Professional Documents
Culture Documents
Mohac Meydan Muharebesi
Mohac Meydan Muharebesi
Mohac Meydan Muharebesi
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ 2
SONUÇ .................................................................................................................................... 14
BİBLOGRAFYA ..................................................................................................................... 15
GİRİŞ
Osmanlı devletinin idamesi açısından en temel amillerden sayılan Süleyman, hem kendi
halkı hende düşmanları tarafından ünvanlara layık görülmüştür. Bu büyük Türk saltanatı
süresince birçok zaferler kazanmıştır. Kazandığı zaferler arasında en çok konuşulan ve tarihi
gidişatı değiştirmesi bakımından en çok üstünde durulan savaş bir imha niteliği taşıyan mohaç
meydan muharebesidir.
Ülkelerin kaderlerini değiştiren anlar vardır. Bu anlar tarihin akışını değiştirir. Macaristan
için bu tarih 29 Ağustos 1526. Yani Mohaç Meydan Savaşı. Osmanlı İmparatoru Kanuni
Sultan Süleyman ve Macar Kralı 2. Lajos’un önderliğinde Mohaç Ovası’nda karşılaşan iki
ordu tarihin en kanlı savaşlarından birini yaşamıştılar. Yine tarihte çok ender görülen bir
şekilde sadece 2 saat süren savaşta Osmanlılar hemen hemen tüm Macar Ordusu’nu yok
etmişti.
Mohaç Meydanı kan gölüne dönüp de Macar Kralı 2. Lajos savaş alanından kaçarken
bataklık alanda atından düşmüştü. Henüz 20 yaşındaki genç kral, üzerine giydiği altın
kaplama zırhıyla bataklıkta boğulmuştu. Savaşta esir edilen tüm Macar soyluları da savaştan
sonra meydanda idam edilmişti.
İşte bu kısa süre Avrupa’nın en güçlü devletlerinden biri olan Macarların tarihini
tamamıyla değiştirdi. O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Macarlar, 150 yıl süren
Osmanlı hâkimiyetine girdiler. Kendi aralarında bölündüler. Bugün bile bu savaşın yarattığı
yıkıcı ortamı ve tarihi lekenin etkileri tüm Macar halkı acıyla hatırlıyor ve yaşıyor.
Osmanlı’nın en güçlü olduğu dönemde yaşanan bu savaş bizim tarihimizde ‘şanlı bir zafer’
olarak hatırlanırken, Macarlar için ‘tarihin en kara günü’. Hâlâ 26 Ağustos Macaristan’da
hüzünle anılıyor.
Bu imha muharebesinde başlangıç öncesi sosyo-politik ortam devletlerin kutuplaşmasıyla
oluşmuştur. Taraflar iki kesin gruba ayrılmaktadır. Bir tarafta Osmanlı imparatorluğu ve
Osmanlı devletinin vasalı durumunda bulunan kırım hanlığı diğer tarafta ise din ve çıkar
odaklı kurulmuş olan bir ittifak; Macaristan krallığı, Hırvatistan krallığı, kutsal roma Cermen
imparotorluğu, Bohemya prensliği, Bavyera Prensliği, Papalık Devleti, Lehistan Krallığından
oluşan muazzam bir ordu bulunmakta idi.
Pre-modern bir devlet olan Osmanlı yavuz sultan selim döneminden beri süre gelen ordu
ve teşkilat yapısı yeniliklerinin faydasının somut olarak bu savaşla görmüştür..bu savaş dünya
askeri tarihinde asker sayısından çok ateşli silah ve donanımın etkili olduğunun kanıtıdır.
Bütün cihanda gücü ve kudretinin dengi olmadığı döneminde tasdik edilen kanuni sultan
Süleyman 23 Nisan 1526 yılında önce atalarının türbelerini ziyaret ederek ardından şehirde
düzenlenen mutat merasimiyle birlikte şehirden çıkmıştır. harekete geçtiğinde emrinde
100.000 kişilik bir ordu ve 300 topluk bir kuvvetle harekete geçer.
