Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 1

Mithat Şen Re-Mix

Mithat Şen’in on yıllık bir aradan sonra “Son Çalışmalar” adı altında PG Art Gallery’de
açtığı kişisel sergisinde, on yıl önceki resimlerini izleyebilirsiniz.

İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu Mezunu olan 1957 doğumlu Mithat Şen’in, diğer
meslektaşlarına göre çok önemli bir ayrıcalığı var; hakkında kitap yazılmış bir ressam o. İkisi
Zeynep Sayın, biri de Orhan Koçak tarafından kaleme alınmış üç kitap. Bildiğim kadarıyla
1988 yılında başlayan beden dizisi resimleri, bu üç kitabın da kaynağını oluşturmakta. Her
ressama, özellikle de yaşarken pek nasip olmayacak bir ayrıcalık bu.

Onaltı yıllık ısrarlı çaba


Sergilenen yapıtları görmek üzere Bebek’deki PG Art Gallery’ye doğru yol alırken, ilgiyle ve
merakla izlediğim ve oldukça uzun bir süredir ortalıkta olmadığı için sancılı bir kuluçka
dönemi geçirdiğini düşündüğüm ressam Mithat Şen’in neler yaptığını görmek üzere
sabırsızlanıyordum. Galerinin caddeye bakan cephesinde yer alan afişteki, o 1991 doğumlu
tanıdık beden-imgeyi görünce bir an duraksadım. İlk bakışta görünen o ki, sanatçı geçen
onaltı yıl boyunca ısrarla aynı biçimsel yapıyı kurcalamayı sürdürmüş. Böylesine ısrarlı bir
çabanın yersiz olduğunu düşünmüyorum. Beni duraksatan, bu ülkede yıllarca aynı resmi
yapıp önümüze koyan bir sürü ressamın yaşıyor olması. Şen’in bu ressamlardan biri
olduğunu sanmıyorum.

Bedenin organ-izasyonu
Ama yine de, bu sergiden önce kişisel ya da karma sergilerde Şen’in beden dizisi resimlerini
görmüş olanlar, birkaç kıpırtı dışında yeni bir şey görmeyi beklemesinler. Daha önce
sanatçının yapıtlarını görmemiş olanlar da beden dizisi resimleri deyince bildik beden
resimleri göreceklerini sanmasınlar. Şen’in yapıt(lar)ı, bedeni temsil etmeyen ama, onu
yeniden kurmayı öneren bir soyutlamayla kurgulanmış. Her soyutlamanın gerisinde
algıladığımız dünyadaki bir gerçeklik yatar. Şen’in resimlerinde bu gerçeklik, bedenin kendisi
değil, onu beden yapan organların organizasyonudur. Bu organ-izasyon, beden dizisi
resimlerinin kavramsal merkezinde duruyor. Resimleri bir dizi haline getiren de organ-
izasyonun, bir yap-boz oyununda olduğu gibi her seferinde bir başka biçimde kurulabilmesi.

Her sanatçı, sanat denilen oyunun kurallarını kendi için koyar, koymak zorundadır;
başkasının kurallarıyla, başkasının oyununu oynarsınız ancak. Ama konulduğu andan
itibaren kural, kuralı koyan için kaçınılmazdır; yoksa oyun oynanamaz. Kurallar, oynayanın
kendini ve sınırlarını tanımasına ve onları genişletmesine olanak tanır.

Ben bir izleyici olarak, sanatçının bu olanakları yeterince kullanamadığını düşünüyorum.


Renkleri neredeyse tamamen dışarıda bırakan bir anlayışla ürettiği yapıtlarındaki, onüç
organdan oluşan o tanıdık beden-imge’nin sınırlarını şöyle zorlamış Şen; öncelikle beden-
imge tuvalin biçimini belirlemiş; tuvallerin bir kısmı, beden-imge parçalarından oluşan bir
organ-izasyona dönüşmüş. Onüç parçadan oluşan ve oğlak derisi kaplı küçük vurmalı
tuvaller Şen’in resimlerinin müzikal yönünü gösteriyor. Aynı yapının başka bir organ-
izasyonda, topoğrafik olarak düzenlenmiş bir rölyefe dönüştüğünü görüyorsunuz. Astarlı
keten bez gerilmiş bir tuvalin astarından, beden-imgenin biçimi kadarının sökülüp alınmasıyla
oluşturulmuş resmi de saymazsak, bir yenilik ya da derinlik göremedim Şen’in yapıtlarında.
On yıllık bir aradan sonra, “eski” çalışmalarla ve onların “re-mix”leriyle yetinmek zorunda
kalmak çok hazin…

You might also like