Professional Documents
Culture Documents
"Yeryüzünün Lanetlileri"ne Önsöz - Jean Paul Sartre
"Yeryüzünün Lanetlileri"ne Önsöz - Jean Paul Sartre
"Yeryüzünün Lanetlileri"ne Önsöz - Jean Paul Sartre
"ne Önsöz
- Jean Paul Sartre
Oğuz Karayem"ş Haz"ran 08, 2014
Bu, sona erd". Ağızlar kend" başlarına açıldılar, sarı ve s"yah sesler
y"ne "nsancıllıktan söz ed"yorlardı fakat artık konu b"z"m "nsancıl
olmayışımızdı. B"z bu sev"ml" sert eleşt"r"ler" hoşnutsuzluk duymadan
d"nl"yorduk. Bu önce, b"zde gururlu b"r hayranlık doğurdu. "Nasıl,
görüyor musunuz! Kend" başlarına konuşuyorlar! Bakın onları nasıl
adam ett"k! İdealler"m"z" kabul edecek olduklarından kuşkumuz yoktu,
değ"l m" k" b"z" o "deallere sadık olmamakla suçluyorlardı”; b"r kezl"k,
Avrupa kend" m"syonuna "nandı. Asyalıları Helenleşt"rm"şt", şu yen",
türü Greko-Lat"n Zenc"ler" yaratmıştı. Tamamen kend" aramızda
hemen ekl"yorduk, bırakalım ötsünler, bu onları rahatlatır. Havlayan
köpek ısırmaz.
:
Başka b"r kuşak geld", sorunun konumunu değ"şt"rd". Bu yen" kuşağın
yazarları, ozanları, "nanılmaz b"r sebat "le b"z"m değerler"m"z"n onların
yaşamlarının gerçekler"yle bağdaşmadığını, bu değerler" ne tümüyle
dışlayab"ld"kler"n" ne de tümüyle özümseyeb"ld"kler"n" b"ze anlatmaya
çalıştılar. Kısacası, şunu söylemek "st"yorlardı: B"z" aykırı yaratıklar
hal"ne get"r"yorsunuz, "nsancıllığınız b"z"m evrensel olduğumuzu "ler"
sürüyor, ırkçı uygulamalarınız "se b"z" parçalıyor. Onları rahat b"r halde
d"nl"yorduk: Sömürge yönet"c"ler" Hegel okumak "ç"n para
almıyorlardı, k" zaten onu çok az okuyorlardı, ancak onların bedbaht
b"l"nçler"n çel"şk"ler"n"n sıkıntısı "ç"nde bulunduklarını b"lmek "ç"n de bu
f"lozofa gereks"n"mler" yoktu. “Eller"nden gelen h"çb"r şey yok.
Dolayısıyla felaketler"n" sürdürel"m, b"r şey yapamazlar. Uzmanlar,
onların sızlanmalarında b"r hak taleb" söz konusuysa bu entegrasyon
taleb" olacaktır.” d"yorlardı b"ze. Kuşkusuz onlara bu hak ver"lemezd";
aks" takd"rde b"l"nd"ğ" g"b" sömürüye dayalı olan s"stem yıkılırdı. Ancak
onların gözler"n"n önünde şu havucu tutmak yeterl"yd": Onlar dörtnala
koşacaklardı. İsyana gel"nce, bu konuda h"çb"r end"şem"z yoktu.
Hang" aklı başında yerl" kalkar da Avrupa’nın üvey oğullarını yalnızca
onlar g"b" Avrupalı olmak "ç"n katlederd"? Kısacası bu melankol"ler"
cesaretlend"r"yorduk ve Goncourt ödülünü b"r kezl"k olarak b"r
Zenc"ye vermekte b"r mahzur görmed"k. Bu 1930’lar önces"nde oldu.
Zorla çalışmak "se bunun tam ters"d"r. H"çb"r sözleşme yoktur, üstel"k
gözdağı vardır ve bu da baskıyı oluşturur. Den"z aşırı yerlerdek"
askerler"m"z anavatanın evrenselc"l"ğ"n" yadsıyarak, "nsan türüne
“numerus clausus”u uygularlar K"mse, suç "şlem"ş olmaksızın, kend"
benzer"n" köleleşt"remeyeceğ", soyamayacağı ya da öldüremeyeceğ"
"ç"n, yerl"ler"n "nsanın benzer" sayılamayacağı "lkes"n" koyarlar. Vurucu
güçler"m"ze bu görüşü uygulamaya geç"rtmek m"syonu ver"lm"şt"r.
Sömürgec"n"n onlara yük hayvanı muameles" ed"ş"n" haklı kılmak "ç"n,
"lhak ed"lm"ş toprakların "nsanlarını gel"şm"ş maymunlar düzey"ne
"nd"rgemek emr" ver"lm"şt"r.
Palx fff
:
ederler, bu onları meşgul eder, kaslarının acı veren gerg"nl"ğ"n"
gevşet"r; üstel"k dans d"le get"remed"kler" hayır sözcüğünü ve
"şleyemed"kler" c"nayetler", çoğu zaman onlar farkında olmaksızın,
g"zl"ce d"le get"r"r. Bu son çareye -kend"nden geçmeye, vecd hal"ne
g"rmeye- bazı bölgelerde başvurulur. Esk"den, bu bas"t b"r d"nsel
uygulamaydı, "man sah"b"n"n kutsal "le olan b"r "let"ş"m tarzıydı; ş"md"
"se aşağılanma ve umutsuzluğa karşı b"r s"lah olarak kullanılmaktadır.