Sultan Süleyman, Pargalı İbrahim Paşa, Malkoçoğlu Yahyapaşazade Bali Bey, Behram
Paşa, I. Devlet Giray komutasında bulunan orduya karşılık; II. Lajos, Pál Tomori, György
Zápolya kumandasında bulunan ittifak ordusu bulunmaktadır.
Bu savaşın en can alıcı sonucu ise Macaristan krallığının artık Osmanlı imparotorluğuna
bağlı vasal bir devlet olasıdır. Savaş sonucunda Osmanlı devleti 100 ila 500 arası kayıp
verdiği tahmin edilirken karşı kuvvetin 14.000 ila 20.000 arası kayıp verdiği düşünülmektedir.
Bu sonuç dahi tek başına savaşın muhteviyatı hakkında bilgi vermesi açısından yeterlidir.
Osmanlı Devleti, bu savaşla, Avrupa'da öteden beri Osmanlılara karşı Hıristiyanlığın en
güçlü müdafaa hattını kırmış oldu. Aynı zamanda, Macar topraklarının parçalanması ve
kademe kademe bütün Macaristan'ın ilhakına yol açacak seferler (Osmanlı-Avusturya
savaşları) için ilk adımı da attı. Osmanlı kuvvetleri, Budin'e girmiş olmakla birlikte,
Belgrad'ın muhafazası için stratejik önemi bulunan Sirem bölgesi hariç, önce Macaristan'ı
doğrudan idareleri altına almayarak, Avrupa'yla aralarında, kendilerine bağlı bir tampon
devlet haline getirmeyi uygun buldu.
Bu, muhtemelen Kanunî'nin Avrupa'da takip etmek istediği denge siyasetinin bir
sonucuydu. Aslında tâbiiyet altına alma politikası, Osmanlı fetih metotlarından biri olup, âni
fethin ortaya koyabileceği tepkilerin dozunu dengelemek amacını taşımakta; ancak yavaş
yavaş Osmanlı idaresine ısındırılan bölge, daha sonra tamamıyla ilhak edilmekteydi. Nitekim
Macar tahtı, Macar asilzadeleri tarafından kral seçilen Yanoş Zapolya'ya bırakıldı.
Osmanlı Devleti’nin Batıya yönelik olarak yapacağı savaşlarda kilit noktası olan Belgrat,
Macaristan kralının Alman İmparatorluğu’na güvenerek vergi vermemesi sebebi ile alınmıştır.
Belgrat’ın alınması ile Osmanlı Devleti’ne Macaristan yolu açılmıştır.
Fransa Kralı’nın Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’na karşı Kanuni Sultan
Süleyman'dan yardım istemesi üzerine, Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı Devleti ordusuna
sefer hazırlıklarına başlama emri vermiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransa’ya yardım
etmek için giriştiği bu harekâttın asıl amacı Macaristan’ı egemenlik altına almaktır.
Osmanlı ordusu Kanuni Sultan Süleyman’ın emir ve komutasında birliklerini Macaristan’a
doğru yöneltmiştir. İki ordu Mohaç meydanında karşı karşıya gelmiş ve savaşı iki saatlik kısa
bir süre neticesinde şanlı Osmanlı ordusu kazanmıştır.
1526 yılında meydana gelen Mohaç Meydan Muharebesi’nin sonuçları kısaca şu şekilde
özetlenebilir:
1. Macaristan’ın başkenti Budapeşte ele geçirilmiştir.
2. Macaristan Osmanlı Devletine bağımlı bir krallık haline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin
himayesine girmiştir.
3. Fransa Kralı Almanya tarafından serbest bırakılmış ve Osmanlı-Fransız yakınlaşması
başlamıştır.
