Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 101

Hücre zarları ve

Transport
Mekanizmaları
• Konsantrasyon gradiyenti kavramını açıklar
• Basit difüzyonu tanımlar
• Hücre zarından serbestçe geçebilen molekül gruplarını sayar
• Osmozu tanımlar
• İzotonik, hipertonik ve hipotonik çözeltilerin hücreye olan etkilerini
açıklar
• Kolaylaştırılmış difüzyonu tanımlar
• Taşıyıcı proteinler ile kanal proteinlerinin farkını kavrar
• Basit difüzyon ile kolaylaştırılmış difüzyonu ayırt eder
• Kanal proteinlerinin tiplerini sayar
• Kanal proteinlerinin çalışma mekanizmasını açıklar
• Primer aktif taşımayı tanımlar
• Sekonder aktif taşımayı tanımlar
• Büyük moleküllerin hücre zarından taşınma şekillerini sayar
• Endositoz ve reseptör aracılı endositozun farkını açıklar
• Fagositoz ve Pinositoz farkını açıklar
• Reseptör aracılı endositozun moleküler mekanizmasını kavrar
• Ekzositozun tanımlar
Hücre membranı (zarı)
Hücre membranı, hücreyi ve hücre organellerini sararak dış
ortamlarından ayıran, hücreye yapısal ve mekanik bütünlük
sağlayan seçici geçirgen bir yapıdır.
Hüce zarının başlıca görevleri

YALITIM (İZOLASYON): Hücrenin dış ortamdan ayrılmasını


sağlar, hücrelere fonksiyonlarına uygun yapı ve şekil kazandırır ve
hücreyi bir bütün halinde tutar.

 TRANSPORT: Maddelerin hücre içine ve dışına taşınmasını


sağlayarak hücrenin kimyasal bileşiminin değişmesini önler.

HÜCRE - HÜCRE TANIMASI: doku özelliğini sağlayan antijenik


makromolekülleri (benzer hücrelerin birbirini tanımasını ve bir araya
gelmesini sağlayan bileşikler) içerir.
Düzenleyici molekül Hücre dışı sıvısı

RESEPTÖR

AC

sitozol

Hücre cevabı

SİNYAL İLETİMİ: Plazma membranının dış yüzeyinde: peptid


hormonlar, nörotransmitterler, immünoglobulinler gibi düzenleyici
moleküller için özgün reseptörler vardır. Plazma membranının iç
yüzeiynde: adenilat siklaz (AC), fosfolipaz gibi bazı enzimler için
bağlanma yerleri bulunmaktadır. Düzenleyicimolekülün özgün
reseptörüne bağlanması, enzimler aracılığıyla sinyalin hücre içine
iletilmesini sağlar.
MEMBRANLARIN YAPISAL ÖZELLİKLERİ
 BİLEŞENLERİ
LIPIDLER (FOSFOLİPİTLER, GLİKOLİPİTLER, KOLESTEROL): membranın
temel yapısal bütünlüğünü ve geçirgenlik seçiciliğini sağlamaktadırlar.
PROTEINLER (PERIFERAL, INTEGRAL): farklı membranlarının spesifik
fonksiyonlarından sorumludur.
KARBOHİDRATLAR (LİPİT VE PROTEİNLERE KOVALAN OLARAK
BAĞLANIRLAR): yüzey tanıma bölgeleri oluşturmaktadır.

 Çift katmanlı düzenlenme: Hidrofobik ve elektrostatik güçlerin etkisiyle


membranın lipid molekülleri çift tabaka oluşturacak şekilde düzenlenmektedir,
proteinler bu tabakada gömülü olarak bulunmaktadır, karbohidratlar ise tabakanın
oluşumundan sonra enzimatik olarak ilave edilmektedir.
 Asimetri
Membranlar, bir iç ve bir dış yüzeye sahip asimetrik çift tabaka şeklinde yapılardır (iç
ve dış tabakadaki protein ve lipidlerin miktar ve bileşimi farklıdır).

 Membranlar dinamik ve akışkan yapılardır: Statik bir yapı değildir. Lipidler


ve proteinler membran içerisinde hareket edebilir.
Sıvı-mozaik modeli (1972)
Çok kabul gören Singer ve Nicolson’un sıvı mozaik modeline göre hücre
zarı dinamik yapıdadır: başlıca protein ve fosfolipidlerden oluşmuş çift
katlı bir yapıdır. Fosfolipid tabaka membranın sıvı bölümünü
oluştururken, fosfolipitten oluşmuş bu sıvı tabaka içine gömülü halde
bulunan proteinler ise mozaik bölümünü oluştururlar.
Protein

Fosfolipid tabaka

G.L. Nicolson
S.J. Singer
Protein
Sıvı mozaik modeli
Dış taraf
OUTSIDE Periferal veya ekstrensek
Karbohidrat Peripheral or protein
Carbohydrat e Extrinsic Protein

Integral
İntegral
or
protein
Intrinsic
Protein
Integral
İntegral
or
Intrinsic
protein Lipit
Lipid çift tabaka
Protein Bilayer

INSIDE
İç taraf
HÜCRE ZARI TAŞIMA SİSTEMLERİ
ENERJİ GEREKSİNİMİ

Enerji
Enerji
gerektiren
gerektirmeyen Büyük moleküllerin
membranı geçme hareketi
Küçük moleküllerin
Difüzyon membranı geçme hareketi Endositoz
Ekzositoz
Basit Kolaylaştırılmış Sekonder Primer Fagositoz
difüzyon difüzyon aktif taşıma aktif taşıma

Molekül lipid çift katmandan Aracılı taşıma Membranda vezikül


membran proteini oluşumu gerektirir
direkt geçer
gerektirir

Fiziksel gereksinim
Taşıma Modelleri
Pasif ve Aktif Transport
Taşıyıcı proteinler: pasif ve aktif transport
Kanallar: sadece pasif transport

Taşınan molekül

Kanal proteini Taşıyıcı protein

Lipit çift Konsantrasyon


tabaka gradiyenti

Kanallar Taşıyıcı protein


Basit difyüzyon aracılığı ile
aracılığı ile
PASİF TRANSPORT AKTİF TRANSPORT
Aracısız transport
Pasif difüzyon
İki ortam arasındaki konsantrasyon farkına, konsantrasyon gradiyenti
denir. Pasif difüzyon, moleküllerin konsantrasyon gradiyenti yönünde
kendi kinetik enerjileri ile yayılmalarıdır. Sisteme dışarıdan enerji
eklenmediği için moleküllerin bu hareketi zarın her iki tarafındaki madde
konsantrayonu eşitleninceye (sistem dengeye ulaşıncaya) kadar devam
eder.
• Diffüzyon
– yüksek  düşük konsantrasyonu

Boya molekülleri Yarı geçirgen membran

su

denge
Hücre gibi yarı geçirgen bir zarla bölünmüş bir sistemde, çözünmüş
partiküllerin yüksek konsantrasyonda bulundukları ortamdan, düşük
konsantrasyonda bulundukları ortama doğru kendi kinetik enerjileri ile
yayılır.
•N2, O2, CO2 ve NO gibi
non polar, küçük ve yüksüz gazlar
kolayca difüze olur.

