Görselleştirme Çeviri

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 3

Bu alanda yapılan araştırmaların çeşitliliği geniş bir perspektiften incelenmiş;

Ayrıca modern öğrenme ortamının gerekliliklerinden biri olan görsel materyal


kullanımının ve buna bağlı olarak görselleştirmenin etkisinin arttığı
görülmektedir.

Bu tanımlamalara göre görsel düşünmenin gelişimine hizmet eden imgelerin


(resim, illüstrasyon, çizelge, diyagram vb.) oluşturulma süreci, soyut olarak
kabul edilen kavram ya da düşüncelerin somutlaştırılması gibi farklı tanımlama
yolları bulunmaktadır (Krutetskii, 1976). ), dış dünyadan öğrencilerin zihinlerine
yolculuk (Nemirovsky ve Noble, 1997), görsel zihinsel imgelerin yapılandırılması
ve dönüşüm süreci (Presmeg, 1997). Buna göre görselleştirme sürecinin iki
farklı şekilde yürütüldüğü sonucuna varılmıştır. Bunlardan biri dış dünyada
meydana gelen bir olayı veya bir nesneyi tasavvur etmek, diğeri ise tasavvur
edilen bir yapıyı bilgisayar, karatahta vb. araçlarla fiziksel ortama aktarmaktır.

Matematik disiplininin ilk çağlardan beri üç farklı iletişim kaynağının bir araya
gelmesiyle oluşan bir bilim olduğu söylenmektedir. Bu iletişim kaynakları doğal
(konuşma) dil (Hiyeroglif, Yunanca, Türkçe, Almanca, İngilizce vb.), simgesel dil
(işaretler +, -, =, simgeler,: x, y, z vb.) ve şekillerdir. Öğretmen, matematiksel
kavramları tanımlarken veya açıklarken önce sözel ifadelerden, ardından
evrensel bir matematiksel semboller dili kullanır (Alsina ve Nelsen, 2006).
Sembollerin anlaşılması zor ve soyuttur; bu nedenle, bunları kendi başlarına
anlamak genellikle zordur. Dolayısıyla matematiksel bir konuyu sadece sözel
olarak anlatmak ya da sembollerle ifade etmek yeterli görünmemektedir. Bu
anlamda görsel objeler söz konusudur. Görsel nesneler, soyut kabul edilen ya
da kabul edilen kavram ya da ifadelerin somut bir varlığa dönüşmesini
sağlayabilir. Yani matematiksel görselleştirme, matematiğin soyut ilişkilerine
daha etkili bir yaklaşım elde etmek için nesnelerin potansiyel somut çizimlerinin
kullanılması olarak tanımlanabilir (Guzman, 2002). Matematik eğitiminde
görselleştirme, bir matematiksel problemin çözümü sırasında tasavvur etme ve
tasavvur etme yoluyla matematiksel anlama ve keşfetme süreci olarak ele
alınırken (Zimmermann ve Cunningham, 1991), görsel ya da uzamsal beceriler
aracılığıyla problem çözme sürecinde akıl yürütme olarak tanımlanabilir
(Gutierrez, 1996). Bu nedenle matematiksel düşünme becerilerinin
geliştirilmesinde, problem çözme sürecinde ve bu süreçte bu kavramlar
arasında bağlantılar kurulmasında, soyut kavramların öğretilmesinde ve bu
tanımlar ışığında somut kavramlar haline gelmesinin sağlanmasında
görselleştirme önemli bir kaynak olarak değerlendirilebilir.

Matematiksel görselleştirmenin tarihsel gelişimi incelendiğinde birbirinden


belirli sınırlarla ayrılmayan ancak o dönemin genel kanısını ortaya koyan üç
dönem vardır (Şan, 2008). Modern anlamda ilk matematikçiler sayılabilecek
Pisagorcular, sayılar ve sayı kümeleri arasındaki ilişkileri çakıl taşı vb. araçlarla
kanıtlamışlar ve böylece bir tür görselleştirme yöntemi kullanmışlardır.

Descartes, görselleştirme süreciyle ilgili birkaç kuralı tartıştı ve bu kurallar,


matematiksel düşünmede şekillerin ve görüntülerin önemini vurguluyor. Genel
olarak bu kurallar şu şekilde özetlenebilir: Öğrenme sırasında kavramların insan
zihninde var olduğu bilinen nesnelerle görselleştirilmesi anlamayı kolaylaştırır;
soyut ya da muğlak kavramların insanların hayal gücünde daha uzun süre dikkat
toplamasını sağlayacak saf şekillerle yansıtılması gerekliliği vardır (Şan, 2008).