4. Macar krallığına Jan Zapola getirilmiştir.
5. Macaristan’ın fethedilmesi ile durumdan Avusturya memnun kalmamış ve Osmanlı ile
Avusturya arasında gerginlikler yaşanmaya başlamıştır.
6. Avusturya Osmanlı Devleti’nin desteğiyle tahta geçen Macar Kralı Yanoş’un elinden
Budin’i alarak kendisini Avusturya-Macar kralı ilan etmiştir.
Bu çalışma ile ulaşmak istediğimiz nokta Osmanlı devletinin en parlak dönemi hakkında
bile ahlaki normlara karşı çıkarak eser veren ve Osmanlı aleyhinde çalışma yapan kurum
kuruluş dernek tüzel kişi ve özel kişilerin karşısında savunu ve delil sunabilme çabasıdır.
Bu çalışma bir savunma ya da saldırı amaçlı yazılmış çalışma değil konunun etrafını
çevirmek için yani kavram ve olay bütünlüğünü ortalama bir vatandaş seviyesinde ve
duruluğunda anlayabileceği bir eser bırakmaktır.
Osmanlı devleti hem doğuda hem de batıda ekonomik, siyasi ve askeri yönden güçlü bir
duruma geldi. Bu nedenle Avrupalılar onu Muhteşem Süleyman, biz ise yaptığı kanunlardan
dolayı Kanuni unvanıyla tanırız.
Yavuz zamanında Anadolu, Kafkasya, İran, Suriye ve Mısır’a önem verilmişti. Memluk
sorunu çözümlenmiş, Safevi ise önemli bir tehlike olmaktan çıkmıştı. Batı’da Venedik ve
Ceneviz eski gücünü kaybetmiş, denizlerde İspanya ve Portekiz onların yerini almıştı. Kara
Avrupa’sında ise Avrupa’nın önemli bir kısmını elinde tutan Kutsal Roma Germen
İmparatorluğu ve Avusturya İmparatorluğu bulunmaktaydı.
Doğu’da ve Batı’da uzun seferlere çıkıldı. Doğu’da İran, Batı’da Macaristan ve Avusturya,
denizlerde ise Venedik, Papalık, Şarlken, Rodos Şövalyeleri, Malta, İspanya ve Portekiz’le
savaşıldı. Fransa’ya ise yardım edildi. Osmanlı Avrupa’da önemli bir denge unsuru haline
geldi.
1
Dünya Tarihi Ansiklopedisi, İstanbul, 1991, s. 91.
2
Joseph Von Hammer, Devlet-i Osmaniye Tarihi, (Terc. Mehmed Ata), C. V., İstanbul, s. 134. ; Jean-
Louis Bacque Grammont, “Kanuni Sultan Süleyman’ın I. Fransuva’ya iki Mektubu”, (Çev: Refet
Yinanç), Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara, S. 8-12, s. 14-23.
3
5 Halil inalcık, Osmanlı imparatorluğu Klasik Çağ (1300–1600), (Çev. Ruşen Sezer), İstanbul, 2003,
s. 40.
4
Yılmaz Öztuna, Başlangıcından Zamanımıza Kadar Büyük Türkiye Tarihi, C. III., İstanbul, 1977, s.
312, 365.
5
M. Tayyib Gökbilgin, “Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan ve Avrupa Siyasetinin Sebep ve
Âmilleri, Geçirdiği Safhalar”, Kanuni Armağanı, (2. Baskı), Ankara, 2001, s. 8. (Kısaltma: Kanuni
Sultan Süleyman’ın Macaristan ve Avrupa Siyaseti); Kemalpaşa-zâde Đbn-i Kemal, Tevarih-i Ali
Osman, X. Defter, (Yay. Haz. Şerafettin Severcan), Ankara, 1996, s. 26.