•Etanol, küçük organik asidler –


polar, ama yüksüz moleküller

Su
Üre

•Lipofilik bileşikler – lipitte çözünme dereceleri, şekil ve boyutlarına


bağlı olarak difüze olabilirler
Yüksek geçirgenlik
HİDROFOB
MOLEKÜLLER
benzen

KÜÇÜK, YÜKSÜZ Geçirgenlik


POLAR üre katsayıları
MOLEKÜLLERİ gliserol üre
gliserol (cm/sec)
BÜYÜK, YÜKSÜZ
glukoz triptofan
POLAR glukoz
MOLEKÜLLERİ sakkaroz

İYONLAR

Sentetik lipit çift tabaka


Taşınacak maddeler geçirgenlik katsayılarına göre
membran lipit tabakaları arasındaki geçitlerden hücre
Düşük geçirgenlik
içine veya dışına taşınmaktadır.
Eğer iki sıvı kompartmanı arasındaki bir zar suya geçirgen, fakat su
içinde çözünmüş bazı maddeler için geçirgen değilse (yarı geçirgen
membran) ve diffüzyona uğramayan maddelerin konsantrasyonu zarın
bir yanındaki sıvı bölümünde diğer taraftakinden daha fazla ise, su
yüksek yoğunlukta diffüze olmamış madde içeren bölüme doğru zardan
geçer. Suyun difüzyonu, osmoz olarak adlandırılır

Suyun
difüzyonu

osmoz
Tonisite

Bir solüsyonun osmotik basıncını plazmanınki ile


karşılaştırmak için kullanılır.

Hipotonik solüsyonlar – plazmadan düşük osmotik basınçları


nedeniyle hücrelerin hacmini arttırırlar.

İzotonik solüsyonlar – plazma ile (% 0.9 NaCl çözeltisiyle)


aynı basınçları nedeniyle hücre hacmini etkilemezler.

Hipertonik solüsyonlar ise plazmadan yüksek osmotik


basınçları sonucunda hücre suyunun intravasküler sıvısına
çekilmesine ve hücrenin hacim kaybına neden olurlar.
izotonik Hipotonik Hipertonik

izotonik
Hipotonik Hipertonik

in out
Kolaylaştırılmış diffüzyon
Kanallar veya taşıyıcı proteinler aracılığıyla, konsantrasyon gradiyenti
yönünde, enerji harcanmadan gerçekleşir.

kolaylaştırılmış = yardım ile


açık kanal = hızlı transport
yüksek

düşük
İyon kanalları – çok seçicidir
Kanal proteinleri hareketsizdir. İyonların çok hızlı geçişine izin verir:
+ saniyede 100 milyon iyon!
Na Cl- K+

K
K

Konsantrasyon
gradiyentlerine
ve elektriksel
yüklerine göre
akış
Kapılı kanallar
Bu proteinler:
- Ligand kapılı (asetilkolin
gibi bir ligandın reseptörüne
bağlanması sonucu açılmakta
veya kapanmaktadır)
- Voltaj kapılı (membran
potansiyelindeki değişime
bağlı olarak açılmakta veya
kapanmaktadır)
- Mekanik kapılı – gerilim ve
basınca duyarlıdırlar, hücre
iskeletinin gerilemesi ile
açılırlar
• Voltaj kapılı-membran • Ligand kapılı-
potansiyelinin değişmesiyle nörotransmitterin reseptöre
kapı açılır bağlanmasıyla kapı açılır.
Asetilkolinin bağlanması sinir
hücrelerinde Na+ kanallarının
açılmasını ve sinir iletinin
başlamasını sağlar
Voltaj kapılı kanallar
Voltaj kapısı hücre membranındaki elektriksel voltaj değisikliklerine
duyarlı olan kapılardır.
 Sodyum kanalları
 Potasyum kanalları
 Kalsiyum kanalları
İstirahat halindeki nöron

Plazma membranı
Aksiyon potansiyeli

Uyarı stimulusu
Sodyum kanalları açılır
Na+ hücre içine
Na+ nöronun içine girer

Potasyum kanalları açılır

K+ nöronu terk eder K+ hücre dışına


Na, K-ATPaz
Repolarizasyon

Na, K-ATPaz pompası ile iyonların


dağılımı sağlanmaktadır
AKSİYON POTANSİYELİ
Aksiyon potansiyeli, uyarılabilen hücrelerin eşik potansiyelini aşarak
pozitif değere gelip çok kısa bir süre içinde tekrar negatif değere
dönmesidir

İstirahat membran potansiyeli eşik


değere ne kadar yakınsa nöron o
kadar kolay uyarılabilir.
Dinlenme durumundaki bir hücre (-70 mV) eğer “eşik değer” denen bir
değere kadar depolarize edilirse (membran potansiyelinin daha az negatif bir
duruma geçerse) (-55 mV), hücre zarındaki voltaj kapılı hızlı sodyum
kanalları açılır ve hücre içine kısa zamanda büyük miktarda sodyum akışı olur.
Eşik değeri, hızlı voltaj kapılı Na kanallarının açılması için gereken voltaj
değeridir.
Bu sırada hücre içinde artı yük miktarı hızla artarak dik bir potansiyel değişimi
oluşturur. Belli bir noktaya kadar yükselen bu potansiyel değişikliği sabit bir noktada
durur; çünkü bu noktada voltaj kapılı Na kanalları artık kapanır ve daha fazla sodyumun
girişine izin vermez. Buna “tepeye vuruş” (overshoot) adı verilir. Potansiyelin
yükselmesi sırasında aynı zamanda yavaş potasyum kanalları da açılmaya başlar ve
böylece, Na iyonalarının hücre içine girişiyle oluşan potansiyel değişimi tekrar istirahat
membran potansiyeline geri döner (repolarizasyon). Daha sonra hem K kanallarının
kapanması hem de Na/K-ATPaz pompasının sürekli faaliyetiyle potansiyel normale
döner. Bu olayların hepsine birden aksiyon potansiyeli adı verilmektedir.
Aksiyon potansiyelinin en önemli üç faktörü
1.Voltaj kapılı hızlı Na kanalları: Voltaj bağımlı Na kanallarını açabilen
bir uyarı aksiyon potansiyeli oluştururken, hücreyi eşik değere
getiremeyen, yani voltaj bağımlı Na kanallarını açamayan uyarılar
aksiyon potansiyeli oluşturmazlar.
2.Voltaj kapılı yavaş K kanalları: Aksiyon potansiyeli sırasında oluşan
yük değişikliklerini nötralize etmekle görevlidirler ve hücre dışına K
çıkışına sebep olurlar.
3.Na/K-ATPaz pompaları: Sürekli çalışan bu pompalar, potansiyeli
oluşturan süreçler iletiminde zarı tekrar dinlenme potansiyeline
döndürerek yeni bir aksiyon potansiyeli oluşturabilmek üzere hazır hale
getirirler.
Na+ kanalı
Na kanalları hücre istirahat (-70 mV) Aktivasyon ile sodyum kanalları
halindeyken kapalıdır açılır ve nörona sodyum girer

