi nın -hikmet hüdaya- bu defa bir hay­
P artile r dışında Kabineye girebile li çoğaldığım farkettiler. Z ira her
cek adam bulm ak m üm k ün d ü ve bı gazete bir kaç m uhabirini seferber
yönden hareket etmek daha uygu etmekle kalm am ış, teypli ekipleri de
olacaktı. bu toplantı için evvelden hazırlam ış­
Üç B akan Hariciye K öşkünü teı tı.
kettikleri zam an saatler 12.30’u pe! Koyu izdiham, koridor başlarını
az geçmekteydi. Ertesi gün temasla tutan nöbetçileri de uyartm ış olm alı
r a derhal başlanacak ve en geç on k i bir basın k a rtı kontrolü lüzum unu
gün sonra İş tam am lanm ış olacaktı. doğurttu. Ne v ar k i bu kontrol ora­
B akanların, Hariciye K öşkünü
Şefik İnan
da bulunanların gazeteci olduklarını
terkettikleri sırada Başbakanlık bi­ Uyuyauhudı
tesbitten başka bir işe yaram adı. Si-
A K İS , 31 A Ğ U ST O S 19Ç0
11
YITRTTA OLFP BİTMVLFB
rerle kolda yürüyen gazeteci kafilesi Bilhassa D.P. borazanları bir şe> oalıis mevzuu ediliyordu:
B akanlar K urulu Toplantı salonunun öğrenm ekten ziyade İstismar edebile­ "Bundan bir müddet önce Lnönü
ik i kapısından içeri daldı. Gazeteci­ cekleri bir -vey söyletmek m aksadıy­ gazetecilere Dem okrat Partinin k a­
ler, on tanesi a ifa m azhar olan k 8 bi­ la sualler tertiplemişlerdi. İnkılâp patılm am ası temennisini izhar eyle­
ne üyelerinin bo$ k oltuklarına yerleş­ adm ı taşıyan bir gazete bu işle vazi­ miştir. Halbuki bu Partinin. Cem i­
tiler. felendirilmiş olm alıydı ki içinde su­ yetle. K anununa göre kongrelerini
bekleyiş uzun sürmedi. B ir kaç alden ziyade telkin taşıyan üç soruy­ yapm adığından dolayı hemen kapa­
dak ik a geçm işti ki Orgeneral Cemal la ortaya çıkm ıştı. Bunların üçü de tılm ası icap etmektedir.
Gürsel, yanında B aşbakanlık M üste­ buram buram kasıt taşıyordu. B irin­ Bu vaziyet karşısında bu Parti
şarı Alpaslan Türkeş olduğu hâlde ci sual şuydu: "İn k ılâb ın daha ilk kapatılm ayacak m ıd ır? "
içeriye girdi. Her zam an k i gibi mü- günlerinde bazı gazete ve mecmua­ D oğııısu istenilirse cevapları ha­
tebessimdi. Gazeteciler Orgeneralin lar, H a lk Partisini iktidarın m üstak ­ zırlayanlar, eğer bu oyuna gelmeyi
babacanlığından hiç bir şey kaybet­ bel ve m utlak sahibi olarak göster­ hususi surette arzulam am ızla ı-sa pek
m ediğini bir kere daha müşahade et­ mişler /e Parlâm enter sistemin biran ihtiyatsız davranmışlar, bazı talih­
tiler. Babacan General yerine otunır- önce tesisi gerektiğini ileri sürerek siz ibareler kullanm ışlardı. Meselâ
Ijrn. salonu lebaleb dolduran gaze­ bu yoldaki neşriyata gittikçe hız ver­ ilk suale verilen cevabın bir ye­
tecileri şöyle bir süzdü ve: mişlerdir. rinde “M illî Birlik Komitesince ik ­
“ — B u kadar gazeteci var m ı biz­ İdare ve halk efkârı üzerinde biı tidar, C.H.P. ye değil, seçimi k aza­
de" dedi. tazyik m ahiyeti alan bu kabil neş­ nan partiye devredilecektir. Bu parti
A rk adan ilâve etti: riyatı, H üküm et: Temelini atm ak is­ l-;kâlâ Hail; Partisinden başkası da
“— B u kadar çetin im tihan olur tediği d .nokratik prensipler ve mem- olabilir” deniliyordu. Aslında fikirde
m u?”
Suallere geçilmeden evvel foto
m uhabirleri m akinelerini çalıştırdı­
lar. Bol bol resim çeküdi. Tabiî her
yerde hazır ve nazır, eski devrin de
borazancıbaşılığını yapanlar, V.C.
telgrafları düzenler gene babacan
Generalin etrafını alıvermişlerdi. N i­
tekim ertesi gün intişar eden gazete­
lerdeki fotoğraflarda bu fırsatçı ze­
vat ön plânda arzı endam ediyordu.
Sualler, sualler
g e n e r a l Gürsele sorulan sual adedi
75 idi. Sualler ik i gün evvelden
Başbakanlık Basın Bürosuna yazılı
olarak verilm işti. Devlet Başkanı
b u n lan cevaplandıracaktı. D aha doğ­
rusu cevaplandırm ıştı. Sual ve cevap­
la n havi 16 sayfalık broşür gazeteci­
lere d ağıtıld ığı sırada babacan Gene­
ral cevapları o k u m ağa başladı.
İlk sual Sakarya gazetesine aitti
ve şuydu: “H azırlan m a kta olan A n a ­ Devlet Başkanı Gürsel basın toplantısında
yasa hangi tarihte ilân edilecek?” H avadisçiler k arşılarınd a Menderes var sandılar
Gürsel sualden sonra cevabı da oku­
du: “H a zırlık lar bitip form aliteler
tam am landıktan, M illi B irlik K om i­ leket hayrına yapacağı ıslâhatın ih­ bir şey yoktu. A m a bunu ifade tarzı
tesince kabul edildikten sonra.. Bu­ tiyaç gösterdiği zam anı rahatça az­ hiç de talihli değildi. Zira pek basit
g ü n k ü tahm iıueıv göre l&Sl ilkbaha­ m ak hakkına bir tecavüz telâkki et­ bir basiret ikinci cümlenin şöyle ol­
rında referanduma arzedilecektir”. m iyor mıı ? ” masını gerektirirdi: “B u parti pekâlâ
Devlet B a lk a n ı bir süre hem su­ İkinci sual daha da beterdi: " İn ­ H alk P artisi de olabilir. H alk Parti-
alleri, hem cevaplan bizzat okudu. kılâp tan evvel, memleketi kardeş inden ba.şkası da olabilir." N itekim
B u sırada, yanınd, o tu rm ak ta olan kavgasına götürecek derecede şiddet­ pazar g ü n k ü Havadiste, gazetenin
Başbakanlık Müsteşarı Albay T ür­ lenen siyasî parti çekişmelerinin M il­ birinci sayfasını bir baştan ötekine
keş eğüerek alçak sesle sualleri ken­ lî H üküm etçe alm an bir kararla ya­ kaplayan, hem ikinci s a tın da bulu­
disinin okum ası için Paşanın m üsaa­ sak id ilm iş olması memlekete huzuı nan m anşet şuydu: “Gürsel ik tid ar
desini istedi ve sualleri okum aya baş­ sretirmiştir. C.H.P. ye değu, seçimi kazanan par­
ladı. Gürsel, sâdece cevaplan okuyor­ tiye devredilecek dedi” . Aynı gazete­
A nca« bu huzur ve sükûnu, sık
du. F a k a t bir çok defa okum akla ye­ sık gazete'pme beyanat vermek veya deki bir başka manşet de şuydu:
tinm edi, yazılı m etni bırakarak ayn- kendinden bahsettirmek suretiylı “Memleketin huzur ve sükûnu için
ca geniş izahlarda bulundu. Albay ihlâl eden parti liderlerinin bu hare­ >arti liderlerinden hassasiyet bekle­
Türkeş zam an zam an Generalin dik ­ ketleri, zaruret olm adıkça Hükümet nir.” Bu, İn k ılâp gazetesine verilen
k a tin i çekiyor, bazı n o k talan h atır­ tarafından her z. m an tasvip oluna- içüncü cevaptan alm an bir pasajdı.
latıyor, ikazda bulunuyordu. •ak m ıd ır ? ” Cevabın tam m etni şuydu: “N âzik
Dervişin fikri Ü çüncü sualde İse bakla tam am i *ıir konu.. Bu hususta her şeyden ev­
O u alle rin de, cevapların da içinde te ağızdan çıkarılıyor ve İkinci sual­ vel parti lideri olan politikaoılanm ız-
a lâk a uyandırıcı olan]an vardı. de im a edilen İnönü bu sefeı alenen dan hassasiyet beklenir.”

13 A K İS , Sİ A Ğ U ST O S 19S0
.YURTTA OLUP BtTENXER
Suallei'de arka plânda kalm ayı yana en az 75 tane ehemmiyetli
tercih eden Havadis ise, gene de biı memleket meseleleri ile ilg ili m akale
m analı sual sorm aktan geri kalma ııeşretmlştir. B una rağm en H a k im i­
m isti: "'Partilerin siyasi faaliyett yetten tek kelime ile H akim iyet şöy­
bulunm aları şim dilik menedilmiş ol le diyor diye bahsedilmemiştir. Dev­
m asına ‘ rağmen bazı partilerin i' let radyosunun tarafsız tutum unu ih­
bünyelerlndç yaptıkları toplarftılarr lâl eden bu durum hakkında Devlet
ve heyet kabulleryıe şahit olunmak lleisi olarak ne düşünm ektesiniz?
tadır. B unlar siyasî faaliyetten sayıl iim uıı tah k ik i için ne y ap ıla c a k tır?”
m am ak ta m ıd ır ? ” Havadis tabiî C Sual enteresandı. O kadar k i ba-
H.P. nin iç bünyesinde yaptığı top ın mensupları gülmekten kendileri­
lantılardan ve tnönüyü ziyaret eden ni alam adılar. Tabiî bu arada en faz­
lerdeıı bahsediyordu. H albuki kend la keyiflenen saçları dökülm üş, uzun­
partilerinin meşhur T ahkikat Kom is­ ca boylu H akim iyet sahibiydi. Ne var
yonu siyasî faaliyeti m enettiği sırada ki Yazıcıoğlunun sevinci kursağında
da C.H.P. nin iç bünyesinde toplantı kaldı. Z ira o sırada gazetecilere da­
yapılmış, h a ttâ P a rti Meclisi tnönü- mıtılan sual - cevap broşüründe bu
nün başkanlığında üç gitn süren bir -ualin cevabım görm üştü.
içtim a aktetm işti. tnönüyü ise o ta ­ Cevap şuydu: "Radyoda okunan
rihte de, isteyenle» pekâlâ ziyaret et­ yazılar, mütehassıs bir heyet tarafın ­
mişlerdi. Anlaşılan Havadis, kendi dan seçilmektedir. Y azılarınızın ka­
partisine yap tırtam adığını şim di M il­ litesini radyoda verilecek bir seviye­
lî Birlik İdaresini, yap tırtm ak heve- ye u laştırdığınız ve ele aldığınız ko­
sindeydi. Suale verilen m atbu cevap nularda hakikaten sam im î olduğunuz
suydu: “Partilerin durum ları d ik k a t­ k an aatini yara ttığ ın ız takdirde elbet­
le tak ip olun m ak tadır”. Gürsel buna te k l bu arzunuz yerine getirilecek­
partilerin yasaklara riayet etmele­ tir.”
rinin şart bulunduğunu ilâve etti.
Hikmet Yazıcı oğlu H ak im iyetin saçları azalm ış pat­
E ski cam lardan bir bardak ronunun neşesini solduran bu cevap­
Havadisin bir derdi de gençlikti.
N itekim suallerden birinde talebe te­ tı.
şekkülleri bahis m evzuu ediliyordu. yazılı 'sevabı okuduktan sonra başı­ A K İS ve Gürsel
Sual şuydu: "Talebe teşekküllerinin nı kaldırdı ve hakikaten inanan a-
birleştirilmesi için hazırlanan kanun g u a lle r bitm işti k i salonda bir kay­
dam larm sam iiniyetiyle ilâve etti:
tasarısında talebenin siyasetle meş­ naşm a oldu. Basın m ensuplan ye­
“ —Ben, Türk m illetinin okum a ni sualler sorm ak için hazırlanıyor­
gul oimas’ u me*. eden ve ileride her
yazm a ' ilmese de fik ri selimine ina­ lardı. H albuki sual sorma sırası Dev­
b’ ngî bir partinin bu teşekkülleri
nan adam ım . Bu düşünceleri varit let B a k a n ın d a y d ı. N itek im Gürsel.
kendi politikaları yönünden istism ar
görm üyorum ”. “S lzi .1 sualleriniz bitti, şim di benim
etmesini önleyen tedbirler bulunacak
m ıd ır ? ” F a k a t cevap. H avadisin de­ Gerçi bu açıklam adan sonra da de A K tS ’e bir sualim var” dedi ve
ğirm enine su taşım adı. Bu hususta hâlâ, seçimleri bir çıkm az ayın son ilâve etti: ‘‘K im d ir buradaki A K lS ’-
hazırlanan proje M illî Birlik K om ite­ çarşambasına, daha doğrusu göle a t­ ç i? ”
si ilgililerine tevdi edilmiş olup henüz m aya niyetlendikleri yoğurt m aya­ Gözler, uzunca m asanın ortala­
inceleme jafhasındaydı ve zam anı sının tu tacağı m uhayyel tarihe bı­ rında bir yere ilişm iş " A K lS ’çi”n üı
rak tırm ak İçin bin dereden su geti­ üzerine yöneldi. M ecm uanın Yazı İş­
gelince ayıklanacaktı. Elbette k i M il­
renler çıkm adı değil. B ir parti kura­ leri M üd ürü bu toplantıda A K İS ’İ
lî B irlik Komitesi siyasî H lştünü bu
caklardı, bu p a r a büyüyecekti, bu tem sü ediyordu. " A K İS ’çi” hafifçe
derece parlak şekilde ispat etmiş
Türk Gençliğini H avadisin anladığı p arti gelişecekti, bu parti rey topla­ doğruldu v “Benim efendim ” dedi.
yabilecek hâle gelecekti, T ürk m il­ Bundan sonra A K İS Yazı İşleri M ü­
m ânada siyasetle meşgul olm aktan
leti ancak ondan sonra sandık başı­ dürü ile Orgeneral Cemal Gürsel a-
men etmeyecekti. Zaten buna kim in
kudreti yetebilirdi k î? . na gitm ek hak k ını kazanacaktı! rasm da şu muhavere cereyan etti:
“— Geçenlerde bir sayınızda oku­
Biraz da eğlence
D aha tatlı bahisler dum. Ben Istanbulda bir yak ın ım ın
t e f e r r u a t a m üteallik bu gibi nokta­ 'g ü y ü k bir ciddiyet içinde cereyan evine gitm işim , orada bir emekli su­
larda üslûba fazla İJikkat edilme­ eden basın toplantısı, nihayet eğ- bayla m ünakaşa etm iş ve o gece u-
m iş olm asının doğurduğu bir küçük lenoeli bir safhaya. H akim iyet gaze­ yuyam am ışım . Nereden duydunuz
hayal kırık lığını ve endişeyi -sonra tesinin sorduğu suallerin okunm asıy­ b u n la n ? .”
da yılanın kuyruklarının nereden cü­ la girdi. Efendim , İstanbul m uhabiri­
ret aldıklarını kendi kendimize sorup H akim iyet, hani şu devr-i sâbıkta m iz verdi. Y azıy ı onun notlarından
duruyor, ancak suyun altındaki oyıın F atih Menderes, Y avuz Menderes g i­ istifade ederek yazdık.”
suyun yüzüne yıktığında ak lım ız ba­ bi tâbirleri siyasî edebiyatım ıza k a ­ *•—• M uhabiriniz b u n lan rüyada
şım ıza geliyor- Gürselin en kesir pandıran gazete! H akim iyet, hani şu örm üş olacak.”
tarzda yaptığı bazı açıklam alar ko» \ntidemokratik kanunların m üdafii K u rtu l A l tuğ, doğrusunu söyle-
laylık la dağıttı. İkinci C um huriyetir H ikm et Y azıcıoğlıinun H akim iyeti nek lâzım gelirse, cidden üzülm üştü.
kuruluş tarihi bu toplantıda resmer İşte bu ceride şim di Devlet Başka­ Gerçi İstanbul m uhabirinin rüyala-
açıklandı. M illî B irlik Komitesinin. lı ndan soruyordu: “A nk ara Radyo­ n n d a gördüklerini A K İS ’e not olarak
Türk cemiyetini dem okratik rejim i sunda gazetelerdeki makalelerden vermek gibi bir itiyadı olduğunu
henüz lâyık görmeyen salon aydın­ özetler okunurken gazeteler arasında zannetmiyordu. A m a, m adem k i Dev-
larıyla m utabık bulunm adığı bu top­ tandans tefriki vapılıvor. Meselâ H a ­ le*- Başkanı böyle söylüyordu A K İS ’-
lantıda resmen ifade edildi. Gürsel kim iyet Gazetesi M illî in k ılâp ta n bu in İstanbul m uhabiri pe kâlâ yanılm ış

A K İS. SI AĞUSTOS 1960 13

_______ ______ —
YURTTA OLUP BİTENLER
K om ite üyeleri kadar kimse iyi tan ı­ yırm a da O rdudaki gibi hakkaniyet
olabilirdi. Orgeneral Cemal Gürsel
" A K lS 'ç i”nln üzüld üğünü farketm iş yam azdı. Em ekliye sevkedilenlerin esasları göz önü.ıde bulundurularak
olm alı ki işi tatlıya banlam ak istedi bir çoğu beraber çalıştıkları, aynı yapılacaktı. Em ekliye sevkedilen
k ıla d a hizm et gördükleri kum andan­ m emurlar hakkında da em eklilik k a ­
ve devam etti:
Şimdiye kadar m ünakaşalar­ ları, arkadaşlarıydı. Her biri h ak k ın ­ nununda bazı değişiklikler yap ılm a­
dan sonra uyuyam adığım ı hiç hatır­ da fikirleri vardı. Buna rağmen. İki sı düşünülüyordu. Ancak A mesele,
lam ıyorum .” Albaym emekliye şevki için kalkan şim düik tanı m ânasıyla ele alınm ış
Mesele böyleoe tatlıy a bağlanm ış, parm aklar arasındaki zam an en azın­ değildi. Ü-ıdeki günlerde işin üzeri­
bir "razeteciyi Devlet ve H üküm et dan 20 - 25 dakikaydı. Her bir şahıs ne eğilinip yaraya neşter vurulacak­
Ba-ka.ni muhtemel yanlışlıklara k ar­ için ortalam a olarak ayrılan bu za- tı. Kom itenin bu husustaki k aran
şı ikaz etm işti. 'A K ÎS ’çl” ikazı iyi nanm yanında, bazen müzakere uzu­ k a t’iydi. Y apılacak gençleştirme a-
niyetle kabul etti ve m ecmuaya döner yor. bir saati geçiyordu. meUyesinde esas olarak alınacak u n ­
dönm ez hâdisey tahkike koyuldu M illî Birlik Komitesi üyelerini ge­ surlar, ordudakinin hemen hemen
(B!c. K E N D İ A B A M IZ D A - S. S) çen hafta içinde görenler renklerini aynıydı. Böylece devlet dairelerinde
Gürsele A KIT'le hasbıhalinden biraz soluk, kendilerini biraz yorgun, de dinam izm elde edilmiş olacaktı.
sonra sualler soruldu, cevaplar alın ­ lıattâ biraz ilzgün buldular. Operas­ B u arada 27 M ayıstan sonra yerlerini
dı. Ancak bir sual cevapsızdı. "K a b i­ yon tam üç gün, üç gece sürmüş, ne­ m uhafaza edebilen ve suyun yüzüne
ne nasıl olacak, kimlerden meydana ticeye ancak bundan sorfra vanlabU- bir tü rlü çıkam ıyan bazı belirli k im ­
gslecekti?” Gürsel bu suali müte- m işti. Em ekliye sevk listesi belli ol­ seler de saf dışı bırakılm ış olacaktı.
bessim karşıladı ve ayağa kalkarken duğunda M illî B irlik Komitesi üye­ Am eliyenin en az hata lı şekilde yapı­
şöyle dedi: leri kısmen rahatladılar. R ahatlığın labilmesi için mesele ince teferrüatı-
•'— Acele etmeyin. B ir kaç gün bir sebebi de m üm k ün ııisbetinde az na kadar İnceleniyordu.
daha sabredin”. h ata yaptıklarından emin olm alarıy­
dı. Em ekliye sevkedilenlerin adedi Yeni bir vergi sistemi

