Canan Karacagi̇l 933 Nolu Mühimme

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 151

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ
TÜRK TARİHİ ANABİLİM DALI
YENİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

933 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİ (H.996/M. 1588) (İNCELEME-METİN)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

CANAN KARACAGİL

TEZ DANIŞMANI: DOÇ. DR. RECEP AHISHALI

İSTANBUL, 2022
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ................................................................................................................................. II
ÖZET .................................................................................................................................. III
ABSTRACT ........................................................................................................................ IV
KISALTMALAR ................................................................................................................. V
DİVAN-I HÜMAYUN VE MÜHİMME DEFTERİ .......................................................... 1
933 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİNİN İNCELENMESİ ..................................... 5
1.1. Defterin Fiziki Durumu ......................................................................................................... 5
1.2. Diplomatik ve Teknik Özellikleri .......................................................................................... 5
1.3. Tarihler ................................................................................................................................... 6
1.4. Defterin Dil Özellikleri ........................................................................................................... 6
1.5. Transkripsiyonunda İzlenen Yol........................................................................................... 7
2. MUHTEVA ÖZELLİKLERİ .......................................................................................... 7
2.1. Sultan III. Murad Dönemi (1574-1595) ................................................................................ 8
2.3. Eşkiyalık ile İlgili Hükümler ............................................................................................... 11
2.4. Tevcihat, Atama ve Azl ile İlgili Hükümler........................................................................ 12
2.5. Askerler, Sınır Muhafazası ve Sefer Hazırlıkları ile İlgili Hükümler .............................. 13
2.6. Görevlerini Yerine Getirmeyip Sefere Katılmayan Askerler ile İlgili Hükümler........... 14
2.8. Hilat Giydirilmesi ve Görev Takdiri ile İlgili Hükümler .................................................. 15
2.9. Devlete Ait Defter, Hazineler ve Maaş Ödemesi ile İlgili Hükümler ............................... 15
2.10. Name-i Hümayun ile İlgili Hükümler ............................................................................... 16
2.11. Muhtelif Konular ile İlgili Hükümler ............................................................................... 16
2.12. İdareciler ve Çeşitli Devlet Görevlileri ile İlgili Hükümler ............................................. 17
HÜKÜMLERİN KONULARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI .............................. 18
933 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİ HÜKÜM ÖZETLERİ ................................. 19
933 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİ TRANSKRİPSİYONU ............................... 37
SONUÇ ................................................................................................................................ 93
KAYNAKÇA ....................................................................................................................... 94
933 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİNİN TIPKIBASIMI ..................................... 97

I
ÖNSÖZ

Mühimme defterleri, Osmanlı Devleti’nin en yüksek idari ve adli organı olan divân-ı
hümâyûnda tutulduğu için bilhassa XVI-XVIII. asırlar için dâima birinci derecede kaynak
olarak kullanılmış ve bu defterlere dayanan birçok araştırma yapılmıştır. Bu defterler sosyal,
siyasi ve askeri tarih gibi birçok konuda temel kaynak olma niteliğini de taşırlar.
933 numaralı mühimme defterinin incelendiği bu çalışmada evvela, divân-ı hümâyûn
ve mühimme defterleri hakkında genel bir bilgilendirme yapılıp ilgili defterin şekil özellikleri
incelenmiştir. Akabinde, muhteva özellikleri incelenmiş ve tablo halinde konulara göre
sınıflandırma yapılmıştır. Hüküm özetleri de tablo halinde sunulduktan sonra defterin
transkripsiyon metni yer almıştır. Çalışmanın sonuna ilgili defterin tıpkıbasımı eklenmiştir.
İstifade edilen kaynaklar da belirtilmiş ve çalışma sonlandırılmıştır.
Uzun bir sürecin nihayetinde ortaya çıkan bu çalışmamda desteğini esirgemeyen tez
danışmanım Doç. Dr. Recep Ahıshalı’ya; ders döneminde değerli bilgilerinden faydalandığım
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’ndeki hocalarıma, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri
personeline, destek ve yardımları için hocam Orhan Sakin’e, arkadaşlarım Gülay Porgalı ve
Derya Elvan’a her şey için teşekkür ederim. Her dâim desteğini hissettiğim aileme; yardım,
hoşgörü ve desteği için eşim Kürşad Karacagil’e sonsuz teşekkür ederim.

Canan Karacagil

II
ÖZET

Mühimme Defterleri, Divân-ı Hümâyûn görüşmelerinde devletin dâhili ve harici


meselelerine ait askeri, iktisadi, siyasi ve sosyal kararların alındığı ve bu kararların kaydedildiği
defterlerdir. Söz konusu defterler muhtevaları bakımından birçok araştırma sahasını
ilgilendiren özelliğe sahiptirler. Bu çalışmanın konusu olan 933 Numaralı Mühimme Defteri
dönem olarak Sultan III. Murad devrinin bir kısmına tekabül eder.
Defterin muhtevâsında ise, döneme damgasını vuran Osmanlı-Safevi ilişkileri büyük
yer tutar. Ayrıca Gürcü prensleri ile münasebetler, sınır çatışmaları, kale muhafazaları, sefer
hazırlıkları, sefere gitmeyen asker kaçakları, devlet görevlilerinin olumlu ya da olumsuz çeşitli
faaliyetleri, görev tevcihi, eşkıya ile mücadele vs. gibi birçok konu defterde bulunmaktadır.
933 numaralı defter 88 sayfadır. Osmanlı Türkçesi ile yazılan metin Latin harflerine
çevrilmiş ve dil sadeleştirilerek günümüz Türkçesi ile özetlenmiştir. Çalışmanın sonunda
defterin tıpkıbasımı yer almaktadır.

Anahtar Kelimeler: Mühimme Defteri, III. Murad, Sefer Hazırlıkları

III
ABSTRACT

In the Mühimme Registers, military, economic, political and social decisions regarding
the internal and external issues of the state are taken and these decisions are recorded in the
meetings of the Divan-ı Hümayun. In terms of their content, these notebooks have features that
are of interest to many research fields. The Mühimme register numbered 933, which is the
subject of this study, was recorded during the reign of Sultan Murad III.
The Ottoman-Safavid relations, which left the their mark on the period, have a great
place in the content of the register. In addition, relations with Georgian princes, border conflicts,
castle enclosures, expedition preparations, deserters who did not go to the expedition, various
positive or negative activities of state officials, mission assignment, fight against bandits are
included in the register. Register numbered 933 has 88 pages. The text written in Ottoman
Turkish was translated into Latin letters and the language was simplified and summarized in
today’s Turkish. At the end of the study, there is a facsimile of the register.

Keywords: Mühimme Register, Murad III, Military Preparations

IV
KISALTMALAR

a.g.e. Adı geçen eser


a.g.m. Adı geçen makale
B Receb
Bkz. Bakınız
bs. Baskı
C. Cilt
C Cemâziye’l-Âhir
Ca Cemâziye’l-Evvel
DİA Diyanet İslam Ansiklopedisi
haz. Hazırlayan
h. Hüküm
M Muharrem
N Ramazan
nr. Numara
R Rebîül-Âhir
Ra Rebîü’l-Evvel
s. Sayfa
S Safer
Ş Şabân
TDV Türkiye Diyanet Vakfı
TTK Türk Tarih Kurumu
yy. Yüzyıl
Z Zi’l-hicce
Za Zi’l-kade

V
DİVAN-I HÜMAYUN VE MÜHİMME DEFTERİ

Devlet işlerinin divan kurularak yürütülmesi geleneği Osmanlılar’a İslam ve Türk-İslam


devletlerinden intikal etmiştir.1 Sıkı bir merkeziyetçilikle yönetilen Osmanlı Devleti’ndeki
“Divan-ı Hümayun” kurumu, “padişah divanı” anlamına gelmektedir.2 Esasen Orhan Bey
zamanından beri bir divan mevcut olduğu anlaşılmaktadır.3 XVI. yüzyıl ortalarına kadar
Osmanlı devlet kurumlarının doğup gelişmelerine dair sağlıklı kaynaklar bulunmadığı için
“divan” kavramındaki gelişmeleri takip edebilmek güçtür. Diğer kurumlarda olduğu gibi bu
kurumun da esas şeklini II. Mehmed döneminde aldığı bilinmektedir.4 Osmanlılar’da esasen
sistemli bir şekilde defter tutma usulü mevcuttur. Nitekim daha ilk dönemlerden beri defter
tutulduğu ve bunların muhafaza edildiği anlaşılmaktadır.5
Devletin en üst mevkilerinde görev yapan idareciler6, Divan toplantılarında çeşitli
meselelere dair önemli kararlar aldıkları gibi; halk tabanında yaşanan sorunları da bu
toplantılarda görüşmüşlerdir. Bilhassa bu özelliği dolayısıyla Divan-ı Hümayun en üst
mahkeme olma özelliğini de göstermektedir. Divan-ı Hümayun’un normal toplantı vakitleri
devirlere göre de değişiklik göstermiştir. Bununla birlikte divan, padişah ile ordu seferde
olduğu vakitler sefer şartları dolayısı ile ihtiyaç halinde ve toplantı için uygun şartlar
sağlandığında toplanmaktaydı. Divan toplantıları normal gününün haricinde de padişahım emri
ile yapılabilmekte idi. Devlet işlerine dair herhangi bir meselenin görüşülmediği divan
toplantıları da vardı.7

1
Recep Ahıshalı, “Divan-ı Hümayun Teşkilatı”, Osmanlı - 6, ed. Güler Eren, Kemal Çiçek, Cem Oğuz, Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s. 74.
2
Ahmet Mumcu, “Divan-ı Hümayun”, DİA., Cilt:9, TDV, İstanbul, 1994, ss. 430-432.
3
İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara, 1988, s. 1.
4
Fatih Kanunnamesi bir çeşit anayasa düzeni kurmuş; devlet makamlarını ve Divan-ı Hümayun’u düzenlemiştir.
Fatih’in getirdiği en önemli yenilik ise padişahın divana başkanlık etmesinin kaldırılması ve bu vazifenin
veziriazama bırakılmasıdır. Bkz. Ahmet Mumcu, age., ss. 430-432; II. Murad dönemine gelene kadar bu kurumun
güçlenmesi devam etmiş; bu padişah döneminde toplantılar belli bazı kaidelere bağlandığı gibi birtakım teşrifat
kaideleri de konmuştur. Daha sonra görülen klasik yapısına kavuşması ve Divan-ı Hümayun adı ile anılması Fatih
Sultan Mehmed devrinde olmalıdır. Bkz. Recep Ahıshalı, agm., s. 74.
5
Nejat Göyünç, “Defter”, DİA., Cilt:9, TDV., İstanbul, 1994, ss. 88-90.
6
Divan-ı Hümayun üyeleri devletin en üst makamından başlamak üzere şunlardır: Veziriazam, Vezirler,
Kadıaskerler, Nişancı, Defterdar. Adı geçen asli üyelerden başka, bu üyeler arasına yeniçeri ağaları ve kapudan-ı
deryalar da şartlı olarak dahil olmakta idiler. Asli üyelerin yardımcıları ise, Reisülküttab, Çavuşbaşı, Büyük ve
Küçük Tezkirecilerdir. Ayrıca Divan-ı Hümayun tercümanı yabancı elçilerle yapılan görüşmeleri tercüme ederdi.
Bkz. Recep Ahıshalı, agm., s. 31.
7
Arefe ve bayram günlerinde; cülus-ı hümayun merasimlerinde, sultanların evlenmelerinde ve sünnet törenlerinde
divan kurulu toplanmakla beraber bu nevi münasebetle toplanan divanlarda devlet işleri görülmez; yalnızca
merasim için toplanılırdı. Bkz. Recep Ahıshalı, Divan-ı Hümayun.., s. 25.

1
Başta yeniçeriler olmak üzere devlet merkezinde ulufe alanların ulufelerinin dağıtımı
münasebetiyle kurulan divana “ulufe divanı” adı verilmekte idi. Elçi kabulü için kurulan divana
“elçi divanı” denilmekte idi. Hem elçi kabulünün gerçekleştiği hem de ulufe dağıtımının
yapıldığı divana “büyük divan” denilmekte idi. Bu münasebetle tüm kapıkullarının sarayda
bulunması ve kabul edilecek olan elçi heyetinin oluşturduğu kalabalık dolayısı ile “galebe
divanı” adı da verilmekte idi.8
Divan-ı Hümayun’da kararlaştırılan hususlar üzerine padişahın onayının alınmasından
sonra düzenlenen fermanların suretlerinin kayıt edildiği defterlere ise “mühimme defteri”
denmektedir. Adı geçen adlandırmanın bu defterler için kullanılıp genelleştirilmesi XVII.
yüzyıl sonlarından itibaren olmuştur. Daha evvel divan kayıtlarının yer aldığı defterlere “miri
ahkam defterleri” yahut “ahkam-ı miri” denmekte idi.9 Mühimme defterlerinin ana konularını,
devleti ilgilendiren siyasi, iktisadi, kültürel, sosyal ve harp tarihine dair kararlar teşkil eder.10
Mühimme Defterleri, hükümlerin sâdır oldukları divanlar bakımından dört ayrı grupta
değerlendirilebilir;11
1. Mühimme Defterleri: Padişahın payitahtta bulunduğu esnada veziriazam
başkanlığında Divan toplantısından çıkan emirlerin kayıt edildiği defterler
2. Rikab Mühimmesi: Veziriazam sefer yahut başka bir sebeple payitahttan ayrılırken
yerine vekil olarak tayin ettiği rikab kaymakamı yahut sadaret kaymakamı denilen
görevli başkanlığındaki Divan’da alınan kararların yazıldığı defterler
3. Ordu Mühimmesi: Ordu ile birlikte sefere çıkan veziriazamın sefer esnasından
akdettiği Divan toplantılarında alınan kararların yazıldığı defterler
4. Kaymakamlık Mühimmesi: Padişah ve veziriazamın aynı anda payitahttan
ayrıldığında, devlet işlerini idare etmek üzere tayin edilen sadaret kaymakamının
müstakil olarak akdettiği Divan toplantılarında alınan kararların yazıldığı defterler

Mühimme defterlerinde yer alan hükümler, divanda alınan kararların padişah tarafından
tasdik edildikten sonra ferman haline getirilmiş halleri olduğu için ferman rükünlerini içeren

8
Recep Ahıshalı, Divan-ı Hümayun., s. 25.
9
Mübahat Kütükoğlu, “Mühimme Defteri”, DİA., Cilt: 31, TDV., Ankara, 2020, ss. 519-522; XVI. yüzyılda bu
defterler Osmanlı bürokrasisinde hiçbir zaman mühimme adı ile anılmamaktadır. Genel itibariyle bunları
tanımlamak için defterlerin başında bulunan ifadeler “miri ahkamı, sefer ahkamı, mahfi ahkam, ahkam-ı beylik,
cüz-i evvel-i ahkam-ı miri, miri ahkam cüzü, Hamza Bey zamanında vaki’ olan miri ahkamın ibtida kaydı, sefere
müteallik ahkam-ı şerif” şeklindedir. Bkz. Feridun Emecen, “Osmanlı Divanı’nın Ana Defter Serileri: Ahkam-ı
Miri, Ahkam-ı Kuyud-ı Mühimme ve Ahkam-ı Şikayet”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 5,
2005, s. 116.
10
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi
Daire Başkanlığı, Yayın Nu: 108, İstanbul, 2010, s. 7.
11
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 7.

2
belge suretleridir. Lakin fermanların asıllarında bulunan bazı rükünler, ya davet ve tuğra gibi
tamamen ihmal edilmiş; ya da elkab gibi kısaltılarak kayda geçirilmiştir.12
Mühimme defterlerinin düzenlenmesinde, şekil ve içerik bakımından zamanla bir
gelişme göze çarpmaktadır. Klasik devre (1553-1642) ait ilk defterlerde başlık mevcut değildir.
Yazıları daha karmaşıktır. İlk sayfalarda başlık kısmı yerine sadece kayıt tarihini belirten
Arapça toplantı günü ve hemen altında ay ve yıl yazılmıştır. Bu tarihlerin bazılarında haftanın
günü ile ayın tarihinin uymadığı görülür. Daha sonraları ise bu uygulamadan vazgeçilerek
günler, evail, evasıt ve evahir tabirleri ile onar günlük zaman dilimleri halinde ifade edilmeye
başlanmıştır.13
Hüküm suretlerinin defter şekline getirilmesi önceleri divana bağlı olarak çalışan
kâtipler tarafından yapılırdı. Divana bağlı büroların zamanla gelişmesinden sonra defterleri
Beylikçi Kalemi14 düzenlemiş; hükümleri yazanlara da mühimme-nüvis adı verilmiştir.15

Mühimme Defterlerinin muhteva bakımından önem ve değerlerini de aşağıdaki başlıklar


altında toplamak mümkündür;16
1. Osmanlı Devleti’nin merkez ve taşra teşkilatındaki askeri ve idari organlarının
yapısı, karşılıklı ilişkileri, işleyiş tarzları ve fonksiyonları; kurumların
organizasyonu ve hukuki prosedür hükümlerine dair bilgiler
2. Komşu ülkeler ile Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Arabistan Yarımadası, Rusya
ve Kafkaslar tarihleri açısından önemli kayıtlar barındırması
3. Osmanlı Devleti’nin gayrimüslim tebaası ile olan ilişkileri, azınlıklar hukuku, halkın
sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının temin edilmesi hususlarındaki yönetim politikası,
ibadet ve ayin serbestiyeti, mabedlerin inşası
4. Hac organizasyonu, surre alayları ve kutsal beldelere götürülen hizmetler

12
Mübahat Kütükoğlu, agm., s. 519-522.
13
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 8.
14
Beylikçi Kalemi’nde çeşitli tarihlerde başlanılarak tutulan defterlerin arasında name-i hümayun, mühimme,
mühimme zeyli, atik şikayet, mukavelename, mühimme-i mektum, mühimme-i Mısr, nefiy ve kısas, imtiyaz,
mukteza, kalebend, ahkam, izn-i sefine, tevcihat-ı mülkiyye, kilise, şehbender, gayri müslim cemaatleri, nişan,
tekaüd, kanunname-i askeri ve meclis-i Tanzimat defterleri zikr edilebilir. Bkz. Mehmet İpşirli, “Beylikçi”, DİA.,
Cilt: 6, TDV, İstanbul, 1992, ss.78-79; Beylik, tahvil ve ruus şubelerinin amiri durumunda olan beylikçinin en
yoğun faaliyet gösterdiği kalemin burası olması, araştırmalarda genellikle Beylikçi Kalemi ismiyle yeni bir
adlandırmaya sebep olmuştur. Lakin yaygın bir biçimde kullanılan Beylikçi Kalemi isminin devrin kaynaklarında
pek yer almadığı; bunun yerine genellikle “beylik tarafı” yahut “beylik kalemi” adlarının kullanıldığı
görülmektedir. Bkz. Recep Ahıshalı, “Reisülküttab”, DİA, Cilt: 34, TDV, İstanbul, 2007, ss. 546-549.
15
Mübahat Kütükoğlu, agm., ss. 519-522.
16
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 8.

3
5. Osmanlı kültür ve sanat faaliyetleri cümlesinden, iskân ve imar siyaseti, çevre ve
belediye hizmetleri, sağlık ve eğitim işleri, geniş vakıf idarelerinin sorunları ve
teftişleri
6. Sayıları hayli fazla olan ve Ordu Divanı’nca tutulan Mühimme Defterleri, askeri
tarih, harp tarihi ve lojistik hizmetler tarihi açısından birinci el kaynaklardır.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivi’nde bulunan “Mühimme Defterleri”


adıyla kayıtlı defter serisi, buranın ilk tasnif edilen belgeleri olma özelliğine sahiptir. Bu başlık
altında tasnife açık olan defter sayısı son senelerde bulunanlarla birlikte toplam 267 adettir
(961-1323/1553-1905).17 Bununla birlikte günümüze ulaşabilen en eski tarihli iki mühimme
defteri Topkapı Sarayı’ndadır (TSMA, 951/1544 tarihli; TSMK, 959/1552 tarihli).18 Ayrıca
mühimme defterleri tasnifi yapıldıktan sonra bulunan defterler “Mühimme Zeyli” adı altında
ayrı bir tasnifte toplanmıştır.19

17
Feridun Emecen, agm., s. 108.
18
Mübahat Kütükoğlu, agm., s. 519-522.
19
Feridun Emecen, agm., s. 108.

4
933 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİNİN İNCELENMESİ

1.ŞEKİL ÖZELLİKLERİ
1.1. Defterin Fiziki Durumu

Çalışmanın konusunu teşkil eden 933 numaralı defter, Cumhurbaşkanlığı Devlet


Arşivleri Osmanlı Arşivi’nde bulunmaktadır. Defter, A. {DVN.MHM.d kodu ile 933
numara ile kayıtlıdır. “Müsvedde Mühimme Defteri Parçası” başlığı ile kayıt edilmiştir.
Ciltsiz ve ebrusuzdur, 17 x 24 ebadındadır. Sayfa usülü ile numaralandırılmış olup;
toplam 88 sayfadır. Defterin dijital görüntüleri mevcuttur.
XVI. yüzyılın son çeyreğine ait olan defter, kırık divani hattı ile kaleme
alınmıştır. Hükümler, farklı kâtipler tarafından yazıldığından dolayı yazı şekillerinde de
farklılıklar olması tabiidir. Defterdeki hükümlerde bazı satırların üzeri çizilmiş; satırın
üzerine kelime ve cümleler sıkıştırılmıştır. Kimi sayfalarda da hükümlerin üzeri
tamamen çizilip iptal edilmiştir. Hükümlerin sayısı her sayfada eşit değildir Bazı
sayfalarda tek hüküm var iken başka sayfalarda birden çok hüküm mevcuttur. Bazı
hükümler çapraz yazılmış; bazıları da oldukça karışık kaleme alınmıştır. Kimi
hükümlerde de çizgi ile işaret edilerek derkenar oluşturulmuştur.

1.2. Diplomatik ve Teknik Özellikleri

Mühimme defterlerinde belli diplomatik kurallar tatbik edilmiştir. Çalışma konusu olan
defterde, sağ tarafta kâtibin rumuzu yer almaktadır. Orta kısımda tarih ibaresi bulunur. Hükmün
gönderildiği kişi veya kişilere hitap edilen kısım mevcuttur. Bazı hükümlerde hitap edilen kişi,
vazifesiyle ve unvanıyla birlikte belirtilmiştir. (örn: Tebriz muhafazasında olup Van eyâletine
mutasarrıf olan vezirim Mustafa Paşa’ya) Bazen de birden fazla kişiye gönderilmiştir. (örn:
Şam beylerbeyisine ve Şam kadısına)
Hükümlerde, genel olarak hükmün muhatabı olan kişi yahut kişilerin elkabı (kıdvetü'l-
emâsil ve'l-akrân, emîrü'l-ümerâ’i'l-kirâm) yer alır. Ardından kişinin statüsüne göre dua ibaresi
(edâma'llahü te‘âlâ iclâlehû, dâme izzühû, , zîde mecduhû, dâme ikbâluhû) mevcuttur.
Hükümlerin yazılmasına sebep olan olay kısaca yazıldıktan sonra “buyurdum ki” ifadesiyle
emir bölümüne geçilir. Bu bölüm “vardukda” yahut “vusül buldukda” ibaresi ile başladıktan
sonra burada meseleye dair neler yapılması gerektiği belirtilir. Bu kararların tatbikine

5
geçildiğinde sıkıntı yaratmaması için hükümlerin sonuna “ihmal ü müsaheleden ziyade hazer
idesin” şeklinde te’kid ve te’dib cümleleri yazılmıştır. Hükmün suretleri başka görevlilere de
gönderilecek ise alt kısmına “bir sureti …” şeklinde ilgili kimseler de belirtilmiştir.

1.3. Tarihler
İncelenen 933 numaralı defterin Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri kaydında
belirtilen tarihi H. 23-12-996 (M. 13 Kasım 1588)’dır. Defterde, yazıma doğrudan
hüküm metinleri ile başlanmış olup; herhangi başlangıç tarihi hattı mevcut değildir.
Ancak, metne başlanan ilk sayfada bir hükmün altında “fî evâhîr-i cumâde’l-ulâ sene
996” kaydı görülmektedir. Defterde rastladığımız ilk kayıt budur ve üste ortaya değil,
hüküm altına yazılmıştır.
İlgili defterde çok fazla tarihlendirme yapılmamıştır. Hükümlerin çoğunda tarih
bulunmaz. Toplamda 16 tarih kaydı görülmektedir. Defterde rastlanılan ilk tarih “fi
evahir-i cumade’l-ula sene 996” olup son tarih ise “[Yev]mü’l-hamis fi 3 Ramazan sene
96” şeklinde kayıtlıdır. Bazı hükümlerin tarihiyle birlikte, yazıldığı yer de belirtilmiştir
([Yev]mü’l-ehad fi 17 Zilhicce sene 96 Hasankalası). Hükümlerin tarih kayıtlarında,
ayların sıfatlarıyla birlikte yazıldığı da görülür ([Yev]mü’l-isneyn fi 23 zilhiccetiş-şerife
sene 96; Yevmü’l-isneyn fi 15 saferül-muazzam sene 96).

1.4. Defterin Dil Özellikleri


Çalışmada ele alınan ve XVI. yüzyılın son çeyreğine ait olan defter divani
kırmasıyla yazılmış olup, Arapça ve Farsça kelimelerin oldukça fazla olduğu
görülmektedir. Söz konusu kelimelerin hükümlerde sık sık tekrarlanması okunması ve
anlaşılmasını kolaylaştırmıştır.
Hükümlerde, “emirü’l-ümerai’l-kiram, kıdvetü’l-ümerai’l-kiram, mefahirü’l-
ümerai’l-kiram, kıdvetü’l-emasil ve’l-akran” gibi elkablar kullanılmıştır. Elkabdan
sonra mutlaka dua rüknü yer almıştır. Bu da elkabda olduğu gibi hükmün yazıldığı
şahsın mevkiine uygundur.20 Ele alınan hükümlerde, devlet görevlilerinin makamlarına
uygun bir üslup ile sıkça “dâme ulüvvuhû, dâme izzuhû, zîde kadruhû, dâme ikbâlühû,
zîde mecdühû” gibi dua rükünleri kullanılmıştır. Devlet merkezi, genellikle “südde-i
sa’âdet, âsitâne-i sa’âdet” ifadeleri ile belirtilmiştir.

20
Mübahat Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), 2. Baskı, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 1988, s.
107.

6
1.5. Transkripsiyonunda İzlenen Yol
933 numaralı mühimme defterinin transkripsiyonu yapılırken okunamayacak
derecede silik olan yerler (…), yıpranmak nedeniyle tamamen okunamayan yerler ise
[…] şeklinde belirtilmiştir. Defterde yazılması gerekir iken yazılmadığı düşünülen
yerlere köşeli parantez [ ] konmuştur. Çeviri esnasında okunamayan kelimeler üç nokta
… ile gösterilmiştir. Hükümlerde boş olan kısımlara (boşluk); çevirisinden emin
olunamayan kelimelerin yanlarına (?) işareti konularak belirtilmiştir. Ayrıca
hükümlerde bazı kelimelerin ve satırların üzeri çizilmiştir.
Çalışmada, kelimelerin aslı bozulmayacak şekilde günümüz alfabesine
çevrilmiştir Örn. “deyu”, “kendü”, “idüp”, “gidüp”. Transkripsiyon yapılırken Arapça
ve Farsça kelimelerde ‫ ي‬, ‫ و‬, ‫ ا‬uzun ünlüler â, û, î şapkalı olarak (vusûl, mezbûr, teftiş,
mürur) gösterilmiştir. Hükümlerdeki kâtip rumuzları hükmün transkripsiyonunun sol
üst tarafında belirtilmiştir. Hükmü hazırlayıp yazan kâtibin kimliğinin belli olmasına,
bürokratik işlemlerin doğruluğu, seyri ve takibi açısından büyük önem verilmekteydi.
Bunda hiç şüphesiz, XVI. yüzyıl sonlarına doğru kâtip sayılarındaki artışın ve aynı ismi
taşıyan birkaç katibin bulunmasının önemi büyüktür.21

2. MUHTEVA ÖZELLİKLERİ

Çalışma konusu olan 933 numaralı mühimme defteri, muhteva özellikleri bakımından
incelenirken; evvela Sultan III. Murad dönemi hakkında genel olarak bilgi verilmiştir.
Devamında, incelenen defterdeki hükümlerin konularına göre tasnifi yapılmış; eşkıyalık,
tevcihat, atama ve azl, askerler, sınır muhafazası ve sefer hazırlıkları, görevlerini yerine
getirmeyip sefere katılmayan askerler; kale, palanga bayındırlık işleri ve kalenin ihtiyaçları,
hilat giydirilmesi ve görev takdiri, devlete ait defter, hazineler ve maaş ödemesi, name-i
hümayun, idareciler ve çeşitli devlet görevlileri ve muhtelif konulardan oluşan başlıklar altında
toplanmıştır.