kaynakların sağlanması için paranın değerinin düşürülmesi, devletin iktisadi hayatında
yıkıcı etki yapmıştı. 6
Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad seferinden 5 yıl sonra Orta Avrupa’ya sefere çıkması
Şarlken’i telaşlandırdı. Bu sıralarda Şah Tahmasb’ın elçileri Şarlken ile ittifak
müzakerelerinde bulunuyorlardı. Şah Tahmasb, Osmanlı’dan çekinmekle birlikte bu tür
ittifaklardan da uzak durmuyordu. Macarlar da kendilerinin üzerine yapılacak bir sefer için
önlem almaya başlamışlar, Avrupa devletlerinden yardım istedikleri gibi İstanbul’daki
durumdan haberdar olabilmek için casuslarını 9 da İstanbul’a göndermişlerdi.
Daha sonra Fransa kralının annesi yardım talebinde bulununca kralın esaretine çok üzülmüş
olmasının da etkisiyle buna bir cevap olmak ve İmparator V. Karl’a darbe vurmak için onun
kız kardeşiyle evli olan Macar kralı üzerine sefer yaparak hem V. Karl’ı zor duruma
6
Geza Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi, (Terc. Şerif Baştav), Ankara, 1988, S. 57.
7
Esin Atıl, Süleymannâme, The illustrated History of Süleyman Magnificent, (Kısaltma:
Süleymannâme), New York, 1986, s. 110.; Lütfi Paşa, Tevarih-i Ali Osman, (Yay. Haz. Kayhan Atik),
Ankara, 2001, s. 151.
8
H. Gazi Yurdaydın, Kanuni’nin Cülûsu ve ilk Seferleri, Ankara, 1961, s. 15.
9
Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, (Kısaltma: TSMA), E. 6443; Bu casusların içinde Macarların meşhur
yüzü yaralı casusu da bulunmaktaydı.
düşürmeyi, hem de barış çağrılarına karşı düşmanca davranan II. Layoş’tan intikam almayı
planlamıştı (Hammer, V, 134-135).
Sefer kararı alındığında Habsburg İmparatorluğu, Fransa ile olan savaş yanında Alman
prenslerinden kaynaklanan iç problemlerle, sosyal ve dinî hareketlenmelerle (Protestanlık
meselesi), İngiltere ve İtalyan şehir devletlerinin karşı tavırlarıyla uğraşıyordu. Vaktiyle
papanın direktifleri doğrultusunda Osmanlılarla anlaşma yenilemeyip elçileri hapse atan ve
yeni padişahın cülûsunu tebrik için heyet göndermeyen Macar Kralı II. Layoş ise Osmanlı
tehdidi karşısında güçlü müttefikler bulamadı.
2-MOHAÇ MUHAREBESİ
Gelişen olaylar karşısında Kanuni Sultan Süleyman, 21 Nisan 1526 (11 Recep 932) tarihinde
100.000 kişilik ordusu ve 300 top ile İstanbul’dan hareket etti. 10 Yol boyunca yer yer
padişahın ordusuna, önceden vazifelendirilen kuvvetler katılıyor, beylerbeyi, sancakbeyleri el
öpüyorlardı. Kanuni Sultan Süleyman bayram merasimini Belgrad’da yaptı ve oradan Sirem’e
geçti. Sultan Süleyman, Tuna nehri kenarında bulunan Varadin Kalesini alması için Vezir-i
Âzam ibrahim Paşa’yı görevlendirdi.
Varadin kalesinin fethinden sonra iyluk kalesi kuşatıldı. Padişahın da kuşatmaya katılması ve
Macarların dayanmayacaklarını anlamaları üzerine aman dileyip vire ile kale fethedildi.
Bundan sonra ordu karadan, donanma nehirden ilerleyerek Drava nehrine vardılar ve Ösek
kalesini de feth ettiler. Drava nehrini geçmek için köprü yapıldı. 12 Zilka’de / 22 Ağustos
günü tüm ordu köprüyü geçtikten sonra Padişahın emri üzerine köprü yıkıldı. 11 Padişahın
köprüyü yıktırması, Macaristan’ı kesin şekilde fethetmek ve asla geri dönmek istemediğinin
açık bir göstergesidir. Burada Padişah Semendire Sancakbeyi Bâlî Paşa’yı öncü komutan
olarak ileri gönderdi.