Aktivasyon İnaktivasyo n
kapısı kapısı

inaktivasyon
Hızlı voltaj kapılı sodyum kanallarının çalışma prensibi.
A.Hücre zarında bulunan bu kanalların iki kapısı vardır: Kanal içinde yer alan
aktivasyon kapısı; hücre içine bakan inaktivasyon kapısı. Hücre dinlenme durumunda
iken aktivasyon kapağı kapalı, inaktivasyon kapağı açıktır.
B.Zar voltajı değişerek eşik değerine ulaşırsa, kanalın içindeki aktivasyon kapısı açılır;
çünkü bu kapı, bu voltaj değerinde açılmaya uygun bir moleküler yapıdadır.
C. Açılan kanal boşluğundan sodyum hızla içeri akar ve artık hücrenin içi dışarıya göre
pozitif yüklenmeye başlar.
D.Hücre içi voltaj değeri dışarıya göre +35 mV düzeylerine geldiğinde ise bu kez
inaktivasyon kapısı kapanır. Dolayısıyla bu noktada artık bu hücreyi bir daha uyarmak
mümkün değildir. Sodyum girişi durur ve potansiyel değişimi sona erer.
E.Ardından, K iyonlarının çıkışıyla normale dönen zar potansiyeli dinlenme voltajına
ulaştığında kanal tekrar dinlenme durumundaki haline döner: aktivasyon kapısı kapanır;
inaktivasyon kapısı açılır ve hücre yeni bir uyaran için hazır hale gelir.

Voltaj kapılı K kanalları ise sadece tek bir kapıya sahiptir ve dinlenme durumunda bu
kanallar kapalıdır. Depolarizasyon veya aksiyon potansiyeli sırasında geniş bir voltaj
aralığında yavaşça açılıp kapanırlar ve böylece repolarizasyonu sağlarlar.
K+ kanalı

aktivasyon
Membran
polarizasyonu

Kapalı

Membran
depolarizasyonu

inaktivasyon

İnaktive Açık
Ligand (Transmitter)-kapılı iyon kanalları

• Asetilkolin-kapılı katyon kanalları (uyarıcı)


• Serotonin-kapılı katyon kanalları (uyarıcı)
• Glutamat-kapılı katyon kanalları (uyarıcı)
• GABA-kapılı klorür kanalları (inhibitör)
• Glisin-kapılı klorür kanalları (inhibitör)
Parasempatik Gangliyonik Sinaps

Asetilkolinesteraz

Na+

ACH


Aksiyon Potansiyeli
Nikotinik
Reseptör
Na+

Pregangliyonik nöron Postgangliyonik nöron


Presinaptik bölgede sentezlenen ve veziküllerde depolanan nörotransmitterler
elektriksel uyarı sonucu parçalanan veziküllerden ekzositoz yoluyla sinaptik aralığa
salınmaktadır. Post sinaptik membranda özgül reseptörlere bağlanan nörotransmiterler
uyarıcı (depolarizasyon) veya inhibitör (hiperpolarizasyon) etki oluşturmaktadır.
Reseptörler iyonotrofik ve metabotrofik olarak iki sınıfa ayrılmaktadır. İyonotrofik
reseptörler nörotransmitter bağlanmasıyla voltaja duyarlı Na+ kanallarının açılmasına
aracılık etmektedir. Metabolik reseptörler ise spesifik protein kinazları aktifleyerek
cAMP veya inozitol trifosfat üzerinden etkili olmaktadırlar.
Sinir ucundaki aksiyon potansiyeli Ekzositozla nörotransmitter Voltaja duyarlı Na+ kanalları
Ca2+ kanallarını açmaktadır sinaptik aralığa salınmaktadır açılmaktadır
Presinaptik aksiyon
potansiyeli Presinaptik
sinir ucu

Nörotransmitter Reseptör
Postsinaptik kanalı
potansiyel
Eşik değeri Post
sinaptik
sinir
ucu
Asetilkolin-kapılı katyon kanalı (uyarıcı): Her bir Ask reseptörü 2 alfa, 1 beta, 1 epsilon ve 1
delta olmak üzere 5 alt birim içerir. Silindir şeklinde düzenlenmiş olan bu altbirimlerin ortası
normalde kapalı duran bir kanal gibidir (iyonofor). Her bir alfa alt biriminin ekstraselüler
yüzeyinde tek bir Ask bağlanma bölgesi vardır. Bu alt birime aynı zamanda nöromüsküler blok
yapan ilaçlar da bağlanırlar.

 
Asetilkolin
bağlama yeri  
kanal

por

4 nm Lipit çift tabaka sitozol


Asetilkolinin reseptörüne bağlanması ile ligand-reseptör kompleksinde gelişen yapısal değisiklik
sonucunda reseptörün merkezindeki kanal 1 msn kadar açık kalır ve katyonlar (sodyum,
potasyum, kalsiyum) konsantrasyon gradiyentiyle hareket ederler. Başlıca sodyum iyonunun
girişi ve potasyumun çıkısıyla son plak potansiyeli oluşur.
Mekanik olarak düzenlenen kanallar:
kulaktaki kıl hücreleri

Sterosilya
membranı

Kıl
hücresi

Sterosilya:
İnsan vücudunda, iç kulakta bulunan uzun ve hareketsiz uzantılardır. Ses
titreşimlerine cevap olarak elektriksel sinyal oluşur. Bu sinyal
sterosilyaların eğilmesine neden olur.
Membran Taşıma (Transporterler) Proteinleri

Membran transport proteinleri

Seçici kanallar Spesifik taşıyıcılar

Primer aktif transport Kolaylaştırılmış difüzyon Sekonder aktif transport

ATP-bağımlı pompalar Uniport Simport Antiport

ATPaz:
P-tipi, F-tipi and ABC-tipi ATPazlar Glut1-5 Pept1 NHE
(ABC transporterler)
Kolaylaştırılmış difüzyonda, membranda yerleşik taşıyıcı proteinler
(transmembran proteinler), kanal proteinlerinden farklı olarak
1. Taşınan bileşiği özgül olarak bağlamakta ve bağlanma sonrası
proteinde konformasyon değişikliği meydana getirmektedirler.
2. Bu değişiklikle bağlanma sırasında hücre dışına yönelmiş protein
bağlanma sonrası hücre içine (sitozole) yönelmekte
3. Bağladığı bileşiği sitozole bırakmaktadır
Kolaylaştırılmış difüzyondaki taşıma proteinleri hareketlidirler.

