Professional Documents
Culture Documents
Bitki Beslemenin Temel İlkeleri: Prof - Dr. Metin TURAN
Bitki Beslemenin Temel İlkeleri: Prof - Dr. Metin TURAN
Bitki Beslemenin Temel İlkeleri: Prof - Dr. Metin TURAN
Bölüm 3
Giriş
Bitkiler fotosentez olarak tanımlanan işlemle ışık
enerjisini kimyasal bağlı enerjiye dönüştürürken, topraktan
sürekli bitki besin elementi alırlar. Dolayısıyla bitki kök
bölgesinde yer alan besin elementleri bitkisel yaşam açısından
hayati öneme sahiptir.
124
3.1. AZOT
3.1.1. Toprakta Azot
Toprağa uygulanacak besin elementlerinin doğada en
fazla bulunanı azottur. Delwich (1970)’e göre atmosfer
yaklaşık 3.8x1015 ton moleküler azot (N) içermektedir. Buna
karşılık, toprak azotu evrendeki toplam azotun yalnız küçük
bir bölümünü oluşturmakta ve bunun da ancak az bir bölümü
bitkilere yarayışlı olmaktadır (Foth ve Ellis, 1988).
Çoğu mineral toprakların toplam azot içerikleri % 0.02-
0.5 arasında değişir. Örneğin organik madde içeriği düşük olan
ülkemiz topraklarının yaklaşık % 75’inden fazlası azot
bakımından yetersiz bulunmuştur.
Baklagil bitkileri dışında tüm bitkiler azot ihtiyaçlarını
topraktan karşılarlar. Bu nedenle, azotun toprakta hangi formda
olduğu, bitki gelişimi açısından oldukça önemlidir. Toprakta
bulunan başlıca azot formları iki grup altında toplanabilir;
1. İnorganik azot bileşikleri:
* Toprak çözeltisinde iyonik formda; amonyum (NH4+),
nitrat (NO3-), nitrit (NO2-)’dir.
* Toprak havasında gaz formunda; elementel azot (N2),
amonyak (NH3), nitroz oksit (N2O), nitrik oksit (NO)’dir.
Toprakta bulunan toplam azotun yaklaşık % 2’sini
değişebilir ve suda çözünmüş amonyum, nitrat ve nitrit
bileşikleri oluşturmaktadır.
2. Organik azot bileşikleri:
Toprakta bulunan başlıca organik azot bileşikleri; amino
asitler, proteinler, amino şekerler ve diğer organik N içeren
bileşiklerdir. Toprakta toplam azotun yaklaşık % 20-50’sini
amino asitler, % 5-10’unu amino şekerler ve % 1 ya da daha
azını pürin ve pirimidin türevleri oluşturmaktadır.
126
Burada;
Organik
N Mineralizasyon
havuzu
İmmobilizasyon
İnorganik N
havuzu
3.1.2.1. N-mineralizasyonu
N-mineralizasyon olayı; organik azotun inorganik azota
dönüştürülmesi olayıdır. Organik azot bileşiklerinin
mikroroganizmalarca inorganik azota dönüşümü esas olarak;
‘aminizasyon’, ‘amonifiaksyon’ ve ‘nitrifikasyon’ olarak
tanımlanan üç temel aşamada gerçekleşir.
Topraktaki mikroorganizmaların büyük çoğunluğu N
mineralizasyonunda görev almaktadır. Nitekim, toprak tipine
bağlı olarak her gram toprakta 105 ile 107 mikroorganizmanın
azotlu bileşiklerden amonyum oluşturduğu bildirilmektedir
(Tok ve ark., 1998).