Komite talim in edilenden fazla olmuştu. Hep­


si 4171 kişiydi.
ATillt B irlik Komitesi üyelerinin
üzerine eğildikleri bir konu
Tepeden tırnağa S Tası gelenler..
daha vardı. Bu, memlekette bir
(ie ç e n haftanın başında bir gece, sosyal adalet sisteminin düzenlen­
■jyf illi B irlik Kom ita sinin Ordu içih- mesinde en büyük rolü oynıyacak
A n k ara Palasın pavyonundan çı­
1 de yaptığı gençleştirme ameliye- .'aktörlerden biriydi. K om ite grelir
k an la r M illi B irlik Komitesi üyelerin­
siyle her şey bitm iş olmuyordu. İk in ­ vergisinde değişiklik yapm ayı tasar­
den bazılarıyla karşılaştılar. E llerin­
ci bir ameliye çok yakında başlıya- lıyordu. B üyük gelir sahiplerini bir
de ferm uarlı çantalarla k edisin k a­
cak ve İh tilâ l Meclisinin çalışmaya hayli düşündürecek olan bu sistem,
pısında görülen K om ite üyelerinin
koyulduğundan bu yana zihinleri mem lekette bir vergi adaleti sağla­
yorgun, h a ttâ bitkir oldukları her
kurcalayan bir meseleye el atılacak­
hâllerinden beüiydi. Saatlerin gece m ak için yapılacaktı. B üyük gelir
tı. Bu, Devlet m em urları arasında
yarısından sonra ikiyi gösterdiği sı­ sahiplerinin ödedikleri vergi, yüzde
yapılacak operasyondu. M illî Birlik
ralarda Komite üyelerinin Meclisi olarak hesaplanırsa m em ur sınıfının
Komitesi O rdudaki gençleştirmeyi
yeni terketmesi kendilerini görenleri dahi bu tabakadan fazla vergi ödedi­
bütün devlet m ekanizm asında ger­
şaşırtmış, biraz da m eraklandırm ıştı. ğini m eydana çıkanyordu. Yeni bir
çekleştirmeyi prensip olarak kabul
Konuşulan ve m üzakeresi bu saate sistem getirm ek isteyen M illî B irlik
etmişti. Bu ameUye pek yakında baş-
kadar süren mesele neydi? T artışı­ Komitesi, muayyen bir kazançtan
lıyacaktı. 27 M ayıstan bu yana, Dev­
lan mevzu böylesine önemli bir şey sonra vergiyi arttırm ayı düşünüyor­
let idaresinde yılların eskittiği ve
m iydi k i müzakere bu kadar uzun du. B u husustaki incelemeler ve ça­
yaşlan yüzünden çalışm alarında en
sürm üştü ? azından yüzde kırk fire veren kalem lışm alar ilerlemekteydi.
H akikatte, Komite üyelerinin ev­ efendilerine yol görünüyordu. Bu n Komitf» çeceli gündüzlü yaptığı
lerine bu ilk seç kalışı değildi. Ge­
çen haftan ın içinde gecelerinin büyük
bir kıam uu, kahve ve demli çaylarla
uykusuzluğa karşı koyarak geçiren
otuzsekiz subay son derece önemli
bir konu üzerinde duruyordu. Müzake
re mevzuu, emekliye sevkedllecek su­
baylardı. 20 Ağustos tarihine kadar
toplanan m üracaatlar ü m it edilen ve
emekliye şevki düşünülen m iktarın
çok üzerindeydi. Ordu, gençleşme ka­
rarım um um iyetle iy i karşılam ıştı.
B u yüzdendir k i M illî B irlik Komitesi
k a t'l neticeyi ilân etmek v m üm kün
oldugru kadar az h ata yapm ak için
geceli gü ndüzlü çalıştrfal zorunda
kaldı. K om itenin kararına göre, A l­
bay ve i a: bayların üzerinde teker
teker durulacaktı. H akikaten öyle
oldu. Binleri aşkın Albay ve Yarbay
isim isim ele alındı. Her biri üzerinde MilJi Kirlik Komitesi faaliyet halinde
inceden inceye duruldu. Kendilerinin
Geceleri de bir uyu tabiisek
içinden yetiştikleri bir müesseseyi,
A K İS , S A.ĞUSTOS 1960
14
TTTtTTA OT.FP BİTENLER
toplantılardan sonra geçeıı haftanın
sonunda yeniden bu konıılar üzerine
eğildi. Başkentte serinliyen havalar,
bir yaz boyunca, buram buram terle­
yen K om ite üyelerinin işlerini âdeti'
kolaylaştırm ıştı. Eski C .H .P Mecli?
G rubuna ait odada toplanan 38 ki.;
şimdi daha rahat çalış? biliyorlardı
Gerçi ilk günlere nazaran İşleri ço­
ğalm ış, artm ış, buna karşılık za ­
m a n la n azalm ıştı. A m a askerler, ne­
de olsa işe biraz daha alışmış, biraz
daha ilnsiyet peydalı etmişlerdi. G ün ­
lü k işler pek çabuk hâllediliyordu.
İlk tün lere nazaran araba daha sü­
ratle yürüyordu.
Kom itenin devlet dairelerinde
yapm ağı düşündüğü tasfiye ve genç­
leştirme ameliyesine bir Bakanlık
geçen haftan ın başında fiilen başla­
dı. Dışişleri bakanlığında bir kom is­
yon teşkilât kanununu hazırlam akla
meşguldu. Zorlu Dışişleri B akanının
küçük bir k rallık gibi idare ettiği ba­
k anlığa yepyeni bir şekil vermek için
11..M.M. deıı bir güniııüş
çalışm alara ririşilmlşti. B u arada,
sâk ıt Dışişleri Bakanının m irası da N öbet değiçtirm em n arifesinde
temizlenmeğe çalışılıyordu. Dışişleri
bakanlığının İçinden çıkam adığı me­ Gerçi üyeler ılık M arm ara melte­ n ın başında pazartesi günü hareket
selelerin en önemlisi. Yugoslavyadan m in i vücutlarında bol bol hissediyor­ etti. B ü tü n bunlara rağmen Yassıa-
yurda gelen göçmenlerin m allarının lardı. A m a duy duklan, şahit olduk- da sâkinlerinin ifadelerinin E ylülün
transfer meselesiydi. B ununla ilgili la n ak la hayale gelmiyen hâdiseler onunda bitirilm esi im kânsız gibiydi.
olarak yurda girmesi lftzım gelen 33 vücutlarını kızgın Ağustos güneşin­
milyon liradan şimdiye k ad ar tek bir İlk İcara.
den daha çok yakıyordu. Yassı ad ay a
haber çıkm am ıştı. Yugoslav göç­ giden heyet geçen haftan ın ortaları­ Y a s s ıa d a d a h a n i harıl çalışan heye­
menleri Türkiyeye transfer edilen na doğru hayli sâk ıt ik tid ar mensu­ tin işleri oldukça eğlenceliydi. Sâ-
m allarının k arşılığını alm ak üzere bunun o mevzudaki ifadelerini alm ış­ k ıt ik tid ar m ensuplanndaa dinledik­
bütün m üracaatları yapmışlar, bütün tı. Sâbıklardaıı bir kısmı fazla bir leri hikâyeler zam an kaybına sebep
form aliteleri tam am lam ışlardı. An­ şey söylememişti. B azılarına gelince, oluyorsa da bir hayli hoş v akit ge­
cak. aradan ayla- geçtiği hâlde ses o kadar çok atıp tu tm u şla r ve eski çirm elerini de sağlam ıyor değildi.
seda çıkm am ıştı. B akanlık bu mese­ ideal ark ad aşlan aleyhinde öylesine Kuru,, çalışm alarına cum artesi ve
lenin üzerinde ehemmiyetle duruyor­ hararetle konuşm uşlardı k i sorgu he­ pazar günleri de devam etti, A naya­
du. yetine mensup üyelerin a ğ ız la n bir sayı ih lâl suçundan ifadeleri alm an
k a n ş açık kalm ıştı. sâbıklar hakkında tevkif k a r a n ver­
di.
Soruşturma M uam elenin oldukça süratli cere­ Şim di Yassıada skitinleri ik i g ru ­
yan ettiği görülünce geçen h a fta An- ba ayrılm ıştı. B unlardan bir kısm ı
Ada sefası karadaki Merkez Soruşturm a K u m ­ nezaret altınd a bulunduruluyordu.
Q.eçen haftan ın ortalarında bir gtiıC lu ifadelerin alınm ası işinin 10 Eylüle D iğer kısm ı ise bir sorgu hâk im i
T ürkiyenin a rtık en meşhur adası kadar bitirilm esini istedi. Ancak, bu- yetkilerini haiz Soruşturm a K u m lu ­
hâline gelmiş bulunan bir k ara parça­ 'îun im kânsız olduğu ilk anlardaki nun tevkif ettiği m evkuflar sınıfuıı
sının üzerinde ikam ete m em ur edil­ sürate rağm en açıkça belli idi. Yapı- teşkil edenlerdi. M evkuflann başında
m iş üç adam yazın A nk aran m mı. 'an basit bir hesap lüzum lu zam anı Bayar ve Menderes vardı. Bayar h âlâ
yoksa Yassıadanın m ı daha serin ol­ •itaya çıkanyordu. Bu bakımdan kendisinin C um hurbaşkanı oldııfrjmu
duğunu acı acı kestirmeye çalışıyor nerkezden takviye istendi. İstenilen söylüyor, m illî iradeden bahsediyor.
lardı. Bu üç adam ın isimleri Faz; akviye deriıal gönderildi. Cumartesi K urulu tanım ıyordu. O nların hemen
(jütsen, Vecihi T önük ve Süleymaı rttnü A nkaradan k alkan bir askeri ardından gelenler İse H üküm et men­
Taşardı. H ayır, hiç bir su çlan yoktr ıçak O rhan Erdoğan, H ilm i Aygrün sup lan ve bir zam anlar karşılarına
Ne m ilyonlar vurm uşlar, ne padişa ■o M ehm et Ü noğlundan müteşekkil aldıklarını pek büyük eakavla sorgru-
yataklarında yatm ışlar, ne de şarkı >ir başka heyeti Yassıadadakilere ya çeken T ahkikat Komisyonunun
cı han ım larla cümbüşler yapm ışlaı ardım cı olarak Istan bu la bıraktı. nıalûm üyeleriydi. Tevkifine karar
dı. A m a, işte gene de Yassıadada ye Vynı uçal-ta Soruşturm a K urulunur verilenlerin -şimdilik- sayısı tkiyilz
tıp kalkıyorlar, orada ikam et ediyo’ '•aşkanı H ayre ttin Perk de vardı elli kadardı. Geriye kalan D.P. M il­
lardı. F azlı özta n , Vecihi T önük v îaşkan çalışm alan n ne safhada bu letvekillerinden başka 89 kişilik bir
Süleym an Taşar 4 n um aralı Som: onduğunu bizzat görecekti. İş b u ­ Trup daha vardı ki, bunlar Yassıa-
turm a K urulunun üyeleriydi ve 4 nu tunla bitmedi, A dadakiler soruştur rlanın ikinci sınıf sâkinleriydi. 89 1ar
m aralı Soruşturm a K urulu Anayasa inanın bir an evvel tamamlanmas- devri iktidarda düşüklere sâdık;)ne
yı ihlâl suçuyla alâk alı tahk ikatı y ü ­ için merkezden tekrat ' » 'c ı iste­ hiTf ptmiş olan gruptu. İçlerinde
rütüyordu. mişlerdi. Ü çüncü grup da bu hafta­ bir zamarun ünlü G^nel Sekreterleri
A K İS , 31 AĞ U STO S 1960
15

- -
YURTTA OLUP BİTENLER
U m u m M üdürleri, M üsteşarlan, Va­ dar tam am lanan veya tam aınlaııdığ
lileri, yüksek dereceli m em u rlan bu­ zannedilen dosyr. adedi beşyiiz idi
lunuyordu. B u n lan n arasına talihsiz­ Bunların tam am lanm ası İçin sarfedt
liklerinden dolayı bir kaç gazeteci ve len gayret hayli olm uştu. Ancak ra
spiker de k an şm ıştı. Haklaınnda, fa kaldırılan /e K urul üyeleri tara
ta h k ik a t neticesine göre Soruşturm a fından ara sıra zevkle seyredilen dos
K urulu m uhakeme veya ademi m u ­ y a la n n tekı-ar raftan inmesi işteı
hakeme k ararı verecekti. 89 1ar ara­ bile değildi. N itekim Topkapı hâdise­
sında ademi m uhakeme kararı alan­ leriyle ilg ili tah k ik a t sona erdi diye
la r derhal tahliye edileceklerdi. M il­ bilinirken geçen hafta içinde bir k i­
letvekillerine gelince onların hepsi şinin, hem de İn k ılâp H üküm etinin
tevkif olunacak ve Yüksek Adalet pek önemli şahsiyetinden bir kişinin
D ivanının huzuruna çık anlacak tı. ifadesinin alınm ası gerektiği anlaşıl­
Istanbulda bir başka grup sanık dı. Bu, İçişleri Bakanı M uharrem İh ­
ise D avutpaşadan nakledildikleri Bal- san K ızıloğlu idi. K ızıloğlu Topkapı
m um ucuda âkibetlerini bekliyorlardı. hâdiseleri sırasında İstanbul Tümen
O n la n n da soruşturması tam am lan ­ K um andanı olarak bulunuyordu. H â ­
m ıştı. B ü y ü k kısmı siyasî değil, ida­ diselerin cereyan ettiği m m tak an ın
ri suçlarla itham olunuyorlardı. D ü ­ m uhafazası onun tüm enine verilm iş­
şüklerin bazı iş ortakları da oraday­ ti. İçişleri Bakam Soruşturm a K u m lu
dı. Bunlardan bir tanesinin, meşhur nun ç a g m üzerine yeni Büyük M il­
O ğu z A k a lın günlerden bir gün ta h ­ let Meclisine gitti. İfadesi Topkapı
liye edilivermesl, doğrusu istenilirse hâdiselerini biraz daha aydınlatm ış
büyük hayret uyandırdı. O ğuz A kal ve böylece C.H.P. Genel Başk artına
K rom it adındaki şirketi vasıtasıyla hazırlanan suikast adam akıllı ortaya
Z iraa t B ankasını m ilyonlarca lira çıkm ıştı.
kafese koyan adam dı ve Dr. Sarolun b itirile n ta h k ik a t dosyalan ara­
ortağıydı. N ite k im O ğu z A k a la k a p ­
Hayrettin Perk sında 6-7 E y lü l hâdiseleriyle ilgili
tırd ığ ı m ilyonlardan dolayı Z iraat Tekelin yeni m üşterisi dosya da vardı. Üniversite olaylany-
Bankası U m u m M üd ürü M ith at Dill- la, T opkapı hâdisesinin dosyalan da
ge hak k ınd a düşük ik tid ar tarafın ­ ra fa konanlar arasındaydı.
m enin defteri yeni yeni isimlerle bir
dan dahi Meclis T ahk ik atı açılm ıştı.
hayli kabarm ış ve evvelki h afta 47. B ir d u n ışm anın hikâyesi
Şim di serbest bırakılan işte bu “zeki
sayfada olan defter geçen h a fta 63. J^a-jkentte çalışan sâdece Soruştur­
iş ad am ı" idi.
sayfaya gelmişti. Geçen h aftak i m i­
m a K urulu değildi. B akanlıklarda
Başkentteki faaliyet safirler öyle meşhur kimseler değil­
k u m la n T ahk ik at Kom isyonları da
di. Gerçi hiç değilse a d la n bir kaç
V a ^ s u u ia d a çalınm alar devam eder­ işlerini bitirm eğe ve devlet dairele­
defa Devlet Radyosunda okunm uştu.
ken A n k aradaki Soruşturm a K u ­ rinde husule gelen huzursuzluğu bir
A m a V.C. y a y ın la n sırasında... B un­
rulları da boş durm uyorlardı. H a k i­ an evvel gidermeğe çalışıyorlardı.
lar V.C. başk anlan olan talihsiz k işi­
katen geçen haftan ın ortalarında bir B u arada bir çok suiistim alin tahki-
lerdi. Başkentte bulunan Soruşturm a
g ü n yeni B ü y ük M illet Meclisinin n a gönderilm işti. B u n la n n en fazla
K u rulu V.C. ta h k ik a tım bu h a fta so­
geniş pencerelerinden bakan bazı a- ilg i çekeni eski Devlet D e m iryollan
na erdirmek üzereydi. B ü tü n araştır­
damlar, E tlik sırtlarında toplanan U m u m M üd ürü Sefa Y alçuk la ilgili
m a la r yapılmış, geriye sâdece V.C.
y ağ m u r b u lu tla n n ı zevkle seyredi­ olanıydı. Y alçu ğu n duruşm asına baş­
k u m cu ların ın ifadeleri kalm ıştı. Y e­
yorlar ve terden sırsıklam olm uş a- landı.
ni B üyük M illet Meclisinin yeçil ze­
lın la n n ı silerken h a fif h a fif g ü lü m ­ m in li salon lan bu bakım dan geçen O g ü n duruşm ayı takibe gelen
süyorlardı. G ülüm siy enler, Yüksek pek çok m eraklı vardı. A n k ara A d li­
h a fta içinde pek çeri? korkak ve zayıf
Soruşturm a K urulunun A nk arada ye S aray ın d a İk in ci Asliye Ceza sa­
ad ım larla çiğnendi. Keseleri pek k a ­
k a la n ve başkentin boğucu sıcakla­ lonunda yapılan duruşm ada Y alçu k
barık olan bu zevatın yürekleri, ay­
rın a göğ 11s germek mecburiyetinde son derece sâk in görünüyordu. G ri
nı derecede büzülm üştü. V.C. B aş­
olan üyeleriydi. H a fta la r vardı k i bir elbise giym işti. B iraz şişm anladı­
kanı a n y la birlikte ifadelerine m ü ra ­
başkent bir tek dam la yağ m u r gör­ ğı göze çarpıyordu. Y am n da oturan
caat edilen bazı Belediye B a şka nlan
memiş. h a fta la r vardı k i A n k ara k ız­ iri y a n adam D .D.Y. nin Malzeme
da mevcuttu. P a rtiza n lık la n y la ta ­
gın Ağustos güneşinin tesirinden Dairesi Başkanıydı. O nun yanında
nınm ış Belediye B a şk a n lan birer bi­
kurtulm am ıştı. Soruşturm a K u m lu ­ yer alan İse U m um M üd ür M uavini
rer ça ğ ın la ra k sorguya çekiliyordu.
nun cefakâr üyeleri y ağ m u r ve se­ Enver Mersinlioğluydu. H er llç sanık
rin lik getiren b u lu tla n m em nuniyet­ Zoraki tfryaki.. da düşünceliydi. İddianame, doğrusu
le seyrediyorlardı. S âk ıt ik tid ar m en­ g o m ş tu r m a K uru lu nun işi bir an ev­ İstenirse yenilir y u tu lu r dnstefi de­
suplarının soruşturm alarını yapan vel tam am lam ağ a çalışması, bu­ ğildi. Y alçu k la ilg ili olarak bir tra­
ve h a k la n n d a m uhakeme k a r a n ve­ nun İçin azam i gayreti sarfetmesi ve vers meselesi ortaya atılıyordu. G ö­
rip vermemeğe yetkili olan heyetin hergün yeni bir ihbarla yeni bir me­ rünüşte bunun önem li bir şey olm a­
başkentte kalan üyeleri hakikaten selenin ortaya çıkm ası K u m lu n B aş­ dığ ı zannedilebilirdl. Z ira eski tra ­
pek sıkıntılı, daha doğrusu sıcak kanı H ayrettin Perki zoraki tiryaki verslerden çubuk dem iri ve saç yap ıl­
günler geçirmişlerdi. A llahtan k i işin yapm ıştı. Perk işe başladığında si­ m ası işi o firm aya değil, bu firm aya
sonuna v a n lm a k üzereydi. Y a ğ m u r gara İçmediği hâlde a rtık günde bir- verilmişti. Bunda elle tu tu lu r bir k u ­
b u lu tla n y la beraber netice de yakla­ buçuk paket içiyordu. “27 M ayıs” si­ sur yoktu. Ancak, bir rapor İşi altüst
şıyordu. garasının bı'rbuçuk paketi, saçların­ etmekteydi. Teknik elemanlardan
B ü y ü k M illet Meclisinin kapısında daki ak lar gün geçtikçe çoğalan B aş­ k u m lu bir heyet bu işin en ucuz na­
nöbet tu tan y akışıklı paraşütçü teğ- k ana vız gelmekteydi. Şimdiye k a ­ sıl yapıl? cağını belirtm işti. B una

A K İS , 31 AĞUSTOS 1960
-YT lîTTA OLUP BİTENİ,ER
rağmen İş, E yüp A ğaoğlu adında bi­ bi- U lay sâdece bakanlığın işleriyle dan -nıdiği süt burnundan gelmişti.
rine verilmiş ve bu yüzden devler u ğraşm akla kalsa gene de İyiydi. Ge­ B akanlık ta işler öylesine k an şık , öy­
müessesesi k a b a n k bir ziyana sokul­ neral sık sık '"1111 B irlik Komitesinin lesine kt...nekes İçindeydi ve öyle o-
m uştu. D iğer bir iddia, Tacettin Kor- toplantılarına da katılıyordu. Dognı- y uıılar oynanm ıştı ki, açılan her do­
rııan adında birinin ihbar m ektubuyla su istenirse bütün öm rü düzen içe­ laptan kesif bir toz yığuııyla birlik­
İlgiliydi. Bu zat Avusturyanın Rila risinde gedmiş olan bir askerin bu işe te bir sürü de çirkef akıyordu. Her
şirketine sipariş edilen vagonların alışması kolay olm am ıştı. Hele U laş­ dosya ’J İrkaç kişinin cebine inen mil-
çürük ve işe y a la m a z olduğunu U- tırm a B akanlığı gibi m irası pek kan- yonlann dalavereli hesaplanyla do­
m um M üdürlüğe bildirm işti. M ektup şık. çetrefil bir bakanlığın işlerini doğ luydu. U lay İşe başladığında bir as­
sahibi sonunda haklı çıkmıştı. Şaşı­ ru dürüst yürütm ek ilk günlerde ken­ ker gibi hareket etti. B akanlık oda­
lacak şey, m ektubu “Teftiş Heyeti­ disine im kânsız gibi gelmişti. Sonra sının arkasına düşen toplantı salonu­
ne” havale eden parafın kim e ait ol­ sonra işe ve yorgunluğa alışan se­ nun kapısı yanım işlerin gidişiyle il­
duğunun bilinmemesiydi. M ektup a- vim li general y a k ın la n n a “ih tilâ l gili birer tablo koydurttu. U laştırm a
lınm ış, heyete sevkedilmiş, buna ra ğ ­ yapmak, yürütm ekten çok daha ko­ B akanı ta h k ik a tla ilgili safhayı bu
men hasır altı edilmişti. Z arar 60 bin laym ış” demeğe başlamıştı. tablolardan kolaylıkla tak ip edebi­
dolâr civarındaydı. Sanıklardan hiç böğilşlü sandviçini iştahla ısırıp, liyordu. K ırm ızı, yeşil ve siyah m ü ­
biri m ektubun altınd aki parafı ta n ı­ bir yudum so£ıık avran içtikten son- rekkeple çizili ikişer metrelik tablo­
m ıyordu! larda. her giln yeni bir değişiklik lıu-
Ü ç sanığın duruşm a esnasında en «ul» gelmekteydi. K ırm ızı çizgiler
yüksek sesle söyledikleri söz "Ben yüksek Soruşturm a K uruluna, yeşil­
suçsuzum ” cümlesi oldu. Tahliyeleri­ ler Savcılığa, iiy a h la r ise T ahkik
ni İstiyorlardı. Yalçuk, m evkuf oldu­ Komisyonla n n a havale edilen yolsuz­
ğundan avukat tutam adığını, h a ttâ lukları gösteriyordu
neden mahkemeye sevkedildiğini bile
l>em iryollannın hikâyesi..
doğru dürüst öğrenemediğini belirt­
ti. D osyalan incelemesine im kân k a b lo d a D .D.Y. ile ilgili kısmı Tav­
yoktu. M üdafaasını yapam ıyacakt. şancılda yapılan satınalm adaki
B u yüzden serbest bırakılm asını şid­ yolsuzlukla başlıyordu. Bunun m ail
detle arzuluyordu. Ne çâre k i Yal- portesi 100 bin lira kadardı. R a k a m ­
çuğun arzusu yerine getirilemedi. lar yavaş yavaş yükseliyor, sâk ıt ik ­
Savcı m evkufiyet sebeplerinin k a lk ­ tidar m ensuplan tarihler ilerledikçe
m ad ığın ı beyan etmiş, mahkem e he­ cebe atm a hususunda ihtisas sahibi
yeti savcıyı hak lı görm üştü. oluyorlardı. Tavşancıl hikâyesini,
Mehmet K avalsam da adının kanş-
D ibi delik ambar.. tığı, " 0 m ilyon liralık bir "k a n ta r
’J'a h k ik a tı sona eren meselelerin m u ­ ıııes.-lesi” tak ip etmekteydi. Bu dos­
hakemeleri görülürken, B akanlık ­ ya tam am lanm ış ve Yüksek Soruştur
larda da incelemelere devam edili ma K uruluna verilm işti. Daha sonra
yordu. Geride bırak tığım ız hafta için­ 15 adet konkasör satın alınm ıştı. Bu
de U laştırm a B akanlığı tahkik heye­ satın alm a da bir âlemdi. B irkaç m il­
ti âdeta bir rekor kırdı. H em B akan ­ yon lira, alış verişte cı-tadan yok ol­
lık ta k i ta h k ik a tın büyük bir kısm ını muştu. K im in cebine girdiği belli de­
tam am lam ış, hem de el koyduğu sui­ şildi. D .D.Y. ilo ilgili yolsuzlukların
istim aller yönünden ak ıl alm az bit adedi 34 idi. Bunların kim isi küçük,
sayı elde etm işti. B akanlık la İlgili kimisi büyüktü. Bu yolsuzlukların
suiistim allerin adedi yüzün üzerin­ para olarak portesi bir m ily a n n üze­
deydi. T ahk ik at heyeti Başkanı dos rinde bulunuyordu. Hele bir vagon
y a la n bir kere daha gözden geçirip alım satımı, daha sâkıt ik tid ar zam a­
sonuncusunu kapadığında bayağı ter­ Muharrem 1. Kızıloğlu nında dillere destan olm uştu. İdare­
lemiş ve işin bu derece vahim oldu­ nin im za koyduğı- 931027120 sayılı
C anlı şahit
ğu n u şimdiye k ad ar anlıyam adığını anlaşm ayla 40 tane sarnıç vagonu a-
sezmişti. Suiistim aller dibi delik bir lınm ası k ararlaştın lm ıg tı. Bu vagon­
am bara benziyordu. ı-a U lay derin bi- nefes aldı. Nefes lara hiç ihtiyaç olm adığı hâlde bövle
N itekim , geçen haftanın başuıda hem boğazına takılan lokm anın ay­ bir alış verişe idareciler nedense lü­
şahane Bakan masasının basında sö- ranın zoruyla mideye inmesinden, zum görmüşlerdi tşin para olarak
ğüşlü sandviçini iştahla ısıran lâci­ hem de günlerdir beklediği bir habe­ değeri 5 milyen 600 bin liraydı O sı­
vert elbiseli, u fa k tefek adam da bu rin gelmesinden ötürüydü. U laştırm a ralarda para k u rlann da vapılaıı bir
dosyalan tetkik ederken başım iki bakanlığında «âk it ik tid ar mensupla­ değişiklik İşin m ali portesini 15 mil-
tarafa sallam aktan kendini alam ı­ rıyla ilgili suiistim allerin hemen von liraya yükseltm işti. Bugün aynı
yordu. U fa k tefek adam İn k ılâp H ü ­ hepsi -hepsi demeğe kimsenin dili vagonlar rstmtea 9 m ilyon liraya sa­
küm etinin U laştırm a B akam Sıtkı varmıyordu. Ç ü n k ü hiç um ulm adık tın alınabilirdi. B ir de ortada aracı­
Ulaydı. Y üzündeki k m ş ık lık la r 27 '•erden bir şey çıkıveriyordu- m eyda­ lara verilen 3 m ilyon liralık m eblâğ
Mayıstan bu yana biraz daha artmış, na ç ık a n lm ış ve dosyalar hazırlana­ vardı. Xe aracılar, ne de bu paranın
am a U lay geçen üç ay içinde daha rak ilgililere tevdi edilmişti. A rtık liç in verildiği biliniyordu Sarnıç va­
dinçleşmişti, ö ğ le yemeğini ekseri bakanlıkta, hay at normale avdet gon hikâyesini parası peşinen ödenen,
günler ik i adet söğüşlü sandviçle ge­ -decek. günlük işler iaha süratle yü- ancak Türkiyeden içeri elrip rirnıe-
çiştiren Bakan, hiç değilse 14 saat t ütülebiİPcekM U laştırm a B akanı en dlği hâ'ft Nlinemiyen 9 buldozer ile
çalışmak zorunda kalıyoı çök buna seviniyordu. Zira, tâbir 3 skere^nerin hikâyesi tak ip ediyor­
la fı çok erken kalkan -hoı caizse, 27 M ayıstan bu yana anasın­ du. Bu dosyalan okudukça Ulaştır-
A K İS. Sİ AĞ U STO S 196(1
YURTTA OLUP BİTENLER
m a B akanın ın y üzü biraz daha k ırı­ b a ş b a k a n lık m üsteşarıyla belâda de­
şıyor, baş sallam aları biraz daha a r ­ ğildi. Menderes de P.T.T. yi m üşkül
tıyordu. d u ıu m da bırakm ıştı. B u bir im ar
işiydi. İm arcı Başbakan, Istaııbulun
B uharlı m akineler festivali..
İm a n için lüzum lu parayı bulm akta
O o n ra Devlet Dem iryolları idarecile­
sıkıntı çekiyordu. Colomb’un yum u rt­
ri büyük Lir ham le sevdasına k a­
lam ası lâzım dı. Bu defa Colomb P.T.
pılm ışlar ve medenî memleketlerin
T. Genel M üdürlüğü oldu. Geııel Mü-
seviyesine ulaşm ak için evvelâ de­
iürltiğre verilen bir emirle, İstanbul
m iryollarını buharlı makinelerden
Belediyesinden hayâlî bir tak ını arsa­
k u rtarm ak lâzım geldiğini ileri sür­ lar satm alındı ve karşılığında 6 m il­
müşlerdi. Elbette k i k alk m an ve n u r­ yon 994 bin lira ödendi.
lu istikb âl yolunda Uerliyen bir Tür-
kiyede n u rlu istikb âli lokomotiflerin A k ra b a sevgisi..
k öm ür dum anıyla k arartm ay ı iste­ p .T .T . Genel M üd ürlüğünün sâk ıt
mezlerdi. Hemen faaliyete geçilmiş ik tid a r m ensuplarıyla olan alışve­
ve bir A m erikan firm asıyla anlaşm a­ rişi bunlardan da ibaret değildi. D.P.
ya varılm ıştı. A n laşm a o kadar zor idarecilerinin gözde adam ları bu Ge­
olm uştu k i alın teri dökenlere bu işi nel M üdürlükle son derece iyi anlaşı­
başardıkları için tam 90 bin lira ö- yorlardı. Meselâ A dana Valisi T ur­
denm işti! İşin garibi, daha ayı dol­ han K apanlının Balıçelievlerdeki dört
m adan A m erika H ük üm e ti bahis ko­ k atlı apartm anı postahane olarak k i­
rusu firm anın böyle bir anlaşm ayı ralanm ış ve y ıllığ ı 160 bin liradan ol­
yerine getirecek kudrette olmadığını. m ak üzere ik i y ıllık k ira da peşin ve­
Dizel lokom otif im âlinde bu kadar rilm işti.
ağ-ır bir y ük altın a giremlyeeegini
Hele Bay arın akrabalarından biri
belirtm iş ve nurlu istikb âl yolcularım
olan Feyyaz Söker adındaki zat P.T.
ik az etm işti. İstenilen 90 dizei loko­ S. Yalçuk adliyede T. idaresiyle pek iyi anlaşm ış ve gö­
m otifti. Ancak, anlaşm a yapılan şir­ B ir sıçrarsın çekirge rülm edik kalkınm ad a tu zu bulunm a­
ketin bunun ondr birini im âl etmeğe
sı için sâdece ve sâdece birkaç m il­
gücü yoktu. H a k ik a t anlaşılm ış ve
yon liray ı cebine indirm işti. Bahis
vaziyete el konm uştu. Bilinen, arabu­ şirket mümessilleriyle tem asa başlat­
konusu iş Ericson firm asının Türki-
lucuların alın terleri m u kabili öden­ m ıştı. İstenilen, m üh im bir meblâğ:
yenin m uhtelif vilâyetlerinde k u ra­
m iş 900 bin liranın ortadan kaybol­ değildi. İk i milyon Ura mukabilinde
cağı 52 otom atik santral işiydi. 1955
duğuydu. şirketin arzuladığı mukaveleler avuç­
yılında Ericson’la im zalanan bir an ­
Dizel lokomotiflerinden hızını ala- larına bırakılacaktı. R ah a tla rın a düş­
laşm aya göre bu İş 15 milyon dolâra
m ıyan idare, talihini bu kere başka k ü n A n ıerik a hlann bu parayı ver­
yapılacaktı. Ne var ki bütün tesisler
yerde denemişti. 130 vagon alm ak memeleri im kânsızdı. Ayrıca sâkıt
gibi b u lla r da biraz beklemişler ve
için harekete geçmiş ve D em iryolla­ ik tid a r m ensuplarını pek iyi tanıyor­
kurulm ağa başlanacakları sırada u-
rının gücünü kalk m an Türkiyedeki di lardı. K orur bundan başka radyo is­
fak bir değişikliğe uğram ışlardı. F i­
ger müesseselerle eşit hâle getirmek tasyonları için gerekli ik i binayı da
a t 15 değil, artık 24 m ilyon dolârdı.
m aksadıyla kesenin ağzını açm ıştı. inşa ettirecekti. Böyle bir pazarlığa
İlk yıl idenmesi gereken 800 bin do-
130 vagon alınm ağa alınm ış ve karşı­ can dayanm azdı.
lâr güçlükle tem in edilebildi. B u ara­
lığında tam 25 m ilyon lira ödenmişti. Korur, İki m ilyon liray ı aldıktan da malzem enin 1 mUyon dolâr kıym e­
A ncak aradan pek az zam an geçince sonra bir dakika durm adı. P.T.T. Ge­ tinde olan kısm ı Türkiyeye getiril­
vagonların foyası m eydana çıkm ıştı. nel M üd ürün ü ça ğ ırttı ve Adanayla m işti. İşleri organize eden B a y an n
V agonlar dünya piyasasında alıcı Mersine birer Radyo istasyonu k uru l­ yeğeni Sökerdi. Sökerin komisyonu­
bulam ıyan ve sahiplerini k ara düşün­ m ası için gerekli hazırlıklara başlan­ nun ne k ad ar olduğu henüz anlaşıla­
celere saplatan m allardı. Şöyle bir m asını söyledi. K ararın B akanlar m am ıştı. Derken. Ericson firm asıyla
revizyondan geçirildikten sonra k a l­ K urulundan çıkm ası kolaydı. B aş­ ikinci bir anlaşm aya daha girildi. Bu
k m an Türkiyeye gönderilm işti. A lan bakanlık M üsteşarı üstelik istasyon­ defa Türkiyede j i r de telefon fabri­
ve satanın bu alış verişten m emnun ların inşası için 500 bin lira veriyor­ kası kurulacaktı. Şirkete bu im tiy az
olduğu âşikârdı. M em nun olmayan. du. İnşaata başlandı. A ncak para ye­ da Söker tarafın dan alınm ıştı. Ancak
D em iryollarına kucak dolusu navlun terli olm adığı için bina temeller üze­ işlerin tık ın n d a g ittiğ i bu sıralarda
ödeyen vatandaştı. rin Ge İki m etre bile yükselmeden K o­ bay Sökerin karşısına bir rakip çık­
K urulacak radyolar.. rur ikinci bir emirle P.T.T. bütçesin­ tı. R ak ip bir başka ek ipti ve yüzde
rp a h k ik a t devam ederken, araştır­ den ik i milyon lira ayrılm asını temin onculuğuyla meşhurdu. F a tin R üştü
m ayı yapanlar oldukça iy i ta n ı­ etti. Bu arada Am erikan şirketi is- Zorlu ve Polatkan, Ericson firm ası­
dık ları isimlerle de karşüaşıyorlar- asyonlann kurulm asıyla alâk alı nın karşısına bir Fransız firm ası çı­
dı. Bu fasılda ilk arzı endam eden malzemeyi İskenderun lim an ına in­ karm ışlardı. İk i tarafın da niyeti doğ-
cakalı Başbakanlık m üsteşarı A hm et dirm işti. B inaların bitm esini bekli­ ııısu aynıydı. A lınacak ondalara ba­
S alih K orur oldu. K orur yüz görüm ­ yorlardı. P.T.T. Genel M üd ürlüğ ü an ­ kılıyordu. Y alnız bu defa Polatkan -
lü ğ ü olarak ik i m ilyon lira alm ıştı. cak bir milyon lira bulabildiğinden Zorlu düosu biraz geç davranm ış ve
Mesele, A dana ve Mersinde k u ru la ­ inşaat tam am lanam am ıştı. Şirket bilmeden b a şlan n ı kayaya çarpm ış­
cak radyodifiizyon postalan mesele- bir taraftan sıkıştırm aktaydı. Korur lardı. B ayaı k alk m an Türkiyeye bü-
siydi. Bir A m erikan şirketinin Tür- işin kolayını buldu ve Genel M üdür­ \11k fay d a la n dokunacak bu fabrika­