Konformasyonel değişiklik Konformasyonel değişiklik


conformation conformation
change change

Carrier-mediated solute transport


Konformasyonel
değişiklik
Membrandaki taşıma proteinlere transporter veya permeaz adı verilmektedir

Taşıyıcı (Permeaz)
Dış membran

İç membran

Simport (aynı yönde) Antiport (zıt yönlerde)


Uniport
Kotransport
(Tek yönlü taşıma)
İki farklı bileşik aynı zamanda
taşınır (birlikte taşınma)
Uniport taşıma proteini: Örneğin GLUT1
Glukoz

Bağlanma

GLUT 1 glukoz taşıyıcısı glukozun


yüksek yoğunlukta olduğu kan
plazmasından eritrositin içine doğru yani Taşınma
yoğunluğu düşük olduğu yönde
taşınmasını sağlar

Dşissosiasyon
simport

(Sodyum glukoz transporter1)

Bağırsak hücrelerinin lumene (boşluğa) bakan yüzünde SGLT 1 (sodyum-glukoz


transporter) adı verilen bir taşıyıcı protein bulunur. Bu taşıyıcı protein üzerinde sodyum
için iki, glukoz için bir bağlanma noktası vardır. Sodyumun bağlanması proteinde
yapısal bir değişime yol açarak glukozun taşıyıcıya bağlanmasını kolaylaştırır. Bağırsak
epitel hücresi içinde sodyum iyonları taşıyıcıdan uzaklaşır. Bu durumda konformasyonu
değişen taşıyıcının glukoza ilgisi azalır ve glukoz serbestleşir.
Eritrositlerde anyon kanal proteini (Band 3), Cl- ve bikarbonatın
kolaylaştırılmış diffüzyon antiport sistemi ile taşınmasını sağlar.

Kapilerler

Karbonik
anhidraz
Kana diffüze eder
Alveoller
antiport

Solunumla dışarı atılmaktadır


Aktif taşıma (transport)

• Hücre membranından, molekül ve iyonların,


metabolik enerji kullanarak, konsantrasyon
gradyanına karşı yönde taşınması işlemine aktif
transport denir.
a) Ko-transporter
b) ATPaz pompaları (enerji ATP nin hidrolizinden)
c) ışık- pompası (enerji elektron hareketi veya ışıktan)

ışık
Elektrokimyasal
gradienti

Ko-transporter ATPaz- Işık -pompası


pompası
simport
Primer aktif taşıma (transport) Sekonder aktif taşıma (transport)
Primer ve sekonder aktif transporterlar hayvan
hücresinde birbiriyle koordine bir şekilde çalışırlar

Hücre dışı

Hücre içi
Primer aktif taşıma
Na+K+ ATP az: Na+K+ transportu

Enerji kaynağı - ATP


ATP yi ADP + Pi’a hidroliz edebildikleri için bu
proteinlereATP’azlar da denir

Ekstrasellüler sıvı
Sodyum Potasyum

ATP ADP Pi
Potasyum
İntrasellüler sıvı K+
Adenozin trifosfat
Adenozin difosfat
Adenozin monofosfat
Adenozin

Adenin
Fosfodiester bağı

Fosfat grupları

Riboz
Fosfat gruplarının bir molekülden diğer bir moleküle aktarılmasında önemli
Primer aktif transport sistemlerinin çoğu hücre içi ve dışı arasındaki iyon
dengesinin korunmasını sağlayan iyon pompalarıdır. Primer aktif
transporta katılan transporterler yapısal benzerliklerine göre P-tipi, V-
tipi, F-tipi ve ABC transporterler olarak sınıflandırılır.

Hücre dışı

Sitozol

ATP bağlama
ATP bağlama
yeri
yeri
P tipi
F ve V tipi ABC superailesi
V tipi ATP pompası: Lizozomlar, endozomlar ve salgı granüllerin
sitoplazmik membranında bulunur.

F tipi ATP pompası (ATP sentetaz’lardır): ATP üretiminde kullanılan


proton pompası özellikle iç mitokondriyal zarında görev yapar.

P tipi ATP pompası: bütün ökaryot hücrelerin plazma membranında


bulunan Na+-K+ATPaz, kas hücrelerinin sarkoplazmik retikulum
membranında bulunan Ca2+ATPaz, midenin apikal plazma membranında
bulunan H+-K+ ATPaz pompası olarak görev yapar.
Na+, K+ - ATPaz
Na
PADP ATP

K
Yaklaşık 104 kadar olan hücre dışı / hücre içi kalsiyum oranı Ca2+-
ATPaz iyon pompası ile düzenlenmektedir.

CaM 10 mM Ca2+
Fizyolojik etki

1mikromol
Ca + + 3 Na+
+

Ca++

ATP
2 H+
Ca++
ADP + Pi
Mitokondri ER

Dinlenme halindeki bir hücrede sitozolik kalsiyum miktarı çok düşüktür ve kalsiyumun çoğu
mitokondri, endoplazmik retikulum gibi organellerde bulunur. Hücre içi Ca2+’un uzun süre
yüksek kalması çok toksiktir.
H+- K+ - ATPaz
H+- K+-ATPaz, mide asidi sekresyonunda bir antiport pompası olarak görev alır. Bu aktif
transport olayı sonucu H+ gastrik parietal hücrelerinden mide lumenine salgılanırken K+
hücre içine girmektedir.

