Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 3

Önyargı ve Gruplar Üzerine Düşünceler

Ülkemizin toplum yapısı oldukça heterojen olup farklı gruplardan oluşmakta


dolayısıyla farklı sosyal ortamlarda kendi ön yargılarımı fark edebiliyorum veya
farkında olmadan ön yargılı olabiliyorum ayrıca diğerlerinin bana yönelik ön yargısını
hissediyorum veya ön yargının davranışa yansımalarını gözlemliyorum ve
deneyimliyorum. Kendi ön yargılarımdan sahip olduğumun bilincinde olduklarımdan
bahsetmek gerekirse farklı etnik kökene sahip, farklı hayat görüşünde olan insanlara
ve karşı cinse yönelik bazı önyargılarım olduğunun farkındayım. Örneğin farklı etnik
gruplardan insanların dominant etnik gruba yönelik kin ve düşmanlık beslediğini bu
öfkenin de dominant etnik grupla kendi ait oldukları grubu karşılaştırdıklarında aşağı
hissettiklerinden kaynaklandığı ve bu sebeple büyük çoğunluğu ile samimi, sağlıklı ve
çatışmasız bir ilişki kuramayacağım düşüncesindeyim. Benzer şekilde farklı hayat
görüşlerine sahip çoğu insanla da paylaşabileceğim şeylerin sınırlı olacağını ve uzun
vadede arkadaşlığımızın her iki tarafı da memnun etmeyeceği dolayısıyla insanların
bunu bildikleri için kendilerine benzeyen kişilerle arkadaş olma eğiliminde olduğunu
düşünüyorum. Eskiden kadınların erkeğin kontrolü ve denetimi altında olmaktan
doğaları gereği hoşlandıkları gibi düşüncelerim vardı ancak son yıllarda benim
kadınlara atfettiğim rollerle onların istek ve arzularının uyuşmadığını görüyorum.
Allport uyumu önyargının ana nedeni olarak ifade ediyor. İnsanların yakın
çevrelerinde ve ailelerinde maruz kaldıkları görüşlere göre kendi yargılarını
şekillendirdiği ayrıca medyanın da kalıp yargı ve ön yargı konusunda etkisinin olduğu
ve tüm bu etkilerin insanların günlük etkileşimlerine yansıdığı literatürde ifade edilmiş.
Ayrıca literatüre göre kişiler doğup büyüdükleri yeri terk ettiklerinde örneğin üniversite
için farklı bir şehre gittiklerinde burada kabul gören görüşlere göre kendilerini
şekillendirerek çevreye uyum sağlıyorlar. Ancak ben sahip olduğum görüşleri daha
çok kendim diğerleri ve hayata dair kanaatlerim doğrultusunda şekillendirmeye
çalışıyorum. Bir sosyal ortamda veya yaşadığım çevrede görüşlerimle ilgili algılanan
konsensus göremesem dahi diğerlerine uyum sağlamayı değil kendi kanaatlerimi
tercih ederim.

Bazı önyargıların daha kabul edilebilir olduğu normal olarak görüldüğü bir aile ve
çevrede büyüdüm ancak şehir dışına çıkıp üniversiteye gittiğimde bunların kabul
edilebilir olarak görülmediği çevrelere girdim ve ilk zamanlar özellikle sancılı oldu
insanlarla tartışmalar yaşadım. Farklı hayat görüşü ve siyasi görüşe sahip insanlar
veya farklı etnik kökene sahip insanlardı bunlar artık bu faydasız tartışmaları bir
kenara bıraktığımı düşünüyorum. Yine örneğin cinsiyet rolleri gibi konularda
düşüncelerimi paylaştığımda kadınlardan tepki alabiliyorum ya da siyasi
düşüncelerim benzer şekilde diğer grupların çıkarlarına ve siyasi güç elde ederek
hâkim grup olma hedeflerine ters düştüğü için tepki çekiyor. Konuyla ilgili literatürde
de ifade edildiği gibi bazen inanç ve görüşlerime dair birlik algıladığımda ise daha da
radikalleşebiliyorum daha fazla ön yargı ifade edebiliyorum.