kiyede radyo istasyonları kuracağını lükle Am erikan şirketini karşı kar nın Ericson tarafından kurulm asını
evvelden haber alan K orur derhal şıya bırakarak ortadan çekildi iriy o rd u . İş Bayarın isteği üzerine
faaliyete geçm iş ve özel adam larını Genel M üd ürlüğün başı sâdece böylece hâlledildi.

A K İS . St A Ğ U S IO Z m o
J8
YURTTA OLUP BİTENLER
ti m ânasını taşıyan bu tem aslara a-
ş ın reklâm havası vermek ik i tara­
fın da hoşuna gitm iyordu. Tabii or­
tada gizli kapaklı bir husus yoktu.
Bu bakım dan ziyaretler, vukuundan
sonra um um î efkâra duyuruluyordu.
D ikk at edilen, hâdisenin vukuundan
once güri lttt kopm asını önlem ekti,
tnönü ile Gürsel arasındaki her te­
mas, ister istemez geniş akisler do*
■Hıruyordu.
O sabah İnönüyü, adadan sekizde
kalkan ekspres vapurda görenler bi­
raz şaşırdılar. Bu, m utad olm ayan
bir m anzaraydı. C.H.P. Genel B aşka­
n ı bu yıl tam tatil fırsatı buduğundan
Ulaştırma Bakanlığı binası şehre pek, am a pek nâdirön iniyordu.
K iril çam aşır deposu İn d iğ i zam an da, doğrusu sekiz va­
purunu seçmiyordu. İnönü vapurda,
kendisine refakat eden A li Sohtorikle
B u n la n okurken sandviçini b iti­ başa görüştüklerini bildirdiğinde bü­ konuştu, gazeteleri karıştırdı, denizi
ren sevimli Bakan, neticelenmiş bir tün gazetelerin Devlet Başkanını ta ­ seyretti. Zihninin meşgul olduğu se­
başka tah k ik a t dosyasına el a ttı ve kiple vazifeli m uhabirleri ,yürekleri­ ziliyordu. Köprüye ç ık tık ta n sonra
gülmekten kendisini alam adı. Dosya nin ağızlarına geldiğini hissettüer. A li Sohtoriğtn yazıhanesine g itti ve
Hava Yollarına aitti. Sabık B aşbaka­ H a ftan ın en m ühim hâdisesini bir bir sade kahve içti. Devlet Başkanıy-
nın H ava Y ollarına olan borçlarının defa daha atlam ışlar, ziyaretten ha­ la randevusu saat onda olduğundan
listesini İhtiva ediyordu. Devlet hesa­ berdar alam amışlardı. A ym hâl baş­ önünde biraz zam an vardı. Yazıhane­
bına yapılan yolculuğun dışında Men­ larına '»undan üç h a fta kadar önce. de oyalandıktan sonra, tam onda
deres ve ailesinin T ürk H av a Y olları­ Devlet başkanı C.H.P. Genel Baş- Floryada olacak şekilde yola çıktı.
na tam am ı tam am ın a 25 bin 364 lira kanını HeybeUadadaki evinde ziya­ H akikaten, bindiği k ırm ızılı sarılı o- '
bagaj borcu vardı. A y n c a Beyfendi- ret ettiğinde gelmiş, o zam an da tom obil Floryaya geldiğinde ona bir
nin em ri şahaneleriyle bazı aileler görüşmeyi evvelden öğrenememişler­ kaç dakika vardı. Y ollarda polisler
hava Y ollarında bedava seyahat et­ di. Hem bu sefer foto ğraf çektirmek bulunuyordu. Şotör, Devlet Başkanı-
me im tiy azına sahip kılınm ışlardı. de kaabil olm am ıştı. H iç olmazsa nın nerede oturduğunu onlardan sor­
Bunların başında Yardım cı ailesi gel­ Heybeliadada bir şipşakçı hâdiseyi du. Gürsel, vaktiyle Kem al A y günün
mekteydi. tesbit edebümişti. Floryada şipşak­ ikam et ettiği köşkü seçmişti. B ina
S â k ıt İk tid a r m ensuplarından Ko- çı da çıkm adı ve ik i devlet adam ı güzel bir parkın içindeydi ve h a k i­
ta m bir sükûnet içinde görüştüler. katen m anzara insana huzur veriyor­
raltan ve ailesinin başına üşüştüğü
S ır iyi saklanm ıştı. D oğrusu isteni­ du. İn ön ü daha sonra, evi pek beğen­
U laştırm a B a ka nlığının bir Genel
lirse iki rhbahın hirhirlerini ziyare­ diğini. hâlâ kendi bildiği halindeyse
M üd ürlüğ ü daha vardı. Denizcilik
Bankası Genel M üdürlüğünde K o m i­
tan ailesi sefa sürm ekteydi. Bunların
al attık la rı da, oldukça y ü k lü ve sağ­
lam kazançlardı. Meselâ K rupp fab­
4 % rikalarına ısm arlanan şilepler k arşı­
m/ lığında 22.5 m ily>n lira ödenecekti.
9 P aranın büyilk bir kısm ı ödenmişti.
A m a aradan ta m a ltı y ü KeçtiSi h â l­
de şileplerden h â lâ haber yoktu. D o ğ­
rusu işin b u tarafın a T ah k ik at K o ­
misyonu üyelerinin de a k lı erm iyor­
du. İşte bir bityeniği vardı a m a o k a ­
dar güeel k am ufle edilm işti ki bu ye­
n iğ i bir tü rlü yakalıyam ıyorlardı.
Herhalde “Yasamda D uruşm aları
m n suiistimallerle Ügili kısm ı pek\ğ-
lenceli geçecekti.

Demokrasi
İyi saklanan sır
Q e çe n haftanın ortasında bir gün
öğle v akti İstanbul radyosu A n a ­
dolu Ajansından naklen C.H.P. Ge­
nel B aşkam nın Devlet Başkanı Ce­
m al Gürseli Floryada ziyaret ettiğini
Org< noral Gürsel yazın yar^, urluğunu çıkarıyor
ve ik i devlet adam ının bir süre baj- Sezuı ı» hak k ı 8 t u n a

A K tH . 31 AÖVUTOB 1960 19
K«r G ö r ü ş

Meclis llaniNiııa Kurulu


Turgut YEÖENAGA

J^JBH B irlik K o m lt« J memleket letvekillerine ve Ayan Meclisi üyele deceklerl ilgili insanları seçmek.
idaresini ele ald ığı tarihten iti­ rine atadıkları m alum atı temin et­ Eski T.B.M.M. komisyon çalışm ala­
baren birçok müesseseyi yeniden mek. K urulun bu faaliyetine talep rına yalnız devlet m em urları Lştl-
organize etm e yoluna girdi. vukuunda İlgili devlet daireleri de râk ederdi. A m erika Parlâm ento­
B ütün temennim, yeniden orga­ yardım ederler. Temin edilen m alû­ sunda ise ilgili halk da iştirâk ede­
nize edilen bu müesseseler iyi gele­ m at şahsi değilse tabettirilerek bilir. VVashlng-ton gazetelerinde gö­
neklerle takviye edilsin ve bu gele­ meclis üyelerine dağıtılır. Talıedi- rürsünüz: Mecliste X komisyonu,
nekler devamlı olsun. leıı İm broşürlerden birkaç tane dc Y kanununun aşağıdaki yazılı m ad­
ben alm ıştım . Senatör sonııuş: “ A- delerini görüşm ek özece şu ta rih in ­
Son zam anlarda M illi Birlik Ko­ ıııerika Birleşik Devletleri ve Kııs- de saat 1 0 da toplanacaktır. Fikir
m itesinin bir Danışına Kurulu kur­ yanııı senede ihraç ettikleri petro­ beyan etmek is ti,ven ilgililerin m ü­
m a kararı aldığı söylentileri dolaş­ lün m iktarı ne kadardır? Memle­ racaattan. Bu ilân üzerine 100 kişi
m aktadır. Kanaatimce, böyle bir ket, ton ve dolâr olarak oıı senelik m üracaat eder, fakat komisyon 2 0
kurulun T.B.M.M. bünyesinde dai­ mukayesenin hazırlanm ası..” Başka kişiyi dlnliyecektir. Müracaat eden
m i surette yer alm ası ve yeni ha­ bir soru: “K rutçefln Anıerikaya 1 0 0 kişi arasından dinlenmesi gere­
zırlanan Meclis iç T üzüğünde de yaptığı seyahatin dünya memleket­ ken ‘*0 kişiyi D anışm a K urulu se­
benliğini kazanm ası son derece lerindeki etkileri Biı som da­ çer. Komisyon toplanır, m em urlar
faydalı olacaktır. ha: “ Devlet teşekküllerince üreti­ ve İlgili halk dinlenir. Konuşm alar
Demokrasi, halkın kendi seçtiği len enerji m aliyeti İle hususî nıiics- zapta geçer. Böylece o günk ü ko­
temsilcileriyle idare edilmesi demek seselerde üretilen enerji m aliyetle­ misyon çalışm ası bitm iştir. Komis­
olduğuna göre halk, âlim den ziya­ rinin m ukayesesi?.” Vtıkardaki m i­ yon tekrar toplandığım la zabıtlar
de sağduyu sahibi, kendisini temsil sallerden de göriieceği gibi, İki k u ­ tetk ik edilerek tartışm alar yapılır
edebilecek İnsanları seçecektir. Bu m la sorulan som lar um um iyetle ve kanun tasarısı en uy’gun şeklini
şekilde tevekkül eden meclislerin tekniktir. K tır 'I karar organı de­ alarak parlâm entoya sevkedillr.
ilm i seviyeleri arzu edildiği kadar ğildir. N ihai karar milletvekilleri-
yüksek olamaz. Esas olan, seçile­ S — A m erikan vatandaştan ta ­
nüıdtr.
nin sağduyusu, hüsnüniyeti ve top­ raf ından gerek milletvekillerine,
‘î — Meclis Komisyon çalışm a­
lum u ta n ın a s ı gibi v asıfla nın böyle gerekse D anışm a K uru lu na sorulan
larında m illetvekillerinin temas e-
sualleri cevaplandırmak. Danışm a
bir heyetin bilgisi ve mesaisi ile
takviye etm ektir. K u m lun u n hu faaliyetinin gayesi
hem halk a hizmet, hem de ‘•Tarlâr
Eskiden bu m ahzuru gidermek ınento H er Şeyi B ilir” fik rin i yaya­
İçin partiler aday listelerini h a tır­ rak meclisin halk indindeki İtibarı­
larlarken lıer meslek erbabından nı arttırm ak tır.
Mecliste tem slld bulundurm aya 11E 1.K E S
H a lk tarafından som lan sualler
gayret ederlerdi. B u hâl. vilâyet ça­ saçm a dahi olsa m uhakkak cevap­
pım la da böyle olurdu. landırılır.
Yeni seçim usûlü büyük ih ti­
İşte, bugün M illi Birlik K om ite­
m âlle nisbi olacağından bazı mes­
sinin, y a n n da seçimle gelecek mec­
lek erbabının Mecliste hiç temsil
lisin ihtiyacı olan yeni bir kurul.
edilmeme ih tim âli de m evcuttur.
tik D anışm a K urulunun tesbi-
Bu noksan ancak Meclis D anışm a
tinde titiz davranıl m alıdır. K urul
K urulunun mevcudiyeti ile karşıla­
üyeleri “otorite” tâb ir edilen fik ­
nabilir.
ren, zihnen m iadını doldurmuş, e-
Am erikan Parlâm entosunda "Le- nerjlsl tükenm iş zevattan m üteşek­
glslative Reference Bureau” adın­ kil olm am alıdır. K ural üyelerinin
da bir da uşnıa kurulu m evcuttur ytilfpek tahsilli, vasat meslekî bilgi
ve İmi kurul, .Meclis Kütüphanesine sahibi ve Hıııl araştırm a yapabile­
bağlıdır. cek statüde ol m a la n kâfidir. A ksi
LefcLslative Relerence Bureau 80 hâlde m illetvekilleri o n lan değil,
kişilik bir mütehassıs heyetinden unlar m illetvekillerini çalıştırm aya
m üteşekkildir. Bunlardan SO'u h u ­ kalkışırlar. Böyle bir heyete “Y ü k
kukçu, geri kalanı da İktisatçı, m ü ­ sek Ş ûra”, “ D ivan” vesaire glM
OKVYOR İsimler vermek hatalı olur. M alûm ­
hendis, istatistikçi gibi m uhtelif
meslek erbabıdırlar. K urulun vazi­ dur kİ bizde yüksek isim li kurullar
feleri şunlardır: çalışm ak şöyle dursun kım ıld am a­
1 — Siyasete karışm adan m il­ m ak geleneği ile m alûldürler.

A K İS . 31 A Ğ U S T O S 1960
W
Deniz K öşkünün bunun yanında y a­
van k ald ığım belirtti ve hayretini
ifade etti:
Demek, Belediye Başkanlan-
n ı böyle kâşanelerde oturtuyorlar-
mıg.."
Bu, b ü tün öm rü m ütevazi geçmiş
bir adam ın sam im i şaşkınlığıydı.
în ö n ü y ü bir yaver kapıda karşı­
Başgilden
ladı. Gürsel m isafirini bahçede bekli­
yordu. Devlet Başkanı açık ta bir
köşe hazırlatm ıştı. Acaba İn ön ü ora­
da m ı oturm ak isterdi, yoksa İçeriye
Koral tana
m i girm ek ? C.H .P. Genel Başkam
içeriyi tercih ettiğin i ifade etti. îk i
devlet adam ı orada, başbaşa, kırk-
beş dakika müddetle görüştüler. D a ­
Mektup
h a sonra, gazeteciler kendisini sıkış­
tırdıklarında İn ön ü her hangi bir bil­ g ı l haftanın başında Yeni G ün ve
gi vermedi. D t / le t Başkanıyla görüş­ Tercüm an gazeteleri pek eğ­
m ekten m em nundu. B una m ukabil lenceli bir m ektup neşrettiler. Ba­
Gürsel m ühim bir meselenin görüşül­ his mevzuu m ektup, Yeni Sabah
m ediğini, bunun bir ahbap ziyareti İfa/.*-te*inde bugünlerde Mânevi-
olduğunu belirtti. H akikaten, kırkbeş y atçılık m evzuunda seri makaleler
dakika içinde m üh im meseleleri ta r­ neşreden Ord. Prof. A li F u a t Baş-
tışm ak kaabil değildi. A m a ik i siya­ gile a ittir ve sâbık ik tid arın en dü­
set adam ının havadan sudan konuş­ şük başlarından R efik K o m ita n a lıitap etmektedir. Eğlenceli m ektubun
m adıkları da m uhak k ak tı. bir de eğlenceli muhtevası vardır İd m aneviyat mütehassısı Ord. Prof.
A y nı gün ik i buçuk saat sonra A li F u at Başgilln, m aneviyat kadar -belki daha da fazla- m addiyat üze­
în ö ııü oğlunun Maltepedeki evinin rine İmal-i fik ir ettiğini ortaya koym aktadır.
iskelesinden çivileme atlayışını ya­
pıyordu, H ikâye şudur: Jlâne vly âtçı Ord. Prof, ün G alata yolcu salonu
i karşısında takriben 500 bin liray a m alettiği bir iş hanı vardır ve bu
"m ütevazi guy nm enkul'’ Ord. Prof, a senede 100 bin lira gibi ufacık
Politikacılar bir gelir sağlam aktadır. -Beş senede am orti olan lılr gayrim enkul !-
llayal ve hakikat Ancak Ord. Prof, ün k u la ğ ın a bu m ütevazi gelir k ay n ağın ın istim lâk
edileceği fısıldanm ıştır. M aneviyatçı hoca, hemen kafasını çalıştırm ış,
( K ap a k ta k i rü y a ) büyük ve ham iyetli Meclis Başkanına hitaben bir m ektup kalem e a l­
Q e ç e n haftan ın başlarında bir gün, m ıştır.
vazifeyle Yassıadaya gidip ora
sâkinleriyle tem as fırsatım bulanlar Hocanın fik r i zikrini teyld edecek m ahiyettedir. Madem kİ bina
k arşılarına çık arılan bir adam ı gör­ istim lâk edilecektir, o hâlde en uygun şartlarla istim lâk edilmelidir.
düklerinde yüreklerinde eziklik his­ Ord. Prof. A li F u a t B aşgll m ânevlyatın değil de m addiyatın e»*as ol­
setmekten kendilerini alam adılar. A- duğu nu savunduğu sıralarda binasına bir fia t da biçm iştir: 1 milyon
dam ın dış görünüşü alışılm ış dış gö­ 500 bin Ura... Ne m ütevazi rakkam !..
rünüşünden hay li değişikti. Beyaz­
laşm ış saçları, yuvarlak yüzünün or­ Bu isteğinin hemen arkasından tehdidi de ihm al etmeyen Ord.
tasından ileri fırlayan iri ve biçimsiz Prof, ün şu satırları şahsiyetini ortaya koym ası bakım ından m anidar­
burnu, hantallaşm ış vücudu altm ış dır. Bakınız. Yeni Sabahın meşhur maneviyatçısı D.P. nln m u v affa­
yaşın bir çok belirtisini taşıyordu. kiyetine elinden geldiği kadar hizm et e ttiğin i bildirdikten sonra ne
F a k a t asıl fa rk m ânevi cihettendi. diyor:
V azifeliler Yassıadanın en perişan
“E ğe r b u hanı, kİ benim son öm rüm de güvendiğim yegâne v arlık ­
insanının o olduğunda zerrece tered-
tır, düşük bir bedelle istim lâk ederlerse. D em okrat iktidar, am ansız
rakiplerini hana acı acı güldürm üş olacaktır. H erhalde benim gibj bir
dostu feda etmeyeceğinize k aniim .”
HERKFJ5
İşte m ektup bu... A m a gel gelelim, işin daim da eğlenceli tarafı
bundan sonradır. M ektup ortaya çılanca, a k la k ara belli olııııoa Ord.
Prof, bir de beyanat verm iştir: Efendim , kendisi haklıdır, haksızlığa
uğram ıştır. Son çâre olarak "suy a düşen y ılana sarılır” deyip o da ko­
ca B aşkanın paçalarına sarılm ıştır.