Parietal hücre HCl mide


kan
Cl- kanalı lumeni
Anion antiport
Cl - Cl -
Cl -
HCO3 HCO3- +
ATP H+-K+-ATPaz
Karbonik
ADP + Pi
K+
anhidraz
H2O Apikal membran
CO2 K+
CO2 + OH - K+
K+ kanalı

Basolateral membran
ATP bağlayıcı kaset taşıyıcıları (ATP-Binding Cassette transporters)

Çoğu ilacın dağılımında önemli süreçlerden biri, konsantrasyon farkına


karşı gerçekleşen ve bu nedenle de enerji gerektiren aktif taşımadır. Aktif
taşımada endotel ve epitel hücrelerin her iki yüzeyinde de bulunabilen
proteinler taşımaya aracılık ederler. Bu proteinler; ABC (ATP-binding
Cassette Family) ve SLC Süper Ailesi (Solute Carrier Family) olarak iki
ana sınıfa ayrılırlar ve aynı adlı gen aileleri tarafından kodlanırlar.
ABC (ATP-bağlayan protein) taşıyıcı ailesi MDR1 geni tarafından
kodlanan p-glikoprotein ve en az 7 ceşit “multi drug resistance (MDR)”
proteinden oluşmaktadır.
İlk olarak 1976 yılında, ABC Süper Ailesi üyesi olan p-glikoprotein
(MDR1), kanser ilaçlarına karşı direnç gelişmiş tümör hücrelerinde
yüksek miktarda salınımı sonucu tanımlanmıştır.
P-gp enerjiye bağımlı olarak çalışır ve hücre içine giren ilacın dışarı
pompalanmasını sağlayarak, hücre içi ilaç konsantrasyonunu azaltmaya
çalışır ve ilaç direnci yaratır.
Hücre dışı
Kanser ilacı
P-gp iki ATP bağlama yerine
sahip bir membran proteinidir.
ATP hidrolizinden sonra protein
konformasyonunda değişiklik N

hidrofobik ilaçın çıkışını Hücre içi


kolaylaştırmaktadır.
ATP
ATP
binding C

P-gp artışı ile hidrofobik olan bağlama


sites

doksorubisin, daunorubisin, yeri


etoposid, taxol, vinkristin,
vinblastin gibi birçok
kemoterapötik ilaca karşı direnç
gelişebilmektedir.
MDR proteinler organik anyonik taşıyıcılardır.

MDR protein fonksiyonu için iki model ileri sürülmüştür:


a) Flipaz modeli:
 Substratın hidrofobik kısmı membrana girerken, hidrofilik kısmı
sitozole bakar.
 Substrat membranda lateral olarak hareket ederken MDR proteinin
transmembran sahasına bağlanır.
 ATP hidrolizi ile substrat ters dönerek dışarı atılır.
b) Pompa modeli
 Substrat MDR’nin sitozolik kısmına bağlanır
 ATP hidrolizi ile dışarı atılır.
Flippase modeli Pompa modeli: MDR1nın substratı bağlayan yeri
Hidrofob uç sitozol kısmında bulunur ve molekülleri diğer
Substrat ATPaz pompaları gibi dışarı taşır
Yüklü Konsantrasyon

gradienti
Hücre dışı

Sitozol

1. Lipitte çözünen substrat plazma membranın sitozole


bakan tabakada çözünür
2. Membrandan diffüze ederek çift tabakanın içinde
bulunan MDR1 proteine bağlanır
3. Bu şekilde hücrenin dışındaki sulu faza geçer
Kistik fibroz transmembran iletim düzenleyicisi
(CFTR)
• Kistik fibroz transmembran iletim düzenleyicisi hücre membranından
geçişte aktif transportta rol oynayan ABC protein ailesinin içinde yer
almaktadır.
• Klorür için spesifik bir iyon kanalıdır: Hava yolları ve mide-barsak
sistemi eksokrin bezlerinde epitel hücre membranından tuz ve sıvı
geçişini sağlar (klorürün epitel yüzeyine kolaylaştırılmış diffüzyonunu
sağlamaktadır, bunun sonucunda osmoz ile su apikal yüzeye geçerek
mukusu dilüe etmektedir.)
• Kistik fibroz olayların % 90 nında mutasyona uğramış CFTR
endoplazmik retikuluma ulaşmakta, fakat burada parçalanmaktadır.
Kistik fibroz, epitel hücrelerinde klorür kanallarının şeklini veren ve bu
kanallardan klorür iyonlarının akışını regüle eden bir membran
glikoproteini olan kistik fibroz transmembran iletim düzenleyicisini
(CFTR) kodlayan gendeki mutasyon sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Sağlıklı kişilerin normal olan solunum yolu epitelinde klorür iyonu dışarı
salgılanırken sodyum iyonu yavaş olarak absorbe edilmektedir. Ancak
kistik fibrozlu hastalarda meydana gelen mutasyonlar sodyum iyonunun
hücresel absorbsiyonunu arttırırken, klorür iyonlarının sekresyonunu
bloke etmektedir. Sodyum absorbsiyonu sırasında suyun submukozaya
çekilmesiyle solunum yolu salgıları dehidrate hale gelir. Salgıların
dehidrate olması ve mukosiliyer mekanizmaların işlev görememesi
hastalığın gelecekteki seyrinin pankreas yetersizliğine dönüşmesine, alt
solunum yollarında tekrarlayan bakteri kaynaklı infeksiyonların ortaya
çıkmasına ve erkeklerde kısırlığa yol açan sperm kanalının tıkanmasına
veya ortadan kalkmasına neden olmaktadır.
Normal = ince koruyucu mukus
Hastalarda = kalın koruyucu özelliği olmayan mukus
Hücreden Cl’un dışarı taşınması koruyucu ince mukus oluşmasını sağlar.
P
Basolateral

Cl- CFTR Cl-

Na+ Na+
Na+ Na+

K+

Apikal
K+

H2O H2O
Basolateral

Cl-
Cl-

ER
Na+ Na+
Na+ Na+

K+

Apical
K+

H2O H2O
Sekonder aktif taşıma
Na+/amino asid simportu
Na+/glukoz simportu
Ca2+/ Na+ antiportu

Ekstrasellüler sıvı

İntrasellüler sıvı
Amino asid
Bu tip taşımada enerji kaynağı olarak ATP direkt kullanılmaz. Şekerlerin,
amino asitlerin ve kalsiyumun hücre içine taşınmasında, membranın iki
yüzü arasındaki Na+ veya H+ iyonları konsantrasyon gradiyentinden
kaynaklanan enerji (iyon hareketinin kinetik enerjisi) kullanılır. Bu tip
transportta Na+ veya H+ iyonları hücre içine konsantrasyon gradiyenti
yönünde geçerken, hücreye girmesi istenilen diğer bileşik konsantrasyon
gradiyentine karşı taşınır. Daha sonra Na+ iyonları, ATP harcanarak Na+-
K+-ATPaz tarafından hücre dışına çıkartılır. Sekonder aktif transportta
ATP hidrolizi dolaylıdır.