21
Feridun Emecen, “Ali’nin ‘Ayn’ı: XVII. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Bürokrasisinde Katib Rumuzları”, Tarih
Dergisi, Sayı: 35, 1994, ss. 131-149.

7
2.1. Sultan III. Murad Dönemi (1574-1595)

4 Temmuz 1546’da babası II. Selim’in Saruhan sancak beyliği sırasında, Manisa’da
doğdu.22 Annesi Venedik asıllı Nurbanu Sultan’dır. Evvela, küçük yaşta Aydın-ili sancak
beyliğine; ardından Akşehir sancak beyliğine tayin edildi. Babası ile amcası Bayezid arasındaki
taht çekişmesinin ardından ortalık yatışınca Saruhan sancak beyliğine gönderildi (Mart 1562),
padişah oluncaya kadar burada idarecilik yaptı. Şehzadelik yıllarında idari işlere pek karışmadı,
tahtın tek varisi olarak rahat bir yaşam sürdü.
Babasının vefatı23 üzerine büyük oğul sıfatıyla tahta davet edildi.24 Alelacele
Mudanya’ya varan Murad burada kendisine gönderilen kadırgaya rast gelmediğinden, nişancı
Feridun Bey’in Mudanya İskelesi’nde bulunan küçük gemisi ile Sarayburnu’na ulaştı.25
Saltanatının ilk yıllarında Sokullu’yu vazifesinde bırakarak tecrübesinden faydalandı lakin
zamanla gücünü zayıflatarak etkisizleştirdi.26 Cülusundan itibaren tamamen Sokullu Mehmed
Paşa’ya karşı olan grubun tesiri altına girmiş idi ancak bu güçlü veziriazama karşı ani hareketten
de kaçınmıştı. Muhtemelen iç odaklar arasındaki dengeleri gözetmek yahut olgun bir vakti
beklemek istiyordu.27
III. Murad’ın tahta çıkışı üzerine çeşitli devletler elçileri aracılığıyla tebriklerini ileterek
eski anlaşmalarını yenilediler. Bilhassa İran elçilik heyeti ön plana çıktı. İran elçisi Tokmak
Muhammed Han28 daha İstanbul’da iken Şah I. Tahmasb zehirlenmiş (1576) ve Safeviler büyük
bir karışıklık içine sürüklenmiştir.29 Bu vaziyet, açılması düşünülen seferin yönünü de
belirlemiştir.
II. İsmail’in babasından sonra tahta çıkışıyla İran’da kanlı olaylar hız kesmeden devam
etti; yine onun kısa saltanatı esnasında Anadolu’da Kızılbaş propagandasının hayli hız
kazandığına yönelik Osmanlı resmi kayıtları mevcuttur. Bunların yanı sıra, Amasya
Antlaşması’ndan bu yana İran sınır hattındaki aşiretler arasındaki karışıklıklar hiç kesilmemişti.

22
Bekir Kütükoğlu, “Murad III”, DİA, Cilt: 31, İstanbul, TDV, 2006, ss. 172-176.
23
Sultan II. Selim’in rahatsızlığına sebep olarak sarayda yeni yaptırdığı hamamda iken ayağının kayıp düşmesi,
vücudunun bir tarafının düşmeden dolayı kararması ve akabinde mide rahatsızlığı geçirmiş olması gösterilir. Bkz.
Feridun Emecen, “Selim II”, DİA, Cilt: 36, İstanbul, 2009, ss. 414-418.
24
12 Aralık 1574, bkz. Johann Wilhelm Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Cilt:3, Ed. Erhan Afyoncu,
Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2011, s. 275; Bekir Kütükoğlu, age., ss. 172-176.
25
Tarih-i Selaniki, Selaniki Mustafa Efendi, (haz. Mehmet İpşirli), 1. Cilt, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara, 1999, s. 99.
26
Bekir Kütükoğlu, age., s. 172-176.
27
Feridun Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600), 5. Baskı, Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları, 2019, İstanbul, s. 326.
28
Bu Tokmak Han daha sonraları İran’la yapılan muharebelerde Şah’ın serdarı olan Tokmak Han olup, II. Selim’in
cülusunu tebrik için gelen Şahkulu’nun oğlu idi. Bkz. İ Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III. Cilt II. Kısım, 5.
Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1995, s. 244.
29
Bekir Kütükoğlu, age., ss. 172-176.

8
Ayrıca Dağıstan, Şirvan, Gilan gibi Sünni memleketlerin yanı sıra Kartli, Kaheti gibi Doğu
Gürcistan Hıristiyan beyleri Kanuni döneminden beri sürekli şekilde Osmanlılardan yardım
talebinde bulunuyorlardı.30
Nihayetinde Lala Mustafa Paşa Gürcistan üzerinden Şirvan’ın fethiyle vazifelendirildi.
Osmanlı kuvvetleri Çıldır Gölü civarında Safeviler’i yenilgiye uğratarak Gürcistan’a girdi,
Koyungeçidi denen yerde ikinci defa Safeviler dağıtıldı ve Şirvan kesimindeki şehirler teker
teker ele geçirildi.31 Lala Mustafa Paşa 26 Temmuz 1579’da tekrardan harekete geçmiş; hem
Osmanlı kuvvetlerinin ele geçirilen yerlerde tutunmasını sağlamış hem de sınır hattını
kuvvetlendirmeyi amaçlamıştı.32 Sokullu Mehmed Paşa’nın suikast sonucu vefatının ardından
İstanbul’a çağrıldı. Sokullu’nun yerine karşı gruptan Semiz Ahmed Paşa getirildi.
1580’de Şark seferi için yeni serdar tayin edilen Koca Sinan Paşa’ya sadaret mührü
ulaştırıldı.33 Paşa’nın Safevi heyetiyle barış görüşmelerinin ardından elçiyle İstanbul’a
dönüşünün hemen ardından III. Murad, oğlu Mehmed için bir sünnet merasimi tertip etti (1582).
Bu uzun düğün esnasında sarayın bütün ihtişamı ortaya konuldu.34 Şark seferi sırasında önemli
bir iş yapmadığı gerekçesiyle Sinan Paşa azledildi. Yerine Siyavuş Paşa getirildi.
İstanbul’daki yoğun diplomatik girişimlerden bir sonuç çıkmayınca, Safeviler Gürcistan
kesiminde tekrar faaliyete giriştiler. Meşale Savaşı’yla başlayıp Tebriz’in fethiyle sonuçlanacak
bu üçüncü safhada Osmanlılar Şirvan’da hâkimiyetlerini tam manasıyla sağlamlaştıracaklardı.
İmamkulu Han komutasındaki Safevi ordusu ile Osman Paşa’nın kuvvetleri arasında Baştepe
mevkiinde büyük bir çarpışma meydana geldi. Gece de devam eden ve üç gün süren savaş35
Osmanlıların kesin galibiyetiyle sona erdi (8-11 Mayıs 1583).36 Şirvan’daki Osmanlı
hâkimiyetinin kesinleşmesinin ardından İstanbul’a dönen Osman Paşa başarılarından dolayı
veziriazamlık makamına getirildi.37
1582’de Şark seferi serdarlığına tayin edilen Ferhad Paşa, Revan Kalesi’nin zapt
edilmesi ile vazifelendirildi.38 1585 yılına gelindiğinde Özdemiroğlu Osman Paşa doğrudan

30
Feridun Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş…, s. 327-329.
31
Bekir Kütükoğlu, age., s. 172-176; Şirvan’ın merkezi Şemahı, Kabala, Bakü, Şaburan, Salyan ve
Demirkapı/Derbent kalelerinde hakimiyet kuruldu. Bu durum Osmanlıların başlangıçtaki planlarını başarıyla
tamamladıklarına işaret etmekte idi. Bkz. Feridun Emecen, age., s.333.
32
Feridun Emecen, age., s. 333.
33
Mehmet İpşirli, ‘”Koca Sinan Paşa’’, DİA, Cilt: 26, Ankara, 2002, s. 137-139.
34
Bekir Kütükoğlu, agm., s. 172-176.
35
Her iki taraf da meşaleler yakıp yatsıya kadar mücadeleye devam ettikleri için bu muharebeye “Meşale Savaşı”
denmiştir. Bkz. Bekir Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri I, 1578-1590, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Yayınları, No: 888, İstanbul, 1962, s. 127.
36
Feridun Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş…, s. 335.
37
Kemal Çiçek, “Osman Paşa, Özdemiroğlu”, DİA, Cilt: 33, İstanbul, 2007, 471-473.
38
1583’te Revan’a ulaştığında şehri terk edilmiş vaziyette buldu ve burayı derhal tahkim ettirdi. Bkz. Feridun
Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş..., s. 336.

9
Tebriz’in fethiyle görevlendirildi. Sokak çarpışmalarıyla ele geçirilen Tebriz hayli tahribata
uğradı. Osman Paşa burada bir kale inşası başlattı ise de 18 Ekim’de hastalandı ve 29-30
Ekim’de vefat etti.39
Bu mücadeleler esnasında sulh görüşmeleri de giderek artmaya başladı. Gence ve
Karabağ’a doğru yürümesi için emir gönderilen Ferhad Paşa, 1 Eylül 1588’de bir direnişle
karşılaşmaksızın Gence’ye girdi ve burada bir hisar bina edildi.40 Bir taraftan Özbek kuvvetleri
tarafından doğudan ve batıdan tehdit edilen Safeviler,41 Gence harekâtı üzerine bir sefir heyetini
İstanbul’a yolladı. Osmanlı Devleti her şeye rağmen on sene boyunca neredeyse her yıl uzun
soluklu seferler yaparak Kuzey ve Güney Azerbaycan’da kontrolü tamamen ele geçirmiş ve
Hazar kıyılarına kadar ulaşmış bulunuyordu.42 Her iki tarafın da barış için isteklilikleri
İstanbul’daki görüşmeler esnasında açıkça belli oldu.43 1590 akdinin ardından bu uzun ve
yıpratıcı savaş nihayete erdi. Bu ağır savaş, özellikle eyaletlerin fakirleşmesine ve yönetimdeki
insanlar arasında rüşvetin yaygınlaşmasına sebep oldu.44 Savaşın mali tesirleri Osmanlı
piyasalarını derinden etkilemişti.45 Zuyuf akçe meselesi yüzünden kapıkulu askerleri
İstanbul’da ayaklanmış, saraya yürüyerek bunun sorumlularının cezalandırılmasını
istemişlerdi. Rumeli Beylerbeyi Mehmed Paşa ile Defterdar Mahmud Efendi’nin
öldürülmesinin akabinde Sadrazam Siyavuş Paşa azledildi.46
III. Murad dönenine damgasını vuran Osmanlı-Safevi mücadelesi dışında, saltanatı
boyunca devletin uzak sınırlarında ve Akdeniz’de yeni siyasi gelişmeler de oldu. Özbek Hanı
Abdullah Han ile sıkı bir diplomatik teşebbüste bulunulmuş, Sünni bir lider olarak Özbek Hanı
Safevi tehlikesine karşı Osmanlılar’la sürekli irtibat kurmak için elçiler ve mektuplar
göndermişdir.47 Rusların Kırım Hanlığı’na yönelik niyetleri yeni bir Astarhan seferini gündeme

39
Osman Paşa, müptela olduğu hunnak (anjin) illetinden vefat etti. Bkz. Bekir Kütükoğlu, Osmanlı-İran.., s.159.
40
Rahimi-zade İbrahim Çavuş, Harimi, Kitab-ı Gencine-i Feth-i Gence [Osmanlı-İran Savaşları ve Gence’nin
Fethi (1583-1590)], haz. Günay Karaağaç, Adnan Eskikurt, Çamlıca Basım Yayın, İstanbul, 2010, s. 49.
41
Bekir Kütükoğlu, Osmanlı-İran, s. 193.
42
Feridun Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş…, s. 337.
43
Antlaşmada, Safevilerce bir merasim haline getirilen “tebarrailik” meselesinin yasaklanması ön şart
durumundaydı. Ayrıca Mart 1590’a kadar her iki tarafın mevcut durumu taraflarca kabul ediliyordu. Yani Tebriz,
Karacadağ, Gence, Karabağ, Şirvan, Gürcistan, Nihavend, Luristan ve Şehrizol ile mülhakatının Osmanlıların
elinde olduğu kabul ediliyordu. Bkz. Bekir Kütükoğlu, age., s. 195.
44
Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, 3, (1538-1640), Çev. Nilüfer Epçeli, Yeditepe Yayınevi, İstanbul,
2005, s. 214.
45
Uzun süreli ve maliyetli savaşların sebep olduğu harcama artışının Osmanlı maliyesinin üzerinde aşırı mali yük
oluşturduğu görülmektedir. Bu mali yük merkezi hazine gelirlerinin, giderlerini karşılama oranı 16. yüzyılda
özellikle son çeyrekte sürekli düşüş göstermesine bakılarak açıkça izlenebilir. Bkz. Kadir Arslanboğa, 1589-90 İle
1602-3 Mali Yıllarına Ait Osmanlı Devleti Bütçelerinin Oluşturulması ve İncelenmesi, Basılmamış Doktora Tezi,
İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Tarihi Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2012, s. 136.
46
Mahmut Ak, “Siyavuş Paşa, Kanijeli”, DİA., Cilt: 37, TDV, İstanbul, 2009, ss. 311-313.
47
Mehmet Saray, “Abdullah Han”, DİA, Cilt: 1, TDV, İstanbul, 1988, s. 104.

10
getirdiyse de Batı’daki gelişmeler buna imkân vermedi.48 Bu dönemde Osmanlı siyasetinin
önemli noktalarından birini Lehistan oluşturdu. Özellikle İngiltere ile ilişkilerde büyük bir
gelişme görüldü. Bu ilişkilerin gelişmesinde Hoca Sadeddin Efendi de etkili olmuştur.49
Fas’ta Osmanlılar’ın desteğini kazanmak isteyen Abdülmelik b. Muhammed, İstanbul’a
gelerek yardım istedi. Abdülmelik aleyhine papalık, Fransa ve İspanya iştirakiyle hazırlanan
kuvvetler 1578’de hezimete uğradı.50 Osmanlılar sadece Kuzey Afrika’nın uzak kıyılarında
değil iç kesimlerinde de nüfuz tesis ettiler.
III. Murad devrinde ikinci büyük cephe batıda Habsburglar’a karşı açıldı. Avrupa
tarihinde Uzun Türk Savaşları yahut On Beş Yıl Savaşları olarak geçen bu yıpratıcı mücadele
neredeyse her sene tekrarlanan askeri seferler, kanlı çarpışmalar ve kuşatmalarla sürdü.
Osmanlılar’da ise batıdaki yeni askeri teknik ve yapısının şaşırtıcı değişiminin fark edilmesine
vesile oldu.51 Savaş Bosna sınırındaki olaylarla başladı. Bazı devlet adamlarının itirazlarına
rağmen Koca Sinan Paşa, parlak sözler ve vaadlerle padişahı savaşa ikna etti.52
Sinan Paşa idaresindeki Osmanlı ordusu evvela bazı başarılar kazandı ise de
Avusturya’nın karşı saldırısıyla bir kısım kaleler kaybedildi. Sinan Paşa tekrar harekete geçerek
sınır boylarında başarılı harekâtta bulundu. Paşa, Belgrad’a döndüğü sırada Eflak, Boğdan ve
Erdel voyvodaları Osmanlı aleyhindeki mukaddes ittifaka katıldılar.53 Bu sırada III. Murad
vefat etti (17 Ocak 1595) ve Ayasofya haziresine defnedildi.54

2.3. Eşkiyalık ile İlgili Hükümler

Çalışmaya konu olan defterin tarihlendiği dönemlerde, özellikle Osmanlı-Safevi


mücadelesinin ve sınır çatışmalarının yaşandığı görülmektedir. Osmanlı arşiv belgelerinde
Safevi taraftarlarını nitelemek üzere kullanılan “kızılbaş” terimi de söz konusu hükümlerde

48
Bekir Kütükoğlu, agm., s. 172-176.
49
Kraliçe Elizabeth’in 1578’de başlayarak İstanbul’a gönderdiği temsilciler ve elçiler Babıali ve sarayla
münasebet kurmaya çalışırken hep Hoca Sadeddin’den destek görmüşlerdir. Hoca Sadeddin dönemin Akdeniz
siyasetinin mahiyetini, İngiltere ile münasebetlerin kapsamını ve önemini tam manasıyla kavrayamamış olsa da
Türk-İngiliz resmi ilişkilerinin kurulmasında önemli rol oynamıştır. Bkz. Şerafettin Turan, “Hoca Sadeddin
Efendi”, DİA, Cilt: 18, TDV, İstanbul, 1998, ss. 196-198.
50
Ziya Kazıcı, “Abdülmelik b. Muhammed el-Mehdi”, DİA, Cilt: 1, TDV, İstanbul, 1988, s. 271.
51
Feridun Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş…, s. 345.
52
Mehmet İpşirli, “Koca Sinan Paşa”, DİA, Cilt: 26, TDV, Ankara, 2002, ss. 137-139.
53
Bekir Kütükoğlu, agm., ss. 172-176; Tarih-i Naima, I. Cilt, haz. Mehmet İpşirli, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara, 2014, s. 73.
54
Selaniki Mustafa Efendi, Tarih-i Selaniki (1003-1008/1595-1600), II, haz. Mehmet İpşirli, 2. Baskı, Türk Tarih
Kurumu Basımevi, Ankara, 1999, s. 435.

11
sıkça karşımıza çıkmaktadır.55 XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı-Safevi çekişmesinin doğal bir
sonucu olarak Osmanlılar “kızılbaş” terimini “devlet muhalifi ve isyancı zümreler” anlamında
kullanmıştır.56 Belirtilen dönemlerde Osmanlı kuvvetlerinin doğu sınırında ilerlemeleri ve ele
geçirdikleri yerleri muhafaza etmeleri amacı güderken civardaki kızılbaşların, tayin edilen
beylere haber gönderip tehdit ettikleri görülmektedir.57 Yine, Revan ve Nahcivan
Beylerbeyilerine gönderilen bir hükümde Sisyan’da ikamet edip sulhe muhalif, fitne ve fesada
mübaşeret eden kızılbaşların haklarından gelinmesi emredilmiştir.58

2.4. Tevcihat, Atama ve Azl ile İlgili Hükümler

İlgili defterde çeşitli atamaların yapıldığı hükümler mevcuttur. Bilhassa doğu sınırında
ele geçirilen kalelerin muhafazası için tayinler yapılmıştır. Gence Kalesi muhafazasında kalmak
üzere, iki yüz otuz bin akçe hasları ile Siverek Sancağı’nın Şam Yeniçeri Ağası Hasan’a tevcih
edildiği görülmektedir.59 Yine Gence Kalesi azeblerine ağa olarak Bosna Beylerbeyiliği’nden
Hasan Ağa’nın tayin olunması emredilmiştir.60 Defterde Gürcü prensler ile münasebetler de
dikkat çekmektedir. Bir hükümde, Aleksandre Han’ın sadakat ile hizmet ettiğinin padişahın da
malumu olduğu, Ömer Paşa’nın ve kardeşinin tüm zeametinin Aleksandre Han’a tevcih
edileceği belirtilmektedir.61
Verilen tevcihatın ve tezkirenin geri alındığı hükümler de mevcuttur. Muharrem
Çavuş’a Çıldır’dan tımar tevcih edilip tezkire verilmiş ise verilen tezkirenin elinden alınıp
tevcih edilen karyelerin geri eski sahiplerine verilmesi karşımıza çıkmaktadır.62 Birçok farklı
seviyeden vazifenin ataması yapılmıştır. Göri muhafazasında olan Ferhad Paşa’ya hitaben
yazılan bir hükümde ise, kol oğulları ağalığının sipahi oğlanı zümresinden Ahmed’e,
kethüdalığın Ürgüplü Hüsrev’e ve çavuşluğun da Turhan’a tayin olunması yazılmıştır.63

55
Örneğin bir hükümde Bayezid Kalesi Sancak Beyi olan Şehsuvar Bey’in Sisyan Kalesi’ne zahire irsal edecek
iken civardaki kızılbaşların haber gönderip tehdit etmeleri üzerine, tayin olunan sınırdan öteye kızılbaş
geçirilmemesi, geçerler ise hepsinin kılıçtan geçirilmesi emredilmiştir. Bkz. MD. 933, s. 8.
56
Kızılbaş oymakları”tevaif-i kızılbaş”, emirler “ümera-yi kızılbaş”, ordu “leşker-i kızılbaş”, hükümdar “padişah-
ı kızılbaş” devlet ise “ülke-i kızılbaş, devlet-i kızılbaş” isimleri ile anılmıştır. Bkz. İlyas Üzüm, “Kızılbaş”, DİA.,
Cilt: 25, TDV., Ankara, 2022, s. 546-557.
57
MD., 933, s. 8; MD., 933, s. 15; MD., 933, s. 58.
58
MD., 933, s. 58.
59
MD., 933, s. 49.
60
MD., 933, s. 52.
61
MD., 933, s. 74.
62
MD., 933, s. 81.
63
MD., 933, s. 84.

12
2.5. Askerler, Sınır Muhafazası ve Sefer Hazırlıkları ile İlgili Hükümler

Çalışmanın konusunu teşkil eden defterde askerler, sınır muhafazası ve sefer hazırlıkları
başlıkları altında birçok hüküm bulunmaktadır. Tumanis’e zahire ulaştırılması,64 Tumanis’e
yüz nefer Lori askerinin ulaştırılması,65 Erzurum tımar erbabından sefere gücü olayan pir ve
sabilerin on güne dek Erzurum’a getirilmesi,66 vaki olacak sefer için Divriği civarından elli bin
at ve katırın tedarik edilip Erzurum’a gönderilmesi,67 Tumanis ve Kars Beylerbeyilerin ittifak
kurup Akçakale’de Nazar Paşa’nın yardımına varılması ve Simon’un Akçakale muhasarasının
kaldırılması,68
Harburud Sancağı askeri ve aşiretleri ile birlikte Tebriz’e varılıp serdarın hizmetinde
olunması,69 Bayburd reayasından istenilen iki yüz elli re’s bargirin Trabzon’a gönderilip bal,
sirke, yağ ve sair zehairin Erzurum’a nakledilmesi,70 Bayburd kazasından kifayet miktarda
tüfek, tüfek kundağı ve sair alet ve eşyanın orduya ulaştırılması,71Tarsus Beyi Mustafa’nın
sancağın askeriyle birlikte serdar ile eşmek emri,72 Zegem Hakimi Aleksandre Han haracını
göndermez ise Senir’e tabi bazı karyelerin zapt edilmesi,73 Çıldır üzerine eşmek emri,74
Tebriz Kalesi muhafazasında olan kul mevacibi için gönderilen on beş yük akçenin
bizzat Tebriz’e ulaştırılması,75 Vaki olacak sefere gelen askerler için orduya bal gönderilmesi,76
Ahısha’ya varılıp yanlarında mevcut olan askerlerin yoklama defterine yazılıp bir suretinin
serdara teslim edilmesi,77 Halep, Maraş, Rakka ve Diyarbekir Beylerbeyiliği’ne müteallik
ümera, züema ve tımar erbabının ruz-ı hızırda Erzurum’da bulunmaları,78 Diyarbekir eyaletinin
tüm nüzulünün en geç ruz-ı hızırda Tebriz’de olması,79 Revan üzerine eşilmesi,80 Acara üzerine

64
MD., 933, s. 1.
65
MD., 933, s. 1.
66
MD., 933, s. 6.
67
MD., 933, s. 7.
68
MD., 933, s. 10.
69
MD., 933, s. 13.
70
MD., 933, s. 16.
71
MD., 933, s. 17.
72
MD., 933, s. 27.
73
MD., 933, s. 56.
74
MD., 933, s. 64.
75
MD., 933, s. 64.
76
MD., 933, s. 68.
77
MD., 933, s. 71.
78
MD., 933, s. 71.
79
MD., 933, s. 73.
80
MD., 933, s. 76.

13
eşilmesi,81 asker mühimmi için beş bin res’ sürsat koyununun orduya gönderilmesi,82 Ahısha
Kalesi muhafazasında olunması,83 gibi çeşitli hükümler mevcuttur.

2.6. Görevlerini Yerine Getirmeyip Sefere Katılmayan Askerler ile İlgili


Hükümler

İncelenen defterde, sefere katılınmaması, firarların önüne geçilmesi, askerlerin zapt


edilmesi ve görevlerin yerine getirilmemesi hususu önemli bir yer teşkil etmektedir. Göri Kalesi
muhafazasındaki kul taifesinin zapt edilip firar etmelerinin önlenmesi,84 Anadolu
Beylerbeyiliği’ne tabi olan ümeranın fuzuli muhafaza için sipahileri seferden alıkoyması,85
sefere memur iken gelmeyen yeniçerilerin dirliklerinin alınıp ahere verilmesi,86 Ahısha’da kale
bina edilmesi hizmetine memur askerin gidişte ve gelişte zapt edilmesi; reayanın tarlalarının
çiğnenmemesi,87 Anadolu Beylerbeyiliği’ne vaki olan sancakların züema ve tımar erbaplarının
bazılarının birer sebep ile seferden kalmış olmaları, ne miktar züema ve tımar erbabı seferden
kalmış ise sebepleriyle isim isim yazılıp gönderilmesi,88 gibi hükümler karşımıza çıkmaktadır.

2.7. Kale, Palanga, Bayındırlık İşleri ve Kalenin İhtiyaçları ile İlgili Hükümler
Defterlerde ilgili başlığa dair bazı hükümler şu şekilde özetlenebilir: Yüz nefer Lori
kulunun zahireleri ile birlikte Tumanis’e ihraç edilmesi, geride kalanların Lori Kalesi’nde
bırakılması,89 Güğercinlik Kalesi mahzeninden Koçi Bey tarafından fuzuli alınan mühimmatın
geri alınıp kale dizdarına teslim edilmesi,90 Sisyan Kalesi’nin bazı yerlerinin yıkılmış olması
ve içindeki askerlerin zahireye ihtiyacı olması91 Meraga Kalesi muhafazası için Van ve
Urmi’den yüz neferin tayin olunması,92 Acara Beylerbeyiliği’ne tabi olan menfaate yaramayan
kalelerin yıkılması93.

81
MD., 933, s. 76.
82
MD., 933, s. 79.
83
MD., 933, s. 82.
84
MD., 933, s. 3.
85
MD., 933, s. 4.
86
MD., 933, s. 25.
87
MD., 933, s. 25.
88
MD., 933, s. 29.
89
MD., 933, s. 1.
90
MD., 933, s. 8.
91
MD., 933, s. 8.
92
MD., 933, s. 9.
93
MD., 933, s. 24.

14
2.8. Hilat Giydirilmesi ve Görev Takdiri ile İlgili Hükümler

Osmanlılar’da hilat giydirme geleneğine, bu arada hanedanın meşruiyetinin ve ona


bağlılığın bir göstergesi olması açısından oldukça önem verilmiştir. Maddi sıkıntının yaşandığı
dönemlerde dahi bu uygulama sürdürülmüştür.94 Çeşitli devlet görevi tevcih edilenlere; yahut
bu vazifeler kapsamında yetkileri tasdik edilenlere, padişahı bağlılıklarını gösterenlere tebrik,
takdir ve teşvik için hilatler giydirildiği bilinmektedir. Örneğin 933 numaralı mühimme
defterinde, Piyade oğlu Şah Kulu Sultan’ın Erdebil’e geldiğinde asakir-i İslam ile üzerine
varılıp beş yüzden ziyade baş kesildiği için Revan Beylerbeyi’ne hilat ve sair ihsan edileceğine
dair bir hüküm95 mevcuttur. Yine aynı defterden başka bir örnek verilecek olursa; Aleksandre
Han’ın sadakat ile ettiği hizmetlerin padişahın da malumu olduğu, hizmetlerinin zayi olmayıp
mükafatlar verileceği belirtilmektedir.96

2.9. Devlete Ait Defter, Hazineler ve Maaş Ödemesi ile İlgili Hükümler

Çalışılan defterlerde ilgili başlığa dair hükümlerden bazı örnekler verilecek olursa; Lori
Beylerbeyi’nin salyanesi için Erzurum ihtisab mahsulünden her sene yüz bin akçe verilmesi,97
Nahcivan Kalesi’ndeki yeniçerilerin mevaciblerinin eksiksiz verilmesi,98 Tiflis kullarının
ulufelerinin tevzi’ edilmesi99 Kartil ülkesinden Mahmud Han’ın iltica ve itaati üzerine üç yüz
bin akçe salyanesinin Erzurum hazinesinden teslim edilmesi,100 Tebriz Kalesi muhafazasında
olan kul mevacibi için gönderilen on beş yük akçenin bizzat Tebriz’e ulaştırılması,101 mal-ı miri
tahsili,102 gibi hükümler mevcuttur.