B ir hoca ki, demek yarın talebelerine a h lâk dersi olarak suya


düştükleri takdirde yılana sarılm alarını tavsiye edecek! A, Hoca, de­
nize düşen y ılana değil kendine güvenir ve yüzüp sahile çıkar. Yüzm e
bilmezse m İ?

Y üzm e bilmezse, deniz kenarında dolaşmaz.


OKUYOR

A K İS j 31 A Ğ U S T O S 1960ı
YURTTA OLUP BİTENLER
diit hissetmediler. Ü rkek, korkak ve tarlanın bir çok sâkinl de onun nu­
çekingen bir hâli vardı. A s ın dere­ rundan istifade etmişti. Menderes,
cede esilip büzülüyor, şirin görün­ taraftarların ı yalnız bırakm ıyor, on­
m ek İçin elinden geleni yap tığını bel­ ların m âneviyatını ayak ta tu tm ak
li ediyordu. K ibar davranm ak m ak ­ için bu gece gezintilerine çıkıyor,
sadıyla gayret sarf ettiği de gözden onlara kurtuluş gününü m üjdeliyor­
kaçm ıyordu. Sanki, kullanm asını bil­ du.
m e d i# hâlde bir otom obilin direksi­ B u kurtuluş g ününü saf saf bek­
yonuna geçmi* ve kaza yapm ıştı. leyenler yok değildi.
Şim di sük lüm püklümdU. Direksiyon­
dayken caddelerde tak ınd ığı çalım lı Realistlere m asallar
tav ır tam am en kaybolm uştu. Peri­ ^ d n a n Velinin o nefis "F a n te zi”le-
şanlığı, öyle anlaşılıyordu kİ, verim ­ rinin cereyan ettiği çevrelerde,
li olduğunu s a n d ı# -ve bir zam anlar bilhassa m ahalle kadınlarının arasın­
hakikaten verim sağlayan- bir takım da bu ak ıl alm a* hikâyeler uyduru­
usûllerinin iflâs etm iş bulunm asın­ lurken efsane m ütehassislan şimdi
dan doğuyordu. B ü tü n sunî hareket­ D.P. lehinde işletmeye ç a lıştık la n
leri a rtık sâdece sırıtıyordu. Sırtında fiskos gazetesi vasıtasıyla çeşitli ha­
kudret hırkasını taşırken "sevim li­ berler uçuruyorlardı. Biralar doğru­
lik ” denilen tebessümü dudaklarında luk ları yeminlerle ve şahitlerle belir­
donuyordu. "M ahv iy etk ârlık ” deni­ tilen "olm uş v a k ’a ”lardı. Menderesi
len el bağlayarak duruşu bir riya görm eyi arzulayan halk bir gece ta ­
tablosunu hatırlatıyordu. “Z arafet” kalara binerek Yassıadayı kuşatm ış­
denilen tav n , cilveli kadınların tav ­ tı. "M üslüm an B aşbakan”ın sıhhat­
rım akla getiriyordu. K onuşması ise te ve ra h a t olduğunu bizzat tesbit
tesirsiz bir söz furyasından ibaret Menderes camido etmek istemişlerdi. A ksi halde şehri
kalm ıştı. E sk i “ik n a kudreti”, yerini ta rüm a r edeceklerini askerlere söy­
A ptestsiz nam az
safsataya bırakm ıştı. lemişlerdi. A dayı korum akla vazifeli
A dam , A dnan Menderesti ve bü­ birlikler tak a hücum u karşısında
tü n Yassıada sakinleri arasında ha­ da k aldığı oda her gece A d a k u m an ­ kudretsiz kalm ışlardı. O zam an, et­
kikaten en "k ü ç ü k ad am ” oydu. H a l­ danı tarafından m ühürleniyordu. F a ­ raftak i gem ilerin projektörleri A d a­
buki aynı esnada, bu ‘ k üçük ad am ”la k a t m uhafızlar her sabah bu m üh ­ ya çevrilmiş ve Menderes h a lk a gös­
rün bozulduğunu hayret ve dehşet terilm işti. Sevgililerinin sıhhatte ol­
alâk alı olarak T ürkiyenin bir çok ta ­
rafında, bilhasa geri sanılan çevreler­ içinde görüyorlardı. G izli kuvvetler duğunu gören halk, "G idiyoruz am a,
de bir propaganda y ü rü tülüp gidiyor­ m üh rü k ınyo rlar, kapıyı açıyorlar. hele onun k ılm a ilişin hemen geri ge­
Menderesi alıp götürüyorlardı. D ü ­ liriz” diyerek tekrar sahil yolunu
du.
şük D em okrat bütün gece dışarda tutm uştu. Zaten Menderes, isteseler
H ikaye üstüne h ik â je dolaşıyor, gerekli tem aslan yapıyor, kendisini Adadan derhal çekip alacak
T )ogrusu istenilirse on y ıllık D.P. “iy i saatte olsunlar” ile görüştükten A llah âşığı gönüllülerine el altından
ik tid arı boyunca, bilhassa bu ik ti­ sonra sabaha karşı gene Yassıadaya haber salmış, bir kardeş kavgasını
darın son beş yılında kesif bir rek­ dönüyordu. B u yüzden m ührün sö­ istemediğini bildirmiş, onlara hare­
lâ m kam panyası düşük Başbakanın k ü ld ü ğ ü n ü cröriip odaya dalanlar ketsiz k a lm a em rini vermişti. H er Be­
şahsı etrafında yürütülm üş, Mende­ Menderesi y atağında uyur buluyor­ yin zam anı vardı ve Menderes o za­
res ism i havası olan bir isim hâline lardı. G izli kuvvetler düşük Dem ok­ m anı bekliyordu. Yoksa, kendisini A-
getirilm işti Devletin bütün vasıtala­ ratı nereye götürüyorlardı? Çember dada tu tm ay a hiç kim senin kudreti
rına şahsî m enfaatlerinin peşinde o- sakallıların a ttık ta n tohum un etra­ yetmeyecekti. D üşük Başbakan, m u ­
lan züm relerin vasıtaları eklenerek fında bin başka masal, bazen yemin­ hafızlarının elinde gönül m a s ıy la ve
geniş ’m k ân lar sağlanm ış, radyolar, lerle doğrulanarak an latılıp duruyor­ memleketsever duyguların tesiri al­
gazeteler, dergîl r hep Menderesin du. tında kalıyordu.
şahsi propagandasını yapm aya ko­ A m a n A llahım , son zam anlarda K u la k gazetesinin yeni yazar la n
yulm uşlardır. O kadar ki bazen D.P. ne kadar çok kim se Menderesi "göz­ bahis m evzuu "zam an ”ı da tây in et­
kasten yerilmiş, öteki liderler k ö tü ­ leriyle görm üş”tü !. D üşü k Dem okrat meyi unutm uyorlardı. Y az bittiğinde
lenmiş, böylece “ ...ama Menderes iyi­ Yassı adadaki odasını terke ttikten Menderes kendisini alm aya gelecek
dir” efsanesi yavaş yavaş bina edil­ sonra “iy i saatte olsunlar”u ı temin bir gemiye binecek ve K aradeniz*
m işti. Meziyetler da im a düşük Baş­ ettiği k ır a ta biniyor, başına sangını açılarak Sam sunda karay a çıkacaktı.
bakana atfedilm iş, her iy i hususiyet geçiriyor, doğruca Eyübe geliyordu. O rada D ördüncü O rdu kendisini bek­
ona maledilmiş, el altından evliyalık Denizin üzerinden uçarak gelen a t liyordu. Y avuz Başbakan -ömründe
ve peygamberlik s ıfa tla n bile orta­ cam iin avlusuna giriyor, Menderes ciddi askerlik yapmamıştır- bu ordu­
y a atılm ıştı. Şim di toplanan, işte bu orada iniyordu. Ü stad doğruca camie nun başına geçecek ve A nkaray a y ü ­
gayretlerin meyvasıydı. Aslında Men­ giriyor ve tek başına nam azını k ılı­ rüyerek Cem al Paçayı kaçıracak, ye­
deres, kurgusu boşanmış bir oyun­ yordu. Ondan sonra, gene k ır atın niden idareyi eline alacaktı. Aslına
ca’: gibi Yassıadada kendisini gören­ üstünde başka yerlere hareket edi­ bakılırsa bu "D ördüncü O rdu” 27
lere sâdece iğrenme hissi tevlit eder­ yordu. O başka yerlerin isimleri «ay­ Mayısı hemen takip eden günlerdi
ken bir tak ım çember sakallılar yeni m akla bitmiyordu. Menderes, aynı dışarda kalm ış Dem okratlar tarafın ­
yeni efsaneler yaratm aya çalışıyor­ saatte bazen yedi camide birden n a­ dan ortaya atılm ış. İn k ılâp hareketi­
lardı. İşin garip tarafı, bunlara ina m az kılıyordu. Hikm etinden sual o- ne derhal k a tıld ı# bildirilen üç ordu*
nanlar bile çıkıyordu.. lunmayaeafrı İçin bunda şaşılacak bir nun karşısına çık an lm ıştı. R adyolar­
| B u n la n n y ay d ık lan bir hikâye cihet yoktu. Konyada düşük Demok­ da, Türkiyede mevcut üç ordunun, B i­
«Uydu: A dnan Menderesin Yasamda- ratın halka göründüğü anda Taşlı- rinci Ordunun. İkinci O rdunun ve Ü ­

n. 4K İ» . 31 ÂĞV8TOB
.YURTTA OLUP BİTENLER

çüncü O rdunun İhtilâli destekledikleri sırasında vukua gelen hâdiseler do­ Sam et veya P o latkan gibi azılı hır*
ilân edilince taraftarlarım istim üs­ layısıyla kendiliğinden tatb ik edilmiş, sızların, K oraıtan gibi iffetsizlerin,
tünde tu tm a k isteyen D.P. m ilita n la­ tesiri görülünce C.H.P. tarafından Erozan, Kavrakoğlu, Akdağ; gibi çe­
rı "A m a, bakın. Dördüncü Ordudan sistem diye benimsenmişti. O çetin tecilerin asılm ası bile tavsiye olunu­
hiç bahis yok. Neden? Ç ün k ü D ör­ mücadelc günlerinde D.P. büyükleri­ yordu. Ancak, Menderes mukaddes­
düncü Ordu Menderese sadık kaldı. ne her gün bavullar dolusu m ektup ti. O na ilişenler derhal cezalarını gö­
4 u anda A nkaray a yürüyorlar” sözü­ yollanmış, kendilerine akıllarım baş- recekler, perişan edileceklerdi.
nü icat etmişlerdi. M uhayyel D ördün­ larınj. devşirmeleri ih ta r olunmuştu. Yeni edebiyatın Menderes ism i et­
cü Ordu, h aftala r geçip te bir türlü M ektuplar düşüklerin âsaplarını büs­ rafında geliştiğini k u lak gazetesinin
y ürüyüşünün sonunu alam ayınca, y â­ bütün bozmuş, bir ta k ım plânlarını neşriyatı ve bu m ektuplar açık şekü-
ni A nkaraya giremeyince D.P. 11 kuy­ tatbik mevkiine koym alarını gecik­ de göste.di. Aslında ta k tik başanlıy-
ru k lar lâ fı değiştirmişler. Dördüncü tirm iş, h a ttâ önlemiş, onlara endişe dı. Menderes, on yıllık kesif propagan
O rdunun düşük Başbakanı Samsun vermişti. «lanın neticesi bazı çevrelerde hak ika­
sahilinde beklediğini yaym aya koyul­ Şimdi, k ulak gazetesinden sonra ten müstesna bir m evki edinmiş, ken­
m uşlardı! bu usûl de D.P. ku yru k ları tarafın ­ disine bağlı fanatikler türem işti. B il­
Başka bir ‘‘realist hikâye”, duruş­ dan ta k lit olunuyordu. B aşta Gürsel, hassa basit zihniyete sahip çevreler­
m alarla alâkalıydı. D uruşm alar rad­ M illî B irlik Kom itesinin âza la n , B a­ de düşük Başbakan jyestij edinmiş,
yoyla yayınlanacaktır deniliyordu kanlar, İn k ılâp hareketinin fik ir des­ aslında olduğundan bam başka şekil­
ya.. D.P. li k uyruklar o gün için şim ­ teğini teşkil eden gazeteler ve gaze­ lerde tasavvur olunm aya başlam ıştı.
diden hayaller k urm aya başlam ışlar­ teciler aynı mealde m ektuplar alıyor­ D.P. nln k u y ru k la n için m ühim sayı­
dı. H alk, sevgili Menderesin sesini
radyoda duyar duym az galeyana ge­
lecek ve ayaklanacaktı. “Beklenen
jrün”, asıl o giindü. Menderesin sesi­
nin işitilm esi bir n W i parola yerine
geçecek, D üşük B aşbakanın adam la­
rı bayrağı açacaklardı. Açılan bay­
rağın altınd a bütün ehli din harekete
geçecek ve dinsizleri kovacaktı. Bu
hikâye an latıld ık tan sonra eğer çev­
re m üsaitse efsane faslı derhal ekle­
niyordu. Zaten Menderes, k ilitli k a ­
pısının an ahtar deliğinden zam an za­
m an süzülüyor, gelip taraftarlarını
buluyor, onlara ta lim a t veriyordu.
P lânı hazırlayan bizzat oydu. İk tid a ­
rı sırasında o kadar çok şeyh dost
edinmişti k i sâdece on lan n duası ve
adam ları kâfirleri yere çarpm aya
yetecekti. Şeyhle- hazırdılar. P arola­
yı bekliyorlardı.
İşi daha ileriye götürenler Men­
deresin asıl düşm anı olan gazeteleri
de unutm uyorlardı. H ayır, Menderes
Yassıadadan gemiyle değil, uçarak
Anadoluya gidecekti. Uçarken İstan­ Adnan Menderes bir cenaze merasiminde
bul ve ‘ « k a r a sem alarında bir de ö lü : D .P.
tu r atacak ve aleyhinde yazan gaze­
telerin üzerlerinden geçecekti. Men­
deresin üzerinden geçtiği gazeteler lardı. Gerçi D.P. lilerin tu tu ld uğu o lan bu çevrelerdi. Yoksa, oyunun
derhal alev alarak yanacak, böylece m üthiş yağm urun yanında D.P. kuy­ m ahiyetinden haberdar bulunanlar
düşm anlar k ül olacaktı. ruklarının m ektupları, m ik ta r İtiba­ D.P. büyüklerinin tam am ın ı k u rtar­
riyle pek gülünç kalıyordu. Bu, iki m ak istiyorlar, fesat tohum ları a t­
Mektup ürtiine m ektup tarafın m em leketteki kuvvetinin ta ­ m ak ta m enfaat görüyorlardı. O nlar
g lâfla r o rtalarda dolaştınlırkeıı biî bir neticesiydi. A m a a lâk a çeken için Bayar da birdi. Menderes te,
hareketin tertipli olduğunu açığa nokta, tehdit ve k ü fü r dolu m ektup­ Zorlu da, Sam et de. P olatkan da. E-
■■uran başka bir hâdise daha cereyan larda hemen sâdece Menderesin ba­ rozan da.. A m a bayrak olarak Men­
ediyordu. K ulak g-azetesinin yeni y a ­ his m evzuu edilmesiydi. H im aye k a ­ deresi k u llanm ak son derece a v an taj­
zarları. 28 N isan ile 27 M ayıs arasın­ natları Menderesin üzerine gerilmek lıydı. D.P. nin on yıllık ik tid a n süre­
daki devrede C.H.P. nln başarıyla isteniyordu. O n a bir nevi dokunul­ since halk ı m em nun eden tek bir ha­
kullandığı bazı tak tik leri benimse­ m azlık sağlanm ası cihetine gidiliyor­ reket elbette ki yapılm am ış değildi.
mişlerdi. B u taktiklerden biri “M ek­ du. Menderesin k ılm a dokunulursa Propaganda, bun lan n hepsini Men­
tup Furyası” idi. H akikaten C.H.P. kıyam et kopacaktı. Menderese hiç deresin k â r hanesine yazm ıştı. Sonra,
kriz günlerinde kendi teşkilâtına el bir şey yapılamazdı. Menderes ada­ bizzat Menderes, bugün iflâs etm iş
altından haber salmış ve başta Ba- mı, alim allah çarpardı. Menderes bulunan “şefkat”, "m a hv iy e tkârlık ”,
yarla Menderes, bütün D.P. ileri ge­ m u tlak a hay atta bırakılm alıydı. “zarafet”, “sevim lilik”, “ik n a kudre­
lenlerini ve yakınlarını m ektup y a ğ ­ Menderesin bir günahı yoktu. M ek­ t i”, “beceriklilik ’ gibi k ozlan başa­
m uruna tutm alarım istemişti. Usûl tuplarda Bayan-- adı hemen hiç geç­ rt yİ a kullanm ış, iyi bir kalbi bulun­
ilk defa tnönünlln Kayseri seyahati miyordu. Bazen, onun ve Zorlu yahut duğu m asalını her vesileyle beşlemiş

A K İS, Sİ AĞUSTOS 1960 28


•halbuki, bir çok sapık gibi düpedüz
sadisttir-, fütursuz nim et d a ğ ıttığ ın ­
dan bu nimetlerden faydalananlar
vasıtasıyla arzuladığı havayı yaya-
bllm lştir. N itekim , meselâ geçen h af­
ta bu mecmuada Menderese yazdığı
m ektupları açıklanm ış bulunan Y u ­
suf Z iy a O rtaçın mazeret diye orta­
y a a ttığ ı sebepler bu noktayı daha
iyi belirtm iştir. Menderes, bir ta ra f­
Siyavuşgilden
tan da m addi m enfaat sağladığı Or-
taçı, adam hastalandığında her gün
telefonla aratm ış, böylece “am an, ne
iyi kalpli insan1' etiketini daha da
Menderese
yaldızlatm ıştır. Menderes daha bir
çok kimseye bu şekilde davranmış,
dertleriyle alâkalanıyorm uş hissini
uyandırm ış, bunların içinde zayıf o-
Mektup
lanlart bu neviden m innet hisleriyle
kendisine bağlam ıştır. Meselâ Dr. İstan b u l 12-S-19Ö6
E krem Şerif E geli bu tip dostların
■M uhterem B eyfendi,
bir başka n tim un esidir. O ğlunun ölü­
m ü, Egelinin Menderesin ağ m a düş­ M dzur g örün üş, bütün merte
m esinin vesilesi olmuş, o tarihlerde beleri aşıp doğrudan doğruya site
banlayan bağ sonradan kopam ayacak m üracaat ediyorum . B unu yaparken de, Ü niversite hocası ve m u harrir
hâle gelmiş, Egeli iltifa tta n hoşlanır hüviyetlerim i bir kenara koyarak, kargınıza sadece bir insan, hasta bir
bir tabiata sahip bulunduğundan iıusaıı sıfatiy le çıkıyorum .
"hem giderim, hem ağ la rım ” tertibi, Y fllardan beri sinsi bir h asta lığın -geker- bedenen zebunü bulun­
Menderesin safından ayrılam am ıştır. m aktayım . Bu derdin h ay atiye tim i »cin kem irerek beni m ecalsiz­
B u haftanın başında Yassıadaya va­ liğe dügiirdiiğünü hissediyorum . B ugün en k üçük ad a li cehitleri dahi
zifeyle gidip Menderesi gözleriyle gö­ b itk in lik halinde (hıyan bir gövdenin sahibi olm anın yeisi ve tzttrabı
renlerin karşılarında her bakım dan içinde, h ay atım ı belki biraz daha uzatabilecek çarelerin pegindeyim .
bitm iş, tükenm iş bir adam, kurgusu B u, canım a a ğ ın bir ehem m iyet verdiğim den değil, bu m em lekette be­
bozulmuş bir oyuncak bulm a la n m n y im de hisseme dügen bir vazifeyi tam am lam ak içind ir. Y agadığım se­
sebebi sırtta kudret hırkası varken nelerin sayısı kadar eser verm iş olm am a rağm en, henüz m em leket k ü l­
başarıyla yürütülen bu sahte davra­ türüne ifa edeceğim hizm etlerin tükenm iş o ld uğuna k aan i değilim .
nışların tam am ile iflâs etmiş olm a­
B u endige ve kanaatle sizden gu lû tu fta bulunm anızı istirh am edi­
sıydı. B ir takım meziyetlere sahip
yorum : H azira n bidayetinden itibaren A lm anyada tutunca b ir tedavi
olan, fa k a t asıl k urnazlığına güve­
görm em için 7000 T ürk lirası -bütün servetim- k arg ılığın da döviz m ü­
nen Menderesin her hareketini nasıl saadesi.. B u para ile hem -icab e ttiğ i taktird e am eliyat ta dahil- te­
hesaplı, k itap lı yaptığını, her davra­
davi m asraflarını ödem iş olacağım , hem de a y a ğım ı yerden kesecek,
nışım nasıl bir m aksada bağladığını,
h alk tip i ucuz bir otom obil edineceğim . A lm a ğ ı kurduğum ve bana
en ulvi sayılabilecek hislerinin altın ­
m em lekette k o ltu k de ğn ek liği ederek m uhtegem eserlerinizi yerlerinde
da nelerin y a ttığ ın ı bu h a fta ele ge­ görüp yaşam a iradem i kuvvetlendirecek olan otom obil, bizde kara
çen bazı m ektuplar ve vesikalar da­ bors<un bulunm ıyan, taksiye elverişsiz, tek k a p ılı, m ütevazi ve basit
ha iyi gösterdi. Menderes, hastalara bir W olkesw agen’den ib arettir. O benim hay li sarsıbnış olan ad ali k u v ­
telefon ettirm eyi bile bir politika say­ vetim e ve bedeni enerjim e destek olacak tır.
mış, bunun için adam lar vazifelen­ U zun tereddütlerden sonra cesaret edebildiğim bu m üracaatı yük ­
dirmiş, bir gün işine yarayabileceği­ sek in san lığ ın ızın cevapsız bırakm ıyacağından şu anda em in bulurfu-
ni sandığı kimselerin dertleriyle alâ- yorum . B unca işin iz arasında sisi kendi derdim le m eşgul ettiğim den
k alanm ayı meslek hâline getirm işti. dolayı a ffın ız ı diler **> >Ueri» ~"*nnetd a rlığ ım la hürm e tle rim i takdim
D üşük B aşbakan parayla satın a la­ ederim , efem lim .
m ayacağı veya sopayla korkutama- Sabri E sat Siyavuşgil
yacağı bazı tanınm ış şahıslan da his
ve m âneviyat cephesinden yıkm ak
L -------------- _ ________ ,
için ciddi gayret sarfetmiş, onların
üzerlerinde durm uş, nelerden hoşla­ munesidir. yordu. Gerçi döviz istemenin yolu
nıyorlarsa o tarafların ı ta tm in yolun- Maliye B a ka nlığına İstida vermek,
Yeni m ektuplar
dr hiç bir fed akârlıktan çekinm em iş­ mevzuat m üsaitse bunu a lm ak tı am a
ti. H a ttâ bu uğurd a bazen bizzat eği­ jyjenderesin, her vesikayı saklama Siyavuşgil bizzat Başbakana hususî
lip bükülm üş, gayeye vasıl olm ak âdeti bu h a fta başkentte gene bir surette başvurm ayı daha akıllıca bir
İçin her vasıtayı m ubah saymıştı. çok kimsenin neşeli k ahkahalar a t­ usûl saymıştı. Yeni Sabahın fıkracısı
A ncak bunda ba şan kazanm adığım m alarına yol açtı. D üşük Başbakana otomobil getirtm ek istiyordu, -İhti­
İddia etm enin im k ân ı yoktur. Z ira şu gelmiş m ektuplardan biri. 27 M ayıs­ mal, patronundan heveslenmiş ve yo­
anda Yassıadada bir insan müsved­ tan sonra in k ılâ p hareketi çorbasın­ lu ondan öğrenmiştir-. Hem de n için?
desi haline gelmiş olduğu hâlde on da kendisinin de tuzu bulunduğunu Menderesin icraatını rahatça temaşa
senelik bu oyunun neticesi, tara fta r­ ileri sürecek derecede fütursuz bir îdebilmek İçin!.. M ektupta, am an
ları onun adı etrafında propaganda eski devir pohpohçusunun im zasını yarabbi ne lâfla r vardı.. însan, bun­
yapm akta, onu bayrak diye k u lla n ­ taşıyordu. Mektup, Yeni Sabahın ları bir araya getirebilmek için en
m aktadırlar. Bu, propaganda yenilen profesör fıkracısı Siyavu.'jsrile aitti. azından bir Cyrano m ütercim i o lm a­
silâhın kudretinin pek srüzel bir nu­ Siyavuşgil Menderesten döviz isti­ lıydı, Tabiî Menderes. Slyavuşgllln
24 A K tS j S i A Ğ U ST O S 1960
.YURTTA OLUP BİTENLER
ra k C.H.P. y i seçmişti. B unun ya­
nında, y a n n mesuliyet mevkilerine
geçeceklerinden ciddi şekilde endişe
edilen bir tak ım kof şöhretlerin m â­
nâsız. şım arık hareketleri doğrudan
doğruya partiye zarar veriyor, onun
prestijini sarsıyordu. Bunlar, hâlen
Yassıadada bulunan bir tak ım De­
m okrat Bakan veya m illetvekillerin­
den tanıam ile farksız, ötekilerin ara­
sında bulunm am alarını tesadüflere
medyun bir takım “Ç irk in P o litik a­
c ıla r d ı. Nihayet, partiyi kendilerine
f 0 * * k ‘. n * v « î • * ' * « « ? y & r * x m . 3 * t »« *«4* •* * * *'A *~
rakip gören veya bir tak ım kom p­
,,v , « . « ı * * . . * * r ^ . -vs. * u i «*■ •> ’- ***& lekslerle m alûl kimseler vardı ki bun­
% a it j -^ ' t n v î l ’ 'i't « r ** i* * tn »>,*** U » r*.»-? s»1* <&•*««! «M-kt lar C.H.P. aleyhinde kesif propa­
;:: ' V ■■
’■