Kotrasporterlar
SEKONDER AKTİF TRANSPORT
(proton pompası ile birlikte)
Hücre dışı
Yüksek proton konsantrasyonu Düşük glukoz konsantrasyonu
sakkaroz

sakkaroz

Düşük proton konsantrasyonu Hücre içi Yüksek glukoz konsantrasyonu

primer sekonder
aktif transport Aktif transport
SEKONDER AKTİF TRANSPORT
(Na+-K+ ATPaz pompası ile birlikte)
- Glukoz konsantrasyon gradientine karşı taşınmaktadır

Sekonder aktif transport

Glukoz
Hücre dışı

Sitozol Primer aktif taşıma


Büyük moleküllerin membranı geçme hareketi
Endositoz ve Ekzositoz
Ekstrasellüler sıvı

Plazma membranı

Endositoz Ekzositoz

İntrasellüler sıvı
• Büyük moleküller hücre içine ve dışına membrandan
tomurcuklanan veya membranla kaynaşan veziküllerle
(kesiciklerle) taşınır
– endositoz
– ekzositoz

Ökaryotik hücreler bazı molekülleri, membranlarından oluşturdukları


veziküller aracılığı ile içeri alırlar. Bu olaya “endositoz” adını veriyoruz.
Egzositoz, hücre içi membranlardan oluşan veziküllerin, hücre içinden
yükledikleri molekülleri, plazma membranı ile kaynaşarak dışarı
vermesidir.
VEZİKÜL OLUŞUMU
Ekzositoz ve endositozda veziküller, aynı temel mekanizma ile, birkaç
basamakta oluşur. Vezikül oluşumunun basamakları sırasıyla;
1. Membranın tomurcuklanması ve kılıflı vezikül oluşumu,
2. Vezikülün kılıfından sıyrılması,
3. Vezikülün hedef membranı bulması,
4. Vezikülün hedef membranla kaynaşmasıdır.
Sitozol
Donor membran

Füzyon

Hedef membran
Tomurcuklanma
Taşıyıcı veziküllerin oluşumu ve kaynaşması:
Kargo seçimi, Kaplayıcı proteinler ve Vesikül Tomurcuklanması
1. Bir vezikül içerisinde kargo olarak 2. Tomurcuk, taşıyıcı
taşınacak olan zar proteinleri (kırmızı ve vezikülü oluşturmak
gri) diğer proteinlerden ayrılarak bir üzere kopar
tomurcuk içerisinde toplanır.

3. Vezikül hedef
organelin zarıyla
kaynaşır.
1. Vezikülüntomurcuklanması
Hemen hemen incelenen bütün durumlarda vezikülün
tomurcuklanmasında kılıf proteinlerinin varlığı gösterilmiştir. Kılıf
protein alt birimleri biraraya gelerek 50-100 nm çapındaki genellikle
küre biçimini alan kılıfı oluşturur. Kılıf protein alt birimleri sitozolde
çözünmüş olarak bulunur. Vezikül oluşacağı zaman bu proteinler kaynak
membrana bağlanır ve membranın o bölgedeki yapısını değiştirerek
vezikülün tomurcuklanmaya başlamasını sağlar.

Üç kılıf proteini görev almaktadır.


1. Klatrin/adaptör kompleksi
2. COP I
3. COP II
Bu kılıflar birbirinden hem protein içeriği hem de etki yerleri bakımından
farklıdır, ancak etki mekanizmaları benzerdir.
Klatrin kaplı vesiküller: Endositoz ile hücre dışı moleküllerin plazma zarından içeriye
alınmasının yanısıra moleküllerin trans Golgi ağından endozom ve lizozomlara
taşınmasından sorumludur. Klatrin üç ağır (H, 180 kDa) ve üç hafif (L, 35 kDa)
proteinden oluşan yapı ile kaplanmıştır. Üç hafif ve üç ağır alt birimden oluşan üç
ayaklı ve altı alt birimli yapıya triskelion adı verilmektedir. Birleşen bu triskelionlar,
beşgen ve altıgenlerden oluşan kapalı polihedral yapıyı (kafesi) oluşturmaktadır.
Ağır zincir
Hafif zincir

Klatrin “ağır zincir”

Triskelion = 3 ağır ve 3 hafif


“Hafif zincir”
polipeptid = 1 klatrin
KLATRİN VEZİKÜLLERİ
cargo receptörü (transmembran
protein) “cargo”
adaptin – cargo reseptörüne
bağlanır
klatrin (kaplama proteini) -
vezikülleri oluşturur reseptör
dinamin – vezikül kesenin üst
kısmını daraltır (enerji kaynağı
GTP)

klatrin

membran

adaptin
Klatrin alt birimlerinin oluşturduğu sepet içinde, klatrini membrana bağlayan
bir adaptör protein de (AP-2) bulunur. Bu adaptör, klatrini membrana sıkıca
bağlar. AP-2’nin ayrıca, membran üstündeki sepete alınacak reseptörleri
biraraya toplama gibi bir görevinin olduğu gösterilmiştir.
Dinamin GTPaz’dır

GTP

dinamin

GDP
Endositoz ve egzositoz için ortak olan mekanizmayı ana hatları ile
şöyle özetleyebiliriz:
a. Kaynak membranı üzerinde yerleşmiş bir “GEF proteini” (guanin-
nükleotid değiştirme faktörü), sitoplazmada bulunan kılıf oluşturucu
bir proteinin üzerindeki GDP’yi GTP’ye çevirir. Klatrin kılıfı için
ARF (ADP-ribosylation factor); COP II kılıfı için ise Sar 1
proteinidir.
b. Kılıf oluşturucu protein (ARF veya Sar 1), GTP bağladığı anda,
içindeki bir hidrofob yağ asidini açığa çıkarır ve bu yağ asidi
aracılığı ile membrana bağlanır. Bir GTPaz olan kılıf oluşturucu
protein, sitozolde alt birimler halinde bulunan kılıf proteinini,
membranın kendi bağlandığı bölgesine toplar. Membrana bağlanan
kılıf proteinleri biraraya toplanarak sepet gibi bir yapı oluşturur ve
membranın bu bölgedeki yapısını bozar. Böylece membranda bir
tomurcuklanma oluşur. Tomurcuklanma, vezikül oluşumuna yol açar
ve bazı proteinlerin vezikülü boyun bölgesinden koparması ile kılıflı
bir vezikül oluşur.
Kılıf oluşturucu GTP-bağlayan proteinler (GTPaz)
Klatrin kılıfı için ARF (ADP-ribosylation factor);
COP II kılıfı için ise Sar 1 (Secretion-Associated RAS super family)
proteinidir.
- kılıflı vezikül