94
Filiz Karaca “Osmanlılar’da Hilat”, DİA., Cilt: 18, TDV., İstanbul, 1998, s. 25-27.
95
MD., 933, s. 69.
96
MD., 933, s. 74.
97
MD., 933, s. 9.
98
MD., 933, s. 23.
99
MD., 933, s. 34.
100
MD., 933, s. 62.
101
MD., 933, s. 66.
102
MD., 933, s. 75.

15
2.10. Name-i Hümayun ile İlgili Hükümler

Name-i Hümayun, Osmanlı padişahlarının yabancı devletlerin hükümdarlarına, ayrıca


vasal vaziyetteki beylere, imtiyazlı bölgelerin yöneticilerine yolladığı mektupları ifade eder.103
İlgili başlığa dair şu örnekler defterlerde karşımıza çıkmaktadır; İmret Hakimi Baş Açuk Melik
oğlu İvan Melik’e, Simon’un ülkesinden bazı nahiyelerin vurulup hasar verilmesi, akabinde
yarar elçiler ile haber edilip hizmetin zayi edilmemesi hususu belirtilmektedir.104 Dadyan
Meliki Mahoka’ya da aynı şekilde Simon ülkesinden bazı karyelerin vurulması iletilmiş; ayrıca
İvan Melik ile ittifak kurulması belirtilmiştir.105 Simon Han’ın mektubunun varid olmasının
ardından ise Simon Han’a gönderilen hükümde, sadakatle bağlı olunması ve cizyelerinin
Tiflis’e gönderilmesi ifade edilmiştir.106

2.11. Muhtelif Konular ile İlgili Hükümler

İlgili defterde muhtelif konulara dair hükümler de mevcuttur. Acara, Çeçerek, Çıldır ve
diğer bazı sancak beylerinin birlikte Çıldır’a varıp irtidata yönelenlerin fasid eylemlerinin neler
olduğunun yazılması,107 Erciş Kalesi’ndeki güherçilenin Oltu baruthanesine gönderilmesi,108
Güherçilenin taşınması için yeter miktarda kira davarlarının gönderilmesi,109 Nahcivan
caniblerine varılıp Mirza Haydar’ın istikbal edilmesi,110 Tebriz muhafazasındaki kapı kullarının
defterleriyle südde-i saadete gönderilmesi,111 Mustafa çavuşun hangi kazaya varır ise kendine
vaki nefere ulak bargiri tedarik edilmesi,112 Ekrad ve Gürcü ulus taifesinin orduya sürsat koyunu
ihracına memur olması,113 örnek olarak gösterilebilir.

103
Zeynep Tarım Ertuğ, “Name-i Hümayun”, DİA., Cilt: Ek-2, 3. Basım, TDV., Ankara, 2019, s. 345-346.
104
MD., 933, s. 80.
105
MD., 933, s. 80.
106
MD., 933, s. 86.
107
MD., 933, s. 15.
108
MD., 933, s. 30.
109
MD., 933, s. 30.
110
MD., 933, s. 46.
111
MD., 933, s. 53.
112
MD., 933, s. 57.
113
MD., 933, s. 77.

16
2.12. İdareciler ve Çeşitli Devlet Görevlileri ile İlgili Hükümler

Kars Beylerbeyi ile Tumanis Beylerbeyi’nin ittifak kurması,114 Çıldır Beylerbeyi’nin


münasip gördüğü hizmetlerde bulunulması,115 Çıldır Beylerbeyi Ali Paşa’nın hizmetinde
olunması,116 Gence ve Karabağ’ın İmam Kulu Han’ın tasarrufunda olmaya devam edeceği,117
Nazar Bey ve Semender Paşa ile ittifak kurulması,118 Canik Alaybeyi Abdülhalim’in istikbal
hizmetine alınması,119 Karaman Beylerbeyi’nin yanına varılması,120 On yedi çavuşun ve on iki
müteferrikanın Karaman Beylerbeyi’nin münasip gördüğü hizmetlerde bulunması,121 Simon
Han haracını verip itaat ederse kendisine ve ülkesine taarruz edilmemesi,122 Rum
Beylerbeyi’nin verilecek hizmet emrini yerine getirmek için hazır bulunması,123 Şevval ayının
dokuzuncu günü Gence’ye dahl olunması,124 Süleyman Bey’in ittifak üzere olup emeklerinin
zayi olmaması,125 Rumili asakirine Silistre Sancağı Beyi Hüseyin’in başbuğ tayin olması,126
Zegem hakimi Aleksandre Han haracını serdara göndermezse bazı karyelerin zapt edilmesi,127
Yarar cebeli ve piyadeler ile Ahısha’ya varılması,128 Oltu sancağı züema ve tımar erbabı ile
Ahısha Kalesi’ne varılması,129 Lori Beylerbeyi Nazar, Lori’ye vardığında kalenin beylerbeyine
teslim edilmesi,130 Çıldır Beylerbeyi hizmet için davet ederse Ahısha’ya varılması,131 şeklinde
özetlenebilecek hükümler karşımıza çıkmaktadır.

114
MD., 933, s. 7.
115
MD., 933, s. 12.
116
MD., 933, s. 14.
117
MD., 933, s. 18.
118
MD., 933, s. 22.
119
MD., 933, s. 27.
120
MD., 933, s. 27.
121
MD., 933, s. 28.
122
MD., 933, s. 44.
123
MD., 933, s. 45.
124
MD., 933, s. 47.
125
MD., 933, s. 54.
126
MD., 933, s. 55.
127
MD., 933, s. 56.
128
MD., 933, s. 57.
129
MD., 933, s. 60.
130
MD., 933, s. 77.
131
MD., 933, s. 83.

17
HÜKÜMLERİN KONULARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI

Konular İlgili Hükümlerin Yer Aldığı Sayfalar


Eşkıyalık ile ilgili hükümler 8, 15, 58, 61

Tevcihat, atama ve azl ile ilgili hükümler 26, 49, 51, 52, 52, 74, 81, 84, 85

Askerler, sınır muhafazası ve sefer 1, 2, 6, 7, 10, 11, 13, 16, 17, 27, 29, 37, 45,
hazırlıkları ile ilgili hükümler 56, 64, 64, 68, 71, 71, 73, 76, 76, 79, 81, 82
Görevlerini yerine getirmeyip sefere 3, 4, 25, 25, 29
katılmayan askerlerin ulufe kesimleri ve ileri
gelenlerin yapığı usulsüzlükler ile ilgili
hükümler
Kale, palanga, bayındırlık işleri ve kalenin 1, 8, 9, 24
ihtiyaçları ile ilgili hükümler
Hilat giydirilmesi ve görev takdiri ile ilgili 69, 74
hükümler
Devlete ait defter, hazineler ve maaş ödemesi 9, 23, 34, 36, 62, 66, 75
ile ilgili hükümler
Name-i Hümayun ile ilgili hükümler 80, 80, 86

Muhtelif konular ile ilgili hükümler 15, 30, 30, 46, 53, 57, 77

İdareciler ve çeşitli devlet görevlileri ile ilgili 7, 12, 14, 18, 22, 27, 27, 28, 44, 45, 47, 54,
hükümler 55, 56, 57, 60, 77, 83

18
933 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİ HÜKÜM ÖZETLERİ

Sayfa Hicri Takvim Kime Gönderildiği Özet


1 Evâhir-i Cumâde’l- Tumanis Beylerbeyi’nin recâsı
ûlâ Sene 996 Penek Sancağı beyi üzerine Penek sancağının askeri ile
Mustafa’ya Tumanis’e zahîre ulaştırılması
1 Tumanis Beylerbeyi’nin ricası
üzerine ulufe dağıtım zamanında
yüz nefer Lori kulunun zahireleri
ile birlikte Tumanis’e ihraç
Sabıka Lori Sancağı edilmesi, geride kalan yüz doksan
beyi Abdi’ye neferin Lori kalesinde bırakılması
2 Azgur kalesi müstahfızlarından
yirmi iki nefer hisar eri ve yirmi
Hasan Kalesi dokuz nefer azeb taifesinin defter
dizdârına edilip Ahısha’ya gönderilmesi
3 Göri kalesi muhafazasındaki kul
taifesinin zapt edilip firar
etmelerinin önlenmesi
4 Anadolu beylerbeyiliğine tabi olan
ümeranın fuzûli muhâfaza için
sipahileri seferden
alıkoyduklarının bildirilmesi
üzerine adı geçen sancaklarda
belirtilen nefer ve sipahilerin
muhâfazada kalması, birer yıllık
mahsûllerin alınıp defter edilip
Anadolı Beylerbeyi’ne hazîne-i âmireye teslîm edilmesi
6 Erzurum alaybeyliğine tabi olan
tîmâr erbâbından sefere gücü
olmayan pîr ve sabîlerin on güne
Erzurum Alaybeyi’ne dek Erzurum’a getirilmesi

19
7 Kars Beylerbeyi’ne emredilen bir
hizmet vazifesi için Tumanis
Beylerbeyi Hızır Paşa’nın ittifak
Tumanis Beylerbeyine kurması
7 Bu sene vaki olacak sefer için
Divriği civarında elli bin at ve
Divriği Sancağı katırın tedarik edilip Erzurum’a
Beyi’ne ve kādîsına gönderilmesi
8 Güğercinlik Kalesi mahzeninde
olan mühimmâtdan Humay(?)
Sancağı Beyi Koçi Bey’in fuzûli
aldığı üç adet darbzen, yüz adet
tüfek, yüz kese barut, yirmi beş
kalıp kurşun, altmış vukiyye ve
altmış batman kükürt, yedi batman
ak neft, on beş batman günlük, on
adet bil(?) on batman fitil ve yirmi
batman demirin geri alınıp kale
Vezîr Mustafa Paşa’ya dizdarına teslim edilmesi
8 Sisyan Kalası’nın bazı yerlerinin
yıkılmış olması ve içindeki
askerlerin zahireye ihtiyacı olması
üzerine sabıka Bayezid Kalesi
sancak beyi olan Şehsuvar Bey’in
zahire ulaştıracak iken
kızılbaşların bastırmaya çalışması
Erzurum Beylerbeyi neticesinde tayin olunan sınırdan
Hızır Paşa’ya beriye kızılbaş geçirilmemesi emri
9 Meraga Beylerbeyisi Hüseyin’in
ricası üzerine Meraga Kalesi’ni
muhafaza için Van ve Urmi’de
Vezir Cafer Paşa’ya olan kul karındaşlarından yüz

20
neferin Meraga Kalesi’ne tayin
olunması

9 Lori Beylerbeyisi Mahmud’un


salyanesi için Erzurum(?) ihtisab
Hazîne-i Âmire mahsulünden her sene yüz bin
defterdârı Hasan’a akçe verilmesi
10 Yevmü’s-selâse fî Penek Sancağı’ndan Tumanis’e
25 Cemâziye’l-âhir varıp Kars Beylerbeyi Hızır Paşa
Sene [9]96 ile ittifak kurup, Akçakale’de
Nazar Paşa’nın yardımına
Tumanis Beylerbeyi varılması, Simon’un Akçakale
Yusuf’a muhasarasının kaldırılması
11 Hızır Paşa ve Yusuf Paşa ile ittifak
edip bir an ertelemeden aşiret ile
Gence Beylerbeyi Ali Akçakale üzerine varıp Simon’un
Paşa’ya muhasarasının kaldırılması
12 Fi 25 Cemâziye’l- Çıldır Beylerbeyi Ali Paşa’nın
âhir Sene [9]96 Azgur Kalesi’ni bina etmiş olması,
içine adem ve zahire koymuş
olması, Ahısha’ya döndüğü için
Azgur ve Bedre civarı boş kalması
üzerine bir an evvel Ahısha’ya
varıp Ali Paşa’nın münasip
Acara Beylerbeyi gördüğü hizmetlerde bulunulması
Ahmed’e emri
12 Tebriz muhafazasında
olan Vezir Mustafa
Paşa’ya
13 Harburud sancağı askeri, aşiretleri
Harburud Sancağı ve kabileleri ile Recep ayının on
Beyi Sehrani beşinci gününde Tebriz tarafında
Süleyman Bey’e

21
olunması ve sefer serdarının
hizmetinde olunması

14 Fi 25 Cemâziye’l- İmirhev Sancağı Beyi Sancağın askeri ve yeterli miktar


âhir Sene 996 Mustafa’ya (Birer zahire ile birlikte Ahısha’ya varıp
sureti Şavşat(?) Beyi Çıldır Beylerbeyi Ali’nin münasip
Hüsrev Bey’e, gördüğü hizmetlerde olunması
Ardanuç Beyi Mustafa
Bey’e, Pertekrek Beyi
Mirza Bey’e ve Livane
Beyi Hüsrev Bey’e)
15 Acara Sancağı Beyi Mustafa,
Çeçerek Sancağı Beyi Osman,
Aspinze(?) Sancağı Beyi
Süleyman, Bedre(?) Sancağı Beyi
Hasan ve Çıldır Sancağı Beyi
Ferhad ile birlikte Çıldır’a varıp
Dergah-ı mualla irtidata yönelenlerin fasid
çavuşlarından Kurd eylemlerinin neler olduğunun
Çavuş’a yazılması
15 Mustafa Paşa’ya “Eğer bu tarafa
gelirsen geldiğin gibi başını
Dergah-ı mualla alırlar” diye Çıldır’dan haber
çavuşlarından Kurd gönderen kişilerin ne tür kimseler
Çavuş’a olduğunun teftiş edilmesi
16 Bayburd reayasından istenilen
sürsat zahiresi
gönderilmediğinden ona bedel iki
yüz elli re’s bargirin Trabzon’a
gönderilip bal, sirke(?), yağ ve sair
Bayburd Kādîsı’na zehairin Erzurum’a nakil edilmesi

22
17 Bayburd kazasından kifayet
miktarda bargir ihraç edilmesi,
tüfek kundağı, tüfek ve sair alet ve
Bayburd Kādîsı’na eşyanın orduya ulaştırılması
18 [Yev]mü’l-isneyn Vezir Ferhad Paşa’ya gönderilen
mektubun malum olunduğu,
Gence ve Karabağ’ın şimdiye dek
olduğu gibi yine İmam Kulu
Han’ın tasarrufunda olacağı,
Karabağ’a müteallik askerin,
kabilelerin ve aşiretlerin getirtilip
memleketin korunması, İmam
Kulu Han’dan sonra oğullarının
nesilden nesile hakim ve vali
olacağı, Karabağ’da kalmak
isteyen askerlerin dirliklerinin
ellerinde ibka edileceği, gidenlere
mani olunmayacağı, İmam Kulu
Han’ın arzı olmadan kimseye
emanet, zeamet, tımar ve sair dirlik
Gence ve Karabağ tevcih olunmayacağı, şer’i kadim
Hakimi İmam Kulu ve kıstas-ı müstakimin elden
Han’a bırakılmaması
22 Tumanis Nazar Bey ve Semender Paşa ile
Beylerbeyi’ne (Bir ittifak kurup fırsat el verirse
sureti Tumanis Simon’un ülkesinden bazı köylerin
Beylerbeyi Semender vurulması
Paşa’ya)
23 Revan Beylerbeyi Hızır’ın
mühürlü defteri mucibince Revan
yeniçerilerinden Nahcivan
Kalesi’ne ihraç olunan
Diyarbekir
yeniçerilerin; Ordubad, Kapan ve
Defterdârı’na

23
Orut(?) muhafazalarında olan
yeniçerilerin Diyarbekir
hazinesinde baki kalan
mevaciblerinin eksiksiz verilmesi

24 Acara Beylerbeyliği’ne tabi olan


menfaate yaramayan kalelerin
Acara Beylerbeyi’ne yıkılması
24 Fi evâhir-i Safer
Sene 996 Çıldır Beylerbeyi’ne
25 Fi evâsıt-ı Ramazan Şam yeniçeri ağalığı hizmetinde
Sene 996 iken sözüne muhalefet edip kendi
hevasında giden ve sefere memur
iken gelmeyen yeniçerilerin
Şam yeniçerileri ağası dirliklerinin yazılıp ahere
Safer Ağa’ya verilmesi
25 Kars Beylerbeyi’ne Kars askerleri, Karaman askerleri,
Tarsus ve Sis sancağı beyleri ve
askerleriyle Ardahan’a varılıp,
Çıldır Beylerbeyi Ahmed’e mülaki
olup ittifak kurup Ahısha’da kale
bina edilmesi ve gidiş-gelişte
askerip zapt edilip reayanın
tarlalarının çiğnenmemesi,
nesnelerinin alıverilmeyip zulm
edilmemesi
26 Gürcistan Çeçerek sancağı beyi Ahmed’in
ümerasından … mektup gönderip … yarar
olduğunu söylemesi üzerine Ude
sancağının yurtluk ve ocaklık
olarak … tevcih edilmesi

24
27 Karaman Canik Alaybeyi Abdülhalim’in
Beylerbeyi’ne Farisi mektupları tercümeye kadir
olması üzerine birkaç ademiyle
beraber istikbal hizmetine alınıp
uygun olan hizmetlerde istihdam
edilmesi
27 Tarsus Sancağı Beyi Tarsus Sancağı askerleriyle
Mustafa’ya Karaman Beylerbeyi Mehmed’in
yanına varıp münasip gördüğü
hizmette bulunulması
27 Fî 8 Ramazan Sene Tarsus Beyi Mustafa’nın
996 sancağının askerleriyle, serdarla
eşmek emri
28 Karaman Asitane-i saadet çavuşlarından 17
Beylerbeyi’ne çavuşun, müteferrikalardan 12
nefer müteferrikanın; Karaman
Beylerbeyi’nin münasip gördüğü
hizmetlerde istihdam edileceği
29 Vilayet-i Anadolu’da Anadolu Beylerbeyi Hasan’ın
vaki olan kādîlara, Anadolu Beylerbeyiliği’ne vaki
Anadolu olan sancakların züema tımar
Beylerbeyi’nin kāim-i erbaplarının bazılarının birer sebep
makâmı olup dergâh-ı ile seferden kalmalarını arzı
muâlla çavuşlarından üzerine; her sancakta ne miktar
olan Ahmed Çavuş’a züema ve tımar erbabının sefere
katılmadığının sebepleriyle
birlikte isim isim yazılıp
gönderilmesi
29 Bulanık Sancağı Beyi Bitlis Hakimi olan Şeref Han’ın
Ahmed’e mektup gönderip muhafaza
hizmetine tayin olunmak ricası
üzerine Bulanık sancak beyi

25
Ahmed’in de babası yanında
muhafaza hizmetinde olması.

30 Erciş Sancağı Beyi’ne Erciş Kalesi’nde ne miktar


ve kādîsına güherçile var ise kira davarlarına
tahmil edilip yanına yeter miktar
adem konup Oltu baruthanesine
gönderilmesi
30 Ahlat, Adilcevaz ve Ahlat, Adilcevaz ve Muş
Muş kādîlarına kazalarından yeter miktar kira
davarlarının Erciş Kalesi’ne
gönderilip güherçilenin Oltu
baruthanesine taşınması
33 (Hüküm yarım bırakılmış)

34 Tiflis Beylerbeyi Tiflis kullarından kalede mevcut


Ömer Paşa’ya olanların ulufelerinin tevzi’
edilmesi
36 [Yev]mü’l … Fî 4 Hazîne-i Âmire’nin Kartil ülkesine mutasarrıf olan
Zilhicce Sene [9]96 Erzurum cabi Mahmud Han iltica etmek isteyip
defterdârı Mustafa’ya ülkesinde olanların haracını
toplayıp serdara gönderip kendinin
dahi itaat etmesi üzerine üç yüz bin
akçe salyanesinin sal-be-sal
Erzurum hazinesinden eksiksiz
teslim edilmesi
37 Ruha Sancağı Beyi’ne Ruha sancağı züema ve tımar
erbabının üslub-ı sabık üzere
Diyarbekir üzerine eşmesi

26
44 Batum Beylerbeyi Zegem Hakimi Aleksandre Han’ın
Ferhad’a ve Göri mektup gönderip Simon Han’ı da
Beylerbeyi’ne kendi gibi haracgüzar eylemesi,
Simon Han’ın sadakatini arz
eyleyip haracını gönderecek olup
memleket ve reayasına dahl
olunmamasını talep etmesi
üzerine; eğer Simon Han haracını
verip itaat eder ise kendisine ve
ülkesine taarruz edilmemesi,
rencide edilmemesi
45 [Yev]mü’l-ehâd Fi Divriği ve Darende Bu sene Zulkadriye Beylerbeyi
17 Zi’l-hicce Sene kādîlarına Mehmed’e Divriği ve Sarende
[9]96 kadılıklarının kışla tayin olunması
üzerine Zulkadriye Beylerbeyi,
ümera, züema ve tımar erbabı
hangi kazada kışlamak istiyor ise
ihtiyaçlarının tedarik edilip sıkıntı
çektirilmemesi
45 Rum Beylerbeyi’ne Rum Beylerbeyi’nin yanında olan
züema ve tımar erbabı ile verilecek
hizmet emrini yerine getirmek için
hazır bulunması
46 [Yev]mü’l-isneyn Diyarbekir Nahcivan caniblerine varıp Mirza
Fî 23 Zilhicceti’ş- Beylerbeyi’ne Haydar’ın istikbal edilip münasip
şerife Sene [9]96 görülen yoldan Erzurum’a
gidilmesi
47 Revan Beylerbeyi Şevval ayının dokuzuncu günü
Hasan Paşa’ya Gence’ye dahl olunup etraftan
Karabağ’ın beyleri, beyzadeleri,
melikleri, reayası, ayan ve
esnafının gelip itaat etmiş olması,
Şirvan’da olan Vezir Cafer

27
Paşa’nın Şirvan’da olan beyler ve
hayli asker ile Gence’ye dahl
olmaları, lazım olan mikdar zahire
ile cümle aşiretleri ile ordunun
münasip yoldan gönderilmesi,
Hızır Bey’in Nahcivan’da dirlik
üzere olup Kazvin’e ve Tokmak
ordusuna yarar casuslar gönderip
Şah’ın ahvalinden, Tokmak’ın ne
mahalde olduğundan;
mahallerinde ne miktar kızılbaş
olduğunun bildirilmesi, Revan’a
gelen nuzülün hangi yol münasip
ise o yoldan bu canibe
gönderilmesi
49 Şam Yeniçeri Ağası Sene 96 Şevvali’nin yirminci
Hasan’a gününde Gence Kalesi
muhafazasında kalmak üzere
Siverek Sancağı’nın iki yüz otuz
bin akçe hasları ile Şam yeniçeri
ağası Hasan’a tevcihi
51 (Hüküm yarım)
Tokmak ordusuna yarar casuslar
gönderilip her ne haber gelir ise
malumat verilmesi, Revan’a gelen
nüzulün münasip yoldan bu canibe
gönderilmesi
51 Şam Yeniçeri Ağası Sene 96 Şevvali’nin yirminci
Hasan’a gününde Gence Kalesi
muhafazasında kalmak üzere
Siverek Sancağı’nın iki yüz otuz
bin akçe hasları ile Şam Yeniçeri
Ağası Hasan’a tevcihi

28
52 Anadolu Bundan akdem Bosna
Beylerbeyi’ne Beylerbeyliği’ne tabi Kurd(?)
azebleri ağası olan Hasan’ın
Gence Kalesi azeblerine ağa tayin
olması
52 Anadolu Rumili züemasından Hasan’ın
Beylerbeyi’ne Gence Kalesi’nde olan kul(?)
karındaşlarına ağa tayin olunması
53 Tebriz muhafazasında Tebriz muhafazasında olan kapı
olan Vezir Ca’fer kullarının defterleriyle südde-i
Paşa’ya saadete gönderilip Tebriz
Kalesi’nde alıkonulmaması
54 Şehrizol Şehrizol Beylerbeyi’nin mektubu
Beylerbeyi’ne ulaşıp; her ne olmuş ise malum
olduğu, Süleyman Bey’in ittifak
üzere olup emeklerinin zayi
olmaması, mektup yazıp adem ile
gönderip her ne haber ulaşır ise arz
edilmesi
55 Silistre Sancağı Beyi Ilgara tayin olunan Rumili
Hüseyin’e asakirine Silistre sancak beyi
Hüseyin’in başbuğ tayin olunması,
Rumili askerinin, beylerinin, alay
beylerinin, züema ve sipahilerinin
yollarda perişan yürütülmemesi,
serdarın emirlerinin icra edilmesi,
yollarda alay ve cemiyet ile
gidilmesi
56 Şirvan muhâfazasında Zegem Hakimi Aleksandre Han
olan Rum Hasan haracını serdara göndermeyip
Paşa’ya bahane eder ise Senir(?)’e tabi bazı
karyelerin havass-ı hümayun için
zapt edilmesi

29
56 [Yev]mü’s-selâse Rum Beylerbeyi’ne Rum Beylerbeyiliği’ne müteallik
Fî 11 Zilhicce Sene (Bir sûreti Zulkadriye olan ümera-i namdar, züema ve
[9]96 Beylerbeyi’ne) tımar erbabı ile Kars’ta kışlanması
57 Fî 5 Safer(?) Sene Çıldır Yarar ve müsellah cebeli ve
996 Beylerbeyiliği’nde piyadeler ile Ahısha’ya varılıp
vaki olan ümeraya (Bir Çıldır Beylerbeyi Ahmed’in
sûreti Oltu ve Ardanuç münasip gördüğü hizmetlerde
ve … ve Pertekrek ve bulunulması
Livane ve Posthov ve
Ahılkelek sancakları
beylerine)
57 Erzurum’dan Mühim bir husus için dergah-ı
Meraga’ya varıp mualla çavuşlarından Mustafa
gelince yol üzerinde çavuşun irsal olunması üzerine;
vaki olan beylere ve hangi kazaya varırsa, kendine vaki
kādîları nefere ulak bargiri tedarik edilmesi
58 [Yev]mü’l-isneyn Revan ve Nahcivan Nahcivan’a varıp beyleri, askerleri
Fî 5 Saferü’l- Beylerbeyi’ne ve kul taifesini cem’ edip, sınırdan
muzaffer Sene beriye geçen fitne ve fesada
[9]96 mübaşeret eden kızılbaş taifesinin
mazarratları def’ edilmesi;
beylerbeyiliğine tabi olan sancak
beylerinin askerleriyle Nahcivan’a
varıp münasip görülen hizmet ve
yoldaşlıklarda bulunmaları
60 Oltu Sancağı Beyi’ne Oltu sancağı züema ve tımar
(Bir sûreti Penek, erbabı ile Ahısha kalesine varılıp
Namervan ve Tortum Çıldır Beylerbeyi Ahmed Paşa’ya
sancak beylerine) münasip gördüğü hizmette ve
yoldaşlıkta bulunulması
61 Diyarbekir Diyarbekir cabi defterdarının
Beylerbeyi’ne, Amid mektup gönderip Tebriz, Van,
kādîsına ve Hızâne-i Şehrizol, Bitlis, Adilcevaz ve

30
Âmire’nin Diyarbekir sairin mevacibleri için Diyarbekir
cabi defterdârı Nuh’a hazinesinde bir akçe olmaması;
Deyr u Rahbe beylerinin, boz ulus
emininin, Harburud Beyi’nin, …
Beyi’nin, Mestan Beyi’nin ve bazı
ümenanın mal-ı miriyi vermeyip
fitne ve fesada mübaşeret
eylediklerinin arzı üzerine; adı
geçenlerin şer’i şerife davet
edilmesi, mal-ı mirinin bi-kusur
tahsil edilmesi
62 Sabıka Musul Tebriz Kalesi’nde ve sairde olan
Beylerbeyi Ahmed kul taifesinin mevacibleri için akçe
Paşa’ya ve sabıka Siird lazım olup Diyarbekir hazinesinde
Sancağı Beyi olan bir akçe hazine olmayıp; zimmette
Zeynel Abidin’e (Bir ne miktar mal-ı miri var ise
sûreti sabıka Diyarbekir cabi defterdarına bi-
Harburud Beyi’nden kusur teslim edilmesi
Alaaddin Bey’e)
63 (Hüküm yarım bırakılmış)