■■ ' '■
■ ■ ' ■■ ■■' :. ':: ’v _ • : gandaya girişmişlerdi. Dem okratlara
gelince, onlar bir ara auyıın altında­
k i oyunu suyun yüzüne çıkaracak de­
recede azmışlar, İnönüyü dahi Yas-
sıadaya göndermeye kalkışm ışlardı.
A m a C.H .P. için bu son üç ayda
İ N4 İ- A / **< ? " S ''r u ' y /.-’ V hakiki zorluk, memleketin duru­
m undan geliyordu. Bu partinin mem ­
leketin m üstakbel ik tid arı olacağını
bilenler ondan dinam izm ' bekliyor­
Sijavıışgilin Menderese yazdığı mektup
lardı. H albuki, siyasi faaliyet bütün
üforfern döviz istem e u sûlü partiler için yasaktı ve nizam lara
harfiyen riayetk âr Genel Başkan bu
girdi. P lâ jın iskelesinde bir araba yasakların bir santim dışına ç ık ıl­
bir g ü n gelip kendisi aleyhine döne­
bekliyordu. Motörden çıkan uzunca m asının şiddetle aleyhindeydi. D.P.
bileceğini hesapladığından bu eğlen­
boylu, alım lı, saıışın, cazip hanım la ile mücadele devrindo C.H.P. kendi
celi m ektubu hususî bir itinay la k a ­
orta boylu, kırlaşm ış saçları k ırlaş­ m illetvekillerini yurdun dört bir ta ­
sasına kltleyiverm iştî.
m ış b ıy ık la n y la bir arm oni teşkil e- rafına yayıverir, oıılar nutuk ver­
B u haftan ın başında başkent­
den yakışıklı adam arabaya bindiler meye, lıâdise yaratm aya başlarlar,
te bu sibl vesikaları bulanlar hay­
ve cadde üzerindeki bir eve gittüer. parti hareket haline giriverirdi. Bu­
retle başlarını sallıyorlardı. Pek­
Ev, İsm et İnönünün eviydi. M isafir­ gün. bu im k ân la r ortadan kalkm ıştı.
âlâ, bu zatlar o tarihte öyle konuş­
ler C.H.P. Genel Sekreteri İsmail Hiç kimse, değil nutuk vermek, si­
m aktan sıkılm am ı şiardı. Peki, bu ta ­
R ü ş tü Aksal ile eşi Jale Aksaldı. 1- yasetten bahsetmiyordu. H albuki as­
rihte niçin böyle konuşuyorlardı?
nönilnün tHveti üzerine o gün. oto­ lında siyaset hayatı devam ediyor,
Susup otursalar bir yerlerinden bir
mobille A nkaradan gelmişlerdi. A d a­ m ühim meseleler ele alınıyordu. Bu
»ey mİ eksilir, bo y lan m ı bir k a n ş
daki evde kalacaklar ve Genel B aş­ işe partiler ne diyordu? İşte, bu su­
kısalırd ı? Sonra, bugün Yassıadanın
k an la Genel Sekreter bir h a fta m üd­ alin cevabı verilemiyordu. B ir İnönü,
en b itk in ve sünepe adam ı hâline gel­
detle başbaşa, k im ne derse desin ik ti­ o da parti başkanı sıfatıylı değil, bir
miş, bu suretle insan olarak hak iki
darın 1 num aralı ve tek tabii namzedi m emleket bü y üğ ü olarak zam an za­
k ıra tın ı göstermiş bulunan bir k u k ­
bulunan partilerinin meselelerini göz­ m an fik rin i söylüyordu. A m a bu, C.
lan ın elinde, sırf bu k u k la sırtında
den geçirecekler, bazı prensip karar- H .P. hak k m dak i “h lr sey yapm ıyor”
kudret hırkasını taşıdığından dolayı
la n n a varacaklardı. Siyasî faaliyete tenkitlerini silmeye yetmiyordu. Z a­
ne hâllere düşmüşlerdi.. Şaşm am ak
henüz müsaade edilmediğinde partiy ­ ten İn ön ü de zırt zırt konuşm ak n i­
kaab il değildi. Menderes, böyle tip­
le alâk a lı çalışm alar böyle yapılıyor­ yetinde değildi. İcap ettiğinde, deril
lerin yardım ı ve desteğiyle bugünkü
du. A ksal A n k aray a döndüğünde toplu bir demeç vermek, perakende
efsanelerin çekirdeği .hâline gelebile­
Heybeliada konuşm alarının ışığında, lâflardan kendisini k u rtarm ak yolun­
cek sahte prestiji edinmiş, sâdece h a ­
zaten k u n ıim u ş bulunan b'ir tak ım da bir k arara varm ıştı.
vayla dolu bir balonu sem alarda u-
kom isyonlann faaliyetine hız vere­ İkili konuşm alar
curtmuş, uçurtm uştn.
cekti C.H .P. kendisine dört başı ma- ÇJenel B aşkanla Genel Sekreterin ilk
m û r bir “Seçim P latfo rm u " hazırlı­ karşılaşm aian pek sam im î oldu.
G. H. P. yordu. İn ön ü Aksalı kucakladı, yanak-
“Meyyali ağacı taşlarlar” lan n d an öptü. Genel Sekreterle eşi­
Alim + Politikacı = Program £)o ğ ru s u istenilirse C.H.P. İn k ılâp ne, evin denize bakan bir odası ayrıl­
Q e ç e n h a ftan ın ortalarında bir gün, hareketiyle b irlik te garip bir dev­ m ıştı. H an ım lar yerleşme işine giriş­
v a k tin akşam a y ak laştığı bir sı­ reye girm işti. B ayar - Menderes re­ tikleri sırada, a lt k a tta k i oturm a o-
rad a M al tepeden k a lk an beyaz bir jim ine karşı savaşan aklıbaşm da her­ dasında ik i siyaset adam ı kendi mev-
deniz m otörü gittikçe kabaran dal­ kesin ister istemez C.H.P. ta r a fta n zu la n n a dalmışlardı bile.. H akikaten
g a la n yara yara Heybeliadaya y ak ­ bulunduğu günler geride kalm ıştı, tnönü ve Aksal, t gün Genel Başkam
laşıyordu. Poyraz şiddetini arttırm ış ö k ü z ölm üş, ortaklık a y n lm ıştı. B u­ ziyarete gelmiş olan genç asistanlar
bulunduğundan ı .otör adanın vapıır na m ukabil, m em leketin m ukaddera­ evden a y n ld ık tan sonra kahverengi
iskelesi civ a n n d rk i n h tım m a yana­ tının yakın bir İstikbalde bu p a rti­ döşeli bir kanapenln üzerinde, vanya-
şamadı. Bunun yerine burnu döndü nin eline geçeceği Syan beyan ortada na, .neseleleri görülm eye, durum u
ve dibinde p lâj bulunan küçük koya olduğundan sert tenkitler hedef ola­ gözden geçirmeye başladılar. Bu.

4 K İ8 , 31 A Ğ U ST O S 1960.
YURTTA OLTTP BİTENLER
haftan ın başlarında h â lâ devam edi­ olarak duruldu. C.H.P. mevcut bü­
yordu. İn ön ü Genel Sekreterini p lâja tün partiler içinde bugünün modası
götürdü. Aksal, bir am eliyat geçir­ sosyalizmi en ziyade benimsemiş par­
m iş bulunduğundan denize girem i­ tiydi. Devletçilik, altı umdeden bi­
yordu. A m a Genel Başkanın çivileme­ riydi ve meselâ D.P. 1946 ile 1950 a-
lerini hayranlıkla seyretti. C um arte­ rasında liberalizm in, serbest teşeb­
si akşam ı p lâj gazinosunda Adadaki büsün şam piyonluğunu yaparak m u ­
spor klübü yararına bir balo vardı. halefet kam panyasını yürütm üştü.
İn ö n ü ve Aksal, eşleriyle birlikte o- Gerçi ik tid ara geçince bütün o lâfla r
ray a da uğrad ılar ve bir süre kaldı­ uçup gitm iş, geriye sâdece opportü-
lar. P aza r g ü n ü İn ön ü gene denize rıizm k alm ıştı am a C.H.P. nin geniş
girdi. Pazartesi gilnü înöntiler ve A k ­ halk kütlelerinin refahını en ziyade
sallar, S ahir K urutluo ğluyla eşinin göz önünde tutan, sermayenin belirli
davetlileri olarak B üyükadaya geçti­ ellerde teraküm ünün aleyhinde bulu­
ler. B unlar, ik i C.H .P. lideri için din­ nan parti olduğunda zerrece tereddüt
lenme vesilesi oluyordu. Yoksa ada­ bahis m e v zu u, değildi. Şimdi, o isti­
da k i günlerin büyük kısm ı çalışm ak­ kam et biraz daha belirli şekilde tu ­
la gaçiyordu. tulacak, m emleket dâvalarının hâili
daha sosyalizan bir görüşle m ütalea
Genel Başkan ve Genel Sekreteri
olunacaktı. Bü. eski partinin sosya­
m em leketin durum unu. M illî B irlik
listliğe heves ettiği m ânasını taşım ı­
İdaresinin tutum unu, u m u m i mese­
yordu. Sâdece, ile r in üzerine nokta­
leleri birbir gözden geçirdikten son­
la n konacaktı. C.H.P. ortanın solun­
ra pazar g ü n k ü gazetelerde çıkan
da A m erikadaki Dem okrat P a rti de­
Gürselin basın toplantısına a it haber­
leri dikkatle okudular, Devlet Baş-
İsınet İnönü recesinde yer alacaktı. Tabiî, daha
Ç M y i çivi söker solda partilerin kurulm ası im kânı
k anının sözlerini incelediler. İkinci
daim a m evcuttu. D.P. den sağda bo­
C um huriyetin 29 E k im 1961 de k u ­
şalan yer de doldurulabilirdi. Zaten,
rulm uş olacağı yolundaki taahhüt
başka ve oaha ciddi p lâk lar isteye­ bazı kimselerin sandıklarının aksine
ik i siyaset adam ını yadırgatm adı.
cekti. TUrkiyede bir E ğ itim Dâvası bir değil, bir kaç yeni partinin k u ru ­
Bu, norm al görülebilecek bir m ü h ­ vardı. C.H.P. bu dâvayı hâl için n a­ luş hazırlıkları yapılıyordu ve bun­
letti. İy i olan ta ra f böyle bir açık la­ sıl bir reçete tavsiye ediyordu? Tür- lar, kaba h a tlar halinde m u htelif ce­
m anın yapılm ış bulunm ası ve bazı kiyenin iktisadi kalkınm asını hangi reyanları temsil edeceklerdi.
tereddütlerin dağıtüm asıydı. B una yoldan gerçekleştirme kararındaydı ?
m uk abil Gürselin bazı kelimelerinin Personel politikası ne olacak tı? S i­ Aksalı bekleyen işler
ve tâbirlerinin hiç kullanılm am ış bu ­
lâhlı Kuvvetlerin statüsü hakkında JJey b eliadad a İn ön ü ve Aksalın
lunm ası ihtiy atlı İn önüyü ve Aksalı ne düşünüyordu? Kısacası, “Temel yap tığ ı bir fik ir teatisinden başka
daha m em nun bırakacaktı. Bunu Mesele” denilen m evzularda parti, şey değildi.İki siyaset adam ı da C.H.
partileri bakım ından değil, m illî ik tid a n alınca ne y apacaktı? P. nin bir dönemeç başında bulundu­
m enfaatleri göz önünde tu tarak d ü ­ Evvelâ, bir ııokta üzerinde haklı ğunu kabul ediyorlar, h a ttâ partileri­
şünüyorlardı.
ne karşı yöneltilen tenkitlerden iyi
A m a Heybeli görüşm elerinin sik- niyetlileri son derece m âkul, haklı
let merkezini, C.H.P. İle alâk alı me­ buluyorlardı. Şartların C.H.P. de bir
seleler teşkü etti. hareketi gerektirdiği gön gibi açıktı.
Siyaset sahasında a rtık başarı yolu
"Seçim platform u”
başka vadilerden geçiyordu. E ski
T£ski partinin, 27 M ayıs hareketini partinin kendisini araziye uydurm a­
takiben yeni bir kisve altınd a ve sından başka çâre yoktu. Gerçi siya­
daha m ü h im i şartlara tam am ile uy­ sî k on jon ktür o haldeydi k i C.HJP.
g u n bir r h l a ortaya çıkm asının ge­ nin önüm üzdeki İlk seçimi kaybetm e­
rekli olduğu hususunda tam bir itti­ si m üm k ün değildi. Bu. âdeta bir
fa k vardı. C.H.P. bir doktrin partisi emr-1 hakti. Ancak İn ön ü ve Aksal
olm ak hevesinde değildi. Doktrin son derece realist bir tarzda gördü­
partilerinin a rtık sâdece eski k ita p ­ ler k i eğer C.H.P. İk tid a n m illeti ta t ­
lard a -bir de bizim salon aydınları­ m in etmezse, dem okratik rejim beli­
m ızın ağzında- kaldığı bir devirde el­ ni bir daha kolayca doğrultmamaca-
bet herkea Mersine giderken C.H.P. sına yıkılacak ve kütleler bir otori­
tersine gitmeyecekti. A m a m ühim ter idarenin hasretini duyacaklardır.
m em leket meselelerinde C.H.P. nin gö B u bakım dan, İnönüyle istişare­
rüşünün ne olduğu hususu artık açık ler bitip te A ksal A nkaraya döndü­
şekilde ortaya konulm alıydı. C.H.P. ğünde C.H .P. de iç çalışm alar son
seçim propagandasını öyle bir p la t­ derece hızlı bir tempo alacak ve par­
form üzerinde yapacaktı. Bundan ev­ ti mesullerinin “ Seçim P latfo rm u ”
velki seçimlerde hürriyet vaad et­ dedikleri prensipler k aim çizgiler ha­
m ek hapsedilmiş gazetecilerin ıstı­ linde çizilecekti. Haftamın başında
raplarını dile getirmek, iktisadi du­ Merkez İdare K urulunun bir âzası
rum dan şikâyet etmek ve hırsızlıkla­ kom isyonlann çalışm a tarzı h a k k ın ­
İsmail Iîüştü Aksal
r a karşı bayrak açm ak yetiyordu. A- da A K İS ’e bilgi verdi. Komisyon’ür-
ma önüm üzdeki seçimlerde seçmen D oping
da ilim a d am lan y la politikacılar be­

A K İS, Sİ A Ğ U ST O S 19»
YURTTA OLUP BİTENLER
raber çalışacaklardı. Böylece ilmin name de göndermiş değildi. Arkadaş­ gittikçe kuvvet kazanıyordu. Orada,
ışığı ve politikacıların -ama "Çirkin ları beklemeyi ve k a r a n üstada bı­ bugünden hazırlanm asına başlanan
P o litik acı” değil- realizmi bir araya rakm ayı tercih ettiler. Ancak, sak­ büyük prensipler İlân edilecek, “ Se­
gelecek, hem basiretli, hem de tatbik lanması caiz olm ayan bir h ak ikat a r­ çim P latfo rm u ” diye bilinen husus­
kabiliyeti bulunan bir politika tâyin kadaşlarının Feyziogluya kırılm ış lar kom isyonların fik ri olm aktan çı­
edilecekti. Tabii, Demokrasi nihayet bulunduklarıydı. ı»lücadelenin en zor­ k arılıp partiye maledilecekti. Ama
geniş halk tabakalarının reylerini ta ­ laştığı ve fedakârlık İstediği bir dev­ aynı zam anda partiyi yeni istikam e­
lep etmeye dayanan bir s&item oldu­ rede, üstelik kendisine her zamandan tinde yürütecek ciddî ve kifayetli bir
ğundan m uhtelif sahalardaki m üs­ çok ihtiyaç duyulurken Feyzioglu sa­ ekip te bulunup i i başına getirilecek,
takbel tu tu m ifade olunurken her şey vaşı terketm iş ve çekilip gitm işti. eyyam po litik acılan na iptidaî hisle­
son derece açık tarzda ortaya kona­ K m la n la rın başında İsm ail R üştü rine hâk im olam ayanlara yo) verile­
m ayacaktı. A m a C.H.P. bir noktayı Aksal geliyordu. A ksal Genel Sekre­ cekti. C .H .t de bu işi başaracak ele­
anlam ışa benziyordu: A rtık Türklye- terliği Feyziog’. oların yardım ına gü­ man elbette ki vardı. Mesele bunları
de oy kaygısı dâvalara el sürmemeyi venerek sırtlam ıştı. Şimdi, Feyziog- teşhis etmek, sonra da seçip alm ak ­
değil, sürmeyi gerektirmektedir. lunun ta kendisi yükll bırakıyordu. tı. K u ru ltay bazı son derece m ühim
B un lara ilişmeyenler ve gü nü nü gün B una rağmen, bu haftan ın başında kararlar verecek, tüzükte değişiklik
etmeye çalışanlar m u tlak a yollarını Genel Sekreteri Heybeliadada gö­ yapacak, partiyi tam am ile dem okra­
şaşırm akta, sandalyam ı ebediyen renler sâkin A ksalda mücadele azm i­ tik esaslann ışığında yeniden çekip
m uhafaza edeyim derken kendilerini n in tarifsiz şekilde artm ış bulundu­ çevirecekti.
Yassıadada bulm aktadırlar. ğunu müşahadeden geri kalm adılar. A slına bakılırsa C.H.P. ön üm üz­
Aslında bu, C.H.P. de D.P. lider­ Sanki Genel Sekreter sırtına biı deki İlk seçimlerden ziyade, ilk ik ti­
lerinin başına m ukadder felâket gel­ kam çı yemişti. B u yüzdendir ki İnö­ dar devresine hazırlanıyor ve kendi­
meden görülm üş ve bahis mevzuu nü. Genel Sekreterinde sezdiği ruh sinden bir şeyler bekleyenleri tatm in
kom isyonlar önceden kurulm uştu. A- haletinden son derece m em nun kaldı. gayreti içinde bulunuyordu. Siyasî
raştırm a Bürosu da -partinin en fa y ­ faaliyetin yasak edilmiş bulunm ası
dalı uzvu- o İleri görüşün bir netice- İy i haberler bu bakım dan bir talihsizlik teşkil
siydl. A raştırm a Bürosuyla alâk alı g u haftanın başında bir çok C.H.P. etti. K urultav derhal toplanabllse ve
Merkez îoare K urulu âzası, Prof. idarecisi yaz ta tilin i bitirm iş ve araba sağlam raylar üzerine yerleşti­
Turhan Feyziogluydu. Feyzioglunun başkente dönm üştü. Gerçi bunların rilip bugünden lti.se seçimlere kadar
nefesi tükenip mücadeleyi bırakm ası büyük bir k ısm ı basında çıkan ten­ tıayll zam an kazanılacaktı. Maama-
ve O rta Dogu Üniversitesinin rahat kitlerden yılarak İstanbul sahillerini fih. buna rağm en İyimser olm ak için
rektörlük k oltuğun a kurulm ası üze­ terketm işler ve A nkaray a gelmişler­ sebepler bol bol mevcuttu. Heybeiia-
rine başka birinin bu İşle ilgilenmesi di. A m a siyasî faaliyetin men edilmiş > görüşmeleri ciddî basının tenkit­
lüzu m u ortaya çık ta. Gerçi Feyziog- olduğu bir sırada dahi m ürakabenin lerinin C.H.P. liderleri üzerinde ne
lunıın politikayla alâkasını ne dere­ sâdece bug ün k ü değil, y a n n k i iktidar derece tesirli bulunduğunun en m ü ­
ceye k ad ar m uhafaza edeceği henüz üzerinde de hissedilmesi sevinilecek kemmel delili oldu. Sâdece bu bile,
bilinmiyordu. F a k a t sayın Rektör. bir hâdise teşkil etti. Zaten teşkilât­ eski partiye hiç olm azsa lider kade­
Merkez İdare K urulunun son toplan­ ta, siyasî faaliyete müsaade edilir mesinde yeni bir ruhun hâk im oldu­
tısına gelmedi. Feyzioglu bir İstifa­ edilmez K u n ılta y m toplanması fikri ğunu sröstermevf. vetîvordu

-***-*-'Vivı‘ınrınruiıv>nnnm-ınnn~nn— — ---1----------------------------------------------------------------- ----- -----

Kurmay Binbaşı Avni Elevli ’ nin


Yazdığı

H Ü R R İ Y E T İ Ç İ N
27 Mayıs 1960 Devrimi
A dlı eser renkli, nefis bir kuşe kapakla pek yakında çıkıyor. B a te r in iz d e ayırtınız.
BU K İT A P T A : B A S IN IN , M U H A L E F E T İN . G E N Ç L İĞ İN H Ü R R İY E T İçin giriştikleri kanlı m ücadele ;
leri ve O R D U ’ıun 27 Mayı» 1960 günkü nılidalıalı*>lııi, bütiin safhaları İle bulacak, h a m a il \e «leb i bir ahenk
İçinde zevkle okuyacaksınız.
Orgeneral C E M A L Gürsel’ln hayatım ve hususiyetlerini, kendilerinin İnkılâptan ev\el (K .K .K . m iken)
Irenel Sekreter Y ardım cılığını yapın»? «lan yazarın kaleminden okuyacaksınız.
N Ü V İT Y E T K İN , bu eser için son kavgalı Meclis hâdiselerini edebi bir üslûpla yazdı.
H. O Ğ U Z B B K A T A , lN Ö N Ü ’nıln Uşak ve İzm ir seyahatini, U şak’tak i suikast hareketini bütün açıklığı
(ie bizzat bu eser İçin hazırladı.
B U K İT A B I okurken, lıem karabulutta örfi idare günlerini bütün ıstırabı İle yaşayacak, hem de 27 Mayıs
ı H(>0 ve ötesinin neşe dolu günlerinin zevkini yeniden tadarak aynı heyecanı duyacaksınız.
A Y R IC A B U E S E R D E ) M İL L Î B İR L İK K O M İT E S İN İN renkli, nefis bir tablosunu bularak, hepsin! ya-
•İnen tanıyacaksınız.
Ş E H İT T E Ğ M E N K A L M A Z ’m renkli resmini ve hatıra defterini bütiin sahifelerlnin klişesini yine bu
*orde bulacaksınız.
Bu kitap, kütüphanenizin ziyneti ve evlâtlarınıza bıracagınız en kıym etli bîr H Ü R R İY E T hediyesi olacaktır.