Aminizasyon: Toprağa karışan organik bileşikler derhal
heterotrof mikroroganizmaların hücumuna uğrar. Protein ve
diğer azotlu bileşikler, bu organizmalar için azot kaynağı
olarak görev yapar. Azot içeren organik bileşiklerin heterotrof
mikroorganizmalarca ayrıştırılmasında en son aşamalardan
129
NH2 NH2
H2O
Proteinler → R-C-COOH + R-NH2 + C = O + CO2 + Enerji
H NH2
Amonifikasyon Pütrefikasyon
NH4 NH4
CO2 CO2
SO4 H2S
H2O R-NH2
R-COOH
Merkaptanlar
+ H2O
NH4+ + OH-
Nitrosomonas
2NH4+ + 3 O2 2NO2- + 2H2O + 4H+ + Enerji
Nitrobakter
2NO2- + O2 2NO3- + Enerji
3.1.2.2. N-immobilizasyonu
Azot immobilizasyonu; inorganik azotun (NH4+-N, NO3--
N) toprak mikroorganizmalarının vücut protoplazma yapısında
132
A. Serbest yaşayanlar
Obligat aeroblar Azotobacter, Mycobakterium,
Beijerinckia
Fakültatif anaeroblar Klebsiella pneumonia,
Bac. Polymyxa
Obligat anaeroblar Clostridium pasteurianum
Fototrof bakteriler Chromotium, Rhodospirillum,
Chlorobium
Mavi algler Gloeocapra, Anabaena,
Nastoc, Plectonema
B. Simbiyotik yaşayanlar
Baklagil ortaklığı Leguminae + Rhizobium’lar
Baklagil olmayanlar Örneğin Almus, Eleagnus,
Casuarina, Dryas ile
Aktinomiset ortaklığı
Algler topluluğu Mantar + Mavi Algler
Eğrelti otu + Mavi algler
Bazı yosunlar + Mavi algler
Nodüller
A. B.
İlkbahar Sonbahar
N uyg. N uyg.
0 cm -
0 cm - Ap Ap
01 Mayıs 01 Kasım
31 Ağust. 30 Kasım
30 Eylül
30 -
30 - E (A2) E (A2)
60 -
60 -
B1 B1 31 Aralık
90 -
90 -
31 Ocak
120 - B2 B2
120 - 28 Şubat
150
150 -- 31 Mart
180
180 --
Atmosfer
Toprak yüzeyi
N2 gazı
NO
NO3- Nitrik asit
Nitrat
NO2-
Nitrit
N2O
Nitroz oksit
=O =N
YAPRAK YAPRAK
TOHUM
proteinler proteinler/
R-NH2 amino asitler
peptidler/
amino asitler
proteinler
KSİLEM
FLOEM
KÖK
amino bileşikler
II. aşama;
nitrit
redüktaz
NO2- + 6 Fdreduc+ 8H+ + 6e- NH4+ + 6Fdoxide + 2H2O
156
Amonyum Asimilasyonu
Nitrat’ın hücre vakuollerinde zararlı etki göstermeksizin
depolanabilmesine karşılık, amonyum ve denge ortağı
amonyak, hücrelerde düşük konsantrasyonlarda dahi oldukça
toksik etkiye sahiptir.
158
glutamin
sentetaz
NH4+ + Glutamik asit + ATP Glutamin + ADP + Pi
-H2O -H2O
Aminoasit Dipeptid Polipeptid/Protein
+H2O +H2O
3.2. FOSFOR
3.2.1. Toprakta Fosfor
Toprakta fosforun temel kaynağı volkanik ve sedimenter
orijinli kaya fosfatlar’dır. Volkanik orijinli kaya fosfatları esas
olarak flor apatit Ca5Fe(PO4)6 minerali oluşturur. Sedimenter
orijinli kaya fosfatlarda ise kalsiyumun yerini magnezyum ve
sodyum almıştır. Sedimenter fosfatlar zayıf organik asitlerde
(% 2’lik sitrik asit) çözünebilir ve doğrudan bitkisel üretimde
kullanıma uygundur (Anonim, 2011). Buna karşılık volkanik
fosfatların ancak % 2’den daha azı sitrik asitte çözünebilir
özellikte olup, doğrudan bitkisel üretimde kullanıma uygun
değildir (Sepehr ve ark., 2010).
Topraklar genellikle 10 cm’lik derinlikte 200-2200
mg/kg total fosfor (organik ve inorganik) içermekle birlikte,
bunun çoğu fikse (tutulmuş) halde ve bitkilere yarayışsız
durumdadır (Scheid ve ark., 2000). Toplam fosfor içeriği
yüksek olsa da yüksek kireç içeriği, yüksek kil kapsamı,
yetersiz nem gibi koşullar nedeniyle yarayışlı fosfor içeriği
düşüktür. Örneğin ülkemiz topraklarının % 74.8’ı yarayışlı
fosfor bakımından yetersiz bulunmuştur.