64 Penek Sancak Beyi’ne Çıldır üzerine eşmek emri

64 Yanya, Mergava(?) ve Yanya, Mergava(?) ve Kızılcakale


Kızılcakale sancakları sancaklarının Şehrizol’a tabi iken
beylerine Meraga Beylerbeyiliği’ne ilhak
olunması; üslub-ı sabık üzere yine
Şehrizol üzerine eşmek emri
66 Erciş Sancak Beyi’ne Tebriz Kalesi muhafazasında olan
kul mevacibi için Süleyman çavuş
ile gönderilen on beş yük akçenin
bizzat Tebriz’e ulaştırılması
67 Evâil-i Rebiü’l-ahir (Hüküm yarım bırakılmış)
Sene [9]96

31
68 [Yev]mü’l- erbaa Fi … hakimine ve Vaki olacak sefere gelen askerler
4 Rebiü’l-ahir Sene kadısına (Bir sûreti için bal lazım olduğundan (boşluk)
996 Halep Sancakbeyi’ne batman bal ihraç edip orduya
ve kādîsına, Hınıs gönderilmesi
Sancakbeyi’ne ve
kādîsına, Gence
Sancakbeyi’ne ve
kādîsına, …
Sancakbeyi’ne ve
kādîsına, … hakimi
Cafer Bey’e, Palu(?)
hakimi Süleyman
Bey’e)
69 Revan Beylerbeyi’ne Mektup gönderip Piyade Oğlu Şah
Kulu Sultan’ın Erdebil’e
geldiğinde asakir-i İslam ile
üzerine varılıp beş yüzden ziyade
baş kesildiğinin malum olması,
Revan Beylerbeyi’ne hilat ve sair
ihsan edileceği
71 Sabıka Tiflis Ahısha’ya varıp yanında olan
Beylerbeyi olan Hasan askerlerin yoklanıp mevcut
Paşa’ya olanların ve olmayanların başka
defterlere yazılıp askerlere icazet
verilip Erzurum’a avdet edilmesi,
serdara yoklama defterinin bir
suretinin teslim edilmesi
71 Halep Beylerbeyi’ne, Eyaletlere müteallik ümera, züema
Maraş Beylerbeyi’ne, ve tımar erbabına tenbih edilip her
Rakka Beylerbeyi’ne, sancak beyine mektup yazılıp
Diyarbekir kanun üzere cebe ve cebelilerle
Beylerbeyi’ne hazır olmaları, beylerbeyilerin
dahi ruz-ı hızırda askerlerle ve

32
hizmetlilerle Erzurum’da
bulunmaları

73 [Yev]mü’l-isneyn Diyarbekir Ahkâm-ı şerife gönderilip Tebriz’e


Fî 14 Rebiü’l-âhir Beylerbeyi’ne (Bir varması tayin olunan nüzul
Sene [9]96 sûreti Zulkadriye hususunun ne durumda olduğu,
Beylerbeyi’ne) Tebriz’in zahireye ihtiyacı olduğu,
eğer henüz ihraç olunmamış ise
her kadılığa çavuşlar gönderilip
Diyarbekir eyaletinin tüm
nüzulünün en geç ruz-ı hızırda
Tebriz’de olması
74 Fî 13 Şaban(?) Sene Aleksandre Han’a Kitab-ı müstetabın ulaşıp her ne
996 ilan olunmuş ise malum olduğu;
Aleksandre Han’ın sadakat ile
hizmet ettiğinin padişahın da
malumu olduğu, vaki olan
hizmetlerde elinden gelenin
yapılması gerektiği; hizmetin zayi
olmayıp mükafatlar verileceği,
Ömer Paşa’nın ve kardeşinin tüm
zeametinin Aleksandre Han’a
tevcih edileceği
75 Tedmür(?) Sancağı Sancağın muhafazasında kalıp
Beyi Ahmed’e (Bir mal-ı miri tahsilinde olunması
sûreti Humus(?)
Sancağı Beyi Harfuş
oğlu Ali’ye)

33
76 Omor(?) Sancağı Beyi Aşiret ve kabileleriniz ile Revan
Dünbel Veli’ye (Bir üzerine eşmek
sûreti … Beyi Dünbel
Fethi Bey’e, Bargiri
Sancağı Beyi
Mahmudi Mansur
Bey’e, Makü(?)
Sancağı Beyi
Mahmudi İvaz Bey’e,
Hoşab Sancağı Beyi
Mahmudi Şir Bey’e)
76 Acara Sancağı Beyi Sancak askeri ile Acara Beylerbeyi
Mustafa Bey’e üzerine eşilip Acara Beylerbeyi
Ahmed’e müracaat edilmesi
77 Sabıka Lori Sancağı Lori Beylerbeyi Nazar, aşiretleri
Beyi olan Abdi’ye ve kabileleri ile Lori’ye vardığında
Lori Kalesi’nin beylerbeyine
teslim edilip serdara varılması
77 [Yev]mü’l-hâmis Bitlis Hakimi Şeref Ekrad ve Gürcü ulus taifesinin
Fî 3 Ramazan Sene Han’a (Bir sûreti … orduya sürsat koyunu ihracına
[9]96 hakimi Mehmed Bey’e memur olması, Badlı(?)
ve Adilcevaz Sancağı cemaatinin mülkü mastarın(?) firar
Beyi Mehmed Bey’e) etmesi üzerine bir an evvel
yakalanıp kalede hapsedilmesi
79 Trablusşam Boz ulus cemaatinden asker
Beylerbeyi Ali’ye mühimi için beş bin res’ sürsat
koyunu istenmesine rağmen
cemaatten bazı kimselerin emre
itaat etmemeleri üzerine fesat
çıkaranların üzerlerine varılıp
yakalanmaları ve ferman olunan
koyunların ihraç edilip orduya
gönderilmeleri

34
80 İmret Hakimi Baş Simon’un ülkesinden Ahlatiye, …
Açuk Melik oğlu İvan ve El(?) nahiyelerinin vurulup
Melik’e hasar verilmesi, akabinde yarar
elçiler ile haber gönderilip
hizmetin zayi edilmemesi
80 Dadyan Meliki Simon’un ülkesinden Ahlatiye, …
Mahoka’ya ve El(?) nahiyelerinin vurulup
hasar verilmesi, İvan Melik ile
haberleşip ittifak kurulması
81 Çıldır Beylerbeyi’ne Muharrem Çavuş’un acilen sefere
müteveccih olup serdarın yanına
varması
81 Çıldır Muharriri Eyüb Muharrem Çavuş’a Çıldır’dan
Bey’e tımar tevcih edilip tezkire verilmiş
ise verilen tezkirenin elinden
alınıp tevcih edilen karyelerin geri
eski sahiplerine verilmesi
82 Çıldır Beylerbeyi Beylerbeyliğe müteallik olan
Hızır’a ümera, züema ve tımar erbabıyla
kifayet miktar zahire ile Ahısha’ya
varılıp Ahısha Kalesi
muhafazasında olunması
83 Kars Beylerbeyliğinde Çıldır Beylerbeyi Hızır, Ahısha
vaki olan alaybeyileri canibinde mühim bir hizmet için
davet eder ise her bir alay beyiliğe
müteallik olan züema ve tımar
erbabı ile Ahısha’ya varılması
84 Batum Beylerbeyi Kol oğulları ağalığının sipahi
olup Göri oğlanı zümresinden Ahmed’e,
muhâfazasında olan kethüdalığın Ürgüplü Hüsrev’e ve
Ferhad Paşa’ya çavuşluğun Turhan’a tayin
olunması

35
85 Gence Kalesi’nin gönüllüler ağası
olan darende Hasan’ın Berdağ
Kalesi’nde … gönüllülere ağa
tayin olunması
86 Simon Han’a Ramazan’ın dokuzuncu gününde
Simon Han’ın mektubunun varid
olması, Aleksandre Han ile birlikte
cizyelerini gönderdiklerini
bildirmeleri, sadakatle bağlı
olmaları, muteber ademler ile
cizyelerini Tiflis’e göndermeleri

36
933 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİ TRANSKRİPSİYONU

Sayfa: 1

[1]
(1 numaralı hüküm üzeri çizilerek iptal edilmiştir)

[2]
Penek Sancağı Beyi Mustafa -dâme izzühû-ya hükm ki;

Baban olup Tumanis Beylerbeyisi olan emirü'l-ümerâ’i'l-kirâm Yûsuf -dâme ikbâluhu-


mektûb gönderüp livâ-i mezbûr sipâhîleri Tumanis’e zahîre iletmek üzere sancağın âsâkiriyle
kendü üzerine eşmek recâsınâ arz itmeğin buyurdum ki;
Vusûl buldukda mâdâm ki livâ-i mezbûra mutasarrıfsın livâ-i mezbûr asâkiri ile
Tumanis’e zahîre isâl idüp mûmâ-ileyh baban üzerine eşüp vâkı‘ olan umûrdan müşarûn-ileyh
babana mürâca‘at eyleyesin. Fî evâhir-i Cumâdel-ûlâ sene 996.

[3]
Sâbıkā Lori Sancağı Beyi olan Abdi -dâme izzühû-ya hükm ki;

Emirü'l-ümerâ’i'l-kirâm Tumanis Beylerbeyisi Yûsuf -dâme ikbâluhû- mektûb


gönderüp Lori kal‘ası çokluk düşman ağzı değildir deyü Lori kullarının bir mikdârı Tumanis’e
ihrâc olınmak recâsını arz eylemiş, İmdi Lori’ye iki yüz doksan nefer gönüllü tâifesi olup ulûfe
tevzî‘i zamanında yüz neferi Tumanis’e ihrâc olınmasın emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda ulûfe tevzi‘i zamânında Tumanis gönüllülerinin yüz neferi zahîreleri ile
ihrâc idüp Tumanis’e gönderüp bâkī kalan yüz doksan neferi Lori kal‘ası kemâ-kân ibkā idüp
kal‘a-i mezbûrede istihdâm eyleyesin.

Sayfa: 2

[4]

37
Hasankal‘ası dizdârına hükm ki;

Hâlâ Azgur kal‘asının tâ‘mîr olınması ehemm-i mühimmâtdan olmağın kal‘a-i mezbûre
müstahfızlarından yirmi iki nefer hisar eri ve yirmi dokuz nefer azeb tâifesi cümle elli bir nefer
neferât kal‘a-i mezkûre binâsı içün Ahısha’ya gönderilmesin emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir an ve bir sâ‘at te’hîr u terâhî itmeyüp emr-i celilü’l-kadrim
mûcebince zikr olunan neferâtı tâ‘yin ve defter eyleyüp bi‘t-tamâm elli bir neferi defterler ile
Çıldır Beylerbeyisi olan emirü'l-ümera’i'l-kirâm Ali -dâme ikbâluhû-ya irsâl eyleyesin ki varup
mûmâ-ileyhe mülâkī olup vech u münâsib gördüği üzere kal‘a-i mezbûrede binâ
eyledüklerinden sonra mûmâ-ileyhden icâzet tezkiresi alup girü kal‘a-i mezbûreye geleler
husûs-ı mezbûr ehemm-i umûrdandır ihmâl u müsâheleden ziyâde hazer edeler.

Bir sûreti;
Eğil kal‘ası dizdârına, neferen = 12

Bir sûreti;
Mecingerd kal‘ası dizdârına, neferen = 17

Bir sûreti;
Avine (?) kal‘ası dizdârına, neferen = 8

Bir sûreti;
Kal‘a-i Lecuran, mustahfızân = 12, azebân = 13

Bir sûreti;
Mamervan kal‘ası dizdârına, neferen = 6

Bir sûreti;
Oltu kal‘ası dizdârına = 8

Bir sûreti;
Bardız kal‘ası dizdârına = 5

Bir sûreti;
38
Cedîd kal‘ası dizdârına =10
Bir sûreti;
Pertekrek kal‘ası = 6

Bir sûreti
Ardanuç dizdârına, mustahfızân = 10 azebân = 9

Bir sûreti
Nezgit(?) kal’a = 18

Bir sûreti
Göle kal‘ası neferen = 4

Bir sûreti
Kal‘a-i Kilisa di[zdârına]= 5

Sayfa: 3

[5]
(5 numaralı hüküm üzeri çizilerek iptal edilmiştir)

[6]
Göri Kal‘ası muhâfazasında kalan bölük halkı ve dergâh-ı mu‘allâm cebecileri ve
topçuları ve arabacılar ağaları ve sâir kol ağaları -zîde kadruhu-m tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl
olıcak ma’lûm ola ki;

Hâlâ kal‘a-i mezkûre muhâfazasında olan bölük halkı ve cebeciler ve topçular ve


arabacılardan ba‘zîları birbirini idlâl idüp yerlerine Soçi’ye vardukda kal‘ayı bıragup firâr itmek
üzere oldukları istimâ‘ olınmağın buyurdum ki;
Vusûl buldukda her birünüz bu husûsa bi’z-zât mukayyed olup kul tâifesine muhkem
tenbîh ve istimâlet viresiz ki leyl ü nehâr kal‘anın hıfz u hırâsetinde olup kul tâifesinin zabt u
rabtında dakīka fevt eylemeyesin şöyle ki kul tâifesinin muhkem zabt olmayup ba‘zîları firâr

39
itmeğle iyâzen-bi’llâhi te’âlâ kal‘aya bir zarar müretteb ola dirliklerinüz kat‘ olınmağla
konulmayup envâ‘-ı itâba mazhâr olınmanuz mukarrerdir âna göre mukayyed olasın.
(Kenarda: mefâhirü’l-emâsil ve’l-akran)

Sayfa:4

[7]
Anadolı Beylerbeyisi’ne hükm ki;

Bu sene-i seniyyede beğlerbeğilüğünüze müte‘allık olan sancak beyleri ve kā’im-


makāmları fuzûli muhâfaza nâmına nice sipâhîleri seferden alıkoydukları i‘lâm olınmağın imdi
sancakbeyi ve gayriler muhâfazaya sipâhî alıkomak câiz değildir buyurdum ki;
Vusûl buldukda beğlerbeyiliğinize müte‘allık olan sancaklardan üç bin ve üç binden
aşağa tîmârlulardan pîr ü nâtüvan ve marîz ü alîl olup bir vechile sefere iktidârları
olmayanlardan Hüdâvendigar sancağına (boşluk) nefer ve Kastamonı sancağına (boşluk) nefer
ve Kengırı sancağına (boşluk) nefer ve Ankara sancağına (boşluk) nefer ve Bolı sancağına
(boşluk) nefer ve Karahisâr-ı sâhib sancağına (boşluk) nefer ve Teke sancağına (boşluk) nefer
ve Hamidili sancağına (boşluk) nefer ve Menteşe sancağına (boşluk) nefer ve Aydın sancağına
(boşluk) nefer ve Karesi sancağına (boşluk) nefer ve Sultanöni sancağına (boşluk) nefer ve
sipahîleri muhâfazaya alıkoyup ve tîmârlarının yazılarına göre berâtları mûcibince birer yıllık
mahsûllerin alup isimleri ve yazıları ve baş karyeleri ile yazup defter eyleyüp zikr olınan
meblâğı defterleri ile sefer-i hümâyûnuma alup varup ordu-yı hümâyûnumla olan hızâne-i
âmireme teslîm eyleyesin ki senin defterinde birer yıllık mahsûlı almağla muhâfazaya
alıkonulan sipâhîleri seferde mevcûd değil idi deyü tîmârları âhara virilmek ihtimâli olmaya ve
ümerâya muhkem tenbîh eyleyesin ki min-ba‘d muhâfaza içün sipâhîlere karışmayalar eğer
sancakbeyi defteriyle bir ferd muhâfazaya kala min-bâ’d tîmârları mukarrer olmak ihtimâli
yokdur sipâhîler dahi bu husûsda ihmâl eylemeyeler.

Sayfa: 5

[8]
(8 numaralı hüküm üzeri çizilerek iptal edilmiştir)
40
Sayfa: 6

[9]
Erzurum alaybeyisi’ne hükm ki;

Alaybeyiliğine müte‘allık olan erbâb-ı tîmârdan ne mikdâr pîr ve sabî var ise cümlesi
on güne dek Erzurum’a getürülmek emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda emr-i celîlü’l-kadrim mûcibince alaybeyiliğine müte‘allık olan erbâb-ı
tîmârdan ve sefere iktidârı olmayan ne mikdâr pîr ve sabî var ise cümlesi on güne dek
Erzurum’a getüresin ki her birini bi’z-zât serdâr-ı zafer-şi’ârım yoklayup seferden alıkoya.

Bir sûreti;
Bayburd alaybeyisine

Bir sûreti;
Tercan alaybeyisine

Bir sûreti;
Kelkid alaybeyisine

Bir sûreti;
Erzincan alaybeyisine

Bir sûreti;
Kemâh alaybeğisine

Bir sûreti;
Kiğı alaybeyisine

Bir sûreti;
İspir alaybeyisine

Bir sûreti;
41
Hınıs alaybeyisine
Bir sûreti;
Malazgird alaybeyisine

Bir sûreti;
Pasin alaybeyisine

Bir sûreti;
Mecingerd alaybeyisine

Bir sûreti;
Tekman alaybeyisine

Benim sultânım kâğıdıyla kapucı kulunuz ile kâtib efendiye gönderile.

Sayfa:7
[10]
‫اﺣﻣد‬
Tumanis Beylerbeyisi’ne hükm ki;

Hâlâ Kars beylerbeyisi olan emirü'l-ümerâ’i'l-kirâm Hızır -dâme ikbâlûhu-ya bir hidmet
emrim olmuşdur buyurdum ki;
Vusûl buldukda sen dahi ve mûmâ-ileyh Hızır Paşa ile yekdil ü yekcihet olup hüsn
ittifak u ittihâd ile uğur-ı hümâyûn-ı nusret-makrûnumda envâ-ı yüz aklıklarına sa‘y-i cemîl
eyleyesin.

[11]
Divriği sancağı beyine ve kādîsına hükm ki;

Hâlâ bu sene-i mübârekede vâkı‘ olıcak sefer-i hümâyûnuma gelen asâkir-i nusret-
me’âsirim mühimmi içün at ve katır na‘lı lâzım u mühimm olmağın elli bin geyim na‘l
gönderilmek emr idüp buyurdum ki;
42
Vusûl buldukda taht-ı hükûmetinizde bulunan yerlerden elli bin genç at ve katır na‘lı
içün kifâyet mikdârı mîhı ile tedârük idüp sâhibleri veyâ vekîlleri ile mu’accelen Erzurum’a
gönderesiz ki varup âsâkir-i İslâm’a bey‘ idüp sâhiblerine sebeb-i ticâret olup âsâkir-i zafer-
peykerim na‘la ve mîha müzâyaka çekilmek lâzım gelmeye.

Bir sûreti= Kiğı sancağı beyine ve kādîsına, na‘l= 20.000

Sayfa: 8

[12]
Tebriz muhâfazasında olup Van eyâletine mutasarrıf olan vezîrim Mustafa Paşa’ya
hükm ki;

Güğercinlik kal‘asında der-mahzen olan yat u yarak ve sâir levâzım u mühimmâtdan


Humay sancağıbeyi Koçi Bey -dâme izzûhu- fuzûli üç aded darbzen ve yüz aded tüfeng ve yüz
kîse barut ve yirmi beş kalub kurşun ki her biri altmışar vukiyye ve altmış batman kükürd ve
yedi batman ak nefd ve on beş batman günlük ve on aded bil ve on batman fitil ve yirmi batman
demür alduğı i‘lâm olınmağın buyurdum ki;
Vusûl buldukda zikr olunan yat u yarak ve sâirleri bî-kusûr müşârûn-ileyh Koçi Bey’den
alup kal‘a-i mezkûre dizdârına teslîm etdüresin şöyle ki; bî-kusûr teslîm itmekde inâd u
muhâlefet ider ise yazup arz eyleyesin.

[13]
‫اﺣﻣد‬
Erzurum Beylerbeyisi olup Nahcivan kal‘ası muhâfazasında olan Hızır Paşa’ya hükm
ki;
Mektûb gönderüp Sisyan kal‘asının ba‘zı yerleri hedm olup meremmâta muhtâc olup
içinde olan âsâkirin zahîreye ihtiyâcı olmağla sâbıkā Bâyezîd kal‘ası sancağı beyi olan Şehsüvâr
Bey yarar âdemleriyle hidmet-i mezbûreye ta‘yîn olınup kal‘a-i mezkûreye zahîre îsâl itmek
sadedinde iken ba‘zı yerlü dölekler karîb yerlerde olan kızılbaşılara haber gönderüp mûmâ-

43
ileyh Şehsüvâr beyi basdırmak murâd itdüklerin istima’ eyledüğin arz u i‘lâm eylemişsin, İmdi
Erzurum beylerbeyisi oldım deyü ihmâl üzere olmak câiz değildir buyurdum ki;
Vusûl buldukda ihmâl u tekâsül üzere olmayup dâimâ basîret üzere olup mukaddemâ
ta‘yîn olınan sınırdan berüye kızılbaş geçürmeyüp eğer ol sınırdan berüye geçerler ise cümlesi
kılıçdan geçürüp uğur-ı hümâyûn-ı nusret-makrûnumda envâ‘-ı yüz aklıkları tahsîline sa‘y-ı
cemîl ve hüsn-i ihtimâm eyleyesin.

Sayfa: 9

[14]
Tebriz muhâfazasında olup Van eyâletine mutasarrıf olan Vezîr Ca‘fer Paşa’ya hükm
ki;

Meraga Beylerbeyisi Hüseyin -dâme ikbâluhû- mektûb gönderüp Meraga kal‘asını hıfz
u hırâset içün Van ve Urmi’de olan kul karındaşlarından yüz nefer gönderilmek recâsına arz
itmeğin Urmi kal‘ası kul karındaşlarından Meraga’da olmak üzere yüz nefer kul karındaşı ta‘yîn
olınmasın emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda Urmi kal‘ası kul karındaşlarından emrim üzere yüz neferi kul karındaşı
Meraga kal‘asında olmak üzere ta‘yîn idüp irsâl eyleyesin.

[15]
‫ﻣﺣﻣد‬
Hızâne-i âmirem defterdârı olan Hasan -dâme ulûvvuhû-ya hükm ki;

Havass-ı hümâyunûma ilhâk olınan Erzurum muhâfazasında hâlâ Lori beylerbeyisi olan
emirü'l-ümerâ’i'l-kirâm Mahmud -dâme ikbâluhû-nun salyânesi içün yüz bin akçe virmek emr
idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda müşârûn-ileyhin salyânesi içün zikr olunan ihtisâb mahsûlünden her
sene yüz bin akçe salyânesin viresin.

‫ﻣﺤﻤﺪ‬

44
Sayfa: 10

[Yev]mü’s-selâse, fî 25 C. sene [9]96 Erzurum

[16]
‫اﺣﻣد‬
Hüseyin Çavuş gitmişdir.
Tumanis Beylerbeyisi Yûsuf -dâme ikbâluhû-ya hükm ki;

Zikr olunan beylerbeyiliğin sana tevcîh olınalı hayli zaman olmuşiken henüz Penek
sancağında olduğun i‘lâm olunmağın mes’ûl ve mu’âteb olmuşsundur. İmdi hâlâ Simon-ı
nekbet-makrûn Nazar Paşa üzerine varup Akçakal‘a’yı muhâsara idüp envâ‘-ı fesâda mübâşeret
eyledüği arz olınmağın mu‘accelen Tumanis’e varmak emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir ân ve bir sâ‘at te’hîr u tevakkuf itmeyüp kalkup Tumanis’e varup
Kars beylerbeyisi Hızır Paşa’yla yekdil ü yekcihet olup Nazar Paşa’nın mu‘âvenetine varup
inâyet-i Hakk’la Simon-ı nâ-meymûnu Akçakal‘a üzerinden kaldurup envâ‘-ı yüz aklığına sa‘y-
ı cemîl eyleyesin şöyle ki; hükm-i şerîfim sana vâsıl olduğu günde Penek’den kalkup ılgar ile
Tumanis’e varup erişmeyesin sonra nedâmetin fâidesi yokdur âna göre mukayyed olasın.

Sayfa: 11

[17]
‫اﺣﻣد‬
Mustafâ Çavuş gitmişdir.

Gence Beylerbeyisi Ali Paşa’ya hükm ki;

Hâlâ Simon-ı nekbet-makrûn Nazar Paşa üzerine varup Akçakal‘a’yı muhâsara idüp
küllî fitne vü fesâd üzere olduğu arz u i‘lâm olınmağın Kars ve Tumanis beylerbeyilerine ve
umûmen sancakları beylerine mü’ekked ahkâm-ı şerîfe yazılup ale’t-tâ‘cîl kalkup Lori ve
Tumanis kulları ile Akçakal‘a’ya varup Nazar Paşa’ya mu’âvenet ü muzâheret idüp Simon’u
kal‘a üzerinden kaldırup envâ’-ı yüz aklığına sa‘y-i cemîl eyleyesin deyü emrim olmuşdur sen
dahi aşîretinle müşârün-ileyhin mu‘âvenetine varmak emr idüp buyurdum ki;
45
Vusûl buldukda bir an ve bir sâ‘at te‘hîr itmeyüp aşîretinle kalkup vech ü münâsib
gördüğin yoldan Akçakal‘a üzerine varup Hızır Paşa ve Yûsuf Paşa ile yekdil ü yekcihet olup
hüsn-i ittifâk ve ittihâd ile Simon la‘înini Akçakal‘a üzerinden kaldurup Hızır Paşa’ya her
vechile muâvenet ü müzâheret eyleyip envâ‘-ı yüz aklıkları tahsîline sa‘y-i cemîl ve hüsn-i
ihtimâm eyleyesin.

Sayfa: 12

[18]
Hüseyin Çavuş’a virilmişdir.
Fî 25 Cemâziye’l-âhir Sene [9]96

Acara Beylerbeyisi Ahmed -dâme ikbâluhû-ya hükm ki,

Hâlâ Simon-ı nekbet-makrûn umûmen âsâkiriyle Nazar Paşa üzerine varup


Akçakal‘a’yı muhâsara idüp küllî fitne vü fesâda mübâşeret eyleyüp ve bu esnâda Çıldır
Beylerbeyisi Ali Paşa Azgur’a varup Azgur kal‘asın binâ idüp içine âdem ve zahîre koyup girü
Ahısha’ya avdet idüp şimdiki hâlde Azgur ve Bedre cânibleri hâlî kalup kemâl-i mertebe hidmet
ideceğin zaman olmağın buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir an ve bir sâ‘at te‘hîr ü terâhî itmeyüp eyâletine müte‘âllık olan
beyler ve zu‘amâ ve erbâb-ı tîmâr ile ale’t-ta‘cil kalkup Ahısha’ya varup müşârûn-ileyh Ali
Paşa’ya mülâkī olup vech ü münâsib gördüği üzere hidmetlerde ve yoldaşlıkda bulunasın.

[19]
Tebriz muhâfazasında olan Vezîrim Mustafâ Paşa’ya hükm ki;

Bundan akdem Tebriz’e tâbi‘ Gördeş kal‘ası neferâtının mevâcibi kabbâna tâbi‘ ba‘zı
karyelerden tedârük olunup lâkin zikr olunan karyeler Aras’ın berü etrâfında olup Nahcivan’a
tâbi‘ olmağla zikr olınan kal‘a neferâtı içün Tebriz neferâtının mahlûl olan gedüklerinden ulûfe
ta‘yîn olınmak emr idüp buyurdum ki;

46
Vusûl buldukda Tebriz neferâtının vâkı‘ olan mahlûlleri âhara tevcîh itmeyüp vech ü
münâsib gördüğin üzere kal‘a-i mezbûre neferâtına ulûfe ta‘yîn idüp mevâciblerin anların
mahlûllerinden viresin.