AKİS, İ l AĞUSTOS 1900 y 27


G E N Ç L I K
Teşkilât idareyi ellerine alm ışlardı. Bu bak an ­
dan, M.T.T.B. nin Federasyonu suç
Birleşmeğe doğru lam ası pek de haklı sayılamazdı.
Federasyonun başında polis zoruyla
•>7 M ayıs Devrim inden sonra M illi
getirtilm iş bir Güldoğan varsa, M il­
B irlik Kom itesinin ele aldığı konu
l i T ürk Talebe B irliğinin Genel Sek­
lardan biri de, gençlik teşekiillerinin
reterliğinde de H üseyüı Sağıı-oğlu
birleşmesiydi. A slında bu konu yeni
vardı.
değildi. Y ıllard an beri M illî T ürk Ta­
lebe Birliği-M.T.T.B- ile Türkiye M il­ Y aşar özd em irin gerçekten k ah­
li Talebe Federasyonu- T.M.T.F.- nun ram anca direnmesine karşılık B irli­
birleşmesi işi ele alınmış, her sefe­ ğ in Genel Sekreteri Hüseyin Sağır-
rinde de y a n m , kalm ıştı. Aynı gaye oğlu düşük Başbakan Menderese bağ­
için çalışan bu ik i teşekkülün birlet­ lılık telgrafları yağdırıyor, D.P. baş­
memesi için, aslında ciddî şebeblerin la n tarafından gençleri idare ile v a­
m evcut olm am ası gerekirdi. B u ayrı­ zifelendirilen M üm taz T arhana şeref
lık ik i teşekkülün sık sık birbirle- üyeliği veriyordu. B irliğin sorumlu
riyle çatışm asına da sebeb oluyordu. kişilerinin bu birbiriyle hiç bir şekild
H albuki, bu ik i teşekkülün biıieşe- bağdaşm az tu tu m la n oldukça garip
rek bir talebe teşekkülü hâline gel­ karşılanıyordu.
m esinin sayılam ayacak kadar çok B u çeşit çatışm alar birleşme fik ­
fa y d a la n olacaktı. B ir kere bölünme rini dağıtan, gerçekleşmesine engel
önlenecekti. Hedefleri ve gayeleri bir olan sebeplerin başında geliyordu. E- Ya>4fcr Özdemir
ik i teşekkülün tatsız çatışm aları son sasen birleşme fikrine eskiden beri B ileğine kuvvetli başkan
bulacaktı. U laşılm ası istenilen gaye­ yanaşm ıyan teşekkül de M.T.T.B. idi.
ye birliğin verdiği güçle daha çabuk 1950 yılından beri bu konu üzerinde
ve kolay varılabilecekti. uzun çalışm alar yapılm ıştı. 1953 yı­ başlandı. Federasyon yönünden işler
lında ik i teşekkül bir protokol büe müsbete doğru gidiyordu. B u sırada
M illî T ürk Talebe Birliği. 27 M a­ hazırlam ışlardı. Birleşme fik ri T. M. Üçüfıcü Z ırhlı T ugayın Yeşilyurtta-
yıs Devriminden sonra kendisini en T.F. nin bütün kongrelerinde kabul k i kam pında bir binbaşı oğlunun sün­
y etkili ve tek talebe teşekkülü ola­ edildiği hâlde, M.T.T.B. nin kongre­ net düğün ün ü yapıyordu. B u sünnet
ra k görm eğe başlam ıştı. H a ttâ ilk lerinde kabul edilmemişti. Böylece düğününde Birlikçiler Ue Federas­
günlerde düşüklerin polis zoruyla de birleşme gerçekleşememişti. 1955 yoncular karşılaştılar. Federasyon
başkanlığa getirdikleri Samed Gül- yılında yeniden ele alm an birleşme idarecileri M.T.T.B. nin Genel Başka­
doğanm idaresindeki Türkiye M illi fik ri ise. 6/7 E ylül olaylan üzerine nı Y aşar özdem ire birleşme fik rin i
Talebe Federasyonu binasını da işgal y a n m kalm ıştı. açtılar. Y aşar özd em ir böyle bir fik ­
etmek istemişlerdi. M.T.T.B. çiler. Son teşebbüs 27 Mayısdan sonra ri m ünakaşa etmeksizin derhal red­
Federasyonu Samed Güldoğandaıı askeri idareden gelmişti. Bu sefer ke­ detti. T atm inler doğru çıkıyordu.
ö tü rü suçlandırıyor, bu teşekkülün sin sonuca v an lm a sı için ciddi şekil­ G üçlük Bi: likçilerden, bilhassa Baş­
düşüklerin elinde âlet ve oyuncak ol­ de çalışüıyordu. kan özdem irden geliyordu.
duğunu ileri sürüyor, kendilerinin sa­ İlk temaslar B ir müddet sonra ik i teşekkülün ida
tılm adıklarını, bütün güçlüklere, bas­ J l k temas M illi B irlik Komitesi üye­ recüeri yeniden karşılaştılar. H ava­
kılara, zor kullanm alara rağm en di­ lerinin and içme töreni dolayisiyle dis Gazetesinin protesto edüdiği gün
rendiklerini söylüyorlardı. Gerçek- İstanbul E m ni. t. M üd ürü Kur. Alb.
A nkaraya gelen T.M.T.F, mensupla-
den durum da böyleydi. M.T.T.B. nin Abdülvahid Erdoğan, iki tarafın ida­
n ile kom ite üyelerinden O rhan Er-
B aşkam Y aşar özd e m ir düşükler recilerini E m niyet M üdürlüğünde
kanlı arasında olm uştu. E rk anlı bir­
devrinde yiğitçe karşı koymuş, baş toplamıştı. Çeşitli meseleler görüşül­
leşme fik rin i gençlere açmış, bunun
eğmemiş, yum uşam am ış, düşüklerin fay d alan ve h a ttâ zaruriliği üzerinde dükten sonra söz dönm üş dolaşmış
âleti ve m aşası olm ağı şiddetle red­ tekrar birleşme konusuna gelmişti.
durm uştu. A y n c a bir h a fta sonra
detmiş, direnmiş, bu suretle hem A nkaray a gelmelerini istemişti. An- Bu toplantıda -er iki ta ra f ta ağır
kendi kişiliğini hem de temsil ettiği, bir tartışm aya girişmişlerdi. Y aşar
câk, gençlerin o sıralarda imtihanla-
başkanı bulunduğu M illi Türk Talebe Özdemire göre M illi T ürk Talebe B ir­
n vardı ve A nkaraya gelmeleri m üm ­
B irliğinin şerefini kurtarm ıştı. Bu liği Ue Türkiye MUlî Talebe Fede­
kün değildi. Ne var ki. M illi Birlik
direnmedir ki, halkoyundan müsbet Kon.itesinin bu fik ri üzerinde dura­ rasyonunun birleşmesi diye bir m e­
not alm alarını sağlam ıştı. caklardı. Arkadaşlariyle görüşecek­ sele düşünülemezdi. Olsa olsa Fede­
Türkiye M illi Talebe Federasyo­ le r ve heı-hâlde bir karara varacak­ rasyon B irliğe iltihak ederdi. Bu fik ­
nunda i? başka tü r lü cereyan etm iş­ lardı. Ü stelik Federasyoncular bir­ rin temeli M illi T ürk Talebe B irliğ i­
ti. D üşüklerin k ulland ıkları kaba leşme konusunda esasen hazırlıklıy- nin mazisiydi. Bu teklifi Federasyon­
kuvvet, Federasyondaki A ta türk çü dılar. Kongreleri de, evvelce bu fikri cular gülümsiyerek karşıladılar. Ç ü n ­
gençlerin bir kenara zorla itilm esini kabul etmiş bulunuyordu. Asıl zorluk k ü T.M.T.F. hâlen Türkiyenin en ge­
tem in etm işti. K aba kuvvetin önünde Birlikçüerden gelebilirdi. T.M.T.F. niş teşkilâtlı, uluslararası talebe te­
idealistlerin mücadelesi, idareyi elle­ 2 Ağustosta birlik başkanlan ile sa­ vekküllerince tanınm ış bir talebe te­
rinde tutabilecek bir netice vereme­ bahın 2.30 una kadar süren uzun bir şekkülü idi. Bu işlerin h âili yalnız
m işti. A ta tü rk ç ü gençler yuvalarının toplantı yaparak birleşme fik rin i ta r­ maziye dayanarak, onunla övünüle­
dışında da kalm ış olsalar gene de m ü- ' tıştı. Sonuç olarak birleşme fikrinin rek olmazdı.
# cadeleye devam etmişlerdi. 27 Mayı? kabulü kararlaştırıldı. Bu birleşme­ Tiirkeşln ilgisi
Devriminden sonra. Federasyondan nin esaslannı hazırla'’ ’’r üzere de girieşm -î yolunda temas ve çalış-
çıkarılan AtatUrkçü gençler tekrar bir komisyon seçilerek çalışm alara nı alarm pek d um ud verici bir
istikam et kazanam adığı günlerde, so­ re ik i tarafın da vilâyete gidip Bnb. tenkid eden E rdoğan A n p ın a n Ca-
nuca ağu- ve zor da olsa m utlaka va- Y arça ile görüşmeleriydi. Federas- ğaloğlunda yol ortasında ve herkesin
yoncuların bu teklifini de Başkan Ya- önünde dayakla tehdid ediyor, gene
n la c a ğ ın a dair k anaat um um iydi. İş­
te bugünlerde M illi B irlik Komitesi f.ar Özdem ir reddediyordu. Vilâyete Cum huriyetten Z iya Nebioğlu da
üyesi, Başbakanlık Müsteşarı Kur. de gitm iyecekti. böyle bir tehditle karşılaşıyordu. Ç a­
Alb. Alpaslan Tilrkeş Lstanbula gel­ Bu durum karsısında Federas- nakkale Âbidesinin açılışına gidilir­
m işti. B u arada talebe teşekküllerini yoncularla B irlik temsilcilerinden bir ken, M illiyet Gazetesinden Necm i O-
de ziyaret et: .işti. Tiirkeşin bu işle kaç kişi vilâyete gidip durum u Bnb. nur da, Y aşar Özdem irden gerekil
yakından ilgilenmesi, birleşme fik ri­ Y arçaya an latm ak zorunda k aldı­ nasibini alanlar arasındaydı. B u tu ­
ni tutanlarca sevinçle karşılandı. lar. Bnb. Y arça anlatılanları hay­ tum u talebe çevrelerinde ciddî ten­
Türkeş önce M.T.T.B. ni ziyaret et­ retle dinledi. A m a nezaketinden de kitlere yol açm ıştı. Y aşar özd em irin
m işti. sonra yanm a birleşme konu­ hiç bir şey kaybetmedi. Askerlere hatalarından bir diğeri de 27 Mayıs-
dan önce D.P. büyüklerine yaranm ak
sunda inadı, düşüklere karşı direnme­ has soğukkanlılıkla “B ir kere de ben
si kada. meşhur Başkan Y aşar öz- dâvet edeyim” dedi. "E ğ e r gelmezse, İçin ellerinden geleni yapan bazı öğ­
ciemiri alm ış ve T.M.T.F. na gitm işti. biz kendisine gideriz!” Y aşar özde- rencileri h â lâ etrafında tutm asıydı.
T.M.T.F. nun iyi döşenmiş başkanlık m lr birkaç arkadaşının teşviki ile V i­ Bunun anlaşılır bir yanı yoktu. Hem,
odasında İki teşekkülün İdarecileri lâyete g itü . özd e m ir T.M.T.F. nun en karanlık günlerde D.P. ye karşı
toplanmışlardı. Türkeş, gençlere bir­ gayri meşru olduğumu ileri sürüyor, çık, hem de D.P. nln yardakçılığım
leşmenin zaruriliğini, birlenmeden bu birleşmeye k a t’iyyen razı olamı- yap anla n koru! Meselâ şeref üyeliği
doğacak fa y d alan anlatm ış ve bu ko­ yacagını İleri sürüyordu. Toplantı u- da ğıtm ak la meşhur Hüseyin Sağır-
nuda birbirlerine karşı anlayışla ha­ zun ve tartışm alı geçmişti. T arafları oğlu h â lâ B irliğ in Genel Sekreterliği­
reket etmelerini ve herhâlde bu işi uzlaştırm a konusunda Bnb. Yarça- ni yapıyordu. D üşük Başbakan A d­
gerçekleştirmelerini telkin etmişti. m n gösterdiği sabra dayanan sonsuz nan Menderesin, kendi lehine nilnıa- .
B u toplantıda herhangi bir müzakere gayret özd em irin kolay kolay anla­ ylş tertip ettirm ek için 28 N isandan
açılm am ıştı. Y alnız Tüı keş konu üze­ şılm ayan direnmesi karşısında netice sonra vazifelendirdiği K âm u ra n B a ­
rindeki görüşlerini açıklam ış ve tel­ vermedi. Toplantı da böylece dağıldı. ran ise M.T.T.B. den hemen hemen
Değişen Özdemir hiç aynlm ıyordu.
kinlerde bulunm uştu.
j.şin gerçeği şuydu ki, B irlik B aşkanı Kendisine beslenen sevgiyi ve gü- ı
Resmen harekete seçiş Y aşar özd e m ir 27 M ayısdan önce veni ciddî şeküde sarsıcı bir m ahiyet
görüşmeden sonra vilâyet işe res­ D.P. ye karşı kahram anca göğüs ger­ gösteren bu tu tu m u n yanı sıra Y aşar
men el koyuyor ve gençlerin ken­ m iş bir gençti. 28 N isan olaylarında Özdem irin bir dr birleşme fikrine
di ara la n n d a hâlledemedikleri bu me­ ve daha sonra tu tu m u hep takdirle karşı çıkışı, bardağı taşıran son dam ­
seleyi bir neticeye bağlam ak üzere k a rjıla n n u ştı. Gelgelelim 27 Mayıs- la oluyordu. Ve herhalde bütün bun­
faaliyete geçiyordu. Bu işle Vali M u­ dan" sonra sebebi anlaşılam ıyan bir lardan en çok zarar görecek olan da
avini K urm ay Binbaşı Turhan Y arça değişme de ciddî şekilde farkediliyor- gene Yaşar özdem irdi.
vazifelendiı ilm işti. T urhan Y arça ön­ du. Y aşar özd em irin hataları birbiri Birleşme fikrinden yana olan ö ğ ­
ce, bütün talebe teşekküllerinin üze­ ardına sıralanıyordu, tik hatası -ve renciler bu son durum karşısında
rinde bir teşekkül o l a T ü r k iy e M illî en büyüğü- gazetecilere karşı tak ın ­ M illî B irlik Kom itesinin alacağı k a ­
Gençlik T eşkilâtının başkanı M etin d ığ ı tavırdı. Cum huriyette Gürsel r a n beklemekten başka çâre göremi-
Kum teısar ve arkadaşlarını çağ ıra­ K upası m açlarının organizasyonunu yorlardı.
rak meseleyi en ince teferruatına k a ­
dar öğrenmekle işe başladı. Bu gö­
rüşm e 12 Ağustos sabahı oluyordu.
B inbaşı Y arça daha sonra Federas-
® yoncıılan, onlardan sonra da B irlik ­
çileri kabul ediyordu. Böylece taraf-
la n n birleşme konusundaki fikirleri­
ni öğrenm iş oluyordu.
A y n a y n yapılan bu temaslardan
sonra aynı günün akşam ı Federas-
yoncularla Birlikçileri bir araya ge­
tiriyor ve meseleyi karşılıklı olarak
tartışm ak im k ân ım veriyordu. Bu
toplantıda son derece um ud verici bir
k arara varılması, birleşmecüeri se­
vindiriyordu. H er ik i taraf ta birleş­
meğe kesin olarak k arar vermişti. Bu
prensip m u tabak atı meselenin en ö-
nem li kısm ının hâll*dildlğl zannını
veriyordu. A ncak 13 Ağustos sabahı,
bir gün önceki toplantıda bulunmayan
Y aşar özd em irin tu tu m u nu görünce
hayretten dona kalm ışlardı. Yaşaı
özd e m ir N u h diyor peygamber demi­
yordu. Y asar ö zd e m ir kendisinin M.
T.T.B. nln başkanı olduğunu ve böy­
le bir birleşmenin im kânsızlığını söy­ Milli Türk Talcb- Birliği Genel Merkezi
lüyordu. Federasyoncular bu diren­
B iıiik + B ıa b eı'lik .;= Ba^<tn
me karşısında şaşırmışlardı. Son çâ-

A K İS , 31 A Ğ U ST O S 1960 20

________________ J
ik t is a d i v e m a l i s a h a d a
Yardım T ürk aydınlarının zihnini meşgul et­
meğe başladığı şu sıralarda, asıl ö-
Bilanço nem li olan konunun iktisadi yardım
Q eg en n aftanın başında H üküm etiy­ konusu olduğu m uhak k ak tır
le yap tığ ı istişarelerden sonra Türkiyeye Am erikan iktisadi yar­
A n k araya dönen A m erikan B üyükel­ dımı, doğrusu söylenmek gerekirse,
çisi Fletcher VVarren basına bir de­ pek o kadar başarı kazanam am ıştır.
meç vererek m em leketinin Türkiyeye Gerçi, yardım ın Tilrk m illî gelirinin
yardım konusunda 1948 den beri yap­ reel olarak artm asındaki payı inkâr
tık la rın ın bilançosunu vermek lüzu­ edilemez. A ncak esas mesele yine dc
m unu hissetti. Kletcher VVarren bu kaynakların en iyi kullanılm ası tar­
arada, A m erikan askerî ve İktisadî dının bulunm ası olduğuna göre, yar-
yardım ının toplam ının 1948 den bu­ lım in en İyi bir şekilde kullanılm ış
güne kadaj 2 m ilyar 800 milyon do- olduğu da söylenemez. Gerçekten. A-
lâra vardığını da açıkladı. Gerçi, bu m erikan H ük üm e ti sâkıt ik tid a n bir
m ik ta rın ta fsilâtlı izahı Büyükelçi iktisat.î plân dairesinde hareket et­
tarafından verilmemişti. Mesela, N A ­ meğe sevketmekten daim a çekinm iş­
TO K n frastrü k tü r Program ından tir. Gerçi, Prof. Chenery gibi büyük
Türkiyeye yapılan y ardım lardaki A- eksperler -1953 de- Tiirkiyede ilk İk­
m erikan hissesinin. M akine ve K im ­ tisadî plân hazırlığı sayılabilecek ça­
y a Endüstrisi K urum una A m erikan lışm alar yapm ışlardır. F akat, A m eri­
H ük üm e tin in y ap tığ ı off-shore m ü ­ kan H ük üm e ti neticede daim a Men­
h im m a t siparişlerinin, ziraî madde­ FJetlıoev VVarren deres ve Zorlunun tafrası karşısında
ler fazlasından yapılan yardım ların mukavem et edememiş ve plânsız ha­
İstim ark ad a» grli\
ve teknik yardım ların bu toplam a reket eden bir H üküm etin enflâsyon-
dahil olup olm adığı bilinmemektedir. cu -ve antidemokratik- gidişinde halk
H er ne olursa olsun, 12 y ü içinde 3 rip kudreti arttırılm ış olacak, hem kütleleri tarafından büyük m ukave­
m ily ar dolara yaklaşan yardım az de Türk ekonomisine büyük bir hiz­ metle karşılan m alın ı önlemeğe yara­
bir yardım değildir. V asati olarak mette bulunulmuş olacaktır. Ç ün k ü yan yardım larda bulunm ayı tercih
her yıla hemen hemen 400 nülyon do- bu suretle. S ilâhlı K uv v etlerin izin etm iştir. Gerçekten, yardım ın ilk yıl-
lâ r düşm ektedir k i A m erikanın bu ateş kudreti ve hareket kaabiliyetine la n n d a yardımdan alınan y a tın m
gayreti ancak teşekkürle karşılana­ zarar vermeksizin, h a ttâ genel savaş m allarının nisbeti sermaye istihlâki
bilir. Bununla beraber. Am erikanın kudretini teşkil eden bu unsurları ve istihlâk m allan nınk ine nazaran
Türkiyeye yapm ış olduğu ve yap m a­ kuvveti ndirerek asker mevcudunu hayli yüksekken, A m erikan • yardım ı
ğ a devam ettiği yardım ın aksak nok­ aza ltm ak m ür k ün olabilecektir. Bu Türkiye Enflâsyon çukurunun içine
taların ı da bilmekte fayda vardır. da bize birçok insan gücü kaynakla­ daldıkça, hemen hemen tam am iyle
S oğuk harbin bütün şiddetiyle de­ rını ve m alî k ayn ak lan , İktisadî ve istihlâk m alları ile sermaye istihlâk i
vam ettiği günlerde A m erikanın T ür­ k ültürel k alkınm aya hasretmek im ­ m allan na, (gıda maddelerine, petro­
kiyeye yaptığı yardım ın askerî kıs­ k ân ım verecektir. le ve yedek parçaya, vs.) hasredllme-
m ı, uzun bir süre İktisadî yardım ­ F a k a t iktisadi, sosyal vc kültürel ğe başlanm ıştı. Am erikan yardım ı­
dan daha çok olm am ışsa da o m ik ­ k a lk ın m a k o n u lann ın herşeyden çok nın gayesi Türkiyenin uzun vâdeli
ta ra hayli yaklaşm ıştır. Bunun sebe­
bi kolaylıkla anlaşılabilir. Son yıllar-
d*. ise askerî yardım ın İktisadî yar­
d ım a nisbetle azalm ağa başladığı gö­
rülm ektedir . Zira, bilhassa N A T O ’ya
girmemizden sonra 1952 - 1960 y ılla­
rı arasında T ürk Silahlı Kuvvetleri­
n in Tür!"iyenin özelliklerine uydurul­
rTÜRK EDEBİYATINDAN
m uş A m erikan malzeme kadrolarına » * v IMl A RI S E Ç M E ŞİİRLER
in tib ak ı yolunda önem li adım lar a tıl­
m ıştır. Bununla beraber, T ürk Silâhlı
Kuvvetlerinin malzeme bakım ından
modernleştirilmesinin istendiği dere­ ^ Â ja n t C - uıt 1 % 1
cede hızlı vürüdUğU de söylenemez.
A m erikan S ilâhlı Kuvvetlerinde hiz­ A J A N S TÜRK T A K V İ M İ
mete g i'e n birçok silahlar, ancak o-
BİR S A N ' A T HADİSESİ OLACAKTIR.
ra '.a hizm etten çıkarıld ıktan sonra
T ürk Silâh,ı Kuvvetlerine verilmek­
TAKVİM HAKKINDA TA2LA MALÛMAT İÇİN
tedir. Bundan e1bette ki daim a yeni­ ÜCRETSİZ BROŞÜRÜMÜZÜ İSTEYİN
leşen sUAhlan kullanan personelin
ADRES A j a n * T u rk . P K 1#91. Y r n l j r h ir - \ \ K A R
yetiştirilm esinin bir payı da vardır.
Ancak, yine de A m erikalıların bu ko­
nuda biraz daha çabukluğu tercih et­
melerinde fayda vardır. Bu sayede
hem T ürk S ilâhlı K uvvetlerinin tah-