Toprakta fosfor bileşikleri; (1) inorganik (çözünebilir,
güç çözünür ve çözünmez) ve (2) organik fosfor bileşikleri
olmak üzere iki temel gruba ayrılabilir.
Bitkilerce alım
Gübre-P
İmmobilizasyon
Çökelme Biyokütle
Mineral-P Çözelti-P Organik-P
Çözünme Mineralizasyon
on
s asy
Tutulan-P Fik
Yüzey akış ve
Erozyon
(OH)
Al(OH) + H2PO4- Al(OH)2H2PO4 + OH-
(OH) çözünür çözünmez
a.
P
P
P
P P Toprak
P minerali
P
P
P P
Fe-Al oksit b.
tabakası
P
Toprak
P minerali
Tabaka
P
içerisinde P
fikse olmuş
3. POTASYUM
3.3.1. Toprakta Potasyum
Toprakların potasyum (K) içerikleri, azot ve fosfora
göre daha yüksek olup, toplam K düzeyi 20000 mg/kg’ın
üzerindedir. Potasyum yerkabuğunda en fazla bulunan yedinci
elementtir. Ülkemiz toprakları da özellikle kil içeriklerinin
yüksek olması nedeniyle (% 80’in üzerinde) potasyumca
zengin kabul edilmektedir Potasyum doğada saf elementel
olarak bulunmaz. Bir çok kayanın yapısında bulunmasına
rağmen konsantrasyonu düşüktür. Buna karşılık potasyumca
zengin katı tuz yatakları, depozitler halinde yer kabuğunun
altında, göl ve deniz diplerinden çıkartılmaktadır. Bu depozitler
milyonlarca yıl öncesinde oluşmuş K, Na ve Mg içeren tuzlar
şeklinde bulunur. Yer kabuğundan çıkartılan potas içeren
mineraller basit proseslerle rafine edilerek potasyumlu gübre
olarak kullanılır. Silvinit, silvit, langbaynit, karnalit, kainit,
polihalit önemli potas içeren minerallerdendir (Bkz. Bölüm 4).
Toprakta potasyumun temel kaynakları ise; potasyum
feldispat, (KAlSi3O8), muskovit [H2KAl3(SiO4)3] ve biyotit
[(H,K)2(Mg,Fe)2Al2(SiO4)3] gibi pirimer minerallerdir. Bu
minareler içerisinde potasyumun yarayışlılık sırası;
biyotit > muskovit > potasfeldispat şeklindedir.
Potasyum toprakta ayrıca illit, vermikulit, klorit ve
amorf tipi sekonder kil minarelerinin yapısında da bulunur
(Tisdale ve ark., 1993). Potasyumun önemli bölümü söz
konusu primer toprak minerallerinin strüktürel yapısında olup,
zamanla bu minerallerin parçalanıp ayrışması sonucu potasyum
açığa çıkar. Örneğin mikanın zamanla parçalanıp dağılması ve
hidrate olması sonucu yapısında yer alan K serbestlenir. Buna
karşılık K fiksasyonu sonucu ortamdaki K tekrar yarayışsız
hale geçer (Brady ve Raymond, 1996) (Şekil 3.8).
195
+H2O
-H2O
Bitkilerce alım
Yavaş
Çözelti-K Yarayışlı Yarayışsız
Yarayışlı
(Değişebilir K) (Fikse K) (Mineral K)
Yıkanan K
Yüzey akış ve
Erozyon
3.4. KALSİYUM
3.4.1. Toprakta Kalsiyum
Kalsiyum (Ca), yer kabuğunun % 3.6’sını oluşturan
önemli bir elementtir. Toprakta temel kalsiyum kaynağı toprağı
oluşturan kaya ve minerallerdir. Kalsiyum toprakta amfibol,
apatit, kalsit, dolomit, Ca-feldispat, jips ve piroksen gibi bir
çok mineralin yapısında bulunur. Kaya ve minerallerin
parçalanıp ayrışması ile kalsiyum serbest hale geçer.