Sayfa: 13

[20]
Kars Beylerbeyisi’ne hükm ki;

Hâlâ beylerbeyiliğine müte‘allık olan zu‘amâ ve erbâb-ı tîmâr yoklanup ale’l-esâmî


defter olınmasın emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda beylerbeyiliğine müte‘allık olan sancakların umûmen zu‘amâ ve erbâb-
ı tîmârı yoklayup zeâmet ve tîmârları ve baş karyeleri ve yazularıyla ale’l-esâmî defter eyleyüp
defterlerin bir sûreti yazup ve mührlenüp mu’accelen serdâr-ı zafer-şi’ârıma gönderesin.

[21]
‫دم‬
‫اﻓﺘﺤﺎر‬
Harburud ( ‫ ) ﺣﺮﺑﺮودوﺑﻦ‬sancağı beyi Sehrânî Süleymân Bey -dâme ulûvvuhû-ya hükm
ki;

Bu sâl-i ferhunde-fâlde serdâr-ı zafer-şi’ârım Kazvin’e varmak tasmîm idüp hemân


teveccüh ü azîmet üzere olmağın buyurdum ki,
Vusûl buldukda sen dahi bir an ve bir sâ’at te’hîr ü tevakkuf itmeyüp umûmen sancağın
askeri ile ve aşâir ve kabâilinle müretteb ü mükemmel düşman yarağı ile ve cümle Sehrâni’ye
müte‘allık beyler ve aşîret ile hemân şimdiden sefer-i nusret-esere teveccüh idüp serdâr-ı zafer-
şi‘ârıma mülâkī olup vech ü münâsib gördüği üzere hidmet ve yoldaşlıkda olasın şöyle ki mâh-
ı Receb’in on beşinci gününde Tebriz nevâhisinde hâzır ü müheyyâ bulunmayasın sonra
serdârıma yetişmek ihtimâli yokdur hidmetin hebâ-i mensûr olur âna göre mukayyed olup ihmâl
ü müsâheleden ziyâde ihtiyât eyleyesin.

47
Sayfa: 14

[22]

Cümlesi Hüseyin Çavuş'a virilmişdir. Fî 25 Cemâziye’l-âhir Sene 996

İmirhev Sancağı beyi Mustafâ -dâme ulûvvuhû-ya hükm ki,

Hâlâ Çıldır beylerbeyisi olup emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Ali -dame ikbâluhû-ya bir hidmet
emrim olmuşdur buyurdum ki;
Vusûl buldukda sen dahi bir an ve bir sâ’at te’hîr ü terâhî itmeyüp umûmen sancağın
âsâkiri ile müretteb ü mükemmel düşman yarağı ile ve kifâyet mikdârı zahîrenüz ile mu‘accelen
katılup Ahısha’ya varup mûmâ-ileyh Ali Paşa’ya mülâkī olup vech ü münâsib gördüği üzere
hidmetlerde [ve] yoldaşlıklarda bulunasın şöyle ki, emr-i hümâyûnum varduğı günün irtesi
umûmen sancağın askerleri ile Ahısha’ya müteveccih olmayasın sancağın alınmağla
konulmayup eşedd-i ikāba mazhar olmak mukarrerdir âna göre mukayyed olasın.

Bu dahi
Bir sûreti;
Şavşad Beyi Hüsrev Bey’e

Bu dahi
Bir sûreti;
Ardanuç Beyi Mustafa Bey’e

‫ﻣﺣﻣد‬
Bir sûreti;
Pertekrek Beyi Mirza Bey’e

‫ﻣﺣﻣد‬
Bir sûreti;
Livane Beyi Hüsrev Bey’e

48
Sayfa: 15

[23]
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından Kurd Çavuş -zîde kadruhû-ya hükm ki;

Hâlâ mefâhirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Acara sancağı beyi olan Mustafa ve Çeçerek sancağı


beyi olan Osmân ve Aspinze sancağı beyi olan Süleymân ve Bedre sancağı beyi olan Hasan ve
Çıldır sancağı beyi olan Ferhâd -dâme izzuhû-m ba‘zı hidmet içün Çıldır’a gönderilmeğin sen
dahi müşârün-ileyhim ile ma‘an gitmek emr idüp buyurdum ki,
Vusûl buldukda müşârün-ileyhim beyler ile ma‘an Çıldır’a varup Menüçehr-i mürtedin
fi’l-i fasîdi nedir mufassal yazup serdâr-ı zafer-şi’ârıma i‘lâm etmeden hâlî olmayasız.

[24]
Mustafâ Paşa
Dergâh-ı mu‘âllam çavuşlarından Kurd çavuş -zîde kadruhû-ya hükm ki;
Menaçehr bu cânibe itâ’at ü inkıyâd itmek istedikde vilâyet-i Çıldır’da ba‘zı kimesneler
mezbûra haber gönderüp eğer bu cânibe gelürsen geldüğün gibi başun alurlar deyü muttasıl
i‘lâm iderlermiş buyurdum ki,
Vusûl buldukda te’hîr itmeyüp bu Menüçehr’e bu makūle haber gönderenler ne makūle
kimesnelerdür teftîş ü tefahhus idüp dahi ile gönderüp kayd-ı bend ile serdâr-ı zafer-şi’ârıma
alup viresin.

Sayfa: 16

[25]
Bayburd kādîsına hükm ki;

Bundan akdem taht-ı kazân re‘âyâsından âsâkir-i İslam mühimmâtı içün sürsat zahîresi
ihrâc olınmak içün emr-i şerîfimle dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından Ca‘fer Çavuş irsâl
olınmışidi lâkin zikr olınan zahîre bu âna gelince ihrâc olınmayup hâlâ Âsitâne-i sa‘âdetimden
âsâkir-i fevz-me’âsirim içün Trabzon iskelesine sirke ve bal ve yağ ve sâir zahîre gelmeğle

49
Erzurum’a nakl olınması mühimmâtdan olmağın sürsat zahîresinden ferâgat olınmayup âna
bedel iki yüz elli re’s bârgîr ihrâc olınmasın emr idüp buyurdum ki,
Vusûl buldukda bir ân ve bir sâ‘at te’hîr u terâhi itmeyüp zikr olınan sürsat zahîresinden
ferâgat idüp dahi âna bedel fermân olunan iki yüz elli re’s bârgîri mu‘accelen ihrâc idüp
Trabzon’a gönderüp zikr olunan zehâiri tahmîl ve Erzurum’a nakl etdüresin husûs-ı mezbûr
ehemm-i umûrdandır ihmâl ü müsâheleden ziyâde hazer idesin şöyle ki; sürsat zahîresinden bu
âna gelince zahîre dahi ihrâc olınmuş ise girü bi’t-tamâm ashâbına redd itdürüp kimesnenin bir
habbesini zâyi‘ ü telef itdürmekden ziyâde hazer idesin.

Sayfa: 17

[26]
‫اﻣﯿﻦ‬
Bayburd kādîsına [hükm ki;]

Hâlâ Âsitane-i sa‘âdetimden Trabzon iskelesine çıkan tüfeng kundağu ve tüfeng ve sâir
âlat u eşyânın ordu-yı hümâyûnuma nakl olunması lâzım u mühîmm olmağın buyurdum ki,
Vusûl buldukda bir ân ve bir sâ‘at te’hîr u tevakkuf itmeyüp taht-ı kazânuzdan kifâyet
mikdârı bârgîr ihrâcı ve zikr olınan tüfeng ve polat ve sâir âlat u eşyâyı tahmîl etdürüp
mu‘accelen ordu-yı hümâyûnuma irsâl u isâl idüp ihmâl ü müsâheleden ziyâde hazer idesin.

Sayfa: 18
[27]
[Yev]mü’l-isneyn, fî (boş)
‫ھﺎ‬
Cenâb-ı emâret-me‘âb eyâlet-nisâb rif’at-iktisâb izzet-intisâb melikiyyü’l-fi‘âl
melekiyyü’l-hisâl el-muhtass bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-Müste’ân vilâyet-i Gence ve
Karabağ hâkimi İmâm Kulı Han ve -dâmet me’âliyehû-ya hüküm ki,

Âsâkir-i nusret-şi’ârıma serdâr u guzât-ı zafer-âyâtıma sipehsalâr olan düstûr-ı


mükerrem müşîr-i mufahham nizâmü’l-âlem müdebbîrü umûri’l-cumhûr bi’l-fikri’s-sâkıb
mütemmîmü mehâmmi’l-enâm bi’r-re’y-i’s-sâ’ib müşeyyidü bünyâni’d-devleti ve’l-ikbâl
50
mümehhid-i erkâni’s-sa’âdeti ve’l-iclâl el-mahfûf bi-sunûfi’l-avâtıf-ı Meliki’l-a’lâ vezîrim
Ferhâd Paşa -edâma'llâhu te’âla iclâlehû-ya hâlâ mû’teber âdemlerinden kıdvetü’l-emâsil-ve’l-
akrân izzetü’l-emâcid ve’l-a’yân Mîrîm Bey -zîde mecdûhu- ile mektûb-ı musâdakat-
mashûbunuz irsâl idüp envâ‘-ı hulûs-ı fu’âd ile bu cânibe itâ’at u inkıyâd eyledüğün i’lâm ve
işâr idüp mûmâ-ileyh Mîrim Bey dahi her ne takrîr ü beyân eylemiş ise bi’t-tamâm ve’l-kemâl
ma’lûm olmuşdur, İmdi bi-inâyeti’llahi’l-Melîki’l-Vehhâb i‘tâb-ı aliyetü’l-ebvâbım dostluk
yüzünden gelenlere dâimâ meftûh u mekşûf husül-i murâdları ile marziyü’l-fû’âd
olıgelmişlerdür ale’l-husûs ki senin gibi yarar ve namdâr ve şecâ’at-şi‘âr olup celâdet ü şehâmet
ile iştihâr bulmuş ola eyle olsa hakkında serîr-i avâtıf-ı aliyye-i şâhâne ve meziyyet-i avârif-i
[s. 19] seniyye-i padişâhânem zuhûra getürüp vilâyet-i Gence ve Karabağ şimdiye değin
tasarrufunda olduğu üzere girü sana tevcîh ve inâyet eyleyüp buyurdum ki, hükm-i şerîf-i cihân-
muta‘ ve fermân-ı münif-i vâcibü’l-ittibâ‘ım vusûl buldukda tevakkuf itmeyüp Karabağ’a
müte‘allık olan cünûd u âsâkir ve sâir kabâil ü âşâirini getürdüp vilâyet-i mezbûra cenâb-ı
celâlet-me’âbım tarafından üslûb-ı sâbık üzere sana inâyet ü ihsân olunduğun cümlesine i’lâm
u ilân idüp kemâ-kân hıfz u hırâset-i memleket ve zabt u siyânet-i ra‘iyyet bâbında dakīka fevt
itmeyüp din u devlet-i ebed-peyvend-i hüsrevâneme müte‘allık umûrda bezl-i makdûr ve sa‘y-
î bî-mahsûr eyleyesin şöyle ki; câdde-i sadâkatde sâbit-kadem ve rasîh-dem olup rızâ-yı
hümâyûnum üzere hareket eyleyesin zikr olunan vilâyete mâdâm ki hayâtda olasın sen
mutasarrıf olup senden sonra oğulların neslen bâ’de neslin ve fer‘ân bâ’de aslin hâkim ve vâli
olup keyfe-mâ yeşâ’ tasarruf eyleyeler ve Karabağ’a müte‘allık âsâkirden şunlar ki seni dileyüp
isteyüp kemâ-kân hizmetinde olmak irâde eyleyeler ânun gibiler sâir kullarım gibidir [S. 20]
anların dirliklerini ellerinde ibkā idüp kemâ-kan istihdâm eyleyesin ve şunlar ki Karabağ’da
temekkün itmek istemeyüp terk-i mesken ve celâ-yı vatan eyleyeler ânun gibileri dahi mâni‘
olmayup erâda’llahu vâsi‘a istedükleri yerde varup karâr ve temekkün eyleyeler ve taht-ı
hükûmetinde olan cümle re‘âya vü berâyâya tenbîh ve nidâ eyleyesin ki âsâkir-i Rûm-ı nusret-
mersûm geleyor deyü hiç biri yerinden hareket itmeyüp havf u hirâs çekmeyeler serdâr-ı zafer-
şi‘ârım âsâkir-i mansûremin zabt u rabtı ile kemâl-i mertebe mukayyeddür ferâğ-ı bâl ile kâr u
kisblerine iştigāl göstereler ve mâdâm ki senin arzın olmıya bir ferde emâret ve ze‘âmet ve
tîmâr ve sâir dirlik tevcih olunmak ihtimâli yoktur eğer sancakdur ve eğer âhar mansıbdur vech
ü münâsib gördüklerini arz eyleyesin ki senin arzın mûcibince tevcîh ve taklîd olına ve bi’l-
cümle ol derbâr-ı celilü'l-i‘tibârın vilâyet-i hükkâmı ve kuzât-ı enâmı ve eşrâf u âyânı ve ahâlî-
i dîvânı ve sâir vazî‘ ü refî’i ve sagīr ü kebîri seni kendülere kemâ-kân hâkim ve vâlî ve sözünü
nafiz ü cârî bilüp emrine muhâlefet ve re‘yine mu‘ânedetden hazer idüp lâzım olan umûrların
sana mürâca‘at eyleyüp tanzîm ve ikrâm ve tevkīr ü ihtirâmında dakīka fevt etmeyeler ve sen
51
dahi dâimâ şer’-i kadîm ve kıstâs-ı müstakīmi elden komayup re‘âyâ ki vedâyi‘-i Hallâk-ı
berâyâdır [S. 21] intizâm ahvâllerine sa‘y idüp zalemeye ihânet ve mazlûmlara i‘ânet eyleyüp
eyyâm-ı adâlet encâmımda âsûde-hâl ve müreffehü’l-bâl olup mekâyid-i eşirrâdan masûn ve
müberrâ olmalarına hüsn-i ihtimâm eyleyesin ve bi’l-cümle ol câniblerin cumhûr-ı umûrı senin
rey-i rezîn ve fikr-i metînine tefvîz olunmuşdur lazımü’l-arz olan husûsları mûmâ-ileyh
serdârım serhadde oldukça âna arz idüp olmaduğı zamanda südde-i sa‘âdet-me’âbıma arz u
i‘lâm eyleyesin.

Sayfa: 22

[28]
‫اﺣﻣد‬
Tiflis Beylerbeyisine hükm ki;

Mektûb gönderüp vâfir askerinin zâbiti olan iftihârü'l-ümerâ’i'l-kirâm Nazar Bey -dâme
ulûvvuhû- içün be-her vechile yarar ve şecâ‘at-şi’ar olduğundan ma‘âda aşâir ve kabâili ile
südde-i sa‘âdet-bünyâdıma hulûs-ı fû’âd ile itâ‘at ü inkıyâd etdüği arz eyledüğin eclden
hakkında mezîd-i avâtıf-ı aliyye-i pâdişâhânem mebzûl u masrûf kılınup kendüye dahi hâlâ
emr-i hümâyûnum gönderilmişdir buyurdum ki,
Hükm-i şerîfimle kapucubaşın olan kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân İsâ -zide kadruhû- vusûl
buldukda müşârün-ileyhle ve Semender Paşa ile yekdîl ü yekcihet olup dahi fursat el virüp
mahall iktizâ ider ise ve serdâr-ı zafer-şi‘ârım ol cânibe varınca Simon’un ülkesinden ba‘zı
karyeleri urup envâ‘-ı yüz aklıkları zuhûruna sa‘y-i himmet ve hüsn-i ihtimâm eyleyesin.

‫ﺳﻤﻊ‬
Bir sûreti;
Tumanis beylerbeyisi Semender Paşa’ya

Sayfa: 23

[29]
Revan beylerbeyisi Hızır -dâme ikbâluhû-
52
Diyarbekir defterdârına hükm ki;

Hızâne-i âmiremin Revan ve Nahcivan câbî defterdârı Mehmed -dâme ulûvvuhû-


mektûb gönderüp Revan yeniçerilerinden Nahcivan kal‘asına ihrâc olınan yeniçeri tâifesi
vilâyet-i Revan’ın ibtidâ’-i fethinden berü uğur-ı hümâyûnda küllî yoldaşlıkları zuhûra gelüp
Nahcivan kal‘ası ta‘mîrâtı dahi küllî hidmette ve yoldaşlıkda bulunduklarından gayri feth
olunan kal‘alardan Ordubâd ve Kuban ve Orut muhâfazalarında otuzar kırkar yeniçeri nöbetçi
olup bir an hidmetden hâlî değiller iken mukaddemâ ma’mûl olan mevâciblerinden bir seneden
ziyâde mevâcibleri Diyarbekir hâzinesinden virilmemekle zikr olunan yeniçeri tâifesinin ve
revân-ı garbî ve hisâr erlerinin hâlleri mükedder olup bir akça ve bir habbeye kādir olmayup
serhadd hidmetinde olmaya kudretleri yokdur deyü arz u i‘lâm itmeğin buyurdum ki,
Vusûl buldukda Revan beylerbeyisi Hızır -dâme ikbâlühû-nun mührlü defteri mûcibince
zikr olınan yeniçeri tâifesinin ve hisar erlerinin Diyarbekir hâzinesinde bâkī kalan mevâciblerin
bî-kusur mevâciblerine kılıç idüp ihmâl ü müsâheleden ziyâde hazer idesün.

Sayfa: 24

[30]
Acara beylerbeyisi Ahmed Paşa’ya hükm ki,

Mektûb gönderüp beylerbeyiliğine tâbi‘ olan üç dört kal‘a içün menfa‘ate yaramayup
hedm olunması lâzımdır deyü bildirmişsin. İmdi anda olan kal‘alar ahvâli bâzı ehl-i vukūfdan
suâl oldukda bi’l-fi‘l Ramoka elinde olan Tayad kal‘asından ma’âdası menfa‘ate yarar deyü
haber virdükleri ecilden Tayad kal‘asından ma’âda Gavyan ve Cera ve Hala nâm kal‘alar hedm
olunmasın emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda Ramoka kal‘ası olan Tayad kal‘asından ma’âdasını hedm eyleyesin.

[31]
Bu dahi
Çıldır Beylerbeyisine hükm ki,

53
Gürcistan’a tâbi‘ Tayad kal‘ası zâbiti olan dârende-i fermân-ı vâcibü’l-iz‘ân kıdvetü’l-
a‘yâni’l-milleti’l-Mesîhiyye Ramoka’ya (boşluk) hulûs-ı fûâdla bu cânibe itâ‘at ü inkıyâd
itmeğin zabtında olan kal‘a-i Tayad’ı bu cânibe teslîm itmek üzere Ahısha’ya tâbi‘ olup kadîmî
yurdu ve ocağı olan Odriya ve Oharcil ve Tücara ve Erile nâm karyeler ocaklık ve ze‘âmet
tarîkıyla mezîd-i inâyetimden elli bin akçalık üzere virilmek emr idüp buyurdum ki,
Kal‘a-i mezbûreyi bu cânibe teslîm etdükden sonra zikr olunan karyeleri âhara dahi
virilmiş ise ocaklık tarîkıyla ber-vech-i ze‘âmet elli bin akçalık üzere müşârün-ileyhe tevcîh
idüp tezkire viresin. Fî evâhir-i Safer sene 996.
Der-Erzurum

Sayfa: 25

[32]
‫اﺣﻣد‬
Nişanlu
Şam yeniçerileri ağası Ca‘fer Ağa’ya hükm ki;

Mektûb gönderüp mukaddemâ ağa Hasan bilâ-sebeb alınup virildikde girü sana
mukarrer kılınup kemâ-kân ağalık hidmetinde iken ba‘zı yeniçeri tâifesi kendü hâllerinde
olmayup hakkından gelinmek lâzım geldikde birbiri mâbeyninde bizüm ağamız değildir deyü
güft u gû itmekten hâlî olmadukların arz u i‘lâm eylemişsin, İmdi ağalık kemâ-kân senin
üzerinedir buyurdum ki;
Vusûl buldukda zikr olınan yeniçerileri muhkem zabt idüp sözüne muhâlefet idüp kendü
hevâ vü hevesinde gezenlerin ve sefere me’mûr iken gelmeyenlerin dirliklerin yazup âhara arz
eyleyesin. Fî evâsıt-ı Ramazân sene 996.

[33]
Kars beylerbeyisine hükm ki;

Hâlâ Ahısha’da kal‘a binâ olunması ehemm-i mühimmâtdan olup ve senin kemâl ve
celâdet ü şecâ‘at ve fart-ı fehm ü firâsetine hüsn-i i‘timâdım olmağın Kars âsâkiri ile ve Kars
kulı ile ve Karaman âsâkiri ve Tarsus ve Sis sancağı beyleri ve zu‘âmâ ve erbâb-ı tîmârı ile sen
54
Ardahan’a varup emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Çıldır beylerbeyisi Ahmed -dâme ikbâluhû-ya mülâkī
olup hidmette bulunmağın emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda te’hîr itmeyüp Kars âsâkirinden ve Kars kulından atı ve topu ve yat u
yarağı mükemmel olanların vech ü münâsib gördüğin mikdârı âsâkir ile ve Karaman âsâkiri ile
ve Tarsus ve Sis sancağı beyleri ve âsâkiriyle Ardahan’a varup mûmâ-ileyh Ahmed -dâme
ikbâluhû-ya mülâkī olup mülâkat idüp müşârün-ileyh ile yekdîl ü yekcihet olup hüsn ittifak u
ittihâd ile Ahısha’ya varup vech ü münâsib gördüğünüz üzere Ahısha kal‘asın binâ eyleyüp bi-
inâyeti'llahi’l-Meliki’l-Allâm hızla itmâma irişdikden sonra sen Kars ve Karaman âsâkiri ile ve
Tarsus ve Sis sancakları [S. 26] ve erbâb-ı tîmâr ile avdet eyleyesin ama gidişde ve gelişde
âsâkiri muhkem zabt idüp re‘âyânın tarlaları çiğnenmeyüp ve terekelerin yedirilmeyüp ve müft
ü meccânen nesnelerin alıvirilmeyüp her ne olur ise narh-ı cârî üzere akçaları ile aldırdup bir
ferde zûlm u ta‘addî itdirmeyesin.

[34]
Kıdvetü’l-ümerâi'l-milleti’l-Mesîhiyye umdetü'l-küberâi't-tâifeti'n-Nasrâniyye Gürcistan
ümerâsından Bezine -hutimet âkıbetühû bi’l-hayr- tevkī‘-i refî‘-i hümâyun vâsıl olıcak ma‘lûm
ola ki kıdvetü'l-ümerâ'i'l-kirâm Çeçerek sancağı beyi Ahmed -dâme ulûvvuhû- mektûb
gönderüp senün için yarar ve şecâ‘at-şi’âr olup sancağı re‘âyâsıyla hulûs-ı fûâd ile bu cânibe
itâ‘at u inkıyâd eylemişdir deyü mutasarrıf oldığın Ude sancağı yurtluk ve ocaklık târikıyla
elinde ibkā olınmak recâsına arz itmeğin hakkında mezîd-i inâyetim zuhûra getürüp zikr olunan
sancağın yurtluk ve ocaklık tarîkıyla sana tevcîh ve inâyet olınmuşdur buyurdum ki;
Vusûl buldukda kemâ-kân sancağına mutasarrıf olup câdde-i sadakâtde sâbit-kadem ve
rasîh-dem olasın.

Sayfa: 27

[35]
‫ﻋﻠﯽ‬
Karaman beylerbeyisine hükm ki;

Canik alaybeyisi olan kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Abdülhâlim -zîde kadruhû- Fârisî


mektûblar tercümeye kādir olmağın seninle istikbâl hidmetinde olmak emr idüp buyurdum ki,
55
Mezbûrı kendünin birkaç âdemîsiyle istikbâl hidmetiyle alup gidüp vech ü münâsib
gördüğin hidmetlerde istihdâm eyleyesin.

[36]
‫ﺻﺎﺑﺮ‬
Tarsus Sancağı Beyi Mustafa -dâme ulûvvuhû-ya hükm ki,

Emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Karaman beylerbeyisi Mehmed -dâme ikbâluhû-ya istikbâl


hidmetine ta‘yîn olınmağın sen dahi sancağın askeriyle hidmet-i mezbûrede olmak emr idüp
buyurdum ki;
Hükm-i şerîfim vusûl buldukda te’hîr itmeyüp sancağın âsâkiriyle müşârün-ileyhin
yanına varup vech ü münâsib gördüği üzere hidmetde bulunasın.

‫اﺣﻣد‬
Mezbûr Tarsus Beyi Mustafa Bey girü umûmen sancağı âsâkiriyle serdârla eşmek içün
emr-i şerîf yazıldı. Fî 8 Ramazan sene 995.

Sayfa: 28

[37]
Karaman Beylerbeyisine hükm ki;

Dergâh-ı izzet-destgâhım müteferrikalarından mefâhirü'l-emâcid ve'l-ekârim Ferruh


Kethüdâ ve Ali kethüdâ ve Mustafa ve Ayâs ve Bostân ve Mehmed ve Hüseyin ve Hasan ve
diğer Mehmed ve Ahmed ve Pervîz ve diğer Pervîz cümle on iki nefer müteferrika ve Âsitâne-
i sa’âdetim çavuşlarından Hâce Ali Çavuş ve oğlu Abdülkerîm Çavuş ve Mehmed Çavuş ve
Mustafa Çavuş ve Çerkes Kāsım Çavuş ve Hüseyin Çavuş ve Sancakdar Ali Çavuş ve Tokatlı
Seydi Ali Çavuş ve Mehmed Çavuş ve Hüsrev Çavuş ve Ferhad Çavuş ve Piri Çavuş ve Ayas
Çavuş ve Ahmed Çavuş ve Çemenzâde Mehmed Çavuş ve Seydi Çavuş ve Tanrıvermiş Çavuş
cümle on yedi Çavuş senünle istikbâl hidmetine ta‘yîn olınmışdır buyurdum ki;
56
Müşârün-ileyhim müteferrikaları ve çavuşları vech ü münâsib gördüğin hidmetlerde
istihdâm eyleyesin.

Sayfa: 29

[38]
‫اﺣﻣد‬

Vilâyet-i Anadolı’da vâkı‘ olan kādîlara ve Anadolu beylerbeyisinin kā’im-makāmı


olup dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından olan Ahmed Çavuş'a hükm ki;

Emirü'l-ümerâ’i'l-kirâm Anadolu beylerbeyisi Hasan -dâme ikbâluhû- mektûb gönderüp


birkaç seneden berü şark cânibine sefer vâkı‘ olmağla Anadolu beylerbeyiliğinde vâkı‘ olan
sancakların zu‘âmâ ve erbâb-ı tîmârları ba‘zıları mücerred seferden kalmak için mukāta‘âta ve
bâzı mültezime kefîl olmağla ve ba‘zıları dahi birer husûs ile seferden kalup ve bu sene bedel
ile muhâfazaya kalmak memnû‘ iken birer tarîk ile seferden kalup ve ba‘zıları dahi eskiden
ekâbir kulı değil iken ba‘zı iltimâs ile kendüleri ekâbir defterine kayd itdirmekle seferden kalup
Anadolu âsâkiri gibi âsâkirden sefer-i hümâyûna cüz’î âsâkir gelmeğle hidemât-ı mühimme avk
u te’hîre kalduğı arz u i‘lâm eyledüğin eclden buyurdum ki;
Vusûl buldukda te’hîr itmeyüp sen ki müşârün-ileyh çavuşumsun her sancakda ne
mikdâr zu‘âmâ ve erbâb-ı tîmâr seferden kalup ne vechile ve ne asker ile seferden kalmışlardır
isimleri ve baş karyeleri ve yazularıyla ale’l-esâmî toprak kādîları ma’rîfetiyle her sancağın
sefer-i hümâyûna gelmeyen zu‘âmâ ve erbâb-ı tîmârı defter eyleyüp birer sûreti yazup kādîlar
ve sen ki çavuşumsun mühürleyüp serdâr-ı zafer-şi’ârıma gönderüp ihmâl ü müsâheleden
ziyâde hazer eyleyesin.

[39]
‫اﺣﻣد‬
Bulanık Sancağıbeyi olan Ahmed Bey’e hükm ki;

57
Baban olup Bitlis hâkimi olan cenâb-ı emâret-me’âb Şeref Han -dâmet me‘âliyehu-
mektûb gönderüp me’mûr olduğu muhâfaza hidmetinde dahi kendü yanında muhâfaza
hidmetine ta‘yîn olunmak recâ itmeğin buyurdum ki;
Vusûl buldukda bu sene mûmâ-ileyh baban yanında muhâfaza hidmetinde olup vech ü
münâsib gördüği hidmetlerde bezl-i makdûr eyleyesin.