30 A K İS , 31 A Ğ U S T O S 1960
*

İKTİSADI VK M A lJ SAHADA
ve trak tör cinslerinin Türkiyeye ith â ­ ta n bir dış yardım dahi T ürkiyenin
k alk ınm a dâvalarına <.âr© bulm aktan
lin i yardım yoluyla teşvik ederek- dâvalarının hâiline hizm et edemeye­
çıkm ıştı. Sâdece ve sâdece. Türkiye-
nin her yıl S ilâhlı K uvvetlerini ayakta erozyonu kolaylaştıran ve zirai k al­ cektir.
tutabilm esi gayesini gütm eğe başla­ kınm ayı ziraî gerileme hâline sokan Oysa, Türkiyenin B a tı bloku için­
m ıştı. B u çok kısa vâdeli görüşle ha­ bir yolda sakıt ik tid arla beraber ol­ deki vazifesine m ak ul ölçüler içinde
reket etm enin neticesinde ise, bu g a ­ dukları için A m erikalıların şim di bü­ devam edebilmesi kalkınm asını ba­
yeyi dahi bir süre sonra tehlikeye dü­ tün bu hatalarım telâfi etmeleri lü ­ şarm asına bağlıdır. T ürkiye bunun
şüreceği m uhak k ak tı. 1958 A ğus­ zu m u ortadadır. 1 0 yıldır yapılan ih ­ için de dost ve m üttefiklerinin yardı­
tosunda iktisadi istikrar program ının m âller neticesinde T ürk ihracatında­ m ına m uhtaçtır. Türkiye, ik i blok
kabulüyle de A m erikan yardım ının k i azalm a tem ayülü büsbütün şiddet­ arasındaki münasebetler daha nor­
bu yanlış istikametinde bir değişik­ lenm iş ve memleket asla kaldıram a­ m al bir safhaya girmeden Demirper­
lik hâsıl olm am ıştı. Gerçekten, O E C E yacağı m uazzam bir dış borç y ük ü­ de gerisinden geniş ölçüde yardım
ve A m erika taralın dan da tasvip edi- nün altın a girm iştir. A m erikalılar alm anın tehlikelerini de m üd rik tir.
l . n bu program, enflâsyondan k u rtu l­ T ürkiyenin p lân lı bir şekilde k alk ın ­ F a k a t herhâlde T ürkiyenin k a lk ın ­
m ak için İktisadî m uvazenenin tesisi­ m asının gereken hızla yapılm asına m ak tan sarfınazar etmesinin tehlike­
ni, k am u sektörünün harcam alarını k atılm ak istiyorlarsa, Türkiyenin dış leri daha da b ü y ü k tü r ve aynı sonu­
k ayn ak lara uydurm ak maksadiyle borçlarının geniş ölçüde a ffın ı veya cu doğurur. Şu hâlde vazife ciddî
indirm ekte görm üş ve böylece y atı­ daha uzun vâdeler içinde tekrar kon­ bir plân içersindeki y a tın m gayret­
rım hacm i düşm üştü. O E C E ve onun solide edilmesini desteklemeli ve yıl­ leri için eskisinden çok daha fazla
ardında A m erikanın İktisadî istikrar da 300 m ilyon doların altın a düşme­ fedakârlığa çağ ın lm a sı gereken T ürk
program ı kabul edilirken Türkiyeye yecek bir iktisadi yardım seviyesini MUletine düştüğü kadar, T ürkiyenin
yapabilecekleri en büyük iyilik, k a­ uzun bir süre için idame ettirm elidir­ büyük hizmetlerinden faydalanm ış
m u sektörünün harcam alarının kısıl­ ler. -Tabiî, askeri yardım bunun dı­ olan ve bu hizmetlere h â lâ m uhtaç
m asını değil, yardım ın bu harcam ala­ şında kalacaktır.- A m erikalüar, bun­ olan ve ilerde de m uhtaç kalacak o-
rın seviyesine çıkartılm asını sağla­ lan dost ve M üttefiklerim ize de ayn ı
dan başka yabancı özel sermaye için
m aktı. O E C E ’nu» ve A m erikanın bu derecede düşmektedir. B u g ün hiçbir
a ş ın im tiy azlar ir tem ek ten vazgeç­
büyük hatası sonucundadır k i istik­ gelişmemiş mem leket kendi yağıyla
melidirler. M üşterek P azarla yapa­
rar program ı, Ar.'.erikan yardım ının kavrulanı az. Ancak, hiçbir geüşme-
cağım ız müzakerelerde Türkiyeye en
bir m ik ta r artm asına rağm en başarı­ m iş memleket -ve hele Türkiye- üs­
aşağı 15 y ıllık u zun bir hazırlık sü­
sızlığa uğram ıştı. A m erikan yardım ı­
resinden sonra in tik a l süresine g ir­ telik k arşılığını askerî alanda bol bol
n ın bundan sonra faydalı olması, bü­
m ek im k ân ın ın tanınm asını sağlam ak ödemiş olduktan sonra, kendi dost ve
y ü k kısm ının yatırım lara tahsisi su­
için gereken teşebbüslerde bulunm a­ M üttefiklerinden yardım ı a rttırm a ­
retiyle m ü m k ü n olabilecekti.
lıdırlar. A ksi hâlde, Müşterek Pazar larını isterken gururunu k ın lm ış his­
A m erikalıların m em leketim de içinde T ürkiyenin zengin A ltıla r le­ setmesine de lüzum yoktur. Ç ü n k ü
\yardım da bulunurken düştükleri bü­ hinde fakirleşmesi ve p lânla m a için Türkiye, yardım ın artm asına h a k ka-
y ü k bir h a ta da, k am u sektörüne ve lüzu m lu -bilhassa dolaysız- tedbir­ anm ıştır. Y ardım ı a rttırm a k T ü rk i­
Devletin, özel teşebbüse dolaysız yol­ leri alam am ak durum unda kalm ası yenin dost ve M üttefiklerinin ve bil­
lardan müdâhelesine prensip itibariy­ m ukadder olacak ve bu takdirde a r­ hassa A m erikanın kesin vazifesidir.
le m u halif olm alarıdır. H albuki, ciddî
bir İktisadî plânlam ayı geniş bir k a ­
m u sektörü ve dolaysız ve dolaylı
Devlet müdâheleleri olm aksızın ta ­
savvur etm enin kaabil olam ayacağı
günden güne daha iyi an laşılm ak ta­ S A Y I N D O K T O R VE E C Z A C I L A R A
dır. A m erikalüar yap tıkları yardım ın
M) M A T t Z M A. SOĞUK ALGI NLI ĞI . A 0 £ L t AĞRILARI
faydalı olmasını hakikaten arzu edi­
UUMBAGO. YORGUNLUKTAN MÜTEVELLİT UYKUSUZLUKLARA KARSI
yorlarsa, çok ileri bir seviyeye erikmiş
kendi ekonomilerinde bile tü r lü a k ­
saklıklar doğuran bir sistemin geliş­
m em iş bir memlekette aynen tatb ik i­
n i istemekten vazgeçmeleri lâzım dır.
B undan başka, A m erikalıların, ge-
Uşmemiş memleketlerin k a lk ın m a ­
larınd a yabancı özel sermaye ak ım ı­
n ın büyük bir payı olabileceği rü ­
yasından dr. vazgeçmeleri gerekmek­
tedir. H a k ik a t şudur ki, yabancı ö-
zel sermaye gelişmemiş memleketler­
den çok gelişm iş memleketler arasın­
da tedavül etmektedir. B u durumda,
A m e rik an ın bütün gelişm emiş m em ­
leketlere ve bu arada Türkiyeye k a r­
şı İktisadi yardım ını -teknik yardım
dâJıil- geniş ölçüde arttırm ası zaru­ MfcM Ik’AÇ KOMtMAftl COISOT HAM « M * CAĞ.AOO&I.U —4STAM«U«
reti kesindir. Hlii ONbAK % C i a t l l K O N U . « M O O t » «t
Ekonom inin plânsız U r şekilde
idare «dilmesinde yıllarca işbirliği
yap tık ları -hattâ m em leketim izin
• toprak bünyesine uym ayan pulluk ----------
ajüs, sı ağustos ma 3li
DÜNYADA OLUP BİTENLER
Araplar na M oritanya üzerinde arazi talepleri
vardı. Muhamm ed V, M oritanyanın
Kavgalı kardeşler babalarına ait olduğunu ve bu ara­
zinin evvelce F aştan Fransa tarafın ­
Q e ç e n haftanın başında Lübnanda
dan koparılışım n tam am iyle huku­
G htaura’da ‘‘kavgalı kardeşler"
k a a y k ın olduğunu söylüyordu. İki
ik i yıldan beri ilk defa hemen hemen
yıldır birçok önemli M oritanyalI aşi­
ta m kadroyla bir araya geliyorlardı.
ret reisleri de Fas T ahtına bağlılık­
A rap B irliğ i Konseyi, Dışişleri B a ­
larını ilân etmişler ve R abata gel­
k a n la n seviyesinde toplanm ış ve A-
mişlerdi. Fas H ük üm e ti şim di M ori­
rap dünyasının k arşılaştığı meselele­
tanya meselesini Birleşmiş Milletlere
ri İncelemeğe koyulm uştu. T oplantı­
götürüyor ve A rap B irliğini de bu
da, -Başkan N âsırın, B a lk a n Burgl-
melesede kendi lehinde vaziyet a l­
banın rakibi S alâh Bin Y usufu hAlâ
m ağa zorluyordu. M uhtar M oritan­
Kalıireden çıkarm am ış olması dolayı-
ya Başbakanı M uhtar Uld Daddah.
siyle- A rap B irliğine küskün olan
bütün A rap Devletlerinin başkanla-
T unusun Dışişleri B akanı hariç, bü­
rına birer telgraf çekerek, Fasın
tü n A rap Devletlerinin Dışişleri B a­
bu niyetini, Birleşmiş M illetler pren­
k a n la n hazırdı: Birleşik A rap C u m ­
siplerine ayk ırı emperyalist ve mo­
huriyetiyle kavgası h âlâ sona erme­
dası geçmiş bir talep olarak vasıf­
m iş olan Ira k m -Arapların federas­
landırıyordu. A rap Devletlerinin bu
yon ve h a ttâ konfederasyon şeklinde
meselede Fası tutm am aları, M aşrikle
de olsa birleşmelerine aleyhtarlığını
M ağribin arasını büsbütün açabilir­
B eyrut ta açıkça ilân eden genç D ış­
di. Zaten Tunusla B.A.C. kavgalıydı­
işleri B akanı H aşim Cevattan tu tu ­
lar. Fas bu kavgada bir arabulucu
nuz da, Suudi Arabistanın, Yemenin,
rolü oynuyordu. B aşta B.A.C. olm ak
B.A .C .’nin, Libyanın, Sudanın, Kasın üzere diğer A rap Devletleri Fası Mo-
ve hattâ. -Nâsınn kendisini düşürm e
AİHİiilnâsır
ritanyaya karşı desteklemezlerse, o
gayretlerine hiçbir suretle son ver­ A ra b i» ktîfftm
zam an Fasın da Tunusun yanında
mediği- Ü ıd tln K ralının Dışişleri B a­ yer alm a* bahis konusu olabilirdi,
k an ı bile oradaydı. Doğrusu istenir­ ö te yandan, ne d olsa Fransız B irli­
O rdusunun da bu Cum huriyetin O r­
se, bu toplantı, Lübnanda ik i y ıl ön ­ ğ i içinde kalıp Fransayla ittifa k a k ­
dusu olm asını istiyordu. H aşim Ce-
ceki N âsır ta r a fta n ayaklanm anın dedecek olan bir A rap Devletini B.A.
vata göre, bu yeni A rap Devleti bu­
elebaşısı Saeb S alaam tarafından k u ­ C. ve onu tâk ip edenler, Ingilterenln
gün lsrailin kurulm uş olduğu araziyi
rulan ve M arunilerin temsilcilerini m üttefiki ve m ahm isl U m m an Emi-
talep edecek ve dâvanın asıl sahibi
de içine alan M illî birlik kabinesinin rinden *aıklı telâkki etmeyeceklerdi.
olacaktı. B u teklif ne Nâsırın, ne de
büyük bir başarısıydı. L übnan kendi
K ral Hüseyinin hoşuna giderdi. Her Cezayir
İçinde N âsır taraftarlarıy la aleyh­
ikisi de A rap F ilistinin birer parça­
ta r la n ru'asında iç b&nşı gerçekleş­ sını idare ediyorlardı. Ürdün, Kudü- Jpakat, C htaura'da toplanan A rap
tirebilm işti. Demek ki böylesine bir sü ikiye ölen bir h attın gerisinde Dışişleri B a k a n ia n n ı en çok ilg i­
b a n ş ı devletler arası seviyede de kalan küçük bir parçayı kendi arazi­ lendiren konu, hiç şüphesiz Cezayir
gerçekleştirmek m ü m k ü n olabilirdi. sine ilhak etm işti. B.A.C. ise, k ü çü ­ meselesiydi. Cezayir Geçici H ük üm e­
T oplantıda ilk sözü alan yeni L üb ­ cük Gazze bölgesini -kendi ülkesine tinin Dışişleri B akanı Kerim Belka-
nan Dışişleri B akanı -Manini- Philip- ilhak etmemekle beraber- İdaresi a l­ sım C htaura’ya kadar gelmiş ve
Pe T akla konuşm asında A r a p la n bir­ tına alm ıştı. Ş im di bu arazinin ken­ -üyesi olmadığı- A rap B irliği Konse­
birlerinden ayıran n oktalar üzerinde dilerinden alınıp yeni bir Filistin yinin toplantısına kabul edilmişti.
değil birleştiren noktalar üzerinde Devletine verilmesine ne B.A.C., ne Belkasım, bu toplantıda çok önemli
durdu. Bilhassa, Birleşmiş M illetler de Ü ruün n z a gösterebilirlerdi. Bu bir demeç verdi. Melun görüşmeleri­
Genel K uru lu nun bu yıl sonunda açı­ ik i düşm enin da düşm an oldukları nin akam ete uğram asından sonra Ce­
lacak olan Genel K urulunda A rap bir üçüncü "kardeş”in bu teklifi, iki zayir milliyetçileri a rtık Fransadan
Devletlerinin F ilistin konusunda düşm anı aym plân^ getiriyor am a ve General de Gaulle’den ü m it kes­
müştere’- bir hareket h a ttı gütm ele­ anlaşm alarını yine de sağlayamıyor- mişlerdi. A rtık yapılacak şey, Fran-
rini talep etti. F ak at, aynı gün Ira k du. saya karşı savaşı şiddetlendirmek ve
Dışişleri B akanınuı “Le Monde” G a­ meseleyi tam m ânasiyle m illetlerara­
zetesine verdiği bir demeç, ötedenberl M oritanya sı bir hâle sokm ak olm alıydı. Belka-
A ra p dayanışm asının temel parçinle­ ■Qstelik A rap dünyasında bağım sız­ sım, bunun için bütün A rap Devlet­
rin d en biri olan F ilistin meselesinin lık kazanan Devletlerin sayısı a rt­ lerinin askeri, diplom atik ve iktisadi
bile a rtık birleştirici değil, a y ın cı bir tıkça, “kardeşler” arasındaki kavga­ her a ljn d a yeni bir m üşterek gayret
rol oynadığını gösteriyordu. H aşim lar da büsbütün artıyordu. Gerçek­ göstermeleri gerektiğine kaaniydi.
Cevat, B.A.C.'nin bir F ilistin A rap ten, F asın güneyinden Senegale kş.- Belkasım taleplerini a ltı noktada top­
Ordusu kurulm ası yolundaki tek lifi­ dar uzanan M oritanya İslâm î C um ­ lam ıştı:
ni ele alarak, lin k in esas itibariyle huriyeti. Fransız B irliği içinde ba­ 1 — Dost olsun olmasın bütün
bu teklife ta ra fta r olduğunu söylüyor ğım sızlığına Kasım aym da erişecek­ Devletler nezdinde yapılacak m üşte­
ancak bunun gerçekleşebilmesi lçlıı ti. B u konuda müzakereler Nuakşot rek teşebbüslerle, Cezayirde Birleş­
hâlen A rap İdaresinde bulunan F ilis­ ile Paris arasında devam ediyordu. miş M illetler tarafından bir referan­
tin to p ra k la rn d a F ilistin C um huri­ Fakat, Faa K ralı Muharamed V ’in, dum tertiplenmesine ve bu referan- ,
yetinin kurulm asını ve F ilistin Arap başkanı olduğu A la n i Hanedanı adı­ dum un yine Birleşmiş M illetler ta ra ­
32 A K İS, Sİ A Ğ U ST O S 1960
DÜNYADA OLUP BİTENLER

fından murakabe edilmesine taraf­ tını bilhassa Suriyeden yaptığı pa­ liyesini İstemesi beklenemezdi. Am a
tarlık etmeleri ve bu tezi Birleşmiş m uk ve hububat m üb ay aa la n B.A.C. bütün A rap Devletlerinin, Fransız
M illetler Genel K urulunun ön üm üz­ nin Kuzey eyaletinin hiç de parlak ol­ birliklerinin çekilmesi hususunda an ­
deki toplantısında desteklemeleri için m ayan İktisadî durum unun büsbütün laşm aları kolay olurdu, G önüllüler
çalışılm alıydı. kötüleşmesini önlüyordu. Mevcut meselesine gelince, Cezayir m illiyetçi­
Fransız kolonileri ve üsleri ve F ran­ lerinin a rtık K om ünist Çinden bile
2 — B ütün A rap Devletleri istis­
sayla Cezayir meselesi dahil birçok gönüllü isteyecek hâle geldikleri an-
nasız Fransayla diplom atik, kültürel
ve iktisadi nünasebetlerlni kesmeliy- sebeplerle mevcut özel b a ğ la n dola- 1aşılıyordu. Ir a k hariç, bü tün A rap
diler. yısiyle Tunus ile Fas da diplom atik, Devletleri herhalde bu işte Belkasım a
İktisadî ve k ültürel münasebetlerini açıkça ih tiy at tavsiye edeceklerdi.
3 — A rap memleketlerinde mev­
kesemezlerdi. Fransız birliklerinin Arap gönüllüleri gönderilmesinde an­
cut olm akta devanı ecieıı Fransız
ve diğer birliklerin tahliyesi konusu­ laşm aya v an lm a sı muhtemeldi. B a tı­
kuvvetleriyle diğer yabancı kuvvet­
na gelince, bu konuda da. -aynı şeyi yı ve bilhassa A m erikayı korkutup
lerin en kısr. zam anda tahliyesini
sağlam ak için müşterek teşebbüsle* isteyen Tunusla Faştan değil- Ame- Birleşmiş Milletlerde onların desteği­
re glrişilmeliydi. rikaya bir andlaşm ayla Us vermiş o- ni kazanm ak için göstermelik kom ü­
lan Llbyanın, bu üs karşılığında A- nist gönüllülerin Cezayire gelmesi ih­
i — B ütün A ıa p memleketleri tim ali de herhâlde yabana a tılm am a­
m erikadan sağladığı yardım lardan
Cezayir O rdusuna gönüllü yollam alı
vazgeçip Am erikan birliklerinin tah­ lıydı.
ve bu A rap gönüllüleriyle diğer m em ­
leketlerin yollayacakları gönüllülerin
Cezayire ulaşm ası için A rap Devlet­
leri bütün kolaylıkları göstermeliy­
diler. B ü y ü k G aze te
5 — B ü tü n A rap Devletlerinin
‘ 2<i. sayısı büyük yenilikler 4 R E N K L İ K A P A K
B aşkanları Cezayir meselesini görüş­
A L T M IŞ S E K İZ S A Y F A ve ortada ilâve olarak
mek üzere özel ve olağanüstü bir top­
renkli tablo:
lantıya çağırılm alıydılar.

6 — Fransanın Cezayirdeki m ili­ A T A T Ü R K


tarist ve emperyalist faaliyetini des­
tekleyen N A T O Devletleri bütün A-
rap Devletleri tarafından şiddetle :t Y E N ! Ki l M \V
takbih edilmeliydiler.
1 — B ir gazetecinin kendi kaleminden hayat h i­
Bulkasırmn her A rabuı kalbinde kâyesi ve otuz y ıllık T iirk basınındaki ha­
aynı akisleri uyandıracağı m uhakkak reketler.
olan bu teklifleri, bütün Arap Dev­
letlerince aynı derecede m üsait k ar­
şılanm adı. Gerçi kalp kalbe karşıy­
dı ama, m enfaatler birbirinden ayn-
«ELDE KALEM OTUZ YIL»
labiliyordu. Birleşmiş M illetlerin Ce- Y azan: Naci Sadullah D A N IŞ
zayirde bir referandum tertiplemesi
2 — T ürk okuyucusunun yakından tanıdığı Dap-
fik rin i desteklemeyecek tek Arap
hne du M aurier’den N aile V. T U R H A N ’u»
Devleti yoktu. F ak at, iş Fransayla
çevirdiği orijinal bîr âşk hikâyesi:
diplom atik, k ültürel ve İktisadî m ü ­
nasebetlerin kesilmesine gelince ça-
tallaşıveriyordu. Lübnanda M arunî
azın lığın ın Fransayla özel k ü ltü r
«B U L U Ş M A »
b a ğ la n devam ediyordu. 1956 da Sü­ s — M eh lika H. Glirsovlar’ın kaleminden orijinal
veyş tecavüzü esnasında Lübnanın bir aşk macerası:
Fransayla olan diplom atik münase­
betlerini kesmesini isteyenler -kİ a-
r a la n n d a bug ünkü B aşbakan da var­ « SABRIN SONU »
dı- L übnanda iç savaşın çıkm asında
V E A Y R IC A R E S İM L İ M A C E R A R O M A N I
bu meselenin oynadığı rolü biliyor­
lardı. Şimdi, m ilî! birlik yeni k urul­
m uşken Lübnanda hiç kimse, F ran ­
sayla münasebetler konusunu tekrar GAZETECİ JEFF
o rtaya atm ak istemeyecekti. B.A.C.
hentlz -Cezayir meselesi dolayısiyle- Siyasî ve gayri siyasi aktüalite, parüle rin bugün
Fransayla diplom atik münasebetleri­ k ü durum ları, tiyatro, sinema, eğlence, edebiyat
ni resmen kurm am ıştı. Fakat, Kahi- sayfalan.
rede diplom atik statüy ü haiz olm a­
m a k la beraber, ik i Devlet arasında
kültürel ve iktisadi Aıünasebetlerin
B âyi ve ınüveziUerinize ayırtın.»
yeniden başlam ası hak kındakl 1957
an dİ aşm asını tatb ik etmek üzere bir
Fransız heyeti bulunuyordu. Fransa-

A K ÎS , Sİ A Ğ U ST O S 1960 '53
fa Baydar bütün bunları toplamış,
KİTAPLAR bir cilt haline getirm iş. T ürk edebi­
yatçı ve sanatçılannın sadece elli k i­
şiden ibaret olm adığını M ustafa
Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar yazdığı “Bu k itap niçin hazırlandı” B aydar da biliyor. B una zaten k ita ­
(M u stafa B a y d an » röp o rtajları, A h­ başlıklı yazıda kendi hazırladığı k ita ­ bının başında işaret etmiş, “K onu­
m et H al it K itabem , N eşriyat /tayım bı şöyle takdim ediyor: “K arşılıklı ko­ şulm ası gerekenler elbette bu kadar
SOS, Y eni M atbaa, İstan bu l 1960, nuşm a yolu ile sanatçının duygu ve az değildir. F a k at yüzlerce sanatçı­
S 1,0 sayfa, 750 kuruş.J düşünce dünyasını tanım ak ve tan ıt­ yı da bir tek k itab a sığd ın n a k m ü m ­
m ak demek olan edebiyat röportajı, k ü n m ü ? Konuşm alara yine devam
“g a n a t ad am laruu eserlerinden ta ­
sanatın en güç kollan nd an biridir. edeceğiz. B undan sonrakUeri de aynı
n ım a k şüphesiz en doğru yoldur.
Ç ün k ü kim inle konuşacaksanız onun k itab ın öteki ciltleri olarak bir ara­
A m a yine de kalacak boşlukları dol­
eserlerini okumuş, karakter ve özel­ ya getinneyi düşün üyo nız” diyor.
durm ak. zihinde belirecek merakları
liklerini öğrenm iş ve aynı alanda e- Edebiyatçılarım ız Ne D iyor’un
gidermek istersek ne yapacağız’ ? ”
ser vermiş olanları bilmiş olm alısı­ tertibi şu: Kendisi ile konuşulan sa­
K itab ına yazdığı önsözde bu so­
nız. Velhasıl konuşacağınız kimsenin na tçının tipik bir resmi, çoğu kere
ruyu oOran M ustafa Baydar, soru­
havasını teneffüs edercesine, sesini bir sayfayı geçmeyen bir biyografisi
nun cevabını da gene kendisi veri­
duyarcasına, varlığında mevcut dü­ ve sanatı hakkında sorulan sorularla
yor: “B u takdirde yapılacak en doğ­
şünce s d u y g u lan okurcasına onun­ alınan cevaplar. M ustafa Baydar, ko­
ru hareket, eser sahibi ile yilz yüze
la âşinalık kurm uş olm alısınız. B a ­ nuştuğu her sanatçıya gerçekten son
gelip konuşm aktır. Bizce karanlık
zen öyle olur ki. konuşm a yappıadan derece ustaca sorular sorduğu ve on-
kalan bazı noktaların aydınlanması
önce, aylarca hazırlık devresi ge­ la n konuşturm ağa da m uvaffak
ve san^tçunn gerçek çehresiyle bü­
çirm ek zorunda kalırsınız. Z ira ayrı olduğu için eser son derece başarılı.
tü n olarak öğrenilm esi ancak bu şe­
a y n kişilikleri olan her sanatçının E debiyatçılarım ız Ne D iyorlar baş­
kilde sağlanabüir.”
dünyasına girebilm ek için yorucu bir tan sona kadar okuduğunuz zam an
M ıu ta fa B aydar böyle diyor. Pe­
çaba gerekir. B ü tü n bunlara bazı sa­ son yüzyılın, içinde bulunduğum uz
ki, K arsın bilmem hangi kasabasuı-
n atçıların n azm a k atlan m a ve eşref yüzyılın, T ürk edebiyatçılan gözü
da veya M uğlanın bilmem hangi kö­
saatlerini yak alam a sabrını de ekle­ Ue enteresan bir tahlilini okum uş
yünde öğretmen, subay veya m em ur
melisiniz. F a k a t güçlüklere k atlan ­ oluyorsunuz. S anat meselelerinin ise
olarak yaşayan bir aydın nasıl ede­
madan, onları yenmeden am aca elli ayrı gözden tartışıld ığını görüyor
cek de i<ıerak e ttiğ i sanatçıyla karşı
varm ak m üm k ün m ü ? U n u tu lm a m a­ ve edebiyatımız hakkında yeterli bir
karşıya geçip konuşacak ? Buna m a d ­
lı ki, en geç ve en güç olan ürün, fik ­ fikre varabiliyorsunuz.
di im k ân yok. Buna m addi im kân
rin meyvasıdır.”
yok ama, bu büsbütün de im k ân yok E debiyatçılarım ız Ne Diyor'da
demek değil. N itekim var olan im k â­ Baydar daha som a k itabını ha­ B a y dan n k o n u ştu m ve konuşturm a­
nı M ustafa B aydar bulmuş. Bulm uş c l a r k e n ele aldığı ölçüyü de şöyle ya m u v affak olduğu sanatçUar şun­
izah ediyor: lar: Halide Edip Adıvar, Samet
ve okuyucunur karşısına bulduğu bu
çâre Ue çıkmış. “Edebiyatçılarım ız “K on uştu k la nm ızm kişiUkleri Ağaoğlu, O ktay Akbal, S abahattin
ne diyorlar” adlı K ita p M ustafa Bay- üzerinde uzun boylu hüküm ler ver­ Kudret Aksal, Melih Cevdet Ajiday.
d a n n bulduğu çâredir. M ustafa B a y ­ meye girişmek, eserin hacm ini çok X urullah Ataç, F alih R ıfk ı Atay, F a ­
dar, m eraklı aydının yerine kendisi­ fazla genişleteceğinden, bu noktaya k ir Baykurt, Y ahya Kemau Beyatlı,
n i koymuş, b ü tün çalışm asını bu işe pek az dokunulm uş, sadece biyogra­ K em al Bilbaşar, Necati Cum alı, Beh­
teksif etm iş ve çoğunlukla aydın bir filer üzerinde durulm akla yetinilmiş- çet K em al Çağlar, A saf H alet Çele­
sanatçının nesini merak ederse onu tir. Esasen edebiyat röportajcısının bi, Zeki Öm er Defne, B aki S üha Edi-
tesbit etmiş, g itm iş köşe bucak sa­ ödevi, ıü k ü m vermekten ziyade sa- boğlu, Bedri R a h m i E yüboğlu, E fla ­
natçıyı bulm uş ve bu sorularını sor­ n a tç ıla n konuşturm aktır. Konuşulan- tun Cem Güney, Reşat N u ri G ün te­
muş, ald ığı cevaplan da bir kitap la n değerlendirmek, bunlardan so­ kin, O rhan Hançerlioğlu, Abdülhak
haline getirip okuyucusuna sunmuş. nuçlar çık arm ak ise edebiyat tarih­ Şinasi Hisar, O k tay R ıfa t Horozcu,
M ustafa B a y d a n n yaptı? bu. çisine ve genel olarak eleştirmeciye Y ak u p ICadri Karaosm anoğlu, R efik
E debiyatçılarım ız ne diyorlar ad­ düşer. K aldı ki birbirinden tam am en H alit Karay, O rhan Kemal, Yaşar
lı kitabı tan ım a k için tutulacak en farklı olan sorulara dik kat edilecek Kemal, S am im Kocagöz, F u a t Köp­
iyi yol bu k itabın başındaki ik i ön­ olursa, her sanatçı için biraz kapalı rülü, Bekir S ıtk ı K unt, M ah m u t Ma-
sözü okum ak. B u önsözlerden birin­ da olsa bazı hüküm ler verildiği far- kal, Behçet Necatigil, A ziz Nesin.
cisi, edebiyatım ızın m eşhur "D iyor­ kedilecektir.” Orhon Sçyfi Orhon, Y usuf Ziya O r­
lar k i” kitab ının y a za n Ruşen Eşref Edebiyatlarım ız Ne D iyor adlı k i­ taç, H a lit F ahri Ozansoy, Z iya Os­
Ünaydının. İkincisi de k ırk yıl «ara tapta, dünden ve bugünden elli sanat­ m an Saba, Peyam i Safa, Sabri E sat
ile Ruşen Eşrefe halef ola** M ustafa çı ile yapılm ış röpo rtajlar var. 1954- Siyavuşgil, A şık Veysel Şatıroğlu.
B aydann. 1960 y ılları arasında yapılm ış olan K em al Tahir, H aldun Taner, A hm et
Ruşen E şref “E debiyatçılarım ız bu röportajlar daha önce ve çoğu ke­ H am di Tanpınar, H am dullah Suphi
ne diyorlar” k itab ına yazdığı önsözde re de k ısaltm alarla İnci, V arlık ve Tanrıöver, C ah.t S ıtk ı Tarancı, İ l­
şöyle diyor: “M ustafa B aydar yeni H ay a t dergüeri Ue V atan ve D ün ­ han Tarus, A hm et K u tsi Te cer, Ve­
kitab ınd a eUi konuşm a sunm aktadır. ya gazetelerinde yayınlanm ış. M usta­ d a t Nedim Tör, Ruşen Eşref Ünay-
Bunlar, onun birkaç yıldır k im i der­ dın, H üseyin C a hit Yalçın, H aşan A li
gide -Her ay bir konuşma- k im i de Yücel, Tahsin Yücel.
-1957 de diyorlar ki- başlıkları al­ Yazan : Ü stede de görüldüğü gibi son de­
tında yayınlam ış olduğu görüşmele­ <>inasi N alıil Berkeı rece k alabalık bir kadit) ile konuşm a­
rin toplamıdır... E1U san atk ârla elU DEMEDİM Mi ya m u v affak olm uş olan M ustafa
konuşma, hele bir vakitler o n la n ko­ B aydan n bu kitabı, sadece T ürk ede­
nuşturm ayı denemiş birinin gözünde NAZLI YÂRİM
biyat ve sanajt âlem ini değil, Türk
hiç de küçümsenecek bir iş görün­ BEN SANA... düşünürlerini ve rpttrk aydınlarım da
m üyor.” Ç IK T I!... tanım ak isteyen herkesin okuması
M ustafa B aydar ise, önsöz olarak gereken bir kitap.