Toprakların Ca içerikleri genellikle yeterli düzeylerde
olup, noksanlık durumu fazla yaygın değildir. Buna karşılık
çoğu topraklarda kalsiyum karbonat (CaCO3) halinde bitkilere
yarayışsız Ca formları da bulunmaktadır (Schulte ve Kelling,
1985). Örneğin ülkemiz topraklarının yaklaşık % 75’inde kireç
kapsamı orta ve yüksek düzeyde olup, geriye kalan bölümünde
çok az düzeyde kireç ve buna bağlı Ca noksanlığı
belirlenmiştir.
Genel bir kural olarak, kalsiyum içeren minerallerden
yoksun, fazla yağış alan bölgelerin kaba tekstürlü toprakları
Ca elementince fakirdir. Kalsiyum içeren minerallerce zengin
kayalardan oluşan ince tekstürlü topraklarda ise değişebilir ve
toplam Ca içerikleri çok daha fazladır. Kurak bölge
topraklarının çoğunda toprak profilinde CaCO3 veya CaSO4
şeklinde sekonder kalsiyum depozitleri oluşur.
Dolayısıyla kurak bölge topraklarında genellikle baz
doygunluğu ve Ca içeriği yüksektir. Bununla birlikte yağışlı
bölgelerde kireç taşından oluşan topraklar da dahi Ca ve diğer
bazik katyonların aşırı yıkanması durumunda yüzey toprak
tabakası giderek asitleşir ve Ca noksanlığı ortaya çıkar. Fazla
yağış altında toprak yüzeyinde oluşan karbonik asitin kireç
çözücü etkisi de profil boyunca Ca yıkanmasını hızlandırır.
Toprakta kolloidler tarafından adsorbe edilen Ca
iyonları ile çözeltideki serbest Ca 2+ iyonları arasında sürekli
218
3.5. MAGNEZYUM
3.5.1. Toprakta Magnezyum
Yer kabuğunun yaklaşık % 2.7’sini magnezyum (Mg)
oluşturmaktadır. Magnezyumun esas kaynağı olivin, piroksen,
amfibol, biotit, mika gibi volkanik orijinli primer ferromagnezyen
minerallerdir. Primer minerallerin ayrışması ile oluşan
dolomit, magnezit, talk, serpantin, klorit, montmorillonit ve
vermikülit magnezyum içeren başlıca sekonder minerallerdir
(Mikkelsen, 2010).
Magnezyumca zengin ana materyalden oluşmuş
toprakların toplam Mg içerikleri yaklaşık % 1-2 arasında
değişmektedir. Magnezyum minerali içeren ince tekstürlü
toprakların Mg içerikleri, kaba tekstürlü topraklara göre daha
yüksektir.
Minerallerden serbestlenen veya toprağa gübrelerle ilave
edilen magnezyumun bir bölümü, çeşitli faktörlerin etkisi ile
topraktan uzaklaşır. Özellikle pH’sı düşük olan topraklarda ve
yıkanma riski fazla olan hafif bünyeli topraklarda Mg kaybı
daha belirgindir.
Magnezyum toprakta; yarayışlı, değişebilir ve suda
çözünebilir formlarda bulunur. Toprağın yarayışlı Mg kapsamı
toprağın Mg doygunluğuna, diğer değişebilir iyonlara ve kil
tipine bağlı olarak değişir. Magnezyum da potasyum
elementinde olduğu gibi topraklarda bir dereceye kadar
değişebilir özelliktedir.
Asit karakterli topraklarda Mg bileşiklerinin nispeten
yarayışsız formlara dönüşmesi, bu topraklarda genişleyen
kafes yapısına sahip 2:1 tipi killerin strüktür kafesindeki veya
kenar yüzeylerindeki negatif yüklerde Mg’un adsorbe
edilmesinden ileri gelmektedir (Mikkelson, 2010). Böylece
magnezyum, bitkiler için daha az yarayışlı (elverişsiz) bir hale
dönüşmektedir.
230
3.6. KÜKÜRT
3.6.1. Toprakta Kükürt
Bitkiler için mutlak gerekli makrobesin elementlerinden
olan kükürt (S), toprakta farklı formlarda bulunur. Toprakta
temel kükürt formları; (1) organik ve (2) inorganik kükürt
bileşikleridir. Toprakta kükürt bileşiklerinin önemli bölümünü
organik kükürt bileşikleri oluşturmaktadır. Örneğin peat
topraklarda organik kükürt bileşiklerinin toplam kükürte oranı
% 100’lere kadar çıkabilmektedir.