Sayfa: 30

[40]
Erciş Sancağı Beyine ve kādîsına hükm ki;

Hâlâ Erciş kal‘asında mahfûz olan güherçile ne mikdâr var ise kira davarlarına tahmîl
olınıp Oltı baruthânesine gönderilmesin emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir ân ve bir sâ‘at te’hîr u tevakkuf itmeyüp kal‘a-i mezbûrede mahfûz
olan güherçileyi kira davarlarına tahmîl eyleyüp yanına kifâyet mikdârı âdem koşup mu‘accelen
Oltı baruthânesine gönderüp teslîm itdüresin ki mükârîlerin bî-kusûr akçaları Erzurum
hazînesinden virile husûs-ı mezbûr ehemm-i umûrdandır ihmâl ü müsâheleden ziyâde hazer
idesin.

[41]
Mâliyeden
Ahlat ve Adilcevaz ve Muş kādîlarına hükm ki;

Erciş kal‘asında mahfûz olan güherçilenin cümlesi Oltı baruthânesine tahmîl fermânım
olınmağla kira davarları lâzım u mühîmm olınmağın buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir ân ve bir sâ‘at te’hîr u tevakkuf itmeyüp taht-ı kazâlarunuzdan
kifâyet mikdârı kira davarları ihrâc idüp Erciş kal‘asına gönderesin ki varup zikr olınan
güherçileyi davarlarına tahmîl eyleyüp Oltı baruthânesine götüreler ve mükârîlerin akçası bî-
kusûr Erzurum hazînesinden virilür âna göre mukayyed olup ihmâl ü müsâheleden ziyâde hazer
idesin.

58
Sayfa: 31

[42]
(42 numaralı hükm üzeri çizilerek iptal edilmiştir)

[43]
(43 numaralı hükm üzeri çizilerek iptal edilmiştir)

Sayfa: 32

[44]
(44 numaralı hükm üzeri çizilerek iptal edilmiştir)

Sayfa: 33

[45]
…adem-i ihtimâmınıza haml olunup gereği gibi mes’ûl ve mu‘âteb olduğunuzdan
mâ‘adâ ol dahl idenlere siyâset olunmak mukarrerdir âna göre her birine tenbîh ü te‘kîd eyleyüp
harâcı virdükden sonra hüsn-i mu‘âmele üzere olup etrâf u cevânibden ve karyelerden Göri
kal‘asına Simon Han’ın re‘âyâsı sirke ve sâir zehâir getürdüklerinde narh-ı rûzî üzere akçaları
ile kal‘a ahâlîsine aldırup bir ferdi rencîde vü remîde itdürmeyesin.

Berdiğ Sultânı Ali Sultân


Şahsuvar Beyi oğlu

Gence hâkimi Zübeyir oğlu Halil Sultân oğlu Mehmed Han

Kaytak Sultânı Nazik Sultân

59
Şah Tahmasb’ın yüz başısı imiş
Şemseddinlü Beyi Alican Bey

Yirmi dört dimekle [ma‘rûf] oymağın zâbiti

Aras Beylerbeyisi Mustafa Paşa


Hâlâ Berdiğ Sultânı Ali Sultân zabt ider imiş.

Sayfa: 34

[46]
‫ﻋﻠ ﯽ‬
Tiflis Beylerbeyisi Ömer Paşa’ya hükm ki;

Hâlâ sana teslîm olunan hazîne-i Tiflis kullarından mevcûd olanlara işlemiş ulûfeleri
içün tevzî’ olınmak emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda neferatın ba‘zısı sılaya ve bazısı hidmete gitmişdir deyü ta‘allül ü
bahâne itmeyüp hâzine-i mezbûre Tiflis kullarından bi’l-fi‘l kal‘ada mevcûd olanların işlemiş
ulûfelerinden kaç kıstına kifâyet iderse tevzî‘ ü taksim idüp tesliyet ve irzâ idüp beher hâl bu
def‘a emrim üzere hızâne-i mezbûreyi neferâta tevzî‘ idüp avk u te’hîr olınmağla neferât
cânibinden şikâyet olınmakdan ihtirâz eyleyesin.

Sayfa: 35
(Sayfada hüküm bulunmamaktadır.)

[Bölü]k: 16
İbrahim
Yevm: 20
Müsellemân-ı Atîk-i Van
Diyarbekir
60
Sayfa: 36

[47]
Bugün Simon harâcının tetimmesin Bayındır Kethüdâ ile irsâl itmişdir.

[Yev]mü’l-Erbi‘â
Fî 4 Zi’l-hicce sene [9]96
Kurnay der-kurb-i Cebele, Ağcakal‘a

Hızâne-i âmiremin Erzurum cânibi defterdârı Mustafa -dâme ulûvvuhû-ya hükm ki;

Ümerâ-i Gürcistan’ın eşbehi olup Kartil ülkesine mutasarrıf olan cenâb-ı emâret-me’âb
eyâlet-nisâb rif‘at-iktisâb izzet-intisâb melikiyyü’l-fi‘âl melekiyyü’l-hisâl el mahfûfu bi-sunûfi
avâtıfi'llâhi'l-Meliki’l-Müste‘ân Mahmûd Han -dâme’t meâliyehu- atabe-i ulyâma ihtisâs ve
ilticâ itmeğin sermâye-i devlet ve pirâye-i re’fet ü izzet mülâhaza itmekle ülkesinde olan kavm-
i Nasârâ ve millet-i mesîhanın harâcını cem‘ idüp mukarrer âdemi ile serdâr-ı zafer-şi’ârıma
irsâl eyleyüp kendü dahi hulûs-ı fû’âd ile itâ‘at u inkıyâd idüp devlet-i aliyyeme müte‘allık nice
umûra mu‘temed olmağın hakkında mezîd-i avâtıf-ı aliyye-i padişâhâne ve mezîd-i avârıf-ı
seniyye-i şehinşâhânem zuhûra getürüp Erzurum hazînesinde kendüleri içün iki yüz elli bin
akça ve halîle-i muhteremesi içün dahi elli bin akça cem‘an yılda üç kere yüz bin akçe salyâne
virilmek emr idüp buyurdum ki,
Müşârün-ileyhimânın üç yüz bin akçe salyânelerin sâl-be-sâl Erzurum hazînesinden
mühürlü temessük ile gelen âdemlerine bî-kusûr teslîm idüp avk u te’hîrden ziyâde hazer idesin.

Sayfa: 37

[48]
Ruha Sancağı beyine hükm ki;

61
Emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Diyarbekir beylerbeyisi Mehmed -dâme ikbâluhu- mektûb
gönderüp livâ-i mezbûr kadîmden Diyarbekir üzerine eşegelmiş iken livâ-i mezbûrun zu‘amâ
ve erbâb-ı tîmârı Berakka(?) üzerine eşmeğe me‘mûruz deyü lâzım olan hidmet-i hümâyûnuma
kendü üzerine eşmeyüp ihmâl üzerelerdir deyü girü üslûb-ı sâbık üzere Diyarbekir üzerine
eşmek bâbında emr-i şerîfim recâsına arz itmeğin min-ba‘d dahi Diyarbekir üzerine eşmek emr
idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda min-ba‘d Diyarbekir üzerine eşüp vâkı‘ olan husûslarda müracâatı
müşârün-ileyh -dâme ikbâluhû-ya eyleyüp hidemat-ı hümâyunûmda bezl-i makdûr ve sây-ı nâ-
mahsûr eyleyesin.
Mustafa Çavuş getirmişdir.

Sayfa: 38

[49]
(49 numaralı hüküm üzeri çizilerek iptal edilmiştir)

Sayfa: 39
(Sayfadaki metin iptal edilen hükmün devamıdır)

Sayfa: 40
(Sayfadaki metin iptal edilen hükmün devamıdır)

Sayfa: 41
(Sayfadaki metin iptal edilen hükmün devamıdır)

Sayfa: 42
(Sayfadaki metin iptal edilen hükmün devamıdır)

Sayfa: 43
(Sayfadaki metin iptal edilen hükmün devamıdır)

62
Sayfa: 44

[50]
‫ﻣﺤﻤﺪ‬

Batum beylerbeyisi olup Göri muhâfazasında olan Ferhâd -dâme ikbâluhû-ya ve Göri
beylerbeyisine hükm ki;

Hâlâ kıdvetü’l-ümerâ’i’l-milleti’l-Mesîhiyye Zegem hâkimi Aleksandre Han mu‘teber


âdemi ile serdâr-ı zafer-şi’ârıma mektûb gönderüp cenâb-ı emâret-me’âb Simon Han’a mülâkat
idüp müşârün-ileyhi dahi kendü gibi harâcgüzâr eyleyüp be-her vechile mûti‘ ü münkād oldığın
bildirüp ve Simon Han dahi mu‘teber âdemi ile mektûbunu gönderüp envâ‘-ı sadâkat ü ihlâs
arz eyleyüp harâcın hâlâ gönderecek olup memleket ve re‘âyâsına dâhl olunmamak bâbında
emr-i hümâyûnum taleb itmeğin buyurdum ki;
Vusûl buldukda eğer müşârün-ileyh Simon Han hâlâ harâcın virüp hulûs-ı niyet ve safâ-
yı akîdet ile südde-i sâadetime inkıyâd u itâ‘at iderse min-ba‘d müşârün-ileyhin ülkesine ve
kendüye ve ehl u iyâline ve aznavurlarına ve re‘âyâsına ve oğullarına ve bi’l-cümle ülkasında
sâkin olanların büyüğüne ve küçüğüne Göri kal’asında olan gāzî kullarıma dahl u ta‘arruz
itdürmeyüp rencîde vü remîde itdürmeyesin şöyle ki; Simon Han hâracı virüp aznavurları kendü
hâllerinde olup mâbeynde olan şurûta ri‘âyet eyleyeler dahi bu cânibden ülkasına ve re‘âyâsına
fermân-ı hümâyunûma muhâlif dahl u taarruz oluna sizin (hüküm yarım bırakılmış)

Sayfa: 45

[51]

[Yev]mü’l-ehad
Fî 17 Zilhicce Sene [9]96
Hasankal’ası

Divriği ve Dârende kādîlarına hükm ki;

63
Bu sene-i mübârekede emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Zûlkadriye beylerbeyisi Mehmed -dâme
ikbâluhû-ya zikr olınan beylerbeyiliği umûmen ümerâ-i nâmdâm ve zu‘amâ ve erbâb-ı tîmârı
ile zikr olınan kādîlıklar kışla ta‘yîn olınmışdır buyurdum ki;
Müşârün-ileyh zikr olınan ümerâ ve zu‘amâ ve erbâb-ı tîmâr ile her kangınızın taht-ı
kazâsında kışlamak murâd idinür ise lâzım olan zâd u zevâda ve zahîre ve arpasın akçeleri ile
tedârük ve ihzâr itdürüp bir nesneye müzâyaka çekdürmeyüp müte‘addid evleri olmayanların
ehl u iyâlleri üzerine kimesneyi kondurmayup ve müft ü meccânen nesnelerin aldırmayup bir
ferde zulm u te‘âddi olunmakdan be-gāyet hazer eyleyesin.

[52]
‫اﺣﻣد‬

Ruûm beylerbeyisine hükm ki;

Yanında olan umûmen zu‘amâ ve erbâb-ı tîmâr ve âdemlerinle hâzır u müheyyâ olman
emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda yanında olan zu‘amâ ve erbâb-ı tîmâr ile hâzır u müheyyâ olasın ki bir
emr-i şerîfim dahi varup ne hidmet emr olınır ise mûcibiyle amel eyleyesin.

Sayfa: 46

[Yev]mü’l-isneyn
Fî 23 Zilhicceti’ş-şerîfe sene [9]96

[53]
Bugün ikindi divânında Tebriz’den Mirza beği geleceği haberi geldi.

Diyarbekir beylerbeyisine hükm ki;

Hâlâ mâh-ı Zilhicce’nin yirmi dördüncü gününde mukaddemâ Kazvin’e giden Cemşîd
Çavuş ile Şah oğlu Mirza Haydar’ın kapucubaşısı dört kızılbaş ile Erzurum’a gelüp serdâr-ı
zafer-şi’ârıma mülâkī olup Şâh’dan ve vekîli Mirza Mehmed’den nâme ve mektûb getirüp Şâh
64
oğlu Haydar Mirza Kazvin’den çıkıp bu cânibe gelmek üzere olup mezbûr kapucubaşı Mirza
içün hâlâ Erdebil’e gelmişdür deyü haber virüp istikbâle beylerbeyi ta‘yîn olınmasın taleb
eyledi, İmdi mukaddemâ dahi istikbâl hidmetine sen ta‘yîn olınmışdın buyurdum ki,
Vusûl buldukda te’hîr itmeyüp yarar âdemlerinle ale’t-ta‘cîl doğru Nahcivan câniblerine
varup Mirza’yı istikbâl idüp menâzil ü merâhiline rağbet ve cemâ‘atlerine dakīka fevt itmeyüp
envâ‘-ı ta’zîm ü tekrîm ile vech ü münâsib gördüğün yoldan doğru Erzurum’a gidesin.

Sayfa: 47

[54]
Revan beylerbeyisi Hasan Paşa’ya mektûb-ı şerîf ki;

Mâh-ı Şevvâlü’l-mükerremin dokuzuncu güni ki yevmü’l-hâmisdir, umûmen âsâkir-i


İslâm ile Gence’ye dâhl olup Gence’de kal‘a binâsına mübâşeret olınıp muttasıl etrâf u
cevânibden vilâyet-i Karabağ’ın beyleri ve beyzâdeleri ve melikleri ve re‘âyâsı ve sâir âyân ve
eşrâfı gelüp itâ‘at edüp yerlü yerinde temekkün eyleyüp mâh-ı mezbûrun on altıncı gününde
Karabağ oymakātından yirmi dört oymağının hâkimi olup Berdağ sultânı olan Ali Sultân beş
altı yüz nefer atlusı ve kös ve nekkâresi ve borusu ve zeni ile ve umûmen yirmi dört oymağı ile
ve kaçı oymağından Girgecelü(?) oymağının zâbiti olan Zeynel Bey dahi cümle oymağı ile
gelüp ve Karamanlu beylerinden Mir Hasan ve Mirim Bey’in oğlu tevâbi‘i ile gelüp itâ‘at u
inkıyâd eylemişlerdir ve Şirvan’da olan Vezîr Ca’fer Paşa hazretleri dahî Şirvan’da olan beyler
ve hayli asker ile ve Eriş beylerbeyisi Pertal oğlu Mustafa Paşa ile mâh-ı şevvâlin on beşinci
gününde tevâbi ile Gence’ye dâhil olup muttasıl leyl u nehâr kal‘a binâsındayuz ümmîddir ki
Hak celle ve a’lâ azzühû müretteb suhûlet ile itmâma irişdirmek müyesser ola ve Gence’den
Hudaferin köprüsüne ve Berküşâd’a varınca beş altı menzil bir olup a‘lâ sancaklar olacak
yerlerdir bu takdirce Berküşâd câniblerinde dahi yarar beylerimiz olup kızılbaşın kadem-i şûmı
ol câniblerden dahi münkati‘ olmak lâzım u mühîm olmağın Makü sancağı Beyi Mahmudî İvaz
Bey ile Bâyezîd kal‘ası sancağı beyi Şehsuvâr Bey’e ahkâm-ı şerîfe yazılup Berküşâd
semtlerinde a‘lâ sancaklar virilmek tasmîm olunmuşdur, [S. 48] İmdi müşârün-ileyhâyı kavî
tedârükle ve cümle aşîretleri ile ve lâzım oldığı mikdârı zahîreleri ile ordu Made’den mi yoksa
Orut üzerinden mi olur her kangı yol âsân ise ol yoldan Berküşâd’a gönderesiz ve müşârün-
ileyhâdan mâ’adâ ba‘zı kudretlü ve kuvvetlü sâhib-i aşîretler olup ol câniblerde sancağa tâlib
olurlar ise hemân aşîretleri ve zahîreleri ile Berküşad câniblerine gönderüp ma‘mûr u âbâdân
65
itmeğe sa‘y-i cemîl ve hüsn-i ihtimâm eyleyesin ve Hızır Bey’in dahi gaflet üzere olmayup
Nahcivan’da dirlik ve cem‘iyyet üzere olup Kazvin’e ve Tokmak ordusuna yarar câsûslar
gönderüp Şâh’ın ahvâlinden ve Tokmak’ın efkâr-ı fasîdesinden her neye vâkıf ve muttalî
olursanuz mu‘accelen bu cânibe i‘lâm eyleyesiz ve bi’l-fi‘l Tokmak ne mahalldedür piyâde
oğlu Şahkulı Sultân'la bir yerde midür ve Erdebil Hânı Mehdîkulı Han dahi ne yerdedür ve ne
tedârük üzerelerdir bir cem‘iyyet ve tedârükleri var mıdır ve Ordubâd'dan aşağa Aras'ın bu
cânibinde kızılbaş kalmış mıdır var ise ne oymakdandır ve başları buğları kimdir ve ne mikdâr
kızılbaş vardır tamâm ma‘lûm idinüp dahi tafsîli ile sıhhati ile bu cânibe bildüresin ve mâh-ı
Şevvâlin yedinci gününde Şemkür kurbunda Zegem çayı dimekle ma‘rûf mahallde Şamlu Ali
Bey elçilik ile Şah’ın nâmesin ve Mürşid Kulı Hân’ın mektûbın getürüp nâmede ve mektûbda
şehzâde gönderilmesi yazılmış biz dahi mezbûr Şamlu Ali Bey’i beylerbeyileri huzûruna
getürdüp eğer yirmi güne değin Kazvin’e varup şehzâdenin Kazvin’den çıkıp bu cânibe avdet
etdüği haberin ber-mûtemedün-aleyh ak sakallı mu‘teber âdemle Gence’ye gönderüp bize i‘lâm
idersünüz âsâkir-i İslâm’ı Erdebil’e azîmetden men’ u def itmek kābildir ve illâ sonra her ne
olur ise bizden bilmeyesiz deyü cevâb virdüğünüzde mezbûr Şamlu Ali Bey bu minvâl üzere
ta‘ahhüd idüp bu uslûb üzere Şamlu ve Mürşid Kulı Şah’a dahi mektûblar yazılup elçi Şamlu
Ali Bey’e teslîm olınıp mezbûr elçi mâh-ı Şevvâl’in on üçüncü gününde Gence’den Kazvin’e
getürdülüp şehzâdeye Erdebil Beylerbeyi ile [S. 49] irsâl edesiz deyü nâmede ve mektûbda
yazılmağla bu cânibden Mehdi Kulı Han’a dahi mektûb irsâl olınıp ve Tokmak Muhammedî
Han dahi bu muhlisinize mektûb yazup bir mu‘teber âdemîsine virüp mezbûr elçiye koşup bu
cânibe göndermeğin Tokmak’a dahi şehzâde husûsunda ve sâir ahvâli müştemil bir mufassal
mektûb yazılup âdemîsiyle gönderilmişdir mezbûr elçi Gence’den gitdüği zamanda Tokmak’a
uğrayup ândan Kazvin’e gidecek idi, İmdi Tokmak ordusuna yarar câsûslar gönderüp Şamlu
Ali Bey bu cânibden Tokmak’a varup buluşdukda ne söylemişler ve ne mertebeye karâr
virmişlerdir câsûslarınız her ne haber getürürler ise ale’t-ta‘cîl bu cânibe arz u i‘lâm itmeğe
sa‘y-i cemîl ve hüsn-i ihtimâm eyleyesin ve hâlâ Revan’a üç bin mehâr deve ile nüzül geldüği
i‘lâm olındı, İmdi bu cânibde nüzüle şiddet-i ihtiyâc vardur yararlu âdemler koşup Revan’a
gelen nüzüli kangı yoldan münâsib ise mu‘accelen bu cânibe gönderesin.

[55]
Şam Yeniçeri Ağası Hasan -dâme mecdûhû-ya hükm ki;

66
Sen yarar ve şecâ‘at-şi’âr oldığın eclden hakkında mezîd-i inâyetim zuhûra getürüp işbu
sene [9]96 Şevvâlinin yirminci gününden Gence kal‘ası muhâfazasında kalmak üzere Siverek
sancağın iki yüz otuz bin akçe hasları ile sana tevcîh u inâyet idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda te’hîr itmeyüp şimdiden Gence’de kalmak tedârükin görüp ve sancağın
âdemin gönderüp

Sayfa: 50
(Sayfa boş bırakılmıştır.)

Sayfa: 51

[56]
… husûsunda ve sâir ahvâli müştemil bir mufassal mektûb yazılup âdemesiyle
gönderilmişdir mezbûr elçi Gence’den kendüki zamanda Tokmak’a uğrayup ândan Kazvin’e
gidecek idi, İmdi Tokmak ordusuna yarar câsuslar gönderüp Şamlu Ali Bey bu cânibden
Tokmak’a varup buluşdukdan ne söylemişler ve ne mertebeye karar vermişler câsuslarınız her
ne haber getirirler ise ale’t-tâcil bu cânibe arz u i‘lâm etmeğe sa‘y-i cemîl ve hüsn ihtimâm
eyleyesiz ihâlen Revan’a üç bin mehhar deve ile nüzûl geldüği i‘lâm olındı, İmdi bu cânibden
nüzûle eşedd-i ihtiyâc vardur yarar âdemler koşup Revan’a gelen nüzûlün kangı yoldan
münâsib ise mu’accelen bu cânibe gönderesiz.

[57]
Şam Yeniçeri Ağası Hasan -dâme mecdûhû-ya hükm ki;

Sen yarar ve şecâat-şi’âr oldığın ecilden hakkında mezîd-i inâyetim zuhûra getürüp işbu
sene 96 Şevvâlinin yirminci gününden Gence kal‘ası muhâfazasında kalmak üzere Siverek
sancağın iki yüz otuz bin akçe haslar ile sana tevcîh ve inâyet idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda te’hîr itmeyüp şimdiden Gence’de kalmak tedârikin görüp ve sancağına
âdemin gönderüp (hüküm yarım bırakılmış)

Sayfa: 52
67
[58]
hıfz u hırâset etdüresin.
Anadolı beylerbeyisine hükm ki;

Bundan akdem Bosna beylerbeyiliğine tâbi‘ Kurbe? azebleri ağası olan ve dârende-i
fermân-ı vâcibü’l-iz‘ân kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Hasan -zîde kadrûhû- yarar ve emekdâr
olmağın Gence kal‘ası azeblerine yevmi (boşluk) akçe ulûfe ile ağa olmasın emr idüp buyurdum
ki,
Mezbûr Hasan -zîde kadrûhû-yu kal‘a-i mezbûre azeblerine yevmi (boşluk) akçe ulûfe
ile ağa ta‘yîn idüp ağalık hidmetine istihdâm eyleyesin.

Bir sûreti

[59]
Anadolu beylerbeyisine hükm ki;

Rumili zu‘amâsından dârende Hasan -zîde kadrûhû- yarar ve şecâ‘at-şi‘âr ve emekdâr


ve ihtiyâr olup Rumilinden yarar gönüllü yiğitler yazup bu sene sefer-i hümâyûnuma alup
gitmekle müceddeden binâ olunan Gence kal‘asında vâkı‘ olan kol ağalıklarının birini tevcîh
idesin deyü südde-i sa’âdetimden serdâr-ı zafer-şi’ârıma hitâben emr-i şerîf irâd itmeğin Gence
kal‘asında olan kul karındaşları yevmi (boşluk) akçe ulûfe ile ağa olmasın emr idüp buyurdum
ki;
Mezbûr Hasan -zîde kadrûhû-yu kal‘a-i mezbûre kul karındaşları yevmi (boşluk) akça
ulûfe ile ağa ta‘yîn idüp ağalık hidmetinde istihdâm eyleyesin.

Sayfa: 53

[60]
Tehir oluna
Tebriz muhâfazasında olan Vezîr Ca’fer Paşa’ya hükm ki;

68
Tebriz muhâfazasında olan kapum kulları defterleriyle Âsitâne-i sa‘âdetime
gönderilmesin emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda Tebriz muhâfazasında olan cümle kapum kullarını defterleriyle südde-
i sa‘âdetime gönderüp Tebriz kal‘asında alıkomayasın.

[61]

(61 numaralı hüküm üzeri çizilerek iptal edilmiştir)

Sayfa: 54

[62]
Şehrizol beylerbeyisine [hükm ki;]

Oldur ki bu muhassılınız ûmûmen âsâkir-i İslâm ile Gence’de kal‘a binâsı üzere iken
mâh-ı Şevvâlin on beşinci gününde âdemlerinizden Bektaş Çavuş vâsıtasıyla mektûb-i
mergūbunuz vârid olup Erdelan hâkimi olan Timur-ı bî-nûr Şahvirdi Han elde girift olmağla
siz Sehrânî Süleymân Bey ve Bane hâkimi Süleymân Bey ve Karadağ hâkimi İsmâil Bey ile ve
Şehrizol ümerâsı ve âsâkiriyle Timur'un kal‘ası üzerine teveccüh ü azîmet eyledüklerin arz
eylemişsin ve dahi her ne ki i‘lâm ü inhâ olmış ise cemî‘ân mâlûmumuz olmışdır el-hamdü
li'llâhi te‘âlâ hemîşe devlet-i aliyyeye hayr-hâh olmayanlar esîr ü giriftâr ve mahzûl ü makhûr
olmakdan hâlî olmayalar, İmdi göresin bolay ki inâyet-i Hakk’la Timur-ı menkûbun kal’asın
suhûletle ele getürüp feth u teshîrine sa‘y-i cemîl eyleyesin ve Sehrânî Süleymân Bey’in sizinle
ittihâd ü ittifâk üzere oldığından kemâl-i mertebe haz eylediği berhûrdâr olsun cümle emirlerile
yüzleri ak olsun inşâ’a’llâhü te‘âlâ emekleri ve zahmetleri zâyi‘ olmayup uğur-ı hümâyûn-ı
pâdişâhîde zuhûra gelan hidemât-ı mebrûreleri mukābelelerinde envâ‘-ı ri‘âyete mazhar
olmaları mukarrerdür âna göre her birine hüsn-i istimâlet viresiz ve Şahverdi Han eğer şimdiye
değin Timur'ı Bağdad'da olan Vezir Sinan Paşa hazretleri göndermişler ise nûrun âlâ nûr
inşâ’allahü’l-e‘azz ânların dahi bu hidmetleri zâyi‘ olmayup mahallinde pâye-i serîr-i âlâya
hüsn-i terbiye olınır eğer henüz göndermemişler ise Âsitâne-i sa’âdetime sadâkat ü ihlâs üzere
olup Timur'ı kayd-ı bend ile ve yâhûd başı bu cânibe gönderirler ise her ne var ise kādir olduğu
kadarca husûle getürmeye sa‘y u ihtimâm eyledüğünüzde iştibâh itmeyeler bu minvâl üzere
69
kendü cânibinizden mektûb yazup bir mu‘temed âdeminiz ile müşârün-ileyhe gönderdüp her
ne haber vârid olır ise ale’t-tâcil bu mahallde arz u i‘lâm itmeğe sa‘y-i cemîl eyleyesiz.

Sayfa: 55

[63]
‫اﻓﺘﺤﺎر‬
‫اﺣﻣد‬
Silistre sancağı beyi Hüseyin -dâme izzûhû-ya hükm ki;

Hâlâ serdâr-ı zafer-şi’ârım bir cânibe ılgara teveccüh idüp ve sen yarar ve şecâ‘at-şi’âr
oldığın ecilden ılgara ta‘yîn olınan cümle Rumili âsâkirine başbuğ ta‘yîn olınmuşsundur
buyurdum ki;
Hükm-i şerîfim vusûl buldukda cümle Rumili beylerini ve alaybeylerini ve zu‘amâ ve
sipâhîlerini yanına getürdüp yollarda perîşân yürütmeyüp ve menâzilde perâkende konmayup
ve mûmâ-ileyh serdârım emr itmeyince kendü muktezânuz üzere bir cânibe gitmeyüp dâimâ
serdârımın emrine göz kulak tutup her ne hidmet emr iderse bilâ-tevakkûf icrâ idüp ihmâl u
müsâheleden ziyâde ihtiyât eyleyesin ve yollarda gider iken alay ile ve cem‘iyyet ile gidüp bir
mahallde bir nesne zuhûr eyledüği gibi serdârıma mürâcâat itmeyince hareket ve hücûm
itmeyüp ve âdânın mekr u hîlesinden ve pususundan gāfil olmayup bâsîret ü intibâh üzere olasın
cümlenüzü cenâb-ı Rabbü’l-izzetin lütf u inâyetine ısmarlamışımdır Hakk te‘âlâ her yerde
mu‘în ü zahîriniz olup envâ‘-ı yüz aklıklarına mazhar olasın.