Özellikle ait olduğum gruba yönelik diğer grupların üyeleri tarafından tehdit
algıladığımda öfkemi kontrol edemeyebiliyorum ve birey olarak değil grubun üyesi
gibi hareket ediyorum, grubun çıkarları bireysel çıkarlarımın önüne geçiyor. Duygusal
dengemi koruyabilmek için farklı gruptan bireylerle etkileşime girmekten kaçınıyorum
böylece kaygı öfke gibi nahoş duyguları daha az yaşıyorum. Literatürde belirtildiği
gibi diğer gruplardan uzakta güvenli bir ada arayışım oluyor zaman zaman.

Çatışma durumlarında karşıdaki kişiyi grubundan bağımsız birey olarak görmek


çok zor ancak grup üyelikleri ortamda belirgin olmadığında ve karşımdaki kişi grup
kimliğini öne çıkarmadığında insanlara birey olarak bakabiliyorum.

Gruplar arası duygular teorisine göre değerlendirmeler veya sosyal bağlamda


herhangi bir bilgiyi işleme süreci bilinçli veya bilinçsiz olabilir. Ben de henüz farkında
olmadığım kalıp yargılarımın olayları gözlemlerken bilgi işleme süreçlerimi
etkileyebileceğini düşünüyorum. Çünkü olayları değerlendirişimiz, algılayışımız ve
sonucunda hissettiğimiz duygu büyük oranda ait olduğumuz grup açısından
belirlenebiliyor yani grubun perspektifinden bakabiliyoruz. Grup temelli olarak öfke
gibi olumsuz veya gurur gibi olumlu duygular deneyimleyebiliyor ve bu duygular
doğrultusunda davranabiliyoruz. Arka planda işleyen bilgi işleme süreçlerinin ve
mekanizmaların her zaman farkında olamadığımızı düşünüyorum daha çok duygu,
davranış gibi çıktıların farkında oluyoruz.

Aynı grubun üyesi olan insanların aynı değerlerden çok aynı duyguları
paylaştıklarını düşünüyorum. Aynı grubun insanlarının sahip oldukları değerlerde
benzerlikler ve ortaklıklar mevcut bu bir gerçek çalışmalar da bunu söylüyor ancak
insanların kavramları anlamlandırmaları bu değerleri algılayışları ve bu değerlere ne
oranda, hangi yoğunlukta sahip oldukları grup içinde kişiden kişiye değişiyor özellikle
büyük grupların tüm üyelerinin aynı değerlere sahip olması pek mümkün gelmiyor
nitekim aynı gruptan insanları farklı değerlere sahip olup bu değerlerle ilgili fikir
ayrılıklarına düştüklerini gözlemleyebiliyoruz. Her ne kadar çalışmaların da ifade ettiği
gibi insanlar grup içi benzerlikleri olduğundan daha fazla görme eğiliminde olsalar da
bu bir yanılsama ancak aynı grubun üyelerinin ortak duyguları değerlerden daha
fazla paylaştıklarını düşünüyorum. Bu literatürde ifade edildiği gibi iç gruba yönelik
sevgi, grubun başarılarından duyulan gurur veya sadece o gruptan olmaya atfettikleri
duygusal önem gibi olumlu duygular olabilecekken dış gruba yönelik öfke, korku,
kaygı veya iğrenme gibi olumsuz duygular olabilir. Bu duygular farklı yoğunluklarda
olsa da grubun tüm üyeleri tarafından ortak olarak deneyimleniyor. Nitekim Allport ve
Sumner’ın iç grup ve dış grup oluşumlarına ilişkin görüşlerinde de duygular öne
çıkıyor. Allport’a göre iç gruba yönelik sevgi, bağlanma ve pozitif duygular dış gruba
yönelik negatif duygular ve düşmanlığı gerektirmiyor, dış gruba yönelik düşmanlık
grubumuza karşı aidiyet hissimizi arttırır ancak buna gerek yok. Sumner ise bu
konuda iç gruba yönelik olumlu duygular olduğunu ifade ederken farklı olarak iç
gruba yönelik bu olumlu duyguların dış gruba yönelik hor görme, nefret ve düşmanlık
gibi olumsuz duygularla doğrudan ilişkili olduğunu ifade ediyor.

KAYNAKÇA

Brewer, M. B. (1999). The psychology of prejudice: Ingroup love or outgroup


hate?. Journal of social issues, 55, 429-444.

Dovidio, J. F., Glick, P., & Rudman, L. A. (Eds.). (2008). On the nature of prejudice:
Fifty years after Allport. John Wiley & Sons.

You might also like