34 A K İS , 31 A Ğ U ST O S 1960
bu Uç kişinin om uzlarına yüklenm iş­
ti. Koskoca bir devletin başkent rad­
r n n v o yosu, demek ki sayısız toplantılar­
dan, kurullardan sonra yaln ız Uç k işi
ğ i anlaşıldı. İstanbul ve İzm ir Radyo­ tarafından ay a k ta tutulacaktı. D aha
Ankara la n kendi b aşlann a buyruk, istedik­ hiç kimse an lam am ıştı k i tiyatroda
leri şekilde yayın yapıyorlardı. B ü ­ ve film cülkte olduğu gibi radyoda da
Kırılmayan ümit işin yürümesi için bol para ve bol ele­
tün bunlara rağm en komiteye bel
9 7 Mayısdan sonra bilhassa A nkara bağlayanların üm itlerinde h â lâ bir m ana ihtiyaç vardır. İşin başında bir
Radyosunda büyük değişikliklerin değişiklik olm am ıştı. veya ik i kişi bulunabilir. B u bir veya
yapılacağı beklenmekteydi, in k ılâb ı ik i kişinin işi yürütebilm esi için ye­
takiben yayınlanan konuşmalarda, L âf çok, u> yok tişm iş ve fedakâr elemana ve rahat­
haber bültenlerinde 1 0 yıldanberi rad­ A n k a ra d a k i komite bu ?c»uae çaıı- ça yerinde harcanabilecek paraya sa­
yomun İtibar etmediği dem okratik sirken İstanbul Radyosu K um an­ hip olm ak gerekir. Bu gerçeğin h â lâ
dUçünceiere yer veriliyor, yine 10 yıl­ danlığı hemen hemen bütün İstanbul anlaşılm am ış olması da radyoculuğu­
d a n beri m ikrofonda söylenmesinden gazetelerinde radyoculuk prensiple­ m uza bel bağlam ış o la n lan n üm itle­
korkulan meselâ “İsm et İnönü", “A- rinin neler olduğunu birer birer ilân rini kırm am ıştı. ÇUnkU onlar da, A n ­
K İS Mecmuası” veya "U lus Gazete­ ediyordu. A ynı radyonun idarecileri k ara Radyosunun 1 E ylülde başlaya­
si” g it: adlar da rahatça kullanılı­ de kendilerine göıe program lar ha­ cak olan yeni program) arın ı hazırlı-
yordu. Bunlar ilk günlerde yapılan zırladılar, reklâm cılık kaidelerini koy yanlar da gayet İyi biliyorlardı k i es­
değişikliklerdi. Radyoculukla ilgili dular ve yayınlarım kendi istedikleri k i günler geçmiş, güvenilir günler
b ütün şahıslar yalnız A nkara Radyo­ gibi â> arladılar. İzm ir Radyosu ile gelmiştir.
sunun değil, bütün Türkiye radyola­ ilgilenenlerin sayısı her devirde oldu­
Nükseden hastalık
rının baştan aşağı değiştirileceğine ğ u gibi bu devirde de pek azdı. Bu
inanm aktaydılar. Değerli eleman, arada Ankarada, Radyo D anışm a K u ­ ■\Te yazık k i geçen h a fta cereyan e-
kaliteli progTam, sağlam idare ve rulu toplandı ve kesin k ararlar aldı. den bir hâdise bir tü rlü kınim a-
b ütün bunlardan önce de yıkılm az Radyo idarecileri de toplantılardan yan üm itlerin artık bu sefer hiç ol*
prensiplere dayanan bir radyoculu­ toplantılara sürüklendiler. O rtada mazsa biraz azalacağı zannını kuv­
yalnız büyük lâfla r dolaşıyor, işin vetlendirdi. B u hâdise, A n k ara R ad­
ğum memleketimizde kurulm ası için
tatb ik at safhasına bir tü r lü geçUemi- yosu B a tı M üziği Y a y ın la n Şefliğin®
a rtık zam an gelmişti. Eğer radyolar
yordu. A m a radyoculuğun k u rtu laca­ birisinin eski bir usûlle tây in edilme­
k u rtarılm a k isteniyor ve bu iş gere­
ğın a inananların üm itle ri h â lâ k ırıl­ siydi. Eskiden pek alışılm ış olan bu
kiyorsa biran önce k o lla n sıvayıp işe
m am ıştı. Ç ü n k ü son 10 y ü içinde bo­ usûlün ne olduğunu an latm ak için
girişilmeliydi. N itekim de öyle oldu.
zulan her işi, her müesseseyi, h a ttâ bir kelime söylemek yeter de artardı
İlk iş olarak Basın Y ayın ve Turizm
her insanı bir ây ara sokm ak, düzen­ bile. B u kelime, her devirde k arşım ı­
B akanlığında radyolan içine düştük ­
lemek ancak 27 M ayısdan sonra kaa- za çıkan ve bir tü r lü tedavi edileml-
leri çukurdan k u rtarm ak ve bir düze­
bil olabilirdi. yen, yalnız bize m ahsus korkunç bir
ne sokm ak için aydınlardan meyda­
D anışm a K urullarının, kom itele­ hastalığın ism i idi. B u hastalığa "k a ­
na gelen bir kom ite kuruldu. Bu ay­
rin yap tıkları toplantıların neticesin­ y ırm a” deniliyordu. F a k a t bu hasta­
dınların k im i yazar, k im i profesör
de İstanbul Radyosu sivil ve asker! lığ ın yeniden baş göstermesine ra ğ ­
veya doçent, k im i de radyoculuğa he­
idarecilerin işbirliği sayesinde yeni men büe radyoculuğum uza bel bağ­
vesli gençlerdi. Hepsi de neticeden e-
program larına geçti ve 27 M ayıs İn ­ layanların üm itleri kırılm am ıştı.
m indi. E n önemlisi o n lan tanıyanlar
kılâbının önem ini k üçük çapta da ol­ O rta d a bol sözden başka birşey
dr bu kom itenin radyolan kurtaraca­ bulunm adığı m uhakkaktı. B u şartlar
ğına güveniyorlardı. K om ite büyük sa kenui yayın sahasına pe kâlâ d u ­
yurm aya çalıştı. A n k ara Radyosunun altında A n k ara Radyosunun 1 E y lü l­
bir şevkle çalışm aya başladı. Ne ya­ de yeni program lara geçmesi çok zor­
zık k i daha ilk günlerde kom ite üye­ ise İn k ılâp ta n sonra bu hareketin
m ânasını bütün Anadoluya duyurm a­ laşıyordu. R ad yolan m ızın daha uzun
lerinin radyoculuktan zerre kadar bir zam an boynu b ü k ük birer dilen­
anlam adıkları meydana çıktı. Ama sı bekleniyordu. F a k a t hiç te öyle ol­
madı. Kimsenin ak im a g ünlük gaze­ ci gibi her önünden geçene “am an ba­
onlara bel bağlayanların üm itleri kı- na yardım et” diyeceğine şüphe yok­
n lm a m ıştı. Ç ün k ü herkes bu şahısla­ tenin gidemediği yere A n k ara R ad ­
yosunun sesinin gittiği, okunıa yaz­ tu. A m a herşeye rağm en h â lâ ü m it­
rın radyoculuk bilgilerinden daha çok leri k ın lm a y a n la r m evcuttu. Ü m itle ­
radyolara sokacak oldukları görgüle­ m a bilmeyenlerin bu sesten k olay lık­
la faydalanabileceği gelmedi. B ir ri h â lâ k ın lm a m ış o la n lan n bulun­
rine inanıyorlardı. B irkaç h a fta son­ ması bazı yüreklere su serpebilirdi
memleket radyosu olan A n k aradaki
ra Basın Y ayın ve T urizm B a k a n lığı­ am a yalnız üm itle T ürkiye radyola­
istasyonun 27 M ayısdan sonra İn k ı­
nın bu kom iteye hiçbir yetki verme­ rının kalkınacağım , bir düzene gire­
d iğ i ortaya çıktı. Komiteye inananla- lâp hakkında Anadoluyu gereği gibi
ceğini düşünenlerin de ne kadar za­
n n üm itleri yine de kırılm am ıştı. A- aydınlatam adığı açık bir gerçekti.
vallı oldukları k açınılm az bir hak i­
radan birkaç gün geçti. Komitenin Kim senin h â lâ fark ınd a olm adığı bu
katti.
yalnız A nkara Radyosu ile ilgilendi- büyük fırsat ne yazık k i kaçırılm ış­
tı. F a k a t radyoculuğun in k işafım
bekleyenlerin üm itle ri yine de kınl-
-----------------------------------------------
madı. B u arada radyolarda soruştur­ D O K T O R
JİN E K O L O G - O P E R A T Ö R m a da başlam ış ye h a ttâ “ tem izliğe”
M EMNUNE ABUR
Dr. NİHAL StLÎER bile geçilm işti. B ü tü n bu karışıklık
arasında A n k ara Radyosundan so­ D ahiliye Mütehassısı
Kadın H astalıkları . Doğum
rum lu üç k işi radyonun program ları­
Mütehassısı na bir istikam et vermek için gece K ızılay Sakarya Caddesi No. 5
Muayenehane : S am an pazan K a t 1 deki muayenehanesinde
gündüz çalışıyorlardı. Gerçi uzun sü­
B illûr Kan, K a t 2, No. 32 reli toplantılarda büyük k ararlar a- her gün saat 13ten itibaren
T e l: 19031 lınmış, prensipler k â ğ ıt üzerinde bel­ hastalarım kabul eder.
li olm uştu am a en sonunda bütün iş

4JCÎS, 11 A Ğ U ST O S 1960 30
Kültür
Gömlek cebinde nınsiJd Radyo Bir Günde Çıkmazdan Kurtulabilir
^ le k t r o o ik alan ınd ak i Derlemeler J^evrim d en bu yan a Devlet radyolarım ızın M a rk in d e ve yayın politi­
m usikiyi o tu rm a odasından çık a­ kasında iyiye doğru bir yönelme görm ek Lstiyenler, bugiin durum a
r ıp göm lek cebine soktu. 1960 y ılm a hangi açıdan bakarlarda baksınlar, hayal k ırık lığıy la karşılaşm akta ve
bir ad yak ıştırm ak gerekirse, buluna­ hayal k ırık lığının olağan sonucu um utsuzluğa düşmektedirler. Evet,
cak başka adlar arasında “Transis­ bir bakanın gafının ve bu »rafa gösterilen tepkinin Devlet radyo»unc*
torlu R adyolar Y ılı” demek de pekâ­ yanyana duy urulma&ı, bir H ük üm e t üyesinin a ttığ ı yanlış adım ın örtbas
l â uygun düşebilir. Transistorlu rad­ edllnıiye k alkılm adan halk a ulaştırılm ası gerçi bugüne kadar bunun ta-
yo bugün b ü tü n dünyada m ilyonlarca bantahaııa zıddı geleneklerle yönetilmiş Devlet R adyoları için alınılm a­
insanın göm lek y a d a pantalon cebin­ dık m üs bet bir davranıştır. Devlet radyosunun parti y a da hük ü m e t rad­
de, sigara paketinin, çak m ağ ın ve yosu demek olm adığı, tam aksine m illi bir müessese olduğu anlayışının
an ahtarın y anında yerini ald ığı gibi, a rtık belki de benimsenmeğe başlanm ış olduğuna işaret eden, alkışla­
her yeniliğin y ılla r sonra ulaştığı nacak. övülecek bir tutum dur. F akat, m illi bir radyo kurm ak, bir rad­
m em leketim izde bile İyiden iyiye ya­ yo istasyonunu m illi k ültü rü n yayıcısı, geliştiricisi hâline getirmek,
yılm ıştır. A rtık , 300 ilâ 1000 lira ara­
bugün için sâdece bir jest, m ahiyetinde kalacak m ünferit hareketlerle
sında paraya gözden çıkaran bir İs­ m üm k ün olamaz. K urulduğundan bugüne kadar m illi kültüre olan hiz­
tan b ullu işportacıda, tükenm ez dol­ metlerini, en k üçük bir nlsbe.f. dahilinde bile görememiş olan Devlet
m a kalem in y a da traş bıçağının ya­ Radyolarını işler hâle ge>tlmıek, iyi niyete olduğu kadar, ihtisasa, bil­
nında, çeşit çeşit, renk renk, irili u- giye, gecenin gündüze katılacağı bir çalışm ağa, program a, m etoda ve
fa k lı p o rta tif transistor radyoları gpöziinü açıp dünyada bu alanda neler olup b itliğ in i görebilmeğe bağlı­
bulabilir. T ransistorlu radyoların dır.
m em leketim izde ne kadar yaygın ol­
Y ılların tecrübesi göstermiş olm alıdır ki radyoları ıslah, kurulla­
d u ğ unu an lam ak için şim dilik ista­
rın, kom isyonların başarabileceği bir iş değildir. Radyoculukla doğru­
tis tik çalışm alarına başvurm ağa ha­
dan doğruya hiçbir llgLsi olm ıyan, radyo yayıncılığını öm ürlerinin me­
cet yoktur. B u radyolarda k ullanılan
selemi saym am ış, bu yolda araştırm a, İnceleme yapm am ış, uzun uzadı­
özel bigimde pillerin yurdum uzda ya­
y a ve nıetodlu olarak düşünm em iş ldşlleri bir araya toplayıp radyola­
p ıld ığın ı hesaba k a tm a k bu yaygın­
rın ıslahını bu kuruldan beklemek Nasreddln Hocanın göle m aya çak ­
lığ ı a n lam ağa yeter. Ç ok geniş bir
m asıyla birdir. Y ılla rd ır o/duğu gibi İminin de bir kere daha anlaşılm ış­
m üşteri kütlesine hitap etm iyen bir
tır k i radyoların ıslahı, bir y arı-yetkisizler kurulunun yarı-sorumsuz,
m a lı piyasaya çık arm ak bugüne k a ­
çatışık ve uygulanm ası güç görüşlerine değil, iş görebilecek mevkilere
dar hangi babay iğit im alâtçının te­
getirilmiş, kendilerine güvenilm iş, yetki verllnüş kişilerin çabşnıaları-
şebbüs arzularım d ü rtm ü ştü r k i!
na bağlıdır. Bu yolda örnekler az, fa k a t y e tk id ir: İstanbul radyosunun,
Transistor, bugünün cep radyo­ eski ik tid ar tarafından işinden ayrılm a zorunda bırakılan, devrimden
larınd a “eski usûl” radyolardaki sonra da eskisine kıyasla çok daha sınırlı bir ödeve getirilen program
lâm baların vazifesini görmektedir. şefinin Im glinkü kısm i yokluğu, bu radyom uzun bugün gerek iç ida­
B ugiln piyasada ençok rastlanan rad­
resinde, gerekse yayınlarında, seviyesinden bir hayli düşmesine yol aç­
yolar, transistor sayısı ik i ile a ltı a-
m ıştır. İstanbul radyosu o zam an da batı ölçülerinden uzak, .yorucu
rasında değişen radyolardır. A ltı
y ayınlar yapanııyan bir radyoydu. F a k at hiç olm azsa bugünkü düşük
transistorlu bir radyonun alış gücü­
durum unda değildi. A n k ara radyosunun, en azından m usiki yra y ın lan
nün, a ltı lâm b alı bir radyo ile aym
bakım ından bir yıl kadar süren verimli çağında, radyonun o bölüm ün ­
olm ası beklenir. B u radyoların çoğu,
de kim lerin çalıştığını diisünıııek de, tstanhııi radyosu örneği gibi, gü­
bilhassa A m e rik an m alı radyolar,
venilir ve Lş bilir şahısların radyolarım ızın ıslahında oynayacakları
m ahalli istasyonları alm a k için y a ­
miishet rollerin değerini belirtebilir. Bugün A n k ara radyosunun m u­
pıldığından, m ahalli İstasyonların da
siki yayınlarının gene, yetkili bir kişinin elinde olması, hemen belirte­
çoğu orta dalga olduğundan, yurdu­
lim . bir u m u t kapısıdır.
m u zda satılan transistorlu radyola­
r ın ekseriyeti ancak Istanbulu alab il­ H'akat şuııu da hemen belirtmek gerekir: Bir radyonun yalnız blr
m ek tedi*. yayın bölüm ünde müsbet bir çalışm anın belirtilerini göstermesi, bü­
T ransistorlu radyonun cereyanla tünde bir ilerlemenin k üçük bir unsuru bile lam a/, örn eğim ize dönem­
değil de pille çalışm asının, göm lek ya lim, yetkili bir m usiki yayınları şefinin verimli olabilecek tasavvurları,
d a pantalon cebine girecek kadar k ü ­ anlayışsız bL idarecinin çıkarabileceği engeller ya ua bilgisiz teknis­
çük ve ağ ırlığ ı hissedilmiyecek k a ­ yenler, modası geçm iş cihaz ve malzeme y ii/ünden olduğu yerde k ala­
d a r h a fif olm asının sağladığı avan­ bilir. Oysa bugün başlıca ik i radyom uz her bakım dan, diskoteğinden
ta jla r a karşılık gene aym sebepler­ teknik servisine, program cılığından iç idaresine, spikerlerinden rapor­
den İleri gelen m ahzurları da vardır. törlerine kadar gelişmeğe, daha doğrusu baştan başa değişmeğe m u h ­
B ir kere transistor bugün için her­ taçtır. Devletin -büyük m addi sık ın tılar içinde Im lunan bir devletin
halde nisbeten yeni bir buluş olm ası bile- haiz bulunduğu m addi im kânlardan kolayca faydalanabilecek, ne
sebebiyle, radyo lâm basının sağladığı istediğini bilen, istediklerini uygulam a yetkisi kendilerine verilmiş
alış gücünü ve ses kalitesini vereme-, kişiler Devlet Radyolarını tek bir günde doğru yola sokabilirler ve bir­
m ektedir. A y n c a cihazın ald ığı se­ kaç ay içinde dünya radyolarının seviyesine çıkarabilirler.
sin -apar1örün u fa k oluşu ve oparlör
kutusu nu n hacm i yüzünden- büyütü-
lemeyişl, zenginleştirilem eyişi gibi itedeki sesi yüzünden azaltm aktadır. tikasını düzenliyenlere, yeni mesuli­
m a h z u rla n da vardır. Transistor rad­ F ak at, kalite m ülâhazası bir yana yetler yüklem iyorsa da hiç olm azsa
yo sağladığı taşın m a kolaylıklarına transistorlu radyonun bugün, radyo onları zaten m evcut olan ve genel
karşılık, bilhassa m usiki yayanların­ dinleyicisi sayısını birdenbire a r ttır ­ olarak um ursam adıkları mesuliyetle­
dan alınacak zevki, en ucuz bir sa­ m ış olduğu da bir gerçektir. Bu artış rini daha iyi id râk etmeğe zorlam a­
lon radyosundan bile daha düşük ka- radyo idarecilerine, radyo y a p a poli­ lıdır. 4

36 A K İS , Sİ A Ğ U ST O S 1969
Bu yılın D Ö R D Ü N C Ü ÇEKİLİŞİNDE :

1 adet

100.000 Or a

--------------------------------

1 adet

50.000
LİRA

/ ayrıca 1585 kişiye

APARTMAN 200.000
DAİRESİ ^ liralık
para ikramiyeleri
J

Son para yatırma günü: 19 EYLÜL

YAPI ve KREDİ BANKASI


13ü
■MMH

TÜRKİYE
KREDİ BANKASI
Sermayesi 20.000.000 T. L Merkezi*-İstanbul
Şubeleri'
İstanbul İzmir Samsun
Beyoğlu Ankara Konya
Galata Yenişehir İskenderun
Kadıköy (Ankara) Mersin
Osm anbey Adana Bursa
Hasköy Çapa BaktrkOy
' Beyazıt Edirne
HERNEVİ BANKACILIK MUAMELATI'BÜTÜN YABANCI MEMLEKETLERDE MUHABlKLER

Telgraf adresleri: Umum Müdürlük: Bankorgan- İstanbul Şubeler laaker

l l i l ll h .B İNLENME KÜMPI
Şahane Tabiat...

Harikulâde Deniz ve Plaj...


Muhteşem gurup...
Bütün dünyanın gıpta ettiği masmavi Marmara’nın tadat
ERDEKTE en rahat ve konforla kamp
%
DÜNYA SEYAHAT ACENTASI TEL : 24S88 — 27964
TUNA CAD. TUNA HAN 1/2 YENİŞEHİR — ANKARA
»s® .© © ©
1 adet 5 0 .0 0 0 Hra
2 0 adet 10.000 lira
k İ ! İS H >0
K EŞİDEN İN H USUSİYETİ
1-Hesabı y aln ız E m ekli S ub a y la r
a ç a b ilir. (Ç o k b ü y ü k isabet ih tim a li) TAFSİLAT İÇİN
2-Hesap s ahip le rin e A Zi^M İ FA İZ ta h a k
k u k e ttirile c e k tir. . ‘ --1,.
ŞUBELERİMİZ
3*Bir sene vade li beher 10.000 liray a bir EMRİNIZOEDİR
k u ra n u m ara sı verilecektir.
4-Ticarette b u la n m a k isteyenlere
v’ kredi # '1
tem in edilir ve birçok o k m e n fa a tle r I l - ' - 1
s a ğ la n ır.

. . .
ANKARA MAKARNA UN VE İRM İK FABRİKALARI NUH T İCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİR K ET İ
İSTANBUL Tel: 2 7 3 6 5 8 - ANKARA T e l: 1 2 3 9 5 Telgraf: MAKARNAANKARA ESKİYAPAN İSTANBUL

You might also like