İnaktif çözünen
Sar 1-GDP
aktif membrana –
bağlı Sar 1-GTP

Hidrofobik kuyruk

Kaynak
altbirimleri
(donor)
membran
GEF = Guanine Nucleotide Exchange Factor
- GTPaz aktivasyonu
Membran Donor membran
proteinleri
Vezikülün kılıfından sıyrılması
Kılıflı vezikülün sitozole salınmasından hemen sonra kılıf sıyrılır. Bu
işlem de yine kılıf oluşturucu GTPaz’lar (ARF ve Sar 1) tarafından
başarılır. Bunlar, GTP’nin hidrolizi ile konformasyon değiştirirler,
kendilerini vezikül membranına bağlayan yağ asidini geri çekerler ve
vezikülden ayrılırlar. Bu proteinlerin vezikülden ayrılmasının hemen
ardından kılıf depolimerize olur ve vezikül kılıfından sıyrılır.
Kaplanmış vezikül
Sitozol
Klatrin kaplama
Sıyrılma

Vezikül
oluşumu
adaptin
Kaplanmamış
dinamin transport vezikülü

Hücre membranı
Kaplanmış oyuk Tomurcuklanma “Membrandan Soyunma
ayrılma”
(dinamin)
Dinamin
“Klatrin kaplı oyuk”
Adaptin
Klatrin
“ATP-bağımlı soyucu enzim” HSP70 şaperon GTP
ailesine aittir; ATP hidrolizi gerekmektedir GDP + Pi

Kılıfı uzaklaştırılmış transport veziküller


endozomlara yönlendirilmektedir
Klatrin ve adaptinler hücre membranına geri
dönmektedirler ATP-bağımlı soyucu enzim
ATP
ADP + Pi

Kılıfı uzaklaştırılmış
transport veziküller

Endozomlara doğru…
Klatrin kaplı vezikülün plazma membranından oluşumu
Vezikülün hedef membranı bulması
Zar sistemlerinin farklı olmasından dolayı, bir vezikül kendisi için doğru
olan bir zarı buluncaya kadar, muhtemel birçok hedef zarla karşılaşması
olasıdır. Hedefin bulunmasındaki spesifite yüzey markerleri ile
sağlanmaktadır. Özellikle, iki protein grubu rol oynar: SNARE ve Rab
diye adlandırılan hedef belirleyen GTPazlar.
Bu konuda Rothman tarafından ileri sürülen “SNARE hipotezi” uzun
süre kabul görmüştür ve halen bazı değişmelerle kullanılmaktadır .
SNARE: Soluble N-ethylmaleimide-sensitive factor (NSF)
attachment protein receptor.
Bu hipoteze göre; vezikül içindeki bir integral protein (v-
SNARE=synaptobrevin) ile, onunla özgül olarak etkileşebilen bir hedef
membran integral proteini (t-SNARE = syntaxin) arasındaki yüksek
afinite ve özgül etkileşim, veziküllerin hedeflerini bulmasını
sağlamaktadır. SNARE’ler sitoplazma içine sarkan ve reseptör olarak
görev yapan integral proteinlerdir. SNARE’ler en çok sinir hücrelerinde
çalışılmışlardır.
SNARE: Soluble N-ethylmaleimide-sensitive factor (NSF) attachment protein receptor.

v-SNARE t-SNARE
(synaptobrevin) (syntaxin)
vezikül
organel

hedef membran

v-SNARE + t SNARE stabil trans SNARE kompleksi


Karşılıklı membranlar üzerindeki SNARE’ler hidrofobik etkileşimlerle ve birbirlerine
paralel yerleşerek “halkalı halka” (coiled coil) oluşturarak etkileşirler. SNARE’lerin
enerji yönünden avantajlı bir kompleks oluşturarak membran kaynaşması önündeki
enerji engelini yıktıkları görüşü ağırlık kazanmıştır.
Sinaptik vezikül
Sitozol

coiled coil
Sinir hücresi plazma membranı

Coiled-coil üçü t-SNARE, biri ise v-SNARE’den oluşan, birbirine sıkıca bağlanmış 4
α-helix’den oluşan bir settir. Kaynaşma sırasında GTP hidrolizi gerekir. Bu işlem Rab
proteinleri tarafından gerçekleştirilir.
Membran kaynaşması
Vezikül, hedef membranını, Rab proteini, Rab
efektörü, SNARE ve bağlayıcı proteinlerin ortak
hareketi ile tanır ve membrana yanaşır. Membrana
yanaşma sırasında, vezikül ve hedef membranın
molekülleri, birbirleri ile etkileşebilecek kadar
yakındır. Membran kaynaşması için ise,
membranların 1.5 nm kadar yakınlaşmaları ve
aradaki su moleküllerinin atılması gerekir. Bu
işlemin SNARE’ler tarafından başarıldığı
zannedilmektedir.
Birbirine bağlanacak membranlar üzerinde
karşılıklı yerleşmiş bulunan, birbirlerine yüksek
afiniteleri olan SNARE’ler sarmal oluşturacak
şekilde bağlanırken, membranları çekerek
yakınlaştırır ve kaynaşmayı sağlarlar.
Veziküllerin “doğru hedefi”
bulmalarında etkin olduğu düşünülen
diğer bir protein grubu Rab
proteinleridir (GTP bağlayan
protein).
• Monomerik GTPaz'lardır ve 30 dan
fazla üyesi vardır. SNARE’lerde
olduğu gibi, her Rab proteini hücre
zarlarında karakteristik bir dağılıma
sahiptir ve organeller sitosolik
yüzeylerinde bir Rab proteini taşırlar.
• Rab proteinleri veziküle tutunur ve
GDP dissociation
hedef membran üzerindeki bir efektör
inhibitor)
proteinle ve v-SNARE’lerle özgül
olarak etkileşerek SNARE
kompleksinin (v-SNARE/t-SNARE
kompleksi) oluşmasını sağlar. Böylece
vezikül doğru hedefi bulur.
çözünen
transport
vezikülü Yağ asidi

hidrolizi
Membran füzyonu

Hedef membran
SNARE’lerin ayrılması
Bir ATP az olan NSF SNARE çiftini hidroliz etmektedir
ENDOSİTOZ
Endositozda, hücreye alınacak maddeyle birlikte hücre membranının bir
kısmı hücre içine doğru tomurcuklanır ve hücreye girmesi istenilen
madde hücre içine vezikül içinde girer. Oluşan küçük vezikül endozom
olarak adlandırılır.

PLAZMA MEMBRANI
Hücre dışından içine madde alımı pinositoz, reseptör-aracılı endositoz
ve fagositoz olmak üzere üç değişik yolla olmaktadır. Her üç yol hücre
gereksinimlerinin karşılanmasında veya korunmasında kullanılmaktadır.

fagositoz

Endositoz

pinositoz

receptör-aracılı
endositoz
Reseptör –aracılı endositoz
Transport sistemlerinin taşıyamayacağı boyuttaki moleküller ve diğer
bazı maddelerin hücre içine alımı reseptör-aracılı endositoz adı verilen
bir mekanizma ile olmaktadır.