Kutsal ruhlar onları trans hal"ne geç"rerek sak"nleşt"r"r. Bu yüksek
zat"yetler onları aynı zamanda korurlar: Yan", sömürgeleşm"ş halk,
sömürge yabancılaşmasına karşı kend"n" d"nsel yabancılaşma "le
korur. Sonuçta ortaya eş" benzer" olmayan b"r durum çıkar: İk"
yabancılaşma b"rb"r"yle kaynaşır ve b"rb"r"n" güçlend"r"r. Bazı
Fff ps"kozlarda sürekl" aşağılanmaktan bıkkın düşmüş olan hezeyanlı k"ş"
günün b"r"nde kend"s"ne "lt"fatlar yağdıran b"r meleğ"n ses"n" duymaya
başlar; fakat, kuşkusuz aşağılanmalar sona erm"ş değ"ld"r: Ancak,
kutlamalar "le dönüşümlüdür. Bu b"r savunmadır, fakat aynı zamanda
da onların serüven"n"n sonudur; k"ş"l"k parçalanmıştır ve hasta del"l"ğe
doğru g"der. Şunu da ekleyel"m k", özell"kle seç"lm"ş b"rtakım
bedbahtlarla "l"şk"l" olan ve yukarıda sözünü etm"ş olduğum, b"r d"ğer
tasallut türü daha vardır: Batı kültürü. D"yeb"l"rs"n"z k", ben onların
yer"nde olsaydım kutsal ruhlarımı Batılıların Akropol"s’"ne yeğlerd"m.
İy": Anladınız. Ancak tamamen değ"l, z"ra s"z onların yer"nde
değ"ls"n"z. Henüz değ"ls"n"z. Yoksa, onların seçme haklarının
olmadığını b"l"rd"n"z, her "k"s"n" de kabul etmek zorundalar. İk" dünya:
Bu "k" tasallut demekt"r; bütün gece dans ederler ve şafakta ay"ne
katılmak "ç"n k"l"seler" doldururlar: Yarık günden güne büyür.
Düşmanımız kardeşler"ne "hanet ed"p b"z"m "şb"rl"kç"m"z oluyor;
kardeşler" de aynı şey" yapıyor. Yerl"l"k sömürgec"n"n
sömürgeleşt"r"lm"ş halkta, o halkın rızasıyla, oluşturduğu ve
sürdürdüğü nevrozdur.
:
İnsanlık sıfatını aynı zamanda hem kabul
etmek hem de yadsımak: Bu çel"şk"
patlayıcıdır. Ve patlar da. Bunu ben"m kadar
s"z de b"l"yorsunuz. Çok kr"t"k b"r zamanda
yaşıyoruz. Artan doğum oranı daha fazla kıtlık
yarattığı zaman, dünyaya yen" gelenler"n
yaşamaktan ölmekten daha çok korktukları
zaman, ş"ddet"n fırtınası herşey" yerle b"r eder. Jean-Paul Sartre
Cezay"r’de, Angola’da, Avrupalılar görüldükler"
yerde katled"l"yorlar. Bu bumerang zamanıdır, ş"ddet"n üçüncü
zamanıdır: B"z"m üzer"m"ze ger" döner, b"z" vurur ve bu kez de, y"ne,
bunun b"z"m ş"ddet"m"z olduğunu öncek"lerde olduğundan daha fazla
kavramış olmayız. L"beraller aptallaşmış halde kalırlar: Yerl"lere karşı
yeter"nce naz"k olmamış olduğumuzu, onlara mümkün olduğu ölçüde
bazı haklar tanımamış olduğumuzu oysa bunun daha doğru ve daha
temk"nl" b"r tutum olduğunu kabul ederler: Onların en çok "sted"kler",
onları h"mayes"z ve sürüler hal"nde, bu çok kapalı kulübe, b"z"m
türümüze, kabul etmem"zd" ve "şte bu vahş"ce ve çılgın patlama onları
kötü sömürgec"lerden farksız kılıyor. Anavatan solu utanmıştır:
Yerl"ler"n gerçek kader"n", amansız b"r baskıya maruz kalmış
olduklarını kabul etmekte, onların "syanlarını mahkûm etmemekted"r,
z"ra b"z"m bu "syanı kışkırtmak "ç"n her şey" yapmış olduğumuzu
b"lmekted"r. Ancak, y"ne de bazı sınırların bulunduğunu, bu ger"llaların
yürekler"nde şövalyel"k tutkusunun bulunduğunu göstermeler"n"n
gerekt"ğ"n"; bunun onların kend"ler"n"n de "nsan olduklarını
kanıtlamalarını sağlayacak en "y" olanak olduğunu düşünür. Sol, k"m"
kez, onları uyarır: “Çok "ler" g"d"yorsunuz, s"z" artık
desteklemeyeceğ"z.” Yerl"ler bu uyarıya aldırış etmezler: Destekler"
onların olsun. Savaşları başladığında şu katı gerçeğ" görmüşlerd"r:
Onlardan hep"m"z yararlandık, kanıtlamaları gereken h"çb"r şey yok,
k"mseye yaranmaya çalışmayacaklar. B"r tek görev, b"r tek amaç var:
Sömürgec"l"ğ" eldek" tüm olanakları kullanarak yok etmek, ve
:
"ç"m"zden en "ler" görüşlü olanlar, gerekt"ğ"nde bunu kabul etmeye
hazırdırlar, fakat bu güç sınavında aşağılık "nsanların b"r "nsanlık
b"ld"rges" koparmak "ç"n tümüyle "nsanlık dışı vasıtalar kullandıklarını
görmezl"k edem"yorlar: Öyleyse, bu hak onlara en kısa sürede ver"ls"n
ancak onlar da barışçı g"r"ş"mlerle bunu hak etmeye gayret ets"nler.
Soylu ruhlarımız ırkçıdır.