Sayfa: 56

[64]
Şirvan muhâfazasında olan Rum Hasan Paşa’ya hükm ki;

Bundan akdem Zegem hâkimi Aleksandre Han sadâkat ve ihlâsla hidmet idüp geçen
sene harâcın virmekde ol mukâbelede Senir’e tâbi‘ birkaç pâre karyeler inâyet olınmışidi hâlâ
müşârün-ileyh harâcın göndermekde tereddüt üzere oldığı i‘lâm olınmağın buyurdum ki;

70
Müşârün-ileyh Aleksandre Han bi'l-fi‘l harâcın serdâr-ı zafer-şi’ârıma göndermeyüp
ta‘allül ü bahâne ider ise ol karyeleri Aleksandre Han’ın âdemlerine zabt itdürmeyüp havâss-ı
hümâyûnum içün zabt itdüresin.

[Yev]mü’s-selâse
Fî 11 Zi’l-hicce Sene [9]96 Kars

[65]
‫ﻋﻠ ﯽ‬
Rum beylerbeyisine hükm ki;

Bundan akdem sana südde-i sa‘âdetimden hükm-i şerîfim gönderilüp beylerbeyiliğine


müte‘allık olan ümerâ-i namdâr ve zu‘amâ ve erbâb-ı tîmâr ile Revan’da kışlarsın deyü
fermânım olmışidi hâlâ Kars’da kışlamak emr idüp buyurdum ki;
Emr-i celîl'ü'l-kadrim mûcibince Kars’da kışlayup etrâf ü cevânibe göz kulak dutup
bâsîret ü intibâh üzere olasın.

‫ﻋﻠ ﯽ‬
Bir sûreti;
Zûlkadriye beylerbeyisine Hınıs’da kışlamak.

Sayfa: 57

[66]
Bu dahi
Çıldır beylerbeyliğinde vâkı‘ olan ümerâya hükm ki,

Ahısha kal‘ası muhâfazası mühimmâtdan oldığından ma‘âdâ ol serhâdlerde hâlâ


hidemât-ı mühimmede vâkı‘ olmağın cümlenüz bi’z-zât yarar ve müsellâh cebelüleriniz ile ve
piyâdeleriniz ile Ahısha kal‘asına varmanuz emr idüp buyurdum ki;

71
Vusûl buldukda te’hîr itmeyüp yarar ve müsellah cebelü ve piyâdeleriniz ile ve vâfir ü
müstevfâ zahîrenüz ile ale’t-ta‘cîl Ahısha’ya varup eğer kal‘a-i mezbûrenin hıfz u hırâsetinden
ve eğer ol serhâdlerde vâkı‘ olan hidemât-ı mühimmede emirü’l-ümerâ’i’l-kirâm Çıldır
beylerbeyisi Ahmed -dâme ikbâlûhu- vech ü münâsib gördüği üzere edâ eyleyüp eyyâm-ı şitâdır
bir vecihle ta‘allül ü bahâne itmeyüp hemân ta‘cîl ale’t-ta‘cîl varup yetişesin şöyle ki; hükm-i
şerîfim varduğı günün irtesi çıkup Ahısha’ya müteveccih olmayasın bir vechile özrünüz makbûl
olmayup ve azl-i ebedî ile konulmayup eşedd-i ikāba mazhâr olmanuz mukarrerdir âna göre
mukayyed olasın.

(Cümlesin defter emînine tâbi‘ Mehmed Çavuş alup gitmişdir.)


Fî 5 S. sene 996.

Bir sûreti
Oltu ve Ardanuç ve Şavşad ve Pertekrek ve Livâne ve Posthov ve Ahilkelek ve Hertvis
sancakları beylerine başka başka emr-i şerîfe yazılmışdır.

[67]
‫س‬
Erzurum’dan Meraga’ya varup gelince yol üzerinde vâkı‘ olan beylere ve kādîlara hükm
ki;

Hâliyâ bir mühîmm ve mu‘accel husûs içün dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından kıdvetü'l-
emâsil ve'l-akrân Mustafâ çavuş -zîde kadruhû- ulağla irsâl olınmuşdur buyurdum ki;
Hükm-i şerîfimle her kangınızın taht-ı hükûmetine dâhil olursa kendüye ve üç nefer
âdemîsine ulak bargîri tedârik itdürüp ber-vech-i isti‘câl gönderüp maslahat avk u te’hîr
olmakdan hazer edesiz.

Sayfa: 58

[Yev]mü’l-isneyn
Fî 5 Saferi’l-muzaffer sene [9]96
Erzurum
72
[68]
Muradpaşalı Ali Çavuş gitmişdir.
Revan ve Nahcıvan beylerbeyisine hükm ki,

Mektûb gönderüp hâlâ melâhide-i makhûreden hayli kızılbaş mabeynde olan sulha
muhâlif Orut kal‘asından berü geçip Sisyan’da ikāmet idüp fitne vü fesâda mübâşeret
eyledüklerin arz eylemişsin ve dahi her ne ki arz u i‘lâm itmiş isen mufassalen ma‘lûm olmışdır,
imdi bundan akdem sana mü’ekked ahkâm-ı şerîfe gönderüp Nahcivan ve Orut ve Ordubad ve
Alınca(?) ve sâir ol serhâdlerde olan kılâ‘a mümkin oldığı kadar zahîre gönderüp ve sen dahi
eğlenmeyüp mu‘accelen Nahcivan’a varup hidmet üzere olasın deyü emrim olmışidi ol emrim
âlâ mâ-kâne mukarrerdür buyurdum ki,
Ali Çavuş vusûl buldukda bir ân ve bir sa‘ât te’hîr u terâhî itmeyüp emr-i sâbıkım
mûcibince ta‘cîl ale’t-ta‘cîl Nahcivan’a varup beyleri ve âsâkiri ve kul tâifesini yanına cem‘
idüp dernek ve cem‘iyyet üzere olup fi’l-vâki‘ kızılbaş tâifesini sulhe muhâlif kat‘ olunan
sınırdan berü geçüp fitne vü fesâda mübâşeret eylemişler ise ve bi’l-fi‘l dahi sınırdan berüde
ikāmet itmişler ise sen dahi vech ü münâsib gördüğin üzere [S. 59] def-i mazarratları bâbında
bezl-i makdûr ve sa‘y-i nâ-mahsûr eyleyesin ve Hoşab sancağı beyi Mahmûdî Şîr Bey ve
Çaldıran sancağı beyi Zenbilli Nazar Bey ve bunlardan mâ’adâ umûmen beylerbeyiliğine tâbi‘
olan sancakbeyleri ale’t-ta‘cîl sancakları askerleriyle Nahcivan’a varup dernek ve cem‘iyyetde
olup vech ü münâsib gördüğin üzere hidmetde ve yoldaşlıkda bulunmaları içün mü’ekked
ahkâm-ı şerîfe yazılup mukdim çavuşlar ile irsâl olınmışdır her kangısı Nahcivan’a geç varılur
ise arz eyleyesin ki sancağı alınmağla konulmayup eşedd-i ikāba mazhâr olalar.

Ve Ali Çavuş'a Revan’a varup gelince ulak hükmü yazasın.

Sayfa: 60

[69]
Oltu sancağı beyine hükm ki;

73
Hâlâ livâ-i mezbûrun zu‘amâ ve erbâb-ı tîmârı ile Ahısha kal‘asına varup Çıldır
Beylerbeyisi olan emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Ahmed -dâme ikbâlûhu-ya mülāki olmağın emr idüp
buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir ân ve bir sa‘ât te’hîr u terâhî itmeyüp sancağının zu‘amâ ve erbâb-ı
tîmârı ile müretteb ü mükemmel düşman yarağıyla ve kifâyet mikdârı zahîreniz ile ta‘cîl ale’t-
ta‘cîl kalkup Ahısha kal‘asına varup mûmâ-ileyh Ahmed Paşa’nın vech ü münâsib gördüği
üzere hidmetde ve yoldaşlıkda bulunasın şöyle ki; emr-i şerîfim varduğı gibi umûmen sancağın
zu‘amâ ve erbâb-ı tîmârı ile mahall-i me’mûra müteveccih olmayup eyyâm-ı şitâdır deyü illet
ü bahâne eyleyesiz azl-i ebedî ile konulmayıp envâ‘-ı ikāba mazhar olman mukarrerdür âna
göre mukayyed olasın.

‫ﺣﺳن‬
Bir sûreti;
Penek sancağı beyine

‫ﻣﺣﻣد‬
Bir sûreti
Mamervan sancağı beyine

‫س‬
Bir sûreti;
Tortum sancağı beyine

Sayfa: 61

[70]
‫اﺣﻣد‬
Diyarbekir beylerbeyisine ve ve Amid kādîsına ve hızâne-i âmirenin Diyarbekir cânibi
defterdârı Nûh -dâme ulûvvuhû-ya hükm ki;

Sen ki defterdârsın mektûb gönderüp hâlâ Tebriz ve Van ve Şehrizol ve Bitlis ve


Adilcevaz ve bâzı kılağı dahi mevâcibleri içün Diyarbekir hızânesinde bir nice yük akçe taleb
74
olınıp hâlâ Diyarbekir hâzinesinde bir akçe ve bir habbe olmayup sâbıkā Deyr u Rahbe
beylerbeyisi olan Abdurrahman Bey üzerinde elli yük akçe ve sâbıkā boz ulus emini olan Ağsak
Haydar Bey ve sâbıkā Harburud(?) beyi olan Mahmûd Bey ve sâbıkā Samsad beyi olan
Süleymân Ahmed Bey ve Mestan(?) beyi olan Behlül Bey dahi yüz yükden ziyâde ve bâzı
ümenâ ve ummâlde dahi küllî mâl-ı mîri olup cem‘ u tahsîli içün her birine çavuşlar ve havâleler
gönderile ki her biri varan çavuşa ve havâlelere görülmeyüp da‘vet eyledüklerinde dahi
gelmeyüp fitne vü fesâda mübâşeret eyledüklerini arz u i‘lâm eyledüğin ecilden buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir ân ve bir sa‘ât tevakkuf itmeyüp mezbûrları şer’i şerîfe davet idüp
üzerlerinde olan mâl-ı mîriyi talep eyleyesin ânun gibi mezbûrlar şer’i şerîfe da‘vet olındıkda
gelüp itâat-i şer’ itmeyüp mâl-ı mîriyi virmekte taâllûl u terâhî ve harb-i kıtâle mübâşeret iderler
ise demleri hederdir olan mâl-ı mîriyi kendülerden ve esbâb ve emlâklarından ve vefâ etmez ise
kefillerinden bi-kusûr cem‘ u tahsîl eyleyüp aslâ defterlerine bir akçe ve bir habbe bâki
kodurmayasın şöyle ki; mezbûrları ele getürüp mâl-ı mîriyi taleb eyledüklerde ve birinde taâllûl
ve terâhî iderler ise muhkem habs idüp mâl-ı mîriyi bi-kusûr cem‘ u tahsîl itmeden mezbûrları
aslâ habsden ıtlak eylemeyesin.
(yanda: Diyarbekir’de umûmen zeâmet ve tîmâra ve sâir dirliğe mutasarrıf olanlardan
ve hisar erenlerinden tüfeng-endâz ve kifâyet mikdârı âdem ihrâc idüp ve kifâyet itmez ise il
erleri mukarrerdir?)

Sayfa: 62

[71]
Sâbıkā Musul beylerbeyisi Ahmed Paşa’ya ve sâbıkā Siird sancağı beyi olan Zeynel
Abidin bile(?) hükm ki;

Hâlâ Tebriz kal‘asında olan kul tâifesi ve sâir kılağ neferâtının mevâcibleri içün küllî
akçe lâzım ve mühimm olup hâlâ Diyarbekir hızânesinde mevcûd bir akçe hâzine olmayup
zimmetinde küllî mâl-ı mîri olduğu i‘lâm olınmağın buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir ân ve bir sâ‘at tevakkuf itmeyüp zimmetinde ne mikdâr mâl-ı mîri
var ise hâlâ hızâne-i âmirenin Diyarbekir câbi defterdârı olan kıdvetü'l-ümerâ-i ve'l-ekâbir Nûh
-dâme ulûvvûhu-ya bî-kusûr teslîm eyleyüp ve zimmetinde mâl-ı mîriden bir akçe ve bir habbe
bâki alıvirmeyüp şöyle ki; zimmetinde olan mâl-ı mîriyi mu‘accelen dâhl-i hâzine eylemeyesiz
bir vechle özrünüz makbûl değildir bu husûsda mûmâ-ileyh defterdârın … şikâyetini müstemîr
75
ve müessîr bilüp ihmâl ve müsâhele ve zimmetinde olan mâl-ı mîriden bir akçe ve bir habbe
bâki alıvirmekden ziyâde hazer idesin.

Bir sûreti;
Sâbıkā Harburud beyinden Alaaddin Bey’e

Bir sûreti;
(boşluk)

Sayfa: 63

[72]
gaflet üzere olmayasın ve ne vechle tedârik eyledüğin ve her kal‘ada mevcûd ne mikdâr
zahîre ve barut ve yat u yarak ve neferât vardur ve hâlâ her birine mukarrer zahîre
gönderilmişdir mu‘accelen yazup serdâr-ı zafer-şi’ârıma arz u i‘lâm eyleyesin.

‫اﺣﻣد‬
Bir sûreti;
Kars Beylerbeyisi Hızır Paşa’ya
Lori ve Tumanis kal‘aları yoklama tasarruf ile yazıla.

Sayfa: 64

[73]
Penek sancağı beyi (boşluk) -dâme izzûhû-ya hükm ki;

Hâlâ Ahısha cânibinde hidmet olmağla livâ-i Kars’dan ihrâc olınıp Çıldır üzerine eşmek
emrim olmışdır buyurdum ki;
Vusûl buldukda min-ba‘d Çıldır beylerbeyisi ile eşüp livâ-i mezbûr Kars’a eşegelmişdir
deyü ta’âllûl ve bahâne eylemeyesin.

76
[74]
Bu dahi
Yanya ve Mergava ve Kızılca kal‘a sancakları beylerine hükm ki;

Zikr olunan sancaklar Şehrizol’a tâbi‘ iken Meraga beylerbeyiliğine ilhâk olınmağla
Şehrizol üzerinde sancak az kalmakta üslûb-ı sâbık üzere yine Şehrizol üzerine eşmek emr
olınmışdır buyurdum ki;
Vusûl buldukda min-ba‘d Şehrizol beylerbeyisiyle eşüp sancaklarımız Meraga
beylerbeyiliğine ilhâk olınmışdır deyü taâllûl ve bahâne eylemeyesin.

Sayfa: 65

Menzîl-i karye-i Canik Van kādîsına

Menzîl-i Bend-i mahi Bargiri beyine ve kādîsına

Menzîl-i Erciş beyine ve kādîsına

Menzîl-i karye-i agi Erciş beyi

Menzîl-i karye-i Behlül ağa Erciş beyine

Menzîl-i karye-i çamurlu Malazgird beyine ve kadısına

Menzîl-i Malazgird beyine

Menzîl-i Malazgird beyine

Menzîl-i karye-i karaçoban Hınıs beyine ve kādîsına

Menzîl-i karye-i çeribaşı Hınıs beyine ve kādîsına

77
Menzîl-i Söylemez Tekman beyine ve kadısına

Menzîl-i … Pasin beyine ve kadısına

Menzîl-i Keyvan Pasin beyine ve kadısına

Menzîl-i karye-i ali bazergân Pasin

Menzîl-i Erzurum

Sayfa: 66

[75]
‫ﺻﻒ‬
Erciş sancağı beyine hükm ki;

Hâlâ Tebriz kal‘ası muhâfazasında olan kul mevâcibi içün on beş yük akçe dergâh-ı
mu‘allâm çavuşlarından kıdvetü'l-emâsil ve'l-akrân Süleymân çavuş -zide kadruhû- ile irsâl
olınmışdır buyurdum ki;
Hükm-i şerîfimle vusûl buldukda zikr olınan hazîneyi mûmâ-ileyh Süleymân çavuş ile
bi’z-zât Tebriz’e i‘sâl idüp ihmâl u müsâheleden ziyâde hazer idesin.

Sayfa: 67

[76]
Gelinmek içün emr-i şerîfim gönderile ve sen dahi taâllûl ve bahâne â‘dâ-yı bedranın
ahvâli tetebbû ve tecessüs ettirmekten hâlî olmayup gaflet ile ıyâzen billâhi te‘âla bir mahâle
zarâr u gezend erişdirmekden ziyâde ihtiyât üzere olasın. Tahrirân fî evâil-i Rebiü’l-âhir Sene
[9]96.

78
Sayfa: 68

[Yev]mü’l-erbî’a
Fî 4 Rebiü’l-âhir Sene 996

[77]
Yazılmıştır.

… hâkimine ve kādîsına hükm ki;

Hâlâ evvel bahâr-ı huceste âsârda vâkı‘ olıcak sefer-i hümâyûnuma gelen âsâkir-i
nusret-meâsirim mühimmi içün bal lâzım ve mühimm olup Erzurum etrâfında vâkı‘ olan
sancaklarda bal olınmağın taht-ı hükümetinden (boşluk) batman bal ihrâc olınmasın emr idüp
buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir ân ve bir sâ‘at te’hîr u terâhî itmeyüp taht-ı hükümetinden (boşluk)
batman bal ihrâc idüp sâhipleri veya vekilleri ile ordû-yı hümâyûnuma gönderesin ki âsâkir-i
İslâm’a sâ‘y idüp sâhiplerine sebeb-i ticâret ve âsâkire sefere mâişet hâsıl ola husûs-ı mezbûr
ehemm-i umûrdandır ihmâl u müsâheleden ziyâde hazer idesin.


Bir sûreti;
Haleb sancağı beyine ve kādîsına

‫اﺣﻣد‬
Bir sûreti;
Hınıs sancağı beyine ve kādîsına

‫اﺣﻣد‬
Bir sûreti;
Gence sancağı beyine ve kādîsına

‫اﺣﻣد‬
79
Bir sûreti;
Çapakçur sancağı beyine ve kādîsına

Bir sûreti;
Eğil hâkimi Ca’fer Bey’e

Bir sûreti;
Palu hâkimi Süleymân Bey’e

Sayfa: 69

[78]
Revan beylerbeyisine hükm ki;

Bundan akdem mektûb gönderüp piyâde oğlu Şah kulu sultan hayli melâhide-i makhûre
ile Erdebil’e geldükde sen dahi cebelbeğde(?) murâdsız olan vakûr-ı şecâat ve kemâl-i celâdet
muktezâsınca âsâkir-i İslâm ile mel’ûnların üzerine varup yanında azîm cenk ve cidâl u harb u
kıtâl vâki‘ oldıktan sonra inâyet-i bari yâri kılmağla melâhide-i makhûre mağlûb u muhakkar
ve âsâkir-i mansûre gâlib u muzaffer olup beş yüzden ziyâde baş kesilüp ve yarar ve benam
korucular ve mukayyed âdemleri dil alınup Şah kulu sultan bakıyyetü’s-süyûf(?) olan on iki
nefer mikdârı kızılbaşla firâr eyledüğin bildirüp ve hâlâ dahi mektûb gönderüp ümerâ-i ekrâd
şecâat nihâde ve sâir ümer-i kirâma ol câniblerde olan gâzi kullarım koşulup melâhide-i
makhûre üzerine gönderildikde bir küşâd câniblerine varup mümkün olan yerleri urup gâret ve
hasârât eyleyüp mülk-i … diri tutup ve haylî kızılbaşı nice dil getürüp envâ-ı yüz aklıkları
zuhûra getürüldüğin arz u i‘lâm eylemişsin ve dahi her ne ki inhâ ve inbâ eylemiş isen bi’t-
tamâm ve’l-kemâl ma‘lûm-ı sa‘âdet- mersûmum olmuşdur, İmdi senden dahi me’mûl olan
bunun gibi âsâr-ı celâdet ve şecâat ve hüsn-i tedbîr ve ferâset idi ki zuhûra getürülmüş ber-hûr-
dâr ol yüzün ağ olsun uğur-ı hümâyûn-ı nûsret-makrûnumda vücûda gelen hidemât-ı mebrûre
ve mesâi-i meşkûrun müsterzîm-i refet-i kâmkâri ve müstevcib-i âtıfet-i şehriyâri vâki‘ olmağın
[S. 70] hakkında mezîd-i âvâtıf-ı aliyye-i şâhânem ve müretteb-i avârif-i seniyye-i padişâhânem
zuhûra getürüp iki sevb hilât mûrisü’l-behcet ile bir kabza(?) murassah ve müzehheb şimşir
zafer-i tesir inâyet u ihsân eyleyüp bu hidmet-i vâlâ nehmet dergâh-ı izzet destgâhım
müteferrikalarından olup serdâr-ı zafer-şi’ârımın kapucuları kethüdâsı olan kıdvetü’l-emâcid
80
ve’l-ekârim câmiu’l-mahâmid ve’l-mekârim el muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-veli
Memi- dâme mecduhû-ya ta‘yîn olınmışdır buyurdum ki;
Vusûl buldukda inâyet ve irsâl olınan hilât-i fâhire ve kisvet-i bâhiremi envâ-ı ta’zîm u
ikbâl ile giyüp ve şimşir-i adüv-i tedmirimi dahi iz’af(?) tekrim ve iclâl ile kuşandukdan sonra
kemâ-kân devlet-i aliyye-i hüsrevâneme müte‘allık umûrda bezl-i makdûr ve sa‘y-î nâ-mahsûr
eyleyesin.

Sayfa: 71

[79]
Sâbıkā Tiflis beylerbeyisi olan Hasan Paşa’ya hükm ki;

Sâlîmen Ahısha’ya varup edâ-i hidmet eyledüğin ecilden yanında olan âsâkire icâzet
virüp sen dahi girü avdet eylemen emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda yanında olan askeri yoklayup mevcûd ise başka ve nâ-mevcûdunu
başka defter eyleyüp ve âsâkire icâzet verüp sen dahi avdet idüp Erzurum’a gelüp serdâr-ı zafer-
şi’ârıma mülāki olup yoklama defterinin bir sûretini yazup mûmâ-ileyh serdârıma teslîm
eyleyesin.

Haleb beylerbeyisine mektûb


ve Maraş beylerbeyisine mektûb
ve Rakka beylerbeyisine mektûb
ve Diyarbekir beylerbeyisine dahi

Oldur ki; bu sene ki mübârekede azîm sefer olmak bâbında südde-i sa‘âdetten
müteâddîd ahkâm-ı şerîfe vârid olmuşdur ol bâbda hükm-i şerîfle ve mektûb-ı vedâdla dergâh-
ı âli çavuşlarından (boşluk) -zîde kadruhû- varup huzûrunda vusûl buldukda eyâletinde
müte‘allık ümerâ … ve zu‘amâ ve erbâb-ı tîmâra muhkem tenbîh u te’kîd u teşyîd ve te’bid
olınıp ve her sancakbeyine müekked mektûb yazup âdeminizle mu‘accelen gönderüp kendüleri
mütenebbih ve müteyakkız eyleyesiz ki her biri sefere müte’allık düşman yarağıyla müretteb
ve mükemmel kânûn-ı hümâyûn üzere cebe ve cevşen ve cebelüleri ile hâzır u âmâde olup siz
81
dahi kānûn üzere cebe ve cevşen cebelülerinizle hemen şimdiden mukayyed olup emr-i celîlü’l-
kadr mûcibince rûz-ı hızırda … âsâkirim Erzurum’da hâzır u müheyyâ bulunmağa sa‘y-i cemîl
ve hüsn ihtimâm eyleyesin şöyle ki; rûz-ı hızırda gelüp Erzurum’da bulunmayup ihmâl u
müsâheleniz vâkı‘ ola sonra gelmenüz aslâ makbûl olınmayup hiç birinüzden dahi hareket
itmek lâzım değildir âna göre mütenebbih ve müteyakkız olup cümle âsâkirinizlü ve
hizmetlülerinizle rûz-ı hızırda Erzurum’da bulunmağa sa‘y-i cemîl eyleyesiz hizmetiniz hizmet
yerine …

Sayfa: 72
(Sayfa boş bırakılmış)

Sayfa: 73

[Yev]mü’l-isneyn
Fî 14 Rebiü’l-âhir Sene [9]96
Erzurum

[80]
Hürrem çavuş gitmişdir.
‫اﺣﻣد‬
Diyarbekir beylerbeyisine hükm ki;

Bundan akdem sana ve ûmûmen kādîlara müekked âhkâm-ı şerîfe gönderilüp işbu sene-
i mübârekede eyâlet-i Diyarbekir’in nüzûlü Tebriz’e varmak ta‘yîn olmışdır nevrûzdan
mukaddim nüzûlü çıkarup Tebriz’e gönderesün deyü emrim olmışidi ol emrim âlâ-mâ-kâne
mukadderdir zikr olınan nüzûl husûsu ne mertebeye varmışdır şimdiye değin kangı kādîlıkların
nüzûlleri Tebriz’e müteveccih olmışdır mâlûm olmak lâzım ü mühîmm olmağın buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir ân ve bir sâ‘at te’hîr u terâhî itmeyüp mukaddemâ irsâl olınan
evâmir-i aliyye mûcîbince cümle nüzûl şimdiye değin tevzi’ ve ihrâc olınmış mıdır ne
mertebeye varmışdur Tebriz’in zahîreye şiddet-i ihtiyâcı oldığı ma‘lûmundur eğer henüz ihrâc
olınmamış ise her kādîlığa yarar çavuşlar ve müekked mektûblar gönderüp Diyarbekir
eyâletinin cümle nüzûlde tâcil ale’t-ta‘cîl ihrâc etdürüp hiç olmaz ise rûz-ı hızırda cümlesi ve
82
ânda hâzır u müheyyâ olmaları bâbında muhkîm tenbîh u te’kîd eyleyesin bu husûs içün bir
dahi hükm-i şerîfim gönderilmek ihtimâli yokdur âna göre mukayyed olasın

Hasan çavuş gitmiştir fî 15 Zilhicce Sene [9]96.


Bir sûreti;
Zulkadriye beylerbeyisine

Sayfa: 74

[81]
‫اﺣﻣد‬
Aleksandre Han’a mektûb ki;

Hâlâ İsâ çavuş yedinden kitâb-ı müstetâbınız vârid olup refiü’l-kadr mukaddem Gâzi
Bey -zîde izzuhû- içün hardanda yarar ve şecâat-şi’âr olup derûn-ı cân u dilden padişâh-ı âlem-
penâh hullidet hilâfete hu hazretlerine kul olup Alihan Bey’in ordusuna akın salup Ulam Ali
Ağa’yı ve nice yarar yiğitleri katl idüp haylî at ve sığırların sürüp Tiflis’e yetişdirüp ve Şirvan
Han’a müteveccîh olan defterdârı ulaşdırıp küllî hidmette ve yoldaşlıkda bulunup bundan
akdem merâmların il ve ulusu içün elinden bu tarafa gelmeğle müşârün-ileyh Gâzi Bey’in dahi
il ve ulusu ânlar ile bile olmağın hâlâ ulusunu ânlardan ayırmak içün bu cânibe gelmişdir Nazar
Paşa Bey ve mukaddem Gazi Bey’in bu cânibde olan il ve ulusu içün emrinüz her ne vechle
olır ise eyle idelim deyü arz u i‘lâm eylemişsiz ve dahi her ne ki inhâ u i‘lâm olınmış ise bi’t-
tamâm mâlûm u muhlîs olmuşdur, İmdi hazretinizin Şirvan ilinden(?) berü bu âna gelince
sadâkat u istikâmet ile hidmet etdüğünüz hemen … değil saadetlü pâdişâhımızın ve cümle
erkân-ı sâadetin mâlûmları olmışdır ale’l-husûs ki bu def‘a Şirvan’a gönderilen yat u yarak ve
cebehâne husûsunda dahi ne vechle hidmet eyledükleri gelen çavuşlar ale’t-tafsîl takrîr
eylemişlerdir ber-hur-dâr olınız yüzünüz ağ olsın siz dahi me’mûl olan bunun gibi âsâr-ı
hamiyyet idi ki zuhûra getürülmüş memûldür ki min-ba‘d dahi hassa-i sadâkatinde sâbit kadem
ve rasîh-i dem olup vâkı‘ olan hidemâtta aliyye-i pâdişâhide bezl-i makdûr ve sa‘y-i nâ-mahsûr
eyleyesiz inşâ’a’llâhü te‘âlâ uğur-ı hümâyûnda vâkı‘ olan hidmetinüz za’yî olmayup her birine
envâ-ı mükâfatlar müşâhede eyleyesiz ve Ömer Paşa hazretleri ile dahi hüsn-i zindegâni [S. 75]
mezbûr karındaşının cümle zeâmeti sana tevcîh idüp Âsitâne-i sâ‘adetim müteferrikalarından
olmak üzere tezkîre fî 13 S. Sene 996.
83
[82]
Tedmür sancağı beyi Ahmed -dâme izzuhû-ya hükm ki;

Âdem gönderüp mâl-ı mirîye alâkan olmağla sancağın muhâfazasında kalup ve mâl-ı
mirî tahsîlinde olasın deyü Âsitâne-i sâ‘adetimden emr-i hümâyûnum verildüğin bildirüp
mûcibince emr-i hümâyûnum taleb eyledüğin ecilden buyurdum ki;
Vusûl buldukda Âsitâne-i sâ‘adetimden verilen emr-i hümâyûnum mûcibince mâl-ı mîri
tahsîlinde ve sancağın muhâfazasında olup dahi Âsitâne-i sâ‘adette ve sükkân-ı vilâyetden bir
ferdin malına ve canına zarar u gezend irişdirmeyesin bâb-ı muhâfazada dakīka fevt
eylemeyesin.