Organik kükürt bileşikleri de kendi içerisinde iki gruba
ayrılır; (1) karbona bağlı olan kükürt bileşikleri (sistin, sistein,
methionin gibi kükürtlü amino asit bileşikleri) ve (2) karbona
bağlı olmayan kükürt bileşikleri (fenolik, kolin sülfatlar,
lipidler ve sülfürlü polisakkaritler).
İnorganik kükürt toprakta jips, alçıtaşı, magnezyum
sülfat (MgSO4), demir sülfürler (FeS, FeS2) ve hidrojen sülfür
(H2S) bileşikleri formunda yer almaktadır.
Toprakların kükürt içerikleri genellikle % 0.06 ile %
0.10 arasındadır. Söz konusu oran; toprak ana materyali, ana
materyalde bulunan metalik karakterdeki sülfit miktarı,
gübreleme, yağışlar (özellikle endüstriyel alanlarda), sulama
gibi faktörlere bağlı olarak önemli ölçüde değişebilir (Havlin
ve ark., 2005). Tarım toprakları kükürt içeriklerine göre genel
olarak şu sırayı takip eder;
kireçli organik toprak > peat toprak > bataklık toprağı
> podzolik toprak
Topraktaki inorganik kükürt formları mineralize olarak
bitkiler için alınabilir form olan sülfat (SO42-), anaerobik
koşullarda ise elementel S veya H2S bileşiğine dönüşürler.
Aerop veya anaerop koşullarda kükürt mineralizasyonunda
Beggiata, Thiothrix ve Thiobacillus gibi bakteriler görev
alırlar (Mengel ve Kirkby, 2001).
243
S + O2 → SO2
SO2 + ½ O2 → SO3
SO3 + H2O → H2SO4
H2SO4 → 2H+ + SO42-
Toprağın pH değeri
Kükürt yarayışlılığı açısından toprakta pH değerinin
6- 8 arasında olması istenir. Söz konusu pH değerleri, özellikle
kükürt bakterilerinin aktivitesi açısından uygun görülmektedir.
Bu değerlerin altında veya üzerindeki pH değerlerinde ise
toprakta kükürt yarayışlılığının sınırlandığı ve azaldığı
bildirilmiştir (Tabatai, 1986).
Toprak tekstürü
Toprakta kolloidal özellik azaldıkça kükürt adsorbsiyonu
da azalmakta, dolayısıyla bitkilerce alınamadan ortamdan
yıkanmaktadır. Sonuç olarak killi topraklarda adsorbsiyon ve
yarayışlılık durumu, kumlu topraklara göre daha yüksek
olmaktadır (Barker ve Pilbeam, 2007).
Toprağın su içeriği
Toprakta yarayışlı nem düzeylerinin üzerinde veya
altındaki nem koşullarında kükürtün yarayışlılığı önemli
ölçüde azalmaktadır. Genel olarak tarla kapasitesinin % 60’ı
düzeyindeki nem koşullarında kükürt yarayışlılığı en yüksek
seviyededir. Toprakta su miktarının artışı ile birlikte kükürt
yıkanarak kaybolacağından, yarayışlı kükürt miktarı da azalır.
Uygulanan tarım sistemi
Toprak işlemeli tarımın sürekli yapılması durumunda
topraktaki C/N/S oranı genellikle daralmakta ve mineralizasyon
hızlanmaktadır. Diğer taraftan toprak işlemesiz tarım
alanlarında söz konusu oran daha da geniş olmakta ve kükürt
yarayışlılığı azalmaktadır. Bunun yanında asit karakterli
gübrelerin fazla kullanılması durumunda toprakta daralan
SO4/NH4 oranı kükürtün yarayışlılığını artırmaktadır.
Toprak sıcaklığı
Sıcaklığın topraktaki kükürtün yarayışlılığı üzerindeki
etkisi çoğu kültür bitkilerinin sıcaklığa tepkisi ile uygunluk
248
a b