Reseptör –aracılı endositoz ile alınan maddeler


Toksinler ve lektinler Virüsler Serum Hormonlar ve büyüme
transport faktörleri
proteinleri ve
antikorlar
Difteri toksini Adenovirüs Transferrin İnsılin
Pseudomonas toksini Rous sarkom LDL Büyüme hormonu
Kolera toksin Vesiküler Transkobalamin Kalsitonin
Concanavalin A stomatitis Ig A Glukagon
Semliki forest Ig G Prolaktin
Ig E Tiroid hormonu
Katekolaminler
İnterferon
LDL kolesterol hücre içersine reseptör aracılı endositoz ile
alınmaktadır
pH ~7-.7.2

LDL-R
dinamin GTP
GDP+Pi
Erken endozom

pH ~6 pH ~7.2
ATP ADP+Pi ADP+Pi
Soyunma Füzyon H+
Kaplanmış (HSP70 ailesi) (SNARE) ATP
vezikül Endozomlardaki proton
pompası endozom
lumenindeki pH nın asit tarafa
kaymasını sağlayarak LDL
Serbest kolesterol reseptöründen dissosiye
olmaktadır
Lizozom
GTP ~ 1’: erken endozom
GDP+Pi (pH~6)…
ATP
H+
ADP+Pi
ATP ADP+Pi
ATP
Kaplanmış Kılıfın sıyrılması H+
vezikül ADP+Pi
~ 5’: geç endozom
(pH 5.5~6)…
ATP
H+
ADP+Pi
(pH<5)…

Early endosome - late endosome - lysosome is a continuum


Diğer ligand reseptör sistemlerinde olduğu gibi LDL partiküllerinin de
yüzey reseptörlerine bağlanıp, reseptör içeren vezikülün hücre içine
alınış evresinde enerjiye ihtiyaç duyulur. Vezikülün hücre içine girişi,
partikülün reseptöre bağlanmasından 2-5 dakika sonra meydana gelir.
Hücreye girdikten sonra bu kılıflı veziküller önce klatrin kılıflarını
kaybederler. Kılıflarını kaybetmiş olan veziküller erken endozomlarla
kaynaşırlar ve erken endozomların sahip olduğu düşük pH LDL’nin
reseptöründen ayrılmasını sağlar. Yeni oluşan bu iri vezikülün içindeki
LDL partikülünden ayrılmış olan reseptörler bir tomurcuk oluşturarak
vezikülden atılır ve hücre zarına geri dönerler. Geç endozomlarda ve
lizozomlarda LDL partikülünde yer alan kolesterol esterleri asit lipazlar
tarafından serbest kolesterole dönüştürülürler ve bununla birlikte apoB-
100 de kendisini oluşturan amino asitlerine yıkılıp sitozole verilir.
Ailesel hiperkolesterolemi (familial hiperkolesterolemi)
LDL reseptör genindeki çok sayıdaki mutasyon (>200) buna neden
olarak gösterilmektedir.
Apotransferrin, karaciğerde sentezlenen ve Transferrin Nötral pH da
iki demir iyonu bağlayabilen bir proteindir. Transferrin apotransferrin reseptörden
Apotransferrin-Fe3+ kompleksi transferrin reseptörü ayrılmaktadır
olarak adlandırılır. Birçok hücrenin
yüzeyinde transferrin reseptörleri bulunur,
bu reseptörlere bağlanan transferrin,
reseptör aracılıklı endositozla hücre içine Hücreye demir
alınır. Transferrinin bağlanması ile dimerik Klatrin
reseptör içeri gömülerek klatrin kafesli alınması
kesecik oluşturmaktadır. ATP-bağımlı
soyucu enzim tarafından klatrin
uzaklaştırıldıktan sonra oluşan endozom
asidik bir başka endozomla kaynaşmaktadır.
pH değeri 5-6 arasında olan yeni
endozomda Fe3+ transferrinden ayrılmakta
fakat apotransferrin reseptöre bağlı
kalmaktadır. CURL (compartment of
uncoupling of receptor and ligand; ligandın
Apotransferin
reseptörden ayrıldığı bölme) adı verilen tüp hücre yüzeyine
şeklindeki kesecikle kaynaşan endozomun dönmekte
oluşturduğu kesecikten apotransferrin
ayrılarak hücre membranına geri
dönmektedir. Hücre membranı ile kaynaşan
bu kesecikteki ani pH (5-6 7.4)
değişikliği sonrasında reseptör- Apotransferin
apotransferrin kompleksindeki
apotransferrin reseptörden ayrılmaktadır. Geç endozom
Fe3+ ise ferritin şeklinde depolanmaktadır.
sitozol
Fagositoz (hücre yutumu)
Bu olayda görev alan keseciklerin (endozomların) çapı daha büyüktür
(çap > 250 nm) ve hücre bu yolla mikroorganizma, bakteri, hücre artığı
gibi büyük boyutlu cisimleri içine almaktadır. Memelilerde fagositoz
yapan sadece birkaç tip hücre bulunmaktadır.
Beyaz Kan Hücreleri
• Fagositler - Nötrofiller – yalnız kanda
- Makrofajlar – kan ve dokularda yaygın olarak
bulunmaktadır. 33 dakikada hücre membranını tümüyle yenileyebilen
bir makrofaj, bir saatte hacminin % 25 kadarına eşdeğer sıvı
alabilmektedir
Fagositoz - “hücre yutumu”
Psödopod
Fagositoz Bakteri

Fagozom

veziküller

Bazı bakteriler lizozomal enzimler tarafından


parçalanmamaktadır ve intrasellüler parazitler gibi
yaşamaktadırlar
Lizozom
Myxobacteria tuberculosis (tuberculosis)…
Listeria monocytogenes (listeria)…
Yersinia pestis (plague)…
Otofaji

1. “Fagositoz” Bakteri

Fagozom

veziküller

ER’dan türetilen bir membranla


Endoplazmik çevrilen yıpranmış organel Lizozom
retikulum

Yıpranmış
mitokondri Otofagozom
2. “Otofaji”
Bakteri
1. “Fagositoz”

Fagozom
Erken Geç
endozom endozom
3. “Endositoz” Lizozomal
enzimler

Endositolik veziküller
Endoplasmic
reticulum Lizozom

Worn out
mitochondrion
Otofagozom
2. “Otofaji”
EKZOSİTOZ
Hücre membranına ve dışına yönlendirilen keseciklerin membranlarında
hücre membranı proteinleri ve içlerinde ise salgılanacak proteinler
bulunmaktadır. Keseciğin hücre membranı ile kaynaşması ve içeriğini
boşaltılması ekzositoz olarak adlandırılmaktadır.

Ekzositoz

You might also like