10
Gelibolulu Mustafa Âli, Künh’ül-Ahbar, Süleymaniye Kütüphanesi, Es’ad Efendi, No: 2161. Varak:
76 vd.; Esin Atıl, Süleymannâme., s. 134.
11
3 Celal-zade Mustafa, Tabakat’ül- Memalik, s. 72.
Mohaç meydan muharebesini tasvir eden bir minyatür
Bâlî Paşa gönderdiği arzda; Semendire’den Sava nehri yoluyla Sirem’e geçtiğini ve
Macarların endişe ve iltifata değer bir kuvvet olmadıklarını seferin büyük bir zafer ile
neticeleneceğini ifade etmesi padişahı sevindirdi. 12 Drava ırmağından geçildikten sonra
hemen orada elverişli bir yerde konaklandı. Burada, Osmanlı ordusu fener alayı düzenledi.
Osmanlı ordusu artık hem ağır yürüyor hem de harp tertibatı alıyordu; sağ kolda Vezir-i
Azam ve Rumeli Beylerbeyi İbrahim Paşa, sol kolda Anadolu Beylerbeyi Behram Paşa,
merkezde padişah, yeniçeri ağası ve kapıkulu askerleri mutad olduğu üzere yerlerini aldılar.
Osmanlı ordusu artık Macar Ovası’nda idi.
12
TSMA E. 6146/2
Sicilya, Portekiz, Ceneviz ve Ankona hükümetlerinden destek istedi. Bunlardan gelen
kuvvetlerle kendi kuvvetlerini birleştirerek Mohaç ovasına indi. Osmanlı ordusu istanbul-
Mohaç yolunu 4 ay da geçmiştir. Üstelik Sava ve Drava gibi iki mühim nehir geçilmiş
düşman topraklarında yürünmüş ve bazı kalelerin muhasarası ile uğraşılmıştır. istanbul-
Mohaç arasında, Osmanlı ordusu 1500 km yol kat etmiştir. Hâlbuki Macar ordusu Budapeşte-
Mohaç arasındaki 170 km’lik yolu 38 günde almıştır. Üstelik kendi ülkesinde ve dümdüz
Macar ovasında yürümüştür. Bu yürüyüş gücü iki ordu arasındaki farkı göstermeye
yeterlidir. 13
Osmanlı ordusu savaş meydanına intikal etmeden önce Sultan Süleyman’ın isteği üzerine harp
meclisi kuruldu. Bosna Valisi Hüsrev Bey söz alarak, “ Bugüne kadar gördüğüm savaşlarda
Macar taarruzunun cepheden kırıldığını görmedim. Onlara karşı az bir zaman saf nizamını
muhafaza etmek ve yaklaştıklarında taarruz cephesini onlara açık bırakmak ve akıp
gittiklerinde arka ve yanlarına saldırmak daha uygundur 14” dedi.
Bâlî Bey’de Hüsrev Bey’in görüşlerini destekler fikir beyan edince ordu yeni bir harp nizamı
aldı. Aylardan beri şiddetle yağan ve araziyi yer yer bataklık haline getiren yağmur, hızını
kesmişti, fakat çiselemeye devam ediyordu. Mohaç ovasının bir tarafı zaten Türklerin Karasu
dedikleri bataklıkla çevriliydi. Ovanın batısı ve güneyi 25–30 metre yüksekliğindeki bir teras,
kuzeyi ise Borza ırmağıyla çevriliydi. 15
13
Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, C. III., s. 368.
14
Celal-zade Mustafa, Tabakat’ül- Memalik, s. 73.