Bir sûreti;
Humus sancağı beyi olan Harfuş oğlu Ali -dâme izzühû- âdem gönderüp vech ü meşrûh
üzere

Sayfa: 76

[83]
‫ﻋﻠ ﯽ‬
Kotur sancağı beyi Dünbel Velî -dâme izzuhû-ya hükm ki;

Mahmûdî ümerâsıyla mâbeyninizde küllî ızlâl vâkı‘ olmağın Mahmûdî ümerâ-yı Van
üzerine eşüp Dünbel ümerâ-yı Revan üzerine itmek fermânım olmışdır buyurdum ki;
Vusûl buldukda min-ba‘d aşâir ve kabâiliniz ile Revan üzerine eşüp vâkı‘ olan
umûrunuzda Revan beylerbeyisi olanlara mürâcâat idesin.

‫ﻋﻠ ﯽ‬
Bir sûreti;
Sökmenâbad beyi Dünbel Fethi Bey’e

84
‫اﺣﻣد‬
Bir sûreti; Van’a
Bargiri sancağı beyi Mahmûdî Mansur Bey’e

Bir sûreti; Van’a


Makû sancağı beyi Mahmûdî İvaz Bey’e

‫دم‬
Bir sûreti; Van’a
Hoşab sancağı beyi Mahmûdî Şir Bey’e

[84]
‫اﺣﻣد‬
Acara sancağı beyi Mustafa Bey’e hükm ki;

Sancağın askeri ile Acara beylerbeyisi üzerine eşmek emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda min-ba‘d sancağın askeri ile Acara beylerbeyisi üzerine eşüp vâkı‘ olan
umûrda Acara beylerbeyisi olan emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Ahmed -dâme ikbâluhû-ya mürâcâat
eyleyesin.

Sayfa: 77

[85]
Sâbıkā Lori sancağı beyi olan Abdi -dâme izzûhû-ya hükm ki;

Hâlâ Lori beylerbeyisi olan emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Nazar -dâme ikbâlûhu- âşâir ve


kâbail ile Lori’ye vardukda sen kal‘adan çıkup serdâr-ı zafer-şi’ârıma varman emr idüp
buyurdum ki;
Vusûl buldukda müşârün-ileyh âşâir ve kâbâil ile Lori’ye vardukda Lori kal‘asın mûmâ-
ileyhe teslîm idüp sen mûmâ-ileyh serdârıma varup mülāki olasın.

85
[Yev]mü’l-hâmis fî 3 Ramazan Sene [9]96
Soğanlı yaylası

[86]
Bitlis hâkimi Şeref Han’a hükm ki;

Emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Erzurum beylerbeyisi Hızır -dâme ikbâlûhu- mektûb gönderüp


dergâh-ı âli çavuşlarından Küçük Çavuş ve Ali çavuş -zîde kadrûhû-ma ekrâd ve Gürcü ulûs
tâifesinden ordû-yı hümâyuna sürsat koyunu ihrâcına me’mûr olmağla badlı cemâatinin mülkü
olan mastar(?) emr-i şerîfe mûcibince sürsat koyununu teklîf eyledüklerine mukayyed
olınmağın kendü dahi âdem gönderüp eline ordu-yı hümâyûna sürsat koyunu mühimmâttandır
ihrâc ve irsâl idesin deyü dikkat ve … eyledükde mezkûr mastargir ve mukayyed olmayup firâr
itmişdir deyü arz itmek mezkûr mastar ele getirülüp kal‘ada habs olmasın emr idüp buyurdum
ki;
Vusûl buldukda [S. 78] bir an ve bir sâ‘at te’hîr itmeyüp mezbûr mastar her kande ise
ele getürüp kal‘ada mûhkem habs idüp emr-i şerîfim olmasın ihrâc ve itâat itmesin ânun gibi
mezbûr mastar itâat itmeyüp mukâteleye mübâşeret iderse demleri hederdir mahâl vermeyüp
her ne tarîkle mümkün ve müyesser ise ele getüresin.

Bir sûreti
… hâkimi Mehmed Bey’e

Bir sûreti
Adilcevaz sancağı beyi Mehmed Bey’e

Haleb İsâ çavuş


50000

Sayfa: 79

[87]
Trablusşam beylerbeyisi Ali -dâme ikbâlûhu-ya hükm ki;
86
Bundan akdem Boz ulûs cemâatinden âsâkir-i nusret-meâsirim mühimmi içün beş bin
res’ sürsat koyunu ihrâc olınmak içün defâatle evâmir-i şerîfe ile dergâh-ı muâllâm
çavuşlarından Murad çavuş gönderildikde cemâat-i mezbûreden Sevindik oğlu Taştimur ve
Erverdi ve Himmet ve Mehmed ve Ali ve Türemiş ve Ahmed ve Veli ve Ahmed ve Taşgun ve
Piri ve Murad ve Allahverdi ve Veli nâm kimesneler emre itâat itmeyüp emr-i şerîfi yırtup
mezbûr çavuş ve sâir mübâşereti kovup sürsat koyunu virmeyüp envâ-ı fesâd u şenâate
mübâşeret eyledükleri i‘lâm olınmağın buyurdum ki;
Vusûl buldukda bir ân tevakkuf itmeyüp yarar âdemlerinle tâife-i mezbûrenin üzerlerine
varup mezbûrları hüsn tedbîr ve tedârikle ele getürüp ve emr-i sâbıkım mûcibince tâife-i
mezbûreden fermân olınan koyunı ihrâc edüp sâhipleri veya vekilleri ile ordû-yı hümâyûnuma
gönderesin ve bu makūle fesâd ve şenâat edenleri mukayyed ve mahrus(?) serdâr-ı zafer-
şi’ârıma alup varasın ki sâirlere ibret olmak için haklarından gele.

Sayfa: 80

[88]
İmret hâkimi Baş Acuk Melik oğlu İvan Melik’e hükm ki;

Hâlâ Simon-ı nekbet-makrûnun ülkesinden Ahlâtiye ve Tortum(?) ve El(?) nâhiyelerin


urup gâret ve hasârât itmek emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda cibilliyetinde merkûz olan vakûr-ı sadâkat muktezâsınca zikr olınan
mahâlleri urup gâret ve hasârat idüp envâ-ı yüz aklıkları tahsîline sa‘y-i cemîl ve hüsn ihtimâm
eyleyesin inşallâhû teâla uğur-ı hümâyûnumda vâkı‘ olan hidmetin za’yî olmayup envâ-ı
inâyet-ı aliyye-i padişâhâneme mazhâr olman mukarrerdir âna göre mukayyed olasın ve bu
husûs içün Dadyan meliki olan Mahoka sıhhat ve afiyete bi’l-hay dahi emr-i hümâyûnum
gönderilmişdir ânunla yekdîl ü yekcihet olup uğur-ı hümâyûn-ı izzet-makrûnumda küllî
hizmetlerde ve yoldaşlıklarda bulunasın ve inşâ’a’llâhü’l-melîki’l-âllâm âlâ vefkı’l-merâm
hidmet itmâmına erişdikde yarar elçilerinizi müşârün-ileyh çavuşuma koşup serdâr-ı zafer-
şi’ârıma gönderesin ki uğur-ı hümâyûna vâkı‘ olan hidemât-ı mebrûrenüz za’yi olmayup envâ-
ı riâyete mazhâr olasın.

87
[89]
Dadyan meliki Mahoka’ya hükm ki;

Hâlâ Simon-ı nekbet-makrûnun ülkesinde Ahlâtiye ve Tortum(?) ve El(?) nâhiyelerin


urup gâret ve hasârat itmek içün İmret hâkimi olan İvan Melik’e hükm-i hümâyûnum
gönderilmişdir buyurdum ki;
Vusûl buldukda sen dahi cibiliyetinde merkûz olan vâkûr-ı sadâkat muktezâsınca
müşârün-ileyh İvan Melik ile haberleşüp yekdil ü yekcihet olup dahi zikr olunan mahâlleri urup
gâret ve hasârat idüp uğur-ı hümâyûn nusret-makrûnumda envâ-ı yüz aklıkları tahsîline sa‘y-i
cemîl ve hüsn ihtimâm eyleyesin.

Sayfa: 81

[90]
Çıldır beylerbeyisine hükm ki;

Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından olup hâlâ yanında olan Muharrem çavuş serdâr-ı
zafer-şi’ârımla sefer-i hümâyûnuma müteveccîh olman emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda mezbûr Muharrem çavuşa mûhkem tedbîr u te’kîd eyleyesin ki bir ân
ve bir sâ‘at te’hîr u terâhi itmeyüp mu‘accelen sefer-i hümâyûnuma müteveccîh olup varup
mûmâ-ileyh serdârıma mülāki ola şöyle ki; bade’t-tenbîh mu‘accelen sefer-i hümâyûnuma
müteveccîh olmaya çavuşluğu ve zeâmeti âhara virilmek mukarrerdir âna göre tenbih eylesin.

[91]
Çıldır muharriri Eyüb Bey’e hükm ki;

Bundan akdem dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından Muharrem çavuş havâss-ı


hümâyûnuma yaramayan ifrâzdan zeâmet virilmek içün emr-i hümâyûnum virilmişidi hâlâ
mezbûr Muharrem çavuş ba‘zı serhâd emekdârlarından nice sipâhîlerin tîmârların alup ta‘addî
eyledüğinden ma’âda Gürcistan ümerâsından bu cânibe itâat idenler mâbeynlerine ihtilâl
verdüği i‘lâm olmağın buyurdum ki;
88
Vusûl buldukda mezbûr Muharrem çavuşa eğer vilâyet-i mezbûreden tîmâr tevcîh idüp
tezkîre vermiş isen virdüğin tezkîrede elinden alup tevcîh eyledüğin karyeleri girü eski
sâhiblerine tevcîh idüp defter-i cedîdden mezbûr Muharrem çavuşun ismin ihrâc eyleyesin.

Sayfa: 82

[92]
Çıldır beylerbeyisi Hızır -dâme ikbâlûhu-ya hükm ki;

Hâlâ Ahısha kal‘ası muhâfazası ehemm-i mühimmâtdan olmağın beylerbeyiliğinize


müte‘allık olan ümerâ-i nâmdâr ve zu‘âmâ ve erbâb-ı tîmâr ile serdâr-ı zafer-şi’ârım seferden
avdet edince Ahısha kal‘ası muhâfazasında olmak emr idüp buyurdum ki;
Vusûl buldukda beylerbeyiliğine müte‘allık olan ümerâya bu hükm-i hümâyûnumun
birer sûreti yazup ve imzâ edüp kendü cânibinde dahi müekked mektûblar yazup yarar çavuşlar
ile gönderesin her biri sancakların zu‘amâ ve erbâb-ı tîmârı ile müretteb ve mükemmel düşman
yarağı ve kifâyet mikdârı zahîre ile Ahısha’ya varup sana mülāki olup vech ü münâsib gördüğin
üzere Ahısha kal‘ası muhâfazasında olup sözüne muhalefet ve re‘yine muânedetden ziyâde
hazer ideler şöyle ki; mektûb ve âdem gönderüp muhâfazaya da‘vet eyledükde eğer sancak beyi
ve eğer alaybeyidir ve eğer zu‘amâ ve erbâb-ı tîmârdır mu‘accelen Ahısha muhâfazasına
varmalar dirlikleri ve zeâmeti ve tîmârların müstehak olanları yazup arz eyleyesin ki senin arzın
mûcebince tevcîh olınıp emr-i hümâyûnum verile.

Sayfa: 83

[93]
Kars beylerbeyiliğinde vâkı‘ olan alaybeyilere hükm ki;

Emirü'l-ümerâ'i'l-kirâm Çıldır beylerbeyisi Hızır -dâme ikbâlûhu- Ahısha cânibinde bir


mühîmm hidmet vâkı‘ olmağla size mektub ve âdem gönderüp taleb ider ise mu‘accelen varup
erişmek emr idüp buyurdum ki;

89
Vusûl buldukda ânun gibi Ahısha cânibinde bir mühîmm hidmet vâkı‘ olmağla mûmâ-
ileyh size mektûb ve âdem gönderüp da‘vet ider ise aslâ bir ân tevakkuf itmeyüp her biriniz
alaybeyiliğine müte‘allık olan zu‘amâ ve erbâb-ı tîmâr ile Ahısha’ya varup müşârün-ileyh Hızır
Paşa’ya mülāki olup vech ü münâsib gördüği üzere uğur-ı hümâyûn nusret-makrûnumda envâ-
ı yüz aklıkları tahsîline sa‘y-i cemîl ve hüsn ihtimâm eyleyesin ve sen ki Kars’ın kol ağasısın
seni dahi taleb ider ise ale’t-ta‘cîl neferâtınla varup erişip muâvenet ve muzâheret eyleyesin.

Sayfa: 84

[94]
(94 numaralı hüküm üzeri çizilerek iptal edilmiştir)

[95]
Batum beylerbeyisi olup Göri muhâfazasında olan Ferhad Paşa’ya hükm ki;

Bundan akdem Göri kal‘ası binâ oldıkda Göri muhâfazasında kalmak üzere evvel
zamanda Göri’de bölük ile alıkonulan kul oğullarına Laçin ağa ta‘yîn olunmuşidi ve hâlâ sipâhî
oğlanları kul oğullarından elli nefer ve silahdârlarım kul oğullarından dahi elli nefer yazılup
bi’l-fi‘l Göri’de olan ve hâlâ bunda yazılan cümle kul oğullarının ağalığı sipâhî oğlanımdım
zümresinden mefâhirü’l-emâsil ve’l-akrân Ahmed’e ve kethüdâlığı Ürgüplü Hüsrev’e ve
çavuşluğu Turhan’a ta‘yîn olınmışidi buyurdum ki;
[S. 85] Mezkûrlar mâdâm ki Göri’de olalar zikr olınan ağalığa ve kethüdâlığa ve
çavuşluğa mutasarrıf olalar bade’z-zamânin Göri’den çıkdıklarında kemâ-kân bölüklerinde
olmak üzere istihdâm eyleyesin.

[96]
‫اﺣﻣد‬
Hükm ki;

Sâbıkā Gence kal‘asının gönüllüler ağası olan dârende Hasan -zîde kadruhû- yarar ve
şecâat-şi’âr ve emekdâr ve ihtiyâr oldığından gayri Gence beylerbeyisi Ali -dâme ikbâlûhu- ile
90
mukaddemâ … ili üzerine vardukda ( ) kızılbaşa giriftâr olup hâlâ bir tarîk ile halâs olup ber-
vecihle yarâr ve ihtiyâr olmağın Berdağ kal‘asında müceddeden binâ? olan gönüllüleri yevmi
(boşluk) akçe ulûfe ile ağa olması emr idüp buyurdum ki;
Mezbûr Hasan -zîde kadruhû-yu zikr olunan Berdağ gönüllüleri yevmi (boşluk) akçe
ulûfe ile ağa ta‘yîn idüp ağalık hidmetinde istihdâm eyleyesin.

Sayfa: 86

[97]
Simon Han’a mektûb-ı şerife ki;

Oldur ki hâlâ mâh-ı Ramazânü’l-mübârekin yirmi dokuzuncu gününde seravul(?) geçen


nâm menzilde ikâmet üzere iken cenâb-ı eyâlet-penâh Aleksandre Han’ın âdemiyle ve
mektûbuyla âdemlerünüzden Mahuna nâm âdeminiz ile mektûb-ı mergûbunuz vârid olup
mazmûn-ı şerîfinde müşârün-ileyh Aleksandre Han ile mâbeyniniz musâfat ve meveddet üzere
olup siz dahi cizyenüzü müşârün-ileyhin cizyesiyle ma’ân gönderüp cümle tedâriğinüz görüp
hemen bu cânibden işârete müterakkıb oldığınız bildirmişiniz ve Aleksandre Han dahi bu
manâları müekked ve sizin Âsitâne-i âsumân bünyân-ı pâdişâhîye sadakâtle ihtiyâr-ı ubûdiyet
eylediğünüz müeyyed mektûbu gelüp her husûsa mütekeffil-i mezâmin? oldıkdan bildirmişler
ve dahi her birine i‘lâm olınmış ise kemâhiye ma‘lûm olmuşdur, İmdi rey-i şerîfe nihân olmaya
ki bizim dahi şimdiye değin nice mülâhâzamuz ve istisâl nice devletinize tedâriklerimiz olup
bî-tevfikillah cümlesi kemâfi’l-husûl idi amma çünki bu vechle Aleksandre Han ile ittifak ve
def-i şikâk idüp sülûk-ı tarik? itâate ânlara tebâiyet ve ıttırad itmişsiz ve ânlar dahi zâmin ve
mütekeffil olmuşlar Hüdâ şâhiddir ki hakkınızda [S. 87] her niyetimiz hayra ve devlet-hâhlığa
tebeddü olup makdûru (silinmiş) ve ol mülâhazalardan ferâgat olınmışdır heman cizyenüzü
müşârün-ileyhin ma’rîfet ve ittifâkiyle ve mûteber âdemlerünüzle şimdiden Tiflis’e gönderesiz
ki inşâ’a’llahü’l-melîki’l-âllam âsakir-i İslâm Göri’den avdet eylediklerinde cizyenüzü Tiflis’te
hâzır bulup âdemlerinüz önüne düşüp orduyu gidüp … getüreler ve ülkenüzden bir mahâlle
zarâr u gezend erişdirmemek içün eğer Göri’ye gönderilen âsâkir-i zaferinize(?) ve eğer bunda
olan cuyûş-ı(?) derya hurûş ve nusret-eminlere mûhkem tenbîh u te’kîd olınıp emirler
yazılmışdır ol bâbda hâtırınuz hoş tutalar.

91
Sayfa: 88
Nevâhi-i Gence ve Karabağ
Kabano maa Çikiriş(?)
Ber küşâd aded 50 cizyehâ
Eresbar =30
Dizak(?) = 30
Aran =30
Enhar =16
Guştasb =30
Megavuz(?) =30
Hakeri =15
Balçıklu =20
Verende =30
Haçin =30
Bir kasabadır ağça beli(?)
Otçu =15
Şubartı =15
Ternegird(?)= 3

92
SONUÇ

Osmanlı Divanı’nın ana defter serileri arasında mühimme defterleri adı ile bilinen
kayıtlar, şüphesiz ki Osmanlı arşivinin en meşhur defter serileri tasnifini oluşturur. Söz konusu
defterler siyasi, sosyal ve askeri tarih gibi birçok sahada temel kaynak olma niteliğine de
sahiplerdir.
Bu çalışmada ele aldığımız 933 numaralı mühimme defteri, dönem olarak III. Murad
devrinin bir kısmına tekabül etmektedir. Defterin tarihlendiği dönemde, Osmanlı-Safevi
mücadelesinin ve sınır çatışmalarının yaşandığı bilinmekte; bu olayların yansımaları
hükümlerde görülmektedir. Gürcü prensleri ile münasebetler, haracgüzar olmaları ve onlarla
ilgili Osmanlı idarecilerine gönderilen hükümler de dikkat çekmektedir.
933 numaralı defterde en fazla yer alan hüküm konusunu askerler, sınır muhafazası ve
sefer hazırlıkları ile ilgili olanlar teşkil etmektedir. Bununla birlikte defterdeki hüküm içerikleri
oldukça çeşitlidir. Buna göre hükümler şu başlıklar altında gruplanabilir: eşkıyalık ile ilgili
hükümler; tevcihat, atama ve azl ile ilgili hükümler; askerler, sınır muhafazası ve sefer
hazırlıkları ile ilgili hükümler; görevlerini yerine getirmeyip sefere katılmayan askerler ile ilgili
hükümler; kale, palanga, bayındırlık işleri ve kalenin ihtiyaçları ile ilgili hükümler; hilat
giydirilmesi ve görev takdiri ile ilgili hükümler; devlete ait defter, hazineler ve maaş ödemesi
ile ilgili hükümler; name-i hümayun ile ilgili hükümler, idareciler ve çeşitli devlet görevlileri
ile ilgili hükümler; son olarak da muhtelif konular ile ilgili hükümler.
Netice itibari ile ele alınan defterde, kayıtların tarihlendiği dönemi sosyal, siyasal ve
bürokratik açıdan betimleyecek bilgiler mevcuttur. Bununla birlikte bu bilgilerin, o devirleri
kapsayan diğer kaynak eserler ile birlikte ele alınması, verilerin daha anlamlı bir şekilde
değerlendirilmesini sağlayacaktır.

93
KAYNAKÇA

Kaynak Eserler
Jorga, Nicolae, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, 3, (1538-1640), Çev. Nilüfer Epçeli,
Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2005.
Rahimi-zade İbrahim Çavuş, Harimi, Kitab-ı Gencine-i Feth-i Gence [Osmanlı-İran
Savaşları ve Gence’nin Fethi (1583-1590)], haz. Günay Karaağaç, Adnan Eskikurt, Çamlıca
Basım Yayın, İstanbul, 2010.
Selaniki Mustafa Efendi, Tarih-i Selaniki (1003-1008/1595-1600), II, haz. Mehmet
İpşirli, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1999.
Şehzade Divanı Defterleri, Manisa Şehzade Sarayı Divanı (1544-1594), haz. Feridun
M. Emecen, Zekai Mete, Arif Bilgin, Türkiye Bilimler Akademisi, Ankara, 2017.
Tarih-i Naima, I. Cilt, haz. Mehmet İpşirli, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara, 2014.
Zinkeisen, Johann Wilhelm, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Cilt:3, Ed. Erhan Afyoncu,
Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2011.

Araştırma Eserler ve Tezler


Afyoncu, Erhan, Tanzimat Öncesi Osmanlı Tarihi Araştırma Rehberi, 3. Baskı,
Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2009.
Ahıshalı, Recep, “Divan-ı Hümayun Teşkilatı”, Osmanlı - 6, ed. Güler Eren, Kemal
Çiçek, Cem Oğuz, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999.
Arslanboğa, Kadir, 1589-90 İle 1602-3 Mali Yıllarına Ait Osmanlı Devleti Bütçelerinin
Oluşturulması ve İncelenmesi, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İktisat Tarihi Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2012.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel
Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın Nu: 108, İstanbul, 2010.
Başçı, Veysel, “Dunbulî Beyliği Tarihi ve Tarihi Kronikleri [XIII-XVIII. yy]”, Kadim
Akademi SBD., C.3, S.2, ss. 63-114.
Emecen, Feridun “Osmanlı Divanı’nın Ana Defter Serileri: Ahkam-ı Miri, Ahkam-ı
Kuyud-ı Mühimme ve Ahkam-ı Şikayet”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt: 3, Sayı:
5, 2005, s. 116.
____________, “Ali’nin ‘Ayn’ı: XVII. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Bürokrasisinde
Katib Rumuzları”, Tarih Dergisi, Sayı: 35, 1994, ss. 131-149.

94
____________, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600),
5. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019, İstanbul.
Rady, Martyn, Habsburglar: Bir Dünya Gücünün Yükselişi ve Çöküşü, Kronik Kitap,
2020, İstanbul,
Kütükoğlu, Bekir, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri I, 1578-1590, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, No: 888, İstanbul, 1962.
Kütükoğlu, Mübahat, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), 2. Baskı, Kubbealtı
Neşriyatı, İstanbul, 1988.
Şen, Yağmur, Tekin, Rahmi, “Osmanlı Devrinde Mahmudî (Hoşab) Beyliği”, Van
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 2020, Sayı: 50, ss. 141-162.
Uzunçarşılı, İ. Hakkı, Osmanlı Tarihi, III. Cilt II. Kısım, 5. Baskı, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara, 1995.
_________________, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 3. Baskı, Türk
Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1988.

Ansiklopedi Maddeleri
Ahıshalı, Recep, “Reisülküttab”, DİA, Cilt: 34, TDV, İstanbul, 2007, ss. 546-549.
Ak, Mahmut, “Siyavuş Paşa, Kanijeli”, DİA., Cilt: 37, TDV, İstanbul, 2009, ss. 311-
313.
Aykut, Nezihi, “Damad İbrahim Paşa”, DİA., Cilt: 8, TDV., İstanbul, 1993, ss. 440-441.
Çiçek, Kemal, “Osman Paşa, Özdemiroğlu”, DİA, Cilt: 33, İstanbul, 2007, 471-473.
David, Geza, “Estergon”, DİA., Cilt: 11, İstanbul, 1995, 438-440.
Emecen, Feridun, “Selim II”, DİA, Cilt: 36, İstanbul, 2009, ss. 414-418.
Halaçoğlu, Yusuf, “Cerrah Mehmed Paşa”, DİA, Cilt: 7, TDV, İstanbul, 1993, s. 415.
İpşirli, Mehmet, ‘”Koca Sinan Paşa’’, DİA, Cilt: 26, Ankara, 2002, ss. 137-139.
_____________, “Koca Sinan Paşa”, DİA, Cilt: 26, TDV, Ankara, 2002, ss. 137-139.
_____________, “Beylikçi”, DİA., Cilt: 6, TDV, İstanbul, 1992, ss.78-79
İlgürel, Mücteba, “Karayazıcı Abdülhalim”, DİA., Cilt: 24, İstanbul, 2001, ss. 482-483.
Karaca, Filiz, “Osmanlılar’da Hilat”, DİA., Cilt: 18, TDV., İstanbul, 1998, ss. 25-27.
Kazıcı, Ziya, “Abdülmelik b. Muhammed el-Mehdi”, DİA, Cilt: 1, TDV, İstanbul, 1988,
s. 271.
Kütükoğlu, Bekir, “Murad III”, DİA, Cilt: 31, İstanbul, TDV, 2006, ss. 172-176.

95
Kütükoğlu, Mübahat, “Mühimme Defteri”, DİA., Cilt: 31, TDV., Ankara, 2020, ss. 519-
522;
Köprülü, Orhan F., “Hasan Paşa, Yemişçi”, DİA., Cilt: 16, TDV., İstanbul, 1997, ss.
342-343.
Mumcu, Ahmet, “Divan-ı Hümayun”, DİA., Cilt: 9, TDV, İstanbul, 1994, ss. 430-432.
Nejat Göyünç, “Defter”, DİA., Cilt: 9, TDV., İstanbul, 1994, ss. 88-90.
Özcan, Abdülkadir, “Hadım Hasan Paşa”, DİA., Cilt: 15, TDV., İstanbul, 1997, s. 5.
Saray, Mehmet, “Abdullah Han”, DİA, Cilt: 1, TDV, İstanbul, 1988, s. 104.
Tarım Ertuğ, Zeynep, “Name-i Hümayun”, DİA., Cilt: Ek-2, 3. Basım, TDV., Ankara,
2019, ss. 345-346.
Turan, Şerafettin, “Hoca Sadeddin Efendi”, DİA, Cilt: 18, TDV, İstanbul, 1998, ss. 196-
198.
Üzüm, İlyas, “Kızılbaş”, DİA., Cilt: 25, TDV., Ankara, 2022, ss. 546-557.

96
933 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİNİN TIPKIBASIMI

97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145

You might also like