17. yüzyıl matematiğinde oldukça güçlü bir görsel içeriğin hakimiyeti


görülmektedir. Ancak Gauss'un matematiğe göz bilimi demesi matematikte
görselleştirmeye ne kadar önem verdiğini göstermektedir. 19. yüzyılda Öklid
dışı geometrilerin ortaya çıkması görselleştirmenin etkisini azaltırken, 1990'lı
yılların başından itibaren görselleştirmenin matematik eğitiminin önemli bir
araştırma alanı olarak ele alınabileceği görüşü hakimdir (Şan, 2008; Uysal Koğ,
2012). Matematik tarihinden de anlaşılacağı üzere görselleştirmenin matematik
ve matematik eğitimi için önemli olduğu söylenebilir. Bu anlamda, Dufour-
Janvier ve ark. (1987), görselleştirmenin matematik için kaçınılmaz olduğunu
ifade etmiş ve görselleştirme ile matematik arasındaki ilişkiyi dört temel
maddede özetlemiştir (aktaran Tekin, 2010: 28). Bunlar “(1) Görsel temsiller
matematiğin doğasında vardır; (2) Görsel temsiller, bir kavramın çeşitli
şekillerde somutlaştırılmasını sağlar; (3) Görsel temsiller, matematikteki bazı
zorlukların üstesinden gelinmesinde kullanılır; (4) Görsel temsiller, matematiği
daha ilgi çekici ve ilgi çekici hale getirmeyi amaçlar.” Alsina ve Nelsen (2006)
matematik derslerinde görselleştirme kullanımının iki önemli amacı olduğunu
belirtmişler, uygun bir çizim yaparak uzun dersleri kısaltmak ve bu sayede
öğrencilerin grafiksel sezgiye ilişkin zihinsel muhakemelerini kolaylaştırmak
olduğunu ifade etmişlerdir. çizimler.
Literatürde görselleştirme yaklaşımının grafik veya şekiller, animasyonlar ve
bilgisayar yazılım programları olmak üzere üç şekilde gerçekleştirildiği
belirtilmektedir (Dundar, Gökkurt ve Soylu, 2012; İpek, 2003). Görselleştirme
yaklaşımının matematik üzerindeki etkisi birkaç kez tartışılmıştır; bazı
araştırmacılar görselleştirmenin öğrencilerin matematiksel anlama düzeylerini
artırabileceğini, problem çözmeyi kolaylaştırıp öğrencilerin problem çözmede
farklı yollar denemelerini sağlayabileceğini, matematik ve sanat ilişkisini
kurabileceğini, öğrencilerin estetik duygularını geliştirebileceğini, matematiğe
karşı olumlu tutum oluşturabileceğini öne sürmektedir. ve buna bağlı olarak
öğrencilerin özgüvenlerini artırmaktadır (Şan, 2008; Tall ve Thomas, 1989;
Thompson ve Dreyfus, 1988). Taşova (2011), matematikte görselleştirmenin en
kritik avantajının soyut bir durumu yarı soyut veya somut bir forma
dönüştürmek olduğunu ve bu avantajın bazı soyut matematik konularını
anlamakta güçlük çeken öğrenciler için faydalı olabileceğini belirtmiştir. Bazı
araştırmacılar matematikte görselleştirme yaklaşımının, öğrencilerin
matematiksel düşünmelerini belirli görsel veya şekilsel örüntülere
dönüştürmeyi amaçladığı görüşü nedeniyle öğrencilerin konu ile ilgili kapsamlı
matematiksel düşünme becerilerini engelleyebileceğini düşünmektedirler
(Presmeg, 1986; Touger, 1986). Tall (1991) ise matematikte görselleştirmenin
kesinlikle kabul veya reddedilemeyeceğini savunmuş, ancak görselleştirmenin
doğası gereği matematiğin gelişim sürecinde önemli bir yeri olduğunu ifade
etmiştir (aktaran İpek, 2003: 21).

Bu çalışmada “Ulusal ve uluslararası yayınlarda yapılan çalışmalarda matematik


eğitiminde görselleştirme ve somutlaştırmanın rolü nedir?” literatür taraması
yapılarak yanıtlanmaya çalışılmıştır. Buna göre bu çalışma, matematik
eğitiminde görselleştirme ve somutlaştırma ile ilgili ulusal ve uluslararası
literatürün karşılaştırılması yoluyla görselleştirme ve somutlaştırmanın ne
ölçüde kabul gördüğünü ve bu çalışmalarda kullanılan yöntemleri tespit etmeyi
amaçlamaktadır.

You might also like