15
Gabor Agoston, “1453–1826 Avrupa’da Osmanlı Savaşları”, Top, Tüfek ve Süngü Yeniçağda Savaş
Sanatı 1453–1815, İstanbul, 2003, s. 173; Caroline Finkel, “XV. ve XVI. Yüzyıllarda Büyük Meydan
Muharebelerinde Uygulanan Strateji ve Taktikler”, XV. ve XVI. Yüzyılları Türk Asrı Yapan Değerler,
İstanbul, 1997, s. 161.
Mohaç savaşını anlatan bir harita
Sultan Süleyman, 20 Zilka’de / 29 Ağustos günü merasimle sabah namazını kılarak dua etmiş
ve askerlerine teşci edici bir konuşma yapmıştı. 16 Öncelikle ordunun ağırlıkları geride
bırakıldı ve sonra iki ordunun iki kanadını açarak Macar zırhlı kuvvetlerinin içeri alınıp
topların önüne çekilerek geriden ve yandan kuşatılması kararlaştırıldı. Yeniçeriler padişahla
birlikte merkezde, sol kolda Rumeli Beylerbeyi ve Vezir-i Âzam Đbrahim Paşa, sağ kolda da
Anadolu Beylerbeyi Behram Paşa bulunuyordu. Ordunun öncü kuvveti Bâlî Bey’e ve artçı
kuvveti ise Hüsrev Bey’e verildi. Padişah zırhını giymiş ve beyaz bir ata binerek ordunun
merkezindeki yerini almıştı. Sabahtan ikindi vaktine kadar iki orduda hücuma geçmedi.
Sadece Osmanlı öncü kuvvetleri ile Macar atlıları arasında yer yer vuruşma başlamıştı.
Osmanlı ordusunun yerinden kımıldamadığını gören Macarlar, taarruza geçti. Macar
komutanlarından Piyer Pereney ile Papaz Pol Tomori bütün kuvvetleri ile Vezir-i âzam
Đbrahim Paşa’nın kumandasındaki Rumeli askeri üzerine hücum ettiler. Osmanlı kuvvetleri
plân gereğince geri çekilip düşmanı içeriye aldılar; bunun üzerine yandan Anadolu
kuvvetlerinin tazyikiyle Macar kuvvetleri daha içeri alınıp topların önüne getiriliyordu.
300 topun bir anda ateşlenmesi ve ateşi artık kesmemesi, ağır zırhlı Macar kuvvetlerini
dağıttı. Macar kuvvetleri küçük parçalara bölünerek savaşmaya devam etti. Sultan Süleyman,
ordusuna tamamen hâkimdi. Ancak Macar kralı için aynı durum geçerli değildi. Çünkü
ordusunda birçok farklı milletten alaylar bulunuyordu. Sultan Süleyman’ın emriyle bir
taraftan Bâlî Bey bir taraftan da Hüsrev Bey düşmanı arkadan çevirdiler. Kral Lajos
16
Peçevi, Tarih, s. 70.
komutasındaki askerlerde Anadolu kuvvetlerinin üzerine yürüdü. Anadolu askerleri de aynı
şekilde geri çekildiler. Bunlarda kıskacın içine girdiler. 17 Bu sırada padişahı öldürmeye yemin
etmiş olan Markazili ismindeki birinin komutasındaki askerler padişaha ok yağdırdılar, hatta
oklardan bazıları padişahın zırhına isabet etti. 3 Macar askeri padişahın yanına ulaşmaya
muvaffak oldu. Ancak padişah, bunları bizzat öldürdü.
17
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. II., Ankara, 1988, s. 324-325.; Hüseyin Işık, “ Kanuni Sultan
Süleyman Döneminde Osmanlı-Avrupa İlişkileri Mohaç Meydan Savaşının Nedenleri ve İki Tarafın
Askeri Stratejisine Etkileri”, Uluslar arası Askeri Tarih Kongresi, Ankara, 1984, s. 5-13.
18
Bu savaşta, Osmanlı ordusunda Harbi, Hass ve Uzun olmak üzere üç tip tüfek bulunuyordu. Bu
tüfeklerden 3000’i harbi, 1000’i hass ve 60’ı uzun olmak üzere 4060 adet tüfek bulunmaktaydı. Bkz.
TSMA, D 9633, s. 2.; Ayrıca Mohaç Savaşı’nda kullanılan tüfekler için Gabor Agoston, “1453-1826
Avrupa’da Osmanlı Savaşları”, Top, Tüfek ve Süngü Yeniçağda Savaş Sanatı 1453-1815, İstanbul,
2003, s. 135.
19
Peçevi, Tarih, C. I., s. 73.
Muharebesine kadar Osmanlı ordusuna karşı meydan muharebesine girmemeye özen
göstermişlerdir.
Çünkü Osmanlı ordusunun manevra kabiliyeti, iaşe ve lojistik sistemleri Avrupa orduları ile
kıyas edilemeyecek derecede kuvvetli ve gelişmişti. Bu sebeplerden dolayı yaptığımız bu
çalışmanın ileriki konularında bahsedileceği üzere Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa içlerine
kadar gitmiş ve Ferdinand’ı savaşa davet etmiş ancak ne Ferdinand ne de Şarlken, Osmanlı
ordusuna karşı bir meydan muharebesine çıkmayı göze alamamışlardı. Savaşın kazanılmasına
rağmen her ihtimale karşın sabaha kadar savaş meydanında beklenmiş ve sabahta geçit resmi
düzenlenerek padişah tebrik edilmiştir. Sultan Süleyman’da her askeri rütbesine göre
ödüllendirmiştir 20.
20
Peçevi, Tarih., gösterilen yer
2.1-Kanuni Sultan Süleyman Fetih Politikası
Yavuz Sultan Selim doğudaki tehlikeleri ortadan kaldırdığı için Kanuni batı yönünde
seferlere ağırlık verdi. Çünkü Osmanlı Devleti'nin Balkan topraklarını elde tutabilmek için
Avrupa'dan gelecek tehlikelerin önlenmesi gerekiyordu. Avrupa'da bu arada Fransa ile
Almanya arasında üstünlük mücadelesi yaşanıyordu. Durumdan yararlanmak isteyen Kanuni
Sultan Süleyman Avrupa fetihlerine başladı.
Başarısızlığın Nedenleri
Alman seferi yapıldı. Fakat Kanuni'nin karşısına hiçbir devlet çıkamadı. Bu nedenle
Avusturya ile 1533'te İstanbul Antlaşması yapıldı.
İstanbul Antlaşması'nda yer alan "Avusturya arşidükü ile Osmanlı Sadrazamının protokol
bakımından eşit sayılması" maddesi ile Avusturya, Osmanlı Devleti'nin üstünlüğünü kabul
etmiştir. 1535'te yılında Kanuni döneminde Avrupa Hristiyan birliğini bozmak amacıyla
Fransa'ya kapitülasyonlar (ticari ayrıcalıklar) verildi.
Avrupa fetihleri sırasında İran'ın Avusturya ve Venedik'le işbirliği yapması üzerine Kanuni
doğu seferlerine başladı.
- Amasya Antlaşması, Osmanlılarla İran arasında yapılan ilk antlaşma olması nedeniyle
önemlidir.
Amasya Antlaşması (1555) ile; Bağdat, Erivan, Tebriz ve Doğu Anadolu Osmanlı
topraklarına katıldı.
SONUÇ
Bu denli büyük bir zaferle sonuçlanan tarihin en yıkıcı savaşarından birisi olma ünvanını hala
elinde bulunduran mohaç meydan muharebesi üzerine fazla çalışma olmaması hasebiyle
nankörlük edilen bir başka tarihi gerçektir.
BİBLOGRAFYA
Danişmend İsmail Hami (2011), İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, (2), İstanbul, Doğu
Kütüphanesi Yayınları